You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
BĠR ÇĠFT MAVĠ KANAT<br />
Çocuk Romanı<br />
Mahmut Tunaboylu<br />
Meram Evleri 6.sk. No:18<br />
19100 ÇORUM<br />
tel: (364) 224 81 65<br />
1
BĠRĠNCĠ BÖLÜM<br />
FĠ TARĠHĠNDE BĠR YERDE...<br />
BELKĠ ÇOK UZAK,<br />
BELKĠ DE ÇOK YAKIN BĠR ORMANDA,<br />
BĠR KAPLUMBAĞA AĠLESĠ YAġARDI...<br />
BĠR GÜN,<br />
BAY KAPLUMBAĞA,<br />
BAġLATMAK IÇIN ÇATIġMAYI,<br />
ÖNEMLĠ BĠR KARAR ALDI...<br />
BĠR AY ÖNCE<br />
Bay Kaplumbağa, insanoğlu için küçük, kendisi için büyük <strong>bir</strong><br />
tümseğe çıkıp oturdu...<br />
YorulmuĢtu...Alnındaki terleri silerken:<br />
"Ay, of!..Çok yoruldum. YarıĢ yerine gidinceye kadar hiç halim<br />
kalmayacak," dedi.<br />
TavĢanla yarıĢı vardı...<br />
Bilirsiniz hani...<br />
TavĢanla <strong>bir</strong> kez yarıĢmıĢ ve kazanmıĢtı. ġimdi o yarıĢın rövanĢı<br />
vardı...Doğrusunu isterseniz, kazanacağını hiç ummuyordu. Tümseğe<br />
çıkıncaya kadar canı çıkmıĢtı. Bu haliyle nasıl koĢabilirdi, nasıl yarıĢabilirdi<br />
ki? Hem de hız konusunda rüzgara bile kafa tutan <strong>bir</strong> tavĢanla?<br />
Birden,<br />
"HiĢt...HiĢt !." diye <strong>bir</strong> ses duydu...<br />
O da kimdi ?<br />
Sağa sola bakındı, kimseyi göremedi.<br />
"Benim...Yukarı bak!" dedi ses..."Bilge BaykuĢ'um ben."<br />
BaĢını kaldırdı, yukarı baktı...<br />
"Evet, gördüm seni," dedi Bay Kaplumbağa.<br />
Bilge BaykuĢ, yüksekçe <strong>bir</strong> ağacın dalına tünemiĢti...<br />
"Görüyorum ki, tavĢanla yarıĢmaya gidiyorsun," dedi gözlerini fıldır<br />
fıldır döndürerek ve küçümseyerek.<br />
Bay Kaplumbağa, yutkundu:<br />
"Evet."<br />
"BoĢuna yorulma. Nasıl olsa kazanamazsın."<br />
"Neden? Bir kez kazanmıĢtım...ġimdi neden olmasın?"<br />
2
Bilge BaykuĢ, kafasını salladı iki yana...<br />
"Doğru, kazanmıĢtın. Ama o çok eskilerde kaldı. ġimdi engeller<br />
çoğaldı. Hem yalnız sen değil, hepimiz <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong>lar takmazsak, hiç<strong>bir</strong><br />
yarıĢı kazanamayız, " dedi...Ve uçup gitti.<br />
Bay Kaplumbağa, Bilge baykuĢ, gökyüzünde, bulutların arasında<br />
kayboluncaya kadar arkasından baktı...<br />
Söylediğinden hiç<strong>bir</strong> Ģey anlamamıĢtı...<br />
BĠR AY SONRA<br />
Bay ve Bayan Kaplumbağaların yatak odası...<br />
Sabah...<br />
Saatin tik-takları...<br />
Ġkisi de uyuyordu...<br />
Görünürde her Ģey normaldi...<br />
Ama <strong>bir</strong>az sonra, yani saat çalınca müthiĢ <strong>bir</strong> macera baĢlayacaktı...<br />
Tik-tak...Tik-tak...Tik-tak...<br />
Ve saat çaldı...<br />
Tam yedi kırk dörttü.<br />
Bay Kaplumbağa, yataktan fırlayıp kalktı.<br />
Aceleyle gömleğini giyindi...Terliklerini aramaya baĢladı.<br />
Yatağın altına girip çıktı...<br />
Terliklerini bulmuĢtu...<br />
"Bayan Kaplumbağa...Bayan Kaplumbağa...Kalk. Saat 7.44," dedi.<br />
Karısı hiç aldırmadı. Uykusu ağırdı.<br />
Bay Kaplumbağa, aceleyle pencereyi açtı...Çok heyecanlıydı.<br />
"Uyansana canım...Hadi," dedi yeniden.<br />
Bayan Kaplumbağa, kafasını yastığın altına soktu.<br />
"Ne var?" dedi homurdanarak.<br />
"Hadi kalk. Kaçıracaksın yoksa manzarayı."<br />
"Öf, uykum var. Rahat bırak beni lütfen."<br />
Bay Kaplumbağa yalvardı:<br />
"Sonra yine uyursun. Hadi güzel karıcığım. Bak, saat 7.44...ĠĢitiyor<br />
musun beni?<br />
Bayan Kaplumbağa, yine homurdandı, yanakları ĢiĢip indi.<br />
Bay Kaplumbağa ısrarlıydı, onu dürtükledi:<br />
"Hadi, kalkıver."<br />
Bayan Kaplumbağa, <strong>bir</strong>den kafasını yastığın altından çıkarıp doğruldu:<br />
3
"Bana ne 7.44'se? Sabah sabah derdin ne senin? Hem bugün pazar. Ne<br />
diye erkenden kalktın? Her gün yaptığın saçmalıktan bugün bari vazgeçsen<br />
olmaz mı?"<br />
Bay Kaplumbağa, karısının hiddeti karĢısında sindi...<br />
"Tamam, tamam. Uyu öyleyse...Öyle heyecanlıyım ki. KeĢke bu<br />
heyecanı benimle paylaĢsan."<br />
Bayan Kaplumbağa, yeniden baĢını yastığa gömdü.<br />
Bay Kaplumbağa, pencereye gitti. Havayı soludu:<br />
"Oh!. Sabah havası gibi yok. Biraz isli, puslu, kumlu ama olsun. ġu<br />
bulutların güzelliğine, göğün eĢsiz <strong>mavi</strong>liğine hiç<strong>bir</strong> Ģeyi değiĢmem dünyada.<br />
Ah, ne güzel Ģeydir kim bilir gökyüzünün yükseklerine, geceleri yıldızların<br />
parladığı yerlere ulaĢmak!"<br />
Saatine baktı...<br />
Beklediği an gelmiĢti...<br />
"ĠĢte geliyor!" diye bağırdı.<br />
Gelen <strong>bir</strong> uçaktı ve yaklaĢıp uzaklaĢırken zavallı ev fena halde sarsıldı,<br />
odadaki eĢyalar salandı, sanki her Ģey korkudan tir tir titredi.<br />
Her sabah aynı saatte, yani tam 7.45'te evin üstünden geçerdi. Çünkü;<br />
o 7.45 uçağıydı ve asla rötar yapmazdı.<br />
Bay Kaplumbağa, uçak gürültüyle pencerenin önünden geçerken<br />
sevinçle göbek attı...<br />
Bayan Kaplumbağa, yastığa gömdüğü kafasını kaldırıp onu<br />
seyretmeye baĢlayınca da, utancından kıpkırmızı oldu.<br />
"Kapat Ģu pencereyi!" dedi sertçe Bayan Kaplumbağa...<br />
"Ġyice üĢüttün sen...Yani, üĢüteceksin."<br />
Bay Kaplumbağa, hâlâ rüyada gibiydi...<br />
"Kalkmadın. Göremedin. Ah, öyle güzel süzülüĢü vardı ki," dedi<br />
ağzının suyu akarak.<br />
Bayan Kaplumbağa, aynı düĢüncede değildi:<br />
"Nerden yerleĢtik bu eve sanki?" dedi homurdanarak. Sonra da kalkıp<br />
giyinmeye baĢladı...<br />
"BaĢka oturacak yer yokmuĢ gibi, gelip havaalanının burnunun dibine<br />
yerleĢtik. Belki bin kezdi aynı görüntüyü seyrediyor, aynı gürültüyü<br />
dinliyorsun. Hâlâ bıkmadın. Kusura bakma ama bu yaptığına delilik denir."<br />
"Ne yapayım karıcığım? Elimde değil. Uçmayı seviyorum. KuĢ<br />
olmalıymıĢım ben. Ama kaplumbağa olmuĢum iĢte."<br />
"Hâlâ kapatmayacak mısın Ģu pencereyi? Soğuk geliyor."<br />
"Tamam, tamam."<br />
Gidip pencereyi kapattı Bay Kaplumbağa ve özür diledi:<br />
4
"Biliyorum, yaptığımı delice buluyorsun ama yine de bana<br />
katlanıyorsun. Bak, eğer seni kızdırıyorsam lütfen söyle..."<br />
"Yok canım...Niye kızayım? Biraz sinirlerim bozuluyor o kadar.<br />
Sabahın köründe gürültüyle uyanmanın ne kötülüğü olabilir ki!.."<br />
Birden bağırmaya, dövünmeye baĢladı...<br />
"Delireceğim!..Anlıyor musun? De-li-re-ce-ğim!.."<br />
Bay Kaplumbağa, onun gönlünü almak için dil dökmeye baĢladı:<br />
"Canım kaplumbağacığım...Delice tutkun olduğum iki Ģey var Ģu<br />
dünyada: Sen ve uçmak."<br />
"Uçmak ve sen desen daha doğru olurdu."<br />
"Haksızlık ediyorsun ama...Her zaman önce seni düĢündüğümü<br />
biliyorsun. "<br />
"Yalancı sen de..."<br />
"Ġnan doğru söylüyorum...Yalanım varsa sırtüstü devrileyim de,<br />
kalkamayayım!"<br />
"Bir gün o da olacak, merak etme."<br />
Birlikte mutfağa geçtiler...<br />
Bayan Kaplumbağa, çaydanlığa su koyarken televizyonu da açtı.<br />
Kanalın <strong>bir</strong>inde çılgın <strong>bir</strong> müzik programı vardı...VJ, bas bas<br />
bağırıyordu:<br />
"Bugün Pazar!. Orman TV tüm orman sakinlerine mutlu sabahlar diler.<br />
Ne sıkıcı <strong>bir</strong> gün değil mi sevgili seyirciler? Biri çıkıp <strong>bir</strong> çılgınlık yapsa, ne<br />
iyi olur. Hadi onu <strong>bir</strong>azcık kıĢkırtalım vee Çılgın Çekirgeler Topluluğu'ndan<br />
neĢeli, canlı, fıkır fıkır ve Ģıkır Ģıkır <strong>bir</strong> clip seyredelim...Bayan Minik Cırıltı<br />
söylüyor; cır-cır da cır-cır..."<br />
Bay Kaplumbağa, oynayarak tuvalete gitti ve <strong>bir</strong> süre sonra karısı<br />
kahvaltı masasını donatırken içerden sesi duyuldu:<br />
"Karıcığım...Bil bakalım, ne yapıyorum?"<br />
"Tuvalette ne yapılır?"<br />
"Öyle değil canım...Yani düĢünüyorum."<br />
"Neyi?"<br />
"Uçmanın ne kadar güzel <strong>bir</strong> Ģey olduğunu...Biliyor musun, karar<br />
verdim..."<br />
"Neye?"<br />
Bay Kaplumbağa, yıkadığı ellerini kurulayarak geldi...Çok önemli <strong>bir</strong><br />
karar vermiĢ gibi gururla dikildi.<br />
"Kanat bırakacağım!.."<br />
Bayan Kaplumbağa bu sözün üstünde durmadı...Kahvaltı masasını<br />
donatmayı sürdürdü...Ne de olsa titiz <strong>bir</strong>iydi. Çatallar, bıçaklar, kaĢıklar yerli<br />
yerinde durmalıydı...<br />
5
"Kaç kere bıraktın. YakıĢmıyor iĢte," dedi.<br />
Bay Kaplumbağa ĢaĢırdı.<br />
"Ne yakıĢmıyor?"<br />
"Sakal."<br />
"Sakal demedim, <strong>kanat</strong> dedim. Kanat...Ka-nat!..Demin tuvaletteyken<br />
enine boyuna düĢündüm bunu..."<br />
"Rica ederim baĢlama yine. Sabah sabah hiç havamda değilim."<br />
"Ama ben çok ciddiyim."<br />
"Peki nasıl yapacaksın bunu?"<br />
"Henüz bilmiyorum. Ama baĢaracağıma eminim. MüthiĢ <strong>bir</strong> Ģey<br />
olacak bu. Göklerde yükselmek, ağaçların üstünde <strong>kanat</strong> açmak, kuĢların<br />
ardına düĢüp uzaklara, temiz havası, suyu olan ülkelere göç etmek <strong>bir</strong><br />
kaplumbağa için ne demektir, bilir misin?"<br />
"Ġyi <strong>bir</strong> Ģey olalı herhalde."<br />
"Ġyi de söz mü? Olağanüstü <strong>bir</strong> Ģey bu. Artık uçmanın zamanı geldi."<br />
"Ġyi de, nasıl uçacaksın? Amatör kuĢ kurslarına mı katılacaksın?"<br />
"Yoo...Kendim yapacağım."<br />
Bayan Kaplumbağa ĢaĢırdı. Zaten bu sabah ĢaĢırmaktan yapa Ģansı<br />
epey açıktı.<br />
"Anlamadım?" dedi patlak gözlerle. Bir an kocasının delirdiğini sandı.<br />
Bay Kaplumbağa onun ne düĢündüğünü anladı.<br />
"Çok ciddiyim!."<br />
Bayan Kaplumbağa kekeledi:<br />
"Peki, peki, bıraktın diyelim...Uzaklara uçabilecek misin bakalım?"<br />
"Hem de nasıl. Artık bu ormanın yaĢanacak hali kalmadı. Uzaklara<br />
gitmek gerek. Nefes bile alamıyorum buralarda. Bu iĢi iyice öğrendikten<br />
sonra seni de götüreceğim tabi. Birlikte gideceğiz o yeĢil ülkeye. Hem, <strong>bir</strong><br />
amaç uğruna yaĢamalı demez miydin hep? Gelgeç hevesler artık mutlu<br />
etmiyor beni."<br />
"Bırak böyle düĢünceleri canım. Fazla taktın kafana. Ġlle de <strong>bir</strong> hobi<br />
edinmek istiyorsan kuru yaprak <strong>bir</strong>iktir. Eski sümüklüböcek kabuğu<br />
koleksiyonu yap...Ne bileyim? Onun gibi uğraĢlar bul."<br />
Bay Kaplumbağa kızdı.<br />
"Of!..Anlamıyorsun ki beni."<br />
"Anlıyorum, anlıyorum...Bak bu evden taĢınırsak her Ģey<br />
kendiliğinden düzelecek. ġöyle daha az gürültülü <strong>bir</strong> yere taĢınırız mesela...<br />
"Daha az gürültülü mü? Öyle <strong>bir</strong> yer kaldı mı ki? Hem öyle <strong>bir</strong> yer<br />
bulduk diyelim, kirası ne kadar tutar haberin var mı?"<br />
"Canım bütçemize uygun <strong>bir</strong> yer buluruz belki."<br />
6
Bay Kaplumbağa, aniden salondaki boy aynasının önüne gidip<br />
gömleğini çıkardı.<br />
Bayan Kaplumbağa ĢaĢkınlıkla peĢinden gitti.<br />
"Seyret Ģimdi..." dedi Bay Kaplumbağa ve <strong>bir</strong> taburenin üstüne çıktı.<br />
(Bunu nasıl baĢardığını sormayın, bilmiyorum)<br />
Bayan Kaplumbağa, ĢaĢkın ĢaĢkın ona bakarken, o omuzlarını<br />
inceliyordu.<br />
"Bak, bak, bak!..Görüyor musun?"<br />
"Neyi?"<br />
"Kürek kemiğimin üstündeki kemiği?"<br />
"E, ne olmuĢ?"<br />
"ġimdi onu iyice sündüreceğim."<br />
Bay Kaplumbağa, dediğini yaptı ve omuzlarını <strong>bir</strong> süre<br />
mıncıkladı...Sonra da eĢine gösterip, fikrini sordu:<br />
"Nasıl oldu?"<br />
"Ġyice kızarttın."<br />
"Onu demiyorum...Bak...ġimdilik <strong>bir</strong> sineğin <strong>kanat</strong>ları kadar. Ne de<br />
olsa henüz ilk çalıĢmam. Bıkmadan, usanmadan bunu tekrarlamam<br />
gerekiyor. BaĢarı öyle kolay elde edilmez değil mi? Ġki mıncıklamayla deri<br />
sünseydii...Bak Ģimdi <strong>bir</strong> deneme uçuĢu yapacağım. Ġyi bak...Hooop!.." dedi<br />
ve tabureden atlayıverdi...<br />
Sonra mı?<br />
Bir kaplumbağa tabureden atlayınca ne olursa o oldu iĢte. Yüzükoyun<br />
düĢtü.<br />
Bayan Kaplumbağa, çığlık atarak yanına koĢu. Ama Bay Kaplumbağa<br />
hiç bozuntuya vermedi. Hiç<strong>bir</strong> Ģey olmamıĢ gibi kalktı...<br />
"Dedim ya? Sadece küçük <strong>bir</strong> denemeydi. "<br />
Fakat <strong>bir</strong>den acı ile bağırdı:<br />
"Of!..Ay!..Bütün kemiklerim kırıldı galiba."<br />
"Oh olsun!..Kırılır tabii," dedi Bayan Kaplumbağa. "Yalnızken bunu<br />
sakın <strong>bir</strong> daha deneme. Sırtüstü düĢersen, <strong>bir</strong> daha kalkamazsın...Çattık! Deli<br />
misin, nesin?"<br />
"Delilikle ne ilgisi var bunun? Kanatlarımın taĢıma alanı daha pek<br />
küçük, hepsi bu. Ne sanıyorsun? Kanat çıkarmak kolay mı? Öyle ha deyince<br />
<strong>kanat</strong> çıksa...Ohooo...Herkes çıkarır."<br />
Birlikte kahvaltı masasına doğru yürüdüler...<br />
Bayan Kaplumbağa, zor günlerin baĢladığını hissetmiĢti.<br />
Çok, ama pek çok zor gün bekliyordu kendisini...<br />
KANAT ÇIKARMA ÇALIġMALARI BAġLIYOR<br />
7
AkĢama doğru kapı zili çaldığında Bayan Kaplumbağa ütü yapıyordu.<br />
Gidip kapıyı açtı ve sırtında koca <strong>bir</strong> torbayla kapının önünde duran<br />
kocasının kendisine gülümsediğini gördü.<br />
"Ġyi akĢamlar hayatımın anlamı, yaĢama sevincimin kaynağı, Ģirinlik<br />
anıtım," dedi ve abartılı <strong>bir</strong> selam vererek içeri girdi Bay Kaplumbağa.<br />
Bayan Kaplumbağa, böyle övgülerden hoĢlanmıyordu.<br />
"Ee, uzattın ama," demiĢti Bay Kaplumbağa konuĢurken.<br />
Bay Kaplumbağa, sırtındaki torbayı mutfağa götürdü.<br />
Karısı arkasından giderken onu izliyordu.<br />
"Ne bu?" diye sordu.<br />
Bay Kaplumbağa, torbayı mutfağın orta yerine bıraktı...Kan-ter içinde<br />
kalmıĢtı. Belli ki torba epey ağırdı ve onu taĢımak yorucu olmuĢtu.<br />
"Kanat bırakmama yarayacak ilaçlar aldım, dedi Bay Kaplumbağa.<br />
"Yiyecek almadın mı?" diye sordu Bayan Kaplumbağa.<br />
Öteki <strong>bir</strong> sandalyeye otururken baĢını salladı iki yana.<br />
"Hayır. Fil diĢi, kurbağa bacağı, gergedan boynuzu...Onun gibi Ģeyler<br />
aldım iĢte."<br />
"Ġyi...AkĢam yemeğinde onları yeriz öyleyse."<br />
"Yemeği düĢünen kim karıcığım? Bunlar <strong>kanat</strong>larımı çıkarmam için<br />
yardımcı olacak Ģeyler...ġimdi bana kocaman <strong>bir</strong> tencere ver bakalım."<br />
Bayan Kaplumbağa, söylenerek kap-kacak dolabını açtı ve büyükçe <strong>bir</strong><br />
tencere seçip Bay Kaplumbağa'nın önüne adeta fırlatır gibi koydu.<br />
Bay Kaplumbağa, torbadan çıkardıklarını tencerenin içine<br />
doldurdu...Bayan Kaplumbağa, <strong>bir</strong>az ĢaĢkın, <strong>bir</strong>az kızgın onu seyrediyordu.<br />
Bay Kaplumbağa, tencereyi karıĢtırmaya baĢladı...KarıĢtırdı,<br />
karıĢtırdı...<br />
"I-ıh...Olmayacak," dedi umutsuzca..."BaĢka tencere yok mu? ġöyle<br />
daha büyük <strong>bir</strong> Ģey?"<br />
"Ne yapmak istediğini bilmiyorum ki...Yani tam olarak. Gerçekten<br />
inanıyor musun sen bu <strong>kanat</strong> çıkarma iĢine?" diye sordu Bayan Kaplumbağa.<br />
"Elbette," dedi Bay Kaplumbağa. Kendinden emin görünüyordu. Bu da<br />
Bayan Kaplumbağa'yı korkutuyordu...<br />
"YaĢlı <strong>bir</strong> baykuĢtan öğrenmiĢtim bunu. Ormanın en bilge<br />
baykuĢuydu. Bütün bu malzemeleri karıĢtırıp, omuzlarıma süreceğim. Her<br />
gün azar azar."<br />
Bayan Kaplumbağa, <strong>bir</strong>az meraklandı...<br />
"E, sonra? Dedi.<br />
Bay Kaplumbağa, kollarını iki yana açıp salladı:<br />
"Sonra...Sonra kocaman <strong>kanat</strong>larım olacak iĢte."<br />
8
"ġey...DüĢünüyorum da...Bir kaplumbağanın uçan <strong>bir</strong> kocası olması<br />
nasıl olur acaba...Ġyi olur mu?" diye alay etti Bayan Kaplumbağa.<br />
Bay Kaplumbağa, ona aldırmadı. Yaptığı iĢin bilincindeydi.<br />
"Ah karıcığım!..Ġyi olur mu da ne demek? Harika olacak. Tüm bayan<br />
kaplumbağalar seni kıskanacak, " dedi ve tencereyi alıp banyoya gitti.<br />
Bayan Kaplumbağa da ütü yapmak için ütü masasının baĢına.<br />
Bir süre sessizlik oldu ama sonra korkunç <strong>bir</strong> çatırtı duyuldu banyoda.<br />
"Heey, ne yapıyorsun orda?" diye seslendi Bayan Kaplumbağa.<br />
Banyodan cevap gelmedi.<br />
Sonra Bay Kaplumbağa göründü...<br />
"ġey...ÇamaĢır makinesi hayatım...Biraz parçalandı da..." dedi süklüm<br />
püklüm.<br />
Tenceredekileri makinenin içine atıp öğütmek istemiĢti.<br />
Bayan Kaplumbağa, çığlığı basıp banyoya koĢtu...Demek güzelim<br />
çamaĢır makinesi mahvolmuĢtu?<br />
Zavallı...KoĢmasın da ne yapsındı?<br />
PARLAK, MAVĠ IġIK<br />
Ertesi sabah, bardaktan boĢanırcasına <strong>bir</strong> yağmur baĢladı.<br />
Bay Kaplumbağa, iĢyerinde pencereden yağmuru seyrediyordu...<br />
ÇalıĢma arkadaĢlarından Kirpi, masasında oturmuĢ onu gözlüyordu.<br />
"Hey, Bay Kaplumbağa!." diye seslendi.<br />
"Evet?" diye cevapladı Bay Kaplumbağa...Dönmedi, kollarını<br />
kavuĢturmuĢ <strong>bir</strong> durumda yağmuru seyretmeyi sürdürdü.<br />
"Sabahtan beri pencereden bakıp duruyorsun, neyin var?" diye sordu<br />
Kirpi.<br />
Bay Kaplumbağa, sakin <strong>bir</strong> sesle:<br />
"Hiiç," dedi. "Yağmur yağıyor da,"<br />
"E, ne var bunda?"<br />
"Bugün deneme yapamayacağım demektir bu."<br />
"Ha, Ģu iĢ...Sahi ne oldu senin <strong>kanat</strong> çıkarma iĢi?"<br />
"Devam ediyor. Her geçen gün <strong>bir</strong>az daha büyüyorlar."<br />
Lafa Köstebek de karıĢtı. Kirpi ile Kaplumbağa konuĢurken o da<br />
dinliyordu. Kirpiye göz kırptı. Aklına <strong>bir</strong> Ģey gelmiĢti...<br />
"Göstersene Ģunları, çok merak ediyoruz," dedi hınzırca.<br />
Kirpi de destekledi bu fikri.<br />
"Hadi göster, göster," dedi tempo tutarak.<br />
Bay Kaplumbağa, dolduruĢa gelmek istemiyordu.<br />
"Biraz sabırlı olun, nasıl olsa yakında uçacağım."<br />
9
Köstebek, küsmüĢ gibi yaptı:<br />
"Ġyi, iyi...Göstermezsen gösterme," diye mızmızlandı.<br />
"Nesini göstereyim?" dedi Bay Kaplumbağa..."Daha küçükler."<br />
Köstebek, Kirpinin kulağına eğildi, fısıldayarak:<br />
"Vah vaah. Gerçekten kafayı bozmuĢ bu. Tüh!" dedi acıyarak.<br />
Tam bu sırada Bay Timsah girdi büroya...<br />
Kirpi ile Köstebek aceleyle iĢlerinin baĢına döndüler ve çalıĢıyormuĢ<br />
gibi yaptılar.<br />
Bay Timsah müdürleriydi ve mesai saatinde dalga geçilmesinden<br />
hoĢlanmazdı.<br />
"Hava amma da berbat ha," dedi Timsah, ıslak yağmurluğunu<br />
çıkartırken..."Nasıl gidiyor iĢler çocuklar? Yeni <strong>bir</strong> Ģey var mı?" diye sordu.<br />
Aslında bu, her sabah sorduğu <strong>bir</strong> soruydu.<br />
Kirpi, aceleyle yanıtladı:<br />
"Yok efendim."<br />
"Güzel, güzel," dedi Timsah, 'e'leri uzatarak. Sonra, pencerenin önünde<br />
durmuĢ dıĢarıyı seyreden Bay Kaplumbağa iliĢti gözüne:<br />
"Nasılsın bakalım Bay Kaplumbağa?" diye sordu yüksek sesle.<br />
Bay Kaplumbağa, yavaĢça döndü, saygılı <strong>bir</strong> tavırla:<br />
"TeĢekkür ederim, iyiyim müdür bey. Siz nasılsınız?" dedi.<br />
"Görüyorsun iĢte. Sudan çıkmıĢ Ģey gibiyim...ġey gibi..."<br />
Ama 'ne gibi' olduğu <strong>bir</strong> türlü aklına gelmedi...<br />
"Hani ne derler? ġeyy..."<br />
Bay Kaplumbağa, ona yardımcı oldu:<br />
"Timsah!"<br />
Kirpi ile Köstebek gülmemek için kendilerini zor tuttular. Timsah da<br />
bozuldu ama belli etmedi.<br />
"Öyle mi deniyor ona?" dedi, ĢaĢırmıĢ gibi yaparak...Sonra da kendi<br />
bürosuna doğru yürüdü...Yürürken de:<br />
"Seni <strong>bir</strong>az zayıflamıĢ gördüm...Öyle değil mi çocuklar? Bay<br />
Kaplumbağa <strong>bir</strong>az kilo vermiĢ," dedi.<br />
Bay Kaplumbağa, onu doğruladı:<br />
"Haklısınız efendim. Kanat çıkarıyorum da..."<br />
Timsah, önce onun ne demek istediğini anlayamadı. Sonra aniden<br />
olduğu yerde durup Bay Kaplumbağa'ya baktı.<br />
Tam bu sırada gürültüyle <strong>bir</strong> ĢimĢek çaktı ve Bay Kaplumbağa, parlak,<br />
<strong>mavi</strong> <strong>bir</strong> ıĢık selinin içinde kalıverdi.<br />
Görüntüsünde tuhaf <strong>bir</strong> ürkütücülük vardı!<br />
Sanki...<br />
Sanki...<br />
10
Her neyse. Nasıl olsa bunu ilerde öğreneceksiniz...<br />
Yalnız Ģu kadarcığını söyleyeyim, bu tuhaf durum Bay<br />
Kaplumbağa'nın epey baĢını ağrıtacaktı.<br />
DERĠ SÜNDÜRME ÇALIġMALARI<br />
Aynı akĢam...<br />
Bay Kaplumbağa'nın evi...<br />
Bay Kaplumbağa, tavana makaralar asmıĢ, bu makaralardan sarkan<br />
iplerin ucuna da çamaĢır mandalları takmıĢtı.<br />
Bayan Kaplumbağa, her zamanki gibi tedirgin gözlerle onu<br />
seyrediyordu.<br />
"Ne yapıyorsun öyle?"<br />
"Artık iĢin sonuna yaklaĢıyoruz karıcığım. Benim en büyük yardımcım<br />
sen olacaksın. Zaten sen olmazsan böyle <strong>bir</strong> Ģeyi asla baĢaramam."<br />
Bay Kaplumbağa, gömleğini çıkarıp çamaĢır mandallarını omuzlarına<br />
tutturdu.<br />
"Ayy, acıyor mu?" diye sordu Bayan Kaplumbağa, içi <strong>bir</strong> tuhaf<br />
olmuĢtu.<br />
"Eh, <strong>bir</strong>az...Önemli değil. Katlanacağım."<br />
"Böyle derini...Yani <strong>kanat</strong>larını sündürecek misin hep?"<br />
"Evet."<br />
"Geceleri de böyle uyuyacaksın, öyle mi?"<br />
"Evet minik kabbuĢum. Sadece bu kadarla yetinmeyeceğim tabi. Ġlerde<br />
kendime ağırlıklar da takacağım. Böylece <strong>kanat</strong>larım günden güne<br />
güçlenmiĢ, uçmaya hazır duruma gelmiĢ olacak."<br />
Bir tüpten eline <strong>bir</strong> miktar krem sıktı, omuzlarına sürdü.<br />
"Balina çubuğu özü...Kanatlara esneklik kazandırmak için," dedi.<br />
DOKTOR<br />
Bayan Kaplumbağa, kocası iĢe gider gitmez soluğu doktorda almıĢtı.<br />
Pos bıyıklı doktor, duyduklarına inanamayıp uzun uzun miyavladı.<br />
"Demek kocanız uçma meraklısı?" dedi hayretle...<br />
"Evet doktor."<br />
"Güzeel!...Güzeel!"<br />
"Ġlk günler öyle fazla üstünde durmadım bu merakının, her zamanki<br />
tuhaf Ģakalarından sanıyordum. Ama dün geceki davranıĢları beni size<br />
gelmeye zorladı."<br />
"Harika!..Harika!.."<br />
11
"Kocamın durumu kötü mü doktor?"<br />
"Ġlginç!..Ġlginç!.."<br />
"Onu ben de biliyorum. Yani ne olacak kocamın durumu?"<br />
"Uygun <strong>bir</strong> Ģey yaparız canım, merak etmeyin...Tuhaf!..Ayrıca<br />
ilginç...Hatta ĢaĢırtıcı da diyebilirim. Kendisini uçak sanan <strong>bir</strong> sürü hastaya<br />
rastladım ama böyle kendisi uçmak isteyen <strong>bir</strong> kaplumbağaya ilk kez<br />
rastlıyorum. Harika <strong>bir</strong> Ģey bu!.."<br />
"Demek durumu çok kötü? Ne yapacağım Ģimdi ben? "<br />
"TelaĢlanmayın lütfen...Önce neden böyle <strong>bir</strong> istek duyduğunu<br />
araĢtıracağız. Yani olayın kökenine ineceğiz. Onunla ilgili her Ģeyi<br />
bilmeliyiz. Doğumu nasıl olmuĢ mesela? Ebe ile arasında neler geçmiĢ? Ġlk<br />
ciyaklaması, ciyaklarken sesinin tınısı, tonu nasılmıĢ? Annesi sever miymiĢ?<br />
Çocukluğu mutlu mu, mutsuz mu geçmiĢ? Bütün bunları bilmem gerek. Tabi<br />
bu da zaman ister, para ister..."<br />
"Siz parayı düĢünmeyin. Yeter ki eĢim sağlığına kavuĢsun."<br />
"Öyleyse anlaĢtık...ġimdi gelelim size...Onu kızdıracak, incitecek en<br />
küçük <strong>bir</strong> davranıĢta bulunmanızı istemiyorum. Yaptıklarını normal<br />
karĢılayın. Bırakın yapsın...Ne çıkaracaksa çıkarsın. Aksi <strong>bir</strong> davranıĢ onu<br />
Ģoke edebilir. En önemlisi de, onun bana gelmesini sağlayın. Böyle yemek<br />
tarifi verir gibi tedavi olmaz, değil mi?"<br />
"Haklısınız...Haklısınız da, bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum. Ona,<br />
hadi doktora gidelim demek çok zor."<br />
"Niye zor olsun? Ciğerlerini üĢütünce nasıl doktora gidiyorsa, kafayı<br />
üĢütünce de doktora gidilebilir. Unutmayın, bu çok önemli. Her gün<br />
yaptıkları hakkında düzenli olarak not tutun ve bana bildirin. Bir fırsatını<br />
bulur bulmaz da kanadından tuttuğunuz gibi -yani kolundan demek istedimhemen<br />
bana getirin."<br />
"Peki. Dediğinizi yapacağım."<br />
"Korkmayın. Be neler gördüm, neler. Bu bıyıkları sıcak Ģömine<br />
karĢısında uyuklayarak ağartmadık. Merak etmeyin, eĢinizi iyileĢtireceğiz!.."<br />
Doktor kalktı...Bayan Kaplumbağa'yı kapıya kadar geçirdi.<br />
"Ha aklıma geldi...Geçirdiği çocukluk günleri çok önemli. Çocuklukta<br />
yaĢananlar bütün <strong>bir</strong> hayatı etkiler," dedi kapı önünde.<br />
Bayan Kaplumbağa, çıkarken elini uzattı:<br />
"Anladım, hoĢça kalın," dedi ve Doktor elini sıkarken patisinin ne<br />
kadar yumuĢak olduğunun farkına vardı...<br />
Ama bu aldatıcı <strong>bir</strong> durumdu tabi...Bütün kediler gibi doktorun da<br />
patileri yumuĢacıktı. Ancak, içinde sivri ve müthiĢ keskin tırnaklar gizliydi!<br />
"Güle güle" dedi Doktor, en Ģefkatli mırıldanmasıyla...<br />
12
Ve Bayan Kaplumbağa çıkar çıkmaz kapıyı sıkıca kapatıp masasının<br />
altından üç tekerlekli <strong>bir</strong> bisiklet çıkardı.<br />
Sonra da üstüne binip:<br />
"Vort...vort...ınn...ın...düüüt..." diye bağırarak odanın içinde<br />
gezinmeye baĢladı!..<br />
Zavallı doktor!<br />
Bu ĢaĢırtıcı durumu onun gibi değerlendirirsek, acaba çocukluğunu<br />
doğru dürüst yaĢayamamıĢ mıydı? Üç tekerlekli <strong>bir</strong> bisikleti bile olmamıĢ<br />
mıydı?<br />
KANAT ÇIKARMAK ZOR ĠġTĠR...ÜSTELĠK KĠMSE SĠZE<br />
ĠNANMAZ<br />
Bay Kaplumbağa'nın <strong>kanat</strong> çıkardığını duymayan kalmamıĢtı<br />
iĢyerinde...<br />
Sadece <strong>bir</strong>i dıĢında; Müdür Timsah. Henüz o bundan habersizdi.<br />
Kirpi ile Köstebek bu durum eğlence haline gelmiĢti.<br />
Her gün, "Nasıl gidiyor <strong>kanat</strong> çıkarma iĢi?" diye alay ediyorlardı.<br />
Bay Kaplumbağa da her zaman:<br />
"Ġyi gidiyor. Az kaldı, diye cevap veriyordu onlara.<br />
Bu sabah da öyle olmuĢtu iĢte.<br />
Köstebek, uçup uçmadığını öğrenmek istiyordu onun.<br />
"Henüz değil," dedi Bay Kaplumbağa.<br />
Müdür Timsah gelmeseydi, alaylarını sürdüreceklerdi <strong>bir</strong> süre daha.<br />
"Günaydın," dedi Timsah, gülümseyerek ve testere gibi diĢlerini<br />
göstererek...<br />
Bay Kaplumbağa, saygıyla selamladı onu:<br />
"Hayırlı sabahlar, hoĢ geldiniz," dedi.<br />
"HoĢ bulduk. Bayan Kaplumbağa nasıl bakalım, ha?"<br />
"TeĢekkür ederim efendim. Karım çok iyi. Çoktandır evinizi ziyaret<br />
edemiyoruz. Bayan Timsah kusurumuza bakmaz umarım?"<br />
"Yok canım, ne kusuru? Nasıl olsa <strong>bir</strong> gün gelirsiniz."<br />
"ġey efendim...Bir süredir...Yani epey <strong>bir</strong> süredir evden çıkamaz<br />
olduk. ġu <strong>kanat</strong> çıkarma yüzünden. Tabi benim yüzümden karım da eve<br />
kapanıp kaldı mecburen..."<br />
Timsah'ın kulağına bazı Ģeyler gelmiĢti ama üstünde durmamıĢtı<br />
bunun.<br />
ġimdi böyle açıkça Bay Kaplumbağa tarafından dillendirilince, iyice<br />
meraklandı. Neyin nesiydi bu <strong>kanat</strong> çıkarma iĢi?<br />
13
"Ya? Anlıyorum, anlıyorum," dedi düĢünceli <strong>bir</strong> tavır takınarak ve<br />
ekledi: " Seninle Ģu <strong>kanat</strong> çıkarma iĢini <strong>bir</strong> konuĢsak diyorum...Hani ne<br />
derler? Ġnsanlar konuĢa konuĢa da, hayvanlar Ģey ede ede...?"<br />
"KoklaĢa koklaĢa..."<br />
"Evet...ĠĢini bitirince odama gel."<br />
"Emredersiniz."<br />
Timsah, odasına geçer geçmez telefon çaldı. Arayan Bayan<br />
Kaplumbağa'ydı.<br />
"Ġyi günler Bay Timsah. Ben Bayan kaplumbağa. KonuĢmamızdan<br />
eĢimin haberi olmasın lütfen," diyordu.<br />
"Anladım," dedi Timsah..."Bir Ģey mi vardı?<br />
"Son günlerde kocam tuhaf Ģeyler yapıyor Bay Timsah. Beli siz de<br />
farkındasınız bunun. Çok korkuyorum. Lütfen bunu kendisine hissettirmeyin.<br />
Bunu doktoru istiyor. Durumu büsbütün kötüleĢebilirmiĢ."<br />
"Yaa?"<br />
"Yaa...Sizi rahatsız ettim. ġirkete gelme isterdim ama kocam<br />
kuĢkulanır iye korktum."<br />
"Anlıyorum, anlıyorum. Merak etmeyin siz."<br />
"Bayan Timsah'a saygılar."<br />
"Ġletirim. Güle güle..."<br />
Timsah telefonu kapattığında kapıda Bay Kaplumbağa göründü.<br />
"Önemli <strong>bir</strong> Ģey mi efendim?"<br />
Timsah ĢaĢkınlığını belli etmemeye çalıĢıyordu.<br />
"Yok canım. Öyle, sıradan, adi, zavallı <strong>bir</strong> telefon iĢte. Ne yaptığını<br />
bilmiyor...Hem, telefon da telefon olsa...Öhö!..Neyse, biz iĢimize bakalım.<br />
Ne istemiĢtiniz?"<br />
"Aman efendim, beni çağıran sizdiniz."<br />
"Ya, öyle mi? Evet...Neyse...Sonra konuĢuruz."<br />
Bay Kaplumbağa, saygıyla eğilerek geri döndü ve odadan çıktı.<br />
Müdürünün kafasının ne kadar karıĢık olduğunu düĢünüyordu...Ee, müdür<br />
olmak kolay değildi tabii...<br />
Timsah ise oldukça tedirgindi. O da Bay Kaplumbağa'nın hastalığının -<br />
belki de bu sanıldığından da ciddi <strong>bir</strong> hastalıktı- bulaĢıcı olup olmadığını<br />
düĢünüyordu.<br />
Zaten titiz, devamlı kendini dinleyen, hastalık hastası <strong>bir</strong>isiydi...ġimdi<br />
<strong>bir</strong> de bu çıkmıĢtı!<br />
"Ooof...Of" tu!.<br />
Bay Kaplumbağa'nın odaya girmesiyle çıkması <strong>bir</strong> olmuĢ, bu da<br />
Köstebek ile Kirpi'nin dikkatini çekmiĢti.<br />
"Aa, ne çabuk konuĢtunuz?" diye hayret etti Kirpi.<br />
14
"Ne yazık ki konuĢmadık. Doğrusunu isterseniz ne konuĢacağımız<br />
konusunda da en ufak <strong>bir</strong> fikrim yoktu. Niye böyle davrandığını anlamıĢ<br />
değilim yani..."<br />
"Canım anlasana...Bizim gibi o da merak ediyor senin uçma iĢini."<br />
Köstebek de karıĢtı lafa:<br />
"Onunla konuĢmadınız, bari bize anlat Ģunu. Ne zaman baĢladın? Bu<br />
istek ne zaman uyandı sende?"<br />
"Uzun hikaye."<br />
"Televizyon dizileri gibi mi? Ġki yüz elli bölüm sürmez herhalde? "<br />
"O kadar da değil."<br />
"Anlat öyleyse. Nasıl olsa zamanımız bol."<br />
Bay Kaplumbağa, bu kadar ısrar karĢısında dayanamayıp pes etti...<br />
"Peki..Peki," dedi ve anlatmaya baĢladı..."Bir gün bizim zıp-zıp<br />
tavĢanla bahse tutuĢtuk..."<br />
"Yine mi?"<br />
"Hayır. Bu baĢka yarıĢtı. Kazanamadım.<br />
"Olur Ģey değil."<br />
"Evet, kazanamadım. Ama önemli olan bu değil."<br />
"Nasıl değil? Bu hayvanlar aleminin en ünlü yarıĢıydı. Yani ilk yarıĢ.<br />
Nice hikayelere, Ģiirlere, çizgi filmlere konu olmuĢtu. Okullarda sık sık<br />
öğretmenler tarafından anlatılırdı..."<br />
"Dedim ya? Bu ikinci yarıĢtı ve kazanamadım. Madem anlatmamı<br />
istiyorsunuz, dinleyin. ĠĢte o gün yarıĢ için sözleĢmiĢtik. TavĢanı bilirsiniz.<br />
Rüzgar gibi koĢar. Bense sırtımdaki bu kabukla oflaya puflaya yürürüm. Kan<br />
ter içinde kalırım. YarıĢ yerine gitmek için evden çıktığımda, <strong>bir</strong> de ne<br />
göreyim?<br />
"Ne gördün?"<br />
"Yollar çeĢitli engellerle dolu."<br />
"Demek engelli yarıĢ bu?"<br />
"Hayır. Engeller yarıĢ için konulmamıĢ. Kendiliğinden olmuĢ. Yani<br />
öyle olmalı. Her yan pislik içinde...Çukurlar, çöpler...berbat <strong>bir</strong> hava. Bütün<br />
bunlar yürümemi bile zorlaĢtıran engellerdi. Bir süre burnumu tutarak<br />
yürüdüm. Sonra da azıcık dinlenmek için <strong>bir</strong> ağacın altındaki tümseğe çıkıp<br />
oturdum. Tam terimi kuruluyordum ki, <strong>bir</strong> ses duydum ağaçtan. Baktım,<br />
yaĢlı <strong>bir</strong> BaykuĢ. Ağaca tünemiĢ bana bakıyor."<br />
"Ne dedi sana? YarıĢ için baĢarı mı diledi?"<br />
"Hayır. Önce derinden <strong>bir</strong> 'uuu' çekti. Arkasından, 'BoĢuna kendini<br />
yorma kaplumbağa. Hepimiz <strong>bir</strong>er <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong> takmazsak hiç<strong>bir</strong> yarıĢı<br />
kazanamayız,' dedi."<br />
"E, sonra?"<br />
15
"Hepsi bu."<br />
"Gerçekten uzun <strong>bir</strong> hikayeymiĢ," diye alay etti Kirpi.<br />
"Evet. Bir dakikada bitti," dedi gülerek Köstebek.<br />
"Sizin için zaman kısa olabilir ama <strong>bir</strong> kaplumbağa için zaman geçmek<br />
bilmez." Diye konuĢtu Kaplumbağa, ciddi <strong>bir</strong> tonlamayla.<br />
"Uzun yaĢıyorsunuz iĢte, fena mı?" diye atıldı Köstebek.<br />
Geçekten de kaplumbağalar en uzun yaĢayan canlılar sınıfına<br />
girmekteydi...<br />
"Evet, uzun yaĢamasına uzun yaĢıyoruz," dedi Bay Kaplumbağa iç<br />
çekerek..." Tabi buna yaĢamak denirse!"<br />
Belli ki, uzun ve çileli hayatını düĢünüyordu.<br />
Köstebek araya girdi:<br />
"Neyse, neyse...Konuyu dağıtmayalım. Sen de o gün yarıĢı<br />
kaybettikten sonra <strong>mavi</strong> <strong>bir</strong> <strong>kanat</strong> akmaya karar verdin öyle mi?"<br />
"Öyle de denebilir."<br />
"Ġyi hoĢ da, sen <strong>bir</strong> kaplumbağasın...Hiç<strong>bir</strong> zaman uçamazsın. Yani <strong>bir</strong><br />
kuĢ gibi demek istiyorum. Gerçekten bunu baĢarabileceğine inanıyor<br />
musun?" diye sordu Kirpi.<br />
Bay Kaplumbağa kızdı.<br />
"Size kaç kere söyledim, baĢaracağım!..Göreceksiniz!.."<br />
Kirpi ile Köstebek telaĢlandı.<br />
"Ne kızıyorsun canım? Biz arkadaĢız seninle..." dedi Köstebek. " BoĢ<br />
hayallere kapılıp üzülmeni istemeyiz değil mi?"<br />
"Bu boĢ <strong>bir</strong> hayal değil. Bunu size önümüzdeki günlerde<br />
kanıtlayacağım. Bakalım o zaman ne diyeceksiniz!.." dedi Bay Kaplumbağa<br />
ve hırsla masasına geçip oturdu.<br />
Kirpi ile Köstebek <strong>bir</strong><strong>bir</strong>lerine baktılar...<br />
BEKLENEN GÜN<br />
Sabah...<br />
7.45 uçağı yaklaĢtı ve geçti.<br />
Yine her Ģey sarsılıp, sallandı.<br />
Bay Kaplumbağa, pencere önündeki yerini erkenden almıĢtı.<br />
Bayan Kaplumbağa ise her zamanki gibi uyuyordu.<br />
"Geliyorum peĢinden insan yapısı...Geliyorum. hem de <strong>bir</strong> kuĢ gibi<br />
takılacağım arkana. Kolla kendini!." diye bağırdı pencereden Bay<br />
Kaplumbağa...Sesi uçağın gürültüsüne karıĢmıĢtı.<br />
Sonra da telefonunun tuĢlarını tıklattı...Ġlk deneme uçuĢunu<br />
gerçekleĢtirmeden önce hava durumunu öğrenmekti niyeti.<br />
16
"Alo?"<br />
"Alo, buyurun?"<br />
"Meteoroloji mi?"<br />
"Hayır. Uzay üssü Alfa. Nereyi arıyorsunuz kardeĢim?"<br />
"Özür dilerim. Ben hava durumunu öğrenmek istiyordum. Uçacağım<br />
da..."<br />
"Telsiziniz, elektronik donanımınız yok mu? Niye telefonla<br />
soruyorsunuz?"<br />
"Elektronik donanıma ihtiyacım yok ki benim."<br />
"Peki nasıl uçacaksınız öyleyse?"<br />
"Canım orası beni ilgilendirir. Sizden sadece hava durumunu<br />
öğrenmek istemiĢtim. Biliyorsanız söyleyin!"<br />
"Ne kızıyorsunuz canım? Pencereden gördüğüm kadarıyla hava gayet<br />
güzel. Bol güneĢli ve güneĢ gözlüklü günler dilerim...Ayrıca <strong>bir</strong> sipariĢiniz<br />
varsa, hemen alabilirim."<br />
"Ne sipariĢi?"<br />
"Ne sipariĢi olacak? Markette ne olursa iĢte. Burası Öz Gıda<br />
Market...Bendeniz de kasiyer Ardıç KuĢu..."<br />
Bay Kaplumbağa, kızgınlıkla telefonu kapadı ama fazla da üstünde<br />
durmadı bunun. Hava güzel görünüyordu. UçuĢ da iyi geçecekti demek ki.<br />
Bayan Kaplumbağa uyanmıĢtı...<br />
"Ne mırıldanıyorsun? Biriyle mi konuĢuyorsun?"<br />
"Hava durumunu öğrenmek için aramıĢtım, market çıktı. Bugün ilk<br />
deneme uçuĢumu gerçekleĢtireceğim de."<br />
Bayan Kaplumbağa, <strong>bir</strong>den yatakta fırlayıp oturdu.<br />
"Nee?"<br />
Bay Kaplumbağa, kasılarak olmayan <strong>kanat</strong>larını çırptı:<br />
"Bak...Çıktılar iĢte. Gördün mü? Artık <strong>bir</strong> <strong>çift</strong> <strong>mavi</strong> kanadım var.<br />
Biliyorum, senin için sürpriz oldu. O yüzden ĢaĢkınsın böyle. Hadi kalk da<br />
bana yol için yiyecek hazırla."<br />
"Yani...ġimdi...Geçekten çıktı mı <strong>kanat</strong>ların?"<br />
"Elbette...Bak."<br />
Ortada <strong>kanat</strong> diye <strong>bir</strong> Ģey görünmüyordu ama Bay kaplumbağa <strong>kanat</strong><br />
diye kollarını aĢağı yukarı sallayıp duruyordu.<br />
"Yeter salladığın, nezle olacağım. Cereyan yapıyor," dedi Bayan<br />
Kaplumbağa...Besbelli endiĢeliydi. "ġey...Bugün uçmasan olmaz mı?"<br />
"Olmaz. Tam sırası."<br />
"Yani, bu <strong>kanat</strong>lar yeterli olur mu uçmak için?"<br />
17
"Tabi...Süpürge otu mu sandın bunları? Kanat bunlar, ka-nat! Hem <strong>bir</strong><br />
Ģeye karar verdi mi yapmalı. Caymak olmaz. Ancak, yine de küçük <strong>bir</strong> pürüz<br />
var..."<br />
"Pürüz mü?"<br />
"Evet. Kanatları katlamam sorun olabilir. Bu halimle sokağa da<br />
çıkamam. Dikkat çekerim. Pardösümü getirir misin?"<br />
"Ne yapacaksın pardösüyü bu sıcakta?"<br />
"Söyledim ya? Giyeceğim. Kanatlarım görünmesin diye. Hadi."<br />
Bayan Kaplumbağa, gardıroptan pardösüyü alırken kocasının artık<br />
iyice tozuttuğuna <strong>bir</strong> kez daha inandı.<br />
Kocası ise oturma odasında Ģarkı söylüyordu Ģimdi:<br />
"Kanadımda gül oya...Uçmadım doya doya...Lay lay lom..."<br />
Pardösü ve sandviçler hazırdı.<br />
Bay Kaplumbağa, çabucak giyinip, sandviç paketini cebine koydu.<br />
Sonra da göğsünü yumrukladı.<br />
"ĠĢte sonunda tarihi an geldi. Ben hazırım!"<br />
"Hemen mi gidiyorsun?"<br />
"Hemen."<br />
"Yani ciddi ciddi gidiyorsun öyle mi?"<br />
"Hayatım boyunca hiç olmadığım kadar ciddiyim ve bütün<br />
ciddiyetimle ciddi ciddi gidiyorum... Sevgili bayan, siz hâlâ Ģaka yaptığımı<br />
mı sanıyorsunuz? Birazdan ormanın en yüksek ağacına çıkıp kendimi<br />
gökyüzünün geniĢ <strong>mavi</strong>liklerine bırakacağım. Sonra da, ver elini yeĢil ülke,<br />
Samanyolu, Kuyruklu ve kuyruksuz yıldızlar!.."<br />
"Eyvah!..ġey...Bilirsin, yükseklerde hava soğuk olur. ÜĢütmezsin değil<br />
mi? Sonra, göktaĢlarına da dikkat etmelisin. Çarpıverirsin filan...Daha ilk<br />
uçuĢunda sakatlanmak istemezsin değil mi?"<br />
"Ederim, merak etme. VedalaĢma zamanı geldi. Hadi hoĢça kal.<br />
KabbuĢum, minik kaplumbağam benim. ġans dile bana. Ġhtiyacım olacak<br />
yukarda."<br />
VedalaĢma sahnesi gerçekten hüzün vericiydi. Bir<strong>bir</strong>lerinden zor<br />
ayrıldılar. Sonra Bay Kaplumbağa, pencereden pır diye uçacağı yerde,<br />
kapıdan çıkıp gitti. Hem de <strong>kanat</strong>larını çırparak!<br />
Bayan Kaplumbağa, <strong>bir</strong> süre öyle kıpırtısız kocasının arkasından baka<br />
kaldı.<br />
Doktoru aramayı akıl etmese, belki de çok uzun <strong>bir</strong> zaman öyle heykel<br />
gibi duracaktı.<br />
"Alo? Alo?"<br />
"Miyavvv...Yani buyurun"<br />
"Doktor...Doktor, kocam uçmaya gitti!"<br />
18
"Ne? Fareler ortalığı talan mı etti?"<br />
"Hayır canım...Ben...ben Ģu kocası uçma meraklısı olan<br />
kaplumbağayım. Hani size gelmiĢtim de..."<br />
"Ha, evet. Ne oldu?"<br />
"Kocam uçmak için gitti."<br />
"Ġlginç...Güzeeel...Anlamadım? Nasıl yani?"<br />
"Gitti iĢte...Basbayağı gitti."<br />
"Harika!..Harika!.."<br />
"Söyleyin, ne yapacağım Ģimdi?"<br />
"E...Ģey...Peki, nereye gitti? Nerde uçacakmıĢ?"<br />
"Ormanın en yüksek ağacı nerdeyse, orda."<br />
"Harika!..Harika!..Bakkala gofret almaya gider gibi uçmaya giden <strong>bir</strong><br />
kaplumbağa...Bravo doğrusu. Ben cesaret diye buna derim. Böyle cesur<br />
öncüler sayesinde bugünlere geldik. Helal olsun!..Ha, bayan? Bu aĢamada<br />
benim <strong>bir</strong> Ģey yapmam söz konusu değil. Siz önce itfaiyeyi arasanız daha<br />
yararlı olursunuz kocanıza. Ben Ģimdi ormanın en yüksek ağacının<br />
bulunduğu yere gidiyorum...Kaçırır mıyım hiç böyle müthiĢ <strong>bir</strong> olayı...HoĢça<br />
kalın bayan...Kocanız için dua edin...Miyaav!."<br />
Telefon kapandı.<br />
Bayan Kaplumbağa, baĢka <strong>bir</strong> numara tuĢladı...Aradığı müdür<br />
Timsah'tı.<br />
"Aloo?"<br />
"Alo, buyurun?"<br />
"Müdür bey, ben Bayan kaplumbağa..."<br />
"Günaydın Sayın bayan. Eminizdeyim"<br />
"ġey...Kocam Ģey oldu..."<br />
"Ne oldu? Hastalandı mı? ĠĢe gelemeyecek mi?"<br />
"ġey...Kanat çıkardı ve uçmaya gitti."<br />
"Ne çıkardı?"<br />
"Kanat...Yani çıkardığını sanıyor. Uçmaya gitti."<br />
"Yok canıım...Ġyi çocuktur bizim kaplumbağa. Öyle <strong>bir</strong> Ģey<br />
yapmaz...Nee? Uçmaya mı gitti? Nereye?"<br />
"Ormanın en yüksek yerine çıkıp aĢağı atlayacakmıĢ."<br />
"Vay baĢıma gelenleeer...Deli mi bu kaplumbağa? Büroda onca iĢ<br />
dururken, sen kalk uçmaya git. Olacak Ģey değil!..ĠĢ ahlâkı da kalmadı. Pes<br />
doğrusu!."<br />
"Yardıma geleceksiniz değil mi? Belki onu caydırabiliriz."<br />
"Tabi, tabi...Hemen yola çıkıyorum. Nehirden yüzerek gidersem daha<br />
çabuk varırım oraya. Ne de olsa o <strong>bir</strong> kaplumbağa. Anca gider. Umarım<br />
nehirde Tarzan'a rastlamam. Benimle boğuĢmayı çok sever de..."<br />
19
Telefon kapandı...<br />
Bayan Kaplumbağa, daha sonra itfaiyeyi, polisi, cankurtaranı, Bay<br />
Kaplumbağa'yı tanıyan herkesi tek tek arayıp yardım istedi.<br />
ġimdi ormanın en yüksek ağacına doğru <strong>bir</strong> hareket baĢlamıĢtı...<br />
BĠR KAPLUMBAĞA BEDENĠYLE MĠ, YOKSA RUHUYLA MI<br />
UÇMALI?<br />
Bay Kaplumbağa, yorulmuĢtu.<br />
Bir kütüğün üstüne oturmuĢ dinleniyordu ki, <strong>bir</strong> ses duydu...<br />
"Hop...Hop!.."<br />
Etkileyici, davudi <strong>bir</strong> sesti bu...Derinden geliyordu ve Bay<br />
Kaplumbağa'yı korkutmuĢtu.<br />
"Hii...O da kim?"<br />
"Ġçindeki ses..."<br />
"Nerdesin? Göremiyorum seni..."<br />
"Göremezsin tabi. Ses görülmez, duyulur. Söyle bakalım, ruhunla mı<br />
uçacaksın, bedeninle mi?"<br />
"Bedenimle tabi..."<br />
"Cık...cık...cık. Beceremezsin!"<br />
"O zaman ben de ruhumla uçarım."<br />
"O da olmaz."<br />
"O olmaz, bu olmaz. Peki nasıl olur?"<br />
"Hem bedenin, hem ruhunla, hem de <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong>lar açarak uçacaksın."<br />
"ĠĢte açtım <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong>larımı?"<br />
"Ay, bunlar mı <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong>? Güleyim bari. Kah...kih..."<br />
Bay Kaplumbağa kızdı:<br />
"Bana bak...Ġçimdeki ses misin, dıĢımdaki ses mi, ileri gidiyorsun.<br />
Beni yolumdan döndüreceğini sanıyorsan yanılıyorsun. Hiç boĢuna çeneni<br />
yorma."<br />
"Aferin, aferin. ĠĢte ben de bunu bekliyordum. Böyle kararlı olman bu<br />
iĢi gerçekten baĢaracağını gösteriyor. Hadi bakalım, yolun açık olsun.<br />
Selametle...(Ses yankılanarak eridi) Selametle...metle...le..."<br />
Bay Kaplumbağa, kendisiyle <strong>bir</strong> iç çatıĢmaya girmiĢ, kararlılığı<br />
artmıĢtı.<br />
Kalkıp yoluna devam etti.<br />
Uzaklardan itfaiye sirenleri duyuluyordu...<br />
Kalabalık <strong>bir</strong> grup, ormandaki yüksek ağaca doğru gidiyordu.<br />
Karadan, havadan, nehirden her yol ormandaki o en yüksek ağaca<br />
çıkıyordu bugün.<br />
20
MI?<br />
UÇTU UÇTU KAPLUMBAĞA UÇTU...KAPLUMBAĞA UÇAR<br />
Evet...<br />
Herkes...herkes ordaydı.<br />
Medya, itfaiyeciler, güvenlik güçleri...olayı kim duymuĢsa iĢte...<br />
Herkes ormandaki en yüksek ağacın altındaydı.<br />
"ĠĢte orda!" diye bağırdı ve ağacın tepesindeki eĢini gösterdi Bayan<br />
Kaplumbağa...(Oraya nasıl çıktığını bilmiyorum. Daha doğrusu, biliyorum da<br />
Ģimdilik söylemiyorum. Biraz meraklanın bakalım)<br />
Timsah, üstü baĢı paramparça gelmiĢti olay yerine.<br />
Belli ki, nehirde baĢına tuhaf Ģeyler gelmiĢti.<br />
Durumuna açıklık getirmek için:<br />
"Ah Tarzan!..Yaktın beni. Sırası mıydı nehirde güreĢ tutmanın?<br />
Giysilerim berbat oldu. Ah, of!.."<br />
Herkes meraklı <strong>bir</strong> bekleyiĢ içindeydi.<br />
Ama, ağacın tepesindeki Bay Kaplumbağa, aĢağıdaki bu kalabalığa <strong>bir</strong><br />
anlam veremiyordu.<br />
Bir ara aĢağıya baktı ve:<br />
"Neler oluyor böyle? Yangın mı var acaba?" diye mırıldandı.<br />
Bayan Kaplumbağa, o aĢağı bakarken el sallayıp bağırdı:<br />
"Canım...Lütfen vazgeç!"<br />
"Seni duyamıyorum, bağır <strong>bir</strong>az," dedi Bay Kaplumbağa. Bulunduğu<br />
yer oldukça yüksekti ve hafif <strong>bir</strong> rüzgar vardı.<br />
"Lütfen in o kütükten," diye yalvardı Bayan Kaplumbağa...<br />
Bay Kaplumbağa, kararlılığını sürdürüyordu...<br />
"BaĢaracağım tatlım. Göreceksin kabbuĢum..." (Kanat çırptı)<br />
Köstebek burun kıvırdı:<br />
"Hani ormanın en yüksek ağacına çıkacağını söylemiĢtiniz? Çıka çıka<br />
bu kütüğün üstüne mi çıkmıĢ? Hıh!"<br />
Kirpi, itiraz etti:<br />
"Bir kaplumbağa için epey yüksek sayılır yine de," dedi ve seslendi<br />
"Heey Bay Kaplumbağa!..Ġn aĢağıya!.."<br />
Doktor Kedi, miyavlayıp duruyordu:<br />
"Harika...harika.."<br />
Çekirgelerden oluĢan itfaiye, gerekli önlemi almıĢ, <strong>bir</strong> atlamaya karĢı<br />
branda bezini hazır tutuyordu.<br />
"Çabuk olun, atlamadan yakalayalım," dedi Ģefleri.<br />
21
Ġtfaiyecilerden bazıları Bay Kaplumbağaya doğru yavaĢça ilerledi. Bay<br />
Kaplumbağa, sertçe durdurdu onları:<br />
"Durun!..Sakın yaklaĢmayın!"<br />
Herkes 'zınk' diye durdu.<br />
Bay Kaplumbağa, derin <strong>bir</strong> nefes aldı ve gülümsedi.<br />
"Baylar, bayanlar...Ben hazırım," dedi ve pardösüsünü çıkarıp, kendini<br />
'hoop' diye boĢluğa bırakıverdi.<br />
"Uçuyor, uçuyor!" diye bağırdı kalabalık.<br />
"Gözlerime inanamıyorum <strong>bir</strong>i beni çimdiklesin," dedi Timsah.<br />
"Beni de, beni de," dedi Kirpi.<br />
Kedi:<br />
"Harika, harika!" diye miyavladı, diliyle bıyıklarını yalayarak.<br />
TV'ler olay yerinden canlı yayın yapıyordu.<br />
Sunucu:<br />
"Vay canına sayın seyirciler...ĢaĢılacak Ģey! Ġnanılmaz ama gerçek. Bir<br />
kaplumbağa göklerde uçuyor...Tıpkı <strong>bir</strong> kuĢ gibi. Evet, evet. Kaplumbağalar<br />
tarihinde henüz böyle <strong>bir</strong> Ģeye tanık olunmadı. Yüzlerce, binlerce ĢaĢkın göz,<br />
uçan kaplumbağayı izliyor...ĠĢte!..Ağacın çevresinde dönüyor. ġimdi de <strong>bir</strong><br />
ok gibi güvercin sürüsünün arasına dalıyor. Derken <strong>bir</strong> daire, <strong>bir</strong> üçgen,<br />
altıgen çizerek pike yapıyor. Bir pike daha!...Pike üstüne pike sayın<br />
seyirciler. Her pikede aĢağıda onu izleyenler korkudan yerlere yatıyor!" diye<br />
bağırıyordu ekrandan.<br />
Sonra küçük <strong>bir</strong> reklam arası erdiler.<br />
Reklamlar da hayli ilginçti...<br />
Mesela <strong>bir</strong>i Ģöyleydi:<br />
"Fıs fıs spor ayakkabılarıyla siz de zıp zıp zıplayabilir, hatta<br />
uçabilirsiniz. Zıp-zıp! Spor ayakkabısında <strong>bir</strong> numara. TavĢan gibi koĢar,<br />
kaplumbağa gibi uçar!"<br />
Reklamlardan sonra canlı yayın devam etti...<br />
Sunucunun dediği gibi, yüzlerce, binlerce meraklı göz Bay<br />
Kaplumbağa'yı seyrediyordu.<br />
Bay Kaplumbağa ise durmadan pike yapıyor, aĢağıdakilerin yüreğini<br />
ağzına getiriyor, sonra yine aniden yükseliĢe geçerek, bulutlarla sarmaĢ dolaĢ<br />
oluyordu...Ġnanılmaz <strong>bir</strong> manzaraydı!<br />
Ancak, yine de tuhaf <strong>bir</strong> durum vardı...<br />
AnlaĢılmayan, açıklanması zor, tuhaf <strong>bir</strong> durum...<br />
Az önce...<br />
Yani Bay Kaplumbağa, ormanın en yüksek ağacının üzerinden<br />
uçmadan (kütükten aĢağı atlamadan) önce...<br />
Hani, çekirgelerden oluĢan itfaiye erleri üzerine doğru gelirken?<br />
22
ĠĢte o an çok tuhaf <strong>bir</strong> Ģey olmuĢ, Bay Kaplumbağa'nın baĢının üstünde<br />
rengarenk ıĢıklar yanıp sönmüĢtü.<br />
Doğrusunu isterseniz, <strong>bir</strong>az da baĢ ağrısına neden olmuĢtu bu durum...<br />
Her neyse iĢte...<br />
ġimdilik bunun üstünde durmaya gerek yok...<br />
O Ģimdi gökyüzünde kuĢlarla yarıĢıyordu ya, önemli olan bu.<br />
Sunucu avazı çıktığı kadar bağırıyordu beyaz camdan:<br />
"Eyvah...DüĢüyor galiba...Hayır Hayır. Yeni <strong>bir</strong> dalıĢ denemesiydi bu.<br />
Yine yükseliyor iĢte. Birkaç karmaĢık ve inanılmaz takladan sonra tek <strong>bir</strong><br />
<strong>kanat</strong> vuruĢuĢuyla uzayın bilinmeyen karanlıklarına doğru gidiyor...Helal<br />
olsun! Olağanüstü! ġaĢılacak Ģey!"<br />
UÇAN BĠR KAPLUMBAĞA OLMAK KOLAY DEĞĠL...<br />
HER AN BAġINIZ DERDE GĠREBĠLĠR!<br />
Bayan Kaplumbağa, evindeki koltuğunda oturmuĢ, olanları<br />
düĢünüyordu...<br />
Hâlâ Ģoktaydı.<br />
Bütün bunlar inanılacak Ģey miydi?<br />
"Gözlerime inanamadım. Doğru söyleyin lütfen. Gerçekten oldu mu<br />
bu? Siz de gördünüz mü uçtuğunu?" dedi hayretle açılmıĢ gözlerle.<br />
Konukları da onun gibi Ģoktaydı.<br />
Müdür Timsah, Kirpi, Köstebek, olaydan sonra Bayan Kaplumbağa'yı<br />
yalnız bırakmamıĢ, <strong>bir</strong>likte eve gelmiĢlerdi.<br />
"Elbette gördük...Yalnız biz mi? Herkes gördü. TV'ler, radyolar naklen<br />
yayınladı," dedi Kirpi.<br />
"Gördük görmesine de, böyle <strong>bir</strong> Ģey nasıl olur anlamıyorum," diye<br />
hayret etti Köstebek.<br />
Timsah, Bay Kaplumbağa'ya hayrandı ve olaya değiĢik <strong>bir</strong> açıdan<br />
yaklaĢıyordu:<br />
"Hayvanlar alemi daha neler görecek beyefendi...Neler...Henüz<br />
beynimizi bile tam anlamıyla kullanamıyoruz. Kim bilir ne yeteneklerimiz<br />
var da farkında değiliz."<br />
"ġimdi aya filan gitmesin?" diye sordu Kirpi.<br />
"Benim bildiğim Bay Kaplumbağa, Mars'a bile gider," diye kesin<br />
konuĢtu Köstebek. ArkadaĢıyla gurur duyuyordu. "ArkadaĢ dediğin böyle<br />
olur!"<br />
"Peki, Ģimdi ne olacak? Be ne yapacağım yalnız? Ya geri dönmezse?"<br />
diye duyduğu endiĢeyi dile getirdi Bayan Kaplumbağa.<br />
Timsah, onu teselli etti:<br />
23
"Döner, döner...Merak etmeyin. Ben <strong>bir</strong> keresinde Asya'ya gitmiĢtim<br />
de..."<br />
Kirpi atıldı:<br />
"Asya'nın sözü mü olur efendim? Aya gitti, aya!"<br />
Köstebek, olaya değiĢik <strong>bir</strong> yorum getirdi:<br />
"Ne reklam olacak ama!..Ünlü oldu artık. ġimdi TV'ciler, filmciler,<br />
gazeteciler, hepsi bizim kaplumbağanın peĢine düĢecek. Çizgi filmlerde bile<br />
oynar artık. Vallahi iĢiniz kötü Bayan Kaplumbağa. Eve zor sığar artık<br />
kocanız. Yüzünü bile göremezsiniz. Çünkü o artık kamuoyuna maloldu. Özel<br />
hayatı biti. O paparazziler yok muu! Bir dakika rahat vermezler artık."<br />
Doktor araya girdi:<br />
"Baylar, baylar! Böyle sıkıntı verici cümleler kurmayın lütfen.<br />
Aaa!..Görüyorsunuz Sayın Bayan çok üzgün. Açılın da hava alsın canım."<br />
Timsah kalktı:<br />
"Haklısınız. En iyisi evlerimize gitmek. Bırakalım da Bayan<br />
Kaplumbağa kendini toparlasın. HoĢça kalın bayan."<br />
Ötekiler de kalkıp vedalaĢtılar...Kapıdan çıkarken:<br />
"Bize de öğretir mi acaba uçmasını?" dedi Kirpi.<br />
"Belki öğretir. ArkadaĢ değil miyiz? Ama ben <strong>bir</strong> köstebek olarak<br />
yerin altını, yerin üstüne yeğlerim doğrusu. Fakat yine de ara sıra uçmak<br />
ilginç olabilir," dedi Köstebek.<br />
Konuklar çıktıktan sonra Bayan Kaplumbağa kapıyı kilitledi.<br />
Ġçine fenalıklar gelmiĢti ve baĢka konuk istemiyordu artık.<br />
BeĢ dakika sonra pencerenin arkasından "Cik, cik," diye <strong>bir</strong> ses<br />
duyuldu.<br />
Bayan Kaplumbağa, sesin sahibini <strong>bir</strong> serçe sandı önce...<br />
Ama dikkatlice bakınca yanıldığını anladı. Gelen kocasıydı ve<br />
pencerenin dıĢında 'cik'leyip duruyordu.<br />
"Hii!.. Sen miydin?" dedi küçük <strong>bir</strong> çığlık atarak...Sonra da koĢarak<br />
gidip pencereyi açtı.<br />
"Elbette...ĠĢte sapasağlam karĢındayım minik kabbuĢum. Sevindin mi<br />
beni gördüğüne?" dedi Bay Kaplumbağa içeri girerken.<br />
"Sevinmez olur muyum hiç?"<br />
"Gel seni <strong>bir</strong> <strong>kanat</strong>layayım..."<br />
KucaklaĢtılar.<br />
"Bütün bunlar gerçek miydi?"<br />
"Gözler asla yalan söylemez sevgili bayan."<br />
"Haklısın...Anlat bakalım, uçmak nasıl <strong>bir</strong> duygu?"<br />
Oturdular...<br />
"MuhteĢem!..Hiç bu kadar mutlu olmamıĢtım."<br />
24
"Belli oluyor. Gözlerin pırıl pırıl...Tam iki saattir yoktun."<br />
"Tam tamına iki saat, kırk beĢ dakika, elli iki saniye...Ġlk uçuĢ için hiç<br />
de fena sayılmaz. Ayrıca, kendimi kıyaslayabileceğim ikinci <strong>bir</strong> uçan<br />
kaplumbağa da yok. Türümün tek örneğiyim ben. Kendi rekorumu ancak<br />
kendim kırabilirim."<br />
Birden, <strong>bir</strong> Ģey hatırladı:<br />
"Eyvah!"<br />
"Ne oldu?"<br />
"Pardösümü ağaçta unuttum. ġimdi <strong>bir</strong> uçuĢ alı gelirim."<br />
"Ne önemi var canım? Artık saklayacak <strong>bir</strong> Ģeyi yok ki. <strong>kanat</strong>lı<br />
olduğunu herkes öğrendi...Hem, daha doğru dürüst konuĢamadık bile. Karnın<br />
da açtır. Otur, yemini ye...ġey, özür dilerim, <strong>bir</strong> an kuĢ sandım seni."<br />
Bay Kaplumbağa hapĢırdı:<br />
" HapĢuuu!..ġey...Yukarısı <strong>bir</strong>az serin de," dedi.<br />
Bayan Kaplumbağa, ona kağıt mendil verdi.<br />
"Biliyor musun canım, artık ünlü <strong>bir</strong>i oldun. Herkes peĢindedir Ģimdi.<br />
Gazeteciler, televizyoncular...Bu çok korkutuyor beni."<br />
"Uçmamdan onlara ne ki? Ben sadece özel <strong>bir</strong> amaç için uçtum. Tek<br />
isteğim <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong>lar takmaktı. Onu da gerçekleĢtirdim. Ben baĢkalarının ne<br />
yaptığına karıĢıyor muyum? Onların da bana karıĢmaya hakkı yok."<br />
"Umarım karıĢmazlar. Ama hiç sanmıyorum. Sanki çok kötü Ģeyler<br />
olacakmıĢ gibi <strong>bir</strong> duygu var içimde."<br />
"Ne gibi?"<br />
"Ne bileyim? Sanki her an <strong>bir</strong>ileri çıkıp gelecekmiĢ de, tuhaf Ģeyler<br />
olacakmıĢ gibi."<br />
Tam bu sırada kapı zili çaldı.<br />
"Demedim mi?"<br />
Bay Kaplumbağa telaĢlandı:<br />
"Bana bak, eğer gazeteci filansa sav gitsin. Evde yokum!"<br />
"Peki."<br />
Bayan Kaplumbağa, kapıyı açmak için giderken, Bay Kaplumbağa da<br />
içerdeki odalardan <strong>bir</strong>ine gidip saklandı.<br />
Gelenler üniformalı iki kaplumbağaydı.<br />
Uzun boylu olan <strong>bir</strong>az otoriter ve sertçe <strong>bir</strong> sesle:<br />
"Bay Kaplumbağa burda mı oturuyor?" diye sordu.<br />
"Evet. Ben eĢiyim. Ne istemiĢtiniz?"<br />
Kısa boylu olan uzunun aksine kibarca:<br />
"BağıĢlayın bayan, biz kocanızı görmek istiyoruz," dedi nazikçe<br />
eğilerek.<br />
"Gazeteci misiniz?"<br />
25
"Gazeteci mi? Yo, hayır..."<br />
Bay Kaplumbağa, gelenlerin gazeteci olmadığını öğrenince rahatlayıp,<br />
saklandığı odadan çıktı.<br />
"Buyurun, buyurun..."<br />
"Bay Kaplumbağa siz misiniz?" diye sordu dik dik uzun olanı.<br />
"Evet?"<br />
"Hani Ģu uçan kaplumbağa?"<br />
"Evet. O benim iĢte. Bir Ģey mi istemiĢtiniz?"<br />
"Hava taĢıtı ehliyetiniz var mı?"<br />
Bay Kaplumbağa'nın baĢından aĢağı kaynar sular döküldü <strong>bir</strong>den.<br />
"Anlamadım? Ne var mı?"<br />
"Anlamazlıktan gelmeyin lütfen. ArkadaĢım gayet anlaĢılır <strong>bir</strong> dille<br />
hava taĢıtı ehliyetiniz olup olmadığını sordu," dedi kısa olan.<br />
"Hava taĢıtı kullanmıyorum ki ben?"<br />
Bayan Kaplumbağa, havayı yumuĢatmak için üniformalı konuklara <strong>bir</strong><br />
Ģey içip, içmeyeceklerini sordu.<br />
Konuklar görev baĢındaydı ve yiyip içmeleri kurallara aykırıydı.<br />
Yani pek de ciddi Ģeylerdi...<br />
Bay Kaplumbağa, yutkundu:<br />
"Doğrusu bunun için ehliyet gerekli olduğunu bilmiyordum. Kurallara<br />
uyulmasından yana <strong>bir</strong> yurttaĢım ben. Yalnızca Ģöyle <strong>bir</strong> uçup geldim, hepsi<br />
bu. Eğlenmek için yani. Benim gibi masa baĢında pinekleyen küçük <strong>bir</strong><br />
muhasebecinin, böyle küçük, günahsız <strong>bir</strong> özlemini çok görmezsiniz<br />
umarım."<br />
Kısa boylu olan gülümsedi:<br />
"Günahsız özlem mi?"<br />
"Evet. AnlayıĢlı olun lütfen."<br />
"Biz buraya sizi anlamaya gelmedik bayım."<br />
"Neye geldiniz peki?"<br />
"Ehliyetinizi görmeye, numarasını almaya, ruhsatınıza bakmaya..."<br />
"Çattık!..Söyledim ya? Ehliyet, mehliyet yok!"<br />
"TaĢıt verginizi de ödememiĢsinizdir tabi?"<br />
"Ne vergisi?"<br />
"TaĢıt vergisi...Bakın bayım, uluslararası anlaĢmalara göre, hava<br />
taĢıtlarını izinsiz kullanmak suçtur! Eminim Uluslar arası Havayolları<br />
AnlaĢması Ceza Hükümlerinin 8-B fıkrasından haberiniz de yoktur sizin."<br />
Uzun boylu olanı cebinden <strong>bir</strong> kağıt çıkarıp uzattı:<br />
"ĠĢte mahkemeye çağrı kağıdı. Eğer gününde mahkemede olmazsanız,<br />
tutuklanıp götürülürsünüz!"<br />
"ġaka yapıyorsunuz değil mi? Gizli kameralarınız nerde?"<br />
26
"Bizde Ģaka yapacak göz var mı?"<br />
"Yok mu?"<br />
Üniformalı kaplumbağalar, ciddi pozlar takınarak baktılar...<br />
Bay Kaplumbağa, bunun Ģaka olmadığını nihayet anladı. ġaĢkınlıktan<br />
kekelemeye baĢlamıĢtı...Sinirlerini kontrol edemediğinde hep böyle olurdu.<br />
Önce kızarır, sonra da kekelerdi...Ne yapsın? Elinde değildi ki.<br />
"Bakın, ben...ben araç filan kullanmadım...Doğru...UçuĢ iznim yok.<br />
Sadece Ģöyle <strong>bir</strong> eğlenmek istedim..."<br />
Kısa boylu olan ayağa kalktı:<br />
"Eğlence anlayıĢınıza saygı duyuyoruz tabi ama bu bizi ilgilendirmez.<br />
Biz hava trafiği Ģubesinden geliyoruz ve görevimizi yapıyoruz. Yönetmelik<br />
hükümleri gayet açıkken ıĢıksız uçtunuz. DönüĢlerde de iĢaret vermediniz."<br />
"Ne ıĢığı? IĢık donanımım yok ki?"<br />
Uzun boylu olan da kalktı:<br />
"Daha kötü ya!.Demek ki taĢıt yetersiz donatılmıĢ. Bu yüzden de<br />
trafiğe çıkamaz. Böyle <strong>bir</strong> taĢıtı kullananlar, diğer taĢıtlardaki can ve mal<br />
kaybından sorumlu tutulurlar...Sigortanız da yoktur sizin, değil mi?"<br />
"Ne sigortası?"<br />
"TaĢıt sigortası tabi..."<br />
"Ha, o mu? Henüz yaptırmaya fırsat olmadı."<br />
"Bakın bayım, yaptığınız olağanüstü <strong>bir</strong> Ģey. Bunu inkar etmiyoruz,<br />
ama yasa yasadır."<br />
"Yasalara karĢı boynum ince. Bir kaplumbağa uçmasını bilse de öteki<br />
kaplumbağalarla yasalar önünde eĢit olmalı."<br />
"Tamam. Çok doğru. Aynen öyle. Biz de bunu anlatmak istiyoruz<br />
zaten."<br />
Uzun boylu olanı, cebinden baĢka <strong>bir</strong> kağıt çıkardı. Aceleyle <strong>bir</strong> Ģeyler<br />
yazıp , Bay Kaplumbağa'nın önüne koydu.<br />
"ġu tutanağı imzalayın lütfen."<br />
"Peki"<br />
Bay Kaplumbağa, kağıdı imzalayıp geri verdi.<br />
"Bitti mi?"<br />
"Daha bu <strong>bir</strong> Ģey değil," dedi uzun boylu olan üniformalı kaplumbağa<br />
ve kağıdı alıp cebine koydu.<br />
"Dahası da mı var?"<br />
"Elbette...Sizi ses duvarını aĢmakla suçlayabilirler."<br />
"ġaka yapıyorsunuz...Sahi sizde o göz yoktu...BaĢka?"<br />
"BaĢka...BaĢka <strong>bir</strong> ormanın hava sahasını ihlal edip etmediğinizi<br />
bilmiyoruz. Hayvanlararası siyasi <strong>bir</strong> krize neden olabilirsiniz. Sizin<br />
yüzünüzden kaplumbağalar ile kuĢlar arasında <strong>bir</strong> savaĢ bile çıkabilir."<br />
27
"Yok daha neler..."<br />
"Yasalar bayım, yasalar...Hiç<strong>bir</strong> hayvan öyle 'ha' deyince uçamaz. Tabi<br />
<strong>kanat</strong>lılar dıĢında. Onlar, yani kuĢlar, <strong>kanat</strong>lı böcekler ve yarasalar zaten bu<br />
hakka doğuĢtan sahipler. Bunu bilmeniz gerekir. ġimdi gitmemiz gerek.<br />
Yığınla iĢ bizi bekliyor. Bilirsiniz, leyleklerin göç zamanı...her an <strong>bir</strong> hava<br />
kazası olabilir. Bu iĢi karadan biz yönetiyoruz da..."<br />
Kısa boylu olanı elini uzattı Bay Kaplumbağaya ve hayranlıkla sıktı.<br />
"Sizi kutluyorum bayım. Biz kaplumbağalar yaptıklarınızla gurur<br />
duyuyoruz. Olağanüstü, ĢaĢılacak <strong>bir</strong> Ģey gerçekleĢtirdiniz. Adınız<br />
kaplumbağa tarihine altın harflerle yazılacak."<br />
Ġki görevli de saygıyla selam verip çıktılar.<br />
Bay ve Bayan Kaplumbağa <strong>bir</strong> süre sessiz oturdular. Sessizliği bozan<br />
Bayan Kaplumbağa oldu...<br />
"Görüyor musun baĢımıza gelenleri? Ne yapmayı düĢünüyorsun<br />
Ģimdi?"<br />
Bay Kaplumbağa, baĢını iki elinin arasına aldı. Oldukça çaresiz<br />
görünüyordu.<br />
"Bilmiyorum...Bilmiyorum."<br />
"Artık bu evde kalamazsın. Yani en azından <strong>bir</strong> süre için. Olanlar<br />
unutuluncaya kadar."<br />
"Nereye gidebilirim ki?"<br />
"Annemlere gidelim. Yok...Orayı da bulurlar. Öyle <strong>bir</strong> yere<br />
gizlenmelisin ki kimse bulamasın. "<br />
"Korkunç <strong>bir</strong> Ģey bu. Artık uçmak hayal oldu. Yasalara karĢı gelmek<br />
istemem. ġu iĢe bakın...Yere bile tükürmedim bugüne kadar. ġimdi <strong>bir</strong> sürü<br />
acayip suçtan mahkemelik oldum...Of, of!."<br />
"Üzülme bu kadar. Nasıl olsa unutulup gider. Birkaç gün ortalıkta<br />
görünmezsin, olur biter."<br />
"Bu öyle unutuluverecek <strong>bir</strong> Ģey değil. Hapı yuttum ben. Ben yaptığım<br />
iĢin bilinmesini, alkıĢlanmasını istemedim ki. Sadece <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong>lar açıp<br />
gökyüzünün <strong>mavi</strong>liklerinde dolaĢmak, engelleri kaldırma istedim, o kadar.<br />
Bir hayvana böyle küçük <strong>bir</strong> romantizmi bile çok görüyorlar...Ne yazık ki biz<br />
kaplumbağalara uçma yetkisi tanımamıĢ minik kabbuĢum. Elveda..."<br />
Bay Kaplumbağa, üzüntüyle elini uzattı...Bayan Kaplumbağa, uzatılan<br />
eli sıkıca tutup salladı...<br />
"Güle güle. Her gün telefon et. Meraktan öldürme kabbuĢunu," dedi<br />
ağlayarak.<br />
HER YERDE BĠR KURNAZ TĠLKĠ VARDIR<br />
28
Kocaman takma <strong>bir</strong> burun...<br />
Pala bıyık...<br />
Büyük çerçeveli <strong>bir</strong> güneĢ gözlüğü...<br />
Ve yakaları kalkık <strong>bir</strong> pardösü...<br />
Kılık değiĢtirmek için buların yeterli olabileceğini düĢündü Bay<br />
Kaplumbağa.<br />
Artık onu kimse tanıyamazdı.<br />
ġimdi kalabalık <strong>bir</strong> sokakta yürüyor ve çevresine tedirgin gözlerle<br />
bakıyordu.<br />
Gözlüğü ve takma burnu az önce <strong>bir</strong> oyuncakçıdan almıĢtı.<br />
Oyuncakçının yanında <strong>bir</strong> gazete bayii vardı ve gazetelere Ģöyle <strong>bir</strong><br />
göz atmak için durmuĢtu. ĠĢte o zaman görmüĢtü fotoğraflarını. Gazeteler<br />
ağız <strong>bir</strong>liği etmiĢ, ondan söz ediyordu...<br />
Sadece bu kadarla kalsa iyi, otuz kupona dev boyutlu <strong>bir</strong> posterini<br />
vereceklerini duyuruyorlardı.<br />
Ne kadar dostu, tanıdığı olduğuna ĢaĢıp kalmıĢtı...Gazetelerde,<br />
televizyonlarda hiç tanımadığı kiĢiler çıkıyor, kendisi ile geçirdikleri anıları<br />
anlatıyorlardı.<br />
Piyangodan büyük ikramiyeyi kazansa bu kadar olmazdı...<br />
Kızgınlıktan kıpkırmızı olmuĢtu.<br />
En çok da kızdığı Ģey de artık uçamayacak olmasıydı.<br />
Çünkü taĢıt yetersiz donatılmıĢtı.<br />
IĢık donanımı yoktu.<br />
BaĢka <strong>bir</strong> ormanın hava sahasını ihlal etmiĢ olabilir, bu yüzden de<br />
savaĢ çıkabilirdi.<br />
Öte yandan, kuĢlar da kendisine diĢ (yani gaga) biliyor, ateĢ<br />
püskürüyordu.<br />
Öf ki, öftü!..Bütün bunlar ne kadar saçmaydı!<br />
Sabahtan beri bunları düĢünüp duruyordu. Karnı iyice acıkmıĢtı. Daha<br />
fazla dayanamayıp yol üstündeki ilk lokantaya daldı.<br />
Gidip en kuytu köĢedeki <strong>bir</strong> masaya geçip oturdu...ġöyle ağız tadıyla<br />
<strong>bir</strong> salata yemek istiyordu. Bir kase de sıcak çorba.<br />
Garson koĢarak geldi "Buyuruun," diyerek...<br />
"Hangi çorbalarınız var?"<br />
"Size lokantamızın özel çorbasından verelim efendim. Harikadır."<br />
"Nedir o?"<br />
"Kaplumbağa çorbası. Dumanı üstünde."<br />
Bay Kaplumbağa, kıpkırmızı oldu ama belli etmedi. Tanınmaması<br />
gerektiğini hatırladı.<br />
29
"Ben sebze çorbası istiyorum. Vejetaryenim. Yani et yemem.<br />
Anlıyorsunuz ya?"<br />
Garson burun kıvırdı ve <strong>bir</strong> kaĢını kaldırarak:<br />
"Hıh!..Ağzının tadını bilmeyene ben ne yapayım? Madem sebze<br />
çorbası istiyorsunuz, öyle olsun..."<br />
Garson uzaklaĢırken arkasından seslendi Bay Kaplumbağa:<br />
"Salata da istiyorum ha!.."<br />
Sonra da çevresine bakındı. AnlaĢılan burası <strong>bir</strong> Çin lokantasıydı.<br />
Çin mutfağının en ünlü yemeklerinden <strong>bir</strong>i de kaplumbağa çorbasıydı<br />
tabi.<br />
Garson surat asarak sebze çorbası getirdi ama ne getiriĢ...<br />
Sanki tabağı masaya fırlatmıĢtı.<br />
Giderken de aynı suratsız tavırla:<br />
"Afiyet filan olmasın...Hıh!.." dedi.<br />
Bay Kaplumbağa, kızsın mıydı, gülsün müydü? Karar veremedi. En<br />
iyisi sabretmek diye düĢündü. Öyle de yaptı. Artık sabırlı olmayı<br />
öğrenmeliydi. Çünkü buna her zaman ihtiyacı olacaktı. Gerçi kaplumbağalar<br />
oldum olası sabırlı hayvanlardı. Kimseye kızıp, olay çıkarmazlardı...<br />
Bunları düĢünüp, çorbasını yudumlarken, siyah gözlük takmıĢ,<br />
kocaman <strong>bir</strong> Ģapka giymiĢ, acayip görünüĢlü <strong>bir</strong> tilki oturdu masaya.<br />
YılıĢık yılıĢık güldü ve "Tavuk çorbası mı? Bayılırım," dedi.<br />
Bay Kaplumbağa, itiraz etti: Hayır efendim, ne kaplumbağa çorbası,<br />
ne de tavuk çorbası. Halis sebze çorbası bu."<br />
"Sebze mi? Hıh! Ağzıma sürmem," dedi beriki.<br />
"Ġzin verirseniz ben süreceğim! Aman, yiyeceğim."<br />
Tilki iyice yılıĢtı:<br />
"Efkarlı mıyız abisi?"<br />
"Anlamadım? Ne miyiz?"<br />
"Efkarlısın diyorum... Efkar...Yani çok fikir...Bir sürü düĢünce. Bu da<br />
sizi sinirli yapmıĢ...Üzüntü...Dert...Yaa...Haline bakan hemen anlar bunu."<br />
"Çatık..."<br />
"Çatma kaĢlarını abisi...Oturabilir miyim?"<br />
"Hoppalaa!..Çoktan oturdun ya?"<br />
"Kızma. Soralım dedik. Bu iĢler izinsiz olmaz değil mi ya? Birinin<br />
yanına oturmadan önce izin almak gerekir."<br />
"Haklısınız. Oturmadan önce yapmalı bunu. On dakika oturduktan<br />
sonra değil."<br />
"Geç olsun da, güç olmasın. Yaa? Ee? Ne var, ne yok bakalım?<br />
Enflasyon, menflasyon? Aran iyi mi?"<br />
"Kiminle?"<br />
30
"Muhasebecinle. Bizimki hesabı ĢaĢırıyor da. Bütçeyi <strong>bir</strong> türlü<br />
denkleĢtiremiyoruz. Harcamalar fazla çıkıyor hep...Neyse, sevdim seni.<br />
Rahatına bak. Ġç çorbanı. Oh, afiyet olsun."<br />
"Git baĢımdan. Bela mısın, nesin? Canımı sıkıyorsun."<br />
"Haa, anladııım. Kendimizi tanıtmadık. O yüzden kızıyorsun. O<br />
yüzden durum parçalı bulutlu, görüntü karlı...Öyleyse, hemen kanal<br />
değiĢtirelim abi...Bendeniz Ģeyim abi..."<br />
Eliyle 'çalma' iĢareti yaptı...Ama Bay kaplumbağa anlamadı bunu.<br />
"Elektrikçi misin? Ampul mü takıyorsun böyle?"<br />
"Cık!"<br />
"Kasap mısın?"<br />
"I-ıh.."<br />
"Ay deli olacağım!.Neysen doğru dürüst söylesene."<br />
Tilki, sağa sola baktı. Gizli <strong>bir</strong> Ģey söyleyecekmiĢ gibi:<br />
"Profesyonel," diye fısıldadı.<br />
Bay Kaplumbağa, anladığını sandı.<br />
"Desene Ģunu...Futbolcusun yani."<br />
"Hayır," diye itiraz etti Tilki ve pis pis güldü. "Anladın da<br />
anlamazlıktan geliyorsun değil mi? Beni deniyorsun. Çok uyanıksın. ġıp diye<br />
anladın. Tabi senin gibi kimsenin beceremediği <strong>bir</strong> Ģeyi baĢarmıĢ <strong>bir</strong>i için<br />
bunu bilmek çok kolay. Çok temiz iĢ yaparım ben abi...Sessiz...temiz..."<br />
"Aferin. Kutlarım seni. Demek temizlikçisin. Kuru temizleme mi?"<br />
"Çok Ģakacısın. Ben de seni kutlarım. DehĢet <strong>bir</strong> kaplumbağasın.<br />
Süperkap'sın...Süperkap!.Hemen tanıdım seni...Bana sorarsan baĢına çorap<br />
ördün abi sen."<br />
"Ne demek istiyorsun?"<br />
"Ne bileyim? Bi çok tatsızlıkla karĢılaĢabilirsin. Birkaç yıl hapis bile<br />
yersin.<br />
Bay Kaplumbağa, iyice meraklanmıĢtı.<br />
"Niye?"<br />
"Bilirsin seen. Ġnan bana, hapishane otel değildir. Nasıl olsa gireceksin<br />
içeri. Bari doğru dürüst <strong>bir</strong> suç iĢle de öyle gir. ġurda, ormanın kıyısında<br />
harika <strong>bir</strong> tavuk <strong>çift</strong>liği var. Ben tavuk <strong>çift</strong>liklerine bayılırım. Ziyaret etmek<br />
istiyorum ama çevresi sık ve yüksek çitlerle çevrili."<br />
"E, sen de kapıdan gir."<br />
"Kapıdan mı? Dalga mı geçiyorsun? Kapıda iri <strong>bir</strong> köpek nöbet<br />
tutuyor."<br />
"Peki benden ne istiyorsun?"<br />
"Çok basit <strong>bir</strong> Ģey...Nasıl olsa uçuyorsun eğil mi? Çiti kolayca<br />
geçebilirsin yani. Sonra da yakaladığın tavukları bana getirirsin."<br />
31
"Sonra?"<br />
"Sonrasını tahmin edersin. Zengin oluruz, zengin. Tavuk hırsızlığında<br />
üstüme yoktur."<br />
Bay Kaplumbağa, hızla yerinden fırladı. Daha fazla dayanamamıĢtı bu<br />
konuĢmaya. Sabrın da <strong>bir</strong> sonu vardı.<br />
"Defol!...Çabuk defol yanımdan!" diye bağırdı. "Beni de mi hırsız<br />
yapacaksın?"<br />
Tilki pıstı...Sonra da yalvarmaya baĢladı:<br />
"Aman aman, gözünü seveyim bağırma abi. Yerin kulağı vardır."<br />
"Bak hâlâ duruyor. Çabuk kaybol!.."<br />
"Tamam, tamam gidiyoruz. Ama Ģunu bil ki bundan sonra yüksek<br />
çitlerin arkasında ne kaybolsa senden bileceklerdir!"<br />
Tilki, çarçabuk lokantadan kaybolmuĢtu ama bu son söz Bay<br />
Kaplumbağa'yı epey tedirgin etmiĢ, adeta oturduğu yere çivilemiĢti!<br />
EH, ÜNLÜ OLMAK KOLAY DEĞĠL<br />
Bay Kaplumbağa'nın evi ana-baba günüydü...<br />
Kalabalık <strong>bir</strong> medya ordusu evi doldurmuĢtu...<br />
Aslında buna düpedüz istila da denebilirdi.<br />
Bayan Kaplumbağa, ortada, kendine doğru uzatılmıĢ mikrofonların<br />
arasında çaresiz, ĢaĢkındı.<br />
Zavallı Bayan kaplumbağa!<br />
Ünlü <strong>bir</strong>inin eĢi olmak ne zordu.<br />
ĠĢte Ģimdi bu beklenmeyen bedeli ödüyordu.<br />
Her kafadan <strong>bir</strong> ses çıkıyordu salonda.<br />
Sorular...itiĢ-kakıĢ...<br />
- Kocanız nerde Bayan kaplumbağa?<br />
- Ne zaman dönecek?<br />
- Uçmak için özel <strong>bir</strong> formülü var mı?<br />
- Neleri karıĢtırıyor?<br />
- Ayakkabı numarası kaç?<br />
- Lütfen ayağınızı kuyruğumun üstünden çeker misiniz? Aaa!..<br />
- Siz de mikrofonu burnuma soktunuz ama?<br />
- Lütfen kocanıza sorar mısınız, uçmak nasıl <strong>bir</strong> Ģey?<br />
- Yükseklik korkusu olanlar için ne öneriyor?<br />
- Lütfen teybinizi dan-dun boynuzlarıma çarpmayın!<br />
- Hangi takımı tutuyor?<br />
- En sevdiği yemek?<br />
- Çizgi filmde oynamak için teklif almıĢ, bu doğru mu?<br />
32
- Yıldızlarla arası nasıldı? Astrolojiye merakı var mıydı?<br />
- Geçen gün onu kırda görmüĢler, aslı var mı?<br />
- Kanat çıkarmaya ne zaman karar verdi?<br />
- TavĢanla yarıĢtığı zaman o yarıĢta kaybettiği için uçmaya karar<br />
verdiği doğru mu?<br />
- KuĢlarla akrabalığı olmuĢ mu? Yani genetik <strong>bir</strong> karıĢıklık mı söz<br />
konusu?<br />
- Niye <strong>kanat</strong>ları lacivert değil de <strong>mavi</strong>?<br />
- Sesi nasıl? Terbiyeli mi? Terbiyesiz mi? Sahneye çıksa 'gak' diyebilir<br />
mi?<br />
- Nota biliyor mu? Yoksa ciğerden mi okuyor?<br />
- Kanatlı <strong>bir</strong> muhasebeci olarak, maliyecileri atlatmakta güçlük<br />
çekmiyordur. Vergi kaçıranlara, fiĢ alıp vermeyenlere ne gibi önerileri var?<br />
- Biri ona 'Hepimiz <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong>lar açmazsak, engelleri aĢamayız' demiĢ<br />
mi, dememiĢ mi?<br />
- DemiĢse kim demiĢ?<br />
- DememiĢse kim dememiĢ?<br />
- Hayır, hiç de aptalca <strong>bir</strong> soru değil.<br />
- (...)<br />
Bayan Kaplumbağa bu soru bombardımanına daha fazla dayanamayıp,<br />
çığlığı bastı!<br />
"Yeter artık!..Lütfen yeter...Bıktım!..Bıktım bu budalaca sorulardan."<br />
Ama ona aldırıĢ eden yoktu...<br />
"Budalaca mı?"<br />
"Bir kaplumbağanın uçması çok mu normal sanki bayan?"<br />
ĠĢte bu hengame içinde telefon çaldı.<br />
Salondaki medya ordusu aniden çok sayıda cepheye bölündü ve<br />
telefonu kapmak için aralarında küçük <strong>bir</strong> savaĢ yaĢandı.<br />
Cırıl cırıl öten zavallı telefon, sert darbelere maruz kalarak elden ele<br />
geziyordu.<br />
"Lütfen yapmayın. Verin bana Ģunu. Buna hakkınız yok. Burası benim<br />
evim. Telefon da bana ait!.." diye bağırdı Bayan Kaplumbağa ama kimse onu<br />
dinlemedi.<br />
Medya savaĢı <strong>bir</strong> süre daha devam etti.<br />
Derken, sonunda nasıl olduysa oldu -belki <strong>bir</strong> Ģans- telefon Bayan<br />
Kaplumbağa'nın eline geçti.<br />
"Aloo?"<br />
"Benim canım," dedi öteki uçtan Bay Kaplumbağa. Bir telefon<br />
kulübesinden aramıĢtı. "Nasılsın, iyi misin?"<br />
"Ġyim, iyiyim. Para durumun nasıl? Bir sıkının var mı?"<br />
33
"Yok. Ġdare ediyorum. "<br />
" Sık diĢini <strong>bir</strong>az. Her Ģey düzelecek...ġey...Arayan soran var mı<br />
beni?"<br />
"ġaka mı yapıyorsun? Arayıp sormayan yok asıl. ġu anda minik<br />
evimiz tıklım tıklım. Her gün akın akın yüzlerce kiĢi geliyor. Zavallı postacı,<br />
sana mektup getirmekten bel fıtığı olmuĢ. ġimdi hastanede fizik tedavi<br />
görüyormuĢ."<br />
"Vah, vaah!..Bunları hiç hesaba katmamıĢtık...Peki ne yazıyor o<br />
mektuplarda?"<br />
"Bazıları seni sahtekarlıkla suçluyor. Senin gerçekten uçmayıp, uçuyor<br />
gibi yaptığını iddia ediyorlar. Bazıları da seni bilim adına incelemek<br />
istiyormuĢ."<br />
"Neyimi inceleyeceklermiĢ?"<br />
"Kanatlarını tabi ki..."<br />
"Hayır. Buna asla izin vermem!..Of, of!"<br />
"Üzülme hayatım. Az önce dediğin gibi ikimiz de diĢimizi sıkacağız<br />
ve zamanla her Ģey yoluna girecek."<br />
"Az önce öyle düĢünüyordum ama olanları duyunca...Artık sabrım<br />
kalmadı. Uçup gideceğim uzaklara...Ama seni bırakamam ki..."<br />
"Moralini bozma lütfen...Sık sık ara beni."<br />
"Ararım. HoĢça kal."<br />
"Güle güle..."<br />
Bayan Kaplumbağa, telefonu kapattı.<br />
Tabi ev yine gürültüye boğuldu.<br />
Sorular...sorular...<br />
- Bayan, kocanız <strong>kanat</strong>larıyla hayvanlararası <strong>bir</strong> sorun<br />
yaratabileceğinin bilincinde mi acaba?<br />
- ġimdi nerdeymiĢ tam olarak?<br />
- Ne zaman yeniden uçmayı düĢünüyor?<br />
- Uçan kuĢa borcumuz var deyimi hakkında ne üĢünüyor? KuĢlara<br />
neden borçluyuz?<br />
- Kocanız yıldız savaĢlarında kullanılmak üzere geliĢtirilmiĢ <strong>bir</strong><br />
biyonik kaplumbağa mı?<br />
- Nükleer baĢlık takıyor mu?<br />
Bayan Kaplumbağa, "Yeter artık!.." diye bağırarak olduğu yere<br />
yığıldı...<br />
MEDYATĠK KAPLUMBAĞA<br />
34
Bir tv sunucusu sokak röportajı yapıyor, önüne gelene mikrofon<br />
uzatıyordu...<br />
Tahmin edebileceğiniz gibi, günün konusu her zaman olduğu gibi yine<br />
Süper Kaplumbağa'ydı...<br />
"Sevgili seyirciler, uçan kaplumbağa efsanesi bütün canlılığıyla<br />
sürüyor. Kaplumbağanın gerçekten uçup uçmadığı, <strong>kanat</strong> bırakıp<br />
bırakmadığı günlerdir kamuoyunu meĢgul ediyor. Yoksa her Ģey <strong>bir</strong> kamera<br />
Ģakası mı? ġimdi kameralarımızı ve mikrofonlarımızı halkın arasında<br />
gezdiriyoruz vee ilk sorumuzu patlatıyoruz..."<br />
Mikrofonu uzattığı <strong>bir</strong> tavuskuĢuydu.<br />
"Evet bayan tavuskuĢu, siz bu konuda neler söyleyebilirsiniz?"<br />
"TeĢekkür ederim. Öncelikle belirtmeliyim ki, <strong>bir</strong> kaplumbağanın bu<br />
iĢi yapabileceğine inanmıyorum. Bana göre, bu büyük <strong>bir</strong> yalan. Madem<br />
uçuyor, hani nerde? Ben kuĢ olduğum halde doğru dürüst uçamıyorum. O<br />
nasıl uçacakmıĢ? Hıh!..Güleyim bari."<br />
"TeĢekkür ederiz..." dedi sunucu ve bu kez mikrofonu <strong>bir</strong> kanaryaya<br />
uzattı.<br />
"Siz ne söyleyeceksiniz Bay Kanarya?"<br />
"Efendim, Bay Kaplumbağa'nın bu davranıĢını saygıyla karĢılıyorum.<br />
Biliyorsunuz, ben romantik <strong>bir</strong> kuĢum, sesim de güzeldir. Eğer sahneye<br />
çıkmak isterse kendisine yardımcı olabilirim. Yalnız dikkat etsin, yaramaz<br />
avcılar onu yakalayıp, kaplumbağa çorbası yapabilirler."<br />
"TeĢekkürler Bay kanarya."<br />
"Bir Ģey değil efendim."<br />
"ġimdi de <strong>bir</strong> baĢka yurttaĢla konuĢuyoruz," dedi sunucu ama,<br />
mikrofonu uzattığı kiĢinin kim olduğunu çıkaramadı.<br />
KarĢısında tuhaf <strong>bir</strong> yaratık duruyordu...<br />
"Affedersiniz, ne tür <strong>bir</strong> hayvan olduğunuzu çıkaramadım da...Bize<br />
kendinizi tanıtır mısınız?" diye sordu.<br />
Yaratıktan tuhaf <strong>bir</strong> ses çıktı...Bir robot gibi konuĢuyordu...<br />
"Ben X Gezegeninden geliyorum. Bana kısaca Yaratık diyebilirsiniz."<br />
Sunucu dehĢetle irkildi :<br />
"Anneee!"<br />
"Korkmayın canım. Sizi yemem," dedi Yaratık. "Bana soracak<br />
olursanız, kaplumbağa bu iĢte çok geç bile kalmıĢ. Bizim gezegende<br />
uçamayan kalmadı gibi. Ama siz dünyalılar bunu anlamıyorsunuz. Bir çok<br />
Ģeyi anlamayıp, bilmediğiniz gibi. Eskiden dünyanın yuvarlak olduğunu da<br />
bilmiyordunuz. Bizim gezegenden bakıp bakıp gülüyorduk size. Ordan<br />
yuvarlak olduğu görünür de...Neyse, neden kaplumbağa da uçmasın<br />
35
akalım? Ben buraya onu gezegenimize davet etmek için geldim. Ona<br />
rastlarsanız bu isteğimi iletin lütfen."<br />
"Peki, peki...Ġletiriz. TeĢekkürler."<br />
"ġey, affedersiniz, bu yakınlarda Ģöyle büyük <strong>bir</strong> çöplük ya da hurdacı<br />
var mı acaba?"<br />
"Ne yapacaksınız?"<br />
"Karnım acıktı da...Ben eski tenekelere, paslı demirlere, konserve<br />
kutularına bayılırım...E, Ģey...Ġzin verirseniz Ģu mikrofonu canım çekti,<br />
tadına bakmak istiyorum. Çok lezzetli görünüyor."<br />
Sunucu, mikrofonu arkasına sakladı.<br />
"Yoo, mikrofon bana lazım. Siz en iyisi hurdacıya gidin."<br />
"Siz dünyalılar hiç de konuksever değilsiniz. Bizim gezegene gelin de<br />
görün. Dilediğiniz kadar paslı teneke, modası geçmiĢ eski mikrofon<br />
yiyebilirsiniz. Hem de hiç<strong>bir</strong> ücret ödemeden. Hıh!"<br />
Yaratık surat asıp uzaklaĢtı.<br />
"Aman ucuz kurtardık mikrofonu," dedi sunucu ve röportaj yapacak<br />
<strong>bir</strong>ini aradı.<br />
Bu kez <strong>bir</strong> tavĢanı kestirdi gözüne...<br />
"ġimdi de <strong>bir</strong> tavĢanla <strong>bir</strong>likteyiz sayın seyirciler. Sayın tavĢanı<br />
hepiniz tanırsınız. Kendisi yıllardır çizgi filmlerde baĢrol oynar. Ayrıca,<br />
kaplumbağa ile yaptığı yarıĢla da tanınır...Evet, Bay TavĢan, siz ne<br />
diyorsunuz bu konuda? Kaplumbağa size inat uçmuĢ."<br />
"Bay Kaplumbağa, benim yüzümden uçmuĢ olamaz daha doğrusu<br />
uçtuğuna inanamıyorum. Evet, benimle yarıĢmaya kalktı ama daha yarıĢ<br />
baĢlamadan ben çoktan bitiĢ çizgisine varmıĢtım bile. Yalnız o gün <strong>bir</strong>az<br />
düĢünceli görünüyordu. YarıĢa konsantre olamadığı belliydi."<br />
"Nasıl yani?"<br />
"Ne bileyim...EndiĢeli gibiydi. Bu kadar."<br />
"Biraz daha anlatsaydınız..."<br />
"BaĢka diyeceğim yok. Hepsi bu. Hem yeni <strong>bir</strong> çizgi filme baĢlıyorum,<br />
çok geciktim. Hadi bay, bay..."<br />
TavĢan zıp zıp zıplayarak uzaklaĢtı.<br />
Sunucu teĢekkür etti ve karĢıdan kükreyerek gelmekte olan Aslan'a<br />
sokuldu...<br />
"ġimdi de ormanlar kralı aslanla <strong>bir</strong>likteyiz," dedi.<br />
Komik <strong>bir</strong> kükreyiĢi vardı aslanın.<br />
"Özür dilerim, diĢlerim takma da...Ancak bu kadar kükreyebiliyorum,"<br />
diye söylendi utanarak..."Demin beni ormanlar kralı olarak tanıttınız. Bunu<br />
için size teĢekkür ederim ama biliyorsunuz artık yalnızca adım kral.<br />
Demokrasiye geçeli kimse krallığa aldırmaz oldu. Of, of!..Neydi o eski<br />
36
günler? Bana sorarsanız bu kaplumbağanın uçması çok kötü oldu. KuĢlar bu<br />
iĢe karĢı çıkacaktır. Ayrıca, bizim gibi uçamayan hayvanlara da kötü örnek<br />
oldu Ģimdi herkes uçmaya kalkarsa ne olacak? DüĢüp <strong>bir</strong> yerlerini kıracaklar.<br />
Bence hemen bu boĢ iĢlerden vazgeçmeli. Eğer geçmezse <strong>kanat</strong>larını<br />
kesmeli...Vaaavvv!"<br />
"Efendim, anlayamadım?"<br />
"Vaaav, yani kükrüyorum."<br />
"Vah, vah...Yani Ģimdi bu kükreme miydi?"<br />
"Terbiyesiz sen de! " dedi ve uzaklaĢtı Aslan.<br />
Sunucu arkasından söylendi:<br />
"Ne dedim Ģimdi ben? Amaan. Hâlâ kral sanıyor kendini...Evet sayın<br />
seyirciler, canlı yayınımız devam ediyor ama hâlâ kaplumbağanın neden<br />
uçmak istediğini öğrenemedik. Acaba ona ilham veren Bilge BaykuĢ muydu?<br />
'Hepimiz <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong>lar açmazsak, hiç<strong>bir</strong> yarıĢı kazanamayız' demekle neyi<br />
anlatmak istemiĢ olabilir?"<br />
Bu sırada, peĢinde küçük <strong>bir</strong> gazeteci ordusuyla Akbaba göründü...<br />
Sunucu hemen ona doğru koĢtu...<br />
AnlaĢılan <strong>bir</strong> basın toplantısı yapacaktı Akbaba.<br />
Evet, öyle de oldu.<br />
Bir iki yutkunup sesini akort ettikten sonra konuĢtu:<br />
"Sayın basın mensupları...Kanatlılar alemi olarak konuya hassasiyet<br />
gösteriyoruz. Yani oldukça duyarlı davranıyoruz. Güvenlik güçlerimiz her<br />
yerde Bay Kaplumbağa'yı aramakla meĢgul. En kısa sürede onu<br />
yakalayacağız ve bu kâbus bitecek."<br />
Bu 'kâbus ' sözcüğü en çok Bay Kaplumbağayı ürkütmüĢtü.<br />
Çünkü o da oradaydı ve kalabalığın arasında, belli etmeden akbabayı<br />
dinliyordu.<br />
"Bay Akbaba, uçan kaplumbağanın hayvanlararası <strong>bir</strong> kriz<br />
yaratabileceği söyleniyor, bu konuda ne düĢünüyorsunuz?" diye sordu <strong>bir</strong><br />
gazeteci...<br />
"Yok öyle <strong>bir</strong> Ģey. Kuyruklu yıldız olsa, kuyruğu kadar yer yakar."<br />
"Sizce bu kaplumbağa <strong>bir</strong> savaĢa neden olabilir mi?"<br />
"Niyetinin ne olduğunu onu ele geçirdiğimiz zaman anlayacağız.<br />
ġimdilik söyleyeceklerimiz bu kadar."<br />
"Efendim, <strong>bir</strong> soru daha..."<br />
"Kısa olsun."<br />
"Çok kısa. Uçan kaplumbağa bütün hayvanlara, daha doğrusu<br />
<strong>kanat</strong>sızlara <strong>kanat</strong> çıkarmayı öğretecekmiĢ. Siz <strong>kanat</strong>lıların buna tepkisi ne<br />
olacak?"<br />
37
"Buna kesinlikle izin vermeyiz. Bu doğaya aykırı <strong>bir</strong> Ģey. Eğer<br />
kaplumbağaların <strong>kanat</strong>lı olması istenseydi, baĢtan öyle yaratılırlardı."<br />
"Peki, Bilge BaykuĢ'un sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?"<br />
"KimmiĢ bu Bilge BaykuĢ? Bir Bilge BaykuĢ sözüdür gidiyor. Ama<br />
kim olduğu beli değil. Biz <strong>kanat</strong>lılar arasından böyle kafa karıĢtırıcı <strong>bir</strong>isi<br />
çıkmaz."<br />
"Evet ama, rivayete göre, Bilge BaykuĢ kaplumbağanın aklını çelmiĢ.<br />
Ona <strong>kanat</strong> bırakmasını o önermiĢ ve hatta, 'Hepimiz <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong>lar<br />
takmazsak, hiç<strong>bir</strong> yarıĢı kazanamayız' demiĢ."<br />
"Bunlar boĢ sözler. Anlamsız, saçma!..Ne demek <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong>lar<br />
takmak? Niye ille de <strong>mavi</strong>? Niye mor ya da sarı değil?"<br />
"Affedersiniz ama, soruyu ben sordum..."<br />
"Ben de cevap veriyorum iĢte...Ayrıca, biz <strong>kanat</strong>lılar olarak,<br />
kaplumbağayı gören, bilen, tanıyan, yerini söyleyenlere ödül vereceğimizi de<br />
hemen açıklayayım. Niyetimiz onu mahkum etmek ya da cezalandırmak<br />
değil. Neyin ne olduğunu anlamaya çalıĢıyoruz. YaĢanan kargaĢayı sona<br />
erdirmek istiyoruz. Bu kadar!"<br />
Akbaba, basın toplantısını tamamlar tamamlamaz uçup gitti.<br />
Sunucu, yine orman halkının arasına daldı.<br />
Ne raslantı!<br />
Bu kez mikrofonu Bay Kaplumbağa'ya uzatmıĢtı.<br />
Bay Kaplumbağa, hemen sıvıĢmak istedi ama sunucu onu ensesinden<br />
yakalayıverdi.<br />
"Siz bayım...Bir kaplumbağa olarak uçan kaplumbağa hakkında ne<br />
düĢünüyorsunuz?"<br />
Bay Kaplumbağa, eliyle yüzünü gizledi.<br />
"ġey...ben...Ne diyeceğimi bilmiyorum. Bilsem de diyemiyorum.<br />
Bütün bunlar bana çok saçma geliyor. Uçan kaplumbağanın bu söylenenlerle<br />
hiç<strong>bir</strong> ilgisi yok. O kötü <strong>bir</strong>i değildir," dedi kekeleyerek.<br />
Sunucu bu yüzü hatırlar gibiydi.<br />
"Ya? Nerden biliyorsunuz kötü <strong>bir</strong>i olmadığını?" diye sordu.<br />
"ġey, tahmin ediyorum"<br />
"Peki, Ģimdi size <strong>bir</strong>kaç soru daha soracağım ama evet veya hayır<br />
demeyeceksiniz. Kafanızı emme basma tulumba gibi sallamayacaksınız.<br />
Söyleyin bakalım, uçan kaplumbağa siz misiniz?"<br />
Bay Kaplumbağa, <strong>bir</strong>den boĢ bulundu:<br />
"Evet!"<br />
Sunucu zafer kazanmıĢ gibi zıpladı ve bağırdı:<br />
"Ev-vett dediniz ve kaybettiniz...Herkes yakalıyor!..Yakalayın!<br />
Yakalayın!.."<br />
38
Bay Kaplumbağa, ne yapacağını ĢaĢırdı.<br />
Kaçmak istedi ama baĢaramadı.<br />
Sonra da direnmekten vazgeçti ve kendini güvenlik görevlisi kargalara<br />
teslim etti.<br />
Onlar da, Bay Kaplumbağa'yı karga tulumba götürdü.<br />
-<strong>bir</strong>inci bölümün sonu-<br />
ĠKĠNCĠ BÖLÜM<br />
BAY KAPLUMBAĞA, ĠNCELEMEYE ALINIYOR<br />
Bay Kaplumbağa, kıskıvrak bağlanmıĢ ve <strong>bir</strong> tabureye oturtulmuĢtu.<br />
Ġki yaĢlı kobay, onu incelemeye almıĢtı.<br />
Ġkisi de konunun uzmanıydı.<br />
Ne de olsa yıllarca insanlar tarafından kobay olarak kullanılmıĢlar ve<br />
epey deneyim kazanmıĢlardı.<br />
Bayan TavuskuĢu, kobaylara asistanlık yapıyordu.<br />
Kobaylardan beyaz bıyıklı olanı, Bay Kaplumbağa'nın <strong>kanat</strong>larını<br />
inceliyordu.<br />
"Ġlginç!..Olağanüstü...Kanatları olan <strong>bir</strong> kaplumbağa," dedi.<br />
Öteki:<br />
"Hım...Nefis <strong>kanat</strong>lar, etli butlar, diye mırıldandı ve Bay<br />
kaplumbağa'ya dokundu.<br />
Bay Kaplumbağa, bundan hiç hoĢlanmadı ve hemen tepki gösterdi:<br />
"Bana bak, dede...Dokunma öyle," dedi.<br />
Beyaz bıyıklı kobay gülümsedi:<br />
"Korkma evladım, sadece küçük <strong>bir</strong> inceleme yapıyoruz."<br />
Öteki:<br />
"Bizden sana <strong>bir</strong> zarar gelmez."<br />
Sonra iki kobay bakıĢtılar:<br />
"Üstadım, kessek nasıl olur?" diye sordu beyaz bıyıklı.<br />
"Otopsi mi yapalım yani?"<br />
"Evet."<br />
"Olmaz. Bize canlı incelememiz söylendi."<br />
39
"Madem öyle, biz de canlı inceleriz mecburen."<br />
"Tabi ya... Bu tuhaf yaratıkla ilgili ile düĢüncen nedir?"<br />
"Valla bilemiyorum...Bunca yıllık kobayım, nice deneylerde kullandı<br />
insalar beni, neler gördüm neler. Ama böyle <strong>bir</strong> Ģeyi ilk kez<br />
görüyorum...Söyle bakalım evlat, nasıl becerdin bu iĢi?"<br />
"Söylemeyeceğim iĢte."<br />
Kobay tepindi...<br />
"Aaa, mızıkçılık etme...Mızıkçılık etme. Hadi söyle. Eğer söylersen<br />
sana muhallebiciden güllaç alırım."<br />
Öteki kobay bu söze güldü:<br />
"Oho, hangi devirde yaĢıyoruz Hocam? Ne muhallebici kaldı, ne de<br />
güllaç."<br />
"O zaman ben de horoz Ģekeri alırım. O da mı kalmadı?"<br />
"Maalesef. ġimdi ne olduğu belirsiz yiyecekler satılıyor. Güzel<br />
ambalajlar yapıp, içine <strong>bir</strong> takım maddeler koyuyorlar. Sonra da çoluk<br />
çocuğa satıyorlar."<br />
"Vah, vaah!. Eskiden öyle bilinmeyen Ģeyleri biz kobaylara verirlerdi<br />
önce. Demek Ģimdi insanoğlu kendi üstünde deniyor...Söyle bakalım evlat,<br />
<strong>kanat</strong>larını uzatmak için ne kullandın?"<br />
Bay Kaplumbağa kızdı:<br />
"Bana acayip <strong>bir</strong> yaratıkmıĢım gibi davranmayın. Bu koĢullar altında<br />
biç<strong>bir</strong> Ģey söylemem. Önce ellerimi çözün."<br />
"Yaa...PıĢııık!..Çözelim de pırrrdanak uçuver."<br />
Beyaz bıyıklı kobay, Bay Kaplumbağa'yı iknaya çalıĢtı:<br />
"Bak evlat...Uçmanı göze alamayız. Bin<strong>bir</strong> emekle yakalandın. Hadi<br />
söyle, nasıl uzattın bunları?"<br />
"Size son kez söylüyorum, bu koĢullar altında konuĢmam."<br />
"Of...Peki Ģimdi biz ne yazacağız rapora? Rapor bekliyorlar bizden<br />
<strong>kanat</strong>lılar."<br />
Öteki araya girdi yine:<br />
"Ben <strong>bir</strong>Ģeyler düĢündüm ama..."<br />
"Ne gibi Ģeyler?"<br />
"ġöyle..." Bayan TavuskuĢu'na döndü: "Yaz kızım...Elimizdeki canlı,<br />
en iri, en güçlü <strong>kanat</strong>lı hayvanlardan olup, aynı zamanda iyi uçuculuğuyla da<br />
tanınıyor."<br />
Bayan TavuskuĢu, söylenenleri hızla yazdı. Kobay, Bay<br />
Kaplumbağa'nın ağzını açtı:<br />
"Aaa, de bakayım..."<br />
Bay Kaplumbağa, Kobay'ın parmağını ısırdı...Canı yanan Kobay<br />
küçük <strong>bir</strong> çığlık attı:<br />
40
"Ayy, münasebetsiz seni!..Parmağımı yiyecektin az daha...Yaz<br />
kızım!..Yırtıcı <strong>bir</strong> kuĢ. Otuz iki diĢi var. Pençeleri güçlü. Etobur."<br />
Bay Kaplumbağa, bu tanıma hiç uymuyordu. Güldü. Zaten gülmekten<br />
baĢka <strong>bir</strong> Ģey de elinden gelmezdi.<br />
Kobay sordu:<br />
"Nerde oturuyorsun?"<br />
"Taburede"<br />
"Onu sormuyorum. Yani nerde ikamet ediyorsun?"<br />
"Evimde..."<br />
"Eveet...Demek ki yuvanı sarp, kayalık yamaçlarda yapıyorsun...Neyle<br />
beslenirsin?"<br />
"Öteki kaplumbağalar neyle besleniyorsa, ben de öyle beslenirim.<br />
Yani, ot yerim."<br />
"Hünkarbeğendi yer misin?"<br />
"O da ne?"<br />
"Görüyosunuz değil mi hocam? Bunun beslenmeyle uzaktan yakından<br />
ilgisi yok...Yaz kızım!..Genellikle et yiyor. Etobur. Özellikle de parmak<br />
kemirmeye bayılıyor."<br />
"Daha neler? Ağzıma koymam!"<br />
"Sus, sus!..Evet...Küçük kuĢlar, böcekler, ne bulursa yiyor."<br />
Bay Kaplumbağa, dik dik baktı. Kobay, raporu yazdırmayı sürdürdü:<br />
"BakıĢları sert. Gözleri yuvarlak. Boynu kısa. Kenarları keskin olan<br />
gagasının ucu aĢağıya doğru kıvrık. Bacakları uzun, pençeleri güçlü... Bunu<br />
söylemiĢtik, sil kızım."<br />
Bayan TavuskuĢu itiraz etti:<br />
"Amaan, ikide <strong>bir</strong> yazıp silemem. Doğru dürüst yazdırın Ģunu.<br />
Kollarım koptu not tutmaktan. Parmaklarımda nasır çıkacak."<br />
"Vah, vah..." dedi beyaz bıyıklı Kobay ve Bay Kaplumbağa'ya döndü:<br />
"Görüyor musun evladım, çevreye de zararın dokunuyor senin."<br />
Öteki kobay devam etti:<br />
"Yaz kızım...Çorap ve pantolon giyiyor...Bunu da yazma kızım, sil.<br />
Kanatlılar pantolon giymez...Ver bakayım. Bu kadar yeter."<br />
Bayan TavuskuĢu kağıdı uzattı. Kobay alıp imzaladı. Sonra da öteki<br />
kobaya uzattı imzalaması için. O da imzaladı.<br />
Rapor harika olmuĢtu!<br />
Bundan iyisi can sağlığıydı.<br />
Tam <strong>kanat</strong>lıların beğeneceği gibiydi.<br />
Özellikle de akbabaların.<br />
Ġmzalama iĢi biter bitmez, içeri <strong>bir</strong> akbaba girdi.<br />
"Merhaba," dedi gülümseyerek.<br />
41
Kobaylar ĢaĢırıp kaldı...Ġzinsiz laboratuvara girilmezdi.<br />
"Siz de kimsiniz, buraya nasıl girdiniz?" diye sordu beyaz bıyıklı<br />
kobay.<br />
"Bana Bay Akbaba diyebilirsiniz, canımı yiyebilirsiniz...Tabi<br />
dediklerimi yaparsanız, " dedi Akbaba. Güzel <strong>bir</strong> espiri yaptığını sanarak<br />
sırıttı, sonra da kimliğini gösterdi. Kobaylar kimliğe dikkatle baktılar ve<br />
okuyor gibi yaptılar.<br />
Zavallı kobaylar!..Aslında küçük yazıları okumakta epey zorluk<br />
çekiyorlardı. Çünkü, insanlar tarafından <strong>bir</strong> göz damlası deneyinde<br />
kullanılmıĢlardı ve o günden sonra pek iyi göremiyorlardı.<br />
Akbaba, raporu alıp okudu ve sinirlenip kağıdı buruĢturdu.<br />
"Bu ne? Ne biçim rapor hazırlamıĢsınız? Kaplumbağayı kuĢ yapıp<br />
çıkmıĢsınız."<br />
Beyaz bıyıklı Kobay itiraz etti:<br />
"Ama <strong>kanat</strong>ları var!"<br />
"Ne olmuĢ varsa? Yarasanın da <strong>kanat</strong>ları var ama kuĢ değil. "<br />
"Evet, haklısınız. O memeli <strong>bir</strong> hayvan."<br />
"ġimdi yeni <strong>bir</strong> rapor yazacaksınız ve <strong>kanat</strong>lardan hiç söz<br />
etmeyeceksiniz."<br />
"Ama bilimsel gerçekler var..."<br />
"Ne bilimsel gerçeği? Kendinizi ne sanıyorsunuz siz? Alt tarafı<br />
laboratuvarda deney hayvanı olarak kullanılan <strong>bir</strong>er deneksiniz, o kadar.<br />
Belki insanlardan <strong>bir</strong>Ģeyler öğenmiĢsinizdir diye size bu görevi verdik.<br />
Görüyorum da hiç<strong>bir</strong> Ģey öğrenemiĢsiniz. Dediğim gibi, yeni <strong>bir</strong> rapor<br />
hazırlayacaksınız ve o raporda <strong>kanat</strong>lardan söz edilmeyecek."<br />
"Yani yalan söyleyeceğiz öyle mi?"<br />
"Pek sayılmaz. Yani bazan elimizde olmayan nedenlerden dolayı<br />
küçük yalanlar söyleriz. Eğer bu yalanlar büyük <strong>bir</strong> çoğunluğun yararına ise<br />
niye sakıncalı olsun?"<br />
"Be anladım galiba ne demek istediğinizi. Siz kaplumbağanın <strong>kanat</strong>lı<br />
olmasını istemiyorsunuz."<br />
"Ha Ģunu bileydin. Evet. Istemiyoruz. Kesip atamayacağımıza<br />
göre...Belki ilerde o da olur. Tabi <strong>kanat</strong>lı olmakta inat ederse...Biz<br />
<strong>kanat</strong>lılarla <strong>kanat</strong>sızlar arasındaki engeyi korumaya çalıĢıyoruz. ġimdi öteki<br />
<strong>kanat</strong>sızlar da <strong>kanat</strong> çıkarıp havalanırsa ne olacak? Hava trafiğinin halini<br />
düĢünebiliyor musunuz? Zaten biz kuĢlar ancak sığıyoruz gökyüzüne. Bir de<br />
yarasalar, sinekler, <strong>kanat</strong>lı böcekler...ġimdi buna <strong>bir</strong> de kaplumbağalar mı<br />
eklensin? Geçen gün küçük <strong>bir</strong> serçe koskoca <strong>bir</strong> uçağın düĢmesine nede<br />
oldu. Uçak ormana çakılıp alev aldı ve koskoca orman içindeki canlılarla<br />
<strong>bir</strong>likte yanıp, kül oldu. Uçmasını beceremeyen acemi kaplumbağaların<br />
42
havada neler yapacağını, ne gibi felaketlere sebep olabileceklerini düĢünmek<br />
bile istemiyorum. Kaldı ki, bu <strong>kanat</strong> çıkarma iĢi hiç de iyi <strong>bir</strong> Ģey değil. Daha<br />
amacının ne olduğunu bile bilmiyoruz. Sadece uçmak için <strong>kanat</strong> çıkarmıĢ<br />
olamaz."<br />
Bay Kaplumbağa, itiraz etti:<br />
"Amacım filan yok. Sadece gökyüzünün <strong>mavi</strong>liklerinde dolaĢmak<br />
istedim, hepsi bu."<br />
"Ġyi ya iĢte, dolaĢacağın kadar dolaĢtın. Kes Ģu <strong>kanat</strong>larını, her Ģeyi<br />
inkar et, olsun bitsin."<br />
"Yapamam. Bunu istemeyin benden."<br />
"Gördün mü bak? Ġstemediğine göre, gizli <strong>bir</strong> amacın olmalı. Belki de<br />
biz kuĢlara hayat hakkı tanımayacaksın ilerde...Mesela, hızla uçan <strong>bir</strong><br />
kaplumbağa, <strong>bir</strong> kuĢ sürüsünün arasına dalıyor ve kuĢlar büyük <strong>bir</strong> hızla<br />
kaplumbağanın sırtındaki kabuğa toslayıp, düĢüyor!..Ne kadar tehlikeli..."<br />
Bay Kaplumbağa, oturduğu tabureden fırladı:<br />
"Bıktım artık bu saçmalıklardan!.Beni öyle tutmaya hakkınız yok.<br />
Hayvan hakları diye <strong>bir</strong> Ģey var. Evime, karıma gitmek istiyorum."<br />
Akbaba, sinirli sinirli güldü:<br />
"Bir de utanmadan karısına dönmek istediğini söylüyor...Hakkında<br />
gazetelerin yazdıklarından sonra bunu nasıl düĢünebiliyorsun?"<br />
"Ne yazmıĢ gazeteler?"<br />
"BilmemiĢ gibi soruyor musun <strong>bir</strong> de? Nasıl <strong>bir</strong> hırsız olduğunu herkes<br />
öğrendi artık. Yüksek çitlerin üzerinden uçup tavuk <strong>çift</strong>liklerine<br />
dalıyormuĢsun. Tavuk kardeĢlerimiz çok kızgın."<br />
"Yalan!..Bütün bunlar tilkinin uydurması."<br />
Kobaylar <strong>bir</strong><strong>bir</strong>ine baktı.<br />
Beyaz bıyıklı olan ĢaĢkındı...<br />
"Bakı ben bunları ilk kez duyuyorum. Demek kötü <strong>bir</strong><br />
kaplumbağaymıĢ bu...Hırsızlık da yapıyormuĢ?" diye mırıldandı.<br />
Öteki:<br />
"Bakalım daha neler duyacağız hocam," dedi.<br />
"Böyle inat ederse, yakında tek dostu kalmayacak herkes ondan yüz<br />
çevirecek," dedi Akbaba..."Karısı Bayan Kaplumbağa<br />
bile...Zavallı...KomĢularının yüzüne bile bakamaz olmuĢ zaten," diye de<br />
ekledi.<br />
Bay Kalumbağa, duyduklarına inanamıyordu.<br />
Ne biçim <strong>bir</strong> kâbustu bu?<br />
"Yalan!..Yalan!..Karım beni iyi tanır. Nasıl <strong>bir</strong>i olduğumu bilir. Bana<br />
güvenir!" diye bağırdı.<br />
43
"Ama komĢuların bilmez," dedi Akbaba ve güldü. "Onlar gazetelerin ,<br />
televizyonların ne dediğine inanırlar. Gel inat etme de Ģu <strong>kanat</strong> iĢinden<br />
vazgeç. Kestiriver gitsin!"<br />
Bay Kaplumbağa kararlıydı...Vazgeçmeyecekti. BaĢını dik tuttu ve :<br />
"Pençelerinizi yalayın siz...Asla vazgeçmeyeceğim!.." dedi.<br />
Akbaba, bu söze çok kızdı.<br />
"Eh, madem öyle sen bilirsin. Hücreye atılınca aklın baĢına<br />
gelir...Nöbetçiler!..Nöbetçiler!"<br />
Ġki nöbetçi karga geldi...<br />
"Götürün bunu hücreye!." Diye emretti Akbaba.<br />
Kargalardan <strong>bir</strong>i güneĢ gözlüğü takmıĢtı.<br />
"Karga tulumba mı?" diye sordu.<br />
"Evet," dedi Akbaba..."Karga tulumba."<br />
Kargalar Bay Kaplumbağa'yı tutup, karga tulumba hücreye<br />
götürdüler...<br />
HÜCRE<br />
Bay Kaplumbağa, elleri bağlı, sorguya çekiliyordu.<br />
Yine <strong>bir</strong> taburenin üstüne oturtulmuĢtu.<br />
Kargalardan güneĢ gözlüklü olanı tabureyi döndürdü...<br />
"Uçtu uçtu, Bay Kaplumbağa uçtu," dedi...<br />
Öteki:<br />
"Kaplumbağa uçmaz, sen çık, " dedi ve o da tabureyi döndürdü.<br />
Sonra da teker teker sormaya baĢladılar...<br />
Her soruda tabure <strong>bir</strong> kez döndürülüyordu.<br />
"Söyle bakalım, uçmaktaki amacın ne?"<br />
"BaĢka <strong>kanat</strong> çıkaran kaplumbağa var mı?"<br />
"Sana uçmanı kim söyledi?"<br />
"Kanatlarını yolalım da gör."<br />
"Uçtu uçtu, kim uçtu?"<br />
"Kaplumbağa uçtu."<br />
"Kaplumbağa uçmaz, sen çık."<br />
GüneĢ gözlüklü olan karga, kaplumbağanın kanadından <strong>bir</strong> parça<br />
kopardı.<br />
Bay Kaplumbağa'nın canı yanmıĢtı.<br />
"Tamam, tamam, söyleyeceğim...Bana Bilge BaykuĢ söyledi <strong>kanat</strong><br />
çıkarmamı," dedi acıyla.<br />
"Onu biliyoruz," dedi gözlüksüz karga.<br />
"Nerde Ģimdi bu Bilge BaykuĢ?" diye sordu öteki.<br />
44
"Bilmiyorum. Bana, 'Hepimiz <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong>lar takmazsak, hiç<strong>bir</strong> yarıĢı<br />
kazanamayız' dedi."<br />
"Bunun anlamı ne?"<br />
"Bilmiyorum. O kadar söyledi iĢte. Ben de <strong>kanat</strong> bırakmak için uğraĢıp<br />
didindim. Sonunda da baĢardım."<br />
"Yalan söylüyorsun. Böyle saçma sapan sözler için <strong>kanat</strong> çıkarılmaz."<br />
Öteki karga sertçe döndürdü tabureyi.<br />
"Niye <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong>? Siyah değil de mesela?"<br />
"Bilmiyorum."<br />
Tabure yine döndü...<br />
"Kanatlarından vazgeçinceye kadar bu böyle sürüp gidecek!"<br />
Bu böyle sürüp gitti.<br />
Günler günleri kovaladı...<br />
Herkes Bay Kaplumbağa'nın uçmaktaki amacının ne olduğunu<br />
öğrenmeye çalıĢıyordu.<br />
Her kafadan <strong>bir</strong> ses çıkıyordu.<br />
Dedikodu öyle yaygınlaĢtı ki, insanların bile kulağına gitti.<br />
Onlar da tartıĢmaya baĢladılar Bilge BaykuĢ'un gizemli sözlerini.<br />
Sonunda Ģöyle <strong>bir</strong> karara varıldı:<br />
Bay Kaplumbağa, ormanın tam ortasında, büyükçe <strong>bir</strong> meydanda,<br />
hayvanların ve insanların sorularını cevaplayacak, onu <strong>kanat</strong> bırakmaya iten<br />
sebepler ve bu gizemli sözlerin anlamı araĢtırılacaktı.<br />
ORMANDAKĠ BÜYÜK MEYDAN<br />
Hayvanlar, akın akın ormandaki büyük meydana toplanıyordu.<br />
Sunucu, gelenleri karĢılıyor, yer gösteriyordu.<br />
Ġlk gelenlerden <strong>bir</strong>i Timsahtı.<br />
Üstü baĢı pislik içindeydi.<br />
Oflayıp, pufluyordu...<br />
"Aman Bay Timsah, hoĢ geldiniz," dedi Sunucu.<br />
Timsah itiraz etti:<br />
"HoĢ, moĢ gelmedim!"<br />
"Aa, neden?"<br />
"Hiç sormayın...Kestirmeden geleyim diye nehir yoluyla geldim."<br />
"Ve her zamanki gibi Tarzan'a rastlayıp güreĢe tutuĢtunuz?"<br />
"Hayır...Tarzan çoktan taĢınmıĢ buralardan."<br />
"Öyleyse bu haliniz nedir?"<br />
Timsah oturdu, terini kurulayarak ve pisliklerini temizleyerek<br />
anlatmaya baĢladı:<br />
45
"Anlatıyorum ya iĢte...Derken efendim, nehir öyle <strong>bir</strong> hale gelmiĢ ki,<br />
yüzmek mümkün değil. Ġki kulaçta <strong>bir</strong> batağa saplanıyorsunuz. Balçıktan<br />
kurtulabilirseniz aĢk olsun. Sonra, o ne koku öyle...Ne koku? Affedersiniz,<br />
lağım gibi kokuyor. Rengi de değiĢmiĢ. Eskiden yemyeĢil akardı. Su pırıl<br />
pırıldı. ġimdi pas renginde. Balıklar da göç etmiĢler. ġu anda hiç<strong>bir</strong> canlı<br />
yaĢamıyor nehirde."<br />
Sunucu çok ĢaĢırdı bu iĢe.<br />
"Yaa, neden acaba?"<br />
"Valla orasını bilemem...Toplantı ne tarafta?"<br />
"Ġlerde, ormanın tam ortasında. Buyurun, bu taraftan..."<br />
"TeĢekkür ederim."<br />
Timsah kalktı, yeniden oflaya puflaya ormanın ortasındaki meydana<br />
doğru yürüdü, daha doğrusu süründü. Çünkü, ayakları olmasına rağmen o <strong>bir</strong><br />
sürüngendi.<br />
O öyle ağır aksak gidedursun, Bay TavĢan, her zamanki canlılığıyla<br />
zıp-zıp zıplayarak geldi.<br />
Elinde acayip <strong>bir</strong> havuç vardı.<br />
Sunucu, ona da 'HoĢ geldin' deyip, buyur etti. Sonra da elindeki tuhaf<br />
'Ģey' dikkatini çekince sordu:<br />
"Bu tuhaf Ģey de ne?"<br />
"Bilmem. Havuç niyetine yiyorum ama sizin de fark ettiğiniz gibi, pek<br />
havuca benzemiyor."<br />
"Evet, benzemiyor. Peki bunun havuç olduğunu kim söyledi size?"<br />
"Manav...Bu sabah alıĢveriĢe çıkmıĢtım. Manava uğradım. Havuç<br />
isteyince bana bunu verdi. Sadece bu değil, bütün sebzeler-meyveler <strong>bir</strong><br />
tuhaf olmuĢ. Domatesler, lahanalar, üzümler, elmalar, patlıcanlar...Çok<br />
ĢaĢırdığınıza göre, epeydir manavın önünden geçmiyorsunuz galiba?"<br />
"Evet. Maalesef uğrayamıyorum. AlıĢveriĢi hanım yapıyor da. Ama<br />
bundan sonra uğrarım."<br />
TavĢan karĢı çıktı:<br />
"Sakın ha!"<br />
Sunucu ĢaĢırdı:<br />
"Yani uğramayayım mı?"<br />
"Eğer böyle tatsız tuzsuz, eğri büğrü <strong>bir</strong> Ģey satın almak istiyorsanız<br />
uğrayın. Yok sağlıklı beslenmek istiyorsanız, hiç uğramayın."<br />
"Ġyi ama sağlıklı beslenmek için bol sebze, meyve yemek gerekmez<br />
mi?"<br />
"Evet, öyle ama dikkat edin. Sağlıklı beslenmek için sebze-meyve<br />
gerekli elbet. Sağlıksız beslenmek için değil...Anladınız mı?"<br />
"I-ıh...Anlamadım."<br />
46
"Neyse, geç kalıyorum. Sonra konuĢuruz bunları. Bir an önce eki<br />
dostum Bay Kaplumbağa'yı görmek istiyorum. Bana sorarsanız, <strong>kanat</strong><br />
çıkardığına inanmıyorum. Eğer böyle <strong>bir</strong> Ģey yaptıysa, iĢim zor. Beni yarıĢta<br />
geçebilir. Gerçi benim de eski gücüm yok ya..."<br />
"Neden, n'oldu?"<br />
"Bu acayip havuç ve buna benzeyen öteki Ģeyler yüzünden."<br />
"Ama zıp-zıp zıplıyorsunuz, sağlıklı görünüyorsunuz?"<br />
"YaratılıĢım bu. Siz bakmayın öyle zıpladığıma, görünüĢü kurtarmak<br />
için. Huylu huyundan vazgeçer mi? Yoksa ayakta duracak halim yok."<br />
Sunucu acıdı:<br />
"Vah, vah!"<br />
TavĢan içini çekti:<br />
"Vah ki vah!..Ne olacak bu iĢin sonu bilmiyorum. Hadi hoĢça kal."<br />
TavĢan, söylene söylene ormanın ortasındaki meydanda yerini aldı.<br />
ġimdi karĢılanma sırası Köstebek ile Kirpi'deydi.<br />
Ġkisi de yorgun düĢmüĢtü.<br />
"Of, ayaklarıma kara sular indi," dedi Köstebek.<br />
Ġki adımda <strong>bir</strong> plastik ĢiĢeye rastlamıĢlardı. Toprağın altı da üstü de<br />
bunlarla doluydu. Kirpi bunlardan <strong>bir</strong>ine toslamıĢ, sivri burnu yamyassı<br />
olmuĢtu.<br />
"Sıkıysa yürü bakalım," diye söylendi Köstebek.<br />
Sunucu onları karĢıladı...<br />
"Buyurun, buyurun," dedi ve yer gösterdi: "Bugün bütün yollar<br />
ormandaki meydana çıkıyor."<br />
Kirpi, itiraz etti:<br />
"Sen öyle san. Bütün yollar çöplüğe çıkıyor artık!" dedi.<br />
Sunucu ĢaĢkın ĢaĢkın baktı ona.<br />
Her gelen <strong>bir</strong> Ģeyden Ģikayetçiydi.<br />
Kirpi ve Köstebek'ten sonra gelenler de benzeri Ģikayetlerde bulunarak<br />
ormandaki yerlerini aldılar.<br />
Ġki dakika sonra 'dan-dun' silah sesleri duyuldu.<br />
Avcı geliyordu!<br />
Hayvanlar silah seslerini duyunca paniğe kapılıp, kaçacak delik<br />
aradılar.<br />
Sunucunun da korkudan ödü patlamıĢtı.<br />
"Amanıın, savaĢ mı çıktı?" diye bağırdı ve <strong>bir</strong> kütüğün arkasına zor<br />
attı kendini.<br />
Avcı da avcıydı hani...<br />
Bir yandan ateĢ ederek, <strong>bir</strong> yandan da kükreyerek geldi.<br />
47
"Heyt! Bana derler Avcı Dayı. Attığımı vururum, vurduğumu<br />
deviririm. Devirdiğimi piĢirir, afiyetle yerim. Ġlle de yemek Ģart değildir<br />
bazen. Maksat spor olsun, hayvancıklar vurulsun...Daha geçen gün bu<br />
ormanda iki ayı yavrusunu temizledim...Heyt!.Var mı benden yiğit avcı?"<br />
diyerek meydan okudu.<br />
Sunucu tir tir titriyordu. Ama yine de saklandığı kütüğün arkasından<br />
çıkıp, zoraki gülümsedi. Ne de olsa o <strong>bir</strong> medya mensubuydu ve her koĢulda<br />
görevini yapmalıydı. Yoksa kamuoyunun hiç<strong>bir</strong> Ģeyden haberi olmazdı.<br />
"Aman kimin haddine düĢmüĢ sizinle yarıĢmak, boy ölçüĢmek? Sizden<br />
büyük yine siz varsınız Sayın Avcı!" dedi.<br />
Bu övücü sözler Avcının çok hoĢuna gitmiĢti. Kasım kasım kasıldı.<br />
"Aferin, sevdim seni. Dürüst <strong>bir</strong> medya mensubusun. Beğendiğini<br />
gizlemiyorsun. Gerçi ben kuru övgüden, boĢ lakırdıdan hoĢlanmam ama,<br />
<strong>bir</strong>az pofpoflanmak kimin hoĢuna gitmez ki canım? Değil mi ya? Nerde Ģu<br />
toplantı yeri?"<br />
Sunucu, meydanı gösterdi.<br />
"ĠĢte Ģurası."<br />
Meydan bomboĢtu. Ġn-cin top oynuyordu!<br />
"Niye kimse yok?"<br />
"Size saygılarından olacak. Kimse ayak altında dolaĢıp sizi rahatsız<br />
etmek istemiyor herhalde. Yani, öyle olmalı. ġey...Eğer kimsenin canını<br />
yakmayacağınıza söz verirseniz, çıkarlar.<br />
"Can yakmak mı? Niye can yakayım? Hadi herkes çıksın ortaya. Ben<br />
buraya avlanmaya değil, ne olup bittiğini öğrenmeye geldim. Yeni <strong>bir</strong> <strong>kanat</strong>lı<br />
türü varmıĢ, bakalım avlanmaya uygun mu, onu merak ettiğim için<br />
uğradım...Hadi çıkın, çıkın!"<br />
TavĢan, uzaktaki <strong>bir</strong> çalılığın arkasından bağırdı:<br />
"Önce ateĢ etmeyeceğine söz ver Avcı Dayı!."<br />
Avcı, sesi tanımıĢtı. Bu, üzerine en çok ateĢ ettiği hayvanın sesiydi.<br />
Keyifli <strong>bir</strong> kahkaha attı:<br />
"Söz, söz!"<br />
Ama tavĢan ikna olmadı.<br />
"Söz demekle olmaz...Orman baĢıma yıkılsın ki ateĢ etmeyeceğim,<br />
de."<br />
"Peki, peki...Orman baĢıma yıkılsın ki kimsenin kılına, tüyüne,<br />
teleğine zarar vermeyeceğim...Avcı sözü!"<br />
TavĢan yine ikna olmadı.<br />
"Olmaz!"<br />
"Niye?"<br />
"Avcı sözü istemiyoruz. Ġnsan sözü ver!"<br />
48
"Ġnsan sözü mü? Eh, peki. Madem öyle istiyorsunuz, insan sözü olsun.<br />
O da neyse?"<br />
"Haklısın...Ġnsan sözünden, insanlıkta ne anlarsın sen!"<br />
"Ne dedin? Anlayamadım?"<br />
"Yok <strong>bir</strong> Ģey...ĠĢte çıkıyoruz..."<br />
Hayvanlar korkarak çıktılar.<br />
Avcının ağzı sulandı. Tetik çeken parmağı kaĢındı.<br />
"Gözlerime inanamıyorum...Hepsi <strong>bir</strong> arada" dedi ve tüfeğini<br />
doğrulttu.<br />
Hayvanlar korkuyla kaçıĢtılar.<br />
"Anneee!.."<br />
Avcı güldü. Koca göbeği hop hop hopladı.<br />
"Kaçmayın canım, Ģaka yaptım. Avcı Ģakası."<br />
TavĢan mırıldandı:<br />
"EĢek Ģakası diyeceğim ama, onunki seninkinin yanında çok masum<br />
kalır."<br />
"Canım uzun etmeyin iĢte. ġaka dedim ya. Çıkın hadi. Ne biçim<br />
konukseverlik bu?" diye huysuzlandı Avcı.<br />
"Tüfeğini yere bırak, ondan sonra," dedi TavĢan.<br />
Avcı tüfeğini isteksizce yere bıraktı.<br />
Sonra da hayvanlar tekrar meydana çıktılar. Ama <strong>bir</strong> gözleri<br />
tüfekteydi. E, kolay değildi. Can düĢmanları orda duruyordu...<br />
"Ee, görüĢmeyeli nasılsınız bakalım?" dedi Avcı. Sesi alaycıydı.<br />
Hayvanlardan <strong>bir</strong> uğultu yükseldi.<br />
Besbelli avcı ile karĢılaĢmadıkları süre içinde çok mutlu olmuĢlardı.<br />
Ama Ģimdi keyifleri kaçmıĢtı.<br />
"Ġyi, iyi...KonuĢmazsanız konuĢmayın. Ben de konuĢmam öyleyse,"<br />
dedi Avcı ve küstü. "Hem benden niye o kadar korkuyorsunuz ki. Az sonra<br />
buraya <strong>bir</strong>i gelecek, asıl ondan korkun siz."<br />
Sunucu, gelecek olanın kim olduğunu merak etti:<br />
"KimmiĢ o?"<br />
"Gelince görürsünüz. Bakın, iĢte geliyor!"<br />
Avcının parmağıyla gösterdiği taraftan <strong>bir</strong>i geliyordu.<br />
Kapkara, pis <strong>bir</strong> Ģeydi bu.<br />
Geçtiği her yeri berbat ediyordu.<br />
Burnunu karıĢtırıyor, tükürüyor, yediği Ģeyin yarısını fırlatıp atıyor,<br />
attığı her adımda kapkara <strong>bir</strong> iz bırakıyordu.<br />
Dayanılmaz <strong>bir</strong> koku yayıldı her yana...<br />
Gelen Bay Kirli'ydi!<br />
49
"ĠĢte geldim," dedi arsız arsız gülerek...Sapsarı diĢleri vardı. Belli ki<br />
onları hiç fırçalamamıĢtı<br />
Sunucu, burnunu tıkadı:<br />
"Öff, bu ne koku. Burnumun direği kırıldı," diye sızlandı.<br />
Hayvanlar paniğe kapılmıĢtı.<br />
"Öğğ...amanıın...pöff!" diye kaçıĢtılar.<br />
Bay Kirli, Sunucu'nun önüne gelip durdu. Kameraya bakarak konuĢtu:<br />
"Misle gibi kokular yayarım. Bana derler Bay kirli. Severim kirliliği.<br />
Toprağı, suyu ve havayı kirletenler yarattı beni. Sevmez görünürsünüz ama<br />
gizli gizli seversiniz. Yıllardır içinizde yaĢarım. Öyle alıĢkınsınız ki bana.<br />
Küçükken fark etmediniz, Ģimdi de farkımda değilsiniz. Beni görmeniz için<br />
ille de gözünüze mi batmam gerek? Teessüf ederim. Varsa, kaldıysa temiz<br />
<strong>bir</strong> yer, emredin, hemen kirleteyim!. Nerde o uçan kaplumbağa? Duydum ki<br />
zararlı düĢünceleri varmıĢ. Mavi <strong>kanat</strong> takıp havalanmıĢ. Kendini ne sanıyor?<br />
Benimle uğraĢmak kolay mı? Bunca sevenim varken üstelik... ġimdi söyleyin<br />
bana, nereye oturacağım?"<br />
Sunucu yer gösterdi...<br />
Gösterdiği çimenlik epey temizdi.<br />
Bu, Bay Kirli'nin hoĢuna gitti. Hem oturup dinlenir, em de <strong>bir</strong> güzel<br />
kirletirdi.<br />
Sunucu, kameraya döndü:<br />
"Sevgili seyirciler, bu iĢi de hallettikten sonra, son konuğumuzu da<br />
bekleyebiliriz. Kendisi çok uzaklardan geldiği için <strong>bir</strong>az geç kaldı. Kolay<br />
değil. Zaman tünelinden, yılların ötesinden geliyor. Toplantıyı o yönetecek.<br />
Kendisini tanıyorsunuz...Evet, huzurlarınızda Karagöz!.."<br />
Karagöz, kendine özgü müziğiyle gelirken müthiĢ <strong>bir</strong> alkıĢ koptu.<br />
"Öhöö!..Üzerinize afiyet, yatsı taamında <strong>bir</strong>az fazla kaçırmıĢım kayısı<br />
hoĢafını, cırcır olmuĢum. Karnım Köse Hamdi'nin değirmeni gibi çalıĢıyor.<br />
Cır. Cır, cır...Abdesthaneden çıkamadım," dedi.<br />
Sunucu, Karagöz'ün elini öptü.<br />
"Biz de sizi bekliyorduk efendim. HoĢ geldiniz, safa getirdiniz."<br />
"Maalesef getiremedim."<br />
"Neyi?"<br />
"Sopayı. Getirseydim kafana vururdum. Bre köftehor! Bu ne gürültü?<br />
Bu ne patırtı? Sonracığıma, amanın bu ne koku? Hacivat çelebi söylemiĢti de<br />
inanmamıĢtım. Meğer haklıymıĢ. Bana yola çıkmadan önce, 'Aman<br />
Karagöz'üm oraya gitmesen daha iyi. Zaman eski zaman değil. Dünya eski<br />
dünya hiç değil,' demiĢti...Ben de gelmeyecektim amma Ģu <strong>kanat</strong>lı<br />
kaplumbağayı merak ettim. Hani nerde o? Getirin Ģu keratayı!"<br />
Bay Kaplumbağa, elleri bağlı olarak iki karga tarafından getirildi.<br />
50
Bayan TavuskuĢu, elinde <strong>bir</strong> daktilo ile arkalarından gelmiĢti.<br />
Karagöz, yüksekçe <strong>bir</strong> tümseğe oturdu.<br />
Bay Kaplumbağa, tam karĢısında duruyordu. Ve bağlandığı için<br />
kızgındı.<br />
"Niye bağlı tutuluyorum, anlamıyorum. Çözün <strong>kanat</strong>larımı!" dedi.<br />
Karagöz kızdı:<br />
"Sus münasebetsiz, edepsiz, utanmaz, arlanmaz, yola gelmez, söze<br />
gitmez, izzet ikram bilmez, cenubu Ģimali görmez, yol yordam bilmez,<br />
hınzır, düzenbaz, alavereci, dalavereci, madrabaz, hilebaz, çenebaz,<br />
iĢvebaz..."<br />
Bayan TavuskuĢu, her söyleneni yazıyordu...<br />
"ĠĢvebaz olmadı oğlum. Onu sil..." dedi ve tıkırtıları dinledi. Ne<br />
olduğunu anlamaya çalıĢtı. "Bu tıkırtı ne?"<br />
Sunucu:<br />
"Biz <strong>bir</strong> Ģey duymuyoruz," dedi.<br />
Karagöz, ĢaĢırdı.<br />
"Allah Allah...Neyse, devam et oğlum. BaĢka ne kaldı<br />
söylemediğimiz?"<br />
Bay Kaplumbağa, aynı Karagöz gibi devam etti:<br />
"Ayvaz mayvaz, saymaz, toplamaz, çıkarmaz, bölmez, çarpmaz,<br />
kızmaz, süzmez, yüzmez, uçmaz, konmaz..."<br />
Karagöz, elini kaldırıp susturmasaydı, daha da sürdürecekti bu oyunu.<br />
"Kes!." Dedi Karagöz, sertçe. Sonra Bayan TavuskuĢu'na döndü:<br />
"Sil oğlum bunları."<br />
Herkes katıla katıla güldü.<br />
Bay Kaplumbağa da gülmüĢtü.<br />
Karagöz ona çıkıĢtı:<br />
"Bre köftehor, Karagöz mü oynuyor burda, ne gülüyorsun? Söyle<br />
bakalım, adın?"<br />
"Bay Kaplumbağa."<br />
"Pederinin adı?"<br />
"Efendim?"<br />
"Babanın adı, babanın adı?"<br />
" Onun da adı Bay Kaplumbağa...Yani, kaplumbağa oğlu<br />
kaplumbağayım ben."<br />
"Nerde iskan-ı beyt edersin?"<br />
"Evimde bitlenirim."<br />
"Demek, yerin yurdun yok? Demek, hane berduĢsun? Peki, ne iĢle<br />
iĢtigal?"<br />
"Bir yeri iĢgal etmem."<br />
51
Karagöz, Sunucu'ya döndü:<br />
"Ne diyor bu be?"<br />
"Sizi hiddetlendirmeye, yani kızdırmaya uğraĢıyor Karagöz efendi."<br />
Karagöz, baĢını salladı.<br />
"Hımm...Hiddetlenirsem görürsün gününü...Peke, mürekkep yaladın<br />
mı?"<br />
"Hayır, dondurma yaladım."<br />
"Elif yuttun mu?"<br />
"Hayır, <strong>bir</strong> keresinde erik yutmuĢtum, çekirdeği boğazımda kalmıĢtı."<br />
"Tövbe...tövbe...KalemkeĢ misin evladım?"<br />
"Hayır. BilgisayarkeĢim."<br />
Karagöz yine anlamadı:<br />
"Ne diyorsun sen be?"<br />
Sunucu cevapladı:<br />
"Bilgisayar, diyor Karagöz efendi...Bilgisayar kullanmayı bilirim,<br />
diyor."<br />
"Haa...Bilgi soyar öyle mii? Vay köftehoor...Demek hırsızlığın da var<br />
senin?"<br />
Bay Kaplumbağa:<br />
"Daha neler?"<br />
"Tuh tuh!..Kabahat sende değil, ebeveynindedir. Eğer ebeveynin<br />
vaktiyle tahsiline sarfı himmet etmiĢ olsalardı böyle olmazdın..."<br />
Sunucu, bu kez de Bay Kaplumbağa için açıklama yapma gereği<br />
duydu.<br />
"Yani suç sende değil, aile büyüklerindedir demek istiyor. Eğer ailen<br />
seni okutsaymıĢ böyle olmazmıĢsın..."<br />
Bay Kaplumbağa karĢı çıktı:<br />
"Ailem benim için elinden geleni yaptı. Ġyi <strong>bir</strong> öğrenim gördüm.<br />
Okumayı da severim. Öyle boĢ kaldıkça değil, hemen her fırsatta okurum."<br />
Karagöz atıldı:<br />
"Eh, madem öyle, dur seni <strong>bir</strong> imtihana çekeyim. Bakalım mürekkep<br />
yalamıĢ mısın, yoksam dedikleri gibi kafadan çatlak mısın? De bakalım,<br />
musikiĢinas mısın?"<br />
"Eh, ara sıra mum sıkarım."<br />
"Usul, bend bilir misin?"<br />
"Hayır, musibet değilim."<br />
"Düm tek...Kaplumbağaca leyli?"<br />
"MüĢteri bekar da, arabacı evli."<br />
"Musikiden kaldın. Otur, sıfır!..Yaz oğlum, ikmale kaldı...Pek ey,<br />
<strong>bir</strong>az da edebiyattan imtihan edelim seni. Mani bilir misin?"<br />
52
"Engel bilirim."<br />
"Öyle değil köftehor. ġiir bilir misin?"<br />
"Eh, <strong>bir</strong>az."<br />
"Pek ey, Ģimdi sana <strong>bir</strong> mani söyleyeceğim, sen de buna hemen <strong>bir</strong><br />
maniyle karĢılık vereceksin. Verdin verdin, veremedin kanadının <strong>bir</strong>i gitti.<br />
Hazır mısın?"<br />
"Hazırım."<br />
"Ġyi dinle...BaĢta sarık büküm büküm...Sırtımda cübbemdir yüküm.<br />
Benim aptal evladım, hele selamün-aleyküm...Hadi bakalım, ver cevabını!"<br />
Hayvanlar dikkat kesilmiĢ, Bay Kaplumbağa'nın ne cevap vereceğini<br />
merak ediyordu.<br />
Bay Kaplumbağa, fazla beklemedi.<br />
"Yeni cami direk ister. Söylemeye yürek ister. Benim aklım çoktur<br />
ama, Karagöz amca ayıp eder."<br />
Cevap Karagöz'ün hoĢuna gitmiĢti. Sakalını sıvazlayıp, bıyık altından<br />
güldü.<br />
"Aferin, aferin...Peki, <strong>bir</strong> de Ģunu dinle bakalım. Havaya attım fiĢeği,<br />
döndü dolaĢtı köĢeyi...Kaplumbağa efendiyi sorarsanız, paçacının kör<br />
eĢeği...Buyur bakalım!"<br />
"Kağıttan fener yaparım. Daracık sokaklara saparım. Karagöz efendi<br />
ayı olmuĢ, burnuna halka takarım!"<br />
Karagöz kızdı:<br />
"Kes!..Yaz oğlum katip. Bana hakaret etti. ĠĢte Ģimdi hapı yuttun<br />
Kaplumbağa efendi...Kanatların gitti!" dedi ve aniden karnı burulmaya<br />
baĢlayınca "Anmanıın!..Cırcırım geldiii!.." diyerek, koĢar adım tuvalete<br />
yollandı.<br />
Avcı, Karagöz tuvalete koĢarken Sunucu'ya çıkıĢtı:<br />
"Ne biçim toplantı bu böyle? Hani Bay Kaplumbağa hesap verecekti?"<br />
Sunucu da Karagöz'ün sorgulama tekniğini beğenmemiĢti zaten.<br />
"Evet, tekniği <strong>bir</strong>az eski moda. Ben olsaydım Ģimdiye çoktaan..." dedi.<br />
TavĢan onu tamamladı:<br />
"Kanatları kesilmiĢti!"<br />
Avcı ayağa fırladı:<br />
"Kanat kesme de neymiĢ? Vuralım gitsin!." dedi ve tüfeğine davrandı.<br />
O öyle yapınca da tabi yine herkes korkuyla yerlere yattı.<br />
"Canım ne korkuyorsunuz? Lafın geliĢi öyle söyledim. Valla insanın<br />
adı çıkacağına canı çıksın daha iyi. Ne yapsak kabahat!"<br />
Hayvanlar <strong>bir</strong>er <strong>bir</strong>er doğruldu. Ama Avcı'ya epey kızmıĢlardı. Her<br />
kafadan <strong>bir</strong> ses çıkıyordu:<br />
- Ġkide <strong>bir</strong> silaha sarılmasa olmaz sanki!<br />
53
- Ay ödüm koptu!<br />
- Bu Avcı'nın sağı solu hiç belli olmuyor.<br />
- Haklısın. Neme lazım, dikkatli olmalı.<br />
- BaĢımıza ne geldiyse, bu kaplumbağanın yüzünden geldi.<br />
- Valla yaĢanacak hal kalmadı.<br />
- Kanat bırakmasaydı, bunlar olmazdı.<br />
- Ne yiyecekler yiyeceğe...<br />
- Ne içecekler içeceğe...<br />
- Ne de hava havaya benzer oldu.<br />
- Hep kaplumbağanın yüzünden.<br />
- Keselim <strong>kanat</strong>larını...<br />
- Keselim ki, her Ģey yoluna girsin.<br />
- Kesemezsek korkutalım.<br />
- Korkutalım ki <strong>bir</strong> daha uçmasın.<br />
- Korku topuklarına <strong>kanat</strong> takar canlının.<br />
- Onu öyle <strong>bir</strong> korkutalım ki...<br />
- Kanat bıraktığına da....<br />
- Bırakacağına da piĢman olsun.<br />
- Hatta, <strong>kanat</strong> sözünden bile iğrensin.<br />
- Öyleyse, haydi yürüyün!<br />
- Yürüyün!..<br />
Hayvanlar Bay Kaplumbağa'ya doğru yürürken Karagöz geldi.<br />
Onun geliĢini gören hayvanlar, tekrar yerlerine geçip oturdu.<br />
"Bre köftehorlar, bu ne gürültü?" dedi Karagöz. Arkamı döner dönmez<br />
baĢladınız vırvıra...Sakin olun bakalım."<br />
Oturdu.<br />
"Eveet...Nerde kalmıĢtık?"<br />
Sunucu mani yarıĢmasını hatırlattı.<br />
"Ha, evet," dedi Karagöz ve Bay Kaplumbağa'ya döndü: "Mani<br />
atıĢmasında beni yendin. Amma kendi ağzınla tuzağa düĢtün tosbağa efendi.<br />
ġimdi sana yakıĢtıracak hiç<strong>bir</strong> suç bulamazsak, bana hakaretten içeri<br />
tıkacağız...Bana bak, aklını baĢına devĢir. Uslu <strong>bir</strong> kaplumbağa olup, vazgeç<br />
Ģu <strong>kanat</strong>lardan. Cümle aleme de bunu duyur. Böyle aykırı davranıĢlarda<br />
bulunmak iyi değildir. Bak neredeyse bütün hayvanat senin yüzünden savaĢa<br />
girecek. Bir yanda senden yana olanlar, diğer yanda karĢı çıkanlar...HoĢ,<br />
senden yana olana da rastlamadık daha ya...Hadi bakalım, vazgeçtiğini<br />
söyle."<br />
Bay Kaplumbağa, inadını sürdürdü:<br />
"Yapamam."<br />
54
"YapamazmıĢ!..öyle <strong>bir</strong> yaparsın kii...Sen Hazerfen Ahmet Çelebi'yi<br />
tanır mısın?"<br />
"Tanırım. Bir kitapta okumuĢtum. Yaman <strong>bir</strong>iymiĢ."<br />
"Hem de ne yaman. Ġstanbul'da, Galata Kulesi'nden uçmuĢtu amma<br />
velakin, boyunun ölçüsünü de almıĢtı. PadiĢah Dördüncü Murat onu zindana<br />
attırdı aklı baĢına gelsin diye. Fakat o yine de akıllanmadı. Zindandan da<br />
uçmaya kalktı köftehor. Zaten o yüzden de sonu çok acıklı oldu."<br />
Karagöz hüzünlenmiĢti. Hazerfen Ahmet Çelebi'yi takdir ediyor ama<br />
baĢına gelenlere de üzülüyordu. Aynı Ģeyin kaplumbağanın baĢına gelmesini<br />
istemiyordu.<br />
"Sen de aynı sona uğramak istemiyorsan, ayağını denk al. Bak kuĢlar<br />
istemiyor uçmanı," dedi ve yine tıkırtılar duyup, kulak kabarttı. "Bu tıkırtılar<br />
da neyin nesi? Fareler mi bastı yosa meydanı?"<br />
"Biz <strong>bir</strong> Ģey duymuyoruz Karagöz efendi," dedi yine sunucu.<br />
Karagöz kızdı:<br />
"Ben duyuyorum. Buralardan <strong>bir</strong> yerden geliyor tıkırtı. Lakin nerden<br />
geldiğini tesbit edemedim. Mutlaka fare olmalı."<br />
"Fare mare yok efendim."<br />
"Niye? Ormanda fare olmaz mı?"<br />
"Var tabi, var da o kadar değil. Ketlere göç etti çoğu. Çöplüklerde<br />
yaĢıyorlar."<br />
Bay Kirli, araya girdi:<br />
"Doğru. Ben çok iyi tanırım fareleri. Dostlarımdır benim."<br />
Karagöz, Bay Kirli'yi ilk kez görüyordu:<br />
"Sen de kimsin be?"<br />
"Bay Kirli."<br />
"Pöff!..Belli, belli."<br />
Karagöz, Bay Kirli'yi tepeden tırnağa Ģöyle <strong>bir</strong> süzüp suratını<br />
buruĢturduktan sonra yeniden Sunucu'ya döndü:<br />
"Önce Ģu tıkırtı iĢini halledelim. Madem fare yok, bu tıkırtılar nereden<br />
geliyor öyleyse? Mutlaka bu gürültüyü çıkaran <strong>bir</strong>i var." TavuskuĢu'na<br />
"Katip efendi oğlum, bakıver sağına soluna."<br />
Bayan TavuskuĢu, kırıtarak meydanda dolaĢtı. Karagöz merakla onu<br />
izliyordu.<br />
"Bir Ģey yok efendim," dedi Bayan TavuskuĢu.<br />
"Ġyice baktın mı oğlum?" diye sordu Karagöz.<br />
"Baktım efendim, yok."<br />
Karagöz, Bayan TavuskuĢu'ndan kuĢkulanmıĢtı.<br />
"YaklaĢ bakayım yanıma...YaklaĢ," dedi.<br />
Bayan TavuskuĢu, Karagöz'e iyice yaklaĢtı.<br />
55
"Yahu bu tüyler ne böyle? Tüy mü uzatıyorsun ? Sarığın nerde?"<br />
"Ne sarığı?"<br />
"Sarık sarığı köftehor!.Bir de soruyor. Yahu senin sesin de ince.<br />
Yoksa, yoksa sen? Erkek değil misin?"<br />
"Erkek mi? Teessüf ederim Karagöz efendi. Ben Bayan<br />
TavuskuĢuyum."<br />
"Nee? Amanııın!."<br />
Karagöz, baĢını yumruklamaya baĢladı...<br />
"Bir hatundan nasıl katip olur? Aman Yarabbi!"<br />
Sunucu araya girdi:<br />
"Oho...Hangi devirde yaĢıyorsunuz siz Karagöz efendi? ġimdi<br />
bayanlar her Ģey oluyor."<br />
"Kadı bile mi?"<br />
"Tabi ya...Kadı da oluyorlar, yargıç da, kaymakam da , vali de."<br />
Karagöz'ün ĢaĢkınlığı arttı. Bayan TavuskuĢu'na sordu:<br />
"Peki, seni kim katip yaptı oğlum? ġey, aman kızım?"<br />
"Romanın yazarı..."<br />
"Doğru ya. O yapmıĢtır. BaĢka kim yapacak? Bize de bu romanda yer<br />
verip, hayvanlarla konuĢturuyor baksana...Neyse, sonra ona sorarım. ġimdi<br />
iĢimize bakalım." Daktiloyu gördü: "Bu ne peki?"<br />
"Hangisi?"<br />
"O iĢte. Önündeki?"<br />
"Daktilo."<br />
"Ne iĢe yarıyor o?"<br />
"Yazı yazmaya."<br />
" Demek, divit yok...Hokka yok... Enteresan...Yaz da görelim<br />
bakalım."<br />
"Ay, deminden beri yazıyorum ya?"<br />
Bayan TavuskuĢu, daktiloya boĢ <strong>bir</strong> kağıt takıp, geliĢigüzel yazmaya<br />
baĢladı...Tık...tık...tık!<br />
Karagöz, tıkırtının nerden geldiğini anlamıĢtı:<br />
"Tamam, Ģimdi buldum tıkırtının sebebini. Meğer bu acayip Ģeyden<br />
çıkıyormuĢ ses. Ben de deminden beri seni, düm teka, düm tek tempo<br />
tutuyorsun sanıyordum...Âlâ...Pek sevdim bu makineyi," dedi.<br />
Sunucu, konuya açıklık getirdi:<br />
"Bu ne ki Karagöz efendi. ġimdi bilgisayar devri."<br />
"Bilge soyan devri mi?<br />
"Hayır. Bilgisayar."<br />
Tamam, tamam anladım. Sarımsak, soğan devri."<br />
Karagöz'ün bu sözüne herkes güldü.<br />
56
"Gülün bakalım, gülün. Ne yapayım, ben sizin dilinizden<br />
anlamıyorum. Siz de benim dilimden anlamıyorsunuz. Bir <strong>bir</strong> berabereyiz,"<br />
dedi ve TavuskuĢu'na döndü: "Söyle bakalım TavuskuĢu oğlum, aman<br />
kızım...Musikide anlar mısın?"<br />
"Ay tabi anlarım, sesim değil ama görüntüm güzeldir."<br />
"Orası belli...Peki, oynamasını bilir misin?"<br />
"Eh iĢte..."<br />
"Sunucu oğlum, vur öyleyse <strong>bir</strong> oyuncu havası!"<br />
Oyun havası çalındı. Karagöz ile Bayan TavuskuĢu karĢılıklı göbek<br />
atmaya baĢladı.<br />
Karagöz'ün bu boĢvermiĢliği, meydandakileri kızdırdı.<br />
Tepinmeye, sinirli sinirli dolanmaya baĢladılar.<br />
Gerçi Karagöz'dü bu...Bir yerde Karagöz olur da, oyun havası olmaz<br />
mıydı?<br />
Ama Ģimdi sırası mıydı?<br />
Sunucu geldi, Karagöz'e çıkıĢtı:<br />
"Aman Karagöz'üm, Ģu iĢi bitirelim. Herkes bize bakıyor. Rezil<br />
olacağız. Seyirciler ne düĢünür?"<br />
"Zaten yeterince rezil olmuĢsunuz siz...ġunun haline bakın!"<br />
Bay Kirli'i göstermiĢti.<br />
Bay Kirli, onun bu sözünü övgü kabul etti.<br />
"TeĢekkür ederim," dedi sırıtarak ve ağzından salyalar saçarak.<br />
Karagöz oturdu. Ciddi <strong>bir</strong> tavır takındı.<br />
"Peki öyleyse. Birinci Ģahit gelsin!" diye bağırdı.<br />
Sunucu, düzelterek seslendi:<br />
"Birinci tanık gelsiin!"<br />
Timsah, oturduğu yerden kalkıp, Karagöz'ün önüne geldi.<br />
"Sen bu kaplumbağanın neyisin efendi?"<br />
"Müdürüyüm efendim."<br />
"Anlat bakalım. Bunun kötü iĢler yaptığını ne zaman anladın?"<br />
"Efendim, öncelikle bana bu fırsatı tanıdığınız için zatınıza sonsuz<br />
teĢekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca, ıĢıkçı, yönetmen, kameraman ve tüm<br />
yayın ekibine de teĢekkür etmeyi <strong>bir</strong> borç biliyorum...Programıma<br />
baĢlamadan önce..."<br />
Karagöz kesti:<br />
"Höst! Ne diyor bu be?"<br />
Sunucu:<br />
"Kendini tanıtıyor efendim. ġimdi böyle. Maalesef televizyona<br />
çıkanların çoğu aynı Ģeyi yapıyor. Soruya cevap verecekleri yerde, gereksiz<br />
<strong>bir</strong> sürü laf edip zaman harcıyorlar."<br />
57
"Demek ki, TV mi her neyse iĢte, ona çıkınca abuk subuk konuĢmak<br />
Ģart ki böyle yapılıyor!.." Timsah'a çıkıĢtı: "Sadede gel efendi...Sadede!"<br />
"Geliyorum efendim. Geliyorum...ġey...Bir gün bardaktan<br />
boĢanırcasına gökten yağmur yağıyordu..."<br />
"Of, deli olacağım! Rahmet baĢka nerden yağar a akılsız? Teferruatı,<br />
yani ayrıntıyı bırak da konuya gel."<br />
"Peki efendim...Emredersiniz efendim. Zat-ı alileriniz daha iyi bilirler<br />
efendim. Estek efendim, köstek efendim..."<br />
"Ey Hacivat!..Kulakların çınlasın e mi?"<br />
"Çınlasın efendim!..ĠĢte yağmur yağıyordu. O sırada yeni gelmiĢtim<br />
Ģirkete. Her zamanki gibi hatırını sordum. Memurlarımla yakından<br />
ilgilenirim de...Bana, <strong>kanat</strong> çıkardığını, <strong>kanat</strong> çıkarmanın zor olduğunu<br />
söyledi. Çok ĢaĢırmıĢtım. Birden o anda çok tuhaf <strong>bir</strong> Ģey oldu...Dudağım<br />
uçukladı!"<br />
"Merhem sürseydin."<br />
"Öyle demek istemedim. Yani gördüğüm Ģey karĢısında dehĢete<br />
düĢmüĢtüm."<br />
"Niye?"<br />
"Önünde durduğu pencere ardına kadar açıldı ve ĢimĢekler çaktı. Bay<br />
Kaplumbağa, <strong>bir</strong>den mas<strong>mavi</strong> ıĢıklar içinde kalıverdi."<br />
Karagöz koktu.<br />
"Amanın!..Ġyi saatte olsunlar!..Sonra?"<br />
"Sonra <strong>bir</strong> Ģey olmadı."<br />
"Hepsi bu kadarsa geç otur yerine. " Timsah yerine oturdu. "Sırada<br />
kim var?"<br />
Sunucu, bayan Kaplumbağa'yı çağırdı.<br />
Zaten o da fazla olmamıĢtı ormandaki büyük meydana geleli...Karagöz<br />
onun yorgun halini fark etti ve oturmasını iĢaret etti.<br />
Bay ve Bayan Kaplumbağa uzun süre sonra ilk kez yan yanaydı Ģimdi.<br />
Bay Kaplumbağa, eĢine sevgiyle bakıyordu ama sanki Bayan<br />
kaplumbağa küskün gibiydi.<br />
Tam bu sırada Karagöz yerinden fırladı ve "Amanin, cırcırım geldi!"<br />
diyerek tuvalete koĢtu.<br />
Belki de amacı, karı-koca kaplumbağaları yalnız bırakmaktı.<br />
Ne de olsa tecrübeli <strong>bir</strong> insandı. Bay ve Bayan Kaplumbağanın hasret<br />
gidermek isteyeceğini biliyordu.<br />
Bay Kaplumbağa, yutkundu:<br />
"Seni gördüğüme öyle sevindim ki. Bir an gelmeyeceksin diye<br />
korktum," dedi. Sonra da Ģirinlik osun diye 'Cik-cik' cikledi.<br />
Bayan Kaplumbağa kızdı. Sertçe:<br />
58
"Bakıyorum da cik cik edebiliyorsun ama uçamıyorsun artık!" dedi<br />
imalı imalı.<br />
Bay Kaplumbağa, buz gibi oldu. Böyle tuhaf <strong>bir</strong> karĢılık<br />
beklemiyordu.<br />
Ama yine de alttan aldı. Bunca yıllık evlilik tecrübesi, ona alttan<br />
alması gerektiğini hatırlatmıĢtı. Karı -koca arasında böyle tatsızlıklar,<br />
tartıĢmalar her zaman olurdu. Önemli olan, bunu uzatmayıp, kavgaya<br />
dönüĢtürmemekti. Bu da ancak <strong>bir</strong> tarafın alttan alması ile mümkündü.<br />
"Doğru. Bir süredir uçamıyorum. Ama bu saçmalık bugün bitecek.<br />
Yarın yine bulutların arasında dolaĢabileceğim. Ah! Ne güzel Ģeydir<br />
uçmak!..Kanatlı olduğunun bilincine varmak..."<br />
"Peki ya hırsız olmak?"<br />
Ortalık yine buz gibi oldu. Bay Kaplumbağa, karısının dedikodulara<br />
inanacağını sanmıyordu. Bu sadece kadınca <strong>bir</strong> sitemdi iĢte.<br />
"Demek Tilki seni de kandırdı?" dedi, sevgiyle bakarak.<br />
Fakat bu küçük <strong>bir</strong> sitem değildi. Bayan Kaplumbağa, adeta kükredi:<br />
"Nasıl kanmam? Nasıl inanmam? Yazık. Çok yazık. Uçmadan önce<br />
namusluydun. Ekmeğini taĢtan çıkarırdın. Nasıl da yanlıĢ tanımıĢım seni,"<br />
dedi.<br />
Bay Kaplumbağa, Akbabanın söylediklerini düĢündü...Demek doğru<br />
söylemiĢti. Gerçekten de karısı epey zor günler yaĢamıĢ olmalıydı. Hassas <strong>bir</strong><br />
kaplumbağaydı o. Çabucak kırılırdı.<br />
"Ben eski eĢimi istiyorum. Terliklerini, pijamasını bulamayan,<br />
pencereyi açıp 7.45 uçağını bekleyen eĢimi istiyorum," dedi Bayan<br />
Kaplumbağa.<br />
Bu sözler Bay Kaplumbağa'yı sevindirdi. Bayan Kaplumbağa, her ne<br />
kadar kendine kızsa da , yine <strong>bir</strong> açık kapı bırakmıĢtı.<br />
"Çok yakında bu dediklerin olacak," dedi.<br />
Bayan Kaplumbağa, gözyaĢlarını sildi.<br />
"Artık hiç<strong>bir</strong> Ģeye inancım kalmadı, " dedi burnunu çekerek.<br />
Bay Kaplumbağa, iyice yüreklendi:<br />
"Niye? Hakkımda karalama kampanyası var diye mi?"<br />
"Evet. Öyle <strong>bir</strong> kampanya ki, bütün ipliklerin pazara çıkıyor."<br />
"Lütfen böyle Ģeyler söyleme. Senden bunları duymak çok acı. "<br />
"Öyleyse kurtul Ģu <strong>kanat</strong>larından. Yeniden mutlu olalım. Ġnkar et<br />
gitsin. Bak eğer vazgeçmezsen <strong>bir</strong> daha beni göremezsin, haberin olsun."<br />
Bu son cümle Bay Kaplumbağa'yı yıkmıĢtı. Oturduğu taburede<br />
omuzları çöktü. BaĢı sırtındaki kabuğun içine doğru büzüldü.<br />
"Demek sonunda bu da olacaktı?" diye mırıldandı: " Bir zamanlar<br />
kaplumbağanın <strong>bir</strong>ini çocuklar taĢlamaya baĢlamıĢlar. Zavallı kaplumbağa!<br />
59
Ġnsanoğluyla baĢ etmesi mümkün mü? Üstelik, çocuklar onu kabuğunun<br />
üstüne yatırmıĢlar. Tepetaklak olduğu için dönemiyormuĢ. Çırpınıp<br />
duruyormuĢ. Çocuklar tepesinde katıla katıla gülüp, eğleniyormuĢ. Ama o ne<br />
yapmıĢ? Yalvaracağı, af dileyeceği yerde, 'Atın, atın!..Bir taĢ daha atın,' diye<br />
bağırmıĢ. O gururlu <strong>bir</strong> kaplumbağaymıĢ...Bu masalı bana babam anlatmıĢtı.<br />
Belli ki benim de öyle olmamı istemiĢti. Zorluklar karĢısında pes etmemem<br />
gerektiğini istiyordu. Ne demek istediğini, bu masalı niye anlattığını Ģimdi<br />
çok daha iyi anlıyorum. Görüyorum...Herkes taĢlıyor beni. Bir taĢ da sen<br />
atmıĢsın çok mu? At bakalım. Kendi kendini taĢladığını öğreninceye kadar<br />
taĢla beni."<br />
Bayan Kaplumbağa, acır gibi oldu.<br />
"Aklını iyice bozmuĢsun uçmayla. Canından olacaksın bu gidiĢle.<br />
Hayat en değerli varlığımız değil mi? " dedi yalvaran bakıĢlarla.<br />
Bay Kaplumbağa, yeniden baĢını dik tuttu:<br />
"Evet. Doğru. Ama senin gibilerin anlamadığı <strong>bir</strong> Ģey var. Hayat otlar<br />
için de çok değerlidir. Ama bizlerin ottan çok farklı yanlarımız var. Hayatta<br />
<strong>bir</strong> amacımız olmalı. Kendimiz için yaĢayamayız hep. BaĢkalarını da<br />
düĢünmek zorundayız."<br />
"Bak ne güzel söylüyorsun. Beni de düĢün <strong>bir</strong>az. Dostlarını,<br />
arkadaĢlarını, kuĢları, kaplumbağaları düĢün..."<br />
"Off!...Anlamıyorsun ki beni. "<br />
Bay Kaplumbağa, derdini anlatmakta çaresizdi. Daha doğrusu, o<br />
elinden geldiğince anlatıyordu bunu , ama kimse anlamak istemiyordu. Çoğu<br />
insan gibi, hayvanların da farklı olana, farklı düĢünene tahammülü<br />
yoktu...Oysa, hayatın kendisi zıtlıklar, farklılıklardan oluĢuyordu. Artı varsa<br />
eksi de olacaktı. Ġyinin karĢısında kötü vardı. Sıcak-soğuk, büyük-küçük,<br />
acı-tatlı...Her Ģey karĢıtını yaratıyordu. KarĢıtlardan oluĢuyordu...Üstelik<br />
bütün bunlar, müthiĢ <strong>bir</strong> düzensizlik içinde bulunup, hayatın düzenliliğini<br />
sağlıyordu. BaĢlangıçta her Ģey güzel, temiz ve iyiydi. Ama sonra güzelin<br />
karĢısına çirkin, iyinin karĢısına kötü, temizin karĢısına kirli<br />
çıkmıĢtı...Hayatın düzenini sağlamak için dengelerin korunması gerekiyordu.<br />
Kötülükler, çirkinlikler artmıĢsa, tehlike var demekti. Bu yaĢamın sonu<br />
olabilirdi. Bay Kaplumbağa, kafasından bunları geçirirken müzik eĢliğinde<br />
oynayarak Karagöz geldi. ġarkı söylüyordu:<br />
"Kaplumbağayı düz ovada avlarlar...<br />
Kanadını, kanadını yolarlar..."<br />
Sonra tümsekteki yerini aldı ve karĢısındaki Bay Kaplumbağa'ya<br />
sordu:<br />
" Eveet...Durum ne merkezde yaramaz evladım?" dedi.<br />
Bay Kaplumbağa, cevap vermedi.<br />
60
Sunucu, araya girdi:<br />
"Vala ne merkezde olduğunu bilmiyoruz. Sizi bekliyoruz iĢte," dedi.<br />
Akbaba, meydanın üstünde <strong>bir</strong> tur atıp <strong>kanat</strong>larını çırparak, ortalığı<br />
toza dumana boğarak geldi ve Karagöz'ün önünde durdu.<br />
"Karagöz efendi, biz <strong>bir</strong> itirafname hazırladık. Eğer uygun<br />
görürseniz...Gerçi görmezseniz de bu iĢ olacak ya!.." dedi ve <strong>bir</strong> kağıt uzattı.<br />
" Sen de kimsin be?" diye çıkıĢtı Karagöz.<br />
" Bay Akbaba. Kanatlıları temsil ediyorum," dedi yılıĢarak.<br />
"Ha...! Anladım," dedi Karagöz ve kağıdı okumaya baĢladı.<br />
"Hım...hım...Ben bu yeni yazıyı sökemedim. Sen oku kızım. Aman<br />
oğlum...Yani kızım..."<br />
Bayan TavuskuĢu, Karagöz'ün uzattığı itirafnameyi aldı ve okumaya<br />
baĢladı:<br />
"AĢağıda adım ve imzam bulunan ben, kaplumbağa oğlu kaplumbağa,<br />
bazılarının sandığı gibi <strong>kanat</strong> filan çıkarmadım. Bütün bunlar tarihi <strong>bir</strong> göz<br />
yanılgısı nedeniyle meydana gelmiĢ, öyle algılanmıĢtır. Ben ormana, orman<br />
kanunlarına saygılı <strong>bir</strong> kaplumbağayım. Kanat çıkarıp uçmak gibi aykırı<br />
düĢüncelere kökünden karĢıyım. ĠĢ bu itirafnameyi aklım baĢımda ve hiç<strong>bir</strong><br />
baskıya uğramadan imzalıyorum...Bay Kaplumbağa...Bu kadar."<br />
Bay Kaplumbağa, kendisi için yazılan itirafnameyi çok komik buldu.<br />
Acı acı gülümsedi.<br />
Karagöz ise çok beğendi:<br />
" Ġyi olmuĢ...Hadi evladım imzala Ģunu," dedi ve Bay Kaplumbağa'ya<br />
kağıdı uzattı.<br />
"Ġmzalamayacağım!" dedi Kaplumbağa.<br />
Akbaba kızdı...Kafasından <strong>bir</strong>kaç tüy kopardı hırsla:<br />
" Aaa, yeter be!..Çabuk imzala!.." diye bağırdı.<br />
Baya Kaplumbağa yalvardı:<br />
"Hadi ne olur imzala," dedi yaĢlı gözlerle.<br />
Bay Kaplumbağa, imzalamamakta kararlıydı...Ne olursa olsun, böyle<br />
saçma <strong>bir</strong> itirafnameyi imzalamayacaktı.<br />
Meydanda <strong>bir</strong> uğultu koptu:<br />
- Ġmzala!..Ġmzala...<br />
Gürültü öyle artmıĢtı ki, ağaçlardaki yapraklar dökülmeye baĢladı.<br />
Avcı, dayanamayıp tüfeğini kaptı ve ateĢ etti.<br />
"Gümm!.."<br />
Hayvanlar, panik içinde sağa-sola kaçıĢtı.<br />
"Kesin, kesin Ģu gürültüyü!..Madem siz halledemiyorsunuz, ben<br />
yapayım Ģu iĢi...Yani avcı usulü," dedi Avcı ve gülümseyerek Bay<br />
Kaplumbağa'ya yanaĢtı.<br />
61
"Sen Nasrettin Hoca'nın 'Leylek' fıkrasını bilir misin Kaplumbağa<br />
kardeĢ?"<br />
"Hayır. "<br />
"Bak anlatayım o zaman...Hoca <strong>bir</strong> gün, <strong>bir</strong> leyleğe<br />
rastlamıĢ...Hayvanı <strong>bir</strong> türlü <strong>bir</strong> Ģeye benzetememiĢ...Deve dese, deve<br />
değil...KuĢ dese, kuĢ değil. Cebinden <strong>bir</strong> makas çıkarıp..." Avcı, <strong>bir</strong> makas<br />
çıkardı cebinden. "Aynen böyle <strong>bir</strong> makas...Ve kesivermiĢ gagası ile<br />
bacaklarını. Kestikten sonra da, ' ĠĢte Ģimdi kuĢa benzedin' demiĢ...Nasıl,<br />
beğendin mi?"<br />
Bay Kaplumbağa, <strong>bir</strong> makasa, <strong>bir</strong> de tuhaf tuhaf gülümseyen Avcı'ya<br />
bakıp korktu. Niyetini anlamıĢtı.<br />
"Durun, yapmayın!..Yapamazsınız bunu..."<br />
Avcı, <strong>bir</strong> kahkaha patlattı:<br />
"Huaaaa!...Öyle <strong>bir</strong> yaparım ki...Elim alıĢkındır bu iĢe..."<br />
Bay Kirli, koĢarak gelip Avcı'yı destekledi.<br />
"YaĢa Avcı bey!..YaĢa!..Kes de, kurtulsun kirli denizlerim, pis<br />
ırmaklarım, zehirli atıklarım, puslu havam...Kesmezsen hepsi temiz kalacak<br />
ben yokolacağım!..Kes!..Kes!"<br />
TavĢan, kulak kabarttı...Bay kirlinin ne deme istediğini anlamamıĢtı:<br />
"Ne diyor bu be?" dedi Timsah'a.<br />
Timsah, anlamadı:<br />
" Kim ne diyor?"<br />
TavĢan, Bay Kirli'yi gösterdi...<br />
"ĠĢte Ģu pasaklı..."<br />
"Ne diyor?"<br />
"Kaplumbağanın kanaları kesilirse her Ģey kirli kalırmıĢ. Bu da onu<br />
iĢine gelirmiĢ."<br />
" Kaplumbağa'nın kesilmesiyle onun ne ilgisi varmıĢ?"<br />
Köstebek de katıldı konuĢmaya:<br />
"Ben de öyle anladım..." dedi ve Bay Kirli'ye sordu: " Baksana buraya,<br />
pasaklı Ģey...Ne ilgisi var kaplumbağanın <strong>kanat</strong>larıyla söylediklerinin?"<br />
Bay kirli sırıttı:<br />
"Ne ilgisi mi var? Hıh!..KuĢ kadar kafanızla bunu anlamıyorsunuz."<br />
Akbaba'nın farkına vardı...Kırdığı potu düzeltmek istedi, "<br />
Affedersiniz! Sizi kastetmedim." dedi ama Akbaba kızmıĢtı <strong>bir</strong> kez...<br />
"Gösteririm ben sana kuĢ kafalıyı! Ne demek istedin, açık söyle," dedi<br />
sertçe.<br />
Bay Kirli, hayvanların sert ve sorgulayıcı bakıĢları karĢısında paniğe<br />
kapıldı. Her Ģeyi <strong>bir</strong> kez daha anlatması gerektiğini anladı.<br />
62
"Peki, peki kızmayın...Efendim, aslında Bay Kaplumbağa çok kötü<br />
Ģeyler düĢünerek bu <strong>kanat</strong>ları çıkarmıĢ. Biliyorum bunu. Geçi o bunun<br />
farkında değil. Nasıl olsa <strong>kanat</strong>ları kesileceğine göre, öğrenmese de olur."<br />
Akbaba, bu sözlerden yine <strong>bir</strong> Ģey anlamadı.<br />
"Hiç<strong>bir</strong> Ģey anlamadım." Kalabalığa döndü: "Siz anladınız mı?" diye<br />
sordu.<br />
"Bilmece gibi konuĢuyor," dedi TavĢan. "Zehirli atık da ne demek?<br />
Denizlerin kirlenmesiyle onun ne ilgisi var?"<br />
Karagöz, <strong>bir</strong> süreden beri hayvanların konuĢmasını sabırla dinliyordu.<br />
Öksürdü ve ciddi <strong>bir</strong> ses tonuyla:<br />
"Galiba ben anladım," dedi. Hayvanlar onun çevresine toplandı.<br />
Anlatacakları çok önemli olmalıydı.<br />
Karagöz anlatmaya baĢladı:<br />
"Yazık. Çok yazık. Aklınız varsa kaplumbağanın <strong>kanat</strong>larını<br />
kestirmezsiniz. Hatta, kendiniz <strong>bir</strong>er <strong>kanat</strong> takarsınız. Bir <strong>çift</strong> <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong>.<br />
Yoksa mahvolacak güzelim dünya. Hadi, sahip çıkın ona. Böyle <strong>bir</strong> oyuna<br />
alet olduğum için kendimden utanıyorum. E yazık ki, ben artık çok çok<br />
eskilerde kaldım. Yardımcı olamam size. Hadi, koruyun kaplumbağayı.<br />
Koruyun <strong>mavi</strong>likleri..."<br />
Avcı araya girdi:<br />
"Yağma yok Karagöz efendi. Yağma yok. Daha nesli tüketilecek çok<br />
hayvan var!"<br />
Bay Kirli aldı sözü:<br />
"Kirletilecek temizlikler...Pisletilecek güzellikler...Ayy, ağzım<br />
sulanıyor!"<br />
Avcı ile Bay Kirli; kaplumbağanın üzerine yürürken, hayvanlar<br />
ĢaĢkınlıkla <strong>bir</strong><strong>bir</strong>lerine baktılar...<br />
Artık her Ģeyi anlamıĢlardı.<br />
Akbaba atıldı:<br />
"Çabuk kurtaralım kaplumbağayı!"<br />
TavĢan fırladı:<br />
Kanatlarını çözelim!"<br />
Bayan Kaplumbağa, Köstebek ve Timsah, Avcı ile Bay Kirli'yi<br />
engellemeye çalıĢtılar...<br />
Avcı, silahını doğrulttu ve ateĢ etti!<br />
"Durun, yoksa bu sefer üzerinize ateĢ ederim!" diye gürledi.<br />
Bay Kirli, Avcı'dan yüz bularak:<br />
"Ben de hepinizi kirletirim," dedi ağzından pislikler saçarak...<br />
Hayvanlar korkup <strong>bir</strong> adım geriledi...<br />
Avcı, elindeki makası Bay Kirli'ye uzattı.<br />
63
"Al Ģu makası. Çabuk kes <strong>kanat</strong>ları!"<br />
"Zevkle," dedi ve <strong>bir</strong>den Bay Kaplumbağa'nın üzerine atıldı Bay<br />
Kirli...<br />
Kocaman, keskin makas gün ıĢığında parıldadı.<br />
Bay Kaplumbağa, dehĢetle bağırdı:<br />
"Dur, yapma!"<br />
Bay Kirli'nin makas tutan eli bu yakarıĢa aldırmadı. Doyumsuz <strong>bir</strong><br />
iĢtahla ve hızla kaplumbağanın <strong>kanat</strong>larına uzandı...<br />
ġak...Ģak...Ģak! diye sesler çıktı makastan.<br />
ĠĢte tam bu sırada tüm hayvanlar, büyük <strong>bir</strong> cesaret ve hızla Bay<br />
Kirli'nin üzerine atıldı...<br />
Avcı, tüfeğini doğrulttu ama bu kez ateĢ etmeye fırsat bulamadı...<br />
MüthiĢ <strong>bir</strong> boğuĢma baĢladı...<br />
Eller, kollar, ayaklar, <strong>kanat</strong>lar...Hepsi <strong>bir</strong><strong>bir</strong>ine karıĢtı.<br />
Meydan toz içinde kalmıĢtı.<br />
Bay Kaplumbağa, boğuĢma sırasında kafasına <strong>bir</strong> cismin çarptığını<br />
hissetti...<br />
Sert <strong>bir</strong> cisim olmalıydı bu...<br />
Kaya gibi, taĢ gibi <strong>bir</strong> Ģey...<br />
Gözleri karardı, baĢı döndü...<br />
Her Ģey dönüyor, dönüyordu...<br />
Sonra, hiç<strong>bir</strong> Ģey göremez, duyamaz oldu.<br />
Sanki yaĢam bitmiĢ, <strong>kanat</strong>ları kesilmiĢti.<br />
ġimdi sadece kollarında <strong>bir</strong> hafiflik, baĢında ise dayanılmaz <strong>bir</strong> ağrı<br />
duyuyordu...<br />
Sonra o da kayboldu...<br />
Mas<strong>mavi</strong> ıĢıklar saçan <strong>bir</strong> tünele doğru sürüklendi...<br />
Sessizce, fırıl fırıl dönerek, tünelin ucuna hızla uçtu...<br />
Bu onun son uçuĢu olacaktı.<br />
Hem de <strong>kanat</strong>ları olmaksızın!<br />
Ama yine de çok güzel <strong>bir</strong> duyguydu bu...<br />
Anlatılamaz...muhteĢem <strong>bir</strong> duygu...<br />
Tek kelimeyle, inanılmazdı!<br />
Demek ki, kanasız <strong>bir</strong>i de isterse uçabilirdi.<br />
Bunun için gerekli olan <strong>bir</strong> <strong>çift</strong> <strong>kanat</strong> değil, sadece istemek, arzu<br />
etmekti.<br />
Fakat bu güzel duygu uzun sürmedi...<br />
Yeniden baĢı ağrımaya baĢladı...<br />
Tünelin ucundaki <strong>mavi</strong> ıĢık da söndü...<br />
ġimdi her yan simsiyahtı ve kulağında müthiĢ <strong>bir</strong> uğultu duyuyordu...<br />
64
Gözlerini açtı.<br />
Kalabalık acıyan gözlerle ona bakıyordu...<br />
BaĢındaki ağrı dayanılmazdı...<br />
Kollarını kaldırdı...Salladı...<br />
Kanatları yerinde yoktu...<br />
DehĢete kapılıp, müthiĢ <strong>bir</strong> çığlık attı:<br />
"Kanatlarım!..Kanatlarım!.."<br />
GÖKYÜZÜ MAVĠ KALMALI<br />
Bay Kaplumbağa, baĢında sargılarla yatağında yatıyordu.<br />
BaĢucunda Bayan kaplumbağa, Kirpi, Köstebek ve Doktor Kedi vardı.<br />
"Bırakın beni...Kıymayın <strong>kanat</strong>larıma," diye sayıklıyordu.<br />
Bayan kaplumbağa, onun kötü <strong>bir</strong> kabus gördüğünü sanıyordu.<br />
Kirpi, üzüntüyle bakıyordu arkadaĢına...<br />
Doktor, kalabalığı hastanın baĢından uzaklaĢtırmak istiyor, "Açılın,<br />
açılın <strong>bir</strong>az," diyordu.<br />
Bay Kaplumbağa, <strong>bir</strong> süre sonra uyandı.<br />
Ġlk sözü:<br />
"Nerdeyim ben?" diye sormak oldu.<br />
Bayan Kaplumbağa'nın sevinçten gözleri yaĢardı.<br />
"Canım...Kurtuldun...Kurtuldun," diye mırıldandı.<br />
Bay Kaplumbağa, önce çevresine Ģöyle <strong>bir</strong> bakındı, sonra:<br />
"Neler oluyor? Bay Kirli nerde?" diye sordu.<br />
Odadakiler ĢaĢkınlıkla <strong>bir</strong><strong>bir</strong>lerine baktı. Bay Kirli de kimdi?<br />
"Peki <strong>kanat</strong>larım," dedi Bay Kaplumbağa.<br />
Onlar da yoktu!<br />
Doktor:<br />
"Ne kanadı? Az daha kütüğün üstünden düĢüp ölecektin," dedi.<br />
"Yaa...Yüreğimizi ağzımıza getirdin, " diye onayladı Kirpi.<br />
Köstebek, gülümseyerek baktı:<br />
"Çok korkuttun bizi canım. Hava alacak baĢka <strong>bir</strong> yer bulamadın mı?"<br />
dedi. "Ġtfaiyeciler olmasaydı, yaralanabilirdin. Onlar kurtardı seni," dedi<br />
Bayan Kaplumbağa.<br />
Bay Kaplumbağa'nın kafası karıĢmıĢtı. Söylenenlerden hiç<strong>bir</strong> Ģey<br />
anlamıyordu...<br />
Ne olmuĢtu? Kimden kurtulmuĢtu? Niye herkes baĢına üĢüĢmüĢtü?<br />
Uçmak için en yükse ağaca çıktığını hatırlıyordu en son...<br />
Sonra...Sonra...<br />
BaĢına <strong>bir</strong> sürü olay gelmiĢti...<br />
65
Peki ya Ģimdi?<br />
"Uçacağım, deyip evden çıktın," dedi Bayan Kaplumbağa..."Sanki<br />
<strong>kanat</strong>ların varmıĢ gibi..."<br />
Bay Kaplumbağa ĢaĢırdı...<br />
"Yok muydu?" diye mırıldandı korkarak...<br />
"Yoktu tabi," dedi karısı. "Kaplumbağanın kanadı mı olurmuĢ?"<br />
Galiba Ģimdi her Ģeyi anlıyordu...<br />
Demek her Ģey <strong>bir</strong> rüyaydı...<br />
Uçmak için <strong>bir</strong> kütüğe tırmanmıĢ, sonra da düĢüp, kafasını <strong>bir</strong> yere<br />
çarparak bayılmıĢtı.<br />
Ġnanmak zordu ama, gerçek buydu iĢte!<br />
Ama rüyada da olsa, <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong>lara sahip olduğu için seviniyordu...<br />
Bir <strong>çift</strong> <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong>...<br />
Ne kadar güzeldi...<br />
Böyle tuhaf <strong>bir</strong> rüya gördüğü için <strong>bir</strong> an utandı...<br />
Sonra, düĢününce bunun hiç de utanılacak <strong>bir</strong> Ģey olmadığını anladı.<br />
Aksine, bu rüyayı herkese anlatmalı, <strong>bir</strong> <strong>çift</strong> <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong> sahibi olmanın<br />
ne kadar güzel <strong>bir</strong> Ģey olduğuna inandırmalıydı dostlarını.<br />
Bunları düĢünürken, Timsah girdi odaya...<br />
Yanında Bilge BaykuĢ vardı...<br />
Bay Kaplumbağa, Bilge BaykuĢ'u görünce yatağında doğruldu.<br />
Çünkü o saygı duyulacak <strong>bir</strong>iydi.<br />
"Duyar duymaz geldim.," dedi Bilge BaykuĢ.<br />
Oldukça yaĢlıydı ve eskisi gibi uçamıyordu.<br />
"Sizi gördüğüme sevindim," dedi Bay Kaplumbağa.<br />
Yüzü al al olmuĢtu.<br />
"Ben de çok sevindim," dedi Bilge BaykuĢ...<br />
Yatağın kenarına oturdu ve Bay Kaplumbağa'nın elini tuttu.<br />
"Anladığım kadarıyla, o günkü konuĢmamızı yanlıĢ yorumlayıp <strong>kanat</strong><br />
çıkarmaya uğraĢmıĢsın. Ben sana, 'hepimiz <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong> takmazsak, hiç<strong>bir</strong><br />
yarıĢı kazanamayız demekle <strong>kanat</strong> çıkarıp kendini ağacın tepesinden at<br />
demedim," dedi gülümseyerek.<br />
Bay Kaplumbağa, büsbütün kızardı:<br />
"Ne demek istediğinizi az önce anladım," diye mırıldandı.<br />
"Asıl insan oğlu anlamalı bunu," dedi Bilge BaykuĢ.<br />
Sesinde ciddi <strong>bir</strong> ton vardı.<br />
Ġnsanları çok iyi tanırdı...<br />
Ġnsanları ve dünyaya yaptıklarını...<br />
"Ġnsanoğlu <strong>mavi</strong>nin, <strong>kanat</strong>lı olmanın bilincine varmalı artık. Yoksa,<br />
dünya dünya olmaktan çıkacak, " dedi üzüntüyle.<br />
66
Odadakiler can kulağıyla onu dinliyorlardı.<br />
Söyledikleri çok önemliydi çünkü.<br />
Herkesin kulağına küpe olması gereken Ģeyler...<br />
"Biz hayvanlar olarak elimizden geleni yapıyoruz," dedi Bilge BaykuĢ.<br />
"Asıl insanoğlu gayret etmeli. Onlar düĢünmeli bunu. Doğanın dengesi<br />
durmadan bozuluyor. Su suya, hava havaya, toprak toprağa benzemez oldu.<br />
Ormanları cayır cayır yakıp kül ediyorlar. Hayvanlara hiç acımıyorlar.<br />
DüĢüncesizce talan ediyorlar her yanı. Artık bu kötü gidiĢ durmalı."<br />
Tam bu sırada gürültüyle <strong>bir</strong> uçak geçti.<br />
Herkes, her Ģey sarsıldı.<br />
Bay kaplumbağa, pencereye gitti,uçağın arkasından el salladı...<br />
"Ġnsan asıl düĢüncede <strong>kanat</strong>lı olmalı,"diye mırıldandı...<br />
Bayan kaplumbağa, yanına yaklaĢtı...<br />
"Ne dedin canım?"diye sordu...<br />
"Bir Ģey demedim canım,"dedi Bay Kaplumbağa...<br />
"Ġnsanoğlu için küçük <strong>bir</strong> öneride bulundum sadece..."<br />
Ötekiler de pencereye yaklaĢtı...<br />
DıĢarıda müthiĢ <strong>bir</strong> gürültü, Ġsli, sisli, puslu <strong>bir</strong> hava vardı....<br />
Simsiyah <strong>bir</strong> renk hakimdi her yana...<br />
Gökyüzünde kara bulutlar dolaĢıyordu...<br />
Manzara ürkütücü, dehĢet vericiydi...<br />
Ama <strong>bir</strong> an çok tuhaf <strong>bir</strong> Ģey oldu:<br />
GüneĢ, kara bulutların arkasından Ģöyle <strong>bir</strong> görünüp, keskin ıĢıklarını<br />
dünyanın üzerine gönderdiğinde, <strong>bir</strong> <strong>çift</strong> <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong> parıldadı gökyüzünde...<br />
Bu umudun <strong>mavi</strong> <strong>kanat</strong>ları olmalıydı...<br />
Çünkü, her ne olursa olsun, o hep vardı ve olmaya da devam edecekti.<br />
Yeter ki, dünyanın her hangi <strong>bir</strong> köĢesinde, küçücük <strong>bir</strong> yürek, onu<br />
içinde duyumsasın...<br />
BĠTTĠ<br />
67