29.10.2014 Views

epigenetik hastalıklar ve tedavi yaklaşımları - Hacettepe Üniversitesi ...

epigenetik hastalıklar ve tedavi yaklaşımları - Hacettepe Üniversitesi ...

epigenetik hastalıklar ve tedavi yaklaşımları - Hacettepe Üniversitesi ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

DERLEME <strong>Hacettepe</strong> T›p Dergisi 2007; 38:48-54<br />

Epigenetik hastal›klar <strong>ve</strong> <strong>tedavi</strong> yaklafl›mlar›<br />

Gamze Bora 1 , Hayat Erdem Yurter 2<br />

1 Araştırma Görevlisi, <strong>Hacettepe</strong><br />

Üni<strong>ve</strong>rsitesi Tıp Fakültesi<br />

Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı,<br />

Ankara<br />

2 Prof. Dr., <strong>Hacettepe</strong><br />

Üni<strong>ve</strong>rsitesi Tıp Fakültesi<br />

Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı,<br />

Ankara<br />

Kalıtım materyali olan DNA molekülü, nükleotid olarak adlandırılan küçük yapı<br />

taşlarının birleşmesiyle oluşmaktadır. DNA’nın yapısı <strong>ve</strong> nükleotidlerin dizilişi<br />

bir canlının tüm hücrelerinde aynı olmakla birlikte, hücreler arası farklılıklar<br />

gen ifadesindeki değişikliklerden kaynaklanmaktadır. DNA dizisinden bağımsız<br />

olarak gen ifadesinde meydana gelen kalıtsal değişiklikler <strong>epigenetik</strong> olarak adlandırılmaktadır.<br />

Gen ifadesi temel olarak iki mekanizmayla düzenlenmektedir [1]:<br />

1. Transkripsiyonu akti<strong>ve</strong> eden <strong>ve</strong> baskılayan proteinlerin aktivitelerinin düzenlenmesi,<br />

2. DNA <strong>ve</strong> kromatinde meydana gelen kovalent modifikasyonlar (<strong>epigenetik</strong><br />

kontrol).<br />

EP‹GENET‹K MEKAN‹ZMALAR<br />

Epigenetik mekanizmalar, çevresel etkenler <strong>ve</strong> henüz tanımlanmamış bazı faktörlerin<br />

de katkısıyla epigenotip adı <strong>ve</strong>rilen bir profil kurulmaktadır. Genotipin bu<br />

profil üzerindeki yansımasıyla fenotip ortaya çıkmaktadır (Şekil 1) [1].<br />

Epigenetik mekanizmalar üç ana başlıkta toplanmaktadır [2]:<br />

1. DNA metilasyonu,<br />

2. Histon modifikasyonları,<br />

3. RNA ile indüklenen sessizleşme (RNA-induced silencing).<br />

Bu mekanizmaların birlikte çalışması sonucu gen ifadesinde kalıtsal değişiklikler<br />

meydana gelmektedir. Mekanizmaların herhangi birindeki hata, genlerin ifadesinin<br />

aşırı artmasına <strong>ve</strong>ya baskılanmasına neden olarak <strong>epigenetik</strong> hastalıklara yol<br />

açmaktadır [2].<br />

DNA metilasyonu<br />

DNA metilasyonu en çok çalışılan <strong>epigenetik</strong> mekanizma olup, gen ifadesinin<br />

baskılanmasını sağlamakta, embriyonik gelişim, transkripsiyon, kromatin yapısı,<br />

X-kromozom inaktivasyonu, genomik “imprinting”in düzenlenmesi <strong>ve</strong> kromatin<br />

kararlılığının korunmasında fonksiyon görmektedir [3]. DNA metilasyonu, DNA<br />

metil transferaz (DNMT) enzimleri tarafından katalizlenmekte <strong>ve</strong> DNA genellikle<br />

CpG bölgelerindeki sitozinden (C) metillenmektedir. Genomda tekrar dizilerinin<br />

<strong>ve</strong> transpozonların bulunduğu heterokromatinin CpG bölgelerinde metilasyon<br />

oranı yüksek görülmekte, bu sayede transkripsiyon baskılanmakta <strong>ve</strong> transpozonların<br />

genom içerisindeki hareketi engellenerek kromozomun kararlı halde kalma-<br />

48 H ACETTEPE T IP D ERG‹S‹


Epigenetik hastal›klar <strong>ve</strong> <strong>tedavi</strong> yaklafl›mlar›<br />

A<br />

B<br />

Genotip<br />

CAGT<br />

Şekil 1. A: Genetik etkileşimler. B: Epigenetiğin şematik gösterimi:<br />

genotip, nükleotidlerin yan yana dizişiliyle oluşmakta, epigenotip<br />

ise bu dizilişe anlam <strong>ve</strong> değişik ifade biçimleri kazandırmaktadır.<br />

sı sağlanmaktadır [2,3]. CpG adacıkları ise genlerin<br />

promotor bölgelerinde bulunan, yaklaşık 500 baz çifti<br />

uzunluğunda <strong>ve</strong> %55’ten fazla CG içeren, metilasyon<br />

oranı düşük olan korunmuş dizilerdir [2]. DNA metilasyonunun,<br />

transkripsiyon faktörlerinin bağlanmasını<br />

engelleyerek <strong>ve</strong>ya metilli DNA’ya bağlanan protein<br />

kompleksleri sayesinde kromatin yapısını değiştirerek<br />

genlerin ifadesini baskıladığı düşünülmektedir.<br />

Histon modifikasyonları<br />

Çevresel etkenler<br />

Epigenotip<br />

Tanımlanmamış faktörler<br />

CAGT<br />

cagt<br />

cagt<br />

CAGT<br />

Fenotip<br />

Histon modifikasyonları kromatin yapı <strong>ve</strong> fonksiyonunu<br />

değiştirmeleri nedeniyle <strong>epigenetik</strong> modifier<br />

olarak bilinmektedir [2]. Histon modifikasyonlarıyla<br />

DNA metilasyonu arasında direkt ilişki olduğunu gösteren<br />

çalışmalar bulunmaktadır. Ökaryotik hücrelerde<br />

DNA, beş tip histon proteini ile paketlenerek nükleozom<br />

yapısını oluşturmaktadır [4]. Bir genin ifade edilmesi,<br />

histon proteinleri-DNA arasındaki paketlenmenin<br />

gevşemesi <strong>ve</strong> nükleozom yapısının yer değiştirmesi<br />

olarak bilinen remodelling sonucu mümkün olmaktadır<br />

[5]. Histon proteinlerinin amino ucunda asetilasyon,<br />

metilasyon, fosforilasyon, ubiqutinizasyon, ADPribozilasyon<br />

<strong>ve</strong> sumozilasyon gibi çeşitli posttranslasyonel<br />

modifikasyonlar görülmektedir. Modifikasyonların<br />

histonların elektrostatik yükünü etkileyerek kromatin<br />

yapısını değiştirdiği <strong>ve</strong> protein kompleksleri için tanıma<br />

bölgesi oluşturduğu düşünülmektedir. Böylece<br />

histon-DNA <strong>ve</strong> histon-histon ilişkisi etkilenmekte, DNA<br />

paketlenmesi, replikasyonu, tamiri <strong>ve</strong> gen ifadesinin<br />

kontrolü gibi birçok biyolojik olay kontrol edilebilmektedir.<br />

Modifikasyonlar tek başlarına <strong>ve</strong>ya farklı kombinasyonlarda<br />

bulunarak kromatine bazı anlamlar yüklemekte<br />

<strong>ve</strong>ya bu anlamları değiştirebilmektedir [6-9].<br />

Üzerinde en çok çalışılan histon modifikasyonu<br />

asetilasyondur [6]. Histonların asetilasyonu histon asetil<br />

transferaz (HAT) <strong>ve</strong> histon deasetilaz (HDAC) enzim<br />

aileleri tarafından düzenlenmektedir (Şekil 2). Negatif<br />

yüklü asetil grubunun histon proteininin amino ucuna<br />

takılmasıyla pozitif yüklü lizin aminoasiti yükünü<br />

kısmen kaybetmekte, kromatinde gevşeme meydana<br />

gelmekte, transkripsiyon faktörlerinin genlerin promotor<br />

bölgelerine ulaşmaları kolaylaşmakta <strong>ve</strong> bu sayede<br />

transkripsiyon gerçekleşmektedir. Asetilasyon geri<br />

dönüşümlü olarak gerçekleşen bir olaydır. Lizin aminoasitinden<br />

asetil grubunun çıkartılmasıyla kromatin<br />

tekrar kondense olmakta <strong>ve</strong> transkripsiyon baskılanmaktadır.<br />

Kromatinin belli bir bölgesinde histonların<br />

asetile olması, o bölgenin transkripsiyonel açıdan aktif<br />

olduğunu gösterirken, deasetile olması transkripsiyonun<br />

baskılandığını göstermektedir [7].<br />

As<br />

HAT<br />

As<br />

HDAC<br />

As<br />

Deasetile histon proteinleri<br />

(inaktif)<br />

As<br />

Asetile histon proteinleri<br />

(aktif)<br />

Şekil 2. Histon asetilasyonu <strong>ve</strong> deasetilasyonu. HAT: Histon asetil transferaz, HDAC: Histon deasetilaz.<br />

Cilt 38 • Say› 1 • 2007<br />

49


Bora <strong>ve</strong> Erdem Yurter<br />

RNA ile indüklenen sessizleşme (RNA-induced silencing)<br />

RNA’ların, histon modifikasyonlarının <strong>ve</strong> DNA metilasyonunun<br />

başlaması için itici güç oluşturduğu, bu<br />

sayede heterokromatin bölgenin oluşumuna katkıda<br />

bulunarak kalıtsal olarak sessizleştirilmesini sağladığı<br />

düşünülmektedir [2].<br />

Son yıllarda, kodlamayan RNA (non-coding RNA)<br />

adı <strong>ve</strong>rilen bazı küçük RNA moleküllerinin <strong>epigenetik</strong><br />

süreçte rol aldıkları gösterilmiştir. Örneğin; RNA interferans<br />

olarak bilinen, posttranskripsiyonel <strong>ve</strong> posttranslasyonel<br />

sessizleştirilmelerde görevli olan miRNA<br />

(micro RNA), siRNA (small-interfering RNA) <strong>ve</strong> X kromozom<br />

inaktivasyonundan sorumlu olan XIST RNA [1].<br />

EP‹GENET‹K HASTALIKLAR<br />

Çoğu hastalığın temelinde, genotipe göre daha kararsız<br />

olan epigenotipin yattığı düşünülmektedir. Epigenetik<br />

profilin hatalı olmasına neden olan mutasyonlar<br />

(epimutasyon) sonucu ortaya çıkan hastalıklar <strong>epigenetik</strong><br />

hastalıklar olarak bilinmekte <strong>ve</strong> üç ana grup altında<br />

incelenmektedir [1,10].<br />

1. “Imprinted” hastalıklar<br />

Genomik “imprinting”, belirli bir genin ifadesinin<br />

ebe<strong>ve</strong>yne bağlı olarak değişmesidir. Normalde anne <strong>ve</strong><br />

babadan gelen allellerde ifade farklılıkları bulunmakta<br />

<strong>ve</strong> sadece bir allel ifade edilmektedir (mono-allelic expression).<br />

Örneğin; insülin-büyüme faktörü-2 geninin<br />

paternal alleli ifade olurken, maternal alleli ifade edilmez<br />

[11]. Bu mekanizmayı etkileyen mutasyonlar nedeniyle<br />

ortaya çıkan hastalıklar “imprinted” hastalıklar<br />

olarak bilinmektedir.<br />

Bazı genler dokuya özgül olarak da “imprinted” karakter<br />

kazanabilmektedir. Örneğin; ubiquitin protein ligaz<br />

3 geninin, beyinde sadece maternal alleli ifade olurken,<br />

diğer dokularda her iki allel de ifade edilmektedir<br />

[11]. “Imprinted” genlerin büyük çoğunluğunun büyüme<br />

<strong>ve</strong> davranışlarla ilişkili olduğu gösterilmiştir. Bu<br />

genler çoğunlukla beyinde ifade olmakta, bu nedenle<br />

fenotipte sıklıkla zeka geriliği görülmektedir [12].<br />

“Imprinted” genlerde, DNA metilasyonunun kaybı<br />

ya da kazanımı sonucu (Loss of imprinting) allele-özgül<br />

gen ekspresyon profili bozularak hastalıklar meydana<br />

gelmektedir. Bu duruma en iyi örnek Beckwith-<br />

Wiedemann sendromu (BWS) olup, 11p15.5 bölgesinde<br />

bulunan sekiz “imprinted” gende çeşitli mutasyonlar/”imprinting”<br />

kayıpları nedeniyle, maternal genlerin<br />

ekspresyonlarında azalma <strong>ve</strong> paternal genlerin<br />

ekspresyonlarında artış görülmektedir. Ayrıca, 11. kromozomun<br />

her ikisinin de babadan gelmesi sonucu ortaya<br />

çıkan “Uniparental Disomy (UPD)” de aynı fenotipe<br />

yol açmaktadır [3].<br />

50<br />

Diğer bir “imprinted” hastalık olan Angelman<br />

sendromu ise tek bir gende meydana gelen mutasyonlar<br />

sonucu oluşmaktadır. 15q11-q13’te yer alan ubiquitin<br />

protein ligaz 3 geninin normalde maternal alleli<br />

eksprese olmakta, fakat bu hastalarda çeşitli mutasyonlar/”imprinting”<br />

kayıpları sonucu bu allelin, dolayısıyla<br />

genin ifadesi baskılanmaktadır [12,13].<br />

Ayrıca, Prader-Willi sendromu (PWS), Russell-Sil<strong>ve</strong>r<br />

sendromu <strong>ve</strong> psödohipoparatiroidizm de “imprinted”<br />

hastalıklar olarak bildirilmiştir.<br />

2. Kromatin yapı değişimiyle ortaya çıkan hastalıklar<br />

Kromatin yapısını değiştiren trans <strong>ve</strong> cis pozisyonu<br />

mutasyonları sonucu ortaya çıkan hastalıklardır [1].<br />

Trans pozisyonu hastalıkları kromatin yapısının<br />

düzenlenmesinde görevli proteinleri kodlayan genlerde<br />

meydana gelen mutasyonlar sonucu ortaya çıkmaktadır<br />

(Şekil 3). Bu mutasyonlar normal <strong>ve</strong>ya “imprinted”<br />

genlerde görülebilmekte <strong>ve</strong> ortaya çıkan hastalıklarda<br />

genellikle birden çok organ sistemi etkilenmektedir<br />

(pleitropik etki). Örneğin; ICF (immunodeficiency,<br />

centromeric insability and facial anomalies<br />

syndrome) sendromu, de novo DNMT enzimini kodlayan<br />

gendeki mutasyonlardan kaynaklanmakta <strong>ve</strong><br />

heterokromatin bölgelerde genomik kararsızlık görülmektedir<br />

[3].<br />

A<br />

Trans<br />

pozisyonundaki<br />

mutasyonlar<br />

5<br />

3<br />

B<br />

Cis<br />

pozisyonundaki<br />

mutasyonlar<br />

5<br />

CATGCCGCCGCCGCCGGAATCGCGCG<br />

3<br />

GTACGGCGGCGGCGGCCTTAGCGCGC<br />

Şekil 3. Trans <strong>ve</strong> Cis pozisyonu mutasyonları. A: Trans pozisyonu<br />

mutasyonları: kromatin yapısının düzenlenmesinde görevli proteinleri<br />

kodlayan genlerde meydana gelen mutasyonlar. B: Cis pozisyonu<br />

mutasyonları: DNA’da meydana gelen mutasyonlar.<br />

3<br />

5<br />

3<br />

5<br />

H ACETTEPE T IP D ERG‹S‹


Epigenetik hastal›klar <strong>ve</strong> <strong>tedavi</strong> yaklafl›mlar›<br />

Trans pozisyon hastalıkları olarak Rett sendromu,<br />

X’e bağlı α-talasemi/mental retardasyon sendromu<br />

(ATR-X), “Immunousseous dysplasia-Schimke” tipi, Rubinstein-Taybi<br />

sendromu <strong>ve</strong> metilentetrahidrofolat redüktaz<br />

(MTHFR) yetmezliği bilinmektedir.<br />

Cis pozisyonu hastalıkları ise, DNA’da meydana gelen<br />

mutasyonlar sonucu kromatin yapısının etkilenmesiyle<br />

ortaya çıkmaktadır (Şekil 3). Cis pozisyon hastalıklarından<br />

Frajil X sendromu, FMR1 geninin 5’<br />

ucundaki CGG üçlü tekrar sayılarının artması sonucu<br />

ortaya çıkmaktadır. Normal bireylerde 6-54 arası görülen<br />

üçlü tekrar sayısı, Frajil X’li bireylerde 200-1,000<br />

tekrara kadar ulaşmaktadır. Tekrar sayılarının artması<br />

sonucu promotor bölgedeki CpG adacıklarında metilasyon<br />

artmakta, histonların deasetilasyonu sonucu<br />

kromatin kondanse olarak genin ifadesi baskılanmaktadır<br />

[3,14]. Ayrıca, “locus control region (LCR)” delesyonu,<br />

γδβ- <strong>ve</strong> δβ- talasemi <strong>ve</strong> fasiyo skapulo hümeral<br />

musküler distrofi (FSHD) cis pozisyon hastalıkları olarak<br />

bildirilmiştir.<br />

3. Kanser<br />

DNA metilasyonu <strong>ve</strong> kanser arasındaki ilişki ilk kez<br />

1983 yılında ortaya çıkartılmış, kanser hücre genomlarının<br />

normale göre hipometile olduğu gösterilmiştir.<br />

Genomdaki tekrar dizilerinin hipometilasyonuyla<br />

transpozonlar akti<strong>ve</strong> olarak genomik kararsızlık <strong>ve</strong> buna<br />

bağlı yeniden düzenlenmeler meydana gelmektedir<br />

(Şekil 4). Ayrıca, metilasyon kaybının da hastalığın ciddiyetini<br />

<strong>ve</strong> metastazı etkilediği bilinmektedir [3]. Kanser<br />

hücrelerinde gene-özgül hipermetilasyonlar da görülmektedir.<br />

Hipermetilasyon genellikle CpG adacıklarında<br />

meydana gelmekte, kromatin yapısını değiştirerek<br />

gen ifadesini baskılamaktadır. Hücre döngüsünde,<br />

sinyal iletim yolunda, DNA tamirinde <strong>ve</strong> apopitozda<br />

görev alan tümör baskılayıcı genlerin promotor bölgelerindeki<br />

hipermetilasyonla bu genlerin ifadesi baskılanmaktadır<br />

(Şekil 4). Bu durum kanser hücrelerine büyüme<br />

<strong>ve</strong> çoğalma avantajı sağlamakta, metastazı kolaylaştırmaktadır.<br />

Tümör baskılayıcı genlerin inakti<strong>ve</strong> olabilmesi için<br />

her iki allelinde de mutasyon bulunması gerekmektedir<br />

(Knodson’ın Two-Hit Modeli). Ailesel kanserlerle yapılan<br />

çalışmalar, tümör baskılayıcı genlerin bir allelinde<br />

mutasyon bulunduğunu, diğer allelin ise hipermetilasyonla<br />

baskılandığını göstermiştir [15].<br />

Global metilasyon profilinin değişimi dışında,<br />

“imprinted” genlerdeki DNA metilasyon kaybı ya da<br />

kazanımı da kanser gelişimine neden olmaktadır. Hücre<br />

büyümesinde <strong>ve</strong> çoğalmasında görev alan “imprinted”<br />

bir genin normalde sessiz olan alleli, metilasyon<br />

kaybıyla akti<strong>ve</strong> olarak genin ifadesini arttırabilmektedir.<br />

Örneğin; kolon, akciğer, karaciğer, o<strong>ve</strong>r kanserlerinde<br />

<strong>ve</strong> Wilms’ tümöründe insülin büyüme faktörü-2 geninin<br />

normalde sessiz olan maternal allelinde oluşan<br />

metilasyon kaybıyla gen ifadesindeki artış sonucu kanser<br />

oluşmaktadır [3]. Bu durumun tersine, hücre büyümesini<br />

durdurmakta görev alan “imprinted” bir genin<br />

normalde aktif olan alleli, metilasyon artışı sonucu<br />

inakti<strong>ve</strong> olarak gen ifadesini baskılayabilmektedir. Örneğin;<br />

siklin-bağımlı kinaz inhibitörünü kodlayan genin<br />

normal hücrelerde maternal alleli ifade edilmekte<br />

<strong>ve</strong> gen ürünü hücre döngüsünü durdurmaktadır.<br />

Wilms’ tümörlerinin %10’unda bu gende metilasyon<br />

artışı görülmüştür [3].<br />

DNA metilasyon profilindeki değişiklikler kanserin<br />

tanısında, yatkınlığın saptanmasında, kemoterapötik<br />

ajanlara <strong>ve</strong>rilen cevabın <strong>ve</strong> yan etkilerin önceden belirlenmesinde<br />

belirleyici olarak kullanılabilmektedir<br />

[16,17].<br />

Tekrar dizileri/Transpozonlar<br />

(hipermetile)<br />

Hipometilasyon<br />

Mitotik rekombinasyon,<br />

genomik kararsızlık<br />

Tümör<br />

baskılayıcı gen<br />

CpG adacıkları<br />

(hipometile)<br />

Hipermetilasyon<br />

Transkripsiyonun baskılanması,<br />

tümör baskılayıcı gen<br />

ekspresyonu kaybı<br />

Normal hücre<br />

KANSER<br />

Şekil 4. DNA metilasyonu <strong>ve</strong> kanser.<br />

Cilt 38 • Say› 1 • 2007<br />

51


Bora <strong>ve</strong> Erdem Yurter<br />

TEDAV‹ YAKLAfiIMLARI<br />

Son yıllarda, insanlarda görülen çoğu hastalığın<br />

<strong>epigenetik</strong> temellerinin olduğunun anlaşılması üzerine,<br />

<strong>epigenetik</strong> hataların düzeltilmesi amacıyla yürütülen<br />

ilaç araştırma-geliştirme çalışmaları hız kazanmıştır.<br />

DNA metilasyon <strong>ve</strong> histon modifikasyon profilini<br />

değiştirebilen ilaç adayı bileşikler geliştirilmeye başlanarak<br />

preklinik <strong>ve</strong> klinik aşamalara geçilmiştir (Tablo<br />

1). Geliştirilen ilaç adayları arasında en çok ümit vadeden<br />

bileşikler DNMT inhibitörleri <strong>ve</strong> HDAC inhibitörleridir<br />

[2].<br />

DNMT inhibitörleri<br />

DNMT inhibitörleri etki mekanizmalarına göre,<br />

nükleozid analoğu olan <strong>ve</strong> olmayan bileşikler olmak<br />

üzere iki sınıf altında incelenmektedir (Tablo 1). Nükleozid<br />

analogları, DNA bazına benzer bir yapı göstermekte,<br />

replikasyon sırasında yeni sentezlenen zincirin yapısına<br />

katılmaktadır [10]. DNA’nın yapısına katılan bileşiklerle<br />

DNMT’ler arasında kovalent bağlar kurulmakta,<br />

enzimin aktif hale geçmesi engellenerek yeni sentezlenen<br />

zincirin hipometile olması sağlanmaktadır (Şekil 5)<br />

[2,16]. Bu şekilde etki gösteren 5-azasitidin, miyelodisplastik<br />

sendromun tüm tiplerinde kullanılmak üzere<br />

“Food and Drug Administration (FDA)” tarafından<br />

onaylanmıştır [18]. Nükleozid analoglarının miyelotoksik<br />

etkilerinin olduğu <strong>ve</strong> sitopeniye yol açtığının gösterilmesi<br />

üzerine, nükleozid analoğu olmayan bileşiklerin<br />

geliştirilmesi çalışmaları ağırlık kazanmıştır [10]. Bu bileşiklerden<br />

RG108 <strong>ve</strong> EGCG metiltransferazın aktif<br />

merkezine, prokain <strong>ve</strong> prokainamid ise hedef dizilere<br />

bağlanarak enzimin aktivitesini engellemektedir. Örneğin;<br />

yeşil çaydaki temel polifenol olan EGCG [(-)-epigallocatechin-3-gallate]’nin<br />

kanser hücrelerine uygulanmasıyla<br />

DNA metilasyonunda azalma saptanmıştır.<br />

Tablo 1. DNMT <strong>ve</strong> HDAC inhibitörleri, uygulama alanları <strong>ve</strong> klinik aşamalar<br />

DNMT inhibitörleri Hastalık Klinik aşama<br />

Nükleozid analoğu 5-azasitidin Miyelodisplastik sendrom FDA onaylı<br />

olan bileşikler 5-azasitidin Solid tümörler Faz II<br />

Desitabin Miyelodisplastik sendrom Faz II<br />

Desitabin Lösemi Preklinik<br />

Zebularin Mesane kanseri Preklinik<br />

Nükleozid analoğu Prokainamid Prostat kanseri Preklinik<br />

olmayan bileşikler Prokain Meme kanseri Preklinik<br />

EGCG Serviks kanseri Preklinik<br />

(epigallocatechin-3-gallate)<br />

HDAC inhibitörleri Hastalık Klinik aşama<br />

Hidroksamatlar TSA Meme kanseri Preklinik<br />

(trikostatin A)<br />

TSA Ovaryum kanseri Preklinik<br />

SAHA Solid tümörler Faz I/II<br />

(suberoylanilide hydroxamic acid)<br />

SAHA Lösemi Faz I/II<br />

Siklik tetrapeptidler Depsipeptid Lösemi Faz I/II<br />

Depsipeptid Melanom Preklinik<br />

Depsipeptid Kolon kanseri Preklinik<br />

Apisidin Lösemi Preklinik<br />

Kısa zincirli yağ asitleri Valproik asit Bipolar hastalıklar Rutin kullanımda<br />

Valproik asit Meme <strong>ve</strong> ovaryum kanseri Preklinik<br />

Fenil butirat Miyelodisplastik sendrom, lösemi Faz I<br />

Benzamidler MS-275 Solid tümörler Faz I<br />

CI-994 Solid tümörler Faz I<br />

Elektrofilik ketonlar Triflorometil ketonlar Kanser Preklinik<br />

α-ketonamidler Kanser Preklinik<br />

DNMT: DNA metiltransferaz, HDAC: Histon deasetilaz, FDA: Food and Drug Administration.<br />

52<br />

H ACETTEPE T IP D ERG‹S‹


Epigenetik hastal›klar <strong>ve</strong> <strong>tedavi</strong> yaklafl›mlar›<br />

DNA metiltransferaz<br />

(DNMT)<br />

CH 3<br />

(metil grubu)<br />

A<br />

HAT<br />

Nükleozid<br />

analoğu<br />

olmayan<br />

inhibitörler<br />

Metilsiz DNA<br />

O<br />

NH 2<br />

N N<br />

N<br />

Riboz<br />

DNMT inhibitörü<br />

Nükleozid<br />

analoğu<br />

olan inhibitörler<br />

B<br />

HDAC<br />

Şekil 5. DNA metiltransferaz inhibitörlerinin etki mekanizmaları.<br />

Antiaritmik ilaçlar olan prokain <strong>ve</strong> türevi prokainamidin<br />

ise kanser hücrelerinde, CG’ce zengin dizilere bağlanarak<br />

metiltransferazın hedef bölgelere bağlanmasını<br />

engellediği <strong>ve</strong> hipermetile olan tümör süpresör genlerin<br />

tekrar akti<strong>ve</strong> olmalarını sağladıkları düşünülmektedir<br />

[19].<br />

C<br />

O<br />

O N HN<br />

NH HN<br />

O<br />

HDAC<br />

O<br />

O<br />

O<br />

HDACi<br />

HDAC inhibitörleri<br />

Cilt 38 • Say› 1 • 2007<br />

Şekil 6. HDAC inhibitörlerinin etki mekanizmaları. A: HAT enzimi<br />

histonlara asetil grubu ekleyerek genin ifade olmasını sağlar.<br />

B: HDAC enzimi histonlardan asetil grubunu çıkartarak gen ifadesini<br />

baskılar. C: HDAC inhibitörleri, HDAC’ları inhibe ederek histonların<br />

asetilli halde kalmasını sağlar.<br />

HDAC inhibitörleri, histon asetilasyonunu sağlayarak<br />

bazı genlerin ifadesini değiştirebilmekte, ayrıca<br />

transkripsiyon faktörleri <strong>ve</strong> tümör baskılayıcı proteinler<br />

gibi histon olmayan bazı proteinlerin asetilasyonunu<br />

arttırarak biyolojik aktiviteleri etkilemektedir. HDAC<br />

inhibitörleri uygulanarak histonların deasetilasyonu<br />

engellenmekte, histonlar asetilli halde kalmakta <strong>ve</strong><br />

transkripsiyonun sürekliliği sağlanmaktadır (Şekil 6)<br />

[20,21].<br />

HDAC inhibitörleri ile yapılan in vivo çalışmalar,<br />

tümör büyümesini <strong>ve</strong> metastazı önemli ölçüde azalttıklarını<br />

göstermiştir. Örneğin; kısa zincirli yağ asitlerinden<br />

butirik asitler <strong>ve</strong> türevleri kolon, prostat, endometriyal<br />

<strong>ve</strong> servikal karsinomlarda çalışılmış, kanserli<br />

hastalarda hücre siklusunu etkileyerek bölünmeyi durdurduğu,<br />

farklılaşma <strong>ve</strong> apopitozu uyardığı gösterilmiştir<br />

[22].<br />

HDAC inhibitörleri, farklı biyolojik fonksiyonları<br />

etkilemeleri nedeniyle <strong>epigenetik</strong> hastalıklar sınıfına<br />

girmeyen, spinal musküler atrofi, Huntington hastalığı,<br />

diyabet <strong>ve</strong> paraziter infeksiyonların araştırılmasında,<br />

epigenomda değişiklik yaratmak amacıyla kullanılmaktadır<br />

[23-25]. Örneğin; çocukluk çağı en sık görülen kalıtsal<br />

hastalıklarından olan spinal musküler atrofiden<br />

sorumlu olan “Survival Motor Neuron (SMN)” geni<br />

üzerinde yapılan çalışmalarda, kısa zincirli yağ asidi<br />

grubuna giren HDAC inhibitörlerinin “splicing” hatasını<br />

düzelttiği <strong>ve</strong> fonksiyonel protein düzeyini arttırdığı<br />

bilinmektedir [26-28]. Kalıtsal bir poliglutamin tekrar<br />

hastalığı olan Huntington hastalığında ise transkripsiyon<br />

regülasyon bozukluğu olabileceği düşünülerek yapılan<br />

fare çalışmalarında SAHA’nın kan beyin bariyerini<br />

geçerek beyinde histon asetilasyonunu arttırdığı <strong>ve</strong><br />

fare beyninde görülen motor bozukluklarını düzelttiği<br />

gösterilmiştir [29].<br />

İlaç adayı olan DNMT <strong>ve</strong> HDAC inhibitör grupları<br />

tek başlarına, birlikte <strong>ve</strong>ya kemoterapi, radyoterapi gibi<br />

çeşitli sitotoksik ajanlarla kombine olarak uygulanabilmektedir<br />

[2,10].<br />

Epigenetik hataların genetik hatalara göre ilaçla daha<br />

kolay <strong>tedavi</strong> edilebileceği düşünülmekle birlikte,<br />

<strong>epigenetik</strong> hastalıkların <strong>tedavi</strong>si için ümit vadeden bileşiklerin<br />

bazı dezavantajları bulunmaktadır. Epigenomun<br />

geri dönüşümlü doğası gereği, uygulanan bileşiklerin<br />

etkileri kısa dönem olmakta <strong>ve</strong> hastanın hayat boyu<br />

ilaç kullanımı gerekmektedir. DNMT <strong>ve</strong> HDAC inhibitörleri<br />

ise nonspesifik etkileri nedeniyle global hiperasetilasyona,<br />

deasetilasyona <strong>ve</strong> demetilasyona neden<br />

53


Bora <strong>ve</strong> Erdem Yurter<br />

olacağı düşünülmesine rağmen klinik çalışmalara değer<br />

görülmektedir [10].<br />

Kalıtsal hastalıklarda genotipte görülen mutasyonların<br />

yanı sıra epigenotipin değişmesine neden olan<br />

mutasyonların da önemli olduğunun anlaşılması, araştırmalara<br />

farklı bir boyut kazandırmıştır. Monogenik <strong>ve</strong><br />

oligogenik hastalıkların oluşmasında genetik, <strong>epigenetik</strong><br />

<strong>ve</strong> de novo mutasyonların katkısı olduğunu savunan<br />

MEGDI Modeli (mixed epigenetic and genetic and<br />

mixed de novo and inherited model) ileri sürülmüştür<br />

(Şekil 7) [10].<br />

DNA kalıtım mekanizmaları detaylı olarak bilinmekle<br />

birlikte, <strong>epigenetik</strong> profilin nasıl kalıtıldığı henüz<br />

açıklanamamıştır. 2003 yılında başlatılmış olan İnsan<br />

Epigenom Projesi (Human Epigenome Project)’nin<br />

tamamlanmasıyla <strong>epigenetik</strong> profilin aydınlatılması,<br />

kalıtım mekanizmasının anlaşılması <strong>ve</strong> <strong>epigenetik</strong> hastalıklar<br />

için yeni <strong>tedavi</strong> imkanlarının yaratılması mümkün<br />

olacaktır.<br />

Kaynaklar<br />

Epigenetik<br />

Kalıtsal<br />

Şekil 7. MEGDI model.<br />

MEGDI<br />

Model<br />

De novo<br />

Genetik<br />

1. Jiang Y, Bressler J, Beaudet LA. Epigenetics and human disease.<br />

Annu Rev Genet 2004; 5:479-510.<br />

2. Egger G, Liang G, Aparicio A, Jones AP. Epigenetics in human<br />

disease and prospects for epigenetic therapy. Nature<br />

2004; 429:457-63.<br />

3. Robertson DK. DNA methylation and human disease. Nature<br />

Rev Genet 2005; 6:597-610.<br />

4. Cooper MG, Hausman ER. The cell a molecular approach.<br />

3 rd ed. USA, 2004: 150-4.<br />

5. Klung SW, Cummings RM. Genetik kavramlar (concepts of<br />

genetics. 6. baskıdan çeviri, Çev. Ed. Öner C.). 2002: 434-42.<br />

6. Strahl DB, Allis D. The language of covalent histone modifications.<br />

Nature 2000; 403:41-5.<br />

7. Grant AP. A tale of histone modifications. Genome Biol<br />

2001; 2:1-6.<br />

8. Peterson LC, Laniel M. Histones and histone modifications.<br />

Curr Biol 2004; 14:546-51.<br />

9. Lizuka M, Smith MM. Functional consequences of histone<br />

modifications. Curr Opin Genet Dev 2003; 13:154-60.<br />

10. Peedicayil J. Epigenetic theraphy-a new de<strong>ve</strong>lopment in<br />

pharmacology. Indian J Med 2006; 123:17-24.<br />

11. Strachan T, Read PA. Human molecular genetics 3. USA,<br />

2004: 301-5.<br />

12. Walter J, Paulsen M. Imprinting and disease. Semin Cell<br />

Dev Biol 2003; 14:101-10.<br />

13. Fridman C, Koiffmann PC. Genomic imprinting: genetic<br />

mechanisms and phenotypic consequences in Prader-Willi<br />

and Angelman syndromes. Genet Mol Biol 2000; 4:715-24.<br />

14. Chandler PS, Kansagra P, Hirst CM. Fragile X (CGG)n repeats<br />

induce a transcriptional repression in cis upon a linked<br />

promotor: evidence for promotor mediated effect. BMC<br />

Mol Biol 2003; 4:1471-2199.<br />

15. Jones AP, Baylin BS. The fundamental role of epigenetic<br />

e<strong>ve</strong>nts in cancer. Nature Rev Genet 2002; 3:415-8.<br />

16. Miyamoto K, Ushijima T. Diagnostic and therapeutic applications<br />

of epigenetics. Jpn J Clin Oncol 2005; 35:293-301.<br />

17. Laird WP. The power and the promise of DNA methylation<br />

markers. Nature Rev Genet 2003; 3:253-66.<br />

18. Kaminkas E, Farrell TA, Wang CY, Sridhara R, Pazdur R. FDA<br />

drug approval summary: azacitidine (5-azacytidine, Vidaza)<br />

for injectable suspension. The Oncologist 2005; 10:176-82.<br />

19. Brueckner B, Lyko F. DNA methyltransferase inhibitors: old<br />

and new drugs for an epigenetic cancer therapy. Trends<br />

Pharmacol Sci 2004; 25:551-4.<br />

20. Marks AP, Miller T, Richon V. Histone deacetyalses. Curr<br />

Opin Pharmacol 2003; 3:344-51.<br />

21. Rosato RR, Grant S. Histone deacetylase inhibitors: insights<br />

into mechanisms of lethality. Expert Opin Ther Targets<br />

2005; 9:809-24.<br />

22. Lindemann KR, Johnstone WR. Histone deacetylase inhibitors:<br />

promising candidates for chemotherapeutic drugs. Gene<br />

Ther Mol Biol 2004; 8:61-74.<br />

23. Imamura-Takigawa H, Sekine T, Murata M, Takayama K,<br />

Nakazawa K, Nakagawa J. Stimulation of glucose uptake in<br />

muscle cells by prolonged treatment with scriptide, a histone<br />

deacetylase inhibitor. Biosci Biotechnol Biochem 2003;<br />

67:1499-509.<br />

24. Amber LM, Özcan S. Glucose regulates insulin gene transcription<br />

by hyperacetylation of histone H4. J Biol Chem<br />

2003; 278:19660-6.<br />

25. Colletti LS, Myers WR, Darkin-Rattray JS, et al. Broad spectrum<br />

antiprotozoal agents that inhibit histone deacetylase<br />

structure-activity relationships of apicidine. Bioorg Med<br />

Chem Lett 2001; 11:107-11.<br />

26. Andreassi C, Angelozzi C, Tiziano FD, et al. Phenylbutyrate<br />

increases SMN expression in vitro: relevance for treatment<br />

of spinal muscular atrophy. Eur J Hum Genet 2003; 12:1-7.<br />

27. Sumner CJ, Huynh TN, Markowitz JA, et al. Valproic acid<br />

increases SMN le<strong>ve</strong>ls in spinal muscular atrophy patient<br />

cells. Ann Neurol 2003; 54:647-54.<br />

28. Brichta L, Hofmann Y, Hahnen E, et al. Valproic acid increases<br />

the SMN2 protein le<strong>ve</strong>l: a well-known drug as a potential<br />

therapy for spinal muscular atrophy. Hum Mol Genet<br />

2003; 12:2481-9.<br />

29. Hockly E, Richon MV, Woodman B, et al. Suberoylanilide<br />

hydroxamic acid, a histone deacetylase inhibitor, ameliorates<br />

motor deficits in a mouse model of Huntington’s disease.<br />

Proc Natl Acad Sci USA 2003; 100:2041-6.<br />

54<br />

H ACETTEPE T IP D ERG‹S‹

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!