05.02.2014 Views

ıstanbul ticaret odası türkiye'de otelciliğin ve kongre turizminin ... - ITO

ıstanbul ticaret odası türkiye'de otelciliğin ve kongre turizminin ... - ITO

ıstanbul ticaret odası türkiye'de otelciliğin ve kongre turizminin ... - ITO

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ISTANBUL<br />

TİCARET<br />

ODASI<br />

TÜRKİYE'DE<br />

OTELCİLİĞİN VE<br />

KONGRE TURİZMİNİN<br />

GELİŞTİRİLMESİ<br />

PANEL<br />

06.01.2009<br />

YAYIN NO: 2009-18<br />

İstanbul, 2009


Copyright © İTO<br />

Tüm haklan sakhdır. Bu yayının hiç bir bölümü, yazann <strong>ve</strong> İTO'nun<br />

önceden yazılı izni olmaksızın mekanik olarak, fotokopi yoluyla<br />

<strong>ve</strong>ya başka herhangi bir şekilde çoğaltılamaz. Eserin bazı bölümleri<br />

<strong>ve</strong>ya paragraftan, sadece araştırma <strong>ve</strong>ya özel çalışmalar amacıyla,<br />

yazann adı <strong>ve</strong> İTO belirtilmek suretiyle kullanılabilir.<br />

ISBN 978-9944-60-446-8 (Basılı)<br />

ISBN 978-9944-60-445-1 (Elektronik)<br />

İTO ÇAĞRI MERKEZİ<br />

Tel: (212) 444 0 486<br />

İTO yayınları için ayrıntılı bilgi<br />

Bilgi <strong>ve</strong> Doküman Yönetimi Şubesi<br />

Dokümantasyon Servisi'nden alınabilir.<br />

Tel : (212) 455 63 29<br />

Faks : (212) 512 06 41<br />

E-posta : ito.yayin@ito.org.tr<br />

İnternet : www.ito.org.tr<br />

Odamız yayınlarına tam metin <strong>ve</strong> ücretsiz olarak<br />

internetten ulaşabilirsiniz.<br />

YAYINA HAZIRLIK, BASKI, CİLT<br />

İnkılâp Kitabevi Baskı Tesisleri<br />

Tel: (212) 496 11 81 -Fax : (212) 496 11 12<br />

www.inkilap.com


ÖNSÖZ<br />

Dünya genelinde giderek artan <strong>kongre</strong> <strong>ve</strong> konferans faaliyetleri ile önemi<br />

artan <strong>kongre</strong> turizmi ülkemiz için büyük fırsatlar oluşturmaktadır. Birçok<br />

sektör üzerinde doğrudan etkisi olan <strong>kongre</strong> <strong>turizminin</strong>, dünya turizm pazarı<br />

içinde yüzde 30, Türkiye pazarı içinde ise yalnızca % 2 gelir payına sahip<br />

olduğu düşünüldüğünde Türkiye'nin dünyada bir <strong>kongre</strong> ülkesi olarak marka<br />

değerinin yükselmesinin önemi anlaşılmaktadır.<br />

Tarihi <strong>ve</strong> kültürel mirası, birinci sınıf otel, restoran, konferans olanakları,<br />

eşsiz doğal güzellikleri <strong>ve</strong> merkez şehirlere kolay ulaşımı ile Türkiye <strong>kongre</strong><br />

turizmi için alternatif bir merkez haline gelmiştir. Türkiye'nin özellikle<br />

İstanbul'un Paris, Viyana, Berlin, Roma gibi geleneksel <strong>kongre</strong> turizmi<br />

çekim merkezlerine tercih edilmesi için yapılan çalışmalara her türlü destek<br />

<strong>ve</strong>rilmektedir. Son on 10 yıl içerisinde birçok önemli <strong>ve</strong> büyük boyutlu<br />

uluslararası <strong>kongre</strong>ye ev sahipliği yapan İstanbul'un doğru politikalarla<br />

gelecekte hak ettiği yere kavuşmaması için bir neden yoktur. Bu bakımdan<br />

<strong>kongre</strong> <strong>turizminin</strong> geliştirilmesi aşamasında otel sayısı <strong>ve</strong> kalitesini arttırmak<br />

büyük önem arz etmektedir. Tesisin fiziki yapısı, yeterli teknik donanımı,<br />

toplantılar için gerekli salonların bulunması gibi ölçütlerin yanı sıra kalifiye<br />

eleman istihdamı, lojistik imkanların yeterliliği <strong>ve</strong> salonların kapasitesi de iyi<br />

bir <strong>kongre</strong> otelinin nitelikleri arasında yer almaktadır.<br />

Bu amaçla <strong>kongre</strong> turizminde Türkiye'nin en çok ziyaretçi ağırlayan şehri<br />

İstanbul'un uluslararası <strong>kongre</strong>leri daha fazla çekmesi için lobi faaliyetleri<br />

yapan İstanbul Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Bürosu (IC VB), Türkiye Seyahat Acentaları<br />

Birliği (TÜRSAB) <strong>ve</strong> Turistik Otelciler, İşletmeciler <strong>ve</strong> Yatırımcılar Birliği<br />

(TÜROB) ile İstanbul'un tanıtımı <strong>ve</strong> pazarlanması için Kültür <strong>ve</strong> Turizm<br />

Bakanlığı ile birlikte çalışmalarımız devam etmektedir.<br />

Bu bağlamda, daha önce Odamız tarafından hazırlatılan "İstanbul'da Kongre<br />

Turizmi'ni Geliştirme İmkanları" isimli çalışmanın sonuçlarının kamuoyu<br />

ile paylaşılarak tartışılması, <strong>kongre</strong> turizmi potansiyelinin arttırılması, bu<br />

turizm türünün geliştirilmesi için yapılacak gerekli girişimleri belirlemek <strong>ve</strong><br />

üyelerimizi bu konuda bilgilendirmek üzere 6 Ocak 2009 tarihinde "Türkiye'de<br />

Otelciliğin <strong>ve</strong> Kongre Turizmin Geliştirilmesi Paneli" düzenlenmiş olup.<br />

Panel'deki tartışmalar <strong>ve</strong> ses kayıtları bir kitap haline getirilmiştir.<br />

Yayınımızın konuyla ilgili yetkililere, üyelerimize, turizm sektöründeki<br />

firmalarımıza yararlı olmasını diler, konuşmacı olarak katılan değerli


uzmanlara, Seminerimiz'e yoğun ilgi gösteren üyelerimize, sektör<br />

temsilcilerine <strong>ve</strong> Seminer'in organizasyonunu gerçekleştiren Ekonomik <strong>ve</strong><br />

Sosyal Araştırmalar Şubesi Araştırma Raportörü Sanem Onat'a teşekkür<br />

ederim.<br />

Dr. Cengiz Ersun<br />

Genel Sekreter


IÇINDEKILER<br />

Açış Konuşması<br />

Muharrem KEÇELİ<br />

(İstanbul Ticaret Odası Meclis Başkanı)<br />

Oturum Başkanı<br />

Yrd. Doç. Dr. Kahraman ARSLAN 10<br />

(İstanbul Ticaret Üni<strong>ve</strong>rsitesi Ticari Bilimler Fakültesi)<br />

I. OTURUM<br />

Cumhur Gü<strong>ve</strong>n TAŞBAŞI 12<br />

(T.C. Kültür <strong>ve</strong> Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürü)<br />

Timur BAYINDIR 34<br />

(Turistik Otelciler, İşletmeciler <strong>ve</strong> Yatmmcılar Biriiği (TUROB) Başkanı)<br />

II.OTURUM<br />

Ahmet Emre BİLGİLİ ,41<br />

(İstanbul Kültür İl Müdürü)<br />

Handan BOYCE 47<br />

(ICVB/İstanbul Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Bürosu)


ISTANBUL TICARET ODASı MECLIS BAŞKANı<br />

MUHARREM KEÇELI^NIN AÇıŞ KONUŞMASı<br />

Değerli konuklarımız, sözlerimin başında, İstanbul Ticaret Odası <strong>ve</strong> şahsım<br />

adına sizleri en içten duygularımla selamlıyorum. İstanbul Ticaret Odası<br />

Meclis Başkanı olarak hepinize hoş geldiniz diyorum. Ülkemizin uluslararası<br />

<strong>kongre</strong> organizasyonu pazarından hak ettiği payı alabilmesi için yapılması<br />

gerekenlerin tartışılacağı böyle bir platformda, sizleri aramızda görmek <strong>ve</strong><br />

sizlerle birlikte olmaktan dolayı da sevinçli olduğumu ifade etmek istiyorum.<br />

Türkiye'de <strong>otelciliğin</strong> <strong>ve</strong> <strong>kongre</strong> <strong>turizminin</strong> geliştirilmesi açısından, son derece<br />

faydalı olacağına inandığım bu panel için sizleri odamızda ağırlamaktan<br />

da ayrıca şeref duyduğumuzu ifade ediyorum.<br />

Değerli katılımcılar, Türkiye'nin bir dünya <strong>kongre</strong> ülkesi olarak marka değerinin<br />

jâikselmesi, tarihsel görkemine, doğal güzelliğine yakışır bir <strong>kongre</strong><br />

merkezi olması yönünde, gerek bakanlıkça, gerek sivil toplum kuruluşlarınca<br />

yürütülen çalışmaları <strong>ve</strong> faaliyetleri, İstanbul Ticaret Odası olarak çok yakından<br />

izlemekteyiz. Bu faaliyetler neticesinde gelişecek olan <strong>kongre</strong> <strong>turizminin</strong><br />

ülkemize olan büyük katkısının da bilincinde olan odamız, <strong>kongre</strong> turizmi<br />

ile ilgili, mevcut olan bu çalışmaları desteklemek, geliştirmek <strong>ve</strong> yenilerini<br />

teşvik etmek amacıyla bugün burada bu paneli düzenlemiştir.<br />

Değerli konuklarımız, büjâiyen ekonomi, uluslararası <strong>ticaret</strong>, küreselleşme<br />

ile ulaşımın kolaylaşması <strong>ve</strong> ucuzlaması, <strong>kongre</strong> <strong>ve</strong> toplantı sektörünün de<br />

büyümesini <strong>ve</strong> gelişmesini tetiklemiştir.<br />

Kongrelerin düzenlendikleri şehirlere yaptıkları, tanıtım katkısının yanı sıra,<br />

sağladıkları gelir de işin önemini artırmaktadır. Kongrelere gelir düzeyi yüksek<br />

hukukçu, doktor, bilim adamı, iş adamı, yönetici gibi meslek gruplarının<br />

katılması, <strong>kongre</strong> turizmini karlı bir sektör yapmaktadır. Kongre delegeleri,<br />

turistlerden yaklaşık 3.5, 4 kat fazla harcama yapmakta olup, böylece şehrin<br />

tüm ticari hayatına önemli bir canlılık getirmektedir. Aynı zamanda, yaz yada<br />

kış gibi, belli bir sezona bağlı olmama özelliği, sezon dışı gelir getiren bir<br />

turizm çeşidi olması nedeniyle, <strong>kongre</strong> turizmi, turizmin en çok gelir getiren<br />

alanlarından biri olarak gösterilmektedir. Özellikle Antalya gibi, turizm<br />

yatırımlarının yoğun olduğu <strong>ve</strong> tesislerin sadece yaz sezonunda açık olduğu<br />

illerde, turizmi 12 aya yayabilmenin yolu, <strong>kongre</strong> turizminden geçmektedir.


mektedir. Ve bu aşağılayıcı bir unsurdur. Bana kalırsa, önce imaja, Türkiye<br />

isminin ya Türkiye olması şeklinde yapmalıyız. Bunu Habeşistan yaptı, Etopya<br />

yaptı <strong>ve</strong> yerleşti. Çünkü dışarıdan gelen mektupları bile reddetti. Ancak<br />

Etopya yazdığınız takdirde girebiliyordu. Birkaç ülke bunu yaptı, bana göre<br />

Türkiye isminin Turkey değil, Türkiye olarak kullanılması yönünde bir kampanya<br />

yapmak lazım. Bu tanıtmaya <strong>ve</strong> imaja çok önemli katkısı olur. Teşekkür<br />

ederim, bu konuda ne düşünüyor onu soracaktım.<br />

CEVAP: Peki, ben teşekkür ediyorum. Öncelikle bu kalkınma ajanslarının<br />

fiyasko olduğu konusunda, ben sizinle böyle bir fikri paylaşmıyorum. Onu<br />

açıkça söyleyeyim, ama kalkınma ajanslarının <strong>kongre</strong> ile ilgili işleri, onların<br />

mıdır değil midir, onu tartışırız. Ama fiyasko. O benim fikrim değil. Haklısınız,<br />

doğru bir tanımdır, bizim de zaten Turizm Bakanlığının laleli bir Türkiye<br />

amblemi vardır biliyorsunuz. Bu üzerinde, kırmızı lale olan bir Türkiye amblemidir.<br />

Bunu yaygınlaştırmayı düşünüyoruz. Böyle bir ortak şey, Amerika'da<br />

yapılabilir <strong>ve</strong> biz de bunu düşünürüz. Tanıtım kampanyalarımızda da o Laleli<br />

Türkiye'yi yaygınlaştırmayı düşünüyoruz.<br />

Oturum Başkanı: E<strong>ve</strong>t, sağ olun, son iki soru alacağız. îki beyefendi. E<strong>ve</strong>t.<br />

... ben imaj konusuna değineceğim.<br />

Oturum Başkanı: İsminizi?<br />

Türkiye'nin özellikle İstanbul'un son senelerde çok iyi gelişmeler gösterdiği<br />

doğru. Fakat suç oranı konusunda ben aynı fikirde değilim. Birçok defa<br />

otellerimizde kalan turistlerin başına gelen olaylar sebebiyle, yazılı müracaatlarda<br />

bulunduk, hiçbir sonuç alamadık, onun için artık müracaat etmiyoruz.<br />

Yani bu oran çok düşük demek, olay olmuyor demek değil. Özellikle bazı<br />

yargı organlarının da eşlerinin çantaları filan çalındıktan sonra bu konu ciddiye<br />

alındı <strong>ve</strong> kapkaç olaylarının oranı indi.<br />

CEVAP: Şu anda İstanbul'da kapkaç ciddi sorun olmaktan çıktı.<br />

... E<strong>ve</strong>t, sorun olmaktan çıktı neredeyse. Bir de bu turistlerin alınıp efendim<br />

bir yerlere götürülme meselesi var. Onlar da hallolursa, bu konu düzelir diye<br />

düşünüyorum. Konvantion centerlarmm <strong>ve</strong>yahut <strong>kongre</strong> merkezlerinin mu-


ayyen şehirlerde olması konusunda ise oralara uçak inmesi lazım. O da bazı<br />

prosedürlere bağlı olduğunu sanıyorum, yani İstanbul'a yurt dışından herhangi<br />

bir yabancı uçak da inebiliyor. Bunun Antalya'ya, İzmir'e, Kuşadası'na<br />

mümkün olup olmadığını bilmiyorum. O konuda bilgi <strong>ve</strong>rirseniz.<br />

CEVAP: Tabii uluslararası havacılık teşkilatının izin <strong>ve</strong>rmesi lazım. Sivil<br />

havacılık teşkilatı diye bir teşkilat var Türkiye'de, onun uluslararası havacılık<br />

teşkilatından, uluslararası uçuşlar için izin <strong>ve</strong>rmesi lazım. İzin <strong>ve</strong>rmeden<br />

iniş yapamıyorlar. O standartlarda olacak havaalanları. Şu anda bizde bu iniş<br />

<strong>ve</strong>rilmesine müsaade edilmiş, hava alanlarının bulunduğu şehirleri <strong>kongre</strong><br />

merkezi yapmak için, işte, İstanbul, İzmir, Antalya, Ankara, bunlara uğraşıyoruz.<br />

Yani yabancı uçaklar inebiliyor mu İzmir'e, Kuşadası'na, Antalya'ya?<br />

İnebiliyor.<br />

CEVAP: Bodrum, Dalaman.<br />

.... peki, teşekkür ederim.<br />

CEVAP: Pardon, suçla ilgili şeyi söyleyeyim cevapsız kaldı. Şimdi Savaş<br />

bey. Konak Otelinin patronudur. Talimhane bölgesinde, çok yakındır oteli de.<br />

Harbiye'dedir. Suç oranının en yüksek olduğu İstanbul'un bir bölgesinde oteli<br />

vardır, o bölgede eskiden kapkaç <strong>ve</strong> daha çok işte, turistleri alıp, işte size<br />

şurada yemek yedirelim gibi, alıp götürülmeleri yaygındır. Ve en yoğun olduğu<br />

yerdir. İstanbul'da giderek bunlar düştü artık, eskisi gibi, değil.<br />

SORU: Benim ismim, Koray Yetik. Turizm yatırımcıları demeği genel sekreteriyim.<br />

Sorudan çok yorumda bulunacağım. Devlet Planlama Teşkilatından<br />

beyefendinin söylediği turkey, Türkiye meselesi hakkında. Ben 20 sene<br />

Amerika'da yaşadım. Bana Türkiye'den olduğum için diye kimse karşı gelmedi,<br />

gayet de iyi şekilde algılandım. Bunun yanında Amerika'ya baktığımız<br />

zaman, dow jones marketine orada buU, bay er market deniyor, bunları Türkiye<br />

çevirirseniz, çok kötü tabirler. Hiç öyle şeye girmeyelim. Türkiye gayet<br />

iyi tanınıyor. Aslan gibi bir ülke, aslan gibi bir isim. İkincisi, imaj konusuna<br />

gelince, sayın genel müdürüm. 140 milyar liradan hiçbir şekilde Türkiye'nin<br />

imajına para ayırmamak lazım. Çünkü Türkiye'nin imajı bakanlığın işi de-


ğil. Türkiye'nin imajı, iç işleri bakanlığının, adalet bakanlığının, hükümetin.<br />

Başbakanlığın, bütün herkesin işi, bizim bakanlığımızın işi tanıtımı güçlendirmek.<br />

CEVAP: Ben zaten topyekün bir seferberlik dedim.<br />

SORU: Başbakanlıkta hazır bütçesi var, hazine bakanlığı, hazine dış <strong>ticaret</strong><br />

müsteşarlığı.<br />

CEVAP: Yani parayla olmayacak işler de var.<br />

SORU: E<strong>ve</strong>t. İmaj işi, sizin söylediğiniz rakamlar ürkütmesin. 257. sırada<br />

bulunmamız ürkütmesin, dünya ekonomik forumunun çıkarttığı, 600 sayfalık<br />

rapor, söyledikleriniz. Bazı yerlerde e<strong>ve</strong>t çok eksiğiz ama, netice olarak dünyanın<br />

ilk 10 ülkesindeyiz. Hem gelirde, hem turist sayısında, buradan yukarı<br />

nasıl gideriz, ona doğru bakmak lazım.<br />

CEVAP: Tabii tabi, ben zaten çok karamsar değilim ama, imajın da önemli<br />

bir şey olduğunu burada vurgulamak istedim.<br />

Oturum Başkanı: E<strong>ve</strong>t, peki teşekkür ederiz efendim.<br />

CEVAP: Ben teşekkür ederim. Müsaadenizle ben ayrılmak istiyorum, hepinize<br />

iyi günler dilerim, sabırla dinlediğiniz için teşekkürler.<br />

Oturum Başkanı: Efendim ikinci konuşmacımız sayın Başaran Ulusoy. Başaran<br />

bey konuşmasına başlamadan önce, siz buyurun. Şimdi efendim biliyorsunuz<br />

turizm ürününün pazarlanması lüks bir malın pazarlanması kadar<br />

önemli. Turizm ürünü, çok değerli, çok kıymetli, nasıl ki lüks bir malın pazarlanması<br />

çok özel birtakım nitelikler, anlamlar gerektiriyorsa, turizm ürünü de<br />

böyle çok çabuk zarar gören, çok çabuk incinen bir sektör. Bu yüzden ne kadar<br />

çok doğal kaynaklara, tarihi <strong>ve</strong> kültürel kaynaklara sahip olursanız olun, eğer<br />

bunları belirli bir değer içerisinde sunamıyorsanız hiçbir anlamı yok. Onun<br />

için diyorum ki, lüks bir malın pazarlanması gibidir, yatak kapasiteniz, beş<br />

yıldızlı otelleriniz ne kadar çok olursa olsun. Bunların pazarlanması önemli.<br />

İşte bu pazarlama olayında da, seyahat acentelerimiz son derece önemli<br />

bir rol oynuyor. Cephede en önde savaşan adeta birer unsur onlar, o yüzden


seyahat acentelerinin varlığı, ülke turizminde önemli. Başaran Ulusoy bey<br />

de senelerdir, Türkiye seyahat acenteleri birliğinin başkanı olarak bu konuda<br />

önemli hizmetler <strong>ve</strong>ren bir sivil toplum kuruluşunun başında, Türkiye'ye geçen<br />

yıl 27 milyon turist geldiyse, bunda elbette seyahat acentelerinin de payı<br />

büyük. Başaran bey, sizi dinlemek için hazmz efendim, buyurun.


BAŞARAN ULUSOY<br />

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Başkanı<br />

Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum. Değerli katılımcılar, neden <strong>kongre</strong>?<br />

Ev<strong>ve</strong>la bunu bir açmak istiyorum. Sonra Türkiye'de gelişen <strong>kongre</strong> turizmi<br />

hakkında bir izahat <strong>ve</strong>rmek istiyorum. Geçmişi unutanlar, gelecekte onu tekrar<br />

yaşarlar. Sene 1991, Türkiye istanbul'da, Türkiye'de, turizmi nasıl çeşitlendiririz.<br />

O gün tecrübesiz bir başkan olarak, arkadaşlarımla beraber ki,<br />

Nurdan hanım yine burada bu kadronun içindeydi. İstanbul'da ne yapabiliriz<br />

diye düşündük. Rahmetli Çelik Gülersoy, beni 6 ay, 7 ay İstanbul'da, dağ bayır<br />

dolandırdı dedi ki. Kongre turizmi burada yapılır, Cibali'de yapılır, Feshanede<br />

yapılır, en sonunda bizi getirdi Lütfi Kırdar, sergi sarayının önüne, spor<br />

<strong>ve</strong> sergi sarayının önüne, işte burası dedi. O macera büyük bir maceradır. Yani<br />

dilencilikle biz o şirketi kurduk, bunu açıklıkla söylüyorum <strong>ve</strong> samimiyetle<br />

ifade etmek istiyorum, kendisini rahmetle anıyorum. Çünkü onun <strong>ve</strong>rmiş<br />

olduğu cesaretle, o gün belediye başkanına gittik, Nurettin Sözen beye, şükranla<br />

yad ediyorum. Yine Abdülkadir Ateş <strong>ve</strong> Koray Göymen'in kurduğumuz<br />

şirkete ortak olması nedeniyle bizim önümüzü açmıştır.<br />

Peşinden İstanbul Büyükşehir belediye başkanlığı döneminde, bugün Başbakanımız<br />

Recep Tayip Erdoğan beyin çok bÜ5^k katkıları olmuştur <strong>ve</strong> Habitat'ı<br />

yetiştirmiştir. Süleyman Demirci beyin <strong>ve</strong> Hikmet Çetin Bey'in de çok bü)âik<br />

katkıları olmuştur. Biz <strong>ve</strong>falı bir kurumuz, ev<strong>ve</strong>la bu <strong>ve</strong>fa borcumuzu yerine<br />

getirmek istiyorum<br />

Şimdi arkadaşlarım <strong>kongre</strong> turizmi 81 vilayette olsun diyecekler neredeyse,<br />

ben 81 vilayeti, görevim boyunca, 9 yıl boyunca, en aşağı Hakkari <strong>ve</strong> Yüksekova<br />

dahil olmak üzere, 2 tur yaptım. Bazı vilayetleri 50 tur yaptım. Şimdi şehir,<br />

kasabanın nüfusu 2 bin, belediye başkanı adaylığını koyacak, planlamayı<br />

yaptı, <strong>kongre</strong> <strong>ve</strong> kültür merkezi, 2600 kişi. 600 kişi fazla, yani bu koltukların<br />

dolması lazım değil mi? Bu büyük bir masraf, aklına gelenin, aklına geldiği<br />

yerde, <strong>kongre</strong> merkezi yapması yanlış. Ev<strong>ve</strong>la bu masrafları bir ortadan kaldıralım.<br />

Yani Alanya'da <strong>kongre</strong> merkezi olur mu? Olmaz. Çünkü mevsimi 8<br />

ay, mevsim 12 ay nerede? İstanbul'da, mevsim 8 ay, 9 ay nerede? Ege'de, <strong>ve</strong><br />

onun yanında kültürel varlıkların, müzelerin, Efes'in olduğu gibi, İstanbul'un<br />

avantajları arkeoloji müzesi, Topkapı, Aya İrini, Ayasofya, bu değerleri olan<br />

bir marka. Dolayısıyla bunun hesabını yapmak lazım. Maalesef biz bu hesabı


yapmıyoruz, işte burada Cumhur Bey'in bizle beraber paylaştığı, iki ay önce,<br />

<strong>kongre</strong> turizmi nereye olur, nerede yapılır ki <strong>ve</strong>rmiş olduğumuz fikirlerin,<br />

göstermiş olduğumuz yol haritasındaki, gerek kırmızı çizgilerimiz, gerekse<br />

olumlu görüşlerimizin yansıyacağını umut ediyoruz, tekrardan gözden geçirmek<br />

de istiyoruz. Çünkü bu bizim işimiz.<br />

Pazarlamacının işi, hastane yapmak, doktorun yoksa, hastane ne işe yarar?<br />

E<strong>ve</strong>t biz bu işin doktoruyuz. Dolayısıyla ev<strong>ve</strong>la Türkiye'nin 81 vilayetinin<br />

hangisinde yapılacak? Ankara'da 4 tane <strong>kongre</strong> merkezi, burada 4 senede bir<br />

5 senede bir siyasi <strong>kongre</strong> yaparsın <strong>ve</strong>yahut da ücretsiz <strong>kongre</strong> salonunu kiraya<br />

<strong>ve</strong>rirsin. Kimin parasıyla yapıyorsun? Ne hakkın var? Ev<strong>ve</strong>la bu hakkı<br />

bir tespit etmemiz lazım. Bu savurganlığa ev<strong>ve</strong>la bir dur denilmesi lazım. Bu<br />

yanlıştır. Biz 91 yılındaki hedefimizi ortaya koyan anlayışımız şu. İstanbul'da<br />

<strong>kongre</strong> merkezinin kapasitesi 20, 25 bin olacak, hedef koymuştuk, doğrudur.<br />

Ege'de İzmir <strong>ve</strong>ya Kuşadası dedik, İzmir'e yalvardık, şansımız ya<strong>ve</strong>r gitmedi,<br />

yaradan biraz erken aldı, Ahmet Piriştinayı olmadı. Ve biz Kuşadası'na<br />

yöneldik. Bugün 1 milyon 200 bin metrekare arazi ki, bu arazinin tahsisi<br />

sayın Başbakan tarafından yapılmıştır <strong>ve</strong> çatısı kapanmıştır, Avrupa'nın en<br />

büyük <strong>kongre</strong> merkezidir. Kuşadası <strong>kongre</strong> merkezi. Avantajı şu. Yanındaki<br />

yatak kapasitesi, yani 4 kilometre mesafede yatak kapasitesi, 7 bin. Liman<br />

aşağıda, Efes aşağıda. Şirince )mkarıda, İzmir 40 dakika. Dolayısıyla hızlı bir<br />

treni koyduğunuz zaman, Kuşadası <strong>kongre</strong> merkezi iş yapar. Antalya yapar.<br />

Ama Antalya zaten 8 ay, 9 ay dolu. 3 ayı da sportif faaliyetlerle geçiriyor.<br />

Ev<strong>ve</strong>la bu tespiti yapmak lazım. Nerede, ne zaman, neyi, nasıl yapacağını<br />

ortaya koymak lazım. Yoksa Ticaret Odası destek <strong>ve</strong>rdi, TOBB destek <strong>ve</strong>rdi,<br />

vatandaş destek <strong>ve</strong>rdi, özel idare ile kanunla kurduk.<br />

Bunlar ikinci planda olacak şey, ev<strong>ve</strong>la yol haritamızda, Türkiye'de, nerede<br />

yapacağız? Türkiye'yi <strong>kongre</strong> <strong>ve</strong> kültür merkezleri adı altındaki savurganlıktan<br />

kurtarmamız lazım. Birinci hedefimiz bu. İstanbul. İstanbul'da Lütfi<br />

Kırdar'm macerası önemli bir maceradır. Bu macerada Türkiye Seyahat<br />

Acenteleri Birliğinin çok önemi var. E<strong>ve</strong>t. Bununla iftihar mı ediyoruz? İftihar<br />

ediyoruz. Bugün geldiğimiz otellere iş imkânları sağladığımızda da bu<br />

önümüzdedir. Ve yine 2005 yılında Sayın Başbakan ile Tokyo seyahatimizde,<br />

halk tabiriyle konuşuyorum, yanlış anlamayın. Başının etini yedim dedim ki,<br />

burası yetmiyor sayın Başbakan. Ya açık hava tiyatrosunun üstünü kapatalım,<br />

üstünü sergi salonu yapalım yolun, altından yol <strong>ve</strong>relim. Projeyi sundum<br />

iki defa, daha büyük bir şey yapabilir miyiz dedi. Vallaha ben düşünürseniz.


izde o kadar para yok dedim, yani bizim kapasite bunun için daha uygun <strong>ve</strong><br />

bugünkü <strong>kongre</strong> vadisinin yapımmda da bizim fikrimiz var. Ve bunu Başbakan<br />

hazineden önemH bir para ayırarak, IMF <strong>kongre</strong>sine yetiştirecek. Bunlar<br />

önemli olaylar. IMF 11 bin kişi, Türkiye dünyada konuşulacak, Türkiye<br />

gündemde olacak, peşinden bugün yaptığımız toplantıda, su <strong>kongre</strong>si, 15 bin<br />

kişi bekliyoruz, 2400 tane gazeteci gelecek, önemli bir olay, Türkiye konuşulacak.<br />

Türkiye dünyanın bir meselesini konuşacak, suyu konuşacak. Yalnız<br />

Türkiye'nin meselesi değil, bunlar nerede yapılacak, bu salonlarda yapılacak.<br />

Sütlüce. Dünün mezbahası, bugünün Sütlüce <strong>kongre</strong> merkezi, demek ki<br />

biz haklıydık. Ev<strong>ve</strong>la İstanbul. Rahmetli Necati Ecazıbaşı ki, Allah gani gani<br />

rahmet eylesin, çocukları da aynı şeyi devam ettiriyor. Masak'ı kurdu, kültür,<br />

<strong>kongre</strong> merkezin var, İstanbul 15 milyon, otelin var, opera binan yok. Niçin<br />

Avusturya beşinci. Viyana birinci. Opera. Opera binası var. İstanbul 12 nci,<br />

Türkiye 17 nci. 33 bin İstanbul'a gelmiş, 88 bin Türkiye'ye gelmiş. Yeterli<br />

mi? Değil. Aldığımız para az. Yetmiyor. Şimdi ila<strong>ve</strong> olarak otellerimiz de<br />

var. Demek ki İstanbul 25 bin tane koltuk kapasitesine sahip <strong>kongre</strong> merkezi<br />

yapıyorsa, yanlışlığı başından tespit etmek lazım. Oturup hesap etmemiz lazım.<br />

Otelci ne işe yarıyor? Burada. O hesap <strong>ve</strong>recek. Diyecek ki bana 20 otel<br />

lazım. 3 yıldız 20 tane lazım, 4 yıldız 20 tane lazım. 5 yıldız, 15 tane lazım.<br />

Eğlence mekanları lazım. Sonra bunları nasıl dolduracağız hesap etmemiz <strong>ve</strong><br />

ortaya koymamız lazım. Yani neden <strong>kongre</strong> dediğiniz zaman, birinci maddesi<br />

bunun dünyada toplantı <strong>ve</strong> <strong>kongre</strong> pazar payı, 150 milyar dolar. Türkiye bundan<br />

ne alacak? İkinci, görecelidir bu. Yani 3, 4 gün içinde, sunmuş olduğunuz<br />

hizmetten, kazanmış olduğunuz döviz miktarı, normal gelire 1 'e 3, bu görece<br />

bizi buna yönlendiriyor.<br />

Üçüncüsü Türkiye'nin avantajları var. Özellikle İstanbul'un avantajları var.<br />

Bu avantajlar nedir? Çeşitlendirme, çeşitlilik. Bunları ortaya gayet iyi koyan<br />

bir ülkeyiz, dördüncüsü de bu işte çok söz sahibi olduk. 12 yıldır bu işte<br />

deneyimimiz var. Ben aynı zamanda Kuşadası <strong>kongre</strong> merkezinin Yönetim<br />

Kurulu başkanlığını yapıyorum <strong>ve</strong> Ugdaş'm da Yönetim Kurulu başkanlığını<br />

yapıyorum. Sütlüce'de önümüzdeki hafta, Ugdaş olarak göre<strong>ve</strong> başlayacağız.<br />

Bu bizim oradaki profesyonel kadromuzun tecrübeleriyle getirmiş olduğumuz<br />

bir olay. Ortaklarımıza <strong>ve</strong>rmiş olduğu bir olay, destek, kültür bakanlığı<br />

bize ortak olduğu <strong>ve</strong> beraber kamu oyu destekli yürüttüğümüz için, hesabı<br />

yaptığımız için, işte burada İstanbul'un neye ihtiyacı var diye araştırıyoruz.


istanbul'a <strong>kongre</strong> merkezi yaptığmız zaman, gelenler 4 gün, kaldıktan sonra,<br />

acaba 3 gün daha nasıl kalır? Sağlıklı yaşam için ülkeme gelen insanların,<br />

sağlıklı yaşlanmak için geldiği ülkemde, neler yapılabileceğini amaçlıyorsak,<br />

<strong>kongre</strong> turizminde de pazarlama faaliyetlerini ön plana almamız lazım diye<br />

düşünüyorum. E<strong>ve</strong>t doğrudur, bakanlıklara sayın Başbakan bu konuda talimat<br />

<strong>ve</strong>rmiştir. Ama dün bize saygı göstererek bizi toplantılara alma cesaretini<br />

göstermeyen Fransa, Avusturya, Amerika gibi ülkeler bugün bize ortaklık<br />

kurmak için sıraya girmektedirler. Biz de nezaketen onları biraz bekleme salonunda<br />

bekletiyoruz. Bu da bizim hakkımız.<br />

Türkiye artık itimat edilmiş olan bir ülkedir. Türkiye, dinamik güçlerini iyi<br />

kullanan bir ülkedir. Türkiye yalnız devletten bekleyeceğimiz avantajlarla yürümesini<br />

arzu ettiğimiz bir ülke değil, teşvik istemiyoruz, destek istemiyoruz.<br />

Ama rekabet ettiğimiz ülkelerle, rekabet gücümüzü ortaya koyacak avantajlar<br />

istiyoruz. Avusturya ne yapıyorsa bizim onu yapmamız lazım. Fransa ne yapıyorsa,<br />

biz onu devletten bekliyoruz. Alt yapıyı bekliyoruz. Ulaşım standardını<br />

bekliyoruz, konaklama standardını bekliyoruz. Önemlisi sağlık standardını<br />

bekliyoruz. İşte burada devletin <strong>ve</strong> özel sektörün birleşimini aynı tavada, aynı<br />

yağda pişireceğimiz bir aş. Dolayısıyla Ticaret Odası'nm göstermiş olduğu<br />

hassasiyete teşekkür ederim, burada Ticaret Odası bunu zamanında mı yapmıştır?<br />

Zamanında yapmıştır. En azından bunları sıkça yapmakta fayda var,<br />

dertleri paylaşmakta fayda vardır. Biz seyahat acenteleri birliği olarak, tüm<br />

kurumlarla uyum içinde olduğumuz gibi, ülkeye gelecek her artıda var olmaya<br />

çalışırız. Bizim felsefemiz, ülkenin geleceğinde yaşam biçimini değiştirecek<br />

olan, Türkiye'nin geleceği olan turizmde, kapalı toplumları açmaktır.<br />

Ve burada önemli olan da <strong>kongre</strong> turizmidir. Çünkü <strong>kongre</strong> turizmine gelenler,<br />

ülkenin değerleri sunulduğunda, gezecek yerleri görebilme imkânına<br />

sahip olduklarında o avantajları benim ülkemin yakalaması lazım. Burada<br />

81 vilayette değil, 10 vilayette değil, artık herkesin bir lokanta açtığı zaman,<br />

yanında birisinin lokanta açması <strong>ve</strong>ya herkesin bir kah<strong>ve</strong> açtığı zaman, yanında<br />

bir kah<strong>ve</strong> açması gibi değil. Planlı, programlı, bu ülkede Devlet Planlama<br />

Teşkilatı var. Her şeyi kanunla yaparsak, o zaman devletleşen bir turizm<br />

anlayışı mı? Devlet politikası haline gelen bir turizm anlayışı mı? Ben<br />

devlet politikası haline gelen bir turizm anlayışını uygulamak istiyorum. Sayın<br />

başkanım vaktim var mı? 5 dakika, Timur beye bırakıyorum çünkü onun<br />

konuşması biraz uzun olacak. 2, 3 dakika içerisinde toparlayacağım. E<strong>ve</strong>t<br />

burada, Leyla hanıma sormuşlar mı? Timur beye sormuşlar mı? Mehmet'e


sormuşlar mı? Görüşün nedir? Ne yapıyorsun? Burada <strong>kongre</strong> merkezi yapalım<br />

mı? Damdan düşenlere soruyorsunuz, kendi bildiğinizi uyguluyorsunuz.<br />

E<strong>ve</strong>t, burada <strong>kongre</strong> turizminde hangi üyelerin tespit edilmesi gerektiğini,<br />

burada ev<strong>ve</strong>la Raylı Sistemin olması gerektiğini, özellikle vurgulamak istiyorum.<br />

Yani siz Kuşadası ile îzmir arasındaki raylı sistemi ortaya koymak<br />

mecburiyetindesiniz. Şinciye çıkışı rahatlatmak mecburiyetindesiniz. Efes'in<br />

dışındaki o metruh <strong>ve</strong>yahut da eteğinde kaplı olan satıcıları oradan rücu etmek<br />

mecburiyetindesiniz. İçerideki ruhla, dışarıdaki ruhu aynı şekle getirmek<br />

mecburiyetindesiniz <strong>ve</strong> ülke kültür varlıklarını ön plana alan, kültür turizmini<br />

en iyi şekilde ortaya koyan bir anlayışın sergilenmesi lazım.<br />

E<strong>ve</strong>t. Türkiye bir kültür ülkesidir, Türkiye 10 bin yıllık tarihi olan bir ülkedir.<br />

Bunu anlatılması lazım. Çünkü bize gelen insanların, özellikle <strong>kongre</strong>ye<br />

gelen insanların biz asistanıyız, onlar profesör, doçent. Bunlara <strong>ve</strong>receğiniz<br />

hizmet ne olur? Kültürel faaliyetlerdir. Teşvik edeceksin, bize teşvik <strong>ve</strong>rme,<br />

tiyatro salonunu açana, sinema salonunu açana, opera binasını açana teşvik<br />

<strong>ve</strong>r. Ve istediğin kadar <strong>ve</strong>r. Çünkü aksi takdirde o 3 gün <strong>kongre</strong>sini bitirir, 4<br />

üncü gün İstanbul'da kalmaz. Kapalıçarşıyı güzelleştireceksin, Kapalıçarşıyı<br />

geliştireceksin, Topkapı'yı, Ayasofya'yı, güzelleştireceksin.<br />

Arkeolojide de, Osman Hamdi'nin kurmuş olduğu yapıyı Türkiye Cumhuriyeti<br />

güzel idare etmiştir, Atatürk'ün ziyaret etmiş olduğu önemli müzelerden<br />

bir tanesidir. Ama hala arzu ettiğimiz şekilde yürümemektedir. Dolayısıyla<br />

kültür varlıklarıyla birleşen, planlı, programlı yapılacak olan <strong>kongre</strong> turizmi,<br />

Türkiye'nin geleceğinde, tanıtımda önemli faktördür. Yetti mi? Asta <strong>kongre</strong>si.<br />

Kültür <strong>ve</strong> Turizm Bakanlığı ile seyahat acenteleri <strong>ve</strong> otelcilerle beraber<br />

en iyi şekilde yürüttüğümüz bir organizasyon. Ülkem konuşulacak, ülkem<br />

tartışılacak. Ülkem vitrinde yer alacak. Diğer sportif faaliyetlerden bir tanesi,<br />

dünya basketbol şampiyonası ,benim ülkemde yapılacak, benim ülkemde<br />

güzel şeyler oluyor. Ama güzel şeyler oluyor demek aklına gelenin <strong>kongre</strong><br />

merkezi yapacağı ülke değil burası.<br />

Oturum Başkanı: Sayın başkanım bu noktada bir şeye dikkatinizi çekmek<br />

istiyorum. Kongre merkezi üstünde çok durdunuz. Bakanlığın tespit ettiği 7<br />

tane il var, <strong>kongre</strong> merkezi olmak üzere, hedeflediği. Bunu nasıl karşılıyorsunuz,<br />

yani bunlar yetersiz mi?<br />

Başaran Ulusoy: Devlet <strong>ve</strong> damat ile kavga etmeyeceğim için, buna cevap


<strong>ve</strong>rmek istemiyorum. Burada yorum yok. Ben yorumumu yazılı olarak bildirdim<br />

ama 7 tanede yaptığınız zaman, o yörenin ki bunlardan seçilenlerin<br />

şimdi burada açıklıkla söylüyorum, eğlence, talih oyunları da bu zincirin bir<br />

parçasıdır. Bunu otelci de söylüyor, ben bunu cesaretle söylüyorum. Kamu<br />

vicdanını yaralamadan, madem bir bahise geçtiniz, hiç olmazsa ben de bir<br />

çıkma yapayım. Talih oyunları kamu vicdanını yaralamadan, yara aldırmadan,<br />

vicdani duyguları zedelemeden, felakete insanları sürüklemeden, yapılacak<br />

olaylardan bir tanesidir. Zaten bugün uygulanmakta. Kuzey Kıbrıs Türk<br />

Cumhuriyetine gidenler bunu uyguluyor. Türkiye'de bunu yer altında yapanlar,<br />

yer üstünde yapmak isteyenler, Sofya'ya <strong>ve</strong>ya Romanya'ya, Bulgaristan'a,<br />

Selanik'e gidiyor. O zaman bunu da devreye koyacaksınız. Yani <strong>kongre</strong> <strong>turizminin</strong><br />

gelişmesi, Avusturya'da bir numara ise, pardon Viyana'da bir numara<br />

ise, sebepleri var bunun. Bunu oluşturan sebepler var. Dolayısıyla bunu bir<br />

bütün halinde ele aldığınız zaman, bunda talih oyunları da var.<br />

Bu 7 bölgeyi seçerken, hava limanlan uluslararası mı, konaklama tesisleri<br />

yapılacak olan <strong>kongre</strong> merkezlerinde ne kadar? Ev<strong>ve</strong>la İstanbul'u ayağa kaldırsanız,<br />

<strong>kongre</strong>de, Türkiye'yi uçurursunuz. Peşinde Ege, Ege bir markadır.<br />

Yatırımların % 28 i Ege'de yapılmıştır, ama turizm girdilerinin 12.8 i, Ege<br />

bölgesindedir. Demek ki orada bir yanlış yatırım var. Yahut da bizde bir yanlış<br />

var. Dolayısıyla biz 2 tane 5 yıllık, Turizm <strong>ve</strong> Kültür Bakanlığı'mızm, ben<br />

turizmi alıyorum ön tarafa sayın müdürüm. Çünkü turizm kanadımız ağırlıklı<br />

olduğu için, turizm <strong>ve</strong> kültür bakanlığı ile bu organizasyonda beraberce bir<br />

strateji tespit ediyorsunuz. Hedefi koyarsanız ulaşırsınız. İnanıyorum ki, Türkiye<br />

iki tane 5 yıllık planında turizmi ortaya koyarsa, bütçe açığını kapatacak<br />

olan biziz. Yeni ihracat yapacak olan biziz. 38 sektöre iş <strong>ve</strong>ren biziz, istihdam<br />

yaratan biziz. Gençlere iş <strong>ve</strong>recek olan sektör biziz. Dolayısıyla meslektaşlarımın<br />

moralini bozmalarına gerek yok. Çünkü biz neleri atlattık, 90 körfez<br />

krizi, peşinden 94 finansman kanunları, 99 yine terör belası. İkiz kuleler, kuş<br />

gribi, deprem, yani bunu saymakla bu Orhun kitabeleri olur, bunları anlatmaya<br />

kalkarsam. Bunlarla mücadele eden sektörü tebrik ediyorum. Konaklaması,<br />

rehberi, yatırımcısı, seyahat acentelerini tebrik ediyorum. Bu ülkenin dinamik<br />

güçleri olmuştur <strong>ve</strong> bunu en iyi kullanmaya çalışan, bu meslektaşlarımla<br />

<strong>kongre</strong> turizminde <strong>ve</strong> tüm konularda başarılı olacağımıza inanıyorum. Beni<br />

sabırla dinlediğiniz için, teşekkürler, saygılar sunuyorum.


SORU-CEVAP<br />

SORU: İyi günler. İsmim Semih Özkan. Bursa Sönmez Holding, turizm koordinatörü)âxm.<br />

Bir önceki konuşmacı sayın Taşbaşı'ya da sormak istemiştim.<br />

Soramadım. Sayın Ulusoy'a sormak istiyorum. Biz şu anda halihazırda<br />

iki otel olarak faaliyet gösteriyoruz. Birisi Uludağ'da, birisi Bodrum'da, geçen<br />

sene bir uygulama için karar alındı, bakanlık tarafından. Bunun sebebi<br />

acaba nedir? Siz biliyorsanız biz aydınlanmak istiyoruz. Tıp <strong>kongre</strong>lerinin<br />

kışın, kışlık tesislerde, yazın yazlık tesislerde yapılmaması adına. Teşekkür<br />

ediyorum.<br />

CEVAP: Kış <strong>turizminin</strong> <strong>kongre</strong>leri kış bölgelerinde mi? Zorla bir yere varamazsınız,<br />

benim de gönlüm arzu ediyor ki, bütün <strong>kongre</strong>ler Sarıkamış'ta<br />

yapılsın. Van'da yapılsın. Kütahya'da yapılsın. Bu isteğimi yerine getirmek<br />

için karşı taraf ne diyor? Ne arzu ediyor? Neyi beğenmiş? Yani Uludağ'ı beğenmişse,<br />

ben onu Bolu Kartalkaya'ya götürmemin imkânı yok. Bu pazarlamacı<br />

ile tanıtım faktörünün en iyi şekilde birleştiği noktada olur. Ona bizim<br />

kanunla <strong>ve</strong>yahut da ben bu çalışmalar içindeyim, böyle bir kısıtlama <strong>ve</strong>yahut<br />

da böyle bir fikrin ortaya konulduğunu işitmedim.<br />

Oturum Başkanı: Efendim bu bölümdeki 3. konuşmacımız. Sayın Timur Bayındır<br />

beyefendi. Şimdi Timur bey bir yazar diyor ki, girişimcilik, bir hayali<br />

gerçeğe dönüştürmek <strong>ve</strong> bunu sürdürebilmektir diyor. Toplumların gelişmesi,<br />

girişimcilerin eseridir diye de ila<strong>ve</strong> ediyor. Sizin <strong>kongre</strong> turizmi <strong>ve</strong> bunun temel<br />

dayanağı olan <strong>kongre</strong> <strong>otelciliğin</strong>in geliştirilmesi konusunda, bir hayaliniz<br />

var mı? Demin sayın meclis başkanımızın da ifade ettiği gibi, Sultanahmet,<br />

Kumkapı, Sirkeci, Aksaray dörtgeninde, yani tarihi yarımadada 10 bin yatak<br />

kapasitesine ulaşılabilir mi? Bu bir hayal mi? Yoksa gerçekleşir mi? Bir de<br />

sadece otel kapasitesini oluşturmak yeterli mi? Örneğin Antalya'da bu kadar<br />

yatak kapasitemiz varken, neden <strong>kongre</strong> turizmini geliştiremiyoruz diye, benim<br />

aklıma gelen sorular var ama, rol çalmamak için, daha fazla uzatmadan<br />

sözü size bırakıyorum. Buyurun efendim.


TİMUR BAYINDIR<br />

Turistik Otelciler, İşletmeciler <strong>ve</strong> Yaünmcılar Birliği (TUROB) Başkanı<br />

Sayın başkan teşekkür ediyorum. Hanımefendiler, beyefendiler, hoş geldiniz.<br />

Başkan tabi bütün soruları sorunca, bana da güzel bir çanak tutmuş oldu.<br />

Çünkü deminden beri ben neyi anlatayım diye düşünüyordum. Şimdi bir kere<br />

İstanbul'da, bazı şeyleri kabul etmek lazım. Burası büyük bir metropol, çok<br />

büytik bir metropol. Burada her türlü imkânımız var. Yani şöyle diyeyim size,<br />

bugün yaklaşık turizm belgeli <strong>ve</strong> turizm belgesiz, 130 bin yatağımız var. Ve<br />

bu çok yakında 150 bini bulacak ki, daha 2 yıl önce 100 binlerden bahsediyorduk.<br />

Demek ki büyük bir gelişme var. Bölge bölge aldığımız zaman da, bu<br />

kadar çok yatağın içinde, her bölgeye 10 bin yatak düşer. Neresini alırsanız<br />

alın. Yalnız <strong>kongre</strong>lerin bir özelliği var tabi, <strong>kongre</strong>lere gelen insanlar biraz<br />

daha Avmpalı'nın krem dö krem dediği, üst tabaka olduğu için, daha iyi yerlerde<br />

kalmak ister. Yani ya bunlar 5 <strong>ve</strong>ya 4 yıldızlı oteller olacak, <strong>ve</strong>ya da<br />

hakikaten böyle genel anlamda değil de, kitabın yazdığı manada butik oteller<br />

gibi otellerde olacak. Yoksa böyle çok sıradan otellerle bir <strong>kongre</strong> turizmi<br />

yapmanın imkânı yok.<br />

Şimdi Türkiye'de tabi büyük oteller yapıldıkça, otelin içine bir <strong>kongre</strong> salonu<br />

yapmakta moda oluyor. Böylece 250-300 kişilik fazladan salonlarımız<br />

oluyor. Halbuki bu oteller, bu 200, 300 kişilik salonları, böyle yapmasalar,<br />

otelin içinde de, on otel bir araya gelse, 3'er yüz kişilik salon parasını yatırsa<br />

<strong>ve</strong> müstakil 3 bin kişilik bir salon yapsa, o zaman hakikaten o bölgenin <strong>kongre</strong><br />

anlayışına bana göre bir katkıda bulunmuş olacak, ama her otelde illa bir<br />

salon olsun diye, 50 kişilik, 60 kişilik, küçük salonlar zaten var. Ama bir de<br />

<strong>kongre</strong> salonu olsun diye, 100, 150 kişilik salon. Bence çok amaçlı salonlarımız<br />

var. Onlardan bir tanesi bu amaçla kullanılabilir diye düşünüyorum.<br />

Kongre için de muhakkak her türlü imkân, her türlü teçhizatla donatılmış bir<br />

salon lazım, bunu da birtakım otelciler bir araya gelip oluşturabilir. Aslında<br />

niye sadece otelciler diyoruz, onu da anlamıyorum ama, herhalde dil alışkanlığı<br />

olarak hep çıkıyor. Çünkü bir <strong>kongre</strong> dediğiniz zaman, <strong>ve</strong>ya bir yabancı<br />

grup geldiği zaman, bundan sadece otelci nemalanmıyor. Eğer orada zaten<br />

otel varsa geliyor. Çünkü evinden o gece dönemeyeceği mesafeye uçmuş olan<br />

<strong>ve</strong>ya gitmiş olan kişinin, orada o gece muhakkak yatması lazım. Dinlenmesi<br />

lazım. Dolayısıyla birinci derecede ulaşım, ikinci derecede konaklama şart.


üçüncüde de bir <strong>kongre</strong>nin yapılabileceği merkez.<br />

Bunlar yetiyor mu? Şimdi bunlar yetmez. Niye yetmez? Kongreci kimdir?<br />

Kongreci ben, siz, herkes. Hepimiz bir <strong>kongre</strong>ye gidebiliriz. Nitekim gidiyoruz<br />

da. Peki, nedir? Ne yapıyoruz orada? Gidiyoruz bir otele yerleşiyoruz.<br />

Sabah kalkıyoruz işte 9.30, 10 gibi, <strong>kongre</strong> merkezinde oluyoruz. Kongremizi<br />

takip ediyoruz, akşam 6 ya kadar. 6'da bitiyor, dönüp geliyoruz. Daha<br />

6 saatimiz var. Bu 6 saati, hele ilk defa gittiğimiz bir yer ise, muhakkak değerlendirmek<br />

istiyoruz. Ne yapacağız değerlendirip? Her akşam bir değişik<br />

lokantada yemek yemek isteriz. Her akşam, bir akşam diskotek, bir akşam<br />

opera, bir akşam vals gösterisi, bir akşam tango gösterisi, ne varsa, birtakım<br />

kültürel etkinliklere katılmak isteriz.<br />

Bütün bunları yapabileceğimiz merkezlere kurmak lazım <strong>kongre</strong> merkezlerini.<br />

Şimdi <strong>ve</strong>receğim örnek yanlış anlaşılmasın, beni alın Kars'a götürün.<br />

Kongre yapalım. Çok iyi geçsin. Bütün dünyanın en üst profesörleri gelsin.<br />

Fakat ben <strong>kongre</strong>den çıktıktan sonra ne yapacağım u)myana kadar. Orada bir<br />

tane belki lokanta var <strong>ve</strong>ya yok, gidip orada yemek yiyeceğim. Ben bale gösterisi<br />

istiyorum, ben bir opera dinlemek istiyorum, ya ben insanım, biz hepimiz<br />

insanız. Sadece <strong>kongre</strong>ye gitmiyoruz. Kongreden sonraki yaşamımız için<br />

de bir alternatif lazım. Şimdi imkân var mı, sizler mesela Bangkok'a <strong>kongre</strong>ye<br />

gidin de, e<strong>ve</strong> dönüşte, işte çocuğunuza, eşinize <strong>ve</strong>ya dostunuza bir şey getirmeyin.<br />

Böyle bir ihtimal yok herhalde. Dolayısıyla bir alış<strong>ve</strong>riş yapabilme<br />

imkânınızın olması lazım. Yine büyük bir yerde olmanız lazım.<br />

O bakımdan, bence Türkiye'de şu anda en şanslı merkez bu iş için. İstanbul.<br />

İstanbul'da önce yataklar oluştu, sonra zar zor. Başaran beyin anlattığı gibi<br />

bir <strong>kongre</strong> merkezimiz oldu, bir <strong>kongre</strong> merkezimiz aslında çok güzel. Yalnız<br />

kapasitesi biraz küçük. Şimdi Sütlüce var hemen peşinden gelen. Su <strong>kongre</strong>sine<br />

yetişecek, heyecanla bekliyoruz. Çünkü hakikaten İstanbul'un bir ihtiyacı<br />

bu. Ve Maslak'ta bir merkezimiz daha var. O da zannediyorum yap işlet<br />

devret modeliyle, ya <strong>ve</strong>rildi, yada <strong>ve</strong>rilmek üzere. Dolayısıyla bu üç merkez<br />

birden bu arada Lütfi Kırdar da kapasite büyütüyor tabi, devreye girdiği anda,<br />

İstanbul'un elindeki kozlar biraz daha çoğalacak. Biraz daha çoğalınca. Handan<br />

Hanım çok daha rahat bir pazarlamaya girebilecek.<br />

Ben belki bir üst kuruluş yani Türkiye'yi <strong>kongre</strong> merkezi olarak satma gibi<br />

bir mevhuma, dikkatli <strong>ve</strong> ihtiyatlı yanaşıyorum. Çünkü bakın bir zamanlar


Danimarka'da Kopenhag'm belediye başkanı seçimleri vardı. Ve belediye<br />

başkanı konuşmalarında hep diyordu ki, ben 100 tane <strong>kongre</strong> getireceğim<br />

Kopenhag'a diyordu. Ve bu sözü <strong>ve</strong>rdiği için adamı belediye başkanı seçtiler.<br />

Niye ne olacak 100 tane <strong>kongre</strong> gelecek? Eğer 100 tane <strong>kongre</strong> gelebiliyorsa<br />

bir şehre, düşünün o şehrin alış<strong>ve</strong>rişi, bütün esnafın, otelcisi, seyahat acentesi,<br />

belediyesi, <strong>ve</strong> bütün esnafın tüm branşları nemalanacak. Zaten oyu <strong>ve</strong>ren halk<br />

bu, dolayısıyla <strong>kongre</strong>leri çekmek için halka hizmet etmek bir yerde manası<br />

çıkıyor ki, bence de öyle. Çok mühim bunlar.<br />

Diyelim ki benim otelim Pendik'te, <strong>kongre</strong> merkezi Taksim'de. Hiç mühim<br />

değil. Çünkü <strong>kongre</strong> merkezi dolduğu anda, Taksim'in müşterisi yavaş yavaş<br />

kaymaya başlıyor, Pendik'e kadar gidiyor, birbirini ite ite. Mühim olan burada<br />

şehrin genel pazarlanması bana göre <strong>ve</strong> bu şehir iyi pazarlandığı takdirde,<br />

iyi <strong>kongre</strong>ler alındığı takdirde, muhakkak ki çok etkili olacaktır. Başka soru<br />

kaldı mı cevap <strong>ve</strong>rmediğim sayın başkan acaba onlann içinde?<br />

Aslında ben Türkiye'de <strong>otelciliğin</strong> gelişmesinden bir parça bahsetmek istiyordum.<br />

Bildiğiniz gibi, bir zamanlar hanlar <strong>ve</strong> kervansaraylar vardı Türkiye'de.<br />

Bunların yurt dışındaki muadilleri de, birtakım şatolar, birtakım Büyükşehirler<br />

biraz para sıkıntısı gördükleri için, Avrupa'daki bütün o malikaneler,<br />

işte zengin insanlara, seyahat eden zengin insanlara, para karşılığı, satılmaya<br />

başladı. Türkiye'de bu iş biraz daha tanrı misafiri şeklinde gerçekleşti. Zenginlerin<br />

açtığı vakıflar, imaretlerle yapılan kervansaraylar, hanlar <strong>ve</strong>ya büyük<br />

evlerin, misafirhanelerinde gelenler ağırlandı.<br />

Şimdi tabi Türkiye'de bunlar, parasız yapıldığı için, oraya yardım yapan zengin<br />

kişi <strong>ve</strong>yahut vakıf diyelim, fakirleştikçe oradaki hizmet ölmeye başladı,<br />

dolayısıyla, Türkiye'de <strong>otelciliğin</strong> babası olan hanlar <strong>ve</strong> kervansaraylar,<br />

bir gerileme gösterdi. Yurt dışında ise, tamamen zenginlere hitap ettiği için,<br />

büyük paralar kazandılar <strong>ve</strong> bu büyük paraların neticesinde daha az zengin<br />

insanların da otomobil icat edildikten sonra, tabi rahatça seyahat edebilmeleri<br />

için, otelcilik gelişti. Şimdi tabi Avrupa'da <strong>ve</strong> Amerika'da çok hızlı bir gehşme<br />

gösterdi, bu otomobilin keşfiyle beraber.<br />

Fakat Türkiye'de zaten bu hanlar <strong>ve</strong> kervansaraylar battığı için, pek otel mevhumu<br />

da yoktu, yani eğer Ankara'ya gidiyorsanız, Ankara'da da bir akrabanız<br />

varsa, hiç kimse bir otel aramazdı yani, ya gider amcamgiUerde yatarım<br />

<strong>ve</strong>ya halam zaten beni özlemiştir, <strong>ve</strong>ya babaannem ne zamandan beri çalışıp


duruyor, muhakkak herkes bir tanıdığmm yanma gider. Ve nitekim bunun<br />

neticesinde, 1980'lerden önce, yani 1970'lerde, 60'larda diyelim Türkiye'de<br />

40 bin, 50 bin yatak varken, sadece Rodos adasmda Yunanistan'm, 100 bin<br />

yatak vardı <strong>ve</strong> bu tabi çok acı <strong>ve</strong> hüsran <strong>ve</strong>rici bir şey, yani turizmden filan<br />

bahsetmek o zamanlar tabi çok zordu, küçük rakamlarla işte, vay 10 bin dolar<br />

getirmiş, ne büyük adam gibi, şeylerdi böyle, laflardı.<br />

Şimdi bunun üzerine 80'lerde sayın Cumhurbaşkanımız merhum Turgut Özal<br />

beyefendinin <strong>ve</strong>rdiği birtakım teşvikler <strong>ve</strong> zorlamalarla, hatta müteahhitlere,<br />

sana bu işi <strong>ve</strong>riyorum bir de burada arsa <strong>ve</strong>riyorum, bu arsaya da 150 yataklı<br />

bir otel yapacaksın, aynı sürede de bitireceksin gibi, birtakım zorlamalarla<br />

Türkiye büyük bir atılıma geçti, otel yapımında <strong>ve</strong> bugün öyle bir noktaya<br />

geldi ki, artık bu o kadar teşvik kalmadı artık, çünkü herkes yaptığı bu yatırımın<br />

karşısında bir de nemalanmaya başladı. Dolayısıyla yatırımlar teşviksiz<br />

de ilerlemeye başladı. Öyle bir hale de gelince, bugün Türkiye'de yaklaşık<br />

1 milyon yatağa sahibiz. Bunların büyük bir kısmı 550, 600 kadarı, turistik<br />

belgeli.<br />

Belediye belgeli tabir ettiğimiz yani Türkiye'de yakında ortadan kalkacak<br />

olan iki başlı bir canavar. Şimdi tabi böyle biz 1 milyon yatağa çıkınca, demek<br />

ki bu iş iyiye gidiyor, iyi yapıyoruz mantığıyla hareket etmeye başladık.<br />

Ve birkaç yıl içinde 1 milyon 300 bin yatağımız olacak.<br />

Şu anda daha yatırım belgeli de 300 bin yatak kapasite var ortalıkta. Şimdi<br />

tabi bunları sadece oteli çoğaltmak acaba bir çözüm mü diye düşünüyorum<br />

bazen. Bana göre değil. Tamam eskisi gibi de değil, eskiden hanın, kervansarayın<br />

önünde oturup, işte biri geçsin de içeri alalım diye beklerlermiş, şimdi<br />

pazarlama çalışması yapılıyor, siz daha kaç kişi geleceğini, mevsim başlamadan<br />

biliyorsunuz aşağı yukarı. Bu pazarlama çalışmaları da iyi yapılması<br />

lazım.<br />

Bakın mesela Antalya'da bugün, belki bugün değil ama önümüzdeki sene <strong>ve</strong><br />

ondan sonraki seneler muhakkak başlayacak olan, çok büyük bir kapasitenin<br />

yavaş artıp, yatağın çok hızlı artmasından dolayı, kıran kırana mücadele başlayacak.<br />

Bu şu anda da var tabi, nitekim fiyatlarda da etkisini gösteriyor. Çünkü<br />

eğer bir borç alıp bir yatırım yaptınızsa, muhakkak o sene orayı doldurup,<br />

oradan gelecek birtakım paralarla buradaki borcu <strong>ve</strong> faizini ödemeniz lazım.<br />

Müşteriyi siz aldınız, başka da yok, ne yapacağım? O zaman sizin fiyatınızı


iraz kıracağım, ben daha yeniyim diyeceğim, sizin müşterinizin hiç olmazsa<br />

bir kısmını, kapmaya çalışacağım. Bu kendi kendimize yaptığımız rekabet<br />

tabi, maalesef fiyatlarımızı biraz aşağıya çekiyor. Bu İstanbul'da da böyleydi,<br />

ne zaman biz 7, 8 milyon kişilere gelmeye başladık, tabi bu arada yataklar da<br />

yerden biter gibi, hemen çoğalmaya başladı ama, yine de hiç olmazsa belli bir<br />

standardı, belli tarihler için tutturabildik <strong>ve</strong> pek oralardan da taviz <strong>ve</strong>rmiyoruz,<br />

bu da herhalde büyük metropol olmanın <strong>ve</strong>rdiği bir avantaj olsa gerek.<br />

Tabi bu arada da bir şeyi de itiraf etmek lazım. Türkiye tanınıyor, tanınmıyor,<br />

iyi imaj, kötü imaj, az para, çok para. İyi yapıyoruz, yapamıyoruz, gibi<br />

bir yığın münakaşaya rağmen, Türkiye bugün bütün dünya ülkeleri arasında<br />

ziyaretçi bakımından ilk 10'da, para girdisi bakımından da ilk 9'da. Yeter mi,<br />

yetmez. Niye ilk beşte değil, niye ilk 3' te değil. Onlar da olacak inşallah.<br />

Bunları hedef koyup yürümek lazım. Ama eğer Türkiye böyle bir noktaya<br />

geldiyse, demek Türkiye'de çok güzel şeyler yapıldı <strong>ve</strong> bunları da inkar etmemek<br />

lazım. Daha iyisi yapılamaz mı? İyinin iyisi her zaman vardır. Ama önce<br />

iyiyi yapalım, daha iyiye gidelim. Hiçbir şey yapmamaktan da çok daha iyi.<br />

Bir de muhakkak ki eğitime çok önem <strong>ve</strong>rmemiz lazım. Eğitim derken, tabi<br />

okullarda sadece ders konarak işte otel, budur, seyahat acentesi budur, şöyle<br />

kurulur, şöyle kapatılır gibi değil de, turist bir misafirdir, bu misafiri memnun<br />

edersek, ülkesine memnun dönerse, muhakkak arkadaşlarına konuşur, bize 3<br />

kişi daha yollar. O 3 kişi memnun gider, bir 3 kişi daha, bu kartopu gibi büyür<br />

<strong>ve</strong> bizim pazarlamamıza çok bü)aik katkısı olur. Bunun için ne yapmamız<br />

lazım? Havaalanındaki polisimizin güler yüzlü olup, şıkır şıkır hiç olmazsa<br />

good moming, good aftemoon gibi bir iki basit kelime öğrenip, müşteri,<br />

misafir geldiği zaman karşılayıp, oradan otellere geldiğinde, zaten oteller ellerinden<br />

gelen misafir per<strong>ve</strong>rliği gösteriyorlar, sokağa çıktığı anda, simitçisi,<br />

taksi şoförü, boyacısı, bütün bunların bir parçacık eğitilmesi lazım, yani biz<br />

millet olarak kendimizi biraz daha turizme yatırmamız lazım, çünkü turizm<br />

öyle bir hadise ki Türkiye için, altın yumurtlayan bir tavuk <strong>ve</strong> biz bu tavuğu<br />

eğer çocuklarımıza devredeceksek, iyi beslemeye mecburuz, eğer tavuğu kesersek,<br />

onlar da yumurta filan bulamazlar yiyecek.<br />

Biz teşekkür ediyoruz. Efendim Timur Bey'in sözleri bana bir deyişi hatırlattı.<br />

Diyor ki, şanstan yararlanacak olanlar, oyunda yer almaya hazır olanlardır.<br />

Anladığım kadarıyla, biz konaklama kapasitesi olarak oyunda yer almaya hazırız<br />

herhalde. Ancak bunun diğer hizmetlerle desteklenmesi lazım. Entegre


<strong>ve</strong> koordineli biçimde çalışmak lazım, demin bahsedildi, işte 38, 40 alt sektörün<br />

el ele <strong>ve</strong>rmesi <strong>ve</strong> birlik olmasıyla başarılabilecek bir iş. O yüzden bu<br />

birlikteliğin sağlanması da şart.


ILOTURUM<br />

Oturum Başkanı: Efendim, bu tür seminerlerde derler ki, moderatörün az<br />

konuşması lazım, fakat moderatörler de bir futbol karşılaşmasmdaki hakeme<br />

benzetirim. Hakemler futbolculardan daha çok koşarmış, şimdi ben de<br />

duramıyorum, bazı şeyleri konuşmak lüzumunu hissediyorum. Şimdi Ahmet<br />

Emre Bilgili hocama sözü <strong>ve</strong>receğim ama, ondan önce bir iki şeyi söylemek<br />

istiyorum. Tabii sizin konuşmanızı yönlendirmek adına değil, ama eğer kapsarsa<br />

sevinirim. Hocam bizler İstanbul gibi değerli bir hazinenin içinde yaşıyoruz<br />

<strong>ve</strong> bu hazineye sahip çıkmak elbette hepimizin görevi. Korumak, geliştirmek.<br />

Ama sadece bu yeterli olmuyor herhalde. Bunları yapmak aslında<br />

bir meziyet değil, mecburiyet olsa gerek. Bu nedenle doğal, tarihi <strong>ve</strong> kültürel<br />

değerlerimizin korunması, değerlendirilmesi yanı sıra, bunun sürdürülebilirliğinin<br />

sağlanması da herhalde önemli bir yönetim sorunu, bunu ne ölçüde<br />

yapıyoruz, nelerimiz eksik, yapabilmek için daha nelere ihtiyacımız var. Sözü<br />

size bırakıyorum hocam. Buyurunuz.


AHMET EMRE BİLGİLİ<br />

İstanbul İl Kültür <strong>ve</strong> Turizm Müdürü<br />

Teşekkür ederim saym başkan. Benden önce konuşanlar, <strong>kongre</strong> <strong>turizminin</strong><br />

farklı boyutlarını dile getirdiler, ben de konuşmamı çok fazla uzatmak düşüncesinde<br />

değilim. Bunun iki nedeni var, birincisi benden önce konuşulanlarla,<br />

aynı şeyleri tekrar etmenin çok fazla bir anlamı olmadığını düşünüyorum,<br />

ikincisi vaktimiz de geçti. Geç başladı toplantı. Dolayısıyla ben farklı ne söyleyebilirim?<br />

Buna bakacağım <strong>ve</strong> bu çerçe<strong>ve</strong>de bir şeyler söylemek istiyorum.<br />

Tabii <strong>kongre</strong> <strong>turizminin</strong>, <strong>kongre</strong> olayının, hem Türkiye açısından, hem de İstanbul<br />

açısından farklı boyutları olduğunu <strong>ve</strong> çok önemli olduğunu, bu salondaki<br />

kişiler en az benim kadar biliyorlar.<br />

Kongre <strong>turizminin</strong> daha nitelikli bir turist ağırladığını, daha nitelikli insanların,<br />

şehrimize, ülkemize geldiklerini, bunların daha kalıcı etkiler yaptıklarını,<br />

daha önemli izlenimlerle kendi ülkelerine döndüklerini <strong>ve</strong> bu izlenimlerini,<br />

olumlu izlenimlerini, kendi vatandaşlarıyla, kendi çevresiyle paylaştıklarını<br />

<strong>ve</strong> <strong>kongre</strong> <strong>turizminin</strong> daha sürdürülebilir bir turizm çeşidi olduğunu hepimiz<br />

biliyoruz.<br />

Ben bu giriş cümlelerini söyledikten sonra. Kahraman Bey'in sorduğu sorudan<br />

hareketle birtakım şeyler söylemek istiyorum. Tabii ki benden sonra<br />

Handan Hanım konuşacak, Handan Hanım da bu işin en ince ayrıntılarını sizlere<br />

ifade edecek. O konulara da girmek istemiyorum. Yoksa <strong>kongre</strong> turizmi<br />

konusunda, uzun bir konuşma yapabilirim. Çünkü geldiğimiz günden beri bu<br />

işlerle ilgileniyoruz. Bu işlerin önemli olduğunu biliyoruz, <strong>kongre</strong> olayının<br />

önemli olduğunu biliyoruz. ICVB'nin heyetinin de içerisindeyiz. Onlarla da<br />

birlikte çalışıyoruz. Kahraman Bey'in size bahsetmiş olduğu kitabı da <strong>kongre</strong><br />

turizmi ile ilgili genel bilgileri derli toplu ortaya koyuyor. Onun da okunmasında<br />

yarar var. Ondan birtakım öneriler geliştirilebilir. Çünkü geliştirilmiş<br />

bir öneri yok. Genel bilgileri derleyen, toplayan bir kitaba ihtiyacımız vardı<br />

doğrusu. Şimdi olaya ben bir şehir penceresinden bakmak istiyorum. Tabii<br />

İstanbul penceresinden baktığımda, diğer şehirler penceresinden de bakmış<br />

gibi değerlendirin lütfen.<br />

Kongre turizmi, İstanbul'daki turizm çeşitliliğine, hepiniz biliyorsunuz ki,<br />

en uygun düşen bir turizm türü. Çünkü <strong>kongre</strong> turizmi için potansiyel olarak


ne gerekiyorsa, İstanbul'da fazlasıyla var. Atilla Koç döneminde 7 il tespit<br />

edilmişti ama bu illerin doğru seçim olup, olmadığını bilemiyoruz. Tabii ki<br />

burada alt yapı çok önemli. Hem fiili alt yapı önemli, hem de o şehrin potansiyel<br />

alt yapısı önemli. Yani yurt dışından gelen <strong>kongre</strong> turizmcilerine, pazarlayacağınız<br />

bir malzemeniz yoksa, pazarlayacağınız bir potansiyeliniz yoksa,<br />

o şehri <strong>kongre</strong> şehri yapmanızın da bir anlamı yok.<br />

Tabii ki uçak havalaalanmm olması, diğer faktörler de çok önemli. Ama potansiyeliniz<br />

de çok önemli. Buradan bir de şeyi ifade edeyim, ondan sonra<br />

İstanbul'a geçeyim. Bir arkadaşımız bu işin sanıyorum şu anda burada, örgütlenmesinin<br />

çok önemli olduğunu söyledi. Ben de buna katılıyorum. Çünkü<br />

ICVB çalışanları <strong>ve</strong> heyeti gayet iyi bilir, <strong>kongre</strong>yi kimse size ikram etmiyor.<br />

Kongreyi bizatihi kazanıyorsunuz. Şehrin alt yapısıyla kazanıyorsunuz, potansiyeli<br />

ile kazanıyorsunuz <strong>ve</strong> örgütünüzle yaptığınız çalışmalar sonucunda<br />

kazanıyorsunuz. Kimse hiçbir <strong>kongre</strong>yi size gelip, buyurun bu <strong>kongre</strong>yi size<br />

<strong>ve</strong>riyoruz demiyor. Kongre de örgütle kazanılır. Örgütsüz bir <strong>kongre</strong> kazanılmaz.<br />

Hem ICVB gibi, <strong>kongre</strong>yi kazanan profesyonel kuruluşunuz olacak,<br />

hem de o <strong>kongre</strong> hangi alanda ise, meslek kuruluşunuz çok kuv<strong>ve</strong>tli olacak.<br />

İkisi birlikte, inanılmaz çalışma süreci geçirecekler. Bu çalışmanın sonunda,<br />

<strong>kongre</strong>yi kazanacaksınız <strong>ve</strong>ya kaybedeceksiniz.<br />

Demek ki <strong>kongre</strong> olayında, örgüt çok önemli. Teşkilatınız çok önemli. Dayanışmanız,<br />

işbirliğiniz önemli. Dolayısıyla Türkiye bir an önce bu örgütlenme<br />

aşamasını sağlıklı bir şekilde tamamlamak durumunda. Bunu tamamlayamadığımız<br />

sürece, <strong>kongre</strong> olayında, çok fazla yol alamayız, bu tespitleri yaptıktan<br />

sonra, biraz olaya İstanbul açısından bakmamız gerekiyor. Bana sorulan<br />

soru da bu. Tabii ki İstanbul, demin ifade ettiğim gibi, <strong>kongre</strong> turizmi için,<br />

<strong>kongre</strong> <strong>turizminin</strong> yapılabilmesi için, <strong>kongre</strong>lerin yapılabilmesi için, hem fiili<br />

alt yapı, hem de potansiyel alt yapı itibariyle eksiksiz, hatta fazlamız var.<br />

Ama tabi ki potansiyelimizi ne kadar ürün haline getirebiliyoruz? Bu konuda<br />

eksikliklerimiz var. Yani kültürel mirasınızı koruma çalışmalarını başarılı bir<br />

şekilde yürütemiyorsanız. O konuda eksikliğiniz var demektir.<br />

Şimdi ben bugün Rumelihisarı'nda, Rumelihisarı'nı nasıl daha iyi değerlendirebiliriz?<br />

Rumelihisarı'm nasıl bir turizm ürünü haline getirebilirizin tartışıldığı,<br />

önemli insanların katıldığı bir toplantı organize ettim sabahleyin, oradan<br />

geldik. Şimdi hakikaten Rumelihisarınm en tepe kulesine çıktık, oradan bir<br />

boğazı seyrettik. Müthiş bir potansiyel, ama yıllardır Rumelihisarı'na giden


insanlar, tesadüfen giden insanlar, sadece surlara <strong>ve</strong> İstanbul'un güzelliğine<br />

bakabiliyor. O kuleleri, içini nasıl değerlendirebiliriz? Hisann içini nasıl değerlendirebiliriz?<br />

Ne tür etkinliklerin yapılması için ortam hazırlayabiliriz?<br />

Bunun çalışmasını yaptık. Anadoluhisan'm bu işe dahil ettik <strong>ve</strong> Yedikule hisarını<br />

da birlikte çalıştık. Ama şu anda buralar sadece potansiyelimiz. Aktif<br />

hale getirme konusunda çok gerilerdeyiz. Bunlardan gereği gibi yararlanamıyoruz.<br />

Tabii ki bu örneklerin sayısını artırabiliriz. İstanbul bu örneklerin çok olduğu<br />

bir şehir. Onun için kültürel varlıklarımızı korumak, tabi ki korumanın birinci<br />

şartı orayı kullanmaktır. Bugün İstanbul'un surlarını, bir turizm güzergahı<br />

haline, destinasyon haline getirememişsek, surları istediğiniz kadar, restore<br />

edin, onu kuUanamıyorsamz, koruyamıyorsunuz anlamına gelir. Çok kısa<br />

bir zamanda restore ettiğiniz surlar, eskisinden daha kötü hale geliyor. Onun<br />

için mutlaka korumakla kullanmak eşdeğer bir şekilde gitmesi gerekiyor <strong>ve</strong><br />

buraları bizim turizm güzergahları haline getirmemiz gerekiyor. Yani sadece<br />

surlardan kısmen bahsedeyim, şimdi onu 2010 kültür başkenti ajansının bir<br />

projesi haline getiriyoruz.<br />

Dileğimiz İstanbul'a gelen ziyaretçilerin biliyorsunuz Haliç surları var, kara<br />

surları var, Marmara surları var. Bunların nerede ise hiçbir kısmını değerlendiremiyoruz.<br />

Hepsine uzaktan bakıyoruz. Bunların arkasında, önünde, sağında,<br />

solunda o kadar güzel mekanlar var ki değerlendirebileceğimiz. Ama bir<br />

gezi güzergahı haline getirememişiz. Bunların örneklerini artırmak mümkün.<br />

Söylemek istediğim, buraları da mutlaka <strong>kongre</strong> için gelen turistlerin <strong>kongre</strong><br />

turizmi için gelen insanların istifadesine sunmamız lazım. Dolayısıyla, şehrin<br />

kültürel varlığına yönelik çalışmaları hızlandırmamız lazım. Şimdi sur-u<br />

sultani dediğimiz sur içinde, işte Topkapı, Ayasofya, Arkeoloji müzesinin bulunduğu<br />

mekanları bir bütün olarak ele alıyoruz. Bir master plan çalışması<br />

içerisindeyiz.<br />

Buraları derli toplu nasıl kullanıma sunabiliriz? Bunun çalışmasını yapıyoruz.<br />

Ama, bu çalışmalar da uzun sürüyor. Hakikaten İstanbul'un tarihi varlığını,<br />

kültürel varlığını, turizmin hizmetine bir ürün olarak sunmada, çok başarısız<br />

kalmışız. Çok geç kalmışız. 2010 kültür başkenti ajansının sunduğu imkânlar<br />

<strong>ve</strong> potansiyelle bunu çok hızlı bir şekilde yürütmeye çalışıyoruz. 4 koldan çalışıyoruz.<br />

Bunları ne zaman birer turizm ürünü haline getirebilirsek, İstanbul'a<br />

<strong>kongre</strong> nedeniyle gelen, başka nedenlerle gelen turistlere, o kadar fazla imkân


sunmuş olacağız <strong>ve</strong> İstanbul'a gelen turistlerin de, konaklama, burada kalma<br />

süresi 3 günden, 4 güne, 5 güne, 6 güne, çıkarmış olacağız. Çünkü biliyoruz<br />

ki, bugün rakamlar netleşti, 7 milyon 49 bin 244 kişi gelmiş İstanbul'a 2008<br />

yılı içerisinde. Tabii ki yıl başında hedeflediğimiz 7.5 milyon idi. Son 3 aydır<br />

geçen yıla göre bir azalma yok ama, artış oranında bir azalma olduğu için<br />

tam hedefimizi yakalayamadık, ama yine de İstanbul açısından krizin önemli<br />

bir göstergesi henüz yok. Fakat bu olmayacak anlamına gelmiyor, bütün bir<br />

sektör olarak hazırlıklarımızı yapıyoruz <strong>ve</strong> yapmamız da gerekir..<br />

Bir de şu konuya temas etmek istiyorum. Kongre turizmi ile ilgili. Eğer <strong>kongre</strong><br />

turizmine İstanbul olarak, Türkiye olarak önemsiyorsak, bu konudaki konuşmamın<br />

başında ifade ettiğim, örgütlenme, aşamamızı, örgütlenme safhamızı<br />

ciddiye almamız lazım. Türkiye <strong>kongre</strong> bürosunun mutlaka hem yasal,<br />

hem yapısal hem de mali destekleri tasarlanmış bir şekilde kurmamız lazım.<br />

İstanbul'da Antalya'da, İzmir'de iyi kötü bir büro <strong>ve</strong> teşkilatlanma var. Bu<br />

teşkilatlanmanın geliştirilmesi lazım. Bunu geliştirecek de İstanbul'da müthiş<br />

bir birikim <strong>ve</strong> tecrübe var. Bu tecrübenin oralara taşınması lazım. Ama bir çatı<br />

örgütü kurarak, bu anlamda bir değer yaratmamız lazım. Değer yaratmak ne<br />

demek? Değer yaratmak bilgiyi üretmekle eşdeğer, eğer siz kendi alanınızda<br />

<strong>kongre</strong> turizmi alanında bilgi üretiyorsanız, yeni bilgiler üretiyorsanız, aynı<br />

zamanda değer yaratıyorsunuz demektir. Bilgi üretmeyi <strong>ve</strong> değer yaratmayı<br />

birlikte götürebiliyorsanız, bu alanda dünya ile yarışıyorsunuz demektir.<br />

Bu alanda gerçekten İstanbul'un <strong>ve</strong> Türkiye'nin dünya ile yarışabilme imkânı<br />

var mı sorusuna, e<strong>ve</strong>t vardır cevabını <strong>ve</strong>riyoruz. Belki şu anda çok ileri noktalarda<br />

değiliz ama, bir konuda dünya ile yarışabilmeniz için, iki şey çok<br />

önemli. Birincisi, bilgi üretebiliyor musunuz o konuda? E<strong>ve</strong>t üretiyorsunuz.<br />

İkincisi, potansiyeliniz buna müsait mi? Eğer potansiyeliniz buna müsait değilse,<br />

zaten o konuda, sadece ülke olarak, şehir olarak izleyen olabilirsiniz.<br />

Ama sizin izlenen olmanız lazım. Hedefinizin bu olması lazım. Ben çok fazla<br />

uzatmayayım. İstanbul <strong>ve</strong> Türkiye <strong>kongre</strong> turizmi konusunda, dünya ile yarışabilir.<br />

İzleyen bir şehir <strong>ve</strong> ülke değil, izlenen bir şehir <strong>ve</strong> ülke olma potansiyelinin<br />

olduğuna inanıyorum. Bu konuda hani küreselleşme ile birlikte,<br />

hem <strong>kongre</strong> turizmi, hem de diğer turizm ürünleri hızlı bir şekilde artıyor. Bu<br />

aynı zamanda sosyal gruplarının, meslek gruplarının bir etkileşimi anlamına<br />

geliyor. Tabii ki <strong>kongre</strong> turizmi nitelikli sosyal grupların, nitelikli mesleki<br />

grupların etkileşimi olduğunu da biliyoruz.


istanbul'a, İstanbul'u bir şehir olarak konumlandırırken, küreselleşmeye paralel<br />

olarak, küresel bir konumlandırma yapmamız gerekir. Ben bu konuda<br />

şimdi moda deyince, Paris aklınıza geliyorsa, sinema deyince, Hollywood<br />

aklınıza geliyorsa, bu o şehirlerin dünyayı komuta ettiği anlamına gelir. Zaten<br />

küresel şehirlerin, küresel kentlerin de ana felsefesi, komuta merkezleri olmasıdır.<br />

Yani bir sektörde dünyaya komuta edeceksiniz, yada komuta eden şehirlerden<br />

biri olacaksınız. Kongre turizmi konusunda, İstanbul'un dünyanın<br />

önemli şehirlerinden, önemli izlenen şehirlerinden, komuta merkezlerinden<br />

biri olmasının, potansiyeli itibariyle, alt yapı itibariyle, insan kaynağı itibariyle<br />

mümkün olduğunu düşünüyorum <strong>ve</strong> İstanbul olarak hedefimizi yüksek<br />

tutmanın gereğine inanıyorum. Bu tür bir bakış açısıyla, bu tür bir yaklaşımla<br />

<strong>kongre</strong> turizmini ele alırsak, bu alanda dünyada önemli bir şehir, önemli bir<br />

ülke olacağımızı düşünüyorum. Bu şekilde bakmamızın doğru olduğunu düşünüyorum.<br />

Teşekkür ediyorum.<br />

Oturum Başkanı: Ben teşekkür ediyorum sayın hocam. Efendim sayın Ahmet<br />

Emre Bilgili de işaret etti. Esasen <strong>kongre</strong> turizmi, bir kültür <strong>ve</strong> eğitim işi.<br />

Bir kültür <strong>ve</strong> eğitim işi olunca da, elle tutulamayan, gözle görülemeyen bir<br />

kavram, hizmet kavramı, bunun en iyi şekilde sunulması, oldukça önemli.<br />

Talep edilen hizmetlerin yerine getirilmesi, turistlerin ne ölçüde ihtiyaçlarının<br />

karşılandığına, memnun edildiklerine bağlı <strong>ve</strong> burada hizmetin kalitesi de<br />

hizmeti sunan kuruluşlara bağlı, onun için il kültür <strong>ve</strong> turizm müdürlüğümüze<br />

bu konuda çok büyük görevler düşüyor. Eğer bu görevler hakkıyla, layıkıyla<br />

yerine getirilmezse, istediğiniz kadar otel yapın, istediğiniz kadar <strong>kongre</strong><br />

merkezleri yapın, hazırlanan bütün bu alt yapılar, tatsız, tuzsuz yemeklere<br />

benzeyecektir. Onun için değerli hocamdan, bunları duymak, beni nice yüreklendirdi,<br />

umutlandırdı, inşallah önümüzdeki günlerde daha farklı bir tablo<br />

göreceğiz.<br />

Efendim son konuşmacımız, İstanbul Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Bürosu genel müdürü,<br />

sayın Handan Boyce. Seminerin sonuna geldik ama bakıyorum maşallah<br />

salonda sizlerde bir bıkkınlık, yorgunluk emaresi görmüyorum. Halbuki<br />

bu tür toplantılarda genellikle adettir, işte ilgi ile başlar, ilk bir iki konuşmacıdan<br />

sonra, yavaş yavaş tabir caizse, tüymeler başlar. Sonunda salonda<br />

bakarsınız bir avuç insan kalmış. Yine böyle bir toplantıda konuşmacıların<br />

son konuşmacısı, kürsüde konuşmasını sürdürüyor. On sırada bir kişi kalmış,<br />

bütün salon boşalmış, herkes tüymüş, o bir kişi inatla, ısrarla, son konuşmacıyı<br />

dinliyor. Konuşmacının da dikkatini çekmiş, demiş ki, kesmiş konuşma-


sim, ya bütün salon boşaldı. Bir tek siz beni dikkatle izliyorsunuz, sebebi ne?<br />

Niye bekliyorsunuz? Sizde ilgi çeken ne? Efendim demiş, ben sizden sonraki<br />

konuşmacıyım. Şimdi Handan hanım sona kaldınız ama, çok şükür öyle bir<br />

tablo yok. İlgiyle sizi izlemeye, dinlemeye hazır bir izleyici topluluğu var,<br />

buyurun efendim.


HANDAN BOYCE<br />

ICVB (istanbul Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Bürosu)<br />

Teşekkür ediyorum. Ben ayrıca Timur Beye de çok teşekkür ediyorum. Panel<br />

konuşmacıları arasından beni dinlemek için kalan değerli Timur ağabeyime<br />

de teşekkür ediyorum. Şimdi ben aslında bugün biraz da Kahraman Hoca ile<br />

şekillendirdiğimiz üzere, Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Bürolarının yapılardan konuşmak<br />

istiyorum. Bir yapılanma gündemde. Bunun hukuki, yasal alt yapısının<br />

hazırlanması gündemde. E<strong>ve</strong>t ama bu neye dayandırılacak? Nitekim böyle<br />

bir çalışma yapılıyor. Biz de bu çalışmaya katıldık. Belki tekrar olacak bir<br />

kısmınız için ama aslında önemli bir şey.<br />

Kongre sektörü, e<strong>ve</strong>t çok yükselen bir değer. Bunun içerisinde Kongre <strong>ve</strong><br />

Ziyaretçi Bürolarının yeri nedir? Önemi nedir? Nedir bu Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi<br />

Büroları? Kongre sektörü. E<strong>ve</strong>t son 10 yılın gerçekten yükselen bir değeri.<br />

Niye bu kadar moda olmuştur? Amerikalılar bunu 102 yıl önce keşfetmişken,<br />

biz 10 yıl önce mi keşfettik? E<strong>ve</strong>t, bir nebze öyle. Bunu tabi daha destinasyon<br />

pazarlaması. Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Büroları, <strong>kongre</strong> sektöründeki dinamikler,<br />

yani aslında bu sektör üzerinde konuşulacak çok şey var. Fakat daha teknik<br />

konular bunlar. Ben bunu biraz daha özetlemeye, toparlamaya çalışacağım.<br />

Sunumu da yine yapmak arzusundayım.<br />

Biraz geç kalmış olsak da, finansman kaynakları nedir bu büroların?, ki biz<br />

aslında bu sektörün teknik bilgileri olabilir bunlar, herkes bir şekilde bir şeyler<br />

biliyor zaten. Birçok insan da gerçekten bir çok bilgiye haiz bu konuda.<br />

Ama bunları daha detaylı bilmezsek, aslına bakarsanız, uzun vadede, <strong>kongre</strong><br />

<strong>turizminin</strong>, stratejilerini belirlemede, planlama yapmada, özellikle örgütlenme<br />

konusunda, bu detayları bilmemiz lazım. Bilmezsek doğru bir yol çizmemiş<br />

oluruz.<br />

Kongre Ziyaretçi Bürosu ne demektir? Kongre merkezi olabilecek şehirler,<br />

destinasyonlar ne demektir? Sadece iç turizmle, toplantı, <strong>kongre</strong> yapabilen<br />

şehirlerin olması ile uluslararası <strong>kongre</strong> merkezi olabilecek şehirlerin olması<br />

arasında bir fark vardır. Yani bütün bunlar gerçekten sektörü iyi bilerek, ona<br />

göre detaylandırılarak, planlanarak, dinamiklerini bilerek, uluslararası trendleri<br />

bilerek, bundan 30 yıl önce yapılan toplantı <strong>ve</strong> <strong>kongre</strong> sektöründe yapılanlarla,<br />

bugün yapılanlar aynı mıdır? Değildir. Çok şey değişti. Bu durumda


Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Bürolarının yeri nedir? Bunların hepsi dediğim gibi, kocaman<br />

bir konu. Ben öncelikle tabi <strong>ticaret</strong> <strong>odası</strong>na <strong>ve</strong> siz değerli başkanımıza,<br />

Murat Yalçmtaş'a, teşekkür ediyorum. Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Bürosuna da<br />

başkanlığını yürüttüğü son 2 yılda <strong>ve</strong>rmiş olduğu destek, <strong>kongre</strong> turizmine <strong>ve</strong><br />

bu toplantı için size de teşekkür ediyorum.<br />

Şimdi bütün bunları çok dağıtmadan dediğim gibi, özetle bu Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi<br />

Büroları neymiş efendim? Ne işe yararlarmış onu biraz anlatmak istiyorum.<br />

Ben herhalde slaytı idare edebiliyorum değil mi buradan? E<strong>ve</strong>t, bunun<br />

özü, bu kavramın sahibi aslında Amerikalılar bildiğiniz gibi, yıl 1896,<br />

düşünün 102 yıl önce. Bir destinasyon pazarlaması kavramını, Amerikalılar<br />

çıkartıyorlar. Bunu da businessmen lig adı altında kuruyorlar ama, özetle,<br />

Michigan Detroiti <strong>kongre</strong> sektörüne pazarlamak, toplantı sektörünü bir destinasyon<br />

haline getirmek için ilk bu yapının özünü loıruyorlar. Tabii o günden<br />

bugüne neler geldi, neler geçti? Ve şu anda dünya karbon off print, uzak şehirlere<br />

gidelim mi, yeşil toplantılar yapalım mı? Çevresel toplantılar yapalım<br />

mı gibi gerçekten çok ileri noktalarda ileri şeyler konuşuyor.<br />

Bizler bu konuşmaların içerisinde yer alıyoruz, gittiğimiz birçok toplantıda,<br />

fakat bir örgütlenmemiz var. Yok diyemiyorum ben. Örgütlenme yok demiyorum.<br />

ICVB <strong>kongre</strong> sektöründeki en ciddi örgütlenmelerden <strong>ve</strong> hali hazırda<br />

aktif örgütlenmelerden biridir. Ama bunun hukuksal bir yapısı olması gerekliliği,<br />

e<strong>ve</strong>t sektörün kıymetinin anlaşılmasıyla, kamunun bu olaya <strong>ve</strong>ya yarı<br />

kamu niteliğindeki kuruluşların bu olaya sahip çıkmasıyla aslında son birkaç<br />

yıldır gündemde, yoksa <strong>kongre</strong> sektörü gördüğümüz gibi çok uzun zamandır<br />

gündemde.<br />

Kongre sektöründeki bu gelişme, dünya bazında da tabi yani tabi ki globalleşme,<br />

küreselleşme, bunları tekrar etmeyeyim. Kongre sektörünün önemini<br />

malum hep konuştuk. Bu öneme, bu gelişmeye paralel olarak dünyanın birçok<br />

yerinde Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Büroları kurulmaya başlanıyor. Bunların bir<br />

kısmı 50 senelik, bir kısmı 100 senelik, Avrupa'da ortalama 50 yaşında, şu<br />

anda görüyoruz ki, doğu Avrupa'da, Asya, Pasifik'te, Ortadoğu'da özellikle<br />

birçok Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Bürosu var, kimisi Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Bürosu,<br />

kimisi <strong>kongre</strong> bürosu, burada da bir ayırım var. Biz bu ayırımı bilmeliyiz ki,<br />

<strong>kongre</strong> bürosu mu kuracağız? Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Bürosu mu kuracağız?<br />

Yani burada da bir kavram farklılığı var. Bunları da belki vakit kalırsa biraz<br />

tartışırız hep birlikte. Dolayısıyla birçok bürolar kuruluyor.


Bugün 600'e yakın, belki de geçmek üzere. Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Bürosu <strong>ve</strong>ya<br />

benzeri destination marketing organization var diyelim. Artık dünya bunu<br />

DMO olarak adlandırıyor. Yani Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Bürosu Amerika'ya<br />

mahsus bir kavramdır. Daha sonrasında kurulanlar, destination marketing organizationlar<br />

olarak kurulmakta. KZB olduğunda, yani ziyaretçi, Z harfini<br />

de taşıdığı zaman, <strong>kongre</strong> bürosundan ayrı olarak. Bir destinasyonun bütün<br />

olarak tanıtım <strong>ve</strong> pazarlamasını yapan örgütlerdir. Sadece <strong>kongre</strong> değil.<br />

Kongre turizmi, yine işin özünde, aslında turizmin bir dalı gibi görünmekle<br />

beraber, dünyanın eskiden mais dediği, ama artık bugün toplantı <strong>ve</strong> <strong>kongre</strong><br />

sektörü dediği sektördür, maisi bıraktı. Başlı başına bir sektördür. O farklı bir<br />

sektör olarak ele alınmakta artık. Neden? Bunun bir paketi yoktur. Bir paket<br />

olarak pazarlanan bir turizm değildir. Dinamikleri farklıdır. Aktörleri çok<br />

farklıdır. Katılımcıları çok farklıdır. E<strong>ve</strong>t, alt yapı gerektirir, otel gerektirir,<br />

ulaşım gerektirir, uçak gerektirir. Bunların hepsini gerektirir ama akademisyenler<br />

gerektirir. Yerel yönetimlerin desteğini gerektirir, politikacıların desteğini<br />

gerektirir. Go<strong>ve</strong>rnmental hükümet toplantılarında, gerektiğinde hükümetin<br />

cebinden para demeyeceğim ama destek çıkartmasını gerektirir.<br />

Bunun lobisi çok başkadır. Dolayısıyla bunu, biz başka bir sektör olarak ele<br />

alıyoruz. Bütününe baktığımızda da Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Bürolarının bir destinasyon<br />

pazarlama örgütleri olduklarını görüyoruz. Tabi bu ziyaretçi bölümünü<br />

biz şu anda Türkiye için, kendi ülkemizde <strong>ve</strong>ya İstanbul'da tartışmıyoruz.<br />

Neden? Ziyaret zaten bakanlığımızın şu anda halihazırda yaptığı bir<br />

görevdir. Yani bilfiil, münferit turizm çekmek. Kongre <strong>ve</strong> ziyaretçi bürosu,<br />

bakanlık arasındaki işbölümünde şu anda halihazırda olmayan bir çalışma<br />

biçimi, dolayısıyla ICVB yani İstanbul Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Bürosu, bunun<br />

sadece <strong>kongre</strong> bacağını yapmaktadır.<br />

Destination marketing, organization olduğunuz zaman, bunun her ikisini de<br />

yapmak durumundasınız. Kongre de bunun bir ayağıdır tabi ki. Ben müsaadenizle<br />

biraz farklı farklı anlatmak istiyorum. Bilinen şöyle bir şey var; Kongre<br />

<strong>ve</strong> ziyaretçi büroları, Amerika'yı yeniden keşfetmek hoş olmayabilir. Yani gerekmez.<br />

Kongre <strong>ve</strong> ziyaretçi büroları, tarafsız örgütlerdir. Ve dünyada büyük<br />

bir çoğunluğu, % 80-85 oranında da, kamu kaynaklıdırlar. Ve ticari örgütler<br />

değillerdir. Bu yapılmış tüm çalışmalarda, her türlü sör<strong>ve</strong>ylerde ortaya çıkmış<br />

bir gerçektir. Ben biraz sonra ilgili kuruluşların istatistiklerinden, yaptığı çalışmalardan<br />

da bu konuda örnekler <strong>ve</strong>receğim.


Bunlar destinationun bütününü temsil ederler. Yani herhangi bir ticari kuruluşu,<br />

<strong>ve</strong>ya bir ticari kuruluşlar topluluğunu temsil etmezler. Dolayısıyla, kamu,<br />

<strong>ve</strong> yarı kamu olmaları yüksek oranda doğrudur, doğaldır. Hukuksal yapıları<br />

olması, kanuni alt yapılarının olması gerekmektedir. Bu tabi, bu destinationlarm,<br />

kapasitesi, çapı, büyüklüğü ile de doğru orantılıdır. Şirket bazında <strong>ve</strong>ya<br />

daha ticari kuruluşlarla, destination pazarlaması yapılan şehirler var dünya<br />

üzerinde.<br />

Ama ben İstanbul'un <strong>ve</strong>ya Türkiye'deki belli başlı merkez olabilecek şehirlerin<br />

de böyle destinasyonlar olduğuna inanmıyorum. Kongre <strong>ve</strong> ziyaretçi<br />

büroları neden önemli dünyada? Şimdi dünyadaki <strong>kongre</strong> sektöründe bir<br />

trend var. Bir şehrin, destinasyon pazarlama örgütü, <strong>kongre</strong> <strong>ve</strong>ya ziyaretçi<br />

bürosu olmaz ise, o destinasyonun <strong>kongre</strong> sektöründe aktifliği soru işaretidir<br />

artık. Bunu <strong>kongre</strong> alıcısı dediğimiz, <strong>kongre</strong>yi organize eden, <strong>kongre</strong>yi bir<br />

şehre, bir destinationa götüren <strong>ve</strong>ya nereye gideceğine karar <strong>ve</strong>ren, <strong>kongre</strong><br />

düzenleyicileri, gidecekleri destinasyonda bir konvantion büro var mıdır diye<br />

bakarlar. Bu aslında dediğim gibi o destinasyon için bir referans noktasıdır.<br />

Neden?<br />

Kongre bürosu. Kongre Ziyaretçi Bürosu olan bir destinasyon kendi mahalli<br />

idaresiyle, kendi sektör ortaklarıyla, kim bunlar? Tüm üyeleriyle, yarı kamusuyla,<br />

kamusuyla, mahalli idaresiyle, acentesiyle, oteliyle, <strong>kongre</strong> merkeziyle,<br />

taşımacılık yapan tüm sektör ortaklarıyla, bir bütün halinde çalışıyor<br />

anlamına gelir, o destinasyon için. Bu koordinasyonu yapacak bir bürosu var<br />

anlamına gelir <strong>ve</strong> o destinasyon hakkında, ki bu lazımdır artık. Tarafsız bilgi<br />

<strong>ve</strong>rebilecek bir kaynak var anlamına gelmektedir. Tabii çok daha farklı hizmetleri<br />

de var <strong>kongre</strong> bürolarının, onlara da çok kısaca değineceğim. Bunu<br />

hepimiz biliyoruz. Biz <strong>kongre</strong> organizasyonu yapmıyoruz. Sadece şehre kazandırılması<br />

için çalışıyoruz.<br />

Yalnız burada bir noktanın altını çizmek istiyorum. Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Büroları,<br />

bir şehre <strong>kongre</strong> kazandırmak amacı için çalışmazlar. Bu yaptıkları işin<br />

önemli bir bölümüdür ama burada amaç o şehrin, destinasyonun sahip olduğu<br />

imkânların, uluslararası pazara tanıtımıdır. Özetle; tanıtılması <strong>ve</strong> pazarlanmasıdır.<br />

Çünkü bu pazarlama <strong>ve</strong> tanıtımı yaptığınızda. Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi<br />

Bürosu, <strong>kongre</strong>sinden <strong>kongre</strong>sine değişir tabi ki.<br />

Hükümet toplantılarında gerektiğinde. Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Bürosunun deste-


ği alınır <strong>ve</strong>ya bir çok toplantıda Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Bürosunun destinasyon<br />

sunumu yapılır. Şehir adına adaylık çalışması yapması, takip etmesi beklenir<br />

ama bu bir şehre, bir destinasyona gelen tüm <strong>kongre</strong>leri. Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi<br />

Bürosu getiriyor anlamına gelmez. Kongrelerin yapılarıyla ilgidir, bunu bir<br />

pcomuz, bir acentemiz birlikte, akademisyenimizle çalışarak getirir. Direk<br />

uluslararası örgüt şehre başvurarak getirebilir, <strong>kongre</strong> bürosuna sorarak getirebilir.<br />

Yani bu <strong>kongre</strong>lerin şekillerine göre değişkenlik gösteren bir durum<br />

ama yine de baktığımızda, bir <strong>kongre</strong> bürosunun olması, o şehir için bir referanstır.<br />

Bunun içindir ki zaten dünyada birçok şehrin, ticari kuruluşları. Kongre <strong>ve</strong><br />

Ziyaretçi Bürolarına üye olarak, aidatlarıyla <strong>ve</strong>ya farklı şekillerde bunu uygulayan<br />

şehirler vardı. Pazarlama çalışmalarına katılarak, o bürolara destek<br />

<strong>ve</strong>rirler. Niye <strong>ve</strong>rirler? Büro destek alacak ki, hem kamu desteği alacak, hem<br />

özel sektör desteği alacak. Birlikte bir sinerji yaratılacak. Ve neticede bundan<br />

bütün şehir faydalanacak.<br />

Oturum Başkanı: Şimdi <strong>kongre</strong> bürolarının görevi, pazarlama tanıtım dedik<br />

en başta. Ama ben pazarlama hocası olarak bana iyi olmayan bir ürünü <strong>ve</strong>rdiğiniz<br />

zaman, bunu pazarlamam, satmam mümkün değil. Süpermen olsam<br />

bile beceremem. O nedenle bir şey daha eklemek gerekir mi acaba diye düşünüyorum.<br />

Kongre bürolarının bir görevi de o pazarlanacak ürünün oluşturulması<br />

sırasında görev almak, proaktif olmak, şehri yönetmek, o destinasyonun<br />

yönetiminde rol almak diyemez miyiz acaba? Ne dersiniz bu konuda?<br />

Handan Boyce: Diyebiliriz çok doğru tabi. Zaten biraz sonra da üzerinde duracağız.<br />

Dediğiniz gibi, <strong>kongre</strong> sektöründeki planlamada, stratejilerin belirlenmesinde,<br />

eğitimde, işgücünün eğitilmesinde, bütün bunlarda aktif olarak.<br />

Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Bürosu, rol almalıdır. Bir parçasıdır. Zaten burada da<br />

şu tek tek üstünden belki geçmeyeceğim ama, biraz önce bahsettiklerimi de<br />

içeriyor bunlar. Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Bürolarının görev <strong>ve</strong> sorumluluklarının<br />

içerisinde, o destinasyonun bilinçli <strong>ve</strong> planlı olarak tanıtım <strong>ve</strong> pazarlama stratejilerinin<br />

oluşturulması, icra edilmesi de yer almaktadır.<br />

Kongre <strong>ve</strong> alt üst yapılarının ihtiyaçlarının sizin de bahsetmiş olduğunuz gibi,<br />

tespiti, çeşitlendirilmesi <strong>ve</strong> bunun için ilgili mahalli idarelerle, tabi bu her<br />

ülkede değişiyor ilgili merci. Kamu <strong>ve</strong>ya yarı kamu kuruluşlarıyla bir araya<br />

gelmek, önerilerde bulunmak, bunun uzun vadede planlarını yapmak, ki biz


unu burada not olarak söyleyelim.<br />

Uzun bir süredir gerçekten İstanbul'un <strong>kongre</strong> merkezinin olmamasmdan<br />

kaynaklanan, yani çok uzun bir süre İstanbul'un pazarlaması yapılamıyor denildi.<br />

Değildir efendim. İstanbul'un pazarlaması yapılsa bile, iş gelmiş bile<br />

olsa, koyacak yerimiz yoktu. Bir Lütfi Kırdar'ımız vardı, dolduğu zaman<br />

üstüne gelen ikinci <strong>ve</strong>ya üçüncü <strong>kongre</strong>yi koyacak yer bulamıyorduk. Tabii<br />

burada multiple, amacına uygun <strong>kongre</strong> merkezlerini kastediyorum. Sergi<br />

merkezleri <strong>ve</strong>ya dönüştürülmüş <strong>kongre</strong> merkezlerini değil. Dolayısıyla bunlann<br />

dile getirilmesi, bunların ilgili mecralarda tartışılması, mercilerde dile<br />

getirilmesi, destinasyon aktivitelerinin organize edilmesi, burada destinasyon<br />

pazarlaması yaptığımızda, <strong>kongre</strong> turizmi bundan tabi ki faydalanacak.<br />

Shopping Fest yapılacak. 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti, diğer şehirlerimiz<br />

için bahsettiğimizde, o şehirlerde de yapılan bir çok farklı aktivite<br />

var. Bunların bir bütün olarak birbiriyle aynı zamanda paralel olarak pazarlanması,<br />

<strong>kongre</strong> sektörünün de bir anlamda pazarlanması anlamına geliyor.<br />

Yani destinasyonunuzu bu sektöre pazarlamanız için de, bu toollan, bu araçlan<br />

kullanmanız anlamına geliyor. Yani pazarlamanın bir elden yapılması denirken,<br />

aslında o destinasyondaki tüm aktivitelerin <strong>ve</strong> dinamiklerin birlikte<br />

sunulabilmesi <strong>ve</strong> planlı bir şekilde sunulabilmesi aslında dile getiriliyor. Ki<br />

ihtiyaç da budur.<br />

Özel sektör, kamu kuruluşları arasında koordinasyon sağlanması. Biz birçok<br />

<strong>kongre</strong>de, <strong>kongre</strong> adaylığını koyduğumuz zaman, buraya gelenleri gezdirdiğimiz<br />

zaman, teftiş gezileri yaptığımız zaman, mutlaka kamudan, özel sektör<br />

de dahil olmak üzere, ama ağırlıklı olarak kamu kuruluşlarından destek<br />

mektupları, bu <strong>kongre</strong>ye ev sahipliği, bu çok önemli, yani bu çok lafta gibi,<br />

hakikaten bütün adaylık çalışmalannda, o şehrin ev sahibi, belediye başkanı.<br />

Ticaret Odası, il özel idaresi, bu işi almaya gönüllü müdür? Bu işi şehrine<br />

kazandırmak istemekte midir? İfade eden desteklerini mutlaka dile getirilmesi.<br />

Bu destekler belki burada Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Bürolannm önünde şöyle<br />

gündeme geliyor. Bazen ticari kuruluşlar aracılığıyla gelemeyebilir. Belki de<br />

sektördeki, belki değil bu böyle.<br />

Uluslararası <strong>kongre</strong> sektöründeki. Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Bürolarının önemi <strong>ve</strong><br />

bir şekilde destinasyonlan <strong>kongre</strong>ye götürülebilmesindeki yüklenilmiş olduğu<br />

misyon, aslında bu tarafsızlığını diğer kurum <strong>ve</strong> kuruluşlan, bu tarafsızlık


çerçe<strong>ve</strong>sinde koordine edebiliyor olmasından kaynaklanıyor.<br />

Burada çok önemli bir konu var tabi, ki <strong>kongre</strong> sektörünün yine önemli olmazsa<br />

olmazlarından biri. Burada bu <strong>kongre</strong>lere ev sahipliği yapacak, akademisyenlerimizin,<br />

çünkü, <strong>kongre</strong>ler, uluslararası <strong>kongre</strong>lerden tabi konuşuyoruz,<br />

demek <strong>ve</strong> birliklerimizin varlığı, bu kişilerin bilinçlendirilmesi, bu kişilerin o<br />

<strong>kongre</strong>leri bu şehirde ağırlamak için teşvik edilmesi, teşvik edilmeleri de çok<br />

önemli <strong>ve</strong> birçok dünyada Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Bürosu, böyle program uyguluyor.<br />

Ambassador program gibi, ICVB'nin de uyguladığı <strong>kongre</strong> elçisi olun<br />

programı gibi. Biz size destek <strong>ve</strong>ririz. Bunu organize etme ayağında, pcolarımız,<br />

dmslerimiz, acentelerimiz o desteği <strong>ve</strong>rirler <strong>ve</strong>ya başından itibaren<br />

destek <strong>ve</strong>rirler ama bir destinasyon örgütü olarak da bizler sizin arkanızdayız,<br />

sizin kamu ile özel sektörle her türlü işbirliğinizi sağlarızı, akademisyenlerine<br />

bu gü<strong>ve</strong>nceyi <strong>ve</strong>rmesi gerekiyor.<br />

Sektör çalışanlarının eğitiminden bahsetmiştik. Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Büroları,<br />

tabi uluslararası platformda birbirleriyle çok açıkça networking'e girebilen,<br />

çok açık <strong>ve</strong> şeffaf olarak iletişime geçebilen bürolar. Neden? Çoğu tarafsız<br />

da onun için. Yani ticari kuruluşlar arasında böyle bir iletişimi sağlayamayabilirsiniz<br />

ama ben Sidney'deki, Melbom'deki, Amerika'daki. Viyana'daki<br />

bütün bu tanıdığımız, bildiğimiz bir araya geldiğimiz sektör arkadaşlarımızla.<br />

Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Bürolarıyla, hangi işi ne zaman aldıklarını, aşağı yukarı<br />

o işi yaptıkları için bir daha o <strong>kongre</strong> oraya gitmeyecek nasıl olsa, bu bilgiyi<br />

istanbul'a <strong>ve</strong>rmekten çekinmezler. Bu ilişkiyi paylaşabilirsiniz, dünyadaki<br />

diğer Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Bürolarıyla, böyle de bir iletişim ağı vardır. Bürolar<br />

arasında. Biz deriz ki, biz bu kadar, bir toplantı yaptık.<br />

Bu bürolar kendi aralarında böyle bir iletişim sağlarlar. E<strong>ve</strong>t, bir tabi görev<br />

<strong>ve</strong> sorumluluğumuz, şu anda elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz ama bunun<br />

çok sağlıklı çalıştığını söyleyemeyeceğim. Uluslararası <strong>kongre</strong> sektörüne<br />

istatistiki bilgi sağlanması <strong>ve</strong>ya bu bilginin edinilmesi. Bunun tabi çok daha<br />

ciddi bir şekilde ele alınması, üzerinde durulması lazım. Şu anda biz sadece<br />

iKKA'ya, istanbul'da yapılan <strong>kongre</strong>lerin, istatistik bilgilerini <strong>ve</strong>riyoruz.<br />

Bildiklerimiz. Ve tabi ki bunu organize eden acentelerimizden, <strong>ve</strong>ya konaklamasını<br />

yapan otellerimizden, bu bilgileri bize sağlamalarını istiyoruz ki, biz<br />

istanbul'un durduğu yeri 5âikseltelim. Bugün 19. diyoruz. Bunun üzerinde<br />

çok ciddi çalışan şehirler var. Bu 19. sıradan biz bu bilgileri çok daha sağlıklı<br />

toplarsak, 15. belki 10. sıraya bile çıkabiliriz. Yeter ki bu paylaşımı yapabile-


lim. Bu da farklı bir konu.<br />

Özetlersek Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Büroları ne yapar? Bu <strong>kongre</strong> alma işi nedir<br />

diye sorarsanız eğer. Uluslararası <strong>kongre</strong> düzenleyicilerine şehir adına adaylık<br />

çalışması ortaya koyar. Şehir adına bir ihale dosyası diyoruz biz buna, hazırlar.<br />

Sunuma gider. Kongrelerde destinasyon sunum deskleri açar. Gelen, yurt<br />

dışından direk gelen teklifleri cevaplandırır. Uzun vadeli <strong>kongre</strong>lerde yani biz<br />

şu anda 2014, 2012 gibi yıllar üzerinde çahşıyoruz. Bu <strong>kongre</strong>ler için otellerde<br />

opsiyonlu yer rezervasyonu yapar. Çünkü bunu yapacak birine ihtiyaç<br />

vardır <strong>ve</strong> bunu sadece ICVB yapmıyor tabi. Bunu dünyadaki bütün Kongre<br />

<strong>ve</strong> Ziyaretçi Büroları yapıyor. Tabii dünyada aslında pco 1ar <strong>ve</strong> Kongre <strong>ve</strong><br />

Ziyaretçi Büroları arasında da böyle bir tartışma var. Siz bizim işimizi mi yapıyorsunuz<br />

diye, ama görünen şu ki tren buraya gidiyor ki, aslında anlaşılan<br />

şu ki. Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Büroları pco larm <strong>ve</strong>ya dms'lerin <strong>ve</strong>ya herhangi<br />

bir bu işte organizatör olan kişilerin görevini yapmamakta, aslında tam tersi<br />

el ele birlikte çalışmaktadırlar.<br />

Ama gerektiğinde de şehirde birilerinin bir lokasyon yapması gerekiyorsa,<br />

bunu da Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Büroları yapmaktadır. Teftiş <strong>ve</strong> tanıtım gezileri,<br />

ilgili karar mercii kişilerini İstanbul'da ağırlamak gibi, ki bunların birçoğunu<br />

birlikte, tüm sektör ortaklarımızın gerçekten desteğiyle yapıyoruz, otelcilerimizin,<br />

TURSAB'm, acentecılarımızm, değerli il kültür <strong>ve</strong> turizm müdürümüzün,<br />

yani bütün sektör burada birlikte olmak durumundasınız. Ticaret Odamızda<br />

herkes bir ucundan buna katkı payı <strong>ve</strong>rdiği zaman, bu ağırlamalar da,<br />

bu tanıtım gezileri de Türk Hava Yolları'nm tabi ki gerçekten çok büyük katkısı<br />

<strong>ve</strong> başarısı oluyor. Destinasyonun tanıtımında, burayı çok çabuk geçeceğim<br />

ama şöyle demek istiyorum aslında, özetle bunları göstermek istiyorum.<br />

Yapılan çalışmalar şunu gösteriyor. Özellikle Amerika'da, yani Kongre <strong>ve</strong><br />

Ziyaretçi Büroları olarak adlandırılan ofislerde, yasa var, bunların % 61'i<br />

50l/c diye bir yasayla kurulmuşlardır. % 4'ü <strong>ve</strong>rgi muafiyeti olan yine 501/<br />

c3 yasasıyla bu yasa yine Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Bürolarının şehir <strong>ve</strong>rgileri,<br />

konaklama <strong>ve</strong>rgileriyle, özetle kamu desteğiyle kamu kaynaklarıyla finanse<br />

edildiğini göstermektedir. Bunların % 18' i, bölge, şehir eyaleti <strong>ve</strong> % 5'i oranında<br />

da sadece Ticaret Odalarının içinde olan bürolardır. Tabii özel sektörün<br />

sağladığı finansman, görüyorsunuz aşağıdaki tabloda, ko)aı renkli olan yeşil<br />

kamu finansmanı, açık olan özel sektör finansmanı, yani biraz önce söylediğimize<br />

geliyoruz.


Dünyada Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Büroları, ağırlıklı olarak kamudan finanse edilmektedirler.<br />

Bunların büyük bir çoğunluğu da özel sektörün üye aidatlarıyla,<br />

kendilerini ortak olarak görüyor, kimisi ortak diyor, kimisi üye diyor. Almaktadırlar.<br />

Tabii ki kendi reklam çalışmalarına böyle tanıtım malzemelerine işte<br />

reklam alma, ilan alma gibi farklı, satış aktiviteleriyle de gelirler edinmektedirler.<br />

Bu 3 aşağı, 5 yukarı aslında değil, ağırlıklı olarak şöyle diyelim. Çok<br />

benzer. Yani ben burada tabi kamu finansmanı dediğim zaman, ICVB için<br />

süreklilik arz eden bir kamu finansmanı olmadığını hepimiz biliyoruz ama,<br />

oransal olarak bunu Ticaret Odamız, bakanlığımız, tanıtma fonundan edindiğimiz,<br />

kamu kaynaklı finansman olarak baktığımızda şu andaki ICVB'nin<br />

finansmanı da % 20, 22 oranında üyelerinin aidatı; geri kalan tutarın da kamu<br />

kaynaklı olduğunu söyleyebiliriz.<br />

Bunun çok benzerini, IKKA, burada, Amerika bürolarından ziyade, Asya,<br />

Pasifik <strong>ve</strong> diğer kıtalardaki <strong>ve</strong> ağırlıklı olarak tabi ki Avrupa'daki büroların<br />

rakamlarını <strong>ve</strong>riyor. Yine aynı şekilde bu büroların % 61'inin, bölgesel <strong>ve</strong>ya<br />

ulusal, bölgesel çünkü oralarda county, consey, gibi yer var biliyorsunuz. Hep<br />

Viyana'yı örnek <strong>ve</strong>riyoruz. Viyana turizm ofisi var. Bunun içerisinde Viyana<br />

con<strong>ve</strong>ntion büro var. Bunların hepsi yasayla, yönetmelikle, Barselona gibi<br />

kurulmuş. 50 yıl önce, 30 yıl önce, 40 yıl önce kurulmuş bürolar. Ve bunların<br />

yine bütçelerinin % 60'ı, 70' i kamu kaynaklıdır. Burada da gördüğünüz<br />

gibi, üyelerinin katkısı yine var. Viyana tabi hiç üye kabul etmeyen bir bürodur<br />

ama Avrupa'daki diğer kon<strong>ve</strong>ntion büroların büyük bir çoğunluğunda,<br />

özel sektör üyeleri olduğunu <strong>kongre</strong> merkezilerinin 15, 20 bin eurolara kadar<br />

acentelerin, 10 bin eurolara kadar üyelik aidatı <strong>ve</strong>rdiğini görüyoruz.<br />

Bir de tabi ulusal <strong>kongre</strong> büroları var. Şehirlerin dışında, Almanya gibi, Finlandiya<br />

gibi, onlarda da tabi farklı yapılanmalar var. Şehir con<strong>ve</strong>ntion bürolarının,<br />

var olan bir ulusal con<strong>ve</strong>ntion büroya üyelikleri söz konusu. Bağımsız<br />

büroların. E<strong>ve</strong>t, bu giderlerin con<strong>ve</strong>ntion büroların giderlerinin ise, aşağı<br />

yukarı, yarısı % 43'ü satış pazarlama aktivitelerine ayrılmaktadır. Personel<br />

giderleri % 40 olarak tespit edilmiş, yine Amerika ağırlıklı bir bilgi bu.<br />

Bugün uluslararası platformlarda gördüğümüz şudur. E<strong>ve</strong>t, İstanbul <strong>kongre</strong><br />

sektöründe önemli bir destinasyon olmuştur. İstanbul 2008 yılında belki<br />

14., 13. sırayı zorlayacak. 2007'de saym genel müdürümün de söylediği gibi,<br />

19.'dur. Dünya şehirleri sıralamasında.


Burada dünya şehirleri dediğimizde, arkaya doğru bakarsanız 400 tane şehir<br />

var. Tabii biz o aşağıdaki 400 şehirle çok ilgilenmiyoruz. Yani adı sanı bize<br />

göre duyulmamış şehirler ama, bizi ilgilendiren birçok önemli şehir, aslında<br />

İstanbul'un çok çok altında inanın. Yani burada 1998 senesinde 49. olan bir<br />

şehrin, 2008 senesinde, 19 uncu olması, ciddi bir başarı aslına bakarsanız.<br />

Tabii her türlü imkâna haiz olduğumuz doğrudur. Ve şu anda finansmanı süreklilik<br />

arz eden örgütlenmelerle, <strong>kongre</strong> turizminde çok daha farklı bir yere<br />

ilerleyeceğimiz şüphesiz, muhakkak. Bununla ilgili konuşulacak çok şey var<br />

tabi.<br />

Oturum Başkanı: Vaktimiz olsa daha çok şey söyleyeceksiniz biliyorum<br />

ama. Gandi diyor ki, büyükbabam bana iki tip insan olduğunu söylemişti.<br />

Birinci grupta çalışıp iş yapanlar. İkinci grupta övgüleri toplayanlar. Bü)aik<br />

babam bana ilk grupta yer almamı öğütledi hep diyor. O grupta rekabet az<br />

olurmuş. Şimdi Handan Hanım bence yakından tanıyorum, çalışmalarını da<br />

biliyorum. Handan hanım <strong>ve</strong> ekibi, sınırlı imkânlarla, sınırlı kaynaklarla, sessiz<br />

sedasız çalışan, iş bitiren, içeride <strong>ve</strong> çeşitli alanlarda mücadele <strong>ve</strong>ren <strong>ve</strong><br />

İstanbul'u bugün biraz önce ben vaktimiz olsaydı daha çok anlattı, çok çarpıcı<br />

örnekler <strong>ve</strong>recekti biliyorum. İstanbul'un belli bir yere gelmesinde <strong>kongre</strong><br />

turizminde büyük emeği geçen bir insan. Onun için tekrar kutluyorum. Başarılarının<br />

devamını diliyorum. Şimdi, soru cevap. Som varsa, soru alalım. Aksi<br />

takdirde bir değerlendirme yapıp, tamamlamak istiyorum.


SORU-CEVAP<br />

SORU: Şimdi bu toplantmm ana başlığı Türkiye'de <strong>otelciliğin</strong> <strong>ve</strong> <strong>kongre</strong> <strong>turizminin</strong><br />

geliştirilmesi paneli. Şimdi genelde konuşulan konu tabi ki özelde<br />

İstanbul'du. Tabii ki bunun İstanbul <strong>otelciliğin</strong>in <strong>ve</strong> İstanbul <strong>kongre</strong> <strong>turizminin</strong><br />

geliştirilmesi diye adlandırsaydımz daha yerinde olurdu diye düşünüyorum.<br />

Ben Antalya'dan geldim, galiba Kapadokya'dan da iki tane arkadaşımız<br />

vardı. Onun dışında Türkiye'nin neresinden kimler var bilemiyorum ama,<br />

ben biraz daha bu konuda özellikle açılımcı olunacağını <strong>ve</strong> Türkiye'yi kapsayacağını<br />

düşünerek geldim. Gelmediğimden de memnun değilim, tabi ki<br />

Handan hanımın güzel sunumu farklı bir açılım da getirdi. Ama konuşmacıların<br />

bir kısmının <strong>kongre</strong> turizmi yapılırken, sadece açılarından <strong>ve</strong> dar açılarından,<br />

İstanbul'u tek başına bir <strong>kongre</strong> destinasyonu <strong>ve</strong> Kuşadasını da <strong>kongre</strong><br />

destinasyonu diye söylemeleri. Hakikaten beni biraz güldürdü. Bunu acıyla<br />

karşılıyorum. Bu toplumda 35 yılını bir turizm hikayesine <strong>ve</strong>rdik. Hala daha<br />

35 yıldır bu olayları kendi çerçe<strong>ve</strong>lerinden insanların, dar bakış açılarından<br />

yorumlamasını uygun bulmuyorum. Bizim esas burada konuşmamız gereken,<br />

bu panelin bence en önemli can alıcı noktası.<br />

Bundan sonra ne yapacağımız? Yol haritamız nedir? Nasıl örgütlenecek?<br />

Farklı görüşler nelerdir? Takvimde neler olacaktır? Ne zaman? Neyi ne yapacağız?<br />

Bunları konuşmamız lazım. Yoksa hep konuştuklarımızı tekrar etmemiz<br />

bizi bir yere götürmeyecek. Hele hele dar görüşlü birtakım görüşleri<br />

de dinlemeye hiç sabır göstermeyeceğimi açıkça söylemek istiyorum. Şimdi<br />

İstanbul il müdürümüz gerçekten örgütlenmenin ne kadar önemli olduğunu,<br />

benim söylediğimden sonra da söyleyince, mutlu oldum. Çünkü İstanbul'da<br />

Handan Hanımın da çok yerinde belirttiği gibi, % 20 lik bir özel sektör potansiyeli<br />

var. % 80 bir devlet desteği var. Peki şimdi soruyorum. İzmir'de % 80<br />

bir devlet desteği var mı? Antalya'da % 80 bir devlet desteği var mı? Biz Antalya<br />

<strong>kongre</strong> bürosu olarak bugüne kadar bakanlıktan sadece katılman standdan<br />

başka bir kuruş destek almadık. İzmir'in de aldığını hiç zannetmiyorum.<br />

CEVAP: Biz de daimi destek almıyoruz. Orada yanlış anlaşma olmasın.<br />

SORU: Ben biliyorum ki sizin yurt dışındaki fuarlardan elde etmiş olduğunuz<br />

gelirler var. Tabii ki bunlardan destekleneceksiniz. Büyük bir emek <strong>ve</strong>riyorsunuz,<br />

alıyorsunuz. Ticaret Odası da bir kurum olarak sizi büyük bir şekilde<br />

destekliyor. Sizin arkanızda TÜGEV var zaten. Dolayısıyla TÜGEV devlet


yani. Şimdi buradan gelelim. Ben bu konuları İstanbul <strong>ve</strong>ya Anadolu ayrımı<br />

bilmem filan gibi. Biz bunları aşmış insanlarız. Ben hayatımı bu işe <strong>ve</strong>rmiş<br />

insanım <strong>ve</strong> sadece bu toplantı için kendim buraya geldim <strong>ve</strong> bu konularda<br />

sizlerle bunu paylaşmak istiyorum. Gönül isterdi ki bakanlığın bu konudaki<br />

yetkilisi de bu konuları kendi üst kurullarına götürsün. Ama AIBTM den ñiarmdan<br />

döndükten sonra da resmi olarak da bir yazı yazdım zaten Ankara'ya,<br />

bu yazdığımız yazıların bir kısmını orada herhalde klase ediyorlardır. Bir gün<br />

gelir de tarih sahnesine çıkartırlar neler söylediğimizi <strong>ve</strong> bu konuda çok açıklıkla<br />

bir şey söyleyeyim. Daha biz çok konuşuruz bu salonlarda. Hem de boş<br />

konuşuruz. Siz İstanbul'u da toplayamazsınız kolay kolay. Çünkü devletin bu<br />

konudaki politikasının <strong>ve</strong> stratejisinin belli olmadıktan sonra bir yere gitmemiz<br />

mümkün değil. Yani devletin bir stratejisinin olması lazım. Bir planlamasının<br />

olması lazım. Böyle bir planlama yok. Bu açıdan bizim bir baskı gücü<br />

kurmamız gerekiyor. Bizim tabandan gelen <strong>ve</strong> yukarıya doğru itici bir güç<br />

haline gelmemiz gerekiyor. Buradaki bütün samimi insanların, bu işe emek<br />

<strong>ve</strong>ren, yıllarını koyan <strong>ve</strong> paydaşlarının da bilinçlenmesiyle yukarıya mutlaka<br />

bunu hissettirmemiz <strong>ve</strong> baskı grubu olmamız lazım. Onun için bugün Cumhur<br />

Beye onu sordum. Takvim nedir yani, örgüt kuracaksınız, örgütlenmeyi<br />

sağlayacaksınız. Takvim nedir? 2009 mu? E<strong>ve</strong>t. 2009 un sonunda biz gidip<br />

hesap sormamız lazım. Yani Türkiye turizmi bu kadar diyoruz. Ben geçen<br />

yazımda da yazdım. Antalya'ya gelen <strong>ve</strong> vize parasını ödeyen insanların rakamını<br />

biliyor musunuz? 107 milyon YTL. Bu sadece vize parası ödüyor bu<br />

insanlar <strong>ve</strong> bizim tanıtım bütçemiz, bir 100 milyon dolar diyorlar. Hâlâ daha<br />

bir belli değil. Yani Türkiye'nin artık bunlardan kurtulması lazım. Teşekkür<br />

ediyorum<br />

Oturum Başkanı:Teşekkür ederiz. Bu tabi önemli bir sorun. Sanıyorum<br />

2009 da konuşacağımız konuların başında da bu geliyor herhalde. Şimdi bir<br />

değerlendirme yaparsak, bugünkü toplantıda her şeye rağmen önemli görüşler<br />

ortaya çıktı. Ben hatırlarsanız toplantıyı açarken yaptığım konuşmada da<br />

söylediğim gibi, bildik konuları tekrar etmeyelim. Siz de haklı olarak değindiniz.<br />

O zaman bir şey çıkmıyor. Ama bu toplantının da 2009 yılının başında<br />

bulunduğumuz bu dönemde yapılmış olması bir umut olarak görüyorum. Bu<br />

tür toplantıların devamının gelmesini diliyorum, inşallah öyle olacaktır <strong>ve</strong><br />

bu bir gayrettir, öz<strong>ve</strong>ridir. Siz Antalya'dan kalktınız geldiniz, katkıda bulunmak<br />

için, Kapadokya'dan gelen arkadaşlarımız, başka yerlerden, şu anda işini<br />

gücünü bırakıp bu saate kalan burada olan siz değerli katılımcılar, hepinize<br />

teşekkür ediyorum. Ama bunların sürdürülmesi lazım. Bir başka gerçek daha


var. Bu tür toplantılarda papa seçimi gibi, mutlaka bir sonuç beklemek de<br />

gerekmez.<br />

İşte bir salona kapandık, bir odada toplandık. Duman çıksın, işaret <strong>ve</strong>relim,<br />

bilmem papayı seçtik diye bir sonuca da varmak mümkün değil. Bu şekilde<br />

konuşa konuşa, tartışa tartışa, bir yerlere varacağız. Bütün problemlerimizi de<br />

bir tek konuşmayla, bir tek toplantıyla, bir tek çalışmayla sonuçlandırmamız<br />

mümkün değil. Bu nedenle bu tür toplantıların sayısını artırmamız lazım. Ayrıca<br />

hiçbir zaman sektörün tüm sorunlarına kısa sürede çözüm üretecek, ilaç<br />

olacak, çözümler bulmamız da mümkün değil. Ama belirli sonuçlara ulaşmak,<br />

ona da ulaşırsak da şükür demek lazım. Bir iki şey daha söylemek istiyorum.<br />

Kongre turizmi gibi yaklaşık işte 38, 40 alt sektörün birlikte <strong>ve</strong> dayanışma<br />

içinde olması gereken bir sektörde, başarılı olunabilmesi için, bana göre 3<br />

tane unsura ihtiyaç var. Bir, bilginin paylaşılması, bilgi çağımızda güçtür.<br />

Onun için bilgiyi paylaşacağız. İki, sorumlulukları paylaşacağız. 40 tane alt<br />

sektör ne demek? Birbiriyle rakip durumunda üstelik de bunlar. Bunların sorumluluklarının<br />

sınırlarını bilmesi <strong>ve</strong> sorumlulukları paylaşması, son derece<br />

önemli. Bir üçüncüsü de bunlara bağlı olarak ödül <strong>ve</strong> kazançların paylaşılması.<br />

Bir yerde ödül, kazanç, menfaat yoksa, kimseyi uzun süre orada çalıştıramazsınız.<br />

Tutamazsınız. Bunun da adil biçimde paylaşılması esas.<br />

Dolayısıyla İstanbul'a yoğunlaşmamızın bir önemli nedeni de tabi toplantıyı<br />

İstanbul'da yapıyor olmamız. İkincisi İstanbul Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Bürosunun<br />

tecrübelerinin, ben inanıyorum ki, diğer illerde kurulacak <strong>kongre</strong> bürolarına<br />

yansıtılması lazım. Bir bilgi birikimi var burada, bir emek birikimi var. Bunun<br />

gözden uzak tutulması, her seferinde yeni birtakım şeyler denenmesi yerine,<br />

bu tecrübeden istifade edelim diye biraz onun üstünde durduk. İstanbul'da biz<br />

bu işi başarırsak, bu modeli diğer illere de başarıyla yaymamız mümkün olur<br />

diye düşündük. Son bir şey daha, <strong>kongre</strong> turizminde bildiğiniz gibi, turizm<br />

arzını oluşturan 4 tane temel unsur var.<br />

Ve son bir faktör de, niteliksel faktörler dediğimiz yine bunları tamamlayıcı<br />

bir unsur. Sağlık, gü<strong>ve</strong>nlik, yeme, içme, turist memnuniyeti. Tanıtım, pazarlama<br />

çalışmaları, uluslararası kuruluşlarla olan ilişkiler. Kongre organizatörleri.<br />

Vs. vs. bakın neler sayıyoruz. Sadece saymak bile bir yığın vaktimizi<br />

alıyor. Bunlar arasında entegrasyon <strong>ve</strong> koordinasyon sağlandığı takdirde, iyi<br />

bir işbirliği sağlandığı takdirde biz <strong>kongre</strong> turizminde başarılı olabiliriz ama,


tabi şu da kaçınılmaz, çatışmalar olacaktır. Çatışmanın olduğu yerde, rekabetin<br />

olduğu yerde, gelişme var demektir. Onun için çatışacağız, ama çatışmaları<br />

yönetmeyi de öğreneceğiz. Çatışmaların sonucunda en iyiyi, en doğruyu<br />

bulacağız. Çatışmalar, işletmelerde gerekir. Bu sorunları aşmak <strong>ve</strong> bir moda<br />

deyimle, sözleriyle, özde birlik olmak <strong>ve</strong> rekabet gücümüzü artırmak zorundayız.<br />

Son olarak bir şey daha ila<strong>ve</strong> etmek istiyorum. Yüce Atatürk'ün sözünden esinlenerek<br />

diyorum ki; turizmde hattı müdafaa değil, sathı müdafaa vardır. Bu<br />

satıh bazen bir destinasyondur. Bazen de tüm Türkiyedir. Bu ayırımı da gözden<br />

uzak tutmayalım <strong>ve</strong> yine bir Alman atasözü diyor ki; toplantımızla ilgili olarak<br />

söylüyorum, bağlıyorum. Verimli olur en küçük çevre bile, yeter ki ne yapacağını<br />

çok iyi bile. Onun için yılgınlık, bıkkınlık göstermeden, bu tür arayışlara<br />

devam edelim. Sanıyorum çok da kötü olmayan <strong>ve</strong>rimli bir toplantı yaptık.<br />

Hepinize sabrınız, katılımınız için tekrar teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.


İTO YAYINLARI (2008)<br />

2008-1 Türkiye'nin Küreselleşmesi Fırsatlar <strong>ve</strong> Tehditler (3 cilt)<br />

2008-2 İnternet Üzerinde Hukuki Yükümlülükler Bilişim Suçları<br />

2008-3 Avrupa Birliği'ne Uyum Sürecinde Otomotiv Sektörü Rehberi<br />

2008-4 Türkiye'de KOBİ'lerin BASEL Il'ye Uyum Süreci <strong>ve</strong> Öneriler<br />

2008-5 Orta Asya'da Girişimcilik: Fırsatlar, Sorunlar <strong>ve</strong> Çözüm Önerileri<br />

2008-6 Lonca'dan Oda'ya Nadir Eserler Katalogu<br />

2008-7 Organik Pamuk <strong>ve</strong> Tekstil Sanayii<br />

2008-8 İş Dünyasına Yönelik Bilgi Merkezleri<br />

2008-9 İstanbul Ticaret Odası Görev <strong>ve</strong> Hizmetler<br />

2008-10 Uluslararası Hizmet Ticaretinde Gelişmekte Olan Ülkeler <strong>ve</strong><br />

Türkiye<br />

2008-11 İstanbul'da Şiddet <strong>ve</strong> Şiddetin Sosyolojik Arka Planı<br />

2008-12 İhracat Yönelimli Yabancı Yatırım Ortamı: Karşılaştırmalı Bir<br />

Analiz <strong>ve</strong> Politika Önerileri<br />

2008-13 AB <strong>ve</strong> Diğer Uluslararası Birlikler ile İlişkilerde Türkiye'nin<br />

Seçenekleri (2 cilt)<br />

2008-14 Yöneticilerin Toplantı Yönetimi Becerileri <strong>ve</strong> Çalışanların<br />

Kararlara Katılma Düzeyleri Arasındaki İlişkinin<br />

Değerlendirilmesi<br />

2008-15 Yöneticilerin Liderlik Stilleri, Değişim Yönetimi <strong>ve</strong><br />

Ekip Çalışması Arasındaki İlişkilerin Çok Yönlü Olarak<br />

Değerlendirilmesi<br />

2008-16 Kozmetik, Güzellik <strong>ve</strong> Itriyat Sektörünün Sorunları, Çözüm<br />

Önerileri <strong>ve</strong> Geleceği<br />

2008-17 Fiyat İndeksleri<br />

2008-18 Öğrenci Yönetmeliği<br />

2008-19 Yeni Başlayanlar İçin Tüccarlığın Prensipleri<br />

2008-20 Dersaadet / İstanbul Ticaret <strong>ve</strong> Sanayi Odası'nda Kayıtlı Olan<br />

Banker, Tüccar <strong>ve</strong> Komisyoncuların İsimleri<br />

2008-21 İstanbul Ticaret <strong>ve</strong> Sanayi Odası Mecmuası<br />

2008-22 Sigortacılık Yasası, Yeni Yönetmelikler, Yeterlilik Belgesi <strong>ve</strong><br />

Levhalar<br />

2008-23 Küçük <strong>ve</strong> Orta Ölçekli İşletmelere Yönelik Vergi Teşvik Politikası<br />

2008-24 Küreselleşme Sürecinde Rekabet Gücünün Artırılması <strong>ve</strong><br />

Türkiye'de KOBİ'ler<br />

2008-25 Sigorta Sektörünün, Sigorta Düzenleme <strong>ve</strong> Denetleme Yasasından


Beklentileri <strong>ve</strong> Vergi Problemleri<br />

2008-26 Türkiye'de Smır Ticaretinin Gelişimi <strong>ve</strong> Mevcut Durumu<br />

2008-27 Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Eksik <strong>ve</strong> Aksak<br />

Yönleri ile Tadiline İlişkin Çözüm Önerileri<br />

2008-28 Teknik Eğitim Fakülteleri Araştırması<br />

2008-29 Meslek Yüksek Okulları Araştırması<br />

2008-30 Sol<strong>ve</strong>nt <strong>ve</strong> Baz Yağların Kullanımına Yönelik Karşılaşılan Sektör<br />

Sorunları<br />

2008-31 Enerji <strong>ve</strong> Çevre Uyumu<br />

2008-32 Dünyada Türkiye <strong>ve</strong> İstanbul (Broşür)<br />

2008-33 Turkey & İstanbul in the World (broşür)<br />

2008-34 Türkiye'de Kongre Turizmini Geliştirme İmkanları<br />

2008-35 Sahra Altı Ülkeleri Pazar Araştırması: Senegal, Mali, Fildişi<br />

Sahili, Gana<br />

2008-36 Avrupa Birliği Vergi Sisteminde Gelişmeler<br />

2008-37 Osmanlı Misafirper<strong>ve</strong>rliği <strong>ve</strong> Avrupa'daki Yankıları (2.baskı)<br />

2008-38 20 Soruda Reach: AB'nin Yeni Kimyasallar Stratejisi<br />

2008-39 Mikroenerji Santralleri<br />

2008-40 AB <strong>ve</strong> Türkiye'de Sosyal Diyalogun Gelişimi<br />

2008-41 İş Makinası Tescil Belgesi İşlemleri<br />

2008-42 Milano Ulusal <strong>ve</strong> Uluslararası Tahkim Odası Tahkim Kuralları<br />

2008-43 Makro Ekonomik Göstergeler<br />

2008-44 Kamu İhale Kanunu'na Göre Sağlık <strong>ve</strong> İnşaat Sektörlerinde Teklif<br />

Hazırlama <strong>ve</strong> Sözleşme Yönetimi<br />

2008-45 Rakamlarla İstanbul Ekonomisi<br />

2008-46 istanbul in Figures<br />

2008-47 Rakamlarla İstanbul Ekonomisi (Arapça)<br />

2008-48 Rakamlarla İstanbul Ekonomisi (Rusça)<br />

2008-49 Türk Yan Sanayi Borsası Üye Profili Araştırması<br />

2008-50 Türk Bankacılık Sektöründe Yabancılaşma: Risk mi. Fırsat mı?<br />

2008-51 Uluslararası Finans Merkezi Olarak İstanbul'un Yapılanması <strong>ve</strong><br />

Finans Kümelenmesi<br />

2008-52 Taşınmaz Kültürel Miras Yönetimi <strong>ve</strong> Mali Teşvikler<br />

2008-53 Uluslararası Ticarette Risk Yönetimi<br />

2008-54 Bavul Ticareti ile Başlayan Tekstil Dış Ticaretinin Sorunları <strong>ve</strong><br />

Çözüme Yönelik Beklentileri<br />

2008-55 İstanbul'da Gayrimenkul Pazarı<br />

2008-56 Türkiye Ekonomisinde Son Yıllarda Yaşanan Yüksek Oranlı


Büyüme Rakamlarının İç Piyasa Üzerindeki Etkileri<br />

2008-57 Türkiye'de Katılım Bankacılığı<br />

2008-58 Sorularla Açıklamalı Güncel Kambiyo Mevzuatı<br />

2008-59 Türkiye'de Yayın Hayatı (Türkçe)<br />

2008-60 Türkiye'de Yayın Hayatı (İngilizce)<br />

2008-61 Türkiye' de Yayın Hayatı (Almanca)<br />

2008-62 Triko Sektöründeki Mevcut Durum <strong>ve</strong> Gelişmeler ile Kayıt Dışı<br />

Ekonominin,Vergi <strong>ve</strong> Sigorta Denetimlerinin Sektöre Etkileri<br />

2008-63 Rakamlarla Türkiye Ekonomisi (Türkçe)<br />

2008-64 Rakamlarla Türkiye Ekonomisi (İngilizce)<br />

2008-65 Yer-Yüzey, Havuz Suyu Kimyasalları Mevzuat, Sorunları <strong>ve</strong> Çözüm<br />

Önerileri<br />

2008-66 2007 Yılı İstanbul Küçük Sanayi Kapasite Kullanım Araştırması<br />

2008-67 Türk Tekstilinin Altyapısının Yaşaması için Alınması Gereken<br />

Önlem <strong>ve</strong> Çözümler<br />

2008-68 Trafik Kaza Tutanakları ile İlgili Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar<br />

<strong>ve</strong> Çözüm Önerileri<br />

2008-69 Sosyal Gü<strong>ve</strong>nlikte Yeni Dönem <strong>ve</strong> İstihdam Paketinin Getirdikleri<br />

2008-70 Bir Zamanlar İstanbul: Şehir Mektupları<br />

2008-71 Yargıtay Karariarı Işığında Sorularla 4857 Sayılı İş Yasası<br />

(gncl.2.bs)<br />

2008-72 Hamdım.. .Çizdim...:Mesnevi'den Çizgiler<br />

2008-73 Türkiye'de Tarımsal Kooperatifçilik <strong>ve</strong> AB Modeli<br />

2008-74 İstanbul'un Esnaf Lokantaları<br />

2008-75 Başarılı Vergi Mükellefleri ' 2007 (kitap-cd)<br />

2008-76 2023 İçin 13 Genç Fikir<br />

2008-77 Elektronik Ticaretin Vergilendirilmesi<br />

2008-78 Ottoman Hospitality and Its Impact on Europe<br />

2008-79 Başarılı İhracatçılar'2007 (kitap-cd)<br />

2008-80 İstanbul'un Ekonomik <strong>ve</strong> Sosyal Göstergeleri<br />

2008-81 İstanbul'un Ekonomik <strong>ve</strong> Sosyal Göstergeleri (İng)<br />

2008-82 Türk El Halıcılığı Sektör Araştırması<br />

2008-83 Ekonomik Rapor: 2008<br />

2008-84 Economic Report:2008


İTO YAYINLARI (2009)<br />

2009-1 Züccaciye-Turizm Sektörleri Ekonomik Etkileşimi<br />

2009-2 Züccaciye-Turizm Sektörleri Ekonomik Etkileşimi (özet)<br />

2009-3 Organik Tarım Bakımından Türkiye'nin Potansiyeli, Bugünkü<br />

Durumu <strong>ve</strong> Geleceği<br />

2009-4 Sosyal Gü<strong>ve</strong>nlik <strong>ve</strong> Vergi Mevzuatındaki Düzenlemelerin Etkileri<br />

2009-5 Profesyonel Mutfak <strong>ve</strong> Ekipmanları tçin Avrupa Direktifleri <strong>ve</strong><br />

Standartlarının Uygulama Rehberi<br />

2009-6 Haberlerden Yansıyan İTO<br />

2009-10 Türkiye'de Optometrik Ürünler Sektörü<br />

2009-12 Fiyat İndeksleri<br />

2009-13 İstanbul Balık Hali'nin Pazarlama <strong>ve</strong> Satış Durumu<br />

2009-14 Türkiye'de <strong>ve</strong> Dünyada Tarımsal Destekleme Politikası<br />

* Mayıs itibariyle<br />

Not: 2004 Yılı <strong>ve</strong> Sonrası Çıkan Bütün Yayınlarımıza İnternet<br />

Sitemizden Tam Metin Olarak Ücretsiz Ulaşılabilmektedir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!