You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
<strong>SON</strong> <strong>20</strong> <strong>YILDA</strong> <strong>LYS</strong><br />
EDEBI YATTA ÇIKAN<br />
ROMAN O ZETI<br />
SORULARI<br />
Melisa YILDIRIM
TANZİMAT DÖNEMİ <strong>EDEBİYATI</strong>NDAN <strong>SORULAN</strong> SORULAR<br />
SORU: —-, Türk edebiyatında —- tarzda yazılmış —-tiyatrodur. Yapıtın —-<br />
(1859) ve —- (1860) yıllarda Türkiye’de Türkçe oyunlar oynanan tiyatro yoktu.<br />
Yukarıda boş bırakılan yerlere, sırasıyla aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi<br />
gerekir?<br />
A) Zavallı Çocuk – özgün – bir – beğenildiği – yayıldığı<br />
B) Afife Anjelik – yeni – son – bilinmediği – tanınmadığı<br />
C) Şair Evlenmesi – batılı – ilk – yazıldığı – basıldığı<br />
D) Hasan Mellah – bilinen – gerçek – övüldüğü – yerildiği<br />
E) Aşk-ı Memnu – modern – klasik – okunduğu – sevildiği (<strong>20</strong>06-ÖSS)<br />
CEVAP: C<br />
ESERİN ÖZELLİKLERİ: Şair evlenmesi Türk edebiyatında batılı tarzda yazılmış ilk<br />
tiyatrodur. Batı üslubuyla yazılmış olan "Şair Evlenmesi", buna rağmen yine de<br />
içinde geleneksel Türk tiyatrosu etkisi taşımaktadır.<br />
İbrahim Şinasi'nin gazetede yayınladığı "Şair Evlenmesi" de bu etki altında<br />
yazılmış ama oynanmamış ilk tiyatro oyunu olarak kabul edilmektedir.<br />
ESERİN ÖZETİ: Müştak Bey, isimli bir genç şair, mahallesinde oturan Kumru<br />
isimli bir kızı sever ve bu kız ile evlenmek ister. Habbe Kadın ve Ziba Dudu, bu<br />
evlilik için aracı olurlar. Nikahtan sonra genç şair Müştak Bey'e Kumru'nun<br />
çirkin ve yaşlı ablasını gelin olarak getirirler. Bu bayanın adı Sakine Hanım'dır.<br />
Bu oyunda din adamlığı görevini kötüye kullanan Ebüllâklâka’da yerini alır.<br />
Hikmet Bey, genç şair Müştak Bey'in arkadaşıdır. İşte bu Hikmet Bey,<br />
Ebüllâklâka'ya rüşvet vererek arkadaşı Müştak Bey'i bu zor durumdan kurtarır.<br />
1
SORU: İlk Türk romancıları, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın belirttiği gibi "romancı<br />
muhayyilesiyle doğmuş" yazarlar değildi. Bu türde verdikleri ürünler, ister<br />
istemez deneyim eksikliğinin izlerini taşıyordu. Bu yüzden roman kalıbını yeni<br />
bir ortama uyarlamanın sıkıntısını da yaşıyorlardı. ---- adlı romanı, bunun ilk<br />
örneğidir.Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi<br />
uygun olur?<br />
A) Mehmet Rauf'un Eylül<br />
B) Sami Paşazade Sezai'nin Sergüzeşt<br />
C) Şemsettin Sami'nin Taaşşuk-ı Talât ve Fıtnat<br />
D) Ahmet Mithat Efendi'nin Felâtun Beyle Rakım Efendi<br />
E) Mehmet Murat'ın Turfanda mı Yoksa Turfa mı? (<strong>20</strong>11 <strong>LYS</strong>)<br />
CEVAP: C<br />
ESERİN ÖZELLİKLERİ: 1872’de yazılmış olan roman, edebiyatımızdaki ilk<br />
romandır. Eserde romantik unsurlar dikkat çekicidir. Eser roman tekniği<br />
açısından zayıftır, dili ise zamanına göre sadedir. Şemsettin Sami’nin roman<br />
alanındaki tek eseri olan yapıt, Türk edebiyatının ilk romanı kabul edilir.<br />
ESERİN ÖZETİ: Küçük yaşta babasını kaybeden Talat annesiyle yaşayan bir<br />
devlet memurudur. İş yerine gidip gelirken Hacı Mustafa Efendi’nin dükkânına<br />
uğrar. Fitnat’ın üvey babası Hacı Mustafa Efendi ise tütüncülükle<br />
uğraşmaktadır. Fitnat’ın annesi Fitnat’a gebeyken kocasından ayrılmış, Hacı<br />
Mustafa Efendi ile evlenmiştir. Talat bir gün işten dönerken Hacı Mustafa<br />
Efendi’nin dükkânına uğrar. Cumbada nakış işleyen Fitnat’ı görür ve ona âşık<br />
olur. Hacı Mustafa Efendi, kızı Fitnat’ı hiç dışarı çıkarmamakta, göz hapsinde<br />
tutmaktadır. Talat, Fitnat’ı görmek için kadın kılığına girerek Ragibe Hanım<br />
adıyla onun yanına gider.<br />
Hacı Mustafa Efendi kızını zengin, ama yaşlı biri olan Ali Bey’le evlendirmek<br />
istese de Fitnat buna yanaşmaz. Üvey baba kızını yalıya götürme bahanesiyle<br />
yola çıkarır. Fitnat, yolda giden arabanın düğün alayı olduğunu fark eder, ancak<br />
sonunda üvey babasının dediği olur. Ali Bey’le evlenen Fitnat ona Talat’a âşık<br />
2
olduğunu söyler. Bir süre sonra da yaşadıklarına dayanamaz ve kendisini<br />
vurarak öldürür.<br />
Fitnat’ın boynundaki muskayı açıp okuyan Ali Bey, Fitnat’ın yıllar öncesinden<br />
ayrıldığı karısından olan öz kızı olduğu gerçeğini anlar ve bu durum karşısında<br />
deliye dönerek ölür. Fitnat’ın öldüğünü gören Talat da çok geçmeden<br />
hastalanarak ölür.<br />
3
SORU: Namık Kemal, (I)Zavallı Çocuk’ta, genç bir kızın kendisinden oldukça yaşlı<br />
biriyle görücü yoluyla evlendirilmesine karşı çıkışını; (II)Akif Bey’de, vatan<br />
sevgisinin kişisel mutluluktan önce geldiğini; (III)Gülnihal’de, baskıya karşı<br />
duyduğu tepkiyi; (IV)Cezmi’de, Kırım Hanı Adil Giray’ın yaşamını; (V)Celalettin<br />
Harzemşah’ta İslam birliği düşüncesini anlatır.<br />
Bu parçada Namık Kemal’in numaralanmış yapıtlarından hangisi tür bakımından<br />
ötekilerden farklıdır?<br />
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. (<strong>20</strong>11 <strong>LYS</strong>)<br />
CEVAP: D<br />
ESERİN ÖZELLİKLERİ: Diğer şıklardaki eserlerin türü tiyatrodur.Cezmi eserinin<br />
türü ise romandır. Adil Giray’ın İran ile Osmanlı arasında yapılan savaştan sonra<br />
esir düşüp, orada Perihan, Şehriyar ve Cezmi ile olan ilişkilerini anlatmaktadır.<br />
ESERİN ÖZETİ: Cezmi çok iyi bir atlı sipahidir. İran seferinde Adil Giray'la tanışır.<br />
Bu sefer sırasında Adil Giray ve Gazi Giray Şehriyar tarafından esir alınır. İran<br />
devletini Şah'ın karısı Şehriyar ve kardeşi Perihan idare etmektedir. Şehriyar<br />
Adil Giray'a aşık olmuştur; fakat Adil Giray Perihan'ı sevmektedir. Perihan da<br />
onu sevmektedir. Şehriyar bu durumu öğrenince onlardan öc almak ister. Adil<br />
Giray'ı esir alır. Adil Giray'ın esir düştüğünü öğrenen Cezmi ise onu kurtarmak<br />
için plan yapar ve yanına girmeyi başarır. Bu arada Şehriyar hazırladığı oyunda<br />
hayatını kaybeder. Şehriyar'ın askerleri de Adil Giray'ı ve Perihan'ı öldürür.<br />
Cezmi de her ikisini aynı mezara defneder ve kılık değiştirerek vatanına döner.<br />
4
SORU: (I) Köy yaşayışını, köylülerin yaşadığı toplumsal sorunları konu edinir köy<br />
romanları. (II) Bu türde ilk örnek Nabizade Nâzım'ın Zehra adlı yapıtıdır. (III)<br />
Bunu Ebubekir Hâzım Tepeyran'ın Küçük Paşa'sı izlemiştir. (IV) Ancak gerçek<br />
anlamda köyü anlatan romanların yazılması 1950'lerden sonra başlar. (V) Fakir<br />
Baykurt, Talip Apaydın, Dursun Akçam gibi romancılar gerçekçi ve gözlemci bir<br />
tutumla ağalık, topraksızlık, kan davası gibi sorunları ele almışlardır. (VI)<br />
Bunların yanı sıra Samim Kocagöz'ün Bir Çift Öküz'ü, Kemal Bilbaşar'ın Cemo ile<br />
Memo'su, Kemal Tahir'in Kör Duman'ı köy ve köylünün çeşitli sorunlarını<br />
anlatan romanlar arasında sayılabilir.<br />
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?<br />
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI. (<strong>20</strong>11 <strong>LYS</strong>)<br />
CEVAP: A<br />
ESERİN ÖZELLİKLERİ: Edebiyatımızın ilk köy romanı değil ilk natüralist<br />
romanıdır. Yazar Zehra romanında realizm ve naturalizm akımının etkisiyle<br />
insan ilişkilerinin çeşitli boyutlarını ve bunların yaratabileceği sorunları<br />
Tanzimatın yeni insan tipinin ruhunda denemek istemiştir.<br />
ESERİN ÖZETİ: Tüccar Şevket Efendi, kızı Zehra’yı kâtibi Suphi ile evlendirir.<br />
Suphi’nin annesinin hizmetkâr olarak eve Sırrıcemal adında güzel bir cariye<br />
alması Zehra’yı kıskançlık krizine sokar. Bu sırada Şevket Efendi ölür. Mağazanın<br />
yönetimi Suphi’ye kalır. Suphi karısından giderek soğur ve ayrılır, Sırrıcemal’le<br />
evlenir. Zehra öç almak için Rum dilberi Ürani’yi Suphi’yi baştan çıkarmak için<br />
görevlendirir. Suphi tuzağa düşer ve Sırrıcemal’i bu Rum güzeli uğruna terk<br />
eder. Sırrıcemal, terk edilmeyi sindiremeyip intihar eder. Zehra, mağazanın<br />
kâtibi Muhsin’le evlenir, mağazanın yönetimini de yeni kocası üstlenir. Gelir<br />
kaynağı böylece kuruyan Suphi parasız kalır, sefil bir hayat sürmeye başlar,<br />
tulumbacı olur, yangınlara gider. Kendisini terk eden Ürani’yi ve onun yeni<br />
aşıkını öldürünce tutuklanır ancak suçu kanıtlanamasa da İstanbul’dan<br />
Trablusgarp’a sürülür. Yeni kocasını bir türlü sevemeyen Zehra eski kocasının<br />
başına gelenlerden üzülür; bu arada yeni kocası ölünce acılar içinde yalnız kalır.<br />
Bir gün sokakta yoksul ve yaşlı bir kadının düşüp öldüğüne tanık olur. Bu kadının<br />
Suphi’nin annesi olduğunu anlayınca üzüntüsünden hastalanır ve kısa bir süre<br />
sonra ölür.<br />
5
SORU: Konusu bir paşanın oğlu ile bir cariyenin aşk macerası olan —-, o<br />
zamanlar artık kapanmak üzere olan bir devrin cariyeli, köleli büyük konak<br />
hayatının Türk romanındaki en başarılı örneğidir. Sırf cariye olduğu için konak<br />
sahibinin oğlu ile evlenemeyen Dilber'in hayatı anlatılır bu romanda.<br />
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdaki yapıtlardan hangisi getirilmelidir?<br />
A)Sergüzeşt B) Zehra C) İclal D) Bir Hatıra E) Zavallı Kız (<strong>20</strong>12 <strong>LYS</strong>)<br />
CEVAP: A<br />
ESERİN ÖZETİ: Kafkasya’nın bir köyünde Dilber adında küçük bir kız esircilerin<br />
eline düşer. İstanbul’a getirilir. Dokuz yaşındaki güzel kız, Mustafa Efendi adında<br />
bir memura satılır. Evin hanımı serttir, kötü huyludur. Dilber’e çok cefa eder.<br />
Kızcağız bütün ağır işleri yüklenir, gücünün üstünde çalışır, öyleyken sık sık<br />
dövülmekten, aşağılanmaktan kurtulamaz. Mustafa Efendi Erzurum’a bağlı bir<br />
ilçeye atanır. Dilber’i götürmek istemediğinden bir esirciye satar. Dilber sıkıntılı<br />
yıllar geçirir. Ona müzik, okuma, ev işleri öğretilir. Ardından, satılır. Bir paşa<br />
konağına düşer. Asaf Paşa’nın ailesi görgülü ve bilgilidir. Evde dengeli bir hava<br />
vardır. Dilber burasını çok sever, ilk kez rahat eder. Ailenin oğlu Celal Avrupa’da<br />
okumuş, resim çalışmış, kültürlü ve yakışıklı bir gençtir. Dilber’i model olarak<br />
kullanır, iki genç zamanla birbirlerine yakınlık duyarlar. Sevişirler. Anne baba<br />
durumu sezince telaşa kapılırlar. Oğullarının haberi olmadan kızı bir esirciye<br />
satarak konaktan uzaklaştırırlar. Celal olup bitenleri öğrenince üzüntüden<br />
yatağa düşer. Dilber’in yeni sahibi Mısırlı bir zengindir. Kızı haremine kapamak<br />
amacındadır. Bunun için onu Mısır’a götürür. Genç kız hareme girmek<br />
istemediğinden üst katta karanlık bir odaya kapatılır. Harem ağası Cevher kıza<br />
acır, onu kurtarıp İstanbul’a kaçırmak ister. Gece yarısı odaya ip atarak yukarı<br />
tırmanır, önce Dilber’i aşağı indirir. Arkadan kendisi de inerken dengesini<br />
kaybeder, düşerek ölür. Dilber yalnız ve çaresiz kalır. Tek başına İstanbul’a<br />
gidemeyeceğini anlar. Kendini Nil ırmağma atarak intihar eder.<br />
6
SORU: (I)Ziya Paşa, (II)tiyatroda (III)“eğlence” ile “sosyal fayda”yı birleştirip<br />
tiyatroyu (IV)“faydalı bir eğlence” olarak nitelendirmiştir. Onun tiyatro<br />
hakkındaki düşüncelerini bazı makaleleri ile (V)Celâleddin Harzemşah<br />
Mukaddimesi’nden öğrenmek mümkündür.<br />
Bu cümledeki altı çizili sözlerden hangisinde bilgi yanlışı vardır?<br />
A)I. B) II. C) III. D) IV. E) V. (<strong>20</strong>06 ÖSS)<br />
CEVAP: A<br />
ESERİN ÖZELLİKLERİ: Eser Namık Kemal’e aittir.Bu mukaddimede yazar;<br />
edebiyat, tiyatro ve roman konusundaki düşüncelerini açıklamaktadır. Bu<br />
mukaddime, edebiyatımızda eserin kendisinden daha önemli sayılmaktadır.<br />
7
SERVET-İ FÜNUN DÖNEMİ <strong>EDEBİYATI</strong>NDAN <strong>SORULAN</strong> SORULAR<br />
SORU: Aşkın ikinci plana atıldığı bu romanda toplumsal hayata yer verilmiş<br />
olması, bu yapıtın en önemli özelliğidir. Romanda Ahmet Cemil, yalnız iç<br />
dünyasıyla değil, bağlı bulunduğu toplumsal çevreyle birlikte verilmiştir.<br />
Okurken onun, çocukluğundan bu yana hangi toplumsal çevrede yetiştiğini, aile<br />
ve okul hayatını, karşılaştığı sıkıntıları bütün ayrıntılarıyla öğreniyoruz. Bu genç<br />
şairin yeni bir şiir yaratmak için neler düşündüğünü, verdiği mücadeleleri,<br />
düşmanı olan eski edebiyat taraftarlarının ve o devir basın hayatının iç yüzünü<br />
görüyoruz. Bu bakımdan yapıtı, o dönemin ve Doğu ile Batı edebiyatları<br />
arasındaki düşünce çatışmasının romanı olarak da kabul edebiliriz.<br />
Bu parçada özellikleri anlatılan roman ve yazarı aşağıdakilerin hangisinde<br />
verilmiştir?<br />
A) Eylül – Mehmet Rauf<br />
B) Şıpsevdi – Hüseyin Rahmi Gürpınar<br />
C) Paris‘te Bir Türk – Ahmet Mithat<br />
D) Mai ve Siyah – Halit Ziya Uşaklıgil<br />
E) Hayâl İçinde – Hüseyin Cahit Yalçın (<strong>20</strong>06 ÖSS)<br />
CEVAP: D<br />
ESERİN ÖZETİ: Orta halli bir ailenin çocuğu olan Ahmet Cemil, Mekteb-i Mülkiye<br />
(Siyasal Bilimler Fakültesi)’de okumaktadır. Babası öldüğü için annesine ve kız<br />
kardeşine onun bakması gerekmektedir. Akşamları para kazanmak için polisiye<br />
hikâyeler çevirmek, zengin çocuklarına ders vermek zorundadır. Mirat-ı Şunun<br />
gazetesinde bir iş bulur. Parasal durumu biraz düzelir. Mülkiye sınavlarına<br />
girerek okulunu bitirir. Tek amacı ünlü bir romancı olmaktadır. Okul arkadaşı<br />
olan Hüseyin Nazmi’nin kız kardeşi Lamia’yı bir kez görmüş ve ona âşık<br />
olmuştur. Bir gün çalıştığı gazetenin sahibi ölür. Yerine oğlu Vehbi Efendi geçer<br />
ve Ahmet Cemil’in kız kardeşi ile evlenir. Fakat Vehbi Efendi, Ahmet Cemil’in kız<br />
kardeşine hiç iyi davranmaz. Hamile ilen karnına tekme atar ve kadın çocuğunu<br />
düşürür, bir süre sonra ölür.<br />
8
Vehbi Efendi, Ahmet Cemil’i gazeteden kovar. Zengin bir ailenin oğlu olan<br />
arkadaşı Hüseyin Nazmi dışişlerinde iyi bir görev alarak Avrupa’ya gitmeye<br />
hazırlanır. Ayrıca kız kardeşi Lamia’nın da bir subayla nişanlandığını haber verir.<br />
Ahmet Cemil bu habere çok üzülür çünkü onunla evlenmeyi hayal etmektedir.<br />
Bu acı olaylar Ahmet Cemil’i sarsar ve bütün hayallerinin yıkılmasına yol açar.<br />
Üzerine titrediği yapıtını bir bunalım anında ocağa atıp yakar. Uzak bir yerde<br />
kaymakamlık alarak annesiyle İstanbul’dan uzaklaşır. Ahmet Cemil’in kurduğu<br />
güzel hayallerin hiçbiri gerçekleşmez.<br />
9
SORU: Aşağıdakilerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?<br />
A) Mehmet Rauf’un Eylül adlı yapıtı edebiyatımızdaki ilk psikolojik roman olarak<br />
nitelendirilmektedir.<br />
B) Halide Edip, Ateşten Gömlek adlı yapıtında Kurtuluş Savaşı yıllarını<br />
yansıtmıştır.<br />
C) Namık Kemal’in Cezmi adlı yapıtı edebiyatımızdaki ilk tarihî roman örneğidir.<br />
D) Nâbizâde Nâzım’ın Karabibik adlı yapıtı, köyü ve köylüyü anlatan yapıtların ilk<br />
örneklerindendir.<br />
E) Aşk-ı Memnu, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun yanlış Batılılaşma konusunu<br />
işlediği bir yapıtıdır. (<strong>20</strong>07 ÖSS)<br />
CEVAP: E<br />
ESERİN ÖZELLİKLERİ: Yazarı Halit Ziya Uşaklıgil’dir. Bihter ve Behlül’ün gizlice<br />
yaşadıkları bir yasak aşkı,yasak bir aşkın tüm bir aileyi yok edeceği, herkesi<br />
mutsuz edeceği anlatılır.<br />
ESERİN ÖZETİ: Roman Peyker’in Nihat ile evlenmesi ile başlar. Peyker ve<br />
Bihter’in annesi olan Firdevs kocasını aldattığı için kocasının ölümüne yol açmış<br />
dul bir kadındır. Firdevs hanım zengin bir iş adamı olan Adnan Beye ilgi<br />
duymaktadır. Ancak Adnan Bey Firdevs Hanımın kızı olan Bihter’den<br />
hoşlanmaktadır ve sonunda Bihter ile evlenir. Adnan Bey asil ve zengin bir<br />
aileden gelmektedir. Yapılan bu evliliği Bihter’in annesi Firdevs kaldıramaz.<br />
Bir gün ailece pikniğe gidilir ve bu piknikte Adnan Beyin yiğeni olan Behlül<br />
dayanamaz ve Peyker’in ensesinden ateşli bir şekilde öper. Kocasına çok bağlı<br />
biri olan Peyker ise bu duruma sinirlenir. Bundan sonra Bihter’in dikkatini<br />
Behlül çeker. Behlül de Bihter’den hoşlanır ve onu elde etmek için her şeyi<br />
yapar. Sonun da Bihter’i elde etmeyi başarır ve artık her gece birlikte olmaya<br />
başlarlar.<br />
Gizlice yaşanan bu yasak aşkı uzun bir süre sürdürür Bihter ile Behlül.<br />
İlişkilerinin anlaşılmaya başlamasıyla devreye Firdevs hanım girer ve oynadığı<br />
oyunlar ile Behlül ile Adnan Beyin kızı Nihal’in nişanlanmasını sağlar. Evlenme<br />
hazırlıkları yapılırken Behlül ile Bihter’in aşkı ortaya çıkar ve bundan Adnan<br />
10
Beyinde haberi olur. Düğünün yapılacağı gece Bihter kendini kalbinden vurarak<br />
intihar eder.<br />
Tüm bu olaylardan sonra ise Adnan Bey ve Nihal eskisi gibi beraber yaşamaya<br />
karar verirler. Artık hayatlarında ne Behlûl ne de Bihter olacaktır.<br />
11
MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİNDEN <strong>SORULAN</strong> ESERLER<br />
SORU: —-, Tanzimat'tan I. Dünya Savaşı'nın sonuna kadar yetişmiş üç kuşağın<br />
düşünüş ve yaşayışlarındaki değişikliklerin; —-, Millî Mücadele Dönemi<br />
Anadolu'sunun; —-, Cumhuriyet'ten sonraki devrimler döneminin; —-,<br />
Atatürk'ün ölümünden sonraki yılların eleştirel bir yaklaşımla ele alındığı<br />
yapıtlardır.<br />
Bu parçada boş bırakılan yerlere getirilecek olan yapıt adları aşağıdakilerin<br />
hangisinde doğru olarak verilmiştir?<br />
A) Panorama I – Panorama II – Yaban – Kiralık Konak<br />
B) Kiralık Konak-Yaban – Panorama I – Panorama II<br />
C) Yaban – Panorama I – Kiralık Konak-Panorama II<br />
D) Kiralık Konak- Panorama I – Panorama II – Yaban<br />
E) Panorama I – Yaban – Panorama II – Kiralık Konak (<strong>20</strong>08 ÖSS)<br />
CEVAP: B<br />
KİRALIK KONAK ESERİNİN ÖZETİ: Türk toplumunun tarihsel gelişim sürecinde<br />
ilk belirtileri 18.yüzyılda görülen ve Tanzimat’la somutlaşan Batılılaşma<br />
hareketleri ve buna bağlı olarak hayat tarzı, değerler , ahlak kısacası kültürel<br />
değişim anlatılır.<br />
YABAN ESERİNİN KONUSU: I. Dünya Savaşı'nın bitimiyle birlikte Sakarya<br />
Savaşı'nın sonuna kadar olan sürede bir Anadolu köyünde köylüleri, köyün<br />
durumunu ve milli mücadeleye ilişkin tavırlarını anlatmaktadır.<br />
PANAROMA I ESERİNİN KONUSU: Bu roman memleketimizdeki mühim bazı<br />
hadiseleri, inkılâbımızın ne gibi tehlikeler arasından yetiştiğini anlatan yazarın<br />
olgun bir eseridir. 1923 ve 1952 yıllarını kapsar. İnkılâbımızın tehlikeleri<br />
atlatmadığı, pusuda yatan yobazların varlığı önemle vurgulanmaktadır. Roman<br />
Atatürk’ün devrimine ayak uyduramayanları, ayak uyduranların yürüyüşe<br />
devam edemediklerini ve devam edenlerin ise ne hallere düştüklerini<br />
sergilemektedir.<br />
12
PANAROMA II ESERİNİN KONUSU: Düşünce ve eylem yönünden halk<br />
tarafından yapılmayan, gerçekleri sadece aydınların görebilidiği, Atatürk’ün<br />
halkın ona olan güveni sayesinde gerçekleştirdirdiği devrimin, bilinçli ve bilinçsiz<br />
halk kitleleri tarafından nasıl yorumlandığı anlatılıyor.<br />
13
SORU: (I) Millî Edebiyat Dönemi hikâye ve romanlarının önemli bir özelliği sade<br />
bir dille yazılması ve yerli hayatı yansıtmasıdır. (II) Bu dönemde “halka doğru”<br />
hareketinin bir sonucu olarak hikâye ve roman, yurdun her köşesine açılmış ve<br />
bu tür yapıtlarda her tabakadan insanın yaşayışı anlatılmıştır. (III) Köy ve taşra<br />
insanının yaşayışını anlatan ilk başarılı örnekler, Reşat Nuri’nin “Çalıkuşu”,<br />
Ebubekir Hazım’ın “Küçük Paşa” adlı yapıtları bu dönemde verilmiştir. (IV)<br />
Kurtuluş Savaşı yıllarında Anadolu insanının çetin alın yazısına Halide Edip “Dağa<br />
Çıkan Kurt”, “Ateşten Gömlek” gibi kitaplarında eğilmiştir. (V) Birinci Dünya<br />
Savaşı ve Mütareke Dönemi İstanbul’undaki ahlak ve düzen bozukluğu da ele<br />
alınan başlıca temalardan biridir: Reşat Nuri’nin “Yeşil Gece”, Peyami Safa’nın<br />
“Fatih-Harbiye” romanları bu temayı işleyen romanlardır.<br />
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?<br />
A)I. B) II. C) III. D) IV. E) V. (<strong>20</strong>09 ÖSS)<br />
CEVAP: E<br />
YEŞİL GECE ESERİNİN KONUSU: Toplumsal yönü ağır basan bu romanda,<br />
medresede yetişen, ancak sonra öğretmen okulunu bitirerek Ege Bölgesi’ ndeki<br />
bir kasabada , gerici ve çıkarcı birtakım güçlerle savaşan, idealist bir gencin<br />
serüveni ele alınıyor.Atatürk Devrimi’ nin o çoşkulu havası içinde, çok güçlü<br />
sezgi ve gözlemlerle kaleme alınmış bu kitapta, toplumumuzun o günkü büyük<br />
sorunları, yürekli biçimde tartışılıyor. Romanın en önemli kahramanı Şahin<br />
Hocanın kişiliğini oluşturan nitelikler, mücadelesi ve uğradığı yenilgilerin öyküsü<br />
sayılabilir.<br />
FATİH-HARBİYE ESERİNİN KONUSU: Fatih- Harbiye, iki farklı kültürü yani Doğu<br />
ve Batı klütürünü şahıslar üzerinden anlatan bir eserdir. Fatih ve Harbiye<br />
İstanbul'da iki semt adıdır. Bu semtlerden Fatih Doğu kültürünü alaturka yaşam<br />
tarzını yansıtmaktadır. Harbiye ise Batı kültürünü yani alafranga yaşam tarzını<br />
yansıtmaktadır. Roman Peyami Safa’nın olgunluk dönemi eserlerindendir.<br />
Eserde Neriman ve Şinasi vasıtasıyla Doğu – Batı karşılaştırması yapılmaktadır.<br />
14
SORU: —- Sodom ve Gomore adlı romanı, siyasî ve toplumsal tarihimizi<br />
yazacaklar için —- niteliği taşır.<br />
Yukarıda boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi<br />
gerekir?<br />
A) Halide Edip’in – eleştiri<br />
B) Yakup Kadri’nin – belgesel<br />
C) Refik Halit’in – yaşam öyküsü<br />
D) Hüseyin Rahmi’nin – macera<br />
E) Ahmet Rasim’in – bilim kurgu (<strong>20</strong>09 ÖSS)<br />
CEVAP: B<br />
ESERİN ÖZELLİKLERİ: Yazarı Yakup Kadri Karaosmanoğlu’dur. Mütareke (işgal)<br />
yıllarındaki İstanbul'un ahlaki bozukluklarını,çöküntüleri, (Sodome ve Gomore<br />
kutsal kitaplarda ahlaksızlıklarından dolayı lanetlenen ve yerle bir edilen<br />
Ürdün'deki iki şehir) tasvir edilir.<br />
ESERİN ÖZETİ: Birinci Dünya Savaşı henüz sona ermiştir.Osmanlı İmparatorluğu<br />
da bu felaketten payını almış ve ülkenin her yeri kargaşa içindedir. 1921’lerin<br />
İstanbul’u,İngilizler şehri işgal etmiş ve saray buna sesiz kalmıştır.<br />
İstanbul,Anadolu’dan kopuk ayrı bir dünya gibidir.Tıpkı Sodom ve Gomore<br />
gibi.Tanrının lanetlediği şehirlerden ikisidir. İstanbul kızları İngiliz subaylarıyla<br />
beraber olmaktan gayet mutludurlar. Leyla da bunlardan biridir.Bu nazik<br />
kızlarımız Kuvayi Milliyetçileri yabani dağ insanı olarak görmekte,hatta<br />
tiksinmektedirler. Leyla’ya aşık olan Necdet ise bağımsızlıktan umudunu<br />
kesmiş,olaylara sadece seyirci kalmıştır.Sevdiği kızın işgalci subaylarla olan<br />
yakınlığını görür fakat görmezden gelir,hatta o da bu subayların çevresinde<br />
oluşan yüksek sosyeteye katılır.Oysa Necdet’in arkadaşı Cemil bir şeyler yapmak<br />
gerektiğini düşünür ve Kuvayi Milliyecilere katılır ve sonunda şehit olur.Fakat o<br />
değeri bilinmez insanlardandır,vatan o ve onun gibilerinin kanlarıyla hayat<br />
bulmuştur.Vatanın ayakları aslında bağımsızlık savaşında ayaklarını yitiren<br />
gazilerimizindir.Onlar her bir uzuvunu kaybederken vatan yeniden el ayak sahibi<br />
olmuştur.<br />
15
İstanbul’un bu şaşalı hayatı çok kısa sürer.Ezilmiş Anadolu insanının özlediği gün<br />
gelir.Bir gece Kuvayi Milliyeciler karanlığın içine akın eden ışık hizmeleri gibi<br />
akın ederler şehre.<br />
Leyla,o eski hayatlarının mahvettiği için bu büyük savaşçıları nefretle<br />
karşılar.Necdet ise artık bu İngilizler tarafından kullanılmış vatanperverlik<br />
duygusundan yoksun kızdan soğumuştur.<br />
Leyla dudaklarını Necdet’in dudaklarına uzatır.Necdet onu kucaklar ve bir<br />
köşeye bırakır. Dudaklarında bir kimyevi maddenin “rujun” yavan tadıyla<br />
bağımsız İstanbul’a katılır. Ve bu aşkın bittiği yerde roman da son bulur.<br />
16
CUMHURİYET DÖNEMİ <strong>EDEBİYATI</strong>NDAN <strong>SORULAN</strong> SORULAR<br />
SORU: 19. ve <strong>20</strong>. yüzyıl başlarında İstanbul, sahne olduğu hayat biçimleriyle<br />
medeniyet değişikliğinin oluşturduğu karmaşayı, çeşitli yönleriyle yansıtır. Ana<br />
konu olarak karşımıza çıkan Doğu-Batı ya da eski-yeni çatışması, mekân<br />
boyutunda İstanbul yaşamının anlatılmasıyla verilir. Şehrin toplumsal yaşamının<br />
kalbinin attığı mesirelerde kadın-erkek karşılaşmalarına olanak sağlayan<br />
modern hayat, özel hayatı da etkilemiştir. Modern hayat, Beyoğlu<br />
vitrinlerinden, önce göz ve gönüllere sonra da konaklara ya da geleneksel<br />
yapıya uygun olan evlere sızmıştır. Bütün bu özellikleriyle İstanbul, Tanzimat<br />
romanlarında işlenen ana konuların mekânı olmuştur.<br />
Bu parçada sözü edilenlerle aşağıdaki romanlardan hangisi arasında ilinti<br />
kurulamaz?<br />
A) Sinekli Bakkal<br />
B) Ayaşlı ve Kiracıları<br />
C) Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç<br />
D) Mai ve Siyah<br />
E) Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (<strong>20</strong>11 <strong>LYS</strong>)<br />
CEVAP: B<br />
ESERİN ÖZELLİKLERİ: Eserde doğu-batı veya eski-yeni çatışması değil Ayaşlı’nın<br />
evinde bir oda tutan yazarın başından geçen olaylar anlatılmaktadır.Ayrıca<br />
eserdeki olaylar İstanbul’da değil Ankara’da geçmektedir.<br />
ESERİN ÖZETİ: Ayaşlı İbrahim Efendi, eşkıyalık, zaptiye çavuşluğu, arzuhalcilik,<br />
hancılık yapmış, şaşılacak derecede çeşitli kılıklara girip çıkmış bir adamdır. Yeni<br />
yapılmış dokuz odalı büyük bir apartman dairesini uygun fiyatla kiralar. Bu<br />
dairenin her odasını ayrı bir aileye kiraya verir.<br />
Aileler, genellikle orta halli kimselerdir. Birini de kendisine ve üvey kızına ayırır.<br />
Olaylar bu apartmanda geçer. Köy ağası Ayaşlı İbrahim, banka memuru, şoför,<br />
doktor, simsar, emekli, hizmetçi hepsi bir dairededir.<br />
17
Her odasında toplumun çeşitli tabakalarından evli, bekar, kadın, erkek, yaşlı,<br />
genç bir sürü insan oturur. Apartmanın katının dokuz odasına karşılık banyosu,<br />
tuvaleti ile mutfağı ortaklaşa kullanılır. Ayaşlının kiracıları bu yüzden, içli dışlı<br />
yaşamak, günlük yaşamın kurallarına uymak zorunluluğu duyarlar.<br />
Kiracılar zamanla değişik nedenlerle evden teker teker ayrılırlar. Evde mal sahibi<br />
ile yakınları kalır. Fakat Ayaşlı İbrahim Efendi de bir gün hastalanarak ölür.<br />
Geriye kalan kızı da başka yere taşınır.<br />
18
SORU: Kurtuluş Savaşı’yla ilgili önemli romanlar arasında (I)Halide Edip<br />
Adıvar’ın Vurun Kahpeye, (II)Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Yaban, (III)Kemal<br />
Tahir’in Yorgun Savaşçı, (IV)Attila İlhan’ın Kurtlar Sofrası, (V)Tarık Buğra’nın<br />
Siyah Kehribar adlı yapıtlarını sayabiliriz.<br />
Bu parçadaki numaralanmış yerlerden hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?<br />
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. (<strong>20</strong>11 <strong>LYS</strong>)<br />
CEVAP: E<br />
ESERİN ÖZELLİKLERİ: Eser Kurtuluş Savaşı yıllarını değil İtalya'daki siyasal düzen<br />
konu edinmiştir.Tarık Buğra’nın ilk romanıdır.<br />
19
SORU: Kimi eleştirmenlere göre gerçeğin, bir sanatçı tutumuyla değil, bir bilim<br />
insanı gibi algılanarak oluşturulduğu söylenen —-, gerçekte ilginç bir romandır.<br />
Roman, karşılaştığı birtakım doğaüstü olaylara kendisince çözüm bulamayan ve<br />
bu yüzden kuşku ve endişelere kapılan materyalist düşünceli septik Doktor<br />
Ferit’in, çevresindeki bazı kişilerin telkinleriyle, bu durumdan kurtularak huzura<br />
kavuşmasını konu alır.<br />
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdaki yapıtlardan hangisi getirilmelidir?<br />
A) Süngülerin Gölgesinde<br />
B) Matmazel Noroliya'nın Koltuğu<br />
C) Yalnızız<br />
D) Bir Tereddüdün Romanı<br />
E) Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (<strong>20</strong>12 <strong>LYS</strong>)<br />
CEVAP: B<br />
ESERİN ÖZETİ: Ferit, bir hariciye memuru ile öğrenimini batıda yapmış, hassas<br />
ve sinirli bir annenin çocuğudur. Anne verimlidir. Ferit’in iki ablası, annelerinden<br />
kaptıktan hastalık sonucu, arka arkaya ölürler. Bu acılara dayanamayan baba,<br />
Avrupa’ya gider. Verem küçük kardeşi Nilüfer’e de geçmiştir. Hastalığın daha da<br />
ilerlememesi için Nilüfer’i teyzesi yanına alıp annesinden ayırır. Kısa süre sonra<br />
anne ölür. Ferit bu gelişmeler üzerine devam ettiği tıp fakültesinden ayrılır. Bir<br />
pansiyona yerleşir. Pansiyonda çeşitli tipler ve kişiler barınmaktadır. Ailelerden<br />
birinin kızı ortalıkta çok zaman çırılçıplak dolaşmakta, kayıplar aleminden bir<br />
şeyler duyduğunu tekrarlamaktadır. Başka bir odada romatizmalı Tosun Bey<br />
oturmaktadır. Başka bir odada romatizmalı Tosun Bey oturmaktadır. Lise<br />
öğretmeni Aziz Bey de bir başka karakterdir. Ferit, burada da huzursuzdur.<br />
Kardeşi Nilüfer, zaman zaman Ferit’e gelmekte; teyzesinin kendisine yaptığı<br />
eziyetlerden yakınmaktadır. Bunlara çok kızan Ferit, bir seferinde, bu yüzden<br />
teyzesini öldürebileceğini ağzından kaçırır. Onun bu konuşmasını ve teyzesinin<br />
çok zengin olduğunu Tosun Bey duymuştur. Birkaç gece sonra, kayıplardan<br />
haber veren Zehra, birden çığlık çığlığa uyanır; o anda birisinin bıçaklanarak<br />
öldürülmekte olduğunu hissettiğini anlatır. Buna pansiyonda, kimse inanmaz;<br />
ama iki üç saat sonra bir hanımın bıçakla öldürüldüğü haberi alınır. Ertesi gün<br />
<strong>20</strong>
Tosun Bey, Ferit’i odasına çağırıp her şeyi anlatır. Tosun Bey profesyonel bir<br />
katildir. Bu işi Ferit’e acıdığı için yapmıştır.<br />
Üst üste gelen aşırı heyecanlar, hele Nilüfer’in hastalığının artarak hastanelik<br />
olması Ferit’i daha çok sarsmıştır. Artık son derecede vehimli, sinirli, kuşkucu,<br />
korkak olmuştur. Aziz Bey, Ferit’e Ada’da bir ev tutup Nilüferler birlikte bir süre<br />
dinlenmesini salık verir.<br />
Ferit, bir yıl önce ölmüş olan Matmazel Noraliya adlı bir kadının evini kiralar.<br />
Ama bu evde geçirdiği ilk gece de kendisi için korku verici olmuştur. Gece,<br />
karşısında bir koltukta Matmazel Noraliya’yı bulur. Kadın, durmadan ona bir<br />
şeyler anlatır durur. Bu bir uyku hali midir, kabus mudur. Ferit bunu bir türlü<br />
anlayamaz. Ertesi günü, Aziz Beyle birlikte evi dolaşırken, odalardan birini<br />
görünce şaşkınlıklar içinde donup kalır. Oda ve odadaki koltuk, bir gece önce<br />
gördüğü dekorun aynısıdır. Ferit hizmetçiden, Matmazel Noraliya’nın kim<br />
olduğunu sorar. Kadının anlattığına göre Matmazel Noraliya çok acı çekmiş, çok<br />
mutsuz yaşamış, bu yüzden genç yaşında kendisini dine Tanrıya adamış biridir.<br />
Hizmetçi özel defterini de verir. Koltuğa oturup defteri okumaya başlar. Birkaç<br />
gece sonra Matmazel Noraliya’nın ruhu ile konuştuktan sonra büyük bir moral<br />
ve iman gücüne ulaşır. Artık dine karşı saygılı ve inançlıdır. İyileşmeye başlayan<br />
Nilüfer de bu durumdan memnundur. Genç kızla Aziz Bey arasında hissi bir<br />
yakınlaşma başlar. Bu fırsattan istifade ile Ferit de sevgilisi Selma ile barışır. İç<br />
dünyasında bir ışığın yandığını duyan Ferit, artık iç huzuruna kavuşmuştur.<br />
21
SORU: Reşat Nuri Güntekin, toplum yapımızdaki değişmelerin aile üzerindeki<br />
yıkıcı etkilerini —- adlı romanında göstermiştir. Bu romanda, Tanzimat'tan beri<br />
üzerinde durulan Batılılaşma özentisinin olumsuz sonuçları yansıtılmıştır. Bu<br />
durumu bir ölçüde Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun —- adlı yapıtında da<br />
görebiliriz.<br />
Bu parçada boş bırakılan yerlere, verilen bilgilere göre aşağıdaki yapıtlardan<br />
hangileri sırasıyla getirilmelidir?<br />
A) Yaprak Dökümü – Kiralık Konak<br />
B) Çalıkuşu – Hüküm Gecesi<br />
C) Bir Kadın Düşmanı – Yaban<br />
D) Dudaktan Kalbe – Ankara<br />
E) Acımak – Panorama (<strong>20</strong>12 <strong>LYS</strong>)<br />
CEVAP: A<br />
YAPRAK DÖKÜMÜ ESERİNİN KONUSU: Gelir düzeyinin üzerinde bir yaşam<br />
sürdürmek isteyen bir ailenin dağılışı anlatılmaktadır. Çılgın hayallerin, maddî<br />
israfların, gereksiz özentilerin hüküm sürdüğü bir ailede çöküntülerin başlaması<br />
kaçınılmazdır mesajı verilir.<br />
KİRALIK KONAK ESERİNİN KONUSU: Türk toplumunun tarihsel gelişim<br />
sürecinde ilk belirtileri 18.yüzyılda görülen ve Tanzimat’la somutlaşan<br />
Batılılaşma hareketleri ve buna bağlı olarak hayat tarzı, değerler , ahlak kısacası<br />
kültürel değişim anlatılır.<br />
22
SORU: Türk edebiyatının en iyi romanlarından olan —, 1949’da kitap olarak<br />
basılır. — İstanbul’a olan derin sevgisini yansıttığı bu romanında, Mümtaz ile<br />
Nuran’ın aşkı çerçevesinde eski-yeni. Doğu-Batı ve aşk ile toplumsal sorumluluk<br />
arasındaki çatışmayı ve bu çatışmaların doğurduğu bireysel bunalımları irdeler.<br />
Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangileri sırasıyla<br />
getirilmelidir?<br />
A) Baba Evi – Orhan Kemal<br />
B) Huzur – Ahmet Hamdi Tanpınar<br />
C) Küçük Ağa – Tarık Buğra<br />
D) Bir Düğün Gecesi – Adalet Ağaoğlu<br />
E) Yorgun Savaşçı – Kemal Tahir (<strong>20</strong>10 <strong>LYS</strong>)<br />
CEVAP: B<br />
ESERİN ÖZETİ: Mümtaz ve Suat'ın Nuran'a olan aşklarıdır öykünün merkezi.<br />
Mümtaz ve Nuran birbirini sevmekte ve evlenmeyi tasarlamaktadırlar.<br />
Ümitsizliğe düşen Suat ise kendini asarak intihar eder. Bu trajedi nedeni ile<br />
Nuran'dan ayrılan Mümtaz'ın iç dünyası yıkılmıştır. Radyoda II.Dünya savaşının<br />
başladığı haberi verildiği sırada, Suat'ın hayalini gören Mümtaz merdiven başına<br />
yıkılır (bazı edebiyat incelemecileri, sonda Mümtaz'ın öldüğü biçiminde<br />
yorumlar yapmış olsalar da, Tanpınar'ın metninde ölüm telaffuz edilmiyor).<br />
Mümtaz, Beyazıt Sahaflar Çarşısında, salaş dükkanlarda, bit pazarında,<br />
Çekmece'de balıkçı muhitinde ve kır kahvelerinde dolaştırırken, İstanbul'un bir<br />
kronikçisi, İstanbul'da eski zamanın donup kaldığı ve biriktiği köşelerin bir<br />
tasvircisi oluyor romanda. Huzur'un sonraki bölümlerinde Boğaz'a, zengin bir<br />
eve, sanki başka bir dünyaya geçiyoruz. Pırıl pırıl görünen modern semtte<br />
önceleri çok mutlu olan Mümtaz, giderek bu çevrede yaşayan insanlardan<br />
kaynaklanan olayların sonucunda yıkılır. Geçilmemesi gereken bir sınırı<br />
çiğnemiştir o!<br />
Her yeni tecrübe gibi şahsîdir, her yeni tecrübe gibi ilktir. Mümtaz, bindiği bir<br />
Ada vapurunda Nuran'a rastlamış ve "Tehlikeli denecek derecede zengin, her<br />
ihtimale gebe, her mânasında velûd bir kadınlık hayatı(nın), bakımsız bir tarla<br />
23
gibi sırf kendisini işleyecek erkeğin yokluğundan yarı hülyâ, yarı verimsizliğin<br />
bütün sebeplerini kendisinde gören bir aşağılık duygusu içinde akıp gittiğini"<br />
farketmiştir. Bu tesbitin arkası kendiliğinden gelecek ve zalim bir çocukluğun<br />
ara sokaklarından geçerek kendisini İhsan'ın kollarına atan Mümtaz, fikrî<br />
zeminini sağlamlaştırmış bir insan olarak duygusal arka planını inşa etmeye<br />
soyunacaktır: "O madem ki artık benim için herşeydir, o halde bütün kâinatımla<br />
ona taşınmalıyım." der.<br />
24
SORU: Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?<br />
A) Bilge Karasu, Yeni Yalan Zamanlar’da büyük ölçüde kadın sorunlarını<br />
somutlayıcı bir tutumla yansıtmaya çalışmıştır.<br />
B) Romanlarında bilinç akışı, iç monolog gibi yeni anlatım teknikleriyle kendine<br />
özgü bir yol bulan Adalet Ağaoğlu’nun ilk romanı, Ölmeye Yatmak’tır.<br />
C) Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar romanı, ele aldığı konu, konuyu işleyiş tarzı ve<br />
kullanılan yeni anlatım teknikleri bakımından dikkate değer nitelikler taşır.<br />
D) Yusuf Atılgan’ın Anayurt Oteli adlı romanı, aynı otelde kâtiplik yapan<br />
Zebercet adlı kahramanın ruhsal dünyasının açığa çıkarılması üzerinde<br />
şekillenir.<br />
E) Toplumcu gerçekçi tutumla bireyin iç dünyasına kapanışını birlikte anlatan<br />
Haldun Taner, Şişhaneye Yağmur Yağıyordu, On İkiye Bir Var adlı kitapları ile<br />
ödül almıştır. (<strong>20</strong>10 <strong>LYS</strong>)<br />
CEVAP: A<br />
*Eserin yazarı İnci Aral’dır.<br />
ESERİN ÖZETİ: İlk kez 1994 yılında Yeni Yalan Zamanlar adıyla yayımlanan Yeşil,<br />
hem İnci Aral'ın yazarlığında yeni bir dönemeç oluşu hem de bugünün<br />
Türkiye'sini o zamandan görebilmesiyle önemini sürdürüyor. Dinsel baskı ile<br />
yetişmiş, aile içi cinsel taciz mağduru genç bir kadınla umutsuz, intiharın<br />
eşiğinde genç bir gazetecinin imkânsız aşkları çevresinde, eski eser kaçakçısı bir<br />
dayı, köşe dönmüş bir fotoğrafçı, tarikatçı punk sevgili gibi tiplerle gelişen anlatı<br />
Aral'ın sonraki romanlarının da temellerini attığı bir eser.Yeşil, dokunaklı aşk<br />
hikâyesine koşut olarak politik bir kurguya da sahip. Dinci ideolojiye dayalı bir<br />
siyasi parti iktidara gelmiş ve anayasayı değiştirmiştir. Bir kaos ortamında olmaz<br />
sanılan şeyler olmaktadır. Bu arada yönetimin sanat düşmanı yasakçı tutumu<br />
yüzünden üretemez duruma gelmiş sanatçılar gizli bir merkezde toplanarak<br />
zararsız, suya sabuna dokunmayan eserler üretmeye zorlanırlar. Yeşil, yoğun<br />
25
SORU: Cimrilik, korkaklık, evlat sevgisi gibi bütün insanlarda ortak olan bir<br />
niteliği abartmak bir insanda toplama işidir tipleştirme. Söz gelimi Balzac’ın<br />
Goriot Baba'sı, Cervantes'in Don Kişot'u birer tiptir. Buna göre Oğuz Atay'ın<br />
Tutunamayanlar adlı romanındaki —-, Yaşar Kemal'in Ortadirek adlı<br />
romanındaki —- birer tiptir.<br />
Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisinde verilenler sırasıyla<br />
getirilmelidir?<br />
A) Cemil – Afife<br />
B) Hayri – Hakkı Celis<br />
C) Yusuf – Fahim Bey<br />
D) Selim – Meryemce<br />
E) Adnan – Seniha (<strong>20</strong>11 <strong>LYS</strong>)<br />
CEVAP: D<br />
TUTUNAMAYANLAR ESERİNİN ÖZETİ: Turgut Özben, evli ve İki çocuk babasıdır.<br />
Mühendistir ve rahat bir hayatı vardır. Selim’in intiharından sonra, bir dönüşüm<br />
sürecine girecek, kendi benliğini sorgulamaya başlayacaktır. 1933 doğumlu ve<br />
çocukluğu İkinci Dünya Savaşı’nda geçmiş biridir. Aydınlanmaya üniversite<br />
yıllarında başlar ve en çok örnek aldığı kişi ise Selim’dir. Onun gibi çok okumaya<br />
özenip okumadığı birçok kitap almıştır. Fakat iş hayatına atılıp evlenince birincil<br />
amacı para kazanıp rahat bir hayat sürmek olmuştur. Fakat Selim’in intiharı onu<br />
altüst eder ve arkadaşının hayatını araştırarak bir nevi benliğini bulmaya çalışır.<br />
Nitekim intiharı bir gazete haberinden öğrenir ve çok sarsılır. Turgut daha sonra<br />
Selim’in günlüğünü bulur. Günlüğü okudukça Selim’i intihara sürükleyen<br />
sebepler bir bir ortaya çıkmaya başlar. Selim’in son zamanlarında “Türk<br />
Tutunamayanları Ansiklopedisi” hazırladığı anlaşılır. Hüsnü Ergeç, Ahmet<br />
Çekingen, Nazmiye Erdoğdu yazdığı bazı ‘tutunamayan’ karakterlerdi. Turgut bu<br />
ansiklopediyle sonuca ulaşır. Selim toplum tarafından kabul edilmeyen, farklı<br />
bir kişiliktir. Selim’in tabiriyle bir tutunamayandır. Böylece Turgut kendisinin de<br />
bir tutunamayan olduğuna karar verir. Sonunda da trende tanıştığı birine<br />
yazdıklarını verir ve ortadan kaybolur. Romanda, Turgut’un kendi iç sesini<br />
dinlemeye başladığında hep Olric’e başvurur. Olric devamlı ‘efendimiz’ diye<br />
26
hitap eder Turgut’a. Romanın sonunda ise Turgut sadece Olric’le yaşamaya<br />
karar verir ve hayattan çıkıp gider.<br />
ORTADİREK ESERİNİN ÖZETİ: Çukurova dağ köylüleri yazın ovaya inip ağa<br />
tarlalarında pamuk toplar, güz yağmurları başlayınca yerlerine dönerler; yıl<br />
boyu geçimleri, bu çalışmadan alacakları üç beş kuruşladır. Ovaya inme vaktini<br />
her yıl. Yalak köyünde, Döngele dikenine bakarak Halil Emmi tayin eder. Halil<br />
yaşlanmıştır, köylüleri peşine takıp ovaya, at sırtında inebilir. Köydeki tek at<br />
Meryemce Ana’nındır, Meryemce ile de arası açıktır koca Halil’in, Muhtar Sefer<br />
de köylüsünü gözetmez, ağa tarafını tutar: En verimsiz, kazancı en az tarlalar.<br />
Yalak köylülerine düşer. O yıl kervan yola düzülür. Uzunca Ali çok sıkıntılıdır:<br />
Analığı Meryemce ata binmiştir; karısı Elif, çocukları Hasan, Ummuhan ve kendi,<br />
yürümektedir; küheylan çok yaşlıdır. Kafile gece yol alır, gündüz dinlenir. Koca<br />
Halil’in kesildiğini gören Ali, anasının terkisine Halil’i de bindirir; Meryemce çok<br />
kızar buna. Bir gün yolda şiddetli bir yağmur bastırır, köylü yürümeyi hızlandırır,<br />
ormana sığınır; geride at sırtında Meryemce ve Halil kalmışlardır. At çöker,<br />
kalkamaz. Halil ormana gelir, durumu anlatır. Ertesi gün köylüler yollarına<br />
devam ederlerken Ali, karısı ve çocuklarıyla döner, anasını bulur, ormana<br />
getirir, sonra köylüye yetişebilmek için gene düşerler yola. Küheylan ölür.<br />
Meryemce, atın Halil’i bindirdikleri için öldüğünü söyler durur, oğluna çıkışır. Ali<br />
anasını sırtlar; bir onu götürerek, bir dönüp gelip yükleri alarak, bitkin – harap<br />
yollarına devam ederler. Muhtar Sefer, köylülerini gene aldatmış, onları kozasız,<br />
verimsiz bir pamuk tarlasına sokmuştur.<br />
27
SORU: Bazı edebî metinler, tarihî olaylara dayanır. Bu tür eserlerde bazı<br />
gerçeklere bağlı kalınsa da eserin orijinalliğini ve okunurluğunu sağlayan,<br />
yazarın kurgulama gücüdür. Okuyucu kalın bir tarih kitabını alıp baştan sona<br />
okumaya yanaşmaz ama birkaç ciltten oluşan sürükleyici tarihî bir romanı çok<br />
kısa sürede bitirebilir.<br />
Aşağıdaki eserlerden hangisi, bu parçada anlatılan roman türüne örnek olarak<br />
gösterilemez? (<strong>20</strong>13-<strong>LYS</strong>)<br />
A) Osmancık<br />
B) Devlet Ana<br />
C) Yorgun Savaşçı<br />
D) Hep O Şarkı<br />
E) Yılkı Atı (<strong>20</strong>13 <strong>LYS</strong>)<br />
CEVAP: E<br />
ESERİN ÖZETİ: Bir orta Anadolu köyünde İbrahim, ahırdaki samanının öküzlere,<br />
taya ve kır ata yetmeyeceği düşüncesiyle Dorukısrak’ı “yılkılık” eder; yani<br />
emektar hayvanı ahırdan, köyünden sürer. Zavallı kısrak, kışın dağda, belde<br />
başının çaresine bakacak ve çıplak doğayla savaşacak ömrü var olursa, bahara<br />
yılkıdan sağ dönebilirse o zaman ona da yeni bir iş düşünülecektir. Sert kışta<br />
kendi kaderine terk edilen kısrak, dağlarda köyün kendisi gibi kovulmuş diğer<br />
atlarıyla birlikte ölüm kalım savaşına girer. Kış geçer, yaz gelir. İbrahim,<br />
Dorukısrak’ın ölmemiş olduğunu, kırlarda başıboş dolaştığını öğrenir, onu tekrar<br />
yakalayıp işe koşmak istese de Dorukısrak köyde kalmış tayını da alır, uzaklara<br />
kaçar. Yaşlı ana ile yavrusunu bulamazlar bir daha.<br />
28
Ali ile Meryemce’nin ilerdeki kaderleri, Yalak köyünden başka kimselerinkiyle<br />
birlikte, yazarın Ortadirek’ten sonra kaleme aldığı Yer Demir, Gök Bakır<br />
romanının konusudur; onun da devamı olan Ölmez Otu ile bu üç roman,<br />
birbirini tamamlar, “üçlü” olur.<br />
29
SORU: Postmodern anlatımın kullanıldığı —– birçok anlamsız unsurun bir<br />
bütüne yürümesini önleyen eksiklikler var. Böylece her okuyucu, eline geçen<br />
tanıdık bir ipucunu tutarak görmek istediklerini bu romanda bulmaktadır. Bu<br />
bakımdan eserde “ayna” kavramının kullanılması anlamlıdır. Zira okuyucu kendi<br />
bilgisini ve hayallerini, bu romanda bulduğu “ayna”lardan birine yansıtmak ve<br />
onu eserin bütününe hakim kılmak imkanına sahiptir. Aynı özellikleri Yeni<br />
Hayat’ta da bulmak mümkündür.<br />
Bu parçada boş bırakılan yere, aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?<br />
A)Kara Kitap’ta<br />
B)Sessiz Ev’de<br />
C)Benim Adım Kırmızı’da<br />
D)Cevdet Bey ve Oğulları’nda<br />
E)Beyaz Kale’de (<strong>20</strong>14 <strong>LYS</strong>)<br />
CEVAP: A<br />
ESERİN ÖZETİ: Romanın kahramanı olan Galip İstanbul’da oturan bir avukattır.<br />
Bir gün, eşi Rüya’nın küçük bir not yazarak onu terk ettiğini öğrenir. Kentte<br />
dolaşıp nerede olabileceğine dair kanıtları aramaya başlar. Karısının, Milliyet<br />
Gazetesi’nde bir fıkra yazarı olan kardeşi Celâl’le olduğundan şüphelenir ve<br />
daha sonra Celâl’in de ortada olmadığını fark eder. Galip’in araştırmaları<br />
esnasında, Celâl’in tekrar basılan, İstanbul ve tarihi ile ilgili uzun ve edebi<br />
düşünce yazıları da araya girecektir. Bir vakit sonra Celâl gibi hayat sürerek<br />
onun nasıl düşündüğünü algılayabileceğini ve böylece bulundukları yeri<br />
bulabileceğine inanmaya başlar. Bu düşünce ile Celâl’in saklı evini bulur ve<br />
oraya yerleşir; belli bir vakit sonra onun kıyafetlerini giymeye ve onun köşe<br />
yazılarını yazmaya başlayacaktır. Tüm bunlar Galip’in küçüklüğünden beri<br />
hayranı olduğu Gazeteci Celâl’in yerine geçmek, onun gibi hareket etmek, onun<br />
yerine köşe yazıları kaleme alarak “Celal” gibi olma fırsatıdır aslında. Zaten<br />
Galip de bir zaman sonra Rüya’nın peşinde koşmaktan vazgeçecek, “Gazeteci<br />
Celal” olarak BBC muhabirlerine röportaj verecek , telefonda hayranları ile<br />
Celal’miş gibi sohbet edecektir. Romanın bitimine doğru çok eski bir hayranı,<br />
Celâl’in, eşini baştan çıkarıp kandırdığını öne sürerek bir akşam yolda yürüyen<br />
30
Celâl ve Rüya’yı silahla vuracaktır. İkisinin de hayatını kaybetmesinden sonra<br />
Galip,avukatlık mesleğine döner ancak Celâl’in yerine de köşe yazısı yazmayı<br />
devam ettirir.<br />
31
SORU: Destan ve mitlerde görülen, insanların bir kahraman oluşturma<br />
eğiliminin çağdaş bir tiyatro eserine uygulanışı ve geleneksel tiyatronun modern<br />
ögelerle sahneye konuşu olarak nitelendirilebilecek eserlerin başında Brecht’in<br />
etkisiyle yazılmış olan ——- gelir.<br />
Bu cümlede boş bırakılan yere, aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? (<strong>20</strong>14-<br />
<strong>LYS</strong>)<br />
A)Keşanlı Ali Destanı<br />
B)Bir Adam Yaratmak<br />
C)Susuz Yaz<br />
D)Eski Çarıklar<br />
E)Reis Bey (<strong>20</strong>14 <strong>LYS</strong>)<br />
CEVAP: A<br />
ESERİN ÖZETİ: Ali, Sineklidağ’da oturan bir gençtir. Zilha isminde bir kızı çok<br />
sever. Birgün Zilha’nın amcası öldürülür ve suçu Ali’nin üzerine atarlar. Zilha’nın<br />
amcasıda mahallenin belalılarından biridir. Herkesten haraç toplar ve kimse<br />
tarafından sevilmez. Ali birtürlü suçsuzluğunu ispat edemez. Mahallenin en<br />
sevilmeyen adamını öldürdü diye herkes tarafından sevilir ve mahallede<br />
ünlenir. Hapishaneden çıkınca muhteşem bir karşılama töreni hazırlanır.Herkes<br />
ona sevgi gösterir.Ali mahallesine gelir gelmez, mahallenin muhtarlığına<br />
adaylığını koyar. Ali seçimleri kazanır ve muhtar olur. Mahallede kısa sürede çok<br />
şey değiştirir. Haraç olayını kaldırır ve mahalleyi bir düzene koyar. Zilha<br />
amcasını öldürdü diye Ali’ye yüz vermez. Ali kıskançlığından çatlamaktadır. Bu<br />
arada, Ali’yi sevmeyen kişiler yavaş yavaş ortaya çıkmakta ve arkasından<br />
sessizce kuyusunu kazmaktadırlar. Bülent Bey adıyla anılan zengin birisi<br />
mahalleye gelir. Mahallede bir işi vardır. Mahallede gezerken Zilha’yı görür.<br />
Zilha’yı görünce çok şaşırır.Çünkü eski eşi Nevvare’ye çok benzemektedir.<br />
Nevvare kızını ve Bülent Bey’i terketip, başkasına kaçmıştır. Kızıda Zilha’ya<br />
inanılmaz bir yakınlık duymuştur. O yüzden, Bülent Bey Zilha’yı evinde çalışması<br />
için ikna eder. Zilha’yı evine götürür. Ali bunu duyunca çok sinirlenir ve Zilha’yı<br />
Bülent Bey’in evinden almaya gider. Bu arada Bülent Bey’in eski eşi Nevvare,<br />
evini çok özlemiş ve evine dönmüştür. Ali, kapıyı çaldığında , kapıya Nevvare<br />
32
çıkmıştır ve Zilha diye yanlışlıkla Nevvare’yi kaçırır. Sonunda onun Zilha<br />
olmadığını anlar, fakat iş işten geçmiştir. Bu arada, Zilha’nın amcasının gerçek<br />
katili ortaya çıkmıştır. İsmi de Cafer’dir. Cafer’den Ali’yi öldürmesini isterler.<br />
Çünkü Ali gerçektençok şeyler başardığı için bunu çekemezler.Durumu geç de<br />
olsa anlayan Zilha ,Ali’nin yanına döner ve barışırlar. Beraber mutlu bir hayat<br />
sürceklerini zannederler, fakat Cafer Ali’yi öldürmekte kararlıdır. Cafer evin<br />
önüne gelir ve Ali’den evden çıkmasını ister. Ali tam evden çıkarken Cafer ateş<br />
ederve Ali vurulur. O acıyla Ali silahı tuttuğu gibi Cafer’i öldürür. Bu sefer Ali<br />
gerçekten katil olur. Böylece Ali tekrar hapishaneye döner, ama Keşanlı Ali<br />
Destanı ömür boyu sürecektir.<br />
33
SORU: İç içe geçmiş iki olay zinciri ile ____, kişisel değişimleri konu alması<br />
bakımından Zehra’nın, hatıra defterindeki maceralar bakımından da Mürşit<br />
Efendi’nin romanıdır. Çocukluğundan itibaren babası Mürşit Efendi’yi kötü bir<br />
insan olarak tanıyan Zehra; hoşgörüsüz, disiplinli, katı kalpli bir öğretmendir.<br />
Mürşit Efendi; okulunu bitirdikten sonra idealist bir memur olarak Anadolu’ya<br />
gelmiş, Anadolu’nun memurları bekleyen çürümüşlüğü içerisinde<br />
kaybolmuştur. Kötü bir evlilik yapmış, çok istemesine rağmen çocuklarıyla<br />
gereği kadar ilgilenememiştir. Yani kendi iradesi dışında yaşayan bir insan<br />
durumuna gelmiştir. İşte bu insanın pişmanlıklar ve çaresizliklerle dolu hatıra<br />
defteri, ölümünden sonra kızı Zehra’nın eline geçmiş, böylece Zehra’nın dış<br />
dünya ile ilişkisi de yeniden şekillenmiştir.<br />
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdaki eserlerden hangisi getirilmelidir?<br />
A) Dudaktan Kalbe<br />
B) Çalıkuşu<br />
C) Yeşil Gece<br />
D) Acımak<br />
E) Miskinler Tekkesi (<strong>20</strong>14 <strong>LYS</strong>)<br />
CEVAP : D<br />
ESERİN ÖZETİ: Zehra, kendisini görevine adamış sert bir öğretmendir. insanlara<br />
karşı acıma duygusu fazla gelişmemiştir. İyi bir öğretmendir ama öğrencilerine<br />
çok serttir ve onların yaptığı en ufak bir hatayı bile affetmez. Maarif Müdürü<br />
Tevfik Hayri Bey, Zehra’nın bu tutumundan dolayı oldukça dertlidir. Bir gün<br />
Müdür Bey, Zehra’yı çağırarak Kendisine İstanbul’dan bir telgraf geldiğini,<br />
babası Mürşit Efendi’nin çok hasta ve ölüm döşeğinde olduğunu söyler. Zehra<br />
ise bir hata olduğu, babasının olmadığı şeklinde bir yalan söyler. Daha sonra izin<br />
alır ve İstanbul’a doğru yola çıkar. Yolda babasının ailesine neler yaptığını;<br />
annesini, ablasını ve anneannesini nasıl öldürdüğünü ve nihayetinde kendisini<br />
bir yatılı okula verip hiç aramadığını düşünür. Evine ulaştığında eski komşuları<br />
Vehbi Bey kendisini karşılar. Ama çok geç kalmıştır. Babası son nefesine kadar<br />
Zehra’nın ismini sayıklayarak ölmüştür. Babasının sandığında bir günlük bulur.<br />
Günlüğü okuduğunda bütün olanların asıl suçlusunun babası değil annesi<br />
34
olduğunu, bunca yıl babasını yanlış tanıdığını öğrenir. Pişman olur ve içinde bir<br />
acıma duygusu oluşur. Okuluna ve öğrencilerine bambaşka bir insan olarak<br />
döner. Artık acımayı öğrenmiştir. Bir süre sonra evlenir.<br />
35