26.02.2013 Views

s petrol ll - Petrol-İş Sendikası

s petrol ll - Petrol-İş Sendikası

s petrol ll - Petrol-İş Sendikası

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

erkek işçi tedirgindi. Nasıl<br />

olur, işveren deprem sonrasında<br />

işçilerine lojman<br />

yaptırmıştı, onlara iyi davranıyordu.<br />

Sendikanın sağlayacağı<br />

bütün imkanları<br />

zaten sağlıyordu. Bu nedenle<br />

sendika bir işe yaramıyordu.<br />

Hatta önceleri<br />

var olan sendikanın işveren<br />

tarafından istenmediği için,<br />

işyerinde sendikanın bertaraf<br />

edilmesi, sendikaya açık<br />

destek veren işçilerin işten<br />

çıkartılması dışında çok da<br />

bir değişiklik yaratmamıştı.<br />

Ama son zamanlarda işyerinin<br />

bir kısmının kapanacağı,<br />

faal kısımlarından ise<br />

işçi çıkarılacağı söylentisi<br />

yayılmaya başladı. Hemen<br />

hemen tüm çalışanların erkek<br />

olduğu işyerinde kimin<br />

işten çıkarılacağı da be<strong>ll</strong>i<br />

değildi. Bu tedirginlik elbette<br />

erkek işçilerin eşlerine<br />

de sirayet etmişti. <strong>İş</strong>çilere<br />

tahsis edilen lojmanlar fabrikaya<br />

çok yakındı. Ve fabrikadan<br />

normal bir insanın<br />

değil ama bir insanın ancak<br />

yı<strong>ll</strong>arca orada yaşadığı için<br />

katlanabileceği cinsten çok<br />

kötü bir koku yayılıyordu.<br />

Bu araştırma kapsamında<br />

işçilerin evlerini de ziyaret<br />

ediyordum. Misafirperver<br />

ev halkı beni lojmanın<br />

bahçesinde ağırladı. Ben<br />

de sohbet esnasında, “bu<br />

kokuya nasıl dayanıyorsunuz”<br />

şeklinde bir soru<br />

sordum. <strong>İş</strong>sizlik tehdidini<br />

ensesinde hisseden işçinin<br />

karısı “ama bu koku bizim<br />

ekmeğimizin kokusu” cevabını<br />

verdi. Bu cevap beni<br />

uzun bir süre düşündürdü.<br />

Muhtemelen atıkların derelere<br />

akıtılması nedeniyle<br />

rengi kırmızıya dönen suyu<br />

gören bir başka işçi “bu ekmeğimizin<br />

rengi” diyecektir.<br />

Ancak bu gün ekmeğinin<br />

kokusu veya rengi olarak<br />

algılanan yarın çocukları<br />

için ne anlama gelecektir?<br />

Hatta bugünden ne anlama<br />

gelmektedir? Örneğin<br />

50 bin kişinin yaşadığı<br />

Kocaeli Dilovasında gerçekleşen<br />

ölümlerin %32.3ünün<br />

kanser nedeniyle olduğu<br />

araştırmalarla ortaya<br />

çıkmıştır. 50’si ağır sanayi,<br />

100’ü orta ölçekli çoğunluğu<br />

<strong>petrol</strong>, kimyasal, parlayıcı<br />

ve patlayıcı maddelere<br />

üretim yapan 150 fabrikanın<br />

bulunduğu bu bölgede genç<br />

yaşlı, işçi, işsiz, kadın,erkek<br />

herkesin risk altında olduğu<br />

ve yaşadığı biliniyor. Bu<br />

durumda çalışanlar için<br />

ekmeğin kokusu ve rengi<br />

hastalığın kokusu ve rengine<br />

dönüşebiliyor.<br />

<strong>İş</strong>çinin sağlıklı çevrede yaşama<br />

hakkı<br />

Oysa sanayinin yoğunlaştığı<br />

şehir insanları, çok<br />

yakından aciliyeti hissedilen<br />

sağlıklı bir çevrede<br />

yaşama hakkı ile yarı aç<br />

yarı tok pahasına yaşayabilme<br />

hakkı arasında bir<br />

tercih yapmaya zorlanıyor.<br />

Gerçekten, kendisinin ve<br />

çocuklarının karnını doyuramayan<br />

bir işçiye sağlıklı<br />

çevrede yaşama hakkından<br />

bahsetmek çok gerçekçi<br />

gibi görünmemektedir. Ancak,<br />

kısa vadeli ve günü<br />

kurtarmaya dönük yaşama<br />

stratejileri çerçevesinde<br />

görmezden gelinip ihmal<br />

edilen bir çok sorun uzun<br />

vadede insanca ve sağlıklı<br />

yaşama hakkını ortadan<br />

kaldırıyor. Sağlıklı olmayan<br />

bir çalışanın kısa bir süre<br />

sonra işgücü piyasasından<br />

itileceği, yani işsiz kalacağı,<br />

iş bulsa bile bu işlerin düşük<br />

ücretli olacağı, tedavi<br />

için gerekli olan masrafları<br />

karşılayamayacağı ve bunun<br />

yeniden sağlıksızlığı<br />

doğuracağı çok açıktır. Bu<br />

durumda yazının başında<br />

ifade ettiğimiz gibi işçiler<br />

uzun vadeyi düşünmezlerse,<br />

kısa vade de günü<br />

kurtaramayacak bir hale<br />

gelebileceklerdir.<br />

Türkiye’nin genelinde sağlıksız<br />

ve güvenliksiz çalışma<br />

koşu<strong>ll</strong>arı binlerce<br />

işçinin hayatına mal olduğu<br />

bilinmektedir. Bu başka<br />

bir yazının konusu olabilir.<br />

Ancak çevre sağlığı ile<br />

işçilerin işyerindeki sağlığı<br />

ve güvenliğinin sağlanması<br />

özünde ve sonuçları itibariyle<br />

birbirinden ayrıştırılabilecek<br />

konular değildir. Bu<br />

nedenle her ikisinin birlikte<br />

düşünülmesini gerektiriyor.<br />

Sadece 2006 yılında 1601<br />

işçi iş kazası ve meslek<br />

hastalığı sonucunda hayatını<br />

kaybetmiştir. Her yıl<br />

ortalama 1000 işçinin iş kazası<br />

ve meslek hastalığında<br />

öldüğü varsayılsa bile<br />

10 yılda 10 bin insanın hayatını<br />

kaybettiği görülebilir.<br />

Bu nedenle işçiler ve temsilcileri,<br />

söylenmek yerine<br />

gelir güvencesi ve çalışma<br />

hakkının yanı sıra sağlıklı<br />

bir çevre hakkını da talep<br />

etmeleri gerekiyor. Oysa<br />

Türkiye’de sendikaların bu<br />

sorunları gündemlerine alarak<br />

uzun vadeli bir strateji<br />

geliştirdikleri söylenemez.<br />

Araştırma kapsamında görüştüğüm<br />

işçiye ve ailesine<br />

ne oldu diye sorarsanız<br />

diye kısa bir notla yazıyı<br />

bitireyim.<br />

Kadercilik değil direnme<br />

<strong>İş</strong>çi işten ve lojmandan çıkarıldı.<br />

Kısa bir süre işsizlik<br />

sigortasından faydalandı.<br />

Erkek işçi kira giderini karşılayamadığı<br />

için kadının<br />

babasına ait eve yerleştiler.<br />

Sonra erkek işçi yeni bir<br />

işe girdi. Yine kısa bir süre<br />

sonra işten çıkartıldı. <strong>İş</strong>ten<br />

çıkartılmadan önce TOKİ<br />

konutlarından taksitle bir ev<br />

alma girişiminde bulundu.<br />

Gelirine oranla çok yüksek<br />

olan borçlarını ödeyemedi,<br />

evi bankaya devretmek<br />

zorunda kaldı. Eski işinden<br />

aldığı tazminatla küçük bir<br />

işyeri kurdu. <strong>İş</strong>yerinin maliyetlerini<br />

dahi karşılayamayacak<br />

düzeyde bir gelirle<br />

yaşamaya çalışıyor. Eski<br />

işte çalışırken yani düzenli<br />

bir geliri varken karısı iki çocuklu<br />

bir ev kadınıydı. <strong>İş</strong>ten<br />

çıkartıldıktan sonra, karısı<br />

bir akrabasının yanında çocuk<br />

bakıcısı olarak günde<br />

12 saat çalışmaya başladı.<br />

Uzun bir süreden beri kadının<br />

geliri aileyi ayakta tutuyor.<br />

Geçen gün karşılaştık,<br />

işleri yoluna koydunuz mu?<br />

diye sordum, ikisinin cevabı<br />

“Buna da şükür” oldu.a<br />

31

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!