20.01.2014 Views

ATAUM DİKKAT "ARAMA MOTORU" ÇIKABİLİR!

BETÜL YILDIZHAN, EMRE ALPAY, ESRA AKGEMCİ, ILGN SU ÇATALKAYA, YEŞİM ÖZTÜRK, AYDAN DOĞAN, EMRECAN ERDOĞAN, AHMET MURAT AYTAÇ, BAHAR BAŞER, ESRA DERE, NAZLI AKGÜN, ALEV YILDIRIM, AHMET ERDOĞAN

BETÜL YILDIZHAN, EMRE ALPAY, ESRA AKGEMCİ, ILGN SU ÇATALKAYA, YEŞİM ÖZTÜRK, AYDAN DOĞAN, EMRECAN ERDOĞAN, AHMET MURAT AYTAÇ, BAHAR BAŞER, ESRA DERE, NAZLI AKGÜN, ALEV YILDIRIM, AHMET ERDOĞAN

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

Avrupa Gündemi...<br />

Ankara Üniversitesi Avrupa Toplulukları Araştırma ve Uygulama Merkezi Yıl 3 - Sayı 25<br />

EKİM 2010<br />

Dikkat<br />

‘Arama Motoru’ Çıkabilir!<br />

Eğer bir internet kullanıcısı iseniz, Street View “sayesinde” istediğiniz kentte sokak sokak sanal<br />

yürüyüşler yapmanız mümkün. Dahası, tatile çıkmadan önce gideceğiniz bölge hakkında genişçe<br />

bir fikir sahibi olabilir ya da satın alacağınız evin konumunu e-harita üzerinden takip edebilirsiniz.<br />

Street View uygulaması, bugüne kadar uygulandığı ülkelerin tümünde izin almadan kişisel bilgileri depoladığı gerekçesiyle<br />

yapılan itirazlar ve ardından gelen soruşturmalarla karşılaştı. Google, bu “hizmet”inin özel yaşamı ihlal etmeden sürdürülmesi<br />

talebine mahremiyeti koruma ve yurttaşlara itiraz imkânı tanıma sözü vererek karşılık vermeye çalışmakta.<br />

BİİRİ BİZİ GÖZETLİYOR<br />

Esra DERE<br />

Hikâyesi 2007’de ilk kez ABD sokaklarında başlayan “Street View”, sokakların Google Maps yoluyla net ve<br />

yakınlaştırılarak görüntülendiği bir web aracı. Sokaklarda kalabalıklara karıştığı ilk günden bugüne hakkında<br />

yazılanlar, çizilenler, mücadelelerse bu tanımlamanın ne kadar masumane olduğunun bir kanıtı. Yani<br />

Google’ın özel bir araç üzerine yerleştirdiği kameraların verdiği görüntülerin birleştirilmesi sonucunda çalışan<br />

uygulama, sanal imkânların “günah keçisi” olma yolunda hızla ilerliyor. Ne var ki şu anda Hollanda,<br />

İsviçre ve Fransa’nın da aralarında bulunduğu yirmi üç Avrupa ülkesinde aktif olan uygulama, belki de başka<br />

hiçbir Avrupa ülkesinde Almanya’da olduğu kadar tepki çekmemişti.. (devamı 3.sayfada)<br />

Napoli'de II. Çöp<br />

Savaşları<br />

Betül YILDIZHAN<br />

sayfa 7<br />

Tuna Nehri Zehir<br />

Saçarım Diyor!<br />

Emre ALPAY<br />

sayfa 16-17<br />

Avrupa Ayaklandı: Grev<br />

Dalgası Büyüyor<br />

Esra AKGEMCİ<br />

sayfa 14-15<br />

Tabuda<br />

Röveşata<br />

Ilgın Su ÇATALKAYA<br />

sayfa 19<br />

Portre:<br />

Margaret Thatcher<br />

Yeşim ÖZTÜRK<br />

sayfa 22-23<br />

Hollanda: Beklenen<br />

Koalisyon Kuruldu<br />

Aydan DOĞAN<br />

sayfa 8-9<br />

Dayton'ın Gölgesinde<br />

Bosna Seçimleri<br />

Emrecan ERDOĞAN<br />

sayfa 12-13<br />

Benim Avrupam<br />

Ahmet Murat AYTAÇ<br />

sayfa 28-29<br />

üyelik ve diğer talepleriniz için ataum@education.ankara.edu.tr


2<br />

CIA'in Hayaletleri<br />

Bahar BAŞER<br />

EKİM 2010<br />

<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

CIA'in Hayaletleri<br />

Bahar BAŞER<br />

ABD’nin 11 Eylül’den sonra narak yapılan habere göre, olduğunu ilan etmesiyle işler lamentosu ve Avrupa Komis-<br />

“şüphelileri” farklı ülkelere Avrupa’da da CIA kaynaklı biraz daha hızlı çözülmeye yonu tarafından ayrı ayrı hagötürdüğü<br />

ve burada akıl al- gizli hapishaneler vardı. ABC başlamış ve ABC News de zırlanan raporlara göre, CIA<br />

maz yöntemlerle sorguladığı News de bu minvalde bir ha- söz konusu ülkelerde yer 2002-2005 yılları arasında<br />

birçokları tarafından dile ge- ber yayınlamış ve bazı CIA ça- alan bu tarz teşkilatlanmala- Polonya ve Romanya’da gizli<br />

tirildi. Bu şüphelilerin sak- lışanlarının ifadelerine yer rın kuruluş süreçlerini ve hat- hapishaneler kurmuş ve bulandığı<br />

hayalet hapishanele- vermişti. Artık CIA kaynaklı ta buralarda başvurulan iş- rada sakladığı şüphelilere işrin<br />

neredeyse tümünün h ay al et hap ishaneler yavaş kence metotlarına da haber- kence yapmıştı. Stephen<br />

üçüncü dünya ülkelerinde ko- yavaş su yüzüne çıkıyordu. lerinde ele almıştı. Bu iddia- Grey’in 2007’de yazdığı<br />

nuşlandığı da tahmin edil- Aslında Washington Post lar üzerin e çeşitli soruştur- “Hayalet Uçak, CIA, Gizli<br />

mekteydi. Ta ki Washington o “bazı Avrupa ülkeleri”nin malar başlatan Avrupalı yet- İşkence Programının Gerçek<br />

Post gazetesi 2005’te bir ha- isimlerini vermemiş, sadece kililer, Haziran 2007’de bir Hikayesi” kitabı da “terörle<br />

ber yayınlayana ve belki de “Doğu Avrupa ülkeleri” de- açıklama yaparak ellerinde mücadele” adı altında CIA tabirçoğumuzun<br />

bildiği bir ger- mekle yetinmişti. Lâkin Hu- iddiaları doğrulayan yeterli rafından insanlığa karşı işleçeği<br />

gözler önüne serene ka- man Rights Watch’un bu ül- kanıtlar olduğunu ilan etti. nen suçları açığa çıkarır<br />

dar. CIA kaynaklarına daya- kelerin Polonya ve Romanya Avrupa Konseyi, Avrupa Par- nitelikteydi.<br />

Avrupa’nın en büyüğü!<br />

Avrupa’daki hayalet hapishaneler,<br />

Ekim’de yayınlanan<br />

bir BBC belgeseliyle tekrar<br />

tartışmaya açıldı. Steve<br />

Swann’ın yapımcılığını üstlendiği<br />

belgesel, özellikle tanıkların<br />

konuşmalarına ve insan<br />

hakları örgütlerince hazırlanan<br />

raporlara dayanarak<br />

yapılmış. En çok da Polonya<br />

üzerinde duruluyor.<br />

Geçtiğimiz yıllarda CIA’e ait<br />

olduğu sanılan üssün yerini<br />

belirleyen Polonya’nın Dziennik<br />

gazetesine göre, üs Kiejkuty<br />

şehrinde bir eğitim<br />

merkezinin içindeydi. İddialar<br />

ilk ortaya atıldığı zaman<br />

böyle bir şeyin asla mümkün<br />

olamayacağını söyleyen ve/<br />

veya bu tarz olaylardan ha-<br />

berdar olmadıklarını defalarca<br />

dile getiren Polonya hü-<br />

kümeti, 2010 yılının başlarında<br />

CIA’in kaçırdığı Iraklı<br />

ve Afganlı şüphelileri taşıyan<br />

6 uçağın Polonya’nın kuzeyinde<br />

bir üsse indiği bilgisini<br />

doğrulamak zorunda kaldı.<br />

Çeşitli insan hakları örgütlerinin<br />

baskısıyla da bu konu-<br />

da gerçek ve kapsamlı bir<br />

araştırma yapılması kaçınıl-<br />

maz oldu. Çıkan sonuç ise,<br />

Polonya’da bulunanın CIA’in<br />

Avrupa’daki en büyük hayalet<br />

üssü olduğuydu!<br />

Litvanya sınırında bir bölge-<br />

de bulunan ve Sovyetler za-<br />

manından kalma bu askeri<br />

üs, CIA tarafından El-Kaide<br />

şüphesiyle getirilen kişilere<br />

işkence etmek ve onları gö-<br />

zetim altında tutmak için kullanılmış.<br />

BBC Belgeseline göre,<br />

Polonya’daki bu üste tu-<br />

tulan en “ünlü” kişilerden bi-<br />

ri El-Kaide’nin üst düzey yetkililerinden<br />

Khalid Sheikh<br />

Mohammed. Mohammed’in<br />

anlattıkları Polonya’nın bu<br />

işe ne kadar bulaştığını su yüzüne<br />

çıkarıyor. Avrupa Kon-<br />

seyi’nin sözcüsü Dick Marty’<br />

nin de BBC aracılığıyla doğruladığına<br />

göre, Polonya’da<br />

uzun bir süre tutulan Mu- ğini belirtiyor. Oysa iddialar manya da 2006’da kendi<br />

hammed’e çeşitli yöntemler- ilk ortaya atıldığında Avrupa inisiyatifinde kurulan bir<br />

le işkence yapılmış. Ki CIA’ Komisyonu’nun Adaletten araştırma kurulunca denetden<br />

sızan bilgilere göre en Sorumlu Üyesi sıfatıyla bir l enmiş, kurulun Romanya’da<br />

sık başvurulan yöntem de su açıklama yapan Franco Frat- bu tarz yapılanmaların bu-<br />

ile işkence (tam 183 kez) ol- tini, bu tür olayların olduğu lunmadığını yönündeki nihai<br />

muş. Hatırlamakta yarar var: kanıtlandığı takdirde üye ve- açıklaması yanlı bulunmuş<br />

CIA ve ABD bu “waterboar- ya üye adayı ülkenin AB ta- ve insan hakları aktivistlerini<br />

ding” dâhil bu tür işkence şe- rafından belirlenmiş cezaevi tatmin etmemişti. Nihayet,<br />

killerine “sorgulama tekniği” standartlarına uymadığı ge- Almanya gibi devletlerin de<br />

(interrogation techniques) di- rekçesiyle cezalandırılacağı- ülkelerindeki ABD üsleri mayor!<br />

nı söylemişti. Ama henüz or- rifetiyle hayalet uçuşlara ev<br />

Marty, CIA’in kurduğu bu ha- tada bu konuda bir gelişme sahipliği yaptığı sık sık günyalet<br />

yapılanmayı tüm dün- yok.<br />

deme gelebilmekte.<br />

yayı sarmış illegal bir örüm- Hemen vurgulamak gerek: Kesin olansa, hemen hemen<br />

cek ağına benzetiyor. Bu ha- Tek suçlanan Avrupa ülkesi tüm ilgili raporların bulgulayalet<br />

hapishanelere ulaşımın Polonya değil. Frattini, yine rına bakıldığında, CIA’in top-<br />

hayalet uçuşlarla yapıldığına zamanında yaptığı açıkla- lam 28 ülkede 50’ye yakın<br />

ancak bu durumdan ev sahi- malarda, bu üslerin Bulga- hayalet hapishaneye sahip<br />

bi devletlerin haberdar ol- ristan ve Romanya’da da ol- olduğu ve bunların içinde de<br />

mamasının imkânsız oldu- duğundan şüphelenildiğini Avrupa’daki hapishanelerin<br />

ğuna özellikle işaret ediyor. dile getirmişti. Hatta Litvan- büyük yer tuttuğu. Der<br />

Kendisine uygulanan işken- ya’nın ismi de çeşitli insan Spiegel’e göre, bu tarz uyguceleri<br />

Kızıl Haç’a anlatan Mo- hakları kuruluşları tarafın- lamalarla bağlantılı “kayıp”<br />

hammed ise, bir üsse gizlice dan bu işlere karıştığı yönün- ve “ölüm” sayısını tahmin etgötürüldüğünü,<br />

etrafın karlı de zikredilmiş ve ABC News mek imkânsız. BBC’ye konuolduğunu<br />

ve insanların bir de Litvanya’daki hayalet ha- şan CIA yetkilileriyse artık bu<br />

doğu Avrupa dili konuştuğu- pishanelerden bahsetmiş ve uygulamamaların kalktığını<br />

nu belirtiyor. Bunun yanı sı- 8 tutuklunun Vilnus yakınla- söylüyor. “Bu tür uygulama-<br />

ra, kendisine verilen su şişe- rında bir üste işkence gördü- ların kalktığı” açıklamasının<br />

sinin üzerindeki adresin Po- ğünü söylemişti. Nitekim inandırıcılığına düşen en bü-<br />

lonya olduğunu söylüyor. Dick Marty’nin 2009’da Av- yük gölgeyse, varlıkları is-<br />

Birleşmiş Milletler’in 2010’ rupa kurumlarına sunduğu patlanana kadar yapılan “bu<br />

da hazırladığı bir rapor, sa- raporda da Litvanya’da bir tür uygulamaların olmadığı”<br />

dece bu hayalet üsse yakla- merkezin olduğu doğrulan- söylemi aslında.<br />

şık 8 kişinin gizlice getirildi- mıştı. Benzer şekilde, Ro-


<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

EKİM 2010<br />

Dikkat 'Arama Motoru' Çıkabilir!<br />

Esra DERE<br />

3<br />

Gerçekten oradaymış hissi mi,<br />

özel mahremiyet mi?<br />

Esra DERE<br />

Eğer bir internet kullanıcısı kayetlere Almanya Tüketiciyi ronik ortamda yapılabiliyor. amaçlar için kullanabileceği<br />

iseniz, Street View “sayesin- Koruma Bakanı Ilse Aig- Bir tartışma da bu noktada, e ndişeleri dile getiriliyor. Yide”<br />

2007’den bu yana iste- ner’den de destek gelmişti. itiraz prosedürünün kendi- ne mahremiyet sorunu. Hem<br />

diğiniz kentte sokak sokak sa- Bakan milyonlarca evin izin- sinde ortaya çıkmakta. d e mahremiyeti koruma girinal<br />

yürüyüşler yapmanız siz görüntülenmesine atıfta Google’ın itiraz dilekçelerin- şiminin yeni bir mahremiyet<br />

mümkün. Dahası, tatile çık- bulunarak, bu uygulamanın de başvuru sahiplerine ait bil- sorununa zemin teşkil etmemadan<br />

önce gideceğiniz böl- “özel alanın milyonlarca kez gileri depolayarak farklı s i ri sk i!<br />

ge hakkında genişçe bir fikir ihlali” anlamına geldiğini<br />

sahibi olabilir ya da satın sö yl emişti. Mahremiyeti koalacağınız<br />

evin çok işlek bir ruma sözü veren Google, şicadde<br />

üzerinde mi olduğunu kâyette bulunanların talepe-harita<br />

üzerinden takip leri d oğrultusunda dışarıda<br />

edebilirsiniz. Ne var ki bu gü- görüntülenmiş kişilerin yüzlün<br />

dikeni de hırsızların işinin lerinin, otomobil plakalarıkolaylaşması<br />

riski. Gülü kö- nın vs. fotoğraflarda tanınkünden<br />

kurutacak sebepse, maz hale getirileceğini açıkçok<br />

daha anlamlı ve önemli: ladı. Evlerinin ya da diğer ö-<br />

Özel mahremiyetin ihlali. zel mülklerinin görüntüleri-<br />

İşte tam da bu gerekçeyle ni n haritada flulaştırılması<br />

Arama Devi’nin son teknolo- ya da kaldırılmasını isteyenji<br />

harikası uygulaması Street lere dört haftalık bir itiraz<br />

View, Almanya’da yaklaşık süresi tanınıyor. İtiraz başvu-<br />

245 bin kişi tarafından şika- ruları posta, faks ya da Street<br />

yet edildi. İlk başlarda bu şi- View sitesi üzerinden elekt-<br />

Google, google’lamış!<br />

Bütün bu mahremiyet tartış- ya’da aylardır sokakların fo- verileri topladıklarının orta- başka ülkelerde de “yanlışmalarını<br />

yargı organına taşı- toğraflarını çeken Google y a çı kmasıyla vücut buldu. lıkla” depolandığı ancak bilyan<br />

son gelişmeyse, yaşanan araçlarının, kablosuz inter- Bunun üzerine Almanya’da gilerin hiçbir şekilde kullanılveri<br />

skandalı. Kamuoyunda net bağlantılarını da taraya- Google hakkında soruştur- madığı yönünde.<br />

ciddi bir güvensizliğe neden rak şifrelenmemiş olduğunu ma açıldı. Google şirketinin<br />

olan bu skandal, Alman- belirledikleri hatlardan bazı açıklaması ise, bu verilerin<br />

Kuruyla birlikte yaş mı, orta yol mu?<br />

Hamburg Eyaleti adalet yet- re ilgili kuruluşların temsilci- cüsü Lena Wagner ise, Street dığı bir ankette, Almanların<br />

kilisi Till Steffen, Street leriyle görüşüleceğini kay- View'i durdurmaya yönelik yüzde 52’sinin evlerinin St-<br />

View’e önemli kısıtlamalar detti. Bir orta yol bulma ça- bir yasanın milyonlarca Al- reet View’de yer almasını isöngören<br />

bir yasa tasarısı ha- basında olan Maiziere, sert manın her gün kullandığı bir- temediği sonucuna ulaşılzırladı.<br />

Ne var ki İçişleri Ba- önlemler alınmasını isteyen- çok uygulamayı sonlandır- mıştı. Der Spiegel dergisi de,<br />

kanı Thomas de Maiziere bu lere basın özgürlüğünü ha- mak anlamına geleceği eleş- Bild am Sonntag’a hak verirtasarının<br />

meclis gündemine tırlatarak, Street View ile bir- tirisinde bulundu. Ayrıca Go- cesine binlerce kişinin tercigetirilmeyeceğini<br />

ancak bu likte kamuya açık alanlarda ogle yetkilileri, şikâyetlerin hini, yaşadıkları yerlerin bu<br />

konuyla birlikte benzer tüm fotoğraf ve video çekimine kı- evleri görüntülenecek olan- uygulamada bulunmaması<br />

uygulamaları kapsayan bir sıtlama getirilmesi halinde ların yüzde 3’ünün altında yolunda kullandığını yaz<br />

tasarı öngörüldüğünü dile bundan diğer medya kuru- kaldığına de dikkat çekiyor. mıştı.<br />

getirdi. Bunun için başta Go- luşlarının da etkileneceğine Oysa daha önce Bild am<br />

ogle ve Microsoft olmak üze- dikkat çekti. Google'ın söz- Sonntag gazetesinin yaptır-<br />

‘Ada’da aklandı, kalan cepheler google’ındır!<br />

Street View uygulaması bu- nü güldürecek tek olumlu ge- için akladı. Ancak kurum, ne İtalya ve Çek Cumhuriyegüne<br />

kadar uygulandığı ül- lişme, İngiltere’den geldi. “peşini bırakmam” dercesi- ti’nde kısıtlamalarla sonuçkelerin<br />

tümünde izin alma- İngiltere Bilgi Teknolojileri ne, diğer ülkelerde halen de- lanan soruşturmalar, Kanadan<br />

kişisel bilgileri depoladı- Komisyonu (ICO) hakkında vam etmekte olan soruştur- da, Avusturya ve Güney<br />

ğı gerekçesiyle itirazlar ve ar- soruşturma yürüttüğü Goog- maları yakından takip ettiği- Kore’de neticelendirilme<br />

dından gelen soruşturmalar- le’ı veri tabanında “kayda nin mesajını da verdi. aşamasında.<br />

la karşılaştı. Google’ın yüzü- değer” bilgi bulunmadığı İng iltere’n in kararının aksi-<br />

Ne Google’dan ne vatandaştan…<br />

ABD merkezli şirketin Street meye zorladı. Görüşmeler sı- ogle, bu açıklamasıyla Al- taraf itirazcılar gibi görünü-<br />

View uygulamasını Alman- rasında Google’ın bu hizme- manya’daki kaderini değişti- yor. Nitekim uygulama, tarya’nın<br />

yirmi şehrine genişlet- tini özel yaşamı ihlal etme- rirken hükümeti de “iki ara- tışmalara rağmen, Berlin,<br />

me isteği ve bunun üzerine den sürdürmesine imkân ve- da bir derede” kalmaktan Dusseldorf, Essen, Frankfurt,<br />

bir de gündemde büyük yan- rebilecek yollar tartışıldı. Mü- kurtarmış oldu.<br />

Bremen, Bonn, Köln ve<br />

kı bulan veri tabanı skandalı, zakerelerle soruşturmaların Ne var ki tartışmalar Goog- Münih’le birlikte yirmi Alman<br />

Alman kamuoyunu harekete el ele yürüdüğü dönemde, le’a engel olamadığı gibi, kentinde Kasım ayından itigeçirdi.<br />

Alman vatandaşları- Google’dan mahremiyeti ko- Google’ın hükümetle anlaş- baren devreye girecek!<br />

nın kararlı tutumu, Berlin hü- ruma sözü ve yurttaşlara iti- maya varması da tartışmalakümetini<br />

Google şirketinin raz imkânı tanınacağı yö- rın devam etmesine engel<br />

temsilcileriyle müzakere et- nünde açıklama geldi. Go- olamadı. Şimdilik kaybeden


Avrupanın E-Adaleti<br />

4 Nazlı AKGÜN<br />

EKİM 2010<br />

<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

Avrupa’nın E-Adaleti<br />

Nazlı AKGÜN<br />

Avrupa Birliği’nde adalet hiz- ederken avukata ihtiyaç du- olarak anlaşılması hedefle- letlerin adalet sistemlerinin<br />

metleri artık internet orta- yan bir Alman, Macaris- nirken, şu an 12 bin sayfanın işleyişi hakkında bilgi alabimında!<br />

AB dâhilindeki ada- tan’da tapu sicili konusunda üzerindeki içeriğiyle AB üyesi lirken aynı zamanda başka<br />

let birimlerine erişim ve tek araştırma yapmak isteyen bir devletlerdeki kanunlar ve uy- bir ülkeden istedikleri nitemerkezden<br />

her türlü işlemin Fransız ya da İtalya hukuk sis- gulamalar hakkında çeşitli l ik te bir dava vekili de bulagerçekleştirilmesi<br />

için geçti- temi hakkında sorusu olan içeriklere bağlanılabiliyor. biliyorlar. Ayrıca şirketler tağimiz<br />

Temmuz’da Avrupa b ir E stonyalı artık yalnızca Örnek vermek gerekirse, hu- pu sicillerine bağlantılar ve<br />

e-adalet portalı hizmete “ e- justice. europa.eu” adre- kuki veri tabanları, tapu sicil- uygulanan kanunlarla sınır<br />

açıldı. E-adalet portalının hiz- sine bağlanarak istediği bil- lerine bağlantılar, adli yar- ötesi yargılama hakkında çemete<br />

açılmasının, AB üyesi gilere ulaşabilecek. Üstelik dım, adli eğitim ve video kon- şitli bilgiye ulaşabilmekteydevletlerin<br />

hukuk kuralları- Avrupa e-adalet portalı tam ferans konularında bilgiler ken, avukatlar, noterler ve<br />

nın birbiriyle uyumlu hale 22 resmi AB dilinde hizmet bunlardan bazıları. hâkimler de site üzerinden<br />

getirilmesi ve çeşitli bilgilerin sunuyor.<br />

E-adalet portalının bir özelli- adalet veri tabanına erişebitoplanıp<br />

paylaşıma sunul- Avrupa e-adalet portalından ği de vatandaşlara merak et- liyor, adli şebekeler aracılıması<br />

konusunda hem vatan- AB vatandaşları, şirketler, ti kleri bir hukuki konuda ya ğıyla meslektaşlarıyla iletidaşlar<br />

hem şirketler hem de avukatlar ve hâkimler yarar- da tavsiye gerektiğinde kısa şim kurup hukuki eğitimler<br />

uygulayıcılar açısından çığır lanabilecek. Oluşturulan bu sürede istenilen dilde cevap konusunda bilgi alabiliyor.<br />

açar nitelikte olduğu söyle- ortak adalet portalıyla farklı verilebilmesi. Bu sistem sanebilir.<br />

İspanya’da seyahat yasal sistemlerin karşılıklı y es inde vatandaşlar üye dev-<br />

E-mahkeme<br />

E-mahkemelere gelince… malar yapılabiliyor. Dinleme<br />

Teknolojinin akıllıca kullanı- için de yine herkesin kolayca<br />

mıyla yasal işlem masrafları- ulaşabileceği bazı merkezlenın<br />

nasıl azaltılabildiğini ve re gereken sistem kuruluyor<br />

sınır ötesi işlemlerin nasıl ba- ve kişiler kendilerine en yasitleştirilebildiğini<br />

görmemiz kın merkeze giderek işlemi<br />

mümkün. Kişilere internet t amamlayabiliyor. Ses, göüzerinden<br />

dava açma imkânı rüntü ve yazılı belgelerin insağlayan<br />

e-mahkemeler, alı- ternet ortamına aktarılması<br />

şagelmişin aksine davayı çok süreden tasarruf sağlarken<br />

kısa sürede sonuçlandırarak aynı zamanda gereksiz tekhızlı<br />

çözüm arayanların ter- rarları ve hata riskini de a-<br />

cihi oluyor. Üstelik e-mah- zaltıyor. Sistem AB üyesi ülkemeler<br />

sayesinde internet keler arasında paylaşıma a-<br />

üzerinden haftada yedi gün çık olduğundan bu sisteme<br />

yirmi dört saat yapılabilen aktarılan bilgilere gerektibaşvurularla<br />

ele alınan da- ğinde hiçbir engele takılmavalara<br />

tanıkların gelmesine dan ulaşılabiliyor. Tüm bunde<br />

gerek kalmıyor. Yalnız ta- lar bir araya gelince, de, “erafların<br />

talep etmesi duru- mahke-me” sisteminin çok<br />

munda ya da mahkeme gi- daha hızlı ve ekonomik olderlerinin<br />

belirlenen mikta- masın yanında oldukça etkili<br />

rın üzerinde olması duru- ve avantajlı olduğu da ortamunda<br />

internet üzerinden ta- ya çıkıyor.<br />

raflar dinlenebiliyor, savun-<br />

Sistemin/adaletin geleceği<br />

Adalet konusunda şu an de- da hazır olacağı söyleniyor. lenebilecek ve diğer üye dev- jesi, modern bir Avrupa Adavam<br />

eden projelerin önü- Bu özetlerin, vatandaşların letlerdeki mahkemelerde ol- leti için dönüm noktasıdır ve<br />

müzdeki yıllarda sonuçlandı- yanı sıra hukuk uygulayıcıları duğu gibi özel vakalarda da- e-Adalet portalı buraya erişirılmasıyla<br />

bu sistemin daha için de önemli bir referans vacı ve davalılarla iletişim ku- mi sağlıyor. Uzun süreli bada<br />

zenginleştirilmesi bekle- olacağı kesin. E-adalet siste- rabilecek. Ayrıca 2013 son- şarı için bütün paydaşlar<br />

niyor. E-adalet’i yöneten ko- minin gelecekteki sürümleri, rası vatandaşlara avukat a ra sı yo ğun bir işbirliği şart”<br />

misyon, sistemin içeriğini ge- mevcut AB adalet araçlarını ararken kolaylık sağlayacak diyor. AB Komisyonu Başkan<br />

liştirmek ve yeni işlevsellikler daha da etkinleştirecek ve va- bir araç devreye girecek. Böy- Yardımcısı ve Komisyonun<br />

katmak için üye devletlerle tandaşların sınır ötesi basit lece, örnek vermek gerekir- Adalet, Temel Haklar ve Vaçalışmalarını<br />

sürdürüyor. tazminat taleplerini veya s e, Polo nya’da Fransızca ko- tandaşlıktan Sorumlu Üyesi<br />

Örneğin, sınır-ötesi kapsam- ödemelerini “çevirimiçi” yap- nuşan ve boşanma hukuku Viviane Reding ise, e-adada,<br />

ulusal ve AB dava huku- masına olanak sağlayacak. konusunda uzmanlaşmış letin vatandaşların sadece<br />

kuna erişimi kolaylaştırmak Şirketler geliştirilmiş çevrimi- avukat arayan bir vatandaşa tek bir tık uzağında olduğuiçin<br />

European Case-Law çi yasal prosedürler sayesin- sistem yardımcı olabilecek. nu, e-adalet portalıyla ada-<br />

Identifier (ECLI) projesi de- de daha düşük maliyetler- Sistemden herkes umutlu gö- letin AB vatandaşlarına daha<br />

vam ediyor. Örneğin, bütün den faydalanacak, ödeme rülüyor. Belçika Adalet Baka- da yaklaştırılmış olduğunu<br />

AB üyesi devletlerde davalı kayıtları, şirket kayıtları ve m ı Stefaan De Clerck, bu por- ve ülkelerin birbirlerinin<br />

ve mağdurun hakları konu- arazi kayıtlarına portal ara- talın açılmasının Avrupa adalet sistemleri konusunda<br />

sunda özetlerle farklı ülke- cılığıyla erişilebilecekler. Özgürlük, Güvenlik ve Ada- karşılıklı bilgisinin artırılmalerdeki<br />

trafik suçları konu- Mahkemeler, çevirimiçi ola- let alanı için önemli olduğu- sının da çok önemli bir adım<br />

sunda bilgilerin 2011 başın- rak sınır ötesi taleplerle ilgi- nu belirterek “e-adalet pro- olduğunu söylüyor.


<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten EKİM 2010<br />

Portekiz'de Alkole Bağlı Hastalıklar<br />

Alev YILDIRIM 5<br />

Portekiz’de Alkole Bağlı Hastalıklar<br />

13 Yaşa Kadar Düştü<br />

Alev YILDIRIM<br />

Siroz hastalığı nedir soru- ğıtıyor. Ve bu meşhur festiva- ğin yoksul halk böyle yaşar. lıkları Araştırma Birimi Başsunda<br />

verilecek yanıt aşağı- le katılan yalnızca Coimbra Ancak alkol tüketiminin bo- kanı Carlos Monteverde, hasyukarı<br />

aynıdır: Karaciğerin Üniversitesi öğrencileri de yutları devrim sonrasında da talığın görülme yaşının gitaşırı<br />

alkol tüketimine bağlı değil; diğer şehirlerden ge- değişmez; alışkanlıktan, bir tikçe düştüğüne dikkat çekiolarak<br />

iflas etmesi. İnsanın len binlerce öğrenci, turistler yaşam biçimi haline gelmiş yor ve ekliyor: “Siroz paraaklına<br />

ister istemez ürpertici ve tabii ki her yaştan Portekiz olmasından da olsa gerek, digması değişiyor. Eskiden,<br />

bir görüntü de geliyor: Yıllar- halkı. Orada bulunan herke- toplam tüketim artarak de- alkolikler yaşlı insanlardı; faca<br />

aşırı miktarda alkol tüke- sin “katkıları”yla en kısa za- vam eder, tüketici yaşı da her kat bugün gençlerin çok erten,<br />

yaşlanmış bir insan im- manda en fazla bira tüketimi geçen yıl düşer.<br />

ken yaşlarda içmeye başlagesi.<br />

Peki, bu hastalığa yaka- rekoru kırılır, ünlü Alman bi- “Alkolik” tanısının zihinlerde dığını görüyoruz. Birçoğu<br />

lanma yaşının Portekiz’de ra festivali Octoberfest’i dâhi uyandırabileceği olası yaş 13-14 yaşında alkol tüket-<br />

13’e kadar düştüğünü biliyor geride bırakarak! grubunun bugünün Porteki- meye başlıyor. Ve bunların<br />

muydunuz?<br />

Diğer yandan, Portekiz’de al- ziyle bağlantısını kurmak ol- yaklaşık yüzde 50’si de kro-<br />

Portekiz’deki aşırı alkol tüke- kol tü ke ti mi nin sosyo- dukça zor. Zira ortada nik alkolik oluyor.” Bu insantimi,<br />

Guiness rekorlar kita- kültürel boyutları da yadsı- “alkolik” tanısı konulan in- larda siroz, 40-50 yaşlarınbınca<br />

kanıtlanmış bir gerçek. namayacak bir gerçek. Bu- sanların orta yaş grubu ya da dan itibaren kendisini gös-<br />

Portekiz’in en eski, Avru- gün ne yazık ki, tipik bir Por- en basit ifadeyle “yetişkin- termeye başlıyor. Ama haspa’nın<br />

da köklü üniversitele- tekiz alışkanlığı gibi duran ve ler” olması gerektiğini dü- talığın gelişimine bakarak,<br />

rinden Coimbra Üniversite- turistleri şaşkına çeviren bu şündürecek neredeyse hiçbir belirtilerin oldukça erken yaşsi’nde<br />

tanık olunan bir reko- durumun kökenleri, tarihsel somut veri yok! Ne yazık ki, lardan itibaren oluşmakta olra<br />

sahip Portekiz gençliği: Bi- “zorunluluklar”a dayanıyor. görülen sonuçlar, alkolikli- duğunu ve hastalığın kendira<br />

tüketimi rekoru. Anılan Al tın çağını çoktan aşan yok- ğin yaşının bir hayli düştüğü- sine zemin yarattığı rahatça<br />

üniversitenin sahip olduğu sul ülkede köylülerin, şarap nü gösteriyor. Kronik karaci- görülebilir. Monteverde, kayrekor,<br />

üniversitenin “Quei- ve ekmekle karnını doyur- ğer hastalığı olarak da bili- gılarının, siroz hastalığının<br />

ma das fitas” diye adlandırı- dukları bilinir. Özellikle dik- nen siroz, artık Portekiz’de ol- yakında tüm belirtileriyle<br />

lan mayıs şenliği zamanın- tatörlük çağında, koloniler- dukça önemli bir sorun. De- genç insanlarda görülmesi<br />

daki bira tüketimine dayanı- de dinmek bilmeyen savaş- ğişik zamanlarda ülkenin ihtimali olduğunu belirtiyor.<br />

yor. Genellikle sekiz gün sü- larla yaşanan ekonomik sı- yüzde 10’u ila yüzde 50’ Öte yandan, sudan ucuz<br />

ren bu şenlikler, köklü bir ge- kıntıları en çok köylüler çe- sinde görüldüğü bildirilen si- şarap-bira bulunan bir ülkeleneğe<br />

sahip; diktatörlük dö- ker. Şarap, adeta gündelik roz kaynaklı ölümler 10 mil- de barlara giriş yaşı 16 ve bu<br />

neminde kesintiye uğrasa beslenme ihtiyaçlarının bir yon 700 bin nüfuslu ülkede yaş sınırı hiçbir şekilde ciddida,<br />

yaklaşık 110 yıldır ritüel- parçası olur bu dönemde. yılda 2 bini buluyor. 2009’da ye alınmıyor. Erken yaşlarda<br />

ler zinciriyle devam ediyor Şarap ve ekmekle güne baş- yayınlanan bir istatistiğe gö- içki kullanımının “normalleşkutlamalar.<br />

Tabii ki, alkol, fes- lanır, şarap ve ekmekle gün re de, Portekiz'deki yıllık me si” , o la sı sonuçlarının da -<br />

tivalin ayrılmaz bir parçası. bitirilir. Şarap, bu yoksul in- ölümlerin yüzde 3.8’i alkol siroz hastalığı yalnızca bir<br />

Çiçeklerle ve bayraklarla süs- sanlar için bulunması en ko- kullanımına bağlı sirozdan tanesi- “normalleşmesi” anlenen<br />

kamyonetleriyle korte- lay ve en zinde tutucu besin kaynaklanıyor.<br />

lamına gelir ki, en büyük soje<br />

çıkan bütün fakülteler, ge- haline gelir. Büyük ölçüde Portekiz İç Hastalıkları Kuru- run da bu normalleşme olçidi<br />

izleyen herkese bira da- 1974 Karanfil Devrimi’ne de- mu’nun Karaciğer Rahatsız- malı!


6<br />

Yunanistan'da Bir Alışveriş, Bir Fiş Devri<br />

Christos TEAZIS<br />

EKİM 2010<br />

<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

Yunanistan'da<br />

Bir Alışveriş, Bir Fiş Devri<br />

Christos TEAZIS<br />

Kadraj açıldığında anne, iki içlerindeki altın dişe bakıp<br />

çocuk ve büyük anneden s in sice sırıtıyor. Büyükanneyoluşan<br />

sevimli bir aile görü- se gelininin gardırobundan<br />

yoruz. Büyükanne sallanan askılı kırmızı mini elbisesini<br />

sandalyesine oturmuş örgü gizlice alıp odadan sıvışıyor.<br />

örmekte. Evin sevimli küçük Sonra yine o sevimli aile gökızı<br />

minik köpeğiyle oynar- rüntüsüne dönüyoruz. Ekken<br />

abisi de koltukta oyun- randan bir yazı geçiyor: “Biz<br />

cağıyla oynamakta. O sırada bir aileyiz, biz bir ülkeyiz. Birkapı<br />

açılıyor ve eve baba gi- birimizden çalmayalım”. Kadriyor.<br />

Eşi onu sevgiyle kucak- raj tekrar açılıyor: Büyükanlıyor,<br />

büyükanneyse eliyle se- ne, dişleri olmadığı için çorlam<br />

veriyor. Hemen deva- basını pipetle içiyor, baba<br />

mında evin annesi çocukla- hastasının sırtını bardakla<br />

rın odasına giriyor ve kum- dinliyor, anne evde sabahlıkbaranın<br />

içindeki bozuk para- la dolaşıyor, çocuksa kalem- et!” Bir zil sesi duyuluyor ve lübe çıkıyor karşımıza.<br />

ları ve bir kalem kutusunu le ri ni kâğıt bir külaha sokuş- çocuklar koşarak bir yöne gi- Küçük bir kız puzzle yapıyor,<br />

aşırıyor. Erkek çocuk babası- turmaya çalışıyor. Ve dış ses derken kadraj açılıyor ve tah- herkes de küçük bir parça genın<br />

çantasından steteskobu- alıyor sözü: “Birbirimizin ge- ta kulübe şeklinde bir okulun tiriyor. Çocuk tüm gelen parnu<br />

alıyor ve onu sapan şek- leceğini çalmayalım. Gele- önünde zil çalan öğretmeni çaları yerine koyuyor ve son<br />

linde kullanarak oyununa de- ceğimizi çalmayalım!” görüyoruz. Sonra bir hemşi- parça da tamamlandığında<br />

vam ediyor. Baba büyükan- Sonra ekranda tekrar bir yazı re bir hastanın nabzına bakı- bir Yunanistan haritası görünenin<br />

örgü sepetindeki pa- beliriyor: “Hiç kimsenin vergi yor, onu acile gönderiyor y oruz. Ve ekranda bir yazı<br />

raları aşırırken, sehpanın ö dem ediği bir geleceği dü- ama hastane binası olarak beliriyor: “Yunanistan’ın geüzerindeki<br />

takma dişleri alıp şün! Öyle bir geleceği hayal tahtadan derme çatma bir ku- leceği elimizde!”<br />

Önce alışveriş, sonra fiş<br />

Αγαπάς<br />

την Ελλάδα?<br />

Απόδειξη<br />

Sonra denizaltında yüzen de- recek misin?”<br />

vasa köpekbalıkların göste- Yunanistan Maliye Bakanlırildiği<br />

tülmesi gerekir… Zihniyet de- için zekice bir taktik de uyguğişimi<br />

kolay bir mesele ladı ve ikinci kampanyanın<br />

ekranda çeşitli metin- ğı, vatandaşların alış-veriş-<br />

değildir” demişti.<br />

slogan ve reklamı için Ekim<br />

ler akıyor: “Köpekbalıkları ve lerinde fiş istemeleri için ilk İşte Yunan ekonomisinin son 2009’da bir yarışma düzen-<br />

büyük köpekbalıkları karada olarak 1992’de bir kampanda<br />

vardır. Aramızda, yanı- ya başlatmıştı. Kampanyatülmesi<br />

dönemdeki malum durumu ledi. 24 Ekim 2010’a kadar<br />

bu fiş kampanyasının tekrar halk jürisi tarafından gerçekmızda<br />

dolaşıyorlar. Yemleri- nın ana teması Yunan “Αγαπάς την gündeme getirdi ve eski ba- leştirilecek oylamayla yarışkanın<br />

ni kapmak için aranıyorlar. Ελλάδα? Απόδειξη”. “ Yunan<br />

sözleri tekrar güncellik manın birincisi ilan edilecek.<br />

Onların dişlerine yem olmamak<br />

için her zaman fiş iste!”<br />

Bir adam süpermarkete giriyor.<br />

Alışveriş yapıyor ve ödeme<br />

yapmak için kasaya yöneliyor.<br />

Kasiyer soyguncu gi-<br />

istan’ı seviyor musun? İs- kazandı. Şimdi ikinci kez baş- Para ödüllü bu kampanyada<br />

patla!” idi. Yunanca’da latıl an f iş alma kampanya- 122 reklam film arasından<br />

“apodiksi ” kelimesi hem fiş sıyla, sosyal bilinci canlan- en beğenileni ve benimsehem<br />

de ispat anlamına gel- dırmak ve vergi kaçağını ön- neni kampanyanın ana rekmekte<br />

ve kampanya da bu lemeye yardımcı olma konu- lam filmi olarak dönecek. Bu<br />

sözcük oyunuyla başlatılmış- sunda kamuoyunun aktif des- yöntemle tüketicinin her<br />

bi giyinmiş, elinde silah ve<br />

tı. Dönemin Maliye Bakanı teğini almak hedefleniyor. alışverişinde fiş talep etmesimaskesi<br />

var. Ve ekranda şu<br />

Stefanos Manos, “bu vergi bi- Yunan Maliye Bakanlığı, ülke nin sağlanması ve böylece<br />

yazı beliriyor: “Sana fişi ver-<br />

lincinin halkın zihniyetine genelinde bu kampanyanın vergi gelirinin artması heyerleşmesi<br />

meyen aslında senden çalıyor<br />

demektir. Onlara izin ve-<br />

için uzun vadeli ses getirmesi ve halkın be- defleniyor.<br />

ve istikrarlı politikalar yürü- nimsemesinin sağlanması<br />

<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

İletişim<br />

Adres: Ankara Üniversitesi Avrupa Toplulukları Araştırma ve Uygulama Merkezi (<strong>ATAUM</strong>)<br />

Cemal Gürsel Caddesi, 06590 Cebeci, Ankara<br />

Telefon: 0 (312) 362 07 62<br />

Faks: 0 (312) 320 50 61<br />

Web: www.ataum.ankara.edu.tr/ebulten<br />

E-posta: ataum@education.ankara.edu.tr<br />

Editör: Erdem DENK<br />

Tasarım: Volkan KAYA<br />

* Yazılarınızla katkıda bulunmak için denk@politics.ankara.edu.tr adresine email atabilirsiniz.<br />

* <strong>ATAUM</strong> E-Bülten’de yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. <strong>ATAUM</strong>'un resmi görüşü değildir.<br />

* Bu e-bülten içinde yer alan özel kullanım lisanslı tüm yazı ve görsellerin bütün hakları <strong>ATAUM</strong>`a aittir.<br />

* Bu e-bülten, kaynak gösterilerek kopyalanabilir, dağıtılabilir, basılabilir.<br />

Sahibi: <strong>ATAUM</strong> adına Çağrı ERHAN · Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: B. Erdem DENK · Yayının Türü: Süreli (Aylık) · Basım Yeri: Ankara<br />

Üniversitesi Basımevi, İncitaşı Sokak No:10 06510 Beşevler/ANKARA Tel: 0(312) 213 66 55 · Basım Tarihi:


<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten EKİM 2010<br />

Napoli'de II. Çöp Savaşları<br />

Betül YILDIZHAN<br />

7<br />

Napoli’de II. Çöp Savaşları<br />

İtalya’nın en büyük üçüncü UNESCO Dünya Mirası liste- len cevap çoğunlukla “her tiri gibi gelse de, Napoli gerşehri<br />

olan Napoli, gelişme- sinde bulunan Napoli, kültü- yer çöp!” oluyor. Pek çok kişi- çekten de 16 yıldır çözememiş<br />

güney bölgesinin parla- rel, tarihi ve mimari olarak nin zihninde temiz, düzenli diği bir çöp sorununa sahip.<br />

yan yıldızı. Avrupa’nın en bü- da oldukça önemli, güzel ve vb. imajı olan “Avrupa Kendi halkını aşırı derecede<br />

yük limanlarından birisine ev görülesi bir şehir. Fakat son ülkeleri” düşünülerek, Na- rahatsız eden ve turistlerin<br />

sahipliği yapan şehir, ekono- yıllarda Napoli’yi görmüş poli “Avrupa gibi” olmamak- de dikkatini çeken bu sorun,<br />

mik açıdan güçlü bir yer ol- pek çok kişi, şehri “gitmeye la suçlanıyor.<br />

2008’den sonra ikinci kez kriduğu<br />

gibi, turistik açıdan da değmez” olarak niteliyor. Ne- İlk duyulduğunda her ne ka- ze neden olmuş durumda.<br />

cazip. Eski şehir merkezi d eni so rul duğunda ise veri- dar yersiz ve abartılı bir eleş-<br />

Birinci çöp ‘intifadası’<br />

Napoli’deki çöp sorunu, ilk olayları iyice kızıştırmıştı. gençler tren seferlerini en- delerle dolup taşan bu çöpkez<br />

2008’de bir krize yol aç- Sokaklardan hatta işlek cad- gelledi, araçlara saldırdı. lüğün yeniden açılmasının<br />

mıştı. Sokakta tepeler oluş- delerden taşan çöpler ve çöp Polis olayları kontrol altına gündeme gelmesi halkı iyice<br />

turan çöpler, halkı sokağa toplama merkezlerinin do- alamayınca, hükümet devre- öfkelendirdi. Olaylar bastırıdökmüş,<br />

çöp toplayıcılara işi lup taşması üzerine Aralık ye girdi. Devlet ilk önce ka- lamayınca ordu devreye girbıraktırmıştı.<br />

Bir de Başbaka- 2007’de belediye işi bıraktı. patılan Pianura tesisini aç- di ve yaklaşık 100 bin ton çönın<br />

1996’da Pianura’da ka- Bunun üzerine sivil halk ve mayı ve biriken çöpleri bura- pün askerler aracılığıyla başpanan<br />

bir çöp arıtma tesisi- yöneticiler çatışmaya başla- ya götürmeyi çözüm olarak ka bir yere nakledilmesi önnidevreye<br />

sokmak istemesi dı. Halk sokaklara döküldü, düşündüyse de, zehirli mad- görüldü.<br />

Terzigno’da tesis, ikinci kriz<br />

Betül YILDIZHAN<br />

Napoli’deki ikinci çöp krizi engellendi. Olaylarda 7 kişi açmış durumda.<br />

Campania bölgesinde bazı<br />

bu ay patlak verdi. Sokaklar- yaralandı, pek çok eylemci Campania bölgesinde 12 ta- okullar çöpler nedeniyle eğida<br />

dolup taşan çöpler hala göz altına alındı ve ayrıca hü- ne çöp toplama alanı bulu- time devam edemiyor. Şimbüyük<br />

bir sorun teşkil eder- kümet çöp tesislerinin ko- nuyor, fakat bu sayı çöplerin diye kadar çöp sorununa<br />

ken ve halk sağlığı açısından runması için silahlı kuvvet toplanıp imha edilmesi için 2 milyar Euro harcamasına<br />

tehdit oluştururken, Terzigno tahsis etti.<br />

yeterli değil. Bu çöplük alan- rağmen devlet de bir ilerlekasabasında<br />

yeni bir çöp Na poli ’nin başkent olduğu larına İtalya'nın her bölge- me kaydedebilmiş durumda<br />

arıtma tesisinin kurulacağı- Campania bölgesinde çöp ol- sinden nakledilen ev ve sa- değil.<br />

nın söylenmesi, yeni çöp dağ- dukça büyük bir sorun. Bun- nayi atıkları yığılıyor. Mafya Kısacası, yerel yönetim yanları<br />

oluşturacağı gerekçesiy- da yerel yönetimin yanlış po- da ileri teknoloji yakma tek- lış politikalar izliyor, hüküle<br />

halkı ayağı kaldırdı. Ayrıca litikaları kadar çöp işine maf- niklerin girişine izin verme- met halk sağlığını yeteri kayeni<br />

açılacak tesisle 400 işçi- yanın bulaşması ve çöpün ay- diği ve çöp konulacak yer dar göz önünde bulundurnin<br />

görevine son verileceği- nı zamanda para anlamına kalmadığı için çöplerin bir muyor, mafya içinse çöp denin<br />

söylenmesi de olayları gelmesi de etken. Napo- kısmı açık havada yakılıyor, mek para demek. Sorun her<br />

iyice kızıştırdı. Göstericiler li’deki mafya örgütü Camor- bu işlem de zehir ürettiği ve ne kadar farklı aktörlerle bir<br />

çöp kamyonlarını engelle- ra, çöp işini büyük bir gelir yangınlara sebep olduğu için keşmekeşe dönüşmüş olsa<br />

meye çalıştı, polislere taş ve kaynağına dönüştürmüş du- halk sağlığını tehdit ediyor. da, halk da aslında bu dusopalarla<br />

saldırdı, çöpleri so- rumda. Kentte çöp arıtma Ni te kim doktorlar da Napoli rum karşısında sessiz kalmıkaklara<br />

saçtı. Bunların yanı sı- amaçlı ve yüksek teknoloji kentindeki kanser hastası sa- yor. 16 yıllık bu utanç verici<br />

ra Terzigno-Boscoreale ka- ürünü fırınlar inşa edilmesi yısının ulusal ortalamanın soruna kesin çözüm her ne<br />

rayolunda bir otobüs ateşe yönündeki tüm çabaları en- çok üzerinde olduğunu belir- kadar bulunamamış olsa da,<br />

verildi, polis merkezinin g el leyen Camorra, Napoli tiyor.<br />

devleti ciddi çözüm arayışına<br />

önüne çöpler yığılarak polis kentinin sadece çöplük alan- Evet, Napoli’de tonlarca çöp itecek başkaca bir mekanizaraçlarının<br />

buradan çıkması larına mahkûm olmasına yol sokaklarda duruyor. Öyle ki, ma da ufukta görülmüyor.


Hollanda: Beklenen Koalisyon Kuruldu<br />

8 Aydan DOĞAN<br />

EKİM 2010<br />

<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

Hollanda: Beklenen Koalisyon Kuruldu<br />

Aydan DOĞAN<br />

Hollanda’da uzun, değişken Partisi ikinci olsa da, bu se- üçüncü parti olmuş, bir ön- sek bütçe açığıyla bir an önyapılı<br />

koalisyon kurma süreci çimlerde anti-İslam tavrıyla ceki seçimlerden birinci çı- ce savaşmak için aceleci davyaklaşık<br />

4 ay sonunda niha- bilinen Geert Wilders’ın par- kan Hıristiyan Demokrat Par- ranıp koalisyonu 1 Temyet<br />

başarıya ulaştı. 9 Hazi- tisi PVV ve sağ kanat liberal- ti (CDA) ise koltuk sayısının muz’dan önce kurma çabaran’da<br />

yapılan seçimler sağ lerin partisi VVD büyük başa- yarısını kaybederek dördün- sına girse de, yapılan başarıpartilerin<br />

başarısıyla sonuç- rı kazanmıştı. Seçimlerin so- cü sıraya düşmüştü. VVD li- sız görüşmeler bu süreci<br />

lanmıştı. Her ne kadar İşçi nucunda VVD birinci, PVV de deri Mark Rutte, ülkenin yük- uzatmıştı.<br />

Seçim sonrası süreç<br />

Hollanda’da seçimler yapıl- VVD, İşçi Partisi PvDA ile oluşt urulabilecek bir diğer yon kurma fikri tekrar ön pladıktan<br />

sonra süreç şu şekilde azınlık partileri olan Liberal koalisyon seçeneği PvDA- na çıktı. Tabii, bu seçenek tekişliyor:<br />

Öncelikle Kraliçe ko- Demokrat Parti (D66) ve yeşil CDA-VVD ittifakı olabilirdi. rar masaya yatırılınca yeni<br />

alisyon seçeneklerini parti- sol partiden (GroenLinks) An ca k PvDA lideri Job bir arabulucu atanması günlerle<br />

görüşmek ve nabız yok- oluşan bir koalisyon seçene- Cohen’in seçimin kaybeden deme geldi; bu sefer uzlaşlamak<br />

amacıyla birini atıyor ği üzerinde durdu. Bu koalis- tarafları olan kendi partisi ve ma arayacak kişi CDA üyesi,<br />

ve bu kişi Kraliçe’ye geri bil- yon seçeneğine “purple CDA’nın koalisyon kurma- eski başbakan Ruud Ludirimde<br />

bulunuyor. Bu rapor plus” denmesi partilerin ması gerektiğine inandığını bers’in önerdiği VVD yöneparalelinde<br />

potansiyel bir ko- renklerinden kaynaklanıyor- açıklaması bu seçeneği de or- tim kurulu başkanı ve eski<br />

alisyon seçeneği oluşuyor ve du: “Mor/purple”, İşçi tadan kaldırdı. Zaten CDA Rotterdam belediye başkanı<br />

Kraliçe, Başbakan olacağı Partisi’nin kırmızısıyla Libe- da da ha ön ce Li be ral Ivo Opstelten olacaktı. CDA<br />

düşünülen kişiyi koalisyonu ral Parti’nin mavisini, “artı/ Parti’yle hükümet harcama- lideri Maxime Verhagen’in dikurmakla<br />

görevlendiriyor. plus” ise iki küçük merkez sol larının kısılması yönünde bir ğer iki parti uzlaşmadan gö-<br />

Nitekim Kraliçe’nin ilk aşa- parti olan D66 ve Groen adım atılmasının imkansız rüşmelere katılmayı reddetma<br />

için atadığı kişi, Leiden Links’i simgeliyordu. Ancak göründüğünü belirterek tav- mesiyle ilk aşamada sonuç<br />

Üniversitesi’nde hoca olan özellikle VVD ve PvDA ara- rını az çok göstermişti. alınamadı. Ama Verhagen’in<br />

VVD senatörü Rosenthal’a sında ekonomik krizle başa Rosenthal, 2 haftalık uzlaş- üzerinde koalisyon görüşverildi.<br />

Ülkenin ekonomik du- çıkma konusunda yaşanan ma arayışı sonunda elindeki melerine katılması yönünde<br />

rumu göz önüne alınarak gö rüş ayrılıkları uzlaşma sağ- seçenekler tüketince, kendi- baskı yaratıldı. Bu siyasi basaceleci<br />

olması talep edilen lanamamasına yol açtı. Do- siyle beraber çalışacak bir kı iş e yaradı ve 3 parti arası<br />

Rosenthal da bu doğrultuda layısıyla bu koalisyon kurma arabulucu daha atamasını görüşmeler başladı. Ancak<br />

hemen VVD, PVV ve CDA ça b ası da başarıya ulaşama- Kraliçe’den talep etti ve İşçi bu sefer üzerinde uzlaşma<br />

arasında bir ittifak arayışına mış oldu.<br />

Partili Jacques Wallage bu aranılan koalisyon CDA ve<br />

girişti. Zira bu seçimin asıl ka- Bu durumda seçenekler Ro- göreve “Purple Plus” koalis- VVD’nin oluşturacağı bir<br />

zanan partileri VVD ve PVV senthal için gittikçe azalıyor- yon tipinde tekrar ittifak ku- azınlık hükümetinin PVV taidi.<br />

Wilders’ın partisi VVD’ du. Zira PvDA, en başından rulmaya çalışılması düşünü- rafından parlamentoda desnin<br />

uç talepleri uzlaşmayı zor- beri PVV ile aynı koalisyonda lerek atandı. Bu koalisyon teklemesiyle oluşturulacak<br />

laştırsa da, VVD temelde uz- yer almayacağını dile getiri- için yapılan görüşmeler par- bir azınlık hükümetiydi. Yani<br />

laşma yanlısı bir çizgi izle- yordu. D66 da Müslüman ül- tilerin pek çok taviz vermesi ilkinden farklı bir durum söz<br />

mişti. CDA’nın türban vergi- kelerden göçün yasaklan- sonucunda kritik bir aşama- konusuydu. Opstelten için<br />

si, etnik kayıt gibi kilit konu- masını ve türban takanlara ya kadar gelse de, diğer par- bu süreçte asıl zorluk PVV’<br />

larda uzlaşmaya varmadan ek vergi uygulanması gerek- tilerin hükümet harcamala- nin meclis desteğini garanti<br />

VVD ve PVV ile yürütülen ko- tiğini savunan PVV ile rının VVD’nin talep ettiği ka- altına almak oldu.<br />

alisyon görüşmelerine katıl- “büyük bir insan grubuna ay- dar düşürülmemesi gerekti- CDA lideri Verhagen, PVV ile<br />

mayı reddetmesi ve PVV’nin rımcılık uyguladığı” gerekçe- ğine inanması ve vergiler ko- aynı masaya oturduğu için<br />

de CDA olmadan görüşme- siyle “asla aynı koalisyonda nusunda da anlaşılamaması özellikle kıdemli CDA üyeleri<br />

lere devam etmenin anlam- yer almayacağı”nı bu süreç- üzerine başarıya ulaşamadı. tarafından topa tutulsa da,<br />

sızlığını vurgulayıp görüş- te açıkladı. D66 zaten seçim- Dolayısıyla ikinci deneme de savunmasını bir çoğunluk hümelere<br />

böyle sürdürmeyece- lerden önce Wilders’ın parti- ekonomi politikalarında uz- kümeti yerine azınlık hüküğini<br />

açıklamasıyla ilk raunt siyle yapılacak bir koalisyo- laşılamaması nedeniyle rafa metini kabul etmesiyle yapsona<br />

erdi. nun uluslararası izolasyona kalkmış oldu. mış oldu. Yine de lider ulus-<br />

Rosenthal, ikinci seçenek y ol a ça cağına inandıklarını Bu ortamda VVD, CDA ve lararası siyasilerden de tepki<br />

olarak, “purple plus” denilen belirtmişti. Bu durumda P VV’den oluşan bir koalis- almaktan kurtulamadı. Al-


<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten EKİM 2010<br />

Hollanda: Beklenen Koalisyon Kuruldu<br />

Aydan DOĞAN<br />

manya Hıristiyan Demokrat kı göçmenlik yasaları getir- dığı gerekçesiyle süreçten çe- olurken, VVD emeklilik yaşı-<br />

Parti lideri Euregio, Verha- mek koşuluyla karara razı ol- kileceğini açıklamasıyla ya- nın 67 olması gerektiği kogen’e<br />

açık bir mektup gön- du. Bu süreçte CDA’lı siyasi- şanılan bu sıkıntılı dönem so- nusunda ısrarcıydı. Buna bir<br />

dererek Wilders’la bir azınlık lerin PVV ile koalisyon konu- nuçlandı.<br />

de CDA ile PVV arasında en<br />

hükümeti kurmak için çaba sunda isteksizliği sürece göl- Kraliçe Beatrix durumu çöz- başından beri var olan göçharcamalarını<br />

şaşırtıcı ve an- ge düşürmeye devam etti. mesi amacıyla geçici bir uz- menlik yasalarına ilişkin fikir<br />

laşılmaz bulduklarını yazdı. Wilders’ın göçmenlik ve en- man atadı. Partilerle yapılan ayrılığı eklenince, görüşme-<br />

VVD ile CDA, yürüttükleri ko- tegrasyon konusunda daha görüşmeler sonucunda koa- ler bir kez daha uzadı. Her şealisyon<br />

görüşmelerinde, ya- zorlayıcı taleplerde bulun- lisyon görüşmeleri tekrar baş- ye rağmen 5 Ağustos’ta başpılması<br />

gereken hükümet ta- ması süreci tıkanma noktası- ladı, ama görüşmeleri yürü- layan görüşmeler Ekim’e gesarrufunun<br />

kaynakları konu- na getirdi. CDA lideri Verha- ten Opstelten için görüşme- lindiğinde başarıyla sonuçsunda<br />

kolayca anlaştı. PVV li- gen sorunu partisinin parla- ler bundan sonra da kolay lanmıştı.<br />

deri Wilders ise, aslında ya- mento üyeleriyle tek tek gö- geçmedi. Örneğin, CDA ve<br />

pılacak tasarruf miktarını rüşerek halletse de, PVV’nin PVV emeklilik yaşının 65’ten<br />

çok yüksek bulsa da, daha sı- CDA’ya artık güveni kalma- 66’ya çıkarılmasına razı<br />

Koalisyon anlaşması<br />

Yeni hükümetin sloganı, rin sınırı. Anlaşma, burka ya- leri ödeyecek ve tehlikeli sa- sıntılar gibi tartışmalı konu-<br />

“özgürlük ve sorumluluk”. s ağını ve göçün azaltılması yılan ülkelerden yapılan sı- lar da anlaşmada yerini aldı.<br />

Mark Rutte, yapılan anlaş- yönünde kısıtlamalar getiril- ğınma talepleri otomatik Ayr ıca y eni sağ kanat koalismanın<br />

amacının çalışkan mesini içeriyor. Yeni koalis- olarak reddedilebilecek. Bun- yon bir önceki hükümetin<br />

Hollanda insanını yeniden or- yon ayrıca sadece göçmenlik lara ek olarak polislerin ve d üşmesine yol açan Afganistaya<br />

çıkarmak olduğunu vur- ve entegrasyonla ilgilenecek adalet bakanlığı çalışanları- tan’a gönderilecek askerler<br />

guluyor.<br />

yeni bir bakanlık atamayı da nın türban takması da ya- konusunda da uzlaştı ve ye-<br />

Koalisyon anlaşmasının en planlıyor. Artık entegrasyon saklanacak.<br />

niden asker gönderilmesi kaheyecanla<br />

beklenen kısmı, sınavları daha zor olacak, Bu konunun dışında emekli- rarı alındı. Teklifin bir an öntabii<br />

ki göçmenler konusun- göç men ler en teg ras yon lik yaşının 65’ten 66’ya çıka- ce parlamentoya sunulması<br />

da yapılacak düzenlemele- kurslarının ücretlerini kendi- rılması, bütçede yapılacak kı- bekleniyor.<br />

9<br />

Peki tepkiler?<br />

Bu koalisyona rıza göster- tisi Lideri Cohen ise, kurulan Green Peace örgütü de 3 par- lemeye çalıştıklarını mı dümeyen<br />

iki CDA’lı milletvekili koalisyonun en kötü seçenek ti liderinin havayı kirletecek şünmeliyim!” Eski bir feminedeniyle<br />

hükümet kurma olduğu görüşünde. Cohen’e nükleer enerji merkezlerine nist dergi editörü ise durumu<br />

çalışmaları birkaç gün gecik- göre, Wilders’ın çok az so- kapı açtığını ve artık Hollan- “ortaçağa dönüş” olarak nise<br />

de, Verhagen’in gösterdi- rumluluğu olmasına karşın da’da daha düşük çevresel telendiriyor. Öyle ki, koalisği<br />

çabalar sonucunda onla- çok fazla gücü var. Burka ve hedefler konulacağının orta- yon ortağı CDA üyeleri bile<br />

rın da onayı alınmış durum- polislerin türban takmasına da olduğunu açıkladı. Nite- durumdan memnun olmada<br />

getirilen yasağı “politik kim D66 lideri de koalisyon yanlar arasına katılmış du-<br />

Hollanda’nın yeni Başbaka- semboller” olarak adlandı- anlaşmasında göçmenlik ko- rumda ve Verhagen’i yetenı,<br />

beklendiği üzere VVD li- ran Cohen, bu tip yasaklar nusunun 7 sayfa tutmasına rince etkili olamamakla bir<br />

deri Rutte. Koalisyon ortağı getirilerek bir problem var- karşılık çevre konusuna sa- kez daha suçluyorlar.<br />

CDA’nın lideri Verhagen ise mış izlenimi yaratıldığını, dece 17 satır ayrılmasına dik- Tüm bunlar oladursun, Wil-<br />

Başbakan Yardımcısı oldu ve kendisinin daha önce hiç tür- kat çekmişti.<br />

ders da kabine kurulur kubakanlıklar<br />

da iki parti ara- banlı bir polis görmediğini Yapılan anketlere göre, nü- rulmaz sert söylemlerine başsında<br />

paylaştırıldı. Hollan- vurguladı.<br />

fusun yüzde 50’si kurulan ka- ladı. Batılı olmayan göçmenda’nın<br />

1918’de beri ilk kez Siyasiler dışında sivil toplum bineyle ilgili olumlu düşün- lerin sayısında gözle görülür<br />

“Liberal” bir başbakanı ol- örgütlerinden de tepkiler celere sahip. Ancak kabine- bir azalma yakalanmazsa bumuş<br />

oldu; ayrıca bu kabine var. “Azınlık Hakları Organi- de sadece 3 kadının yer al- nun PVV için dolayısıyla ka-<br />

İkinci Dünya Savaşı’ndan be- zasyonu” ve Türk Çalışanları ması tepki çekiyor. Almere bine için de problem olacari<br />

kurulan ilk azınlık hükü- Birliği (TAN), koalisyonun Belediye Başkanı Annemaria ğını söyledi bile. Dolayısıyla<br />

meti olması yönüyle de dik- farklı nüfus grupları arasın- Jorritsm, nüfusun yarısının Hollanda’nın bundan sonra<br />

kat çekici.<br />

da tansiyonu yükselteceğini kadın olmasının kabinede nasıl bir çizgide ilerleyeceği<br />

YeşilSol parti lideri Halsema, söyledi. Irkçılık karşıtı örgüt yansıtılması gerektiğini söy- büyük merak konusu. Zira<br />

çıkan sonucu tam bir Wilders “Nederlands Bekent Kleur” ledi. Avrupa Komisyonu üye- Hollanda’da yaşanılacak dekabinesi<br />

olarak nitelendirdi. (Hollanda Renklerini Kabul si ve eski VVD üyesi Neelie ğişikliklerin sınırını bir süre<br />

D66 lideri Pechtold da para- Ediyor) ise VVD ve CDA’yı Kroes de hayal kırıklığına uğ- daha Wilders’ın kabine üzelel<br />

eleştiriler getirdi ve Wil- Wilders’ın anti-İslam kam- radığını dile getirenlerden: rinde yaratacağı etki belirleders<br />

etkisinin çok bariz ol- panyasını uygulamasına yar- “Ülkede yeterli donanıma sa- yecek gibi görünüyor.<br />

masına dikkat çekti. İşçi Par- dım etmekle suçladı. Ayrıca, hip kadın olmadığını mı söy-


10 EKİM 2010<br />

Kamu İşleri!<br />

Zahide Tuğba ŞENTERZİ<br />

Kamu İşleri!<br />

Çek Hükümet Ortağı Güvenlik Şirketi Çıkınca…<br />

Zahide Tuğba ŞENTERZİ<br />

Çek Cumhuriyeti’nde yapı- “medya”, diğer tarafındaysa manda Çek Cumhuriyeti sı- tığını açıkladı. Öte yandan,<br />

lan son seçimlerde sandık- kendisine iftira atıldığını id- nırlarında faaliyet gösteren Kamu İşleri Partisi’nin seçim<br />

tan “taze kan” olarak çıkan dia eden ve iddiaları zikre- üçüncü en büyük şirket de. Si- kampanyasını yürütmesinin<br />

Kamu İşleri Partisi (Veci den herkese dava açan ABL yasete atılmadan önce şirke- yanı sıra partinin ana spon-<br />

Verejné-VV), ortalığa saçılan var. Ve tabii bir de tüm suçla- tin genel müdürlüğünü ya- soru olarak da Vít Bárta göskandallara<br />

bakılırsa siyase- maları reddeden Ulaştırma pan Bárta, Şubat’ta göre- rülüyor. Seçimlerden sonra<br />

te o kadar da tazelik katma- Bakanı. Bakan Vít Bárta, as- vinden ayrıldı ve parti üyesi parti başkanı eski gazetecimış.<br />

Önce özel şirket ABL’nin lında birbirine geçmiş olay- olmamasına rağmen Kamu yazar Radek John’un İçişleri<br />

patronu bakan, sonra da şir- lar silsilesinin başkahrama- İşleri Partisi listesinden aday Baka-nlığı’na getirilmesine<br />

ket çalışanları müsteşar ya- nı. 1992’de üniversitede öğ- gösterildi. Mayıs’taki seçim- karşı çıkanlar tarafından dikpıldı;<br />

o da yetmedi şirketin as- renciyken kurduğu ABL şir- lerden sonra da “partisi”ne kat çekilen ABL-Kamu İşleri<br />

lında partinin ana sponsoru keti, geçtiğimiz sene içerisin- üye oldu. Temmuz başında Partisi ilişkisine rağmen Raolduğu<br />

ve kamu ihalelerine de ülkenin en büyük güven- da ABL şirketinin yüzde 50 dek John İçişleri Bakanı, Vít<br />

girmekle kalmayarak ihale- lik şirketi oldu. İngiltere, hissesini siyasette olması ne- Bárta da Ulaştırma Bakanı ollerin<br />

çoğunu kazandığı orta- Slovakya ve Türkiye’de de şu- deniyle şirket müdürü karde- du.<br />

ya çıkarıldı. Ama belki de en beleri olan şirket, aynı za- şi Matej Bárta ve eşine satçarpıcı<br />

olanı, bu "ismiyle müsemma"<br />

partiyle ilişkisi olan<br />

şirketin niteliği. Zira özel güvenlik<br />

şirketi ABL’nin zamanında<br />

siyasi amaçlı “detektiflik”<br />

yaptığı ortaya çıkmış durumda.<br />

Kim izletti? Bilinmiyor…<br />

Amaç? Siyaseten kullanılabilir<br />

kozlar elde etmek.<br />

Çek kamuoyunun aylardır<br />

tam bir arkası yarın tadında.<br />

izlediği ABL-Kamu İşleri ilişkisine<br />

dair skandallar birer birer<br />

ortaya çıkıyor. Şirketin<br />

"devlet"e doğrudan nüfuzu<br />

ve izlediği yöntemler kafa karıştırıcı<br />

nitelikte. Hikâyenin<br />

bir tarafında kontrol mekanizması<br />

olarak çalışan<br />

Tepkiler<br />

Ana muhalefet lideri Bohus- şarı olarak işe aldı.<br />

kamu ihaleleri ve kamu kay- Ekim başında istifa etmeye<br />

lav Sobotka, özel sektör tem- ABL, ana muhalefet partisi naklarına giden yolu kendi- hazırlandığını kamuoyuna<br />

silcilerinin devlet kadroların- başkanının sözlerini karala- lerine açmaya çalışıyor açıkladı. Sosyal Demokratlada,<br />

özellikle de ulaştırma, ma kampanyası olarak nite- olabilir.” Sobotka, başbakan rın dikkatleri çektiği bir diğer<br />

eğitim ve içişlerinde makam lese ve özür beklese de, So- Necas’ın yolsuzlukla müca- konuysa, güvenlik şirketlesahibi<br />

yapılmasına dikkat çe- botka yaptığı yazılı basın del e ko nusunda ne kadar cid- riyle ilgili hazırlanan kanun<br />

kerek bu durumdan duydu- açıklamasında özür dilemeyi di olduğunu kanıtlaması için tasarısının ABL şirketiyle<br />

ğu endişeyi dile getiriyor. düşünmediğini net bir şekil- Hajn, Sýkora ve İçişleri güçlü bağları olan İçişleri<br />

Sobotka’nın Vít Bárta hari- de ifade etti: “Kamu yararı ve Bakanı Ra dek John’un Bakanlığı’nda kaleme alıncinde<br />

kastettiği isimlerden özel sektör menfaatlerinin müsteşarı Michal Moroz’un ması. Sosyal Demokrat Jabir<br />

tanesi de Martin Sýkora: bütünleşmesiyle ilgili ciddi görevlerinden alınmalarını roslav Tejce göre bu kanu-<br />

Eski ABL çalışanı, şimdi ise bir risk altında olduğumuzu sağlaması gerektiğini belirt- nun mevcut şartlarda Savun-<br />

Ulaştırma Bakanlığı müste- düşünüyoruz. Sonuç itibariy- ti. Sobotka’nın zikretmediği, ma Bakanlığı tarafından<br />

şarı. Aynı şekilde Kamu le, bazı özel şirketler kendi ancak ABL yönetim kurulun- hazırlanması daha uygun<br />

İşleri’nden Eğitim Bakanı temsi lcil erini siyasi partiler da n İçişleri Bakanlığı müste- olurdu.<br />

olan Josef Dobeš de eski ABL aracılığıyla bakanlıklarda ş arlığ ına terfi alan bir diğer<br />

çalışanı Kryštof Hajn’ı müste- önemli pozisyonlara getirip isim Miroslav Zahálka ise<br />

Organize işler<br />

<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

Ancak sorun yalnızca özel şir- ğini düşünüyor. Komünist dö- ícek de izlenenler listesinde. kinmediklerini belirtiyor.<br />

ket ABL temsilcilerinin kamu- nemin devlet güvenlik birimi Sonuç? Vít Bárta suçlamaları ABL, Çek Sosyal Demokrasi<br />

ya sızması değil. MfDnes ga- StB’yi aratmayan yöntemler- reddediyor. Kamu İşleri Partisi Genel Başkanı’na da<br />

zetesinin yayımladığı belge- le elde edildiği anlaşılan bir- Partisi’ne sponsorluk yapıldı- özür dilemediği ve sözlerini<br />

lere göre, şirket 2006’da çok gizli kamera görüntüsü ğını da, kendisinin ABL şirke- geri almadığı taktirde dava<br />

Prag 11 bölgesinin o dönem- bulunmakta. Ayrıca, Šofro- tiyle bir bağlantısı kaldığını açılacağını bildiren bir açık<br />

ki Belediye Başkanı olan vá’nın özel yaşamıyla ilgili çe- da, 2006 yılında yapılan izle- mektup yayınlamış durum-<br />

ODS Partisi Genel Sekreteri şitli bilgi ve belge de düzen- meyi de… ABL, MfDnes ga- da. Ret cevabı da aldılar as-<br />

Marta Šofrová’yı da izlemiş. lenmiş. Üstelik, izlenen yal- zetesi yayıncısı Mafra şirketi- lında.<br />

ABL'nin bu işi kimin için yap- nızca Šofrová da olmamış. ne de 35 milyon Çek Kronu Bir müsteşar istifa etmeye hatığı<br />

belli değil. Šofrová, o dö- 2006‘da Prag 11 bölgesinde (1.5 milyon Euro) tutarında zırlanıyor, ABL şirketi “deteknemde<br />

ODS’in bir kanadının çalışan, önceleri Çek Sosyal tazminat davası da açtı. Ga- tiflik” bürosunu kapatıyor.<br />

büyük baskısı altında oldu- Demokrasi Partisi şimdi ise zetenin genel yayın yönet- İzlemeler yargıya taşındı.<br />

ğunu ve görevden ayrılması i- TOP 09 üyesi olan İvan meniyse sundukları belgele- Ve… Çekler daha nelerin orçin<br />

parti üyelerinden birisi- Škoda ve ODS`den TOP rin tam ve gerçek olduğunu taya çıkabileceğini merak<br />

nin böyle bir şey yapabilece- 09`a geçiş yapan Jan Vaš- savunuyor ve davadan çe- ederek davayı izliyor.


<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten EKİM 2010<br />

Letonya Sandığından 'Birlik' Çıktı<br />

Ahmet ERDOĞAN<br />

11<br />

Letonya Sandığından ‘Birlik’ Çıktı<br />

Ahmet ERDOĞAN<br />

Ekim’in ilk haftasında Leton- güçlü rakipleri olan Sask- kazanan Letonya, parla- su olmadığı sürece, her 4 yılyalılar<br />

genel seçimler için anas Centrs (Uyum Merkezi), menter demokrasi anlayışını da bir yapılmakta. Ayrıca<br />

sandık başına gitti. Yaklaşık üçüncü de yaklaşık yüzde benimsedi. Ancak 1993’de Cumhurbaşkanı da Saeima<br />

2.3 milyon nüfusa sahip ül- 19.5 oyla Zalo un Zemnieku yapılan yeni dönemin ilk ge- içerisinde yapılan ayrı bir sekede<br />

2 Ekim’de gerçekleştiri- Sa vi e niba (Y eşi ller ve nel seçimlerin çok da verimli çim sonucu seçilmekte. Hülen<br />

seçimlerde 1.5 milyon Çiftçiler Birliği) oldu. Yedinst- olmadığı yaygın kanı. Zira kümet kurma görevi de Cumseçmen<br />

oy kullandı. İktidar- va, parlamentoda (Saeima) Rus askerlerinin Letonya’dan hurbaşkanı tarafından Saeidaki<br />

Valdis Dombrovskis li- bulunan 100 sandalyeden tümüyle çekilişi 1994’ü ma ’daki parti ya da partilere<br />

derliğinde üç partiden 33’üne sahip olurken, Rus buldu.<br />

verilmekte. 1991’de kazanıoluşan<br />

Yedinstva (Birlik Blo- yanlısı Saskanas Centrs ise Tek meclisli ve tek aşamalı se- lan bağımsızlık sonrası uyğu)<br />

aldığı yaklaşık yüzde 29 sandalye kazandı. çim sistemini benimseyen gulanan bu sistem, İkinci<br />

31.22 oyla birinci olurken, i- 1991’de Sovyetler Birliği’nin Letonya’da seçimler, olağa- Dünya Savaşı öncesinde de<br />

kinci yüzde 26.04 ile en dağılmasıyla bağımsızlığını nüstü bir durumun söz konu- geçerliydi.<br />

Dış takip<br />

Letonya’daki seçimler ülke dı- Yakalanması zor görünen bu se tümünü toplam nüfusun Öte yandan, seçimin iki şaşından<br />

da sıkı bir şekilde ta- rakamlarla büyümeyi sürdü- yüzde 28’ini oluşturan Rus- şırtıcı sonucu daha oldu. Aşıkip<br />

edilmekte. Özellikle r en Le to nya ekonomisi, lardan almakta olan Uyum rı milliyetçi olarak bilinen Vi-<br />

Uluslararası Para Fonu (IMF) 2007’den başlayarak krizin Merkezi, böyle bir hedefleri- su Latvijai (Her Şey Letonya<br />

ile Letonya arasındaki eko- de etkisiyle 2008-2009 ara- nin olmadığını belirtmekle İçin) partisi meclise girerken<br />

no mik kri zin baş la dı ğı sında yaklaşık olarak yüzde birlikte, Afganistan’daki Le- Rusya Federasyonu’yla işbir-<br />

2008’de imzalanan stand- 25 daraldı ve işsizlik zirveye tonyalı askerleri geri çekme liği yapılmasını ve beraber<br />

by anlaşmasının seçim so- ulaştı. 2007’de yüzde 5.4 se- isteklerinin olduğunu da dile hareket edilmesini savunan<br />

nuçlarından ne yönde etkile- viyelerinde bulunan işsizlik getirmiş durumda.<br />

Za Prava Çeloveka (İnsan<br />

neceği kaygısını taşıyan IMF oranları günümüzde yüzde Yedinstva lideri Başbakan Hakları İçin) partisiyse meclis<br />

yetkilileri, seçimi yakından ta- 22.5 seviyelerine ulaştı. Eko- Dombrovskis, çıkan sonuçla- dışında kaldı. Belirttiğimiz bu<br />

kip etti. Zaten mevcut parti- nomide yaşanan bu büyük sı- rı ülke halkının partisinin uy- iki husus, uzmanların Avrulerin<br />

seçim propagandaları- kıntıların, seçimlerde ister is- guladığı ekonomik progra- pa’da aşırı milliyetçiliğin yüknın<br />

büyük bir kısmını da eko- temez halkı ekonomik prog- ma ve istikrara oy verildiği selişe geçtiği yönündeki tesnomi<br />

programları oluşturu- ramlar üzerinden karar ver- şeklinde yorumluyor: “Bu so- pitlerini doğrular nitelikte.<br />

yordu. 2000’lerde sürekli bü- meye ittiği düşünülmekte. nuçlar, bize mevcut politika- Seçim sonuçlarının doğrulayümeye<br />

başlayan Letonya Seçimlerden zaferle çıkan larımızı sürdürmemiz yolun- dığı bir başka tespitse, muekonomisinin<br />

büyüme hızı Yedinstva Bloğu, ekonomik da bir çağrı içeriyor. Tabii ki, halefet tarafından sürekli dioranlarının<br />

Avrupa’da ilk sı- programını genel olarak IMF mecliste yer alan bütün par- le getirilen “değişim” slogaralarda<br />

yer aldığı belirtilir- ile yapılan antlaşmalar üze- tilerle görüşeceğiz. Uyum nının genel olarak Baltıklarken,<br />

2008 yılında patlak ve- rine inşa ediyor. Büyük ölçü- Merkezi’yle de uzlaşma nok- da aslında çok da fazla tarafren<br />

ekonomik krizin de de etnik Rusların destekledi- taları bulmaya çalışacağız.” tar bulamamış olması. Onun<br />

Avrupa’da en büyük darbe- ği ve merkez sol parti diye de Dombrovoskis’in muhalefet için ülkede temel gündem,<br />

lerden birini Letonya ekono- anılan Uyum Merkezi Parti- partisi Uyum Merkezi’yle uz- Dombrovskis liderliğindeki<br />

misine indirdiği bilinmekte. si’ninse ülkeyi AB ve NATO’ laşıp uzlaşamayacağını önü- Yedinstva’nın büyük bir re-<br />

Rakamlarla ifade edilecek dan uzaklaştıracağına ina- müzdeki günler gösterecek, sesyona giren ülkeyi bu krizolursa,<br />

2005’te yüzde 10.6 nılmakta. En büyük şehir ancak uzmanlar bu uzlaş- den kurtarma görevini önüolan<br />

Letonya’nın büyüme olan başkent Riga’da şehir manın gerçekleşme ihtimali- müzdeki süreçte ne derece<br />

hızı oranı 2006’daysa yüzde konseyini de elinde bulun- nin düşük olduğunun altını yerine getirebileceği.<br />

11.9 olarak gerçekleşti. duran ve oylarının neredey- çizmekte.


Dayton'ın Gölgesinde Bosna Seçimleri<br />

12 Emrecan ERDOĞAN<br />

EKİM 2010<br />

<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

Dayton'ın Gölgesinde<br />

Bosna Seçimleri<br />

Emrecan ERDOĞAN<br />

Kasım 1995’te ABD’nin Ohio sistem olduğunu düşünmüş- nı denetlemek üzere cum- kanlığı Konseyi’nin üyeleri<br />

eyaletinde, dönemin Bosna- lerdi. Bu sistemle, Bosna Her- hurbaşkanını görevden al- tek tek ilgili etnik gruplarca<br />

Hersek Devlet Başkanı Aliya sek devleti yönetim açısın- mak dâhil çok geniş yetkiler- seçildi. İlginçtir ki, seçimlerin<br />

İzzetbegoviç, Sırbistan Dev- dan iki devletçiğe bölündü: le donatılan bir uluslararası sonuçları ülke içinde ve uluslet<br />

Başkanı Slobodan Milose- Hırvatların ve Müslümanla- “Yüksek Temsilcilik” kurumu lararası camiada aynı anda<br />

viç ve Hırvatistan Devlet Baş- rın oluşturduğu ve toprakla- oluşturulmuştu. Öte yandan hem olumlu hem de olumsuz<br />

kanı Franjo Tudjman savaşı rın yüzde 51’ne sahip olan yönetime “Üçlü Devlet Baş- yansımalar buldu. Ortak kabitiren<br />

ve yeni Bosna-Hersek Bosna-Hersek Federasyonu kanlığı Konseyi” aracılığıyla nı, bu seçimlerin diğerlerindevletini<br />

kuran ünlü Dayton ve Bosnalı Sırpların oluştur- tüm etnik unsurların katıl- den farklı olarak -olumlu ya<br />

Anlaşması’nı imzaladıkları duğu ve toprakların yüzde ması düşünülmüştü. İşte geç- da olumsuz manada- önemli<br />

zaman, getirilen sistemin gü- 49’una sahip olan Sırp Cum- tiğimiz ay ülkenin tüm bu kar- sonuçlar doğurabileceği konün<br />

koşullarında herkesin hu riyeti. Ayrıca Dayton maşık ve bölünmüş yapısı nu sun daydı.<br />

üzerinde uzlaşabileceği tek Anlaşması’nın uygulanması- içerisinde Üçlü Devlet Baş-<br />

Seçimle gelen değişim umudu<br />

Seçimlerden önce uzmanlar disiplinli olageldiler. Bu du- nin “akil” Müslüman lideri kes için ideal bir lider olmasa<br />

iki şey üzerinde uzlaşmıştı. rumda, yüksek katılım, bek- olan Alija Izetbegović’in oğlu da, kampanyasında savun-<br />

İlki, seçime katılımın düşük lenenden fazla sayıda “milli- olan Bakir Izetbegovic, uz- duğu tüm etnik unsurları uzolacağı<br />

yönündeydi; ikinci- yetçilik karşıtı”nın sandığa manlara göre kamplaşmala- laştırma politikası ona göz arsiyse<br />

sonuçların bize yeni bir gittiğini gösteriyor ki, bu çok- rın yaşandığı ülkede diğer et- dı edilemez bir başarı kazanşey<br />

sunmayacağıydı. Ancak etnili Bosna-Hersek açısında nik gruplarla işbirliği yapabi- dırmış durumda. Öte yanbugün<br />

durum biraz daha sevindirici bir gelişme olarak lecek tek isim. Izetbegovic, dan, 2009’da parti başkanlıfarklı<br />

gözüküyor. Seçime ka- görülüyor.<br />

sonuçların ardından yaptığı ğı yarışında Sulejman Tihić’e<br />

tılım yüzde 56 oranında ve Şaşırtıcı bulunan diğer bir so- açıklamada, barış, daha iyi kaybetmişti. Beklenmeyen sebu<br />

rakam dört yıl önceki se- nuçsa, hayal kırıklığı yarat- bir ekonomi ve işsizlik soru- çim sonuçlarının ardından<br />

çimlerden daha yüksek. Tah- masına rağmen tekrar seçil- nun ortadan kaldırılması, bu ikilinin uyumunun nasıl<br />

min etmesi zor olmayacağı mesi beklenen Müslüman li- Bosna’da istikrarın sağlan- olacağı da merak edilen bir<br />

gibi, etnik kaygılarla oy ve- deri Haris Silajdžić’in seçimi ması ve Bosnalılara daha iyi diğer konu.<br />

ren “milliyetçiler” oy verme Bakir Izetbegovic’a kaybet- bir gelecek için elinden gelekonusunda<br />

her zaman daha miş olması. İç savaş dönemi- ni yapacağını söyledi. Her-


<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten EKİM 2010<br />

Dayton'ın Gölgesinde Bosna Seçimleri<br />

Emrecan ERDOĞAN<br />

13<br />

Bazı şeyler hiç değişmez (mi?)<br />

2006’daki son seçimlerden Konsey’e Sırp üye olarak ye- uzak kalabileceğinin bir gös- Önümüzdeki ay, Bosna’da saberi<br />

Sırp, Müslüman ve Hır- niden seçilmeyi başardı. An- tergesi olabilir.<br />

vaşın sona erişinin 15. yıl dövat<br />

liderler arasındaki söy- cak buradaki sürpriz Bosna’ Haris Silajdžić, dört yıl önceki nümü. Savaşın ardından ilk<br />

lem giderek sertleşti ve ülke- da işlevsel bir çözümden ya- seçim kampanyasında, sa- yıllarda ülke istikrarsızlık<br />

nin iki özerk bölgesi olan na olan Mladen Ivanić’in al- vaş döneminin armağanı için deydi. Ardından umut ve-<br />

Hırvat-Müslüman Federas- dığı yüksek oy oranı. Üstelik olan Hırvat-Müslüman Fe- rici gelişmeler ve reform süyonu’yla<br />

Sırp Cumhuriyeti araşt ırmacılar Bosna Sırp derasyonu ve Sırp Cumhuri- reci başladı ancak son dört<br />

arasındaki siyasi boşluk gi- Cumhuriyeti’nin gözetimi al- yeti düzenlemesini kaldıra- yıl içinde ülke yeniden umutderek<br />

arttı. Etnik bölünme tında yürütülen seçimlerde cağını vaat etmişti. Ancak bu suzluğa kapılmış durumda.<br />

karşısında duran Sosyal De- bazı usulsüzlüklerin de ola- söylemi bir başarısızlık ola- Silajdžić’in en mütevazı remokrat<br />

Parti’nin Üçlü Devlet bileceğini belirtiyor. Fakat ne- rak geri dönmekle kalmadı, form paketini bile gerçekleş-<br />

Başkanlığı Konseyi’ne Hırvat ticede ülkede etnik bölün- Sırp Cumhuriyeti lideri Milo- tiremediği ve Dodik’in Sırp<br />

aday olarak gösterdiği Zelj- meden yana olan Nebojsa rad Dodik’in de popülaritesi- Özerk Cumhuriyeti’nin ayrıko<br />

Komsic koltuğunu koru- Radmonovic’in tekrar seçil- ni arttırdı. Dodik ayrılma ta- calıkları için giderek sertleşmayı<br />

başardı ki, bu birçok mesi uzmanlara göre etnik leplerini artık açıkça dile ge- tiği 2006 yılından bu yana<br />

Müslüman’ın ona oy verdiği- anlaşmazlıkların ülkede hala tirir durumda. Örneğin geç- Bosna’da devlet mekaniznin<br />

bir göstergesi. Sırp milli- devam ettiğinin ve bunun ya- tiğimiz günlerde yaptığı açık- masının daha işler bir hale<br />

yetçilerinin lideri Milorad kın gelecekte ülkenin istik- lamada, 15 yıl içerisinde gelmesinin önündeki tüm yol-<br />

Dodik’in partisinin adayı rarsızlığının ve AB ve NATO Bosna-Hersek devletinin da- lar tıkanmış durumda.<br />

Nebojša Radmanović ise, gibi bölge oluşumlarından ğıl acağını iddia etti.<br />

AB ve Bosna seçimleri<br />

AB açısından konuya baktı- bugün de durumun değiş- vesinde değiştirilmek zorun- tum takınmalı. Dizdarevic’in<br />

ğımızda, AB’nin ülkeyle iliş- mediğini söyledi. Birleşmiş da. Ancak bu seçimler gös- en çarpıcı sözüyse, Yugoslavkilerde<br />

1992-95 savaşından Milletler gibi AB’nin de böl- terdi ki, ülkenin hareket y a’nın da ğı lmasının ardıngelen<br />

süreçten bu yana ta- gedeki çatışmaların çözü- alanlarına psikolojik ve siya- dan bölgede ortaya çıkan somamen<br />

etkisiz olduğu söyle- münde ve insani yardım ko- si bir duvar örülmüş durum- runların İkinci Dünya ve<br />

nebilir. Eski Yugoslav politi- nusunda yetersiz kaldığını da ve yeni hükümetin bu du- 1992-5 savaşlarından bile<br />

kacı Raif Dizdarević, geçtiği- belirten Dizdarevic, bu duru- varı aşabileceğiyse şüpheli. yoğun olduğu konusunda.<br />

miz günlerde verdiği bir rö- mun AB’nin tamamen etkisiz Dizdarevic’e göre, AB ve Ona göre, Bosna’da silahlar<br />

portajda, eski Yugoslavya bölge politikasına bir örnek ABD Bosna için “önce siz su stu ama nefret ve bölün-<br />

Cumhuriyeti döneminde Tito teşkil ettiği görüşünde. aranızda bir anlaşma sağla- melere dayanan savaş hala<br />

ve Milosevic’le birlikte çalış- Ona göre Dayton’un benim- yın, sonra biz bunu destekle- devam ediyor.<br />

tığını ve o gün Avrupa Toplu- settiği model, ülkenin yeni- riz” söylemini bırakmalı ve<br />

lukları’nın bölgedeki etkisiz den işlerlik kazanması için bir an önce istikrarın sağlanpolitikasını<br />

eleştirdiğini ve demokratik bir süreç çerçe- ması için yapıcı ve aktif bir tu-


Avrupa Ayaklandı: Grev Dalgası Büyüyor<br />

14 Esra AKGEMCİ<br />

EKİM 2010<br />

<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

Avrupa Ayaklandı:<br />

Grev Dalgası Büyüyor<br />

Esra AKGEMCİ<br />

Avrupa hükümetlerinin kü- 2010’dan itibaren Yunanis- lardan birisi Brüksel’de ger- mamakta kararlı, çünkü bu<br />

resel krizi aşmak ve bütçe ta n’da süren bir dizi genel ve çekleşti. Avrupa’nın dört bir reformları krizden çıkmak<br />

açıklarını kapatmak için baş- sektörel grev, bu dalganın ilk yanından gelen yürüyüşçü- için ödenmesi gereken bir bevurdukları<br />

“kemer sıkma” po- tetikleyicisi oldu.<br />

ler, Belçika’nın başkentinde del olarak gösteriyorlar. Öte<br />

litikaları olarak bilinen sos- Avrupa Sendikalar Konfede- yaşamı felç etti.<br />

yandan Avrupa halklarının<br />

yo-ekonomik reformlar, Av- rasyonu’nun (ETUC) çağrı- Grevlerin ardından yapılan hemen her kesiminden desrupa<br />

halklarını sokaklara sıyla, 29 Eylül’de İspanya, Yu- son kamuoyu yoklamaları, tek bulan ve uzun zamandır<br />

döktü. Yunanistan’da patlak nanistan, Portekiz ve İtal- Almanya’da Merkel’in, İtal- görülmedik bir kitlesellikle<br />

veren borç krizinin ardından ya’da bir günlük genel grev- ya’da Berlusconi’nin, İspan- hızla büyüyen grev dalgası,<br />

Avrupa genelinde uygulan- ler yapıldı; Ekim boyunca da ya’da Zapatero’nun ve Fran- bu bedelin ne kadar ağır olmaya<br />

başlayan sıkı mali poli- Avrupa genelinde eşgüdüm- sa’da Sarkozy’nin hızla des- duğunu bir kez daha gözler<br />

tikalar karşısında grev dal- lü, ulusal çapta eylemler de- tek kaybettiğini gösteriyor. önüne seriyor.<br />

gası giderek büyüyor. Şubat vam etti. En büyük protesto- Fakat liderler geri adım at-<br />

Yunanistan grev alanı<br />

AB ve IMF’nin 110 milyon 11 Eylül’de 20 bin kişinin ve gitti. 29 Ekim’de de ETUC’ toplu taşıma sektörleri büyük<br />

Euro’luk kurtarma paketi kar- Atina’da düzenlediği yürü- un çağrısıyla yapılan genel ölçüde sekteye uğradı.<br />

şılığında Nisan’da kamu har- yüşün ardından, hükümetin greve katılan telekomüni- Şubat’tan bu yana ülke çacamalarında<br />

büyük kesinti- nakliyat sektörünü özelleşti- kasyon şirketi, liman ve toplu pında devam eden genel<br />

ler yap ma ya zor la nan ren yasasını protesto eden taşıma araçları çalışanları- grev dalgası tüm Avrupa’ya<br />

Yunanistan’da sular durul- kamyon ve tanker sürücüleri nın grev ve iş bırakma ey- yayıldı.<br />

muyor.<br />

13 Eylül’de ülke çapında gre- lemleriyle ülkede iletişim ve<br />

Fransa’da lise öğrencileri de eylemde<br />

Fransa’da ekonomik reform emeklilik yaşını uzatmakla mesi gerekiyor. Ayrıca emek- nel grev yapıldı. 12 Ekim’<br />

çerçevesinde üç yıl içinde yüz kalmıyor, emeklilik maaşı li lik yaşının yükseltilmesi, re- deki eylemlere ülkenin farklı<br />

milyar doların üzerinde ta- alabilmek için gerekli yaş sı- form paketinin sadece ilk bö lg elerinden toplam 3.5<br />

sarruf yapılması öngörülü- nırını da ileriye atıyor. Bu du- adımlarından birisi. Bir son- milyon kişi katıldı. Özellikle<br />

yor. Bu kapsamda yapılacak rumda 60 yaşında emeklili- raki adımda binlerce kamu gençlerin gösterilerde aktif<br />

yasa değişikliğiyle emeklilik ğe hak kazanan birinin ç alı şa nın i şine son verilmesi olarak yer alması, protestoyaşının<br />

60’dan 62’ye çıkarıl- emekli maaşının bağlanması de öngörülüyor.<br />

ların sadece emeklilikle ilgili<br />

ması planlanıyor. Tasarı, için 62 ya şına kadar bekle- Son iki ayda Fransa’da 6 ge- düzenlemeleri değil, genel


<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten EKİM 2010<br />

Avrupa Ayaklandı: Grev Dalgası Büyüyor<br />

Esra AKGEMCİ<br />

15<br />

olarak tüm ekonomik politi- pandı, petrol istasyonlarının seferlerinin yüzde 50’si iptal yon Euro arasında bir mebkaları<br />

hedef aldığını açıkça çoğunda benzin tükendi. edildi, tren seferlerinin de lağa mal oldu. Fransa’nın<br />

gösteriyor. Öyle ki, liselerde Seine-et-Marne bölgesinde yüzde 60’ı gerçekleştirile- 200 kent ve kasabasını kapboykot<br />

oranı yüzde 40’ı bul- benzinin karneye bağlan- medi.<br />

sayan protestolar, Sarkozy<br />

du, Paris bölgesinde 400’e ması, adeta İkinci Dünya Sa- 12 Ekim’den bu yana ülke ge- hükümetini sıkıştırmaya deyakın<br />

lisede blokaj eylemle- vaşı sırasındaki kıtlık dönem- nelinde yapılan gösterilerde vam ediyor. Son kamuoyu anriyle<br />

derslerin yapılması en- lerini anımsatır nitelikteydi. 2 bin 500’ün üzerinde kişi gö- ketlerine göre halkın yüzde<br />

gellendi.<br />

Grevin etkin bir şekilde ör- zaltına alındı. Maliye Bakanı 71’i grevcileri destekliyor;<br />

Petrol sektörlerindeki işçile- gütlendiği ulaşım sektörü- Lagarde’nin açıklamasına Sarkozy’ye halk desteğiyse<br />

rin kararlı eylemleriyle ülke- nün aksaması da hükümeti göre, protesto ve grevler ül- yüzde 30’lara düştü.<br />

deki 12 rafineri hizmete ka- büyük sıkıntıya soktu. Uçak keye günde 200 ila 400 mil-<br />

İspanya’da son sekiz yılın ilk genel grevi<br />

İspanya’da parlamentonun yük kentlerde ulaşım hizmet- Öte yandan, kemer sıkma po- Ne var ki, örneğin Econoonayından<br />

geçen emek pi- leri büyük ölçüde kesintiye litikaları ve iş reformu der- mist’e göre, Zapatero ne yayasası<br />

reformlarına karşı çı- uğradı. Barcelona’da pro- ken halk desteğini hızla yiti- parsa yapsın yolun sonuna<br />

kan işçiler, son 8 yılın ilk ge- testocular ve polis arasında ren Başbakan Zapatero, ge- gelmiş bulunuyor ve 2012<br />

nel grevini gerçekleştirdiler. çatışma çıktı. Ülkenin önde nel grevlerin de etkisiyle g enel seçimlerinde tekrar se-<br />

Grev günü yaklaşık 10 mil- ge len sen di ka la rın dan sürpriz bir kabine değişikliği- çilme ihtimali görünmüyor.<br />

yon kişi sokağa döküldü. UGT’ye göre, genel greve ka- ne gitti ve iktidara gelmesin-<br />

Özellikle Madrid, Barcelona, tılım yüzde 70’in üzerinde den bu yana en büyük kabi-<br />

Sevilla ve Valencia gibi bü- gerçekleşti.<br />

ne revizyonunu yapmış oldu.<br />

Portekiz de boğayı öldürdü<br />

Kemer sıkma politikaların- geç kaldığını belirtti. OECD guluyor. Diğer yandan 29 teriyor. Ayrıca, 24 Kasım’da<br />

dan kaçamayan ülkelerden raporu da Portekiz’in sürdü- Eylül’de desteklenen genel da bir günlük genel grev<br />

biri de Portekiz. Yunanistan rülebilir kalkınmayı yakala- grev ve Lizbon’da 50 bin, yapılacak.<br />

krizi patlak verdiğinde krizin masının ve rekabet gücünü Porto’da 20 bin kişinin katılyayılmasından<br />

korkan birçok artırmasının tek yolunun bu dığı gösteriler halkın bu poli-<br />

Avrupa ülkesi mali politika- politikalardan geçtiğini vur- tikalara cevabını açıkça göslarını<br />

sıkılaştırırken, Portekiz<br />

Başbakanı José Sócrates bu<br />

reformları ertelemişti. Fakat<br />

Eylül sonunda Brüksel’in baskılarıyla<br />

uygulamaya konan<br />

reform paketi, en az İspanya’nın<br />

mali reformları kadar<br />

ağır. Söz konusu paket, kamu<br />

hizmetlerinde yüzde 5’lik<br />

kesintiye gidilmesini ve katma<br />

değer vergisinin yüzde<br />

21’den yüzde 23’e çıkarılmasını<br />

kapsıyor. Economist,<br />

“İspanyollar boğayı arenada<br />

öldürdü, Portekizliler güreşten<br />

sonra serbest bıraktılar”<br />

yorumuyla İspanya’nın erken<br />

davranarak fırtınadan<br />

kurtulduğunu, Portekiz’inse


Tuna Nehri Zehir Saçarım Diyor!<br />

16 Emre ALPAY<br />

EKİM 2010<br />

<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

Tuna Nehri<br />

Zehir Saçarım Diyor!<br />

Emre ALPAY<br />

4 Ekim günü Macaristan’ın gözle herhangi bir temasın rıma açılması epey bir süre sızıntı hem çalışanlar hem de<br />

Ajka kentinde bir alüminyum körlük riski anlamına geldiği daha olası görünmüyor. işletmeci firma yetkilileri tafabrikasında<br />

zehirli atık mad- konusunda uyarılarda bu- Macaristan kamuoyu, olayın rafından biliniyordu ancak<br />

delerinin biriktirildiği depo- lundu. Ancak hemen belirt- şokunun atlatılmasından konuyla ilgili herhangi bir<br />

nun setleri çökünce, bütün a- mek gerekir ki, Bakanın uya- sonra doğal olarak kazada tedbir alınmadı. İşletme mütık<br />

kısa bir süre içerisinde ci- rıları sadece bir tahmini içe- fabrikayı işleten firmanın ih- dürü Lajos Tolnalji ise, başta<br />

vardaki köylere yayılıp met- riyordu. Zira zehirli çamurun malinin olup olmadığını tar- depolama alanında kapasirelerce<br />

zehirli çamurun birik- içeriğinin ne olduğu felaket- tışmaya başladı. Bu tartış- tenin çok üzerinde atık birikmesine<br />

ve insanların evlerin- ten sonra uzun süre tespit m a ları takiben hükümet fab- tirildiği ve setlerde sızıntı<br />

de mahsur kalmasına sebep edilemedi. Konuyla ilgili bir rikanın çalışmasını aldığı bir olduğu iddiaları olmak üzere<br />

oldu. Çamurla temas eden başka tehdit unsuruysa, atık- kararla geçici olarak durdu- tüm suçlamaları reddederinsanların<br />

vücutlarında derin ların tarım yapılan 40 kilo- rurken bölge savcılığı da k en, f irmasına ait işletyarıklar<br />

oluşurken, Macaris- metrekarelik bir alana yayıl- olayla ilgili soruşturma baş- melerin bir hafta önce hükütan<br />

İçişleri Bakanı Sandor Pin- mış olmasıydı. Zehirli ça- lattı. Fabrika çalışanlarının met yetkilileri tarafından deter<br />

de, çevrede devasa bo- murlar bir müddet sonra hü- ilk ifadelerinden edinilen bil- netlendiğini ve çalışmalarıyutlarda<br />

biriken zehrin son kümet marifetiyle kaldırıla- gilere göre, atıkların biriktiği nın uygun bulunduğunu öne<br />

derece tehlikeli olduğu ve cak olsa da, bu alanların ta- alanı çevreleyen setlerdeki sürdü.<br />

Ekonomi - çevre denklemi?<br />

Çevreye yayılan zehirli atık- mayacakları anlamına gellar<br />

Macaristan ve komşu ül- diğini belirten Başbakan Orkeleri<br />

dehşete düşürürken, ban, bu olasılığın gerçekleş-<br />

Macaristan Başbakanı Viktor mesi durumunda bölgenin<br />

Orban yaptığı açıklamada ekonomik durumunda ciddi<br />

en büyük endişesinin fabri- bozulmalar meydana gelekanın<br />

bir daha hiç çalışama- ceğini kaydetti<br />

ması ihtimali olduğunu belirtti.<br />

Hükümetin tedbir olarak<br />

bir haftalık süreyle durdurduğu<br />

fabrika çalışmalarının<br />

yeniden başlayamamasının<br />

firmadan tazminat ala-<br />

Karadeniz’e ulaşması ulusal lar yapmaya başladılar. Maçaplı<br />

bir sorunun uluslara- car yetkililer, ölçümlere yörası<br />

bir çevre felaketine dö- nelik olarak Tuna’da akıntı<br />

nüşmesine neden oldu. Tuna halinde olan zehirdeki cıva<br />

Nehri üzerinde bulunan ül- ve ağır metal kirliliğinin izin<br />

keler derhal harekete geçe- verilen seviyenin üzerinde olrek<br />

toprak ve su kirliliğini ön- madığını belirtirken, insan<br />

Felaketin 4 kişinin ölmesi ve lemek ya da olabilecekleri sağlığına daha ciddi tehdit<br />

100 kişinin yaralanmasının en az seviyede tutabilmek olan krom ve özellikle de aryanında,<br />

Hırvatistan, Ro- amacıyla atıkları kireçle te- senik miktarı konusunda herman<br />

ya, Bul ga ris tan ve mizleme çalışmaları başlattı- hangi bir açıklamada bu-<br />

Ukrayna’ya Tuna Nehri yo- lar ve daha da önemlisi gün- lunmadılar.<br />

luyla yayılması ve oradan da lük ölçümler alıp planlama- Greenpeace örgütüyse, yap-


<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten EKİM 2010<br />

Tuna Nehri Zehir Saçarım Diyor!<br />

Emre ALPAY<br />

17<br />

tığı açıklamada, Tuna Nehri’ ruyarak toz haline gelen ça- cuduna etki etmesinin tek yo- zehirlemesi ihtimali. Atıklanin<br />

taşıdığı zehirli atıklar mu r, akci ğerleri tehdit edi- lu ise hava değil. Atıklardan rın bünyesinde bulunan radüzerinde<br />

50 ton arsenik, 300 yor. Kuruyup toz haline gel- etkilenen hayvanların besin yoaktif maddelerse, maruz<br />

ton krom ve yarım ton cıva miş olan bu maddelerin vü- olarak tüketilmesi durumun- kalanların sakat doğumlar,<br />

bulunduğunu belirtti. Bahse cut içerisine alınması duru- da dahi zehirlenmeler mey- düşükler, kanser ve felç gibi<br />

konu olan maddelerin insan munda zatürre ve hatta iler- dana geliyor. Atıkların böl- hastalıklara yakalanmasına<br />

sağlığını büyük oranda teh- leyen yıllar içinde akciğer gede yaşayan insanlar için yol açabilir.<br />

dit ettiği biliniyor. Özellikle kanserine yol açabileceği yet- oluşturduğu en büyük tehdit<br />

bölgedeki yağışlı havanın et- kililer tarafından önemle ifa- ise, topraktaki yer altı sularıkisiyle<br />

önce ıslanıp sonra ku- de ediliyor. Zehrin insan vü- na karışarak su kaynaklarını<br />

Ağır bilanço<br />

Uluslararası bir çevre felake- içinde Karadeniz’in güvenli- misi İstanbul’dan Karade- BP felaketinden sonra aynı<br />

tine dönüşen kazanın bilan- ği kadar yarattığı kirlilik de niz’e açılarak kirlilik ölçüm- yıl içinde ikinci kez bir uluslaçosu<br />

da gün geçtikçe netleş- bölge ülkelerinin gündemi- lerine başladı. Atmosfere se- rarası çevre felaketiyle sarmeye<br />

başlıyor. Tuna Neh- ne girmiş olacak.<br />

ra gazı salımı ve küresel ısın- sıldı. Ekonomi-kalkınmari’nde<br />

atıkların bulunduğu Belki de bütün bu anlatılan- maya karşı alınacak tedbirler çevre denklemi tartışıladurçamurun<br />

nehir üzerinde sey- ların ilk adımı olarak, “Kara- de artık daha yüksek sesle ve sun, çevre ayağı kendince<br />

retmesi bilim adamlarını en- deniz Kirlilik İzleme Projesi” daha endişeli bir şekilde tar- sinyallerini sıklaştırıyor belki<br />

dişelendiriyor. Nehrin geçtiği kapsamında bir araştırma ge- tışılıyor. Nihayetinde dünya de.<br />

coğrafyadaki tatlı su ekosisteminin<br />

tamamen harap olmasından<br />

çekiniliyor.<br />

Öte yandan atıkların Karadeniz’e<br />

ulaşmasıysa kazanın<br />

ilk günlerinde bile “kaçınılmaz”<br />

olarak yorumlanmıştı.<br />

Karadeniz’e ulaşan zehirli<br />

kırmızı çamurun deniz suyu<br />

içinde yoğunluğunu kaybederek<br />

etkisini kısmen kaybedeceği<br />

konusunda uzlaşan<br />

bilim adamları, çamurun indiği<br />

diplerdeki balık yumurtaları<br />

ve diğer dip canlılarının<br />

ise zarar göreceği uyarısında<br />

bulundu. Karadeniz’e<br />

kıyısı bulunan ülkelerin zaten<br />

her yıl yaklaşık 10 milyon<br />

ton atığı denize bıraktıkları<br />

göz önünde bulundurulduğunda,<br />

kirliliğin artması kaçınılmaz<br />

görünüyor. Kıyı ülkelerinin<br />

her birinin bıraktığı<br />

atıklar içerisinde inorganik<br />

azot, organik ve inorganik<br />

fosfor gibi maddelerin bol<br />

miktarda bulunduğu ve Karadeniz’in<br />

sadece İstanbul ve<br />

Çanakkale Boğazları aracılığıyla<br />

temizlenebildiği dikkate<br />

alınırsa, gelecek birkaç yıl


18<br />

Afganistan: İtalya'nın Kendi Kalesine Golü?<br />

Görkem ÖZİZMİRLİ<br />

EKİM 2010<br />

<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

Afganistan:<br />

İtalya’nın Kendi Kalesine Golü?<br />

Görkem ÖZİZMİRLİ<br />

Afganistan’ın işgalinin üze- tan’da şu anda ABD ve Bri- Hollanda, Yeni Zelanda, Nor- Ekim’de 4 askerini daha kayrinden<br />

neredeyse 9 yıl geçti tanya’nın yanı sıra Avustral- veç, Türkiye ve İtalya gibi ül- betti ve ülkenin Afganisve<br />

hala ölüm haberlerinin ar- ya, Kanada, İspanya, Dani- kelerin askerleri bulunuyor. tan’daki askeri varlığı daha<br />

dı arkası kesilmiyor. Afganis- marka, Fransa, Almanya, Bunlardan biri olan İtalya, çok tartışılır oldu.<br />

Livorno savaşa saygı göstermedi<br />

İtalya’nın 4 askerini daha maçta stadı Filistin bayrakla- kaybeden İtalyan askerleri sembolleri kullanan Livorno<br />

kaybetmesi tüm bu tartışma- rıyla donatmaları, liman şeh- söz konusu olunca da benzer taraftarı için bu tutumun anları<br />

doğuradursun, İtalyan ri Livorno’da Milan takımının bir reaksiyon göstermişti. Kal- laşılmaz bir yönü yok. St. Pa-<br />

Futbol Federasyonu beklen- da sahibi Başbakan Silvio dı ki, Irak’ın İtalyan kontrol uli, Marsilya gibi kendileriyle<br />

medik bir olayla karşılaştı. As- Berlusconi’nin partisinin bi- bölgesi Nasiriye şehrinde benzer taraftar gruplarına sakerlerin<br />

anısına liglerdeki nasına molotof kokteyli at- kaybedilen 17’si asker 19 hip takımlarla iletişime geçimaçlar<br />

başlamadan saygı du- maları bulunmakta. Böyle İtalyan, İtalya’nın İkinci Dün- yor ve birlikte hareket ediruşu<br />

yapılmasını isteyen Fe- bir iklimde tribünü “siyasal ya Savaşı’ndan beri yaşadığı yorlar. Hatta Adana Demirsderasyon,<br />

AS Livorno Calcio bir şov” için kullanan taraf- en büyük kayıptı ve kaybedi- por ile bir dostluk maçı için<br />

ve Empoli taraftarlarının mu- tarlarının tavrı, kulübün ba- len asker sayısıyla doğru T ür kiye ’ye bile geldiler. Tahalefeti<br />

ve saygı duruşuna şına patladı. Federasyon Li- orantılı olarak yaşanan tra- raftar forumlarında da konukatılmamalarıyla<br />

karşılaştı. vorno kulübüne 15 bin Euro jedinin boyutu da daha yük- ya dair pek tartışma olduğu<br />

Aslında bu, muhalif duruşu para cezası kesti. Empoli’yi sek bir seyir izlemişti. Fakat dâhi söylenemez. Daha çok<br />

ve iktidardaki Berlusconi hü- de unutmamak lazım. Onlar Livorno taraftarı benzer say- Afganistan işgalinin haksız<br />

kümetiyle “sorunları” ile bili- da 5 bin Euro ile hak ettikleri gı duruşu kararına uymak ye- bir işgal olduğu söylenip yanen<br />

Livorno taraftarının ilk değeri aldı!<br />

rine, “On, yüz, bin Nasiriye” pılan eylemin meşruluğu<br />

“çıkışı” da değil. Daha önce- Aslında bu olay, siyasal pro- tezahüratı yapmayı yeğledi. onaylanırken, “anti-milliyetki<br />

vukuatları arasında Mus- testo gösterilerinin Livorno Her santra öncesi, İkinci Dün- çi ve sınırların olmadığı” bir<br />

solini’ye desteği bilinen Lazi- tribünlerine ilk inişi değil. Di- ya Savaşı esnasında İtalyan dünyanın ütopyasını kurduko<br />

taraftarlarıyla çatışmaları, ğer sayılan eylemlerinin ya- partizanların benimsediği larını söylüyorlar.<br />

UEFA Kupasında Maccabi nında Livorno tribünleri, Ka- Bandiera Rossa marşını söy-<br />

Hayfa takımıyla oynadıkları sım 2003’te Irak’ta hayatını leyen ve popüler sosyalist<br />

Çanlar İtalya için çalıyor<br />

Öte yandan Afganistan’daki yollayan hükümet, son b ar ış ve adal et in sağlanması tekim İtalya Dışişleri Bakanı<br />

bu kayıplar, İtalya için yeni ölümlerden sonra doğrudan için gerekli olduğu ölçüde Fr anco Frattini, Afganisdeğil.<br />

Son ölümlerle beraber Berlusconi’nin yaptığı bir e gem enliğin kısıtlanmasını, tan'daki askerlerini gelecek<br />

İtalyanların Afganistan’daki açıklamayla bu 500 askeri diğer devletlerle eşitliğin ko- yazdan itibaren çekmeye başkayıplarının<br />

sayısı 34’e ulaş- geri çekeceğini belirtmişti. runması kaydıyla kabul eder; layabileceklerini söyledi.<br />

tı. Öyle ki, iktidardaki koalis- İtalyan sağının bile Afganis- bu amaçla kurulmuş ulusla- Frattini tarafından yapılan<br />

yonun kilit ortağı İtalyan aşırı tan konusundaki bu ikircikli rarası örgütlerin geliştirilme- açıklamada konuya dair hesağının<br />

önde gelen ismi ve tavrı, ülkedeki siyasi iklim ko- sine yardımcı olur ve destek- nüz kesin kararın verilmedi-<br />

Kuzey Ligi lideri Umberto Bos- nusunda fikir veriyor. Halkın ler.” Bu maddenin Afganis- ği, ancak 2011 yazında<br />

si, daha önce Afganistan mü- büyük çoğunluğu Afganis- tan’daki askeri varlık için bir aşamalı olarak başlayacak<br />

dahalesini savunurken, Eylül tan’daki İtalyan askeri varlı- meşruiyet aracı mı, yoksa çe- çekilmenin 2014'te tamam-<br />

2009’da da Afganistan’dan ğını onaylamıyor ve ölüm ha- kilmek için anayasal bir ze- lanabileceği belirtildi. Zaten<br />

ölüm haberlerinin gelmesi be rleri bu kamuoyu baskısını min mi olduğu tartışması bir 2006 yılında Bin Ladin’i yaüzerine<br />

“onları oraya sapa- daha da artırıyor. Öte yan- kenarda dursun, muhalefet kalamak için kurulan özel birsağlam<br />

yolladık ve cesetleri dan İtalyan anayasasının 11. de Berlusconi hükümeti üze- liğin dağıtılmasından beri<br />

döndü” sözleriyle askerlerin maddesi oldukça manidar: rindeki baskısını git gide artı- Afganistan’daki NATO as-<br />

Afganistan’dan çekilmesini “İtalya, başka halkların öz- rıyor. Tıpkı ağır kayıplar son- kerlerinin ne amaçla orada<br />

istemişti. Afganistan’da hali gürlüğüne bir saldırı aracı ve rasında 2006’da Irak’tan çe- olduğu ve Afganistan’da her<br />

hazırda var olan 2 bin 800 uluslararası anlaşmazlıkları kilmede olduğu gibi, Afga- geçen gün artarak sayısı bin-<br />

İtalyan askerinin yanı sıra se- çözme aracı olarak savaşı nistan’dan çekilme de gün- lere varan sivil kayıplar sorçimler<br />

için 500 asker daha reddeder; uluslararasında deme alınmış durumda. Ni- gulanmaya başlamıştı.


<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten EKİM 2010<br />

Tabuda Röveşata<br />

Ilgın Su ÇATALKAYA<br />

19<br />

Tabuda Röveşata<br />

Ilgın Su ÇATALKAYA<br />

Belgrad’da 2001 yılından be- ğın en önemli temsilcilerin- dağın eden aşırı milliyetçi ve sonra İtalya’da yapılan<br />

ri ilk defa düzenlenen “gay den futbol holiganları çete- anti-eşcinsel protestocuların Sırbistan-İtalya futbol karşıpride”<br />

yürüyüşü, aşırı sağcı lerinin saldırısına uğradı. 10 eylemleri, bununla da kal- laşmasında yine iş başıngruplarla<br />

Sırbistan aşırı sa- Ekim’deki gösteriyi darma- madı. Sırp holiganlar, iki gün daydı.<br />

Gay pride<br />

Oysa her şey güzel başlamış- karşısındaki etkisizliği, anla- den sonra Belgrad sokakları yordu. Sırp Ortodoks Kilisesi<br />

tı. Belgrad’ın merkezinde yüz- şılan Sırbistan’ı sınıfta bırak- adeta cehenneme dönmüş- ise “doğal olarak” eşcinsellerce<br />

polisin koruması altın- tı. tü. leri kınadı; şiddete başvuran<br />

da yaklaşık bin eşcinsel ey- Eylemciler daha güzergâhla- Aslında eşcinsel aktivistler gruplarıysa yumuşak bir dille<br />

lemci ve destekçileri eşcinsel rının yarısını bile kat etme- Belgrad’a öyle çok da mem- uyardı. Aynı grupların tehdithakları<br />

için bir araya gelmiş- mişken protestocular yolları nuniyetle buyur edilmemişti. leri sebebiyle Belgrad’da geti.<br />

Diğer Avrupa kentleri gibi kes miş ti. “Eşcinsellere S ırp halkının çoğunluğu çen sene düzenlenemeyen<br />

gay pride yürüyüşüne ev sa- ölüm!” ve “Eşcinseller Koso- Belgrad’da gay pride yürü- gay pride yürüyüşü fiyaskoyhipliği<br />

yapan Belgrad, dokuz va’ya!” şeklinde sloganlar y üş ünün düzenleniyor olma- la sonuçlanırken, lezbiyen eysene<br />

sonra ilk kez bu kadar atan grup, polisle ve eylem- sından hoşnut olmadığını ve lemcilerden Milena, Sırbisçok<br />

eylemciyi ağırlıyordu. Bu cilerle şiddetli çatışmaya gir- eşcinselliği dini inançlarına tan’daki -aslında dünyanın<br />

seneki gay pride yürüyüşü- di. İktidardaki Demokrat ve aile değerlerine aykırı gör- pek çok yerindeki- durumu<br />

nün Sırbistan için özel bir an- Parti’nin genel merkez bina- düğünü ifade ediyordu. Eş- şöyle özetliyordu: “Benim<br />

lamı da vardı. Dört gözle AB sını ve çevredeki pek çok bi- cinsel eylemcilerin Belg- kim olduğumu anlatabilüyesi<br />

olmayı bekleyen ve bu na ve dükkanı ateşe veren rad’da toplanmasına izin ve- mem için yürümek zorunda<br />

amaçla çalışmalar ve müza- yüzlerce protestocuya karşı ren hükümetin temsilcileri olmam ve yürürken onlarca<br />

kereler yürüten Sırbistan p ol is gözyaşı bombası kul- de olaylardan sonra verdik- polisin beni delirmiş milliyetiçin,<br />

bu gösterinin kazasız be- landı. Çatışmaların sonun- leri demeçlerde, özetle, çilerden ve homofobiklerden<br />

lasız atlatılması, insan hak- da, çoğu polis memuru ol- “Avrupa Birliği’ne çok ayıp korumak zorunda olması büları<br />

yolunda verilecek önemli mak üzere yaklaşık 140 kişi oldu” demekten başka bir yük bir utançtır.”<br />

bir sınav olarak görülüyordu. yaralandı, can kaybıysa ya- tepki göstermeyerek Sırp hü-<br />

Aşırı milliyetçi grupların tep- şanmadı. Yaklaşık 200 kişi- kümetinin rengini ve aslında<br />

kisi ve devletin bu gruplar nin tutuklandığı gösteriler- pragmatizmini de belli edi-<br />

Maç<br />

Hızlarını alamayan Sırp holi- protesto eden holiganlar şeh- Sırptır” pankartları açarak da rahat durmayan holiganganlar,<br />

icraatlarına İtalya’ ri ve stadyumu birbirine kat- Arnavutluk bayrağı yakan ve lar yüzünden Sırbistan’la<br />

nın Cenova kentinde İtalya’ tı. Bir önceki Estonya maçın- bu arada İtalyan taraftarlara İtalya arasında oynanan Avyla<br />

Sırbistan arasında yapı- daki mağlubiyetten sorumlu da saldırmayı ihmal etmeyen rupa Şampiyonası eleme grulan<br />

Avrupa Şampiyonası Ele- tutulan kalecilerine yükle- Sırp holiganlar, maçın 40 da- bu maçı tatil edildi.<br />

meleri C Grubu maçında da nen, takım otobüsünü taciz k ika geç başlamasına neden<br />

devam etti. Sırp milli takımını eden, maçta da “Kosova oldu. Maç başladıktan sonra<br />

Arkan’ın Kaplanları<br />

Son zamanlarda holiganlar bol takımının fanatik lideri Ar- müyor; ciddi anlamda da etmeye gerek yok. Yalnız<br />

önderliğinde çıkan olaylarda kan ve holigan çetesi (nam-ı aşırı milliyetçiliğin simgesi. tüm bu olup bitenleri “böyle<br />

belirgin artış yaşanması, Mi- diğer Arkan’ın Kaplanları) Sırbistan’ın ülkedeki mafya- giderse AB yolunda epey zorlosevic<br />

döneminin mirasının korkunç katliamlara imza at- tik ilişkiler ağının da bir par- luk çekileceği” tespitine inhala<br />

devam ettiğinin acı bir mışlardı. Tarihsel arka planı çası olan holigan çetelerinin dirgeyen pragmatizmin de<br />

kanıtı niteliğinde. Zira üzerinden bakıldığında, önderliğindeki aşırı milliyetçi tartışmaya açık olduğunu da<br />

Yugoslavya iç savaşının ya- Sırbistan’da holiganlık mü- hareketlerin yarattığı sorun- not etmek kaydıyla…<br />

şandığı dönemde Milose- essesesi sadece futbol saha- larla toplumsal olarak mücavic’in<br />

desteğiye Kızılyıldız fut- sında ve tribününde işlev gör- dele etmesi gerekliliğini not


Tribünden Avrupa<br />

AEK<br />

Emre DEMİR<br />

İstanbul’da Yunan, Atina’da Türk<br />

“Türkler bize zarar vermedi, bizleri dostça uğurladılar, kadınları arkamızdan ağladı.” Mübadil Makrina Raftopulu<br />

“Yunanistan’a gidiyoruz diye sevinmeli miydik, yoksa memleketimizi, evimi bırakıyoruz diye üzülmeli mi? Şaşkına<br />

dönmüştük.” Mübadil Zafiras Madenoğlu<br />

Bir futbol klişesidir: “Futbol, ma değildir elbette. Biz şimdi lım; Yunanistan’ın AEK takı- Bir Yunan takımının taraftarasla<br />

sadece futbol değildir!” bu futbol motto’sunu ete ke- mının tribününde çekilen bir larınca, tel örgülere asılan<br />

Hoş, sinema da sadece sine- miğe büründürmeye çalışa- fotoğrafın peşine düşerek… bir Türk bayrağının hikâyesi.<br />

‘Türkosporo’<br />

Bir futbol maçında, sadece tolik, diğeri Protestan ola- bu maç Barca için... karanlarla, onları “Türk<br />

bir spor müsabakası yaşan- maz! İki kardeş mutlaka aynı Ailesi onlarca yıldır Atina’da tohumu” olarak görenlerin<br />

maz bittabi. Çoğu zaman bir taraftadır Arjantin’in Boca- yaşayan bir genç ile dedeleri mücadelesidir AEK- Olimpikimlik<br />

savaşı, bir sosyal statü River derbisinde; muhteme- 1922’den sonra Atina’ya göç yakos maçı. Ve AEK taraftarkapışması<br />

ve hatta bir mez- len ikisi de aynı sosyal sınıfın etmiş bir genç de aynı takımı ları, kendilerine söylenen<br />

hep farklılığı vardır futbolun içerisindedir. Kardeşlerden tutamaz Yunanistan’da… “Türkosporo” sözüne, ay yılköklerinde.<br />

İki kardeş, mut- biri Barcelona’yı diğeri Real Irk, din, dil, mezhep ve sınıf dızlı bayrakla karşılık verirlaka<br />

aynı saftadır İskoçya’nın Madrid’i tutamaz İspan- değildir bu farklılığı yaratan. ler. AEK, 80 yıllık bir özlemi,<br />

Celtic-Rangers derbisinde; ya’da. Yerel kimliğin, krali- İstanbul özlemini dindirmek ayrılığı, anıları barındırır sarı<br />

çünkü kardeşlerden biri Ka- yetçilere kabul ettirilmesidir için hırsını futbol topundan çı- siyah tarihinde...<br />

Ege’nin iki yakasında çift kale maç<br />

Futbola geçmeden önce bi- ğiştirdi. Yaklaşık 2 milyon in- yıllarda 4.5 milyon civarında devrim yaşandı; resim ve heyraz<br />

tarih… Lozan Antlaşma- san, başkaları tarafından olan Yunanistan’ın nüfusu kel gibi sanatlarda Bizans gesı’na<br />

bağlı olarak, 30 Ocak kendileri adına alınan bir ka- da dörtte bir oranında arttı. lenekleri yeniden ortaya çık-<br />

1923’te imzalanan Lozan rarla, memleketlerini terk T ür k-Yunan zorunlu nüfus tı. Mü ba de le son ra sı<br />

Sözleşmesi gereğince Türki- edip, o zamana kadar hiç mübadelesi, Ege’nin iki ya- Yunanistan’da yaşanan devye<br />

ile Yunanistan arasında görmedikleri “yeni bir mem- kasında farklı sonuçlar do- rimden futbol da nasibini alnüfus<br />

mübadelesi yapılması leketi” kendilerine yurt edin- ğurdu. Türkiye’nin bürokra- dı. Ege’nin iki yakası arasınkararlaştırıldı.<br />

Karar gereği mek zorunda kaldı. 1906’da tik sistemi yeniden kurulmak da çift kale maç yapanların<br />

Anadolu’da yaşayan 1.5 mil- 15 milyon olan Türkiye’nin zorunda kalınırken, bankacı- İstanbul’da başlayan hikâyon<br />

Ortodoks Rum nüfus ile nüfusu 1927’ye gelindiğinde lık ve ticaret faaliyetleri de bü- yesi neresinden bakılırsa ba-<br />

Yunanistan’da yaşayan 400 13.5 milyona düşmüştü; nü- yük zarar gördü. Yunanis- kılsın ilginç bir hikayeydi…<br />

bine yakın Müslüman yer de- fus mübadelesi sonucunda o tan’da ise tam bir kültürel<br />

‘Türk’ futbolu…<br />

1800’lü yılların sonlarında, an lam lar ta şı mak tay dı. dı. Nüfus Mübadelesi gere- İstanbul’da futbolun temeli-<br />

İstanbul’daki bütün toplu- 1921-1922 yıllarında Pazar ğince Yunanistan’a göç et- ni atanlar, bu kez de Yunan<br />

luklar ve cemaatlerin kendi- Ligi’nin tek Türk takımı olan mek zorunda kalan Beyoğ- futbolunun temel taşları<br />

lerini ifade etmek için seçtik- Beşiktaş’ın şampiyon olması, luspor yöneticileri, 1924 yı- olmaktaydı...<br />

leri en etkili yol futboldu. Er- dönemin gazetelerinden lında Selanik’te AEK’i, yani<br />

meni cemaati Taksimspor, Tevhid-i Efkâr’da adeta Ulu- İstanbul Atletizim Birliğini<br />

Musevi cemaati Yıldırımspor sal Kurtuluş Savaşı’nın bir kurdular. (Athlitiki Enosis<br />

ve Makkabi Spor Kulübü, parçası olarak haberleştiril- Konstantinupoleos). Fakat<br />

İran’dan göçen Azerilerin di. Nitekim Beşiktaş, Sakarya AEK’liler, “yerli” Yunanların<br />

kurduğu Taçspor ve Süryani- Meydan Savaşı’ndan dört ay kulüpte bulunmasını istemilerin<br />

yönetimindeki Gedik- sonra şampiyonluğunu ilan yorlardı. Kökleri Küçük<br />

paşaspor bunlardan sadece etmişti...<br />

Asya’ya uzanan ve “Anadobirkaçıydı.<br />

Bunların yanında Rumlar ise 1884’te Ermis ad- lulu” olan bir kulüp kurmak<br />

Moda’da oturan İngilizlerin lı kulüplerini kurdular. 1890’ istediler. Kısa süre sonra bu<br />

kurduğu kulüpler ve ilk Türk dan 1923’e kadar Pera adını ayrım gerçekleşti ve İstankulüpleri<br />

olan Beşiktaş ve Ga- kullanan, 1923’de de Be- bullu Rumlar, başkent Atilatasaray<br />

vardı. Özellikle yoğluspor adını alan sarı si- na’ya taşındılar. Selanik’te<br />

Türk kulüplerinin İngilizlerle yahlı kulüp, aynı zamanda kalanlar ise “İstanbul Panyaptıkları<br />

maçlar, bir futbol AEK ve PAOK kulüplerinin de Yunan Gençler Topluluğunu”<br />

müsabakasından daha öte kültürel ve manevi kaynağıy- ya ni PAOK’u kur du lar.


<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten EKİM 2010<br />

Çift başlı Bizans kartalı<br />

Tribünden Avrupa<br />

Emre DEMİR 21<br />

Bir göçmen takımı olduğu ka ç yı l önce yıkıldı ve AEK bu yen AEK’in, bu borç batağın- yonu, 13 kez Yunanistan kuiçin,<br />

Atina’ya gelen AEK’li- süre zarfındaki maçlarını 80 dan kurtulmasında iki isim pa şampiyonu olan AEK, Yulere<br />

stat yeri olarak Nea Phi- bin kişilik Olimpiyat Stadı’ ön plana çıkıyor: Bir zaman- nan futboluna Kostas Nestoladelphia<br />

bölgesi gösterildi. nda oynadı. AEK taraftarları- lar Papandreu’ya danışman- ridis, Dimitrios Papaioanno-<br />

Bu bölgede Nikos Goumas nın takımlarına olan sevgisi lık yapan varlıklı işadamı Ni- u, Thomas Macros gibi yıldız-<br />

Stadı, AEK’e yıllarca ev sa- o kadar büyük ki, maçlarını ko Kulis ve Yunanistan’ın Av- lar kazandırmış. Hatırlayahipliği<br />

yaptı. 35 bin kapasite- ortalama 50 bin seyirciye oy- rupa Şampiyonu olan kadro- lım, 2004’te 80. yılını kutlali<br />

bu stat, aynı zamanda nu yor. Ma yıs 2005’te sundaki efsanevi futbolcusu yan kulüp, bu vesileyle kültü-<br />

İstanbul’dan Atina’ya uza- Atina’nın Falero semtindeki Demis Nikolaidis. 1996’da rel çıkış yeri olan İstanbul’a<br />

nan bir özlemin kavrulduğu bir kahvehanede sohbet etti- Olimpiyakos’tan aldığı ast- da gelmişti. AEK’in 80. yıl etyerdi.<br />

Boca Juniors taraftar- ğimiz AEK taraftarları, sade- ronomik transfer teklifine kinliklerinin bir parçası olalarının,<br />

statları La Bombone- ce o sezon 25 bin kombine bi- rağmen AEK’i bırakmayan rak Ali Sami Yen’de oynadıkra’yı<br />

“kilise”leri olarak kabul let satıldığını söylemişti. Nikolaidis’in büyükbabası ları Galatasaray maçı, basıetmeleri<br />

kadar değilse de, Yunanistan’ın üç büyüğün- Türkiye doğumlu... AEK’li nımızda bir hazırlık karşılaş-<br />

AEK’liler içinde Nikos Gou- den biri olan AEK -bu olması kaçınılmaz olan Ni- ması olarak değerlendirilse<br />

mas Stadı bir futbol sahasın- “büyükler” de her yerde 3 ta- kolaidis’in sol koluna, takı- de, onlar için çok farklı andan<br />

çok daha büyük anlam- ne oluyor!- birkaç yıl önce mın simgesi olan çift başlı Bi- lamlar taşıyordu…<br />

lar taşımaktaydı. Ama yeni ciddi mali bunalımlarla sa- zans kartalı dövmesi yaptırbir<br />

stat yapılması gerekçesiy- vaşmaya başladı. Şu an ması da hiç şaşırtıcı değil…<br />

le Nikos Goumas Stadı bir- borçlarının yüzde 90’ını öde- 11 kez Yunanistan lig şampi-<br />

Atina izlenimleri<br />

Atina’nın Falero semtinde do- olarak anılan Palio Faliro’ lattı bizlere. “Benim ne işim nerbahçe şampiyonluğu kalaşırken,<br />

kendinizi “yurt” dı- daki Sarayli Muhallebici- var Yunanlılarla, ben Nevşe- çırdığında, eşi evin kapılarını<br />

şında sanmanız mümkün de- si’ndeyiz. Mekânın işletmeci- hirliyim” deyince Hristo Am- yumruklamış. Sakinleştirğil.<br />

Dükkân tabelalarının ço- si Anuş Hanım, İstanbullu ol- ca, bir kez daha acıdım resmi mek mümkün değilmiş. Komğu<br />

Türkçe; Karaköy Güllüoğ- duğumuzu öğrenir öğren- tarihe. Masada muhabbet ş ul ar, eşinin Anuş Hanımı<br />

lu Börekçisi, Sarayli Muhalle- mez yanımıza geldi. Hemen ederken, birden Kıraç’ın Fe- dövdüğünü sanarak telaşa<br />

bi ve saire. Şu çok net: kendi- ardından çaylar, dondurma- nerbahçe’ye bestelediği kapılmışlar…<br />

sini özel hissetmek isteyen lar ve saire… Mekanın sahibi 100. Yıl marşını duydum. He- Atina’da yaşayıp İstanbul taher<br />

Türk, Atina’nın Falero Hristo Amca ise köşede bir men etrafıma bakındım ve kımı tutulur mu? Tutulur. Ve<br />

semtine gitmeli. Orada, masada oturuyordu. İlk da- köşedeki masada oturan or- zaten çoğu İstanbul takımı,<br />

Türkiye’den ve özellikle kikalarda çekingen ve mesa- ta yaşlı birinin cep telefonu- en güzel Atina’da tutulur!<br />

İstanbul’dan geldiğinizi söy- feliydi. Bir süre sonra o da nu çıkardığını gördüm. Tele- Çünkü Atina’da yaşayan bir<br />

lediğinizde, insanların göz- masamıza geldi. İstanbul’ fonu, Fenerbahçe marşıyla İstanbul Rum’u, medya seyirleri<br />

doluyor, kalacak yeriniz daki birçok pastaneye, pas- çalıyordu. Anuş Hanımın eşi cisi değildir; doğduğu ve büolup<br />

olmadığını, karnınızın tacılık dersi vermeye gidiyor- olduğunu öğrendik. Koyu bir yüdüğü mahallenin, Kadıaçlık<br />

durumunu soruyorlar. muş. Önce İstanbul’dan sö- Fenerbahçe taraftarıymış. Ta- köy’ün, Beyoğlu’nun takımı-<br />

Atina’nın küçük İstanbulu k ül üp gelme öyküsünü an- bi Anuş Hanım da öyle… Fe- nı tutmaktadır…<br />

‘AEK vatandır’<br />

AEK ürünleri satan bir mağa- nim boynumda asılı olan Ga- latasaray atkısını alan AEK’li dıran bir cevap geliyor: “AEK,<br />

zada, taraftarlarla berabe- latasaray atkısına takılıyor- genç “Fenerbahçe Atina’ya bir ideadır, bir vatandır!”<br />

riz. Tribünün müdavimlerin- lar. UEFA şampiyonluğun- geldiğinde tribünde açaca- Uzun bir sessizlik oluyor orden<br />

50 yaşlarında biri var. dan, Hagi’den, Ha kan ğım bu atkıyı” diyor, gülerek. tamda. Herkes durup düşü-<br />

Statta oturduğu koltuğu, Şükür’den bahsediyorlar. “Memnun olurum” diyorum nüyor bu söz üzerinde. Felmaç<br />

bitince eve götürüyor- Galatasaray’a olan sempati- keyifle. Gençlerden birine so- sefe yapıyoruz. Bu söz üzerimuş,<br />

maça gelirken getir- lerini gizlemiyorlar. Ne de ol- ruyorum: “AEK sizin için ne ne, yazı biter. Yazı uçar, söz<br />

mek şartıyla tabi… AEK’li sa, o da Beyoğlu takımı! Atkı- anlam ifade eder?” Tüm fut- kalır bu sefer. Bu da yazıldı,<br />

gençler de var yanımızda. Be- ları değişiyoruz. Benden Ga- bol klişelerini tedavülden kal- o ayrı…


Portre<br />

Yeşim ÖZTÜRK<br />

Margaret Thatcher<br />

İngiltere’nin olduğu gibi Avrupa’nın da ilk kadın başbakanıydı ve dönemin en dominant politikacılarından<br />

biri olarak tarihe adını yazdırdı. İzlediği neo-liberal politikalar o kadar etkili oldu ve hatta o<br />

kadar tartışıldı ki, Thatcherism adı altında üne kavuştu.Temel tezi belliydi: "Toplum diye birşey yok!"<br />

Birleşik Krallık’ın ilk ve tek ka- ğuna inanılıyordu.<br />

ardından Eğitim ve Bilim Ba- ise Birleşik Krallık Başbakanı<br />

dın Başbakanı, nam-ı diğer 13 Ekim 1925 Lincolnshire’e kanı olan Thatcher, o dönem oldu. İngiltere’nin olduğu gi-<br />

“Demir Leydi” (Iron Lady) bağlı Grantham’da (İngil- çok tartışılan bir karara imza bi Avrupa’nın da ilk kadın<br />

Margaret Hilda Thatcher, ik- tere) iki dükkan sahibi bir ma- atarak ilkokuldaki çocuklara başbakanıydı ve dönemin en<br />

tidarda kaldığı dönemde navın çocuğu olarak dünya- verilen süt yardımının kesil- dominant politikacılarından<br />

dünya siyasetine yön veren, ya gelen Thatcher, ortaokul mesinde rol oynadı. Bu olay biri olarak tarihe adını yazetkili<br />

isimlerden biriydi. ve lise yıllarından sonra Ox- kamuoyunda büyük tepkiyle dırdı. İzlediği neo-liberal po-<br />

Ülkesindeki seçimlerde ken- ford Üniversitesi’nde kimya karşılanırken sosyal yardım- litikalar o kadar etkili oldu ve<br />

di halkı tarafından büyük ok uy ar ak 1947’de öğreni- ların kesilmesine karşı olan- hatta o kadar tartışıldı ki,<br />

oranda desteklenen Thatc- mini tamamladı. Bu dönem- lar tarafından Thatcher’a Thatcherism adı altında üne<br />

her, ilginç bir biçimde aynı de öğrencilerin oluşturduğu “Süt hırsızı” (Thatcher Thatc- kavuştu. Neo-liberalizm,<br />

halk tarafından sıkça kötü Muhafazakârlar Derneği’ne her, the Milk Snatcher) yakış- hem ABD Başkanı Ronald Reyönde<br />

eleştiriliyor, sert ve ba şk anlık yapmıştı. Daha tırması yapıldı. Yıllar sonra agan hem de Thatcher sayeacımasız<br />

olmakla suçlanı- sonra aldığı avukatlık eğiti- BBC’de yayınlanan bir habe- sinde döneme damgasını<br />

yordu. Aslında İngilizlerin minin ardından vergi huku- re göre, süt kesintisinin tek vurmuştu. Thatcher’ın siya-<br />

Thatcher’a yönelik görüşleri ku konusunda uzmanlaştı ve sorumlusunun Thatcher ol- setteki “sağlam ve kararlı”<br />

ikiye ayrılıyordu. Özellikle 1950’de üyesi olduğu Mu- madığı, aslında karara mu- duruşu ülkesinde izlediği<br />

sol kesimin büyük tepkisini hafazakâr Parti içerisinde siv- halefet etmiş olduğu iddiala- ekonomi politikalarının kençeken<br />

politikalar izleyen Baş- rilmeye başladı. 1959’da A- rı ortaya atıldı. Aynı habere di adıyla anılmasına neden<br />

bakan, muhafazakârlar ta- vam Kamarası’na seçilerek göre Thatcher, süt kesintisin- oldu. Aslında Thatcher birrafındansa<br />

“İngiliz ekonomi- parlamentoya girdi. 60’lı yıl- den elde edilen parayı yeni çok muhafazakârın aksine disinin<br />

kurtarıcısı” olarak gö- larda ise gölge hükümetler- okullar yapılması amacıyla ni ve kültürel hoşgörüyü sarülüyor,<br />

işsizlik ve enflasyona de görev yaptı. kullanmak istiyordu! vunuyordu, ancak ekonomineden<br />

olsa da ekonomiyi Muhafazakâr Parti’nin 1970’ Thatcher, 1975’te Muhafa- de devletin etkisinin zayıfla-<br />

“daha kötüsü”nden korudu- teki seçimleri kazanmasının zakâr Parti lideri, 1979’da t ıl m asını da sonuna kadar


<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten EKİM 2010<br />

Portre: Margaret Thatcher<br />

Yeşim ÖZTÜRK<br />

destekliyordu. Thatcher dö- cher, kendisine Sovyetler vardı. Öyle ki, Pinochet’nin denle de Kıta Avrupasına danemi<br />

bir nevi özelleştirmeler Birliği’ndeki Kızıl Yıldız gaze- akşam çayları, alışveriş ve po- ha mesafeli durmuştu. Öyle<br />

dönemiydi. Ona göre sosyal tesi tarafından yakıştırılıp da- ker partileri için dostunu k i, Av ru pa ’yla hareket etmeyardımlar<br />

kişisel sorunları ha sonra tüm dünyada ünle- adada sık sık ziyaret etmesi lerini istese Tanrı’nın araya<br />

topluma mal etmekten kay- nen “demir leydi”liği güçlü ki- şimdilerde İspanya’da başı Manş Denizi’ni koymayacanaklanıyordu<br />

ve kişiler önce şiliğine yönelik bir övgü ola- belada olan “süper yargıç” ğını söylemiş ama buna yanıt<br />

kendi başlarının çaresine rak alsa da, İşçi Partisi tara- Baltasar Garzon’un istemiyle olarak da Tanrı’nın ABD’yle<br />

bakmalıydı. Ki bu bağlamda fından “demir”liği maden iş- tutuklanmasına (neyse ki, aralarına da koskoca Atlanda<br />

tarihe geçecek sözü vardı: çilerine karşı takındığı bu tu- Tony Blair’in İşçi Partisi’nin tik Okyanusu’nu koyduğunu<br />

“There is no such thing as tumla özdeşleştirilmekte. de seferber olmasıyla salıve- almıştı. Hep ABD’yle hareket<br />

society!” – (“Toplum diye bir İktidarı boyunca liberal ve rilecekti) neden bile oldu. eden Thatcher, baba George<br />

şey yok!”)<br />

sağ politikaları destekleyen li- Ayrıca Ronald Reagan’la uz- Bush dönemindeki Körfez<br />

Thatcher’ın başbakanlığının derlerle işbirliği yapan laşmaya yatkın bir politikacı Savaşı’nda da ABD müttefiki<br />

ilk dönemi, artırdığı vergiler Thatcher’ın Şili’nin darbeci olarak, İngiltere’nin çıkarla- olarak etkili bir rol oynamış,<br />

nedeniyle halk desteğini kay- diktatörü Pinochet’yle ise r ını n AB D çıkarlarıyla özdeş- buraya asker de gönderbedeceği<br />

düşünülürken, özel bir yakınlığı ve dostluğu leştiğini savunmuş, bu ne- mişti.<br />

1982’de Falkland/Malvinas<br />

savaşında Arjantin’e karşı<br />

alınan galibiyetle epey rahat<br />

geçti. Eli kuvvetlenen Thatcher,<br />

ikinci kez Başbakan olma<br />

hakkını elde etti. Savaşı<br />

başlatan Arjantinli diktatörler<br />

Thatcher’ın yardımına yetişmişti;<br />

ama Thatcher bu savaştan<br />

da Kanlı Maggie<br />

(Bloody Maggie) lakabını<br />

alarak yoluna devam etti. Oysa,<br />

kendi gemisini vurmak gibi<br />

çeşitli savaş skandalları<br />

çok daha sonraları ortaya<br />

çıka-caktı ve hatta olayın daha<br />

geniş boyutlarıyla anlaşılması<br />

için de 2082’de açıklanacak<br />

arşivleri beklemek gerekmekte.<br />

Başbakanlığının ikinci dönemi<br />

ise bir çeşit grevler dönemiydi.<br />

İngiltere’de çok güçlü<br />

olan sendikalar, Thatcher döneminde<br />

güç kaybetmiş, işçiler<br />

haklı olarak Thatcher’ın<br />

adadaki sosyal adaleti yok ettiğini<br />

savunmaya başlamıştı.<br />

Maden işçilerinin 1984’te<br />

başlattığı bir yıl süren grev,<br />

hiçbir kazanım elde edilmeden<br />

bitti ve “Demir Leydi”<br />

grevin ardından maden<br />

ocaklarını kapattıki bu özellikle<br />

Galler’i sarstı ve Gal milliyetçiliğini<br />

de biledi. O dönem<br />

kapatmadığı on beş maden<br />

ocağınıysa 1994’ te<br />

özelleştirdi. Margaret That-<br />

Avrupa Birliği<br />

Demir Leydi, Avrupa Birliği’ den bir yapı olacağından olan Mark Thatcher, 2004 yı- leniyor, eski başbakan Lordni<br />

serbest pazar ve rekabet kork mak tay dı. Kı sa ca sı lı nda an nesini de zor durum- lar Kamarasındaki özel bükoşullarını<br />

düzenlemesi açı- Thatcher, tam anlamıyla bir da bırakan bir skandala ka- rosunda ziyaretçi kabul edisından<br />

desteklemekle birlik- euro-skeptikti.<br />

rıştı. Ekvator Ginesi’nde as- yordu. Hastalığı eşi öldükten<br />

te, siyasi bütünleşmeye ta- 1990 yılına gelindiğinde, par- keri bir ihtilâle karışmak ve si- sonra daha da ilerleyen<br />

mamen karşıydı. Ona göre, tisi seçimlerden birinci çık- lah kaçakçılığı yapmaktan ya- Thatcher, geçtiğimiz günler-<br />

Kıta Avrupası’yla İngiliz eko- masına rağmen, ekonomik şamakta olduğu Güney Afri- de de grip nedeniyle hastalü<br />

tamamen farklıydı ve AB durgunluk, enflasyon ve iş- ka Cumhuriyeti’nde 2004’te neye kaldırıldı.<br />

fikrinin cazibesi aslında içi- sizlik Başbakan Thatcher’a suçlu bulunan Mark Thatc- Thatcher’ın Birleşik Krallık’a<br />

nin boş olmasından kaynak- olan desteği azaltmış, özel- her, 3 milyon Güney Afrika ek olarak dünya tarihini de<br />

lanmaktaydı. AB bağımsız likle AB bütünleşmesine kar- randı para cezasına çarptırıl- iyi ya da kötü değiştirdiği,<br />

ulus-devletler arasında gö- şı tavrı kendi partisi içinden dı; 4 senelik hapis cezasıysa kendi döneminde ve kendinüllü<br />

işbirliğine dayalı bir bü yük tepki görmeye başla- askıya alındı.<br />

sinden sonra birçok lideri etuluslar<br />

arası organizasyon mı ştı. Parti içinde başlayan li- Margaret Thatcher, günü- kilediği bir gerçek. Sert ve<br />

olarak kalmalıydı. That- derlik yarışı Thatcher’ın isti- müzde sık sık sağlık sorunla- acımasız politikaları nedecher’ın<br />

asıl amacı, AB mali fasıyla son buldu. Muhafaza- rıyla gazetelere konu oluyor. niyle “güçlü” olarak nitelepolitikalarını<br />

desteklemek k âr P arti’nin yeni lideri ve Özellikle Alzheimer hastalığı nen bir kadın lider. Kendisine<br />

için İngiltere’nin ekonomik Başbakan John Mayor oldu. nedeniyle kendisini halen Bir- göreyse, güçlü olmak bir Leygücünün<br />

kullanılmasını en- İstifasından sonra Kraliçe ta- leşik Krallık Başbakanı san- di olmak gibi: İkisi de siz öyle<br />

gellemekti; ki iktidarı döne- rafından Liyakat Madal- dığı yönündeki haberler o ld uğ unuzu insanlara söyleminde<br />

bu yönde kazanımlar yası’na layık görülen That- uzun süre gündemden düş- mek zorunda kaldığınız anda<br />

elde etmiş, parasal birliğe cher’e Barones, eşi Denis memişti. Haberlere göre da yok oluveriyor.<br />

giden yolda hep itiraz eden Thatcher’a da Baronet ünva- Thatcher’a “başbakancılık<br />

taraf olmuştu. Çünkü bunun nı verildi.<br />

oyunu”nda yardımcı olmak<br />

Avrupa Federasyonu’na gi- Thatcherların tek çocuğu için sah te toplantılar düzen-<br />

23


Ekim'de Avrupa<br />

Willy Brandt (18 Aralık 1913- 8 Ekim 1992)<br />

Pınar Dilan SÖNMEZ<br />

Bir yüzyılın neredeyse bütü- karar vermişti. Nitekim sava- çıkarılmasına rağmen adım hareket etme yolunu seçen,<br />

nüne şahitlik etmiş bir devlet şın ardından Norveç İşçi adım yükselmeye başlaya- Varşova’da Yahudi Anıtı’nın<br />

adamıydı öldüğünde. 19. Partisi’nin gözlemcisi olarak caktı. 1966’da koalisyon hü- önünde diz çöken ve bu hayüzyılın<br />

sonlarında yükselişe ülkesine, Almanya’ya geri dö- kümetinin başbakan yardım- reketi için “Yakın tarihin ağır<br />

geçen ve fakat bir dünya sa- necek ve 1947 yılında ülke- cısı ve dışişleri bakanı, yükü altında, kelimeler yevaşının<br />

ardından her şeyini sinde aktif siyasete katılabil- 1968’de ise başbakan ola- tersiz kaldığında insanların<br />

kaybetmiş bir ülkede dünya- mek için yeniden Alman va- caktı. Bu süre boyunca ülke- yaptığını yaparak milyonlarya<br />

gelmişti. O sıralarda he- tandaşlığına girecekti. Savaş sinin Amerika’dan bağımsız ca kurbanı andım” diyen, iki<br />

nüz hiç kimsenin bilmediği sonunda kurulan yeni dünya politikalar benimsemesi ve Almanya’nın birleşmesinin<br />

iki büyük dünya savaşına ha- düzeninde ülkesinin kapita- “Ostpolitik” adı verilen Doğu yolunu açan ve ülkesine iszırlanıyordu<br />

insanlık ve ko- list Batıyla eklemlenmesi ge- politikasıyla Doğu-Batı ara- tikrar getiren bir devlet adacaman<br />

bir ülkede sosyalizm rektiğini savunmuş ve sağ ka- sındaki sorunların gideril- mıydı Willy Brandt. Ve<br />

yükseliyordu. Çocukluğunda natta yer almıştı. Ne var ki Al- mesi için uğraşacaktı. Bu ça- Almanya’nın sosyal demokgördü<br />

neden savaştığını bil- manya parçalanmış ve o da baları ona 1971 yılında No- rat lideri 8 Ekim 1992’de dünmeyen<br />

milyonların kavgası- 1957 yılında bölünmüş Ber- bel Barış Ödülü’nü getire- yanın yine hızla değiştiği bir<br />

nı; çocukluğunda tanıdı yok lin şehrinin belediye başkan- cekti. Berlin Duvarı’nın örül- dönemde, Sosyalist Enterolmuş<br />

ülkesini ve annesiyle lığına getirilmişti. Siyasi faa- mesinin karşısında duran, nasyonal başkanı olarak haheceledi<br />

sosyalizmi. Yazarak liyetlerine hız veren Brandt, AET’ye tam destek vererek yata gözlerini yumdu.<br />

başladı siyasi yaşamına ve ya- bu tarihten sonra siyasi geç- Fransa’dan gelen itirazlara<br />

şamını siyasi mücadelelere mişi önüne bir engel olarak direnen, ABD’den bağımsız<br />

adadı. Daha 16’sında Alman<br />

Sosyal Demokrat Partisi’nin<br />

gençlik örgütüne, 17’sinde<br />

de Parti’ye üye olmuştu. Oysa<br />

bu üyelik uzun sürmeyecek<br />

ve bir yıl sonra Sosyalist<br />

İşçi Partisi’ne geçecekti. Savaş<br />

sonrası karışıklıklara ve<br />

büyük bir yıkıma tanıklık etmiş<br />

ülkesi faşist bir rejime<br />

doğru sürüklenirken ve tutuklanacağı<br />

haberleri dört<br />

bir yandan kulağına gelirken<br />

o, Herbert Ernst Karl Frahm<br />

ya da tanıdığımız ve tam da<br />

bu dönemde kendisine taktığı<br />

kod adıyla Willy Brandt, çareyi<br />

Norveç’e kaçmakta bulacaktı.<br />

İkinci Dünya Savaşı’nın<br />

sonuna dek ülkesine<br />

dönemeyecek ve hatta vatandaşlığını<br />

yitirecek olan<br />

Brandt, Norveç’in Nazilerce<br />

işgali sırasında yakalanacak<br />

ve bir süre sonra serbest bırakılınca<br />

İsveç’e geçecekti.<br />

Orta yaşlarına kaçışlar, krizler<br />

ve çırpınışlar içinde ulaştığında<br />

İspanya’da patlak veren<br />

iç savaşla, coğrafyasında<br />

kol gezen katliamlarla ve<br />

ikinci bir dünya savaşıyla yüz<br />

yüze kalmıştı. Sosyalizm yolunda<br />

verdiği mücadeleye gittiği<br />

her ülkede devam eden<br />

Brandt için, buralarda edindiği<br />

kimi izlenimler düşüncelerinde<br />

bazı değişiklikleri gerekli<br />

kılmış ve savaşın devam<br />

ettiği 1940’lı yılların başında<br />

tekrar Alman Sosyal Demokrat<br />

Partisi’ne geçiş yapmaya<br />

Fransa’da Kadınların Seçme-Seçilme Hakkı (21 Ekim 1945)<br />

İnsanların ve onların müca- maya çalışmıştır. Yaşananları renmiştir. Zamanla esmeye lar, ekonomik yapı ve özellikdelelerinin<br />

şahididir tarih. Ki- kaydederken insanların so- başlayan değişim rüzgârları, le de din, bu değişimin hızını<br />

mi zaman bir savaşın göbe- luklarını koklamış ve soluk- Avrupa toplumunun her kat- kesmekte ve hatta sekteye<br />

ğinde kalmış, kimi zaman bir larda yaşamak için, yaşat- manına yeni bir soluk getir- uğratmaktaydı. Ne var ki, bir<br />

felakete direnmiştir. Beyaz mak için tükenmeyen bir güç miş, asırlarca erkek egemen kere kırılan düzeni eski haligüvercinlerin<br />

uçurulup zey- olduğunu fark etmiştir. Tarih, toplumda ötekileştirilen ka- ne getirmek, hele ki dünya<br />

tin dallarının sunulduğu dö- insansız olamayacağını ve in- dınlar hareketlenmeye ve ör- düzeninin kökünden sarsılnemlerde<br />

bile derinden ge- san olduğu sürece mücade- gütlenmeye başlamışlardı. dığı bu yüzyıllarda, kolay delen<br />

sesleri duymuş, duyur- leleri yazacağını çoktan öğ- Geçmişten gelen alışkanlık- ğildi. 1789 Fransasının


<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten EKİM 2010<br />

Ekim`de Avrupa<br />

Pınar Dilan SÖNMEZ 25<br />

“kardeşlik”, “eşitlik” ve görülmemiş bir özgürlük ve şikliğiyle kadınlara seçme ve da erkeklerle eşit haklardan<br />

“özgürlük” çığlıklarıyla inle- sorumluluk da sunmuştu. seçilme hakkı verilmiş, Fran- yararlanması garanti altına<br />

diği bir dönemde Fransız ka- 20. yüzyıl Fransız kadınları- sa kadınları ilk kez 21 Ekim alınmış, Fransız kadının özdınlarının<br />

taleplerini gör- na yıllarca süren mücadele- 1945 günü parlamento se- gürleşme sürecinde önemmezden<br />

gelmek mümkün n in a rdından mülkiyet, eşit çi mleri için oy kullanmışlar- li bir adım atılmıştı.<br />

olabilir miydi? Erkeklerle ay- eğitim, çalışma gibi temel dı. Bir yıl sonra 1946 Anayanı<br />

mücadeleyi veren kadın- hakları kazandırmıştı. Ne var sası’yla ise kadının her alanların<br />

“Kadın ve Kadın Yurttaş ki kadınlar, onları toplumsal<br />

Hakları Bildirgesi”yle aynı ve dahası siyasal yaşama<br />

hakları talep etmesinden da- doğrudan sokacak seçme ve<br />

ha doğalı olabilir miydi? Ya- seçilme hakkını henüz elde e-<br />

zık ki Avrupalı pek çok kadın dememişlerdi. Bu dönemde<br />

gibi Fransız kadınının da da- Fransa’da ve Avrupa’nın geha<br />

fazla mücadele etmesi ge- nelinde liberaller ve sol parrekecekti.<br />

Ulusal ve uluslara- tiler kadınlara destek verirrası<br />

alanda örgütlenen ka- ken muhafazakâr partiler kadınlar<br />

için 19. yüzyılda Sana- dınların oy kullanma hakkıyi<br />

Devrimi’yle doğan kapita- na karşı çıkmışlardı. Ticaret,<br />

list ekonomi anlayışı, yeni iş sanayi ve hizmetler gelişip<br />

alanlarının önünü açarken, kadınlara bu alanlarda ihti-<br />

20. yüzyılın henüz başında yaç arttıkça ve kadınlar topbaşlayan<br />

dünya savaşları er- lumsal hayata aktif olarak kakek<br />

nüfusunun toplumsal tı lmaya başladıkça seçme ve<br />

alandan savaş meydanları- seçilme hakkı gündeme gelna<br />

kaymasına sebep olacak miş ama kadınların oy kulve<br />

kadınların toplumsal ala- lanma hakkına kavuşmalarına<br />

etkin bir biçimde girmesi- nın aleyhlerine bir durum yane<br />

fırsat yaratacaktı. Theba- ratmasından korkan tutucu<br />

ud’un söylediği gibi savaş, partiler nedeniyle adım atılkadim<br />

duvarları yıkmış, bir- ması bir süre daha gecikmişçok<br />

itibarlı mesleğin kapısını ti. Nihayet 4 Ekim 1944’te<br />

kadınlara açarken onlara eşi gerçekleştirilen yasa deği-<br />

Kristof Kolomb Amerika Kıtasına Ulaştı (12 Ekim 1492)<br />

Dünyanın düz olduğuna ina- ve Kraliçesi’nin desteğinde cek ve Kolomb, Hindistan’a lacaktı. Ve işte tüm bunların<br />

nılan yıllarda dünyanın yu- bulacaktı. 3 Ağustos günü ulaştığını düşünerek, Baha- ardından Kolomb, kimi zavarlak<br />

olduğunu düşünüyor- tüm hazırlıklar tamamlanmış ma adalarından biri olduğu man zenginlik arayan bir kordu.<br />

Rotalar çiziyor, hesaplar ve Kristof Kolomb önderli- düşünülen ve kendisinin San san, kimi zaman Kudüs’ün<br />

yapıyor ve kafasında tasarla- ğindeki üç gemi -Santa Ma- Salvador ismini verdiği ada- fethi için çalışan bir Hıristidığı<br />

yolculuğun düşüyle yaşı- ria, Pinta ve Nina- tarihe ge- ya ayak basacaktı. Kolomb, yan ya da Kudüs’ü arzulayan<br />

yordu. Sürekli batıya giderek çecek bir yolculuğa doğru bölgeye üç sefer daha ger- bir Yahudi dönmesi, bazen<br />

Atlantik’i aşabilir ve nihaye- adım atmışlardı. Ne var ki ne- çekleştirecekti. İkinci seferde denize ve keşfe sevdalı bir<br />

tinde zengin Hindistan top- reye gittiklerini bilmeyen on- kıtada sömürgecilik hareketi seyyah, bazen de Avrupa söraklarına<br />

ulaşabilirdi. Oysa larca denizci, geri dönüp dö- başlayacak ve bu süreç pek mürgeciliğinin ilk kıvılcımını<br />

bu yolculuk, hayal ettiği ka- nemeyeceklerinden kuşku çok yerlinin köleleştirilmesi- atan kişi ya da binlerce insadar<br />

kolay değildi. Her şey- duymaya başladıkça isyan nin, dahası yok olmasının yo- nın katili olarak anıldı. Ve yılden<br />

önce bu seyahati finanse riski ortaya çıkmıştı. Günler- lunu açacaktı. 1492 önce- lar yılı “Amerika kıtasının<br />

edecek bir güce ihtiyacı var- ce karadan uzak bir yolculu- sinde pek çok insanın yaşa- kâşifi” olarak bildi insanlık<br />

dı. Nitekim yıllarca süren uğ- ğun ardından ve yaklaşan is- dığı bugünkü Dominik Cum- onu. Avrupa, “Yeni Dünya”yı<br />

raşların ardından koşullar ol- yanın sıkıntıları arasında 12 huriyeti ve Haiti’nin bulun- bir Avrupalıyla anmayı tercih<br />

gunlaşacak ve aradığı bu gü- Ekim 1492 tarihinde Pinta ge- duğu bölgede istiladan 25 yıl etti. Var olan, zaten bir yacü<br />

1492 yılında İspanya Kralı misinin gözcüsü karayı göre- sonra yalnızca 200 “yerli” ka- şam alanı olan bir toprağın<br />

zaten hiç keşfedilemeyeceğini<br />

yıllarca söyleyemedi kimse.<br />

Hem, maksat “keşfetmekse”,<br />

hiç kimse Zheng<br />

He’den ve onun seyahatlerinden<br />

de bahsetmedi. Kimsenin<br />

Çin uygarlığından, Mezopotamya<br />

uygarlığından,<br />

Mısır uygarlığından, Azteklerden,<br />

İnkalardan da “söz<br />

açmadığı” gibi. Ama tabii ki,<br />

Kolomb’un hakkı Kolomb’a!<br />

Nereden bakarsak bakalım,<br />

Kristof Kolomb’un hayalini<br />

kurduğu ve gerçeğe dönüştürdüğü<br />

bu yolculuk, Avrupa<br />

tarihinde (ve aslında Amerika<br />

kıtası ve hatta dünya tarihinde<br />

de) adeta “devrim” demekti.<br />

Onun adımı kıtanın,<br />

kıtadaki insanların, “Avrupa”nın<br />

ve dünyanın gelecek<br />

yüzyıllarını belirledi. O hiçbir<br />

zaman Amerika kıtasına<br />

ulaştığını bilemedi. Ve evet,<br />

o, yalnızca Amerika kıtasına<br />

ulaşmıştı.


Avrupa`nın<br />

Bayrakları<br />

Yiğit KÖSEOĞLU<br />

Romanya<br />

Kral III. Büyük Ştefan (1457- hael (1593-1601) Eflak, Boğ- çirmeyecekti.<br />

kadar sürecek sosyalist dö-<br />

1504) Baia Savaşı’nda Ma- dan ve Erdil Romen prenslik- nem başlamıştı. Bu değişim<br />

carları yenilgiye uğrattığında lerini bir çatı altında topladı<br />

bayrağa da ufak bir değişiktarihler<br />

15 Kasım 1467’yi ve şimdiki Romanya sınırları lik olarak yansıdı ve bayragöstermekteydi.<br />

Bu zafer son- içinde “Romen kanı” taşıyan<br />

ğa bir arma eklendi. Bu arma<br />

rası savaş alanından eve dö- ilk hükümdar oldu. Bu böl-<br />

sosyalizme bağlılığı vurgulnen<br />

askerler ellerinde yarısı gelerin tarihsel olarak kul-<br />

maktaydı: Dağların arkasınsarı<br />

yarısı mavi kraliyet fla- landıkları renklere baktığı-<br />

dan doğan bir güneş, petrol<br />

malarını taşırken gururla mız da, Efl ak ve Erdil Prens- 1848’deki bayrak kuyusu, başaklarla çevrilmiş<br />

ilerliyordu. İşte Baia Sava- likleri’nin mavi ve sarı renk-<br />

bir doğa ve en üstte de kızıl<br />

şı’nda kullanılan sarı ve mavi leri, Boğdan Prensliği’nin ise Bayrak, 1848’de ilk ufak de- yıldız.<br />

renklerden oluşan flama bu- kırmızı rengi benimsediğine ğişikliğini yaşadı ve renkler<br />

günkü Romanya Cumhuriye- şahit oluyoruz. Her ne kadar dikey olarak sıralandı. Bu şekti’nin<br />

bayrağının renklerinin Cesur Michael bu üç rengin lin seçilmesinde Fransız baynereden<br />

geldiğine dair bizle- bir arada bulunduğu bir bay- rağının etkisi büyüktü.<br />

re bir “ipucu” vermekte, çün- rağı hiçbir zaman kullanma- Bayrağın yaşadığı bu ufak dekü<br />

bayrağın renklerinin ilk m ışsa da, bu kadar ihtilaflı ğişiklik fazla uzun sürmedi<br />

olarak nasıl, ne zaman ve ne- bir konuda akla en yatkın ce- ve 1848’de Osmanlı-Rus<br />

rede çıktığı konusunda tarih- vap tarihsel süreç içinde or- Savaşı’ndan sonra ayaklan- Sosyalist Romanya’nın<br />

çiler arasında büyük tartış- taya çıkan bu gelişme olsa manın bastırılmasıyla bayrak kullandığı bayrak<br />

malar var. İleride de değini- gerek. Zira bu tarihten sonra yürürlükten kaldırıldı.<br />

leceği gibi aslında bayrağın bu bölgeler yüzyıllarca farklı 1859’da Birleşmiş Eflak ve 1989’da Romanya’da sosyarenkleri<br />

ilk olarak 1800’lü yıl- bayraklar kullandı, ama bu Boğdan Prensliği (1859- list dönem sona erdi ve baylarda<br />

ortaya çıkmış; ama ki- bayraklardan hiçbirisi uzun 1869) kuruldu. Bu prenslik, raktaki arma kaldırılarak solmi<br />

araştırmacıların bu tarihi ömürlü olmadı.<br />

1821’deki gibi yatay dizil- dan sağa mavi, sarı ve kırmıçok<br />

gerilere çekme çabası 1800’lerin başında tüm Av- mesine karşın renklerin yer- zı renklerden oluşan bayrak,<br />

içinde olduklarını görüyoruz. rupa kıtası Fransız devrimi- lerinin farklı olduğu bir bay- Romanya’nın ulusal bayrağı<br />

Tartışmaların çözüme kavu- nin milliyetçi rüzgârına ka- rağı benimsedi. Bu bayrağın olarak kabul edildi.<br />

şamamasının altında yatan pılmıştı ve bu rüzgârın renkleri şöyle sıralanmak- Son olarak Romanya bayrasebepse,<br />

bayrak hakkında el- Avrupa’nın doğusuna ulaş- taydı: üstte kırmızı, ortada sa- ğına olan benzerliklerinden<br />

le tutulur tarihi bir kaynağa ması fazla zaman almadı. Ta- rı, en altta ise mavi.<br />

dolayı Çad ve Andora bayulaşılamaması.<br />

Bu ihtilaflı ko- rihler 1821’i gösterdiğinde<br />

raklarının birbirlerine sıkça<br />

nu hakkında öne sürülen bir- Eflak’ta Osmanlı İmpara-<br />

karıştırıldığını belirtelim. Gerkaç<br />

iddiayı bu sebeple ele al- torluğu yönetimine karşı Tu-<br />

çekten de bu bayraklarla Romak<br />

gerek. dor Vladimiresku önderliğin- manya bayrağı arasında gede<br />

bir ayaklanma çıktı. Ayak-<br />

rek renkler, gerekse renklelananlar<br />

ellerinde özgürlü-<br />

rin dizilimi açısından hiçbir<br />

ğün rengi mavi, adaleti vur-<br />

fark yok gibi. Peki, aynı baygulayan<br />

sarı ve kardeşliğin Birleşmiş Prenslikler’in rakların farklı devletler tararengi<br />

kırmızının bulunduğu kullandığı bayrak fından kullanılması mümkün<br />

bayraklar taşımaktaydı. Bu<br />

mü? Tabii ki değil. Ama şunu<br />

renkler yatay bir şekilde üst- 1866’da Birleşmiş Prenslik- söyleyebiliriz: Renklerin diziten<br />

aşağıya doğru dizilirken ler bir anayasal monarşiye limi açısından aynı olsa da<br />

ayrıca bayrağın üzerinde Ki- dönüştürüldü ve 1848’de kul- Andora bayrağını ayırt et-<br />

Kral III. Büyük Ştefan’ın ril alfabesiyle şöyle bir yazı lanılmış olan bayrağı ufak mek bizler için biraz daha ko-<br />

Arması<br />

bulunmaktaydı: “Dreptate bir değişiklikle kabul etti. Ka- lay, çünkü bu bayrak üzerin-<br />

Fratie”. Bu yazının anlamına bul edilen yeni bayraktaki de bir arma bulunmakta.<br />

İlk iddia, Kral Ştefan’nın ar- gelecek olursak “Dreptate” renkler dik şekilde soldan sa- Çad bayrağı ise işin zor kısmasıyla<br />

bağlantılı. Armayı in- Eflak dilinde adalet anlamı- ğa doğru mavi, sarı ve kırmı- mı, çünkü bu bayrak Romancelediğimizde<br />

bir kalkan n a ge lir ke n, “Fratie” de Boğ- zı olarak dizilirken eski bay- ya bayrağının kopyası gibi.<br />

üzerinde, boynuzları arasın- dan dilinde kardeşlik anla- rakta bulunan yazı artık yok- Ama gene de bir fark var. Belda<br />

yıldız bulunan bir boğa- mına gelmekteydi.<br />

tu. Bu bayrak 1947’ye kadar ki gözlerimizin bunu fark etnın<br />

resmedildiğini, sarı ve değişmeden kaldı. mesi zor fakat -devletlerin<br />

mavi renklerin armada yo-<br />

1947’de Romanya Halk bayrak yasalarına baktığığun<br />

bir şekilde kullanıldığı<br />

Cumhuriyeti’nin kurulmasıy- mızda- bu bayrak daha koyu<br />

görmekteyiz. Fark edilebile- la Romanya’da 1989’a bir mavi tonuna sahip!<br />

ceği gibi, armada çarpıcı bir<br />

kırmızıya rastlayamıyoruz.<br />

Bu sebeple bu iddianın kırmızı<br />

rengin nereden geldiği 1821 ayaklanmasında<br />

konusunda eksik kaldığını, kullanılan bayrak<br />

diğer renklerinse kimi çıkarsamalarla<br />

ortaya konmaya Bu bayrak üzerinde taşıdığı<br />

çalışıldığını söyleyebiliriz. söylemden dolayı Eflak ve<br />

İddialardan bir diğeriyse, bu Boğdan’nın yanı sıra Erüç<br />

rengin Romenlerin ataları del’de de çok ünlenerek ge-<br />

Daçlardan geldiği yönünde. niş kitlelerce benimsendi.<br />

Bu konuda ortaya atılan ve İşte bu bayrak aynı zamanda<br />

tarihsel olarak akla daha yat- bugünkü Romanya Cumhukın<br />

olan iddia ise, 1600’lü yıl- riyeti bayrağına giden yolun<br />

lara dayanmakta. 1600, Ro- “asıl” başlangıcıydı ve bunmanya<br />

için önemli bir tarih, dan sonra bayrak gözle göçünkü<br />

bu tarihte Cesur Mic- rülür önemli bir değişim ge-


BASINDA TÜRKİYE - AB<br />

İLİŞKİLERİNİN 50 YILI<br />

14 Ekim 1999'da Milliyet gazetesinde yayınlanan bu haber,<br />

<strong>ATAUM</strong> tarafından hazırlanmakta olan “Basında Türkiye-AB İlişkilerinin 50 Yılı“ başlıklı kitaptan alınmıştır.<br />

Türkiye-AB ilişkileri, çeşitli iniş-çıkışlara rağmen tarafların bir şekilde sürdürmekte kararlı göründükleri ve somut<br />

gelişmelerin çok ötesinde anlam yükledikleri bir süreç. Bu 50 yıllık sürecin kimisi unutulan kimisi de belleklerde yer eden<br />

halkalarının basının farklı kanatları tarafından nasıl haberleştirildiği de önemli. Zira yazılı basın, sadece tarihsel gelişmeleri<br />

bir bütünlük içinde değerlendirmek ve siyasal süreçlerin izini sürmek açısından değil, ilgili gelişmelerin yaşandıkları andaki<br />

algılanış ve yansıtılış şekillerini tespit etmek açısından da ziyadesiyle “öğretici” olabilir. Farklı dönemlerde farklı gelişmeler<br />

konusunda Türkiye’de oluşan farklı algıları çarpıcı bir şekilde tespit etme olanağı yaratacağı için...


BENİM<br />

AVRUPAM<br />

EKİM 2010<br />

Cetvel ve Kılıç<br />

Ahmet Murat AYTAÇ<br />

Benim için Avrupa, bir lometre daha güneyde zamanda.<br />

tışmada ortak bir hükme<br />

hayaldir. Avrupa ile ilgili ilk ki- doğsaydık her şey bambaşka Daha sonraları çok sık varmak ilki kadar kolay<br />

şisel ve gerçek deneyimimin olurdu” dediğinde ilk başta karşılaşacağım ve kısmen bir olamıyordu; çünkü bu tartış-<br />

İstanbul’un Anadolu yaka- ne demek istediğini pek fazla parçası olduğum bu tahay- ma herkesin kendi memlesından<br />

karşıya geçince gör- anlayamamıştım. Ama daha yülün bugün en çok dikka- ketini Avrupai sayılabilecek<br />

düğüm “Avrupa kıtasına hoş sonra sözlerine biraz daha timi çeken yanı, Avrupa’nın yönleriyle öne çıkarmaya<br />

geldiniz” levhasının bende açıklık kazandırmasını iste- kendimizi kıyaslayabileceği- çalışmasıyla daha baştan çıkyarattığı<br />

heyecan olduğunu yince bizi şanslı sayma nede- miz bir normlar sistemi veya maza giriyordu. Eskilerden<br />

ve halen de bunun ötesine ninin hem Avrupa’ya daha bir “cetvel” gibi ele alınabile- hatırladığım ve bugün eskisi<br />

geçemediğimi söyleyerek yakın duran hem de gerçek- ceğine duyulan sorgusuz kadar önem taşımayan bir<br />

hayalden neyi anladığım ko- ten Avrupalı olmaya çalışan inançtı. Ülkemizde var olan başka milli mesele de, Euronusuna<br />

biraz daha netlik ka- bir ülkenin yurttaşları oldu- tüm insanlık durumlarını ve vision finalleriydi. Bu defa Avzandırmış<br />

olduğumu umut ğu muzu düşünmesi olduğu- insanlar arası ilişkileri bu rupa bizim başkaları hakkınediyorum.<br />

Ancak, buradan nu anlamıştım. Bu, nispeten cetvel aracılığıyla ölçmek da yürüttüğümüz bir tartışhareketle,<br />

Avrupa hakkında daha özgür ve müreffeh bir mümkündü. Dostlar arasın- mada dışsal bir ölçü olarak<br />

yazacaklarımın boşlukta hayat yaşadığımız anlamına da bir kadının ne kadar güzel devreye girmiyordu; tabiri cadurduğunun<br />

veya temelsiz da geliyordu onun için. Diğer olduğu konusunda bir tartış- izse biz cetvelle ölçmüyorspekülasyonlardan<br />

ibaret ol- yandan Avrupa, bizim ne ol- ma başladığında hemen bu duk, cetvel kendi adına bizi<br />

duğunun düşünülmesini de mak istediğimizi ve tabii ki cetvel devreye giriyor ve ölçüyordu. Doğal olarak heistemem.<br />

Avrupa hakkındaki ne olmak istemediğimizi de güzelliğinin Avrupai olup ol- yecanı, hayal kırıklıkları ve<br />

fikirlerimin dayanağını, Al- gösteren bir şeydi. Bu, Arap- madığını konusundaki kana- sitemi bol bir süreç olarak yaman<br />

filozoflarının Erlebnis ça, Kürtçe ve Türkçe konuşu- atimiz son hükmün ne olaca- şanıyordu bu yarışma süreci.<br />

dedikleri kişisel yaşam dene- lan “doğulu” bir kentte, nasıl ğını belirliyordu. Bir başka Ancak Avrupa hayalimin bir<br />

yimlerinden çok, Erfahrung “batılı” olduğunuzu, geri ka- önemli tartışma konusu da başka boyutu, yaşım ilerleyip<br />

adını verdikleri ve tarihin is- lanlardan nasıl daha farklı ol- “Doğu’nun Paris’i hangi de eleştirel çevrelerle karşıtikrar<br />

kazandırdığı kültür ve duğunuzu gösterme arzusu- kenttir?” sorusu etrafında laşınca karşıma çıkmıştı ve<br />

kurumlarda yapılaşmış bir nun bir dışavurumuydu aynı şekilleniyordu. Ancak bu tar- bu da en az ilki kadar sahici<br />

toplumsal deneyimden benim<br />

payıma düşenler oluşturmaktadır.<br />

Dolayısıyla sözcüğün<br />

gerçek anlamında hiçbir<br />

zaman Avrupası olmamış<br />

birinin Avrupasını anlatan bu<br />

yazı, bir şeye dair hiçbir kişisel<br />

deneyimiz olmamasına<br />

rağmen, onun yine de sizin<br />

hayatınızda belirleyici bir<br />

öğe olarak öne çıkmasının<br />

ne anlama geldiğine örnek<br />

teşkil eden bir yazı olarak da<br />

okunabilir.<br />

Artık sözü daha fazla uzatıp<br />

okuru yormadan Avrupa’ya<br />

dair “deneyimlerimi” aktarmaya<br />

başlayayım. Böyle bir<br />

deneyimi ilk olarak Suriye ve<br />

Irak ile sınırı bulunan memleketimde<br />

yaşadığımı anımsıyorum.<br />

Bir yakınım Türkiye<br />

sınırının ötesinde ışıkları görünen<br />

kenti işaret ederek,<br />

“Biz çok şanslıyız. Eğer 40 ki-


<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten EKİM 2010<br />

Benim Avrupam<br />

Ahmet Murat AYTAÇ 29<br />

bir deneyim olmuştu. Bu ba- ğu düşüncesini farklı bir açı- nim gibi sadece bir “hayali Avrupa’ya dair bir hayalimiz<br />

kış açısından ele alındığında dan doğrulamıştı, ama buna Avrupa” deneyimine sahip olmasından değil, gerçekten<br />

Avrupa, evveliyatla, dünya- Avrupa’nın bir “kılıç” olduğu olan birinde yarattığı temel bağımsız olarak Avrupa hanın<br />

geri kalanına üstünlük bilgisini de eklemişti. etki, ruh halimin bu iki sıkıntı ya li i çin de say dı ğı mız<br />

taslayan, savunmasız ve za- Cetvel ve kılıç, Avrupa konu- arasında salınması şeklinde normların, Avrupa denilen<br />

yıf insanları ezen sömürücü sunda hiçbir kişisel deneyimi oldu.<br />

coğrafi mekânda zaten tübir<br />

güç gibi duruyordu. olmayan birinin yine de o ko- Hiçbir zaman, “Avrupa Birli- müyle gerçekleşmiş olduğu-<br />

Avrupalıların modern çağı- nudan nasıl etkilenmiş olabi- ği’ne gireceğiz; ondan sonra nu ve orayla bütünleştiğimızın<br />

tarihi boyunca Ameri- leceğini özetleyen iki meta- gelsin paralar!” diyen, Avru- mizde bu normlara da<br />

ka, Asya ve Afrika kıtaların- for. Ancak söz konusu meta- pa’yı bir “hazine” olarak gö- kavuşacağımızı varsaymakdaki<br />

marifetlerini öğrendik- forlar, bu gibi hayal sahiple- ren görüşe bir yakınlık tan kaynaklanıyor. Hayalleçe,<br />

Avrupa tahayyülüme ka- rinin temel bir endişesini vur- duymadım. Ancak, haklar ve rimizi beslediği müddetçe,<br />

ra bulutlar eşlik etmeye baş- gulamadan geçersek, bu öz gür lük ler ko nu sun da coğrafi bir mekâna özgü<br />

lamıştı. Koca Amerika kıta- deneyimin bir boyutunu hep ölçülerimizin yükseleceği gerçekliğin ideallerle bu şesındaki<br />

yerlilerin maruz kal- eksik bırakacaktır: Bir gün ge- beklentisinin bende bir he- kilde özdeşleştirilmesine hiçdığı<br />

soykırımdan farksız lip de hayal “gerçek” olursa yecan yaratmadığını söyler- bir itirazım olmaz. Ama her<br />

katliamları, Afrika’da kazanç ne olacak? Bu iki boyutlu bir sem doğruyu söylememiş c etvel in bir de kılıçla tamamuğruna<br />

verilen ve zerre ka- endişe olup, hayalin hem iyi olurum. Sırf bu yüzden Avru- landığını dikkate aldığımda,<br />

dar onur taşımayan savaşla- anlamı hem de kötü anlamı pa Birliği’ne tam üyelik tar- Avrupa’nın işlevini gördükrı,<br />

yüz karası köle ticaretini, açısından ele alınmalıdır. tışmalarında, bu sürecin ger- ten sonra aşılması gereken,<br />

Çin ve Hindistan’da yapılan- İyisi gelirse “cetvele ne çekte nasıl sonuçlanabilece- örneğin Akdeniz gibi coğrafi<br />

ları öğrendikçe Avrupa olacak?”, kötüsü gelirse ğinden bağımsız olarak, hep olarak Avrupa’yı da içine<br />

hayalinin öbür yüzünü de “kâbuslar gerçek mi ola- destekçi olan tarafta durma- alacak daha geniş ve kapgörmüştüm.<br />

Bir keresinde, cak?” sorularına yanıt vere- ya çalıştım. Ancak, daha samlı bir hayalle yer değiştir-<br />

Ortadoğu’da ülkelerin sınır- memekten kaynaklanan bir geniş bir zemine yerleşmiş mesi gerekliliği de benim Avlarının<br />

Avrupalı siyasetçiler sıkıntı eşlik eder bu endi- Avrupa deneyimimin yaratı- rupa hayalimin bir boyutunu<br />

ta ra fın dan “cetvel” i le şeye. İşte gümrük birliği ile ğı ikircikli ruh hali de bu oluşturuyor artık.<br />

çizildiğini okumuştum. Bu bil- başlayan Avrupa Birliği’ne tutuma hep eşlik etti. Sanıgi<br />

Avrupa’nın bir cetvel oldu- tam üyelik macerasının be- rım burada esas sorun,


Avrupa<br />

Gündemi...<br />

<strong>ATAUM</strong><br />

e-bülten<br />

<strong>ATAUM</strong>-BİM (10-2010)<br />

bulmak isteyene not:<br />

sadece elektronik posta kutusunda bulunur...

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!