03.05.2017 Views

ADANACİTY TASLAK

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ADANACITY 2017<br />

Kardan adam yapmayı bilmeyenlerin fantastik şehri..


ADANA BEY DİYECEKSİNİZ!<br />

Metrekare başına 100 delikanlının düştüğü, toprakları içerisindeyken bile özenilebilen, yüz ölçümü<br />

1.945 km² olan dünyanın en büyük saunası Adana'dan merhabalar sayın okurlar. Önsözün sıkıcı<br />

rutinliğinden hoşlanmadığınızı bildiğimizden, sözü fazla uzatmayıp " neden mi AdanaCity " niye mi<br />

Türkçe bir isim bulamadık" gibi soruları cevaplandırdıktan sonra aklınızı kanatacak gülünçlü olaylarla<br />

beraber sizleri Adana'nın fantastik dünyasında yolculuğa çıkartacağımızı düşünüyorsanız<br />

yanılmıyorsunuz.<br />

Geçmişten bu güne Adana'yı birçok televizyon yapımında, haberlerde, gazetelerin 2. sayfa<br />

kupürlerinde ve özellikle de son dönemlerde sosyal medyaya yansıyan kafa şaşırtıcı yüzüyle dinledik.<br />

Fakat ne yazık ki bu yayın organlarının birçoğunda Adana kafasının o benzersiz yaşam stili yeterince<br />

özümsenip yansıtılamadı. Yapımcılar son 20 yıl içerisinde " Adana" kisvesi altında birçok karakter,<br />

hikâye yaratıp “Adanasız ve güldürüsüz” işler ortaya koyarak bu şehrin kültürünü yapmacık bir üslupla<br />

ekranlara meze etmekten öteye gidemediler. Diğer yandan şehir dışından gelen ve 'cono' diye tabir<br />

edilen Arizona kertenkelelerinin suç teşkil edecek yüz kızartıcı olaya karışarak kentin duruşunu<br />

zedelemeleri, malum kanalların da reyting uğruna şehri adeta bir aksiyon filminin setiymiş gibi<br />

yansıtmaları ülkece Adana ve Adanalı hakkında büyük bir önyargı oluşmasına neden oldu. Üstüne<br />

üstük Adana platformu olduğunu iddia eden internet mecraları günaşırı merkez camii ve kan damlayan<br />

gül fotoğrafları paylaşıp insanların psikolojilerine ciddi zararlar verdiler. Yıllarca yanlış kategorize<br />

edilmiş olan Adana insanının içinde bastırdığı dellenmişliği şakaklarımızda hissediyorduk.<br />

Peki, bu şehir, kimliğinde Adana yazmayıp, bu kentte bir hafta olsun zaman geçirmeyengillerce<br />

anlatıldığı, eleştirildiği gibi bir yer miydi? Adana'da insanlar 24 saat kebap yiyip şalgam içerek, adliye<br />

önünde zumzuğa tutuşup, 2.kattan mevzuya atlayarak mı hayatlarını sürdürüyorlardı?<br />

Bilakis Adanalı seviyor, keşfediyor, eğleniyordu. Ve bütün bunları yaparken, gündelik hayatın<br />

o sıkıcı rutininden sıyrılıp, olağan dışı deneyimlerle hayatlarına renk katarak, ülkenin diğer şehirlerinde<br />

soluyan insanların alışkanlıklarından öte, yalnızca kendilerinin bildiği bir dille dünyayla dalga<br />

geçiyorlardı. Kanı hızlı akan delikanlılarıyla, insanın damağında “ kara sevda” yı yaşatan sokak<br />

lezzetleriyle, erkeğinin kalbine giden yolun midesinden geçtiğini bilen hamarat ve yürekli kadınlarıyla,<br />

sınırlarına girdiğiniz anda iliklerinize kadar hissedeceğiniz afili havasıyla , bütün bu metaforlar "<br />

Adanacity" mottosu için bize sarsıcı bir feyz vermişti. Türkçesi kulağa bu kadar etkileyici gelmediği için<br />

de “ Adanacity “ kavramıyla bir oluşum yarattık.<br />

Adanalılık olgusunu parmak uçlarına kadar hisseden, yüksek dozda Adanalılıktan diyet<br />

yapamayan bir Adanalı sevdalısı olarak, bana düşen; Adana’nın o izahı mümkün olmayan serseri<br />

serbest stilini mizaha dönüştürmekti. İçimizde susturulması hayli güç olan o tarifsiz ilham ne sıcak ne<br />

soğuk olan bir Adana akşamüstünde, Kasım Gülek yokuşunu aşıp, Seyhan nehrinin altından sızarak “<br />

Adanacity ” adıyla soluk buldu. Bu bağlamda tamamen neşesine açtığımız bir divitır platformuyla 2013<br />

yılında yayın hayatımıza başlayıp, feysbuk ve istikramda Adanalı ve Adana kafasını merak eden geniş<br />

bir kitlenin ilgisini sündürmeyi başarıp, Adana’nın sosyal medyadaki şah damarı olduk. Anlattıklarımız<br />

internette kalmasın, raflarınızı da süsleyin diye belki de ilk kez bir metropolün mizahını işleyecek bu<br />

başucu eserini siz orijinal Adanalıların beğenisine sunmak istedik. Bu süreç zarfında paylaşımları ve<br />

yaratıcı fikirleriyle Adana mizahımıza katkı veren dezze cülüklerimize teşekkürü bir borç bilir, onların<br />

da o birbirinden yaratıcılık kokan paylaşımlarını iftiharla bu mizah külliyatında yer verdik. Evet, şimdi<br />

ayaklarınızı koltuğa uzatıp, yuğtuptan Türkçe sözlü hafif müziğinizi açtıktan sonra bu gökyüzüne bile<br />

atarlanan, yiğit ve bir o kadar da pambık kalpli insanların şehri Adana sity'i bir de bizim sesimizden<br />

dinleyin..


Bu kitapta anlatılan şehir, olay ve karakterler parodi değil tamamen gerçektir.<br />

Ancak Adana dışında dünyanın başka hiçbir yerinde yaşanmamıştır. .


Anadolu yarım adasının güneyinde,<br />

Toros Dağları ve Akdeniz’in tam da kalbinde<br />

Her an bir insanın ölebileceği fakat asla adamlığın ölmeyeceği<br />

Çizgi roman tadında büyülü bir şehir vardı. O büyülü şehrin adı Adana Bey’di.<br />

Orada olağandışı her şey sıradan ve bir o kadar da gerçekti.<br />

Gereksiz gösterişe, monotonluğu yer yoktu.<br />

Kurallar lüzumsuz, yaratıcılık prensip meselesiydi.<br />

Karşılaşılan problemler karşısındaki soğukkanlılıkla geliştirilen pratik çözümler<br />

Gayet net ve akla uygundu.<br />

Adanalı her türlü tehlikeye cesurca göğüs gerip fizik kurallarını büken mucizevi bir<br />

yaşanmışlıkla, yeri gelince jantı bir delikanlı<br />

Yeri gelince bomba imha uzmanı<br />

Hatta ve hatta sevdiği kişiye görebilmek uğruna 1 hafta içerisinde afili bir damar yolu<br />

açma teknisyeni olabilirdi.<br />

Dünya kendini tekrar eden sıkıcı, samimiyetsiz, pespaye bir yerdi.<br />

Ve Tanrı Adana’yı ve Adanalıları yarattı!<br />

Ondan sonra tüm şehirler Adana’nın değerini anlamak için vardı.


ÖN SAYIKLAMA<br />

Selam sana Adanalı ve kendini Adanalı hisseden cesur yürekli okur. Selam sana geceleri<br />

yastığa başını koyunca yüreği Adana’da kalıp başka şehirde uyanan fiyakalı kaybeden!<br />

Şimdi sana bu olağanüstü ülkede karşına çıkacak bazı fantastik olaylardan kesitler sunacağız.<br />

Fakat unutmamalısın ki Adanalılık, bu mizah külliyatında gördüğün detayların ötesinde,<br />

ancak Adana’yı yaşayarak tadacağın bir olgudur. Onu bütünüyle tanıyabilmek, uçlarına dek<br />

yaşayabilmek, güneşine atarlanıp, yağmurunda halay çekmek, mutfağında kendinden geçip<br />

birbirinden renkli aksiyonlarında bir hikâyenin kahramanıymış gibi yaşamak için esas iş<br />

aklına, merakına ve Adana’yı yaşama arzuna düşecektir. Adana sevgili okur, bir gezegendir.<br />

Bu yüzden oraya rüyalara dokunarak ulaşmak gerekmektedir. İşte aşman gereken o kıyıların,<br />

yıldızların, nehirlerin adı ise Adana Bey Cumhuriyetidir.<br />

Sen umarsız insan, belki bugüne kadar hep içten içe Adana’yı televizyonda gördüğün o<br />

aksiyon dolu haberlerle bildin. Adana birisi görünce, “ Adana merkez “ şarkısından dem<br />

vurup , ” sizin orada hep kavga dönüş mü oluyor “ gibi sorular sordun. Bu şehri hep bir<br />

aksiyon dolu bir film setiymiş gibi resimledin beyninde. Biraz kitapları karıştırıp ülkenin ünlü<br />

üretim fabrikası olduğunu, bereketli topraklarında yetişen beyinleri hiç keşfetmesin belki de.<br />

Dur sevgili okur! Hoşuna gitmeyen birkaç söz duydun, iki bol reytingli şişirilmiş habere denk<br />

geldin diye Adana gibi bir efsaneye önyargıyla bakıp bu mizah külliyatının kapağını kapıp<br />

sofra örtüsü yapma. Önce anlattıklarımızı dinle ve en kısa zamanda bir Adana bileti kestirip,<br />

Rüzgârlı Tepe’ye gidip bir mangal yakarak bu gizemli şehri kuşbakışı görmenin tadını çıkar.<br />

Yüreğin o güne dek hiç tanımadığın bambaşka bir duyguyla titreyene kadar, en azından<br />

Şırdanlar pişene kadar kal orda.<br />

Kendini maceraya ve atraksiyona hazır hissettiğinde ayağa kalk ve Fantastic City Adana’ya<br />

doğru bir adım at. İşte kendini bıraktığın o gizemli boşluk Adana harikalar diyarıdır..Hoş<br />

gelmişsin sevgili olur, otur bir Kebap söyleyeyim gardaşıma, ne parası, ikramımız olsun.<br />

1. BÖLÜM


ADANA DİLİ VE EDEBİYATI VE ADANA TÜRKÇESİ<br />

Söz varlığı, bir kültürün boy aynasıdır. O toplumun yaşayışına, hayata bakış açısına,<br />

maddî manevî değerlerine, inançlarına kısacası kültürüne ilişkin izleri yansıtır. Söz<br />

varlığı toplumun konuştuğu dilin sözcüklerini, deyimlerini, hazır söz kalıplarını,<br />

atasözlerini kapsar. Bir dilin söz varlığı, aynı zamanda o dili konuşan toplumun<br />

kavramlar dünyası, dünya görüşünün bir kesitidir. Bir nevi dünyayı kendi dil<br />

penceresinden görmek, anlamak, yorumlamak ve anlatmaktır. Günümüzde ölçünlü<br />

Türkiye Türkçesinde bulunmayan binlerce kavram, Türkiye’nin değişik yörelerinde<br />

konuşulan ağızlarda çeşitlilik gösterir. Yazın dilinde örneklerine rastlamak mümkün<br />

olmasa da, Anadolu insanının yaşantısında önemli yer tutan tarım ve hayvancılıkla<br />

uğraşılan taşralarda, çeşitli gelenek ve göreneklere göre anlam kazanan, bu yörelerin<br />

alışkanlıklarını, araç ve gereçlerini, ilişkilerini, iklim değişimlerini, yemek kültürünü<br />

anlatmak adına kullanılan bu söz varlığının bölge ağızlarında dilden dile yaşatıldığına<br />

tanık edilmiştir.<br />

Hiç şüphesiz bölge ağızları arasında Türkçeye en çok yakışan ve kendine has<br />

özellikleriyle konuşmaya sempatiklik kazandıran ağızların en önemlisi Adana<br />

şivesidir. Ses bilgisi, şekil bilgisi, söz dizimi, anlam derinliği açısından zengin bir<br />

ağızdır Adana Türkçesi. Her şeyiyle milli olan Adana insanın tabi ki de kendine has<br />

bir konuşma dili, söz varlığı olması kaçınılmaz elbette. Edebiyatı ve kültürü ile<br />

Anadolu medeniyetlerinin beşiği olan coğrafyada yaşayan Çukurova insanı<br />

kelimelerle oyun hamur gibi oynar, ona yeni anlamlar yeni çağrışımlar katar. Beden<br />

dilini konuşma diline yaklaştırıp sözcüklere kazandırdıkları ahenkle Türkçe bambaşka<br />

bir sözcük dizilimine dönüşür. Kimi zaman Türkçeyi Adanacaya yaklaştırıp kimi<br />

zaman da adeta dil inkılâbı gerçekleştirerek Adanaca dışında Latin alfabesinde<br />

herhangi bir karşılığı olmayan, radyolarda, televizyonlarda duyamayacağınız<br />

yepişyeni sözcükler icat ederler. Bu da Adana insanının anlatımdaki gücünü ve<br />

başarısını, benzetmeye, nükteye olan eğilimini ortaya koyuyor.<br />

Konuşma dillerinde sıkça benzetmeler, alıntılar, deyimler kullanan Adanalıların<br />

kullandığı alıntı sözcüklerin kaynağı da genellikle Arapça, Farsça ’terimlerden<br />

gelirken hiç şüphesiz Adana Türkçesinin söz varlığının ana katmanını Türkçe kökenli<br />

sözcükler oluşturur. Dışarıdan bir kimsenin kolayca anlayamayacağı bu sözcüklerin<br />

kaynağını Eski Türkçe (VII.-XIII. yüzyıllar), Eski Anadolu Türkçesi (XIII.-XV. yüzyıllar)<br />

gibi Türk yazı dilinin çeşitli tarihî dönemlerinde bulmaktayız. Örneğin “ Bayahtan<br />

damda gomşunun gızını gördüm ‘Az önce damda komşunun kızını<br />

gördüm’ cümlesinde ‘deminki, az önceki’ anlamlarında<br />

kullanılan bayaktan ~bayahtan ‘az önce, biraz önce’, ‘az önceki’ anlamında<br />

kullanılan bayākı, Eski Uygur ve Karahanlı Türkçesinde kullanılan sözcüklerden<br />

biridir. Diğer yandan Adana yöresinde “ zehirli örümcek “ manası taşıyan “ böğü “<br />

sözcüğü Kâşgarlı Mahmud’un ünlü eseri Divânu Lugat-it-Türk’te “ böğ “ şeklinde<br />

karşımıza çıkar. Adana ağızlarında ‘yüzmek’ anlamında kullanılan çimmek sözü eski<br />

Uygur Türkçesi metinlerinde çömmek şeklinde ve ‘yüzmek, suya dalmak, suda<br />

batmak’ anlamlarındadır. Divânu Lugat-it-Türk’te çömmek şeklinde ve ‘yüzmek’<br />

anlamında geçen şekil muhtemelen çimmek fiilinin eski şeklidir. Tıp ki burada bahsi


edilen “ çimmek “ ve çok ıslak manası taşıyan “ cımcılık “ örneklerindeki gibi Adana<br />

dili ve edebiyatının söz varlığından Türkçeye çok sayıda söz kazandırılmıştır. Adana<br />

ağızlarında ünlemler, hazır söz kalıpları, alkışlar da dikkat çekicidir. Dede Korkut<br />

Kitâbında hayret, şaşma ifade eden boy şeklindeki ünlem bugün Adana ağızlarında<br />

iki ünlemin birleşmesiyle abov (


kapsamlı kelimedir. Adanalılar gün içerisinde defalarca " Bakale " kelimesini sıkça<br />

kullanır. Yerine koyabilecek daha geniş anlamlı, işlevsel ve pratik bir kelime yoktur.<br />

Adanalıların “ağız tembelliği “ nedeniyle bir dolu kelime söylenirken sözcüklerin<br />

içerisindeki bazı harfler yutulur veya başkalaşır. Böylece Adanalılar hem Türk<br />

dilindeki kelimeleri sadeleştirmiş hem de sadece kendilerinin anlayabileceği şahsına<br />

münhasır bir alfabe geliştirerek hayatı ve ilişkileri kolaylaştırmışlardır. Bilmiyorum,<br />

bilmürüm; ne yapalım, napak; anlıyor musun, ayikünnu, değil mi deel mi gibi<br />

bambaşka sözcük dizilimleriyle hayat bularak yeni bir lisan oluşmuştur. Aslında bu<br />

söz varlığı yazı dilinde her ne kadar belirginlik göstermese de olay konuşma diline<br />

gelince istemsiz bir şekilde gelişir. Sen “ geliyor musun “ dediğini sanırsın ama o<br />

ağızdan “ geliyür musun” diye çıkar. Ne yapalım sözcüğü kelime sonundaki harfleri<br />

yitirip napak şeklinde sadeleşir. Kimi zaman da “ i- u-o “ harfleri başkalaşarak “ ü “<br />

takısıyla yeni bir boyut kazanır. Aynı şekilde “ alım, elim” söz öbeklerinin “ ak-ek “<br />

ekleriyle yer değiştirmesi de buna benzer bir örnektir. Öyle ki rivayete göre Uçak<br />

kelimesi bir Adanalının buluşudur, öyle olmasa ismi uçalım olmaz mıydı ? ( Buraya<br />

gülücükler gelecek ) Aslında Adana dilinin bu dönüşüm sürecindeki büyük unsur<br />

Adanalıların ilişkilerinde aşırı samimiyete önem verip gereksiz kibarlığı reddeden bir<br />

anlayışta olmaları. Ne var ki Adana’da bir esnaf dükkanına ya da bir toplum taşıma<br />

aracına girdiğinizde “ verir misin, lütfen alabilir miyim “ gibi nazik tavırlar sergileyince<br />

tuhaf karşılanabilir hatta tepki bile görebilirsiniz.. Ne ezilip büzüyon gardaş, adam gibi<br />

iste verek, denir. Adanalılar için samimiyet ve doğallık kibarlıktan önce gelir. Bu<br />

yüzden “ dayı şurdan bir öğrenci uzat hele “ demek daha sıcak ve benimsenebilecek<br />

bir tavırdır.<br />

Adana dili ve edebiyatı, sokak kültürüne göre özellik gösteren " özne+ tümleç+<br />

aminiyüm " şeklinde bir cümle kurgusu olan dil ve edebiyat sistemidir. Aminiüm bir<br />

maden değil Adanalıların zaman içerisindeki o malum kelimeyi dilinde öğüterek bir<br />

yakarış ifadesi haline getirdiği küfürümsüdür. Küfür Adanalının dilinin süsü, yaşamla<br />

olan kavgasında bir tür kamçı mahiyetindendir. Bir rivayete göre cümlelerinde sıkca<br />

kullandığı “ aminiüm “ kelimesini bağlaç yapmak için TDK’ya bile başvurmuşlardır.<br />

Küfür demişken, Adanalıların sürekli argo ve yüz kızartıcı kelimeler sarf eden kaba<br />

insanlar olduğunu düşünmeyin. Hoş öyle zengin ve komik benzetmelerle dolu,<br />

zincirleme isim tamlamalarıyla süslü, sıra dışı, gün yüzü görmeyen küfürleri vardır ki,<br />

size yöneltildiğini fark edince, bir rencide etmekten öte samimiyetten kaynaklanan<br />

güzellemeler gibi gelmeye başlayınca hoşunuza gider. Hoş Adanalılar da bazen iltifat<br />

şekli olarak, sevdiği ve samimi bulduğu insanlara karşı küfürü kullanırlar. Sevgisini<br />

ifade etmeleri serttir de o yüzden. Diyalogları o kadar net ve amaca uygundur ki,<br />

birkaç saniye içerisinde olay örgüsüyle ilişkilerini, aktivitelerini şekillendirirler. Nasıl<br />

mı, mesela şöyle;<br />

- bakale geliyür müsünüz?<br />

- heye<br />

- sen de gelüyün nü ?<br />

- ben de gelüyrüm.<br />

- ne düyür?<br />

gelüür müymüş?<br />

- geliyürmüş.


Divan ı Lügat-it Adana’da “ Allah” aşkının çok enteresan bir şekilde kullandığına<br />

şahit olursunuz. Her türlü cümleye, her türlü duygusal yoğunlukta "nokta" olarak<br />

"Allah" ı ekleyen Adanalılar deyimlerini Allah motifiyle bezeyerek hem samimi hem de<br />

nevi şahsına münhasır çağrışımlar yaratır. Bunu zengin kullanım çeşitlerinden<br />

bazılarıyla örneklemek gerekirse: Tükendim, bittim manasına gelen “ Allah'ım kepitti<br />

“, gerçekten mi söylüyorsun anlamında olan “ Allah’ını seversen! “, Adanalıların<br />

geleneksel yemini olarak “ Allah çarpsın ki “ sevdiği insanlara karşı övme<br />

manasındaki “ Allah’ına Gurban “, hiçbir şey yok manası taşıyan “ Cüzdanım Allah’ın<br />

evi gibi “ verilebilecek en güzel örnekler arasındadır. Sevdasını "Allah’ına gurban"<br />

diye ifade eden derin insanlardır Adanalılar. Bizim buralarda seni seviyorum<br />

demezler, “ Allahına Gurban “ derler. Öyle Only Love gibi samimiyetsiz Avrupai<br />

sözcükler yerine, “ Allah çarpsın “ diyen doğal insanlardır. Bu yüzden sıcaklıkları ve<br />

samimiyeti ister istemez dillerine yansımıştır. Adanalılar tanımadığı bir kişiye<br />

seslendiğinde cinsiyete, yaşa göre; gardaş, kirve, ciğerim, yeğenim, emmoğlu, kele<br />

bacım, gibi sözcükler kullanılır. Bunlar arasında en sık kullanılanları gadasını<br />

aldığım, dezzemin cülüğü, ocağı yanasıca‘dır. Hayıflanma ve sitem etme amacıyla da<br />

“ adı batasıca, soyhası çıkasıca, Allah canını alsın, bulutsuz günde başına yıldırımlar<br />

düşsün “ gibi kalıp sözcükler kullanılır.<br />

Tabi bu dil özellikleri halkın iç içe ilişkiler kurduğu ve mahalle kültürünün yoğun<br />

yaşandığı yerlerde hayat bulur. Yukarıdaki tabir metropol insanına yabancı gelebilir.<br />

Şehrin bütünüyle böyle konuştuğu gibi bir algı yaratmak yanlış olur ki, kaldı ki bir<br />

Adanalı istediği vakit düzgün bir diksiyon ve son derece derin bir zarafetle konuşabilir<br />

fakat ne var ki sadece samimiyeti, nükteli üslubu buna izin vermez. Hiç şüphesiz<br />

Adana ağzının söz varlığı bu yazımızda değindiğimiz örneklerin dışında çok fazla<br />

sayıda sözcük, deyim, atasözü içermektedir. Biz günümüze değin ulaşan, şimdiki<br />

neslin de aşikar olduğu sözcük ve deyimlerden bahsettik. Adanacity olarak da Adana<br />

dili ve edebiyatını 2013 yılından bu yana sosyal medyada canlı tutup yaşatmaya,<br />

gelecek nesillere aktarmaya, inatla sevdirmeye çalışıyoruz. Geçen zaman içerisinde<br />

gördük ki, sosyal medyadaki paylaşımlarımızda yansıttığımız Adana dilinin incelikleri<br />

gerek Adanalılarca gerek şehir dışında yaşayan insanlarca ilgiyle karşılanıp<br />

benimsendi. Artık Adana ağzıyla tribünde pankartla yapılıyor, şarkılar söyleniyor,<br />

filmler çekiliyor, billboardlarda reklam sloganları yansıtılıyor. Adana dilinin ve söz<br />

varlığının yaşatılması adına yarattığımız farkındılığın bu denli meyve vermesi bizim<br />

için büyük bir gurur. Adanacity var oldukça, sokağın, kültürün sesi olmaya devam<br />

edeceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın.


A<br />

2. BÖLÜM<br />

ADANA-SÖZLÜK<br />

Anarya = Geri vites anlamına gelen bu kelime genellikle Adanalılarca alttan<br />

almak manasını taşıdığından son derece hayati bir önem taşır.<br />

Appacık = Tertemiz<br />

Attırmak = Ayakta tuvalet ihtiyacını gidermek<br />

Avcar/Avcarlamak = Adanalının kırmızı et ya da tavuğu bir takım baharatlarla<br />

Ayikün mü = “ Anlıyor musun “ fiilinin Adanalıların yuvarlanmış hali.<br />

Aperlö = Hoperlör<br />

Aboov = Şaşırtma, sevinme, tırsma efekti<br />

Antin Kuntin = Değersiz, işe yaramaz<br />

Allöş = Adanalılarca beğenme nidası<br />

Aşortmen = Eşofman<br />

Ayükunnu = Anlıyor musun<br />

B<br />

Bakale = İlk bakışta kulağa olası bir Afrikalı futbolcu devşirmesi gelse de<br />

Adanalılarca dikkat çekme, seslenme öbeği olarak kullanılır.<br />

Bilenzik = Bilezik<br />

Bici bici = Buz ve nişasta ile yapılan bir Adana tatlısı<br />

Bocit = Sürahi, su kabı<br />

Bayaktan = Az önce, daha önce<br />

Biliyün nü = “ Biliyor musun “ soru cümlesinin Adanaca evrilmiş hali<br />

C-Ç<br />

Cıncık = Kırık cam yâda porselen parçaları<br />

Cırlazmak = mızıkçılık yapmak, işin kurnazlığına kaçmak<br />

Cono = Adana yöresinde mesken tutmuş, göçebe, sporla alakaları olmayıpta<br />

sürekli spor giyinen, medeniyetten uzak mahlûkatlar.<br />

Cıbartmak = Tokat vurarak kızartmak<br />

Cibiliyet = Geçmiş, soy, mizaç, benlik<br />

Cırmalamak = Çalışmak, uğraşmak<br />

Cımcılık =<br />

Cardın Tiksindirici büyüklükte lağam faresi<br />

Çimmek = Yıkanmak, yüzmek<br />

Cimciklemek = Adanalının sevgi göstergesi, cimdiklemek, sıkmak<br />

Çömçe = Kepçe manasında kullanılır<br />

Çor:<br />

Cibindirik = Sivrisinekten korunmak için yatağın üstüne kurulan tül<br />

Çömmek = Eğilmek, dizlerini kıvırıp oturur gibi yapmak. ( Emmi oturuşu)<br />

Çemirlemek = Gömleğin kollarını kıvırmak.


Çul = Kilim<br />

D<br />

Dam = Çatı, evin üstünü kapat bir tür kapak.<br />

Döş = Göğüs<br />

Dinelmek = Ayakta durmak, başının dibinde dikilmek<br />

Dezzemin cülüğü = Adanalıların dost ve ahbaplarına hitap şekli. Buradaki<br />

cülük “ oğul, kız “ anlamında. Dezze ise bildiğimiz “ teyze “ fakat buradaki<br />

hitabın akrabalıkla bir ilgisi yok, tamamen neşesine.<br />

Dellenmek: Adanalılarca çığırından çıkmak, sinirlenmek anlamına gelen bu<br />

kelime yer yer sevinçten için içine sığmaması, kopmak anlamını da taşır<br />

terbiye/ marine edip harikalar yaratması işlemi.<br />

Deyha = Adana’nın yer yön zarfı, işte orada manasına gelir<br />

Darı = Mısır<br />

Daraba = Dükkân Kepengi<br />

Dulda = Sığınak, kuytu yer<br />

Dümbük = İşe yaramaz, güvenilmez<br />

Dandik = İşe yaramaz<br />

Deel mi = Değil mi?<br />

Deya = İşte<br />

Dakka = Eldeki en kıymetli bilye<br />

Davşan = Tavşan<br />

Dıkılmak = İçeri girmek, tünemek<br />

Depik = Tekme<br />

E<br />

Essah = Sahi, gerçek, harbi<br />

Engin = Alçak, kısa<br />

Eftik = Kötü<br />

Elleham = Sanırım, belki<br />

Eşgi = Ekşi<br />

Esmiyür = Rüzgâr bile esmiyor, dal kıpırdamıyor.<br />

F<br />

Fallik = Çok gezen, fingirdek<br />

Fanilya = Atlet ’in kollu olanı<br />

Fırrık = Deli, aklını kaybeden<br />

Feriştah = Bir şeyin en üstü olanı.<br />

Fıcıtmak = Fırlatmak, atmak, savurmak


Fırıldak = Sahtekâr<br />

Falafoş = Yalama<br />

G<br />

Gocuk = Adanalının kış günlerinde tercih ettiği içi kürklü kalın manto.<br />

Gındırık = Aralamak, örtmek, açmak<br />

Gulle = Bilye, misket<br />

Gıllik = Küçük, minyon<br />

Galan = Bundan sonra, artık.<br />

Guş= Kuş.<br />

H<br />

Hırpo = Enayi<br />

Heyye = Adanalıların her şeyi kolaylaştıran sözü, evet manasında<br />

Helke = Su, süt vs. şeyleri koymaya yarayan geniş ve derin bir çeşit kova<br />

Hipo = Çamaşır suyu<br />

Hoşşik = Yaranmaya çalışan, yalaka<br />

I<br />

Ihmak = Diz çökmek, saklanmak<br />

K<br />

Küncü = Susam<br />

Karsambaç = Bir Adanalı tatlısı Bici’nin nişastasız olanı<br />

Kölge = Gölge<br />

Kirve = Adana mitolojisinde tanımadığın, kendinden yaşça büyük ya da arkadaş<br />

ortamındak kullanılan hitap şekli, sünnet gelmesin aklınıza.<br />

Kele = Hey, baksana manasına gelen kelime. Daha çok yakarış, serzeniş içerir.<br />

Kelebicin = Yayın balığının Çukurova yöresindeki adı.<br />

Kertiş = Kertenkele<br />

Köşker = Ayakkabı tamircisi<br />

Kepmek = Çökmek, yamulmak<br />

Koruk = Ham üzüm<br />

Kepitmek = Yıkmak, göçürmek.<br />

L<br />

Laos = Lacoste<br />

Laylon = Naylon, plastik malzeme


Lastik = Spor ayakkabısı, terlik<br />

M<br />

Malamat = Rezil, kepaze olmak, ne yapacağını bilememek<br />

Mısmıl = Düzgün, güzel<br />

Mucuk = Küçük sinek<br />

Mandalin/Mandali = Mandalina<br />

Mavra = Muhabbet etmek, geyik<br />

O-Ö<br />

Ökenmek = Ağız hareketleriyle dalga geçmek<br />

Obir = Diğer<br />

P<br />

Püskevit = Herkes biliyor<br />

Pırtmak = Kopmak<br />

Pambık = Pamuk<br />

Peşkir = Havlu<br />

R<br />

Rollenmek: Koltuğunun kabarması, kendi kendine havalara girmek<br />

S<br />

Soyka = Yaramaz çocuk, hayta gibi.<br />

Susazmak = Susamak<br />

Sırt = Giysi, elbise<br />

Sokum = Ekmek arası<br />

Sündürmek = Uzatmak, esnetmek, şeklini bozmak<br />

Soyka = Ölen kişinin elbisesi<br />

Sini = Adana annelerinin sofra niyetine kullandığı tepsi<br />

Somurmak = Emmek, yalamak<br />

Şaplak = Tokat<br />

Şabeleme: Adana yöresine özgü bir düğün geleneği


T<br />

Tike = Küçük kuşbaşı<br />

Teker = Bisiklet<br />

Taka = Pencere, kapı<br />

Tuluk = Tulum peyniri<br />

Tırrik = Gereksiz, boş insan<br />

Taman = Hani<br />

U<br />

Uluk = Çürümüş sebze, meyve<br />

Üfelemek = Ovalamak<br />

Uçak = Bu kelime Adana icadıdır, yoksa uçalım olurdu ismi.<br />

V<br />

Vırıığı yelli = Aklı bir karış havada<br />

Vıttırıvızzık = Hava civa, önemsiz<br />

Y<br />

Yüssük = Yüzük<br />

Yenidünya = Malta eriği<br />

Z<br />

Zaar = Zahir, “ öyledir herhâlde” nin Adanacası<br />

Zibil = Çöp<br />

Zabaanan = Sabah vaktinde<br />

Zumzuk = Adana dövüş sanatlarınca “yumruk” manasına gelen kelime.<br />

Zorsunmak = Üşenmek, erinmek<br />

Zambır = Sinirlenmek, daralmak


3. BÖLÜM<br />

ADANA DEYİMLER VE ATARSÖZLÜĞÜ<br />

Bu bölümde Adanalının Sokak edebiyatında geçmişten günümüze<br />

miras kalmış, Adanacanın kendi dil özelliklerini taşıyan, gün yüzü<br />

görmemiş, Adanalılardan başka kimsenin algılamayacağı, Adana’dan<br />

başka yerde duymayacağınız birbirinden orijinal deyim ve atar<br />

sözlerinden dem vuracağız. Atasözleri Adanalının yaşam deneyimi ile<br />

yüklüdür. Her söz büyük bir anlam içerir ve bu sözlerin birçoğu<br />

Adanalılarca üretilip zamanla Adana’nın söz varlığına kazandırılmış,<br />

diğer tüm şivelerle benzerlik göstermeyen, samimiyet ve parlak<br />

zekâ ürünü deyişlerdir. Yaşanmışlık ve Adanalının o dil gevrekliğinin<br />

kabiliyetiyle yoğrulmuştur. Kimi zaman nokta atışı, kimi zaman<br />

atarlanış kimi zaman da konuyu uzatmadan özetleyici bir benzetme<br />

niteliğindedir.<br />

BİZDE ANARYA OLMAZ GARDAŞ<br />

Anarya, Adana’da geri vites manasındadır. Burada, “ Bizde laf<br />

ağızdan çıkarsa geriye dönüş olmaz, tükürdüğümüzü yalamayız,<br />

Adanalı ’da geri vites olmaz “ anlamındadır.<br />

KILIĞINDA MEYMENET YOK<br />

O üstündekiler ne öyle, cingene gibi, git doğru dürüst şeyler giy.<br />

ASLINDA KAR YAĞSA BU SOVUK KIRILIR HA KİRVE<br />

Kış aylarında Adana’da söylenegelen bir şehir efsanesi. Başka<br />

şehirde kar yağış soğuğunu biz çekiyoruz, kar yağarsa eğer böyle<br />

soğuk kalmaz, Adana’ya kar yağacağı yok ama insan bekliyor işte.<br />

SOKUM YAPAYIM YOLDA YERSİN ANNEM<br />

Adanalının misafirine olan aşırı ilgisini ifade eden söz.<br />

Aç değilsen ekmek arası yapayım yolda atıştırırsın, manasında


BİZ O PARAYLA KEBAP YERİK<br />

Bütçesini Kebap’a göre standartlayan Adanalı yakarışı. Ona<br />

vereceğimiz paraya Kebap söyler döke saça yerdik, manasında.<br />

EYİ OLUR ZAAR<br />

Adanalının antidepresan sözü. Güzel şeyler olur umarım, manasında.<br />

SEN BENİ AYİKÜNNU ?<br />

Kim olduğumu biliyor musun, benim dayım mafya, ayağını denk al,<br />

boş beleş insan değiliz, manaları taşıyan bir ultimatom.<br />

ŞIRDANDA KİMYON HATUNDA MİNYON<br />

Adana’nın kadında aradığı ölçüt. Yemekte salça kadında kalça gibi<br />

versiyonu da vardır bunun. Bir Adanalının kalbine giden yol mideden<br />

geçer elbette.<br />

HELE BİR GÜNEŞ DİNSİN DE KÖLGE OLUNCA ÇIKARIK<br />

Adanalının yaz aylarında kullandığı, dışarı çıkma teklifine karşı<br />

üşenme içeren repliği. Ee Adanalılar olarak zoru başarırız imkânsızı<br />

gölge bir yere geçince.<br />

NOLDUKİNE LAN BU BANA<br />

Adana’da “ ne oldum “ demeyeceksin. “ Ne oldu kine lan bu “<br />

diyeceksin. Adanalının abartılı sözleri tiye alan deyişi.<br />

BU HAYATTA YA KADERİN GÜZEL OLACAK YA DA KAFAN<br />

Adana’da bir içerleniş. Ya şanslı olacaksın yâda duygularını<br />

uyuşturacaksın manasında. Bu şehirde mutlu olan herkes ya bir<br />

kadına bağlı yâda bir maddeye


Ekmeenen ye ekmeenen<br />

Ekmeğini yemeğe banıp öyle göm.<br />

Bi şey yok deel mi?<br />

Bir sıkıntı bir mevzu yok inşallah. Keyifler yerinde mi?<br />

O BUZDOLABI NİYE ÖYLE ALLAHIN EVİ GİBİ AÇIK<br />

Buzdolabını kafanıza göre açıp niye geri kapatmıyorsunuz, hayırdır?<br />

SEN BİZİ HELLO CELLO ADAM MI SANDIN ?<br />

Biz O senin bildiğin boş beleş adamlardan değiliz. Ayağını denk al<br />

GİDERKEN GAPIYI GINDIRIK BIRAK<br />

Giderken kapıyı açık bırak da serinlik gelsin.<br />

ZUMZUĞU KODUM UM AMELE SÜMÜĞÜ GİBİ YAPIŞTIRIRIM<br />

Yumruğu vurduğum gibi yere yapışırsın.<br />

BU ORTALIĞIN HALİ NE MALAMAT ETMİŞSİNİZ HER YERİ<br />

Bu ortalığın dağınıklığı ney karman çorman etmişsiniz odayı.<br />

O HANGİSİ LAN KİRVE ?<br />

O nasıl bir şey, bu neyin tribi, ağzından çıkanı kulakların duyuyor mu<br />

?<br />

NAPAK ÖLEK Mİ ?


Ee ne olmuş yani, niye abartıyorsun, çok da tın.<br />

ÖSSAAL ÖSSAAL YÜSSÜNCÜ YIL ÖSSALL BOŞ ARABA BUYROON<br />

Adana muavinlerinin otobüs hatlarını haykırış jargonları.<br />

“ Özal Özal Yüzüncü yıl Özal boş araba buyrun “<br />

BAKALE BİRİNE Mİ BENZETTİN NE BAKÜYÜN ?<br />

Adana’da biriyle 3 sn göz göze geldiğinde sıkça duyulan bir atarlanış<br />

NE DİNELİYÜN BAŞIMDA DEYHA ORDA GÖRMÜYÜN MU ?<br />

Ohoo neden başımda duruyorsun işte orda görmüyor musun?<br />

BAKALE AKŞAMA NAPÜN ÖZAL’A DÜŞEK Mİ ?<br />

Akşam bir planın var mı, Özal’a gidip piyasa yapalım mı?<br />

EMMİ BENİMKİ BABUŞUNDAN OLSUN<br />

Şırdan siparişi esnasında kullanılır bu söz. “ Babuş “ büyüğünden,<br />

iyisinden, manasındadır.<br />

SEVİYÜRUK ALLAYIN DAHA NE YAPAK ?<br />

Seviyorum işte, daha ne yapabilirim, totomdan alev mi çıkartayım?<br />

HARBİ Mİ DİYÜN LAN GARDAŞ ?<br />

Adana’da bir şaşırma efekti. Ciddi misin sen, anlamı taşır.<br />

Bunun bir de “ Essah mı diyün “ versiyonu da var. Essah, gerçek<br />

manasında.<br />

YİNE DEZGAH YAPTIRAK KATAKULLEYE GELDİK<br />

Bizi oyuna getirdiler, olmadık bir pozisyona düştük


ORTALIK 56’YA GİTTİ<br />

Ortam karıştı, herkes birbirine girdi, mermiler patladı. Dellendik<br />

fıttırdık. Neşter çıkardılar nasıl çıkardılarsa.<br />

ÇAĞIR ÇAĞIR FERİŞTAHINI DA ÇAĞIR<br />

Feriştah; kelime itibariyle melek anlamındadır. Yalnız Adana’da, bir<br />

şeyin en üst seviyede olanı, önde bayrak taşıyanı, posteri ocak<br />

başlarına asılanı, anlamındadır. Burada da en kralın çağır bize yine<br />

sökmez, anlamında kullanılmıştır. Bu deyişin asıl versiyonunu<br />

biliyorsunuz. Şimdi onu yazarsak kitabı kiremithane kanalına çekip<br />

benzin döker yakarlar. O yüzden şii ayıktırmayın emmimin gülleri.<br />

SENDEN DE BİR CACIK OLMAZ<br />

Sen adam olmazsan, sana güvenen de hata, kişiye hıyarlık müessesesinin<br />

bile fazla geleceğini belirtir<br />

KIZIM BİR FALCI BULDUM EF SA NEE !<br />

Adana elit hatunlarının ortamlarda kurduğu replik.<br />

EL ALMA BALKON AL<br />

Adana sıcağında balkonun yeri ve önemini anlatan bir deyiş. Öyle ki<br />

Adana’da balkonu ve terası olan ev hayati önem taşır.<br />

SANKİ MENDERES’TE SÜRÜYÜR YAVUŞAĞA BAK<br />

Adanalının trafikte kullandığı bir yakarış sözcüğü. Burası Menderes<br />

değil, bu kadar rahat olma, aklını başına topla, anlamında<br />

TAŞA NE GÜVENİYÜN OLÜM ALLAHINA GÜVENSENE<br />

Adana cülüklerinin kavga esnasında orantısız güç kullanan<br />

akranlarına söylediği sözcük. İman gücünle dövüşeceksen gel,<br />

anlamında.


KEBAP VAR YERSEN, ŞALGAM VAR İÇERSEN, MENDERES VAR GİDERSEN<br />

Adanalının en sevdiği üçlü olan Kebap, Şalgam, Menderes<br />

kavramlarıyla oluşmuş bir aforizma. Biz de böyle, beğeniyorsan gel,<br />

işine gelmezse kafana göre, manasında.<br />

SEVERSİN YAĞLI BAZLAMAYI<br />

Tabi hoşuna gider böyle şeyler, armut piş ağzıma düş, anlamında.<br />

O NEY LAN ÖYLE CONO GİBİ<br />

Cono, Adana civarında mesken tutmuş, birçoğu Arizona kertenkelesi<br />

olan, tuhaf giyinimli göçebe canlılara verilen isim. Bu söz Adana’da<br />

küfür manasında kullanılır. Tuhaf davranıp, şuursuz giyinenlere, hiç<br />

Adanalılığa yakışır mu bu görünüşün, “ o ne öyle cono “ gibi denir.<br />

İSTERSE FERİŞTAHIN OĞLU OLSUN<br />

Bizim için fark etmez. En delikanlınız gelsin bize sökmez, anlamında<br />

BİRAZ ESTİ Mİ NE ?<br />

Dışarda yaprağın bile kımıldamadığı, cehennemsi yaz günlerinde, iç<br />

ferahlatan, kimi zaman bir halüsinasyon olan Adanalı deyişi.<br />

BAKALE BİZİ BİLEN BİLİYÜR HA KİRVE<br />

Bizim ne olduğumuz ortada, etikete gerek yok manasındaki Adanalı<br />

atarlanışı.<br />

ANAM GİBİ YEMEK YAPMASINI BİLİRİM BABAM GİBİ KAFA ATMASINI DA<br />

Giderli Adana hatunlarının mevzu esnasındaki aforizması.<br />

KALABALIKTA ARTİSTİK YAPANIN TENHADA ÖZRÜ KABUL OLMAZ<br />

Adanalının kavgadan önceki ültimatomu. Şimdi arkanı arkadaşlarına<br />

dayamışsın gider yapıyorsun ama tek yakalarsam ananı laciverte<br />

boyarım, anlamı taşır.


KİMSE ÖLMEYİ BAYILMAK SANMASIN<br />

Siz ölümü hafife alıyorsunuz jelibonlar, vaziyet alın, manasında.<br />

GARDAŞ AYIKÜYÜNNU YOKSA BİZ Mİ AYIKTIRAK ?<br />

Söylediğimi anlıyor musun yoksa bizzat ben mi anlatayım, ambulansı<br />

mı arayayım, döner bıçakları mı çıksın, seçenek senin, anlamında.<br />

YARIŞMACI ARKADAŞLARA BAŞARILAR DİLİYÜRÜM<br />

Adana’nın ünlü mevzu merkezi Adli Tıp’ın çıkışında atarlı bir gencin sarf<br />

ettiği aforizma. Emmi olayı yanlış anlamış, adam öldürmeyi bir müzik<br />

yarışması sanıyor ve gayet sakin bir şekilde diğer rakiplerine brifing<br />

veriyor.<br />

NE DOLMUŞA PARA VERECEĞİM YÜRÜYEREK GİDEK HEM SPOR OLUR<br />

Çukurova’nın düz yollarında gideceği yere yürüyerek gitmek isteyen<br />

Adana insanının krizi fırsata çeviren Hüsn-i Talil sanatı.<br />

BARAJYOLU BALCALI GELİYÜR MUSUN ABLA ?<br />

Adana’nın meşhur Balcalı muavinlerinin yol üstünde otobüs bekleyen<br />

bayanlara karşı doğallık ve samimiyetin barındıran sesleniş biçimi.<br />

NİYE Mİ VERDİ 5 MİLYONU<br />

Soruya soruyla karşılık veren Adana insanının, Ayetel Kürsi satan<br />

Hüseyin ile beraber dilimize girmiş aforizması.<br />

GIRAN GİRESİCE DELİ SOYKA<br />

Adana annelerinin azarlama sözcüğü. Müthiş derecede öfke içerir.<br />

BAKALE O BİZE Mİ EL EDİYÜR LAN KİRVE<br />

Hızlı Adana gencinin “ Baksana onun atarı kime, bize mi şekil şukul<br />

yapıyor, gözlerim mi miyop” anlamı taşıyan kavgadan önceki son çıkış<br />

sözcüğü.


4. BÖLÜM<br />

Bunları biliyor musunuz ?<br />

3300 yıl önce Çukurova'da yaşamış olan Hitit kralının III. Hattuşili’nin karısı<br />

olan Puduhepa, kimilerine göre tarihin ilk feministi kimilerince de ilk kadın<br />

hakları savunucudur. Türk toplumunda erkeğin kadınlara karşı hakkaniyetsiz<br />

tutumlarına karşı Adana kadını ilk kıvılcımı yakmış, birçok konuda topluma<br />

sonsuz nimetler sunan Anadolu kadının dimdik ayakta kalması adına feyz<br />

olmuştur. Yıllardan bu yana yufka yüreğinin yanında cıncık gibi kırılması zor<br />

bir karektere sahip olan Çukurova kadınının erkek hegemonyasına son<br />

vermesi eşitlik ve çağdaşlaşmak adına örnek teşkil ediyor. Öyle ki bu bilgiler<br />

nezdinde tarihin ilk mangal yürekli kadınının Adana'dan çıkması tesadüf<br />

olamaz.


Türkiye Kadınlar Basketbol liginde harikalar yaratıp birçok şampiyonlukları,<br />

Cumhurbaşkanlığı ve Türkiye Kupası şampiyonluğu olan Adana BOTAŞ spor<br />

kulübü, Avrupa Kupası finalisti olarak Avrupa'da final oynayan ilk Türk<br />

takımıdır. Adana kapalı spor salonu her hafta sonu filenin portakal çiçeklerinin<br />

ateşli taraftarıyla hıncahınç dolar. Türkiye’de kadın basketbolunun gelişim<br />

gösterip bu denli uç noktalara ulaşmasında Botaşspor’un yadsınamaz katkıları<br />

vardır.


Çukurova Üniversitesi, 2015 yılında " Dünyanın en iyi 1000 üniversitesi "<br />

sıralamasına giren 10 Türk üniversitesinden birisidir.<br />

Adana’da ilk kez 1969'da gerçekleştirilen Altın Koza Film Festivali ile bu<br />

nadide topraklar Türkiye'nin en önemli sinema merkezlerinden biri haline<br />

gelmiştir. 1970lere kadar neredeyse her mahallesinde 200'e yakın yazlık<br />

sinema bulunurmuş. Adana’da Bir film Adana'da beğenilir ise, tüm Türkiye'de iş<br />

yapacak demekti bu. Sıcağı ve pamuğuyla tanınan Adana, en çok da sinemaya ilgisiyle<br />

duyurdu adını. Öyle ki, bir dönem Türk filmleri Adanalı sinema işletmecilerinin talebi,<br />

önerisi ve yönlendirmesiyle çekilmişti. Hatta yapım aşamasında Adanalı sinema<br />

işletmecileri filmlere ortak olmaktaydı. Birçok filmin Adana'dan giden avanslarla çekildiği<br />

bilinmekteydi. Yazlık sinemalara komşu ve arkadaşlarla birlikte gidilirdi. Filmler, topluca<br />

ve dikkatle izlenirdi. Filmlere tepkiler hep birlikte, derbi maç izleniyormuş gibi verilirdi.<br />

Yazlık sinemalarda genellikle Türk filmleri ve en çok da aşk filmleri, şarkılı türkülü filmler<br />

oynardı. Şu anda Türk filmlerini Amerikan şirketlerinin dağıttığı düşünülürse durum<br />

oldukça ironik.


Anadolu ve Adana'nın ilk eczanesi 1902 yılında ilk defa Mustafa Gülek<br />

tarafından açılmıştır. O sırada Adana’da üç eczane var... Üçü de<br />

gayrimüslimlere ait. Adana’nın ileri gelenleri toplanmış ve kendi aralarından bir<br />

Türk’ün eczacılık tahsili yapması gerektiğini düşünmüşler. Ve Mustafa Gülek<br />

İstanbul’a eczacılık okumaya gönderilmiş. O yıllarda eczacılık tıp fakültelerinde<br />

okutuluyor. Böylelikle Mustafa Gülek İstanbul’a üniversiteye giden ilk Adanalı<br />

oluyor. Türk Eczacılar Birliği’ 2003 yılında binayı restore ettirmiş. Şimdilerde üst<br />

kat Mustafa Rıfat Gülek Kütüphanesi... Alt katta da eczane var.


Goethe'nin ünlü yapıtlarından Faust'a konu olmuş anonim eser Theophilus of<br />

Adana ( Adanalı Theophilus) adından da anlaşılacağı üzere Adana'da geçer.


Türk sinemasının en yetenekli Adanalı karakter oyuncularından<br />

Şener Şen'in babası " Ali Şen " oyunculuktan önce Adana’da sıradan bir<br />

marangozdu


Adana’nın bağrından çıkmış Zaman Gazozu 1940 lı yıllarda Süleyman Ayman<br />

tarafından kurulmuştur. İmalatın ilk yıllarından itibaren kendine has tat ve<br />

aroması ile çok sevilen Zaman Gazozu başta Adana olmak üzere güney<br />

illerinin en çok içilen ve tercih edilen meşrubatı olarak hafızalarda yerini<br />

almıştır. O yıllarda kendi markası ve özel şişesi ile satışa sunulan Zaman<br />

Gazozu özgün şişesi ile piyasaya sunulmasından dolayı Türkiye’de ilkler<br />

arasına girmiştir. Yazlık sinemaya giden ve mahalle aralarında sohbet bölüşen<br />

her Adanalı annesinden babasından bir beş kuruş alıp Zaman Gazozunun<br />

tadına bakmıştır.


2013 Portakal Çiçeği Karnavalında Güney Rotary kulübü üyelerince<br />

gerçekleştirilen 1111.78 metrekare büyüklüğündeki Barış temalı resim mozaiği<br />

Guinness Dünya Rekorlar Kitabı'na girmeye hak kazanmıştır.


Dünyaca nam salmış eczacı Anavarzalı Descartes’ten tutun da, Kuran-ı<br />

Kerim'de adı geçen Lokman Hekim'e kadar pek çok şifacıya ev sahipliği<br />

yapmış bu topraklarda, dünyanın ilk organ nakli de M.Ö 287 yılında Cosma ve<br />

Damianus isimli doktorlar tarafından gerçekleşmiştir. Dünyanın ilk tıp<br />

okullarından bir tanesi de Adana’nın Yumurtalık ilçesinde kurulmuştur.<br />

Yunan mitolojisinde zekâ, sanat, ilham ve barış tanrıçası olan, Tanrıçaların<br />

tillahı Athena'nın tapınağı Karataş'ta bulunmaktadır<br />

.


Milli mücadelenin ilk direnişi bu şehirde başlamıştır ve Mustafa Kemal Atatürk<br />

bu gurur verici detayı şu sözleriyle özetleyerek Kurtuluş savaşının ilhamını bu<br />

güzel şehirde aldığını söylemiştir; "Bende bütün bu vekayiin ilk hissi teşebbüs<br />

bu memlekette, bu güzel Adana'da doğmuştur."<br />

Mustafa Kemal Atatürk'ün kendi heykeli önünde ilk fotoğrafını Adana Atatürk<br />

Parkında çektirmiştir.


Manş Denizini geçen ilk Türk yüzücü Erdal Acet ve Nesrin Olgun'dur.


2014 Dünya Kupası'nı Almanya Milli Takımı'na kazandıran Joachim Löw, 2001<br />

yılında Adanaspor'u 1 yıl çalıştırıp takımı küme düşürdükten sonra sezon sonunda<br />

kulüpten kovulmuştur.<br />

Roma döneminde yapılan, dünyanın halen kullanılan en eski köprüsü Adana'da<br />

bulunan Taş Köprü’ dür.<br />

“Adania denilen bir şehirle savaştım. Önünden bir nehir akıyordu. Nehrin üzerinde de<br />

bir köprü vardı.”


Bazı arkeologlara göre, Hitit Kralı I. Arnuwanda, M.Ö. 1550’ye tarihlenen bir kitabede<br />

Adania ile savaşını anlatırken Taşköprü’den böyle bahsetmiş. Hititlere dayanan bir<br />

başka rivayete göre ise Kral Hattusili Suriye’ye giderken Adana’dan geçmiş ve<br />

Seyhan Nehri üzerine bu köprüyü yaptırmış. Taşköprü söylencelere de ilham vermiş.<br />

Efsane bu ya büyücülerden biri Adania kralına, kızının yılan tarafından öldüreceğini<br />

söylemiş. Telaşlanan kral, kızını kentin önünden akan nehrin ortasındaki adaya<br />

göndermiş. Ama yılan, üzüm dolu bir sepetin içinde adaya ulaşmış ve kızı öldürmüş.<br />

Kral da kızının anısına Taşköprü’yü yaptırmış. Hatta yıkıldığında yeniden<br />

yaptırılabilsin diye de köprünün ayaklarına altın gömdürmüş. İlk yapıldığında yarı<br />

yarıya dar olan köprü daha sonra genişletilmiş. Geçmişte her iki girişinde de “Kale<br />

Kapısı” denilen iki taç kapısı varmış ve 21 gözlüymüş. Şu anda 310 metre<br />

uzunluğunda, 11,4 metre genişliğindeki köprünün 7 gözü Seyhan Nehri’nin ıslahı<br />

sırasında toprak altında kalmış. Osmanlı’da III. Ahmet, Abdülmecid ve II. Abdülhamit<br />

zamanında onarım geçiren Taşköprü, Cumhuriyet tarihinde 1948’de Karayolları<br />

tarafından onarılmış. Sonra da yıllarca üzerinden geçen trafiği taşımış, yıpranmış. En<br />

son 2006’da Büyükşehir Kent Konseyi ve Mimarlar Odası köprüye sahip çıkmış.<br />

Mimar Mehmet Pekcan Işık’ın hazırladığı restorasyon projesi yaşama geçirilmiş,<br />

köprü yenilenmiş.


M.Ö Adana'nın Seyhan Nehri'nden lav aktığını biliyor muydunuz?


5. BÖLÜM (Şırdan suyuna Adana hikâyeleri )<br />

1. O Kar Bir gün Yağacak!<br />

Sen<br />

Adana'ya kar yağma ihtimali gibi<br />

muhteşem bir imkansızlıksın..<br />

Adanalılık bir mucizeye inanmaktır aslında. Bu şehrin insanları yıllar<br />

boyunca tıp kı Adana takımlarının süper lige çıkmasını beklediği gibi bir<br />

gün uyandıklarında şehrinin sokaklarının o beyaz örtüyle çevrelenmesini;<br />

hastanın sabahı, şeytanın günahı beklediği gibi umutla, umutsuzlukla, bazen<br />

sevinç bazen öfkeyle ve çocukça bir arzuyla beklemiştir. Öyle ki coğrafi<br />

konumu itibariyle kar’ın Adana’ya yağması mevsim normallerinin dışında<br />

bir durum olmuş, şehre kar’ın yağması ancak 20-30 yılda bir kez<br />

görülebilecek bir doğa olayı haline gelmiştir. Hayal meyal hatırlıyorum;<br />

90ların sonunda henüz 7 yaşımdayken mahalle arkadaşlarımdan birisi sokakta<br />

depar atarak“ kar yağiyüür “ diye naralar atmış, sevinçten dama çıkıp<br />

birbirimizi zumzuklamıştık. Abim“ bu kar yarım saat yağsın Adana felç olur<br />

“ dediyse de yarım saat sonra dinmiş, Adana sıcağının dayanılmaz<br />

hafifliğiyle beraber yerini su birikintilerine bırakmıştı. Öyle ki diğer<br />

şehirlerdeki gibi afili şekilde de gerçekleşmişti. 1 mikron büyüklüğünde,<br />

ancak mikroskopla görülebilecek taneler halinde yağan karın umutlarımızla<br />

beraber yarım saat içerisinde şehirden silinmesi kaçınılmazdı. Yıllardır<br />

kar nedir bilmemiş Adana gençleri olarak kendimizi kandırılmış<br />

hissediyorduk. Kış aylarında instikramında kar fotoğrafları paylaşan<br />

arkadaşlarımızı görünce kıskançlıktan kendimizi taşla ezeceğimiz günler<br />

hafızalarımızda. Hava muhalefetleri yüzünden okulların asla tatil<br />

olmayacağı sıcak şehrin, televizyonlarda“ kar tatilini fırsat bilen<br />

çocuklar “ konu başlıklı haberleri izleyince gözleri dolu dolu olan,<br />

kardan adam yapmayı bilmeyenlerin koca yürekli çocuklarıyız biz. Asil<br />

trajik durumu kar’ın bir gün Adana’ya yağmasından öte, böyle bir doğa<br />

olayıyla karşılaşınca ortaya çıkabilecek enstantaneler. Şöyle bir hayal<br />

ediyorum da, erimesin diye basmaya kıyamayanlar, sevinç dellenişleriyle<br />

birbiriyle dövüşürcesine eğlenenler, kar’ın üstüne pekmez döküp yiyenler,<br />

kartopu oynarken birbirinin kafasını gözünü kıranlar, haber bültenlerinde<br />

“ Adana’da kar topu cinayetli “ başlıklı haber içerikleri gözümde<br />

canlanıyor. Çünkü Adanalılar her şeyi bilir de, sevinçten ne tepki<br />

vereceklerini kontrol edemez. Çünkü mutluluğa bu kadar uzak bir coğrafyada<br />

yaşıyorsan, hele ki kar gibi daha önce karşılaşmadığın bir mucizevi olay<br />

söz konusuyla, sonuçları tatmin edilemeyecek boyutta büyük olur. Belki de<br />

rabbim sırf bunu bildiği için bu şehre kar yağmasına izin vermiyor, kim<br />

bilir. Fakat ne olursa o kar bir gün yağacak. Biz Adanalılar yıllarca o


gelmeyen şampiyonlukları, yürümeyen aşkları, hiç gerçekleşmeyecek<br />

kavuşmaları beklediğimiz gibi bir sabah bu şehrin sokaklarında kafamızı<br />

gözümüzü kırına kadar kartopu oynayacağımız günü bekleyeceğiz. Mevzu kar<br />

değil, biz beklemeyi seviyoruz. Son olarak; Allahınızı severseniz kış<br />

gelince sosyal medyada kar manzaralı fotoğraflar paylaşmayın, biz<br />

Adanalılar onu pamuk sanıp yaralarımıza sürüyoruk.


2. TUTKUYLA SEVILEN YALNIZ VE ATARLI SEHIR<br />

Kadife sesli hemşerimiz Yaşar Günaçgün ne güzel söylemiş; “ Toprakları<br />

içerisindeyken bile özlenebilen şehirdir Adana “ Dünyanın hiçbir şehrinde o şehirde<br />

olmanıza rağmen özlediğiniz başka bir coğrafya yoktur. Adana insanı Adana’yı<br />

Adana’dayken bile özler, gönülden bağlıdır memleketine. Hele ki uzun yıllar boyunca<br />

Adana’da yaşayıp gurbete giden biri için Adana, özlemin soyadı olur. Yanıbaşında<br />

olup doyamadığınız en sevgilinize hasret kalmışçasına durup durup içerlendirir adamı.<br />

Fakat ne büyük çelişkidir ki Adana insanı memleketi içerisindeyken hayatının kötü<br />

gittiği anlarda nedensizce bir kaçma isteğine kapılır. Kimi zaman şehirdeki<br />

yaşanmışlıklarını düşünüp çarenin bu memleketten gitmek olduğunu zanneder.<br />

Amansız kaçış ve muhtemel dönüşlerin kenti olan Adana, gidenleri asla unutmaz.<br />

Eğer Adana’nın havası ciğerlerinize işlemişse gittiğiniz yerde kendini hatırlatır. Belki<br />

mütüş otoyolları, görkemli binaları, moder restoranlarıyla sizi büyülemez ama en<br />

çaresiz anlarınızda bir yabancının elinden uzatılan o sigarayı, ayaküstü bir tablacıda<br />

yediğiniz kebabı, sizi hiç tanımayan birine adres sormanızın ardından zorla gittiğiniz<br />

yere kadar götürmesini, sadece bir çay içip muhabbet bölüştüğünüz insanın hiçbir<br />

çıkar gözetmeden sizi tüm içtenliğiyle misafir etmesini unutamazsınız. Amansız<br />

kaçışların ve muhtemel dönüşlerin şehridir bu sarı sıcak memleket.<br />

Gün gelir daralıp bu hafızası olmayan şehirde boğulduğunuzu hisseder, tek çarenin<br />

Adana’dan gitmek olduğu sanrısına kapılırsınız. Çünkü Adana eski sevgili gibidir, gün<br />

gelip ayrılabilirsiniz ama hiçbir zaman sevmekten vazgeçemezsiniz. Kaçarsınız da<br />

elbette, sonra ne olur peki? Gittiğiniz ilk andan itibaren geride bıraktığınız tablo<br />

netleşir, Kaçmak istediğiniz, durağanlığıyla girdabında boğulduğunuzu sandığınız bu<br />

şehir aslında sizi siz yapıp hayata bağlayan eksikliğinizin kendisidir. Deliler gibi pişman<br />

olup, bir hüzün dağı oturur yüreğinize. Sıcağını, muavinlerini, yemeklerini, o arabesk<br />

gönüllü insanlarını, geceleri amaçsızca motor bağırtan conolarını bile özlersiniz. Bu<br />

herhangi bir şehri özlemekten öte bir duygudur, kelimeler işe yaramaz. Küfrederek<br />

kaçtığın bu kent, pişmanlıklar silsilesiyle bir an önce dönüp taşını toprağını öpme<br />

isteğine bırakır. Adana’dan öte bir diyar aramanın mantıksız olduğu gerçeği midenize<br />

sağlı sollu kroşelerle iner.<br />

Hayatınızın o anından sonraki en büyük amacı bir gün tekrar Adana’ya dönmek ve bu<br />

topraklar içerisinde ölmek olur. Adana, insanı özlemiyle esir alıp, işinize işleyen<br />

havasıyla ömrünüzün sonuna dek kendine bağlayan, asla kopamayacağınız hastalıklı<br />

bir kara sevdanın ta kendisidir. Her nefeste iliklerine işleyip bağımlılık yapan bir<br />

uyuşturucudur. Adının anılmasıyla bile kalp atışlarını hızlandıran, gurbette gördüğünüz<br />

her 01 plakalı arabanın önüne atlama isteği duyuran bu aşırılıkların başkentinden öte<br />

bir şehir arıyorsanız, bulamazsınız, çünkü Adana'nın boşluğunu yeryüzündeki hiçbir<br />

kent dolduramaz.<br />

Mutlu günler yastığa başını koyunca yüreği Adana'da kalıp başka şehirde<br />

uyananlar, mutlu günler şehrin kaybedenleri, mutlu günler Adanalılar, kendini


Adanalı hissedenler ve Adanasızlar. Sana da iyi günler Adana kardeş. Sevmekten,<br />

gülmekten ve Şırdan yemekten vazgeçmeyin..<br />

3. SANA GELMEDİĞİM GÜN 7/C’YE BİNDİĞİM GÜNDÜR<br />

Adana’nın zaman makinesidir 7/C. Üzerinde güneş batmayan bu otobüs<br />

hattında 7/C’yi bir halk otobüsü değil de, başlı başına bir tur<br />

şirketi, yolcularını da seferi saymamız en doğru tespit olacaktır.<br />

İstatistiklere göre Baraj yolu’ndan Belediye Evleri’ne tam 55<br />

dakikada gidiliyor. Aynı sürede trenle Adana’dan Mersine varıyorsun.<br />

Ne var ki Adana gibi düz, engebesiz bir coğracyada şehrin bir ucundan<br />

diğer ucuna kolaylıkla gidebilirken, bu sürenin 3 katını


geçireceğiniz bir yolculuk katlanılamayacak bir deneyim olsa gerek.<br />

Sadece 2 liralık bir ücretle şehrin altını üstüne getirmek isteyenler<br />

için kaçırılmaması gereken bir fırsatken Adanalılar içinse midesini<br />

altını üstüne getirip sinir krizleri geçirtecek, “ bir kez bindim<br />

son oldu “ denilebilecek bir deneyim.<br />

10 SANİYE BAKINCA ZAMAN YOLCULUĞUNA ÇIKIYORSUNUZ!<br />

Hikâye 7/C güzergâhı içerisindeki herhangi bir durakta muavine “<br />

şuradan geçiyor mu? “ gibi zavallıca bir sorunun ardından gelen “<br />

neden geçmesin “ cevabıyla başlar. Eğer aceleniz varsa ve daha önce<br />

bu otobüse hiç binmemişseniz geri dönüşü olmayan bir girdabın<br />

içerisinde bulursunuz kendinizi. Şehrin en icra köşelerinden geçen bu<br />

otobüs içerisinde siz artık zamanın kendisi, otobüsün bir dekoru<br />

olmuşsunuzdur. Eğer bu otobüse ilk defa biniyorsanız arkanıza<br />

yaslanıp şehrin tadını çıkarmaktan, hayatınızla ilgili kararları<br />

gözden geçirmenizden ve yarım kalan planlarınızı tamamlamaktan başka<br />

şansınız yok. Kaldı ki her duraktan sonra “ yaklaştık mı acaba “<br />

gibi sorularınız “ az kaldı ablacığım “ cevabıyla yerini derin bir<br />

hüzne bırakacak, sürekli aynı güzergâhlarda dolandığınız için bir<br />

gördüğünüz yeri 4-5 defa görmeye maruz kalmanızın ardından içiniz<br />

dışınıza çıkacaktır. Başınızı cama yaslayıp çaresizce sokakları<br />

izlediğiniz o yitik anlarınızda hayatınız bir film şeridi gibi<br />

gözlerinizin önünden geçer. Yolculuk esnasında otobüste dönen<br />

gıybetler, birbirinden ilginç diyaloglar sizi hayata küstürür. Sanki


ömrünüzün öncesi ve sonrası yok olmuş, bütün bir yaşamı o arabada<br />

geçiriyormuş gibi şizofreni duygulara kapılırsınız. Eğer o otobüste<br />

âşık olduysanız yolculuk bittiğinde ciddi bir ilişki hatta saçı<br />

sakalına karışan bir bilge olabilirsiniz. Bindiğinizde dışarıda<br />

soluyan hava yazken indiğinizde bambaşka bir iklimle<br />

karşılaşacaksınızdır, hazırlıklı olun. Hayatında Adana’ya gelip de<br />

7/C’ye binmemiş birisinin sabretmek adına öğreneceği birçok şey<br />

olabilir. Hem düşünsenize, bir insanın sevgilisi de tıpkı 7/C gibi<br />

olmalı, sizi gidebilme ihtimaliniz olan her yere götürebilmeli.<br />

4. Havan kime Adana ?<br />

“ Ruh halim 2 dakika içerisinde sinirli, atarlı, neşeli, bezgin olarak renk<br />

değiştirip duruyor. Adanalılığımın tüm özelliklerini taşıyorum “


Adana’da hava durumu gibi bir kavramdan bahsetmek, Ankara’da martılara<br />

simit atmayı düşlemek kadar saçma bir durum olsa gerek. Öyle ki bu<br />

şehirde tahmin edilebilecek en zor şey kafasına göre değişiklik gösterip,<br />

yarım saat içerisinde 4 mevsimin bütün özelliklerini yaşatan hava<br />

durumudur. Özellikle bahar ve kış arasındaki o dönemde hava her zevke hitap eder. 30 dakika<br />

içerisinde yağmurlu, güneşli seçenekleriyle sizleri sürprizlere boğar. Kalın giyersen terler<br />

ince giyinirsen donarsın. Sabah uyandığınızda pencereden dışarı bakıp<br />

gökyüzünün o mavi saydamlığıyla karşılaşınca, üzerinize hafif bir şeyler<br />

giyip dışarı çıkmanızın ardından akşam eve cardonlar gibi ıslanıp<br />

döndüğünüz günler hatırı sayılacak derecede fazla olmuştur. Üstelik bu<br />

şizofren hava durumu, insanı beklemediği bir anda şehrin orta yerinde<br />

cımcılık bırakmasıyla beraber psikolojik açıdan büyük hezeyanları da yol<br />

açmıyor değil. Daha önce karşılaştığınız bu sürpriz hava muhalefetleri<br />

yüzünden, güneşli bir Adana gününde ne olur olmaz diye giydiğiniz gocuk ve<br />

yanınıza aldığınız şemsiyeyle, sıcaktan darlanıp yapış yapış olarak da<br />

evinize dönebilirsiniz. Adana’nın mevsim adına öğrettiği en temel şey,<br />

herhangi bir hava durumunun olmadığı, bir durum varsa havanın ona göre<br />

şekillendiğidir. Bahar gelmeden yaz gelen, tüm ülke kara kışa teslim<br />

olmuşken tişörtle uyuduğun yerdir Adana. Tüm ülke soğuktan tir tir<br />

titrekten Adana’da denize girilecek hava vardır. Hatta bazen dışarıda<br />

yağmur yağarken içerde klima sonda çalışır. Eğer Adana’da yaşıyorsanız<br />

yâda günün birinde bu fantastik şehre yolunuz düşerse, 5 dakika içerisinde<br />

ruhunuzda derin çelişkiler yaratacak doğa sürprizleriyle karşılaşırsanız<br />

telaş yapmadan sakinliğinizi koruyun. Çünkü tepede güneş varken bile<br />

sırtınızdan akan terin yağmurdan mı yoksa terden mi kaynaklandığını asla<br />

bilemeyeceksiniz. Aniden bastıran yağmur, akabinde yüzünüzde kızaran güneş,<br />

damın çinkolarını sökercesine esen rüzgâr, fırıldak büyüklüğünde yağan dolu


unlar normal şeyler. Borsa gibi mütemadiyen değişen Adana havası “ mevsim<br />

normalleri “ tabirini yerle bir eden, Adana insanının dengesiz ve öfkeli<br />

bir organizmaya dönüştüren en büyük unsurlarından biri. Öyle ki hava 1 saat<br />

içerisinde 56 kez bir ısınıp bir soğuyabiliyor, gökyüzünün yarısında bahara<br />

yarısında kışa şahit olabiliyorsunuz. Bir gün güneşle sevişirik ertesi gün yağmurla,<br />

bu bizim serseri serbest stilimizdir. Hoş böyle bir şehirde yaşayan Adana insanının<br />

dengeli ve sakin olmasını beklemek tabi ki de mucize olurdu değil mi? Ne<br />

diyelim, Allah kimseye Adana havası gibi yanardöner bir sevgili vermemesi<br />

dileğiyle.<br />

5. ŞU BİZİM ADANALILAR


Atatürk olmasaydı: Bugün Adana'yı anca menülerde sipariş verirken görürdük. Adana,<br />

Fransa; Adanalı, Fransız; Şırdan yerine salyangoz yiyorduk, düşünebiliyor musunuz, ihtimali<br />

bile insanın içini sızlatıyor. Peki ya Adana olmasaydı, ülkenin ne denli büyük bir anlamsızlığa<br />

sürüklenebileceği gerçeğini hiç düşündünüz mü?<br />

Eğer Fatih Terim olmasaydı belki Galatasaray UEFA Kupası'nı kazanan ilk ve tek<br />

Türk takımı olamayacaktı. Orhan Kemal olmasaydı ‘Bereketli Topraklar Üzerinde’ ya<br />

da ‘Hanımın Çiftliği’ adlı romanlar hayatımızda asla olmayacaktı. Eğer çirkin kral<br />

‘Yılmaz Güney’ olmasaydı, 1982 yılında Cannes Film Festivali’nin En İyi Film<br />

kategorisindeki ödülü Türkiye ‘Yol’ filmi ile bir yumruk gibi havaya kaldıramayacaktı.<br />

Ferdi Tayfur olmasaydı ‘Ben de özledim ben de…’ diye asla içlenemeyecektik<br />

örneğin. Eğer Ali Özgentürk olmasaydı Selvi Boylum Al Yazmalım’ın senaryosu öyle<br />

şahane yazılamayacaktı. Muzaffer İzgü olmasaydı örneğin belki ‘bazı’ şeylere başka<br />

bir gözle bakmayacaktık. Aytaç Arman olmasaydı Türk sineması bir eksik kalacaktı<br />

hep.<br />

Haluk Levent olmasaydı gitar çalmak isteyen her gencin o ilk şarkısı olmayacaktı,<br />

sahillerde ateş başında ‘Akdeniz Akşamları’ söylenmeyecekti hiç. Herkes ad ve<br />

soyadının baş harflerini kısaltarak ‘gel tanışalım önce, ben kısaca F.D.’ demeyi<br />

Feridun Düzağaç’a borçludur. Karacaoğlan olmasaydı aşık edebiyatından söz etmek<br />

mümkün müydü? Savaş Ay olmasaydı Türkiye o zamanlarda konuşmaktan korktuğu<br />

birçok şeyi masaya yatıramayacaktı televizyonda. Bedri Baykam olmasaydı Türk<br />

resim tarihi ülkemizde ve Dünya’da belki sayısız başarıya imza atmayacaktı. Atilla<br />

Taş olmasaydı Twitter’da söyleyip de içimizde kalanları bizim yerimize kimseler<br />

öylesine açık yüreklilikle yazmayacaktı. ‘Bu akşam ölürüm, beni kimse tutamaz.’<br />

demeyecektik eğer Murat Kekilli olmasaydı. Hakkı Bulut’un Son Mektup adlı eseri,<br />

Altın Long Play ödülünü almış olup çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından defalarca<br />

ödüle layık görülmüştür örneğin. Bizim Elvis Presley’imiz Erol Büyükburç’tur! Ayşe<br />

Hatun Önal, Ricky Martin’in düet yapmak için seçtiği ve sesine hayran kaldığı bir<br />

şarkıcıdır.<br />

Yaşar olmasaydı Cezayir Menekşesi şarkısı olmazdı be! Kumraım diye iç<br />

geçirmezdik sevgilimize. Aldanırım diyerek severken kendimizi kandırışlarımızın o iç<br />

gıdıklayıcılığını tatmazdık. Hasan Şaş olmasaydı 2002 yılında Dünya Kupası’nda<br />

Brezilya’ya o golü atamazdık. Kimse Bayhan kadar nev-i şahsına münhasırlığın<br />

kitabını yazamaz mesela! Kendi dalında rüştünü ispatlamış ve meşhur ‘Ay Yüzlüm’<br />

şarkısına imzasını atmış gönül adamı Murat Göğebakan mesela, “ kara sevda bu,<br />

merhem ne çare “ diyerek aşık olunca o gözümüze inen perdeleri nasıl anlatabilirdik<br />

ki bu kadar güzel ? Sakıp Sabancı bu ülkeye Orta Doğu’nun en büyük camisi olan<br />

Sabancı Merkez Cami’yi yaptırmıştır. Türkiye’ye sanayi ve iş alnında ailecek katkısı<br />

çok büyüktür. Bugün Sabancı Üniversitesi Türkiye’nin en büyük üniversitelerinden<br />

biridir. Şener Şen’in olmadığını bir düşünsenize… ‘Vecihi’ ya da ‘Badi Ekrem’ “Eşkıya<br />

“ karakterlerini hiç tanımadığımızı ? Türkiye Müslüm Gürses olmasa idi… ‘Hangimiz<br />

Sevmedik?’ şarkısı ya hiç olmasaydı, dünyanın en seni seviyorum cümlelerini bu<br />

kadar içten, bu kadar puslu kimden dinleyebilirdik ? Ya milli yakışıklımız Kıvanç<br />

Tatlıtuğ ? Demir Demirkan. Menderes Samancılar. Ayşe Arman. Cenk Koray. Salih<br />

Güney. Faruk Tınaz. Ümit Besen olmasa ‘Nikah Masası’ olmazdı,<br />

Allah muhafaza! ‘Ferman padişahınsa, dağlar bizimdir.’ diyen Dadaloğlu! “ Gözüyle<br />

kartal avlayan, kalemiyle Çukurova insanının sızlanışların içimizdekileri söyler gibi


yazan, romankarıyla hayatı öğreten, “ Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık” diyerek<br />

ülkenin kaderini tek satırla özetleyen, dünya edebiyatının unutulmaz yazarı Yaşar<br />

Kemal olmasa ne kadar eksik olabileceğimizi hiç düşündünüz mü ?<br />

Bize öyle öngörülü, koca koca cümleler bıraktı ki..Yaşar Kemal olmasaydı İnce<br />

Memed olur muydu hiç? Ve daha adını sayamadığım, yazamadığım bir sürü sporcu,<br />

yazar, politikacı, bilim insanı, sanatçı… Tüm bu insanlar ‘Allah’ın adamları.’ Çünkü<br />

hepsi ama hepsi ya Adanalı ya da ömürlerinin büyük kısmını Adana’da yaşamış,<br />

oranın bereketli topraklarından nasibini almış ve hepimizin kalplerinde birçoğunun<br />

çok özel yerleri olan kıymetli ve önemli insanlar. 'İzmirli', 'İstanbullu', 'Çorumlu' diye<br />

dizi var mı? 'Adanalı' diye dizi çekildi bu ülkede! Adanalı diye bir kalıp var dillerde,<br />

duyulunca insanların gardını yerine getiren. Son birkaç yıldır düzenlenen 'Portakal<br />

Çiçeği Festivali' Türkiye ekonomisini oldukça canlandıran; binlerce yerli, yüzlerce<br />

yabancı turiste ev sahipliği yapan bir oluşumdur. Adana Altın Koza Fim Festivali<br />

Türkiye'nin en önemli Film festivallerinden birisidir. Adanaspor ve Adana Demir Spor<br />

ülkenin büyük futbol kulüplerindendir. Taraftarı dünyaca sayılan birkaç kulüpten<br />

biridir.<br />

Çukurova Kitap Fuarı Türkiye'deki en büyük kitap fuarlarındandır. Devlet Tiyatroları<br />

Adana Uluslararası Tiyatro Festivali her sene sayısız görsel şovla kapılarını tiyatro<br />

severlere açar. Çukurova Üniversitesi Türkiye'nin en büyük ve hatırı sayılı<br />

üniversitelerinden birisidir. Adana Tren Garı 450.000m2'lik alanı ile ülkenin en önemli<br />

garlarından birisidir. Sayısız Anadolu ve Fen Lisesi ile namı almış yürümüş Düziçi<br />

Öğretmen Lisesi ile Adana eğitim dalında da sayısız başarıya imza atmıştır. Üstelik<br />

her bahar gerek liselerde gerek Çukurova Üniversitesi'nde düzenlenen bahar<br />

festivalleri ile yıllardır süregelen modernizmin öncülerinden olan Adana, sanılanın<br />

aksine onlarca rock grubu yetiştirmiş ve sayısız rock konserine ev sahipliği yapmıştır.<br />

Seyhan Nehri Türkiye'nin Akdeniz'e dökülen ırmaklarının en büyüğü ve en<br />

önemlisidir. Seyhan Barajı, Hidroelektrik santral, 54 MW güç ile, yılda toplam 350<br />

milyon Kwh elektrik enerjisi üretir.2006 yılından beri Türkiye Offshore<br />

Şampiyonası'nın ikinci ayağına ev sahipliği yapmaya başlamıştır.<br />

Kebabı, şalgamı, sıkması, gözlemesi, şırdanı ve sofrasındaki cömertliği ile Adana<br />

tüm Dünya'da nam salmıştır. 'Acılı Adana' diye bir kebap yoktur, acılısı Adana'dır,<br />

acısızı Urfa'dır. Kebabın yanında pilav ikram edilmez! Bol yeşillik, ezme ve soğan<br />

salatası yenir gardaş! O yüzden de kebabın hası, en güzeli ve en ucuzu Adana'da<br />

yenir. Benim tanıdığım Adanalı arkadaşlarımın hemen hemen hepsi ya yazardır, ya<br />

çizer, ya tiyatrocu, ya müzisyen, ya fotoğrafçı, ya dansçıdır. İlla ki bir şeydir yani<br />

Adana'nın suyunu içen! Velev ki Adana'da doğmadın, o bereketli ve cömert şehirde<br />

yaşadın, sana mutlaka sihrinden bulaştırır!<br />

Yazı sıcaktır, kışı sıcaktır, insanı sıcaktır! Kar yağmazsa Toroslardan ayağına<br />

kamyonla gelir! Olmaz dediğin her şey Adana'da mümkündür. Onlar için zor yoktur,<br />

imkânsız ise zaman alır. Öyle kolay kolay bir şeyi iptal edemezsin, adını değiştirirler<br />

yine de yaparlar! Annniyün nü? Plaka numarası 01'dir. Nokta! Şimdi pardon da bu<br />

insanlar kusura bakmazsanız 2017'ye de girerler, 2018'e de! Her zaman bir adım<br />

öndedirler, haklarıdır. Size mi soracak be Adanalı hem canı ne isterse onu yapar!<br />

Bana sorulsa Adanalı olmak isterdim. Çok şükür orada büyüdüm, aldım<br />

bereketinden. Adanalı olmak bir ayrıcalıktır. Yukarıdan biraz torpilliler alınmayın,<br />

Allah'ın adamları onlar... Bu kadar güzelliğin arasında hayattan da zevk alırlar!<br />

Sıcaksa güneşe ateş eder örneğin, net adamlardır. Haydi, bakalım şimdi herkes bir


kebap bulsun kendine, bir de mum. Öyle sıradan bir şehrin değil, bugün Adana'nın<br />

doğum günü... İyi ki doğdun Dünya'nın en güzel şehri! Ya doğmasaydın?<br />

( FOTOĞRAF TAM SAYFAYA YERLEŞECEK )


6) KİMSEDE YOK SİZDEKİ YÜREK SÜPER LİGE ADANALI GEREK!<br />

SÜPER LİG’DE EL KEBABİKO DERBİSİ GÖRMEDEN GÖMMEYİN BİZİ!<br />

“ Aynı evde bir çocuğun odası turuncu diğer çocuğun odası mavi ise orası<br />

Adana’dır “<br />

Bir zamanlar 3 büyüklerin korkulu rüyası olan Adana takımları maalesef uzun yıllardan bu<br />

yana futbolun üst liglerinden uzaklar. Şanlı mazisini arayan iki takımdan biri olan Adanaspor<br />

12 yıllık aranın ardından muhteşem bir performansla şampiyon olup Süper Lig’ de Adana’yı<br />

temsil etme şansı yakaladı. Fakat ligin başlangıcındaki yanlış politikalara bakılacak olunursa<br />

Adanaspor’un da Süper Lig’de kalıcı olması zor görünüyor. Adana Demirspor ise 22 yıldır<br />

süren kötü yazgısı her sene birbirinden saç baş yolduran senaryolarla devam ediyor. Kansere<br />

gerek yok, Adana Demirspor var ya deniliyor. Ülkenin üvey evladı Adana şehrinde genel bir<br />

yönetim beceriksizliği var. Devlet su işlerinden elektrik idaresine, derneklerden özel iş<br />

yerlerine kadar uzanan bu vizyonsuzluk Adana’yı geçen yıllar içerisinde kalkındırmayı bırak<br />

geriye götürmüş vaziyette. İktidar hesaplaşmaları yüzünden Adana’ya karşı oluşan bu<br />

vurdumduymazlık ve önyargı yüzünden son yıllarda profesyonel yönetimlerin can damarı<br />

haline geldiği futbol dünyasında, hala amatör kalmakta ısrar eden Adana'nın futbol kulüpleri<br />

de bu vurdumduymazlıktan nasibini almış. Sırf bu yüzden günümüzde Adana’nın futbol<br />

takımları geçmişteki sportif başarıları açısından sahip oldukları ihtişamlı görüntüden yoksun.


Adana Demirspor, üç büyük şehir dışındaki en köklü kulüplerden biri, tam teşekküllü bir spor<br />

yurdu ve gerçekten bir “camia”. 3 büyüklerden sonra Anadolu’yu birinci ligde temsil eden ilk<br />

kulüp. Adanaspor süper Lig’inde bir dönem şampiyonluğu kıl payı kaçırmış, renklerini<br />

pamuğun beyazı Portakal’ın turuncusundan alan, Avrupa’da ülkeyi temsil etmiş üç taşralıdan<br />

biri… Muharrem Gülergin’den, Füze Selami’ye, Kartal Yaşar’dan, Gündüz Tekin Onay’a,<br />

Miliç’e, Hasan Şaş’a, Fatih Terim’e, Kaynak Kardeşlere, İsa’ya kadar nice efsaneler yetişmiş<br />

Adana futbolundan. Futbolun giderek endüstrileştiği, arsada değil de borsada oynandığı,<br />

takımların sarf edilen çabalara değil, harcanılan paralara dayalı olarak kurulduğu gerçeğini de<br />

en ağır yaşayan coğrafyalardan birisi Adana. Bilhassa Uzan grubunun ‘90’lı yılların sonunda<br />

Adanaspor’u satın alması ile başlayan şirketleşme süreci, en çok Adana futbolunun temelini<br />

oluşturan yerellik anlayışına zarar vermiş durumda. Üstelik bu durumun beraberinde<br />

gelen küçük husumetler de var. Öyle ki Uzanlar Adanaspor’u satın aldığında bir tarafı<br />

Mavi- Lacivert bir tarafı turuncu-beyaz olan stadı tümüyle Turuncu-Beyaz’a boyamış,<br />

Adana Demirspor’un o dönemlerdeki maddi durumları yüzünden gençlik stadında


maça çıktığı zamanlarda yaşanan bu ayrımkar tutum yüzünden iki taraftar birbirine<br />

bilenmişti. Hala o günden arta kalan polemikler başka şekillere bürünerek devam<br />

ediyor. Omuz omuza verince Türk Futboluna kök söktürecek bu iki kulüp içinde<br />

bölünerek hem kendine zarar veriyor hem de Adana’yı futbol şehri olmaya<br />

uzaklaştırıyor. Oysa geçmiş yıllarda Adana derbisi iki ezeli takımın birbirine karşı izlediği<br />

düşmanca rekabetten çok, iki kardeşin didişmesinden ibaretti. İki takımın taraftarları<br />

dostça aynı tribünde maçı izler, sonuç ne olursa olsun omuz omuza maçtan ayrılırdı.<br />

Ne var ki şimdiki günlerde durum maalesef rekabetin uzağında. Yine de her şeye<br />

rağmen Adana takımlarının ve Adana insanının futboldan vazgeçtiğini, mücadeleyi<br />

bıraktığını söylemek çok da mümkün değil. Ne de olsa Çukurova’nın bereketi hâlâ<br />

aynı toprakların üzerinde.<br />

Adana'da gerçekten müthiş bir spor bilgisi ve sevgisi var. Bu iki şanlı kulüp arasındaki<br />

rekabet, sahici derbi değeri taşıyor - üç büyük şehir dışındaki tek hatırı sayılır derbi:<br />

EL KEBABİKO!!! Adana'da futbol taraftarlığı 50 yıldır söylene gelen "yar yar yar aman veya<br />

bu gece barda gönlüm hovarda" şarkılarından ibaret değil, fanatizmin doruklarında<br />

benzersiz bir sevda haline gelmiş. Adana Demirspor’un ateşli taraftar grubu “ Mavi<br />

Şimşekler “ i bilmeyen yok. Şehrin en fiyakalı kaybedenleri onlar. Tıp kı “ Dellen “ adlı<br />

taraftar şarkılarındaki gibi “ Adana Demirspor, hobi değil hastalık. Takımı senelerdir<br />

alt liglerde mücadele etmesine rağmen her yenilgide mavi ve laciverte aşkları<br />

büyüyor. Takımının 1. Ligde, taraftarının Şampiyon liginde olduğu, bulunduğu yeri<br />

hak etmeyen ülkenin en Loser kulübü belki de. Adanaspor’un meşhur “ Turbeyler “<br />

grubun da bahsetmemek olmaz. Takımlarının 3. Lige düşüp kulübün kapanma<br />

noktasına gelmesine rağmen aşklarından bir şey kaybetmediler ve “ Ne Beşiktaş, Ne<br />

Cimbom, Ne Trabzonluyuz, biz Adanasporluyuz “ tezahüratlarıyla Yaşar<br />

Kemal'in memleketinden İnce Memed ruhuyla takımlarını Süper Lig’e taşıdılar.


Adana Demirspor- Adanaspor rekabeti tribün dışında iki takım taraftarının birbirine<br />

komikli göndermeleriyle dikkat çekiyor. Şehrin duvarlarında bu rekabetin izlerini takip<br />

etmek mümkün. Bir duvara en başta Adanaspor’u temsilen AS yazılıyor;<br />

sonra Demirsporlular araya D koyup ADS yapıyor onu, sırayla, ADSL, ADSLİYİZ<br />

ve son olarak da AİDSLİYİZ oluyor o yazı. İki ezeli kulüp serbest çağrışım<br />

yeteneklerini gayet eğlenceli bir biçimde yansıtıyor.


Adana futboluna heyecan ve bereket getiren, dünya tarafından takip edilen yılların<br />

azılı rekabeti her yıl daha geniş yankılar uyandırıyor. Bir tarafta Şehri Turuncu diğer<br />

tarafta Mavi Şimşekler. Biri " Adana, turuncudur" der, diğeri " Adana Demirsporludur."<br />

iki takımın maçlarında Adana sokakları Mavi Lacivert ve Turuncu Beyaza boyanır.<br />

Aynı evden, işyerinden, okuldan arkadaşlar, komşular çıkıp stada kadar dostça<br />

birbirini kızıştırıp, maç esnasında sıkı bir rakip olduktan sonra maç sonucunun<br />

ardından günlerce derbinin havasından kurtulamazlar. Bir tarafa gönül verdin mi,<br />

diğer tarafa kanının hiç kaynamadığı rekabettir. Hem taraf olup, hem de ikisi de<br />

Şehrimin takımı, ikisini de tutuyorum diyen kişi samimi gelmez. Her ne kadar iki takım<br />

taraftarları aynı memleketin insanı olsa da, bu derbinin yarattığı gerilimden dolayı<br />

istenmeyen olaylar gerçekleşir. Maç günü apartmanlarda “ arabalarınızın güvenliği<br />

açısından ön tarafa park etmeyiniz “ yazıları asılır. Oysa iki köklü kulübün birbirine<br />

destek olması, taraftarların dış takımlarla olan maçlarda iki Adana takımına destek<br />

vermesi, Adanaspor ve Demirspor’a yarar sağlayacak, Adana futbolunun önünü<br />

açarak mazilerinde olduğu gibi Adana takımlarını Türkiye futbolunda önemli yere<br />

getirecektir.<br />

7) Bir Mersinlinin ağzından efsane Adana deplasmanı hikâyesi<br />

İçlerinde benim de bulunduğum mersin idman yurdu taraftarını hem Adana’da hem de<br />

Mersin’de bi güzel döven taraftar grubuna sahip takımdır. Başta Şimşekler olmak üzere<br />

bünyesinde en savaşçı genleri barındıran insanlardan oluşur bu taraftar grubu.<br />

Bir gün farkında olmadan bir intihar yolu tercih edip Adana deplasmanına gittik. Haliyle<br />

bir senelik dayağımızı yiyip döndük. Sonra kuyruk acısı var tabi. Adana nasıl olsa<br />

Mersin’e gelecek. İntikam alacak olmanın verdiği büyük bir şevkle maça gittik. Daha<br />

yediğimiz dayağın izleri geçmemişti bile... Tevfik sırrı gür stadının önünde bir kalabalıkla<br />

Adanalılardan intikam almaya doğru gidiyorduk ki aman tanrım dedim. Bir insan seli<br />

geliyor ki üstümüze. Ağaçlardan filan akıyorlar. Ve bu sefer bizi insan döver gibi değil, at<br />

döver gibi dövdüler.<br />

Hadi Adana’da yediğimiz dayak neyse de Mersin’e neden 14 otobüs gelirsiniz ki?<br />

Arkadaşım uğur var evi stada yakın. Bunu evinin önüne kaçana kadar dövmüşler. "abi<br />

bırakın artık bura benim evimin önü aq !!" diyerek isyan etmiş ama hastaneden<br />

toplayabildik kendisini.<br />

7-8 sene geçti, o gün bugündür futbolla ilgilenmiyorum.<br />

Edit: İnstala.com’dan “ Anektar ” adlı yazarın girişinden alıntılanmıştır.<br />

8) ADANASPOR- İNTER MAÇINDAN BİR HİKAYE<br />

Adanaspor camiası için " `eskidendi çok eskiden` " diye anılan, Hababam Sınıfının<br />

`tulum hayri`si olan Feridun Şavlı'nın, Akdeniz bölgesi anılırken, " ayrıca `Akdeniz`'in<br />

en kuvvetli takımı Adanaspor dur hocam!" diye cevap verip sözlü notu olarak 10<br />

aldığı efsane günler.. `81-82` sezonu. üç büyüklere kök söktürmüş, `Trabzonspor` ile


eraber şampiyonluk mücadelesi için kıyasıya bir çekişme yaşanıyor. Trabzon<br />

deplasmanındaki çizgiyi geçmeyen bir topla verilen gol, Adanaspor’un `şampiyonluk<br />

için aldığı ağır bir yara. Sezon bitiyor ve `Adanaspor`, Trabzon’un arkasında 2. olarak<br />

ligi tamamlıyor. 30 maçta 13 galibiyet, 8 beraberlik ve 9 mağlubiyet alan turuncubeyazlı<br />

ekip, 1981 yılında üçüncü kez `UEFA` kupasına uzanıyor..<br />

Sonra torbadan İtalya’nın efsane kulübü `İnter` çıkıyor. Ürkütücü fakat heyecan verici.<br />

O yıl dünya şampiyonu olan `İtalya milli Takımı’nın iskeletini oluşturan 10 oyuncu var.<br />

hem Türk futbolu için hem de `adana` için o dönemlerde büyük bir heyecan.. Adana<br />

karnaval alanı. Nemli bir `eylül` akşamı. Günlerden çarşamba. Yer, o gün ki adıyla `5<br />

Ocak şehir stadı`. Gece maçı da olmasıyla beraber karşılaşmaya büyük bir ilgi var.<br />

`İtalya`'dan 2 otobüs taraftar gelmiş ve Adanaspor başkanı protokolde İnterli<br />

yöneticileri ağırlarken yüzünde beliren gurur ve heyecanla karışık bir ifade.<br />

`Adanaspor`, "malik, timuçin, şevket, k. mustafa, halis, b. mustafa, kayhan, gani,<br />

selahattin, ahmet, özer" onbiriyle sahada yer alırken, `inter`'in kadrosunda, ivano<br />

bordon, nazzareno canuti (78 canuti), giuseppe bergomi, giancarlo pasinato (55 aldo<br />

serena), klaus bachlechner, graziano bini, gabriele oriali, herbert prohaska,<br />

alessandro altobelli, giancarlo centi, giampiero marini gibi `efsane` isimler var.<br />

Tribünler `şişko İbo`’nun önderliğinde klasik `Adanaspor` tezahüratını yaparken<br />

hakemin ilk düdüğüyle beraber maç başlıyor ve taraftarını da arkasına alan<br />

Adanaspor, oluşan müthiş `ambiyansla beraber, kaptan `Selahattin` önderliğinde akın<br />

akın inter kalesinde. o dakikalar `Adana’da hayat durmuş, öylesine büyülü bir hava<br />

var ki, karşıda `dünya karması` olsa, o coşku, o rehavet rakip takımı bir anda yerle bir<br />

edebilir. Düşünüldüğü gibi de oluyor ve `Çekoslovak` hakem Christov, `Özer<br />

Umdu`'nun düşürdüğü pozisyona penaltıyı çalıyor. İtalyan kaleci ivano bordon,<br />

aldırmıyor fakat meşin yuvarlakla beraber ters köşelerde olduğunu anlayınca, `5<br />

Ocak’tan` yükselen " gol " sesiyle beraber ağlara gömülüyor.<br />

dakika 11, `Adanaspor` 1 `inter` 0.. Gol, özer umdu. Aman Allah’ım `rüya` gibi değil<br />

mi sayın seyirciler.<br />

Atmosferi düşünebiliyor musunuz? Adana çığırından çıkmış halde.<br />

Gelen bu golle beraber takıma ve taraftara gelen müthiş güven ve `rehavet`,<br />

kaçınılmaz sonu tetikliyor tabi. `Adanaspor`, inter kalesine doldur boşaltlarla gelirken,<br />

bir ara Adanasporlu futbolcular coşuyor ve `inter`'in o dönemdeki efsane oyuncusu<br />

`Alessandro Altobelli`'ye bacak atıyor.. işte bu dakikadan sonra tribünlerden gelen<br />

serzeniş şu " kızdırmayın lan adamları " o aralar da taraftarlar arasında `inter` takımı<br />

için şöyle bir fısıldama söz konusu; " çalıma kaçmayın, `Altobelli`'ye bacak atmayın "<br />

dedik ya, o bacak arası bir nevi inter takımının kızgın dirilişi oluyor ve ikinci yarıdan<br />

sonra gelen değişiklerle beraber, dk.60 `aldo serena`, dk.77 graziano bini, dk.89<br />

`Alessandro altobelli` golleriyle maçı 3-1 kaybediyoruz.. `taraftarlar arasında " biz<br />

demiştik " hayıflanmaları ve ilk dakikalardan gelen müthiş coşku sonrasında, hakemin<br />

düdüğüyle gelen derin hüzün.. Maç bitiyor ama seyirci tribünleri boşaltmıyor. Çünkü<br />

inter takımı soyunma odasına gitmiyor ve yarım saat boyunca çalışma yapıyor.<br />

Birçok kişi, " bizi hafife aldılar, baksanıza adamlar maç sonrasında idman yapıyor "<br />

diye yakınıyor ama `inter`'in o gün ki yaptığı idmanın maç sonu `ter idmanı` olduğu<br />

anlaşılıyor. Adanaspor kişisel davranışlarla etkili olmaya çalışırken, inter, futbolun<br />

`kolektif` bir oyun olduğunu öğretiyor.


8 maçta 2 galibiyet 1 beraberlik ve 5 mağlubiyet.. Yenilmek fakat ezilmemek. dev bir<br />

`İtalyan` kulübüne karşı başı dik mücadele etmek ve sonuç olarak yaşayan<br />

`Adanasporluların unutamayacağı rüya gibi bir karşılaşma..<br />

edi+: adana futbolu adlı kitaptan feyz alınarak kaleme alınmıştır..<br />

9) BELKİ GÜNEŞ İKİMİZ İÇİN DOĞAR<br />

Yamulmuyorsam 2009 ilkbaharı, Adana'da mevsim yarım kollu.<br />

Bir elimde gökyüzü var hala. Ve en önemlisi de; doğum günü, doğum günümün.<br />

O günü anlamı kılabilme, orijinal bir sevinç yaşatma heyecanıyla telaşlar içerisindeyim.<br />

Mütevazı bir cafede sahne hazırlıyoruz, tarihler 20 Ocak’ı gösterdiğinde, umulmadık bir<br />

şekilde kahramanımızı mekâna getirip, türlü sürpriz ve romantiklerle sevinçten havalara<br />

sıçıracağız. İkimize ithafen yalın terk olarak manidar bir parça yapmışım, severim böyle<br />

şeyleri, ilgimi sündürür. Prova için gidiyoruz mekâna. Yolda arkadaşı görüyorum, seninki<br />

daha yeni buradan geçti diyor, kim ulan diyorum benimki demeye kalmadan " Fd " moruk<br />

diyor. Köhne zamanlarda Adana’ya ailesinin yanına kaçıyor profesyonel mutsuz abimiz, o<br />

yüzden şaşırmıyorum, inanıyorum. mekanın hemen ilerisine doğru ilerleyip, havaya bıraktığı<br />

sendrom kokusundan onu aramaya koyuluyorum. Çok geçmiyor, cafeler caddesinin<br />

sonundaki paçacıda oturmuş, rayban gözlüklü, depresyon fularlı suretini görüyorum.<br />

Koşuyorum yanına, Fe abi naber diyorum, hoş yaklaşıyor. Aynı liseden mezun olduğumuza<br />

dair bahis açılıyor( Borsa Lisesi), eski öğretmenlerden x kişisi duruyor mu diye merakla<br />

soruyor. Onunla ortak heyecanları bölüşmek haz veriyor. Ekşi Sözlükten falan bahsediyoruz.<br />

Sonra ben kısık ateşte lirik bir konuya giriyorum. Bugün sevdiceğin doğum günüsü, bizim<br />

şarkımızda nevi şansına münhasır " beni bırakma " diyorum. bir kağıda sevdiceğin doğum<br />

gününe ithafen, o şarkıdan bir dize iliştirmesini rica ediyorum.. Hay hay diyor, “ kedi canını<br />

senin “ diyemeden koşup yeşil bir parşömen alıyorum kırtasiyeden. Sevgili, yeşili sever,<br />

yeşilimiz bitmesin istiyorum. Mutlu mesut kâğıdı veriyorum. birlikte ölecek misiniz tandanslı<br />

bir bakış atıp emin misin diyor , evet diyorum, bir şeyleri hissedermişçesine " belki güneş bir<br />

gün ikimiz için doğar " yazıyor, yeşil mopak sütunlarına.. Sevinip ilerliyorum. O güneşin<br />

doğacağı günlere doğru, gün batımına ilerliyorum. o güneş bir daha hiç doğmuyor. Sonra<br />

şarkının diğer diğer dizesi geliyor aklıma, " korkularımız hayallerimizi boğuyor " farkına<br />

varıyorum. Şarkıyı bir daha dinleme cesareti bulamıyorum. Kulağım Feridun Düzağaç’ın "<br />

beni bırakma " şarkısına sağır oluyor, dünyanın en güzel melodilerine sağır.<br />

Belki güneş bir gün ikimiz için doğar ama o güneş bize haram usta. Mevzu da güneş değil biz<br />

beklemeyi seviyoruz be güzel abim.


10) PILIMI PIRTIMI TOPLAYIP ADANA’YA GİDESİM<br />

VAR


O gece en umulmadık bir anda vakitsizce göğsümün ortasına bir öküz oturuverdi.<br />

Kendimi hiçbir sıradan olayın yaşanmadığı Adana kadar tuhaf hissediyordum. Oysa her<br />

şey yerli yerinde, keyfime diyecek yokken bu iç sıkıntısı da neyin nesiydi? Uzun zaman<br />

önce kendinden ve tüm sevdiklerinden kaçan ben, her şeyden uzakta huzuru bulduğumu<br />

sandığım bir yerdeydim. Sanki nerde değilsem orası mutluluğun başkentiydi. Biraz sonra<br />

içimin gürültüsünün sebebinin Adana'yı özlemek olduğunu duyumsayınca beynimden<br />

vurulmuşa döndüm. Evet, Adana krizim tutmuştu. Bir daha dönmeyeceğim dediğim o<br />

şehir nasıl da çok geçmeden bana kendini hatırlatmıştı? Özlem'in o yakıcı sıcağı tüm<br />

bedenimi sardığı anda bir anda kendimi gugılda Adana’nın görsellerine bakarken<br />

buldum. Durup durup Atatürk Caddesi’nin fotoğraflarına bakıp içlenirken gözümden bir<br />

damla çiğ düştü. Dışarı çıkıp 01 plakalı bir arabanın önünü kesip, lastiğinin vidasını<br />

gevşetip havasını derin derin içine çekmek istiyordum. Sanki benim olmadığım her an<br />

şehrimin tüm sokaklarında kaçırdığımı düşündüğüm mucizeler gerçekleşiyordu.<br />

Adana'ya gidelim diyordu içimden birileri. Hele bir Adana'ya gidelim, her şey geçer elbet,<br />

bir çaresi bulunur. Ne kadar boka batsam da Adana gibi çılgın bir şehirde mutlak gün<br />

gözü görünür. Sonra sırasıyla pişmanlık-kızgınlık-tükenmişlik- hissizlik duygularıyla elimi<br />

sigara paketine götürdüm, buranın sigarası bile Adana kadar keyfe keder gelmiyordu.<br />

Adanasızlıktan deliriyordum helalde. 2 sene boyunca, selamın bile çıkar üzerine<br />

kurulduğu bu samimiyetsiz şehirde ne arıyordum lan ben? Aidiyet duygusunu ilk kez o an<br />

hissettim. Huzur nerdeyse Adana ordaydı, hüzün nerdeyse Adana çok uzaktı. Şimdi<br />

Çatalan’da olsam parmaklıklara dayanıp Seyhan nehrinin o muğlak sonsuzluğunda bir<br />

Ahmet Kaya şarkısı açıp kimsesizliğimin tadını çıkarırdım. Olmadı, telefona sarılıp<br />

kirvelerimi arar " nerdesiniz baba, içim daraliyür hadi şırdana gidek" derdim. Onlar da "<br />

yerini söyle gelek alak" diyip içimi serinletirlerdi. Burada bir yakınımı arayıp canımın<br />

sıkıldığını söylesem " taksiye bin, şurda inince bizi ara yanımıza gel" gibi saçma salak<br />

laflar ederlerdi. Ölmeden önce son bir Kebap yemek istesem yanında pilav getirip ruh<br />

sağlığımı bozarlardı. Pılımı pırtımı toplayıp Adana'ya dönme isteği hayattaki en mutlak<br />

gayem oluvermişti.


Anlamıştım; Adana'dan kaçış var ama kurtuluş yoktu. Hemen internet sitesinden yarınki<br />

ilk otobüs biletini ayırtmaktan başka çare kalmamıştı. O gece özlemlerin en ağır olanının<br />

Adanasızlık olduğunu hissettim. Sabahı nasıl ettim bilmürüm. 8 saatlik yolculuğun<br />

ardından Gülek boğazını geçince gözlerim buğulandı, nedense kutsal topraklara vardığımı<br />

hissedince oturuşum ve konuşmam değişti. Boğazımla midem arasında bir yerde tıklım<br />

tıklım heyecanlar eşliğinde o 40 dakikalık kalan yolu keşmekeş duygularla geçirdim. 6:30<br />

sularında nihayet şehre varmıştık. Otobüsten ilk indiğim anda tanımadığım herkese<br />

sarılmak, aşındırdığım her kaldırımı öpmek istedim. İstanbulda montla bindiğim<br />

otobüsten Adana’da şortla inmiştim. Adana'ya ayak basmak ay'a ayak basmaktan da öte<br />

eşsiz bir duyguydu. Sabahın ilk saatlerinde Adana, yeni doğmuş bir bebek kadar<br />

savunmasız ve masum olurdu. Sokaklar ıslaktı. Belli ki dün bunalımlı geçen sıcak bir<br />

günün ardından güneşin bile gözleri gözleri yaşarmış, herkesin düşlere uyandığı bir anda<br />

çiğ olup yeryüzüne düşmüştü. Portakal çiçeklerinin insanı sarhoş eden kokusu burnumun<br />

direklerinde hoş geldin türküsü söylüyordu. Tanıdık her yeri ilk kez görüyormuşcasına<br />

kana kana bakarak yürüyordum. O an yanıma " yanlış anlama ama kirve otogara<br />

gideceğim 1 liran var mıcıgillerden " biri damlasa çıkartır 5 milyon bile verirdim. Bir insan<br />

gecenin bir saatinde sokakta 0 çizen conoları bile özler mi? Adana'ya aitse özlermiş<br />

demek. Adana kara sevdaymış demek. Yok olmanın başkenti, özlemiyle kendine<br />

hapsettiği kanı deli topraklar. Siz siz olun; eğer bir gün her şeyden vazgeçip Adana'dan<br />

kaçma isteği kalbinizi kaplar da daralırsanız, Atatürk parkında bir banka oturup o isteğin<br />

geçmesini bekleyin. Çünkü hiçbir vazgeçiş Adanasız kalmak kadar pişman etmez adamı.<br />

Sılası Adana olana gurbet, iki kere gurbettir. Sanki diğer şehirler Adana’nın kıymetini<br />

bilmek için var.<br />

Belki de bu yüzden şehir dışına giden Adanalının ilk sitemi; " Şimdiye dek Adana için<br />

söylediğim her şey için çok pişmanım, kıymet bilemedim, dönünce toprağını<br />

öpeceğim " dir. Gelişmiş bir Adanalının şehir dışında Adana'sız yaşayabilme süresi<br />

maksimum 7 gündür, 7 günden sonra özlem krizleri başlar ve bedenin bulunduğu<br />

şehirde, aklın Adana'da kalır. Adana’nın kıymetini bilin emmoğları. Yeminnen<br />

Adana'da da olmasa çekilecek dünya değil..Umarım o bir dünyada da Adana<br />

vardır..Biz fiyakalı şehrin çocukları olarak başka şehrin sınırları içerisinde mutlu<br />

olamayık.<br />

11) ARABESKİN MÜZİĞİN ÜRETİM FABRİKASI:<br />

BURHAN BAYAR<br />

Durduk yere insanı darmadağın eden arabesk şarkıların mucidi<br />

Burhan Bayar, 1957 yılında Adana’da doğdu. Sırf bu yüzdendir<br />

ki arabesk müziğin en acılısı oldu. Belki birçoğumuzun<br />

ilişkilerden yorgun düştüğü o bunalımlı dönemlerine fon müziği<br />

olmuş, karşılıksız aşka düşmüş garip yurdum delikanlısının<br />

gözyaşlarına besteleriyle hıçkırığa dönüşmüştür. Hiçbir<br />

derdimiz yokken onun şarkılarına denk geldiğimizde olmadık<br />

yere efkârlanıp, içimizi kıyım kıyım doğramış, sol tarafımızı<br />

komple iptal etmiştir. Kendisinin besteleyip Müslüm Gürses ,


İbrahim Tatlıses ve daha bir çok arabesk sanatçısının<br />

yorumladığı eşsiz şarkıları dinlerken neştersiz ciğer<br />

ameliyatı seansları yaşamışızdır. Kimseyle paylaşamadığımız<br />

mutsuzluklarımızın, kaybedişlerimizin, çok hisli<br />

sevdalarımızın fotoğrafını çizmiştir melodilerle. Dünyanın en<br />

seni seviyorum cümlesini de, 'SEN YOKSAN HER ŞEY EKSİK.SEN<br />

VARSAN HER ŞEY TAMAM' diyerek söylemiştir belki de. En dip<br />

anlarımızda herkesten gizlice dinlediğimiz Müslüm Gürses,<br />

İbrahim Tatlıses şarkılarının gizli kahramanıdır. Belki<br />

onların yüzde 10’u kadar bilinmez ama büyük adamdır vesselam.<br />

Birçok karamsar geceye sigara söndürmeden sigara yaktırmıştır.<br />

Müslüm Gürses’in çocukluk yıllarında Adana sokaklarını beraber<br />

arşınlayıp, bu keşmekeş şehrin sevda yükünü omuzlarında<br />

bilmişlerdir. Üstelik Masmavi düşlerle aralanan aşklar da<br />

değil, hayal kırıklığının, aldanışın bittiği yerde doğmuş,<br />

hüznümüze tutamak olmuştur Burhan Bayar şarkıları. “ Aynada<br />

baktığım yüze küskünüm “ dizelerini bu denli dilimize kazıyan<br />

yine kendisinin vakur tınılarıdır. Mutlu ol yeter, çekemez<br />

oldum, yıkılmışım ben, benim hayatım, bu da geçer gibi<br />

arabeskin kilometre taşları olan parçaların bestelerinde<br />

kendisinin imzası vardır. Öyle ki her birinde boğazımızı<br />

düğümleyen damar diye nitelendirdiğimiz dizeleri bu denli<br />

acıklı tınılarla bezeyerek ruh hastası şarkılar yaratmak için<br />

Burhan Bayar olmak gerekir. “ Kaç kadeh kırıldı sarhoş<br />

gönlümde “ dizelerini başka melodilerle hayat etmek mümkün<br />

olabilir mi? Yada her çaldığında bize aynı kalp kanserini<br />

yaşatan, o boynu bükük ve bir o kadar da sevgilinin saadetini<br />

umut eden “ bir tek dileğim var, mutlu ol yeter “<br />

sayıklamaları başka tınılarla anlatabilir miydi? Acıların<br />

kadını Bergen şarkılarını dinlerken kafamızın içinde<br />

çizdiğimiz acıklı resimleri müzikli romantizme dönüştüren bu<br />

fiyakalı ağabeyimizin mucizevî bestelerinin perde arkasında<br />

gizini koruyan yaşanmışlar da vardı elbet. Burhan Bayar ve<br />

Müslüm Gürses’i yaratan Allah bir nebze hüzünlerimizi<br />

uyuştursun diye boğmayı da yaratmış ve düşünmemizi istemişti.<br />

Ona böylesi ümitsiz besteleri yazdıran yaşanmışlıklar neydi?<br />

Sözlerini Adanalı efsanevi şair Ahmet Selçuk İlhan’ın yazdığı<br />

“ kurşuna gerek yok “ parçasını besteleyen bu kara duygulu<br />

adam “ hançere gerek yok gözlerin var ya “ diyecek kadar kimi<br />

sevmişti? Hayatını zindan eden vefasız sevgiliye, her şeye<br />

rağmen “ benim için önce tanrı sonra sensin “ demek ancak koca<br />

yürekli bir Adanalının taşıyabileceği bir yüktü. Yıllar önce<br />

çocukluk aşkının ismini soran gazetecilere “ Sevda sıran olur<br />

“ diyen Neşat Ertaş yanılıyor olamazdı. “ Bir seviyi anlamak,<br />

“ Bir sevgiyi anlamak, bir yaşam harcamaktır” diyen Özdemir


Asaf’ın bahsettiği sevgi saklamaktan geçiyordu. Derin, sarsıcı<br />

anlamlar bulmak, özetleme gücü yüksek benzetmeler yapmak<br />

yetmezdi, bunu bilecek kadar yaşamıştı Burhan Bayar. “ Bunu<br />

sana yazdığımı bilmezsin, bir yabancı şarkı gibi dinlersin “<br />

dizelerine çoktan o sevemem yeminini gömmüştü bile.<br />

Yıpratmadan eskitilen günümüz aşklarına adeta medyan okuyan,<br />

şimdilerde izine rastlanmayan ömürlük sevilerle beraber<br />

80lerde bıraktığımız sevda türkülerini bize armağan eden<br />

Burhan Bayar, yaşayan en büyük ozanlarımızdan biriyken, onu<br />

anlamak, keşfetmek bu söz verilmiş şarkılara verilmiş bir<br />

gönül borcudur.<br />

Düne kadar İncir reçelini izleyip “ Burhan Bayar “<br />

bestelerinden bihaber olanlar, Müslüm Baba dinleyenleri “ kro<br />

“ olarak nitelendiren, muhabbeti kesenler, şimdilerde millete<br />

cool gözükmek için Müslüm Baba hayranı olmuş ya, Alacağınız<br />

olsun. Kafana göre dön ulan dünya. Ne sen umrumdasın ne de senin gibi<br />

dönenler<br />

Kalbinden ve soluğundan öpüyorum Burhan baba, kırılan bütün<br />

kalplerin hesabını soracağız!<br />

12) " ADANALIYIK ALLAHIN ADAMIYIK " MOTTOSUNUN MÜTÜŞ HİKAYESİ!


Adana kentinin yağız delikanlılarına ait, yıllardan bu yana söylenegelen motto aslında<br />

mavra değil gerçek bir hikayenin çıkış noktasına tezahür eder.<br />

Türk askeri Çanakkale’de dünya ecdadına diz çöktürürken tarihler 1915'i<br />

gösteriyordu. Adanalılar savaş esnasında bir bayırda konuşlanarak siperlerine küçük<br />

mavi bir plaket takmışlardı. Bu onların düşman askerleri karşısında birbirlerini tanıyıp<br />

kamufle olabilmeleri adına dahiyane bir sırdı. Adanalılar akıl almaz bir şekilde<br />

gizlenip, usul usul düşman askerlerini öldürüyor, sonrasın da öldürdükleri askerleri<br />

onlara nazire yaparmışçasına düşman askerlerine doğru atıyorlardı. Bir süre sonra,<br />

yüzlerce askerlerini esrarengiz bir şekilde kaybeden Anzak ve İngilizler; Adanalıların<br />

savaştığı bayır boyunca siperlerinde mavi plaketin bulunduğu bu askerlerin<br />

olağanüstü şekilde kendi askerlerini öldürerek kendilerine gözdağı verdiğini fark<br />

ederek şok oldular. Hal böyleyken, Adanalı askerlerin bulunduğu sipere yaklaşmaya<br />

korkan düşman, " o tarafa sakın gitmeyin, onlar Tanrı’nın adamları " diyerek geri<br />

çekilmeye başladılar. O gün 900 küsür Adanalı asker kahramanca şehit olmuş,<br />

bayırın adı " Adana Bayırı " olarak anılmış, bu efsane de yıllar boyunca dilden dile<br />

anlatılarak, " Tanrı’nın adamları " sözü Türkçemize " Adanalılar Allah'ın Adamları "<br />

şeklinde uyarlanmıştır. " Adana Bayırı " Çanakkale dolaylarında il ismiyle anılan ilk ve<br />

tek yer olarak tarihe geçer. Çanakkale savaşının kazanılmasında conk bayırı, arı<br />

burnu kadar adana bayırı da hayati önem taşır. Şimdilerde o efsanevi hikâyeyi<br />

yamaçlarında gizleyen bu yer, unutulmaya yüz tutan ve zaman zaman ziyaretçilerinin<br />

kendisini hatırladığı köhne bir mekân. Siz de ecdadımızın kanlarıyla yeşermiş bu<br />

efsanevi bölgeyi unutturmayıp hafızalardan silmemek adına bu hikâyeyi dilden dile<br />

paylaşarak daha çok insanın keşfetmesine vesile olun ki, ne şartlarda bu ülkenin<br />

kazanıldığı yeni nesillerce yâd edilip, " Çanakkale ve Adana bayırı ruhu " sonsuza<br />

dek soylu bir dille yaşatılsın.<br />

EY TÜRK HALKI BİRLİĞİNİ BÜTÜNLÜĞÜNÜ DİRLİĞİNİ ÜÇ BEŞ KANI BOZUĞA SOYSUZA BOZDURMA!


13) ADANA SICAĞIYLA BAŞ ETMENİN BİLİMSEL FORMÜLÜ<br />

Normal şartlarda vücut ısısı 36 derece olan Adanalı gardaşım üzerindeki harareti<br />

atmak adına öğle yemeği için bir Kebapçıya kendini atar. Bu sırada Adana’da hava<br />

sıcaklığı ortalama 48 derecedir ve Kebapçıya ulaşır ulaşmaz garsona acilen sofrayı


donatmasını rica eder. Gelen Kebap ile beraber menünün bünyeye tesiri şu<br />

şekildedir;<br />

BOL ACILI ADANA KEBAP: +8 derece ( Bünyeye tesiri )<br />

PİŞMİŞ ACI SÜS BİBERİ: +9 derece ( Bağırsaklara tesiri )<br />

ACILI EZME: +6 DERECE ( Kan dolaşımına tesiri )<br />

BOL ACILI PUL BİBERLİ SOĞAN SALATASI: +7 derece ( Mideye tesiri )<br />

ACILI ŞALGAM: +5 DERECE ( Boğaza tesiri )<br />

Bu bilgiler ışında vücudun toplam sıcaklık derecesi;<br />

36+35= 71 derece<br />

Dışarıdaki hava 48 dereceyken yediği Kebabın etkisiyle vücut ısısı 71 dereceye<br />

ulaşan Adanalının içi yanıyor ve böylece dışarıdaki hava ona yayla gibi geliyor,<br />

ferahlıyor ve çivi çiviyi söker teziyle Adana insanı o cehennemsi sıcaklarla yine<br />

Adana Kebap’ın çok amaçlı özellikleri sayesinde baş ediyor.<br />

14) ÖLMEDEN ÖNCE ADANA’DA YAPILMASI GEREKENLER!<br />

Çarşı’da Kerhane ve Karakuş tatlısının tadına bakmadan √<br />

Menderes'in o eşsiz manzarasında Bici Bici yemeden √<br />

Kazımda ayaküstü tost’un yanına ½ Muzlu Süt söylemeden √<br />

Yeşil Kapı, Eyvan, Hadırlı’da 2 kişilik Kebabı gömmeden √


Karşıyaka’dan Boğma çözüp Çatalan’da gardaşlarınla beynini formatlamadan √<br />

Gece yarısı Kocavezir, Büyük Saat’e düşüp kafanı Şırdan-Mumbar ile cilalamadan<br />

√<br />

Dünya Rakı Festivalinde kadehini Büyük Saat’e Şerefine vali diye kaldırmadan √<br />

Menderes’te kış gelince hafif üşürken Salep’ini yudumlayıp muhabbet etmeden √<br />

Misis’te Ayran ve Sıkma’ tadına bakmadan<br />

Sabahın 5.5 kalkıp Büyük Saat'de sabah kahvaltısı olarak Ciğer gömmeden<br />

Haftasonu Adana sıcağından kaçıp mangalda Pozantı’da sucuk ekmek yapmadan√<br />

Adana Adliyesinde yada sokakta kavga ayırırken arada zumzuk yemeden √<br />

Dilberler Sekisin ‘de sevdiceğinle bisiklet kiralayıp 1 milyona balon vurmadan √<br />

Merkez Cami'de bir Cuma namazı kılıp ellerini gökyüzüne açmadan √<br />

Atatürk Parkı'nda güvercinlere yem atıp kendini huzurun kalbinde hissetmeden √<br />

Sallanan köprüde yürürken tribe girip Seyhan manzarasında bir profil resmi<br />

çekmeden √<br />

Biriyle göz teması sonrası " Ne baküyün " mevzusu yaşamadan √<br />

Hacının Şalgam’ında bol taneli şalgam ve simit koalisyonunu denemeden√<br />

Sarhoşken kafanı cilalamak için Kelle Paça yemeden √<br />

2 Lira verip 7/C ile Adana’nın tüm güzelliklerini keşfetmeden<br />

5 Ocak'ta bir Adana derbisi izleyip gol sonrası tribünde savrulmadan √<br />

Kayıkhane ‘de balık ekmek yiyip Balcalı’nın manzarasında kaybolmadan √<br />

Adana’yı görmeden,<br />

Bir Adanalı sevmeden,<br />

Adana’yı Adana’da yaşamadan sakın ölmeyin!<br />

15) ADANALI OLMAK YA DA OLMAMAK!<br />

<br />

<br />

<br />

Şalgam içmeye gittiğinizde “ dayı tanesi bol olsun “ dediyseniz<br />

Küçükken Çakmak Caddesinde kaybolduysanız<br />

Kardan adam yapmayı, kartopu oynamayı bilmiyorsanız


1 kere bile kar görmeye tişörtle gittiyseniz<br />

Başka şehre indiğiniz anda şehriniz hasreti ciğerinize vuruyorsa<br />

Çukurova Üniversitesi’nde okumanın ayrıcalık olduğunu düşünüyorsanız<br />

Başka şehirde Mangal yakılan bir ortamda mangal başında siz oluyorsanız<br />

“ Kirve, Zaar, Kele, Anarya “ kelimeleri size bir anlam ifade ediyorsa<br />

Kıyma denilince aklınıza Kebap geliyorsa<br />

*Regülatör Köprü denilince aklınıza elektrikli ev aletlerinden başka bir şey geliyorsa<br />

Çevrenizde yaşananlar garip olaylar size hiç enteresan gelmiyorsa<br />

“ Sen hiç Adanalılara benzemiyorsun “ diyenlere zumzuğu vurasın geliyorsa<br />

Hayatınızın en güzel günleri “ Baraj yolu Balcalı, Sular, Özal, Çarşı, Mahfesığmaz,<br />

Menderes “ gibi yerlerde geçmiş ve 5.5 Durak’ın ne anlama geldiğini biliyorsanız<br />

Güneşle bir husumetiniz olmuşsa<br />

BİCİ BİCİ’nin banyo yapmak değil de lezzetli bir tatlı olduğunu biliyorsanız<br />

Gittiğiniz her şehri Adana ile kıyaslıyor, oradaki yerlere benzetiyorsanız<br />

Şehir dışında “01” plaka görünce içinize tarifsiz bir hüzün ve gurur doluyorsa<br />

“ 86 “ harfini “ SEKSAN ALTI “ diye okuyorsanız.<br />

İlkokula giderken sululuğunuzda Şalgam götürdüyseniz.<br />

Yüzmeyi olimpik havuzlarda değil “ Kanal “ da öğrenmişseniz<br />

Yağmur yağınca halay çekecek kadar sevinçten fıttırıyorsanız<br />

Plakanız da 1 Allah’ınız da 1 ise<br />

Adana Demirspor- Adanaspor derbisinden başka hiçbir derbi zevk vermiyorsa<br />

Korku nedir bilmiyorsanız, bomba görünce tekmeleyesiniz geliyorsa<br />

YÜZDE YÜZ ADANALISINIZDIR, BU GURURU İFTİHARLA YAŞAYABİLİRSİNİZ!<br />

16) ADANALILIK TESTİ<br />

KAHVALTIDA CİĞER YERİM ( 10 PUAN)<br />

EN AZ 1 KERE OPTİMUM’A GİTMİŞLİĞİM VAR ( 5)


EN AZ 1 KERE MENDERES’TE MANGAL YAKMIŞLIĞIM VAR (10)<br />

EVİN ÖNÜNDE/ARKASINDA YENİDÜNYA AĞACI VAR (20)<br />

GÜNEŞE MERMİ SIKMIŞLIĞIM VAR (10)<br />

MAHALLEMDEKİ BAKKALLAR BEDAVA KAMPANYASINA KATILMAZ(35)<br />

ŞALGAMI MARKETTEN DEĞİL EV YAPIMI ALIRIZ (45)<br />

BICI BICI YAPARIM DALİNLE(25)<br />

ŞIRDAN’IN YAPIŞILI BİLDİĞİM HALDE TİKSİNMEDEN YERİM(55)<br />

HER GÜN EN AZ 3 SURİYELİ GÖRÜRÜM (15)<br />

DAMDA YILDIZLARI İZLEYEREK UYUMUŞLUĞUM VAR(35)<br />

ADANA KEBAP’I ACISIZ YER YANINA DA DİYET COLA SÖYLERİM(-40)<br />

ARADA BALIK TUTMAK İÇİN BARAJA GİDER GELEBİCİN TUTARIM(20)<br />

ÇOCUKKEN MAHALLEDE GULLE OYNAMIŞLIĞIM VAR(15)<br />

ŞIRDAN YERKEN ÇATAL BIÇAK KULLANIRIM (-15)<br />

ASMADAN KORUK KOPARIP TUZLAYARAK YEMİŞLİĞİM VAR (5)<br />

TANIMADIĞIM DÜĞÜNLERE GİDİP DAMATIN YAKINI GİBİ OYNARIM(10)<br />

EN AZ 1 KERE SU SİŞESİNİ BOĞMA DİYE KAFAMA DİKTİM (10)<br />

UYUZ OLDUĞUM KİŞİYİ TENHADA TEK YAKALARIM (5)<br />

KAVGALI OLDUĞUM KİŞİYE KIZ ARKADAŞININ YANINDA DAYILANIRIM(-40)<br />

17) Türkiye’de ” deli ” diye alay edilip Abd’nin ” dahi ” dediği<br />

Adanalı mucit: İrfan Mavruk<br />

Havasından suyundan mıdır bilinmez, Adana insanı delilikle dahilik arasındaki bir<br />

çizgide yaşar. Hayal dünyası ve pratik zekası sıradan bir insanın çok üzerindedir. Ne<br />

var ki Adanalıların pırıl pırıl zekası sistemin körelttiği binlerce beyin arasında yok<br />

pahasına harcanır gider, hatta " bunlar deli " yahu denilip irdelenmez. " Biz öyle bir<br />

milletiz ki akıllı kafaları yurt dışına ihraç eder akılsızları ise alıkoyar başımıza<br />

taç ederiz.." diye boşa söylememiş Ümit Yaşar Oğuzcan..<br />

Bir şeyler yapmak isteyen her insanla dalga geçilip tiye alındığı ülkemizde İrfan<br />

Mavruk'la da epey dalga geçmişler. Yaratmaya, üretmeye çalışan insanlar bu<br />

topraklardan daima küstürülmüş, ötelenmiş. Menderes’in keşfedip ABD’ye yolladığı,<br />

radarsız roketin kaşifi olarak bilinen; fakat ülkesinde hak ettiği değeri göremeyen<br />

Adanalı İrfan Mavruk da, bu yozlaştırıcı politika yüzünden 2010 yılında,<br />

anlaşılamadan 69 yaşında vefat eden değerlerimizden kaçıncısı bilmiyoruz.<br />

1960'larda İrfan Mavruk gibi dahiye deli deyip NASA'ya kaptırdık; roket biliminde çığır<br />

açtı, şimdi ise her bulduğumuz deliye dahi diyoruz!.


ALİM Mİ OLACAKSIN BAŞIMIZA!<br />

Ortaokulda resim dersindeyken öğretmeni öğrencilerinden serbest bir resim<br />

yapmalarını ister.<br />

İrfan Mavruk da içinde güneş, ay ve gezegenler bulunan bir uzay resmi yapar. Resmi<br />

gören öğretmeni; " "hayırdır irfan bu resim ne böyle? alim mi olacaksın başımıza."<br />

der küçümser bir tavırla. Sonra irfan alim olur. hocasından aldığı yetersiz eğitime<br />

rağmen hocasının ufkunun ötesine geçer ve yurt dışına çıkarak Nuri Demirağ ile<br />

Vecihi Hürkuş ile aynı kaderi paylaşmaktan kurtulur.<br />

Adının deliye çıkma hikayesi ise bir rivayete göre mahallesinde paso karpitten bomba<br />

yapıp patlatması yüzündenmiş. Öyle ya, bizim ülkenin insanı, hayal kurana uzaylı gibi<br />

bakar. Algılayamadığı, klişenin ötesinde işler yapan, akıl sınırlarını zorlayan insanları<br />

tehlike arz ettiğini düşünüp hemen " deli " yakıştırması yaparak dizginler. Başımıza<br />

icat çıkarma derler, böylelikle ondan kurtulduklarını düşünürler.<br />

"AKLINDAN ZORU VAR" DENİLİP ALAY EDİLDİ AMERİKA'DA FÜZE UZMANI<br />

OLDU!<br />

Vatan Gazetesi Ankara muhabirlerinden Sayın Erol Ülgen'in aracılığı ile bu toplantıya<br />

gelen Bay İrfan Mavruk, aralarında iki de doçent b lunan yirmiden fazla mühendis ve<br />

fizikçinin önünde ışık hızından daha yüksek bir hız elde etmek iddiası olmadığını<br />

beyan ile toplanan heyete, fırlattığı füzeleri ve elindeki yeni füze projesini izah<br />

etmiştir. Verilen izahattan anlaşıldığına göre bu genç, maalesef geniş fantezisi ile<br />

mevcut olmayan şeyleri vaki olmuş gibi göstermekte, hiç bir hesaba dayanmayan bir<br />

takım iddialar ileri sürmektedir. Muayyen bir ilmi müktesebata sahip olmaksızın bu<br />

mevzularda ve bu yaşta bir dahinin ye tişemiyeceği hakikati bir tarafa, İrfan<br />

Mavruk'un fırlattığını iddia et tiği sekiz bin küsur parçalı füzenin herparçasını çizmek<br />

ve imal etmek için bir gün çalışılsa sekiz bin parça için 20 seneden faza bir zamana<br />

ihtiyaç vardır ki, bu da 17 yaşındaki gencin daha doğmadan bu ise başlamış olmasını<br />

icabettirir.<br />

1959 yılında yayınlanan bir makalede Mavruk’un projeleri ile ilgili, “İrfan Mavruk’un<br />

elinde dolaştırdığı füze projesi meraklı bir çocuğun çizdiği karmaşık bir takım<br />

şekillerden ibaret olup, teknik bir makine resmi ile herhangi bir alakası yoktur.


Verilen izahattan anlaşıldığına göre İrfan Mavruk, maalesef geniş fantezisi ile<br />

mevcut olmayan şeyleri olmuş gibi göstermekte ve hiç bir hesaba dayanmayan<br />

bir takım iddialar ileri sürmektedir” denilmiştir.


''Bunda Bir Fevkaledelik Var'<br />

İrfan Mavruk bir gün okulda atom dersi işlenirken hayal ettiği projeyi öğretmenine<br />

uzun uzun anlatır ve bu çıkış kendisine ABD’nin yolunu açar. Öğretmeni İrfan'ın<br />

anlattıklarını ilginç, belki de deli saçması olarak gördüğü için idareye haber verir,<br />

konu valiye kadar gider. ABD mühendisleri Türkiye'ye gelir ve projeyi bir de İrfan<br />

Mavruk'tan dinlerler, o da mütevazilikle izah eder ‘Bunda bir fevkaladelik var’ derler.<br />

Memleketinde " tavan delen irfan" birdenbire Amerikalıların üzerine titrediği bir dahi<br />

olmuştur.<br />

Olumsuz eleştirilere ve kimsenin kendine inanmasına aldırmadan, mücadelesini<br />

sürdüren İrfan Mavruk, aynı mahallede oturduğu dönemin Adana Milletvekili Suphi<br />

Baykam’ın aracılığı ile dönemin başbakanı Adnan Menderes ile tanıştı. Başbakan’a<br />

roket projelerini anlatarak ikna eden Mavruk, devlet desteği ile ABD’deki Columbia<br />

Üniversitesi’ne okuması için gönderildi. Eğitimini tamamladıktan sonra bazı silah<br />

fabrikalarında çalışan Mavruk, uzaydaki atom yükünü ölçen bir cihaz da geliştirdi.<br />

AMERİKA HAKKINDA ÖZEL KANUN ÇIKARDI!<br />

Türkiye’de 16 Şubat 1965 tarihli bazı gazetelerde İrfan Mavruk’la ilgili geniş bir haber<br />

yer aldı. Dış kaynaklı olan, ‘Amerikalıların üstüne titrediği harika çocuk: İrfan Mavruk’,<br />

‘Hakkında özel kanun çıktı, gizli polis de onu koruyor’ üst başlıkları altında, ‘25<br />

yaşındaki bir Türk genci feza ilmine ışık tutuyor’ başlığıyla verilen haberde, ‘İrfan<br />

Mavruk tarafından yapılan ve radarsız olarak uzaya fırlatılan roket büyük bir başarı<br />

sağladı’ deniyor.<br />

Nükleer merkezindeki başarılarının haricinde bazı silah fabrikalarında da çalışan<br />

Mavruk, uzaydaki atom yükünü ölçen bir cihaz geliştirdi. Özellikle yerden kumanda<br />

edilmeye gerek kalmayan roketler konusunda çalışan İrfan Mavruk 69 yaşında, 5<br />

Ağustos 2010'da emeklilik günlerini yaşadığı New York'ta geçirdiği kalp krizi sonucu<br />

hayatını kaybetti. Vasiyeti üzerine Mavruk, Adana'da Ali Hocalı Köyü'ndeki mezarlıkta<br />

toprağa verildi. Öyle ya, bir Adanalı dünyanın en nadide şehirlerine de gitse, ruhu ve<br />

bedeni onu ölümü hissettiği ilk anda dönüp dolaştırıp kendi topraklarına getirir.


Maalesef hakkındaki efsanelerin hiçbiri doğrulanamıyor. Çok normal, zira hepsi<br />

İrfan'ın kafasının içinde keşfedilemeden toprağa karıştı. Kendi adına yasa çıktığı<br />

iddia ediliyor, yok ama öyle bir yasa. Nasa'da çalıştı deniliyor, Nasa'nın websitesinde<br />

tek satır yok. icat ettiğini iddia ettiği şeyin patenti yok. Kendisini Amerika'da nasıl iyi<br />

gizlemişse, google'da arayınca bir kaç siteden üstün körü bilgiden başka bir şey<br />

göremiyoruz. Bakın internette bu adam hakkında ölümü hariç tek bir haber yok, hatta<br />

ismi bile yok! Bunun tek anlamı olabilir o da çalışmalarının fazlasıyla gizli tutulduğu<br />

ve isminin bilinmemesinin sağlandığı. Kim bilir adamlara ne hizmetlerde bulundu.<br />

Hakkındaki tek bilgi Bronx'ta kendi adına açılmış bir şirketin 1995-2001 arasında<br />

çalıştığı ve kapandığı yönünde.<br />

'Harika Çocuk' Artık Yaşamıyor ve ismi yaşatılmıyor!<br />

Şimdiye kadar bu adamın adını duymamış olmak gerçekten utanç verici.Ne diye<br />

böyle değerlerimize sahip çıkıp kitaplarımızda yer vermiyoruz, gelecek nesillere<br />

taşıyamıyoruz, onlara ilham veremiyoruz ki ? Oysa ki Avrupa bilime hak ettiğince<br />

para harcıyor, yatırım yapıyor, olmayacak şeylere bile olur umuduyla bakıp ense<br />

karartmıyor. Biz ise direk lükse gidip, saraylar yaptırıp her şeyin en pahalısını satın<br />

alıyoruz, bir çok şey gibi bilimi de ithal olarak getirtiyoruz.<br />

Memurlar ve yasaklar ülkesinde aradığını bulamayıp, özgürlükler ülkesine<br />

kaptırdığımız deha: Adanalı İrfan Mavruk. Cok bilmişlerin söyledikleri "senden bir b.k<br />

olmaz" cumlesinin acı bir kanıtı sadece...Belki de ülkemizin eğitim sistemine bir<br />

format atmak lazım..Ezberci eğitim sisteminden, öğrencilerin yetenek ve becerilerine<br />

göre onları ilgi alanlarına göre yönlendirip, gelişimlerine katkı sağlamalı, içindeki o<br />

hep gerçekleştirmek istediği hayali köreltmemeliyiz. Oysa her türlü potansiyel var şu<br />

cennet vatanda. Kıymet bilip, sahiplenelim yeter ki. Alışılmışın dışında reaksiyon<br />

gösterenlere öcü gibi bakmayalım. Batıya hayranca bakıp onu kopyalamak yerine,<br />

doğuyu yaşayalım, batının farkında olalım.


İrfan Mavruk gibi yaşarken fark edip değerlendiremediğimiz kendi öz<br />

evlatlarımıza sahip çıkacağımız, kendi değerlerimize bir avrupalı kadar önem<br />

verdiğimiz günlere, ümitle..<br />

6.


BÖLÜM (DUVAR YAZILARI)<br />

ADANALILARIN KAMU SPOTU<br />

Derin, çok hisli, sert mizaçlarının ötesinde pambık kalpli şahsiyetlerdir Adanalılar.<br />

Hayatı, ilişkilerin sahteliğini, çzetleme gücü yüksek benzetmelerle öyle güzel<br />

anlatırlar ki, üzerine sayfalarca yazılacak konuları tek bir beylik lafıyla süsleyip<br />

imzasını atarlar. Psikopatlarının bile ateşin başında dakikalarca ezbere şiirler<br />

okuduğu olduğu bir memleketten ne zarar gelebilir ki ?. İşte şair ruhlu güzel<br />

Adanalıların her biri derin manalar, sosyal mesajlar içeren, samimiyetle bezenmiş,<br />

hayat ve yaşanmışlık kokan duvar yazıları. Eskiden şiir sokakta diye bir şey mi vardı<br />

kardeşim, biz gönül işlerini Adana’nın kebap okan sokaklarında öğrendik. Şimdi<br />

defteri kapatın! Şiir, Adana sokaklarında!<br />

ADANADAYIZ HEPİMİZİN KAFASI KARIŞIK<br />

KENDİ DURUMUNU BEĞENMEK


AYAKTA MI DURAMIYOM ?<br />

ÇÜNKÜ ADANALILIK<br />

DERİN ADAMLARIN MEMLEKETİDİR ADANA


ADAMI DELLENDİRMEYİN<br />

Adanalının mafyaya ihtiyacı mı var ?


DEYİN Kİ ONLARA!


YİNE BİR ADANALININ CINCIK GİBİ KALBİ KIRILMIŞ


ADANA’DA AKILIYA HASRET KÖŞESİ


Adanalı öyle Only Love falan özenti sözlere ihtiyaç duymaz içten olur


Ay sen patlıyorsun!


YOK YOK ADANA’DA


MENDERESE GİTMEMİZ GEREKEN MEVZULAR VAR


BIRAK ADANA DÜŞLERİMDE KALSIN<br />

DELİSİN SEN


GARDAŞ > MANİTA >DÜNYA<br />

ADANA her mahallesiyle ADANA adamı dellendirmeyin!<br />

KEBAP GELDİKTEN SONRA GİDEN DÖNMESE DE OLUR


NASIL EDEK


DALGAMIZDAYIK


ADAM SONSUZ AŞKI BULMUŞ


DENİŞİK<br />

YİNE BİRİLERİNİN GÖNÜL DAĞINA YAĞMURLAR YAĞIYOR


BU GÖZLER NELER GÖRDÜ


KEŞKELER KEŞ ETTİ


GÜZELLİĞİN ON PARA ETMEZ BENDEKİ BU AŞK OLMASA


HERKES HADDİNİ BİLECEK!<br />

VARSA ŞEKLİNİZ HÜRRİYETE BEKLERİZ


AMA GİTME!


EMPATİ DEDİĞİN<br />

YAĞMUR YAĞINCA ADANALILAR


AŞKLARIN EN GÜZELİ<br />

ADANALILARIN ALLAH AŞKINI TARTIŞMAYALIM İSTERSENİZ


7. BÖLÜM<br />

ADANALI ŞOFÖRLERDEN SÜPER ARABESK LAFLAR<br />

Hepimizin bildiği gibi sert yapılarının dışında kalbi pambık gibi olan Adanalıların<br />

geninde gizli şairlik de vardır. Öyle ki bir Adanalının imza attığı kalbe kimse şair<br />

olamaz! Sokak duvarlarını edebi sözlerle döşeyen güneyin çocukları, araçlarının<br />

arkasına süper arabesk laflar iliştirmeden durur mu? Şimdi sizi yer yer gülme<br />

kipinizin yanacağı, hayatı öğreten, bol sosyal mesaj içerikli Adanalıların o beylik<br />

laflarıyla baş başa bırakıyoruz..<br />

KENDİNİ VAZGEÇİLMEZ SANANLARA GELSİN<br />

ATARLI ŞEHRİN GİDERLİ CÜLÜKLERİYİZ


Biz Adanalıyık, bizde hata olmaz, olduysa da<br />

yanlışlıklan olmuştur


BU YETENEK ACUNA FAZLA<br />

ATATÜRK OLMASA KEBAP YERİNE SALYANGOZ YİYORDUK


ÖYLE BİR GEL Kİ


YASADIŞI AŞK!<br />

FİNAL HAFTASI GELİNCE BEN<br />

HAYAT BÖYLEDİR İŞTE


ÇEKEMEYENLERE İNAT!<br />

SON PİŞMANLIK FAYDA ETMEZ


Adanalı kararlıdır. Vazgeçmez. Her yenilgide yeniden<br />

başlar.<br />

ÖLÜRÜM GENE DE SANA YAR OLMAM


ADANALIYIM BEN YA UMURUMDA MI DÜNYA<br />

BİZ HER YERDE ADANALIYIK


KAVRAM KARGAŞASI


SEBEBE GEREK YOK ADANA HER HALİYLE GÜZEL<br />

YAPRAK GIMILDAMIYOR


KEYFİ HİZMETE MAHSUSTUR


YAV HE HE


KADIN BİCİ BİCİ ADAM DİYALİZ MAKİNESİNDE


GÜVENLİKTE SON NOKTA<br />

O SENİN GÜZELLİĞİN<br />

SEN BENİ HELLO CELLO ADAM MI SANDIN ?


BENİ ARAYACAKSIN GÜNÜN BİRİNDE


KELİME ESPRİSİ BİZDEN SORULUR


HAFTAYA SICAKLIKLAR ARTIYORMUŞ


7. BÖLÜM<br />

ADANA AVRUPA BİRLİĞİNE GİRİYOR<br />

Düşünsenize; gurbette bir Adanalısınız..Kolcuoğlu yok, Birbiçer yok, Ciğerci Bedo<br />

yok, Kazım Büfe yok, alın size yeryüzündeki cehennem!<br />

Medeniyette çağ atlayan, yaşam tarzlarıyla ülke kültürünün sınırlarını aşan,<br />

festivalleri, mutfağı ve bereketli topraklarında yetişen sanatçılarıyla Adana, adeta<br />

kendine has bir ülkeyken Avrupa birliği gibi yapmacık bir medeniyete Adana gibi<br />

dünyada benzeri olmayan bir kültür zenginliği olan medeniyet timsali bir şehir<br />

gerek. Düşünsenize Amsterdam’ın Red Light girişinde 2/3 tepsi halka tatlının<br />

satıldığını, balkonda mangal yapan Adanalıyı yabancı bir komşunun “ yaygın var<br />

diye “ şikayet ettiğini, suçüstü yakalanan bir gaspçının “ İncil satıyom gurban<br />

olduğum inanmazsan aha Papa’ya sor “ dediğini ? Yılbaşında hindi değil koyun<br />

kesilip, Papa’nın dexterla gezdiğini. Metro’da “ Eyfel’e boş araba gelüür musun<br />

abla “ sesleri yükseldiğini. Adana takımlarını La Liga liginde izlediğimizi. Hele ki<br />

Eyfel’de kendimize güzel bir manzara seçip dev ocaklarla mangal partileri yapıp<br />

uçakların 20 dk rötarla Paris’e indiğini.. Ne baküyün mevzularıyla haberlere “ Şakir<br />

Paşa’nın hızlı çocuklarıyla zenciler arasında arbede, 2 ölü “ manşetleri atıldığını.<br />

Tabi Avrupa birliği’ne girerken yanımızda Ciğerci Bedo’yu, Yeşil Kapı’yı, Eyvan’ı,<br />

Kazım Büfeyi de götürmeden durabilir miyiz? Venedik kanallarında balıklama atlayıp<br />

gondolla şöyle bir şehir turu atmadan da olmaz. Çevrede “ Ar şu şalgam “ diye<br />

turistlere rüzgar yapan Adanalıları da gözümde canlandırıyorum. Hazır 7/C gibi<br />

seferi bir otobüsümüz varken Avrupa turu da atarız artık. Sonuç itibariyle<br />

Adanalılar Avrupa’ya göç etse port modern bir kavimler göçü olurdu. Hem onlar<br />

kafalarının estiği gibi istediği yılda yaşayıp istediği prestije erişemez mi. Günaşırı<br />

hamburger ve makarna ile damat zevkini körelten Adanalıların şırdanıyla, kebabıyla<br />

medeniyet dersi vereceğiz aşikar. Hele ki cesaretten yoksun Avrupalılara güneşe<br />

ateş etmeyi, 2.kattan mevzuya atlamayı, bomba depik vurmayı da öğreteceğiz<br />

elbette.<br />

HAMBURG SEMALARINDA TARİHİ MERKEZ CAMİ SLÜETİ


BİR CİĞER SAVAŞCISI WOLVERİNE<br />

VARDAHA KÖPRÜSÜ MANZARADAN GÜZEL


AVRUPA SOKAKLARINDA BİR DEMİRSPORLU<br />

EYFEL’E BOŞ ARABA GELİYÜR MUSUN ABLA ?


KAZIM BÜFESİZ AVRUPA MI OLUR ?<br />

ÜYF TAM DA MANGALLIK MANZARA


DOMATES BİBER BALCAN


8. BÖLÜM<br />

ÜNLÜ FİLOZOFLARDAN ADANA AFORİZMALARI<br />

Dünyanın önde gelen şair, filozları Adana için ne dediler ? Biraz<br />

şehir efsanesi, biraz rivayet olan “ hay diline gurban “<br />

diyeceğimiz o birbirinden matah sözlerle duygu dünyanızı<br />

gıdıklıyoruz.<br />

VURURSUNUZ ANLARIM DA ÖLMEZSEK SIKINTI BÜYÜK<br />

Dünyanın en seni seviyorum cümlesidir<br />

"Gurban Olurum Sana"


ESMİYÜR


BU ZERAFETİN BAŞKA AÇIKLAMASI OLAMAZDI ZATEN<br />

SEVEN SEVDİĞİNE KEBAP SÖYLESİN


KARPUZUN İYİSİNİ ADANALILAR YER<br />

NE GÜZEL SÖYLEMİŞ SHAKESPEARE


İNSANI HAYATA KÜSTÜRÜR BUNLAR


HER ŞEYİ AÇIKLAYAN KOLAYLAŞTIRICI SÖZ<br />

DUŞ ALIRKEN BİLE TERLEYENLERİN MEMLEKETİDİR ADANA


HAYAT SÜRPRİZLER VE CONOLARLA DOLU<br />

SIRTINDAN AKAN YAŞ TERDEN Mİ YAĞMURDAN MI BİLMİYORSAN ADANALISINDIR


YANİYÜRÜK<br />

9. BÖLÜM<br />

SADECE ADANA’DA YAŞANABİLECEK FANTASTİK OLAYLAR<br />

Maceralarla dolu şehirdir Adana. Her türlü aksiyon, macera bu coğrafyada! Siz<br />

dünyalılara şaka gelebilecek, akıl sınırlarını zorlayan enteresan olaylar Adanalının<br />

yaşam standartları. Bu şehirde ne zaman ne yaşanacağı hiçbir zaman kestirilemez.<br />

Adana insanının da artık bu tür fantastik olaylara karşı bağışıklılığı kazandığından,


doğallıklarıyla olayları bertaraf etmesi an meselesi. Onlar büyülü bir şehrin eşsiz<br />

kahramanları. Her türlü matah işlere karşı anında şekil alabilirler, üstelik bunu<br />

istiflerini bozmadan eyleme dönüştürürler. Arkalarında dünya mı yanmış, dönüp<br />

bakmazlar bile. Çünkü dedik ya, burası Adana, buradan her şey gerçek. Şimdi<br />

çaktırmadan sağ üste bakın ve ülkemizin güzide şehri Adana'da yaşanması gayet<br />

normal olan ama diğer şehirlerde garip kaçacak birbirinden fantastik olaylara şahit<br />

olarak dünyanız 1 dakikalığına güzelleşsin. Bunlar Adana işi stiller, başka yerde şahit<br />

olmanız mümkün değil, tadını çıkarın.<br />

(18 YAŞ LOGOSU)<br />

ŞAKAMIZ BİLE SAYKODELİK<br />

TAM ŞAŞIRACAKTIM ADANA’YI GÖRÜNCE FERAHLADIM


Adana'da sevdiği kızı görebilmek için çarşaf giyen çılgın aşık terörist sanılıp<br />

tutuklandı. Olsundu, bir Adanalı severse imkansızı isterdi.<br />

Böyle tuhaf şeyler yalnızca romanlarda ve Adana'da yaşanırdı


Arkadaşlara hoşlandığım birini gösterince;<br />

ADAM 2 YIL DAHA DEVAM ETSE DOÇENT OLACAKMIŞ


ADANALI BABA 4 KAT DAHA BABADIR


2.KATTAN MEVZUYA ATLAYAN UÇAMAYAN SÜPER KAHRAMAN


HOBİ OLARAK ADAM DOLANDIRMAK<br />

Essin diye güneşte delik açmaya çalışmak


SORUYA SORUYLA KARŞILIK VEREN “ MI REYİZ “<br />

ZEKİ MÜREN DE BİZİ GÖRECEK Mİ?


İYİ Kİ ALLAH KORUMUŞ


Güneş'e ateş açma<br />

Bombayı tekmeleyerek kontrol etmek<br />

Canlı bomba dövmek<br />

Adana misyonunu tamamladı!


ÇİVİ ÇİVİYİ SÖKER!<br />

Adana Merkez şarkısının çıkış hikâyesi


Evin altında petrol mu olur demeyin, Adana’da ise olur.


GTA SAN <strong>ADANACİTY</strong>


Adana'ya güneş doğmuyor. Adana güneşe doğuyor


Bu manzarayı ancak Adana tribünlerinde<br />

görebilirsiniz<br />

Salvador Dali'nin Adana sıcağını konu alan tablosu


Adanalılar trafik kurallarına daima riayet ederler<br />

Usulca sağ üst köşeye bakın


Dünyanın en dürüst dilencisi<br />

" Dilenmek çok güzel. .. Boya boya, ayakkabı boyayarak pаrа mı kazanılır? "<br />

ADANALI BİRİ TARAFINDAN SEVİLMEK LÜKSTÜR


ÜLKEYİ ADANALILAR YÖNETSE 1 AYDA SÜPER GÜÇ OLURUZ<br />

Burası Adana burada her şey gerçek


Asrın icadı


Atmosfere kafa tutmak<br />

UÇUŞA HAZIR MISINIZ?


GTA’yı yaşayan şehir


MEVZU ADANA İSE O TELEFONUN ORDA NE İŞİ VAR DİYEMİYORSUN<br />

Ülkenin ihtiyacı olduğu delikanlılık<br />

ve adamlık ektedir


Çünkü en güzel öz çekimlr mangal maşasıyla çekilir


ADANALI DABBE<br />

ADANA’LIYI GÜLDÜRMEK İSTİYORSAN ONU ÖLÜMLE TEHDİT ET


Allah herkese Adanalı kafası nasip etsin


ADANA SICAĞINA PRATİK ÇÖZÜMLER<br />

ŞEHRİN SU ŞEBEKESİNE BİR ŞEY Mİ KOYUYORLAR BİLMÜRÜM


ADALETİN BİTTİĞİ YERDE ADANALILIK BAŞLAR<br />

GAZETECİ İŞTEN ATILMASIN DİYE DOKTOR KAÇIRAN KOCA<br />

YÜREKLİ ADAM<br />

ŞEREFİNE VALİ


ŞEHRİN GASPÇILARI BİLE VİCDANLI


HIRSIZLARIN DA MAL GÜVENLİĞİ YOK<br />

ZİRVEDEN BAŞLAMAYI SEVERİZ


ŞEHRİN İNEKLERİ BİLE ÇILGIN<br />

HAVUZUN KAMYONU VAR


BİR BAŞKADIR BENİM KELEŞİM<br />

LEHVALI PSİKOPAT


MONTAJ TABİ YAA<br />

HAYALİMDEKİ ÖLÜM ŞEKLİ


LİSELİ DİYİP GEÇME


AKILLI OL RUSYA<br />

İYİLİKTE YARAMIYOR


ADANALI SAFLIĞI<br />

ŞOFÖRLERİ BİLE ROMANTİK OLAN ŞEHİR


HERKES ÖLDÜRÜR SEVDİĞİNİ!<br />

TEXAX ADANA’NIN BİR KÖYÜDÜR<br />

BAHANE BULMAYA ÇALIŞIRKEN BEN


11.BÖLÜM<br />

ADANA’YA MAL OLMUŞ ŞEHİR EFSANELERİ<br />

1. KANALA DÜŞEN ADAM<br />

90lı yılların sonuna doğru bir yerel kanalın muhabiri tarafından gerçekleştirilen bu<br />

trajikomik röportaj hafızalardan hala silinmedi. Kahramanımız 50 yaşlarında bir<br />

dayımızdır ve arkadaşlarıyla kafaları çektiği bir gecenin sonunda kanalın kenarından<br />

bisikletiyle eve dönüyordur. Adana boğmasının etkilerinden olsa gerek, dayımız<br />

kanalın kenarındaki korkulukların olmadığını unutarak bir anlık geçici körlük ve<br />

unutkanlıkla direksiyonun hâkimiyetini kaybederek kanala düşer. Olay da tam da bu<br />

anda dayımızın kanaldan çıkmasıyla beraber kendisine yöneltilen sorularla başlar ki;<br />

olayın şoku, Adanalı doğallığı ve kafanın çakır olması gibi detaylar birleşince ortaya<br />

beyinleri yakan o müthiş replikler çıkar:<br />

Çekin aminiüm!<br />

Ben kanalda geçiyodum<br />

Telefonla gonuşuyodum<br />

Bu nalet olası ganalı ertafını çerçeve yapmamışlar<br />

Ben düştüm iyi kötü kurtuldum<br />

Ama çoluğumuz çolcuğumuz var<br />

Çocuğumuz var<br />

Buraya.. Buraya bizim bi sürü insanların çocuğu var<br />

Buraya düşse noolur? Amma akşam amma gündüz.<br />

Şurdan geçerkene bi gorkuluk olmaz mı?<br />

Olmuyo işte bak gördüğünüz gibi.


Buyur.<br />

Ben düştüm, çocuklarımız düşmesin.<br />

Bak. Şordan geçiyodum. Kurbağaların üstüne düştüm, gurbağa vak dedi.<br />

Düştüm, ama çıkaramıyom.<br />

Piskleti, düldülü çıkaramıyom amınagoyim.<br />

Beni sen mi iteledin naptın bilmiyorum işte.<br />

Yeter artık aminiüm<br />

Çek aminiüm çek.<br />

Yalnız bak baş sayfada istiyom, anam avradım olsun kan davası çıkar.<br />

Haydi, iyi akşamlar.<br />

2. HUGONUN DA AMİNİÜM TOLGA ABİNİN DE<br />

80lerin sonu 90ların başında kanal 6’da yayınlanan Türk<br />

televizyonlarının ilk interaktif yarışmasıydı Hugo. Bir<br />

dönemin modern çağ efsanesi, 0 kuşağının en tatlı hatırasıydı.<br />

Yarışmanın sunucusu da tıp kı Hugo’ya benzeyen Tolga ağabeydi.<br />

“ Hugo parmakların ucunda “ mottosu ile bir dönemin<br />

çocuklarını ekranların başına kilitleyip, canlı yayında<br />

telefon tuşlarıyla yarışma şansı veriyordu. Telefonla bağlanan<br />

çocuk yarışmacılar Tren-dağ / Orman-Uçak etaplarından birini<br />

seçerek türlü maceralar eşliğinde Hugo’nun karısını kurtarmaya<br />

çalışırken, telefon tuşlarının gazabına uğrayıp oyunda<br />

yandıkları anda “ ben bastım tuş basmadı “ serzenişleriyle<br />

sinir kasıyorlardı. Hoş 90ların başında hayatımızda bir anda<br />

giren teknolojinin o kaygan zeminine ayak uydurmak hayli zordu<br />

birçoğu için. Yarışmanın maceraları kulvarlarında ilerlerken,


sağa veya sola dönmek için telefon aracılığıyla yönlendirilmiş<br />

4-6 gibi tuş kombinasyonları vardı. Atari salonlarında<br />

joystick ’in müthiş kullanış kolaylığına alışmış nesil bir<br />

türlü çevirmeli telefonun bu yabancı gelen gidiş dönüş<br />

kombinasyonlarına alışamamıştı. Üstelik bir de yarışma<br />

esnasında oyuncuyu direktifleriyle yönlendiren tolga abi, “<br />

beş beşş sağa, Hugo’nun zıplaması lazım, orada durmaaa, çığ<br />

yaklaşıyor, 3e basma “ şeklinde haykırışlarla triplere<br />

sokuyor, o heyecanla eli ayağına dolaşıp oyunu kaybediyor.<br />

Sinirden kıpkırmızı olan yüzler, telefon tuşlarına abanmaktan<br />

nasır toplayan eller ne olduklarını anlamadan büyük bir<br />

pişmanlıkla yarışmaya veda ediyorlardı. Günlerden bir gün<br />

bütün bu sinir krizlerini, gittikçe büyüyen öfke yumağını<br />

bertaraf edecek o efsane olay yaşandı ve yarışmaya Adana’dan<br />

bir çocuk bağlandı. Oysa her şey alelade başlamış, çocuğun<br />

yarışmaya başlarken kendini tanıtması ve oyuna ilk anda adapte<br />

olmasıyla beraber biraz sonra yaşanacaklar için her şeyin üstü<br />

örtülmüştü. Fakat ilerledikçe canlarını bir bir kaybeden kanı<br />

hızlı ufaklık Adana’ya özgü dellenişlerle adeta telefonla<br />

kavgaya tutuşmuş, diğer yandan tolga ağabeyin fonda yükselen<br />

yersiz haykırışlarıyla büsbütün sarsılmıştı. Yarışma esnasında<br />

fonda yükselen homurdanışlar biraz sonra ayyuka çıkacak canlı<br />

yayın trollüğünün habercisiydi ve çok geçmeden çocuğun<br />

yanmasıyla beraber o korkunç son patlak verdi. Yine birkaç<br />

dakika içerisinde ne olduğunu anlamadan bir yarışmanın daha<br />

sonuna gelmiş, kaybetmeyi kabullenemeyen o hırslı çocuğun tüm<br />

hevesi içinde kalmıştı. Tolga ağabeyin de “ aa olmadı Mahmut “<br />

nidası da ateşi körükleyince o milyonların yıllarca içinde<br />

bastırdığı öfke dile geldi ve bir anda televizyonların<br />

başındaki herkesin beynini kanatacak o sözler duyuldu.


“ Hugo’nun aminiüm! “<br />

Birkaç saniye süren derin sessizlik, hallüsülasyon muydu yoksa<br />

yanlış mı duydum yutkunmaları, tolga ağabeyin bembeyaz yüzü ve<br />

elindeki tabağı düşürüp ekrana bön bön kilitlenen<br />

izleyiciler..Öyle ki canlı yayın kafasının alalade gelişen<br />

salınımı, o dönemki yayın organlarının gelişigüzel işleyişi ve<br />

herhangi bir kontrol mekanizmasının olmayışı eninde sonunda<br />

televizyon sunucularının elinde patlayacaktı ve bunu ancak<br />

kaybetmeyi kabullenmeyen hırslı bir Adanalı çocuk gerçeğe<br />

dönüştürebilirdi. Katılan diğer birçok çekingen ufaklık tolga<br />

ağabeyin geçiştirmeleriyle suskunluklarını içine gömüp zamanın<br />

ötesine ışınlanıyorsa da buna artık birinin dur demesi<br />

gerekiyordu. Çok geçmeden durumu toparlamaya çalışan Tolga abi<br />

“ aa çok ayıp tolga abi çok kızar “ dediyse de yangını<br />

körüklemekten öteye gidememiş, atarlı veledimiz o son kroşeyi<br />

geçirerek yıllarca boyunca kulaktan kulağa yayılacak o<br />

efsanevi canlı yayın faciasının kahramanı olmuştu.<br />

Hugonun da aminiüm Tolga ağabeyin de!<br />

Bugün bu olay hala efsanesini koruyor. Ne var ki o<br />

dönemlerdeki kayıt teknolojisinin olmaması, tolga ağabeyinin<br />

karizmasını çizdirmesiyle beraber apar topar yayın arşivini<br />

imha etmesi, bütün bu yaşananların herhangi bir kaydının<br />

olmasını engelledi. Üstelik olay öylesi eşref saati<br />

denilebilecek anda vuku buldu ki, televizyonda olaya şahit<br />

olan bir kısım insan bugda kalarak yaşananları animasyon sanıp<br />

unutup gitti bir kısmı da beyin felci geçirerek ergenliklerini<br />

tamamlayamadan sırlar dünyasına kanatlandı. Tolga ağabeyinin


de bir canlı yayında sorulan soru üzerine yaşananları inkar<br />

ederek “ ispat edene son model bir araba alacağım “ demesi o<br />

dönemin çocuklarının bu güzel hatırasını baltalayıp, onlara<br />

şizofren muamelesi yaparak sinirleri üst seviyeye çıkardı. o<br />

mucizevi anlara şahit olan koca yürekli azınlık zamanın<br />

acımasız akışkanlığına direnip olayı hafızalarının en güzel<br />

köşesine kitleyerek bir gün su yüzüne çıkmasını sağladılar.<br />

Efsanenin ardından çeyrek asır geçmesine rağmen yaşananlar<br />

ekşi sözlük sayfasında “hugoya küfreden çocuk “ başlığıyla<br />

gündeme gelerek, olayı hatırlayan binlerce yazarın araştırma<br />

ve bulgularıyla gerçeğe bürünmeye başladı. Kanalla iletişime<br />

geçilerek o dönemki yayın sorumlarından arşiv incelemesi<br />

yapılmasını talep ettiler. Hiçbir sonuca ulaşılamaması<br />

kafalardaki cevabı kuvvetlendiriyordu. Belli ki tolga abi<br />

yayın kayıtlarına torpil atarak bütün delilleri ortadan<br />

kaldırmıştı ve ümitlerin gitgide son bulduğu anda kanalın o<br />

dönemli yayın müdürü divitırdan bir açıklama yaparak<br />

yaşananların gerçek olduğunu kabul etti. Bunun üzerine İyice<br />

hırs yapan haşarı sözlük yazarları bu konuda hukuksal süreç<br />

başlattıklarını söyleyince Tolga ağabeymiz köşeye sıkıştığını<br />

hissedip tarihin en berbat manevrasını yapıp şuan yurt dışında<br />

olduğunu ve Türkiye’ye döndüğünde bir canlı yayında<br />

yaşananları tüm açıklığıyla anlatacağını söyledi. Şuan bu<br />

tuhaf enstantane hala gizini korurken binlerce koca yürek o en<br />

sarsıcı hatıraları izleyerek meraklarını doyuracaklarını<br />

düşünmeseler de, en azından çocukluklarının çözüme kavuşmamış<br />

bu davasını zaferle sonlandırmanın dayanılmaz coşkusu<br />

içerisindeler.


3. BARAJYOLU’NUN KRALİÇESİ SOPALI MERYEM DEZZE!<br />

Baraj Yolu’nda totosuna Meryem dezzenin sopasını yemeyen, gerçek Adanalılık<br />

şerefine nail olamamıştır elbette. O farklı giyim tarzı, sayko kişiliği, elinde zopasıyla<br />

birçok Adanalı tarafından sevilen renkli bir karekter ” Meryem teyze ” Ağzından


sönmek bilmeyen sigarası memleketin namusu gibi. Sabah yürek yemiş gibi<br />

erkenden dışarı çıkar, elinde zopası sokak sokak gezip dünyaya, insanlara sataşır.<br />

Vurdumduymaz yol üstü gezginlerinin vicdanına dokunur gibi o sopayı sallar, sen de<br />

suçluluk psikolojisiyle bir tuhaf olursun. Yolda kendi halinde yürüyorken yâda elinde<br />

telefonla mesajlaşıyorken bir anda sopasını size doğru sallayıp bir şeyler söylediğini<br />

görünce önce dumur olur sonra sıradan bir Adana günü yaşadığınızı fark edip hızlıca<br />

uzaklaşırsınız. Anlaşılmayan küfürler silsilesi eşliğinde çevredeki insanların güldürülü<br />

bakışları eşliğinde kalakalmışsınızdır. Öyle ki tanımadığınız biri tarafından sayko bir<br />

şekilde gerçekleşen bu eyleme ilk anda akıl sır erdirmek mümkün olmuyor, haliyle<br />

yüzünüz bembeyaz kesilmiş bir vaziyette hızlı adımlarla uzaklaşıyorsunuz yanından.<br />

İlk kez karşılaşanlar için korkutucu bir tecrübe tabi. Sonrasında kaçınılmaz bir<br />

şekilde bir ritüel haline geliyor, dayaktan hoşlandığını fark edip onun bu agresif halleri<br />

sempatik bir hal alıyor. Hatta şehir dışında yaşadığınızda Meryem dezzeden<br />

yediğiniz dayağı bile özler oluyorsunuz.<br />

BİR CİGARA VER HELE KEKO!


Adana’daki birçok kadının ilham kaynağı Meryem dezze. Kendisi sokak<br />

modasının yaratıcılarından, Adana’nın en ikonik figürü. Bir rivayete göre de;<br />

Adana’nın ilk resmi gazete dağıtıcısı. Sürekli bir şeylere sitem edişi ve<br />

anlaşılamayan üslubu kendisinin gizemini arttırıyor. Yolda durdurup sigara<br />

ister, verirsin, sopalar, vermezsin, sopalar. 1 milyün’un var mı der, çıkartır bir<br />

şey ikram edersin beğenmez yine sopalar. Bu yüzden istediği şeyi tam olarak<br />

temin etsen de kendisinin zulmüyle kutsallanıp yoluna devam edeceksin, o<br />

yıllanmış sopasından nasibini illa ki alacaksın. Özellikle de kızlara karşı daha<br />

acımasız, takibine düştüğü anda ölümcül darbeyi indiriyor. Adana gibi fantastik<br />

bir memleketin, sokaklarında günbegün dayak atmak için dolaşan bir<br />

teyzesinin olması tesadüf değil herhalde. Tabi ki o tatlı acıtmalarının yanında<br />

son derece kibar, mankenlere taş çıkartacak zarafete sahip, pek nasip olmasa<br />

da yanakları sıkılası tatlılıkta. Sırf bu yüzden sosyal medyada kendisi tarafından<br />

binlerce fanı var. Gruptaki yorumlar kimi zaman insanları gülme krizlerine<br />

sokarken, yaşlı kadının gazeteci olduğunu, Ergenekon davasından yırtmak için<br />

deli numarası yaptığını bile ileri sürenler var. Gruba üye olanlar Meryem teyze<br />

için parti yapmayı bile düşünürken, bu fikre çoğu kişi olumlu yaklaşıyor. Ayrıca<br />

yaşlı kadını Recep İvedik, Avrupa Yakası ve reklam filmlerinde oynatma fikri de<br />

ortaya atılıyor.


Özellikle Adanalı kızlar Meryem Teyze’nin giyim tarzını çok beğeniyor. Alışılmışın<br />

dışında kombinler tercih ediyor. Genç kızlar Meryem Teyze’ye tarzını sormak isteyip,<br />

onu daha iyi tanımak adına iletişim kurmak istiyorlar ama Meryem dezze iç dünyasını<br />

kimseyle paylaşmamak için insanlarla çevresine elindeki sopayla çit örüyor. Uzun<br />

zaman yolda kendisine rastlamayanlar endişelenip, şehirde büyük bir eksikliğin<br />

olduğunu fark edip ” nerde bu Meryem Dezze ” diye hayıflanıyorlar.<br />

Peki onu bu denli asabi davranışlara sürükleyen yaşantılar ne? Türk halkı olarak her<br />

ne kadar davranışlarını algılayamadığımız, bizden olmayan farklı karakterdeki kişilere<br />

” deli ” kisvesi altında kolaya kaçarak, insanların yaşadığı kişisel hüzniyetleri<br />

görmezden gelsek de insan düşünmüyor değil; kim bilir hangi yaşanmışlar daha<br />

ağzındaki sigarasını söndürmeden diğerini yaktırmaya, gecesini gündüzünü


sokaklarda geçirip insanlara kızmaya sürükledi. Bu konuda kendisi tanıyan<br />

arkadaşlarımız tarafından anlatılan rivayetler var:<br />

Kadının 3 oğlunun ve kocasının bir yıl içerisinde hayatını kaybettiğini ifade eden<br />

arkadaşımız, “Meryem teyze bizim evin burada oturuyor. Annem anlattı kadının<br />

çocuğu darbe zamanı kucağında ölmüş o da bu hale gelmiş. İlk oğlunu trafik<br />

kazasında kaybetmiş, ikinci oğlu asansörde sıkışıp ölmüş, üçüncü oğlu ise şehit<br />

düşmüş. Kocası kalp krizinden ölmüş ve bunların hepsi bir sene içinde olmuş. Şuan<br />

hayatta bir kızı bir oğlu var. Onlarda Allah’a emanet yaşıyor” diyor.<br />

Geçen zaman içerisinde Osmanlı kadar çökmüş fakat tavrından hiçbir şey<br />

kaybetmemiş Meryem Dezzemiz. Hala şehrin çeşitli muhitlerinde sürpriz bir şekilde<br />

karşınıza çıkabilir. Adananın resmi Gazete dağıtıcısıymış, Pazarlar caddesinde<br />

gazete satarmış bir zamanlar. Oğlu trafik kazasında rahmetli olduğu için bu hale<br />

gelmiştir. Harika fal bakar. Damadını hiç sevmediği ve Almancı olduğu için onu<br />

görmeden eve girer ve erkenden evden çıkar. Geçen zaman içerisinde hayatı<br />

sokaklar olmuştur. Eğer yolda denk gelir de size bulaşırsa hiç bozuntuya vermeden<br />

sigara uzatıp, elinize bozukluk sıkıştırın. Sert davransa da gülücüklerinizi eksik<br />

etmeyin, onu bu dünyadan, sizden biri gibi hissettirmeye çalışın.


12. BÖLÜM<br />

(SİZ DÜNYALI BİZ ADANALI )<br />

Adanalı farklıdır, yaratıcılıkta nirvana’ya çıkmıştır, yerlisi adamın tillahıdır.<br />

Her ortamda ya sevişinden ya sövüşünden kendini belli eder. Bu ülkenin en<br />

seküler, aydın, çağdaş insanlarıdır onlar. “ Nerelisin “ diye sorulduğunda “<br />

Allah’ın adamıyım “ derken aslında bu dünyanın insanı olmadığını ispat<br />

etmişlerdir. Dışarıdan ağır ve sert adamlar olarak görünür ama gider<br />

konuşursan sana Freud’dan, Shopenhauer’den bahseder de bahseder. Yerine<br />

göre istediği role girebilecek kadar çok yönlü insanlardır. Onların olduğu<br />

ortamda kahkaha eksik olmaz. Eğer hayatınızda bir Adanalı tanımışsanız, ne<br />

yaparsanız yapın onun boşluğunu dolduramazsınız. Bu bölümde Türkiye haber<br />

rezervinin %90'nını bünyesinde barındıran gariplikler cumhuriyeti Adana<br />

gezegeninde kısa bir yolculuğa çıkartacağız.<br />

Adana’nın havasını solumamış birisini ciddiye almıyoruz biz!


1) ŞEHİR DIŞINDA ADANALIYI TANIMANIN YOLLARI<br />

** Kar görünce çılgınlar gibi sevinip pekmez döküp yemeye çalışıyorsa<br />

** “ Bakale “ ile başlayan cümleler kuruyorsa.<br />

** 3 saniye göz teması kurduğun anda “ ne baküyün “ gibi bir tepkiyle karşılaşıyorsan<br />

** Ayağında Dexter üzerinde Lacoste tişört varsa<br />

“ Güzel bir manzara görünce “ Burada ne mangal yapılır “ gibi bir reaksiyon gösteriyorsa<br />

** Kavga sırasında;<br />

“ Bırak hele gardaş gelsin hele gel hele gel gelsene “ gibi cümleler kuruyorsa<br />

“ Bilüün mü gelün mü “ gibi kendine has şivesiyle ortamlarda heyecanlı heyecanlı konuşuyorsa<br />

** Soruya soruyla karşılık verip cevabı düşünmek için vakit kazanmaya çalışıyorsa<br />

** “ Girdiği bir ortamda sıcakkanlılığı ve doğallığı ile dikkatleri üzerine çekiyorsa<br />

** Tanımadığı insanlara “ dezzemin cülüğü, kirvem, dayı “ gibi sıfatlarla sesleniyorsa<br />

** Diğerleri gibi “ hocam, kanka “ gibi yapmacık cümleler yerine “gardaşım” diyorsa.<br />

** Kebabın yanına gelen pilavı görünce kendisine küfredilmiş gibi sinirleniyorsa<br />

** Yolda memleketi kendi besliyormuş gibi heybetli heybetli yürüyorsa<br />

** Şüpheli paket görünce tekmelemeye çalışıyorsa<br />

** Mısır’a “ Darı “, Geri vitese “Anarya”, Çamaşır suyuna “ Hipo” , Cam’a “Cıncık” diyorsa<br />

** Merhaba denilince “ Aleyküm selam sen napüyün “ şeklinde cevap veriyorsa.<br />

** Sıcaktan şikâyet edenlerle dalga geçip soğukta gökyüzüne atarlanıyorsa<br />

** Satın alacağı bir şeyin fiyatını yüksek bulup “ biz o parayla kebap yerik “ diyorsa<br />

** Herhangi bir yerde müzik çaldığını görünce kendini kaybedip Çiftetelli oynuyorsa


BİLİN Kİ ADANALIDIR, SARILIN ONA!!!<br />

2. Türkiye’nin en yaşanılası şehri ” Adana’da Öğrenci<br />

Olmak “<br />

” Adana’yı görmeden, bir Adanalı sevmeden, Adana’da Kebap yemeden ölmeyin ”<br />

demiş güzel bir abimiz.. Öyle ki memleketin adrenalin dinamosu Adana gibi şehri<br />

dünyayı gezsen bulamazsın.. Yolu Adana’dan geçen herhangi biri bu şehrin havasını<br />

solumuş, suyundan içmiş, mutfağından tatmışsa Adana’yı ve Adana’ya dair<br />

hatırladıklarını unutması mümkün değildir. Birçoğunun yaşayamam diye ayak bastığı<br />

Adana ” başka şehirde yaşayamam ” dediği tutku dolu bir memleket haline gelir. Her<br />

Türk’ün 2. memleketidir Adana. Yiyeceği millidir, içeceği millidir, şahsına münhasır<br />

kültürü her Türk vatandaşının kendine bir parça bulabileceği cinstendir.<br />

Adana’da öğrenci olmak; her şeyden önce Çukurova Üniversitesi gibi muazzam<br />

bir üniversitede kartpostalları andıran bu manzarada öğrenciliğin tadını<br />

çıkarmaktır. Türkiye’de sayılı üniversite bu kadar güzel bir kampüse<br />

sahiptir. Hava almaya, arkadaşlarla buluşmaya, kafa dinlemeye veya gezmeye<br />

kampüse gider Adana öğrencisi. Çünkü görebileceğiniz en muhteşem<br />

manzaralı, en güzel kampüslerden biridir Çukurova’nın kampüsü.


Adana’da öğrenciysen, Adana’yı bilmeyen insanların sana sanki savaşın<br />

ortasında yaşıyormuşsun gibi dehşetle yaklaşmasına alışkın bir hayat<br />

sürdürürsün. Bir çoğunun şaşırdığı sana normal gelir, onların imkânsız dediği<br />

şeyler senin hayat standartların olmuştur bile. Monoton şehirlerin kalıplaşmış<br />

yaşantılarının ötesinde renkli ve kimine göre büyülü bir şehirdir Adana.


Kolaydır Adana’da yaşamak, azıcık öğrenim kredisiyle bile paşalar gibi<br />

öğrencilik hayatı sürersin. Adana’da her şey bütçene göredir, yemeğe, ulaşıma,<br />

giyime tonlarca para harcamazsın. Esnafı da şoförü de bakkal amcası da<br />

merhametlidir. Halden anlar. İstanbul’da 50 kuruşun yetişmediği için ne<br />

diyeceğim diye çekinirken Adana’da cüzdanını evde unuttuğunda şoföre ücret<br />

uzatamazsan, canın sağ olsun denir, hatta bir ihtiyacın var mı diye sorulur.<br />

Bakkalda gözünün kaldığı çikolata ” benden olsun ” diye uzatılır. Çorba almaya<br />

girdiğin büfe sahibi, öğrenci olduğunu öğrenince bir paket makarna uzatır sana<br />

mahcup etmeden. Sanki çorba makarnanın yanında verilen bir armağanmış gibi<br />

alırsın. Biri damda mangal yaparken yan taraftaki öğrenciler tencere tava<br />

yemek yapıyorsa Adanalının içi rahat etmez boğazından kısıp onlarla paylaşır.


Şehir dışında tonlarca paraya yediğiniz salatanın 5 çeşidi ” ikramımızdır ” diye<br />

masaya gelir. Çay ve suyu da ” müessesemizin ikramı ” diye masana iliştirirler.<br />

İlk önce sofranın zenginliğini görünce gözlerin parıldar ama bu hesabın<br />

altından nasıl kalkacağım diye düşünsen de, kasada beklediğinin çok altında<br />

bir fiyatı görünce cennet gibi bir şehirde yaşadığını anlarsın.


Yıllarca Adliye haberleriyle ün yapmış saykodelik bir şehirdir Adana! Oysa içine<br />

girip yaşadıktan sonra o televizyonların psikopat gibi yansıttığı insanların<br />

aslında pambık gibi kalplerinin olduğunu anlayacaksındır. Sokakta kavga eden<br />

2 adamın bir anda birleşip 3.kişiye dalabildiğini, ardından hiçbir şey olmamış<br />

gibi bu 3 kişinin muhabbetlerine devam ederek “kardeş bir şeyin varsa<br />

hastaneye götürelim mi?” diye bile sorduklarını görünce, şaşkın şaşkın etrafı<br />

izlerken, çevredekilerin yüzündeki ” sıradan bir Adana günü ” ifadesiyle<br />

kavganın da, yardımın da aşırısına bu şehirde şahit olacaksın.<br />

Samimi ve içten olduğun sürece kimseyle bir derdin olmaz Adana’da. Adam<br />

olana kem gözle bakılmaz buralara, hatta kırk kat yabancı olsa da güç durumda<br />

kaldığını gördüğünde elinden gelen her şeyi yapar, çünkü metropollerin sahte<br />

kardeşliği değil havası kanına işlemiş insanların harbi gardaşlığını hissedersin<br />

Adana’da, bir sigaranın bile öyle içten uzatılır ki, içmesen de yakmadan<br />

edemezsin. Adanalı için bir yemek aperitif olarak ” Sokum yapmak ” gibi bir<br />

deyim vardır. Sofrasına misafir ettiğin insan ” doydum ” dediğinde ” sokum<br />

yapayım yolda yersin ” denir.<br />

ADANA, kardeşliktir ,<br />

“bize gidelim”dir ,<br />

“bizde yiyelim”dir ,


“bizde kalalım”dır…<br />

“Bende para var oğlum sen gel”dir.<br />

Beraber dayak yiyip… …kahkahalarla seneler boyu hatırlamaktır.<br />

Herhangi bir aile kavgasını; ancak özel harekât, çevik kuvvet, Toma‘ların<br />

bastırabildiği bol aksiyonlu mahallerine şahit olunca bu durumun bir korunma<br />

şekli olduğunu anlayıp bu bol aksiyonlu şehirde yaşamanın tadını çıkarırsın. Ve<br />

şahit olduğun vukuatlı olayların 100 de 99’u Adanalı olmayıp Adana’ da<br />

yaşayan conolar yüzünden meydana geldiğini bilirsin.


Adana’da öğrencilik yaptıysan en az 30 kez bedeninin yarısı otobüsün dışında<br />

gitmişsindir fakülteye kadar. 10. seferden sonra bedenine vuran rüzgârdan<br />

hasta olmadan keyif almanın taktiklerini öğrenirsin! Baraj yolu Balcalı’nın<br />

turuncusunu gördükçe huzur bulur, her zaman oturacak bir yer bulmanın bir<br />

lüks olduğu gerçeğini zor da olsa anlarsın. Otobüs muavinlerinin yolculara<br />

karşı samimiyetinden ilk anda dehşete düşülen ama zamanla alışılan<br />

yolculuklarla geçer günün. Her ne kadar son zamanlarda çıkan yasaların<br />

ardından ” muavin yok ” yazılarıyla karşılaşıp için burkulsa da, Adana’nın<br />

otobüs muavinleri, şehri yaşanabilir kılan, tez konusu bir garip insanlardır.


Adana Bey’in çekilmez tek yanı sıcağıdır. Bim’den aldığınız ice tea’nın eve<br />

gidene kadar demleme çay olduğunu görünce cehennemin Adana’nın en<br />

yakınında olduğunu anlar, yerli halk gibi sıcağa karşı kendince yaratıcı çözüm<br />

önlemleri geliştirerek bunu bir zevk haline getirirsiniz. Termometrenin 68<br />

dereceyi gösterdiği, insanların çaresizlikten güneşe ateş ettikleri<br />

kavurucu sıcaklarında ise bir komando gibi hayatta kalma becerileri edinirsin.<br />

Üzerine yapışan tişörte, cımcılık olmuş bedenine karşı dimdik ayakta durmayı<br />

öğrenirsin. Sıcağa karşı serinleme taktikleri geliştirirken herkes insan zekâsının<br />

üstünlüğünü bir kez daha fark edip hayran kalır. Yaşınız geçmemişse kanala<br />

atlar, hafta sonu Seyhan nehrinde mangala akar, günübirlikçiler furyasından<br />

olarak Karataş ve Yumurtalık’a kısa ziyaretler geliştirerek serinlersiniz. Sonra<br />

orada çekildiğiniz cillop gibi fotoğrafları arkadaşlarınıza göstererek Adana’nın<br />

Akdeniz’de olduğunu hatırlatarak bir köşede utanmasını sağlarsınız.


Adana’da yemek demek hayat demektir. Sadece biyolojik bir ihtiyaç değil başlı<br />

başına bir yaşam kültürüdür. Kebaptan tut İçli köfteye, bazlamadan, kelle<br />

paçaya, envaı tatlı çeşitlerinden unlu mamullere kadar dünya mutfağının<br />

başkentidir. Günün her saatinde yiyecek bir şey bulur, Adana’da asla aç<br />

kalmazsınız. Yemeğin yanında cola değil şalgam içmeyi öğrenirsiniz. Ve en<br />

güzel Kebabın salaş, en alelade, sokak üstündeki tablacılardan yeneceğini<br />

görünce sürprizlerle dolu bir şehirde olmanın tadını çıkartırsınız. Adanalıların<br />

hayatını damak zevklerine göre şekillendirdiğini keşfeder, midesinin peşinden<br />

koştururken yaşadığı maceralarla anılarına yeni bir yaşanmış daha kazırsın.<br />

Yaz akşamları; Menderes’te bici yenerek, Çatalan’da boğma içerek unutulmaz<br />

bir hal alır. Öyle ki Adanalının terapi merkezidir Menderes. Bir dostun canı<br />

sıkkınsa bütün tayfa toplanır, efkâr dağıtılır, mutlu bir haber alınmışsa yine hep<br />

beraberce Menderes’te kutlanır. Kış gecesi ise yine aynı yerde, üşüye üşüye<br />

salep içmeye gidilir! Pazar günleri mangal günü, kutsal cumartesi akşamları ise<br />

Menderes’te salebi içersin.<br />

+ Bakale bir Menderes yapmayak mı ?<br />

– Gardaş param yok.<br />

+ Boş ver paraya, para puşta yakışır, gel sen bende var gardaş


İlla ki deniz diyecekseniz oynamayalım. Çünkü deniz Adana’nın merkezne 40 dk<br />

uzaklıktadır. Ama olsundur, Adana’nın sokakları yosun kokan kıyı boyuna çıkar. Sırf<br />

merkezde deniz yok diye Adana’yı sevmeyen duygu yoksunudur.


Adana’da içiyorsan, gece alkolden sonra Şırdan denen leziz yiyecekle tanışırsın<br />

ki, ilk anda her ne kadar dehşete düşsen de eğer ki ağzının tadını biliyorsan bir<br />

daha vazgeçemezsin! Güzelliğin dış değil iç görünüşte olduğunu tekrar tekrar<br />

anlarsın. Kadınlar gece çikolata krizine girer, Adanalılar Şırdan krizine.<br />

Bilmeyenlerin “ııyykk, ööyyğğ” seslerini duymazsın, o ilk ısırığı aldıktan sonra<br />

ve gözlerinin içine baka baka ağzından ipini çekerek zevkin dibine vurmanın<br />

heyecanını yaşamayı öğrenirsin.


Polisinin megafondan her türlü muhabbeti yaptığı tek şehirdir belki de!<br />

Birbirlerine laf atar, dalga geçer, sizle resmen megafondan sohbet eder Adana<br />

polisi! Devriye attığı gecelerde zulada içen gençlerin yanına yanaşıp ” afiyet<br />

olsun gençler ” der. Mert şehirdir Adana, en entel erkeği bile yeri gelince<br />

külhanbeye dönüşebilir. Kadınların bile delikanlı olduğu yegâne memlekettir.<br />

Bir kadın hem güzel, hem delikanlı, hem de şoför olur mu? Adanalıysa olur<br />

gülüsü.. Belediye otobüslerinde bayan şoförler görünce ilk önce şaşırır, sonra<br />

ne kadar yakıştığını fark eder keyifle yolculuk yaparsın.


Adana’da yaşıyorsanız “6 buçuk durak” gibi tuhaf terimlerin ne kadar doğal<br />

olduğunu öğrenirsin. O buçuklu durakları, akşamları yürüyüşe çıktığın Sular’ı,<br />

Kasım Gülek yokuşunu, hastaneler kavşağını, dönercide yediğin dürümü<br />

unutamazsın. Adana’da öğrenci olmak; kış aylarında üşümek<br />

nedir bilmemektir. Kışın memleket soğuğa teslim olmuşken, yarım kollu<br />

tişörtünle şehrin tadını çıkarmaktır. Yaz ayında tişörtlerin buzluktan çıkarılıp<br />

giyildiği memlekettir Adana! Ve sıcak yaz günlerinde çoluk çocuk donla<br />

kanalda yüzenlerin yanından şaşırmadan geçebilmektir! Islak donların yapıştığı<br />

popolara açıkağızla bakakalmayanların şehridir!


Adana’da öğrenciyseniz, sosyeteye karışmak Ziya Paşa’da Özal’da kahve<br />

içmektir, alışveriş yapmak ise Amerikan Pazarı’ndan kaçak dexter,<br />

Lacoste almak. Arkadaşlarına çikolata kokuyor mu? diye sorup karizma<br />

yapmaktır. Dexter Adana’da yetişen nemi ve sıcağı seven bir ayakkabı<br />

türüdür. Amerikan pazarı ve Mısır Çarşısı’nda merdiven alti imalatları hala<br />

devam etmektedir… Perakende fiyatı 75 ten açılır, sıkı pazarlık sonunda 25<br />

TL’ye bırakılır.


Adana’da her bir köşeden fırlayan paşa isimlerine alışırsınız, ortalık paşadan<br />

geçilmez! Gazipaşa, Ziya paşa, Şakir paşa. Gelmiş geçmiş siyasilerin isimleri<br />

verilmiştir hep en bilindik muhitlere. Turgut Özal, Süleyman Demirel, Adnan<br />

Menderes, Kenan Evren, Alparslan Türkeş’ten oluşur dolaştığınız<br />

yerler. “Koymak” kelimesi yerine “katmak” kelimesinin kullanılması tuhaf gelse<br />

de alışırsınız çay katmaya(!) Çamaşır suyu yerine hipo demeye. “Ayakta ne<br />

dineliyon çöm kenara” sözüyle irkilsen de zamanla derinliğindeki samimiyeti<br />

kavrayıp Adanalılaşırsın sende şikâyet etmeden. Adanalıların o sempatik<br />

şivesini alışır, anladın mı yerine ” ayükunnu” , evet yerine ” heyye ” birisine<br />

sesleneceğin zaman ” bakale ” demeye başlarsın. Adana’ya dair<br />

atarsözleri hayatını ve ilişkilerini kolaylaştırır. Tipini beğenmedin birine ” o ne<br />

lan öyle cono gibi ” diyerek durumu özetlersin. Adanalıların sevme şekillerinin<br />

” Allah’ına gurban ” “Allah’ını severim ” gibi sahici ve net olduğunu bilir Only<br />

love gibi yapmacık söylemlerin ötesine sen de onlar gibi sıfatlar kullanırsın.


En orijinal küfürlerin icat edildiği memlekettir Adana! Hatta “aminiüm ” kalıbı(!)<br />

bağlaç olarak kabul edilir ve bunu TCK’nın da kabul etmesi için yürüyüş<br />

düzenlendiği iddia edilir. Adana insanının alfabesinde “K” harfi yoktur, “G”<br />

vardır. Mesela godumu oturtur. Ömrü hayatınızda gün yüzü görmemiş küfürleri<br />

ilk duyduğunuzda dumur olursunuz. Sonra Adana’nın küfürsüz yaşamaya<br />

müsait olmayan bir şehir olduğunu anlar, bunun bir samimiyetle alakalı<br />

olduğunu fark eder uyum sağlamaya başlarsınız. Adanalılar sevgisini de<br />

nefretini de küfürlerle ifade eder. Üstelik bunu öyle zengin kafiyeler, zekâ dolu<br />

tamlamalarla yaparlar ki, bu küfürlü konuşmalara özne olmaktan delice bir zevk<br />

alırsınız. Ahmet Arif’in dediği gibi; Türkü söylemek, küfretmek Çukurova<br />

yiğidine mahsustur.


Adana’da geçen öğrencilik yıllarından sonra dilinize “nabiyün, sen bilün,<br />

ayükunnu, bakale” gibi kelimeler kazandırır bu şehir. Bir zaman sonra<br />

istemsizce kullandığınızı fark eder şaşırsınız. Muavinlerinin “Gazipaşa,<br />

Cemalpaşa, Sular, İstasyon, Atatürk caddesi, Gül bahçesi, Küçük saat, Büyük<br />

saat, Yağ Camii, Altı kat, Çaaarşıııı..” cümlesini bir kaç saniye içinde<br />

söyleyebildiği Küçük saat, Büyük saat, Saydam Caddesi.. Hepsi totalde<br />

çarşı’dır artık ayrı gayrısı yoktur! Seyhan ve Yüreğir ortasından geçen Seyhan<br />

Nehri ile beraber iki yakaya ayrılır. İçinden nehirler geçen şehirler güzeldir der<br />

şair.


Sabahın köründe ciğerle kahvaltı yapmanın insani kabul edildiği şehirdir.<br />

Kuşluk vaktinde ciğere, gecenin kör şafağında Şardan’a çağırılırsın ve hiç<br />

kimse bu durumu tuhaf karşılamaz. Bu yüzden göbeklidir Adana erkeği,<br />

kalçası geniştir Adana hatunlarının. Sıfır bedene pabuç bırakmayan harbi<br />

memlekettir! Ayın 7’sinde kredilerin çekilip bütün Kebapçıların,<br />

Şırdancıların öğrenci yuvasına dönüştüğü memleket olur Adana. 7’sini 8’e<br />

bağlayan gece sabırsız öğrenciler ” Sırdan etkisi ” ile sokaklara düşüp, kaldırım<br />

üstündeki tablacılarda koyu muhabbetlerle beraber kimyon kokuları<br />

eşliğinde günün ilk saatlerini karşılar.


Her türlü yol tarifini Duygu Kafe’den, İller Bankası’ndan başlayarak anlatmayı<br />

öğrenir insan. Ya Duygu cafe’ye varmadan, ya Duygu cafe’yi geçincedir adres<br />

tarifleri. Ve hatta Duygu Kafe’den 1 km sonra diye bile anlatılabilir Özal’daki bir<br />

yer.. Adana’da okuyan öğrenci karşıdan karşıya geçmek için yaya geçidi<br />

kullanmaz, ışık beklemez! Kendini arabanın önüne atarak karşıya geçer ve<br />

demirlerin üzerinden atlar! Trafik kurallarını kendince çizmiştir Adanalılar.<br />

Zaten trafik ışıklarının da kafası güzeldir.<br />

Adana’da yaşıyorsan Metronun yerin altından değil de üzerinden gitmesi hiç de<br />

komik değildir! Adana’da kırmızı ışık beklerken vitesi boşa almamayı öğrenir<br />

insanoğlu. Çünkü sarı yandığında siz birinci vitese geçene kadar bütün<br />

kornalar size küfrede küfrede inletir ortalığı! Geri vitese anarya denir buralarda.<br />

Metrosu bile üstten giden şehre geri vites demek icap etmez.<br />

Adana öğrencisi için en süper market Groseri’dir ve nasıl bilmez ki bunu


ilmeyen! Şaşırtıcıdır! Sabancı’nın inşa ettikleriyle dolduğu için adının bir gün<br />

Adana-sa olarak değişmesi durumuna şaşırmaz, onay verirsiniz. Ve Adana’da<br />

öğrenci olduysan artık Adanalısındır, Allah’ın adamısındır! Kopamazsın bu<br />

plakası gibi 1 numaralı memleketten!” Bu şehirden kolay kolay gidemezsin.<br />

Aklın kalır.. Anıların kalır.. Sevdiğin kalır.. Ailen gardaşın kalır. Yarım kalırsın..<br />

3.<br />

ADANA İNSANI<br />

Her ne kadar atarlı/giderli halleriyle ünlenmiş olsalar da sert mizaçlarının ötesinde<br />

tıpkı Çukurova’nın beyaz altını olan pambık gibi kalpleri, cıncık gibi sert ama bir o<br />

kadar da tertemiz yürekleri vardır. Her Adanalı dünyaya farklı amaçlarla gönderilmiş,<br />

gizli güçleri olan yegâne varlıklardır. Okuduğu ve meziyet edindiği meslekle ilgili bir iş<br />

yapmalarına gerek yoktur, öyle ki her Adanalı bir işin ucundan tutturdu mu, onun en<br />

iyisini yapana kadar bırakmaz. Hünerli elleri ve pratik zekâsı dokunduğu her şeye<br />

bambaşka bir sihir kazandırır. Maharetli olmalarının yanında arkadaşlık kavramını<br />

samimiyetsiz bulup, o eksik kalan sıfatı “ gardaş “ kelimesiyle perçinler. Eğer bir<br />

Adanalı dostunuz varsa, sırtınız yere gelmez. 81 ilden arkadaşın olacağına Adana’da<br />

essahlı bir gardaşın olsun hepsine bedeldir. Merttir Adana insanı, cömerttir, söz verdi<br />

mi sonuna kadar arkasında durur. Ancak ona ısrarla bir şey yaptırmanız mümkün<br />

değildir. İçinden iyi niyet sezinlemiyorsa geri durur, istemiyorsa yapmaz. Kaypak ve<br />

yanar döner insanı sevmez. Dürüsttür, dobradır, lafını dolandırmaz, süslü<br />

kelimelerden hoşlanmaz. Hele ki ihaneti affetmez. Adana insanına ne vermişsen<br />

karşılığını bulursun; içini acıtmışsan yakar, hak etmişsen tapar. Sildi mi bir kalemde<br />

siler. Aşkını söyleyemez, çünkü sevda sırran olur, bunu bilir. Allah’ına kadar aşkı<br />

ancak bir Adanalı yaşatır size. Eğer sizi bir Adanalı sevmemişse, bu zamana kadar<br />

aşk adına bildiğiniz tüm detayları unutun, siz sevdayı layıkıyla, en yoğun şekilde<br />

yaşamamışsınız demektir. Adana tutku kelimesinin şehre bürünmüş halidir,<br />

Adanalılar da görüp tanıyabileceğiniz en tutku dolu insanlardır. Tutkuyla sevmek<br />

Adanalının kitabında ilk sayfadan başlar, son söze kadar devam eder. Ara vermeden,<br />

gitgide dozunu arttırarak sevdalanır Adanalı. Her şeyden önce koşulsuzdur sevgisi.<br />

Pespayeleşmiş günümüz ilişkilerinde karşılıklı menfaate dayalı ilişkileri Adana<br />

insanında göremezsiniz. Önce okulunu askerini bitir, işini gücünü kur, evini düz,<br />

malın mülkün olsun demez, seni en yalın halinle kabul eder, sana aynalar tutmaz.<br />

Şart koşmaz, araya reklamlar koymaz. Kusurunla ve güzelliklerinle Allah’ına kadar<br />

sever. Gerekirse aç gezer, ama şık gezer, cebinde beş kuruşu da olsa tiril tiril dolaşır.<br />

Çünkü içinde fırtınalar kopsa da dosta düşmana güçsüz ve yitik görünmeyi istemez.<br />

Köyde mayhoş şehirde Can kuştur. Her koşula adapte olmak konusunda üstüne<br />

yoktur. Gözü pek ve tez canlı olduğu kadar uyanıktır da. Mesela askerde Adanalıyım<br />

deyince üzerinde gezinen hayran ve korku dolu bakışları fark edip en arazi işleri o<br />

kapar, kendini ezdirmeyi sevmez. Dünyanın en görkemli yerine de gitse gönül koyup<br />

bulunduğu yerin güzelliklerine aldanmaz. Oraya yerleşmez, gittiği yeri Adana’ya<br />

dönüştürür. Gevşek hareketleri sevmez, ağır beyefendi olmayı yeğler. Hayatın<br />

kendisine sert duruşuna karşı kaba olmayı öğrenmişse de zarif olmayı da bilir. Yine<br />

Adanalı sever güzeli, güzel ’den kasıt dış görünüşten öte sevdiğini diğer herkesten<br />

güzel görebilmekte olduğunu bilir. Onun cillop gibi kalbidir karşıdakini güzel yapan.<br />

Benjamin buton gibi yaşadıkça yıllanır. Yediği kebaptan, tuttuğu takımdan,<br />

sevdalandığı insandan asla vazgeçmez, yarı yolda bırakmaz. Başkasının sevdiğine


kem gözle bakmayı bırak, karşıdaki hasmı da olsa, sevdiğinin yanındaysa başını<br />

eğer de geçer. Sanılmasın ki yüreksizdir, vicdanı el vermediğinde yufka yürekli olur<br />

hepsi bu. Erkeğiyle, kadınıyla gurur duymaz, gurur duydurur. Geleceğim dedi mi<br />

dünyanın o son günü de olsa gelir, gideceğim dediği vakit önüne Çin seddini de<br />

koysanız durmaz. Nereye giderse gitsin bulunduğu her ortamda memleketini anlatır,<br />

orayı kendi topraklarıyla kıyaslar, över. Ve elbet bir gün, o kanının çektiği coğrafyaya<br />

döner, ya ölüsü ya dirisi.


4) AŞIRILIĞIN BAŞKENTİDİR ADANA<br />

Şu ana kadar Adana ve Adana insanına ait tüm reaksiyonların temelinde yatan en<br />

ince ayrımdır aşırılık ilkesi. Adanalılar uçlarda yaşar birçok şeyi. Sıcağından mıdır,<br />

toprağından mı bilinmez, Çukurova insanının özünde; yemekten tut, sevmelere,<br />

eğlenceye, kavgaya kadar sınır bilmeksizin doyasıya yaşanan bir yaşam stili dikkat<br />

çeker. Bereketli toprakların sınırsız nimetleriyle şımaran Adana insanı, doğanın bolluk<br />

ve bereketi içerisinde her koşula uyum sağlamayı bilmiş ancak kendini dizginlemek<br />

konusunda başarılı olamamıştır. Aynı şekilde, bu tez canlılık şehir dışından gelen<br />

herhangi bir insanı da kendi büyüsü içerisine çekmeyi bilmiştir. Adana insanın<br />

geninde yatan aşırılığı tuhaf karşılayan herhangi biri, ilk anda şahit olduğu olayları<br />

tuhaf karşılasa da, zaman içerisinde yaşadığı sıra dışı olayların doğal karşılanmasını<br />

fark edince, kaçınılmaz bir şekilde kendini şehrin akışına bırakarak kendini Adana’nın<br />

bir parçası olarak görmüştür.<br />

Örneğin yemeğin aşırısı yenir bu topraklarda. Zengin mutfağıyla damak lezzetinin<br />

Nirvana’sında dolaşan Adanalılar, İzmir’de 3 kişinin yiyeceği yemeği tek başına bir<br />

öğünde gömebilirler. Üstelik yemekten önce gelen sınırsız salata, iştahını cilalamak<br />

adına antrenman niyetindedir.<br />

Kavganın aşırısı vardır. “ Ne baküyün “ mevzusu “ yâda basit bir kebap siparişinde<br />

büyük boyutlara ulaşan kavgalar görmek kaçınılmazdır. Kavga sonunda acılar içinde<br />

kıvranan kişiye “ bir şey yok deel mi gardaş “ diye seslenip kendi elleriyle hastaneye<br />

götürebilir “ valla kusura bakma kirve kendimi kaybetmişim “ gibi bir hayıflanmayla o<br />

külhanbeyliklerinin yanında yufka yüreklerini de yansıtabilirler. Üstelik beş dakika<br />

önce birbirine ölümüne girişen iki insanı ertesi gün bir ocak başında dostça<br />

görürseniz şaşırmayın.<br />

Yardımın ve misafirperverliğin aşırısı vardır bu şehirde. Yolda gördüğü yaralıyı zorla<br />

arabasını bindirip hastaneye götürenden, adres soran vatandaşı elinden tutup<br />

gideceği yere kadar götüren, selam veren bir dostu ısrarla oturtup “ ekmeksiz götür<br />

ekmeksiz “ nidalarıyla eline sokum yapıp tutuşturanı yine bu memlekette görürsünüz.<br />

Küfürün aşırısı vardır bu şehrin insanında. Bazen saatlerce açıklamak zorunda<br />

kaldığın şeyleri özetlemek yolu olarak küfürü seçer. Yaşar Kemal’in dediği gibi “ küfür<br />

ancak Adanalının diline yakışır “ sözünden yola çıkarak, o sevimsiz argümanı bile<br />

üstün betimleme yeteneğiyle perçinleyen Adana insanı, küfüre bambaşka bir boyut<br />

kazandırmıştır. Bir saat içerisinde, bir hafta boyunca duymadığınız küfürleri,<br />

zincirleme tamlamalarla ardı sıra sunan Adana insanı, argonun kırıcılığından öte,<br />

sevgi ve nefret hissiyatlarını anlatmak için küfürü bir araç olarak görür. Öfkesini ve<br />

aşkını derinliği yüksek kelimelerle özetlemek isterken, “ Allah “ vurgusunu kullanarak<br />

yine aynı duygularla temellendirir. Allah’ını seveyim der, Allah’ına gurban der, Allah’ın<br />

ölürüm senin der, niye sen Allah mısın der ama inancının bütünlüğü ve kalbinin<br />

temizliğiyle kendini arındırmasını bilir. Çünkü sadece ağzı bozuktur, kalbi değil.<br />

Yine sıcağın da aşırısı Adana topraklarındadır ve belki de şehir insanının karakterini<br />

şekillendiren en büyük etkenlerin başında gelir sıcak. Yolunuz Adana’ya düşmese<br />

bile meşhur Adana sıcağını bilirsiniz ki, şehirdeki meteoroloji müdürlüğünün tabelası<br />

nasıl bir güneş yemişse artık, okunmuyor bile.


Nitekim son olarak aşkın aşırılığı da yine Adana insanının “ Allah’ına kadar “<br />

sloganıyla bütünleşmiştir. Yaşar Kemal’in romanlarında, Yılmaz Güney’in filmlerinde<br />

anlatılan kara sevda yine Adana insanıyla bütünleşen bir kavramdır. Eğer Adanalı<br />

birinin aşkını yaşamışsanız, ömrünüz boyunca hiçbir ilişki size o heyecanı vermez.<br />

5) ADANA ERKEĞİ VE ADANA KADINI’NIN CAN ALICI ÖZELLİKLERİ<br />

Aşkı Adana kadınından öğrendiysen İzmir’e sadece tatile gidersin<br />

Adana kadınları sürpriz şırdan gibi, ya sizi hayata âşık eder ya da size hayatı<br />

zindan eder. Bazen bici gibi bazen acılı Adana, ortası yoktur. Acı DNA’sında<br />

vardır. Hayatın, Kebabın, Şalgamın, Türkünün acılısını sever. Adana kadını şalvarı<br />

giyer hanım ağa olur etegini giyer sultan olur. Hangi zor koşulda olursa olsun eşinin<br />

arkasında, yanlış yaptığında karşısında olur. Boğun eğmez, hakkını sonuna kadar<br />

savunur. Mahallede olup biteni görür, ona göre postasını koyar, gerekeni yapar.<br />

Kısırın mucididir. Üstüne bir de kahve falına bakar. Kebap, mumbar, analıkızlı, içli


köfte gibi Adana işi yemekleri maharetli elleriyle öyle güzel yapar ki, parmaklarını<br />

ısırırsın. Hamarattır, erkeği yanında değilse gerekirse mangalı kendi yakar. Adana<br />

kadının gözü öyle lüks şeyler değildir. Aşkitom, kelebeğim gibi kelimelerden değil,<br />

samimi, delikanlı erkeklerden hoşlanır. Adana kızları gibi içi dışı bir, açık sözlü,<br />

dobra hatunlar varken, yapmacık, ağzını yaya yaya konuşan kızlara ilgi gösteren<br />

erkek annesiyle güne gitsin<br />

Adana kızı: kavgaya giderken arkasını değil saçını toplar!<br />

Adana’da çirkin kız yoktur, varsa da gelin olarak gelmiştir..<br />

6) ADANA ERKEĞİNİ HER BÜNYE KALDIRAMAZ<br />

Yangında ilk kurtaracağı şey mangaldır Adana erkeğinin. Dayak yiyeceğini bilse<br />

de gardaşının peşinden gözünü kırpmadan belaya atlar. Parasını kaybeder,<br />

neşesini kaybetmez. Adres soran bir yabancıyı başından atmak için ağzının<br />

üstüyle adres tarif etmez, gerekirse bizzat kendisi götürür. Manitası için dünyayı,<br />

gardaşı için tüm manitaları yakar.


7) ADANA’NIN MARJİNAL GENÇLERİNDEN CIMCILIK FESTİVALİ<br />

RİO DA NEYMİŞ ALEM ADANA’NIN FESTİVALİNİ GÖRSÜN!<br />

Bu festivalin adı ” İce Bucket Challenge ” olsa hepiniz beğenirsiniz ama bu<br />

festival Adana’nın marjinal gençleri Adanacity ve ülkenin en sempatik<br />

belediyesi ” Seyhan Belediyesi ” katkılarıyla hayata geçirdikleri ” Adana<br />

Cımcılık Festivali ” Orijinallikten öleceğiz!


Orijinal yaşam tarzlarıyla ülkenin sempatisini kazanan Adanalılar şimdi de<br />

ülkeye benzersiz bir festival kazandırdı. Mayıs ayından bu yana sıcaklarla<br />

boğuşan gençler baştan sona Adana kafası kokan ve şehre özgü olan ”<br />

Cımcılık ” ( Sırılsıklam ) kelimesiyle nitelendirdiği festivalle adeta kızgın<br />

kumlardan serin sulara kendilerini atarak unutulmaz anlar yaşadılar.<br />

Seyhan Yaşar Kemal Kültür Merkezi önünde düzenlenen festival için ilk önce<br />

belediyenin sulama arasöz aracı getirildi. Ardından ise festivale katılmak<br />

isteyen vatandaşlar alana alındı. Birbirlerine su tabancalarıyla, su balonlarıyla<br />

ve su şişeleriyle saldıran vatandaşlar “cımcılık” oldu. Kimileri hızını<br />

alamayarak arasözlerdeki hortumu alarak alandaki herkesi ıslattı. Festivali<br />

görüntülemek isteyen basın mensuplarının dahi ıslandığı festivalde 7’den 70’e<br />

herkes gönüllerince eğlendi.


Adana’daki bazı bisiklet tutkunları da bisikletleriyle birlikte festivale katıldı.<br />

Bisikletlilerin araçlarının üzerinde birbirlerini ıslatmaları ilginç görüntüler<br />

oluşturdu. Tek bisiklette bulunan 2 kişinin aynı bisiklet üzerindeki su savaşı ise<br />

görenleri gülümsetti. Adana’nın yerel Rap söyleyen grupları da festival<br />

boyunca kurulan platformda sahne aldı. Hem serinleyen hem eğlenen<br />

vatandaşlar organizeyi yapan Seyhan Belediyesi’ne teşekkür etti.<br />

Festival esnasında Adana’nın ünlü rapçisi Fate Fat cımcılık halde konser<br />

verirken ona Adana’nın internet dizisi Sıfır Bir‘in müziklerini yapan Esat Bargun<br />

da festival için özel hazırladığı gaz parçalarla eşlik etti. Bir süre sonra coşan<br />

gençler hızını alamayıp sahneyi su yağmuruna tutunca müzik ara vermek<br />

zorunda kaldı ve gençler eğlenceye devam etti.<br />

DÜNYAYI GÖRMEN İÇİN ADANA’DA YAŞAMAN LAZIM!<br />

İlklerin şehri Adana’da gençler bu festivalle basit bir su savaşı aktivitesiyle bile mutlu<br />

olabildiklerini, şehrin medyaya yansıyan yüzünden öte huzur içinde bir arada<br />

olabileceklerini kanıtladılar. Herhangi sevimsiz bir olayda Adana’yı manşete taşıyan<br />

Show TV’ye de gönderme yapan Adanalılar ” Bunu da çeksene Show tv ”<br />

sloganlarıyla tepkilerini gösterip şehirlerinin yalnızca aksiyon seti gibi değil böyle<br />

güzelliklerinin de yansıtılmasını istediler.<br />

Bu renkli festivalin hayata geçirilmesinde öncü rol oynayan, belediye olarak gençlere<br />

yönelik bir çok aktivite yaparak halkın sevgilisi olan Seyhan Belediye Başkanı Zeydan<br />

Karalar da çocuklar gibi eğlenerek, samimi ve esprili tavırlarıyla festivaldeki gençlere<br />

cesaret verdi.


KİMDE VAR BÖYLE FESTİVALLER<br />

Su savaşı boyunca trollükte sınır tanımayan Adanalılar yine muzipliklerini konuşturdu.<br />

Kimisi itfaiye hortumuyla arkadaşını kovaladı, kimisi su şişesinin içine Şalgam koyup<br />

arkadaşını ıslattı kimisi de güvenlik görevlileri ve itfaiyeyi hedef aldı. Çocuğundan<br />

yaşlısına, güvenlik görevlisinden itfaiye çalışanlarına kadar insanlar gönlünce<br />

eğlenip, istediğinde sınırlı şartlarla neler yapabileceğini gösterdi. Sayko Adanalıların<br />

su savaşında sık sık trajikomik anlar yaşandı. Bazı gençler hoşlandığı kızın<br />

arkasında belirip ” sana cımcılık aşık oldum ” diyerek kafasından bir varil su boşalttı,<br />

bazıları da su tabancasına rakı koyup dumur etti.


Bir kaç gün içerisinde organize olan Adanacity ve Seyhan Belediyesi tarafından<br />

henüz ilki düzenlenen festivalin bu yıl henüz ilki düzenlendi. Festivalin gelecek<br />

yıllarda daha kapsamlı bir şekilde, geniş bir alanda, birbirinden renkli aktivitelerle<br />

hayata geçirilmesi planlanıyor. Tıp ki Portakal Çiçeği gibi her yıl bütün kitlelerin<br />

katılacağı, belki de Rio Karnavalı gibi nesilden nesile aktarılıp Adana’nın ve<br />

Türkiye’nin simge festivallerinden biri olacağı kaçınılmaz. Şimdi sizi Festivalden arta<br />

kalan muazzam fotoğraflarla baş başa bırakıyoruz. Diğer tüm görsellere Adana<br />

City’nin facebook sayfasından ulaşabilirsiniz.<br />

Yeni Başlayanlar İçin ” Çukurova Üniversitesi “<br />

Tercih sonuçlarınız açıklandı ve Adana Çukurova Üniversitesini mi<br />

kazandınız? Şu bir gerçek ki; Türkiye’de 3 çeşit üniversite vardır:<br />

1-Devlet Üniversitesi<br />

2-Özel Üniversite


3- ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ<br />

Siz Adana’ya ilk geldiğinizde acemi asker gibi etrafta dolaşmayın, Seyhan<br />

gölünü görünce deniz sanmayın, sokaktaki turunçgiller ağaçlarına uzanıp<br />

portakal sanıp koparmayın ve daha bunun gibi birçok enteresanlığa karşı<br />

hazırlıklı olun size oturduk sizin için muazzam bir rehber oluşturduk. Bu<br />

sayede hem Adana gibi büyülü bir şehre adapte olmayı öğrenecek, kent<br />

hakkındaki şehir efsanelerinden kurtulacak, dünyanın ilk 500 üniversitesi<br />

arasındaki Çukurova Üniversitesine farklı bir bakış açısı yakalamış<br />

olacaksınız. Her şeyden önce burada fotoğraf çekilmeden Çukurovalı<br />

olamazsınız!


Madde 1: Cam değil cıncık, geri vites değil anarya, Çamaşır Suyu değil<br />

Hipo, Bıcı bıcı değil Bici Bici öğrenin bunları.


Madde 2: Şehre ayak bastığınızda yüzünüze bir lav vuracak, nem hızlı bir<br />

şekilde vücudunuzu ele geçirecektir. Maalesef Adana’nın bu öğrenilmiş<br />

çaresizliğine teslim olmaktan başka çareniz yok. Zamanla bu hava<br />

durumuna uyum sağlayıp, 40 dereceyken bile ” oh be serinlik çöktü ” diye<br />

sevineceksiniz.<br />

Madde 3: Otogarda indiğinizde gördüğünüz manzaraya aldanıp üzülmeyin,<br />

oralar biraz denişiktir, Adana’da kuzeye doğru gidince seviye yükselir<br />

ferah olun. Çaycı ve parfümcülerden uzak durun. Aniden yanınıza<br />

babanızın oğlu gibi gelip ayaküstü çay ısmarlama havasıyla sizi borçlu<br />

çıkarabilir. Ölü taklidi yaparak uzaklaşın.


Madde 4: Şehre indiğinizde kimseyle 3 sn.den fazla göz göze gelmeyin, “ne<br />

baküyün” diye sorarsa birisi, “sevdiğimiz bir abimize benzettim ” diyip<br />

oradan hızlıca uzaklaşın.<br />

Madde 5: ” Baraj yolu Balcalı” diye bağıran bir muavine rastlarsanız binin,<br />

çünkü son durak cennettir, manzaraları kartpostalları andırır. Yalnız cafe<br />

olan ” Son Durak ” ile karıştırıp hemen inmeyin, malum Adana’dayız<br />

hepimizin kafası karışık. Balcalı’nın muavinleri de komedyenlere taş<br />

çıkarır. Türlü replikler ve sıra dışı reaksiyonlarıyla sizi bir yolcu<br />

otobüsünde değil tiyatroda olduğunuzu hissettirir.


Madde 6: Üniversitenin neşesi, okulu çekilir kılan dünyalar tatlısı adam<br />

Mahmut Abi’den kutu kutu sakız alın.<br />

Madde 7: Çukurova Üniversitesinde okuyorsanız bu manzarada aşk<br />

yaşayabilir, şiir yazabilir ama ders çalışamazsınız. Kampüsü nasıl geniş mi<br />

diye sormanıza gerek yok, Türkiye’nin en büyük, kartpostallar gibi<br />

manzarası olan kampüsündesiniz, son sınıfa geldiğinizde bile hala<br />

keşfetmediğiniz yerler olacak, paniğe gerek yok.


Madde 8: Mühendislik fakültesine arada bir flormar oje bırakın, bu onları<br />

bir süreliğine oyalayıp size zaman kazandıracaktır. Öyle ki mesleki<br />

becerilerinden dolayı yıllardır ağır bir yalnızlık sendromuna itilmiş, gizli<br />

işsizlikleriyle topluma korku salmışlardır.


Madde 9: Şırdan diye bir lezzetle karışılacaksınız. İlk anda görüntüsüne<br />

aldanıp ” ıyy bu ney falan ” deyip ayağınıza kadar gelen kısmeti geri<br />

tepmeden tatmayı deneyin, unutmayın ki önemli olan iç güzelliktir. Yerken<br />

sakın çatal bıçak kullanmayın, Adanalılar Şırdan yerken çatal bıçak<br />

kullananları annesiyle güne giden erkeklerle eş değer olarak görüyor. Sanat<br />

için şırdan yiyin!


Madde 10: Bir hevesle 280 kulübe aynı anda kayıt olup aklınızı yemeyin,<br />

gelişimize yardımcı olacak alanlarda bir kaç tane kulübe üye olarak sağlıklı<br />

adamlar atmanız daha faydalı.


Madde 11: Çevreden sürekli ” Bakale ” diye sesler duyacaksınız.<br />

Bu Afrikalı bir santrafor değil hitaptır. Adana’da bir yaşam biçimi olup,<br />

birden fazla işlevi olan, hayatı kolaylaştıran çok amaçlı bir sözcüktür.<br />

Madde 12: Muavinlerin ” Baraj yolu Balcalı gerçekten boş araba ” diye<br />

seslenmelerine aldırmayın, muhakkak o an otobüste bir tek ayakta duracak<br />

kadar yer vardır ve götüm götüm bir sonraki otobüsün gelmesini beklemek<br />

yapacağınız en mantıklı iş olur.


Madde 13: Aminiüm diye bir kelime duyduğunuzda alüminyum sanıp bu<br />

ne diyor demeyin, aminiüm Adanalıların kullandığı bir bağlaçtır, sitem<br />

içerir, çok kurcalamayın zamanla sizin de dilinize pelesenk olacak,<br />

kelimenin hazzına ulaştıkça bırakamayacaksınız.<br />

Madde 14: Çukurova Üniversitesinde kızlar teklif ediyor.


Madde 15: Üniversite hayatınızın birçoğunu Turaç Cafe’de harcamayın.<br />

Menderes, Çoban Dede, Rüzgarlı Tepe gibi doğal güzellikleri olan<br />

coğrafyaları keşfedin.<br />

Madde 16: Birine yer tarif etmesini rica ettiğinizde ” ne bilim lan Allah<br />

mıyım ben ” de diyebilir, sizin elinizden tutup zorla gittiğiniz yere kadar<br />

götürebilecek kadar da sıcak davranabilir, bu sorduğunuz kişinin o an ki<br />

psikolojik durumuna ve havanın sıcaklığına göre değişebilir.


Madde 17: Sakın Fenerbahçe, Galatasaray gibi İstanbul takımlarından<br />

bahsetmeyin, Adana’da Demirspor ve Adanaspor’dan başka takım<br />

tutulmaz ayağınızı denk alın. Madde 18: Dünya Rakı FESTİvali, Portakal<br />

Çiçeği Karnavalı, Altın Koza Film Festivali gibi muazzam festivalleri<br />

kaçırmayın. Adana’ya gelmeden önce çorak ve dünyanın en büyük köyü<br />

gibi laflar zırvalayanların aksine Adana gibi kent kültürünün üst seviyede<br />

yaşandığı bir şehirde bu festivallere katılarak hayatınızda<br />

unutamayacağınız manzaralarla karşılaşacaksınız.


Madde 18: Ortamlarda ” boğma ” diye bir Adana rakısı muhabbeti döner<br />

de ikram edilirse ucuz delikanlılık yapmaya çalışmadan gardını iyi al;<br />

Boğma rakı senin o lolipop şehrindeki sulu biraya benzemez. Lan diye gelip<br />

ayol diye gitme, uyandıralım. Sen istediğin kadar kuğul, marjinal, yakışıklı,<br />

popüler ol canısı, eğer Adana’ya gelmişsen, memleketine dönerken elinde<br />

Şalgam bidonu ve boğma şişeleriyle dönersin üniversitene..


Madde 20: “Adanacity” isimli sosyal paylaşım sayfasını takip edin. Sosyal<br />

medyada Adana kafasını en iyi yansıtan platform. Adana dili ve<br />

edebiyatına dair güzellemelerle, şehirde dönen afili olayları orijinal bir<br />

mizah anlayışıyla yansıtıyorlar. Adana’yı sadece arka sayfa haberleri ve<br />

adliye olaylarından ibaret sananlar için ön yargılarını parçalayacak bir<br />

oluşum, bağımlısı olacaksınız. Son olarak adam olun, mert olun, samimi<br />

davranın, damağınızın tadını bilin gerisi hikâye. Adana insanı ayrımcılık<br />

yapıp sizi bu şehirde gurbetçi değil kendi memleketinizde gibi hissettirir ve<br />

ilk geldiğiniz anda ben bu şehirde ne yapacağım derken mezun<br />

olduğunuzda ağlayarak gidersiniz ve Adana’nın havasını bir kez soluyan<br />

bu şehre dönmeden ölmez. Şimdiden üniversite hayatınızda başarılar güç<br />

sizinle olsun emmimin cülükleri, kardan adam yapmayı bilmeyenlerin<br />

şehrine hoş geldiniz aminiüm.


13. BÖLÜM<br />

DÜNYA’YI ADANALILAR GÜZELLEŞTİRECEK!<br />

Şiir ararken şehir bulduysan orası Adana’dır. Adana’da yaşamak aşka ve sevdaya sebep<br />

aramaktır. Adana’yı bu denli güzel yapan yalnızca o ilham veren manzarası, bereketli<br />

toprakları ya da Akdeniz’in her tonunu doğasında hissettiren o nadide iklimi değildir<br />

elbette. Adana’yı yaşanabilir yapan hiç kuşkusuz renkli, sıcakkanlı, “ başkası ne<br />

düşünür “ diye dert etmeden hayatını sürdüren fiyakalı insanlarıdır. Adanalılar, neresi<br />

olursa olsun, hayatın her alanında renkli ve matah karakterleriyle dünyayı daha<br />

yaşabilir bir coğrafaya dönüştürürler. Alçak gönüllü ve sıcak kanlı kişilikleri “ hala bir<br />

yerde iyi insanlar “ var dedirtirken monotonluğu alt üst eden aykırı yaşam tarzlarıyla o<br />

sıkıcı gündelik yaşam standartlarını tepki olarak doğmuşlardır adeta.<br />

Bu sıcakkanlı insanlar diyarında her yeni gün yaşanan birbirinden ilginç olaylarla<br />

sürekli kendini besliyor ve bir yerden sonra artık bir başkasının “ yok artık” dediği<br />

olaya kafanı dahi çevirip bakmıyorsun. Çünkü şehrin dinamikleri kafası zehir gibi<br />

çalışan insanlarla mütemadiyen besleniyor. Ülkede “ Adana kafası “ diye bir gerçek<br />

var artık. Bu şehirde hemen hemen herkes bir komedi unsuru, bazen bir jön, bazense<br />

bir polisiye kahramanı olabiliyor. Hava durumu bile mevzuya göre şekil değiştirirken<br />

insanları da koşula göre kostüm değiştirip bambaşka bir hikâyenin kahramanı haline<br />

geliyorlar. Üstelik Karadenizdeki gibi fıkra ürünü değil, gerçekler.<br />

Adana Bey’in kendine özgü kuralları ve yaşam standartları var. Adana’da sıradan<br />

davranmak adeta alışılmışın dışında diyebiliriz. Dünyada canlı bombayı linç eden,<br />

yağmur yağarken halay çeken, bombaya tekme atan, güneşe atarlanan tek yer<br />

Adana. Hal böyleyken bu çekilmez dünyayı güzelleştiren, ülke koca bir ruh ve sinir<br />

hastalıkları hastanesine dönmüşken türlü matrahlıklarıyla memleketin gülen yüzü şu<br />

Adanalılar. Şehrin su şebekesine bir şey mi karıştırılıyor, ağaçlarından sokaklara tiner<br />

mi salgılanıyor henüz kesin bir tanı yok. Yine de Adana ilginçliklerine hız kesmeden<br />

devam edip ülkenin en renkli şehri olma konusunda yerini kimseye bırakmayacak gibi<br />

görünüyor. Gibisi fazla, Adana’da sonsuza dek konuşulacak malzeme var. İnsan<br />

Adana’da yaşayınca sormadan edemiyor, “ siz o monoton şehirlerde nasıl<br />

yaşıyorsunuz? “ diye. Yeryüzünde son Adanalı nefes alıncaya dek bu dünya<br />

güzelliğinden bir şey kaybetmeyecek. Biz de Adana’da yaşananlar Adana’da<br />

kalmasın diyerek sizleri memleketin buhran dolu günlerinde yüzümüzde istemsiz<br />

tebessümler açtıran, o birbirinden muazzam klasik Adana günleriyle baş başa<br />

bırakıyoruz.<br />

ADANA’DA ÇEKİCİ BİR ERKEK


ADANA’NIN VENEDİK İLÇESİNDE BİR KAHVE


İNGİLİZCE PERFECT


YAĞMUR YAĞINCA ADANALILAR


BU VAHŞETE SEYİRCİ KALMA !


BİZ DE İLANI AŞK BÖYLE OLUR


Adamlığın başkentidir Adana


HANGİ ŞEHRİN BELEDİYESİ BÖYLE SEMPATİK<br />

MANGALIN YERİ VE ÖNEMİ


ÖNCE GARİPSEDİM SONRA PLAKALARI GÖRÜNCE NORMAL KARŞILADIM<br />

HAYAT ADANALILARA GÜZEL


KARNAVALDA BELİRİP SONRA KAYBOLAN GİZEMLİ ADANA KIZLARI


ADANA EBEDİYETE GİDİYOR


DAMAT KAHVEMİZ BİLE ŞEKİL


ADANA CÜLÜKLERİ İÇİN MANGAL YAKMAK PARKA GİTMEKTEN<br />

EĞLENCELİDİR<br />

ADANA'LIDAN RAHATI GEVŞEKTİR


Adana'da okul öncesi eğitim


Odtü mezuniyetinde<br />

Adana Demirspor-Adanaspor atkıları açılıyor<br />

ve dünya 1 dakikalığına güzelleşiyür..


ŞU ADANALILAR HARBİ ORİJİNAL ADAMLAR


PAZARA GELİP DERT BABASI OLUP GİTMEK


DAYI ÖZEL BİR YEM KULLANIYOR


SÖZ KONUSU VATANSA DÜNYANIN ŞAH DAMARINI KESERİK!


Adanalıysanız çare sizsiniz


KİM DEMİŞ ADANA’DA AKROBAT YOK DİYE ?


Yüreğir garajında şekerleme yapan bir emmimiz


YAYILA YAYILA OTURUYORSA ADANALIDIR!<br />

BİR İŞTE TERSLİK VARSA ORASI ADANADIR


ÜLKENİN EN MİZAHŞÖR BELEDİYESİ<br />

Son nefesinde bile Adanaspor


YİNE Mİ GÜZELİZ YİNE Mİ ÇİÇEK ?<br />

ADANA’DA KLİMA DESENLİ DIŞ CEPHE MANTOLAMA


Kurbanlıkla arasında duygusal bağ kurup kesmeye kıyamayınca papyon<br />

takarak bayramlaşmaya giden koca yürekli dayımız.


SÜLALEMİZ RAAD


GÖLGELERİN GÜCÜ ADINA


Temsili değil yüzde yüz gerçek


ŞEMSİYE ADANA’DA GÜNEŞLİK OLARAK KULLANILIR<br />

ADANA ESNAFINDAN MÜTHİŞ PAZARLAMA DEHASI


Adana'da düğün sonrası geleneği


ADANALILARI BİLİM ADAMLARI ARAŞTIRMALI


ÇAL KEKE ÇAL


İNCE DÜŞÜNÜP SIK YOĞURMAK


ADANA ESNAFINDAN İNCİLER<br />

BİTİŞİ YILAN HİKAYESİNE DÖNEN RAMAZANOĞLU CAMİİ


İnsanlık tarihinin en muazzam icadı Boğa’nın Akkapılı<br />

mucitleri onlar


Fotoğrafa 10 saniye bakınca biriyle buluşuyorsun<br />

Adana’da sıradan bir gelin arabası


ADANA’DA EN GÜZEL YOL AYRIMI


DEĞİLİZ HERKES GİBİ SIRADAN HAMDOLSUN ADANALI YARATMIŞ<br />

YARADAN<br />

HAYAT KISA ADANALILAR UÇUYÜR


ONUN ARABASI VAR GÜZEL Mİ GÜZEL


Adanalıların Sırat Köprüsü burası. sevgililer el ele dolaşıp biz yalnızları dellendirmesin<br />

diye kaldırımları dar yaptıran Adana Belediyesi, adamsın.<br />

KEYİF TİLLAHI OLDUĞUMUZ DOĞRUDUR


CANI TATLI ÇEKEN MAKİNİST TRENİ DURDURUP<br />

TATLISINI YEDİKTEN SONRA<br />

HİÇBİR ŞEY OLMAMIŞ GİBİ YOLUNA DEVAM EDER.<br />

AKSİYON DOLU ŞEHİR ADANA!<br />

BUNU DA ÇEKSENE SHOW TV!


TEMSİLİ DEEL


Allah'a direk bağlıyık<br />

Yer: Adana<br />

Tarih: 10 Kasım 2014<br />

Saat:09:05<br />

Her ne kadar kaba insanlar olsak da<br />

Atamıza saygının Allah’ını duyarık !


BU SUYUN ESANSI EKSİK AĞAM BEN DE İŞERİM BÖYLE ALTYAPIYA<br />

GÖLGE OYUNLARI


BİZDEN HIZLISI MEZARDA<br />

RAHATLIKTA ZİRVEDEYİZ


KARNAVALDA ÇÖPTE BULDUĞU ATATÜRK POSTERİYLE ONURLUCA BİR<br />

POZ VEREREK HERKESİN KALBİNDE TAHT KURAN EMEKÇİ CÜLÜĞÜMÜZ


Ülkenin ihtiyacı olduğu delikanlılık ve adamlık ektedir


ADANALININ O PAYLAŞIMCI RUHU GÖZ YAŞARTIYOR<br />

ADANA SOKAKLARINDAKİ SEYYAR ÇİÇEKÇİ


MİLLİ GURURUMUZ ADANALI RONALDO<br />

Adana'da bu gardaşımız Protez ayağıyla her gün 20 kilometre gezerek kâğıt toplayıp<br />

ekmek parasını kazanıyor<br />

ADANALININ DÜĞÜNDEN SONRAKİ ALTIN VURUŞU


HEYECAN ARIYÜRUK KİRVE<br />

+ABOO SEVGİLİN GELİYÜR KİRVE


ADANALININ MÜTHİŞ SOL AYAK İÇİ<br />

ADANA ÖZGECANIMIZI BAĞRINA BASTI<br />

ADANALILARIN ATALARINA SON SAYGI DURUŞU


BU ATARLI DURUŞU BAŞKA HANGİ ŞEHRİN BELEDİYE BAŞKANI YAPABİLİR


KLİMA DİĞER ODADA<br />

EVE SENLE GİDİYORSAM EVDEN SENLE DÖNÜYORSAM AŞKSIN


ORALARDAN İYİ LEVREK ÇIKAR


ADANALININ DOĞUM GÜNÜ PASTASI BÖYLE OLUR


RAADIMIZA DÜŞKÜNÜK NASIL EDEK


ADANALILARIN VATAN SEVGİSİNİ TARTIŞMAYALIM İSTERSENİZ


MEMLEKET GİBİ MEMLEKET


ADANAMIZIN DOĞAL OLİMPİK HAVUZU


DÖNERİNİ ARABANIN ARKASINA GEÇİP GİZLİCE KEDİYLE PAYLAŞAN<br />

EMEKÇİ DAYIMIZ İÇİN 1 DAKİKALIK SAYGI DURUŞU<br />

YİĞİT GİBİ YAŞAYIP ONURLUCA ÖLMEK ADANALIYA MAHSUSTUR


YOLCUSUNU HASTANEYE YETİŞTİREN BALCALI ŞÖFÖRÜ


14.BÖLÜM<br />

ADANA KEBABININ CAN ALICI ÖZELLİKLERİ<br />

Şampiyonların yemeğidir Adana Kebap. Zevkler ve renkler tartışılır Adana<br />

Kebap tartışılmaz! Adanalılara göre hayattaki en hakiki mürşit Kebaptır.<br />

Adanalının yaşam enerjisi olan kebap bir yaşam stili olmakla beraber keskin<br />

çizgileri olan bir damat zevkidir ayrıca. Et girmeyen eve dert girer Adana’da.<br />

Kebaba mucizevî tadını veren şehrin doğası ve Adanalı ustaların maharetli<br />

elleriyle dokunuşlarıdır. Sırf bu yüzden Adana’di herhangi bir tablacıda yediğin<br />

kebabın tadını diğer şehirlerdeki lüks lokantalarda alamazsın. Bu kutsal yiyeceği<br />

raconuna göre özenle hazırlamak, orijinalliğinden ödün vermeyerek sofralara<br />

taşımak gerekir. Mesela yanında aperatif olarak pilav koymak işi adliye<br />

koridorlarına götürecek derecede tehlikeli ve bir o kadar da ahmakçadır.<br />

ESTETİKLİĞİ<br />

Konu Adana kebap olunca, bu muazzam lezzete yakışacak derecede derin bir estetiklik<br />

gerekir. Tabak önüne geldiğinde hemen yemek yerine bir doğa harikasına şahit<br />

oluyormuşçasına dünya gözüyle bir seyretmek lazımdır.


HİPNOZİK ETKİSİ OLAN KOKUSU<br />

Adanalıların en sevdiği ambiyanstır Ocak başında tüten duman. Kokusu, peşinden amansızca<br />

sürükleyen ve olmadık anda duyumsadığınızda midenizin götürdüğü yere kayıtsız şartsız<br />

ulaştıran yiyeceklerin şahı kebabın dumanı, kısa süreli hipnoz etkisiyle insanı alaşağı etmekle<br />

beraber henüz damakla buluşmadan ruhu doyurabilir.<br />

PORSİYON VE ÖTESİ<br />

Yemekten kim usanır, tadına doyum olmaz. Evet, şarkı sözlerinden de anlayacağınız üzere<br />

kebabın doyumuna ulaşmak onu porsiyonlarla sınırlandırmak söz konusu değil, istersen<br />

metrelerce söyle, otur günlere yay, sen yeter ki bir altın vuruşunu derinliğine kadar yaşa, biz<br />

iştahla izleriz hatta biz de bu sanatsal aktiviteye büyük bir iştahla ortak da olabiliriz.


HEY ŞEY SAHTE TEK ORİJİNAL ADANA KEBAP!<br />

Taklidi edilemez, rakibi söz konusu olamaz. Nice damak zevkleri tattık, ama<br />

içlerinde hiçbiri yüzyıllar boyunca bir Adana kebap olamadı.


SALATALAR İKRAMIMIZDIR.<br />

Adana kebabını samimi ve zengin yapan işte bu sihirli sözcüktür. Diğer<br />

şehirlerde tonlarca paraya yediğin salata, Adana kebabın yanında çeşit çeşit<br />

gelir, üstelik ücretsizdir. Olayın şokuyla salatalara abanıp tüm zevki berbat<br />

edeceğini düşünme, hemen tazelenir ve yerine yenisi gelir, sıkıntı yok.<br />

SALATALARIN ŞAHI EZME SALATA<br />

Kebabın yanında gelen salata silsilesinin en büyüleyici olanı, kebabın süsü.


EN GÜZEL KOALİSYON<br />

Böyle orijinal bir lezzete ancak Adana usulü bir içecekle, kebabın tadına tat<br />

katacak şekilde varılmalı. Yanında Cola söyleyenler de var, eminim bu insanlar<br />

havuza atlarken burnunu tutanlarla ölümüne kapışır.<br />

BİR SAKİNLEŞTİRİCİ OLARAK ADANA KEBAP<br />

Adanalının meditasyon şekli ve bir nevi damak cikleti olarak düşünülen kebabın Adanalıların<br />

atarlı hissiyatları üzerinde sakinleştirici ve yatıştırıcı bir etkisi vardır. İstatistikler ortalama bir<br />

insanın kebap yedikten 5 saat sonrasına kadar Nirvana’ya ulaştığı ve gizli bir güçle olası<br />

vahametlerden korunduğunu söyler.


15. BÖLÜM<br />

BAŞKA ŞEHİRDE YAŞAYAMAM!<br />

Akdeniz’in kalbinde 4 mevsimi içerisinde barındıran Adana, ülkenin en<br />

yaşanabilir şehirlerden bir tanesi. Her ne kadar basiretsiz yöneticileriyle<br />

yıllardır hor görülüp kıymeti bilinmesi de bu şehirde yapacak çok şey<br />

var. Ulaşımın ucuz olduğu, hafta sonları ailenizle keyifli zamanlar<br />

geçirebileceğiniz doğal alanları, günün her saatinde karnınızı<br />

doyurabileceğiniz sokak üstü lezzetler, adından söz ettiren festivalleriyle<br />

Adana adeta çizgi roman tadında bir harikalar diyarı. Üstelik Adanalının<br />

aktivite yapmak için hiçbir prosedürü de ihtiyacı yok. Bir anda insanlar<br />

tek vücut olup hayatlarına renk katmak adına yaratıcı çözüm yolları<br />

geliştirerek krizi fırsata çevirebilir, küçük hayatlarına büyük anlamlar<br />

yükleyebilirler. İlhamın başkenti Adana’da hayattan zevk almasını bilene<br />

çok seçenek var. Şehir dışında Adanalılar deyince insanların kafasında “<br />

günaşırı Kebap-Şalgam tüketen insanlar “ gibi bir resim mi beliriyor<br />

bilinmez ama ülkenin Adanalıların dinamiklerini bilmedikleri kesin. Bu<br />

yüzden Adana’ya yolunuz düşerse klasik Merkez Park gezisi ve Taş<br />

köprü manzarası, Ocak başında Kebap ziyafetinin dışında neler<br />

yapılabileceğinin reçetesini hazırladık. Afiyetle.<br />

1) OLGENS GATE DEEL ADANA ÇATALAN


Adana’nın içme suyu ihtiyacını karşılamak için yapılan 1575 m uzunluğundaki Çatalan<br />

Köprüsü, Boğaz Köprüsü’nü de geçerek Türkiye’nin en uzun köprüsü unvanını almayı<br />

başararak, yıllar boyunca türkülerde konu olan “ Adana’nın yolları taştan “ mottosuna yeniden<br />

soluk vermiş oldu. Görüntüye aldanıp şehrin yoğun trafik ağını hafiflettiğini, ilçeler arası<br />

ulaşım etkileşiminde komplike bir yapı olduğunu sanmayın. Bilakis bir köprü ancak bu kadar<br />

amacının dışında; sosyalleşmek, araba yıkamak, balık tutmak, görüntü fotoğrafı çektirmek<br />

gibi birçok amaca hizmet vermek adına kullanılabilir. Şehrin depresif gençleri efkâr dağıtmak,<br />

uzun zamandır görüşmediği dostlarla boğma eşliğinde muhabbet bölüşmek adına yine bu<br />

köprüyü kullanılır. Şehrin kalabalığından uzak, kafaları boşaltmak adına köhne bir mekân<br />

arayan Adana insanı cafelerin ruh daraltan ambiyansından sıkıldığı için Çatalan’a akın eder,<br />

köprünün herhangi bir yerine arabayı çekip serçedeslerinden açtığı hafif müzik eşliğinde<br />

kafaları çeker ve her muhabbetin sonunda kurtlarını dökmek için toplu bir çiftetelli<br />

merasiminin eşliğinde evlerine dağılırlar. Köprü üzerinde belirli aralıklarla konuşlanmış<br />

arkadaş grupları karşılıklı saygı ve paylaşım içerisinde, birbirlerinin eğlencesine engel<br />

olmadan kafasına göre takılırlar. Hatta birbirini tanımayan iki grup arasında küçük güzellikler<br />

bile olur. Ateş istemeye gittiğinde uzatılan çakmak “ al gardaş sende kalsın “ denir, sigara<br />

isteyene birkaç dal fazla verilir “ al al kirve lazım olur “ denilerek dostça hesaplanır. Çünkü<br />

Adanalıların âdetinde “ yabancı” gibi samimiyetsiz bir kavram yoktur, misafirlik ve<br />

sıcakkanlılık ön plandadır. Karşılıklı diyaloglarda kim olduğu, nereli olduğu detayından öte<br />

gardaş gözüyle bakmak Adanalının gönlü bolluğunu, insancıllığını gözler önüne serer.<br />

Adanalının mutluluğu böyle küçük aktivelerde gizlidir. Onlar için lüks arabaların şımarttığı<br />

mekânlara gidip, cilalı taşlarda tepinmekten çok, Çatalan’ın herhangi bir yerine arabasını<br />

çekerek, gözünü Seyhan Gölü’nün maviliğine bırakmak en pahalı mutluluklardan ötedir.


2) ÇOBAN DEDE EFSANESİ<br />

Efsaneye göre çok eski zamanlarda Kebap efendisi olarak bilinen Çoban Dede,<br />

Horasan illerinden yaya olarak Çukurova’ya gelen bir âşıkmış. Elinde sazı yol<br />

üstü âşıkları gibi dolaşırmış. Sabah güneş doğarken sazı eline alarak Seyhan<br />

kıyısındaki ağaçların altında yanık nağmelerle ezgiler okumaya başlamış.<br />

Etraftaki bütün bülbüller seslerin kesmiş bu güzel sesli yaban delikanlısını<br />

dinlemeye başlamışlar. Biraz sonra yıldızsız geceler gibi kara gözlü Selviler gibi<br />

uzun boylu Seyhan’ın akışı gibi tatlı bakışlı bir genç kız belirmiş yol üstünde.<br />

Delikanlı kızı görünce kendinden geçmiş sazının telleri kırılıncaya kadar çalmış.<br />

Güneş, iki mızrak boyu yükselmiş, kız hala elindeki bakraçlarla ayakta<br />

duruyormuş. Ve böylece birbirlerine gönülden bağlanmışlar. Gel zaman git zaman<br />

derken Çoban Dede öldükten sonra Seyhan taraflarında köhne bir yere<br />

gömülmüş. O tarihlerde şimdiki Seyhan barajının bulunduğu araziye hâkim bir<br />

tepede mezarı bulunan Çoban Dede’nin veli bir zat olduğu barajın yapıldığı<br />

yıllarda anlaşılmıştır. Çoban Dede’nin kabrinin bulunduğu alan çalılıklarla<br />

geçilmeyen bir arazi olduğundan dolayı belediye temizlik çalışmaları için hafriyat<br />

başlatılmış, dozerin kepçesinin defalarca aynı bölgede kırılması üzerine tırsan<br />

yetkililer bu fantastik olayların bir emare olabileceğini düşünerek Çoban Dede’nin<br />

kabrinin bulunduğu yere türbe yapmaya karar vermiştir. Adana Büyükşehir<br />

Belediyesi’nin dokunuşlarıyla Hoşseda bir yer haline gelen bu uhrevi yapı, Adana<br />

halkınca hem ibadethane hem de mescit olarak kullanılmış, gerçekleşmesi hayal<br />

edilen saklı dileklerin kabul olması için Adanalılar yine bu yerde adak adayıp,<br />

mistik duygularını perçinlemiştir. Adana’da eski barajın hemen giriş kapısından<br />

Menderes’i gösteren tabelasında Ç.Dede yazar ve hemen onun altında Çukurova<br />

Üniversitesi ibaresi olan bir tabela bulunur ki, yolu Adana’dan geçen biri bu<br />

manzaradan Çukurova Dede yanılgısına düşebilir. Asıl trajik durum olaylar


karşısında kendisine özgü tutumlarıyla kafa şaşırtan Adanalıların, bu türbe<br />

üzerindeki sıra dışı eğilimleri ki; yukarıda ibadet edilirken hemen aşağısında<br />

mangal eşliğinde kafaların çekilip âlem yapıldığı uhrevi ve çok amaçlı bir yerdir<br />

Çoban Dede. Öyle ki türbenin çevre manzarası dikkate alındığında, gölün ardı<br />

sıra uzanmış yeşillikleri görünce kim der ki burası kurak Adana diye? Tabi<br />

doğanın kendisine sunduğu armağanları boşa çevirmeyen Allah’ın adamları aykırı<br />

mizaçlarıyla hem Çoban Dede ziyaretlerinde gönül kapılarını havalandırmış hem<br />

de birkaç metre ötede de o çiftetelli yürekleriyle kendi inanç dünyasında eğlenip<br />

kafa dağıtmayı da ihmal etmemişlerdir.<br />

3) İSTANBUL BOĞAZINDA DEĞİL MENDERES ADASINDA SEVDİK!<br />

“ Ada var ama sevgi yok be gardaş..”


Adana baraj golünün çevresine konuşlanmış, Adana insanının atarlı bünyesine antidepresan<br />

etkisi yaratan, yazları Bici Bici, kış aylarında salep içme diyarıdır. Yolu Adana’ya düşen<br />

herkesin en az bir kez uğrayıp, sevdikleriyle manzaraya karşı kadeh tokuşturması gereken<br />

saklı güzellikleri içerisinde barındıran Menderes Bulvarı, Adanalının sosyalleşmesi adına<br />

gedik nokta olma özelliğiyle dikkat çeker. Çözüme kavuşmayı bekleyen derin mevzular ,<br />

mutluluk patlamaları, manitayla geçirilen en romantik dakikalar gibi bir çok tatlı acı hatırayı<br />

içerisinde barındıran Menderes, Adanalı için kutsal topraklar olarak addedilen tutku dolu bir<br />

coğrafyadır..<br />

Kış gelince Seyhan Nehri’nde sular çekilir ve Sevgi Adasına ince uzun bir yol açılır. Yılda<br />

sadece 1 ay Sevgi Adası'na yürüyerek gidilebilir. Bunu sadece Adana’ya aşık olanlar bilir.<br />

Rivayete göre: Sevgi Adası'na ilk kez gittiğin kişiyle, ömrünün sonuna dek kalpleriniz hep<br />

birbiriniz için atar, son nefesine kadar sonsuz aşkı ruhunuzda hissedip yıllanırmışsınız.<br />

Özellikle Adana’dan ayrılmak zorunda kalan her bünyenin, gurbet ellerde memleketini özleyip<br />

“ şimdi orada olmak vardı “ diye en çok iç geçirdiği mekânların başında gelir Menderes.<br />

Seyhan golünü deniz bellemiş Adana halkına sahil etkisi yaratan ve kıvrım kıvrım yollarıyla<br />

her durağında ayrı bir güzelliği saklı tutan bu cennetsi yerde kafa dinleyen, ailesi ve<br />

arkadaşıyla ziyafet çeken, bisiklet süren birçok insan huzuru ciğerlerine çekerek hafta<br />

sonunu ve iş dönüşlerini renklendirerek günü başbaşka bir iştahla karşılar. “ Ada var sevgi<br />

yok be gardaş “ diye hüzün yapılır. Arkadaşlarla Menderesteyik, içiyoruk, istiyürsan gelek<br />

seni de alak “ gibi biir daveti geri çevirebilecek Adanalının kolay kolay bulunmadığı, ve<br />

hafızalara kazınan kebap gibi anılarla Adanalı için önemi tartışılmaz bu mekanda; kutsal<br />

cumartesileri geceleri salep, dingin Pazar günleri de mangal festivalleri düzenlenir. Arkadaş<br />

ortamında biri hüzünlü olunca “ kalk menderes’e gidek “ sözüyle bütün negatif hava dağılır. .<br />

Yapay bir ada olan Sevgi Adası’da Menderes’in tam ortasında konuşlanarak bu muazzam


manzaraya kartpostallık bir görüntü kazandırmıştır. Morali her ne olursa olsun, Menderes<br />

adasına gelip de içinde biriktirdiği acıları bir nebze unutup huzur bulmayan yoktur. Adananın<br />

genellikle ekonomik gücü yüksek, burjuva eşrafından kimseler Ziya paşa, Süleyman Demirel<br />

gibi lüks yerleri tercih ederken, “ Menderes’e gitmemiz gereken mevzular var “ diyen can<br />

Adanalılar, gün batımını Menderes’te uğurlayarak gönül zenginliklerini cilalar. Bu yüzdendir ki<br />

Adana insanının Bungee Jumping yapanı değil, Menderes’te mangal yakanı, elleri avcar<br />

kokanı makbuldür. Eğer Adanalı değilseniz ve bu güzide topraklara gelirseniz Menderes’in<br />

büyülü kokusunu içinize çekmeden gitmeyin derim, yoksa Adana gerçeğinden her bir adım<br />

uzak olacaksanız demektir.<br />

4) Adana'nın 100 Yıllık Geleneği: Ciğer<br />

Kebabıyla Kahvaltı<br />

“ Şuan şehir dışındaki yüz binlerce koca yürek<br />

bir pazar günü Adana Kazancılar ‘da ciğer yeme ümidiyle hayata tutunuyor “<br />

Kebap ve ciğer yemek Adana'da bir kültürdür. İnsanlar yatmayı tercih ediyor ama biz<br />

Adanalılar gece kalkıp ciğer yemeyi tercih ediyoruz. Çünkü bunun özelliği, sabah kuzu<br />

kesildiğinde taze olmasıdır."<br />

Adanalılar artık bunu hobi haline getirmiş. Pazar sabahı ciğer yemek için Cumartesi<br />

hiçbir şey yemeyip kendini bu altın vuruşa saklayan onlarca insan tanıyorum. Hafta<br />

sonu uçakla ciğer yiyip dönenler bile var.<br />

Gün Adana’da birçok sabah ciğer ile başlar. Ciğercilerin bakkallardan önce açıldığı<br />

Kebap kenti Adana'nın tarihi Kazancılar Çarşısı'nda gün ağarırken ciğer kebabıyla kahvaltı<br />

yapma geleneği, 100 yılı aşkındır sürüyor. Sabahın ilk ışıklarıyla gittikleri Kazancılardaki<br />

Ciğerciler Sokağı'nda geleneksel kahvaltı masasındaki zeytin, peynir ve reçel gibi<br />

ürünler yerine bol acılı ciğer kebabı yiyor, çay yerine şalgam suyu içiyor. Cumartesi<br />

gece yarısından sonra tezgahlar kurulur ve Saat 02.00-03.00 gibi müşteriler yavaş<br />

yavaş gelmeye başlar. Zengin mutfağı ve kebap geleneğiyle ünlü kentin tarihi dokusu<br />

içinde yer alan çarşıdaki Ciğerciler Sokağı'nda günün ilk ışıklarıyla tatlı bir telaş<br />

başlıyor.<br />

Mangallarını kuran esnaf, bir yandan ciğerleri şişe saplarken, diğer yandan da<br />

etrafına tabure dizilmiş küçük masaların üzerini bol soğan, domates ezmesi ve<br />

yeşilliklerle donatıyor. Herkes sabahın 4'ünde buraya gelir ve saat 9-10 oldu mu<br />

burada iş biter. Ülkemizin her yeri güzel ama Adana ayrı. Adanalı her zaman 4'te<br />

kalkar ve bu ciğeri yer, bu ciğeri yemeden işbaşı yapmaz. Adana’ya geldiğinizde<br />

yolunuz illa ki Kazancılar Çarşısı’na düşmeli, bu samimiyet ve lezzetin tadına<br />

varınca, Adanalıların neden uykusunu bölüp bir yaşam tarzına haline getirdiği Ciğer<br />

Kebabı’na düşkün olduğunu anlayacak, ömrünüz boyunca Kazancılar’da yediğiniz<br />

Ciğer’in lezzetini unutamayacaksınız.


5) ADANA’NIN VİTAMİN DEPOSU: KAZIM BÜFE


“ Sana sevdanın yolları bana 1/2 muzlu süt “<br />

Muzlu süt deyince bildiğimiz muzlu sütü aklınızda getirmeyin lütfen. Adana’daki<br />

büfelerin yaptığı muzlu süt, İstanbul ve diğer şehirlerde yapılanlardan daha fazla<br />

buzlu ve ekstra soğuktur. Adana’nın her köşesinde lezzetli yapılsa da Gazipaşa Kazım<br />

Büfe’de yapılanı bir başkadır. Gazipaşa Bulvarı’nda bulunan, salaş görüntüsünün<br />

arkasında hiç boş olmayan, Adana'nın simge mekânlarından biridir Kazım Büfe.<br />

Dünyanın en meşhur büfelerindendir ayrıca. Peki, ne yapar bu Kazım? Avokado<br />

yapraklarını mango ile tatlandırarak Hindistan cevizinde servis mi yapar? Elbette<br />

hayır. Bildiğimiz meyve suyu, tost, şalgam, atom... Ama elbette ki Kazım denilince<br />

akla muzlu süt gelir. Bir de bu muzlu sütlerin ölçüsü vardır tabii. 1/2, 3/4 gibi. Birçok<br />

Adanalının matematiği Kazım’da muzlu süt söylerken pekişmiştir. Öyle ki paylaşımcı<br />

Adana insanı muzlu süt siparişini yanındaki arkadaş sayısına göre böler. Büfeci: '1/2<br />

olsun mu abla?' dediğinde tebessüm eder anlarsın. 1/2 demek devasa büyüklükteki<br />

bardaklarının yanı sıra küçük boy bir bardak daha muzlu süt vermek demek. Tabii<br />

bunları içtikten sonra başka hiç bir şey yemeye ve içmeye yerin kalmıyor. Bir gerçek<br />

de vardır ki Kazım, işini gerçekten iyi yapıyor..<br />

6) ADANALI’NIN " Karpuz Ekmek Peynir Balkon " sezonu<br />

Adanalının Waffle'ı böyle olur<br />

Adana’da karpuz çekirdekleri topuklarına yapışınca yaz geldi demektir. Çekilmez<br />

sıcaklarda iştahın dip yaptığı o günlerde tarlalardan sofralara gelen meşhur Adana<br />

karpuzu hem leziz tadıyla hem de serinletici etkisiyle vazgeçilmezler arasındadır.<br />

Adana’da kahvaltılar karpuzla yapılır. Üstelik şehir dışında tonlarca paraya kiloyla<br />

satılan karpuz Adana’da yok yoktur!


Adana'da kahvaltı sofrası, henüz yazılmamış bir kitap kadar güzeldir.. Gönlü bol<br />

Adana insanının paylaşımcı ruhunda yatan “ ikram “ geleneği bütün sıcaklığıyla<br />

hissedilir. Komşunun biri bazlama neyin yapınca kokusu gider ayıp olmasın diye<br />

komşuya ikram eder, yoldan geçenlere, işçilere zorla ellerine tutuşturulur.


7) Nutella senin olsun cici kız


Adana tatlı çeşitlerinin en lezzetlilerini içinde barındırır. En meşhuru da Karakuş ve Kerhane<br />

tatlısıdır. Şöyle çıtır mı çıtır, altın gibi kızarmış, lezzeti insanın gönlüne dolan nefis Adana tatlısıdır<br />

halka ( Kerhane) tatlı. İsminden dolayı söylenirken utançlık yaratıp yüz kızartan yiyeceklerin<br />

başında gelir. Adana diyoruz; elbette mutfağında turunçgilin de yeri olacak değil mi? Başka<br />

yörelerde de bulabileceğiniz turunç reçeli, Adana’da başlı başına bir tatlı olarak tüketilir. En<br />

lezzetlileri de Çarşı’daki tatlıcı dükkanlarında ayaküstü yenilenleridir. Adana’da esnaf ve müşteri<br />

ilişkisi güven ve sadakat temellidir. Yolda ilerlerken canını çeker, yol üstü tatlıcılarından birine<br />

uğrar, kafana göre tatlını seçip löp löp gömersin. Sonra paranı uzatırsın, esnaf “ kaç tane “ diye<br />

sorar. Sen kaç tane dersen fiyat o kadardır, ötesi sorulmaz. Çünkü Adana’da para değil vicdan<br />

konuşur.<br />

9) GÜNEYİN ESMER ÇOCUKLARININ KOKTEYLİ: BİCİ BİCİ<br />

-Dedim bu ne?<br />

+Adanalı değilsen bilmezsin dedi<br />

-Yüzüme vurma dedim<br />

+"BİCİ BİCİ "dedi..<br />

-Para dedim<br />

+ Misafirsin misafir dedi<br />

Enteresan bir lezzet olan Bici Bici, Adana’da sıcağa katlanmanın en değerli yollarından biridir.<br />

Hele biz de aylardan temmuz ise.. Nişastadan yapılan su muhallebisine benzer bir tatlı, Bici Bici<br />

denilen kimyasal ile renklendirilir; elde kıyılan buzla soğutulur ve gül suyu, pudra şekeri ile de<br />

tatlandırılır. Hijyenden şüphe etmeden bu yüzde yüz yerel tatlıyı mutlaka denemelisiniz. Baraj<br />

yolu veya Adnan Menderes civarı herhangi bir Bicibicicide yemeniz şiddetle önerilir.<br />

“ Mendereste Mis gibi Bici Bici dururken Mc Donald’da milkshake yemek niye balısı ?<br />

Anlatsana biraz lan, dinlemiyorum “


10) SOFRALARININ SULTANI ADANA’NIN HAMARAT ANNELERİ<br />

“ Biz de 50 kilo olup 34 beden sığmayı lakin Adana idik yedik Kebabı Şırdanı<br />

Dünyanın en sempatik insanlarını doğuran annelerin yaşadığı, şişmanlamak için en ideal<br />

memleket olan, ağzının tadını bilen insanların şehri Adana’da yaşıyorsanız aşk acısı çekmek<br />

ne haddinize. Çünkü ellerinde, aşkın en büyük sihrini taşıyan Adanalı annelerin her gün<br />

mutfağımızdan sofralara taşıdığı o sanat eseri yemeklerden tatmak dünyanın en büyük<br />

lükslerinden biridir. Bu diyet bozan şehir Adana’da balık etli olmak kaçınılmazdır haliyle..<br />

Adana mutfağı genellikle oldukça acı ve yağlı yemeklerden oluşuyor, ne var ki bu lezzetlere kayıtsız<br />

kalmak imkânsız. Şehir dışına çıktığınızda hiç olmadık anda aklınıza o yemeklerin tadı<br />

düşünce, gugılda içli köfte yazar bön bön bakarsınız ekrana. Adanalı yaşamını yemek<br />

kültürüne göre şekillendirir. Her yemeğin, tadın kendine has ayrı bir coğrafyası, yerinde<br />

yeme kültürü vardır. Mesela Mangal Menderes’te yanmalıdır. Ciğer sabahın köründe Büyük<br />

Saat’te yenmelidir. Adanalı annelerin milli görevleri arasında; kışa doğru Biber Salçası ve Aşure<br />

yapmak, hafta sonu köylerde yufka, bazlama, börek açmak, altın günlerinde de dedikodu itemi


olarak kısır ve öfelemeç’e düşmektir vardır mesela. Sizi 1 saniye bile düşünmeden hayatına<br />

devam edemeyen, bir başına saatlerce mutfakta zaman harcayan cefakar, fedakar ve kanaatkar<br />

Adana Annelerin ellerinden öpüyoruz. Cennet, Adanalı annelerin ayaklarının altında bir diyardır<br />

aslında.<br />

Sen yoksan Şırdan var, Ciğer var, mutfağın şahı Kebap var<br />

Ne bileyim İçli Köfte var, bazlama var, bol ekşili Analı kızlı var<br />

Sen yoksan limonlu, acılı, vitamin deposu Kelle Paça var<br />

Senin vereceğin acıyı Bici’nin içine gül suyu diye sıkarız tatlı kız..<br />

11) 14 ŞUBAT HAYAL ÜRÜNÜDÜR TEK GERÇEK ADANA DÜRÜMÜDÜR!


Adanalıysan eğer illa ki dışarda Döner yedin diye annenden azar işitmişsindir. Adana'da döner diye bir<br />

şey icat edilmeseymiş öğrenciler açlıktan somali'den beter olurmuş. İstanbul’un martı döneri yüzünden<br />

şehrin insanının hasret kaldığı tavuk dönerin de en lezzetli olduğu yer, hiç şüphesiz Adana’dır. Pahalı<br />

yerlere inat Adana’da köşe başında bir dönerci bulunur ve hepsi de aynı derecede lezzetlidir.<br />

Dünya'nın başka neresinde 5 Liraya karnını hunharca doyurabilirsin ki? Üstelik bu kadar sağlıklı<br />

ve lezzetli olarak? Adana’nın tavuk dönerini ekstra lezzetli kılan şey, baharatı ve sosudur. Bu yüzden<br />

denerseniz, bol soslu istemenizi önemle belirtmek isteriz. Pandora Sokağındaki Fırat Cafe, Köşem<br />

Cafe, İstanbul Döneri tavsiye ederiz. Şüphesiz ki döneri yerken zevkten geberelim diye işini iyi yapan<br />

dönerciler arasında en iyilerinden birileriler. Sevgilisine tavuk döner ısmarlayan adamdan zarar<br />

gelmez.<br />

12) TESELLİYİ BIRAK ŞALGAM VER!<br />

“ Bir kızın en güzel makyajı; Şalgam içtikten sonra leke olan dudağıdır.”<br />

Adana’da kana kırmızı rengi veren Şalgam'dır. Adanalılar genelde marketlerden değil de ev yapımı<br />

doğal Şalgamı tüketirler. Çünkü ev yapımı Şalgam’ın lezzeti markettekilere benzemez. Bu yüzden<br />

Adana’da bir içeceğiniz Şalgamdan sonra, İstanbul’da içtiğiniz Şalgamı sorgulamanız beklenen bir<br />

davranıştır. O yüzden ne zaman şehir dışında Adanalıyım deseniz, memleketten Şalgam getir derler.<br />

Üniversiteyi kazanan öğrenciler öğrenim hayatları boyunca bidon bidon Şalgam taşır yurda. Lezzetinin<br />

yanında antibiyotik görevi gören Şalgam'ın faydalarını görünce eczanelerde ücretsiz satılmasını istiyor<br />

insan.


Şalgam antioksidan maddelerce zengin bir besindir. Bu nedenle sözü edilen maddeler kanserli<br />

hücreleri yok etmekte, kanser oluşumunu engellemekte ve tümörlerin parçalanmasına neden<br />

olmaktadır. Şalgam suyu üretiminde kullanılan mor havuç, şalgam turpu, az tuz, bulgur mayası ve acı<br />

süs biberiyle iştahı açıyor, vücuttaki toksinleri atıyor, sindirimi kolaylaştırıyor. Mide ve karaciğere<br />

faydalı, B grubu vitaminleri de içeren şalgam suyu kalsiyum ve potasyum yönünden çok zengindir ve<br />

afrodizyak özelliği de vardır. Bağırsakları çok iyi çalıştırarak günde mutlaka en az bir kez büyük<br />

tuvalete çıkmanızı sağlıyor. Fazla kiloların atılmasına yardımcı olan şalgam suyu insanları rahatlatıyor<br />

ve stresi gideriyor. Hücre yenileyici özelliği de bulunan Şalgam suyunun içerisinde sıfır şeker<br />

bulunuyor. Diğer yandan bol miktarda içerdiği kalsiyum elementi, metabolizmayı hızlandırıcı fayda<br />

sağladığı için “şalgam suyu zayıflatır mı?” sorusunun cevabı ‘kesinlikle evet’tir.” Hayatta 1 bardak<br />

Şalgamın çözemeyeceği sorun sayısı çok azdır geri kalan sorunlar için tavsiyemiz 2 bardak Şalgam..<br />

Adana’ya yolunuz düşerse, Doktor’un yeri ve Kıbrıs caddesindeki Şalgamcı Zeki tavsiyemizdir.<br />

13) ADANA’NIN BAYAN OTOBÜS ŞOFÖRLERİ<br />

Adanalının 'kırmızı otobüs' diye tabir ettiği belediye otobüslerinin birbirinden güzel bayan<br />

otobüs şoförleri, görenleri şaşırtıyor. Adanalının da alışması zaman almadı değil. Ama gördük ki<br />

bu bayanlar, erkeklere taş çıkartan bir çeviklikle araba kullanıyorlar; içimiz rahat bindik<br />

otobüslerine. Allah var bizi de yanıltmadılar. Kadınlarının da delikanlı olduğu şehir Adana’da yol<br />

üstünde bu şoförleri görürseniz şaşırmayın binin, keyifli ve renkli bir yolculuk yapacaksınız.


14) ADANA’NIN HIDIRELLEZİ: PORTAKAL ÇİÇEĞİ FESTİVALİ<br />

“ BENİM ADANAM NİSANDA PORTAKAL ÇİÇEĞİ KOKAR “<br />

Adana'nın doğal parfümüdür Portakal Çiçeği. Bir şehrin kendine has mevsimi,<br />

parfümü olur mu? Adanaysa olur! Nisandasınız ve kendinizi depresyonda mı<br />

hissediyorsunuz? Yaşama dair hiçbir heyecanınız kalmadı mı? O halde sokağa çıkıp<br />

havayı ciğerlerinize kadar çekin! Çiçeği ve meyvesi aynı anda dalında tüm şehir mis<br />

kokar Nisan’da Adana’da. Kaldırımlar ve yol kenarları portakal çiçekleriyle süslenir.<br />

Baharda Adana'daysan eğer tarif edilemez bir heyecan dolar içine. Her nisan ayında<br />

geleneksel olarak düzenlenen Portakal Çiçeği Festivalinde birbirinden renkli<br />

aktivitelerle her metre karesine 3 halay başının olduğu, mangal dumanıyla<br />

karışık portakal çiçeği kokularıyla sokakta dans eden insanlar, o sarhoş eden büyülü<br />

portakal çiçeği kokusunu soluyarak hipnoz olurlar. Adana’nın yerini haritada<br />

gösteremeyen insanların köy ve çorak dediği bu rengarenk şehir Türkiye'nin ilk ve tek<br />

sokak karnavalının sahibidir. Festivalin zamanı benzersiz etkinliklerin yanında<br />

Merkez Park’ta binlerce dilek balonu gökyüzüne bırakılır. İstanbul kızını bir demet<br />

karanfille sevindiremezsin ama Adanalı hatununu bir tane portakal çiçeği mutlu<br />

etmeye yeter. Adanalılar sevdiğine papatyam, aşkitom, menekşem demez; Portakal<br />

Çiçeğim der.. Portakal Çiçeği tacıyla selfie çekilip görüntü fotoğrafı yapmayan Adana<br />

kızı hep biraz eksiktir.<br />

Eğer birini sevişin, iki sevdalının birbirine sarılışının,<br />

Anne koynunda uyanışın bir kokusu olsaydı<br />

kesin Portakal Çiçeği kokusu olurdu..


15) ADANA’DA CENNETTEN BİR KÖŞE: DİLBERLER SEKİSİ<br />

Her Adanalının bir kenarında anısının bulunduğu<br />

Nice aşklara, terk edilişlere, vedalara ev sahipliği yapmış<br />

Adana'nın hak ettiği değeri görmeyen köhne güzelliği<br />

Meşhur Dilberler Sekisi..<br />

Dilberler Sekisi; kulağa hoş gelen afili ismi, kartpostallık görüntüsü ve muazzam<br />

ambiyansı ile söylenmemiş şarkılar, yazılmamış şiirler gibi Adana'nın cennet<br />

köşelerinden biri. Seyhan nehrini tüm güzelliğiyle izleyebileceğiniz, kentin göbeğinde<br />

kentten apayrı, yeşil ve doğayla baş başa zaman geçirilebilecek bir nevi<br />

Adanalıları boğazı.. Adana'da gezilecek ve görülecek yerler arasında ilk sıralarda<br />

gelen Dilberler Sekisi, Seyhan nehri ‘nin zamanla yüzeyi aşındırarak şekil verdiği ve<br />

teraslar oluşturduğu doğal manzarası. Adanalılar ne zaman şehrin kalabalığından<br />

darlansa kendini Dilberler'e atarak huzurun kalbinde ferahlayarak iç geçirir.<br />

Menderes'ten sonra Adanalının meditasyon merkezlerinden biridir Dilberler.<br />

Adana'nın kendine has kokusunu burada akşamüstü veya ılık yaz gecelerinde<br />

alabilirsiniz.<br />

Bahar ve yaz günlerinde güneş gökyüzünü uğurluyorken, akşam üstleri Dilberlerin<br />

kıyısında yosun kokuları eşliğinde yürüyüş yapmak ayrı bir keyif olur.<br />

Yürürken hafiften sallanarak heyecan yaratan gençlik köprüsünü kullanarak nehrin<br />

öbür yakasına geçmek, okaliptüs ve gelin duvağı ağaçlarının akşamüstü parıltısını<br />

izleyerek gölgede dinlenmek, regülatör köprüye gelince bir bira çakmak Adanalının<br />

ritüelleri arasındadır. Kimisi bisiklet kiralayıp manzara eşliğinde spor yapar, kimisi<br />

dostlarıyla pikniğe koyulur. Adana'da bir çok aşkın ilk heyecanları yine Dilberler'de<br />

hayata geçer. Dilberler diyince “ öptüğü kızlar “ gelir Adanalının aklına. Yol üstü


sevenleri el ele tutuşup sevdalarını Dilberler'in manzarasıyla cilalar. Adana'da zaman<br />

akıp giderken Dilberler Sekisinde akrep ve yelkovan havada asılı kalmıştır.<br />

Adanalıların unutamayacağı en güzel anılarının hatırasıdır Dilberler coğrafyası.<br />

Adana'da düğün fotoğrafı dış çekimi için en ideal yerlerden biridir. Adana'daki gelin<br />

ve damatlar mutlu birliktelerinin ilk pozlarını burada verir.<br />

İşin garip tarafı, " Dilberler Sekisi " isminin Adanalılar tarafından kayıtsızca<br />

kabullenmesidir. Çünkü bir isim, ne manaya geldiği anlaşılmasa da ancak bu kadar<br />

mekanına yakışabilir. Adanalılar Dilberler Sekisi'nin ismini telaffuz ederken " Dilberler<br />

Sekizi " veya " Dilberler Seksi " olarak sürekli olarak yanılgıya düşer ve esprili<br />

monologlardan sonra konu bir şekilde kapanır. Adını henüz duymamış bir yabancıya<br />

ilk defa ismini zikrettiğinizde karşınızdakini bir iki saniye düşündürüp mavi ekran<br />

vermesine sebep olur. Seki, bilindiği üzere akarsuların iki yakasındaki yamaçlarda,<br />

bazı deniz ve göl kıyılarında görülen basamak biçiminde yeryüzü şekilleri manasına<br />

gelen coğrafi bir terim. Tahmin edileceği üzere ismin buradan geldiği düşünülse de<br />

işin gerçek tarafı hiç de öyle değil. Peki Dilberler Sekisi'nin bu egzantirik ismi nereden<br />

gelmiştir, hikayesi nedir ? Adanalılarca dilden dile dolaşan efsane ve rivayetlerde<br />

şöyle anlatılır;<br />

Dilberler Sekisi, uzun yıllar önce Adana'nın soylu ve zengin ailelerinin konakladığı,<br />

yaz mevsiminin bir kaç ayında bunaltan Adana sıcaklarında biraz olsun ferahlatan bir<br />

dizi bağ evleriyle çevriliymiş. Kaldı ki şimdilerde bile o günlerden izler taşıyan, ahşap<br />

yapılı, geniş bahçeli konak tarzı bir kaç ev durur Dilberler'de. Adananın sosyetesi<br />

orada gezer, genç kız ve erkekler burada yürüyüş ve sohbetler yaparmış. Dilber'de<br />

bilindiği hoş ve alımlı kadın manasına gelir. İşte hikaye'nin çıkış noktası da burada<br />

başlar. Haliyle o dönemde instagram, twitter gibi sosyal medya ve arkadaşlık siteleri<br />

olmayınca tıp ki eski zamanların flört ilişkileri gibi gençler birbirlerine manalı bakışlar<br />

atıp, sevdiği insana mektup ve haber yollayarak ilk adımı atarmış. Ancak işin çok ince<br />

bir noktası şu ki; eğer bir delikanlı gözüne kestirdiği hatuna manalı bakışlar<br />

atarken bir adap varmış. Kızın hareketleri işveliyse tanışmalarına izin varmış.<br />

Adana'nın dilberleri sevdiklerine gönüllü olduğunu bu hareketlerle belli eder ve<br />

gizliden mesaj verirmiş. Delikanlının baktığını fark eden dilberin eğer gönlünde biri<br />

varsa yürürken bir kaç adım "seker"miş ki başının bağlı olduğu belli olsun.<br />

Bunun anlamı da gönlümde biri var, uzak dur manasında. Bunu fark eden delikanlı<br />

da gözüne "sek"meyene bakarmış. O zamanlarda aşk böyle yaşanırmış Adana'da.<br />

Olabildiğince gizli bir o kadar da heyecanlandıran cinsten. E herkesin dillerinde<br />

ıslanan o meşhur söz boşuna değil elbette: " En güzel aşklar Adana'da başlar "


16 ) BİR ADANA POLİSİYESİ, FİYAKAMIZ “ SIFIR BİR “<br />

“ Arkamızdan koşan manita yok ama peşimizden koşan birileri var<br />

Teşekkürler Adana emniyeti.<br />

Boş verin Game Of Tronsu, Adana’nın Hürriyet Mahallesi’ndeki hızlı gençlerin gerçek hikayelerini<br />

anlatan bu yetenekli gençlerin internet dizisi SIFIR BİR’e kulak kabartın. 2016’ının ilk yazında 1.<br />

bölümlerinin yayınlanmaya başlamasından ardından önce Adana’da sonra tüm ülkede kısa sürede<br />

büyük ses getirdiler. 15 dakikalık ilk bölümün ardından üstüne koya koya 35 dakikalık sezon finali olan<br />

5. bölümle çizgiyi çekip, “ Bir Zamanlarda Adana’da “ mottosuyla Adana’daki ilk çete dizisini hakkını<br />

vererek hayata geçirdiler. Dizideki sahne ve oyuncuların dışında müzikler de fazlasıyla sevildi. Esat<br />

Bargun birbirinden farklı tattaki müzikleriyle adeta Adana gençlerini rollendirdi. Dizi müziklerini<br />

arabasına atan atarlı delikanlılar, “ Yemin “ e son sesi verip, şehrin sokaklarında banbır bangır<br />

gezmeye başladı. Üstelik dizideki üslup Adanalının o yıllardır duymak istediği, Adanacity olarak bizim<br />

de sosyal medyadan yansıttığımız öz Adana şivesiydi. Yıllardır doğu şivesi ile karıştırılan Adana<br />

şivesi tam da SIFIR BİR’deki karakterlerin yansıttığı gibiydi.


Ekibin filanlı abisi Savaş “ Bakale Cio Ölme “ ha diyerek gardaşını sürekli ayık tutuyor, “ biz adi<br />

olmayacağız “ diyip dişlerini sıkarak “ Birimizden birine bir şey olursa, diğerleri onun kanını yerde<br />

bırakmayacak “ yeminleriyle yeri gelince silahı kalleşlerin ağzına dayıyarak basıyordu tetiğe “<br />

Değişirse kahrolayım. Onlar da bizim gibi etten kemikten deel mi “ gibi repliklerle Adana’nın atar<br />

sözlerinden örnekler verip o delikanlı ve fevri tavırlarıyla ilgimizi sündürüyordu Cio... Kimi zaman<br />

mahallenin işgüzar gençi kimi zaman deli fişekti Cio ” Ateşin yoksa saatin de mi yok “ sahnesinde<br />

hepimiz gülmekten birbirimizi yumzuklamışızdır. Ya Özgür, Yılmaz Güney’den memleket kokan şiirler<br />

okuyordu, hapishane damında bile aklı o gözü kara tayfadaydı. Garip, voltaydı. Abisi onu “ sen<br />

ölmeden onlara bir şey olmayacak “ diye tembihlemişlerdi onu. Yeri gelince mermiye vole atıp<br />

gardaşlarını nankör kurşunlardan koruyacaktı. Berto, bir zaman Adana’nın en hızlılarından olan,<br />

şimdilerin yaratığıydı. Orijin raybana dayanamayan Cabbar tam bir Adana gurmesiydi. Şırdan bulunca<br />

gömüyor, Sıcaktan darlanıp meybuza düşüyor, Kebap görünce dellenip mide fesatı olana yiyordu. Sıfır<br />

Bir düpedüz senin, benim, her gün karşılaştığımız sokak insanlarının gösterişsiz hayatını anlatıyordu.<br />

Çünkü Adana’da “ gardaşlık “ kavramı diğer şehirlerdeki gibi yanlışını görünce arkandan vuran<br />

kankacılık değil tam da burada bahsedildiği gibiydi. Nitekim dizinin yönetmeni Kadri Beran Taşkın ve<br />

görüntü yönetmeni Ali Yücel, kamerayı sırtlarına bağlamış da Hürriyet’in sokaklarında volta<br />

atıyormuşcasına Adana’nın o unutulmuş köklü mahallelerinde geçen hikayeleri birbirinden başarıları<br />

açılarla ekrana taşıyordu. Her şeyden öte, Hürriyet gibi ülkenin en ghetto mahallerine kamera sokup<br />

bu sahneleri çekebilmek bile cesaret işiydi. Kamera önündeki bu genç yetenekler dışında bir de<br />

kamera arkasındaki gizli kahramanlar da vardı tabii. Hepsi, gönüllüce, yüz ekşitmeden, ense<br />

karatmadan, alakasız işlerde bile sırt sırta verip bu projeyi filizlendiriyorlardı. Dizinin hayata


geçmesinde büyük emekleri olan “ Abdurrahman Akarsu “dan da söz etmemek olmaz. O bütün Sıfır<br />

Bir’in abisiydi, tam bir babayiğitti. Yıllardır bir hayali hayata geçirmek için İstanbul sokaklarını<br />

arşınlayıp, kızıp geri dönen bu Adana gençlerine cesaret verip, kol kanat gerdi. O olmasa Sıfır Bir,<br />

proje olarak kalıp gidecekti belki de. Allahına gurbandı, eyi adamdı Abrurrahman Akarsu<br />

Aksiyonsa aksiyon. Oyunculuksa oyunculuk. Gerçekçilikse Allah’ına kadar! "Delikanlı adama eroin<br />

içmek yaküşür mü olom?" diyerek mahallenin gençlerini sahiplenen, uyuşturucu bataklığında yitip<br />

gençlerin umudu olmak için savaşan, takım elbiseli değil mahalle kültürünü dibine kadar yaşayan, yeri<br />

gelince aşörtmeni çekip mevzuya giden, “Onların gözünü toprak korkutmuyor bizim gözümüzü<br />

demir parmaklıklar mı korkutacak? “ diyip ölüme yakışıklı bir selam çakan, bir grup deli fişek genç.<br />

Kaç dizide Cami’nin tuvaletinde altın vuruştan ölen çocukların dramı yansıtılabildi, dürüm ile işkence<br />

yapıldı, motorlarıyla köprü üzerinde akrobasi yapıp ölümle dans eden janti gençlerin oryantallikleri<br />

yansıtıldı? Adana’nın yıllardır öğrenilmiş çaresizliği olan Aleviye kız vermeme gibi mezhep<br />

farklılıklarını “ Sevdikten sonra dili dini ne fark eder ana “ diye samimiyetle ekrana taşındı ? Yıllarca<br />

plazalarda geçen takım elbiseli adamların yapmacık hikâyelerini izlemeden bıkmadık mı? Sokağı,<br />

samimiyeti, şehrin köhne ghetto mahallerinde süren güç dengelerini, bu hesaplaşmaların arasında<br />

yitip giden, adımlarını satan yitik gençleri hep merak edip, televizyon realitelere boğun eğik bu<br />

gerçeklikleri yok saymadık mı?. Doğduğumuz coğrafya kaderimiz değil miydi? Bu dizideki sahneleri<br />

reyting budalası televizyon kanallarında veya Hollywood filmlerde göremezsiniz. Çünkü burası yiğidin<br />

harman olduğu yer Adana. Onlar da doğduğu topraklarda, doğduğu mahallede büyüyen, yaşantılar<br />

biriktiren, hatalarıyla ve pişmanlıklarıyla yaşamla kavgasını sürdüren Adana’nın afili filintaları. Yılmaz<br />

Güney yıllarca filmlerinde işlediği toplumsal kaygıları korkmadan, cesurca, çıkarcı film sektörüne bel<br />

bağlamadan, üstelik o cinnet geçirten Adana sıcaklarında yansıtmaya çalışıyorlar. “ Bizim için isimlerin<br />

önemi yok, biz sokağı anlatıyoruz “ diyorlar Bavul dergisine verdiği röportajlarında.


Bu dizide “ kanka “ yok gardaş var!<br />

Biz yok “ bizik “ var!<br />

Geliyor musun yok “ geliyür musun “ var!<br />

Bu övgülerden sonra bizim de birkaç eleştirimiz olacak elbette. Böyle komplike, amatör ruhlu bir<br />

işin illa ki “ şöyle de olsa “ denilen, gözden kaçan eksikliklerinin olması. Onlar da her bölümde, bir<br />

önceki eksikliklerini görüp üstüne katarak, öz eleştiri yaparak ilerliyorlar zaten. Mesela ilerleyen<br />

bölümlerde Hürriyet’in dışına çıkılıp, o ilk bölümlerde kısaca değinilen Adana’nın oryantalistik<br />

geleneklerinden, mekanlarından dem vurulsa, o sürekli birileriyle savaşma aksiyonlarından çıkıp<br />

kahramanların sokakta geçen ritüellerine değinilmesi, karekterlerin derinlerine inilip, iç dünyaları<br />

ve sosyal ilişkileri anlatılsa, hafif senaryo dokunuşlarıyla arada geriye giden flashback verilse,<br />

daha da cillop gibi bölümler izleyebiliriz.


O halde şimdiden vaziyet alın. Kasım ayında 2. sezonla yine kaldığı yerden devam edecek Sıfır Bir.<br />

Şimdiden Youtube ve Facebook kanallarında nöbet tutan fanları 6. bölümü elleri şakağında dellenerek<br />

bekliyorlar. Delikanlı geçinen kolpaların boş raconlarından sıkıldınız deel mi ? ! Öyleyse kafanı o<br />

dört köşeli ekrandan kaldırıp pencereden sokağa bak. İşte orası SIFIR BİR. Kurtlar vadisi de neymiş<br />

gurban olduklarım Siz bir de bu şehri Adana'nın sayko gençlerinden izleyin. Plakamız da 1<br />

Dizimiz de!<br />

17) 1 KEZBAN 1 MAHMUT ADANA YOLLARINDA!<br />

Yıllardır televizyon yapımlarında " Adanalılık " olgusunu saçma sapan yansıtan dizi ve filmleri izledikçe<br />

kendimi taşla ezesim gelir. Hoş zaten haber bültenleri medyatik değer taşımayan safsata konulardan<br />

kaçıp " nasıl olsa Adana var " mantığıyla bu şehri bir film seti gibi yansıttığı için Adana’yı medyadan<br />

takip edenlerce oluşan bir önyargı var. Bir de şehir hakkında kulaktan dolma şeylerle mizahtan yoksun<br />

işler çekip Adana’nın sempatikliğinden ekmek yemeye çalışanları görünce iyice delleniyorum.<br />

Zaten bu şehrin başına ne geldiyse; bir, göç yoluyla şehre gelen arizona kertenkelelerinden bir de<br />

Adanayı film seti gibi gösterip, adliye önünde kamp kurarak haber repertuarını Adana ile<br />

süsleyenlerden gelmiştir. Gıran girsin hepinize deli soykalar, sizin yüzünüzden Adanalıyık diyince "<br />

adana merkez " diye cevap verenlere laf anlatacağız diye malamat olduk. Şehirde o kadar kültürel<br />

etkinlik, festival, kent kültürünün alabildiğince yaşandığı " kebap şalgam festivali, portakal çiçeği<br />

karnavalı " aktiviteleri olur haber değeri taşımaz, kafasını kuma gömerler, ne vakit Adanalılıkla alakası<br />

olmayan bir cononun cinayet, gasp haberi olur, pat " Adana'da ne baküyün davasından 3 kişi öldü "<br />

diye koyarlar manşete. İşte medya olarak bu kadar sığ ve amaçsız bir ülkede yaşıyoruz.<br />

Adana kafasıyla çekilen yapımlara gelince. Yılmaz güney'in Adanalıların o asi ve korku tanımaz hallerini<br />

yansıttığı filmleriyle bezeli yeşil çam yapımlarından sonra son yıllarda Adana’yı, Çukurova’nın renkli<br />

kültürünü işleyen film ve karakterler yok denecek kadar az. Hele ki büyük bir mizah deposu olan<br />

Adana’da güldürü işlerine pek rastlanmıyordu. Avrupa yakasındaki “ Dilber Hala “ karakteri mesela.<br />

Sert ve esprili mizacının yanında kavgacı ve şirret bir kadını yansıtıyordu. Adana kadını pamuk gibidir


oysa. Bir anda karşıdaki kişinin davranışına göre kabuk değiştirir, canını yakan bir hoşşiğe kısa süreli<br />

gerimler yaşatır. Yeri gelirse boyanır süslenir, en benim diyen metropol hatunlarına taş çıkartır. “<br />

Dilber Hala “ karekterinde de eksik olan bu özellikler yüzünden tam tatmin olmuyorduk. Diğer yandan<br />

Atv'de yayınlanan " Adanalı " dizinden ve Adanalı karakterini doğu şivesiyle yansıtan Oktay<br />

Kaynarca’dan bahsetmek istemiyorum bile. Zaten Adanalıyım, üstümde gereksiz agresiflik bulutu var,<br />

zırh falan çekmiyim şimdi şu sütunlardan. Neyse, bahsini ettiğim durumun en son halkası Adana<br />

İşi filmiydi. Oyuncu kadrosunu ve fragmanını izleyince gişede çakılacaklarını tahmin etmiştim zaten.<br />

İstediğin kadar bütçen olsun, popüler oyuncularla göz boya. İstersen şehrin tüm sokaklarını film<br />

afişlerine donat, eğer bir şehir konseptli film çekiyorsan, o memleketin ruhunu yansıtamadığını fark<br />

ederse izleyici, elenirsin. Hele ki Adana gibi mikro milliyetçiliğin had safhada olduğu bir şehirde böyle<br />

bir şeye kalkışmak felaketin olur, ağlarsın. nitekim o da gişe hezeyanı yaşayıp " tutmayanlar "<br />

familyasının son halkası olan Adanasız ve güldürüsüz işlerden biri olarak yuhalanıp gitti.<br />

Toparlıyorum. Ben bu filmi diziyken keşfedip izleyenlerden biriyim. Henüz popüler değilken kimse<br />

bilmiyor diye gerine gerine izliyorduk. Mizahları ve dünya görüşlerini o kadar beğeniyordu ki,<br />

televizyonlarda dönen mesnetsiz dizilere denk gelince " şu dizi dilivizyonda yayınlansa birçok yapımcı<br />

işsiz kalır " diyorduk. Kaldı ki, filmin o kadar kemikleşmiş bir izleyici fanı var ki, film keşfedilip gerekli<br />

ilgiyi görsün diye alnına kezban-mahmut yazıp sokaklarda dolaşacak insanlar tanıyorum. Çünkü<br />

samimiyetlerine, mizahlarına, türlü koşulsuzluklara rağmen azimle sevdikleri işin peşinden gitmelerine<br />

yakından şahit olup, kendilerininmiş gibi sahipleniyorlar filmi.<br />

Biz de bu yapım diziyken keşfedip beğenmiştik. Sonra ileri ki bölümlerde Adanalıyı işleyen Çılgın<br />

Serkan adlı karakter girdi diziye, önce şaşırıp korktuk tabi. Ulan dedik şehre bir darbe de buradan mı<br />

gelecek diye. Öyle ters köşe etti ki bu karakter bizi, yıllardır o içimizde ukte kalan " Adanalı " mizacının<br />

ete kemiğe bürünmüş haliydi. İlaç gibi geldi. Şivesiyle, iz güzar tavırlarıyla, tez canlılığı ve sempatik<br />

havasıyla ortalama bir Adanalının birçok özelliklerini yansıtıyordu. Adanalıların o sert modellerinin yanı<br />

sıra bir de, saf-kurnaz, tez canlı, yaylak yaylak konuşup gereksiz özgüveniyle komik düşecek hareketler<br />

yapan, iyi niyetli ama tek kurnaz benmişim edasıyla bir çuval inciri bok eden versiyonları da var Çılgın<br />

Serkan gibi. Neyse 20 bölümden sonra film olacağını duyduk. Araştırıp yazan ve yönetenin Adanalı<br />

olduğunu öğrenince daha da bir sahiplendim, tüylerim şaha kalktı. Ben de zaten 3 senedir Adana<br />

mizahı yapan bir sayfanın hiperstar adminiyim, şehri ve insanları olduğundan başka gösteren yapım ve<br />

haberlere uyuzum, sırf bunun için kendisine mesaj atıp teşekkür ettim. Öyle ki finalde 01 alınca<br />

sevinçten dellenen bir adamım, ne kadar Adanalıyı sevdiğimi tartışmayalım isterseniz. Eğer bir gram<br />

Adanasız ve güldürüsüz bir iş olduğunu hissetseydim marangozdan bir koma yaptırıp, bu kadar<br />

dolmuşken ağızlarına yüzlerine girişirdim. Ama dizinin imkansızı isteyen yönetmeni “ Cenk Çelik “ ile<br />

de konuşunca içim serinledi. Adana kültürünü öylesine iyi tanıyordu ki “ Arkadaşlarla Menderesteyik,<br />

içiyoruk, istiyürsan gelek seni de alak “ gibi bir replik yazacak kadar damarlarında Adana’yı yaşayan, “<br />

aminiüm “ adlı Adana’nın meşhur küfürümsünün yaratıcısı, çok yönlü bir kişilikti. Dizi zamanında<br />

sabaha kadar senaryo yazar, sabah kamera arkasına geçer, diğer zamanlarda dizinin müziklerini yazar,<br />

seslendirmelerini yapar, bütün bunları gayri ihtiyari bir şekilde, kendisini ön planda tutmayan bir<br />

mütevazılilikle hayata geçirirdi. Zaten dizinin de Adana’yı anlatma gibi bir kaygısı yoktu. Adana’da


geçen bir hikâye’nin, Serkan’ın iş güzergahlarıyla “ Adana kafası “ na buladığı bir güldürü hikayesiydi.<br />

Nihayetinde 1 Kezban 1 Mahmut Adana yollarında onca sönüp yeniden alevlenen yazgısına ve film<br />

şirketlerinin duyarsız tavırlarına rağmen vizyona girdi. Cenk Çelik gardaş, bana söz verdiği gibi, filmin<br />

çıkış gününün ertesinde Adana’ya gelip, benimle beraber sinemanın o en uç köşesinde soluk verdiği<br />

projeyi memleketinin insanlarıyla beraber seyre daldı. Böyle bir özgüven, böyle bir samimiyet<br />

görülmemişti. Gardaşım deel, elin oğlu da olsa, rollü ve Adana’yı bilinenin dışında yansıtan insanları<br />

sevmemdi. Ama işin samimiyetine onun kadar inanmıştım. O dezgah başındaki Şırdan Sahneleri,<br />

Serkan’ın Çatalan ve Merkez Park’taki motorlu sahneleri, Menderes güzellemeleri, Mahmut’un “<br />

Karayiplerdeyiz, duş alınca bile terler mi insan “ replikleri, Adana muavinin yaylak yaylak nağra atarken<br />

kafasını tabelaya vuruşu, Çal keke sahnesinde damata isabet eden döner bıçağı, bunun gibi bir çok<br />

sahneyle hem Adana’nın alışkanlıklarını yansıtıp, hem de geleneksel erkek-kadın ilişkilerini yansıtan<br />

cıncık gibi bir film geçti bu topraklardan. Girdiği salon sayısına göre boyundan büyük bir iş yaptı.<br />

Adanalılar da fazlasıyla sevdi üstelik filmi. Serkan’ın “ Gıyamiyürüm Sana “ şarkısı cafelerde,<br />

düğünlerde, belediye otobüslerinde Adana’nın milli marşı gibi söylendi. Cenk Çelik’in usta<br />

dokunuşlarıyla, filmdeki Serkan rolünü yansıtan “ Yunus Emre Tekin “ ve beraberindeki oyuncuların<br />

yuğtupta toplam 50 milyon civarında izlenmiş Türkiye’nin ilk interaktif dizisiyken filme uyarladıkları<br />

cıncık gibi bir film olmuş. Diyeceğim o ki, yüzde yüz bir Adanalı olarak benim puanım dohuz<br />

kürveleytalar. Nefes kesen bir romantik gerilim. Son zamanların en son filmi. 2 adet 3d gözlüğü üst<br />

üste takıp izledim, film yine de güzeldi aminiüm.<br />

Bir Şırdan eksik yiyin, filmin Dvd’sini alın, Çünkü film size bir tencere Şırdandan fazlasını vaat ediyor.<br />

Hem gerine gerine gülüyor hem de çıkışında babuşundan 3 Şırdan gömüp ruhunu resetliyorsun.


16. BÖLÜM<br />

NE KADAR ADANALISINIZ TESTİ<br />

Türkiye’nin en eğlenceli şehri, Akdeniz’in bir tanesi, Adana! Peki herkesin<br />

bildiklerinin ötesinde sen ne kadar Adana’ya aşinasın ? Bakalım bu testi gerçek<br />

bir Adanalı gibi cevaplayabilecek, essahlı bir Adanalı olduğunu cümle aleme<br />

ispat edebilecek misin?<br />

1) Adana'nın " zaman makinesi " olarak nitelendirilen<br />

efsanevi halk otobüsü 7/C nereden geçmez?<br />

Adana Koop<br />

Çarşı<br />

Belediye Evleri<br />

100.Yıl<br />

Sırat Köprüsü<br />

2) Hangisi " Bilye" nin Adanalılarca bilinen<br />

isimlerinden biridir?


Gulle<br />

Dakkalık<br />

Löppö<br />

Hepisi<br />

3)1999 Körfez Savaşı'nda Adanalıların camlarını<br />

kimyasal silahlara karşı korumak için kapladığı<br />

nesnenin adı nedir ?<br />

Koli Bandı<br />

Koşu Bandı


Saddam Bandı<br />

Adana the Band<br />

Putin Bandı<br />

4) I) Yılmaz Güney II) Murat Göğebakan III) Feridun<br />

Düzağaç IV Muzaffer İzgü...Listedeki sanatçılardan<br />

hangileri Adana Erkek Lisesi mezunlarındandır ?<br />

I ve II<br />

II ve III<br />

I ve IV<br />

I, II, III<br />

5) Aşağıdaki maddelerden hangisi ünü ülke<br />

sınırlarını aşan Adana Kebap'ın olmazsa<br />

olmazlarından biri değildir?


Eti erkek kuzu eti olmalıdır.<br />

En az 1 yaşındaki erkek koyun etinden yapılır<br />

Bolca baharat ve sarımsak atılmalıdır<br />

Bir kişilik Adana kebabı 180 gramdır<br />

6) Adana'nın ikonlarından biri olan Meryem dezze'nin<br />

asıl mesleği nedir?


Gazeteci<br />

kekosavar<br />

Stilist<br />

Ajan


7) Adanalının kutsal yiyeceği Şırdan, Koyun ‘un<br />

hangi bölgesinden yapılır?<br />

Yav galk get hele ne bilek<br />

Şırdan neyden mi yapılır?


Koyunun bağırsaklarındandır zaar<br />

Koyun midesinden deel mi ?<br />

8) Adana'da bitişi yılan hikâyesine dönen meşhur<br />

caminin ismi nedir?<br />

Adana Ulu Camii<br />

Merkez Camii<br />

Ramazanoğlu camii<br />

Yağ Camii<br />

9) 3 puanlık Genel Kültür Sorusu: Doğru yazılışı<br />

hangisidir?


Aşörtmen<br />

Eşortman<br />

Aşortman<br />

Aşofman<br />

Alikopter<br />

10) Adanalılarca " boş laf, lakırdı, palavra "<br />

anlamıyla dillere pelesenk olan " mavra " kelimesinin<br />

asıl anlamı nedir


?<br />

Kakara kikiri<br />

Su Dolabı<br />

Mırc'ta bir Server ismi<br />

İletişim<br />

11) Adana'nın mevsimleri hangi şıkta doğru<br />

sıralanmıştır?<br />

İlkbahar/ Yaz/ Sonbahar/nKış<br />

İlkbahar/ Yaz/ Sonbahar/ Garakış<br />

İlkbahar / Yaz / Daha yaz/ En yaz<br />

İlkbahar/ Yaz/ Ortayaz/ Sonyaz


12) Eğer bir Adanalı hemşirenin birine abayı yakarsa<br />

onu elde etmek için ne yapar?<br />

Onun için kendimi üçüncü kattan aşşağı bıçaklar<br />

Damar yolu açar<br />

Ambulansla hastaneye dalar<br />

Doktor kılığına girip ameliyat yapar<br />

Adanalı bu her şeyi yapabilir<br />

13) Adanalıların dünyanın o son gününde bile<br />

buluşmaktan vazgeçmeyeceği mekanlar<br />

aşağıdakilerden hangisi değildir?


Merkez Park' taki dünyanın önü<br />

Hastaneler Kavşağı<br />

İnönü'nün karşısındaki Teknosa<br />

Kardeşler<br />

Gazipaşa Bulvarı<br />

14) Dünya kahve tüketiminin 4'te 3'ü Adana'nın hangi<br />

semtinde gerçekleşir?


Kenan Evren Bulvarı<br />

Atatürk Caddesi<br />

Turgut Özal Bulvarı<br />

Ziya paşa<br />

15) Türkiye'nin ünlü üretim fabrikası Adana'dan<br />

birçok sanatçı, müzisyen, sporcu yetişmiş. Peki, siz<br />

bu ünlüleri ne kadar tanıyorsunuz? Mesela fotoğrafta<br />

4. şeritte soldan 2. sıradaki Adanalı ünlü kim?<br />

Suna Kan<br />

Şıngırdak Melahat<br />

Guru Fatma<br />

Meral Zeren<br />

16) "Bakale, gardaş, Allahına gurban " şehir<br />

dışındaki birçok insanın bildiği terimler. Peki,<br />

aşağıdakilerden hangisi Adana'nın atarsözlerinden<br />

biri değildir?


Bakale o bize mi el ediyür kirve?<br />

O ne lan öyle cono gibi<br />

50 kuruş ver hele tırrek<br />

Sen bizi hello cello adam mı sandın?<br />

AQünnu?<br />

17) 310 metre uzunluğunda, 11,4 metre<br />

genişliğindeki dünya üzerinde aktif olarak kullanılan<br />

en eski köprü olma özelliğini taşıyan Taş Köprü'nün<br />

kaç gözü vardır?


7<br />

9<br />

14<br />

21<br />

18) Hangisi Adana ile bütünleşmiş tatlılardan biri<br />

değildir?<br />

Kerhane Tatlısı


Şambali<br />

Turunç Tatlısı


Burma<br />

Cevizli Sucuk<br />

19) Adanalıların navigasyon hizmeti görevindeki<br />

adres tarif merkezi hangisidir?


Hastaneler Kavşağı<br />

Üniversale hastanesi


İller Bankası<br />

Kazım Büfe<br />

20) Biliyürum sıkıldınız, şimdi altın vuruş<br />

değerindeki soru geliyür! Adanalılarla ilgisi olmayıp<br />

Adana'ya göç yoluyla gelen Cono aşiretinin asıl ırkı<br />

hangisidir?


Hollanda Kürdü<br />

Arizona Kertenkelesi<br />

Göçebe Çingene<br />

Dikenli Zalimingo kuşu<br />

CEVAPLAR:<br />

1) D 2) D 3) C 4) C 5) C 6) A 7) D 8) C 9) A 10) B 11) C 12) B 13) B 14) C 15) C 16) C 17) C 18)<br />

B 19) C 20) C<br />

14 Puan:<br />

Haritada Adana'nın yerini gösteremeyen dingiller gelmiş burda Adanalılık taslıyür<br />

aminiüm. Biz senin gibilere Adana'da " Allah’ın conosu " diyoruz. Show TV’den<br />

Adana'yı takip etmeyi bırak da çık gel Adana'ya bir Kebabımızı ye, merak etme sofraya<br />

gelen salatalar da ikramımızdır, gözünüz biraz insanlık görsün.<br />

19 Puan<br />

Bakale sen daha toy bir Adanalısın, ama içinde Adanalılık ruhu var. Tam Adanalı<br />

olman için bir kere " Ne baküyün " mevzusu yaşaman, sıcaklardan darlanıp güneşi<br />

taraman, sabahın beşinde Kazancılar ‘da 2 kişilik ciğer gömmen, Çatalanda ufka karşı<br />

boğma içmen, Çakmak caddesinde kaybolman gerenk. Şimdi git feysini aç, aramaya<br />

Adanacity yaz ve bu büyülü şehri keşfe çık. Unutma; Bir insanın başına gelebilecek en<br />

gurur dolu şeydir Adanalı olmak.<br />

21 Puan


Allah’ına ölürüm dezzemin cülüğü! Sen tam bir Adana aşığısın. Adana senin içine<br />

işlemiş.! Şehir dışında " 01 " plakalı bir aracı görünce sevinçten fıttırıp önüne<br />

atlayacak, "Sen hiç Adanalılara benzemiyorsun " diyen birine zumzuğu geçirecek kadar<br />

essahlı bir Adanalısın. O sıcacık havasına, samimi ve orijinal insanına vurulmuşsun. Bu<br />

şehire aşık olmuş, bu şehirde aşık olmuşsun. Huzurun kalbinde doğmak gibi,<br />

yadırganmadan kendin olabildiğin nadir yerlerden biridir Adana. Bunları<br />

özümsemişsen, o vakit en güzel şeydir ' Adanalıyık Allah’ın Adamıyık ' diyebilmek..<br />

Bakale hangi mahalle?<br />

17. BÖLÜM: ADANA BULMACA


Soldan Sağa<br />

4. Üşenmek, canının istememesi<br />

8. Adana'nın çok amaçlı 3. büyük köprüsü<br />

9. Küçük veya kısa boylu<br />

10. Baraj yolunda elinde sopasıyla gezen meşhur teyzemizin adı<br />

12. Adanalıların şaşırtma ünlemi<br />

14. Adana’nın essahlı mizah sayfası<br />

15. Cam veya porselen anlamına gelen kelime<br />

16. Renkleri " Mavi - Lacivert " olan şehrimizin takımı<br />

18. Kebabın yanında getirilince tahammül edilemeyen yiyecek<br />

19. Resimdeki ünlü kimdir<br />

20. Adanalının seslenme efekti<br />

Yukarıdan Aşağı<br />

1. Umarım, zannedersem, belki<br />

2. Ekmek arası yapmak<br />

3. Gözleme türündeki hamur işi<br />

5. Adanaca ayakta durmak<br />

6. Adana'nın ünlü rap sanatçısı<br />

7. Çamaşır suyu<br />

9. Kanatları vardır, yalnız Adana'da yaşar<br />

11. Amca, Babanın erkek kardeşi<br />

12. Renkleri " Turuncu - Beyaz " olan şehrimizin takımı<br />

13. Kapıyı açık aralamak<br />

17. Adanaca evet manasına gelen kelime<br />

Cevaplar: 1: Zaar 2: Sokum 3: Bazlama 4)Üşenme, canının istememesi<br />

5: Dinelmek 6: FateFat 7: Hipo 8: Çatalan 9: Gıllik 10: Meryem 11: Emmi<br />

12: Adanaspor 13: Gındırık 14: Adanacity 15: Cıncık 16: Adana Demirspor 17: Heye


18/ BÖLÜM<br />

İÇİNDE ADANA GEÇEN KARİKATÜRLER<br />

Adanalı acı yer: Adanalının el kitabındaki 3 maddedir.


UZMANLAR UYARIYOR!


ADANALININ ATASINA OLAN SEVGİSİ


HİNDİSTAN’IN ADANASI


YANIYORSUN FUAT ABİ


Şırdanı keşfeden bilimci ağabeylerimiz


ADANANIN NERESİNDENSİN KİRVE ?<br />

ADANALIDAN ARŞİMET’E DİSS


ADANALILARIN GÜNEŞE ATEŞ ETMEDEN HEMEN ÖNCEKİ YAKARIŞI


KEBAP GİBİ HATUN


ADANALIYA CEHENNEM SICAĞI İŞLEMEZ


O ZAMAN ŞIRDANS!<br />

Adanalıların evlilikten beklentileri


YANİYÜRUK


18. BÖLÜM<br />

YASAKLAR VE ADANALILAR<br />

Adanalıların o kural tanımaz yapısı, yasak olan herhangi bir şeye olan cazibesi<br />

aşikâr. Hal böyleyken yasaklar karşısındaki Adanalı reaksiyonları da şehirde<br />

komikli manzaraların oluşmasına neden oluyor. Özellikle halkın rutin haline<br />

getirdiği alışkanlıklarına karşı yaptırımda bulunmasıyla tadı kaçan halk, işin<br />

ciddiyetini unutarak yasakların dikine gitmeyi seviyor. Kuralları kendisi<br />

koyduğu zaman da şahsına özgü dilleriyle caydırıcı uyarılarda bulunuyor ama<br />

nafile. Sonuç itibariyle ortaya aşağıdaki beyin yakan manzaralar çıkıyor.<br />

KAŞ YAPAYIM DERKEN GÖZ ÇIKARMAK


ADANALI RİCASI


"Ateş yakmak yasaktır levhasıyla mangal yelleyen vatandaş" isimli tablo


BİZE DE Mİ YASAK GARDAŞ ?


İŞŞİZLİK BİR BOŞ BULUNMUŞLUKTUR!


YASAKMIŞ LAN GOŞUN!


VE YASAĞI DUYAN ADANALILAR SOLUĞU KÖPRÜDE ALIR!


ASIL TEHLİKE MANGAL YAPMAMAK


YAV GALK GET HELE!


YASAKTI!<br />

ŞU ADANALILAR MELEK GİBİ İNSANLAR


KİMBİLİR NE YAŞADILAR?


DONLA DENİZE GİRERSENİZ OLACAĞI BU!


Yumurtalık / Adana<br />

19. BÖLÜM<br />

ADANALILARA İMKANSIZ DE SONRA OTUR SEYRET<br />

Ülkemizde birçok alanda illerimizin iddialı olduğu, hatta bazı konularda<br />

birbirleriyle rekabet ettiği konular elbette vardır. Ancak hiçbiri Adana'yla<br />

ilginçlikte ve orijinallikte yarışamaz, en fazla taklit ederler. Çünkü Adanalılar her<br />

daim benzersizdir. Makyajsız kadından daha doğaldır Adana insanı. Onlar<br />

mantıklarıyla değil, duyguları ve yürekleriyle hareket ederler. Sonra o<br />

mantıklarıyla vicdanlarını doğrar, kalbine kıyarlar. Havasından mıdır<br />

suyundan mıdır bilinmez ama burada gereksiz söze, gereksiz gösterişe yer yok.<br />

Her şey olduğu gibi öylesine samimi öylesine içten gelişir. Demokraside çare<br />

tükenir Adana’da asla! Bir Adanalıya sakın " olur mu öyle şey " deme, çünkü<br />

Adanalı ne yapar eder oldurur!<br />

Kısıtlı imkânlarla günlük problemlere "dahiyane" çözümler bulan Adanalılar zamanla<br />

sosyal medyanın da en çok konuşulan listesinde zirveye oynuyor. Tüm sosyoloji<br />

uzmanları bir araya gelip Adana’yı araştırsa adamların devreleri yanardı herhalde.


Şimdi sizleri Adanalıların pırıl pırıl zekâlarıyla mümkünsüz şeyleri olağan kılan<br />

yaratıcılık timsali, sosyal medyada paylaşım rekorları kırıp değme mühendise taş<br />

çıkaran o manzaralarıyla baş başa bırakıyoruz.<br />

DAYANIŞMA DEDİĞİN<br />

TEKNOLOJİDE DÜNYA MARKASIYIZ


BU YIL Kİ FİZK NOBEL ÖDÜLÜ BU YARATICI ARKADAŞA GİDİYOR<br />

KUZENLERLE TOPLAŞIP MENDERESE GİDERKEN BEN


ADANALI CÜLÜĞÜN OKULDAN ÖNCEKİ İLK EĞİTİMİ TROLLÜKTÜR


SANA GİT DİYEMEM AMA KALK DEMEK DE GELMİYÜR İÇİMDEN


SÖRF MÜ İSTİYORSUNUZ KAMOOON!


DÜNYADA TAKLİT EDİLEMEYEN TEK ŞEY ADANALI CESARETİDİR<br />

ADANA KALDIRIMLARINDA 3D SOKAK SANATI


THİS İS ADANA


KIRMIZI IŞIKTA MANGAL KEYFİSİ


ADANALILARIN YAZ UYKUSU


ADANA İŞİ YAĞMURLUK


FİŞİ NEREYE TAKIYORDUK?


MEVZU MANGALSA GERİSİ TEFERRUATTIR!


GÜVENLİK SEVİYESİ ÜST DÜZEY<br />

NE ANLADIK BİZ BU İŞTEN?


YAKARIZ BU GEZEGENİ!


GÜNEŞİN HER BİR IŞININA İHTİYACIMIZ VAR


SİZİN FOTOŞOK DEDİĞİNİZ HER ŞEY BU ŞEHİRDE GERÇEK!<br />

ANLAYAMAZSINIZ!


ÜSTÜ AÇIK FIRINDIR ADANA


DOĞAL SERİNLİK<br />

ADANALI YAĞMUR ADAM


ESİYÜR


ASRIN İCADI


21.BÖLÜM<br />

FOTOĞRAFLARIN DİLİYLE KARPOSTALLIK ADANA<br />

MANZARALARI<br />

“ SEN NE GÜZEL ŞEHİRSİN ADANA “ ( Başlık yukardaki değil<br />

bu olacak )


21. BÖLÜM<br />

ADANA KAFASI ÜZERİNE ATILMIŞ BİRBİRİNDEN EŞSİZ TWEET’LER<br />

Adanalılar Allah’ın vip kulları Adana ise seçilmiş şehirdir. Şu bir gerçek ki; “ bir<br />

gün herkes Adanalı olmak isteyecek”. Ülkemizde hemen herkes Adana<br />

kafasını yaşamayı hayal etmiş, bu çizgi roman tadındaki şehirde bir gün de<br />

olsa yaşamak istemiştir. Buradan yola çıkarak Twitter’ da Adana kafasını<br />

anlatan en iyi tweetleri sizin için derledik. Okurken hem Adanalılığınızla gurur<br />

duyacak, Adanalı değilseniz -kütüğümüzü Adana'ya aldırmak isteyeceksiniz.


22. BÖLÜM<br />

12 Şırdanlı Kebap Takvimine göre ” Adana Burçları “<br />

ABD Uzay ve Havacılık Dairesi (NASA) 12 burcun tarihlerini güncelleyerek<br />

gökbilimciler yani astronomlar ve astrologlar arasında yeni bir tartışmaya<br />

neden oldu. Bunun nedeni ise Adana’dan yayılan ışınların Kuzey Kutbu’nu<br />

aşırı ısıtıp, Adanalıların güneşe ateş etmelerinden sonra tabakada oluşan<br />

deliklerin yörüngeler arasında 3 bin yıl fark oluşturması<br />

olarak açıklanıyor..Tabi ki mutfağından müziğine kadar her şeyi milli olan<br />

Adana’nın 81 ilden 1 sene ileride olduğunu herkes biliyor. ” 12 Şırdanlı<br />

Kebap takvimi ” ne göre 2017 yılındaki fantastik dünyalarında yaşayan<br />

Adanalıların diğer illerle aynı yılda yaşaması ve aynı burçların özelliklerini<br />

göstermesi kabul edilemez. Adanalı dediğin her açıdan orijinal ve sıradışı<br />

özellikleri olan aykırı bir yapıda olmalı. İşte o meşhur Adana burçlarından<br />

birbirinden gizemli ve fantastik özellikleri!<br />

Taş Köprü Burcu’nun ruh hali


Kafası çakmak caddesi gibi karışık<br />

Duruşu Menderes gibi huzurlu<br />

Yüreği Adana gibi yangın yeri.<br />

Turuncuya sevdalı, gözü kara, dosta güven, düşmana korku salan burç..<br />

,


Yeryüzünün en fiyakalı kaybedenleridir onlar. Loserliğin kitabını yazmışlardır.


Dünyanıza tat katalar!


Dürüsttür. -Farklı gelir. -Gerçeği söyler. -Seni senden daha çok düşünür.


Küncü burcunun şu sıralar ki ruh hali: Verdiğim kararlar bile kararsız.


Bakın bir Kebap burcu silerse ‘gurur‘ diye bir duvar örer, aş bakalım o duvarı<br />

aşabilirsen.


Şırdan insanının eli açıktır, hiç bir zaman iyilik yapmaktan kaçınamaz.<br />

O yüzden bağımlılık yapar.


Bici Bici burçları tatlı yemeden bir gün geçirmez. En kötü illa çikelat püskevit yiyecek.


Bir Kimyon burcunun size hassas tarafını gösterebilmesi için çok özel biri olmalısınız.


Güven > tutkulu aşk > sımsıkı sarılmak > mutluluk > sadık > şefkatli = Boğma Burcu


Şayet hayatınıza bir Şalgam burcu girmişse, mutlaka derin bir iz bırakmıştır.<br />

Özlenen ve çok zor unutulandır onlar.


Konu çok basit. Yalan söylemek, oyun yapmak sizin tercihinizse,<br />

vazgeçmek de Fırıldak burcunun tercihidir. Karar sizin.


,<br />

BÖLÜM / ADANA ÜLKE OLSUN!<br />

Geçtiğimiz günlerde AdanaCity’nin twitter hesabı üzerinden hayata<br />

geçirilen bu motto sosyal medya üzerinde baya yankı uyandırıp Adana ve<br />

Adana dışında yaşayan binlerce insan tarafından destek gördü. Öyle ki bu<br />

fantastik şehirde yaşanan olağan dışı olaylar Adana’nın sanki uzak doğuda<br />

bir ülke olacakken son anda yanlış bir sapmayla Türkiye’de bir il olduğunu<br />

kanıtlar nitelikte. Birçok medeniyetin kavşak ve yaşam noktası<br />

olan Adana, kendine has kültürü ve konumu ile bağımsızlık ilan etse


sırıtmaz. Aslında hiç göç almasa, Adana'da yalnızca Adanalılar yaşasa, şehrin sosyolojik<br />

yapısı mental olarak hiç değişmese, dünyanın en yaşanabilir memleketi.<br />

İçinden nehir geçen nadir şehirlerden biri, bereketli topraklarında ülke ve<br />

ülke dışına her mevsim birbirinden faydalı sebze ve meyveler yetiştiriliyor,<br />

Nisan aylarında portakal çiçeği geri kalan aylarında Kebap kokusuyla<br />

kendine has parfümü olan nadide bir kent, Delikanlılık doğuştan gelen bir<br />

yetenek, dünya karması kurulabilecek köklü iki futbol kulübü ve ateşli<br />

taraftarı mevcut, iklimi turistleri kıskandıracak nitelikte, Yumurtalık ve<br />

Karataş gibi iki güzide denize açılan ilçesi mevcut ilham veren<br />

manzarasıyla dünyanın en önde gelen üniversitelerinden birine sahip,<br />

kendine has dili ve üslubu var, 12 Şırdanlı Kebap takvimiyle tüm evrenden<br />

bağımsız bir zaman aralığında yaşıyorlar, ünü ülke sınırlarını aşan Kebabı,<br />

Şalgamı, Şırdanıyla beraber leziz mutfağının yanında, müzik ve edebiyat<br />

dünyasına kazandırdıkları, mizahı ve cesaret timsali halkıyla da beraber<br />

Adana’da bir ülkede olması gerekenden daha fazlası var.<br />

Hal böyleyken memleketin çok üstünde kafa yapılarıyla, sıradanlığın<br />

kökünü kazıyan, imkânsıza yorduğumuz bütün bu olaylar Adana’nın yeni<br />

bir dünya, güneş sistemindeki büyülü bir gezegen olduğunu açıklamak<br />

adına birbirinden ötesi yaratıcı paylaşımlarla sizleri baş başa bırakıyoruz.<br />

Siz dünyalı onlar Adanalı!<br />

ÜLKENİN İHTİYACI OLDUĞU TEK ŞEY<br />

FİLM ÇEVİRİLERİNE BİLE KONU OLAN ŞEHİR


Ne bankee jumping ne de rafting en büyük adrenalin Adana Adliyesi<br />

CEHENNEMİN FRAGMANIDIR ADANA


Tarihin en samimi Cumhuriyet kutlama mesajı tabi ki Adana'dan.


DÜNYA BİR MUTFAK OLSAYDI BAŞKENTİ ADANA OLURDU


TEKNOLOJİMİZE ULAŞABİLEN ÜLKE YOK!


Çünkü Adana sihirli bir gezegen


“ YILANIYLA TEKERLEK DEĞİŞTİRMEYE GİDEN ADANALI ”<br />

BU BAŞLIĞI ADANA DIŞINDA HİÇBİR YERDE OKUYAMAZSINIZ


PARİS DE NEYMİŞ MEMLEKETLERİN TİLLAHI ADANA’NIN YANINDA<br />

ADANALIYA CANLI BOMBAYIM DEMEK EN BÜYÜK İNTİHAR<br />

ŞEKLİDİR


HER YOL ADANA’YA ÇIKAR<br />

ŞU ADANALILAR KRAL ADAMLAR


Adriana Lima da aslında Adana Limanıdır


ADANA NEREYE GİDİYOR


HANGİ ÜLKEDE VAR BU SAMİMİYET?


Sıcağı büken Adanalılar olarak bence çok tatlıyız


İstanbul bir hevesse Adana tutkudur!<br />

Adanalıya imkansız de bir sandalye çek seyret


DÜNYANIN EN SAYKO MİLLETİ


BELEDİYEMİZ BİLE MİZAHŞÖR


ESMİYÜR


ADANA GİBİ BİR ŞEHİR ARAMAYIN BULAMAZSINIZ!


ADANA BİRLEŞİK DEVLETLERİ


KRİZİ FIRSATA ÇEVİRMEK


SİZİN HAYAL ETTİKLERİNİZ BİZİM YAŞAM STANDARTLARIMIZ


DÜRÜM ÇOK CİDDİ<br />

Bakale gardaş o pikaçuyu ilk ben gördüm hayırdır


ADANALIYA BOMBA İMHA DE KENARA ÇEKİL SEYRET<br />

Hangi şehir daha Crazy tartışmayalım isterseniz


ADANALI HER ŞEYİ BİLİR DE NASIL SEVİNECEĞİNİ ÇIKARAMAZ


AŞK ADANA’DA YAŞANIYOR GÜZELİM


YA ADANA SEN NİYE BÖYLESİN


BUNLAR ADANA İÇİN NORMAL ŞEYLER


ALLAHINI SEVEN DEFANSA GELSİN!


BÖLÜM<br />

ADANA’NIN KARPOSTALLARI ANDIRAN DOĞAL GÜZELLİKLERİ<br />

Adana çok güzel gelsene!<br />

Yıl boyu güneşle yıkananların şehri Adana tarihi ve coğrafi özellikleri bakımdan çok zengin<br />

bir mirasa sahiptir. Adana’da geçmişten günümüze birçok kaleler, camiler, kiliseler, ören<br />

yerleri, antik kentleri ve daha birçok tarihi yapılar mevcut. Bereketli topraklardaki bütün bu<br />

tarihi güzellikler bir bir görülmesi gereken yerler olsa da şehir halkı tarafından pek de<br />

keşfedilmemiş saklı güzellikleri olarak nefes alıyor. Bütün bunların dışında bir de Adana’nın<br />

kendine özgü, fiziki şartlarından, bitki örtüsünden ve ikliminden kaynaklanan birçok doğal<br />

güzellikleri de bulunmakta. Toroslardaki yüksek alanlar doğa yürüyüşü, akarsulardaki patinaj, av<br />

turizmi, yayla turizmi, mağara ve kanyon turizmi için dünyada az rastlanan güzelliklerle doludur. Bunlar<br />

genellikle yaylalar, şelaleler, göller, nehirler, dağlar ve daha neler neler. İklimlerin en nadidesi<br />

olan Akdeniz’de henüz keşfedilmemiş o kadar doğa harikası var ki, kentin boğucu<br />

yaşamından sıyrılıp kendinizi doğanın kalbine bırakmak için öyle saatlerce yol almanıza da<br />

gerek yok. Birçoğuna ulaşım kolay ve Adana’ya çok kısa mesafelerde. Fakat bu


güzelliklerimizin ne kadar kıymeti biliniyor, yöneticiler tarafından doğal dokusu bozulmadan<br />

geliştiriliyor, halk değerlerimize ne kadar duyarlı tutum taınıyor orası tartışılır.<br />

Dünyanın hiçbir yerinde olmayan zenginliklere sahip bir coğrafya olarak Adana’nın bir<br />

turizm şehri olmaması için hiçbir neden yok. Bölgenin sahip olduğu tarihi ve kültürel değerler<br />

de cabası; Anavarza bugün dünya mirasının en önemli değerlerinden biri, İskender ile<br />

Darius’un savaş meydanı sadece 1 saat uzağımızda. Akdeniz’den dünyanın en uzun kayak<br />

pistine sahip Toroslara bir saatte ulaşabilirsiniz. Ancak sahip olduğumuz tüm değerlere<br />

rağmen, Adana’nın turizm potansiyelini yakalayacak organizasyonlardan yoksunuz.<br />

Adana’nın bu değerlerini ortaya çıkarıp, tüm dünyaya keşfettirmede, bütün karar mercilerine,<br />

Adanalı iş adamları ve politikacılara ve tüm Adanalılara büyük sorumluluk düşüyor<br />

Başka ülkelerde bulamayacağınız şu güzelim yerler Adana olarak yanı başımızdayken<br />

değerlendirememek, bunca bereketli toprakları ve tarihi içerisinde barındıran koca bir<br />

medeniyet şehrini bir dünya markası haline getirememek üzerinde düşünülecek bir konu,<br />

Adanalılar olarak öz eleştiri yapmamız gereken en önemli meselelerden biri. Bu doğal<br />

zenginlikleri keşfedip tadını çıkaranlar olarak, Adana’nın cennet duraklarında şöyle bir gezi<br />

yapmak isterseniz, “ Gezmeyi pek seven dergi “ mottosuyla Adana’yı keşfe sunan “ Go<br />

Adana Kent Rehberi” ile tanışmanızı öneririz. Onlar Adana’yı tüm renkleriyle yansıtan<br />

yaratıcı bir oluşum, ısrarla tavsiye ederiz. Şimdi sizi bahsini ettiğimiz bazı cennet<br />

köşelerimizle yolculuğa çıkarıyoruz, kemerlerinizi iyi bağlayın, Adana’nın o kartpostallık<br />

manzaralarına akıyoruz!<br />

Adana bu kadar güzelse kim bilir Adana’yı yaratan ne kadar güzeldir?<br />

Karaisalı ilçesinden Kızıldağ yoluna girdikten sonra 3-5 km kadar sonrasında<br />

sağa doğru yol ayrımından dönüldükten sonra doğu istikametinde 10 km kadar<br />

sonra...<br />

Adana denince akla gelen ilk kompozisyon. Türkiye'de en uzun minarelere<br />

sahip Ortadoğu ve Balkanların en büyük Sabancı Merkez Camii


ÜZERİNDE GÜNEŞ BATMAYAN COĞRAFYA, MEMLEKETLERİN FERİŞTAHI!


Burası Niagara Şelalesi deel<br />

Adana'nın doğa harikası Karaisalı Dokuz oluk!


Türkiye’nin Venedik’idir ADANA<br />

Belki İtalya'ya gidip Venedik sokaklarında gezemedik ama Adana'da doğduk büyüdük çok şükür.<br />

Adana ortasından geçen Seyhan Nehri’nin güzelleştirdiği bir şehir. Gondol sefası yapmak<br />

için Venedik'e gitmeye gerek yok. Adana Belediyesi tarafından nehre indirilen gondollarla, cüzzi<br />

bir fiyata sevdiğinizle romantik bir Seyhan Nehri turu atabilir, şehrin tadını çıkarabilirsiniz.


Belki İtalya'ya gidip Venedik sokaklarinda gezemedik ama Adana'da doğduk büyüdük çok şükür<br />

Burası Papua Yeni Gine olsa beğenirsin deel mi ?<br />

Ama burası Adana/Aladağ - Küp Şelalesi<br />

Dünyanın en yüksek ikinci şelalesi durumunda olan Kapuzbaşı şelalesi, görenleri adeta<br />

büyülemektedir. Kapuzbaşı Şelaleleri, Aladağ Milli Parkı sınırları içerisindedir. Kapuzbaşı’nda, 70<br />

metre yükseklikten ve 7 ayrı noktadan dökülen Aladağ ve Aksu çayları, muhteşem bir görüntü<br />

oluşturuyor. Debinin çok yüksek olması nedeniyle, su zerrecikleri çok geniş bir alana yayılıyor ve<br />

yaz aylarında keyifli bir serinlik duygusu yaratıyor.


Şu gördüğünüz şiir gibi manzara İsviçre Alpleri falan değil<br />

Burası huzurun kalbi Adana/ Belemedik


Belemedik Yaylası, Çakıt çayı kenarında bulunan bir yayladır. Doğaya uyum sağlayan ahşap ve taş<br />

evlerde Belemedik Yaylasının ayrı güzelliklerinden. Belemedik Yaylasında yaban domuzu, yırtıcı<br />

kuşlar, yaban keçisi gibi yabani hayvanlarda bulunmaktadır. Belemedik Yaylasına gelmek isterseniz<br />

ihtiyaçlarınızı getirmeniz gerekmektedir.<br />

Van Gogh'un Cennet'in saklı köşeleri adlı tablosu deel Adana harikalar diyarı<br />

Himalayalar falan sanmayın Feke/ Tapan Ugurlubağ köyü<br />

Uğurlu bağ, Adana ilinin Feke ilçesine bağlı bir köydür. Adana iline 147 km, Feke ilçesine 25 km<br />

uzaklıktadır. Köyde bir adet de kale bulunmaktadır...


Burası Cennet'in Adana şubesi Akçatekir yaylası, çok bakma kafa yapar<br />

Pozantı ilçesine 17 km uzaklıktaki yayla, Adana-Ankara E-90 oto yolunun 90 km<br />

sinde yolun her iki yakasında çok geniş bir alana yayılmıştır. Bürücek Yaylası; Akça<br />

Köy ve Tekir Yaylası'nın birleşmesiyle oluşan Akça tekir beldesinin bir mahallesi<br />

konumundadır. Çam, ardıç ve meyve bahçeleri arasında kurulmuş olan yaylada yayla<br />

mimarisine uygun yapıların yanında farklı mimari tarzların örneklerini de görmek<br />

mümkündür. Bu yaylamızda 1 Eylül tarihinde Akça tekir Yaylası Geleneksel Yayla<br />

Şenlikleri yapılmaktadır.<br />

YÜCE ADANA BEY’E BAĞLI BOZANTI ŞEKER PINARI<br />

Ankara-Adana karayolu seferlerinde Ulukışla-Pozantı arasında Ankara’dan giderken<br />

dağlık bölge bitiminde, Adana’dan giderken dağlık bölge başlamadan yer alan<br />

yıllardır hizmet veren bir dinlenme tesisi. Pozantı suyunun (dağdan çıkan ve içilebilir<br />

olan bölgesinde ) ilk çıkış noktasında yer alan bir tesis. Hayat Su Tesisleri Şeker<br />

pınarının hemen arkasında yer almakta. Bahçesinde suyun dağdan çıkan bölgesini<br />

görmeniz mümkün. Bu yüzden isterseniz dağdan gelen doğal suyu el değmeden<br />

içme sansınız var. Bu suyu ufak bir havuz yapmışlar ve özellikle yazın paket suları<br />

içine koyup soğuması için kullanıyorlar. Ayrıca bu suyla kendi yetiştirdikleri<br />

Alabalıkları yetiştiriyorlar.


KARPOSTALLARI ANDIRAN ADANA KOZAN GÖLLER YAYLASI<br />

Kozan ilçesine 40 kilometre mesafede olan, dört yanı dağlarla kaplı düz ovanın içerisine kurulmuş olan<br />

kozan göller yaylası Adana da gezilmesi gereken yerler arasındadır. Kayalık dağların arasında<br />

yemyeşil orman havasıyla göller yaylası bulunmaz bir yer. Şehir hayatı sizi boğuyorsa senede bir kaç<br />

günde olsa hayatınızda bir değişiklik yapıp yaylanın temiz havasını solumanızı tavsiye ederiz.


Türkiye'nin en büyük lagünü olan Akyatan Kuş Cenneti<br />

Adana’nın Akdeniz sahilleriyle buluştuğu ve Adana’ya 40 km uzaklıkta,9520 hektar alana<br />

sahip olan lagün, orman, kumluk, sazlık ve bataklıklardan oluşan, endemik bitkiler ve<br />

nesli tükenmekte olan kuşlarla birlikte deniz ve kara canlılarının yaşadığı bir doğa harikası<br />

olan Akyatan gölü çevresinde; Milli Park ve çeşitli ağaçların yer aldığı Orman ve Yaban<br />

Hayatı Koruma Alanı ile Akyatan Gölü içinde yer alan Kuş Cenneti bir tabiat harikası<br />

olarak elimizdeki büyük hazinelerden bir tanesi olarak durmakta.<br />

Burası Brooklyn Köprüsü olsa beğenirdiniz Ama burası Adana Vardaha Köprüsü<br />

Adana ili Karaisalı ilçesi Hacıkırı (Kıralan) mahallesi'nde bulunan, yöre halkı<br />

tarafından "Koca Köprü" diye anılan köprü. Hacıkırı Demiryolu Köprüsü olarak ya da<br />

1912 yılında Almanlar tarafından inşa edildiği için Alman köprüsü olarak<br />

bilinmektedir. Adana'ya uzaklığı karayolu ile Karaisalı üzerinden 64 km'dir. Demir<br />

yolu ile Adana İstasyonu'na mesafesi 63 km'dir.


Bu köprü Almanlar tarafından, çelik kafes taş örme tekniği ile yapılmıştır. 6. Bölge<br />

sınırları içinde bulunmaktadır. 1912 yılında hizmete açılmıştır. Köprünün yapılış<br />

amacı İstanbul-Bağdat-Hicaz Demiryolu hattını tamamlamaktır.


Van gogh’un tablolarını andıran bu manzara Tufanbeyli / Kürebeli Yaylası’ından<br />

Tufanbeyli halkı eskiden beri hayvancılıkla da uğraşmaktadır. yaz geldiğinde özellikle<br />

hayvanlarının daha rahat beslenmesi için yaylaya göç ederler. Tufanbeyli halkının<br />

yaylası kürebelidir. Yazları aileler (hala hayvancılıkla uğraşanların bir bölümü) Kürebeli yaylasına<br />

çıkar ve burada tüm yazı geçirirler. doğasının güzelliği ile bir cennet harikasıdır kürebeli. 1500-<br />

1800 rakım arasında yazın sıcaklığından uzak, göl kenarında tatlı bir yaşamdır kürebeli hayatı.<br />

En güzel deniz henüz gidilmemiş olandır / YUMURTALIK<br />

Mustafa Kemal’in Kurtuluş Savaşı’nda “ Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri! “ dediği<br />

o masalsı kıyılardan bir tanesi de Akdeniz şehri olan Adana’nın Yumurtalık ilçesinde. Tabi<br />

Adana’nın coğrafi konumunu bilmeyen tatlı su entelektüellerinin “ Adana’da deniz mi<br />

varmış “ sorularıyla sıkça karşılaşıyoruz. Onlar Adana’nın çorak bir İç Anadolu şehri<br />

olduğunu düşünse de henüz kıymeti anlaşılmamış Yumurtalık Sahilleri Adana’mızın göz<br />

bebeği. Adana’ya 70 km mesafede yer alan, sevimli ilçesi Yumurtalık, Doğu’nun önemli


limanlarından bir tanesi. Öyle ki ünlü seyyah Marco Polo Çin seyahatine, 1268 yılında<br />

Yumurtalık’tan karaya çıkarak başlamış, Ayas ve Atlas kaleleri, Kanuni Sultan<br />

Süleyman döneminde yaptırılan üç katlı gözetleme kulesi, Osmanlı ve Roma<br />

hamamlarıyla kent bu ufak ölçeğine çok şey sığdırıyor. 20,000 metre kareyi kaplayan<br />

Yumurtalık Lagünü Doğa Koruma Sahası, Türkiye’nin, Dünya’nın sulak alanlarından<br />

biri ve birçok kuş türüne ev sahipliği yapıyor.<br />

Bu manzaralar Miami deel Adana'nın incisi Yumurtalık'tan<br />

" Adana'da deniz mi var ya " diyenleri şöyle alalım bir köşede utansınlar<br />

SARI SICAK ADANA’NIN MASMAVİ AŞKI KARATAŞ<br />

Kente 47 km. uzaklıktaki Karataş, Akdeniz’in maviliğiyle kucaklaşmak için Adana’dan<br />

ulaşabileceğiniz en kestirme nokta. Eski adı Magarsus olan ilçede aynı isimle er alan<br />

antik kentin kalıntıları ( Magarsus Kalesi, amfi tiyatro, Athena Tapınağı ) görülmeye<br />

değer. İnce kumu, geniş doğal plajları, bol iyotlu havası ve iklimiyle bir doğa harikası<br />

olan bölge kıyılarının önemli bir kısmı da Tuzla ve Akyatan lagünlerine de ev sahipliği<br />

yapıyor. Bu doğal güzellikle geçtiğimiz zamanlarda koruma altına da alındı. Karataş’a<br />

günübirlik denize girmeye yâda denize nazır taze balık yemeye, Harbiş sahilinden gün<br />

batımını izlemeye gidebilirsiniz. Gelmişken az sayıdaki motel ve pansiyonda<br />

konaklayarak tatilinizi geçirmeniz mümkün. Ayrıca kampingler de konaklamak için<br />

alternatifiniz.


9. BÖLÜM<br />

GEÇEN ZAMAN İÇERİSİNDE ADANA<br />

Adana'da 20 yıllık esnaf, bir röportajda "Adana'da beyzbol oynayan<br />

yok ama beyzbol sopası çok satılıyor." diyeli 2 yıl oldu.


Adana'da bir binanın inşaat işçileri, çalıştıkları binada intihara kalkışan<br />

adamın kafasına taş atarak vazgeçirmeye çalışalı 2 yıl oldu.<br />

Adana’da sevgilisini döven 19 yaşındaki bir genç mahkemeye verildikten sonra<br />

hâkim karşısına çıkarılınca "Neden dövdün?" sorusuna, 280 kelimelik mesajıma<br />

sadece "Ok" yazdığı için pişman değilim şeklinde ifade vereli 1 yıl oldu...


Adana'da trafik sorunu ile ilgili röportaj yapılırken arka tarafta trafik<br />

yüzünden kavga çıkalı 1 yıl oldu.<br />

Adana'da bir bakkaldan para ve sigara çalan iki hırsızdan biri olan E.K.<br />

unuttuğu montu sabah almaya gelince yakalanalı birkaç hafta oldu...


Adana'da lise binasının giriş kapısına pompalı tüfekle ateş eden genç "Aşkıma<br />

kızdım okulun kapısına kalp yaptım, kafam güzeldi, hava olsun diye sıktım"<br />

diyeli 1 yıl oldu..<br />

Adanalı bir genç, ağaca zincirle bağladığı bisikletin anahtarını kaybedince zinciri<br />

kesmek yerine ağacı keseli 8 yıl oldu


ABD Adana konsolosu Eric Gren, şiveyi de ihmal etmeden “ Biz Adanalıyık, Bici yerik<br />

Şalgam içerik “ diyeli 6 yıl oldu.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!