Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Kentteki Azınlık: Kadınlar<br />
Gece yo<strong>ll</strong>ar karanlık, otobüsler kalabalık, parklar az kentler örgütlenirken kadınların talepleri ve ihtiyaçları gözününe alınıyor mu?<br />
Deneylerimiz alınmadığını gösteriyor. Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nden iki genç şehir plancısı kadın, kentlerin kadınların da olması<br />
için neler yapılması gerektiğini anlatıyor.<br />
Kenti ve toplumu biçimlendiren<br />
farklı aktörler vardır;<br />
fakat bilim insanları, yöneticiler<br />
ve uygulayıcılar<br />
tarafından bu farklı aktörler<br />
üzerinde yeterince<br />
durulmamış, kentlerin ve<br />
toplumun ihtiyaçları ataerkil<br />
yapı ve ideoloji erkeğe göre<br />
belirlenmiştir. Kadınlar,<br />
toplumun onlara erkeklerden<br />
farklı olarak yüklediği<br />
görevler sebebiyle mekânın<br />
yeniden organizasyonunda<br />
diğer mekân ku<strong>ll</strong>anıcılarından<br />
farklı bir role sahiptir.<br />
Plancı kadınlar, erkek meslektaşlarından<br />
farklı hassasiyetlere<br />
sahip olduklarından,<br />
mesleki sınırların ve<br />
uygulamaların değişmesine<br />
yardım ederler.<br />
Bu yazıyı yazarken birer<br />
plancı ve kadın olarak<br />
kendi deneyim, gözlem ve<br />
tecrübelerimize dayanan<br />
bulgulara yer vermememiz<br />
olanaksızdı. Dolayısıyla<br />
okuyucuların bizi sübjektif<br />
olmakla suçlayabileceklerinin<br />
farkındayız. Kadınları,<br />
homojen bir grup olarak<br />
görmediğimizi, ancak toplumdaki<br />
diğer aktörlerle karsılaştırıldıklarında<br />
da ortak<br />
bir çatı altında toplamanın<br />
yanlış bir yöntem olmayacağına<br />
inandığımızı belirtmeliyiz.<br />
Amacımız, kent ve<br />
toplum içinde bir aktör ve<br />
kenti biçimlendirme yet(k)isine<br />
sahip olan kadına dair<br />
durum tespiti yapmak, kamuoyunda<br />
bu konu üzerine<br />
düşünülmesini sağlamak<br />
ve daha kapsamlı araştırılmasına<br />
gereksinim duyulan<br />
konuları ortaya çıkarmaktır.<br />
Melis Oğuz* Neslihan Atatimur**<br />
EN BÜYÜK AZINLIK: TOPLU-<br />
MUN “DİĞER” YARISI<br />
Toplumsal değişimlerin<br />
yansımaları, ekonomik ve<br />
fiziksel alanlarda birbirinden<br />
ayrılan farklı cinsiyet<br />
ro<strong>ll</strong>erinde görülür hale gelir.<br />
Toplum, cinsiyetler arası görev<br />
dağılımı sürecinde kadınları<br />
hane içinde yapılan<br />
etkinliklerle sınırlandırarak<br />
yaşam alanlarını yeniden<br />
tanımlamıştır. Kadınlara<br />
ait alanlar, ev ve komşuluk<br />
birimi olarak şeki<strong>ll</strong>enmeye<br />
başlamış ve kadınların ekonomik<br />
sorumlulukları hane<br />
dışı üretimden ayrılarak<br />
hane içi işler ve aile bakımı<br />
ile sınırlandırılmıştır.<br />
Böylece kadınların konumu<br />
hep dezavantajlı olmuş,<br />
dışlanan, kenara itilen ve<br />
çoğu zaman ikinci sınıf<br />
vatandaş olarak algılanan<br />
kadınlar, toplumun “azınlığı”<br />
haline gelmiştir. Bu<br />
durum, kentsel alanda da<br />
planların kadınların ihtiyaçlarına<br />
yönelik geliştiril(e)memesine<br />
yol açmıştır. Bu<br />
sebeple kadınlar, yasadığı<br />
çevrede birçok karşıtlıkla<br />
yüz yüze kalırlar. Gelir getirici<br />
işi olan kadınların bir<br />
kısmının çalışma mekânları<br />
yine ikamet ettikleri yer olan<br />
evleridir. Kamusal mekânlarda<br />
çalışabilen kadınların<br />
büyük bir kısmı ise üretim<br />
yaparken, yeniden-üretim<br />
“sorumluluklarını” devredemez<br />
ve eş zamanlı olarak<br />
hane içi işler ve aile bakımını<br />
da yerine getirmeye<br />
çalışırlar. Dolayısıyla konut<br />
ve maha<strong>ll</strong>e, kadınların hayatında<br />
belirleyici bir role<br />
sahiptir. Pek çok kadının,<br />
evinden ve maha<strong>ll</strong>esinden<br />
dışarı çıkmasının en önemli<br />
sebebi yine, hane içi işlerin<br />
idamesidir.<br />
Dolayısıyla üretilecek olan<br />
yerel politikalar, kadınların<br />
büyük bir kısmının yaşam<br />
alanlarının halen ev ve<br />
yakın çevresi olduğu ya da<br />
bu çevreyi tercih ettikleri<br />
gibi basit bir gerçeği göz<br />
önünde bulundurduğunda,<br />
kadınların yaşam alanlarını<br />
ve yaşamlarını kolaylaştırıcı<br />
temel önlemler alınabilir.<br />
Kadınların günlük yaşamları,<br />
onları üretim ve<br />
yeniden-üretim sorumlulukları<br />
arasında bir denge<br />
kurmaya ve çoğu zaman<br />
ikisi arasında bir seçim<br />
yapmaya zorlar. Kadınların<br />
planlama mesleğine en büyük<br />
katkıları, iste bu denge<br />
sorunsalından kaynaklanan<br />
“toplumsal mekân” ile ilgili<br />
kaygılarından doğmaktadır.<br />
Dolayısıyla, kadınları<br />
35