05.12.2016 Views

bir_çift_mavi_kanat_pdf

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

BĠR ÇĠFT MAVĠ KANAT<br />

Çocuk Romanı<br />

Mahmut Tunaboylu<br />

Meram Evleri 6.sk. No:18<br />

19100 ÇORUM<br />

tel: (364) 224 81 65<br />

1


BĠRĠNCĠ BÖLÜM<br />

FĠ TARĠHĠNDE BĠR YERDE...<br />

BELKĠ ÇOK UZAK,<br />

BELKĠ DE ÇOK YAKIN BĠR ORMANDA,<br />

BĠR KAPLUMBAĞA AĠLESĠ YAġARDI...<br />

BĠR GÜN,<br />

BAY KAPLUMBAĞA,<br />

BAġLATMAK IÇIN ÇATIġMAYI,<br />

ÖNEMLĠ BĠR KARAR ALDI...<br />

BĠR AY ÖNCE<br />

Bay Kaplumbağa, insanoğlu için küçük, kendisi için büyük <strong>bir</strong><br />

tümseğe çıkıp oturdu...<br />

YorulmuĢtu...Alnındaki terleri silerken:<br />

"Ay, of!..Çok yoruldum. YarıĢ yerine gidinceye kadar hiç halim<br />

kalmayacak," dedi.<br />

TavĢanla yarıĢı vardı...<br />

Bilirsiniz hani...<br />

TavĢanla <strong>bir</strong> kez yarıĢmıĢ ve kazanmıĢtı. ġimdi o yarıĢın rövanĢı<br />

vardı...Doğrusunu isterseniz, kazanacağını hiç ummuyordu. Tümseğe<br />

çıkıncaya kadar canı çıkmıĢtı. Bu haliyle nasıl koĢabilirdi, nasıl yarıĢabilirdi<br />

ki? Hem de hız konusunda rüzgara bile kafa tutan <strong>bir</strong> tavĢanla?<br />

Birden,<br />

"HiĢt...HiĢt !." diye <strong>bir</strong> ses duydu...<br />

O da kimdi ?<br />

Sağa sola bakındı, kimseyi göremedi.<br />

"Benim...Yukarı bak!" dedi ses..."Bilge BaykuĢ'um ben."<br />

BaĢını kaldırdı, yukarı baktı...<br />

"Evet, gördüm seni," dedi Bay Kaplumbağa.<br />

Bilge BaykuĢ, yüksekçe <strong>bir</strong> ağacın dalına tünemiĢti...<br />

"Görüyorum ki, tavĢanla yarıĢmaya gidiyorsun," dedi gözlerini fıldır<br />

fıldır döndürerek ve küçümseyerek.<br />

Bay Kaplumbağa, yutkundu:<br />

"Evet."<br />

"BoĢuna yorulma. Nasıl olsa kazanamazsın."<br />

"Neden? Bir kez kazanmıĢtım...ġimdi neden olmasın?"<br />

2


Bilge BaykuĢ, kafasını salladı iki yana...<br />

"Doğru, kazanmıĢtın. Ama o çok eskilerde kaldı. ġimdi engeller<br />

çoğaldı. Hem yalnız sen değil, hepimiz <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong>lar takmazsak, hiç<strong>bir</strong><br />

yarıĢı kazanamayız, " dedi...Ve uçup gitti.<br />

Bay Kaplumbağa, Bilge baykuĢ, gökyüzünde, bulutların arasında<br />

kayboluncaya kadar arkasından baktı...<br />

Söylediğinden hiç<strong>bir</strong> Ģey anlamamıĢtı...<br />

BĠR AY SONRA<br />

Bay ve Bayan Kaplumbağaların yatak odası...<br />

Sabah...<br />

Saatin tik-takları...<br />

Ġkisi de uyuyordu...<br />

Görünürde her Ģey normaldi...<br />

Ama <strong>bir</strong>az sonra, yani saat çalınca müthiĢ <strong>bir</strong> macera baĢlayacaktı...<br />

Tik-tak...Tik-tak...Tik-tak...<br />

Ve saat çaldı...<br />

Tam yedi kırk dörttü.<br />

Bay Kaplumbağa, yataktan fırlayıp kalktı.<br />

Aceleyle gömleğini giyindi...Terliklerini aramaya baĢladı.<br />

Yatağın altına girip çıktı...<br />

Terliklerini bulmuĢtu...<br />

"Bayan Kaplumbağa...Bayan Kaplumbağa...Kalk. Saat 7.44," dedi.<br />

Karısı hiç aldırmadı. Uykusu ağırdı.<br />

Bay Kaplumbağa, aceleyle pencereyi açtı...Çok heyecanlıydı.<br />

"Uyansana canım...Hadi," dedi yeniden.<br />

Bayan Kaplumbağa, kafasını yastığın altına soktu.<br />

"Ne var?" dedi homurdanarak.<br />

"Hadi kalk. Kaçıracaksın yoksa manzarayı."<br />

"Öf, uykum var. Rahat bırak beni lütfen."<br />

Bay Kaplumbağa yalvardı:<br />

"Sonra yine uyursun. Hadi güzel karıcığım. Bak, saat 7.44...ĠĢitiyor<br />

musun beni?<br />

Bayan Kaplumbağa, yine homurdandı, yanakları ĢiĢip indi.<br />

Bay Kaplumbağa ısrarlıydı, onu dürtükledi:<br />

"Hadi, kalkıver."<br />

Bayan Kaplumbağa, <strong>bir</strong>den kafasını yastığın altından çıkarıp doğruldu:<br />

3


"Bana ne 7.44'se? Sabah sabah derdin ne senin? Hem bugün pazar. Ne<br />

diye erkenden kalktın? Her gün yaptığın saçmalıktan bugün bari vazgeçsen<br />

olmaz mı?"<br />

Bay Kaplumbağa, karısının hiddeti karĢısında sindi...<br />

"Tamam, tamam. Uyu öyleyse...Öyle heyecanlıyım ki. KeĢke bu<br />

heyecanı benimle paylaĢsan."<br />

Bayan Kaplumbağa, yeniden baĢını yastığa gömdü.<br />

Bay Kaplumbağa, pencereye gitti. Havayı soludu:<br />

"Oh!. Sabah havası gibi yok. Biraz isli, puslu, kumlu ama olsun. ġu<br />

bulutların güzelliğine, göğün eĢsiz <strong>mavi</strong>liğine hiç<strong>bir</strong> Ģeyi değiĢmem dünyada.<br />

Ah, ne güzel Ģeydir kim bilir gökyüzünün yükseklerine, geceleri yıldızların<br />

parladığı yerlere ulaĢmak!"<br />

Saatine baktı...<br />

Beklediği an gelmiĢti...<br />

"ĠĢte geliyor!" diye bağırdı.<br />

Gelen <strong>bir</strong> uçaktı ve yaklaĢıp uzaklaĢırken zavallı ev fena halde sarsıldı,<br />

odadaki eĢyalar salandı, sanki her Ģey korkudan tir tir titredi.<br />

Her sabah aynı saatte, yani tam 7.45'te evin üstünden geçerdi. Çünkü;<br />

o 7.45 uçağıydı ve asla rötar yapmazdı.<br />

Bay Kaplumbağa, uçak gürültüyle pencerenin önünden geçerken<br />

sevinçle göbek attı...<br />

Bayan Kaplumbağa, yastığa gömdüğü kafasını kaldırıp onu<br />

seyretmeye baĢlayınca da, utancından kıpkırmızı oldu.<br />

"Kapat Ģu pencereyi!" dedi sertçe Bayan Kaplumbağa...<br />

"Ġyice üĢüttün sen...Yani, üĢüteceksin."<br />

Bay Kaplumbağa, hâlâ rüyada gibiydi...<br />

"Kalkmadın. Göremedin. Ah, öyle güzel süzülüĢü vardı ki," dedi<br />

ağzının suyu akarak.<br />

Bayan Kaplumbağa, aynı düĢüncede değildi:<br />

"Nerden yerleĢtik bu eve sanki?" dedi homurdanarak. Sonra da kalkıp<br />

giyinmeye baĢladı...<br />

"BaĢka oturacak yer yokmuĢ gibi, gelip havaalanının burnunun dibine<br />

yerleĢtik. Belki bin kezdi aynı görüntüyü seyrediyor, aynı gürültüyü<br />

dinliyorsun. Hâlâ bıkmadın. Kusura bakma ama bu yaptığına delilik denir."<br />

"Ne yapayım karıcığım? Elimde değil. Uçmayı seviyorum. KuĢ<br />

olmalıymıĢım ben. Ama kaplumbağa olmuĢum iĢte."<br />

"Hâlâ kapatmayacak mısın Ģu pencereyi? Soğuk geliyor."<br />

"Tamam, tamam."<br />

Gidip pencereyi kapattı Bay Kaplumbağa ve özür diledi:<br />

4


"Biliyorum, yaptığımı delice buluyorsun ama yine de bana<br />

katlanıyorsun. Bak, eğer seni kızdırıyorsam lütfen söyle..."<br />

"Yok canım...Niye kızayım? Biraz sinirlerim bozuluyor o kadar.<br />

Sabahın köründe gürültüyle uyanmanın ne kötülüğü olabilir ki!.."<br />

Birden bağırmaya, dövünmeye baĢladı...<br />

"Delireceğim!..Anlıyor musun? De-li-re-ce-ğim!.."<br />

Bay Kaplumbağa, onun gönlünü almak için dil dökmeye baĢladı:<br />

"Canım kaplumbağacığım...Delice tutkun olduğum iki Ģey var Ģu<br />

dünyada: Sen ve uçmak."<br />

"Uçmak ve sen desen daha doğru olurdu."<br />

"Haksızlık ediyorsun ama...Her zaman önce seni düĢündüğümü<br />

biliyorsun. "<br />

"Yalancı sen de..."<br />

"Ġnan doğru söylüyorum...Yalanım varsa sırtüstü devrileyim de,<br />

kalkamayayım!"<br />

"Bir gün o da olacak, merak etme."<br />

Birlikte mutfağa geçtiler...<br />

Bayan Kaplumbağa, çaydanlığa su koyarken televizyonu da açtı.<br />

Kanalın <strong>bir</strong>inde çılgın <strong>bir</strong> müzik programı vardı...VJ, bas bas<br />

bağırıyordu:<br />

"Bugün Pazar!. Orman TV tüm orman sakinlerine mutlu sabahlar diler.<br />

Ne sıkıcı <strong>bir</strong> gün değil mi sevgili seyirciler? Biri çıkıp <strong>bir</strong> çılgınlık yapsa, ne<br />

iyi olur. Hadi onu <strong>bir</strong>azcık kıĢkırtalım vee Çılgın Çekirgeler Topluluğu'ndan<br />

neĢeli, canlı, fıkır fıkır ve Ģıkır Ģıkır <strong>bir</strong> clip seyredelim...Bayan Minik Cırıltı<br />

söylüyor; cır-cır da cır-cır..."<br />

Bay Kaplumbağa, oynayarak tuvalete gitti ve <strong>bir</strong> süre sonra karısı<br />

kahvaltı masasını donatırken içerden sesi duyuldu:<br />

"Karıcığım...Bil bakalım, ne yapıyorum?"<br />

"Tuvalette ne yapılır?"<br />

"Öyle değil canım...Yani düĢünüyorum."<br />

"Neyi?"<br />

"Uçmanın ne kadar güzel <strong>bir</strong> Ģey olduğunu...Biliyor musun, karar<br />

verdim..."<br />

"Neye?"<br />

Bay Kaplumbağa, yıkadığı ellerini kurulayarak geldi...Çok önemli <strong>bir</strong><br />

karar vermiĢ gibi gururla dikildi.<br />

"Kanat bırakacağım!.."<br />

Bayan Kaplumbağa bu sözün üstünde durmadı...Kahvaltı masasını<br />

donatmayı sürdürdü...Ne de olsa titiz <strong>bir</strong>iydi. Çatallar, bıçaklar, kaĢıklar yerli<br />

yerinde durmalıydı...<br />

5


"Kaç kere bıraktın. YakıĢmıyor iĢte," dedi.<br />

Bay Kaplumbağa ĢaĢırdı.<br />

"Ne yakıĢmıyor?"<br />

"Sakal."<br />

"Sakal demedim, <strong>kanat</strong> dedim. Kanat...Ka-nat!..Demin tuvaletteyken<br />

enine boyuna düĢündüm bunu..."<br />

"Rica ederim baĢlama yine. Sabah sabah hiç havamda değilim."<br />

"Ama ben çok ciddiyim."<br />

"Peki nasıl yapacaksın bunu?"<br />

"Henüz bilmiyorum. Ama baĢaracağıma eminim. MüthiĢ <strong>bir</strong> Ģey<br />

olacak bu. Göklerde yükselmek, ağaçların üstünde <strong>kanat</strong> açmak, kuĢların<br />

ardına düĢüp uzaklara, temiz havası, suyu olan ülkelere göç etmek <strong>bir</strong><br />

kaplumbağa için ne demektir, bilir misin?"<br />

"Ġyi <strong>bir</strong> Ģey olalı herhalde."<br />

"Ġyi de söz mü? Olağanüstü <strong>bir</strong> Ģey bu. Artık uçmanın zamanı geldi."<br />

"Ġyi de, nasıl uçacaksın? Amatör kuĢ kurslarına mı katılacaksın?"<br />

"Yoo...Kendim yapacağım."<br />

Bayan Kaplumbağa ĢaĢırdı. Zaten bu sabah ĢaĢırmaktan yapa Ģansı<br />

epey açıktı.<br />

"Anlamadım?" dedi patlak gözlerle. Bir an kocasının delirdiğini sandı.<br />

Bay Kaplumbağa onun ne düĢündüğünü anladı.<br />

"Çok ciddiyim!."<br />

Bayan Kaplumbağa kekeledi:<br />

"Peki, peki, bıraktın diyelim...Uzaklara uçabilecek misin bakalım?"<br />

"Hem de nasıl. Artık bu ormanın yaĢanacak hali kalmadı. Uzaklara<br />

gitmek gerek. Nefes bile alamıyorum buralarda. Bu iĢi iyice öğrendikten<br />

sonra seni de götüreceğim tabi. Birlikte gideceğiz o yeĢil ülkeye. Hem, <strong>bir</strong><br />

amaç uğruna yaĢamalı demez miydin hep? Gelgeç hevesler artık mutlu<br />

etmiyor beni."<br />

"Bırak böyle düĢünceleri canım. Fazla taktın kafana. Ġlle de <strong>bir</strong> hobi<br />

edinmek istiyorsan kuru yaprak <strong>bir</strong>iktir. Eski sümüklüböcek kabuğu<br />

koleksiyonu yap...Ne bileyim? Onun gibi uğraĢlar bul."<br />

Bay Kaplumbağa kızdı.<br />

"Of!..Anlamıyorsun ki beni."<br />

"Anlıyorum, anlıyorum...Bak bu evden taĢınırsak her Ģey<br />

kendiliğinden düzelecek. ġöyle daha az gürültülü <strong>bir</strong> yere taĢınırız mesela...<br />

"Daha az gürültülü mü? Öyle <strong>bir</strong> yer kaldı mı ki? Hem öyle <strong>bir</strong> yer<br />

bulduk diyelim, kirası ne kadar tutar haberin var mı?"<br />

"Canım bütçemize uygun <strong>bir</strong> yer buluruz belki."<br />

6


Bay Kaplumbağa, aniden salondaki boy aynasının önüne gidip<br />

gömleğini çıkardı.<br />

Bayan Kaplumbağa ĢaĢkınlıkla peĢinden gitti.<br />

"Seyret Ģimdi..." dedi Bay Kaplumbağa ve <strong>bir</strong> taburenin üstüne çıktı.<br />

(Bunu nasıl baĢardığını sormayın, bilmiyorum)<br />

Bayan Kaplumbağa, ĢaĢkın ĢaĢkın ona bakarken, o omuzlarını<br />

inceliyordu.<br />

"Bak, bak, bak!..Görüyor musun?"<br />

"Neyi?"<br />

"Kürek kemiğimin üstündeki kemiği?"<br />

"E, ne olmuĢ?"<br />

"ġimdi onu iyice sündüreceğim."<br />

Bay Kaplumbağa, dediğini yaptı ve omuzlarını <strong>bir</strong> süre<br />

mıncıkladı...Sonra da eĢine gösterip, fikrini sordu:<br />

"Nasıl oldu?"<br />

"Ġyice kızarttın."<br />

"Onu demiyorum...Bak...ġimdilik <strong>bir</strong> sineğin <strong>kanat</strong>ları kadar. Ne de<br />

olsa henüz ilk çalıĢmam. Bıkmadan, usanmadan bunu tekrarlamam<br />

gerekiyor. BaĢarı öyle kolay elde edilmez değil mi? Ġki mıncıklamayla deri<br />

sünseydii...Bak Ģimdi <strong>bir</strong> deneme uçuĢu yapacağım. Ġyi bak...Hooop!.." dedi<br />

ve tabureden atlayıverdi...<br />

Sonra mı?<br />

Bir kaplumbağa tabureden atlayınca ne olursa o oldu iĢte. Yüzükoyun<br />

düĢtü.<br />

Bayan Kaplumbağa, çığlık atarak yanına koĢu. Ama Bay Kaplumbağa<br />

hiç bozuntuya vermedi. Hiç<strong>bir</strong> Ģey olmamıĢ gibi kalktı...<br />

"Dedim ya? Sadece küçük <strong>bir</strong> denemeydi. "<br />

Fakat <strong>bir</strong>den acı ile bağırdı:<br />

"Of!..Ay!..Bütün kemiklerim kırıldı galiba."<br />

"Oh olsun!..Kırılır tabii," dedi Bayan Kaplumbağa. "Yalnızken bunu<br />

sakın <strong>bir</strong> daha deneme. Sırtüstü düĢersen, <strong>bir</strong> daha kalkamazsın...Çattık! Deli<br />

misin, nesin?"<br />

"Delilikle ne ilgisi var bunun? Kanatlarımın taĢıma alanı daha pek<br />

küçük, hepsi bu. Ne sanıyorsun? Kanat çıkarmak kolay mı? Öyle ha deyince<br />

<strong>kanat</strong> çıksa...Ohooo...Herkes çıkarır."<br />

Birlikte kahvaltı masasına doğru yürüdüler...<br />

Bayan Kaplumbağa, zor günlerin baĢladığını hissetmiĢti.<br />

Çok, ama pek çok zor gün bekliyordu kendisini...<br />

KANAT ÇIKARMA ÇALIġMALARI BAġLIYOR<br />

7


AkĢama doğru kapı zili çaldığında Bayan Kaplumbağa ütü yapıyordu.<br />

Gidip kapıyı açtı ve sırtında koca <strong>bir</strong> torbayla kapının önünde duran<br />

kocasının kendisine gülümsediğini gördü.<br />

"Ġyi akĢamlar hayatımın anlamı, yaĢama sevincimin kaynağı, Ģirinlik<br />

anıtım," dedi ve abartılı <strong>bir</strong> selam vererek içeri girdi Bay Kaplumbağa.<br />

Bayan Kaplumbağa, böyle övgülerden hoĢlanmıyordu.<br />

"Ee, uzattın ama," demiĢti Bay Kaplumbağa konuĢurken.<br />

Bay Kaplumbağa, sırtındaki torbayı mutfağa götürdü.<br />

Karısı arkasından giderken onu izliyordu.<br />

"Ne bu?" diye sordu.<br />

Bay Kaplumbağa, torbayı mutfağın orta yerine bıraktı...Kan-ter içinde<br />

kalmıĢtı. Belli ki torba epey ağırdı ve onu taĢımak yorucu olmuĢtu.<br />

"Kanat bırakmama yarayacak ilaçlar aldım, dedi Bay Kaplumbağa.<br />

"Yiyecek almadın mı?" diye sordu Bayan Kaplumbağa.<br />

Öteki <strong>bir</strong> sandalyeye otururken baĢını salladı iki yana.<br />

"Hayır. Fil diĢi, kurbağa bacağı, gergedan boynuzu...Onun gibi Ģeyler<br />

aldım iĢte."<br />

"Ġyi...AkĢam yemeğinde onları yeriz öyleyse."<br />

"Yemeği düĢünen kim karıcığım? Bunlar <strong>kanat</strong>larımı çıkarmam için<br />

yardımcı olacak Ģeyler...ġimdi bana kocaman <strong>bir</strong> tencere ver bakalım."<br />

Bayan Kaplumbağa, söylenerek kap-kacak dolabını açtı ve büyükçe <strong>bir</strong><br />

tencere seçip Bay Kaplumbağa'nın önüne adeta fırlatır gibi koydu.<br />

Bay Kaplumbağa, torbadan çıkardıklarını tencerenin içine<br />

doldurdu...Bayan Kaplumbağa, <strong>bir</strong>az ĢaĢkın, <strong>bir</strong>az kızgın onu seyrediyordu.<br />

Bay Kaplumbağa, tencereyi karıĢtırmaya baĢladı...KarıĢtırdı,<br />

karıĢtırdı...<br />

"I-ıh...Olmayacak," dedi umutsuzca..."BaĢka tencere yok mu? ġöyle<br />

daha büyük <strong>bir</strong> Ģey?"<br />

"Ne yapmak istediğini bilmiyorum ki...Yani tam olarak. Gerçekten<br />

inanıyor musun sen bu <strong>kanat</strong> çıkarma iĢine?" diye sordu Bayan Kaplumbağa.<br />

"Elbette," dedi Bay Kaplumbağa. Kendinden emin görünüyordu. Bu da<br />

Bayan Kaplumbağa'yı korkutuyordu...<br />

"YaĢlı <strong>bir</strong> baykuĢtan öğrenmiĢtim bunu. Ormanın en bilge<br />

baykuĢuydu. Bütün bu malzemeleri karıĢtırıp, omuzlarıma süreceğim. Her<br />

gün azar azar."<br />

Bayan Kaplumbağa, <strong>bir</strong>az meraklandı...<br />

"E, sonra? Dedi.<br />

Bay Kaplumbağa, kollarını iki yana açıp salladı:<br />

"Sonra...Sonra kocaman <strong>kanat</strong>larım olacak iĢte."<br />

8


"ġey...DüĢünüyorum da...Bir kaplumbağanın uçan <strong>bir</strong> kocası olması<br />

nasıl olur acaba...Ġyi olur mu?" diye alay etti Bayan Kaplumbağa.<br />

Bay Kaplumbağa, ona aldırmadı. Yaptığı iĢin bilincindeydi.<br />

"Ah karıcığım!..Ġyi olur mu da ne demek? Harika olacak. Tüm bayan<br />

kaplumbağalar seni kıskanacak, " dedi ve tencereyi alıp banyoya gitti.<br />

Bayan Kaplumbağa da ütü yapmak için ütü masasının baĢına.<br />

Bir süre sessizlik oldu ama sonra korkunç <strong>bir</strong> çatırtı duyuldu banyoda.<br />

"Heey, ne yapıyorsun orda?" diye seslendi Bayan Kaplumbağa.<br />

Banyodan cevap gelmedi.<br />

Sonra Bay Kaplumbağa göründü...<br />

"ġey...ÇamaĢır makinesi hayatım...Biraz parçalandı da..." dedi süklüm<br />

püklüm.<br />

Tenceredekileri makinenin içine atıp öğütmek istemiĢti.<br />

Bayan Kaplumbağa, çığlığı basıp banyoya koĢtu...Demek güzelim<br />

çamaĢır makinesi mahvolmuĢtu?<br />

Zavallı...KoĢmasın da ne yapsındı?<br />

PARLAK, MAVĠ IġIK<br />

Ertesi sabah, bardaktan boĢanırcasına <strong>bir</strong> yağmur baĢladı.<br />

Bay Kaplumbağa, iĢyerinde pencereden yağmuru seyrediyordu...<br />

ÇalıĢma arkadaĢlarından Kirpi, masasında oturmuĢ onu gözlüyordu.<br />

"Hey, Bay Kaplumbağa!." diye seslendi.<br />

"Evet?" diye cevapladı Bay Kaplumbağa...Dönmedi, kollarını<br />

kavuĢturmuĢ <strong>bir</strong> durumda yağmuru seyretmeyi sürdürdü.<br />

"Sabahtan beri pencereden bakıp duruyorsun, neyin var?" diye sordu<br />

Kirpi.<br />

Bay Kaplumbağa, sakin <strong>bir</strong> sesle:<br />

"Hiiç," dedi. "Yağmur yağıyor da,"<br />

"E, ne var bunda?"<br />

"Bugün deneme yapamayacağım demektir bu."<br />

"Ha, Ģu iĢ...Sahi ne oldu senin <strong>kanat</strong> çıkarma iĢi?"<br />

"Devam ediyor. Her geçen gün <strong>bir</strong>az daha büyüyorlar."<br />

Lafa Köstebek de karıĢtı. Kirpi ile Kaplumbağa konuĢurken o da<br />

dinliyordu. Kirpiye göz kırptı. Aklına <strong>bir</strong> Ģey gelmiĢti...<br />

"Göstersene Ģunları, çok merak ediyoruz," dedi hınzırca.<br />

Kirpi de destekledi bu fikri.<br />

"Hadi göster, göster," dedi tempo tutarak.<br />

Bay Kaplumbağa, dolduruĢa gelmek istemiyordu.<br />

"Biraz sabırlı olun, nasıl olsa yakında uçacağım."<br />

9


Köstebek, küsmüĢ gibi yaptı:<br />

"Ġyi, iyi...Göstermezsen gösterme," diye mızmızlandı.<br />

"Nesini göstereyim?" dedi Bay Kaplumbağa..."Daha küçükler."<br />

Köstebek, Kirpinin kulağına eğildi, fısıldayarak:<br />

"Vah vaah. Gerçekten kafayı bozmuĢ bu. Tüh!" dedi acıyarak.<br />

Tam bu sırada Bay Timsah girdi büroya...<br />

Kirpi ile Köstebek aceleyle iĢlerinin baĢına döndüler ve çalıĢıyormuĢ<br />

gibi yaptılar.<br />

Bay Timsah müdürleriydi ve mesai saatinde dalga geçilmesinden<br />

hoĢlanmazdı.<br />

"Hava amma da berbat ha," dedi Timsah, ıslak yağmurluğunu<br />

çıkartırken..."Nasıl gidiyor iĢler çocuklar? Yeni <strong>bir</strong> Ģey var mı?" diye sordu.<br />

Aslında bu, her sabah sorduğu <strong>bir</strong> soruydu.<br />

Kirpi, aceleyle yanıtladı:<br />

"Yok efendim."<br />

"Güzel, güzel," dedi Timsah, 'e'leri uzatarak. Sonra, pencerenin önünde<br />

durmuĢ dıĢarıyı seyreden Bay Kaplumbağa iliĢti gözüne:<br />

"Nasılsın bakalım Bay Kaplumbağa?" diye sordu yüksek sesle.<br />

Bay Kaplumbağa, yavaĢça döndü, saygılı <strong>bir</strong> tavırla:<br />

"TeĢekkür ederim, iyiyim müdür bey. Siz nasılsınız?" dedi.<br />

"Görüyorsun iĢte. Sudan çıkmıĢ Ģey gibiyim...ġey gibi..."<br />

Ama 'ne gibi' olduğu <strong>bir</strong> türlü aklına gelmedi...<br />

"Hani ne derler? ġeyy..."<br />

Bay Kaplumbağa, ona yardımcı oldu:<br />

"Timsah!"<br />

Kirpi ile Köstebek gülmemek için kendilerini zor tuttular. Timsah da<br />

bozuldu ama belli etmedi.<br />

"Öyle mi deniyor ona?" dedi, ĢaĢırmıĢ gibi yaparak...Sonra da kendi<br />

bürosuna doğru yürüdü...Yürürken de:<br />

"Seni <strong>bir</strong>az zayıflamıĢ gördüm...Öyle değil mi çocuklar? Bay<br />

Kaplumbağa <strong>bir</strong>az kilo vermiĢ," dedi.<br />

Bay Kaplumbağa, onu doğruladı:<br />

"Haklısınız efendim. Kanat çıkarıyorum da..."<br />

Timsah, önce onun ne demek istediğini anlayamadı. Sonra aniden<br />

olduğu yerde durup Bay Kaplumbağa'ya baktı.<br />

Tam bu sırada gürültüyle <strong>bir</strong> ĢimĢek çaktı ve Bay Kaplumbağa, parlak,<br />

<strong>mavi</strong> <strong>bir</strong> ıĢık selinin içinde kalıverdi.<br />

Görüntüsünde tuhaf <strong>bir</strong> ürkütücülük vardı!<br />

Sanki...<br />

Sanki...<br />

10


Her neyse. Nasıl olsa bunu ilerde öğreneceksiniz...<br />

Yalnız Ģu kadarcığını söyleyeyim, bu tuhaf durum Bay<br />

Kaplumbağa'nın epey baĢını ağrıtacaktı.<br />

DERĠ SÜNDÜRME ÇALIġMALARI<br />

Aynı akĢam...<br />

Bay Kaplumbağa'nın evi...<br />

Bay Kaplumbağa, tavana makaralar asmıĢ, bu makaralardan sarkan<br />

iplerin ucuna da çamaĢır mandalları takmıĢtı.<br />

Bayan Kaplumbağa, her zamanki gibi tedirgin gözlerle onu<br />

seyrediyordu.<br />

"Ne yapıyorsun öyle?"<br />

"Artık iĢin sonuna yaklaĢıyoruz karıcığım. Benim en büyük yardımcım<br />

sen olacaksın. Zaten sen olmazsan böyle <strong>bir</strong> Ģeyi asla baĢaramam."<br />

Bay Kaplumbağa, gömleğini çıkarıp çamaĢır mandallarını omuzlarına<br />

tutturdu.<br />

"Ayy, acıyor mu?" diye sordu Bayan Kaplumbağa, içi <strong>bir</strong> tuhaf<br />

olmuĢtu.<br />

"Eh, <strong>bir</strong>az...Önemli değil. Katlanacağım."<br />

"Böyle derini...Yani <strong>kanat</strong>larını sündürecek misin hep?"<br />

"Evet."<br />

"Geceleri de böyle uyuyacaksın, öyle mi?"<br />

"Evet minik kabbuĢum. Sadece bu kadarla yetinmeyeceğim tabi. Ġlerde<br />

kendime ağırlıklar da takacağım. Böylece <strong>kanat</strong>larım günden güne<br />

güçlenmiĢ, uçmaya hazır duruma gelmiĢ olacak."<br />

Bir tüpten eline <strong>bir</strong> miktar krem sıktı, omuzlarına sürdü.<br />

"Balina çubuğu özü...Kanatlara esneklik kazandırmak için," dedi.<br />

DOKTOR<br />

Bayan Kaplumbağa, kocası iĢe gider gitmez soluğu doktorda almıĢtı.<br />

Pos bıyıklı doktor, duyduklarına inanamayıp uzun uzun miyavladı.<br />

"Demek kocanız uçma meraklısı?" dedi hayretle...<br />

"Evet doktor."<br />

"Güzeel!...Güzeel!"<br />

"Ġlk günler öyle fazla üstünde durmadım bu merakının, her zamanki<br />

tuhaf Ģakalarından sanıyordum. Ama dün geceki davranıĢları beni size<br />

gelmeye zorladı."<br />

"Harika!..Harika!.."<br />

11


"Kocamın durumu kötü mü doktor?"<br />

"Ġlginç!..Ġlginç!.."<br />

"Onu ben de biliyorum. Yani ne olacak kocamın durumu?"<br />

"Uygun <strong>bir</strong> Ģey yaparız canım, merak etmeyin...Tuhaf!..Ayrıca<br />

ilginç...Hatta ĢaĢırtıcı da diyebilirim. Kendisini uçak sanan <strong>bir</strong> sürü hastaya<br />

rastladım ama böyle kendisi uçmak isteyen <strong>bir</strong> kaplumbağaya ilk kez<br />

rastlıyorum. Harika <strong>bir</strong> Ģey bu!.."<br />

"Demek durumu çok kötü? Ne yapacağım Ģimdi ben? "<br />

"TelaĢlanmayın lütfen...Önce neden böyle <strong>bir</strong> istek duyduğunu<br />

araĢtıracağız. Yani olayın kökenine ineceğiz. Onunla ilgili her Ģeyi<br />

bilmeliyiz. Doğumu nasıl olmuĢ mesela? Ebe ile arasında neler geçmiĢ? Ġlk<br />

ciyaklaması, ciyaklarken sesinin tınısı, tonu nasılmıĢ? Annesi sever miymiĢ?<br />

Çocukluğu mutlu mu, mutsuz mu geçmiĢ? Bütün bunları bilmem gerek. Tabi<br />

bu da zaman ister, para ister..."<br />

"Siz parayı düĢünmeyin. Yeter ki eĢim sağlığına kavuĢsun."<br />

"Öyleyse anlaĢtık...ġimdi gelelim size...Onu kızdıracak, incitecek en<br />

küçük <strong>bir</strong> davranıĢta bulunmanızı istemiyorum. Yaptıklarını normal<br />

karĢılayın. Bırakın yapsın...Ne çıkaracaksa çıkarsın. Aksi <strong>bir</strong> davranıĢ onu<br />

Ģoke edebilir. En önemlisi de, onun bana gelmesini sağlayın. Böyle yemek<br />

tarifi verir gibi tedavi olmaz, değil mi?"<br />

"Haklısınız...Haklısınız da, bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum. Ona,<br />

hadi doktora gidelim demek çok zor."<br />

"Niye zor olsun? Ciğerlerini üĢütünce nasıl doktora gidiyorsa, kafayı<br />

üĢütünce de doktora gidilebilir. Unutmayın, bu çok önemli. Her gün<br />

yaptıkları hakkında düzenli olarak not tutun ve bana bildirin. Bir fırsatını<br />

bulur bulmaz da kanadından tuttuğunuz gibi -yani kolundan demek istedimhemen<br />

bana getirin."<br />

"Peki. Dediğinizi yapacağım."<br />

"Korkmayın. Be neler gördüm, neler. Bu bıyıkları sıcak Ģömine<br />

karĢısında uyuklayarak ağartmadık. Merak etmeyin, eĢinizi iyileĢtireceğiz!.."<br />

Doktor kalktı...Bayan Kaplumbağa'yı kapıya kadar geçirdi.<br />

"Ha aklıma geldi...Geçirdiği çocukluk günleri çok önemli. Çocuklukta<br />

yaĢananlar bütün <strong>bir</strong> hayatı etkiler," dedi kapı önünde.<br />

Bayan Kaplumbağa, çıkarken elini uzattı:<br />

"Anladım, hoĢça kalın," dedi ve Doktor elini sıkarken patisinin ne<br />

kadar yumuĢak olduğunun farkına vardı...<br />

Ama bu aldatıcı <strong>bir</strong> durumdu tabi...Bütün kediler gibi doktorun da<br />

patileri yumuĢacıktı. Ancak, içinde sivri ve müthiĢ keskin tırnaklar gizliydi!<br />

"Güle güle" dedi Doktor, en Ģefkatli mırıldanmasıyla...<br />

12


Ve Bayan Kaplumbağa çıkar çıkmaz kapıyı sıkıca kapatıp masasının<br />

altından üç tekerlekli <strong>bir</strong> bisiklet çıkardı.<br />

Sonra da üstüne binip:<br />

"Vort...vort...ınn...ın...düüüt..." diye bağırarak odanın içinde<br />

gezinmeye baĢladı!..<br />

Zavallı doktor!<br />

Bu ĢaĢırtıcı durumu onun gibi değerlendirirsek, acaba çocukluğunu<br />

doğru dürüst yaĢayamamıĢ mıydı? Üç tekerlekli <strong>bir</strong> bisikleti bile olmamıĢ<br />

mıydı?<br />

KANAT ÇIKARMAK ZOR ĠġTĠR...ÜSTELĠK KĠMSE SĠZE<br />

ĠNANMAZ<br />

Bay Kaplumbağa'nın <strong>kanat</strong> çıkardığını duymayan kalmamıĢtı<br />

iĢyerinde...<br />

Sadece <strong>bir</strong>i dıĢında; Müdür Timsah. Henüz o bundan habersizdi.<br />

Kirpi ile Köstebek bu durum eğlence haline gelmiĢti.<br />

Her gün, "Nasıl gidiyor <strong>kanat</strong> çıkarma iĢi?" diye alay ediyorlardı.<br />

Bay Kaplumbağa da her zaman:<br />

"Ġyi gidiyor. Az kaldı, diye cevap veriyordu onlara.<br />

Bu sabah da öyle olmuĢtu iĢte.<br />

Köstebek, uçup uçmadığını öğrenmek istiyordu onun.<br />

"Henüz değil," dedi Bay Kaplumbağa.<br />

Müdür Timsah gelmeseydi, alaylarını sürdüreceklerdi <strong>bir</strong> süre daha.<br />

"Günaydın," dedi Timsah, gülümseyerek ve testere gibi diĢlerini<br />

göstererek...<br />

Bay Kaplumbağa, saygıyla selamladı onu:<br />

"Hayırlı sabahlar, hoĢ geldiniz," dedi.<br />

"HoĢ bulduk. Bayan Kaplumbağa nasıl bakalım, ha?"<br />

"TeĢekkür ederim efendim. Karım çok iyi. Çoktandır evinizi ziyaret<br />

edemiyoruz. Bayan Timsah kusurumuza bakmaz umarım?"<br />

"Yok canım, ne kusuru? Nasıl olsa <strong>bir</strong> gün gelirsiniz."<br />

"ġey efendim...Bir süredir...Yani epey <strong>bir</strong> süredir evden çıkamaz<br />

olduk. ġu <strong>kanat</strong> çıkarma yüzünden. Tabi benim yüzümden karım da eve<br />

kapanıp kaldı mecburen..."<br />

Timsah'ın kulağına bazı Ģeyler gelmiĢti ama üstünde durmamıĢtı<br />

bunun.<br />

ġimdi böyle açıkça Bay Kaplumbağa tarafından dillendirilince, iyice<br />

meraklandı. Neyin nesiydi bu <strong>kanat</strong> çıkarma iĢi?<br />

13


"Ya? Anlıyorum, anlıyorum," dedi düĢünceli <strong>bir</strong> tavır takınarak ve<br />

ekledi: " Seninle Ģu <strong>kanat</strong> çıkarma iĢini <strong>bir</strong> konuĢsak diyorum...Hani ne<br />

derler? Ġnsanlar konuĢa konuĢa da, hayvanlar Ģey ede ede...?"<br />

"KoklaĢa koklaĢa..."<br />

"Evet...ĠĢini bitirince odama gel."<br />

"Emredersiniz."<br />

Timsah, odasına geçer geçmez telefon çaldı. Arayan Bayan<br />

Kaplumbağa'ydı.<br />

"Ġyi günler Bay Timsah. Ben Bayan kaplumbağa. KonuĢmamızdan<br />

eĢimin haberi olmasın lütfen," diyordu.<br />

"Anladım," dedi Timsah..."Bir Ģey mi vardı?<br />

"Son günlerde kocam tuhaf Ģeyler yapıyor Bay Timsah. Beli siz de<br />

farkındasınız bunun. Çok korkuyorum. Lütfen bunu kendisine hissettirmeyin.<br />

Bunu doktoru istiyor. Durumu büsbütün kötüleĢebilirmiĢ."<br />

"Yaa?"<br />

"Yaa...Sizi rahatsız ettim. ġirkete gelme isterdim ama kocam<br />

kuĢkulanır iye korktum."<br />

"Anlıyorum, anlıyorum. Merak etmeyin siz."<br />

"Bayan Timsah'a saygılar."<br />

"Ġletirim. Güle güle..."<br />

Timsah telefonu kapattığında kapıda Bay Kaplumbağa göründü.<br />

"Önemli <strong>bir</strong> Ģey mi efendim?"<br />

Timsah ĢaĢkınlığını belli etmemeye çalıĢıyordu.<br />

"Yok canım. Öyle, sıradan, adi, zavallı <strong>bir</strong> telefon iĢte. Ne yaptığını<br />

bilmiyor...Hem, telefon da telefon olsa...Öhö!..Neyse, biz iĢimize bakalım.<br />

Ne istemiĢtiniz?"<br />

"Aman efendim, beni çağıran sizdiniz."<br />

"Ya, öyle mi? Evet...Neyse...Sonra konuĢuruz."<br />

Bay Kaplumbağa, saygıyla eğilerek geri döndü ve odadan çıktı.<br />

Müdürünün kafasının ne kadar karıĢık olduğunu düĢünüyordu...Ee, müdür<br />

olmak kolay değildi tabii...<br />

Timsah ise oldukça tedirgindi. O da Bay Kaplumbağa'nın hastalığının -<br />

belki de bu sanıldığından da ciddi <strong>bir</strong> hastalıktı- bulaĢıcı olup olmadığını<br />

düĢünüyordu.<br />

Zaten titiz, devamlı kendini dinleyen, hastalık hastası <strong>bir</strong>isiydi...ġimdi<br />

<strong>bir</strong> de bu çıkmıĢtı!<br />

"Ooof...Of" tu!.<br />

Bay Kaplumbağa'nın odaya girmesiyle çıkması <strong>bir</strong> olmuĢ, bu da<br />

Köstebek ile Kirpi'nin dikkatini çekmiĢti.<br />

"Aa, ne çabuk konuĢtunuz?" diye hayret etti Kirpi.<br />

14


"Ne yazık ki konuĢmadık. Doğrusunu isterseniz ne konuĢacağımız<br />

konusunda da en ufak <strong>bir</strong> fikrim yoktu. Niye böyle davrandığını anlamıĢ<br />

değilim yani..."<br />

"Canım anlasana...Bizim gibi o da merak ediyor senin uçma iĢini."<br />

Köstebek de karıĢtı lafa:<br />

"Onunla konuĢmadınız, bari bize anlat Ģunu. Ne zaman baĢladın? Bu<br />

istek ne zaman uyandı sende?"<br />

"Uzun hikaye."<br />

"Televizyon dizileri gibi mi? Ġki yüz elli bölüm sürmez herhalde? "<br />

"O kadar da değil."<br />

"Anlat öyleyse. Nasıl olsa zamanımız bol."<br />

Bay Kaplumbağa, bu kadar ısrar karĢısında dayanamayıp pes etti...<br />

"Peki..Peki," dedi ve anlatmaya baĢladı..."Bir gün bizim zıp-zıp<br />

tavĢanla bahse tutuĢtuk..."<br />

"Yine mi?"<br />

"Hayır. Bu baĢka yarıĢtı. Kazanamadım.<br />

"Olur Ģey değil."<br />

"Evet, kazanamadım. Ama önemli olan bu değil."<br />

"Nasıl değil? Bu hayvanlar aleminin en ünlü yarıĢıydı. Yani ilk yarıĢ.<br />

Nice hikayelere, Ģiirlere, çizgi filmlere konu olmuĢtu. Okullarda sık sık<br />

öğretmenler tarafından anlatılırdı..."<br />

"Dedim ya? Bu ikinci yarıĢtı ve kazanamadım. Madem anlatmamı<br />

istiyorsunuz, dinleyin. ĠĢte o gün yarıĢ için sözleĢmiĢtik. TavĢanı bilirsiniz.<br />

Rüzgar gibi koĢar. Bense sırtımdaki bu kabukla oflaya puflaya yürürüm. Kan<br />

ter içinde kalırım. YarıĢ yerine gitmek için evden çıktığımda, <strong>bir</strong> de ne<br />

göreyim?<br />

"Ne gördün?"<br />

"Yollar çeĢitli engellerle dolu."<br />

"Demek engelli yarıĢ bu?"<br />

"Hayır. Engeller yarıĢ için konulmamıĢ. Kendiliğinden olmuĢ. Yani<br />

öyle olmalı. Her yan pislik içinde...Çukurlar, çöpler...berbat <strong>bir</strong> hava. Bütün<br />

bunlar yürümemi bile zorlaĢtıran engellerdi. Bir süre burnumu tutarak<br />

yürüdüm. Sonra da azıcık dinlenmek için <strong>bir</strong> ağacın altındaki tümseğe çıkıp<br />

oturdum. Tam terimi kuruluyordum ki, <strong>bir</strong> ses duydum ağaçtan. Baktım,<br />

yaĢlı <strong>bir</strong> BaykuĢ. Ağaca tünemiĢ bana bakıyor."<br />

"Ne dedi sana? YarıĢ için baĢarı mı diledi?"<br />

"Hayır. Önce derinden <strong>bir</strong> 'uuu' çekti. Arkasından, 'BoĢuna kendini<br />

yorma kaplumbağa. Hepimiz <strong>bir</strong>er <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong> takmazsak hiç<strong>bir</strong> yarıĢı<br />

kazanamayız,' dedi."<br />

"E, sonra?"<br />

15


"Hepsi bu."<br />

"Gerçekten uzun <strong>bir</strong> hikayeymiĢ," diye alay etti Kirpi.<br />

"Evet. Bir dakikada bitti," dedi gülerek Köstebek.<br />

"Sizin için zaman kısa olabilir ama <strong>bir</strong> kaplumbağa için zaman geçmek<br />

bilmez." Diye konuĢtu Kaplumbağa, ciddi <strong>bir</strong> tonlamayla.<br />

"Uzun yaĢıyorsunuz iĢte, fena mı?" diye atıldı Köstebek.<br />

Geçekten de kaplumbağalar en uzun yaĢayan canlılar sınıfına<br />

girmekteydi...<br />

"Evet, uzun yaĢamasına uzun yaĢıyoruz," dedi Bay Kaplumbağa iç<br />

çekerek..." Tabi buna yaĢamak denirse!"<br />

Belli ki, uzun ve çileli hayatını düĢünüyordu.<br />

Köstebek araya girdi:<br />

"Neyse, neyse...Konuyu dağıtmayalım. Sen de o gün yarıĢı<br />

kaybettikten sonra <strong>mavi</strong> <strong>bir</strong> <strong>kanat</strong> akmaya karar verdin öyle mi?"<br />

"Öyle de denebilir."<br />

"Ġyi hoĢ da, sen <strong>bir</strong> kaplumbağasın...Hiç<strong>bir</strong> zaman uçamazsın. Yani <strong>bir</strong><br />

kuĢ gibi demek istiyorum. Gerçekten bunu baĢarabileceğine inanıyor<br />

musun?" diye sordu Kirpi.<br />

Bay Kaplumbağa kızdı.<br />

"Size kaç kere söyledim, baĢaracağım!..Göreceksiniz!.."<br />

Kirpi ile Köstebek telaĢlandı.<br />

"Ne kızıyorsun canım? Biz arkadaĢız seninle..." dedi Köstebek. " BoĢ<br />

hayallere kapılıp üzülmeni istemeyiz değil mi?"<br />

"Bu boĢ <strong>bir</strong> hayal değil. Bunu size önümüzdeki günlerde<br />

kanıtlayacağım. Bakalım o zaman ne diyeceksiniz!.." dedi Bay Kaplumbağa<br />

ve hırsla masasına geçip oturdu.<br />

Kirpi ile Köstebek <strong>bir</strong><strong>bir</strong>lerine baktılar...<br />

BEKLENEN GÜN<br />

Sabah...<br />

7.45 uçağı yaklaĢtı ve geçti.<br />

Yine her Ģey sarsılıp, sallandı.<br />

Bay Kaplumbağa, pencere önündeki yerini erkenden almıĢtı.<br />

Bayan Kaplumbağa ise her zamanki gibi uyuyordu.<br />

"Geliyorum peĢinden insan yapısı...Geliyorum. hem de <strong>bir</strong> kuĢ gibi<br />

takılacağım arkana. Kolla kendini!." diye bağırdı pencereden Bay<br />

Kaplumbağa...Sesi uçağın gürültüsüne karıĢmıĢtı.<br />

Sonra da telefonunun tuĢlarını tıklattı...Ġlk deneme uçuĢunu<br />

gerçekleĢtirmeden önce hava durumunu öğrenmekti niyeti.<br />

16


"Alo?"<br />

"Alo, buyurun?"<br />

"Meteoroloji mi?"<br />

"Hayır. Uzay üssü Alfa. Nereyi arıyorsunuz kardeĢim?"<br />

"Özür dilerim. Ben hava durumunu öğrenmek istiyordum. Uçacağım<br />

da..."<br />

"Telsiziniz, elektronik donanımınız yok mu? Niye telefonla<br />

soruyorsunuz?"<br />

"Elektronik donanıma ihtiyacım yok ki benim."<br />

"Peki nasıl uçacaksınız öyleyse?"<br />

"Canım orası beni ilgilendirir. Sizden sadece hava durumunu<br />

öğrenmek istemiĢtim. Biliyorsanız söyleyin!"<br />

"Ne kızıyorsunuz canım? Pencereden gördüğüm kadarıyla hava gayet<br />

güzel. Bol güneĢli ve güneĢ gözlüklü günler dilerim...Ayrıca <strong>bir</strong> sipariĢiniz<br />

varsa, hemen alabilirim."<br />

"Ne sipariĢi?"<br />

"Ne sipariĢi olacak? Markette ne olursa iĢte. Burası Öz Gıda<br />

Market...Bendeniz de kasiyer Ardıç KuĢu..."<br />

Bay Kaplumbağa, kızgınlıkla telefonu kapadı ama fazla da üstünde<br />

durmadı bunun. Hava güzel görünüyordu. UçuĢ da iyi geçecekti demek ki.<br />

Bayan Kaplumbağa uyanmıĢtı...<br />

"Ne mırıldanıyorsun? Biriyle mi konuĢuyorsun?"<br />

"Hava durumunu öğrenmek için aramıĢtım, market çıktı. Bugün ilk<br />

deneme uçuĢumu gerçekleĢtireceğim de."<br />

Bayan Kaplumbağa, <strong>bir</strong>den yatakta fırlayıp oturdu.<br />

"Nee?"<br />

Bay Kaplumbağa, kasılarak olmayan <strong>kanat</strong>larını çırptı:<br />

"Bak...Çıktılar iĢte. Gördün mü? Artık <strong>bir</strong> <strong>çift</strong> <strong>mavi</strong> kanadım var.<br />

Biliyorum, senin için sürpriz oldu. O yüzden ĢaĢkınsın böyle. Hadi kalk da<br />

bana yol için yiyecek hazırla."<br />

"Yani...ġimdi...Geçekten çıktı mı <strong>kanat</strong>ların?"<br />

"Elbette...Bak."<br />

Ortada <strong>kanat</strong> diye <strong>bir</strong> Ģey görünmüyordu ama Bay kaplumbağa <strong>kanat</strong><br />

diye kollarını aĢağı yukarı sallayıp duruyordu.<br />

"Yeter salladığın, nezle olacağım. Cereyan yapıyor," dedi Bayan<br />

Kaplumbağa...Besbelli endiĢeliydi. "ġey...Bugün uçmasan olmaz mı?"<br />

"Olmaz. Tam sırası."<br />

"Yani, bu <strong>kanat</strong>lar yeterli olur mu uçmak için?"<br />

17


"Tabi...Süpürge otu mu sandın bunları? Kanat bunlar, ka-nat! Hem <strong>bir</strong><br />

Ģeye karar verdi mi yapmalı. Caymak olmaz. Ancak, yine de küçük <strong>bir</strong> pürüz<br />

var..."<br />

"Pürüz mü?"<br />

"Evet. Kanatları katlamam sorun olabilir. Bu halimle sokağa da<br />

çıkamam. Dikkat çekerim. Pardösümü getirir misin?"<br />

"Ne yapacaksın pardösüyü bu sıcakta?"<br />

"Söyledim ya? Giyeceğim. Kanatlarım görünmesin diye. Hadi."<br />

Bayan Kaplumbağa, gardıroptan pardösüyü alırken kocasının artık<br />

iyice tozuttuğuna <strong>bir</strong> kez daha inandı.<br />

Kocası ise oturma odasında Ģarkı söylüyordu Ģimdi:<br />

"Kanadımda gül oya...Uçmadım doya doya...Lay lay lom..."<br />

Pardösü ve sandviçler hazırdı.<br />

Bay Kaplumbağa, çabucak giyinip, sandviç paketini cebine koydu.<br />

Sonra da göğsünü yumrukladı.<br />

"ĠĢte sonunda tarihi an geldi. Ben hazırım!"<br />

"Hemen mi gidiyorsun?"<br />

"Hemen."<br />

"Yani ciddi ciddi gidiyorsun öyle mi?"<br />

"Hayatım boyunca hiç olmadığım kadar ciddiyim ve bütün<br />

ciddiyetimle ciddi ciddi gidiyorum... Sevgili bayan, siz hâlâ Ģaka yaptığımı<br />

mı sanıyorsunuz? Birazdan ormanın en yüksek ağacına çıkıp kendimi<br />

gökyüzünün geniĢ <strong>mavi</strong>liklerine bırakacağım. Sonra da, ver elini yeĢil ülke,<br />

Samanyolu, Kuyruklu ve kuyruksuz yıldızlar!.."<br />

"Eyvah!..ġey...Bilirsin, yükseklerde hava soğuk olur. ÜĢütmezsin değil<br />

mi? Sonra, göktaĢlarına da dikkat etmelisin. Çarpıverirsin filan...Daha ilk<br />

uçuĢunda sakatlanmak istemezsin değil mi?"<br />

"Ederim, merak etme. VedalaĢma zamanı geldi. Hadi hoĢça kal.<br />

KabbuĢum, minik kaplumbağam benim. ġans dile bana. Ġhtiyacım olacak<br />

yukarda."<br />

VedalaĢma sahnesi gerçekten hüzün vericiydi. Bir<strong>bir</strong>lerinden zor<br />

ayrıldılar. Sonra Bay Kaplumbağa, pencereden pır diye uçacağı yerde,<br />

kapıdan çıkıp gitti. Hem de <strong>kanat</strong>larını çırparak!<br />

Bayan Kaplumbağa, <strong>bir</strong> süre öyle kıpırtısız kocasının arkasından baka<br />

kaldı.<br />

Doktoru aramayı akıl etmese, belki de çok uzun <strong>bir</strong> zaman öyle heykel<br />

gibi duracaktı.<br />

"Alo? Alo?"<br />

"Miyavvv...Yani buyurun"<br />

"Doktor...Doktor, kocam uçmaya gitti!"<br />

18


"Ne? Fareler ortalığı talan mı etti?"<br />

"Hayır canım...Ben...ben Ģu kocası uçma meraklısı olan<br />

kaplumbağayım. Hani size gelmiĢtim de..."<br />

"Ha, evet. Ne oldu?"<br />

"Kocam uçmak için gitti."<br />

"Ġlginç...Güzeeel...Anlamadım? Nasıl yani?"<br />

"Gitti iĢte...Basbayağı gitti."<br />

"Harika!..Harika!.."<br />

"Söyleyin, ne yapacağım Ģimdi?"<br />

"E...Ģey...Peki, nereye gitti? Nerde uçacakmıĢ?"<br />

"Ormanın en yüksek ağacı nerdeyse, orda."<br />

"Harika!..Harika!..Bakkala gofret almaya gider gibi uçmaya giden <strong>bir</strong><br />

kaplumbağa...Bravo doğrusu. Ben cesaret diye buna derim. Böyle cesur<br />

öncüler sayesinde bugünlere geldik. Helal olsun!..Ha, bayan? Bu aĢamada<br />

benim <strong>bir</strong> Ģey yapmam söz konusu değil. Siz önce itfaiyeyi arasanız daha<br />

yararlı olursunuz kocanıza. Ben Ģimdi ormanın en yüksek ağacının<br />

bulunduğu yere gidiyorum...Kaçırır mıyım hiç böyle müthiĢ <strong>bir</strong> olayı...HoĢça<br />

kalın bayan...Kocanız için dua edin...Miyaav!."<br />

Telefon kapandı.<br />

Bayan Kaplumbağa, baĢka <strong>bir</strong> numara tuĢladı...Aradığı müdür<br />

Timsah'tı.<br />

"Aloo?"<br />

"Alo, buyurun?"<br />

"Müdür bey, ben Bayan kaplumbağa..."<br />

"Günaydın Sayın bayan. Eminizdeyim"<br />

"ġey...Kocam Ģey oldu..."<br />

"Ne oldu? Hastalandı mı? ĠĢe gelemeyecek mi?"<br />

"ġey...Kanat çıkardı ve uçmaya gitti."<br />

"Ne çıkardı?"<br />

"Kanat...Yani çıkardığını sanıyor. Uçmaya gitti."<br />

"Yok canıım...Ġyi çocuktur bizim kaplumbağa. Öyle <strong>bir</strong> Ģey<br />

yapmaz...Nee? Uçmaya mı gitti? Nereye?"<br />

"Ormanın en yüksek yerine çıkıp aĢağı atlayacakmıĢ."<br />

"Vay baĢıma gelenleeer...Deli mi bu kaplumbağa? Büroda onca iĢ<br />

dururken, sen kalk uçmaya git. Olacak Ģey değil!..ĠĢ ahlâkı da kalmadı. Pes<br />

doğrusu!."<br />

"Yardıma geleceksiniz değil mi? Belki onu caydırabiliriz."<br />

"Tabi, tabi...Hemen yola çıkıyorum. Nehirden yüzerek gidersem daha<br />

çabuk varırım oraya. Ne de olsa o <strong>bir</strong> kaplumbağa. Anca gider. Umarım<br />

nehirde Tarzan'a rastlamam. Benimle boğuĢmayı çok sever de..."<br />

19


Telefon kapandı...<br />

Bayan Kaplumbağa, daha sonra itfaiyeyi, polisi, cankurtaranı, Bay<br />

Kaplumbağa'yı tanıyan herkesi tek tek arayıp yardım istedi.<br />

ġimdi ormanın en yüksek ağacına doğru <strong>bir</strong> hareket baĢlamıĢtı...<br />

BĠR KAPLUMBAĞA BEDENĠYLE MĠ, YOKSA RUHUYLA MI<br />

UÇMALI?<br />

Bay Kaplumbağa, yorulmuĢtu.<br />

Bir kütüğün üstüne oturmuĢ dinleniyordu ki, <strong>bir</strong> ses duydu...<br />

"Hop...Hop!.."<br />

Etkileyici, davudi <strong>bir</strong> sesti bu...Derinden geliyordu ve Bay<br />

Kaplumbağa'yı korkutmuĢtu.<br />

"Hii...O da kim?"<br />

"Ġçindeki ses..."<br />

"Nerdesin? Göremiyorum seni..."<br />

"Göremezsin tabi. Ses görülmez, duyulur. Söyle bakalım, ruhunla mı<br />

uçacaksın, bedeninle mi?"<br />

"Bedenimle tabi..."<br />

"Cık...cık...cık. Beceremezsin!"<br />

"O zaman ben de ruhumla uçarım."<br />

"O da olmaz."<br />

"O olmaz, bu olmaz. Peki nasıl olur?"<br />

"Hem bedenin, hem ruhunla, hem de <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong>lar açarak uçacaksın."<br />

"ĠĢte açtım <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong>larımı?"<br />

"Ay, bunlar mı <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong>? Güleyim bari. Kah...kih..."<br />

Bay Kaplumbağa kızdı:<br />

"Bana bak...Ġçimdeki ses misin, dıĢımdaki ses mi, ileri gidiyorsun.<br />

Beni yolumdan döndüreceğini sanıyorsan yanılıyorsun. Hiç boĢuna çeneni<br />

yorma."<br />

"Aferin, aferin. ĠĢte ben de bunu bekliyordum. Böyle kararlı olman bu<br />

iĢi gerçekten baĢaracağını gösteriyor. Hadi bakalım, yolun açık olsun.<br />

Selametle...(Ses yankılanarak eridi) Selametle...metle...le..."<br />

Bay Kaplumbağa, kendisiyle <strong>bir</strong> iç çatıĢmaya girmiĢ, kararlılığı<br />

artmıĢtı.<br />

Kalkıp yoluna devam etti.<br />

Uzaklardan itfaiye sirenleri duyuluyordu...<br />

Kalabalık <strong>bir</strong> grup, ormandaki yüksek ağaca doğru gidiyordu.<br />

Karadan, havadan, nehirden her yol ormandaki o en yüksek ağaca<br />

çıkıyordu bugün.<br />

20


MI?<br />

UÇTU UÇTU KAPLUMBAĞA UÇTU...KAPLUMBAĞA UÇAR<br />

Evet...<br />

Herkes...herkes ordaydı.<br />

Medya, itfaiyeciler, güvenlik güçleri...olayı kim duymuĢsa iĢte...<br />

Herkes ormandaki en yüksek ağacın altındaydı.<br />

"ĠĢte orda!" diye bağırdı ve ağacın tepesindeki eĢini gösterdi Bayan<br />

Kaplumbağa...(Oraya nasıl çıktığını bilmiyorum. Daha doğrusu, biliyorum da<br />

Ģimdilik söylemiyorum. Biraz meraklanın bakalım)<br />

Timsah, üstü baĢı paramparça gelmiĢti olay yerine.<br />

Belli ki, nehirde baĢına tuhaf Ģeyler gelmiĢti.<br />

Durumuna açıklık getirmek için:<br />

"Ah Tarzan!..Yaktın beni. Sırası mıydı nehirde güreĢ tutmanın?<br />

Giysilerim berbat oldu. Ah, of!.."<br />

Herkes meraklı <strong>bir</strong> bekleyiĢ içindeydi.<br />

Ama, ağacın tepesindeki Bay Kaplumbağa, aĢağıdaki bu kalabalığa <strong>bir</strong><br />

anlam veremiyordu.<br />

Bir ara aĢağıya baktı ve:<br />

"Neler oluyor böyle? Yangın mı var acaba?" diye mırıldandı.<br />

Bayan Kaplumbağa, o aĢağı bakarken el sallayıp bağırdı:<br />

"Canım...Lütfen vazgeç!"<br />

"Seni duyamıyorum, bağır <strong>bir</strong>az," dedi Bay Kaplumbağa. Bulunduğu<br />

yer oldukça yüksekti ve hafif <strong>bir</strong> rüzgar vardı.<br />

"Lütfen in o kütükten," diye yalvardı Bayan Kaplumbağa...<br />

Bay Kaplumbağa, kararlılığını sürdürüyordu...<br />

"BaĢaracağım tatlım. Göreceksin kabbuĢum..." (Kanat çırptı)<br />

Köstebek burun kıvırdı:<br />

"Hani ormanın en yüksek ağacına çıkacağını söylemiĢtiniz? Çıka çıka<br />

bu kütüğün üstüne mi çıkmıĢ? Hıh!"<br />

Kirpi, itiraz etti:<br />

"Bir kaplumbağa için epey yüksek sayılır yine de," dedi ve seslendi<br />

"Heey Bay Kaplumbağa!..Ġn aĢağıya!.."<br />

Doktor Kedi, miyavlayıp duruyordu:<br />

"Harika...harika.."<br />

Çekirgelerden oluĢan itfaiye, gerekli önlemi almıĢ, <strong>bir</strong> atlamaya karĢı<br />

branda bezini hazır tutuyordu.<br />

"Çabuk olun, atlamadan yakalayalım," dedi Ģefleri.<br />

21


Ġtfaiyecilerden bazıları Bay Kaplumbağaya doğru yavaĢça ilerledi. Bay<br />

Kaplumbağa, sertçe durdurdu onları:<br />

"Durun!..Sakın yaklaĢmayın!"<br />

Herkes 'zınk' diye durdu.<br />

Bay Kaplumbağa, derin <strong>bir</strong> nefes aldı ve gülümsedi.<br />

"Baylar, bayanlar...Ben hazırım," dedi ve pardösüsünü çıkarıp, kendini<br />

'hoop' diye boĢluğa bırakıverdi.<br />

"Uçuyor, uçuyor!" diye bağırdı kalabalık.<br />

"Gözlerime inanamıyorum <strong>bir</strong>i beni çimdiklesin," dedi Timsah.<br />

"Beni de, beni de," dedi Kirpi.<br />

Kedi:<br />

"Harika, harika!" diye miyavladı, diliyle bıyıklarını yalayarak.<br />

TV'ler olay yerinden canlı yayın yapıyordu.<br />

Sunucu:<br />

"Vay canına sayın seyirciler...ĢaĢılacak Ģey! Ġnanılmaz ama gerçek. Bir<br />

kaplumbağa göklerde uçuyor...Tıpkı <strong>bir</strong> kuĢ gibi. Evet, evet. Kaplumbağalar<br />

tarihinde henüz böyle <strong>bir</strong> Ģeye tanık olunmadı. Yüzlerce, binlerce ĢaĢkın göz,<br />

uçan kaplumbağayı izliyor...ĠĢte!..Ağacın çevresinde dönüyor. ġimdi de <strong>bir</strong><br />

ok gibi güvercin sürüsünün arasına dalıyor. Derken <strong>bir</strong> daire, <strong>bir</strong> üçgen,<br />

altıgen çizerek pike yapıyor. Bir pike daha!...Pike üstüne pike sayın<br />

seyirciler. Her pikede aĢağıda onu izleyenler korkudan yerlere yatıyor!" diye<br />

bağırıyordu ekrandan.<br />

Sonra küçük <strong>bir</strong> reklam arası erdiler.<br />

Reklamlar da hayli ilginçti...<br />

Mesela <strong>bir</strong>i Ģöyleydi:<br />

"Fıs fıs spor ayakkabılarıyla siz de zıp zıp zıplayabilir, hatta<br />

uçabilirsiniz. Zıp-zıp! Spor ayakkabısında <strong>bir</strong> numara. TavĢan gibi koĢar,<br />

kaplumbağa gibi uçar!"<br />

Reklamlardan sonra canlı yayın devam etti...<br />

Sunucunun dediği gibi, yüzlerce, binlerce meraklı göz Bay<br />

Kaplumbağa'yı seyrediyordu.<br />

Bay Kaplumbağa ise durmadan pike yapıyor, aĢağıdakilerin yüreğini<br />

ağzına getiriyor, sonra yine aniden yükseliĢe geçerek, bulutlarla sarmaĢ dolaĢ<br />

oluyordu...Ġnanılmaz <strong>bir</strong> manzaraydı!<br />

Ancak, yine de tuhaf <strong>bir</strong> durum vardı...<br />

AnlaĢılmayan, açıklanması zor, tuhaf <strong>bir</strong> durum...<br />

Az önce...<br />

Yani Bay Kaplumbağa, ormanın en yüksek ağacının üzerinden<br />

uçmadan (kütükten aĢağı atlamadan) önce...<br />

Hani, çekirgelerden oluĢan itfaiye erleri üzerine doğru gelirken?<br />

22


ĠĢte o an çok tuhaf <strong>bir</strong> Ģey olmuĢ, Bay Kaplumbağa'nın baĢının üstünde<br />

rengarenk ıĢıklar yanıp sönmüĢtü.<br />

Doğrusunu isterseniz, <strong>bir</strong>az da baĢ ağrısına neden olmuĢtu bu durum...<br />

Her neyse iĢte...<br />

ġimdilik bunun üstünde durmaya gerek yok...<br />

O Ģimdi gökyüzünde kuĢlarla yarıĢıyordu ya, önemli olan bu.<br />

Sunucu avazı çıktığı kadar bağırıyordu beyaz camdan:<br />

"Eyvah...DüĢüyor galiba...Hayır Hayır. Yeni <strong>bir</strong> dalıĢ denemesiydi bu.<br />

Yine yükseliyor iĢte. Birkaç karmaĢık ve inanılmaz takladan sonra tek <strong>bir</strong><br />

<strong>kanat</strong> vuruĢuĢuyla uzayın bilinmeyen karanlıklarına doğru gidiyor...Helal<br />

olsun! Olağanüstü! ġaĢılacak Ģey!"<br />

UÇAN BĠR KAPLUMBAĞA OLMAK KOLAY DEĞĠL...<br />

HER AN BAġINIZ DERDE GĠREBĠLĠR!<br />

Bayan Kaplumbağa, evindeki koltuğunda oturmuĢ, olanları<br />

düĢünüyordu...<br />

Hâlâ Ģoktaydı.<br />

Bütün bunlar inanılacak Ģey miydi?<br />

"Gözlerime inanamadım. Doğru söyleyin lütfen. Gerçekten oldu mu<br />

bu? Siz de gördünüz mü uçtuğunu?" dedi hayretle açılmıĢ gözlerle.<br />

Konukları da onun gibi Ģoktaydı.<br />

Müdür Timsah, Kirpi, Köstebek, olaydan sonra Bayan Kaplumbağa'yı<br />

yalnız bırakmamıĢ, <strong>bir</strong>likte eve gelmiĢlerdi.<br />

"Elbette gördük...Yalnız biz mi? Herkes gördü. TV'ler, radyolar naklen<br />

yayınladı," dedi Kirpi.<br />

"Gördük görmesine de, böyle <strong>bir</strong> Ģey nasıl olur anlamıyorum," diye<br />

hayret etti Köstebek.<br />

Timsah, Bay Kaplumbağa'ya hayrandı ve olaya değiĢik <strong>bir</strong> açıdan<br />

yaklaĢıyordu:<br />

"Hayvanlar alemi daha neler görecek beyefendi...Neler...Henüz<br />

beynimizi bile tam anlamıyla kullanamıyoruz. Kim bilir ne yeteneklerimiz<br />

var da farkında değiliz."<br />

"ġimdi aya filan gitmesin?" diye sordu Kirpi.<br />

"Benim bildiğim Bay Kaplumbağa, Mars'a bile gider," diye kesin<br />

konuĢtu Köstebek. ArkadaĢıyla gurur duyuyordu. "ArkadaĢ dediğin böyle<br />

olur!"<br />

"Peki, Ģimdi ne olacak? Be ne yapacağım yalnız? Ya geri dönmezse?"<br />

diye duyduğu endiĢeyi dile getirdi Bayan Kaplumbağa.<br />

Timsah, onu teselli etti:<br />

23


"Döner, döner...Merak etmeyin. Ben <strong>bir</strong> keresinde Asya'ya gitmiĢtim<br />

de..."<br />

Kirpi atıldı:<br />

"Asya'nın sözü mü olur efendim? Aya gitti, aya!"<br />

Köstebek, olaya değiĢik <strong>bir</strong> yorum getirdi:<br />

"Ne reklam olacak ama!..Ünlü oldu artık. ġimdi TV'ciler, filmciler,<br />

gazeteciler, hepsi bizim kaplumbağanın peĢine düĢecek. Çizgi filmlerde bile<br />

oynar artık. Vallahi iĢiniz kötü Bayan Kaplumbağa. Eve zor sığar artık<br />

kocanız. Yüzünü bile göremezsiniz. Çünkü o artık kamuoyuna maloldu. Özel<br />

hayatı biti. O paparazziler yok muu! Bir dakika rahat vermezler artık."<br />

Doktor araya girdi:<br />

"Baylar, baylar! Böyle sıkıntı verici cümleler kurmayın lütfen.<br />

Aaa!..Görüyorsunuz Sayın Bayan çok üzgün. Açılın da hava alsın canım."<br />

Timsah kalktı:<br />

"Haklısınız. En iyisi evlerimize gitmek. Bırakalım da Bayan<br />

Kaplumbağa kendini toparlasın. HoĢça kalın bayan."<br />

Ötekiler de kalkıp vedalaĢtılar...Kapıdan çıkarken:<br />

"Bize de öğretir mi acaba uçmasını?" dedi Kirpi.<br />

"Belki öğretir. ArkadaĢ değil miyiz? Ama ben <strong>bir</strong> köstebek olarak<br />

yerin altını, yerin üstüne yeğlerim doğrusu. Fakat yine de ara sıra uçmak<br />

ilginç olabilir," dedi Köstebek.<br />

Konuklar çıktıktan sonra Bayan Kaplumbağa kapıyı kilitledi.<br />

Ġçine fenalıklar gelmiĢti ve baĢka konuk istemiyordu artık.<br />

BeĢ dakika sonra pencerenin arkasından "Cik, cik," diye <strong>bir</strong> ses<br />

duyuldu.<br />

Bayan Kaplumbağa, sesin sahibini <strong>bir</strong> serçe sandı önce...<br />

Ama dikkatlice bakınca yanıldığını anladı. Gelen kocasıydı ve<br />

pencerenin dıĢında 'cik'leyip duruyordu.<br />

"Hii!.. Sen miydin?" dedi küçük <strong>bir</strong> çığlık atarak...Sonra da koĢarak<br />

gidip pencereyi açtı.<br />

"Elbette...ĠĢte sapasağlam karĢındayım minik kabbuĢum. Sevindin mi<br />

beni gördüğüne?" dedi Bay Kaplumbağa içeri girerken.<br />

"Sevinmez olur muyum hiç?"<br />

"Gel seni <strong>bir</strong> <strong>kanat</strong>layayım..."<br />

KucaklaĢtılar.<br />

"Bütün bunlar gerçek miydi?"<br />

"Gözler asla yalan söylemez sevgili bayan."<br />

"Haklısın...Anlat bakalım, uçmak nasıl <strong>bir</strong> duygu?"<br />

Oturdular...<br />

"MuhteĢem!..Hiç bu kadar mutlu olmamıĢtım."<br />

24


"Belli oluyor. Gözlerin pırıl pırıl...Tam iki saattir yoktun."<br />

"Tam tamına iki saat, kırk beĢ dakika, elli iki saniye...Ġlk uçuĢ için hiç<br />

de fena sayılmaz. Ayrıca, kendimi kıyaslayabileceğim ikinci <strong>bir</strong> uçan<br />

kaplumbağa da yok. Türümün tek örneğiyim ben. Kendi rekorumu ancak<br />

kendim kırabilirim."<br />

Birden, <strong>bir</strong> Ģey hatırladı:<br />

"Eyvah!"<br />

"Ne oldu?"<br />

"Pardösümü ağaçta unuttum. ġimdi <strong>bir</strong> uçuĢ alı gelirim."<br />

"Ne önemi var canım? Artık saklayacak <strong>bir</strong> Ģeyi yok ki. <strong>kanat</strong>lı<br />

olduğunu herkes öğrendi...Hem, daha doğru dürüst konuĢamadık bile. Karnın<br />

da açtır. Otur, yemini ye...ġey, özür dilerim, <strong>bir</strong> an kuĢ sandım seni."<br />

Bay Kaplumbağa hapĢırdı:<br />

" HapĢuuu!..ġey...Yukarısı <strong>bir</strong>az serin de," dedi.<br />

Bayan Kaplumbağa, ona kağıt mendil verdi.<br />

"Biliyor musun canım, artık ünlü <strong>bir</strong>i oldun. Herkes peĢindedir Ģimdi.<br />

Gazeteciler, televizyoncular...Bu çok korkutuyor beni."<br />

"Uçmamdan onlara ne ki? Ben sadece özel <strong>bir</strong> amaç için uçtum. Tek<br />

isteğim <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong>lar takmaktı. Onu da gerçekleĢtirdim. Ben baĢkalarının ne<br />

yaptığına karıĢıyor muyum? Onların da bana karıĢmaya hakkı yok."<br />

"Umarım karıĢmazlar. Ama hiç sanmıyorum. Sanki çok kötü Ģeyler<br />

olacakmıĢ gibi <strong>bir</strong> duygu var içimde."<br />

"Ne gibi?"<br />

"Ne bileyim? Sanki her an <strong>bir</strong>ileri çıkıp gelecekmiĢ de, tuhaf Ģeyler<br />

olacakmıĢ gibi."<br />

Tam bu sırada kapı zili çaldı.<br />

"Demedim mi?"<br />

Bay Kaplumbağa telaĢlandı:<br />

"Bana bak, eğer gazeteci filansa sav gitsin. Evde yokum!"<br />

"Peki."<br />

Bayan Kaplumbağa, kapıyı açmak için giderken, Bay Kaplumbağa da<br />

içerdeki odalardan <strong>bir</strong>ine gidip saklandı.<br />

Gelenler üniformalı iki kaplumbağaydı.<br />

Uzun boylu olan <strong>bir</strong>az otoriter ve sertçe <strong>bir</strong> sesle:<br />

"Bay Kaplumbağa burda mı oturuyor?" diye sordu.<br />

"Evet. Ben eĢiyim. Ne istemiĢtiniz?"<br />

Kısa boylu olan uzunun aksine kibarca:<br />

"BağıĢlayın bayan, biz kocanızı görmek istiyoruz," dedi nazikçe<br />

eğilerek.<br />

"Gazeteci misiniz?"<br />

25


"Gazeteci mi? Yo, hayır..."<br />

Bay Kaplumbağa, gelenlerin gazeteci olmadığını öğrenince rahatlayıp,<br />

saklandığı odadan çıktı.<br />

"Buyurun, buyurun..."<br />

"Bay Kaplumbağa siz misiniz?" diye sordu dik dik uzun olanı.<br />

"Evet?"<br />

"Hani Ģu uçan kaplumbağa?"<br />

"Evet. O benim iĢte. Bir Ģey mi istemiĢtiniz?"<br />

"Hava taĢıtı ehliyetiniz var mı?"<br />

Bay Kaplumbağa'nın baĢından aĢağı kaynar sular döküldü <strong>bir</strong>den.<br />

"Anlamadım? Ne var mı?"<br />

"Anlamazlıktan gelmeyin lütfen. ArkadaĢım gayet anlaĢılır <strong>bir</strong> dille<br />

hava taĢıtı ehliyetiniz olup olmadığını sordu," dedi kısa olan.<br />

"Hava taĢıtı kullanmıyorum ki ben?"<br />

Bayan Kaplumbağa, havayı yumuĢatmak için üniformalı konuklara <strong>bir</strong><br />

Ģey içip, içmeyeceklerini sordu.<br />

Konuklar görev baĢındaydı ve yiyip içmeleri kurallara aykırıydı.<br />

Yani pek de ciddi Ģeylerdi...<br />

Bay Kaplumbağa, yutkundu:<br />

"Doğrusu bunun için ehliyet gerekli olduğunu bilmiyordum. Kurallara<br />

uyulmasından yana <strong>bir</strong> yurttaĢım ben. Yalnızca Ģöyle <strong>bir</strong> uçup geldim, hepsi<br />

bu. Eğlenmek için yani. Benim gibi masa baĢında pinekleyen küçük <strong>bir</strong><br />

muhasebecinin, böyle küçük, günahsız <strong>bir</strong> özlemini çok görmezsiniz<br />

umarım."<br />

Kısa boylu olan gülümsedi:<br />

"Günahsız özlem mi?"<br />

"Evet. AnlayıĢlı olun lütfen."<br />

"Biz buraya sizi anlamaya gelmedik bayım."<br />

"Neye geldiniz peki?"<br />

"Ehliyetinizi görmeye, numarasını almaya, ruhsatınıza bakmaya..."<br />

"Çattık!..Söyledim ya? Ehliyet, mehliyet yok!"<br />

"TaĢıt verginizi de ödememiĢsinizdir tabi?"<br />

"Ne vergisi?"<br />

"TaĢıt vergisi...Bakın bayım, uluslararası anlaĢmalara göre, hava<br />

taĢıtlarını izinsiz kullanmak suçtur! Eminim Uluslar arası Havayolları<br />

AnlaĢması Ceza Hükümlerinin 8-B fıkrasından haberiniz de yoktur sizin."<br />

Uzun boylu olanı cebinden <strong>bir</strong> kağıt çıkarıp uzattı:<br />

"ĠĢte mahkemeye çağrı kağıdı. Eğer gününde mahkemede olmazsanız,<br />

tutuklanıp götürülürsünüz!"<br />

"ġaka yapıyorsunuz değil mi? Gizli kameralarınız nerde?"<br />

26


"Bizde Ģaka yapacak göz var mı?"<br />

"Yok mu?"<br />

Üniformalı kaplumbağalar, ciddi pozlar takınarak baktılar...<br />

Bay Kaplumbağa, bunun Ģaka olmadığını nihayet anladı. ġaĢkınlıktan<br />

kekelemeye baĢlamıĢtı...Sinirlerini kontrol edemediğinde hep böyle olurdu.<br />

Önce kızarır, sonra da kekelerdi...Ne yapsın? Elinde değildi ki.<br />

"Bakın, ben...ben araç filan kullanmadım...Doğru...UçuĢ iznim yok.<br />

Sadece Ģöyle <strong>bir</strong> eğlenmek istedim..."<br />

Kısa boylu olan ayağa kalktı:<br />

"Eğlence anlayıĢınıza saygı duyuyoruz tabi ama bu bizi ilgilendirmez.<br />

Biz hava trafiği Ģubesinden geliyoruz ve görevimizi yapıyoruz. Yönetmelik<br />

hükümleri gayet açıkken ıĢıksız uçtunuz. DönüĢlerde de iĢaret vermediniz."<br />

"Ne ıĢığı? IĢık donanımım yok ki?"<br />

Uzun boylu olan da kalktı:<br />

"Daha kötü ya!.Demek ki taĢıt yetersiz donatılmıĢ. Bu yüzden de<br />

trafiğe çıkamaz. Böyle <strong>bir</strong> taĢıtı kullananlar, diğer taĢıtlardaki can ve mal<br />

kaybından sorumlu tutulurlar...Sigortanız da yoktur sizin, değil mi?"<br />

"Ne sigortası?"<br />

"TaĢıt sigortası tabi..."<br />

"Ha, o mu? Henüz yaptırmaya fırsat olmadı."<br />

"Bakın bayım, yaptığınız olağanüstü <strong>bir</strong> Ģey. Bunu inkar etmiyoruz,<br />

ama yasa yasadır."<br />

"Yasalara karĢı boynum ince. Bir kaplumbağa uçmasını bilse de öteki<br />

kaplumbağalarla yasalar önünde eĢit olmalı."<br />

"Tamam. Çok doğru. Aynen öyle. Biz de bunu anlatmak istiyoruz<br />

zaten."<br />

Uzun boylu olanı, cebinden baĢka <strong>bir</strong> kağıt çıkardı. Aceleyle <strong>bir</strong> Ģeyler<br />

yazıp , Bay Kaplumbağa'nın önüne koydu.<br />

"ġu tutanağı imzalayın lütfen."<br />

"Peki"<br />

Bay Kaplumbağa, kağıdı imzalayıp geri verdi.<br />

"Bitti mi?"<br />

"Daha bu <strong>bir</strong> Ģey değil," dedi uzun boylu olan üniformalı kaplumbağa<br />

ve kağıdı alıp cebine koydu.<br />

"Dahası da mı var?"<br />

"Elbette...Sizi ses duvarını aĢmakla suçlayabilirler."<br />

"ġaka yapıyorsunuz...Sahi sizde o göz yoktu...BaĢka?"<br />

"BaĢka...BaĢka <strong>bir</strong> ormanın hava sahasını ihlal edip etmediğinizi<br />

bilmiyoruz. Hayvanlararası siyasi <strong>bir</strong> krize neden olabilirsiniz. Sizin<br />

yüzünüzden kaplumbağalar ile kuĢlar arasında <strong>bir</strong> savaĢ bile çıkabilir."<br />

27


"Yok daha neler..."<br />

"Yasalar bayım, yasalar...Hiç<strong>bir</strong> hayvan öyle 'ha' deyince uçamaz. Tabi<br />

<strong>kanat</strong>lılar dıĢında. Onlar, yani kuĢlar, <strong>kanat</strong>lı böcekler ve yarasalar zaten bu<br />

hakka doğuĢtan sahipler. Bunu bilmeniz gerekir. ġimdi gitmemiz gerek.<br />

Yığınla iĢ bizi bekliyor. Bilirsiniz, leyleklerin göç zamanı...her an <strong>bir</strong> hava<br />

kazası olabilir. Bu iĢi karadan biz yönetiyoruz da..."<br />

Kısa boylu olanı elini uzattı Bay Kaplumbağaya ve hayranlıkla sıktı.<br />

"Sizi kutluyorum bayım. Biz kaplumbağalar yaptıklarınızla gurur<br />

duyuyoruz. Olağanüstü, ĢaĢılacak <strong>bir</strong> Ģey gerçekleĢtirdiniz. Adınız<br />

kaplumbağa tarihine altın harflerle yazılacak."<br />

Ġki görevli de saygıyla selam verip çıktılar.<br />

Bay ve Bayan Kaplumbağa <strong>bir</strong> süre sessiz oturdular. Sessizliği bozan<br />

Bayan Kaplumbağa oldu...<br />

"Görüyor musun baĢımıza gelenleri? Ne yapmayı düĢünüyorsun<br />

Ģimdi?"<br />

Bay Kaplumbağa, baĢını iki elinin arasına aldı. Oldukça çaresiz<br />

görünüyordu.<br />

"Bilmiyorum...Bilmiyorum."<br />

"Artık bu evde kalamazsın. Yani en azından <strong>bir</strong> süre için. Olanlar<br />

unutuluncaya kadar."<br />

"Nereye gidebilirim ki?"<br />

"Annemlere gidelim. Yok...Orayı da bulurlar. Öyle <strong>bir</strong> yere<br />

gizlenmelisin ki kimse bulamasın. "<br />

"Korkunç <strong>bir</strong> Ģey bu. Artık uçmak hayal oldu. Yasalara karĢı gelmek<br />

istemem. ġu iĢe bakın...Yere bile tükürmedim bugüne kadar. ġimdi <strong>bir</strong> sürü<br />

acayip suçtan mahkemelik oldum...Of, of!."<br />

"Üzülme bu kadar. Nasıl olsa unutulup gider. Birkaç gün ortalıkta<br />

görünmezsin, olur biter."<br />

"Bu öyle unutuluverecek <strong>bir</strong> Ģey değil. Hapı yuttum ben. Ben yaptığım<br />

iĢin bilinmesini, alkıĢlanmasını istemedim ki. Sadece <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong>lar açıp<br />

gökyüzünün <strong>mavi</strong>liklerinde dolaĢmak, engelleri kaldırma istedim, o kadar.<br />

Bir hayvana böyle küçük <strong>bir</strong> romantizmi bile çok görüyorlar...Ne yazık ki biz<br />

kaplumbağalara uçma yetkisi tanımamıĢ minik kabbuĢum. Elveda..."<br />

Bay Kaplumbağa, üzüntüyle elini uzattı...Bayan Kaplumbağa, uzatılan<br />

eli sıkıca tutup salladı...<br />

"Güle güle. Her gün telefon et. Meraktan öldürme kabbuĢunu," dedi<br />

ağlayarak.<br />

HER YERDE BĠR KURNAZ TĠLKĠ VARDIR<br />

28


Kocaman takma <strong>bir</strong> burun...<br />

Pala bıyık...<br />

Büyük çerçeveli <strong>bir</strong> güneĢ gözlüğü...<br />

Ve yakaları kalkık <strong>bir</strong> pardösü...<br />

Kılık değiĢtirmek için buların yeterli olabileceğini düĢündü Bay<br />

Kaplumbağa.<br />

Artık onu kimse tanıyamazdı.<br />

ġimdi kalabalık <strong>bir</strong> sokakta yürüyor ve çevresine tedirgin gözlerle<br />

bakıyordu.<br />

Gözlüğü ve takma burnu az önce <strong>bir</strong> oyuncakçıdan almıĢtı.<br />

Oyuncakçının yanında <strong>bir</strong> gazete bayii vardı ve gazetelere Ģöyle <strong>bir</strong><br />

göz atmak için durmuĢtu. ĠĢte o zaman görmüĢtü fotoğraflarını. Gazeteler<br />

ağız <strong>bir</strong>liği etmiĢ, ondan söz ediyordu...<br />

Sadece bu kadarla kalsa iyi, otuz kupona dev boyutlu <strong>bir</strong> posterini<br />

vereceklerini duyuruyorlardı.<br />

Ne kadar dostu, tanıdığı olduğuna ĢaĢıp kalmıĢtı...Gazetelerde,<br />

televizyonlarda hiç tanımadığı kiĢiler çıkıyor, kendisi ile geçirdikleri anıları<br />

anlatıyorlardı.<br />

Piyangodan büyük ikramiyeyi kazansa bu kadar olmazdı...<br />

Kızgınlıktan kıpkırmızı olmuĢtu.<br />

En çok da kızdığı Ģey de artık uçamayacak olmasıydı.<br />

Çünkü taĢıt yetersiz donatılmıĢtı.<br />

IĢık donanımı yoktu.<br />

BaĢka <strong>bir</strong> ormanın hava sahasını ihlal etmiĢ olabilir, bu yüzden de<br />

savaĢ çıkabilirdi.<br />

Öte yandan, kuĢlar da kendisine diĢ (yani gaga) biliyor, ateĢ<br />

püskürüyordu.<br />

Öf ki, öftü!..Bütün bunlar ne kadar saçmaydı!<br />

Sabahtan beri bunları düĢünüp duruyordu. Karnı iyice acıkmıĢtı. Daha<br />

fazla dayanamayıp yol üstündeki ilk lokantaya daldı.<br />

Gidip en kuytu köĢedeki <strong>bir</strong> masaya geçip oturdu...ġöyle ağız tadıyla<br />

<strong>bir</strong> salata yemek istiyordu. Bir kase de sıcak çorba.<br />

Garson koĢarak geldi "Buyuruun," diyerek...<br />

"Hangi çorbalarınız var?"<br />

"Size lokantamızın özel çorbasından verelim efendim. Harikadır."<br />

"Nedir o?"<br />

"Kaplumbağa çorbası. Dumanı üstünde."<br />

Bay Kaplumbağa, kıpkırmızı oldu ama belli etmedi. Tanınmaması<br />

gerektiğini hatırladı.<br />

29


"Ben sebze çorbası istiyorum. Vejetaryenim. Yani et yemem.<br />

Anlıyorsunuz ya?"<br />

Garson burun kıvırdı ve <strong>bir</strong> kaĢını kaldırarak:<br />

"Hıh!..Ağzının tadını bilmeyene ben ne yapayım? Madem sebze<br />

çorbası istiyorsunuz, öyle olsun..."<br />

Garson uzaklaĢırken arkasından seslendi Bay Kaplumbağa:<br />

"Salata da istiyorum ha!.."<br />

Sonra da çevresine bakındı. AnlaĢılan burası <strong>bir</strong> Çin lokantasıydı.<br />

Çin mutfağının en ünlü yemeklerinden <strong>bir</strong>i de kaplumbağa çorbasıydı<br />

tabi.<br />

Garson surat asarak sebze çorbası getirdi ama ne getiriĢ...<br />

Sanki tabağı masaya fırlatmıĢtı.<br />

Giderken de aynı suratsız tavırla:<br />

"Afiyet filan olmasın...Hıh!.." dedi.<br />

Bay Kaplumbağa, kızsın mıydı, gülsün müydü? Karar veremedi. En<br />

iyisi sabretmek diye düĢündü. Öyle de yaptı. Artık sabırlı olmayı<br />

öğrenmeliydi. Çünkü buna her zaman ihtiyacı olacaktı. Gerçi kaplumbağalar<br />

oldum olası sabırlı hayvanlardı. Kimseye kızıp, olay çıkarmazlardı...<br />

Bunları düĢünüp, çorbasını yudumlarken, siyah gözlük takmıĢ,<br />

kocaman <strong>bir</strong> Ģapka giymiĢ, acayip görünüĢlü <strong>bir</strong> tilki oturdu masaya.<br />

YılıĢık yılıĢık güldü ve "Tavuk çorbası mı? Bayılırım," dedi.<br />

Bay Kaplumbağa, itiraz etti: Hayır efendim, ne kaplumbağa çorbası,<br />

ne de tavuk çorbası. Halis sebze çorbası bu."<br />

"Sebze mi? Hıh! Ağzıma sürmem," dedi beriki.<br />

"Ġzin verirseniz ben süreceğim! Aman, yiyeceğim."<br />

Tilki iyice yılıĢtı:<br />

"Efkarlı mıyız abisi?"<br />

"Anlamadım? Ne miyiz?"<br />

"Efkarlısın diyorum... Efkar...Yani çok fikir...Bir sürü düĢünce. Bu da<br />

sizi sinirli yapmıĢ...Üzüntü...Dert...Yaa...Haline bakan hemen anlar bunu."<br />

"Çatık..."<br />

"Çatma kaĢlarını abisi...Oturabilir miyim?"<br />

"Hoppalaa!..Çoktan oturdun ya?"<br />

"Kızma. Soralım dedik. Bu iĢler izinsiz olmaz değil mi ya? Birinin<br />

yanına oturmadan önce izin almak gerekir."<br />

"Haklısınız. Oturmadan önce yapmalı bunu. On dakika oturduktan<br />

sonra değil."<br />

"Geç olsun da, güç olmasın. Yaa? Ee? Ne var, ne yok bakalım?<br />

Enflasyon, menflasyon? Aran iyi mi?"<br />

"Kiminle?"<br />

30


"Muhasebecinle. Bizimki hesabı ĢaĢırıyor da. Bütçeyi <strong>bir</strong> türlü<br />

denkleĢtiremiyoruz. Harcamalar fazla çıkıyor hep...Neyse, sevdim seni.<br />

Rahatına bak. Ġç çorbanı. Oh, afiyet olsun."<br />

"Git baĢımdan. Bela mısın, nesin? Canımı sıkıyorsun."<br />

"Haa, anladııım. Kendimizi tanıtmadık. O yüzden kızıyorsun. O<br />

yüzden durum parçalı bulutlu, görüntü karlı...Öyleyse, hemen kanal<br />

değiĢtirelim abi...Bendeniz Ģeyim abi..."<br />

Eliyle 'çalma' iĢareti yaptı...Ama Bay kaplumbağa anlamadı bunu.<br />

"Elektrikçi misin? Ampul mü takıyorsun böyle?"<br />

"Cık!"<br />

"Kasap mısın?"<br />

"I-ıh.."<br />

"Ay deli olacağım!.Neysen doğru dürüst söylesene."<br />

Tilki, sağa sola baktı. Gizli <strong>bir</strong> Ģey söyleyecekmiĢ gibi:<br />

"Profesyonel," diye fısıldadı.<br />

Bay Kaplumbağa, anladığını sandı.<br />

"Desene Ģunu...Futbolcusun yani."<br />

"Hayır," diye itiraz etti Tilki ve pis pis güldü. "Anladın da<br />

anlamazlıktan geliyorsun değil mi? Beni deniyorsun. Çok uyanıksın. ġıp diye<br />

anladın. Tabi senin gibi kimsenin beceremediği <strong>bir</strong> Ģeyi baĢarmıĢ <strong>bir</strong>i için<br />

bunu bilmek çok kolay. Çok temiz iĢ yaparım ben abi...Sessiz...temiz..."<br />

"Aferin. Kutlarım seni. Demek temizlikçisin. Kuru temizleme mi?"<br />

"Çok Ģakacısın. Ben de seni kutlarım. DehĢet <strong>bir</strong> kaplumbağasın.<br />

Süperkap'sın...Süperkap!.Hemen tanıdım seni...Bana sorarsan baĢına çorap<br />

ördün abi sen."<br />

"Ne demek istiyorsun?"<br />

"Ne bileyim? Bi çok tatsızlıkla karĢılaĢabilirsin. Birkaç yıl hapis bile<br />

yersin.<br />

Bay Kaplumbağa, iyice meraklanmıĢtı.<br />

"Niye?"<br />

"Bilirsin seen. Ġnan bana, hapishane otel değildir. Nasıl olsa gireceksin<br />

içeri. Bari doğru dürüst <strong>bir</strong> suç iĢle de öyle gir. ġurda, ormanın kıyısında<br />

harika <strong>bir</strong> tavuk <strong>çift</strong>liği var. Ben tavuk <strong>çift</strong>liklerine bayılırım. Ziyaret etmek<br />

istiyorum ama çevresi sık ve yüksek çitlerle çevrili."<br />

"E, sen de kapıdan gir."<br />

"Kapıdan mı? Dalga mı geçiyorsun? Kapıda iri <strong>bir</strong> köpek nöbet<br />

tutuyor."<br />

"Peki benden ne istiyorsun?"<br />

"Çok basit <strong>bir</strong> Ģey...Nasıl olsa uçuyorsun eğil mi? Çiti kolayca<br />

geçebilirsin yani. Sonra da yakaladığın tavukları bana getirirsin."<br />

31


"Sonra?"<br />

"Sonrasını tahmin edersin. Zengin oluruz, zengin. Tavuk hırsızlığında<br />

üstüme yoktur."<br />

Bay Kaplumbağa, hızla yerinden fırladı. Daha fazla dayanamamıĢtı bu<br />

konuĢmaya. Sabrın da <strong>bir</strong> sonu vardı.<br />

"Defol!...Çabuk defol yanımdan!" diye bağırdı. "Beni de mi hırsız<br />

yapacaksın?"<br />

Tilki pıstı...Sonra da yalvarmaya baĢladı:<br />

"Aman aman, gözünü seveyim bağırma abi. Yerin kulağı vardır."<br />

"Bak hâlâ duruyor. Çabuk kaybol!.."<br />

"Tamam, tamam gidiyoruz. Ama Ģunu bil ki bundan sonra yüksek<br />

çitlerin arkasında ne kaybolsa senden bileceklerdir!"<br />

Tilki, çarçabuk lokantadan kaybolmuĢtu ama bu son söz Bay<br />

Kaplumbağa'yı epey tedirgin etmiĢ, adeta oturduğu yere çivilemiĢti!<br />

EH, ÜNLÜ OLMAK KOLAY DEĞĠL<br />

Bay Kaplumbağa'nın evi ana-baba günüydü...<br />

Kalabalık <strong>bir</strong> medya ordusu evi doldurmuĢtu...<br />

Aslında buna düpedüz istila da denebilirdi.<br />

Bayan Kaplumbağa, ortada, kendine doğru uzatılmıĢ mikrofonların<br />

arasında çaresiz, ĢaĢkındı.<br />

Zavallı Bayan kaplumbağa!<br />

Ünlü <strong>bir</strong>inin eĢi olmak ne zordu.<br />

ĠĢte Ģimdi bu beklenmeyen bedeli ödüyordu.<br />

Her kafadan <strong>bir</strong> ses çıkıyordu salonda.<br />

Sorular...itiĢ-kakıĢ...<br />

- Kocanız nerde Bayan kaplumbağa?<br />

- Ne zaman dönecek?<br />

- Uçmak için özel <strong>bir</strong> formülü var mı?<br />

- Neleri karıĢtırıyor?<br />

- Ayakkabı numarası kaç?<br />

- Lütfen ayağınızı kuyruğumun üstünden çeker misiniz? Aaa!..<br />

- Siz de mikrofonu burnuma soktunuz ama?<br />

- Lütfen kocanıza sorar mısınız, uçmak nasıl <strong>bir</strong> Ģey?<br />

- Yükseklik korkusu olanlar için ne öneriyor?<br />

- Lütfen teybinizi dan-dun boynuzlarıma çarpmayın!<br />

- Hangi takımı tutuyor?<br />

- En sevdiği yemek?<br />

- Çizgi filmde oynamak için teklif almıĢ, bu doğru mu?<br />

32


- Yıldızlarla arası nasıldı? Astrolojiye merakı var mıydı?<br />

- Geçen gün onu kırda görmüĢler, aslı var mı?<br />

- Kanat çıkarmaya ne zaman karar verdi?<br />

- TavĢanla yarıĢtığı zaman o yarıĢta kaybettiği için uçmaya karar<br />

verdiği doğru mu?<br />

- KuĢlarla akrabalığı olmuĢ mu? Yani genetik <strong>bir</strong> karıĢıklık mı söz<br />

konusu?<br />

- Niye <strong>kanat</strong>ları lacivert değil de <strong>mavi</strong>?<br />

- Sesi nasıl? Terbiyeli mi? Terbiyesiz mi? Sahneye çıksa 'gak' diyebilir<br />

mi?<br />

- Nota biliyor mu? Yoksa ciğerden mi okuyor?<br />

- Kanatlı <strong>bir</strong> muhasebeci olarak, maliyecileri atlatmakta güçlük<br />

çekmiyordur. Vergi kaçıranlara, fiĢ alıp vermeyenlere ne gibi önerileri var?<br />

- Biri ona 'Hepimiz <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong>lar açmazsak, engelleri aĢamayız' demiĢ<br />

mi, dememiĢ mi?<br />

- DemiĢse kim demiĢ?<br />

- DememiĢse kim dememiĢ?<br />

- Hayır, hiç de aptalca <strong>bir</strong> soru değil.<br />

- (...)<br />

Bayan Kaplumbağa bu soru bombardımanına daha fazla dayanamayıp,<br />

çığlığı bastı!<br />

"Yeter artık!..Lütfen yeter...Bıktım!..Bıktım bu budalaca sorulardan."<br />

Ama ona aldırıĢ eden yoktu...<br />

"Budalaca mı?"<br />

"Bir kaplumbağanın uçması çok mu normal sanki bayan?"<br />

ĠĢte bu hengame içinde telefon çaldı.<br />

Salondaki medya ordusu aniden çok sayıda cepheye bölündü ve<br />

telefonu kapmak için aralarında küçük <strong>bir</strong> savaĢ yaĢandı.<br />

Cırıl cırıl öten zavallı telefon, sert darbelere maruz kalarak elden ele<br />

geziyordu.<br />

"Lütfen yapmayın. Verin bana Ģunu. Buna hakkınız yok. Burası benim<br />

evim. Telefon da bana ait!.." diye bağırdı Bayan Kaplumbağa ama kimse onu<br />

dinlemedi.<br />

Medya savaĢı <strong>bir</strong> süre daha devam etti.<br />

Derken, sonunda nasıl olduysa oldu -belki <strong>bir</strong> Ģans- telefon Bayan<br />

Kaplumbağa'nın eline geçti.<br />

"Aloo?"<br />

"Benim canım," dedi öteki uçtan Bay Kaplumbağa. Bir telefon<br />

kulübesinden aramıĢtı. "Nasılsın, iyi misin?"<br />

"Ġyim, iyiyim. Para durumun nasıl? Bir sıkının var mı?"<br />

33


"Yok. Ġdare ediyorum. "<br />

" Sık diĢini <strong>bir</strong>az. Her Ģey düzelecek...ġey...Arayan soran var mı<br />

beni?"<br />

"ġaka mı yapıyorsun? Arayıp sormayan yok asıl. ġu anda minik<br />

evimiz tıklım tıklım. Her gün akın akın yüzlerce kiĢi geliyor. Zavallı postacı,<br />

sana mektup getirmekten bel fıtığı olmuĢ. ġimdi hastanede fizik tedavi<br />

görüyormuĢ."<br />

"Vah, vaah!..Bunları hiç hesaba katmamıĢtık...Peki ne yazıyor o<br />

mektuplarda?"<br />

"Bazıları seni sahtekarlıkla suçluyor. Senin gerçekten uçmayıp, uçuyor<br />

gibi yaptığını iddia ediyorlar. Bazıları da seni bilim adına incelemek<br />

istiyormuĢ."<br />

"Neyimi inceleyeceklermiĢ?"<br />

"Kanatlarını tabi ki..."<br />

"Hayır. Buna asla izin vermem!..Of, of!"<br />

"Üzülme hayatım. Az önce dediğin gibi ikimiz de diĢimizi sıkacağız<br />

ve zamanla her Ģey yoluna girecek."<br />

"Az önce öyle düĢünüyordum ama olanları duyunca...Artık sabrım<br />

kalmadı. Uçup gideceğim uzaklara...Ama seni bırakamam ki..."<br />

"Moralini bozma lütfen...Sık sık ara beni."<br />

"Ararım. HoĢça kal."<br />

"Güle güle..."<br />

Bayan Kaplumbağa, telefonu kapattı.<br />

Tabi ev yine gürültüye boğuldu.<br />

Sorular...sorular...<br />

- Bayan, kocanız <strong>kanat</strong>larıyla hayvanlararası <strong>bir</strong> sorun<br />

yaratabileceğinin bilincinde mi acaba?<br />

- ġimdi nerdeymiĢ tam olarak?<br />

- Ne zaman yeniden uçmayı düĢünüyor?<br />

- Uçan kuĢa borcumuz var deyimi hakkında ne üĢünüyor? KuĢlara<br />

neden borçluyuz?<br />

- Kocanız yıldız savaĢlarında kullanılmak üzere geliĢtirilmiĢ <strong>bir</strong><br />

biyonik kaplumbağa mı?<br />

- Nükleer baĢlık takıyor mu?<br />

Bayan Kaplumbağa, "Yeter artık!.." diye bağırarak olduğu yere<br />

yığıldı...<br />

MEDYATĠK KAPLUMBAĞA<br />

34


Bir tv sunucusu sokak röportajı yapıyor, önüne gelene mikrofon<br />

uzatıyordu...<br />

Tahmin edebileceğiniz gibi, günün konusu her zaman olduğu gibi yine<br />

Süper Kaplumbağa'ydı...<br />

"Sevgili seyirciler, uçan kaplumbağa efsanesi bütün canlılığıyla<br />

sürüyor. Kaplumbağanın gerçekten uçup uçmadığı, <strong>kanat</strong> bırakıp<br />

bırakmadığı günlerdir kamuoyunu meĢgul ediyor. Yoksa her Ģey <strong>bir</strong> kamera<br />

Ģakası mı? ġimdi kameralarımızı ve mikrofonlarımızı halkın arasında<br />

gezdiriyoruz vee ilk sorumuzu patlatıyoruz..."<br />

Mikrofonu uzattığı <strong>bir</strong> tavuskuĢuydu.<br />

"Evet bayan tavuskuĢu, siz bu konuda neler söyleyebilirsiniz?"<br />

"TeĢekkür ederim. Öncelikle belirtmeliyim ki, <strong>bir</strong> kaplumbağanın bu<br />

iĢi yapabileceğine inanmıyorum. Bana göre, bu büyük <strong>bir</strong> yalan. Madem<br />

uçuyor, hani nerde? Ben kuĢ olduğum halde doğru dürüst uçamıyorum. O<br />

nasıl uçacakmıĢ? Hıh!..Güleyim bari."<br />

"TeĢekkür ederiz..." dedi sunucu ve bu kez mikrofonu <strong>bir</strong> kanaryaya<br />

uzattı.<br />

"Siz ne söyleyeceksiniz Bay Kanarya?"<br />

"Efendim, Bay Kaplumbağa'nın bu davranıĢını saygıyla karĢılıyorum.<br />

Biliyorsunuz, ben romantik <strong>bir</strong> kuĢum, sesim de güzeldir. Eğer sahneye<br />

çıkmak isterse kendisine yardımcı olabilirim. Yalnız dikkat etsin, yaramaz<br />

avcılar onu yakalayıp, kaplumbağa çorbası yapabilirler."<br />

"TeĢekkürler Bay kanarya."<br />

"Bir Ģey değil efendim."<br />

"ġimdi de <strong>bir</strong> baĢka yurttaĢla konuĢuyoruz," dedi sunucu ama,<br />

mikrofonu uzattığı kiĢinin kim olduğunu çıkaramadı.<br />

KarĢısında tuhaf <strong>bir</strong> yaratık duruyordu...<br />

"Affedersiniz, ne tür <strong>bir</strong> hayvan olduğunuzu çıkaramadım da...Bize<br />

kendinizi tanıtır mısınız?" diye sordu.<br />

Yaratıktan tuhaf <strong>bir</strong> ses çıktı...Bir robot gibi konuĢuyordu...<br />

"Ben X Gezegeninden geliyorum. Bana kısaca Yaratık diyebilirsiniz."<br />

Sunucu dehĢetle irkildi :<br />

"Anneee!"<br />

"Korkmayın canım. Sizi yemem," dedi Yaratık. "Bana soracak<br />

olursanız, kaplumbağa bu iĢte çok geç bile kalmıĢ. Bizim gezegende<br />

uçamayan kalmadı gibi. Ama siz dünyalılar bunu anlamıyorsunuz. Bir çok<br />

Ģeyi anlamayıp, bilmediğiniz gibi. Eskiden dünyanın yuvarlak olduğunu da<br />

bilmiyordunuz. Bizim gezegenden bakıp bakıp gülüyorduk size. Ordan<br />

yuvarlak olduğu görünür de...Neyse, neden kaplumbağa da uçmasın<br />

35


akalım? Ben buraya onu gezegenimize davet etmek için geldim. Ona<br />

rastlarsanız bu isteğimi iletin lütfen."<br />

"Peki, peki...Ġletiriz. TeĢekkürler."<br />

"ġey, affedersiniz, bu yakınlarda Ģöyle büyük <strong>bir</strong> çöplük ya da hurdacı<br />

var mı acaba?"<br />

"Ne yapacaksınız?"<br />

"Karnım acıktı da...Ben eski tenekelere, paslı demirlere, konserve<br />

kutularına bayılırım...E, Ģey...Ġzin verirseniz Ģu mikrofonu canım çekti,<br />

tadına bakmak istiyorum. Çok lezzetli görünüyor."<br />

Sunucu, mikrofonu arkasına sakladı.<br />

"Yoo, mikrofon bana lazım. Siz en iyisi hurdacıya gidin."<br />

"Siz dünyalılar hiç de konuksever değilsiniz. Bizim gezegene gelin de<br />

görün. Dilediğiniz kadar paslı teneke, modası geçmiĢ eski mikrofon<br />

yiyebilirsiniz. Hem de hiç<strong>bir</strong> ücret ödemeden. Hıh!"<br />

Yaratık surat asıp uzaklaĢtı.<br />

"Aman ucuz kurtardık mikrofonu," dedi sunucu ve röportaj yapacak<br />

<strong>bir</strong>ini aradı.<br />

Bu kez <strong>bir</strong> tavĢanı kestirdi gözüne...<br />

"ġimdi de <strong>bir</strong> tavĢanla <strong>bir</strong>likteyiz sayın seyirciler. Sayın tavĢanı<br />

hepiniz tanırsınız. Kendisi yıllardır çizgi filmlerde baĢrol oynar. Ayrıca,<br />

kaplumbağa ile yaptığı yarıĢla da tanınır...Evet, Bay TavĢan, siz ne<br />

diyorsunuz bu konuda? Kaplumbağa size inat uçmuĢ."<br />

"Bay Kaplumbağa, benim yüzümden uçmuĢ olamaz daha doğrusu<br />

uçtuğuna inanamıyorum. Evet, benimle yarıĢmaya kalktı ama daha yarıĢ<br />

baĢlamadan ben çoktan bitiĢ çizgisine varmıĢtım bile. Yalnız o gün <strong>bir</strong>az<br />

düĢünceli görünüyordu. YarıĢa konsantre olamadığı belliydi."<br />

"Nasıl yani?"<br />

"Ne bileyim...EndiĢeli gibiydi. Bu kadar."<br />

"Biraz daha anlatsaydınız..."<br />

"BaĢka diyeceğim yok. Hepsi bu. Hem yeni <strong>bir</strong> çizgi filme baĢlıyorum,<br />

çok geciktim. Hadi bay, bay..."<br />

TavĢan zıp zıp zıplayarak uzaklaĢtı.<br />

Sunucu teĢekkür etti ve karĢıdan kükreyerek gelmekte olan Aslan'a<br />

sokuldu...<br />

"ġimdi de ormanlar kralı aslanla <strong>bir</strong>likteyiz," dedi.<br />

Komik <strong>bir</strong> kükreyiĢi vardı aslanın.<br />

"Özür dilerim, diĢlerim takma da...Ancak bu kadar kükreyebiliyorum,"<br />

diye söylendi utanarak..."Demin beni ormanlar kralı olarak tanıttınız. Bunu<br />

için size teĢekkür ederim ama biliyorsunuz artık yalnızca adım kral.<br />

Demokrasiye geçeli kimse krallığa aldırmaz oldu. Of, of!..Neydi o eski<br />

36


günler? Bana sorarsanız bu kaplumbağanın uçması çok kötü oldu. KuĢlar bu<br />

iĢe karĢı çıkacaktır. Ayrıca, bizim gibi uçamayan hayvanlara da kötü örnek<br />

oldu Ģimdi herkes uçmaya kalkarsa ne olacak? DüĢüp <strong>bir</strong> yerlerini kıracaklar.<br />

Bence hemen bu boĢ iĢlerden vazgeçmeli. Eğer geçmezse <strong>kanat</strong>larını<br />

kesmeli...Vaaavvv!"<br />

"Efendim, anlayamadım?"<br />

"Vaaav, yani kükrüyorum."<br />

"Vah, vah...Yani Ģimdi bu kükreme miydi?"<br />

"Terbiyesiz sen de! " dedi ve uzaklaĢtı Aslan.<br />

Sunucu arkasından söylendi:<br />

"Ne dedim Ģimdi ben? Amaan. Hâlâ kral sanıyor kendini...Evet sayın<br />

seyirciler, canlı yayınımız devam ediyor ama hâlâ kaplumbağanın neden<br />

uçmak istediğini öğrenemedik. Acaba ona ilham veren Bilge BaykuĢ muydu?<br />

'Hepimiz <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong>lar açmazsak, hiç<strong>bir</strong> yarıĢı kazanamayız' demekle neyi<br />

anlatmak istemiĢ olabilir?"<br />

Bu sırada, peĢinde küçük <strong>bir</strong> gazeteci ordusuyla Akbaba göründü...<br />

Sunucu hemen ona doğru koĢtu...<br />

AnlaĢılan <strong>bir</strong> basın toplantısı yapacaktı Akbaba.<br />

Evet, öyle de oldu.<br />

Bir iki yutkunup sesini akort ettikten sonra konuĢtu:<br />

"Sayın basın mensupları...Kanatlılar alemi olarak konuya hassasiyet<br />

gösteriyoruz. Yani oldukça duyarlı davranıyoruz. Güvenlik güçlerimiz her<br />

yerde Bay Kaplumbağa'yı aramakla meĢgul. En kısa sürede onu<br />

yakalayacağız ve bu kâbus bitecek."<br />

Bu 'kâbus ' sözcüğü en çok Bay Kaplumbağayı ürkütmüĢtü.<br />

Çünkü o da oradaydı ve kalabalığın arasında, belli etmeden akbabayı<br />

dinliyordu.<br />

"Bay Akbaba, uçan kaplumbağanın hayvanlararası <strong>bir</strong> kriz<br />

yaratabileceği söyleniyor, bu konuda ne düĢünüyorsunuz?" diye sordu <strong>bir</strong><br />

gazeteci...<br />

"Yok öyle <strong>bir</strong> Ģey. Kuyruklu yıldız olsa, kuyruğu kadar yer yakar."<br />

"Sizce bu kaplumbağa <strong>bir</strong> savaĢa neden olabilir mi?"<br />

"Niyetinin ne olduğunu onu ele geçirdiğimiz zaman anlayacağız.<br />

ġimdilik söyleyeceklerimiz bu kadar."<br />

"Efendim, <strong>bir</strong> soru daha..."<br />

"Kısa olsun."<br />

"Çok kısa. Uçan kaplumbağa bütün hayvanlara, daha doğrusu<br />

<strong>kanat</strong>sızlara <strong>kanat</strong> çıkarmayı öğretecekmiĢ. Siz <strong>kanat</strong>lıların buna tepkisi ne<br />

olacak?"<br />

37


"Buna kesinlikle izin vermeyiz. Bu doğaya aykırı <strong>bir</strong> Ģey. Eğer<br />

kaplumbağaların <strong>kanat</strong>lı olması istenseydi, baĢtan öyle yaratılırlardı."<br />

"Peki, Bilge BaykuĢ'un sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?"<br />

"KimmiĢ bu Bilge BaykuĢ? Bir Bilge BaykuĢ sözüdür gidiyor. Ama<br />

kim olduğu beli değil. Biz <strong>kanat</strong>lılar arasından böyle kafa karıĢtırıcı <strong>bir</strong>isi<br />

çıkmaz."<br />

"Evet ama, rivayete göre, Bilge BaykuĢ kaplumbağanın aklını çelmiĢ.<br />

Ona <strong>kanat</strong> bırakmasını o önermiĢ ve hatta, 'Hepimiz <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong>lar<br />

takmazsak, hiç<strong>bir</strong> yarıĢı kazanamayız' demiĢ."<br />

"Bunlar boĢ sözler. Anlamsız, saçma!..Ne demek <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong>lar<br />

takmak? Niye ille de <strong>mavi</strong>? Niye mor ya da sarı değil?"<br />

"Affedersiniz ama, soruyu ben sordum..."<br />

"Ben de cevap veriyorum iĢte...Ayrıca, biz <strong>kanat</strong>lılar olarak,<br />

kaplumbağayı gören, bilen, tanıyan, yerini söyleyenlere ödül vereceğimizi de<br />

hemen açıklayayım. Niyetimiz onu mahkum etmek ya da cezalandırmak<br />

değil. Neyin ne olduğunu anlamaya çalıĢıyoruz. YaĢanan kargaĢayı sona<br />

erdirmek istiyoruz. Bu kadar!"<br />

Akbaba, basın toplantısını tamamlar tamamlamaz uçup gitti.<br />

Sunucu, yine orman halkının arasına daldı.<br />

Ne raslantı!<br />

Bu kez mikrofonu Bay Kaplumbağa'ya uzatmıĢtı.<br />

Bay Kaplumbağa, hemen sıvıĢmak istedi ama sunucu onu ensesinden<br />

yakalayıverdi.<br />

"Siz bayım...Bir kaplumbağa olarak uçan kaplumbağa hakkında ne<br />

düĢünüyorsunuz?"<br />

Bay Kaplumbağa, eliyle yüzünü gizledi.<br />

"ġey...ben...Ne diyeceğimi bilmiyorum. Bilsem de diyemiyorum.<br />

Bütün bunlar bana çok saçma geliyor. Uçan kaplumbağanın bu söylenenlerle<br />

hiç<strong>bir</strong> ilgisi yok. O kötü <strong>bir</strong>i değildir," dedi kekeleyerek.<br />

Sunucu bu yüzü hatırlar gibiydi.<br />

"Ya? Nerden biliyorsunuz kötü <strong>bir</strong>i olmadığını?" diye sordu.<br />

"ġey, tahmin ediyorum"<br />

"Peki, Ģimdi size <strong>bir</strong>kaç soru daha soracağım ama evet veya hayır<br />

demeyeceksiniz. Kafanızı emme basma tulumba gibi sallamayacaksınız.<br />

Söyleyin bakalım, uçan kaplumbağa siz misiniz?"<br />

Bay Kaplumbağa, <strong>bir</strong>den boĢ bulundu:<br />

"Evet!"<br />

Sunucu zafer kazanmıĢ gibi zıpladı ve bağırdı:<br />

"Ev-vett dediniz ve kaybettiniz...Herkes yakalıyor!..Yakalayın!<br />

Yakalayın!.."<br />

38


Bay Kaplumbağa, ne yapacağını ĢaĢırdı.<br />

Kaçmak istedi ama baĢaramadı.<br />

Sonra da direnmekten vazgeçti ve kendini güvenlik görevlisi kargalara<br />

teslim etti.<br />

Onlar da, Bay Kaplumbağa'yı karga tulumba götürdü.<br />

-<strong>bir</strong>inci bölümün sonu-<br />

ĠKĠNCĠ BÖLÜM<br />

BAY KAPLUMBAĞA, ĠNCELEMEYE ALINIYOR<br />

Bay Kaplumbağa, kıskıvrak bağlanmıĢ ve <strong>bir</strong> tabureye oturtulmuĢtu.<br />

Ġki yaĢlı kobay, onu incelemeye almıĢtı.<br />

Ġkisi de konunun uzmanıydı.<br />

Ne de olsa yıllarca insanlar tarafından kobay olarak kullanılmıĢlar ve<br />

epey deneyim kazanmıĢlardı.<br />

Bayan TavuskuĢu, kobaylara asistanlık yapıyordu.<br />

Kobaylardan beyaz bıyıklı olanı, Bay Kaplumbağa'nın <strong>kanat</strong>larını<br />

inceliyordu.<br />

"Ġlginç!..Olağanüstü...Kanatları olan <strong>bir</strong> kaplumbağa," dedi.<br />

Öteki:<br />

"Hım...Nefis <strong>kanat</strong>lar, etli butlar, diye mırıldandı ve Bay<br />

kaplumbağa'ya dokundu.<br />

Bay Kaplumbağa, bundan hiç hoĢlanmadı ve hemen tepki gösterdi:<br />

"Bana bak, dede...Dokunma öyle," dedi.<br />

Beyaz bıyıklı kobay gülümsedi:<br />

"Korkma evladım, sadece küçük <strong>bir</strong> inceleme yapıyoruz."<br />

Öteki:<br />

"Bizden sana <strong>bir</strong> zarar gelmez."<br />

Sonra iki kobay bakıĢtılar:<br />

"Üstadım, kessek nasıl olur?" diye sordu beyaz bıyıklı.<br />

"Otopsi mi yapalım yani?"<br />

"Evet."<br />

"Olmaz. Bize canlı incelememiz söylendi."<br />

39


"Madem öyle, biz de canlı inceleriz mecburen."<br />

"Tabi ya... Bu tuhaf yaratıkla ilgili ile düĢüncen nedir?"<br />

"Valla bilemiyorum...Bunca yıllık kobayım, nice deneylerde kullandı<br />

insalar beni, neler gördüm neler. Ama böyle <strong>bir</strong> Ģeyi ilk kez<br />

görüyorum...Söyle bakalım evlat, nasıl becerdin bu iĢi?"<br />

"Söylemeyeceğim iĢte."<br />

Kobay tepindi...<br />

"Aaa, mızıkçılık etme...Mızıkçılık etme. Hadi söyle. Eğer söylersen<br />

sana muhallebiciden güllaç alırım."<br />

Öteki kobay bu söze güldü:<br />

"Oho, hangi devirde yaĢıyoruz Hocam? Ne muhallebici kaldı, ne de<br />

güllaç."<br />

"O zaman ben de horoz Ģekeri alırım. O da mı kalmadı?"<br />

"Maalesef. ġimdi ne olduğu belirsiz yiyecekler satılıyor. Güzel<br />

ambalajlar yapıp, içine <strong>bir</strong> takım maddeler koyuyorlar. Sonra da çoluk<br />

çocuğa satıyorlar."<br />

"Vah, vaah!. Eskiden öyle bilinmeyen Ģeyleri biz kobaylara verirlerdi<br />

önce. Demek Ģimdi insanoğlu kendi üstünde deniyor...Söyle bakalım evlat,<br />

<strong>kanat</strong>larını uzatmak için ne kullandın?"<br />

Bay Kaplumbağa kızdı:<br />

"Bana acayip <strong>bir</strong> yaratıkmıĢım gibi davranmayın. Bu koĢullar altında<br />

biç<strong>bir</strong> Ģey söylemem. Önce ellerimi çözün."<br />

"Yaa...PıĢııık!..Çözelim de pırrrdanak uçuver."<br />

Beyaz bıyıklı kobay, Bay Kaplumbağa'yı iknaya çalıĢtı:<br />

"Bak evlat...Uçmanı göze alamayız. Bin<strong>bir</strong> emekle yakalandın. Hadi<br />

söyle, nasıl uzattın bunları?"<br />

"Size son kez söylüyorum, bu koĢullar altında konuĢmam."<br />

"Of...Peki Ģimdi biz ne yazacağız rapora? Rapor bekliyorlar bizden<br />

<strong>kanat</strong>lılar."<br />

Öteki araya girdi yine:<br />

"Ben <strong>bir</strong>Ģeyler düĢündüm ama..."<br />

"Ne gibi Ģeyler?"<br />

"ġöyle..." Bayan TavuskuĢu'na döndü: "Yaz kızım...Elimizdeki canlı,<br />

en iri, en güçlü <strong>kanat</strong>lı hayvanlardan olup, aynı zamanda iyi uçuculuğuyla da<br />

tanınıyor."<br />

Bayan TavuskuĢu, söylenenleri hızla yazdı. Kobay, Bay<br />

Kaplumbağa'nın ağzını açtı:<br />

"Aaa, de bakayım..."<br />

Bay Kaplumbağa, Kobay'ın parmağını ısırdı...Canı yanan Kobay<br />

küçük <strong>bir</strong> çığlık attı:<br />

40


"Ayy, münasebetsiz seni!..Parmağımı yiyecektin az daha...Yaz<br />

kızım!..Yırtıcı <strong>bir</strong> kuĢ. Otuz iki diĢi var. Pençeleri güçlü. Etobur."<br />

Bay Kaplumbağa, bu tanıma hiç uymuyordu. Güldü. Zaten gülmekten<br />

baĢka <strong>bir</strong> Ģey de elinden gelmezdi.<br />

Kobay sordu:<br />

"Nerde oturuyorsun?"<br />

"Taburede"<br />

"Onu sormuyorum. Yani nerde ikamet ediyorsun?"<br />

"Evimde..."<br />

"Eveet...Demek ki yuvanı sarp, kayalık yamaçlarda yapıyorsun...Neyle<br />

beslenirsin?"<br />

"Öteki kaplumbağalar neyle besleniyorsa, ben de öyle beslenirim.<br />

Yani, ot yerim."<br />

"Hünkarbeğendi yer misin?"<br />

"O da ne?"<br />

"Görüyosunuz değil mi hocam? Bunun beslenmeyle uzaktan yakından<br />

ilgisi yok...Yaz kızım!..Genellikle et yiyor. Etobur. Özellikle de parmak<br />

kemirmeye bayılıyor."<br />

"Daha neler? Ağzıma koymam!"<br />

"Sus, sus!..Evet...Küçük kuĢlar, böcekler, ne bulursa yiyor."<br />

Bay Kaplumbağa, dik dik baktı. Kobay, raporu yazdırmayı sürdürdü:<br />

"BakıĢları sert. Gözleri yuvarlak. Boynu kısa. Kenarları keskin olan<br />

gagasının ucu aĢağıya doğru kıvrık. Bacakları uzun, pençeleri güçlü... Bunu<br />

söylemiĢtik, sil kızım."<br />

Bayan TavuskuĢu itiraz etti:<br />

"Amaan, ikide <strong>bir</strong> yazıp silemem. Doğru dürüst yazdırın Ģunu.<br />

Kollarım koptu not tutmaktan. Parmaklarımda nasır çıkacak."<br />

"Vah, vah..." dedi beyaz bıyıklı Kobay ve Bay Kaplumbağa'ya döndü:<br />

"Görüyor musun evladım, çevreye de zararın dokunuyor senin."<br />

Öteki kobay devam etti:<br />

"Yaz kızım...Çorap ve pantolon giyiyor...Bunu da yazma kızım, sil.<br />

Kanatlılar pantolon giymez...Ver bakayım. Bu kadar yeter."<br />

Bayan TavuskuĢu kağıdı uzattı. Kobay alıp imzaladı. Sonra da öteki<br />

kobaya uzattı imzalaması için. O da imzaladı.<br />

Rapor harika olmuĢtu!<br />

Bundan iyisi can sağlığıydı.<br />

Tam <strong>kanat</strong>lıların beğeneceği gibiydi.<br />

Özellikle de akbabaların.<br />

Ġmzalama iĢi biter bitmez, içeri <strong>bir</strong> akbaba girdi.<br />

"Merhaba," dedi gülümseyerek.<br />

41


Kobaylar ĢaĢırıp kaldı...Ġzinsiz laboratuvara girilmezdi.<br />

"Siz de kimsiniz, buraya nasıl girdiniz?" diye sordu beyaz bıyıklı<br />

kobay.<br />

"Bana Bay Akbaba diyebilirsiniz, canımı yiyebilirsiniz...Tabi<br />

dediklerimi yaparsanız, " dedi Akbaba. Güzel <strong>bir</strong> espiri yaptığını sanarak<br />

sırıttı, sonra da kimliğini gösterdi. Kobaylar kimliğe dikkatle baktılar ve<br />

okuyor gibi yaptılar.<br />

Zavallı kobaylar!..Aslında küçük yazıları okumakta epey zorluk<br />

çekiyorlardı. Çünkü, insanlar tarafından <strong>bir</strong> göz damlası deneyinde<br />

kullanılmıĢlardı ve o günden sonra pek iyi göremiyorlardı.<br />

Akbaba, raporu alıp okudu ve sinirlenip kağıdı buruĢturdu.<br />

"Bu ne? Ne biçim rapor hazırlamıĢsınız? Kaplumbağayı kuĢ yapıp<br />

çıkmıĢsınız."<br />

Beyaz bıyıklı Kobay itiraz etti:<br />

"Ama <strong>kanat</strong>ları var!"<br />

"Ne olmuĢ varsa? Yarasanın da <strong>kanat</strong>ları var ama kuĢ değil. "<br />

"Evet, haklısınız. O memeli <strong>bir</strong> hayvan."<br />

"ġimdi yeni <strong>bir</strong> rapor yazacaksınız ve <strong>kanat</strong>lardan hiç söz<br />

etmeyeceksiniz."<br />

"Ama bilimsel gerçekler var..."<br />

"Ne bilimsel gerçeği? Kendinizi ne sanıyorsunuz siz? Alt tarafı<br />

laboratuvarda deney hayvanı olarak kullanılan <strong>bir</strong>er deneksiniz, o kadar.<br />

Belki insanlardan <strong>bir</strong>Ģeyler öğenmiĢsinizdir diye size bu görevi verdik.<br />

Görüyorum da hiç<strong>bir</strong> Ģey öğrenemiĢsiniz. Dediğim gibi, yeni <strong>bir</strong> rapor<br />

hazırlayacaksınız ve o raporda <strong>kanat</strong>lardan söz edilmeyecek."<br />

"Yani yalan söyleyeceğiz öyle mi?"<br />

"Pek sayılmaz. Yani bazan elimizde olmayan nedenlerden dolayı<br />

küçük yalanlar söyleriz. Eğer bu yalanlar büyük <strong>bir</strong> çoğunluğun yararına ise<br />

niye sakıncalı olsun?"<br />

"Be anladım galiba ne demek istediğinizi. Siz kaplumbağanın <strong>kanat</strong>lı<br />

olmasını istemiyorsunuz."<br />

"Ha Ģunu bileydin. Evet. Istemiyoruz. Kesip atamayacağımıza<br />

göre...Belki ilerde o da olur. Tabi <strong>kanat</strong>lı olmakta inat ederse...Biz<br />

<strong>kanat</strong>lılarla <strong>kanat</strong>sızlar arasındaki engeyi korumaya çalıĢıyoruz. ġimdi öteki<br />

<strong>kanat</strong>sızlar da <strong>kanat</strong> çıkarıp havalanırsa ne olacak? Hava trafiğinin halini<br />

düĢünebiliyor musunuz? Zaten biz kuĢlar ancak sığıyoruz gökyüzüne. Bir de<br />

yarasalar, sinekler, <strong>kanat</strong>lı böcekler...ġimdi buna <strong>bir</strong> de kaplumbağalar mı<br />

eklensin? Geçen gün küçük <strong>bir</strong> serçe koskoca <strong>bir</strong> uçağın düĢmesine nede<br />

oldu. Uçak ormana çakılıp alev aldı ve koskoca orman içindeki canlılarla<br />

<strong>bir</strong>likte yanıp, kül oldu. Uçmasını beceremeyen acemi kaplumbağaların<br />

42


havada neler yapacağını, ne gibi felaketlere sebep olabileceklerini düĢünmek<br />

bile istemiyorum. Kaldı ki, bu <strong>kanat</strong> çıkarma iĢi hiç de iyi <strong>bir</strong> Ģey değil. Daha<br />

amacının ne olduğunu bile bilmiyoruz. Sadece uçmak için <strong>kanat</strong> çıkarmıĢ<br />

olamaz."<br />

Bay Kaplumbağa, itiraz etti:<br />

"Amacım filan yok. Sadece gökyüzünün <strong>mavi</strong>liklerinde dolaĢmak<br />

istedim, hepsi bu."<br />

"Ġyi ya iĢte, dolaĢacağın kadar dolaĢtın. Kes Ģu <strong>kanat</strong>larını, her Ģeyi<br />

inkar et, olsun bitsin."<br />

"Yapamam. Bunu istemeyin benden."<br />

"Gördün mü bak? Ġstemediğine göre, gizli <strong>bir</strong> amacın olmalı. Belki de<br />

biz kuĢlara hayat hakkı tanımayacaksın ilerde...Mesela, hızla uçan <strong>bir</strong><br />

kaplumbağa, <strong>bir</strong> kuĢ sürüsünün arasına dalıyor ve kuĢlar büyük <strong>bir</strong> hızla<br />

kaplumbağanın sırtındaki kabuğa toslayıp, düĢüyor!..Ne kadar tehlikeli..."<br />

Bay Kaplumbağa, oturduğu tabureden fırladı:<br />

"Bıktım artık bu saçmalıklardan!.Beni öyle tutmaya hakkınız yok.<br />

Hayvan hakları diye <strong>bir</strong> Ģey var. Evime, karıma gitmek istiyorum."<br />

Akbaba, sinirli sinirli güldü:<br />

"Bir de utanmadan karısına dönmek istediğini söylüyor...Hakkında<br />

gazetelerin yazdıklarından sonra bunu nasıl düĢünebiliyorsun?"<br />

"Ne yazmıĢ gazeteler?"<br />

"BilmemiĢ gibi soruyor musun <strong>bir</strong> de? Nasıl <strong>bir</strong> hırsız olduğunu herkes<br />

öğrendi artık. Yüksek çitlerin üzerinden uçup tavuk <strong>çift</strong>liklerine<br />

dalıyormuĢsun. Tavuk kardeĢlerimiz çok kızgın."<br />

"Yalan!..Bütün bunlar tilkinin uydurması."<br />

Kobaylar <strong>bir</strong><strong>bir</strong>ine baktı.<br />

Beyaz bıyıklı olan ĢaĢkındı...<br />

"Bakı ben bunları ilk kez duyuyorum. Demek kötü <strong>bir</strong><br />

kaplumbağaymıĢ bu...Hırsızlık da yapıyormuĢ?" diye mırıldandı.<br />

Öteki:<br />

"Bakalım daha neler duyacağız hocam," dedi.<br />

"Böyle inat ederse, yakında tek dostu kalmayacak herkes ondan yüz<br />

çevirecek," dedi Akbaba..."Karısı Bayan Kaplumbağa<br />

bile...Zavallı...KomĢularının yüzüne bile bakamaz olmuĢ zaten," diye de<br />

ekledi.<br />

Bay Kalumbağa, duyduklarına inanamıyordu.<br />

Ne biçim <strong>bir</strong> kâbustu bu?<br />

"Yalan!..Yalan!..Karım beni iyi tanır. Nasıl <strong>bir</strong>i olduğumu bilir. Bana<br />

güvenir!" diye bağırdı.<br />

43


"Ama komĢuların bilmez," dedi Akbaba ve güldü. "Onlar gazetelerin ,<br />

televizyonların ne dediğine inanırlar. Gel inat etme de Ģu <strong>kanat</strong> iĢinden<br />

vazgeç. Kestiriver gitsin!"<br />

Bay Kaplumbağa kararlıydı...Vazgeçmeyecekti. BaĢını dik tuttu ve :<br />

"Pençelerinizi yalayın siz...Asla vazgeçmeyeceğim!.." dedi.<br />

Akbaba, bu söze çok kızdı.<br />

"Eh, madem öyle sen bilirsin. Hücreye atılınca aklın baĢına<br />

gelir...Nöbetçiler!..Nöbetçiler!"<br />

Ġki nöbetçi karga geldi...<br />

"Götürün bunu hücreye!." Diye emretti Akbaba.<br />

Kargalardan <strong>bir</strong>i güneĢ gözlüğü takmıĢtı.<br />

"Karga tulumba mı?" diye sordu.<br />

"Evet," dedi Akbaba..."Karga tulumba."<br />

Kargalar Bay Kaplumbağa'yı tutup, karga tulumba hücreye<br />

götürdüler...<br />

HÜCRE<br />

Bay Kaplumbağa, elleri bağlı, sorguya çekiliyordu.<br />

Yine <strong>bir</strong> taburenin üstüne oturtulmuĢtu.<br />

Kargalardan güneĢ gözlüklü olanı tabureyi döndürdü...<br />

"Uçtu uçtu, Bay Kaplumbağa uçtu," dedi...<br />

Öteki:<br />

"Kaplumbağa uçmaz, sen çık, " dedi ve o da tabureyi döndürdü.<br />

Sonra da teker teker sormaya baĢladılar...<br />

Her soruda tabure <strong>bir</strong> kez döndürülüyordu.<br />

"Söyle bakalım, uçmaktaki amacın ne?"<br />

"BaĢka <strong>kanat</strong> çıkaran kaplumbağa var mı?"<br />

"Sana uçmanı kim söyledi?"<br />

"Kanatlarını yolalım da gör."<br />

"Uçtu uçtu, kim uçtu?"<br />

"Kaplumbağa uçtu."<br />

"Kaplumbağa uçmaz, sen çık."<br />

GüneĢ gözlüklü olan karga, kaplumbağanın kanadından <strong>bir</strong> parça<br />

kopardı.<br />

Bay Kaplumbağa'nın canı yanmıĢtı.<br />

"Tamam, tamam, söyleyeceğim...Bana Bilge BaykuĢ söyledi <strong>kanat</strong><br />

çıkarmamı," dedi acıyla.<br />

"Onu biliyoruz," dedi gözlüksüz karga.<br />

"Nerde Ģimdi bu Bilge BaykuĢ?" diye sordu öteki.<br />

44


"Bilmiyorum. Bana, 'Hepimiz <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong>lar takmazsak, hiç<strong>bir</strong> yarıĢı<br />

kazanamayız' dedi."<br />

"Bunun anlamı ne?"<br />

"Bilmiyorum. O kadar söyledi iĢte. Ben de <strong>kanat</strong> bırakmak için uğraĢıp<br />

didindim. Sonunda da baĢardım."<br />

"Yalan söylüyorsun. Böyle saçma sapan sözler için <strong>kanat</strong> çıkarılmaz."<br />

Öteki karga sertçe döndürdü tabureyi.<br />

"Niye <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong>? Siyah değil de mesela?"<br />

"Bilmiyorum."<br />

Tabure yine döndü...<br />

"Kanatlarından vazgeçinceye kadar bu böyle sürüp gidecek!"<br />

Bu böyle sürüp gitti.<br />

Günler günleri kovaladı...<br />

Herkes Bay Kaplumbağa'nın uçmaktaki amacının ne olduğunu<br />

öğrenmeye çalıĢıyordu.<br />

Her kafadan <strong>bir</strong> ses çıkıyordu.<br />

Dedikodu öyle yaygınlaĢtı ki, insanların bile kulağına gitti.<br />

Onlar da tartıĢmaya baĢladılar Bilge BaykuĢ'un gizemli sözlerini.<br />

Sonunda Ģöyle <strong>bir</strong> karara varıldı:<br />

Bay Kaplumbağa, ormanın tam ortasında, büyükçe <strong>bir</strong> meydanda,<br />

hayvanların ve insanların sorularını cevaplayacak, onu <strong>kanat</strong> bırakmaya iten<br />

sebepler ve bu gizemli sözlerin anlamı araĢtırılacaktı.<br />

ORMANDAKĠ BÜYÜK MEYDAN<br />

Hayvanlar, akın akın ormandaki büyük meydana toplanıyordu.<br />

Sunucu, gelenleri karĢılıyor, yer gösteriyordu.<br />

Ġlk gelenlerden <strong>bir</strong>i Timsahtı.<br />

Üstü baĢı pislik içindeydi.<br />

Oflayıp, pufluyordu...<br />

"Aman Bay Timsah, hoĢ geldiniz," dedi Sunucu.<br />

Timsah itiraz etti:<br />

"HoĢ, moĢ gelmedim!"<br />

"Aa, neden?"<br />

"Hiç sormayın...Kestirmeden geleyim diye nehir yoluyla geldim."<br />

"Ve her zamanki gibi Tarzan'a rastlayıp güreĢe tutuĢtunuz?"<br />

"Hayır...Tarzan çoktan taĢınmıĢ buralardan."<br />

"Öyleyse bu haliniz nedir?"<br />

Timsah oturdu, terini kurulayarak ve pisliklerini temizleyerek<br />

anlatmaya baĢladı:<br />

45


"Anlatıyorum ya iĢte...Derken efendim, nehir öyle <strong>bir</strong> hale gelmiĢ ki,<br />

yüzmek mümkün değil. Ġki kulaçta <strong>bir</strong> batağa saplanıyorsunuz. Balçıktan<br />

kurtulabilirseniz aĢk olsun. Sonra, o ne koku öyle...Ne koku? Affedersiniz,<br />

lağım gibi kokuyor. Rengi de değiĢmiĢ. Eskiden yemyeĢil akardı. Su pırıl<br />

pırıldı. ġimdi pas renginde. Balıklar da göç etmiĢler. ġu anda hiç<strong>bir</strong> canlı<br />

yaĢamıyor nehirde."<br />

Sunucu çok ĢaĢırdı bu iĢe.<br />

"Yaa, neden acaba?"<br />

"Valla orasını bilemem...Toplantı ne tarafta?"<br />

"Ġlerde, ormanın tam ortasında. Buyurun, bu taraftan..."<br />

"TeĢekkür ederim."<br />

Timsah kalktı, yeniden oflaya puflaya ormanın ortasındaki meydana<br />

doğru yürüdü, daha doğrusu süründü. Çünkü, ayakları olmasına rağmen o <strong>bir</strong><br />

sürüngendi.<br />

O öyle ağır aksak gidedursun, Bay TavĢan, her zamanki canlılığıyla<br />

zıp-zıp zıplayarak geldi.<br />

Elinde acayip <strong>bir</strong> havuç vardı.<br />

Sunucu, ona da 'HoĢ geldin' deyip, buyur etti. Sonra da elindeki tuhaf<br />

'Ģey' dikkatini çekince sordu:<br />

"Bu tuhaf Ģey de ne?"<br />

"Bilmem. Havuç niyetine yiyorum ama sizin de fark ettiğiniz gibi, pek<br />

havuca benzemiyor."<br />

"Evet, benzemiyor. Peki bunun havuç olduğunu kim söyledi size?"<br />

"Manav...Bu sabah alıĢveriĢe çıkmıĢtım. Manava uğradım. Havuç<br />

isteyince bana bunu verdi. Sadece bu değil, bütün sebzeler-meyveler <strong>bir</strong><br />

tuhaf olmuĢ. Domatesler, lahanalar, üzümler, elmalar, patlıcanlar...Çok<br />

ĢaĢırdığınıza göre, epeydir manavın önünden geçmiyorsunuz galiba?"<br />

"Evet. Maalesef uğrayamıyorum. AlıĢveriĢi hanım yapıyor da. Ama<br />

bundan sonra uğrarım."<br />

TavĢan karĢı çıktı:<br />

"Sakın ha!"<br />

Sunucu ĢaĢırdı:<br />

"Yani uğramayayım mı?"<br />

"Eğer böyle tatsız tuzsuz, eğri büğrü <strong>bir</strong> Ģey satın almak istiyorsanız<br />

uğrayın. Yok sağlıklı beslenmek istiyorsanız, hiç uğramayın."<br />

"Ġyi ama sağlıklı beslenmek için bol sebze, meyve yemek gerekmez<br />

mi?"<br />

"Evet, öyle ama dikkat edin. Sağlıklı beslenmek için sebze-meyve<br />

gerekli elbet. Sağlıksız beslenmek için değil...Anladınız mı?"<br />

"I-ıh...Anlamadım."<br />

46


"Neyse, geç kalıyorum. Sonra konuĢuruz bunları. Bir an önce eki<br />

dostum Bay Kaplumbağa'yı görmek istiyorum. Bana sorarsanız, <strong>kanat</strong><br />

çıkardığına inanmıyorum. Eğer böyle <strong>bir</strong> Ģey yaptıysa, iĢim zor. Beni yarıĢta<br />

geçebilir. Gerçi benim de eski gücüm yok ya..."<br />

"Neden, n'oldu?"<br />

"Bu acayip havuç ve buna benzeyen öteki Ģeyler yüzünden."<br />

"Ama zıp-zıp zıplıyorsunuz, sağlıklı görünüyorsunuz?"<br />

"YaratılıĢım bu. Siz bakmayın öyle zıpladığıma, görünüĢü kurtarmak<br />

için. Huylu huyundan vazgeçer mi? Yoksa ayakta duracak halim yok."<br />

Sunucu acıdı:<br />

"Vah, vah!"<br />

TavĢan içini çekti:<br />

"Vah ki vah!..Ne olacak bu iĢin sonu bilmiyorum. Hadi hoĢça kal."<br />

TavĢan, söylene söylene ormanın ortasındaki meydanda yerini aldı.<br />

ġimdi karĢılanma sırası Köstebek ile Kirpi'deydi.<br />

Ġkisi de yorgun düĢmüĢtü.<br />

"Of, ayaklarıma kara sular indi," dedi Köstebek.<br />

Ġki adımda <strong>bir</strong> plastik ĢiĢeye rastlamıĢlardı. Toprağın altı da üstü de<br />

bunlarla doluydu. Kirpi bunlardan <strong>bir</strong>ine toslamıĢ, sivri burnu yamyassı<br />

olmuĢtu.<br />

"Sıkıysa yürü bakalım," diye söylendi Köstebek.<br />

Sunucu onları karĢıladı...<br />

"Buyurun, buyurun," dedi ve yer gösterdi: "Bugün bütün yollar<br />

ormandaki meydana çıkıyor."<br />

Kirpi, itiraz etti:<br />

"Sen öyle san. Bütün yollar çöplüğe çıkıyor artık!" dedi.<br />

Sunucu ĢaĢkın ĢaĢkın baktı ona.<br />

Her gelen <strong>bir</strong> Ģeyden Ģikayetçiydi.<br />

Kirpi ve Köstebek'ten sonra gelenler de benzeri Ģikayetlerde bulunarak<br />

ormandaki yerlerini aldılar.<br />

Ġki dakika sonra 'dan-dun' silah sesleri duyuldu.<br />

Avcı geliyordu!<br />

Hayvanlar silah seslerini duyunca paniğe kapılıp, kaçacak delik<br />

aradılar.<br />

Sunucunun da korkudan ödü patlamıĢtı.<br />

"Amanıın, savaĢ mı çıktı?" diye bağırdı ve <strong>bir</strong> kütüğün arkasına zor<br />

attı kendini.<br />

Avcı da avcıydı hani...<br />

Bir yandan ateĢ ederek, <strong>bir</strong> yandan da kükreyerek geldi.<br />

47


"Heyt! Bana derler Avcı Dayı. Attığımı vururum, vurduğumu<br />

deviririm. Devirdiğimi piĢirir, afiyetle yerim. Ġlle de yemek Ģart değildir<br />

bazen. Maksat spor olsun, hayvancıklar vurulsun...Daha geçen gün bu<br />

ormanda iki ayı yavrusunu temizledim...Heyt!.Var mı benden yiğit avcı?"<br />

diyerek meydan okudu.<br />

Sunucu tir tir titriyordu. Ama yine de saklandığı kütüğün arkasından<br />

çıkıp, zoraki gülümsedi. Ne de olsa o <strong>bir</strong> medya mensubuydu ve her koĢulda<br />

görevini yapmalıydı. Yoksa kamuoyunun hiç<strong>bir</strong> Ģeyden haberi olmazdı.<br />

"Aman kimin haddine düĢmüĢ sizinle yarıĢmak, boy ölçüĢmek? Sizden<br />

büyük yine siz varsınız Sayın Avcı!" dedi.<br />

Bu övücü sözler Avcının çok hoĢuna gitmiĢti. Kasım kasım kasıldı.<br />

"Aferin, sevdim seni. Dürüst <strong>bir</strong> medya mensubusun. Beğendiğini<br />

gizlemiyorsun. Gerçi ben kuru övgüden, boĢ lakırdıdan hoĢlanmam ama,<br />

<strong>bir</strong>az pofpoflanmak kimin hoĢuna gitmez ki canım? Değil mi ya? Nerde Ģu<br />

toplantı yeri?"<br />

Sunucu, meydanı gösterdi.<br />

"ĠĢte Ģurası."<br />

Meydan bomboĢtu. Ġn-cin top oynuyordu!<br />

"Niye kimse yok?"<br />

"Size saygılarından olacak. Kimse ayak altında dolaĢıp sizi rahatsız<br />

etmek istemiyor herhalde. Yani, öyle olmalı. ġey...Eğer kimsenin canını<br />

yakmayacağınıza söz verirseniz, çıkarlar.<br />

"Can yakmak mı? Niye can yakayım? Hadi herkes çıksın ortaya. Ben<br />

buraya avlanmaya değil, ne olup bittiğini öğrenmeye geldim. Yeni <strong>bir</strong> <strong>kanat</strong>lı<br />

türü varmıĢ, bakalım avlanmaya uygun mu, onu merak ettiğim için<br />

uğradım...Hadi çıkın, çıkın!"<br />

TavĢan, uzaktaki <strong>bir</strong> çalılığın arkasından bağırdı:<br />

"Önce ateĢ etmeyeceğine söz ver Avcı Dayı!."<br />

Avcı, sesi tanımıĢtı. Bu, üzerine en çok ateĢ ettiği hayvanın sesiydi.<br />

Keyifli <strong>bir</strong> kahkaha attı:<br />

"Söz, söz!"<br />

Ama tavĢan ikna olmadı.<br />

"Söz demekle olmaz...Orman baĢıma yıkılsın ki ateĢ etmeyeceğim,<br />

de."<br />

"Peki, peki...Orman baĢıma yıkılsın ki kimsenin kılına, tüyüne,<br />

teleğine zarar vermeyeceğim...Avcı sözü!"<br />

TavĢan yine ikna olmadı.<br />

"Olmaz!"<br />

"Niye?"<br />

"Avcı sözü istemiyoruz. Ġnsan sözü ver!"<br />

48


"Ġnsan sözü mü? Eh, peki. Madem öyle istiyorsunuz, insan sözü olsun.<br />

O da neyse?"<br />

"Haklısın...Ġnsan sözünden, insanlıkta ne anlarsın sen!"<br />

"Ne dedin? Anlayamadım?"<br />

"Yok <strong>bir</strong> Ģey...ĠĢte çıkıyoruz..."<br />

Hayvanlar korkarak çıktılar.<br />

Avcının ağzı sulandı. Tetik çeken parmağı kaĢındı.<br />

"Gözlerime inanamıyorum...Hepsi <strong>bir</strong> arada" dedi ve tüfeğini<br />

doğrulttu.<br />

Hayvanlar korkuyla kaçıĢtılar.<br />

"Anneee!.."<br />

Avcı güldü. Koca göbeği hop hop hopladı.<br />

"Kaçmayın canım, Ģaka yaptım. Avcı Ģakası."<br />

TavĢan mırıldandı:<br />

"EĢek Ģakası diyeceğim ama, onunki seninkinin yanında çok masum<br />

kalır."<br />

"Canım uzun etmeyin iĢte. ġaka dedim ya. Çıkın hadi. Ne biçim<br />

konukseverlik bu?" diye huysuzlandı Avcı.<br />

"Tüfeğini yere bırak, ondan sonra," dedi TavĢan.<br />

Avcı tüfeğini isteksizce yere bıraktı.<br />

Sonra da hayvanlar tekrar meydana çıktılar. Ama <strong>bir</strong> gözleri<br />

tüfekteydi. E, kolay değildi. Can düĢmanları orda duruyordu...<br />

"Ee, görüĢmeyeli nasılsınız bakalım?" dedi Avcı. Sesi alaycıydı.<br />

Hayvanlardan <strong>bir</strong> uğultu yükseldi.<br />

Besbelli avcı ile karĢılaĢmadıkları süre içinde çok mutlu olmuĢlardı.<br />

Ama Ģimdi keyifleri kaçmıĢtı.<br />

"Ġyi, iyi...KonuĢmazsanız konuĢmayın. Ben de konuĢmam öyleyse,"<br />

dedi Avcı ve küstü. "Hem benden niye o kadar korkuyorsunuz ki. Az sonra<br />

buraya <strong>bir</strong>i gelecek, asıl ondan korkun siz."<br />

Sunucu, gelecek olanın kim olduğunu merak etti:<br />

"KimmiĢ o?"<br />

"Gelince görürsünüz. Bakın, iĢte geliyor!"<br />

Avcının parmağıyla gösterdiği taraftan <strong>bir</strong>i geliyordu.<br />

Kapkara, pis <strong>bir</strong> Ģeydi bu.<br />

Geçtiği her yeri berbat ediyordu.<br />

Burnunu karıĢtırıyor, tükürüyor, yediği Ģeyin yarısını fırlatıp atıyor,<br />

attığı her adımda kapkara <strong>bir</strong> iz bırakıyordu.<br />

Dayanılmaz <strong>bir</strong> koku yayıldı her yana...<br />

Gelen Bay Kirli'ydi!<br />

49


"ĠĢte geldim," dedi arsız arsız gülerek...Sapsarı diĢleri vardı. Belli ki<br />

onları hiç fırçalamamıĢtı<br />

Sunucu, burnunu tıkadı:<br />

"Öff, bu ne koku. Burnumun direği kırıldı," diye sızlandı.<br />

Hayvanlar paniğe kapılmıĢtı.<br />

"Öğğ...amanıın...pöff!" diye kaçıĢtılar.<br />

Bay Kirli, Sunucu'nun önüne gelip durdu. Kameraya bakarak konuĢtu:<br />

"Misle gibi kokular yayarım. Bana derler Bay kirli. Severim kirliliği.<br />

Toprağı, suyu ve havayı kirletenler yarattı beni. Sevmez görünürsünüz ama<br />

gizli gizli seversiniz. Yıllardır içinizde yaĢarım. Öyle alıĢkınsınız ki bana.<br />

Küçükken fark etmediniz, Ģimdi de farkımda değilsiniz. Beni görmeniz için<br />

ille de gözünüze mi batmam gerek? Teessüf ederim. Varsa, kaldıysa temiz<br />

<strong>bir</strong> yer, emredin, hemen kirleteyim!. Nerde o uçan kaplumbağa? Duydum ki<br />

zararlı düĢünceleri varmıĢ. Mavi <strong>kanat</strong> takıp havalanmıĢ. Kendini ne sanıyor?<br />

Benimle uğraĢmak kolay mı? Bunca sevenim varken üstelik... ġimdi söyleyin<br />

bana, nereye oturacağım?"<br />

Sunucu yer gösterdi...<br />

Gösterdiği çimenlik epey temizdi.<br />

Bu, Bay Kirli'nin hoĢuna gitti. Hem oturup dinlenir, em de <strong>bir</strong> güzel<br />

kirletirdi.<br />

Sunucu, kameraya döndü:<br />

"Sevgili seyirciler, bu iĢi de hallettikten sonra, son konuğumuzu da<br />

bekleyebiliriz. Kendisi çok uzaklardan geldiği için <strong>bir</strong>az geç kaldı. Kolay<br />

değil. Zaman tünelinden, yılların ötesinden geliyor. Toplantıyı o yönetecek.<br />

Kendisini tanıyorsunuz...Evet, huzurlarınızda Karagöz!.."<br />

Karagöz, kendine özgü müziğiyle gelirken müthiĢ <strong>bir</strong> alkıĢ koptu.<br />

"Öhöö!..Üzerinize afiyet, yatsı taamında <strong>bir</strong>az fazla kaçırmıĢım kayısı<br />

hoĢafını, cırcır olmuĢum. Karnım Köse Hamdi'nin değirmeni gibi çalıĢıyor.<br />

Cır. Cır, cır...Abdesthaneden çıkamadım," dedi.<br />

Sunucu, Karagöz'ün elini öptü.<br />

"Biz de sizi bekliyorduk efendim. HoĢ geldiniz, safa getirdiniz."<br />

"Maalesef getiremedim."<br />

"Neyi?"<br />

"Sopayı. Getirseydim kafana vururdum. Bre köftehor! Bu ne gürültü?<br />

Bu ne patırtı? Sonracığıma, amanın bu ne koku? Hacivat çelebi söylemiĢti de<br />

inanmamıĢtım. Meğer haklıymıĢ. Bana yola çıkmadan önce, 'Aman<br />

Karagöz'üm oraya gitmesen daha iyi. Zaman eski zaman değil. Dünya eski<br />

dünya hiç değil,' demiĢti...Ben de gelmeyecektim amma Ģu <strong>kanat</strong>lı<br />

kaplumbağayı merak ettim. Hani nerde o? Getirin Ģu keratayı!"<br />

Bay Kaplumbağa, elleri bağlı olarak iki karga tarafından getirildi.<br />

50


Bayan TavuskuĢu, elinde <strong>bir</strong> daktilo ile arkalarından gelmiĢti.<br />

Karagöz, yüksekçe <strong>bir</strong> tümseğe oturdu.<br />

Bay Kaplumbağa, tam karĢısında duruyordu. Ve bağlandığı için<br />

kızgındı.<br />

"Niye bağlı tutuluyorum, anlamıyorum. Çözün <strong>kanat</strong>larımı!" dedi.<br />

Karagöz kızdı:<br />

"Sus münasebetsiz, edepsiz, utanmaz, arlanmaz, yola gelmez, söze<br />

gitmez, izzet ikram bilmez, cenubu Ģimali görmez, yol yordam bilmez,<br />

hınzır, düzenbaz, alavereci, dalavereci, madrabaz, hilebaz, çenebaz,<br />

iĢvebaz..."<br />

Bayan TavuskuĢu, her söyleneni yazıyordu...<br />

"ĠĢvebaz olmadı oğlum. Onu sil..." dedi ve tıkırtıları dinledi. Ne<br />

olduğunu anlamaya çalıĢtı. "Bu tıkırtı ne?"<br />

Sunucu:<br />

"Biz <strong>bir</strong> Ģey duymuyoruz," dedi.<br />

Karagöz, ĢaĢırdı.<br />

"Allah Allah...Neyse, devam et oğlum. BaĢka ne kaldı<br />

söylemediğimiz?"<br />

Bay Kaplumbağa, aynı Karagöz gibi devam etti:<br />

"Ayvaz mayvaz, saymaz, toplamaz, çıkarmaz, bölmez, çarpmaz,<br />

kızmaz, süzmez, yüzmez, uçmaz, konmaz..."<br />

Karagöz, elini kaldırıp susturmasaydı, daha da sürdürecekti bu oyunu.<br />

"Kes!." Dedi Karagöz, sertçe. Sonra Bayan TavuskuĢu'na döndü:<br />

"Sil oğlum bunları."<br />

Herkes katıla katıla güldü.<br />

Bay Kaplumbağa da gülmüĢtü.<br />

Karagöz ona çıkıĢtı:<br />

"Bre köftehor, Karagöz mü oynuyor burda, ne gülüyorsun? Söyle<br />

bakalım, adın?"<br />

"Bay Kaplumbağa."<br />

"Pederinin adı?"<br />

"Efendim?"<br />

"Babanın adı, babanın adı?"<br />

" Onun da adı Bay Kaplumbağa...Yani, kaplumbağa oğlu<br />

kaplumbağayım ben."<br />

"Nerde iskan-ı beyt edersin?"<br />

"Evimde bitlenirim."<br />

"Demek, yerin yurdun yok? Demek, hane berduĢsun? Peki, ne iĢle<br />

iĢtigal?"<br />

"Bir yeri iĢgal etmem."<br />

51


Karagöz, Sunucu'ya döndü:<br />

"Ne diyor bu be?"<br />

"Sizi hiddetlendirmeye, yani kızdırmaya uğraĢıyor Karagöz efendi."<br />

Karagöz, baĢını salladı.<br />

"Hımm...Hiddetlenirsem görürsün gününü...Peke, mürekkep yaladın<br />

mı?"<br />

"Hayır, dondurma yaladım."<br />

"Elif yuttun mu?"<br />

"Hayır, <strong>bir</strong> keresinde erik yutmuĢtum, çekirdeği boğazımda kalmıĢtı."<br />

"Tövbe...tövbe...KalemkeĢ misin evladım?"<br />

"Hayır. BilgisayarkeĢim."<br />

Karagöz yine anlamadı:<br />

"Ne diyorsun sen be?"<br />

Sunucu cevapladı:<br />

"Bilgisayar, diyor Karagöz efendi...Bilgisayar kullanmayı bilirim,<br />

diyor."<br />

"Haa...Bilgi soyar öyle mii? Vay köftehoor...Demek hırsızlığın da var<br />

senin?"<br />

Bay Kaplumbağa:<br />

"Daha neler?"<br />

"Tuh tuh!..Kabahat sende değil, ebeveynindedir. Eğer ebeveynin<br />

vaktiyle tahsiline sarfı himmet etmiĢ olsalardı böyle olmazdın..."<br />

Sunucu, bu kez de Bay Kaplumbağa için açıklama yapma gereği<br />

duydu.<br />

"Yani suç sende değil, aile büyüklerindedir demek istiyor. Eğer ailen<br />

seni okutsaymıĢ böyle olmazmıĢsın..."<br />

Bay Kaplumbağa karĢı çıktı:<br />

"Ailem benim için elinden geleni yaptı. Ġyi <strong>bir</strong> öğrenim gördüm.<br />

Okumayı da severim. Öyle boĢ kaldıkça değil, hemen her fırsatta okurum."<br />

Karagöz atıldı:<br />

"Eh, madem öyle, dur seni <strong>bir</strong> imtihana çekeyim. Bakalım mürekkep<br />

yalamıĢ mısın, yoksam dedikleri gibi kafadan çatlak mısın? De bakalım,<br />

musikiĢinas mısın?"<br />

"Eh, ara sıra mum sıkarım."<br />

"Usul, bend bilir misin?"<br />

"Hayır, musibet değilim."<br />

"Düm tek...Kaplumbağaca leyli?"<br />

"MüĢteri bekar da, arabacı evli."<br />

"Musikiden kaldın. Otur, sıfır!..Yaz oğlum, ikmale kaldı...Pek ey,<br />

<strong>bir</strong>az da edebiyattan imtihan edelim seni. Mani bilir misin?"<br />

52


"Engel bilirim."<br />

"Öyle değil köftehor. ġiir bilir misin?"<br />

"Eh, <strong>bir</strong>az."<br />

"Pek ey, Ģimdi sana <strong>bir</strong> mani söyleyeceğim, sen de buna hemen <strong>bir</strong><br />

maniyle karĢılık vereceksin. Verdin verdin, veremedin kanadının <strong>bir</strong>i gitti.<br />

Hazır mısın?"<br />

"Hazırım."<br />

"Ġyi dinle...BaĢta sarık büküm büküm...Sırtımda cübbemdir yüküm.<br />

Benim aptal evladım, hele selamün-aleyküm...Hadi bakalım, ver cevabını!"<br />

Hayvanlar dikkat kesilmiĢ, Bay Kaplumbağa'nın ne cevap vereceğini<br />

merak ediyordu.<br />

Bay Kaplumbağa, fazla beklemedi.<br />

"Yeni cami direk ister. Söylemeye yürek ister. Benim aklım çoktur<br />

ama, Karagöz amca ayıp eder."<br />

Cevap Karagöz'ün hoĢuna gitmiĢti. Sakalını sıvazlayıp, bıyık altından<br />

güldü.<br />

"Aferin, aferin...Peki, <strong>bir</strong> de Ģunu dinle bakalım. Havaya attım fiĢeği,<br />

döndü dolaĢtı köĢeyi...Kaplumbağa efendiyi sorarsanız, paçacının kör<br />

eĢeği...Buyur bakalım!"<br />

"Kağıttan fener yaparım. Daracık sokaklara saparım. Karagöz efendi<br />

ayı olmuĢ, burnuna halka takarım!"<br />

Karagöz kızdı:<br />

"Kes!..Yaz oğlum katip. Bana hakaret etti. ĠĢte Ģimdi hapı yuttun<br />

Kaplumbağa efendi...Kanatların gitti!" dedi ve aniden karnı burulmaya<br />

baĢlayınca "Anmanıın!..Cırcırım geldiii!.." diyerek, koĢar adım tuvalete<br />

yollandı.<br />

Avcı, Karagöz tuvalete koĢarken Sunucu'ya çıkıĢtı:<br />

"Ne biçim toplantı bu böyle? Hani Bay Kaplumbağa hesap verecekti?"<br />

Sunucu da Karagöz'ün sorgulama tekniğini beğenmemiĢti zaten.<br />

"Evet, tekniği <strong>bir</strong>az eski moda. Ben olsaydım Ģimdiye çoktaan..." dedi.<br />

TavĢan onu tamamladı:<br />

"Kanatları kesilmiĢti!"<br />

Avcı ayağa fırladı:<br />

"Kanat kesme de neymiĢ? Vuralım gitsin!." dedi ve tüfeğine davrandı.<br />

O öyle yapınca da tabi yine herkes korkuyla yerlere yattı.<br />

"Canım ne korkuyorsunuz? Lafın geliĢi öyle söyledim. Valla insanın<br />

adı çıkacağına canı çıksın daha iyi. Ne yapsak kabahat!"<br />

Hayvanlar <strong>bir</strong>er <strong>bir</strong>er doğruldu. Ama Avcı'ya epey kızmıĢlardı. Her<br />

kafadan <strong>bir</strong> ses çıkıyordu:<br />

- Ġkide <strong>bir</strong> silaha sarılmasa olmaz sanki!<br />

53


- Ay ödüm koptu!<br />

- Bu Avcı'nın sağı solu hiç belli olmuyor.<br />

- Haklısın. Neme lazım, dikkatli olmalı.<br />

- BaĢımıza ne geldiyse, bu kaplumbağanın yüzünden geldi.<br />

- Valla yaĢanacak hal kalmadı.<br />

- Kanat bırakmasaydı, bunlar olmazdı.<br />

- Ne yiyecekler yiyeceğe...<br />

- Ne içecekler içeceğe...<br />

- Ne de hava havaya benzer oldu.<br />

- Hep kaplumbağanın yüzünden.<br />

- Keselim <strong>kanat</strong>larını...<br />

- Keselim ki, her Ģey yoluna girsin.<br />

- Kesemezsek korkutalım.<br />

- Korkutalım ki <strong>bir</strong> daha uçmasın.<br />

- Korku topuklarına <strong>kanat</strong> takar canlının.<br />

- Onu öyle <strong>bir</strong> korkutalım ki...<br />

- Kanat bıraktığına da....<br />

- Bırakacağına da piĢman olsun.<br />

- Hatta, <strong>kanat</strong> sözünden bile iğrensin.<br />

- Öyleyse, haydi yürüyün!<br />

- Yürüyün!..<br />

Hayvanlar Bay Kaplumbağa'ya doğru yürürken Karagöz geldi.<br />

Onun geliĢini gören hayvanlar, tekrar yerlerine geçip oturdu.<br />

"Bre köftehorlar, bu ne gürültü?" dedi Karagöz. Arkamı döner dönmez<br />

baĢladınız vırvıra...Sakin olun bakalım."<br />

Oturdu.<br />

"Eveet...Nerde kalmıĢtık?"<br />

Sunucu mani yarıĢmasını hatırlattı.<br />

"Ha, evet," dedi Karagöz ve Bay Kaplumbağa'ya döndü: "Mani<br />

atıĢmasında beni yendin. Amma kendi ağzınla tuzağa düĢtün tosbağa efendi.<br />

ġimdi sana yakıĢtıracak hiç<strong>bir</strong> suç bulamazsak, bana hakaretten içeri<br />

tıkacağız...Bana bak, aklını baĢına devĢir. Uslu <strong>bir</strong> kaplumbağa olup, vazgeç<br />

Ģu <strong>kanat</strong>lardan. Cümle aleme de bunu duyur. Böyle aykırı davranıĢlarda<br />

bulunmak iyi değildir. Bak neredeyse bütün hayvanat senin yüzünden savaĢa<br />

girecek. Bir yanda senden yana olanlar, diğer yanda karĢı çıkanlar...HoĢ,<br />

senden yana olana da rastlamadık daha ya...Hadi bakalım, vazgeçtiğini<br />

söyle."<br />

Bay Kaplumbağa, inadını sürdürdü:<br />

"Yapamam."<br />

54


"YapamazmıĢ!..öyle <strong>bir</strong> yaparsın kii...Sen Hazerfen Ahmet Çelebi'yi<br />

tanır mısın?"<br />

"Tanırım. Bir kitapta okumuĢtum. Yaman <strong>bir</strong>iymiĢ."<br />

"Hem de ne yaman. Ġstanbul'da, Galata Kulesi'nden uçmuĢtu amma<br />

velakin, boyunun ölçüsünü de almıĢtı. PadiĢah Dördüncü Murat onu zindana<br />

attırdı aklı baĢına gelsin diye. Fakat o yine de akıllanmadı. Zindandan da<br />

uçmaya kalktı köftehor. Zaten o yüzden de sonu çok acıklı oldu."<br />

Karagöz hüzünlenmiĢti. Hazerfen Ahmet Çelebi'yi takdir ediyor ama<br />

baĢına gelenlere de üzülüyordu. Aynı Ģeyin kaplumbağanın baĢına gelmesini<br />

istemiyordu.<br />

"Sen de aynı sona uğramak istemiyorsan, ayağını denk al. Bak kuĢlar<br />

istemiyor uçmanı," dedi ve yine tıkırtılar duyup, kulak kabarttı. "Bu tıkırtılar<br />

da neyin nesi? Fareler mi bastı yosa meydanı?"<br />

"Biz <strong>bir</strong> Ģey duymuyoruz Karagöz efendi," dedi yine sunucu.<br />

Karagöz kızdı:<br />

"Ben duyuyorum. Buralardan <strong>bir</strong> yerden geliyor tıkırtı. Lakin nerden<br />

geldiğini tesbit edemedim. Mutlaka fare olmalı."<br />

"Fare mare yok efendim."<br />

"Niye? Ormanda fare olmaz mı?"<br />

"Var tabi, var da o kadar değil. Ketlere göç etti çoğu. Çöplüklerde<br />

yaĢıyorlar."<br />

Bay Kirli, araya girdi:<br />

"Doğru. Ben çok iyi tanırım fareleri. Dostlarımdır benim."<br />

Karagöz, Bay Kirli'yi ilk kez görüyordu:<br />

"Sen de kimsin be?"<br />

"Bay Kirli."<br />

"Pöff!..Belli, belli."<br />

Karagöz, Bay Kirli'yi tepeden tırnağa Ģöyle <strong>bir</strong> süzüp suratını<br />

buruĢturduktan sonra yeniden Sunucu'ya döndü:<br />

"Önce Ģu tıkırtı iĢini halledelim. Madem fare yok, bu tıkırtılar nereden<br />

geliyor öyleyse? Mutlaka bu gürültüyü çıkaran <strong>bir</strong>i var." TavuskuĢu'na<br />

"Katip efendi oğlum, bakıver sağına soluna."<br />

Bayan TavuskuĢu, kırıtarak meydanda dolaĢtı. Karagöz merakla onu<br />

izliyordu.<br />

"Bir Ģey yok efendim," dedi Bayan TavuskuĢu.<br />

"Ġyice baktın mı oğlum?" diye sordu Karagöz.<br />

"Baktım efendim, yok."<br />

Karagöz, Bayan TavuskuĢu'ndan kuĢkulanmıĢtı.<br />

"YaklaĢ bakayım yanıma...YaklaĢ," dedi.<br />

Bayan TavuskuĢu, Karagöz'e iyice yaklaĢtı.<br />

55


"Yahu bu tüyler ne böyle? Tüy mü uzatıyorsun ? Sarığın nerde?"<br />

"Ne sarığı?"<br />

"Sarık sarığı köftehor!.Bir de soruyor. Yahu senin sesin de ince.<br />

Yoksa, yoksa sen? Erkek değil misin?"<br />

"Erkek mi? Teessüf ederim Karagöz efendi. Ben Bayan<br />

TavuskuĢuyum."<br />

"Nee? Amanııın!."<br />

Karagöz, baĢını yumruklamaya baĢladı...<br />

"Bir hatundan nasıl katip olur? Aman Yarabbi!"<br />

Sunucu araya girdi:<br />

"Oho...Hangi devirde yaĢıyorsunuz siz Karagöz efendi? ġimdi<br />

bayanlar her Ģey oluyor."<br />

"Kadı bile mi?"<br />

"Tabi ya...Kadı da oluyorlar, yargıç da, kaymakam da , vali de."<br />

Karagöz'ün ĢaĢkınlığı arttı. Bayan TavuskuĢu'na sordu:<br />

"Peki, seni kim katip yaptı oğlum? ġey, aman kızım?"<br />

"Romanın yazarı..."<br />

"Doğru ya. O yapmıĢtır. BaĢka kim yapacak? Bize de bu romanda yer<br />

verip, hayvanlarla konuĢturuyor baksana...Neyse, sonra ona sorarım. ġimdi<br />

iĢimize bakalım." Daktiloyu gördü: "Bu ne peki?"<br />

"Hangisi?"<br />

"O iĢte. Önündeki?"<br />

"Daktilo."<br />

"Ne iĢe yarıyor o?"<br />

"Yazı yazmaya."<br />

" Demek, divit yok...Hokka yok... Enteresan...Yaz da görelim<br />

bakalım."<br />

"Ay, deminden beri yazıyorum ya?"<br />

Bayan TavuskuĢu, daktiloya boĢ <strong>bir</strong> kağıt takıp, geliĢigüzel yazmaya<br />

baĢladı...Tık...tık...tık!<br />

Karagöz, tıkırtının nerden geldiğini anlamıĢtı:<br />

"Tamam, Ģimdi buldum tıkırtının sebebini. Meğer bu acayip Ģeyden<br />

çıkıyormuĢ ses. Ben de deminden beri seni, düm teka, düm tek tempo<br />

tutuyorsun sanıyordum...Âlâ...Pek sevdim bu makineyi," dedi.<br />

Sunucu, konuya açıklık getirdi:<br />

"Bu ne ki Karagöz efendi. ġimdi bilgisayar devri."<br />

"Bilge soyan devri mi?<br />

"Hayır. Bilgisayar."<br />

Tamam, tamam anladım. Sarımsak, soğan devri."<br />

Karagöz'ün bu sözüne herkes güldü.<br />

56


"Gülün bakalım, gülün. Ne yapayım, ben sizin dilinizden<br />

anlamıyorum. Siz de benim dilimden anlamıyorsunuz. Bir <strong>bir</strong> berabereyiz,"<br />

dedi ve TavuskuĢu'na döndü: "Söyle bakalım TavuskuĢu oğlum, aman<br />

kızım...Musikide anlar mısın?"<br />

"Ay tabi anlarım, sesim değil ama görüntüm güzeldir."<br />

"Orası belli...Peki, oynamasını bilir misin?"<br />

"Eh iĢte..."<br />

"Sunucu oğlum, vur öyleyse <strong>bir</strong> oyuncu havası!"<br />

Oyun havası çalındı. Karagöz ile Bayan TavuskuĢu karĢılıklı göbek<br />

atmaya baĢladı.<br />

Karagöz'ün bu boĢvermiĢliği, meydandakileri kızdırdı.<br />

Tepinmeye, sinirli sinirli dolanmaya baĢladılar.<br />

Gerçi Karagöz'dü bu...Bir yerde Karagöz olur da, oyun havası olmaz<br />

mıydı?<br />

Ama Ģimdi sırası mıydı?<br />

Sunucu geldi, Karagöz'e çıkıĢtı:<br />

"Aman Karagöz'üm, Ģu iĢi bitirelim. Herkes bize bakıyor. Rezil<br />

olacağız. Seyirciler ne düĢünür?"<br />

"Zaten yeterince rezil olmuĢsunuz siz...ġunun haline bakın!"<br />

Bay Kirli'i göstermiĢti.<br />

Bay Kirli, onun bu sözünü övgü kabul etti.<br />

"TeĢekkür ederim," dedi sırıtarak ve ağzından salyalar saçarak.<br />

Karagöz oturdu. Ciddi <strong>bir</strong> tavır takındı.<br />

"Peki öyleyse. Birinci Ģahit gelsin!" diye bağırdı.<br />

Sunucu, düzelterek seslendi:<br />

"Birinci tanık gelsiin!"<br />

Timsah, oturduğu yerden kalkıp, Karagöz'ün önüne geldi.<br />

"Sen bu kaplumbağanın neyisin efendi?"<br />

"Müdürüyüm efendim."<br />

"Anlat bakalım. Bunun kötü iĢler yaptığını ne zaman anladın?"<br />

"Efendim, öncelikle bana bu fırsatı tanıdığınız için zatınıza sonsuz<br />

teĢekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca, ıĢıkçı, yönetmen, kameraman ve tüm<br />

yayın ekibine de teĢekkür etmeyi <strong>bir</strong> borç biliyorum...Programıma<br />

baĢlamadan önce..."<br />

Karagöz kesti:<br />

"Höst! Ne diyor bu be?"<br />

Sunucu:<br />

"Kendini tanıtıyor efendim. ġimdi böyle. Maalesef televizyona<br />

çıkanların çoğu aynı Ģeyi yapıyor. Soruya cevap verecekleri yerde, gereksiz<br />

<strong>bir</strong> sürü laf edip zaman harcıyorlar."<br />

57


"Demek ki, TV mi her neyse iĢte, ona çıkınca abuk subuk konuĢmak<br />

Ģart ki böyle yapılıyor!.." Timsah'a çıkıĢtı: "Sadede gel efendi...Sadede!"<br />

"Geliyorum efendim. Geliyorum...ġey...Bir gün bardaktan<br />

boĢanırcasına gökten yağmur yağıyordu..."<br />

"Of, deli olacağım! Rahmet baĢka nerden yağar a akılsız? Teferruatı,<br />

yani ayrıntıyı bırak da konuya gel."<br />

"Peki efendim...Emredersiniz efendim. Zat-ı alileriniz daha iyi bilirler<br />

efendim. Estek efendim, köstek efendim..."<br />

"Ey Hacivat!..Kulakların çınlasın e mi?"<br />

"Çınlasın efendim!..ĠĢte yağmur yağıyordu. O sırada yeni gelmiĢtim<br />

Ģirkete. Her zamanki gibi hatırını sordum. Memurlarımla yakından<br />

ilgilenirim de...Bana, <strong>kanat</strong> çıkardığını, <strong>kanat</strong> çıkarmanın zor olduğunu<br />

söyledi. Çok ĢaĢırmıĢtım. Birden o anda çok tuhaf <strong>bir</strong> Ģey oldu...Dudağım<br />

uçukladı!"<br />

"Merhem sürseydin."<br />

"Öyle demek istemedim. Yani gördüğüm Ģey karĢısında dehĢete<br />

düĢmüĢtüm."<br />

"Niye?"<br />

"Önünde durduğu pencere ardına kadar açıldı ve ĢimĢekler çaktı. Bay<br />

Kaplumbağa, <strong>bir</strong>den mas<strong>mavi</strong> ıĢıklar içinde kalıverdi."<br />

Karagöz koktu.<br />

"Amanın!..Ġyi saatte olsunlar!..Sonra?"<br />

"Sonra <strong>bir</strong> Ģey olmadı."<br />

"Hepsi bu kadarsa geç otur yerine. " Timsah yerine oturdu. "Sırada<br />

kim var?"<br />

Sunucu, bayan Kaplumbağa'yı çağırdı.<br />

Zaten o da fazla olmamıĢtı ormandaki büyük meydana geleli...Karagöz<br />

onun yorgun halini fark etti ve oturmasını iĢaret etti.<br />

Bay ve Bayan Kaplumbağa uzun süre sonra ilk kez yan yanaydı Ģimdi.<br />

Bay Kaplumbağa, eĢine sevgiyle bakıyordu ama sanki Bayan<br />

kaplumbağa küskün gibiydi.<br />

Tam bu sırada Karagöz yerinden fırladı ve "Amanin, cırcırım geldi!"<br />

diyerek tuvalete koĢtu.<br />

Belki de amacı, karı-koca kaplumbağaları yalnız bırakmaktı.<br />

Ne de olsa tecrübeli <strong>bir</strong> insandı. Bay ve Bayan Kaplumbağanın hasret<br />

gidermek isteyeceğini biliyordu.<br />

Bay Kaplumbağa, yutkundu:<br />

"Seni gördüğüme öyle sevindim ki. Bir an gelmeyeceksin diye<br />

korktum," dedi. Sonra da Ģirinlik osun diye 'Cik-cik' cikledi.<br />

Bayan Kaplumbağa kızdı. Sertçe:<br />

58


"Bakıyorum da cik cik edebiliyorsun ama uçamıyorsun artık!" dedi<br />

imalı imalı.<br />

Bay Kaplumbağa, buz gibi oldu. Böyle tuhaf <strong>bir</strong> karĢılık<br />

beklemiyordu.<br />

Ama yine de alttan aldı. Bunca yıllık evlilik tecrübesi, ona alttan<br />

alması gerektiğini hatırlatmıĢtı. Karı -koca arasında böyle tatsızlıklar,<br />

tartıĢmalar her zaman olurdu. Önemli olan, bunu uzatmayıp, kavgaya<br />

dönüĢtürmemekti. Bu da ancak <strong>bir</strong> tarafın alttan alması ile mümkündü.<br />

"Doğru. Bir süredir uçamıyorum. Ama bu saçmalık bugün bitecek.<br />

Yarın yine bulutların arasında dolaĢabileceğim. Ah! Ne güzel Ģeydir<br />

uçmak!..Kanatlı olduğunun bilincine varmak..."<br />

"Peki ya hırsız olmak?"<br />

Ortalık yine buz gibi oldu. Bay Kaplumbağa, karısının dedikodulara<br />

inanacağını sanmıyordu. Bu sadece kadınca <strong>bir</strong> sitemdi iĢte.<br />

"Demek Tilki seni de kandırdı?" dedi, sevgiyle bakarak.<br />

Fakat bu küçük <strong>bir</strong> sitem değildi. Bayan Kaplumbağa, adeta kükredi:<br />

"Nasıl kanmam? Nasıl inanmam? Yazık. Çok yazık. Uçmadan önce<br />

namusluydun. Ekmeğini taĢtan çıkarırdın. Nasıl da yanlıĢ tanımıĢım seni,"<br />

dedi.<br />

Bay Kaplumbağa, Akbabanın söylediklerini düĢündü...Demek doğru<br />

söylemiĢti. Gerçekten de karısı epey zor günler yaĢamıĢ olmalıydı. Hassas <strong>bir</strong><br />

kaplumbağaydı o. Çabucak kırılırdı.<br />

"Ben eski eĢimi istiyorum. Terliklerini, pijamasını bulamayan,<br />

pencereyi açıp 7.45 uçağını bekleyen eĢimi istiyorum," dedi Bayan<br />

Kaplumbağa.<br />

Bu sözler Bay Kaplumbağa'yı sevindirdi. Bayan Kaplumbağa, her ne<br />

kadar kendine kızsa da , yine <strong>bir</strong> açık kapı bırakmıĢtı.<br />

"Çok yakında bu dediklerin olacak," dedi.<br />

Bayan Kaplumbağa, gözyaĢlarını sildi.<br />

"Artık hiç<strong>bir</strong> Ģeye inancım kalmadı, " dedi burnunu çekerek.<br />

Bay Kaplumbağa, iyice yüreklendi:<br />

"Niye? Hakkımda karalama kampanyası var diye mi?"<br />

"Evet. Öyle <strong>bir</strong> kampanya ki, bütün ipliklerin pazara çıkıyor."<br />

"Lütfen böyle Ģeyler söyleme. Senden bunları duymak çok acı. "<br />

"Öyleyse kurtul Ģu <strong>kanat</strong>larından. Yeniden mutlu olalım. Ġnkar et<br />

gitsin. Bak eğer vazgeçmezsen <strong>bir</strong> daha beni göremezsin, haberin olsun."<br />

Bu son cümle Bay Kaplumbağa'yı yıkmıĢtı. Oturduğu taburede<br />

omuzları çöktü. BaĢı sırtındaki kabuğun içine doğru büzüldü.<br />

"Demek sonunda bu da olacaktı?" diye mırıldandı: " Bir zamanlar<br />

kaplumbağanın <strong>bir</strong>ini çocuklar taĢlamaya baĢlamıĢlar. Zavallı kaplumbağa!<br />

59


Ġnsanoğluyla baĢ etmesi mümkün mü? Üstelik, çocuklar onu kabuğunun<br />

üstüne yatırmıĢlar. Tepetaklak olduğu için dönemiyormuĢ. Çırpınıp<br />

duruyormuĢ. Çocuklar tepesinde katıla katıla gülüp, eğleniyormuĢ. Ama o ne<br />

yapmıĢ? Yalvaracağı, af dileyeceği yerde, 'Atın, atın!..Bir taĢ daha atın,' diye<br />

bağırmıĢ. O gururlu <strong>bir</strong> kaplumbağaymıĢ...Bu masalı bana babam anlatmıĢtı.<br />

Belli ki benim de öyle olmamı istemiĢti. Zorluklar karĢısında pes etmemem<br />

gerektiğini istiyordu. Ne demek istediğini, bu masalı niye anlattığını Ģimdi<br />

çok daha iyi anlıyorum. Görüyorum...Herkes taĢlıyor beni. Bir taĢ da sen<br />

atmıĢsın çok mu? At bakalım. Kendi kendini taĢladığını öğreninceye kadar<br />

taĢla beni."<br />

Bayan Kaplumbağa, acır gibi oldu.<br />

"Aklını iyice bozmuĢsun uçmayla. Canından olacaksın bu gidiĢle.<br />

Hayat en değerli varlığımız değil mi? " dedi yalvaran bakıĢlarla.<br />

Bay Kaplumbağa, yeniden baĢını dik tuttu:<br />

"Evet. Doğru. Ama senin gibilerin anlamadığı <strong>bir</strong> Ģey var. Hayat otlar<br />

için de çok değerlidir. Ama bizlerin ottan çok farklı yanlarımız var. Hayatta<br />

<strong>bir</strong> amacımız olmalı. Kendimiz için yaĢayamayız hep. BaĢkalarını da<br />

düĢünmek zorundayız."<br />

"Bak ne güzel söylüyorsun. Beni de düĢün <strong>bir</strong>az. Dostlarını,<br />

arkadaĢlarını, kuĢları, kaplumbağaları düĢün..."<br />

"Off!...Anlamıyorsun ki beni. "<br />

Bay Kaplumbağa, derdini anlatmakta çaresizdi. Daha doğrusu, o<br />

elinden geldiğince anlatıyordu bunu , ama kimse anlamak istemiyordu. Çoğu<br />

insan gibi, hayvanların da farklı olana, farklı düĢünene tahammülü<br />

yoktu...Oysa, hayatın kendisi zıtlıklar, farklılıklardan oluĢuyordu. Artı varsa<br />

eksi de olacaktı. Ġyinin karĢısında kötü vardı. Sıcak-soğuk, büyük-küçük,<br />

acı-tatlı...Her Ģey karĢıtını yaratıyordu. KarĢıtlardan oluĢuyordu...Üstelik<br />

bütün bunlar, müthiĢ <strong>bir</strong> düzensizlik içinde bulunup, hayatın düzenliliğini<br />

sağlıyordu. BaĢlangıçta her Ģey güzel, temiz ve iyiydi. Ama sonra güzelin<br />

karĢısına çirkin, iyinin karĢısına kötü, temizin karĢısına kirli<br />

çıkmıĢtı...Hayatın düzenini sağlamak için dengelerin korunması gerekiyordu.<br />

Kötülükler, çirkinlikler artmıĢsa, tehlike var demekti. Bu yaĢamın sonu<br />

olabilirdi. Bay Kaplumbağa, kafasından bunları geçirirken müzik eĢliğinde<br />

oynayarak Karagöz geldi. ġarkı söylüyordu:<br />

"Kaplumbağayı düz ovada avlarlar...<br />

Kanadını, kanadını yolarlar..."<br />

Sonra tümsekteki yerini aldı ve karĢısındaki Bay Kaplumbağa'ya<br />

sordu:<br />

" Eveet...Durum ne merkezde yaramaz evladım?" dedi.<br />

Bay Kaplumbağa, cevap vermedi.<br />

60


Sunucu, araya girdi:<br />

"Vala ne merkezde olduğunu bilmiyoruz. Sizi bekliyoruz iĢte," dedi.<br />

Akbaba, meydanın üstünde <strong>bir</strong> tur atıp <strong>kanat</strong>larını çırparak, ortalığı<br />

toza dumana boğarak geldi ve Karagöz'ün önünde durdu.<br />

"Karagöz efendi, biz <strong>bir</strong> itirafname hazırladık. Eğer uygun<br />

görürseniz...Gerçi görmezseniz de bu iĢ olacak ya!.." dedi ve <strong>bir</strong> kağıt uzattı.<br />

" Sen de kimsin be?" diye çıkıĢtı Karagöz.<br />

" Bay Akbaba. Kanatlıları temsil ediyorum," dedi yılıĢarak.<br />

"Ha...! Anladım," dedi Karagöz ve kağıdı okumaya baĢladı.<br />

"Hım...hım...Ben bu yeni yazıyı sökemedim. Sen oku kızım. Aman<br />

oğlum...Yani kızım..."<br />

Bayan TavuskuĢu, Karagöz'ün uzattığı itirafnameyi aldı ve okumaya<br />

baĢladı:<br />

"AĢağıda adım ve imzam bulunan ben, kaplumbağa oğlu kaplumbağa,<br />

bazılarının sandığı gibi <strong>kanat</strong> filan çıkarmadım. Bütün bunlar tarihi <strong>bir</strong> göz<br />

yanılgısı nedeniyle meydana gelmiĢ, öyle algılanmıĢtır. Ben ormana, orman<br />

kanunlarına saygılı <strong>bir</strong> kaplumbağayım. Kanat çıkarıp uçmak gibi aykırı<br />

düĢüncelere kökünden karĢıyım. ĠĢ bu itirafnameyi aklım baĢımda ve hiç<strong>bir</strong><br />

baskıya uğramadan imzalıyorum...Bay Kaplumbağa...Bu kadar."<br />

Bay Kaplumbağa, kendisi için yazılan itirafnameyi çok komik buldu.<br />

Acı acı gülümsedi.<br />

Karagöz ise çok beğendi:<br />

" Ġyi olmuĢ...Hadi evladım imzala Ģunu," dedi ve Bay Kaplumbağa'ya<br />

kağıdı uzattı.<br />

"Ġmzalamayacağım!" dedi Kaplumbağa.<br />

Akbaba kızdı...Kafasından <strong>bir</strong>kaç tüy kopardı hırsla:<br />

" Aaa, yeter be!..Çabuk imzala!.." diye bağırdı.<br />

Baya Kaplumbağa yalvardı:<br />

"Hadi ne olur imzala," dedi yaĢlı gözlerle.<br />

Bay Kaplumbağa, imzalamamakta kararlıydı...Ne olursa olsun, böyle<br />

saçma <strong>bir</strong> itirafnameyi imzalamayacaktı.<br />

Meydanda <strong>bir</strong> uğultu koptu:<br />

- Ġmzala!..Ġmzala...<br />

Gürültü öyle artmıĢtı ki, ağaçlardaki yapraklar dökülmeye baĢladı.<br />

Avcı, dayanamayıp tüfeğini kaptı ve ateĢ etti.<br />

"Gümm!.."<br />

Hayvanlar, panik içinde sağa-sola kaçıĢtı.<br />

"Kesin, kesin Ģu gürültüyü!..Madem siz halledemiyorsunuz, ben<br />

yapayım Ģu iĢi...Yani avcı usulü," dedi Avcı ve gülümseyerek Bay<br />

Kaplumbağa'ya yanaĢtı.<br />

61


"Sen Nasrettin Hoca'nın 'Leylek' fıkrasını bilir misin Kaplumbağa<br />

kardeĢ?"<br />

"Hayır. "<br />

"Bak anlatayım o zaman...Hoca <strong>bir</strong> gün, <strong>bir</strong> leyleğe<br />

rastlamıĢ...Hayvanı <strong>bir</strong> türlü <strong>bir</strong> Ģeye benzetememiĢ...Deve dese, deve<br />

değil...KuĢ dese, kuĢ değil. Cebinden <strong>bir</strong> makas çıkarıp..." Avcı, <strong>bir</strong> makas<br />

çıkardı cebinden. "Aynen böyle <strong>bir</strong> makas...Ve kesivermiĢ gagası ile<br />

bacaklarını. Kestikten sonra da, ' ĠĢte Ģimdi kuĢa benzedin' demiĢ...Nasıl,<br />

beğendin mi?"<br />

Bay Kaplumbağa, <strong>bir</strong> makasa, <strong>bir</strong> de tuhaf tuhaf gülümseyen Avcı'ya<br />

bakıp korktu. Niyetini anlamıĢtı.<br />

"Durun, yapmayın!..Yapamazsınız bunu..."<br />

Avcı, <strong>bir</strong> kahkaha patlattı:<br />

"Huaaaa!...Öyle <strong>bir</strong> yaparım ki...Elim alıĢkındır bu iĢe..."<br />

Bay Kirli, koĢarak gelip Avcı'yı destekledi.<br />

"YaĢa Avcı bey!..YaĢa!..Kes de, kurtulsun kirli denizlerim, pis<br />

ırmaklarım, zehirli atıklarım, puslu havam...Kesmezsen hepsi temiz kalacak<br />

ben yokolacağım!..Kes!..Kes!"<br />

TavĢan, kulak kabarttı...Bay kirlinin ne deme istediğini anlamamıĢtı:<br />

"Ne diyor bu be?" dedi Timsah'a.<br />

Timsah, anlamadı:<br />

" Kim ne diyor?"<br />

TavĢan, Bay Kirli'yi gösterdi...<br />

"ĠĢte Ģu pasaklı..."<br />

"Ne diyor?"<br />

"Kaplumbağanın kanaları kesilirse her Ģey kirli kalırmıĢ. Bu da onu<br />

iĢine gelirmiĢ."<br />

" Kaplumbağa'nın kesilmesiyle onun ne ilgisi varmıĢ?"<br />

Köstebek de katıldı konuĢmaya:<br />

"Ben de öyle anladım..." dedi ve Bay Kirli'ye sordu: " Baksana buraya,<br />

pasaklı Ģey...Ne ilgisi var kaplumbağanın <strong>kanat</strong>larıyla söylediklerinin?"<br />

Bay kirli sırıttı:<br />

"Ne ilgisi mi var? Hıh!..KuĢ kadar kafanızla bunu anlamıyorsunuz."<br />

Akbaba'nın farkına vardı...Kırdığı potu düzeltmek istedi, "<br />

Affedersiniz! Sizi kastetmedim." dedi ama Akbaba kızmıĢtı <strong>bir</strong> kez...<br />

"Gösteririm ben sana kuĢ kafalıyı! Ne demek istedin, açık söyle," dedi<br />

sertçe.<br />

Bay Kirli, hayvanların sert ve sorgulayıcı bakıĢları karĢısında paniğe<br />

kapıldı. Her Ģeyi <strong>bir</strong> kez daha anlatması gerektiğini anladı.<br />

62


"Peki, peki kızmayın...Efendim, aslında Bay Kaplumbağa çok kötü<br />

Ģeyler düĢünerek bu <strong>kanat</strong>ları çıkarmıĢ. Biliyorum bunu. Geçi o bunun<br />

farkında değil. Nasıl olsa <strong>kanat</strong>ları kesileceğine göre, öğrenmese de olur."<br />

Akbaba, bu sözlerden yine <strong>bir</strong> Ģey anlamadı.<br />

"Hiç<strong>bir</strong> Ģey anlamadım." Kalabalığa döndü: "Siz anladınız mı?" diye<br />

sordu.<br />

"Bilmece gibi konuĢuyor," dedi TavĢan. "Zehirli atık da ne demek?<br />

Denizlerin kirlenmesiyle onun ne ilgisi var?"<br />

Karagöz, <strong>bir</strong> süreden beri hayvanların konuĢmasını sabırla dinliyordu.<br />

Öksürdü ve ciddi <strong>bir</strong> ses tonuyla:<br />

"Galiba ben anladım," dedi. Hayvanlar onun çevresine toplandı.<br />

Anlatacakları çok önemli olmalıydı.<br />

Karagöz anlatmaya baĢladı:<br />

"Yazık. Çok yazık. Aklınız varsa kaplumbağanın <strong>kanat</strong>larını<br />

kestirmezsiniz. Hatta, kendiniz <strong>bir</strong>er <strong>kanat</strong> takarsınız. Bir <strong>çift</strong> <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong>.<br />

Yoksa mahvolacak güzelim dünya. Hadi, sahip çıkın ona. Böyle <strong>bir</strong> oyuna<br />

alet olduğum için kendimden utanıyorum. E yazık ki, ben artık çok çok<br />

eskilerde kaldım. Yardımcı olamam size. Hadi, koruyun kaplumbağayı.<br />

Koruyun <strong>mavi</strong>likleri..."<br />

Avcı araya girdi:<br />

"Yağma yok Karagöz efendi. Yağma yok. Daha nesli tüketilecek çok<br />

hayvan var!"<br />

Bay Kirli aldı sözü:<br />

"Kirletilecek temizlikler...Pisletilecek güzellikler...Ayy, ağzım<br />

sulanıyor!"<br />

Avcı ile Bay Kirli; kaplumbağanın üzerine yürürken, hayvanlar<br />

ĢaĢkınlıkla <strong>bir</strong><strong>bir</strong>lerine baktılar...<br />

Artık her Ģeyi anlamıĢlardı.<br />

Akbaba atıldı:<br />

"Çabuk kurtaralım kaplumbağayı!"<br />

TavĢan fırladı:<br />

Kanatlarını çözelim!"<br />

Bayan Kaplumbağa, Köstebek ve Timsah, Avcı ile Bay Kirli'yi<br />

engellemeye çalıĢtılar...<br />

Avcı, silahını doğrulttu ve ateĢ etti!<br />

"Durun, yoksa bu sefer üzerinize ateĢ ederim!" diye gürledi.<br />

Bay Kirli, Avcı'dan yüz bularak:<br />

"Ben de hepinizi kirletirim," dedi ağzından pislikler saçarak...<br />

Hayvanlar korkup <strong>bir</strong> adım geriledi...<br />

Avcı, elindeki makası Bay Kirli'ye uzattı.<br />

63


"Al Ģu makası. Çabuk kes <strong>kanat</strong>ları!"<br />

"Zevkle," dedi ve <strong>bir</strong>den Bay Kaplumbağa'nın üzerine atıldı Bay<br />

Kirli...<br />

Kocaman, keskin makas gün ıĢığında parıldadı.<br />

Bay Kaplumbağa, dehĢetle bağırdı:<br />

"Dur, yapma!"<br />

Bay Kirli'nin makas tutan eli bu yakarıĢa aldırmadı. Doyumsuz <strong>bir</strong><br />

iĢtahla ve hızla kaplumbağanın <strong>kanat</strong>larına uzandı...<br />

ġak...Ģak...Ģak! diye sesler çıktı makastan.<br />

ĠĢte tam bu sırada tüm hayvanlar, büyük <strong>bir</strong> cesaret ve hızla Bay<br />

Kirli'nin üzerine atıldı...<br />

Avcı, tüfeğini doğrulttu ama bu kez ateĢ etmeye fırsat bulamadı...<br />

MüthiĢ <strong>bir</strong> boğuĢma baĢladı...<br />

Eller, kollar, ayaklar, <strong>kanat</strong>lar...Hepsi <strong>bir</strong><strong>bir</strong>ine karıĢtı.<br />

Meydan toz içinde kalmıĢtı.<br />

Bay Kaplumbağa, boğuĢma sırasında kafasına <strong>bir</strong> cismin çarptığını<br />

hissetti...<br />

Sert <strong>bir</strong> cisim olmalıydı bu...<br />

Kaya gibi, taĢ gibi <strong>bir</strong> Ģey...<br />

Gözleri karardı, baĢı döndü...<br />

Her Ģey dönüyor, dönüyordu...<br />

Sonra, hiç<strong>bir</strong> Ģey göremez, duyamaz oldu.<br />

Sanki yaĢam bitmiĢ, <strong>kanat</strong>ları kesilmiĢti.<br />

ġimdi sadece kollarında <strong>bir</strong> hafiflik, baĢında ise dayanılmaz <strong>bir</strong> ağrı<br />

duyuyordu...<br />

Sonra o da kayboldu...<br />

Mas<strong>mavi</strong> ıĢıklar saçan <strong>bir</strong> tünele doğru sürüklendi...<br />

Sessizce, fırıl fırıl dönerek, tünelin ucuna hızla uçtu...<br />

Bu onun son uçuĢu olacaktı.<br />

Hem de <strong>kanat</strong>ları olmaksızın!<br />

Ama yine de çok güzel <strong>bir</strong> duyguydu bu...<br />

Anlatılamaz...muhteĢem <strong>bir</strong> duygu...<br />

Tek kelimeyle, inanılmazdı!<br />

Demek ki, kanasız <strong>bir</strong>i de isterse uçabilirdi.<br />

Bunun için gerekli olan <strong>bir</strong> <strong>çift</strong> <strong>kanat</strong> değil, sadece istemek, arzu<br />

etmekti.<br />

Fakat bu güzel duygu uzun sürmedi...<br />

Yeniden baĢı ağrımaya baĢladı...<br />

Tünelin ucundaki <strong>mavi</strong> ıĢık da söndü...<br />

ġimdi her yan simsiyahtı ve kulağında müthiĢ <strong>bir</strong> uğultu duyuyordu...<br />

64


Gözlerini açtı.<br />

Kalabalık acıyan gözlerle ona bakıyordu...<br />

BaĢındaki ağrı dayanılmazdı...<br />

Kollarını kaldırdı...Salladı...<br />

Kanatları yerinde yoktu...<br />

DehĢete kapılıp, müthiĢ <strong>bir</strong> çığlık attı:<br />

"Kanatlarım!..Kanatlarım!.."<br />

GÖKYÜZÜ MAVĠ KALMALI<br />

Bay Kaplumbağa, baĢında sargılarla yatağında yatıyordu.<br />

BaĢucunda Bayan kaplumbağa, Kirpi, Köstebek ve Doktor Kedi vardı.<br />

"Bırakın beni...Kıymayın <strong>kanat</strong>larıma," diye sayıklıyordu.<br />

Bayan kaplumbağa, onun kötü <strong>bir</strong> kabus gördüğünü sanıyordu.<br />

Kirpi, üzüntüyle bakıyordu arkadaĢına...<br />

Doktor, kalabalığı hastanın baĢından uzaklaĢtırmak istiyor, "Açılın,<br />

açılın <strong>bir</strong>az," diyordu.<br />

Bay Kaplumbağa, <strong>bir</strong> süre sonra uyandı.<br />

Ġlk sözü:<br />

"Nerdeyim ben?" diye sormak oldu.<br />

Bayan Kaplumbağa'nın sevinçten gözleri yaĢardı.<br />

"Canım...Kurtuldun...Kurtuldun," diye mırıldandı.<br />

Bay Kaplumbağa, önce çevresine Ģöyle <strong>bir</strong> bakındı, sonra:<br />

"Neler oluyor? Bay Kirli nerde?" diye sordu.<br />

Odadakiler ĢaĢkınlıkla <strong>bir</strong><strong>bir</strong>lerine baktı. Bay Kirli de kimdi?<br />

"Peki <strong>kanat</strong>larım," dedi Bay Kaplumbağa.<br />

Onlar da yoktu!<br />

Doktor:<br />

"Ne kanadı? Az daha kütüğün üstünden düĢüp ölecektin," dedi.<br />

"Yaa...Yüreğimizi ağzımıza getirdin, " diye onayladı Kirpi.<br />

Köstebek, gülümseyerek baktı:<br />

"Çok korkuttun bizi canım. Hava alacak baĢka <strong>bir</strong> yer bulamadın mı?"<br />

dedi. "Ġtfaiyeciler olmasaydı, yaralanabilirdin. Onlar kurtardı seni," dedi<br />

Bayan Kaplumbağa.<br />

Bay Kaplumbağa'nın kafası karıĢmıĢtı. Söylenenlerden hiç<strong>bir</strong> Ģey<br />

anlamıyordu...<br />

Ne olmuĢtu? Kimden kurtulmuĢtu? Niye herkes baĢına üĢüĢmüĢtü?<br />

Uçmak için en yükse ağaca çıktığını hatırlıyordu en son...<br />

Sonra...Sonra...<br />

BaĢına <strong>bir</strong> sürü olay gelmiĢti...<br />

65


Peki ya Ģimdi?<br />

"Uçacağım, deyip evden çıktın," dedi Bayan Kaplumbağa..."Sanki<br />

<strong>kanat</strong>ların varmıĢ gibi..."<br />

Bay Kaplumbağa ĢaĢırdı...<br />

"Yok muydu?" diye mırıldandı korkarak...<br />

"Yoktu tabi," dedi karısı. "Kaplumbağanın kanadı mı olurmuĢ?"<br />

Galiba Ģimdi her Ģeyi anlıyordu...<br />

Demek her Ģey <strong>bir</strong> rüyaydı...<br />

Uçmak için <strong>bir</strong> kütüğe tırmanmıĢ, sonra da düĢüp, kafasını <strong>bir</strong> yere<br />

çarparak bayılmıĢtı.<br />

Ġnanmak zordu ama, gerçek buydu iĢte!<br />

Ama rüyada da olsa, <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong>lara sahip olduğu için seviniyordu...<br />

Bir <strong>çift</strong> <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong>...<br />

Ne kadar güzeldi...<br />

Böyle tuhaf <strong>bir</strong> rüya gördüğü için <strong>bir</strong> an utandı...<br />

Sonra, düĢününce bunun hiç de utanılacak <strong>bir</strong> Ģey olmadığını anladı.<br />

Aksine, bu rüyayı herkese anlatmalı, <strong>bir</strong> <strong>çift</strong> <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong> sahibi olmanın<br />

ne kadar güzel <strong>bir</strong> Ģey olduğuna inandırmalıydı dostlarını.<br />

Bunları düĢünürken, Timsah girdi odaya...<br />

Yanında Bilge BaykuĢ vardı...<br />

Bay Kaplumbağa, Bilge BaykuĢ'u görünce yatağında doğruldu.<br />

Çünkü o saygı duyulacak <strong>bir</strong>iydi.<br />

"Duyar duymaz geldim.," dedi Bilge BaykuĢ.<br />

Oldukça yaĢlıydı ve eskisi gibi uçamıyordu.<br />

"Sizi gördüğüme sevindim," dedi Bay Kaplumbağa.<br />

Yüzü al al olmuĢtu.<br />

"Ben de çok sevindim," dedi Bilge BaykuĢ...<br />

Yatağın kenarına oturdu ve Bay Kaplumbağa'nın elini tuttu.<br />

"Anladığım kadarıyla, o günkü konuĢmamızı yanlıĢ yorumlayıp <strong>kanat</strong><br />

çıkarmaya uğraĢmıĢsın. Ben sana, 'hepimiz <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong> takmazsak, hiç<strong>bir</strong><br />

yarıĢı kazanamayız demekle <strong>kanat</strong> çıkarıp kendini ağacın tepesinden at<br />

demedim," dedi gülümseyerek.<br />

Bay Kaplumbağa, büsbütün kızardı:<br />

"Ne demek istediğinizi az önce anladım," diye mırıldandı.<br />

"Asıl insan oğlu anlamalı bunu," dedi Bilge BaykuĢ.<br />

Sesinde ciddi <strong>bir</strong> ton vardı.<br />

Ġnsanları çok iyi tanırdı...<br />

Ġnsanları ve dünyaya yaptıklarını...<br />

"Ġnsanoğlu <strong>mavi</strong>nin, <strong>kanat</strong>lı olmanın bilincine varmalı artık. Yoksa,<br />

dünya dünya olmaktan çıkacak, " dedi üzüntüyle.<br />

66


Odadakiler can kulağıyla onu dinliyorlardı.<br />

Söyledikleri çok önemliydi çünkü.<br />

Herkesin kulağına küpe olması gereken Ģeyler...<br />

"Biz hayvanlar olarak elimizden geleni yapıyoruz," dedi Bilge BaykuĢ.<br />

"Asıl insanoğlu gayret etmeli. Onlar düĢünmeli bunu. Doğanın dengesi<br />

durmadan bozuluyor. Su suya, hava havaya, toprak toprağa benzemez oldu.<br />

Ormanları cayır cayır yakıp kül ediyorlar. Hayvanlara hiç acımıyorlar.<br />

DüĢüncesizce talan ediyorlar her yanı. Artık bu kötü gidiĢ durmalı."<br />

Tam bu sırada gürültüyle <strong>bir</strong> uçak geçti.<br />

Herkes, her Ģey sarsıldı.<br />

Bay kaplumbağa, pencereye gitti,uçağın arkasından el salladı...<br />

"Ġnsan asıl düĢüncede <strong>kanat</strong>lı olmalı,"diye mırıldandı...<br />

Bayan kaplumbağa, yanına yaklaĢtı...<br />

"Ne dedin canım?"diye sordu...<br />

"Bir Ģey demedim canım,"dedi Bay Kaplumbağa...<br />

"Ġnsanoğlu için küçük <strong>bir</strong> öneride bulundum sadece..."<br />

Ötekiler de pencereye yaklaĢtı...<br />

DıĢarıda müthiĢ <strong>bir</strong> gürültü, Ġsli, sisli, puslu <strong>bir</strong> hava vardı....<br />

Simsiyah <strong>bir</strong> renk hakimdi her yana...<br />

Gökyüzünde kara bulutlar dolaĢıyordu...<br />

Manzara ürkütücü, dehĢet vericiydi...<br />

Ama <strong>bir</strong> an çok tuhaf <strong>bir</strong> Ģey oldu:<br />

GüneĢ, kara bulutların arkasından Ģöyle <strong>bir</strong> görünüp, keskin ıĢıklarını<br />

dünyanın üzerine gönderdiğinde, <strong>bir</strong> <strong>çift</strong> <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong> parıldadı gökyüzünde...<br />

Bu umudun <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong>ları olmalıydı...<br />

Çünkü, her ne olursa olsun, o hep vardı ve olmaya da devam edecekti.<br />

Yeter ki, dünyanın her hangi <strong>bir</strong> köĢesinde, küçücük <strong>bir</strong> yürek, onu<br />

içinde duyumsasın...<br />

BĠTTĠ<br />

67

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!