You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
10. SINIF DİL ANLATIM DERS NOTLARI ( Anlatım Türleri Hariç)<br />
SUNUM<br />
Sunum: Bilgileri yenilemek, pekiştirmek, hatırlatmak, önemli noktalarını vurgulamak; deney, anket gibi etkinliklerin sonuçlarını ilgililere duyurmak için yapılan<br />
planlı bilgilendirme faaliyetlerine sunum denir.<br />
Sunumda amaç: Bilgileri yenileme,araştırma <strong>ve</strong> anket sonuçlarını değerlendirme <strong>ve</strong> duyurma,bilme katkıda bulunmadır.<br />
Sunum teknikleri: Yazılı sunumlar. Görsel sunumlar. Hem yazılı hem de görsel sunumlar. Slayt tekniğiyle sunum yapma. Şema, grafik, fotoğraf <strong>ve</strong> harita gibi<br />
görsellerden yararlanma.<br />
Slayt hazırlama: İlk slaytta sunumu yapılacak konu tanıtılır.Diğer slaytlarda ele alınacak konunun özetine <strong>ve</strong>ya ana hatlarını içeren bilgilere <strong>ve</strong> görsellere yer<br />
<strong>ve</strong>rilir. Slaytlarda ayrıntılara yer <strong>ve</strong>rilmez. Son slaytta kaynaklar belirtilir. Slaytlar çarpıcı olmalıdır. Uzaktan okunacak özellikte olmalıdır. Slaytların akışı<br />
konuşmacının sözleriyle paralel olmalıdır.<br />
Sunumdan önce yapılacak hazırlıklar:<br />
a) Sunumun içeriği, planı, sunum yapılacak kişilerin özelliklerine göre hazırlanır.<br />
b)Sunumun süresi belirlenir <strong>ve</strong> prova yapılır.<br />
c) Sunum yeri önceden gezilir <strong>ve</strong> teknik araç <strong>ve</strong> gereçler kontrol edilir.<br />
d) Ortama uygun bir kıyafet giyilir.<br />
Sunum sırasında uyulması gereken kurallar:<br />
a) Ciddi, ağırbaşlı, saygılı, derli toplu olmalıdır.<br />
b)Bir sunucu yoksa kendini <strong>ve</strong> sunumu yapacağı konuyu kısaca tanıtmalıdır.<br />
c)Ses tonuna, jest <strong>ve</strong> mimiklere dikkat etmelidir.<br />
ç) Sahneyi <strong>ve</strong> kürsüyü rahat kullanmalı, izleyicilerle göz teması kurmalı <strong>ve</strong> vücut dilini kullanmalıdır.<br />
d) Zaman zaman soru sorarak, görüş alarak izleyicileri konunun içine çekmelidir.<br />
e) Dili etkili, açık <strong>ve</strong> akıcı kullanmalıdır.<br />
f) Sözlü ifadeler ile görsel öğeler( slayt) eş zamanlı olmalıdır.<br />
g) Sunum sonunda izleyicilerin soru sormasına <strong>ve</strong>ya görüş belirmesine ( forum) fırsat tanımalıdır.<br />
ğ) Teşekkür ederek sunumunu bitirmelidir.<br />
TARTIŞMA<br />
Bir konu çevresinde lehte <strong>ve</strong> aleyhte karşılıklı düşünceleri ortay koyma, çözüm üretme; gerçek , doğru <strong>ve</strong> güzel olanı arama etkinlidir.<br />
Tartışma başkanının görevleri:<br />
*Konuyu ortaya koyup sınırlamalıdır.<br />
*Tartışmacıların konuşma sırasını <strong>ve</strong> süresini eşitlik ilkesine göre belirlemeli <strong>ve</strong> yönetmelidir.<br />
*Tartışmacıların saygınlık <strong>ve</strong> hoş görü içinde bulunmalarını sağlamalıdır.<br />
*Tartışmanın bir sonuca bağlanmasını sağlamalı <strong>ve</strong> bunu bir rapor haline getirmelidir.<br />
Tartışmanın özellikleri ne tartışmada uyulması gereken kurallar:<br />
*Karşılıklı saygı <strong>ve</strong> hoşgörü olmalıdır.<br />
*Nazik, sabırlı olmalı; konuşma kurallarına, <strong>ve</strong>rilen zamana <strong>ve</strong> konuşma sırasına uymalıdır.<br />
*Peşin hükümlerden kaçınmalı <strong>ve</strong> herkesin bildiği kesin yargıların üzerinde sürekli durulmamalıdır.<br />
*Konu sınırlandırması yapılmalı <strong>ve</strong> konu dışına çıkılmamalıdır.<br />
*Başkanın yönetimine uygun davranılmalıdır.<br />
*Tartışma konusu güncel olmalıdır.<br />
*Konunun tartışılacak yönleri bulunulmalıdır.
*Tartışma sonuçları basın yoluyla halka duyurulabilir.<br />
*Tartışmalar basına <strong>ve</strong> halka açık olabilir.<br />
*Basın <strong>ve</strong> topluluk karşısında yapılanlara topluma açık tartışmalar, diğerlerine ise topluma kapalı tartışmalar denir.<br />
Topluma açık tartışmalar: Açık oturum, panel, forum, münazara.<br />
Topluma kapalı tartışmalar: Çeşitli kurum <strong>ve</strong> kuruluşların yönetim kurulu toplantıları, Milli Eğitim Çalıştayı, Bakanlar Kurulu Toplantıları, Apartman <strong>ve</strong>ya Site<br />
yönetimi toplantıları vs. Sonuçlar daha sonra basın sözcüsü aracılığıyla <strong>ve</strong>ya yazılı olarak duyurulabilir.<br />
Panel: Az sayıda tartışmacının küçük bir salonda <strong>ve</strong>ya televizyonda bir başkan yönetiminde sohbet havasında tartışmalarıdır.Ortak bir sonuca varma zorunluluğu<br />
yoktur.<br />
Açık oturum: Bir başkan yönetiminde foruma göre daha çok tartışmacının bir konu hakkında karşı görüşleri çürütmek <strong>ve</strong> bir sonuca varmak için yaptıkları iddialı<br />
tartışmalardır.Tartışma sonuçları başkan tarafından ortak bir karara bağlanır <strong>ve</strong> rapor haline getirilir.<br />
Münazara: Eşit sayıda katılımcının oluşturduğu grupların bir başkan yönetiminde kendilerini jüriye beğendirmek için denk iki konu hakkında sınıf bağlamında<br />
yaptıkları eğitici tartışmalara denir.<br />
Sempozyum: Bir konunun farklı yönlerinin farklı konuşmacılar tarafından ele alındığı, karşılıklı tartışmaların yapılmadığı içlerinden birinin başkanlık yaptığı bilgi<br />
şölenidir. Birden çok oturum yapılır <strong>ve</strong> her defasında başka biri başkanlık eder. Bildiri sunma şeklinde gerçekleşir. (Uyarı: Tartışmasız toplantıdır.)<br />
ANLATIM VE ÖZELLİKLERİ:<br />
Tema: Metinde asıl vurgulanmak istenen duygu <strong>ve</strong>ya düşüncedir.Genellikle soyuttur. (Ayrılık, acı, sevgi, aşk, gurbet, savaş, kahramanlık, adalet, eşitlik vs.)<br />
Konu: Metinde geçen asıl temanın kişi yer, zaman <strong>ve</strong> bakış açısı gibi terimlerle sınırlandırılmış halidir.Adeta metnin bir cümleyle özetlenmesidir.<br />
Örnek:“Metnin konusu, günümüz gençliğinin dostluğa <strong>ve</strong>rdiği önemdir.” (Dostluk teması, günümüz, gençlik <strong>ve</strong> önem <strong>ve</strong>rmek unsurlarıyla sınırlandırılmıştır.)<br />
Konu cümlesi: “Romanda, Batı'nın yaşam tarzına özenen bir ailenin yavaş yavaş çöküşü anlatılır.” (Yaprak Dökümü)<br />
Üslup cümlesi: Şairin,şiirlerinde oldukça az kullanılan sözcüklere <strong>ve</strong> deyimlere yer <strong>ve</strong>rmesi dikkati çeker.<br />
KONU SINIRLANDIRMASI:<br />
Genelden özele: Bütünden parçaya gidilir. Tümden gelim yöntemi uygulanır.<br />
Örnek: Varlık-canlı- bitki- ağaç- çam ağacı<br />
Türk Edebiyatı- Türk Halk Edebiyatı- Aşık Edebiyatı- 16. YY Aşık Edebiyatı- Köroğlu- Köroğlu Hikayeleri (Büyükten küçüğe sıralanmıştır.)<br />
Özelden genele: Parçadan bütüne gidilir. Tüme varım yöntemi uygulanır.<br />
Örnek: ses-hece-kelime- kelime grubu- cümle- paragraf-metin ( Küçükten büyüğe sıralanmıştır.)<br />
Konuyu, konu maddesini <strong>ve</strong> bakış açısını bularak sınırlama:<br />
Örnek : “Hangi kitapları okumaktan hoşlandığınızı belirten bir kompozisyon yazınız”<br />
Konu maddesi: Kitap. ( Yazı, kitap merkezli olacaktır.)<br />
Bakış açısı: Yazı “ hoşlanmak” açısıyla oluşturulacaktır. Mesela, hoşlanmadığı kitaplardan bahse<strong>ders</strong>e konu dışına çıkmış olacaktır. ( Kompozisyon Sanatı,S. K.<br />
Karaalioğlu)<br />
Konu; yer, kişi, zaman <strong>ve</strong> bakış açısıyla da sınırlanır. Bu durum, aslında temanın konuya dönüşürken uğradığı somutlaştırmadır.
DÜŞÜNCE YAZISI PLANI:<br />
Başlık: Her yazının bir adı, başlığı olmalıdır. Bir <strong>ve</strong>ya birkaç kelime olabilir. Başlık yazıyı bir şemsiye gibi örtmeli, içine almalıdır. Yazı başlığı konuyu<br />
sınırlamanın bir başka yoludur.<br />
Giriş: Yazı konusu kısaca tanıtılır. Yazının vitrinidir. Çarpıcı bir giriş yaparsak kişide yazının devamını okuma isteği uyandırır.Tıpkı etkili <strong>ve</strong> güzel düzenlenmiş<br />
bir mağaza vitrininin içeri girme isteği uyandırması gibi…<br />
Gelişme: Girişte tanıtılan konunun açılımı yapılır. Açıklama, örnekleme(buluş), tanık gösterme, karşılaştırma, tartışma gibi yöntemlerden yararlanılır.<br />
Her yeni buluş için ayrı paragraf kullanmalı <strong>ve</strong> sınırlama yaparak yazmalıdır.<br />
Paragraflar kendi içinde de bir kompozisyon bütünlüğü taşımalıdır.Çok cümleli bir paragraf ise ilk cümle giriş, son cümle sonuç, ara cümleler ise gelişme<br />
cümleleri olmalıdır. Yeni bir paragrafa geçerken bağlaç sözcükler ( ama, lakin, fakat vs.) kullanılmamalıdır.<br />
Sonuç:Gelişme paragraflarının özetlendiği bir ana düşünce ( ana fikir) söylenerek yazı bitirilir.<br />
Not: Metnin özgün olması; açıklık, duruluk, yalınlık <strong>ve</strong> akıcılık ilkelerine uygun yazılması gerekir.<br />
Duruluk: Yeterli sayıda sözcük kullanılması, açıklık: Anlaşılır olması, yalınlık:Süssüz, gösterişsiz olması, akıcılık: Dilin takılacağı pürüzlüklerin bulunmaması.<br />
Anlatımda nesnellik: Bilimsel yazılar nesnel olmalıdır. Sözcükler gerçek anlamlarıyla kullanılırsa nesnel <strong>anlatım</strong> sağlanmış olur. Böylece metin farklı şekillerde<br />
algılanmaz.<br />
Örnek: Türkiye’nin başkenti Ankara’dır.<br />
Mısra sonlarında yazılışları aynı olan; ancak görevleri ya da anlamları farklı olan ses benzerliklerine uyak denir.<br />
Bir yılda dört mevsim vardır.<br />
Üç, ikiden büyüktür.<br />
Anlatımda öznellik: Deneme, eleştiri <strong>ve</strong> söyleşi gibi düşünce yazılarıyla sanatsal dil işlevinin kullanıldığı metinlerde ağırlıklı olarak bulunur.<br />
Sen ne tilki adamsın! “Şiir, söz ipliğine inci dizmektir.” ( Fuzuli) En güzel şarkıyı sen söyledin.<br />
“Şişesi is bağlamış bir lambanın ışığı , …….. Nesnel <strong>anlatım</strong>.<br />
Çiziyordu yüzlerde bir hüzün kırışığı” …….. Öznel <strong>anlatım</strong><br />
(F. Nafiz Çamlıbel)<br />
Soyut <strong>anlatım</strong>: Anlatılmak istenen duygu <strong>ve</strong>ya düşünce, beş duyu organıyla algılanamayan kavramları içerir.<br />
Seni seviyorum.<br />
Sana saygı duyuyorum.<br />
Çektiğim acı, hiçbir sözle açıklanamaz.<br />
Çok mutlu oldum.<br />
Somut <strong>anlatım</strong>: Anlatılmak istenen konunun beş duyu organlarımızdan en az biriyle algılanacak şekilde ifade edilmesidir.<br />
Okulumuz iki bloktan oluşmaktadır. Evlerin duvarı kırmızı tuğla ile örülmüştü.<br />
Doğrudan <strong>anlatım</strong>:Tanık olunan bir durumun, olayın; duygu <strong>ve</strong> düşüncelerin birinci ağızdan olduğu gibi , değiştirilmeden anlatılmasıdır.<br />
Örnek: Babam, bana her gün “ Oku da adam ol!” der.( Başkasının sözlerini kendi cümlesi içerisinde aynen aktarmış.)<br />
Okula gelirken bir aracın elektrik direğine çarptığını gördüm.( Tanık olduğu olayı anlatmış.Görülen geçmiş zaman kullanılmış.)<br />
Dolaylı <strong>anlatım</strong>: Başkalarından duyulan sözleri aktarmada başvurulan bir yöntemdir. Duyulan (öğrenilen) geçmiş zaman kullanılır. Başkalarının sözü<br />
aktarılacaksa aynen kullanılmaz özetlenerek aktarılır.<br />
Örnek: Babam bana her gün okuyup adam olmamı söyler.( Babasının sözlerini doğrudan değil; dolaylı olarak; değiştirilmiş, yapısı bozulmuş, özet halinde ifade<br />
etmiş.)<br />
“Okula gelirken bir arabanın elektrik direğine çarptığını görmüş.” ( Kişi, başkasının tanık olduğu bir olayı öğrenilen geçmiş zamanla ifade etmiş.)
Bağdaştırma: Sözcüklerin bir anlam bütünlüğü oluşturmak için bir arada (söz dizisi, tamlama, kelime grubu şeklinde) kullanılmasıdır.<br />
Alışılmış bağdaştırma: Söz diziminin herkesin bildiği <strong>ve</strong> ortak algılara meydan <strong>ve</strong>recek şekilde kullanılmasıdır.<br />
Uzun ince bir yoldayım<br />
Gidiyorum gündüz gece<br />
Bilmiyorum ne haldeyim<br />
Gidiyorum gündüz gece ( Aşık Veysel)<br />
Ör. : Çocuğun gülümsemesi, kumaşın rengi<br />
Alışılmamış bağdaştırma: Söz diziminin herkesin bildiği <strong>ve</strong> ortak algılara meydan <strong>ve</strong>recek şekilde değil de farklı çağırışıma yol açacak şekilde kullanılmasıdır.<br />
Kısaca kişiye özgü imgesel <strong>anlatım</strong>dır.<br />
“Ay sessiz sedasız bir çingenedir”<br />
“Adam yıldızlara basa basa yürüdü”<br />
“Dengesini uzun bıyıklarına borçlu yürürken”<br />
“Başladı Afrikası uzun bir gece”<br />
“Gü<strong>ve</strong>rcin kuşkusu cırlak güneş” (Cemal Süreya)<br />
Ör. : gülüşümün çılgın ıstırabı, hüznün rengi,<br />
Bağlaşıklık: Metni oluşturan birimlerin( kelime, kelime grupları) dil bilgisi kurallarıyla birbirine bağlanmasına denir. Aksi durumda bağlaşıklık sorununa bağlı<br />
<strong>anlatım</strong> bozuklukları oluşur.<br />
Örnek:<br />
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bağlaşıklıkla ilgili bir dil hatası vardır?<br />
A) Dün akşam Taksim meydanından gelen haber hepimizi üzdü.<br />
B) Yirmi beş kişiden oluşan üni<strong>ve</strong>rsitenin genç araştırmacılar topluluğu çalışmalarına başladı.<br />
C) Konuğumuzla yapacağımız söyleşiyi canlı olarak yayınlıyoruz.<br />
D) Tabelasız durak yerlerine tabela takılacak.<br />
E) Kar yağışı aralıksız olarak sürüyor.<br />
Doğru cevap C şıkkıdır. Bağlaşıklıkla yani yapıyla ilgili bozukluk sadece bu cümlede vardır. "yapacağımız" fiilimsisinden sonra eylemin "yayınlayacağız" şeklinde<br />
olması gerekirdi. Diğer cümlelerdeki <strong>anlatım</strong> bozuklukları bağdaşıklıkla ilgilidir.
Bağdaşıklık: Metni meydana getiren parçalar arasındaki anlam ilişkisine denir. Uygun bağdaştırmanın olmadığı yerde <strong>anlatım</strong> bozukluğu oluşur.<br />
Örnek:<br />
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bağdaşıklıkla ilgili bir dil hatası yoktur?<br />
A) Hocam beni( ) ben de kendisini tanırım.<br />
( tanır,) Bağlaşıklıkla ilgili hata var. Yüklem eksikliği var.<br />
B) Uzun uğraşlar sonucu hurdaya dönen araçtan cesetler çıkarıldı.<br />
(Hurdaya dönen araçtan cesetler uzun uğraşlar sonucu çıkarıldı) Mantık (anlam) hatası var.<br />
C) Görevlilerin mavi ceket( ) <strong>ve</strong> kravat takması gerekiyor.<br />
(giymesi) Bağlaşıklıkla ilgili hata var. Tamlanan eksikliği var. (isim tamlamasında)<br />
D) Yolda çok sayıda askerî( ) <strong>ve</strong> polis aracı vardı.<br />
(araç) Bağlaşıklıkla ilgili hata var. Tamlanan eksikliği var. (Sıfat tamlamasında)<br />
E) Bırakın yemek yapmayı patates bile soyamaz.<br />
Anlatım bozukluğu yoktur.<br />
Bu soruda soru kalıbını değiştirdik <strong>ve</strong> "vardır" şeklinde inceledik . A şıkkında yüklem eksikliği, B şıkkında söz dizimi hatası, C <strong>ve</strong> D şıkkında tamlama yanlışlığı<br />
mevcut. E şıkkında ise <strong>anlatım</strong> bozukluğu yok. (Mantık hatası var gibi görünüyor ilk bakışta ;ancak bu cümlede hata yok.) Bu durumda bağdaşıklıkla yani anlamla<br />
ilgili tek <strong>anlatım</strong> bozukluğu B şıkkında oluyor.<br />
Alıştırma: Aşağıdaki <strong>anlatım</strong> bozukluklarını düzeltiniz <strong>ve</strong> <strong>anlatım</strong> bozukluğunun hangi nedenlerden kaynaklandığını belirtiniz.<br />
Günde beş kere çay satan dükkana uğrardı. ……………………………………………………………………………………………<br />
Çok başım ağrıyor.<br />
…………………………………………………………………………………………………………….<br />
Saksı balkondan aşağıya düşmüş: ……………………………………………………………………………………………………………………………….<br />
O, bırakın patates soymayı, yemek bile pişiremez. ……………………………………………………………………………………………………<br />
Ben onu se<strong>ve</strong>r <strong>ve</strong> gü<strong>ve</strong>nirim.<br />
……………………………………………………………………………………………………………………………….<br />
Herkes ben yardım etmeyi se<strong>ve</strong>rim diyor fakat bir girişimde bulunmuyordu. ………………………………………………………………………………………..<br />
Arkadaşım bana mutlaka okulumuzu ziyaret edebileceğini söyledi. …………………………………………………………………………………………………..
İSİMLER (Adlar)<br />
İsimler varlıkları <strong>ve</strong> kavramları karşılayan onları ifade eden sözcüklerdir.<br />
Özelliklerine Göre İsimler:<br />
Özel: Cins: Somut Soyut Tekil: Çoğul: Topluluk:<br />
(Madde) (Mana):<br />
Ali ağaç Ali sevgi: ağaç ağaçlar ikiz<br />
Türkiye vatan ağaç (duygu yas yaslar deste<br />
Sevgi: ırmak vatan adı) üzüntü üzüntüler düzine<br />
(kişi adı) sevgi Sevgi: üzüntü<br />
tümen<br />
Kızılırmak<br />
(duy- (kişi adı) yas<br />
manga<br />
gu<br />
mutluluk<br />
adı)<br />
Basit yapılı<br />
isimler:<br />
Yapım eki yoktur.<br />
Çekim eki olabilir.<br />
Göz:<br />
Bulutların:<br />
masamızda:<br />
Mustafa’nın:<br />
Türemiş yapılı isimler:<br />
Mutlaka yapım eki vardır.<br />
Ayrıca çekim eki de<br />
bulunabilir.<br />
Gözlük-çü : İsimden<br />
türemiş. Sadece yapım eki<br />
var.<br />
Çiz-gi-ler-in: Fiilden<br />
türemiş. Hem yapım eki<br />
hem de çekim eki var.<br />
İsimlerin cümle içindeki başlıca görevleri:<br />
a)Özne olurlar: Ali geldi. Çiçekler açtı. Mutluluk, herkesin yaşaması gereken bir duygudur. Türkiye bizim ülkemizdir.<br />
b) Yüklem olurlar <strong>ve</strong> isim cümlesi yaparlar: Bizim ülkemiz, Türkiye’dir. Durmadan konuşan şu çocuğun adı, Ali’dir. Bende<br />
kalem var.<br />
c) Nesne olurlar:Ali ödevini bitirmiş. Ben ülkemi seviyorum. Kalemini düşürmüşsün. Ben elma yedim.<br />
d) Zarf tümlecinde bulunurlar: Öğretmen olmak için çalışıyormuş. Onu gözümde dağ gibi büyütüyorum. (Edat tümleci de<br />
diyebiliriz.)<br />
e) Dolaylı tümleç olurlar: Okan, okula gitmiş. Çarşıdan geliyorum. Sokakta kimseler yok.<br />
f)Ad tamlamasında tamlayan <strong>ve</strong> tamlanan olurlar:<br />
Ali’nin <strong>ve</strong>lisi okula gelmiş.(özne) Demir kapıyı boyadım. (Nesne)<br />
Tamlayan Tamlanan<br />
Tamlayan Tamlanan<br />
g)İsim- fiil grubunda bulunur: Kitap okumak güzeldir:(özne)<br />
h) Ünlem grubunda bulunur: Ey Türk gençliği!( Ad tamlamasını oluşturan isimler ünlem alarak ünlem grubuna dönüşmüş.)<br />
İsim Tamlamaları:<br />
Belirtili isim tamlaması: Ev(in) kapıs(ı), Öğrenciler(in) bazılar(ı), Ben(im) kitab(ım), Onlar(dan) bazılar(ı).<br />
Belirtisiz isim tamlaması: bahçe kapıs(ı), <strong>ders</strong> konus(u), ad tamlamas(ı).<br />
Takısız isim tamlaması: tahta masa ( masanın hangi malzemeden yapıldığı), altın yüzük ( yüzüğün maddesi)<br />
Tamlayan Tamlanan<br />
İnci diş (dişin neye benzediği), Kömür göz (gözün neye benzediği)<br />
Zincirleme ad tamlaması: bahçe kapısının kolu (belirtisiz ad tamlamasına tamlanan eklenmiş.)<br />
Benim kitabımın özeti ( Tamlayanı zamir olan belirtili ad tamlamasına tamlanan eklenmiş.)<br />
( ( Altın yüzüğün) ( anlamı) ) ( Takısız ad tamlamasına tamlanan eklenmiş.)<br />
Tamlayan Tamlanan<br />
Yapılarına Göre İsimler:<br />
Birleşik yapılı isimler:<br />
Ayrı <strong>ve</strong>ya bitişik yazılan iki<br />
sözcükten oluşur.<br />
Topkapı ( Topun kapısı,Top kapısı):<br />
Ad tamlamasından<br />
oluşmuş.(Mecazlaşmış.)<br />
Eskişehir: Sıfat tamlamasından<br />
oluşmuş.( Mecazlaşmış.)<br />
Boşboğaz: Sıfat tamlamasından<br />
oluşmuş.( Mecazlaşmış.)<br />
Biçerdö<strong>ve</strong>r: İki çekimli fiilden<br />
oluşmuş.(Mecazlaşmış)<br />
Gecekondu: Bir isim <strong>ve</strong> bir fiilden<br />
oluşmuş.(Mecazlaşmış)<br />
Kara sinek: sıfat tamlamasından<br />
oluşan <strong>ve</strong> ayrı yazılan birleşik<br />
isimdir.Çünkü her ikisi de gerçek<br />
anlamlıdır, mecazlı sözcük yok.<br />
Sivrisinek: sıfat tamlamasından<br />
oluşan <strong>ve</strong> bitişik yazılan birleşik<br />
isimdir.(Çünkü sözcüklerden en az<br />
biri “ sivri” mecazlaşmış.)
Soru: Aşağıdaki cümlelerde geçen isimleri bulup özelliklerine <strong>ve</strong> yapısına göre inceleyiniz.<br />
“Ahmet’in annesi Çanakkale’de doğmuş. Çanakkaleliler genellikle tarım <strong>ve</strong> hayvancılık ile uğraşırmış.”<br />
Ahmet: Özel, somut, tekil, basit.<br />
anne: Cins, somut, tekil,basit.<br />
Çanakkale: Özel, somut, tekil, birleşik.<br />
Çanakkaleliler: Özel, somut, çoğul, birleşik sözcükten türemiş.<br />
tarım: Cins, somut, tekil, basit.<br />
hayvancılık: Cins, somut, tekil, türemiş.<br />
Soru:Cümlelerde geçen isimlerin görevlerini yazınız.<br />
“Ahmet’in annesi Çanakkale’de doğmuş.<br />
Çanakkaleliler genellikle tarım <strong>ve</strong> hayvancılık ile uğraşırmış.”<br />
Tamlayan Tamlanan Dolaylı tümleç özne zarf tümleci<br />
B.li ad tamlaması<br />
bağlama grubu( tarım <strong>ve</strong> hayvancılık)<br />
Özne<br />
Edat grubu ( tarım <strong>ve</strong> hayvancılık ile)<br />
SIFATLAR ( ÖN ADLAR)<br />
İsimlerden <strong>ve</strong>ya bazı isim soylu sözcüklerden (örneğin; zamirlerden) önce gelen <strong>ve</strong> önüne geldiği bu sözcükleri niteleyen <strong>ve</strong>ya belirten sözcüklerdir.<br />
Sıfatlar tek başına bir isimdirler. Ancak başka bir ismi nitelediklerinde <strong>ve</strong>ya belirtiklerinde sıfat olurlar.<br />
Bir isim birden çok sıfat alabilir.<br />
Örnek: En sevdiği renk kırmızıdır.(isim)<br />
Üç, ikiden büyüktür.( isim, isim)<br />
Kırmızı gülü se<strong>ve</strong>rim. ( sıfat)<br />
Üç kurabiyeyi iki saatte yiyebilmiş. ( sıfat, sıfat)<br />
1. Çalışkan <strong>ve</strong> saygılı bir gençti. Çalışkan <strong>ve</strong> saygılı biridir.<br />
sıfat sıfat sıfat isim sıfat sıfat zamir<br />
Çalışkan, başarılı <strong>ve</strong> dürüst bir öğrenci : Tamlayanı çoklu, tamlananı tekli olan sıfat tamlaması<br />
Niteleme s. Niteleme s. Niteleme s. Belirtme s. İsim<br />
Tamlayan<br />
Tamlanan<br />
Sıfat Tamlaması<br />
Dürüst öğretmen, öğrenci <strong>ve</strong>li <strong>ve</strong> idareciler : Tamlayanı tekli, tamlananı çoklu olan sıfat tamlaması<br />
Niteleme sıfatı isim isim isim isim<br />
Tamlayan<br />
Tamlanan<br />
Sıfat Tamlaması
SIFAT ÇEŞİTLERİ:<br />
I- Niteleme Sıfatları:<br />
Varlıkları, isimleri renk, biçim, durum yönüyle niteleyen sıfatlardır.<br />
Sarı çiçek, yamuk şekil, durgun su, kırık tebeşir, iyi adam…<br />
II- Belirtme Sıfatları:<br />
Varlıkların sırasını, sayısını, yerini bildiren, onları soru yoluyla belirten sözcüklere belirtme sıfatı denir.<br />
Sayı sıfatları İşaret sıfatı Belirsizlik sıfatı<br />
( Belgisiz s.)<br />
Bazı günler<br />
Birçok <strong>ders</strong><br />
O çocuk Kimi insanlar<br />
Yarım gün İkişer gün İkiz kardeş<br />
Beriki ev Bir adam:<br />
Çeyrek saat Üçer elma Üçüz yavru<br />
Öteki ağaç (Herhangi bir adam<br />
demek istiyor)<br />
Her adım<br />
Çok para, az zaman<br />
Asıl sayı Sıra sayı Kesir sayı Üleştirme sayı topluluk sayı Bu kitap<br />
Şu adam<br />
İki gün<br />
Üç adam<br />
Bir (iki)<br />
saat<br />
İkinci gün<br />
Üçüncü adam<br />
Soru sıfatı Adlaşmış Sıfat<br />
Hangi ev<br />
Ne gün<br />
Nasıl soru<br />
Kaç kişi<br />
Kötü adamlar sevilmez.<br />
Kötüler sevilmez.<br />
Güzeller insanları gördüm.<br />
Güzelleri gördüm.<br />
Yaramaz çocuklar geldi.<br />
Yaramazlar geldi.<br />
Sıfat Tamlaması: Sıfatlar niteledikleri <strong>ve</strong>ya belirttikleri sözcüklerle birlikte sıfat tamlaması ( kelime grubu- sözcük öbeği) oluşturur.<br />
Sıfat unsurları tamlayan; isim unsurları tamlanandır.<br />
İki elma yedim. Çalışkan, başarılı,dürüst <strong>ve</strong> yardımse<strong>ve</strong>r bir gençti. Çalışkan öğretmen öğrenci <strong>ve</strong> idareciler<br />
Sıfat isim Sıfaf sıfat sıfat sıfat sıfat isim Sıfat isim isim isim<br />
Tamlayan Tamlanan Tamlayan Tamlanan Tamlayan tamlanan<br />
Sıfat tamlaması Sıfat tamlaması sıfat tamlaması<br />
Tamlayanı çoklu tamlananı ortak(tekli)<br />
tamlayanı ortak (tekli) tamlananı çoklu<br />
Küçük masanın beyaz örtüsü : Tamlayanı <strong>ve</strong> tamlananı sıfat tamlaması olan belirtili ad tamlaması<br />
Masanın beyaz örtüsü: Tamlananı sıfat almış belirtili ad tamlaması.
YAPISINA GÖRE SIFATLAR:<br />
Basit sıfatlar: Yapım eki almamış tek sözcükten oluşur.Basit yapılı sıfatlarda çekim ekleri bulunmaz. Aksi durumda sıfat olamazlar.Yukarıdaki adlaşmış<br />
sıfatlara bakınız . İki gün : ikiler gün (!?) üç elma: ( üçden elma (!?)<br />
İki elma, hangi çocuk, ne zaman, güzel bahçe, şu adam, bu ağaç … Bu ağaca bakın. Buna bakın. ( İsmin e hali vardır. Sıfatlar çekim eki almaz.“bu”<br />
Sıfat Zamir “buna” isimin önüne değil; yerine geldiği için zamirdir.)<br />
Türemiş sıfatlar: Basit ya da türemiş bir sözcüğe sıfat türeten yapım ekleri getirilerek yapılır.<br />
İki-nci sıra, Koş-an sporcu, dolma-lık biber, görev-li memur, tanı-dık kimse, sarar-mış yaprak, kıs-a yol<br />
Birleşik sıfatlar:<br />
Ağırbaşlı kişiler burada çalışabilir.<br />
Yurtse<strong>ve</strong>r insanlara ihtiyaç var.<br />
Zeytinyağlı yemekleriniz çok güzel.<br />
Uyarı:Birleşik sıfatları bir kısım dilciler ikiye ayırmışlar, "kurallı bileşik sıfatlar" <strong>ve</strong> "kaynaşmış bileşik sıfatlar" şeklinde adlandırmışlardır. Kaynaşmış birleşik<br />
sıfatlara; açıkgöz, boşboğaz, yurtse<strong>ve</strong>r, cingöz, kuşbakışı gibi sözcükleri, kurallı bileşik sıfatlara da, yıkık duvarlı bahçe, iki kapılı ev, sırma saçlı kız, kafadan sakat<br />
dilenci , duvarı yüksek bahçe gibi örnekleri <strong>ve</strong>rerek konuyu örneklendirmişlerdir.<br />
Kurallı Birleşik sıfatlar:<br />
Yeşil boya: sıfat tamlaması<br />
Yeşil boya-lı : Kurallı birleşik sıfat<br />
Yeşil boyalı ev: Kurallı birleşik sıfatla oluşturulmuş sıfat tamlaması<br />
Yüksek duvar: Sıfat tamlaması<br />
Duvarı yüksek: Tamlayan ile tamlananın yer değiştirmesiyle oluşmuş kurallı birleşik sıfat<br />
Duvarı yüksek bahçe: Kurallı birleşik sıfatla oluşturulmuş sıfat tamlaması<br />
Sakat kafa: Sıfat tamlaması<br />
Kafadan sakat dilenci: kurallı birleşik sıfat<br />
Kırk yıl; Kırk yıllık dost<br />
Üç gün; Üç günlük dünya<br />
Anlamca kaynaşmış birleşik sıfat:<br />
Açıkgöz çocuk, boşboğaz adam, oyunbozan insan, çöpçatan kadın, vurdumduymaz adam. ( Birleşik sıfatlar anlamca mecazlaşmıştır)<br />
Uyurgezer hasta<br />
Pekiştirilmiş sıfatlar: Masmavi gök, kıpkırmızı elma, yemyeşil yaprak…
ZAMİRLER ( ADILLAR)<br />
İsmin (adın) yerini tutan <strong>ve</strong> ad gibi kullanılabilen sözcüklerdir.<br />
Uyarı: Sıfatlar ismin önüne; zamirler ise ismin yerine gelir.<br />
Örnek: “Şu çiçeği almak istiyorum.” : “ Şu” sözcüğü çiçek isminin önüne geldiği <strong>ve</strong> çiçeği işaret ederek belirttiği, gösterdiği için işaret sıfatıdır.<br />
“Şu ne güzel kokuyor.” : “şu” sözcüğü bir varlığın, ( çiçek isminin) yerine işaret yoluyla getirilmiştir. Bu cümledeki “şu” sözcüğü ismin önüne değil;<br />
ismin yerine geldiği için işaret zamiridir.<br />
Zamir çeşitleri:<br />
Şahıs Zamirleri İşaret zamirleri Belgisiz zamirler Soru zamirleri İlgi zamiri<br />
(Ek zamir)<br />
ben, sen, o, biz,<br />
siz, onlar, bizler,<br />
"ne, kim, hangisi,<br />
sizler."<br />
nere, kaçı"<br />
Ben geldim.<br />
(Özne)<br />
Sana söyledim.<br />
DT<br />
Onu gördüm<br />
Nesne<br />
Sevdiğim kişi<br />
sensin.<br />
Yüklem<br />
Not: “kendi”<br />
dönüşlülük zamiri<br />
de kişi zamiri<br />
kabul edilir.<br />
“Kendim ettim,<br />
kendim buldum”.<br />
bu, şu, o, bunlar,<br />
şunlar, onlar,<br />
öteki, beriki, bura,<br />
şura, ora, burası,<br />
şurası, orası,<br />
böylesi, şöylesi,<br />
öylesi..."<br />
Bu, şuna küsmüş.<br />
Ö DT<br />
Orası çok güzelmiş.<br />
Ö<br />
"biri, birisi, hepsi,<br />
kimi, kimisi, hepsi,<br />
tamamı, herkes,<br />
kimse, hiç kimse,<br />
çoğu, bazısı, birkaçı,<br />
birazı, birçoğu,<br />
başkası, her biri,<br />
öteberi, şey..."<br />
Ne geçti? ( Tren)<br />
Öz.<br />
Kim neyi nerede<br />
Öz. Nes. DT<br />
görmüş.<br />
Belirtili isim<br />
tamlamasında<br />
tamlananın yerine<br />
kullanılır.<br />
Tamlayan<br />
eklerinin üzerine<br />
gelir.<br />
Ek hâlindedir.<br />
"-ki"<br />
Senin arkadaşın<br />
geldi.<br />
Seninki geldi.<br />
Alinin kitabı<br />
iyidir.<br />
Ali’ninki iyidir.<br />
İyelik zamiri<br />
Ek zamir)<br />
İyelik ekinin ta<br />
kendisidir. Her dil<br />
bilgisi kitabı bunu<br />
zamir olarak almaz.<br />
Ek halindedir.<br />
kitab-ım, kitab-ın,<br />
kitab-ı, kitab-ımız,<br />
kitab-ınız, kitap-ları<br />
ne-y-im, ne-y-in, ne-yi/ne-s-i,<br />
ne-y-imiz,<br />
ne-y-iniz, ne-leri<br />
Benim senden başka<br />
kimim var?<br />
Kitabı kaybolmuş.<br />
Dönüşlülük zamiri<br />
Şahısları pekiştirerek<br />
bildiren <strong>ve</strong> fiildeki işin,<br />
özne tarafından bizzat<br />
yapıldığını ya da yapana<br />
dönüşünü bildiren<br />
zamirdir. Şahıs zamiri<br />
olarak da bilinir:<br />
Dönüşlülük zamiri<br />
"kendi"dir.Kendi-m-de<br />
Kendi-n-den<br />
Kendi-s-i-n-i<br />
Kendi-miz-in<br />
Kendi-niz-le<br />
Kendi-leri-n-ce<br />
Kendi fikirlerini<br />
açıkladı.<br />
( Ad tamlamasıdır.)<br />
Kendisini gördüm.<br />
(Belirtili nesnedir.)<br />
Kendi geldi. (öznedir.)
Uyarı:<br />
Aşağıdaki kelimeler de hem işaret zamiri hem de sıfat olarak kullanılabilir.<br />
Zamir olarak:<br />
Sıfat olarak:<br />
Öteki Öteki gelsin. Öteki kitabı <strong>ve</strong>r.<br />
Beriki Beriki sende kalsın. Beriki kaset sende kalsın<br />
Böylesi Böylesi, insanı rahatsız eder. Böylesi davranışlar.<br />
Şöylesi Şöylesi de doğru olmaz ki. Şöylesi bir tarzla yapmak.<br />
Öylesi Öylesinden her zaman kaçarım. Öylesi insanlardan.<br />
Zamirlerin Özellikleri:<br />
1. İsim soyludur.<br />
2. Bir ya da birden fazla ismin yerini tutarlar. Onları öğrenmek için de kullanılırlar.<br />
3. Anlamdan çok görev yönü ağır basar.<br />
4. İsimlerin yerini geçici olarak tutarlar.<br />
5. İsim çekim eklerini (hâl, iyelik, çoğul ekleri) -genellikle- alabilirler.<br />
6. Tekil <strong>ve</strong> çoğul şekilleri vardır.<br />
7. Dolayısıyla cümlede isim gibi kullanılabilirler.<br />
8. Cümlede tek başlarına görev üstlenebilirler.<br />
9. Birçok sıfat, zamir olarak da kullanılabilir.<br />
YAPI BAKIMINDAN ZAMİRLER<br />
Basit Zamirler Birleşik Zamirler Öbekleşmiş Zamirler Ek Hâlindeki Zamirler AÇIKLAMA<br />
Kök hâlindeki zamirlerdir:<br />
Ben, sen, o, biz, siz, onlar, bu, şu,<br />
o, bunlar, şunlar, onlar, hepsi,<br />
çoğu, birisi, hangisi, kaçı,<br />
bazısı...<br />
Birden fazla kelimeden oluşan<br />
zamirlerdir. Bitişik yazılır:<br />
Hiçbiri, birtakımı, öbürü...<br />
Birden fazla kelimenin<br />
değişik yollarla öbekleşerek<br />
oluşturdukları zamirlerdir.<br />
Öteki beriki, falan filân,<br />
şundan bundan, herhangi<br />
biri, ne kadarı...<br />
İlgi <strong>ve</strong> iyelik zamirleri ek<br />
hâlindedir.<br />
Benimki, kalemimiz<br />
Türkçede üç farklı “ki”<br />
Vardır.<br />
1. İlgi (ek) zamir olan –ki:<br />
Bizimki onlarınkinden daha<br />
güzelmiş.<br />
(Bizim araba, onların<br />
arabasından daha güzelmiş.)<br />
2. Yapım eki olan <strong>ve</strong> sıfat<br />
türeten -ki:<br />
Saksıdaki çiçek kurumuş.<br />
3. Bağlaç olan ki:<br />
Atatürk diyor ki: “Türk; övün,<br />
çalış, gü<strong>ve</strong>n!”<br />
Çalış ki başarasın.<br />
Mademki gelmeyceksin; beni<br />
neden beklettin?
FİİLLER (Eylemler)<br />
Varlıkların yaptıkları <strong>ve</strong>ya etkilendikleri işleri, hareketleri, oluşları, kılışları, durumları zamana <strong>ve</strong> kişiye bağlı olarak anlatmada kullanılan kelimelere fiil denir.<br />
İş <strong>ve</strong> Kılış Fiilleri<br />
Öznenin iradesiyle, bir nesne üzerinde gerçekleşen, öznenin nesneyi etkilediğini <strong>ve</strong> o nesnenin de etkilendiğini gösteren fiillerdir.<br />
Bu fiiller geçişlidir, yani nesne alarak kullanılırlar.<br />
Zaten bu bakımdan iş <strong>ve</strong> kılış bildirirler.<br />
Örnek:Taşımak, yazmak, açmak, anlatmak, görmek, bilmek, silmek...<br />
2. Durum Fiilleri<br />
Öznenin süreklilik gösteren bir durumunu anlatan fiillerdir.<br />
Bu fiillerin bitmeleri için başka herhangi bir fiilin başlaması gerekir.<br />
Durum fiillerinde özne durağan hâldedir.<br />
Birçoğu, öznenin iradesi dışında gerçekleşir.<br />
Bunlar genellikle geçişsizdir, yani çoğunlukla nesne almazlar.<br />
Örnek: Uyumak, uyanmak, ölmek, susmak, oturmak, yatmak, uzanmak...<br />
3. Oluş Fiilleri<br />
Bunlar da bir nitelik değişikliği, yani bir durumdan başka bir duruma geçildiğini <strong>ve</strong>ya geçilmekte olduğunu bildirirler.<br />
Gerçekleşmelerinde öznenin doğrudan etkisi yoktur.<br />
Daha çok "kendiliğinden olma" söz konusudur.<br />
Geçişsizdirler.<br />
Örnek:Solmak, büyümek, bayatlamak, yeşermek, uzamak...<br />
FİİLERİN OLUMLU, OLUMSUZ VE SORU ŞEKİLLERİ:<br />
Fiil kök <strong>ve</strong>ya gövdelerine –ma, -me <strong>ve</strong>ya –maz, -mez ekleri getirilerek yapılır.<br />
Gel-me-yor( gelmiyor), yap-ma-y-acak-ım, (yapmayacağım), Gel-mez, yap-maz.<br />
Geliyorum: Olumlu, şimdiki zaman,1.tekil şahış<br />
Gelmiyorum: Olumsuz, şimdiki zaman,1.tekil şahış<br />
Geliyorum mu? : Olumlu soru, şimdiki zaman,1.tekil şahış<br />
Gelmiyorum mu?: Olumsuz soru, şimdiki zaman,1.tekil şahış
HABER KİPLERİ<br />
FİİL ÇEKİMLERİ:<br />
DİLEK KİPLERİ<br />
Gör.Geç.Zam. Öğr.Geç.Zam. Şimdiki Zam. Gelecek Zam. Geniş Zaman Gereklilik Kipi Dilek-Şart İstek Kpi Emir Kipi<br />
EKİ - di - miş ( ) yor -ecek - ( ) r -meli -se -e ---<br />
Şekilleri<br />
-di, -dı, -tı, -ti, - -mış, -miş, -(ı)yor, -()yor, -ecek, -acak -(ı)r, -(i)r,-(u)r -meli, -malı -se, -sa -e, -a ----<br />
du, -dü, -tu, -tü -muş, -müş -(u)yor, -(ü)yor -(ür), -(a)r,<br />
-(e)r<br />
BASİT ZAMANLAR<br />
B İ L E Ş İ K Z A M A N A R<br />
Hikaye (-idi)(-dı,-di, -<br />
du, -dü, -tı, -ti, -tu)<br />
Rivayet (-imiş)(-miş,-<br />
mış,-muş, -müş)<br />
Şart (-ise) (-se, -sa)<br />
gez-di-m gez-miş-im gez-iyor-um gez-eceğ-im gez-er-i gez-meli-y-im gez-se-m gez-e-y-im ---<br />
gezdi-n gez-miş-sin gez-iyor-sun gez-ecek-sin gez-er-sin gez-meli-sin gez-se-n gez-e-sin gez-<br />
gez-di- gez-miş gez-iyor- gez-ecek- gez-er- gez-meli- gez-se gez-e- gez-sin<br />
gez-di-k gez-miş-iz gez-iyor-uz gez-eceğ-iz gez-er-iz gez-meli-y-iz gez-se-k gez--lim ---<br />
gez-di-niz gez-miş-siniz gez-iyor-sunuz gez-ecek-siniz gez-er-siniz gez-meli-siniz gez-se-niz ez-e-siniz gez-iniz<br />
gez-di-ler gez-miş-ler gez-iyor-lar gez-ecek-ler gez-er-ler gez-meli-ler gez-seler gez-e-ler gez-sinler<br />
gez-di-y-dim gez-miş-ti-m gez-ior-du-m gez-ecek-ti-m gez-er-di-m gez-meli-y-di-m gez-se-di-m gez-e-y-di-m<br />
gez-di-y-din gez-miş-ti-n gez-iyor-du-n gez-ecek-ti-n gez-er-di-n gez-meli-y-d-n gez-se-y-di-n gez-e-y-di-n<br />
gez-di-y-di gez-miş-ti- gez-iyor-du- gez-ecek-ti- gez-er-di- ez-meli-y-di- gez-se-y-di- gez-e-y-di-<br />
gez-di-y-di-k gez-miş-ti-k gez-iyor-duk gez-ecek-ti-k gezer-di-k gez-meli-y-di-k gez-se-y-di-k gez-e-y-di-k -----<br />
gez-di-y-di-niz gez-miş-ti-niz gez-iyor-du-nuz gez-ecek-ti-niz gez-er-di-niz gez-meli-y-di-iz gez-se-y-di-niz gez-e-y-di-niz<br />
gez-di-y-di-ler gez-miş-ti-ler gez-iyor-du-lar gz-ecek-ti-ler gez-er-di-ler gez-meli-y-di-ler gez-se-y-di-ler gez-e-y-di-ler<br />
gez-miş-ler-di gez-iyor-lar-dı gez-ecek-ler-di gez-er-ler-di gez-se-ler-di<br />
gez-miş-miş-im gez-iyor-muş-um gez-ecek-miş-im gez-er-miş-im gez-meli-y-miş-im gez-se-y-miş-im gez-e-y-miş-im<br />
gez-miş-miş-sin gez-iyor-muş-sun gez-ecek-miş-sin gez-er-miş-sin gez-meli-y-miş-sin gez-se-y-miş-sin gez-e-y-miş-sin<br />
Çekimi Yoktur gez-miş-miş- gez-iyor-muş- gez-ecek-miş- gez-er-miş- gez-meli-y-miş- gez-se-y-miş- gez-e-y-miş- -------<br />
gez-miş-miş-iz gez-iyor-muş-uz gez-ecek-miş-iz gez-er-miş-iz gez-meli-y-miş-iz gez-se-y-miş-iz gez-e-y-miş-iz<br />
gez-miş-miş-siniz gez-iyor-muş-sunuz gez-ecek-miş-siniz gez-er-miş-siniz gez-meli-y-miş-siniz gez-se-y-miş-siniz gez-e-y-miş-siniz<br />
gez-miş-miş-ler gez-iyor-muş-lar gez-ecek-miş-ler gez-er-miş-ler gez-meli-y-miş-ler gez-se-y-miş-ler gez-e-y-miş-ler<br />
gez-miş-ler-miş gez-iyor-lar-mış gez-ecek-ler-miş gez-er-ler-miş gez-meli-ler-miş gez-se-ler-miş<br />
gez-di-y-se-m gez-miş-se-m gez-iyor-sa-m gez-ecek-se-m gez-er-se-m<br />
gez-di-y-se-n gez-miş-se-n gez-iyor-sa-n gez-ecek-se-n gez-er-se-n<br />
gez-di-y-se- gez-miş-se- gez-iyor-sa- gez-ecek-se- gez-er-se-<br />
gez-di-y-se-k gez-miş-se-k gez-iyor-sa-k gez-ecek-se-k gez-er-se-k Çekimi Yoktur Çekimi Yoktur Çekimi Yoktur -----<br />
gez-di-se-niz gez-miş-se-niz gez-iyor-sa-nız gez-ecek-se-niz gez-er-se-niz<br />
gez-di-y-se-ler gez-miş-se-ler gez-iyor-sa-lar gez-ecek-se-ler gez-er-se-ler<br />
gez-di-ler-se gez-miş-ler-se gez-iyor-lar-sa gez-ecek-ler-se gez-er-ler-se
Yapısına Göre Fiiller<br />
Fiiller de isim soylu kelimeler gibi yapı bakımından üçe ayrılır:<br />
1-Basit Fiiller:<br />
Yapım eki almamış, bir tek kelimeden oluşan, yani kök hâlindeki fillerdir. Çoğunlukla tek hecelidir. Çok heceliler de vardır. Fiil kökünden sonra bir tire işareti<br />
getirilerek ifade edilir.<br />
Gel-, yaz-, oku-, sev-, kıvır-, çevir-, kavuş-...<br />
Not: Tire işareti kullanılmaz da nokta <strong>ve</strong>ya ünlem kullanılırsa emir çekimi olur. Bu, bütün fiiller için geçerlidir: Gel! Oku. Yaz!...<br />
Dilimizde hem isim hem de fiil kökü olarak kullanılan kelimeler vardır ki bunlara sesteş kökler denir:Ağrı, ağrı-; boya, boya-, tat, tat-, eski, eski-...<br />
2- Türemiş Fiiller<br />
İsim <strong>ve</strong>ya fiil kökleriyle yansımalardan, yapım ekleriyle türetilmiş fiillerdir.<br />
Bunlara fiil gövdesi (tabanı) denir.<br />
Ben-imse-, açık-la, mor-ar, av-la-, ince-l-, çat-la-, pat-la-, gür-le-, şırıl-da-, hav-la-, me-le-, fısıl-da-, kov-ala-, baş-la-t, uç-ur-, yat-ı-ş-, ak-ı-t-, düş-ü-r-, sev-in-...<br />
Türemiş fiilller ikiye ayrılır:<br />
a)İsim soyu kelimelerden türetilen fiiller :<br />
b)Fiil kök <strong>ve</strong> gövdelerinden türetilen fiiller:<br />
a)İsim Soyu Köklerden Fiil Türeten Eklerin Başlıcaları Şunlardır:<br />
e-i-a(l): az-al-mak, düz-el-mek, kör-el-mek, doğru-l-mak, sivri-l-mek, eğri-l-mek, dar-al-mak...<br />
Not: Bu ek, "k" ile biten kelimelere gelince "k" düşer: küçü(k)-l-mek, alça(k)-l-mak, yükse(k)-l-mek...<br />
-la/-le: ot-la-mak, yem-le-mek, baş-la-mak, yavru-la-mak, tek-rar-la-mak, bayat-la-mak, tuz-la-mak, zayıf-la-mak, bağış-la-mak...<br />
Not: Bu ekle, ünlemlerden üf-le-mek, of-la-mak...; ses taklidi için kullanılan kelimelerden gür-le-mek, şar-la-mak, zır-la-mak, hav-la-mak, hor-la-mak...<br />
biçiminde de fiiller türetilir.<br />
-laş/-leş: haber-leş-mek, mektup-laş-mak, güzel-leş-mek, iyi-leş-mek, ağır-laş-mak....<br />
-ar/-er/-r: baş-ar-mak, mor-ar-mak, kara-r-mak, yeş(yaş)-er-mek, gö(gök)er-mek, boz-ar-mak....<br />
-a/-e: yaş-a-mak, kan-a-mak, tün-e-mek, uzun: uz-a-mak, oyun:oyn-a-mak...<br />
-sa/-se: benim-se-mek, su-sa-mak, garip-se-mek...<br />
-da/-de: Ses taklidi için kullanılan kelimelerden: gümbür-de-mek, takır-da-mak, hırıl-da-mak, inil-de-mek, şırıl-da-mak, uğul-da-mak...<br />
-kir (-kır/-kur/-kür): Yansımalardan fiil türetir: püs-kür-mek, hay-kır-mak, fış-kır-mak, hıç-kır-mak<br />
b) Fiilden Fiil Türeten Eklerin Başlıcaları:<br />
-(a)la/-(e)le:eş-ele-mek, kov-ala-mak....<br />
-(i):sür-ü-mek, kaz-ı-mak<br />
-(i)l:dik-il-mek, yak-ıl-mak, üz-ül-mak...<br />
-(i)n:sil-in-mek, kaç-ın-mak, gör-ün-mek...<br />
-(i)ş:gir-iş-mek, kız-ış-mak, böl-üş-mek...<br />
-(i)t:eri-t-mek, oyna-t-mak, yürü-t-mek...<br />
-d(i)r:çiz-dir-mek, yaz-dır-mak, ör-dür-mek, aç-tır-mak, kes-tir-mek...
FİİL KİPLERİNDE ANLAM KAYMASI:<br />
Anlam kayması şu kipler arasında olur:<br />
]Bilinen geçmiş zaman yerine geniş zaman:<br />
Başarmak için azimli davranır <strong>ve</strong> sonunda başarır. (davrandı/başardı)<br />
]Öğrenilen geçmiş zaman yerine geniş zaman<br />
Hoca bir gün pazara iner. (inmiş)<br />
]Şimdiki zaman yerine geniş zaman<br />
Ben onun ne istediğini bilirim. (biliyorum)<br />
Başkan Bey, evrakı isterler. (istiyor)<br />
]Gelecek zaman yerine geniş zaman<br />
Babam bu habere çok sevinir. Sevinecek<br />
]Emir yerine geniş zaman:<br />
Sabah erkenden kalkar, çantanı hazırlarsın. (kalk, hazırla)<br />
]Bilinen geçmiş zaman yerine şimdiki zaman:<br />
Duyar duymaz olay yerine koşuyorum. (koştum)<br />
]Gelecek zaman yerine şimdiki zaman:<br />
Birkaç gün sonra Ankara'ya gidiyorum. (gideceğim)<br />
]Geniş zaman yerine şimdiki zaman: Her zaman buraya uğruyor. (uğrar)<br />
]Emir yerine gelecek zaman:Bu kitabı bir haftada okuyacaksın! (oku)<br />
]Gereklilik yerine gelecek zaman:Sıkıntın çalışmandan olacak. (olmalı)<br />
]Bilinen geçmiş yerine istek<br />
Dışarı çıkınca bir de ne göreyim!<br />
Onu karşımda görmeyeyim mi!<br />
]Emir yerine istek:İşimize gereken ciddiyeti gösterelim. (gösterin)<br />
]Emir yerine gereklilik:<br />
Yarın daha erken gelmelisin. Gel!<br />
On dakika içinde bu eşyalar taşınmalı. Taşınsın!<br />
]İstek yerine emir:<br />
Her şey gönlünce olsun<br />
Allah yardımcınız olsun.<br />
]Yetersizlik, gücü yetmeme yerine emir:<br />
Bu adamdan kurtul, kurtulabilirsen.<br />
İşin içinden çık çıkabilirsen.<br />
]Şimdiki zaman yerine miş'li geçmiş zamanın hikâyesi:<br />
Buyurun, ne aramıştınız? (arıyorsunuz)
FİİLERDE ÇATI:<br />
Fiillerin özne <strong>ve</strong> nesneye bağlı olarak kazandığı anlama <strong>ve</strong> girdiği biçime çatı<br />
denir.<br />
Çatı, sadece fiil cümlelerinde aranan bir özelliktir. İsim cümlelerinde hâliyle<br />
olmaz. Ancak isim cümlelerinde “kitap okumak, dünyayı dolaşan gibi fiilimsi<br />
gruplar varsa sadece fiilimsi için çatı incelemesi yapılabilir.<br />
Ör: “Kitap okumak güzeldir.” İsim cümlesidir. yükleminde çatı özelliği<br />
aranamaz. Neyi okumak? Kitabı. Okumak isim-fiili nesne almış. O halde<br />
fiilimsi sözcüğü geçişlidir.<br />
Fiiller, özne <strong>ve</strong> nesne alıp almamalarına; belirtilen işin nasıl yapıldığına; işten<br />
nesnenin <strong>ve</strong> öznenin nasıl etkilendiğine göre çatılar ayrılırlar.<br />
Fiil çatılarının oluşmasında hem fiilin anlamı hem de aldığı yapım eki<br />
önemlidir.<br />
Çatılarına göre fiiller şunlardır:<br />
1. Öznelerine Göre Fiil Çatıları<br />
a. Etken Fiil<br />
-Etken fiilin belirttiği işi, oluşu, hareketi, durumu <strong>ve</strong> kılışı yapan öznenin<br />
kendisidir.<br />
-Özne gerçek öznedir.<br />
-Dilimizde tüm fiiller kök hâlinde iken etkendir.<br />
-Bu fiiller geçişli de olabilir geçişsiz de.<br />
Yaşlı nine, çocuktan kendisini karşı tarafa geçirmesini istedi.<br />
Çocuk da öğrenciliğin <strong>ve</strong>rdiği bir bilinçle se<strong>ve</strong> se<strong>ve</strong> ona yardım etti.<br />
b. Edilgen Fiil<br />
Gerçek öznesi söylenmeyen (<strong>ve</strong> bilinmeyen) fiillerdir.<br />
Cam kırıldı kimin kırdığı belli değil<br />
Bir bildiri okundu. Okuyan belli değil<br />
Ev satıldı.<br />
*Fiile "-°l, -°n" ekleri getirilerek yapılır.<br />
Kapı açıldı. Araba yıkandı.<br />
* Bu tür fiillerin öznesi sözde öznedir. Yüklemde bildirilen işten etkilenen<br />
varlık cümlede özne gibi kullanılır, ama asıl özne söylenmemiştir. Kapı <strong>ve</strong><br />
araba açma <strong>ve</strong> yıkama fiillerini yapan değil, bu fiillerden etkilenen varlıklardır.<br />
* Bazı cümlelerde işi yapan "tarafından" sözüyle ya da "-ce" ekiyle<br />
belirtilebilir.<br />
Hırsızlar polis tarafından yakalanamadı. Bu kararlar milletçe <strong>ve</strong>rilmedi.<br />
* Sözde ya da gerçek öznesi olmayan edilgen <strong>ve</strong> geçişsiz fiiller de vardır:<br />
Bu sıcakta uyunmaz. Bu söze gülünür. Yarın pikniğe gidilecek.<br />
Burada kalınacak.<br />
c. Dönüşlü Fiil<br />
-Öznenin işi yaparken aynı zamanda o işten etkilendiğini gösteren fiillerdir.<br />
Yani fiili yan da ondan etkilenen de öznedir. -Özne gerçek öznedir.<br />
-Nesne yoktur.<br />
- Fiile "-°l, -°n" ekleri getirilerek yapılır.<br />
-Bu fiiller nesne alamazlar; geçişsizdirler.<br />
Kızlar süslendi; delikanlılar güzelce giyindi.<br />
Adam hep kendisiyle övünüyor.<br />
*Tabiat olayları ile ilgili dönüşlü fiillerde "yapma" anlamı yerine "kendi<br />
kendine olma" anlamı vardır.<br />
Karlar tepelere doğru çekildi. Sıcaklardan dolayı gölün suyu çekildi.<br />
Öğleye doğru hava açıldı. Havalar ısınınca buzlar çözüldü.<br />
*Bazı fiillerin edilgen şekilleriyle dönüşlü şekilleri farklı ekle yapılır:<br />
Sevmek > sevinmek > sevilmek Dövmek > dövünmek > dövülmek<br />
Giymek > giyinmek > giyilmek Görmek > görünmek > görülmek<br />
*İsme getirilen "-len" ekiyle fiile getirilen "-iş" <strong>ve</strong> "-leş" eki de dönüşlülük<br />
anlamı katabilir:<br />
O gün pek içlendim.Trafik polisini görünce adam tutuştu. Birazdan sakinleşir.<br />
Not: Edilgen fiille dönüşlü fiil karıştırılabilir:<br />
Özgür konferansta oldukça sıkıldı. > dönüşlü<br />
Sabaha kadar kurşun sıkıldı. > edilgen
d. İşteş Fiil<br />
-Fiilde bildirilen işin birden fazla kişi tarafından yapıldığını; işi beraber ya da<br />
karşılıklı yaptıklarını bildiren fiillerdir.<br />
"-°ş" ekiyle yapılır.<br />
Dövüşmek, uçuşmak, gülüşmek, görüşmek...<br />
*Ya "birlikte" ya da "karşılıklı" anlamı katar.<br />
Kuşlar uçuştu birlikte<br />
Çocuklar gülüştü. birlikte<br />
Öğrenciler kaçıştı. birlikte<br />
Arada bir yazışırız. karşılıklı<br />
Onunla Ankara'da tanıştık. karşılıklı<br />
*Bazı filler "ş" sesini yapılarında barındırır <strong>ve</strong> işteşlik ifade ederler.<br />
Bunlara anlamca işteş fiiller de denebilir.<br />
Yarışmak, savaşmak, üleşmek, güreşmek, barışmak, konuşmak...<br />
*Bazı işteş fiiller bir durumdan başka bir duruma geçmeyi ifade ederler.<br />
Bunlarda işteşlik anlamı zayıftır.<br />
Buharlaşmak, güzelleşmek, ağırlaşmak, sertleşmek, sakinleşmek...<br />
Durum, gün geçtikçe kötüleşiyor.<br />
Hasta, biraz daha iyileşti.<br />
Güneşte fazla kaldığından iyice esmerleşti.<br />
Rengi giderek koyulaşıyor.<br />
Not: Yapısında "ş" sesi bulunduran bütün fiiller işteş değildir. Bunlara<br />
dönüşlü de denebilir.<br />
Dostluğumuz günden güne gelişiyordu.<br />
Sonunda öfkesi yatıştı. Daracık bir yere sıkıştı.<br />
Boyunda büyük işlere girişti. Fırtınadan sonra deniz yatıştı.<br />
Otobüs kalkmak üzereyken yetişti. Evinden uzakta kalmaya alıştı.<br />
*Bazı fiiller "-le-ş" şeklinde iki ek alarak, bazıları da "-leş" şeklinde tek<br />
ekle işteş yapılırlar.<br />
Kucak-la-ş-, selâm-la-ş-; Toka-laş, bayram-laş...<br />
*Çoğu nesne alamaz; ama bazı işteş fiiller nesne alabilirler.<br />
Kazandıkları parayı paylaştılar.<br />
2. Nesnelerine Göre Fiil Çatıları.<br />
Fiillerin nesne alıp almadıkları, alıyorlarsa hangi özellikleri taşıdığı göz önünde<br />
tutulur.<br />
a. Geçişli Fiil<br />
-Belirtili ya da belirtisiz nesne alabilen fiillerdir.<br />
-Bu fiillere "ne?, neyi?, kimi?" soruları sorulduğunda belirtili ya da belirtisiz<br />
nesne bulunur.<br />
-İş, kılış fiilleri geçişlidir. Titizlikle elindeki yazıları inceliyordu.<br />
Son gelişinde Ankara'yı da dolaşmıştı.<br />
*Cümlede nesne kullanılmamış olsa da bu fiiller geçişlidir.<br />
Dikkatli bakmayınca fark edemezsiniz.<br />
b. Geçişsiz Fiil<br />
-Nesne alamayan fiillerdir. -Oluş <strong>ve</strong> durum fiilleri geçişsizdir.<br />
-Yükleme nesneyi bulmak için sorulan "ne?, neyi?, kimi?" sorularının cevabı<br />
yoktur.<br />
Kar yağdı, tren durdu, ben uyudum, kartallar uçtu, dışarıda kaldı, o da yoruldu...<br />
Not: Bazı fiiller hem geçişli hem geçişsiz olarak kullanılabilirler:Gezmek,<br />
dolaşmak, geçmek, sürmek, çalmak,<br />
c. Oldurgan Fiil<br />
Geçişsiz bir fiile "-dir, -t, -r" eklerinden biri getirilerek fiil geçişli yapılırsa<br />
buna oldurgan fiil denir.<br />
Yatmak > yatırmak<br />
Ötmek > öttürmek<br />
Uyumak > uyutmak<br />
Gezmek > gezdirmek.<br />
Kaçmak > kaçırmak
ÖZNESİNE GÖRE NESNESİNE GÖRE<br />
d. Ettirgen Fiil<br />
-Geçişli olduğu hâlde "-dir, -t, -r" ekleriyle tekrar geçişli yapılan fillerdir.<br />
Geçişlilik dereceleri artırılmıştır.<br />
-Fiili bir başkasına yaptırma söz konusudur.<br />
-Oldurgan fiiller ettirgen hâle getirilebilir.<br />
Gazete aldı > aldırdı > aldırttı<br />
Elbiseyi yıkadı > yıkattı > yıkattırdı<br />
İçmek > içirmek > içirtmek<br />
Durdurmak > durdurtmak<br />
Uçmak > uçurmak > uçurtmak > uçurtturmak<br />
Sonuç: Bütün fiiller çatı bakımından öznesine <strong>ve</strong> nesnesine göre ayrı ayrı en<br />
az iki özelliğe sahiptir:<br />
*Çocuk koşarak yolun diğer tarafına geçti.<br />
Öznesine göre etken; nesnesine göre geçişsiz<br />
*Alış <strong>ve</strong>riş listesini evde unuttum.<br />
Öznesine göre etken; nesnesine göre geçişli<br />
Ali, Ahmet’i güldürdü.<br />
Öznesine göre etken; nesnesine göre oldurgan geçişlidir.<br />
Ahmet ile Ali selamlaştı.<br />
Öznesine göre etken <strong>ve</strong> işteş; nesnesine göre geçişsizdir.<br />
Ahmet okula gitti.<br />
(Gerçek özne var, işi yapan bellidir.Nesne almaz)<br />
Ahmet kitabı okudu.<br />
Gerçek özne var, işi yapan bellidir.Nesne almış)<br />
Ahmet ile Ali selamlaştı.<br />
(İşi yapan belli, iş karşılıklı yapılıyor,nesne almaz)<br />
Ali ile Ahmet barıştı.<br />
(İşi yapan belli, iş karşılıklı yapılıyor,nesne almaz)<br />
Ahmet çok sevindi (üzüldü).<br />
(İşi yapan belli, işi yapan <strong>ve</strong> işten etkilenen aynı<br />
kişi, nesne almaz)<br />
Yazı tahtası silindi (temizlendi).<br />
(Sözde özne var,işi yapan belirsizdir.)<br />
Ali, Ahmet’e güldü.<br />
(İşi yapan belli,nesne almaz)<br />
Ali, Ahmet’i güldürdü.<br />
(İşi yapan belli, ğeçişsiz fiil ek yardımıyla geçişli<br />
olmuş:Oldurgan çatılı)<br />
Ali, Ahmet’i güldürttü.<br />
( İşi yapan belli, geçişli olan fiil ek yardımıyla ikinci<br />
kez geçişli olmuş:Ettirgen çatılı)<br />
Güldü: Geçişsiz<br />
Güldürdü: Oldurgan geçişli<br />
Güldürttü. Ettirgen geçişli<br />
ETKEN<br />
X<br />
X<br />
EDİLGEN<br />
İŞTEŞ<br />
DÖNÜŞLÜ<br />
GEÇİŞLİ<br />
X<br />
GEÇİŞSİZ<br />
X<br />
(X) X X<br />
(X) X X<br />
(X) X X<br />
X<br />
X<br />
X<br />
X<br />
OLDURGAN<br />
X (X) X<br />
(X)<br />
ETTİRGEN<br />
X<br />
Açıklama: Asıl olan parantez dışında olanlardır. Paranteze alınanlar ikinci<br />
özelliktir. “Ahmet çok sevindi.” cümlesinin fiili öznesine göre öncelikli olarak<br />
dönüşlüdür; çünkü öznenin yaptığı işten öznenin kendisinin etkilenmesi söz<br />
konusudur.<br />
“sevindi” fiili aynı zamanda öznesine göre etken çatılıdır; çünkü sevinme işini<br />
yapan “Ahmet” gerçek öznedir <strong>ve</strong> özne bellidir.
FİİLİMSİLER( EYLEMSİLER):<br />
*Fiil kök <strong>ve</strong>ya gövdelerine mastar ekleri denilen yapım ekleri( -ma, -ış, -mak) getirilerek fiillerin iş oluş ya da hareket isimleri oluşturulur.( Fiil ismi, isim-fiil)<br />
* Fiil kök <strong>ve</strong>ya gövdelerine çeşitli yapım ekleri getirilerek ( -an, -ası, -mez, -ar, -dik, -ecek, -miş) sıfat- fiiller oluşturulur. Fiiller bu eklerle sıfata dönüştürülür.<br />
*Fiil kök <strong>ve</strong>ya gövdelerine bağ-fiil ekleri( ip, -ince, -erek, -dikçe, -madan, -diğinde, ..a ..a, …e …a, …ir …mez, ) getirilerek zarf- fiiller elde edilir.<br />
Sonuç olarak fiilimsilerin ortak özelliği; zarfa, isme <strong>ve</strong>ya sıfata dönüşmeden önce bir fiil olmalarıdır.<br />
İSİM -FİİLER SIFAT-FİİLLER ZARF-FİİLLER<br />
Ekler:-ma, - me ; -ış, -iş, -uş –üş; -mak, -mek. Ekler: -an,-en; -ası, -esi; -maz, -mez; , -ar, -er,-ır, -ir,-ur, -<br />
ür; -dık, -dik, -acak; -ecek; -mış, -miş, -muş, -müş<br />
Koş-an sporcu Öpül-esi el<br />
Oku-ma, güldür-me<br />
Bit-mez dert Koş- ar adım<br />
Yaz-ış, gid-iş, oku-y-uş, güldür-üş<br />
Tanı-dık kimse Yapıl-acak ödev<br />
Yaz-mak, gül-mek<br />
İsim-fiil grubu: İsim fiilden önce gelen <strong>ve</strong><br />
kendisiyle bağdaşan (anlamlı birlik oluşturan)<br />
sözcüklerle oluşan öbeklerdir.<br />
……………. + isim-fiil = İsim – fiil grubu<br />
Yemek yemek, göz gezdirmek<br />
Kitap okuma, şiir yazma<br />
E<strong>ve</strong> dön-üş, gurbete gid-iş<br />
İsim-fiillerin cümle içindeki bazı görevleri:<br />
Özne olur: Yemek yemek güzeldir.<br />
Okumak iyidir.<br />
Gülme( gülüş, gülmek) en iyi ilaçtır.<br />
Yüklem olur:<br />
En sevdiğim hobim, okumaktır.<br />
En güzel duygulardan biri de e<strong>ve</strong> dönüştür.<br />
Nesne olur:<br />
Okumayı se<strong>ve</strong>rim. Sarma sarmayı bilir.<br />
Sarmayı ben yedim.<br />
Dolaylı tümleç ( yer tümleci) olur:<br />
Gezmeye gitmiş. Gülüşüne hayranım.<br />
Edat grubunda yer alır <strong>ve</strong> birlikte zarf tümleci<br />
oluştururlar: Okumak için kitap aldı.<br />
Okun-muş kitap<br />
Uyarı:<br />
*Sıfat- fiiller kendisinden önce gelen sözcüklerle<br />
bağdaşması halinde sıfat-fiil grubu oluşturur:<br />
Çok tanıdık, durmadan koşan, az okunmuş vs.<br />
*Ancak sıfat fiil grupları bir ismin <strong>ve</strong>ya zamirin önüne<br />
gelerek o sözcüğün sıfatı olabilir <strong>ve</strong> sıfat tamlaması<br />
oluşturabilir.<br />
Çok tanıdık (biri) , durmadan koşan (çocuk),<br />
az okunmuş (adam)<br />
*Sıfat fiiller <strong>ve</strong>ya sıfat fiil grupları adlaşabilir.<br />
Koşanları gördüm: adlaşmış sıfat-fiil<br />
Çalışıp başaranları kim sevmez: adlaşmış sıfat-fiil grubu<br />
Biz onu tanıdık. : Normal çekimli fiil, yüklem<br />
Tanıdık birine benziyor.: Sıfat fiil, dolaylı tümleç<br />
Sadece tanıdıklara giderim.:Adlaşmış sıfat- fiil,dolaylı tüm.<br />
Adam çok okumuş.: Normal çekimli fiil, yüklem<br />
Okumuş adamı se<strong>ve</strong>rim. : Sıfat fiil,sıfat tam., belirtili nesne<br />
Okumuşları se<strong>ve</strong>rim. :Adlaşmış sıfat- fiil, belirtili nesne<br />
Bu çocuk iyi koşar. : Normal çekimli fiil, yüklem<br />
Koşar adım ilerleyin.: İsmin önüne gelmiş; sıfat<br />
fiil, sıfat tamlaması, zarf -tümleci<br />
Ekler: ip, -ince, -erek, -dikçe, -madan, -diğinde,<br />
..a ..a, …e …a, …ir …mez,<br />
koş-up, gül-üp, saldır-ıp, gel-ip<br />
yazdır-ınca, güldürme-y-ince, bak-ınca<br />
çalış-arak, gül-erek koş-a koş-a,<br />
gid-e gid-e , düş-e kalk-a<br />
gel-ir gel-mez<br />
çalış-madan, gel-diğinde (geldiği zaman)<br />
*Zar-fiiller genellikle cümlede zarf tümleci olarak<br />
bulunur:<br />
Koşa koşa geldi.<br />
Durmadan kitap okudu.<br />
Düşe kalka ilerledi.<br />
Çalışıp başardı.<br />
*Zarf-fiiller sıfat fiil grubunda yer alırlar<br />
<strong>ve</strong> çeşitli cümle öğelerine girerler:<br />
O, (durmadan koşan) bir adamdı.<br />
Durmadan: zarf-fiil<br />
Durmadan koşan: zarf-fiil grubu<br />
Durmadan koşan bir adam: sıfat tamlaması<br />
Durmadan koşan bir adamdı: Yüklem<br />
Durmadan konuşanlar gelsin. (özne)<br />
Gülerek konuşanları sevmem. (nesne)<br />
Durmadan konuşandan hoşlanmam. (d.t.)
(www.bilkent.edu.tr/~ahuunsal/dilbilgisi/zarflar.htm)<br />
1. Zarflar:<br />
Eylemlerin, eylemimsilerin, sıfatların ya da kendi türünden olan kelimelerin<br />
anlamlarını türlü yönlerden (yer-yön, zaman, durum, miktar, soru) etkileyen;<br />
onları belirten, dereceleyen sözcüklere zarf denir.<br />
Özellikleri<br />
Tek başlarına iken sıfatlar gibi isimden başka bir şey değildir. Zarf oldukları<br />
ancak cümlede belli olur.<br />
Cümlede genellikle zarf tümleci olarak kullanılır.<br />
Çekimsiz kelimelerdir. İsim çekim eki (hâl, iyelik, çoğul ekleri vb.) almazlar.<br />
Ama isim olarak kullanılabilenler bu görevde iken bu ekleri alabilirler.<br />
Zarfların birçoğu sıfat ya da isim olarak da kullanılabildiği için sıfatların <strong>ve</strong><br />
zarfların tanımı <strong>ve</strong> özellikleri iyi bilinerek bu fark ortaya konmalıdır. Sıfat<br />
isimden önce gelerek onu niteler <strong>ve</strong>ya belirtir. Ama zarf isimden önce gelmez.<br />
Örnekler:<br />
Bugün çok yürüdüm. ………………………………. (eylemden önce)<br />
Buraya yarın gelecekler. ………………………. (eylemden önce)<br />
İki eski dost akşama kadar sohbet etti………. (eylemden önce)<br />
Yarın da bayağı çok yürüyeceğiz. ……………….(zarftan önce, eylemden önce)<br />
En güzel sen konuştun. ……………………………..(zarftan önce, eylemden önce)<br />
En doğru kararı <strong>ve</strong>rmeliyiz. ………………………..(sıfattan önce)<br />
Çok hararetli tartışmalar oldu. ………………….(sıfattan önce)<br />
Dün hava daha soğuktu. …………………………..(adlaşmış sıfattan önce)<br />
Mevsimlerin en güzeli ilkbahardır. …………….(adlaşmış sıfattan önce)<br />
Dargın durarak bir şey kazanamazsın. ………(eylemimsiden önce)<br />
ZARFLARIN ÇEŞİTLERİ:<br />
1.)Yer-Yön Zarfları : Bu zarflar eylemin yönünü gösterirler.Ancak eylemin<br />
yönünü gösteren bu zarflar aynı zamanda yer de ifade<br />
ederler.İleri,aşağı,geri,yukarı,beri,içeri,dışarı,öte,alt,yan,karşı,uzak,yakın...<br />
2.)Zaman Zarfları : Zaman ifade eden bu sözcükler,zarf olarak kullanılan çeşitli<br />
zaman isimleridir.Başlıcaları şunlardır : dün , yarın , şimdi , artık , daima , yazın ,<br />
kışın , sonra , hep , er , geç , erken , daha , öğleyin , henüz , gene , yine , akşam ,<br />
sabah , nihayet , hâlâ , sabahleyin , akşamleyin , hemen ...<br />
Yarın görüşelim. Dün geldim. Oyun şimdi başlıyor. Oraları yazın<br />
gezdik.Hâlâ gelmedi.<br />
3.)Hâl Zarfları :Hâl <strong>ve</strong> tavır ifade eden zarflardır.Nasıllık ,nicelik,durum <strong>ve</strong> tavır<br />
ifade eden isimler hâl zarfı olarak kullanılabilirler.bu sebeple bu zarflerın sayıları<br />
sınırsızdır.<br />
Güzel konuştun. Kardeşçe geçinelim. Cahilce davranma. Durmaksızın yürüdüm....<br />
ZARFLAR ( Belirteçler)<br />
4.)Azlık-Çokluk Zarfları : Miktar <strong>ve</strong> derece bildiren , azlık-çokluk ifade eden<br />
zarflardır.Derece de bildirirler.Bir eylemin,bir sıfatın, bir zarfın anlamını<br />
pekiştirirler,artırırlar <strong>ve</strong>ya azaltırlar.Sayıları fazla değildir.Başlıcalarını örneklerle<br />
gösterebiliriz.<br />
EN : En üstünlük ifade eder. Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.<br />
DAHA :Üstünlük <strong>ve</strong> karşılaştırma ifade eder. Bu ev daha güzelmiş.<br />
PEK , ÇOK , GAYET , FAZLA , AZ , BİRAZ , FEVKALÂDE : Değişik ölçülerde miktar<br />
bildirirler. Bu iş onu çok sevindirdi.Filmi pek beğendim. Şundan biraz alır mısınız ?<br />
Ayrıca seyrek , eksik , sık , bol , fazlasıyla , çokça , hesapsız gibi sözcükler de<br />
azlık-çokluk zarfı olarak kullanılır. Para üstünü eksik almışım. Onunla seyrek<br />
görüşüyoruz. Bonncukları ipe sık dizeceksin. Öğretmen <strong>notları</strong>mızı bol <strong>ve</strong>rmiş.<br />
5.)Soru Zarfları :Eylemin anlamını soru yoluyla etkileyen sözcüklerdir.<br />
Soru zarfları şunlardır : ne , nasıl , hani , ne kadar , ne biçim .<br />
Nasıl gitti anlamadım ? Ne biçim çalışıyorsun ? Bunu nasıl çalıştırdın ?<br />
Zarfların yapısı:<br />
Çocukça hareket ediyorsun. Türemiş. İsimden isim yapma ekiyle.<br />
Elbet bir gün buluşacağız.<br />
Birleşik. Sıfat tamlamasından oluşmuş.<br />
Böyle gelmiş, böyle gider. Birleşik . bu öyle.( böyle)<br />
Adam çekine çekine içeri girdi. Birleşik. Tekrar (ikileme) öbeğinden.<br />
Hayvanları <strong>ve</strong> bitkileri hiç incitmem. Basit.<br />
Sanıyorum aramaz.<br />
Basit. Çekimli fiilden.<br />
Arkadaşlar, içeri girer misiniz? Türemiş.<br />
Akşama kadar geri döner misin? Birleşik. Edat öbeğinden.<br />
Günlerden beri yağmur yağıyordu. Birleşik. Edat öbeğinden.<br />
Düşe kalka ilerledi. Birleşik. Zarf-fiil’den.<br />
Çalışmadan başaramazsın. Türemiş. Zarf -fiilden.<br />
Ödevini güzel yapmış. Basit.
BAĞLAÇ. (edebiyatogretmeni.org)<br />
Eş görevli sözcükleri, söz öbeklerini, cümleleri birbirine bağlayan ya da çeşitli anlam ilgileri kuran sözcük <strong>ve</strong>ya söz öbekleridir. Başlıca bağlaçlar şunlardır:<br />
<strong>ve</strong>, <strong>ve</strong>ya, ya, ya da, yahut, <strong>ve</strong>yahut, ile, yalnız, ancak, ama, fakat, lakin, ne var ki, de, bile, dahi, ki, öyle ki, öyleyse, oysa, oysaki, ise, madem, mademki,<br />
meğer, meğerki, meğerse, yeter ki, halbuki, çünkü, hatta, yoksa, ne… ne, ya… ya, hem… hem, bir… bir, gerek… gerek, ister… ister, olsun… olsun<br />
Akşam <strong>ve</strong> sahil, onun şiirlerinin çıkış noktasıydı. (Adları birbirine bağlamıştır.)<br />
Sen <strong>ve</strong> ben ayrı dünyaların insanlarıyız. (Adılları birbirine bağlamıştır.)<br />
Erhan, saygılı <strong>ve</strong> zeki bir öğrenciydi.<br />
(Sıfatları birbirine bağlamıştır.)<br />
Futbolcular, bitkin <strong>ve</strong> mutsuz görünüyor. (Belirteçleri birbirine bağlamıştır.)<br />
E<strong>ve</strong> uğradı <strong>ve</strong> biraz eşya aldı.<br />
(Cümleleri birbirine bağlamıştır.)<br />
Lisedeyken müzik ile resim en sevdiğim <strong>ders</strong>ti.<br />
Bugün <strong>ve</strong>ya yarın yola çıkabiliriz.<br />
Çalışkan bir çocuk; yalnız çok yaramaz. (karşıtlık)<br />
Kitabı alabilirsin; yalnız geri getireceksin. (koşul)<br />
Seni dün aradım; ancak sana bir türlü ulaşamadım. (karşıtlık)<br />
Maça gidebilirsin; ancak e<strong>ve</strong> erken dön. (koşul)<br />
Çok uğraştık; ama onu ikna edemedik. (karşıtlık)<br />
Müzik dinle; ama yüksek sesle değil. (koşul)<br />
Şirin ama çok şirin bir ilçeydi burası. (pekiştirme)<br />
Kardelen ki baharı müjdeler doğaya. (açıklama)<br />
İhtiyacı var ki senden para istiyor. (neden-sonuç)<br />
Konuşsam da beni dinlemez ki… (yakınma)<br />
Bir uyandım ki kar yağmış! (şaşırma)<br />
Herkesi sev ki sen de sevilesin. (koşul)<br />
EDAT(İlgeç) ( edebiyatogretmeni.org.)<br />
Cümle içinde sözcükler arasında çeşitli anlam ilgileri kuran <strong>ve</strong> cümleye değişik anlamlar katan, tek başına bir anlamı olmayan sözcüklerdir. Başlıca ilgeçler<br />
şunlardır:<br />
gibi, sanki, göre, kadar, için, üzere, -e doğru, -e karşı, -e karşın, -e rağmen, -e değin, -e dek, -den dolayı, -den başka, ile, yalnız, ancak, sade, sadece, tek, bir,<br />
denli, değil…<br />
Ali ile Veli tren ile erkenden ile gitmişler. Bende de kalem var. Serhat’ta da kalem var. Ferhat da gelmiş. Ali arabayla gelmiş. Sev ki se<strong>ve</strong>yim.<br />
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10<br />
1. Bağlaç 4. Hal eki 7. Bağlaç 10. Bağlaç<br />
2. Edat 5. Bağlaç 8. Bağlaç<br />
3. İsim (il-e) 6. Hal eki 9. Ekleşmiş edat
Annem, melek gibi biriydi. (benzerlik)<br />
Zil çaldığı gibi dışarı çıktık. (tezlik)<br />
Birazdan fırtına çıkacak gibi. (tahmin, olasılık)<br />
E<strong>ve</strong>rest, sanki bir dev çadırdı. (benzerlik)<br />
Babam, sanki seni dinler de! (inanmama)<br />
Sanki birazdan yağmur yağacak. (tahmin, olasılık)<br />
Kafama göre bir dost bulamadım. (uygunluk)<br />
Sana göre hangimiz suçlu? (kanaat, görüş)<br />
Bu sınav dünküne göre daha kolaymış. (karşılaştırma)<br />
Bu işi akşama kadar halletmeliyim. (zaman, süre)<br />
Elmalar yumruğum kadardı. (benzerlik)<br />
Durakta bir saat kadar bekledim. (yaklaşık)<br />
Hiç kimseyi senin kadar sevmedim. (karşılaştırma)<br />
Tilki kadar kurnaz bir adam. (derece, ölçü)<br />
Ders çalışmak için kütüphaneye gitti. (amaç)<br />
Senin için herkes iyi şeyler söylüyor. (hakkında)<br />
Kardelen, benim için apayrı bir çiçekti. (görecelik)<br />
Trafik sıkıştığı için geç kaldım. (neden-sonuç)<br />
Bu hazırlıkları konuklar için yaptık. (aitlik)<br />
Çocukları için her fedakârlığı yapardı. (uğruna, yoluna)<br />
Yarın getirmek üzere arabayı alabilirsin. (şartıyla)<br />
Teşekkür etmek üzere sahneye çıktı. (amacıyla)<br />
Anlaştığımız üzere yarın buluşuruz. (şekilde, tarzda)<br />
Uçağımız kalkmak üzereydi. (zaman)<br />
Çocuklar sahile doğru yürüyorlar. (yön)<br />
Akşama doğru buralar sakinleşir. (zaman)<br />
Güneşe karşı yavaş yavaş yürüyorduk. (yön)<br />
Sabaha karşı köye vardık. (zaman)<br />
Benden başka herkes maça gitmiş. (dışında, hariç)<br />
Not: “Doğru, karşı, başka” sözcükleri, cümle içinde ilgeç dışında<br />
değişik görevler kazanabilir.<br />
İnan bana, doğru söylüyorum. (belirteç)<br />
Sence doğru tarafa mı gidiyoruz? (sıfat)<br />
Sonunda doğruyu buldum. (ad)<br />
Burası karşıdan, çok net gözüküyor. (ad)<br />
Evimiz şehrin karşı yakasındaydı. (sıfat)<br />
Sana başka, bana başka konuştu. (belirteç)<br />
Bize başka bir adres <strong>ve</strong>rdiler. (sıfat)<br />
Bunu başkasından duymuş. (adıl)<br />
Annemler uçakla gelecekmiş. (araç)<br />
Elini bıçakla kesmiş. (gereç)<br />
Bahçede, arkadaşlarıyla oynuyor. (birliktelik)<br />
Öğretmen, telaşla içeri girdi. (durum)<br />
Ağaçların devrilmesiyle yol kapandı. (neden-sonuç)<br />
Not: “İle”, yerine “<strong>ve</strong>” getirilemiyorsa ilgeç; getirilebiliyorsa bağlaç olur.<br />
Şiir ile romanı çok se<strong>ve</strong>rim. (ile=<strong>ve</strong> > bağlaç)<br />
Gençken şiir ile çok ilgilendim.<br />
Bu cümlelerin birincisinde “şiir <strong>ve</strong> roman” denilebildiği için “ile” bağlaçtır; ikincisinde<br />
“ile” yerine “<strong>ve</strong>” getirilemediği için “ile” ilgeçtir.<br />
Dünkü toplantıda yalnız sen yoktun. (sadece)<br />
Ben bu konuda sade ona inanırım. (yalnız)<br />
Sadece dinlenmek istiyorum. (yalnız)<br />
Pikniğe bir o gelmemişti. (yalnız)<br />
Tek sen misin sevdiğine kavuşamayan? (yalnız)<br />
Not: “Yalnız” sözcüğü, yerine “ama” getirilebiliyorsa bağlaç olur.<br />
Dün seni çok bekledim; yalnız sen gelmedin. (yalnız=ama > bağlaç)<br />
Bu cümlede “yalnız” yerine “ama” getirilebildiği için “yalnız” sözcüğü bağlaçtır.<br />
Not: “Yalnız, sade, sadece, bir, tek” sözcükleri, cümle içinde ilgeç dışında değişik<br />
görevler kazanabilir.<br />
Dedem, yalnız bir insandı. (sıfat)<br />
Sahilde, yalnız dolaşıyordu. (belirteç)<br />
Sade bir görünümü vardı. (sıfat)<br />
Sanatçı, çok sade yaşıyordu. (belirteç)<br />
Onunla bir boydayız. (sıfat)<br />
Bir sen bir ben biliyoruz bunu. (bağlaç)<br />
Olanları bana bir bir anlattı. (belirteç) Çocuk, tek kelime konuşmadı. (sıfat)<br />
Herkes gidince ben tek kaldım. (belirteç) Bizi oraya ancak sen götürebilirsin.<br />
(sadece)<br />
Bu arabaya ancak on milyar <strong>ve</strong>ririm. (en çok)<br />
Not: “Ancak” sözcüğü, cümle içinde değişik görevlerde kullanılabilir.<br />
Çok çalıştım; ancak ödevimi bitiremedim. (ancak=ama > bağlaç)<br />
Misafirler, akşama ancak gelebildiler. (belirteç)<br />
Birinci cümlede, “ancak” sözcüğünün yerine “ama” getirilebildiği için “ancak”<br />
bağlaçtır. İkinci cümlede “ancak” eylemin yapılış zamanını belirttiği için belirteçtir.<br />
Bağırmama rağmen beni duymadı. (tersine olarak)<br />
Fakirliğine karşın hep mutlu biriydi. (tersine olarak)<br />
Seni ölünceye değin unutmayacağım. (zaman)<br />
Yağmur geceye dek devam etti. (zaman)<br />
Beni bu denli sevdiğini bilmiyordum. (derece)<br />
Burası dediğin kadar güzel değil. (olumsuzluk)<br />
Trafikten dolayı sınava geç kaldım. (neden-sonuç)
ÜNLEMLER:<br />
Sevinme, coşma, kızma, acıma, şaşma, korkma gibi duyguları<br />
anlatan; seslenme, buyruk gibi durumları bildiren ya da doğa<br />
seslerini yansıtan sözcüklerdir.<br />
Aman ha!<br />
Of bıktım artık!<br />
Ah bunu önceden bilseydim!<br />
Vah vah, ne oldu sana!<br />
Ay, ne şirin şeysin sen öyle!<br />
Vay başıma gelenler!<br />
Yeter be!<br />
Bravo sana!<br />
Hah vapur gözüktü!<br />
Ha gayret!<br />
El<strong>ve</strong>da sana, ey sonbahar!<br />
Eyvah, ne yer, ne yâr kaldı!<br />
Hey, bana baksana!<br />
Oh, ne güzel!<br />
Not: Ünlemler bazen cümle içinde değişik görevlerde kullanılabilir.<br />
Kimsenin ahı kimsede kalmaz. (ad)<br />
Dedemin amansız bir hastalığı vardı. (sıfat)<br />
Ha ben ha sen, hiç fark etmez. (bağlaç)<br />
“Ne köşk isterim ne han;<br />
1 1<br />
Zaman en büyük mekan.<br />
2 3<br />
Olmazsa canla canan;<br />
4<br />
Yanarım aman aman!” (A.Tok)<br />
5 6<br />
1. Bağlaç<br />
2. Zarf<br />
3. Sıfat<br />
4.Ekleşmiş edat<br />
5. Çekimli fiil<br />
6. Ünlem tekrarı ( İkileme)<br />
Not: Bilgiler internet ortamından derlenerek <strong>ve</strong> tarafımdan eklemeler <strong>ve</strong> düzenlemeler<br />
yapılarak oluşturulmuştur. Herhangi bir bilgi hatası varsa 62atok@gmail.com <strong>ve</strong><br />
ahmettok62@hotmail.com adreslerine bildirmenizi dilerim.<br />
(Ahmet Tok, Fenerbahçe Anadolu Lisesi Türk Dili <strong>ve</strong> Edebiyatı öğretmeni)