Kurbagalidere Masterplan
Competition Entry by Building Office / Aras Burak in 2012.
Competition Entry by Building Office / Aras Burak in 2012.
- TAGS
- olympics
- kurbagalidere
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
KATMANLAR: YOĞURTÇU PARKI<br />
İstanbul’un Anadolu yakasındaki ilçesi Kadıköy’de, Bahariye Mahallesi Fenerbahçe<br />
Stadı arasında kalır. Kurbağalıdere’nin Marmara Denizi’ne döküldüğü<br />
yerde, derenin hemen kenarındadır. Kadıköylüler’in yürüyüş, spor ve dinlenme<br />
mekanıdır.<br />
Toplam kullanım alanı 30 bin metrekare olan Yoğurtçu Parkı’nda 14 bin 600<br />
metrekarelik yeşil alan bulunuyor. Parkın içinde 5 farklı bölgede bulunan çocuk<br />
oyun alanları 400 metrekarelik bir alanı kaplıyor.<br />
Antik Granit Küp Taşla döşenmiş 5 bin 300 metrelik yürüme alanı, doğal<br />
malzemeler kullanılarak yapılan 1.280 metrekarelik koşu alanı da koşu yapmak<br />
isteyenleri bekliyor.<br />
İlk kez engelli vatandaşlar için iki farklı bölgede yapılan fitness alanları, basket<br />
sahası, tenis kortu ve partner bulamadığınız zaman tek başınıza antrenman<br />
yapma olanağı tanıyan duvar tenis sahası, süs havuzu, kır kahvesi, oturma<br />
grupları ve kanatlı hayvanlar için kümes sergi alanının da yer aldığı parkın<br />
tamamı otomatik sulama sistemi ile sulanacak şekilde yapıldı.<br />
Hürriyet Gazetesi yazarı Doğan Hızlan, 17 Mayıs 2008 tarihli ve “Anadolu<br />
yakasını geziyoruz” başlıklı köşe yazısında Ali Bilir’in “Çeşmibülbüle Gizlenmiş<br />
Ábıhayat-Beykoz” kitabı ve Gönül Halıcı’nın iki ciltten oluşan “İstanbul Anadolu<br />
Yakasında Tarihsel Bir Gezi” kitaplarını tanıtır ve Yoğurtçu Parkı ile ilgili şu<br />
bilgileri aktarır;<br />
YOĞURTÇU PARKI<br />
Bugün Yoğurtçu Parkı olarak adlandırılan yerde, daha önceleri hiçbir ağaç yoktu.<br />
Eski tarihlerde bulunan tahta köprüden başlayıp Kalamış Koyu’na kadar uzanan ve<br />
Kurbağalıdere’yi içine alan dar bir çimenlikti. Sadece yazları çalışan bir kır kahvesi<br />
vardı. Derenin suyu temiz ve berraktı. Balıkçılar serpme ağ ile iri kefaller, balıklar<br />
yakalarlardı. Tahta köprünün başında, ağaçların altında dondurmacılar, kağıt<br />
helvacıları, leblebiciler, şerbet ve su satıcıları bulunurdu. Derenin kenarında birkaç<br />
bank bulunuyordu. Çayırın karşısında bir sıra ahşap evler de vardı.<br />
İstanbul’un düşman kuvvetleri tarafından işgal edildiği yıllarda süvariler bu<br />
çayırlarda at koşturuyorlardı. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan “Hilál-i<br />
Ahmer Kadıköy Şubesi”nin başkanı olan Süreyya İlmen, 1930 tarihlerinde, İstanbul<br />
valisi olan Haydar Bey’in “Her şeyi hükümetten beklemeyelim, memleketin imar<br />
işlerinde ahaliye birçok vazife düşüyor,” diye konuşmalarından ilham alarak,<br />
bulunduğu teşkilatı harekete geçirmişti. Yoğurtçu Çayırı’nı kurutmayı ve bataklıktan<br />
kurtararak büyük bir orman haline getirmeyi ileri sürdü. Aynı zamanda dere<br />
kenarına bir rıhtım yapmayı ve bu rıhtımı Moda İskelesi’ne kadar götürmeyi önerdi.<br />
O tarihteki Kadıköy Belediye Müdürü Kemal Bey’e bildirdi. Kemal Bey de bu fikri<br />
Vali ve Şehremini Haydar Bey’e iletti ve izin aldı. Süreyya İlmen kendisi ve eşi için<br />
100 lira, oğulları ve kızları adına 25’er lire katkıda bulunarak ilk bağışları toplamaya<br />
adım atmıştı. Yoğurtçu köprübaşına çadır kurdurmuş ve iki kazık üzerine derenin<br />
ileride alacağı manzarayı gösteren bir tablo asarak yapılacak yardımlara bir çağrı<br />
hazırlamıştı. Burayı bir orman yapıp ortasına da bir müzika yeri yapılmasını ve<br />
cuma günleri halka çalınmasını istemişti. Dereden çıkarılan toprakla rıhtımın arkası<br />
doldurulmuş ve bataklık olan yerler drenajla kurutulmuştu. Çayıra, çam, çınar, ardıç<br />
fidanları diktirilmiş, rıhtım boyunca kanepeler konulmuştu. Bugünkü Yoğurtçu<br />
Parkı’nın temelleri böyle atılmıştı.”<br />
25