23.03.2014 Views

kostüm tasarımı - Kocaeli Büyükşehir Belediyesi

kostüm tasarımı - Kocaeli Büyükşehir Belediyesi

kostüm tasarımı - Kocaeli Büyükşehir Belediyesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Sevgili<br />

hemşehrilerim<br />

İbrahim KARAOSMANOĞLU<br />

<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Çok eskilere dayanan büyük bir tarihimiz<br />

var. Millet olarak pek çok badireler<br />

atlatmışız.<br />

Devlet idaresinde binlerce yıllık tecrübenin<br />

yanı sıra pek çok inişli çıkışlı<br />

dönemler geçirmişiz.<br />

<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir Belediyemizin<br />

siz değerli hemşehrilerimiz ve tiyatro<br />

severler için repertuarına aldığı ve<br />

sahneye koyacağı bir tiyatro eseriyle<br />

bu dönemlerden birine ışık tutacağız.<br />

Değerli edebiyatçı - fikir adamı Turan<br />

Oflazoğlu’nun ‘Kösem Sultan’ adlı<br />

eserini sahneleyecek olan Büyükşehir<br />

Belediyemiz Tiyatrosu, perdelerini<br />

siz değerli hemşehrilerimize açacak.<br />

Oyunu izlerken, “Kösem Sultan”ın<br />

kendi iktidarının devamı için her şeyin<br />

mubah olduğu düşüncesinden hareketle<br />

devlet kurumuna ve geleneğine<br />

karşı kendi iktidarını var etme çabasını<br />

göreceğiz. Devlet düzeninde patlak<br />

veren yangınları, kıyımları, ayaklanmaları,<br />

varlığının devamına hizmet etmek<br />

için kullandığına ve devleti elinde tutabilmek<br />

için kendi öz çocuklarına bile<br />

kıyabilen bir anneyi ibretle göreceğiz.<br />

Sevgili tiyatro severler,<br />

Büyükşehir Belediyemizin yeni oyunları<br />

devam edecek.<br />

Repertuarımız siz izledikçe çoğalacak.<br />

Çünkü siz buna değersiniz!<br />

Selâm ve saygı ile…<br />

2 3


Turan Oflazoğlu<br />

Kösem Sultan üzerine<br />

“Seni öldürmekle, ne yaman bir oyun oynamış ne şaşmaz<br />

bir tuzak kurmuşum kendime, oğlum!”<br />

Kösem Sultan’ın yazılmasıyla, İktidar Üçlemesi tamamlanmış<br />

oluyor. Üçlemenin ikinci oyunu Deli İbrahim<br />

1967’de, birinci oyunu IV, Murat da 1970’de yazılmıştı;<br />

üçüncü oyun Kösem Sultan’sa 1980’de ortaya çıkabildi.<br />

IV. Muratta dış kargaşayla boğuşan ve sonunda onu alt<br />

eden kişinin dramı söz konusuydu: toplumsal kargaşayı<br />

yeniyordu Murat, ama bu kaypak düşman dışarıda yenilirken,<br />

büyük hasım Murat’ın içine girmeyi başarıyordu. Deli<br />

İbrahim’se, bilinç sağlığı uğruna savaşıyor, delirmemek<br />

için delilikler yapıyordu, “cinnete karşı savunmaydı onu<br />

çılgın klan”. Bilinçli deliliklere başvurarak delirmemeyi başarıyordu<br />

İbrahim, ama bu yolda kazandığı zafer, tahtına<br />

ve canına mal oluyordu. Üçüncü oyunun başkişisine gelince:<br />

“Sultan Murat gibi bir yırtıcıyla Sultan İbrahim gibi bir<br />

çılgını doğurmuşum ben,” diyeti Kösem’de oğullarının ikisinin<br />

de özellikleri vardır; örneğin, devlete karşı ayaklanan<br />

Anadolu sipahilerinin başı Abdünnebi’ye yılgı salarak onu<br />

Üsküdar’ dan uzaklaştırırken, IV. Murat’ı andırır Kösem;<br />

yeniçeri ocağıyla sipahi ocağımı birbîrine düşürürken,<br />

düzeni yok etmek için elinden gelen her şeyi yaparken<br />

de, Deli İbrahim’i düşündürür.<br />

İktidar uğruna oğlu İbrahim’i önce tahtından<br />

indirip sonra da boğduran, iktidar<br />

uğruna torunu Mehmet’i, hem de iftar<br />

şerbetine zehir koydurarak öldürmeye<br />

kalkan, kısacası, iktidar uğruna canavarlaşan<br />

Kösem, “Ortalığı bir güzel karıştırmak<br />

gerek ağalar/her şey öylesine karmakarış<br />

olmalı ki/ ancak biz çıkabilelim içinden.<br />

Gayret günüdür!” gibi sözlerle fitne ateşini<br />

körükler, kargaşayı büyütür, yıkımın<br />

ta kendisi olurken, düzeni, bütünlüğü savunmak<br />

durumunda olan Turhan Sultan,<br />

çocuk padişah IV. Mehmet’e der ki:<br />

Çabuk büyü oğlum, çok, çok çabuk! Saraya<br />

da girdi ikilik, asker ocaklarına da.<br />

Ancak sen, Mehmet’im, bu çatışan bu<br />

birbirini yok etmeye çalışan güçleri buyruk<br />

altına alırsan, ancak sen sağlam bir<br />

baş olarak gelişir bu güçleri yararlı bir işe<br />

koşarsan esenliğe erişir bu gövde; ancak<br />

o zaman gerçek büyüklüğe, mutlu bir sürekliliğe<br />

kavuşurken, güçlülüğe dayanan<br />

sağlıklı bir barışa.<br />

Turhan bir yandan oğlunu böyle eğitirken,<br />

bir yandan da düşünür: “Kötülüğün<br />

dilini, huyunu öğrenmeden/müm-kün<br />

değil onu alt etmek anlaşılan.” Sadrazamlık,<br />

şeyhülislam-lık gibi en önemli yerlere<br />

kendi güvendiği adamları getiren Turhan,<br />

yeniçeri ocağının ileri gelenlerinden Kethüda<br />

Bey’e de dayanarak Kösem’in sultasına<br />

son verir.<br />

Gemi azıya alan yıkım doruğa tırmanırken,<br />

kendisini durduracak gücün oluşmasını<br />

önleyememiştir; hatta denebilir ki,<br />

kendisini yenilgiye uğratacak olanı, yıkım<br />

kendisi doğurmuştur. Kösem’le kıyasıya<br />

savaşmaya karar verdiğinde ne diyordu<br />

Turhan: “Seni kuşandım, Kösem, sana<br />

karşı!”<br />

Kıssadan hisse: kötülük bir süre sindirilebilir,<br />

ama kökü kazınamaz, çeşitli kılıklara<br />

bürünerek insanların arasında yine<br />

dolaşacak, fırsat kollayacaktır. öyleyse,<br />

insanlığın insanca devamın sağlaması gerekenlere,<br />

bir başka deyişle, iyiden yana<br />

olanlara düşen nedir? Kötülüğün hiçbir<br />

zaman büsbütün yok edilemeyeceğini<br />

bilmek, onu iyice inceleyip tanımak, ondan<br />

daha güçlü olmanın yollarını mutlaka<br />

bularak onu iyiliğin hizmetine sokmak;<br />

evet, insanlığa yeni aşamalar yaptıracak<br />

üstün amaçların gerçekleştirilmesinde<br />

kötülüğün kendine özgü enerjisinden de<br />

yararlanmak.<br />

4 5


yazan<br />

A. TURAN OFLAZOĞLU<br />

29 Temmuz 1932’de Adana’da doğdu. İlkokulu<br />

Bünyan’da bitirdi. Bünyan’da ortaokul olmadığı için<br />

bir yıl öğrenime ara vermek zorunda kaldı. O yılı<br />

babasının köyünde geçirdi. Oradaki yaşantısı “Keziban,<br />

Allahın Dediği Olur ve Elif Ana” adlı oyunlarına<br />

kaynaklık etti. 1945 yılında II. Dünya Savaşı’nın<br />

sona ermesinden önce, ailesiyle İstanbul’a geldi.<br />

Kumkapı (Gedikpaşa) Ortaokulu’nda okudu. Vefa<br />

Lisesi’ni bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi<br />

Hukuk Fakültesi’ne girdi. Bir yıl sonra Edebiyat<br />

Fakültesi’ne geçiş yaptı. Felsefe ve İngiliz Edebiyatı<br />

bölümlerini bitirdi. 1963 yılında Fulbright bursu<br />

kazanarak tiyatro eğitimi için, ABD’nin Washington<br />

Üniversitesi’ne gitti. Oyun yazarlığı konusunda eğitim<br />

aldı. Amerika’da ilk oyunu olan Keziban`ı yazan<br />

sanatçı, 1964 yılında Türkiye’ye döndü ve TRT İstanbul<br />

Radyosu tiyatro bölümünde dramaturg olarak<br />

çalıştı. Yazdığı oyunların konularını genellikle tarihe<br />

dayandırmakla birlikte, tarihi incelemeye yönelik<br />

değil, karakterlerin kişilik ve iç dünyalarını yansıtmaya<br />

önem verdi. Ayrıca bir çevirmen olan Oflazoğlu,<br />

evli ve iki kız çocuğu babasıdır.<br />

Tiyatro Eserleri: Keziban, Allahın<br />

Dediği Olur, Deli İbrahim ,Sokrates<br />

Savunuyor , Güzellik ile Aşk, IV. Murat,<br />

Gardiyan , Bizans Düştü, Genç Osman,<br />

Dörtbaşımahur Şahin Çakırpençe, Elif<br />

Ana,Sinan, Shakespeare .<br />

Şiir: Sevgi Hakanı .<br />

Librettolar: IV. Murat Operası,<br />

Atatürk (Oratoryo metinleri, bestelenmedi),<br />

Olimpiyat (Bale için, bestelenmedi),<br />

Sultan Ahmet (ses ve ışık<br />

gösterisi)<br />

TV Senaryosu : Topkapı<br />

Film Senaryosu: Mütarekeden Büyük<br />

Taarruza<br />

Radyo Oyunları: Sokrates’in Savunması,<br />

Bizans Düştü, IV. Murat, Güzellik<br />

İle Aşk<br />

Çevirileri: Ceza Sömürgesi, F. Kafka;<br />

Kafka ile Konuşmalar, G. Janough;<br />

Seçme Şiirler R.M. Rilke, Duino<br />

Ağıtları, R.M. Rilke, Böyle Buyurdu<br />

Zerdüşt, F. Nietzsche, Seçme Şiirler, F.<br />

Hölderlin, Baba, A. Strindberg, Yedinci<br />

Mühür, I. Bergman, Bernanda Alba’nın<br />

Evi, F. G. Lorca, Kanlı Düğün, F. A. Lorca,<br />

Othello W. Shakespeare, Romeo<br />

ve Julyet ,Kış Masalı.<br />

Ödülleri:<br />

Deli İbrahim ile 1968 Türk Dili Tiyatro<br />

Ödülü<br />

IV. Murat ile 1970 TRT Tiyatro Ödülü<br />

Kösem Sultan ile 1981-82 Avni Dilligil<br />

Ödülü<br />

Kanlı Düğün (Lorca’dan çeviri) 1979-<br />

1980 Avni Dilligil Ödülü aldı.<br />

8 9


Merhaba,<br />

Aynı sezonda, aynı günlerde <strong>Kocaeli</strong><br />

Şehir Tiyatrolarında Kösem Sultan ile<br />

perde açarken, Mersin Devlet Operasında<br />

sahneye koyduğum IV. Murat ile<br />

merhaba diyorum seyirciye. İki büyük, iki<br />

muhteşem tragedya; hem Tiyatro hem<br />

Opera.<br />

Yaşayan en büyük Türk ozanıdır Turan<br />

Oflazoğlu. Ne güzel “dilin, edebiyatın,<br />

tiyatronun bu ustası ile tarihi yeniden<br />

yorumlamak, her mısrağında dünü görürken<br />

günü yaşamak, an be an tragedyanın<br />

doruklarını, tarihin affetmezliğini,<br />

tarihe dayanarak ama belgeselden ırak,<br />

sanatın şahaneliği içinde geçmişte kaybolup<br />

bugünü bulmak” ne güzel. Var ol<br />

Oflazoğlu.<br />

<strong>Kocaeli</strong> Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> Şehir Tiyatrosunun<br />

Genel Sanat Yönetmeni Sn.<br />

Nejat Birecik beni arayıp bu eseri sahneye<br />

koymamı istediğinde neredeyse<br />

hiç düşünmeden evet dememin asıl nedeni<br />

belki de buydu. Çünkü rejisör dediğin<br />

doğru yazarı, doğru zamanda doğru<br />

eseri bulursa, yoluna kimse duramaz.<br />

İkinci, ama beni Ankara’dan kaldırıp<br />

<strong>Kocaeli</strong>’ye fırlatan en önemli neden ise<br />

Türkiye’mizde eşine az rastlanır bir Tiyatronun<br />

var oluşu, bu şehirde. Muhsin<br />

Ertuğrul’un en büyük düşüydü; Şehir<br />

Tiyatroları, Bölge Tiyatroları. Bir düşü<br />

daha var idi, o da var bu şehirde: Tiyatro<br />

okulu.<br />

Bir şehrin insanlarının kanalizasyona,<br />

yollara, kaldırımlara, parklara olan ihtiyacını<br />

gidermek elbette belediyenin<br />

görevleri arasında, hatta başında ta sayılabilir.<br />

Ancak sanat deyince (ki gerçek<br />

sanattan söz ediyorum, ramazan eğlencelerinden,<br />

pop konserlerinden, abuk<br />

festivallerden değil) kaç vatandaş belediyesinden<br />

böyle bir beklenti içinde ki<br />

ülkemizde? Ve kaç belediye farkında ki<br />

mideye, çevreye, yerin altına yaptığı yatırımdan<br />

daha önemlidir insanın beynine,<br />

ruhun en derinine yatırım yapmak?<br />

Kutluyorum, teşekkür ediyorum, hayranlığımı<br />

bir de yazıyla ifade etmek istiyorum.<br />

“Kösem” için bir yazı istediler benden.<br />

Ben ne yazayım? Gelin, görün ne demek<br />

istediğimi. Sözümüzü sahneden<br />

söyleriz biz. Ben, bana ayrılan bu sayfadan<br />

başka bir şey söylemeliyim.<br />

Bu tiyatro olmasaydı bu şehirde, ne<br />

Kösem olurdu ne de Hamlet. Ne Şehnaz<br />

olurdu ne Alen, Mahmure, Mc. Murphy,<br />

Lysistrata, Harpagon, Yaşar, Celika,<br />

Zühre, Çubukof, Ahmet Nureddin…<br />

Kuranlara, büyütenlere, yaşatanlara, geliştirenlere<br />

minnet borçluyuz. Sağ olun.<br />

Eğer <strong>Kocaeli</strong> seyircisi sahip çıkmaya<br />

devam ederse bütün ödenekli tiyatrolarla<br />

yarışacak, ülkenin sanat hayatına<br />

damgasını vuracak bir tiyatro var olmaya<br />

devam eder bu şehirde.<br />

Başta Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Sayın İbrahim Karaosmanoğlu, Ali, Nejat,<br />

Veysel, Fatih, Ersen, Tayfun, Funda,<br />

Murat, Ferdi, Zuhal başta olmak üzere<br />

oyunda rol alan tüm değerli- yetenekli<br />

sanatçılar, sevgili Tan, Ahsen, Ozan,<br />

Emoş, Akın, Salih, İlhami, Rona, Erol, Kalender,<br />

Onursal, İlker, Adem, Nur, Seçil,<br />

Alper, GSF Tiyatro Bölümü öğrencileri,<br />

teknisyenler, sahne arkası çalışanları,<br />

atölye çalışanları, yer göstermeciler, temizlik<br />

elemanları, gişe, güvenlik, çaycılar,<br />

şoförler, Sekapark otel çalışanları…<br />

çok yaşayın. Çok yaşayın ki her gece ışık<br />

saçmaya devam edelim ülkenin dört bir<br />

yanına.<br />

Murat ATAK<br />

10 11


ejisör<br />

MURAT ATAK<br />

1962 yılında Ankara’da doğdu. TED Ankara<br />

Koleji’nden, Ankara Devlet Konservatuarından<br />

mezun oldu. Trabzon ve Ankara Devlet Tiyatroları<br />

Müdürü ve Genel Sanat Yönetmenliği görevlerinde<br />

bulundu.<br />

Rejisörlük ana sanat dalında yüksek lisans yapmış<br />

olan Atak, oyuncu ve rejisör olarak 50’dan fazla<br />

eserde görev almıştır. Atak’ın Devlet Tiyatrolarında,<br />

Şehir Tiyatrolarında, birçok özel Tiyatroda ve<br />

Mersin, Antalya, Samsun Devlet Operalarında Rejisörlüğünü<br />

yaptığı oyunlardan bazıları:<br />

Mavi Masal, Barış Gezegeni, Derya Gülü, Besleme,<br />

Karaların Memetleri, Ay Işığında Şamata, Üçkâğıtçı,<br />

Karanlıkta İlk Işık, Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım,<br />

Bir Şehnaz Oyun, Özlüyorum, Polisler, Seher<br />

Vakti, Serçe Parmak, Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz,<br />

Helikopter, El Ele, Resimli Osmanlı Tarihi, Deliler<br />

Boşandı, İstanbulname, Uysal Yurttaş Projesi, Boyacı,<br />

Derya Gülü, 4. Murat…<br />

Çeşitli dönemlerde Hacettepe Üniversitesi,<br />

Başkent Üniversitesi, Anadolu<br />

Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi Devlet<br />

Konservatuarlarında Oyunculuk ve Diksiyon<br />

dersleri vermiş, Yüzlerce Tiyatro,<br />

onlarca Opera Sanatçısını eğitmiştir.<br />

Halen Yakın Doğu Üniversitesi Sahne<br />

Sanatları Fakültesi ve Alanya <strong>Belediyesi</strong><br />

Güzel Sanatlar Akademisinde sahne ve<br />

diksiyon dersi öğretim görevlisi olarak<br />

çalışmaktadır.<br />

ODTÜ, Atılım, Çankaya, TOBB, Başkent<br />

Üniversitelerinde Mühendislik Fakültesi<br />

Öğrencilerine proje savunma dersleri<br />

vermiştir.<br />

Murat Atak, bugüne kadar onlarca<br />

reklâm ve binlerce televizyon filmi ve dizisinde<br />

seslendirme yapmış ve TRT Ankara,<br />

Trabzon, Diyarbakır, Erzurum radyolarında,<br />

radyo tiyatrosu, arkası yarın,<br />

mikrofonda tiyatro, çocuk saati programlarında<br />

oyuncu ve rejisör olarak görev<br />

yapmış, halen TRT Ankara radyosu<br />

drama bölümünde radyo tiyatrosu rejisörü<br />

olarak program almaktadır. Çeşitli<br />

dönemlerde Devlet tarafından gönderildiği<br />

Atina, Berlin, Kahire, Batum, Tiflis,<br />

Sofya, Bükreş, Lefkoşa, Selanik, Üsküp<br />

ve Prizren’de tiyatro üzerine araştırmalar<br />

yapmış, çalışmalara, konferanslara<br />

katılmış ve bildiriler sunmuştur.<br />

Türk Televizyonlarında yayınlanan Bizim<br />

Evin Halleri, Kınacılar Konağı, Zincirbozan<br />

ve Kurtlar Vadisi dizilerinde rol almıştır.<br />

6 yıl boyunca bir özel televizyon<br />

kanalında “Atölye” ve “Dil Yarası”<br />

isimli programları hazırlayıp sunmuştur.<br />

Murat Atak şu sıralarda oyunculuk okullarında<br />

okutulmak üzere yazdığı 5 ciltlik<br />

“konuşma sanatı” ders kitabını yayına<br />

hazırlamaktadır.<br />

“MEB Talim Terbiye Kurulu” Türkçe Komisyonunda<br />

Diksiyon ve Hitabet konusunda<br />

Uzman Danışman olarak görev<br />

yapmaktadır. Bu komisyonda Türkçeyi<br />

Doğru, Güzel ve Etkileyici konuşma<br />

üzerine ders programları oluşturmakta<br />

ve geliştirmektedir.<br />

Tiyatro’da aldığı birçok “En İyi Yönetmen”,<br />

“En İyi Oyuncu” ödüllerinin<br />

yanı sıra, dil konusunda yaptığı çalışmaları<br />

ve uygulamalarıyla da “Dil Derneği,<br />

RTÜK, Profesyonel Ses Derneği<br />

ve Türk Dil Kurumu” tarafından verilmiş<br />

ödüllere sahiptir.<br />

12 13


ışık tasarımı<br />

ERSEN TUNÇÇEKİÇ<br />

1967’ de Ankara Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü<br />

Işık Birimi’ne girdim. Emekli olduğum 2004<br />

yılına kadar 200’ ün üzerinde oyunun ışık tasarımını<br />

yaptım.<br />

Çalışmış olduğum bu oyunların bir kısmı da yurt<br />

dışında sergilendi.<br />

Çalıştığım oyunların bazılarından (Gılgamış, Hayvan<br />

Çiftliği gibi) sanat kurumu en iyi ışık tasarımı<br />

ödüllerini aldım.<br />

Son 15 senedir Devlet Tiyatroları’nın yanı sıra<br />

Eskişehir Anadolu Üniversitesi Tiyatro Anadolu<br />

ve Eskişehir Büyükşehir <strong>Belediyesi</strong> Şehir<br />

Tiyatroları’nın kimi oyun çalışmalarına katılmaktayım.<br />

14 15


dekor tasarımı<br />

TAYFUN ÇEBİ<br />

1985 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir Güzel<br />

Sanatlar Fakültesi, Talay Toktamış Atölyesi’nden<br />

mezun oldu. Mezuniyet tezi olan “Machbeth” ile<br />

İngiliz Kraliyet Tiyatrosu’ndan davet aldı.1986 yılında<br />

Sahne Dekoratörü olarak İzmir Devlet Opera<br />

ve Balesi’nde çalışmaya başladı.<br />

İzmir Devlet Tiyatrosu - Ankara Devlet Opera ve<br />

Balesi -İstanbul Devlet Opera ve Balesi - Antalya<br />

Devlet Opera ve Balesi - Mersin Devlet Opera ve<br />

Balesi - Antalya Devlet Tiyatrosu - Van Devlet Tiyatrosu<br />

- Sivas Devlet Tiyatrosu - Diyarbakır Devlet<br />

Tiyatrosu - Trabzon Devlet Tiyatrosu - Konya<br />

Devlet Tiyatrosu - <strong>Kocaeli</strong> Şehir Tiyatrosu - Bursa<br />

Şehir Tiyatrosu - Eskişehir Anadolu Üniversitesi -<br />

Eskişehir Şehir Tiyatrosu - Ankara Devlet Tiyatrosu<br />

- Berlin DeutschesTheater - Portekiz Lizbon Devlet<br />

Balesi’nde birçok oyunda dekor yaptı.<br />

“Mydonose Showland ile, Sultans Of The Dance”<br />

adlı gösterinin sahne tasarımını yaptı.<br />

Uluslararası İzmir Festivali’nin 1992 yılından itibaren Teknik Koordinatörlüğünü<br />

yapmakta olan Tayfun Çebi, festival bünyesinde birçok<br />

ünlü grup ve sanatçının sahne düzenlerini gerçekleştirdi.<br />

2002 yılında “Taşrada Bir Gün” adlı oyun ile Tiyatro Sahne Tasarımı<br />

dalında yılın en iyi Sahne Tasarımı ödülünü aldı. 2010 yılı<br />

“Çağrı” adlı bale eseriyle ve 2011 yılı “Otella” adlı operasıyla yılın<br />

dekoratörü ödülüne de layık görüldü.<br />

16 17


kostüm tasarımı<br />

FUNDA ÇEBİ<br />

1999 yılından beri Devlet Tiyatroları’nda kostüm<br />

tasarımcısı olarak çalışmaktadır. Devlet<br />

Tiyatroları’nda kostüm tasarımı yaptığı oyunlardan<br />

bazıları şunlardır:<br />

“Ödenmeyecek Ödemiyoruz, Guguk Kuşu, Puntilla<br />

Ağa ve Uşağı Matti, Cimri, Abdülcambaz, Onikinci<br />

Gece, Kuru Gürültü, Çok Yaşa Komedi, Atları da Vururlar,<br />

Zengin Mutfağı, Ayak Bacak Fabrikası, Buzlar<br />

Çözülmeden, Hayatı Yaşamak, Yaşamak mı Yoksa<br />

Ölmek mi, Resimli Osmanlı Tarihi, Islıkçı,Masanın<br />

Altında,<br />

La Boheme Operası (Antalya Devlet Opera ve<br />

Balesi), Dido ve Aneas Operası, Mem ile Zin, Diktat,<br />

Süleyman ve Öbürsüler, Trainspotting, Fırtına,<br />

Semaver Ve Kumpanya (Semaver Kumpanya),<br />

Cimri (Oyun Atölyesi),Misafir (Adana Şehir Tiyatroları),<br />

Bana Mastikayı Çalsana Müzikal (Aysa<br />

Organizasyon),Şölen (Tiyatro Stüdyosu) Mevlana,<br />

Rita, Ay Işığında Şamata, Küheylan, Kösem Sultan<br />

(<strong>Kocaeli</strong> Şehir Tiyatroları), Macbeth,Polisler<br />

(Eskişehir Anadolu Üniversitesi-Tiyatro Anadolu),<br />

Caligula (Eskişehir Şehir Tiyatroları), Deli<br />

İbrahim,Hastalık Hastası,Reis Bey, Kamyon<br />

(Bursa Şehir Tiyatrosu), En Mutlu<br />

Kim (Akbank Çocuk Tiyatrosu) , Salvador<br />

Dali Göndermeleri İçimi Isıtıyor (Aksanat),<br />

Çağrı Balesi (Samsun Devlet Opera<br />

Balesi) West Side Story (Antalya Devlet<br />

Opera Balesi)”<br />

2005 –“Mem İle Zin ve Cimri” İle Afife<br />

Jale En İyi Kostüm Tasarımı Ödülü<br />

2005 –“Cimri ile Tiyatro Dergisi” En İyi<br />

Kostüm Tasarım Ödülü<br />

2005-2006- “Hayatı Yaşamak” ile Sanat<br />

Kurumu En İyi Giysi Tasarımı Ödülü<br />

2006- “Süleyman ve Öbürsüler” ile Afife<br />

Jale Tiyatro Ödülleri’ne aday gösterildi.<br />

2008-2009- “Deli İbrahim” ile Bursa<br />

Lions Tiyatro Ödülleri En İyi Kostüm Tasarımı<br />

2010-2011- “Totlar” ile Tiyatro Anadolu<br />

Eskişehir Lions en iyi Kostüm Tasarım<br />

ödüllerini aldı.<br />

Ayrıca TRT ve özel kanallardaki dizi filmlerde<br />

ve sinema filmlerinde Sanat Yönetmenliği<br />

yapmıştır. Halen Ankara Devlet<br />

Tiyatrosu’nda görev yapmaktadır.<br />

18 19


esteci<br />

MURAT GEDİKLİ<br />

1970 yılında Ankara’da doğdu.1981 yılında Ankara<br />

Devlet Konservatuvarı’nın sınavını kazanarak<br />

viyola sanatçısı olma yolunda ilk adımını attı.1989<br />

ve 1990 yıllarında Fransa’nın Marsil’ya şehrinde<br />

3 ay Orchestre des Jeunes de la Mediterranee’de (<br />

Akdeniz gençlik orkestrası) master class çalışmalarına<br />

katıldı. Aynı yıllarda Cumhurbaşkanlığı Senfoni<br />

Orkestrası’nda birçok ünlü şef ile konserler veren<br />

sanatçı, 1991 de mezun olduktan sonra Ankara<br />

Devlet Opera ve Balesi’nin açtığı sınavı kazanarak<br />

viyola sanatçısı olarak göreve başladı. Cumhuriyet<br />

Gazetesi’nin tarihini anlatan “Siyah Beyaz” adlı 6<br />

bölümlük belgeselin müziklerinin yanı sıra TRT de<br />

birçok belgesele müzik besteledi. Sanatçı, yönetmenliğini<br />

Ali Düşenkalkar’ın yaptığı “ Yolcu ve Deli<br />

İbrahim” oyunlarının, Fikret Terzi’nin yönettiği “Mutluluk<br />

Gezegeni” adlı çocuk oyununun ve Kubilay<br />

Karslıoğlu’nun yönetmenliğini yaptığı uluslar arası<br />

yapıt olan “Machbet” adlı oyunun da müziklerini<br />

besteledi. Ayrıca beste çalışmalarının yanı sıra halen<br />

Ankara Devlet Opera ve Balesi Orkestrası’nda<br />

viyola sanatçısı olarak görev yapmaktadır.<br />

20 21


koreograf<br />

FERDİ YILDIZ<br />

1978 yılında Hamburg’da doğdu. Ankara Üniversitesi<br />

Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü,<br />

Oyunculuk Ana Sanat Dalı mezunu. Klasik bale,<br />

modern dans, jazz, folk dans eğitimi aldı. Hürrem<br />

Sultan Dance Company’de solist dansçı olarak<br />

çalıştı. 4. Dünya Tiyatro Olimpiyatlarına oyuncu<br />

olarak katıldı. Ankara Devlet Tiyatroları’nda, “Atları<br />

da Vururlar” adlı oyunda oynadı ve yine “Fosforlu<br />

Cevriye” adlı müzikalin Repetitörlüğünü yaptı.<br />

Bursa Şehir Tiyatroları’nda “Hastalık Hastası” adlı<br />

oyunda koreograf olarak çalıştı. İstanbul, Ankara<br />

ve <strong>Kocaeli</strong>’nde yaratıcı drama ve modern dans<br />

dersleri verdi. 2008 yılında girdiği <strong>Kocaeli</strong> Şehir<br />

Tiyatroları’nda; “O Güzelim Kaymaklı Dondurma<br />

Rengi Elbise”,”Ay Işığında Şamata”, “Küheylan” adlı<br />

oyunlarda görev aldı. Aynı kurumda çalışmalarına<br />

devam etmektedir.<br />

22 23


MAHPEYKER KÖSEM SULTAN<br />

HATİCE TURHAN SULTAN<br />

Osmanlı tarihinin ünlü ve etkili kadınlarından<br />

olan Kösem Sultan, 1590 yılında Bosna’da<br />

Anastasya adıyla doğmuş, Bosna Beylerbeyi<br />

tarafından İstanbul’a kızlar ağasına gönderilmiştir.<br />

Mahpeyker Kösem Sultan, sadece<br />

güzelliği ile değil; sempatik davranışları, güzel<br />

sesi ve musiki bilgisiyle de Sultan I.Ahmet’i derinden<br />

etkilemiş ve ardı ardına dünyaya getirdiği<br />

çocuklarıyla hasekiliğe yükselmiştir. Oğulları<br />

IV. Murad, İbrahim ve torunu IV. Mehmed zamanında<br />

ise Valide Sultan olmuştu. IV. Murad’ın<br />

çocuk yaşta tahta çıkması devletin idaresinin<br />

on yıla yakın süre zarfında Kösem Sultan’ın<br />

elinde olmasını sağlamıştı. IV. Murad padişahlık<br />

yapıp hükmedecek duruma geldiğinde ise<br />

oğlunun üzerindeki tesirinden vazgeçememiş,<br />

iktidar hırsı konusundaki asıl şöhretini ise diğer<br />

oğlu İbrahim zamanında kazanmıştır.<br />

Kösem Sultan, 28 yıl boyunca devlete<br />

kesintisiz hükmettiği günlerde,<br />

salt siyasal entrikalar peşinde koşan<br />

bir kadın değildi . Halk yararına yaptırdığı<br />

hayır eserleri, halk tarafından<br />

memnuniyetle karşılanan hizmetlerdi.<br />

Ayrıca mahkumların borçlarını sildirtip<br />

onları azat etmesi, fakir kız ve cariyelerin<br />

çeyizlerini düzüp evlendirmesi,<br />

onu halk nazarında sevilen bir sultan<br />

yapmıştır.<br />

Hatice Turhan Sultan ise 12 yaşlarında<br />

iken Kırım Tatarları’nın eline esir<br />

düşmüş ve İstanbul’a getirilerek saraya<br />

verilmiştir. Hatice Turhan Sultan<br />

,genç bir esireyken güzelliği ile dikkat<br />

çekerek Kösem Sultan’a savaş kölesi<br />

olarak hediye edilmiş,özel bir eğitimden<br />

geçirilerek padişah İbrahim’e takdim<br />

edilmiştir.Kısa zaman içinde kocasının<br />

üzerindeki etkisi fark edilince<br />

güç ve siyaset ustası Kösem Sultan’ın<br />

planlarıyla karşı karşıya kalmıştır. Oğlu<br />

IV Mehmet 1648 yılında 6 yaşındayken<br />

tahta geçince Valide Sultan<br />

olmuştur<br />

Zaman sonra Kayınvalidesi ile Turhan<br />

Sultan’ın arası giderek açılmaya başlamıştır.<br />

Ama asıl mücadele sarayda<br />

Kösem Sultan ve Turhan Sultan yandaşları<br />

arasında cereyan etmiştir. Bu<br />

rekabet 3 yıl kadar sürmüş ve Kösem<br />

Sultan’ın bir gece dairesinin basılarak<br />

boğdurulmasıyla noktalanmıştır.<br />

Henüz 24 yaşındayken kayın validesinden<br />

boşalan Harem’in başına geçen<br />

Turhan Sultan, toplam 34 yıl Valide<br />

Sultanlık yaparak Osmanlı tarihinin<br />

en uzun süreli Valide Sultan’ı olmuştur.<br />

Bu dönemde Köprülü Mehmet<br />

Paşa’yı, Veziriazamlığa getirip kendisi<br />

de devlet işlerinden elini ayağını çekip<br />

ibadete ve hayır işlerine yönelmiştir.<br />

Bu dönemden itibaren başlayan döneme<br />

Köprülüler dönemi denmektedir.<br />

Köprülüler dönemi ile birlikte “Valide<br />

Sultanlar” ın siyasal iktidarda söz<br />

sahibi olmaları son bulur.<br />

Kaynak : Kadın Sultanlar / Sibel Eraslan<br />

24 25


26 27


Kösem Sultan’ın izinden,<br />

Türk Tiyatrosu’nda Tarihi<br />

Oyunlara Kısa Bir Bakış<br />

Türk Tiyatrosunda geleceğe sözü olan<br />

pek çok yazar, hareket noktası olarak<br />

tarihi, geçmişteki bir olayı alır. Uzak ve<br />

yakın tarih, konu, ileti, karakter arayışı<br />

içindeki tiyatro yazarları için zengin<br />

bir kaynaktır. Bu seçim pek çok şekillerde<br />

karşımıza çıkar. Tarihi olay<br />

ve kişiler, tiyatro diline çevrilip tarihe<br />

dramatik sanatın tadı katılarak, tarihi<br />

olaylar ya da kişilere yeni bir bakış<br />

açısı geliştirilerek ya da bir dönemden<br />

kesit alınarak tarihi bir kişinin hayatının<br />

dramatik bir bölümünü işleyerek,<br />

geçmişten günümüze, günümüzden<br />

geçmişe yolculuklar yapılarak… Bu<br />

liste yazarların seçimleri ve olanaklar<br />

eşliği ile çeşitlenir. Yakın tarihle ilgili<br />

konuların işlenmesinde ise durum<br />

daha farklıdır. Anılar, gazete kupürleri,<br />

televizyon haberleri, yazılı roman ve<br />

hikâyelerin oyunlaştırılması, geleneksel<br />

tiyatro ya da halk edebiyatının<br />

motiflerinden yararlanılması gibi.<br />

Tarih bir bilim olduğu için meydana<br />

gelen olaylar, olayların içindeki kimlikler<br />

bir takım belgelere dayandırılarak<br />

anlatılır. Ancak dram sanatının temel<br />

özelliği anlatmak değil, göstermek ve<br />

canlandırmaktır.<br />

Peki, neden yakın ya da uzak tarih<br />

özellikle tercih edilir? Bu geçmiş yaşantılarda<br />

oyun yazarlarını çeken<br />

nedir diye sorduğumuzda yazardan<br />

yazara değişen farklı yaklaşımlar söz<br />

konusu olsa da, karşımızda iyi bir dramatik<br />

yapı kurma isteği belirmektedir.<br />

Bu nedenle Osmanlı tarihi ve tarihi<br />

kişilikler sanatsal üretim için elverişli<br />

bir kaynak olmuştur. Osmanlı İmparatorluğunda<br />

bireyin kul, padişahın<br />

ise tanrının yeryüzündeki temsilcisi<br />

olması anlayışından kaynaklı olarak,<br />

güç ve iktidar kavramları üzerinden<br />

pek çok yapıt oluşturulmuştur. Bu<br />

oyunlar yazım kalıpları açısından bakıldığında<br />

da tragedya ile benzer özel-<br />

likler gösteririler. Seçilen kahramanlar<br />

(Genç Osman, 4.Murat) oyunun geçtiği<br />

mekân (saray) kahramanın karar<br />

ve eylemleri ve bunda aşırılık göstermesi<br />

(Kösem Sultan’ın iktidarı tek başına<br />

sahiplenme isteği) trajik bir hata,<br />

baht dönüşünün gerçekleşmesi ve en<br />

sonunda kahramanın inandığı ve taşıyıcısı<br />

olduğu değerler uğruna kurban<br />

edilmesi (Oidipus kaçtığı kehaneti yaşar.<br />

Kreon kendi yasalarının taşıyıcısı<br />

olduğu için yıkıma uğrar. Kösem Saltanatını<br />

kimseyle paylaşmama yolunda<br />

en yakınlarının canına kıymaktan<br />

çekinmediği için kendi sonunu hazırlar)<br />

.Koro ya da halkın ağzından ise<br />

aykırı olanın temizlenmesi, ahlak açısından<br />

olumluluğa ve temkinli bir akla<br />

davet edilmesi, gibi temel mesajlar<br />

duyarız. “Düzeni bozanlar ya birbirlerini<br />

ya da kendilerini yok ederler sonunda.(Kösem<br />

Sultan,1.İstanbullu)”.<br />

“Ey insanlar! Temkinli bir akıl, mesut<br />

olmanın birinci şartıdır. Gurura kapılanlar,<br />

büyük sözlerin cezasını ağır<br />

darbeler yiyerek çekerler; böylece ihtiyarlıkta<br />

akıllı olmayı öğrenirler. (Antigone,<br />

Koro)”<br />

Türk Tiyatrosunda “ Tarihi Oyun” yazan<br />

pek çok yazar arasında Turhan<br />

Oflazoğlu’nun İktidar üçlemesi ve<br />

Orhan Asena’nın Taht ve Baht dörtlemesi<br />

ya da Kanuni Sultan Süleyman<br />

dörtlemesi aracılığı ile hem tarihsel<br />

akış hem de dramatik seyir açısından<br />

bütünlüklü bir yapı kurma isteğinde<br />

oldukları düşünülebilir. Oflazoğlu “Deli<br />

İbrahim’e başladığım sıralar 4.Murat<br />

henüz tasarlanmış değildi. Önce o<br />

üçlemenin birinci oyunu yazılsaydı, elbette<br />

daha sıralı olurdu. Nedir ki, bu işler<br />

önceden hesaplanmaya gelmiyor<br />

pek. Ancak İbrahim bittiğinde, bütün<br />

çizgileriyle belliydi Murat. Bunlar ters<br />

yaradılışta kişiler, adeta zıt kutuplardı,<br />

ama insanoğlunun evrensel durumlarını<br />

dile getirmek için biçilmiş kaftandırlar.<br />

Hem ikisi de aynı kaynaktan.<br />

Demek ki, Murat’ın tamamlanması, ikisinin<br />

de anası olan Kösem Sultan’ın işlenmesini<br />

gerektiriyor şimdi.”demiştir.<br />

Yazılan, dokunan, işlenen Kösem Sultan<br />

şimdi bizim sahnemizde. Tüm tiyatro<br />

sevenlere, iyi seyirler diliyoruz…<br />

Ahsen Gül EVER<br />

28 29


Oynayanlar<br />

Kösem Sultan – Zuhal Gencer Erkaya<br />

Turhan Sultan – Esra Bezen Bilgin<br />

Bektaş Ağa – Melih Düzenli<br />

Mustafa Ağa – İbrahim Şahin<br />

Kethüda Bey – Mehmet Serimer<br />

Murat Paşa – Koray Onur<br />

Sultan Mehmet – Tan Küçükbalkan<br />

Süleyman Ağa – Bülent Baytar<br />

Meddah Tıfli – Serhat Güzel<br />

İngiliz Elçisi – Salih Mat<br />

Gürcü Abdünnebi – Şafak Karali<br />

Meleki<br />

– Çiğdem Saruhan Benli<br />

Kuşçu Mehmet – Çağrı Mengüç<br />

Şeyhülislam Bahayi – Mehmet Beyazıt<br />

Siyavuş Paşa – Tarık Keskiner<br />

1.İstanbullu – Levent Muratoğlu<br />

1. Kadın – Arzu Bigat Baril<br />

2. Kadın – Aysel Yılmaz<br />

3. Kadın – Meltem Özsavaş<br />

Yazan : Turan OFLAZOĞLU<br />

Rejisör : Murat ATAK<br />

Işık Tasarımı : Ersen TUNÇÇEKİÇ<br />

Dekor Tasarımı : Tayfun ÇEBİ<br />

Kostüm Tasarımı : Funda ÇEBİ BOZDOĞAN<br />

Besteci : Murat GEDİKLİ<br />

Koreograf : Ferdi YILDIZ<br />

Yeniçeriler - Sipahiler<br />

İstanbullular - Halk<br />

- Numan E. Uzunsoy<br />

- Selim İşcan<br />

- K.Anıl Adıgüzel<br />

- Yusuf Dinçer<br />

- Umutcan Vicnelioğlu<br />

- Nevzat Cengiz<br />

- Onursal Yıldırım<br />

- Erdoğan Ünlü<br />

- Sarper Saydam<br />

- Elçin Arslan<br />

- Aykut Süslüer<br />

- Feridun Ülgen<br />

- Yüksel Kızılcık<br />

- Hüseyin Sirmen<br />

- Savaş Aydoğdu<br />

- Murat Gün<br />

Cariyeler<br />

- Aslı Yiğit<br />

- Sonnur Şahin<br />

- Cemile Yoldaş<br />

- Çağla Buldak<br />

- Damla Yeşilova<br />

Şehzadeler<br />

- Rüzgar Benli<br />

- Poyraz Yıldırım<br />

Sesler<br />

- Murat Atak<br />

- Hazım Körmükçü<br />

- Aydın Sigalı<br />

- Engin Benli<br />

- Fatih Sevdi<br />

- Cemal Aldıç<br />

- Tekin Ezgütekin<br />

Sahne Makinistleri -<br />

Mekanikçiler:<br />

Yüksel Kızılcık<br />

Murat Gün<br />

Feridun Ülgen<br />

Hüseyin Sirmen<br />

Reji Asistanı<br />

: Ahsen Gül Ever<br />

Sahne Amirleri : Salih Mat - Onursal Yıldırım<br />

Dekor Asistanı : Rona Topçuoğlu<br />

Kostüm Asistanı : Veysel Çıracı<br />

Terzihane Koordinasyon : Emine Kaynak Yıldırım<br />

Efektör<br />

: İlker Sevüker<br />

Işık Asistanı<br />

: Erol Dinçdemir<br />

Işık Kumanda<br />

: Adem Karataş<br />

Aksesuar Sorumlusu : Savaş Aydoğdu<br />

Sahne Terzileri -<br />

Giydiriciler:<br />

Lütfiye Gülener<br />

Güzide Çetinkaya<br />

Mustafa Değirmenci<br />

Sezai Çakmar<br />

Değerli katkılarını esirgemiyen<br />

Sn. İlber Ortaylı’ya<br />

Sn. Mirati Madak’a<br />

Sn. Özdemir Nutku’ya<br />

Sn.Hazım Körmükçü’ye<br />

<strong>Kocaeli</strong> Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi<br />

Sahne Sanatları Bölümü Yöneticileri’ne teşekkür ederiz.<br />

İlk oyun : 13.10.2011<br />

Makyöz - Perukacı:<br />

İlkay Emek<br />

30 31

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!