10.06.2019 Views

MEDYATABLET 2019 HAZİRAN

Türkiye'nin ilk ve tek dijital medya dergisi MEDYATABLET'in Haziran sayısı çıktı!

Türkiye'nin ilk ve tek dijital medya dergisi MEDYATABLET'in Haziran sayısı çıktı!

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

editör<br />

T<br />

İŞİMİZ<br />

GÜCÜMÜZ<br />

MEDYA<br />

Uğur Dundar'fan bahsediyorum. Ekrem Imamoğlu<br />

ile Binali Yıldırım ekran düellosunu yönetmesi için<br />

Yıldırım tarafından ona sürülen isim Uğur Dündar<br />

yine bir gazetecilik dersi verdi. Dündar<br />

moderatörlük teklifini kabul etmedi çünkü artık<br />

kendinin de farkettiği üzere bir kesimi temsil eder<br />

hale gelmişti. Fakat bu da gazetecilikte vardır, yani<br />

bir tarafı destekleyebilirsiniz. Eşitlikten zerre ödün<br />

vermeyecek tek kişi olan Dündar, akıllarda soru<br />

işareti bırakmamak için bu görevi kabul etmedi. Iyi<br />

ki etmedi ki onu hatırımıza getirdi. Biz de kapaktan<br />

sereflendirdik bu usta ismi ve Portre sayfamızda<br />

yer verdik. Keyifle okuyacağınızı düşünüyoruz.<br />

Habercinin görevi nedir? Diye yıllardır süregelen bir<br />

düşünce vardır. Buna kafa yoracak da bir şey yok<br />

aslında; habercinin görevi olanı olduğu gibi<br />

vermektir. Biz de bu sayımızda bunu yaptık.<br />

Komplo teorilerinde sıkça tercih edilen İlluminati<br />

konusunu işledik. Fakat suçlayarak, destekleyerek<br />

falan değil, olduğu gibi ne yaptıysa onu vererek.<br />

Komploya mahal vermeyerek.<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>’te yayınlanan haberler kaynak gösterilmeden kullanılamaz.<br />

Yazıların ve görüşlerin sorumluluğu yazarlara aittir. <strong>MEDYATABLET</strong>’le ilgili her<br />

türlü hukuki ve yasal sorumluluk Genel Yayın Yönetmenine aittir.<br />

<strong>MEDYATABLET</strong> Basın Meslek İlkelerine uymayı taahhüt eder.


DOSYA<br />

TÜRKİYE’DE BASIN DIŞI SERMAYENİN<br />

BASINA GİRİŞ SÜRECİ /34<br />

İSLAMOFOBİ/20<br />

Dünyayı Mı Yönetiyorlar<br />

Yoksa Sadece Bir<br />

Topluluklar Mı?<br />

İLLUMİNATİ<br />

ARDIARKASI Hakkında<br />

birçok iddia bulunan topluluk<br />

İlluminati hakkındaki en<br />

tarafsız araştırmanın<br />

deatyaları dergimzide yer<br />

alıyor /24<br />

Uğur Dündar<br />

PORTREUsta gazeteci Uğur<br />

Dündar’ın hayalleri peşinden<br />

koşmasını anlatan hayat<br />

hikayesi dergimizde yer<br />

alıyor/14<br />

Gazeteci Dernek Ve<br />

Sendikalarının<br />

Kuruluşu<br />

PUNTO<br />

Gazeteci Dernek ve<br />

Sendikalarının kuruluş<br />

sürecinin anlatıldığı araştırma<br />

dosyası dergimizin gazetecilik<br />

sayfalarında yer alıyor /18


AYIN DiZiSi<br />

leke/17<br />

PORTRE<br />

Haluk bİLGİNER/28<br />

Kadri Gürsel<br />

Tahliye Edildi<br />

MEDYA 2 yıl 6 ay hapis<br />

cezası onanan Kadri<br />

Gürsel, denetimli<br />

serbestlik hükümleri için<br />

cezaevine gönderildi.<br />

Gürsel hakkında<br />

cezaevine girdikten sonra<br />

tahliye kararı verildi. /7<br />

<br />

Media City<br />

Geliyor!<br />

MEDYA Katar Emiri Şeyh<br />

Temim’in projesine göre<br />

Katar’da kendi bağımsız<br />

bütçesi ve sınırları olacak<br />

olan bir medya şehri<br />

kurulacak. /8<br />

Keremcem<br />

Ekranlara<br />

Dönüyor<br />

MEDYA En son İki Sevgili<br />

adlı dizi ile ekrana gelen<br />

başarılı oyuncu ve sanatçı<br />

Keremcem kısa aranın<br />

ardından ATV’de ekrana<br />

gelecek olan Kimse Bilmez<br />

adlı diziyle sevenlerinin<br />

karşısına çıkacak /9<br />

<br />

Moderatör O<br />

Olmayacak<br />

MEDYA Uğur Dündar,<br />

Binali Yıldırım’ın teklifi<br />

üzerine gündeme gelen<br />

moderatörlük teklifini<br />

kabul etmediğini açıkladı<br />

/9


ÖZEL / ESKİ AK PARTİLİLER DE<br />

SİYASİ ARENAYA ÇIKTI!<br />

En son AK Parti ile siyasette yer alan<br />

Ahmet Davutoğlu bu defa kendi partisi için<br />

oy toplayacak. İsminin Huzur olması<br />

planlanan partinin çalışmalarına başlayan<br />

Davutoğlu, Konya’da partinin duyurusunu<br />

şu sözlerle yaptı; "Hepinizi yeni bir vizyonla<br />

birlikte yeni bir hâl ile hâllenmeye davet<br />

ediyorum" Kurucuları ve fikir babasının<br />

eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül olduğu<br />

iddia edilen partide Gül’ün yanı sıra Ali<br />

Babacan’ın da yer alacağı iddia edildi. Son<br />

gelen bilgilere göre ise<br />

partinin sonbahara doğru<br />

resmi olarak çalışmalarına<br />

başlayacağı öğrenildi. Bir<br />

diğer iddiaya göre ise<br />

Davutoğlu’nun Konya’ya<br />

gitme sebebinin de yeni<br />

partide yer alacak<br />

çekirdek kadroyu<br />

bir araya getirmek<br />

olduğu bildirildi.<br />

S-400 KRİZİ BÜYÜYOR…<br />

ABD’DEN MEKTUP, RUSYA’DAN TARİH GELDİ<br />

Türkiye’nin Rusya’dan almayı planladığı S-<br />

400 hava savunma sistemiyle ilgili<br />

tartışmalar devam ediyor. Türkiye’nin geri<br />

adım atmadığı ABD – Türkiye geriliminde<br />

önemli bir gelişme yaşandı. ABD tarafı<br />

mektupla, mevzunun devamı halinde Luke<br />

ve Eglin Hava Üsleri’ndeki Türk pilot ve<br />

bakım ekiplerinin eğitiminin<br />

durdurulacağını bildirdi. Öte tarafta ise S-<br />

400 hava savunma sistemlerinin alınacağı<br />

Rusya’dan teslimat tarihi ile<br />

ilgili açıklama geldi. Rus<br />

tarafından gelen<br />

bilgiye göre S-<br />

400’ler 2 ay<br />

içerisinde<br />

Türkiye’ye<br />

teslim edilecek.<br />

<strong>MEDYATABLET</strong><br />

DIŞIMIZDA KALANLAR<br />

6<br />

MİLLİ TAKIM OYUNCULARI<br />

BU SEFER GERÇEKTEN<br />

TARİH YAZDILAR!<br />

Türkiye A Milli Futbol Takımımız EURO<br />

2020 elemeleri H Grubu'ndaki üçüncü<br />

maçında Dünya Kupası'nın son şampiyonu<br />

Fransa'yı 2-0 yendi. Konya Büyükşehir<br />

Belediye Stadyumu'nda oynanan<br />

mücadelenin 30. dakikasında Kaan<br />

Ayhan'ın attığı golle 1-0 öne geçen milli<br />

takım 40. dakikada Cengiz Ünder'le farkı<br />

ikiye çıkardı. Karşılaşmanın ikinci yarısında<br />

ise herhangi bir skor değişikliği yaşanmadı.<br />

Üçüncü<br />

maçın<br />

sonunda<br />

puanını 9'a<br />

yükselten<br />

Türkiye,<br />

EURO 2020<br />

elemeleri H Grubu'nda liderliğe yükseldi. 6<br />

puanda kalan Fransa da ikinci sırada yer<br />

aldı. Milli takım, gruptaki ilk 2 maçında<br />

Andorra ve Arnavutluk'u mağlup ederek<br />

2'de 2 yapmıştı.<br />

Bu maç birçok açıdan da önem taşıyor.<br />

Milli takım bu maçla<br />

Fransa<br />

karşısında<br />

tarihteki ilk<br />

galibiyetini<br />

aldı. İki<br />

takım<br />

bundan<br />

önce dört<br />

kez karşı<br />

karşıya<br />

gelmiş, bu<br />

maçların tümünde<br />

Fransa<br />

sahadan<br />

galip<br />

ayrılmıştı.<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>.NET


Gazeteci Kadri Gürsel<br />

Tahliye Edildi<br />

Eski Cumhuriyet gazetesi yönetici ve<br />

yazarları hakkında açılan dava<br />

kapsamında, 2 yıl 6 ay hapis cezası onanan<br />

Kadri Gürsel, denetimli serbestlik<br />

hükümleri için cezaevine gönderildi. Gürsel<br />

hakkında cezaevine girdikten sonra tahliye<br />

kararı verildi. Tahliye kararı sonrası sosyal<br />

medyadan açıklamalarda bulunan Gürsel,<br />

"Bugün 15.30 sularında konulduğum<br />

Metris Cezaevi’nden denetimli serbestlikle<br />

20.30’da tahliye edildim. Avukatlarım İlkan<br />

Koyuncu ve Vecihi Tokuç'a minnettarım.<br />

Tahliyemi mümkün kılmak için yoğun çaba<br />

sarfeden cezaevi personeline çok teşekkür<br />

ederim" dedi. AYM, Cumhuriyet gazetesi<br />

davasında yargılanan Gürsel için verdiği<br />

"kişi güvenliği ve özgürlüğü ile ifade<br />

özgürlüğü hakkının ihlal edildiği" kararına<br />

rağmen savcılığın 2,5 yıllık<br />

hapis hükmünün infazı için<br />

kendisini çağırmıştı. Kadri<br />

Gürsel bugün saat 14:00<br />

sıralarında Çağlayan<br />

Adliyesi’ne gelmiş,<br />

Adliye önünde<br />

kelepçelenerek<br />

Metris<br />

Cezaevi'ne<br />

gönderilmişti.<br />

Demirören’de<br />

Sular Durulmuyor<br />

Doğan Holding’ten satın<br />

alınan Demirören Holding<br />

bünyesine geçen DHA’da krizlere bir yenisi<br />

daha eklendi. İddialara göre habere giden<br />

gazetecilerin tüm masrafları kaldırıldı.<br />

Haber ajansında çalışan gazetecilerin zam<br />

beklentileri de yine hüsranla sonuçlandı.<br />

Yüzde 15 zam bekleyen gazeteciler yüzde<br />

5 zam alacaklarını öğrendi. Ayrıca seçim<br />

nedeniyle izinleri de iptal edilen<br />

çalışanların maaşlarının da asgari ücretler<br />

civarında olduğu öğrenildi.<br />

MEDYA<br />

Sputnik’in Yayın Yönetmeni<br />

Hastanelik Oldu<br />

Rusya’nın popüler medya şirketlerinden<br />

Sputnik ve Russia Today’in Genel Yayın<br />

Yönetmeni Margarita Simonyan, bir<br />

aktivistin provaskasyonu sonrası<br />

fenalaşarak hastaneye kaldırıldı. Echo of<br />

Moscow adlı radyonun yayınında konuk<br />

olduğu sırada meydana gelen olayda<br />

aktivist Simonyan'ı elinde kamerayla takip<br />

edip, Moskova Belediye Başkanı Sergei<br />

Sobyanin hakkında 'neyin uygunsuz ve<br />

kışkırtıcı sorular olarak kabul edildiği' gibi<br />

sorular yöneltti.<br />

Televizyon Yayıncıları Derneği’nin<br />

Yeni Başkanı Turkuvaz’dan<br />

Genel kurulu yapılan<br />

Televizyon Yayıncıları<br />

Derneği’nin yeni yönetim<br />

kurulu başkanı Turkuvaz<br />

Medya Medya Grubu Hukuk Grup Başkanı<br />

Fatih Savaş oldu. Dernekten yapılan<br />

açıklama ise şöyle; "30 Mayıs <strong>2019</strong><br />

tarihinde gerçekleştirilen Olağan Genel<br />

Kurulumuz neticesinde yapılan ilk Yönetim<br />

Kurulu Toplantımızda oy birliği ile, Yönetim<br />

Kurulu Başkanlığına Turkuvaz Medya<br />

Grubu Hukuk Grup<br />

Başkanı Fatih Savaş,<br />

Genel Sekreterliğe<br />

Kanal D Genel<br />

Müdürü Murat<br />

Saygı ve Saymanlığa<br />

Türk Telekom<br />

Direktörü Ziyad<br />

Varol seçilmişlerdir"<br />

<strong>MEDYATABLET</strong><br />

7<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>.NET


Özil’in Düğününe<br />

Acun Ilıcalı Damga Vurdu<br />

Futbolcu Mesut Özil ve Amine Gülşe<br />

çiftinin düğününe ünlü televizyoncu Acun<br />

Ilıcalı’nın ettiği dans damga vurdu. Sanat,<br />

spor ve siyaset camiasından birçok ismin<br />

katıldığı düğünde gerçekleşen after<br />

partyde dans ve müzik eşliğinde eğlenen<br />

konuklardan biri olan Acun Ilıcalı’nın dans<br />

etmesi, sosyal medyada “kendi<br />

düğününde bile dans etmemişti” gibi<br />

sözlere neden oldu.<br />

Katar Hükümetinden<br />

Media City Geliyor!<br />

MEDYA<br />

Cansu Canan Özgen<br />

A Haber’den de Ayrıldı<br />

Pelin Çift’in Habertürk TV’den ayrılmasıyla<br />

Çift’in sunduğu Öteki Gündem<br />

programının sunuculuğuna getirilen ve<br />

büyük bir başarı<br />

yakalayan Cansu<br />

Canan Özgen,<br />

Habertürk<br />

TV’den ayrılmış<br />

A Haber’e<br />

geçmişti. A<br />

Haber’de ‘Satır<br />

Arası’ ve A<br />

Para’da da<br />

‘Gündem Dışı’<br />

adlı programı<br />

sunan Özgen,<br />

sürpriz bir kararla A Haber’den de ayrıldı.<br />

Sosyal medya hesabı üzerinden<br />

açıklamalarda bulunan Özgen, kariyerine<br />

programcı kimliğiyle devam edeceğini<br />

açıkladı.<br />

Ömer Sarıkaya Kolları Sıvadı<br />

Aylan Bebeğin Hayatı Film Oluyor<br />

Katar Emiri Şeyh Temim’in projesine göre<br />

Katar’da kendi bağımsız bütçesi ve sınırları<br />

olacak olan bir medya şehri kurulacak.<br />

Projenin onaylanmasıyla birlikte artık<br />

Katar, medya faaliyetlerinin geliştirilmesi,<br />

uluslararası basın ve teknoloji şirketlerinin<br />

buraya çekilmesi hedefleniyor. Bu yeni<br />

kurulacak kentin bölgede uluslararası<br />

basına cazibe merkezi olması ve yerel<br />

medyayı da desteklemesi bekleniyor.<br />

<strong>MEDYATABLET</strong><br />

8<br />

Yaklaşık 4 yıl önce cansız bedeni sahile<br />

vuran Suriye asıllı mülteci, 3 yaşındaki<br />

bebek Aylan Kurdi’nin hayatı film oluyor.<br />

Filmin yönetmenliğini ise İslamofobi ve<br />

Sessiz Melek gibi filmleri de yöneten Ömer<br />

Sarıkaya yapacak. Filmin başrollerinde ise<br />

Tamer Karadağlı, Wilma Ellles, Mike<br />

Mitchell, Daniel Baldwin, Yılmaz Morgül ve<br />

Talat Atilla yer alacak.<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>.NET


Yaza bomba gibi düşecek…<br />

Star TV’den Yeni Dizi<br />

Yapımcılığını<br />

birçok<br />

önemli<br />

dizinin de<br />

yapımcılığını<br />

üstlenen O3<br />

Medya’nın<br />

yaptığı<br />

Benim Tatlı<br />

Yalanım dizisi<br />

13 Haziran<br />

Perşembe<br />

akşamı Star<br />

TV’de<br />

başlıyor. Başrollerini Lavinya Ünlüer<br />

Furkan Palalı ve Aslı Bekiroğlu’nun<br />

paylaştığı dizinin yönetmen koltuğunda ise<br />

Barış Erçetin ve Cihan Vural oturacak.<br />

Uzun süredir hazırlıklarına başlanan<br />

dizinin senaryosunu ise Pınar Ordu<br />

kaleme alacak.<br />

ATV’nin Yeni Dizisiyle<br />

Keremcem Ekranlara Dönüyor<br />

En son İki Sevgili adlı dizi ile ekrana gelen<br />

başarılı oyuncu ve sanatçı Keremcem kısa<br />

aranın ardından ATV’de ekrana gelecek<br />

olan Kimse Bilmez adlı diziyle sevenlerinin<br />

karşısına çıkacak.<br />

Yapımcılığını Baba<br />

Yapım’ın üstlendiği<br />

dizinin başrollerinde<br />

ise Keremcem’in yanı<br />

sıra Özgü Kaya,<br />

Engin Hepileri ve<br />

Burak Serdar<br />

Şanal gibi<br />

birçok ünlü<br />

oyuncu yer<br />

alıyor. Dizinin<br />

yönetmen<br />

koltuğunda ise<br />

Kartal Çidamlı<br />

ve Hakan Eren<br />

oturuyor.<br />

<strong>MEDYATABLET</strong><br />

MEDYA<br />

9<br />

Afili Bir Aşkın Öyküsü Başlıyor…<br />

Kanal D’den Yeni Dizi<br />

Başrollerinde Çağlar Ertuğrul, Burcu<br />

Özberk, Altan Erkekli, Benian Dönmez ve<br />

Neşe Baykent gibi birçok önemli ismin yer<br />

aldığı yeni dizi Afili Aşk, 12<br />

Haziran Çarşamba<br />

akşamı Kanal D’de<br />

başlıyor.<br />

Yapımcılığını ARC<br />

Film’in<br />

üstlendiği yeni<br />

dizinin<br />

yönetmen<br />

koltuğunda başarılı<br />

yönetmen Serdar<br />

Gözelekli oturuyor.<br />

Dizinin senaryosunu<br />

ise Barış Erdoğan,<br />

İlker Arslan, Kübra<br />

Sülün, Okşan<br />

Tavaslıoğlu’dan<br />

oluşan bir senaryo<br />

ekibi kaleme alacak.<br />

Uğur Dündar Teklifi Kabul Etmedi<br />

Adayların Moderatörü O Olmayacak<br />

Yenilenen İstanbul Büyükşehir Belediyesi<br />

seçiminde yarışan Cumhur İttifakı’nın<br />

adayı Binali Yıldırım ve Millet İttifakı adayı<br />

Ekrem İmamoğlu’nun<br />

ekranlarda olması<br />

planlanan tartışma<br />

programının<br />

moderatörlüğüne<br />

Yıldırım’ın isteği<br />

üzerine Uğur Dündar<br />

ismi telaffuz<br />

edilmişti.<br />

Dündar ise bu<br />

teklifi kabul<br />

etmediğini<br />

açıkladı.<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>.NET


OLAYLAR<br />

ve<br />

GERÇEKLER<br />

iLK DIŞ BORCUMUZU<br />

NE ZAMAN ALDIK?<br />

OSMAN hazırladı<br />

KILIÇ


İLK DIŞ BORCUMUZU<br />

NE ZAMAN ALDIK?<br />

OSMAN KILIÇ<br />

Osmanlı devleti’nde ilk dış borçlanma<br />

1854 yılında, Kırım Savaşı vesilesiyle<br />

alınmıştır. Dönemin İngiliz bankerlerinin<br />

ağırlıkta olduğu bu borç mevzusunda<br />

Rothchild ailesi ön plana çıkmaktadır.<br />

Osmanlı devleti ilk başlarda “onur kırıcı”<br />

olarak gördüğü dış borçlanmaya daha<br />

sonra mecbur kalmış ve dış borçlanmaya<br />

1854 - 1875 arasında yenilerini ekleyerek<br />

toplam 239 Milyon Lira borç almıştır.<br />

Muharrem Kararnamesi ile 20 Aralık<br />

1881’de Osmanlı Hükümeti'nin<br />

219.938.559 Osmanlı lirası olan dış borcu<br />

indirime gidilerek toplam dış borç<br />

141.505.309 lira olarak tespit edilip ödeme<br />

koşulları yeniden düzenlenmiştir.<br />

Şimdilerde bile büyük tartışmalara neden<br />

olan Düyun-i Umumiye de dış borçlar<br />

yüzünden ortaya çıkmıştır. Aynı<br />

kararnamenin 15. maddesine göre,<br />

Osmanlı İmparatorluğu’nun dış borçlarını<br />

ödeyememesiyle, ödemelerini güvence<br />

altına alacak olan vergi kaynaklarının<br />

toplanması ve denetimi işlevini yürütecek<br />

olan Düyun-u Umumiye’ye bırakılmıştır.<br />

Osmanlı devletinin borçları, devlet<br />

çöktükten sonra Osmanlı devletinin<br />

sınırları içinde kurulan devletlere<br />

bırakılmıştır.<br />

<strong>MEDYATABLET</strong><br />

11<br />

ŞİMDİLERDE BİLE<br />

BÜYÜK TARTIŞMALARA<br />

NEDEN OLAN DÜYUN-İ<br />

UMUMİYE DE DIŞ<br />

BORÇLAR YÜZÜNDEN<br />

ORTAYA ÇIKMIŞTIR<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>.NET


OSMANLI DEVLETİ’NDEN ÜLKELERE KALAN BORÇLAR<br />

TÜRKİYE<br />

84,597,495 TL<br />

SURİYE VE LÜBNAN<br />

11,108,858 TL<br />

YUNANİSTAN<br />

11,054,534 TL<br />

IRAK<br />

6,772,142 TL<br />

YUGOSLAVYA<br />

5,435,597 TL<br />

FİLİSTİN<br />

3,284,429 TL<br />

BULGARİSTAN<br />

1,776,354 TL<br />

ARNAVUTLUK<br />

1,633,233 TL<br />

Suudi Arabistan<br />

1,499,518 TL<br />

Yemen<br />

1,182,104 TL<br />

Ürdün<br />

733,610 TL<br />

İtalya<br />

243,200 TL<br />

NECİT<br />

129,150 TL<br />

MAAN<br />

128,728 TL<br />

ASİR<br />

26,138 TL<br />

BORÇ ÖDEME<br />

SIRASINDA İLK SIRADA<br />

YER ALAN TÜRKİYE,<br />

OSMANLI DEVLETİ’NDEN<br />

KALAN BORCU ANCA<br />

1954 YILINDA<br />

ÖDEYEBİLMİŞTİR<br />

<strong>MEDYATABLET</strong><br />

12<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>.NET


CUMHURİYET’İN İLK BORCU<br />

Cumhuriyet döneminin ilk dış borcu ise<br />

1930 yılında, İsmet İnönü Hükümeti<br />

tarafından Amerika Birleşik<br />

Devletleri’nden alınmıştır. Aynı yıl<br />

içerisinde kurulan Serbest Cumhuriyet<br />

Fırkası’nın kurulmasındaki nedenin de<br />

iddialara göre liberal gözükerek dış yardım<br />

almak olduğu dile getirilmektedir. 24 Ocak<br />

1980 tarihinde Ekonomik İstikrar Programı<br />

ile ise o zamana kadarki ekonomi<br />

politikalarından vazgeçilerek daha dışa<br />

dönük ve liberal politikalar izlenmiştir.<br />

1990 yılına kadar süren bu dönemde dış<br />

borçlanmayla bir kalkınma sağlanması<br />

amaçlanmıştır. 2001 krizi sonrası<br />

Türkiye'nin dış borcu 129 Milyar dolardan<br />

336 Milyar dolara yükselmiştir. 2013<br />

yılında ise Türkiye’nin net dış borcu 214.4<br />

milyar dolar olarak belirlenmiştir. 14 Mayıs<br />

2013 tarihinde IMF’ye olan borcun son<br />

taksidi ödenmiş ve böylece Türkiye'nin<br />

uzun yıllardır devam eden IMF borcu<br />

kapatılmıştır. Yine de Türkiye’nin içinde<br />

bulunduğu kriz ortamı dolayısıyla tekrar<br />

IMF’den borç alacağı iddia edilmektedir.<br />

<strong>MEDYATABLET</strong><br />

13<br />

14 MAYIS 2013<br />

TARİHİNDE IMF’YE<br />

OLAN BORCUN SON<br />

TAKSİDİ ÖDENMİŞ VE<br />

BÖYLECE TÜRKİYE'NİN<br />

UZUN YILLARDIR<br />

DEVAM EDEN IMF<br />

BORCU KAPATILMIŞTIR<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>.NET


PORTRE


PORTRE<br />

Uğur dündar<br />

Başarılı gazeteci ve televizyon programcısı<br />

Uğur Dündar, 28 Ağustos 1943 yılında<br />

İstanbul’un Silivri ilçesinde dünyaya geldi.<br />

Eğitimine doğduğu şehir İstanbul’da<br />

başlayan Dündar, liseyi de Vefa Lisesi’nde<br />

okudu. Lise eğitimi sonrası sevdası olan<br />

gazetecilik mesleği için profesyonel eğitim<br />

almak istedi. Bu doğrultuda İstanbul<br />

Üniversitesi’nde gazetecilik eğitimi aldı.<br />

Yakışıklı bir genç olan Dündar, çevresi<br />

tarafından oyunculuk yapması yönünde<br />

zorlansa da o hayallerinin peşinden gitmeye<br />

davam etti. 1970 yılında TRT tarafından<br />

açılan bir sınav sonrası televizyon yapımcısı<br />

oldu. Aynı yıl BBC’nin gazetecilik kurslarına<br />

da katılan Dündar, kurs sonrası Türkiye’ye<br />

döndükten sonra yine TRT’de yapımcı,<br />

yönetmen ve sunuculuk yaptı.<br />

1986 yılında gazeteciliğin yazılı alanında da<br />

yer almaya başlayan Dündar, Hürriyet<br />

gazetesinde yazarlık yapmaya başladı.<br />

Kendi alanında birçok başarıya imza atan<br />

Dündar, araştırmacı gazeteciliğin de<br />

Türkiye’deki ilklerinden oldu. 1992 yılında<br />

Show TV’de televizyonculuğunu<br />

sürdürmeye devam eden Dündar, çalıştığı<br />

gazetenin Aydın Doğan’a satılmasıyla<br />

birlikte Doğan’ın televizyon kanalı Kanal<br />

D’ye geçti. Arından tekrar Show TV’ye<br />

geçen Dündar bunun ardından Star TV’ye<br />

geçti. Star TV’de Haber Genel Yayın<br />

Yönetmeni olan Dündar Hürriyet’ten de<br />

ayrılarak Star gazetesi yazarı oldu. Ertesi yıl<br />

Sabah gazetesine geçen Dündar aynı yıl Kiss<br />

TV’ye geçti. 2002 yılında ATV’ye geçen<br />

Dündar tekrar Star TV’ye geçti ve Star<br />

gazetesi yazarı oldu. Bunun ardından tekrar<br />

Kanal D’ye geçen Dündar 2008 yılında Star<br />

TV’ye Haber Genel Yayın Yönetmeni olarak<br />

geçti ve Ana Haber sunuculuğunu üstlendi.<br />

2010 yılında da yine grubun bünyesinde<br />

<strong>MEDYATABLET</strong><br />

bulunan Hürriyet gazetesinde yazarlığa<br />

15<br />

1986 YILINDA<br />

GAZETECİLİĞİN YAZILI<br />

ALANINDA DA YER<br />

ALMAYA BAŞLAYAN<br />

DÜNDAR, HÜRRİYET<br />

GAZETESİNDE YAZARLIK<br />

YAPMAYA BAŞLADI<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>.NET


PORTRE<br />

2010 yılında da yine grubun bünyesinde bulunan Hürriyet<br />

gazetesinde yazarlığa devam etti. Haber – araştırma programı<br />

Arena ile birçok başarıya imza atan Dündar, Star<br />

TV’deki görevine, kanal Doğuş Yayın Grubu’na satıldıktan<br />

sonra veda etti. Kısa bir süre Artı 1 adlı televizyon<br />

kanalında Ana Haber sunucusu olan Dündar, yine kısa<br />

bir süre Milliyet gazetesinde de yazarlık yaptı.<br />

Bir süre Marmara ve İstanbul Üniversitesi’nde<br />

yüksek lisans dersleri de veren usta gazeteci bunların<br />

ardından Halk TV’de Arena programını format<br />

değişikliği yaparak Halk Arenası adıyla ekrana getirdi.<br />

Sözcü gazetesinde de köşe yazarlığına başlayan<br />

Dündar, yazarlığına halen devam etmektedir. Halk<br />

TV’den istifa eden Dündar’ın Halk Arenası adlı programı<br />

ise çalıştığı gazetenin YouTube kanalı<br />

üzerinden yayınlarına devam etmektedir.<br />

Birçok kitaba da imza<br />

atan Dündar, birkaç sinema<br />

filminde de rol almıştır.<br />

KISA BİR SÜRE +1 ADLI<br />

TELEVİZYON KANALINDA ANA<br />

HABER SUNUCUSU OLAN DÜNDAR,<br />

YİNE KISA BİR SÜRE MİLLİYET<br />

GAZETESİNDE DE YAZARLIK YAPTI<br />

<strong>MEDYATABLET</strong><br />

16<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>.NET


AyınEnleri<br />

AYIN DİZİSİ<br />

AYIN oyuncusu<br />

Leke<br />

her Salı kanal d’de<br />

AYIN FENOMENİ<br />

BARIŞ ARDUÇ<br />

AYIN YAZARI<br />

ALPER RENDE<br />

<strong>MEDYATABLET</strong><br />

17<br />

SEVİLAY YILMAN<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>.NET


OSMAN hazırladı<br />

KILIÇ


OSMAN KILIÇ<br />

Gazetecilerin cemiyet kurmasıyla ilgili bu ilk ilk girişimin<br />

hazırlıklarına 2. Meşrutiyet’in ilan<br />

edildiği hazırlıklarına gün olan 2. 23 Meşrutiyet’in Temmuz 1908’de ilan edildiği başlanmıştır. gün olan Gazetecilerin 23 kendi aralarında toplanarak<br />

başlatmaya Temmuz 1908’de çalıştıkları başlanmıştır. bu cemiyetleşme Gazetecilerin hareketinin kendi aralarında<br />

toplanarak dahi seçilmiştir. başlatmaya Komisyon çalıştıkları bu anca cemiyetleşme 1910 yılında 42 maddelik bir tüzük<br />

tüzüğünün belirlenmesi için bir<br />

komisyon<br />

hazırlayabilmiştir. hareketinin tüzüğünün Tüzük belirlenmesi gereği Matbuatı için Osmaniye bir komisyon Cemiyeti dahi adında bir cemiyet kurulmasına<br />

karar seçilmiştir. verilmiştir. Komisyon Bir kongre anca 1910 sonrasında yılında 42 kuruluşunun maddelik bir yapılması planlanan bu cemiyet,<br />

kongrenin tüzük hazırlayabilmiştir. bir türlü toplanamamasından Tüzük gereği Matbuatı dolayı kurulamamıştır.<br />

Osmaniye<br />

Cemiyeti adında bir cemiyet kurulmasına<br />

karar verilmiştir. Bir kongre sonrasında kuruluşunun<br />

yapılması planlanan bu cemiyet,<br />

kongrenin bir türlü toplanamamasından dolayı<br />

kurulamamıştır.<br />

<strong>MEDYATABLET</strong><br />

29<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>.NET


İlk cemiyet kurma girişiminin başarısızlığıyla birlikte yaklaşık 7 yıl<br />

sonra gazeteciler ikinci kez bir dernek kurmaya girişmiştir.<br />

Derneğin kuruluşu oldukça trajikomiktir. Ülkemiz 1. Dünya<br />

Savaşındadır, savaştaki müttefikimiz Almanlar, Türkiye’de bir<br />

basın derneğinin bulunduğunu sanarak, sözde derneğin<br />

gazetecilerini Almanya’ya çağırır. Bu ve benzeri çağrılar üzerine<br />

gazeteciler yeniden bir dernek kurmaya karar verir, Osmanlı<br />

Matbuat Cemiyeti kurulmuştur. Derneğin geçici yönetim<br />

kurulunda başkanlığa Mahmut Sadık Bey, 2. Başkanlığa Yunus<br />

Nadi ve genel sekreterliğe ise Ahmet Emin Yalman getirilmiştir.<br />

Bu geçici yönetimden sonra 15 Şubat 1917 yılında ilk kongresi<br />

yapılan cemiyetin yönetim kadrosu da seçilmiştir.<br />

Cemiyet 1. Dünya Savaşının ardından da çalışmalarını<br />

sürdürmüştür. Fakat çeşitli defa cemiyetin adı değişmiştir.<br />

1920’de Türk Matbuat Cemiyeti, 1923 sonrası Matbuat Cemiyeti<br />

ve 1930’da İstanbul Matbuat Cemiyeti olmuştur. Son değişiklik<br />

ise Mustafa Kemal Atatürk’ün, cemiyetin gönderdiği bağlılık<br />

telgrafına cevaben gönderdiği telgrafta cemiyetten Basın Kurumu<br />

diye bahsetmesiyle olmuştur. Dernek bu telgraftan sonra 1935’te<br />

son kez adını Basın Kurumu olarak değiştirmiştir.<br />

İLK CEMİYET KURMA<br />

GİRİŞİMİNİN<br />

BAŞARISIZLIĞIYLA<br />

BİRLİKTE YAKLAŞIK<br />

7 YIL SONRA<br />

GAZETECİLER İKİNCİ<br />

KEZ BİR DERNEK<br />

KURMAYA<br />

GİRİŞMİŞTİR<br />

Basın Kurumu’nun olduğu yıllarda farklı gazeteci dernekleri de<br />

kurulmuştur. Bunlardan birisi de 17 Şubat 1930 yılında kurulan<br />

Türkiye Gazeteciler Birliği’dir. Dernekle ilgili pek fazla bilgiye<br />

rastlanmazken derneğin Basın Kurumu kadar uzun ömürlü<br />

olmadığı ve 1935’te kapandığı görülmüştür.<br />

<strong>MEDYATABLET</strong><br />

20<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>.NET


Hakkı Tarık Us<br />

Basın Birliği, 1935 yılında düzenlenen<br />

Basın Kongresi’nin kararlarından ilham<br />

alarak bir kanunla 1938 yılında<br />

kurulmuştur. Kanun gereği Türkiye 5 ana<br />

bölgeye bölünmüştür. Bölgeler; İstanbul,<br />

Ankara, İzmir, Adana ve Trabzon’dur. Bu<br />

kanun gereği İstanbul’daki Basın Kurumu<br />

dağıtılır ve Hakkı Tarık Us’un<br />

başkanlığında İstanbul Basın Birliği<br />

kurulur. Birlik, 2. Dünya Savaşı’nın<br />

sonuna derneklerin kapatılmasını<br />

istemiştir. Zamanın başbakanı Şükrü<br />

Saraçoğlu, dış ülkelerdeki basın<br />

örgütlerini incelemesi için Hüseyin Cahit<br />

Yalçın’ı Avrupa’ya göndermiştir. Yalçın,<br />

döndüğünde verdiği raporda Avrupa’da<br />

bu ve benzeri bir örgüt olmadığını dile<br />

getirmiştir. Bu rapor üzerine Basın Birliği<br />

1946 yılında kapatılmıştır.<br />

Sedat Simavi<br />

1946 yılında Basın Birliği’nin<br />

kapatılmasıyla birlikte gazeteciler bir<br />

birlik arayışı içerisine girmiştir. Eski Basın<br />

Birliği üyelerinin çoğunluğu Sedat Simavi<br />

başkanlığında Gazeteciler Cemiyeti’ni<br />

kurar. Hemen hemen tüm gazeteciler bu<br />

cemiyete üye olmuştur. Cemiyet,<br />

günümüzde de etkinliğini<br />

sürdürmektedir.<br />

Hüseyin Cahit Yalçın<br />

ESKİ BASIN BİRLİĞİ ÜYELERİNİN<br />

ÇOĞUNLUĞU SEDAT SİMAVİ<br />

BAŞKANLIĞINDA GAZETECİLER<br />

CEMİYETİ’Nİ KURAR<br />

Eski, Basın Kurumu başkanı Hakkı Tarık<br />

Us, Sedat Simavi önderliğindeki<br />

Gazeteciler Cemiyeti’ne katılmamış ve<br />

aynı yıl (1946) Basın Birliği Derneği’ni<br />

kurmuştur. Bu dernekle Gazeteciler<br />

Cemiyeti arasında sürekli olarak sıkıntılar<br />

yaşanmıştır.<br />

1946 yılında kurulan gazetecilikle ilgili<br />

üçüncü dernektir. Ankara’daki<br />

gazetecilerin birleşerek kurdukları bir<br />

dernektir. Basın Birliği Derneği gibi bu<br />

dernekle de ilgili pek bir bilgiye<br />

rastlanmamıştır.<br />

<strong>MEDYATABLET</strong><br />

21<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>.NET


1952 yılında çıkarılan “Basın Mesleğinde Çalışanlarla<br />

Çalıştıranlar Arasındaki İlişkileri Düzenleyen Kanun”<br />

gazetecilere bir sendika kurma hakkı kazandırmıştır.<br />

Kanunun tanıdığı bu hak ile birlikte İstanbul’daki<br />

gazeteciler kendi aralarında toplanmış ve ilk gazeteciler<br />

sendikası kurulmuştur. Sendikanın üzerinde durduğu;<br />

asgari ücretlerin kabulü, toplu sözleşme, tazminat, grev<br />

hakkı ve yıllık izin gibi sosyal haklar oldukça tepki<br />

çekmiştir.<br />

Sendika 18-20 Nisan 1955 tarihleri arasında Türkiye<br />

Gazeteciler Konferansı’nı düzenlemiş ve sosyal haklar,<br />

basın özgürlüğü gibi meseleler burada da ısrarla üzerinde<br />

durulan konulardan olmuştur. Dönemin Demokrat Parti<br />

(DP) hükümetinin bu sendikaya ve kararlarına tepki<br />

göstermesiyle Başbakan Adnan Menderes, İstanbul valisi<br />

Fahrettin Kerim Gökay’dan sendikanın kapatılmasını<br />

talep etmiştir. Bunun üzerine vali, sendika yönetimini<br />

yanına çağırmış ve Menderes’i kararından vazgeçiren bir<br />

bildiri imzalatmıştır. Bu bildiriyle sendika kapatılmaktan<br />

son anda kurtulsa da başka nedenlerden dolayı hükümet<br />

sendikayı kapatmıştır. Sendika 9 ay kapalı kalmıştır.<br />

DÖNEMİN DEMOKRAT<br />

PARTİ (DP) HÜKÜMETİNİN<br />

BU SENDİKAYA VE<br />

KARARLARINA TEPKİ<br />

GÖSTERMESİYLE<br />

BAŞBAKAN ADNAN<br />

MENDERES, İSTANBUL<br />

VALİSİ FAHRETTİN KERİM<br />

GÖKAY’DAN SENDİKANIN<br />

KAPATILMASINI TALEP<br />

ETMİŞTİR<br />

Bu federasyon 18 Nisan 1958 yılında İstanbul, İzmir ve<br />

Ankara Gazeteciler Sendikalarının birleşmesiyle<br />

oluşturulmuştur. Federasyonun ilk kongresi 24-25 Mayıs<br />

1958 yılında Ankara’da düzenlenmiştir. Federasyonla<br />

ilgili bilgiler bunlarla sınırlıdır.<br />

1946 yılında kurulan dördüncü gazetecilik derneğidir.<br />

1946 yılında Basın Birliği’nin kapatılmasıyla İstanbul’da<br />

Gazeteciler Cemiyeti, Ankara’da Ankara Gazeteciler<br />

Cemiyeti, İzmir’de de bu cemiyet kurulmuştur. 28<br />

Temmuz 1946 yılında Yeni Asır Gazetesi’ni sahibi Ali<br />

Şevket Bilgin, Abdi Sokullu, Sırrı Sanlı, Asım Kültür ve<br />

Nihat Kürşat’ın kurduğu cemiyetin tüzüğü 28 Temmuz<br />

1946 yılında cemiyetin başkanı Ali Şevket Bilgin’in sahibi<br />

olduğu Yeni Asır Gazetesi’nde yayınlanmıştır. Cemiyet<br />

günümüzde de etkinliğini devam ettirmektedir.<br />

Basın ile ilgili diğer dernek ve kuruluşlardan bazıları ise<br />

şöyledir;<br />

- Taşra Gazeteciler Cemiyeti<br />

- Ankara Gazete Sahipleri Sendikası<br />

- Türkiye Basın-İş Sendikası<br />

<strong>MEDYATABLET</strong><br />

22<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>.NET


tetrik<br />

osmankilicOK<br />

tetrik<br />

osmankilic1 theosmankilic@gmail.com<br />

Okan Bayülgen’in benim için ne kadar değerli,<br />

hayatıma dokunan bir insan olduğunu çoğu kişi bilir.<br />

Ben kendimi onun felsefesiyle büyütürken ve<br />

insanlara da bunu salık verirken o bütün değerini bir<br />

çırpıda sildi. Yaklaşık 10 yıldır takip ettiğim, doğruları<br />

söylediğine ve hatta bazen “doğrucu Davut”<br />

olduğuna şahit olduğum Okan Bayülgen çok ama çok<br />

değişti. TV100 ekranlarındaki programının ilk<br />

bölümlerini izliyordum, şükürler olsun başladı diye<br />

seviniyordum. Ama izlediğim adam Okan Bayülgen<br />

değildi! Çoğu kişiye göre skandal olarak görülen Altın<br />

Kelebek olayından sonra onun bu hale geldiğinin<br />

farkındayım ama nihayetinde ATV’de çalışmıyorsun<br />

ya be adam, ne demeye bu otosansürün, Beyazıt<br />

Öztürk gibi ailenin iyi çocuğunu oynaman… Eğer bu<br />

yazıyı Okan Bayülgen de okuyorsa, ben gibi ona<br />

inanan ve ona hayranlık besleyen insanları hayal<br />

kırıklığına uğratmasın ve silkinip kendine gelsin bir an<br />

önce yoksa yeni nesli Youtuberlara kurban vereceğiz.<br />

Bilir misiniz Ercan Arıklı’yı? 1966 yılında ABC gazetesini,<br />

ardından da Ekonomi Politika gazetesini<br />

kuruyor. Avrupa Yakası’nın senaristi Gülse Birsel’in<br />

dediğine göre dizideki Bülent Onaran karakteri de<br />

Ercan Arıklı’dan esinlenilerek yazılmış. Yani namı<br />

değer “Mösyö Bülent” aslında Ercan Arıklı’dır.<br />

Fakat Arıklı’nın hayatı bu kadar renkli olmamıştır.<br />

2 çocuğunu bir gaz patlaması sonucu<br />

kaybeden Arıklı’nın hayata veda edişi<br />

de bir o kadar acıdır. Başarılı gazeteci<br />

ve dergicilik sektörünün öncü isimlerinden<br />

Arıklı, 2003 yılında Vatan Dergi Grubu’nun merkezi olan Mecidiyeköy’de karşıdan<br />

karşıya geçerken bir halk otobüsünün çarpsması sonucu hayatını kaybetmiştir. Malum bu<br />

usta ismin ölüm yıldönümü bu ay, ben de hatırlatmak istedim. Nur içinde yatsın.<br />

<strong>MEDYATABLET</strong><br />

23<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>.NET


ARDIARKASI I A RKASI<br />

İLLUMİNATİ<br />

DÜNYAYI MI YÖNETİYORLAR YOKSA SADECE BİR TOPLULUKLAR MI?


İLLUMİNATİ<br />

Her ne kadar şimdilerde farklı amaçlar doğrultusunda<br />

hareket ettiği ortaya çıkmış olsa da İlluminati kelime<br />

anlamıyla ‘aydınlanmışlar’ demektir. İlk başlardaki<br />

amaçlarının batıl inanca ve dinin hayata etkilerinin<br />

kalkmasına yönelik olduğunu söyleyen topluluk, tam da<br />

Aydınlanma Çağı döneminde 1 Mayıs 1776 yılında<br />

ortaya çıkmıştır. Topluluk şimdilerde ise bu amacın<br />

dışında, zihin kontrolü gibi psikolojik süreçler<br />

uygulamakta, gücünü ve lobisini kullanarak devletleri<br />

kontrol edebilmektedir. Topluluk varlığını gözler önüne<br />

sermek adına çeşitli şekiller ve figürler de<br />

kullanmaktadır. Çeşitli iddialara göre ise bu topluluğun<br />

amacı ulus devletleri yok edip tek dünya devletini<br />

kurmaktır. Tek tipleştirmek adına dini olmayan, tek<br />

devlete mensup insan toplulukları yetiştirmeyi amaç<br />

edindikleri iddia edilen İlluminati’nin kanıtlanmış bir<br />

faaliyeti bulunmamaktadır. Topluluğun kurucusu hukuk<br />

profesörü ve filozof olan Adam Weishaupt’tur. Hareket<br />

tam olarak 5 kişiyle kurulmuştur. Topluluğun kendine<br />

örnek aldığı bir diğer topluluk ise Mason’luktur. Hareket<br />

ayrıca bir dönem Baveryan İlluminati diye de<br />

adlandırılmıştır. İdeolojilerine "İlluminizm" diyen<br />

topluluk, Brunswick dükü Ferdinand ve diplomat Franz<br />

Xaver von Zwack gibi birçok önemli isim de üyeleri<br />

arasında yer aldı. Avrupa’nın çeşitli yerlerine yayılan<br />

topluluk 10 yıl gibi kısa bir süre içerisinde binlerce üyeye<br />

ulaştı. Büyük yetkiye sahip birçok üyesinin yanında<br />

topluluk edebiyat dünyasından Johann Wolfgang von<br />

Goethe, Johann Gottfried Herder gibi isimlerin de ilgisini<br />

çekti. 1777 yılında Bavyera’nın yöneticisi olan Karl<br />

Theodor, İlluminati de dahil bütün gizli toplulukları<br />

yasakladı.<br />

Bölgelerindeki<br />

<strong>MEDYATABLET</strong><br />

hükümetin 1785 yılında yayınladığı 24 bildiri<br />

ÇEŞİTLİ İDDİLARA GÖRE İSE<br />

BU TOPLULUĞUN AMACI<br />

ULUS DEVLETLERİ YOK EDİP<br />

TEK DÜNYA DEVLETİNİ<br />

KURMAKTIR<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>.NET


Bölgelerindeki hükümetin 1785 yılında yayınladığı<br />

bildiri sonrası topluluk dağıldı. Topluluğun kurucusu<br />

Adam Weishaupt kaçmak zorunda kaldı.<br />

Topluluktan geriye kalan tüm dökümanlar hükümet<br />

tarafından ifşa edildi.<br />

İlluminati hakkındaki komplo teorileri<br />

Birçok büyük yazarın belirttiğine göre topluluk,<br />

çalışmalarından ziyade faal olarak faaliyet de<br />

göstermektedir. Birçok siyasi, ekonomik ve askeri<br />

durumun da sorumlusu olduğu iddia edilen<br />

topluluk, yine aynı teorilere göre ABD Başkanlarının<br />

da üye oldukları bir harekettir. Bilinçaltı mesajlarla<br />

çocukluk döneminden itibaren insanların hayatlarını<br />

kontrol etme gayesi güttüğü iddia edilen topluluğun<br />

medyayı olağanca kullandığı da belirtilmektedir.<br />

Dünya sosyolojisini değiştiren; Fransız İhtilali,<br />

Kennedy Suikasti ve Waterloo savaşlarını da bu<br />

örgütün yaptığı yine aynı iddilarla birlikte<br />

dillendirilmektedir.<br />

DÜNYA SOSYOLOJİSİNİ DEĞİŞTİREN; FRANSIZ İHTİLALİ, KENNEDY<br />

SUİKASTİ VE WATERLOO SAVAŞLARINI DA BU ÖRGÜTÜN YAPTIĞI<br />

YİNE AYNI İDDİLARLA BİRLİKTE DİLLENDİRİLMEKTEDİR.<br />

<strong>MEDYATABLET</strong><br />

25<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>.NET


İlluminati’nin medya ve sinemaya yansımaları<br />

Örgütün benimsediği birçok sembol<br />

halihazırdaki popüler Hollywood filmlerinde<br />

kullanılmaktadır. Her ne kadar filmlerde<br />

gizli ya da görünür şekilde kullanılsa da<br />

topluluğu eleştiren veya anlatan filmler de<br />

mevcuttur. Stanley Kubrick’in “Gözleri<br />

Tamamen Kapalı” adlı filminde topluluk en<br />

kapsamlı şekilde anlatılmıştır. Pek çok<br />

göndermenin bulunduğu filmi çeken<br />

Kubrick’in de filmden birkaç ay sonra<br />

öldürülmesi de yine bu örgüte bağlanan bir<br />

iddiadır. Ayrıca, topluluğun benimsediği<br />

semboller pek çok dünyaca ünlü popüler<br />

sanatçı tarafından da kullanılmıştır.<br />

Dünyayı yönettiği iddia edilse dahi bunu<br />

gizli olarak yapmaları pek mantıklara<br />

uymasa da topluluğun kullandığı semboller<br />

onların varlığına dair ipuçları vermektedir.<br />

Sosyal hayatta hiç beklenmedik olayların<br />

meydana gelmesi ve beraberinde birçok<br />

alışılagelmiş durumun değişmesi İlluminati<br />

olmasa dahi ona benzer bir topluluğun<br />

varlığına kanıttır.<br />

Gözleri Tamamen Kapalı - 1999<br />

STANLEY KUBRİCK’İN “GÖZLERİ TAMAMEN<br />

KAPALI” ADLI FİLMİNDE TOPLULUK EN<br />

KAPSAMLI ŞEKİLDE ANLATILMIŞTIR<br />

<strong>MEDYATABLET</strong><br />

27<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>.NET


PORTRE<br />

Sesin Vücut<br />

Bulmus Hali…<br />

.<br />

Haluk bİlgİner


PORTRE<br />

HALUK BİLGİNER<br />

Tam adı Nihat Haluk Bilginer olan usta<br />

oyuncu 5 Haziran 1954 yılında İzmir’de<br />

doğdu. Bedriye ve Tahsin çiftinin ikinci<br />

çocuğu olarak dünyaya gelen Bilginer’in<br />

eğitimi, doğduğu şehir İzmir’de başladı.<br />

Onun tiyatroya olan sevdası da bu yıllarda<br />

filizlendi. Henüz lise eğitimini görürken<br />

okulun tiyatro koluna kayıt oldu. Ardından<br />

ise Demokrat İzmir Gazetesinin açtığı<br />

Liselerarası Tiyatro Yarışmasında ilk<br />

başarısını yakaladı. Yarışmanın jüri üyeleri<br />

arasında yer alan tiyatrocu Ragıp Haykır’ın<br />

daveti üzerine İzmir Devlet Tiyatrosunda<br />

konuk oyuncu olarak bulundu. Lise hayatı<br />

bittikten sonra yüksek tahsili için Ankara’ya,<br />

Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro<br />

bölümünde eğitim gördü ve mezun oldu.<br />

Buradan mezun olduktan sonra tecrübesine<br />

yenilerini eklemek için İngiltere’ye gitti.<br />

İngiltere’de Londra Müzik ve Drama<br />

Sanatları Akademisi’nde ileri tiyatro eğitimi<br />

aldı. İşte bu eğitimle birlikte Bilginer’in uzun<br />

İngiltere yılları başladı. 1980’den 1993 yılına<br />

dek İngiltere’de yaşadı ve vatandaşı oldu.<br />

İngiltere yıllarında eğitimini aldığı<br />

oyunculuğu büyük bir başarıyla birçok dalda<br />

icra etti. İngiltere’de 250 bölüm yayınlanan<br />

Eastenders adlı televizyon dizisinde Kıbrıslı<br />

Mehmet Osman karakterini canlandırdı.<br />

Macbeth, Pal Joey ve Phantom of the Opera<br />

gibi müzikal ve tiyatrolarda yer aldı.<br />

İngiltere’de Eastenders’in dışında<br />

Memories of Midnight, Bergerac, Glory<br />

Boys, Murder of a Moderate Man ve The Bill<br />

televizyon dizilerinde de rol aldı. Yine<br />

İngiltere’de Children’s Crusade, Half Moon<br />

Street, Ishtar, Buffalo Soldiers, She’s Gone<br />

ve Spooks gibi filmlerde de rol aldı.<br />

Bilginer’in<br />

İNGİLTERE’DE 250<br />

BÖLÜM YAYINLANAN<br />

EASTENDERS ADLI<br />

TELEVİZYON<br />

DİZİSİNDE KIBRISLI<br />

MEHMET OSMAN<br />

KARAKTERİNİ<br />

CANLANDIRDI<br />

İngiltere’deki namı o kadar yayılmıştı ki, bir<br />

<strong>MEDYATABLET</strong><br />

29<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>.NET


PORTRE<br />

1987 YILINDA<br />

İSTANBUL’A<br />

GELDİĞİNDE TRT’NİN<br />

TELEVİZYON FİLMİ<br />

GECENİN ÖTEKİ<br />

YÜZÜ’NDE ROL ALDI<br />

Bilginer’in İngiltere’deki namı o kadar<br />

yayılmıştı ki, bir İngiliz dergisine “En Seksi<br />

Türk” başlığıyla kapak oldu.<br />

Her ne kadar hayatının 1980 ile 1993<br />

yılları arası İngiltere’de geçse de arada<br />

Türkiye’ye de geldi ve çeşitli projelerde<br />

rol aldı. 1987 yılında İstanbul’a geldiğinde<br />

TRT’nin televizyon filmi Gecenin Öteki<br />

Yüzü’nde rol aldı. Hayatının aşkını da bu<br />

filmde buldu. Aynı zamanda okul<br />

arkadaşı da olan Zuhal Olcay’la aynı<br />

filmde rol aldıktan sonra 1992 yılında<br />

dünya evine girdi. Evlilikleri ardından<br />

Hollywood’da Indiana Jones dizisi ve<br />

Türkiye’de Yavuz Özkan’ın İki Kadın<br />

filminde çift birlikte rol aldı.<br />

Gecenin Öteki Yüzü adlı projeden sonra<br />

Türkiye’de de büyük bir ün yakalayan<br />

Bilginer’e birçok projeden teklif geldi.<br />

1996 yılında Tomris Giritoğlu filmi olan<br />

80. Adım’da ardından İstanbul<br />

Kanatlarımın Altında ve Masumiyet gibi<br />

ödüllü filmlerde rol aldı. Bilginer’in rol<br />

aldığı en ünlü filmler ise şöyledir;<br />

Neredesin Firuze (2003), Hırsız Var!<br />

(2005), New York'ta Beş Minare (2010) ve<br />

Kış Uykusu (2014). Bilginer’in rol aldığı<br />

ünlü diziler ise şunlardır; Sıkı Dostlar,<br />

Gülşen Abi, Ezel, Masum ve Şahsiyet.<br />

<strong>MEDYATABLET</strong><br />

30<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>.NET


.<br />

TARIH<br />

DÜNYANIN İLK EROTİK DERGİLERİ<br />

TÜRKİYE’DE ÇIKTI<br />

TÜRKİYE’DE ÇIKTI


DÜNYANIN İLK EROTİK DERGİLERİ<br />

TÜRKİYE’DE ÇIKTI<br />

Dünya tarihinde ilk kez 1900’lü yıllarla birlikte çıplak kadın fotoğrafı<br />

yayımlayan dergiler ortaya çıktı. İlk erkek dergileri denebilecek bu<br />

dergiler şimdi yayımlanan erkek dergileriyle aynı içeriklere sahipti.<br />

İşlenen konular da üç aşağı beş yukarı şimdikilerle aynıydı; sağlık,<br />

fotoğraf, sanat… Fakat pek bilinmese de erotik sayılabilecek ilk<br />

dergiler 1930 yılında Türkiye’de çıktı. Bu furya dünyada ise 1940’lı<br />

yıllarda yani Türkiye’den yaklaşık 10 yıl sonra başladı. Türkiye’de<br />

yayınlanan ilk erotik dergilerden Bıldırcın, Çapkın Kız ve Piliç gibi<br />

dergiler hem yüksek tirajlara ulaştı hem de büyük tepkiler topladı. Bu<br />

dergilerden Bıldırcın, sloganında her ne kadar “Cumartesi, Salı çıkar,<br />

mizah gazetesi” yazsa da onlarca çıplak kadın resmiyle bezenmişti.<br />

Öyle ki, 1931 yılında çıkan derginin ilk sayısında ithaf ettiği içeriğin<br />

yanı sıra 7 çıplak kadın fotoğrafı de mevcuttu. Bu dergilerden bir<br />

diğeri olan Piliç, Bıldırcın gibi mizah şemsiyesine saklanmamış, zaten ilk 10 sayısında da çıplak<br />

ilk kadın 10 sayısında fotoğrafı yayımlamamıştır. da çıplak kadın fotoğrafı Dergi, 12. yayımlamamıştır. sayıya doğru Bıldırcın Dergi, 12. ile rekabet edebilmek için<br />

sayıya kullandığı doğru fotoğraflardaki Bıldırcın ile rekabet çıplaklık edebilmek oranını için artırdı. kullandığı Erotik sayılabilecek bu dergilerden<br />

fotoğraflardaki üçüncüsü ise yine çıplaklık 1931 yılında oranını yayımlanmaya artırdı. Erotik sayılabilecek başlayan Çapkın bu Kız’dır. Çapkın Kız rakiplerine<br />

dergilerden nazaran daha üçüncüsü eğlenceliydi. ise yine Öyle 1931 ki yılında derginin yayımlanmaya son sayfası şimdiki başlayan tabirle İstanbul gecelerini<br />

Çapkın anlatıyordu. Kız’dır. Ve Çapkın bu “yaygara”nın Kız rakiplerine sonunda nazaran üç daha dergi eğlenceliydi. hakkında da Öyle toplatma kararı gelmişti.<br />

ki Dergiler derginin bundan son sayfası sonra şimdiki yayınlarına tabirle böyle İstanbul devam gecelerini edemeyecekti anlatıyordu. fakat yayımlanacaktı. Fazla<br />

Ve sürmedi, bu “yaygara”nın Piliç 19. sayısında, sonunda üç Çapkın dergi Kız hakkında 7. sayısında toplatma kapanmak kararı zorunda kaldı. Yine de<br />

gelmişti. Bıldırcın Dergiler devam etmekte bundan sonra ısrarcıydı. yayınlarına Bıldırcın böyle yayımlanmaya devam devem etti ama sansürle. Bu<br />

edemeyecekti sansürlerin en fakat meşhuru yayımlanacaktı. çıplak kadın Fazla fotoğrafı sürmedi, üzerine Piliç mürekkeple 19. sayısında, mayo çizme yöntemiydi.<br />

Çapkın Yine de Kız dergi da 7. tüm sayısında çabalarına kapanmak rağmen zorunda 62. sayısında kaldı. Yine kapandı. de Bıldırcın dergisi kapandı fakat<br />

devam bu sefer etmekte de yeni bir ısrarcıydı. isimle, Güvercin’le Bıldırcın yayımlanmaya okuyucusunun devem karşısına etti ama çıktı, üstelik aynı mizanpaj ve<br />

sansürle. aynı formatla. Bu sansürlerin Güvercin, en Bıldırcın’a meşhuru çıplak nazaran kadın daha fotoğrafı kapalı üzerine kadın fotoğrafları kullandı ama<br />

mürekkeple havalanamadan mayo yere çizme çakıldı. yöntemiydi. Bu dergi Yine de de 15. dergi sayısından tüm çabalarına sonra kapandı. Aslında bununla<br />

rağmen birlikte erotik 62. sayısında dergi ya kapandı. da erkek Bıldırcın dergisi furyası dergisi da kapandı yıllar sonra fakat açılmak bu sefer üzere kapanmıştı. Çıplak<br />

de kadın yeni fotoğrafları, bir isimle, Güvercin’le güzellik yarışmaları okuyucusunun ve bir dolu karşısına tartışmayı çıktı, üstelik da geride bırakarak kapandı.<br />

aynı /// Bu araştırma mizanpaj Atlas ve Tarih aynı dergisinin formatla. 48. Sayısında Güvercin, yayınlanan Bıldırcın’a Gazanfer İber’in nazaran “Çapkın Kız’dan daha Güvercine” başlıklı çalışmasından<br />

kapalı yararlanılarak kadın hazırlanmıştır. fotoğrafları kullandı ama havalanamadan yere çakıldı. Bu<br />

dergi de 15. sayısından sonra kapandı. Aslında bununla birlikte erotik<br />

dergi ya da erkek dergisi furyası da yıllar sonra açılmak üzere<br />

kapanmıştı. Çıplak kadın fotoğrafları, güzellik yarışmaları ve bir dolu<br />

tartışmayı da geride bırakarak kapandı.<br />

PEK BİLİNMESE DE EROTİK SAYILABİLECEK İLK<br />

DERGİLER 1930 YILINDA TÜRKİYE’DE ÇIKTI<br />

<strong>MEDYATABLET</strong><br />

33<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>.NET


DOSY A


TÜRKİYE’DE BASIN DIŞI SERMAYENİN<br />

BASINA GİRİŞ SÜRECİ<br />

BASINA GİRİŞ SÜRECİ<br />

Basın dışı sermayenin basına ilk girişi<br />

sanılanın aksine Aydın Doğan’ın Milliyet<br />

gazetesini satın almasıyla olmamıştır.<br />

Tanzimat döneminden 2. Dünya savaşının<br />

sonlarına dek hiçbir gazetenin sahibi basın<br />

dışından değildir. Bu geleneğin son bulması<br />

1948 yılında, edebiyatçı ve yazar Peyami<br />

Safa’nın kardeşi olan İlhami Safa’nın kurduğu<br />

Yeni Sabah gazetesinin iş adamı Safa<br />

Kılıçoğlu’na satılmasıyla olmuştur. İlhami<br />

Safa 1938 yılında Cemalettin Saraçoğlu’yla<br />

ortak kurduğu gazetedeki hisselerini<br />

Saraçoğlu’na devretmiş o da gazeteyi Safa<br />

Kılıçoğlu’na satmıştır. Basın dışı sermayenin<br />

Türkiye’deki bu ilk girişimi önce başarılı olsa<br />

da ardından Yeni Sabah gazetesinin<br />

kapanmasıyla büyük bir hüsran olmuştur.<br />

Fakat gazetesi kapanan Safa Kılıçoğlu bu<br />

seferde dergiciliğe merak salmış ve Meydan<br />

dergisini kurmuştur.<br />

Basın dışı gazete patronlarından ikincisi ise<br />

Habib Edip Törehan’dır. Törehan, Türkiye’de<br />

eğitim aldıktan sonra Almanya’ya gitmiş ve<br />

orada zengin olmuştur. 1949 yılında<br />

Türkiye’ye dönen Törehan bir gazete kurmak<br />

için kolları sıvamış ve Yeni Sabah gazetesini<br />

kurmuştur. Törehan gazetenin merkezini<br />

diğer gazetelerin aksine Babıali’de<br />

yapmamıştır. Fakat Törehan’ın gazete<br />

patronluğu <strong>MEDYATABLET</strong> kısa sürmüştür. 1950 yılında<br />

gazeteyi, eski medya patronu ve siyasetçi<br />

35<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>.NET


patronluğu kısa sürmüştür. 1950 yılında<br />

gazeteyi, eski medya patronu ve siyasetçi<br />

Cem Uzan’ın da babası olan müteahhit<br />

Kemal Uzan’a satmıştır. O zamanlar pek<br />

beğenilmeyen bir gazete olan Yeni<br />

İstanbul bir süre sonra kapatılmak<br />

zorunda kalmıştır.<br />

Asıl işi gazetecilik olmayan ve gazete<br />

patronluğuna soyunan üçüncü iş adamı<br />

da Malik Yolaç’tır. 1918 yılında Kazım<br />

Şinasi Dersan’ın ortaklarıyla beraber<br />

kurduğu Akşam gazetesi, ortakların<br />

ayrılığıyla çıkmaza girmiş ve 1957 yılında<br />

Dersan gazeteyi armatör Malik Yolaç’a<br />

satmıştır. Yolaç, basın dışından gelen<br />

diğer patronlar gibi olmamış, birçok<br />

yenilik yapmıştır. Bir akşam gazetesi olan<br />

Akşam’ı gündüz gazetesine çevirmiştir.<br />

Basına bir diğer katkısı ise “taşra baskı”<br />

olmuştur. Gazetenin Anadolu kentlerine<br />

taşınmasında birçok aksaklık yaşanırken<br />

o, İstanbul baskısından önce Anadolu’ya<br />

gönderilecek gazeteleri hazırlatmış ve<br />

İstanbul dışındaki ilk matbaayı Ankara’da<br />

kurmuştur. Malik Yolaç’ın siyasete<br />

girmesiyle gazete tiraj kaybetmiş ve<br />

Yolaç gazeteyi Basın-İş Sendikasına<br />

satmıştır. Ardından bu sendika da<br />

gazeteyi elden çıkarmıştır.<br />

Deminde değinildiği üzere basına basın<br />

dışı sermayenin ilk girişi Aydın Doğan’la<br />

olmamıştır. Doğan’ın basına girişi 1979<br />

yılında Milliyet gazetesinin çoğunluk<br />

hissesini satın almasıyla olmuştur. 3<br />

Mayıs 1950 yılında Ali Naci Karacan<br />

tarafından kurulan gazete, uzun yıllar<br />

gazetede görev alan ve son olarak Genel<br />

Yayın Yönetmenliğini de üstlenen Abdi<br />

İpekçi’nin 1979 yılında bir suikast sonucu<br />

öldürülmesiyle altüst olmuştur. 1980<br />

yılında Aydın Doğan’ın patronluğu<br />

gazetede ilan edilmiş ve künyede adı yer<br />

almaya başlamıştır. Doğan, Milliyet<br />

gazetesine uzun yıllar patronluk<br />

yaptıktan sonra 2011 yılında gazeteyi<br />

satmıştır.<br />

1954 <strong>MEDYATABLET</strong> yılında kurulan Tercüman gazetesi<br />

de basın dışı sermayenin kurduğu bir<br />

36<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>.NET


<strong>MEDYATABLET</strong><br />

1954 yılında kurulan Tercüman gazetesi de basın dışı<br />

sermayenin kurduğu bir gazetedir. Semih Tanca, Cemal<br />

Hünalp ve İzzet Oruz adlı üç iş adamının ortaklığıyla<br />

kurulan gazete, zamanla tamamıyla Cemal Hünalp’ın eline<br />

geçmiştir. Hünalp, gazeteyi Vatan gazetesinde de hissesi<br />

bulunan bir başka iş adamı Nihat Karaveli’ye satmıştır.<br />

Karaveli de gazeteyi yönetemeyince Ragıp Kutman’a<br />

satmıştır. Kutman zamanında gazetenin çalışanlarının<br />

isyanı üzerine gazete yönetimi çalışanlara geçmiştir.<br />

Gazete bu olayın ardından çalışanların isteği üzerine<br />

Kemal Ilıcak’a satılmıştır.<br />

Haldun Simavi’nin Günaydın ve Tan gazeteleri de basın dışı<br />

sermayenin satın aldığı gazetelerden olmuştur. Simavi,<br />

gazetesi Günaydın’ın 1988 yılında Kıbrıslı iş adamı Asil<br />

Nadir’e satmıştır. Ardından Tan gazetesi de satılmıştır.<br />

1990’lı yılların başında İngiltere’deki şirketinde meydana<br />

gelen olaylar nedeniyle gazete çalışanlarının maaşlarını<br />

dahi ödeyemeyecek duruma gelen Asil Nadir’in gazeteleri<br />

ilkin iş adamı Selahattin Beyazıt’a ardından ise Ahmet<br />

Özal’a satılmak istendiyse de satılamamıştır. Gazeteler<br />

1993 yılında Bekir Kutmangil adlı bir iş adamına satılmıştır.<br />

İş adamı Kutmangil’in öldürülmesiyle bu gazeteler de<br />

kapanmıştır. Uzun yıllar sonra Sabah gazetesi, Günaydın’ın<br />

isim hakkını alıp bir magazin eki olarak Sabah’la birlikte<br />

yayınlamaya başlamıştır.<br />

Asil Nadir’in satın aldığı bir diğer gazete olan ve aynı<br />

zamanda kapanmak zorunda olan gazetelerden biri olan<br />

Güneş gazetesi de basın dışı sermayenin girişimlerinden<br />

birisidir. 1982 yılında kurulan gazetenin kurucuları Ömer<br />

Çavuşoğlu ve Ahmet Kozanoğlu’dur. Bu iki ortak dönemin<br />

bankerlerinden Banker Kastelli’nin yurt dışına kaçmasıyla<br />

iflas etmiş ve gazeteyi iş adamı Mehmet Ali Yılmaz’a<br />

satmıştır. Gazetenin Yılmaz’dan sonraki patronu da Asil<br />

Nadir olmuştur. Kapanmak zorunda kalıp uzun yıllar<br />

yayınlanmayan gazete Mehmet Emin Karamehmet’in<br />

gazeteyi satın almasıyla yeniden yayınlanmaya<br />

başlamıştır.<br />

Falih Rıfkı Atay’ın kurduğu Dünya gazetesi de basın dışı<br />

sermayenin satın aldığı gazetelerden biri olmuştur.<br />

Gazetenin kurucusu Atay’ın 1971 yılında vefat etmesiyle,<br />

gazete 1970’lerin başından beridir yaşadığı krizi aşamamış<br />

ve iş adamı İhsan Altınel’e satılmıştır. 1979 yılında Hürriyet<br />

gazetesine devredilen Dünya gazetesi 1981 yılında Nezih<br />

Demirkent patronluğunda bir ekonomi gazetesine<br />

çevrilmiştir. Gazete halen yayınlanmaya devam<br />

etmektedir.<br />

37<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>.NET


NOSTALJİ<br />

AYDINLIK MECMUASI


NOSTALJİ<br />

AYDINLIK MECMUASI<br />

NE ZAMAN ALDIK?<br />

Şefik Hüsnü Deymer tarafından Osmanlı<br />

Devleti’nin ilk Sosyalist dergisi olarak 1<br />

Haziran 1921 yılında yayına başlamıştır.<br />

Derginin kurucusu Deymer’in o dönem Milli<br />

Mücadele’ye destek vermesi oldukça büyük<br />

etki yaratmış ve o döneme göre garip<br />

karşılanmıştır. Derginin 7 Temmuz 1922<br />

günü çıkan sayısında ise işgal kuvvetlerinin<br />

muhalif seslerin oluşunu engellemesine<br />

rağmen Aydınlık taraftarları İstanbul’da<br />

Türkiye İşçiler Derneği vasıtasıyla işçileri<br />

örgütlemeye koyulur. Zafer haberi üzerine<br />

de grup büyük bir sevinç yaşar. Dergi, zafer<br />

sonrası Mustafa Kemal’i de destekleme<br />

yoluna gitmektedir. 1 Mayıs bildirisi<br />

nedeniyle Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist<br />

Fırkası (TİÇSF) yöneticilerinin de aralarında<br />

bulunduğu 20 Aydınlıkçı Ankara’da<br />

tutuklanır fakat İstanbul’da halen<br />

faaliyetlerini sürdürmektedirler.<br />

1924 yılına gelindiğinde Aydınlık<br />

mecmuasının kadrosuna yeni isimler<br />

eklenir. Nazım Hikmet Ran, Kerim Sadi ve<br />

Hasan Ali, derginin yazar kadrosuna ve<br />

Şevket Süreyya Aydemir de dergi kadrosuna<br />

katılır. Bu atılımlarla birlikte derginin tiraj<br />

rakamı 3 binleri bulur. 1924 yılının Şubat<br />

ayında “Lenin sayısı” yayınladıkları<br />

gerekçesiyle dergi 2 ay yayınlanmama cezası<br />

alır ama ardından tekrar işçiler özelinde<br />

yayınlarına ağırlık vererek yayınlarına<br />

devam eder. Dergi ilerleyen zaman içinde<br />

“Orak Çekiç” adında haftalık olarak<br />

<strong>MEDYATABLET</strong><br />

yayınlanan bir gazete de çıkarır. Dergi 1925<br />

39<br />

Şevket Süreyya Aydemir de dergi kadrosuna<br />

katılır. Bu atılımlarla birlikte derginin tiraj<br />

rakamı 3 binleri bulur. 1924 yılının Şubat<br />

ayında “Lenin sayısı” yayınladıkları<br />

gerekçesiyle dergi 2 ay yayınlanmama cezası<br />

alır ama ardından tekrar işçiler özelinde<br />

yayınlarına ağırlık vererek yayınlarına devam<br />

eder. Dergi ilerleyen zaman içinde “Orak<br />

Çekiç” adında haftalık olarak yayınlanan bir<br />

gazete de çıkarır. Dergi 1925 yılında, Şeyh<br />

Said İsyanı’na karşı görüşünü şöyle ifade<br />

eder;<br />

“Yobazların sarıkları yobaz zümresine kefen<br />

olmalı! Yobazlarıyla, ağalarıyla, şeyhleriyle,<br />

halifeleriyle, sultanlarıyla birlikte kahrolsun<br />

derebeylik! İrtica ve derebeyliğe karşı<br />

mücadele için: Köylüler, köy meclisleri;<br />

ameleler, sendikalar etrafında<br />

teşkilatlanmalıdırlar.”<br />

Dergi, Şeyh Said İsyanı ile birlikte çıkarılan<br />

Takrir-i Sükun Kanunu ve Bakanlar<br />

Kurulu’nun kararıyla 12 Mart 1925’te<br />

kapatılır, Şefik Hüsnü ve 12 arkadaşı da<br />

İstiklal Mahkemelerinde hapis cezasına<br />

çarptırılır.<br />

Dergi uzun yıllar sonra, 1968’de Doğu<br />

Perinçek ve Vahap Erdoğdu tarafından<br />

yeniden yayınlanır. Türkiye İşçi Partisi<br />

muhaliflerinin çıkardığı bu dergi ‘Maocu’<br />

çizgide yayınlarına devam eder. Dergi, kendi<br />

içinde de ikiye bölünür; "Proleter Devrimci<br />

Aydınlık (PDA)" ve "Aydınlık Sosyalist Dergi".<br />

Her iki dergi de 12 Mart 1971 Muhtırası’ndan<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>.NET<br />

sonra kapatılır. 3 yıl sonra yeniden yayınlanan<br />

DERGİNİN 7 TEMMUZ 1922 GÜNÜ ÇIKAN SAYISINDA İŞGAL<br />

KUVVETLERİNİN MUHALİF SESLERİN OLUŞUNU ENGELLEMESİNE RAĞMEN<br />

AYDINLIK TARAFTARLARI İSTANBUL’DA TÜRKİYE İŞÇİLER DERNEĞİ<br />

VASITASIYLA İŞÇİLERİ ÖRGÜTLEMEYE KOYULUR


Dergi uzun yıllar sonra, 1968’de Doğu<br />

Perinçek ve Vahap Erdoğdu tarafından<br />

yeniden yayınlanır. Türkiye İşçi Partisi<br />

muhaliflerinin çıkardığı bu dergi ‘Maocu’<br />

çizgide yayınlarına devam eder. Dergi, kendi<br />

içinde de ikiye bölünür; "Proleter Devrimci<br />

Aydınlık (PDA)" ve "Aydınlık Sosyalist Dergi".<br />

Her iki dergi de 12 Mart 1971 Muhtırası’ndan<br />

sonra kapatılır. 3 yıl sonra yeniden yayınlanan<br />

dergi sadece 1 yıl dayanabilmiştir. 1975<br />

yılının Ekim ayında tekrar yayına başlayan<br />

dergi bu defa farklı bir formla okuyucusu<br />

karşına çıkmıştır. Aydınlık artık aylık siyaset<br />

kuramı dergisi olarak yayınlarına devam eder<br />

ama yine fazla dayanamaz ve 30 sayı<br />

yayınlandıktan sonra kapanır.<br />

Kısa bir aranın ardından 20 Mart 1978 yılında<br />

günlük gazeteye dönüşen Aydınlık adeta<br />

kaderi haline gelen kapatılma olaylarına bir<br />

yenisini daha ekler ve 12 Eylül 1980 darbesi<br />

ile tekrar kapatılır. Gazetenin bu döneminde<br />

kotrgerillaya karşı duruşu dikkat çeker. 13 yıl<br />

kapalı kalan gazete 1 Mayıs 1993 yılında<br />

yeniden yayınlarına devam eder. Gazetenin<br />

bu dönemki kadrosu ise şöyledir; Genel Yayın<br />

Yönetmeni Ferit İlsever, Başyazarı Aziz Nesin,<br />

Köşe yazarları ise Doğu Perinçek, Feroz<br />

Ahmad, Metin Altıok, Burçay Anger, Prof. Dr.<br />

Korkut Boratav, Yücel Çağlar, Y. Savaş Emek,<br />

Cezmi Ersöz, Şükrü Günbulut, Prof. Dr. Ahmet<br />

İnam, Fethi Naci, Baskın Oran, Fikret Otyam,<br />

Prof. Dr. İzzettin Önder, Şule Perinçek, Hasan<br />

Yalçın, Hilmi Yavuz. Gazete bu defa da 1 yıllık<br />

son gazete halinden sonra yeniden dergi<br />

olarak yayınlarına devam etmiştir. 2010 yılına<br />

kadar dergi formunda yayınlanan Aydınlık,<br />

2011 yılında günümüze kadar devam eden<br />

yayınlarını sürdürmeye devam etmektedir.<br />

NOSTALJİ<br />

Dergİ, kendİ İçİnde de İkİye bölünür;<br />

"Proleter Devrİmcİ Aydınlık (PDA)"<br />

ve "Aydınlık Sosyalİst Dergİ"<br />

<strong>MEDYATABLET</strong><br />

40<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>.NET


+PLUS<br />

<strong>MEDYATABLET</strong><br />

41<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>.NET


+PLUS<br />

<strong>MEDYATABLET</strong><br />

42<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>.NET


+PLUS<br />

+PLUS sayfalarındaki veri ve grafikler<br />

‘ya aittir.<br />

KLAVYESiNE<br />

GÜVENEN<br />

YAZARLAR<br />

ARANIYOR<br />

Örnek yazınızı,<br />

jurnaliyet@gmail.com<br />

adresine yollayın,<br />

değerlendirelim


PORTRE<br />

Ahmet Haşİm


PORTRE<br />

Ahmet Haşİm<br />

Geceyi sevdiren adam Ahmet Haşim, 1884<br />

yılına Osmanlı İmparatorluğu’na bağlı<br />

Bağdat’ta dünyaya geldi. Hem anne hem<br />

baba tarafından soylu bir aileye mensup<br />

olan Haşim’in dedelerinden biri tefsir alimi<br />

Mahmud el Alusi’dir. Babasının görevinden<br />

ötürü düzenli bir ilkokul hayatı<br />

yaşayamayan Haşim, bu sebeple dilini de<br />

geliştiremedi ve sadece Arapça’yı<br />

öğrenebildi, ileride bu özelliğinden dolayı<br />

arkadaşları arasında dil bilmediği için “Arap<br />

Haşim” lakabıyla alay konusu haline geldi.<br />

Henüz 12 yaşında annesini kaybeden Haşim<br />

büyük bir boşluk içine düştü, bu olayın<br />

ardından ise babasıyla birlikte İstanbul’a<br />

geldi. Eğitimine yatılı olarak Galatasaray<br />

Sultanîsi'nde devam eden Haşim bu<br />

dönemde bilinen ilk manzumesi olan Leyâli<br />

Aşkım’ı Mecmua-i Edebiyye’de yayınlattı.<br />

İlk başlarda hocası Tevfik Fikret’e karşı<br />

yazılar kaleme alan Haşim’in sonradan fikri<br />

değişti. O, edebiyatının oluşmasını ve<br />

olgunlaşmasını Abdülhak Hamid Tarhan,<br />

Muallim Naci, Cenap Şehabettin ve Tevfik<br />

Fikret etkisiyle yürüttü. Onu Türk<br />

edebiyatında o alanın öncüsü haline<br />

getirecek sembolizmi de yine okulda tanıdı,<br />

Fransız şiirini öğrendi. Bu aşamadan sonra<br />

eski eserlerini beğenmeyen Haşim, bu eski<br />

eserlerini kitaplarına dahi koymadı.<br />

Kendinden nefret eden ve çoğu rivayete<br />

göre ileride onun işlediği tema haline<br />

gelecek olan geceyi de bu yüzden<br />

sevmektedir. 1905 sonrası eserlerinde<br />

hayal zenginliği, iç ahenkteki kuvvet ve<br />

büyük telkin kabiliyeti dikkat çekti. 1907<br />

yılında mezun olduktan sonra reji<br />

idaresinde memurluk yaptı ve aynı anda<br />

yüksek öğrenimine devam etti.<br />

ONU TÜRK<br />

EDEBİYATINDA O<br />

ALANIN ÖNCÜSÜ<br />

HALİNE GETİRECEK<br />

SEMBOLİZMİ DE<br />

YİNE OKULDA<br />

TANIDI, FRANSIZ<br />

ŞİİRİNİ ÖĞRENDİ<br />

1909 yılında da Fecr-i Ati edebiyat topluluğu<br />

içine dahil oldu. Prensibi "Edebiyatı<br />

<strong>MEDYATABLET</strong><br />

45<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>.NET


1909 yılında da Fecr-i Ati edebiyat topluluğu<br />

içine dahil oldu. Prensibi "Edebiyatı<br />

ideolojinin değil, estetiğin emrine vermek"<br />

olan Fecr-i Ati edebiyat topluluğunun yayın<br />

organı Servet-i Fünun dergisinde şiirler<br />

yayınlayan başarılı yazar büyük şöhretini ise<br />

Göl Saatleri şiirleriyle yakaladı. Dahil olduğu<br />

edebiyat topluluğu dağıldıktan sonra da<br />

siyasi ve edebi akımlardan ayrışarak<br />

kendine has bir edebi anlayışın tek<br />

temsilcisi oldu. Askerliğini 1. dünya savaşı<br />

yıllarında yapan Haşim, Çanakkale<br />

cephesinde bulundu. Askerlik sonrası<br />

yıllarda bir müddetten sonra 1924 yılında<br />

Paris’e, 1932 yılında ise hastalığından dolayı<br />

Almanya’ya gitmek zorunda kaldı. Hayatı<br />

memurluk ile geçen Haşim, bu<br />

memurluğunun büyük bir bölümünü<br />

öğretmenlikle doldurdu. Sanâyi-i Nefise<br />

Mektebi'nde (Güzel Sanatlar Akademisi)<br />

mitoloji derslerinde hocalık yapan Haşim,<br />

Mülkiye Mektebi'ndeki Fransızca<br />

öğretmenliği görevini de ölünceye kadar<br />

devam ettirdi. Büyük edebiyat insanı Ahmet<br />

Haşim 4 Haziran 1933’te henüz 49<br />

yaşındayken hayatını kaybetti.<br />

Usta yazarın eserlerinde başlıca işlediği<br />

temalar; sonbahar, akşam kızıllığı ve<br />

karamsarlık üzerine kuruludur.<br />

ASKERLİĞİNİ<br />

1. DÜNYA SAVAŞI<br />

YILLARINDA YAPAN<br />

HAŞİM, ÇANAKKALE<br />

CEPHESİNDE<br />

BULUNDU<br />

PORTRE<br />

Haşİm’İn garİp yönleri…<br />

Kendini çirkin gördüğü için geceye büyük<br />

özlem duyan Ahmet Haşim’in birçok garip<br />

sayılabilecek özellikleri de mevcuttur.<br />

Çocukluğunda başlayan çekingen ve korkak<br />

hali bir ömür devam eden Haşim bir<br />

keresinde Nazım Hikmet 'onu gördüğüm<br />

yerde dövüşeceğim' dediği için silahla<br />

dolaştı. Adeta bir obsesyon haline gelen<br />

korkusu bir süre sonra onu silah<br />

taşımaktan da alıkoydu. Yazılarını teslim<br />

ettiğinin ertesi gün yazıları birilerine<br />

dokunacak korkusuyla ürperen Haşim,<br />

suikaste uğrayacağı korkusuyla en yakın<br />

arkadaşlarının bile seslenmelerine aldırış<br />

etmeden hızlı adımlarla yürürdü. Evliliğe<br />

hep sıcak bakan Haşim bu alanda da<br />

korkuyla yaklaştı. Hem zengin hem de<br />

güzel bir kadınla evleneceği hayali ile<br />

yaşayan Haşim bu sevdasını şöyle özetli<br />

yordu:<br />

“Beni sevenlerin hepsi<br />

güzel fakat züğürt.<br />

Sevdiklerimin<br />

hepsi güzel fakat<br />

bana lakayt. Hem<br />

zengin hem de<br />

bana teveccühkar<br />

olan kızlar tanıyorum<br />

ki maalesef<br />

çirkinler”<br />

<strong>MEDYATABLET</strong><br />

46<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>.NET


Ahmet Haşim’in yer aldığı<br />

PORTRE<br />

kapsamında hazırlanan bu sayfanın ekran görüntüsünü alıp paylaşabilirsiniz<br />

GECE<br />

Titreyen ellerimle penceremi<br />

Açtım âfak-ı leyle karşı... Yine<br />

Gecenin gölgeden menâzırına<br />

İmtizâc eylemiş nücûm-ı bahâr...<br />

Sihr-i eb'ad içinde şimdi gümüş<br />

Bir sehâb andıran miyâh uyumuş…<br />

Kalb-i şeydâ-yı leyl olan rüzgâr<br />

Esiyor gölgelerde velvelekâr...<br />

Ah o bir aşk-ı bî-tenâhi mi<br />

Geceden, tûde-i menâzırdan<br />

Yükselen ra’şe-i hümâr ü buhâr?<br />

Sanki hulyâ-yi vasla müstağrak<br />

Şeb-i bir ıtr-ı hisle doldurarak<br />

Dolaşan, titreşen kadınlardı...<br />

Sanki bir savt-ı gâib ü mühtez<br />

Kalbe bir aşk-ı bî-vefâ yetmez<br />

“Seviniz, muttasıl sevin!” derdi!<br />

AhmetHaşim


KİTAPM<br />

DUYGUSAL ZEKA<br />

Bircan Yıldırım<br />

Kendinizi kışkırtmaya hazır<br />

mısınız? Stres, korku ve<br />

endişelere karşı duygusal<br />

zekâ. İlişkiler, sağlık ve<br />

varoluş konularında sizler<br />

için yepyeni bir model. Bu<br />

kitap bilinçaltı inançlarını<br />

yeniden yapılandırma<br />

teknikleriyle<br />

kodlayabileceğini, yaşamını<br />

bilinç seviyesinde duygusal<br />

zekânı geliştirerek yeniden<br />

nasıl şekillendirebileceğini<br />

armağan olarak veriyor. Bu<br />

kitap, bu dünyaya sadece<br />

yiyip içmek, gezmek,<br />

eğlenmek, üremek ve<br />

tüketmek için gelmediğini<br />

hatırlatıyor! Bu kitap<br />

dünyaya bizden bir "İZ"<br />

bırakmamız gerektiğini<br />

haykırıyor! Siz de değişime,<br />

gelişime, özgürleşmeye ve<br />

duygusal zekânızı<br />

geliştirmeye hazır mısınız?<br />

AKLIMDA HEP SEN<br />

Kürşat Başar<br />

Kürşat Başar, Aklımda Hep<br />

Sen’de yine en iyi yaptığı şeyi<br />

yapıyor: insanın hayat boyu<br />

içinde kalmak isteyeceği o<br />

anı, gerçek aşkın hikâyesini<br />

anlatıyor, kendine has<br />

üslubuyla aşka, ilişkilere dair<br />

yeni sorular soruyor. Aklımda<br />

Hep Sen günün birinde,<br />

seyahate çıkıyorum diyerek<br />

birdenbire evini, ailesini,<br />

küçük kızını terk edip<br />

kendisine bambaşka bir hayat<br />

kuran kayıp bir babanın<br />

bıraktığı büyük boşluğu nasıl<br />

doldurabileceğini bilemeyen<br />

Ebru’nun, bilinmeyen bir yere<br />

doğru çıktığı tren<br />

yolculuğunda<br />

anımsadıklarıyla, çocukluktan<br />

genç kızlığa evrilme, büyüme,<br />

yalan söylemeyi öğrenme,<br />

kendini arama, geçmişle<br />

hesaplaşma ve hayatınınilk<br />

ve son gerçek aşkını bulma<br />

serüveni.<br />

YOLCULUK X:<br />

LATİN AMERİKA<br />

Ulusal Özdemir<br />

Kıta ve coğrafya bugünkü<br />

haline nasıl geldi? Kolomb<br />

öncesi ve kolomb sonrası<br />

tarih? İlk yolculuk; 13<br />

Haziran – 11 Eylül 2016 ..<br />

İkinci yolculuk; 13 Mart –<br />

11 Haziran 2017<br />

Ne kadara mal olur?<br />

Nasıl bedavaya olabilir?<br />

Sağlıkla ilgili dikkat<br />

edilmesi gerekenler?<br />

Diyabetle yolculuk ..<br />

Ne yenir, ne içilir?<br />

Ulaşım nasıl sağlanıyor,<br />

seçenekler neler?<br />

Uzun bir yolculuk için<br />

ihtiyaç listesi ..<br />

Şamanizm , şamanlar,<br />

kutsal bitkiler,<br />

seremoniler ..<br />

Doğa .. kültür .. yalnız<br />

yolculuk .. son sözler ..<br />

Kronolojik sıralı harita ..<br />

<strong>MEDYATABLET</strong><br />

49<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>.NET


VİZYONDAKİLER<br />

*Fragmanları izlemek için film başlıklarına tıklayın.<br />

X-Men : Dark Phoenix<br />

X-Men ekibinin karşısında şimdiye<br />

kadarki en zorlu ve güçlü<br />

düşmanları vardır; içlerinde biri olan<br />

Jean Grey. Uzaydaki bir kurtarma<br />

görevi sırasında, Jean gizemli<br />

kozmik bir güç tarafından darbe alır.<br />

Neredeyse hayatını kaybeden Jean<br />

eve döndüğünde bu gücün onu<br />

daha güçlü kıldığını fark eder. Ancak<br />

bu güç onu aynı zamanda daha<br />

dengesiz bir hale de getirmiştir.<br />

İçindeki bu varlıkla mücadele eden<br />

Jean, güçlerini idrak edemediği ve<br />

sınırlandıramadığı bir şekilde<br />

serbest bırakır. Kontrolden çıkan<br />

Jean sevdiklerine zarar vermeye<br />

başlar ve X-Men’i bir arada tutan<br />

yapının çözülmesine sebep olur.<br />

Parçalanan ekip tekrar birlik<br />

olmanın yolunu bulmalıdır.<br />

Mevhubahis yalnızca Jean’i<br />

kurtarmak değil, aynı zamanda<br />

Jean’in içindeki gücü silahlaştırmak<br />

ve galaksiye hükmetmek isteyen<br />

uzaylılardan dünyayı kurtarmaktır.<br />

<strong>MEDYATABLET</strong><br />

Godzilla II: Canavarlar Kralı<br />

Godzilla II: Canavarlar Kralı, Godzilla'nın Mothra,<br />

Rodan ve ezeli düşmanı olan üç başlı King Ghidorah<br />

ile çatışması ve bu esnada insanlığın var oluşunun<br />

dengesini bozmasını konu ediyor. Mothra, Rodan<br />

ve ezeli düşmanı olan üç başlı Kral Ghidorah ile<br />

çatışan tehlikeli Godzilla da bu devasa boyutlardaki<br />

güçlü canavarların arasında yer alır. Bu efsane<br />

oldukları sanılan antik süper türler tekrar yükselip<br />

de karşı karşıya geldiğinde hepsi üstünlük için<br />

mücadeleye girişir. Bu tehlikeli mücadele sırasında<br />

insanlığın var oluşunun dengesi de pamuk ipliğine<br />

bağlı bir hale gelir. Bu savaşta kimin kazanacağı,<br />

insanlığın kaderini olduğu kadar gezegenin baskın<br />

türünün kim olacağını da kanıtlayacak hale gelir.<br />

John Wick: Chapter 3 – Parabellum<br />

John Wick: Chapter 3 - Parabellum, gizli suikastçı<br />

birliğinden atılan John Wick'in, kellesi karşılığında<br />

ödül almak için peşine düşen suikastçılara karşı<br />

verdiği mücadeleyi konu ediyor. John Wick iki<br />

nedenden ötürü firaridir. Kellesi üzerine 14 milyon<br />

dolarlık açık sözleşme konulmuştur ve temel bir<br />

kuralı ihlal etmiştir; Continental Hotel'de birini<br />

öldürmüştür. Kurbanı ise açık kontratı sunan<br />

Yüksek Masa üyesidir. İşi bitmiş olması gereken<br />

John'a otelin yöneticisi Winston tarafından bir<br />

saatlik bir kaçış süresi verilir. Ardından üyeliği iptal<br />

edilecek, tüm hizmetlerden men edilecek ve diğer<br />

üyelerle iletişimi kesilecektir. John'un New York<br />

City'den kaçma mücadelesinde güvenebileceği tek<br />

şey servis endüstrisidir...<br />

51<br />

<strong>MEDYATABLET</strong>.NET

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!