You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Yeşil<br />
SÖYLEŞI<br />
VECDİ ÇIRACIOĞLU<br />
Bir hekim, bir yazar,<br />
bir aktör<br />
Ercan Kesal<br />
Onu kendi hastanesinde yaptıklarıyla bilenler “garibanların<br />
doktoru” olarak bilir. Okurların nezdinde ise günümüzün<br />
en dikkat çeken yazarı... Onu okuyanlar bir sonraki yazısını/<br />
kitabını heyecanla beklerken o sinemada da oyunculuk<br />
kariyerinin en zirvesine kadar yükselmiş biri. Öyle ki, Cannes<br />
Film Festivali’nde kırmızı halıda Rober De Niro ile de<br />
el sıkışmışlığı vardır... Doktor, yazar ve aktör Ercan Kesal ile<br />
yaptığımız söyleşiden keyif alacağınızı umuyoruz.<br />
DOĞUP, üniversite tahsilinize dek<br />
Kızılırmak’ın suladığı Kapadokya’nın<br />
Avanos kasabası. Aileniz ve<br />
kasabanızın size katkısı nasıl oldu?<br />
E. Cansever’in ‘’Mendilimde Kan<br />
Sesleri’’ şiirindeki ‘’Ahmet Abi’’ye<br />
söylediği gibi; insan yaşadığı yere<br />
benziyor, oranın suyuna, havasına,<br />
toprağına. Bir kasabada doğdum ve<br />
büyüdüm. Üstelik gezegenin ortasında<br />
gibi duran büyülü bir bozkır<br />
kasabasında. Katkı demek yetmez,<br />
baştan sona onunla doluyum.<br />
Geçmişte şiir yazdığınızı biliyoruz?<br />
Yaşamınızda özellikle<br />
Ankara’da bir çok şair, yazar<br />
arkadaşlarınız var. Aklıma ilk gelenler<br />
Ahmet Erhan, Akif Kurtuluş,<br />
Adnan Özer, Dr. Behçet Aysan,<br />
Tolga Candar, Haydar Ergülen,<br />
Ahmet Telli gibi. O günlerden söz<br />
eder misiniz?<br />
O yıllar benim hekimlikte mecburi<br />
hizmet yıllarımdı. Tayin kur’alarında<br />
1984 mezuniyet dönemindeki arkadaşlarımın<br />
çoğu Doğu ve Güneydoğu<br />
Anadolu’daki sağlık ocaklarına giderken<br />
bana Ankara’nın Keskin ilçesinin<br />
bir köyü çıkmıştı. Bunun anlamı<br />
hafta sonlarımı ya da bazı gecelerimi<br />
Ankara’da geçirebileceğim demekti.<br />
Öyle de oldu. Uzun yıllar Keskin ve<br />
Bala’da hekimlik yaptım. Ankara’ya<br />
ise Kızılay Sümer Sokak’ta bir arkadaşımla<br />
kaldığım eve geliyordum.<br />
Ev, yukarıda saydığın dostlarımın da<br />
vazgeçilmez uğrak yeriydi. Bir yazımda<br />
şöyle söz etmişim o yıllardan:<br />
‘’ Ben bu isimlerle, Cumartesi öğleden<br />
sonra okuldan erken çıkmanın<br />
keyfiyle, sokağa savrulan ergenler<br />
gibi yaşadım Ankara’yı. Tuhaf bir<br />
özgüven, mesnetsiz bir sevinç ve<br />
bitmek bilmeyen bir aşk duygusu…<br />
Neşeli, gürültücü, bazen sarhoş,<br />
şair, aşık ve içli bir aileydik. Bozkırın<br />
ortasındaki bu gri şehri, binbir çeşit<br />
ağacın içindeymiş gibi yaşadım, şükürler<br />
olsun.’’<br />
Ercan Kesal denince sinema ve<br />
edebiyatta toplanan sanat akla<br />
geliyor. Oyunculuğun yanı sıra senaryo<br />
ve edebi yazılar… Bunun bir<br />
sırrı var mı?<br />
Birbirlerinden ayırt edemiyorum<br />
doğrusu. Sen de çok iyi bilirsin ki,<br />
yazmak için okumak şarttır. Yazmaya<br />
oturduğun bir hikaye için yaptığım<br />
okumalara daldığımda mutlaka yeni<br />
bir senaryoya ilham veren notlar<br />
alırım. Ya da yeni oynayacağım bir<br />
film karakterinin modern edebiyatta<br />
karşılığını ararım. Hepsi birbirini tetikliyor<br />
ve birbirinden besleniyor. ‘’Sır’’<br />
aranacaksa; okuduğum, yaptığım ya<br />
14