16.09.2013 Views

Dua Ve Zikir – PDF - ahmed hulusi web sitesi - download

Dua Ve Zikir – PDF - ahmed hulusi web sitesi - download

Dua Ve Zikir – PDF - ahmed hulusi web sitesi - download

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

AHMED HULUSI<br />

AHMED HULÛS‹<br />

DUA VE Z‹K‹R


DUA VE Z‹K‹R<br />

KAPAK HAKKINDA<br />

Ön kapak zeminindeki siyah renk karanl›¤› ve<br />

bilgisizli¤i, üzerindeki harflerin beyaz rengi<br />

ise ayd›nl›¤› ve bilgiyi temsil eder.<br />

Kapakta yer alan amblem, Kûfi hat sanat› ile<br />

yaz›lm›fl olan "Lâ ilâhe illâ Allâh; Muhammed<br />

Rasûlullâh" cümlesidir ve bu “tanr›l›k kavram›<br />

yoktur, yaln›zca Allâh ad›yla iflaret edilen<br />

vard›r; Muhammed (AleyhisSelâm) bu anlay›fl›n<br />

Rasûlü’dür” anlam›n› tafl›r.<br />

Amblemin ön kapakta ve her fleyin üzerinde<br />

yer almas›, Ahmed Hulûsi’nin bu anlay›fl› tüm<br />

eserlerinde ve hayat› boyunca her anlamda<br />

bafl tac› yapm›fl olmas›n›n sembolik ifadesidir.<br />

Karanl›ktan ayd›nl›¤a aç›lan Kelime-i Tevhid<br />

penceresinden Allâh Rasûlü’nün nûrunu<br />

temsil eden yeflil renkte yans›yan ›fl›k,<br />

Ahmed Hulûsi’nin kaleminden, iflaret etti¤i<br />

konuda ayd›nlanmay› amaçlayan “kitap<br />

isminde” beyaz renkte somutlaflm›flt›r.<br />

Allâh Rasûlü’nün nûruyla yay›lan bilginin,<br />

onu de¤erlendirebilenlere sa¤lad›¤› ayd›nlanma<br />

da kitap içeri¤inin özetlendi¤i arka<br />

kapak zeminindeki beyaz renk ile ifade edilmifltir.


AHMED HULUSI<br />

Tüm eserlerimiz gibi, bu kitab›n da telif<br />

hakk› yoktur.<br />

Ayr›ca bu kitap ASLA PARAYLA SATILMAZ.<br />

Ancak bast›ran›n hediyesi olarak da¤›t›labilir.<br />

Allâh, bu kitab› bast›r›p da¤›tanlar›n<br />

ve bas›mda karfl›l›ks›z eme¤i geçenlerin<br />

âhirete geçmifllerine ve yaflayanlar›na<br />

rahmet eylesin.<br />

Bu kitap orijinaline sad›k kalmak kayd›yla<br />

herkes taraf›ndan bas›labilir, ço¤alt›labilir,<br />

yay›mlanabilir ve tercüme edilebilir.<br />

ALLÂH ilminin karfl›l›¤› al›nmaz.<br />

AHMED HULÛS‹


4<br />

DUA VE Z‹K‹R<br />

DUA VE Z‹K‹R<br />

AHMED HULÛS‹<br />

Yay›n ve Da¤›t›m: K‹TSAN<br />

ISBN: 978-975-7557-27-7<br />

1. Bask›: May›s 1991<br />

40. Bask›: fiubat 2011<br />

Yay›n Yönetmeni: Cenân Özderici<br />

Kapak Tasar›m›: Serdar Okan<br />

Grafik Tasar›m: Öznur Erman<br />

Dizgi: Semanur Gürleyik<br />

Film, Bask› ve Cilt: Bilnet Matbaac›l›k<br />

Biltur Bas›m Yay›n ve Hizmet A.fi.<br />

Dudullu Organize Sanayi Bölgesi 1.Cad.<br />

No:16 Ümraniye / ‹STANBUL<br />

Tel: +90 216 444 44 03<br />

info@bilnet.net.tr<br />

K‹TSAN K‹TAP BASIM YAYIN DA⁄ITIM LTD. fiT‹.<br />

Divanyolu Cad. Ticarethane Sok. Tevfikkuflo¤lu ‹flhan›<br />

No:41/3, 34400 Ca¤alo¤lu - ‹stanbul<br />

Tel: 0212 5136769, Faks: 0212 5115144<br />

www.kitsan.com


AHMED HULÛS‹<br />

DUA VE Z‹K‹R<br />

www.<strong>ahmed</strong><strong>hulusi</strong>.org<br />

AHMED HULUSI<br />

5


6<br />

DUA VE Z‹K‹R


AHMED HULUSI<br />

“<strong>Dua</strong> müminin silah›d›r.”<br />

Hz. Muhammed (s.a.v.)<br />

“Soru ilmin yar›s›d›r.”<br />

Hz. Muhammed (s.a.v.)<br />

“‹nsan› gerçe¤i görmekten al›koyan en büyük<br />

engel ÖNYARGILI yaklafl›m›d›r.”<br />

Ahmed Hulûsi<br />

7


8<br />

DUA VE Z‹K‹R


Orijinali:<br />

Okunuflu:<br />

Lâ ilâhe illAllâh<br />

Anlam›:<br />

Tanr› yoktur, sadece ALLÂH vard›r.<br />

‹ngilizcesi:<br />

There is no GOD, only ALLAH.<br />

AHMED HULUSI<br />

9


10<br />

DUA VE Z‹K‹R


SUNU<br />

Bak Dostum;<br />

Bil ki, bu kitap, sana hayatında verilen en değerli şeylerden biridir!..<br />

Bu kitap, sana Rabbinin seslenişi; sana açtığı özel kapıdır!.. Kim<br />

olursan ol; işin, meşgalen ne olursa olsun; hangi dinden olursan ol; bil<br />

ki Rabbin seni beklemektedir ve kapısı sana açıktır!..<br />

Sorma, Rabbimin kapısı nerede diye; sende “O” kapı; gönlünde!..<br />

Senden sana açılan bir kapının ardında!..<br />

Bu kapı, DUA ve Z‹K‹R kapısıdır!.. Gönlünden Rabbine açılan kapıdır!..<br />

Rabbine yöneliş ve HÂCET kapısıdır!..<br />

Gökte ve ötende sandığın TANRI'nı terk et; sonsuz-s›n›rs›z<br />

ALLÂH'a yönel; O'nun, her noktada ve zerrede mevcut olduğunu fark<br />

et; ve O'nu GÖNLÜNDE bulmaya çalış!<br />

Sonra iste O'ndan, ne istersen!.. Eşini, işini, aşını; ister Mevlânı,<br />

ister şifanı!<br />

Bil ki seni, her isteğine ve her arzuna kavuşturacak tek şey DUA ve<br />

Z‹K‹R'dir...<br />

Bil ki dostum; her zerrede tüm özellikleriyle mevcut olan ve kendinden<br />

gayrının varlığı asla söz konusu olmayan ALLÂH, SENDEN<br />

SANA ‹CABET EDECEKT‹R!..<br />

AHMED HULÛS‹<br />

SEN, bilesin ki, yeryüzünde “HAL‹FETULLÂH”sın!..<br />

ALLÂH’ın HAL‹FES‹ olarak sana, gönlüne, BEYN‹NE bahşedilmiş<br />

yüce güçlerden haberin var mı?..<br />

DUA ile, Z‹K‹R ile, o muhteşem BEYNİN ile, kendindeki meka-<br />

11


12<br />

DUA VE Z‹K‹R<br />

nizmayı harekete geçirebileceğinden haberin var mı?..<br />

“EN GÜÇLÜ S‹LAH” olarak sana bağışlanmış DUA mekanizmasını<br />

biliyor musun?..<br />

Fakir, garîp, nice kişiler DUA ve Z‹K‹R ile nice ZÂLİM SULTAN-<br />

LARI helâk ettiler!<br />

Nice yoksullar, büyük zenginliklere hep DUA ve Z‹K‹R ile eriştiler!..<br />

Nice dertli, sıkıntılı, hastalıklı, ezâ, çile çekenler kurtuluşu, selâmeti<br />

hep DUA ve Z‹K‹R'de buldular!..<br />

Bil ki dostum;<br />

SENDE, dünyanın en güçlü silahı olan DUA ve Z‹K‹R cihazı mevcuttur...<br />

BEYN‹NDEK‹, GÖNLÜNDEK‹ bu en güçlü silah› kullanmasını<br />

öğrenerek; bu yaşadığın dünyanın ve ölüm ötesi yaşamın tüm güzelliklerine<br />

erişebilirsin!.. Ya da, DUA ve Z‹K‹R mekanizmasını kullanmaz,<br />

paslandırıp, bir kenara terk edersin ki bunun cezasını da sonsuza<br />

dek çekersin!..<br />

Sana, karşılıksız, bedava verilmiş bir mekanizmadır bu! Hibedir!..<br />

DUA ve Z‹K‹R için kimseye muhtaç değilsin ve kimseyi aracı koymak<br />

zorunda da değilsin! İster, bu kitaptan yararlan; ister gönlünden<br />

geldiği gibi yönel!.. Ama kesinlikle, kendindeki, bu dünyanın en kıymetli<br />

cihazı olan DUA ve Z‹K‹R cihazını kullanmasını öğren...<br />

Göreceksin dünyan nasıl güzelleşecek.<br />

AHMED HULÛS‹


AHMED HULÛS‹<br />

Bu kitab›m›, dünyada çok sevdi¤im insan olan annem<br />

ADALET’e, babam AHMET EKREM’e ithaf ediyorum.<br />

Allâh hepsine rahmet eylesin indînden...<br />

Ruhlar›na Fâtiha’y› esirgemeyin.<br />

13


14<br />

DUA VE Z‹K‹R


‹Ç‹NDEK‹LER<br />

AHMED HULÛS‹<br />

1. Girifl . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .21<br />

2. Niçin “DUA”? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .25<br />

3. “<strong>Dua</strong>”n›n fiekli . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .29<br />

4. “<strong>Dua</strong>”n›n Yeri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .37<br />

5. “<strong>Dua</strong>”n›n Zaman› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .39<br />

6. <strong>Dua</strong> ve Kader . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .41<br />

7. Z‹K‹R Hakk›nda . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .45<br />

8. <strong>Zikir</strong> Niçin Çok Önemli? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .51<br />

9. Özel ve Genel <strong>Zikir</strong>ler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .59<br />

10. Çok Zikreden Deli mi Olur? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .65<br />

11. <strong>Zikir</strong> Tenhada m› Yap›lmal›d›r? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .69<br />

12. <strong>Zikir</strong>de Niye Arapça Kelimeler Kullan›l›r? . . . . . . . . . . . . . . . . . .71<br />

13. Kur’ân-› Kerîm Nas›l Anlafl›l›r? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .75<br />

14. ‹ST‹⁄FAR Hakk›nda . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .83<br />

15. Niçin ve Neden ‹sti¤far? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .89<br />

16. Seyyîdül ‹sti¤far . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .91<br />

15


16<br />

DUA VE Z‹K‹R<br />

17. Gizli fi‹RK Hakk›nda . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .99<br />

18. En Büyük <strong>Zikir</strong>: Kur’ân-› Kerîm . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .101<br />

19. ÂYET’EL KÜRSÎ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .105<br />

20. ÂMENER RASÛLÜ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .109<br />

21. VEMEN YETEKILLÂHE . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .115<br />

22. YÂS‹YN Sûresi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .117<br />

23. FETH Sûresi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .129<br />

24. VÂKI’A Sûresi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .141<br />

25. MÜLK Sûresi (Tebâreke) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .151<br />

26. NEBE’ Sûresi (Amme) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .159<br />

27. ‘ALAK Sûresi (96. Sûre: 1-5. âyetler) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .163<br />

28. ‹Nfi‹RAH Sûresi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .165<br />

29. Baz› K›sa Sûrelerin Faziletleri Hakk›nda . . . . . . . . . . . . . . . . . . .167<br />

30. Z‹LZÂL Sûresi (Zelzele) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .169<br />

31. FELAK ve NÂS Sûreleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .177<br />

32. Kur’ân-› Kerîm’den Örnek <strong>Dua</strong>lar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .181<br />

33. Rasûlullâh’a Salâvatlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .199<br />

34. Rasûlullâh AleyhisSelâm’dan Üç Aç›klama . . . . . . . . . . . . . . .211


AHMED HULÛS‹<br />

35. Tespih Bahsi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .213<br />

36. ‹sm-i Â’zâm Bahsi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .225<br />

37. Allâh’›n ‹simleri ve Mânâlar› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .231<br />

38. ESMÂ ÜL HÜSNÂ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .233<br />

39. Özel <strong>Zikir</strong> Önerilerimiz . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .261<br />

40. Tespih Namaz› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .277<br />

41. Rasûlullâh’›n Ö¤retti¤i Çok Özel <strong>Dua</strong>lar . . . . . . . . . . . . . . . . . .279<br />

42. Özel Bir 19’lu Hâcet <strong>Dua</strong>s› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .289<br />

43. Hâcet (‹htiyaç) Namaz› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .293<br />

44. ‹stihare Namaz› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .297<br />

45. Belâlardan Muhafaza . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .301<br />

46. Büyük Hâcet <strong>Dua</strong>s› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .309<br />

47. R›zk›n Artmas› ve Borçlar için <strong>Dua</strong>lar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .313<br />

48. Çok Faydal› Baz› <strong>Dua</strong>lar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .315<br />

49. Baz› Namaz Sûreleri ve <strong>Dua</strong>lar› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .319<br />

50. <strong>Ve</strong>da . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .327<br />

17


18<br />

DUA VE Z‹K‹R


AHMED HULÛS‹<br />

Rabbi inniy messeniyefl fleytanu Bi nusbin ve azâb; Rabbi<br />

eûzü BiKE min hemezâtifl fleyât›yn ve eûzü BiKE Rabbi en yahdurûn.<br />

<strong>Ve</strong> h›fzan min külli fleytanin mârid.<br />

(38.Sâd: 41 <strong>–</strong> 23.Mu’minûn: 97-98 <strong>–</strong> 37.Sâffât: 7)<br />

Eûzü Bi<strong>Ve</strong>chillâhil Keriym, ve kelimâtillâhit tâmmâtilletiy<br />

lâ yücâvizhünne berrun velâ fâcirun, min flerri mâ yenzilu minesSemâi<br />

ve mâ ya’rucu fiyhâ, ve min flerri mâ zerae fil ard› ve<br />

mâ yahrucu minhâ, ve min fitenilLeyli venNehâri, ve min flerri<br />

külli târik›n illâ târikan yatruku bihayrin, yâ Rahmân!<br />

(Aç›klama için bak›n›z sayfa 315-316)<br />

19


20<br />

DUA VE Z‹K‹R


1<br />

G‹R‹fi<br />

AHMED HULUSI<br />

1965 y›l›nda, ilk kitab›m›z olan “Manevî ‹badetler Rehberi”ni<br />

ç›kartm›flt›k...<br />

O gün için, kitap piyasas›nda, bu konuda çok büyük bir boflluk<br />

vard›. Son derece yetersiz dua kitaplar› aras›nda iken böyle<br />

bir eserin yay›nlanmas› flart olmufltu. Biz de elimizden geldi¤ince,<br />

az fakat öz bir dua kitab›n›, tamamen klasik anlay›fla uygun<br />

bir biçimde haz›rlay›p, de¤erli müslüman kardefllerimizin hizmetine<br />

vermifltik.<br />

Aradan geçen uzun y›llar içinde pek çok say›da bask› yapan<br />

bu kitab›n Türkiye’ye ne kadar yay›lm›fl oldu¤unu bilemiyorum<br />

ama o kadar çok kiflinin elinde-evinde bulundu¤unu görüp<br />

duyuyorum ki bunun flükrünü edâda âciz kal›r›m...<br />

“Çocuklu¤umda babam, bir dua kitab› ile döndü eve...<br />

“REHBER‹ ‹BADÂT'‹L MANEV‹YYE (Manevî ‹badetler<br />

21


22<br />

G‹R‹fi<br />

Rehberi)”... Ben de annem kadar hevesli ve merakl› oldu¤um<br />

için kitab› okuyup, güncel s›k›nt›lar›m do¤rultusunda de¤erlendirmeye<br />

çal›flt›m. Örne¤in hâcet için, iman›m› güçlendirmek<br />

için... <strong>Ve</strong> çok yararlar›n› gördüm kesinlikle. Evlenirken, babam<br />

bir tane de bana ald› ayn› kitaptan; ve hâlâ okumaya devam ediyorum...”<br />

fiimdi kocaman çocuklar› oldu¤unu belirten bir okuyucumun<br />

mektubundan bir paragraf arz ettim yukar›da sizlere...<br />

Evet, Elhamdülillâh, nesillere ulaflan klasik kitap hüviyetini<br />

kazanm›fl oldu bu ilk kitab›m›z.<br />

Oysa, aradan geçen y›llar içinde, gerek araflt›rmalar›m›z sonucu<br />

ve gerekse ‹lham-› Rabbanî ile daha birçok formüllere<br />

ulaflt›k... <strong>Ve</strong> istedik ki, bu yararl› bilgileri olabildi¤ince çok<br />

müslüman kardefllerimiz ile paylaflal›m.<br />

Ayr›ca, öyle bir “DUA ve Z‹K‹R” kitab› olsun ki bu iki konuda<br />

pek çok sorunun cevab›n›, yetiflmekte olan nesillerin ilmine<br />

ve anlay›fl›na göre aç›klas›n...<br />

‹lk kitab›m›z›, gençli¤in verdi¤i tecrübesizlikle, bir naflirin<br />

inhisâr›na b›rakm›flt›k, telif hakk›n› vermemiz yüzünden... Oysa<br />

bu defa, Allâh’›n inayetiyle, bu eserimizi tüm müslüman kardefllerimize<br />

hibe ediyoruz. Bu kitab›m›z›n telif hakk› yoktur!<br />

Para için yaz›lmam›flt›r. Herkes; orijinaline sâd›k kalmak suretiyle<br />

bu kitaptan yararlanabilir ve çevresindekileri yararland›rabilir,<br />

kitab› konuya ilgi duyan dostlar›na hediye edebilir. Bize<br />

de bir “Allâh raz› olsun” deyip; “Üç ‹hlâs, bir Fâtiha” gönderirse<br />

ne âlâ...<br />

“Bir hayra vesile olan, o hayr› yapm›fl gibidir” buyurmufl<br />

Rasûlümüz Muhammed Mustafa AleyhisSelâm Efendimiz.<br />

Niyaz ederim; Allâh bizleri ömür boyu hayra vesile k›ls›n;<br />

flerre âlet olmaktan, yar›n çok piflmanl›k duyaca¤›m›z fiiller or-


G‹R‹fi<br />

taya koymaktan muhafaza buyursun.<br />

Allâh, cümlemize, bu kitab› en güzel flekilde de¤erlendirmeyi<br />

nasip etsin ve elimizdeki de¤erin k›ymetini idrak ettirsin.<br />

23


24<br />

DUA VE Z‹K‹R


2<br />

N‹Ç‹N “DUA”?<br />

AHMED HULÛS‹<br />

“DUA MÜM‹N‹N S‹LAHIDIR” diyor Rasûlullâh<br />

Muhammed Mustafa AleyhisSelâm… <strong>Ve</strong> gene, flöyle baflka bir<br />

aç›klama getiriyor “DUA” konusuna:<br />

“DUA ‹BADET‹N ÖZÜDÜR.”<br />

Bu hadîs-î flerîf’in hemen arkas›ndan flu âyeti kerîmeyi hat›rlayal›m:<br />

“BEN C‹NN‹ VE ‹NS‹ YALNIZCA (ESMÂ ÖZEL-<br />

L‹KLER‹M‹ AÇI⁄A ÇIKARMAK SURETIYLE) KULLUK<br />

ETMELER‹ ‹Ç‹N YARATTIM!” (51.Zariyat: 56)<br />

En basit anlam›yla kulluk, dua ve zikirdir!<br />

En genifl anlam›yla kulluk, birimin varolufl gayesinin gere¤ini<br />

yerine getirmesidir...<br />

— Peki, biz dua etti¤imiz zaman, kabul olur mu?..<br />

“E¤er kulum, bana ellerini kald›r›r da dua ederse, ben o elleri<br />

bofl olarak geri çevirmekten hayâ ederim.” Evet, bu bir hadîs-î<br />

kudsî...<br />

25


26<br />

N‹Ç‹N “DUA”?<br />

Bu konudaki bir baflka hadîs-î kudsî de flöyle:<br />

“Ey Âdemo¤lu, dua senden, icabet benden; isti¤far senden,<br />

ba¤›fllamak benden; tövbe senden, kabul etmek benden; flükür<br />

senden, fazlas›yla vermek benden; sab›r senden, yard›m benden...<br />

Ne istedin ki benden sana vermedim...”<br />

‹flte yukar›daki hadîs-î kudsî’yi destekleyen bir âyeti kerîme:<br />

“BANA DUA EDiN, SiZE iCABET EDEYiM!” (40.<br />

Mu’min: 60)<br />

Bu konuya aç›kl›k getiren di¤er bir hadîs-î kudsî ise flöyle:<br />

“Ben, kulumun zann› üzereyim. Art›k diledi¤i gibi düflünsün!..”<br />

Yani siz dua ederken, o duan›z›n kesinlikle kabul görece¤ini<br />

düflünürseniz, biliniz ki mutlaka iste¤iniz meydana gelecektir!<br />

Nitekim, bu aç›dan olaya bak›ld›¤› içindir ki, önde gelen<br />

evliyaullâhdan ‹mam› Rabbanî Ahmed Faruk Serhendî flöyle<br />

demifltir: “Bir fleyi istemek, ona nail olmak demektir. Zira<br />

Allâhû Teâlâ kabul etmeyece¤i duay› kuluna ettirmez.”<br />

Esasen dua etmek söz konusu oldu¤unda, bir fley isteyece¤imizde,<br />

hemen flu âyeti kerîmeyi hat›rlamam›z gerekmektedir:<br />

“RABB-ÜL ÂLEMÎN OLAN ALLÂH D‹LEMED‹KÇE, S‹Z<br />

D‹LEYEMEZS‹N‹Z.” (81.Tekviyr: 29)<br />

Yani, sizde ortaya ç›kan bu istek, gerçekte Allâh istemifl<br />

oldu¤u için sizde ortaya ç›kmaktad›r! E¤er, Allâh istememifl<br />

olsayd›, siz dahi o fleyi isteyemezdiniz.<br />

En kolay, en ucuz -yani bedava- ve en tesirli fley DUA’d›r...<br />

‹flte bu yüzdendir ki, DUA için, “Müminin silah›d›r” buyurulmufltur.<br />

“DUA” nas›l silah olur?..<br />

Bunu anlayabilmek için, tasavvufun derinliklerine inmek


N‹Ç‹N “DUA”?<br />

gereklidir...<br />

‹nsan, gerçe¤i itibar›yla, Allâh’›n Zâtî s›fatlar›yla yarat›lm›fl,<br />

O’nun varl›¤› ile kaîm ve daim varl›kt›r...<br />

Allâh’›n “HAYY” ismiyle iflaret edilen flekilde HAYAT<br />

s›fat›yla vard›r; yaflar.<br />

Allâh’›n “AL‹YM” ismiyle iflaret edilen flekilde, ‹L‹M s›fat›yla<br />

bilgi, ilim sahibidir, yaflam›na yön verir...<br />

Allâh’›n “MÜR‹YD” ismiyle iflaret edilen flekilde, ‹RADE<br />

s›fat›yla isteklerini tahakkuk ettirmeye yönelir... Dolay›s›ylad›r<br />

ki insan, kendi varl›¤›nda mevcut olan bu isimlerin mânâlar›n›<br />

ortaya ç›kartabildi¤i ölçüde, takdir edilen nispette, arzular›na<br />

nail, korktu¤undan emin olur.<br />

DUA nedir?..<br />

Ötedeki bir tanr›dan talep mi?..<br />

Özünde ve varl›¤›n›n her boyut ve zerresinde kendisiyle<br />

kaîm oldu¤un Allâh’›n gücünün ortaya ç›kmas›n› talep mi?..<br />

DUA, insan›n varl›¤›ndaki ilâhî gücün ortaya ç›kart›lmas›<br />

tekni¤inden baflka bir fley de¤ildir!..<br />

Bu yüzdendir ki; insan, tam bir konsantrasyon ile DUA edebildi¤i<br />

anda, pek çok imkâns›zm›fl gibi görünen fleyin gerçekleflti¤ini<br />

fark edebilir.<br />

Bu yüzdendir ki, insan›n en güçlü silah› DUA’d›r.<br />

DUA mekanizmas›ndan en büyük verimi almak istiyorsak,<br />

özellikle ve öncelikle flekli, yeri ve zaman› konusunda baz›<br />

hususlara önem vermek zorunday›z.<br />

27


28<br />

DUA VE Z‹K‹R


3<br />

“DUA”NIN fiEKL‹<br />

AHMED HULÛS‹<br />

DUA ederken baz› hareketler oldukça önemlidir...<br />

<strong>Dua</strong> ederken, kollar koltuk alt› görülecek bir flekilde yana<br />

aç›l›p, eller yüze paralel bir flekilde öne uzat›lmal›d›r. Takriben<br />

yüzden otuz santimetre mesafede parmak aral›klar› hafif aç›k<br />

olan ellerin, parmaklardan ç›kan ›fl›nlar›n, al›ndan ç›kan ›fl›nlarla<br />

ilerde bir birleflim yapacak flekilde yönlendirilmesi son derece<br />

faydal›d›r.<br />

Bak›n bu konuda Hazreti Rasûl AleyhisSelâm ne buyuruyor:<br />

“Herhangi bir kul, koltu¤unun alt› görülecek flekilde ellerini<br />

kald›r›r ve Allâh’tan bir dilekte bulunursa; acele etmedi¤i takdirde<br />

kesinlikle duas›na icabet edilir...”<br />

— Acele nas›l olur yâ Rasûlullâh?..<br />

— <strong>Dua</strong> ettim ettim, kabul olmad›, der (de vazgeçer)... ‹flte bu<br />

yanl›flt›r; olana kadar ›srar etmek gerekir.<br />

Ellerden parmak uçlar›ndan yay›lan dalgalarla, beyinden<br />

29


30<br />

“DUA”NIN fiEKL‹<br />

“yönlendirilen” dalgalar (1) bir noktada birleflerek lazer ›fl›n› gibi<br />

etki ederek belli hususlar›n oluflmas›nda son derece önemli rol<br />

oynarlar.<br />

Burada fark edilece¤i gibi, DUA’n›n oluflmas›n› sa¤layan<br />

ana güç, insana d›flar›dan gelmeyip; tamam›yla, insan›n varl›-<br />

¤›nda mevcut olan Allâh isimlerinin manevî gücünden ortaya<br />

ç›kmaktad›r.<br />

K›sacas› DUA, kiflinin kendindeki ilâhî güçler eflli¤inde<br />

isteklerini gerçeklefltirme faaliyetidir. <strong>Ve</strong> elbette ki bunun bir<br />

tekni¤i ve bilimsel aç›klamas› vard›r.<br />

DUA esas itibar›yla, beynin “yönlendirilmifl dalgalar›d›r.”<br />

Evrenin oluflumu, Allâh tasavvurunun, ilim boyutunun enerjiye<br />

ve kuantsal yap›ya dönüflümüyle meydana geldi¤i gibi;<br />

insan›n bütün istek ve arzular› dahi, bilincin ilim boyutundan<br />

kaynaklanan istek ve arzular›n›n beyinin yönlendirilmifl dalgalar›yla<br />

yo¤unlaflt›r›lmas› suretiyle meydana gelir.<br />

Bu sebepledir ki, konsantrasyon ne derece güçlü olursa,<br />

DUA’ya icabet de o derece süratli olur... Bunun için denmifltir,<br />

“Mazlumun duas› yerde kalmaz; âh alan felâh bulmaz!”<br />

Zira, o “âh” eden kifli, öyle bir s›k›nt›yla, öyle bir konsantrasyonla,<br />

menfi beyin dalgalar›n› o kifliye yöneltir ki, o yay›n<br />

okundan kurtulmak asla mümkün olmaz.<br />

Dedesinde ç›kmasa, torununda ç›kar o “âh”›n neticesi!.. Nas›l<br />

m›, çok basit!<br />

Dedenin ald›¤› “âh” dalgalar›, onun genetik düzenini öyle<br />

bir etkiler ki; neticesi kendisinde ortaya ç›kmasa bile, çocu¤unda<br />

veya torununda genetik intikâl dolay›s›yla ortaya ç›kar ve dedesinin<br />

cezas›na maruz kal›r. ‹flte bu yüzden denmifltir; “Dedesi<br />

erik çalm›fl, torunun difli kamaflm›fl” diye...<br />

Evet, eller ileri kollar aç›k dua demifltik... Efendimiz böyle<br />

(1) Yönlendirilmifl dalgalar konusunun detaylar›n› “‹NSAN VE SIRLARI”<br />

isimli kitab›m›zda bulabilirsiniz.


“DUA”NIN fiEKL‹<br />

yapm›fl... Çölde yaral› bir hâlde kendilerini bulan, yaralar›n› temizleyen,<br />

onlar› iyilefltiren kimseleri öldürüp kaçanlar için<br />

Hazreti Rasûlullâh (s.a.v.) ayakta, elleri yukar›da tarif etti¤imiz<br />

biçimde aç›k olarak ashab ile beraber dua etmifl ve kaçan kifliler<br />

çok k›sa süre içinde bulunarak yapt›klar›n›n karfl›l›¤›n› alm›fllard›r.<br />

Ayakta, eller tarif etti¤imiz biçimde avuç içleri yüze, kollar<br />

ileriye dönük olarak parmak uçlar› arac›l›¤›yla “yönlendirilmifl”<br />

dalgalar fleklinde yap›lan DUA gibi, ayr›ca, SECDE hâlinde<br />

yap›lan DUA da son derece etkilidir.<br />

Özellikle, gece yar›s›ndan sonra, yani Günefl’in bulundu¤unuz<br />

yerin tam arkas›nda oldu¤u ve günefl radyasyonunun en<br />

asgariye indi¤i saatlerde SECDE hâlinde yap›lan DUA son derece<br />

etkilidir. fiayet k›l›nan hâcet namaz›n›n; veya herhangi bir<br />

namaz›n son secdesinde bu DUA yap›l›rsa, tesir gücü bir hayli<br />

daha fazla olur...<br />

Namaz›n, yani gece k›l›nan bir namaz›n son secdesinde, çeflitli<br />

kusurlar›n› itiraf edip, onlardan ba¤›fllanma dilendikten sonra<br />

DUA edilirse; ve istenen fleyin mahiyetine göre, birkaç gün<br />

üst üste veya günafl›r› bir flekilde bu çal›flmaya devam edilirse;<br />

takdiri ilâhî, o fleyin oluflmas›na mutlaka cevap verir... Çünkü; o<br />

DUA’n›n ›srarla devam›na müsaade olunmas›, o duaya icabet<br />

edilece¤inin de göstergesidir. Zira, Allâh, kabul etmeyece¤i<br />

DUA’ya ›srarla devam flans› tan›maz.<br />

Kifli, bir konudaki DUA’s›nda ›srarl› de¤ilse, o DUA’n›n<br />

yerine gelme flans› da son derece düflüktür.<br />

SECDE hâlinde yap›lan DUA, hele kusurlar›n itiraf›ndan<br />

sonra olursa, son derece güçlüdür demifltik. Niçin?<br />

SECDE hâlinde, bedendeki kan yo¤un bir biçimde bafla,<br />

beyne akmakta, oksijen ve di¤er enerji kaynaklar› taraf›ndan<br />

31


32<br />

“DUA”NIN fiEKL‹<br />

beyin son derece mükemmel flekilde beslenmektedir. Bu sebeple<br />

de çok güçlü dalgalar yayabilmektedir.<br />

Ayr›ca gene secde hâlinde yap›lan kusurlar› itiraf fiiliyle çok<br />

güçlü bir konsantrasyon ve yönelim meydana gelmekte, bu da<br />

arzulanan fley do¤rultusunda güçlü dalgalar yay›lmas›na vesile<br />

olmaktad›r.<br />

DUA’y› güçlendiren ve gerçeklefltiren en önemli faktör ise<br />

DUA an›nda, kiflinin fluurunun VEH‹M tasarrufundan uzak<br />

kalmas›d›r. <strong>Ve</strong> bu hâl de, secde yani, benlik kavram›n›n kalkt›-<br />

¤› bir hâldir. Nitekim bu konuda bizi uyaran Hazreti Rasûl<br />

(s.a.v.), “fleksiz flüphesiz, kabul olaca¤›ndan emin olunarak”<br />

DUA edilmesini tavsiye etmifltir.<br />

DUA’n›n tesirini kesen en önemli güç, gene kiflinin<br />

kendisinde bulunan VEH‹M-VESVESE kuvvesidir...<br />

Kiflide, VEH‹M-VESVESE ne derece gerilemifl ise, DUA’s›<br />

o derece keskin ve süratli bir flekilde gerçekleflir.<br />

Allâh’a yakîn elde etmifl kiflilerin DUA’s›n›n kabulündeki<br />

en önemli etkenlerden biri de, o kiflilerdeki VEH‹M-VESVESE-<br />

N‹N oldukça düflük olmas›d›r. Ayr›ca, bu kiflilerin, yapt›klar›<br />

çal›flma ve lütfu ilâhî sonucu olarak, çeflitli ilâhî güçlerin yap›lar›nda<br />

ortaya ç›kmas› da, elbette ki DUA’lar›n›n süratle gerçekleflmesinde<br />

önemli bir faktördür.<br />

Ayr›ca, DUA konusunda, fiEYTAN vasf›yla bilinen<br />

C‹NLER’in insana çok yanl›fl fikirler telkini de söz konusudur;<br />

ki bu da insan› bu çok etkili silah› kullanmaktan mahrum b›rak›r.<br />

Tam içinizden DUA etmek gelmiflken, fiEYTAN ismiyle,<br />

fleytaniyet vas›flar› dolay›s›yla lakaplanm›fl olan C‹NLER,<br />

hemen bir vesvese verirler... Örne¤in:<br />

“Aman can›m niye dua edeyim, nas›l olsa kaderde varsa olur...”<br />

“DUA etsem de etmesem de ifl olaca¤›na var›r, ne diye DUA


“DUA”NIN fiEKL‹<br />

edeyim?..”<br />

<strong>Ve</strong>, böylelikle siz, DUA etmekten vazgeçip; en güçlü S‹LAH<br />

olan DUA’dan mahrum kal›rs›n›z. DUA’dan mahrum kalmak,<br />

DUA etmemek suretiyle de nelerden mahrum kald›¤›n›z› asla<br />

hayal bile edemezsiniz. ‹flte bu yüzdendir ki, Hazreti Rasûlullâh<br />

AleyhisSelâm bak›n bize neler tavsiye ediyor:<br />

“Nal›n›n›z›n tasmas›na, koyununuzun otuna kadar her fleyi<br />

Allâh’tan isteyiniz.”<br />

“Allâh’›n fazl› kereminden isteyiniz, çünkü istenilmesinden<br />

hofllan›r...”<br />

“fiüphesiz ki Allâh, ›srarla DUA eden kullar›n› çok sever.”<br />

“Hassas oldu¤unuz saatlerde DUA etmeyi ganimet biliniz...<br />

Çünkü bu hâl rahmet saatinin hâlidir.”<br />

Bu son yazm›fl oldu¤um hadîs-î flerîf’te iflaret edilen mânâ<br />

fludur: Hassas oldu¤unuz demek, tamam›yla bir konuya konsantre<br />

olmaktan ileri gelen bir biçimde, son derece duygusal olma<br />

anlam› tafl›r. ‹flte bu an, kiflinin tamam›yla ALLÂH’a, net bir biçimde<br />

yönelmesi, anlam›n› tafl›r ve bu yönelifl, beynin tümüyle<br />

tek bir gayeye yönelik biçimde, kendisindeki ilâhî güçlerin ortaya<br />

konulmas› sonucunu do¤urur.<br />

DUA’n›n gerçekleflmesinde en önemli faktör, kiflinin kendisini<br />

aradan ç›kartarak; dilinde DUA’y› okuyan, beyninde o talebi<br />

oluflturan olarak HAKK’›n kalmas›d›r... Bu takdirde;<br />

“B‹R ‹fi‹N OLMASINI D‹LERSE “OL” DER VE OLUR!”<br />

(2.Bakara: 117)<br />

DUA’da daha önce de belirtildi¤i gibi en önemli yard›mc›<br />

faktörlerden biri de istenilen fley hususunda ›srarl› olmakt›r.<br />

Herhangi bir konuda bir iki defa dua edip arkas›n› b›rakmak son<br />

derece yanl›flt›r. DUA edilecek konuda mutlaka ›srarl› olunmal›<br />

ve istenilen fleyin olabildi¤ince ölüm ötesi hayat›m›za dönük ve<br />

33


34<br />

“DUA”NIN fiEKL‹<br />

yararl› olmas›na özellikle dikkat edilmelidir. Zira, yanl›fl bir<br />

istek ile kendi kendimizi büyük ölçüde yaralam›fl olabiliriz.<br />

Elektri¤i, çok yararl› flekilde kullanabildi¤imiz gibi, kendimizi<br />

yaralamak ve hatta öldürmek içinde yanl›fl bir flekilde kullanmak<br />

mümkündür.<br />

DUA, varl›¤›ndaki, benli¤indeki, NEFS’indeki ALLÂH’a<br />

A‹T GÜÇ ile tahakkuk yoludur, demifltik. Öyleyse, bu silah› ne<br />

derece bilinçli olarak ve yerinde kullanma imkân›na sahip olursak,<br />

o derece düflmanlar›m›zdan korunabilir; isteklerimizi gerçeklefltirebilir;<br />

ve dahi ALLÂH’a yakîn elde edebiliriz.<br />

“‹NSAN ve SIRLARI” isimli kitab›m›zda; DUA’n›n beyin<br />

gücüne dayand›¤›ndan, zira, beynin ilâhî güçle teçhiz edilmifl,<br />

donat›lm›fl bir yap› oldu¤undan bahsetmifl ve bunun sisteminden<br />

söz ederek; gerekirse, insan›n beyin dalgalar›yla silahlar› dahi<br />

geçersiz k›labilece¤ini yazm›flt›k 1984 y›l›nda...<br />

Bak›n Rus bilim insan› Profesör. Dr. Kaznatcheev beyni nas›l<br />

de¤erlendiriyor 11 Haziran 1991 tarihli Sabah Gazetesi’nin<br />

8. sayfas›nda... Yay›mlanan flu haberi dikkatle okuyal›m:<br />

“GELECE⁄‹N SAVAfiLARI TELEPAT‹K OLACAK!”<br />

Rusya’n›n ünlü bilim adam› Vlail Kaznatcheev, insan beyninin<br />

telepati yoluyla savafllar› etkileyebilece¤ini belirtti. Prof.<br />

Kaznatcheev, dâhilerin çal›flt›¤›, Novossibirsk Akademisi bünyesinde<br />

kurulan özel bir laboratuvarda çal›flmalar›n› sürdürüyor.<br />

MOSKOVA-Rusya Bilimler Akademisi’nin en sayg›n üyelerinden<br />

biri olan Profesör Vlail Kaznatcheev insan beyninin,<br />

bedenin bulundu¤u noktan›n çok uza¤›nda yer alan, insanlar,<br />

düflünceler ve elektronik donan›mlar üzerinde etkili olabilece¤ini<br />

belirtti.<br />

Birçok kifli taraf›ndan deli saçmas› olarak nitelendirilen bu<br />

görüflü ispat etmek için yo¤un bir çal›flmaya giren Kaznatcheev,


“DUA”NIN fiEKL‹<br />

ülkesi Rusya’da büyük ilgi görüyor. Kendisine Rusya dâhilerinin<br />

yetifltirildi¤i Novossibirsk Akademisi bünyesinde her türlü<br />

donan›ma sahip bir laboratuvar ve araflt›rmalar›nda yard›mc›<br />

olacak asistanlar tahsis eden hükümet, Kaznatcheev’in araflt›rmalar›ndan<br />

çok fley bekliyor.<br />

KGB korumas› Kaznatcheev’in araflt›rmalar›n›n en büyük<br />

özelli¤i insan beyninin telepatik gücünü bir silah olarak kullanmaya<br />

çal›flmas›. Ona göre, s›rf düflünce gücüyle bilgisayar sistemlerini,<br />

havaalanlar›n›n radarlar›n›, hatta modern teknolojinin<br />

gelifltirebilece¤i her türlü silah› etkisiz k›lmak mümkün.<br />

Bu araflt›rmalar› son derece yak›ndan izleyen ve denetleyen<br />

hükümet, Kaznatcheev’in CIA taraf›ndan kaç›r›lmas›n› engellemek<br />

için KGB’nin en yetenekli ajanlar›n› seferber etmifl durumda.<br />

Ünlü bilim insan› görüfllerini çok basit örneklerle aç›kl›yor:<br />

“E¤er çal›flt›¤›n›z bilgisayar aniden ar›zalan›rsa suçu üretici<br />

firmada aramay›n. Sizin stres içinde olman›z ya da çal›fl›rken<br />

biraz bile olsa sinirlenmeniz aletin teknik donan›m›n› etkileyebilir.<br />

Çünkü s›radan bir insan beyni, en üstün bilgisayardan daha<br />

güçlüdür ve insan bazen fark›nda olmadan do¤an›n kendine<br />

verdi¤i güçleri kullanabilir.”<br />

Kaznatcheev’e göre e¤er insan çok uzun zamandan beri görmedi¤i<br />

birini yo¤un olarak düflünürse ve o s›ralarda ondan bir<br />

telefon, ya da mektup al›rsa bu flans olarak nitelendirilmemelidir.<br />

Bu do¤rudan, insan›n yo¤unlaflt›rd›¤› düflünceleri ile düflündü¤ü<br />

kifliyi etkilemesidir.<br />

Kaznatcheev, son olarak Rusya televizyonunda kat›ld›¤› bir<br />

programda laboratuvar›nda bulunan bir bitkiyi uzun uzun<br />

gösterdi ve program› izleyenlerden bir saat süreyle sadece bu<br />

bitkinin geliflimini düflünmelerini istedi. Sonuç gerçekten flafl›rt›c›yd›,<br />

bitki çok k›sa zaman zarf›nda ak›l almaz bir geliflme<br />

35


36<br />

“DUA”NIN fiEKL‹<br />

sergiledi.<br />

‹flte Kaznatcheev’in araflt›rmalar›n›n temelinde de, düflünce<br />

gücünün sonsuzlu¤unu yakalamak yat›yor. ‹nsan›n bilinçalt›na<br />

ulaflmay› amaçlayan para psikolojiyi bilimle birlefltirerek araflt›rmalar›n›<br />

sürdüren Kaznatcheev, bulgular›n›n düflman›n teknik<br />

donan›m›n› felç etmek aç›s›ndan ileride çok önemli sonuçlar<br />

verece¤ini, ancak bunun bir silah olarak de¤il, savafllar› engelleyecek<br />

cayd›r›c› bir etken olarak kullan›lmas›ndan yana oldu¤unu<br />

belirtiyor.<br />

‹flte bu yüzdendir ki, DUA insana bahfledilmifl en mükemmel<br />

güç olarak tan›mlanabilir.


4<br />

“DUA”NIN YER‹<br />

AHMED HULÛS‹<br />

Gayr› ihtiyarî hemen akl›m›za gelebilir; can›m DUA’n›n da<br />

yeri mi olur? DUA etmek için özel yer mi arayaca¤›z? Yerin ne<br />

münasebeti vard›r DUA ile?..<br />

Evet, her yerde DUA edilebilir!.. DUA için özel bir yer aramaya<br />

zaruret yoktur!<br />

Ancak...<br />

‹nsan beyninin çal›flma sistemi ve bulundu¤u yerin manyetik<br />

alan› ile bulundu¤u alandaki ›fl›nsal ortam son derece yak›ndan<br />

ba¤lant›l›d›r.<br />

Yeralt›ndaki “ley hatlar›n›n” oluflturdu¤u müspet enerji hatlar›n›n<br />

gücünü arkas›na almas›, o beyin için son derece önemli<br />

oldu¤u gibi; ayr›ca, beyinin içinde bulundu¤u ortam› kaplayan<br />

›fl›nsal alan›n›n oluflturdu¤u tesirler dahi son derece önemlidir.<br />

DUA eden kiflinin çevresindeki kiflilerin beyin dalgalar›,<br />

kendisininki ile birleflerek son derece güçlü dalgalar üretilebilece¤i<br />

gibi; toplu DUA’lar dahi büyük tesirler meydana getirir. Bu<br />

37


38<br />

“DUA”NIN YER‹<br />

sebeptendir ki Hazreti Rasûlullâh AleyhisSelâm flöyle buyurur:<br />

“Üç kifli bir araya geldikleri zaman, birlikte ettikleri DUA’y›<br />

ALLÂH geri çevirmez.”<br />

Niçin belirli yerler? Mesela nereleri?..<br />

Kâbetullâh’ta yap›lan DUA’lar, Arafat’ta yap›lan DUA’lar,<br />

Medine’de Hazreti Rasûlullâh AleyhisSelâm’›n Makâm›’nda<br />

yap›lan DUA’lar, Efes’te Meryem Ana Evi’nde yap›lan<br />

DUA’lar, ‹stanbul’da Eyyûb Sultan nam›yla bilinen sahabeden<br />

zât›n makâm›nda yap›lan DUA’lar; bunun gibi her beldede, o<br />

beldedeki bilinen evliyaullâhtan olan zevât›n makâmlar›nda<br />

yap›lan DUA’lar, daima güçlü DUA’lar olarak yerini bulur.<br />

Burada iki önemli faktör mevcuttur:<br />

1. O yerin kendi manyetik alan›n›n yayd›¤› enerji...<br />

2. O yere defnedilmifl zât›n ruhaniyetinin yaym›fl oldu¤u<br />

enerji...<br />

‹flte, DUA eden kifli, bu iki etkiyi arkas›na takviye alarak<br />

DUA etti¤i zaman, büyük ölçüde DUA’s› kabul olma yani yerine<br />

gelme flans›na sahiptir.<br />

Ayr›ca manevî gücü yüksek oldu¤una inan›lan kiflinin huzurunda,<br />

bir cemaat eflli¤inde yap›lan DUA’lar da son derece yüksek<br />

tesir gücüne sahip olarak tespit edilmifltir.


5<br />

“DUA”NIN ZAMANI<br />

AHMED HULÛS‹<br />

Her akl›n›za esti¤i, içinizden geldi¤i zamanda DUA edebilece¤iniz<br />

gibi, belirli günlerin ve gecelerin de DUA’n›n gerçekleflmesi<br />

hususunda büyük rolü vard›r.<br />

Cuma günü hutbe saati ile ikindi aras›...<br />

Recep ay›n›n girdi¤i gece ve on beflinci gecesi...<br />

Mi’râc gecesi...<br />

Recep ay›n›n yirmi yedinci günü...<br />

fiaban ay›n›n on beflinci günü ve gecesi...<br />

Arife günleri ve geceleri...<br />

Ramazan günleri...<br />

Ramazan ay›n›n yirmisinden sonraki tek geceler...<br />

Ramazan ve Hac Bayramlar› geceleri...<br />

Muharrem ay›n›n onuncu günü ve gecesi...<br />

Zilhicce ay›n›n onuncu günü...<br />

Bu günleri böylece verdikten sonra, özellikle geceler üzerinde<br />

durulmas› ve dahi, gece yar›s›ndan sonraki saatlerin iyi<br />

39


40<br />

“DUA”NIN ZAMANI<br />

de¤erlendirilmesi üzerinde dural›m.<br />

DUA’n›n zaman› denilince özellikle iki husus önemlidir:<br />

1- ‹ç flartlar<br />

2- D›fl flartlar<br />

‹ç flartlar, içinde bulundu¤umuz hâleti ruhiye demektir. Gerçekten,<br />

yürekten gelir bir biçimde; içi yana yana denilen bir<br />

flekilde DUA etmek önemlidir... Zira ancak böyle bir hâl, tam<br />

konsantrasyon sa¤lar... Beynin güçleri ancak böylelikle tek bir<br />

noktaya, tek bir konuda yo¤unlaflarak, iste¤e yönelik yay›n<br />

yapar.<br />

‹kinci olarak belirtilen d›fl flartlar ise tamam›yla ortam flartlar›<br />

ile alâkal›d›r. Bu d›fl flartlar›n birincisi Günefl’in parlamamas›,<br />

hatta ›fl›klar›n›n tamam›yla kaybolmas›d›r. Zira Günefl’in<br />

yayd›¤› kozmik ›fl›n›m büyük ölçüde beyin gücünü keser.<br />

D›fl flartlar konusunda bir di¤er önemli husus da Jüpiter ve<br />

<strong>Ve</strong>nüs gibi gezegenlerin yumuflak ve besleyici radyasyonunun<br />

beyni etkiledi¤i saatlerdir. Bu saatleri bulmak için gerekli<br />

hesaplama usullerini ‹brahim Hakk› Erzurumî “MAR‹FETNA-<br />

ME” isimli eserinde bütün detaylar› ile izah etmektedir. Bunun<br />

için, piyasadan, içinde bu bölümün de oldu¤u TAM tercüme<br />

seçilmelidir. Zira, bir Mars saatinde, olacak ifl, münakaflaya<br />

dökülüp olmazken; bir <strong>Ve</strong>nüs veya Jüpiter saatinde olmayacak<br />

ifl, flafl›rt›c› biçimde olufluverir de hayretler içinde kalabiliriz.<br />

Bu sebeple elbette ki baz› saatlere riayet etmenin çok büyük<br />

yararlar› mevcuttur.


6<br />

DUA VE KADER<br />

AHMED HULÛS‹<br />

DUA söz konusu oldu¤u zaman, hemen pek ço¤umuz yanl›fl<br />

bilgiyle flartlanmak yüzünden, “Aman can›m kaderde ne varsa o<br />

olacak, DUA’ya ne gerek var!” deyiveririz.<br />

Oysa, bu tamam›yla yanl›fl bir görüfltür!<br />

Kader konusunda gerçek bilgileri, Kur’ân-› Kerîm âyetlerine<br />

ve tamam›yla Hazreti Rasûlullâh (s.a.v.)’in buyruklar›na<br />

dayanan biçimde “‹NSAN ve SIRLARI” isimli kitab›n kader<br />

konusuyla ilgili bölümünde okurlar›m›za aç›klad›k. KADER<br />

kesindir ve hiç kimse bunun d›fl›na asla ç›kamaz. Nitekim, Hazreti<br />

Rasûlullâh (s.a.v.) aç›klamalar›nda, bunu en dar anlay›fll›lar›n<br />

dahi fark edebilece¤i bir biçimde vurguluyor. Ne yaz›k ki, bu<br />

gerçe¤i yans›tan hadîs-î flerîfleri, hadis kitaplar› hariç, hiçbir kitapta<br />

bulam›yorsunuz. Yazam›yorlar!.. Ama gerçek, yaz›lmasa<br />

da, söylenmese de gerçektir. Hele Rasûlullâh (s.a.v.) taraf›ndan<br />

da en yal›n bir biçimde aç›klanm›flsa!..<br />

Burada çok önemli olan husus fludur: KADER’in tekni¤i!..<br />

41


42<br />

DUA VE KADER<br />

KADER-DUA iliflkisini izaha girmeden önce, bu konudaki<br />

Rasûlullâh’›n birkaç buyru¤unu nakletmeye çal›flal›m size...<br />

“KADER”i ancak DUA de¤ifltirir. Ömrü ise ancak iyilik<br />

uzat›r. fiüphesiz ki, kifli ifllemifl oldu¤u günah sebebiyle r›z›ktan<br />

mahrum edilir.”<br />

“KAZA’y› ancak DUA geri çevirir... Ömrü ise iyilik uzat›r.”<br />

“Tedbirin kadere faydas› olmaz; DUA’n›n ise gelmifl ve<br />

gelmemifl musîbetlere faydas› vard›r; flüphesiz ki belâ iner,<br />

DUA onu karfl›lar ve k›yamete kadar çarp›fl›rlar.”<br />

Evet, bir yandan, kaderin de¤iflmeyece¤i belirtiliyor; di¤er<br />

yandan DUA’n›n kaderi, kazay› geri çevirece¤i aç›klan›yor. Bu<br />

iki hususu nas›l birlefltirip, nas›l bir sonuç elde edece¤iz?<br />

Bilelim ki...<br />

‹nsanlar›n kaderi takdir edilmifltir; her fley gibi... Ne var ki,<br />

DUA faktörü de bu KADER sistemi içinde yer alan bir faktördür;<br />

DUA ederseniz, kaderdeki olay› geri çevirebilirsiniz,<br />

kazay› reddedebilirsiniz; ancak bu DUA’y› yapmak, gene kaderinizin<br />

elvermesiyle mümkün... Yani, kaderiniz müsaitse DUA<br />

edebilirsiniz ve böylece de o gelecek olan olay› geri çevirebilirsiniz.<br />

Kaderinizde kolaylaflt›r›lm›flsa DUA etmek, size o belâ veya<br />

musîbet gelmeden önce DUA edersiniz ve o olay›n zarar›ndan<br />

korunmufl olursunuz.<br />

Dolay›s›ylad›r ki, tedbirle takdiri de¤ifltiremezsiniz; fakat,


DUA VE KADER<br />

takdirde varsa tedbir al›r ve böylece de kazay› geri çevirmifl<br />

olursunuz.<br />

Bu hususta Halife Ömer (r.a.), bize bir uygulamas›yla son<br />

derece önemli bir uyar›da bulunmufltu:<br />

Orduyla fiam’a giden Halife Ömer (r.a.) flehre yaklaflt›¤› zaman,<br />

veba salg›n› oldu¤unu haber al›nca orduya geri dönülmesi talimat›n›<br />

verir. Bu durum üzerine, kader kavram›n› anlayamayan<br />

ve iflin fleklinde kalanlar flafl›r›rlar ve sorarlar:<br />

— Allâh’›n kaderinden mi kaç›yorsun yâ Ömer?..<br />

Kaderin tekni¤ini anlam›fl olan Hazreti Ömer (r.a.)’›n cevab›<br />

hepimize bir derstir:<br />

— Allâh’›n kazas›ndan Allâh’›n kaderine kaç›yorum!..<br />

‹flte yukar›da anlat›lan cevap, bu kader konusunun “püf noktas›”d›r.<br />

Kader mutlak ve kesindir!..<br />

‹nsan ise, kendisinden meydana gelenlerin neticesini görecektir!..<br />

“...‹NSAN ‹Ç‹N YANLIZCA ÇALIfiMALARININ (kendisinden<br />

a盤a ç›kanlar›n) SONUCU OLUfiACAKTIR!”<br />

(53.Necm: 39) âyetini hat›rlayal›m...<br />

‹flte bu sebepledir ki, siz ne yapabiliyorsan›z, elinizden ne<br />

geliyorsa onu yapmak zorundas›n›z... DUA edebiliyorsan›z,<br />

hemen ediniz! Bir çal›flma yapma imkân›na sahipseniz, hemen<br />

yap›n›z! Korunmak için elinizden gelen bir fley varsa, hemen<br />

tatbik ediniz.<br />

Biliniz ki; yapabildi¤iniz, kaderinizin müsaade etti¤idir ve<br />

yapt›¤›n›z›n sonucunu da mutlaka görürsünüz.<br />

Bu yüzden denilmifltir; “DUA kazay› reddeder”, diye...<br />

Yani, o kazan›n reddi sizin duan›za ba¤l›d›r!.. O musîbetin size<br />

isâbet etmemesi, sizin o hususta dua etmenize ba¤l›d›r. Dolay›-<br />

43


44<br />

DUA VE KADER<br />

s›yla, dua edersiniz ve o kaza veya hofllanmad›¤›n›z olay size<br />

isâbet etmez; ya da umdu¤unuz, olmas›n› istedi¤iniz olay o duan›z<br />

vesilesiyle gerçekleflir.<br />

Hazreti Rasûlullâh (s.a.v.) “KEfiKE” demeyi fleytan ameli<br />

olarak nitelemifltir. Bunun mânâs›n› çok düflünmek ve bu hususu<br />

iyi anlamak mecburiyetindeyiz... Niçin, “KEfiKE” demek<br />

yasaklanm›flt›r?..<br />

Bilelim ki DUA, kader sistemi içinde yer alan çok önemli bir<br />

unsurdur…<br />

DUA edebiliyorsan›z, edebildi¤iniz kadar DUA ediniz; hepsinin<br />

de faydas›n›, dünya hayat›nda anlayamayaca¤›n›z kadar<br />

fazlas›yla göreceksiniz. Zira, Allâh, kulunda ortaya ç›kartaca¤›<br />

pek çok özelli¤i DUA flart›na ba¤lam›fl; takdir etti¤i pek çok fleye<br />

DUA’y› vesile k›lm›flt›r. Bu yüzdendir ki, “DUA müminin<br />

silah›” olmufltur.<br />

DUA, takdirin tüm güzelliklerinin size ulaflmas›na vesile<br />

olan en de¤erli nimettir. Onu elden geldi¤ince çok ve güçlü olarak<br />

kullanan, en büyük nimetlere kavuflacak oland›r.<br />

Kaderi anlamayan cahil ise, DUA’y› terk eder; tüm mahrumiyet<br />

ve çileler de onu bekler!..<br />

Konuyu Rasûlullâh AleyhisSelâm’›n flu aç›klamas›yla ba¤layal›m:<br />

“‹çinizden her kime DUA KAPISI AÇILMIfi ise, muhakkak<br />

ona rahmet kap›lar› aç›lm›flt›r ve Allâh’tan, kendisinden âfiyet<br />

istenilmesinden daha sevimli bir fley istenmemifltir.”<br />

“DUA, inen belâya ve inmeyen belâya karfl› faydal›d›r. Ey<br />

Allâh’›n kullar›, DUAYA SIMSIKI SARILINIZ!..”


7<br />

Z‹K‹R HAKKINDA<br />

AHMED HULÛS‹<br />

Z‹K‹R, bize göre, bir insan›n dünyada yapabilece¤i, en<br />

yararl› çal›flma türüdür.<br />

Z‹K‹R, her ne kadar “Allâh’› anma” diye tercüme edilirse<br />

de, böyle bir ifade son derece yetersizdir.<br />

1. Z‹K‹R, beyinde tekrar edilen kelimenin mânâs› istikametinde,<br />

beyin kapa<strong>sitesi</strong>ni artt›r›r.<br />

2. Z‹K‹R, beyinden üretilen ›fl›nsal enerjinin RUH’a, yani<br />

bir tür hologramik ›fl›nsal bedene yüklenmesini ve böylece ölüm<br />

ötesi yaflamda güçlü bir RUH’a sahip olunmas›n› sa¤lar. (2)<br />

3. Z‹K‹R, tekrar edilen mânâlar istikametinde beyinde anlay›fl,<br />

idrak ve o mânâlar›n hazmedilmesi gibi özellikleri gelifltirir.<br />

4. Z‹K‹R, Allâh’a yakîn sa¤lar.<br />

5. Z‹K‹R, ilâhî mânâlar ile tahakkuku temin eder.<br />

‹flte, birkaç›n› sayd›¤›m›z bu özellikler dolay›s›yla Kur’ân-›<br />

Kerîm’de, “Z‹K‹R” son derece övülen bir çal›flma olarak belirtilmifl<br />

ve bu konuda Z‹KRE önem vermeyenler fliddetle uyar›l-<br />

(2) Z‹K‹R konusunda beynin faaliyetlerini ve sistemini “‹NSAN ve SIR-<br />

LARI” isimli kitab›m›zda bütün detaylar›yla okuyabilirsiniz.<br />

45


46<br />

Z‹K‹R HAKKINDA<br />

m›fllard›r:<br />

“Kim (dünyevî-d›fla dönük fleylerle) Rahmân’›n zikrinden<br />

(Allâh Esmâ’s›n›n hakikati oldu¤unu hat›rlayarak bunun gere¤ini<br />

yaflamaktan) âmâ (kör) olursa, ona bir fleytan (vehim, kendini<br />

yaln›zca beden kabulü ve beden zevkleri için yaflama fikri)<br />

takdir ederiz; bu (kabullenifl), onun (yeni) kiflili¤i olur! Muhakkak<br />

ki bunlar onlar› (hakikate erme) yolundan al›koyarlar da,<br />

onlar hâlâ kendilerinin do¤ru yolda olduklar›n› zannederler!”<br />

(43.Zuhruf: 36-37)<br />

“fieytan (yaln›zca beden olma fikri) onlara yerleflti de, onlara<br />

Allâh’›n zikrini (hat›rlat›lan hakikatlerini, bedeni terk edip<br />

Allâh Esmâ’s›yla var olmufl yap›lar›yla {fluur} sonsuza dek<br />

yaflayacaklar›n›) unutturdu! ‹flte onlar Hizbüfl fieytan’d›r (fleytanî<br />

fikir yandafllar› - kendini yaln›zca beden sananlar)... Dikkat<br />

edin, muhakkak ki Hizbüfl fieytan (kendini yaln›zca beden sananlar)<br />

hüsrana u¤rayanlar›n ta kendileridir!” (58.Mücâdele: 19)<br />

“Ey iman edenler! Allâh’› çok zikredin!” (33.Ahzâb: 41)<br />

“Kim zikrimden (hat›rlatt›¤›m hakikatinden) yüz çevirir ise,<br />

muhakkak ki onun için (beden-bilinç kay›tlar›yla) çok s›n›rl›<br />

yaflam alan› vard›r ve onu k›yamet sürecinde kör olarak haflrederiz.”<br />

(20.Tâhâ: 124)


Z‹K‹R HAKKINDA<br />

“O hâlde beni zikredin (an›n-düflünün) ki sizi zikredeyim...”<br />

(2.Bakara: 152)<br />

“Kullar›m sana BEN’den sorarlarsa, flüphesiz ki ben<br />

Kariyb’im (anlay›fl s›n›r› kadar yak›n!) (“fiahdamar›ndan yak›n›m”<br />

âyetini hat›rlayal›m)... Yönelip isteyene (dua) icabet ederim...”<br />

(2.Bakara: 186)<br />

“... Elbette ki Allâh zikri (hat›rlan›fl›) Ekber’dir (Ekberiyeti<br />

hissettirir)!..” (29.Ankebût: 45)<br />

Z‹K‹R’in insana ne kadar büyük yararlar› oldu¤una bak›n<br />

Hazreti Rasûl AleyhisSelâm nas›l iflaret ediyor... ‹flte “Allâh<br />

kat›nda çal›flmalar›n en sevimlisi hangisidir?” sorusuna cevab›:<br />

“Dilin, Allâh’› zikretmeye devam etti¤i hâlde ölmendir!”<br />

“Size çal›flmalar›n›z›n en hay›rl›s›n›, Allâh indînde en temiz<br />

olan›n›, derecelerinizi en fazla yükseltenini ve sizin için alt›n ve<br />

gümüfl infak etmekten, düflmanlar›n›zla savafl meydan›nda<br />

karfl›lafl›p boyun vurman›zdan ve onlar›n sizin boyunlar›n›z›<br />

Allâh yolunda vurmalar›ndan daha hay›rl› bir çal›flmadan haber<br />

vereyim mi?<br />

‹flte o Allâh’› Z‹KRETMEKT‹R.”<br />

“Allâh’›n azab›ndan, Allâh’› Z‹KRETMEKTEN daha fazla<br />

hiçbir fley kurtaramaz.”<br />

47


48<br />

Z‹K‹R HAKKINDA<br />

“Allâh kat›nda k›yamet gününde kullar›n hangisinin derecesi<br />

daha faziletlidir?” sorusuna flu cevab› verdi:<br />

— Allâh’› çok Z‹KREDENLER...<br />

Soruldu ki, “Ya Allâh yolunda cihad eden gazininki?..”<br />

Buyuruldu:<br />

— Kâfirler ve müflrikler içerisinde k›l›c› ile k›r›l›ncaya kadar<br />

ve kana bulan›ncaya kadar savaflsa da, flüphesiz ki, Allâh’› çok<br />

zikredenlerin derecesi, ondan daha faziletli olur.<br />

“...Kul, fleytandan ANCAK, Allâh’› Z‹KRETMEKLE korunur!”<br />

“Sahip olduklar›n›z›n en faziletlisi, Allâh’› zikreden dil,<br />

flükreden kalp, iman›nda yard›mc› olan efltir.”<br />

“Allâh’› Z‹KREDEN ile etmeyenin benzeri, diri ile ölü gibidir!..”<br />

“Allâh’› o kadar çok zikredin ki insanlar size, deli mi bu<br />

desin!..”<br />

“Münaf›klar›n size ‘gösterifl için yap›yorsunuz’ diyecekleri<br />

kadar çok Allâh’› zikrediniz...”<br />

“Müferridûn geçti!.. Buyru¤una soruldu, kimdir müferridûn<br />

diye...”


Z‹K‹R HAKKINDA<br />

“Allâh’› çokça zikretmeye düflkün olanlard›r. <strong>Zikir</strong>, onlar›n<br />

a¤›rl›klar›n› hafifletir. Böylece k›yamet günü de hafif olarak<br />

gelirler.”<br />

“fiEYTAN, a¤z›n› ‘Âdemo¤lu’nun kalbine koymufltur. O<br />

Allâh’› zikrettikçe fleytan çekilir... Gaflete düflüp zikri b›rak›nca<br />

kalbini yutar!..” Bu hâdis-i flerîf teflbih yani benzetme yollu bir<br />

anlat›md›r... Kifli Allâh’› zikrettikçe, cinler ondan uzak dururlar<br />

ve ona vesvese vererek düflüncelerini buland›ramazlar; ama<br />

zikir terk edilince, cinler onun beynini istedikleri gibi etkileyerek<br />

hüküm alt›na al›r, mânâs›ndad›r.<br />

“Allâh’›n bir kula verdi¤i en faziletli fley, ona Z‹KR‹N‹<br />

ilham etmesidir.”<br />

“Hiçbir sadaka Allâh’› zikretmekten daha faziletli de¤ildir.”<br />

“Cennetlikler hiçbir fleye üzülmezler, dünyada iken<br />

Z‹K‹Rsiz geçen anlar› hariç!”<br />

“Kim Allâh’› çok zikretmezse imandan uzaklafl›r.”<br />

“‹nsan, üzerinden geçip de, içinde Allâh’› zikretmedi¤i her<br />

an dolay›s›yla k›yamette büyük piflmanl›k duyar.”<br />

49


50<br />

Z‹K‹R HAKKINDA<br />

“Herhangi bir topluluk, bir mecliste toplan›r, Allâh’› zikretmeden<br />

da¤›l›rlarsa, bu meclis k›yamet gününde kendileri için<br />

bir piflmanl›k olur!”<br />

“Kim Allâh’› çok Z‹KREDERSE, münaf›kl›ktan uzak<br />

olur!..”<br />

‹flte bunlar gibi daha pek çok Rasûlullâh AleyhisSelâm<br />

hadîs-î flerîfi bize Z‹K‹R konusunda büyük uyar›da bulunmaktad›r.


8<br />

AHMED HULÛS‹<br />

Z‹K‹R N‹Ç‹N ÇOK ÖNEML‹?<br />

“‹NSAN ve SIRLARI” isimli kitab›m›zda tafsilâtl› olarak<br />

bunlar› yazmam›za ra¤men, önemi dolay›s›yla burada da<br />

Z‹KR‹N zorunlulu¤u üzerinde durmak istiyorum.<br />

Kesin olarak bilinmelidir ki; D‹N tamam›yla, bilimsel<br />

gerçekler üzerine oturtulmufl, günün flartlar› içindeki sembolik<br />

anlat›md›r.<br />

‹slâm Dini’nde, -sadece Kur’ân-› Kerîm ve Hadîs-î fierîflermevcut<br />

olan bütün hükümler, insan›n gerek bugünü ve gerekse<br />

ölüm ötesi yaflam› için zorunlu olarak ihtiyaç duyaca¤› fleyleri<br />

temin gayesiyle gelmifltir. Ayr›ca, insan›n bu önerilere uymas›,<br />

onun gelecekte kendisine zarar verici birçok fleyden korunmas›na<br />

da vesile olacakt›r.<br />

‹nsan›n yaflam› ise, bilindi¤i üzere BEY‹N ile düzenlenir.<br />

‹nsan’da ortaya ç›kan her fley, BEY‹N arac›l›¤›ylad›r.<br />

Ölüm ötesi yaflam bedeni olan RUH dahi beyin taraf›ndan<br />

“yüklenir!”<br />

51


52<br />

Z‹K‹R N‹Ç‹N ÇOK ÖNEML‹?<br />

Allâh’›n isimlerinin iflaret etti¤i mânâlar, insan beyninde<br />

a盤a ç›kar. ‹nsan fluuru, Allâh’›, ancak beyin kapa<strong>sitesi</strong> kadar<br />

tan›y›p “yakîn” elde eder.<br />

‹flte böyle olunca, Z‹K‹R olay›n›n önemini kavrayabilmek<br />

için, önce beynin çal›flma sistemini kavramak, sonra da zikir<br />

hâlinde beyinde nas›l bir ifllem olufltu¤unu idrak etmek zorunda<br />

kal›r›z.<br />

Milyarlarca hücreden oluflan beyin, esas itibar›yla biyoelektrik<br />

enerji üretip, bunu ›fl›nsal enerjiye çeviren ve kendisinde<br />

oluflan mânâlar›, bir yandan RUH dedi¤imiz yap›ya yükleyen ve<br />

di¤er yandan da d›flar›ya yayan bir organik cihazd›r.<br />

Genelde, do¤ufltan al›nan ilk tesirlerle yüzde befl, yüzde on<br />

kapasiteyle çal›flan beyin, ald›¤› çeflitli etkilerin de arac›l›¤›yla,<br />

s›radan bir yaflam türü geçirir, bildi¤imiz herkes gibi...<br />

Oysa beyindeki bu kapasitenin artt›r›lmas› mümkündür! (1)<br />

(1) Zikrin önemi, bizim bu konuda yapt›¤›m›z aç›klamalardan on sene sonra<br />

bilim dünyas›nda ilk defa olarak tespit edilmifltir. Afla¤›da okuyaca¤›n›z<br />

metinler bu söylediklerimizin ispat›d›r.<br />

NOKTA 6 Mart 1994 tarih 11. Say›’s›nda; ““BBaatt››,, zziikkrrii ggeeçç kkeeflflffeettttii!!”” bafll›¤›<br />

alt›nda;<br />

John Horgan’›n Bilim dergisinin (Scientific American) Ocak 1994 say›s›nda<br />

yay›mlanan “Da¤›n›k ‹fllevler” makalesinde savundu¤u görüfllerin, ilk kez<br />

1986 y›l›nda Ahmed Hulûsi taraf›ndan yaz›ld›¤›n› biliyor muydunuz?<br />

Bilimsel konularda afla¤›l›k kompleksimizi yenmek zaman alacak.<br />

‹çimizden birinin y›llar önce savundu¤u görüflleri dikkate almaktansa, o<br />

görüfllerin benzerlerinin d›flar›da da kabul edilmeye bafllanmas›n› bekleriz.<br />

Bazen de, afla¤›da anlataca¤›m›z, Ahmed Hulûsi örne¤inde oldu¤u gibi flafl›rt›c›<br />

tesadüflerle karfl›laflabiliriz. Bilim Dergisi’nde yay›mlanan “Da¤›n›k ‹fllevler”<br />

adl› yaz›da John Horgan, “Beyinde entegrasyonu sa¤layan beyin üstü bir<br />

yap› var m›?” sorusuna yan›t ar›yor ve 1993 y›l›nda yap›lan deneylerden yola<br />

ç›karak çeflitli tezler öne sürüyor. Ahmed Hulûsi ise, 1986 y›l›nda yay›mlad›¤›<br />

“Din ve Bilim Ifl›¤›nda ‹nsan ve S›rlar›”, “<strong>Dua</strong> ve <strong>Zikir</strong>” adl› kitaplar›nda bu<br />

sorular›n yan›t›n› çok daha önceden veriyor.<br />

Sözü edilen makalede, John Horgan flu deneye yer veriyor: Deneyde<br />

gönüllülere isimler içeren bir liste veriliyor ve kendilerinden bu isimleri yüksek<br />

sesle okumalar› ve her isimle iliflkili bir yüklem söylemeleri isteniyor.<br />

Örne¤in, “köpek” sözcü¤ü okununca “havlamak” gibi bir yüklem söylenmesi


Z‹K‹R N‹Ç‹N ÇOK ÖNEML‹?<br />

gerekiyor. Bu deneyde, beynin pek çok farkl› bölgesindeki nöron aktivitesinde<br />

art›fl gözleniyor. Fakat ayn› isimleri içeren listenin sürekli olarak tekrarlanmas›,<br />

nöron aktivitesinin de¤iflik bölgelere kaymas›na yol aç›yor. Gönüllülere<br />

yeni bir isim listesi verildi¤inde ise nöron aktivitesinin artt›¤› ve ilk<br />

bölgelere döndü¤ü görülüyor.<br />

Ahmed Hulûsi, 1986’da yay›mlanan “‹nsan ve S›rlar›” kitab›n›n, “Dünyadaki<br />

En Önemli Çal›flma <strong>Zikir</strong>” adl› bölümünde bu konuyla ilgili flunlar› söylüyor:<br />

“Yaklafl›k 14 milyar hücreden oluflan insan beyninin ancak cüzi bir k›sm›<br />

do¤um s›ras›nda ald›¤› ›fl›nlarla faaliyete girer; bundan sonra da yeni tesirlerle<br />

yeni aç›l›mlara kavuflmas› imkâns›zd›r. Beyin, do¤um an›ndan sonra d›flar›dan<br />

gelen ›fl›n etkileriyle yeni hücre gruplar›n› devreye sokamaz. Ancak<br />

beyindeki devreye girmemifl kapasite ilelebet at›l durmak için varedilmifl demek<br />

de¤ildir bu.<br />

“Allâh ismini dilinizle söyledi¤inizi kabul edelim... ‘Allâh’ kelimesinin<br />

beyinde hat›rlanmas› demek, bu kelimenin mânâs›n› oluflturan hücre gruplar›<br />

aras›nda bir biyoelektri¤in ak›fl› demektir... Esasen beyindeki tüm fonksiyonlar,<br />

beyin hücreleri aras›ndaki biyoelektrik faaliyetten baflka bir fley<br />

de¤ildir!.. Her mânâya göre beyindeki de¤iflik hücre gruplar› aras›nda bir<br />

biyoelektrik ak›fl› söz konusudur... Bu ak›fl neticesinde devreye giren hücre<br />

grubuna göre ortaya say›s›z mânâlar ç›kmaktad›r...”<br />

Belle¤in ifllevi, John Horgan, “Da¤›n›k ‹fllevler” makalesinde ayn› konuyu<br />

flöyle aç›kl›yor: “Bu deney beynin bir bölgesinin sözcük türetmeyi gerektiren<br />

k›sa süreli bellek görevi gördü¤ünü, ama ifl otomatiklefltikten sonra beynin<br />

baflka bir bölümünün bu görevi devrald›¤›n› gösteriyor. Di¤er bir deyiflle,<br />

bellek yaln›zca içeri¤ine göre de¤il, ayn› zamanda ifllevine göre de bölümlere<br />

ayr›l›yor.”<br />

Ahmed Hulûsi’nin, yine “‹nsan ve S›rlar›” adl› kitab›ndaki yan›t› ise flöyle:<br />

“<strong>Zikir</strong> yapt›¤›n›z zaman -yani Allâh’a ait olarak bilinen bir mânây› tekrar etti-<br />

¤iniz zaman- beyinde ilgili hücre grubunda bir biyoelektrik ak›m meydana<br />

geliyor ve bu, bir tür enerji fleklinde, manyetik bedene yükleniyor! Ayn›<br />

zamanda siz bu mânây› tekrara devam ederseniz -yani, bu kelimeyi tekrara<br />

devam ederseniz-, bu defa tekrarlanan kelimenin tekrar›ndan oluflan biyoelektrik,<br />

daha da güçlenerek yeni hücre birimlerini devreye sokuyor ve bir<br />

kapasite genifllemesi söz konusu oluyor.”<br />

Sonuç olarak, zikrin bilimsel aç›klamas›n›n elimizdeki iki yorumu var. ‹lki,<br />

1986 y›l›nda, tam yirmi üç y›l önce Ahmed Hulûsi, di¤eri ise bu aç›klamadan<br />

tam sekiz y›l sonra 1994 y›l›nda, dünyaca ünlü bir bilim dergisinin Türkçe say›s›nda,<br />

John Horgan adl› bir Bat›l› taraf›ndan yap›lm›fl. Bat›l›n›n dediklerine dört<br />

elle sar›lmadan önce, Ahmed Hulûsi’yi bir kez daha okumakta yarar var.<br />

B‹L‹M DERG‹S‹ Ocak 1994 Say›s›, Sayfa 12’de; ““DDaa¤¤››nn››kk ‹‹flfllleevvlleerr””<br />

Beyinde entegrasyonu sa¤layan beyin-üstü bir yap› m› var?<br />

Modern nöroloji bilimlerinde tan›mlanan hâliyle beyin, uzmanlaflman›n<br />

53


54<br />

Z‹K‹R N‹Ç‹N ÇOK ÖNEML‹?<br />

neredeyse saçmal›k noktas›na vard›r›ld›¤› bir hastaneye benzer. Örne¤in beynin<br />

dil ile ilgili bölümünde, baz› nöronlar (sinir hücreleri), yaln›zca özel isimleri,<br />

baz› nöronlar ise yaln›zca düzensiz fiilleri kavramaya yönelik çal›fl›rlar.<br />

Görme ile ilgili bölümünde, sinir hücrelerinin bir bölümü turuncu k›rm›z›<br />

renklere, bir bölümü güçlü kontrastl› diyagonal çizgilere, bir k›sm› ise soldan<br />

sa¤a h›zl› hareketlere yönelik çal›fl›rlar. fiimdi sorulmas› gereken soru, beyinin<br />

de¤iflik bölgelerinin sahip oldu¤u bu son derece özelleflmifl ifllevlerin,<br />

nas›l yeniden bir araya getirilerek, düflünce ve alg›laman›n bileflimi olan akl›<br />

oluflturdu¤udur.<br />

Ba¤lant› problemi (binding problem) olarak da bilinen bu bulmaca, yap›lan<br />

deneylerin, beynin daha da özelleflmifl bölmelerini ortaya ç›karmas›yla<br />

daha da zorlaflm›fl bulunuyor.<br />

Baz› kuramc›lar alg›laman›n de¤iflik ö¤elerinin “birlefltirici bölgeler”<br />

(convergent zones) adl› verilen yerlerde bir araya geldi¤i düflüncesini ortaya<br />

att›lar. Bu bölgelerin en belirgin adaylar›, birçok konuya hemen yönelebilen<br />

“k›sa süreli” (short-term) ya da “çal›flan” (working) bellek alanlar›d›r. Birinde<br />

elektrotlarla monitorize edilen maymunlar›n, di¤erinde ise PET (positron<br />

emission tomography) ile taranan insanlar›n deneklik etmifl oldu¤u, 1993<br />

y›l›nda yap›lan iki deneyde “çal›flan bellek”te oldukça özelleflmifl bölgeler<br />

bulundu¤u görülmüfltür. Yale Üniver<strong>sitesi</strong> T›p Fakültesi’nden Fraser A.W.<br />

Wilson, Séamas P.Ó Scalaidhe ve Patricia S. Goldman-Rakic taraf›ndan yap›lan<br />

deneylerde görevliler, maymunlar› “çal›flan belle¤in” kullan›lmas›n›<br />

gerektiren iki ifli baflarmalar› için e¤itiyorlar. Bu ifllerden biri maymunlar›n<br />

gözlerini bir ekran›n ortas›ndaki sabit bir noktaya dikmeleri. Bu s›rada ekran›n<br />

baflka bir yerinde yan›p sönen bir kare de, maymunun görüfl alan› içinde<br />

yer al›yor. Karenin kaybolmas›ndan birkaç saniye sonra maymun, bak›fllar›n›<br />

karenin bulunmufl oldu¤u noktaya yönlendiriyor.<br />

Di¤er ifl, görüntünün konumundan çok niteli¤i ile ilgili bilginin ak›lda<br />

tutulmas›n› gerektiriyor. Araflt›rmac›lar ekran merkezinde yan›p sönen bir<br />

görüntü oluflturuyorlar. Her maymun, görüntü kayboluncaya kadar beklemek<br />

ve gözlenen flekle ba¤l› olarak gözlerini sa¤a ya da sola çevirmek için e¤itiliyor.<br />

Elektrotlarla, maymun beyninin pre-frontal korteks sinir hücreleri<br />

ekranda görülüyor. Per-frontal korteks adl› bölgesindeki nöronlar›n aktiviteleri,<br />

elektrotlarla ekrana yans›t›l›yor.<br />

Her testte sadece bir nöron grubu harekete geçiyor. Konumla ilgili<br />

“nerede” testi, pre-frontal korteksin bir bölgesindeki nöronlar› aktive ederken,<br />

fleklin içeri¤i ile ilgili olan “ne” testi di¤erine komflu ama ayr› bir bölgedeki<br />

nöronlar› harekete geçiriyor. Goldman-Rakic, pre-frontal korteksin<br />

flimdiye de¤in hep bilginin yönlendirildi¤i ve planlama, düflünme, anlama ve<br />

istem için sentez edildi¤i yer olarak düflünüldü¤ünü belirterek, bu alan›n en<br />

az›ndan duyusal ve motor bölgeler kadar bölümlenmifl oldu¤unu gösterdiklerini<br />

söylüyor.<br />

Geçen y›l içinde, Washington Üniver<strong>sitesi</strong>’ndeki araflt›rmac›lar taraf›ndan<br />

ortaya koyulan tamamlay›c› bulgular, insanlar üzerinde PET ile yap›lan çal›fl-


Z‹K‹R N‹Ç‹N ÇOK ÖNEML‹?<br />

malardan kaynaklan›yor. Deneyde gönüllülere, isimler içeren bir liste veriliyor<br />

ve kendilerinden bu isimleri yüksek sesle okumalar› ve her isimle iliflkili<br />

bir yüklem söylemeleri isteniyor. Örne¤in, “köpek” sözcü¤ü okununca “havlamak”<br />

gibi bir yüklem söylenmesi gerekiyor.<br />

Bu deneyde pre-frontal ve cingulate korteks de dahil olmak üzere, beynin<br />

pek çok farkl› bölgesindeki nöron aktivitesinde art›fl gözleniyor. Fakat ayn›<br />

isimleri içeren listenin sürekli olarak tekrarlanmas› nöron aktivitesinin<br />

de¤iflik bölgelere kaymas›na yol aç›yor. Gönüllülere yeni bir isim listesi<br />

verildi¤inde ise, nöron aktivitesinin artt›¤› ve ilk bölgelere döndü¤ü görülüyor.<br />

Bu deney, beynin bir bölgesinin sözcük türetmeyi gerektiren k›sa süreli<br />

bellek görevi gördü¤ünü, ama ifl otomatiklefltikten sonra beynin baflka bir<br />

bölümünün bu görevi devrald›¤›n› gösteriyor. Di¤er bir deyiflle, bellek yaln›zca<br />

içeri¤ine göre de¤il, ayn› zamanda ifllevine göre bu bölümlere ayr›l›yor.<br />

Washington Üniver<strong>sitesi</strong>’nden Steven E. Petersen, bu sonuçlar› Goldman-<br />

Rakic’in düflünceleriyle uyum içerisinde oldu¤unu söylüyor.<br />

Peki nas›l oluyor da beyindeki bu özelleflmifl alanlar birbirleriye büyük bir<br />

uyum içerisinde çal›flabiliyorlar? Aktiviteler tek bir merkezden mi, yoksa<br />

beyne yay›lm›fl olan bir çeflit entegrasyon a¤› taraf›ndan m› koordine ediliyor?<br />

Petersen, alg›lama, bellek ve istemin entegre edildi¤i bir tek lokalize alan ya<br />

da lokalize olmufl birkaç alan bulundu¤u düflüncesini savunuyor. Goldman-<br />

Rakic’in görüflleri ise, farkl› fakat eflde¤er bölgelerin birbirleri ile ba¤lant› ve<br />

iliflki içerisinde bulundu¤u, hiyerarflik olmayan bir modele daha yak›n. San<br />

Diego’daki California Üniver<strong>sitesi</strong>’nde bellekle ilgili araflt›rmalar yapan Larry<br />

R. Squire, “ba¤lant› problemi”nin çözümünün uzun y›llar alabilece¤ini,<br />

ba¤lant› mekanizmas›n›n ne oldu¤u konusunda gerçek bir ipucunun bulunmad›¤›n›<br />

düflünüyor. Ama öte yandan h›zla geliflen teknolojinin son ürünlerinden<br />

biri olan mikroelektrotlar, vücuda zarar vermeyen görüntüleme teknikleri<br />

(örne¤in PET ve Magnetik Rezonans ile Görüntüleme gibi) ve bilgisayarlar<br />

sayesinde, bu sorunlar›n yak›n bir gelecekte yan›tlanaca¤›ndan ve deneysel<br />

bilgilerle yeni modeller oluflturulabilece¤inden umutlu Squire’›n da dedi¤i<br />

gibi: “Bu teknolojik destek olmadan art›k hiçbir fley yap›lamaz.”<br />

John Horgan<br />

K›sa ömürlü radyoaktif maddelerin kan dolafl›m›na verilmesiyle nöron<br />

aktivitesinin dolayl› olarak ölçülmesi.<br />

Yukar›daki yaz› SCIENTIFIC AMERICAN Dergisi’nin Ocak 1994 say›s›n›n<br />

tercümesidir.<br />

Normalde çok küçük bir yüzde ile çal›fl›p geri kalan miktar›<br />

kullan›lmaz bir hâlde bekleyen beynin, bu bofl duran kapa<strong>sitesi</strong>nin<br />

devreye sokulmas› yolu Z‹K‹R’den geçer.<br />

Z‹K‹R ile beynin belli bir bölgesindeki hücre gruplar›<br />

55


56<br />

Z‹K‹R N‹Ç‹N ÇOK ÖNEML‹?<br />

aras›nda üretilen biyoelektrik enerji, zikrin devam› hâlinde, bu<br />

bölgeden taflarak, görevsiz bekleyen yan hücrelere yay›l›r ve<br />

onlar› da mevcut kapasiteye ilave ederek devreye sokar.<br />

Z‹K‹R konusu ne ise, o anlamda bir frekans yayarak bu hücreleri<br />

devreye alan beyinde, elbette ki o istikamette de faaliyet<br />

geliflir…<br />

‹leride de daha detayl› izah edece¤imiz üzere, mesela<br />

Allâh’›n ‹RADE s›fat›n›n ismi olan “MÜR‹YD” ismi zikredildi-<br />

¤inde, kiflinin beyninde bofl duran hücreler, bu ismin frekans›nda<br />

titreflimle programlanarak devreye girdi¤i için, bir süre sonra<br />

o kiflide ‹RADE gücünün artt›¤› ve eskiden baflaramad›¤› birçok<br />

fleyi baflard›¤› görülür. Ancak hemen burada kesinlikle idrak<br />

edilmesi zorunlu bir husus da vard›r ki, o da fludur:<br />

Herkesin beyin yap›s›n›n kendine has bir orijinalitesi vard›r<br />

ve bu tür “Esmâ” yani Allâh’›n isimlerine dayal› zikir türünde,<br />

mutlaka bu iflin ehlinden bilgi alma zorunlulu¤u vard›r!.. Kendi<br />

akl›na geldi¤i gibi Z‹K‹R yapmak, fark›nda olmadan C‹NLE-<br />

R‹N ‹LHAMIYLA Z‹K‹R yolunu açar ki; kiflinin bilinçsizce<br />

kendini cinlere teslim etmesine sebep olabilir... Nitekim, bu<br />

yüzden baz› evliyaullâh, “Yetifltiricisi olmayan›n yetifltiricisi<br />

fleytan olur” demifllerdir.<br />

Evet, esas itibar›yla ham, yani programlanmam›fl olan beyin<br />

hücrelerini, Z‹K‹R yoluyla, eriflilmek istenen gaye istikametinde<br />

programlayarak eskisinden çok daha güçlü çal›flan bir beyne<br />

sahip olunabilir.<br />

fiimdi, bu sat›rlar› okuyan baz› Z‹K‹R ‹NKÂRCILARI,<br />

hemen flu soruyu soracaklard›r: Mâdemki Z‹K‹R bu derece beyni<br />

gelifltiriyor da, niçin ‹slâm âlemi devaml› zikir yapmas›na<br />

ra¤men, üstün bir beyin ç›kartam›yor ve bütün geliflmeler bat›dan,<br />

gayrimüslimlerden geliyor?


Z‹K‹R N‹Ç‹N ÇOK ÖNEML‹?<br />

Bu sorunun cevab› son derece basittir... Ancak, iflin tekni¤ini<br />

bilen bir kifli için!<br />

Allâhû Teâlâ’n›n lütfu ve Hazreti Rasûlullâh (s.a.v.)’in<br />

inayetiyle, bize keflf yollu aç›lan Z‹K‹R s›rr›na binâen, konunun<br />

tekni¤ini izah etmek suretiyle size bu sorunun cevab›n› verelim...<br />

57


58<br />

DUA VE Z‹K‹R


9<br />

ÖZEL VE GENEL Z‹K‹RLER<br />

Z‹K‹R birkaç çeflittir ve öncelikle ikiye ayr›l›r:<br />

1. Genel zikir<br />

2. Özel zikir<br />

GENEL Z‹K‹R de kendi içinde ikiye ayr›l›r:<br />

A. Ruhaniyet zikri<br />

B. Özel gayeye yönelik zikir<br />

Ayn› flekilde ÖZEL Z‹K‹R de ikiye ayr›l›r:<br />

a- Özel gayeye yönelik zikirler<br />

b- Kifliye özel zikirler<br />

AHMED HULÛS‹<br />

Demifltik ki, belirli kelimelerin veya kelime gruplar›n›n<br />

beyinde tekrar›n›n ad›d›r Z‹K‹R...<br />

Yap›lan her zikirde, ne kelime olursa olsun, beyinde belirli<br />

bir frekansta dalga boyu üretilerek, beynin görev d›fl› olan<br />

59


60<br />

ÖZEL VE GENEL Z‹K‹RLER<br />

hücreleri, o frekansla programlan›r.<br />

fiayet C‹NNÎ ilhamla gelmifl bir kelime ya da Budistlerin<br />

meflhur “om” kelimesi gibi bir zikir yap›l›rsa; kiflinin beyninde<br />

o istikamette bir geliflme sa¤lan›r ve insan fark›nda olmadan<br />

C‹NLER ile rezonansa girerek bir tak›m ilhamlar almaya bafllar<br />

ve bunun sonunda, verilen ilhamlara göre, kendini, UZAYLI,<br />

EVL‹YA, MEHD‹ NEB‹ veya ALLÂH olarak görüp; çeflitli<br />

mant›ksal bütünlükten uzak fikirler içinde heba eder...<br />

Buna karfl›l›k bir de ‹slâmî kaynaklarca ö¤retilen GENEL<br />

Z‹K‹RLER vard›r ki; bunlar tamam›yla, kiflinin RUH gücünün<br />

artmas›na ve RABB‹NE yaklaflmas›na vesile olur…<br />

Bu GENEL Z‹K‹RLER’e hemen bir iki misal verelim...<br />

“SubhanAllâhi ve bihamdihi”<br />

“SubhanAllâhi velhamdulillâhi ve lâ ilâhe illAllâhu vAllâhu<br />

ekber”<br />

“Lâ ilâhe illAllâhu vahdehû lâ fleriyke leh”<br />

“Lâ ilâhe illAllâhul melikül hakkul mubiyn”<br />

“Subbûhun Kuddûsun Rabbul melâiketi ver Rûh”<br />

Bir de GENEL Z‹K‹R s›n›flamas› içinde yer alan “Özel<br />

gayeye yönelik” zikirler vard›r; ilim talebine yönelik, kusurunu<br />

itirafa ve ba¤›fllanmaya yönelik zikirler gibi... Hemen bunlara<br />

da örnek verelim:<br />

“Rabbi zidniy ilmâ”<br />

“Lâ ilâhe illâ ente subhaneKE inniy küntü minez zâlimiyn”<br />

“Rabbic’alniy muk›ymes Salâti ve min zürriyyetiy”<br />

ÖZEL Z‹K‹R, esas olarak kiflinin durumunu çeflitli yönlerde<br />

gelifltirmeyi hedef alan, özel gayeler istikametinde geliflmeyi<br />

amaç edinen zikirlerdir.


ÖZEL VE GENEL Z‹K‹RLER<br />

ÖZEL Z‹K‹RLER, esas itibar›yla kiflinin beyin program›na,<br />

yani kendine has özellikleri, karakteristi¤i, kiflisel arzu ve hedeflerine<br />

göre düzenlenen zikir formülleridir… Bu zikir terkipleri,<br />

belirli âyet ve hadislere dayanan dualar ile, o kiflide k›sa<br />

sürede geliflme sa¤layacak, ilâhî isimler gruplar›ndan oluflur...<br />

Tarikatlarda verilen zikir formülleri günümüzde genellikle<br />

hep GENEL Z‹K‹R kapsam›nda oldu¤u için geliflme sürecini de<br />

otuz-k›rk y›l gibi çok uzun zaman dilimlerine yaymaktad›r.<br />

Oysa, bu özel zikir formüllerini deneyenler, kendilerinde<br />

bir-iki sene gibi çok k›sa süreler içinde büyük geliflmeler hissetmektedirler.<br />

ÖZEL Z‹KR‹N, özel gayeye yönelik bölümünde yer alan<br />

baz› zikirlere misal vermek gerekirse, bu konuda flunlar› örnek<br />

olarak söyleyebiliriz:<br />

“Allâhümme inniy es’elüke hubbeke”<br />

“Allâhümme elhimniy rüfldiy”<br />

“Kuddûs’üt tâhiru min külli sûin”<br />

ÖZEL Z‹K‹R bölümündeki (b) fl›kk›nda yer alan kifliye özel<br />

zikirler ise...<br />

MÜR‹YD<br />

KUDDÛS<br />

FETTAH<br />

HAK‹YM<br />

MU’M‹N<br />

RAHMÂN<br />

RAHIYM<br />

BÂSIT<br />

VEDUD<br />

61


62<br />

ÖZEL VE GENEL Z‹K‹RLER<br />

CÂM‹’<br />

RÂF‹’<br />

<strong>Ve</strong> daha bunlar gibi Allâh’›n de¤iflik isimlerinden oluflur.<br />

Bunlar kiflinin beyin program›n›n ihtiyaç gösterdi¤i bir biçimde;<br />

kifliye özel say›lar ile formüle edilerek çekilir ve kifli üzerindeki<br />

etkileri k›sa sürede a盤a ç›kar.<br />

Ancak, burada hemen flunu ilave edelim; bu Z‹K‹R çal›flmas›<br />

içinde, zikirle aç›lan ek kapasitenin de¤erlendirilmesi s›ras›nda<br />

yo¤un olarak ‹L‹ME a¤›rl›k verilmesi ve artan kapasitenin<br />

‹L‹M ile de¤erlendirilmesi flartt›r. Aksi hâlde bu kapasitenin<br />

cinnî ilhamlar istikametinde programlanmas› söz konusu olabilir<br />

ki; bu da hiç iyi olmaz...<br />

Ayr›ca bu tür zikirler s›ras›nda kitab›n giriflinde yer alan<br />

C‹NLERE KARfiI KURÂN’DA Ö⁄RET‹LEN KORUNMA<br />

DUASININ yap›lmas› son derece yararl› olur.<br />

‹flte k›saca bu ön bilgiyi verdikten sonra, az önce sorulan<br />

sorunun cevab›n› hemen aç›klayal›m...<br />

‹slâm camias›nda genellikle RUHAN‹YET‹ artt›r›c› zikirlere<br />

devam edildi¤i için; maneviyat› son derece güçlü say›s›z<br />

insan yetiflmesine karfl›n; dünya ilimlerine dönük beyinler çok<br />

az ç›km›flt›r! fiayet beyin, sistemli bir flekilde dünya bilimlerine<br />

yönelik bir biçimde zikir ile takviye edilseydi, elbette ki o yönde<br />

geliflmifl üst düzey beyinler de ç›kard›...<br />

Ne var ki, “yar›n zorunlu olarak terk edece¤in fleye, bugün<br />

sahip ç›karak, kendini, o fleyi terk etmekten ileri gelen azaptan<br />

koru” düflüncesinde olan ‹slâm camias›, dünyaya fazla bir de¤er<br />

vermemifl ve o yolda kendini fazla yormam›flt›r.<br />

Önce anlafl›lmas› son derece kolay olan flu misali verelim...


ÖZEL VE GENEL Z‹K‹RLER<br />

Size son derece k›ymetli mücevherle dolu bir kasa veriyorlar<br />

ve diyorlar ki:<br />

— fiayet anahtar›n› elde edersen, bu kasay› açabilirsin, içindeki<br />

her fley senin olabilir...<br />

Soruyorsunuz, peki anahtar nedir, nas›l açabilirim? Cevap:<br />

— Anahtar, ucu özel bir flekillendirmeye tâbi tutulmufl<br />

demirdir... Elde etmek için de flu kadar pahas›n› ödemek zorundas›n...<br />

Diyorsun ki “Kasa nas›l olsa bende! O kadar paha ödeyece-<br />

¤ime, al›r›m bir demir, al›r›m bir e¤e; çenterim demiri, olur<br />

anahtar!”<br />

Ama ne çare ki, bir ömür boyu demir çentseniz, o kasan›n<br />

özel kilit flifresine uygun anahtar›n bir benzerini yapamazs›n›z...<br />

<strong>Ve</strong> bu yüzden de kasan›z› aç›p içindeki çok k›ymetli mücevherlere<br />

kavuflamazs›n›z... Tâ ki, pahas›n› ödeyip özel flifresi için<br />

yap›lm›fl anahtar› elde edene kadar... Unutmayal›m ki her kilit<br />

ancak flifresine uygun anahtar ile aç›l›r.<br />

‹flte bu misalde oldu¤u üzere, her beynin kendine özel bir<br />

formüle ihtiyac› vard›r ki, çok k›sa sürelerde büyük geliflmeler<br />

elde etsin... Ama bunun için de elbette, bu konudan anlayan, bu<br />

konu hakk›nda bilgi sahibi kifliyi bulmak zorunlulu¤u mevcuttur.<br />

Bu devirde böylesine ehil kifliyi bulman›n çok zor oldu¤unu<br />

düflünerek bu kitapta, bize ihsan olunan ilim ölçüsünde, elden<br />

geldi¤ince çeflitli zikir formüllerinden söz edece¤iz... Ki bunlar<br />

bizâtihi tecrübelerimize göre son derece yararl› olmufllard›r...<br />

Dileyen bu zikir formüllerini bir süre kendi üzerinde dener,<br />

fayda görürse devam eder, fayda bulmazsa da genel zikirlerle<br />

ruhaniyetini gelifltirme yolunda çal›flmalar›na devam eder.<br />

63


64<br />

DUA VE Z‹K‹R


10<br />

AHMED HULÛS‹<br />

ÇOK Z‹KREDEN DEL‹ M‹<br />

OLUR?<br />

Z‹K‹R konusunda halk›m›z›n çok korktu¤u bir husus vard›r;<br />

Elbette bunda en büyük faktör de “menfi flartland›rma”d›r...<br />

“Çok tespih çekme, deli olursun!..” türünden, kas›tl› ya da<br />

kas›ts›z söylentilerin kesinlikle belli olan bir yönü vard›r ki -o<br />

da “B‹L‹NÇS‹ZL‹K” olan ters flartland›rmad›r- insanlar› Z‹K‹R<br />

konusunda son derece ürkütmüfltür.<br />

Kur’ân-› Kerîm her hâlükârda, ayakta, otururken, yan yatarken<br />

sürekli zikir yap›lmas›n› tavsiye ederken; maalesef bu<br />

bilinçsiz çevreler insanlar› ellerinden geldi¤ince zikirden uzak<br />

tutmaya çal›flmaktad›rlar...<br />

“Onlar (öze ermifller) ayakta, otururken ya da yanlar› üzere<br />

uzanm›flken Allâh’› an›p (hat›rlay›p), semâlar›n ve arz›n yarat›l›fl›n›<br />

(günün getirisi ölçüsünde evren ve derûnu ya da beyin indînde<br />

bedenin yeri ve özelliklerini) tefekkür edip; ‘Rabbimiz,<br />

bunlar› bofl yere yaratmad›n! Subhan’s›n (yersiz ve anlams›z bir<br />

65


66<br />

ÇOK Z‹KREDEN DEL‹ M‹ OLUR?<br />

fley yaratmaktan münezzeh, her an yeni bir fley yaratma hâlinde<br />

olans›n)! (A盤a ç›kard›klar›n› de¤erlendirmemenin getirece¤i<br />

piflmanl›ktan) yanmadan bizi koru’ (derler).” (3.Âl-u ‹mran:<br />

191)<br />

Evet, insan daima üç hâlden birindedir... Ya ayaktad›r, ya<br />

oturuyordur, veyahut da yatmaktad›r... ‹flte, yukar›daki âyet, her<br />

üç hâlde de zikredilmesi gerekti¤ini bize aç›k seçik vurgulamaktad›r.<br />

Öyleyse bize düflen, elden geldi¤ince, zikir yapmakt›r!..<br />

Nerede olursak olal›m, ister abdestli, ister abdestsiz, olabildi¤ince<br />

zikir yapmak suretiyle beynimizi gelifltirelim, Allâh’a yakîn<br />

elde edelim.<br />

Bizim, nice içki içen ve hatta alkolik olan kifliye zikir tavsiyemiz<br />

vard›r ki, bunlar meyhanede içki içerken zikre bafllam›fllard›r...<br />

Bir elinde içki kadehi, di¤er elinde tespihle ifle bafllayan<br />

bu kifliler; zikrin beyinde yapt›¤› yeni aç›l›mlar›n sonucu kendilerinde<br />

meydana gelen idrakla bir süre sonra içkiyi b›rakm›fllar,<br />

ve daha sonra da kendi içlerinden gelen bir flekilde, hiçbir d›fl<br />

bask› olmaks›z›n befl vakit namaz k›l›p, Hacc’a gitmifllerdir.<br />

Diyorum ki, Z‹K‹R insan için en güzel geleceklerin yegâne<br />

anahtar›d›r; çünkü beyin kapa<strong>sitesi</strong>ni gelifltirmeye yönelik yegâne<br />

ve en güçlü çal›flmad›r. “Ya çok tespih çekip de deli olanlar?”<br />

diyeceksiniz...<br />

fiunu kesinlikle ifade edeyim ki, çok tespih çekmek yüzünden<br />

hiçbir normal insan deli olmaz!<br />

Ama fluras› kesindir ki, çevresinde normal gibi tan›nan oysa<br />

gerçekte flizoid ya da megaloman olan pek çok insan vard›r!..<br />

Bunlar›n bu hasta durumlar› genellikle otuz befl-k›rk yafllar›n-


ÇOK Z‹KREDEN DEL‹ M‹ OLUR?<br />

dan sonra bazen de daha ileri yafllarda ortaya ç›kar... Hatta bazen<br />

de bir vesile olmazsa, hiç ortaya ç›kmadan kapal› olarak bu<br />

dünyadan geçer giderler...<br />

‹flte, bu esasen hasta yap›l› olan kiflilerden biri, bir vesileyle<br />

tespih çekmeye bafllam›fl ve daha sonra da yine bir vesileyle<br />

hastal›¤› ortaya ç›km›flsa, art niyetli kifliler taraf›ndan bu durum<br />

hemen tespih çekmeye ve zikir yapmaya ba¤lanarak, insanlar<br />

dinden ve zikirden so¤utulur.<br />

Oysa, normal yap›l›, sa¤l›kl›, ak›l-mant›k bütünlü¤üne sahip<br />

bir insanda, zikrin asla hiçbir zarar› yoktur!.. Aksine, bu tür baz›<br />

hastal›klar› olan kiflilerde dahi zikrin baz› faydalar› olmakta;<br />

onlar›n taflk›n hâlleri zikir yoluyla oldukça kontrol alt›na al›nabilmekte<br />

veya çok çok içe kapan›k hâlleri daha d›fla aç›lmaya<br />

yönlendirilebilmektedir...<br />

Her ne kadar, düne kadar Türkiye’de tarikatlar yasak idiyse<br />

de, bas›nda okudu¤umuz ve çevremizden duydu¤umuz kadar›yla,<br />

Türkiye’de neredeyse her beldede bir fleyh vard›r ve bunlar›n,<br />

belki de toplam Türkiye nüfusunun yar›s›na yak›n dervifl<br />

toplulu¤u vard›r... Yani en az›yla Türkiye’de on milyon zikir<br />

yapan insan söz konusudur. Bu say›n›n yüzde ya da binde ya da<br />

on binde kaç›, eskiden normalken, tespih çekmek yüzünden ak›l<br />

hastas› olmufltur?..<br />

fiunu kesin olarak ifade edelim ki; normal, sa¤l›kl›, mant›ksal<br />

bütünlük içinde yaflayan hiçbir insan, zikir çekmeye bafllamas›<br />

yüzünden deli olmaz, kafay› üflütmez! fiayet, belki on binde<br />

bir kifli böyle bir sebepten hasta oldu denirse, “onun geçmiflini<br />

araflt›r›n” deriz. Ya geneti¤inde ya da do¤ufltan gelen sebeplerle<br />

bu hastal›¤›n o kiflide mevcut oldu¤u aç›k-seçik görülecektir.<br />

67


68<br />

DUA VE Z‹K‹R


11<br />

AHMED HULÛS‹<br />

Z‹K‹R TENHADA MI<br />

YAPILMALIDIR?<br />

Z‹KR‹N ne oldu¤unu tam anlamam›fl kiflilerin, zikir yap›l›rken<br />

uyulmas› zorunlu flart olarak öne sürdükleri bir husus vard›r;<br />

zikri tenhada, kimsenin olmad›¤› bir yerde, sessizlikte yapacaks›n!<br />

Bu son derece yanl›fl bir zorlamad›r ve asla flart de¤ildir.<br />

Tenhada bir yerde, yaln›z bafl›na olunan bir yerde, tefekkürle<br />

yap›lan zikrin elbette birçok faydal› yönleri vard›r ve bu asla<br />

inkâr edilemez...<br />

Ancak, imkân› olamayan, bu yüzden zikir yapamaz, yapmamal›d›r<br />

gibi bir anlam da ç›kar›lmamal›d›r. Her yerde, her<br />

zaman zikir yap›labilir demifltik. Nitekim, gerek Kur’ân-›<br />

Kerîm’deki “ayakta, otururken ve yatarken” zikredilmesi gerekti¤ini<br />

bildiren âyet, gerekse de çarfl› pazarda “Lâ ilâhe illAllâhu<br />

vahdehu la flerîke leh, lehül mülkü ve lehül hamdu yuhyi ve<br />

yumitu ve huve hayyun lâ yemûtu ebeden biyed’ihil hayr, ve<br />

69


70<br />

Z‹K‹R TENHADA MI YAPILMALIDIR?<br />

huve alâ külli fleyin Kaadir” zikrinin yap›lmas›n›n hadsiz hesaps›z<br />

ecir getirdi¤ini anlatan hadîs-î flerîf kapsam›nda, deriz ki her<br />

yerde her zaman zikir yap›l›r ve yap›lmal›d›r!<br />

Esasen bu çok önemli bir konudur.<br />

<strong>Zikir</strong> yaparken mutlaka tefekkür flart m›d›r? <strong>Ve</strong>ya namaz<br />

k›larken -ki o da dua ve zikirdir- akl›na baflka fleyler gelmesi namaz›<br />

bozar m›? <strong>Zikir</strong> veya namaz s›ras›nda akla baflka fleyler gelirse,<br />

okunulan dua ve zikirlerin gene de faydas› dokunur mu?..<br />

Kesin olarak söyleyelim ki, zikir yap›l›rken veya namaz k›larken<br />

akla gelen fleyler, yap›lan çal›flmaya asla zarar vermez.<br />

Beyin, ayn› anda say›s›z konuda ve yönde faaliyet göstermektedir<br />

ki, bunlar›n her biri de kendisi ile alâkal› bölümlerce<br />

ifa edilmektedir ve hepsi de yerini bulur!<br />

Mesela, yolda yürürken, bir yandan tespih çekip, bir yandan<br />

baflka fleyler düflünür, bir yandan da çevrenizi seyredersiniz. Bu<br />

faaliyetin her biri beyinde ayr› ayr› birimlerde de¤erlendirilir ve<br />

hepsi de yerini bulur... Mesela; evde bir yandan bir fleyler<br />

okuyup bir yandan tespih çekersiniz, bir yandan odada konuflulanlar<br />

kula¤›n›za gelir bir yandan da televizyona gözünüz<br />

kayabilir. Bunlar›n hepsini de ayn› anda yapabilirsiniz. Bu,<br />

beyninizin geliflmifllik derecesi ve çok yönlü çal›flabilme özelli-<br />

¤iyle alâkal›d›r. Manevî yönü olan kifliler, bütün bunlar›n üstüne,<br />

bir de manevî irtibatlar hâlinde olup, onlar›n da hakk›n›<br />

rahatl›kla edâ edebilirler.<br />

Burada mühim olan, beyinde yap›lan çal›flma ve onun neticesinin<br />

otomatik bir biçimde ruha yüklenmesidir. Siz ister fark›nda<br />

olun, ister hiç fark etmeyin, de¤iflmez! Nitekim, misal vermifltik,<br />

meyhanede içki içerken, rak› kadehi elde zikre bafllayan<br />

kifli, devam› sonunda Hacc’a gidecek duruma eriflmifltir sekiz<br />

ayda! Dolay›s›yla, zikir için yaln›zl›¤a çekilmek flart de¤ildir.


Z‹K‹R TENHADA MI YAPILMALIDIR?<br />

12<br />

Z‹K‹RDE N‹Ç‹N ARAPÇA<br />

KEL‹MELER KULLANILIR?<br />

“Z‹K‹R”den söz edildi¤i zaman hemen akla tak›lan ve sorulan<br />

bir soru da fludur:<br />

— Niçin biz bu kelimeleri Arapça olarak söyleyelim? Ayn›<br />

kelimelerin Türkçe karfl›l›¤›n› söylesek olmaz m›? Allâh, sanki<br />

Türkçe anlamaz m› ki biz Türkçe okuyam›yoruz?<br />

Elbette, bu sorunun cevab›n› da vermek böyle bir kitapta,<br />

bize düfler! Öyleyse, dilimiz döndü¤ünce, bunun da izah›n›<br />

yapal›m...<br />

Bilelim ki; sesle duydu¤umuz bir kelime, yap›lan iflin en son<br />

safhas›d›r! Olay beyinde, o anda içten -yani kozmik boyuttanveya<br />

kozmik âleme ait bir varl›ktan gelen; ya da d›fltan -yani<br />

çevremizde alg›lamakta oldu¤umuz herhangi bir varl›ktangelen<br />

bir impulsla yani bir mikrodalga -›fl›nsal etki- ile bafllar.<br />

71


72<br />

Z‹K‹RDE N‹Ç‹N ARAPÇA KEL‹MELER KULLANILIR?<br />

Bu gelen etki neticesinde, önce beynin biyomanyeti¤i, sonra<br />

biyoelektri¤i ve daha sonra da biyoflimik yap›s› tesir al›r... Biyoflimik<br />

yap› ald›¤› tesirle kendisindeki verileri bir araya getirdikten<br />

sonra, ç›kan neticeyi tekrar biyoelektrik kata dönüfltürerek,<br />

ilgili sinir sistemini uyar›r ve hangi organla ilgili bir durum söz<br />

konusu ise olay› ona aktar›r. <strong>Ve</strong> biz, o organdan yans›yan bir<br />

eylem olarak, sonucu alg›lar›z!<br />

Yani esas olan, d›flta alg›lad›¤›m›z ses-görüntü de¤il, bir üst<br />

boyutta cereyan eden ›fl›nsal yap›-biyoelektrik-biyoflimik üçlü<br />

sistemidir!<br />

fiayet, beynin bu ana çal›flma sistemini kavrayabildiysek,<br />

anlayaca¤›z ki; önemli olan, kelimenin harf diziliflinden oluflan<br />

lisan de¤il, kelimeleri meydana getiren frekans-titreflimdir!<br />

“ÜST MADDE” isimli ses ve video sohbetlerimde izah etti-<br />

¤im üzere, evren ve içinde her boyutta var olan, tüm varl›klar<br />

orijini itibar›yla kuantsal kökenli ›fl›nsal varl›klard›r. <strong>Ve</strong> dahi bu<br />

›fl›nsal yap›lar›n her biri, bir anlam tafl›maktad›r. Ki, bu ›fl›nsal<br />

kökenli varl›klar tan›m›na uygun olarak, salt enerji varl›klar,<br />

belli bir anlam tafl›yan ve o anlama yönelik görev yapan varl›klar<br />

dinde “MELEK” kavram› ile aç›klanm›flt›r. Nitekim,<br />

“Melek” kelimesinin asl› “melk”ten gelir ki “güç, kuvvet, enerji”<br />

anlam›ndad›r.<br />

‹flte, evrensel mânâda her titreflim-frekans bir anlam tafl›d›¤›<br />

gibi, beyne ulaflan her kozmik ›fl›n, frekans dahi bir anlam ihtiva<br />

eder biçimde evrende yer almakta ve bu yap›lar bizim taraf›m›zdan<br />

“MELEK” ad›yla bilinmektedir...<br />

‹nsan ise, KEND‹ ÖZ GERÇE⁄‹N‹, ALLÂH’I TANIMAK<br />

için varedilmifl, yeryüzündeki en genifl kapsaml› birimdir.<br />

‹nsan›n kendini bu beden sanmas›, Kur’ân tâbiriyle “afla¤›lar›n<br />

en afla¤›s›nda var olmas›”; buna karfl›l›k özünün hükümleriy-


Z‹K‹RDE N‹Ç‹N ARAPÇA KEL‹MELER KULLANILIR?<br />

le yaflamas› ise “cennet hayat›” diye tan›mlanmas›na sebep<br />

oldu¤u için, insana tek bir görev düflmektedir: KEND‹N‹ ÖZ<br />

YAPISINDA TANIMAK!<br />

Bunu da din, “NEFSini bilen RABbini bilir” diye formüllemifltir.<br />

‹flte, madde boyutunu as›l sanan beyin, kesitsel alg›lama<br />

araçlar›n›n -befl duyu- kayd›ndan ve onun getirdi¤i flartlanma<br />

blokaj›ndan kendini kurtarabildi¤i takdirde; ›fl›nsal evren gerçe-<br />

¤ini fark edip idrak edecek ve o gerçek boyutta, gerçek yerini<br />

almak için, gerçek varl›¤›n› hissetme arzusu duyacakt›r.<br />

Bu arzu, onun ›fl›nsal yap›yla ilintisini güçlendirecek ve neticede<br />

fark edecektir ki, kendisinde meydana gelen tüm olaylar,<br />

›fl›nsal anlamlar›n a盤a ç›k›fl›ndan baflka bir fley de¤ildir.<br />

Yani beyin, ›fl›nsal anlamlar›, bildi¤imiz boyuta transfer<br />

eden ve bu arada da, bir yandan bu kavramlar› bir tür hologramik<br />

›fl›nsal bedene yüklerken, di¤er yandan da d›flar›ya yayan<br />

muazzam bir cihazd›r.<br />

“Z‹K‹R”, ancak iflte bu anlatt›klar›m›z›n kavran›lmas›ndan<br />

sonra anlafl›labilecek, idrak edilebilecek bir sebepledir ki,<br />

Arapça orijinal kelimelerle yap›lan çal›flmad›r.<br />

Zira, her bir kelime, harf; belli bir frekans›n-titreflimin<br />

beyinde ses dalgalar›na dönüflmüfl hâlidir. Her frekans bir anlam<br />

tafl›d›¤›na göre; kelimeler, belli anlam tafl›yan frekanslar›n, ses<br />

dalgalar›na dönüflmüfl hâlidir ki; bu da “zikir kelime ve kavramlar›n›”<br />

oluflturur.<br />

Yani, belirli evrensel anlamlar, kuantsal anlamlar, evrende<br />

dalga boylar›, titreflimler hâlinde mevcut oldu¤undan; bunlar›n<br />

ses frekans›na dönüflmüfl hâline de kelimeler dendi¤inden; o<br />

anlamlar›n titreflimine en uygun kelimeler Arapça oldu¤u için,<br />

zikir kelimeleri Arapça olmufltur.<br />

73


74<br />

Z‹K‹RDE N‹Ç‹N ARAPÇA KEL‹MELER KULLANILIR?<br />

Dolay›s›yla, siz o kelimeyi de¤ifltirdi¤iniz zaman, asla o frekans›<br />

tutturamaz ve asla, o istenilen frekans›n ihtiva etti¤i anlama<br />

ulaflamazs›n›z.<br />

‹flte bu sebepledir ki...<br />

Kifli, Allâh Rasûlü’nün, Kur’ân-› Kerîm’in insanlara idrak<br />

ettirmek istedi¤i s›rlara ermek ve evrensel gerçeklere vâk›f<br />

olmak istiyorsa, zikir kelimelerini geldi¤i gibi, yani Arapça<br />

orijinalinde oldu¤u gibi, tekrarlamak mecburiyetindedir.<br />

<strong>Ve</strong> en az hayat›nda bir kere, kesinlikle, Kur’ân-› Kerîm’i<br />

Arapça orijinal kelimeleriyle beyninde tekrar etmek ve bunu<br />

RUHUNA yani bir tür hologramik ›fl›nsal bedenine yüklemek<br />

zorundad›r! Ki, ölüm ötesi yaflam›nda sonsuza dek kendisinde<br />

bulunan bu bilgi kayna¤›ndan yararlanabilsin!<br />

Ayr›ca, bu kelimelerin Arapça olarak orijinaline uygun<br />

biçimde tekrar edilmesi zorunlulu¤unun bir di¤er sebebi de<br />

fludur: Bu Arapça kelimeleri, e¤er Türkçe’ye çevirmeye kalkarsan›z,<br />

bazen bir sayfa, bazen daha fazla yazmak zorunda kal›rs›n›z;<br />

o anlam› verebilmek, o mânây› kavrayabilmek için. Oysa,<br />

bunu tek kelime olarak tekrar imkân› mevcutken!..<br />

Bilmem anlatabildim mi, “Z‹K‹R”in neden daima geldi¤i<br />

orijinal lisan›yla yap›lmas› gerekti¤ini?..


13<br />

AHMED HULÛS‹<br />

KUR’ÂN-I KERÎM<br />

NASIL ANLAfiILIR?<br />

En büyük Z‹K‹R olan Kur’ân-› Kerîm bahsine gelmeden<br />

önce, k›sa bir flekilde, Kur’ân-› Kerîm’in nas›l anlafl›lmas›<br />

gerekti¤i üzerinde, fazla derine girmeden, sadece ana hatlar›yla<br />

durmak istiyorum. Zira, bize “ONU ANLAYASINIZ D‹YE”<br />

denilerek inzâl olmufltur.<br />

Bütün mahlûkat, flartland›r›larak, ezberletilerek bir fleyler<br />

yapabilir. Ancak, sadece ‹NSAN, idrak ve tefekkür gücüne<br />

sahip varl›k olarak, ve bu özelli¤i dolay›s›yla, “ALLÂH’IN<br />

YERYÜZÜNDE HAL‹FES‹” olmak flerefine nail olmufl; bu<br />

gerçe¤i idrak edip gere¤ini yaflayabilenlere de “fiEREFL‹<br />

MÜSLÜMANLAR” denilmifltir. Elbette ki, takliden bir fley<br />

yapabilenler de “yakîn”leri ölçüsünde bundan hisselerini al›rlar.<br />

Kur’ân-› Kerîm’i anlamak için önce “tâhir” olmak, yani<br />

“ar›nm›fl” olmak gerekir. Çünkü, “Ar›nmam›fl olanlar dokunma-<br />

75


76<br />

KUR’ÂN-I KERÎM NASIL ANLAfiILIR?<br />

s›nlar” deniliyor... Bu âyeti maalesef yanl›fl anl›yor; gidip suyla<br />

y›kan›p, abdest al›p “ar›nd›¤›m›z›” san›yoruz! “Tâhir”in z›dd›<br />

olan “necîs”in yani necâsetin, yani pis-kirli olma hâlinin ne<br />

oldu¤unu, bak›n nas›l tarif ediyor ayn› KUR’ÂN:<br />

“...KES‹NL‹KLE MÜfiR‹KLER NECÎST‹R (pisliktir)!”<br />

(9.Tevbe: 28) Yani, necîs olma hâlini meydana getiren “flirk”<br />

düflüncesidir!<br />

‹flte bu iki âyet bir bütünleme ile flunu ifade etmektedir:<br />

“fi‹RK düflüncesiyle kirlenmifl olan müflrikler, bu pis düflünceden<br />

ARINMADAN KURÂN’A EL SÜRMES‹NLER; çünkü<br />

flirk düflüncesiyle, ALLÂH’›n Vahdaniyetini, TEK’L‹⁄‹N‹,<br />

EHAD‹YET‹N‹ anlatan bu ‘Kutsal Kitab›’ anlayamazlar...”<br />

‹nsanlar›n, birimsellikten do¤an bir biçimde, gökte hayal ettikleri<br />

TANRI’ya, bak›fl aç›lar›na karfl›n; ALLÂH’›n Vahdaniyetini,<br />

EHAD‹YET‹N‹, SONSUZ-SINIRSIZ TEK OLUfiUNU<br />

en aç›k-seçik bir biçimde vurgulayan ve Tek’ten ço¤a bak›fl aç›s›n›<br />

aç›klay›p ö¤retmeyi gaye edinmifl olan KUR’ÂN-I<br />

KERÎM’in anlafl›lmas›, elbette ki kolay de¤ildir.<br />

‹flte bu sebepledir ki, Kur’ân-› Kerîm’i anlamak istiyorsak,<br />

önce fi‹RK düflüncesinin pisli¤inden ARINMAK mecburiyetindeyiz.<br />

Nedir fi‹RK düflüncesi?..<br />

TANRI kabulü, TANRI vard›r zann› fi‹RK düflüncesinin<br />

temelidir!<br />

Senin d›fl›nda; yukar›da; ötede; seni uzaktan duyan, gören;<br />

kâh senin yapt›klar›na kar›flan, kâh müdahale etmeyen; senin<br />

yapt›klar›na bak›p, ona göre seni tan›y›p, hakk›nda karar verecek<br />

olan; k›zd›r›rsan seni cehenneme atacak; bir punduna getirip<br />

onu kand›rabilirsen cenneti sana ikram edecek olan; kâh<br />

celâlli, kâh da çok tonton merhametli büyükbaba gibi bir


KUR’ÂN-I KERÎM NASIL ANLAfiILIR?<br />

TANRI var sanmak! ‹flte flirk denen olay›n ta kendisi budur! <strong>Ve</strong><br />

tabiidir ki, buna ba¤l› olan tanr›l›k ve tanr›ya tap›nma kavramlar›,<br />

flirkin detaylar›n› teflkil etmektedir.<br />

‹slâm dininin, insan› fi‹RK kavram›ndan kurtaracak anlay›fl›,<br />

sistemi ise Allâh Rasûlü Muhammed Mustafa Efendimiz<br />

AleyhisSelâm taraf›ndan flöyle tarif edilmifl ve formüllendirilmifltir:<br />

“TANRI YOKTUR, sadece ALLÂH vard›r.”<br />

Bu demektir ki özetle...<br />

Sizin düflündü¤ünüz gibi, bir tanr› ve tanr›l›k kavram› kesinlikle<br />

mevcut de¤ildir; ALLÂH vard›r ve O’nun oluflturdu¤u<br />

kendi sistemi mevcuttur.<br />

“Zikrin faziletlisi Lâ ilâhe illAllâh’t›r.”<br />

“Lâ ilâhe illAllâh’ diyen cennete girer, h›rs›zl›k yapsa da,<br />

zina yapsa da.”<br />

Gibi hadîs-î flerîfler hep Kelime-i Tevhid formülünün mânâs›n›n<br />

yüceli¤ine dikkat çeker. Yani, bir kifli bütün bunlar› yapsa<br />

dahi, Kelime-i Tevhid formülünün tafl›d›¤› anlam› kavrad›¤›<br />

zaman; art›k bu yapt›klar›na tövbe eder; tanr› var tahayyülünden<br />

ileri gelen yapt›¤› yanl›fl ifllerden vazgeçer; Allâh’a yüzünü<br />

döner; gere¤ini yaflar ve bu da ona cenneti getirir, demektir...<br />

Bu konunun daha detayl› aç›klamas›n› isteyenler “HAZRE-<br />

T‹ MUHAMMED’‹N AÇIKLADI⁄I ALLÂH” isimli kitab›m›z›<br />

inceleyebilirler.<br />

Evet, cenneti nas›l yaflamaya bafllar insan?.. “Onlar dünyada<br />

iken cennet nefhalar›n› almaya bafllarlar” buyuruluyor… Ne<br />

demektir bu?..<br />

‹nsan, ÖTEDE B‹R TANRI ya da ÖTES‹NDE B‹R TANRI<br />

flirkinden ar›nmaya bafllad›¤› zaman; SONSUZ-SINIRSIZ<br />

ALLÂH kavram›n› yavafl yavafl fark etmeye, idrak etmeye ve<br />

77


78<br />

KUR’ÂN-I KERÎM NASIL ANLAfiILIR?<br />

hissedip, yaflamaya bafllar...<br />

‹drak eder ki, SONSUZ-SINIRSIZ ALLÂH, her zerrede,<br />

tüm varl›¤›yla mevcuttur; ve dolay›s›yla kendi benli¤inde, özünde,<br />

her zerresinde kemâliyle, Zât’›na yak›fl›r flekilde “O”<br />

vard›r!.. Y›llard›r ötelerde sand›¤›; özünden, benli¤inden yüz<br />

gösterivermifltir kendisine!..<br />

“Ben taflrada arar idim, O’l cân içre cânan imifl!..” m›sralar›<br />

dökülüverir a¤z›ndan... Sonra bakar görür ki, her zerre de yüz<br />

gösteren “O”!..<br />

“...Ne yana dönersen VECHULLÂH karfl›ndad›r (Allâh<br />

Esmâ’s›n›n a盤a ç›k›fl›yla karfl› karfl›yas›n)!..” (2.Bakara: 115)<br />

âyetinin “S›r”r›n› idrak eder ve her yerde ve her fleyde O’nu<br />

sevmeye bafllar. Kimseye k›zmaz, küsmez; kimsenin hakk›n›<br />

yemez; kimseye dil uzatmaz; kimseyi istemedi¤i bir ifle zorlamaz;<br />

geçici de¤erlerle vakit harcamak yerine, kal›c› hizmetlerle<br />

vaktini de¤erlendirip; hem fiilleriyle, hem diliyle, hem bilinciyle<br />

hep sevdi¤ini zikreder hâle gelir. Eskiden, ‹slâmiyet kendisine<br />

çok zor gelirken; flimdi kendisine çok basit ve çok kolay<br />

geliverir!<br />

Zaten nedir ki?<br />

Kelime-i fiehâdet’i dille tekrarlamak bir yana, hâliyle yaflamaya<br />

bafllam›flt›r...<br />

Farz olan befl vakit namaz! Nedir ki? Sabah, velev ki kalkt›-<br />

¤›nda, elini yüzünü y›karken, aya¤›n› da y›kay›p alm›fl olur<br />

abdesti; ve alt taraf›, iki dakikad›r, iki rekât sabah namaz›!<br />

Ö¤lende, bir f›rsat›n› bulamaz m› dört dakikac›k!.. Dört<br />

rekât da farz ö¤le namaz›; “madde”nin tüm stresi içinde, dört<br />

dakikal›k sonsuzluk tasavvuruyla yaflanan, dört rekât ö¤le<br />

namaz›...<br />

‹kindi namaz› için... Farz olan dört rekât namaz için buluna-


KUR’ÂN-I KERÎM NASIL ANLAfiILIR?<br />

maz m› dört dakika? Senin gerçek boyutun olan o sonsuzlu¤a<br />

aç›lan pencere!<br />

Akflam eve gelmiflsin; günün bütün dünya dertlerinden<br />

kendini soyutlayabilmek için; elini yüzünü y›kay›p, abdest al›p<br />

üç dakikal›k, üç rekâtl›k özündeki sonsuzlu¤a yönelifl, o sonsuzlukta<br />

huzur!..<br />

<strong>Ve</strong> nihayet yatmadan önce, günün bütün problemlerinden<br />

ar›n›p, kendi gerçek âlemine dalmay› kolaylaflt›racak dört rekâtl›k,<br />

farz olan yats›... ‹flte üzerine farz olan; ‹slâmiyete göre, bu<br />

kadar az ve basit! Topunu toplasan günde 17 dakikac›k! 1440<br />

dakika içinde sadece 17 dakika!<br />

Ama istiyorsan, daha fazlas› diyorsan; “Beni, sonsuz bir<br />

gelecek bekliyor, benim orada daha pek çok fleylere ihtiyac›m<br />

olacak” idrak›na gelmiflsen; diledi¤in kadar artt›r›rs›n yararl›<br />

çal›flmalar›n›.<br />

Namazdan sonra ne var, Hac...<br />

‹flte bu da son derece önemli bir konu. Hacc’›n niçin çok<br />

önemli oldu¤unu, neyi nas›l getirdi¤ini tüm sistemiyle, “‹NSAN<br />

VE SIRLARI” isimli kitab›mda izah ettim. Hazreti Rasûl<br />

AleyhisSelâm buyuruyor ki:<br />

“Hacc’a gitmekte acele ediniz!.. Çünkü hiçbiriniz ileride<br />

karfl›s›na hangi engellerin ç›kaca¤›n› bilemez!”<br />

<strong>Ve</strong> gene fi‹DDETLE UYARIYOR ki:<br />

“Kim gitmesine engel olacak fliddette bir hastal›k yahut<br />

Hacc’› yasaklayan ZÂL‹M SULTAN yahut da yoksulluk olmad›¤›<br />

hâlde HACC’A G‹TMEDEN ÖLÜRSE, o kimse ister<br />

YAHUD‹ ister HR‹ST‹YAN OLARAK ÖLSÜN!”<br />

Bu, dini tebli¤ edenin hükümleri göstermektedir ki Hac acilen<br />

yerine getirilmesi zorunlu bir ibadettir! Niye?..<br />

Çünkü Hacc’da, o güne kadar bilerek ya da bilmeyerek<br />

79


80<br />

KUR’ÂN-I KERÎM NASIL ANLAfiILIR?<br />

yapm›fl oldu¤un TÜM suçlar›n -kul hakk› da dahil- tamam›yla<br />

silinmekte; ayr›ca “anandan do¤du¤un günkü kadar günahs›z<br />

olarak” dönmektesin; ve “Acaba affolundu mu?” diye düflünmeni<br />

de Hazreti Rasûlullâh, “en büyük günah” olarak de¤erlendiriyor!<br />

Böyle bir f›rsat kaç›r›l›r, terk edilir mi? Ölümün, hele günümüz<br />

flartlar› içinde, ne zaman gelece¤i hiç belli de¤ilken; bir an<br />

önce, bizi azaba sürükleyecek tüm menfi yüklerden ar›n›p s›f›rlanmak<br />

varken; bunca menfi yükle, günahla ölüm ötesi âleme<br />

geçmek mant›k ifli mi?<br />

Hele, bunu yapmamaktan dolay› bir HR‹ST‹YAN veya<br />

YAHUD‹ inançs›zl›¤›n› göze alarak ölmek söz konusuyken!<br />

‹kinci olarak, bir de Hacc’›n manevî yan› var!.. Hiç olmazsa,<br />

çok k›sa bir süre de olsa; sanki kefen giyer gibi, dünyadan<br />

soyunarak ihrâmlar› giyip; madde dünyas›ndan ve onun tüm<br />

geçici de¤erlerinden ar›n›p; sonsuzlu¤un tarifi mümkün olmayan<br />

ÜST MADDE de¤erlerinin içine dalmak! Bilinç boyutunun<br />

sonsuzlu¤unda, benliksiz bir biçimde kulaç atmak!.. Kâbe’de<br />

dahi <strong>Ve</strong>chullâh’› görebilmek! <strong>Ve</strong> “Yâr ile sohbet” etmek!..<br />

‹leri gidiverdiysek affola! Ama s›z›verdi testiden iflte!..<br />

Neyse gelelim “Oruç ve Zekât”a da...<br />

Oruç, insana sanki yap›s›ndaki melekî boyutu hissettirmek<br />

için konulmufl özel bir farz!.. Büyük rahmet!.. Sen, yemeden,<br />

içmeden, seks yapmadan ve seks düflünmeden, baflkalar›n›n<br />

hakk›nda kötü düflünmeden, kötü konuflmadan da durabilen ve<br />

böyle yaflayabilen bir meleksin idrak›n› hissettirmek için konmufl<br />

bir farz!.. Senede, 365 gün içinde, sadece 29 gün! Sana bu<br />

beden olmad›¤›n›, bir bilinç varl›k, düflünsel varl›k oldu¤unu,<br />

melekî boyuta ait bir varl›k oldu¤unu fark ettirmek için konulmufl<br />

bir farz!


KUR’ÂN-I KERÎM NASIL ANLAfiILIR?<br />

<strong>Ve</strong> zekât!.. Anlad›ysan, her zerrede, her birimde var olan›n<br />

gerçekte sadece “O” oldu¤unu, paylafl onlarla hiç olmazsa varl›¤›n›n<br />

k›rkta birini; diyen anlay›fl...<br />

‹flte en basit anlat›m›yla ‹slâm...<br />

“Kolaylaflt›r›n, zorlaflt›rmay›n; sevdirin, nefret ettirmeyin!..”<br />

buyuran Efendimiz Rasûlullâh AleyhisSelâm’›n bildirdi¤i<br />

Kurân’›n bize en öz mânâda anlatmak istedikleri ve bizden talep<br />

ettikleri. fiayet bunlar› anlayabildiysek...<br />

fiimdi de önce “GÜNAH”› anlayal›m sonra da “‹sti¤far”›n<br />

ne oldu¤unu ve nas›l bir düflünceyle yap›lmas› gerekti¤ini.<br />

“Da¤lar gibi kuflatm›fl, benlik günah› seni<br />

Günah›n› bilmeden, gufrân› arzulars›n.”<br />

(Niyazi M›sri’den)<br />

‹flte bundan sonrad›r ki; art›k KUR’ÂN-I KERÎM’e “EL<br />

SÜREB‹L‹R” ve Z‹KRE, DUAYA bafllayabiliriz. Buyurun...<br />

81


82<br />

DUA VE Z‹K‹R


14<br />

AHMED HULÛS‹<br />

‹ST‹⁄FAR HAKKINDA<br />

“‹nnAllâhe lâ ya¤firu en yüflreke BiH‹ ve ya¤firu mâ dûne<br />

zâlike limen yefla’...” (4.Nisâ: 48)<br />

Anlam›:<br />

Muhakkak ki Allâh kendisine (âfakî-aç›k veya enfüsî-gizli)<br />

flirk koflulmas›n› ba¤›fllamaz. Bunun dûnundakileri (bundan daha<br />

küçük suçlar›) dilediklerine ba¤›fllar.<br />

Kul ya ›badiyelleziyne esrefû alâ enfüsihim lâ taknetû min<br />

rahmetillâh * innAllâhe ya¤firuzzünûbe cemiy’a * inneHÛ<br />

“HÛ”vel ⁄afûrurRah›ym. (39.Zümer: 53)<br />

Anlam›:<br />

De ki: “Ey nefslerinin hakk›n› vermede israf etmifl kullar›m<br />

(benli¤inin hakikatini yaflamak yerine ömrünü bedensellik yo-<br />

83


84<br />

‹ST‹⁄FAR HAKKINDA<br />

lunda harcam›fl olan)! Allâh rahmetinden ümit kesmeyin! Muhakkak<br />

ki Allâh, bütün suçlar› (tövbe edene) ma¤firet eder...<br />

Muhakkak ki O, ⁄afûr’dur, Rah›ym’dir.”<br />

<strong>Ve</strong> “HÛ”velleziy yakbelüt tevbete an ›badiH‹ ve ya’fu anis<br />

seyyiâti ve ya’lemu mâ tef’alûn; <strong>Ve</strong> yesteciybülleziyne âmenû ve<br />

amilus salihati ve yeziydühüm min fadliH‹ ... (42.fiûrâ: 25-26)<br />

Anlam›:<br />

O, kullar›ndan tövbeyi kabul eden, kötülükleri affeden ve<br />

yapt›klar›n›z› bilendir. ‹man edip iman›n gere¤ini uygulayanlara<br />

icabet eden ve kendi lütfuyla onlara (nimetlerini) artt›rand›r!<br />

Yâ eyyuhelleziyne amenû tûbû ilAllâhi tevbeten nesuha *<br />

‘asâ Rabbuküm en yükeffire ‘anküm seyyiatiküm ve yudh›leküm<br />

cennatin tecriy min tahtihel’enharu... (66.Tahriym: 8)<br />

Anlam›:<br />

Ey iman edenler! Allâh’a özden ve kesin bir tövbe ile tövbe<br />

edin! Umulur ki, Rabbiniz kötülüklerinizi sizden örter ve sizi<br />

alt›ndan nehirler akan cennetlere dâhil eder.<br />

Bilgi:<br />

De¤erli okurlar›m, Kur’ân-› Kerîm’deki, Allâhû Teâlâ’n›n<br />

ba¤›fllama sistemi ve bu sisteme ba¤l› olarak tövbe edilmesi<br />

hususu yukar›da s›ralam›fl oldu¤um dört âyeti kerîmede aç›k


‹ST‹⁄FAR HAKKINDA<br />

seçik görülmektedir.<br />

Bu âyeti kerîmelerden kesinlikle anlafl›lan hususlar flunlard›r:<br />

1. fiirk yani TANRI’ya inanma suçu asla ba¤›fllanmaz.<br />

Çünkü Allâh vard›r, TANRI YOKTUR!.. Tanr› kavram›, asla<br />

Allâh isminin mânâs›n›n karfl›l›¤› de¤ildir. Bu sebeple, öncelikle<br />

ve acilen, Allâh isminin iflaret etti¤i mânây› ö¤renmek ve<br />

yaflam›m›za ona göre yön vermek ZORUNDAYIZ. Aksi hâlde,<br />

Allâh d›fl›nda tanr› edinenlerden olma tehlikesi bizim çok yak›n›m›zdad›r.<br />

Böyle bir riske girmek çok büyük hatad›r. Bu konuda<br />

tafsilâtl› bilgi “HAZRET‹ MUHAMMED’‹N AÇIKLADI⁄I<br />

ALLÂH” isimli kitab›m›zda mevcuttur.<br />

2. Nefsimizin hakikatini bilememek dolay›s›yla nefsimizin<br />

hakk›n› edâ edememek durumunda yaflad›¤›m›z için haddi aflanlardan<br />

olup büyük kay›plarla yüz yüzeyiz.<br />

Ama bu durumdan dolay› da asla umutsuz olmamal›y›z.<br />

Çünkü yap›lan bütün yanl›fl hareketlerin bir ba¤›fllanma yolu da<br />

vard›r; “Önemli olan hatay› fark edip, zarar›n neresinden dönülse<br />

kârd›r” diyerek kalan› kurtarma yolu seçilmelidir.<br />

3. Hatadan dönmenin yolu tövbeden geçer. Yapt›¤›n›n yanl›fl<br />

oldu¤unu fark edip piflmanl›k duyarak tövbe etti¤in zaman,<br />

ba¤›fllanma seni beklemektedir. <strong>Dua</strong>lar›na icabet mükâfat› da<br />

cabas›!..<br />

‹fl ki, yar›n tövbe ederim, öbür gün tövbe ederim deyip,<br />

tövbeyi ertelemeyelim. Zira tövbeyi erteleyenlerin çok büyük<br />

bir k›sm› tövbe edemeden diri diri mezar› boylad›lar ve canl› bir<br />

flekilde o kabir âleminde yapt›klar›n›n neticelerini yaflamaktalar.<br />

4. Tövbe, laf olsun diye, yapt›m iflte demek için; ya da biri<br />

“yap, flu kelimeleri tekrarla” dedi, diye de¤il; nasuh olarak<br />

85


86<br />

‹ST‹⁄FAR HAKKINDA<br />

yap›lmak zorundad›r. Yoksa oyun e¤lence ve hatta alay gibi<br />

de¤erlendirilebilir...<br />

Nasuh tövbesi nas›l anlafl›lmal›d›r?..<br />

‹nsan›n, yapt›¤› iflin gerçekten yanl›fl oldu¤unu fark edip<br />

idrak etmesinden sonra, bu yapmamas› gereken fiili ifllemekten<br />

dolay› büyük bir piflmanl›k duymas›; ve bir daha o fiili asla ifllememeye<br />

karar vermesi, bundan sonra Allâh’a karfl› bu karar›n›<br />

itiraf ederek ba¤›fllanma dilemesi “nasuh tövbesi” olur.<br />

Yanl›fl bir fiili yapmaktan dolay› özür dileme ise “isti¤far”d›r.<br />

Burada çok önemli olan ve kesinlikle idrak icap eden bir<br />

hususa de¤inmeden geçmeyece¤im...<br />

“Esta¤firullâh” yani “Özür diliyorum Allâh’›m” sözcü¤ü<br />

asla, tefekkürsüz söylenmemesi gereken bir ifadedir, aksi takdirde<br />

sanki muhatap hafife al›n›yormufl anlam› ç›kar...<br />

Bugün çeflitli tarikatlarda verilen “fiu kadar isti¤far çek”,<br />

tarifi tamam›yla bilinçsizce ve yanl›fl bir flekilde uygulanmaktad›r.<br />

Her ne kadar bu “çekifl” dolay›s›yla ruha yüklenecek bir<br />

enerji söz konusuysa da; kesinlikle istenilen amaç do¤rultusunda<br />

bir çal›flma de¤ildir bu! Ancak tespihi verenin bilinçsizli¤inden,<br />

taklit ehli olmas›ndan do¤an bu durumun elbette ki kurban›<br />

da “Esta¤firullâh çeken” olmaktad›r.<br />

Konuyu anlamak için, önce isti¤fara sebep olan hususu iyi<br />

idrak etmek gerekir... Buyurun, konuyu Rasûlullâh AleyhisSe-


‹ST‹⁄FAR HAKKINDA<br />

lâm’dan dinleyelim:<br />

— Gerçek flu ki, kalbim örtülür de ben de yüz defa<br />

Allâh’dan özür dilerim... (Müslim-Ebu Davud)<br />

Burada dikkat ediniz! ‹sti¤far laf olsun, sevap olsun diye<br />

söylenmemektedir! Kalbin örtülmesi neticesinde duyulan üzüntüden,<br />

içine girilen kapan›kl›ktan, Zât› ilâhînin müflahedesinden<br />

perdelenmekten dolay›d›r!<br />

Hakk’›, hakk›yla müflahede edememenin getirdi¤i s›k›nt›yla;<br />

bu durum hissedildikçedir ve bu, bir gün içinde, çeflitli zaman<br />

aral›klar› ile, belki günde yüz defa vâki olmaktad›r Efendimiz’de;<br />

kendi ifadesine göre...<br />

Nerede, günde yüz defa çeflitli aral›klarla, kendinde bu<br />

yetersizli¤i hissedip bundan üzüntü duyup isti¤far yapmak;<br />

nerede, bilinçsiz bir flekilde, TAKL‹DEN, ders yap›p vazife savar<br />

gibi, arkas› arkas›yla yüz defa “Esta¤firullâh” çekmek (!)...<br />

Elbette çekece¤i varsa kiflinin, çekecektir Esta¤firullâh..<br />

Gerçe¤i idrak ederek, insanl›k fleref ve haysiyetine ulaflmak<br />

isteyenler flunu acilen ve zorunlu olarak idrak etmelidir ki;<br />

Mukallitten ders al›nmaz ve TAKL‹TLE HAK‹KATE var›lmaz!..<br />

Tasavvuf, külliyen TAHK‹K mesle¤idir; asla taklit de¤il.<br />

<strong>Ve</strong>lev ki fleriat› bile taklidî olarak kabul etmeyenler mevcuttur.<br />

Ama flu da gerçektir ki; TAHK‹KE güç yetiremeyen elbette<br />

kendini TAKL‹TLE avutacakt›r.<br />

87


88<br />

DUA VE Z‹K‹R


15<br />

AHMED HULÛS‹<br />

N‹Ç‹N VE NEDEN ‹ST‹⁄FAR?<br />

Tövbe, büyük bir suçtan sonra; ortaya konulan fiilden duyulan<br />

piflmanl›k ve geri dönüfl dolay›s›yla yap›l›r.<br />

‹sti¤far ise, günlük olaylar içinde, varolufl gayemizin hakk›n›<br />

fluurlu bir biçimde edâ edememekten dolay› yap›lan hatal› hareketlerin<br />

ard› s›ra özür dilemektir.<br />

‹nsan›n yeryüzünde “HAL‹FETULLÂH” olarak yaflamas›<br />

gerekirken, bu kemâlât› yaflamas›n› engelleyen davran›fllar ortaya<br />

koyarak hayat›n› sürdürmesi, “isti¤far”›n ana gerekçesidir.<br />

Yani, “isti¤far” eden kiflinin bu isti¤far› yaparken âdeta flöyle<br />

düflünmesi icap etmektedir:<br />

“Yâ Rabbi, sen beni kendine ‘halife’ olarak yeryüzünde<br />

yaflat›yorsun… Oysa ben flu davran›fl›mla, senin ‘halifene’ asla<br />

yak›flmayacak bir hareket ortaya koydum. <strong>Ve</strong> bu yanl›fl›m›n da<br />

fark›na vard›m!.. Lütfen, varolufl kemâlât›ma yak›flmayan bu<br />

fiilimden (veya düflüncemden) dolay› beni ba¤›flla. E¤er ba¤›fllamazsan,<br />

ben ‘halifelik’ yüceli¤ine yak›flmayan ilkel beflerî<br />

89


90<br />

N‹Ç‹N VE NEDEN ‹ST‹⁄FAR?<br />

de¤erlendirmeler bata¤›nda bo¤ulur giderim. Bu yüzden bana<br />

merhamet et ve bana varolufl kemâlimin gere¤ini yaflama yolunu<br />

kolaylaflt›r.”<br />

‹flte bu anlay›fl sonucu yap›lan isti¤far elbette ki gayesine<br />

ulaflm›fl demektir... San›yorum, niçin isti¤far sorusunun cevab›n›<br />

böylece izah etmifl olduk.<br />

fiimdi gelelim “neden isti¤far” bölümüne. Yani “nelerden<br />

dolay› isti¤far?..”<br />

Her yerde ve her zerrede Zât›, vas›flar›, isimlerinin özellikleri<br />

ile mevcut olan Allâhû Teâlâ; dilemifltir ki, O’nu hem kendi<br />

özümüzde hem de tüm mevcudatta müflahede edelim...<br />

Bunun içindir ki, “Nefsinizde mevcut, idrak edemiyor musunuz?”<br />

ve “Bafl›n› ne yana çevirirsen çevir Allâh’›n vechini<br />

görürsün” iflaretleri verilmifltir Kur’ân-› Kerîm’de...<br />

Ancak gerçek bu olmas›na ra¤men; bizim ne bu gerçekten<br />

haberimiz vard›r ne de “HAL‹FETULLÂH” olman›n bilincine<br />

sahibiz; ve dahi, ne de özümüzün gerektirdi¤i davran›fllar›<br />

ortaya koyabilmekteyiz.<br />

‹flte, insan›n hakikatinin gere¤ini yaflayamamas›; befleriyetinin<br />

getirdi¤i düflüncelerle, duygularla, flartlanmalarla, tabiat›n›n<br />

oluflturdu¤u güdüsel hareketlerle; ve flartlanmalardan ileri gelen<br />

de¤er yarg›lar›yla hayat› de¤erlendirmesi; bunun sonuçlar› olarak<br />

ortaya ç›kan bütün fiiller, hep özür dilenmesine yani “isti¤far”<br />

edilmesine neden olan fleylerdir.<br />

Bu sebepledir ki, biz, laf olsun diye “Esta¤firullâh” çekmeyecek;<br />

yapt›¤›m›z yanl›fllar› düflünerek, onlar› fark ederek özür<br />

dileme anlam›nda “isti¤far” edece¤iz.<br />

Bu hususu da, böylece elimizden geldi¤ince aç›kl›¤a kavuflturduktan<br />

sonra; gelelim, Muhammed Mustafa AleyhisSelâm’›n<br />

bize ö¤retmifl oldu¤u çeflitli isti¤farlara...


16<br />

AHMED HULÛS‹<br />

SEYYÎDÜL ‹ST‹⁄FAR<br />

Allâhümme ente rabbiy lâ ilâhe illâ ente halâkteniy, ve ene<br />

abdüke ve ene alâ ahdike ve va’dike mesteta’tü, eûzü bike min<br />

flerri mâ sana’tü, ebûu leke bin›’metike aleyye, ve ebûu bizenbiy,<br />

fa¤firliy zünûbî, feinnehu lâ ya¤firüzzünûbe illâ ente birahmetike<br />

yâ erhamerrâh›miyn.<br />

Anlam›:<br />

Allâh’›m! Rabbim sensin, TANRI yoktur. Yanl›z sen vars›n,<br />

beni sen yaratt›n, flüphesiz senin kulunum ve gücüm yetti¤i<br />

kadar sana verdi¤im ahdü vaad üzere sâbitim. (Allâh’›m) iflledi-<br />

¤im kusurlar›n flerrinden sana s›¤›n›r›m, bana ihsan buyurdu¤un<br />

nimetini Zât-› Ulûhiyetine itiraf ederim. Günah›m› da itiraf ederim.<br />

Binâenaleyh günahlar›m› ba¤›flla. Çünkü “Rahmet”inle günahlar›<br />

ba¤›fllamak sana aittir yâ erhamerrâh›miyn!..<br />

91


92<br />

SEYYÎDÜL ‹ST‹⁄FAR<br />

Bilgi:<br />

Muhammed Mustafa (s.a.v.) buyuruyor ki:<br />

“Bu Seyyîdül ‹sti¤far’› kim inanarak ve idrak ederek, karfl›l›¤›n›<br />

Allâh’tan bekleyerek, gündüz okursa ve gece olmadan<br />

önce ölürse cennete gider... <strong>Ve</strong> gene, kim gece okur da, sabah<br />

olmadan evvel ölürse o da cennet ehlinden olur.”<br />

Böyle bir de¤er elimize verilmiflken, bunun kadri k›ymetini<br />

bilmezsek, elbette bafl›m›za geleceklere katlanmaktan baflka bir<br />

fley kalmaz geride...<br />

Allâhümme lekel hamdu lâ ilâhe illâ ente rabbî ve ene abdûke<br />

âmentü bike muhlisan leke fiydiynî inniy esbahtü (emseytü)<br />

alâ ahdike ve va’dike mesteta’tü etûbü ileyke min seyyii amelî<br />

ve esta¤firüke bizunûbilletiy lâ ya¤firühâ illâ ente.<br />

Bilgi:<br />

“Vallâhi de billâhi de, her kim bu isti¤far› sabah akflam üçer<br />

kere okursa, o mutlaka cennete girer.”<br />

Bu iflaretiyle bizi uyaran Rasûlullâh AleyhisSelâm, dikkat<br />

buyrula ki sözüne büyük bir yeminle bafll›yor.<br />

‹flte bu yüzden, “Seyyîdül ‹sti¤far”dan sonra ikinci s›rada<br />

hemen bu isti¤fara yer verdik... Sabah-akflam üçer kere okusak<br />

ne kayb›m›z olur ki? Ya kazanc›m›z!..<br />

Rabbi inniy zalemtu nefsiy zulmen kebiyra, ve lâ ya¤firuz<br />

zunûbe illâ ente, fa¤firliy ma¤fireten min indike, verhamniy,


inneke entel ⁄afûrur Rah›ym.<br />

SEYYÎDÜL ‹ST‹⁄FAR<br />

Anlam›:<br />

Rabbim, nefsime büyük zulümde bulundum (nefsimin hakikatinin<br />

hakk›n› veremedim), bu suçumu da senden gayr› ba¤›fllayacak<br />

yoktur. ‹ndînden gelen bir ba¤›fllay›c›l›kla beni ba¤›flla,<br />

merhamet et, flüphesiz ki sen ba¤›fllay›c› ve Rah›ym’sin.<br />

Bilgi:<br />

Hazreti Ebu Bekir S›ddîk (Allâh raz› olsun ondan) sordu<br />

Rasûl AleyhisSelâm’a:<br />

“Yâ RasûlAllâh, namazdan ç›kmadan evvel ne okuyay›m?”<br />

Namazlarda, selâm vermeden evvel okumas› için Efendimiz<br />

Rasûlullâh AleyhisSelâm da Hazreti S›ddîk’a bu isti¤far› ö¤retti.<br />

Hazreti S›ddîk da namazlarda selâm vermeden önce bu duay›<br />

okurdu...<br />

“Ebu Bekir’in iman› terazinin bir kefesine, bütün müminlerin<br />

iman› da terazinin öbür kefesine konsa; Ebu Bekir’in iman›<br />

a¤›r basar.” buyuran Rasûlullâh (s.a.v.)’in ö¤retti¤i bu isti¤fardaki<br />

incelik nedir acaba?<br />

Bu isti¤farda geçen “min indike” yani “indînden” hitab› iflin<br />

“s›r” noktas›n› meydana getirmektedir...<br />

Tasavvufta, “mâiyet s›rr›” denilen hususa iflaret eden “ind”<br />

tâbiri Türkçe’ye “kat›ndan” diye çevrilmektedir ki, bu asla<br />

yeterli olmay›p; bilakis konunun inceli¤ini örtmektedir.<br />

Zâhir vard›r, bât›n vard›r, Ledünn vard›r...<br />

Ledünn kelimesiyle iflaret edilen her fley, o kiflinin Zât›ndan<br />

a盤a ç›kan Allâh’›n kudretine iflaret eder ki; buna flöyle de diyebiliriz...<br />

Hikmet sisteminde a盤a ç›kan kudret s›rr›!..<br />

93


94<br />

SEYYÎDÜL ‹ST‹⁄FAR<br />

“Dünya” hikmet yurdudur. Her fley bir sebeple, bir vesile ile<br />

oluflur. “Âhiret” denilen ölüm ötesi yaflam ise kudret yurdudur;<br />

orada hikmet kurallar› dünya fizik kanunlar› geçerli olmaz...<br />

‹flte mukarreblere dünyada ikram kabilinden gelen<br />

“Ledünn” nimeti ile kudret s›rlar› seyredilir.<br />

‹sti¤farda da ba¤›fllaman›n “Allâh” indînden talep edilmesi<br />

demek; beflerî kusurlar›n örtülerek, hakikat nûrlar›n›n “nefs”inde<br />

ortaya ç›kmas›n› talep etmek demektir. Kalem, bundan ötesini<br />

sat›rlara dökmeye yetmiyor. Ba¤›fllay›n. Elbette ârif olan<br />

anlayacakt›r iflaretimizi...<br />

Allâhümma¤firliy hat›y’etiy ve cehliy ve israfiy fiy emri; ve<br />

ma ente â’lemu bihî minniy... Allâhümma¤firliy hezliy ve ciddiy<br />

ve hataiy ve amdiy ve küllü zâlike indiy.<br />

Anlam›:<br />

Allâh’›m, hatalar›m›, cehaletimi, emrinde haddi aflmam›<br />

ba¤›flla ve benden daha iyi bildi¤in hatalar›m› da. Allâh’›m, lâtifeyle<br />

yapt›¤›m›, ciddi olarak yapt›¤›m›, bilmeyerek veya kasten<br />

yapt›¤›m yanl›fl hareketlerimi de ba¤›flla. ‹tiraf ediyorum ki<br />

bunlar›n hepsi de bende mevcut!<br />

Bilgi:<br />

Rasûlullâh AleyhisSelâm’›n ashab›ndan Ebu Musa el Eflarî<br />

(r.a.), Efendimiz’in böyle isti¤far etti¤ini bize naklediyor.<br />

“...Allâh senin geçmifl ve (fethe ra¤men oluflacak) gelecek<br />

tüm zenbini (bedenselli¤ini do¤al getirisi perdeliliklerini)<br />

ma¤firet eder (örter) ve sana olan nimetini tamamlar...” âyeti


Kur’ân-› Kerîm’in Feth Sûresi’nde (48.Feth: 2) yer al›rken; gene<br />

de Rasûlullâh (s.a.v.) Efendimiz bu flekilde isti¤fara devam ediyor...<br />

Acaba niçin? Bunu biraz düflünmemiz gerekmez mi?<br />

Konunun derinliklerini bir yana b›rak›rsak, en az›ndan, s›n›rl›<br />

ve kusurlu varl›klar olarak, “halifetullâh” olmaya yak›flmayan<br />

davran›fllar içindeyiz... <strong>Ve</strong> en tabii yaflant›m›z içinde dahi, yani<br />

yukar›da say›lan hâllerde dahi, hakikatimizin hakk›n› edâ<br />

edememek yüzünden nefsimize zulmetmekteyiz. <strong>Ve</strong> unutmayal›m<br />

ki, sadece dünyada birtak›m çal›flmalar yaparak ölüm ötesi<br />

sonsuz yaflam›n sonsuz güzelliklerini elde etme imkân›na sahip<br />

olabilece¤iz.<br />

Öyleyse, elden geldi¤ince, dünyada b›rak›p gidece¤imiz ve<br />

bir daha hiç akl›m›za gelmeyecek fleyler için tüm beynimizi<br />

harcayaca¤›m›za, hâllerimizin ard›na geçip, öze yönelelim; ve<br />

noksanlar›m›z› idrak edelim.<br />

Esta¤firullâhelleziy lâ ilâhe illâ Hû, el Hayyul Kayyûmmu<br />

ve etûbu ileyh.<br />

Anlam›:<br />

Ba¤›fllanma diliyorum. Allâh’tan ki, tanr› yoktur, Hayy ve<br />

Kayyum olan sadece O vard›r. Tövbem O’nad›r!<br />

Bilgi:<br />

Rasûlullâh (s.a.v.) flöyle buyurmufltur:<br />

SEYYÎDÜL ‹ST‹⁄FAR<br />

“Kim, ‘Tanr› yoktur Hayy ve Kayyum olan O vard›r. Ba¤›fllanmay›<br />

Allâh’tan dilerim, tövbem O’nad›r...’ derse, savafltan<br />

95


96<br />

SEYYÎDÜL ‹ST‹⁄FAR<br />

kaçm›fl bile olsa günahlar› ba¤›fllan›r.”<br />

Burada çok önemli olan husus ikidir. ‹sti¤farda “‹sm-i<br />

Â’zâm” kullan›lmas› ve bu tür isti¤far›n büyük günahlar› dahi<br />

affettirece¤i.<br />

<strong>Dua</strong>larda “‹SM-‹ Â’ZÂM” kullan›lmas›n›n hikmetini,<br />

“‹SM-‹ Â’ZÂM” bahsinde nasip oldu¤u kadar anlatmaya çal›flaca¤›m.<br />

Savafltan kaçma olay›n›n dahi bu flekildeki isti¤farla affedilmesi<br />

olay›na gelince...<br />

Savafltan kaçma, Hazreti Rasûlullâh AleyhisSelâm’›n bildirdi¤i<br />

üzere yedi büyük günahtan birisidir.<br />

Buyuruyor ki Rasûlullâh: “Helâk eden yedi fleyden sak›n›n…”<br />

Soruluyor nedir onlar, diye:<br />

“Allâh’a flirk koflmak;<br />

Allâh’›n haram k›ld›¤› insan› öldürmek;<br />

BÜYÜ ve sihir yapmak;<br />

Faiz yemek;<br />

Yetim mal› yemek;<br />

Savafltan kaçmak;<br />

‹ffetli kad›na zina iftiras› atmak”<br />

aç›klamas› yap›l›yor Efendimiz’den...<br />

Görülüyor ki, büyük günahlardan ba¤›fllanma dahi söz konusudur.<br />

<strong>Ve</strong> ba¤›fllanmak için; HR‹ST‹YANlar›n günah ç›kartmak<br />

için papazlara muhtaç oluflu gibi bir muhtaciyet gerekmeden;<br />

sadece Allâh’›n “Azamet ve Kibriyâ”s›na yönelip, kusurunu,


SEYYÎDÜL ‹ST‹⁄FAR<br />

suçunu itiraf ile O’ndan ba¤›fllanma niyaz etmek yeterli olmaktad›r.<br />

Öyleyse, ne kadar büyük suç ifllemifl olursak olal›m, asla<br />

umutsuz olmayal›m ve Allâh’a yönelip tövbe etmeyi ertelemeyelim!<br />

Allâhumma¤firliy zenbiy küllehu ve dikkahu ve cillehu ve<br />

evvelehu ve âh›rehu ve alâniyetehu ve s›rrahu!..<br />

Anlam›:<br />

Allâh’›m, günahlar›m›n hepsini, eskilerini, yenilerini, küçü-<br />

¤ünü, büyü¤ünü, aç›ktan yapt›klar›m›, kafamdan geçirdiklerimi<br />

ma¤firet et (ba¤›flla).<br />

Bilgi:<br />

Rasûlullâh (s.a.v.)’in en s›k okudu¤u “isti¤far”lardan biridir<br />

bu yazm›fl oldu¤um...<br />

‹sti¤far yap›l›rken, ne derece genifl kapsaml› tutulmas›na<br />

örnek olmas› yönünden son derece dikkat çekicidir... Daha önce<br />

de belirtti¤im gibi, bu dualar› sadece papa¤an gibi tekrar etmekten<br />

kesinlikle kaç›nmal›; Hazreti Rasûl-ü Ekrem’in neye, ne<br />

flekilde bir yaklafl›m içinde oldu¤una; hangi hususlara nas›l<br />

önem verdi¤ine azami dikkat göstermeliyiz.<br />

Bu isti¤far›n, namazlarda selâm vermeden önce okunmas›nda<br />

da büyük yarar görmekteyiz.<br />

97


98<br />

DUA VE Z‹K‹R


17<br />

AHMED HULÛS‹<br />

G‹ZL‹ fi‹RK HAKKINDA<br />

Allâhumme inniy eûzü bike en üflrike bike fley’en ve ene<br />

â’lem ve esta¤firuke limâ lâ â’lem, inneke entel âllâmul ¤uyub.<br />

Anlam›:<br />

Allâh’›m sana s›¤›n›r›m, bir fleyi bilerek sana ortak koflmaktan.<br />

‹sti¤far ederim bilmeyerek olan›ndan. fiüphesiz sensin<br />

gayblar› hakk›yla bilen!..<br />

Bilgi:<br />

“fi‹RK‹ HAFΔ denilen “G‹ZL‹ fi‹RK” insanlar için en<br />

büyük tehlikedir. Bir mânâs› ile de “R‹YA”d›r...<br />

“Gizli flirk” denilmesinin sebebi; fiilde de¤il, düflüncede<br />

Allâh’a ortak edilmesidir birinin veya bir fleyin!..<br />

“ALLÂH YANI SIRA TANRIYA (d›flsal güce) YÖNEL-<br />

ME!..” (28.Kasas: 88) âyeti ile; “Bana flirk koflan›n yapt›¤› hiç-<br />

99


100<br />

G‹ZL‹ fi‹RK HAKKINDA<br />

bir ameli kabul etmem!” hükmü bize düflünsel ortak koflman›n<br />

vahametini idrak ettiriyordur san›r›m...<br />

‹slâm’da esas, yap›lan iflin “SIRF” Allâh için olmas›d›r!<br />

Kiflinin, Allâh için bir fley yapmas› yan› s›ra, o fleyi yaparken,<br />

etraf›ndakilerden de maddi ya da manevî bir fley ummas›,<br />

düflünmesi iflte bu gizli flirk diye tan›mlanan olguyu meydana<br />

getirir. Öyle ki...<br />

Mesela, namaz k›ld›ran kiflinin, namaz içinde tekbir al›rken,<br />

yani “ALLÂHU EKBER” derken, s›rf Allâh’›n EKBER‹YET‹-<br />

N‹ ifade için de¤il de; sanki arkas›ndakilere oturuyorum veya<br />

kalk›yorum iflareti verir gibi, o niyetle, uzat›p-k›sa tutarak<br />

söylemesi dahi bir gizli flirk hükmü tafl›r.<br />

Bir kitap yazarken, s›rf Allâh için, Rasûlullâh’a uymak ve<br />

“ilmi yay›n” emrine uymak için de¤il de; para kazanmak, ya da<br />

etraf›ndakilerden övgü almak, kendine bir pâye kazanmak için<br />

yaz›l›yorsa, bu da gizli flirktir...<br />

K›sacas›, k›ldan ince usturadan keskin bir köprüdür N‹YET!<br />

N‹YET’in, düflünce ve karar›n, kimseden karfl›l›k beklemeden;<br />

s›rf Allâh için o fleyle meflgûl olmak olacak. Aksi takdirde,<br />

kimden ne umarak yap›l›rsa yap›ls›n, o iflte gizli flirk kokusu<br />

vard›r demektir!<br />

Evliyaullâh bu iflin üzerinde öylesine hassasiyetle durmufltur<br />

ki; edâ edilen bir namazdan haz almay›, zevk almay› dahi terk<br />

edilmesi gereken bir düflünce olarak de¤erlendirmifllerdir.<br />

‹flte, G‹ZL‹ fi‹RK‹N âfetlerinden korunmak için bu duay›<br />

bize Rasûlullâh AleyhisSelâm ö¤retiyor. Befl vakit namaz›n<br />

ard›nda bu duaya devam etmek, herhâlde pek muhtaç oldu¤umuz<br />

bir fley.


18<br />

EN BÜYÜK Z‹K‹R:<br />

KUR’ÂN-I KERÎM<br />

AHMED HULÛS‹<br />

Bu bölüme DUA ve Z‹K‹R kayna¤› olan KUR’ÂN-I<br />

KERÎM’deki baz› sûre ve âyetlerden söz ederek girelim.<br />

Bilelim ki, Kur’ân-› Kerîm’de mevcut bulunan en büyük dua<br />

âyetleri “FÂT‹HA” Sûresi’dir.<br />

Bu sebepledir ki, namaz›n her rekât›nda bu âyetlerin okunmas›<br />

farz olmufltur. Hazreti Rasûl AleyhisSelâm bu konuda<br />

flöyle buyurmufltur:<br />

“Fâtiha’s›z namaz olmaz!..”<br />

Gene bu konudaki bir baflka hadîs-î flerîf’te Fâtiha için flöyle<br />

buyrulur: “Sana Kur’ân-› Kerîm’deki sûrelerin sevap cihetiyle<br />

en büyü¤ünü ö¤reteyim mi?.. Bu sûre, El Hamdu Lillâhi<br />

Rabbil’âlemiyn”dir.<br />

Gene bir baflka hadîs-î flerîf’e göre, Fâtiha Sûresi “Kurân’›n<br />

anahtar›d›r.”<br />

101


102<br />

EN BÜYÜK Z‹K‹R: KUR’ÂN-I KERÎM<br />

Fâtiha Sûresi ile alâkal›, bu sûrenin faziletini bildiren pek<br />

çok hadîs-i Rasûlullâh mevcut olmas›na ra¤men, biz bu konuda<br />

daha fazla konuflmak istemiyoruz.<br />

Ancak flunu belirtelim ki; her gün k›rk bir Fâtiha okumay›<br />

al›flkanl›k edinenler bunun pek çok faydas›n› zaman içinde müflahede<br />

ederler.<br />

Ayr›ca sahabeden baz› zevât çeflitli a¤r›lara karfl› gene bu<br />

sûreyi okuyarak çok faydaland›klar›n› bildirmifllerdir ki, bunu<br />

daha sonra da tecrübe edip yarar›n› gören bir hayli insan<br />

mevcuttur.<br />

Fâtiha’n›n ayr›ca belli bir süre ile kay›tl› olmaks›z›n k›rk bin<br />

defa okunmas›n›n da kifliye ölüm ötesi yaflamda çok büyük faydalar<br />

has›l edece¤i çeflitli evliyaullâh taraf›ndan ifade edilmifltir.<br />

Öte yandan her “Fâtiha” okunuflunda, sonunda “amin” denmesi<br />

hakk›nda da birçok hadis vard›r.<br />

FÂT‹HA SÛRES‹ (1. Sûre)<br />

“Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym”<br />

(1) “B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym<br />

(2) El Hamdu Lillâhi Rabbil’âlemiyn; (3) Er Rahmân-ir<br />

Rah›ym; (4) Mâliki YevmidDiyn; (5) ‹yyake na’budu ve iyyake<br />

nesta’iyn; (6) ‹hdinas S›ratal’müstak›ym; (7) S›ratalleziyne<br />

en’amte aleyhim; ⁄ayril’ma¤dûbi aleyhim; <strong>Ve</strong> laddaaalliyn.<br />

Anlam›:<br />

“Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym”<br />

‹nsandaki vehim kuvvesinin flartlanmalarla “yok”u var,<br />

“var”› yok olarak düflünmesi sonucu; insana kendini Allâh Es-


EN BÜYÜK Z‹K‹R: KUR’ÂN-I KERÎM<br />

mâ’s› d›fl›nda ba¤›ms›z bir varl›k ve beden kabul ettiren; bunun<br />

sonucu olarak da gökte bir tanr› kabulüne yönlendiren, tafllanm›fl<br />

fleytanî vesveselerden, Hakikatim olan Allâh Esmâ’s›n›n<br />

koruyucu kuvvelerine s›¤›n›r›m.<br />

1. (“B” iflareti kapsam› itibar›yla) Esmâ’s›yla varl›¤›m› yaratan<br />

ismi Allâh olan›n Rahmâniyeti ve Rah›ymiyeti ile...<br />

2. “Hamd” (Esmâ’s›yla yaratt›¤› âlemleri her an diledi¤ince<br />

de¤erlendirmek), âlemlerin Rabbi olan Allâh’a aittir...<br />

3. Rahmân ve Rah›ym’dir. (Rahmâniyetiyle Esmâ âlemini<br />

meydana getiren ve Rah›ymiyetiyle Esmâ âlemindeki mânâlar<br />

ile her an âlemleri yaratand›r.)<br />

4. Din hükümlerinin (Sünnetullâh) yaflanmakta oldu¤u sonsuz<br />

sürecin Mâlik - Melik’idir.<br />

5. Sadece sana kulluk ederiz ve bunun fark›ndal›¤› için<br />

yard›m›n› niyaz ederiz (El Esmâ ül Hüsnâ anlamlar›n› a盤a<br />

ç›karmak suretiyle tüm yarat›lm›fllar olarak sana kulluk etmekteyiz<br />

ve bunun fark›ndal›¤›na ermemiz için yard›m›n› isteriz.)<br />

6. Bizi s›rat-› müstakime (Hakikate erdiren yola) hidâyet et.<br />

7. Ki o, in’amda bulunduklar›n›n (nefslerinin hakikati olan<br />

Allâh Esmâ’s›na iman edip, ondaki kuvvelerin fark›ndal›¤›n›<br />

yaflayanlar›n) yoluna...<br />

Gazab›na u¤rayanlar› (âlemlerin ve nefsinin hakikatini göremeyip<br />

benlikleriyle kay›tlananlar›n)<br />

<strong>Ve</strong> (Hakikatten - Vâhid’ül EHAD’üs Samed olan Allâh<br />

ismiyle iflaret edilen anlay›fl›ndan) saparak flirk koflanlar›n yoluna<br />

de¤il.<br />

103


104<br />

DUA VE Z‹K‹R


19<br />

ÂYET’EL KÜRSÎ<br />

Allâhu lâ ilâhe illâ HÛ * elHayy’ül Kayyûm * lâ te’huzuHÛ<br />

sinetün vela nevm * leHÛ mâ fiys Semâvâti ve mâ fiyl<br />

Ard * men zelleziy yeflfeu ‘›ndeHÛ illâ Biiznih * ya’lemu ma<br />

beyne eydiyhim ve ma halfehüm * ve lâ yuh›ytûne Bi fley’in<br />

min ‘›lmiH‹ illâ Bi ma flâ’ * vesi’a Kürsiyyühüs Semâvâti vel<br />

Ard * ve lâ yeûduhu h›fzuhümâ * ve HÛvel Aliyy’ül Az›ym.<br />

(2.Bakara: 255)<br />

Anlam›:<br />

AHMED HULÛS‹<br />

Allâh O, tanr› yoktur sadece HÛ! Hayy ve Kayyum (yegâne<br />

hayat olan ve her fleyi kendi isimlerinin anlam› ile ilminde oluflturan<br />

- devam ettiren); O’nda ne uyuklama (âlemlerden bir an<br />

için olsun ayr›l›k), ne de uyku (yarat›lm›fllar› kendi hâline b›rak›p<br />

kendi Zâtî dünyas›na çekilme) söz konusudur. Semâlarda ve<br />

arzda (âlemlerdeki tümel ilim ve fiiller boyutunda) ne varsa<br />

105


106<br />

ÂYET’EL KÜRSÎ<br />

hepsi O’nundur. Nefsinin hakikati olan Esmâ mertebesinden<br />

a盤a ç›kan kuvve olmaks›z›n (Bi-iznihi) O’nun indînde kim<br />

flefaat edebilir... Bilir onlar›n yaflad›klar› boyutu ve alg›layamad›klar›<br />

âlemleri... O’nun dilemesi (elvermifl olmas›) olmad›kça<br />

ilminden bir fley ihâta edilemez. Kürsüsü (hükümranl›k ve<br />

tasarrufu {rubûbiyeti}) semâlar› ve arz› kapsam›flt›r. Onlar›<br />

muhafaza etmek O’na a¤›r gelmez. O Alîy (s›n›rs›z yüce) ve<br />

Aziym’dir (sonsuz azamet sahibi).<br />

Bilgi:<br />

“Bakara Sûresi içinde bir âyet vard›r ki, O, Kur’ân âyetlerinin<br />

reisidir... O, bir evde okundu¤u zaman, içeride fleytan varsa<br />

mutlaka ç›kar. Bu, Âyet’el Kürsî’dir!” buyuruyor bir hadîs-î<br />

flerîf’te Hazreti Rasûl AleyhisSelâm.<br />

Gene buyuruyor Hazreti Rasûlullâh (s.a.v.):<br />

“Her fleyin bir zirvesi vard›r. Kurân’›n zirvesi de Bakara<br />

Sûresi’dir. Bakara Sûresi’nin içerisinde bir âyet vard›r ki; o<br />

Kur’ân âyetlerinin reisidir... Âyet’el Kürsî!”<br />

Bir gün Hazreti Rasûl AleyhisSelâm yan›nda bulunan Ebu<br />

Münzir’e flöyle sordu:<br />

— Yan›ndaki Allâh’›n kitâb›nda hangi âyet daha büyüktür<br />

biliyor musun?<br />

Allâhu lâ ilâhe illâ HÛ elHayy’ül Kayyûm ... dedi Ebu<br />

Münzir.<br />

Rasûlullâh (s.a.v.):<br />

— Ey Ebu Münzir... ‹lim sana kutlu olsun! buyurdu.<br />

Bu hadîs-î flerîflerin d›fl›nda daha birçok hadîs-î flerîf vard›r


ÂYET’EL KÜRSÎ<br />

Âyet’el Kürsî’nin faziletinden bahseden; bunlar›n önemli bir<br />

k›sm› da Âyet’el Kürsî’nin namazlar›n farzlar›n›n hemen akabinde<br />

okunmas›n› tavsiye eder... Yani, farz› bitirip selâm<br />

verdikten hemen sonra!<br />

Ayr›ca Âyet’el Kürsî’nin eve girildi¤inde, evden ç›k›ld›¤›nda,<br />

önemli bir ifle bafllan›lmas›nda, uyumadan önce okunmas›n›n<br />

çok büyük faydalar hâs›l edece¤i hakk›nda da pek çok haber<br />

ulaflm›flt›r.<br />

Günlük çeflitli tehlikelerden korunmak için sabahlar› yedi<br />

defa okunmas›, alt›s›n›n alt› yöne üflendikten sonra, yedincisinin<br />

yutulmas› da tavsiyeler aras›ndad›r.<br />

Ruhaniyeti son derece güçlendirici bu âyetin k›rk bin defa<br />

okunmas›n›n da çok büyük faydalar temin edece¤inden bahsedilmifltir,<br />

bu iflin önde gelen tecrübelilerince.<br />

107


108<br />

DUA VE Z‹K‹R


20<br />

ÂMENER RASÛLÜ<br />

AHMED HULÛS‹<br />

Âmener Rasûlü Bi mâ ünzile ileyhi min Rabbihî vel mu’minûn<br />

* küllün âmene Billâhi ve MelâiketiH‹ ve KütübiH‹ ve<br />

RusuliH‹, lâ nuferriku beyne ehadin min RusuliH‹, ve kalû<br />

semi’nâ ve eta’nâ ¤ufrâneke Rabbenâ ve ileyKEl mas›yr.<br />

Lâ yükellifullâhu nefsen illâ vüs’ahâ * lehâ mâ kesebet ve<br />

aleyhâ mektesebet * Rabbenâ lâ tüah›znâ in nesiynâ ev ahta’nâ<br />

* Rabbenâ ve lâ tahmil aleynâ ›sran kemâ hameltehu alelleziyne<br />

min kablinâ * Rabbenâ ve lâ tühammilnâ mâ lâ tâkate lenâ<br />

Bih * va’fü annâ, va¤fir lenâ, verhamnâ, ente mevlânâ fensurnâ<br />

alel kavmil kâfiriyn. (2.Bakara: 285-286)<br />

Anlam›:<br />

Er Rasûl (Hz.Muhammed a.s.) Rabbinden (varl›¤›n› oluflturan<br />

Allâh’›n Esmâ bilefliminden) kendisine (fluuruna) inzâl<br />

olana (boyutsal bir geçifl yapan bilgiye) iman etmifltir. ‹man<br />

109


110<br />

ÂMENER RASÛLÜ<br />

edenler de!.. Hepsi iman etti (“B” harfinin iflaret etti¤i anlam<br />

do¤rultusunda) nefslerini oluflturan hakikatlerinin Allâh<br />

Esmâ’s› oldu¤una, melekleerine (nefslerinin asl› olan Esmâ<br />

kuvvelerine), Kitaplar›na (inzâl olan bilgilerine), Rasûllerine...<br />

Onun Rasûlleri aras›nda (irsâl olmalar› konusunda) hiçbir<br />

ay›r›m yapmay›z... “Alg›lad›k ve itaat ettik, ma¤firetini isteriz<br />

Rabbimiz; dönüflümüz sanad›r” dediler.<br />

Allâh kimseyi kapa<strong>sitesi</strong> d›fl›ndakinden mükellef tutmaz.<br />

(Yapt›¤› iyi ifller sonucu) kazand›¤› da kendinedir, (zararl› ifller<br />

sonucu) alaca¤› karfl›l›k da kendinedir. Rabbimiz, unutursak<br />

veya hataya düflersek bizi bundan dolay› cezaland›rma. Rabbimiz,<br />

bizden öncekilere yüklemifl oldu¤un a¤›r vecibeleri bize<br />

yükleme. Rabbimiz, takatimizin yetmeyece¤i fleyleri de bize<br />

yükleme. Bizi affeyle, ma¤firet eyle, rahmet et. Sen mevlâm›zs›n.<br />

Tüm hakikati örten seni inkâr edenlere (kâfirlere) karfl› bizi<br />

zafere erdir.<br />

Bilgi:<br />

Hazreti Âli ve Hazreti Ömer’den gelen bir rivayette flöyle<br />

buyrulmufltur: “Ak›ll› bir insan›n bu âyetleri okumadan uyumas›<br />

asla mümkün olmaz.”<br />

Müslim ve T›rm›zî isimli hadis kitaplar›nda mevcuttur ki;<br />

Hazreti Rasûl AleyhisSelâm flöyle buyurmufltur:<br />

“Allâhû Teâlâ Sûre-i Bakara’y› iki âyetle sona erdirdi ki,<br />

bunlar› Arfl’›n alt›ndaki hazinesinden ihsan buyurdu... Bunlar›<br />

ö¤reniniz, kad›nlar›n›za, çocuklar›n›za ö¤retiniz... Hem Kurân’<br />

d›r, hem namazda okunur, hem de duad›r...”<br />

Bu âyetler okunduktan sonra “amin” kelimesinin ilave edilmesi<br />

hakk›nda da baz› hadîs-î flerîfler mevcuttur.


ÂMENER RASÛLÜ<br />

Di¤er taraftan bir baflka hadîs-î flerîf’te de bu âyetlerle ilgili<br />

olarak flöyle buyurulmaktad›r:<br />

“Her kim Sûre-i Bakara’n›n son iki âyetini okursa, bu ona,<br />

gecenin âfetlerinden, fleytanlar›n flerrlerinden korunmak için<br />

yeterli olur!..”<br />

Hiç de¤ilse günde bir defa bu âyetleri okumak muhakkak ki,<br />

bize çok faydal› olacakt›r.<br />

fiehidAllâhu enneHÛ lâ ilâhe illâ HÛve, vel Melâiketü ve<br />

ulül ›lmi kaimen Bil k›st * lâ ilâhe illâ HÛvel Aziyz’ül Hakiym.<br />

(3.Âl-u ‹mran: 18)<br />

Anlam›:<br />

Allâh flehâdet eder, kendisidir “HÛ”; tanr› yoktur; sadece<br />

“HÛ”! Esmâ’s›n›n kuvveleri olanlar (melâike) ve Ulül ‹lm de<br />

(ilim a盤a ç›kard›¤› mahaller) bu hakikatin Hak olufluna flehâdet<br />

eder, Adl’i kaîm k›larlar. Tanr› yoktur, sadece “HÛ”; Aziyz,<br />

Hakiym’dir.<br />

Kulillâhumme mâlikel mülki tü’til mülke men teflâu ve<br />

tenziul mülke mimmen teflâ’ * ve tu›zzü men teflâu ve tüzillü<br />

men teflâ’ * Bi yediKEl hayr * inneKE alâ külli fley’in Kadiyr.<br />

Tûlicül leyle fiynnehari ve tûlicün nehara fiyl leyl * ve tuhricül<br />

hayye minel meyyiti ve tuhricül meyyite minel hayy * ve terzüku<br />

men teflâu Bi ¤ayri hisab. (3.Âl-u ‹mran: 26-27)<br />

111


112<br />

ÂMENER RASÛLÜ<br />

Anlam›:<br />

De ki: “Mülkün Mâlik’i olan Allâh’›m... Mülkü diledi¤ine<br />

verirsin, diledi¤inden de mülkü çekip al›rs›n. Diledi¤ini aziyz<br />

edersin, diledi¤ini zelil edersin. Hay›r senin elindedir. Kesinlikle<br />

sen her fleye Kaadir’sin. Geceyi gündüze dönüfltürürsün,<br />

gündüzü geceye dönüfltürürsün. Diriyi ölüden ç›kart›rs›n, ölüyü<br />

diriden ç›kart›rs›n. Diledi¤ine hesaps›z r›z›k (yaflam g›das›)<br />

verirsin.”<br />

Bilgi:<br />

Bu üç âyeti kerîmenin hassalar›ndan birkaç› için flöyle der<br />

baz› evliyaullâh; “Befl vakit namaz›ndan sonra bir kimse Fâtiha,<br />

Âyet’el Kürsî, Âl-u ‹mran’›n on sekiz, yirmi alt› ve yirmi yedinci<br />

âyetlerini okursa flu befl fleyden emin olur”:<br />

1. Cenâb-› Allâh o kimseyi s›rat-› müstakimden ay›rmaz.<br />

2. Her türlü kaza, belâ ve musîbetlerden muhafaza olur.<br />

3. ‹mans›z ölmez,<br />

4. R›z›k s›k›nt›s› çekmez.<br />

5. Bulundu¤u topluluklarda hat›r› say›l›r bir kiflili¤e sahip<br />

olur.<br />

Lev enzelnâ hâzelKur’âne ’alâ cebelin leraeytehu hâfli’an mutesaddi’an<br />

min haflyetillâh * ve tilkel’emsâlu nadribuhâ linNasi<br />

le’allehüm yetefekkerun; “HU”vAllâhulleziy lâ ilâhe illâ “HÛ”<br />

* ‘Âlimul¤aybi veflflehâdeti, “Hu”verRahmânurRah›ym;<br />

“HU”vAllâhulleziy lâ ilâhe illâ “HÛ” * el Melik’ül Kuddûs’üs<br />

Selâm’ul Mu’min’ul Müheymin’ul Aziyz’ul Cebbâr’ul Mütekebbir<br />

* SubhanAllâhi ‘ammâ yüflrikûn; “HU”vAllâhul Hâ-


ÂMENER RASÛLÜ<br />

lik’ul Bâri’ül Musavviru leHUl’ Esmâ’ül Hüsnâ * yüsebbihu<br />

leHÛ mâ fiysSemâvâti vel’Ard, <strong>Ve</strong> “HÛ” vel’Aziyz’ul Hakiym.<br />

(59.Haflr: 21-24)<br />

Anlam›:<br />

E¤er flu Kurân’› (bildirdi¤i gerçe¤i) bir da¤›n (benlik sahibi<br />

bilinç-ego-eniyet) üzerine inzâl etseydik, elbette onu Allâh<br />

(ismiyle iflaret edilen’in) haflyetinden (muhteflem azamet karfl›s›nda<br />

benli¤inin hiçli¤ini fark ederek) huflû ederek, çatlay›p<br />

paramparça oldu¤u hâlde görürdün! ‹flte bu M‹SALLER‹ (sembolik<br />

anlat›mlar›) insanlara tefekkür etsinler diye veriyoruz!<br />

“HÛ” Allâh, tanr› yok, sadece “HÛ”! Gayb ve flehâdeti daimî<br />

bilendir! “HÛ”, Er Rahmân (tüm El Esmâ özelliklerini mündemiç<br />

olan) Er Rah›ym’dir (tüm El Esmâ özelliklerini a盤a ç›karan<br />

- o özelliklerle Efâl âlemini seyrinde yaflamakta olan). “HÛ”<br />

Allâh, tanr› yok, sadece “HÛ”! Melik’tir (efâl, olufllar âleminde<br />

mutlak hükmü yürüyen), Kuddûs’tür (yarat›lm›fll›¤a ve kevne<br />

ait nitelenmelerden, yarat›lm›fl kavramlardan münezzeh),<br />

Selâm’d›r (yarat›lm›fllarda yakîn ve kurb hâlini oluflturup mâiyet<br />

s›rr›n› a盤a ç›kartan), Mu’min’dir (iman a盤a ç›kartarak<br />

hakikatini müflahedeye yönelten), Müheymin’dir (gözetip himaye<br />

eden, muhteflem azametini seyirde yarat›lm›fll›¤› kald›ran),<br />

Aziyz’dir (karfl› konulmas› imkâns›z olarak diledi¤ini yapan),<br />

Cebbâr’d›r (iradesini zorunlu kabul ettiren), Mütekebbir’dir<br />

(Mutlak yegâne Kibriyâ {eniyeti} olan)! Allâh, onlar›n ortak<br />

kofltuklar› tanr› kavramlar›ndan Subhan’d›r! O Allâh, Hâl›k<br />

(mutlak yaratan - Esmâ özelliklerini fiile dönüfltüren), Bâri (her<br />

yaratt›¤›n›, zaman ve özellik olarak tüme uyumlu tafsile getiren),<br />

Musavvir (sonsuz mânâ sûretlerini a盤a ç›karan); Esmâ ül<br />

113


114<br />

ÂMENER RASÛLÜ<br />

Hüsnâ O’na aittir! Semâlarda ne var ve arzda ne varsa Allâh’›<br />

tespih (ortaya koyduklar› ifllevle Esmâ özelliklerini a盤a ç›kararak<br />

kulluk etmeleri) içindir; “HÛ” Aziyz’dir, Hakiym’dir.<br />

Bilgi:<br />

Hazreti Rasûl (s.a.v.) bu âyetlerin faziletini flöyle anlat›yor:<br />

“Sûre-i Haflr’›n âhirini gecede veya gündüzde okuyan kimsenin,<br />

vâdesi tamam olup da ölecek olsa, gündüz ölürse, gündüz<br />

okunmas› sebebiyle, gece ölürse, gece okunmas› sebebiyle<br />

cennete dâhil olur.” (ki bu âyetler: HûvAllâhûlleziy lâ ilâhe illâ<br />

“HÛ”... kelâm›yla bafllayan k›s›md›r.)<br />

‹flte bir baflka hadîs-î flerîf meâli daha:<br />

“Her kim sabahleyin üç kere ‘Eûzü billâhis semiy’›l alîmi<br />

minefl fleytânirraciym’ dedikten sonra El Haflr Sûresi sonundaki<br />

üç âyeti okursa, Cenâb-› Allâh onun için, akflama kadar isti¤far<br />

edecek yetmifl bin melek verir. O kimse; o gün ölürse flehîd olarak<br />

ölür. Keza akflam ölürse de böyle gene flehîd olur.”


21<br />

AHMED HULÛS‹<br />

VEMEN YETEKILLÂHE<br />

... <strong>Ve</strong> men yettek›llâhe yec’al lehû mahrecen; <strong>Ve</strong> yerzukhu<br />

min haysü lâ yahtesib * ve men yetevekkel ‘alAllâhi feHUve<br />

hasbüh * ... (65.Talâk: 2-3)<br />

Anlam›:<br />

Kim Allâh’tan korunursa, ona bir ç›k›fl yeri oluflturur. Ona<br />

ummad›¤› bir taraftan yaflam g›das› verir! Kim Allâh’a tevekkül<br />

ederse, O, ona yeter!<br />

Bilgi:<br />

Ebu Zerr’i G›fârî (r.a.), Rasûlullâh AleyhisSelâm’›n flöyle<br />

buyurdu¤unu nakletmifl bizlere:<br />

“fiüphesiz bir âyet biliyorum ki, insanlar buna sar›lsayd›,<br />

onlara yeterdi...”<br />

<strong>Ve</strong> ‹bn-i Abbas (r.a.) da aç›klamas›n› naklediyor Rasûlullâh<br />

115


116<br />

VEMEN YETEKILLÂHE<br />

(s.a.v.)’in:<br />

“(Âyeti okuduktan sonra) hem dünyan›n flüphe ve s›k›nt›lar›ndan,<br />

hem ölümün s›k›nt›lar›ndan hem de k›yamet gününün<br />

s›k›nt›lar›n›n fliddetinden kurtulufltur bu âyetle amel etmek.”<br />

Bizim çok tespitlerimiz olmufltur bu âyeti kerîmenin faydalar›<br />

hakk›nda.<br />

S›k›nt›da olan, iflsiz kalan, tehlikeli durumlarla karfl›laflan<br />

kifliler flayet günde bin defa veya daha fazla olarak bu âyeti kerîmeyi<br />

okurlarsa, en k›sa zamanda selâmete ç›karlar.<br />

‹flsiz, borçlu, aile içi sorunlar› olan ve hatta kendilerine büyü<br />

yap›ld›¤›n› zanneden kiflilere de kesinlikle bu âyeti okuyarak<br />

istifâde etmelerini tavsiye ederiz.


22<br />

YÂS‹YN SÛRES‹<br />

(36. Sûre)<br />

“Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym”<br />

“B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym<br />

AHMED HULÛS‹<br />

(1) Yaa, Siiiiyn; (2) <strong>Ve</strong>lKur’ânilHakiym; (3) ‹nneke leminelmurseliyn;<br />

(4) Alâ s›rat›n müstek›ym; (5) Tenziylel Aziyzir-<br />

Rah›ym; (6) Litünzire kavmen mâ ünzire abâühüm fehüm ¤afilûn;<br />

(7) Lekad hakkalkavlü alâ ekserihim fehüm la yu’minun;<br />

(8) ‹nna ce’alnâ fiy a’nak›him a¤lâlen fehiye ilel’ezkani fehüm<br />

mukmehun; (9) <strong>Ve</strong> ce’alna min beyni eydiyhim sedden ve min<br />

halfihim sedden fea¤fleynahüm fehüm lâ yubs›run; (10) <strong>Ve</strong><br />

sevaün aleyhim eenzertehüm em lem tünzirhüm lâ yu’minun;<br />

(11) ‹nnema tünziru menittebe’azZikre ve hafliyer Rahmâne<br />

bil¤ayb * febeflflirhu Bima¤firetin ve ecrin keriym; (12) ‹nna<br />

nahnu nuhyilmevta ve nektübü ma kaddemu ve asârehüm * ve<br />

külle fley’in ahsaynâhu fiy imamin mübiyn; (13) Vadrib lehüm<br />

meselen ashabel karyeti, izcaehel murselun; (14) ‹z erselna iley-<br />

117


118<br />

YÂS‹YN SÛRES‹<br />

himüsneyni fekezzebuhüma fe’azzezna Bisâlisin fekalû inna<br />

ileyküm murselun; (15) Kalu mâ entüm illâ beflerun mislüna ve<br />

mâ enzelerRahmânu min fley’in in entüm illâ tekzibun; (16)<br />

Kalu Rabbüna yalemu inna ileyküm lemurselun; (17) <strong>Ve</strong> ma<br />

aleyna illelbela¤ul mubiyn; (18) Kalu inna tetayyerna Biküm lein<br />

lem tentehu lenercümenneküm ve leyemessenneküm minna<br />

azâbün eliym; (19) Kalu tairuküm me’aküm * ein zükkirtüm bel<br />

entüm kavmün müsrifun; (20) <strong>Ve</strong> cae min aksalmediyneti racülün<br />

yes’a, kale ya kavmit tebi’ul murseliyn; (21) ‹ttebiu men lâ<br />

yes’elüküm ecren vehüm mühtedun; (22) <strong>Ve</strong> maliye lâ a’budülleziy<br />

fetareniy ve ileyH‹ turce’ûn; (23) Eetteh›zü min duniH‹<br />

aliheten in yüridnir Rahmânü Bidurrin lâ tu¤ni anniy<br />

flefa’atühüm fley’en ve lâ yunk›zun; (24) ‹nniy izen lefiy dalâlin<br />

mubiyn; (25) ‹nniy amentü BiRabbiküm fesme’ûn; (26) K›yledhulil<br />

cennete, kale ya leyte kavmiy ya’lemun; (27) Bima ¤afere<br />

liy Rabbiy ve ce’aleniy minel mükremiyn; (28) <strong>Ve</strong> ma enzelna<br />

alâ kavmihi min badihi min cündin minesSemâi ve ma künna<br />

münziliyn; (29) ‹n kânet illâ sayhaten vah›deten feiza hüm<br />

hamidun; (30) Ya hasreten alel ibad * ma ye’tiyhim min Rasûlin<br />

illâ kânu Bihi yestehziun; (31) Elem yerav kem ehlekna kablehüm<br />

minelkuruni ennehüm ileyhim lâ yerciun; (32) <strong>Ve</strong> in küllün<br />

lemma cemiy’un ledeyNA muhdarun; (33) <strong>Ve</strong> ayetün lehümül<br />

Ardulmeytete, ahyeynâhâ ve ahrecnâ minha habben feminhu<br />

ye’külun; (34) <strong>Ve</strong> ce’alna fiyha cennatin min neh›ylin ve a’nabin<br />

ve feccerna fiyha minel ‘uyun; (35) Liye’külu min semerihi,<br />

ve ma amilethü eydiyhim * efelâ yeflkürun; (36) Subhanelleziy<br />

halekal ezvace külleha mimma tünbitül Ardu ve min enfüsihim<br />

ve mimma lâ yalemun; (37) <strong>Ve</strong> ayetün lehümülleyl * neslehu<br />

minhünnehare feizâhüm muzlimun; (38) <strong>Ve</strong>flfiemsü tecriy<br />

limüstekarrin leha * zâlike takdiyrul Aziyzil Aliym; (39) <strong>Ve</strong>l-


YÂS‹YN SÛRES‹<br />

Kamere kaddernahü menazile hatta ‘ade kel’urcunil kadiym;<br />

(40) Leflfiemsü yenbe¤›y leha en tüdrikel Kamere ve lelleylü sabikun<br />

nehar * ve küllün fiy felekin yesbehun; (41) <strong>Ve</strong> ayetün lehüm<br />

enna hamelna zürriyyetehüm fiyl fülkil meflhun; (42) <strong>Ve</strong><br />

halaknâ lehüm min mislihi ma yerkebun; (43) <strong>Ve</strong> in nefle’ nu¤r›khüm<br />

felâ sariyha lehüm ve lâ hüm yünkazûn; (44) ‹llâ rahmeten<br />

minNA ve metaan ilâ h›yn; (45) <strong>Ve</strong> izâ k›yle lehümütteku<br />

ma beyne eydiyküm ve ma halfeküm le’alleküm turhamun; (46)<br />

<strong>Ve</strong> ma te’tiyhim min ayetin min âyâti Rabbihim illâ kânu anha<br />

mu’ridiyn; (47) <strong>Ve</strong> izâ k›yle lehüm enfiku mimma razekakümullahu,<br />

kalelleziyne keferu lilleziyne amenû enut’›mü men lev<br />

yeflaullahu at’ameh * in entüm illâ fiy dalâlin mubiyn; (48) <strong>Ve</strong><br />

yekûlûne meta hazâlva’dü in küntüm sadik›yn; (49) Ma yenzurune<br />

illâ sayhaten vah›deten te’huzühüm ve hüm yah›ss›mun;<br />

(50) Felâ yestet›y’une tavs›yeten ve lâ ilâ ehlihim yerci’ûn; (51)<br />

<strong>Ve</strong> nüfiha fiysSuri feizâhüm minel’ecdasi ilâ Rabbihim yensilun;<br />

(52) Kalu ya veylena men beasena min merkadina, hazâ ma<br />

ve’ader Rahmânu ve sadekalmurselun; (53) ‹n kânet illâ sayhaten<br />

vah›deten feizâhüm cemiy’un ledeyNA muhdarun; (54)<br />

Felyevme lâ tuzlemü nefsün fley’en ve lâ tüczevne illâ ma küntüm<br />

ta’melun; (55) ‹nne ashâbel cennetil yevme fiy flü¤ulin<br />

fâkihun; (56) Hüm ve ezvacühüm fiy z›lâlin alel’erâiki müttekiun;<br />

(57) Lehüm fiyha fâkihetün ve lehüm ma yeddeun; (58)<br />

Selâmün kavlen min Rabbin Rah›ym; (59) <strong>Ve</strong>mtazul yevme<br />

eyyühel mücrimun; (60) Elem ahad ileyküm ya beniy Ademe en<br />

lâ ta’budüfl fleytan * innehu leküm adüvvün mubiyn; (61) <strong>Ve</strong><br />

en›’buduniy * hazâ s›ratun müstek›ym; (62) <strong>Ve</strong> lekad edalle<br />

minküm cibillen kesiyra * efelem tekûnu ta’k›lun; (63) Hazihi<br />

cehennemülletiy küntüm tu’adun; (64) Islevhel yevme Bima<br />

küntüm tekfürûn; (65) Elyevme nahtimü alâ efvahihim ve tükel-<br />

119


120<br />

YÂS‹YN SÛRES‹<br />

limüna eydiyhim ve teflhedü ercülühüm Bimâ kânu yeksibûn;<br />

(66) <strong>Ve</strong>lev neflâu letamesna alâ a’yünihim festebekuss›rata feenna<br />

yubs›run; (67) <strong>Ve</strong>lev neflau lemesahnahüm alâ mekanetihim<br />

femesteta’u mud›yyen ve lâ yerciun; (68) <strong>Ve</strong> men nu’ammirhu<br />

nünekkishü fiylhalk * efelâ ya’k›lun; (69) <strong>Ve</strong> ma allemnahüfl<br />

fli’re ve ma yenbe¤›y leh * in huve illâ zikrun ve<br />

Kur’ânun mubiyn; (70) Liyünzire men kâne hayyen ve yeh›kkal<br />

kavlü alel kâfiriyn; (71) Evelem yerav enna halaknâ lehüm<br />

mimma amilet eydiyna en’amen fehüm leha mâlikûn; (72) <strong>Ve</strong><br />

zellelnâhâ lehüm feminha rekûbühüm ve minha ye’külun; (73)<br />

<strong>Ve</strong> lehüm fiyha menâfi’u ve meflarib efelâ yeflkürun; (74) <strong>Ve</strong>ttehazû<br />

min dunillâhi âliheten le’allehüm yünsarun; (75) Lâ yestet›yune<br />

nasrehüm ve hüm lehüm cündün muhdarun; (76) Felâ<br />

yahzünke kavlühüm, innâ na’lemu ma yüsirrune ve ma yu’linun;<br />

(77) Evelem yeral’‹nsanu enna halaknâhu min nutfetin feizâ<br />

hüve has›ymun mubiyn; (78) <strong>Ve</strong> darebe lena meselen ve nesiye<br />

halkah * kale men yuhyiyl’›zame ve hiye ramiym; (79) Kul<br />

yuhyiyhelleziy enfleeha evvele merretin, ve HÛve Bikülli halk›n<br />

Aliym; (80) Elleziy ce’ale leküm minefl fleceril’ahdari naren feizâ<br />

entüm minhü tuk›dûn; (81) Eveleyselleziy halekasSemâvati<br />

vel’Arda BiKâdirin alâ en yahluka mislehüm * belâ ve “HÛ”vel<br />

Hallâkul Aliym; (82) ‹nnema emruhû iza erade fley’en en yekule<br />

lehu kün feyekûn; (83) Fesubhanelleziy BiyediH‹ melekûtü<br />

külli fley’in ve ileyH‹ turce’ûn.<br />

Anlam›:<br />

1. Yâ Siiin (Ey Muhammed)!<br />

2. <strong>Ve</strong> Kur’ân-› Hakiym (ve bildirdi¤i Hikmet dolu Kur’ân)!<br />

3. Kesinlikle sen Rasûllerdensin.<br />

4. S›rat-› müstakim üzeresin.


YÂS‹YN SÛRES‹<br />

5. Aziyz ve Rah›ym’in sende tafsilâtl› olarak a盤a ç›kard›¤›<br />

ilim ile!<br />

6. Atalar› uyar›lmam›fl, bu yüzden (hakikatlerinden, Sünnetullâh’tan)<br />

kozal› olarak yaflayan bir toplumu uyarman için.<br />

7. Andolsun ki onlar›n ço¤unlu¤una o söz (Cehennem, insanlar›n<br />

ve cinlerin ço¤uyla dolacakt›r; sözü) Hak olmufltur! Bu<br />

sebeple onlar iman etmezler!<br />

8. Muhakkak ki biz onlar›n boyunlar›nda, çenelerine kadar<br />

dayanm›fl boyunduruklar (flartlanma ve de¤er yarg›lar›) oluflturduk!<br />

Art›k (onlar kendi hakikatlerini göremezler) bafllar› yukar›<br />

do¤ru kalk›kt›r (benlikleriyle yaflarlar)!<br />

9. Onlar›n önlerinden bir set (gelece¤i göremezler) ve arkalar›ndan<br />

bir set (geçmifllerinden ders almazlar) oluflturduk da<br />

böylece onlar› bürüdük... Art›k onlar görmezler.<br />

10. Onlar› uyarsan da uyarmasan da birdir; iman etmezler!<br />

11. Sen ancak Zikre (hat›rlat›lan hakikate) tâbi olan ve gayb›<br />

olarak Rahmân’dan haflyet duyan› uyar›rs›n. Onu bir ma¤firet<br />

ve kerîm bir bedel ile müjdele!<br />

12. Kesinlikle biz, evet yaln›z biz ölüleri diriltiriz! Onlar›n<br />

yapt›klar›n› ve meydana getirdikleri eserleri yazar›z! Biz her<br />

fleyi ‹mam-› Mubiyn’de (beyinlerinde ve ruhlar›nda) ihsa ettik<br />

(tüm özellikleriyle kaydettik)!<br />

13. Onlara o flehir halk›n› örnek ver... Hani oraya Rasûller<br />

gelmiflti.<br />

14. Hani onlara iki (Rasûl) irsâl ettik de o ikisini de yalanlad›lar...<br />

Bunun üzerine bir üçüncüsü ile güçlendirdik de: “Do¤rusu<br />

biz size irsâl olunanlar›z” dediler.<br />

15. Dediler ki: “Siz bizim gibi bir beflerden baflka bir fley<br />

de¤ilsiniz... Rahmân da hiçbir fley inzâl etmedi... Siz ancak<br />

121


122<br />

YÂS‹YN SÛRES‹<br />

yalan söylüyorsunuz.”<br />

16. (Rasûller) dediler ki: “Rabbimiz biliyor ki, gerçekten biz<br />

size irsâl olunanlar›z.”<br />

17. “Bize ait olan sadece apaç›k tebli¤dir.”<br />

18. Dediler ki: “Kuflkusuz sizde u¤ursuzluk oldu¤unu düflünüyoruz...<br />

Andolsun ki, e¤er vazgeçmezseniz, kesinlikle sizi<br />

tafllayarak öldürece¤iz ve elbette size bizden feci bir azap dokunacakt›r.”<br />

19. Dediler ki: “Sizin u¤ursuzlu¤unuz sizinledir... E¤er<br />

(hakikatinizle) hat›rlat›l›yorsan›z bu mu (u¤ursuzluk)? Hay›r,<br />

siz israf eden bir toplumsunuz.”<br />

20. fiehrin uzak taraf›ndan koflarak bir adam geldi: “Ey halk›m,<br />

Rasûllere tâbi olun” dedi.<br />

21. “Sizden bir karfl›l›k istemeyen; kendileri hakikat üzere<br />

olanlara tâbi olun!”<br />

22. “Beni (böylece) f›tratland›rana nas›l kulluk etmem?<br />

O’na rücu ettirileceksiniz.”<br />

23. “O’nun dûnunda tanr›lar m› edineyim! E¤er Rahmân bir<br />

zarar a盤a ç›karmay› irade ederse, onlar›n flefaati bana ne yarar<br />

sa¤lar ne de bir fleyden korur...”<br />

24. “O takdirde muhakkak ki ben apaç›k bir dalâlet içinde<br />

olurum!”<br />

25. “Gerçekten ben sizde de a盤a ç›kan Rabbe iman ettim;<br />

beni dinleyin!”<br />

26. (Ona): “Cennete dâhil ol!” denildi... Dedi ki: “Halk›m<br />

hâlimi bileydi!”<br />

27. “Rabbimin beni ma¤firet etti¤ini ve benim ikramlara nail<br />

olanlardan oldu¤umu...”<br />

28. Ondan sonra onun halk›n›n üzerine semâdan hiçbir ordu


YÂS‹YN SÛRES‹<br />

inzâl etmedik, inzâl ediciler de de¤ildik.<br />

29. Sadece tek bir sayha oldu; onlar hemen sönüverdiler!<br />

30. Hüsran flu kullara! Kendilerine bir Rasûl gelmeye<br />

görsün, hep Onun bildirdi¤iyle alay ederlerdi.<br />

31. Görmediler mi ki onlardan önce nice kuflaklar helâk ettik<br />

ki; gidenlerin hiçbiri geri dönmeyecek onlara!<br />

32. Elbette hepsi, toptan zorunlu haz›r bulunacaklar.<br />

33. Ölü arz da onlar için bir iflarettir! Onu dirilttik, ondan<br />

ürünler ç›kard›k da ondan yiyorlar...<br />

34. Orada hurma a¤açlar›ndan, üzümlerden bahçeler oluflturduk,<br />

orada p›narlar f›flk›rtt›k.<br />

35. Onun getirisinden ve ellerinin ürettiklerinden yesinler<br />

diye... Hâlâ flükretmezler mi?<br />

36. Subhan’d›r; arz›n (bedenin) oluflturduklar›ndan, nefslerinden<br />

(bilinçlerinden) ve daha bilmedikleri fleylerden bütün<br />

çiftleri (gen sarmallar›n›) yaratan!<br />

37. Gece de onlar için bir iflarettir! Ondan gündüzü (›fl›¤›)<br />

çekeriz de hemen onlar karanl›k içinde kal›rlar.<br />

38. Günefl de kendi yörüngesinde akar gider! Aziyz,<br />

Aliym’in takdiridir bu!<br />

39. Ay’a gelince, ona konak yerleri takdir ettik... Nihayet<br />

kadim urcun (kuruyup incelen eski hurma dal›) gibi görülür.<br />

40. Ne Günefl, Ay’a yetiflir; ne de gece gündüzü geçer! Her<br />

biri ayr› yörüngede yüzerler.<br />

41. Bizim onlar›n zürriyetlerini o dopdolu gemilerde yüklenip<br />

tafl›mam›z da onlar için bir iflarettir!<br />

42. Onlar için onun misli, binecekleri fleyleri yaratm›fl olmam›z!<br />

43. E¤er dilesek onlar› suda bo¤ar›z da, ne imdatlar›na yeti-<br />

123


124<br />

YÂS‹YN SÛRES‹<br />

flen olur ve ne de kurtar›l›rlar!<br />

44. Ancak bizden bir rahmet olarak ve yaln›zca belli bir süre<br />

nasiplenmeleri için ömür vermemiz hariç.<br />

45. Onlara: “Önünüzdekinden (karfl›laflacaklar›n›za karfl›) ve<br />

arkan›zdakinden (yapm›fl olduklar›n›z›n sonuçlar›ndan) korunun<br />

ki rahmete eresiniz” denildi¤inde (yüz çevirirler).<br />

46. Onlara Rablerinin iflaretlerinden bir delil gelmez ki,<br />

ondan yüz çevirmesinler.<br />

47. Onlara: “Allâh’›n sizi besledi¤i yaflam g›dalar›n›zdan<br />

Allâh için karfl›l›ks›z ba¤›fllay›n” denildi¤inde hakikat bilgisini<br />

inkâr edenler, iman edenlere dedi ki: “Dileseydi Allâh, kendisinin<br />

doyuraca¤› kimseyi mi yedirip doyural›m? Siz ancak apaç›k<br />

bir dalâlet içindesiniz.”<br />

48. Derler ki: “E¤er sözünüzde sad›ksan›z, bu tehdidiniz ne<br />

zaman (gerçekleflecek)?”<br />

49. Onlar tart›fl›rlarken, kendilerini yakalayacak bir tek 盤l›ktan<br />

(beden sur’una üflenifl) baflkas›n› beklemiyorlar?<br />

50. O zamanda ne bir vasiyete güçleri yeter ve ne de ailelerine<br />

dönebilirler!<br />

51. Sur’a nefholunmufltur! Bir de bakars›n ki onlar kabirleri<br />

hükmünde olan bedenlerinden ç›km›fl, Rablerine (hakikatlerini<br />

fark etme aflamas›na) kofluyorlar!<br />

52. (O vakit) dediler ki: “Vay bize! (Dünya) uykumuzdan<br />

kim bizi yeni bir yaflam boyutuna geçirdi? Bu, Rahmân’›n<br />

vadetti¤idir ve Rasûller do¤ru söylemifltir.” (Hadis: ‹nsanlar<br />

uykudad›r, ölümü tad›nca uyan›rlar!)<br />

53. Sadece tek bir sayha (‹srafil’in sur’u) oldu... Bir de<br />

bakars›n ki onlar toptan huzurumuzda haz›r k›l›nm›flt›r.<br />

54. O süreçte hiçbir nefse en ufak bir fley zulmedilmez...


YÂS‹YN SÛRES‹<br />

Yapt›klar›n›zdan baflkas› ile cezaland›r›lmazs›n›z (yapt›klar›n›z›n<br />

sonuçlar›n› yaflars›n›z)!<br />

55. Gerçek ki o süreçte, cennet ehli cennet nimetleriyle<br />

meflgul ve bunun keyfini ç›karmaktad›rlar.<br />

56. Onlar ve eflleri gölgeler içinde tahtlar üzerinde yaslanm›fllard›r.<br />

57. Onlar için orada meyveler vard›r... Onlar için keyif<br />

alacaklar› fleyler vard›r.<br />

58. Rah›ym Rab’den “Selâm” sözü ulafl›r (Selâm ismi özelli¤ini<br />

yaflarlar)!<br />

59. “Ey suçlular! Bugün ayr›l›n!”<br />

60. “Ey Âdemo¤ullar›... Size ahdetmedim (bildirip bilgilendirmedim)<br />

mi fleytana (bedene - hakikatinden habersiz bilince)<br />

kulluk etmeyin, muhakkak ki o sizin için apaç›k bir düflmand›r?”<br />

61. “Bana kulluk edin (hakikatin gere¤ini hissedip yaflay›n)!<br />

S›rat-› müstakim budur” (diye?).<br />

62. “Andolsun ki (kendinizi yok olup gidecek beden zann›n›z)<br />

sizden pek çok cemaatleri sapt›rd›! Akl›n›z› kullanmad›n›z<br />

m›?”<br />

63. “‹flte bu vadolundu¤unuz cehennemdir!”<br />

64. “Hakikatinizi inkâr›n›z›n karfl›l›¤› olarak flimdi yaflay›n<br />

sonucunu!”<br />

65. O süreçte a¤›zlar›n› mühürleriz; yapt›klar› hakk›nda elleri<br />

konuflur ve ayaklar› flahitlik eder bize.<br />

66. Dileseydik gözlerini silme kör ederdik de yolda (öylece)<br />

kofluflurlard›... Fakat nas›l görebilecekler (bu gerçe¤i)?<br />

67. Dileseydik mekânlar› üzere onlar› mesh ederdik (bulunduklar›<br />

anlay›fl üzere onlar› sâbitlerdik) de art›k ne ileri gitmeye<br />

125


126<br />

YÂS‹YN SÛRES‹<br />

güçleri yeterdi ve ne de eski hâllerine dönebilirlerdi.<br />

68. Kimi uzun ömürlü yaparsak onu yarat›l›fl› itibar›yla<br />

zay›flat›r›z. Hâlâ ak›llar›n› kullanmazlar m›?<br />

69. O’na fliir ö¤retmedik! O’na yak›flmaz da! O ancak bir<br />

hat›rlatma ve apaç›k bir Kurân’d›r!<br />

70. Tâ ki diri olan› uyars›n ve hakikat bilgisini inkâr edenler<br />

üzerine de o hüküm gerçekleflsin.<br />

71. Görmezler mi ki, eserlerimiz aras›nda onlar için kurban<br />

edilebilir hayvanlar yaratt›k... Onlara mâliktirler.<br />

72. Onlar› (en’am›) bunlara boyun e¤dirdik... Hem binekleri<br />

onlardand›r ve hem de onlardan kimini yerler.<br />

73. Onlarda kendileri için menfaatler ve içecekler vard›r...<br />

Hâlâ flükretmezler mi?<br />

74. Belki kendilerine yard›m olunur ümidiyle Allâh dûnunda<br />

tanr›lar edindiler!<br />

75. (Tanr›lar) onlara yard›m edemezler! (Aksine) onlar,<br />

tanr›lara (hizmete) haz›r duran ordudurlar!<br />

76. O hâlde onlar›n laf› seni mahzun etmesin... Muhakkak ki<br />

biz onlar›n gizlediklerini de aç›klad›klar›n› da biliriz.<br />

77. ‹nsan görmedi mi ki biz onu bir spermden yaratt›k... Bu<br />

gerçe¤e ra¤men flimdi o apaç›k bir has›md›r!<br />

78. Kendi yarat›l›fl›n› unuttu da bize bir misal getirdi: “Çürümüfl<br />

hâldeki flu kemiklere kim diriltip hayat verecek?” dedi.<br />

79. De ki: “Onlar› daha önce infla eden diriltip hayat verecektir!<br />

‘HÛ’ Esmâ’s›yla her yarat›fl› Aliym’dir.”<br />

80. O ki, sizin için yeflil a¤açtan bir atefl oluflturdu... ‹flte bak<br />

ondan yak›yorsunuz!<br />

81. Semâlar› ve arz› yaratan, onlar›n benzerini Esmâ’s›yla<br />

yaratmaya Kaadir de¤il midir? Evet! “HÛ”; Hâllak’t›r,


Aliym’dir.<br />

82. Bir fleyi irade etti¤inde, O’nun hükmü, ona “Kün =<br />

Ol!”dan (olmas›n› istemesinden) ibarettir!.. (O fley kolayl›kla)<br />

olur.<br />

83. Her fleyin melekûtu (Esmâ kuvveleri) elinde olan (tedbirât›n<br />

bu mertebede olufltu¤una iflaret) Subhan’d›r... O’na rücu<br />

ettirileceksiniz.<br />

Bilgi:<br />

Yâsiyn Sûresi’ni okuman›n faydalar› hakk›nda birçok<br />

Rasûlullâh buyru¤u mevcuttur ki, size bunlardan sadece birkaç›n›<br />

nakletmek istiyorum:<br />

“Gece yatmadan evvel Yâsiyn okumay› âdet edinen kifli,<br />

gece öldü¤ü takdirde fiEHÎD olarak ölür.”<br />

“Yâsiyn Sûresi’ni çokça okuyunuz; çünkü onda on bereket<br />

vard›r:<br />

1. Aç kimse okursa karn› doyar;<br />

2. Ǜplak kimse okursa, giyinir;<br />

3. Bekâr okursa, k›smeti aç›l›r, evlenir;<br />

4. Korkan kimse okursa, korktu¤undan emin olur;<br />

5. Dünya iflinden üzülenin üzüntüsü zail olur;<br />

6. Yolculuk hâlinde olan, yol s›k›nt›s›ndan kurtulur;<br />

7. Kayb› olan, kaybetti¤ine kavuflur;<br />

8. Ölüm hâlinde okundu¤unda, s›k›nt›lar kaybolur;<br />

9. Susuz okudu¤unda, susuzlu¤unu giderir;<br />

YÂS‹YN SÛRES‹<br />

10. Hasta okudu¤unda, eceli gelmemiflse, flifa bulur.”<br />

127


128<br />

YÂS‹YN SÛRES‹<br />

“Kur’ân-› Kerîm’in kalbi Yâsiyn Sûresi’dir. Allâh ve âhireti<br />

dileyerek bir kimse Yâsiyn’i okursa, Allâh kendisini mutlaka<br />

ba¤›fllar. Ölülerinize Yâsiyn okuyunuz.”<br />

“fiüphesiz ki her fleyin bir kalbi vard›r… Kurân’›n kalbi de<br />

Yâsiyn Sûresi’dir. Kim Yâsiyn’i okursa, Allâh, Yâsiyn’i okumas›<br />

sebebiyle, içinde Yâsiyn olmayan 10 hatim sevab› verir.”<br />

Her gün veya her Cuma günü Yâsiyn okunabilece¤i gibi, bir<br />

s›k›nt›s› olan›n yedi Yâsiyn okuyup, bu sûre hürmetine s›k›nt›s›ndan<br />

azât olmay› dahi Allâh’tan isteyebilir.<br />

Ayr›ca gene hâcet için k›rk bir Yâsiyn okuyup, bunun hürmetine<br />

Allâh’tan duan›n kabulünü talep etmek de denenmifl<br />

yollardand›r. Di¤er taraftan alt› kifli bir araya gelerek yedifler<br />

Yâsiyn okumak suretiyle k›rk biri tamamlay›p, ard›ndan topluca<br />

dua edebilirler.<br />

Yâsiyn Sûresi’ni okuman›n herkesin çok iyi bildi¤i faydalar›n›<br />

daha fazla s›ralamam›za gerek yoktur.


23<br />

FETH SÛRES‹<br />

(48. Sûre)<br />

“Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym”<br />

“B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym<br />

AHMED HULÛS‹<br />

(1) ‹nnâ fetahnâ leke fethan mubiynâ; (2) Liya¤fire lekellahu<br />

mâ tekaddeme min zenbike ve mâ teahhare ve yütimme<br />

n›’meteHÛ aleyke ve yehdiyeke s›raten müstek›yma; (3) <strong>Ve</strong><br />

yensurekellâhu nasren Aziyza; (4) “HÛ”velleziy enzeles sekiynete<br />

fiy kulûbil mu’miniyne liyezdâdû iymânen me’a iymânihim<br />

* ve lillâhi cünûdüs Semâvâti vel’Ard * ve kânAllâhu Aliymen<br />

Hakiyma; (5) Liyüdh›lel mu’miniyne velmu’minati cennatin<br />

tecriy min tahtihel’enharü halidiyne fiyha ve yükeffire anhüm<br />

seyyiatihim ve kâne zâlike indAllâhi fevzen az›yma; (6)<br />

<strong>Ve</strong> yu’azzibel münafik›yne velmünafikati velmüflrikiyne velmüflrikâtiz<br />

zanniyne billâhi zannessev’ * aleyhim dairetüssev” *<br />

129


130<br />

FETH SÛRES‹<br />

ve ¤ad›bAllâhû aleyhim ve leanehüm ve e’adde lehüm cehennem<br />

* ve saet mas›yra; (7) <strong>Ve</strong> lillâhi cünudüs Semâvati vel’Ard<br />

* ve kânAllâhu Aziyzen Hakiyma; (8) ‹nna erselnake flahiden ve<br />

mübeflfliran ve neziyra; (9) Litu’minu billâhi ve RasûliH‹ ve tuazziruhu<br />

ve tüvekk›ruh* ve tüsebbihuHÛ bükreten ve as›yla;<br />

(10) ‹nnelleziyne yübayi’ûneke innema yübayi’ûnAllâh* yedullahi<br />

fevka eydiyhim* femen nekese feinnema yenküsü alâ nefsih<br />

* ve men evfa Bima ahede aleyhullahe feseyu’tiyhi ecren<br />

az›yma; (11) Seyekulü lekel muhallefune minel’arabi fle¤eletna<br />

emvalüna ve ehluna festa¤fir lena* yekulune Bielsinetihim ma<br />

leyse fiy kulubihim* kul femen yemlikü leküm minAllâhi<br />

fley’en in erade Biküm darren ev erade Biküm nef’a * bel kânAllâhu<br />

Bima tamelune Habiyra; (12) Bel zanentüm en len yenkaliber<br />

Rasûlü velmu’minune ila ehliyhim ebeden ve züyyine<br />

zâlike fiy kulubiküm ve zanentüm zannessev’ * ve küntüm kavmen<br />

bûra; (13) <strong>Ve</strong> men lem yu’min billâhi ve RasûliH‹ feinna<br />

a’tedna zilkâfiriyne sa’›yra; (14) <strong>Ve</strong> lillâhi Mülküs Semâvati<br />

vel’Ard * ya¤firu limen yeflau ve yu’azzibu men yefla’ * ve kânAllâhu<br />

⁄afûren Rah›yma; (15) Seyekulül muhallefune izentalaktüm<br />

ilâ me¤anime lite’huzuha zeruna nettebi’küm * yüriydune<br />

en yübeddilu kelamAllâh * kul len tettebi’ûna kezâliküm kalAllâhu<br />

min kabl * feseyekulune bel tahsüdunena * bel kânu lâ<br />

yefkahune illâ kaliylâ; (16) Kul lilmuhallefiyne minel a’rabi setüd’avne<br />

ilâ kavmin uliy be’sin flediydin tukatilunehüm ev yüslimun<br />

* fein tut›y’u yü’tikümullâhu ecren hasena * ve in tetevellev<br />

kema tevelleytüm min kablü yu’azzibküm azâben eliyma;<br />

(17) Leyse alel’ama harecün ve lâ alel’areci harecün ve lâ alelmeriyd›<br />

harec * ve men yut›’›llâhe ve RasûleHU yüdh›lhü cennatin<br />

tecriy min tahtihel’enhar * ve men yetevelle yu’azzibhü<br />

azâben eliyma; (18) Lekad rad›yAllâhû anilmu’miniyne iz yu-


FETH SÛRES‹<br />

bayi’ûneke tahteflflecereti fe’alime ma fiy kulubihim feenzelessekiynete<br />

aleyhim ve esâbehüm fethan kariyba; (19) <strong>Ve</strong> me¤anime<br />

kesiyreten ye’huzûneha * ve kânAllâhû Aziyzen Hakiyma;<br />

(20) <strong>Ve</strong>adekümullâhû me¤anime kesiyreten te’huzûneha<br />

fe’accele leküm hazihi ve keffe eydiyenNasi anküm * ve litekûne<br />

ayeten lilmu’miniyne ve yehdiyeküm s›ratan müstek›yma;<br />

(21) <strong>Ve</strong> uhra lem takdiru aleyha kad ehatAllâhu Biha ve kânAllâhû<br />

alâ külli fley’in Kadiyra; (22) <strong>Ve</strong> lev katelekümülleziyne<br />

keferu levellevül edbare sümme lâ yecidune <strong>Ve</strong>liyyen ve lâ Nas›yra;<br />

(23) SünnetAllâhilletiy kad halet min kabl * ve len tecide<br />

lisünnetillâhi tebdiyla; (24) <strong>Ve</strong> “HÛ” velleziy keffe eydiyehüm<br />

anküm ve eydiyeküm anhüm Bibatni Mekkete min ba’di en azfereküm<br />

aleyhim * ve kânAllâhû Bima ta’melune Bas›yra; (25)<br />

Hümülleziyne keferu ve sadduküm anilMescidil Harâmi velhedye<br />

ma’kûfen en yeblü¤a mah›lleh * velevlâ ricalun mu’minune<br />

ve nisaün mu’minatün lem ta’lemuhüm en tetaûhüm fetus›ybeküm<br />

minhüm me’arretün Bi¤ayri ›lm* liyüdh›lAllâhu fiy<br />

rahmetiH‹ men yefla’ * lev tezeyyelu leazzebnelleziyne keferu<br />

minhüm azâben eliyma; (26) ‹z ce’alelleziyne keferu fiy kulubihimül<br />

hamiyyete hamiyyetel cahiliyyeti feenzelAllâhu sekiynetehu<br />

alâ RasûliH‹ ve alelmu’miniyne ve elzemehüm kelimetet<br />

takvâ ve kânû ehakka Biha ve ehleha * ve kânAllâhu Bikülli<br />

fley’in Aliyma; (27) Lekad sadekAllâhû RasûleHÛrrü’ya bil-<br />

Hakk * letedhulünnelMescidel Harâme inflaAllâhû aminiyne<br />

muhallik›yne ruûseküm ve mukass›riyne lâ tehâfun * fe ‘alime<br />

ma lem ta’lemu fece’ale min duni zâlike fethan kariyba; (28)<br />

“HÛ”velleziy ersele RasûleHU bilhüda ve diynil Hakk› liyuzhirehu<br />

aleddiyni küllih * ve kefa billahi flehiyda; (29) Muhammedün<br />

Rasûlullâh * velleziyne me’ahu efliddâu alelküffari<br />

ruhamâu beynehüm terahüm rükke’an sücceden yebte¤une fad-<br />

131


132<br />

FETH SÛRES‹<br />

len minAllâhi ve r›dvana * siymahüm fiy vücuhihim min eserissücudi<br />

zâlike meselühüm fiytTevrati, ve meselühüm fiyl’‹nciyli<br />

kezer’›n ahrece flat’ehu feâzerehu festa¤leza festeva alâ suk›hi<br />

yu’cibüzzürra’a liye¤›yza Bihimülküffar * veadAllâhulleziyne<br />

amenû ve amilussalihati minhüm ma¤fireten ve ecren aziyma.<br />

Anlam›:<br />

1. Kesinlikle sana öyle bir fetih (görüfl aç›kl›¤›) verdik ki, (o)<br />

Feth-i Mubiyn’dir (apaç›k aç›k hakikati sistemi müflahede)!<br />

2. Bu yüzden Allâh, senin geçmifl ve (fethe ra¤men oluflacak)<br />

gelecek tüm zenbini (bedenselli¤inin do¤al getirisi perdeliliklerini)<br />

ma¤firet eder (örter) ve sana olan nimetini tamamlar;<br />

seni, hakikatini yaflama yolunda yürütür!<br />

3. Allâh seni benzersiz, karfl› konulmaz bir zafere erdirir!<br />

4. ‹manlar›n›n kat kat artmas› için, iman edenlerin kalplerine<br />

sekine (sükûn, güven duygusu) inzâl eden “HÛ”dur! Semâlar<br />

ve arz›n ordular› Allâh içindir! Allâh Aliym’dir, Hakiym’dir.<br />

5. ‹manl› erkek ve kad›nlar›, içinde ebedî kalacaklar›, altlar›ndan<br />

›rmaklar akan cennetlere sokmas›, onlardan kötülüklerini<br />

silmesi içindir... ‹flte bu Allâh indînde aziym kurtulufltur!<br />

6. Bir de Esmâ’s›yla hakikatleri olan Allâh hakk›nda su-i<br />

zanda bulunan (O’nu tanr› gibi düflünen) münaf›k (ikiyüzlü)<br />

erkek ve kad›nlara, flirk koflan erkek ve kad›nlara azab› yaflatmas›<br />

içindir! Zanlar› yüzünden devran›n belâs› bafllar›nda patlas›n!<br />

Allâh onlara gazap etmifl, onlar› lânetlemifl (inkârlar› sonucu<br />

hakikati yaflamaktan uzaklaflt›rm›fl); onlar için cehennem haz›rlam›flt›r!<br />

Ne kötü dönüfl yeridir!<br />

7. Semâlar ve arz›n ordular› (kuvveleri) Allâh’›nd›r... Allâh


FETH SÛRES‹<br />

Aziyz’dir, Hakiym’dir.<br />

8. Muhakkak ki biz seni flahit, müjdeleyici ve uyar›c› olarak<br />

irsâl ettik!<br />

9. Art›k varl›¤›n›z›n Esmâ’s›yla hakikati olan Allâh’a ve<br />

Rasûlüne iman edip; O’na yard›mc› olas›n›z, O’nu yüce bilip<br />

sayg› gösteresiniz ve sabah akflam O’nu tespih edesiniz.<br />

10. Gerçektir ki (Rasûlüm) sana biat edenler (el tutuflup<br />

ba¤l›l›k sözü verenler) Allâh’a biat etmifllerdir ve Allâh’›n EL’i<br />

onlar›n elleri üzerindedir (Biat edenlerin elleri üstünde Allâh’›n<br />

eli tedbir eder)! Kim sözünü bozarsa sadece kendi nefsi aleyhine<br />

bozmufl olur; kim Allâh ahdinde ba¤l›l›k gösterirse, ona da<br />

büyük ecir verir!<br />

11. Bedevîlerden geri b›rak›lanlar: “Bizi mallar›m›z ve<br />

çoluk çocu¤umuz meflgul etti; bizim için ma¤firet dile” diyecekler...<br />

Onlar gerçekte, öyle düflünmediklerini dillendiriyorlar!<br />

De ki: “Sizde bir zarar a盤a ç›karmay› irade ederse ya da sizde<br />

bir fayda oluflturmay› irade ederse; kim Allâh’›n istedi¤ine karfl›<br />

koyabilir?”... Hay›r, Allâh yapt›klar›n›zdan (yaratan› olarak)<br />

haberdard›r.<br />

12. Asl›nda siz Rasûl ve iman edenlerin, ailelerine asla geri<br />

dönmeyeceklerini zannettiniz! Bu fikir bilincinize güzel göründü<br />

de, böylece kötü zanda bulundunuz; helâk› haketmifl bir topluluk<br />

oldunuz!<br />

13. Kim varl›¤›n›n Esmâ’s›yla hakikati olan Allâh’a ve<br />

Rasûlüne iman etmezse, bilsin ki hakikat bilgisini inkâr edenler<br />

için saîri (alevli bir atefli - radyasyon dalgalar›) haz›rlam›fl›zd›r.<br />

14. Semâlar ve arz›n mülkü Allâh içindir! Diledi¤ini ma¤firet<br />

eder (suçlu hâlini örter); diledi¤ini azapland›r›r (bedenselli-<br />

¤inin getirisine terk eder)! Allâh ⁄afûr’dur, Rah›ym’dir.<br />

133


134<br />

FETH SÛRES‹<br />

15. Bu geri b›rak›lanlar, ganimetleri almak için gitti¤inizde:<br />

“B›rak›n biz de sizinle gelelim” derler. Onlar, Allâh kelâm›n›<br />

(sözünü) de¤ifltirmek istiyorlar! De ki: “Siz bize asla uyamazs›n›z;<br />

daha önce Allâh böyle buyurdu (hükmetti)”... Bu kez flöyle<br />

derler: “Hay›r, bizi k›skan›yorsunuz”... Bilakis onlar, anlay›fl›<br />

k›t kimselerdir!<br />

16. Bedevîlerden o geri b›rak›lanlara de ki: “Siz son derece<br />

güçlü, cengâver bir toplulukla savafla davet olunacaks›n›z...<br />

Onlarla savafl›rs›n›z yahut onlar ‹slâm olurlar. E¤er itaat ederseniz<br />

Allâh size güzel bir ecir verir... Fakat daha önce yüz<br />

çevirdi¤iniz gibi gene döneklik yaparsan›z, sizi feci bir azap ile<br />

azapland›r›r.”<br />

17. Köre, topala ve hasta olana zorlama yoktur! Kim itaat<br />

ederse Allâh ve Rasûlüne, onu alt›ndan ›rmaklar akan cennetlere<br />

sokar... Kim de yüz çevirirse (Allâh) onu feci bir azapla azapland›r›r.<br />

18. Andolsun ki Allâh, o a¤ac›n alt›nda sana biat ettiklerinde<br />

iman edenlerden raz› oldu, onlar›n kalplerinde olan› bildi de,<br />

üzerlerine sekine (huzur) inzâl etti ve kendilerine feth-i kariyb<br />

(yakîn aç›kl›¤›) verdi.<br />

19. Onlar›, alacaklar› birçok ganimetlere de nail etti... Allâh<br />

Aziyz’dir, Hakiym’dir.<br />

20. Allâh, size elde edece¤iniz birçok ganimetler vadetmifltir...<br />

Bunu da size pek çabuk verdi ve insanlar›n ellerini sizden<br />

vazgeçirdi ki, bu iman edenler için bir iflaret olsun ve sizi s›rat-<br />

› müstakime hidâyet etsin.<br />

21. Henüz onlara gücünüzün yetmedi¤i daha baflka fleyler de<br />

vadetti ki, onlar› Allâh (içten ve d›fltan) ihâta etmifltir. (Zaten)<br />

Allâh her fleye Kaadir’dir.


FETH SÛRES‹<br />

22. E¤er hakikat bilgisini inkâr edenler sizinle savaflsalard›,<br />

elbette arkalar›n› dönüp kaçacaklard›... Sonra da hiçbir velî<br />

(koruyucu) ve yard›mc› bulamazlard›.<br />

23. Bu süregelen Sünnetullâh’t›r! Sünnetullâh’ta asla de¤iflme<br />

bulamazs›n!<br />

24. Sizi onlara muzaffer k›ld›ktan sonra Mekke’nin göbe¤inde,<br />

onlar›n ellerini sizden, sizin ellerinizi onlardan uzak tutan<br />

“HÛ”dur! Allâh yapt›klar›n›z› (yaratan› olarak) Bas›yr’dir.<br />

25. Onlar o kimselerdir ki; hakikat bilgisini inkâr ederler,<br />

sizi Mescid-i Haram’dan al›koydular, bekletilen hedy kurbanlar›n›n<br />

yerlerine ulaflmas›na mâni oldular... fiayet orada (onlar›n<br />

aras›nda) kendilerini henüz bilmedi¤iniz için çi¤neyip ezece¤iniz<br />

ve bu bilmeyerek yap›lan ifl yüzünden üzülece¤iniz iman<br />

eden erkekler ve iman eden kad›nlar olmasayd› (Allâh savafl›<br />

önlemezdi)... Diledi¤ini rahmetine sokmak içindi bu... E¤er<br />

birbirlerinden (iman edenlerle - kâfirler) ayr›lm›fl olsalard›,<br />

onlardan inkâra sapanlar› elbette elim bir azap ile azapland›r›rd›k.<br />

(Sâlihlerin bulunduklar› yere gazab› ilâhî inmez)... (8.Enfâl:<br />

33 ve 29.Ankebût: 32)<br />

26. O zaman hakikat bilgisini inkâr edenler, kalplerine hamiyeti<br />

(köylülük - cahillik gururu), cehalet tutuculu¤unu (yeniye<br />

kapal›l›k) yerlefltirmifllerdi... Allâh, Rasûlüne ve iman edenlere<br />

sekine inzâl etti ve onlar› kelime-i takva (lâ ilâhe illAllâh) anlay›fl›nda<br />

sâbitledi... Onlar bu sözü bizâtihi yaflayarak hak etmifl<br />

ve ehil kimselerdi... Allâh her fleyi Aliym’dir.<br />

27. Andolsun ki Allâh, Rasûlüne rüyas›n› Hak olarak do¤rulad›...<br />

‹nflâAllâh, (kiminiz) kafalar›n›z› t›rafl etmifl ve (kiminiz<br />

saçlar›n›z›) k›saltm›fl olarak, güven içinde Mescid-i Haram’a kesinlikle<br />

gireceksiniz! (Allâh) bilmedi¤inizi bilerek size bundan<br />

135


136<br />

FETH SÛRES‹<br />

önce feth-i kariyb (yak›nl›k {kurb} fethi) müyesser k›ld›.<br />

28. O, Rasûlünü, hakikatin dillenifli olarak (bil-HÜDA) ve<br />

Hak Din (Esmâ’n›n a盤a ç›k›fl› sistemi ve düzeni olan Sünnetullâh<br />

realitesi anlay›fl›) ile irsâl etti ki, O’nu tüm din anlay›fllar›na<br />

üstün k›ls›n! (Varl›klar›nda) fiehiyd olarak Allâh yeter.<br />

29. MUHAMMED, Rasûlullâh’t›r! O’nunla beraber bulunanlar,<br />

küffara (gerçe¤i reddedenlere) karfl› sert, kendi aralar›nda<br />

çok merhametlidirler... Onlar› rükû eder (varl›kta her an tedbir<br />

edenin Allâh Esmâ’s› oldu¤unu müflahedesinin haflyeti, tâzimi<br />

içinde), secde eder (varl›¤›n yaln›zca Esmâ özelliklerinden<br />

ibaret olarak kendilerine özgü ba¤›ms›z vücutlar› olmad›¤›n›n<br />

müflahedesiyle “yok”luklar›n› hisseder) ve Allâh’tan fazl (lütfu<br />

- Esmâ kuvvelerinin fark›ndal›¤›) ve RIDVAN (Hakikatinin fark›ndal›¤›yla<br />

bunun sonuçlar›n› kuvveden fiile ç›karma özelli¤i)<br />

ister hâlde görürsün... Sîmalar›na gelince, vechlerinde (fluurlar›nda<br />

“yok”luklar›n›n idrak› olan) secde eseri vard›r! Bu onlar›n<br />

Tevrat’taki (nefse dönük hükümler) misal yollu anlat›mlar›d›r...<br />

‹ncil’deki (teflbihî) temsillerine gelince: Bir ekin ki filizini yar›p<br />

ç›karm›fl, sonra onu kuvvetlendirmifl, kal›nlaflm›fl da gövdesi<br />

üzerine do¤rulmufltur; ekincilerin hofluna gider... Böyle yapar<br />

ki, onlarla (Esmâ’s›yla a盤a ç›kard›¤›) küffar› (gerçe¤i reddedenleri)<br />

öfkelendirsin! Allâh onlardan iman edip bunun gere¤ini<br />

uygulayanlara ma¤firet ve çok büyük karfl›l›¤›n› yaflatmay›<br />

vadetmifltir.<br />

Bilgi:<br />

FETH Sûresi, zâhir anlam› itibar›yla Hudeybiye Anlaflmas›<br />

ve Mekke’nin fethi ile alâkal› birçok hususu aç›klar... Ancak,<br />

asla bu kadar›yla da de¤ildir kapsam›ndaki anlamlar...


FETH SÛRES‹<br />

Bu sûrenin derinliklerinde öyle önemli bât›nî yani iç anlamlar<br />

söz konusudur ki, bunlar› ancak ehli kifliler bilir.<br />

Biz bir ifl’arî tefsir haz›rlamad›¤›m›z için burada bu derinli-<br />

¤e girmeyece¤iz... Ancak, ilk üç âyetin bât›nî anlam›ndan da<br />

söz etmeden geçmemiz mümkün de¤ildir!.. Zira, bu üç âyet tasavvuftaki<br />

çok önemli bir hususa iflaret etmektedir...<br />

‹sterseniz önce bu üç âyeti tekrar okuyal›m:<br />

1. Kesinlikle sana öyle bir fetih (aç›kl›k) verdik ki, (o) Fethi<br />

Mubiyn’dir (apaç›k aç›kl›k-hakikati müflahede)!<br />

2. Bu yüzden Allâh senin geçmifl ve (fethe ra¤men oluflacak)<br />

gelecek tüm zenbini (bedenselli¤inin do¤al getirisi perdeliliklerini)<br />

ma¤firet eder (örter) ve sana olan nimetini tamamlar; seni,<br />

hakikatini yaflama yolunda yürütür!<br />

3. Allâh seni benzersiz, karfl› konulmaz bir zafere erdirir!<br />

Nakletmifl oldu¤umuz bu üç âyeti kerîmenin zâhir, yani ilk<br />

anda anlafl›lan mânâs› bütün tefsir ve meâllerde mevcut oldu¤u<br />

için burada bunun üzerinde durmayaca¤›m... Allâhû Teâlâ’n›n<br />

bize ihsan buyurdu¤u aç›kl›k ve irfan nispetinde buradan anlad›¤›m›z<br />

mânân›n aç›klayabilece¤imiz kadar›na gelince...<br />

FETH, kapal› olan bir fleyin aç›lmas›, ya da kiflinin elde edemedi¤i<br />

bir fleyi elde etmesi anlamlar›na gelir... Bu anlamlarlad›r<br />

ki, dünya hayat› içinde bir kiflinin elde edebilece¤i en büyük<br />

FETH, âhiret âleminden bir bölüm olan Berzah âleminin FETH’<br />

idir... Ki bu FETH’de ancak “yaflarken ölmek” suretiyle gerçekleflir!..<br />

FETH iki türlüdür...<br />

Zâhir FETH... Bât›n FETH...<br />

Bât›n FETH dahi iki türlüdür...<br />

a) FETH...<br />

b) FETH-‹ MUB‹YN<br />

137


138<br />

FETH SÛRES‹<br />

FETH, esas itibar›yla yedi derecedir... Bu yedi derecenin birinci<br />

dereceden olan›n›n gerçekleflmesiyle birlikte kifli FETH<br />

sahibi olmufl olur...<br />

FETH kesinlikle kiflinin çal›flmas›na ba¤l›, yani çal›flmakla<br />

elde edilir bir fley de¤ildir...<br />

FETH nedir?..<br />

Kiflinin içinde bulundu¤umuz flu boyutta, bu bedenle yaflarken;<br />

bir anda, beden ba¤›ml›l›¤›ndan kurtularak, sanki ölmüfl<br />

gibi, tamam›yla ruh beden yaflam›na geçmesi ve ruhtaki özellikleriyle<br />

yaflam›n› bu dünyada sürdürmesi hâlidir.<br />

“Ölmeden evvel ölmek” denilen hâlin Hakk-el yakîn yaflanmas›d›r...<br />

Bize ö¤retilene göre, böyle kiflilerin yeryüzünde say›lar›<br />

k›rk› bile bulmazm›fl, nûrânî FETH sahipleri olarak...<br />

Evet, FETH bu yönüyle de ikiye ayr›l›r:<br />

1. FETH-i Zulmanî<br />

2. FETH-i Nûrânî<br />

FETH-i Zulmanî, müslim ya da gayr› müslim tüm insanlarda<br />

meydana gelebilir... Özellikle, Hindûlarda, Budist felsefe<br />

mensuplar›nda görülen ve FETH eseri olan baz› hâller hep bu<br />

FETH-i Zulmanî neticesidir ki, din terminolojisinde bu hâllere<br />

“istidraç” ad› verilir.<br />

FETH-i Zulmanî’nin iki büyük iflareti vard›r... Birincisi bu<br />

tür FETH kendisinde meydana gelmifl kifli, Hazreti Rasûlullâh<br />

AleyhisSelâm’› kabul etmez... ‹kincisi de, birimsellikten, yani<br />

kendini bir birim olarak görmek perdesinden kurtulamam›flt›r!..<br />

FETH-i Zulmanî sahipleri, kiflinin tüm geçmiflini bilebildi¤i<br />

gibi, ayn› anda birkaç yerde bulunabilme, kabir ahvalini anlatabilme,<br />

C‹N’lerle rahatl›kla iletiflim kurabilme ve daha baflka<br />

baz› ak›l almaz davran›fllar ortaya koyabilme özelliklerine sahiptirler...


FETH SÛRES‹<br />

FETH-i Nûrânî’de dahi benzer özellikler meydana gelir!..<br />

Ancak bir farkla ki, bu zevât k›sa sürede bu yaflama adapte<br />

olduktan sonra geliflmelerine devam ederler, FETH’in üçüncü<br />

derecesinde Hazreti Rasûlullâh ile sair Nebi ve Evliya ile buluflurlar<br />

ve Berzah âleminin çeflitli s›rlar›n› agâh olurlar... Bundan<br />

sonra da Ricali Gayb aras›nda yerlerini al›rlar...<br />

FETH-‹ MUB‹YN odur ki, gelen kifli, bu FETH‹ kald›rabilir...<br />

Bu ne demektir?..<br />

Kifliye FETH geldi¤i zaman, yani fizik-biyolojik beden<br />

ba¤›ndan kurtuldu¤u zaman, bu yaflam fleklini hazmedemeyip<br />

kendini içinde bulundu¤u boyutun flartlar›na kapt›rabildi¤i gibi,<br />

buna güç yetiremeyip bedenden tümüyle de kopabilirler ki; bu<br />

da onun mutlak mânâda ölümü tad›fl›na yol açabilir...<br />

FETH geldikten sonra, mutlak mânâda ölüm gelmedi¤i<br />

takdirde, o kifli beyin arac›l›¤›yla gücünü artt›rmaya, ilmini çok<br />

daha üst seviyeye yükseltmeye devam eder, yani ilerleme<br />

devam eder... FETH’in arkas›ndan ölümün gelifli ise onu bulundu¤u<br />

yerde s›n›rlar...<br />

Evet, bu konunun daha fazla aç›klanmas›na bu kitab›n müsaadesi<br />

yoktur... Bu sebeple biz, flimdi yukar›daki âyeti kerîmelerin<br />

iflaretinden anlad›klar›m›za dönelim...<br />

“Kesinlikle sana öyle bir fetih (aç›kl›k) verdik ki...”<br />

(48.Feth: 1) Kiflide bu FETH’in oluflmas› onun hiçbir çal›flmas›na<br />

ba¤l› olmaks›z›n tamam›yla Allâh taraf›ndand›r. Allâh vergisidir<br />

ki, “bu kesin ve apaç›k bir FETH’e erifltir.”... Böylece sen<br />

art›k Berzah âleminin bir ferdi olarak dünyada yaflars›n her fleyin<br />

içyüzünü ve hikmetini bilirsin, dolay›s›yla bundan sonra<br />

senden hiçbir “zenb” meydana gelmez. O gerçekler içinde yaflayan<br />

bir Ferd olarak, “Allâh senin geçmifl ve gelecek tüm zenbini<br />

ba¤›fllar.”... “Ebrâr›n güzellikleri, mukarreblerin kusurlar›d›r”<br />

139


140<br />

FETH SÛRES‹<br />

hükmünce, Allâh’›n Vahdaniyetini seyirden, beflerî yaflam flartlar›nca<br />

perdelenmekten ileri gelen kusurlar›n› ba¤›fllar. <strong>Ve</strong> tam<br />

kemâliyle ihsan etti¤i bu FETH ile dünyada oluflabilecek en mükemmel<br />

nimeti ihsan etmek suretiyle sana olan nimetini tamamlar.<br />

Zira, dünyada bir kiflide zâhir olacak en büyük nimet FETHi<br />

Nûrânîdir... Âdeta, dünyada yaflarken cennete girmek gibi bir<br />

fleydir bu...<br />

“<strong>Ve</strong> sana öyle bir zafer verir ki, hiç kimse karfl› koyamaz!”<br />

yani bu FETH-‹ Mubiyn’e nail olarak yapt›¤›n çal›flmalar ile<br />

seni öyle bir zafere, baflar›ya ulaflt›r›r ki Allâh, hiçbir akl› selim<br />

sahibi sana, aç›klad›klar›na, bildirdiklerine karfl› koyamaz...<br />

‹flte bu üç âyeti kerîme FETH-‹ MUB‹YN’e ermifl kiflinin<br />

hâlini anlayabilece¤imiz kadar›yla böyle izah eder...<br />

Bu sûreyi her gün bir defa okumal›y›z...<br />

Ayr›ca bu ilk üç âyeti her gün ayn› say›da olmak üzere üç<br />

yüz, befl yüz ya da bine kadar olmak üzere okumakta çok büyük<br />

fayda vard›r manevî aç›l›m isteyene...


24<br />

VÂKI’A SÛRES‹<br />

(56. Sûre)<br />

“Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym”<br />

“B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym<br />

AHMED HULÛS‹<br />

(1) ‹zâ vekâ’atil vâk›’atü; (2) Leyse livak’atiha kâzibeh; (3)<br />

Haf›datün Râfi’atün; (4) ‹zâ rüccetil’Ardu recca; (5) <strong>Ve</strong> büssetilcibalü<br />

bessa; (6) Fekânet hebâen münbessâ; (7) <strong>Ve</strong> küntüm<br />

ezvâcen selâseh; (8) Feashabül meymeneti mâ ashabül meymeneh;<br />

(9) <strong>Ve</strong> ashabül mefl’emeti mâ ashabül mefl’emeh; (10) <strong>Ve</strong>s<br />

sabikunes sabikun; (11) Ülâikel mukarrebûn; (12) Fiy cennatin<br />

na’›ym; (13) Sülletün minel’evveliyn; (14) <strong>Ve</strong> kaliylün minel’ah›riyn;<br />

(15) Alâ sürurin mevdûnetin; (16) Müttekiiyne<br />

aleyha mütekabiliyn; (17) Yetufü aleyhim vildanün muhalledûn;<br />

(18) Biekvabin ve ebâriyka ve ke’sin min ma’›yn; (19) Lâ<br />

yusadda’ûne anha ve lâ yünzifun; (20) <strong>Ve</strong> fakihetin mimma ye-<br />

141


142<br />

VÂKI’A SÛRES‹<br />

tehayyerun; (21) <strong>Ve</strong> lahmi tayrin mimma yefltehun; (22) <strong>Ve</strong> hûrun<br />

‘›yn; (23) Keemsâlil lü’lüilmeknun; (24) Cezâen Bimâ kânu<br />

ya’melûn; (25) Lâ yesme’une fiyha la¤ven ve lâ te’siyma; (26)<br />

‹llâ k›ylen Selâmen Selâma; (27) <strong>Ve</strong> ashabül yemiyni mâ ashabül<br />

yemiyn; (28) Fiy sidrin mahdud; (29) <strong>Ve</strong> talh›n mendud;<br />

(30) <strong>Ve</strong> z›llin memdud; (31) <strong>Ve</strong> mâin meskûb; (32) <strong>Ve</strong> fâkihetin<br />

kesiyretin; (33) Lâ maktu’atin ve lâ memnu’atin; (34) <strong>Ve</strong> furuflin<br />

merfu’ah; (35) ‹nna enfle’ nahünne inflâen; (36) Fece’alnahünne<br />

ebkâra; (37) Uruben etraba; (38) Liashabilyemiyn; (39)<br />

Sülletün minel’evveliyn; (40) <strong>Ve</strong> sülletün minel’ah›riyn; (41)<br />

<strong>Ve</strong> ashabüflflimâli mâ ashabüflflimâl; (42) Fiy semumin ve hamiym;<br />

(43) <strong>Ve</strong> z›llin min yahmum; (44) Lâ bâridin ve lâ keriym;<br />

(45) ‹nnehüm kânu kable zâlike mütrefiyn; (46) <strong>Ve</strong> kânu yus›rrune<br />

alelh›nsil az›ym; (47) <strong>Ve</strong> kânu yekûlune eiza mitna ve künna<br />

türaben ve ›zâmen einna lemeb’usun; (48) Eve abaunel’evvelun;<br />

(49) Kul innel’evveliyne vel’ah›riyn; (50) Lemecmu’ûne<br />

ilâ miykati yevmin ma’lum; (51) Sümme inneküm eyyühed dâallûnel<br />

mükezzibun; (52) Leâkilune min fleçerin min zakkûm;<br />

(53) Femâliune minhel butûn; (54) Feflâribune aleyhi minel hamiym;<br />

(55) Feflâribune flürbelhiym; (56) Hazâ nüzülühüm yevmed<br />

diyn; (57) Nahnu haleknaküm felevlâ tusaddikun; (58) Eferaeytüm<br />

ma tümnûn; (59) Eentüm tahlükunehu em nahnül hâlikun;<br />

(60) Nahnü kadderna beynekümül mevte ve ma nahnü Bi<br />

mesbuk›yn; (61) Alâ en nübeddile emsaleküm ve nünflieküm fiy<br />

ma lâ talemun; (62) <strong>Ve</strong> lekad alimtümün nefl’etel’ulâ felevlâ tezekkerûn;<br />

(63) Eferaeytüm ma tahrüsûn; (64) Eentüm tezre’ûnehu<br />

em nahnüzzari’un; (65) Lev neflau lece’alnahu hutamen<br />

fezaltüm tefekkehun; (66) ‹nna lemu¤remun; (67) Bel nahnu<br />

mahrumun; (68) Eferaeytümül mâelleziy teflrebun; (69) Eentüm<br />

enzeltümûhu minelmüzni em nahnül münzilun; (70) Lev neflau


VÂKI’A SÛRES‹<br />

ce’alnahu ücâcen felevla teflkürun; (71) Eferaeytümün narelletiy<br />

turun; (72) Eentüm enfle’tüm flecerateha em nahnülmünfliun;<br />

(73) Nahnu ce’alnaha tezkireten ve metâ’an lilmukviyn; (74)<br />

Fesebb›h Bismi Rabbikel ‘Az›ym; (75) Felâ uksimu Bi<br />

mevâk›’›n nücum; (76) <strong>Ve</strong> innehu lekasemün lev talemune<br />

az›ym; (77) ‹nneHU leKur’ânun Keriym; (78) Fiy Kitabin meknun;<br />

(79) Lâ yemessuHU illel mutahherun; (80) Tenziylün min<br />

Rabbil âlemiyn; (81) EfeBi hazel hadiysi entüm müdhinun; (82)<br />

<strong>Ve</strong> tec’âlune rizkaküm enneküm tükezzibun; (83) Felevlâ izâ<br />

bele¤atil hulkum; (84) <strong>Ve</strong> entüm h›yneizin tenzurûn; (85) <strong>Ve</strong><br />

nahnu akrebü ileyhi minküm ve lâkin lâ tubs›run; (86) Felevlâ<br />

in küntüm ¤ayre mediyniyn; (87) Terci’ûneha in küntüm sadik›yn;<br />

(88) Feemma in kâne minel mukarrebiyn; (89) Feravhun<br />

ve reyhanün ve cennetü na’›ym; (90) <strong>Ve</strong> emma inkâne min<br />

ashâbil yemiyn; (91) FeSelâmün leke min ashâbil yemiyn; (92)<br />

<strong>Ve</strong> emma in kâne minel mükezzibiyneddâ(aaa)lliyn; (93) Fenüzülün<br />

min hamiym; (94) <strong>Ve</strong> tasliyetü cah›ym; (95) ‹nne hazâ lehuve<br />

hakkul yak›yn; (96) Fessebbih Bismi Rabbikel Az›ym.<br />

Anlam›:<br />

1. O gerçek (ölümü tadarak bafllayan ikinci hayat) vuku buldu¤unda.<br />

2. Art›k onun gerçekli¤ini yalanlayacak olmaz!<br />

3. (Kimini) alçalt›c›d›r, (kimini) yükselticidir!<br />

4. Arz (beden) fliddetli bir sars›l›flla sars›ld›¤›nda,<br />

5. Da¤lar (bedendeki organlar) hurdahafl edildi¤inde,<br />

6. (Nihayet) da¤›lm›fl toz oldu¤unda.<br />

7. Siz üç cinse ayr›ld›¤›n›zda:<br />

8. Ashab-› Meymene (sa¤c›lar, Hakk’› bulmada isâbet<br />

etmifller), ne ashab-› meymenedir!<br />

143


144<br />

VÂKI’A SÛRES‹<br />

9. Ashab-› Mefl’eme (solcular, Hak’tan kozal› yaflam›fllar),<br />

ne ashab-› mefl’emedir!<br />

10. Es Sâbikun (yakîn ile öne geçenler), sabikundur;<br />

11. ‹flte onlar mukarrebûn’dur (Kurbiyet mertebesini yaflayanlar).<br />

12. Nimet cennetlerindedirler.<br />

13. Ço¤unlu¤u önceki (devir)lerdendir.<br />

14. Az›nl›¤› sonrakilerdendir.<br />

15. Mücevherlerle ifllenmifl tahtlar üzerindedirler. (Buradan<br />

bafllayan cennet tan›mlay›c› âyetleri okurken; 13.Ra’d: 35 ve<br />

47.Muhammed: 15. âyetlerde vurgulanan “Meselül cennetilletiy<br />

= cennettekilerin M‹SAL‹ - TEMS‹L‹” flöyle flöyledir, diye bafllayan<br />

uyar› göz ard› edilmemelidir. Anlat›lanlar temsil yolludur.<br />

A.H.)<br />

16. Karfl›l›kl› kurulmufllard›r.<br />

17. Çevrelerinde ebedî gençlikleriyle hizmetliler...<br />

18. Kayna¤›nda dolmufl ibrikler, sürahiler ve kâselerle...<br />

19. Ne bafllar› a¤r›r ondan ne de fluurlar› bulan›r!<br />

20. Tercih edecekleri meyve;<br />

21. Canlar›n›n çekti¤i kufl eti;<br />

22. <strong>Ve</strong> Hur-i Iyn (net görüfllü {biyolojik gözün s›n›rlamalar›yla<br />

kay›tl› olmayan} efller {birkaç beden}; fluur yap› olan<br />

“insan”›n özelliklerini yaflatacak, efli olan bedenler. Tek bilincin<br />

tasarrufundaki birden çok bedenle yaflama süreci. A.H.).<br />

23. Sakl› (sedefte büyümüfl) incilerin misali gibi (Esmâ<br />

hakikatinden oluflmufl ve o özelliklerin a盤a ç›k›fl› olan insan<br />

fluurundan var olmufl Allâh yarat›s› bedenler).<br />

24. Yapt›klar›n›n cezas› (sonucu)!<br />

25. Orada ne bofl laf duyarlar ve ne de suç kavram›!


VÂKI’A SÛRES‹<br />

26. Sadece “Selâm, Selâm” denilir (Selâm isminin iflaret etti¤i<br />

özellik daim olsun; anlam›nda).<br />

27. Ashab-› Yemîn (sa¤c›lar, iman edenler) ne ashab-›<br />

yemîndir!<br />

28. Meyveleriyle sidre a¤ac› içinde,<br />

29. Meyveleri istiflenmifl muz a¤ac›...<br />

30. Yay›lm›fl (sonsuz) gölgede,<br />

31. Ça¤layarak dökülüp akan bir suda,<br />

32. Pek çok meyve (türü) içinde,<br />

33. (Ki o meyveler) ne tükenir ve ne de yasaklan›r!<br />

34. Yüceltilmifl sedirler içinde(dirler).<br />

35. Muhakkak ki biz onlar› (fluurun efli olan bedenleri yeni)<br />

bir infla ediflle infla ettik.<br />

36. Onlar› daha önce hiç kullan›lmam›fl türden oluflturduk!<br />

37. (Ki o daha önce hiç görülmemifl - kullan›lmam›fl türden<br />

bedenler) efllerine âfl›k (dünyaya birbirine düflman olarak inen,<br />

insan› maddeye yönelttiren hayvani beden karfl›t› olarak, insan<br />

fluuruna sahip bilince, özelliklerini itirazs›z yaflatan. A.H.) ve<br />

yafl›tlard›r (bilinçle birlikte var olmufltur)!<br />

38. (Bunlar) ashab-› yemîn (saîd olanlar) içindir.<br />

39. (Ashab-› yemîn’in) bir k›sm› evvelkilerdendir.<br />

40. Bir k›sm› da sonrakilerdendir.<br />

41. fiimal (flakî olanlar; hakikati inkâr edip kozal› yaflayanlar),<br />

ne ashab-› flimaldir!<br />

42. Semum (zehirleyici atefl, radyasyon) ve hamim (yakan<br />

su; gerçek d›fl› bilgi ve flartlanmalar) içinde,<br />

43. Simsiyah dumandan bir gölge (Hakikatindeki kuvveleri<br />

göremez, yaflayamaz bir hâl) içinde,<br />

44. (Ki o gölge) ne serindir ve ne de kerîm (cömertçe getiri-<br />

145


146<br />

VÂKI’A SÛRES‹<br />

si olan)!<br />

45. Muhakkak ki onlar bundan önce, dünyevî - flehvanî<br />

zevklerin bollu¤u içinde fl›marand›lar!<br />

46. O büyük suçta (Hakikatlerini inkâr ederek onu yaflama<br />

yolunda çal›flma yapmamakta) ›srar ederlerdi.<br />

47. “Ölüp, toprak ve kemik y›¤›n› olduktan sonra, gerçekten<br />

yeni bir bedenle yaflama devam edecek miyiz = bâ’s olunacak<br />

m›y›z?” derlerdi.<br />

48. “Evvelki atalar›m›z da m›?” derlerdi.<br />

49. De ki: “Muhakkak ki evvelkiler de sonrakiler de,”<br />

50. “Bilinen bir sürecin buluflma vaktinde elbette toplanacaklard›r!”<br />

51. Sonra muhakkak ki siz ey (Hakikati) yalanlay›c› sapk›nlar...<br />

52. Elbette (siz) zakkum a¤açlar›ndan (kendinizi yaln›zca<br />

beden kabullenmenin sonucu meyvelerinden) yiyeceksiniz.<br />

53. Kar›nlar›n›z› ondan dolduracaks›n›z.<br />

54. Onun üstüne yak›c› sudan içeceksiniz.<br />

55. Hastal›¤› dolay›s›yla suya doymak bilmeyen develer gibi<br />

içeceksiniz onu.<br />

56. Din (sistemin - Sünnetullâh’›n gerçekli¤inin fark edildi-<br />

¤i) gününde, onlar›n nüzûlü (onlarda a盤a ç›kacak olan) iflte<br />

budur!<br />

57. Biz, yaratt›k sizi! Tasdik etmeyecek misiniz?<br />

58. Ak›tt›¤›n›z meniyi gördünüz mü?<br />

59. Onu siz mi yarat›yorsunuz yoksa yaratanlar biz miyiz?<br />

60. Aran›zda ölümü biz takdir ettik ve bizim önümüze geçilmez!<br />

61. Size bedel olarak benzerlerinizi (yeni bedenlerinizi) ge-


VÂKI’A SÛRES‹<br />

tirelim ve sizi bilemeyece¤iniz flekilde (yeniden) infla edelim diye<br />

(ölümü takdir ettik).<br />

62. Andolsun ki ilk nefl’eti (yarat›fl›) bildiniz... Peki derin<br />

düflünmeniz gerekmez mi?<br />

63. Ekmekte olduklar›n›z› gördünüz mü?<br />

64. Onu yeflerten siz misiniz yoksa biz miyiz?<br />

65. E¤er dileseydik onu elbette kuru - cans›z bitki k›lard›k<br />

da, flaflar kal›rd›n›z!<br />

66. “Muhakkak ki ziyanday›z!”<br />

67. “Hay›r, biz (geçinmekten) mahrumlar›z” (derdiniz).<br />

68. ‹çmekte oldu¤unuz o suyu gördünüz mü?<br />

69. Onu beyaz bulutlardan siz mi inzâl ettiniz yoksa inzâl<br />

ediciler biz miyiz?<br />

70. E¤er dileseydik onu ac› (bir su) k›lard›k... fiükretmeniz<br />

gerekmez mi?<br />

71. Çakarak (a¤açtan) ç›kard›¤›n›z o atefli gördünüz mü?<br />

72. Onun a¤ac›n› siz mi infla ettiniz yoksa infla ediciler biz<br />

miyiz?<br />

73. Onu, çölde yaflarm›flças›na bilgisizlere bir hat›rlatma ve<br />

bir yararlanacaklar› fley k›ld›k!<br />

74. Öyleyse tespih et ismi Aziym Rab olan nam›na!<br />

75. Y›ld›zlar›n yer ald›¤› (Esmâ’m›n a盤a ç›kt›¤›) evren olarak<br />

yemin ederim!<br />

76. Bilseniz, gerçekten bu çok azametli bir yemindir!<br />

77. fiüphesiz ki O (evren), Kur’ân-› Kerîm’dir (“OKU”<br />

yabilene çok de¤erli “OKU”nand›r).<br />

78. Görülemeyen bir Bilgi’dedir! (Dalga {wave} okyanusu<br />

olan evrensel data ve dahi hologramik esasa göre beyindeki data.)<br />

147


148<br />

VÂKI’A SÛRES‹<br />

79. Ona (Bilgiye), (flirk pisli¤inden - hayvaniyetinden) ar›n›p,<br />

tâhir olanlardan baflkas› dokunamaz!<br />

80. Rabb-ül âlemîn’den tenzîldir (insan bilincinde tafsile indirme).<br />

81. fiimdi siz bu olay›m›z› m› hafife al›p, önemsemiyorsunuz!<br />

82. Yaflam g›dan›z yalanlaman›z m› oldu?<br />

83. ‹flte (can) bo¤aza geldi¤inde!<br />

84. O zaman siz (çaresiz) bakakal›rs›n›z!<br />

85. Biz ona sizden daha yak›n›zd›r, fakat görmezsiniz.<br />

86. E¤er siz yapt›klar›n›z›n sonucunu yaflamayacaksan›z;<br />

87. E¤er sözünüzde sad›ksan›z, onu (ölümü) geri çevirsenize<br />

(Sünnetullâh yoksa yap›n bunu)!<br />

88. (Herkes ölümü tadacakt›r) lâkin mukarrebûndan (kurb<br />

ehli) ise;<br />

89. Ravh (Rahmânî tecelli ile yaflam), Reyhan (Esmâ tecellileri<br />

seyri) ve Nimetler Cenneti vard›r.<br />

90. E¤er Ashab-› yemîn’den ise;<br />

91. (E¤er öyle ise): “Ashab-› yemîn’den senin için bir Selâm<br />

var” (denilir).<br />

92. E¤er (o can) sap›k inançl› (hakikati) yalanlay›c›lardansa;<br />

93. (‹flte ona) bafl›ndan afla¤› kaynar sular dökülür!<br />

94. Cahîm’in (yak›c› flartlar) atefline maruz kal›r!<br />

95. Muhakkak ki bu Hakk-el Yakîn’dir (bilfiil yaflanacak<br />

gerçek)!<br />

96. Öyleyse tespih et ismi Aziym Rab olan nam›na!<br />

Bilgi:<br />

Hazreti Rasûlullâh (s.a.v.) bu sûreyle alâkal› olarak flöyle


VÂKI’A SÛRES‹<br />

buyurmufltur:<br />

“Her gece Sûre-i Vâk›’a’y› okuyan kifliye ebediyyen fakirlik<br />

isâbet etmez.”<br />

Eskiden pek çok kimse akflam ile yats› aras›nda, Yâsiyn,<br />

Feth, Vâk›’a, Mülk (Tebâreke) ve Nebe (Amme) sûrelerini okumay›<br />

âdet edinmiflti. Bunun o kadar çok faydas› vard›r ki, benim<br />

bunlar› anlatmam asla mümkün de¤ildir.<br />

Dileriz ki, bir yar›m saatinizi akflamlar› bu befl sûreyi okumaya<br />

ay›ras›n›z... Günün kendinize harcad›¤›n›z 24 saatinden<br />

bir yar›m saatiyle, ölüm ötesi yaflama haz›rl›k yapas›n›z, ruhaniyetinizi<br />

güçlendiresiniz. Allâh, hepimize bunu kolaylaflt›ra.<br />

149


150<br />

DUA VE Z‹K‹R


25<br />

MÜLK SÛRES‹<br />

(Tebâreke - 67. Sûre)<br />

“Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym”<br />

“B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym<br />

AHMED HULÛS‹<br />

(1) Tebârekelleziy BiyediH‹lMülkü, ve Huve ‘alâ külli<br />

fley’in Kadiyr; (2) Elleziy halekalmevte velhayâte liyebluveküm<br />

eyyüküm ahsenu ‘amela * ve “HU”vel Aziyzul⁄afur; (3) Elleziy<br />

haleka seb’a Semâvâtin t›baka * ma tera fiy halk›rRahmâni<br />

min tefavut * ferci’›lbasare hel tera min futûr; (4) Sümmerci’›l<br />

basare kerrateyni yenkalib ileykelbasaru hasien ve huve hasiyr;<br />

(5) <strong>Ve</strong> lekad zeyyennes Semaeddünya Bimesabiyha ve ce’alnaha<br />

rucûmen liflfleyat›yni ve a’tedna lehüm ‘azâbes se’›yr; (6) <strong>Ve</strong><br />

lilleziyne keferu BiRabbihim ‘azâbu cehennem * ve bi’sel mas›yr;<br />

(7) ‹zâ ülku fiyha semi’u leha flehiykan ve hiye tefur; (8)<br />

Tekâdu temeyyezu minel¤ayz * küllema ülk›ye fiyha fevcun seelehüm<br />

hazenetuha elem yeti’küm neziyr; (9) Kalu belâ kad<br />

caena neziyrun fekezzebna ve kulna ma nezzelAllâhu min fley’<br />

151


152<br />

MÜLK SÛRES‹<br />

* in entüm illâ fiy dalâlin kebiyr; (10) <strong>Ve</strong> kalu lev künna nesme’u<br />

ev na’k›lu ma künna fiy ashabisse’›yr; (11) Fa’terefu Bizenbihim<br />

* fesuhkan liashabis se’›yr; (12) ‹nnelleziyne yahflevne<br />

Rabbehüm bil¤aybi lehüm ma¤firetun ve ecrun kebiyr; (13)<br />

<strong>Ve</strong> esirru kavleküm evicheru Bih * inneHU ‘Aliymun BiZâtissudur;<br />

(14) Elâ ya’lemu men haleka, ve “HU”vel Lat›yful Habiyr;<br />

(15) “HU”velleziy ce’ale lekümül’Arda zelûlen femflû fiy<br />

menâkibiha ve kûlu min rizk›h * ve ileyH‹nnuflur; (16) Eemintüm<br />

men fiysSemâi en yahsife Bikümül’Arda feizâ hiye temur;<br />

(17) Em emintüm men fiysSemâi en yursile ’aleyküm hasiba *<br />

feseta’lemûne keyfe neziyr; (18) <strong>Ve</strong> lekad kezzebelleziyne min<br />

kablihim fekeyfe kâne nekiyr; (19) Evelem yerav ilettayri fevkahüm<br />

sâffatin ve yakb›dne, ma yumsikühünne illerRahmân*<br />

inneHU Bikülli fley’in Bas›yr; (20) Emmen hazelleziy huve<br />

cündün leküm yansurukum min dûnirRahmân* inilkâfirune illâ<br />

fiy ¤urur; (21) Emmen hazelleziy yerzükuküm in emseke<br />

rizkaHU, bel leccû fiy ‘utuvvin ve nüfûr; (22) Efemen yemfliy<br />

mükibben ’alâ vechihi ehda emmen yemfliy seviyyen ’alâ s›rat›n<br />

mustek›ym; (23) Kul “HU”velleziy enfleeküm ve ce’ale lekümüssem’a<br />

vel’ebsare vel’ef’idete, kaliylen ma teflkûrun; (24)<br />

Kul “HU”velleziy zereeküm fiyl’Ard› ve ileyH‹ tuhflerun; (25)<br />

<strong>Ve</strong> yekulûne metâ hâzelva’dü in küntüm sadik›yn; (26) Kul innemel’›lmu<br />

‘indAllâh * ve innema ene neziyrun mubiyn; (27)<br />

Felemma raevhu zulfeten si(y)et vucûhülleziyne keferu ve k›yle<br />

hâzelleziy küntüm Bihi tedde’un; (28) Kul eraeytum in ehlekeniyAllâhû<br />

ve men ma’›ye ev rah›mena, femen yüciyrulkafiriyne<br />

min ’azâbin eliym; (29) Kul “HU”verRahmânu amena Bihi<br />

ve ’aleyhi tevekkelna * feseta’lemune men hüve fiy dalâlin<br />

mubiyn; (30) Kul eraeytum in asbeha mâüküm ¤avren femen<br />

ye’tiyküm Bimâin me’›yn.


MÜLK SÛRES‹<br />

Anlam›:<br />

1. Mülk (fiiller boyutu) elinde olan (onu her an diledi¤ince<br />

tedbir eden) ne yücedir! O, her fleye Kaadir’dir.<br />

2. Ortaya koyacaklar›n›z itibar›yla hanginizin daha mükemmel<br />

oldu¤unu yaflatmak için ölümü ve hayat› yaratan “HÛ”dur!<br />

O, Aziyz’dir, ⁄afûr’dur.<br />

3. Semâlar› yedi boyut (hâlinde) yaratan “HÛ”dur! Rahmân’›n<br />

yarat›fl›nda hiçbir uyumsuzluk göremezsin! Hadi bak›fl›n›<br />

döndür de bak! Bir kopukluk - uyuflmazl›k görüyor musun?<br />

4. Sonra bak›fl›n› iki kere daha döndür de bak! Bak›fl›n en<br />

yorgun (arad›¤›n kusuru bulamam›fl hâlde), hor-hakir olarak sana<br />

döner!<br />

5. Andolsun ki dünyan›n (düflünce) semâs›n›, ayd›nlat›c›lar<br />

(hakikat bilgileriyle) olarak donatt›k! Onlar› meydana getirdik<br />

ki, fleytanlar› (fleytanî fikirleri) tafllay›p uzaklaflt›rmalar› için!<br />

Onlar için alevli ateflin azab›n› haz›rlad›k.<br />

6. Hakikatlerini oluflturan Rablerini inkâr edenler için cehennem<br />

azab› vard›r! Ne kötü dönüfl yeridir o!<br />

7. Onun içine at›ld›klar›nda, o kaynayarak f›flk›r›rken, onun<br />

gümbürtüsünü iflitirler!<br />

8. Gayz›ndan (fliddetli taflmas›ndan) neredeyse çatlayacak<br />

hâldedir! Onun içine her bir bölük at›ld›kça, muhaf›zlar› onlara:<br />

“Size bir uyar›c› gelmedi mi?” diye sorar.<br />

9. (Cehennem ehli de) der ki: “Evet, gerçekten bize bir uyar›c›<br />

geldi de biz inanmay›p reddettik! ‘Allâh hiçbir fley inzâl etmemifltir;<br />

sizin yapt›¤›n›z çok büyük bir sap›kl›kt›r’ dedik.”<br />

10. Derler ki: “E¤er dinleseydik onlar›, akl›m›z› kullansayd›k;<br />

alevli ateflte yanan halk içinde olmazd›k!”<br />

153


154<br />

MÜLK SÛRES‹<br />

11. Suçlar›n› böylece itiraf ettiler! Uzakl›¤› yaflas›n dev<br />

alevli atefl ehli!<br />

12. “Gayb”lar› olarak Rablerinden haflyet duyanlara gelince,<br />

onlar için bir ma¤firet ve büyük bir ecir vard›r.<br />

13. Düflündü¤ünüzü ister içinizde tutun ister a盤a vurun!<br />

Muhakkak ki O, sad›rlar›n (içinizin - bilincinizin - fluurunuzun)<br />

zât› olarak Aliym’dir.<br />

14. Yaratt›¤›n› bilmez mi! O, Latiyf’tir, Habiyr’dir.<br />

15. O, arz› (bedeni) size (bilincinize) tâbi oluflturdu! Onun<br />

omuzlar›nda yürüyün ve O’nun yaflam g›das›ndan nasiplenin!<br />

Yeniden varoluflunuz O’na dönük olacakt›r!<br />

16. Semâdakinin sizi arz›n›za geçirmesinden güvencede misiniz?<br />

Birden o harekete geçip çalkalanmaya bafllar!<br />

17. Ya da semâdakinin, üzerinize bir kas›rga - hortum irsâl<br />

etmesinden güvencede misiniz? Uyar›m›n anlam›n› bileceksiniz!<br />

18. Andolsun ki onlardan öncekiler de yalanlad›! Benim, beni<br />

inkâr sonucunu yaflatmam nas›l oldu!<br />

19. Üstlerinde saf saf kanatlar›n› aç›p yükselen, kapay›p inen<br />

kufllar› görmezler mi! Onlar Rahmânî kuvvelerle bunu baflar›yorlar!<br />

Muhakkak ki O, her fleyi (hakikati olarak) Bas›yr’dir.<br />

20. Ya da Rahmân’a karfl› size yard›m edecek ordunuz mu<br />

var? Hakikat bilgisini inkâr edenler yaln›zca bir aldan›fl içindedirler!<br />

21. E¤er yaflam g›dan› kesse, kimdir flu sizi besleyecek? Hay›r,<br />

azg›nl›k ve nefretle kaç›fl› inatla sürdürmekteler!<br />

22. Peki, âmâ olarak yüzüstü sürünen mi do¤ru yolda gider<br />

yoksa s›rat-› müstakim üzerinde dimdik önünü görerek yürüyen<br />

mi?


MÜLK SÛRES‹<br />

23. De ki: “Sizi infla eden ve sizin için alg›lama kuvvesi, idrak<br />

kuvvesi (basîret) ve FUADLAR (Esmâ mânâ özelliklerini<br />

beyine yans›t›c› kalp nöronlar›) oluflturan “HÛ”dur! Ne kadar az<br />

flükrediyorsunuz (de¤erlendiriyorsunuz)!”<br />

24. De ki: “Sizi, arzda yarat›p yayan “HÛ”dur! O’na haflr<br />

olunacaks›n›z!”<br />

25. Derler ki: “E¤er sözünüzde sad›ksan›z, bu tehdidiniz ne<br />

zaman (gerçekleflecek)?”<br />

26. De ki: “O’nun bilgisi Allâh indîndedir! fiüphesiz ki ben<br />

apaç›k uyar›c›y›m!”<br />

27. Onu (ölümü) yaklaflm›fl gördüklerinde, o hakikat bilgisini<br />

inkâr edenlerin yüzleri kötü oldu (karard›)! “‹flte bu, kendisini<br />

bir an önce yaflamay› temenni etti¤inizdir!” denildi.<br />

28. De ki: “Bir düflünün! Allâh beni ve benimle beraber<br />

olanlar› helâk etse ya da bize rahmet etse; hakikat bilgisini inkâr<br />

edenleri feci bir azaptan kim kurtar›r?”<br />

29. De ki: “O, Rahmân’d›r; O’na hakikatimiz olarak iman<br />

ettik ve O’na tevekkül ettik! Kimin apaç›k yanl›fl düflünce içinde<br />

oldu¤unu yak›nda bileceksiniz!”<br />

30. De ki: “Bir düflünün! E¤er suyunuz çekilse, sizde kim<br />

kaynak aç›p su (ilim) oluflturur?<br />

Bilgi:<br />

Seyyidimiz, Rasûlümüz, Muhammed Mustafa (s.a.v.) Mülk<br />

Sûresi için buyurmufltur ki;<br />

“O bir maniâd›r; O bir müncie -kurtar›c›-’d›r. Kifliyi kabir<br />

azab›ndan korur ve kurtar›r.”<br />

Biliyoruz ki, ölüp yok olmak, ya da ölüp derin bir yoklukta<br />

beklemek asla söz konusu de¤il... Ölümü tadaca¤›z!.. Yani, bu<br />

155


156<br />

MÜLK SÛRES‹<br />

beden kullan›lmaz hâle gelip elimizden al›nacak ve onun yerine<br />

hemen o anda yeni bir bedenle yaflam›m›za Kabir âleminde,<br />

kabir içinde, canl› canl›, diri diri; akl›, fluuru yerinde olarak;<br />

zihinsel faaliyetleri aynen eskisi gibi bir hâlde devam edece¤iz.<br />

Bu konuyu daha önce “HAZRET‹ MUHAMMED’‹N<br />

AÇIKLADI⁄I ALLÂH” isimli kitab›m›zda “ÖLÜMÜN ‹ÇYÜ-<br />

ZÜ” bahsinde son derece tafsilâtl› olarak anlatm›flt›k. Ölümün<br />

nas›l tad›laca¤›n› iyice anlamak isteyenler, bu kitab›m›z› ya da<br />

“‹nsan›n Gerçe¤i” isimli ses kasetimizi veyahut da “Dostça bir<br />

söylefli” ile “RUH, C‹N, MELEK” isimli video kasetimizi edinerek<br />

genifl bilgiye kavuflabilirler...<br />

‹flte “ölümü tatmak” diye Kur’ân-› Kerîm’de tarif edilen;<br />

fluurlu bir biçimde kabir yaflant›s›na intikâl durumunda, haz›r<br />

olmayanlar için flu anda ak›llar›n kavrayamayaca¤› kadar büyük<br />

azaplar söz konusudur...<br />

Bu sebepledir ki Hazreti Rasûlullâh (s.a.v.) kabir azab›na<br />

karfl› tedbir almak üzere, bize bu sûreyi çokça okumam›z› tavsiye<br />

ediyor... Bak›n ne buyuruyor:<br />

“Kurân’da otuz âyetlik bir sûre vard›r ki, bu bir adama flefaat<br />

etti ve o nihayet ba¤›flland›: o, Tebârekelleziy biyed’ihil Mülk<br />

(sûresi) dir.”<br />

Abdullah b. Mes’ûd (r.a.) bak›n Rasûlullâh (s.a.v.)’in kabir<br />

hâliyle ilgili uyar›s›n› nas›l naklediyor:<br />

“Kifli kabre konulunca, azap melekleri ayaklar› taraf›ndan<br />

gelir... Mülk Sûresi’nin vazifelileri karfl› ç›kar; benim yönümden<br />

size yol yoktur çünkü o hayat›nda Mülk Sûresi okurdu, der.<br />

Sonra azap melekleri gö¤sü veya karn› cihetinden gelir; gene<br />

meleklerin, benim cihetimden size yol yoktur, o Mülk Sûresi<br />

okurdu, cevab›yla karfl›lafl›r. Daha sonra, bafl› istikametinden


MÜLK SÛRES‹<br />

yaklaflmak isterler azap melekleri; gene ayn› güç ve ayn› cevapla<br />

karfl›lafl›rlar... Mülk Sûresi men edicidir. Kabir azab›n› men<br />

eder. Kim onu gece okursa, çok sevap kazanm›fl ve çok iyi bir<br />

ifl yapm›fl olur.”<br />

157


158<br />

DUA VE Z‹K‹R


26<br />

NEBE’ SÛRES‹<br />

(78. Sûre - Amme)<br />

“Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym”<br />

“B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym<br />

AHMED HULÛS‹<br />

(1) Amme yetesâelun; (2) AninNebeil’Az›ym; (3) Elleziy<br />

hüm fiyhi muhtelifun; (4) Kellâ seya’lemun; (5) Sümme kellâ<br />

seya’lemun; (6) Elem nec’alil’Arda mihâda; (7) <strong>Ve</strong>lcibale evtada;<br />

(8) <strong>Ve</strong> haleknâküm ezvaca; (9) <strong>Ve</strong> ce’alna nevmeküm sübâta;<br />

(10) <strong>Ve</strong> ce’alnelleyle libâsa; (11) <strong>Ve</strong> ce’alnennehare me’afla;<br />

(12) <strong>Ve</strong> beneyna fevkaküm seb’an flidada; (13) <strong>Ve</strong> ce’alna siracen<br />

vehhaca; (14) <strong>Ve</strong> enzelna minelmu’s›rati mâen seccaca;<br />

(15) Linuhrice Bihi habben ve nebata; (16) <strong>Ve</strong> cennatin elfafa;<br />

(17) ‹nne yevmelfasli kâne miykata; (18) Yevme yunfehu fiys-<br />

Suri fete’ tune efvaca; (19) <strong>Ve</strong> fütihatisSemâu fekânet ebvaba;<br />

(20) <strong>Ve</strong> suyyiretilcibâlu fekânet seraba; (21) ‹nne cehenneme<br />

kânet mirsada; (22) Litta¤›yne meâba; (23) Labisiyne fiyha ahkaba;<br />

(24) Lâ yezûkune fiyha berden ve lâ fleraba; (25) ‹lla ha-<br />

159


160<br />

NEBE’ SÛRES‹<br />

miymen ve ¤assâka; (26) Cezâen vifaka; (27) ‹nnehüm kânu lâ<br />

yercune h›saba; (28) <strong>Ve</strong> kezzebu BiâyâtiNA kizzaba; (29) <strong>Ve</strong><br />

külle fley’in ahsaynâhu Kitaba; (30) Fezûku felen neziydeküm<br />

illâ ’azâba; (31) ‹nne lilmüttek›yne mefaza; (32) Hadâika ve<br />

a’nâba; (33) <strong>Ve</strong> keva’›be etraba; (34) <strong>Ve</strong> ke’sen dihaka; (35) Lâ<br />

yesme’une fiyha la¤ven ve lâ kizzaba; (36) Cezâen min Rabbike<br />

’ataen h›saba; (37) RabbisSemâvâti vel’Ard› ve ma beynehümerRahmâni<br />

lâ yemlikûne minhu h›taba; (38) Yevme yekumur<br />

Ruhu velMelaiketu saffâ; lâ yetekellemune illâ men ezine lehur-<br />

Rahmânu ve kale savâba; (39) Zâlikel yevmülHakk * femen flâettehaze<br />

ila Rabbihi meaba; (40) ‹nna enzernaküm ’azâben kariyba<br />

* yevme yenzurulmer’u ma kaddemet yedahu ve yekulülkafiru<br />

ya leyteniy küntü turaba.<br />

Anlam›:<br />

1. Neyi sorguluyorlar?<br />

2. Azametli Haberi mi (ölüm sonras›nda yaflam›n devam›)?<br />

3. Ki o konuda anlaflmazl›k içindedirler!<br />

4. Hay›r, (düflündükleri gibi de¤il), yak›nda (vefat edince)<br />

bilecekler!<br />

5. Yine hay›r (düflündükleri gibi de¤il), yak›nda bilecekler!<br />

6. Biz arz› (bedeni) bir beflik (içinde geliflece¤iniz geçici<br />

kullan›m arac›) yapmad›k m›?<br />

7. Da¤lar› (bedendeki organlar›) da birer kaz›k!<br />

8. Sizleri de efller (bilinç - beden) olarak yaratt›k.<br />

9. Uykunuzu bir dinlenme k›ld›k.<br />

10. Geceyi örtü k›ld›k.<br />

11. Gündüzü de geçim meflgalesi k›ld›k.<br />

12. Fevkinizde (yedi yörüngeli sistem - bilinç boyutunuzda)


NEBE’ SÛRES‹<br />

sa¤lam yedi (semâ) bina ettik.<br />

13. Bir de ›fl›k saçan bir kandil (Günefl - ak›l) koyduk.<br />

14. Ya¤mur bulutlar›ndan flar›l flar›l bir su inzâl ettik.<br />

15. Onunla taneler ve bitkiler ç›karal›m diye.<br />

16. ‹ç içe girmifl bahçeler!<br />

17. Muhakkak ki o Fasl (ayr›l›p tasnif olma) süreci vakit olarak<br />

belirlenmifltir.<br />

18. O süreçte Sur’a üfürülür de gruplar hâlinde gelirsiniz.<br />

19. Semâ da aç›lm›fl, kap› kap› olmufltur (bilinç, duyu organs›z<br />

alg›lama yaflam›na aç›lm›flt›r).<br />

20. Da¤lar yürütülmüfl, serap olmufltur (organlar›n s›n›rlamas›<br />

kalmam›flt›r).<br />

21. Kesinlikle Cehennem güzergâh olmufltur (herkes oradan<br />

geçer)!<br />

22. Tu¤yan edenler (azg›nlar; zâlimler, Sünnetullâh’a göre<br />

korunma çal›flmalar› yapmayanlar) için yerleflim alan›d›r!<br />

23. Çok uzun süre kal›c›lar olarak!<br />

24. Orada ne bir serinlik tadarlar ne de keyif veren içecek!<br />

25. Ancak hamim (kaynar su) ve gassak (irin) müstesna!<br />

26. Tam karfl›l›¤› olarak yaflamlar›n›n!<br />

27. Muhakkak ki onlar bir hesap (yaflamlar›n›n sonucunu)<br />

ummuyorlard›!<br />

28. Varl›klar›ndaki iflaretlerimizi yalanlad›kça yalanlam›fllard›!<br />

29. (Oysa biz) her fleyi en incesine kadar kaydedip dosyalaflt›rd›k!<br />

30. O hâlde tad›n; size azaptan baflka bir fleyi asla art›rmayaca¤›z!<br />

31. Muhakkak ki korunmufllar için kurtulufl vard›r.<br />

161


162<br />

NEBE’ SÛRES‹<br />

32. Sulak bahçeler, üzüm ba¤lar›... (“Meselül cennetilletiy”<br />

uyar›s› hat›rlanmal›. Cennete dair anlat›lanlar›n tümü semboller<br />

benzetmelerle anlat›lmaktad›r.)<br />

33. Yafl›t muhteflem efller! (Cinsiyet kavram› olmayan fluur<br />

yap›n›n hakikatinden gelen Esmâ özelliklerini a盤a ç›karaca¤›<br />

muhteflem kapasiteli o boyutun özelli¤iyle oluflmufl bedenler.<br />

Difli - erkek ayr›ms›z! Allâhu âlem. A.H.)<br />

34. Dolu kadehler!<br />

35. Orada ne bir bofl söz duyarlar ne de bir yalan.<br />

36. Rabbinden bir ceza, (yani) yapt›klar›na ba¤›fl olmak üzere!<br />

37. Semâlar›n, arz›n ve ikisi aras›nda olanlar›n Rabbidir,<br />

Rahmân’d›r! Hiç kimse O’ndan bir hitaba mâlik de¤ildir.<br />

38. O süreçte, RUH (insanlar›n tümünde fluur boyutunda aç›-<br />

¤a ç›kan TEK’il Esmâ hakikati mânâs›) ve melekleri saf saf k›yamdad›r.<br />

(F›trat›nda) Rahmân’›n izin verdi¤i hariç, kimse konuflamaz<br />

hâldedir! O da do¤ruyu söyler.<br />

39. ‹flte budur Hak süreç! Art›k dileyen Rabbine erecek çal›flmay›<br />

yaps›n!<br />

40. Do¤rusu biz sizi yak›n bir azap (ölüm) ile uyard›k! O<br />

gün kifli, ellerinin (kendine) ne takdim etti¤ine bakar; hakikat<br />

bilgisini inkâr eden de flöyle der “Keflke toprak olsayd›m!”


27<br />

‘ALAK SÛRES‹<br />

(96. Sûre: 1-5. âyetler)<br />

“Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym”<br />

AHMED HULÛS‹<br />

“B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym<br />

(1) Ikra’ Bismi Rabbikelleziy halak; (2) Halekal’‹nsane min<br />

‘alak; (3) Ikra’ ve Rabbükel’Ekrem; (4) Elleziy ‘alleme BilKalem;<br />

(5) Allemel’‹nsane ma lem ya’lem.<br />

Anlam›:<br />

1. Yaratan Rabbinin ismi (ile iflaret etti¤i hakikatin olan<br />

kuvveler) ile OKU!<br />

2. ‹nsan› Alak’tan (kan p›ht›s›; genlerden) yaratt›.<br />

3. Oku! (Çünkü) Rabbin Ekrem’dir!<br />

4. O ki, (O Rabbanî özellikleri ve geneti¤ini) Kalem olarak<br />

ö¤retti (programlad›)!<br />

5. (Yani) insana bilmedi¤ini talim etti.<br />

163


164<br />

‘ALAK SÛRES‹<br />

Bilgi:<br />

Dinin derinliklerindeki “SIR”lara ermeyi dileyenlere günde<br />

üç yüz on üç defa okumalar›n› tavsiye ediyoruz!..<br />

“OKU”nun anlam› nedir; okunacak olan nedir; nas›l<br />

“OKU”nur; bütün bu sorular›n cevab›n› “HZ. MUHAMMED<br />

NEY‹ OKUDU?” isimli kitab›m›zda detaylar›yla aç›klamaya<br />

çal›flt›k.<br />

Burada kesinlikle bilelim ki, “OKU”nan nesne bildi¤imiz<br />

yaz› ile yaz›lm›fl bir metin de¤ildi! Öyleyse neydi?..<br />

Olay, yaz›l› bir metin okuma olay› de¤ilse; “ÜMMΔ olmaktan<br />

mânâ nedir ve kimler “ÜMMΔdir?..<br />

Neyse, dedi¤imiz gibi, biz bunlar›n cevaplar›n› ad› geçen<br />

kitaba b›rakal›m; ve tekrar edelim; Rabbin indîndeki gerçe¤i<br />

“OKU”mak arzusuna sahip olanlar, ‘Alak Sûresi’nin bu ilk befl<br />

âyetini her gün 313 defa okumay› al›flkanl›k hâline getirmeliler.


28<br />

‹Nfi‹RAH SÛRES‹<br />

(94. Sûre)<br />

“Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym”<br />

“B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym<br />

AHMED HULÛS‹<br />

(1) Elem neflrah leke sadrek; (2) <strong>Ve</strong> vada’nâ ’anke vizrek;<br />

(3) Elleziy enkada zahrek; (4) <strong>Ve</strong> refa’nâ leke zikrek; (5) Feinne<br />

me’al’usri yüsrâ; (6) ‹nne me’al’usri yüsrâ; (7) Feizâ fera¤te<br />

fensab; (8) <strong>Ve</strong> ila Rabbike fer¤ab.<br />

Anlam›:<br />

1. Senin gö¤sünü açmad›k m› (darl›¤›n› geniflletmedik mi)?<br />

2. (Hakikati açarak befleriyet) yükünü senden almad›k m›?<br />

3. Ki o (-nun a¤›rl›¤›), senin belini çat›rdatm›flt›!<br />

4. Senin zikrini (hat›rlad›¤›n hakikatini yaflatarak) yüceltmedik<br />

mi?<br />

165


166<br />

‹Nfi‹RAH SÛRES‹<br />

5. Bu yüzdendir ki, kesinlikle zorlukla beraber bir kolayl›k<br />

vard›r.<br />

6. Evet, kesinlikle her zorlukla beraber bir kolayl›k vard›r.<br />

7. (‹fllerinden) kurtulunca, (esas iflinle) yorul!<br />

8. Rabbini de¤erlendir!<br />

Bilgi:<br />

Maneviyatta ilerlemek isteyenler, bu sûreyi her gün 70 defa<br />

okumay› ihmal etmesinler...<br />

Ald›klar› yüksek seviyeli ilmi; karfl›laflt›klar› yüksek müflahedeleri,<br />

de¤erli keflifleri hazmetmek isteyenler günde yetmifl<br />

defa bu sûreyi okumaya devam etsinler...<br />

‹çi s›k›lanlar, bafl› daralanlar, bunal›mda olanlar selâmete<br />

ç›kmak istiyorlarsa, günde yetmifl defa bu sûreyi okumaya<br />

devam etsinler...<br />

Her biri de görecek ki; bu sûreye devam, onlar› kesinlikle<br />

muradlar›na erdirecektir.


29<br />

AHMED HULÛS‹<br />

BAZI KISA SÛRELER‹N<br />

FAZ‹LETLER‹ HAKKINDA<br />

Hazreti Rasûlullâh, k›sa sûrelerden baz›lar› hakk›nda flöyle<br />

buyurmufltur:<br />

“‹zâ zülzilet Kurân’›n yar›s›na denktir!.. ‘Kul HUvAllâhu<br />

EHAD’ üçte birine denktir... ‘Kul yâ eyyühel kâfirûn’ dörtte<br />

birine denktir.”<br />

Bu hadîs-î flerîflerde anlat›lmak istenen husus anlayabildi¤imiz<br />

kadar›yla, fludur:<br />

Kur’ân-› Kerîm bafll›ca iki ana tema üzerine infla edilmifltir:<br />

1. Tap›lacak bir tanr› olmay›p; Allâh’›n Vahdaniyetini ve<br />

Vahdetini fark edip idrak etmek ve elden geldi¤ince gere¤ini<br />

yaflamak.<br />

2. Ölümü tatmak suretiyle bafllayacak yeni düzen için dünya<br />

hayat› s›ras›nda birtak›m çal›flmalar yapma mecburiyeti ve kifli-<br />

167


168<br />

BAZI KISA SÛRELER‹N FAZ‹LETLER‹ HAKKINDA<br />

nin müspet ya da menfi kendisinden meydana gelen her zerre<br />

miktar› bile olsa fiilinin neticesiyle kesinlikle karfl›laflaca¤› gerçe¤i...<br />

‹flte yukar›da bahsi geçen “Zelzele Sûresi” ikinci maddenin<br />

tam bir özeti mahiyetinde oldu¤u için, anlad›¤›m›z kadar›yla,<br />

Kur’ân-› Kerîm’in yar›s›na denk olarak nitelendirilmifltir.


30<br />

Z‹LZÂL SÛRES‹<br />

(99. Sûre - Zelzele)<br />

“Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym”<br />

AHMED HULÛS‹<br />

“B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym<br />

(1) ‹zâ zülziletil Ardu zilzaleha; (2) <strong>Ve</strong> ahrecetilArdu eskaleha;<br />

(3) <strong>Ve</strong> kalel ‹nsanu ma leha; (4) Yevmeizin tühaddisü ahbâreha;<br />

(5) Bienne Rabbeke evha leha; (6) Yevmeizin yasdurun<br />

Nasu efltaten li yürav a’malehüm; (7) Femen ya’mel miskale<br />

zerretin hayren yerah; (8) <strong>Ve</strong> men ya’ mel miskale zerretin<br />

flerren yerah.<br />

Anlam›:<br />

1. Arz (beden), fliddetli bir sars›nt› ile sars›ld›¤›nda;<br />

2. Arz, a¤›rl›klar›n› d›flar› ç›kard›¤›nda,<br />

3. ‹nsan (bilinç, bedene bakarak): “Buna ne oluyor?” diyerek<br />

(panik yaflad›¤›nda),<br />

169


170<br />

Z‹LZÂL SÛRES‹<br />

4. ‹flte o süreçte haberlerini söyler.<br />

5. Rabbinden ona vahiy ile.<br />

6. O gün insanlar, gruplar hâlinde ç›kar ki çal›flmalar›n›n<br />

sonucunu görsünler!<br />

7. Kim bir zerre a¤›rl›¤›nca bir hay›r yaparsa, onu görür.<br />

8. Kim de bir zerre a¤›rl›¤›nca bir flerr yaparsa, onu görür.<br />

Bilgi:<br />

Zelzele Sûresi’nin ilk okundu¤u anda anlafl›lan en zâhir<br />

mânâs› yukar›da ifade etti¤imizdir... Ne var ki, bu sûrede sadece<br />

bu mânân›n anlat›ld›¤›n› sanmak, sadece yedide biri su üstünde<br />

görülen buzda¤›n›, gördü¤ünden ibaret zannetmek gafletine<br />

benzer!..<br />

Bu hususa bir misal oluflturmas› için bu sûrenin iki ayr›<br />

mânâs›ndan daha aç›klayabilece¤imiz ölçüler içinde söz etmeye<br />

karar verdik... Umar›m bu hususlar›n derinli¤ini düflünmemize<br />

faydal› olur...<br />

Birinci iç mânâ...<br />

“Arz” tâbiri dünya ve yeryüzü olarak anlafl›ld›¤› gibi, ayn›<br />

zamanda tasavvuf ehli taraf›ndan kiflinin “bedeni” olarak da anlafl›l›r...<br />

‹flte bu yönüyle konuyu ele al›rsak; bu sûrenin bildi¤imiz<br />

klasik ölüm öncesini anlatt›¤›n› kolayl›kla fark edebiliriz...<br />

“Kifli ölümü tad›nca k›yameti kopar” hükmünce; k›yamet<br />

ahvalini anlatan Zelzele Sûresi, kiflinin k›yameti olan ölüm hâlini<br />

burada flöyle anlat›yor kabul edilebilir...<br />

1. Beden, sinir sistemindeki biyoelektrik gücün kesilmesiyle<br />

fliddetli bir sars›nt› ile sars›l›p, tükenifle gitti¤inde;<br />

2. Beden içindeki gizli a¤›rl›k noktas› olan RUH’u, yani<br />

hologramik ›fl›nsal bedeni serbest b›rak›p d›flar›ya sald›¤›nda;


Z‹LZÂL SÛRES‹<br />

3. Kendinde hiçbir de¤ifliklik olmaks›z›n, bedeninde olan bu<br />

de¤iflikli¤i hissedip, görüp, yaflay›p, kendini RUH bedeniyle<br />

tan›maya bafllayan insan büyük bir hayret, flaflk›nl›k ve telâfl<br />

içinde buna ne oluyor dedi¤inde...<br />

4 - 5. Rabbinin vahyi sonucu olarak beden, bütün özelliklerini<br />

ve çal›flma sistemini, hâlini ve âk›betini, kiflinin kendisiyle<br />

neler yapabilece¤ini ve art›k kendisi olmaks›z›n, neler elde<br />

etmekten mahrum kalaca¤›n›, bedenli yaflam›n kendisi için geçmiflte<br />

ne kadar büyük bir nimet oldu¤unu aç›klar lisan› hâl ile...<br />

6. ‹flte ölümü tad›fl an› olan o bedenleri terk an›n› yaflayan<br />

insanlar, tüm yapt›klar›n›n ve neticelerinin görülmesi için yeni<br />

bir bedenle bâ’s olarak, biyolojik bedenlerinden ç›karak kiflisel<br />

k›yametlerini yaflarlar...<br />

7. Kim zerre a¤›rl›¤›nda bile olsa, yani en önemsiz gördü¤ü<br />

düflünce ve fiillerinin sonucu olan hayr›, kitaplar›nda yaz›l› olarak<br />

ve eserlerini karfl›lar›nda görürler...<br />

8. Kim zerre kadar kötü bir düflünce ya da fiil gerçeklefltirmiflse,<br />

bunu da kitab›nda ve kendi beyin dalgalar›ndan forme<br />

olmufl biçimde karfl›lar›nda görürler!..<br />

Evet, bu aç›klamaya çal›flt›¤›m›z husus, kiflinin, bildi¤imiz<br />

fizik-biyolojik yap›s›yla ilgili olan k›yametiyle alâkal› olan husus<br />

idi...<br />

fiimdi de baz› kiflilerde gerçekleflen “ÖLMEDEN ÖNCE<br />

ÖLMEK” diye tan›mlanan baflka bir bât›nî anlam ile Zelzele<br />

Sûresi’ndeki mânây› yorumlamaya çal›flal›m...<br />

1. Mevcudat fliddetli bir sars›nt› ile sars›l›p basîretinde<br />

da¤›lmaya bafllad›¤›nda... Varl›¤›n asl›n›n, orijininin, Hakk’›n<br />

Esmâ’s› oldu¤unu müflahede ederek; bu hakikatin ortaya ç›kmas›<br />

sonucu, zâhir görüntü, basîretinde parçalan›p yok olmaya yüz<br />

tuttu¤unda...<br />

171


172<br />

Z‹LZÂL SÛRES‹<br />

2. Mevcudat›n özündeki Hakk’›n varl›¤›, yani, o mevcudat›<br />

var gösteren Allâh isimlerinin mânâlar›, s›rlar› bât›nken zâhir<br />

olmaya bafllad›¤›nda;<br />

3. <strong>Ve</strong> insan, tüm mevcudatta var sand›¤› varl›klar›n bir serâp<br />

gibi yok olup, Hakk’›n varl›¤› yan›nda bunlar›n yok hükmünde<br />

oldu¤unu müflahede etmeye bafllad›¤›nda büyük bir hayret ve<br />

flaflk›nl›k içinde, buna ne oluyor böyle ki, her fley yok olup,<br />

sadece Allâh vechi Bak›y kal›yor, dedi¤inde...<br />

4. Mevcudat, kendisindeki bütün Esmâ mânâlar›n› o basîreti<br />

aç›lm›fl kifliye aç›klamaya bafllar... Her bir birimin hangi Allâh<br />

isminin mânâs›n› a盤a ç›karmak üzere var olmufl oldu¤unu<br />

haber verir... <strong>Ve</strong> anlar ki böylece insan, gayr› bildi¤i, hep O’nun<br />

Esmâ’s›n›n eseriymifl!..<br />

5. Ki bütün bunlar Rabbinden vahiy ile meydana gelir.<br />

Rubûbiyet mertebesinin hükümleri tüm mevcudatta vahiy yollu<br />

aflikâr olur... <strong>Ve</strong> kifli bunu da fark eder!..<br />

6. ‹flte bu ölmeden önce ölmüfl insanlar, daha önce neleri<br />

nas›l yapm›fl olduklar›n› apaç›k görecekler ve bunlar›n alt›ndaki<br />

s›rlar› da fark etmeye bafllayacaklard›r.<br />

7. Kimden zerre kadar hay›rl› bir fiil meydana geldiyse onu<br />

ve dolay›s›yla neticesini görecek...<br />

8. Kimden de zerre kadar flerr meydana geldiyse onu da tespit<br />

edecektir.<br />

Elbette bunun da derinli¤inde daha baflka mânâlar mevcut<br />

ki, bunlar›n yeri bu kitap olmad›¤› için bu mânâlara de¤inmiyoruz.<br />

Allâh cümlemizi, yüzeyde, flekilde, görünüflte kalma<br />

belâs›ndan korusun; görünenlerin ard›na geçmeyi, iç mânâlar›,<br />

derinlikli anlamlar› müflahede etmeyi nasip etsin...<br />

Ancak, bizler için, sadece bu sûrelerin Arapças›n› okumak


Z‹LZÂL SÛRES‹<br />

yeterli olmay›p, hiç olmazsa bir Kur’ân meâlinden istifâde ederek<br />

son derece dar kapsaml› da olsa, ana hatlar› ile ne anlat›lmak<br />

istendi¤ini bilmemiz gerekir.<br />

Zira, Kurân’da, “B‹Z BU KURÂN’I ANLAYASINIZ<br />

D‹YE” ifadesi mevcuttur... Derinli¤ine vukûf, elbette herkese<br />

müyesser olmaz. Ama, hiç de¤ilse kaba çizgilerle de olsa,<br />

Kur’ân-› Kerîm’i ana hatlar›yla anlamak ve ondan sonrad›r ki<br />

“‹man ediyorum Kurân’da bildirilenlere” demek daha yerinde<br />

olur... Yoksa elbette ki, insan›n bilmedi¤i bir fleye iman etmesini<br />

istemek, mant›¤›n afl›r› zorlanmas› demektir.<br />

“Kul HUvAllâhu Ehad”›n üçte bire denk olmas› ise flöyle<br />

anlafl›lm›flt›r... Allâh’›n TEK oluflunun tan›m›, ölüm ötesi yaflam<br />

gerçe¤i ve ölüm ötesi yaflama haz›rlanma önerileri olarak<br />

Kurân’daki konular› üçe ay›r›rsak, “‹hlâs” Sûresi bunun birincisidir.<br />

Esasen “‹HLÂS” Sûresi’yle ilgili olarak söylenecek pek çok<br />

fley var olmas›na karfl›n, bu kitab›n müsaadesi nispetinde baz›<br />

fleyleri size anlatmak istiyorum.<br />

“‹HLÂS” Sûresi’nin içerdi¤i mânây›, Allâh’›n bize ba¤›fllad›¤›<br />

anlay›fla göre, “HAZRET‹ MUHAMMED’‹N AÇIKLADI-<br />

⁄I ALLÂH” isimli kitab›m›zda anlatmaya çal›flt›k. Bu sebeple<br />

burada bu konuya girmeyece¤im. Arzu edenler, “‹HLÂS” Sûresi’nin<br />

mânâs›n› oradan okuyabilirler.<br />

Burada sizlere “‹HLÂS” Sûresi’yle ilgili küçük bir an›mdan<br />

söz etmek istiyorum.<br />

On yedi yafl›ndayken ‹stanbul Cerrahpafla’daki evimizin<br />

karfl›s›ndaki Cerrahpafla Camii’ne gitmifltim bir Cuma günü;<br />

henüz bu konuya yeni bafllad›¤›m süre içinde... Arkada, k›y›da<br />

bir yerde otururken, birisi omzuma vurdu ve “Efendi hazretleri<br />

seni ça¤›r›yor” dedi.<br />

173


174<br />

Z‹LZÂL SÛRES‹<br />

“Cuma fieyhi” diye hitap edildi¤ini duydu¤um yüz dört<br />

yafl›nda olan bir zât idi beni yan›na ça¤›ran... Sonradan Nakfl›bendî<br />

fieyhi oldu¤unu ö¤rendi¤im, gözleri neredeyse hiç görmeme<br />

hâlindeki bu zât, beni o mesafeden nas›l görmüfl de<br />

ça¤›rm›flt›!.. Her neyse, yan›na gittim, elini öptüm; bana sordu,<br />

“Sana bir görev versem, yapar m›s›n?”... Serde o yafl›n civanl›-<br />

¤› var ki, sanki da¤lar› delme¤e haz›r›m... “Elbette yapar›m”<br />

demifltim... Ama hiçbir fley de bilmiyorum, henüz... Bana flunu<br />

teklif etti o zât.<br />

“Ne kadar zamanda yapabilirsen, yüz bin ‹HLÂS çek ve<br />

ondan sonra yan›ma gel!..”<br />

Ne çare ki, bir hafta sonra, o zât›n ölüm ötesi yaflama intikâlini<br />

ö¤rendim. Ama gene de verdi¤im sözü tutup yirmi gün içinde<br />

yüz bin “‹HLÂS” okumay› tamamlad›m... Umar›m, Allâh,<br />

okumufl oldu¤um bu ‹HLÂS’lar hürmetine beni ba¤›fllar ve bu<br />

sûrenin s›rr›na erdirir...<br />

Dolay›s›ylad›r ki, fakir, tüm mümin kardefllerine imkânlar›<br />

nispetinde bu çal›flmay› tavsiye eder. Allâh kolaylaflt›ra!..<br />

Evet, bak›n Hazreti Rasûlullâh ashab›yla bu konuda ne<br />

konuflmufl...<br />

Ebu Hureyre (r.a.) naklediyor:<br />

“Toplan›n, size Kurân’›n üçte birini okuyaca¤›m...” buyurdu<br />

Rasûlullâh (s.a.v.)... Bunun üzerine toplan›ld›... Sonra Rasûlullâh<br />

evinden ç›k›p, “Kul HUvAllâhu Ehad” Sûresi’ni okudu... Sonra<br />

tekrar evine girdi... Bunun üzerine birbirimize Semâdan bir haber<br />

geldi herhâlde ki, evine girdi... diye konufltuk, yeni bir vahiy<br />

geliyor sand›k...<br />

Sonra Rasûlullâh (s.a.v.) evinden ç›kt› ve buyurdu ki:<br />

— Ben size Kurân’›n üçte birini okuyaca¤›m, dedim...<br />

Dikkat edin, ‹HLÂS Sûresi, Kurân’›n üçte birine denktir!”


Z‹LZÂL SÛRES‹<br />

Gene Ebu Hureyre (r.a.) naklediyor:<br />

Rasûlullâh (s.a.v.) ile bir yere geldik, bakt›k ki bir adam; Kul<br />

HÛvAllâhu Ehad, Allâhus Samed, lem yelid ve lem yûled,<br />

velem yekün leHÛ küfüven Ehad’› okuyor...<br />

“Vacib oldu!..” buyurdu Rasûlullâh...<br />

Ne vacib oldu Yâ Rasûlullâh?.. diye sordum kendisine...<br />

Buyurdu ki:<br />

“Cennet!..”<br />

Hemen gidip adam› müjdelemeyi istedim, fakat korktum ki,<br />

Rasûlullâh (s.a.v.) ile yemek yeme flerefini kaybederim... Daha<br />

sonra da adam›n yan›na gittim, ama ne var ki adam gitmiflti.”<br />

Ebu Derdâ (r.a.) naklediyor:<br />

Rasûlullâh (s.a.v.) buyuruyor:<br />

“Sizden biri bir gecede Kurân’›n üçte birini okumaktan âciz<br />

olur mu?”<br />

“‹nsan, Kurân’›n üçte birini nas›l okur?..” diye ashab› sordular...<br />

Bunun üzerine Rasûlullâh (s.a.v.) flöyle buyurdu:<br />

“Allâh Azze ve Celle Kur’ân-› Kerîm’i üç cüze ay›rd›. Kul<br />

HÛvAllâhu Ehad’› da bunlardan biri k›ld›”!..<br />

Bir baflka hadîs-î flerîf’te gene Hazreti Rasûlullâh Aleyhis-<br />

Selâm bak›n ne buyuruyor “‹HLÂS” Sûresi için:<br />

“Her kim bin ‹hlâs okuyup ruhuna yollarsa, Allâh o kifliyi<br />

cehennemden azât eder”... Dolay›s›yla belirli gecelerde veya<br />

âhirete intikâl eden sevdiklerimize bin ‹HLÂS okumay› âdet<br />

edinirsek, hem onlar çok büyük faydalar elde ederler hem de<br />

bizler.<br />

175


176<br />

Z‹LZÂL SÛRES‹<br />

‹HLÂS Sûresi okuman›n sonsuz ve s›n›rs›z faziletini anlatamayaca¤›m›za<br />

göre, flimdilik bu kadarla iktifa edip, gelelim<br />

“muavvizeteyn”e... “S›¤›nd›r›c›lar”a...


31<br />

FELAK ve NÂS SÛRELER‹<br />

113. FELAK SÛRES‹<br />

(113-114. Sûreler)<br />

“Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym”<br />

AHMED HULÛS‹<br />

“B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym<br />

(1) Kul e’ûzü BiRabbil felak; (2) Min flerri mâ halak; (3) <strong>Ve</strong><br />

min flerri ¤âsik›n izâ vekab; (4) <strong>Ve</strong> min flerrin neffâsâti fiyl’ukad;<br />

(5) <strong>Ve</strong> min flerri hâsidin izâ hased.<br />

Anlam›:<br />

1. De ki: “S›¤›n›r›m Felak’›n (karanl›¤› yar›p ayd›nl›¤a<br />

kavuflturan nûrun) Rabbine”<br />

2. “Yaratt›¤› halk›n›n flerrinden”<br />

3. “Karanl›¤› çöken gecenin flerrinden”<br />

4. “Dü¤ümlere üfüren kad›nlar›n flerrinden”<br />

5. “Haset etti¤inde, haset edicinin flerrinden!”<br />

177


178<br />

FELAK ve NÂS SÛRELER‹<br />

114. NÂS SÛRES‹<br />

“Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym”<br />

“B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym<br />

(1) Kul e’ûzü BirabbinNâs; (2) Melikin Nâs; (3) ‹lâhin Nâs;<br />

(4) Min flerril vesvâsil hannâs; (5) Elleziy yüvesvisü fiy sudûrin<br />

Nâs; (6) Minel cinneti ven Nâs.<br />

Anlam›:<br />

1. De ki: “S›¤›n›r›m Nâs’›n Rabbine,”<br />

2. “Nâs’›n Meliki’ne,”<br />

3. “Nâs’›n ‹lâh›’na”<br />

4. “El <strong>Ve</strong>svas’il Hannas’›n (sinip sinip geri dönen, insan›<br />

bedenselli¤e düflüren vesvese kuvvesi) flerrinden.”<br />

5. “O ki, insanlar›n içlerinde vesvese üretir.”<br />

6. “Cinlerden ve insanlardan!”<br />

Bilgi:<br />

Felak ve Nâs sûreleri BÜYÜye, sihre, manyetizmaya ve<br />

kiflinin iradesini zorlayan d›fl etkenlere karfl› en önemli silahlardand›r.<br />

Efendimiz’e yap›lan büyüye karfl› Cenâb-› Hak taraf›ndan<br />

nâzil olmufl iki sûredir.<br />

Her gün k›rk bir defa, veya her namazdan sonra yedi defa<br />

okunmas›nda çok büyük fayda vard›r.<br />

Hemen herkesin bildi¤i, “KUL EÛZÜ”ler olarak da adland›r›lan<br />

Felak ve Nâs sûreleri hakk›ndaki Rasûlullâh (s.a.v.)’in baz›<br />

tavsiyelerini de sizlerle paylaflmadan geçemeyece¤im.<br />

Ukbe b. Amir (r.a.) naklediyor:<br />

Rasûlullâh (s.a.v.) flöyle buyurdu:


FELAK ve NÂS SÛRELER‹<br />

“Bu gece inzâl olan, benzerleri hiç görülmemifl bir k›s›m<br />

âyetleri biliyor musun?.. Onlar, Kul eûzü birabbil felak ve kul<br />

eûzü birabbin nâs sûreleridir.”<br />

“Okunan en hay›rl› iki sûreyi sana ö¤reteyim mi; bunlar Kul<br />

eûzü birabbil felak ve kul eûzü birabbin nâs’t›r.”<br />

Rasûlullâh (s.a.v.) ile beraber Cuhfe ile Ebva aras›nda yolculuk<br />

yap›yorduk. Birden bizi bir f›rt›na ile yo¤un karanl›k sard›.<br />

Bunun üzerine Rasûlullâh (s.a.v.); “Kul eûzü birabbil felak”<br />

ve “Kul eûzü birabbin nâs”› okuyarak korunmaya bafllad›...<br />

Sonra da flöyle buyurdu:<br />

“Yâ Ukbe, bu iki sûre ile korun!.. Hiçbir korunan, bu iki<br />

sûrenin benzeri ile korunamam›flt›r!..”<br />

“Sen Kul eûzü birabbil felak sûresini okumaktan Allâh<br />

kat›nda daha makbul ve sevab› çok hiçbir sûre okuyamazs›n.<br />

Sen her namazda gücün yetiyorsa onu okumaya devam et!..”<br />

Evet, bunlardan sonra özetle birkaç hususu daha belirtelim:<br />

Hazreti Rasûl AleyhisSelâm, genellikle namazlardan sonra<br />

‹hlâs ve “Kul eûzü”leri avuçlar›na üfleyip, bütün vücudunu s›vazlar<br />

ve bunu üç kere tekrar ederdi.<br />

Her Cuma namaz›ndan sonra, dünya kelâm› etmeden, ‹hlâs<br />

ve “muavvizeteyn” denilen Kul eûzü’leri yedi defa okuyup vücuduna<br />

sürerse, o kifli gelecek Cuma namaz›na kadar her türlü<br />

tehlikeden emin olur, buyruluyor.<br />

Bunun haricinde, cinnî etki alt›nda olanlar›n, büyü yap›lm›fl<br />

olanlar›n, Âyet’el Kürsî ile beraber k›rk bir defa bu sûreyi okuyup,<br />

ayr›ca bu okuma s›ras›nda, nefesi suya üfleyip içmenin bir<br />

hayli faydal› oldu¤u da çeflitli kaynaklardan bize ulaflm›flt›r.<br />

179


180<br />

FELAK ve NÂS SÛRELER‹<br />

Ayr›ca, bu tür rahats›zl›klar› olanlara, topluca bu âyetlerin k›rk<br />

bir defa okunmas›n›n da çok yararl› olaca¤› belirtilmifltir.


32<br />

AHMED HULÛS‹<br />

KUR’ÂN-I KERÎM’DEN<br />

ÖRNEK DUALAR<br />

Bu bölümde de size Kur’ân-› Kerîm’den baz› dua örneklerini<br />

nakletmek ve onlar›n yararlar›n›n baz›lar›ndan söz etmek istiyorum...<br />

“...Rabbenâ âtinâ fiyddünyâ haseneten ve fiyl âh›rati haseneten<br />

ve k›nâ azâben nâr.” (2.Bakara: 201)<br />

Anlam›:<br />

“Rabbimiz, bize dünyada da hasene (Esmâ’n›n güzelliklerini<br />

yaflamay›) ver, sonsuz gelecek sürecinde de hasene (nefsimizdeki<br />

Esmâ’n›n güzellikleri) ver; (ayr› düflmenin) ateflinden bizi<br />

koru.”<br />

181


182<br />

KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR<br />

Bilgi:<br />

Rasûlullâh (s.a.v.)’in pek çok duas›nda bu âyete yer verdi¤ini<br />

Enes (r.a.) naklediyor bize... Bildi¤imiz ve bilmedi¤imiz tüm<br />

dünya ve âhiret güzelliklerini dileyip; dolay›s› ile atefl azab›na<br />

yol açacak fleylerden korunmay› talep etmeyi ö¤retiyor bize bu<br />

dua.<br />

“Rabbenâ lâ tuz›¤ kulûbenâ ba’de iz hedeytenâ ve heb lenâ<br />

min ledünKE rahmeten, inneKE entel <strong>Ve</strong>hhâb.” (3.Âl-u ‹mran: 8)<br />

Anlam›:<br />

“Rabbimiz, bize hidâyet ettikten (hakikati gösterip idrak<br />

ettirdikten) sonra fluurumuzu (nefsaniyete-egoya) döndürme ve<br />

bize ledünnünden bir rahmet ba¤›flla. Muhakkak sen <strong>Ve</strong>hhâb’<br />

s›n.”<br />

Bilgi:<br />

“Mümin’in kalbi Rahmân’›n iki parma¤› aras›ndad›r”<br />

hadîsinin iflaret etti¤i flekilde, kalplerimiz yani bilincimiz her an<br />

ilâhî kudrete tâbidir. Bu sebeple ne kadar gerçe¤e ermifl olursak<br />

olal›m, her an o gerçekten sapmak mümkündür. ‹flte bu dua,<br />

hâline güvenmeyip, ilâhî inayeti talep içindir.<br />

Bu duaya devam, kiflinin saadet hâli üzere ölümü tatmas›<br />

için iyi bir iflaret olarak de¤erlendirilebilir... Çünkü ›srarla<br />

devam edilen dua icabet iflareti tafl›r.<br />

Namazlarda son oturuflta, salâvatlardan sonra okunmas›<br />

flâyân› tavsiyedir.


KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR<br />

“Rabbenâ mâ halakte hazâ bat›lâ * sübhaneKE fek›nâ azâben<br />

nâr; Rabbenâ inneKE men tüdh›linnâre fekad ahzeytehu, ve<br />

mâ lizzalimiyne min ensar; Rabbenâ innenâ semi’na münâdiyen<br />

yünâdiy lil iymâni en âminû Bi Rabbiküm fe âmennâ * Rabbenâ<br />

fa¤fir lenâ zünûbenâ ve keffir annâ seyyiâtinâ ve teveffenâ<br />

ma’al’ebrar; Rabbenâ ve âtinâ mâ veadtenâ alâ RusuliKE ve lâ<br />

tuhzinâ yevmel k›yâmeti, inneKE lâ tuhlifül miy’âd.” (3.Âl-u<br />

‹mran: 191-194)<br />

Anlam›:<br />

“...Rabbimiz, bunlar› bofl yere yaratmad›n! Subhan’s›n (yersiz<br />

ve anlams›z bir fley yaratmaktan münezzeh, her an yeni bir<br />

fley yaratma hâlinde olans›n)! (A盤a ç›kard›klar›n› de¤erlendirmemenin<br />

getirece¤i piflmanl›ktan) yanmadan bizi koru” (derler).<br />

Rabbimiz, sen kimi atefle atarsan onu muhakkak afla¤›lam›fl<br />

olursun. Nefsine zulmedenlere hiçbir yard›mc› (kurtar›c›)<br />

olmaz! Rabbimiz, gerçekten biz ‘Hakikatinizi Esmâ’s›yla oluflturan<br />

Rabbinize iman edin’ diye imana davet edeni duyduk ve<br />

hemen iman ettik. Rabbimiz, suçlar›m›z› ba¤›flla, yanl›fllar›m›z›<br />

sil; sana ermifl kullar›nla birlikte olarak yan›na al. Rabbimiz,<br />

bize, Rasûllerine vadetti¤ini ver ve k›yamet sürecinde bizi rezil<br />

duruma düflürme! Muhakkak ki vaadinden dönmeyensin sen.”<br />

Bilgi:<br />

Burada da Allâhû Teâlâ bizlere en k›ymetli dua flekillerini<br />

ö¤retiyor.<br />

Ayr›ca, bu flekilde dua edildi¤i takdirde, bu duaya icabet edilece¤i<br />

de daha sonraki âyette kesinlikle ifade edilmifltir.<br />

Art›k Cenâb-› Hak taraf›ndan icabet sözü verilmifl bir duaya<br />

183


184<br />

KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR<br />

da devam edemiyorsak, elbette diyecek bir fley kalmaz.<br />

“...Rabbena zalemna enfüsena ve in lem ta¤fir lena ve terhamna<br />

lenekûnenne minel hasiriyn.” (7.A’raf: 23)<br />

Anlam›:<br />

“Rabbimiz! Nefsimize zulmettik... E¤er bizi ba¤›fllamaz ve<br />

bize rahmet etmez isen, biz kesinlikle hüsrana u¤rayanlardan<br />

oluruz.”<br />

Bilgi:<br />

Hazreti Âdem ve Havva, cennet hayat› yaflarken, kaderlerindeki<br />

o mâhut hatay› yapt›ktan sonra, kendilerinden sad›r olan bu<br />

fiilin üzüntüsü içinde, yukar›da ifade olunan biçimde ba¤›fllanma<br />

talep ettiler.<br />

<strong>Ve</strong> bu dualar› kabul olunarak, bir süre dünyada yaflad›ktan<br />

sonra, yeniden cennet yaflam›na dönme imkân›na ulaflt›lar.<br />

‹flte Kur’ân-› Kerîm’deki bu dua bize, “nefse zulmetmek”<br />

hâlinde ne yapmam›z gerekti¤ini ö¤retiyor.<br />

Hayat› nefsine zulmetmekle, yani “nefs”inde mevcut olan<br />

sonsuz kemâlin hakk›n› yerine getirememek suretiyle ona eziyet<br />

etmekle geçen bizlere de bu duaya devamdan baflka bir fley<br />

kalm›yor.<br />

“...HasbiyAllâhu, lâ ilâhe illâ HUve, aleyhi tevekkeltü ve<br />

HUve Rabbül arflil azîym.” (9.Tevbe: 129)


KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR<br />

Anlam›:<br />

“Allâh bana yeter! Tanr› yoktur sadece ‘HÛ’! O’na tevekkül<br />

ettim... Arfl-› Aziym’in Rabbi ‘HÛ’dur!”<br />

Bilgi:<br />

Bafl›n›z haks›z yere derde girdi¤i zaman bu âyeti günde befl<br />

yüz veya bin kere okumaya devam ederseniz, inflâAllâh k›sa<br />

zamanda selâmete ç›kars›n›z...<br />

Bu âyetteki duay› ilk okuyan ‹brahim (a.s.)’d›r.<br />

‹brahim AleyhisSelâm Nemrud taraf›ndan yakalatt›r›l›p,<br />

manc›n›kla atefl da¤›n›n içine f›rlat›ld›¤› zaman, havadayken<br />

Cebrâil isimli melek gelir ve sorar...<br />

— Yâ ‹brahim senin için ne yapmam› istersin?<br />

‹brahim AleyhisSelâm cevap verir:<br />

— Allâh’a güvendim. O bana yeter... Tanr› yoktur O vard›r!<br />

Ben O’na ba¤lan›p, iflimi O’na b›rakt›m... Ki O Arfl’›n Aziym<br />

Rabbidir...<br />

‹flte ‹brahim AleyhisSelâm’›n bu flekildeki ifadesinden sonra<br />

mucize olur ve ‹brahim AleyhisSelâm yavafl bir flekilde ateflin<br />

içine düfler fakat onu atefl yakmaz... Çünkü, Kur’ân-› Kerîm’de<br />

anlat›ld›¤› üzere “atefl so¤umufl ve selâmet verici olmufltur”<br />

‹brahim AleyhisSelâm için, Allâh emri ile... ‹flte, böyle bir<br />

mucizenin meydana gelmesine vesile olan anlay›fl ve ifade vard›r<br />

bu duada...<br />

Bak›n bu dua için ne buyuruyor Rasûlullâh (s.a.v.) Efendimiz<br />

bizlere:<br />

“Kim sabah kalkt›¤›nda ve geceye girdi¤inde Allâh’a güvendim<br />

o bana yeter, Tanr› yoktur, Arfl’›n Aziym Rabbi olan O<br />

vard›r derse; bunu ister s›dk ile söylesin ister YALANDAN<br />

185


186<br />

KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR<br />

(inanmayarak) söylesin, yedi defa söyledi¤inde Allâh ona kâfi<br />

gelir...” Ebu Davud.<br />

Dikkat edin!..<br />

Bu hadîs-î flerîf’te çok önemli bir hususa iflaret ediliyor!..<br />

Allâh’›n S‹STEM’ine!.. “Allâh’›n düzeninde asla de¤ifliklik<br />

olmaz” âyetiyle de vurgulanan S‹STEME...<br />

Siz belli dualar› veya zikirleri yapt›¤›n›z zaman, inansan›z<br />

da, inanmasan›z da, o yap›lan çal›flma, ilgili mekânizmay›, sistemi<br />

harekete geçirir ve mutlaka semeresini verir; demifltik...<br />

‹flte bu hadîs-î flerîf, söylediklerimizin aç›k-seçik ispat›d›r.<br />

“Kifli ister SIDK ile ister yalandan yani inanmayarak” yapt›¤›nda<br />

denmesi, bunun apaç›k göstergesidir.<br />

Bu sebeple diyoruz ki, siz inanmasan›z dahi bu zikirlere<br />

veya dualara bir süre devam edin, söylenildi¤i sistem üzere...<br />

Elbette neticesine ulaflacaks›n›z.<br />

Allâh bize bunun mânâs›na ermeyi ve bu duay› edebilmeyi<br />

nasip etmifl olsun.<br />

“...Rabbi inniy eûzü BiKE en es’eleKE ma leyse liy Bihi<br />

’›lm * ve illâ ta¤firliy ve terhamniy ekün minelhasiriyn.”<br />

(11.Hûd: 47)<br />

Anlam›:<br />

“Rabbim! Bilgisine sahip olmad›¤›m (içyüzünü bilmedi¤im)<br />

fleyi senden istemekten sana s›¤›n›r›m! Beni ba¤›fllamaz ve bana<br />

rahmet etmezsen hüsrana u¤rayanlardan olurum.”


KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR<br />

Bilgi:<br />

Nuh AleyhisSelâm kavmini uyarm›fl, ama kendisini dinlememifllerdi.<br />

O da ald›¤› emri ilâhî üzerine bir gemi yapt› ve<br />

hayvanlardan birer çift ile yak›nlar›n› gemiye davet etti. Ne çare<br />

ki o¤lu ona inanmam›fl ve gemiye de binmemiflti.<br />

Tufan bafllad›ktan sonra, seller üzerinde gemi yüzerken,<br />

dalgalar›n aras›nda bo¤ulmak üzere olan o¤lunu gördü ve onun<br />

kurtulmas› için ›srarla Rabbine dua etti... Ama ne çare ki duas›na<br />

icabet gelmiyordu...<br />

“... Muhakkak ki o senin ailenden de¤ildir! Muhakkak ki o<br />

(hükmüme karfl› o¤lun konusunda ›srarl› olman) iman›n gere¤i<br />

olmayan bir fiildir! Hakk›nda bilgin olmayan fleyi benden isteme!<br />

Muhakkak ki Ben sana cahillerden olmaman› ö¤ütlerim...”<br />

(11.Hûd: 46)<br />

‹flte bu uyar›dan sonra Nuh AleyhisSelâm, yukar›da metnini<br />

verdi¤imiz özrü, ba¤›fllanmay› ihtiva eden duay› yapt›...<br />

Bize, burada büyük ders vard›r!.. Birçok akrabam›z veya<br />

daha yak›n›m›z, ailemizden kifliler vard›r ki, gerçe¤i örtmekte,<br />

inkârda, tanr› kabulünde inat edip dururlar. Oysa onlarla her ne<br />

kadar kan ba¤›m›z varsa da, ölüm ötesi yaflam içinde hiçbir<br />

yak›nl›¤›m›z mevcut de¤ildir... Bu sebepten de onlar hakk›nda<br />

›srar etmemiz ya da onlar› zorlamam›z abestir. Bize düflen sadece<br />

onlar›n hidâyet bulmas› için Rabbimize dua edip, gerisini<br />

O’na b›rakmakt›r.<br />

Muhakkak ki Allâh’›n takdiri yerine gelecektir...<br />

Öyle ise bize hay›rl› nesil talep etmek düflüyor... Bak›n o da<br />

bize nas›l ö¤retiliyor:<br />

187


188<br />

KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR<br />

“...Rabbena heb lena min ezvacina va zürriyyatina kurrete<br />

a’yunin vec’alna lil müttek›yne imama.” (25.Furkan: 74)<br />

Anlam›:<br />

“Rabbimiz... Efllerimizden (veya bedenlerimizden) ve<br />

evlatlar›m›zdan (bedenî çal›flmalar›m›z›n semeresinden) göz<br />

ayd›nl›¤› (cennet yaflam›n›) oluflturacaklar› bize ihsan et; bizi,<br />

korunmak isteyenlere uyulas› önder k›l.”<br />

Bilgi:<br />

Evlat isteyen ana-babalara Cenâb-› Hakk’›n ö¤retti¤i bir dua<br />

bu... Hay›rl› evlad› olsun isteyenler, flayet bu duaya namazlar›ndan<br />

sonra devam ederken çocuklar› olursa, umulur sâlih bir<br />

nesil sahibi olurlar.<br />

“Rabbic’alniy muk›ymes Salâti ve min zürriyyetiy, Rabbenâ<br />

ve tekabbel duâ’; Rabbena¤fir liy ve li valideyye ve lil<br />

mu’miniyne yevme yekumül hisâb.” (14.‹brahiym: 40-41)<br />

Anlam›:<br />

“Rabbim, salât› ikameyi (Esmâ hakikatine yöneliflin getirisini<br />

yaflayanlardan) k›l, beni ve zürriyetimden de (ikame edenler<br />

yarat)! Rabbimiz; duam› gerçeklefltir (Dikkat: ‹brahim (a.s.)<br />

gibi bir Zât, salât›n ikamesini - yaflant›s›n› talep ediyor; bu ne<br />

anlam tafl›r, derin düflünmek gerekir. Ahmed Hulûsi). Rabbimiz,<br />

yaflam muhasebesinin ortaya serildi¤i süreçte, beni, ana-babam›<br />

ve iman edenleri ma¤firet eyle!”


KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR<br />

Bilgi:<br />

‹brahim AleyhisSelâm’›n Kur’ân-› Kerîm’de yer alan bu<br />

duas› NAMAZ ile ilgili tek duad›r.<br />

NAMAZI ikame etmeyi hedef alan bu dua, namaz›n hakikatine<br />

yönelmek isteyenlere özellikle tavsiye olunur...<br />

Namaz vard›r k›l›n›r...<br />

Namaz vard›r ikame olunur...<br />

Namaz vard›r içinden hiç ç›k›lmaz, daimîdir...<br />

Biz namaz konusuna Abdülkâdir Geylânî Hazretleri’nin<br />

yazm›fl oldu¤u “Risâle-i Gavsiye” isimli eserin flerhi olan<br />

“GAVS‹YE AÇIKLAMASI” isimli kitab›m›zda ve “8” numaral›<br />

“‹slâm” kasetinde de¤indik. Arzu edenler namaz hakk›nda<br />

genifl ve derinlemesine bilgiyi buralarda bulabilir.<br />

“Namaz dinin dire¤idir” uyar›s› gere¤ince, Allâh bize namaza<br />

gereken önemi vermeyi ve hakk›n› edâ edebilmeyi nasip<br />

etsin...<br />

Tekrar ediyorum, namaz›n özüne ermeyi dileyenler, secdelerde<br />

bunu talep etsinler...<br />

“...Rabbi inniy messeniyefl fleytanu Bi nusbin ve azâb; Rabbi<br />

eûzü BiKE min hemezâtifl fleyât›yn ve eûzü BiKE Rabbi en yahdurûn.<br />

<strong>Ve</strong> h›fzan min külli fleytanin mârid.” (38.Sâd: 41,<br />

23.Mu’minûn: 97-98, 37.Sâffât: 7)<br />

Anlam›:<br />

Rabbim muhakkak ki fleytan (kendimi beden olarak hissedifl)<br />

bana bitkinlik ve azap yaflatt›. Rabbim! (Bedenselli¤e<br />

çeken) fleytanlar›n vesveselerinden sana (hakikatimdeki koruyu-<br />

189


190<br />

KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR<br />

cu Esmâ’na) s›¤›n›r›m. <strong>Ve</strong> sana (hakikatimdeki koruyucu Esmâ’na)<br />

s›¤›n›r›m Rabbim, çevremde bulunmalar›ndan. (Dünya<br />

semâs›n›) kurallara itaatten ç›kan her fleytandan koruduk.<br />

Bilgi:<br />

fiEYTANLARA yani C‹NLERE KARfiI OKUNACAK EN<br />

TES‹RL‹ DUALAR… C‹NLER‹N her türlü zarar veren tesirlerine<br />

karfl› Kur’ân-› Kerîm’de bulunan bir iki dua âyeti, beraberce<br />

okundu¤u zaman son derece tesirli olmaktad›r.<br />

“Sâd” Sûresi’nin 41. âyeti olan k›sm› Eyyûb (a.s.) okumufltur...<br />

“Mu’minûn” Sûresi’nin 97 ve 98. âyetleri olan k›sm› ise<br />

Cenâb-› Hak taraf›ndan Rasûlullâh (s.a.v.)’e ö¤retilmifltir.<br />

Sâffât Sûresi 7. âyetindeki bölüm ise cinnî ilhamlara karfl›<br />

korunmay› temin etmektedir.<br />

C‹NLER taraf›ndan kand›r›lm›fl bulunan herkes bu duaya<br />

devam hâlinde çok büyük faydalar görür...<br />

MEDYUMLAR, RUHLARLA, UZAYLILARLA GÖRÜfi-<br />

TÜKLER‹N‹ SANANLAR, KEND‹N‹ EVL‹YA, fiEYH veya<br />

MEHD‹ zannedenler bu dualara flayet bir süre devam ederlerse,<br />

o zann› oluflturan tüm veriler kesiliverir.<br />

Bu duan›n tesirli olabilmesi için birkaç yol vard›r...<br />

1. Kiflinin kendisinin, üzerindeki etki kesilene kadar her gün<br />

sabah ve akflam iki yüz veya üç yüz kere bu duay› okumas› ve<br />

ayr›ca her okuyuflta bir sürahi su içine nefesini de üfleyerek ve<br />

daha sonra da o suyu içerek bünyesini güçlendirmesi...<br />

2. Güvenilen sâlih birkaç kiflinin bir araya gelerek o kiflinin<br />

üzerine üç yüzer kere okumalar› ve bu arada ortada genifl a¤›zl›<br />

bir kap içinde su bulundurmalar› ve daha sonra o kifliye peyderpey<br />

bu suyu içirmeleri... Mümkünse o kiflinin kendisinin de bu


KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR<br />

dualara devam›...<br />

3. Ayr›ca bu kiflinin her gün 41 defa “Kul eûzü birabbil<br />

felak” ve “Kul eûzü birabbin nâs” sûrelerini sabah akflam okumas›.<br />

fiayet bunlar›n hepsi bir arada yap›l›rsa daha kolay neticeye<br />

ulafl›l›r...<br />

Burada flunu da belirtmeden geçmeyelim...<br />

Gerek “Âyet’el Kürsî” ve gerekse “muavvizeteyn” denilen<br />

“Kul Eûzüler” pasif korunma sistemleridir. Kiflinin beyin gücünü<br />

kuvvetlendirmeye, ruh gücünü kuvvetlendirmeye ve koruyucu<br />

manyetik kalkan içine almaya yarayan formüllerdir...<br />

Yukar›da verdi¤imiz âyetler ise tamam›yla aktif formüldür...<br />

Yani kifli bu dualara devam etti¤i zaman; o kiflinin beyni lazer<br />

tabancas›n›n ›fl›n› gibi, fakat çevresine yayg›n olarak öyle bir<br />

›fl›nsal yay›n yapmaktad›r ki; bundan bütün C‹NLER rahats›z<br />

olmakta ve uzaklaflma zorunlulu¤unu hissetmektedirler.<br />

Burada ayr›ca flu hususu da belirtmeden geçmeyelim:<br />

C‹NLER‹N musallat oldu¤u kifliler ve C‹NLER‹N çeflitli<br />

etkileme sistemleri hakk›nda “RUH, ‹NSAN, C‹N” isimli kitab›m›zda<br />

ve “RUH, C‹N, MELEK” isimli video kasetimizde son<br />

derece genifl kapsaml› bilgi vermeye çal›flt›k; ‹lâhî lütfu inayet<br />

neticesinde... Burada flunu da özellikle vermek istiyorum:<br />

C‹NLER‹N etkisi alt›nda olan kifliler, bu dualar› okumaya<br />

bafllad›klar› zaman, önce içlerinde büyük s›k›nt› duyarlar. Hatta<br />

b›rak›n kendilerinin okumas›n›; çevresindekiler okumaya bafllasa,<br />

hemen oradan uzaklaflmak isterler.<br />

Bunun sebebi, bilinçleri d›fl›nda kendilerini elegeçirmifl olan<br />

cinlerin o dalgalardan zarar görerek uzaklaflmak istemeleri ve<br />

onlar› da yanlar›nda götürmeyi arzulamalar›d›r.<br />

S›k›nt›n›n arkas›ndan, atefl basmas›, tepeye atefl ç›kmas› gibi<br />

191


192<br />

KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR<br />

hâller hissedilir, avuç içlerinde terlemeler görülür... Cinlerin<br />

etkisi sonucu; adrenalin salg›s›n›n kana kar›flmas› neticesi hissedilen<br />

fleylerdir bunlar...<br />

fiayet kifli bütün bunlara dayanabilir ve kendisi de duaya<br />

devam edebilirse, birkaç gün içinde bu s›k›nt›lar› azal›r ve rahatlamaya<br />

bafllar... Bütün mesele, kiflinin iradesini kullan›p, direnebilmesi<br />

ve korkuyu atabilmesindedir.<br />

Bu bahsetti¤imiz dualar›n tatbiki için de, bize göre, hiçbir<br />

hocaya gidip para kapt›rman›n âlemi yoktur!.. Kiflinin kendisi<br />

veya güvendi¤i yak›n dostlar›, bunu rahatl›kla yapabilirler.<br />

Allâh cümlemizi bu konuda bilinçlendirsin ve C‹NLER’in<br />

elinde oyuncak olup, el âleme rüsva olmaktan korusun.<br />

“...Lâ ilâhe illâ ente subhaneKE inniy küntü minez zâlimiyn.”<br />

(21.Enbiyâ: 87)<br />

Anlam›:<br />

“Tanr› yok (benli¤im yok); sadece Sen (hakikatimi oluflturan<br />

El Esmâ mânâlar›n)! Senin (Esmâ mânâlar›n› a盤a ç›karan olarak<br />

bu ifllevimle) tespihindeyim! Muhakkak ki ben zâlimlerden<br />

oldum.”<br />

Bilgi:<br />

Bak›n bu hususta Rasûl AleyhisSelâm ne buyuruyor:<br />

“Zün Nun (Yunus AleyhisSelâm) bal›¤›n karn›nda iken ‘Lâ<br />

ilâhe illâ ente Subhaneke inniy küntü minez zâlimiyn’ diye dua<br />

ederdi. Bir fley hakk›nda bunu okuyan müslüman yoktur ki,<br />

Allâh onun duas›n› kabul etmesin.”


KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR<br />

Yunus AleyhisSelâm Kur’ân-› Kerîm’in “Enbiyâ” Sûresi’<br />

nin 87. âyetinde belirtilen flekilde, bu duaya devam ederek, yapt›¤›<br />

bir yanl›fltan dolay› ba¤›flland›... Sonra da o devir flartlar›na<br />

göre yüz bin kifliden fazla olan büyük bir toplulu¤a hidâyet ulaflt›rd›.<br />

Dünya flartlar› ve flartlanmalar› içinde, âdeta bal›k karn›nda<br />

bo¤ulmak üzere olan insan gibi, s›k›nt› içinde olanlara çok büyük<br />

ferahl›k ve kurtulufl getirecek olan bir tespihtir, duad›r bu<br />

âyet...<br />

‹leride tavsiyemiz olan çeflitli zikir formülleri içinde de yer<br />

alan bu duaya günde üç yüz defa çekmek suretiyle devam edenler<br />

çok büyük fayda görürler. Kesinlikle devam edin.<br />

“...Rabbiflrah liy sadriy; <strong>Ve</strong> yessirliy emriy.” (20.Tâhâ: 25-<br />

26)<br />

Anlam›:<br />

“Rabbim, fluuruma genifllik ver (bunlar› hazmedebileyim ve<br />

gere¤ini uygulayabileyim)... ‹flimi bana kolaylaflt›r.”<br />

Bilgi:<br />

Musa AleyhisSelâm’›n duas›n›n bir k›sm›d›r yukar›daki<br />

bölüm... Yap›lan çal›flmalara göre görülmüfltür ki, günde üç yüz<br />

defa çekenlerde bir süre sonra iç s›k›lmalar›, daralmalar ortadan<br />

kalkmakta, daha haz›ml› olunmakta ve ifller yoluna girmektedir.<br />

Yan› s›ra “Elem neflrah leke sadrek” âyeti de üç yüz defa<br />

okunursa, tesiri çok daha k›sa zamanda da görülebilir.<br />

‹ç s›k›nt›lar›ndan yak›nan, içe kapan›k, huzursuz, bunal›ml›<br />

193


194<br />

KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR<br />

kiflilere bu formül yan›s›ra “Bâs›t” ismi de bin sekiz yüz kere<br />

çekilmek suretiyle bir üçlü tertip fleklinde tavsiye edilir.<br />

“<strong>Ve</strong> in yemseskellahu Bidurrin fela kâflife lehu illâ HU * ve<br />

in yüridke Bihayrin fela radde li fadliH‹, yus›ybu Bihi men yeflau<br />

min ›badiH‹, ve ‘HU’vel ⁄afûrur Rah›ym.” (10.Yûnus: 107)<br />

Anlam›:<br />

“Allâh sende bir s›k›nt› a盤a ç›kar›rsa, onu O’ndan baflka<br />

kald›racak yoktur! E¤er sende bir hay›r irade ederse, O’nun lütfunu<br />

geri çevirecek de yoktur! O, lütfunu kullar›ndan diledi¤ine<br />

nasip eder... O ⁄afûr’dur, Rah›ym’dir.”<br />

Bilgi:<br />

“Yûnus” Sûresi’nin 107. âyeti olan bu metin iç s›k›nt›s›na<br />

düflenler, bir derdi s›k›nt›s› olanlar taraf›ndan günde yüz defa<br />

okunursa büyük yarar sa¤larlar. K›sa sürede Allâh o dertlerinden,<br />

s›k›nt›lar›ndan selâmete ç›kart›r.<br />

Kime böyle Allâh’a yönelmek kolaylaflt›r›l›rsa, s›k›nt›dan<br />

kurtulmak da ona yak›nd›r elbet!..<br />

“...Rabbirhamhüma kema Rabbeyaniy sa¤›yra.” (17.‹sra’: 24)<br />

Anlam›:<br />

“Rabbim... Merhamet et onlara (anne ve babama), küçükken<br />

beni terbiye ettikleri gibi.”


KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR<br />

Bilgi:<br />

‹nsan üzerindeki en büyük hak anne ve baba hakk›d›r...<br />

Dünya’da varolufl vesilesi olan anne-baba hakk›n›n bir evlat<br />

taraf›ndan ödenebilmesi çok güçtür.<br />

Ama bu âyeti kerîmede onlar için yapabilece¤imiz dilde çok<br />

kolay fakat mânâda çok de¤erli bir duay› ö¤retiyor Cenâb-› Hak<br />

bize...<br />

fiayet ana-babam›z›n hakk›n› bir nebze olsun ödeme sorumlulu¤una<br />

haiz bir vicdan›m›z varsa, dualar›m›zda mutlaka bu<br />

dört kelimeye de yer verelim.<br />

“...Rabbi evz›’niy en eflküre n›’metekelletiy en’amte aleyye<br />

ve alâ valideyye ve en a’mele salihan terdahu ve asl›h liy fiy<br />

zürriyyetiy* inniy tübtü ileyke ve inniy minel müslimiyn.”<br />

(46.Ahkaf: 15)<br />

Anlam›:<br />

“Rabbim... Bana ve ana-babama lütfun olan nimetlere flükretmemi,<br />

raz› olaca¤›n yararl› fiiller yapmam› nasip et. Benim<br />

zürriyetime de salâh› nasip et... Ben sana tövbe ettim ve muhakkak<br />

ki ben Müslimlerdenim!”<br />

Bilgi:<br />

Yukar›daki duay› ihtiva eden âyeti kerîmenin (46.Ahkaf: 15)<br />

inzâline sebep Hazreti Ebu Bekir S›ddîk (r.a.)’d›r.<br />

Ailesinin de müminlerden olmas› yolunda bu flekilde yapt›-<br />

¤› dua Cenâb-› Hak taraf›ndan kabul olmufl ve bu durum, iflbu<br />

âyet ile de tasdik olmufltur.<br />

195


196<br />

KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR<br />

Ayn› duaya biz de devam edersek, ailemizin ve neslimizin<br />

kurtuluflu için çok hay›rl› bir ifl yapm›fl oluruz… Namaz ard›ndan<br />

yap›lan dualar içinde bu duan›n da yer almas›n› özellikle<br />

tavsiye ederiz.<br />

“‹nne rabbiy yebsutur r›zka limen yeflâu ve yakdiru leh ve<br />

ente hayrur razik›yn.”<br />

Anlam›:<br />

“Rabbim, flüphesiz ki sen diledi¤inin r›zk›n› geniflletir, diledi¤inin<br />

de daralt›rs›n. En hay›rl› r›z›k ihsan edicisin.”<br />

Bilgi:<br />

Daha önce metnini verdi¤imiz “Âl-u ‹mran” Sûresi’nin 26-<br />

27. âyetleri olan “Allâhümme mâlikel mülk” duas›yla birlikte<br />

bu duaya devam edilirse, r›z›k s›k›nt›s› çekenler çok fayda görürler.<br />

Bu duan›n günde üç yüz defa okunmas› tavsiye olunur.<br />

“...Rabbi edh›lniy müdhale s›dk›n ve ahricniy muhrace s›dk›n<br />

vec’al liy min ledünke sultânen nas›yra.” (17.‹sra’: 80)<br />

Anlam›:<br />

“Rabbim, girdi¤im yere s›dk hâlinde girdir ve ç›kt›¤›m yerden<br />

s›dk ile ç›kart; ledünnünden zafere erdirici bir kudret olufltur<br />

bende!”


KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR<br />

Bilgi:<br />

Kur’ân-› Kerîm’deki çok önemli dualardan biridir bu…<br />

Giriflilen ifle s›dk ile girmeyi, o iflten s›dk üzere tamamlanm›fl<br />

olarak ve o iflte baflar›ya ulaflmak için özel ilâhî güçle donanmay›<br />

talep etmeyi ö¤retiyor Cenâb-› Hak bizlere…<br />

S›dk; sadakat, do¤ruluk, teslimiyet, iyi niyet, güvenirlilik<br />

gibi kavramlar› içine alan bir kelimedir. Hazreti Ebu Bekir’e<br />

“s›ddîk” denilmesi de iflte bu özelliklerin hepsinin onda mevcut<br />

olmas› dolay›s›ylad›r. Bütün bu özelliklerle bezenmifl olarak bir<br />

ifle giriflmek veya bir ortama girmek, elbette ki baflar›l› olman›n<br />

birinci basama¤›d›r. ‹kinci basamak ise, ilâhî güçle destekli<br />

olmakt›r ki, bunun ne kadar önemli oldu¤unu ehli bilir…<br />

Allâh, yolunda çal›flt›¤›m›z sürece indînden bir güçle bizi<br />

desteklesin ve baflar›dan baflar›ya kofltursun!..<br />

“...Rabbenâ âtinâ min ledünKE rahmeten ve heyyi’ lenâ min<br />

emrinâ rafledâ.” (18.Kehf: 10)<br />

Anlam›:<br />

“Rabbimiz (hakikatimiz olan Esmâ bileflimimiz) bize ledünnünden<br />

(asl›n olan mutlak El Esmâ mertebesinden a盤a ç›kan<br />

özel bir kuvve ile) bir rahmet (lütfunla oluflacak bir nimet) ver<br />

ve bize (bu) iflte bir kemâl hâli olufltur.”<br />

Bilgi:<br />

Bu âyette de Cenâb-› Hak bize, ifllerimizde baflar›l› olmam›z<br />

için DUA etmemiz gereklili¤ini ö¤retiyor… Ayr›ca, baflar›<br />

niyaz›nda bulunurken, Allâh’›n “‹NDÎNDEN” yani ZÂTÎ<br />

197


198<br />

KUR’ÂN-I KERÎM’DEN ÖRNEK DUALAR<br />

rahmetinden talep etmemiz yolunda uyar›da bulunuyor…<br />

Öyle ise bu iflareti iyi de¤erlendirip, “‹NDÎNDEN” diyerek<br />

talep edelim, ZÂTÎ s›fatlar›yla alâkal› konularda, ‹lim, Rahmet,<br />

Kudret gibi…<br />

“...Rabbi lâ tezerniy ferden ve ente hayrul varisiyn.”<br />

(21.Enbiyâ: 89)<br />

Anlam›:<br />

“Rabbim... Beni hayatta tek bafl›ma b›rakma (bir vâris ihsan<br />

et)! Sen vârislerin en hay›rl›s›s›n.”<br />

Bilgi:<br />

Zekeriya (a.s.) ihtiyarlam›fl ve buna ra¤men hâlâ bir çocu¤u<br />

olmam›flt›…<br />

Bunun üzerine yukar›da nakletti¤imiz flekilde dua etti<br />

Rabbine…<br />

<strong>Ve</strong> duas› kabul edilerek Yahya ismini koydu¤u bir o¤ula<br />

kavufltu…<br />

Bu, ‹sa (a.s.)’›n geliflini müjdeleyen Yahya (a.s.) idi…<br />

Çocu¤u olmay›p da ›srarla çocuk isteyenlerin, bu duaya<br />

devamlar› çok faydal› olur… Gece yar›s›ndan sonra birkaç gece,<br />

ileride tarif etti¤im, “Hâcet namaz›” k›l›n›r, ard›ndan da bin defa<br />

bu duaya devam edilirse, umar›m Allâhû Teâlâ bir kolayl›k<br />

ihsan eder.


33<br />

AHMED HULÛS‹<br />

RASÛLULLÂH’A SALÂVATLAR<br />

“‹nnAllâhe ve melâiketeHÛ yusallûne alenNebiyy yâ eyyühelleziyne<br />

âmenû, sallû aleyhi ve sellimû tesliymâ” (33.Ahzâb:<br />

56)<br />

Anlam›:<br />

“Muhakkak ki Allâh ve melekleri, Nebi’ye salât eder... Ey<br />

iman edenler, siz de O’na salât (yönelin) edin ve teslimiyet ile<br />

selâm verin!”<br />

Bilgi:<br />

Efendimiz, Rasûlümüz, basîretimizin nûru, Allâh’›n habibine<br />

salâvat getirmemiz yukar›daki âyeti kerîme ile bize emrolunuyor…<br />

Niçin bu böyle?<br />

Buyuruyor ki Rasûlullâh (s.a.v.):<br />

199


200<br />

RASÛLULLÂH’A SALÂVATLAR<br />

“‹NSANLARA fiÜKRETMEYEN HAKK’A fiÜKRETM‹fi<br />

OLMAZ.”<br />

‹flte bu aç›klama, tasavvufun en derinliklerine ait bir gerçe¤i<br />

bizim basîretimiz önüne sermekte; flayet biraz olsun kalp gözümüzü<br />

örten perdelerden kurtulmufl isek!..<br />

“ALLÂH MUHS‹NLERE ‹HSAN ED‹C‹D‹R” âyetinin inceli¤ine<br />

vâk›f olursak, anlar›z ki, herhangi bir ihsan ediciden o<br />

fleyi bize ihsan eden Allâh’t›r! <strong>Ve</strong> bize o fleyi ihsan eden Allâh’a<br />

flükür de; ancak, ihsan etti¤i mahale flükretmekle mümkündür!<br />

Aksi hâlde biz, gerçek verene de¤il; hayalimizde yaratt›¤›m›z<br />

TANRI’ya flükretmifl oluruz!<br />

Allâh, mutlak gerçe¤i bize göstermek ve idrak ettirmek için<br />

Rasûlullâh (s.a.v.) ile bize ihsanda bulundu¤una göre; Rasûl-ü<br />

Ekrem’e flükür Allâh’a flükür olacakt›r!..<br />

Bu kitap, bu iflin derinliklerini göstermek için yaz›lmad›¤›ndan;<br />

görevi sadece gerçek ve tek kap› olan DUA ve Z‹K‹R kap›s›n›<br />

tan›tmak oldu¤undan; biz dönelim mevzumuza.<br />

‹flte bu yüzdendir ki, biz, Rasûlullâh AleyhisSelâm’a flükürle<br />

emrolunduk Kur’ân-› Kerîm âyeti ile; yani Rabbimiz olan<br />

âlemlerin Rabbi Allâh emri ile. <strong>Ve</strong> iflte, Rasûlullâh dahi, bu emir<br />

dolay›s›yla, flükredilenin kim oldu¤unun bilgisiyle, kendisine<br />

çokça salâvat getirilmesi yolundaki afla¤›da nakledece¤imiz<br />

konuflmalar› yapt› çeflitli zamanlarda;<br />

“Burnu yere sürtülsün o kiflinin ki, yan›nda benim ismim<br />

an›l›r da, üzerime salât etmez!..”<br />

“Her cimriden daha cimri olan adam yan›nda an›ld›¤›m<br />

zaman, bana salât etmeyendir…”<br />

“Her DUA semâya yükselmekte güçsüzdür; bana salât edin-


RASÛLULLÂH’A SALÂVATLAR<br />

ce gücüne kavuflur, yükselir (icabet makam›na)...”<br />

“Kim bana bir kere salât ederse, Allâh ona on kere salât<br />

eder; onun on günah›n› siler; onu on derece yükseltir.”<br />

“‹nsanlardan bana en yak›n olan› bana en çok salât getirendir.”<br />

“Kim bana salât getirmeyi unutursa, ona cennetin yolu<br />

unutturulur.”<br />

“Kim kabrimin yan›nda bana salât ederse, ben onun sesini<br />

iflitirim. Kim uzaktayken benim üzerime salât getirirse, o bana<br />

ulaflt›r›l›r…”<br />

“DUA eden kimse, Nebilere ve Rasûllere salât etmedikçe,<br />

duas› perdelidir.”<br />

“Allâh’›n yeryüzünde seyahat eden melekleri vard›r ki,<br />

onlar bana ümmetimden selâm tebli¤ ederler…”<br />

“Bana salât edenlere Cenâb-› Hak s›rat üzerinde bir nûr<br />

ihsan eder… Ehli nûr ise ehli nârdan olmaz!..”<br />

“Hangi topluluk bir yerde oturur da, Allâh’› zikretmeden,<br />

bana salât getirmeden oradan kalk›p giderlerse, üstlerine<br />

Allâh’tan hasret siner!..”<br />

“Her biriniz Allâh’tan bir dilekte bulunmak istedi¤i zaman,<br />

evvela O’na flan›na yak›fl›r flekilde hamd etsin, sonra Rasûlüne<br />

salât etsin, ondan sonra duas›n› yaps›n. Bu amac›na ulaflmak<br />

için daha elverifllidir…”<br />

“Cuma günleri benim üzerime salât›n›z› ço¤alt›n… Zira,<br />

sizin salât›n›z bana o gün arz olunur.”<br />

“Her kim cennette bana yak›n olmak istiyorsa, o nispette<br />

bana salât etsin!..”<br />

“Cebrâil’le bulufltum... Bana flöyle dedi: Sana müjdelerim<br />

201


202<br />

ki, Allâh; kim sana salât ederse, ben ona salât ederim; kim sana<br />

selâm verirse ben ona selâm ederim, buyurdu...”<br />

“Sahabeden bir zât, Rasûlullâh (s.a.v.) ile flöyle konufltu:<br />

— Yâ RasûlAllâh, ben senin üzerine çokça salâvat getiriyorum…<br />

Buna zaman›m›n ne kadar›n› ay›ray›m?..<br />

— Diledi¤in kadar›n›!<br />

— Dörtte biri nas›l?..<br />

— Diledi¤in kadar›n› yap… Artt›r›rsan senin için daha hay›rl›d›r!..<br />

— Üçte biri nas›l?..<br />

— Diledi¤in kadar yap... Artt›r›rsan senin için daha hay›rl›<br />

olur!..<br />

— Yar›s›n› ay›rsam zaman›m›n?..<br />

— Diledi¤in kadar yap… Artt›r›rsan senin için daha hay›rl›<br />

olur…<br />

— Ya zaman›m›n hepsini ay›r›rsam salâvata?..<br />

— Bu takdirde yeter, günahlar›n ba¤›fllan›r!..”<br />

Salâvat okuman›n ne kadar de¤erli oldu¤u hakk›nda, bu nakletti¤imiz<br />

hadîs-î flerîfler umar›m bir fikir vermifltir! Konunun<br />

önemi hakk›nda biraz düflünelim isterseniz.<br />

Art›k herkes, kendi anlay›fl›na göre elbette bu hususu de¤erlendirecektir...<br />

fiimdi biz gelelim, size tavsiye edece¤imiz baz›<br />

salâvat› flerîfelere…<br />

hu”<br />

RASÛLULLÂH’A SALÂVATLAR<br />

“CezAllâhu ‘annâ seyyidenâ Muhammeden mâ huve ehlu


Anlam›:<br />

Allâh’›m, Efendimiz Muhammed’e lây›k oldu¤u flekilde ihsanda<br />

bulun bizim taraf›m›zdan, biz O’nu de¤erlendirmekten<br />

âciziz...<br />

Bilgi:<br />

Bu salâvat› bize ö¤reten Bizâtihi Hazreti Rasûl<br />

AleyhisSelâm… Hadîs-î flerîf’te buyuruyor ki:<br />

yazar.”<br />

“Her kim bu flekilde derse, yetmifl melek, bin sabah ona ecir<br />

“Allâhümme salli ‘alâ men rûhuhû mihrâbul ervâh› vel<br />

melâiketi vel kevn... Allâhümme salli ‘alâ men huve imâmul<br />

enbiyâi vel murseliyn... Allâhümme salli ‘alâ men huve imâmu<br />

ehlil cenneti ‘›badillâhil mu’miniyn”<br />

Anlam›:<br />

Bütün ruhlar›n, meleklerin ve kevne gelenlerin mihrab›,<br />

O’nun Ruhu olan Zât’a salât eyle Allâh’›m!... Bütün Nebilerin<br />

ve mürselînin (Rasûllerin) imam› olan O Zât’a salât eyle<br />

Allâh’›m!... Allâh’›n mümin kullar› cennet ehlinin imam› olan<br />

O Zât’a salât eyle Allâh’›m.<br />

Bilgi:<br />

Bundan üç yüz sene evvel zaman›n “GAVS”› olan Seyyid<br />

Abdülaziz Ed Debba¤, bu manevî görevi dolay›s›yla, bütün<br />

“D‹VAN” (1) toplant›lar›na da kat›l›rd›.<br />

(1) “D‹VAN” hakk›nda bilgi “‹NSAN VE SIRLARI” kitab›m›z›n “R‹CAL‹<br />

GAYB” bölümünde mevcuttur.<br />

RASÛLULLÂH’A SALÂVATLAR<br />

203


204<br />

RASÛLULLÂH’A SALÂVATLAR<br />

‹flte bu toplant›lardan birinde, Rasûlullâh (s.a.v.)’in k›z› olan<br />

Hazreti Fât›ma (r.a.) ile aras›nda cereyan eden olay› flöyle anlat›yor:<br />

“D‹VAN” toplant›lar›ndan birindeydik... Ben, Rasûlullâh<br />

Efendimiz’in sa¤›nda oturuyordum di¤er arkadafllarla beraber...<br />

Karfl› tarafta da baz› kad›n evliyalar ile di¤er mânâ büyükleri<br />

oturuyordu…<br />

Derken Hazreti Fât›ma geldi ve onlar›n önüne oturarak, cennet<br />

lisan› ile flu salâvat› flerîfeyi okudu... Cennet lisan›ndan her<br />

bir kelime veya cümle bir harf ile ifade edilebilir... Kur’ân-›<br />

Kerîm’in baz› sûre bafllar›nda yer alan elif, lâm, mim, nun, ra,<br />

ta, ha gibi harfler dahi bu cennet lisan›ndand›r. Bu flekilde okunan<br />

bu salâvat› dinledikten sonra, yan›na gidip sordum Hazreti<br />

Fât›ma’ya…<br />

— Nedir bu salâvat›n ecri yâ Fât›ma?.. Cevap verdi:<br />

— Her kim bu salâvata devam ederse, onun hakk›n› ödemeye<br />

yeryüzündeki bütün a¤açlar, yapraklar, tafllar ve molozlar<br />

mücevher olsa, gene de yetmez!..<br />

Bu kadar büyük ecri olaca¤›na inanamad›m!.. Hemen<br />

Rasûlullâh (s.a.v.)’in yan›na gittim ve sordum, buyurdu ki:<br />

— Fât›ma söylemifl ya, daha ne istiyorsun!.. Aynen O’nun<br />

dedi¤i gibi!..<br />

Bunun üzerine ilk iflim, bu salâvat› flerîfeyi Arapçaya çevirmek<br />

oldu.<br />

‹flte size yukar›da nakletmifl oldu¤um salâvat, böyle bir toplulukta,<br />

böyle bir zevât aras›nda tespit olmufltur… Art›k siz bu<br />

salâvat› nas›l arzu ederseniz öyle de¤erlendirin… Hiç olmazsa<br />

günde yüz defa okumaya çal›flal›m.


RASÛLULLÂH’A SALÂVATLAR<br />

“Allâhümme salli ‘alâ seyyidinâ Muhammedin ve ‘alâ âli<br />

seyyidinâ Muhammedin, kad dâkat h›yletiy edrikniy yâ<br />

RasûlAllâh”<br />

Anlam›:<br />

Allâh’›m... Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz<br />

Muhammed’in Âl-una (ehline) salât eyle... Çok darald›m ve s›k›nt›m<br />

var (çaresiz kald›m), bana yetifl (elimden tut, yard›m et)<br />

yâ RasûlAllâh!<br />

Bilgi:<br />

Birçok s›k›nt›lar› olan nice insan befl vakit namazdan sonra<br />

yüz yirmi befl defa bu salâvat› flerîfeye devam etmek suretiyle<br />

s›k›nt›lar›ndan azât olmufllar... Muhakkak ki Rasûlullâh’tan<br />

O’nun ruhaniyetinden yard›m istemek çok güzel bir fley. O’na<br />

yüzümüz olmasa bile, dünyada ve âhirette O’ndan baflka kime<br />

s›¤›n›p, flefaat talep edece¤iz ki!<br />

“Allâhümme salli ve sellim ve bârik ‘alâ seyyidinâ<br />

Muhammedin ‘adede halk›ke ve r›dâe nefsike ve zinete ‘arflike<br />

ve midâde kelimâtik”<br />

Anlam›:<br />

Allâh’›m... Efendimiz Muhammed’e halkettiklerinin adedince,<br />

sen raz› olas›ya kadar, arfl›n›n a¤›rl›¤›nca ve kelimelerinin<br />

midad›nca (mürekkebince, adedince?) salât, selâm ve bereket<br />

ihsan eyle.<br />

205


206<br />

RASÛLULLÂH’A SALÂVATLAR<br />

Bilgi:<br />

Bu flekilde tespihât yap›lmas›n› Hazreti Rasûlullâh Aleyhis-<br />

Selâm, efline ö¤retmiflti… Ayn› kelimeler ile Rasûlullâh’ a salâvat<br />

yap›l›rsa bunun ne kadar büyük kazançlar getirece¤ini hiç<br />

kimse tahmin edemez… Hiç de¤ilse günde yüz defa çekebilsek!..<br />

“Allâhümme salli ‘alâ seyyidinâ ve mevlânâ Muhammed’in<br />

fleceretil aslin nûrâniyyeti ve lem’âtil kabdatir Rahmâniyyeti ve<br />

efdalil haliykatil insaniyyeti ve eflrefis suveril cismâniyyeti ve<br />

menba’il esrâril ilâhiyyeti ve hazâinil ‘ulûmil ›st›fâiyyeti, sâhibil<br />

kabdatil asliyyeti ver rütbetil ‘aliyyeti, vel behcetis seniyyeti<br />

men in derecetin nebiyyûne tahte livâihi fehüm minhü ve ileyhi,<br />

ve salli ve sellim ‘aleyhi ve ‘alâ âlihi ve sahbihi ‘adede mâ ha-<br />

lakte ve razakte ve emette ve ahyeyte ilâ yevmin teb’asu men ef-<br />

neyte, ve salli ve sellim ‘aleyhi ve ‘aleyhim tesliymen kesiyra”<br />

Anlam›:<br />

Allâh’›m!... Nûrânî asl›n fleceresi, Rahmâniyyet kabzas›n›n<br />

parlamas›, insan mahlukat›n›n efdali, cismanî sûretlerin en<br />

flereflisi, ilâhî s›rlar›n menba›, seçilmifl-ar› (›st›fa) ilimlerin hazineleri;<br />

asli kabza, Alîy rütbe, yüce güzellik sahibi Efendimiz,<br />

Mevlâm›z Muhammed’e salât eyle; ki tüm Nebiler O’nun<br />

sanca¤›n›n alt›nda derecelenmifltir, onlar O’ndand›r O’nad›r...<br />

<strong>Ve</strong> O’na, O’nun Âl-una ve ashab›na yarat›p r›z›kland›rd›klar›n›n,<br />

öldürüp dirilttiklerinin adedince, fâni ettiklerini bâ’setti¤in<br />

güne kadar salât ve selâm eyle... <strong>Ve</strong> yine O’na ve di¤erlerine sa-


RASÛLULLÂH’A SALÂVATLAR<br />

lât ve teslim-i kesir (hakk›yla, daimî selâmet) olarak selâm eyle...<br />

Bilgi:<br />

Zaman›n›n en önde gelen evliyaullâh›ndan olan Seyyid<br />

Ahmed Bedevî Hazretlerinin tertiplemifl oldu¤u bu salâvat› flerîfenin<br />

flöyle bir olay› vard›r…<br />

Bir zât› muhterem, Efendimiz’e salâvatlar› ihtiva eden<br />

“Delâili Hayrât” kitab›n› tam on dört kere okumufl, bir gün içinde…<br />

<strong>Ve</strong> o huzur veren yorgunluk ile uykuya dalm›fl!..<br />

Rüyas›nda Efendimiz AleyhisSelâm’› görmüfl ve kendisine<br />

flöyle denilmifl:<br />

“On dört kere Delâili okuyaca¤›na bir kere bu salâvat›<br />

okusayd›n, sana kâfi gelirdi!..”<br />

Düflünün Delâili Hayrat kitab› yüzlerce salâvat› flerîfeyi ihtiva<br />

eden bir salâvat koleksiyonudur!.. <strong>Ve</strong> çok de¤erli bir eserdir.<br />

Böyle bir koleksiyonu on dört kere okumaktan daha de¤erli olarak<br />

anlafl›l›yor bu salâvat… Hiç olmazsa günde bir kere okusak!<br />

“Allâhümme salli ‘alâ seyyidinâ Muhammedin bahri envârike<br />

ve ma’deni esrârike, ve lisâni hüccetike ve arûsi memleketike<br />

ve imâm› hazretike ve t›râzi mülkike ve hazâini rahmetike ve<br />

tariyk› fleriy’âtike’lmütelezzizi Bitevhiydike insani ‘aynil vücûdi<br />

ves sebebi fiy külli mevcûdin ‘ayni â’yâni halk›kel mütekaddimi<br />

min nûri d›yâike; salâten tedûmu Bidevâmike ve tebka<br />

Bibekaike, lâ müntehâ lehâ dûne ‘›lmike, salâten turd›yke ve<br />

turdiyhi ve terdâ Biha ‘annâ yâ Rabbel âlemiyn”<br />

207


208<br />

RASÛLULLÂH’A SALÂVATLAR<br />

Anlam›:<br />

Allâh’›m!... Nûrlar›n›n denizi, s›rlar›n›n madeni, hüccetinin<br />

lisan›, Senin memleketinin fidan›, Senin hazretinin imam›,<br />

mülkünün nak›fl›-niflan›, rahmetinin hazineleri, fleriat›n›n yolu,<br />

tevhidin ile lezzet duyan, Vücud’un ayn› ve her mevcudda vücudun<br />

sebebi olan ‹nsan, Senin ziyan›n nûrundan sunulan halk›n›n<br />

hakikatlerinin hakikati olan Efendimiz Muhammed’e öyle<br />

salât eyle ki, Senin devam›n ile devam eden, Senin Bekâ'n ile<br />

Bak›y olan, ilminin dûnunda ona nihayet olmaya; ve dahi öyle<br />

salât ki, SENi ve O’nu raz› etsin ve o salâtla da SEN bizden raz›<br />

olas›n yâ Rabbel’âlemîn.<br />

Bilgi:<br />

Ruhaniyet kazanmak isteyenlere bu salâvat› ehemmiyetle<br />

tavsiye ederiz. Zira, bu salâvat› flerîfeye Bât›n âleminin Sultan›<br />

Hazreti Âli Efendimiz devam ediyordu ve de¤erinin yetmifl bin<br />

salâvata denk oldu¤unu kendileri söylemifllerdi... ‹lim, hikmet<br />

flehrinin kap›s› olarak tavsif edilen Zât›n devam etmekte oldu¤u<br />

salâvat›n de¤erini ne kadar idrak edebiliriz, bilemiyorum...<br />

“Allâhumme salli salâten kâmileten ve sellim selâmen tâmmen<br />

alâ seyyidina Muhammedinilleziy tenhallü bihil ukadu ve<br />

tenfericü bihil kürebü ve tukda bihil havâicü ve tunalü bihir<br />

re¤aibu ve hüsnül havâtimi ve yüsteskâl ¤amamü bivechihil<br />

keriym ve alâ âlihi ve sahbihi fiy külli lemhatin ve nefesin<br />

biadedi külli ma’lumin lek.”


RASÛLULLÂH’A SALÂVATLAR<br />

Anlam›:<br />

Allâh’›m, bütün dü¤ümler kendisi ile çözülen, hüzün ve<br />

kederler kendisiyle izale olan, hâcetler onun sayesinde giderilen,<br />

arzulara ve güzel sonlara kendisiyle ulafl›lan, Keriym <strong>Ve</strong>chî<br />

hürmetine bulutlardan ya¤mur boflalan Efendimiz Muhammed’<br />

e ve O’nun Âl-una ve ashab›na, her an ve daim, sana malûm<br />

olan fleylerin adedince, kâmil bir salât ile salât ve tam bir selâm<br />

ile selâm eyle.<br />

Bilgi:<br />

Halk›m›z aras›nda çok bilinen bu salâvat› flerîfeyi yeni<br />

ö¤renmek isteyenler için buraya dâhil ettim. Zor iflleri, dertleri<br />

olanlar toplan›p aralar›nda okunma say›s›n› taksim etmek suretiyle<br />

toplam 4444 kere bu salât› okuyarak çare niyaz ederler.<br />

Çok tecrübe edilmifl ve murada nail olunmufltur.<br />

“Allâhümme Rabbe hâzihidda’evetittâmmeti vesSalâtilkaimeti<br />

âti Muhammedânil<strong>Ve</strong>siylete velFad›ylete vedDereceter-<br />

Rafiy’atel’âliyete veb’ashu Makamen Mahmûda* elleziy vaadtehû,<br />

inneke lâ tuhliful miy’ad”<br />

Anlam›:<br />

Ey flu TAM davetin ve Kaîm olan (ikame edilen) Salât’›n<br />

Rabbi olan Allâh’›m!... (Efendimiz) Muhammed’e el-VES‹LEyi,<br />

el-FAZ‹YLETi, üstün DERECE-i RAF‹Ay› ver ve O’nu<br />

MAKAM-› MAHMÛD olarak bâ's et!.. Ki, onu sen vadettin;<br />

muhakkak ki sen vaadine hulf etmezsin.<br />

209


210<br />

RASÛLULLÂH’A SALÂVATLAR<br />

Bilgi:<br />

Rasûlullâh (s.a.v.) buyuruyor ki;<br />

“Her kim konuflmadan ezan› dinler ve kelimelerini tekrarlar,<br />

ard›ndan da bu duay› okursa âhirette o kifliye flefaatim farz<br />

olur.”<br />

Muhakkak ki her mümin, hele hele büyük günah sahipleri<br />

flefaati Rasûlullâh’a çok ihtiyaç duyacaklar… Ö¤renip de<br />

devam etsek ezan okundukça!..<br />

“Allâhümme salli ‘alâ Muhammedin ve Ademe ve Nuh›n ve<br />

‹brahiyme ve Musa ve ‘Iysa ve mâ beynehüm minenNebiyyiyne<br />

velmurseliyn... Salevâtullâhi ve selâmuhû ‘aleyhim ecma’›yn”<br />

Anlam›:<br />

Allâh’›m!... Muhammed’e, Âdem’e, Nuh’a, ‹brahim’e,<br />

Musa’ya, ‹sa’ya ve onlar›n aras›nda gelmifl geçmifl bütün Nebilere<br />

ve Mürselîn’e (irsâl olunan Rasûllere) salât eyle... Allâh’›n<br />

salâtlar› ve O’nun selâm› onlar›n hepsinin üzerine olsun.<br />

Bilgi:<br />

Rasûlullâh (s.a.v.)’in ö¤retti¤i bu salâvat› Hazreti Âifle (r.a.)<br />

naklediyor;<br />

“Her kim gece uyumadan evvel bu salâvat› okursa, yeryüzüne<br />

gelmifl geçmifl ne kadar Nebi ve Rasûl varsa, hepsi de ona<br />

flefaatçi olurlar âhirette.”<br />

Kim gelmifl geçmifl bütün Nebi ve Rasûllerin flefaatini istemez<br />

ki? Öyle ise, geceleri yatmadan önce bir kerecik okuyuverelim…


34<br />

AHMED HULÛS‹<br />

RASÛLULLÂH<br />

ALEYH‹SSELÂM’DAN<br />

ÜÇ AÇIKLAMA<br />

fiimdi de size Rasûlullâh AleyhisSelâm’›n üç konuda yapt›-<br />

¤› önemli aç›klamalar› nakletmek istiyorum.<br />

Birinci aç›klamas› “SABIR” konusunda…<br />

Muâz bin Cebel (r.a.) naklediyor bize bu aç›klamalar›:<br />

Rasûlullâh (s.a.v.) bir adam›n “Allâh’›m senden SABIR isterim!..”<br />

diye dua etti¤ini iflitince hemen ekledi:<br />

— Sen Allâh’tan BELÂ istedin!.. AF‹YET iste!..<br />

Bu çok önemli bir uyar›… Rasûlullâh AleyhisSelâm’›n bize<br />

iflaret etti¤i gerçek flu: Bir insan Allâh’tan SABIR istedi¤i<br />

zaman, fark›nda olmadan demektir ki, “Bana belâ ver de sabredeyim”…<br />

‹flte bunun için sab›r istemeyi men ediyor Rasûl-ü<br />

Ekrem ve onun yerine “Afiyet iste” diyor!<br />

211


212<br />

RASÛLULLÂH ALEYH‹SSELÂM’DAN ÜÇ AÇIKLAMA<br />

Gelelim ikinci uyar›ya...<br />

Rasûlullâh (s.a.v.) gene bir adam›n dua etti¤ini duydu, adam<br />

flöyle diyordu:<br />

“Yâ Zül’Celâli vel’‹krâm…”<br />

Bunun üzerine Rasûlullâh (s.a.v.) buyurdu ki:<br />

— Sana icabet edildi... ‹ste istedi¤ini!<br />

Burada da, dua s›ras›nda, “Zül’Celâli vel’‹krâm” ismiyle<br />

duaya bafllaman›n faydas›na iflaret ediliyor ve bu kelimenin zikrinin<br />

getirece¤i faydalar konusunda uyar›l›yoruz.<br />

<strong>Ve</strong> üçüncü aç›klama…<br />

Rasûlullâh (s.a.v.) bir adam›n dua etti¤ini iflitti ki adam flöyle<br />

diyordu:<br />

“Allâh’›m, senden nimetin tamam›n› isterim!”<br />

Sordular:<br />

“Nedir nimetin tamam› ki?”<br />

Adam cevap verdi:<br />

“Ben bir duada bulundum… <strong>Ve</strong> bu dua sebebiyle hay›r beklerim…<br />

(nimet nas›l tamam olur bilemiyorum.)”<br />

Aç›klad› Rasûlullâh (s.a.v.):<br />

— Nimetin tamam olmas›, cehennemden kurtulufl ve cennete<br />

girifltir!..<br />

Umar›m bu üç hususu iyi anlar, gere¤ini de ona göre yaflar›z.


35<br />

TESP‹H BAHS‹<br />

AHMED HULÛS‹<br />

“H‹ÇB‹R fiEY YOK K‹, O’NUN HAMDI OLARAK, TES-<br />

P‹H ETMES‹N! FAKAT S‹Z ONLARIN ‹fiLEV‹N‹ ANLAMI-<br />

YORSUNUZ! MUHAKKAK K‹ O, HAL‹YM’D‹R, ⁄AFÛR’<br />

DUR.” (17.‹sra’: 44)<br />

SEMÂLARDA VE ARZDA OLAN HER fiEY ALLÂH’I<br />

(‹fiLEVLER‹YLE) TESP‹H ETMEKTED‹R! “HÛ” AZ‹YZ’<br />

D‹R, HAK‹YM’D‹R. (57.Hadiyd: 1)<br />

Bilgi:<br />

Evrende var olarak alg›lanan ve alg›lanamayan her ne varsa,<br />

sadece ALLÂH’I TESP‹H ETMES‹ için yarat›lm›flt›r… ‹yi veya<br />

kötü, güzel ya da çirkin, mükemmel veya mükemmel kabul<br />

edilmeyen her ne varsa!..<br />

213


214<br />

TESP‹H BAHS‹<br />

Bu ön bilgiden sonra flimdi de yukar›daki vurgulaman›n ifade<br />

etti¤i anlam› kavramaya çal›flal›m…<br />

‹lmin, fiillere dönüfl s›n›r› olarak konan “ARfi” isminin<br />

kapsam› alt›ndaki her fley, Allâh isimlerinden bir terkibin mânâs›n›<br />

ortaya koyan sonsuz-s›n›rs›z varl›klar› kapsam›na al›r…<br />

Rahmân’›n arfl üzerine “istiva”s› ise, Rahmet eseri olarak<br />

tüm mevcudat›n ilâhî isimlerin mânâlar›n› a盤a ç›karmak üzere<br />

meydana getirilmesidir… Bu varl›klar, hep “Allâh Rahmeti”nin<br />

bir eseridir…<br />

‹flte her “fley”, kendisini meydana getiren Allâh “isminin”<br />

mânâs›n›n ortaya ç›k›fl›na vesile oluflu yönüyle, her an, daimî<br />

olarak o ilâhî mânâ çevresinde dönüp durmaktad›r ki; iflte bu<br />

durum o varl›klar›n sürekli “tespihi” olarak aç›klanm›flt›r!..<br />

Bir baflka ifadeyle; biz neyle tavsif edersek edelim, her fley,<br />

kendisini meydana getiren ismin mânâs›n› ortaya koymak<br />

suretiyle kullu¤unu ifa etmektedir ki, bu da onlar›n tespihleri<br />

olmaktad›r.<br />

Tespih, iflte bu anlamda olmak üzere zorunlu olarak yerine<br />

gelmektedir ki, birinci fleklidir!.. ‹kinci flekli ise, ihtiyarîdir!..<br />

Yani…<br />

Kifli, taklidî veya tahkikî flekilde tespih eder Allâh’›!..<br />

Taklidî tespih, kiflinin kendisine yap›lan tavsiyelere uyarak,<br />

çeflitli kelimeleri tekrar etmek suretiyle, yapt›klar›n›n bilincine<br />

ermeden yap›land›r.<br />

Bu flekil, kifliye hiç fark›nda olmadan büyük bir ruh gücü<br />

temin eder ve ölüm ötesi yaflam›n de¤iflik aflamalar›nda çok<br />

büyük yarar sa¤lar… Kabir âleminde, haflr yerinde, s›rattan geçerken<br />

ve cennette!..<br />

Tahkikî tespihe gelince... Bu zikir, kiflinin söyledi¤inin<br />

bilincine ermesi suretiyle meydana gelir. Neticesi ise, hem


yukar›da bahsetmifl oldu¤umuz büyük ruh gücüne eriflmektir;<br />

hem de söylenilen kelimelerin mânâlar›n› kendi özünde çok<br />

daha üst boyutlarda hissetmek suretiyle Allâh’› fevkalâde mânâlar<br />

ile ilham yollu, keflif yollu anlamaya bafllamakt›r. Bütün bu<br />

çal›flmalar s›ras›nda asla flunu hat›rdan ç›kartmamak zorunludur<br />

ki; Allâh Zât› itibar›yla tefekkürü mümkün olmayan; hat›ra<br />

gelen her fleyden münezzeh varl›kt›r!..<br />

‹flte bu çok özet ön bilgiden sonra gelelim Allâh’› tespih<br />

etme konusunda bize yap›lan tavsiyelere…<br />

“SubhanAllâhi ve BiHamdihi”<br />

TESP‹H BAHS‹<br />

Anlam›:<br />

Allâh, Hamd›yla Subhan’d›r (Allâh’›, O’nun hamd›yla tespih-tenzih<br />

ederim).<br />

Bilgi:<br />

Bu tespih ile ilgili iki hadîs-î flerîf nakledece¤im sizlere:<br />

Rasûlullâh (s.a.v.) flöyle buyurdu:<br />

— Her kim günde yüz kere “SubhanAllâhi ve BiHamdihi”<br />

derse; günahlar›, deniz köpü¤ü kadar çok olsa bile, mahvolur ve<br />

ba¤›fllan›r.<br />

Rasûlullâh bir gün yan›ndakilere flöyle söyledi:<br />

— Allâh’›n en çok sevdi¤i kelâm› size bildireyim mi?<br />

— Elbette haber ver yâ RasûlAllâh!..<br />

— Allâh’›n en çok sevdi¤i kelâm “SubhanAllâhi ve BiHamdihi”<br />

den ibaret olan kelâmd›r.<br />

215


216<br />

TESP‹H BAHS‹<br />

“SubhanAllâhi ve BiHamdihi ‘adede halk›hi ve r›dâe nefsihi<br />

ve zinete ‘arflihi ve midâde kelimatih”<br />

Anlam›:<br />

Allâh’›, halkettiklerinin adedince, raz› olas›ya kadar, arfl›n›n<br />

a¤›rl›¤›nca ve kelimelerinin midad›nca (mürekkebince, adedince?)<br />

kendi hamd›yla tespih-tenzih ederim.<br />

Bilgi:<br />

Bu flekilde tespih etmenin ne fayda sa¤lad›¤›n› da afla¤›daki<br />

hadîs-î flerîf’te ö¤renelim:<br />

Rasûlullâh (s.a.v.) sabah namaz›n› k›ld›ktan sonra,<br />

Cüveyriye (r.a.)’› namaz k›ld›¤› yerde b›rakarak ç›k›p gitti...<br />

Kuflluktan sonra döndü¤ü zaman bakt› ki, Cüveyriye (r.a.) hâlâ<br />

b›rakt›¤› yerde tespih çekmekle meflgul... Sordu:<br />

— Senden ayr›l›p ç›karken b›rakt›¤›m yerde hâlâ tespihe<br />

devam m› ediyorsun?..<br />

— Evet.<br />

— Ben senden sonra üç defa flu dört cümleci¤i söyledim ki;<br />

onlar senin söylediklerinle tart›ya konulsa a¤›r gelirler... O söyledi¤im<br />

cümlecikler flunlard›r:<br />

“Subhanallâhi ve bihamdihi adede halk›hi ve r›zâe nefsihi ve<br />

zinete arfl›hi ve midade kelîmatih.”<br />

Umar›m anlam›fl›zd›r bu flekilde tespih etmenin yarar›n›. Hiç<br />

de¤ilse günde yüz defa devam etsek bu tespihe...<br />

“SubhanAllâhi, velHamdu Lillâhi, ve lâ ilâhe illAllâhu,<br />

vAllâhu Ekber... <strong>Ve</strong> lâ havle ve lâ kuvvete illâ Billâhil ‘Aliyyil<br />

Az›ym”


TESP‹H BAHS‹<br />

Anlam›:<br />

SUBHANALLÂH: Allâh Subhan’d›r (varl›kta gayr›ndan ve<br />

varl›kla kay›tlanmaktan münezzehtir).<br />

ELHAMDU L‹LLÂH: Hamd (mutlak de¤erlendirme), Allâh<br />

ismi kapsam›ndaki de¤erlendirmedir; Allâh ismiyle iflaret edilene<br />

aittir...<br />

LÂ ‹LÂHE ‹LLALLÂH: “Allâh” ismiyle iflaret edilenden<br />

gayr› vücud, müsemma yoktur!..<br />

ALLÂHU EKBER: Allâh Ekber’dir; gayr› bir varl›k taraf›ndan<br />

alg›lan›p de¤erlendirilemez ve herhangi bir de¤erlendirmes›fat-zuhur<br />

ile de s›n›rlan›p kay›tlanamaz büyüklük sahibidir!..<br />

VE LÂ HAVLE VE LÂ KUVVETE ‹LLÂ B‹LLÂH‹L<br />

AL‹YY‹L AZ‹YM: (Tüm Efâldeki) Havl (devinim, hareket,<br />

dönüflüm, tespih hâli) ve (bunu gerçeklefltiren) Kuvvet, Alîy<br />

(üstün gelinemez yüce; diledi¤inden gayr› zann›n› kahreden) ve<br />

Aziym (azametinin önüne geçilemeyen) Bi-Allâh iledir!<br />

Bilgi:<br />

Bu tespihe devam etmenin ecri sevab›n› flöyle anlat›yor Hazreti<br />

Rasûlullâh (s.a.v.):<br />

“Bu flekilde zikir yapmam, üzerine Günefl’in do¤du¤u bütün<br />

yerlerden, Dünya ve içindeki her fleyden daha sevgilidir.”<br />

Bu tespih ayr›ca namazda da yap›l›r ki, “TESP‹H NAMA-<br />

ZI” denir.<br />

“Lâ ilâhe illAllâhu vahdeHÛ lâ fleriyke leh... Lehul’Mülkü<br />

ve lehul’Hamdu ve Huve ‘alâ külli fley’in Kadiyr”<br />

217


218<br />

TESP‹H BAHS‹<br />

Anlam›:<br />

‹lâh-tanr› (gayr› vücud) yok; orta¤› olmas› mümkün olma-<br />

yan Bir Tek ‘Allâh’ ismiyle iflaret edilen!... Mülk de “O”nun-<br />

dur, Hamd da “O”nundur... “HÛ”, her fleye Kaadir’dir.<br />

Bilgi:<br />

Ebu Ayyâfl ez Zurakî (r.a.) naklediyor…<br />

“Rasûlullâh (s.a.v.) flöyle buyurdu:<br />

— Kim sabahleyin “Lâ ilâhe illAllâhu vahdeHÛ lâ fleriyke<br />

leh... Lehul’Mülkü ve lehul’Hamdu ve HUve ‘alâ külli fley’in<br />

Kadiyr” derse; o kimse için ‹smail AleyhisSelâm’›n evlad›ndan<br />

bir köle azât etmifl kadar sevap al›r... O kimsenin on hatas› silinir,<br />

on derece terfi eder ve o gün akflama kadar o kimse fleytandan<br />

korunmufl olur!..<br />

— Akflamleyin de bu zikri okuyunca, ertesi günün sabah›na<br />

kadar an›lan fleylerin bir mislini kazan›r!..”<br />

“Lâ ilâhe illAllâhu vahdeHÛ lâ fleriyke leh... Lehul’Mülkü<br />

ve lehul’Hamdu, yuhyiy ve yumiytu, ve HUve Hayyun lâ yemûtu,<br />

ebeden BiyediH‹L hayr, ve HUve ‘alâ külli fley’in Kadiyr”<br />

Anlam›:<br />

“‹lâh-tanr› (gayr› vücud) yok; orta¤› olmas› mümkün olma-<br />

yan BirTek ‘Allâh’ ismiyle iflaret edilen!... Mülk de “O”nundur,<br />

Hamd da “O”nundur... (O) ‹hya eder (ilmiyle hayat bahfleder)<br />

ve ölümü tatt›r›r; “O” ölmeyen Hayy’d›r... Ebeden hay›r<br />

“HÛ”nun elinde (kudretinde) dir... “HÛ”, her fleye Kaadir’dir.”


Bilgi:<br />

“Kim bu flekilde Allâh’› tespih ederse ve bunu s›rf Allâh’›<br />

böyle bildi¤i için derse, Allâh onu Naîm cennetine koyar” buyuruluyor<br />

Rasûlullâh (s.a.v.) taraf›ndan.<br />

Dikkat edilirse, di¤er hadislerde tespihlerle ilgili olarak belli<br />

bir sevap ve günah silinmesinden söz edilirken, burada direkt<br />

olarak cennete girme müjdesi veriliyor… Öyle ise bu ifadenin<br />

mânâs›n› iyi anlamak gerekecek demektir…<br />

Yazal›m anlam›n›:<br />

“Tanr› yoktur Allâh TEK’tir orta¤› yoktur, mülk ve hamd<br />

O’na aittir, diriltir ve öldürür, kendisi ölüm kavram›ndan uzak<br />

sonsuz diridir, ebeden hayr O’nun kudretindedir ve her fleye<br />

gücü yeter.”<br />

“SubhanAllâhi ve BiHamdihi, SubhanAllâhil’Az›ym, esta¤firullâhe<br />

ve etûbu ileyh.”<br />

Anlam›:<br />

TESP‹H BAHS‹<br />

“Allâh, Hamd›yla Subhan’d›r (Allâh’›, O’nun hamd›yla<br />

tespih-tenzih ederim)... Aziym olan Allâh SUBHAN’d›r (azamet<br />

sahibi Allâh’› tespih-tenzih ederim)!.. Allâh’tan ma¤firet<br />

(ba¤›fllanma; befleriyetin örtülmesini) dilerim... Tevbem (dönüflüm)<br />

“HÛ”yad›r.”<br />

Bilgi:<br />

‹bn Abbâs (r.a.), Rasûlullâh (s.a.v.)’in flöyle buyurdu¤unu<br />

bildirmifltir:<br />

219


220<br />

TESP‹H BAHS‹<br />

“Kim ‘SubhanAllâhi ve BiHamdihi, SubhanAllâhil’Az›ym,<br />

esta¤firullâhe ve etûbu ileyh’ derse, bu hemen amel defterine<br />

yaz›l›r ve arfla ba¤lan›r... K›yamet gününde bu tespihi eden,<br />

huzurullâha ç›kana kadar bu okudu¤u mühürlü olarak kal›r...<br />

Onun ifllemifl oldu¤u hiçbir suç ve günah bu duas›n›n sevab›n›<br />

yok edemez”<br />

Bilindi¤i üzere, yap›lan suçlar, kiflinin sevaplar›n› götürmektedir,<br />

ancak, bu tespih, kiflinin yapt›¤› günahlarla silinmemektedir...<br />

Bunun üzerinde durup, iyi anlamak laz›m.<br />

“LeKEl’HAMDu kemâ yenbe¤iy liCelâli vechiKE ve<br />

li’Az›ym’i sultâniKE”<br />

Anlam›:<br />

“<strong>Ve</strong>chin Celâli, sultanl›¤›n›n azameti gerektirdi¤i gibi Hamd<br />

sana mahsustur.”<br />

Bilgi:<br />

‹bn Ömer (r.a.) naklediyor, Rasûlullâh (s.a.v.)’den:<br />

“Allâhu Teâlâ’n›n kullar›ndan biri:<br />

— Yâ Rabbi, <strong>Ve</strong>chi Celâlinin ve saltanat› azametinin gerektirdi¤i<br />

biçimde hamd sana aittir, dedi…<br />

Bu sözlerin ecrinin nas›l yaz›labilece¤ini yaz›c› melekler<br />

bilemediler… Hemen semâya ç›k›p,<br />

— Ey Rabbimiz, kulun bir söz söyledi, ne yazaca¤›m›z› bilemiyoruz,<br />

dediler...<br />

Allâh, ne dedi¤ini bildi¤i hâlde, meleklere sordu:


— Kulum ne dedi?<br />

Melekler:<br />

— Yâ Rabbi, kulun, “Rabbena lekel hamdu kemâ yenba¤iy<br />

licelâli vechike ve liaz›ymi sultânik” dedi!..<br />

Bunun üzerine Allâh meleklere flöyle buyurdu:<br />

“Onu, kulum benimle karfl›lafl›ncaya kadar, dedi¤i flekilde<br />

yaz›n›z. Onun mükâfat›n› ben veririm...”<br />

Bir baflka hâdîs-î flerîf’ten ö¤rendi¤imize göre, Hazreti<br />

Rasûl AleyhisSelâm, bu tespihi namazlarda, rükûdan kalk›nca<br />

ayakta okuyor ve sonra secdeye gidiyormufl…<br />

Biz çok uzun y›llard›r Allâh’›n lütfu inayeti ile buna riayet<br />

etmeye çal›fl›yoruz Elhamdülillâh... Dostlara da tavsiyemiz<br />

olur... Rükûdan kalk›nca, ayakta iken okumalar›n› her namazda!..<br />

“Lâ ilâhe illAllâhu vahdeHÛ lâ fleriyke leh... Lehul’Mülkü<br />

ve lehul’Hamdu ve Huve ‘alâ külli fley’in Kadiyr... ElHamdu<br />

Lillâhi, ve SubhanAllâhi, ve lâ ilâhe illAllâhu, vAllâhu Ekber...<br />

<strong>Ve</strong> lâ havle ve lâ kuvvete illâ Billâhil ‘Aliyyil Az›ym”<br />

Anlam›:<br />

TESP‹H BAHS‹<br />

“‹lâh-tanr› (gayr› vücud) yok; orta¤› olmas› mümkün olma-<br />

yan Bir Tek ‘Allâh’ ismiyle iflaret edilen!... Mülk de “O”nun-<br />

dur, Hamd da “O”nundur... “HÛ”, her fleye Kaadir’dir.” Hamd<br />

(mutlak de¤erlendirme), Allâh ismi kapsam›ndaki de¤erlendir-<br />

medir; Allâh ismiyle iflaret edilene aittir... Allâh Subhan’d›r<br />

(varl›kta gayr›ndan ve varl›kla kay›tlanmaktan münezzehtir)...<br />

“Allâh” ismiyle iflaret edilenden gayr› vücud, müsemma yok-<br />

221


222<br />

TESP‹H BAHS‹<br />

tur!.. Allâh Ekber’dir; Gayr› bir varl›k taraf›ndan alg›lan›p de-<br />

¤erlendirilemez ve herhangi bir de¤erlendirme-s›fat-zuhur ile de<br />

s›n›rlan›p kay›tlanamaz büyüklük sahibidir!... (Tüm Efâldeki)<br />

Havl (devinim, hareket, dönüflüm, tespih hâli) ve (bunu gerçeklefltiren)<br />

Kuvvet, Alîy (üstün gelinemez yüce; diledi¤inden gayr›<br />

zann›n› kahreden) ve Aziym (azametinin önüne geçilemeyen)<br />

Bi-Allâh iledir!<br />

Bilgi:<br />

Rasûlullâh (s.a.v.) buyuruyor ki:<br />

“Her kim gecenin bir k›sm›nda, yatakta bir taraftan bir tarafa<br />

dönerken, kendine gelir de, bu tespihi söylerse, sonra isti¤far<br />

ederse, ba¤›fllan›r, dua ederse duas›na icabet olunur; kalkar<br />

abdest al›p iki rekât namaz k›larsa o namaz› makbûl olur…”<br />

Bildi¤imiz kadar›yla, birçok kifli gece uykudan uyand›¤›<br />

anda bu tespihi yapm›fl ve ard›ndan dua etmifllerdir ki, dualar›na<br />

en k›sa sürede icabet edilmifltir… S›k›nt›s› olanlara tavsiye<br />

edilir.<br />

fiu ana kadar bizzat çeflitli hadislerden size nakletmifl oldu-<br />

¤um tespihlerden baflka, özel baz› tespihleri de ilave etmek istiyorum<br />

ki bunlar›n da imkân bulundu¤u takdirde hiç de¤ilse<br />

günde yüzer defa okunmas› son derece faydal› olur:<br />

1. Subhane zil mülki vel melekût;<br />

Mülk ve Melekût’un sahibi SUBHAN’d›r (münezzehtir;<br />

tespih-tenzih ederim)!<br />

2. Subhanel Melikil Hayyilleziy lâ yemût;<br />

Ölmeyen Hayy (diri) olan Melik SUBHAN’d›r!


3. Subhane zil ‘Izzeti vel Ceberût;<br />

‹zzet ve Ceberût’un sahibi SUBHAN’d›r!<br />

TESP‹H BAHS‹<br />

4. Subhanel Melikil Kuddûsi Rabbil Melâiketi ver Rûh;<br />

Mukaddes Melik, Melâikenin ve Ruh’un Rabbi SUBHAN’<br />

d›r!..<br />

5. Subhane hal›k›n Nûri ve BiHamdihi;<br />

Nûr’un yarat›c›s›, kendi Hamd›yla SUBHAN’d›r!..<br />

6. Subhane Rabbi külli fley’in;<br />

Her fleyin Rabbi SUBHAN’d›r (“fley”de gayr›ndan ve o<br />

“fley”le kay›tlanmaktan münezzehtir {hiçbir fley ‘Allâh’<br />

ismiyle isimlenemez}; her fley O’nun Hamd› ile tespihtedir!).<br />

223


224<br />

DUA VE Z‹K‹R


36<br />

AHMED HULÛS‹<br />

‹SM-‹ Â’ZÂM BAHS‹<br />

“‹SM-‹ Â’ZÂM” konusu, bu mevzuyu bilenlerin as›rlar boyu<br />

kafas›n› meflgul edip durmufltur… Belki siz, hiç duymad›n›z<br />

bu ismi ve flu anda soruyorsunuz kendi kendinize, nedir “‹sm-i<br />

Â’zâm” diye…<br />

“‹SM-‹ Â’ZÂM”, Hazreti Rasûlullâh (s.a.v.)’in bize bildirmifl<br />

oldu¤u bir kavramd›r…<br />

“Allâhu Teâlâ’n›n öyle bir ‹sm-i Â’zâm’› vard›r ki, flayet bir<br />

kimse bu ismiyle O’na dua ederse, kesinlikle duas› kabul edilir”<br />

buyurarak; Rasûl-ü Ekrem, dikkatlerimizi bu isme çekiyor…<br />

Ancak, bu konuda kesin ve net bir aç›klama da yapmayarak,<br />

sadece bu isim hakk›nda baz› iflaretler vermekle yetiniyor…<br />

Bu iflaretler, Kur’ân-› Kerîm’de bulunan baz› âyetlere oluyor…<br />

Falanca ve filanca âyetlerde bu isim vard›r, gibilerden…<br />

‹flte bu yüzdendir ki, iflaret edilen çeflitli âyetler araflt›r›larak<br />

hepsinde ortak olan, Allâh’›n o çok yüce ismi tespit edilmeye<br />

225


226<br />

‹SM-‹ Â’ZÂM BAHS‹<br />

çal›fl›lm›fl as›rlard›r…<br />

‹flte bu araflt›rmalara yön veren Rasûlullâh (s.a.v.)’in hadislerinden<br />

bir tanesi flu; Bureyde (r.a.) naklediyor:<br />

“Rasûlullâh (s.a.v.) bir adam›n (Ebu Musa el Eflarî) dua<br />

ederken dediklerini duydu… fiöyle diyordu:<br />

— Allâh’›m senin O ismin ad›na isterim ki, Ehad, Samed ki<br />

do¤urmayan ve do¤urulmayan ve hiçbir fley kendisine denk<br />

olmayans›n”<br />

Bunun üzerine Rasûlullâh flöyle buyurdu:<br />

— fiüphesiz ki bu adam, Allâh’›n ‹sm-i Â’zâm’› ile dua<br />

etti… O ‹sm-i Â’zâm ki, O’nunla Allâh’tan bir fley istendi¤i<br />

zaman verir ve O’nun ile ça¤r›ld›¤› zaman icabet eder…”<br />

Bitmez tükenmez isteklere sahip olan insano¤lu elbette ki,<br />

imkâns›zl›klar ölçüsünde Allâh’a s›¤›nacak, O’ndan isteyecek,<br />

naz›n› niyaz›n› hep O’na yönlendirecektir…<br />

‹flte bu yüzden yap›lan çal›flmalar sonucu “‹sm-i Â’zâm”<br />

olmas› muhtemel olan flu isimler tespit edilmifltir:<br />

1. ALLÂH…<br />

2. Lâ ilâhe illAllâh…<br />

3. ErRahmân-ur Rah›ym…<br />

4. El Hayy-ul Kayyûm…<br />

5. Allâhu Rahmân-ur Rah›ym…<br />

6. Allâhu lâ ilâhe illâ HU, el Hayy-ul Kayyûm…<br />

7. Lâ ilâhe illâ HU, el Hayy-ul Kayyûm…<br />

8. Rabb…<br />

9. Allâhu Lâ ilâhe illâ HU, el Ehad’üs Samed’ulleziy lem<br />

yelid ve lem yûled ve lem yekün leHU küfüven ehad.<br />

10. El Hannân-ul Mennânu, Bedî’üs semâvâti ve’l ard›


‹SM-‹ Â’ZÂM BAHS‹<br />

Zül’Celâli vel’‹krâm.<br />

Evet, flimdi biz önce ‹sm-i Â’zâm oldu¤u hakk›nda çok kuvvetli<br />

iflaretler olan iki duay› yaz›p, sonra da kendi mütalaam›z›<br />

beyan edelim… fiüphesiz ki gerçe¤i bilen Allâh’t›r!..<br />

“Allâhümme innî es’elüke bienniy eflhedü anneke entellâhulleziy<br />

lâ ilâhe illâ entel Vâh›d’ül EhadusSamedülleziy lem<br />

yelid ve lem yûled ve lem yekün leHÛ küfüven ehad.”<br />

Lâ ilâhe illâ ente yâ Hannân yâ Mennân Ya Bedies semâvâti<br />

vel ard›, yâ Zül’Celâli vel’‹krâm.”<br />

Bilgi:<br />

Bu iki dua da, Hazreti Rasûlullâh AleyhisSelâm’›n bu konudaki<br />

buyruklar›na istinad etmekte… <strong>Dua</strong>ya bu flekilde bafllan›rsa,<br />

o dualar›n kabul olaca¤›na iflaretleri var…<br />

Evet, bütün bu iflaretlerden bize göre ortaya ç›kan netice<br />

fludur… E¤er ortak nokta aran›rsa; hemen hemen bütün iflaretlerede<br />

dikkati çeken iki isim görülüyor:<br />

1. ALLÂH<br />

2. HÛ<br />

Esasen bu iki isim dahi birbirinden ayr› olmay›p; bu konunun<br />

derinliklerine ve s›rlar›na nüfuz etmifl evliyaullâh taraf›ndan<br />

bir olarak kabul edilmektedir…<br />

Vahdet konusunun zirvedeki isimlerinden biri olan “‹NSAN-<br />

I KÂM‹L” yazar› Abdülkerîm Geylânî (Ciylî) KaddesAllâhu<br />

S›rrahu Azîzan, bu konuda özetle flöyle demektedir:<br />

227


228<br />

‹SM-‹ Â’ZÂM BAHS‹<br />

“ALLÂH isminin sonundaki H harfi hüviyeti Zât’a iflaret<br />

eder ki, bunu HÛ ismi olarak da bilir ve bu hususa HÛ ismiyle<br />

iflaret ederiz”<br />

Nitekim, Efendimiz, büyü¤ümüz Hazreti Âli dahi, “HÛ” ismine<br />

çok riayet eder, bu ismi çok zikreder, özellikle flu flekilde<br />

söyler ve yak›nlar›na tavsiye ederdi:<br />

“Yâ HÛ ya men HÛ, lâ ilâhe illâ HÛ”<br />

“‹sm-i Â’zâm”›n gerçekten “HÛ” oldu¤una inanabilmek<br />

veya bunu müflahede edebilmek için tasavvufun çok derinliklerindeki<br />

baz› gerçekleri Allâhû Teâlâ’n›n müflahede ettirmesi<br />

icap eder.<br />

Rasûlullâh AleyhisSelâm’a bir gün flu soru sorulur:<br />

— Yerleri ve gökleri yaratmazdan evvel Rabbimiz neredeydi?..<br />

Cevaben buyururlar ki:<br />

“Alt›nda ve üstünde hava olmayan Â’mâ’da idi!..”<br />

Bu hadîs-î flerîf’te iflaret edilen husus Allâhû Teâlâ’n›n Zât›’<br />

d›r…<br />

“ALLÂH” ismi, toplayan bir isimdir… Yani, Allâh’›n hem<br />

Zât’›n›, hem vas›flar›n›, hem de say›s›z özelliklerini içeren bir<br />

isimdir…<br />

Allâh ismiyle iflaret edilen ZÂT’›n hüviyetine ise “HÛ” ismi<br />

iflaret eder… EHAD‹YET s›fat›yla idrak edildikten sonra,<br />

gerçek mânâs›yla “Allâh’a iman” meydana gelir ve “yakîn”<br />

has›l olur; ifl taklitten ç›kar, tahkike var›r… Aksi hâlde, hep<br />

Allâh “‹SM‹NE” iman edilir ki, bu da ehli taklidin mertebesidir…<br />

Tahkike ermifllerin ismi ise “müferridûn” veya “mukarrebûn”dur<br />

ki; Allâh “‹SM‹NDE” de¤il; ALLÂH’IN EHAD‹YE-


‹SM-‹ Â’ZÂM BAHS‹<br />

T‹NDE benlikleri yok olmufl; “el ân öyledir” s›rr›na binâen,<br />

Allâh Bak›y’d›r mânâs› yaflan›r olmufltur…<br />

‹flte bu yaflant› içinde olanlar, “‹sm-i Âzâm” s›rr›na ermifl<br />

olanlard›r ki; her nefeste “HÛ” diyenin mutlak bilinciyle yaflarlar…<br />

Bu zevât› kirâm, dua edip de “Yâ ALLÂH”, “YÂ HÛ”<br />

dedikleri zaman;<br />

“Dillerinden söyleyen ben olurum” hadîs-î kudsîsi mânâs›nca;<br />

dileyen kendi olur ve elbette kendi dile¤i de havada kalmaz,<br />

yerini bulur!..<br />

Peki ya bizler?..<br />

Hazreti Rasûl AleyhisSelâm’›n tuttu¤u ›fl›k alt›nda, deriz<br />

ki…<br />

DUA’s›na icabet bekleyen kifli, flayet iki rekât namaz k›lar<br />

ve her rekât›nda yirmi bir ‹hlâs okursa Fâtiha’dan sonra ve son<br />

secdesinde de flu flekilde Allâhû Teâlâ’ya yönelirse, inanc›m›z<br />

odur ki, kendisine icabet edilir…<br />

Yaln›z, Cenâb-› Hak kendisine duada ›srar edilmesini sevdi-<br />

¤i için bunu yedi kere yapmak gerekir…<br />

“Esta¤firullâh Yâ Rabbel arfl›l aziym… Esta¤firullâh Yâ<br />

Rabbel arfl›l kerîm… Esta¤firullâh Yâ Rabbel âlemiyn.<br />

Allâhümme salli alâ seyyidina Muhammedin biadedi ilmike…<br />

Yâ HÛ yâ men HÛ, Lâ ilâhe illâ HÛ, Entel Hayyul Kayyûm<br />

ve lâ fleriyke lek ve lekel mülkü ve lekel hamdü ve inneke alâ<br />

külli fley’in kadir.<br />

Yâ Hannân yâ Mennân Yâ Bedî’es semâvâti vel ard› yâ Zül’<br />

229


230<br />

‹SM-‹ Â’ZÂM BAHS‹<br />

Celâli vel’‹krâm, Eflhedü en lâ ilâhe illAllâhul Ehadus Samedülleziy<br />

lem yelid ve lem yûled ve lem yekün leHÛ küfüven ehad…<br />

Allâh’›m senin indînde fevkalâde âciz, zâif ve nefsine<br />

zulmeden biri oldu¤umu itiraf eder, Senin Azamet ve kibriyândan,<br />

eflsiz yüceli¤inden, sonsuz ba¤›fllay›c›l›¤›n dolay›s›yla,<br />

Kereminden niyaz ederim…<br />

Allâh’›m senden ‹sm-i Â’zâm’›n hürmetine, Habibin<br />

Muhammed Mustafa hürmetine, henüz hiç kimseye bildirmedi-<br />

¤in indîndeki en yüce ismin hürmetine niyaz ederim ki…”<br />

(Burada önce Allâh’›n kendine seçtiklerinden olmay›,<br />

Allâh’›n çok sevdiklerinden olmay›, O’nun indînde en de¤erli<br />

olanlarla bir arada olmay› isteyip, O’nun yolunda Rasûlünün<br />

r›zas›na uygun çal›flmalar yapmay› kolaylaflt›rmas›n› talep edip,<br />

ondan sonra da ne iste¤iniz varsa onu söyleyebilirsiniz.)<br />

<strong>Ve</strong> sonra duan›z› flöyle bitirmenizi tavsiye eder bu fakir:<br />

“Allâhümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidina<br />

Muhammed ve alâ âlihi ve sahbihi ve sellim. Amin Amin Amin<br />

Yâ Rabbel Arfl›l Aziym. Biliyorum kesin olarak ki, sen benim<br />

duam› iflittin ve dualara icabet eden VAHHAB’s›n sen… Senden,<br />

Zât’›n›n hakk› için; indîndeki yüce isminin iflaret etti¤i mânâ<br />

hakk› için; duama icabet etmeni niyaz ederim. Amin, Amin,<br />

Amin…”<br />

Rabbimin bu fakire bildirdi¤i bu duan›n de¤erini elbette ki<br />

bu konunun ehilleri takdir eder… <strong>Ve</strong> de¤erlendirir…<br />

Takliden Allâh yoluna bafl koymufllar da samimiyetle bu<br />

duaya devam ederlerse, elbette neticesini apaç›k bir biçimde<br />

görürler.<br />

Elinizdekileri paylafl›n›z hükmünce, ö¤rettiklerini naklediyoruz…<br />

Allâh, cümlemize mübarek eylesin.


37<br />

AHMED HULÛS‹<br />

ALLÂH’IN ‹S‹MLER‹<br />

VE MÂNÂLARI<br />

“Esmâ ül Hüsnâ” diye bilinen Allâh’›n isimleri bizler için<br />

son derece önemli anahtarlard›r. Bu anahtarlar› kullanarak<br />

Allâh’› tan›ma kap›s›ndan içeri girebiliriz.<br />

‹nsan›n “HAL‹FETULLÂH” olmas›, bu yüce isimlerin<br />

mânâlar›n›n kendisinden aflikâr olmas› dolay›s›ylad›r…<br />

Hatta daha derinlemesine bir ifade ile, “‹nsan” bu Allâh<br />

isimleriyle kaîm ve daim varl›kt›r!.. <strong>Ve</strong> hatta tüm mevcudat bu<br />

Allâh isimlerinin mânâlar›n›n sûretler hâlinde alg›lan›fl›ndan<br />

baflka bir fley de¤ildir!..<br />

‹flte bu sebepledir ki, âlemlerin Rabbi olan Allâh’› tan›mak,<br />

O’na karfl› marifet elde etmek istiyorsak, bu isimleri ö¤renmek,<br />

mânâlar›n› kavramak mecburiyetindeyiz.<br />

Kâinat ismi alt›nda düflündü¤ümüz her fleyin ve dolay›s›yla<br />

231


232<br />

ALLÂH’IN ‹S‹MLER‹ VE MÂNÂLARI<br />

insan›n, Allâh isimlerinin, mânâlar›n›n terkibi oldu¤undan genifl<br />

bir flekilde “‹NSAN ve SIRLARI” isimli kitab›m›zda bahsetmifltik.<br />

O sebeple burada bu mevzuya daha fazla temas etmeyece¤iz.<br />

Arzu edenler, oradan bu hususu derinlemesine tetkik<br />

edebilirler.<br />

Bir sonraki bölümümüzde “Allâh ‹lminden Yans›malarla<br />

KUR’ÂN-I KERÎM ÇÖZÜMÜ” isimli yeni eserimizdeki ilgili<br />

bölümün tamam›n› paylaflarak “Esmâ ül Hüsnâ” konusuna tüm<br />

detaylar›yla aç›kl›k getirmeye çal›flt›k.


38<br />

ESMÂ ÜL HÜSNÂ<br />

“B’ismi-llâh-ir Rahmân-ir Rah›ym...<br />

AHMED HULÛS‹<br />

Esmâ’s›yla (muazzam, muhteflem mükemmel özellikleriyle)<br />

varl›¤›m› yaratan, ismi Allâh olan Rahmân Rah›ym’dir!<br />

Bilelim ki, “isim” yaln›zca, dikkati o isimlenene veya o<br />

isimle isimlenmiflteki bir özelli¤e iflaret için kullan›l›r!<br />

‹sim, asla isimle iflaret edileni bütünüyle anlatmaz ve aç›klamaz!<br />

Yaln›zca kimli¤e veya bir özelli¤e iflaret eder!<br />

Belki isim, çok özellikler tafl›yana sadece dikkati yöneltmek<br />

için kullan›l›r.<br />

Öncelikle flu gerçe¤i çok iyi fark edelim... “Allâh isimleri”<br />

olarak bildirilen özellikler, öötteelleerrddee bbiirr ttaannrr››nn››nn ççeeflfliittllii cciiccii -- ggüüzzeell<br />

iissiimmlleerrii midir? Yoksa bir “varl›k - vücud sahibi” kabul<br />

edilenlerin tüm özelliklerini, as›llar› itibar›yla “yok”ken; “z›ll =<br />

gölge” varl›¤›na verilen isimden ve a盤a ç›kan özelli¤inden<br />

dolay›, duyu ve flartlanman›n ayr› bir varl›k verdi¤i; gerçekte ise<br />

233


234<br />

ESMÂ ÜL HÜSNÂ<br />

“Allâh” ismiyle iflaret edilenin yarat›fl özelliklerine dikkat çekmek<br />

için midir?<br />

Bu realite fark edilip kavran›ld›ktan sonra, konunun “Allâh<br />

isimleri” diye bilinen yan›na gelelim.<br />

“<strong>Zikir</strong> = insana hakikatini hat›rlat›c›” olarak bildirilen<br />

Kur’ân-› Kerîm, gerçekte, tümüyle “Ulûhiyet”i anlatan “El Esmâ<br />

ül Hüsnâ”n›n aç›l›m›d›r! ‹nsan›n “hat›rlamas›” istenilen,<br />

kendisine talim edilmifl olan “esmâe külleha”d›r! Yani, “var”l›-<br />

¤›n› meydana getiren, “bildirilen isimlerin özelliklerinin tamam›”!<br />

Bunlar›n bir k›sm› Kur’ân-› Kerîm’de bildirilmifl, bir k›sm›<br />

da Rasûlullâh taraf›ndan aç›klanm›flt›r. Bu yüzdendir ki, asla,<br />

her fley bu doksan dokuz isimden ibarettir, denemez! Misal verelim...<br />

Rab, Mevlâ, Kariyb, Hallak gibi baz› isimler Kurân’da<br />

mevcut olmas›na ra¤men doksan dokuz isim aras›nda say›lmam›flt›r.<br />

“... Yef’alu ma yuriyd” âyetinde (2.Bakara: 253) bildirilen<br />

“‹rade s›fat›n›n” (diledi¤ini oluflturma) ad› olan “Müriyd” ismi<br />

de gene bu isimler aras›nda bildirilmemifltir. Buna karfl›n<br />

Celiyl, Vâcid, Mâcid gibi baz› isimler ise doksan dokuz isim<br />

içinde var olmas›na karfl›n, Kur’ân-› Kerîm’de geçmez. ‹flte bu<br />

yüzdendir ki, Allâh ismiyle iflaret edilenin, ilminde seyrini oluflturan<br />

“Esmâ mertebesi” olarak tan›mlanan isimlerini (özelliklerini<br />

- Kuantum Potansiyel) doksan dokuz ile s›n›rlamak çok<br />

yanl›fl olur. Belki, insana hakikatini hat›rlamas› için bu kadar<br />

isim özelli¤i bildirilmifltir; hakikatini hat›rlay›p yaflayan ise hadsiz<br />

hesaps›z bilinmeyen baflka isimlerin özellikleriyle yaflar; diyebiliriz.<br />

Ayr›ca, cennet diye tan›mlanan yaflam boyutunun dahi<br />

buna iflaret etti¤i söylenebilir. Evren içre evrenler gerçe¤ini var<br />

k›lan say›s›z özelliklere iflaret eden isimlerden ise hiç haberimiz<br />

yoktur belki de!


ESMÂ ÜL HÜSNÂ<br />

Derin düflünce (Ulül Elbab = öze ermifller) indînde kullan›lan<br />

“z›ll vücud = gölge varl›k” tan›mlamas›, o varl›¤›n bizâtihi<br />

“var” olmay›p; alg›layana GÖRE “Allâh isimlerinin bileflimi<br />

olarak” a盤a ç›k›fl›na iflaret eder.<br />

Hatta gerçe¤i hakk›yla dillendirmek gerekirse, “Esmâ bileflimi”<br />

tan›mlamas› dahi bir mecazd›r; çoklu alg›layan anlay›fllar›,<br />

Tek’il realiteye adapte içindir. Zira mutlak hakikat, her an yeni<br />

bir fle’nde olan “çok boyutlu tek kare resim” seyridir! “Esmâ<br />

bileflimi” denilen ise resimdeki bir f›rça darbesi! Alg›lanan her<br />

“fley”, ismi nedeniyle, sanki Allâh’›n Esmâ’s› itibar›yla O’nun<br />

gayr› olarak san›lsa dahi, -O ötede tanr› olmad›¤› için-, hakikatte,<br />

o isimle isimlenmifl varl›k, Allâh Esmâ’s› nedeniyle “var”l›k<br />

olarak alg›lanand›r! Bununla beraber, Esmâ ile iflaret edilen ise,<br />

bölünmez, cüzlere ayr›lmaz, cüzlerden oluflmam›fl mutlak Tek,<br />

s›n›rs›zl›k ve sonsuzluk kavram›ndan dahi berîdir; “Ehad’üs<br />

Samed”dir ve Kur’ân-› Kerîm’de bir kere vurgulan›r bu flekliyle!<br />

“Allâhu lâ ¤ayra HÛ! - Allâh var, gayr› yok!” Ki bunu befler<br />

akl› havsalas› kavrayamaz! Ancak, vahiy veya ilham ilmi -<br />

bilgisi olarak fluura yans›r ve “seyri” oluflur! Ak›l, mant›k,<br />

muhakeme ad›m atamaz burada! Fikir yürütenin yolu dalâlet<br />

olur! Bu konunun tart›fl›lmas› mümkün de¤ildir! Tart›flan ise,<br />

yaln›zca cehli dillendirmek için var oland›r! Cebrâil'in, “bir<br />

ad›m atarsam yanar›m” diye dillendirdi¤i gerçekliktir bu husus!<br />

Fark edilmelidir ki, “Allâh Esmâ’s›nda ‹lim” özelli¤ine iflaret<br />

eden isim vard›r; Allâh’›n aakkll››nnaa iflaret eden bir isim yoktur;<br />

çünkü bu muhaldir! Ak›l, çokluk alg›lamas›n›n oluflmas› için<br />

yarat›lm›fl olan beyin iflleyifl düzenine verilen isimdir! Esasen<br />

“Akl-› küll” veya “Akl-› evvel” tan›mlamalar› dahi mecazî ve<br />

izafeten kullan›l›r; gerçekte “‹lim” vasf›n›n a盤a ç›kmas›<br />

235


236<br />

ESMÂ ÜL HÜSNÂ<br />

sisteminin ald›¤› isimden baflka bir fley de¤ildir. Birimin derûnundaki,<br />

hakikatindeki “ilim” boyutunun tan›mlamas› “Akl-›<br />

küll”dür ki, “vahiy”in kökeni dahi budur. “Akl-› evvel” ise<br />

tamam›yla yak›flt›rma bir tâbir olup, ehli olmayana Esmâ mertebesinin<br />

“fle’n”deki “ilim” boyutunu tarif için kullan›lm›flt›r.<br />

“AN” içre geçerli “ilim”e iflaret yollu olarak.<br />

Esasen, Efâl mertebesi olarak alg›lanmas› dilenilmifl boyut,<br />

gerçekte, “her an yeni bir fle’nde” olan “Esmâ mertebesi”nden<br />

baflka bir fley de¤ildir! “Madde” ad›yla iflaret edilen boyut ayn›yla<br />

kuantsal boyuttur; alg›lama fark› farkl› boyut zann›n› oluflturmaktad›r.<br />

Seyreden, seyredilen, seyir; ayn› TEK’tir! “fiarab› la<br />

yezâli” diye iflaret edilen bu seyirdir; “cennet flarab›” tan›mlamas›<br />

dahi, bu seyre iflaret eder! Çokluk alg›lamas› içinde olan›n ise<br />

bunun yaln›zca bilgisini gevelemekten baflka flans› yoktur!<br />

Efâl - fiiller - kesret - çokluk - alg›lamas› yaflanan âleme gelince...<br />

Vücud, varl›k yaln›zca “Esmâ mertebesi” tan›mlamas›yla<br />

iflaret edilene aittir! ‹lmiyle ilmini ilminde seyretmektedir,<br />

ifadesi dahi “fle’n”i itibar›yla ayn›yla “Esmâ” olan bu mertebedeki<br />

seyrine iflaret etmektedir. Bu mertebede, ilimde yarat›lm›fl<br />

sûretlerle, seyir ve tedbirât yürümekte olup; “âlemler vücudun<br />

kokusunu bile almam›fllard›r” uyar›s› bu yüzden yap›lm›flt›r.<br />

Zerre, bu mertebedeki seyreden, “küll” seyredilendir! ‹simlerle<br />

iflaret edilen kuvveler ise “melek” ismiyle tan›mlanm›flt›r ki;<br />

“insan”›n dahi hakikati budur; fark›ndal›¤›n› yaflamak süreci ise<br />

“Rabbinin likâs›na kavuflmak” diye anlat›lm›flt›r! Bunu keflfettikten<br />

sonra, devam›n›n gelmemesi ise feci cehennem yan›fl›<br />

olarak anlat›lm›flt›r! Buras› “Kudret” yurdudur, “kün” hükmü<br />

buradan ç›kar; ‹lim mertebesidir; akl›n burada geçerlili¤i yoktur!<br />

“Hikmet” yurdunun bât›n›d›r! Hikmet yurdunda olup biten


ESMÂ ÜL HÜSNÂ<br />

her fley ise ak›lla seyredilegelir; burada bilinçler konuflur! Efâl<br />

âlemi ise, bu boyuta (kudret yurduna) göre, tümüyle hologramik<br />

(z›ll - gölge) vücud - varl›k ve yap›d›r! Alg›layan›n alg›lama<br />

kapa<strong>sitesi</strong>ne göre var olan paralel veya çoklu evrenler, içindekiler<br />

ile maden, nebat, hayvanat (insans›) ve cin âlemlerine ait tüm<br />

tedbirât ve tasarruf “mele-i âlâ” hükmü ile buradan a盤a ç›kar!<br />

Rasûller ve vârisleri velîler, “mele-i âlâ”n›n yani Esmâ kuvvelerinin<br />

yeryüzündeki dilleridir! Bütün bunlar dahi, hep Esmâ<br />

mertebesinde ilimde olup biten seyirlerdir! “‹nsan”›n hakikati<br />

dahi bu anlamda “melek”tir ve melek oluflunu hat›rlamaya ve<br />

gere¤ini yaflamaya davet edilmektedir gerçekte! Bu konu çok<br />

daha derin ve detayl› bir konudur... Anlatt›¤›m›z ilimden nasibi<br />

olmayan ise, farkl› boyut ve mertebelerden seyri dillendiren<br />

anlat›m›, çeliflkili bulabilir. Ne var ki, biz, 21 yafl›nda 1966<br />

y›l›nda kaleme ald›¤›m›z “Tecelliyât” isimli kitab›m›zda dillendirdi¤imiz<br />

flaflmaz do¤rultudaki müflahedemizi, k›rk befl y›ll›k<br />

süreçte, tahkike dayal› olarak, insanl›kla paylaflt›k kullu¤umuzun<br />

sonucu olarak; kimseden maddi veya manevî bir karfl›l›k<br />

beklemeden. Aç›klad›klar›m›z, “el mal›” de¤il, “Allâh hibesidir”!<br />

fiükrünü edâ etmem ise mümkün de¤ildir! Bu nedenledir<br />

ki anlatt›klar›m›zda hiçbir çeliflki yoktur. Var san›l›yorsa bu,<br />

aradaki ba¤lant›lar› kurmaya yeterli veritaban› olmamas›ndand›r!<br />

Evet, müflahedemiz bu realite ise...<br />

“Allâh isimleri” konusunu nas›l anlamam›z gerekir?<br />

Bilelim ki...<br />

“Allâh isimleri”, bilinç devrede olmaks›z›n fluurda a盤a ç›k›p<br />

(vahiy), daha sonra bilinç taraf›ndan de¤erlendirilmeye çal›fl›lan<br />

evrensel -kâinat anlam›nda de¤il, âlemler iflareti do¤rultu-<br />

237


238<br />

ESMÂ ÜL HÜSNÂ<br />

sunda- özelliklerdir.<br />

“Esmâ ül Hüsnâ” Allâh’›nd›r; o isimlerin iflaret etti¤i özellikler,<br />

TEK ve SAMED olarak bildirilen, Allâh ad›yla iflaret edilenin,<br />

Esmâ mertebesine, (Kuantum Potansiyele) zamans›zl›k -<br />

mekâns›zl›k boyutuna, “nokta”ya iflaret eder... Dolay›s›yla bu<br />

isimler ve bu isimlerin iflaret etti¤i anlamlar sadece O’nundur;<br />

befler anlay›fl›yla kay›tlanamaz!<br />

Nitekim 23.Mu’minûn Sûresi 91. âyetinde de: SubhanAllâhi<br />

amma yes›fun = Allâh onlar›n tan›mlamalar›ndan Subhan’d›r<br />

(ötedir)! buyurulur. O’na isimlerin mânâlar›yla yönelin... O’nun<br />

Esmâ’s›nda ilhada sapanlar› (flirke düflenleri) terk edin! Yapmakta<br />

olduklar›n›n karfl›l›¤›n› göreceklerdir.” (7.A’raf: 180)<br />

“El Hüsnâ’y› (en güzelini hakikati olarak) tasdik ederse,<br />

böylece ona en kolay› kolaylaflt›r›r›z!” (92.Leyl: 6-7)<br />

Hatta ihsan hâli (muhsin oluflun cezas›) bile “El Hüsnâ”ya<br />

ba¤lan›yor...<br />

“‹hsan ehline, daha güzeli (El Hüsnâ) ve fazlas› (R›dvan)<br />

vard›r... Onlar›n vechlerini (yüzlerini - fluurlar›n›) ne kara toz<br />

zerresi (bencillik) ne de (hakikatlerinden ayr› düflmenin getirisi<br />

olan) zillet kaplar... Onlar sonsuza dek cennet ehlidirler!”<br />

(10.Yûnus: 26)<br />

“Zât›” itibar›yla “benzeri” olmayan; Esmâ’s›n›n iflaret etti¤i<br />

özellikleriyle yaratt›klar›yla kay›tlanmaktan ve s›n›rlanmaktan<br />

berî olan; “Ekberiyeti” ile say›s›z “nokta”lardan bir nokta olan<br />

“çok boyutlu holografik tek kare resim” diye aç›klamaya çal›flt›¤›m›z<br />

“Esmâ mertebesi”nin “kesret - çokluk boyutu” olarak alg›lan›fl›<br />

olan -gerçekte tekil tümel- “fiiller” âlemini, “ilminde”<br />

var k›ld›¤› özellikler ile yaratm›flt›r.


Daha derine gitmeden toparlayal›m...<br />

ESMÂ ÜL HÜSNÂ<br />

Allâh isimleri olarak vahiy yollu bildirilen özellikler, Dünya<br />

üstünde yaflayan “yeryüzü halifeli¤i”nin fark›ndal›¤›na ermeye<br />

çal›flan “zâlim ve cahil insan”›n alg›lad›¤›n›n çok çok ötesinde,<br />

evrensel boyutlar›n tümünü “yok”tan, “z›ll - gölge” vücud olarak<br />

(hologramik) “var” k›lan özellikler tekilli¤idir!<br />

MUAZZAM, MUHTEfiEM, MÜKEMMEL özelliklerdir<br />

“Esmâ mertebesi”, tüm boyutsall›¤› ve içre varl›klar›yla evrenselli¤in<br />

hakikati olarak!<br />

fiimdi bir an, insan›n alg›lad›¤› dünyas›n› düflünün!<br />

Sonra da dar çerçeveli bak›fl aç›s› anlam›ndaki köylü bak›fl›ndan<br />

ar›nm›fl olarak, en son bilgilerinizin oluflturdu¤u evrensellik<br />

anlay›fl›yla “bafl›n›z› (bak›fl›n›z›) kald›r›p semâya bir bak›n”<br />

Kur’ân-› Kerîm ifadesiyle!<br />

Duyular›n›zla alg›lad›klar›n›z, evrensel azamet, ihtiflam ve<br />

mükemmeliyet yan›nda nedir ki?<br />

‹flte bu gerçeklik dolay›s›yla...<br />

Umar›m...<br />

Allâh isimleri hakk›nda bugüne kadar düflünülüp konuflulup<br />

yaz›lm›fllar›n, yaln›zca vahiy kaynakl› gelen B‹LG‹’nin (Kitap’›n),<br />

ar›nd›¤› kadar›yla bilinçlerimiz taraf›ndan de¤erlendirilifli<br />

oldu¤unu akl›m›zdan ç›karmayarak; bu isimlerin iflaret etti-<br />

¤i özelliklerin, tüm evrensellikte geçerli oldu¤unu; tüm yap›da<br />

her an yepyeni anlamlar›, aç›l›mlar› meydana getirdi¤ini göz<br />

önünde tutarak konuya e¤ilebiliriz. Bu arada flunu vurgulayay›m<br />

ki, “Ekberiyet” bafll›kl› yaz›mda aç›klamaya çal›flt›klar›m pek<br />

“oku”nmam›fl! Bahsetti¤imiz Esmâ mertebesinin özelliklerinin,<br />

“Allâh” ad›yla iflaret edilen indîndeki, say›s›z “nokta”lardan bir<br />

239


240<br />

ESMÂ ÜL HÜSNÂ<br />

“nokta” ve dahi “Hakikat-i Muhammedî” veya “Ruh adl› melek”<br />

isimlerine bürünerek a盤a ç›kan “Kuantum Potansiyel”,<br />

sonsuz-s›n›rs›z; ezeli ve ebedi olmayan Esmâ mertebesi özellikleri<br />

oldu¤u gibi; ayr›ca, bu mertebenin ilminin, tüm evren içre<br />

evrenler olan “çok boyutlu tek kare resim” diye söz etti¤imiz<br />

oldu¤u da fark edilmemifl! Bu yüzdendir ki, hâlâ, AAllllââhh,, ââlleemmlleerrddeekkii<br />

tteekk bbiirr ttaannrr›› oollaarraakk aallgg››llaannmmaakkttaa devam ediyor! Oysa<br />

tüm seyir ve dillendirilenler yaln›zca “nokta”m›zla ilgilidir ki;<br />

Allâh yaln›zca “Allâh”t›r; “Ekber”dir! Subhanehu min tenzihiy!<br />

fiunu da asla hat›rdan ç›karmayal›m ki, yazd›klar›m kesinlikle<br />

olay›n son noktas› olmay›p, bu konuda yaz›labileceklerin<br />

yaln›zca mukaddimesi (girifl yaz›s›) mahiyetindedir. Bundan<br />

daha derininin aç›kça yaz›l›p yay›nlanmas› taraf›m›zdan mümkün<br />

de¤ildir. Ayr›ca ehlinin fark edece¤i üzere, bu kadar› dahi<br />

bugüne kadar bu aç›kl›k, netlik ve detayla yaz›lmam›flt›r. Konu<br />

ustura s›rt› gibi ince ve keskindir, çünkü okuyan kifli hiç fark›nda<br />

olmadan ya ötede bir tanr› kavram›na kayabilir; ya da çok daha<br />

kötüsü firavun misali, benli¤iyle - bilinciyle ve dahi hayvani<br />

yap› olan bedeniyle hakikati s›n›rlama derekesine düflebilir!<br />

Buraya kadar “El Esmâ” iflaretinin neye oldu¤una dikkat<br />

çekmeye çal›flt›k.<br />

fiimdi gelelim “El Hüsnâ” olarak bildirilen muazzam, muhteflem<br />

ve mükemmel anlam ve özellik ihtiva eden isimlerin iflaret<br />

etti¤i özelliklere... Elbette “esfeli sâfîliyn” olan kelimelerin<br />

elverdi¤ince!<br />

Burada öncelikle flu hususa dikkat gerekir kan›mca.<br />

TET‹KLEME S‹STEM‹<br />

Bu isimlerin iflaret etti¤i özellikler her noktada tümüyle


ESMÂ ÜL HÜSNÂ<br />

mevcuttur eksiksiz! Ne var ki, a盤a ç›kmas› dilenen özelli¤e<br />

göre, kimileri kimilerine bask›n hâle gelerek, t›pk› ekolayz›rda<br />

yükselen kanallar›n öne geçmesi gibi, di¤erlerinin önüne geçerek<br />

oluflumu meydana getirmektedir. Ayr›ca belli isimlerin iflaret<br />

etti¤i belli özellikler, do¤al olarak, otomatik olarak ilgili di-<br />

¤er isimlerin oluflumlar›n› tetikleyerek, ak›fl› - oluflumu, “yeni<br />

fle’n”i meydana getirmektedirler. ‹flte bu olay, “Sünnetullâh” diye<br />

tan›mlanan, evrensel Allâh kanunlar›n›n <strong>–</strong>ya da basîreti<br />

k›s›tl› olanlar›n deyifliyle do¤a kanunlar›n›n<strong>–</strong> iflleyifl mekanizmas›n›<br />

anlatmaktad›r. Bu husus tahmin ve hayal edilemeyecek<br />

kadar azametli bir olayd›r; ezelden ebede, tüm boyutlar›yla ve<br />

alg›lanan tüm birimleriyle her fley bu sistem içinde varl›¤›n› sürdürür!<br />

Evrensel boyutta veya insan›n dünyas›nda, bilincinden<br />

a盤a ç›kan düflünceler dâhil, tüm fiiller bu sisteme göre oluflur.<br />

Buna k›saca “‹simlerin özelliklerinin ilgili ismin özelli¤ini tetiklemesi<br />

mekanizmas›” diyebiliriz. Yukar›da uyard›¤›m üzere, bu<br />

isimlerin özelliklerinin a盤a ç›k›fl ortam› olarak -gerçekte<br />

TEK’il- bilebildi¤iniz tüm evrenselli¤i düflünün. O evrensellik<br />

içinde alg›layan›n alg›lad›¤› her ortama ya da boyuta veya a盤a<br />

ç›kan birime göre, söz etti¤im “tetikleme” olay› geçerlidir! Bu<br />

sisteme göre de -neyin neyi meydana getirece¤i bilinmesi nedeniyle-<br />

ezelden ebede ne olup bitecekse “Allâh ilminde” mevcuttur!<br />

Bakara Sûresi sonundaki (2.Bakara: 284) “...Bilinçlerinizde<br />

(düflündü¤ünüz) ne varsa, aç›klasan›z da gizleseniz de, Allâh<br />

varl›¤›n›zdaki Hasiyb ismi özelli¤iyle size onun sonuçlar›n›<br />

yaflat›r...” uyar›s›; 99.Zilzâl Sûresi’nin 7.âyeti “Kim bir zerre<br />

a¤›rl›¤›nca bir hay›r yaparsa, onu görür.” ve de “Hasiyb” isminin<br />

iflaret etti¤i özellik, hep bu “tetikleme” mekanizmas›n› bize<br />

241


242<br />

ESMÂ ÜL HÜSNÂ<br />

anlatmak içindir ki, a盤a ç›kan bir fiil veya düflüncenin sonucunun<br />

yaflanmamas› mümkün de¤ildir. ‹flte bu yüzdendir ki,<br />

geçmiflimizde düflündü¤ümüz ya da ortaya koydu¤umuz flükür<br />

ya da nankörlük bâb›nda her fiil mutlaka sonucunu yaflatm›flt›r<br />

veya yaflatacakt›r! Bu konu üzerinde derin düflünülürse çok kap›<br />

açar ve çok s›rlar fark edilir. “Kader s›rr›” olarak bahsedilen konu<br />

dahi bu mekanizma ile ilgilidir!<br />

fiimdi gelelim birer iflaret-yön levhas› hükmündeki özel<br />

“isim”lerin bize gösterdiklerine:<br />

ALLÂH... Öyle bir isimdir ki... “Ulûhiyet”e iflaret eder! “Ulûhiyet”<br />

hem “HÛ” ismi ile iflaret edilen “Mutlak Zât” anlam›n›<br />

içerir; hem de “Zatî” ‹lim mertebesinde, ilmiyle ilmini seyir<br />

anlam›nda oluflmufl, “nokta”lar âlemlerini, her bir “nokta”y›<br />

oluflturan kendine özgü “Esmâ” mertebelerine iflaret eder!<br />

“Zât”› itibar›yla, “fley”in ayr›, “Esmâ”s› itibar›yla “fley”in ayn›<br />

olan Allâh ismiyle iflaret edilen; âlemlerden ⁄aniyy ve benzeri<br />

olmayand›r! Bu yüzdendir ki, “fley”i ve fiillerini Esmâ’s›yla<br />

yaratan Allâh ismiyle iflaret edilen, Kur’ân-› Kerîm’de “B‹Z”<br />

iflaretini kullanmaktad›r. “fiey”de kendisinin gayr› yoktur! Bu<br />

konuda çok iyi anlafl›lmas› gereken husus fludur: “fiey”den söz<br />

etti¤imizde “fley”in zât› derken onun varl›¤›n› oluflturan “Esmâ<br />

mertebesinden” söz ederiz. “fiey”in zât› hakk›nda tefekkür<br />

edilir, konuflulur. Allâh ad›yla iflaret edilenin Zât› hakk›nda ise<br />

konuflmak muhaldir; yani kesinlikle olanaks›zd›r! Çünkü Esmâ<br />

özelli¤inden meydana gelmiflin, mutlak Zât hakk›nda fikir<br />

yürütmesi, “vahiy” yollu gelmifl bilgi ile dahi olsa -ki bu da<br />

olanaks›zd›r- mümkün olmaz! ‹flte bunu anlatmak sadedinde<br />

yolun sonu “hiç”likte biter, denmifltir!


ESMÂ ÜL HÜSNÂ<br />

HÛ... “HÛ’vAllâhulleziy lâ ilâhe illâ HÛ”! ‹ster vahiy yollu<br />

gelsin, ister bilinç yollu üzerine e¤ilinsin, alg›lanan her “fley”in<br />

hakikatinin derûnu... Öylesine ki; Ekberiyet tecellisi sonucu önce<br />

“haflyeti”, sonucu olarak da “hiç”li¤i yaflat›r ve bu yüzden de<br />

O’nun hakikatine eriflilemez! “Basîretler ona ulaflmaz!” Mutlak<br />

bilinmezli¤e ve kavran›lmazl›¤a iflaret ismidir! Nitekim<br />

“ALLÂH” dâhil tüm isimler “HÛ”ya ba¤l› geçer Kurân’da!<br />

“HU ALLÂHu EHAD”, “HU’ver Rahmânur Rah›ym”, “Hu’<br />

vel’Evvelu vel’Ah›ru vez’Zahiru vel’Bat›n”, “HU’vel Aliyyül<br />

Aziym”, “HU’ves Semiy’ul Bas›yr” ve Haflr Sûresi’nin son üç<br />

âyeti gibi! Bu arada flunu da bir di¤er okunufl flekli itibar›yla fark<br />

ederiz ki, isimlerin öncesindeki “HÛ” ismi iflaretiyle önce tenzih<br />

vurgulamas› yap›l›r, sonra da söz edilen isimlerle teflbihe<br />

iflaret edilir. Bu da hiçbir zaman gözden kaç›r›lmamas› gereken<br />

bir iflarettir.<br />

ER RAHMÂN... “Allâh” ismiyle iflaret edilenin, “zerre”lerin<br />

zât›n› “Esmâ”s›yla ilminde “var” k›lma özelli¤ine iflaret eder.<br />

Bugünkü anlay›fla göre “Kuantum Potansiyel”e iflaret eder. Tüm<br />

yarat›lm›fllar›n kayna¤› olan potansiyeldir. “Esmâ mertebesi”nin<br />

ad›d›r! Her fley, “var”l›¤›n› “ilim ve irade” mertebesinde<br />

bu ismin iflaret etti¤i özellikle elde eder!<br />

“Er Rahmânu alel Arflisteva; Rahmân, Arfl’a istiva etti (El<br />

Esmâ’s›yla âlemleri yarat›p hükümran oldu. Kuantum Potansiyelde<br />

ilmini seyretti ilmiyle).” (20.Tâhâ: 5) ve “Er Rahmân;<br />

Allemel Kur’ân; Halekal ‹nsan; Allemehül beyan...” (55.<br />

Rahmân: 1-4) iflaretleri gere¤i “fiUUR”da a盤a ç›kan “Esmâ”n›n<br />

hakikatidir! Rahmeti, o “fley”i ilminde “var”l›¤a getirmesidir!<br />

“Allâh Âdem’i Rahmân sûretinde halk etti” iflareti “‹nsan”›n,<br />

ilmî sûretinin Rahmâniyet özelli¤i yans›mas› üzere mey-<br />

243


244<br />

ESMÂ ÜL HÜSNÂ<br />

dana getirildi¤ine iflaret eder. Yani Esmâ mertebesinde bulunan<br />

özellikler ile! ‹nsan’›n, Zât› itibar›yla kendini tan›y›fl› da Rahmâniyet’le<br />

ilgilidir...<br />

Bu nedenle “RAHMÂN”a secdeyi müflrikler alg›layamam›flt›r.<br />

“Onlara: ‘Rahmân’a secde edin (Esmâ hakikatiniz indîndeki<br />

‘yok’lu¤unuzu hissedin)’ denildi¤inde: ‘Rahmân da nedir? Bize<br />

emretti¤ine secde eder miyiz hiç?’ dediler...” (25.Furkan: 60) ve<br />

“...Muhakkak ki fleytan Rahmân’a âsi oldu.” (19.Meryem: 44)<br />

âyetleri “‹nsan”›n Zât’›n›n “Esmâ” hakikatinden meydana getirildi¤ine<br />

iflaret eder! “‹nsan”daki “Zâtî tecelli”de budur!<br />

ER RAHIYM... “Rahmân”daki say›s›z özellikleri yoktan var<br />

k›lan Rah›ym özelli¤idir! Potansiyeldeki özelliklerin seyrini<br />

oluflturma özelli¤idir! Âlem sûretleri ile kendini seyir edendir!<br />

Bilinçli varl›klar›, hakikatlerine erdirmek suretiyle; seyretmekte<br />

ve Esmâ’s› özellikleriyle yaflatmakta olan›n, kendisi oldu¤u<br />

fark›ndal›¤›yla yaflatand›r. “...<strong>Ve</strong> kâne bil mu’miniyne Rah›yma<br />

= Hakikatine iman etmifllere Rah›ym’dir” (33.Ahzâb: 43).<br />

Cennet diye iflaret edilen yaflam›n kayna¤›d›r. Melekî boyutun<br />

“var”l›¤›n› oluflturand›r.<br />

EL MEL‹K... Mülkü hükmünde olan Esmâ mertebesinde diledi-<br />

¤ince fle’n alarak fiiller âlemi sûretlerinde tedbir edendir!<br />

“Her fleyin melekûtu (Esmâ kuvveleri) elinde olan (tedbirât›n bu<br />

mertebeden a盤a ç›kt›¤›na iflaret) Subhan’d›r... O’na rücu ettirileceksiniz.”<br />

(36.Yâsiyn: 83)<br />

Tek Melik’tir! Orta¤› olmaz. Bunun fark›ndal›¤›n› yaflatt›¤›n›n<br />

kesin ve mutlak teslimiyet d›fl›nda bir hâli olmaz! ‹tiraz ve isyan<br />

hiç kalmaz! “Arfl› istiva” diye anlat›lan olayda önde gelen özelliktir<br />

di¤er birkaç özellikle birlikte...<br />

“Semâlarda ve arzda her ne varsa; Melik, Kuddûs, Aziyz ve


ESMÂ ÜL HÜSNÂ<br />

Hakiym olan (diledi¤i mânâlar› a盤a ç›karmas› için onlar› yaratan)<br />

Allâh’› (ifllevleriyle) tespih etmedeler!” (62.Cumu’a: 1)<br />

EL KUDDÛS... Yarat›lm›fllarda a盤a ç›kan özellik ve kavramlarla<br />

tan›mlanmaktan, kay›tlanmaktan ve s›n›rlanmaktan berî!<br />

Tüm âlemleri Esmâ’s›yla yoktan “var” k›larken; onlarda a盤a<br />

ç›kan özelliklerle tan›mlan›p s›n›rlanmaktan dahi berîdir.<br />

ES SELÂM... Yarat›lm›fllara (beden ve tabiat kay›tlar›ndan; tehlikeden;<br />

boyutlar›n›n kay›tlar›ndan) selâmet ihsan eden, yakîn<br />

hâlini oluflturan; iman edenlere “‹SLÂM”›n hazm›n› veren;<br />

Dar’üs Selâm (hakikatimize ait kuvvelerin tahakkuku) olan cennet<br />

boyutu hâlinin yaflam›n› meydana getiren! Rah›ym isminin<br />

tetikleyerek a盤a ç›kard›¤› isim - özelliktir!<br />

“Selâmün kavlen min Rabbin Rah›ym = Rah›ym Rab’den<br />

“Selâm” sözü ulafl›r (Selâm ismi özelli¤ini -Rableri olan Esmâ<br />

hakikatlerinden a盤a ç›kan yolla- yaflarlar)!” (36.Yâsiyn: 58)<br />

EL MU’M‹N... Alg›lanan›n ötesi oldu¤u fark›ndal›¤›n› oluflturand›r,<br />

Esmâ boyutu itibar›yla. Bu fark›ndal›k, boyutumuzda<br />

“iman” olarak a盤a ç›kar. ‹man edenler fluurlar›ndaki bu fark›ndal›kla<br />

iman ederler; dünyam›zda Rasûller; tüm varl›kta ise<br />

melekler dâhil! Bu fark›ndal›k, bilinçteki akl›n vehim esaretinden<br />

kurtulmas›n› sa¤lar. <strong>Ve</strong>him, k›yas› kullanarak muhakeme<br />

yapan akl› sapt›rabilirken, iman karfl›s›nda güçsüz ve etkisiz<br />

kal›r. Mu’min isminin özelli¤inin a盤a ç›k›fl› fluurdan bilince<br />

direkt yans›r; dolay›s›yla da vehim kuvvesi onun üzerinde tasarruf<br />

edemez.<br />

EL MÜHEYM‹N... “Esmâ” mertebesinden a盤a ç›kanlar› kendi<br />

sistemi içinde koruyup sürdürendir (El hafizu ver Rakiybu ala<br />

külli fley)! Ayr›ca, (emaneti) gözetip himaye eden, koruyan,<br />

245


246<br />

ESMÂ ÜL HÜSNÂ<br />

emin, anlamlar›na da gelir. “MÜHEYM‹N”in türedi¤i kök olan<br />

“el Emanet”in Kurân’daki fonksiyonel kullan›l›fl›, semâlar›n -<br />

arz›n - da¤lar›n yüklenmekten imtina etti¤i ve el Kurân’›n ikizi<br />

olan el ‹nsan’›n yüklendi¤i fleydir. Esas itibar›yla Esmâ mertebesi<br />

ilminin RUH adl› melek olarak fluuruna iflaret eder. Ondan<br />

da yeryüzünde a盤a ç›kan insana yans›r bu emanet! Yani, Hakikatinin,<br />

Esmâ özellikleri oldu¤u fluurunu yaflamak! Bu da<br />

Mu’min ismiyle ortak çal›fl›r. RUH adl› melek (kuvve) dahi,<br />

Esmâ mertebesinin sonsuz s›n›rs›z özelliklerine iman›n kemâliyle<br />

Hayy ve Kayyum’dur! Çünkü o dahi “fle’n” olarak vücud<br />

sahibidir!<br />

EL AZ‹YZ... Karfl› konulmaz güç sahibi olarak, diledi¤ini<br />

uygulayan! Tüm âlemlerde diledi¤ini karfl› ç›kacak güç olmaks›z›n<br />

yerine getiren. Bu isim Rab ismiyle paralel çal›flan bir<br />

isimdir. Rab özelli¤i Aziyz özelli¤iyle hükmünü icra eder!<br />

EL CEBBÂR... Hükmü zorunlu olarak uygulamada oland›r.<br />

Âlemler Cebbâr’›n hükmü alt›nda, dilenileni uygulamak zorundad›r!<br />

Uygulamama gibi bir seçenekleri yoktur! Cebr, onlar›n<br />

varolufl sistem ve özlerinden gelen bir flekilde a盤a ç›kar ve<br />

hükmünü yaflat›r!<br />

EL MÜTEKEBB‹R... Mutlak BEN’lik O’na aittir! “Ben” diyen<br />

yaln›zca kendisidir! Kim ben sözüyle kendisine varl›k verirse;<br />

var oluflunun hakikatine ait “Ben”li¤i örtüp, göreceli benli¤ini<br />

ileri ç›kar›rsa, bunun sonucunu, yanmak suretiyle yaflar! Kibriyâ,<br />

O’nun vasf›d›r.<br />

EL HÂLIK... Mutlak TEK yaratan! Esmâ özellikleriyle birimleri<br />

“yok”ken “var” k›lan! Hâl›k’›n “halk”etti¤i her bir fleyin bir<br />

“hulk”u, yani yarat›l›fl amac›na göre bir huyu, ahlâk› (do¤as›na


ESMÂ ÜL HÜSNÂ<br />

göre davran›fl›) vard›r... Bu nedenle “tehalleku BiAhlâk›llâh =<br />

Allâh ahlâk› ile (Allâhça) ahlâklan›n!” buyurulmufltur ki bunun<br />

anlam›; “Allâh Esmâ’s›n›n özellikleriyle var olmufl oldu¤unuzun<br />

fark›ndal›¤›yla ve bunun gere¤ince yaflay›n” demektir.<br />

EL BÂR‹... Mikrodan makroya do¤ru her yaratt›¤›n› kendine<br />

özgü program ve özellikle yarat›rken, bütünsellikle de uyumlu<br />

olarak onu ifllevlendiren. Bedendeki tüm organlar›n birbiriyle<br />

ahenkli düzeni misali!<br />

EL MUSAVV‹R... Mânâlar› sûretler hâlinde a盤a ç›kar›p, alg›layanda<br />

o sûretlerin alg›lanma mekanizmas›n› oluflturan.<br />

EL ⁄AFFAR... Kudret veya hikmetin gere¤i olarak oluflmufl<br />

noksanl›klar›n› fark edip, bunlar›n sonuçlar›ndan kurtulmay›<br />

irade edenlere, örtüleyicili¤ini yaflatan. Ba¤›fllayan.<br />

EL KAHHÂR... “Vâhid” oluflunun sonucunu yaflatarak “izafî -<br />

göresel” benliklerin asla ““vvaarr”” olmad›¤›n› seyrettiren!<br />

EL VEHHÂB... Diledi¤ine karfl›l›ks›z ve “hak etme” kavram›<br />

devrede olmaks›z›n veren.<br />

ER REZZÂK... Hangi boyutta veya ortamda olursa olsun a盤a<br />

ç›kan birimin yaflam›n›n devam› için gereken her türlü g›day›<br />

veren.<br />

EL FETTAH... Birimde aç›l›m oluflturan. Hakikati fark ettirip<br />

seyrettiren; bunun sonucunda âlemlerde eksik, noksan, yanl›fl<br />

olmad›¤›n› müflahede ettiren. Görüfl veya kullan›m alan›n› aç›p<br />

de¤erlendirme olana¤›n› meydana getiren. Fark edilemeyeni<br />

fark ettirip de¤erlendirten!<br />

EL AL‹YM... “‹lim” özelli¤i sebebiyle s›n›rs›z sonsuz her fleyi<br />

247


248<br />

ESMÂ ÜL HÜSNÂ<br />

ve her boyutu, her yönüyle Bilen!<br />

EL KABIDZ... Tüm birimleri, onlar› oluflturan “Esmâ”s›yla hakikatleri<br />

yönünden kudret eliyle tutup, hükmünü icra eden! ‹çe<br />

dönüklü¤ü yaflatan.<br />

EL BÂSIT... Aç›p yayan. Boyutsall›klar› ve derin görüflü oluflturan.<br />

EL HÂFIDZ... Alçalt›c›. Hakikatinden uzak yaflam› oluflturucu!<br />

Evrensel boyuttaki “Esfeli sâfîliyn”i yarat›c›. “Kesret” müflahedesini<br />

oluflturan perdelili¤i meydana getiren!<br />

ER RÂF‹’... Yükselten. Bilinçli birimi yatay veya dikey anlamda<br />

yükselterek hakikatini kavrama veya seyir anlam›nda yükselten.<br />

EL MU‹ZZ... Diledi¤i birimde, izzeti oluflturan özelli¤i a盤a<br />

ç›kartarak, onu di¤erlerine göre de¤erli k›lan!<br />

EL MÜZ‹LL... Diledi¤inde zilleti zahir k›lan! Zelil eden... ‹zzeti<br />

meydana getiren yak›nl›k özelliklerini yaflatmayarak, benlikle<br />

perdelenmenin yetersizlikleri içinde afla¤›lanmay› aflikâr k›lan!<br />

ES SEM‹’... A盤a ç›kard›¤› Esmâ özelliklerini her an alg›lamakta<br />

olan. Fark›ndal›¤› ve kavramay› yaflatan. Bunun sonucu<br />

olarak Bas›yr ismi özelli¤ini tetikleyen!<br />

EL BASIYR... A盤a ç›kan Esmâ özelliklerini her an seyir ile<br />

onlardan ç›kanlar› de¤erlendirip, sonuçlar›n› oluflturan.<br />

EL HAKEM... Hükmeden ve hükmü kesinlikle yerine gelen!<br />

EL ADL... Ulûhiyetinin sonucu olarak a盤a ç›kard›¤› her Esmâ<br />

özelli¤inin yarat›fl amac›na göre hakk›n› veren. Haks›zl›k


etmekten, zulüm etmekten münezzeh olan!<br />

ESMÂ ÜL HÜSNÂ<br />

EL LAT‹YF... Yaratt›¤›n›n derûnunda ve varl›¤›nda gizli olan.<br />

Lütfu çok olan!<br />

EL HAB‹YR... A盤a ç›kan Esmâ özelli¤inin “var”l›¤›n›,<br />

“Esmâ”s›yla meydana getiren olarak, onun durumundan haberi<br />

olan. Birime, kendisinden a盤a ç›kanla, ne mertebede anlay›fla<br />

sahip oldu¤unu fark ettiren!<br />

EL HAL‹YM... A盤a ç›kan bir olaya ani ve fevrî tepki vermeyip,<br />

a盤a ç›k›fl amac› do¤rultusunda de¤erlendirmeye alan.<br />

EL AZ‹YM... A盤a ç›km›fl Esmâ özelli¤i olan hiçbir birimin,<br />

azametini kavrayamayaca¤› muhteflem büyüklük.<br />

EL ⁄AFÛR... Allâh Rahmetinden asla ümit kesilmemesi gereken.<br />

Gerekli ar›nmay› yapt›rtarak Rah›ymiyetin nimetlerine<br />

erdiren. Rah›ym ismini tetikleyen!<br />

Efi fiEKÛR... <strong>Ve</strong>rdi¤i nimeti ço¤altmak için o nimeti de¤erlendirten.<br />

Birimde verilen nimeti hakk›yla de¤erlendirerek<br />

“daha”s›na aç›lmay› oluflturan. “Keriym” isminin özelli¤ini<br />

tetikler. Bu ismin özelli¤inin kapal› kalmas› ise, birimi kendisine<br />

ulaflana karfl› kapanmay›; o nimeti de¤erlendirmek yerine<br />

baflka yönlere dönerek o nimetten perdelenmeyi yaflat›r. Bu da<br />

““nnaannkköörrllüükk”” yani verileni de¤erlendirmemek olarak tan›mlan›r.<br />

<strong>Ve</strong>rilenin gerisinden mahrum kalma sonucunu do¤urur. Nimetin<br />

ard› kesilir!<br />

EL ALÎY... Yüce. Varl›klar› Hakikat noktas›ndan seyreden!<br />

EL KEB‹YR... Esmâ’s›yla yaratt›¤› âlemlerinin büyüklü¤ü<br />

kavranamaz olan.<br />

249


250<br />

ESMÂ ÜL HÜSNÂ<br />

EL HAF‹YZ... Âlemler içindekilerin varl›¤›n›n korunmas› için<br />

onlar›n gerekenlerini oluflturan.<br />

EL MUK‹YT... Hafiyz isminin özelli¤inin oluflmas› için gerekli<br />

olan maddi veya manevî olarak nitelendirilen alt yap›y› oluflturup<br />

meydana getiren.<br />

EL HAS‹YB... Birimselli¤in devam› için yeterli oldu¤u gibi,<br />

birimden a盤a ç›kanlar›n sonucunu yaflatan. Böylece sonsuza<br />

dek oluflumun ak›fl›n› yaratm›fl olan!<br />

EL CEL‹YL... Muhteflem kapsam ve mükemmeliyetiyle Efâl<br />

âleminde sultan!<br />

EL KER‹YM... Öylesine cömert ki, kendisini inkâr ile a盤a<br />

ç›kanlara dahi say›s›z nimetlerini ba¤›fllamakta. “OKU”mak<br />

yani “‹KRA” ancak O’nun keremiyle bir birimde a盤a ç›kabilir.<br />

Her birimin hakikatinde yer almakta.<br />

ER RAKIYB... Her birimi Esmâ’s›yla yaratt›¤› için her an<br />

onunla olarak kontrol alt›nda tutan.<br />

EL MUC‹YB... Kendisine olan yönelifllere mutlaka icabet<br />

ederek gere¤ini oluflturan!<br />

EL VAS‹’... Esmâ özellikleriyle tüm âlemleri kapsam›fl olan.<br />

EL HAK‹YM... ‹lminin kudretiyle a盤a ç›kmas›n› sebepler<br />

zincirine ba¤layarak, nedenselli¤i oluflturan ve böylece kesret<br />

alg›lamas›n› oluflturan.<br />

EL VEDUD... Cazibeyi, çekim gücünü yaratan. Salt karfl›l›ks›z,<br />

ç›kar beklenmeyen sevgiyi var eden. Her sevenin, sevdi¤inde<br />

sevdi¤i gerçekliktir!


ESMÂ ÜL HÜSNÂ<br />

EL MEC‹YD... A盤a ç›kard›¤› muhteflem yarat›fl dolay›s›yla<br />

flan›n›n yüceli¤ini ortaya koyan!<br />

EL B‹S... Sürekli yeni yaflam boyutlar›na dönüfltüren! “Her an<br />

yeni bir fle’nde” oluflun mekanizmas› olarak sürekli yeni bir hâl<br />

yaflatan.<br />

Bu özelli¤in insanda a盤a ç›k›fl› itibar›yla... “ÂMENTU”da da<br />

yerini alan “Ba’sü ba’delMevt = ölüm akabindeki dirilifl” anlam›ndad›r...<br />

“Mutlaka siz, boyutlar de¤ifltirerek o boyutlar›n uygun bedenlerine<br />

dönüfleceksiniz!” (84.‹nflikak: 19) âyetindeki ifllev de bunu<br />

anlat›r...<br />

Ölümü TATMAK ve bunun devam› yeni bir yaflam hâline<br />

bafllamak. fiu dünya (beden) yaflam›m›zda iken de bu bâ’slar<br />

mümkündür... <strong>Ve</strong>lâyet - Nübüvvet - Risâlet bâ’slar› gibi! Ki,<br />

bunlarda dahi yeni bir yaflam mertebesi söz konusudur!<br />

Tohumun kabu¤unu çatlat›p mahsulünü a盤a ç›karmas› gibi,<br />

ölü (bilkuvve - ifllevsiz - nesnel) olan› bâ’s edip dirilten, demektir.<br />

A盤a ç›kana, yeni yaflam ortam veya boyutuna kavuflana<br />

göre, bir önceki ortama uygun yaflam bedeni “kabir” hükmündedir...<br />

“O Saat (vefat) muhakkak gelecektir, onda hiç flüphe yoktur.<br />

Kesinlikle Allâh, kabirlerde (bedenleri içinde) olan nefsleri<br />

(bilinçleri) bâ’s edecektir (yeni bir beden oluflturarak yaflamlar›na<br />

devam ettirecektir)!” (22.Hac: 7)<br />

Efi fiEH‹YD... Varl›¤›yla varl›¤›n›n flahidi olan. A盤a ç›kard›-<br />

¤› Esmâ özelliklerinden varl›¤›n› seyredip a盤a ç›kanlara<br />

flehâdet eden! fiehâdet edilenin kendisinden gayr› olmad›¤›n›<br />

yaflatan.<br />

251


252<br />

ESMÂ ÜL HÜSNÂ<br />

EL HAKK... Apaç›k ortada olan Mutlak Hakikat! A盤a ç›kan<br />

tüm ifllevlerin hakikati ve kayna¤›!<br />

EL VEK‹YL... A盤a ç›kan her birimin ifllevinin gere¤ini yerine<br />

getirmek için gerekeni yapan. Bunun idrak›yla kendisine<br />

tevekkül edene sahip ç›karak, onun için en hay›rl› sonucu oluflturan.<br />

Hakikatindeki el <strong>Ve</strong>kiyl isminin özelli¤ine iman eden,<br />

Allâh’›n tüm isimlerine (tüm kuvvelerine) de iman etmifl olur!<br />

Halifelik s›rr›n›n kayna¤› bir isimdir!<br />

EL KAV‹YY... Kudreti kuvveye dönüfltürerek varl›¤›n oluflmas›n›<br />

sa¤layan ve onlardaki kuvveleri oluflturan. Melekî boyutu<br />

meydana getiren.<br />

EL MET‹YN... Tüm Efâl âlemini ayakta tutan. Metîn... Sa¤laml›¤›<br />

oluflturan. Metanet, direnç veren!<br />

EL VEL‹YY... Birimde kendi hakikatini tan›ma ve gere¤ini<br />

yaflama özelli¤ini a盤a ç›karan. <strong>Ve</strong>lâyetin ve onun kapsam›ndaki<br />

üst düzey yaflam özellikleri olan Risâlet ve Nübüvvetin<br />

kayna¤›. <strong>Ve</strong>lâyetin en üst mertebesi olan Risâlet ve bir alt› olan<br />

Nübüvvet kemâlât›n› irsâl eden. Risâlet kemâlât›n›n zuhuru<br />

sonsuza dek geçerli ve ifllevli iken, Nübüvvet kemâlât›n›n ifllevi<br />

yaln›zca dünya yaflam›nda geçerlidir. Nebi, âhiret yaflam›nda da<br />

o kemâlâtla yaflar, ancak ifllevi bitmifltir d›fla dönük olarak!<br />

Risâlet ifllevi ise velâyet getirisi üzere devam eder sonsuza dek,<br />

velîlerdeki gibi.<br />

EL HAM‹YD... A盤a ç›kard›¤› evrensel kemâlât› “<strong>Ve</strong>liyy”<br />

ismi kapsam›nda a盤a ç›kard›¤› âlem sûretlerince seyredip<br />

de¤erlendirendir! Hamd yaln›zca kendisine aittir!<br />

EL MUHSIY... TEK’likteki çokluk sûretlerini makrodan mik-


oya tek tek tüm özellikleriyle yaratan.<br />

ESMÂ ÜL HÜSNÂ<br />

EL MUBD‹’... Yarat›lm›fllar›, efli benzeri olmayan kendine<br />

özgü özellikler bütünü olarak âlemlerde a盤a ç›karan.<br />

EL MUIYD... Asl›na rücu edenleri yeni bir yaflam boyutunda<br />

hayata döndüren.<br />

EL MUHY‹... ‹HYA eden. Hayata kavuflturan. ‹lim yaflant›s›yla<br />

hakikati müflahede ederek yaflam›n› sürdürmeyi oluflturan.<br />

EL MUM‹T... Ölümü tatt›ran... Bir yaflam boyutundan di¤er<br />

yaflam boyutuna geçirten!<br />

EL HAYY... Esmâ âleminin kayna¤›! Tüm isim özelliklerinin<br />

hayat›n› veren, varl›¤›n› oluflturan. Evrensel enerjinin kayna¤›;<br />

enerjinin hakikati!<br />

EL KAYYUM... Hiçbir fleye ihtiyaç duymaks›z›n kendi vas›flar›yla<br />

varl›¤›n› kaîm k›lan. Var olan her fley kendisiyle kaîm olan.<br />

EL VÂC‹D... Özellikleri âdeta taflan... Her diledi¤ini var eden.<br />

Tüm yarat›fl›na ra¤men hiçbir fleyi eksilmeyen!<br />

EL MÂC‹D... Kerem ve ihsan›n›n s›n›rs›zl›¤›n›n getirdi¤i flan ve<br />

yücelik sahibi!<br />

EL VÂH‹D... Vâhid’ül EHAD... Say›sal çokluk kabul etmez<br />

TEK! Cüzlere bölünmemifl ve cüzlerden oluflmam›fl; panteizm<br />

anlam›na gelmeyen Bir! Çokluk kavram›n›n düfltü¤ü, “yok”lu¤a<br />

kavufltu¤u, hiçbir fikir ve düflüncenin ayak basamad›¤› TEK!<br />

ES SAMED... Som, salt TEK! Çokluk kavram›ndan münezzeh!<br />

Çok özelli¤in birleflmesinden oluflmam›fl! <strong>Ve</strong> dahi s›n›r kavram›ndan<br />

berî olan TEK’lik sahibi. Hiçbir fleye muhtaciyeti söz<br />

253


254<br />

ESMÂ ÜL HÜSNÂ<br />

konusu olmayan TEK’illik. Hadîs-î flerîf’te flöyle tan›mlanm›flt›r:<br />

“Es Samedülleziy lâ cevfe fiyhi = Samed odur ki, onda boflluk<br />

yoktur (SOM, SALT)!”<br />

EL KAAD‹R... ‹lmindekileri kudretiyle bir nedenselli¤e dayanmaks›z›n<br />

yarat›p seyreden! Bu hususta asla s›n›rlanmayan!<br />

EL MUKTED‹R... Kudretiyle izhar etti¤i tüm varl›kta iktidar›,<br />

tedbir ve tasarrufu geçerli olan mutlak - ifllevsel kudret sahibi.<br />

EL MUKADD‹M... Yarat›fl amac›na göre a盤a ç›karaca¤›<br />

Esmâ özelli¤ine öncelik veren.<br />

EL MUAHH‹R... Yaratt›¤›nda a盤a ç›kacak olan› Hakiym<br />

isminin gere¤ince erteleyen.<br />

EL EVVEL... Yarat›lm›fl olan›n bafl›, ilk Hâli olan Esmâ Hakikati.<br />

EL ÂH‹R... Yarat›lm›fl olan›n sonsuza dek bir sonras›.<br />

EZ ZÂH‹R... Apaç›k ortada olan, Esmâ özelli¤iyle alg›lanmakta<br />

olan!<br />

EL BÂTIN... Apaç›k ortada olan›n alg›lanamayan› ve Gayb›n<br />

hakikati. (Evvel Âhir Zâhir Bât›n, HÛ’dur!)<br />

EL VÂL‹Y... Hükmüne göre yöneten.<br />

EL MÜTEÂL‹Y... Sonsuz s›n›rs›z yüce; yüceli¤i her fleye<br />

yayg›n! Âlemlerdeki hiçbir ak›l ve idrak›n kapsam›yla, hiçbir<br />

f›trat›n mahiyet ve yans›t›c›l›¤›yla s›n›rlanmayan yücelik sahibi.<br />

EL BERR... F›tratlar›n gere¤ini kolaylaflt›rarak oluflmas›n›<br />

sa¤layan! Bu konuda vaatlerini yerine getiren.<br />

ET TEVVAB... Hak ve hakikati alg›lat›p kavratarak, o birimin


ESMÂ ÜL HÜSNÂ<br />

kendi hakikatine dönüflünü oluflturan. Tövbeyi yaflat›r. Yani,<br />

birime yapt›¤› yanl›fllardan dönmeyi ve verdi¤i zararlar› gidermeyi<br />

nasip eder. Bu isim özelli¤i a盤a ç›kt›¤›nda Rah›ym isminin<br />

özelli¤ini tetikler. Sonuçta kiflinin hakikatinin getirisi olan<br />

güzellikleri ve müflahedeyi yaflat›r.<br />

EL MÜNTEKIM... Birimdeki, hakikatini yaflamas›na engel<br />

olan davran›fllar›n›n sonuçlar›n› yaflatan! “Züntikam”, a盤a<br />

ç›kan›n sonucunu, hak etti¤ini yaflatmakt›r. Allâh, intikam<br />

almak gibi duygularla vas›flanmaktan münezzehtir! “fiediyd’ül<br />

Ikab” ile birlikte kullan›ld›¤›nda, “Hakikatinin gere¤ini yaflamaya<br />

ters düflen düflünce ve davran›fllar›n sonucunu en sert ve<br />

keskin bir biçimde yaflatan” anlam›na gelir.<br />

EL AFÜVV... fiirk d›fl›nda ifllenmifl bütün suçlar›n tövbesini<br />

kabul edip, affedendir. fiirk hâli yaflam›nda bu ismin özelli¤i<br />

a盤a ç›kmaz. Burada fark edilmesi önemli konu fludur. Suçun<br />

aff› demek, o kiflinin af öncesi yaflant›s›ndaki kay›plar›n›n geri<br />

kazan›lmas› demek de¤ildir. Geçmiflin telâfisi ve kazas› yoktur<br />

Sünnetullâh’ta!<br />

ER RAÛF... Çok flefkatli, ac›yan; kendisine yönelenleri, onlara<br />

zarar verip s›k›nt›ya sokacak davran›fllardan koruyan, uzaklaflt›ran.<br />

EL MÂL‹K’ÜL MÜLK... Mülkünde diledi¤ini tedbir edip, hiçbir<br />

birime hesap verme kavram› olmadan diledi¤ini uygulayan.<br />

“De ki: ‘Mülkün Mâlik’i olan Allâh’›m... Mülkü diledi¤ine verirsin,<br />

diledi¤inden de mülkü çekip al›rs›n. Diledi¤ini aziyz<br />

edersin, diledi¤ini zelil edersin. Hay›r senin elindedir. Kesinlikle<br />

Sen her fleye Kaadir’sin.’” (3.Âl-u ‹mran: 26)<br />

ZÜL’CELÂL‹ VEL’‹KRÂM... “Celâl”iyle a盤a ç›kard›¤›na<br />

255


256<br />

ESMÂ ÜL HÜSNÂ<br />

“yok”tan var olmufllu¤unu kavratarak “yoklu¤unu” yaflat›p;<br />

“‹krâm”›yla, Esmâ kuvvelerinin kendisinde a盤a ç›k›fl›n› seyrettirerek<br />

Bekâ’y› yaflat›r.<br />

EL MUKSIT... Ulûhiyeti gere¤i olarak, her yarat›lm›fla yarat›l›fl<br />

amac›na göre hak etti¤ini vermek suretiyle adaletini uygular.<br />

EL CÂM‹’... Tüm varl›¤› “çok boyutlu tek kare resim” olarak<br />

ilminde topluca seyreden. Yarat›lm›fllar›, yarat›l›fl amaç ve<br />

ifllevleri do¤rultusunda toplayan!<br />

EL ⁄AN‹YY... Esmâ’s›n›n iflaret etti¤i özelliklerle s›n›rlan›p<br />

kay›tlanmayan ve o vas›flarla etiketlenmekten dahi münezzeh<br />

olan; “Ekberiyeti” dolay›s›yla! Esmâ’s›yla say›s›z s›n›rs›z zengin<br />

olan!<br />

EL MU⁄N‹Y... Diledi¤ini, baflkalar›ndan musta¤nî k›lan, zenginli¤i<br />

yaflatan, kendi zenginli¤iyle zengin eden. “Fakr”›n sonucu<br />

olan Bekâ’n›n güzelliklerini hibe eden...<br />

“Seni hiçbir fleyin yok iken (fakr - “yok”lukta) bulup da zenginli¤e<br />

(“g›na”ya -Bekâ’ya) kavuflturmad›k m› (El ⁄aniyy kulu<br />

yapmad›k m›, Âlemlerden ⁄aniyy olan›n kullu¤unu yaflatmad›k<br />

m›)?” (93.Duha: 8)<br />

“Muhakkak ki ‘HÛ’dur ganî eden de fakir k›lan da.” (53.Necm:<br />

48)<br />

EL MÂN‹’... Hak etmeyene, hak etmedi¤ine eriflmesine engel<br />

yaratan!<br />

ED DÂRR... Birimlerin s›k›l›p bunalarak kendine dönmesi için<br />

çeflitli azap veren hâlleri (hastal›k, çile, belâ) yaflatan!<br />

EN NÂF‹’... Hayra eriflmeye vesile olacak yararl› düflünce ve<br />

fiilleri hat›ra getirip gere¤ini uygulatan.


ESMÂ ÜL HÜSNÂ<br />

EN NÛR... Her fleyin hakikati olan ‹lim! Her fleyin asl› Nûr’dur,<br />

demek; her fley ilimden ibarettir ‹lmullâh’ta demektir. Hayat,<br />

ilimle vard›r. ‹lim sahipleri Hayy’d›r; diridir! ‹lmi olmayan ise,<br />

yaflayan ölüdür.<br />

EL HÂD‹Y... Hakikate erdiren... Hakikatin gere¤ini yaflatan!<br />

Hakk’› dillendirten! Hakikate yönlendiren!<br />

EL BED‹Y’... Efli benzeri olmayan güzellikte olup, güzellikleri<br />

yaratan! Türleri ve varl›klar› herhangi bir örne¤e dayanmayan<br />

flekilde kendilerine özgü özelliklerle yaratan.<br />

EL BAKIY... Zaman kavrams›z, yaln›zca var olan.<br />

EL VÂR‹S... Sahibi olduklar›n› geride b›rakarak dönüflenlerin,<br />

arkada b›rakt›klar›n›n sahibi olarak çeflitli isimlerle a盤a ç›kan!<br />

Bir tükeniflin ard›ndan yeni bir yap›yla devam eden.<br />

ER REfi‹YD... Rüflde erdiren! Birimin hakikatini fark etmesinin<br />

sonucu olarak olgunlaflmas›n› yaratan ve yaflatan!<br />

ES SABÛR... “E¤er Allâh insanlar› zulümlerinden dolay›<br />

sorumlu tutup sonucunu hemen yaflatsayd›; (arz) üzerinde hiçbir<br />

DABBE (insan de¤il insan bedeni) b›rakmazd›! Fakat onlar›<br />

hükmedilmifl bir vakte tehir ediyor... Ecelleri geldi¤i vakit de ne<br />

bir saat geri kal›rlar, ne de öne geçebilirler.” (16.Nahl: 61)<br />

Her yarat›lm›fl olan›n amac›na uygun ifllevini yapmas›n› bekleyip,<br />

o ifllevini tamamlad›ktan sonra sonuçlar›n› yaflatan. Zâlimin<br />

zulmüne müsaade etmesi, yani Sabûr özelli¤ini a盤a ç›karmas›,<br />

hem zâlim hem mazlum yönünden yaflanacak ifllevin tam<br />

hakk›yla yaflanmas› ve daha sonra da sonuçlar›n›n oluflmas›<br />

içindir. Belân›n büyü¤ünün a盤a ç›kmas›, zulmün büyü¤ünün<br />

oluflmas›n› gerektirir!<br />

257


258<br />

ESMÂ ÜL HÜSNÂ<br />

SON HATIRLATMA<br />

Elbette ki “Allâh” ismiyle iflaret edilen “EKBER”in “Esmâ<br />

ül Hüsnâ”s›n›n anlamlar› bu kadar dar kapsaml› de¤ildir! Bu<br />

yüzdendir ki, uzun y›llard›r bu konuya hiç girmemifltim. Çünkü<br />

bu konunun hakk›n›n verilmesi muhaldir - olanaks›zd›r!<br />

“ALLÂH ‹LM‹NDEN YANSIMALARLA KUR’ÂN-I KERÎM<br />

ÇÖZÜMÜ” dolay›s›yla bu konuya girmek zorunda kald›m.<br />

Rabbimden ba¤›fllanma dilerim. Bu konuda nice eserler yaz›lm›flt›r.<br />

Biz bugünkü bak›fl aç›m›z yönünden k›sa ve ak›lda kalabilecek<br />

flekilde konuyu ele ald›k. Belki deryadan bir damla sudur<br />

bu konudaki anlatt›klar›m›z!<br />

“... SubhanAllâhi amma yes›fun!”<br />

“... Allâh onlar›n tan›mlamalar›ndan Subhan’d›r (ötedir)!”<br />

(23.Mu'minûn: 91)<br />

Bu çal›flmam›za nokta koymadan, flu mutlak gerçe¤i bir kere<br />

daha vurgulayal›m. Bütün bu aç›klad›klar›m›z ve yazd›klar›m›z,<br />

kiflinin kendisini, bedensellikten ve “ben”likten ar›nd›rd›ktan<br />

sonra, “fluurda seyir” boyutunda yaflanacak olan fleylerdir.<br />

Bu ar›nma - tezkiye olmadan, kiflinin, bilgileri edinip tekrarlamas›<br />

bir bilgisayar›n tekrarlamas›ndan farkl› bir sonucu asla yaflatmaz!<br />

Tasavvuf, dedi-kodu olmay›p bir yaflant›d›r! G›ybet veya<br />

dedikoduyla ömür tüketen, fleytan›n süslü gösterdi¤i amelle<br />

kendini avutand›r. Kiflinin bu bilgileri yaflamas›n›n aç›k teyidi<br />

ise, onun için “yanma”n›n kesinlikle bitmifl olup; hiçbir fleyin<br />

veya olay›n onu üzüp kapsamamas›d›r! Kiflide flartlanmalar›n<br />

getirdi¤i de¤er yarg›lar›na dayal› duygusall›k yaflam› ve buna<br />

dayal› davran›fllar oldu¤u sürece, o befleriyetinin kemâlini yaflayan<br />

bir birim olarak ve yapt›klar›n›n sonucunu yaflamaya devam<br />

ederek ölümsüzlük boyutuna geçer.


ESMÂ ÜL HÜSNÂ<br />

Bilgi uygulamak içindir. “Uygulanmayan ilim, insan›n s›rt›ndaki<br />

yüktür” fark›ndal›¤›yla ifle kendimizden bafllayal›m.<br />

Gecenin sonucunda kendimize flu soruyu soral›m:<br />

Bilgimize göre, gece uykuda geri dönüflü olmayan yolculu¤a<br />

haz›r m›y›z? Dünyada bizi “yakan” olaylar bitti mi? Huzurlu,<br />

mutlu “kullu¤u” yafl›yor muyuz? Cevap evetse ne mutlu! De¤ilse,<br />

yar›na çok ifl var demektir. Bu durumda sabah kalkt›¤›m›zda,<br />

bu gece yatarken mutlu ve haz›r olarak yatmak için neler<br />

yapmal›y›m; diye düflünmemiz gerekmez mi?<br />

Sahip oldu¤umuzu sand›¤›m›z her fleyi geride b›rakarak gidece¤imizin<br />

idrak› içinde günü de¤erlendirebiliyorsak flükürler<br />

olsun.<br />

<strong>Ve</strong>s Selâm.<br />

Bu bölüm “Allâh ‹lminden Yans›malarla KUR’ÂN-I KERÎM ÇÖZÜMÜ”<br />

isimli kitab›m›zdaki hâliyle güncellenmifltir. Söz konusu çal›flmamda<br />

eme¤i geçen, ilminden yararland›¤›m de¤erli âlim ve hâl ehli ‹stanbul<br />

CERRAH MEHMET PAfiA Camii ‹mam› muhterem Hasan GÜLER Hocam›za<br />

huzurlar›n›zda teflekkürlerimi sunar›m.<br />

Ahmed Hulûsi<br />

259


260<br />

DUA VE Z‹K‹R


39<br />

AHMED HULÛS‹<br />

ÖZEL Z‹K‹R ÖNER‹LER‹M‹Z<br />

“Kalpler ancak ALLÂH Z‹KR‹ ‹LE TATM‹NE ULAfiIR-<br />

LAR” buyuruluyor... Niye?..<br />

Çünkü insan, sonsuzu düflünmeye yönelik bir kapasiteyle<br />

yarat›lm›flt›r ve sonsuzluk-s›n›rs›zl›k ise ALLÂH’›n vasf›d›r!..<br />

“Lâ uhsiy senâen aleyke ente kemâ esneyte alâ nefsik” diyen<br />

Rasûlullâh AleyhisSelâm;<br />

“Sana hakk›yla senâ (övgü) etmem mümkün de¤ildir; ancak<br />

sen kendini hakk›yla bildi¤in için, kendi kendine senâ edersin”<br />

itiraf›nda bulunurken sonsuz-s›n›rs›z yüce Zât’›n kesinlikle kavranamayaca¤›na<br />

iflarette bulunmaktad›r.<br />

Bu durumda bize düflen ne oluyor?..<br />

Bize kendini tan›tt›¤› nisbette O’nu tan›mak!..<br />

O’nun aynas›nda, kendimizi seyredip tan›mak!..<br />

Kendimizdekilerden, O’nun sonsuz-s›n›rs›z kemâlât›na,<br />

yüce özelliklerine, hikmetlerine, hayran kalmak!..<br />

261


262<br />

ÖZEL Z‹K‹R ÖNER‹LER‹M‹Z<br />

“Allâh’›m, hayretimi artt›r” diye DUA eden Rasûl<br />

AleyhisSelâm da bu husus hakk›nda bizi uyar›yordu herhâlde...<br />

Allâh’› tan›man›n yolu da, kitab›n bafl bölümlerinde k›saca<br />

izah etti¤imiz gibi, zikirden geçer!..<br />

<strong>Zikir</strong>, ya Zât, S›fat ve Esmâ’y› içine alan toplu isim<br />

“ALLÂH” ismi ile yap›l›r... Ya da, Allâh’› çeflitli özellikleriyle<br />

tan›maya yönelik di¤er isimleri ile yap›l›r...<br />

“‹NSAN ve SIRLARI” isimli kitab›m›zda tafsilâtl› olarak<br />

izah etti¤imiz üzere; ‹NSAN, gerçe¤i itibar›yla bir ‹S‹MLER<br />

TERK‹B‹D‹R!..<br />

Her insanda, Allâh ismiyle toplu olarak iflaret edilen isimlerin<br />

tümü, yani bildi¤imiz ve bilemedi¤imiz pek çok Allâh ismi<br />

bir terkip oluflturur... ‹flte bu terkibe, biz insan deriz!.. Allâh, bu<br />

Esmâ terkibine “insan” ad›n› takm›flt›r...<br />

‹nsan›n Rabbi, kendi varl›¤›n› meydana getiren bu “Allâh”<br />

isimlerinin iflaret etti¤i ilâhî güçtür!..<br />

Her insan›n yap›s›n›n bir di¤erinden farkl› olmas›, her birinin<br />

terkibindeki “Allâh” isimlerinin farkl› güçlerde olmas›ndand›r.<br />

fiimdi siz; “ALLÂH” ismini zikretti¤iniz zaman; bu ismin<br />

zikrinden do¤an güç, terkibinizdeki bütün isimleri eflit oranda<br />

güçlendirir... Bunun da neticesinde tüm özellikleriniz ayn› seviyede<br />

geliflir...<br />

“ALLÂH ‹S‹MLER‹” zikri ise, yap›n›z› meydana getiren<br />

isimler terkibi içinde, belirli isimlerin mânâlar›n› güçlendirmeye<br />

yöneliktir...<br />

Mesela, “ALLÂH”›n “‹RADE” s›fat›n›n ad› olan<br />

“MÜR‹YD” ismini zikretti¤iniz zaman; terkibinizdeki bu ismin


ÖZEL Z‹K‹R ÖNER‹LER‹M‹Z<br />

mânâs› güçlenir; beyninizdeki “‹RADE” fonksiyonu daha kapsaml›<br />

olarak faaliyete geçer ve eskiden iradeniz zay›f oldu¤u<br />

için baflaramad›¤›n›z birçok fleyi rahatl›kla baflarabilirsiniz...<br />

Ya da “HAK‹YM” ismini zikretmeniz, sizin bir süre sonra,<br />

her fleyin hikmetini, sebebini, neyin niçin oldu¤unu anlaman›za<br />

yol açar... Eskiden ba¤lant›s›z sand›¤›n›z, gereksiz oldu¤unu<br />

düflündü¤ünüz pek çok fleyin asl›nda bir sistem içinde birbiriyle<br />

ba¤lant›l› olarak yer ald›¤›n› idrak edersiniz...<br />

Yani, “ALLÂH” ismi zikri; fizikteki bileflik kaplar sistemindeki<br />

gibi, bütün isimleri eflit oranda yükseltirken; “‹S‹MLER”<br />

zikri ise sadece kendi cinsinden olan terkibinizdeki mânây› güçlendirir…<br />

<strong>Ve</strong> bu yüzden de kiflide çok k›sa sürede önemli geliflmeler<br />

fark edilir hâle getirir…<br />

‹flte bu sebepledir ki, biz, kendinde k›sa süre içinde geliflme<br />

görmeyi arzu edenlere, “‹S‹MLER” zikri tavsiye ederiz.<br />

Bizim tavsiye etti¤imiz zikirlerin, herhangi bir tarikat zikri<br />

ile alâkas› asla yoktur!..<br />

Tarikats›z ya da hangi tarikattan olursa olsun; kifli bu zikirleri<br />

yapt›¤› zaman, birkaç ay içersinde neticelerini görmeye bafllar!..<br />

fiunu kesinlikle belirtelim ki...<br />

Allâh, asla, d›flar›da ötelerde bir yerde olup, fizik beden ya<br />

da ruh ile yan›na gidilecek bir varl›k olmay›p; kendi özünde<br />

hissedilmesi zorunlu olan, sonra da her zerrede varl›¤› alg›lanabilen<br />

sonsuz-s›n›rs›z “TEK”tir!.. Bu anlay›fla uymayan bütün<br />

fikirler, fleytanî vas›fl› C‹NLER‹N vesveseleridir!..<br />

263


264<br />

ÖZEL Z‹K‹R ÖNER‹LER‹M‹Z<br />

Allâh’› bilmek, bulmak ve O’nunla olmak için tek bir tarikat<br />

vard›r, tek bir yol vard›r; o yol da Efendimiz Rasûlullâh AleyhisSelâm’›n<br />

yoludur!..<br />

Kur’ân-› Kerîm ve Rasûlullâh ö¤retisine dayanmayan; bu<br />

ö¤reti d›fl›nda kalan her fikir, kesin olarak neticede insan›n gerçekten<br />

sapmas›na yol açar!..<br />

Bu yüzden deriz ki...<br />

fiayet bu zikirleri yaparsan›z, kesinlikle ilim yolundan ayr›lmay›n›z!<br />

Âyet ve hadislere ters düflen fikirlere itibar etmeyiniz!<br />

Farz k›l›nanlar› ne gerekçe ile olursa olsun asla terk etmeyiniz!<br />

Art›k, kendinizin evliya, fleyh, Mehdi oldu¤u yolunda, içinize<br />

gelen fikirlere asla itibar etmeyiniz.<br />

Çünkü, C‹NLER, en büyük oyunlar›n›, hassasiyet kazanm›fl,<br />

al›c›lar› güçlenmifl olan beyin sahiplerine oynay›p, kendilerini<br />

bir fley zannettirerek yoldan ç›kart›rlar!..<br />

Kesinlikle bilelim ki....<br />

ALLÂH KULU olmaktan daha üstün bir derece asla yoktur!..<br />

Biz bütün çal›flmalar›m›zla bu dereceyi, bu yak›nl›¤› niyaz<br />

edelim.<br />

‹ster hiçbir fleye inanmay›n... ‹ster sadece “Allâh”a inan›n;<br />

ister sadece haftada bir kere Cuma namaz›na giden bir müslüman<br />

olun; bafllang›ç olarak size flu zikir formülünü tavsiye edebiliriz:<br />

100 Allâhümme e¤inniy alâ zikrike ve flükrike ve hüsnü ibadetik<br />

Allâh’›m, seni hat›rlamay› ve de¤erlendirmeyi ve gere¤i çal›flmalar›<br />

en güzeliyle nasip et.


300 Allâhümme inniy es’eluke hubbeke ve hubbu men yuh›bbuke<br />

Allâh’›m, sevgini ve de sevenlerinin sevgisini senden dilerim.<br />

300 Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inniy küntü minez zalimîn<br />

“Tanr› yok (benli¤im yok); sadece Sen (hakikatimi oluflturan El<br />

Esmâ mânâlar›n)! Senin (Esmâ mânâlar›n› a盤a ç›karan olarak<br />

bu ifllevimle) tespihindeyim! Muhakkak ki ben (hakikatimi<br />

fark etmeyerek ve hissetmeyerek) nefsime zulmettim.”<br />

500 Kuddûs’üt tâhiru min külli sûin<br />

Bütün beflerî kusurlardan beni ar›nd›r.<br />

ÖZEL Z‹K‹R ÖNER‹LER‹M‹Z<br />

100 Yâ Nûra külli fleyin ve hedahu ahr›cniy minez zulûmâti<br />

ilennûr<br />

Ey her fleyin nûru ve hidâyetçisi; beni cehlin karanl›klar›ndan<br />

ç›kar, ilim nûruna erdir.<br />

MÜR‹YD 3600 HAL‹YM 2700<br />

MU’M‹N 1800 REfi‹YD 2700<br />

KUDDÛS 3600 NÛR 3600<br />

HAK‹YM 1800 FETTAH 2700<br />

Bafllang›ç olarak ilk birkaç isimle zikre bafllayabilece¤iniz<br />

gibi; saymak zor geliyorsa saatle de yapabilirsiniz... Ayr›ca;<br />

bunlar› yapmak zor geliyorsa sadece “MÜR‹YD”, “NÛR” ve<br />

“KUDDÛS” isimlerini bir süre için saymadan dahi zikredebilirsiniz.<br />

Bu listedeki isimleri, vaktiniz olmad›¤› zamanlar, daha azaltarak<br />

da yapabilirsiniz, hiçbir mahzuru yoktur. Sadece netice<br />

alman›z biraz daha fazla zaman al›r.<br />

Önemli olan, bu listedeki DUA ve Z‹K‹R’lerin sabah uyand›ktan<br />

sonra bafllay›p, gece uyumadan önce bitirilmesidir. Her<br />

yerde, her zaman, abdestli veya abdestsiz çekilebilir, hiçbir sa-<br />

265


266<br />

ÖZEL Z‹K‹R ÖNER‹LER‹M‹Z<br />

k›ncas› yoktur!..<br />

Kelimeleri dokuz defa üçlü üçlü söyleyip tespihten bir tane<br />

çekerseniz, yüzlük bir tespihte, bir dönüflte 900 olur. Mesela:<br />

Müriyd-Müriyd-Müriyd, Müriyd-Müriyd-Müriyd, Müriyd-<br />

Müriyd-Müriyd...<br />

fiayet, ince, zay›f yap›l› bir kimse iseniz, el parmaklar›n›z<br />

ince uzun, parmak uçlar›n›z sivri, oval ise; veya genifl al›nl›,<br />

sivri çeneli bir tipiniz var ise, o takdirde ek olarak flu duay› da<br />

yapman›z› tavsiye ederiz:<br />

300 Allâhumme sebbit kalbiy alâ diynike,<br />

fiayet içine kapan›k, s›k›nt›l›, zaman zaman bunalan, hayattan<br />

tad almayan bir yap›n›z mevcut ise bu listeye ilave olarak<br />

veya sadece;<br />

100 ‹nflirah Sûresi<br />

300 Rabbiflrahliy sadriy ve yessirliy emriy<br />

300 Elem neflrah leke sadrek<br />

dualar›yla birlikte “BÂSIT” ismini 1800 defa zikredebilirsiniz.<br />

E¤er, üç-dört ay yukar›daki listeye devam ettikten sonra<br />

kendinizde bir geliflme görür, fayda sa¤larsan›z; daha ileriye gitmek<br />

isterseniz ve vaktiniz de müsait ise, flu dualar› ve isimleri<br />

de belirtilen say›larla mevcut listenize ilave edebilirsiniz.<br />

300 Allâhumme elhimniy rüfldiy ve e›zniy min flerri nefsiy<br />

300 Rabbiy zidniy ilmen ve fehmen ve iymânâ<br />

RAHIYM 3600 SEM‹’ 2700<br />

BASIYR 2700 AL‹YM 2700<br />

AZ‹YZ 2700 VEK‹YL 2700<br />

VEHHÂB 2700 CÂM‹’ 2700<br />

E¤er bir numaral›, en baflta verdi¤imiz listeyi tatbik edecek<br />

kiflide ömür süresi k›rk y›l›n üzerine ç›km›flsa, birkaç ay


ÖZEL Z‹K‹R ÖNER‹LER‹M‹Z<br />

“MÜR‹YD” ismini “4500” defa zikretmek suretiyle belli bir netice<br />

ald›ktan sonra “3600”e indirilebilir.<br />

Bunlar›n d›fl›nda bofl vakti olup da de¤erlendirmek isteyenlere<br />

203. sayfan›n alt bölümünde bafllayarak 204. sayfada<br />

tamamlanan Hazreti Fât›ma’n›n ö¤retti¤i salâvat›n üç yüz kere<br />

okunmas›n›; “Rabbi inniy zalemtü nefsiy zulmen kebiyren lekel<br />

utba hatta terda” isti¤far›n›n yüz defa tekrar›n› önemle tavsiye<br />

ederim.<br />

Bafl› herhangi bir dünyevî iflten dolay› dertte olan ise günde<br />

befl yüz defa flu âyetlere devam ederse, k›sa zamanda büyük<br />

faydas›n› görür:<br />

“Hasbiyallâhu lâ ilâhe illâ HU aleyhi tevekkeltü ve huve<br />

rabbül arfl›l az›ym. Seyec’alullahu ba’de usrin yusra.”<br />

“Hasbiyallâhu veni’mel vekiyl; ve kefâ Billâhi veliyyen ve<br />

kefâ Billâhi nas›yra”<br />

Bu DUA ve Z‹K‹R’lere devam edilirken, bu arada da f›rsat<br />

buldukça tasavvuf konusunda baz› eserler okunursa; veya D‹N<br />

kavram› içine giren tüm sistemi izah etmeye çal›flan di¤er, flu<br />

ana kadar yay›nlanm›fl otuz kitab›m›z ile yirmi dört ses kasetlik<br />

“Ça¤dafl bilimle ‹slâm ve Tasavvuf anlay›fl›” setimiz, on alt›<br />

video sohbetimiz ve otuz televizyon program›m›z (Expo<br />

Channel) izlenirse, bu konular› çok kolayl›kla anlayabilirsiniz...<br />

Çünkü yapaca¤›n›z bu çal›flmalar, isteseniz de istemeseniz<br />

de; inansan›z da inanmasan›z da beyninizde yeni bir kapasite<br />

devreye sokacakt›r ki; bu durumda çok kolayl›kla yeni ö¤rendi-<br />

¤iniz birçok fleyi anlay›p, idrak edebileceksiniz.<br />

Bu arada arzu edenler için, gece yatmadan önce veya<br />

kalkt›klar› takdirde k›lacaklar› iki rekâtl›k bir namaz›n son<br />

secdesinde afla¤›daki DUA’y› yapmalar›n› da tavsiye edebiliriz:<br />

Elbette ki burada önemli olan yazd›¤›m›z DUA’y› kelime keli-<br />

267


268<br />

ÖZEL Z‹K‹R ÖNER‹LER‹M‹Z<br />

me ezberleyerek tekrar etmek de¤il; o mânây› ihtiva eder bir<br />

biçimde içinizden geldi¤i gibi niyazda bulunmakt›r.<br />

“Arfl›n, Ruh’un ve bütün melâikenin Rabbi olan yüce<br />

Allâh’›m... Senin yan›nda âciz, güçsüz, muhtaç ve indînde bir<br />

hiç oldu¤um idraki içinde sana yalvar›yorum... Ne olur bütün<br />

yanl›fllar›mdan, bilmeyerek ve dayanamayarak yapt›¤›m bütün<br />

fiillerimden dolay› beni ba¤›flla!..<br />

Efendimiz Muhammed AleyhisSelâm’›n Rabbi olan<br />

Allâh’›m, bana in’amda bulunduklar›n›n yolunu kolaylaflt›r ve<br />

gerçekten sapanlardan olmaktan beni koru!.. Kendine seçmekle<br />

flereflendirdiklerinden eyle; flu anda yeryüzünde yaflayan en<br />

sevdi¤in zâtlara beni yak›n eyle; onlar›n fiillerini bana da kolaylaflt›r,<br />

sevgili eyle!..<br />

Kendisinden gayr› olmayan Allâh’›m, yaratt›¤› her fleyi tam<br />

bir mükemmeliyetle var eden Allâh’›m, ihâta edilmesi asla<br />

mümkün olmayan Allâh’›m, Ya HÛ ya men HÛ!.. Zât›n hakk›<br />

için, basîretimdeki körlükten beni kurtar; mutlak gerçe¤i bana<br />

idrak ettir, hazm›n› ver!.. Öyle bir yakîn ihsan et ki, ondan sonra<br />

küfr ve flirk olmas›n!..<br />

Allâh’›m, Hakkel yakîn olarak yaflamama engel her ne var<br />

ise ondan sana s›¤›n›r›m... Senden sana s›¤›n›r›m... Benlikle huzurunda<br />

bulunmaktan sana s›¤›n›r›m... Koruyucu sensin ve senin<br />

gücün her fley için yeterlidir... Âlemlerin Rabbi olan Aziym<br />

Rab sensin Allâh’›m...<br />

Bu gerçekleri bize bildiren Rasûlullâh AleyhisSelâm’a<br />

indîndeki say›ca ihsanda bulun, ne flekildekine lây›k ise; biz onu<br />

takdirden âciziz.”<br />

Bu arada tavsiye etmekte oldu¤umuz isimlerle ilgili olarak


ÖZEL Z‹K‹R ÖNER‹LER‹M‹Z<br />

biraz bilgi vermek istiyorum... Ki, ne yapt›¤›n›n bilincine ermek<br />

isteyenlere yararl› olur umar›m!<br />

Önce ilk tavsiyem olan “MÜR‹YD” isminden söz edeyim...<br />

“MÜR‹YD” ismi, Allâh’›n “‹RADE” s›fat›n›n ad›d›r!..<br />

Bizim tüm boyutlar› ile varl›¤›m›z önce Allâh’›n s›fatlar›yla<br />

meydana gelmifltir!.. Hayat s›fat›yla, hayat›m›z; bedenlerimiz<br />

içinde bulundu¤u boyuta göre “B‹S” ismi hükmünce yeni<br />

özelliklerle yeni yap›yla meydana gelse dahi; sonsuza dek<br />

devam edecektir... “AL‹YM” ismi gere¤ince bir bilincimiz ve<br />

ilmimiz mevcuttur...<br />

“MÜR‹YD” ismi sonucu olarak “ALLÂH’IN ‹RADE SIFA-<br />

TI” bizden ortaya ç›kar ve “‹RADE” sahibi olarak alg›lan›r›z.<br />

“SEM‹’” s›fat›yla alg›lay›c›l›k kazan›r, “BASIYR” s›fat›yla görür<br />

idrak ederiz... “KELÂM” s›fat› bize “‹FADE” yetene¤i kazand›r›r<br />

ve bütün bunlar hep “KUDRET” s›fat›n›n bizden ortaya<br />

ç›k›fl› dolay›s›ylad›r ki, bütün bunlar› yapacak “KUDRET”<br />

bizde görev yapar!..<br />

“MÜR‹YD” ismi, bildi¤imiz kadar›yla ilk defa olarak bize<br />

aç›lm›fl, bir “s›r”d›r!.. Bizden evvel, hiç kimse bu ismin zikrini<br />

yapmam›fl ve baflkalar›na da tavsiye etmemifltir... Hatta din ve<br />

tasavvufla u¤raflan pek çok kifli, bu ismin varl›¤›n› bile bilmez;<br />

çünkü kitaplarda daima di¤er s›fatlar›n isimleri yaz›l›r da;<br />

“‹RADE” s›fat›n›n ismi yaz›lmaz!.. Muhakkak ki bu da Allâh’›n<br />

bir hikmeti sonucudur...<br />

“MÜR‹YD” ismi, yapt›¤›m›z çeflitli çal›flmalar sonucu olarak<br />

müflahede ettik ki, insanda en süratli geliflmeyi sa¤layan bir<br />

güce sahip!<br />

Hemen hepimiz, pek çok fleyi biliriz de, bir türlü bu bildiklerimizi<br />

uygulamaya koyamay›z. Bunun da gerçekte tek bir<br />

sebebi vard›r, ‹RADE ZAYIFLI⁄I!..<br />

269


270<br />

ÖZEL Z‹K‹R ÖNER‹LER‹M‹Z<br />

‹flte bu irade zay›fl›¤›n›n çaresi, anlad›¤›m›z kadar›yla<br />

“MÜR‹YD” isminin zikredilmesidir... Bu ismin zikredilmesi<br />

sonucu, kiflinin ilgi duydu¤u konuya karfl› iradesi güçlenmeye<br />

bafll›yor ve eskiden bilip de tatbik edemedi¤i pek çok fleyi<br />

kolayl›kla tatbik edebilir hâle geliyor... Mesela içkiyi b›rakam›yor;<br />

TASAVVUF EHL‹NE KES‹NL‹KLE YASAK OLAN<br />

S‹GARAYI BIRAKAMIYOR veya istedi¤i gibi ibadet edemiyor;<br />

yahut kendini ilme verip kararl› bir biçimde ilim çal›flam›yor;<br />

iflte bu durumda bu zikir, kiflinin irade gücünü artt›rd›¤›<br />

için, kolayl›kla bunlar› baflarabiliyor...<br />

Ancak bu isimden bahsederken, flunu da kesinlikle belirteyim...<br />

Nas›l ilaçlar›n belirli dozajlar› varsa, “‹S‹MLER” zikrinde<br />

de belirli rakamlar›n üstüne kesinlikle ç›k›lmamal›d›r...<br />

“‹S‹MLER” zikri insan bünyesinde, beyninde, sürekli takviye<br />

yapar!..<br />

Nas›l, diyabet yani fleker hastal›¤›nda, flekeri tüketmek için<br />

insülin yeteri kadar verilmedi¤i için d›flardan takviye al›n›rsa;<br />

terk edildi¤i zaman bünye derhâl kendi orijinini yaflarsa... Ayn›<br />

flekilde, zikre devam edildikçe de, mânâs› ister bilinsin ister<br />

bilinmesin; inan›ls›n inan›lmas›n, hükmünü icra eder... Tecrübelerimize<br />

göre, zikir b›rak›ld›ktan sonra onbefl gün içinde bünye<br />

eski normal hâline döner!..<br />

Burada kesinlikle anlamam›z gereken bir husus da fludur!..<br />

Siz asla ötedeki, yukar›daki bir TANRI’y› zikretmiyorsunuz!..<br />

Siz, varl›¤›n›z›n her zerresinde tüm varl›¤›yla mevcut<br />

olan SONSUZ-SINIRSIZ ALLÂH’›n baz› s›fat ve isimlerinin<br />

sizde a盤a ç›kmas›n› sa¤lama yolunda bir çal›flma yap›yorsunuz...<br />

<strong>Ve</strong> ancak alg›layabildi¤iniz nispette, gerek kendinizde ve<br />

gerekse çevrenizde, Allâh’› tan›yabilirsiniz!..<br />

‹flte bu sebeplerle, “MÜR‹YD” ismi, bize göre, kiflinin


ÖZEL Z‹K‹R ÖNER‹LER‹M‹Z<br />

ALLÂH’› tan›mas›nda en süratli yoldur... Ancak bu tan›y›fl›<br />

Allâh’tan “Hazm› ile” talep etmek gerekir. Zira, “haz›ms›zl›k”<br />

insan›n bafl›na olmad›k ifller açar!..<br />

“MU’M‹N” ismine gelince... Bu isim kiflinin “‹MAN<br />

NÛRU”na kavuflmas›na vesile olur... “‹MAN NÛRU” ne demektir?<br />

‹nsan, tüm ömrünü flartlanma yollu, flartlanmalar›n kendi<br />

bünyesinde oluflturdu¤u mant›k düzenine göre geçirir... <strong>Ve</strong> bu<br />

flartlanmalar›n›n oluflturdu¤u mant›¤›n›n kabul edemedi¤i fleyleri<br />

de bir türlü özümleyemez ve reddeder... ‹flte “iman nûru” bir<br />

kiflide olufltu mu, art›k o kifli mant›¤›na ters düfleni reddetmeyi<br />

b›rakarak, o fleyin olabilirli¤ini araflt›rmaya bafllar... Zihin kapa<strong>sitesi</strong>nin<br />

ötesinde bir fleyler olabilece¤ini düflünebilir. Her fley<br />

benim bildi¤imden ibarettir, en büyük benim, benim bilmedi-<br />

¤im olamaz, mant›¤›m›n kabul etmedi¤i fley yoktur, izans›zl›-<br />

¤›ndan kurtulup, yeniye, ileriye, alg›layamad›¤›na aç›k bir hâle<br />

gelir...<br />

‹flte bu alg›layamad›¤›n› inkâr etmeyip, olabilirli¤ini düflünme<br />

ve inanma hâlini “‹MAN NÛRU” diye tan›mlar›z…<br />

‹nsan› sürekli yeniye, ileriye, bilmediklerine, alg›layamad›klar›na<br />

aç›k bir hâle getiren özellik “‹MAN NÛRU” dur!..<br />

“FETTAH” isminin zikri, insanda aç›l›mlar yapar!.. Hem<br />

zâhirî problemlerin çözümlenmesi yönünden, hem de BÂTINÎ<br />

kapan›kl›klar›n aç›lmas› fetholmas› cihetinden!<br />

271


272<br />

ÖZEL Z‹K‹R ÖNER‹LER‹M‹Z<br />

“KUDDÛS” isminin zikri, insan›n tabiat›ndan, benli¤inden<br />

kurtulmas› yönünden çok faydal›d›r... ‹nsan, flartlanmalar› ve<br />

do¤as› gere¤i olarak, kendini içinde yaflamakta oldu¤u fizik<br />

beden zanneder!..<br />

T›pk›, 58 model Chevrolet otomobilin direksiyonunda oturup<br />

da, kendini otomobil sanan sürücü gibi!.. Sorars›n›z, kimsin<br />

sen diye; “58 model fievroleyim!..” der. Bir türlü akl› almaz,<br />

kendisinin otomobilden ayr› bir varl›k oldu¤unu ve bir süre<br />

sonra arabadan ç›k›p gidebilece¤ini!..<br />

Aynaya bak›p, “ben bu bedenim” diye düflünen kifliler de,<br />

flayet fark edemiyorsa bir süre sonra bu bedeni terk edip yaflam›na<br />

de¤iflik bir boyutta o boyuta özgü bir bedenle devam edece¤ini;<br />

durum biraz vahim demektir!..<br />

‹flte “KUDDÛS” ismi, insan›n asl›n›n kudsî bir varl›k oldu-<br />

¤unu, madde ve ruh ötesi bir bilinç varl›k oldu¤unu fark etmesine<br />

yarayan isimdir.<br />

“REfi‹YD” ismi insanda “RÜfiD” hâlinin oluflmas›n› sa¤lar...<br />

Fizik bedende “rüfld” bir tan›mlamaya göre, “bülu¤” ile<br />

bafllar; çünkü o zaman cinsiyet hormonlar› faaliyete geçerek<br />

zihinsel fonksiyonlarda “akl›” güçlendirir; ve ayn› zamanda da<br />

cinsiyet hormonlar› beynin biyokimyas›n› etkileyerek, “günah”<br />

dedi¤imiz “negatif yüklü ›fl›nsal enerji”nin ruha yani bir tür<br />

hologramik ›fl›nsal bedene yüklenmesini sa¤lar... Bir di¤er tan›mlamaya<br />

göre de, sebebi her ne hikmetse, 18 yafl›nda bafllar!..<br />

Olgunlu¤un taban›, insan›n ölüm ötesi yaflam olabilece¤i ihtimalini<br />

düflünerek, hayat›na ona göre yön vermesi, bu konuda<br />

araflt›rmalar yapmas›yla bafllar!..


ÖZEL Z‹K‹R ÖNER‹LER‹M‹Z<br />

‹flte “REfi‹YD” ismi bu en alt s›n›rdan bafllay›p, “‹lâhî s›fatlarla<br />

tahakkuk etme” hâli olan “FET‹H” hâline kadar devam<br />

eder. Ondan sonra bir baflka flekilde hükmünü icra eder.<br />

“HAK‹YM” ismine gelince... ‹nkâr›n daima kökeninde, idrak<br />

edememe vard›r!.. Sebebi hikmetini bilemedi¤in, anlayamad›¤›n<br />

fleyi inkâr edersin. Oysa, bilsen o fleyin neden öyle oldu-<br />

¤unu, neyin neyi nas›l meydana getirdi¤ini, ne yap›l›rsa, nas›l<br />

neyi meydana getirece¤ini, bütün de¤erlendirmen bir anda de¤ifliverir!..<br />

Bu isim, kiflide olufllar›n hikmetine erme kapa<strong>sitesi</strong>ni geniflleten,<br />

her fleyin ne sebeple olufltu¤unu, neye yönelik olarak kondu¤unu<br />

fark ettiren isimdir...<br />

“HAL‹YM” ismi insanda, öncelikle hoflgörü ve yumuflakl›k,<br />

sakinlik ve fevrî ç›k›fllar› kesme özellikleriyle tesirini gösterir...<br />

Kiflinin maneviyatta geliflmesi için önce hoflgörülü olmas› ve<br />

fevrî, afl›r› ve zamans›z ç›k›fllar›n› kontrol alt›na alm›fl olmas›<br />

gerekir!..<br />

Çünkü bu tür ç›k›fllar insan›n hem zâhir dünyas›n› mahveder,<br />

sinirli, stresli, bunal›ml› bir yaflama çevirir... Hem de bât›n<br />

âlemini mahveder, Allâh’la aras›na sanki ziftten-katrandan bir<br />

perde çeker!..<br />

“HAL‹YM” ismi iflte insan›n hem zâhir hem de bât›n dünyas›n›<br />

düzene sokan isimdir... Kiflinin olgunlukla hoflgörüyle karfl›s›ndakine<br />

aç›k olmas›n› sa¤lar ki bu da onun yeni yeni fleyleri<br />

fark etmesine vesile olur... Sinirlilik, stres, fevrî davran›fllar bu<br />

zikre devamla çok k›sa sürede kontrol alt›na al›n›r.<br />

273


274<br />

ÖZEL Z‹K‹R ÖNER‹LER‹M‹Z<br />

“VEDUD” ismi kiflide muhabbet duygusunu gelifltirir...<br />

Tüm varl›¤a karfl› sevgiyle yaklafl›r... Her yerde ve fleyde<br />

Allâh’› hissedip sevmeye bafllar... Dünyas› sevgi olur...<br />

“NÛR” ismi insan›n idrak gücünü, kapa<strong>sitesi</strong>ni art›ran bir<br />

isimdir... Kiflinin hem ruh gücünün artmas›, hem de idrak gücünün<br />

geliflmesi hep bu ismin neticesidir.<br />

“B‹S” ismi dar mânâda yeni bir bedenle gibi anlafl›l›r. <strong>Ve</strong><br />

iflin gerçe¤ini bilmeyenler taraf›ndan da zannedilir ki, “flimdi<br />

ölece¤iz yok olaca¤›z; sonra k›yamette mahflerde Allâh bizi<br />

“BÂ’S” edecek yeniden yarat›laca¤›z!”<br />

Bütünüyle ‹slâm ö¤retisi d›fl›ndaki yanl›fl bât›l ilkel bir bilgidir!..<br />

“B‹S” ismi her an geçerlidir ve eseri her an görülen bir<br />

isimdir... Bâ’s olay› da her an cereyan etmektedir... Ölüm meydana<br />

geldi¤i anda, kifli fizik bedenden kopar, biyolojik bedenle<br />

ba¤lant›s› kesilir ve hemen o anda ›fl›nsal bedenle “Bâ’s” olarak<br />

yaflam›na kesintisiz bir flekilde devam eder... Bu hususu isteyenler,<br />

‹mam-› Gazalî’nin “Esmâ-ül Hüsnâ” ismiyle dilimize tercüme<br />

edilen kitab›nda “B‹S” ismi aç›klamas›nda veya “HAZRE-<br />

T‹ MUHAMMED’‹N AÇIKLADI⁄I ALLÂH” isimli kitab›m›z›n<br />

“ÖLÜMÜN ‹ÇYÜZÜ” bahsinde tetkik edebilirler...<br />

‹flte bu “Bâis” ismi zikri hem olay›n kavran›lmas›n› kolaylaflt›r›r<br />

hem de, her anki bâ’s oluflumuzda, yani her an yeni bir bedenle<br />

varoluflumuzda bize çok daha geliflmifl özellikler getirir...


ÖZEL Z‹K‹R ÖNER‹LER‹M‹Z<br />

“RAHMÂN” ismi hem “‹lâhî Rahmet”e nail olmam›z›<br />

sa¤lar, hem de gazap anlam› tafl›yan fiillerden korunmam›z›<br />

temin eder... Çünkü gazap, fliddet ateflini kesen Rahmân’›n rahmetidir...<br />

‹leri mertebelerdeki zevâtta bu ismin çok daha de¤iflik<br />

neticeleri vard›r ki, onlara bu kitapta girmek istemiyorum...<br />

Bu arada flunu da aç›kl›¤a kavuflturay›m... “Bu Allâh isimlerini<br />

çekerken bafl›nda “Yâ” veya “EL” diyecek miyiz; mesela<br />

“Yâ Müriyd” gibi” diye soruyorlar... Ötede birinin ismi zikredilmiyor<br />

ki böyle bir ek ismin bafl›na gelsin! Buna hiç gerek yoktur!..<br />

Evet, arzu edenler di¤er isimlerin mânâlar›n› da “ESMÂ ÜL<br />

HÜSN” isimli bir önceki bölümde inceleyebilirler...<br />

275


276<br />

DUA VE Z‹K‹R


40<br />

TESP‹H NAMAZI<br />

AHMED HULÛS‹<br />

Son derece önemli bir namaz tarifiyle devam etmek<br />

istiyorum... Bu ÇOK DE⁄ERL‹ NAMAZI, Efendimiz Hazreti<br />

Rasûlullâh (s.a.v.), Amcas› Abdulmuttalib’in o¤lu Abbas<br />

(r.a.)’a ö¤retmifltir.<br />

Abbas bir gün Rasûl-ü Ekrem’e sorar, der ki:<br />

— Yâ NebiAllâh, ben hayli yaflland›m, zaman›m› geçirdim...<br />

Bana öyle bir fley ö¤ret ki, bunca bofla geçen y›llardan<br />

sonra bir fleyler yapm›fl olarak Huzurullâh’ta yerimi alay›m?..<br />

‹flte bunun üzerine Rasûlullâh (s.a.v.) flöyle buyurur:<br />

— Yâ Abbas, ey amcam! Sana vereyim mi?.. <strong>Ve</strong>rmemi ister<br />

misin?.. Sana on özelli¤i olan flu namaz› ö¤reteyim mi ki; onu<br />

edâ etti¤in zaman, Allâh günahlar›n›n ilkini de sonunu da; eskisini<br />

de yenisini de; bilerek yap›lan›n› da bilmeyerek yap›lan›n›<br />

da; küçü¤ünü de büyü¤ünü de; gizlisini de aç›k olan›n› da<br />

AFFEDER!.. ‹flte bu on günaht›r (bütün günahlar).<br />

277


278<br />

TESP‹H NAMAZI<br />

Yeryüzündekilerin en büyük günahkâr› dahi olsan, bu<br />

namaz sebebiyle günahlar›n affolur... Alic (çok kumlu bir çöl)<br />

kumlar› kadar günah›n olsa dahi Allâh onlar› affeder!..”<br />

‹flte böyle buyuran Rasûlullâh AleyhisSelâm, namaz› da<br />

flöyle tarif ediyor hadisin devam›nda:<br />

“Dört rekâtl›k bir namaz›n her rekât›nda, “Allâhuekber” deyip<br />

namaza durduktan sonra on befl defa “SUBHANALLÂH‹<br />

VELHAMDUL‹LLÂH‹ VE LÂ ‹LÂHE ‹LLALLÂHU<br />

VALLÂHU EKBER” dersin; sonra Fâtiha ve bir sûre okur; sonra<br />

on defa daha ayn› tespihi tekrar edersin; sonra rükûya e¤ilir,<br />

on kere daha tespih edersin; sonra rükûdan kalk›p ayakta dururken<br />

on kere daha tespih edersin; sonra secdeye var›r on kere tespih<br />

edersin; sonra secdeden kalk›p oturur ve on kere tespih edersin<br />

ve nihayet tekrar, ikinci defa secdeye var›r on kere tespih<br />

edersin ki, toplam yetmifl befl eder... Bunu dört rekâtta da aynen<br />

tekrar edersen, toplam› üç yüz olur...<br />

Böyle bir namaz› her gün k›lmaya gücün yeterse, her gün<br />

k›l; yetmezse, Cuma günleri, haftada bir kere k›l; bunu da yapamazsan,<br />

ayda bir defa k›l; buna da gücün yetmezse ömründe bir<br />

defa k›l!..<br />

Tespihin okunufl h›z›na ba¤l› olarak yirmi ile otuz dakika<br />

aras›nda zaman alan, böyle bir namaz›n insana kazand›rd›klar›<br />

iyice bir düflünülürse; san›r›m, en az haftada bir defa Cuma<br />

gecelerinde mutlaka bu namaz edâ edilmelidir...<br />

Tasavvufla ifltigal edenlerin ise, bu namazlara mümkün ise<br />

her gece yatmadan evvel veya gece kalkt›klar›nda devam<br />

etmelerini özellikle ve önemle tavsiye ederiz. Zira, bu namaz›n<br />

getirdi¤i ruhanî güç, ancak tatbik edenler taraf›ndan anlafl›l›r.


41<br />

AHMED HULÛS‹<br />

RASÛLULLÂH’IN<br />

Ö⁄RETT‹⁄‹<br />

ÇOK ÖZEL DUALAR<br />

“Allâhumme einniy alâ zikrike ve flükrike ve hüsni ibâdetik.”<br />

Anlam›:<br />

“Allâh’›m seni zikretmemi, sana flükretmemi ve güzel bir<br />

flekilde kulluk etmemi artt›r, kolaylaflt›r.”<br />

Bilgi:<br />

Bize göre çok de¤erli olan bu duay› bütün zikir formüllerimizin<br />

ilk s›ras›na yerlefltiririz... Bu duay› bize Rasûlullâh<br />

SallAllâhu Aleyhi ve Sellem Muâz bin Cebel vas›tas›yla ö¤retiyor.<br />

279


280<br />

RASÛLULLÂH’IN Ö⁄RETT‹⁄‹ ÇOK ÖZEL DUALAR<br />

Muâz bin Cebel (r.a.), Rasûl-ü Ekrem’in yak›n ashab›ndan<br />

ve çok sevdi¤i zâtlardan biri, flöyle anlat›yor olay›:<br />

Rasûlullâh (s.a.v.) bir gün elimi tutup bana flöyle dedi:<br />

— Yâ Muâz... Vallâhi seni çok seviyorum!.. Sana bir fleyler<br />

tavsiye edeyim; onlar› her namaz›n sonunda (selâm vermeden)<br />

oku... Kesinlikle terk etme!.. fiöyle dersin:<br />

“Allâh’›m, seni zikretmek, sana flükretmek ve sana güzel bir<br />

flekilde kulluk etmek için bana yard›m et!..”<br />

Efendimiz AleyhisSelâm’›n sevgisini bu flekilde yeminle<br />

takviye ederek ifade etti¤i bir Zât’a ö¤retti¤i dua ne derece<br />

önemlidir, bunu takdirinize b›rak›yorum...<br />

“Allâhumme elhimniy rüfldiy ve e›zniy flerre nefsiy.”<br />

Anlam›:<br />

“Allâh’›m bana rüfldümü ‹LHAM et nefsimin flerr olacak<br />

davran›fllar›ndan sana s›¤›n›r›m.”<br />

Bilgi:<br />

‹mran bin Husayn (r.a.) müslüman olduktan sonra gelip<br />

Rasûlullâh (sallAllâhu aleyhi vessellem)’e sordu...<br />

— Müslüman olursam bana (çok faydal› olacak) iki kelime<br />

ö¤retece¤ini vadetmifltin yâ Rasûlullâh..?<br />

— fiöyle dua et yâ Husayn... “Allâh’›m bana rüfldümü ilham<br />

et, nefsimin flerr olacak davran›fllar›ndan sana s›¤›n›r›m.”<br />

‹flte bu hadîs-î flerîf’teki iflaret üzere, biz genellikle günlük<br />

zikirler aras›nda günde üç yüz defa bu duan›n yap›lmas›n› çok<br />

faydal› buluruz ve dostlar›m›za tavsiye ederiz!


RASÛLULLÂH’IN Ö⁄RETT‹⁄‹ ÇOK ÖZEL DUALAR<br />

“Allâhumme inniy es’elûke hubbeke ve hubbe men yuh›bbuke.”<br />

Anlam›:<br />

“Allâh’›m senden aflk›n›, seni sevenleri sevmeyi dilerim.”<br />

Bilgi:<br />

Ebu Derda Hazreti Rasûlullâh’›n Davud AleyhisSelâm için<br />

“‹nsanlar›n en çok ibadet edeniydi” dedikten sonra flöyle anlat›yor:<br />

“Davud’un duas›nda sözü fluydu: Allâh’›m senden seni<br />

sevmeyi, seni seveni sevmeyi, senin sevgini ulaflt›racak ameli<br />

sevmeyi dilerim. Allâh’›m, sevgini bana nefsimden, ailemden<br />

ve so¤uk sudan daha sevgili k›l!..”<br />

Keza yukar›da görülen dua da baflta gördü¤ünüz tavsiyelerimiz,<br />

dua listemiz içinde yer alan bir duad›r... Daha ne diyelim<br />

ki!..<br />

“Allâhumme inna nes’eluke min hayri ma seeleke minhu<br />

nebiyyuke Muhammedun (s.a.v.) ve neûzü bike min flerri mesteaze<br />

minhu nebiyyuke sallallâhu aleyhi ve sellem, ve ente<br />

MÜSTEAN!..”<br />

Anlam›:<br />

“Allâh’›m Nebin Muhammed AleyhisSelâm hay›rdan neler<br />

istemiflse senden ben de onlar› isterim; flerrden nelerden s›¤›nm›flsa<br />

sana, ben de onlardan sana s›¤›n›r›m... MÜSTEAN<br />

(yard›m istenilen - yard›m eden) sensin!”<br />

281


282<br />

RASÛLULLÂH’IN Ö⁄RETT‹⁄‹ ÇOK ÖZEL DUALAR<br />

Bilgi:<br />

Ebu Umame (r.a.) anlat›yor:<br />

Bir gün Rasûlullâh SallAllâhu Aleyhi ve Sellem uzun bir<br />

dua etti ki, bundan hiçbir fley ezberleyemedik... Bunun üzerine<br />

dedik:<br />

— Yâ Rasûlullâh öyle uzun bir dua ile dua ettiniz ki, biz<br />

bundan bir fley ezberleyemedik?..<br />

Bunun üzerine buyurdu ki, Rasûlullâh AleyhisSelâm:<br />

— Size bütün bu duay› toplayan bir fley göstereyim mi?..<br />

fiöyle dua edersiniz: “Allâh’›m Rasûlün Muhammed’in hay›rdan<br />

dilediklerinin ayn›s›n› ben de dilerim; Rasûlün Muhammed’<br />

in flerrden s›¤›nd›¤› fleylerden biz de sana s›¤›n›yoruz. Yard›m<br />

istenecek sensin. Var›fl sanad›r. Kuvvet ve kudret ancak Allâh<br />

iledir.”<br />

Bütün istekleri ve de s›¤›n›lacak fleyleri içine alan en özlü<br />

duay› yukar›daki flekilde gene Efendimiz Rasûlullâh SallAllâhu<br />

Aleyhi ve Sellem bize ö¤retiyor... Art›k bu duay› da etmeyene<br />

diyecek söz yok!..<br />

“Yâ mukallibel kulûb sebbit kalbiy alâ diynike.”<br />

Anlam›:<br />

“Ey kalpleri diledi¤i tarafa döndüren, kalbimi dinin üzere<br />

sâbitle!..”<br />

Bilgi:<br />

Ümmü Seleme (r.a.)’a soruldu:<br />

— Ey müminlerin annesi, senin yan›nda oldu¤u zaman


RASÛLULLÂH’IN Ö⁄RETT‹⁄‹ ÇOK ÖZEL DUALAR<br />

Allâh Rasûlü’nün en çok duas› ne idi?..<br />

Rasûlullâh’›n kutlu zevcesi Ümmü Seleme (r.a.) anlatt›:<br />

— Rasûl-ü Ekrem’in en çok yapt›¤› dua flu idi: “Ey kalpleri<br />

çeviren, kalbimi dinin üzerine sâbit k›l!..”<br />

Bunun üzerine sordum:<br />

— Senin duan›n en ço¤u, neden, Ey kalpleri çeviren kalbimi<br />

dinin üzerine sâbit k›l, duas›d›r?..<br />

Rasûl-ü Ekrem buyurdu ki:<br />

— Yâ Ümmü Seleme, gerçek flu ki, kalbi Allâh’›n iki parma-<br />

¤› aras›nda olmayan insan yoktur... Diledi¤ini sebât ettirir, diledi¤ini<br />

de kayd›r›r.<br />

Yükselen burcu ya da ay›, ‹kizler, Yay, Baflak ve Bal›k olanlara<br />

bu dua kesinlikle tavsiye edilir.<br />

“Allâhumme innâ nec’âluke fiy nuhûrihim ve neûzü bike<br />

min flurûrihim.”<br />

Anlam›:<br />

“Allâh’›m, senin, onlar›n karfl›s›na ç›kman› ister; onlar›n<br />

flerrlerinden sana s›¤›n›r›z.”<br />

Bilgi:<br />

Efendimiz, Rasûlullâh (s.a.v.)’in ö¤retmekte oldu¤u bu dua<br />

son derece önemli ve üzerinde dikkatle durulmas› zorunlu bir<br />

niyazd›r! Niçin bu böyle?..<br />

‹nsan›n, karfl›laflt›¤› tehlikeli olaylara ya da kiflilere karfl›,<br />

kendi beflerî imkânlar› ile mücadele vermesi son derece do¤ald›r...<br />

Allâh’tan yard›m isteyip O’na yönelmesi de do¤ald›r...<br />

283


284<br />

RASÛLULLÂH’IN Ö⁄RETT‹⁄‹ ÇOK ÖZEL DUALAR<br />

Ancak bu duada bir incelik vard›r ki, ona çok dikkat etmek<br />

gerekmektedir... Efendimiz bu dua ile, kendilerinin yerine, ilâhî<br />

güçlerin karfl›l›k vermesi için niyazda bulunuyor... Bu ilâhî güç,<br />

d›flar›dan o kifliler üzerine karfl› ç›kabilece¤i gibi, kendilerinden<br />

de zuhur edebilir...<br />

Nitekim böyle bir duruma iflaret flu âyeti kerîmenin ›fl›¤›nda<br />

olay› anlamaya çal›fl›rsak, meseleyi çok daha kolayl›kla çözeriz:<br />

“... Att›¤›n zaman sen atmad›n, ALLÂH ATTI!..” (8.Enfâl: 17)<br />

‹flte ayn› flekilde, Allâh’›n karfl› ç›kmas› için niyaz ediliyor<br />

burada da... Bu konuyu daha fazla açmak istemiyorum... Arzu<br />

eden anlamaya gayret göstersin!..<br />

“Allâhumme ahricniy min zulûmatil vehmi ve ekrimniy<br />

binûril fehmi.”<br />

Anlam›:<br />

“Allâh’›m VEH‹M karanl›¤›ndan beni ç›kart ve nûrunla<br />

anlay›fl ikram et!..”<br />

Bilgi:<br />

Tasavvuf yolundakilerin bilece¤i gibi, insan için en büyük<br />

belâ “VEH‹M” hükmü alt›nda kalmakt›r. Allâh’tan insan› ayr›<br />

düflüren en büyük perde “VEH‹M” perdesidir...<br />

“VEH‹M” perdesi kalk›p, Allâh Nûru ile anlay›fl ikram olan<br />

kifli derhâl Allâh’a erer, YAKÎN sahiplerinden olur!.. Bunun, ne<br />

derece büyük bir nimet oldu¤unu, ancak bu nimete ermifller<br />

bilebilir!..<br />

fiayet, dünyada yaflarken “VEH‹M”den kurtulup “YAKÎN”e<br />

ermek istiyorsan›z, mutlaka, en az günde yüz defa bu duaya<br />

devam ediniz...


RASÛLULLÂH’IN Ö⁄RETT‹⁄‹ ÇOK ÖZEL DUALAR<br />

“Rabbiy zidniy ilmen ve fehmen ve iymanen ve yak›ynen<br />

sad›ka.”<br />

Anlam›:<br />

“Rabbim ilmimi, anlay›fl›m›, iman›m› ve s›dk üzere yakînimi<br />

ço¤alt.”<br />

Bilgi:<br />

Bu dua çok önemli bir kaç hususu içine alan genifl kapsaml›<br />

bir metindir.<br />

Kur’ân-› Kerîm’de Rasûlullâh AleyhisSelâm’a emir verilmifltir,<br />

“‹lmimi artt›r diye dua et” fleklinde...<br />

Hadîs-î flerîflerde ise anlay›fl›n, iman›n ve s›dk üzere yakînin<br />

artmas› talep edilmektedir.<br />

‹man›n artmas› çok önemlidir... Çünkü, iman ne derece artarsa,<br />

befler flartlanmas›yla bloke olmufl akl›n kavray›p kabul<br />

edemedi¤i fleyler o nispette iman yollu kabullenilmeye bafllar ve<br />

neticesinde de o fleylere vukuf meydana gelir... Bu konuda<br />

“AKIL ve ‹MAN” isimli ses kasetimiz ile “AKIL ve ‹MAN”<br />

isimli kitab›m›zda çok tafsilâtl› bilgi vard›r... Nereye kadar ak›lla<br />

ve nereden sonra imanla gidilece¤i hususunu oradan tetkik<br />

edebilirsiniz...<br />

Yakîn’e gelince...<br />

Bir “yakîn” vard›r ki sonunda “küfür” yani gerçe¤i örtmek<br />

vard›r...<br />

Bir “yakîn” vard›r ki, neticesi “s›dk” üzere “vuslat”t›r!..<br />

“Yakîn”, kiflide “Allâh BAKIY”d›r hükmünün yaflanmas›d›r!..<br />

Allâh kolaylaflt›ra!..<br />

Hiç de¤ilse günde yüz defa bu duaya devam edenler çok<br />

285


286<br />

RASÛLULLÂH’IN Ö⁄RETT‹⁄‹ ÇOK ÖZEL DUALAR<br />

büyük faydalar›n› birkaç ay içinde görürler...<br />

“EnzellAllâhu ‘aleykel Kitâbe vel H›kmete ve ‘allemeke mâ<br />

lem tekün ta’lem…”<br />

Anlam›:<br />

Allâh sana Kitab› (Hakikat bilgisini) ve Hikmeti (Din ilmini,<br />

Sünnetullâh marifetini) inzâl etmifl (Esmâ boyutundan bilincine<br />

ulaflt›rm›fl) ve bilmedi¤ini sana ö¤retmifltir. (4.Nisâ’: 113)<br />

Bilgi:<br />

Rasûlullâh AleyhisSelâm’a gelen bu âyeti flayet günde üç<br />

yüz defa okumaya devam edersek, ilim ve sistemi kavrama<br />

yetene¤imizin flafl›lacak ölçüde geliflmeye bafllad›¤›n› hayretle<br />

fark ederiz.<br />

Allemel’‹nsane mâ lem ya’lem. (96.’Alak: 5)<br />

Anlam›:<br />

(Yani) insana bilmedi¤ini talim etti.<br />

Bilgi:<br />

Bu âyeti kerîmeyi dahi günde üç yüz defa okuyanlar denenmifltir<br />

ki k›sa zamanda büyük geliflme göstermifllerdir. Unutmay›n<br />

Allâh’a yakîn, ilimle elde edilir!..<br />

<strong>Ve</strong> kezâlike evhaynâ ileyke rûhan min emriNÂ* mâ künte<br />

tedriy melKitâbu ve lel iymânu ve lâkin ce’alnâhu nûren nehdiy


RASÛLULLÂH’IN Ö⁄RETT‹⁄‹ ÇOK ÖZEL DUALAR<br />

Bihi men neflâu min ‘›badiNÂ* ve inneke le tehdiy ilâ s›rat›n<br />

müstek›ym; (42.fiûrâ: 52)<br />

Anlam›:<br />

Böylece sana hükmümüzden ruh (Esmâ mânâlar›n› fluurunda<br />

hissetmeyi) vahyettik... Sen, Hakikat ve Sünnetullâh B‹LG‹si<br />

nedir, iman neyedir bilmezdin! Ne var ki, biz Onu (ruhu),<br />

kendisiyle hakikate erdirdi¤imiz nûr (ilim) olarak meydana<br />

getirdik, kullar›m›zdan diledi¤imize! Muhakkak ki sen de kesinlikle<br />

hakikate (s›rat-› müstakime) yönlendirirsin!<br />

Bilgi:<br />

Ruhaniyetin güçlenmesi, basîretin keskinleflmesi, verilenlerin<br />

daha iyi de¤erlendirilebilmesi ve çevreye daha yararl› olunabilmesi<br />

için okunmas› tavsiye edilen bir âyettir, bu yazd›¤›m›z<br />

âyet.<br />

fiartlar› elveriflli olan›n, bir yetifltirici kontrolünde, elinden<br />

geliyorsa oruçlu olarak günde bin defa olmak üzere k›rk veya<br />

seksen gün devam edilmesi tavsiye olunmaktad›r. Biz, zaman›nda<br />

hayli nimetine kavufltuk, dileyene tavsiyemizdir.<br />

Kemâ erselnâ fiyküm Rasûlen minküm yetlû aleyküm âyâtinâ<br />

ve yüzekkiyküm ve yüallimükümül Kitâbe vel Hikmete ve<br />

yüallimüküm mâ lem tekünû ta’lemûn; (2.Bakara: 151)<br />

Anlam›:<br />

Nitekim, içinizden (hakikati dillendirmek üzere) Rasûl irsâl<br />

ettik (a盤a ç›kard›k), âyetlerimizi (varl›¤›n hakikati oluflumuza<br />

dair iflaretleri) size tilavet ediyor (okuyup anlat›yor), sizi<br />

287


288<br />

RASÛLULLÂH’IN Ö⁄RETT‹⁄‹ ÇOK ÖZEL DUALAR<br />

ar›nd›r›yor ve Kitab› (hakikat ve Sünnetullâh bilgisini) Hikmeti<br />

(varl›¤›n olufl sistem ve düzenini, olufl mekanizmas›n›) ve<br />

bilmediklerinizi ö¤retiyor.<br />

Bilgi:<br />

Bu âyeti (Bakara: 151), hemen öncesinde vermifl oldu¤um<br />

âyeti kerîmeyle birlikte bana ö¤reten Abdülkerîm Ciylî Hazretleridir...<br />

Bunlara devam ile say›s›z faydalar hâs›l oldu...<br />

“K‹TABI OKU”MADA, hikmete ermede, hiç akl›ma gelmeyecek<br />

olan fleylerin s›rlar›na ermemde Takdir-i Hûda ile âyetlere<br />

devam etmenin çok büyük faydalar›n› gördüm!..<br />

Biz fâniyiz, k›sa bir süre sonra aran›zdan ayr›l›r gideriz; ama<br />

isteriz ki biz de nicelerinin hayra hikmete ermesine vesile olal›m,<br />

ard›m›zdan üç ‹hlâs bir Fâtiha ile, “Allâh raz› olsun” diyenlerimiz<br />

olsun!<br />

Bu sebeple, çok istifâde etti¤im bu âyetleri burada sizlere<br />

aç›kl›yorum... Arzu edenler bu âyetlere günde yüz defa devam<br />

ederler!<br />

<strong>Ve</strong>ya daha âlâs›, önce birini günde bin defa ve oruçlu olarak<br />

k›rk veya seksen gün devam ederler; sonra onu günde yüz<br />

defaya düflürüp ikincisini gene günde bin defa olarak k›rk veya<br />

seksen gün yaparlar; sonra da her ikisine günde yüzer defa olarak<br />

devam ederler...<br />

Kesinlikle bilelim ki bu âyetler Kur’ân-› Kerîm’deki en<br />

de¤erli mücevherlerden ikisidir!<br />

Allâh kolaylaflt›ra!..


42<br />

AHMED HULÛS‹<br />

ÖZEL B‹R 19’LU HÂCET DUASI<br />

Bafl› dertte, s›k›nt›da olan, büyük bir problemle karfl›laflm›fl<br />

olan, herhangi bir düflman›ndan kurtulmak, selâmete ç›kmak<br />

isteyen ya da daha baflka talepleri olanlar için son derece tesirli<br />

bir dua formülü vermek istiyorum bu bölümde de...<br />

Bu duay› tatbik eden pek çok kifli 19 güne kalmadan arzular›na<br />

nail oldular, bunlara yak›ndan flahidim!..<br />

Yaln›z flunu kesinlikle ifade edeyim... Haks›z yere, baflkalar›na<br />

zulûm için, ya da kötü amaçl› olarak bu formül tatbik edilirse;<br />

bunu yapan›n asla bafl› belâdan kurtulmaz; etti¤i ters dönüp<br />

kendisini vurur.<br />

fiimdi dua fleklini yaz›yorum...<br />

Önce flu alt› Allâh ismini iyice ezberleyelim:<br />

“FERDÜN, HAYYUN, KAYYÛMUN, HAKEMUN,<br />

289


290<br />

ÖZEL B‹R 19’LU HÂCET DUASI<br />

ADLUN, KUDDÛSUN.”<br />

Befl vakit namaz›n farz›n›n arkas›ndan on dokuz harfli bu<br />

alt› isim her gün okunacak, on dokuzar defa... Evvelinde on defa<br />

“ALLÂHU EKBER” denildikten sonra!..<br />

On dokuzuncu günden sonra, herhangi bir flekilde s›k›nt›n<br />

oldu¤u takdirde bu isimlere ilaveten “...Seyec’ alullâhu ba’de<br />

‘usrin yüsrâ” (65.Talâk: 7) âyetini de okuyacaks›n her defas›nda...<br />

Yani flöyle:<br />

“Ferdün, Hayyun, Kayyûmun, Hakemun, Adlun, Kuddû-<br />

sun... Seyec’alullâhu ba’de usrin yüsrâ.”<br />

Bu metin on dokuz defa tekrar edilecek, befl vakit namaz›n<br />

farzlar›n›n arkas›ndan, on dokuz gün süre ile...<br />

Âyetin mânâs› da fludur:<br />

“Allâh zorluktan sonra bir kolayl›k oluflturur!..” (65.Talâk: 7)<br />

E¤er talebiniz, s›k›nt›dan kurtulmak de¤il de daha baflka ise,<br />

o takdirde, yukar›da yazd›¤›m âyeti kerîme yerine, yine on dokuzar<br />

harfli olan, konusuna göre, flu âyeti kerîmeleri okuyabilirsiniz:<br />

‹lim için:<br />

Yuallimuhül Kitabe vel Hikmete;<br />

“Kitab› (hakikat bilgisini), Hikmeti (Allâh Esmâ’s›n›n âlemlerde<br />

oluflturdu¤u sistem ve düzenin çal›flma mekanizmas›n›)<br />

talim edecek (varl›¤›na nakfledecek - programlayacak).” (3.Âl-u<br />

‹mran: 48)<br />

Feth için:<br />

‹nnâ fetahnâ leke fethan mübiynâ;


ÖZEL B‹R 19’LU HÂCET DUASI<br />

“Kesinlikle sana öyle bir fetih (görüfl aç›kl›¤›) verdik ki, (o)<br />

Feth-i Mubiyn’dir (apaç›k aç›k hakikati - sistemi müflahede)!”<br />

(48.Fetih: 1)<br />

FeasAllâhu en ye'tiye Bil feth›;<br />

“Umulur ki Allâh, aç›kl›k veya (HÛ) indînden bir hüküm<br />

getirir.” (5.Mâide: 52)<br />

<strong>Ve</strong>c'al lena min ledünKE Nas›yra;<br />

“Ledünnünden bir zafer olufltur.” (4.Nisâ’: 75)<br />

Düflman›na galip gelmek için:<br />

‹nne h›zbAllâhi hümül ¤alibun;<br />

“Muhakkak Allâh taraftarlar›, galip gelecek olanlar›n ta kendileridir!”<br />

(5.Mâide: 56)<br />

Felhükmü Lillâhil ‘Aliyyil Kebiyr;<br />

“Hüküm, Alîy, Kebiyr olan (a盤a ç›kan kuvvelerinin hükmedicili¤ini<br />

reddedemeyece¤iniz) Allâh’›nd›r!” (40.Mu’min: 12)<br />

Düflman›ndan korunmak için:<br />

HasbiyAllâhu lâ ilâhe illâ HÛ<br />

“Allâh bana yeter! Tanr› yoktur sadece ‘HÛ’!” (9.Tevbe:<br />

129)<br />

HasbünAllâhu ve n›'mel vekiyl;<br />

“Allâh yeter bize, O ne güzel <strong>Ve</strong>kiyl’dir!” (3.Âl-u ‹mran:<br />

173)<br />

N›'mel Mevla ve n›'men Nas›yr;<br />

“Ne güzel Mevlâ’d›r (sahiptir O) ve ne güzel Nasîr’dir (zafere<br />

ulaflt›r›c›’d›r O)!” (8.Enfâl: 40)<br />

R›z›k geniflli¤i için:<br />

VAllâhu yerzuku men yeflâu Bi ¤ayri hisab;<br />

291


292<br />

ÖZEL B‹R 19’LU HÂCET DUASI<br />

“Allâh diledi¤ine hesaps›z r›z›k verir.” (2.Bakara: 212)<br />

<strong>Ve</strong> a'tedna leha rizkan keriyma;<br />

“Onun için cömert-zengin bir yaflam g›das› haz›rlam›fl›zd›r.”<br />

(33.Ahzâb: 31)<br />

‹nnAllâhe “HÛ”vel⁄aniyyulHamiyd;<br />

“Muhakkak ki Allâh ⁄aniyy’dir, Hamiyd’dir.” (57.Hadiyd:<br />

24) (60.Mümtehine: 6)<br />

Allâhû Teâlâ, hepimizi bu verilen DUA nimetini de¤erlendirebilenlerden<br />

eylesin. Amin.


43<br />

AHMED HULÛS‹<br />

HÂCET (‹HT‹YAÇ) NAMAZI<br />

“Lâ ilâhe illAllâhul Haliym’ül Keriym, subhanAllâhi rabbil<br />

ârfl›l âzîm, elhamdulillâhi rabbil âlemiyn; es’elüke mûcibâti<br />

rahmetik, ve azâimi ma¤firetik, vel¤aniymete min külli birr, ves<br />

selâmete min külli ism, lâ tedâ’liy zenben illâ ¤aferteh, velâ<br />

hemmen illâ ferrecteh, ve lâ hâceten hiye leke r›dan illâ kadayteha<br />

yâ erhamer râh›miyn.”<br />

Anlam›:<br />

“Tanr› yoktur. Haliym ve Keriym olan Allâh vard›r; Aziym<br />

olan Arfl›n Rabbi Allâh’› tenzih ederim. Hamd, âlemlerin Rabbi<br />

olan Allâh’a aittir. Yâ Rabbi, beni, rahmet ve merhametinin<br />

gerektirdiklerine ve her iyi olana mazhar k›l; her günahtan selâmete<br />

ç›kar; affetmedi¤in günah, kurtarmad›¤›n dert kalmas›n.<br />

Amin ey merhametli Rah›ym.”<br />

293


294<br />

HÂCET (‹HT‹YAÇ) NAMAZI<br />

Bilgi:<br />

HÂCET namaz› diye bilinen, kiflinin bir ihtiyac›n›, bir s›k›nt›s›n›,<br />

bir derdini Allâh’a arz edip, kurtulufl istemesi için önerilen<br />

namaz hakk›nda bak›n Rasûlullâh (s.a.v.) Efendimiz ne<br />

buyuruyor:<br />

“Allâh’tan veya insano¤ullar›ndan birinden bir hâceti (ihtiyac›)<br />

olan kimse, hakk›yla abdest ald›ktan sonra, iki rekât<br />

namaz k›ls›n; bundan sonra ‹ST‹⁄FARDA bulunsun ve Allâh<br />

Rasûlü üzerine salâvat getirip flu flekilde dua etsin...”<br />

<strong>Ve</strong> yukar›da nakletti¤imiz duay› tavsiye ediyor Efendimiz...<br />

Bafl› dertte, s›k›nt›da, belâda olan, flayet belirtilen flekilde<br />

namaz› edâ eder, arkas›ndan yukar›daki duay› okur ve arkas›ndan<br />

da daha önce yazm›fl oldu¤umuz Talâk Sûresi’ndeki:<br />

“...<strong>Ve</strong> men yettek›llâhe yec’al lehû mahrecan ve yerzukhu min<br />

haysu lâ yahtesib, ve men yetevekkel alallâhi fehuve hasbüh...”<br />

âyetini bin defa tekrar ederse, Allâh’a en büyük ilticada bulunmufl<br />

olur...<br />

Ayr›ca bu âyete, belirtilen say›da devam etmek suretiyle,<br />

murad› olana kadar okumak çok büyük fayda sa¤lar.<br />

Hâcet konusunda pek çok evliyaullâh›n en baflta gelen tavsiyesi,<br />

isti¤fard›r...<br />

“fiayet kifli yapt›¤› çal›flmalar ile Allâh indînde kendisi için<br />

takdir edilmifl bulunan dereceye hak kazanamazsa, Allâh ona<br />

birtak›m s›k›nt› ve dertler verir, bunlara katland›r›r da neticede<br />

o dereceyi ihsan eder” buyuruldu¤u için, bu durumu çok iyi<br />

anlamak icap eder.<br />

Derecesini yükseltip, kusurlar›n› ba¤›fllatan en tesirli fley de<br />

insan için “‹sti¤far”d›r... Bu yüzdendir ki, bafl› dertte olanlar›n<br />

isti¤far bölümünde nakletti¤imiz “Seyyîdül ‹sti¤far” denilen<br />

duaya devam etmeleri ve sabah akflam, ya da befl vakit namaz›n


HÂCET (‹HT‹YAÇ) NAMAZI<br />

ard›ndan okumalar› pek faydal›d›r... Yaln›z fluna dikkat edilmelidir<br />

ki, mânâs›n› bilerek ve hissederek isti¤far› yapmak kesin<br />

kez gereklidir.<br />

295


296<br />

DUA VE Z‹K‹R


44<br />

‹ST‹HARE NAMAZI<br />

AHMED HULÛS‹<br />

“Allâhümme inniy esteh›yrüke bi›lmike estakdirüke bikudretike<br />

ve es’elüke min fadlikel az›ym. Feinneke takdirü ve lâ<br />

akdirü ve talemü ve lâ a’lemü ve ente allâmül ¤uyûb. Allâhümme<br />

in künte ta’lemu enne hâzel emre hayrün liy fîy diynî ve<br />

meâfliy ve âk›beti emriy fakdirhu liy ve yessirhü liy sümme<br />

barik liy fiyhi. <strong>Ve</strong> in künte ta’lemü enne hâzel emre flerrün liy<br />

fiy diynî ve meâflî ve âk›beti emriy feasrifhü anniy veasrifnî<br />

ahnu vakdir lilhayre haysü kâne sümme ard›nî bihi.”<br />

Anlam›:<br />

“Allâh’›m ilminle bana hakk›mda hay›r olan› bildirmeni niyaz<br />

ederim. Gücün yetti¤i için bana güç vermeni isterim. Hay›rl›<br />

olan taraf›n bana aç›klanmas› için, senin o büyük fazl› Kereminden<br />

dilerim. Çünkü sen güçlüsün, bense güçsüzüm. Sen<br />

297


298<br />

‹ST‹HARE NAMAZI<br />

bilensin, ben bilemem. Gayb›n bütün s›rlar›n› bilen sensin...<br />

Allâh’›m, e¤er..... (iflini söylersin)..... benim dinim, hayat›m,<br />

âhiretim için iflimin sonucunun hay›rl› oldu¤u bilgin içindeyse,<br />

bu ifli bana kolaylaflt›r ve nasip et...<br />

Allâh’›m e¤er (iflini söylersin) benim dinim, hayat›m, âhiretim<br />

için iflimin sonucunun hay›rs›z oldu¤u bilgin içindeyse, beni<br />

o iflten so¤ut ve uzaklaflt›r ve nasip etme.”<br />

Bilgi:<br />

“‹stihare” ‹slâmiyet’te çok önemli bir husustur!.. Yap›lacak<br />

bir iflte gayb› bilen Allâh’a dan›flmak, bütün inananlar için son<br />

derece önemli bir imkând›r.<br />

Bu yüzdendir ki Rasûlullâh AleyhisSelâm’a inanan yak›n<br />

sahabesi flöyle derdi:<br />

“Rasûlullâh (s.a.v.) bize tüm ifllerimizde istihareyi tavsiye<br />

ederdi!..”<br />

Hazreti Rasûlullâh AleyhisSelâm’›n tavsiye etti¤i “istihareyi”<br />

bize Hazreti Ebu Bekir, ‹bn Mes’ûd, Ebu Eyyûb el Ensarî,<br />

Ebu Saîd el Hudrî, Sâ’d bin Ebî Vakkas, Abdullah bin Abbas,<br />

Ebu Hureyre gibi birçok önde gelen ashab-› Rasûl nakletmekte...<br />

Evet nedir bu nakil?.. Ne buyuruyor Rasûlullâh<br />

AleyhisSelâm:<br />

“Biriniz bir ifli ciddi olarak düflünüp karar aflamas›na geldi-<br />

¤inde, farz›n d›fl›nda iki rekât namaz k›ls›n ve ard›ndan flu duay›<br />

yaps›n...”<br />

<strong>Dua</strong>, yukar›da verdi¤imiz metindir.<br />

Namazda bilenler, birinci rekâtta “Kul yâ eyyühel kafirûn”<br />

ikinci rekâtta da “‹hlâs” Sûresi’ni Fâtiha Sûresi’nden sonra


‹ST‹HARE NAMAZI<br />

okurlar; bilmeyenler de her iki rekâtta da “‹hlâs” okurlar.<br />

fiayet o gece gerekli ve yeterli iflaret al›nmazsa, yediye kadar<br />

devam etmek icap eder. Çünkü Rasûl-ü Ekrem Enes bin Mâlik’e<br />

bu konuda flöyle demifltir:<br />

“Ey Enes, bir ifle teflebbüs etmek istedi¤inde, o ifl hakk›nda<br />

yedi kere istihare et. Sonra gönlünden geçen karara, e¤ilime<br />

bak. Çünkü hay›r, gönüldeki temayüldedir.”<br />

Ancak ifl acele ise, daha fazla süre de yoksa?..<br />

O zaman iki rekât namaz k›l›p, isti¤far edip, salâvat getirdikten<br />

sonra flu flekilde dua edilmelidir:<br />

“Allâh’›m her fleyi ve bütün gayb›, geçmifli ve gelece¤i bilen<br />

sensin. ‹çinde oldu¤um durum da bilgin içindedir. Beni nefsime,<br />

kendime b›rakma; bana hayr› hissettir ve hayr› kolaylaflt›r. Beni<br />

flerri seçmekten koru ve flerr yolunu kapa! Senin mülkünde orta¤›n<br />

yoktur, her fleye gücün yeter, ben senin kulunum ve sen de<br />

benim rabbim olan Arfl›n Aziym Rabbisin. Lütfen bana yol göster,<br />

gerçe¤i ilham et.”<br />

Bundan sonra Allâh’a tevekkül edilip, içe do¤an biçimde<br />

hareket edilir.<br />

‹stihare’de flayet güzel fleyler görülürse, din büyükleri görülürse,<br />

yeflil, beyaz gibi renkler görülürse, hayra; siyah, mavi, sar›<br />

gibi renkler görülürse de o iflten uzak durmaya gayret edilir.<br />

Özellikle, tasavvufla ilgilenmek isteyenlerin, yanl›fl bir kap›y›<br />

çalmamalar› için istihare ehemmiyetle tavsiye olunur...<br />

Baz›lar›, zaman zaman kendi durumlar›n› sorma amac›yla da<br />

istihare yaparak bir tür oto-kontrolde devam ederler.<br />

fiunu unutmayal›m ki;<br />

Bize hay›r gibi gelip, fliddetle arzulad›¤›m›z nice fleyler vard›r<br />

ki, onlar gerçekte bizim için flerrdir...<br />

Bize flerr gibi gelip, o fleyden uzak durmak için fliddetle di-<br />

299


300<br />

‹ST‹HARE NAMAZI<br />

rendi¤imiz nice fleyler vard›r ki, onlar da gerçekte hay›rd›r.<br />

Allâh bilir, biz bilemeyiz...<br />

Öyle ise Allâh’a soran, kesinlikle bilelim ki, asla piflman<br />

olmaz!..


45<br />

AHMED HULÛS‹<br />

BELÂLARDAN MUHAFAZA<br />

“Allâhümme inniy eûzü Bike minel keseli vel heremi vel<br />

me’semi vel ma¤remi ve min fitnetil kabri ve azâbil kabri ve<br />

min fitnetin nâri ve ‘azâbin nâri ve min flerri fitnetil ¤inâ ve eûzü<br />

Bike min fitnetil fakri ve eûzü Bike min fitnetil mesiyhid<br />

deccâl... Allâhümme e¤sil ‘anniy hatâyâye bimâisselci velberedi<br />

ve nakk› kalbiy minel hatâyâ kemâ nekkaytes sevbel ebyada<br />

mineddeyni ve bâid beyniy ve beyne hatâyâye kemâ bâ’adte<br />

beynel maflrik› vel ma¤rib”<br />

Anlam›:<br />

“Allâh’›m, tembellikten, bunamadan, günahtan (bedene tâbi<br />

olma bilincinden), ödleklikten/borçtan, kabir fitnesinden, kabir<br />

azab›ndan, nâr (atefl) boyutunun fitnesinden, nâr’›n azab›ndan,<br />

zenginlik imtihan›n›n flerrinden, B mânâs›nca, sana s›¤›n›r›m...<br />

301


302<br />

BELÂLARDAN MUHAFAZA<br />

Fakirlik imtihan›ndan sana s›¤›n›r›m... Mesih Deccal’in fitnesinden<br />

(imtihan›ndan) sana s›¤›n›r›m... Allâh’›m (kendimi<br />

beden kabul etme hatam dolay›s›yla olan) günahlar›m›n kirini<br />

(el de¤memifl) kar suyu ve dolu ile y›ka... Beyaz elbiseyi kirlerden<br />

paklad›¤›n gibi, kalbimi günahlardan (beden kabul etme<br />

hatas›ndan) ar›nd›r... Benimle, hatamdan kaynaklanan günahlar›m›n<br />

aras›n› do¤u ile bat› kadar uzak eyle.”<br />

Bilgi:<br />

Hazreti Âifle (r.a.)’›n bize nakletmifl oldu¤u bu duay› yapan<br />

Rasûlullâh (s.a.v.), insan için çok büyük tehlike arz eden olaylar›<br />

son derece özetle bize bildirmekte ve bunlardan Allâh’a s›¤›nmam›z›<br />

ö¤ütlemektedir...<br />

Tembellik, insanl›k kavram›n›n ifllevini ortadan kald›ran bir<br />

tür hastal›kt›r... Bunakl›k, gene son y›llarda teflhis edilen ve<br />

insan fluurunu ortadan kald›ran, insanl›k fonksiyonlar›n› yaflayamaz<br />

hâle getiren berbat bir hastal›kt›r... Ödleklik, fikri aksiyona<br />

dönmekten kesen, insana ilerleme yolunu kapatan büyük bir<br />

belâd›r...<br />

Diri diri, tüm zihnî fonksiyonlar› yerinde, fluurlu ve çevresini<br />

alg›lar bir hâlde kabre konan insan›n ilk an dehfletini ve içinde<br />

bulundu¤u yeni boyutun varl›klar›yla temas›n› düflünebiliyor<br />

musunuz?.. O ne korku verici, flok edici bir ortam ve yaflam<br />

biçimidir!.. Ya sonras›nda o ortama haz›r de¤ilseniz, o içinde<br />

bulunaca¤›n›z yerin ve flartlar›n size verece¤i dehfletengiz<br />

azap!.. Bütün bunlar› mant›¤›n›z, yeterli ilminiz olmad›¤› için<br />

kabullenemiyorsa, elbette korkmazs›n›z kabir fitnesinden ve<br />

azab›ndan... Ama, uyar›yor bu konuda da bizi Rasûlullâh<br />

(s.a.v.)... ‹sterseniz dikkate almay›n!.. Neticesine katlanacak


BELÂLARDAN MUHAFAZA<br />

olan yine sizsiniz!..<br />

DECCAL F‹TNES‹... Sa¤ gözü kör, yani Hakk’›, gerçe¤i<br />

görmekten perdeli, sahip olaca¤› ola¤anüstü güçlerle insanlar›<br />

kendine tap›nd›racak YÜCE RAB oldu¤unu iddia edecek<br />

varl›k!!!..<br />

Allâh’›n âdeti oldu¤u üzere, önce insanlar› ALLÂH’a inanmaya,<br />

O’nun SONSUZ-SINIRSIZ TEK oldu¤una; tap›n›lacak<br />

bir TANRI olmad›¤›na, her türlü, flekil, renk, ›fl›k ve bu tür<br />

kavramlardan münezzeh yüce bilgi ve güç sahibi evren üstü,<br />

enerji üstü bir kavram oldu¤una iflaret edip uyaracak olan<br />

“MEHD‹” lakapl› kifli ç›kacak... Arkas›ndan da bu anlay›fl›n<br />

imtihan›na tâbi tutulmak üzere insanlar, DECCAL ortaya ç›kacak;<br />

ve insanlar›n as›rlard›r tap›nd›klar› gökyüzündeki TANRI-<br />

SI oldu¤unu bildirecek ve onlar› kendine tap›nmaya, kendi<br />

TANRI’l›¤›n› kabul etmeye davet edecek...<br />

“MEHD‹”nin aç›klad›¤› ALLÂH kavram›n› idrak etmifl<br />

olanlar, bu gerçe¤i fark ettikleri için, ne kadar ola¤anüstü olaylar<br />

ortaya koyarsa koysun, DECCAL lakapl› TANRI’l›k iddias›ndaki<br />

varl›¤a inanmayacaklar ve Hazreti Muhammed’in<br />

Kur’ân-› Kerîm ile bildirmifl oldu¤u esaslara ba¤l› kalarak ölüm<br />

ötesi yaflama geçeceklerdir.<br />

Kur’ân-› Kerîm’de “‹HLÂS” Sûresi’nde aç›klanan<br />

“ALLÂH” kavram›n›n mânâs›n› anlamam›fl; kafas›nda yaratt›¤›<br />

bir TANRI’ya “ALLÂH” ismiyle yönelen insanlar ise, tasavvurlar›ndaki<br />

gökte bir yerde yaflayan TANRI’lar›n› karfl›lar›nda<br />

bulunca, hemen O’na koflacaklar ve sonuçta, kendilerine yap›lan<br />

uyar›ya kulak vermemenin cezas›n› büyük bir hüsran ile alacaklard›r.<br />

DECCAL fitnesinden kurtulufl, ancak ve ancak Kur’ân-›<br />

Kerîm’de “‹HLÂS” sûresinde aç›klanan “ALLÂH” ismiyle ifla-<br />

303


304<br />

BELÂLARDAN MUHAFAZA<br />

ret edilen idrak edilerek mümkün olur; bunu hiç akl›m›zdan<br />

ç›kartmayal›m...<br />

Zira, flu s›ralar C‹NLER, kendilerinin UZAYLI VARLIK-<br />

LAR (2) UFO’larla aram›za gelip gittiklerinden s›kça söz etmeye<br />

bafllad›lar... Yak›nda insanlar›n TANRI’s›n›n yeryüzüne gelece-<br />

¤inden de bahsediyorlar... Bunlar çok önemli iflaretler olabilir...<br />

Bilemeyiz, MEHD‹ ne zaman ç›kar; bilemeyiz DECCAL ne<br />

zaman ç›kar!.. Bunlar Allâh’›n ilminde olan hususlard›r. Ne var<br />

ki, böyle bir belâya karfl› tedbirli, bilgili olup, yeni yetiflenleri bu<br />

konuda uyarmada kesinlikle büyük yarar vard›r... Çünkü iflaretler<br />

bu zaman›n çok uzak olmad›¤›n› göstermektedir...<br />

Kütübi Sitte denilen kesinlikle do¤rulu¤u tart›fl›lamayan<br />

hadis kitaplar›nda gerek DECCAL ve gerekse MEHD‹ konusunda<br />

önemli hadisler vard›r; arzu edenler mesela “‹bn<br />

MÂCE”den MEHD‹ ile ilgili Allâh Rasûlü aç›klamalar›n›,<br />

“Müslim” - “Buharî” ve di¤erlerinden DECCAL’la ilgili bahisleri<br />

tetkik edebilirler...<br />

Mesela, Deccal’in kufl gibi uçarak dünyan›n bir yerinden<br />

di¤er bir yerine gidebilece¤i, k›rk günde bütün dünyay› dolaflaca¤›,<br />

girmedik ev kalmayaca¤›, ayn› anda dünyan›n her yerinde<br />

görülüp, dinlenebilece¤ine iflaret eden öyle tan›mlamalar vard›r<br />

ki; as›rlar öncesinin flartlar› içinde, elbette ki uçak, televizyon<br />

gibi fleyler hayal bile edilemezken, olay›n bu flekilde nesilden<br />

nesile aktar›lmas› üzerinde hassasiyetle durmak gerektirir, bize<br />

göre!..<br />

Çünkü Rasûlullâh, “‹nsanl›k yarat›ld›¤›ndan beri böyle bir<br />

fitne görmemifltir” diyerek DECCAL olay›na son derece büyük<br />

önem vermektedir.<br />

Çünkü, Deccal öylesine ola¤anüstü güçlere sahip olarak<br />

(2) Bu konuda çok genifl aç›klama “RUH ‹NSAN C‹N” isimli kitab›m›z›n<br />

"Uzayl›lar›n ‹çyüzü" bölümündedir.


BELÂLARDAN MUHAFAZA<br />

öyle hayret verici olaylar meydana getirecektir ki, buna inanmamak,<br />

ancak Allâh’›n muhafaza etti¤i kifliler için söz konusu<br />

olabilecektir.<br />

<strong>Ve</strong> DECCAL’› yeryüzünden kald›racak olan flah›s da Hazreti<br />

‹SA AleyhisSelâm’d›r.<br />

‹SA AleyhisSelâm’›n gelip gelmeyece¤i ya da ne flekilde gelece¤i<br />

konusunda bir hayli fazla spekülasyonlar yap›lmaktad›r...<br />

Biz, Cenâb-› Hakk’›n verdi¤i ilim ve erifltirdi¤i müflahede<br />

nispetinde düflüncemizi arz edelim, belki merakl›lar›na faydal›<br />

olur...<br />

Nakledilir ki, Hazreti ‹SA yeryüzünden ayr›lmadan önce<br />

“‹ki bin sene sonra tekrar aran›za dönece¤im” demifltir...<br />

Rasûlullâh (s.a.v.) ise Kur’ân-› Kerîm’den sonra gelen en itibarl›<br />

hadis kitaplar›nda kesinlikle vurguland›¤› bir biçimde ‹SA<br />

AleyhisSelâm’›n yeryüzüne inece¤ini ve DECCAL’› yok edece-<br />

¤ini aç›klam›flt›r...<br />

‹SA AleyhisSelâm bizim müflahedemize göre flu anda ruhanî<br />

bedeniyle serbest bir biçimde di¤er Rasûller ve üst dereceli<br />

fetih ehli evliyaullâh ile birlikte “Berzah”ta yaflam›na devam etmektedir.<br />

KEfi‹F, fizik bedene ba¤›ml›l›k devam ederken manevî âleme<br />

vukuf ve onlarla irtibat hâlidir...<br />

FET‹H ise, fizik-biyolojik beden yaflam›na devam ederken,<br />

ruh dedi¤imiz bir tür hologramik ›fl›nsal bedenin ba¤›ms›zl›¤›n›<br />

kazanma hâlidir ki, bu durum tasavvufta, “ÖLMEDEN<br />

ÖLMEK” diye tan›mlan›r.<br />

‹flte bu fetih gelmifl, yani ölmeden ölmüfl, ruhuyla, ›fl›nsal<br />

âlemde yaflama yetene¤ini elde etmifl kifliler; diledikleri takdirde<br />

bu bedeni yo¤unlaflt›rmak suretiyle aram›zda biyolojik<br />

bedenle görünebilirler ve çeflitli ifller baflarabilirler...<br />

305


306<br />

BELÂLARDAN MUHAFAZA<br />

Nitekim bunun bir örne¤i de HIZIR AleyhisSelâm’d›r!<br />

Diledi¤i anda biyolojik bedene geçip görünür, diledi¤i anda da<br />

›fl›nsal boyutta yaflam›na devam eder...<br />

Bu esastan olmak üzere gerek Abdülkâdir Geylânî Hazretlerinin<br />

ve gerekse daha baflka fetih ehli zevât›n ayn› anda birkaç<br />

yerde görülüp yemek yemeleri, hep bu türden olaylard›r.<br />

Hazreti ‹SA da, flu anda yaflamakta oldu¤u RUH ya da bir tür<br />

hologramik ›fl›nsal bedenini tekrar yo¤unlaflt›rmak suretiyle<br />

yeni bafltan aram›za dönecektir ki, bu dönüfl yafl› da, ayr›ld›¤›<br />

andaki otuz üç yafl›n sûreti ve flekliyle gerçekleflecektir...<br />

Muhakkak gerçe¤i en mükemmel flekilde bilen Allâh’t›r.<br />

Evet, Rabbimin bu konuda müflahede ettirdi¤i bu... fiükründen<br />

aczimi itiraf ederim, bana ö¤rettiklerine...<br />

“Allâhümmerzuknâ iymânen dâimen, ve yakînen sâd›kan ve<br />

kalben hâfli’an, ve lisânen zâkiren, ve ‘amelen makbûlen, ve<br />

r›zkan vâsi’an, ve ‘›lmen nâfi’an, ve dereceten refiy’âten, ve<br />

tevbeten nasûhaten kablelmevt, ve râheten ‘›ndel mevt, ve<br />

ma¤fireten bâ’del mevt, ve emnen min ‘azâbil kabr”<br />

Anlam›:<br />

“Allâh’›m, daimî iman hâliyle, s›dk üzere yakîni, (korkan<br />

de¤il) haflyet duyan bir kalbi, zikreden lisan› (sürekli zikir hâlinde<br />

olmay›), makbûl çal›flmalar yapmay›, çok kapsaml› bir r›zk,<br />

bana sonsuza dek faydal› olacak ilmi, yüksek derecelerin kemâlini,<br />

ölümü tatmadan önce nasuh tövbesi içinde olmay›, ölümü<br />

tatma an›nda rahatl›¤›, ölüm akabinde ma¤fireti ve kabir azab›ndan<br />

emin olmay› bize ihsan et (bunlarla bizi r›z›kland›r).”


BELÂLARDAN MUHAFAZA<br />

Bilgi:<br />

Rasûlullâh (s.a.v.)’in bize ö¤retmifl oldu¤u bundan evvelki<br />

ve bu dua hayat›m›z›n bütün safhalar› ile ilgili, tasavvur ve hayal<br />

edemeyece¤iniz kadar genifl alan› kapsam›na alan dualard›r.<br />

Birinci verdi¤imiz dua, sak›n›lmas›, Allâh’a s›¤›n›lmas›<br />

gereken en önemli hususlar› vurgulamakta; ikinci olarak<br />

yukar›da nakletti¤imiz de Allâh’tan acilen ve önemli olarak<br />

istenilmesi gereken hayatî öneme haiz hususlar› aç›klamaktad›r.<br />

Lütfen, bu iki duan›n anlam›n› dikkatle inceleyiniz ve ondan<br />

sonra da, s›¤›n›lan ve arzulanan fleylerin önemi hususunda fikir<br />

beraberli¤i içinde iseniz, mutlaka her gün sabah-akflam birer kere<br />

bu iki duay› okumaya kendinizi al›flt›r›n›z. Unutmay›n›z, sadece<br />

yapt›klar›n›z›n neticesini elde edeceksiniz; size havadan<br />

bir fleyler verecek ötede bir TANRI mevcut de¤ildir... ALLÂH,<br />

düzenini meydana getirmifltir, onda asla de¤ifliklik olmaz!..<br />

“Allâhumme eslemtü nefsiy ileyke ve veccehtü vechiy ileyke<br />

ve fevvedtu emriy ileyke ve elce’tü zahriy ileyke, ra¤beten<br />

ve rehbeten ileyke, lâ melcee ve lâ mencee minke illâ ileyke,<br />

amentü bikitabikelleziy enzelte ve nebiyyikelleziy erselte…”<br />

Anlam› “özetle” flöyle:<br />

“Allâh’›m, kendimi sana teslim ettim, bilincimde yaln›z sen<br />

vars›n, iflimi sana havale ettim, sana güvendim, seni dilerim ve<br />

senden geleceklerden korkar›m. Senden baflka s›¤›nacak ve senden<br />

baflka himaye edecek yoktur. ‹nzâl etti¤in kitaba ve gönderdi¤in<br />

Rasûl’üne iman ettim.”<br />

307


308<br />

BELÂLARDAN MUHAFAZA<br />

Bilgi:<br />

Berâ Bin Azib (r.a.) anlat›yor, Buharî naklediyor, Rasûlullâh<br />

(s.a.v.)’in gece yata¤a yatt›¤› zaman uyumadan önce okudu¤u<br />

bu duay› bize...<br />

Böylece Allâh’a yönelen kifli için Rasûlullâh (s.a.v.) flöyle<br />

diyor:<br />

“Bir kimse bu duay› yapar da sonra o gece içinde ölürse, o<br />

kimse ‹slâm f›trat› üzerine ölümü tatm›fl olur.”


46<br />

AHMED HULÛS‹<br />

BÜYÜK HÂCET DUASI<br />

“Allâhumme ileyke efl’kû dâ’fe kuvvetiy ve k›llete hiyletiy<br />

ve hevâniy alennâs; Yâ Erhamerrahimiyn, ente Rabbül müstad’âfiyn;<br />

ente erhamu biy min entekileniy ilâ aduvvin baiydin<br />

yetecehhemuniy, ev ilâ sadiyk›n kariybin mellektehu emriy. ‹n<br />

lem tekûn ¤adbâne aleyye, felâ ubâliy, ¤ayre enne âfiyeteke<br />

evse’u liy. Eûzü binûri vechikelleziy eflrekat lehuz zulûmatu ve<br />

saluha aleyhi emruddünya vel âh›reti en yenzile biy ¤adabüke<br />

ev yeh›lle aleyye sehatük; ve lekel utbâ hatta terdâ ve lâ havle<br />

velâ kuvvete illâ bike.”<br />

Anlam›:<br />

“Allâh’›m, kuvvetimin yetersiz kald›¤›n›, çaresiz oldu¤umu,<br />

halk nazar›nda hor hakir hâle düfltü¤ümü görüyorsun. Yâ Erhamer<br />

Rah›miyn, zay›f görülüp ezilenlerin Rabbi sensin. Kötü<br />

huylu ve kötü tav›rl› yabanc› düflman›n eline beni terk etmeye-<br />

309


310<br />

BÜYÜK HÂCET DUASI<br />

cek, hatta himayemi ellerine verdi¤in akrabadan bir dosta bile<br />

beni b›rakmayacak kadar Rah›ymsin. Allâh’›m, bana karfl› gazapl›<br />

de¤ilsen; çekti¤im eziyet ve belâlara hiç ald›r›fl etmem...<br />

Ancak flu da var ki, koruma sahan bunlar› da çektirmeyecek<br />

kadar genifltir. Allâh’›m, gazab›na maruz kalmaktan, yahut<br />

r›zas›zl›¤›ndan, senin bütün zulmeti p›r›l p›r›l ayd›nlatan, dünya<br />

ve âhiret hâllerinin yegâne selâmete ç›kart›c›s› olan NÛR’u<br />

<strong>Ve</strong>chine s›¤›n›r›m... Allâh’›m r›zan olas›ya senden aff›n› diliyorum.<br />

Havl ve kuvvet ancak seninledir.”<br />

Bilgi:<br />

Efendimiz Rasûlullâh (s.a.v.) görev al›fl›n›n ilk zamanlar›nda,<br />

gerçe¤i tebli¤ etmek üzere Taif flehrine gitmiflti...<br />

Taif halk›na elinden geldi¤ince gerçekleri göstermek için<br />

gayret sarf etti ama onlardan ald›¤› cevap sadece hakaret oldu...<br />

Hatta bu kadarla da kalmay›p çoluk çocuk onu flehirden kovup,<br />

tafl ya¤muruna tuttular... At›lan tafllardan mübarek ayaklar› kanter<br />

içinde kalm›flt›...<br />

Nihayet akrabalar›ndan birinin ba¤›na ulaflarak, bu son derece<br />

insafs›z sald›r›dan kurtulabildiler... Ama çok da gücüne<br />

gitmiflti bu davran›fllar›.<br />

O hiçbir karfl›l›k beklemeden, sadece gerçe¤i tebli¤ etmek<br />

üzere onlar›n ayaklar›na gidiyor, ald›¤› cevap ise hakaret ve<br />

tafllanmak oluyordu... Gayr› ihtiyarî gözünden yafllar dökülerek<br />

yukar›da verdi¤imiz DUA’y› yapt›...<br />

‹flte o zaman, Allâh’›n emri ile da¤lara vazifeli melek huzuru<br />

Rasûle gelerek, vazifeli oldu¤unu ve flayet isterse, iki da¤›<br />

birlefltirerek Taif halk›n› helâk edebilece¤ini söyledi.<br />

Oysa Hazreti Rasûl intikam peflinde bir kiflilik sahibi de¤il-


BÜYÜK HÂCET DUASI<br />

di! “Umar›m Allâh onlar›n neslinden ‹slâm’a hizmet verecek<br />

imanl› bir topluluk getirir...” diye duada bulundu ve Mekke’ye<br />

döndü.<br />

Cenâb-› Hak, O’nun bu duas›n› kabul etmiflti. Bir süre sonra,<br />

Taif’te iman nûrlar› yay›ld› ve Taif müslüman oldu!<br />

Büyük belâya, haks›zl›¤a, derde, azaba düflenlerin okumas›n›<br />

hararetle tavsiye edece¤imiz bir duad›r bu... Gece k›l›nan<br />

namazdan sonra, mümkünse secdede; veya befl vakit namaz›n<br />

farzlar›n›n arkas›ndan devam edilirse bu duaya, k›sa zamanda<br />

selâmete erilir inflâAllâh...<br />

“Allâhumme inniy eûzü bir›zake min sehatike ve bimuâfâtike<br />

min ukubetike ve eûzü bike minke. Lâ uhsiy senâen aleyke<br />

ente kemâ esneyte alâ nefsik.”<br />

Bilgi:<br />

Mevcut kaynaklardan Rasûlullâh (s.a.v.)’in bu duay›, gece<br />

namaz›nda, secdede yapt›¤›n› ö¤reniyoruz.<br />

“Hoflnutsuzlu¤undan r›zana,<br />

Cezaland›rmandan ba¤›fllamana,<br />

SENDEN SANA<br />

S›¤›n›r›m…<br />

Senin kendine olan senân gibi senâ etmekten aczimi itiraf<br />

ederim.”<br />

Bu harika bir duad›r. Hele son iki bölüm tasavvufun hakikat<br />

ve marifetibillâh mertebelerine iflaret etmektedir, ehli için<br />

de¤erlendirilmesi zorunlu olan bir husustur. Ehli için uyar›yorum;<br />

bu hususlara çok dikkat ederek, Rasûlullâh (s.a.v.)’in bize<br />

ö¤retmek istedi¤ini iyi anlamal›y›z.<br />

311


312<br />

DUA VE Z‹K‹R


47<br />

AHMED HULÛS‹<br />

RIZKIN ARTMASI VE<br />

BORÇLAR ‹Ç‹N DUALAR<br />

“Allâhümmekfiniy bihelâlike an harâmike ve a¤niniy bifadlike<br />

ammen sivâk...”<br />

Anlam›:<br />

“Allâh’›m, haram›ndan (berî) helal (r›z›k) ile bana yet (kâfi<br />

gel) ve beni lütfunla gayr›na muhtaç olmayacak zengin k›l.”<br />

Bilgi:<br />

Rasûlullâh (s.a.v.) bu duay› ö¤retirken flöyle buyurmufltur:<br />

“Bir kimsenin da¤ kadar borcu olsa, bu duaya devam etse,<br />

Cenâb-› Hakk o kula borcunu ödettirir...”<br />

Borç s›k›nt›s› içinde onlanlar›n günde üç yüz defa bu duaya<br />

313


314<br />

RIZKIN ARTMASI VE BORÇLAR ‹Ç‹N DUALAR<br />

devam etmelerini önemle tavsiye ederiz.<br />

“Allâhumme rahmeteke ercû, felâ tekilniy ilâ nefsiy tarfete<br />

aynin, ve asl›hliy fla’niy küllehu, lâ ilâhe illâ ente.”<br />

Anlam›:<br />

“Allâh’›m rahmetini umuyorum, beni göz k›rpmas› kadar<br />

bile nefsime terk etme, her an’›m› düzelt, tanr› yok ancak Sen<br />

vars›n.”<br />

Bilgi:<br />

Bu duay› “S›k›nt›da, zarurette kalan insanlar›n devam etmesi<br />

gereken duad›r bu” buyurarak bize tavsiye eden Rasûlullâh<br />

AleyhisSelâm’d›r.<br />

S›k›nt›s›, derdi, borcu, sorunu olan insanlara bu duay› tavsiye<br />

ederiz, günde hiç olmazsa k›rk defa devam edilebilir.


48<br />

AHMED HULÛS‹<br />

ÇOK FAYDALI BAZI DUALAR<br />

“Eûzü Bi<strong>Ve</strong>chillâhil Keriym, ve kelimâtillâhit tâmmâtilletiy<br />

lâ yücâvizhünne berrun velâ fâcirun, min flerri mâ yenzilu minesSemâi<br />

ve mâ ya’rucu fiyhâ, ve min flerri mâ zerae fil ard› ve<br />

mâ yahrucu minhâ, ve min fitenilLeyli venNehâri, ve min flerri<br />

külli târik›n illâ târikan yatruku bihayrin, yâ RAHMÂN!..”<br />

Anlam›:<br />

S›¤›n›r›m Keriym Allâh vechine ve O'nun kelimelerinin<br />

tamam›na ki, iyi kötü hiçbir fley onlar› tecavüz edemez... Semâdan<br />

inenin (Fitne fikirlerden) ve semâya yükselenin (vehmimi<br />

tahrik eden fikirlerin) flerrinden, arzda üreyenin (bedenselli¤imden<br />

kaynaklanan) ve arzdan ç›kan›n (bedenimin dürtülerinin)<br />

flerrinden, gecenin (iç dünyam›n) ve gündüzün (d›fl dünyam›n)<br />

fitnelerinden, hay›rla olan müstesna, geceleyin kap›y› çalan›n<br />

(içime do¤anlar›n) flerrinden, yâ RAHMÂN!..<br />

315


316<br />

ÇOK FAYDALI BAZI DUALAR<br />

Bilgi:<br />

“Medineli Hac› Osman Efendi” diye bilinen “Beykozlu” da<br />

dedikleri bir zât vard› ‹stanbul’da; hayat›n›n elli senesi Medine’<br />

de geçmifl ve Medine kitapl›klar›nda okumad›k eser b›rakmam›fl<br />

bir zât!.. Es Seyyid Mehmed Osman Akf›rat... Allâh rahmet eylesin;<br />

nûrunu artt›rs›n keremiyle... 1960 bafllar›nda elini öptü-<br />

¤üm zaman o seksen alt›s›nda idi, bense on sekizlerde... Bana<br />

önce zâhirin sonra da bât›n›n kap›s›n› açan Rasûlullâh (s.a.v) ile<br />

tan›flt›ran zât!.. Hayat›m›n en önemli olaylar›nda manevî müdahalesini<br />

gördü¤üm zât!.. Allâh indînden rahmet eylesin, indînden<br />

benim taraf›mdan ihsanda ikramda bulunsun kendisine sonsuza<br />

dek!..<br />

‹flte bu Zât, Rasûlullâh (s.a.v.)’in yukar›daki duas›n› bana<br />

ö¤retmiflti... <strong>Ve</strong> çeflitli s›k›nt›da olanlara karfl› bu duay› bir ka¤›da<br />

yazar, üzerlerinde tafl›malar›n› tavsiye ederdi... Elbette biz de<br />

ederiz... Zira...<br />

C‹NLER‹N aralar›ndan ‹FR‹T diye bilinen en güçlüleri,<br />

Rasûlullâh AleyhisSelâm’›n “Mi’râc” olay›nda semâya yükseldi¤ini<br />

haber al›nca, büyük telâfla düflüyorlar... “fiayet<br />

Muhammed semâlar› tan›r, Allâh’la bir araya gelirse, art›k önüne<br />

geçilemez olur” diyerek bütün güçleri ile Rasûlullâh<br />

AleyhisSelâm’ ›n üzerlerine sald›r›yorlar.<br />

‹flte o zaman Cebrâil AleyhisSelâm, Rasûlullâh Aleyhis-<br />

Selâm’a bu duay› vahyederek korunmas›n› ö¤retiyor ve<br />

Rasûlullâh AleyhisSelâm bu duay› okuyunca da hepsi yan›yorlar!..<br />

‹flte böyle bir olay vesilesiyle ö¤renilen duay› art›k nas›l istersek<br />

öylece de¤erlendirelim.<br />

“Yâ Hayyu Yâ Kayyûm Yâ Zül’Celâli vel’‹krâm es’eluke en


ÇOK FAYDALI BAZI DUALAR<br />

tuhyiye kalbiy binûri mâ’rifetike ebeden Yâ Allâh Yâ Allâh Yâ<br />

Allâh Yâ Bedî’es semâvâti vel ard.”<br />

Anlam›:<br />

“Mutlak diri ve kendisiyle kaîm yüce Zât›yla ikram edici!..<br />

Dilerim senden ebeden marifet nurûyla kalbimi diriltmeni!.. Yâ<br />

Allâh!.. Ey gökleri ve yeri bir örne¤i olmaks›z›n meydana getiren.”<br />

Bilgi:<br />

Sabah namaz›n›n farz›n› k›lmadan önce k›rk defa okuyup<br />

buna k›rk gün devam edenler, faydas›n› derhâl kendilerinde fark<br />

etmeye bafllarlar.<br />

Kalbin marifet nûruyla diriltilmesi demek fludur: ‹slâm terminolojisinde<br />

“fluur” ya da bugünkü deyimiyle “bilinç”, “kalp”<br />

kelimesiyle, “gönül” kelimesiyle tan›mlan›r. Bilincin dirilmesi<br />

ise ancak marifet nûruyla mümkündür... “Marifet nûru” nedir?<br />

‹nsan, “iman nûru” ile bilincin s›n›rlar›n› aflar, “marifet nûru”<br />

ile de bilincin s›n›rlar› d›fl›nda yer alan gerçekleri de¤erlendirebilecek<br />

kapasiteyi elde eder!<br />

Allâh tüm yaflam›m›z boyunca, kesintisiz olarak, bir an bile<br />

“iman nûru”ndan ve “marifet nûru”ndan mahrum b›rakmas›n...<br />

Zira, “iman nûru”ndan mahrum olan bloke olmufl bir bilinçle<br />

“kör” yaflar ve “marifet nûru”ndan mahrum olan da, bilincinin<br />

s›n›rlar› ötesindeki gerçekleri asla düflünemez ve de¤erlendiremez.<br />

Bu yüzdendir ki, her vesileyle Allâh’tan “iman nûru” ve<br />

“marifet nûru” istemeliyiz ve bunun sonsuza dek kesintisiz bir<br />

flekilde ba¤›fllanmas›n› niyaz etmeliyiz.<br />

317


318<br />

ÇOK FAYDALI BAZI DUALAR<br />

“Rabbi inniy ma¤lubun fantas›r, vecbür kalbil münkesir,<br />

vecmâ’ flemlil müddesir, inneke enter rahmânül muktedir; ikfiniy<br />

yâ Kâfiy fe enel abdul muftek›r ve kefâ Billâhil veliyyen ve<br />

kefâ Billâhil nas›yra; innefl flirke lezûlmün aziym. <strong>Ve</strong> mallâhu<br />

yuriydu zulmen lil ibad. Fekutia dabirul kavmilleziyne zalemû,<br />

velhamdulillâhi rabbil âlemiyn.”<br />

Anlam›:<br />

“Rabbim, yenildim; behemehal yard›m et - nusretinle muzaffer<br />

eyle... Parçalanm›fl kalbimi (hakikati hissedifl nesnemi)<br />

birlefltir bütünlefltir - teklefltir... (Orijinalli¤i) örtülmüfl flemlimi<br />

(bütünsellik ortaya koymayan da¤›n›k anlay›fl›m›) cem eyle...<br />

Zira sen, evet sen kesinlikle Muktedir Rahmân’s›n... Bana yet,<br />

ey Kâfiy; zira ben, senin hiçbir fleyi olmayan (tüm varl›¤› sana<br />

ait mutlak muhtaç) kulunum... <strong>Ve</strong>liyy olarak “Allâh” ismiyle<br />

iflaret edilen (hakikatiniz) yeter, Nas›yr (düflman›n›n aleyhine<br />

kuluna yard›m eden) olarak da “Allâh” ismiyle iflaret edilen (hakikatiniz)<br />

yeter.... Kesinlikle flirk Aziym bir zulümdür; ve Allâh,<br />

kullar› için zulüm irade etmez... Zulmeden toplulu¤un arkas› kesilmifltir;<br />

Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allâh’a aittir...<br />

Bilgi:<br />

Gavs-› Â’zâm Abdülkâdir Geylânî Hazretlerinin ö¤retmifl<br />

oldu¤u bu duay› teberrüken haz›rlam›fl oldu¤umuz bu kitaba ekliyoruz...<br />

Her devirde bafl› s›k›flanlar›n ruhaniyetinden medet umduklar›<br />

Gavs-› Â’zâm Abdülkâdir Geylânî’nin, bütün bafl› dertte<br />

olanlara çok faydal› bir tavsiyesidir bu dua. Sabah akflam yedifler<br />

kere okunmas› kifayet eder... ‹nflâAllâh bu duadan istifâde<br />

edenlerden oluruz.


49<br />

BAZI NAMAZ SÛRELER‹<br />

VE DUALARI<br />

SUBHANEKE<br />

“Subhanekellâhümme ve Bi-Hamdike ve tebârekesmüke ve<br />

teâlâ ceddüke (ve celle senâuke) ve lâ ilâhe ¤ayrüke.”<br />

Anlam›:<br />

“Allâh’›m! Hamdinle Subhans›n!.. Senin ismin mübarektir!..<br />

Senin flân›n âlidir!.. (Senin senân -ihsa edilemez- yücedir!..)<br />

Senin gayr›n ULÛH‹YET sahibi de yoktur.”<br />

ET-TEH‹YYÂTÜ<br />

AHMED HULÛS‹<br />

“Etteh›yyatu lillâhi vassalevâtu vattayyibâtu, esSelâmu aleyke<br />

eyyuhennebiyyu ve rahmetullâhi ve berakâtuhu, esSelâmu<br />

aleynâ ve a’la i’badillahissalihiyn, eflhedu en lâ ilâhe illAllâhu,<br />

319


320<br />

BAZI NAMAZ SÛRELER‹ VE DUALARI<br />

ve eflhedu enne Muhammeden abduhû ve Rasûluhu.”<br />

Anlam›:<br />

“Bütün tâzimler, dua ve talepler ile en temiz ibadetler Allâh<br />

için olup, O’nun ULÛH‹YET hükmüncedir. Ey Nebi! Selâm,<br />

Allâh’›n Rahmeti ve bereketi senin üzerine olsun!.. Selâm, bizim<br />

ve Allâh’›n sâlih kullar›n›n üzerine de olsun!.. fiahidim ki:<br />

Tanr› yoktur, sadece ALLÂH vard›r!.. <strong>Ve</strong> yine flahidim ki: Hz.<br />

MUHAMMED O’nun kulu ve Rasûlüdür!..”<br />

SALÂVATLAR (SALL‹ <strong>–</strong> BAR‹K)<br />

“Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin<br />

kemâ salleyte alâ ‹brahime ve alâ âli ‹brahim, inneke Hamiydun<br />

Meciyd.<br />

Allâhümme barik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin<br />

kemâ barekte alâ ‹brahime ve alâ âli ‹brahim, inneke Hamiydun<br />

Meciyd.”<br />

Anlam›:<br />

Allâh’›m! ‹brahim’e ve Âl-u ‹brahim’e salât etti¤in gibi,<br />

Muhammed’e ve Âl-u Muhammed’e de salât et!.. Muhakkak ki<br />

sen, Hamiyd ve Meciydsin...<br />

Allâh’›m! ‹brahim’i ve Âl-u ‹brahim’i mübarek k›ld›¤›n gibi,<br />

Muhammed’i ve Âl-u Muhammed’i de mübarek k›l!.. Muhakkak<br />

ki sen, Hamiyd ve Meciydsin...


‘ASR SÛRES‹ (103. Sûre)<br />

“Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym”<br />

“B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym<br />

(1) <strong>Ve</strong>l ‘asri; (2) ‹nnel ‹nsâne le fiy husrin; (3) ‹llelleziyne<br />

âmenû ve amilus sâlihâti ve tevâsav bil Hakk› ve tevâsav Bis<br />

Sabr.<br />

Anlam›:<br />

1. Yemin ederim O Asra (içinde ak›p giden insan ömrüne) ki,<br />

2. Muhakkak ki insan, hüsran içindedir!<br />

3. Ancak (hakikatlerine) iman edip iman›n gere¤ini uygulayanlar,<br />

birbirlerine Hak olarak tavsiye edenler ve birbirlerine<br />

Sabr› tavsiye edenler hariç!<br />

F‹YL SÛRES‹ (105. Sûre)<br />

“Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym”<br />

BAZI NAMAZ SÛRELER‹ VE DUALARI<br />

“B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym<br />

(1) Elem tera keyfe fe’ale Rabbüke Bi ashâbil fiyl; (2) Elem<br />

yec’al keydehüm fiy tadliyl; (3) <strong>Ve</strong> ersele aleyhim tayren ebâbiyl;<br />

(4) Termiyhim Bi h›câretin min sicciyl; (5) Fece’alehüm<br />

ke’asfin me’kûl.<br />

Anlam›:<br />

1. Görmedin mi Rabbin nas›l yapt›, ashab-› fil’e?<br />

2. Onlar›n tuzaklar›n› bofla ç›karmad› m›?<br />

3. ‹rsâl etti üzerlerine tayrân ebabil’i (Ebabil kufllar›).<br />

4. At›yorlard› onlara, kurumufl çamurdan tafllar›n›.<br />

5. Nihayet onlar› yenmifl ekin yapra¤› gibi k›ld›.<br />

321


322<br />

BAZI NAMAZ SÛRELER‹ VE DUALARI<br />

KUREYfi SÛRES‹ (106. Sûre)<br />

“Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym”<br />

“B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym<br />

(1) Li iylâfi Kureyflin; (2) ‹ylâfihim r›hletefl flitâi vas sayf;<br />

(3) Felya’budû Rabbe hâzelBeyt; (4) Elleziy at’amehüm min<br />

cû’›n ve âmenehüm min havf.<br />

Anlam›:<br />

1. Kureyfl’in ülfet ve hürmete mazhariyeti için,<br />

2. K›fl ve yaz seferinde rahat ve ülfetleri için.<br />

3. Bu Beyt’in Rabbine (tevhid ehli olarak) kulluk etsinler!<br />

4. O ki, onlar› açl›ktan doyurdu ve korkudan emin etti.<br />

MÂÛN SÛRES‹ (107. Sûre)<br />

“Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym”<br />

“B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym<br />

(1) Eraeytelleziy yükezzibü Bid diyn; (2) Fezâlikelleziy<br />

yeduul yetiym; (3) <strong>Ve</strong> lâ yehuddu ‘alâ ta’âmil miskiyn; (4)<br />

Feveylün lil musalliyn; (5) Elleziyne hüm ‘an Salâtihim sâhûn;<br />

(6) Elleziyne hüm yurâun; (7) <strong>Ve</strong> yemne’ûnel mâ’ûn.<br />

Anlam›:<br />

1. Gördün mü dinini (Sünnetullâh’›) yalanlayan flu kimseyi?<br />

2. ‹flte o, yetimi azarlay›p iter-kakar,<br />

3. Yoksullar› doyurmaya teflvik etmez (cimri, bencil)!<br />

4. Vay hâline o (âdet diye) namaz k›lanlara ki;<br />

5. Onlar, (iman edenin mi’râc› olan) salâtlar›ndan (okunanlar›n<br />

mânâs›n› yaflamaktan) kozal›d›rlar (gâfildirler)!<br />

6. Onlar gösterifl yapanlar›n ta kendileridirler!<br />

7. Hayr› da engellerler!


KEVSER SÛRES‹ (108. Sûre)<br />

“Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym”<br />

“B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym<br />

(1) ‹nnâ a’taynâkel Kevser; (2) Fe salli li Rabbike venhar;<br />

(3) ‹nne flânieke hüvel’ebter.<br />

Anlam›:<br />

1. Muhakkak ki biz verdik sana O Kevser’i!<br />

2. O hâlde Rabbin için salât› yafla ve kurban› (benlik) kes!<br />

3. Muhakkak ki sana h›nc› olan var ya, as›l odur ebter (soyu<br />

kesik)!<br />

KÂF‹RÛN SÛRES‹ (109. Sûre)<br />

“Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym”<br />

BAZI NAMAZ SÛRELER‹ VE DUALARI<br />

“B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym<br />

(1) Kul yâ eyyühel kâfirûn; (2) Lâ a’budu mâ ta’budûn; (3)<br />

<strong>Ve</strong> lâ entüm ‘âbidûne mâ a’bud; (4) <strong>Ve</strong> lâ ene ‘abidün mâ ‘abedtüm;<br />

(5) <strong>Ve</strong> lâ entüm ’âbidûne mâ a’bud; (6) Leküm diynüküm<br />

ve liye diyn.<br />

Anlam›:<br />

1. De ki: “Ey hakikat bilgisini inkâr edenler!”<br />

2. “Sizin tap›nd›¤›n›za (Nefsi emmârenize - ba¤›rsak beyninize)<br />

ben tap›nmam!”<br />

3. “Siz de benim ibadet etti¤ime abidler (ibadet eden kullar)<br />

de¤ilsiniz.”<br />

4. “Sizin tap›nd›klar›n›za ben abid (ibadet eden kul) de¤ilim.”<br />

323


324<br />

BAZI NAMAZ SÛRELER‹ VE DUALARI<br />

5. “Siz de benim kulluk etti¤ime abidler (kullar) de¤ilsiniz.”<br />

6. “Sizin din (anlay›fl›n›z) size, benim din (anlay›fl›m) banad›r!”<br />

NASR SÛRES‹ (110. Sûre)<br />

“Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym”<br />

“B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym<br />

(1) ‹zâ câe nasrullahi velfeth; (2) <strong>Ve</strong> raeytenNâse yedhulûne<br />

fiy diynillâhi efvâcâ; (3) Fesebb›h BiHamdi Rabbike vesta¤fir-<br />

HU, inneHU kâne Tevvâbâ.<br />

Anlam›:<br />

1. Nasrullâh (Allâh nusreti) ve el Feth (mutlak aç›kl›k-fluur<br />

bak›fl›) geldi¤inde,<br />

2. ‹nsanlar› öbek öbek Allâh’›n dinine girer (Allâh sistemine<br />

uyar) hâlde gördü¤ünde,<br />

3. Rabbinin Hamdi olarak tespih et ve O’ndan ma¤firet dile!<br />

Muhakkak ki O, Tevvab’d›r.<br />

TEBBET SÛRES‹ (111. Sûre)<br />

“Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym”<br />

“B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym<br />

(1) Tebbet yedâ ebiy lehebin ve tebbe; (2) Ma a¤nâ ‘anhü<br />

maluhû ve mâ keseb; (3) Seyaslâ nâren zâte leheb; (4) <strong>Ve</strong>mraetüh<br />

* hammâletel hatab; (5) Fiy ciydiha hablün min mesed.


Anlam›:<br />

1. Ebu Leheb’in elleri kurusun... Kurudu da!<br />

2. Ne zenginli¤i ve ne de kazand›¤› ona fayda vermedi!<br />

3. Alevli bir atefle maruz kalacakt›r (o)!<br />

4. Onun kar›s› da... Odun hamal› olarak!<br />

5. Boynunda hurma lifinden bir ip oldu¤u hâlde!<br />

‹HLÂS SÛRES‹ (112. Sûre)<br />

“Eûzü Billâhi minefl fleytânir raciym”<br />

BAZI NAMAZ SÛRELER‹ VE DUALARI<br />

“B”ismillâhir Rahmânir Rah›ym<br />

(1) Kul HUvAllâhu Ehad; (2) Allâhus Samed; (3) Lem yelid<br />

ve lem yûled; (4) <strong>Ve</strong> lem yekün leHÛ küfüven ehad.<br />

Anlam›:<br />

1. De ki: “HÛ Allâh EHAD'd›r! (son-s›n›r kavrams›z<br />

TEK'tir)”<br />

2. “Allâh SAMED’dir (Som, kendisine bir fley eklenmesi,<br />

genifllemesi ya da kendisinden bir fley a盤a ç›kmas› söz konusu<br />

olmayan);”<br />

3. “Do¤urmam›fl ve do¤urulmam›flt›r; (kendisinden varolmufl,<br />

meydana gelmifl, ikinci bir yap› yoktur ve kendisini var<br />

eden de yoktur)”<br />

4. “O’na hiçbir küfuv (denk) olmad›! (hiçbir düflünülen O’na<br />

denk özellikler a盤a ç›karamaz)”<br />

325


50<br />

VEDA<br />

Program›m›zda olmad›¤› hâlde, çok de¤erli baz› yak›n dostlar›m›z›n<br />

›srarlar› üzerine, on befl gün evvel bafllad›¤›m›z bu<br />

kitapta da Allâh bizi mahçup etmedi ve lütfu inayeti ile tamamlamay›<br />

nasip etti...<br />

DUA VE Z‹K‹R’in ne oldu¤unu; önemini, ihmal edenlerin<br />

neler kaybedece¤ini; de¤erlendirenlerin neler kazanaca¤›n›,<br />

yar›n›n neslinin anlayaca¤› bir biçimde ancak sen yazabilirsin;<br />

diye ›srar eden bu dostlar› k›rmak asla mümkün olamazd›...<br />

Lütfu ve keremi sonsuz Allâh’a s›¤›n›p daktiloyu ald›k önümüze<br />

ve bafllad›k...<br />

fiayet DUA ve Z‹K‹R’in ne oldu¤unu, neden oldu¤unu ve<br />

nas›l olmas› gerekti¤ini aç›klamay› baflarabildiysek; bu sadece<br />

Allâh istedi¤i ve muvaffak k›ld›¤›; insanlar›n bu bilgilere ulaflmas›n›<br />

murad etti¤i içindir!<br />

Baflar›l› olamad›ysak, kusur elbette bizim yetersizli¤imiz-<br />

327


328<br />

dendir... ‹yi niyetimiz gözönüne al›narak, kusurlar›m›z ba¤›fllana...<br />

Arfl’›n ve Âlemlerin Aziym ve Keriym Rabbi olan Allâh’tan<br />

niyaz ederim ki; Habibi Muhammed Mustafa AleyhisSelâm<br />

hürmetine, bu ilmin yaz›lmas›na vesile olan fakire, okuyana,<br />

okunmas›na vesile olanlara indînden rahmet ihsan eyleye,<br />

“iman ve marifet nûru” ba¤›fllaya, sad›k yakîne erdire, her türlü<br />

tefrika ve nifaktan muhafaza eyleye!.. ‹lmince Rasûlüne salât ve<br />

selâm eyleye bizim taraf›m›zdan.<br />

Allâh cümlemize bu kitab› de¤erlendirenlerden olmay› nasip<br />

etsin!.<br />

Amin... Amin... Amin...<br />

Ahmed HULÛS‹<br />

22 Eylül 1991, Antalya


AHMED HULÛS‹ K‹MD‹R? AMACI NED‹R?<br />

De¤erli okurum;<br />

Ahmed Hulûsi kimdir, amac› nedir diye çok merak ediliyor...<br />

Çok özetle anlatal›m...<br />

21 Ocak 1945 tarihinde ‹stanbul, Cerrahpafla’da dünyaya gelmifl<br />

bulunan çocu¤a annesi Ahmed, babas› da Hulûsi adlar›n›<br />

koymufllar.<br />

18 yafl›na kadar Hazreti Muhammed’i dahi tan›mayan bir zihniyetle<br />

yaln›zca bir yarat›c›ya inanm›fl ve Din konusundaki her<br />

sorusuna karfl›l›k olarak “sen bunlar› sorma, sadece denileni<br />

yap” cevab›n› ald›¤› için de, hep din d›fl› yaflam›flt›r çevresindekilere<br />

göre!<br />

Babas›n›n vefat›ndan üç gün sonra 10 Eylül 1963 günü annesinin<br />

›srar›yla gitti¤i Cuma namaz›nda, içine gelen bir ilhamla Din<br />

konusunu tüm derinlikleriyle araflt›rma karar› alm›fl, o günden<br />

sonra befl vakit namaza bafllam›fl ve abdestsiz dolaflmamaya<br />

karar vermifltir.<br />

Din konusuna önce Diyanet’in yay›nlad›¤› on bir ciltlik Sahihi<br />

Buhari tercümesini, sonra tüm Kütübi Sitte’yi ve Rahmetli<br />

Elmal›l›’n›n “Hak Dini” isimli tefsirini okuyarak girmifltir. ‹ki y›la<br />

yak›n bir süre zâhir ilimleri itibar›yla olabildi¤ince genifl kaynaklar›<br />

incelemifl, yo¤un riyâzatlar ve çal›flmalarla kendini tasavvufa<br />

vermifl; ilk kitaplar›n› 1965 y›l›nda yazd›ktan sonra kendindeki<br />

aç›l›m ve hissediflleri 1966 y›l›nda yazd›¤› TECELL‹YÂT isimli<br />

kitab›nda yay›nlam›flt›r. Bu kitap onun 21 yafl›ndaki bak›fl aç›s›n›<br />

ve de¤erlendirmelerini ihtiva etmesi itibar›yla geçmifl yaflam›<br />

hakk›nda önemli bir de¤erlendirme kayna¤›d›r. 1965 y›l›nda tek<br />

bafl›na hacca gitmifl ve hayat› boyunca kendi yolunda hep tek<br />

bafl›na yürümüfltür!<br />

329


330<br />

DUA VE Z‹K‹R<br />

Prensibi, “kimseye tâbi olmay›n, kendi yolunuzu kendiniz çizin,<br />

Rasûlullâh ö¤retisi ›fl›¤›yla” olmufltur.<br />

1970 y›l›nda AKfiAM Gazetesi’nde çal›fl›rken RUH ve ruh ça¤›rmalar<br />

konusunu incelemeye alm›fl ve bu konuda Türkiye’de konusunda<br />

ilk ve tek kitap olan “RUH, ‹NSAN, C‹N”i yay›nlam›flt›r.<br />

Kurân’daki “dumans›z atefl” ve “gözeneklere nüfuz eden atefl”<br />

uyar›lar›n›n “›fl›nsal enerjiye” iflaret etti¤ini keflfetmesinden<br />

sonra, Kurân’›n iflaret yollu aç›klamalar›n› de¤erlendiren, bundan<br />

sonra dinsel anlat›mdaki iflaretlerin bilimsel karfl›l›klar›n›<br />

deflifre etmeye çal›flan Ahmed Hulûsi, bu alanda ilk çal›flmas›n›<br />

1985 y›l›nda “‹NSAN ve SIRLARI” isimli kitab›nda aç›klam›flt›r.<br />

Daha sonraki süreçte Kurân’da kelimeler baz›nda yapt›¤› çal›flmalarla<br />

keflfetti¤i gerçekleri hep ça¤dafl bilgilerle bütünlefltirmifl;<br />

kendisini, “D‹N” olay›n›, ALLÂH ad›yla iflaret edilenin tamamen<br />

entegre bir Sistem ve Düzen’i temeline oturtarak, Hazreti<br />

Muhammed (AleyhisSelâm)’›n neyi anlatmak istedi¤ini “OKU”<br />

maya vermifltir. Bu yolda edindi¤i bilgilerin bir k›sm›n› kitaplar›<br />

ve internet arac›l›¤›yla da toplumla paylaflm›flt›r.<br />

‹slâm Dini’ni, Kur’ân-› Kerîm, Kütübi Sitte (alt› önde gelen kitap)<br />

hadisleri temelinde kabul ederek inceleyen, geçmiflteki ünlü tasavvuf<br />

sîmalar›n›n çal›flmalar›n› de¤erlendirerek gereklerini<br />

yaflad›ktan sonra, bunlar› günümüz ilmiyle de birlefltirerek de-<br />

¤erlendiren ve mant›ksal bütünlük içinde B‹R S‹STEM olarak<br />

aç›klayan Ahmed Hulûsi, insanlar›n, kiflili¤iyle de¤il, düflünceleriyle<br />

ilgilenmesini istemektedir.<br />

Çünkü, bu alanda tek örnek Hazreti Muhammed’dir!<br />

Basit beyinler yaflamlar›n›, kifliliklerle ve do¤al sonucu olarak<br />

dedikodu ve g›ybetle tüketirlerken; geliflmifl beyinler, fikirlerle<br />

ve düflünce dünyas›n›n verileriyle ömürlerini de¤erlendirirler!<br />

Bu nedenledir ki, Ahmed Hulûsi kendisini ön plana ç›kartmamakta,<br />

kitaplar›na 40 y›la yak›n zamand›r “soyad›n›” koymamaktad›r;<br />

insanlar›n flu veya bu flekilde çevresinde bir halka


AHMED HULÛS‹<br />

oluflturmamas› için... Bugün dahi, görüfltü¤ü çok az say›da insan<br />

vard›r. Bu yüzden afl›r› boyutlarda tepki almas›na ra¤men bu<br />

konudaki tutumunu ›srarla sürdürmektedir.<br />

Anadolu’nun befl-alt› yerinde baz› kiflilerin kendilerini “Ahmed<br />

Hulûsi benim” fleklinde tan›t›p, çevrelerine insanlar toplay›p,<br />

onlardan maddi menfaat toplama giriflimlerini duyunca da, kitaplar›na<br />

resim koymak zorunda kalm›fl, bu suretle söz konusu<br />

sahtekârl›¤› önlemifltir.<br />

Sürekli Sar› Bas›n Kart› sahibi gazeteci Ahmed Hulûsi, bu alan<br />

d›fl›nda profesyonel olarak hiçbir iflle u¤raflmam›fl, hiçbir teflkilat,<br />

dernek, parti, cemaat üyesi olmam›flt›r. Bütün yaflam›,<br />

ça¤dafl bilimler-‹slâm-Tasavvuf araflt›rmalar›yla devam etmifl,<br />

kitap ve yaz›lar›yla, sesli ve görüntülü sohbetlerinin tamam›n›<br />

internet üzerinden okuyucular›na ücretsiz ve tam metin olarak<br />

indirilebilir flekilde yay›nlam›fl ‹LK yazard›r. Tüm düflünce ve<br />

bak›fl aç›lar›yla beklentisiz olarak apaç›k ortadad›r!<br />

28 fiubat öncesi flartlar dolay›s›yla, efli Cemile ile önce<br />

Londra'da bir y›l yaflayan Ahmed Hulûsi, 1997 y›l›nda Amerika'ya<br />

yerleflmifl ve hâlen orada yaflam›n› sürdürmektedir.<br />

Mevcut bilgileri ›fl›¤›nda, tamamen insanlardan uzak kendi<br />

“köy”ünde yaflamay› tercih edip, herkese, orijinal kaynaklara<br />

göre Rasûlullâh’› ve Kurân'› arac›s›z olarak yeniden de¤erlendirmeyi<br />

tavsiye etmektedir!<br />

Zira, Hazreti Muhammed’in aç›klad›¤› S‹STEM’e göre, “D‹N<br />

ADAMI” diye bir s›n›f asla söz konusu de¤ildir! Her fert direkt<br />

olarak Allâh Rasûlü’nü muhatap al›p O'na göre yaflam›na yön<br />

vermek zorundad›r! Tâbi olunmas› zorunlu tek kifli, ALLÂH<br />

Rasûlü MUHAMMED MUSTAFA AleyhisSelâm’d›r. O’nun d›fl›ndaki<br />

tüm kifliler istiflari mahiyetteki kiflilerdir ve yorumlar›<br />

kimseyi ba¤lamaz!<br />

Herkes yaln›zca Allâh Rasûlü ve KUR’ÂN bildirilerinden<br />

me’sûldür! Bunun d›fl›nda kalan tüm veriler kiflilerin göresel<br />

yorumlar›d›r ve kimseyi BA⁄LAMAZ!<br />

331


332<br />

‹flte bu bak›fl› dolay›s›yla da Ahmed Hulûsi insanlar›n kendi<br />

çevresinde toplanmas›n› veya kendisine tâbi olmas›n› kesinlikle<br />

istememektedir. Anlatt›klar›n›n sorgulanmas›n›, araflt›r›lmas›n›<br />

tavsiye etmektedir. Bana inanmay›n, yazd›klar›m›n do¤rulu¤unu<br />

araflt›r›n demektedir!.. Bu yüzden de insanlardan uzak yaflamay›<br />

tercih etmektedir.<br />

Bu bak›fl› dolay›s›ylad›r ki, Ahmed Hulûsi’nin ne bir tarikat›<br />

vard›r, ne bir cemiyeti ve ne de herhangi bir isimle an›lan<br />

toplulu¤u!<br />

Ahmed Hulûsi, çeflitli çevrelerce kendisine yak›flt›r›lan her<br />

türlü pâye, ünvan ve etiketlerden berîdir! O, sadece Allâh kuludur!<br />

Kimseden maddi veya siyasî, ya da manevî bir beklentisi olmay›p,<br />

yaln›zca kulluk ve bir insanl›k borcu olarak bilgilerinin bir<br />

k›sm›n› okuyucular›yla paylaflmaktad›r.<br />

Ahmed Hulûsi, yaln›zca...<br />

Düflünebilen beyinlerle düflüncelerini paylaflmaya çal›flan bir<br />

düflünürdür!<br />

Hepsi, bundan ibaret!<br />

Hiçbir yaz›l›, sesli veya görüntülü eserinin TEL‹F HAKKI OLMA-<br />

YAN yazar›n eserleri, pek çok de¤erlendiren taraf›ndan orijinaline<br />

uygun olarak bast›r›l›p, karfl›l›ks›z olarak çevrelerine da¤›t›lmaktad›r...<br />

Bugün milyonlarca ailenin evinde Ahmed Hulûsi<br />

imzal› eserlerin var olmas›, onun için yeterli flereftir.<br />

Bu konulardaki detayl› çal›flmalar› afla¤›daki baz› internet sitelerinden<br />

inceleyebilir, dilediklerinizi tümüyle kendi bilgisayar›n›za<br />

indirebilirsiniz.<br />

www.<strong>ahmed</strong><strong>hulusi</strong>.org<br />

www.okyanusum.com<br />

www.allahvesistemi.org


Sonuç olarak flunu vurgulayay›m...<br />

Herkesin görüflü kendi bilgi taban›n›n sonucu kadard›r! Bu eserleri<br />

kendiniz de¤erlendirmeye çal›fl›n! Yazarla de¤il, yaz›lanla<br />

ilgilenin. Sizlere karfl›l›ks›z olarak verilen bu Allâh hibesi ilmi<br />

hakk›yla inceleyin.<br />

Ebedî yaflam›n›za yön verebilecek düzeyde Allâh ve Sistemi’ni<br />

(Sünnetullâh’›) anlatan bu eserler umar›m sizlere yeni ufuklar<br />

açar.<br />

Sayg›lar›mla,<br />

AHMED HULÛS‹<br />

333


334<br />

DUA VE Z‹K‹R


AHMED HULÛS‹<br />

AHMED HULÛS‹’N‹N D‹⁄ER K‹TAPLARI<br />

1. MANEVÎ ‹BADETLER REHBER‹, 1965<br />

2. EBU BEK‹R ES SIDDÎK, 1965<br />

3. TECELL‹YÂT, 1967<br />

4. RUH ‹NSAN C‹N, 1972<br />

5. ‹NSAN VE SIRLARI (1-2), 1986<br />

6. DOST’TAN DOSTA, 1987<br />

7. HAZRET‹ MUHAMMED’‹N AÇIKLADI⁄I ALLÂH, 1989<br />

8. EVRENSEL SIRLAR, 1990<br />

9. Gavs› Â’zâm ABDULKÂD‹R GEYLÂNÎ “GAVSÎYE” AÇIKLAMASI, 1991<br />

10. DUA VE Z‹K‹R, 1991<br />

11. HAZRET‹ MUHAMMED NEY‹ “OKU”DU?, 1992<br />

12. AKIL VE ‹MAN, 1993<br />

13. MUHAMMED MUSTAFA (a.s.) (1-2), 1994<br />

14. KEND‹N‹ TANI, 1994<br />

15. TEK’‹N SEYR‹, 1995<br />

16. ‹SLÂM, 1996<br />

17. ‹SLÂM’IN TEMEL ESASLARI, 1997<br />

18. OKYANUS ÖTES‹NDEN (1-2-3), 1998<br />

19. S‹STEM‹N SESLEN‹fi‹ (1-2), 1999<br />

20. “D‹N”‹N TEMEL GERÇEKLER‹, 1999<br />

21. CUMA SOHBETLER‹, 2000<br />

22. MESAJLAR, 2000<br />

23. YAfiAMIN GERÇE⁄‹, 2000<br />

24. B‹L‹NC‹N ARINIfiI, 2005<br />

25. B’SIRRIYLA ‹NSAN VE D‹N, 2005<br />

26. YEN‹LEN, 2007<br />

27. ALLÂH ‹LM‹NDEN YANSIMALARLA KUR’ÂN-I KERÎM ÇÖZÜMÜ, 2009<br />

Ahmed Hulûsi’nin tüm eserlerine ulaflmak için www.<strong>ahmed</strong><strong>hulusi</strong>.org<br />

Ahmed Hulûsi’nin tüm eserleri K‹TSAN’dan temin edilebilir.<br />

335


336<br />

DUA VE Z‹K‹R<br />

AHMED HULÛS‹’N‹N SESL‹ SOHBETLER‹<br />

1. ‹NSANIN GERÇE⁄‹<br />

2. ‹NSAN VE ÖLÜM ÖTES‹-1<br />

3. ‹NSAN VE ÖLÜM ÖTES‹-2<br />

4. OKUMAK<br />

5. KORUNMAK ‹Ç‹N<br />

6. AMENTÜ-1<br />

7. AMENTÜ-2<br />

8. ‹SLÂM<br />

9. GERÇEKÇ‹ DÜfiÜNCE<br />

10. AKIL VE ‹MAN<br />

11. TEKL‹⁄E G‹R‹fi<br />

12. TEKL‹⁄‹N ESASLARI<br />

13. M‹’RÂC<br />

14. RUH ‹NSAN C‹N MELEK<br />

15. KAD‹R GECES‹<br />

16. HAL‹FETULLÂH<br />

17. NEFS NED‹R?<br />

18. B‹L‹NC‹N ARINIfiI<br />

19. ÖZ’ÜN SEYR‹<br />

20. TEK’‹N TAKD‹R‹<br />

21. ÜST MADDE<br />

22. KAZA VE KADER-1<br />

23. KAZA VE KADER-2<br />

24. KADER VE ASTROLOJ‹<br />

Ahmed Hulûsi’nin tüm eserlerine ulaflmak için www.<strong>ahmed</strong><strong>hulusi</strong>.org<br />

Ahmed Hulûsi’nin tüm eserleri K‹TSAN’dan temin edilebilir.


AHMED HULÛS‹<br />

AHMED HULÛS‹’N‹N V‹DEO SOHBETLER‹<br />

1. DOSTÇA B‹R SÖYLEfi‹<br />

2. “TANRI”MI “ALLÂH”MI<br />

3. ALLÂH’I TANIYALIM-1<br />

4. ALLÂH’I TANIYALIM-2<br />

5. SOHBET<br />

6. HAK‹KAT<br />

7. UYANIfi+ÜST MADDE<br />

8. DOST’TAN DOST’A<br />

9. RUH C‹N MELEK<br />

10. SORULAR VE CEVAPLAR<br />

11. KAZA VE KADER<br />

12. KADER VE ASTROLOJ‹<br />

13. ‹ZM‹R KONFERANSI<br />

14. ANTALYA KONFERANSI<br />

15. ANTALYA FALEZ SOHBET‹ 337<br />

Ahmed Hulûsi’nin tüm eserlerine ulaflmak için www.<strong>ahmed</strong><strong>hulusi</strong>.org<br />

Ahmed Hulûsi’nin tüm eserleri K‹TSAN’dan temin edilebilir.


338<br />

DUA VE Z‹K‹R<br />

AHMED HULÛS‹’N‹N TV SOHBETLER‹<br />

(EXPO CHANNEL)<br />

1. SELÂM<br />

2. SÜNNET<br />

3. KURÂN’IN RUHU<br />

4. ‘B’ SIRRI<br />

5. B‹SM‹LLÂH<br />

6. ALLÂH’‹ ‹MAN<br />

7. K‹L‹TLENM‹fiL‹K<br />

8. ‹S‹MLER<br />

9. NEY‹ ‘OKU’DU<br />

10. SÜNNETULLÂH<br />

11. D‹N ADINA<br />

12. MUHAMMED FARKI<br />

13. ÖLÜM<br />

14. ‹BADET<br />

15. NAMAZ<br />

16. ‹L‹M-‹RADE-KUDRET<br />

17. TANRI MERKEZL‹<br />

18. RUHLAR<br />

19. REENKARNASYON<br />

20. S‹STEM<br />

21. ORUÇ VE ZEKÂT<br />

22. BEY‹N-DUA<br />

23. HAC<br />

24. KAD‹R<br />

25. AKIL-‹MAN<br />

26. KANMAYIN<br />

27. FAYTONCU<br />

28. MUHAMMEDÎ<br />

29. HAZ‹NE<br />

30. VEDA<br />

Ahmed Hulûsi’nin tüm eserlerine ulaflmak için www.<strong>ahmed</strong><strong>hulusi</strong>.org<br />

Ahmed Hulûsi’nin tüm eserleri K‹TSAN’dan temin edilebilir.


AHMED HULÛS‹’N‹N<br />

YABANCI D‹LLERE ÇEVR‹LM‹fi K‹TAPLARI<br />

1. HAZRET‹ MUHAMMED’‹N AÇIKLADI⁄I ALLÂH<br />

‹ngilizce, Almanca, Frans›zca, ‹spanyolca, Rusça, Azerice, Arnavutça<br />

2. ‹SLÂM<br />

‹ngilizce, Almanca, Frans›zca, ‹spanyolca, Rusça, Azerice, Arnavutça<br />

3. S‹STEM‹N SESLEN‹fi‹ 1-2<br />

‹ngilizce, Almanca, Frans›zca<br />

4. D‹N’‹N TEMEL GERÇEKLER‹<br />

‹ngilizce, Almanca, Frans›zca<br />

5. YAfiAMIN GERÇE⁄‹<br />

‹ngilizce, Almanca, Frans›zca<br />

6. DOST’TAN DOSTA<br />

‹ngilizce, Frans›zca<br />

7. EVRENSEL SIRLAR<br />

‹ngilizce, Frans›zca<br />

8. MESAJLAR<br />

‹ngilizce, Frans›zca<br />

9. TECELL‹YÂT<br />

‹ngilizce<br />

10. RUH ‹NSAN C‹N<br />

‹ngilizce<br />

11. DUA VE Z‹K‹R<br />

Almanca<br />

12. ‹SLÂM’IN TEMEL ESASLARI<br />

Azerice<br />

AHMED HULÛS‹<br />

Ahmed Hulûsi’nin eserlerinde yer alan kavramlara iliflkin eserler;<br />

Ahmed Hulûsi’de KAVRAMLAR (A’dan-Z’ye), Av. Asuman Bayrakç›<br />

www.allahvesistemi.org<br />

339


NOTLAR

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!