24.07.2014 Views

Dr. Cemil ARIKAN - Savunma Sanayii Müsteşarlığı

Dr. Cemil ARIKAN - Savunma Sanayii Müsteşarlığı

Dr. Cemil ARIKAN - Savunma Sanayii Müsteşarlığı

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Bir Konuk Bir Söyleşi<br />

<strong>Dr</strong>. <strong>Cemil</strong> <strong>ARIKAN</strong><br />

Sabancı Üniversitesi<br />

SSG: Sn <strong>ARIKAN</strong> inovasyon deyince<br />

ne anlamalıyız. Bu kavram<br />

ülkemizde doğru anlaşılmış<br />

mıdır?<br />

C.A: Öncelikle inovasyonun tanımını<br />

vermem gerekir. OECD ve Avrupa<br />

Komisyonu tarafından hazırlanan,<br />

TÜBİTAK tarafından Türkçe’ye çevrilen<br />

Oslo Kılavuzu (OECD, AB – 2005)<br />

‘inovasyon’u şu şekilde betimlemektedir:<br />

“İnovasyon, yeni veya önemli ölçüde<br />

değiştirilmiş ürün (mal ya da<br />

hizmet) veya sürecin; yeni bir pazarlama<br />

yönteminin; ya da iş uygulamalarında,<br />

işyeri organizasyonunda veya<br />

dış ilişkilerde yeni bir organizasyonel<br />

yöntemin uygulanmasıdır.”<br />

İnovasyon türlerini 4 ana başlıkta değerlendirmek<br />

mümkündür. Bunlar;<br />

“Ürün inovasyonu, yeni veya özellikleri<br />

ya da kullanım amaçları açısından<br />

önemli ölçüde geliştirilmiş/iyileştirilmiş<br />

bir mal veya hizmetin pazara<br />

sunulmasıdır. Bu, teknik özelliklerde,<br />

parçalarda ve malzemelerde, yerleşik<br />

yazılımda, kullanım kolaylığında veya<br />

diğer işlevsel özelliklerde önemli iyileştirmeleri/geliştirmeleri<br />

içerir.” “Süreç<br />

inovasyonu, yeni veya önemli ölçüde<br />

geliştirilmiş/iyileştirilmiş üretim<br />

ya da dağıtım yönteminin uygulanmasıdır.<br />

Bu, tekniklerde, ekipmanda ve/<br />

veya yazılımda önemli değişiklikleri<br />

içerir.” “Pazarlama inovasyonu, ürün<br />

tasarımında veya paketinde, ürün yerleştirmede,<br />

ürün promosyonunda ya<br />

da fiyatlandırmasında önemli değişiklikler<br />

içeren yeni bir pazarlama yönteminin<br />

uygulanmasıdır.” “Organizasyonel<br />

inovasyon, firmanın iş uygulamalarında,<br />

işyeri organizasyonunda veya<br />

dış ilişkilerinde yeni bir organizasyonel<br />

yöntemin uygulanmasıdır.”<br />

İnovasyon bir anahtardır. Rekabette<br />

üstün gelme ve kalkınma süreçlerinde<br />

sahip olduğu kilit rolü kabullenmek<br />

gerekir. İnovasyon, toplumsal<br />

refah için vazgeçilmez bir ögedir.<br />

İnovasyon bir sistem gerektirir. Sistemin<br />

tüm parçalarının bir eşgüdüm<br />

içinde çalışması gerekir ki, inovasyondan<br />

hedeflenen avantajlara sahip olabilelim.<br />

İnovasyonun söz konusu sistemik<br />

özelliği, inovasyona dayalı kalkınma<br />

stratejisi benimsemenin içinde<br />

en gerekli unsurlardan biridir.<br />

İnovasyon bir kalkınma yönetimi aracıdır.<br />

Yeni büyüme kuramcılarından<br />

Paul Romer “keşif ve inovasyon süreci…<br />

yaşam standartlarındaki uzun<br />

vadeli iyileştirmeleri yaratan süreçtir”<br />

diyerek kalkınmada ve yine kalkınmanın<br />

sürdürülmesindeki rolü tarif<br />

etmiştir. Bu çerçevedeki değerlendirmeler<br />

arasında OECD’nin bir tespiti<br />

ilginçtir. 1970 ve 1995 yılları arasında<br />

gelişmiş ekonomilerde büyümenin<br />

yarıdan fazlasına kaynak olarak<br />

inovasyon gösterilmiştir. Özetle, inovasyon<br />

yeteneğindeki artışın verimlilik<br />

artışı ve rekabetçilik düzeyindeki<br />

ilerlemeyi ve sürecin sonunda da yüksek<br />

bir yaşam standardına ulaşmakta<br />

bir ufuk yarattığı, genel kabul gören<br />

bir yaklaşım halini almıştır.<br />

İnovasyon girişimciliğin belli bir<br />

fonksiyonudur. İnovasyon, girişimcinin<br />

yeni kaynaklar yaratarak refah yaratması<br />

veya mevcut kaynakların kullanım<br />

potansiyelini artırarak refah yaratmasıdır.<br />

Günümüzde girişimcilik<br />

için yapılan tanımlamalarda bir miktar<br />

karışıklık olduğunu kabul etmek<br />

gerekir. Bazılarına göre girişimciler<br />

sadece küçük işletme kavramıyla örtüştürülürken,<br />

bazıları tüm işletmele-<br />

6<br />

Ekim 2009


İnovasyon bir<br />

kalkınma yönetimi<br />

aracıdır. Yeni büyüme<br />

kuramcılarından<br />

Paul Romer “keşif<br />

ve inovasyon<br />

süreci… yaşam<br />

standartlarındaki<br />

uzun vadeli<br />

iyileştirmeleri<br />

yaratan süreçtir”<br />

diyerek kalkınmada<br />

ve yine kalkınmanın<br />

sürdürülmesindeki<br />

rolü tarif etmiştir.<br />

ri girişimciler tarafından yönetilir kabul<br />

etmektedir. Pratikte ise; girişimciliğin,<br />

girişimin boyutları, yaşı gibi kriterlerle<br />

belirlenmesinden çok, içinde<br />

bulunduğu faaliyete göre tanımlanması<br />

gerekir. Aktivitenin odağında<br />

inovasyon vardır. İnovasyon, bir girişimin<br />

ekonomik ve sosyal potansiyeline,<br />

amaçlı, hedefi belirgin bir biçimde<br />

getirilen değişikliktir.<br />

İnovasyonun kaynakları: İnovasyonu<br />

bir sonuç olarak değerlendirdiğimizde,<br />

bu sonuca ulaşma yolunda sadece<br />

belirli durumlar için geçerli olabilecek<br />

bilinçli, amaçlı bir araştırma faaliyeti<br />

ile inovasyon fırsatlarının tespit<br />

edilmesi olarak açıklamak mümkündür.<br />

Sözünü ettiğimiz fırsatlar girişimin<br />

kendi içinde olabileceği gibi, ilgili<br />

endüstri kolunda da olabilir ve bu fırsatları<br />

dört başlık halinde sınıflandırmak<br />

mümkündür:<br />

• Beklenmeyen gelişmeler,<br />

• Uyuşmazlık ve bağdaşmazlık diye<br />

niteleyebileceğimiz durumlar,<br />

• İşlem süreçlerinde duyulan ihtiyaçlar,<br />

• Endüstri ve piyasa koşullarında değişiklikler,<br />

Bu fırsatların yanında girişimin dışında<br />

ve sosyal çevresinde oluşan fırsatları<br />

üç kategoriye ayırmak mümkündür:<br />

• Demografik değişiklikler,<br />

• Algılama farklılıkları,<br />

• Kazanılan yeni bilgiler.<br />

İnovasyonun kaynağı olarak belirlediğimiz<br />

bu durumların bazıları birbirleriyle<br />

örtüşebilir. Sözü edilen fırsatlar,<br />

isimlendirdiğimiz birden fazla<br />

kategoride aynı anda bulunabilir.<br />

Bu alanla ilgili olarak en basit inovasyon<br />

fırsatını düşünelim. 1930’lı yılların<br />

ilk dönemlerinde IBM firması ilk<br />

modern muhasebe makinesini bankalar<br />

için geliştirmişti. Ancak bankalar<br />

bu ürüne hiç rağbet etmediler. IBM’i<br />

burada kurtaran beklenmedik bir gelişmeydi:<br />

New York Halk Kütüphanesi’nin<br />

bu cihazlardan almak istemesi.<br />

O dönemlerde kütüphanelerin bankalara<br />

nazaran daha fazla parasal kaynağı<br />

vardı ve IBM, 200’den fazla makine<br />

satmayı başardı.<br />

15 yıl sonra herkesin bilgisayarların<br />

sadece ileri düzeyde bilimsel amaçlar<br />

için kullanıldığını düşündüğü bir<br />

dönemde, iş dünyası maaş ödemeleri<br />

için bu makinelere beklenmedik düzeyde<br />

bir ilgi göstermeye başladı. Univac<br />

adlı firmanın ürünü bu alanda en<br />

ileri makineye sahipti. Bu arada IBM,<br />

bu alandaki ihtiyacı zamanında gördü<br />

ve Univac’ın makinesini yeniden tasarlayarak<br />

yine beklenmedik düzeyde<br />

bir başarı sağlayabildi. Ve bu girişimle<br />

birlikte 5 yıl sonra IBM, bilgisayar endüstrisinde<br />

lider konuma ulaştı.<br />

Sistematik bir inovasyon için gerekli<br />

olan ilk aşama, yeni fırsat kaynaklarını<br />

değerlendirmektir. Konuya bağlı<br />

olarak kaynakların farklı zamanlarda<br />

farklı önemleri olduğunu söylemek<br />

mümkündür. Örneğin, demografik<br />

özelliklerin çelik üretimine ilişkin<br />

inovasyon sürecinde kritik bir önemi<br />

olmayabilir. Buna rağmen Mergenthaler<br />

tarafından icat edilen Linotype<br />

makinesinin başarılı bir inovasyon olmasında<br />

en önemli etken, demografik<br />

özelliklerdir. Çünkü Lynotype makinesi<br />

yeterli düzeyde daktilo yazmasını<br />

bilmeyen bir kitle için ihtiyacı önemli<br />

miktarda karşılayacak özellikler içermekteydi.<br />

Fakat kaynak ve zaman gibi<br />

alanlarda koşullar ne olursa olsun, girişimcilerin<br />

fırsat kaynaklarını iyi analiz<br />

etmeleri gerekecektir.<br />

Başarılı girişimcilerin beyinlerinin<br />

her iki tarafını da kullandıkları söylenmektedir.<br />

Bu tip girişimciler hem<br />

rakamları dikkate alırlar, hem de bireylerin<br />

fikirlerine önem verirler. Ardından<br />

dış çevreyi dikkate alarak potansiyel<br />

kullanıcıların beklentilerini<br />

test eder, geliştirme yolunda oldukları<br />

ürün veya hizmetin kullanıcıların değerlerine<br />

ve ihtiyaçlarına yanıt verip<br />

vermediğini kontrol ederler.<br />

Etkin olabilmesi için inovasyonun basit<br />

olması gerekir. Bir diğer önemli<br />

konu ise inovasyonun belli bir alana<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 7


Bir Konuk Bir Söyleşi<br />

odaklanmış olabilmesidir. İnovasyonun<br />

sadece bir şeyi yapabiliyor olması<br />

gerekir. Diğer türlü karışıklığa mahal<br />

verebilir. Etkin inovasyonlar küçük<br />

başlarlar. Sadece belirgin bir şey yaparlar.<br />

Örneğin İsveç kibrit konusunda<br />

dünyada yaklaşık 50 yıl boyunca<br />

tekel-monopol konuma sahip olmuştur.<br />

Bunun nedeni; İsveçlilerin kibritleri<br />

kutuya dolduracak basit bir cihazı<br />

geliştirmiş olmalarıdır. Tam tersine,<br />

örneğin bir dalda devrim yapacak türden<br />

inovasyonların başarılı olabilme<br />

ihtimalinin düşük olduğunu söylemek<br />

yanlış olmayacaktır.<br />

Pratik hayatta bir inovasyonun ne<br />

denli başarılı olacağını önceden tahmin<br />

edebilmek pek mümkün değildir.<br />

Sonuç ne olursa olsun, başarılı inovasyonların<br />

başlangıç aşamasından<br />

itibaren standartları belirleyici, bir<br />

teknolojiye veya bir endüstriye farklı<br />

bir yön verebilecek özelliklere sahip<br />

olması gerekir. Bir inovasyonun liderliği<br />

hedeflememesi halinde amaca<br />

hizmet etmeyeceği söylenebilir.<br />

Her şeyin ötesinde, inovasyon faaliyeti<br />

zekânın dışında yoğun ve özel bir<br />

çabayı gerektirmektedir. İnovasyon<br />

bilgi birikimi gerektirmektedir. Odaklanmayı<br />

gerektirir. İnovasyon yapabilmeye<br />

daha fazla meyilli kişiler olabilir<br />

ve bu kişilerin yetenekleri daha çok<br />

iyi tanımlanmış belirli alanlarla sınırlıdır.<br />

Tüm sistematik başarılarıyla birlikte<br />

Thomas Edison’un elektrik alanına<br />

eğildiği herkesçe bilinmektedir.<br />

Girişimciliğin sahip olması gereken<br />

en temel özelliklerinden biri; sistematik<br />

inovasyon gerçekleştirebilme yetenek<br />

ve çabasına sahip olabilmesidir”.<br />

C.A: Sorunuza biraz farklı bir bakış<br />

açısıyla yanıt vereceğim. Şöyle ki; büyümenin<br />

niceliğinin yanı sıra niteliği<br />

de önem taşır. Bu üç açıdan gereklidir:<br />

Birincisi, büyümenin üretim faktörleri<br />

kullanımı artışının ötesinde inovasyon,<br />

teknolojik gelişme gibi faktörleri<br />

yansıtan toplam faktör verimliliği unsurunun<br />

yüksek olmasına ve büyümenin<br />

yaklaşık 1/3’ünden fazlasını sağlamasına<br />

ihtiyaç bulunmaktadır. İkincisi,<br />

özellikle Türkiye boyutunda bir ülkenin<br />

ekonomisinin sektörel olarak<br />

ve daha genel düzeyde çeşitlilik bakımından<br />

da kapsamlı bir bileşime ihtiyacı<br />

bulunmaktadır. Üçüncüsü de biyoteknoloji,<br />

nanoteknoloji gibi dünya<br />

ekonomisi açısından sürükleyici nitelik<br />

kazanmakta olan sektörlerin mutlaka<br />

gelişmesine ihtiyaç vardır. Önümüzdeki<br />

yirmi yıllık geleceğin muhtemelen<br />

ikinci yarısından sonra bu sektörler<br />

de aşılmış olacaktır. Dolayısıyla,<br />

en kritik faktör, dünyadaki sürükleyici<br />

güç ve süreçlere tekabül eden gelişme<br />

kapasitesini yakalamaktır. Bu nedenle<br />

bugün ve yakın gelecekte gelişmesinde<br />

yarar bulunan sektörlere yatırım<br />

yapılır ve destek sağlanırken, diğer<br />

taraftan geleceği hazırlamak bakımından<br />

gerekli kapasiteleri yaratmaya<br />

öncelik verilmelidir. Hedeflenen büyüme<br />

salt daha fazla üretim değil, aynı<br />

zamanda gelecekte gelişmeye de olanak<br />

verecek sürdürülebilir bir büyümedir.<br />

Bilgi ekonomisi, inovasyon ve<br />

fikri mülkiyet odaklı bir gelişme sağlayacak<br />

adımların atılması gerekir.<br />

SSG: Türkiye’de inovasyon nasıl<br />

algılanıyor, inovasyona ne<br />

kadar değer veriliyor?<br />

C.A: Dünya Ekonomik Forumu’nun<br />

(WEF) analizlerine baktığımızda,<br />

Türkiye’nin henüz bir bilgi toplumu<br />

Pratik hayatta bir<br />

inovasyonun ne denli<br />

başarılı olacağını<br />

önceden tahmin<br />

edebilmek pek<br />

mümkün değildir.<br />

Sonuç ne olursa olsun,<br />

başarılı inovasyonların<br />

başlangıç<br />

aşamasından itibaren<br />

standartları belirleyici,<br />

bir teknolojiye veya<br />

bir endüstriye farklı<br />

bir yön verebilecek<br />

özelliklere sahip olması<br />

gerekir.<br />

ve bilgi destekli ekonomi olmadığını<br />

görüyoruz. WEF, ülkelerin kalkınmışlık<br />

durumunu üç fazda inceler. Son ve<br />

en gelişmiş ülkelerin olduğu faz inovasyona<br />

dayalı kalkınma fazıdır; Türkiye<br />

ise şimdilik verimliliğe dayalı fazda<br />

bulunmaktadır.<br />

Türkiye’nin performansının incelenmesi<br />

durumunda, AB’ye yeni üye olmuş<br />

bazı ülkelerden daha iyi performans<br />

gösterdiği sonucuna ulaşmaktayız.<br />

AB tarafından hazırlanan,<br />

Türkiye’de kamuoyunun yenilikçilik<br />

SSG: İnovasyon önce hangi<br />

alanlarda şart? Neden?<br />

8<br />

Ekim 2009


eğilimini ölçen inovasyon barometresi<br />

araştırmasına göre, Türkiye yeniliğe<br />

en açık toplum olma özelliğine sahip.<br />

Bu ümit veren bilgilerin ışığında,<br />

aslında yenilikçi bir toplum ve ekonomi<br />

olabilmek için atmamız gereken<br />

adımların sayısı çoktur. Ancak bu hedefi<br />

yerine getirebilecek kapasitemiz<br />

mevcut; yeter ki uygun iklim koşullarını<br />

sağlayabilelim. İnovasyona değer<br />

verildiğini düşünüyoruz; ancak, bunun<br />

henüz yeterli düzeyde olmadığını<br />

belirtebiliriz.<br />

SSG: İnovasyon, ekonomik<br />

kalkınma ve Türkiye ilişkisini<br />

nasıl değerlendiriyorsunuz?<br />

C.A: Bu konuda genel bir değerlendirme<br />

yapabilmek için en doğru kaynaklardan<br />

biri 1 Temmuz 2006 Cumartesi<br />

tarihli mükerrer 26215 sayılı<br />

Resmi Gazete’de TBMM kararının<br />

duyurulduğu Devlet Planlama Teşkilatı<br />

(DPT) tarafından hazırlanan 9.<br />

Kalkınma Planı’dır. Plan, toplam 101<br />

sayfadan oluşmakta. Plana bakış açımı<br />

ise rekabet ve inovasyonu merkez alarak<br />

Plan hakkında genel bir fikir verebilmek<br />

biçiminde aktaracağım.<br />

Uluslararası<br />

piyasalarda başarılı<br />

olmak için ülkelerin<br />

uzmanlaşmaya ağırlık<br />

verdikleri, hem üretim<br />

teknolojisini, hem<br />

de inovasyon-yenilik<br />

yaratma kapasitesini<br />

artırmanın, bilgi<br />

yoğun mal ve<br />

hizmet üretimine<br />

geçiş yapabilmenin<br />

gerekli olduğu<br />

vurgulanmaktadır.<br />

Plan, alışagelen 5 yıllık dönemler dışında<br />

2007 ve 2013 yıllarını kapsamaktadır.<br />

Bu yıllar AB mali takvimi<br />

dikkate alınarak belirlenmiştir. Planın<br />

vizyonuna baktığımızda ise önceliklerin<br />

istikrar içinde<br />

büyümeye, gelir dağılımında<br />

adil dağılıma,<br />

Türkiye’nin küresel ölçekte<br />

rekabet gücüne sahip<br />

bir ekonomi olmasına<br />

ve bilgi toplumuna<br />

dönüşmüş, son olarak da<br />

AB’ye üyelik hedefinde<br />

uyum sürecini tamamlamış<br />

bir yapıya dayanmaktadır.<br />

Vizyona ulaşılırken<br />

temel alınan ilkeler<br />

bölümüne bakıldığında<br />

toplam 5 maddenin yer aldığı görülür.<br />

Bunlar başlıklarıyla; (a) Bütüncül<br />

bir yaklaşımın benimsenmesi; bu yaklaşımın<br />

ekonomik, sosyal ve kültürel<br />

alanlarda sağlanması, (b) Toplumsal<br />

diyalog ve katılımcılığın güçlendirilmesi,<br />

(c) Gelişmenin insan odaklı olarak<br />

sağlanması, yönetim anlayışının<br />

da insanı odak alacak şekilde yürütülmesi,<br />

(d) Demokratik bir sivil toplum,<br />

etkin kamu yönetimi ve rekabetçi bir<br />

piyasanın birbirlerini tamamlayan kurumlar<br />

şeklinde ifade edilmiştir. Vizyonda<br />

dikkate alınan son temel ilke<br />

ise uygulamayla ilgilidir. Uygulamanın<br />

vatandaşa en yakın birimler tarafından<br />

gerçekleştirilmesi, tahmin ediyoruz,<br />

etkinlik için benimsenen yöntemlerden<br />

biri olarak saptanmış.<br />

Planda çizilen 7 yıllık perspektifin<br />

kamu kesiminin ötesinde, toplumun<br />

tüm kesimlerini hedeflediği, böylece<br />

sahiplenme konusunda arzu edilen<br />

düzeyde bir hedef birliğine ulaşılabileceği<br />

vurgulanmıştır. Ekonomik<br />

büyüme ve sosyal kalkınmanın birlikte<br />

amaçlandığı Plan’da belirlenen<br />

hedeflerin gerçekleşmesi için stratejik<br />

amaçlar ortaya konmuş, stratejik<br />

amaçlara gelişme eksenleri adı verilmiştir.<br />

Vizyonda da altı çizildiği gibi<br />

Türkiye’nin rekabet gücünün artırılması,<br />

gelişme eksenlerinden biridir.<br />

İşsizliğin düşürülmesi yani istihdamın<br />

artırılması; insani gelişme ve<br />

sosyal dayanışmanın desteklenmesi<br />

diğer gelişme eksenleri arasındadır.<br />

Türkiye’de bölgesel gelişmişlik farkının<br />

yüksek oranlarda seyretmesinin<br />

yarattığı eşitsizlik için ise, bölgesel<br />

gelişmenin sağlanması önceliklendirilmiştir.<br />

Kamu hizmetlerinde kaliteyle<br />

birlikte hizmetlerdeki etkinliğin<br />

artırılması 5 gelişme ekseninden<br />

sonuncusudur. Plan’da sektörel ve tematik<br />

politikalar ve bu politikalarla<br />

birlikte belirlenmiş öncelikler gelişme<br />

eksenlerinin altında değerlendirilmiştir.<br />

Plan’da dikkatimizi çeken<br />

ve bültenimizde paylaşmakta yarar<br />

gördüğümüz bölümlerden biri ‘uluslararası<br />

gelişmeler ve gözlenen temel<br />

eğilimler’dir. Bu gelişmelerden bazıları<br />

başlıklar halinde şöyle özetlenmiştir:<br />

• Küreselleşmeyle birlikte bölgesel<br />

bütünleşmeler dikkat çekmektedir.<br />

• Uluslararası piyasalarda başarılı olmak<br />

için ülkelerin uzmanlaşmaya<br />

ağırlık verdikleri, hem üretim<br />

teknolojisini, hem de inovasyonyenilik<br />

yaratma kapasitesini artırmanın,<br />

bilgi yoğun mal ve hizmet<br />

üretimine geçiş yapabilmenin gerekli<br />

olduğu vurgulanmaktadır.<br />

• Verimlilik artışına dayalı büyüme ve<br />

yeni karşılaştırmalı üstünlük alanlarında<br />

yaratıcı olabilen gelişmekte<br />

olan ülkelerin rekabetçi güce sahip<br />

oldukları; rekabet gücü için yenilikçiliğe<br />

önem verilmesi, yenilikçilik<br />

ve gelişmiş insan kaynağına sahip<br />

olunması için bilim ve teknoloji<br />

kapasitesinin artırılması, eğitimli<br />

insan kaynağına sahip olunması ve<br />

yine verimlilik artışında önemli bir<br />

payı olan bilişim teknolojilerinin etkin<br />

kullanımının ön plana çıkartıldığı<br />

izlenmektedir.<br />

• Biyoteknoloji ve nanoteknoloji gibi<br />

alanların önümüzdeki dönemde<br />

öne çıkacağı dile getirilmektedir.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 9


Bir Konuk Bir Söyleşi<br />

SSG: İnovasyona dönük en<br />

büyük potansiyel hangi iş<br />

süreçlerinde yaratılabilir?<br />

Nasıl? Örneğin; pazarlama,<br />

üretim, satış konularında.<br />

C.A: Aslında belirli bir alanda, şu iş<br />

sürecinde inovasyon yapılabilir diye<br />

bir sınırlandırma, hatta daha açık bir<br />

ifadeyle kısıtlama getirmek, inovasyonun<br />

kendi doğasında olan yaratıcılığı<br />

da sınırlayacaktır. İnovasyon, her<br />

alanda radikal veya artımsal değişiklik,<br />

iyileştirme ve köklü değişiklikleri<br />

barındırır. Ancak şu bir gerçektir; inovasyon<br />

daha çok ürünlerde ve teknoloji<br />

ağırlıklı ürünlerde karşımıza çıkar.<br />

Yalnız bu ifade bizim inovasyon<br />

hakkında düşüncelerimizde bir sınırlandırma<br />

getirmesin. Bir önceki sorunuzda<br />

da belirtmiştim, tanım; inovasyonun<br />

ürünlerde, hizmetlerde, süreçlerde,<br />

organizasyonel yapılanmaların,<br />

gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun her<br />

aşamasında yapılabilir. Bir kurum, bir<br />

ülke veya dünya için yeni olan şey inovasyondur.<br />

SSG: İnovatif olmak için<br />

şirketlerin çok büyük yatırım<br />

yapmaları gerekli mi?<br />

İnovasyonun<br />

ürünlerde, hizmetlerde,<br />

süreçlerde,<br />

organizasyonel<br />

yapılanmaların,<br />

gelişmişlik düzeyi<br />

ne olursa olsun<br />

her aşamasında<br />

yapılabilir. Bir kurum,<br />

bir ülke veya dünya<br />

için yeni olan şey<br />

inovasyondur.<br />

C.A: Kesin olarak söyleyebileceğim<br />

bir şey var: İnovasyon her zaman büyük<br />

yatırımlarla gelmez.<br />

Hatta tam aksine,<br />

inovasyonun odağında<br />

olan girişimcinin basit<br />

düşünceleri inovasyonu<br />

yaratabilir. Bu konuda<br />

iyi bir değerlendirme<br />

yapmak için kabul<br />

etmemiz gereken<br />

bir gerçek vardır. Bu da<br />

işletmenin içinde bulunduğu<br />

sektördür. Örneğin,<br />

ilaç sanayinde<br />

büyük Ar-Ge bütçeleri<br />

ayrılır. Uzay ve havacılık<br />

endüstrisi, savunma<br />

teknolojileri gibi alanlarda<br />

inovasyon büyük yatırımları gerektirebilir.<br />

Edison’un ampulün icadı<br />

için ne kadar çok uğraştığını biliyoruz.<br />

Bu durum, daha çok radikal inovasyonları<br />

gerektiren süreçler için geçerlidir.<br />

Ancak basit bir örnek vereyim:<br />

Eczacıbaşı’nın kutu mendili. Kutu<br />

mendil araçlarda çok kullanılıyor. Sürücüler<br />

mendilleri konsollar üzerine<br />

yerleştiriyor. Konsoldan mendili çekip<br />

çıkarmak sürücünün dikkatini dağıtabiliyor.<br />

Bu nedenle Eczacıbaşı, kutuyu<br />

yandan açılabilir hale getiren bir<br />

tasarımla, sürücünün kapısının yanındaki<br />

bölüme konmasını sağladı ve bunun<br />

da patentini aldı. İşte bu bir inovasyon.<br />

Sizce bu fikri geliştirmek için<br />

ne kadarlık bir yatırım bütçesi gerekir?<br />

Bana kalırsa çok değil. Önemli<br />

olan sınırları zorlamaktır. Sınırları<br />

zorlayan yaratıcı düşünceler insan<br />

sermayesi ile sağlanır, fiziksel sermaye<br />

olmazsa olmazdır; ancak, çoklukla<br />

daha arka sıradadır.<br />

SSG: Şirketlerini yarına<br />

hazırlamak, bir anlamda<br />

dönüştürmek isteyenler<br />

inovasyonu nasıl öğrenebilirler?<br />

C.A: İnovasyon dediğimizde bir kültür<br />

değişiminden ve dönüşümünden<br />

söz ediyoruz. İnsanlar paradigmalara<br />

sahiptir. Yani sistematik bir değerler<br />

dizisine. Gerek iş yapış biçimlerinde,<br />

gerekse de aldıkları aile ve okul eğitimleri<br />

ile belirli kalıplar içinde davranış<br />

modelleri geliştirir ve bu modellerin<br />

uygulanmasını benimserler. Bu<br />

modellerin gerektiğinde, günün koşulları<br />

gerektirdiğinde dönüşümü zorunludur.<br />

İş dünyası, iş dünyasının temel<br />

yapı taşı olan insan davranışı içinde<br />

şekillenir. Bu nedenle, paradigmaların<br />

felce uğraması olası olan bir yapıya<br />

yol açmaması gerekir. Bu önermeyi<br />

sunarken aklıma kuartz saatler<br />

geldi. Bu saatler aslında İsviçreliler tarafından<br />

geliştirilmiştir. Çoğumuz bu<br />

saatlerin Japon icadı olduğunu biliriz.<br />

Japonlar piyasayı hâkimiyetleri altına<br />

almıştır. Saati geliştiren, İsviçre’nin<br />

Nöşetelli ustalarıdır. İsviçreliler, geleneksel<br />

mekanik saatlerin yarattığı paradigmaya<br />

saplanmış, bu yeni teknolojiyi<br />

tutmayacağı gerekçesiyle reddetmişlerdir.<br />

Paradigmalar bizi engeller; açık, esnek,<br />

yaratıcı düşünce sistemi, hatta<br />

demokratik yönetim anlayışına sahip<br />

olmak, Peter Senge’in Beşinci Disiplin<br />

adlı kitabındaki öğrenen organizasyon<br />

modelleri inovasyonun öğrenilmesinde<br />

kritik rollere sahip özellikler<br />

arasında sayılabilir.<br />

Bir kurum, inovasyonda başarılı olmak<br />

istiyorsa çevresini iyi kontrol etmeli,<br />

gelişmelere duyarlı olmalı, müşteri<br />

odaklı olmalı, müşterileri kadar<br />

organizasyon içinde hangi kademede<br />

olursa olsun çalışanlarının yaratıcılıklarını<br />

desteklemelidir. Böylesine<br />

bir yapı, inovasyon kültürünü kesinlikle<br />

besler.<br />

10<br />

Ekim 2009


SSG: Türkiye Ulusal İnovasyon<br />

Girişiminden Bahsedermisiz?<br />

C.A: Son dönemlerde amaçlarını çeşitli<br />

platformlarda vurguladığımız,<br />

hedeflerini kamuoyu ile paylaştığımız<br />

bir girişimden söz edeceğim. Girişimi<br />

Ulusal İnovasyon Girişimi olarak<br />

adlandırdık. Türkiye’nin ulusal kalkınmasında<br />

önemi bir girdi olduğuna<br />

inandığımız inovasyon konusuna<br />

ilişkin olarak özel sektörden ve akademik<br />

dünyadan temsilcilerin katılımı<br />

ile başlatılan bir sivil girişimdir.<br />

Ulusal İnovasyon Girişimi’nin amacı,<br />

“Türkiye’de inovasyon politikalarının<br />

oluşturulması ve uygulanması aşamalarında<br />

özel sektör – üniversite - sivil<br />

toplum işbirliğini pekiştirmek ve yönlendirmek;<br />

siyasi irade ve kamu kurumlarıyla<br />

diyalogu geliştirip görüş ve<br />

öneriler hazırlayarak inovasyon politikaları<br />

oluşturma sürecine katkıda<br />

bulunmak ve inovasyon konusunda<br />

kamuoyunda bilinç oluşturmak” biçiminde<br />

özetlenebilir.<br />

Girişimin kurumsal yapısına bakıldığında,<br />

Türkiye’nin köklü üniversitelerinin<br />

rektör düzeyinde temsil edildiğini,<br />

ülkenin önde gelen holdinglerinin,<br />

hizmet ve sanayi kuruluşlarının ve<br />

meslek örgütlerinin yönetim kurulu<br />

başkanları, genel müdürleri ve üst düzeyde<br />

sorumluluk üstlenen yöneticilerinden<br />

oluşan katılımcılardan meydana<br />

geldiği dikkat çekmektedir. Girişimin<br />

toplam 21 üyesi vardır. Girişim,<br />

ayrıca kendi içinde 5 Çalışma Grubu<br />

oluşturmuştur. Çalışma Grupları’na<br />

<strong>Dr</strong>. <strong>Cemil</strong> <strong>ARIKAN</strong><br />

destek veren üye sayısı ise 100’ün üzerindedir.<br />

Sanayileşmiş ileri ülkelerde refah ve<br />

ulusal rekabet avantajının sağlanabilmesi<br />

yolunda inovasyon politikasının<br />

yeni bir çözüm yolu olduğunu söylemek<br />

mümkündür. Bu bağlamda ihtiyaç<br />

duyulan güçlü bir kamu politikası<br />

için strateji çalışmasını gündeme getirmek<br />

mümkündür. Politikanın amacı<br />

ise ulusal inovasyon yapısı için çevre<br />

koşullarının aktif hale getirilmesidir.<br />

TÜBİTAK tarafından geliştirilen ve<br />

Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu tarafından<br />

onaylanan Türkiye Ulusal İnovasyon<br />

Stratejisi, bu politika için önemli<br />

ipuçları sağlamaktadır. Bu alanda misyonun<br />

Türkiye Cumhuriyeti devletinin<br />

- hükümetinin en üst düzeyinde sahiplenilmesini<br />

ve sahipliği sürdürmek gerektiğini<br />

düşünmek gerekir.<br />

Kamu yönetiminin özellikle aşağıda<br />

sıralanan alanlara önem vermesi yerinde<br />

olacaktır:<br />

• Detayları çok belirgin olan bir inovasyon<br />

gündeminin oluşturulması.<br />

Ekonomi danışmanlarının inovasyon<br />

politikaları üzerinde, mevcut<br />

ekonomi politikalarının nasıl<br />

bir etki yaratacağının ve hızlı ilerleme<br />

kaydedilebilecek konular üzerinde<br />

fırsatların belirlenmesinin sürekli<br />

denetlemesi gerekli olacaktır.<br />

• Türkiye’de ulusal inovasyon sistemi<br />

içinde varolan kamu kurumlarının<br />

rolünün netleştirilmesi ve geliştirilmesi,<br />

böylece inovasyon alanındaki<br />

Ulusal İnovasyon<br />

Girişimi’nin amacı,<br />

“Türkiye’de inovasyon<br />

politikalarının<br />

oluşturulması<br />

ve uygulanması<br />

aşamalarında özel<br />

sektör – üniversite<br />

- sivil toplum<br />

işbirliğini pekiştirmek<br />

ve yönlendirmek;<br />

siyasi irade ve kamu<br />

kurumlarıyla diyalogu<br />

geliştirip görüş ve<br />

öneriler hazırlayarak<br />

inovasyon politikaları<br />

oluşturma sürecine<br />

katkıda bulunmak ve<br />

inovasyon konusunda<br />

kamuoyunda bilinç<br />

oluşturmak” biçiminde<br />

özetlenebilir.<br />

politika seçeneklerinin güçlendirilmesi<br />

de mümkün olacaktır.<br />

SSG: Sn. <strong>ARIKAN</strong> bize zaman<br />

ayırdınız ve değerli görüşlerinizi<br />

bizimle paylaştığınız için Yayın<br />

Kurulu adına teşekkür ederiz.<br />

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği bölümünde BSc, MSc ve PhD derecelerini<br />

sırasıyla 1964, 1966 ve 1971 yıllarında aldı. 1982 yılına kadar ODTÜ’ de öğretim<br />

üyeliği görevini sürdürdü. 1982’de ASELSAN’da çalışmaya başladı. Daha sonra Roketsan<br />

Genel Müdürlüğü, BARMEK Holding Genel Koordinatörlüğü görevlerini yürüttü.<br />

1995 yılında tekrar kamu görevine döndü ve TÜBİTAK Başkan Yardımcısı olarak 4<br />

yıl görev yaptı. Ocak 2000’de Sabancı Üniversitesi’ne katıldı.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 11

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!