02.04.2013 Views

i TÖLÖGÖN KASIMBEKOV'UN “SINGAN KILIÇ” ROMANINDA ...

i TÖLÖGÖN KASIMBEKOV'UN “SINGAN KILIÇ” ROMANINDA ...

i TÖLÖGÖN KASIMBEKOV'UN “SINGAN KILIÇ” ROMANINDA ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ÖZET<br />

<strong>TÖLÖGÖN</strong> KASIMBEKOV’UN <strong>“SINGAN</strong> <strong>KILIÇ”</strong> <strong>ROMANINDA</strong> KELİME DÜNYASI<br />

Cazgül CAKAKOVA<br />

Yüksek Lisans Türkoloji Anabilim Dalı<br />

Tez Danışmanı<br />

Yard. Doç.Dr.Hüseyin ÖZBAY<br />

Kelime dünyası çalışmaları, dil biliminin önemli bir alanıdır. Ne yazık ki, bu alanda<br />

ülkemizde yeterli çalışma yapılmamıştır. Oysa dünyada çağdaş dil biliminin gelişmesiyle, bu tür<br />

incelemeler stilistiğin bir malzemesi olarak kullanılmaktadır.<br />

Biz, yaptığımız bu çalışmada, Tölöğön Kasımbekov’un “Sıngan Kılıç” romanını inceledik ve<br />

onun üslubunu oluşturan unsurları tespit etmeye çalıştık.<br />

Çalışmamızın giriş kısmında Tölögön Kasımbekov’un hayatı ve edebî kişiliği üzerinde<br />

durulmuştur. Yaptığımız çalışma, Türk lehçeleri alanında metne dayalı tematik-leksik bir inceleme<br />

olduğu için yazarın biyografisi üzerinde ayrıntıya gidilmemiştir.<br />

Çalışmanın ilk bölümünde, Tölögön Kasımbekov’un “Sıngan Kılıç” romanının dili hakkında<br />

bilgi verilerek alıntılar yapılmıştır. Bu bölümde, tarih ile eserin bağlantısı da gösterilmeye<br />

çalışılmıştır.<br />

Yaptığımız bir çalışma bir tür üslup-veri çalışması olduğu için ikinci bölümün girişinde<br />

anlam bilimi ve anlam biliminde yazarın yeri hakkında kısa bir bilgi verilmiştir.<br />

Çalışmanın ikinci bölümünü inceleme çalışması oluşturmaktadır. Burada önce leksikolojinin<br />

dil bilimindeki yeri ve önemi üzerinde durulmuş, sonra da sırasıyla kelimelerin sıklıkları, onların<br />

mahiyetleri, cinsleri eserde yer alan sıfat ve isim tamlamaları incelenmiştir.<br />

Sonuç bölümünde ise yaptığımız incelemelerin genel bir değerlendirilmesi yapılmıştır.<br />

Çalışmamızın kaynakçası, çalışmamızın muhtelif safhalarında faydalandığımız eserlerde<br />

dilbilimi alanında yapılan önemli çalışmalardan meydana gelmektedir.<br />

КЫСКАЧА МААЛЫМАТ<br />

Төлөгөн Касымбековдун “Сынган Кылыч” романынын лексикасы<br />

Жакакова Жазг³л<br />

Магистрант, багыт т³ðêîëîãèÿ<br />

Èëèìèé æåòåê÷è: ôèëîëîãèÿ èëèìäåðèíèí êàíäèäàòû,<br />

äîöåíò Õóñåéèí £çáàé<br />

Сөз байлыгын изилдөө, филологиянын орчундуу бөлүгү болуп эсептелет. Тилекке<br />

каршы, Кыргызстанда бул тема боюнча көңүл жылытаарлык изилдөө болгон эмес. Башка<br />

маммлекеттерде болсо, заманбап филологиянын өнөгүүсү менен бирге бул сыяктуу изилдөөлөр<br />

стилистиканын куралы катары колдонулуп келе жатат.<br />

Эмгегимде Төлөгөн Касымбековдун тарыхый романын изилдеп, анын усулун түзгөн<br />

i


факторлорду аныктаганга аракет кылдым.<br />

Изилдөөнүн киришүү бөлүгүндө Төлөгөн Касымбековдун өмүрү жана<br />

чыгармачылыгына токтолдум. Изилдөөм түрк тили боюнча текстке байланыштуу<br />

тематикалык-лексикалык изилдөө болгондуктан жазуучунун өмүр баянын өтө майдалап<br />

баяндаган жокмун.<br />

Биринчи бөлүмдө болсо, Төлөгөн Касымбековдун тарыхый романы боюнча<br />

кененирээк маалымат берилип, жазуучунун тарыхый романдарынан кыскача баяндалды.<br />

Изилдөөбүз метод-дата ыкмасы менен аткарылгандыктан экинчи бөлүмдүн киришинде<br />

маани билими жана маани билиминдеги жазуучунун орду жөнүндө кыскача маалымат<br />

берилди.<br />

Эмгегимдин экинчи бөлүмүн изилдөө түзөт. Бул жерде алгач лексиканын филология<br />

илиминин орду жана мааниси боюнча баяндалып, андан улай сөздөрдү жыштыгы, алардын<br />

типтери боюнча өзгөчөлүктөрү, романдагы сын атооч жана зат атоочтор талданды.<br />

Жыйынтык бөлүмүндө болсо изилдөөнүн жалпы корутундусу жасалган. Изилдөөбүздүн<br />

булактары, изилдөө убагында колдонгон адабияттар көрсөтүлгөн .<br />

АБСТРАКТ<br />

Лексика в романе “Сломанный Меч” Тологона Касымбекова<br />

Жакакова Жазгуль<br />

Магистрант, направление тюркология<br />

Научный руководитель: кандидат филологических наук,<br />

Хусейин Озбай<br />

Изучение лексикологии является важной частью филологии. К сожалению,<br />

в Кыргызстане изучение этой области проводилось не на должном уровне. В других<br />

странах подобные исследования с развитием современной филологии используются как<br />

составляющая стилистики.<br />

В данной магистрской диссертации рассмотрен исторический роман Тологона<br />

Касымбекова, также определяются факторы составляющие методологию романа.<br />

В введении место отведено жизни и творчеству Тологона Касымбекова. Так как в<br />

диссертационной работе изучается тематическо-лексические значения слов на турецком языке,<br />

биография писателя дана в краткой форме.<br />

В I ой главе дается информация об исторических романах Тологона Касымбекова и в<br />

частности о романе «Сломанный меч».<br />

Так как исследования проводились способом метод-дата, в ведении II и главы дается<br />

краткая информация о значении знания и место писателя в значении знания.<br />

ii


II ая глава относится изучению и исследованию. В начале данной главы дается<br />

информация о месте и значении лексики в филологии, далее определяются частота слов и<br />

особенности их типов, также слова существительные и прилагательные в романе.<br />

В последней главе дано общее заключение диссертации. Указаны источники и литература,<br />

использованные в работе.<br />

ABSTRACT<br />

Lexica in novel “Syngan Kylych” by Tologon Kasymbekov<br />

Jazgul Jakakova<br />

Research papers related to lexical are basic area of philology. Unfortunately, in our country<br />

this area was not studied well. With improvement of the modern philology such researches are<br />

becoming part of the stylistic learning.<br />

In this research work the historical novel of T. Kasymbekov was studied and I tried to fiend<br />

the connection elements of the novel<br />

In introduction the autobiography of Kasymbekov and its role as an author in Kyrgyz<br />

literature were represented. The main objective of this research study was study of lexical-thematic<br />

part of the Turkish language part of the text.<br />

In the first chapter of the research thesis, the wide literature review on historical novel of<br />

Kasymbekov was written, where I tried to eliminate historical elements of the novel<br />

This work was directed to development of the methods, therefore in the second part of the<br />

thesis information was about basic lexicology, then lexicology of the novel and role of the author<br />

were studied.<br />

Second chapter of the thesis comprised research works, where concepts of the lexicology<br />

were given in philosophy science. The iteration of the words, types and characteristics, nouns and<br />

adjectives in the novel were studied.<br />

In the last part of the thesis, the overall conclusion of whole research work was done.<br />

iii


Kısaltmalar<br />

a.i. : Arapça İsim<br />

a.g.e. : Adı Geçen Eser<br />

a.g.m. : Adı Gecen Makale<br />

g. : Grafik<br />

f.i. : Farsça İsim<br />

Nu. :Numara<br />

S. : Sayı<br />

s. : Sayfa<br />

t. : Tablo<br />

TABLO VE ŞEKİLLER CETVELİ<br />

Tablo l.<br />

Tablo 2.<br />

22<br />

32<br />

Tablo 3. 33<br />

Tablo 4. 38<br />

Tablo 5. 38<br />

Tablo 6. 40<br />

Tablo 7. 48<br />

Tablo 8. 53<br />

GRAFİK 1. 39<br />

GRAFİK 2. 39<br />

GRAFİK 3. 48<br />

GRAFİK 4. 53<br />

iv


GRAFİK 5. 54<br />

I. GİRİŞ<br />

<strong>TÖLÖGÖN</strong> <strong>KASIMBEKOV'UN</strong> HAYATI, ESERLERİ VE<br />

ŞAHSİYETİ<br />

HAYATI<br />

Tölögön Kasımbekov Calalabad vilayetine bağlı Aksı ilçesinin Akcol<br />

köyünde 15 Ocak 1931 tarihinde dünyaya gelmiştir. Aynı köyde okulu<br />

tamamladıktan sonra ilk okulda öğretmenliğe başlar; daha sonra Akcol köy<br />

Muhtarlığında sekreterlik işiyle iş hayatına girer.<br />

1952 - 57 yıllarında Kırgız Devlet Üniversitesi'nin Filoloji Fakültesinde okur.<br />

Daha öğrenciyken devlet edebî yayınlarda eserleri yayınlanır. 1956 yılında<br />

“Kiçinekey Cılkıçı” (Küçük Atçı) isimli eseri basılır.<br />

Genç yazar, 1957 yılında, okul kitapları yayınlayan "Mektep" yayınının<br />

çocuk edebiyatı alanında tahrir müdürlüğü görevine getirilir. 1959 yılında ilk<br />

edebiyat eserleri ile tanınmaya başladığında Cumhuriyetin yazarlar birliğine kabul<br />

edilir. 1960 - 66 yıllarında Kırgız Sovyet Cumhuriyetinin "Ala-Too" dergisinin nesir<br />

bölümünde başkanlık ve sorumlu sekreterlik 1966 - 73 yıllarında ise baş redaktörlük<br />

yapar. 1973 - 74 yıllarında Cumhuriyet yayınlar komitesinin redaktörlüğü<br />

görevlerinde bulunur.<br />

5


Aynı yıllarda edebiyatta ustalaşır; "Cetim", "Adam Bolgum Kelet” adlı<br />

eserlerle “Sıngan Kılıç”, "Kelkel" tarihî romanlarını yazmıştır. 1<br />

Uzak köyde yetişmiş genç yazar kültür seviyesini yükseltmenin, entellektüel<br />

tepeye tırmanmanın edebî estetik anlayışa ve genel kültüre sahip olmanın zor iç<br />

dramını yaşadı. Yazarlık zorluklarının inişli çıkışlı kayalarında ayakları yırtıldı.<br />

"Sıngan Kılıç" romanında tarihin acı gerçeklerini çekinmeden söylediği için resmî<br />

iktidarın baskısı ve takibi yazara bayağı zor günler yaşatmıştır. Bundan ötürü çekilen<br />

kaygılar, yazarın psikolojik dünyasında acı izler bırakmıştır.<br />

Böylece iç ve dış güçlere karşı savaşarak daha bilenmiş, yolundaki zorlukları<br />

ısrarla birer birer aşıp, insan olarak da, yazar ve vatandaş olarak da iyi yetişmiş,<br />

milletinin önüne büyük bir şahsiyet olarak çıkmıştır.<br />

Ayrıca demokratik bağımsızlık döneminde Tölögön Kasımbekov'un yazar-vatandaş<br />

olarak Kırgız halkına yaptığı hizmet de çok büyüktür.<br />

Tarihçi ve yazar Tölögön Kasımbekov 1990 yılında şimdiki Aksı ilçesinden<br />

milletvekili seçildi. Cogorku Keneş (Meclis)'in daimi komisyonunun başkanı ve<br />

Yönetim Kurulunun üyesi olarak görev aldı. Cogorku Keneşte ele alınan konularla<br />

yakından ilgilendi, Cumhuriyetin ismi, başkentin kendi ismini alması, milli bayrak,<br />

amblem ve toprak meseleleriyle doğrudan ilgilenip, meselelerin olumlu<br />

çözülmesinde çok büyük katkıda bulunmuştur. Kültür, eğitim, din, vatandaşlık ve<br />

yayın hakkında yasaların hazırlanması ve kabul edilmesinde de yazarın büyük emeği<br />

vardır. Ayrıca bağımsız Cumhuriyetin ilk anayasasının hazırlanması ve kabul<br />

edilmesinde de katkıları büyük olmuştur. 2<br />

Halk yazarı Tölögön Kasımbekov bugün de millî edebiyatımıza katkılar<br />

sağlıyor, halkımızın tarihî kaderini araştırıyor, yeni eserler yazmaya devam ediyor.<br />

ESERLERİ<br />

1. Cılkıçının Uulu (Atçının Oğlu) (çocuklar için hikaye). Frunze: Kırgızokuu<br />

pedmambas, 1956. 36.sayfa.<br />

2. Ata-Curt (Vatan). (delikanlılar için hikaye). ). Frunze:Kırgızokuu<br />

1 Kırgız Adabiyat Hristomatiyası II Bölük. (Bişkek, 2002), s.166<br />

2 Adı geçen eser, s. 167.<br />

6


pedmambas, 1958. 118.sayfa.<br />

3. Adam Bolgum Kelet (İnsan Olmak İstiyorum). (povest). ). Frunze:<br />

Kırgızokuu pedmambas, 1960. 163 sayfa.<br />

4. Cetim (Yetim). (povest). ). Frunze: Kırgızokuu pedmambas, 1960.<br />

5. Sıngan Kılıç. (tarihî roman). Frunze: Kırgızstan, 1.Bölüm, 1966,302 sayfa.<br />

6. Sıngan Kılıç Frunze: Kırgızstan, 1971.II-Bölüm, 567 sayfa.<br />

7. Sıngan Kılıç. (tarihî roman). Bişkek, Kırgızstan, III-Bölüm 1998. 704 sayfa.<br />

8. Cetilgen Kurak (Olgun Yaş). (roman). Frunze, Kırgızstan 1976, 473 sayfa.<br />

9. Kelkel. (tarihî roman). Frunze: Kırgızstan 1986 568 sayfa.<br />

10. Baskın. (tarihî roman). Bişkek: Kırgızstan 2000. 3<br />

İlk dört eser belli bir seviyede, Akcol köyünde doğup, büyümüş, hayata yeni<br />

adımlar atmış, kendi yolunu, yönünü, yerini bulmaya çalışan yazarın kendi<br />

hayatından söz eder. "Adam bolgum Kelet” (İnsan Olmak İstiyorum) eserinin baş<br />

kahramanı Asıl üniversiteye başvurup, kazanamayınca tekrar köyüne gelir, köy<br />

yönetiminde aktîv(yönetici memur) olarak çalışmaya başlar. Bir sürü uğraş sonucu<br />

aktiv olmadan önce insan olmak gerektiği kanaatine varır.<br />

“Ata-Curt” (Vatan), “Adam Bolgum Kelet”" kitapları yayınlandıktan sonra<br />

nesir dalında yeni bir yetenekli yazarın geldiğine tüm edebiyat toplumu şahit olur.<br />

Çünkü "Adam Bolgum Kelet", "Cetim" kitapları zamanında hem eleştiriciler, hem de<br />

okurlar tarafından iyi not almıştır. 4<br />

Tölögön Kasımbekov'un "Sıngan Kılıç" romanı Kırgız edebiyatında ilk tarihî<br />

romandır. Romanda 1842-1876 yılları arasındaki, yani 19. asrın ortası ve ikinci<br />

yarısında güney Kırgızların hayatı, Hokant Hanlığı döneminde hanlık ile halk<br />

arasındaki toplumsal siyasî, ekonomik sorunlar ve Rus çarlığının istilacı seferleri<br />

gibi tarihî olaylar anlatılmıştır. Eserde adı geçen kahramanların çoğunluğu (Alımkul,<br />

Alımbek, Ishak Şerali, Kudayarhan, Abdurahman Aptabaçı, Çernyaev, Skobelev<br />

v.s.) tarihte yaşamış insanlardır. Anlatılan olayların tamamı gerçek tarihtan<br />

alınmıştır .<br />

"Cetilgen Kurak” (Olgunluk Dönemi) romanında Tölögön Kasımbekov<br />

şimdiki zamanın hayat gerçeklerini göstermeye çalışmıştır. Esen adlı delikanlı okulu<br />

3 Kırgız Adabiyat Tarıhı. VII-tom, (Bişkek, 2002), s.124.<br />

4 Adı geçen eser s.168.<br />

7


tamamladıktan sonra kendi köyüne öğretmen olur. O öğrencilerine iyi eğitim<br />

vermek, edep-ahlak aşılamak ve gerçekleri öğretmek için çabalar. Tüm gönlüyle<br />

çalışmakta olan Esen okulda ve okul yönetimince yapılmakta olan yanlışlıkları<br />

görüp dayanamaz ve mücadeleye başlar. Yanlışları ortadan kaldırmaya çalışır.<br />

Maalesef, onun bu çalışmaları okul yönetiminin hoşuna gitmez ve onlar Esen'e karşı<br />

kin beslemeye başlarlar. Ancak, sonunda yönetimin pis işleri ortaya çıkar, adalet<br />

Esen tarafına kayar.<br />

“Kelkel” romanı büyük ozan Toktogul hakkında dersek yanlış olmaz.<br />

Kırgızların XIX. asrının ikinci yarısı XX. asrın başındaki tarihinin objektif mantığına<br />

göre yazılmış olan “Kelkel” romanın ideolojik merkezini; zamanın sosyal, ekonomik,<br />

siyasî ve sanatsal hayatını oluşturur. Ayrıca Kırgızların, Rusya egemenliği altındaki<br />

hayatı, sömürgecilikle karşı karşıya kalması aydınlık kesiminin yanlışlıklardan<br />

kurtulup, adaleti ve eşitliği araması bu eserde anlatılmaktadır. Genel perspektif<br />

içerisinde eserin mesajını Kırgız vatanına Sovyet yönetiminin gelmesini, silahlı ve<br />

ideolojik karşı haraketleri imha etmek için yapılan acımasız savaşın konu eder.” 5<br />

''Baskın" romanında ise "barış ve ilim seferi" bahanesiyle Çarlık Rusya yönetiminin<br />

casuslar gönderip, yine onların güvenliğini yerli boyların önde gelen kişileriyle iyi<br />

ilişki kurarak sağlamaya çalışması, Şabdan Baatır gibi etkili insanların yardımına baş<br />

vurması konu edilmektedir. Şabdan Baatır gibi önder kişilerin yardım etmekten<br />

başka yapabilecekleri birşey yoktu. Onlar isteseler de istemeseler de iktidar ve<br />

askerî baskıdan kurtulamazlardı. Dolayısıyla onlar da halkı soykırımdan kurtarmak<br />

ve kendi iktidarlarını korumak maksadıyla Skobolev gibi komutanlarla işbirliği<br />

yapmaya mecbur kalmışlardır.<br />

EDEBÎ ŞAHSİYETİ<br />

"Tölögön Kasımbekov, halkın atın kaşkası gibi bilip tanıdığı yazarlardan<br />

biridir. Halk tarafından tanınıp kalplerinde yer edinmek, her yazarın harcı değildir.<br />

Bir yazarın hayatında, halk tarafından sevilmekten öte mutluluk yoktur. Çekinmeden<br />

Tölögön Kasımbekov’un zamanın klasiklerinden biri olduğunu söyleyebiliriz.<br />

5 Tölögön KASIMBEKOV: Kelkel. (Frunze, Kırgızstan,1986) s. 201.<br />

8


Kırgız tarih romancılığının temelini atmıştır. Sadece temel atmakla kalmayıp,<br />

sanatsal boyuta taşıyıp, canlı tarihî kahramanlar yaratmıştır.” 6<br />

Tölögön Kasımbekov eşi benzeri olmayan yeteneğiyle Kırgız edebiyatında<br />

anlamı büyük, sanatsal açıdan zengin hikaye ve romanlar yaratmıştır. Ayrıca<br />

Kırgız halkının yanında komşu devletler ve dış ülkelerde de tanınmış büyük bir<br />

yazardır.<br />

Edebiyata; ellili yılların sonu, altımışlı yılların başında sanatta olgunlaştığı<br />

devrede, kanatlarını açıp gelişmenin yeni basamaklarına yükseldiğinde geldi.<br />

Tölögön Kasımbekov eline kalem aldığında; A. Tokombayev'in şiirleri, Kasımalı<br />

Cantöşev'in, T. Sıdıkbekov'un romanları, M. Elebayev'in hikayeleri, A. Osmonov'un<br />

şiirleri hüküm sürüyordu. Bu edebî temel T. Kasımbekov için ayrıca bir okul<br />

olmuştur. Ancak böyle demekle T. Kasımbekov'un edebiyatta yer alması kolay<br />

olmuştur demek yalnış olur. Her bir şahsın başkalarına benzemeyen kendine has<br />

zorlu, sıkıntılı gelişme devresi vardır; tekrar edilmez kendine has kaderdir bu.<br />

Yetenekli genç yazarın yazarlık kabiliyetinin uyanışına ilk desteği babası vermiştir.<br />

"Benim babam mollaydı. Yanında her zaman alimler toplanırdı. Ben de onları<br />

dinleyip, otururdum. Babam "Leyla ve Mecnun'u, Kız Saykal'ı Arap harfleriyle<br />

okurdu. Ben on üç on dört yaşımdayken vefat etmişti. Annem ise daha sonra<br />

"babasıyla birlikte büyüyen ateş çıkarır" sözünde anlatıldığı gibi, yazarlık mirasının<br />

babamdan kaldığını söylemiştir. 7<br />

T. Kasımbekov Rus ve dünya klasik edebî bilgileri iyi öğrenerek edebiyatta<br />

tecrübe etmiş sağlam bir yöntemle sanatkarlığın yüksek seviyesine çıkmıştır.<br />

Zamanımızda T. Kasımbekov eserleriyle ün kazanmış bir yazarımızdır. Onun<br />

"Adam Bolgum Kelet" hikayesi çoktan beri eğitim kurumlarının edebiyat<br />

programlarında yeralmakta ve genç okurlar tarafından sevilerek okunmaktadır.<br />

Eleştiricilerinin "Sıngan Kılıç" romanını Muhtar Avezov'un "Abay"<br />

romanına denk eser olarak değerlendiriyorlar. Güney Kırgızistan'ın tarihindeki çetin<br />

karışıklıkları, zor zamanı her yönden yansıtmak yazarın sadece büyük yeteneğini ve<br />

sanat söz ustalığını göstermez. O ayrıca, tarihçi ve ilim adamı gibi haraket etmiştir.<br />

6 6 Kalık AKIEV: Baskan Col. (Frunze, Kırgızistan Basması., 1964), 89.<br />

7 Kalık AKİYEV: Baskan Col. (Frunze, Kırgızstan,1964) s.91.<br />

9


T. Kasımbekov bu iki niteliği ustalıkla birleştirerek kullanmıştır. Orta Asya ve<br />

Kazakistan edebiyatlarını araştıran ünlü uzman Z. Kedrina onu "Samarkan<br />

Yıldızları" adlı eserle aynı sırada değerlendiriliyor. 8<br />

"Kelkel" romanı hakkında edebiyat eleştirmeni K. Asanaliyev’in<br />

değerlendirmesi şudur: “"Kelkel" romanı çok kahramanlı ve çok konulu bir eserdir.<br />

Bu eser 1860 yıllardan itibaren Ekim devriminine kadarki uzun zamanı kapsar.<br />

Roman Kırgız halkının tarihindeki büyük ve önemli dönemlerin olaylarını yansıtır.<br />

Dolayısıyla tasvir edilen hayatî olaylar da niteliği yönünden çeşitlidir. Hayat tarzı;<br />

etnografikten başlayarak, tarihî-devrimcilik vakalarına kadar her şey beyan edilir.<br />

Kırgız halkının çetin ve çok zor tarihi devrini açık olarak tasvir etmiş zamanın zor<br />

meselelerinin çözülüp anlaşılmasında sanatkarlık kabiliyetini iyi kullanmıştır.<br />

Bu yönden bakarsak T. Kasımbekov’un "Kelkel" eseri tarihî romantizmde de<br />

kendi yerini bulabilir diye düşünüyoruz. Hem romandaki kavram meselelerinin<br />

boyutlarına, hem muhtevasına hem de onların sanatkârane işlenmesine göre de böyle<br />

düşünebiliriz”.<br />

“ Sıngan Kılıç” romanı yüzünden sıkıntılar yaşayan T. Kasımbekov'un<br />

"Kelkel" romanı da beş-altı yıl yayınlanmadan beklemiştir. Buna üzülen Tügölbay<br />

Sıdıkbekov 1958 yılında Kırgız Kompartisinin yönetim kuruluna şu mektubu<br />

yazmıştır: "T. Kasımbekov'un "Kelkel" isimli yeni romanını okuduktan sonra ben<br />

SSCB Yazarlar Birliğ Genel Sekreteri G.M. Markov’a Moskova'da Rus dilinde<br />

yayınlanması gerektiği hakkında mektup yazmıştım.<br />

Kitabın Rusça tercümesi yapılmış "Sovetskiy Pisatel" yayınlarına yazar<br />

tarafından teslim edilmiş, romana olumlu not verilip yayın planına eklenmiştir.<br />

Maalesef, bizim Kırgız şartlarında iyi bir eseri bekletme, sorunlar yaratma,<br />

ayak direme, yüksek yetkili kurumlara yalnış bilgi verme gibi işler yapılmaktadır.<br />

Sonunda adalet kazanacaktır, ancak vakit kaybedilmekte , yazarlar gereksiz yerde<br />

zarar görmektedir. Yazar iktidarın baskısına rağmen kendi düşüncesinde sabit<br />

kalmıştır. En önemlisi tarihi gerçeği inkâr etmemiştir.” 9<br />

T. Kasımbekov, Kırgız Edebiyatını; güvenilir yüksek estetiğe sahip<br />

kişilikler, bireysel karakterler, psikolojik analizler, kapsamlı felsefe düşünceler ve<br />

8 Z.S.KEDRİNA: Bir Tuugandıktın Terendegi Tamırı.(Kırgızstan Madaniyatı,1975). No 3<br />

9 Adı geçen eser s.170.<br />

10


tarihî kültürle zerginleştimıiştir. Bir söyleşisinde T. Kasımbekov şöyle demiştir.<br />

"Eseri düşüncede olgunlaştırmak lazım.İlham olmadan birşeyler karalamayı<br />

sevmem. Her yıl bir roman yazan da, ömrü boyunca bir roman yazan da var.<br />

Yaratılan eserin hayatta kalmasını dileyip, o kadar da üzülmeye gerek yoktur.<br />

Şükretmem bundadır. 10<br />

II. <strong>TÖLÖGÖN</strong> <strong>KASIMBEKOV'UN</strong> "SINGAN KILIÇ" ROMANI<br />

TARİH VE ESER<br />

Resim çizen herkes ressam, şiir yazan herkes şair değildir. Bazı hikaye ve<br />

romanları okurken yazar okuyucuyu güldürmeye çalışır, ancak komik olur. Bazı<br />

kahramanlar kaderine lanetler yağdırıp, hüngür hüngür ağlarlar da, okuyucuda hiçbir<br />

his uyanmaz. Bazı yazarların güzel dilleri vardır, fakat, kitaplarında boş<br />

laftan başka bir şey bulamaz okuyucu. Yazar kendi felsefesiyle, aklıyla etkilemek<br />

ister, ancak sonu gelmeyen nasihat ve didaktikten okuyucunun canı sıkarlar.<br />

Tarih; genel anlamda geçmiş gün, geride kalmış zaman, bugünden uzak, geri<br />

gelmez tarafta kalan zaman dilimdir. İlim de sanat da tabii ki tarihe döner. Tarihçi<br />

ve ilim adamı herhangi bir tarihi olay hakkında kesin kanıt ve bilgilere ulaşmak<br />

isterse, yazar da onu renklendirerek anlatmak ister. "Biri, ispatlar, diğeri<br />

renklendirir. İkisi de inandırır. İlki mantıklı ispatlarla, diğeri renklendirerek anlatır.<br />

Gerçek olaylar, tarihî eserde yazar tarafından ele alınır ve bazı olay ve<br />

görüntüler, şahıslar uydurulmuş olsalar bile gerçeğe uyarlanarak renklendirilirler.<br />

Tarihçi için kanıt en önemli şeydir, yazar için de o kanıttan estetik ders almak,<br />

sanatsal resim çizebilmek önemlidir. Bundan dolayı geçmişi okurun algılaması,<br />

10 Kırgız Adabiyat Hristomatiyası II Bölük. (Bişkek, 2002), s.178<br />

11


akış açısı ile bağdaştırması, zamanın rengine büründürme zorunluğu ortaya çıkar.<br />

Romancı eserin tarih ilminin kanıtlarına, kaynaklarına dayandırır; uydurduğu<br />

olayları, kahramanları geçen zamanın özelliklerine ayrıcalıklarına adapte eder.<br />

Belirtiği zamanı gerektiği şekilde yapılandırır. 11<br />

Dünya edebiyatı içerisinde tarih konusunun işlenişine baktığımız zaman bu<br />

konuda İngiliz yazarı V. Scott'un (1771-1832) eserlerinden itibaren geniş bir<br />

şekilde çalışılmış, İ.Gete, F. Sebiller'in eserlerinden sonra bu çalışmalar daha da<br />

ilerlemiştir.<br />

Tölögön Kasımbekov'un "Sıngan Kılıç" romanı dünyadaki tarihi<br />

romancılığın devamı niteliğindedir. Tarihî eserler genelde tarihi kişiliklerin<br />

kaderleri ve hayatları hakkındadır. Biyografik tarihi eserler eserdeki alakadar<br />

kişilerin özeliklerini gerektiği gibi işlemiştir.<br />

Bir milletin tarihindeki önemli zamanlar, tarihi kendisine malzeme yapan<br />

eserlerde çokça işlenir. Asıl amaç geçmişteki bir olayı anlatarak bundan ders<br />

çıkarmak, geri dönülmez yıllara bugünün penceresinden bakmaktır.<br />

Yazar, dönemin özelliklerini aktarabilmek için halkın hayat tarzını anlatmış,<br />

kahramanlarının eşyalarını, elbiselerini, zamanına has önemli özelliklerini sıralar.<br />

Bunları belirtirken de tarihi kelimeleri kullanmıştır. Halk arasında söylenen<br />

hikayeleri, rivayetleri de kullanarak onlara tarihî bir yüz kazandırmıştır.<br />

Tarihi anlatırken yazar tarihçilik prensibine uyar, yani yazar yaşamakta<br />

olduğu döneme o tarihi devreyi uydurur, şimdiki okurun idealine ve yaşayışına<br />

yakınlaştırır.<br />

Tölögön Kasımbekov'un "Sıngan Kılıç" romanındaki milli sanat anlayışında<br />

tarihin yeri yüksektir. Eseri XX. asırdaki Kırgız Edebiyatının büyük başarısı olarak<br />

kabul edilir.<br />

Eserin birinci bölümü yayınlandıktan sonra felsefeci A. Satiyev şöyle<br />

demiştir: "Bu roman zorluklar üzerine şekillenmiştir. Çeşitli ulaşılması zor<br />

kaynaklar bazında kurulmuştur. Roman Kırgız halkının Rusya yönetimi altına<br />

girmeden önceki zamanını tarihi gerçeklerle aydınlatır. Puşkin'in "Poltavası", ''Boris<br />

Godunov'u", A. Tolstoy'un "I. Petrosu", Borodin'in "Samarkand Yıldızları" gibi<br />

11 K. DAUTOV, Tarıhıy Romandın Tarıhı, Kırgızstan Madaniyatı<br />

12


tarihi gerçekler üzerine yazılmış eserler Kırgız Edebiyatında yoktu” 12<br />

Edebiyatın önemli unsurlarından birisi dildir. Dil olmayınca yazar da yoktur.<br />

Tölögön Kasımbekov’un tartışmasız ayrıcalığı onun zengin halk dilinin<br />

kaynaklarından beslenmiş olmasıdır. “Sıngan Kılıç”, yazarın Manas Destanının<br />

dilinden yararlanıp, Kırgız nesrinin ustaları Kasımalı Cantöşev, Tügölbay<br />

Sıdıkbekov gibi önderlerinin okulundan geçtiğininin ispatıdır.<br />

Ailesinden söz sanatına dair ilk eğitimi alan Tölögön Kasımbekov,<br />

çocukluğundan delikanlılık dönemine kadar şarkı, şiir ve müziğin egemen olduğu<br />

bir bölgede yetişmiştir. Ünlü âşıklar, kopuzcular, söz sanatı ustalarının ülkesinde<br />

büyüyüp, söz edebiyatının miraslarını ve ana dilinin kelime zenginliklerini iyi<br />

kavramıştır. Doğduğu yerin Fergana vadisinde yer alması ve atalarının Hokand<br />

Hanlığı döneminde tarihi olaylarda aktif olarak rol almış olması nedeniyle, iyi<br />

dinleyici olan geleceğin yazarı, Tölögön Kasımbekov geçmiş olaylar, insanlar ve<br />

ilişkiler hakkındaki rivayetleri, hikayeleri gören, bilen büyüklerinden duymuş, ve<br />

iç dünyasını bununla geliştirmiş bir yazardır. Bu belirtilen şartlar ve beslenilen<br />

kaynak Tölögön Kasımbekov’u zamanı geldiğinde ünlü bir edebiyatcı olması için<br />

ayrıcalıklı bir şekilde hazırlamıştır.<br />

Tölögön Kasımbekov, ünlü olmasını sağlayan eserlerinde açıkça görülen<br />

hayat, folklor, dil özelliklerini daha köy çevresindeyken iç hazmetmeye başlamıştır.<br />

Yazar sanatkarlık başarısına tarihi romancılık alanında ulaşmıştır. Bu<br />

alandaki ilk eseri olan “Sıngan Kılıç” romanı ile nesir yazarlarının arasında ön<br />

sıralara çıkmıştır. O Kırgız Edebiyatındaki kelimelerin örgüsü altında tarihi<br />

romancılığın temelini de atmıştır.<br />

12 A. SATİYEV, “Sıngan Kılıç” romanı cönündö uçkay söz, Ala-Too dergisi, 1966, No:7, s.157<br />

13


LEKSİKOLOJI<br />

Çağdaş Kırgız lehçesinin Leksikolojisi asırların ürünü olarak Kırgız halkının<br />

tarihi, geçmişi ile çok yakın ilişkidedir. Kırgız lehçesinin leksikolojik tabakaları,<br />

milletin yaşadığı devirlerin, hayatının, dünyaya bakış açısının başka halklarla<br />

bağlantısının tarihî şahididir.<br />

Kelime dünyasında önemli değişmeler olmasına ve dilimize çok sayıda yeni<br />

kelimeler girmesine rağmen, esas kelime yapısı çok değişmeden, eski hâlini<br />

korumuştur.<br />

Örneğin; adam, ay, kün, cer, suu, taş, at, koy (koyun), ak, kara, alıs, cakın,<br />

men, sen, bir, on, beş, baruu, körü, ata, kuş, tabu, kök, ün, v.s. Bu kelimeler önceden<br />

nasıl kullanıldıysa, günümüzde de hiç değişmeden o anlamlarda kullanılıyor.<br />

“Kırgız dilinin Leksikolojisini nasıl tespit edebiliriz; onun esas işaretleri<br />

nelerdir?” gibi sorular aklımıza geliyor. Bunlara cevap vermek için aşağıdaki<br />

bilgileri bilmek gerekiyor.<br />

a) Öz leksikoloji sabit hususiyetlidir. Bu sabitlik kelimelerin asırlar boyunca<br />

değişmeden sağlam kalmasını işaretliyor.<br />

b) Dilde yeni kelimelerin türetilmesi ve onların anlamlarının gelişimi<br />

için ona kaynak olarak hizmet eder.<br />

14


c) Yabancı kelimelere göre ortak millî özellikler taşıyıp, aynı dilde<br />

konuşanlar için aynı derecede anlamlı olmasıdır.<br />

Kırgız dilinin esas kelime sabitliğini aşağıdaki olgular ispatlıyor:<br />

1) Milattan sonra VII-VIII asırlarına ait Orhun Yenisey abidelerindeki<br />

çağdaş Kırgız dilinin öğeleri: at (isim), kün, tün, uluu, kiçi (küçük), siz, al (o), özüm<br />

(kendim),, tışkarı (dışarı), alp (dev), er (koca), kök, sarı, boz, altı, on, otuz, v.s. Bu<br />

gibi başka isim, sıfat, sayı ve zarflar o vakitlerde hangi anlamda kullanıldıysa bugün<br />

de o anlamı vermektedir.<br />

Abidelerdeki fiillerin bazılar çağdaş Kırgız dilindeki fiillerden biraz<br />

farklılaşıyor. Bar- (gitmek), kel-, bol- (olmak), bil-, toku- (hatırlamak, tarka -<br />

(dağıtmak), , ur- (vurmak), iç- 13 v.s.<br />

2) XI. asırda yaşamış olup Türk lehçelerini araştıran, dilci Kaşkarlı<br />

Mahmud’un sözlüğünde geçen çok sayıdaki kelimeler evvelki asırlardan itibaren<br />

kullanıldığı şeklinde verildiği için yakından ilgili olan insanlar için iyi kaynaktır .<br />

Kırgız dilinin esas kelime varlığı adı geçen sözlükte tam olarak yansıtılmıştır: at,<br />

ökiz, koy (koyun), kısırak, tay 14 -iki yaşındaki at yavrusu<br />

biraz farklılaşıyor. Yurtdım, bar (gitmek), kel-, bol-(olmak), bil-, toku-(hatırlamak,<br />

tarkat-(vermek), ur (vurmak), iç 15 v.s.<br />

Böyle durumlara başka kategorideki kelimelerde de rastlanır. Ayrıca<br />

sözlükteki coğrafya ve astronomi ile alakalı sözlerin günümüzde de, şeklini<br />

koruduğunu görüyoruz: ay, kün, tün, köl, tengiz, yulduz, yıl 16 v.s.<br />

Bu sözlükte Türk lehçelerindeki ortak fiiller ve biçimleri gösterilmiştir:<br />

sıkmak, söknek (sökmek), taralmak, kutılmak, tutulmak, tabmak (bulmak), tabılmak<br />

(bulunmak), kaçmak, keçirmek (affetmek), barmak (gitmek), kelmek, tınlamak 17 (dinlemek)<br />

v.s.<br />

3) Codex Cumanicus’un dili Türk dilinin Kıpçak kümesindeki Kırgız,<br />

Kazak, Kara Kalpak, Başkır, Tatar dillerine yakın. Mukayese için: yol, yolaysi<br />

13 Pamyatnik v çest “Kyl”-Tegin; S.E.Malov. Pamuatniki drevne turkskoy pismennosti, M., 1951<br />

14 Mahmud Kaşkari, Divani Lügat-it Türk, İstanbul,I.II.III.<br />

15 a.g,e, s. 21<br />

16 a,g.e. s. 23<br />

17 a.g.e. s. 24<br />

15


(seyahet), emik, ak (beyaz), kara, kızıl (kırmızı), kalkan, kamal (kale), kanıray, kır<br />

(bozkır) karamak (bakmak), kutkarmak v.s.<br />

Yukarıdaki maddelerde belirtilmiş olan Kırgız dilinin esas kelime yapısının<br />

eskiden beri az bir değişimle şimdiki yapıyı oluşturduğunu söyleyebiliriz.<br />

SINGAN KILIÇ ROMANININ LEKSİKASI<br />

Dünyada her şey, sözün gücüyle gerçekleşir; doğru yola girer veya bozulur.<br />

Siyaseti, bilimi ve ideolojiyi söz belirler. Yani bütün faaliyetlere, düşüncelere,<br />

amaçlara, haraketlere v.b. söz katılır. Sözün kutsallığını ve büyük gücünü<br />

siyasetçiler, bilim adamları, yazarlar ve şairler çok iyi bilirler. Zaten yazarlar, sözün<br />

doğrusunu ve güzelini arayan ustalardır. Bu yüzden, söz ustalarının dilleri hakkında<br />

konuşurken dikkatli ve saygılı olmak gerekir. Son yıllarında yazarlık tecrübesi<br />

artmış olan Tölögön Kasımbekov’un “Sıngan Kılıç” romanındaki dilsel özellikleri<br />

üzerinde özenle durmak gerekmektedir.<br />

Çağdaş edebî dilimizin zenginleşmesinin bir yolu da halk kaynaklarıdır.<br />

Bunu en çok yazarlar bilirler. 1950,li yıllardan sonraki eserlerde gizli kalmış olan<br />

dilsel zenginliklere yol açılmış gibidir. Bu zenginlik, dilimizin cografi sınırları<br />

aşarak, halk arasında yaygınlık kazanmaya başlamasını sağlamıştır. Mahali sözleri<br />

çekinmeden kullanmak 1960,li yıllardan sonra çoğalmıştır. Edebî eserlerdeki<br />

dialektik özelliğe araştırmacılar dikkat çekmişler ve incelemeler yapmışlardır.<br />

Son yıllarda halk dilinin henüz belirsiz olan zenginliklerine dikkat ederek<br />

onları araştırarak kendi eserlerinde geniş bir şekilde kullanmaya başlayan<br />

yazarlardan birisi de Tölögön Kasımbekov’dur. İlke yönünden yazarın tuttuğu yol<br />

doğaldı. Çünkü dünyadaki bir çok halkın edebî eserlerine bakıldığında da, dilin<br />

16


yerli özelliklere sahip olduğu bir çok araştırmada belli olmuştur. Burada önemli olan<br />

yerli dil özelliklerinin hangi yolla, nasıl bir amaçla ve ne ölçüde, kullanılabildiğidir.<br />

Onu kullanmanın şartlarının,doğru veya yalnış taraflarının araştırılması gerekir.<br />

Bazen toplumun bir çok kesimi tarafından anlaşılmadığı için dialektik unsurlar<br />

edebî eserlerde kullanılmaz. Bazı insanlar “eserin değerini aşağılar, anlamsız<br />

taraflarını çoğaltır deseler de, bazı insanlar çekinmeden diyalektleri kullanmak<br />

mümkündür” şeklinde düşünebilir.“Ölçü gerekir, diyalektizmi ölçülü kullanarak<br />

onların anlamının açıklamasını yapmak gerekir” şeklinde düşünenler de mevcuttur.<br />

Bu üç anlayışların da kendilerine has önemli tarafları vardır.<br />

Ceenbay Mukanbayev’in de belirttiği ğibi “Edebî eser dilsiz olmaz, edebî<br />

eser her zaman diliyle zenginleşir, çeşitlenir. O dil üslup yönünden kuvvetlenir. Isık-<br />

Göl kendisiyle birleşen kaynaklarından yoksun kalsaydı ne durumda olacaktı?! İşte<br />

edebi dil kendisine erzak olan zengin halk dili olmadan köklerini kuvvetle bir<br />

şekilde her tarafa salamaz. Gerçekten de , edebî eserde yerli dil özelliklerini<br />

kullanmak gerekir”. 18<br />

Dilin üslup bakımından kullanımı çeşitlidir. Ağacın kökleri gibi her tarafa<br />

yayılır. Kanın aktığı damar da böyledir. Bunun gibi diyalektizmin türleri de<br />

çeşitlidir. Diyalektik sözleri herhangi bir bitmiş kuru ağaç gibi görmek mümkün<br />

değildir.<br />

Diyalektik sözlerin kendi başına özellikleri vardır. Onlar dilde hem<br />

nominativ hem de iletişim görevini yerine getirebilir. Onlar alt tarafı demir, üst tarafı<br />

taş sözlerden değildir. Onların bir dalı halk dilinin mayasına batmış olsa, başka bir<br />

dalı edebî dilin içinde kökleşir. Bunun hepsini iyice bilen yazar Tölögön<br />

Kasımbekov “Sıngan Kılıç” romanında dialektik sözleri güzel kullanmıştır. Tölögön<br />

Kasımbekov halk ağzındaki sözleri bilmemiş olsaydı: “kaşkar çapan”, “çalbar”,<br />

“ketzol”, “nooda”, “şaatıt”, “kabarcıkta”, “atpay”, “teñşerik”, “tabat”,<br />

“meyirleş”, “bazıra”, “kayrımcı”, “şarpa”, “cortmoloo”, “çım kök”, “pir”,<br />

“aguşak”, “maale”, “logloo”, “ayıñçı”, “kanavayran”, “çalkeş”, “mukumdaş”,<br />

“zardı”, “ten” gibi sözleri kullanmaz veya onları diğer dialekt ve govorların (şive)<br />

sözleriyle değiştirmez, yerli hayatı, olayları, şartları, diğer özellikleri yapmacıksız<br />

18 Ceenbay MUKANBAYEV, Kırgızstan Madaniyatı, No1, 1972.<br />

17


tarihî gerçekleri, objektif şekilde tasvir edemezdi. Yazar söz ettiği olayları, olayın<br />

geçtiği yeri, o yerin dilsel malzemeleriyle dile getirmiştir. Tölögön Kasımbekov’un<br />

“Sıngan Kılıç”romanındaki dil kullanım başarısından biri ve önemli olanı budur.<br />

Romanda ayrıca “leksikalık dialektizm” doğrultusunda söz grupları çoktur:<br />

“alem”(kıskanmak, içi yanmak), “adalet”, “avazköy”(şakacı), “aste-sekin”(yavaş),<br />

“atarap”(etraf), “astaydil” (içtenlikle), “alpi” (görkemlik, renk, yüz ifade), “apta”<br />

(hafta), “asel” (bal), “alaka” (ilişki), “bapaluu” (kuvvetli), “bagalañ” (kuzu),<br />

“darçe” (küçük pencere veya küçük kapı), “daramat” (gelir), “camagat” (toplum),<br />

“bir dikide” (her hangi bir zaman), “aşına” (komşu), “kulunçak” (iç), “bayım”<br />

(perişan), “sütak” (kuş adı), “çelek” (kova), “nabıt” (param parça), “dudala”<br />

(tasa, can sıkıntısı), “ortocu” (elçi), “abtabaçı” (hanın eline su döken hizmetçi),<br />

“çak” (neşelenmek), “datka” (halkı yönetenlere verilen bir ünvan), “tastıkta”<br />

(tasdiklemek), “maslahat” (maslahat) v.b. Yazar sadece tek kulak, tek dudak vardır<br />

demeden, diyalektik sözlere, herhalde üslup amacıyla, çoğunlukla eşanlamlı sözleri<br />

çoğaltmak, gereksiz tekrardan kaçmak, bu yolla eserin dilsel sıfatını yükseltmek,<br />

kahramanlarının konuşmalarının gerçek olduğunu anlatmak, gerçek özelliklerin<br />

rengini vermek amacıyla başvurmuştur. Yazar dilin yerli özelliklerini , onların ne<br />

zaman ne gibi görevlerde kullanacağını iyi bilir.<br />

Diylektlerin içinde özellikle Hokan Beyliği zamanındaki ünvanlara ve<br />

askerî-savaş terimlerine, çok rastlanır: pansat, parnavaçı, atalık, sarker, ökümdar,<br />

canger, sıpay, sarbaz, mirşan, şartnama, vilayet vb. Geçmişte ağızdan düşmeyen bu<br />

sözler bugünkü günde kullanımdan düşse de, yazar onları kendi yerinde doğru<br />

kullanabilmiştir. Bu sözlerin kullanılmasıyla, bütün Hokan hanlığının tarihi ve sosyal<br />

hayatı , önümüze getirilir.<br />

“Sıngan Kılıç” romanında dilsel hususların bilinçle kullanılabilmesi dilsel<br />

formüllerde açık gözükür. Dil kültüründe söz her zaman sağlam unsurlara dönüşerek<br />

nesilden nesile geçerek kullanılagelmiştir. Cümleler, bazı söz grupları dilsel<br />

formüllerdir. Örneğin: Kırgız lehçesinde ziyaret ederken, selamlaşırken, her çeşit<br />

ritüel anlarında, dua ederken, beddua ederken, cesaret verirken, her çeşit oyun<br />

oynarken; hayvancılık ve çeftçilik yaparken kalıplaşmış ilişki sözler kullanılır.<br />

Bunlardan bazı örnekler:<br />

1) Misafirlikte: “ırahmat çakırdınız, konok bolduk: dastorkonunar kenen<br />

18


olsun, ırıskınar üygö tolsun” (ağırlanan misafirlere teşekkür ederiz, sofranız çok<br />

güzel, sofranıza bereket olsun!!).<br />

2) Kırgız halkı misafirseverdir, “kel demek bar, ket demek cok, uruksat ber<br />

üy-üylörgö kaytalı” (gel demek vardır, git demek yoktur, müsait ederseniz, biz<br />

gidelim) vb.<br />

3) Geline dua ederken: “Aldıñdı bala bassın, artıñdı mal bassın, köşögöñör<br />

kögörsün, ömürlüü bol, alganıñ menen teñ karı, agarıp kögör, aylanayın” (Tanrı<br />

sana çocuk versin, zengin olun, sağ olup eşinle beraber hayat geçir, yavrum) gibi<br />

çok sayıda ilişki sözlere rastlanır. Bunlar kalıplaşmış sözlerdir. Bunlar binlerce<br />

yılldır kullanıla kullanıla üsluplaşmış öz sözlerdir.<br />

Nesilden nesle geçerek halkın eleğinden çıkmış kavramları “bozmak” veya<br />

onları küçümseyip kullanmamak yazarlara, söz ustalarına yakışmaz. Tam tersi,<br />

onlar çok iyi bilinip, dikkatlice kullanılırsa, sözün etkisi de güçlenir.<br />

İşte bu yönden bakıldığında “Sıngan Kılıç”ta, halkın bu sözlerine<br />

bozulmamış şekileriyle rastlanır.Aşağıdaki örneklerle görüldüğü gibi yazar onları<br />

çok dikkatlice kullanmıştır.<br />

1)“O, tagdırdın oyunu... Alımkul atalık emes bele? Bütündöy bir uruktuu<br />

curttun tutkasımın deçü emes bele? Kayda alar? Kayda ketti baarısı? Kan cutkurup<br />

cıgılganda koltugunan cölörgö bir can bolbodu canında...”(10 s.) “Kaderin<br />

oynu...Alımkul atalık değil midir? Büyük bir halkın önder kişisiyim diyordu. Onlar<br />

nerde? Hepsi nereye gittiler? Kan kustuğunda desteklemeye kimse yoktu yanında<br />

...”<br />

2) “Oy... Atalık kayda? Emne adise boldu?” “Oy... Atalık nerde? Bir şey mi<br />

oldu?” (11 s.) gibi sıradan fakat etkili sözlerin çok dikkatlice kullanıldığı görülür.<br />

Böyle ifadeler romanda çoktur. Tabii ki bütün sözlere diğer yazarların eserlerinde<br />

de rastlanır. Fakat, Tölögön Kasımbekov’un “Sıngan Kılıç” romanında bu unsurlar<br />

çok başarılı kullanılmıştır.<br />

Her hangi bir yazar “yukarıdaki gibi hazır sözler folklora aittir, onu çağdaş<br />

romanlar için kullanmak mümkün değildir” diye düşünmemelidir. Çünkü dil folklor<br />

için nasıl hizmet ederse, yazılı edebiyata da onun gibi hizmet eder. Dil, “folklora<br />

hizmet ediyorum” diye yere batmaz “yazılı edebiyata hizmet ediyorum” diye de<br />

göğe çıkmaz. Önemli olan onun doğal yapısının bozulmadan iyi kullanılmasıdır.<br />

19


Yazar o dönemdeki silah adlarını, savaş sürecinde kullanılmış sözleri iyi<br />

bildiğini göstermektedir. Romandaki “tolgomo, oromo, hayt, tepse, damakşi, kınırak<br />

kılıç, kara mıltık” gibi o dönemdeki ünvan ve savaş terimleri kullanılmamış olsaydı,<br />

yazar tarihi olayların yüzünü bu kadar aydınlatamazdı. T. Kasımbekov o dönemdeki<br />

dil araçlarını iyi kullandığı için başarıya ulaşmıştır. Bu başarı için yazar<br />

kutlanmalıdır. Çünkü bu dilsel kaynakla o dönemin sesini kulaklarımıza duyuruyor<br />

ve zor hayatı zorluk çekmeden anlamamıza yardım ediyor. Bu sesler tarihin<br />

seslerine dönüyor.<br />

Romanda şimdi artık kullanılmayan ve (ünvan, askeri-savaş terimleri)<br />

gündelik hayatla ilgili o dönemde aktif sayılan sözler, din, örf adet ve davranışlara<br />

bağlı ifadeler yaygın olarak kullanılır. Örneğin: allayar, buddaris, garem, kazıy,<br />

divanhane, kalender, kara çapan, secde, şayık, rivayet, hutba, hanike vb.gibi sözler<br />

tasvirlerde de, kahramanların konuşmalarında da uygun bir şekilde kullanılmıştır.<br />

Bu sözleri bazılarını metnin içinde bazılarını ise sayfa sonunda, dipnotlarda,<br />

atıfta kullanmıştır. Örneğin: “udayçı”, “sıpay”, “askerbaşı”, (16 s.), “sarbaz” (17<br />

s.), “minbaşı” (78 s.), “mudarris” (418s.), “aalim” (41s.), “parvanaçı” (420 s.).<br />

Okuyucu metni okurken kendisi daha bilmediği sözlerin manasını anlar. “Hazıret”,<br />

“amir”, “ıkrar”, “daramut”, “kasaba”, “oyluk”, “tarkî”, v.b. Bununla beraber<br />

“biri kem düynö”- (kadere şikayet ederken söylenen söz), “tamagından kanıñ alınıp<br />

kalıp cürbösün” – (birisine sinirlenirken söylenen söz). Sarı ulagıñ boloyum –<br />

(annenin çocuğunu şımarttığında söylenen söz.) vb. açıklamalar verilmiştir. Bence,<br />

bunun gibi sözlerin çoğu, zamanımızda, daha çok gençler için anlaşılmayabilir.<br />

Tabii kî, bazılarını, metne göre anlayabiliriz. Bu sebeble eserlerin sonunda tarihî<br />

sözlere, arkaik, dialektik ve dilin yerli özelliklerine bağlı atasözleri, idiomalarla ilgili<br />

dizin hazırlanırsa ve sözlük eklenirse okuyucular için yararlı olacağını düşünüyorum.<br />

Yazar arkaik sözleri kahramanların durumuna göre dile getirir. Bu yöntem,<br />

eseri monotonluktan, tek bir üslûpta konuşmaktan ve inanılmazlıktan kurtarıp, olayın<br />

gerçekle sağlam kaynaşmasına yardımcı olur. O dönemin toplumsal hâlini, halkın<br />

yaşamını ve onun her çeşitini yansıtır. Örnek olarak aşağıdaki cümleleri verebiliriz.<br />

“Ata”, cügörüsün çanaktan çıgartıp taştap... “ baba, mısırı soyarak...”<br />

(değirmende konuşan yiğidin sözü).<br />

- “Dinislamın zulpukarı Nasrullu baatır hanga bu tamsil pastık kılat”.<br />

20


- “İslam dininin babası Nasrullu kahraman han bu hikmetli sözleri duymak<br />

istemiyor”.<br />

(Abusatar mollanın sözü). – “ Sen amirindin kim ekenin bilesinbi? Nasrulla amir<br />

emes, Nasrulla bir kara özgöy”. “ Sen hükümdarın kim olduğunu biliyormusun?<br />

Nasrulla amir değil, o bir haylazdır”. (Atalık Nüzüp’ün sözü 94s.) vb. İyice dikkat<br />

edilirse, konuşanların üçünün de tavrı, sözü, sesi, vurgusu farklıdır. İşte bu<br />

farklılıkları açık ve net gösterebilmek, ustalıktır. Yazar kendi beyanlarında da bu tip<br />

etkili sözleri kullanır.<br />

1) ... “eptep bir şartnama tüzö salıp, Nüzüptün atalıgın coyup ciberüügö<br />

ümüttöndü” .... (çabuk bir anlaşma tanzim ederek Nüzüb’ü atalık ünvanından<br />

uzaklaştırmaya niyetlendi) (96 s.).<br />

2) ... “oşol zamat eki sarbaz çakırıp, alarga birdeme dep buyruk kılıp..” (... o<br />

an iki askeri çağırıp onlara emir vererek....) (96s.).<br />

3) “... handıktın paydubalın turguzgan ataktuu Ali handın balası...” (...<br />

hanlığın temelini yerleştiren şöhretli Ali hanın evladı) (97s.). vb. Burda da arkayik<br />

sözler kendi yolu ve yerinde kullanılmıştır. Bir başka özellik de şudur ki, çoğu zaman<br />

arkayik ve diyalektik sözler kahramanların dilinden yazarın diline veya tam tersine<br />

yazarın dilinden kahramanların diline geçebilmektedir.<br />

Nehir ve sularda, karlı, büyük dağlarda halk içinde hayatı ilgilendiren ilginç<br />

sözler, olağanüstü haller, ömür tükendiğinde sönecekmiş gibi gelir insana. İyi ki,<br />

onlar üslup kategorisi olarak, bu “Sıngan Kılıç” romanında canlandırılıyor.<br />

“Sıngan Kılıç” romanında halktan alınıp, tekrar bütün halkın konuşma diline<br />

yayılan sözler çoktur. Örneğin: “asteydil” (içtenlikle, coodar), “ayu şaşır, kulunçak”<br />

(125 s.), “bürüldöt” (131 s.), “lıglık” (139 s.), “sapata” (143), köpçünkü (149 s.),<br />

“alpık” (167 s. bitki adı), “çekeşki” (171 s. oyun adı), “ildire” (171 s.), “kalkilem”<br />

(174 s.) v.b. “Sıngan Kılıç”ta edebi dile kazandırılan bunun gibi sözler çoktur.<br />

Yukarıdaki gibi sözler halk dilinden edebî dile geçerse, dilimizin leksikasını<br />

zenginleştirecek araçlardan biri olacaktır.<br />

Burda V. G. Bekinskiy’in “asırlarca kullanılmış ve kalıplaşmış konuşma dili,<br />

ne zaman olursa olsun, edebî dile göre zengin ve güçlüdür. Tasvir için en güçlü<br />

kaynak budur”sözünü hatırlamak gerekir.<br />

Her bir dönemin kendi yüzü vardır. Şimdi demirden yapılmış yol, uzay<br />

21


evimize çok yakın olduğu zaman ile Hokanlıların “kanavayran” savrulmuş zamanın<br />

arasında büyük farklılık vardır. Hokandlıların zamanı yünü yenilenmeyen deve<br />

yavrusunun yüzünü ifade eder. İşte o dönemdeki hayatı, toplumun yüzünü, örf adeti,<br />

gelenek göreneği, her türlü eşyaları, ilişkileri o zamana uygun bir dille anlatmak<br />

eserin sanatsal başarısını göstermektedir.<br />

II. İNCELEME BÖLÜMÜ<br />

Tölögön Kasımbekov’un “Sıngan Kılıç” Romanındaki Kelime Dünyası<br />

Anlam Bilimi ve Kelime Araştırmaların Eserdeki Yeri<br />

Üslûbu tayin eden önemli vasıtalardan biri de kelime çalışmalarıdır. Yazarın<br />

duygu, düşünce ve ruh dünyası, seçilen kelimelerle yakından ilgilidir. Üslûp, seçilen<br />

kelimelerin esrarengiz izdivacıyla ortaya çıkar. Bu yüzden modern stilistikte yapı<br />

analizlerine önem veri üslûp, kelimeler arasındaki ilişkiler ile yazarın zihin dünyası<br />

arasındaki ilişkilerin sentezidir. İşte burada da anlambilimi ve kelime çalışmaları<br />

devreye girmektedir. 19 Bu yüzden Tölögön Kasımbekov’un tarihi romanında yapılan<br />

bir kelime dünyası araştırması, onun üslûbunu ortaya çıkarmada, önemli bir veri<br />

oluşturacaktır. Bu ve bunun benzeri araştırmalar sadece dil bilimi açısından değil<br />

aynı zamanda edebiyat araştırmaları açısından da büyük bir öneme sahiptir.<br />

Yazarın romanının üzerinde yapılacak anlam bilimi ve kelime araştırmaları,<br />

aynı zamanda yazarın gerçek niteliklerini ön plana çıkartacak ve onun sanat kalitesini<br />

tayin etmede faydalı olacaktır.<br />

Üslûp, başlangıçta belirttiğimiz gibi yazarın zihin dünyası ile kelimeler<br />

arasındaki ilişkileri nasıl kullandığı demekse, bunun bize verecek olanlar da<br />

19<br />

Gülsüm SALDERE, Abdurahim KARAKOÇ’un Sevda Şiirlerinde Kelime Dünyası, Basılmamış Yüksek<br />

Lisans Tezi, Ankara, 2003<br />

22


kelimeler olacaktır. Kelimeler de sadece gerçek anlamları değil aynı zamanda mecaz,<br />

yan ve duygu anlamlarını çağrıştırdığı için anlam bilimi ve kelime dünyası alanında<br />

yapılan çalışmalar, edebiyat araştırmalarına da büyük bir ivme kazandıracaktır.<br />

Tölögön Kasımbekov’un “Sıngan Kılıç” romanındaki kelime dünyası araştırmasına<br />

bu açıdan bakıldığında, yapılacak bir kelime çalışmasının ne kadar yararlı olduğu<br />

görülecektir.<br />

“Gerçek eserin ortaya konabilmesi bir yazarın yeteneğinden çok dile<br />

bütünüyle hâkim olmaya ve dilin bütün gizlerini, güçlerini yeterince tanımaya<br />

bağlıdır… Yazarın zihnindekini okuyucuya anlatmadaki başarısı büyük ölçüde<br />

sözcüklerin seçimi ve birleşmesindeki ustalıktan kaynaklanmıştır” 20<br />

Üslûp sahibi olan sanatçıların eserleri incelenirse, bunların dile bütünüyle hâkim<br />

oldukları ve dilin ifade imkanlarını başarıyla kullandıkları görülecektir. Bu bilgiyi de<br />

bize metinler üzerinde yapılacak titiz bir kelime dünyası (leksikoloji) çalışması<br />

verecektir.<br />

Kelime Dünyası<br />

Her hangi bir dilin kelime dünyası ve kelime hazinesinin temel kaynağı,<br />

şüphesiz yerli dil özelliklerine bağlıdır.<br />

“Sıngan Kılıç” romanı 1960-70 yılları içinde tamamlanıp, Sovyetler döneminde dört<br />

defa yayınlanmış, 1998 yılında roman düzeltilmiş ve eklemeler yapılıp beşinci defa<br />

yayınlanmıştır.<br />

“Sıngan Kılıç” romanı yedi yüz sekiz sayfadan oluşan büyük bir roman<br />

olduğundan, bu çalışmamızda her beş sayfanın bir sayfasını alarak yüz kırk sayfayı<br />

inceledik.<br />

Yazar, romanın incelediğimiz sayfalarında toplam 34587 kelime kullanmıştır.<br />

Bu kelimelerin 4026’sı farklı kelimelerden meydana gelmektedir. Toplam kelime<br />

sayısını oluşturan farklı kelimelerin ortalama yoğunluğu “8.3” civarındadır. Yani<br />

müellif bir kelimeyi ortalama “8.3” defa kullanmıştır.<br />

Dil çalışmalarında müellifin kalitesi ve çalışmadaki verimlilik kullanılan<br />

farklı kelime sayısıyla ölçülür. Bir yazar, yüzlerce eser yazabilir fakat yazarın<br />

kullandığı farklı kelime sayısı, toplam kelime kadrosuna oranla çok azsa, bu<br />

20 Doğan AKSAN, Şiir Dili ve Türk Şiir Dili, Ankara, 1993, s. 277-278<br />

23


müellifin kendi kendini tekrarladığını aynı kelimeleri âdeta bir çerez gibi<br />

kullandığını göster.<br />

Tölögön Kasımbekov’un “Sıngan Kılıç” romanının incelediğimiz kısmında<br />

kullanılan farklı kelime sayısının çokluğu yazarın Kırgızca’ya hâkim oluşunun delili<br />

sayılabilir.<br />

Kelimelerin Sıklık Dereceleri<br />

Kelimeler, yazarların kişilikleri ve sanat anlayışları hakkında bilgi veren<br />

şifrelerdir. Bu yüzden stilistiğe malzeme sağlamak üzere, takip edilen metodlardan<br />

biri de kelime sıklıkları (frekansları)’ndan yararlanmaktır. Çünkü müellif ya iradî ya<br />

da gayri iradî olarak bazı kelimeleri diğerlerine oranla daha fazla kullanabilir. Çok<br />

kullanılan kelimelerle yazarın hayata ve esere bakış açısı arasında doğrudan bir ilişki<br />

söz konusudur. Bu ilişki Tölögön Kasımbekov’un eserinde de görülmektedir. Eserde<br />

bazı kelimelerin sıklık değeri altı yüzü aştığı hâlde bazıları ancak üç yada iki kez<br />

kullanılmış. Tabiî ki az kullanılan kelimeler üslûp veri çalışmasında çok anlam ifade<br />

etmemektedir. Biz de bu yüzden çalışmamızda çoktan aza doğru (yüz kelime<br />

kullanışa kadar) bir sıralama yaptık ve ondan daha az kullanılan kelimeleri dikkate<br />

almadık. Bu kelimelerin listesi aşağıdadır.<br />

EN ÇOK TEKRARLANAN KELİMELER VE SIKLIK DERECELERİ<br />

No KELİME SIKLIK DERECESİ<br />

1 De- 839<br />

2 Bol- 611<br />

3 Kel- 443<br />

4 Tur- 411<br />

5 Bir 405<br />

6 Kal- 383<br />

7 Al- 323<br />

8 Ket- . 256<br />

9 Kör- 254<br />

10 Da 252<br />

11 Köz 240<br />

12 Kıl- 238<br />

13 Al 233<br />

14 Baş 232<br />

15 Çık- 222<br />

16 Otur- 222<br />

17 Menen 220<br />

18 El 197<br />

19 Koy- 197<br />

20 Ayt- 195<br />

24


21 At 185<br />

22 Kol 183<br />

23 Çok 175<br />

24 Cür- 173<br />

25 Cat- 170<br />

26 Eki 162<br />

27 Bul 144<br />

28 Eken 141<br />

29 Tüş- 139<br />

30 Biy 136<br />

31 Tikt- 136<br />

32 Cer 136<br />

33 Bek 132<br />

34 Özü 128<br />

35 Bas- 123<br />

36 Tart- 121<br />

37 Kim 119<br />

38 Sal- 111<br />

39 Ordo 109<br />

40 Akırın 105<br />

41 İç- 105<br />

42 Kara- 103<br />

43 Öt- 103<br />

44 Bar 102<br />

45 Un 102<br />

46 Kişi 101<br />

47 Oşol 97<br />

48 Emes 96<br />

49 Biz 96<br />

50 Kara 96<br />

51 Bil- 94<br />

52 Emi 90<br />

53 Uk- 88<br />

54 Cigit 87<br />

55 Oy 86<br />

56 Emne 84<br />

57 Ak 83<br />

58 Bar 83<br />

59 Ol- 82<br />

60 Kötör- 91<br />

61 Tokt- 80<br />

62 Et- 80<br />

63 Başt- 79<br />

64 Kün 78<br />

65 Datka 77<br />

66 Eç 77<br />

67 Han 77<br />

68 Kop 76<br />

69 Bala 76<br />

25


70 Cakşı 74<br />

71 Adam 74<br />

72 Usul 74<br />

73 lyk- 72<br />

74 Könül 68<br />

75 Ciber- 67<br />

76 İş 67<br />

77 Üçün 67<br />

78 Ce- 66<br />

79 Ooz 62<br />

80 Karm- 60<br />

81 Sura- 59<br />

82 Narı 59<br />

83 Bir 58<br />

84 Tigi 55<br />

85 Cet- 55<br />

86 Aga 55<br />

87 Kız 54<br />

88 Siz 54<br />

89 Süyl- 54<br />

90 Taşta- 54<br />

91 Kan 54<br />

92 Cıl 54<br />

93 Es 53<br />

94 Sen 52<br />

95 Men 52<br />

96 Kayda 52<br />

97 Can 52<br />

98 Sez- 52<br />

99 Cakın 51<br />

100 Baarı 50<br />

Tablo 1<br />

Sıklık derecesi en yüksek kelime “de”-fiilidir. Bu fiilin eserde toplam 839<br />

defa kullanılması önemli bir üslûp özelliğidir. Çünkü duygu ve düşüncelerini ifade<br />

etme ihtiyacı her insanda vardır. Ama bu ihtiyaç yazarda daha fazladır. Bu kelime<br />

diyaloglarda daha çok kullanılmıştır. Böylece esere sohbet havası verilmiştir. Yazar<br />

“de” fiilinin bir çok biçimini kullanmıştır. Örneğin: dedi, deyt, dep catat, degen, dep,<br />

deşip, deşken, degende, degendey.<br />

Bu kelimeden başka onunla aynı anlama gelen “ayt”-ve “süylö-” fiillerine de<br />

eserde yer verilmiştir. “Ayt-” fiili eserde 195 defa, “süylö-” fiili 54 defa<br />

kullanılmıştır. Eserde bu fiillerin gramatikal biçimine rastlanır. Örneğin: ayt, ayttı,<br />

aytıp catat, aytkan, aytkanday, aytkanda, aytkança: süylö, süylödü, süylöp catat,<br />

26


süylögön, süylögöndö, süylögönçö.<br />

“De”-fiilinden sonra en çok kullanılan kelime “bol-” dur. Bu kelime eserde<br />

toplam 611 defa kullanılmıştır. Bu fiil Kırgızcada daha çok yardımcı fiil işlevinde<br />

kullanıldığı için incelediğimiz çalışmada da karşımıza bu fonksiyonda çıkmaktadır.<br />

“Bol”-fiili tek başına, bir oluşu, meydana gelişi anlattığı için “bar”<br />

kelimesiyle sıkı bir ilişki içerisindedir.<br />

Beçaraga sakavat ber, coomart bolup bar bolgun,<br />

Irayım çaç kalkına sen kündöy carkın şoolandı.<br />

Biçare’ye sadaka ver, olarak hayatta var ol,<br />

Merhamet saç halkına gün gibi aydın şöleni.<br />

Bu “bol”-fiiline örnek olup, eserin 568. sayfada Aksakalın, İshak’a söylediği<br />

sözdür.<br />

Kelimeler arasında kullanım sıklığı fazla olan bir başka kelime de 443 defa<br />

kullanılan “kel-”fiilidir. Bu fiil eserde 443 defa kullanılmıştır. Bu fiil sıklık derecesi<br />

bakımından listede üçüncü sırada yer almaktadır “kel”-fiili hem hareketi hem de<br />

daveti ifade eder.<br />

…Kardınan başka covu cok,<br />

Katından başka eli cok…<br />

Bakıl bolor pendeler,<br />

İştep kursak toybogon<br />

Aç, mırzalık kün keler…<br />

Beytine, beykut tün keler…<br />

Yemekten başka sözü yok,<br />

Kadından başka halkı yok…<br />

Cimri olur insanlar,<br />

Çalışsa bile karnı doymayan<br />

Açın beylik günü gelir…<br />

Rahatsızın , bahtsız gecesi gelir…<br />

Yukarıdaki verdiğimiz örnek, 693. sayfada Kalender’in Kurmancan Datka’ya<br />

27


söylediği sözdür.<br />

Sıklık derecesiyle dikkati çeken diğer bir kelime dördüncü sırada yer alan<br />

“tur-” fiilidir. Bu fiil nesnenin hâlini ve durumunu gösterir. Bu fiilin biçimleri<br />

şunlardır: Turat, turdu, turgan, turganda.<br />

“Tur-” fiilinden sonra en çok kullanılan kelimeler arasında sırayı 405 defa<br />

kullanılan “bir” kelimesi almaktadır. Bu kelime işlevsel olarak hem sayı ismi hem<br />

de belgisiz sıfat ve sayı sıfatı olarak kullanılmıştır. “Bir” in eserde fazla kullanılması,<br />

üslup özelliğinden kaynaklanmamaktadır. Çünkü bu kelimenin çok kullanılması bir<br />

üslûp özelliği değil, Kırgız dilinin bir gerçekliğidir. “Bir” belirtisizlik ifade eden bir<br />

kavram olduğu için gerek konuşma, gerekse yazı dilinde en çok kullandığımız<br />

kelimelerden biridir.<br />

Eserde geçen kişilerden birisi olan Bolot’un 41. sayfada söylemiş olduğu<br />

sözler “bir” kelimesine örnek olabilir.<br />

-Temirden ayrıldık. Bir künü baarıbız oşobuz. Biribiz attan, biribiz taştan,<br />

biribiz okton uçup, bir künü baarıbız cazmışıbızdı körörbüz.<br />

(-Temiri kaybettik. Bir gün hepimiz onun gibi olacağız. Birimiz attan, birimiz<br />

taştan, birimiz oktan öleceğiz. Bir gün hepimiz yazğımızı göreceğiz).<br />

“Bir” kelimesinden sonra en çok kullanılan “kal-” ve “al-”fiilleridir.<br />

Çalışmamızda “kal-”fiili 383 defa, “al-” 323 defa kullanılmıştır. “Kal-” fiili nesnenin<br />

bir yerde bulunmasını “al-” fiili ise, nesnenin elimizde bulunmasını ifade eder.<br />

-Barı coogo atanıp, ayılda ayaldar cana caş baldar kalıştı (84. sayfa).<br />

(-Hepsi savaşa gidip, köyde kadınlar ve çocuklar kaldılar.)<br />

-Süyümkan, kızın boruna basıp, öksöp ıyladı: Berbeym! Kızımdı. Meni<br />

öltürüp salıp algıla kızım azır caş…(373.)<br />

(-Süyümkan kızını bağrına basıp, hıçkırarak ağladı: Vermem! Kızımı. Beni<br />

öldürün sonra alın, kızım şimdi küçük...).<br />

Yukarıdaki diyalog kızın Hansaraya gitmesini istemeyen Süyümkan’ın sözleridir.<br />

Kelimeler arasında kullanım sıklığı eazla olan bir başka kelime, 352 defa<br />

kullanılan “da” edatıdır. Bu kelime sıklık derecesi bakımından listede onuncu sırada<br />

yer almaktadır. “Da” bağlantıyı ifade eden bir kavram olduğu için gerek konuşma,<br />

gerekse yazı dilinde en çok kullandığımız kelimelerden birisidir.<br />

-Caman künündö beline tanuu boldum ele, ıldıyışta öbök da, öydödö cölök da<br />

28


oldum ele. (181. s).<br />

(-Kara günde beline bağ olmuştum. Aşağıda temel, yukarıda destek<br />

olmuştum).<br />

Narmambet Datka’nın Kudayar Hana hitâp ettiği sözlerdir.<br />

“Ket-”fiili “kel”in zıddıdır ve eserde 256 defa kullanılmıştır.<br />

Ketse döölöt başından,<br />

Kelmeği kıyın al kaytıp<br />

Ömür ötör bir künü,<br />

Kızıl öndü sargayıp.(559.s).<br />

(Gitse servet başından,<br />

Tekrar gelmesi zordur.<br />

Hayat geçince bir gün,<br />

Kızıl yüzü sararır).<br />

“Kör-”, gözün fiil olarak karşılığıdır. “Kör-” fiili sıklık değeri 254’tür. “Kör-<br />

” le aynı anlamda olan başka fiiller de “tiktöö-”ve “karoo-”dır. “Tiktöö-” fiili<br />

eserde 136, “karoo-” fiili 103 defa kullanılmıştır.<br />

“Köz” le birlikte bu fiillerin eserde sık kullanılması Tölögön Kasımbekov’un<br />

varlık karşısında ilgisiz kalmadığını ve onu dikkatle gözleyerek tespitlerini eserinde<br />

aktardığını göstermektedir.<br />

“Kör-” ile sıklık değeri yüksek olan “köz” kelimesi arasında büyük bir<br />

bağlantı vardır. Çünkü her nesneyi gözümüzle görürüz ve algılarız. Bu kelimenin<br />

sıklık değeri 240’tır. “Köz” gözlem, dikkat etme gibi anlamları da çağrıştırmaktadır.<br />

Düülükön eldin közünö akboz argımak çubalgan bulut, İshaktın söölötü<br />

çatırap küygön calın bolup körünüp ketip baratat. (499. s).<br />

(Heyecanlanan halkın gözüne beyaz argımak uzun bir bulut gibi İshak’ın<br />

heybeti çatır çatır yanan alev gibi görünüm veriyor.<br />

“Köz” gözlem, dikkat etme anlamları dışında güzelliğin de ifade eder.<br />

Edebiyatta gözleri tasvir etmede “kara” sıfatı kullanılır . Bu sıfat 96 defa<br />

kullanılmıştır.<br />

“Köz” den sonra en çok kullanılan kelime “al” zamiridir. “Al” kelimesi<br />

29


üçüncü şahıs zamiri olarak eserde 233 defa kullanılmıştır. “Al” dan başka Kırgız<br />

dilindeki şahıs zamirleri “sen” ve “ben” kelimeleridir.<br />

“Sen” eserdeki insanların diyaloglarında birbirlerine seslendikleri kişi yada<br />

unsur olarak eserde 52 kez kullanılmıştır. “Sen” den sonra kullanılan ikinci kelime<br />

yine bir zamir olan “ben” dir. “Ben” eserde toplam 52 defa kullanılmıştır. “Ben”<br />

diyaloglarda konuşan insanlardan birisidir. Tölögön Kasımbekov bu şahıs<br />

kelimelerinin çokluk şekli olan “biz” eserde 96 defa kullanılmıştır. “Siz” 54,<br />

“baarı” ise 50 defa kullanılmıştır.<br />

“Baş” 232, “köz” 240, “kol” 183 defa en fazla kullanılan leksikolojik<br />

elemanlardır. Bu kelimelerin ilk anlamı kişinin organların ifade eder. İkinci anlamı<br />

ise üçünün de “insan” anlamını vermesidir. Tölögön Kasımbekov’un bu şekilde<br />

kullanması onun sanatkarlık kabiliyeti niyansıtır.<br />

-“Bizge başsız, ökümdarsız dedi Nasirdin han (522.s)<br />

(-“Bize hansız, hükümdarsız dedi Nasirdin han).<br />

“Can” kelimesi de “kişi ” anlamını vermektedir. Bu kelimenin sıklık değeri<br />

“52”dir.<br />

Kıştakta kıbır etken can cok. (382 s.) (Köyde kıpırdayan hiç kinse yok).<br />

Bu kelimelerle sıklık değeri fazla olan “el” kelimesi, yukarıdaki kelimelerle<br />

aynı anlamda olup, eserde 197 defa kullanılmıştır.<br />

-Datka, el emnege umtulup, düülüktü, elge emne kerek? Elge beypildik kerek,<br />

toyunçuluk kerek, ökümdardın adildiği, kamı kerek (414 s).<br />

(-Datka, halk niye hücum ederek heyecanlandı. Halka ne gerek? Halka refah<br />

içinde yaşamak, tokluk, hükümdarın adaleti gerek).<br />

Yukarıdaki satırlar eserde Abil biyin halka söylediği sözlerdir.<br />

“At” kelimesi göçebe Kırgız halkın önemli öğesi olduğu için Tölögön<br />

Kasımbekov’un romanında en sık kullanılan kelimelerden biridir. Bu kelime 185<br />

sıklık derecesiyle listede yirmi birinci sırada bulunmaktadır. Kırgızlar için at,<br />

arkadaş ve dosttur. Atın üstünde hayat geçiren Kırgızların at ile ilgili birçok atasözü<br />

vardır. Örneğin: At adamdın kanatıdır. At sıylagan cöö baspayt. (At kişinin<br />

kanatıdır).( Ata hürmet gösteren yaya kalmaz).<br />

“Cok” kelimesi “bar” ın zıddı olmasına rağmen “bar” la ilgili bir kavramdır<br />

ve eserde toplam 175 defa kullanılmıştır. Bir şeyin yok olduğunu söylemek, onun var<br />

30


olmadığını ispatlamamıza bağlıdır. Bu yüzden “var” ile “yok” birbirine tezat olsa<br />

bile anlamca yakın kelimelerdir.<br />

“Bar” kelimesi eserde 102 defa kullanılmıştır. “Bar” evrende yada düşüncede<br />

yer alan “yok” un karşıtıdır. Çünkü varlık eğer görürseniz vardır. Evrende<br />

milyarlarca varlık olduğu hâlde biz onları göremiyoruz, öyleyse onlar yok mudur?<br />

Hayır! Bu “bar” sözcüğünün izafî bir özelliği olduğunu göstermektedir.<br />

“İki” kelimesi sayı sıfatı olarak 162 defa “bir” kelimesi ise 58 defa<br />

kullanılmıştır.<br />

Tölögön Kasımbekov’un kullandığı işaret sıfat olan “bul” kelimesinin sıklık<br />

derecesi 144’tür. Diğer işaret sıfatlarına nazaran daha yüksek olduğunu görmekteyiz.<br />

Uzak nesneler için kullanılan “oşol” 97 “uşul” 74, “narı” 59, “tigi” 55 defa<br />

kullanılmıştır. “Bul” yakın nesneler için kullanılan bir işaret sıfatıdır. Bu sıfatın<br />

eserde fazlaca kullanılması üslûp açısından önemlidir. Yazar eserde geçen insanların<br />

gördüğü, dokunduğu nesneleri tasvir ederken özellikle “bul”u tercih etmiştir.<br />

“Biy” belli bir bölgenin veya boyun, hükümdarı ve iktidarı elinde bulunduran<br />

kimse olarak tarihi romanda toplam 136 defa kullanılarak, sıklık değerinin eazlalığı<br />

ile otuz kelime arasında yer almıştır. Çünkü halkın olduğu yerde yönetici da vardır.<br />

Biy halkı yönetir ve sosyal problemleri çözer, halk ve vatanı düşmanlardan korur.<br />

Biy boluu elge karamduu, curt keregine caraktuu bolu abzel dedi Kurmancan<br />

Datka. (210.s)<br />

(Bey olmak halka bağlı, yurt için yararlı iş yapmak şart dedi Kurmancan<br />

Datka).<br />

İncelediğimiz eserde “biy” in dışında onunla ilgili kelimelerin de fazlaca<br />

kullanıldığını görmekteyiz. Bunların dağılımı şöyledir. “Bek” 132 defa, “Han” 77<br />

defa, “Aga” 55 defa kullanılmıştır.<br />

“Datka” Buhara Emirliğinde vilayet yöneticisidir. Tölögön Kasımbekov bu<br />

kelimeyi eserde 77 defa kullanmıştır. “Datka” kelimesinin eserde yoğunluğuna<br />

sebep Hokand Hanlığının, Kurmancan Datka olmaksızın gözümüzün önüne<br />

getirmemiz mümkün olmaması sebebiyledir. Kurmancan Datka’nın, o zamandaki<br />

sosyal ve idari meselelere etkisi büyük olmuştur.<br />

-Bu orus degen at tügündöy köp eken, a biz attın kaşkasınday birtike<br />

elbiz...(659. s).<br />

31


(-Bu Rus halk,ı at tüyü gibi çok. Biz ise atın kaşkası gibi az bir milletiz...).<br />

Yukarıdaki satırlar eserdeKurmancan Datka’nın, Şabdan Baatıra söylediği<br />

sözlerdir.<br />

“Han” Hokant Hanlığının yöneticisi olarak Tölögön Kasımbekov’un eserinde<br />

77 defa kullanılmıştır.<br />

“Cer” kelimesi 136 sıklık derecesiyle biyden sonra gelen kelimedir. Bu<br />

kullanım sıklığı, Tölögön Kasımbekov’un Hokant Hanlığının mekanına kayıtsız<br />

kalmadığını ve Kırgız, Kıpçak boylarının yaşadığı alanları eserde açıkça<br />

göstermesiyle alakalıdır.<br />

“Fergana” (23), “Andican” (13), “Margalan” (8).<br />

“Kim” bir soru ifadesidir. Listede otuz yedinci sırada yer almaktadır. Eserde<br />

toplam 119 defa kullanılmıştır. Yazar o zamandaki halkın birbirlerine soru sorması<br />

sebebiyle, hayatı sorgulaması ve olumsuz tutumlara karşı devamlı bir isyan hâlinde<br />

olduğu için soru ifadelerine eserde sıkca yer vermiştir. Eserde kullanılan soru<br />

kelimelerinin başlıcaları şunlardır:<br />

“Emne” (84), “kayda” (52), “sura” (59), “kanday” (23), “emnege” (34).<br />

Bazen de cevabını bildiğimiz hâlde sorular sorulur.<br />

Kayda ketip baratasın, o azamat<br />

Bir kılçaybay, tagdırına baş baylap? (415 s.)<br />

(Nereye gidiyorsun, yiğit.<br />

Arkaya bakmaksızın, kaderine boyun eğip?)<br />

Yukarıdaki satırlar eserde Nauman’ın kaderini hatırlayarak, İshak’ın<br />

düşünceye dalıp, kendi kendine sorular sorarduğu kısımlar).<br />

Soruların cevabını ifade eden kelime “üçün” eserde 67 defa kullanılmıştır.<br />

“Ordo” eserde halkın ve yönetim sistemin bulunduğu alan olarak<br />

kullanılmıştır. Kendi vatanı, halkı ve askeri olan idari birimi karşılar. Bu kelime<br />

eserde 109 defa kullanılmıştır. Ordonun ilk anlamı, göçebe halkın aksakallarının,<br />

yiğitlerinin, önderlerinin sosyal problemleri konuşarak çözdüğü mekan boz üydür.<br />

…Ordosu bolboy el bolboyt,<br />

Ordoluu el kem bolboyt (15 s.)<br />

(…Ordosu olmayan halk olmaz<br />

ordosu olan halk, eksik olmaz)<br />

32


Yazar eserde hal zarflarını da fazlaca kullanmıştır. “Akırın” 105, “cakşı” 74,<br />

“cakın” 51 defa kullanılmıştır. Bu hal zarfları fiillerin tarzını, nasıl gerçekleştiğini,<br />

ne durumda olduğunu belirten zarflardır. Hal ve tavır ifade eden her isim nasıllıknicelik<br />

zarfı olarak kullanılabildiği için vasıf da bir hal ve tavır olduğu için hemen<br />

hemen bütün sıfatlar, bilhassa nitelendirme sıfatları hal zarfları olarak çokça<br />

kullanılırlar. “Akırın” zarfına bu gibi fiiller gelebilir “kıl” 238, “çık” 22, “koy”<br />

197, “sal”. “Cakşı” zarfına ise “otur” 222, “cür” 173, “tart” 121, “bil” 94, “uk”<br />

88. “Cakın” zarfına: “tuş” 139, “baş” 123, “toktoo” 80 defa kullanılmıştır.<br />

Ayrıca durum zarfları içinde “menen” edatıyla yapılan vasıta zarfları da<br />

dikkat çeken bir sıklıkta kullanılmıştır. “Menen” edatı eserde 220 kez kullanılmıştır.<br />

Menen edatı bu isimlere gelir. “Ün” 102, “oy” 86, “iş” 67, “es” 53 defa<br />

kullanılmıştır.<br />

Kırgızca’da yardımcı fiil işlevinde kullanılan “eken” 141, “et-” 80 defa ve<br />

bu yardımcı fiillerin olumsuz biçimi olan “emes” 96 defa eserde kullanılmıştır.<br />

Eser göçebe Kırgızların hayatı, yaşam tarzı, siyasi ve sosyal ekonomik<br />

durumlarını tarif eder. Yukarıda saydığımız durumların olması için en önemli<br />

unsurun yani insan unsurunun olması gerekir. Bu “adam” kelimesidir. Bu kelimenin<br />

sıklık değeri 74’tür.<br />

Könülübüz çagılgandın otunan,<br />

Köz caşıbız şoro sudan koşulgan,<br />

Cuurluşup boz topurak bir cankep,<br />

Caralganbız atı uluk “adam” dep,<br />

Az bolup içer suusu, körör künü,<br />

Köp bolup kör ookattın tiriliği……(560 s.)<br />

(Gönlümüz şimşeğin ateşinden yaralmış<br />

Göz yaşımız bulanık sudan katılmış,<br />

Yoğurarak boz toprakla bir şekil<br />

Yaratılmışız adı ulu “insan” olarak,<br />

İçecek suyumuz, görecek günümüz azdır,<br />

Ama çok olur kör nefsin istediği…)<br />

İncelediğimiz eserde “adam” ın dışında onunla ilgili kelimelerin de fazlaca<br />

33


kullanıldığını görmekteyiz. Bunların dağılımı şöyledir.<br />

“Kişi” (101), “ciğit” (87), “kız” (54), “bala” (76).<br />

Yazarımız renk sıfatları içinde “kara” ve “ak” sıfatlarının sıklık derecesi<br />

yönünden diğerlerine göre daha fazla kullanmıştır. “Kara” sıfatının sıklık derecesi<br />

96’dır. Eserde yazar “kara” kelimesini hem sevgilinin gözleri, kaşları ve saçlarını<br />

nitelendirmek için kullanmıştır.<br />

Hem de “kara” sıfatını Tölögön Kasımbekov eserinde kötülüğün, pisliğin<br />

sembolü olarak verir.<br />

Emne kılam? Murunku kara tagımdı uşul ak kızmatım menen cuumakçı elem<br />

go?! Iyık tuu bolupturgan adamga kantip kol kötöröm? (548 s.).<br />

(“Ne yapacağım? Önceki kara lekemi bu yaptığım sevabımla düzeltecektim?!<br />

Kutsal bayrak olan insana nasıl saldıracağım?” )<br />

Yukarıdaki kısım eserde yer alan Atakul Baatırbaşının düşüncesidir.<br />

“Ak” sıfatı eserde 83 defa kullanılmıştır. “Ak” kelimesi “kara” nın zıddıdır.<br />

Hayatta kara sıfatı olunca ak sıfatı da olur.<br />

“Gönül” kelimesi eserde sık kullanılan kelimelerden biridir. Bu kelime<br />

eserde 68 defa kullanılmıştır. “Gönül”, sevginin kaynağı ve sevgilinin barınağıdır.<br />

Acının, neşenin, zevkin yaşadığı yer gönüldür.<br />

“Cıl” kelimesi 54 sıklık derecesiyle “gönülden” sonra gelen bir kelimedir.<br />

Bu kullanım sıklığı yazarın eserdeki zamana kayıtsız kalmadığını ve o zamanda<br />

yaşayan milletin sosyal hadiselerin de tarif ettiğini gösterir.<br />

“Kün” kelimesinin sıklık değeri 78’dir. “Kün” akışı durdurulmayan büyük<br />

bir hakikattir. Kün adeta bir sabun köpüğü gibi akıp geçer.<br />

Kündör ketet kayaka?<br />

Uçkan kuştay zımırap(180 s.).<br />

(Günler r nereye gidiyor?<br />

Uçan kuş gibi süzülerek ).<br />

Tölögön Kasımbekov yıla felsefi açıdan da yaklaşmıştır. Çünkü yıl kelimesi<br />

sadece “kün, saat” kavramları değildir; ayrı zamanda yaşam ve ölüm ifadesini de<br />

verir.<br />

Ömür ötör bir künü<br />

34


Çırpığı sınsa talından<br />

Çınar bolbos al kaytıp<br />

Ötkön ömür-kaçkan kuş (559s.).<br />

(Hayat geçer bir günü<br />

Dalı kırılsa söğüdünden<br />

Tekrar o çınar olmaz<br />

Geçmiş hayat-kaçan kuştur )<br />

Tölögön Kasımbekov’un yılın akıcılığı için kullandığı imajlar da oldukça<br />

çarpıcıdır. Onda yıl bir suu gibi akmaz tıpkı bir kuş gibi uçar.<br />

Tölögön Kasımbekov’un tarihî romanında en çok kullandığı kelimelere<br />

baktığımızda isimlerin fiillerden daha fazla olduğunu ve sıfat ile zarfların daha az<br />

kullanıldığını görmekteyiz. Listedeki kelimeler içinde belgisiz sıfat olan “bir” in<br />

beşinci sırada yer alması özel bir anlam taşımamaktadır. Bu tamamen bir linguistik<br />

gerçektir. Çünkü gerek konuşma dilinde, gerekse yazı dilinde belgisiz sıfat fazla<br />

kullanılır.<br />

Sayıları isimlerden az olmakla birlikte bazı fiiller listede ilk sıralarda yer<br />

almaktadır. En fazla kullanılan fiiller birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü sırada yer alan<br />

“de-”, “bol-”, “kel-”, “tur-” fiilleridir. Bu fiillerden sonra “kal-”, “al-”, “ket-”,<br />

“kör” fiillerinin sıklık değerinin yüksek olduğu görülmektedir. Bu fiillerle frekansı<br />

yüksek çıkan isimler arasında büyük bir paralellik vardır. “Bol-” fiili ile “köz”,<br />

“baş”, “kol” arasında, “kel-” fiili ile “el”, “biy”, “kişi” arasında “cür-” fiili ile<br />

“at”, “ciğit” arasında “kör-” ile “bek”, “ordo”, “kün” arasında, “de-” fiili ile<br />

“ün”, “datka”, “han”, “aga”, “kız” arasında, “a…-” fiili ile “akıl”, “oy” arasında,<br />

“kıl-” fiili ile “iş” “kötör-” ile “könül” arasında “ce-” fiili ile “ooz”, “kara-” fiili<br />

ile “bala”, “adam”, isimler ile “ne, neden, kim, nasıl” gibi soru kelimeleri arasında<br />

sıkı, kopması imkânsız bir bağ vardır.<br />

Eserde kullanılan fiillerin sıklık (frekans) derecesinin fazlalığı, Tölögön<br />

Kasımbekov’un aksiyomatik üslubunun işaretidir.<br />

Sonuç olarak, girişteki listeden ve buraya kadar söylenenlerden, yazarımızın<br />

üslûbu hakkında şu özellikleri çıkartabiliriz.<br />

Tölögön Kasımbekov zengin bir iç dünyaya, geniş bakış açısına sahip,<br />

35


milletini seven, saygı gösteren, önem veren aynı zamanda gözlemleyen, sorgulayan,<br />

düşünen ve zaman akışı ile savaşan bir yazardır. Ayrıca tarihî olaylara tekrar yaşantı<br />

vererek onları hayata geri döndüren yazar kendisini ruhsal yönden etkileyen tarihi<br />

kahramanlarla yaklaşmaktadır. Geçmişi niteleyen kelime gruplarıyla hareketi anlatan<br />

fiiller arasındaki eşitlik Tölögön Kasımbekov’un geçmişi sadece bir okunmuş kitap<br />

olarak görmediğini aynı zamanda onun insanı etkileyen bir kutsal yol olduğunu<br />

göstermektedir.<br />

EN ÇOK TEKRARLANAN İSİMLER VE SIKLIK<br />

DERECELERİ<br />

NO İSİM SIKLIK DERECESİ<br />

1 Köz 240<br />

2 Baş 232<br />

3 El 209<br />

4 At 185<br />

5 Kol 183<br />

6 Biy 136<br />

7 Cer 136<br />

8 Bek 132<br />

9 Ordo 109<br />

10 Un 102<br />

11 Kişi 101<br />

12 Çiğit 87<br />

13 Oy 86<br />

14 Kün 78<br />

15 Datka 77<br />

16 Han 77<br />

17 Bala 76<br />

36


18 Adam 74<br />

19 Konul 68<br />

20 İş 67<br />

21 Ooz 62<br />

22 Ağa 55<br />

23 Kız 54<br />

24 Kan 54<br />

26 Bet 52<br />

27 Can 52<br />

Tablo 2<br />

Tablo 3<br />

EN ÇOK TEKRARLANAN FİİLLER VE SIKLIK DERECELERİ<br />

Ns FİİLLER SIKLIKDERECESİ<br />

1 De- 839<br />

2 Bol- 611<br />

3 Tur- 411<br />

4 Kal- 383<br />

5 Al- 323<br />

6 Ket- 256<br />

7 Kör- 254<br />

8 Çık- 222<br />

9 Otur- 222<br />

10 Ber- 197<br />

11 Koy- 197<br />

12 Ayt- 195<br />

13 Cür- 173<br />

14 Cat- 170<br />

15 Tüş- 139<br />

16 Tikt- 136<br />

37


17 Bas- 123<br />

18 Tart- 121<br />

19 Sat- 111<br />

20 Kara- 103<br />

21 Öt- 103<br />

22 Bar- 102<br />

23 Bil- 94<br />

24 Uk- 88<br />

25 Öl- 82<br />

26 Kötör- 81<br />

27 Tokt- 80<br />

28 İyk- 72<br />

KELİME MAHİYETLERİ<br />

Kırgız lehçesinde kullanılan kelimelerin çoğu diğer Türk lehçelerinde de<br />

vardır. Yani Kırgız dilinin öz leksikası olarak sayılan birçok kelimeye başka Türk<br />

lehçelerinde de rastlanır.<br />

Örneğin: Dört-sayı sıfatı: Kırgızca “tört”, Kazakça “tort”, Tatarca “durt”,<br />

Başkırtça “dört”, Özbekçe “tört’tür”. “Biz” zamiri Kırgızca “biz”, Tatarca, Kara<br />

Kalpakca, Uygurca “biz”, Altay dilinde “bis”dir. “Cat” fiili: Kırgızca, Kazakça,<br />

Kara Kalpakça, Nogoyca “cat”, Tatarca, Başkırtça, Özbekçe”yat”; Şorca,<br />

Hakasça, Altayca-cat; Oyrotça “ cat”tır.<br />

Kırgızcadaki köz, kol, kel- , kör-, kal- kelimeleri: Kazakçada köz, kol, kel,<br />

kör, kal; Hakasça kös, kol, kel, kör, hal; Türkiye Türkçede göz, kal, geç, gör; Azeri<br />

Türkçesinde ise göz, gel, gur, gal’dır.<br />

Kırgızcadaki “baş”: kazakça “bas”, Tatarca “baş”, Hakasça “pas”,<br />

Oyrotça “baş”, Türkiye Türkçesinde “baş”dır”.<br />

Kırgızca “cok”: oyrotça “cok”, Türkiye Türkçesinde “yok”.<br />

Tatar, Başkırt, Azerbaycan, Türkmen, Özbek Türkçesinde “kız”, Hakasçada<br />

“hız’dır.<br />

Kırgız lehçeşinin esas söz hazinesinin böyle tabakalaşmasını aşağıdaki<br />

unsurlar etkiliyor.<br />

38


Eski Türkçenin söz varlığı Kırgızcanın da temel varlığıdır bazı. Ortak söz<br />

varlığı olan kelimeleri belirli bir lehçenin payına vermek mümkün değildir. Çünkü<br />

onlar bugünkü Türk lehçelerinin asıl şöz varlığına kaynaklık ediyor. Elbette, böyle<br />

ortaklık, rastgele görünüm değildir. Onlar yukarıda gösterildiği gibi lehçelerin aynı<br />

kökten geldiğini gösteriyor.<br />

Yukarıdaki örnekler; listede en çok kullanılan yüz kelimenin Türk<br />

lehçelerindeki yakınlığını gösteriyor.<br />

a ) İsimler: cer, kişi, bala, baş, kün, at,köz, ordo, ciğit, kız, akıl, can gibi<br />

kelimeler; Kara Kalpak, Kazak, Tatar, Özbek, Başkırt, Türkiye Türkçesi, Nogay,<br />

Altay lehçelerinde ortak leksikolji olarak görülür. Ortak kelimelerden bazıları<br />

fonetik bakımdan çok değişmemiştir.<br />

b) Renkler: ak, kara, kızıl, kök, sarı, caşıl.<br />

c ) Zamirler: ben, sen, al, biz v.ş. Böyle zarflar da yukarıdaki Türk lehçeleri<br />

için ortaktır. Ama bunların arasında fonetik farklılıklar vardır.<br />

d ) Filler: al-, kel-, tur-, iç-, kara- v.s.<br />

Bir şeyi göz önümüze almamız gerek. Leksikolojik elemanların birliği fonetik<br />

değil, kök ve anlam birliğine dayanır.<br />

Tölögön Kasımbekov hem Kırgız hem de müşterek Türkçede yaşayan ve<br />

kullanılan kelimeleri tercih etmiştir. İncelediğimiz eserde 4026 farklı kelime<br />

üzerinde yaptığımız değerlendirmenin sonuçları şudur .<br />

Farklı kelime toplamı: 4026<br />

Aslî Türkçe kelime miktarı: 2641<br />

Alınma kelime miktarı: 1385<br />

Aslî Türkçe kelime oranı: %65<br />

Alınma kelime oranı %34<br />

Bu tabloda görüldüğü gibi eserde Türkçe kelimeler, alınma kelimelerden daha<br />

fazladır. Alınma kelimelerin büyük kısmı, müşterek yazı dili ve edebiyatımızda<br />

kullanılan Arapça, Farsça ve Moğolca kelimelerden teşekkül etmiştir.<br />

Moğol dilinden alınan kelimeler<br />

Kırgızca”altın”, Moğolca (altan), Kırgızca “bürküt”, Moğolca (birgad),<br />

“darkan” (darhan), “bosogo” (bosgo), “kapkak” (havhag), “kunan” (gunan).<br />

a) Akrabalık kelimeleri: baja, abısın, küyöö, aga.<br />

39


) Hayvanlarla ilgili kelimeler: kırgool, corgo, serke.<br />

c) Eşya kelimeleri: saba, bakan, tabak, dege.<br />

Arap-Fars dilinden alınan kelimeler:<br />

“bak”, “darak”, “mömö”, “danek”, “sooda”, “zıyan”, “taraza”, “tıt”, “şabdalı”,<br />

“anar”, “meyiz”, “almurut”, “dan”, “pahta”, “kürüç”, “din”, “imam”, “arbak”,<br />

“duba”, “bitir”, “kat”, “kitap”, “mektep”, “sabat”, “talim”, “düynö”, “kubur”,<br />

“kabar”, “sabır”, “tartip”, “urmat”, “ubayım”, “azap”, “akıykat”, “adalet”, “kusa”,<br />

“kalp”, “maksat”, “kayrat”, “daam”, “aba”, “şam”, “supura”, “şamal”, “mamleket”,<br />

“mildet”, “kazına”, “tabıp”, “alkım”, “ubakıt”, “cuma”, “kıyal”, “can”, “nur”, “kalk”,<br />

“tacı”, “takt”, “kancar”, “akmak”, “rahat”, “ayban”, “ümüt”, “abal”, “akı”, “dart”,<br />

“çara”, “aram”, “düşman”, “nazik”, “saltanat”, “künöö”.<br />

Tölögön Kasımbekov’un eserinde kullandığı aslî Türkçe kelimelerden bazı<br />

örnekler de aşağıdakiler: “ata”, “ana”, “köz”, “kün”, “kök”, “cal”, “ordo”, “el”,<br />

“cer”, “cakşı”, “oy”, “oyloo”, “cüz”, “cılkı”, “at”, “ciğit”, “Tenir”, “öç”, “toprak”,<br />

“oyun”, “ak”, “kara”, “kalın”, “kelin”, “erkek”, “bir”, “oturuu”, “kaluu”, “içüü,<br />

“kişi”, “et”, “bala”, “kız”, “iş”, “cıl”, “kaygı”, “kargış”, “turmuş”, “kanday”, “carı”,<br />

“on”, “tüş”, “cancal”, “eregiş” “katın” v.s.<br />

Görüldüğü gibi bu örnekler Tölögön Kasımbekov’un müşterek Türkçe’ye<br />

verdiği önemi ortaya çıkıyor. Tölögön Kasımbekov Türkçe kelimeleri eserde<br />

kullanmakla dil biliminin “leksikolojik” anlayışına da uygun hareket etmiş<br />

olmaktadır. 4026 kelime üzerinde yaptığımız müşahadenin ortaya çıkardığı başka bir<br />

tablo bu hususiyeti açıkça teyit etmektedir.<br />

Türkiye Türkçesiyle müşterek kelime sayısı 2914<br />

Kırgız Türkçesinde kullanılan kelime sayısı 1112.<br />

Türkiye Türkçesiyle müşterek kelimelerin oranı %72.<br />

Kırgız Türkçesinde kullanılan kelimelerin oranı % 28.<br />

Bu tabloda görülen ve Türkiye Türkçesi konuşma ve yazı dilinde de yaygın<br />

kullanılış özelliğine sahip 2914 kelimenin yüzde altmış üçü alınma, yüzde otuz<br />

yedisi ise aslı Türkçe kelimelerdir. Sadece Kırgız Türkçesinde kullanılan 1112<br />

kelimede ise, Türkçe kelime oranı yüzde yetmiş dokuz, alınma kelime oranı ise<br />

yüzde yirmi bir olarak ortaya çıkmaktadır. Bu sonuç, alınma kelimelerin “müşterek<br />

40


Türkçede oynadığı rolü ifade etmektedir. İster aslî Türkçe kelime olsun, isterse<br />

alınma kelime olsun eserde “müşterek Türkçenin”şu kelimeleri bu hususta açık bir<br />

fikir vermektedir.<br />

“Padişah”, “alim”, “adalet”, “adep”, “azazil”, “hava”, “ariyet”, “ahlak”,<br />

“zaman”, “savaş”, “din”, “taze”, “taht”, “tün”, “dil”, “tan”, “hayal”, “yer”, “yurt”,<br />

“canlanmak”, “erte”, “tutkun”, “küz”, “yaz”, “tag”, “zencir”, “tilek”, “yoksul”,<br />

“uzak”, “sultan”, “belki”, “halk”, “millet”, “hayat”, “küç”, “öç”, “açlık”, “hayvan”,<br />

“bosogo”, “baht”, “zaman”, “yakın”, “sır”, “umid”, “namus”, “erkin”, “fikir”,<br />

“saltanat”, “sapar”, “tirüü”, “tokluk”, “dost”, “düşman”, v.b. gibi.<br />

Eserde kullanılan Kırgız Türkçesine ait bazı kelime örnekler şunlardır: “tokoç<br />

(ekmek)”, “çal (yaşlı), “suluu (güzel)”, “açkıç (anahtar)”, “aşık (fazla)”, “algaç (ilk)”,<br />

“cınalaç (çıplak)”, “çeke (alın)”, “köp (çok)”, “kaysı (hangi)”, “coo (düşman)”,<br />

“birok (fakat)”, “orun (mekan)”, “ötüü (geçmek)”, “kanday (nasıl)”, “çon (büyük)”,<br />

“anık (gerçek)”, “kıyın (zor)”, “eken (imiş)”, “özgöçö (ayrıca)”, “ökürüü<br />

(bağırmak)”, “örgöö (ev)”, “ösüü (büyümek)”, “ötünüü (rica etmek)”, “öcör<br />

(inatçı)”, “sırga (küpe)” v.b. gibi.<br />

41


III. KELİME TÜRLERİ<br />

“Sıngan Kılıç”ın incelediğimiz bölümlerinde isim başlığı altında isim, zamir,<br />

sıfat ve zarflar; fiil unsurları başlığı altında da fiil, sıfat-fiil, zarf-fiil ve isim-fiiller<br />

incelenmiştir. Bunları bir tabloda gösterelim:<br />

I. İsim Cinsinden Kelimeler<br />

A. İsim<br />

B. Zamir<br />

C. Zarf<br />

D. Sıfat<br />

II. Fiil unsurları<br />

A. Fiil<br />

B. Sıfat-fıil<br />

C. Zarf-fiil<br />

D. İsim-fiil<br />

Tablo 4<br />

Kelimeleri biz de bu tablodaki başlıklar altında inceledik ve gruplara ayırdık.<br />

İncelenen eserdeki toplam kelime sayısı ve bunların gruplara ayrılışı şu şekildedir:<br />

42


Tölögön Kasımbekov'un “Sıngan Kılıç” romanında toplam 4026 farklı kelime<br />

kullanılmıştır. Bunlardan 1670 tanesi isim, 1051 tanesi fiil, 758'i sıfat, 547'si ise<br />

zarflardan oluşmaktadır. Bunları grafik haline getirirsek çıkan tablo aşağıdaki<br />

gibidir.<br />

KELİME<br />

TÜRLERİ<br />

TOPLAM SAYISI ORANI<br />

İSİM 1670 41,48%<br />

FİİL 1051 26,11%<br />

SIFAT 758 18,82%<br />

ZARF 547 13,59%<br />

TOPLAM 4026 100,00%<br />

zarf<br />

sifat<br />

fiil<br />

grafik<br />

isim<br />

Tablo 5<br />

0 500 1000 1500 2000<br />

43


grafik 2<br />

14% zarf isim<br />

19% sifat<br />

41% isim fiil<br />

26% fiil<br />

sifat<br />

zarf<br />

Yukarıdaki kelimelerin ikili mukayesesi ile yüzdelik oranları ise şöyledir.<br />

SIFAT VE FİİL UNSURLARININ<br />

TOPLAMI<br />

1809<br />

Sıfatların Fiil Unsurlarına Oranı 41%<br />

Fiil Unsurlarının Sıfatlara Oranı 59%<br />

SIFAT VE İSİMLERİN TOPLAMI 2428<br />

Sıfatların isimlere oranı 31%<br />

İsimlerin Sıfatlara Oranı 69%<br />

FİİL UNSURLARIYLA İSİMLERİN<br />

TOPLAMI<br />

2721<br />

Fiil Unsurlarının isimlere Oranı 39%<br />

İsimlerin Fiil Unsurlarına Oranı 62%<br />

Tablo 6<br />

Yukarıdaki tablolarda sıfatların ve fiillerin oran olarak daha az kullanıldığı<br />

görülmektedir. Sıfatların isimlere oranı % 31. Sıfatların fiillere oranı % 41’dir.<br />

Burada isimler ile fiilerin sayısı arasında bir denge görülmektedir.<br />

44


İSİM CİNSİNDEN KELİMELER<br />

Tölögön Kasımbekov’un tarihî eserindeki kelime türlerinin büyük bir kısmı<br />

isimlerden oluşmaktadır. Bu özel bir kullanımdan ziyade her dilde olması gereken bir<br />

gerçekliğidir. İncelenen eserdeki toplam isim sayısı 1670’dir. Bu isimler içinde<br />

araştırmamıza bağlı olarak tarihî konulu isimlerin sayısı daha fazladır.<br />

Çalışmamızda isim cinsinden kelimeler, inceleme kolaylığı olması açısından<br />

ifade ettikleri kavramların özelliklerine göre gruplara ayrılmış ve bu gruplarda en çok<br />

kullanılan kelimeler alınmıştır. Bu yüzden gruptaki isimlerin toplam sayısı yaklaşık<br />

değerleri ifade etmektedir.<br />

a. İdarî İsimler<br />

“Datka” (77), “Han” (65), “Bek” (132), “Biy” (136), “Aga” (10), “Bay” (1),<br />

“Bekzaada”(1), “Mırza” (10), “Ökümdar” (1), “Padışa” (4), “Paşa” (13), “Padişah”<br />

(13), “Törö” (7), “Taksır” (14), “Töböl” (2), “Uvazir” (1), “Haci” (3), “Hazrati” (11),<br />

“Hanzaada” (8), “Hanike” (1), “Ayım”(29), “Biykeç” (1), “Aksakal” (11), “Baybiçe”<br />

(7), “Oluya” (2), “Bilerman” (4), “Aco” (8), “Ake” (14), “General” (8).<br />

“Bek, biy” belli bir bölgenin veya boyun hükümdarı, iktidarı elinde bulunduran<br />

kimse. “Datka” Buhara Emirliğinde vilayet yöneticisidir. “Kalendar” f.i. din ve<br />

mahşer günü üzerinde şiir söyleyen kimse. Kırgızlarda kalendar derviş yerine<br />

kullanılır. “Dubana” f.i. hayatını dini insanlara yaymaya adayan, maddi değeri<br />

önemsemeyen, sürekli halkı dolaşan kimse. “Oluya” a.i Evliya, “Haci” hacca gidip<br />

gelen kimse. “Hanike” hanın eşi, hanımı. “Molla” din işlerini yürüten kimse. Halk<br />

arasında mollaya “ak seldelüü” moldo denir 21 .<br />

Bu gruptaki isimlerin toplam frekans değeri 593’dür. Bu sonuçlardan yola<br />

çıkarak Tölögön Kasımbekov‘un eserin geçtiği zamandaki idarî kelimeleri iyi<br />

bildiğini ve onları eserinde sanatkarane bir şekilde kullandığını söyleyebiliriz. Bu<br />

isimlerin arasında dinî kavramları içeren isimler de vardır. Bununla yazarın<br />

İslamiyete bağlı ve dinî konuları da iyi bildiğini anlıyoruz. Bir ordunun olması için<br />

halkın ve idarî kişilerin olması şarttır. Göçebe halkta içerisinde her idareciye<br />

kendine özgü ünvanlar verilmiştir. Bunu Tölögön Kasımbekov’un eserinde<br />

21 Kırgız tilinin tüşündürmö sözdügü,1.tom, (Frunze,1984).<br />

45


ütünüyle görüyoruz.<br />

b. Meslekî İsimler.<br />

“Abtabaçı” (4), “Askerbaşı” (7), “Atkıç” (2), “Dıykan” (1), “Caager” (1),<br />

“Catakçı” (2), “Celdet” (11), “Cooker” (1), “Cüzbaşı” (4), “Baatır” (23), “Ciğitbaşı”<br />

(1), “Colbaşçı” (1), “Camakçı” (1), “Casool” (1), “Zerger” (2), “Kazınabaşı” (4),<br />

“Kolbaşçı” (5), “Küzötçü” (5), “Karakçı” (1), “Koonçu” (3), “Mergençi” (3),<br />

“Korbaşçı” (1), “Minbaşı” (8), “Münüşkor” (1), “Nökör” (2), “Onbaşı” (3), “Sarbaz”<br />

(7), “Sarker” (6), “Sayakatçı” (1), “Tilmeç” (49), “Tamırçı” (5), “Çabandes” (1),<br />

“Irçı” (1), “Elçi” (30), “Dubana” (7), “Kalander” (21), “Kalpa” (5), “Molla” (3),<br />

“Canciğit” (1), “İmam” (1).<br />

“Minbaşı” bin askerden oluşan asker birliğinin komutanı. “Cüzbaşı” yüz askerden<br />

oluşan asker birliğinin komutanı. “Sarbaz” asker, “Sarker” asker başlarından birisi.<br />

“Ökümdar”-hükümdar, “Padişa”-padişah, “Nöökör”-hükümdarın özel birliğinin<br />

askeri “Caager” yaycı. “Camakçı”- aşık, “Zerger”- altın ve gümüş gibi değerli<br />

metallerle çalışan kuyumcu. “Münüşkör”- kartalı av için eğitip, avlanan kimse.<br />

“Mergen”- avcı, savaşlarda tüfek kullanılan kimse. Romanda anlatılan devirde çok<br />

az kimse tüfek kullanabiliyordu, tüfek çok pahalı bir silah türüydü. “Çabandes”- ata<br />

iyi binen kimse at yarışlarında ata binen kimse. “Colbaşçı”-önder kimse, “Cooker”asker,<br />

Bu gruptaki isimlerin toplam frekans değeri 272‘dir. İdarî isimlerden sonraki<br />

en kalabalık isim grubunu meslekî isimlerin oluşturduğu görmekteyiz. Bugün kelime<br />

haznemizde kullanılmayan bazı meslekî kelimeler o zamanda aktif olarak<br />

kullanılmıştır. Onların bazıları savaşla ilgili isimlerdir. Örneğin: Sarbaz, Sarker,<br />

Cooker, Nökör, Kolbaşçı‘dır.<br />

c. Akrabalık İsimleri<br />

“Abışka” (23), “Ayal” (4), “Baba” (1), “Bala” (29), “Cubay” (1), “Kaynaga”<br />

(2), “Kayni”(3), “Karındaş” (4), “Katın” (10), “Kız” (44), “Kaynata” (4), “Kempir”<br />

(4), “Kuda” (2), “Nebere” (2), “Oğlan” (3), “Taga” (8), “Ükö” (2), “Uul” (14), “Çal”<br />

(6), “Ece” (5), “Kelin” (21), “Küyöö” (4) v.s.<br />

Yukarıdaki isimlerin toplam sayısı 197’dir. Bu da önemli bir değer<br />

oluşturmaktadır. Kırgız halkı akrabalığa çok önem verir. O zamanda kullanılan<br />

46


kelimeler şimdi bizim kelime dünyamızda da hiç değişmeden kullanılıyor. Çünkü biz<br />

her zaman akrabalarımızla yaşarız ve onları hiçbir şeyle değiştirmeyiz. Yazar da<br />

göçebe halkın psikolojisini iyi algılayarak eserinde akrabalık bağlarını ifade eden<br />

unsurları bol bol kullanmıştır.<br />

d. Hayvanlarla İlgili İsimler<br />

“Argımak” (20), “aygır” (3), “corgo” (10), “cöcö” (1), “colbors” (2),<br />

“böltürük” (11),“börü” (3), “bürgö” (3), “bürküt” (20), “bee” (12), “bıştı” (3),<br />

“donuz” (1), “ilbirs” (2), “karışkır” (9), “kumurska” (3), “kunduz” (16), “kögüçkön”<br />

(1), “mışık” (4), “susar” (1), “sagızgan” (1), “sarançı” (3), “tülkü” (2), taylak (4),<br />

ulak (2), “çımçık” (1), “elik” (2), “töö” (7).<br />

“Caa”- yay, “Kılıç”- kılıç savaşta kullanılan kesici bir silah türüdür. “Nayza”-cirit.<br />

“Surnay”-zurna, “Mıltık”-tüfek, “Aygır”-yetişkin erkek at. “Bee”-yetişkin dişi at.<br />

“Bıştı”-üç yaşındaki erkek at. “Börü”- karışkır. Kurt, Kırgız efsanelerinde börü ayrı<br />

yer tutmakta ve önemli rol oynamaktadır. Ç.Aytmatov’un eserlerinde de “Börü Ana”<br />

hikayesi bulunmaktadır. Bütün Türk halklarında da buna dair efsaneler vardır.<br />

“Bürküt” kartal, Kırgızlar göçebe hayatında birçok hayvanları evcilleştirmişler ve<br />

onları arkadaş olarak saymışlardır. Onlardan birisi de kartaldır. Kırgızlar kartalı<br />

avcılık için beslemişler. “İlbirs”-dağ kaplanı, Kırgızlarda özel saygıya sahip hayvan<br />

türüdür. “Colbors”-kaplan.<br />

Bu gruptaki isimlerin toplam sayısı 145’tir. Tölögön Kasımbekov’un eserinde<br />

hayvancılık ve avcılıkla ilgili isimler çoktur. Çünkü Kırgız halkı göçebe halk olduğu<br />

için Kırgız hayatını bunlar olmadan düşünmek mümkün değildir. O, yediği<br />

yemekten giydiği giysilere kadar bunlarla ilgilidir. Çünkü insanoğlu tabiatın bir<br />

parçasıdır.<br />

ç. Askerliğe İlişkin İsimler.<br />

“Bayrak” (2), “baraban” (3), “cebe” (1), “zambirek” (16), “arkan” (1),<br />

artilleriya (2), “kernay” (1), “kılıç” (34), “kazık” (1), “mıltık” (11), “nayza” (3), “ok”<br />

(19), “surnay” (2), “sıyırtmak” (3), “tokmok” (2), “tapança” (3), “çalma” (3), “bıçak”<br />

(5).<br />

Bu gruba dahil olan isimlerin toplam frekans değeri 112’dir. “Sıngan Kılıç”<br />

tarihî eser olduğu için o dönemde insanlar arasında savaşlar çok olmuş. Dolayısıyla<br />

47


yazar şimdi bizim yaşamımızda kullanılmayan nesneleri o zamanın resmine renk<br />

vererek tasvir etmiştir.<br />

e. Eşya İsimleri.<br />

“İçik” (1), “kemer” (2), “kepiç” (3), “kur” (5), “ötük” (6), “selde” (3),<br />

“tebetey” (7),“ton” (8), “topu” (3), “çapan” (8), “çapçak” (8), “çokoy” (11), “ıştan”<br />

(3), “cooluk” (6).<br />

“Kepiç”-bir tür kolay çıkarılabilen ayakkabı türü. “Çaçbak”-kadınların saçlarına<br />

takılan altından veya gümüşten yapılmış bir süs türüdür. “Tebetey”-kenarları hayvan<br />

derisiyle kaplanmış bir erkek baş giyimi türüdür. “Selde”-sarık, “Topu”-daha<br />

evlenmemiş genç kızların, erkeklerin ise tebetey altınan giydiği baş giyim türüdür.<br />

“Çokoy”-ayakkabı. 22<br />

Bu gruptaki isimlerin toplam sayısı 76’dır. Yazar o dönemdeki insanların<br />

giysilerine tasvirlenmede yer vermiştir. Yazar güney ve kuzey Kırgızların hayatlarını<br />

da anlatarak bunlara yer vermiştir. Kırgızların giysileri iklime göre değişmiştir.<br />

Çünkü Kırgız yerinin kuzey tarafı soğuk olduğu için onlar ton, içik, ötük, tebetey;<br />

güney bölgesindeki Kırgızlar ise çapan, topu, çokoy, kepiç giymişlerdir.<br />

ZAMİ RLER<br />

Zamirler, dilin kolaylık olsun diye ürettiği kategorik elemanlardır. Zamirler<br />

de tıpkı isimler gibi bir dilin ulaştığı seviyeyi gösterdikleri için kelime çeşitleri içinde<br />

önemli bir yere sahiptirler.<br />

Zamirler, nesneleri ve kişileri temsil veya işaret suretiyle karşılayan, fakat tek<br />

başlarına bir şey ifade etmeyen kelimelerdir. Onlar da tıpkı sıfat zarf gibi isim<br />

cinsinden kelimeler içindedir. Çünkü, Muharrem Ergin’in de söylediği gibi çekilen<br />

bir kelime çeşidini isim cinsinden ayırmaya hiçbir sebep yoktur.<br />

İncelediğimiz bölümde en fazla kullanılan zamirler sırasıyla “al” ve “biz”<br />

dir. “Al”, “gösterilen”, yani üçüncü şahıs, biz ise “hitap eden” unsur olarak sadece<br />

Tölögön Kasımbekov’un değil genellikle bütün yazarların en çok kullandığı<br />

kelimeler arasındadır.<br />

İncelenen eserde en fazla kullanılan zamirlerin “caktama at atooç-kişi<br />

22 Kırgız tilinin tüşündürmö sözdügü,1.tom, (Frunze,1984).<br />

48


zamirleri” olduğunu görüyoruz. Bunların toplam sayısı, 504’tür. Bunların eserdeki<br />

sıklık dereceleri ise şu şekildedir: “al” (233 defa), “biz”(96 defa), “men”(52 defa),<br />

“sen”(52 defa), “siz”(37 defa), “alar” (33 defa).<br />

Kişi zamirlerden sonra eserde en çok kullanılan zamirler “surama at<br />

atooçtor – soru zamirler”dir. Soru zamirleri, eserde toplam 183 defa kullanılmıştır.<br />

Bunlar; “kim?” (114 defa), “emne” (ne) (64 defa) işaret zamirleridir.<br />

Belgisiz zamirlerin sayısı ise 194'tür. Belgisiz zamirlerin dağılımı ise<br />

şöyledir. “barısı” (hepsi) (50 defa), “eç kim” (kimse) (86 defa), “ar kim” (her<br />

kes) (58 defa).<br />

Şilteme at atooç ( işaret zamirleri) de eserde diğer zamir çeşitlerine göre<br />

daha çok kullanılmıştır. Bunların dağılımı ise şu şekildedir: “bul” (bu) (161 defa),<br />

“uşul” (şu) (71 defa), “al, tigil”, “bular” (bunlar) (37 defa), “uşular” (şunlar) (32<br />

defa), “oşolor, alar, tigiler (onlar) (39 defa). İşaret zamirlerinin toplam sıklıkları<br />

sayısı 330’dur<br />

SIFATLAR<br />

“Bir ismin başına gelip o ismi nitelendiren veya belirten kelimelere sıfat denir.<br />

Fakat bu kelimeler tek başlarına ortak isimlerden başka bir şey değildir. Türkçede<br />

sıfatlar yanlarındaki isim ne şekilde bulunursa bulunsun daima çekimsizdir. Hiçbir<br />

işletme eki almaz bu bakımdan hiçbir şekilde isme uymazlar” 23 .<br />

İncelenen “Sıngan Kılıç” romanının inceledigimiz kısmında toplam 758 sıfat<br />

kullanılmıştır. Bu inceleme, bir üslüp alt çalışması olduğu için sıfatlar gramatika ve<br />

yargı sıfatları olmak üzere iki grupta incelenmiştir.<br />

Gramatikal Sıfatlar<br />

Bir ismin önüne gelerek o ismi niteleyen ya da belirten sıfatlara denir. .Bu<br />

sıfatların nitelendirme ve belirtme sıfatı olarak iki gruba ayrılır.<br />

Nitelendirme sıfatları nesnelerin<br />

a) renk: kızıl-kızıl, kırmızı, ak-beyaz, kara-sıyah, caşıl-yeşil, sarı, boz-gri, kök-mavi,<br />

kürön-kahverengi, kızgılt-turuncu, kızıl kök-mor, roza tüstüü-pembe.<br />

23 Muharrem ERGİN: Türk Dil Bilgisi (İstanbul,1993), s. 232-234<br />

49


) vasıf: cakşı-iyi, caman-fena, suluu-güzel.<br />

c) biçim-yapı; uzun, dar, kısa, kenen-geniş, çoñ-büyük, kiçine-küçük, ağırlık v.s. gibi<br />

vasıfları bildiren gerçek sıfatlardır. Yalnız bu sıfatlar, anlam bakımından iki çeşit<br />

nitelik bildiriler. Bir kısmı nesnenin nesnel vasfını, bir kısmı da nesnenin haraket<br />

vasfını ifade ederler. Nesnenin, nesnel vasfını bildiren sıfatlar, tek başlarına kalıcı<br />

isimler olarak da kullanılan isim asıllı kelimelerdir. Nesnenin haraket vasfını bildiren<br />

nitelendirme sıfatları ise tek başlarına kalıcı nesne ismi olarak fazla kullanılmayan,<br />

umumiyetle geçici isimler olarak kullanılan sıfat-fiiler(partisipler)dir.<br />

Tölögön Kasımbekov’un kullandığı nitelendirme sıfatlarının 327'si nesnel nitelik<br />

bildiren niteleme sıfatlarından, 112'i ise sıfat-fiillerden oluşmaktadır.<br />

Yazarımız, nitelendirme sıfatları içinde renk sıfatlarını sıklık derecesi<br />

(frekans) yönünden diğerlerine göre daha fazla kullanmıştır. Bunların sıklık<br />

dereceleri şöyledir: "kara" (48), "ak" (58), "boz" (12), "mavi" (18), "sarı" (8), "yeşil"<br />

(11) ve "gök" (9).<br />

Yukarıdaki sıfatlardan da anlaşılacağı gibi Tölögön Kasımbekov'un eserinde<br />

zengin bir renk armonisi göze çarpmaktadır. Bu da yazarımızın “Sıngan Kılıç”ta<br />

bütün renkleri ve canlılığıyla ayrıntılı olarak tasvir etmeye verdiği önemi<br />

göstermektedir.<br />

Renk sıfatları içinde “kara” ve “ak” diğerlerine göre daha fazla<br />

kullanılmıştır. Çünkü “kara” kötülüğün, “ak” iyiliğin ve tazeliğin semboludur.<br />

Tölögön Kasımbekov Kırgız halkının hayatını tasvir etmede “kara” ve “ak”<br />

sıfatlarını sembollik anlamında da kullanmıştır.<br />

“Başıma kara gün tüşköndö maga cakın dep sanagan biri cok”(126 s.)<br />

(başıma kötülük geldiğinde bana yakın diye saydığım insanlardan kimse yok)<br />

s.)<br />

olmasıdır.<br />

Şeralını Nüzüp menen Musulmankul ak kiyizge orop takka oturguzuştu” (70<br />

( Şerali’yi Nüzüp ve Musulmankul ak halıya sararak tahta oturttular.)<br />

Buradaki ak kiyizin anlamı Han’ın halka adaletli han olup iyi yönetici<br />

Tölögön Kasımbekov’un eserinde “gök” yani mavi yüksekliğin ve<br />

hürriyetin, (erkinliğin) sıfatı olarak kullanılmıştır.<br />

“Soguşka kök bayraktı alıp çıgıp, ortodo kele catkan orustar karşılık<br />

50


körgözsö cakşı bolot” (469 s.)<br />

( Savaşta gök bayrağı ele alıp, orduyu almak isteyen Ruslara karşı harakette<br />

bulunsa iyi olur).<br />

Tölögön Kasımbekov’un “ Sıngan Kılıç” romanında yer alan nitelendirme<br />

sıfatların 19 % sıfat fiilerden oluşmaktadır. Bu sıfat-fiilerden bazı örnekler<br />

aşağıdadır.<br />

“Kızıl kanga boyolgon akboz atçan” (kızıl kana boyanan akboz atlı). “Akkan<br />

suunun boyu” ( akan suyun kenarı). “Ketken kün kelbeyt” ( giden gün tekrar<br />

gelmez).<br />

yaşlandı).<br />

güzelleştirdi).<br />

“Ketken caştığın estep közünö caş aldı” (giden gençliğini hatırlayıp gözleri<br />

“Caynagan közdörü anı dagı suluu kılıp körgözdü” (Gülen gözleri onu daha<br />

Sıfat – fiiler(partisipler)den oluşan sıfatların eserde çok kullanılması, esere<br />

“dinamik bir üslüp” katmıştır. Buna bağlı olarak da yapılan tasvirler, dinamik tasvir<br />

karakteri kazanmıştır.<br />

Gramatikalık sıfatların ikincisini belirtme sıfatları oluşturur. Tölögön<br />

Kasımbekov’un kullandığı sıfatların 319’u bu tür sıfatlardan oluşmaktadır.<br />

Dil terminolojisinde belgisiz sıfatlar, işaret, sayı ve soru sıfatlarının<br />

oluşturduğu gruba belirtme sıfatları denir. Bu sıfatlar, nesnenin bünyesindeki bir<br />

özelliği göstermeyen sadece nesneyi şu veya bu şekilde belirten sıfatlardır. Eserde<br />

kullanılan belirtme sıfatlarının sıklık durumları şöyledir.<br />

sıfatları(21)”<br />

“Belgisiz sıfatlar (163), işaret sıfatları (71), sayı sıfatları (64), soru<br />

Belgisiz sıfatlar, nesnelerin dış vasıflarını bilhassa sayılarını, miktarlarını<br />

belirsiz bir şekilde ifade eden sıfatlardır. Tölögön Kasımbekov, belgisiz sıfatlar<br />

içinde en çok “bir”i tercih etmiştir. Bu sıfat 98 kez eserde kullanılmıştır.<br />

Diğerlerinin dağılımı ise şu şekildedir: "ar” (her) (21), "ar kaysı” (her hangi) (12),<br />

"baarı” (hep) (18), "baarısı” (hepsi) (21), "büt” (bütün) (12).<br />

Belgisiz sıfatların sayısının özellikle de “bir”in fazla kullanılmasının üslup<br />

açısından değeri…. realitesidir. Çünkü, niteliklerini ya da miktarlarını tam olarak<br />

bilmediğimiz nesnelerden bahsederken bu sıfatları farkında olmadan fazlaca<br />

51


kullanırız.<br />

Tölögön Kasımbekov’un kullandığı işaret sıfatlarını incelediğimiz zaman<br />

"bu"nun sıklık derecesinin diğerlerine nazaran daha yüksek olduğunu görürüz. Uzak<br />

nesneler için kullanılan "oşol” (şu) 13 defa, "al, tigi” (o) 8 defa kullanılırken<br />

"bul” (bu) sıfat eserde toplam 14 defa kullanılmıştır.<br />

“Bul” (bu) yakın nesneler için kullanılan bir işaret sıfatıdır. Bu sıfatın eserde<br />

fazlaca kullanılması üslup açısından önemlidir. Çünkü yazarı eserdeki kahramanların<br />

gördüğü, dokunduğu nesneleri söylerken özellikle “bu” yu tercih etmiştir.<br />

İncelediğimiz eserde, nesnelerin sayılarının da ayrıntılı bir şekilde ifade<br />

edildiğini görmekteyiz. 63 sayı sıfatı kullanılmıştır.<br />

dört, altmış.<br />

İki, üç, bir, bin, yüz, ön, üç yüz, on bin, yedi, kırk, dokuz, tek, yedinci, üç<br />

Tölögön Kasımbekov’un üslûbunda "soru sorma”nın önemli bir yer<br />

tuttuğunu daha önceki bölümlerde söylemiştik. Yazar soru kelimeleri içinde soru<br />

zamirleri kadar olmasa da soru sıfatlarına da yer vermiştir. Soru kelimelerin dağımı<br />

şöyledir: “emne” (ne) (9), "kaysı” (hangi) (7), "kança” (kaç) (5).<br />

GRAMATİKAL SIFATLAR<br />

Nesnelerin HaraketleriniGösteren Niteleme Sıfatları 327<br />

Nesnel Niteleme Sıfatları 112<br />

Toplam Niteleme Sıfat Sayısı 439<br />

Belgisiz Sıfatlar 163<br />

İşaret Sıfatları 71<br />

Sayı Sıfatları 64<br />

Soru Sıfatları 21<br />

Toplam Belirtme Sıfat Sayısı 319<br />

TOPLAM GRAMATİKAL SIFAT SAYISI 758<br />

Tablo 7<br />

Grafik 3<br />

52


Yargı Sıfatları<br />

Dilbilgisi alanında yapılan çalışmalara biçimci bir bakış açısı hakimdir. Dilin<br />

anlam yönünden çok biçim karakteri üzerinde durulur. Bu yüzden de klâsik anlayışa<br />

göre, bir sözcüğün ya da sözcük grubunun sıfat sayılabilmesi için isimden önce<br />

gelmesi kuralı vardır. Fakat yapı olarak bu özellikte olmayan, fakat anlamca bir ismi<br />

niteleyen o kadar çok kelime ya da kelime gruplarımız var ki bunlar ne yazık ki<br />

dilbilgisi kitaplarında değerlendirmeye alınmamışlardır.<br />

“Közdörü kirsiz, künösüz, möltür” (Gözleri lekesiz, suçsuz, temiz) ile “Kirsiz<br />

künözüs, möltür, közdörü” (lekesiz, suçsuz, temiz gözleri) arasında anlamca bir<br />

farklılık yoktur. İki cümlede de gözlerin vasıf olarak niteliği ifade edilmektedir.<br />

Aralarında tek farklılık birincisinde isim unsuru olan “göz” sözcüğünün, sıfatın<br />

“kirsiz, künösüz, möltür” önünde olması, diğerinde ise klâsik sıfat tanımına uygun<br />

olarak sıfatın ismin önünde olmasıdır. O hâlde birinci cümledeki “kirsiz, künösüz,<br />

möltür” için “sıfat değildir” demek, sıfatın ifade ettiği anlamla çelişkiye düşmek<br />

demektir.<br />

Eserde yukarıdaki gibi olan sıfat örnekleri bir hayli fazladır. Bu incelemede<br />

bir gramer çalışmasından çok üslûp çalışması yapıldığı için bu tür sıfatlar da<br />

incelenmiş ve onları gramatikalık sıfatlardan ayırmak için de “yargı sıfatları” tanımı<br />

53


kullanılmıştır.<br />

etmektedir.<br />

Bu sıfatlar varlığın yapışık vasıflarını değil varlığın “oluşunu” ifade<br />

Yargı sıfatları, ismin arkasına geldiği hâlde yine de gramatika sıfatlar gibi<br />

ismin niteliğini belirtmektedir. Çünkü bu sıfatları isimden önce getirsek de anlamı<br />

bozulmamaktadır. “lekesiz, suçsuz temiz su gibi gözleri”, “ ayo tolgon, cubatkan,<br />

soorotkon, ıylagan cüzdör” (acıyan, avutan, teselli veren, ağlayan yüzler).<br />

ZARFLAR<br />

Zarflar zaman, yer, hâl ve miktar isimleridir. Cümlede yüklemi ve fiilimsiyi<br />

niteler ve belirtirler.<br />

Tölögön Kasımbekov “Sıngan Kılıç”ın incelediğimiz bölümünde toplam 547<br />

zarf kullanılmıştır. Bu zarflardan 159'u yani toplam zarf sayısının %28 zarf-fiiller<br />

(gerundiumlar)'dan oluşmaktadır. Zarf-fıiller, haraket hali ifade eden fiil şekilleridir.<br />

Asıl haraketin yardımcı hararetlerini ifade ederler. Bu yüzden gerek zarf-fiiller<br />

gerekse nesnelerin haraket vasıflarını karşılayan sıfat-fiillerin çokça kullanılması<br />

esere bir aksiyon kazandırmaktadır. Tölögön Kasımbekov hem bu fiilimsiyi hem de<br />

asıl fiileri eserde çokça kullanmış ve sanâtkârlıkla birlikte esere dinamizm de<br />

kazandırmıştır.<br />

Tölögön Kasımbekov, zarf-fiillerden en çok “-Up”, “-ganga” , “–ar menen”, ve “–<br />

baştan, -gandıktan” ekleriyle yapılanları kullanmıştır. İncelediğimiz eserde "-Up",<br />

ekiyle yapılan zarf-fiiler çoktur. Bu ek, zamanı, sebebi, hâli ifade eden zarf-fiildir.<br />

“Ayzada köz caşını ceñi menen sürtüp, başını kötörüp, balanın beşenesinen<br />

sıladı” (286 s.) (Ayzada göz yaşını yeniyle sürtüp, başını kaldırıp, çocuğun alınan<br />

okşadı)<br />

"-p" den sonra en fazla kullanılan zarf-fıil ekleri “-ganda, -ar menen "dir.<br />

Bu ekler, zaman ifade eden zarf-fiillerdir. Bu yüzden de bunlara "zaman zarf-fiilleri"<br />

de denir. Tölögön Kasımbekov eserinde zaman kavramını bazen zaman isimlerini<br />

kullanarak bazen de zaman ifade eden bu gibi zarf-fiilerden yararlanarak eserine<br />

katmıştır.<br />

“Ordogo baratkanda coldon Kalender ve İshaka coluktu”. (Orduya giderken<br />

yolda Kalender ve İshak’a rasgeleli).<br />

54


“Sarıbay örgögö barar menen (barganda) komuzun koluna alat”. (Sarıbay<br />

obaya varınca eline komuzunu alır).<br />

“-bastan” eki – fiilin olumsuz şekli. Örneğin: “konuşmadan” (süylöböstön).<br />

“Eşim közdörünü Ayzadadan eç ayırbastan karap turdu” (396 s.) (Eşim<br />

gözlerini Ayzada’dan hiç ayırmadan bakıyordu). (396 s.).<br />

a. Durum Zarfları<br />

Bu zarflar, fiilerin tarzını, nasıl gerçekleştiğini, ne durumda olduğunu<br />

belirten zarflardır. Hal ve tavır ifade eden her isim nasıllık-nicelik zarfı olarak<br />

kullanabildiği için bu zarflar diğer zarflara göre daha çoktur. Vasıf isimleri oldukları<br />

için, vasıf da bir hâl zarfı olarak çokça kullanılır. Eserdeki şu zarflar gibi “akırın<br />

(bas-) – yavaş (yürü-)”, “bat, tez (kel-) – çabuk (gel-)”, “cakşı (üyrön-) – iyi (öğren-<br />

)”, “açık (süylö-)-açık konuş-), “tımızın (kel-) – gizli (gel-)”. Durum zarfları<br />

kanday (nasıl), kantip (ne surette) gibi sorulara cevap verir.<br />

Tölögön Kasımbekov’un eserinde isimler ve sıfatlar diğer kelime çeşitlerine<br />

göre fazlaca kullandığı için durum zarflarına diğer zarflardan daha çok<br />

rastlanmaktadır. İncelenen eserdeki durum zarflarından bazıları şunlardır: “cürö-<br />

cürö” (yürüye yürüye), “süyünüp” (sevinerek), “şaşılış” (acele), “süylöy-süylöy”<br />

(söyleye söyleye), “basıp” (basarak), “külümsüröp” (gülerek), “ökürüp ökürüp”<br />

(hüngür hüngür), “kiyinip” (giyinerek), “korko korko” ( korka korka), “caman”<br />

(fena), “az” (az), “cılt cılt” (cıvıl cıvıl), “mınday” (böyle), “oşondoy” (şöyle),<br />

“cay” (yavaşça), “tınç” (dınç), “ayrıkça” (ayrıca).<br />

Yukarıdaki durum zarfları arasında ikilemeler ile “-Ip”, gibi ekle yapılan<br />

zarfların yoğunlukla olması dikkat çekicidir. Hatta diyebiliriz ki incelenen eserdeki<br />

durum zarflarının büyük bir kısmı bir az önce saydığımız zarf-fiilerle yapılmıştır.<br />

Tölögön Kasımbekov da her sanatkâr gibi benzetme sanatına eserinde yer<br />

verdiği için “sıyaktuu, öndüü, şekildüü, sımal – day” (gibi) edatıyla yapılmış durum<br />

zarflarına rastlanmaktadır. Bu tür zarfların kullanımına şunları örnek verebiliriz:<br />

“gül sımal” (çiçek gibi), “ak buluttar şekildüü” (beyaz bulutlar gibi), “kölöködöy<br />

tünörüp” (gölge gibi karalıp), “cöcö sıyaktuu bücüröp” (civciv gibi korkarak)<br />

“asman sıyaktuu kenen” (gökyüzü gibi geniş).<br />

55


Ayrıca durum zarfları içinde, "menen” (ile) edatıyla yapılan vasıta zatfları da<br />

dikkat çeken bir sıklıkta kullanılmıştır. Bu zarflardan bazıları şunlardır: “köz caş<br />

menen” (göz yaşıyla), “namız menen” (namusla), “ kaygı menen” (kaygıyla),<br />

“toktooluk menen” (sabırla).<br />

b. Zaman zarfları<br />

Durum zarflarından sonra en çok kullanılan zarflar zaman zarflarıdır.<br />

Romanın incelediğimiz bölümünde 191 zaman zarfı vardır ve sayı bakımından bu<br />

sonuç durum zarflarına çok yakın bir değerdedir.<br />

Tıpkı durum zarflarında olduğu gibi zaman zarflarının da büyük bir kısmı<br />

zarf-fiillerden oluşmaktadır. Bu zarf-fiiller, “-ganda", “gandıktan". Bu zarflar kaçan<br />

(ne vakit, ne zaman), kaçandan beri, (ne zamandan beri) gibi sorulara cevap veririr.<br />

Diğer zaman zarfları, zaman ifade eden kelime veya kelime gruplarıyla<br />

sağlanmıştır. Bunlardan bazıları şunlardır:<br />

“keçee” (dün), “erten” (yarın), “azır” (şimdi), “kiyin” (sonra), “tündö”<br />

(gece), “kündüz” (gündüz), “cazın” (baharın), “keç” (geç), “erte keç” (er geç),<br />

“erte” (erken), “kayra” (yine, gene), “keçinde” (akşam), “erteñ menen” (sabah),<br />

“kün murun” (bir gün önce), “kıştın uzun tündörü” (kışın uzun geceleri), “tañga<br />

maal” (şafak vakti), “ar bir münöt” (her dakika), “caydın ısık kündöründö” (yazın<br />

sıcak günlerinde).<br />

c) Yön zarfları<br />

Bu zarflar durum ve zaman zarflarından sonra en çok kullanılan zarflardır.<br />

Yön zarfları haraketin yerini, yönünü işaretleyerek kayda (nerede), kaysı cakka<br />

(nereye), kaydan, kaysı caktan (cerden) – (nereden), kaysı cerge çeyin (nereye<br />

kadar) sorularına cevap verir. Örneğin: “ilgeri” (ileri), “art(ka)” (geri), “cogoru”<br />

(yukarı), “beri” (beri), “içkeri” (içeri), “sırtkarı” (dışarı), “astı(nda)” (alt), “narı”<br />

(öte), “karşı(aldında)” (karşı), “uzak” (uzak), “cakın” (yakın).<br />

d) Miktar zarfları<br />

Miktar zarfları haraketin miktar özelliklerini işaretleyerek kança? (nice, kaç,<br />

56


ne kadar), kançalık? (ne derece) sorularına cevap verir. Örneğin: “abdan, köp<br />

(çok), “eñ” (en), “abdan” (pek), “az” (eksik), “cuka” (seyrek), “tıgız,nık” (sık) v.b.<br />

Sıklık değeri yönünden eserde en çok tekrarlanan zarflar ise şunlardır: “azır”<br />

(şimdi) (23), “murun” (önce) (19), “kiyin” (sonra) (24), “balkim” (belki) (15),<br />

“köptön beri” (çoktan beri) (15), “keçinde” (akşam)(12).<br />

FİİLLER ve FİİL UNSURLARI<br />

Fiiller, haraketleri karşılayan ve geniş anlamda nesnelerin zaman ve mekân<br />

içindeki her türlü yapma, olma ve durmaları için kullanılan sözcüklerdir.<br />

Fiiller sadece çekimli fiillerle sınırlı değildir. Bu yüzden çalışmamızda<br />

haraketleri karşıladıkları için fiillerin isim şekilleri ile sıfat, zarf çekimlerini de fiil<br />

grubu başlığı altında topladık.<br />

Tölögön Kasımbekov’un eserinde, isimlerden sonra en çok kullanılan<br />

sözcükler fiillerdir. “Sıngan Kılıç” incelediğimiz bölümde farklı fiil sayısı, 1051'dir<br />

ve kelime sayısının %26'sını oluşturmaktadır.<br />

En çok kullanılan fiiller ve bunların sıklık dereceleri şu şekildedir.<br />

EN ÇOK TEKRARLANAN FİİLLER VE SIKLIK DERECELERİ<br />

Ns FİİLLER SIKLIK DERECESİ<br />

1 De- 839<br />

2 Bol- 611<br />

3 Tur- 411<br />

4 Kal- 383<br />

5 Al- 323<br />

6 Ket- 256<br />

7 Kör- 254<br />

8 Çık- 222<br />

Tablo 8<br />

57


GRAFİK 4<br />

İncelememizde fiil sayısının 378’ini, yani yaklaşık %37’sini fiilimsi adını<br />

verdiğimiz sıfat-fiil,zarf-fiil , isim fiiller oluşturmaktadır.<br />

Bunu bir grafikte gösterirsek fiil ile fiil unsurlarının oranları şu şekilde olur.<br />

İncelenen eserde, yazarın çekimli fiillerin yanında isim, sıfat ve zarf-fiilleri de<br />

fazlaca kullandığını görmekteyiz. Tölögön Kasımbekov’da nesne ve kavramıları<br />

hareket halinde anlatma yaygın bir üslûp özelliğidir. Bu üslûba “hareket üslûbu”<br />

demek mümkündür.<br />

Fiil unsurları adını verdiğimiz sıfat-fiil, zarf-fiil, isim-fiillerin yüzdelik oranları ise<br />

şu şekildedir.<br />

37%<br />

Fiil ve Fiil Unsurları<br />

ıı<br />

%45 Sıfat-Fiil<br />

%42 Zarf-Fiil<br />

%13 İsim-Fiil<br />

63%<br />

Fiil unsurları<br />

Fiil<br />

58


42%<br />

13%<br />

Bu tablodan da anlaşıldığı gibi eserdeki şiirlerde hareket unsurları olan fiil ve<br />

fiilimsilerin çokça kullanıldığını görürüz. Aşağıdaki şiirde de bunu görüyoruz.<br />

... el dımağı tügönör,<br />

er kayratı mukurar...<br />

... ayrılar ana tilinen,<br />

azgırılar dininen,<br />

özgörülör türünön...<br />

... esi köyü bilinen,<br />

öz eline küyünön<br />

öspürüm “caman” delet... (693 s.).<br />

( ... halk arzusu tükenir,<br />

er cesareti körlenir<br />

... ayrılır ana dilinden<br />

aldatılır dininden<br />

değişir sureti ...<br />

... akıllı bilinen<br />

kendi halkı için yaşayan<br />

delikanlı “kötü” denilir.<br />

Grafik 5<br />

45%<br />

Sıfat-Fiil<br />

Zarf-Fiil<br />

İsim-Fiil<br />

Eserde yer alan farklı fiilerin herbiri ortalama “7.1” defa kullanılmıştır. Bu<br />

59


da güçlü bir fiil hakimiyeti demektir. Bu aynı zamanda “kolay anlatım”ın da<br />

göstergesidir.<br />

Eserde en çok kullanılan fiiler ve bunların sıklık dereceleri şu şekildedir.<br />

İncelediğimiz bölümde toplam fiil sayısının 378’i, yani yaklaşık %37’si<br />

fiilimsi adını verdiğimiz sıfat-fiil zarf-fiil ve isim-fiiler oluşmaktadır.<br />

Bunu bir grafikte gösterirsek fiil ile fiil unsurlarının oranları şu şekilde olur:<br />

a) Sıfat-Fiiller<br />

Zaman ve hareket kavramını muhafaza eden fakat isim gibi kullanılan isim<br />

gibi çekilen fiil şeklidir. Sıfat-fiiler kelime çeşidi bakımından isim ve esas itibarıyla<br />

nitelik isimleri oldukları için özellikle sıfat olarak kullanırlar.<br />

Sıfat-fiiler, isimlerin hareket halindeki durumlarını gösterirler. Eşya ve<br />

insanın hareket hâlindeki idraki ise “yapışık vasıf ayrıntıları’ndan çok “haraket<br />

durumlarını” esas alır. Böylece “ayrıntı değil öz”; “tasvir değil hareket” öne çıkar bu<br />

da üslûbu yalınlaştırır……<br />

Tölögön Kasımbekov fiilimsiler içinde en çok sıfat-fiiler kullanmıştır.<br />

Eserdeki sıfat-fiil sayısı 167’dir. Bu da hareketin niteliğe dönüşümü biçiminde<br />

üslûba yansımaktadır.<br />

Eserde kullanılan sıfat-fiilerin bazıları şunlardır:<br />

“kelgen” (gelen): “başıma kelgen bak döölöt” (başıma gelen talih ve<br />

zenginlik), “kelgen konok koydon cooş” (gelen misafir koyundan daha sâkin).<br />

“külgön” (gülen): “külgön cüzdör” (gülen yüzler), “ay aalamga carıgın<br />

çaçıp külgön kün” (dünyaya ışığın saçarak gülen gün).<br />

“tögülgön” (dökülen): “arkaya tökülgön çaç” (arkaya dökülen saç),<br />

“bışkan kazdın içinen tögülgön altındardı körgöndö polkovnik şaşıp kaldı”, (pişmiş<br />

kazın içinden dökülen altınları görünce asker başı şaşırdı).<br />

“agargan” (ağaran): “agargan tañ” (ağaran şafak).<br />

“ketken” (giden): “ubakıt ketken kuş” (zaman uçan kuştur), “ketken ömür<br />

(giden hayat), “ketken caştık” (giden gençlik).<br />

“degen” (denen): “süyüü degen eki caş” (sevgi denen iki gençtir), “köñül<br />

degen gül” (gönül denen güldür).<br />

“caagan” (yağan): “caagan camgır” (yağan yağmur), “caagan kar”<br />

60


(yağan kar).<br />

“cogolgon” (kaybolan): “cogolgon eskerüülör” (kaybolan hatıralar),<br />

“cogolgon ümüt” (kaybolan ümit).<br />

Sıklık dereceleri az olan sıfat-fiilerden bazıları ise şunlardır.<br />

“Tolgon ay” (dolun ay), “uktagan akıl” (uyuyan akıl), “kuragan cıgaç”<br />

(kurumuş ağaç), “ötkön tündör” (geçmiş geceler).<br />

Yukarıdaki sıfat-fiileri incelediğimizde en çok kullanılan sıfat-fiil ekinin<br />

“GAn” eki olduğu görülmektedir.<br />

Sen, sen düynö, sen düynö<br />

Kim cetken senin tübüñö?!<br />

Carıktıktı körgözgön,<br />

Uuz sütün emizgen,apam kayda sen düynö?!<br />

... altın beşik termetken,<br />

allanın atın üyrötkön<br />

atam kayda sen düynö?! (446 s.)<br />

(Sen, sen dünya, sen dünya<br />

kim senin derinliğine inebilmiş?!<br />

Gün yüzünü gösteren<br />

ilk sütünü emziren<br />

annem nerde sen dünya?<br />

... altın beşik sallayan<br />

Allah adını öğreten<br />

babam nerde sen dünya?).<br />

b) Zarf – Fiiller<br />

“Hareket durum ve oluş hâli ifade eden zarf şekilleridir. Bunlar ne fiil<br />

çekimleri gibi şekle, zamana ve şahsa bağlanmış bir hareket ne sıfat fiiler gibi nesne<br />

ifade ederler. Zarf-fiiler, şahsa ve belirli bir zamana bağlanmayan mücerret bir<br />

hareket hâli karşılarlar. Hâl ve durum karşılayan kelimelere zarf şekilleridir. Onun<br />

için de bunlara zarf-fiil diyebiliriz. Sıfat-fiilerden çok farklı olarak bunlar, isim değil<br />

61


fiil olan kelimelerdir. Asıl hareketin yardımcı hareketlerini ifade eden kelimeler<br />

olarak zarf-fiiler Türkçe’ye birkaç hareketi basit bir cümle ile karşılayan, böylece<br />

cümle kalabalığından uzak bulunan bir dil hâline sokarlar” 24 .<br />

Tölögön Kasımbekov’un “Sıngan Kılıç”ın incelediğimiz bölümünde 159<br />

zarf-fiil kullanmıştır. Zarf-fiiler ile sıfat-fiilerin sayısının birbirine yakın olması,<br />

yazarımızın eserinde, durağan nesne nitelemeleri yerine, hareket halindeki nesnenin<br />

hareket tasvirini yapmayı tercih ettiğini göstermektedir.<br />

Yazarımızın eserinde en çok “-Up”, gibi durum bildiren zarf-fiilerle; “-<br />

bAstAn”, “-gAndA”, gibi zaman bildiren zarf-fiiler kullanılmıştır. Zarflarla ilgili<br />

bölümde bunlara dair bilgi verildiği için sadece en çok kullanılan zarf-fiilerden bazı<br />

örnekler vereceğiz. Bunlar ve sıklık dereceleri şunlardır.<br />

“dep” (diye) (21), “alıp”(15), “çıkıp”(13), “barganda” (gittiğimizde) (21),<br />

“körgöndö” (görünce) (11), “turup” (durup) (10), “süylöböstön” (konuşmadan),<br />

“süylöy süylöy” (konuşarak) (11), “korkup” (korkarak) (4), “oylonup”<br />

(düşünerek) (12), “degende” (deyince) (13), “barbastan” (gitmeden) (11).<br />

c) İsim Fiiller<br />

Aşağıdaki parçada zarf-fiilerin kullanımını görüyoruz.<br />

o, er cigit, eç oylonbo, atıñdan tüş.<br />

öz eline artık baş bolgon çakta,<br />

calgız coldoş kılıçıñdı çeçip ber da,<br />

satıp algın ölümdü satıp catsa kan bazarda... (612 s.)<br />

(Hay, kahraman yigit, hiç düşünmeden, atından in<br />

kendi halkıña fazla sayıldığında<br />

tek arkadaş sayılan kılıçını çıkarıp ver,<br />

satın al ölümü satılırsa kan pazarında... ).<br />

Fiil adlarıdır. Zaman zaman nesne isimleri olarak da kullanılırlar. Fakat asıl<br />

görevleri fiilerin hareket ve iş isimlerini yapmaktır.<br />

İncelenen eserde, isim-fiillerin sayısı sıfat ve zarf-fiillere göre daha az<br />

24 Muharrem ERGİN: Türk Dili Bilgisi (İstanbul,1993),s. 319.<br />

62


çıkmaktadır.<br />

“Oo”, “uu” (-mEk” ve “-mE) ekleriyle yapılan isim-fiiller vardır. Bunlardan<br />

bazıları şunlardır:<br />

“körüü” (görmek), “uguu” (dinlemek), “oturuu” (oturmak), “karoo”<br />

(bakmak), “kelüü” (gelmek), “berüü” (vermek), “tilöö” (dilemek), “basuu”<br />

(yürümek), “kaluu” (kalmak), “oylonuu” (düşünmek), “suroo” (sormak), “izdöö”<br />

(aramak), “kıluu” (yapmak), “oygonuu” (uyanmak).<br />

SONUÇ<br />

Çağdaş Kırgız edebiyatının yazarlarının ön safhalarında yer alan Tölögön<br />

Kasımbekov milletinin soz sanatı hazinesine büyük katkılar sağlamış ve tarihi<br />

romanları araçıyla kırgız halkını dünyanın bir çok ülkesine tanıtan büyük bir yazar<br />

olarak tanınmıştır.<br />

Ailesinden edebiyata dair ilk eğitimi alan Tölögön Kasımbekov,<br />

çocukluğundan delikanlılık dönemine kadar şarkı, şiir ve müziğin egemen olduğu<br />

bir bölgede yetişmiştir. Ünlü âşıklar, kopuzcular, söz sanatı ve ustalarının ülkesinde<br />

63


üyüyümüş, sözlü edebiyatın miraslarını ve ana dilinin kelime zenginliklerini iyi<br />

kavramıştır. Doğduğu yerin Fergana vadisinde yerl alması ve atalarının Hokand<br />

Hanlığı döneminde tarihî olaylarda aktif olarak rol almış olması nedeniyle, iyi bir<br />

tecrübî altyapıya sahip olan geleceğin yazarı, geçmiş olaylar, insanlar ve ilişkiler<br />

hakkındaki rivayetleri, hikayeleri gören, , ve iç dünyasını bununla zenginleştiren<br />

bir yazardır. Bu belirtilen şartlar ve beslenilen kaynak Tölögön Kasımbekov’un<br />

zamanı geldiğinde ünlü bir edebiyatcı olması için ayrıcalıklı bir imkândır. Ana<br />

dilinin lezzetini ve üslubunu daha köyde yazarken tatmıştır.<br />

Yazar sanatkârlık başarısına tarihî romancılık alanında ulaşmıştır. Bu<br />

alandaki ilk eseri olan “Sıngan Kılıç” romanı ile nesir yazarlarının arasında ön<br />

sıralara çıkmıştır. Kırgız Edebiyatında tarihî romancılığın temelini de atmıştır.<br />

“Sıngan Kılıç” romanı 1960-70li yıllar içinde tamamlanıp, Sovyetler döneminde dört<br />

defa yayınlanmış; 1998 yıllında roman düzeltmeler ve eklemeler yapılıp beşinci defa<br />

basılmıştır.<br />

“Sıngan Kılıç” romanında Türkistan halklarının, özellikle Fergana vadisinde<br />

yasayan türk halklarının 19.asırın ortalarındaki zor kaderi anlatılmıştır. Eserde genel<br />

olarak asağıdaki gibi olaylar anlatılmıştır. Kokon hanlıgının baska Orta Asya<br />

hanlıkları ile diüsmanlığı, han saraydaki kanlı iktidar çekişmesi, göçebe kırgız,<br />

kıpçak boylarının siyasi çarpışmaları, boy önderlerinin ve sömürgecilerin alışık<br />

kavgaları, çok milletli toplumdaki dağınık, hiyanetci, siyasi düzensizliklerden<br />

meydana gelen devlet seviyesindeki stratejik hatalar; onların sonucu Türkistan<br />

hanlıklarının Çarlık Rusya himayesi altına girmesi, zulme ve sömürgecilere karşı<br />

halkın savaşı, yanında sıradan kişilerin yaşam özellikleri ve psikolojileri anlatılır.<br />

Her sanatçı ve yazar düşünce ve gizli görüşlerini kelimeler ile anlatır.<br />

Kelimeler ise bilgilerin şifreleridir. “Sıngan Kılıç” romanı yedi yüz sekiz sayfadan<br />

olusan büyük roman oldugundan, bu çalışmamızda her beş sayfanın bir sayfasını<br />

alarak seçmeli yöntem kullanmalı zorunda kaldık.<br />

Yazar, romanın incelediğimiz sayfalarında toplam 34587 kelime kullanmıştır<br />

ve bu kelimelerin 4026'si farklı kelimelerden meydana gelmektedir. Romanda her<br />

kelime ortalama "8.3" civarında kullanılmıştır. Yani müellif bir kelimeyi ortalama<br />

“8,3” defa kullanmıştır. Bu da yazarımızın Kırgızca'ya hakim olduğunu ve dilimizin<br />

64


ifade yollarını çok iyi bildiğini gostermektedir.<br />

Kelime dinyası (leksikoloji) arastırmalarının en onemli ana başlıklarından<br />

birini kelimelerin sıklık (frekans) değerleri oluşturur. Çünkü çok kullanılan<br />

kelimelerle yazarın sanatkarlığı, hayata bakış açısı arasında doğrudan bir ilişki söz<br />

konusudur. Çalışmamızda, kelime çeşitleri ve bu kelimelerin birbirlerine oranlaryla<br />

ilgili yaptığımız inceleme, Tölögön Kasımbekov'un ne tür bir üsluba sahip olduğunu<br />

göstermesi açısından önemlidir. Eserde kullanılan kelimelerin çeşitlerine<br />

baktığımızda, isimlerin yoğun olarak kullanılmasıyla birlikte fiillerle arasında bir<br />

dengenin olduğu da gorülmektedir. Yazarın kullandığı isim ve fiiller çeşitliliğiyle<br />

dikkatleri çekmektedir. Romanın incelediğimiz bölümünde toplam 1670 isim, 1051<br />

fiil kullanılmıstır. Bunlardan isimlerin fiilerle oranı % 41, fiillerin isimlere orani ise<br />

% 26'dir. Bu da yazarımızın hem zengin bir iç dünyaya sahip hem de yaşama bağlı,<br />

olaylar karşısında duyduğu heyecanı, haraketli bir tarzla eserine aksettiren bir<br />

sanatkarlığa sahip oldugunu gostermektedir.<br />

Tölögön Kasımbekov'un kullandığı fiillerin sayisi 1051'dir ve her fiil<br />

ortalama "7.1" defa kullanılmıştır. Bu da yazarımızın isimler kadar çeşitli ve zengin<br />

bir fiil dünyasına sahip olduğunu göstermektedir. Tölögön Kasımbekov; bu dinamik<br />

üslubu, sadece fiillerle değil sifat-fiil, zarf-fiil ve isim-fiil gibi fiil unsurlarını da<br />

kullanarak sağlamıştır. Çünkü eserde kullanılan fiillimsi sayısı fiillerin % 36’sını<br />

meydana getirmektedir. Demek ki, yazarımız durağan nesne nitelemelerinin yerine<br />

haraket halindeki nesnenin haraket tasvirini yapmayi tercih etmistir.<br />

İncelediğimiz metinde kullanılan sıfat sayısı 758'dir ve bunların isimlerle<br />

oranı % 31’dir Demek ki, yazar gerektiği kadar ve yerinde sıfat kullanmıştır.<br />

İsimleri sıfatlara boğmamiş boylece dili fazla süslü, anlaşılmaz bir hale gelmekten<br />

kurtarmıştır.<br />

Biz Tölögön Kasımbekov’un “Sıngan Kılıç” romanının üçten bir kısmını<br />

inceledik.Eğer romanın bütününü incelemiş olsaydık, bulduğumuz genel oranlarda<br />

ufak farklılıklar çıkabilirdi.<br />

Tölögön Kasımbekov’un tartışmasız ayrıcalığı onun zengin halk dilinin<br />

kaynaklarından beslenmiş olmasıdır. “Sıngan Kılıç”, yazarın Manas Destanının<br />

dilinden yararlanıp, Kırgız nesrinin ustaları Kasımalı Cantöşev, Tügölbay<br />

65


Sıdıkbekov gibi önderlerinin okulundan geçtiğinin ispatıdır.<br />

Bu romanda Tölögön Kasımbekov iyi bir üslupçü olduğunu göstermiştir.<br />

Atalarımız nasıl konuştuklarını, genel olarak ana dilin özelliklerini öğrenmek<br />

isteyenlere bu romanı iyi bir kılavuzdur.<br />

"Sıngan Kılıç" romanı Kırgızcayla dikilmiş anıttır. XXI. asrın nesli için bu<br />

romanın ana dili öğrenmenin okul kitabi olacağına hiç süphe yoktur.<br />

КОРУТУНДУ<br />

Ар кандай илимий иш кайсы бир илим тармагынын изилденбей келе<br />

жаткан маселесин иликтеп жарык кылууга тийиш. Андыктан жазылуучу<br />

иштин тема жагынан актуалдуу болушу шарт.<br />

Дипломдук ишимде белгилүү кыргыз жазуучусу Төлөгөн<br />

Касымбековдун өмүрү жана чыгармачылыгын учкай камтып,,<br />

чыгармаларынын ичинен “Сынган Кылыч” романынын лексикологиялык<br />

66


иликтөө жүргүздүм. Мунун себеби, биринчиден, кыргыз адабий илиминде<br />

бул теманын айрым жактары гана изилденип келген, ишимдин эң маанилүү<br />

максаты-Төлөгөн Касымбековдун сөз байлыгын көргөзүү менен бирге кыргыз<br />

лексикасын изилдеп, иликтедим. Экинчиден, жазуучунун тарыхый романын<br />

кененирээк иликтеп чыгуу маселеси кыргыз адабият илими үчүн актуалдуу<br />

тема деп ойлойм. Түрк дүйнөсүнүн белгилүү романчыларынын бири Төлөгөн<br />

Касымбековдун сөз казынасы абдан бай, ошондуктан, кыргыз тилин жакшы<br />

билген кыргыз атуулдары чыгарманы түшүнүүдө кыйналышат.<br />

Чыгарманын изилдениши түрк адабияты үчүн да пайдалуу. Анткени,<br />

түрк дүйнөсүндө Чынгыз Айтматовдон башка кыргыз жазуучулары анча<br />

жакшы таанылбайт. Роман т³рк тилд³³ кыргыз, өзбек, кыпчак элдеринин<br />

орток тарыхы болгон Кокон хандыгы мезгилин камтыйт. Ошондуктан, т³рк<br />

тилд³³ Орто Азия элдери менен Анадолу т³ктөрүнүн сөз казынасында абдан<br />

көп окшоштуктар бар. Жазуучунун сөздөрүн маанисин куп келтире кынаптап,<br />

чебер с³ð¼òêåðëèê ìåíåí колдонуу таланты кыргыз тарыхы, адабияты,<br />

тили үчүн маанилүү булак. Анткени,чыгарма жаштарыбыздын түпкү тегин<br />

билүүгө, элин-жерин сүйүү сезимин ойготууга жардамчы болоруна терең<br />

ишенем.<br />

Азыркы кыргыз адабиятынын тарыхый романдарды жаратуучулардын<br />

алдыңкы катарында орун алган Төлөгөн Касымбеков өз улутунун көркөм сөз<br />

казынасына орчундуу чыгармачылык салым кошкон жана тарыхый<br />

романдары аркылуу кыргыз элин сырткы дүйнөнүн көп өлкөлөрүнө<br />

тааныткан таланттуу жазуучу экендиги шексиз.<br />

“Сынган Кылыч” романы 1960-1970-жылдары арасында жазылып бүтүп,<br />

совет мезгилинде төрт жолу жарык көргөн. 1998-жылы роман бир аз<br />

түзөтүлүп жана толукталып бешинчи жолу басылып чыккан.<br />

“Сынган Кылыч” романында Түркистан калктарынын, айрыкча,<br />

Фергана өрөөнүн мекендеген түрк тилд³³ элдердин XIX. кылымдагы<br />

драмалуу тагдыры чагылдырылган. Чыгармада негизинен төмөнкүдөй<br />

окуялар баяндалат: Кокон хандыгынын башка Орто Азия хандыктары менен<br />

жоолашуусу, хан ордосундагы кандуу так талашуулар, көчмөн кыргыз,<br />

67


кыпчак урууларынын саясий кагылыштарга катышуулары, уруу<br />

башчыларынын жана феодал төбөлдөрүнүн өнөкөт чыр-чатактары, көп<br />

улуттуу коомдогу ырксыздык, нааданчылык, саясий баш аламандык<br />

көрүнүштөрүнөн келип чыккан мамлекеттик масштабдагы стратегиялык<br />

катачылыктар, алардын натыйжасында Түркистан хандыктарынын Россия<br />

империясына каратылышы, хандык зулумдукка жана колониялык<br />

баскынчылыкка каршы эл массасынын күрөшү, ал замандагы эмгекчил<br />

кишилердин жашоо өзгөчөлүктөрү жана рухий түшүнүк элестери ж.б.<br />

Чыгарма жети жүз сегиз беттен турган көлөмдүү роман болгондуктан,<br />

мен ар бир беш беттин бир бетин алып, жүз кырк бетин изилдедим. Жазуучу<br />

романдын изилденген бөлүмүндө 34587 сөз колдонгон. Бул сөздөрдүн 4026сы<br />

уңгу түрүндө кездешет. Романда ар бир сөз орточо “8,3” жолу колдонулган.<br />

Лексикологияны изилдөөнүн эң маанилүү баскычтарынын бири сөздөрдү<br />

колдонуу баалуулугу болуп эсептелет. Анткени, сөздөрдү колдонуу баалуулугу<br />

болуп эсептелет. Анткени, сөздөрдү колдонуу ишмердиги жазуучунун сөз<br />

байлыгын, жашоого болгон көз карашынын тереңдигин көргөзөт.<br />

Эмгегимде сөз т³ðê³ìä¼ð³í жана бул сөздөрдүн бири-бирине болгон<br />

катышын көргөзүү менен бирге, Төлөгөн Касымбековдун сүрөткерлик<br />

талантын да ача алдым деп эсептейм. Романдагы колдонулган сөз<br />

т³ðê³ìä¼ð³í³í è÷èíåí зат атоочтун кенен колдонгон. Ошондой эле, этиш<br />

сөздөрдүн дагы кенен колдонулушу, экөөнөн ортосунда закон ченемд³³ тең<br />

салмактуулуктун болушун кармап турат. Себеби, биринчи атоо, зат атооч<br />

с¼зд¼р, андан со¾ çàòòûí êûéìûë-àðàêåòòèí ê¼ðã¼ç³³÷³ ýòèø<br />

ñ¼çä¼ð пайда болгон. Романдын изилденген бөлүмүндө 1670 зат атооч, 1051<br />

этиш колдонулган. Булардын зат атоочтун этишке болгон катышы 41%, ал<br />

эми этиштин зат атоочко болгон катышы 26%. Бул катыштар жазуучунун жан<br />

дүйн¼с³н³н бай экендигин далилдеп, бай жашоо тажрыйбага ээ экендигин<br />

көргөзөт.<br />

Төлөгөн Касымбековдун романынын изилденген бөлүмүндө этиш<br />

сөздөрдүн саны 1051 жана ар бир этиш орточо “7,1” жолу колдонулган. Бул<br />

дагы жазуучунун зат атооч сыяктуу бай этиш дөйнөсүн колдоно бтлгендигин<br />

68


көргөзөт. Төлөгөн Касымбеков мындай таасирдуу ыкмасын бир гана этиш<br />

сөздөрдө эмес, атоочтуктар жана кыймыл атоочтор сыяктуу этиштин<br />

формаларында да колдонгон. Анткени, чыгармада колдонулган этиштин<br />

формалары этиштин 36%тин түзөт. Романдын изилденген бөлүмүндө<br />

колдонулган сын атоочтун саны 758 жана булардын зат атоочко болгон<br />

катышы 31%. Демек, жазуучу сын атоочторду да орундуу колдоно билген.<br />

“Сынган Кылыч” романы кыргыз тилинин балбал ташы сыяктуу<br />

кылымдар бою жашаары шексиз. XIX. кылымдын урпактары үчүн бул роман<br />

эне тилин үйрөнүүнүн окуу куралы катары калаарына терең ишенем.<br />

KAYNAKÇA<br />

ABDULDAYEV, Esengul. (1998). Azırkı Kırgız Tili, Bişkek: Kırgıztan Basması.<br />

AKİYEV, Kalık. (1964). Baskan Col, Frunze: Kırgızstan basması.<br />

AKSAN, Doğan. (1993). Şiir Dili ve Türk Şiir Dili, Ankara.<br />

ARTIKBAYEV, Kaçkınbay (2004). XX Kılımdagı Kırgız Adabiyat Tarıhı,<br />

Bişkek: TAC CÇK<br />

BEKNAZAROV, K.(1987). Kırgız Cazuuçularının Çıgarmalarındagı<br />

Diyalektizmder, Frunze.<br />

69


BİYALİEV, A. (2000). Kırgız Diyalektologiyası, Bişkek.<br />

DAYUTOV, K, (1989). Tarihıy Romandın Tarihi, Kırgızstan Madaniyatı.<br />

EDİLBAYEV, K. (1977). Çeberçilitin Cetilgen Kuragı, Frunze: Kırgızstan<br />

Madaniyatı.<br />

ERGİN, Muharrem. (1993). Türk Dil Bilgisi, İstanbul.<br />

İSAYEV, D., KUDAYBERGENOV, S., (1970) Kırgı Tilinin Okuu Kitebi, Frunze.<br />

Mektep basması.<br />

CAPANOV, A. (2003), Kırgız Tilinin Tamak Aş Leksikası, Bişkek.<br />

CUNUSALİEV, B. (1959), Kırgızskaya Leksikologiya, Frunze.<br />

KASIMBEKOV, T. (1986). Kelkel, Frunze: Kırgızstan Basmakanası.<br />

KARASAEV, H. (1986).Özdöştürülgön sözdör,Frunze.<br />

KENRİNA, Z. (1975). Bir tuugandıktın Terendegi Tamırı, Kırgızstan Madaniyatı.<br />

KONDUÇALOVA, S. (1964). Kırgız Tilinin Leksikalık cana grammatikalık<br />

özgöçölüktörü, Frunze: Kırgız SSR İlimder Akademiyası.<br />

KÖNKÖNOV, O. (1972) . Tarıhıy Çındık Baraktarı, Kırgızstan Madaniyatı.<br />

KUDAYBERGENOV, S. (1960). Sın Atooç, San Atooçtordu Okutuu, Frunze.<br />

KURIŞCANOV, A. (1970). İssledevanie po Leksike “Tyrksko-Arabskogo<br />

Slavarya”, Nauka.<br />

.Kırgız Adabiyat Tarihi, II. Tom, Frunze: (1990). İlim.<br />

Kırgız Adabiyat Tarihi, VII. Tom, Bişkek: (2002). Manas Tanuu.<br />

Kırgız Adabiyat Hristomatiyası II. Bölük, Bişkek: (2002).Mektep Basması.<br />

Kırgız Tilinin Morfemalık Sözdüğü, Frunze: (1978). Mektep Basması.<br />

Kırgız Tilinin Orfografiyalık Sözdüğü, Frunze: (1966). Mektep Basması.<br />

Kırgız Tilinin Tüşündürmö Sözdügü, I-II.Tom, Frunze: (1984). Mektep Basması<br />

Kırgız Tilinin Diyalektologiyalık Sözdügü, I-II. Tom,Frunze: (1976).<br />

MAMITOV, S. (1977). Sıngan Kılıç Romanındagı Tarihiy Stilizatsiya, Ala-Too,<br />

No 12.<br />

MUKAMBAYEV, C.(1972). Söz Küçü, Kırgızstan Madaniyatı.<br />

MUSAEV, K, (1984). Leksikologiya Tyrkskih Yazıkov.<br />

MALOV, S. (1951). Pamyatniki Drevne-Turkskoy Pismennosti, Moskva:<br />

Akademiya Nauk SSSR.<br />

NAZARALİYEV, T.(1972). Tarihiy Çındık cana Körköm Çıgarmanın Tili,<br />

70


Mugalimder Gazetası.<br />

SALDERE, Gülsüm (2003). Abdurahim Karakoç’un Sevda Şiirlerinde Kelime<br />

Dünyası, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara.<br />

SATİYEV, A. (1966). “Sıngan Kılıç” romanı cönündö uçkay söz, AlaToo Dergisi.<br />

No7.<br />

SEYDAKMATOV, K. “Kırgız Tilindeki Söz Maanisinin cana Variyanttarının<br />

Önügüşü, İlim Basması.<br />

ÖNER, Mustafa (1998). Bugünkü Kıpçak Türkçesi, Ankara, TDK yay.<br />

ÖZBAY, Hüseyin (1994). “Çolpanın Şiirleri”, (İnceleme ve Metin). Ankara,TAKE<br />

TALAT, Tekin (1988). Orhon Yazıtları, Ankara.<br />

Türkologiyalık İzildöölör, (2000). Bişkek, BGU<br />

Rossko-Mongolskiy Slovar’, Leningrad (1935).<br />

Sravnitelnaya Gramatika Mongolskogo Pismennogo Yazıka, Leningrad (1929).<br />

Sravniteln’no-İstoriçeskaya Grammatika Tyrkskih Yazıkov, (1988). Moskova:<br />

Nauka.<br />

LATIN HARFLERE TRASKRİSİYONLU ÖRNEK METİN<br />

1865 cıl...<br />

General Çernayev boz çaptuu dündü calgız közdüü dürbü salıp turdu. Bet<br />

aldındagı tüz talaa gana emes, te alda kayda karargan çooçun Taşken dubalı,<br />

munarıktın aldında catkan daraktuu kıştaktar, say boylorundagı küdüröygün<br />

kamıştar, andan beri kanattuu çegirtkelerdey caynap, akırın cılıp kelarkan köp asker<br />

daana cattı. Kılka kılka atçandar. Artı körünböy iyrilip, çubalgan cöölör. Boz çan ar<br />

cerden birtkelep tütöp, kayra cerge süyrölüp, suydan sarala tulan çöptörgö, calgız<br />

ayak kök cantaktarga samsıp tögülöt. Alıstan at kişeneyt. Adamdın can-cunu kulakka<br />

ileşet. Kokonduktar mınçalık kamduu kelerin general kötpögönele. Birok, cürögünün<br />

örtü öçö elek kuragı, aksargıl cüzünön kandaydır bir kooptonuu körünbödü, cenişinin<br />

71


tagdırına sanarkoo bolbodu. Kayt eç kaparsız gana, karalcın sargıç murutunun<br />

aldınan tekeber cımıyıp tiktep turdu. Bu iyri kılıççandardı birinçi colu körüp oturabı?<br />

***<br />

Birok, ogo beter münözü caydarı tartıp, öröpküp çıktı:<br />

- Tez! Orudiyelerge tayanıp tegerene korgonup turalıçı. He, aytpadım bele,<br />

bular da cılanaçtanıp oktun aldına çapmay ali bar dep! Meyli ala çapandarınan ok<br />

ötpöy turgan bolso, meyli, kele berişsin!- dep süylöp, kögültür tunuk közdörü<br />

caltırap, en aldınkı toptun tezdigin eerçiy tiktep, tınçı ketkeni bilinip barattı. A<br />

kanattuu atçandar orudiyelerdin artına çıksaçı?...<br />

Kokon asker başçısının cürögün öyügön da uşul boldu. A degende tike<br />

kaçırbastan, duşmandın bir kanatın tolgoy kaçırıp, kuyun sıyaktuu ulam sıgıp orolo<br />

çaap, celkeden uruu, bettegen bagıtınan acıratıp, aralaşıp, kılıçtaşuuga macburloo. O,<br />

al üçüç okko çıdoo kerek! Okko çıdasa ceniş. Çıday albasa cildey kaçıp kırılış.<br />

Kaçıp kayda barasın? Kaysı ubakka çeyin kaçıp oturasın? .. Al örttönüp, bir cerge<br />

tınçıp karap turalbay, tutalanıp, ar cookerinin aldına ıylap bergidey bolup, caagının<br />

etin cep, büt koşundu çabuulga kötördü.<br />

-Hayt, de! Ayt de! Karışkır tuzakka kabıldı... özü kelip kabıldı. Hayt degile!<br />

Orogula.. tepsep ötkülö...<br />

Köp koşun çubalıp şarınday turmök-turmök bolu en katuu tezdik menen,<br />

boroondoy küüldöp, general Çernyayevdin sol flangasın cemirip kirdi. Ok möndür<br />

bolup tostu. Tobokelçi candar örttöy çıtırap, acal kanatına carmaşıp, kılıçtarın<br />

bulgalap, attan murda alga obdulup, iri aldıda dürdügüp baratıştı. U-u-u! U-u-u!<br />

Hayt! Hayttayt! Izıldagan kıykırıktan, dabıldın ününön, at tuyagınan cer düngürödü.<br />

General Çernyayevdin biyik cerge katar ornotulgan zambirekteri cabıla ok burkup<br />

toso baştadı. Uçkayak argımaktar aralaşa tiygen yadradan çakçandap elirip kaçıp,<br />

ölüktördün östünön cıgılgan attardın üstünön tak tüyülüp ok canılganı çınıra kişenep<br />

alasalıp, kay bir attar üzöngügö butu ilinip kalgan çala can kişilerdi süuröp, kara<br />

seldin sürdönündö ürküp çurkap kelattı. Kandın cıtı, küygön darının cıtı abanı mas<br />

kıldı.<br />

***<br />

kayradan kayra dürbü salıp. – Mına, saga künçıgış. Ylam bir kütülbögön işke<br />

72


urunasın...<br />

Oynoktogon ak boz at eç cerden dürbünün közünö ilinbey koydu.<br />

Kök özön ...<br />

Ceekteri biribirine ulanışkan cal kamış, mayda badal. Türkün çöptör, capayı<br />

bedeler mala kızıl gül açıp ar cerinde ak kakım ülpüldöp, cıttuu ermendin baştarı sarı<br />

tartıp kılkıldap turat. Köktün cıtı ankıyt. Çon ak, satı köpölöktör beykut uçuşup ,<br />

kayra ver tandap konuşup, künöstöşüp, birdemeden ürkköndöy kayra serpile<br />

kötörülüp, serüün abda kılaktap cürüşöt. Koşbaş cürüşkön çımçıktardın tilinen başka<br />

eçteme magdıroosun oygotpoy, aba tıptınç.<br />

Tenirberdi caşıl adırdan çöp basıp ketken bir taman iyri col menen kulunduu<br />

sarala beesin cay bastırıp özön boyuna tüşüp keldi.<br />

Kök özön boyunda dam bayırlagan calgız darak uşul tüp şaatıt. Cerge soylop,<br />

çögüp catkan kızıl nardın moynunday iyri noodalarının şagı kalın, tünü cayluu,<br />

kölökölüü. Cel bolso bolboso da, başına mayda tolkun cürüp balıgı ürkkön köldün<br />

betindey cıbırap, köykölüp, dayıma akırın şıbırlap turar ele. Tenirberdi beesinin belin<br />

boşotup, oozdugun çıgarıp, capayı bedege koyo berdi da, kancıgasına baylana kelgen<br />

kiçinekey kol çanaçtagı kımızdıçeçip alıp, şaşılbay basıp, şaatıttın tübünö kirdi, anı<br />

butakka ildi.<br />

Eki sarı barpı çımçıkşaatıttın şaktarının arasınan kubalaşıp çıgıp,<br />

obolopkötörülüşüp, altın tustüü kızgılt sarı kanattarın kün nuruna cıltıldata kayta<br />

şaatıtka imerilip, kucurap sayraşıp, kalkıldap cürüşkön. Karı oşolordu tiktep, tilin<br />

tınşap, kanattarının<br />

***<br />

bir kayrıl. Arpadan at cemi, kışka bozoluk taruu alıp ketersin. Kayır, Sarım!…- dedi.<br />

Esen bololuçu!-dedi Sarıbay cönöy bere.<br />

-Kayır, Tenirberdi ake!..<br />

artınan Tenirberdi ünün biyik çıgarıpuguzup, berer kiyitin kulakdar kılıp<br />

kaldı:<br />

-Oşent, Sarım! Bir kayrılıp ket, esinden çıgarba, Sarım!...<br />

Tenirberdi kayra kelip, tıtta çubalıp ilinip turgan buluttay kögültür su<br />

73


sülöösündü karmalap körö baştadı. Tartuunun kayrımcısı kiyit kiyit tatuudan ken baa<br />

bolboşu kerek. Tartuu apkelüü, aga ılayıkm kiyit kayruu elette sıylaşuunun belgisi,<br />

birok, tartuu zarılın tilep birdemege kolko salıpkelet, oşo cagına karaganda bul tübü<br />

kişilerdin ortosundagı alış beriş alakası, iç ara cürgüzgön soodası öndüü. Tenirberdi<br />

taruunun kiyitine bir uloo dan çaktap, münüşkör oşogo ıraazı bolor dep içinen<br />

oylondu.<br />

Kün kılkıldap toodon narı enkeyip kök özöngö cımıragan salkın keç kirip<br />

kelattı.<br />

III<br />

Kubalap tiygen oktordon ürküp, ötö kıstalış cerde kolbaşçını mert kılgan<br />

içtegi tımızın küç cürökkö küdük salıp, uyasına ançı kirgenin tuyup kalgan<br />

bürküttördöy şaşıla , ata-ene, asılkeç car, süygünçük bala, kalgan meken konuş<br />

kaydasın de, künü tünü tınbay at zorukturup col cürüp, kolgo ketken beş cüz cigit<br />

kaytıp kelattı. Alıstan bülbüldöp, ak coolugun salınıp tosup turgan ene sıyaktuu,<br />

taanış too kırkaları körünö baştap, dagı katuu degdetip sagınıç sürödü. Köynöktörü<br />

etke carmaşıp, takım tırışıp, attarı suuga tüşkön torgoydoy şömtüröp arıp, Taşkenden<br />

çıkkab cetinçi tan sürgöndö adır etektep cazdoo konuştarga kez kelişti. El kayda?<br />

Sarı curt. Külü kögörüp catkan cer kemege. Kalıp kalgan kuu kazık. Sarala<br />

çöptördü şuuduratıp, mal köp catıp çandak kılgan takırlardı üylöp mayda.<br />

***<br />

saltın uluu aldında kiçüü iymenip, tobosü kökkö cetip ketken kündö da, ızat biliş<br />

sıpaalıgın aytıp, alardı şariyat menen bekemdep öttü, anan iştin tok eter cerine keldi.<br />

-Özünör kördünör, ordo dago buzuldu, tiyaktan tigintip orus kısıp çıktı, munu<br />

da özünör kördünör. Mınday uçurda eenbaştık ırktı ketiret, koldu baylayt. Keler<br />

coonun aldında bizdi alsız kılat. Oşon için, baatırlar, kolubuz bir adamga koye<br />

turgan bolsun. Men karı adammın. Tilinde emi bar, bileginde küçü barcaş<br />

azamattardan koşunbaşı kötörüp algıla. Beknazar baatırdan ötöörü cok. Buga kanday<br />

deysiner. – Calpıga uguzup: -Emne bolson oşo bol dep taştap salbaspıs, baatırdı.<br />

Baştagan, caki bütürgön, caki kılam degen işterinde başında bolup, kolubuzdan<br />

kelse, akılıbız cetse, iyrisin tüzöp, kemdigin bütöp turarbız! -dep koşumçaladı.<br />

Bul canı kabar col aluuga durdugup turgan beş cüz koldun kıyrına tolkun<br />

tüşürdü. Bir tarabı açık kubanıç bildirip, beknazarlap uraan çakırıp, tündü başına<br />

74


kötörö baştaştı bir tarabı küüldöp,m öz ara talaş kurup, sözdün akırına karaşıp, cay<br />

tolkudu. Uşulardın baarın baykap, Abil biydinkayta içi tarıp ketti. Birok, sır berbedi.<br />

Beknazar kolgo taazim kıldı. Te cigitterdin çetinen kimdir biröö beknazarlap<br />

kıykırdı. Beknazar ün çıkkan cakka serp taştap kim ekenin taanıy algan cok.<br />

Bozomtuk tankı şoola içinde kara atçan at oynotup kamçısın bulgalap turganın gana<br />

kördü.<br />

-Cigitter! dedi Beknazar, kayrat tolgon ünün çuunu şart carıp öttü. –Pansattın<br />

kaaloosun uktunar. Eger uşunday çalkeş zamanda sırtaman atınardın küçün,<br />

baaşınardın başın maga işenip, meni eerçip, maga col koygunar kelse, anda asker<br />

işindegi men oylogon oygo, men baştagan işke, men bütürgön bütümgö, kim gana<br />

bolbosun, kişi kirişpesi! Birinçi şartım uşul...<br />

bul eskertüü tak özünö aytılıp catkanın Abil Biydin ayar kökürögü kantip<br />

tüşünböy ötköröt. Eski aylakre mostoydu. Neçen ordo şumduktarına katışıp körgön<br />

kuu uşul azır kiçine aldanıp turganın tuydu.<br />

***<br />

ketti. Temirler beken. Çelekterindegi suu çaypalganına, tögülgönünö karabay, al dagı<br />

şaşıldı. Atçandar ulam cakındadı. Bölöktör okşoyt. Temir körüngön cok. Ayıldın<br />

tuşuna kelgende ele şart burulup, teminip duu ökürüp ciberişti.<br />

-Boo-o-o-o-orum....Boo-o-o-o-orum!<br />

-Kurdaşı-ı-ı-ı-ım. Kurdaşı-ı-ımdan ayrıldı-ı-ı-ım.<br />

O kuradşımdan ayrıldı-ı-ı-ım, kokuy!...<br />

Ayzadanın iyninen çelekteri tüşüp ketti. Közdörü çımırap, arkaykan toolor<br />

tenselip, arçalar karaluu zayıp bolup köründü. Kim. Ayzada dagı ele cakşı ümüttön<br />

acıray albay oturdu. Muunu titiredi. Ayzada üydön çınırıp çıgıp, ak çaçtarın<br />

saksandatıp, ar kimge çurkap cürgön kaynenesin kördü... Oşol zamat tanooloru<br />

kıpçılıp, eki zayıp aga cetip keldi...<br />

Emne..Emne! – dep tili kürmölböy ketençiktedi, Ayzada. Al kumsargan<br />

zayıptardın biri kelip ele koldon aldı.<br />

Tuygunun koldon uçuptur, beybak...<br />

Andan arkısın sezbedi. Al misireyip turup: Koy! Anday debe! Oozuna karap<br />

süylö! Oşondoy da tamaşa bolobu!- dedi. Katındardın közdörünön möltüldöp caş<br />

çıktı oşondo bir tanırkap, bir korkup tiktep, erinderi titirek basıp, kaça turgan<br />

75


öndönüp boyun cıyrıp, közdörü çikireyip barıp, Ayzada esin aldırdı...<br />

Camagat çoguldu. Ökürük too titiretti. Beknazar baştagan top ökürüp<br />

bütüşüp, kumsarıp-kumsarıp ar kimisi ar cerde sınar tizelep oturup kalıştı. Eşim gana<br />

canı ökürüktördü tosup kırçoo karmap, böyrögün tayanıp:<br />

-Kubatı-ı-ı-ım! Kubatı-ı-ı-ım senden ayrıldım! Dep bütkül denesi mene<br />

solkuldap ıylap turdu.<br />

Beknazar sınar tizelep, buldursundubüktöy karmap cerge madap tayanıp, bılk<br />

etpey katıp oturdu. Tenirberdi üygö cölönüp, kıbılanı karap nes bolup, nuru ketken<br />

kızıl közdörünön caş da körünböy, tek ireni cıgaçtay kubarıp, sakalı serbeyip,<br />

koldoru kaltırap oturdu. Anda- sansa:<br />

***<br />

Beknazar, toktot! Beknazar! Dep çınırıp ciberdi.beknazar toktolboy elçige tike<br />

kadalıp:<br />

-Tuugan! Can küyörlük kılınız,bizden uşul dubay salamdı ala ketiniz.,-dedi. –<br />

tapsın bat atar mıltık, kazınanın altının arı beri çaçkan sayın artınıp cürböy, satıp<br />

alsın oşol orustun özünön. Ante albayt eken, ubara bolbosun. Biz karış cıla albaybız,<br />

at bizdin kanatıbız. Kanatıbızdı culdurup boorubuz menen söylöp kalgıbız cok.<br />

Cigitter bizdin cürögübüz, cürögübüzdü okko cılanaç tosor alıbız cok!<br />

-Curt buzar! Dedi Abil biy kalçıldap, anın kiçinekey kızıl közdörü zaarduu<br />

cıltılday baştadı.<br />

-Uşul curt buzganbı, pansat ake. Cok! Men alakanda turgan akıbaldı<br />

ayttım.böödö ölümdön cigitterdin başın araçaladım. A boluptur- baram degendin<br />

coluna men tuura catıp albaymın. Böödö ölgüsü kelgen barıp körsün. Kural tabıldı<br />

degile, barbay koysom oşondo aytkıla. Emi ıraazısızbı.<br />

Beknazar cigitterim dürbötüp, artın karabay cürp ketti. Eç kim batınbadı. Eç<br />

kim aldıoga çıkpadı. Elöi da Abil biy da ölüp gan akörbögön ayar karıyalar da<br />

şaldırap ordularından kıymıldabay kala berdi.cıyındap bölüngön azganaktay karaan<br />

toktoolboy közdön alıstap barattı.<br />

-Ha, kan kuskur.... dep ontop ciberdi Abil biy. Koldorunun uçu titirep, beli<br />

sokkuldadı. Cıyın demin tartı tüyşölö tüştü. Cakın cerden kimdir biröö:<br />

-Kantebiz, ya....– dedi uşunu mene tosmosu cabılıp ketken köl suuday büt ele<br />

tilge kirip ketti. Karbalastap düülügüp ordularından tura baştaştı.<br />

76


-Tuura ayttı, baatır!<br />

-Iya, Tete kural bersin da uruşka sala turgan bolso! – Koydoy çuurutup ele<br />

ölümgö aydap bara berebi!<br />

-Koy, böödö ölgüm cokmenin...<br />

Kabak çıtılıp, kolgo kjamçılar karışıp, köpçülük seldey küüldöp, ee-caa<br />

berbey, birinin ünün bir ukpay, ızı-çuu bolup, cabıla atka çurkadı. Uşunun<br />

***<br />

izdep Ogan tarapka cer kotorup ketişke argasız boldu...<br />

Tamagın kır kır degizip, alsız cötölüp oturup, Acıbay datka cay süylödü.<br />

Şeralı kirkipigin oysuz kıymıldatıp, baş kötörböy, bul sözdördün kimge aytılıp<br />

catkanın acırata albay, dal bolup otura berdi.<br />

-Sultan Babır üy-bülöösün alıp, az gana kişileri mene kaçıp, colgo çıkkan<br />

eken oşondo. Atandın körü, bapasız düynö... Oomatı ketkende öz tokoyunda cürüp<br />

colbors açka ölöt degen ıras belem. Kindik kanı tamgan ata-curtunan, ata-babasının<br />

uşunça ken ölkösünön taman koyer, baş kalkalar cer kalbaptır go oşondo. Şoşol<br />

kezde Seyde-Bak bir zayıbının boyunda bar eken, ayı kününö cetişip turgan eken.<br />

Too camınıp baratışkan çende Seyde-Bak tolgoo tarıp kalat. Ayla kuruganda cerge<br />

tüşürüşöt. Oşerde Seyde-Bak kılıç tayanıp oturup köz carıp, uul tabat eken. Emi<br />

emne kılşmakçı. Artta kugunçu. Aldıda kıyın col... Tizgin cıybay katuu cürüş kerek<br />

andan narı. Kızıl et bala şalkıldap atka urunar, terdep kurgap kamıgar. Aga karap<br />

caycarakat boluşsa, arttan kuugunça cetip, baarının başına capa tüşüp kaları belgilüü<br />

iş. Emne ayla bar. Kana emne ayla bar. Mümkün boluşunça atatrdın kubatı barınça<br />

tez, katuu ketiş zarıl. Mından başka akıl cok. Bala kantet. Ala ketse da ölüm, taştap<br />

ketse da ölüm. Atka urunup ölöörü bışık. A col boyuna taştap ketse, kokus biröö kez<br />

kelip taap alsa aman kalışı ıktımaal, biröö taap albasa da bayagı bir ölüm. Uşintip<br />

tegeretip oylop turuşup balanı col boyuna tagdırdın erkine taştap ketişmek boluşat.<br />

Enesinin uuzu menen oozantıp altın sırluu beşikke salıp, üstünö ak şayı oromol caap,<br />

cup attanarda tütpöy Sultan Babır naristenini mandayına kolunun uçun tiygizip ööp,<br />

bir üşkürüp, anan belindegi kauhar kemerin çeçip beşiktin üstüna arta taştayt. Oşol<br />

boydon eki emçeginin dürüldep iyip kökürögün cuup, inildöp ıylap baratkan Selde-<br />

Baktı candap bastırışıp, koltugunan süyöşüp, cönöp kete berişken eken. Argasızdan<br />

ata<br />

77


***<br />

at üstündö uktap, ömürün cookerçilikte ötkörgön. Tacının Ömör han kiydi, takka<br />

oturup arız suragandı birinçi Ömör han baştadı. Al şaarlarga meçit. Medrese saldırdı,<br />

kayrakı cerlerge koş arık çıgarttı. Konşuları mene dostoşup duşmanın azayttı. Uşintip<br />

agası Alimhan adamdın kanına cuurup caratkan mamleketin içten bekemdedi. Ömör<br />

handın közü öttö. Ömöh handın közü ötköndön kiyin anın uulu Madali ordun bastı.<br />

Ey. Cakşı atanın kaşık mene cıynagan mülkün caman bala çömüçtöp tügötöt degen<br />

min mertebe ıras eken go. Şariyat urgandı han kötörgöndö saltanatına men da bargan<br />

elem. Erkelikten cindi öskön, çırgoo, açuuluu, anan kalsa ordodogu koşomatçılardın<br />

koşomatı, şarap, katın aylanasındagı adamdardın caman cürüm turumu onolboy<br />

turgan kılıp buzgan, tirtendegen arık bala boluuçu. Kokondu kulaçı bir cagı<br />

Vadahşan, bir cagı Ceti-Şaar, bir cagı Aral denizine cetip kalgan ele. Bir ce eki şaarı<br />

aldırıp tim bolso kan!. Akılsız Madalı ataları uluu emgek menen kuragan ordonun<br />

tarkin ketirdi, baarın kolunana çıgardı. Mına bıyıl cazda Buharanın amiri Nasırulla<br />

Batır han kapiletten kol salıp, Madali Handın kolun Kocon şaarının canında<br />

kıyratıptaştap, Kokongo kiriptir. Ölörünö cakın Ömör han bir koconun suluu kızına<br />

ınak eken. Ömör han ölgöndön kiyin şariyat urgan Madali suluuluguna azgırılıp,<br />

colop koygon imiş. Nasırulla batır han mına uşul cerden karmaptır. ‘madali enesin<br />

aldı. Şariyattan çıktı. Şariyattan çıkkan kara bet kişi musluman tagına otura albayt!<br />

Dep cayıp uruş baştaptır. Kördünbü, Nasırulla batır handın aylasın. Madali din<br />

urgandı cırılbas cerden karmap, elden çıgarıp turup cıgıptır. Din urgandı ordosunun<br />

bosogosuna muuzdatıp taştap, Kokondun büt eli, büt ceri Buhara-i Şariftin bektıluu<br />

amiranı Nasırulla batır handın adil biyligi astına ıkrar boldu dep car çakırtıp,<br />

Kokongo özünün begin koyup ketiptir. Mına, uktunbu, carıgım. Cetim elen cetildin.<br />

Karıp elen onoldun. Emi zamandın kezmeti saga keldi.<br />

60<br />

***<br />

78

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!