26.Sayı - Hacibektaslilar
26.Sayı - Hacibektaslilar
26.Sayı - Hacibektaslilar
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
SERÇESME SERÇEÞME<br />
Alevi Hareketi Demokrasi Mücadelesinde Netleşmek Zorundadır<br />
Haşim Kutlu<br />
Hem ülke gerçekliği hem de bölge gerçekliği açısından son<br />
derece yakıcı bir süreçten geçtiğimizi, temel bir demokrasi<br />
gücü olarak modern Alevi hareketinin ise bu süreci doğru<br />
okuyup, kendisinden beklenilen rolü bir an önce oynaması<br />
gerektiğini, bu yönlü bir çok defa tekrarladığım çağrıma ek<br />
olarak, en son, “Kürt Halkı Barış İstiyor Ya Aleviler” başlıklı yazımda<br />
ifade etmeye çalışmıştım.<br />
Bu bağlamda aynı yazıda, modern Alevi hareketi’nin son günlerde<br />
“siyasete müdahale edeceğiz” yollu açıklamalar yaptıklarını, bir an<br />
önce bu müdahale isteğinin netliğe kavuşması ve Alevilerin yapmaları<br />
gerekenlerine ışık tutması gerektiğini belirttikten sonra da en son 28-29<br />
Ekimde Adana’da gerçekleştirilecek “Cumhuriyet ve Demokrasi” etkinliğine<br />
dikkat çekmiştim.<br />
Tabii ki, Ağustos ayında Hacıbektaş’ta gerçekleştirilen birlik havasını<br />
arkasına alan modern Alevi hareketinin, güçlü bir moralle, demokrasi<br />
ve özgürlükler zeminine daha güçlü bir katılım göstererek ivme kazandıracağını<br />
hem umut etmekte, hem de beklemekteydim, bütün bu gelişmelere<br />
dikkat çekerken.<br />
Alevi hareketinin ağırlıklı gövdesi olarak kabul edilen ABK, AABF,<br />
ABF, Pir Sultan Abdal Dernekleri Genel Merkezi gibi örgütlü yapıların<br />
birlikteliğiyle gerçekleştirilecek olan, söz konusu Adana etkinliği hazırlıklarının<br />
yapıldığı günlerde, Fransa Alevi Birlikleri Fede rasyonu’nun<br />
(FUAF) yaptığı davete uyarak, Bordoaeux ve Nantes’da bir biri ardına<br />
gerçekleştirilen iki ayrı etkinliğine katıldım. Arkasından, söz konusu<br />
Adana etkinliğinin gerçekleştirildiği tarihte ise Brüksel Alevi Derneğinin<br />
düzenlediği üç günlük seminerdeydim. Modern Alevi hareketi etkinliği<br />
nin, Avrupa’daki örgütlülüğün tabanında nasıl bir etki yarattığını bu<br />
vesileyle yakından görme ve değerlendirme olanağı buldum.<br />
Etkinliklerin aynı oran ve bağlamda tabanda yankı bulduğunu söylemek<br />
doğru olmaz. Taban ve yönetim ilişkileri<br />
açısından sağlıklı bir iletişimin kurulmadığı<br />
açık ama genel olarak Aleviler, ülkede olup biten<br />
ile ister demokrasi ve özgürlükler bağlamında<br />
olsun ister ise AB. Bağlamında olsun oldukça<br />
ilgililer. Buna karşın bu ilgiyi yönlendiren,<br />
örgütlü Alevi hareketi değil, egemen basın ve<br />
yayın kuruluşları olduğu da Alevi hareketinin<br />
bir diğer gerçekliğini oluşturmaktadır.<br />
Hal böyle olunca, ister istemez insanların<br />
dillerindeki demokrasi ve özgürlük isteği, son<br />
günlerde, tam bir karabasan gibi toplumun beyinlerine<br />
çöreklendirilen “Milli Hassasiyetler”<br />
karabasanının sınırlarından öteye geçememektedir.<br />
Hele de “Aleviyim” düşüncesinde olmasına<br />
karşın, “Yol-Erkân-Meydan” konusundan uzak<br />
olanlar için, bu çok daha kaygan ve kırılgan bir<br />
zemin oluşturmaktadır. “Yol-Erkân-Meydan”<br />
değerleriyle az çok buluşanlarda ise ölçüler hızla<br />
değişmekte ve doğrultu belirlemekte tereddüt<br />
gösterilmemektedir. Bu da bizzat gözlemlediğim<br />
gerçekliklerin başında gelmektedir.<br />
Tam da bu noktada modern Alevi hareketi<br />
önderliğinin demokrasi ve özgürlükler zemininde<br />
atacağı her adım, bu yönden dillendirdiği ve<br />
dillendireceği her söylem, taban ile tavan arasındaki<br />
birlikteliği sağlaması bakımından son<br />
derece önem taşımaktadır.<br />
Üzülerek belirtmem gerekir ki, basına yansıdığı<br />
kadarıyla, Adana da gerçekleştirilen etkinliğe<br />
egemen olan zihniyet, söylem ve hedefler,<br />
talip olanı kucaklamaktan, onun önünü aydınlatıp<br />
doğru hedeflere yöneltmekten epeyce uzak<br />
durmaktaydı. Talibin önüne konulan, “Zorunlu<br />
din dersleri kaldırılsın, Madımak otel yapılsın,<br />
Diyanet kaldırılsın” vb. gibi talepler, güncelin<br />
yakıcılığı dikkate alındığında, saydığım işlevleri<br />
hiçbir biçimde karşılamayacağı gibi temel bir<br />
demokrasi dinamiği olan modern Alevi hareketini<br />
de yalnızlaştıracak niteliktedir.<br />
Tabi ki bu talepleri ne dışlıyorum ne de küçümsüyorum.<br />
Konu bu değil. Konu modern<br />
DURAK ARSLAN<br />
Güvercini Vurdular<br />
(Hrant Dink’in acısıyla)<br />
Kanadında telek,<br />
Teleğinde tüy,<br />
Tüyünde renk var diye<br />
Dam üstlerinden kovdular.<br />
Ötüşü sarı gelin,<br />
Uçuşu toros,<br />
Gönlü harran diye<br />
Kovalayıp yordular.<br />
Tedirgin bir ruh, ürkmüş bir bakış kıldılar !<br />
Sonra alçakça birleşip<br />
Güvercini vurdular.<br />
Bugün,<br />
Gözlerimizde bir avuç kum,<br />
İçimizde yeni bir yangın,<br />
Ortalık toz duman,<br />
Avcılar hain<br />
Kalleş mi kalleş bir zaman.<br />
Yarın,<br />
Nice güvercin,<br />
Hep bir ağızdan<br />
Acı ile, amut ile, yanık ses ile<br />
Sarı gelin aman, Sarı gelin aman...<br />
22 Ocak 2007<br />
Alevi hareketi önderliklerinin ülkenin en temel sorunlarına kayıtsız kalması,<br />
onlarla yakınlaşma ve hem kendi taleplerini diğer demokrasi güçlerinin<br />
talepleri haline getirme, hem de onların taleplerini sahiplenerek<br />
demokrasi ve özgürlük zeminin güçlü bir zemin haline getirme noktasındaki<br />
darlığıdır. Kavrayış ve netlikten uzak duruşudur. Bu kazandırıcı<br />
değil kaybettirici bir tutumdur.<br />
Açıkça belirtmek ve uyarıda bulunmak, “Yol-Erkân-Meydan”’a bağlı<br />
biri için kaçınılmaz bir görevdir. Kendimi her bakımdan bu noktada yükümlü<br />
hissetmekteyim. Modern Alevi hareketi şu andaki zeminini aynı<br />
şekilde sürdürürse, kendisi için öne sürdüğü taleplerde ne kadar radikal<br />
görünürse görünsün, “Milli Hassasiyetler” zeminine yakındır ve önünde<br />
sonunda onun tarafından fethedilecektir. Bu noktada yanılmayı hiçbir<br />
zaman böylesine içten istememişimdir ama bu gidişin sonu, Modern<br />
Alevi hareketi açısından hüsran olur. Kaybedenler ise sadece Aleviler<br />
değildir, bir bütün demokrasi güçleridir. Ülkedir ve bölgedir. Bu kadar<br />
büyüktür ve anlamlıdır.<br />
Modern Alevi hareketinin Adana etkinliğiyle ilgili verilen haberlerde;<br />
öne çıkartılan tutum, davranış ve söylemlere, hatta protokole ve protokolde<br />
öne çıkarılan CHP, DSP, SHP, ÖDP gibi özellikle yer verilen<br />
protokol konuklarına bakıyorum. Bu bağlamda yayınlarında yer verilen<br />
yazı ve değerlendirmeleri yakından takip ediyorum. Bütün bunlar bende<br />
başka bir izlenim bırakmıyor; daha başka bir yönü de yok ise eğer, şu<br />
ünlü “Siyasete müdahale” söylemi de bu zeminden öte bir anlam ifade<br />
etmeyecek demektir.<br />
“Cumhuriyete sahip çıkmak” seksen yılda Alevilere, devrimci demokrasi<br />
güçlerine, kadınlara, ezilen ve inkârdan gelinenlere ne kazandırdı<br />
ise bu gün de farklı bir şey kazandırmayacaktır. Adana mitinginde<br />
öne çıkartılan protokol ise seksen yıllık cumhuriyettir. Oysa bütün bu<br />
saydığım güçlerin ise cumhuriyete değil demokratik cumhuriyete gereksinimi<br />
vardır. Bırakınız her dönemde ileri sürülen<br />
şu mahut “Dış Güç Tehdidini”, bizzat gerçek<br />
bir dış güç işgali gerçekleştirilmiş olsa dahi,<br />
bizzat bu koşullarda bile, insanlığın yaşadığı<br />
bunca deney ve tecrübe göstermiştir ki, demokrasi<br />
ve özgürlükler, sorunun çözümünün özü ve<br />
esasıdır. Bunun olmadığı yerde kazanacak olan<br />
ise o korkuluk gibi insanların önüne atılan “dış<br />
güçlerdir”.<br />
Modern Alevi hareketinin önüne konulan<br />
“Şeriat tehdidi” ise seksen yıllık Cumhuriyetin<br />
ve cumhuriyetçilerinin, her sıkıştıklarında toplumun,<br />
özellikle de Alevilerin önüne koydukları<br />
bir korkuluktur. Bunun bu gün gerçek bir tehlike<br />
olduğunu varsaysak bile, bilmek durumundayız<br />
ki, bu tehlikenin bizzat kendisi bile demokrasisiz,<br />
inkârcı ve ırkçı cumhuriyetçiliğin fideliğinde<br />
yetişmektedir. Bütün besin ve esin kaynağını<br />
oradan almaktadır.<br />
Bu tehlikenin bizzat kendisinin panzehiri<br />
ise gerçek bir demokrasi, gerçek bir laikliktir.<br />
Bunun birinci yolu ise devletin bütün dinlerden,<br />
dillerden etnilerden vb. arındırılmasıdır. Bütün<br />
bu olgular karşısında tarafsızlaşmasıdır. Bu türden<br />
her olguya eşit mesafede olması ve hiçbirinin<br />
bir diğeri üzerinde baskı unsuru olmasına<br />
izin vermemesidir. Gerisi laftır güzaftır.<br />
Böylesi bir demokrasi ve özgürlükler zeminine,<br />
en çok gereksinim duyması gereken toplum<br />
kesimi ise Alevilerdir.<br />
Bu bağlamda, hem tarihsel geçmişleri itibariyle<br />
hem de güncel olarak, din, dil, etni, soy<br />
boy, mezhep gibi olgu egemenliklerinden, devlet<br />
olma gerçekliklerinden en çok çeken, ağır<br />
bedeller ödeyen bir toplum kesimi olmalarından<br />
dolayı, bu gün ödünsüz bir tavır, tutum ve anlayış<br />
sergilemeleri, yenilgili tarihe verebilecekleri<br />
en doğru yanıt olacaktır.<br />
Modern Alevi hareketi önderliklerinin bu<br />
vebal omuzlarındadır. Rollerini basit bir güncele<br />
tahvil edemezler. Hem tarihsel hem güncel<br />
hem de kucaklayıcı olmak zorundadırlar..<br />
Ocak-Şubat 2007 15