i TÖLÖGÖN KASIMBEKOV'UN “SINGAN KILIÇ” ROMANINDA ...
i TÖLÖGÖN KASIMBEKOV'UN “SINGAN KILIÇ” ROMANINDA ...
i TÖLÖGÖN KASIMBEKOV'UN “SINGAN KILIÇ” ROMANINDA ...
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
ÖZET<br />
<strong>TÖLÖGÖN</strong> KASIMBEKOV’UN <strong>“SINGAN</strong> <strong>KILIÇ”</strong> <strong>ROMANINDA</strong> KELİME DÜNYASI<br />
Cazgül CAKAKOVA<br />
Yüksek Lisans Türkoloji Anabilim Dalı<br />
Tez Danışmanı<br />
Yard. Doç.Dr.Hüseyin ÖZBAY<br />
Kelime dünyası çalışmaları, dil biliminin önemli bir alanıdır. Ne yazık ki, bu alanda<br />
ülkemizde yeterli çalışma yapılmamıştır. Oysa dünyada çağdaş dil biliminin gelişmesiyle, bu tür<br />
incelemeler stilistiğin bir malzemesi olarak kullanılmaktadır.<br />
Biz, yaptığımız bu çalışmada, Tölöğön Kasımbekov’un “Sıngan Kılıç” romanını inceledik ve<br />
onun üslubunu oluşturan unsurları tespit etmeye çalıştık.<br />
Çalışmamızın giriş kısmında Tölögön Kasımbekov’un hayatı ve edebî kişiliği üzerinde<br />
durulmuştur. Yaptığımız çalışma, Türk lehçeleri alanında metne dayalı tematik-leksik bir inceleme<br />
olduğu için yazarın biyografisi üzerinde ayrıntıya gidilmemiştir.<br />
Çalışmanın ilk bölümünde, Tölögön Kasımbekov’un “Sıngan Kılıç” romanının dili hakkında<br />
bilgi verilerek alıntılar yapılmıştır. Bu bölümde, tarih ile eserin bağlantısı da gösterilmeye<br />
çalışılmıştır.<br />
Yaptığımız bir çalışma bir tür üslup-veri çalışması olduğu için ikinci bölümün girişinde<br />
anlam bilimi ve anlam biliminde yazarın yeri hakkında kısa bir bilgi verilmiştir.<br />
Çalışmanın ikinci bölümünü inceleme çalışması oluşturmaktadır. Burada önce leksikolojinin<br />
dil bilimindeki yeri ve önemi üzerinde durulmuş, sonra da sırasıyla kelimelerin sıklıkları, onların<br />
mahiyetleri, cinsleri eserde yer alan sıfat ve isim tamlamaları incelenmiştir.<br />
Sonuç bölümünde ise yaptığımız incelemelerin genel bir değerlendirilmesi yapılmıştır.<br />
Çalışmamızın kaynakçası, çalışmamızın muhtelif safhalarında faydalandığımız eserlerde<br />
dilbilimi alanında yapılan önemli çalışmalardan meydana gelmektedir.<br />
КЫСКАЧА МААЛЫМАТ<br />
Төлөгөн Касымбековдун “Сынган Кылыч” романынын лексикасы<br />
Жакакова Жазг³л<br />
Магистрант, багыт т³ðêîëîãèÿ<br />
Èëèìèé æåòåê÷è: ôèëîëîãèÿ èëèìäåðèíèí êàíäèäàòû,<br />
äîöåíò Õóñåéèí £çáàé<br />
Сөз байлыгын изилдөө, филологиянын орчундуу бөлүгү болуп эсептелет. Тилекке<br />
каршы, Кыргызстанда бул тема боюнча көңүл жылытаарлык изилдөө болгон эмес. Башка<br />
маммлекеттерде болсо, заманбап филологиянын өнөгүүсү менен бирге бул сыяктуу изилдөөлөр<br />
стилистиканын куралы катары колдонулуп келе жатат.<br />
Эмгегимде Төлөгөн Касымбековдун тарыхый романын изилдеп, анын усулун түзгөн<br />
i
факторлорду аныктаганга аракет кылдым.<br />
Изилдөөнүн киришүү бөлүгүндө Төлөгөн Касымбековдун өмүрү жана<br />
чыгармачылыгына токтолдум. Изилдөөм түрк тили боюнча текстке байланыштуу<br />
тематикалык-лексикалык изилдөө болгондуктан жазуучунун өмүр баянын өтө майдалап<br />
баяндаган жокмун.<br />
Биринчи бөлүмдө болсо, Төлөгөн Касымбековдун тарыхый романы боюнча<br />
кененирээк маалымат берилип, жазуучунун тарыхый романдарынан кыскача баяндалды.<br />
Изилдөөбүз метод-дата ыкмасы менен аткарылгандыктан экинчи бөлүмдүн киришинде<br />
маани билими жана маани билиминдеги жазуучунун орду жөнүндө кыскача маалымат<br />
берилди.<br />
Эмгегимдин экинчи бөлүмүн изилдөө түзөт. Бул жерде алгач лексиканын филология<br />
илиминин орду жана мааниси боюнча баяндалып, андан улай сөздөрдү жыштыгы, алардын<br />
типтери боюнча өзгөчөлүктөрү, романдагы сын атооч жана зат атоочтор талданды.<br />
Жыйынтык бөлүмүндө болсо изилдөөнүн жалпы корутундусу жасалган. Изилдөөбүздүн<br />
булактары, изилдөө убагында колдонгон адабияттар көрсөтүлгөн .<br />
АБСТРАКТ<br />
Лексика в романе “Сломанный Меч” Тологона Касымбекова<br />
Жакакова Жазгуль<br />
Магистрант, направление тюркология<br />
Научный руководитель: кандидат филологических наук,<br />
Хусейин Озбай<br />
Изучение лексикологии является важной частью филологии. К сожалению,<br />
в Кыргызстане изучение этой области проводилось не на должном уровне. В других<br />
странах подобные исследования с развитием современной филологии используются как<br />
составляющая стилистики.<br />
В данной магистрской диссертации рассмотрен исторический роман Тологона<br />
Касымбекова, также определяются факторы составляющие методологию романа.<br />
В введении место отведено жизни и творчеству Тологона Касымбекова. Так как в<br />
диссертационной работе изучается тематическо-лексические значения слов на турецком языке,<br />
биография писателя дана в краткой форме.<br />
В I ой главе дается информация об исторических романах Тологона Касымбекова и в<br />
частности о романе «Сломанный меч».<br />
Так как исследования проводились способом метод-дата, в ведении II и главы дается<br />
краткая информация о значении знания и место писателя в значении знания.<br />
ii
II ая глава относится изучению и исследованию. В начале данной главы дается<br />
информация о месте и значении лексики в филологии, далее определяются частота слов и<br />
особенности их типов, также слова существительные и прилагательные в романе.<br />
В последней главе дано общее заключение диссертации. Указаны источники и литература,<br />
использованные в работе.<br />
ABSTRACT<br />
Lexica in novel “Syngan Kylych” by Tologon Kasymbekov<br />
Jazgul Jakakova<br />
Research papers related to lexical are basic area of philology. Unfortunately, in our country<br />
this area was not studied well. With improvement of the modern philology such researches are<br />
becoming part of the stylistic learning.<br />
In this research work the historical novel of T. Kasymbekov was studied and I tried to fiend<br />
the connection elements of the novel<br />
In introduction the autobiography of Kasymbekov and its role as an author in Kyrgyz<br />
literature were represented. The main objective of this research study was study of lexical-thematic<br />
part of the Turkish language part of the text.<br />
In the first chapter of the research thesis, the wide literature review on historical novel of<br />
Kasymbekov was written, where I tried to eliminate historical elements of the novel<br />
This work was directed to development of the methods, therefore in the second part of the<br />
thesis information was about basic lexicology, then lexicology of the novel and role of the author<br />
were studied.<br />
Second chapter of the thesis comprised research works, where concepts of the lexicology<br />
were given in philosophy science. The iteration of the words, types and characteristics, nouns and<br />
adjectives in the novel were studied.<br />
In the last part of the thesis, the overall conclusion of whole research work was done.<br />
iii
Kısaltmalar<br />
a.i. : Arapça İsim<br />
a.g.e. : Adı Geçen Eser<br />
a.g.m. : Adı Gecen Makale<br />
g. : Grafik<br />
f.i. : Farsça İsim<br />
Nu. :Numara<br />
S. : Sayı<br />
s. : Sayfa<br />
t. : Tablo<br />
TABLO VE ŞEKİLLER CETVELİ<br />
Tablo l.<br />
Tablo 2.<br />
22<br />
32<br />
Tablo 3. 33<br />
Tablo 4. 38<br />
Tablo 5. 38<br />
Tablo 6. 40<br />
Tablo 7. 48<br />
Tablo 8. 53<br />
GRAFİK 1. 39<br />
GRAFİK 2. 39<br />
GRAFİK 3. 48<br />
GRAFİK 4. 53<br />
iv
GRAFİK 5. 54<br />
I. GİRİŞ<br />
<strong>TÖLÖGÖN</strong> <strong>KASIMBEKOV'UN</strong> HAYATI, ESERLERİ VE<br />
ŞAHSİYETİ<br />
HAYATI<br />
Tölögön Kasımbekov Calalabad vilayetine bağlı Aksı ilçesinin Akcol<br />
köyünde 15 Ocak 1931 tarihinde dünyaya gelmiştir. Aynı köyde okulu<br />
tamamladıktan sonra ilk okulda öğretmenliğe başlar; daha sonra Akcol köy<br />
Muhtarlığında sekreterlik işiyle iş hayatına girer.<br />
1952 - 57 yıllarında Kırgız Devlet Üniversitesi'nin Filoloji Fakültesinde okur.<br />
Daha öğrenciyken devlet edebî yayınlarda eserleri yayınlanır. 1956 yılında<br />
“Kiçinekey Cılkıçı” (Küçük Atçı) isimli eseri basılır.<br />
Genç yazar, 1957 yılında, okul kitapları yayınlayan "Mektep" yayınının<br />
çocuk edebiyatı alanında tahrir müdürlüğü görevine getirilir. 1959 yılında ilk<br />
edebiyat eserleri ile tanınmaya başladığında Cumhuriyetin yazarlar birliğine kabul<br />
edilir. 1960 - 66 yıllarında Kırgız Sovyet Cumhuriyetinin "Ala-Too" dergisinin nesir<br />
bölümünde başkanlık ve sorumlu sekreterlik 1966 - 73 yıllarında ise baş redaktörlük<br />
yapar. 1973 - 74 yıllarında Cumhuriyet yayınlar komitesinin redaktörlüğü<br />
görevlerinde bulunur.<br />
5
Aynı yıllarda edebiyatta ustalaşır; "Cetim", "Adam Bolgum Kelet” adlı<br />
eserlerle “Sıngan Kılıç”, "Kelkel" tarihî romanlarını yazmıştır. 1<br />
Uzak köyde yetişmiş genç yazar kültür seviyesini yükseltmenin, entellektüel<br />
tepeye tırmanmanın edebî estetik anlayışa ve genel kültüre sahip olmanın zor iç<br />
dramını yaşadı. Yazarlık zorluklarının inişli çıkışlı kayalarında ayakları yırtıldı.<br />
"Sıngan Kılıç" romanında tarihin acı gerçeklerini çekinmeden söylediği için resmî<br />
iktidarın baskısı ve takibi yazara bayağı zor günler yaşatmıştır. Bundan ötürü çekilen<br />
kaygılar, yazarın psikolojik dünyasında acı izler bırakmıştır.<br />
Böylece iç ve dış güçlere karşı savaşarak daha bilenmiş, yolundaki zorlukları<br />
ısrarla birer birer aşıp, insan olarak da, yazar ve vatandaş olarak da iyi yetişmiş,<br />
milletinin önüne büyük bir şahsiyet olarak çıkmıştır.<br />
Ayrıca demokratik bağımsızlık döneminde Tölögön Kasımbekov'un yazar-vatandaş<br />
olarak Kırgız halkına yaptığı hizmet de çok büyüktür.<br />
Tarihçi ve yazar Tölögön Kasımbekov 1990 yılında şimdiki Aksı ilçesinden<br />
milletvekili seçildi. Cogorku Keneş (Meclis)'in daimi komisyonunun başkanı ve<br />
Yönetim Kurulunun üyesi olarak görev aldı. Cogorku Keneşte ele alınan konularla<br />
yakından ilgilendi, Cumhuriyetin ismi, başkentin kendi ismini alması, milli bayrak,<br />
amblem ve toprak meseleleriyle doğrudan ilgilenip, meselelerin olumlu<br />
çözülmesinde çok büyük katkıda bulunmuştur. Kültür, eğitim, din, vatandaşlık ve<br />
yayın hakkında yasaların hazırlanması ve kabul edilmesinde de yazarın büyük emeği<br />
vardır. Ayrıca bağımsız Cumhuriyetin ilk anayasasının hazırlanması ve kabul<br />
edilmesinde de katkıları büyük olmuştur. 2<br />
Halk yazarı Tölögön Kasımbekov bugün de millî edebiyatımıza katkılar<br />
sağlıyor, halkımızın tarihî kaderini araştırıyor, yeni eserler yazmaya devam ediyor.<br />
ESERLERİ<br />
1. Cılkıçının Uulu (Atçının Oğlu) (çocuklar için hikaye). Frunze: Kırgızokuu<br />
pedmambas, 1956. 36.sayfa.<br />
2. Ata-Curt (Vatan). (delikanlılar için hikaye). ). Frunze:Kırgızokuu<br />
1 Kırgız Adabiyat Hristomatiyası II Bölük. (Bişkek, 2002), s.166<br />
2 Adı geçen eser, s. 167.<br />
6
pedmambas, 1958. 118.sayfa.<br />
3. Adam Bolgum Kelet (İnsan Olmak İstiyorum). (povest). ). Frunze:<br />
Kırgızokuu pedmambas, 1960. 163 sayfa.<br />
4. Cetim (Yetim). (povest). ). Frunze: Kırgızokuu pedmambas, 1960.<br />
5. Sıngan Kılıç. (tarihî roman). Frunze: Kırgızstan, 1.Bölüm, 1966,302 sayfa.<br />
6. Sıngan Kılıç Frunze: Kırgızstan, 1971.II-Bölüm, 567 sayfa.<br />
7. Sıngan Kılıç. (tarihî roman). Bişkek, Kırgızstan, III-Bölüm 1998. 704 sayfa.<br />
8. Cetilgen Kurak (Olgun Yaş). (roman). Frunze, Kırgızstan 1976, 473 sayfa.<br />
9. Kelkel. (tarihî roman). Frunze: Kırgızstan 1986 568 sayfa.<br />
10. Baskın. (tarihî roman). Bişkek: Kırgızstan 2000. 3<br />
İlk dört eser belli bir seviyede, Akcol köyünde doğup, büyümüş, hayata yeni<br />
adımlar atmış, kendi yolunu, yönünü, yerini bulmaya çalışan yazarın kendi<br />
hayatından söz eder. "Adam bolgum Kelet” (İnsan Olmak İstiyorum) eserinin baş<br />
kahramanı Asıl üniversiteye başvurup, kazanamayınca tekrar köyüne gelir, köy<br />
yönetiminde aktîv(yönetici memur) olarak çalışmaya başlar. Bir sürü uğraş sonucu<br />
aktiv olmadan önce insan olmak gerektiği kanaatine varır.<br />
“Ata-Curt” (Vatan), “Adam Bolgum Kelet”" kitapları yayınlandıktan sonra<br />
nesir dalında yeni bir yetenekli yazarın geldiğine tüm edebiyat toplumu şahit olur.<br />
Çünkü "Adam Bolgum Kelet", "Cetim" kitapları zamanında hem eleştiriciler, hem de<br />
okurlar tarafından iyi not almıştır. 4<br />
Tölögön Kasımbekov'un "Sıngan Kılıç" romanı Kırgız edebiyatında ilk tarihî<br />
romandır. Romanda 1842-1876 yılları arasındaki, yani 19. asrın ortası ve ikinci<br />
yarısında güney Kırgızların hayatı, Hokant Hanlığı döneminde hanlık ile halk<br />
arasındaki toplumsal siyasî, ekonomik sorunlar ve Rus çarlığının istilacı seferleri<br />
gibi tarihî olaylar anlatılmıştır. Eserde adı geçen kahramanların çoğunluğu (Alımkul,<br />
Alımbek, Ishak Şerali, Kudayarhan, Abdurahman Aptabaçı, Çernyaev, Skobelev<br />
v.s.) tarihte yaşamış insanlardır. Anlatılan olayların tamamı gerçek tarihtan<br />
alınmıştır .<br />
"Cetilgen Kurak” (Olgunluk Dönemi) romanında Tölögön Kasımbekov<br />
şimdiki zamanın hayat gerçeklerini göstermeye çalışmıştır. Esen adlı delikanlı okulu<br />
3 Kırgız Adabiyat Tarıhı. VII-tom, (Bişkek, 2002), s.124.<br />
4 Adı geçen eser s.168.<br />
7
tamamladıktan sonra kendi köyüne öğretmen olur. O öğrencilerine iyi eğitim<br />
vermek, edep-ahlak aşılamak ve gerçekleri öğretmek için çabalar. Tüm gönlüyle<br />
çalışmakta olan Esen okulda ve okul yönetimince yapılmakta olan yanlışlıkları<br />
görüp dayanamaz ve mücadeleye başlar. Yanlışları ortadan kaldırmaya çalışır.<br />
Maalesef, onun bu çalışmaları okul yönetiminin hoşuna gitmez ve onlar Esen'e karşı<br />
kin beslemeye başlarlar. Ancak, sonunda yönetimin pis işleri ortaya çıkar, adalet<br />
Esen tarafına kayar.<br />
“Kelkel” romanı büyük ozan Toktogul hakkında dersek yanlış olmaz.<br />
Kırgızların XIX. asrının ikinci yarısı XX. asrın başındaki tarihinin objektif mantığına<br />
göre yazılmış olan “Kelkel” romanın ideolojik merkezini; zamanın sosyal, ekonomik,<br />
siyasî ve sanatsal hayatını oluşturur. Ayrıca Kırgızların, Rusya egemenliği altındaki<br />
hayatı, sömürgecilikle karşı karşıya kalması aydınlık kesiminin yanlışlıklardan<br />
kurtulup, adaleti ve eşitliği araması bu eserde anlatılmaktadır. Genel perspektif<br />
içerisinde eserin mesajını Kırgız vatanına Sovyet yönetiminin gelmesini, silahlı ve<br />
ideolojik karşı haraketleri imha etmek için yapılan acımasız savaşın konu eder.” 5<br />
''Baskın" romanında ise "barış ve ilim seferi" bahanesiyle Çarlık Rusya yönetiminin<br />
casuslar gönderip, yine onların güvenliğini yerli boyların önde gelen kişileriyle iyi<br />
ilişki kurarak sağlamaya çalışması, Şabdan Baatır gibi etkili insanların yardımına baş<br />
vurması konu edilmektedir. Şabdan Baatır gibi önder kişilerin yardım etmekten<br />
başka yapabilecekleri birşey yoktu. Onlar isteseler de istemeseler de iktidar ve<br />
askerî baskıdan kurtulamazlardı. Dolayısıyla onlar da halkı soykırımdan kurtarmak<br />
ve kendi iktidarlarını korumak maksadıyla Skobolev gibi komutanlarla işbirliği<br />
yapmaya mecbur kalmışlardır.<br />
EDEBÎ ŞAHSİYETİ<br />
"Tölögön Kasımbekov, halkın atın kaşkası gibi bilip tanıdığı yazarlardan<br />
biridir. Halk tarafından tanınıp kalplerinde yer edinmek, her yazarın harcı değildir.<br />
Bir yazarın hayatında, halk tarafından sevilmekten öte mutluluk yoktur. Çekinmeden<br />
Tölögön Kasımbekov’un zamanın klasiklerinden biri olduğunu söyleyebiliriz.<br />
5 Tölögön KASIMBEKOV: Kelkel. (Frunze, Kırgızstan,1986) s. 201.<br />
8
Kırgız tarih romancılığının temelini atmıştır. Sadece temel atmakla kalmayıp,<br />
sanatsal boyuta taşıyıp, canlı tarihî kahramanlar yaratmıştır.” 6<br />
Tölögön Kasımbekov eşi benzeri olmayan yeteneğiyle Kırgız edebiyatında<br />
anlamı büyük, sanatsal açıdan zengin hikaye ve romanlar yaratmıştır. Ayrıca<br />
Kırgız halkının yanında komşu devletler ve dış ülkelerde de tanınmış büyük bir<br />
yazardır.<br />
Edebiyata; ellili yılların sonu, altımışlı yılların başında sanatta olgunlaştığı<br />
devrede, kanatlarını açıp gelişmenin yeni basamaklarına yükseldiğinde geldi.<br />
Tölögön Kasımbekov eline kalem aldığında; A. Tokombayev'in şiirleri, Kasımalı<br />
Cantöşev'in, T. Sıdıkbekov'un romanları, M. Elebayev'in hikayeleri, A. Osmonov'un<br />
şiirleri hüküm sürüyordu. Bu edebî temel T. Kasımbekov için ayrıca bir okul<br />
olmuştur. Ancak böyle demekle T. Kasımbekov'un edebiyatta yer alması kolay<br />
olmuştur demek yalnış olur. Her bir şahsın başkalarına benzemeyen kendine has<br />
zorlu, sıkıntılı gelişme devresi vardır; tekrar edilmez kendine has kaderdir bu.<br />
Yetenekli genç yazarın yazarlık kabiliyetinin uyanışına ilk desteği babası vermiştir.<br />
"Benim babam mollaydı. Yanında her zaman alimler toplanırdı. Ben de onları<br />
dinleyip, otururdum. Babam "Leyla ve Mecnun'u, Kız Saykal'ı Arap harfleriyle<br />
okurdu. Ben on üç on dört yaşımdayken vefat etmişti. Annem ise daha sonra<br />
"babasıyla birlikte büyüyen ateş çıkarır" sözünde anlatıldığı gibi, yazarlık mirasının<br />
babamdan kaldığını söylemiştir. 7<br />
T. Kasımbekov Rus ve dünya klasik edebî bilgileri iyi öğrenerek edebiyatta<br />
tecrübe etmiş sağlam bir yöntemle sanatkarlığın yüksek seviyesine çıkmıştır.<br />
Zamanımızda T. Kasımbekov eserleriyle ün kazanmış bir yazarımızdır. Onun<br />
"Adam Bolgum Kelet" hikayesi çoktan beri eğitim kurumlarının edebiyat<br />
programlarında yeralmakta ve genç okurlar tarafından sevilerek okunmaktadır.<br />
Eleştiricilerinin "Sıngan Kılıç" romanını Muhtar Avezov'un "Abay"<br />
romanına denk eser olarak değerlendiriyorlar. Güney Kırgızistan'ın tarihindeki çetin<br />
karışıklıkları, zor zamanı her yönden yansıtmak yazarın sadece büyük yeteneğini ve<br />
sanat söz ustalığını göstermez. O ayrıca, tarihçi ve ilim adamı gibi haraket etmiştir.<br />
6 6 Kalık AKIEV: Baskan Col. (Frunze, Kırgızistan Basması., 1964), 89.<br />
7 Kalık AKİYEV: Baskan Col. (Frunze, Kırgızstan,1964) s.91.<br />
9
T. Kasımbekov bu iki niteliği ustalıkla birleştirerek kullanmıştır. Orta Asya ve<br />
Kazakistan edebiyatlarını araştıran ünlü uzman Z. Kedrina onu "Samarkan<br />
Yıldızları" adlı eserle aynı sırada değerlendiriliyor. 8<br />
"Kelkel" romanı hakkında edebiyat eleştirmeni K. Asanaliyev’in<br />
değerlendirmesi şudur: “"Kelkel" romanı çok kahramanlı ve çok konulu bir eserdir.<br />
Bu eser 1860 yıllardan itibaren Ekim devriminine kadarki uzun zamanı kapsar.<br />
Roman Kırgız halkının tarihindeki büyük ve önemli dönemlerin olaylarını yansıtır.<br />
Dolayısıyla tasvir edilen hayatî olaylar da niteliği yönünden çeşitlidir. Hayat tarzı;<br />
etnografikten başlayarak, tarihî-devrimcilik vakalarına kadar her şey beyan edilir.<br />
Kırgız halkının çetin ve çok zor tarihi devrini açık olarak tasvir etmiş zamanın zor<br />
meselelerinin çözülüp anlaşılmasında sanatkarlık kabiliyetini iyi kullanmıştır.<br />
Bu yönden bakarsak T. Kasımbekov’un "Kelkel" eseri tarihî romantizmde de<br />
kendi yerini bulabilir diye düşünüyoruz. Hem romandaki kavram meselelerinin<br />
boyutlarına, hem muhtevasına hem de onların sanatkârane işlenmesine göre de böyle<br />
düşünebiliriz”.<br />
“ Sıngan Kılıç” romanı yüzünden sıkıntılar yaşayan T. Kasımbekov'un<br />
"Kelkel" romanı da beş-altı yıl yayınlanmadan beklemiştir. Buna üzülen Tügölbay<br />
Sıdıkbekov 1958 yılında Kırgız Kompartisinin yönetim kuruluna şu mektubu<br />
yazmıştır: "T. Kasımbekov'un "Kelkel" isimli yeni romanını okuduktan sonra ben<br />
SSCB Yazarlar Birliğ Genel Sekreteri G.M. Markov’a Moskova'da Rus dilinde<br />
yayınlanması gerektiği hakkında mektup yazmıştım.<br />
Kitabın Rusça tercümesi yapılmış "Sovetskiy Pisatel" yayınlarına yazar<br />
tarafından teslim edilmiş, romana olumlu not verilip yayın planına eklenmiştir.<br />
Maalesef, bizim Kırgız şartlarında iyi bir eseri bekletme, sorunlar yaratma,<br />
ayak direme, yüksek yetkili kurumlara yalnış bilgi verme gibi işler yapılmaktadır.<br />
Sonunda adalet kazanacaktır, ancak vakit kaybedilmekte , yazarlar gereksiz yerde<br />
zarar görmektedir. Yazar iktidarın baskısına rağmen kendi düşüncesinde sabit<br />
kalmıştır. En önemlisi tarihi gerçeği inkâr etmemiştir.” 9<br />
T. Kasımbekov, Kırgız Edebiyatını; güvenilir yüksek estetiğe sahip<br />
kişilikler, bireysel karakterler, psikolojik analizler, kapsamlı felsefe düşünceler ve<br />
8 Z.S.KEDRİNA: Bir Tuugandıktın Terendegi Tamırı.(Kırgızstan Madaniyatı,1975). No 3<br />
9 Adı geçen eser s.170.<br />
10
tarihî kültürle zerginleştimıiştir. Bir söyleşisinde T. Kasımbekov şöyle demiştir.<br />
"Eseri düşüncede olgunlaştırmak lazım.İlham olmadan birşeyler karalamayı<br />
sevmem. Her yıl bir roman yazan da, ömrü boyunca bir roman yazan da var.<br />
Yaratılan eserin hayatta kalmasını dileyip, o kadar da üzülmeye gerek yoktur.<br />
Şükretmem bundadır. 10<br />
II. <strong>TÖLÖGÖN</strong> <strong>KASIMBEKOV'UN</strong> "SINGAN KILIÇ" ROMANI<br />
TARİH VE ESER<br />
Resim çizen herkes ressam, şiir yazan herkes şair değildir. Bazı hikaye ve<br />
romanları okurken yazar okuyucuyu güldürmeye çalışır, ancak komik olur. Bazı<br />
kahramanlar kaderine lanetler yağdırıp, hüngür hüngür ağlarlar da, okuyucuda hiçbir<br />
his uyanmaz. Bazı yazarların güzel dilleri vardır, fakat, kitaplarında boş<br />
laftan başka bir şey bulamaz okuyucu. Yazar kendi felsefesiyle, aklıyla etkilemek<br />
ister, ancak sonu gelmeyen nasihat ve didaktikten okuyucunun canı sıkarlar.<br />
Tarih; genel anlamda geçmiş gün, geride kalmış zaman, bugünden uzak, geri<br />
gelmez tarafta kalan zaman dilimdir. İlim de sanat da tabii ki tarihe döner. Tarihçi<br />
ve ilim adamı herhangi bir tarihi olay hakkında kesin kanıt ve bilgilere ulaşmak<br />
isterse, yazar da onu renklendirerek anlatmak ister. "Biri, ispatlar, diğeri<br />
renklendirir. İkisi de inandırır. İlki mantıklı ispatlarla, diğeri renklendirerek anlatır.<br />
Gerçek olaylar, tarihî eserde yazar tarafından ele alınır ve bazı olay ve<br />
görüntüler, şahıslar uydurulmuş olsalar bile gerçeğe uyarlanarak renklendirilirler.<br />
Tarihçi için kanıt en önemli şeydir, yazar için de o kanıttan estetik ders almak,<br />
sanatsal resim çizebilmek önemlidir. Bundan dolayı geçmişi okurun algılaması,<br />
10 Kırgız Adabiyat Hristomatiyası II Bölük. (Bişkek, 2002), s.178<br />
11
akış açısı ile bağdaştırması, zamanın rengine büründürme zorunluğu ortaya çıkar.<br />
Romancı eserin tarih ilminin kanıtlarına, kaynaklarına dayandırır; uydurduğu<br />
olayları, kahramanları geçen zamanın özelliklerine ayrıcalıklarına adapte eder.<br />
Belirtiği zamanı gerektiği şekilde yapılandırır. 11<br />
Dünya edebiyatı içerisinde tarih konusunun işlenişine baktığımız zaman bu<br />
konuda İngiliz yazarı V. Scott'un (1771-1832) eserlerinden itibaren geniş bir<br />
şekilde çalışılmış, İ.Gete, F. Sebiller'in eserlerinden sonra bu çalışmalar daha da<br />
ilerlemiştir.<br />
Tölögön Kasımbekov'un "Sıngan Kılıç" romanı dünyadaki tarihi<br />
romancılığın devamı niteliğindedir. Tarihî eserler genelde tarihi kişiliklerin<br />
kaderleri ve hayatları hakkındadır. Biyografik tarihi eserler eserdeki alakadar<br />
kişilerin özeliklerini gerektiği gibi işlemiştir.<br />
Bir milletin tarihindeki önemli zamanlar, tarihi kendisine malzeme yapan<br />
eserlerde çokça işlenir. Asıl amaç geçmişteki bir olayı anlatarak bundan ders<br />
çıkarmak, geri dönülmez yıllara bugünün penceresinden bakmaktır.<br />
Yazar, dönemin özelliklerini aktarabilmek için halkın hayat tarzını anlatmış,<br />
kahramanlarının eşyalarını, elbiselerini, zamanına has önemli özelliklerini sıralar.<br />
Bunları belirtirken de tarihi kelimeleri kullanmıştır. Halk arasında söylenen<br />
hikayeleri, rivayetleri de kullanarak onlara tarihî bir yüz kazandırmıştır.<br />
Tarihi anlatırken yazar tarihçilik prensibine uyar, yani yazar yaşamakta<br />
olduğu döneme o tarihi devreyi uydurur, şimdiki okurun idealine ve yaşayışına<br />
yakınlaştırır.<br />
Tölögön Kasımbekov'un "Sıngan Kılıç" romanındaki milli sanat anlayışında<br />
tarihin yeri yüksektir. Eseri XX. asırdaki Kırgız Edebiyatının büyük başarısı olarak<br />
kabul edilir.<br />
Eserin birinci bölümü yayınlandıktan sonra felsefeci A. Satiyev şöyle<br />
demiştir: "Bu roman zorluklar üzerine şekillenmiştir. Çeşitli ulaşılması zor<br />
kaynaklar bazında kurulmuştur. Roman Kırgız halkının Rusya yönetimi altına<br />
girmeden önceki zamanını tarihi gerçeklerle aydınlatır. Puşkin'in "Poltavası", ''Boris<br />
Godunov'u", A. Tolstoy'un "I. Petrosu", Borodin'in "Samarkand Yıldızları" gibi<br />
11 K. DAUTOV, Tarıhıy Romandın Tarıhı, Kırgızstan Madaniyatı<br />
12
tarihi gerçekler üzerine yazılmış eserler Kırgız Edebiyatında yoktu” 12<br />
Edebiyatın önemli unsurlarından birisi dildir. Dil olmayınca yazar da yoktur.<br />
Tölögön Kasımbekov’un tartışmasız ayrıcalığı onun zengin halk dilinin<br />
kaynaklarından beslenmiş olmasıdır. “Sıngan Kılıç”, yazarın Manas Destanının<br />
dilinden yararlanıp, Kırgız nesrinin ustaları Kasımalı Cantöşev, Tügölbay<br />
Sıdıkbekov gibi önderlerinin okulundan geçtiğininin ispatıdır.<br />
Ailesinden söz sanatına dair ilk eğitimi alan Tölögön Kasımbekov,<br />
çocukluğundan delikanlılık dönemine kadar şarkı, şiir ve müziğin egemen olduğu<br />
bir bölgede yetişmiştir. Ünlü âşıklar, kopuzcular, söz sanatı ustalarının ülkesinde<br />
büyüyüp, söz edebiyatının miraslarını ve ana dilinin kelime zenginliklerini iyi<br />
kavramıştır. Doğduğu yerin Fergana vadisinde yer alması ve atalarının Hokand<br />
Hanlığı döneminde tarihi olaylarda aktif olarak rol almış olması nedeniyle, iyi<br />
dinleyici olan geleceğin yazarı, Tölögön Kasımbekov geçmiş olaylar, insanlar ve<br />
ilişkiler hakkındaki rivayetleri, hikayeleri gören, bilen büyüklerinden duymuş, ve<br />
iç dünyasını bununla geliştirmiş bir yazardır. Bu belirtilen şartlar ve beslenilen<br />
kaynak Tölögön Kasımbekov’u zamanı geldiğinde ünlü bir edebiyatcı olması için<br />
ayrıcalıklı bir şekilde hazırlamıştır.<br />
Tölögön Kasımbekov, ünlü olmasını sağlayan eserlerinde açıkça görülen<br />
hayat, folklor, dil özelliklerini daha köy çevresindeyken iç hazmetmeye başlamıştır.<br />
Yazar sanatkarlık başarısına tarihi romancılık alanında ulaşmıştır. Bu<br />
alandaki ilk eseri olan “Sıngan Kılıç” romanı ile nesir yazarlarının arasında ön<br />
sıralara çıkmıştır. O Kırgız Edebiyatındaki kelimelerin örgüsü altında tarihi<br />
romancılığın temelini de atmıştır.<br />
12 A. SATİYEV, “Sıngan Kılıç” romanı cönündö uçkay söz, Ala-Too dergisi, 1966, No:7, s.157<br />
13
LEKSİKOLOJI<br />
Çağdaş Kırgız lehçesinin Leksikolojisi asırların ürünü olarak Kırgız halkının<br />
tarihi, geçmişi ile çok yakın ilişkidedir. Kırgız lehçesinin leksikolojik tabakaları,<br />
milletin yaşadığı devirlerin, hayatının, dünyaya bakış açısının başka halklarla<br />
bağlantısının tarihî şahididir.<br />
Kelime dünyasında önemli değişmeler olmasına ve dilimize çok sayıda yeni<br />
kelimeler girmesine rağmen, esas kelime yapısı çok değişmeden, eski hâlini<br />
korumuştur.<br />
Örneğin; adam, ay, kün, cer, suu, taş, at, koy (koyun), ak, kara, alıs, cakın,<br />
men, sen, bir, on, beş, baruu, körü, ata, kuş, tabu, kök, ün, v.s. Bu kelimeler önceden<br />
nasıl kullanıldıysa, günümüzde de hiç değişmeden o anlamlarda kullanılıyor.<br />
“Kırgız dilinin Leksikolojisini nasıl tespit edebiliriz; onun esas işaretleri<br />
nelerdir?” gibi sorular aklımıza geliyor. Bunlara cevap vermek için aşağıdaki<br />
bilgileri bilmek gerekiyor.<br />
a) Öz leksikoloji sabit hususiyetlidir. Bu sabitlik kelimelerin asırlar boyunca<br />
değişmeden sağlam kalmasını işaretliyor.<br />
b) Dilde yeni kelimelerin türetilmesi ve onların anlamlarının gelişimi<br />
için ona kaynak olarak hizmet eder.<br />
14
c) Yabancı kelimelere göre ortak millî özellikler taşıyıp, aynı dilde<br />
konuşanlar için aynı derecede anlamlı olmasıdır.<br />
Kırgız dilinin esas kelime sabitliğini aşağıdaki olgular ispatlıyor:<br />
1) Milattan sonra VII-VIII asırlarına ait Orhun Yenisey abidelerindeki<br />
çağdaş Kırgız dilinin öğeleri: at (isim), kün, tün, uluu, kiçi (küçük), siz, al (o), özüm<br />
(kendim),, tışkarı (dışarı), alp (dev), er (koca), kök, sarı, boz, altı, on, otuz, v.s. Bu<br />
gibi başka isim, sıfat, sayı ve zarflar o vakitlerde hangi anlamda kullanıldıysa bugün<br />
de o anlamı vermektedir.<br />
Abidelerdeki fiillerin bazılar çağdaş Kırgız dilindeki fiillerden biraz<br />
farklılaşıyor. Bar- (gitmek), kel-, bol- (olmak), bil-, toku- (hatırlamak, tarka -<br />
(dağıtmak), , ur- (vurmak), iç- 13 v.s.<br />
2) XI. asırda yaşamış olup Türk lehçelerini araştıran, dilci Kaşkarlı<br />
Mahmud’un sözlüğünde geçen çok sayıdaki kelimeler evvelki asırlardan itibaren<br />
kullanıldığı şeklinde verildiği için yakından ilgili olan insanlar için iyi kaynaktır .<br />
Kırgız dilinin esas kelime varlığı adı geçen sözlükte tam olarak yansıtılmıştır: at,<br />
ökiz, koy (koyun), kısırak, tay 14 -iki yaşındaki at yavrusu<br />
biraz farklılaşıyor. Yurtdım, bar (gitmek), kel-, bol-(olmak), bil-, toku-(hatırlamak,<br />
tarkat-(vermek), ur (vurmak), iç 15 v.s.<br />
Böyle durumlara başka kategorideki kelimelerde de rastlanır. Ayrıca<br />
sözlükteki coğrafya ve astronomi ile alakalı sözlerin günümüzde de, şeklini<br />
koruduğunu görüyoruz: ay, kün, tün, köl, tengiz, yulduz, yıl 16 v.s.<br />
Bu sözlükte Türk lehçelerindeki ortak fiiller ve biçimleri gösterilmiştir:<br />
sıkmak, söknek (sökmek), taralmak, kutılmak, tutulmak, tabmak (bulmak), tabılmak<br />
(bulunmak), kaçmak, keçirmek (affetmek), barmak (gitmek), kelmek, tınlamak 17 (dinlemek)<br />
v.s.<br />
3) Codex Cumanicus’un dili Türk dilinin Kıpçak kümesindeki Kırgız,<br />
Kazak, Kara Kalpak, Başkır, Tatar dillerine yakın. Mukayese için: yol, yolaysi<br />
13 Pamyatnik v çest “Kyl”-Tegin; S.E.Malov. Pamuatniki drevne turkskoy pismennosti, M., 1951<br />
14 Mahmud Kaşkari, Divani Lügat-it Türk, İstanbul,I.II.III.<br />
15 a.g,e, s. 21<br />
16 a,g.e. s. 23<br />
17 a.g.e. s. 24<br />
15
(seyahet), emik, ak (beyaz), kara, kızıl (kırmızı), kalkan, kamal (kale), kanıray, kır<br />
(bozkır) karamak (bakmak), kutkarmak v.s.<br />
Yukarıdaki maddelerde belirtilmiş olan Kırgız dilinin esas kelime yapısının<br />
eskiden beri az bir değişimle şimdiki yapıyı oluşturduğunu söyleyebiliriz.<br />
SINGAN KILIÇ ROMANININ LEKSİKASI<br />
Dünyada her şey, sözün gücüyle gerçekleşir; doğru yola girer veya bozulur.<br />
Siyaseti, bilimi ve ideolojiyi söz belirler. Yani bütün faaliyetlere, düşüncelere,<br />
amaçlara, haraketlere v.b. söz katılır. Sözün kutsallığını ve büyük gücünü<br />
siyasetçiler, bilim adamları, yazarlar ve şairler çok iyi bilirler. Zaten yazarlar, sözün<br />
doğrusunu ve güzelini arayan ustalardır. Bu yüzden, söz ustalarının dilleri hakkında<br />
konuşurken dikkatli ve saygılı olmak gerekir. Son yıllarında yazarlık tecrübesi<br />
artmış olan Tölögön Kasımbekov’un “Sıngan Kılıç” romanındaki dilsel özellikleri<br />
üzerinde özenle durmak gerekmektedir.<br />
Çağdaş edebî dilimizin zenginleşmesinin bir yolu da halk kaynaklarıdır.<br />
Bunu en çok yazarlar bilirler. 1950,li yıllardan sonraki eserlerde gizli kalmış olan<br />
dilsel zenginliklere yol açılmış gibidir. Bu zenginlik, dilimizin cografi sınırları<br />
aşarak, halk arasında yaygınlık kazanmaya başlamasını sağlamıştır. Mahali sözleri<br />
çekinmeden kullanmak 1960,li yıllardan sonra çoğalmıştır. Edebî eserlerdeki<br />
dialektik özelliğe araştırmacılar dikkat çekmişler ve incelemeler yapmışlardır.<br />
Son yıllarda halk dilinin henüz belirsiz olan zenginliklerine dikkat ederek<br />
onları araştırarak kendi eserlerinde geniş bir şekilde kullanmaya başlayan<br />
yazarlardan birisi de Tölögön Kasımbekov’dur. İlke yönünden yazarın tuttuğu yol<br />
doğaldı. Çünkü dünyadaki bir çok halkın edebî eserlerine bakıldığında da, dilin<br />
16
yerli özelliklere sahip olduğu bir çok araştırmada belli olmuştur. Burada önemli olan<br />
yerli dil özelliklerinin hangi yolla, nasıl bir amaçla ve ne ölçüde, kullanılabildiğidir.<br />
Onu kullanmanın şartlarının,doğru veya yalnış taraflarının araştırılması gerekir.<br />
Bazen toplumun bir çok kesimi tarafından anlaşılmadığı için dialektik unsurlar<br />
edebî eserlerde kullanılmaz. Bazı insanlar “eserin değerini aşağılar, anlamsız<br />
taraflarını çoğaltır deseler de, bazı insanlar çekinmeden diyalektleri kullanmak<br />
mümkündür” şeklinde düşünebilir.“Ölçü gerekir, diyalektizmi ölçülü kullanarak<br />
onların anlamının açıklamasını yapmak gerekir” şeklinde düşünenler de mevcuttur.<br />
Bu üç anlayışların da kendilerine has önemli tarafları vardır.<br />
Ceenbay Mukanbayev’in de belirttiği ğibi “Edebî eser dilsiz olmaz, edebî<br />
eser her zaman diliyle zenginleşir, çeşitlenir. O dil üslup yönünden kuvvetlenir. Isık-<br />
Göl kendisiyle birleşen kaynaklarından yoksun kalsaydı ne durumda olacaktı?! İşte<br />
edebi dil kendisine erzak olan zengin halk dili olmadan köklerini kuvvetle bir<br />
şekilde her tarafa salamaz. Gerçekten de , edebî eserde yerli dil özelliklerini<br />
kullanmak gerekir”. 18<br />
Dilin üslup bakımından kullanımı çeşitlidir. Ağacın kökleri gibi her tarafa<br />
yayılır. Kanın aktığı damar da böyledir. Bunun gibi diyalektizmin türleri de<br />
çeşitlidir. Diyalektik sözleri herhangi bir bitmiş kuru ağaç gibi görmek mümkün<br />
değildir.<br />
Diyalektik sözlerin kendi başına özellikleri vardır. Onlar dilde hem<br />
nominativ hem de iletişim görevini yerine getirebilir. Onlar alt tarafı demir, üst tarafı<br />
taş sözlerden değildir. Onların bir dalı halk dilinin mayasına batmış olsa, başka bir<br />
dalı edebî dilin içinde kökleşir. Bunun hepsini iyice bilen yazar Tölögön<br />
Kasımbekov “Sıngan Kılıç” romanında dialektik sözleri güzel kullanmıştır. Tölögön<br />
Kasımbekov halk ağzındaki sözleri bilmemiş olsaydı: “kaşkar çapan”, “çalbar”,<br />
“ketzol”, “nooda”, “şaatıt”, “kabarcıkta”, “atpay”, “teñşerik”, “tabat”,<br />
“meyirleş”, “bazıra”, “kayrımcı”, “şarpa”, “cortmoloo”, “çım kök”, “pir”,<br />
“aguşak”, “maale”, “logloo”, “ayıñçı”, “kanavayran”, “çalkeş”, “mukumdaş”,<br />
“zardı”, “ten” gibi sözleri kullanmaz veya onları diğer dialekt ve govorların (şive)<br />
sözleriyle değiştirmez, yerli hayatı, olayları, şartları, diğer özellikleri yapmacıksız<br />
18 Ceenbay MUKANBAYEV, Kırgızstan Madaniyatı, No1, 1972.<br />
17
tarihî gerçekleri, objektif şekilde tasvir edemezdi. Yazar söz ettiği olayları, olayın<br />
geçtiği yeri, o yerin dilsel malzemeleriyle dile getirmiştir. Tölögön Kasımbekov’un<br />
“Sıngan Kılıç”romanındaki dil kullanım başarısından biri ve önemli olanı budur.<br />
Romanda ayrıca “leksikalık dialektizm” doğrultusunda söz grupları çoktur:<br />
“alem”(kıskanmak, içi yanmak), “adalet”, “avazköy”(şakacı), “aste-sekin”(yavaş),<br />
“atarap”(etraf), “astaydil” (içtenlikle), “alpi” (görkemlik, renk, yüz ifade), “apta”<br />
(hafta), “asel” (bal), “alaka” (ilişki), “bapaluu” (kuvvetli), “bagalañ” (kuzu),<br />
“darçe” (küçük pencere veya küçük kapı), “daramat” (gelir), “camagat” (toplum),<br />
“bir dikide” (her hangi bir zaman), “aşına” (komşu), “kulunçak” (iç), “bayım”<br />
(perişan), “sütak” (kuş adı), “çelek” (kova), “nabıt” (param parça), “dudala”<br />
(tasa, can sıkıntısı), “ortocu” (elçi), “abtabaçı” (hanın eline su döken hizmetçi),<br />
“çak” (neşelenmek), “datka” (halkı yönetenlere verilen bir ünvan), “tastıkta”<br />
(tasdiklemek), “maslahat” (maslahat) v.b. Yazar sadece tek kulak, tek dudak vardır<br />
demeden, diyalektik sözlere, herhalde üslup amacıyla, çoğunlukla eşanlamlı sözleri<br />
çoğaltmak, gereksiz tekrardan kaçmak, bu yolla eserin dilsel sıfatını yükseltmek,<br />
kahramanlarının konuşmalarının gerçek olduğunu anlatmak, gerçek özelliklerin<br />
rengini vermek amacıyla başvurmuştur. Yazar dilin yerli özelliklerini , onların ne<br />
zaman ne gibi görevlerde kullanacağını iyi bilir.<br />
Diylektlerin içinde özellikle Hokan Beyliği zamanındaki ünvanlara ve<br />
askerî-savaş terimlerine, çok rastlanır: pansat, parnavaçı, atalık, sarker, ökümdar,<br />
canger, sıpay, sarbaz, mirşan, şartnama, vilayet vb. Geçmişte ağızdan düşmeyen bu<br />
sözler bugünkü günde kullanımdan düşse de, yazar onları kendi yerinde doğru<br />
kullanabilmiştir. Bu sözlerin kullanılmasıyla, bütün Hokan hanlığının tarihi ve sosyal<br />
hayatı , önümüze getirilir.<br />
“Sıngan Kılıç” romanında dilsel hususların bilinçle kullanılabilmesi dilsel<br />
formüllerde açık gözükür. Dil kültüründe söz her zaman sağlam unsurlara dönüşerek<br />
nesilden nesile geçerek kullanılagelmiştir. Cümleler, bazı söz grupları dilsel<br />
formüllerdir. Örneğin: Kırgız lehçesinde ziyaret ederken, selamlaşırken, her çeşit<br />
ritüel anlarında, dua ederken, beddua ederken, cesaret verirken, her çeşit oyun<br />
oynarken; hayvancılık ve çeftçilik yaparken kalıplaşmış ilişki sözler kullanılır.<br />
Bunlardan bazı örnekler:<br />
1) Misafirlikte: “ırahmat çakırdınız, konok bolduk: dastorkonunar kenen<br />
18
olsun, ırıskınar üygö tolsun” (ağırlanan misafirlere teşekkür ederiz, sofranız çok<br />
güzel, sofranıza bereket olsun!!).<br />
2) Kırgız halkı misafirseverdir, “kel demek bar, ket demek cok, uruksat ber<br />
üy-üylörgö kaytalı” (gel demek vardır, git demek yoktur, müsait ederseniz, biz<br />
gidelim) vb.<br />
3) Geline dua ederken: “Aldıñdı bala bassın, artıñdı mal bassın, köşögöñör<br />
kögörsün, ömürlüü bol, alganıñ menen teñ karı, agarıp kögör, aylanayın” (Tanrı<br />
sana çocuk versin, zengin olun, sağ olup eşinle beraber hayat geçir, yavrum) gibi<br />
çok sayıda ilişki sözlere rastlanır. Bunlar kalıplaşmış sözlerdir. Bunlar binlerce<br />
yılldır kullanıla kullanıla üsluplaşmış öz sözlerdir.<br />
Nesilden nesle geçerek halkın eleğinden çıkmış kavramları “bozmak” veya<br />
onları küçümseyip kullanmamak yazarlara, söz ustalarına yakışmaz. Tam tersi,<br />
onlar çok iyi bilinip, dikkatlice kullanılırsa, sözün etkisi de güçlenir.<br />
İşte bu yönden bakıldığında “Sıngan Kılıç”ta, halkın bu sözlerine<br />
bozulmamış şekileriyle rastlanır.Aşağıdaki örneklerle görüldüğü gibi yazar onları<br />
çok dikkatlice kullanmıştır.<br />
1)“O, tagdırdın oyunu... Alımkul atalık emes bele? Bütündöy bir uruktuu<br />
curttun tutkasımın deçü emes bele? Kayda alar? Kayda ketti baarısı? Kan cutkurup<br />
cıgılganda koltugunan cölörgö bir can bolbodu canında...”(10 s.) “Kaderin<br />
oynu...Alımkul atalık değil midir? Büyük bir halkın önder kişisiyim diyordu. Onlar<br />
nerde? Hepsi nereye gittiler? Kan kustuğunda desteklemeye kimse yoktu yanında<br />
...”<br />
2) “Oy... Atalık kayda? Emne adise boldu?” “Oy... Atalık nerde? Bir şey mi<br />
oldu?” (11 s.) gibi sıradan fakat etkili sözlerin çok dikkatlice kullanıldığı görülür.<br />
Böyle ifadeler romanda çoktur. Tabii ki bütün sözlere diğer yazarların eserlerinde<br />
de rastlanır. Fakat, Tölögön Kasımbekov’un “Sıngan Kılıç” romanında bu unsurlar<br />
çok başarılı kullanılmıştır.<br />
Her hangi bir yazar “yukarıdaki gibi hazır sözler folklora aittir, onu çağdaş<br />
romanlar için kullanmak mümkün değildir” diye düşünmemelidir. Çünkü dil folklor<br />
için nasıl hizmet ederse, yazılı edebiyata da onun gibi hizmet eder. Dil, “folklora<br />
hizmet ediyorum” diye yere batmaz “yazılı edebiyata hizmet ediyorum” diye de<br />
göğe çıkmaz. Önemli olan onun doğal yapısının bozulmadan iyi kullanılmasıdır.<br />
19
Yazar o dönemdeki silah adlarını, savaş sürecinde kullanılmış sözleri iyi<br />
bildiğini göstermektedir. Romandaki “tolgomo, oromo, hayt, tepse, damakşi, kınırak<br />
kılıç, kara mıltık” gibi o dönemdeki ünvan ve savaş terimleri kullanılmamış olsaydı,<br />
yazar tarihi olayların yüzünü bu kadar aydınlatamazdı. T. Kasımbekov o dönemdeki<br />
dil araçlarını iyi kullandığı için başarıya ulaşmıştır. Bu başarı için yazar<br />
kutlanmalıdır. Çünkü bu dilsel kaynakla o dönemin sesini kulaklarımıza duyuruyor<br />
ve zor hayatı zorluk çekmeden anlamamıza yardım ediyor. Bu sesler tarihin<br />
seslerine dönüyor.<br />
Romanda şimdi artık kullanılmayan ve (ünvan, askeri-savaş terimleri)<br />
gündelik hayatla ilgili o dönemde aktif sayılan sözler, din, örf adet ve davranışlara<br />
bağlı ifadeler yaygın olarak kullanılır. Örneğin: allayar, buddaris, garem, kazıy,<br />
divanhane, kalender, kara çapan, secde, şayık, rivayet, hutba, hanike vb.gibi sözler<br />
tasvirlerde de, kahramanların konuşmalarında da uygun bir şekilde kullanılmıştır.<br />
Bu sözleri bazılarını metnin içinde bazılarını ise sayfa sonunda, dipnotlarda,<br />
atıfta kullanmıştır. Örneğin: “udayçı”, “sıpay”, “askerbaşı”, (16 s.), “sarbaz” (17<br />
s.), “minbaşı” (78 s.), “mudarris” (418s.), “aalim” (41s.), “parvanaçı” (420 s.).<br />
Okuyucu metni okurken kendisi daha bilmediği sözlerin manasını anlar. “Hazıret”,<br />
“amir”, “ıkrar”, “daramut”, “kasaba”, “oyluk”, “tarkî”, v.b. Bununla beraber<br />
“biri kem düynö”- (kadere şikayet ederken söylenen söz), “tamagından kanıñ alınıp<br />
kalıp cürbösün” – (birisine sinirlenirken söylenen söz). Sarı ulagıñ boloyum –<br />
(annenin çocuğunu şımarttığında söylenen söz.) vb. açıklamalar verilmiştir. Bence,<br />
bunun gibi sözlerin çoğu, zamanımızda, daha çok gençler için anlaşılmayabilir.<br />
Tabii kî, bazılarını, metne göre anlayabiliriz. Bu sebeble eserlerin sonunda tarihî<br />
sözlere, arkaik, dialektik ve dilin yerli özelliklerine bağlı atasözleri, idiomalarla ilgili<br />
dizin hazırlanırsa ve sözlük eklenirse okuyucular için yararlı olacağını düşünüyorum.<br />
Yazar arkaik sözleri kahramanların durumuna göre dile getirir. Bu yöntem,<br />
eseri monotonluktan, tek bir üslûpta konuşmaktan ve inanılmazlıktan kurtarıp, olayın<br />
gerçekle sağlam kaynaşmasına yardımcı olur. O dönemin toplumsal hâlini, halkın<br />
yaşamını ve onun her çeşitini yansıtır. Örnek olarak aşağıdaki cümleleri verebiliriz.<br />
“Ata”, cügörüsün çanaktan çıgartıp taştap... “ baba, mısırı soyarak...”<br />
(değirmende konuşan yiğidin sözü).<br />
- “Dinislamın zulpukarı Nasrullu baatır hanga bu tamsil pastık kılat”.<br />
20
- “İslam dininin babası Nasrullu kahraman han bu hikmetli sözleri duymak<br />
istemiyor”.<br />
(Abusatar mollanın sözü). – “ Sen amirindin kim ekenin bilesinbi? Nasrulla amir<br />
emes, Nasrulla bir kara özgöy”. “ Sen hükümdarın kim olduğunu biliyormusun?<br />
Nasrulla amir değil, o bir haylazdır”. (Atalık Nüzüp’ün sözü 94s.) vb. İyice dikkat<br />
edilirse, konuşanların üçünün de tavrı, sözü, sesi, vurgusu farklıdır. İşte bu<br />
farklılıkları açık ve net gösterebilmek, ustalıktır. Yazar kendi beyanlarında da bu tip<br />
etkili sözleri kullanır.<br />
1) ... “eptep bir şartnama tüzö salıp, Nüzüptün atalıgın coyup ciberüügö<br />
ümüttöndü” .... (çabuk bir anlaşma tanzim ederek Nüzüb’ü atalık ünvanından<br />
uzaklaştırmaya niyetlendi) (96 s.).<br />
2) ... “oşol zamat eki sarbaz çakırıp, alarga birdeme dep buyruk kılıp..” (... o<br />
an iki askeri çağırıp onlara emir vererek....) (96s.).<br />
3) “... handıktın paydubalın turguzgan ataktuu Ali handın balası...” (...<br />
hanlığın temelini yerleştiren şöhretli Ali hanın evladı) (97s.). vb. Burda da arkayik<br />
sözler kendi yolu ve yerinde kullanılmıştır. Bir başka özellik de şudur ki, çoğu zaman<br />
arkayik ve diyalektik sözler kahramanların dilinden yazarın diline veya tam tersine<br />
yazarın dilinden kahramanların diline geçebilmektedir.<br />
Nehir ve sularda, karlı, büyük dağlarda halk içinde hayatı ilgilendiren ilginç<br />
sözler, olağanüstü haller, ömür tükendiğinde sönecekmiş gibi gelir insana. İyi ki,<br />
onlar üslup kategorisi olarak, bu “Sıngan Kılıç” romanında canlandırılıyor.<br />
“Sıngan Kılıç” romanında halktan alınıp, tekrar bütün halkın konuşma diline<br />
yayılan sözler çoktur. Örneğin: “asteydil” (içtenlikle, coodar), “ayu şaşır, kulunçak”<br />
(125 s.), “bürüldöt” (131 s.), “lıglık” (139 s.), “sapata” (143), köpçünkü (149 s.),<br />
“alpık” (167 s. bitki adı), “çekeşki” (171 s. oyun adı), “ildire” (171 s.), “kalkilem”<br />
(174 s.) v.b. “Sıngan Kılıç”ta edebi dile kazandırılan bunun gibi sözler çoktur.<br />
Yukarıdaki gibi sözler halk dilinden edebî dile geçerse, dilimizin leksikasını<br />
zenginleştirecek araçlardan biri olacaktır.<br />
Burda V. G. Bekinskiy’in “asırlarca kullanılmış ve kalıplaşmış konuşma dili,<br />
ne zaman olursa olsun, edebî dile göre zengin ve güçlüdür. Tasvir için en güçlü<br />
kaynak budur”sözünü hatırlamak gerekir.<br />
Her bir dönemin kendi yüzü vardır. Şimdi demirden yapılmış yol, uzay<br />
21
evimize çok yakın olduğu zaman ile Hokanlıların “kanavayran” savrulmuş zamanın<br />
arasında büyük farklılık vardır. Hokandlıların zamanı yünü yenilenmeyen deve<br />
yavrusunun yüzünü ifade eder. İşte o dönemdeki hayatı, toplumun yüzünü, örf adeti,<br />
gelenek göreneği, her türlü eşyaları, ilişkileri o zamana uygun bir dille anlatmak<br />
eserin sanatsal başarısını göstermektedir.<br />
II. İNCELEME BÖLÜMÜ<br />
Tölögön Kasımbekov’un “Sıngan Kılıç” Romanındaki Kelime Dünyası<br />
Anlam Bilimi ve Kelime Araştırmaların Eserdeki Yeri<br />
Üslûbu tayin eden önemli vasıtalardan biri de kelime çalışmalarıdır. Yazarın<br />
duygu, düşünce ve ruh dünyası, seçilen kelimelerle yakından ilgilidir. Üslûp, seçilen<br />
kelimelerin esrarengiz izdivacıyla ortaya çıkar. Bu yüzden modern stilistikte yapı<br />
analizlerine önem veri üslûp, kelimeler arasındaki ilişkiler ile yazarın zihin dünyası<br />
arasındaki ilişkilerin sentezidir. İşte burada da anlambilimi ve kelime çalışmaları<br />
devreye girmektedir. 19 Bu yüzden Tölögön Kasımbekov’un tarihi romanında yapılan<br />
bir kelime dünyası araştırması, onun üslûbunu ortaya çıkarmada, önemli bir veri<br />
oluşturacaktır. Bu ve bunun benzeri araştırmalar sadece dil bilimi açısından değil<br />
aynı zamanda edebiyat araştırmaları açısından da büyük bir öneme sahiptir.<br />
Yazarın romanının üzerinde yapılacak anlam bilimi ve kelime araştırmaları,<br />
aynı zamanda yazarın gerçek niteliklerini ön plana çıkartacak ve onun sanat kalitesini<br />
tayin etmede faydalı olacaktır.<br />
Üslûp, başlangıçta belirttiğimiz gibi yazarın zihin dünyası ile kelimeler<br />
arasındaki ilişkileri nasıl kullandığı demekse, bunun bize verecek olanlar da<br />
19<br />
Gülsüm SALDERE, Abdurahim KARAKOÇ’un Sevda Şiirlerinde Kelime Dünyası, Basılmamış Yüksek<br />
Lisans Tezi, Ankara, 2003<br />
22
kelimeler olacaktır. Kelimeler de sadece gerçek anlamları değil aynı zamanda mecaz,<br />
yan ve duygu anlamlarını çağrıştırdığı için anlam bilimi ve kelime dünyası alanında<br />
yapılan çalışmalar, edebiyat araştırmalarına da büyük bir ivme kazandıracaktır.<br />
Tölögön Kasımbekov’un “Sıngan Kılıç” romanındaki kelime dünyası araştırmasına<br />
bu açıdan bakıldığında, yapılacak bir kelime çalışmasının ne kadar yararlı olduğu<br />
görülecektir.<br />
“Gerçek eserin ortaya konabilmesi bir yazarın yeteneğinden çok dile<br />
bütünüyle hâkim olmaya ve dilin bütün gizlerini, güçlerini yeterince tanımaya<br />
bağlıdır… Yazarın zihnindekini okuyucuya anlatmadaki başarısı büyük ölçüde<br />
sözcüklerin seçimi ve birleşmesindeki ustalıktan kaynaklanmıştır” 20<br />
Üslûp sahibi olan sanatçıların eserleri incelenirse, bunların dile bütünüyle hâkim<br />
oldukları ve dilin ifade imkanlarını başarıyla kullandıkları görülecektir. Bu bilgiyi de<br />
bize metinler üzerinde yapılacak titiz bir kelime dünyası (leksikoloji) çalışması<br />
verecektir.<br />
Kelime Dünyası<br />
Her hangi bir dilin kelime dünyası ve kelime hazinesinin temel kaynağı,<br />
şüphesiz yerli dil özelliklerine bağlıdır.<br />
“Sıngan Kılıç” romanı 1960-70 yılları içinde tamamlanıp, Sovyetler döneminde dört<br />
defa yayınlanmış, 1998 yılında roman düzeltilmiş ve eklemeler yapılıp beşinci defa<br />
yayınlanmıştır.<br />
“Sıngan Kılıç” romanı yedi yüz sekiz sayfadan oluşan büyük bir roman<br />
olduğundan, bu çalışmamızda her beş sayfanın bir sayfasını alarak yüz kırk sayfayı<br />
inceledik.<br />
Yazar, romanın incelediğimiz sayfalarında toplam 34587 kelime kullanmıştır.<br />
Bu kelimelerin 4026’sı farklı kelimelerden meydana gelmektedir. Toplam kelime<br />
sayısını oluşturan farklı kelimelerin ortalama yoğunluğu “8.3” civarındadır. Yani<br />
müellif bir kelimeyi ortalama “8.3” defa kullanmıştır.<br />
Dil çalışmalarında müellifin kalitesi ve çalışmadaki verimlilik kullanılan<br />
farklı kelime sayısıyla ölçülür. Bir yazar, yüzlerce eser yazabilir fakat yazarın<br />
kullandığı farklı kelime sayısı, toplam kelime kadrosuna oranla çok azsa, bu<br />
20 Doğan AKSAN, Şiir Dili ve Türk Şiir Dili, Ankara, 1993, s. 277-278<br />
23
müellifin kendi kendini tekrarladığını aynı kelimeleri âdeta bir çerez gibi<br />
kullandığını göster.<br />
Tölögön Kasımbekov’un “Sıngan Kılıç” romanının incelediğimiz kısmında<br />
kullanılan farklı kelime sayısının çokluğu yazarın Kırgızca’ya hâkim oluşunun delili<br />
sayılabilir.<br />
Kelimelerin Sıklık Dereceleri<br />
Kelimeler, yazarların kişilikleri ve sanat anlayışları hakkında bilgi veren<br />
şifrelerdir. Bu yüzden stilistiğe malzeme sağlamak üzere, takip edilen metodlardan<br />
biri de kelime sıklıkları (frekansları)’ndan yararlanmaktır. Çünkü müellif ya iradî ya<br />
da gayri iradî olarak bazı kelimeleri diğerlerine oranla daha fazla kullanabilir. Çok<br />
kullanılan kelimelerle yazarın hayata ve esere bakış açısı arasında doğrudan bir ilişki<br />
söz konusudur. Bu ilişki Tölögön Kasımbekov’un eserinde de görülmektedir. Eserde<br />
bazı kelimelerin sıklık değeri altı yüzü aştığı hâlde bazıları ancak üç yada iki kez<br />
kullanılmış. Tabiî ki az kullanılan kelimeler üslûp veri çalışmasında çok anlam ifade<br />
etmemektedir. Biz de bu yüzden çalışmamızda çoktan aza doğru (yüz kelime<br />
kullanışa kadar) bir sıralama yaptık ve ondan daha az kullanılan kelimeleri dikkate<br />
almadık. Bu kelimelerin listesi aşağıdadır.<br />
EN ÇOK TEKRARLANAN KELİMELER VE SIKLIK DERECELERİ<br />
No KELİME SIKLIK DERECESİ<br />
1 De- 839<br />
2 Bol- 611<br />
3 Kel- 443<br />
4 Tur- 411<br />
5 Bir 405<br />
6 Kal- 383<br />
7 Al- 323<br />
8 Ket- . 256<br />
9 Kör- 254<br />
10 Da 252<br />
11 Köz 240<br />
12 Kıl- 238<br />
13 Al 233<br />
14 Baş 232<br />
15 Çık- 222<br />
16 Otur- 222<br />
17 Menen 220<br />
18 El 197<br />
19 Koy- 197<br />
20 Ayt- 195<br />
24
21 At 185<br />
22 Kol 183<br />
23 Çok 175<br />
24 Cür- 173<br />
25 Cat- 170<br />
26 Eki 162<br />
27 Bul 144<br />
28 Eken 141<br />
29 Tüş- 139<br />
30 Biy 136<br />
31 Tikt- 136<br />
32 Cer 136<br />
33 Bek 132<br />
34 Özü 128<br />
35 Bas- 123<br />
36 Tart- 121<br />
37 Kim 119<br />
38 Sal- 111<br />
39 Ordo 109<br />
40 Akırın 105<br />
41 İç- 105<br />
42 Kara- 103<br />
43 Öt- 103<br />
44 Bar 102<br />
45 Un 102<br />
46 Kişi 101<br />
47 Oşol 97<br />
48 Emes 96<br />
49 Biz 96<br />
50 Kara 96<br />
51 Bil- 94<br />
52 Emi 90<br />
53 Uk- 88<br />
54 Cigit 87<br />
55 Oy 86<br />
56 Emne 84<br />
57 Ak 83<br />
58 Bar 83<br />
59 Ol- 82<br />
60 Kötör- 91<br />
61 Tokt- 80<br />
62 Et- 80<br />
63 Başt- 79<br />
64 Kün 78<br />
65 Datka 77<br />
66 Eç 77<br />
67 Han 77<br />
68 Kop 76<br />
69 Bala 76<br />
25
70 Cakşı 74<br />
71 Adam 74<br />
72 Usul 74<br />
73 lyk- 72<br />
74 Könül 68<br />
75 Ciber- 67<br />
76 İş 67<br />
77 Üçün 67<br />
78 Ce- 66<br />
79 Ooz 62<br />
80 Karm- 60<br />
81 Sura- 59<br />
82 Narı 59<br />
83 Bir 58<br />
84 Tigi 55<br />
85 Cet- 55<br />
86 Aga 55<br />
87 Kız 54<br />
88 Siz 54<br />
89 Süyl- 54<br />
90 Taşta- 54<br />
91 Kan 54<br />
92 Cıl 54<br />
93 Es 53<br />
94 Sen 52<br />
95 Men 52<br />
96 Kayda 52<br />
97 Can 52<br />
98 Sez- 52<br />
99 Cakın 51<br />
100 Baarı 50<br />
Tablo 1<br />
Sıklık derecesi en yüksek kelime “de”-fiilidir. Bu fiilin eserde toplam 839<br />
defa kullanılması önemli bir üslûp özelliğidir. Çünkü duygu ve düşüncelerini ifade<br />
etme ihtiyacı her insanda vardır. Ama bu ihtiyaç yazarda daha fazladır. Bu kelime<br />
diyaloglarda daha çok kullanılmıştır. Böylece esere sohbet havası verilmiştir. Yazar<br />
“de” fiilinin bir çok biçimini kullanmıştır. Örneğin: dedi, deyt, dep catat, degen, dep,<br />
deşip, deşken, degende, degendey.<br />
Bu kelimeden başka onunla aynı anlama gelen “ayt”-ve “süylö-” fiillerine de<br />
eserde yer verilmiştir. “Ayt-” fiili eserde 195 defa, “süylö-” fiili 54 defa<br />
kullanılmıştır. Eserde bu fiillerin gramatikal biçimine rastlanır. Örneğin: ayt, ayttı,<br />
aytıp catat, aytkan, aytkanday, aytkanda, aytkança: süylö, süylödü, süylöp catat,<br />
26
süylögön, süylögöndö, süylögönçö.<br />
“De”-fiilinden sonra en çok kullanılan kelime “bol-” dur. Bu kelime eserde<br />
toplam 611 defa kullanılmıştır. Bu fiil Kırgızcada daha çok yardımcı fiil işlevinde<br />
kullanıldığı için incelediğimiz çalışmada da karşımıza bu fonksiyonda çıkmaktadır.<br />
“Bol”-fiili tek başına, bir oluşu, meydana gelişi anlattığı için “bar”<br />
kelimesiyle sıkı bir ilişki içerisindedir.<br />
Beçaraga sakavat ber, coomart bolup bar bolgun,<br />
Irayım çaç kalkına sen kündöy carkın şoolandı.<br />
Biçare’ye sadaka ver, olarak hayatta var ol,<br />
Merhamet saç halkına gün gibi aydın şöleni.<br />
Bu “bol”-fiiline örnek olup, eserin 568. sayfada Aksakalın, İshak’a söylediği<br />
sözdür.<br />
Kelimeler arasında kullanım sıklığı fazla olan bir başka kelime de 443 defa<br />
kullanılan “kel-”fiilidir. Bu fiil eserde 443 defa kullanılmıştır. Bu fiil sıklık derecesi<br />
bakımından listede üçüncü sırada yer almaktadır “kel”-fiili hem hareketi hem de<br />
daveti ifade eder.<br />
…Kardınan başka covu cok,<br />
Katından başka eli cok…<br />
Bakıl bolor pendeler,<br />
İştep kursak toybogon<br />
Aç, mırzalık kün keler…<br />
Beytine, beykut tün keler…<br />
Yemekten başka sözü yok,<br />
Kadından başka halkı yok…<br />
Cimri olur insanlar,<br />
Çalışsa bile karnı doymayan<br />
Açın beylik günü gelir…<br />
Rahatsızın , bahtsız gecesi gelir…<br />
Yukarıdaki verdiğimiz örnek, 693. sayfada Kalender’in Kurmancan Datka’ya<br />
27
söylediği sözdür.<br />
Sıklık derecesiyle dikkati çeken diğer bir kelime dördüncü sırada yer alan<br />
“tur-” fiilidir. Bu fiil nesnenin hâlini ve durumunu gösterir. Bu fiilin biçimleri<br />
şunlardır: Turat, turdu, turgan, turganda.<br />
“Tur-” fiilinden sonra en çok kullanılan kelimeler arasında sırayı 405 defa<br />
kullanılan “bir” kelimesi almaktadır. Bu kelime işlevsel olarak hem sayı ismi hem<br />
de belgisiz sıfat ve sayı sıfatı olarak kullanılmıştır. “Bir” in eserde fazla kullanılması,<br />
üslup özelliğinden kaynaklanmamaktadır. Çünkü bu kelimenin çok kullanılması bir<br />
üslûp özelliği değil, Kırgız dilinin bir gerçekliğidir. “Bir” belirtisizlik ifade eden bir<br />
kavram olduğu için gerek konuşma, gerekse yazı dilinde en çok kullandığımız<br />
kelimelerden biridir.<br />
Eserde geçen kişilerden birisi olan Bolot’un 41. sayfada söylemiş olduğu<br />
sözler “bir” kelimesine örnek olabilir.<br />
-Temirden ayrıldık. Bir künü baarıbız oşobuz. Biribiz attan, biribiz taştan,<br />
biribiz okton uçup, bir künü baarıbız cazmışıbızdı körörbüz.<br />
(-Temiri kaybettik. Bir gün hepimiz onun gibi olacağız. Birimiz attan, birimiz<br />
taştan, birimiz oktan öleceğiz. Bir gün hepimiz yazğımızı göreceğiz).<br />
“Bir” kelimesinden sonra en çok kullanılan “kal-” ve “al-”fiilleridir.<br />
Çalışmamızda “kal-”fiili 383 defa, “al-” 323 defa kullanılmıştır. “Kal-” fiili nesnenin<br />
bir yerde bulunmasını “al-” fiili ise, nesnenin elimizde bulunmasını ifade eder.<br />
-Barı coogo atanıp, ayılda ayaldar cana caş baldar kalıştı (84. sayfa).<br />
(-Hepsi savaşa gidip, köyde kadınlar ve çocuklar kaldılar.)<br />
-Süyümkan, kızın boruna basıp, öksöp ıyladı: Berbeym! Kızımdı. Meni<br />
öltürüp salıp algıla kızım azır caş…(373.)<br />
(-Süyümkan kızını bağrına basıp, hıçkırarak ağladı: Vermem! Kızımı. Beni<br />
öldürün sonra alın, kızım şimdi küçük...).<br />
Yukarıdaki diyalog kızın Hansaraya gitmesini istemeyen Süyümkan’ın sözleridir.<br />
Kelimeler arasında kullanım sıklığı eazla olan bir başka kelime, 352 defa<br />
kullanılan “da” edatıdır. Bu kelime sıklık derecesi bakımından listede onuncu sırada<br />
yer almaktadır. “Da” bağlantıyı ifade eden bir kavram olduğu için gerek konuşma,<br />
gerekse yazı dilinde en çok kullandığımız kelimelerden birisidir.<br />
-Caman künündö beline tanuu boldum ele, ıldıyışta öbök da, öydödö cölök da<br />
28
oldum ele. (181. s).<br />
(-Kara günde beline bağ olmuştum. Aşağıda temel, yukarıda destek<br />
olmuştum).<br />
Narmambet Datka’nın Kudayar Hana hitâp ettiği sözlerdir.<br />
“Ket-”fiili “kel”in zıddıdır ve eserde 256 defa kullanılmıştır.<br />
Ketse döölöt başından,<br />
Kelmeği kıyın al kaytıp<br />
Ömür ötör bir künü,<br />
Kızıl öndü sargayıp.(559.s).<br />
(Gitse servet başından,<br />
Tekrar gelmesi zordur.<br />
Hayat geçince bir gün,<br />
Kızıl yüzü sararır).<br />
“Kör-”, gözün fiil olarak karşılığıdır. “Kör-” fiili sıklık değeri 254’tür. “Kör-<br />
” le aynı anlamda olan başka fiiller de “tiktöö-”ve “karoo-”dır. “Tiktöö-” fiili<br />
eserde 136, “karoo-” fiili 103 defa kullanılmıştır.<br />
“Köz” le birlikte bu fiillerin eserde sık kullanılması Tölögön Kasımbekov’un<br />
varlık karşısında ilgisiz kalmadığını ve onu dikkatle gözleyerek tespitlerini eserinde<br />
aktardığını göstermektedir.<br />
“Kör-” ile sıklık değeri yüksek olan “köz” kelimesi arasında büyük bir<br />
bağlantı vardır. Çünkü her nesneyi gözümüzle görürüz ve algılarız. Bu kelimenin<br />
sıklık değeri 240’tır. “Köz” gözlem, dikkat etme gibi anlamları da çağrıştırmaktadır.<br />
Düülükön eldin közünö akboz argımak çubalgan bulut, İshaktın söölötü<br />
çatırap küygön calın bolup körünüp ketip baratat. (499. s).<br />
(Heyecanlanan halkın gözüne beyaz argımak uzun bir bulut gibi İshak’ın<br />
heybeti çatır çatır yanan alev gibi görünüm veriyor.<br />
“Köz” gözlem, dikkat etme anlamları dışında güzelliğin de ifade eder.<br />
Edebiyatta gözleri tasvir etmede “kara” sıfatı kullanılır . Bu sıfat 96 defa<br />
kullanılmıştır.<br />
“Köz” den sonra en çok kullanılan kelime “al” zamiridir. “Al” kelimesi<br />
29
üçüncü şahıs zamiri olarak eserde 233 defa kullanılmıştır. “Al” dan başka Kırgız<br />
dilindeki şahıs zamirleri “sen” ve “ben” kelimeleridir.<br />
“Sen” eserdeki insanların diyaloglarında birbirlerine seslendikleri kişi yada<br />
unsur olarak eserde 52 kez kullanılmıştır. “Sen” den sonra kullanılan ikinci kelime<br />
yine bir zamir olan “ben” dir. “Ben” eserde toplam 52 defa kullanılmıştır. “Ben”<br />
diyaloglarda konuşan insanlardan birisidir. Tölögön Kasımbekov bu şahıs<br />
kelimelerinin çokluk şekli olan “biz” eserde 96 defa kullanılmıştır. “Siz” 54,<br />
“baarı” ise 50 defa kullanılmıştır.<br />
“Baş” 232, “köz” 240, “kol” 183 defa en fazla kullanılan leksikolojik<br />
elemanlardır. Bu kelimelerin ilk anlamı kişinin organların ifade eder. İkinci anlamı<br />
ise üçünün de “insan” anlamını vermesidir. Tölögön Kasımbekov’un bu şekilde<br />
kullanması onun sanatkarlık kabiliyeti niyansıtır.<br />
-“Bizge başsız, ökümdarsız dedi Nasirdin han (522.s)<br />
(-“Bize hansız, hükümdarsız dedi Nasirdin han).<br />
“Can” kelimesi de “kişi ” anlamını vermektedir. Bu kelimenin sıklık değeri<br />
“52”dir.<br />
Kıştakta kıbır etken can cok. (382 s.) (Köyde kıpırdayan hiç kinse yok).<br />
Bu kelimelerle sıklık değeri fazla olan “el” kelimesi, yukarıdaki kelimelerle<br />
aynı anlamda olup, eserde 197 defa kullanılmıştır.<br />
-Datka, el emnege umtulup, düülüktü, elge emne kerek? Elge beypildik kerek,<br />
toyunçuluk kerek, ökümdardın adildiği, kamı kerek (414 s).<br />
(-Datka, halk niye hücum ederek heyecanlandı. Halka ne gerek? Halka refah<br />
içinde yaşamak, tokluk, hükümdarın adaleti gerek).<br />
Yukarıdaki satırlar eserde Abil biyin halka söylediği sözlerdir.<br />
“At” kelimesi göçebe Kırgız halkın önemli öğesi olduğu için Tölögön<br />
Kasımbekov’un romanında en sık kullanılan kelimelerden biridir. Bu kelime 185<br />
sıklık derecesiyle listede yirmi birinci sırada bulunmaktadır. Kırgızlar için at,<br />
arkadaş ve dosttur. Atın üstünde hayat geçiren Kırgızların at ile ilgili birçok atasözü<br />
vardır. Örneğin: At adamdın kanatıdır. At sıylagan cöö baspayt. (At kişinin<br />
kanatıdır).( Ata hürmet gösteren yaya kalmaz).<br />
“Cok” kelimesi “bar” ın zıddı olmasına rağmen “bar” la ilgili bir kavramdır<br />
ve eserde toplam 175 defa kullanılmıştır. Bir şeyin yok olduğunu söylemek, onun var<br />
30
olmadığını ispatlamamıza bağlıdır. Bu yüzden “var” ile “yok” birbirine tezat olsa<br />
bile anlamca yakın kelimelerdir.<br />
“Bar” kelimesi eserde 102 defa kullanılmıştır. “Bar” evrende yada düşüncede<br />
yer alan “yok” un karşıtıdır. Çünkü varlık eğer görürseniz vardır. Evrende<br />
milyarlarca varlık olduğu hâlde biz onları göremiyoruz, öyleyse onlar yok mudur?<br />
Hayır! Bu “bar” sözcüğünün izafî bir özelliği olduğunu göstermektedir.<br />
“İki” kelimesi sayı sıfatı olarak 162 defa “bir” kelimesi ise 58 defa<br />
kullanılmıştır.<br />
Tölögön Kasımbekov’un kullandığı işaret sıfat olan “bul” kelimesinin sıklık<br />
derecesi 144’tür. Diğer işaret sıfatlarına nazaran daha yüksek olduğunu görmekteyiz.<br />
Uzak nesneler için kullanılan “oşol” 97 “uşul” 74, “narı” 59, “tigi” 55 defa<br />
kullanılmıştır. “Bul” yakın nesneler için kullanılan bir işaret sıfatıdır. Bu sıfatın<br />
eserde fazlaca kullanılması üslûp açısından önemlidir. Yazar eserde geçen insanların<br />
gördüğü, dokunduğu nesneleri tasvir ederken özellikle “bul”u tercih etmiştir.<br />
“Biy” belli bir bölgenin veya boyun, hükümdarı ve iktidarı elinde bulunduran<br />
kimse olarak tarihi romanda toplam 136 defa kullanılarak, sıklık değerinin eazlalığı<br />
ile otuz kelime arasında yer almıştır. Çünkü halkın olduğu yerde yönetici da vardır.<br />
Biy halkı yönetir ve sosyal problemleri çözer, halk ve vatanı düşmanlardan korur.<br />
Biy boluu elge karamduu, curt keregine caraktuu bolu abzel dedi Kurmancan<br />
Datka. (210.s)<br />
(Bey olmak halka bağlı, yurt için yararlı iş yapmak şart dedi Kurmancan<br />
Datka).<br />
İncelediğimiz eserde “biy” in dışında onunla ilgili kelimelerin de fazlaca<br />
kullanıldığını görmekteyiz. Bunların dağılımı şöyledir. “Bek” 132 defa, “Han” 77<br />
defa, “Aga” 55 defa kullanılmıştır.<br />
“Datka” Buhara Emirliğinde vilayet yöneticisidir. Tölögön Kasımbekov bu<br />
kelimeyi eserde 77 defa kullanmıştır. “Datka” kelimesinin eserde yoğunluğuna<br />
sebep Hokand Hanlığının, Kurmancan Datka olmaksızın gözümüzün önüne<br />
getirmemiz mümkün olmaması sebebiyledir. Kurmancan Datka’nın, o zamandaki<br />
sosyal ve idari meselelere etkisi büyük olmuştur.<br />
-Bu orus degen at tügündöy köp eken, a biz attın kaşkasınday birtike<br />
elbiz...(659. s).<br />
31
(-Bu Rus halk,ı at tüyü gibi çok. Biz ise atın kaşkası gibi az bir milletiz...).<br />
Yukarıdaki satırlar eserdeKurmancan Datka’nın, Şabdan Baatıra söylediği<br />
sözlerdir.<br />
“Han” Hokant Hanlığının yöneticisi olarak Tölögön Kasımbekov’un eserinde<br />
77 defa kullanılmıştır.<br />
“Cer” kelimesi 136 sıklık derecesiyle biyden sonra gelen kelimedir. Bu<br />
kullanım sıklığı, Tölögön Kasımbekov’un Hokant Hanlığının mekanına kayıtsız<br />
kalmadığını ve Kırgız, Kıpçak boylarının yaşadığı alanları eserde açıkça<br />
göstermesiyle alakalıdır.<br />
“Fergana” (23), “Andican” (13), “Margalan” (8).<br />
“Kim” bir soru ifadesidir. Listede otuz yedinci sırada yer almaktadır. Eserde<br />
toplam 119 defa kullanılmıştır. Yazar o zamandaki halkın birbirlerine soru sorması<br />
sebebiyle, hayatı sorgulaması ve olumsuz tutumlara karşı devamlı bir isyan hâlinde<br />
olduğu için soru ifadelerine eserde sıkca yer vermiştir. Eserde kullanılan soru<br />
kelimelerinin başlıcaları şunlardır:<br />
“Emne” (84), “kayda” (52), “sura” (59), “kanday” (23), “emnege” (34).<br />
Bazen de cevabını bildiğimiz hâlde sorular sorulur.<br />
Kayda ketip baratasın, o azamat<br />
Bir kılçaybay, tagdırına baş baylap? (415 s.)<br />
(Nereye gidiyorsun, yiğit.<br />
Arkaya bakmaksızın, kaderine boyun eğip?)<br />
Yukarıdaki satırlar eserde Nauman’ın kaderini hatırlayarak, İshak’ın<br />
düşünceye dalıp, kendi kendine sorular sorarduğu kısımlar).<br />
Soruların cevabını ifade eden kelime “üçün” eserde 67 defa kullanılmıştır.<br />
“Ordo” eserde halkın ve yönetim sistemin bulunduğu alan olarak<br />
kullanılmıştır. Kendi vatanı, halkı ve askeri olan idari birimi karşılar. Bu kelime<br />
eserde 109 defa kullanılmıştır. Ordonun ilk anlamı, göçebe halkın aksakallarının,<br />
yiğitlerinin, önderlerinin sosyal problemleri konuşarak çözdüğü mekan boz üydür.<br />
…Ordosu bolboy el bolboyt,<br />
Ordoluu el kem bolboyt (15 s.)<br />
(…Ordosu olmayan halk olmaz<br />
ordosu olan halk, eksik olmaz)<br />
32
Yazar eserde hal zarflarını da fazlaca kullanmıştır. “Akırın” 105, “cakşı” 74,<br />
“cakın” 51 defa kullanılmıştır. Bu hal zarfları fiillerin tarzını, nasıl gerçekleştiğini,<br />
ne durumda olduğunu belirten zarflardır. Hal ve tavır ifade eden her isim nasıllıknicelik<br />
zarfı olarak kullanılabildiği için vasıf da bir hal ve tavır olduğu için hemen<br />
hemen bütün sıfatlar, bilhassa nitelendirme sıfatları hal zarfları olarak çokça<br />
kullanılırlar. “Akırın” zarfına bu gibi fiiller gelebilir “kıl” 238, “çık” 22, “koy”<br />
197, “sal”. “Cakşı” zarfına ise “otur” 222, “cür” 173, “tart” 121, “bil” 94, “uk”<br />
88. “Cakın” zarfına: “tuş” 139, “baş” 123, “toktoo” 80 defa kullanılmıştır.<br />
Ayrıca durum zarfları içinde “menen” edatıyla yapılan vasıta zarfları da<br />
dikkat çeken bir sıklıkta kullanılmıştır. “Menen” edatı eserde 220 kez kullanılmıştır.<br />
Menen edatı bu isimlere gelir. “Ün” 102, “oy” 86, “iş” 67, “es” 53 defa<br />
kullanılmıştır.<br />
Kırgızca’da yardımcı fiil işlevinde kullanılan “eken” 141, “et-” 80 defa ve<br />
bu yardımcı fiillerin olumsuz biçimi olan “emes” 96 defa eserde kullanılmıştır.<br />
Eser göçebe Kırgızların hayatı, yaşam tarzı, siyasi ve sosyal ekonomik<br />
durumlarını tarif eder. Yukarıda saydığımız durumların olması için en önemli<br />
unsurun yani insan unsurunun olması gerekir. Bu “adam” kelimesidir. Bu kelimenin<br />
sıklık değeri 74’tür.<br />
Könülübüz çagılgandın otunan,<br />
Köz caşıbız şoro sudan koşulgan,<br />
Cuurluşup boz topurak bir cankep,<br />
Caralganbız atı uluk “adam” dep,<br />
Az bolup içer suusu, körör künü,<br />
Köp bolup kör ookattın tiriliği……(560 s.)<br />
(Gönlümüz şimşeğin ateşinden yaralmış<br />
Göz yaşımız bulanık sudan katılmış,<br />
Yoğurarak boz toprakla bir şekil<br />
Yaratılmışız adı ulu “insan” olarak,<br />
İçecek suyumuz, görecek günümüz azdır,<br />
Ama çok olur kör nefsin istediği…)<br />
İncelediğimiz eserde “adam” ın dışında onunla ilgili kelimelerin de fazlaca<br />
33
kullanıldığını görmekteyiz. Bunların dağılımı şöyledir.<br />
“Kişi” (101), “ciğit” (87), “kız” (54), “bala” (76).<br />
Yazarımız renk sıfatları içinde “kara” ve “ak” sıfatlarının sıklık derecesi<br />
yönünden diğerlerine göre daha fazla kullanmıştır. “Kara” sıfatının sıklık derecesi<br />
96’dır. Eserde yazar “kara” kelimesini hem sevgilinin gözleri, kaşları ve saçlarını<br />
nitelendirmek için kullanmıştır.<br />
Hem de “kara” sıfatını Tölögön Kasımbekov eserinde kötülüğün, pisliğin<br />
sembolü olarak verir.<br />
Emne kılam? Murunku kara tagımdı uşul ak kızmatım menen cuumakçı elem<br />
go?! Iyık tuu bolupturgan adamga kantip kol kötöröm? (548 s.).<br />
(“Ne yapacağım? Önceki kara lekemi bu yaptığım sevabımla düzeltecektim?!<br />
Kutsal bayrak olan insana nasıl saldıracağım?” )<br />
Yukarıdaki kısım eserde yer alan Atakul Baatırbaşının düşüncesidir.<br />
“Ak” sıfatı eserde 83 defa kullanılmıştır. “Ak” kelimesi “kara” nın zıddıdır.<br />
Hayatta kara sıfatı olunca ak sıfatı da olur.<br />
“Gönül” kelimesi eserde sık kullanılan kelimelerden biridir. Bu kelime<br />
eserde 68 defa kullanılmıştır. “Gönül”, sevginin kaynağı ve sevgilinin barınağıdır.<br />
Acının, neşenin, zevkin yaşadığı yer gönüldür.<br />
“Cıl” kelimesi 54 sıklık derecesiyle “gönülden” sonra gelen bir kelimedir.<br />
Bu kullanım sıklığı yazarın eserdeki zamana kayıtsız kalmadığını ve o zamanda<br />
yaşayan milletin sosyal hadiselerin de tarif ettiğini gösterir.<br />
“Kün” kelimesinin sıklık değeri 78’dir. “Kün” akışı durdurulmayan büyük<br />
bir hakikattir. Kün adeta bir sabun köpüğü gibi akıp geçer.<br />
Kündör ketet kayaka?<br />
Uçkan kuştay zımırap(180 s.).<br />
(Günler r nereye gidiyor?<br />
Uçan kuş gibi süzülerek ).<br />
Tölögön Kasımbekov yıla felsefi açıdan da yaklaşmıştır. Çünkü yıl kelimesi<br />
sadece “kün, saat” kavramları değildir; ayrı zamanda yaşam ve ölüm ifadesini de<br />
verir.<br />
Ömür ötör bir künü<br />
34
Çırpığı sınsa talından<br />
Çınar bolbos al kaytıp<br />
Ötkön ömür-kaçkan kuş (559s.).<br />
(Hayat geçer bir günü<br />
Dalı kırılsa söğüdünden<br />
Tekrar o çınar olmaz<br />
Geçmiş hayat-kaçan kuştur )<br />
Tölögön Kasımbekov’un yılın akıcılığı için kullandığı imajlar da oldukça<br />
çarpıcıdır. Onda yıl bir suu gibi akmaz tıpkı bir kuş gibi uçar.<br />
Tölögön Kasımbekov’un tarihî romanında en çok kullandığı kelimelere<br />
baktığımızda isimlerin fiillerden daha fazla olduğunu ve sıfat ile zarfların daha az<br />
kullanıldığını görmekteyiz. Listedeki kelimeler içinde belgisiz sıfat olan “bir” in<br />
beşinci sırada yer alması özel bir anlam taşımamaktadır. Bu tamamen bir linguistik<br />
gerçektir. Çünkü gerek konuşma dilinde, gerekse yazı dilinde belgisiz sıfat fazla<br />
kullanılır.<br />
Sayıları isimlerden az olmakla birlikte bazı fiiller listede ilk sıralarda yer<br />
almaktadır. En fazla kullanılan fiiller birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü sırada yer alan<br />
“de-”, “bol-”, “kel-”, “tur-” fiilleridir. Bu fiillerden sonra “kal-”, “al-”, “ket-”,<br />
“kör” fiillerinin sıklık değerinin yüksek olduğu görülmektedir. Bu fiillerle frekansı<br />
yüksek çıkan isimler arasında büyük bir paralellik vardır. “Bol-” fiili ile “köz”,<br />
“baş”, “kol” arasında, “kel-” fiili ile “el”, “biy”, “kişi” arasında “cür-” fiili ile<br />
“at”, “ciğit” arasında “kör-” ile “bek”, “ordo”, “kün” arasında, “de-” fiili ile<br />
“ün”, “datka”, “han”, “aga”, “kız” arasında, “a…-” fiili ile “akıl”, “oy” arasında,<br />
“kıl-” fiili ile “iş” “kötör-” ile “könül” arasında “ce-” fiili ile “ooz”, “kara-” fiili<br />
ile “bala”, “adam”, isimler ile “ne, neden, kim, nasıl” gibi soru kelimeleri arasında<br />
sıkı, kopması imkânsız bir bağ vardır.<br />
Eserde kullanılan fiillerin sıklık (frekans) derecesinin fazlalığı, Tölögön<br />
Kasımbekov’un aksiyomatik üslubunun işaretidir.<br />
Sonuç olarak, girişteki listeden ve buraya kadar söylenenlerden, yazarımızın<br />
üslûbu hakkında şu özellikleri çıkartabiliriz.<br />
Tölögön Kasımbekov zengin bir iç dünyaya, geniş bakış açısına sahip,<br />
35
milletini seven, saygı gösteren, önem veren aynı zamanda gözlemleyen, sorgulayan,<br />
düşünen ve zaman akışı ile savaşan bir yazardır. Ayrıca tarihî olaylara tekrar yaşantı<br />
vererek onları hayata geri döndüren yazar kendisini ruhsal yönden etkileyen tarihi<br />
kahramanlarla yaklaşmaktadır. Geçmişi niteleyen kelime gruplarıyla hareketi anlatan<br />
fiiller arasındaki eşitlik Tölögön Kasımbekov’un geçmişi sadece bir okunmuş kitap<br />
olarak görmediğini aynı zamanda onun insanı etkileyen bir kutsal yol olduğunu<br />
göstermektedir.<br />
EN ÇOK TEKRARLANAN İSİMLER VE SIKLIK<br />
DERECELERİ<br />
NO İSİM SIKLIK DERECESİ<br />
1 Köz 240<br />
2 Baş 232<br />
3 El 209<br />
4 At 185<br />
5 Kol 183<br />
6 Biy 136<br />
7 Cer 136<br />
8 Bek 132<br />
9 Ordo 109<br />
10 Un 102<br />
11 Kişi 101<br />
12 Çiğit 87<br />
13 Oy 86<br />
14 Kün 78<br />
15 Datka 77<br />
16 Han 77<br />
17 Bala 76<br />
36
18 Adam 74<br />
19 Konul 68<br />
20 İş 67<br />
21 Ooz 62<br />
22 Ağa 55<br />
23 Kız 54<br />
24 Kan 54<br />
26 Bet 52<br />
27 Can 52<br />
Tablo 2<br />
Tablo 3<br />
EN ÇOK TEKRARLANAN FİİLLER VE SIKLIK DERECELERİ<br />
Ns FİİLLER SIKLIKDERECESİ<br />
1 De- 839<br />
2 Bol- 611<br />
3 Tur- 411<br />
4 Kal- 383<br />
5 Al- 323<br />
6 Ket- 256<br />
7 Kör- 254<br />
8 Çık- 222<br />
9 Otur- 222<br />
10 Ber- 197<br />
11 Koy- 197<br />
12 Ayt- 195<br />
13 Cür- 173<br />
14 Cat- 170<br />
15 Tüş- 139<br />
16 Tikt- 136<br />
37
17 Bas- 123<br />
18 Tart- 121<br />
19 Sat- 111<br />
20 Kara- 103<br />
21 Öt- 103<br />
22 Bar- 102<br />
23 Bil- 94<br />
24 Uk- 88<br />
25 Öl- 82<br />
26 Kötör- 81<br />
27 Tokt- 80<br />
28 İyk- 72<br />
KELİME MAHİYETLERİ<br />
Kırgız lehçesinde kullanılan kelimelerin çoğu diğer Türk lehçelerinde de<br />
vardır. Yani Kırgız dilinin öz leksikası olarak sayılan birçok kelimeye başka Türk<br />
lehçelerinde de rastlanır.<br />
Örneğin: Dört-sayı sıfatı: Kırgızca “tört”, Kazakça “tort”, Tatarca “durt”,<br />
Başkırtça “dört”, Özbekçe “tört’tür”. “Biz” zamiri Kırgızca “biz”, Tatarca, Kara<br />
Kalpakca, Uygurca “biz”, Altay dilinde “bis”dir. “Cat” fiili: Kırgızca, Kazakça,<br />
Kara Kalpakça, Nogoyca “cat”, Tatarca, Başkırtça, Özbekçe”yat”; Şorca,<br />
Hakasça, Altayca-cat; Oyrotça “ cat”tır.<br />
Kırgızcadaki köz, kol, kel- , kör-, kal- kelimeleri: Kazakçada köz, kol, kel,<br />
kör, kal; Hakasça kös, kol, kel, kör, hal; Türkiye Türkçede göz, kal, geç, gör; Azeri<br />
Türkçesinde ise göz, gel, gur, gal’dır.<br />
Kırgızcadaki “baş”: kazakça “bas”, Tatarca “baş”, Hakasça “pas”,<br />
Oyrotça “baş”, Türkiye Türkçesinde “baş”dır”.<br />
Kırgızca “cok”: oyrotça “cok”, Türkiye Türkçesinde “yok”.<br />
Tatar, Başkırt, Azerbaycan, Türkmen, Özbek Türkçesinde “kız”, Hakasçada<br />
“hız’dır.<br />
Kırgız lehçeşinin esas söz hazinesinin böyle tabakalaşmasını aşağıdaki<br />
unsurlar etkiliyor.<br />
38
Eski Türkçenin söz varlığı Kırgızcanın da temel varlığıdır bazı. Ortak söz<br />
varlığı olan kelimeleri belirli bir lehçenin payına vermek mümkün değildir. Çünkü<br />
onlar bugünkü Türk lehçelerinin asıl şöz varlığına kaynaklık ediyor. Elbette, böyle<br />
ortaklık, rastgele görünüm değildir. Onlar yukarıda gösterildiği gibi lehçelerin aynı<br />
kökten geldiğini gösteriyor.<br />
Yukarıdaki örnekler; listede en çok kullanılan yüz kelimenin Türk<br />
lehçelerindeki yakınlığını gösteriyor.<br />
a ) İsimler: cer, kişi, bala, baş, kün, at,köz, ordo, ciğit, kız, akıl, can gibi<br />
kelimeler; Kara Kalpak, Kazak, Tatar, Özbek, Başkırt, Türkiye Türkçesi, Nogay,<br />
Altay lehçelerinde ortak leksikolji olarak görülür. Ortak kelimelerden bazıları<br />
fonetik bakımdan çok değişmemiştir.<br />
b) Renkler: ak, kara, kızıl, kök, sarı, caşıl.<br />
c ) Zamirler: ben, sen, al, biz v.ş. Böyle zarflar da yukarıdaki Türk lehçeleri<br />
için ortaktır. Ama bunların arasında fonetik farklılıklar vardır.<br />
d ) Filler: al-, kel-, tur-, iç-, kara- v.s.<br />
Bir şeyi göz önümüze almamız gerek. Leksikolojik elemanların birliği fonetik<br />
değil, kök ve anlam birliğine dayanır.<br />
Tölögön Kasımbekov hem Kırgız hem de müşterek Türkçede yaşayan ve<br />
kullanılan kelimeleri tercih etmiştir. İncelediğimiz eserde 4026 farklı kelime<br />
üzerinde yaptığımız değerlendirmenin sonuçları şudur .<br />
Farklı kelime toplamı: 4026<br />
Aslî Türkçe kelime miktarı: 2641<br />
Alınma kelime miktarı: 1385<br />
Aslî Türkçe kelime oranı: %65<br />
Alınma kelime oranı %34<br />
Bu tabloda görüldüğü gibi eserde Türkçe kelimeler, alınma kelimelerden daha<br />
fazladır. Alınma kelimelerin büyük kısmı, müşterek yazı dili ve edebiyatımızda<br />
kullanılan Arapça, Farsça ve Moğolca kelimelerden teşekkül etmiştir.<br />
Moğol dilinden alınan kelimeler<br />
Kırgızca”altın”, Moğolca (altan), Kırgızca “bürküt”, Moğolca (birgad),<br />
“darkan” (darhan), “bosogo” (bosgo), “kapkak” (havhag), “kunan” (gunan).<br />
a) Akrabalık kelimeleri: baja, abısın, küyöö, aga.<br />
39
) Hayvanlarla ilgili kelimeler: kırgool, corgo, serke.<br />
c) Eşya kelimeleri: saba, bakan, tabak, dege.<br />
Arap-Fars dilinden alınan kelimeler:<br />
“bak”, “darak”, “mömö”, “danek”, “sooda”, “zıyan”, “taraza”, “tıt”, “şabdalı”,<br />
“anar”, “meyiz”, “almurut”, “dan”, “pahta”, “kürüç”, “din”, “imam”, “arbak”,<br />
“duba”, “bitir”, “kat”, “kitap”, “mektep”, “sabat”, “talim”, “düynö”, “kubur”,<br />
“kabar”, “sabır”, “tartip”, “urmat”, “ubayım”, “azap”, “akıykat”, “adalet”, “kusa”,<br />
“kalp”, “maksat”, “kayrat”, “daam”, “aba”, “şam”, “supura”, “şamal”, “mamleket”,<br />
“mildet”, “kazına”, “tabıp”, “alkım”, “ubakıt”, “cuma”, “kıyal”, “can”, “nur”, “kalk”,<br />
“tacı”, “takt”, “kancar”, “akmak”, “rahat”, “ayban”, “ümüt”, “abal”, “akı”, “dart”,<br />
“çara”, “aram”, “düşman”, “nazik”, “saltanat”, “künöö”.<br />
Tölögön Kasımbekov’un eserinde kullandığı aslî Türkçe kelimelerden bazı<br />
örnekler de aşağıdakiler: “ata”, “ana”, “köz”, “kün”, “kök”, “cal”, “ordo”, “el”,<br />
“cer”, “cakşı”, “oy”, “oyloo”, “cüz”, “cılkı”, “at”, “ciğit”, “Tenir”, “öç”, “toprak”,<br />
“oyun”, “ak”, “kara”, “kalın”, “kelin”, “erkek”, “bir”, “oturuu”, “kaluu”, “içüü,<br />
“kişi”, “et”, “bala”, “kız”, “iş”, “cıl”, “kaygı”, “kargış”, “turmuş”, “kanday”, “carı”,<br />
“on”, “tüş”, “cancal”, “eregiş” “katın” v.s.<br />
Görüldüğü gibi bu örnekler Tölögön Kasımbekov’un müşterek Türkçe’ye<br />
verdiği önemi ortaya çıkıyor. Tölögön Kasımbekov Türkçe kelimeleri eserde<br />
kullanmakla dil biliminin “leksikolojik” anlayışına da uygun hareket etmiş<br />
olmaktadır. 4026 kelime üzerinde yaptığımız müşahadenin ortaya çıkardığı başka bir<br />
tablo bu hususiyeti açıkça teyit etmektedir.<br />
Türkiye Türkçesiyle müşterek kelime sayısı 2914<br />
Kırgız Türkçesinde kullanılan kelime sayısı 1112.<br />
Türkiye Türkçesiyle müşterek kelimelerin oranı %72.<br />
Kırgız Türkçesinde kullanılan kelimelerin oranı % 28.<br />
Bu tabloda görülen ve Türkiye Türkçesi konuşma ve yazı dilinde de yaygın<br />
kullanılış özelliğine sahip 2914 kelimenin yüzde altmış üçü alınma, yüzde otuz<br />
yedisi ise aslı Türkçe kelimelerdir. Sadece Kırgız Türkçesinde kullanılan 1112<br />
kelimede ise, Türkçe kelime oranı yüzde yetmiş dokuz, alınma kelime oranı ise<br />
yüzde yirmi bir olarak ortaya çıkmaktadır. Bu sonuç, alınma kelimelerin “müşterek<br />
40
Türkçede oynadığı rolü ifade etmektedir. İster aslî Türkçe kelime olsun, isterse<br />
alınma kelime olsun eserde “müşterek Türkçenin”şu kelimeleri bu hususta açık bir<br />
fikir vermektedir.<br />
“Padişah”, “alim”, “adalet”, “adep”, “azazil”, “hava”, “ariyet”, “ahlak”,<br />
“zaman”, “savaş”, “din”, “taze”, “taht”, “tün”, “dil”, “tan”, “hayal”, “yer”, “yurt”,<br />
“canlanmak”, “erte”, “tutkun”, “küz”, “yaz”, “tag”, “zencir”, “tilek”, “yoksul”,<br />
“uzak”, “sultan”, “belki”, “halk”, “millet”, “hayat”, “küç”, “öç”, “açlık”, “hayvan”,<br />
“bosogo”, “baht”, “zaman”, “yakın”, “sır”, “umid”, “namus”, “erkin”, “fikir”,<br />
“saltanat”, “sapar”, “tirüü”, “tokluk”, “dost”, “düşman”, v.b. gibi.<br />
Eserde kullanılan Kırgız Türkçesine ait bazı kelime örnekler şunlardır: “tokoç<br />
(ekmek)”, “çal (yaşlı), “suluu (güzel)”, “açkıç (anahtar)”, “aşık (fazla)”, “algaç (ilk)”,<br />
“cınalaç (çıplak)”, “çeke (alın)”, “köp (çok)”, “kaysı (hangi)”, “coo (düşman)”,<br />
“birok (fakat)”, “orun (mekan)”, “ötüü (geçmek)”, “kanday (nasıl)”, “çon (büyük)”,<br />
“anık (gerçek)”, “kıyın (zor)”, “eken (imiş)”, “özgöçö (ayrıca)”, “ökürüü<br />
(bağırmak)”, “örgöö (ev)”, “ösüü (büyümek)”, “ötünüü (rica etmek)”, “öcör<br />
(inatçı)”, “sırga (küpe)” v.b. gibi.<br />
41
III. KELİME TÜRLERİ<br />
“Sıngan Kılıç”ın incelediğimiz bölümlerinde isim başlığı altında isim, zamir,<br />
sıfat ve zarflar; fiil unsurları başlığı altında da fiil, sıfat-fiil, zarf-fiil ve isim-fiiller<br />
incelenmiştir. Bunları bir tabloda gösterelim:<br />
I. İsim Cinsinden Kelimeler<br />
A. İsim<br />
B. Zamir<br />
C. Zarf<br />
D. Sıfat<br />
II. Fiil unsurları<br />
A. Fiil<br />
B. Sıfat-fıil<br />
C. Zarf-fiil<br />
D. İsim-fiil<br />
Tablo 4<br />
Kelimeleri biz de bu tablodaki başlıklar altında inceledik ve gruplara ayırdık.<br />
İncelenen eserdeki toplam kelime sayısı ve bunların gruplara ayrılışı şu şekildedir:<br />
42
Tölögön Kasımbekov'un “Sıngan Kılıç” romanında toplam 4026 farklı kelime<br />
kullanılmıştır. Bunlardan 1670 tanesi isim, 1051 tanesi fiil, 758'i sıfat, 547'si ise<br />
zarflardan oluşmaktadır. Bunları grafik haline getirirsek çıkan tablo aşağıdaki<br />
gibidir.<br />
KELİME<br />
TÜRLERİ<br />
TOPLAM SAYISI ORANI<br />
İSİM 1670 41,48%<br />
FİİL 1051 26,11%<br />
SIFAT 758 18,82%<br />
ZARF 547 13,59%<br />
TOPLAM 4026 100,00%<br />
zarf<br />
sifat<br />
fiil<br />
grafik<br />
isim<br />
Tablo 5<br />
0 500 1000 1500 2000<br />
43
grafik 2<br />
14% zarf isim<br />
19% sifat<br />
41% isim fiil<br />
26% fiil<br />
sifat<br />
zarf<br />
Yukarıdaki kelimelerin ikili mukayesesi ile yüzdelik oranları ise şöyledir.<br />
SIFAT VE FİİL UNSURLARININ<br />
TOPLAMI<br />
1809<br />
Sıfatların Fiil Unsurlarına Oranı 41%<br />
Fiil Unsurlarının Sıfatlara Oranı 59%<br />
SIFAT VE İSİMLERİN TOPLAMI 2428<br />
Sıfatların isimlere oranı 31%<br />
İsimlerin Sıfatlara Oranı 69%<br />
FİİL UNSURLARIYLA İSİMLERİN<br />
TOPLAMI<br />
2721<br />
Fiil Unsurlarının isimlere Oranı 39%<br />
İsimlerin Fiil Unsurlarına Oranı 62%<br />
Tablo 6<br />
Yukarıdaki tablolarda sıfatların ve fiillerin oran olarak daha az kullanıldığı<br />
görülmektedir. Sıfatların isimlere oranı % 31. Sıfatların fiillere oranı % 41’dir.<br />
Burada isimler ile fiilerin sayısı arasında bir denge görülmektedir.<br />
44
İSİM CİNSİNDEN KELİMELER<br />
Tölögön Kasımbekov’un tarihî eserindeki kelime türlerinin büyük bir kısmı<br />
isimlerden oluşmaktadır. Bu özel bir kullanımdan ziyade her dilde olması gereken bir<br />
gerçekliğidir. İncelenen eserdeki toplam isim sayısı 1670’dir. Bu isimler içinde<br />
araştırmamıza bağlı olarak tarihî konulu isimlerin sayısı daha fazladır.<br />
Çalışmamızda isim cinsinden kelimeler, inceleme kolaylığı olması açısından<br />
ifade ettikleri kavramların özelliklerine göre gruplara ayrılmış ve bu gruplarda en çok<br />
kullanılan kelimeler alınmıştır. Bu yüzden gruptaki isimlerin toplam sayısı yaklaşık<br />
değerleri ifade etmektedir.<br />
a. İdarî İsimler<br />
“Datka” (77), “Han” (65), “Bek” (132), “Biy” (136), “Aga” (10), “Bay” (1),<br />
“Bekzaada”(1), “Mırza” (10), “Ökümdar” (1), “Padışa” (4), “Paşa” (13), “Padişah”<br />
(13), “Törö” (7), “Taksır” (14), “Töböl” (2), “Uvazir” (1), “Haci” (3), “Hazrati” (11),<br />
“Hanzaada” (8), “Hanike” (1), “Ayım”(29), “Biykeç” (1), “Aksakal” (11), “Baybiçe”<br />
(7), “Oluya” (2), “Bilerman” (4), “Aco” (8), “Ake” (14), “General” (8).<br />
“Bek, biy” belli bir bölgenin veya boyun hükümdarı, iktidarı elinde bulunduran<br />
kimse. “Datka” Buhara Emirliğinde vilayet yöneticisidir. “Kalendar” f.i. din ve<br />
mahşer günü üzerinde şiir söyleyen kimse. Kırgızlarda kalendar derviş yerine<br />
kullanılır. “Dubana” f.i. hayatını dini insanlara yaymaya adayan, maddi değeri<br />
önemsemeyen, sürekli halkı dolaşan kimse. “Oluya” a.i Evliya, “Haci” hacca gidip<br />
gelen kimse. “Hanike” hanın eşi, hanımı. “Molla” din işlerini yürüten kimse. Halk<br />
arasında mollaya “ak seldelüü” moldo denir 21 .<br />
Bu gruptaki isimlerin toplam frekans değeri 593’dür. Bu sonuçlardan yola<br />
çıkarak Tölögön Kasımbekov‘un eserin geçtiği zamandaki idarî kelimeleri iyi<br />
bildiğini ve onları eserinde sanatkarane bir şekilde kullandığını söyleyebiliriz. Bu<br />
isimlerin arasında dinî kavramları içeren isimler de vardır. Bununla yazarın<br />
İslamiyete bağlı ve dinî konuları da iyi bildiğini anlıyoruz. Bir ordunun olması için<br />
halkın ve idarî kişilerin olması şarttır. Göçebe halkta içerisinde her idareciye<br />
kendine özgü ünvanlar verilmiştir. Bunu Tölögön Kasımbekov’un eserinde<br />
21 Kırgız tilinin tüşündürmö sözdügü,1.tom, (Frunze,1984).<br />
45
ütünüyle görüyoruz.<br />
b. Meslekî İsimler.<br />
“Abtabaçı” (4), “Askerbaşı” (7), “Atkıç” (2), “Dıykan” (1), “Caager” (1),<br />
“Catakçı” (2), “Celdet” (11), “Cooker” (1), “Cüzbaşı” (4), “Baatır” (23), “Ciğitbaşı”<br />
(1), “Colbaşçı” (1), “Camakçı” (1), “Casool” (1), “Zerger” (2), “Kazınabaşı” (4),<br />
“Kolbaşçı” (5), “Küzötçü” (5), “Karakçı” (1), “Koonçu” (3), “Mergençi” (3),<br />
“Korbaşçı” (1), “Minbaşı” (8), “Münüşkor” (1), “Nökör” (2), “Onbaşı” (3), “Sarbaz”<br />
(7), “Sarker” (6), “Sayakatçı” (1), “Tilmeç” (49), “Tamırçı” (5), “Çabandes” (1),<br />
“Irçı” (1), “Elçi” (30), “Dubana” (7), “Kalander” (21), “Kalpa” (5), “Molla” (3),<br />
“Canciğit” (1), “İmam” (1).<br />
“Minbaşı” bin askerden oluşan asker birliğinin komutanı. “Cüzbaşı” yüz askerden<br />
oluşan asker birliğinin komutanı. “Sarbaz” asker, “Sarker” asker başlarından birisi.<br />
“Ökümdar”-hükümdar, “Padişa”-padişah, “Nöökör”-hükümdarın özel birliğinin<br />
askeri “Caager” yaycı. “Camakçı”- aşık, “Zerger”- altın ve gümüş gibi değerli<br />
metallerle çalışan kuyumcu. “Münüşkör”- kartalı av için eğitip, avlanan kimse.<br />
“Mergen”- avcı, savaşlarda tüfek kullanılan kimse. Romanda anlatılan devirde çok<br />
az kimse tüfek kullanabiliyordu, tüfek çok pahalı bir silah türüydü. “Çabandes”- ata<br />
iyi binen kimse at yarışlarında ata binen kimse. “Colbaşçı”-önder kimse, “Cooker”asker,<br />
Bu gruptaki isimlerin toplam frekans değeri 272‘dir. İdarî isimlerden sonraki<br />
en kalabalık isim grubunu meslekî isimlerin oluşturduğu görmekteyiz. Bugün kelime<br />
haznemizde kullanılmayan bazı meslekî kelimeler o zamanda aktif olarak<br />
kullanılmıştır. Onların bazıları savaşla ilgili isimlerdir. Örneğin: Sarbaz, Sarker,<br />
Cooker, Nökör, Kolbaşçı‘dır.<br />
c. Akrabalık İsimleri<br />
“Abışka” (23), “Ayal” (4), “Baba” (1), “Bala” (29), “Cubay” (1), “Kaynaga”<br />
(2), “Kayni”(3), “Karındaş” (4), “Katın” (10), “Kız” (44), “Kaynata” (4), “Kempir”<br />
(4), “Kuda” (2), “Nebere” (2), “Oğlan” (3), “Taga” (8), “Ükö” (2), “Uul” (14), “Çal”<br />
(6), “Ece” (5), “Kelin” (21), “Küyöö” (4) v.s.<br />
Yukarıdaki isimlerin toplam sayısı 197’dir. Bu da önemli bir değer<br />
oluşturmaktadır. Kırgız halkı akrabalığa çok önem verir. O zamanda kullanılan<br />
46
kelimeler şimdi bizim kelime dünyamızda da hiç değişmeden kullanılıyor. Çünkü biz<br />
her zaman akrabalarımızla yaşarız ve onları hiçbir şeyle değiştirmeyiz. Yazar da<br />
göçebe halkın psikolojisini iyi algılayarak eserinde akrabalık bağlarını ifade eden<br />
unsurları bol bol kullanmıştır.<br />
d. Hayvanlarla İlgili İsimler<br />
“Argımak” (20), “aygır” (3), “corgo” (10), “cöcö” (1), “colbors” (2),<br />
“böltürük” (11),“börü” (3), “bürgö” (3), “bürküt” (20), “bee” (12), “bıştı” (3),<br />
“donuz” (1), “ilbirs” (2), “karışkır” (9), “kumurska” (3), “kunduz” (16), “kögüçkön”<br />
(1), “mışık” (4), “susar” (1), “sagızgan” (1), “sarançı” (3), “tülkü” (2), taylak (4),<br />
ulak (2), “çımçık” (1), “elik” (2), “töö” (7).<br />
“Caa”- yay, “Kılıç”- kılıç savaşta kullanılan kesici bir silah türüdür. “Nayza”-cirit.<br />
“Surnay”-zurna, “Mıltık”-tüfek, “Aygır”-yetişkin erkek at. “Bee”-yetişkin dişi at.<br />
“Bıştı”-üç yaşındaki erkek at. “Börü”- karışkır. Kurt, Kırgız efsanelerinde börü ayrı<br />
yer tutmakta ve önemli rol oynamaktadır. Ç.Aytmatov’un eserlerinde de “Börü Ana”<br />
hikayesi bulunmaktadır. Bütün Türk halklarında da buna dair efsaneler vardır.<br />
“Bürküt” kartal, Kırgızlar göçebe hayatında birçok hayvanları evcilleştirmişler ve<br />
onları arkadaş olarak saymışlardır. Onlardan birisi de kartaldır. Kırgızlar kartalı<br />
avcılık için beslemişler. “İlbirs”-dağ kaplanı, Kırgızlarda özel saygıya sahip hayvan<br />
türüdür. “Colbors”-kaplan.<br />
Bu gruptaki isimlerin toplam sayısı 145’tir. Tölögön Kasımbekov’un eserinde<br />
hayvancılık ve avcılıkla ilgili isimler çoktur. Çünkü Kırgız halkı göçebe halk olduğu<br />
için Kırgız hayatını bunlar olmadan düşünmek mümkün değildir. O, yediği<br />
yemekten giydiği giysilere kadar bunlarla ilgilidir. Çünkü insanoğlu tabiatın bir<br />
parçasıdır.<br />
ç. Askerliğe İlişkin İsimler.<br />
“Bayrak” (2), “baraban” (3), “cebe” (1), “zambirek” (16), “arkan” (1),<br />
artilleriya (2), “kernay” (1), “kılıç” (34), “kazık” (1), “mıltık” (11), “nayza” (3), “ok”<br />
(19), “surnay” (2), “sıyırtmak” (3), “tokmok” (2), “tapança” (3), “çalma” (3), “bıçak”<br />
(5).<br />
Bu gruba dahil olan isimlerin toplam frekans değeri 112’dir. “Sıngan Kılıç”<br />
tarihî eser olduğu için o dönemde insanlar arasında savaşlar çok olmuş. Dolayısıyla<br />
47
yazar şimdi bizim yaşamımızda kullanılmayan nesneleri o zamanın resmine renk<br />
vererek tasvir etmiştir.<br />
e. Eşya İsimleri.<br />
“İçik” (1), “kemer” (2), “kepiç” (3), “kur” (5), “ötük” (6), “selde” (3),<br />
“tebetey” (7),“ton” (8), “topu” (3), “çapan” (8), “çapçak” (8), “çokoy” (11), “ıştan”<br />
(3), “cooluk” (6).<br />
“Kepiç”-bir tür kolay çıkarılabilen ayakkabı türü. “Çaçbak”-kadınların saçlarına<br />
takılan altından veya gümüşten yapılmış bir süs türüdür. “Tebetey”-kenarları hayvan<br />
derisiyle kaplanmış bir erkek baş giyimi türüdür. “Selde”-sarık, “Topu”-daha<br />
evlenmemiş genç kızların, erkeklerin ise tebetey altınan giydiği baş giyim türüdür.<br />
“Çokoy”-ayakkabı. 22<br />
Bu gruptaki isimlerin toplam sayısı 76’dır. Yazar o dönemdeki insanların<br />
giysilerine tasvirlenmede yer vermiştir. Yazar güney ve kuzey Kırgızların hayatlarını<br />
da anlatarak bunlara yer vermiştir. Kırgızların giysileri iklime göre değişmiştir.<br />
Çünkü Kırgız yerinin kuzey tarafı soğuk olduğu için onlar ton, içik, ötük, tebetey;<br />
güney bölgesindeki Kırgızlar ise çapan, topu, çokoy, kepiç giymişlerdir.<br />
ZAMİ RLER<br />
Zamirler, dilin kolaylık olsun diye ürettiği kategorik elemanlardır. Zamirler<br />
de tıpkı isimler gibi bir dilin ulaştığı seviyeyi gösterdikleri için kelime çeşitleri içinde<br />
önemli bir yere sahiptirler.<br />
Zamirler, nesneleri ve kişileri temsil veya işaret suretiyle karşılayan, fakat tek<br />
başlarına bir şey ifade etmeyen kelimelerdir. Onlar da tıpkı sıfat zarf gibi isim<br />
cinsinden kelimeler içindedir. Çünkü, Muharrem Ergin’in de söylediği gibi çekilen<br />
bir kelime çeşidini isim cinsinden ayırmaya hiçbir sebep yoktur.<br />
İncelediğimiz bölümde en fazla kullanılan zamirler sırasıyla “al” ve “biz”<br />
dir. “Al”, “gösterilen”, yani üçüncü şahıs, biz ise “hitap eden” unsur olarak sadece<br />
Tölögön Kasımbekov’un değil genellikle bütün yazarların en çok kullandığı<br />
kelimeler arasındadır.<br />
İncelenen eserde en fazla kullanılan zamirlerin “caktama at atooç-kişi<br />
22 Kırgız tilinin tüşündürmö sözdügü,1.tom, (Frunze,1984).<br />
48
zamirleri” olduğunu görüyoruz. Bunların toplam sayısı, 504’tür. Bunların eserdeki<br />
sıklık dereceleri ise şu şekildedir: “al” (233 defa), “biz”(96 defa), “men”(52 defa),<br />
“sen”(52 defa), “siz”(37 defa), “alar” (33 defa).<br />
Kişi zamirlerden sonra eserde en çok kullanılan zamirler “surama at<br />
atooçtor – soru zamirler”dir. Soru zamirleri, eserde toplam 183 defa kullanılmıştır.<br />
Bunlar; “kim?” (114 defa), “emne” (ne) (64 defa) işaret zamirleridir.<br />
Belgisiz zamirlerin sayısı ise 194'tür. Belgisiz zamirlerin dağılımı ise<br />
şöyledir. “barısı” (hepsi) (50 defa), “eç kim” (kimse) (86 defa), “ar kim” (her<br />
kes) (58 defa).<br />
Şilteme at atooç ( işaret zamirleri) de eserde diğer zamir çeşitlerine göre<br />
daha çok kullanılmıştır. Bunların dağılımı ise şu şekildedir: “bul” (bu) (161 defa),<br />
“uşul” (şu) (71 defa), “al, tigil”, “bular” (bunlar) (37 defa), “uşular” (şunlar) (32<br />
defa), “oşolor, alar, tigiler (onlar) (39 defa). İşaret zamirlerinin toplam sıklıkları<br />
sayısı 330’dur<br />
SIFATLAR<br />
“Bir ismin başına gelip o ismi nitelendiren veya belirten kelimelere sıfat denir.<br />
Fakat bu kelimeler tek başlarına ortak isimlerden başka bir şey değildir. Türkçede<br />
sıfatlar yanlarındaki isim ne şekilde bulunursa bulunsun daima çekimsizdir. Hiçbir<br />
işletme eki almaz bu bakımdan hiçbir şekilde isme uymazlar” 23 .<br />
İncelenen “Sıngan Kılıç” romanının inceledigimiz kısmında toplam 758 sıfat<br />
kullanılmıştır. Bu inceleme, bir üslüp alt çalışması olduğu için sıfatlar gramatika ve<br />
yargı sıfatları olmak üzere iki grupta incelenmiştir.<br />
Gramatikal Sıfatlar<br />
Bir ismin önüne gelerek o ismi niteleyen ya da belirten sıfatlara denir. .Bu<br />
sıfatların nitelendirme ve belirtme sıfatı olarak iki gruba ayrılır.<br />
Nitelendirme sıfatları nesnelerin<br />
a) renk: kızıl-kızıl, kırmızı, ak-beyaz, kara-sıyah, caşıl-yeşil, sarı, boz-gri, kök-mavi,<br />
kürön-kahverengi, kızgılt-turuncu, kızıl kök-mor, roza tüstüü-pembe.<br />
23 Muharrem ERGİN: Türk Dil Bilgisi (İstanbul,1993), s. 232-234<br />
49
) vasıf: cakşı-iyi, caman-fena, suluu-güzel.<br />
c) biçim-yapı; uzun, dar, kısa, kenen-geniş, çoñ-büyük, kiçine-küçük, ağırlık v.s. gibi<br />
vasıfları bildiren gerçek sıfatlardır. Yalnız bu sıfatlar, anlam bakımından iki çeşit<br />
nitelik bildiriler. Bir kısmı nesnenin nesnel vasfını, bir kısmı da nesnenin haraket<br />
vasfını ifade ederler. Nesnenin, nesnel vasfını bildiren sıfatlar, tek başlarına kalıcı<br />
isimler olarak da kullanılan isim asıllı kelimelerdir. Nesnenin haraket vasfını bildiren<br />
nitelendirme sıfatları ise tek başlarına kalıcı nesne ismi olarak fazla kullanılmayan,<br />
umumiyetle geçici isimler olarak kullanılan sıfat-fiiler(partisipler)dir.<br />
Tölögön Kasımbekov’un kullandığı nitelendirme sıfatlarının 327'si nesnel nitelik<br />
bildiren niteleme sıfatlarından, 112'i ise sıfat-fiillerden oluşmaktadır.<br />
Yazarımız, nitelendirme sıfatları içinde renk sıfatlarını sıklık derecesi<br />
(frekans) yönünden diğerlerine göre daha fazla kullanmıştır. Bunların sıklık<br />
dereceleri şöyledir: "kara" (48), "ak" (58), "boz" (12), "mavi" (18), "sarı" (8), "yeşil"<br />
(11) ve "gök" (9).<br />
Yukarıdaki sıfatlardan da anlaşılacağı gibi Tölögön Kasımbekov'un eserinde<br />
zengin bir renk armonisi göze çarpmaktadır. Bu da yazarımızın “Sıngan Kılıç”ta<br />
bütün renkleri ve canlılığıyla ayrıntılı olarak tasvir etmeye verdiği önemi<br />
göstermektedir.<br />
Renk sıfatları içinde “kara” ve “ak” diğerlerine göre daha fazla<br />
kullanılmıştır. Çünkü “kara” kötülüğün, “ak” iyiliğin ve tazeliğin semboludur.<br />
Tölögön Kasımbekov Kırgız halkının hayatını tasvir etmede “kara” ve “ak”<br />
sıfatlarını sembollik anlamında da kullanmıştır.<br />
“Başıma kara gün tüşköndö maga cakın dep sanagan biri cok”(126 s.)<br />
(başıma kötülük geldiğinde bana yakın diye saydığım insanlardan kimse yok)<br />
s.)<br />
olmasıdır.<br />
Şeralını Nüzüp menen Musulmankul ak kiyizge orop takka oturguzuştu” (70<br />
( Şerali’yi Nüzüp ve Musulmankul ak halıya sararak tahta oturttular.)<br />
Buradaki ak kiyizin anlamı Han’ın halka adaletli han olup iyi yönetici<br />
Tölögön Kasımbekov’un eserinde “gök” yani mavi yüksekliğin ve<br />
hürriyetin, (erkinliğin) sıfatı olarak kullanılmıştır.<br />
“Soguşka kök bayraktı alıp çıgıp, ortodo kele catkan orustar karşılık<br />
50
körgözsö cakşı bolot” (469 s.)<br />
( Savaşta gök bayrağı ele alıp, orduyu almak isteyen Ruslara karşı harakette<br />
bulunsa iyi olur).<br />
Tölögön Kasımbekov’un “ Sıngan Kılıç” romanında yer alan nitelendirme<br />
sıfatların 19 % sıfat fiilerden oluşmaktadır. Bu sıfat-fiilerden bazı örnekler<br />
aşağıdadır.<br />
“Kızıl kanga boyolgon akboz atçan” (kızıl kana boyanan akboz atlı). “Akkan<br />
suunun boyu” ( akan suyun kenarı). “Ketken kün kelbeyt” ( giden gün tekrar<br />
gelmez).<br />
yaşlandı).<br />
güzelleştirdi).<br />
“Ketken caştığın estep közünö caş aldı” (giden gençliğini hatırlayıp gözleri<br />
“Caynagan közdörü anı dagı suluu kılıp körgözdü” (Gülen gözleri onu daha<br />
Sıfat – fiiler(partisipler)den oluşan sıfatların eserde çok kullanılması, esere<br />
“dinamik bir üslüp” katmıştır. Buna bağlı olarak da yapılan tasvirler, dinamik tasvir<br />
karakteri kazanmıştır.<br />
Gramatikalık sıfatların ikincisini belirtme sıfatları oluşturur. Tölögön<br />
Kasımbekov’un kullandığı sıfatların 319’u bu tür sıfatlardan oluşmaktadır.<br />
Dil terminolojisinde belgisiz sıfatlar, işaret, sayı ve soru sıfatlarının<br />
oluşturduğu gruba belirtme sıfatları denir. Bu sıfatlar, nesnenin bünyesindeki bir<br />
özelliği göstermeyen sadece nesneyi şu veya bu şekilde belirten sıfatlardır. Eserde<br />
kullanılan belirtme sıfatlarının sıklık durumları şöyledir.<br />
sıfatları(21)”<br />
“Belgisiz sıfatlar (163), işaret sıfatları (71), sayı sıfatları (64), soru<br />
Belgisiz sıfatlar, nesnelerin dış vasıflarını bilhassa sayılarını, miktarlarını<br />
belirsiz bir şekilde ifade eden sıfatlardır. Tölögön Kasımbekov, belgisiz sıfatlar<br />
içinde en çok “bir”i tercih etmiştir. Bu sıfat 98 kez eserde kullanılmıştır.<br />
Diğerlerinin dağılımı ise şu şekildedir: "ar” (her) (21), "ar kaysı” (her hangi) (12),<br />
"baarı” (hep) (18), "baarısı” (hepsi) (21), "büt” (bütün) (12).<br />
Belgisiz sıfatların sayısının özellikle de “bir”in fazla kullanılmasının üslup<br />
açısından değeri…. realitesidir. Çünkü, niteliklerini ya da miktarlarını tam olarak<br />
bilmediğimiz nesnelerden bahsederken bu sıfatları farkında olmadan fazlaca<br />
51
kullanırız.<br />
Tölögön Kasımbekov’un kullandığı işaret sıfatlarını incelediğimiz zaman<br />
"bu"nun sıklık derecesinin diğerlerine nazaran daha yüksek olduğunu görürüz. Uzak<br />
nesneler için kullanılan "oşol” (şu) 13 defa, "al, tigi” (o) 8 defa kullanılırken<br />
"bul” (bu) sıfat eserde toplam 14 defa kullanılmıştır.<br />
“Bul” (bu) yakın nesneler için kullanılan bir işaret sıfatıdır. Bu sıfatın eserde<br />
fazlaca kullanılması üslup açısından önemlidir. Çünkü yazarı eserdeki kahramanların<br />
gördüğü, dokunduğu nesneleri söylerken özellikle “bu” yu tercih etmiştir.<br />
İncelediğimiz eserde, nesnelerin sayılarının da ayrıntılı bir şekilde ifade<br />
edildiğini görmekteyiz. 63 sayı sıfatı kullanılmıştır.<br />
dört, altmış.<br />
İki, üç, bir, bin, yüz, ön, üç yüz, on bin, yedi, kırk, dokuz, tek, yedinci, üç<br />
Tölögön Kasımbekov’un üslûbunda "soru sorma”nın önemli bir yer<br />
tuttuğunu daha önceki bölümlerde söylemiştik. Yazar soru kelimeleri içinde soru<br />
zamirleri kadar olmasa da soru sıfatlarına da yer vermiştir. Soru kelimelerin dağımı<br />
şöyledir: “emne” (ne) (9), "kaysı” (hangi) (7), "kança” (kaç) (5).<br />
GRAMATİKAL SIFATLAR<br />
Nesnelerin HaraketleriniGösteren Niteleme Sıfatları 327<br />
Nesnel Niteleme Sıfatları 112<br />
Toplam Niteleme Sıfat Sayısı 439<br />
Belgisiz Sıfatlar 163<br />
İşaret Sıfatları 71<br />
Sayı Sıfatları 64<br />
Soru Sıfatları 21<br />
Toplam Belirtme Sıfat Sayısı 319<br />
TOPLAM GRAMATİKAL SIFAT SAYISI 758<br />
Tablo 7<br />
Grafik 3<br />
52
Yargı Sıfatları<br />
Dilbilgisi alanında yapılan çalışmalara biçimci bir bakış açısı hakimdir. Dilin<br />
anlam yönünden çok biçim karakteri üzerinde durulur. Bu yüzden de klâsik anlayışa<br />
göre, bir sözcüğün ya da sözcük grubunun sıfat sayılabilmesi için isimden önce<br />
gelmesi kuralı vardır. Fakat yapı olarak bu özellikte olmayan, fakat anlamca bir ismi<br />
niteleyen o kadar çok kelime ya da kelime gruplarımız var ki bunlar ne yazık ki<br />
dilbilgisi kitaplarında değerlendirmeye alınmamışlardır.<br />
“Közdörü kirsiz, künösüz, möltür” (Gözleri lekesiz, suçsuz, temiz) ile “Kirsiz<br />
künözüs, möltür, közdörü” (lekesiz, suçsuz, temiz gözleri) arasında anlamca bir<br />
farklılık yoktur. İki cümlede de gözlerin vasıf olarak niteliği ifade edilmektedir.<br />
Aralarında tek farklılık birincisinde isim unsuru olan “göz” sözcüğünün, sıfatın<br />
“kirsiz, künösüz, möltür” önünde olması, diğerinde ise klâsik sıfat tanımına uygun<br />
olarak sıfatın ismin önünde olmasıdır. O hâlde birinci cümledeki “kirsiz, künösüz,<br />
möltür” için “sıfat değildir” demek, sıfatın ifade ettiği anlamla çelişkiye düşmek<br />
demektir.<br />
Eserde yukarıdaki gibi olan sıfat örnekleri bir hayli fazladır. Bu incelemede<br />
bir gramer çalışmasından çok üslûp çalışması yapıldığı için bu tür sıfatlar da<br />
incelenmiş ve onları gramatikalık sıfatlardan ayırmak için de “yargı sıfatları” tanımı<br />
53
kullanılmıştır.<br />
etmektedir.<br />
Bu sıfatlar varlığın yapışık vasıflarını değil varlığın “oluşunu” ifade<br />
Yargı sıfatları, ismin arkasına geldiği hâlde yine de gramatika sıfatlar gibi<br />
ismin niteliğini belirtmektedir. Çünkü bu sıfatları isimden önce getirsek de anlamı<br />
bozulmamaktadır. “lekesiz, suçsuz temiz su gibi gözleri”, “ ayo tolgon, cubatkan,<br />
soorotkon, ıylagan cüzdör” (acıyan, avutan, teselli veren, ağlayan yüzler).<br />
ZARFLAR<br />
Zarflar zaman, yer, hâl ve miktar isimleridir. Cümlede yüklemi ve fiilimsiyi<br />
niteler ve belirtirler.<br />
Tölögön Kasımbekov “Sıngan Kılıç”ın incelediğimiz bölümünde toplam 547<br />
zarf kullanılmıştır. Bu zarflardan 159'u yani toplam zarf sayısının %28 zarf-fiiller<br />
(gerundiumlar)'dan oluşmaktadır. Zarf-fıiller, haraket hali ifade eden fiil şekilleridir.<br />
Asıl haraketin yardımcı hararetlerini ifade ederler. Bu yüzden gerek zarf-fiiller<br />
gerekse nesnelerin haraket vasıflarını karşılayan sıfat-fiillerin çokça kullanılması<br />
esere bir aksiyon kazandırmaktadır. Tölögön Kasımbekov hem bu fiilimsiyi hem de<br />
asıl fiileri eserde çokça kullanmış ve sanâtkârlıkla birlikte esere dinamizm de<br />
kazandırmıştır.<br />
Tölögön Kasımbekov, zarf-fiillerden en çok “-Up”, “-ganga” , “–ar menen”, ve “–<br />
baştan, -gandıktan” ekleriyle yapılanları kullanmıştır. İncelediğimiz eserde "-Up",<br />
ekiyle yapılan zarf-fiiler çoktur. Bu ek, zamanı, sebebi, hâli ifade eden zarf-fiildir.<br />
“Ayzada köz caşını ceñi menen sürtüp, başını kötörüp, balanın beşenesinen<br />
sıladı” (286 s.) (Ayzada göz yaşını yeniyle sürtüp, başını kaldırıp, çocuğun alınan<br />
okşadı)<br />
"-p" den sonra en fazla kullanılan zarf-fıil ekleri “-ganda, -ar menen "dir.<br />
Bu ekler, zaman ifade eden zarf-fiillerdir. Bu yüzden de bunlara "zaman zarf-fiilleri"<br />
de denir. Tölögön Kasımbekov eserinde zaman kavramını bazen zaman isimlerini<br />
kullanarak bazen de zaman ifade eden bu gibi zarf-fiilerden yararlanarak eserine<br />
katmıştır.<br />
“Ordogo baratkanda coldon Kalender ve İshaka coluktu”. (Orduya giderken<br />
yolda Kalender ve İshak’a rasgeleli).<br />
54
“Sarıbay örgögö barar menen (barganda) komuzun koluna alat”. (Sarıbay<br />
obaya varınca eline komuzunu alır).<br />
“-bastan” eki – fiilin olumsuz şekli. Örneğin: “konuşmadan” (süylöböstön).<br />
“Eşim közdörünü Ayzadadan eç ayırbastan karap turdu” (396 s.) (Eşim<br />
gözlerini Ayzada’dan hiç ayırmadan bakıyordu). (396 s.).<br />
a. Durum Zarfları<br />
Bu zarflar, fiilerin tarzını, nasıl gerçekleştiğini, ne durumda olduğunu<br />
belirten zarflardır. Hal ve tavır ifade eden her isim nasıllık-nicelik zarfı olarak<br />
kullanabildiği için bu zarflar diğer zarflara göre daha çoktur. Vasıf isimleri oldukları<br />
için, vasıf da bir hâl zarfı olarak çokça kullanılır. Eserdeki şu zarflar gibi “akırın<br />
(bas-) – yavaş (yürü-)”, “bat, tez (kel-) – çabuk (gel-)”, “cakşı (üyrön-) – iyi (öğren-<br />
)”, “açık (süylö-)-açık konuş-), “tımızın (kel-) – gizli (gel-)”. Durum zarfları<br />
kanday (nasıl), kantip (ne surette) gibi sorulara cevap verir.<br />
Tölögön Kasımbekov’un eserinde isimler ve sıfatlar diğer kelime çeşitlerine<br />
göre fazlaca kullandığı için durum zarflarına diğer zarflardan daha çok<br />
rastlanmaktadır. İncelenen eserdeki durum zarflarından bazıları şunlardır: “cürö-<br />
cürö” (yürüye yürüye), “süyünüp” (sevinerek), “şaşılış” (acele), “süylöy-süylöy”<br />
(söyleye söyleye), “basıp” (basarak), “külümsüröp” (gülerek), “ökürüp ökürüp”<br />
(hüngür hüngür), “kiyinip” (giyinerek), “korko korko” ( korka korka), “caman”<br />
(fena), “az” (az), “cılt cılt” (cıvıl cıvıl), “mınday” (böyle), “oşondoy” (şöyle),<br />
“cay” (yavaşça), “tınç” (dınç), “ayrıkça” (ayrıca).<br />
Yukarıdaki durum zarfları arasında ikilemeler ile “-Ip”, gibi ekle yapılan<br />
zarfların yoğunlukla olması dikkat çekicidir. Hatta diyebiliriz ki incelenen eserdeki<br />
durum zarflarının büyük bir kısmı bir az önce saydığımız zarf-fiilerle yapılmıştır.<br />
Tölögön Kasımbekov da her sanatkâr gibi benzetme sanatına eserinde yer<br />
verdiği için “sıyaktuu, öndüü, şekildüü, sımal – day” (gibi) edatıyla yapılmış durum<br />
zarflarına rastlanmaktadır. Bu tür zarfların kullanımına şunları örnek verebiliriz:<br />
“gül sımal” (çiçek gibi), “ak buluttar şekildüü” (beyaz bulutlar gibi), “kölöködöy<br />
tünörüp” (gölge gibi karalıp), “cöcö sıyaktuu bücüröp” (civciv gibi korkarak)<br />
“asman sıyaktuu kenen” (gökyüzü gibi geniş).<br />
55
Ayrıca durum zarfları içinde, "menen” (ile) edatıyla yapılan vasıta zatfları da<br />
dikkat çeken bir sıklıkta kullanılmıştır. Bu zarflardan bazıları şunlardır: “köz caş<br />
menen” (göz yaşıyla), “namız menen” (namusla), “ kaygı menen” (kaygıyla),<br />
“toktooluk menen” (sabırla).<br />
b. Zaman zarfları<br />
Durum zarflarından sonra en çok kullanılan zarflar zaman zarflarıdır.<br />
Romanın incelediğimiz bölümünde 191 zaman zarfı vardır ve sayı bakımından bu<br />
sonuç durum zarflarına çok yakın bir değerdedir.<br />
Tıpkı durum zarflarında olduğu gibi zaman zarflarının da büyük bir kısmı<br />
zarf-fiillerden oluşmaktadır. Bu zarf-fiiller, “-ganda", “gandıktan". Bu zarflar kaçan<br />
(ne vakit, ne zaman), kaçandan beri, (ne zamandan beri) gibi sorulara cevap veririr.<br />
Diğer zaman zarfları, zaman ifade eden kelime veya kelime gruplarıyla<br />
sağlanmıştır. Bunlardan bazıları şunlardır:<br />
“keçee” (dün), “erten” (yarın), “azır” (şimdi), “kiyin” (sonra), “tündö”<br />
(gece), “kündüz” (gündüz), “cazın” (baharın), “keç” (geç), “erte keç” (er geç),<br />
“erte” (erken), “kayra” (yine, gene), “keçinde” (akşam), “erteñ menen” (sabah),<br />
“kün murun” (bir gün önce), “kıştın uzun tündörü” (kışın uzun geceleri), “tañga<br />
maal” (şafak vakti), “ar bir münöt” (her dakika), “caydın ısık kündöründö” (yazın<br />
sıcak günlerinde).<br />
c) Yön zarfları<br />
Bu zarflar durum ve zaman zarflarından sonra en çok kullanılan zarflardır.<br />
Yön zarfları haraketin yerini, yönünü işaretleyerek kayda (nerede), kaysı cakka<br />
(nereye), kaydan, kaysı caktan (cerden) – (nereden), kaysı cerge çeyin (nereye<br />
kadar) sorularına cevap verir. Örneğin: “ilgeri” (ileri), “art(ka)” (geri), “cogoru”<br />
(yukarı), “beri” (beri), “içkeri” (içeri), “sırtkarı” (dışarı), “astı(nda)” (alt), “narı”<br />
(öte), “karşı(aldında)” (karşı), “uzak” (uzak), “cakın” (yakın).<br />
d) Miktar zarfları<br />
Miktar zarfları haraketin miktar özelliklerini işaretleyerek kança? (nice, kaç,<br />
56
ne kadar), kançalık? (ne derece) sorularına cevap verir. Örneğin: “abdan, köp<br />
(çok), “eñ” (en), “abdan” (pek), “az” (eksik), “cuka” (seyrek), “tıgız,nık” (sık) v.b.<br />
Sıklık değeri yönünden eserde en çok tekrarlanan zarflar ise şunlardır: “azır”<br />
(şimdi) (23), “murun” (önce) (19), “kiyin” (sonra) (24), “balkim” (belki) (15),<br />
“köptön beri” (çoktan beri) (15), “keçinde” (akşam)(12).<br />
FİİLLER ve FİİL UNSURLARI<br />
Fiiller, haraketleri karşılayan ve geniş anlamda nesnelerin zaman ve mekân<br />
içindeki her türlü yapma, olma ve durmaları için kullanılan sözcüklerdir.<br />
Fiiller sadece çekimli fiillerle sınırlı değildir. Bu yüzden çalışmamızda<br />
haraketleri karşıladıkları için fiillerin isim şekilleri ile sıfat, zarf çekimlerini de fiil<br />
grubu başlığı altında topladık.<br />
Tölögön Kasımbekov’un eserinde, isimlerden sonra en çok kullanılan<br />
sözcükler fiillerdir. “Sıngan Kılıç” incelediğimiz bölümde farklı fiil sayısı, 1051'dir<br />
ve kelime sayısının %26'sını oluşturmaktadır.<br />
En çok kullanılan fiiller ve bunların sıklık dereceleri şu şekildedir.<br />
EN ÇOK TEKRARLANAN FİİLLER VE SIKLIK DERECELERİ<br />
Ns FİİLLER SIKLIK DERECESİ<br />
1 De- 839<br />
2 Bol- 611<br />
3 Tur- 411<br />
4 Kal- 383<br />
5 Al- 323<br />
6 Ket- 256<br />
7 Kör- 254<br />
8 Çık- 222<br />
Tablo 8<br />
57
GRAFİK 4<br />
İncelememizde fiil sayısının 378’ini, yani yaklaşık %37’sini fiilimsi adını<br />
verdiğimiz sıfat-fiil,zarf-fiil , isim fiiller oluşturmaktadır.<br />
Bunu bir grafikte gösterirsek fiil ile fiil unsurlarının oranları şu şekilde olur.<br />
İncelenen eserde, yazarın çekimli fiillerin yanında isim, sıfat ve zarf-fiilleri de<br />
fazlaca kullandığını görmekteyiz. Tölögön Kasımbekov’da nesne ve kavramıları<br />
hareket halinde anlatma yaygın bir üslûp özelliğidir. Bu üslûba “hareket üslûbu”<br />
demek mümkündür.<br />
Fiil unsurları adını verdiğimiz sıfat-fiil, zarf-fiil, isim-fiillerin yüzdelik oranları ise<br />
şu şekildedir.<br />
37%<br />
Fiil ve Fiil Unsurları<br />
ıı<br />
%45 Sıfat-Fiil<br />
%42 Zarf-Fiil<br />
%13 İsim-Fiil<br />
63%<br />
Fiil unsurları<br />
Fiil<br />
58
42%<br />
13%<br />
Bu tablodan da anlaşıldığı gibi eserdeki şiirlerde hareket unsurları olan fiil ve<br />
fiilimsilerin çokça kullanıldığını görürüz. Aşağıdaki şiirde de bunu görüyoruz.<br />
... el dımağı tügönör,<br />
er kayratı mukurar...<br />
... ayrılar ana tilinen,<br />
azgırılar dininen,<br />
özgörülör türünön...<br />
... esi köyü bilinen,<br />
öz eline küyünön<br />
öspürüm “caman” delet... (693 s.).<br />
( ... halk arzusu tükenir,<br />
er cesareti körlenir<br />
... ayrılır ana dilinden<br />
aldatılır dininden<br />
değişir sureti ...<br />
... akıllı bilinen<br />
kendi halkı için yaşayan<br />
delikanlı “kötü” denilir.<br />
Grafik 5<br />
45%<br />
Sıfat-Fiil<br />
Zarf-Fiil<br />
İsim-Fiil<br />
Eserde yer alan farklı fiilerin herbiri ortalama “7.1” defa kullanılmıştır. Bu<br />
59
da güçlü bir fiil hakimiyeti demektir. Bu aynı zamanda “kolay anlatım”ın da<br />
göstergesidir.<br />
Eserde en çok kullanılan fiiler ve bunların sıklık dereceleri şu şekildedir.<br />
İncelediğimiz bölümde toplam fiil sayısının 378’i, yani yaklaşık %37’si<br />
fiilimsi adını verdiğimiz sıfat-fiil zarf-fiil ve isim-fiiler oluşmaktadır.<br />
Bunu bir grafikte gösterirsek fiil ile fiil unsurlarının oranları şu şekilde olur:<br />
a) Sıfat-Fiiller<br />
Zaman ve hareket kavramını muhafaza eden fakat isim gibi kullanılan isim<br />
gibi çekilen fiil şeklidir. Sıfat-fiiler kelime çeşidi bakımından isim ve esas itibarıyla<br />
nitelik isimleri oldukları için özellikle sıfat olarak kullanırlar.<br />
Sıfat-fiiler, isimlerin hareket halindeki durumlarını gösterirler. Eşya ve<br />
insanın hareket hâlindeki idraki ise “yapışık vasıf ayrıntıları’ndan çok “haraket<br />
durumlarını” esas alır. Böylece “ayrıntı değil öz”; “tasvir değil hareket” öne çıkar bu<br />
da üslûbu yalınlaştırır……<br />
Tölögön Kasımbekov fiilimsiler içinde en çok sıfat-fiiler kullanmıştır.<br />
Eserdeki sıfat-fiil sayısı 167’dir. Bu da hareketin niteliğe dönüşümü biçiminde<br />
üslûba yansımaktadır.<br />
Eserde kullanılan sıfat-fiilerin bazıları şunlardır:<br />
“kelgen” (gelen): “başıma kelgen bak döölöt” (başıma gelen talih ve<br />
zenginlik), “kelgen konok koydon cooş” (gelen misafir koyundan daha sâkin).<br />
“külgön” (gülen): “külgön cüzdör” (gülen yüzler), “ay aalamga carıgın<br />
çaçıp külgön kün” (dünyaya ışığın saçarak gülen gün).<br />
“tögülgön” (dökülen): “arkaya tökülgön çaç” (arkaya dökülen saç),<br />
“bışkan kazdın içinen tögülgön altındardı körgöndö polkovnik şaşıp kaldı”, (pişmiş<br />
kazın içinden dökülen altınları görünce asker başı şaşırdı).<br />
“agargan” (ağaran): “agargan tañ” (ağaran şafak).<br />
“ketken” (giden): “ubakıt ketken kuş” (zaman uçan kuştur), “ketken ömür<br />
(giden hayat), “ketken caştık” (giden gençlik).<br />
“degen” (denen): “süyüü degen eki caş” (sevgi denen iki gençtir), “köñül<br />
degen gül” (gönül denen güldür).<br />
“caagan” (yağan): “caagan camgır” (yağan yağmur), “caagan kar”<br />
60
(yağan kar).<br />
“cogolgon” (kaybolan): “cogolgon eskerüülör” (kaybolan hatıralar),<br />
“cogolgon ümüt” (kaybolan ümit).<br />
Sıklık dereceleri az olan sıfat-fiilerden bazıları ise şunlardır.<br />
“Tolgon ay” (dolun ay), “uktagan akıl” (uyuyan akıl), “kuragan cıgaç”<br />
(kurumuş ağaç), “ötkön tündör” (geçmiş geceler).<br />
Yukarıdaki sıfat-fiileri incelediğimizde en çok kullanılan sıfat-fiil ekinin<br />
“GAn” eki olduğu görülmektedir.<br />
Sen, sen düynö, sen düynö<br />
Kim cetken senin tübüñö?!<br />
Carıktıktı körgözgön,<br />
Uuz sütün emizgen,apam kayda sen düynö?!<br />
... altın beşik termetken,<br />
allanın atın üyrötkön<br />
atam kayda sen düynö?! (446 s.)<br />
(Sen, sen dünya, sen dünya<br />
kim senin derinliğine inebilmiş?!<br />
Gün yüzünü gösteren<br />
ilk sütünü emziren<br />
annem nerde sen dünya?<br />
... altın beşik sallayan<br />
Allah adını öğreten<br />
babam nerde sen dünya?).<br />
b) Zarf – Fiiller<br />
“Hareket durum ve oluş hâli ifade eden zarf şekilleridir. Bunlar ne fiil<br />
çekimleri gibi şekle, zamana ve şahsa bağlanmış bir hareket ne sıfat fiiler gibi nesne<br />
ifade ederler. Zarf-fiiler, şahsa ve belirli bir zamana bağlanmayan mücerret bir<br />
hareket hâli karşılarlar. Hâl ve durum karşılayan kelimelere zarf şekilleridir. Onun<br />
için de bunlara zarf-fiil diyebiliriz. Sıfat-fiilerden çok farklı olarak bunlar, isim değil<br />
61
fiil olan kelimelerdir. Asıl hareketin yardımcı hareketlerini ifade eden kelimeler<br />
olarak zarf-fiiler Türkçe’ye birkaç hareketi basit bir cümle ile karşılayan, böylece<br />
cümle kalabalığından uzak bulunan bir dil hâline sokarlar” 24 .<br />
Tölögön Kasımbekov’un “Sıngan Kılıç”ın incelediğimiz bölümünde 159<br />
zarf-fiil kullanmıştır. Zarf-fiiler ile sıfat-fiilerin sayısının birbirine yakın olması,<br />
yazarımızın eserinde, durağan nesne nitelemeleri yerine, hareket halindeki nesnenin<br />
hareket tasvirini yapmayı tercih ettiğini göstermektedir.<br />
Yazarımızın eserinde en çok “-Up”, gibi durum bildiren zarf-fiilerle; “-<br />
bAstAn”, “-gAndA”, gibi zaman bildiren zarf-fiiler kullanılmıştır. Zarflarla ilgili<br />
bölümde bunlara dair bilgi verildiği için sadece en çok kullanılan zarf-fiilerden bazı<br />
örnekler vereceğiz. Bunlar ve sıklık dereceleri şunlardır.<br />
“dep” (diye) (21), “alıp”(15), “çıkıp”(13), “barganda” (gittiğimizde) (21),<br />
“körgöndö” (görünce) (11), “turup” (durup) (10), “süylöböstön” (konuşmadan),<br />
“süylöy süylöy” (konuşarak) (11), “korkup” (korkarak) (4), “oylonup”<br />
(düşünerek) (12), “degende” (deyince) (13), “barbastan” (gitmeden) (11).<br />
c) İsim Fiiller<br />
Aşağıdaki parçada zarf-fiilerin kullanımını görüyoruz.<br />
o, er cigit, eç oylonbo, atıñdan tüş.<br />
öz eline artık baş bolgon çakta,<br />
calgız coldoş kılıçıñdı çeçip ber da,<br />
satıp algın ölümdü satıp catsa kan bazarda... (612 s.)<br />
(Hay, kahraman yigit, hiç düşünmeden, atından in<br />
kendi halkıña fazla sayıldığında<br />
tek arkadaş sayılan kılıçını çıkarıp ver,<br />
satın al ölümü satılırsa kan pazarında... ).<br />
Fiil adlarıdır. Zaman zaman nesne isimleri olarak da kullanılırlar. Fakat asıl<br />
görevleri fiilerin hareket ve iş isimlerini yapmaktır.<br />
İncelenen eserde, isim-fiillerin sayısı sıfat ve zarf-fiillere göre daha az<br />
24 Muharrem ERGİN: Türk Dili Bilgisi (İstanbul,1993),s. 319.<br />
62
çıkmaktadır.<br />
“Oo”, “uu” (-mEk” ve “-mE) ekleriyle yapılan isim-fiiller vardır. Bunlardan<br />
bazıları şunlardır:<br />
“körüü” (görmek), “uguu” (dinlemek), “oturuu” (oturmak), “karoo”<br />
(bakmak), “kelüü” (gelmek), “berüü” (vermek), “tilöö” (dilemek), “basuu”<br />
(yürümek), “kaluu” (kalmak), “oylonuu” (düşünmek), “suroo” (sormak), “izdöö”<br />
(aramak), “kıluu” (yapmak), “oygonuu” (uyanmak).<br />
SONUÇ<br />
Çağdaş Kırgız edebiyatının yazarlarının ön safhalarında yer alan Tölögön<br />
Kasımbekov milletinin soz sanatı hazinesine büyük katkılar sağlamış ve tarihi<br />
romanları araçıyla kırgız halkını dünyanın bir çok ülkesine tanıtan büyük bir yazar<br />
olarak tanınmıştır.<br />
Ailesinden edebiyata dair ilk eğitimi alan Tölögön Kasımbekov,<br />
çocukluğundan delikanlılık dönemine kadar şarkı, şiir ve müziğin egemen olduğu<br />
bir bölgede yetişmiştir. Ünlü âşıklar, kopuzcular, söz sanatı ve ustalarının ülkesinde<br />
63
üyüyümüş, sözlü edebiyatın miraslarını ve ana dilinin kelime zenginliklerini iyi<br />
kavramıştır. Doğduğu yerin Fergana vadisinde yerl alması ve atalarının Hokand<br />
Hanlığı döneminde tarihî olaylarda aktif olarak rol almış olması nedeniyle, iyi bir<br />
tecrübî altyapıya sahip olan geleceğin yazarı, geçmiş olaylar, insanlar ve ilişkiler<br />
hakkındaki rivayetleri, hikayeleri gören, , ve iç dünyasını bununla zenginleştiren<br />
bir yazardır. Bu belirtilen şartlar ve beslenilen kaynak Tölögön Kasımbekov’un<br />
zamanı geldiğinde ünlü bir edebiyatcı olması için ayrıcalıklı bir imkândır. Ana<br />
dilinin lezzetini ve üslubunu daha köyde yazarken tatmıştır.<br />
Yazar sanatkârlık başarısına tarihî romancılık alanında ulaşmıştır. Bu<br />
alandaki ilk eseri olan “Sıngan Kılıç” romanı ile nesir yazarlarının arasında ön<br />
sıralara çıkmıştır. Kırgız Edebiyatında tarihî romancılığın temelini de atmıştır.<br />
“Sıngan Kılıç” romanı 1960-70li yıllar içinde tamamlanıp, Sovyetler döneminde dört<br />
defa yayınlanmış; 1998 yıllında roman düzeltmeler ve eklemeler yapılıp beşinci defa<br />
basılmıştır.<br />
“Sıngan Kılıç” romanında Türkistan halklarının, özellikle Fergana vadisinde<br />
yasayan türk halklarının 19.asırın ortalarındaki zor kaderi anlatılmıştır. Eserde genel<br />
olarak asağıdaki gibi olaylar anlatılmıştır. Kokon hanlıgının baska Orta Asya<br />
hanlıkları ile diüsmanlığı, han saraydaki kanlı iktidar çekişmesi, göçebe kırgız,<br />
kıpçak boylarının siyasi çarpışmaları, boy önderlerinin ve sömürgecilerin alışık<br />
kavgaları, çok milletli toplumdaki dağınık, hiyanetci, siyasi düzensizliklerden<br />
meydana gelen devlet seviyesindeki stratejik hatalar; onların sonucu Türkistan<br />
hanlıklarının Çarlık Rusya himayesi altına girmesi, zulme ve sömürgecilere karşı<br />
halkın savaşı, yanında sıradan kişilerin yaşam özellikleri ve psikolojileri anlatılır.<br />
Her sanatçı ve yazar düşünce ve gizli görüşlerini kelimeler ile anlatır.<br />
Kelimeler ise bilgilerin şifreleridir. “Sıngan Kılıç” romanı yedi yüz sekiz sayfadan<br />
olusan büyük roman oldugundan, bu çalışmamızda her beş sayfanın bir sayfasını<br />
alarak seçmeli yöntem kullanmalı zorunda kaldık.<br />
Yazar, romanın incelediğimiz sayfalarında toplam 34587 kelime kullanmıştır<br />
ve bu kelimelerin 4026'si farklı kelimelerden meydana gelmektedir. Romanda her<br />
kelime ortalama "8.3" civarında kullanılmıştır. Yani müellif bir kelimeyi ortalama<br />
“8,3” defa kullanmıştır. Bu da yazarımızın Kırgızca'ya hakim olduğunu ve dilimizin<br />
64
ifade yollarını çok iyi bildiğini gostermektedir.<br />
Kelime dinyası (leksikoloji) arastırmalarının en onemli ana başlıklarından<br />
birini kelimelerin sıklık (frekans) değerleri oluşturur. Çünkü çok kullanılan<br />
kelimelerle yazarın sanatkarlığı, hayata bakış açısı arasında doğrudan bir ilişki söz<br />
konusudur. Çalışmamızda, kelime çeşitleri ve bu kelimelerin birbirlerine oranlaryla<br />
ilgili yaptığımız inceleme, Tölögön Kasımbekov'un ne tür bir üsluba sahip olduğunu<br />
göstermesi açısından önemlidir. Eserde kullanılan kelimelerin çeşitlerine<br />
baktığımızda, isimlerin yoğun olarak kullanılmasıyla birlikte fiillerle arasında bir<br />
dengenin olduğu da gorülmektedir. Yazarın kullandığı isim ve fiiller çeşitliliğiyle<br />
dikkatleri çekmektedir. Romanın incelediğimiz bölümünde toplam 1670 isim, 1051<br />
fiil kullanılmıstır. Bunlardan isimlerin fiilerle oranı % 41, fiillerin isimlere orani ise<br />
% 26'dir. Bu da yazarımızın hem zengin bir iç dünyaya sahip hem de yaşama bağlı,<br />
olaylar karşısında duyduğu heyecanı, haraketli bir tarzla eserine aksettiren bir<br />
sanatkarlığa sahip oldugunu gostermektedir.<br />
Tölögön Kasımbekov'un kullandığı fiillerin sayisi 1051'dir ve her fiil<br />
ortalama "7.1" defa kullanılmıştır. Bu da yazarımızın isimler kadar çeşitli ve zengin<br />
bir fiil dünyasına sahip olduğunu göstermektedir. Tölögön Kasımbekov; bu dinamik<br />
üslubu, sadece fiillerle değil sifat-fiil, zarf-fiil ve isim-fiil gibi fiil unsurlarını da<br />
kullanarak sağlamıştır. Çünkü eserde kullanılan fiillimsi sayısı fiillerin % 36’sını<br />
meydana getirmektedir. Demek ki, yazarımız durağan nesne nitelemelerinin yerine<br />
haraket halindeki nesnenin haraket tasvirini yapmayi tercih etmistir.<br />
İncelediğimiz metinde kullanılan sıfat sayısı 758'dir ve bunların isimlerle<br />
oranı % 31’dir Demek ki, yazar gerektiği kadar ve yerinde sıfat kullanmıştır.<br />
İsimleri sıfatlara boğmamiş boylece dili fazla süslü, anlaşılmaz bir hale gelmekten<br />
kurtarmıştır.<br />
Biz Tölögön Kasımbekov’un “Sıngan Kılıç” romanının üçten bir kısmını<br />
inceledik.Eğer romanın bütününü incelemiş olsaydık, bulduğumuz genel oranlarda<br />
ufak farklılıklar çıkabilirdi.<br />
Tölögön Kasımbekov’un tartışmasız ayrıcalığı onun zengin halk dilinin<br />
kaynaklarından beslenmiş olmasıdır. “Sıngan Kılıç”, yazarın Manas Destanının<br />
dilinden yararlanıp, Kırgız nesrinin ustaları Kasımalı Cantöşev, Tügölbay<br />
65
Sıdıkbekov gibi önderlerinin okulundan geçtiğinin ispatıdır.<br />
Bu romanda Tölögön Kasımbekov iyi bir üslupçü olduğunu göstermiştir.<br />
Atalarımız nasıl konuştuklarını, genel olarak ana dilin özelliklerini öğrenmek<br />
isteyenlere bu romanı iyi bir kılavuzdur.<br />
"Sıngan Kılıç" romanı Kırgızcayla dikilmiş anıttır. XXI. asrın nesli için bu<br />
romanın ana dili öğrenmenin okul kitabi olacağına hiç süphe yoktur.<br />
КОРУТУНДУ<br />
Ар кандай илимий иш кайсы бир илим тармагынын изилденбей келе<br />
жаткан маселесин иликтеп жарык кылууга тийиш. Андыктан жазылуучу<br />
иштин тема жагынан актуалдуу болушу шарт.<br />
Дипломдук ишимде белгилүү кыргыз жазуучусу Төлөгөн<br />
Касымбековдун өмүрү жана чыгармачылыгын учкай камтып,,<br />
чыгармаларынын ичинен “Сынган Кылыч” романынын лексикологиялык<br />
66
иликтөө жүргүздүм. Мунун себеби, биринчиден, кыргыз адабий илиминде<br />
бул теманын айрым жактары гана изилденип келген, ишимдин эң маанилүү<br />
максаты-Төлөгөн Касымбековдун сөз байлыгын көргөзүү менен бирге кыргыз<br />
лексикасын изилдеп, иликтедим. Экинчиден, жазуучунун тарыхый романын<br />
кененирээк иликтеп чыгуу маселеси кыргыз адабият илими үчүн актуалдуу<br />
тема деп ойлойм. Түрк дүйнөсүнүн белгилүү романчыларынын бири Төлөгөн<br />
Касымбековдун сөз казынасы абдан бай, ошондуктан, кыргыз тилин жакшы<br />
билген кыргыз атуулдары чыгарманы түшүнүүдө кыйналышат.<br />
Чыгарманын изилдениши түрк адабияты үчүн да пайдалуу. Анткени,<br />
түрк дүйнөсүндө Чынгыз Айтматовдон башка кыргыз жазуучулары анча<br />
жакшы таанылбайт. Роман т³рк тилд³³ кыргыз, өзбек, кыпчак элдеринин<br />
орток тарыхы болгон Кокон хандыгы мезгилин камтыйт. Ошондуктан, т³рк<br />
тилд³³ Орто Азия элдери менен Анадолу т³ктөрүнүн сөз казынасында абдан<br />
көп окшоштуктар бар. Жазуучунун сөздөрүн маанисин куп келтире кынаптап,<br />
чебер с³ð¼òêåðëèê ìåíåí колдонуу таланты кыргыз тарыхы, адабияты,<br />
тили үчүн маанилүү булак. Анткени,чыгарма жаштарыбыздын түпкү тегин<br />
билүүгө, элин-жерин сүйүү сезимин ойготууга жардамчы болоруна терең<br />
ишенем.<br />
Азыркы кыргыз адабиятынын тарыхый романдарды жаратуучулардын<br />
алдыңкы катарында орун алган Төлөгөн Касымбеков өз улутунун көркөм сөз<br />
казынасына орчундуу чыгармачылык салым кошкон жана тарыхый<br />
романдары аркылуу кыргыз элин сырткы дүйнөнүн көп өлкөлөрүнө<br />
тааныткан таланттуу жазуучу экендиги шексиз.<br />
“Сынган Кылыч” романы 1960-1970-жылдары арасында жазылып бүтүп,<br />
совет мезгилинде төрт жолу жарык көргөн. 1998-жылы роман бир аз<br />
түзөтүлүп жана толукталып бешинчи жолу басылып чыккан.<br />
“Сынган Кылыч” романында Түркистан калктарынын, айрыкча,<br />
Фергана өрөөнүн мекендеген түрк тилд³³ элдердин XIX. кылымдагы<br />
драмалуу тагдыры чагылдырылган. Чыгармада негизинен төмөнкүдөй<br />
окуялар баяндалат: Кокон хандыгынын башка Орто Азия хандыктары менен<br />
жоолашуусу, хан ордосундагы кандуу так талашуулар, көчмөн кыргыз,<br />
67
кыпчак урууларынын саясий кагылыштарга катышуулары, уруу<br />
башчыларынын жана феодал төбөлдөрүнүн өнөкөт чыр-чатактары, көп<br />
улуттуу коомдогу ырксыздык, нааданчылык, саясий баш аламандык<br />
көрүнүштөрүнөн келип чыккан мамлекеттик масштабдагы стратегиялык<br />
катачылыктар, алардын натыйжасында Түркистан хандыктарынын Россия<br />
империясына каратылышы, хандык зулумдукка жана колониялык<br />
баскынчылыкка каршы эл массасынын күрөшү, ал замандагы эмгекчил<br />
кишилердин жашоо өзгөчөлүктөрү жана рухий түшүнүк элестери ж.б.<br />
Чыгарма жети жүз сегиз беттен турган көлөмдүү роман болгондуктан,<br />
мен ар бир беш беттин бир бетин алып, жүз кырк бетин изилдедим. Жазуучу<br />
романдын изилденген бөлүмүндө 34587 сөз колдонгон. Бул сөздөрдүн 4026сы<br />
уңгу түрүндө кездешет. Романда ар бир сөз орточо “8,3” жолу колдонулган.<br />
Лексикологияны изилдөөнүн эң маанилүү баскычтарынын бири сөздөрдү<br />
колдонуу баалуулугу болуп эсептелет. Анткени, сөздөрдү колдонуу баалуулугу<br />
болуп эсептелет. Анткени, сөздөрдү колдонуу ишмердиги жазуучунун сөз<br />
байлыгын, жашоого болгон көз карашынын тереңдигин көргөзөт.<br />
Эмгегимде сөз т³ðê³ìä¼ð³í жана бул сөздөрдүн бири-бирине болгон<br />
катышын көргөзүү менен бирге, Төлөгөн Касымбековдун сүрөткерлик<br />
талантын да ача алдым деп эсептейм. Романдагы колдонулган сөз<br />
т³ðê³ìä¼ð³í³í è÷èíåí зат атоочтун кенен колдонгон. Ошондой эле, этиш<br />
сөздөрдүн дагы кенен колдонулушу, экөөнөн ортосунда закон ченемд³³ тең<br />
салмактуулуктун болушун кармап турат. Себеби, биринчи атоо, зат атооч<br />
с¼зд¼р, андан со¾ çàòòûí êûéìûë-àðàêåòòèí ê¼ðã¼ç³³÷³ ýòèø<br />
ñ¼çä¼ð пайда болгон. Романдын изилденген бөлүмүндө 1670 зат атооч, 1051<br />
этиш колдонулган. Булардын зат атоочтун этишке болгон катышы 41%, ал<br />
эми этиштин зат атоочко болгон катышы 26%. Бул катыштар жазуучунун жан<br />
дүйн¼с³н³н бай экендигин далилдеп, бай жашоо тажрыйбага ээ экендигин<br />
көргөзөт.<br />
Төлөгөн Касымбековдун романынын изилденген бөлүмүндө этиш<br />
сөздөрдүн саны 1051 жана ар бир этиш орточо “7,1” жолу колдонулган. Бул<br />
дагы жазуучунун зат атооч сыяктуу бай этиш дөйнөсүн колдоно бтлгендигин<br />
68
көргөзөт. Төлөгөн Касымбеков мындай таасирдуу ыкмасын бир гана этиш<br />
сөздөрдө эмес, атоочтуктар жана кыймыл атоочтор сыяктуу этиштин<br />
формаларында да колдонгон. Анткени, чыгармада колдонулган этиштин<br />
формалары этиштин 36%тин түзөт. Романдын изилденген бөлүмүндө<br />
колдонулган сын атоочтун саны 758 жана булардын зат атоочко болгон<br />
катышы 31%. Демек, жазуучу сын атоочторду да орундуу колдоно билген.<br />
“Сынган Кылыч” романы кыргыз тилинин балбал ташы сыяктуу<br />
кылымдар бою жашаары шексиз. XIX. кылымдын урпактары үчүн бул роман<br />
эне тилин үйрөнүүнүн окуу куралы катары калаарына терең ишенем.<br />
KAYNAKÇA<br />
ABDULDAYEV, Esengul. (1998). Azırkı Kırgız Tili, Bişkek: Kırgıztan Basması.<br />
AKİYEV, Kalık. (1964). Baskan Col, Frunze: Kırgızstan basması.<br />
AKSAN, Doğan. (1993). Şiir Dili ve Türk Şiir Dili, Ankara.<br />
ARTIKBAYEV, Kaçkınbay (2004). XX Kılımdagı Kırgız Adabiyat Tarıhı,<br />
Bişkek: TAC CÇK<br />
BEKNAZAROV, K.(1987). Kırgız Cazuuçularının Çıgarmalarındagı<br />
Diyalektizmder, Frunze.<br />
69
BİYALİEV, A. (2000). Kırgız Diyalektologiyası, Bişkek.<br />
DAYUTOV, K, (1989). Tarihıy Romandın Tarihi, Kırgızstan Madaniyatı.<br />
EDİLBAYEV, K. (1977). Çeberçilitin Cetilgen Kuragı, Frunze: Kırgızstan<br />
Madaniyatı.<br />
ERGİN, Muharrem. (1993). Türk Dil Bilgisi, İstanbul.<br />
İSAYEV, D., KUDAYBERGENOV, S., (1970) Kırgı Tilinin Okuu Kitebi, Frunze.<br />
Mektep basması.<br />
CAPANOV, A. (2003), Kırgız Tilinin Tamak Aş Leksikası, Bişkek.<br />
CUNUSALİEV, B. (1959), Kırgızskaya Leksikologiya, Frunze.<br />
KASIMBEKOV, T. (1986). Kelkel, Frunze: Kırgızstan Basmakanası.<br />
KARASAEV, H. (1986).Özdöştürülgön sözdör,Frunze.<br />
KENRİNA, Z. (1975). Bir tuugandıktın Terendegi Tamırı, Kırgızstan Madaniyatı.<br />
KONDUÇALOVA, S. (1964). Kırgız Tilinin Leksikalık cana grammatikalık<br />
özgöçölüktörü, Frunze: Kırgız SSR İlimder Akademiyası.<br />
KÖNKÖNOV, O. (1972) . Tarıhıy Çındık Baraktarı, Kırgızstan Madaniyatı.<br />
KUDAYBERGENOV, S. (1960). Sın Atooç, San Atooçtordu Okutuu, Frunze.<br />
KURIŞCANOV, A. (1970). İssledevanie po Leksike “Tyrksko-Arabskogo<br />
Slavarya”, Nauka.<br />
.Kırgız Adabiyat Tarihi, II. Tom, Frunze: (1990). İlim.<br />
Kırgız Adabiyat Tarihi, VII. Tom, Bişkek: (2002). Manas Tanuu.<br />
Kırgız Adabiyat Hristomatiyası II. Bölük, Bişkek: (2002).Mektep Basması.<br />
Kırgız Tilinin Morfemalık Sözdüğü, Frunze: (1978). Mektep Basması.<br />
Kırgız Tilinin Orfografiyalık Sözdüğü, Frunze: (1966). Mektep Basması.<br />
Kırgız Tilinin Tüşündürmö Sözdügü, I-II.Tom, Frunze: (1984). Mektep Basması<br />
Kırgız Tilinin Diyalektologiyalık Sözdügü, I-II. Tom,Frunze: (1976).<br />
MAMITOV, S. (1977). Sıngan Kılıç Romanındagı Tarihiy Stilizatsiya, Ala-Too,<br />
No 12.<br />
MUKAMBAYEV, C.(1972). Söz Küçü, Kırgızstan Madaniyatı.<br />
MUSAEV, K, (1984). Leksikologiya Tyrkskih Yazıkov.<br />
MALOV, S. (1951). Pamyatniki Drevne-Turkskoy Pismennosti, Moskva:<br />
Akademiya Nauk SSSR.<br />
NAZARALİYEV, T.(1972). Tarihiy Çındık cana Körköm Çıgarmanın Tili,<br />
70
Mugalimder Gazetası.<br />
SALDERE, Gülsüm (2003). Abdurahim Karakoç’un Sevda Şiirlerinde Kelime<br />
Dünyası, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara.<br />
SATİYEV, A. (1966). “Sıngan Kılıç” romanı cönündö uçkay söz, AlaToo Dergisi.<br />
No7.<br />
SEYDAKMATOV, K. “Kırgız Tilindeki Söz Maanisinin cana Variyanttarının<br />
Önügüşü, İlim Basması.<br />
ÖNER, Mustafa (1998). Bugünkü Kıpçak Türkçesi, Ankara, TDK yay.<br />
ÖZBAY, Hüseyin (1994). “Çolpanın Şiirleri”, (İnceleme ve Metin). Ankara,TAKE<br />
TALAT, Tekin (1988). Orhon Yazıtları, Ankara.<br />
Türkologiyalık İzildöölör, (2000). Bişkek, BGU<br />
Rossko-Mongolskiy Slovar’, Leningrad (1935).<br />
Sravnitelnaya Gramatika Mongolskogo Pismennogo Yazıka, Leningrad (1929).<br />
Sravniteln’no-İstoriçeskaya Grammatika Tyrkskih Yazıkov, (1988). Moskova:<br />
Nauka.<br />
LATIN HARFLERE TRASKRİSİYONLU ÖRNEK METİN<br />
1865 cıl...<br />
General Çernayev boz çaptuu dündü calgız közdüü dürbü salıp turdu. Bet<br />
aldındagı tüz talaa gana emes, te alda kayda karargan çooçun Taşken dubalı,<br />
munarıktın aldında catkan daraktuu kıştaktar, say boylorundagı küdüröygün<br />
kamıştar, andan beri kanattuu çegirtkelerdey caynap, akırın cılıp kelarkan köp asker<br />
daana cattı. Kılka kılka atçandar. Artı körünböy iyrilip, çubalgan cöölör. Boz çan ar<br />
cerden birtkelep tütöp, kayra cerge süyrölüp, suydan sarala tulan çöptörgö, calgız<br />
ayak kök cantaktarga samsıp tögülöt. Alıstan at kişeneyt. Adamdın can-cunu kulakka<br />
ileşet. Kokonduktar mınçalık kamduu kelerin general kötpögönele. Birok, cürögünün<br />
örtü öçö elek kuragı, aksargıl cüzünön kandaydır bir kooptonuu körünbödü, cenişinin<br />
71
tagdırına sanarkoo bolbodu. Kayt eç kaparsız gana, karalcın sargıç murutunun<br />
aldınan tekeber cımıyıp tiktep turdu. Bu iyri kılıççandardı birinçi colu körüp oturabı?<br />
***<br />
Birok, ogo beter münözü caydarı tartıp, öröpküp çıktı:<br />
- Tez! Orudiyelerge tayanıp tegerene korgonup turalıçı. He, aytpadım bele,<br />
bular da cılanaçtanıp oktun aldına çapmay ali bar dep! Meyli ala çapandarınan ok<br />
ötpöy turgan bolso, meyli, kele berişsin!- dep süylöp, kögültür tunuk közdörü<br />
caltırap, en aldınkı toptun tezdigin eerçiy tiktep, tınçı ketkeni bilinip barattı. A<br />
kanattuu atçandar orudiyelerdin artına çıksaçı?...<br />
Kokon asker başçısının cürögün öyügön da uşul boldu. A degende tike<br />
kaçırbastan, duşmandın bir kanatın tolgoy kaçırıp, kuyun sıyaktuu ulam sıgıp orolo<br />
çaap, celkeden uruu, bettegen bagıtınan acıratıp, aralaşıp, kılıçtaşuuga macburloo. O,<br />
al üçüç okko çıdoo kerek! Okko çıdasa ceniş. Çıday albasa cildey kaçıp kırılış.<br />
Kaçıp kayda barasın? Kaysı ubakka çeyin kaçıp oturasın? .. Al örttönüp, bir cerge<br />
tınçıp karap turalbay, tutalanıp, ar cookerinin aldına ıylap bergidey bolup, caagının<br />
etin cep, büt koşundu çabuulga kötördü.<br />
-Hayt, de! Ayt de! Karışkır tuzakka kabıldı... özü kelip kabıldı. Hayt degile!<br />
Orogula.. tepsep ötkülö...<br />
Köp koşun çubalıp şarınday turmök-turmök bolu en katuu tezdik menen,<br />
boroondoy küüldöp, general Çernyayevdin sol flangasın cemirip kirdi. Ok möndür<br />
bolup tostu. Tobokelçi candar örttöy çıtırap, acal kanatına carmaşıp, kılıçtarın<br />
bulgalap, attan murda alga obdulup, iri aldıda dürdügüp baratıştı. U-u-u! U-u-u!<br />
Hayt! Hayttayt! Izıldagan kıykırıktan, dabıldın ününön, at tuyagınan cer düngürödü.<br />
General Çernyayevdin biyik cerge katar ornotulgan zambirekteri cabıla ok burkup<br />
toso baştadı. Uçkayak argımaktar aralaşa tiygen yadradan çakçandap elirip kaçıp,<br />
ölüktördün östünön cıgılgan attardın üstünön tak tüyülüp ok canılganı çınıra kişenep<br />
alasalıp, kay bir attar üzöngügö butu ilinip kalgan çala can kişilerdi süuröp, kara<br />
seldin sürdönündö ürküp çurkap kelattı. Kandın cıtı, küygön darının cıtı abanı mas<br />
kıldı.<br />
***<br />
kayradan kayra dürbü salıp. – Mına, saga künçıgış. Ylam bir kütülbögön işke<br />
72
urunasın...<br />
Oynoktogon ak boz at eç cerden dürbünün közünö ilinbey koydu.<br />
Kök özön ...<br />
Ceekteri biribirine ulanışkan cal kamış, mayda badal. Türkün çöptör, capayı<br />
bedeler mala kızıl gül açıp ar cerinde ak kakım ülpüldöp, cıttuu ermendin baştarı sarı<br />
tartıp kılkıldap turat. Köktün cıtı ankıyt. Çon ak, satı köpölöktör beykut uçuşup ,<br />
kayra ver tandap konuşup, künöstöşüp, birdemeden ürkköndöy kayra serpile<br />
kötörülüp, serüün abda kılaktap cürüşöt. Koşbaş cürüşkön çımçıktardın tilinen başka<br />
eçteme magdıroosun oygotpoy, aba tıptınç.<br />
Tenirberdi caşıl adırdan çöp basıp ketken bir taman iyri col menen kulunduu<br />
sarala beesin cay bastırıp özön boyuna tüşüp keldi.<br />
Kök özön boyunda dam bayırlagan calgız darak uşul tüp şaatıt. Cerge soylop,<br />
çögüp catkan kızıl nardın moynunday iyri noodalarının şagı kalın, tünü cayluu,<br />
kölökölüü. Cel bolso bolboso da, başına mayda tolkun cürüp balıgı ürkkön köldün<br />
betindey cıbırap, köykölüp, dayıma akırın şıbırlap turar ele. Tenirberdi beesinin belin<br />
boşotup, oozdugun çıgarıp, capayı bedege koyo berdi da, kancıgasına baylana kelgen<br />
kiçinekey kol çanaçtagı kımızdıçeçip alıp, şaşılbay basıp, şaatıttın tübünö kirdi, anı<br />
butakka ildi.<br />
Eki sarı barpı çımçıkşaatıttın şaktarının arasınan kubalaşıp çıgıp,<br />
obolopkötörülüşüp, altın tustüü kızgılt sarı kanattarın kün nuruna cıltıldata kayta<br />
şaatıtka imerilip, kucurap sayraşıp, kalkıldap cürüşkön. Karı oşolordu tiktep, tilin<br />
tınşap, kanattarının<br />
***<br />
bir kayrıl. Arpadan at cemi, kışka bozoluk taruu alıp ketersin. Kayır, Sarım!…- dedi.<br />
Esen bololuçu!-dedi Sarıbay cönöy bere.<br />
-Kayır, Tenirberdi ake!..<br />
artınan Tenirberdi ünün biyik çıgarıpuguzup, berer kiyitin kulakdar kılıp<br />
kaldı:<br />
-Oşent, Sarım! Bir kayrılıp ket, esinden çıgarba, Sarım!...<br />
Tenirberdi kayra kelip, tıtta çubalıp ilinip turgan buluttay kögültür su<br />
73
sülöösündü karmalap körö baştadı. Tartuunun kayrımcısı kiyit kiyit tatuudan ken baa<br />
bolboşu kerek. Tartuu apkelüü, aga ılayıkm kiyit kayruu elette sıylaşuunun belgisi,<br />
birok, tartuu zarılın tilep birdemege kolko salıpkelet, oşo cagına karaganda bul tübü<br />
kişilerdin ortosundagı alış beriş alakası, iç ara cürgüzgön soodası öndüü. Tenirberdi<br />
taruunun kiyitine bir uloo dan çaktap, münüşkör oşogo ıraazı bolor dep içinen<br />
oylondu.<br />
Kün kılkıldap toodon narı enkeyip kök özöngö cımıragan salkın keç kirip<br />
kelattı.<br />
III<br />
Kubalap tiygen oktordon ürküp, ötö kıstalış cerde kolbaşçını mert kılgan<br />
içtegi tımızın küç cürökkö küdük salıp, uyasına ançı kirgenin tuyup kalgan<br />
bürküttördöy şaşıla , ata-ene, asılkeç car, süygünçük bala, kalgan meken konuş<br />
kaydasın de, künü tünü tınbay at zorukturup col cürüp, kolgo ketken beş cüz cigit<br />
kaytıp kelattı. Alıstan bülbüldöp, ak coolugun salınıp tosup turgan ene sıyaktuu,<br />
taanış too kırkaları körünö baştap, dagı katuu degdetip sagınıç sürödü. Köynöktörü<br />
etke carmaşıp, takım tırışıp, attarı suuga tüşkön torgoydoy şömtüröp arıp, Taşkenden<br />
çıkkab cetinçi tan sürgöndö adır etektep cazdoo konuştarga kez kelişti. El kayda?<br />
Sarı curt. Külü kögörüp catkan cer kemege. Kalıp kalgan kuu kazık. Sarala<br />
çöptördü şuuduratıp, mal köp catıp çandak kılgan takırlardı üylöp mayda.<br />
***<br />
saltın uluu aldında kiçüü iymenip, tobosü kökkö cetip ketken kündö da, ızat biliş<br />
sıpaalıgın aytıp, alardı şariyat menen bekemdep öttü, anan iştin tok eter cerine keldi.<br />
-Özünör kördünör, ordo dago buzuldu, tiyaktan tigintip orus kısıp çıktı, munu<br />
da özünör kördünör. Mınday uçurda eenbaştık ırktı ketiret, koldu baylayt. Keler<br />
coonun aldında bizdi alsız kılat. Oşon için, baatırlar, kolubuz bir adamga koye<br />
turgan bolsun. Men karı adammın. Tilinde emi bar, bileginde küçü barcaş<br />
azamattardan koşunbaşı kötörüp algıla. Beknazar baatırdan ötöörü cok. Buga kanday<br />
deysiner. – Calpıga uguzup: -Emne bolson oşo bol dep taştap salbaspıs, baatırdı.<br />
Baştagan, caki bütürgön, caki kılam degen işterinde başında bolup, kolubuzdan<br />
kelse, akılıbız cetse, iyrisin tüzöp, kemdigin bütöp turarbız! -dep koşumçaladı.<br />
Bul canı kabar col aluuga durdugup turgan beş cüz koldun kıyrına tolkun<br />
tüşürdü. Bir tarabı açık kubanıç bildirip, beknazarlap uraan çakırıp, tündü başına<br />
74
kötörö baştaştı bir tarabı küüldöp,m öz ara talaş kurup, sözdün akırına karaşıp, cay<br />
tolkudu. Uşulardın baarın baykap, Abil biydinkayta içi tarıp ketti. Birok, sır berbedi.<br />
Beknazar kolgo taazim kıldı. Te cigitterdin çetinen kimdir biröö beknazarlap<br />
kıykırdı. Beknazar ün çıkkan cakka serp taştap kim ekenin taanıy algan cok.<br />
Bozomtuk tankı şoola içinde kara atçan at oynotup kamçısın bulgalap turganın gana<br />
kördü.<br />
-Cigitter! dedi Beknazar, kayrat tolgon ünün çuunu şart carıp öttü. –Pansattın<br />
kaaloosun uktunar. Eger uşunday çalkeş zamanda sırtaman atınardın küçün,<br />
baaşınardın başın maga işenip, meni eerçip, maga col koygunar kelse, anda asker<br />
işindegi men oylogon oygo, men baştagan işke, men bütürgön bütümgö, kim gana<br />
bolbosun, kişi kirişpesi! Birinçi şartım uşul...<br />
bul eskertüü tak özünö aytılıp catkanın Abil Biydin ayar kökürögü kantip<br />
tüşünböy ötköröt. Eski aylakre mostoydu. Neçen ordo şumduktarına katışıp körgön<br />
kuu uşul azır kiçine aldanıp turganın tuydu.<br />
***<br />
ketti. Temirler beken. Çelekterindegi suu çaypalganına, tögülgönünö karabay, al dagı<br />
şaşıldı. Atçandar ulam cakındadı. Bölöktör okşoyt. Temir körüngön cok. Ayıldın<br />
tuşuna kelgende ele şart burulup, teminip duu ökürüp ciberişti.<br />
-Boo-o-o-o-orum....Boo-o-o-o-orum!<br />
-Kurdaşı-ı-ı-ı-ım. Kurdaşı-ı-ımdan ayrıldı-ı-ı-ım.<br />
O kuradşımdan ayrıldı-ı-ı-ım, kokuy!...<br />
Ayzadanın iyninen çelekteri tüşüp ketti. Közdörü çımırap, arkaykan toolor<br />
tenselip, arçalar karaluu zayıp bolup köründü. Kim. Ayzada dagı ele cakşı ümüttön<br />
acıray albay oturdu. Muunu titiredi. Ayzada üydön çınırıp çıgıp, ak çaçtarın<br />
saksandatıp, ar kimge çurkap cürgön kaynenesin kördü... Oşol zamat tanooloru<br />
kıpçılıp, eki zayıp aga cetip keldi...<br />
Emne..Emne! – dep tili kürmölböy ketençiktedi, Ayzada. Al kumsargan<br />
zayıptardın biri kelip ele koldon aldı.<br />
Tuygunun koldon uçuptur, beybak...<br />
Andan arkısın sezbedi. Al misireyip turup: Koy! Anday debe! Oozuna karap<br />
süylö! Oşondoy da tamaşa bolobu!- dedi. Katındardın közdörünön möltüldöp caş<br />
çıktı oşondo bir tanırkap, bir korkup tiktep, erinderi titirek basıp, kaça turgan<br />
75
öndönüp boyun cıyrıp, közdörü çikireyip barıp, Ayzada esin aldırdı...<br />
Camagat çoguldu. Ökürük too titiretti. Beknazar baştagan top ökürüp<br />
bütüşüp, kumsarıp-kumsarıp ar kimisi ar cerde sınar tizelep oturup kalıştı. Eşim gana<br />
canı ökürüktördü tosup kırçoo karmap, böyrögün tayanıp:<br />
-Kubatı-ı-ı-ım! Kubatı-ı-ı-ım senden ayrıldım! Dep bütkül denesi mene<br />
solkuldap ıylap turdu.<br />
Beknazar sınar tizelep, buldursundubüktöy karmap cerge madap tayanıp, bılk<br />
etpey katıp oturdu. Tenirberdi üygö cölönüp, kıbılanı karap nes bolup, nuru ketken<br />
kızıl közdörünön caş da körünböy, tek ireni cıgaçtay kubarıp, sakalı serbeyip,<br />
koldoru kaltırap oturdu. Anda- sansa:<br />
***<br />
Beknazar, toktot! Beknazar! Dep çınırıp ciberdi.beknazar toktolboy elçige tike<br />
kadalıp:<br />
-Tuugan! Can küyörlük kılınız,bizden uşul dubay salamdı ala ketiniz.,-dedi. –<br />
tapsın bat atar mıltık, kazınanın altının arı beri çaçkan sayın artınıp cürböy, satıp<br />
alsın oşol orustun özünön. Ante albayt eken, ubara bolbosun. Biz karış cıla albaybız,<br />
at bizdin kanatıbız. Kanatıbızdı culdurup boorubuz menen söylöp kalgıbız cok.<br />
Cigitter bizdin cürögübüz, cürögübüzdü okko cılanaç tosor alıbız cok!<br />
-Curt buzar! Dedi Abil biy kalçıldap, anın kiçinekey kızıl közdörü zaarduu<br />
cıltılday baştadı.<br />
-Uşul curt buzganbı, pansat ake. Cok! Men alakanda turgan akıbaldı<br />
ayttım.böödö ölümdön cigitterdin başın araçaladım. A boluptur- baram degendin<br />
coluna men tuura catıp albaymın. Böödö ölgüsü kelgen barıp körsün. Kural tabıldı<br />
degile, barbay koysom oşondo aytkıla. Emi ıraazısızbı.<br />
Beknazar cigitterim dürbötüp, artın karabay cürp ketti. Eç kim batınbadı. Eç<br />
kim aldıoga çıkpadı. Elöi da Abil biy da ölüp gan akörbögön ayar karıyalar da<br />
şaldırap ordularından kıymıldabay kala berdi.cıyındap bölüngön azganaktay karaan<br />
toktoolboy közdön alıstap barattı.<br />
-Ha, kan kuskur.... dep ontop ciberdi Abil biy. Koldorunun uçu titirep, beli<br />
sokkuldadı. Cıyın demin tartı tüyşölö tüştü. Cakın cerden kimdir biröö:<br />
-Kantebiz, ya....– dedi uşunu mene tosmosu cabılıp ketken köl suuday büt ele<br />
tilge kirip ketti. Karbalastap düülügüp ordularından tura baştaştı.<br />
76
-Tuura ayttı, baatır!<br />
-Iya, Tete kural bersin da uruşka sala turgan bolso! – Koydoy çuurutup ele<br />
ölümgö aydap bara berebi!<br />
-Koy, böödö ölgüm cokmenin...<br />
Kabak çıtılıp, kolgo kjamçılar karışıp, köpçülük seldey küüldöp, ee-caa<br />
berbey, birinin ünün bir ukpay, ızı-çuu bolup, cabıla atka çurkadı. Uşunun<br />
***<br />
izdep Ogan tarapka cer kotorup ketişke argasız boldu...<br />
Tamagın kır kır degizip, alsız cötölüp oturup, Acıbay datka cay süylödü.<br />
Şeralı kirkipigin oysuz kıymıldatıp, baş kötörböy, bul sözdördün kimge aytılıp<br />
catkanın acırata albay, dal bolup otura berdi.<br />
-Sultan Babır üy-bülöösün alıp, az gana kişileri mene kaçıp, colgo çıkkan<br />
eken oşondo. Atandın körü, bapasız düynö... Oomatı ketkende öz tokoyunda cürüp<br />
colbors açka ölöt degen ıras belem. Kindik kanı tamgan ata-curtunan, ata-babasının<br />
uşunça ken ölkösünön taman koyer, baş kalkalar cer kalbaptır go oşondo. Şoşol<br />
kezde Seyde-Bak bir zayıbının boyunda bar eken, ayı kününö cetişip turgan eken.<br />
Too camınıp baratışkan çende Seyde-Bak tolgoo tarıp kalat. Ayla kuruganda cerge<br />
tüşürüşöt. Oşerde Seyde-Bak kılıç tayanıp oturup köz carıp, uul tabat eken. Emi<br />
emne kılşmakçı. Artta kugunçu. Aldıda kıyın col... Tizgin cıybay katuu cürüş kerek<br />
andan narı. Kızıl et bala şalkıldap atka urunar, terdep kurgap kamıgar. Aga karap<br />
caycarakat boluşsa, arttan kuugunça cetip, baarının başına capa tüşüp kaları belgilüü<br />
iş. Emne ayla bar. Kana emne ayla bar. Mümkün boluşunça atatrdın kubatı barınça<br />
tez, katuu ketiş zarıl. Mından başka akıl cok. Bala kantet. Ala ketse da ölüm, taştap<br />
ketse da ölüm. Atka urunup ölöörü bışık. A col boyuna taştap ketse, kokus biröö kez<br />
kelip taap alsa aman kalışı ıktımaal, biröö taap albasa da bayagı bir ölüm. Uşintip<br />
tegeretip oylop turuşup balanı col boyuna tagdırdın erkine taştap ketişmek boluşat.<br />
Enesinin uuzu menen oozantıp altın sırluu beşikke salıp, üstünö ak şayı oromol caap,<br />
cup attanarda tütpöy Sultan Babır naristenini mandayına kolunun uçun tiygizip ööp,<br />
bir üşkürüp, anan belindegi kauhar kemerin çeçip beşiktin üstüna arta taştayt. Oşol<br />
boydon eki emçeginin dürüldep iyip kökürögün cuup, inildöp ıylap baratkan Selde-<br />
Baktı candap bastırışıp, koltugunan süyöşüp, cönöp kete berişken eken. Argasızdan<br />
ata<br />
77
***<br />
at üstündö uktap, ömürün cookerçilikte ötkörgön. Tacının Ömör han kiydi, takka<br />
oturup arız suragandı birinçi Ömör han baştadı. Al şaarlarga meçit. Medrese saldırdı,<br />
kayrakı cerlerge koş arık çıgarttı. Konşuları mene dostoşup duşmanın azayttı. Uşintip<br />
agası Alimhan adamdın kanına cuurup caratkan mamleketin içten bekemdedi. Ömör<br />
handın közü öttö. Ömöh handın közü ötköndön kiyin anın uulu Madali ordun bastı.<br />
Ey. Cakşı atanın kaşık mene cıynagan mülkün caman bala çömüçtöp tügötöt degen<br />
min mertebe ıras eken go. Şariyat urgandı han kötörgöndö saltanatına men da bargan<br />
elem. Erkelikten cindi öskön, çırgoo, açuuluu, anan kalsa ordodogu koşomatçılardın<br />
koşomatı, şarap, katın aylanasındagı adamdardın caman cürüm turumu onolboy<br />
turgan kılıp buzgan, tirtendegen arık bala boluuçu. Kokondu kulaçı bir cagı<br />
Vadahşan, bir cagı Ceti-Şaar, bir cagı Aral denizine cetip kalgan ele. Bir ce eki şaarı<br />
aldırıp tim bolso kan!. Akılsız Madalı ataları uluu emgek menen kuragan ordonun<br />
tarkin ketirdi, baarın kolunana çıgardı. Mına bıyıl cazda Buharanın amiri Nasırulla<br />
Batır han kapiletten kol salıp, Madali Handın kolun Kocon şaarının canında<br />
kıyratıptaştap, Kokongo kiriptir. Ölörünö cakın Ömör han bir koconun suluu kızına<br />
ınak eken. Ömör han ölgöndön kiyin şariyat urgan Madali suluuluguna azgırılıp,<br />
colop koygon imiş. Nasırulla batır han mına uşul cerden karmaptır. ‘madali enesin<br />
aldı. Şariyattan çıktı. Şariyattan çıkkan kara bet kişi musluman tagına otura albayt!<br />
Dep cayıp uruş baştaptır. Kördünbü, Nasırulla batır handın aylasın. Madali din<br />
urgandı cırılbas cerden karmap, elden çıgarıp turup cıgıptır. Din urgandı ordosunun<br />
bosogosuna muuzdatıp taştap, Kokondun büt eli, büt ceri Buhara-i Şariftin bektıluu<br />
amiranı Nasırulla batır handın adil biyligi astına ıkrar boldu dep car çakırtıp,<br />
Kokongo özünün begin koyup ketiptir. Mına, uktunbu, carıgım. Cetim elen cetildin.<br />
Karıp elen onoldun. Emi zamandın kezmeti saga keldi.<br />
60<br />
***<br />
78