You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Hayatı<br />
Mahmud oğlu Bahtiyar Vahabzade, 16 Ağustos 1925 tarihinde<br />
Şeki'de doğdu. 9 yaşında ailesiyle beraber Bakü'ye taşındı. İlk ve<br />
orta öğrenimini bu şehirde tamamladı. 1942 yılında girdiği Bakü<br />
Devlet Üniversitesi Filoloji Bölümü'nden 1947 yılında mezun<br />
oldu ve aynı bölümde öğretim üyesi olarak ders vermeye başladı.<br />
1964 yılında tamamladığı S.Vurğunun hayat ve yaradıcılığı isimli<br />
monografisi ile filoloji doktoru ünvanını aldı.<br />
1980 yılında Azerbaycan İlimler Akademisi üyeliğine seçilen Vahabzade, 2001 yılında emekli olana<br />
kadar üniversite de ders vermiştir.<br />
Vahabzade, 1960'larda başlayan özgürlük hareketlerinin öncülerindendir. Bu konuda kaleme aldığı 1959 tarihli Gülistan isimli<br />
şiirinde, ikiye bölünen (İran ve Rusya) Azerbaycan halkının yaşadığı felaketleri anlatmıştır. Adı geçen eserinde dolayı 1962 yılında<br />
milliyetçi damgası vurulan şair 2 yıllığına üniversitede ki görevinden de uzaklaştırılmıştır. Bu olumsuzluklara ve Sovyet<br />
rejiminin baskılarına rağmen özgürlük mücadelesinden hiç yılmamıştır. Azerbaycan halkının sıkıntılarını konu ettiği pek çok<br />
eserini yurt dışına kaçırarak yayınlanmasını sağlamıştır.<br />
Eserlerinde Azerbaycan Türkçesi'ni en temiz şekilde kullanmaya özen gösteren ve halkının duygularına tercüman olan<br />
Vahabzade Azerbaycan'da Halk Şairi adıyla anılır. 1995 yılında Azerbaycan özgürlük mücadelesindeki hizmetlerinden dolayı<br />
İstiklal nişanı ile ödüllendirilmiştir. Ülkesinin özgürlük simgelerinden biridir. Vahabzade 1980<br />
-2000 yılları arasında 5 defa milletvekili seçilmiştir. 13 Şubat 2009 tarihinde Azerbaycan'ın<br />
başkenti Bakü'deki evinde vefat etti. [1] Bahtiyar Vahapzade'nin cenazesi, uzun yıllar ders verdiği<br />
Bakü Devlet Üniversitesinin salonunda düzenlenen törenden sonra tanınmış şair, edebiyatçı,<br />
bilim ve siyaset adamlarının mezarlarının bulunduğu Fahri Hıyaban'da toprağa verildi.<br />
[2]<br />
Benden Habersiz<br />
Ömrün fasılları tez geldi geçti.<br />
Yazı verimlidir, kışı verimsiz<br />
Bir gün gördüm ki, güçten düşmüşüm.<br />
Yıllar öz atını sürdü eğersiz.<br />
Ülkü olan yere baş koyan yıllar<br />
Gamlı gözlerime yaş koyan yıllar<br />
Ey yaşım üstüne yaş koyan yıllar,<br />
Nere kaçarsınız benden habersiz?<br />
Ey ömür! Görünür artık sahilin,<br />
Elin kısıldıkça uzanır dilin.<br />
Ömürden verdiğim yetmiş üç yılın<br />
Zehiri yeterli, balı yetersiz.<br />
Öz omuz yüküdür herkesin yaşı<br />
Derdi - sırdaşıdır, fikri – yoldaşı,<br />
Dönüp mizacıma kahır gözyaşı.<br />
Sevinç de, keder de, geçmez kahırsız.<br />
Fikirler selinde akandan beri<br />
Ayıramadım ben hayırdan şerri<br />
Dökülmüş ömrümün yaprak yılları<br />
Bahçesi virane, bağı çepersiz<br />
Gönül o gönüldür, koca yaşımda,<br />
Fikirler kaynaşır yine başımda<br />
Yine hücumdayım söz savaşımda,<br />
Sözüm teperlidir(1) , özüm tepersiz.<br />
Ana Dili<br />
Dil açanda ilk defa 'ana' söylerik biz<br />
'Ana dili' adlanır bizim ilk dersliyimiz<br />
İlk mahnımız laylanı anamız öz südüyle<br />
İçirir ruhumuza bu dilde gile-gile.<br />
Bu dil - bizim ruhumuz, eşgimiz, canımızdır,<br />
Bu dil - birbirimizle ehdi-peymanımızdır.<br />
Bu dil - tanıtmış bize bu dünyada her şeyi<br />
Bu dil - ecdadımızın bize goyup getdiyi<br />
En gıymetli mirasdır, onu gözlerimiz tek<br />
Goruyub, nesillere biz de hediyye verek.<br />
Bizim uca dağların sonsuz ezemetinden,<br />
Yatağına sığmayan çayların hiddetinden,<br />
Bu torpağdan, bu yerden,<br />
Elin bağrından gopan yanığlı neğmelerden,<br />
Güllerin renglerinden, çiçeklerin iyinden,<br />
Mil düzünün, Muğanın sonsuz<br />
genişliyinden,<br />
Ağ saçlı babaların aglından, kâmalından,<br />
Düşmen üstüne cuman o gıratın nalından<br />
Gopan sesden yarandın.<br />
Sen halgımın aldığı ilk nefesden yarandın.<br />
Ana dilim, sendedir halgın aglı, hikmeti,<br />
Ereb oğlu Mecnunun derdi sende dil açmış.<br />
Üreklere yol açan Füzulinin sen'eti,<br />
Ey dilim, gudretinle dünyalara yol açmış.<br />
Sende menim halgımın gahramanlığla dolu<br />
Tarihi verağlanır.<br />
Sende neçe min illik menim medeniyyetim<br />
Şan-şöhretim sahlanır.<br />
Menim adım, sanımsan,<br />
Namusum, vicdanımsan!<br />
Milletlere halglara halgımızın adından<br />
Mehebbet destanları yaradıldı bu dilde.<br />
Bu dil - tanıtmış bize bu dünyada her şeyi<br />
Bu dil - ecdadımızın bize goyup getdiyi<br />
En gıymetli mirasdır, onu gözlerimiz tek<br />
Goruyub, nesillere biz de hediyye verek.