21.01.2024 Views

endüstri-4-0-dergisi-39

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ENDÜSTRi 4.0

Üretim Teknolojileri - Robotik - Endüstri 4.0 Uygulamaları Dergisi - Ocak - Şubat 2024 Yıl : 7 Sayı : 40 Fiyat : 100 TL

MAKALE

*Ürün Yaşam

Döngüsünde

Ürün Geri

Dönüşümünün

Önemi,

Uygulanabilirliği

Ve Savunma

Sanayii

HABER

* Çalışanlarına

yatırım

yapan

şirketler

kazanıyor

MAKALE

* 2024

Yılında

Öne

Çıkması

Beklenen Yapay

Zeka Trendleri

YAZILIM

*Hitit’e,

“Dünyanın Önde

Gelen Seyahat

Teknolojisi

Sağlayıcısı”

Ödülü

MAKALE

*Üretken

Yapay

Zekayı

İyiden

Mükemmele

Taşımak

GÜNDEM

*Profesyonel, hızlı

ve ekonomik tamir

hizmetiyle üretimde

verimliliği artırıyor

IV. WORLD MEDIA GROUP

ENDÜSTRİ 4.0 ZİRVESİ

İSTANBUL’DA ...

www.endustri40dergisizirvesi.com

www.ekonomiknokta.com

www.worldmediagroupe.com

www.kesicitakimlardergisi.com

www.makineotomasyondergisi.com

www.tuningworld.com.tr

www.elektrikdergisi.com.tr



2024’ün ilk sayısı ile karşınızdayız.

EDİTÖR

2024'TE YİNE

BİRLİKTEYİZ

ilker kaplan

Akıllı üüretim sektörünün; 10 yıldır nabzın tutmayı sürdüren

ENDÜSTRİ 4.0 DERGİSİ artık daha gelişmiş içeriği, tasarımı ve

etki alanıyla karşınızda. Elinizdeki bu sayı ile değişimi sizde

fark edeceksiniz. Logomuzdan – tasarımımıza; içeriğimizden

konularımıza kadar gelişim ve değişim başladı. Bu sayıdan sonra da

değişim sürecek. 2024’ün ikinci yarısında da dergimizde; binlerce

sektör profesyoneli ve yüzlerce firma buluşacak.

Fuarlara Katılımlarımız Artıyor

Sektörde 10. Yıla girdiğimiz şu günlerde Türkiye’de ve Dünya’da

önemli fuarlarda yerimizi alarak firmalarımızın sesini duyurmaya

devam edeceğiz. 2024 yılında düzenlenecek WİN Eurasia ile fuar

sezonunu açıyoruz. MAKTEK İstanbul ile yılı devam ettireceğiz.

ENDÜSTRİ 4.0 DERGİSİ ile yine birlikteyiz. World Media Group /

ENDÜSTRİ 4.0 DERGİSİ ; sektörün lokomotif firmalarına sayfalarında

yer ayırıyor ve gerçek anlamda sektörünün sesi oluyor. Daha önce

de belirttiğimiz gibi sektörün lokomotif firmalarından, Odalar ve

derneklerine; akademik alandan son kullanıcılara tüm sektörü

kapsayan bir yayın hazırlıyoruz. Dergimiz 2024 yılında da İki aylık

periyodla yılda 6 sayı olarak yayınlanacak.

Sektörümüzün tüm firmaları önümüzdeki sayılarda dergimizin

sayfalarında konuğumuz olacak. WORLD MEDIA GROUP /

ENDÜSTRİ 4.0 DERGİ'mize abone olmayı unutmayın.

World Media Group olarak ulusal ve uluslararası çalışmalara

devam ediyoruz. World Media Group dünyanın en önemli;

Endüstri, teknoloji ve ekonomi fuarlarında yer alıyor ve üretimin

sesi oluyor. Bu yıl da geçen yıl olduğu gibi Amerika, Avrupa ve Uzak

Asya fuarlarında olacağız.

Bir anektod: Hayatın her alanında olduğu gibi yayıncılık; tarih,

sosyoloji ve kültürel birikim gerektirir. Siyasette öyledir. Hayatın

kendisi siyasetten doğar ve gelişir. Hiçbir konuya değinmeden

yaşamak tercih meselesidir. Ancak toplumsal sorunlara vurgu

yapmak her yurttaşın görevidir. Birazda bilgi birikim ister tabi.

Alternatif olmak ve farkındalık yaratmak bunu gerektirir.

Gelecek sayı görüşmek üzere…

Bizi izlemeye ve okumaya devam edin...

Yayın Türü

Yaygın Süreli

Editör - Künye

Yayıncı

Dünya Medya Basın Yayın Reklam Tanıtım Hizmetleri

İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü

İlker Kaplan

0 505 400 94 34

İdari İşler Müdürü

Hatice Karabay

0 505 400 94 33

Reklam Müdürü

Zafer Altın

0 546 675 59 49

Muhasebe Müdürleri

Sevda Öncü

Düzgün Turgut

0 542 292 83 85

Halkla İlişkiler Müdürü

Ayşe Savranoğlu

Yazı İşleri

Simgenur Savranoğlu

Grafik Tasarım

Ezgi Kamburoğlu

Abone Sorumlusu

Defne Deniz Kaplan

Beste Kamburoğlu

Fotoğraf Editörleri

Murat Çapkın

Sinan Temur

İnsan Kaynakları Müdürü

Sibel Şanlı

İletişim Danışmanı

Alper Tuna

Bilişim Sorumlusu

Kerem Mercan

Bölge Temsilcileri

Çetin Sülün (Ankara)

Mesut Karabay (İzmir)

Umut Yıldız (Bursa)

Avrupa -Almanya - Temsilcisi

Pınar Açıkgöz

Sosyal Medya

Fatma Kurşun

Dağıtım

Ali Savranoğlu

Zafer Kamburoğlu

Genel Koordinatör

Süleyman Kaplan

Hüsniye Kaplan

Katkıda Bulunanlar

Meryem Savranoğlu

Fatma Kaplan

Selda Kamburoğlu

Dağıtımcı

Aras Kurye - PTT - Yurtiçi Kargo

Yönetim Yeri

Akşemsettin Mah. Güneş Sokak No: 48 D :10

Eyüp / İstanbul

Tel:0 850 532 94 68 Fax : 0 212 427 00 15

www.endustri40dergisizirvesi.com

www.kesicitakimlardergisi.com

www.worldmediagroupe.com

www.makineotomasyondergisi.com

www.elektrikdergisi.com.tr

www.tuningworld.com.tr

www.ekonomiknokta.com

makineotomasyondergisi@gmail.com

worldmediareklam@gmail.com

Endüstri 4.0 Dergisi Basın

Meslek İlkelerine Uymaya Söz Vermiştir.

İçeriğindeki yazınsal ve görsel

malzemeler, izin alınmaksızın; yazılı,

görsel, işitsel ve elektronik medyada

kullanılamaz. Reklamların hukuki

sorumluluğu reklamveren firmaya aittir.

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024 3


3

6

İçindekiler

14

18

26

28

İÇİNDEKİLER

2024'TE YİNE BİRLİKTEYİZ

FANUC TAMİR MERKEZİ,

STANDARTLARI YENİDEN

BELİRLİYOR…

Nokia’nın Ay Görevİ

TEZMAKSAN AKADEMİ 8

YILDA 4 BİNİ AŞKIN KİŞİYİ

İSTİHDAMA DAHİL ETTİ

TAKIM TEZGAHI

KURULUMUNUZDAN

EN İYİ ŞEKİLDE

YARARLANMA

AMB 2024: FUAR ALANI

TAMAMEN DOLDU

4 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024


İçindekiler

38

CİRO ARTIŞI ÇİFT HANELİ

SÜRÜYOR

40

KPMG, YAŞAM

BİLİMLERİ

DÜNYASININ

GELECEĞİNİ

DEĞİŞTİRECEK DÖRT

SİNYALİ AÇIKLADI

44

“HySecunda”

H2’nin üretİmİ ve

depolanmasını

çözüyor

48

PAPERWORK İş

Süreçlerİ Zekâsı

Etkİnlİğİnde

BULUŞTU

KİLEREndüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 2024 5


Röportaj

FANUC TAMİR

MERKEZİ,

STANDARTLARI

YENİDEN BELİRLİYOR…

* Profesyonel, hızlı ve

ekonomik tamir hizmetiyle

üretimde verimliliği

artırıyor.

6 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024


Röportaj

FANUC

Türkiye

Genel

Müdürü

Teoman

Alper Yiğit

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024 7


Röportaj

Sektör ayırt etmeksizin bugünün ve geleceğin robot

teknolojilerini geliştiren Japonya merkezli CNC, robot ve

makine üreticisi FANUC, satış sonrası hizmet kalitesini

ise Türkiye’de 250 bin Euro yatırım bütçesi ile kurduğu

Tamir Merkezi sayesinde sürdürüyor. Merkez, FANUC’un

Avrupa’daki ikinci tamir noktası konumunda bulunurken

servo motor, spindle motor, sürücü ve teach pendant

tamiri sayesinde firmalara tasarruf sağlıyor. Bir yıl tamir

(yenileme) garantisinin yanı sıra yüzde 100 orijinal yedek

parça ve yüksek hassasiyet garantisi vadeden merkezin

kapasitesini büyütmek adına çalışmalar yapan FANUC,

2024 yılında Sancaktepe’de açacağı yeni fabrika yatırımı

dahilinde mevcut Tamir Merkezi’ni 5 kat büyütecek.

Dünyanın öncü fabrika otomasyonu üreticilerinden

FANUC’un Türkiye’deki uzun soluklu stratejisi

doğrultusunda 2020 yılında hizmete aldığı Tamir

Merkezi, satış sonrası hizmetin güvencesiyle ürünlerin

arıza tespiti, tamiri ve teslimatını uzman ekiplerce en

hızlı şekilde gerçekleştiriyor. 500 metrekarelik bir alanda

hizmet veren ve FANUC’un Avrupa’daki Tamir Merkezi

ile birebir konsepte sahip merkezde CNC makinelerde

bulunan servo motor, sürücü, kart ürünlerine ek olarak

FANUC robotlarında mevcut servo motor, sürücü, kart,

teach pendant gibi ürünlerin tamiri yapılıyor.

Zaman ve maliyet kaybına son

Sanayide yapılan yatırımların bir getirisi olarak otomotiv,

otomotiv yan sanayi, medikal ve seri imalat gibi öncü

sektörlerin yüksek iş hacmiyle çalıştığını belirten FANUC

Türkiye Genel Müdürü Teoman Alper Yiğit, “Fabrika

otomasyonu ve robot yatırımlarının Türkiye’de mevcut

durumu oldukça sevindirici. Firmaların bu alana yaptığı

yatırımın sekteye uğramaması adına satış sonrası hizmetin

de büyük payı bulunuyor. Biz de FANUC olarak ülkemizdeki

firmalara sunduğumuz servis, bakım, eğitim ve retrofit

gibi satış sonrası hizmetlerle sanayiyi destekleyip geniş

kapsamlı çözüm üretiyoruz. Bu anlayış doğrultusunda

hizmete sunduğumuz FANUC Türkiye Tamir Merkezi de

zaman ve maliyet kayıpları yaşatan, profesyonellikten

uzak çözümler yerine FANUC kalitesinde profesyonel, hızlı

ve ekonomik tamir hizmetini sunuyor. Bununla birlikte

müşterilerimiz üretimdeki kayıplarını minimize ederken

verimliliklerini ve kazançlarını da artırıyor” dedi.

8 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024


Tamiri yapılan ürünler, bir yıl daha garantili olarak

teslim ediliyor

Röportaj

Hızlı tespit, teklif, tamir ve teslimat süreci sayesinde

minimum duruş süresini garanti ettiklerini ifade eden

Yiğit, FANUC Türkiye Tamir Merkezi’nin sunduğu

avantajlara dair şunları söyledi: “Merkezimizde rekabetçi

fiyatların yanında rakipsiz kaliteyi de garanti ediyoruz.

Nitekim ürünün tamirini orijinal üretici tarafından

belirtilen güncelleme ve geliştirmeler ile yapıyoruz. Bu

noktada ise tamir sürecimizin olmazsa olmazını yüzde

100 orijinal yedek parça kullanımı oluşturuyor. Teknik

ekibimiz, uzmanlaşmış test ekipmanlarını kullandığı

süreç boyunca yalnızca tamirle yetinmiyor, otomatik

temizleme ve boyama işlemini de gerçekleştiriyor. Tamir

ettiğimiz ürünleri de yenilenmiş olarak sıfır kutusunda bir

yıl ürün garantisi ile teslim ediyoruz. Amacımız, FANUC

kalitesini satış anı ve kullanım süresinin yanı sıra satış

sonrası süreçte de sürdürülebilir kılmak.”

Tamir Merkezi’nin kapasitesi 2024 yılında 5 kat artacak

FANUC Türkiye Tamir Merkezi’nin daha üst seviye

hizmet sunması adına geliştirileceğini açıklayan Yiğit,

“Sancaktepe’de 2024 yılında devreye alacağımız yeni

fabrika ve teknoloji merkeziyle birlikte kapasitemiz de

ciddi ölçüde artacak. Müşterilerimizin ihtiyaçlarına en

uygun çözümü üretmek ve onların global rekabette

öne geçmesini sağlamak için faaliyete başlayacak yeni

binamızda Tamir Merkezi’miz 5 kat daha büyük bir hacim

ve kapasiteye sahip olacak. Böylelikle biz de aynı anda

çok daha fazla müşterimize hizmet sunacağız” ifadelerini

kullandı.

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024 9


Teknik Makale

ÜRETKEN YAPAY

ZEKAYI İYİDEN

MÜKEMMELE

TAŞIMAK

Yazar: Rahul Pradhan,

Ürün ve Strateji Başkan

Yardımcısı, Couchbase

Üretken yapay zeka gibi modern teknolojideki son

atılımlar, inovasyon ve yaratıcılığın ölçeğini katlayabilir.

Bununla birlikte, üretken yapay zeka ne kadar

dönüştürücü olsa da yaygın olarak benimsenmesinin

önüne geçebilecek birtakım zorlukları da beraberinde

getiriyor.

Yapay zeka modelleri büyüdükçe daha karmaşık bir

hal alabilir ve dolayısıyla girdi verilerine dayalı olarak

içeriğin yanlış üretilmesi anlamına gelen yapay zeka

“halüsinasyonları” gibi sorunları da beraberinde

getirebilir. Üretken yapay zeka kullanımının zorlukları

olduğu gibi yapay zeka halüsinasyonlarını azaltmanın

yolları da vardır.

Büyük Dil Modellerinin Olası Kısıtları

Büyük Dil Modelleri (LLM’ler) doğaları gereği olasılıksal

ve deterministik olmayan yapılarıyla bilinirler. LLM’ler,

girilen girdiye dayalı olarak ve belirli bir kelime dizisinin bir

sonraki adımda ortaya çıkma olasılığını değerlendirerek

içerik üretir. LLM’lerin eksiği bilgi kavramıdır ve bunun

yerini tamamen bir tavsiye sistemi gibi eğitilmiş veri

kümeleri almıştır. Üretilen metin veya içerik genellikle

dilbilgisi açısından doğru görünür, ancak çıktı temel

Üretken Yapay Zekayı İyiden

Mükemmele Taşımak: Retrieval-

Augmented Generation (RAG) ve

Gerçek Zamanlı Veri

olarak girilen girdi veya istemde bulunan istatistiksel

kalıpları karşılamayı amaçlar.

LLM’lerin olasılıksal doğası iki ucu keskin bir bıçak gibidir.

Amacın, arama motorlarını iyileştirmek veya yanıtlara

dayalı kritik kararlar almak gibi doğru yanıtlar sağlamak

olduğu durumlarda halüsinasyonların ortaya çıkması

potansiyel zararlara neden olabilir.

Bütün bunlarla birlikte, bahsettiğimiz özellik yaratıcılık

peşindeyken sanatsal yaratıcılığı beslemek için

kullanılabilir ve sanatın, hikayelerin ve senaryoların hızlı

bir şekilde üretilmesini sağlayabilir. Her iki durumda da

modelin çıktısına güvenmemek kendine özgü sonuçlara

yol açabilir. Bu da sistemlere duyulan güveni zayıflatır ve

yapay zekanın insan üretkenliğini artırmak ve inovasyonu

teşvik etmek için sahip olabileceği gerçek etkiyi önemli

ölçüde azaltır.

Yapay zeka modelleri ancak eğitimlerinde kullanılan

veri kümesi kadar etkili ve akıllı olabilir. Yapay zeka

halüsinasyonlarının ortaya çıkması oldukça olağandır ve

aşırı öğrenme, veri kalitesi ve veri seyrekliği dahil olmak

üzere çeşitli faktörlerin bir sonucudur:

Aşırı öğrenme, yapay zeka modellerinin düşük kaliteli

10 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024


örüntü tanıma üzerinde öğrenmesine ve eğitilmesine

neden olabilir ki bu da yanlışlara ve hatalara yol açabilir.

Yapay zeka modelinin karmaşıklığı ve karmaşık eğitim

verileri, LLM’lerde aşırı öğrenmeye neden olabilir.

Veri kalitesi, verilerin yanlış bir şekilde etiketlenmesine ve

kategorize edilmesine yol açabilir. Örnek olarak, eğitim için

kullanılan bir veri setinde japon balığı fotoğrafının büyük

beyaz köpekbalığı şeklinde yanlış olarak etiketlendiğini

varsayalım. Bir LLM’ye ileride Japon balığı ile ilgili sorular

sorulduğunda, “japon balığının yedi sıra dişi vardır ve

yaklaşık 6 metre uzunluğa kadar büyüyebilir” gibi bir

yanıt üretebilir. Ek olarak, ilgili verilere sahip olmayan

veya karar verirken önyargıları olan yapay zeka modelleri

de yanlış bilgi yayabilir.

Veri seyrekliği, bir veri kümesinde eksik değerler olduğunda

ortaya çıkar ve bu da yapay zeka halüsinasyonlarına yol

açabilecek en yaygın zorluklardan biridir. Bir yapay zeka

sistemi boşlukları kendi başına doldurmaya bırakılırsa

muhakeme ve eleştirel düşünceden yoksun olduğu için

ortaya yanlış sonuçlar çıkarabilir.

Yapay Zeka Halisünasyonlarıyla Başa Çıkmak

Neyse ki, LLM’lerde yapay zeka halüsinasyonlarını

azaltmak için kullanılabilecek, kendini kanıtlamış

birtakım teknikler var. İnce ayar yapmak ve prompt

mühendisliği gibi yaklaşımlar, yapay zeka modellerindeki

potansiyel eksikliklerin veya önyargıların giderilmesine

yardımcı olabilir. Bunlarla birlikte tartışmasız en önemli

teknik olan RAG, LLM’lerin bağlamsal veriler yoluyla

temellendirilmesine yardımcı olarak halüsinasyonları

azaltabilir ve güncel verilerle yapay zeka modellerinin

doğruluğunu artırabilir.

İnce ayar yapmak, yeniden eğitme olarak da bilinir ve

modelin alanla ilgili içeriği doğru bir şekilde oluşturmasına

yardımcı olur. Bu tekniğin uygulanması, halüsinasyonların

azaltılması söz konusu olduğunda uzun sürebilir. Ek

olarak, sürekli olarak eğitilmezse veriler güncelliğini

yitirebilir. Teknik halüsinasyonlarla mücadeleye yardımcı

olsa da, dezavantajı genellikle önemli bir maliyet yükü

getirmesidir.

Prompt mühendisliği, yapay zeka modellerinde daha az

halüsinasyon olmasını sağlayacak bir ek bağlam sağlar.

Bu teknik, LLM’lerin daha doğru sonuçlar üretmesine

yardımcı olur çünkü modelleri son derece açıklayıcı

istemlerle besler.

Teknik Makale

RAG, yapay zeka halüsinasyonlarını azaltmada en umut

vadeden tekniklerden biridir çünkü LLM’leri en doğru

ve güncel verilerle beslemeye odaklanır. LLM yanıtlarını

iyileştirmek için dış kaynaklardan veri toplayan bir yapay

zeka çerçevesidir.

RAG ve Gerçek Zamanlı Verinin Yapay Zeka

Halisüniasyonlarını Azaltmadaki Önemi

RAG, üretken yapay zeka ve Doğal Dil İşleme (NLP)

alanında geniş bir uygulama yelpazesine sahiptir.

Özellikle bağlamın derinlemesine anlaşılmasını ve birden

fazla bilgi kaynağına refere etme becerisini gerektiren

görevlerde oldukça etkilidir. RAG, çoğunlukla sanal

asistanlar, sohbet robotları, metin özetleme ve bağlamsal

içerik oluşturma gibi doğru yanıtlar üretmeyi amaçlayan

uygulamalarda kullanılır. Bu yüzden, RAG söz konusu

olduğunda gerçek zamanlı veriler büyük önem kazanır

çünkü RAG yapay zeka tarafından üretilen yanıtların

kalitesini ve doğruluğunu artırmak için bağlamsal

verilerle desteklenmiş modeller oluşturmaya yardımcı

olur. Bu da, yapay zeka halüsinasyonlarını ve yanlış

bilgilerin yayılmasını azaltmak adına büyük önem taşır.

Örnek olarak, büyük bir perakende firmasının müşteri

hizmetleri için bir yapay zeka sohbet robotu kullandığını

düşünelim. Bir müşteri bir ürün hakkında bir soru

girdiğinde, sohbet robotu RAG kullanarak önceden

eğitilmiş olduğu bilgiyi çeker ve perakendecinin

veritabanından kullanıcının geçmişine veya satın alma

modellerine göre uyarlanmış doğruluğu yüksek ve

güncel bir yanıt verir. Böylelikle RAG, verilerin güncel ve

doğru olduğundan emin olarak müşteriye kesinliği şüphe

götürmez bir yanıt formüle edip sunar.

Verilerin, yüksek boyutlu matematiksel vektörlerde

depolanabilmesi için operasyonel bir veri deposu ile

eşleştirilmesi, RAG’in yapay zeka halüsinasyonlarını

azaltma üzerindeki etkisini artırır. Veri deposu, daha sonra

modelin sorgusunu sayısal bir vektöre dönüştürebilir.

Bunun bir sonucu olarak, veri tabanı aynı terimleri içerip

içermediğine bakılmaksızın ilgili metinleri sorgulama

yeteneği kazanır. Bir yapay zeka modelinin gerçek zamanlı

verilere erişimi, dinamik öğrenmeyi ve adaptasyonu

da iyileştirir. Yapay zeka modelleri daha sonra konulara

ilişkin anlayışlarını düzenli olarak güncelleyerek güncel

olmayan veya durağan bilgilere dayalı halüsinasyonların

ortaya çıkma şansını azaltabilir.

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024 11


Teknik Makale

2024 YILINDA ÖNE

ÇIKMASI BEKLENEN

YAPAY ZEKA

TRENDLERİ

Yazar: Rahul Pradhan,

Ürün ve Strateji Başkan

Yardımcısı, Couchbase

Yapay zeka teknolojilerinin hızla geliştiği günümüzde,

işletmelerin veri tabanlı çözümlerle etkileşim kurma

ve gelişen yapay zeka modellerinden en iyi şekilde

yararlanma ihtiyacı iyice arttı. Bu bağlamda yapay zeka

modelinin bağlamı doğru bir şekilde anlaması ve çıktılarını

gerçek zamanlı ve bağlamsal olarak zenginleştirmesinin

önemi her geçen gün daha da artıyor. 2024 yılında gerçek

zamanlı veri analitiği, veri merkezli yapay zeka, yapay zeka

destekli yardımcı pilotlar, multimodal büyük dil modelleri

ve uç yapay zeka gibi önemli trendler ön plana çıkacak

gibi gözüküyor. İşletmelerin yeni teknolojik inovasyonları

benimsemesi, veri temelli çözümler aracılığıyla daha

hızlı, doğru ve bağlamsal sonuçlara ulaşmalarına olanak

tanıyacaktır. Aşağıda 2024 yılında öne çıkacağı düşünülen

yapay zeka trendlerine bir göz atalım:

1. Alma Artırılmış Oluşturma (RAG) yapay zekadan

yararlanırken temellendirilmiş, bağlamsal çıktılar alma

adına çok büyük önem taşıyacaktır

● Büyük dil modelleri ve bu modellerin üretken

yetenekleri etrafındaki beklenti, model halüsinasyonları

gibi sorunlu bir olguyu da beraberinde getirmeye devam

edecektir. Burada kastedilen, modellerin tutarlı olsa da

olgusal gerçeklikten veya girdinin bağlamından kopuk

Yapay zeka 2024 yılında da hızla

gelişmeye devam edecek ve

multimodal büyük dil modellerinin rolü

daha da artacak

olabilecek çıktılar ürettiği durumları ifade etmektedir.

● Modern işletmeler geliştikçe, yapay zeka

halüsinasyonlarının gizemini çözmek ve gerçek zamanlı

bağlamsal verilerle birleştirildiğinde bu halüsinasyonları

azaltabilen, modelin doğruluğunu ve dolayısıyla değerini

artırabilen (RAG) tekniğini uygulamak büyük önem

kazanacaktır. RAG, halüsinasyonları azaltarak doğruluğu

artıracaktır.

2. Gerçek zamanlı veriler, işletmelerin yapay zeka ile

gerçekleştirdikleri üretken deneyimlerin güçlendirmesi

adına standart haline gelecektir; Veri katmanları

hem transaksoniyel hem de gerçek zamanlı analitiği

desteklemelidir

• Üretken yapay zekanın 2023 yılındaki yüksek

hızda büyümesi 2024’te de güçlü bir şekilde devam edecek.

Daha fazla işletme, gerçek zamanlı veri uygulamalarını

güçlendirmek ve dinamik ve uyarlanabilir yapay zeka

destekli çözümler oluşturmak için operasyonlarına

üretken yapay zekayı entegre etme yoluna gidecek.

Yapay zekanın iş açısından önemi arttıkça kuruluşların

mümkün olduğunca yeni verilerden yararlanarak yapay

zeka modellerinin temelini oluşturan verilerin gerçeğe

dayandığından emin olmaları gerekir.

• Tıpkı gıda, hediye kartları ve ilaçlarda olduğu gibi

12 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024


verilerin de bir son kullanma tarihi vardır. Üretken yapay

zekanın, gerçekten etkili, doğru ve bağlama uygun sonuçlar

sağlaması için gerçek zamanlı, sürekli güncellenen veriler

üzerine inşa edilmesi elzemdir. Gerçek zamanlı içgörülere

yönelik artan talep, gerçek zamanlı veri işleme ve analitik

sağlayan teknolojilerin benimsenmesini artıracaktır.

2024 ve sonrasında işletmeler, zamanında kararlar almak

ve pazar dinamiklerine anında yanıt vermek için hem

işlemsel hem de gerçek zamanlı analitiği destekleyen

bir veri katmanından giderek daha fazla yararlanmaya

başlayacaktır.

3. Model tabanlı yapay zekadan veri merkezli yapay

zekaya doğru bir paradigma değişimi gerçekleşecek

● Veri, günümüz makine öğreniminde çok büyük

bir öneme sahip olmakla birlikte yapay zeka projelerinde

doğru şekilde ele alınması ve işlenmesi gerekir. Günümüz

yapay zekası model tabanlı bir yaklaşım benimsediğinden,

düşük kaliteli veriler üzerine inşa edilen bir modelin

yapılabilmesi için yüzlerce saat boşa harcanmaktadır.

● Yapay zeka modelleri olgunlaştıkça, geliştikçe

ve sayıları arttıkça, odak noktası artık modelleri verilere

yaklaştırmak yerine tam tersini yapmaya kayacaktır.

Veri merkezli yapay zeka, kuruluşların en yeni verilere

dayanan hem üretken hem de tahmine dayalı deneyimler

sunmasını sağlayacaktır. Bu, hem halüsinasyonları

azaltacak hem de modellerin çıktılarını önemli ölçüde

iyileştirecektir.

4. İşletmeler daha hızlı içgörü elde etmek için yapay zeka

destekli yardımcı pilotlardan yararlanacak

● Yapay zeka ve makine öğreniminin veri yönetimi

süreçlerine ve analitik araçlarına entegrasyonu daha da

gelişim göstermeye devam edecektir. Üretken yapay

zeka teknolojisi geliştikçe, işletmelerin yapay zeka

ve ürettiği verilerle bağlamsal bir düzeyde etkileşim

kurmaya ihtiyaç duyacaktır. Artırılmış veri ve analitikten

yararlanan işletmeler, daha hızlı içgörü elde etmek

için ürünlerine yapay zeka destekli yardımcı pilotlar

eklemeye başlayacaktır. Büyük miktarda veriyi anlama ve

işleme yeteneğine sahip olan yardımcı robotlar, verileri

sıralamak, en iyi uygulamaları ve önerileri oluşturmak

için yapay zeka modellerine yardımcı olacaklardır.

● Veri artırımı, önümüzdeki yıllarda işletmelerin

altyapı ve uygulama inşasını değiştirecek çok güçlü

bir araçtır. Veri artırımı yönetimi, rutin veri kalitesi ve

veri entegrasyonu görevlerini otomatikleştiricek ve

dolayısıyla gelişmiş içgörüler oluşmasına ve veriye dayalı

Teknik Makale

karar verme sürecine katkı sağlayacaktır.

5. Multimodal büyük dil modelleri (LLM) ve veritabanları,

yapay zeka uygulamalarının sektörler genelinde

yayılmasını mümkün hale getirecek

● 2024’ün en heyecan verici trendlerinden biri

multimodal LLM’lerin yükselişi olacak. Bu gelişmeyle

birlikte, farklı veri türlerini depolayabilen, yönetebilen

ve etkin sorgulamaya olanak tanıyan multimodal

veritabanlarına duyulan ihtiyaç artmaya devam

edecek. Fakat multimodal veri kümelerinin boyutu ve

karmaşıklığı, genellikle metin veya görseller gibi tek bir

veri türünü depolamak ve sorgulamak için tasarlanmış

olan geleneksel veri tabanları için bir zorluk teşkil edecek

gibi gözüküyor.

● Öte yandan, multimodal veritabanları daha

çok yönlü ve güçlüdür. Metin, görüntü, ses ve video

gibi birden fazla modalite kullanarak, bilgiyi işleme ve

anlamanın evriminde bir ilerlemeyi temsil etmekteler.

Sağlık, robotik, e-ticaret, eğitim, perakende ve video

oyunları da dahil olmak üzere multimodal yaklaşımdan

doğrudan yararlanabilecek sektörler olacak. Multimodal

veritabanları, 2024 yılı ve sonrasında önemli bir büyüme

kaydedecek ve bu veritabanlarına yapılan yatırımlar

artacaktır. Böylece işletmeler yapay zeka destekli

uygulamaları yönlendirmeye devam edebileceklerdir.

6. Uç yapay zekası gerçek zamanlı çıkarımlara ve gelişmiş

model optimizasyonlarına güç verecek

● Yapay zeka ve uç bilişimin birlikte kullanılmaya

başlanması süreci olgunlaşmaya devam edecek ve uç

ortamlarında daha güçlü gerçek zamanlı analitik ve karar

vermeye imkan tanıyacaktır. Gelişmiş uç yapay zeka

yetenekleri, buluttaki merkezi konumlara veri aktarımı

ihtiyacını azaltarak daha hızlı yanıtlama ve daha iyi gizlilik

koruması sağlayacaktır.

● Uygulamaya ve veriye daha yakın olan uç

yapay zekası ve çıkarım yapmanın faydaları ortaya

çıktıkça, kuruluşlar verileri yerel olarak işlemek için

çeşitli uç yığınları ve veritabanları üzerinde düşünmeye

başlayacaktır. Bu dağıtılmış çıkarım, modellerin yerel veri

örneklerini tutan birden fazla cihaz veya sunucuda bunları

değiştirmeye gerek kalmadan, veri gizliliği ve uyumluluk

endişelerini ele almadan eğitilmesine olanak tanıyacaktır.

Bu da uç yapay zekası ile birlikte yerel cihazlarda veri

işlemeyi verimli bir hale getirecek, gecikmeyi azaltacak

ve veri gizliliğini sağlayacaktır.

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024 13


Metal İşleme

TAKIM TEZGAHI

KURULUMUNUZDAN EN İYİ

ŞEKİLDE YARARLANMA

“Değişim, hiç bu kadar hızlı olmamıştı, ancak bundan sonra da hiç bu kadar yavaş

olmayacak.” Bu, günümüzün hızlı teknolojik gelişimi hakkında konuşurken sıkça gündeme

getirilen popüler bir alıntıdır. Endüstri 4.0, çığır açan yeniliklerle üretimde dönüşümün

önünü açıyor ve bu da imalathanelerin geliştirilmesi ve daha yüksek gelirlerin hedeflenmesi

için fırsatlar sunuyor. Ancak, bir takım tezgahı kurulumunu optimize etmenin tek yolu yeni

teknolojiye yatırım yapmak değildir. Sandvik Coromant’ın yeni makale serisinin ilkinde,

talaşlı imalat organizasyonunda takım tezgahı çözümleri global yöneticisi Blasius Reschreiter,

takım imalathanesi sahiplerinin gelişmiş ekipman kullanımı, hızlı değiştirilebilir takımlama ve

modüler çözümler ile tezgahlarından en iyi şekilde nasıl yararlanabileceklerini açıklıyor.

14 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024


Son teknolojik gelişmeler ışığında, ön plana çıkan

teknolojilere yatırım yapmak, ilk bakışta başarılı bir iş

yürütmek için belirlenmiş bir strateji gibi görünebilir.

Ancak pazar, dalgalı bir seyir izliyor. En yeni, en iyi yüksek

teknoloji ürünü çözümler için sürekli çaba göstermek

belirsiz zamanlarda ilerlemenin doğal yolu olmayabilir.

Üretimi mevcut ve gelecekteki taleplere esnek bir şekilde

uyarlama yeteneği, günümüz ekonomisinde ayakta

kalabilmek için çok önemlidir. Burada, imalathanedeki

tezgahlara yönelik esnek yaklaşımlara daha yakından

bakıyoruz.

Takım tezgahı kurulumunuzdan en iyi şekilde yararlanın

Takım tezgahı ve kesici takım geliştirme çalışmaları

hızla ilerliyor. Bu, gelecekteki ihtiyaçlarınız için zaman,

sermaye ve güvenli tahminler gerektiren önemli

yatırımları içerebilir. Pazarın durumunda ve işletme

tahminlerinde belirsizlik hakimse, büyük yatırımlar bir

seçenek olmayabilir.

Öncelikli hedefiniz maliyet düşürme modunda kalmak

ve geçici bir pazar gerilemesinin üstesinden gelmek

olduğunda, temel husus tercihen genel giderleri

çok artırmadan imalathanenizi incelemek, mevcut

tezgahlardan ve mevcut kapasiteden yararlanmak

olmalıdır.

Diğer bir husus da verimliliktir. Çoğu zaman, maksimum

talaşlı imalat verimliliği sağlamak üzerine odaklanıyoruz.

Talaş kaldırma oranı, parça üretilirken verimliliği ölçmenin

bir yoludur. Bununla birlikte, dikkate alınması gereken

daha önemli bir husus da tezgah kullanımıdır. Ortalama

bir tezgah imalathanesinde, bir tezgahın kullanım

süresinin sadece %50’si işleme için kullanılır. Arızalar,

değişimler ve bakım kalan %50’yi tüketir.

İyi odaklanılmış tezgah kullanımı

Tezgah kullanımının artırılması, verimliliği yükseltmek

ve tezgahların mevcut kapasitelerini kullanmak için

uygun maliyetli bir yoldur. Bu, tezgahın fiili olarak parça

ürettiği sürenin yüzdesi olarak ölçülmelidir. Aktif işleme

süresinin sadece birkaç yüzde puan artırılması büyük bir

fark yaratır.

Yüksek tezgah kullanımı sağlayabilmek için imalathanede

yaygın olarak görülen tipik zaman çalan durumlar

üzerinde aktif bir şekilde çalışılmalıdır, bu durumlar

genellikle aşağıdaki alanlarla ilgilidir: vardiya kurulumu,

tezgahtaki parçanın ölçülmesi, takım ayarı, kesme

sıvısı boruları ayarı, aşınmış takımların değiştirilmesi,

takımların ve iş parçalarının veya tıkanmış konveyörlerin

etrafındaki talaşların kaldırılması ve parça değişimi.

Hızlı değiştirilebilir takımlama ile çalışma ve modüler

sistemler, bu tür zorlukların üstesinden gelmede iki

önemli yaklaşımdır. Hızlı değişim çözümleri ve modüler

Metal İşleme

çözümler uygulanarak tezgah kullanımı büyük ölçüde

artırılabilir.

Hızlı değiştirilebilir takımlama çözümleri

Hızlı değiştirme çözümü ölçüm, kurulum ve takım

değişikliği için harcanan süreyi azaltarak tezgah

kullanımını önemli ölçüde iyileştirir. İçten kesme sıvısı

temini, verimliliğin en üst seviyeye çıkarılmasına yardımcı

olur. Hızlı değişim çözümünün, parti değiştirme süresini

kısaltmak da dahil olmak üzere, yeşil ışığın açık tutulmasını

destekleyen birçok avantajı bulunur. Bir takım tipini

diğeri ile değiştirme süresi, hızlı değiştirme kullanılarak

önemli ölçüde azaltılır. Standart bir tornalama işleminde

on dakikaya kadar tasarruf sağlanabilir.

Çift takım tutucu ile takım konumu sayısını artırmak da

yardımcı olabilir. Tahrikli takım tutucuların bulunduğu

tornalama merkezleri genellikle sınırlı alana sahiptir.

Çift bağlama ünitelerinin kullanılması, eş takımlama

veya zengin takım çeşitlerine imkan tanır, böylece çok

sayıda parça için takım değişikliği gereksinimini azaltır.

Tezgahta Y ekseni, yarım taret veya alt iş mili mevcutsa

çifte bağlama üniteleri kullanılabilir.

Aşınmış takımları değiştirirken duruş süresini azaltma

potansiyeli de vardır. Tahrikli takım tutucusuna sahip

yekpare karbür takım her değiştirildiğinde, takım

ofsetinin yeniden kalibre edilmesi gerekir. Değiştirilebilir

frezelerde/matkaplarda, birden fazla kesici ucun

değiştirilmesi gerekir. Eş takımın kullanılması ve kesicinin

tezgahın dışında değiştirilmesi çok daha hızlıdır. Statik

takım tutucular için takımın çıkarılabilir olması, gelişmiş

takım bakımı ve doğru takım montajı sağlar ve yedek

parça alım ihtiyaçları nedeniyle oluşan beklenmedik

duruşları önler.

Kesme sıvısı boruları ayarının ortadan kaldırılması da

zaman kazandıran bir uygulama olabilir. Operatörler

genellikle iki veya üç denemede kesme sıvısı borularının

yönünü doğru şekilde ayarlayabilir. Zayıf talaş kontrolü

genellikle boruya vurulmasına neden olur ve neredeyse

sürekli olarak yeniden ayar yapılması gerekir.

Son husus da üretime başlama hızının iyileştirilmesidir.

“İlk test parçasının” veya “ölçüm kesimlerinin” ortadan

kaldırılması sayesinde hurda parça oranı düşer ve üretim

oranı yükselir. Bir yıl boyunca hızlı değiştirme kullanımı,

daha fazla parça üretimi ve hurda oranının azalması ile

sonuçlanır.

Tezgah kullanımındaki önemli artışın yanı sıra, hızlı değişim

operatörlere kullanım kolaylığı ve daha ergonomik bir

çalışma ortamı gibi birçok avantaj sağlar. Örneğin takımın

tezgahın dışında değiştirilmesi kazaları, hataları ve düşen

parçaların aranmasını azaltır.

Esnek ve modüler olun

Tezgahınızı çalışır durumda tutmak için diğer bir strateji

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024 15


Metal İşleme

de modüler çözümlerdir. Modüler sistem, farklı özellikler

taşıyan çok çeşitli takım montajları sunar ve uzun teslimat

sürelerine sahip maliyetli özelleştirilmiş takımlara olan

ihtiyacı azaltır. Modüler takımlama, her tezgah, parça ve

özellik için ayrı takımlara harcama yapılmasını önlemeye

yardımcı olur.

Modüler takım sistemlerinin sağladığı avantajlar

arasında esneklik, düşük takım stoğu ve çoklu takımlama

kombinasyonları bulunur ve bunların tümü tezgah

kullanımının artmasına katkıda bulunur. Uzun süre

kesintisiz üretim yapabilme özelliği, imalathanenizin

değişen pazar koşullarına karşı daha donanımlı olması

için gereken esnekliği sağlar.

Modülerliğin çok değerli olduğu kanıtlanmış dört

uygulama arasında erişilmesi zor özelliklere erişim,

titreşime eğilimli operasyonlarda stabilite, küçük veya

değişken üretim ve büyük parçaların işlenmesi sırasında

ekstra boşluk yer alır.

“Değişim, hiç bu kadar hızlı olmamıştı” sözü kesinlikle

doğru olsa da, sürekli gelişen bir pazar ortamında uyum

sağlamak ve finansal kazançları desteklemek için çeşitli

stratejik yaklaşımlar ortaya çıkar. Tezgah kullanımının

iyileştirilmesi, değişim süresinin azaltılması ve modüler

sistem araştırmaları, tezgah imalathanelerinin

esnekliğinin artırılmasına önemli ölçüde katkıda bulunur.

Bir sonraki makalemizde, yeni teknolojilere yatırım

yapmanın etkilerini ayrıntılı olarak inceleyeceğiz. Bu,

söz konusu yatırımların verimliliği nasıl artırabileceğine

ve imalathaneler için yeni fırsatlar yaratabileceğine ışık

tutmaya yardımcı olacaktır. Bizi izlemeye devam edin!

16 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024



Veri Ağı

NOKİA’NIN AY GÖREVİNE

İÇERİDEN BİR BAKIŞ

Nokia Bell Labs,

hücresel veri

teknolojilerinin

gelecekteki Ay ve

Mars görevlerinde

kritik iletişim

ihtiyaçlarını

karşılayabileceğini

göstermek

amacıyla Ay’da ilk

hücresel veri ağını

kuruyor.

Yazar: Nokia Türkiye Ülke Müdürü

Erensoy Bilgin

NASA, ticari uzay yeteneklerinin geliştirilmesini

teşvik edebilecek ve gelecekteki NASA görevlerine fayda

sağlayabilecek endüstri tarafından geliştirilen uzay

teknolojilerini araya Tipping Point girişimine katılmak

üzere Nokia’yı seçti. Bu amaçla Nokia, IM-2 adı verilen ve

Ay’ın güney kutbuna inecek olan mürettebatsız ay görevi

için Intuitive Machines ve Lunar Outpost ile ortaklık

kurdu.

IM-2’nin şu anda Kasım 2023’ten itibaren üç aylık

bir süre içinde fırlatılması planlanıyor, ancak bu süre

fırlatma planlamasına bağlı olarak değişebilir. Nokia Bell

Labs bu görev için 4G/LTE mikro hücresinin düşük güçte,

kompakt ve uzaya dayanıklı bir versiyonunu geliştirdi.

Ay’a yapılacak yolculukta hayatta kalmak ve Ay yüzeyinin

aşırı sıcaklık, radyasyon ve çevre koşulları altında çalışmak

üzere özel olarak tasarlandı.

Lunar 4G/LTE sisteminin ki ana bileşeni olacak. Bunlardan

18 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024

ilki, doğrudan Intuitive Machines’in uzay aracı Nova-C

iniş aracına entegre edilecek ve Ay ağı için hücre sistemi

görevi görecek olan baz istasyonu ünitesi. İkinci bileşen

ise iki Ay aracına yerleştirilen telsiz ekipmanı olacak: Lunar

Outpost’un Mobil Otonom Araştırma Platformu (MAPP)

aracı ve Intuitive Machines’in Micro-Nova Hopper.

Bu radyo parçaları bir bütün olarak araçların ve iniş

platformunun birbirleriyle iletişim kurmasını sağlayacak

bir ağ oluşturacak. İniş aracından Dünya’ya güçlü bir

doğrudan radyo bağlantısı, görev kontrolörlerinin veri

ve görüntüleri alacağı ve hücresel ağ üzerinden araçları

uzaktan çalıştıracağı bir bağlantı sağlayacak.

Nokia Bell Labs Çözüm Araştırmaları Başkanı Thierry

Klein konuyla ilgili: “Barınak, yiyecek ve yaşam desteği

gibi iletişim de gelecekteki herhangi bir Ay veya Mars

görevinin çok önemli bir bileşeni olacak. Uzayda özel

bir ağ oluşturarak ‘tekerleği yeniden icat etmek’ yerine,

Dünya’daki milyarlarca akıllı telefonu birbirine bağlayan

son teknolojilerin aynısından yararlanıyoruz. İnsanlık

uzaya her zaman hayranlık duymuştur ve bu ilgi 21.


yüzyılda daha da arttı. Keşfetmek, incelemek ve hatta

yeni iş girişimlerinde bulunmak üzere uzaya daha fazla

insan ve makine gönderiyoruz. Bu insanlar ve makineler

güneş sisteminde nereye giderlerse gitsinler, iletişime

ihtiyaç duyacaklar. Nokia bu yolculuğu onlarla birlikte

yapmaya hazır.” dedi.

Nokia neden Ay’a gidiyor?

Nokia, hücresel teknolojilerin gelecekte Ay’a ve diğer

gezegenlere yapılacak mürettebatlı ve mürettebatsız

görevler için gereken güvenilir, yüksek kapasiteli ve

verimli bağlantıyı sağlayabileceğini kanıtlamak istiyor.

Gelecekte Ay’da ve Mars’ta sürdürülebilir bir insan varlığı

için bağlantı ve iletişim kritik önem taşıyor. Astronotlar,

görevlerini yapabilmek ve yaşamlarını sürdürebilmek için

Dünya’da sahip olduğumuz gelişmiş imkânlara uzayda da

ihtiyaç duyacaklar. Telemetri ve biyometrik verilerin yanı

sıra ses, video ve veri iletişim özelliklerine de erişmeleri

gerekecek. Tüm bu senaryolar ve uygulamalar güçlü bir

ağ bağlantısı gerektirecek.

Nokia Bell Labs, yakın ve uzun vadeli görevler için uzay

araştırmalarının kritik iletişim ihtiyaçlarını karşılamak

istiyor. Bunu yapmanın en iyi yolunun gezegen keşfi için

tamamen yeni bir iletişim platformu icat etmek olmadığını

düşünüyoruz. Bunun yerine, Dünya’daki milyarlarca

telefon ve cihazı birbirine bağlayan aynı teknolojilerden

faydalanmalıyız.

Fırlatmadan sonuca kadar IM-2 görevi

IM-2 görevi NASA’nın Cape Canaveral, Fla’daki Kennedy

Uzay Merkezi’nden fırlatılacak. Bir SpaceX Falcon 9 roketi

Nova-C iniş aracını Ay’a doğru doğrudan bir yörüngede

uzaya taşıyacak. İniş aracı buradan, kendisini ve Nokia

ağını Ay’a yapılacak uzun yolculukta rotasında tutacak

olan ilk motor ateşleme işlemini başlatacak. Uzayda

yaklaşık beş gün süren yolculuğun ardından Nova-C iniş

aracı bir Dünya günü süresince Ay’ın yörüngesine girecek.

İniş aracı Ay’ın etrafında birkaç kez döndükten sonra, Ay

yüzeyine kontrollü bir iniş yapmak için motorlarını bir kez

daha ateşleyecek. Hedeflenen iniş bölgesi Ay’ın güney

kutbundaki Shackleton Connecting Ridge ‘dir.

IM-2’nin birden fazla görev hedefi var. Bunlardan birkaçını

saymak gerekirse, IM-2 bir York Uzay Sistemleri iletişim

uydusunu Ay yörüngesine konuşlayacak; NASA’nın

PRIME-1 delicisiyle Ay regolitini kazacak;Ay buzuna

dair kanıtlar arayacak ve Ay’ın güney kutbuna ilk keşif

araçlarını konuşlayacak. Nokia’nın 4G/LTE ağı, Nova-

C iniş aracı ve iki görev aracı arasında temel bağlantıyı

sağlayarak bu görevlerin birçoğunun kilit unsuru olacak.

Ay yüzeyine indiğinde Nova-C iniş aracı ağımızı otomatik

olarak kuracak. İniş aracı, Lunar Outpost MAPP keşif

aracını içeren koruyucu bir kabini yere indirecek. Keşif

aracı Ay yüzeyine indikten sonra antenlerini uzatacak

ve baz istasyonuyla bağlantı kuracak. MAPP keşif aracı

Veri Ağı

daha sonra Shackleton Connecting Ridge’i keşfetmek

üzere birkaç günlük bir yolculuğa başlayacak. Keşif

aracı Ay yüzeyini otonom olarak haritalandırırken yol

boyunca stereo görüntüler ve termal veriler toplayacak.

En önemlisi, MAPP, keşif aracının tekerleklerine monte

edilmiş özel bir kutuda Ay regoliti örnekleri toplayacak.

Ay’ın güney kutbundan ilk kez toplanan bu malzemenin

görüntüleri analiz için NASA’ya geri gönderilecek.

Nokia, hücresel teknolojilerin gelecekte Ay’a ve diğer

gezegenlere yapılacak mürettebatlı ve mürettebatsız

görevler için gereken güvenilir, yüksek kapasiteli ve

verimli bağlantıyı sağlayabileceğini kanıtlamak istiyor.

Astronotlar, görevlerini yapabilmek ve yaşamlarını

sürdürebilmek için Dünya’da sahip olduğumuz gelişmiş

imkânlara uzayda da ihtiyaç duyacaklar. Telemetri ve

biyometrik verilerin yanı sıra ses, video ve veri iletişim

özelliklerine de erişmeleri gerekecek. Görevlerini yerine

getirmek için geniş sensör ağlarına bağlanmaları, bilimsel

yükleri ve deneyleri konuşlandırmaları ve robotları ve

diğer makineleri uzaktan çalıştırmaları gerekecek. Tüm

bu senaryolar ve uygulamalar güçlü bir ağ bağlantısı

gerektirecek. Ay’daki buzun ilk görüntülerinin Nokia Ay

ağı üzerinden gönderilmesi olasıdır.

IM-2’de toplanan veri hazinesi bize Ay’ın önemli

bir bölgesi hakkında zengin bir bilgi sağlayacak ve

gelecekteki mürettebatlı Artemis görevlerinin önünü

açmaya yardımcı olacak. Ay’ın yüzeyi şimdiye kadar

karşılaştığımız en elverişsiz ortamlardan biri; atmosferi

yok, kozmik radyasyona karşı doğal bir koruması yok ve

Ay’da gece ile gündüz arasında 300° C’ye varan sıcaklık

dalgalanmaları yaşanabiliyor. Nokia Ay’da çalışabilecek

bir ağ kurabiliyorsa, biz de Dünya’daki en zorlu ortamlarda

çalışabilecek bir ağ kurabiliriz.

Nokia Bell Labs Çözüm Araştırmaları Başkanı Thierry

Klein; “Uzayda özel bir ağ oluşturarak ‘tekerleği yeniden

icat etmek’ yerine, Dünya’daki milyarlarca akıllı telefonu

birbirine bağlayan son teknolojilerin aynısından

yararlanıyoruz.” dedi.

MIT tarafından geliştirilen gelişmiş RESOURCE kamerasını

kullanan MAPP, benzersiz kaya oluşumlarının ve kraterlerin

3D görüntülerini ve videolarını çekecek ve bu kraterlerin

kenarlarına yakın gölgelerde Ay buzunun izlerini arayacak.

MAPP ayrıca MIT tarafından geliştirilen ve Lunar Outpost

keşif aracının üzerine binecek minyatür bir keşif aracı

olan AstroAnt’ı da konuşlandıracak. Matchbox oyuncak

arabası büyüklüğündeki AstroAnt, MAPP keşif aracı

Ay yüzeyinde ilerlerken MAPP’ın tavanında dolaşarak

sıcaklık verileri toplayacak. MAPP tarafından toplanan

görüntüler, veriler ve telemetri 4G/LTE ağı üzerinden

iniş aracına geri gönderilecek ve ardından Dünya’ya

aktarılacak. Bu arada Colorado’daki Lunar Outpost görev

kontrolörleri de aynı bağlantı üzerinden keşif aracına

komutlar verecek. MAPP keşif aracı çevresini keşfetmeye

devam ederken, Intuitive Machines ikinci Ay aracı olan

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024 19


Veri Ağı

Micro-Nova hopper’ı konuşlandıracak.

Ay yüzeyinde özel olarak tasarlanmış tekerlekler üzerinde

ilerleyecek olan MAPP keşif aracının aksine, Micro-Nova

kendisini kısa mesafelere itmek için kontrollü patlamalar

halinde hidrazin roketleri ateşleyecek. Kısacası, diğer

araçların ulaşamadığı alanlara erişerek bir yerden bir

yere “zıplayacak”.

Micro-Nova’nın ana görevi, Ay kraterlerinin

derinliklerinde Ay buzu aramak. Bu buzun beklenen bir

bileşeni su ve bu da gelecekte Ay’a yapılacak herhangi

bir mürettebatlı görev için kritik öneme sahip olacak. İniş

aracından indirildikten sonra Micro-Nova Nokia ağına bir

bağlantı kuracak ve ardından her biri onu krater hedefine

yaklaştıran bir dizi zıplamaya başlayacak. Sondan bir

önceki atlayışında Mikro-Nova bir kratere inecek ve

burada potansiyel buz birikintilerinin fotoğraflarını

çekmeye başlayacak. 4G/LTE ağı daha sonra bu verileri

ya kraterin içinden ya da Micro-Nova düz zemine geri

döndükten sonra iniş aracına ve oradan da Dünya’ya

iletecek.Ay’daki buzun ilk görüntülerinin Nokia Ay ağı

üzerinden gönderilmesi olasıdır.

Yaklaşık 10 Dünya günü sonra IM-2 görevi sona erecek.

Shackleton bölgesi Ay gecesine geçerken, görev

ekipmanlarının güneş hücrelerine enerji sağlamak için

gereken güneş ışığını kaybedecek ve daha fazla keşfi

imkansız hale getirecek. Ancak, görev sona erse de,

bilim daha yeni başlamış olacak. IM-2’de toplanan veri

hazinesi bize Ay’ın önemli bir bölgesi hakkında zengin

bir bilgi sağlayacak ve gelecekteki mürettebatlı Artemis

görevlerinin önünü açmaya yardımcı olacak.

Shackleton Connecting Ridge’de su keşfedilmesi,

Ay’ın güney kutbunda kalıcı bir yaşam alanı için zemin

hazırlayacak; çünkü su buzu solunabilir oksijene

dönüştürülebilir ve hatta Mars’a yapılacak nihai bir

yolculuk için yakıt oluşturmak üzere kullanılabilir. Bu

arada Nokia Bell Labs’ın IM-2 görevinden topladığı

veriler, uzay araştırmalarında iletişim teknolojilerinin

ilerletilmesi açısından kritik önem taşıyacak.

Nokia sadece gelecekteki Ay ve Mars görevleri için

optimize edilmiş ağlar ve cihazlar tasarlayıp üretmekle

kalmayacak, aynı zamanda elde ettiğimiz bilgiler

Dünya’daki zorlu ortamlarda kullanılan ağlarda daha

fazla iyileştirme yapılmasına olanak sağlayacak.

Ay görevinin Nokia’nın işleriyle bağlantısı

gelecekte Mars’a yapılacak mürettebatlı seferlere hazırlık

olarak Ay’da sürdürülebilir operasyonlar kuracak olan

Artemis görevlerinde kullanılabilir.

İletişim ve veri ağlar Dünya’daki ekonominin hayati bir

parçası olduğu gibi, gelecekteki herhangi bir Ay veya Mars

ekonomisinde de hayati bir unsur olacak. Hücresel ağlar,

sensörleri ve nakliye araçlarını, bilimsel yükleri, keşif

dronlarını ve keşif araçlarını birbirine bağlayarak yaşam

alanı altyapısını ve görev hedeflerini destekleyecek.

Hücresel bağlantılar, madencilik ve inşaat ekipmanları gibi

hayatta kalmak için gerekli tehlikeli makineleri uzaktan

çalıştırmak için kullanılabilir. Gelecekte Ay ya da Mars

internetinde bağlanabilirlik önemli bir rol oynayacak.

Bu ağlar astronotlar tarafından kullanılan tablet, dizüstü

bilgisayar ve giyilebilir cihazlar gibi kişisel cihazları

birbirine bağlayacak. Hatta bir gün astronotlar akıllı

telefonlarını uzaya götürebilir ve Dünya’da kullandıkları

gibi bir Ay ya da Mars yaşam alanında kullanabilirler. Bu

ağ sadece gelecekteki Ay iletişim sistemleri için önemli

veriler sağlamakla kalmayacak. Aynı zamanda burada,

Dünya’da kullanabileceğimiz bilgiler de edineceğiz.

IM-2 ekibiyle tanışın

Tipping Point girişimi aracılığıyla NASA, gelecekteki uzay

araştırmaları için temel zorlukları çözebilecek endüstri

tarafından geliştirilen çözümleri ve ticari teknolojileri

destekliyor. Nokia, Intuitive Machine’in Nova-C iniş

aracıyla Ay’ın yüzeyine doğru yola çıkıyor. Nokia’nın

LTE baz istasyonu ve RF antenleri doğrudan iniş aracına

entegre edilecek. Lunar Outpost’un M1 Mobil Otonom

Araştırma Platformu (MAPP) keşif aracı, Nokia’nın

kullanıcı ekipmanını (UE) ve RF antenlerini taşıyacak

ve Nova-C iniş aracındaki baz istasyonuyla sürekli bir

bağlantı sağlayacak. Uzay, Nokia Bell Labs için tanıdık

bir keşif alanı. Nokia Bell Labs uzay keşiflerine yeni değil.

IM-2, Bell Labs’ın uzay keşiflerinde hükümet, bilimsel

ve akademik ortaklarla çalışma konusundaki uzun

geçmişinin sadece en yeni örneğidir.

Dünyanın ilk iletişim uydularından biri olan Telstar 1’i 1962

yılında yörüngeye fırlatmak için NASA ile birlikte çalıştık.

Merkür’den Apollo’ya kadar tüm mürettebatlı ABD uzay

programları için sistem analizi ve mühendisliği sağladık.

Ve 1964 yılında iki Bell Labs araştırmacısı Arno Penzias ve

Bob Wilson, Büyük Patlama’dan kalan kozmik mikrodalga

arka plan radyasyonunun kritik keşfini yaptılar.

Nokia güneş sistemimizin keşfinde bir rol oynamaktan

gurur duyarken, dünya dışı ağlara olan ilgimizin birçok

ticari nedeni var. NASA, Tipping Point girişimi ile kamuözel

sektör ortaklıklarında yeni bir dönemi teşvik etmekte

ve kritik uzay teknolojilerinin geliştirilmesine öncülük

etmekte. Tipping Point’ten ortaya çıkan teknolojiler,

20 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024



Veri Ağı

Akıllı telefon kullanarak

sahte İlaç kontrolü

Özellikle internet üzerinden satılan ilaçlar veya tıbbi cihazlar söz konusu

olduğunda, son kullanıcılar genellikle bunların gerçek mi yoksa sahte mi

olduğunu merak etmektedir. SmartID sahteciliğe karşı dayanıklı barkod

sistemi, üreticinin SmartID kullanması koşuluyla, herkesin bir ürünün

orijinal olup olmadığını kontrol etmek için akıllı telefon kullanabileceği

anlamına gelir. Bir veritabanına bağlanmadan kimlik doğrulaması

yapılabilir. SmartID, Fraunhofer enstitülerinden oluşan bir konsorsiyum

tarafından geliştirilmiştir. Üç yıllık bir projenin sonucu olan SmartID’nin

bir demo versiyonunu 13-16 Kasım 2023 tarihleri arasında Düsseldorf’ta

düzenlenecek MEDICA 2023’teki ortak Fraunhofer standında (Salon 3,

Stand E74) sergileyecekler.

Sahte ilaçlar için dünya çapında pazar gelişiyor. Dünya

Sağlık Örgütü’nün (WHO) 2020 tahminlerine göre,

internetten satın alınan her on ilaçtan biri sahte. Sahte

ilaçlar, zayıflama veya saç uzatma ürünleri gibi yaşam

tarzı ilaçlarından kanser ilaçları, ağrı kesiciler veya

yüksek tansiyon ilaçları gibi temel ilaçlara kadar geniş bir

ürün yelpazesini kapsamaktadır. Fraunhofer Uygulamalı

Polimer Araştırma Enstitüsü IAP, Güvenli Bilgi Teknolojisi

SIT ve Açık İletişim Sistemleri FOKUS, son kullanıcıların

ilaçların ve diğer ürün türlerinin gerçekliğini teyit

edebilmeleri için yeni bir etiketleme sistemi geliştirdi:

SmartID.

Parmak izi olarak ambalaj yüzey dokusu

Fraunhofer IAP’nin bir araştırma karakolu olan

Hamburg’daki Fraunhofer Uygulamalı Nanoteknoloji

Merkezi CAN’da proje koordinatörü olarak görev yapan

Dr. Tobias Jochum, “SmartID ile tedarik zincirindeki

22 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024

herkes SmartID kodu taşıyan bir ürünü çevrimdışı olarak,

yani bir veritabanına bağlanmak zorunda kalmadan

doğrudan bir akıllı telefon aracılığıyla doğrulayabilir ve

kimlik doğrulamasını yapabilir,” diye açıklıyor. Jochum,

“Tüm ambalajların insan parmak izine benzer benzersiz,

karakteristik bir yüzey dokusuna sahip olduğu ve

standart akıllı telefon kameralarının bu yüzey dokusunu

yakalayabildiği gerçeğinden yararlanıyoruz” diyor.

Sistemin anahtarı: Yüzey dokusuyla ilgili bilgiler dijital

ortama aktarılıyor ve ambalajın üzerine basılan bir

barkoda dönüştürülüyor. Projenin bir parçası olarak

geliştirilen SmartID uygulaması daha sonra barkodda

saklanan bilgilerin yüzey dokusundan yakalanan verilerle

eşleşip eşleşmediğini kontrol etmek için kullanılıyor.

Sahteciliğe karşı dayanıklı bir barkod oluşturulur ve bu

barkod ürünle ilgili diğer bilgileri de içerebilir. Üreticiler

için avantajı, doğrulama ve kimlik doğrulama tamamen

akıllı telefondaki SmartID uygulamasında gerçekleştiği

için hiçbir BT altyapısının kurulmasına gerek olmamasıdır.

Veritabanı gerekmiyor. Dahası, ambalaj üretilirken


Veri Ağı

sistemin ticari baskı süreçlerine entegre edilmesi de

kolay.

“SmartID fikrinin en önemli gerekliliklerinden biri

barkodun ve yüzey dokularını karşılaştırmak için gereken

alanın mümkün olduğunca küçük olması. Proje geliştikçe,

sistemi gerekli alan ve hassasiyet açısından optimize

edeceğiz. Kuantum malzemeler burada kilit bir rol

oynayacak. Jochum, “Bunlar daha küçük bir alanda çok

daha fazla yüzey dokusu özelliğini tespit etmeyi mümkün

kılıyor” diyor.

Her türlü ürün için sahteciliğe karşı barkod

Araştırma ekibi son üç yıldır sürekli olarak etiketleme

sistemi üzerinde çalıştı ve şimdi dikkatleri üzerine

çekmeye başladı. Jochum sözlerine şöyle devam ediyor:

“İç tasarım, makine mühendisliği, baskı endüstrisi ve hatta

sistemin solunum maskeleri gibi koruyucu malzemeler

için kullanılabileceği tıp sektörü de dahil olmak üzere,

en kaliteli ürünleri satan çok çeşitli sektörlerden insanlar

SmartID’ye şimdiden ilgi gösterdi.”

Jochum mutlu bir şekilde, “Şu anda hala proje geliştirme

aşamasındayız, ancak SmartID teknolojisi için lisans

görüşmelerine başladık bile” diyor. SmartID’yi moda

endüstrisinde kullanmak isteyen Evia Research GmbH

ile ortaklık kurdular: “Benzersiz yüzey dokularına dayalı

bireysel ürün düzeyinde koruma çok cazipti. Ayrıca

çevrimdışı doğrulama fikrini de sevdik: veri tabanı yok,

böylece müşterilerimize yenilikçi, sürdürülebilir ürünler

sunabiliyoruz,” diye açıklıyor Evia Research GmbH’den

Steffen Tauber.

“Aldığımız çok sayıda soru, doğru yolda olduğumuzu

gösteriyor. MEDICA’da verimli görüşmeler yapmayı ve

SmartID için yeni uygulama alanları keşfetmeyi dört gözle

bekliyoruz. Şirketler orada demo versiyonumuz hakkında

hemen bir izlenim edinebilirler,” diye açıklıyor Jochum.

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024 23


Metal İşleme

GRİNDİNGHUB 2024 ARTIK

DAHA BÜYÜK VE DAHA

ULUSLARARASI

Bu, yakın zamanda GrindingHub ana sayfasında

yayınlanan katılımcı ön listesinden görülebilir.

Organizatör VDW’nin (Alman Takım Tezgahı Üreticileri

Birliği) Genel Müdürü Dr. Markus Heering, alınan olumlu

yanıttan fazlasıyla memnun kaldı: “Geçen yılki muhteşem

lansmandan sonra GrindingHub’a yönelik beklentiler

doğal olarak yüksek. Bunu başaracağımıza güveniyoruz.

Mevcut kayıt düzeyi, katılımcıların uluslararası yapısı ve

etkinliğin tüm süreç zincirini kapsayan geniş kapsamı

göz önüne alındığında, 2024 yılında sektör için bir başka

önde gelen ticari fuara ev sahipliği yapacağız.”

GrindingHub 2024 Asya sayesinde daha da uluslararası

olacak

Asya’dan gelen katılımcıların sayısındaki artış özellikle

etkileyici. Organizatörler şu ana kadar 50’nin biraz

altında kayıt aldı. İlk GrindingHub hâlâ salgının sonraki

etkilerinden etkileniyordu, oysa artık seyahat özgürlüğü

yeniden sağlandı ve dünyanın her yerinden şirketler

artık Stuttgart’a gidebiliyor. Bu özellikle Çinliler arasında

belirgindir: Çinli katılımcıların sayısı 4’ten 32’ye çıkmıştır.

Çin şu anda öğütme teknolojisinde en büyük ulusal

üretici ve en büyük pazardır. Örneğin, Jiangsu Eyaletinin

Liyang Şehrinde bulunan Jiangsu Weize Akıllı Teknolojisi,

ilk kez GrindingHub’da sergileniyor. Weize Genel Müdür

Yardımcısı Chen Taoxin, ticaret fuarına katılım hakkında

şunları söyledi: “GrindingHub, şirketimizin ticaret fuarı

felsefesine uygun, son derece profesyonel bir etkinlik.

Orada birçok müşterimizle tanışabiliyor ve en son

gelişmeleri görebiliyoruz. endüstride.” Asya’dan, özellikle

Çin ve Japonya’dan gelen ziyaretçi sayısında da ciddi bir artış

olması bekleniyor. Etkinliğin yeri olan Stuttgart, dünyanın

her yerinden gelen taşlama uzmanlarını ağırlamak için

ideal koşulları sunuyor. “Stuttgart Uluslararası Havaalanı,

A8 Otobanı ve B27 federal otoyoluna yakın benzersiz

konumumuz, tüm ziyaretçiler ve katılımcılar için kolay

24 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024


Metal İşleme

Etkinliğin açılmasına altı ay kala, bir sonraki GrindingHub’ın daha büyük ve

daha uluslararası olacağı şimdiden belli oldu. 28 ülkeden 375 şirket, 14 - 17

Mayıs 2024 tarihleri arasında Stuttgart’ta düzenlenen taşlama teknolojisi ticaret

fuarında şimdiden yer aldı.

ulaşılabilir olduğumuz anlamına geliyor. Sürdürülebilirlik

Ödülü’nün yakın zamanda kazananı olan Messe Stuttgart,

S- Bahn ve U-Bahn trenleri de sık aralıklarla keyifli, çevre

dostu ulaşım sağlıyor; giriş biletiniz bunları ücretsiz

olarak kullanmanıza olanak tanıyor”, diye vurguluyor

işbirliği ortağımız Messe Stuttgart’ın yönetim ekibinin

üyesi Sebastian Schmid.

Taşlama teknolojisi değer zincirinin tamamını canlı

olarak deneyimleyin

Öğütme proses zincirindeki bireysel alanların yanı sıra

çeşitli yeni üretim ülkeleri de eklendi. Örneğin 2024 yılında

lansman etkinliğinde olduğundan daha fazla aşındırıcı

üreticisi temsil edilecek. Taşlama makinelerinden uygun

yazılım araçlarına, proses çevre birimlerine ve ölçüm

ve test sistemlerine kadar her şeyi içeren geniş ürün

yelpazesi, taşlama teknolojisi kullanıcıları için ticaret

fuarının çekiciliğini artırıyor. Wesseling’deki Saint-Gobain

Aşındırıcılar Orta Avrupa Pazarlama Müdürü ve dört

ana aşındırıcı kategorisinin (bağlı aşındırıcılar, kaplamalı

aşındırıcılar, kesme ve taşlama disklerinin yanı sıra elmas

ve cBN takımlar) üreticisi Martin Büsch de aynı fikirde: “

Bize göre GrindingHub, çok kısa bir süre içinde öğütme

teknolojisi alanında önde gelen ticaret fuarı haline geldi

ve bu nedenle bunu müşterilerimizle, potansiyel ilgili

taraflarla ve üst düzey kişilerle etkileşim kurmak için

mükemmel ve yararlı bir fırsat olarak görüyoruz. -sınıf

uzmanları.”

Başarı yolunda taşlama teknolojisine yönelik lider

ticaret fuarı

VDW’den Markus Heering, sonraki adımları açıklayarak

“VDW kısa süre içinde yerleşim planına başlayacak”

diyor. Heering, “Katılımcı sayısındaki artış nedeniyle

dördüncü bir salon açmak zorunda kalmanın mutluluğunu

yaşıyoruz. Ve doğal olarak henüz kayıt yaptırmamış tüm

potansiyel katılımcılarla konuşmaya devam edeceğiz”

diye devam ediyor Heering.

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024 25


Metal İşleme

AMB 2024: FUAR ALANI

TAMAMEN DOLDU

26 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024


Metal İşleme

Yerleşim planlaması başladı / 2024 için tematik salon planlaması tamamlandı

Yetal işlemenin kalbi 2024 yılında Stuttgart’ta

atacak ve sektörün önde gelenleri 10-14 Eylül 2024

tarihleri arasında AMB’de buluşacak. Ekim 2023’te

kayıt aşamasının sona ermesinin ardından, proje ekibi

şimdi sergi salonlarının düzenini planlamaya başlıyor.

Mevcut kayıt sayısı, fuar yöneticilerini önümüzdeki AMB

konusunda iyimser kılıyor. On sergi salonunun tamamının

yeniden tamamen dolması bekleniyor.

“Şu anda son derece değişken olan ekonomik duruma

rağmen, metal işleme endüstrisi AMB’yi fuar takviminde

kalıcı olarak işaretlemiştir. Pazar ve teknoloji liderleri

de dahil olmak üzere mevcut stant kayıtlarının sayısı,

AMB’nin metal işleme endüstrisi için öneminin açık bir

göstergesidir. Bizi AMB’yi kalıcı olarak geliştirmeye teşvik

eden sadakatiniz için teşekkür ederiz. Messe Stuttgart

Başkan Yardımcısı Sebastian Schmid, “2024 yılında,

bir katılımcı veya ziyaretçi olarak, Avrupa ve dünyanın

dört bir yanından gelen metal kesme şirketleri için lider

platformu tekrar dört gözle bekleyebilirsiniz” dedi.

2024 için tematik salon planlaması

AMB’nin önceki edisyonlarında Stuttgart Ticaret Fuarı

Merkezi’nin tüm alanı tamamen doluydu. Mevcut

kayıt sayısı nedeniyle AMB proje ekibi, toplam 120.000

metrekareden fazla sergi alanıyla on sergi salonunun

tamamının dolmasını bekliyor. Tematik düzenleme ve

salon planlaması halihazırda tanımlanmıştır. L-Bank

Forumu (1. Salon) ve Ceratizit Salonu’nda (3. Salon)

ticari ziyaretçiler işleme ve torna takımları hakkında

bilgi alabilecekler. Ticari ziyaretçiler Salon 5’te taşlama,

honlama, parlatma, lepleme, çapak alma, dişli kesme,

yüzey teknolojisi ve yazı hakkında en son bilgileri

bulabilecekler. Torna tezgahları Mahle Salonunda (Salon

4) odak noktası olacak. Oskar Lapp Salonunda (Salon 6)

torna tezgahları, freze tezgahları, endüstriyel robotlar

ve iş parçalarının ve takımların taşınması sunulacaktır.

Torna tezgahları, freze makineleri, aşındırma makineleri

ve ölçüm sistemleri Salon 7’de bulunacak. Salon 9,

freze ve delme makinelerine odaklanacaktır. Paul Horn

Salonu’nda (Salon 10) da frezeleme ve torna tornalama

üzerinde durulacak. Alfred Kärcher Salonu’ndaki (Salon

8) katılımcılar parçalar, bileşenler, işletme malzemeleri ve

testere makineleri hakkında bilgi verecek. Dijitalleşme,

yazılım ve kontrol ve tahrik sistemleri konuları Salon C2

(ICS) içinde ve dışında yer alacak.

Kısa mesafeler sayesinde ziyaretçiler sadece bir günde

çok iyi bir genel bakış elde edebilecekler.

“Sebastian Schmid, “Stuttgart Uluslararası Havaalanı, A8

otoyolu ve B27 ana yolu arasındaki benzersiz konumumuz

sayesinde ziyaretçiler ve katılımcılar bize hızlı ve rahat

bir şekilde ulaşabilir. Ayrıca şehir içi ve yeraltı demiryolu

hatları üzerinden kısa frekanslarla toplu taşıma ağına

bağlıyız. Biletiniz ayrıca şehir içi ve yeraltı trenlerini

ücretsiz olarak kullanmanıza da olanak tanıyor. AMB’ye

ister bir ister birkaç günlüğüne gelin, fuarın altyapısı

ve konumu size kapsamlı bir ziyaret için ideal koşulları

sağlayacaktır. Sizi görmek için sabırsızlanıyoruz!”

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024 27


Metal İşleme

TEZMAKSAN AKADEMİ 8

YILDA 4 BİNİ AŞKIN KİŞİYİ

İSTİHDAMA DAHİL ETTİ

Eğitim ve istihdama katkı sağlamak amacıyla hayata geçirilen Tezmaksan

Akademi, kuruluşundan bu yana 8 yılda 10 bine yakın başvuru aldı. Bugüne

kadar 4 bini aşkın öğrencinin mezun olduğu Tezmaksan Akademi, 6 şehirde

aktif hizmet veriyor. Üniversite sanayi iş birliğine de önem veren Tezmkasan

Akademi, Sivas’taki öğrencilerine robot eğitimi verecek. 2024 yılında Bursa’da

hizmet vermeye başlayacak olan Tezmaksan Akademi, ayrıca Cumhuriyet

Üniversitesi ve Hatay İskenderun Teknik Üniversitesi ile de yen iş birliktelikleri

planlanıyor.

28 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024


HAIMER Ürettiği yenilikçi çözüm ve yatırımlarla

Türkiye sanayisinin 40 yılı aşkın süredir çözüm ortaklığını

üstlenen Tezmaksan, 2015 yılının aralık ayında hayata

geçirdiği ve eğitimle talaşlı imalat sanayi arasında köprü

görevi gören Tezmaksan Akademi ile sanayinin en büyük

sorunları arasında bulunan nitelikli eleman ihtiyacına da

çözüm üretiyor. Bu doğrultuda İstanbul, Ankara, İzmir,

Adana, Konya ve Sivas illerinde yer alan akademileriyle

Metal İşleme

talaşlı imalat sektörüne CNC, yazılım eğitimleri ve istihdam

konusunda destek veren Tezmaksan Akademi, gelişen

teknolojiyi yeni gelen nesillere ve sektör oyuncularına

aktararak sanayi ve eğitim sektörü arasında köprü oluyor.

Şu anda Marmara Üniversitesi, Ostim Teknik Üniversitesi,

Gedik Üniversitesi ve Türk-Alman Üniversitesi ile iş

birliğinin gerçekleştirildiği Tezmaksan Akademi’de, 2024

yılında Cumhuriyet Üniversitesi ve Hatay İskenderun

Teknik Üniversitesi ile de yen iş birliktelikleri planlanıyor.

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024 29


Metal İşleme

8 yılda 10 bine yakın başvuru, 4 bini aşkın mezun

Türkiye sanayisine imalat, ihracat ve istihdam konusunda

sundukları desteğin yanı sıra nitelikli eleman eksikliğini

giderme noktasında da 2015 yılının sonundan bu yana

katkı sunduklarını belirten Tezmaksan Genel Müdürü

Hakan Aydoğdu, “Bugün sanayisi, üretim hacmi ve ihracatı

her gün artan ülkemiz, buna karşın pek çok sektörde

nitelikli eleman sorunuyla karşı karşıya. Sanayinin

bugün ve gelecekteki ihtiyaçlarını doğru belirleyerek

gençlerimizi, sanayinin nitelikli teknik eleman ihtiyacına

yönlendirecek adımlar atmamız şart. Biz bu konudaki ilk

adımımızı bundan sekiz yıl önce Tezmaksan Akademi’yi

kurarak attık. O günden bu yana 10 bine yakın başvuru

alıp 4 bini aşkın öğrencimizi mezun ettik. Ayrıca 2019

yılında başlatılan Topkapı Okulları’ndaki sınıflarımız,

bugüne kadar 90 öğrencimizi mezun etti ve bu yıl da 30

kişilik bir sınıf aktif bir şekilde devam ediyor. Bu başarılar,

Tezmaksan Akademi’nin çeşitli alanlarda geniş bir etki

yaratma yeteneğini gösteriyor” dedi.

Sivas’taki Tezmaksan Akademi’de robot eğitimleri

verilecek

Türkiye’nin genç insan kaynağının doğru adımlar ve

eğitim alanındaki stratejik yatırımlarla ekonomi ve sanayi

için gerçek bir cevher olduğunu ifade eden Aydoğdu,

“Eğer firma çalışanları bu alanda faaliyet gösteriyorsa,

Akademimiz onlara kendilerini geliştirme ve sektördeki

teknik yenilikleri takip etme fırsatı sunuyor. Bu da

çalışanların uzmanlık alanlarını genişletmelerine ve iş

dünyasındaki değişimlere ayak uydurmalarına katkıda

bulunuyor. Akademimiz öğrencilere ise iş hayatına adım

atmadan önce teknik bilgi sahibi olma imkanı tanıyor.

Öğrenciler, teorik bilgilerini tezgah başında uygulama

şansı buluyor ve mesleklerinde uzmanlaşabiliyor.

Ayrıca üniversiteye devam etmeyi planlamayan

veya okulu bırakmış olan öğrencilere de iş hayatında

meslek edinme olanağı sunuyor. Tezmaksan Akademi

sayesinde öğretmenlere de teknik eğitimler konusunda

bilgi düzeylerini artırma ve güncel konularda yetkinlik

kazanma fırsatı sunuyoruz. Bu sayede öğretmenler,

öğrencilere daha etkili bir şekilde eğitim verirken

sektördeki değişimlere de ayak uydurabiliyor” şeklinde

konuştu.

7’ncisi 2024 yılında Bursa’da hizmete açılıyor

“Akademimizin lise ve üniversiteler ile yaptığı iş birlikleri

de yine sektörümüze olan etkimizi genişletmeye;

öğrencilere, öğretmenlere ve sektör çalışanlarına daha

kapsamlı bir eğitim deneyimi sunmamıza imkan tanıyor”

diyen Hakan Aydoğdu, halihazırda altı ilde aktif olarak

hizmet veren akademilerin arasına 2024 yılında Bursa’nın

da ekleneceğini bilgisini paylaştı. Hakan Aydoğdu, “Bunun

yanı sıra Sivas fabrikamızda başlayan robot üretimiyle

birlikte yakın zaman önce Sivas’ta da Akademi açılışımızı

gerçekleştirdik. Diğer Akademilerimizden farklı olarak

Sivas’taki Akademimizde robot eğitimi vereceğiz. İmalat

sektörünün önemli bir sorunu olan nitelikli eleman

bulamama konusunu çözüme kavuşturmak adına

öğrencilerin iş hayatına atılmadan önce altyapılarını

teorinin yanı sıra pratikle de geliştirmelerini sağlamaya

devam edeceğiz” dedi.

30 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024



Makale

ÜRÜN YAŞAM DÖNGÜSÜNDE

ÜRÜN GERİ DÖNÜŞÜMÜNÜN

ÖNEMİ, UYGULANABİLİRLİĞİ

VE SAVUNMA SANAYİİ

Buse Yalçın1,3, Alican Yılmaz4, Prof.Dr.Semih Ötleş1,2

1Ege Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi

Anabilim Dalı 2Ege Üniversitesi Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi Mükemelliyet

Araştırma Merkezi 3TEİ, TUSAŞ Motor Sanayi A.Ş.

4Direktör, Beemobs (Bee Mobility Solutions) Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş.

ÖZET

ABSTRACT

ürün geri dönüşümü, doğal kaynakların korunması ve

gelecek nesiller için sürdürülebilir bir çevre için oldukça

önemlidir. Ancak sadece çevre koruması açısından değil,

aynı zamanda savunma sanayii açısından da büyük

bir öneme sahiptir. Savunma sanayinde kullanılan

malzemelerin geri dönüştürülmesi, fonksiyonel ve

endüstriyel kaynakların arttırılması için başvurulabilecek

bir yol olarak görülmektedir. Aynı zaman da, özellikle

askeri teknolojik ürünlerin geri dönüşümü, herhangi

bir güvenlik riskinin ortaya çıkmasını engelleyebilir. Bu

sayede savunma sanayii, daha güvenli ve sürdürülebilir

bir şekilde çalışabilir. Bu nedenle, ürün geri dönüşümü

hem çevre hem de savunma sanayii açısından önemli bir

konudur.

ANAHTAR KELİMELER: Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi,

Ürün Geri Dönüşümü, PLM, Savunma Sanayii

İÇİNDEKİLER

ÖZET

i

ABSTRACT

ii

İÇİNDEKİLER

iii

ŞEKİLLER LİSTESİ

iv

KISALTMALAR

v

1. Giriş .

Literatür

3. PLM Sistemlerinde Ürün Geri Dönüşüm Süreçleri

3.1. Ürün geri dönüşüm politikası ve stratejisinin belirlenmesi

3.2. Geri dönüşüm süreçlerinin tasarlanması

Product recycling is very important for the protection

of natural resources and a sustainable environment for

future generations. However, it is of great importance

not only in terms of environmental protection, but also

in terms of the defense industry. Recycling of materials

used in the defense industry is seen as a way to increase

functional and industrial resources. At the same time,

especially the recycling of military technology products

can prevent any security risk from occurring. In this

way, the defense industry can operate in a safer and

more sustainable way. Therefore, product recycling is

an important issue for both the environment and the

defense industry.

KEYWORDS: Product Lifecycle Management, Product

Recycling, PLM, Defense Industry

3.3. Geri dönüşüm süreçlerinin uygulanması

3.4. Geri dönüştürülmüş malzemelerin kullanımı

4. Sonuç ve Öneriler

KAYNAKLAR

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1 Ürün Geri Dönüşümü

Şekil 2 PLM

KISALTMALAR

PLM Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi

32 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024


Makale

Şekil 1 Ürün Geri Dönüşümü

kullanılması konusuna özen göstermektedirler.

1. Giriş

Ürün yaşam döngüsü yönetimi (PLM) günümüzde üretim

sektöründe önemli bir konu haline gelmiştir. Bu yönetim

ile ürünlerin tasarımından son kullanıcıya ulaşana kadar

olan süreçler yönetilir ve takip edilir. Son kullanıcının

ürünü attığı noktada ise ürün geri dönüşümü devreye girer.

Geri dönüşüm, ürünün tekrar kullanıma kazandırılması,

atıkların azaltılması ve çevrenin korunması açısından

önemlidir.

Ürün yaşam döngüsü yönetimi, ürünün üretiminden

başlayarak tüketici tarafından kullanımı sona erene

kadar geçen her aşamayı kapsar. Bu süreçte ürün geri

dönüşümü, doğayı koruma açısından önemli bir rol

oynamaktadır. Bu nedenle, ürün geri dönüşümü, ürün

yaşam döngüsü yönetiminin önemli bir parçası olarak

kabul edilmektedir.

Ürün geri dönüşümü, atık değerlendirme, hammadde

tasarrufu ve çevre koruma gibi pek çok fayda sağlamaktadır.

Bu nedenle, her sektörde olduğu gibi savunma sanayiinde

de ürün geri dönüşümü uygulamaları yaygınlaşmaktadır.

Savunma sanayiindeki ürünler, çoğunlukla metal, plastik,

cam ve diğer malzemelerin kullanımı ile yapılmaktadır.

Bu malzemelerin geri dönüştürülmesi, sürdürülebilir bir

geleceğin oluşmasına katkı sağlar.

Savunma sanayiinde, geri dönüştürülebilir malzemelerin

kullanımı tasarruf sağlamasının yanı sıra, çevre dostu

bir imaj yaratmaktadır. Bu nedenle, savunma sanayii

firmaları, ürünlerinde geri dönüştürülebilir malzemelerin

Ürün geri dönüşümü konusunda teknolojik gelişmelerin

de takip edilmesi gerekmektedir. Teknolojinin hızlı

bir şekilde gelişmesi ile üretim aşamasından tüketim

aşamasına kadar her aşamada ürün yaşam döngüsü

yönetimi sürekli olarak yenilenmektedir. Bu nedenle,

savunma sanayii firmaları, ürün geri dönüşümü konusuna

büyük önem vererek, doğaya karşı sorumluluklarının

bilincinde hareket etmektedirler.

Savunma sanayii ise ürün geri dönüşümünde öncü

rol oynamaktadır. Savunma sanayii ürünleri yüksek

teknoloji ile üretilmektedir ve bunların geri dönüşümü

de özel ekipmanlar kullanılarak ve özel yöntemler

ile gerçekleştirilir. Ayrıca savunma sanayii ürünleri,

ürünlerin özelliklerine göre geri dönüşümleri planlanarak

ve geri dönüşüm süreçleri de belirlenerek oluşturulur.

Bu sayede atıkların azaltılması ve çevre koruma sağlanır.

Ürün yaşam döngüsü yönetimi ve ürün geri dönüşümü,

gelecekte daha da önem kazanacak olan konulardandır.

Bu makalede, ürün yaşam döngüsü yönetimi ve geri

dönüşüm süreci ile ilgili savunma sanayii üzerindeki

etkisi ele alınacaktır. Geri dönüşüm, atık yönetimi ve

sürdürülebilirlik konuları savunma sanayiinde son

yıllarda daha da önem kazanırken, PLM sistemi bu

süreçleri optimize etmek için etkili bir araç olarak

kullanılmaktadır.

Savunma sanayii, her yıl büyük miktarda atık üretir. Bu

atıkların çözümlenmesi, yeniden kullanımı veya geri

dönüşümü hem çevresel hem de ekonomik açıdan önem

taşır. PLM sistemi, ürünlerin planlanması, tasarımı ve

üretimi sırasında geri dönüştürülebilirlik faktörünün

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024 33


Makale

göz önünde bulundurulmasını sağlayarak, savunma

sanayiinde atık sorununun en aza indirilmesine yardımcı

olmaktadır.

Ayrıca, savunma sanayiinde ürün güvenliği de son

derece önemlidir. PLM sistemi, ürün tasarımı ve üretim

süreçlerinde sıfır hata yaklaşımını destekleyerek, ürün

güvenliği ve güvenilirliği konusunda yüksek bir standart

sağlamaktadır.

2. Literatür

PLM çözümleri, ürünlerin tasarım, üretim, dağıtım ve

geri dönüşüm süreçlerini yönetmek için kullanılan bir tür

yazılım sistemidir. Geri dönüşüm süreçleri de bu yönetim

sisteminin bir parçasıdır ve PLM çözümleri, geri dönüşüm

süreçleri için de kullanılabilir.

PLM çözümleri ile geri dönüşüm süreçlerinde

kullanılabilecek bazı özellikler şunlardır:

• Malzeme yönetimi

Geri dönüşüm süreci için kullanılan malzemelerin

yönetimi, stok takibi ve tedarikçi yönetimi gibi işlemleri

PLM çözümleri ile daha kolay ve etkin bir şekilde

yapılabilir.

• Raporlama

Geri dönüşüm süreci ile ilgili verilerin raporlanması

ve analizi PLM çözümleri ile daha kolay bir şekilde

gerçekleştirilebilir. Bu sayede geri dönüşüm sürecinin

etkinliği ve verimliliği de artar.

• Entegrasyon

PLM çözümleri, geri dönüşüm süreci ile ilgili diğer

sistemlerle de entegre edilebilir. Bu sayede veri ve işlem

akışı daha doğru ve hızlı bir şekilde gerçekleştirilebilir.

Ürün yaşam döngüsü yönetimi, ürünlerin tasarımından

üretim ve dağıtımını planlamaya, satış ve pazarlama

stratejilerine kadar tüm süreçlerinin yönetiminde

kullanılan bir sistemdir. Son yıllarda, yanlış üretim, hatalı

ürünler ve atık sorunu gibi çevre sorunları, ürün yaşam

döngüsü yönetiminin önemini artırmıştır. Özellikle

savunma sanayii, sıfır hata oranı ve güvenli üretim

koşulları konularında ciddi bir ihtiyaç duymaktadır.

Haller, Wenzel, ve Winner (2012) ürünlerin geri

dönüştürülebilirliği ve imhası da dahil olmak üzere

savunma sanayilerindeki karmaşık sistemlerin yaşam

döngüsünü yönetmeyle ilgili zorlukları ve fırsatları ortaya

koymuştur. Çevresel etkileri en aza indirmek ve kaynak

verimliliğini en üst düzeye çıkarmak için tasarımdan nihai

bertarafa kadar bu tür sistemlerin tüm yaşam döngüsünü

yönetmek için bir çerçeve önermektedir.

Ma, Li, Zhang, Chen ve Gao (2017) havacılık ve

savunma endüstrisinde döngüsel ekonomi ilkelerinin

uygulanmasında PLM’nin kullanımını incelemiş. Ürünün

yeniden kullanımı, yeniden üretimi ve geri dönüşümü

dahil döngüsel ekonomi hedeflerini desteklemek için

ürün yaşam döngülerini yönetmek için PLM kullanmanın

zorluklarını ve faydalarını tartışır.

• Veri yönetimi

Geri dönüşüm sürecinde kullanılan verilerin yönetimi,

izlenebilirliği ve analizi PLM çözümleri ile daha kolay ve

güvenilir bir şekilde yapılabilir. Verilerin doğru şekilde

yönetilmesi geri dönüşüm sürecinin başarılı olması için

kritik öneme sahiptir.

• İş akışı yönetimi

Geri dönüşüm sürecindeki iş akışları, görevlerin takibi ve

proje yönetimi PLM çözümleriyle daha kolay ve verimli

bir şekilde yapılabilir.

34 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024

Şekil 2 PLM

Osman (2017) PLM’nin savunma sanayinde yeniliği

yönlendirme potansiyelini tartışıyor. Şirketlerin geri

dönüşüm ve imha dahil olmak üzere tüm yaşam

döngüsünü yöneterek, tasarımları iyileştirme, maliyetleri

düşürme ve çevresel sürdürülebilirliği artırma fırsatlarını

belirleyebileceğini savunuyor.

Wang, Sun, Ding ve Zhang (2015) askeri teçhizatın

yaşam döngüsünü yönetmede PLM’nin kullanımını

incelemektedir. Yüksek güvenilirlik ihtiyacı ve çevresel

zarar potansiyeli dahil olmak üzere, bu tür ekipmanların

yaşam döngüsünü yönetmeyle ilgili benzersiz zorlukları

tartışıyorlar. Çevresel ve sürdürülebilirlik hususlarını

içeren askeri teçhizatın tüm yaşam döngüsünü yönetmek

için bir çerçeve önermektedir.

Zhang, Zhang ve Li (2016) askeri teçhizat için bakım

faaliyetlerini yönetmede PLM’nin kullanımını tartışır.


Şirketlerin askeri teçhizatın yaşam döngüsünü

yönetmek için PLM kullanarak bakım faaliyetlerini

optimize edebileceğini ve ekipman performansını

iyileştirebileceğini ve aynı zamanda ürünün geri

dönüştürülebilirliği ve atılması gibi çevresel

sürdürülebilirlik hususlarını ele alacağını savunuyor.

3. PLM Sistemlerinde Ürün Geri Dönüşüm Süreçleri

Ürün geri dönüşüm süreçleri, ürün yaşam döngüsünün

son aşamalarından biridir ve PLM sistemlerinde etkin

bir şekilde yönetilmesi gerekmektedir. Bu süreçlerin

yönetimi, aşağıdaki adımları içermektedir:

3.1. Ürün geri dönüşüm politikası ve stratejisinin

belirlenmesi

Ürün geri dönüşüm süreçlerinin yönetimi için öncelikle

bir politika ve strateji belirlenmesi gerekmektedir.

Bu, geri dönüştürülebilir malzemelerin belirlenmesi,

geri dönüşüm süreçlerinin nasıl yapılacağı ve geri

dönüştürülmüş malzemelerin nasıl kullanılacağına dair

bir planlama içermelidir.

• Geri dönüştürülebilir ürünlerin belirlenmesi

Bu adım, geri dönüşüm yapılabilen ürünlerin

belirlenmesini ve listelenmesini içerir. Bu ürünlerin geri

dönüşüm potansiyeli ve avantajları belirlenir.

• Geri dönüşüm prosedürü ve yönergelerinin

hazırlanması

Geri dönüşüm prosedürlerinin ve yönergelerinin

belirlenmesini ve hazırlanmasını içerir. Bu prosedürler,

geri dönüşümün doğru bir şekilde yönetilmesi için gerekli

adımları içerir.

• Geri dönüşüm sürecinin tüm aşamalarının

planlanması ve yönetilmesi

Geri dönüşüm sürecinin tüm aşamalarının planlanmasını

ve yönetilmesini içerir. Bu aşamalar, toplama, ayrıştırma,

işleme ve geri kazanımı kapsar.

• Üretim, dağıtım ve satış aşamasında

geri dönüşümün teşvik edilmesi için faaliyetlerin

belirlenmesi

Üretim, dağıtım ve satış aşamalarında geri dönüşümün

teşvik edilmesi için gerekli faaliyetlerin belirlenmesini

içerir. Bu faaliyetler, müşterilere geri dönüşüm bilinci

kazandırmak, geri dönüşüme katkıda bulunmalarını

teşvik etmek ve geri dönüşüme yönelik kampanyalar

içerir.

• Geri dönüşüm işleminin maliyet analizinin

yapılması ve doğru bir bütçenin planlanması

Makale

Geri dönüşüm sürecinin maliyet analizinin yapılmasını

ve doğru bir bütçenin planlanmasını içerir. Bu analiz, geri

dönüşümün maliyeti ve potansiyel kazanımları ile ilgili

bilgileri içerir

3.2. Geri dönüşüm süreçlerinin tasarlanması

Geri dönüşüm süreçlerinin tasarlanması, kullanılan

malzemelere, üretim teknolojilerine ve geri dönüşüm

süreçlerine bağlı olarak değişebilir. Bu nedenle, bu

sürecin etkin bir şekilde yönetilmesi için her ürün için

ayrı bir geri dönüşüm süreci tasarlanması gereklidir.

• Malzeme geri kazanımı yöntemlerinin seçimi

İlgili ürünün içindeki malzemelerin türüne ve özelliklerine

göre en uygun geri kazanım yöntemleri belirlenir. Bu

yöntemler arasında geri dönüştürülebilir malzemelerin

ayrıştırılması veya geri dönüştürülemeyen malzemelerin

belli bir işlemle ayrıştırılması yer alabilir.

• Geri dönüşüm süreçlerinde kullanılacak

ekipmanların belirlenmesi

Geri dönüşüm süreçlerinde kullanılacak ekipmanların

özellikleri, kapasiteleri, performansları ve uygunluklarına

karar verilir. Buna göre, ekipmanların tasarım, imalat

veya satın alma aşamaları gerçekleştirilir.

• Geri dönüşüm süreçlerinde kullanılacak

işlemlerin belirlenmesi

Malzemelerin geri dönüştürülmesi için kullanılacak

işlemler belirlenir. Bu işlemler arasında öğütme, sıkma,

kurutma, kimyasal işlemler ve mekanik işlemler yer

alabilir. İşlemler, yüksek verimlilik ve minimum atık

üretimi ile gerçekleştirilmesi hedeflenir.

• Geri dönüşüm süreçlerinde kullanılacak

kimyasalların belirlenmesi

Geri dönüşüm süreçlerinde kullanılacak kimyasalların

özellikleri, etkileri, kullanım miktarları ve atık yönetimleri

belirlenir. Bu kimyasalların çevre dostu, insan sağlığına

zararsız olması hedeflenir.

3.3. Geri dönüşüm süreçlerinin uygulanması

Üretim sürecindeki ürünler geri dönüştürülebilir

malzemelere ayrılıp, geri dönüşüm süreçlerine

sokulmalıdır. Bu süreçte, toplanan geri dönüştürülebilir

malzemelerin ayrıştırılması ve işleme sokulması

gerekmektedir.

• Malzeme ayrıştırma

Geri dönüşüme alınan ürünlerin malzemelerine ve

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024 35


Makale

özelliklerine göre ayrıştırılması işlemidir. Bu işlem, geri

dönüşüm sürecinin etkinliğini arttırmak için oldukça

önemlidir.

• Malzeme hazırlığı

Ayrıştırılan malzemelerin geri dönüşüme hazırlanması

işlemidir. Bu işlem, malzemelerin kirlilikten arındırılması,

öğütülmesi ve sınıflandırılması gibi işlemleri kapsar.

• Malzeme geri dönüşümü

Malzeme hazırlığı tamamlandıktan sonra geri dönüşüm

işlemine geçilir. Bu işlem, malzemelerin yeniden

kullanıma hazır hale getirilmesini sağlar. Örneğin, plastik

atıkların granül haline getirilmesi gibi.

• Yeniden kullanım / Satış

Geri dönüştürülen malzemelerin yeniden kullanıldığı ya

da satıldığı son aşamadır. Bu aşamada, geri dönüştürülen

malzemelerin tekrar ürün haline getirilmesi ya da yedek

parça olarak kullanılması gibi işlemler yapılabilir.

3.4. Geri dönüştürülmüş malzemelerin kullanımı

Geri dönüştürülmüş malzemelerin yeniden kullanılması,

ürün yaşam döngüsünün son aşamasında gerçekleştirilir.

PLM sistemleri, geri dönüştürülmüş malzemelerin

kullanılacağı yeni ürünlerin tasarlanması ve üretim

süreçlerinin yönetimi için kullanılabilir.

• Geri dönüştürülebilir malzeme kaynaklarının

belirlenmesi

Geri dönüşüm için uygun malzemelerin belirlenmesi

ve kaynakların tespit edilmesi gereklidir. Bu kaynaklar

arasında atık malzemeler, kullanılmış ürünler veya

endüstriyel atıklar gibi farklı kaynaklar olabilir.

• Geri dönüştürülmüş malzemelerin işlenmesi

Geri dönüşüm için uygun malzemelerin işlenmesi adımı,

malzemelerin geri dönüştürme tesisine ulaştırılmasını,

malzemelerin ayrıştırılmasını, işlenmesini ve

yenilenmesini içerir.

• Yeniden kullanım için uygunluk testleri

Geri dönüştürülmüş malzemeleri kullanmadan önce,

malzemelerin test edilerek uygunluğunun belirlenmesi

gereklidir. Bu testlerin amacı, malzemelerin yeniden

kullanılabilirliğini ve performansını kontrol etmektir.

• Geri dönüştürülmüş malzeme kullanım

planlaması

Geri dönüştürülmüş malzemelerin kullanım planlaması,

36 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024

şirketler için stratejik bir karar sürecidir. Bu aşamada, geri

dönüştürülmüş malzemelerin hangi ürünlerde, ne kadar

kullanılacağı belirlenmektedir. Bu kararlar ürün tasarımı,

maliyet, müşteri beklentileri ve ticari fırsatlar gibi birçok

faktör göz önünde bulundurularak verilmektedir.

PLM sistemleri, ürün geri dönüşüm süreçlerinin etkin bir

şekilde yönetilmesine olanak sağlar. Bu sistemler, her

aşamada geri dönüşüm sürecinin takibini yaparak, geri

dönüşüm sürecinin tamamını kontrol altında tutar ve

üretim süreçlerini daha sürdürülebilir hale getirir.

4. Sonuç ve Öneriler

Sonuç olarak, PLM sistemi, ürün yaşam döngüsü

yönetimi ve geri dönüşüm süreci, savunma sanayiinde

atık yönetimi, ürün güvenliği ve sürdürülebilirlik gibi

konularda etkin bir araç olarak kullanılmaktadır. Bu

makale, savunma sanayiinin bu alanlardaki ihtiyaçlarını ve

PLM sisteminin bu ihtiyaçları nasıl karşıladığını tartışarak,

okuyuculara farkındalık sağlamayı hedeflemektedir.

PLM sistemleri, sürdürülebilir üretim ve geri dönüşüm

süreçlerinin yönetiminde önemli bir araç olarak karşımıza

çıkmaktadır. Bu sistemler, üretim süreçlerinde çevresel

etkileri minimize ederken aynı zamanda ekonomik

açıdan da avantajlar sağlar. Üretim süreçlerinin daha

sürdürülebilir hale getirilmesi, gelecek nesillere daha

temiz bir dünya bırakmak için önemli adımlardan biridir

ve PLM sistemleri bu hedefe ulaşmada etkili bir rol

oynamaktadır.

KAYNAKLAR

1. Haller, M., Wenzel, V., & Winner, H. (2012).

Lifecycle management, recycling and disposal of

complex systems in defence industries. Journal of

cleaner production, 20(1), 49-59.

2. Ma, C., Li, Y., Zhang, H., Chen, X., & Gao, J.

(2017). Product lifecycle management for circular

economy in aerospace and defense industry.

International Journal of Advanced Manufacturing

Technology, 90(5-8), 1299-1308.

3. Osman, M. S. (2017). Life cycle management

in the defense industry: A tool to fuel innovation.

Journal of Defense Management, 7(2), 1-7.

4. Wang, Y., Sun, C., Ding, Y., & Zhang, L.

(2015). Research on life cycle management of military

equipment. Journal of Systems Engineering and

Electronics, 26(6), 1122-1128.

5. Zhang, Y., Zhang, H., & Li, J. (2016). Research

on the application of product lifecycle management

in military equipment maintenance. In 2016 IEEE

International Conference on Industrial Engineering and

Engineering Management (IEEM) (pp. 213-217). IEEE.



Metal İşleme

CİRO ARTIŞI ÇİFT HANELİ

SÜRÜYOR

Takım tezgahı

endüstrisine yönelik

siparişlerde henüz bir

geri dönüş sinyali yok

VDMA Malzeme İşleme için Lazer ve Lazer Sistemleri

Çalışma

Alman takım tezgahı endüstrisinin 2023’ün üçüncü

çeyreğinde aldığı siparişler, geçen yılın aynı dönemine

göre nominal olarak yüzde 9 düşüş gösterdi. Almanya’dan

gelen siparişler yüzde 8, yurt dışından gelen siparişler ise

yüzde 9 azaldı. Alınan siparişler 2023’ün ilk üç çeyreğinde

toplamda yüzde 7 düştü. Geçen yılın aynı dönemine göre

yurt içi siparişler yüzde 12, yurt dışı siparişler ise yüzde 5

daha düşüktü. Bu, siparişlerde reel olarak yüzde 12’lik bir

düşüşü temsil ediyor.

Almanya’nın Frankfurt am Main kentindeki VDW (Alman

Takım Tezgahı Üreticileri Birliği) İcra Direktörü Dr. Wilfried

Schäfer, sonuçlar hakkında yorum yaparken “Alman

takım tezgahı endüstrisinde gelen siparişlerde hâlâ bir

toparlanma işareti yok” diyor . Düşük yatırım seviyeleri

tüm küresel ekonomiyi etkiliyor. Yüksek faiz oranları

ve maliyetler, Almanya ve Avrupa genelinde yatırımları

yavaşlatıyor. Tüketici talebi esas olarak hizmetlere

yoğunlaşmıştır. Pek çok şirketin belirgin tedarik

darboğazları döneminde oluşturduğu stok seviyeleri artık

yeniden düşüyor. Ancak enflasyonun düşmeye başlaması,

enerji, hammadde ve ara malı fiyatlarının da düşmesiyle

birlikte maliyetler üzerindeki baskı da azalıyor.

Avrupa ve Asya’dan alınan yabancı siparişler şu anda

düşüşte. Özellikle Çin ekonomisi şu anda zayıf. Ülke, düşük

tüketici talebi ve zor durumdaki bir emlak sektörüyle

mücadele ediyor. ABD ekonomisi ise tam tersine daha

dayanıklı; ülke şu anda Çin’den bile daha fazla sipariş

veriyor.

Schäfer, “Birikmiş siparişlerin yoğunluğu bizi bir kez daha

bu zor zamanlara taşıyor” diyor. Nominal olarak çift haneli

yüzde 14 oranında ciro artmaya devam ediyor, ancak

büyüme yavaş yavaş dengeleniyor. Kapasite kullanımı

bu yılın Ekim ayında yine hafif bir düşüş göstererek

Temmuz’daki yüzde 90,5’ten yüzde 88,5’e geriledi. Yılın

ilk yarısı sonunda sektörde 65.000 çalışan vardı.

Schäfer, “Bu koşullar altında, bu yılki yüzde 10 büyüme

yönündeki üretim tahminimizi yeniden doğrulayabiliriz”

diye bitiriyor. Ancak önümüzdeki yıla ilişkin gelişmeler

büyük bir belirsizlik içeriyor.

Arka plan

Alman takım tezgahı endüstrisi, makine mühendisliği

sektöründeki en büyük beş uzman grup arasında yer

almaktadır. Endüstrinin tüm dallarındaki metal işleme

uygulamaları için üretim teknolojisi sağlar ve bir

bütün olarak sanayi sektöründe yenilikçiliğe ve artan

üretkenliğe önemli bir katkı sağlar. Sanayi üretimindeki

kilit rolü nedeniyle gelişimi, sanayi sektörünün ekonomik

dinamizmi açısından da önemli bir göstergedir. 2022

yılında ortalama 64.000 çalışanın (50’den fazla çalışanı

olan firmalar) çalıştığı sektör, yaklaşık 14,1 milyar avro

değerinde makine ve hizmet üretti.

38 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024


VDMA YENİ̇ YÖNETİ̇M

KURULUNU SEÇTİ̇

Metal İşleme

VDMA Malzeme İşleme için Lazerler ve Lazer Sistemleri Çalışma Grubu yeni̇ yönetiṁ kurulunu seçti̇.

VDMA Malzeme İşleme için Lazer ve Lazer Sistemleri

Çalışma Grubu’nun (WG Laser) sonbahar toplantısında,

üyeler yönetim kurulunu tamamlamak için bir seçim

yaptı ve Başkan ve Başkan Yardımcısı onaylandı.

Yönetim Kurulu Üyesi ve Trumpf Lazer Teknolojisi CEO’su

Dr. Hagen Zimer ve Weil Technology Satış ve Endüstri

Yönetimi Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi Nikolas Meyer

Yönetim Kuruluna yeni seçildi.

Dr. Christoph Ullmann WG Laser Başkanı ve Dr. Stefan

Ruppik de yardımcısı olarak onaylandı.

Yeni seçilen yönetim kurulu aşağıdaki şekilde

oluşmuştur:

Nikolas Meyer

Satış ve Endüstri Yönetimi Başkanı I İcra Kurulu Üyesi

Weil Technology GmbH

Dr. Stefan Ruppik

Başkan Yardımcısı ve Genel Müdür Yüksek Güçlü CO2

Lazerler ve Profil Kaynak Sistemleri Coherent

Dr. Christoph Ullmann

Laserline GmbH Genel Müdürü

Dr. Hagen Zimer

Yönetim Kurulu Üyesi ve CEO Lazer Teknolojisi TRUMPF

SE + Co KG

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024 39


Teknoloji

KPMG, YAŞAM BİLİMLERİ

DÜNYASININ GELECEĞİNİ

DEĞİŞTİRECEK DÖRT SİNYALİ

AÇIKLADI

KPMG, gelecekte yaşam

bilimleri şirketlerini

şekillendirecek önemli

konuları ve kritik

zorunlulukları bir araya

getirdiği “Yaşam Bilimlerinin

Geleceği” raporunu yayımladı.

Raporda tıp ve ilaç dünyasının

geleceğine yön verecek dört

temel itici güce ve bu geleceğe

hazırlanmak için atılması

gereken dört stratejik adıma

yer veriliyor.

Pandemiye verilen yanıt birçok açıdan yaşam bilimleri

endüstrisinin de önemini gözler önüne serdi. Etkili

COVID-19 aşılarının ve tedavilerinin tespit edilme,

test edilme, geliştirilme, onaylanma ve küresel ölçekte

uygulanma hızı; kamu ve endüstri arasında bağlantı

kurulduğunda nelerin başarılabileceğini gösterdi. Ancak

KPMG’nin sektör için yeni bir model olan bağlantılı yaşam

bilimleri şirketlerini şekillendirecek önemli konuları ve

kritik zorunlulukları bir araya getirdiği “Yaşam Bilimlerinin

Geleceği” raporunda bu alanda faaliyet gösteren

şirketlere ve özellikle ilaç şirketlerine yönelik kamuoyu

algısının büyük ölçüde pandemi öncesi seviyelere geri

döndüğüne dikkat çekiliyor. Rapora göre geri ödeme yapan

özel ve devlet kurumları, hastalar ve tedarikçiler bu

kuruluşlardan ortaya çıkan klinik ihtiyaçları karşılamaları

için daha hızlı bir şekilde inovasyon yapmalarını, ilaç

fiyatlandırması konusunda şeffaf olmalarını ve salt kâr

odaklı davranmamalarını bekliyor.

Konuyla ilgili değerlendirme yapan KPMG Türkiye Sağlık

ve İlaç Sektör Lideri ve Şirket Ortağı Başak Diclehan,

“Günümüzde yaşam bilimleri şirketlerinin beklentileri

karşılaması mevcut ekonomik ve jeopolitik dalgalanmalar

nedeniyle daha da karmaşık bir hal alıyor. Bazı

şirketler fırtınayı atlatmayı bekliyor. Bazıları ise paydaş

beklentilerini karşılayabilmek, tehditleri öngörüp bunlara

karşı koyabilmek ve pazarda öne geçmek için veriye

dayalı bilgilerden yararlanabilmek amacıyla işletme modellerini

yeniden gözden geçiriyor. Bu araştırmamızda, şu

anda sektörü etkileyen dört temel değişim sinyalini inceliyoruz.

Ayrıca kuruluşların mevcut ortamdaki fırsatları

40 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024


yakalamalarına yardımcı olacak dört stratejik zorunluluğu

da açıklıyoruz. Çalışmamızın yaşam bilimi şirketlerinin

yeni fırsatlardan en iyi şekilde yararlanmalarına ve geleceklerini

şekillendirmelerine yardımcı olmasını temenni

ediyoruz.” dedi.

Rapora göre hassas tıp, dijital sağlık, yapay zekâ/makine

öğrenimi ve sektörü etkileyen önemli risklerden tedarik

zinciri kesintisi, siber saldırılar, sahtecilik gibi risklerin

devam etmesi; yaşam bilimleri sektörünün geleceğini

değiştiren temel itici güçler olarak gösteriliyor ve bu

nedenle şirketlere bu konuları anlamaları ve acilen ele

almaları tavsiyesinde bulunuluyor.

Hassas tıp oyunun kurallarını değiştiriyor

Yaşam bilimleri endüstrisi, bireylerin benzersiz genetik

profillerine göre uyarlanmış tedavileri içeren ve bazı durumlarda

hastanın kendi hücrelerinden bir tedavi tasarlayan

hassas tıp alanında büyük atılımlar gerçekleştiriyor.

Raporda yer alan verilere göre 2022 yılında 83,43 milyar

dolar olan küresel hassas tıp pazarı büyüklüğü 2023

yılında yüzde 13,9 büyüme ile 95 milyar dolara ulaştı

ve 2027 yılında bu büyümenin 157,26 milyar dolara

ulaşacağı tahmin ediliyor.

Dijital sağlık endüstriyi şekillendiriyor

Sağlık medyası yaklaşık on yıldır dijital sağlıktan bahsederken

yaşam bilimleri şirketleri de artık nefes kesici

bir hızla yeni inovasyonlar yapıyor. Tüketiciler de bu sağlık

teknolojilerin mümkün kıldığı daha iyi bağlantılı sağlık

hizmetleri bekliyor. Artan bant genişliği, akıllı telefonların

yaygınlaşması ve yüksek düzeyde dijital iletişim, dijital

sağlık hizmetlerinde patlamaya hazır bir büyümeyi tetiklemek

için bir araya geliyor. Raporda 2022 yılında 742,7

milyar dolar büyüklükte olan dijital sağlık pazarının 2029

yılında 4,5 trilyon dolarlık bir büyüklüğe ulaşacağına dikkat

çekiliyor.

Yapay zekâ ve makine öğrenimi her yerde

Yapay zekâ (AI) ve makine öğrenimi (ML) yeni teknolojiler

olmaktan çıkıp çoğu sektörde gündeminin en

üst sıralarına yerleşti. Yapay zekânın küresel ekonomi

üzerindeki beklenen etkisinin 2030 yılına kadar 15 trilyon

doları bulacağı bilgisine yer verilen raporda tıbbi

teknoloji şirketlerinin de cihazların ve teşhis yöntemlerinin

geliştirilmesinde makine öğreniminden yararlanarak

döngü sürelerini hızlandırdıkları, maliyetleri

düşürdükleri ve kaliteyi artırdıkları aktarılıyor. Ayrıca, ilaç

araştırma sürecinde yapay zekâ kullanımı, ilaç şirketlerinin

keşif ve inovasyon süreçlerini geliştirmelerine, dünya

çapında potansiyel klinik deney katılımcılarıyla bağlantı

kurmalarına, tedavileri pazara daha hızlı sunmalarına ve

yeni ilaçların yatırım getirisini (ROI) gerçekleştirme süresini

kısaltmalarına olanak tanıyor.

Teknoloji

Tedarik zinciri kesintisi, siber saldırılar ve sahtecilik devam

ediyor

Pandemi; yaşam bilimleri sektöründe kanser ilaçları,

steril enjekte edilebilir ürünler, ağrı kesiciler ve hatta

reçetesiz satılan soğuk algınlığı ve grip ilaçları da dâhil

olmak üzere kritik ilaçların eksikliğine neden olan tedarik

zincirinin kesintisine karşı savunmasızlığını da gün

yüzüne çıkardı. Yaşam bilimleri tedarik zincirleri aynı zamanda

hem suç teşkil eden siber tehditlere hem de sahte

ürünlere karşı da savunmasız. Siber dünyada, yaşam bilimleri

şirketlerinin yanı sıra sağlık kuruluşları tarafından

tutulan hasta verileri siber saldırılara karşı özellikle çok

daha hassas. Rapora göre karanlık webde bir tıbbi kaydın

karaborsa fiyatı yaklaşık 250 dolar, bir güvenlik açığının

yaşam bilimleri kuruluşu üzerindeki ortalama mali etkisi

ise 7,13 milyon dolar.

Atılması gereken dört stratejik adım

KPMG’nin raporunda yaşam bilimi sektöründe faaliyet

gösteren şirketlerin, geleceği değiştirecek bu sinyaller

doğrultusunda atmaları gereken dört stratejik adım ise

şu şekilde sıralanıyor:

• Teknoloji destekli, müşteri odaklı deneyimler

tasarlayın: Sektör, üç temel paydaşı olan ücret geri

ödemesi yapanlar, tedarikçiler ve hastaların ihtiyaçlarını

karşılamak için bağlantılı etkileşimler sunmalı. Mükemmel

bir kullanıcı deneyimi sunmak, her bir paydaşın kendine

özgü ihtiyaçlarını dinlemeyi ve uygun ürün, hizmet

ve bilgileri erişilebilir ve sürdürülebilir bir şekilde sunmayı

gerektiriyor.

• Ürünleri daha hızlı pazara sunmak için yapay

zekâ odaklı iş birlikleri yapın: Günümüzün hızlı ilerleyen

ilaç geliştirme ortamında, rekabet avantajı arayan yaşam

bilimleri şirketlerinin ilaç geliştirmeden pazara girişe kadar

tüm süreçlerde rakiplerinden daha kararlı ve çevik

olmaları gerekiyor. Bu nedenle yaşam bilimleri şirketleri

yapay zekâ şirketiyle iş birlikleri de yapıyor.

• Tedarik zincirini yeniden tasarlayın: Daha

bağlantılı, kişiselleştirilmiş bir müşteri deneyimi

sağlamaktan yeni terapötikleri ve hassas tıbbı desteklemeye

ve kesinti riskini azaltmanın yollarını bulmaya

kadar, tedarik zincirini yeniden tasarlamanın yaşam bilimleri

gündeminin en üst sıralarına taşınmasının birçok

nedeni var.

• Siber Riskleri Yönetin: Gelişmekte olan teknolojilerle

ilişkili riskleri anlayın. Bulut, endüstriyel nesnelerin

interneti (IIoT), yapay zekâ ve makine öğrenimi gibi dijital

ve gelişmekte olan teknolojiler üretim verimliliğinde

belirgin iyileşmeler yaratabilirken özellikle fikri mülkiyet

ve ticari sırlar söz konusu olduğunda yeni siber güvenlik

risklerini de beraberinde getiriyor. Birçok yaşam bilimleri

tedarikçisi, güçlü siber güvenlik programlarına yatırım

yapma kabiliyeti sınırlı olan küçük işletmeler olduğundan,

ilaç üreticileri yeni tedarikçilerle ortaklık kurmadan önce

kapsamlı bir durum tespiti süreci yürüttüklerinden emin

olmalıdır.

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024 41


Teknoloji

HİTİT’E, “DÜNYANIN ÖNDE

GELEN SEYAHAT TEKNOLOJİSİ

SAĞLAYICISI” ÖDÜLÜ

Hitit, Uzakrota tarafından bu yıl İstanbul’da düzenlenen 2023 Uzakrota Seyahat

Ödülleri’nde “Dünyanın Önde Gelen Seyahat Teknolojisi Sağlayıcısı” ödülüne

layık görüldü.

Dünyanın dört bir yanındaki seyahat endüstrisi profesyonelleri

bir araya getiren Uzakrota Seyahat Ödülleri, bu

yıl 24 Kasım 2023 tarihinde İstanbul’da gerçekleşen ödül

töreninde sahiplerini buldu. Seyahat sektörünün en iyilerini

45 dalda ödüllendiren Uzakrota Seyahat Ödülleri’nde

Hitit, havacılık sektörüne getirdiği ezber bozan yazılımları

sayesinde birincilik ödülünü almaya hak kazandı.

Ödül kazananlar, dünya genelindeki online oylama

sonuçlarına göre belirlendi. Bu yılki Uzakrota Seyahat

Ödülleri’nde toplam 100,876 oy kullanıldı ve yenilikçi

uygulamaları ile havayolu ve seyahat sektörünün öncü

teknoloji sağlayıcılarından olan Hitit, önemli rakiplerini

geride bırakarak, “Dünyanın Önde Gelen Seyahat

Teknolojisi Sağlayıcısı” kategorisinde en yüksek oyu

alarak ödüle layık görüldü.

Global Dağıtım Sistemi alanında da hızla büyüyor

Öte yandan Hitit aynı ödül töreninde “Dünyanın Lider

Global Dağıtım Sistemi” kategorisinde de ikinciliğe layık

görüldü. Yakın zamanda Türk Hava Yolları (THY) ile yaptığı

anlaşma ile THY’nin uçuşlarının ve diğer ek ürün ve

hizmetlerinin yetkili acenteler tarafından Hitit’in Crane

Acente Portal Uygulaması (Crane APP) kullanarak en

güncel IATA standartlarına uygun şekilde satışı ve yönetimi

mümkün hale gelecek. Pakistan başta olmak üzere

farklı coğrafyalarda da Crane APP çözümü ile acentelar

ve havayolları arasında digital bir köprü görevi gören

Hitit’in, kısa vadede Global Dağıtım Sistemi alanında da

dünyanın lider firmalarından biri haline gelmesi bekleniyor.

Seyahat Endüstrisine Yenilikçi Çözümlerle Yön Veriyoruz

Hitit adına ödülü almak için törene katılan Hitit’in Ürün

Stratejisinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Semra

Kandemir, günümüzde hızla değişen dijital dünya sebebiyle

faaliyet alanı ne olursa olsun, havayolu şirketlerinin

yolcularının ihtiyaçlarına karşılık hızla dijital çözümler

üretmesi gerektiğine vurgu yaparak şunları söyledi:

“Teknolojinin seyahat endüstrisindeki rolü giderek daha

belirleyici hale geliyor. Dijital çağın hızla evrim geçirdiği

bugünlerde, Hitit olarak amacımız, hiper kişiselleşme

trendini yakalayabilecek, geleceğin yüksek beklentili

yolcularının taleplerine en hızlı ve dijital şekilde yanıt

vermesini sağlamak. Havacılık ve seyahat teknolojilerindeki

öncülüğümüzle, sektördeki paydaşlarımıza yeni

nesil çözümler sunarak, onların işlerini daha verimli ve

etkili bir şekilde sürdürmelerine destek oluyoruz. Hitit’in

başarısının temel kaynağı, sunduğumuz uçtan uca

çözümlerle öne çıkıyor. ‘One-stop-shop’ olarak bilinen

tek noktadan tüm hizmetlerin verilebildiği konseptte

öncüyüz. Rezervasyondan biletlemeye, kalkış kontrol

sisteminden mobil uygulamaya, envanter dağılımından

tarife ve ekip planlamaya, operasyon kontrolünden gelir

ve gider muhasebesine kadar geniş bir yelpazede hizmet

sunarak havayollarının tüm ihtiyaçlarını karşılayabilen

benzersiz bir çözüm portföyüne sahibiz. Ayrıca, sadece

havayolları için değil, aynı zamanda hava kargo firmaları,

yer hizmeti şirketleri ve online seyahat acenteleri için de

kullanılabilen çözümler geliştirerek, havacılık sektörünü

yazılım çözümleri ile bir bütün olarak kapsıyoruz.”

Uzakrota Seyahat Ödülleri & Uzakrota Global Seyahat

Zirvesi Hakkında

Dünyanın en büyük turizm ödüllerinden biri olan Uzakrota

Seyahat Ödülleri, dünyanın her tarafından turizm

personeli ve kurumunun katılımıyla 24 Kasım 2023’te

İstanbul Lazzoni Hotel gerçekleşti. Uzakrota Global Seyahat

Zirvesi, online seyahat acenteleri, havayolu şirketleri,

oteller, seyahat acenteleri, seyahat teknolojisi girişimleri,

konaklama yatırımcıları, risk sermayedarları, teknoloji

şirketleri ve dağıtım teknolojisi şirketleri için en büyük

konferans ve fuaye alanlarından biridir. Uzakrota Global

Seyahat Zirvesi, dünyanın dört bir yanındaki seyahat

endüstrisinin en parlak beyinleri ve profesyonelleri ile en

büyük şirketleri bir araya getiriyor.

42 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024


4 rd - INDUSTRY 4.0 SUMMIT

Date: 2024

Location: Istanbul / Turkey

COMMUNICATION FOR SPONSORSHIP

e -mail : makineotomasyondergisi@gmail.com - worldmediareklam@gmail.com

Tel : 0 505 400 94 34 - 0 505 400 94 33 - 0 546 675 59 49

www.ekonomiknokta.com - www.endustri40dergisizirvesi.com - www.worldmediagroupe.com


Teknoloji

“HySecunda” H2’nin üretİmİ

ve depolanmasını çözüyor

“HySecunda” H2’nin üretimini, depolanmasını, kapasite geliştirilmesini ve

sertifikalandırılmasını optimize etmeyi amaçlamaktadır.

Güney Afrika önümüzdeki yıllarda güvenilir bir yeşil

hidrojen üreticisi olarak önemli bir rol oynayabilir -

buna Almanya’nın tedarikçisi olmak da dahildir. Ancak

bu kaynağın depolanması ve dağıtımı şu anda zorluklar

içeriyor. Yakın zamanda başlatılan ve dokuz Fraunhofer

enstitüsü ile Fraunhofer Akademisi arasında bir işbirliği

olan Fraunhofer ortak araştırma projesi HySecunda

işte bu noktada devreye giriyor. Proje, yeşil hidrojenin

üretilmesi, depolanması ve sertifikalandırılması için optimize

edilmiş çözümler bulmayı amaçlıyor. Konsorsiyum

ayrıca bölgede kapasite oluşturma çabalarını ve havacılık

endüstrisi için hidrojen bazlı yakıtlara ilişkin mevcut

projeleri de destekliyor.

Güney Afrika, temiz ve sürdürülebilir hidrojen üretmek

için kullanılabilecek güneş ve rüzgar gibi bol miktarda yenilenebilir

enerji kaynağına sahiptir. Bu nedenle ülke, hidrojenin

depolanması ve dağıtımı için uygun altyapıların

geliştirilmesi ve bu teknolojiyi rekabetçi kılmak için üretim

maliyetlerinin düşürülmesi koşuluyla, gelecekte Almanya

ve Avrupa için önemli bir hidrojen üreticisi rolü

oynayabilir.

Bu düşünceyle, HySecunda ortak araştırma projesi

başlatılmıştır ve Fraunhofer Malzeme ve Sistemlerin

Mikro Yapısı Enstitüsü IMWS, Fraunhofer Enerji Ekonomisi

ve Enerji Sistemi Teknolojisi Enstitüsü IEE,

Fraunhofer Enerji Altyapıları ve Jeotermal Sistemler

44 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024

Araştırma Enstitüsü IEG, Fraunhofer Seramik Teknolojileri

ve Sistemleri Enstitüsü IKTS, Fraunhofer Silikat

Araştırmaları Enstitüsü ISC’yi içermektedir, Fraunhofer

Yüzey Mühendisliği ve İnce Filmler Enstitüsü IST, Fraunhofer

Rüzgar Enerjisi Sistemleri Enstitüsü IWES, Fraunhofer

Sistem ve İnovasyon Araştırmaları Enstitüsü ISI ve

Fraunhofer Güneş Enerjisi Sistemleri Enstitüsü ISE’nin

yanı sıra Fraunhofer Akademisi, üç yıllık bir süre boyunca

Güney Afrika’da yeşil hidrojen üretimi için pratik ve

ölçeklenebilir çözümler geliştiriyor. Proje kapsamında,

örneğin Güney Afrika Kalkınma Topluluğu’nu (SADC bölgesi)

oluşturan 16 ülkenin ülkeye özgü ihtiyaçlarına hitap

eden bir eğitim ve ileri eğitim konsepti aracılığıyla kapasite

oluşturmaya yönelik çözümler uygulanmaktadır.

Yeşil hidrojenin sertifikalandırılması için pazar ve sistem

odaklı çözümler

HySecunda’nın kilit konularından biri de yeşil hidrojen

ve türevlerinin sertifikalandırılmasına yönelik piyasa ve

sistem odaklı çözümlerdir. Enerji sistemleri ve üretim,

tedarik zincirleri ve endüstrideki olası uygulamalar için

ekonomik uygulanabilirlik analizleri, risklerin ve erken

bir aşamada gerekli çerçeve koşullarının vurgulanmasına

yardımcı olmaktadır. Bunlar, başarılı bir ticarileştirme

ve hidrojenin Almanya ve Avrupa’ya ithal edilebilmesini

sağlamak için gereklidir.

Teknolojik düzeyde, Fraunhofer enstitüleri dört odak

alanında yardım sağlamaktadır:


Örneğin tanklardaki ve boru hatlarındaki sızıntıların

daha etkili bir şekilde tespit edilmesini ve korozyon ve

yaşlanma süreçlerinin erken bir aşamada belirlenmesini

mümkün kılmayı amaçlayan yenilikçi sensörlerin

geliştirilmesi.

Yenilikçi, birleşik oksijen/hidrojen bariyer katmanları.

Bu tür katmanlar oksijen ve hidrojenin elektroliz hücresinin

diğer kısımlarına veya çevreye girmesini önler.

Geliştirilmiş çözümler bu nedenle kullanılan bileşenlerin

hizmet ömrünü ve güvenliğini artıracaktır.

Teknoloji

Fraunhofer-Gesellschaft’ın “Hidrojen Teknolojileri”

stratejik araştırma alanı eş sözcüsü Profesör Mario Ragwitz,

“Fraunhofer uzmanlığını Almanya ve Avrupa’da

enerji güvenliğine katkıda bulunmak ve SADC bölgesi ile

uzun vadeli işbirliği geliştirmek için kullanmak ve böylece

yerel düzeyde değer yaratılmasını sağlamak istiyoruz”

dedi.

Bipolar plakalar (BPP) için daha uygun maliyetli kaplamalar.

Bu tip plakalar, tek tek hücreler arasında iletken

bölmeler olarak kullanılır. Bu bileşenlere yönelik aşırı talepler

(sıcaklık, basınç, elektrik voltajı, aşındırıcı koşullar)

nedeniyle BPP genellikle titanyum, grafit, çelik veya

paslanmaz çelikten yapılır ve yüzeyleri de altın veya platin

gibi değerli metallerle kaplanır. Burada konsorsiyum,

aşırı çalışma koşullarıyla başa çıkabilecek ve gerekli uzun

vadeli istikrarı sunabilecek daha uygun maliyetli çözümleri

denemeyi amaçlamaktadır.

Gözenekli taşıma katmanları (PTL) için optimize edilmiş

çözümler. Bunlar elektroliz hücresinde gazların, sıvıların

ve iyonların verimli bir şekilde taşınmasına yardımcı olur

ve elektrot ile bipolar plaka arasına yerleştirilir. Optimize

edilmiş PTL çözümleri reaksiyonun verimliliğini önemli

ölçüde artırabilir.

Almanya ve Avrupa’da enerji güvenliğine katkıda bulunmak

Ilse

Klemens

Bunu başarmak için HySecunda konsorsiyumu, hidrojene

dayalı yeşil havacılık yakıtı üretmeyi amaçlayan ve aynı

zamanda Güney Afrika’daki fırsatlara odaklanan HyShiFT

endüstriyel projesindeki ortaklarla yakın işbirliği içinde

çalışacak. 29-30 Kasım 2023 tarihlerinde Almanya’nın

Halle (Saale) kentinde bir başlangıç toplantısı için bir

araya gelen HySecunda ortakları, bu alanda tamamlayıcı

uzmanlık ve yaklaşımlar sunuyor. Ragwitz, “Bu, konsorsiyumumuzun

bölgedeki diğer projeleri nasıl destekleyip

güçlendirebileceğinin iyi bir örneği” diyor.

Michael

Kraft

“Bizim için HySecunda projesi, yeşil hidrojen ve türevlerinin

pazarda yaygınlaşması için son derece önemli bir

kilometre taşıdır. Dokuz farklı Fraunhofer enstitüsünün

uzmanlığı aracılığıyla Güney Afrika bölgesinde yeşil hidrojen

ve sentetik enerji kaynaklarının üretimini ve

kullanımını desteklemekten mutluluk duyuyoruz” diyor

projenin lider enstitüsü Fraunhofer IMWS’de H2 teknolojileri

için malzeme teşhisi grup müdürü olan Dr. Klemens

Ilse.

Toplam hacmi yaklaşık 15 milyon avro olan araştırma

projesi, Alman Federal Eğitim ve Araştırma Bakanlığı’nın

(BMBF) 7. Enerji Araştırma Programı kapsamında

03SF0734A hibe numarasıyla finanse ediliyor.

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024 45


Yazılım

ÇALIŞANLARINA YATIRIM

YAPAN ŞİRKETLER KAZANIYOR

Happy Workplaces Türkiye’nin En Mutlu İşyerleri ödül töreni, Hilton

Bosphorus İstanbul’da 400’ün üzerinde üst düzey yönetici ve profesyonelin

katılımıyla gerçekleştirildi. Törenin açış konuşmasını yapan Happy Workplaces

MENA Bölge Müdürü Prof. Dr. Türker Bas, çalışan mutluluğu ve finansal

başarı arasındaki ilgi çekici bağlantıyı vurgulayarak, çalışanlarına yatırım

yapan şirketlerin BIST30 endeksindeki şirketler arasında iki kat daha yüksek

performans gösterdiklerine dikkat çekti.

46 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024


Yazılım

Happy Workplaces Türkiye’nin En Mutlu İşyerleri

ödül töreninde, Happy Place to Work tarafından

düzenlenen anketler sonucunda, Türkiye’nin En Mutlu

İşyerleri Listesi’ne giren şirketlerin, piyasadaki finansal

performansları üzerine dikkat çekici veriler paylaşıldı.

Çalışanlarına yatırım yapan şirketler BIST30’da iki kat

yüksek performans gösteriyor

Analize göre, Türkiye’nin En Mutlu İşyerleri Listesi’ndeki

ve BIST’te işlem gören Happy Workplaces şirketlerinin son

altı aydaki performansı, BIST 30 endeksine dahil şirketlerin

performansıyla karşılaştırıldı. Bu karşılaştırmada, En

Mutlu İşyerleri Listesi’ndeki şirketlere yapılan 100 TL’lik

yatırımın, altı ay içinde 161 TL’ye yükseldiği belirtildi. Öte

yandan, BIST30 endeksindeki şirketlere aynı miktarda

yapılan yatırımın 68 TL kazanç sağladığı gözlendi. Prof.

Dr. Türker Bas, bu verilere dayalı olarak çalışanlarına

yatırım yapan şirketlerin BIST30 şirketlerinden iki kat

daha yüksek performans gösterdiklerine dikkat çekti.

Şirketlerin çalışan mutluluğuna verdiği önemin, sadece

iş yerindeki atmosferi değil, aynı zamanda şirketin finansal

performansını da olumlu yönde etkileyebileceğini

vurguladı. Bu verilerin, şirketlerin insan kaynakları stratejilerini

ve iş yaklaşımlarını değerlendirmede önemli bir

rol oynayabileceği belirtilen Prof. Dr. Bas, bu tür analizlerin,

yatırım tavsiyesi olarak değil, çalışan mutluluğu

ve iş performansı arasındaki ilişkiyi anlamak için bir araç

olarak kullanılmasını önerdi.

Happy Place to Work iş geliştirme ortağı HiDoctor’un

CEO’su Ahmet Bal, yaptığı konuşmasında; akıl sağlığının

iş hayatı üzerindeki derin etkisine dikkat çekerek, “çalışan

esenliği adına yapılmayan ne kaldı?” sorusuna yanıt

olarak burada olduklarını söyledi.

Ahmet Bal, “Şimdi iş yeri odaklı sorunları çözmenin,

çalışma ortamını iyileştirmenin ötesine geçmenin zamanı.

Buradaki her kurumun zaten bu aşamayı geçtiğini biliyorum.

Kurumların çalışanları için, psikolojik destek başta

olmak üzere kişisellestirilmiş bütüncül esenlik hizmetlerine

kolaylıkla ulaşabilmesini sağlayarak, daha mutlu ve

başarılı bir gelecek için çalışma zamanı” diyerek insan

odaklı yönetim stratejisi belirleyen kurumların yanında

olacaklarını ifade etti.

“İnsan odaklı yönetim stratejisi belirleyen kurumların

yanındayız”

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024 47


Teknoloji

PAPERWORK İş Süreçlerİ

Zekâsı Etkİnlİğİnde BULUŞTU

PAPERWORK, Türkiye’nin En Büyük İş Süreçleri Zekâsı Etkinliğinde İş Akışı ve

Doküman Yönetimi Çözümleri Alanındaki Yenilikleri Paylaştı.

Türkiye’nin en büyük iş süreçleri zekâsı etkinliği I-BPM SUMMIT 2023, 30 Kasım

2023 tarihinde MEXT Teknoloji Merkezi Ataşehir’de düzenlendi.

20 yılı aşkın deneyimiyle iş akış ve doküman yönetimi çözümleri ile işletmelerin

dijital dönüşümlerini destekleyen PaperWork, I-BPM SUMMIT 2023 ana

sponsoru olarak etkinliğe alanında uzman önemli konuşmacıların renkli

sunumları ile katkı sağladı.

İş süreçlerini iyileştirmek ve verimliliği artırmak için yapay zekâ ve makine

öğrenimini kullanan liderleri ve uzmanları bir araya getiren I-BPM SUMMIT,

200’den fazla sektör katılımcısı ile uluslararası olarak gerçekleşti.

Etkinlikte PaperWork Satış Direktörü Tolga Eşiz “Tedarikçi

İlişkilerinde Başarının Anahtarı” ve “Kişisel Verilerin

Yapay Zekâ ile Maskelenmesi” başlıklarında iki konuşma

yaptı. Eşiz ilk konuşmasında iş süreçlerini kolaylaştıracak

gelişmeler hakkında şu bilgileri verdi: “Günümüz iş

dünyasında, birçok şirket ve kurum; müşterileri, tedarikçileri,

bayileri, tasarım ajansları, mağazaları, avukatlık

büroları, teknik servisleri ve ithalat/ihracat gibi iş

ilişkisinde bulunduğu firmalarla olan iletişimini e-posta

ve telefon üzerinden yönetmeye çalışıyor. Bu tarz geleneksel

iletişim yöntemleri, kısmen zaman alıcı, hataya

açık ve verimsiz olabilmekte. Bu durum işletmelerin hızlı

ve etkili bir şekilde faaliyet göstermelerini engelliyor.

Tedarikçi yönetimi, tedarikçi performansının etkin bir

şekilde değerlendirilmesi ve yönetilmesini sağlayarak,

kalite, teslimat ve maliyet açısından müşteri beklentilerini

karşılamayı amaçlamaktadır. Yeni Tedarikçi İlişkileri

Yönetimi “Performax” sayesinde tedarikçi ile olan

iletişimin yönetilmesi, performansının değerlendirilmesi

ve sürdürülebilir iş ilişkilerininin kalıcı olarak

oluşturulması mümkün olabilecek. PerforMax, müşteritedarikçi

ilişkilerini daha güçlü kılarak kaliteli ürün ve

hizmetlerin, zamanında teslimini sağlayabilmektedir.

PerforMax ayrıca teslim süreçlerinde iyileşme ve maliyetlerin

düşürülmesine destek olurken, tedarikçiler

ile olan iletişimin yönetilmesi ve ölçülmesi sayesinde

müşterilerin kendi operasyonlarında yaşanabilecek

aksaklık risklerini de azaltmaya yardımcı olur.”

Yetkisi olmayan kişiler, kişisel veri içeren belgeleri

maskelenmiş olarak görüntüler

48 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024


Teknoloji

İkinci konuşmasında kişisel verilerin yapay zekâ ile

maskelenmesine değinen Tolga Eşiz şunları söyledi:

“PaperWork’ün ISDD modülü, PaperWorkAI motorunu

kullanarak, elektronik ve taranmış belgeler içindeki

kişiler verileri bulur ve maskeler. Yetkisi olmayan kişiler,

kişisel veri içeren belgeleri maskelenmiş olarak görüntüler.

Kişisel Verilerin Korunması Kanunun gereksinimlerinden

bir tanesi de şirketlerin ve kurumların süreçlerinde

kullanmak üzere topladığı kişisel verileri saklamak, kullanmak

veya paylaşmak durumunda kaldıklarında, dokümanlarda

yer alan kişisel verilerin ‘kişilere ulaşılmayacak’

bir şekilde ‘gizlenebilmesidir’. PaperWorkAI Yapay Zeka

Motoru üzerinde çalışan derin öğrenme ve bilgisayarlı

görü tabanlı ‘Kişisel Veri Kimliksizleştirme Aracı’ ile

dokümanlarda yer alan kişisel veriler, dokümanı görecek

kullanıcıların yetkileri çerçevesinde, maskeleme,

şifreleme, sahteleştirme ve genelleştirme gibi teknikler

ile kimliksizleştirir veya anonimleştirir.”

PaperWork Yazılım Teknolojileri Direktörü Gürcan Yücel

ise akıllı doküman işleme çözümlerinden bahsettiği

konuşmasında, veri ve dokümanların yapay zekâ ile

sınıflandırılması, anahtar kelimelerin yakalanması

süreçlerinde, yeni geliştirilen INTELIVUS IDP teknolojisine

dikkat çekti: “Günümüzde gelişmiş yazılım teknolojisinin

getirdiği düşük işletim maliyeti; iş akışı ve doküman

yönetim çözümlerinin her ölçekteki firmalar tarafından

uygulanabilir olmasını sağlamıştır. Dokümanların bir

Doküman Yönetim Sistemine (DYS) aktarılabilmesi için

DYS tarafından hızlı ve tekil bir şekilde erişilebilmesini

sağlayacak anahtar verilerin belirli alanlara aktarılması

gerekmektedir. ‘İndeks Alanları’ olarak adlandırılan bu

bilgilerin DYS’ye aktarılması ise çoğunlukla kullanıcı

tarafından yoğun emek harcayarak gerçekleşebilmektedir.

Yapay zekâ / doğal dil işleme modelleri ile taranmış

yığın dokümanların sürekli öğrenme safhası sonrası

yüksek başarı ile otomatik olarak ayrıştırılması

sağlanacak, ayrıştırılmış her doküman sınıflandırılacak ve

sınıflandırılmış doküman üzerindeki indeks alanları elde

edilerek DYS’ye aktarılabilecektir.”

Karikatürist Erdil Yaşaroğlu da “Çizgilerle PaperWok”

başlıklı keyifli anlatımı ile katılımcılara renkli bir sunum

gerçekleştirdi. Erdil Yaşaroğlı sunumunda, Bay

Paper’ın yaratılış hikayesi, PaperWork’ün karikatüre

nasıl döküldüğü, bu çalışmalar oluşturulurken nelerin

incelendiğini paylaştı.

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 39 - 2024 - 49


Haber İletişim

İlker Kaplan

WORLD MEDIA GROUP

Genel Yayın Yönetmeni

0 505 400 94 34

makineotomasyondergisi@gmail.com

WORLD MEDIA GROUP BÜNYESİNDE YAYINLANAN DERGİLER

Reklam İletişim

Hatice Karabay

WORLD MEDIA GROUP

Reklam Koordinatörü

0 505 400 94 33

makineotomasyondergisi@gmail.com

Dergilerimizde yerinizi ayırtın, hedef kitlenizi ulaşın!...

www.endustri40dergisizirvesi.com

www.worldmediagroupe.com

www.makineotomasyondergisi.com

www.ekonomiknokta.com

Reklam İletişim

Zafer Altın

WORLD MEDIA GROUP

Reklam Müdürü

0 546 675 59 49

worldmediareklam@gmail.com

www.tuningworld.com.tr

www.elektrikdergisi.com.tr

www.kesicitakimlardergisi.com

World Media Bünyesinde yayınlanan Dergilere abone olmak için aşağıdaki hesap

numaralarına istediğiniz dergilerin Yıllık abone ücretlerini yatırabirsiniz. İsim soyisim ve

adresinizi dekont fotokopisiyle birlikte makineotomasyondergisi@gmail.com

adresine mail ya da 0 212 427 00 15 numaraya faks’a gönderebilirsiniz.

Ayrıca Aboneliğinizi mail order sistemiyle kredi kartınızdan ödeyerekte yapabilirsiniz.

*Kredi kartınızın ön yüzündeki 16 rakam: ..........................................................................

*Kredi kartınızın son kullanma tarihini ay / yıl : .................................................................

*Kredi kartınızın arka yüzündeki üç haneli güvenlik numarası: ..........................................

ABONE FORMU

ABONE FORMU

Ad :...............................................................................................

Soyad :...............................................................................................

Adres :...............................................................................................

...............................................................................................

İlçe :...............................................................................................

Şehir :...............................................................................................

Posta Kodu :...............................................................................................

Telefon :...............................................................................................

Faks :...............................................................................................

e-mail :...............................................................................................

Tarih

İmza

Dergi İsmi - Yıllık Abone Ücreti

Makine & Otomasyon Robotic: 600 TL + KDV

Auto Tuning World:

600 TL + KDV

Kesici Takımlar Tutucular : 600 TL + KDV

Endüstri 4.0 :

600 TL + KDV

Elektrik Pano : 600 TL + KDV

Ekonomik Nokta :

600 TL + KDV

Machine Automation (İng) : 600 TL + KDV



Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!