You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Sayı: 22 / 24 Ocak - 6 Şubat 2014<br />
OKAN ARPAÇ YAZDI<br />
12 YILLIK ESARET<br />
“BANA KİMSE DOKUNAMAZ” DERKEN…<br />
❱ TUNA KİREMİTÇİ<br />
COEN KARDEŞLER OLGUNLUK DÖNEMİNDE<br />
❱ BELGİN ELÇİOĞLU<br />
APO KAYA YAZSIN, BİZ SEYREDELİM<br />
❱ BARIŞ AKPOLAT<br />
NEJAT İŞLER GİBİLERİNE İHTİYAÇ VAR<br />
RÖPORTAJLAR<br />
❱ HALDUN DORMEN<br />
SOKAK KIZI İRMA, İSTANBUL’UN<br />
ARKA SOKAKLARINDA<br />
❱ TUNÇ BİLGE<br />
ÇEKİMLER 15 KENTTE DÖRT<br />
MEVSİMDE YAPILDI<br />
❱ SEVİM GÖZAY, BEGÜM<br />
KÜTÜK İLE KONUŞTU:<br />
KARTAL TİBET’E AŞIKTIM<br />
❱ DEVRİM EVİN<br />
YUNUS EMRE’NİN RUHUNA İNMEYE ÇALIŞTIM
EDİTÖR<br />
Her zaman bir şans var<br />
Neşe Mesutoğlu<br />
Yayın Yönetmeni<br />
nese.mesutoglu@mybilet.com<br />
Karamsar olmak için pek çok mantıklı neden olabilir. Yine<br />
de, umudun sesini dinlemek ve olumlu düşünmek insanın<br />
düzlüğe çıkmasında büyük rol oynuyor.<br />
Tıpkı bu sayımızın kapağında yer alan ‘12 Yıllık Esaret’<br />
isimli filmde olduğu gibi. Dokuz dalda Oscar’a aday olan film,<br />
‘tüm zamanların en iyi filmleri’ listesine bir azim hikayesiyle<br />
giriyor.<br />
Son 10 yılını bunalımlar içinde geçiren Hollywood yıldızı<br />
Lindsay Lohan, artık kendisini toparladığı yönünde işaretler<br />
veriyor. Portre bölümümüzde hayat hikayesine değindiğimiz 27<br />
yaşındaki oyuncu, ‘Şöhret Tepesi’ adlı filmle kariyerine kaldığı<br />
yerden devam ediyor.<br />
MyBilet e-dergi’ye röportaj veren, Türkiye’de müzikal<br />
temsillerin öncüsü, tiyatronun duayen ismi Haldun Dormen,<br />
53 yıl aradan sonra ‘Sokak Kızı İrma’yı güncellenmiş<br />
versiyonuyla tiyatroseverlerle buluşturuyor. Bu defa Ayvalık’ta<br />
doğan bir Rum kızı olarak karşımıza çıkan İrma, Beyoğlu’nun<br />
arka sokaklarında yaşama tutunma mücadelesi verirken, aşkı<br />
bulmak umuduyla ayakta kalıyor.<br />
Yılın ilk epik-tarihi filmi ‘Yunus Emre Aşkın Sesi’,<br />
hümanizmin öncülerinden halk şairi Yunus Emre’nin ilahi aşkı<br />
arama yolunda kendini keşfetme öyküsünü anlatıyor.<br />
Tüm arayışların umutla sürmesi, mutlu sonla bitmesi dileğiyle<br />
2 www.mybilet.com
İÇİNDEKİLER<br />
8<br />
SAYFAYA<br />
GIT<br />
KAPAK<br />
Okan Arpaç yazdı: ‘12 Yıllık Esaret’<br />
içeriğinden ötürü zaten bütün duyguları ilk<br />
anda ele geçirebiliyor. Buna, yaşananların<br />
‘gerçek’ olduğu bilgisini de eklediğimizde<br />
Akademi’nin ödülleri yağdırmaması için bir<br />
sebep kalmıyor.<br />
SAYFAYA<br />
GIT<br />
19<br />
RÖPORTAJ<br />
Televizyoncu-yazar Sevim Gözay’ın,<br />
bu haftaki röp-seans konuğu oyuncu<br />
Begüm Kütük Yaşaroğlu. Sevim Gözay<br />
beraber ‘Gloria’ isimli filmi izlediği<br />
Kütük’e rol arkadaşı olmak istediği<br />
aktörleri sordu. Liste uzun. İlk sıralarda<br />
Brad Pitt ve Johnny Depp var.<br />
PORTRE<br />
Skandallar kraliçesi<br />
Lindsay Lohan, Amerikalı<br />
porno yıldızı James<br />
Deen’le rol aldığı ‘Şöhret<br />
Tepesi’ adlı filmle uzun<br />
süredir ilk defa yaptığı bir<br />
işle adından söz ettiriyor.<br />
Cüretkar sahneleriyle<br />
dikkat çeken ünlü yıldız,<br />
yeni sevgilisiyle sakin<br />
bir hayata başladığını<br />
söylüyor.<br />
15<br />
SAYFAYA<br />
GIT<br />
ÖZEL<br />
J<br />
4 www.mybilet.com<br />
R<br />
Ö<br />
P<br />
O<br />
T<br />
R<br />
A
İÇİNDEKİLER<br />
VİZYONDAKİLER:<br />
Gösterime giren diğer<br />
filmlere de göz atmakta<br />
fayda var.<br />
AJANDA: Öne çıkan<br />
etkinlikler arasından<br />
seçim yapmak zor.<br />
Kaçırılmaması gerekenleri<br />
hatırlatalım dedik.<br />
RÖPORTAJ<br />
Yılın ilk epik- tarihi filmi<br />
‘Yunus Emre Aşkın Sesi’ isimli<br />
filmin başrol oyuncusu Devrim<br />
Evin ve sanat yönetmeni<br />
Tunç Bilge, Begüm Yılmaz’ın<br />
sorularını yanıtladı. Devrim<br />
Evin “Bu tarz projelerin büyük<br />
sorumluluk gerektiriyor” diyor,<br />
Tunç Bilge ise “Sanat ekibi<br />
olarak iyi bir iş çıkardığımıza<br />
inanıyorum” diye konuşuyor.<br />
24<br />
SAYFAYA<br />
GIT<br />
TUNA KİREMİTÇİ<br />
Sinema eleştirmeni Murat Özer, ‘Bu<br />
İşte Bir Yalnızlık Var’ın film uyarlaması<br />
hakkındaki yazısının sonunda “Eğer<br />
müzisyen yalnızlığına dair çok daha iyi<br />
bir film izlemek isterseniz, Coen’lerin ‘Sen<br />
Şarkılarını Söyle’ filmine gidin” diyordu.<br />
Haliyle, güneşli bir kış günü kalktık gittik<br />
söz konusu filme.<br />
SAYFAYA<br />
GIT<br />
33<br />
SAYFAYA<br />
GIT<br />
44<br />
BELGİN ELÇİOĞLU<br />
Oyunumuz, Paso Tiyatro’nun Şişli’de<br />
Gönül Ülkü-Gazanfer Özcan Sahnesi’nde<br />
sahnelediği ‘Ne İstediniz’ sürpriz finalle<br />
sona eren oyun, bir şizofrenin verdiği savaşı<br />
ve hayata tutunma çabasını anlatıyor.<br />
41<br />
SAYFAYA<br />
GIT<br />
BARIŞ AKPOLAT<br />
Twitter’da inanılmaz bir ikiyüzlülük<br />
var. Buna ister ‘ölüm pornosu’,<br />
isterseniz ‘ünlü hayatı pornosu’<br />
diyelim; aşağı yukarı aynı şey. Emin<br />
olun sizin attığınız tweet sayesinde<br />
kimse iyileşmiyor. Yine atın ama en<br />
azından duygu sömürüsü yapmayın.<br />
5 www.mybilet.com
İÇİNDEKİLER<br />
SAYFAYA<br />
GIT<br />
47<br />
RÖPORTAJ<br />
Masalsı serüvenini bu kez<br />
İstanbul, Tarlabaşı’nda<br />
sürdüren ‘Sokak Kızı<br />
İrma’nın Yönetmeni Haldun<br />
Dormen, Begüm Yılmaz’la<br />
buluştu. Ünlü sanatçı “Gülriz<br />
Sururi, İrma’yla daha ilahi<br />
ve erişilmez bir kadın imajı<br />
çizerken, Füruzan Aydın<br />
bize çok daha yakın bir İrma<br />
oldu” diyor.<br />
KIRMIZI GÖZLÜKLÜ KIZ<br />
Düzenbaz isimli<br />
filmle gündemde<br />
yer alan yaşayan en<br />
seksi erkeklerden<br />
Bradley Cooper,<br />
başka adam yokmuş<br />
gibi yüzü deforme<br />
olmuş bir karakteri<br />
canlandıracakmış…<br />
GreaterGood web<br />
sitesinden tek tıkla açlık,<br />
meme kanseri, otizm,<br />
yağmur ormanları<br />
gibi konulara destek<br />
mümkün… Altın<br />
Küre ödül töreninde<br />
Kerry Washington ve<br />
Olivia Wilde hamile<br />
kadınların ne kadar güzel<br />
olabileceğini gösterdi.<br />
52<br />
SAYFAYA<br />
GIT<br />
KÜNYE<br />
MyBilet e-dergi<br />
YAYIN YÖNETMENİ<br />
Neşe Mesutoğlu<br />
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ<br />
Belgin Elçioğlu<br />
GÖRSEL YÖNETMEN<br />
Murat Çavdar<br />
KATKIDA BULUNANLAR<br />
Barış Akpolat, Okan Arpaç,<br />
Tuna Kiremitçi, Sevim Gözay,<br />
Begüm Yılmaz, Zeynep Geylan<br />
İLETİŞİM<br />
Muallim Naci Caddesi No:47<br />
Ortaköy 34347 İSTANBUL<br />
Telefon: 0212 259 20 60<br />
e-dergi@mybilet.com<br />
MyBilet e-dergi’de kullanılan<br />
tüm yazılar, kaynak gösterilerek<br />
yayınlanabilir.<br />
6 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
Hayatta Kalmak Mı Yaşamak Mı<br />
12 YILLIK ESARET<br />
Takvimler 18 Ekim 1979’u<br />
gösterdiğinde, tek kanallı<br />
siyah-beyaz TRT ekranında<br />
ilk bölümü yayımlanan<br />
‘Kökler’ (Roots, 1977) adlı<br />
dizinin bir anda bütün Türkiye’yi<br />
sarsıp etkisi altına alacağını<br />
kim bilebilirdi Köleleştirilerek<br />
Afrika’dan Amerika’ya getirilen<br />
Kunta Kinte ve ailesinin kuşaklar<br />
boyu süren, acılarla dolu nefes<br />
kesen hikayesi Türk halkını o<br />
dönem adeta yüreğini dağladı.<br />
Sağ-sol kavgası, devletin deyimiyle<br />
‘anarşi’, her gün üniversitelerde<br />
çıkan çatışmalarda ölen gençler,<br />
benzin-yağ-tüpgaz kuyrukları,<br />
elektrik kesintileri günlük hayatın<br />
sıradanlığına dönüşürken, Kunta<br />
Kinte’nin köleliği boyunca<br />
gördüğü zulüm ve verdiği özgürlük<br />
mücadelesine biz de ekran başında<br />
kilitlendik haftalar boyunca.<br />
Velhasıl, Türk insanının ‘zenci<br />
köle’ konusundaki hassasiyeti çokça<br />
Kunta Kinte’den ve bu diziden<br />
ötürüdür diyebiliriz. Kimbilir belki<br />
de 70’li yılları göz önüne alırsak,<br />
Okan Arpaç<br />
okan.arpac@mybilet.com<br />
ORİJİNAL ADI 12 Years a Slave<br />
YÖNETMEN Steve McQueen<br />
OYUNCULAR Chiwetel Ejiofor,<br />
Michael K. Williams, Michael<br />
Fassbender, Quvenzhané Wallis,<br />
Paul Giamatti, Lupita Nyong'o,<br />
Alfre Woodard, Brad Pitt<br />
YAPIM 2013 ABD-İngiltere<br />
SÜRE 134 dk.<br />
DAĞITIM Tiglon (Fida)<br />
8 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
Unchained) benzer bir ‘hayali’<br />
öykü anlatarak herkesi nasıl<br />
etkilemişse, ‘12 Yıllık Esaret’ de<br />
içeriğinden ötürü zaten bütün<br />
duyguları ilk anda ele geçirebiliyor.<br />
Buna, yaşananların ‘gerçek’<br />
olduğu bilgisini de eklediğimizde<br />
Akademi’nin ödülleri yağdırmaması<br />
için bir sebep kalmıyor.<br />
Konuyu özetlemesek de, filmin<br />
adından yola çıkarak ne anlattığını<br />
tahmin etmek mümkün. 1841’de<br />
New York’ta, elindeki belgeleriyle<br />
‘özgür’ bir adam olarak yaşayan,<br />
ailesiyle huzurlu bir hayat süren<br />
müzisyen Solomon Northup’ın<br />
başından geçenleri izliyoruz.<br />
Müzikli bir gösteri bahanesiyle<br />
beyazlar tarafından kandırılıp<br />
kaçırılan, yanında kağıtları<br />
olmadığı için de çarçabuk köleler<br />
arasına katılıp, kim olduğunu<br />
ispatlamasına imkan verilmeden<br />
12 yıl boyunca (diğer zenci köleler<br />
gibi) insanlık dışı muamelelere<br />
sağ-sol çatışmasına, Maraş’ta<br />
Aleviler’e yapılan insanlık dışı<br />
katliama, ondan evvel Menderes’in<br />
ya da Deniz Gezmiş’lerin<br />
asılmasına, 6-7 Eylül olaylarına<br />
seyirci kalan bir halkın, ‘katarsis’i<br />
oldu ‘Kökler’ dizisi...<br />
Yedi dalda aday olup en iyi dram<br />
filmi kategorisinde Altın Küre’yi<br />
kucaklayan ‘12 Yıllık Esaret’,<br />
asıl önümüzdeki ay daha büyük<br />
bir sınava hazırlanıyor. Malum;<br />
Oscar’lar... En iyi film, yönetmen,<br />
uyarlama senaryo, erkek oyuncu,<br />
yardımcı erkek ve kadın oyuncu,<br />
kurgu, set tasarımı, kostüm<br />
tasarımı dallarında toplam 9<br />
Oscar’a aday gösterilen yapıt,<br />
tahminlere bakılırsa ödüle en<br />
yakın aday gibi duruyor. Her ne<br />
kadar karşılaştırmak doğru değilse<br />
de, geçen yıl Quentin Tarantino<br />
Oscar’da hayli sükse yapan ‘şiddet’<br />
dolu filmi ‘Zincirsiz’de (Django<br />
maruz bırakılan Solomon’un<br />
özgürlük mücadelesi bu... İmtiyazlı<br />
olduğu için, kaçırıldığı güne dek<br />
beyazlar arasında, sanki onlardan<br />
biriymiş gibi sakin ve huzurlu<br />
bir hayat süren, soydaşlarına<br />
yapılan korkunç eziyetlerden belki<br />
haberi bile olmayan Solomon,<br />
gerçek anlamda özgürlüğün<br />
ancak hep birlikte mücadele<br />
verilip, herkes hür olduğunda<br />
mümkün olabileceğini fark ediyor<br />
9 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
bu 12 yıl zarfında... Böylesi bir<br />
öyküden de hemen herkesin bir<br />
pay çıkartması mümkün tabii.<br />
Hele ki günümüz Türkiyesi’nde<br />
yaşananlara dönüp bakarsak; “İşte<br />
ben de onlardan biriyim, bana<br />
kimse dokunmaz, sakin sakin<br />
yaşar giderim” demenin ne kadar<br />
yanıltıcı olabileceğini görüyoruz.<br />
Bize dokunmadığı takdirde bin<br />
yıl yaşamasını dilediğimiz yılanın,<br />
doğası gereği ne zaman kafası<br />
atıp da gelip sokacağını kestirmek<br />
mümkün olamıyor maalesef.<br />
Saatlerce boynunda iple ağaçta<br />
sallandırılırken hiçbir şey yokmuş<br />
gibi yanından geçip giden diğer<br />
zenci kölelerin Solomon’a yaptığı,<br />
işte tam da böyle bir şey...<br />
İlk elde hemen akla ‘Zincirsiz’<br />
geliyor dedik ama ‘12 Yıllık<br />
Esaret’aynı zamanda ‘Amistad’,<br />
‘Esaretin Bedeli’, ‘Hotel Rwanda’<br />
gibi unutulmaz öyküleri de<br />
AMERİKA’NIN KISA TARİHİNİN EN BÜYÜK KARA<br />
LEKELERİNDEN OLAN KÖLELİK MEVZUSUNU<br />
ZATEN ‘KÖKLER’ BAŞTA OLMAK ÜZERE PEK ÇOK<br />
DİZİ VE FİLMDEN BİLİYORUZ. BUNA KARŞIN FİLM<br />
HAKKINDA SÖYLENMESİ MUHTEMEL ‘AJİTE EDİCİ’<br />
LAFLARINA DA KULAK ASMAMAKTA FAYDA VAR.<br />
çağrıştırıyor. Hepsinden ayrılmasını<br />
beklediğimiz nokta ise, yönetmeni<br />
Steve McQueen’in bakış açısı... İlk<br />
iki uzun metrajıyla sinemaseverleri<br />
canevinden vuran McQueen,<br />
bağımsız sulardan çıkıp ana akım<br />
sinemaya yanaşıyor oysa bu kez.<br />
Kendisi de zenci olan yönetmen<br />
(bu arada, ‘zenci’ kelimesi<br />
Türkçe’de, İngilizce’deki ‘nigger’<br />
gibi hakaret anlamı taşımadığından,<br />
siyahi yerine zenci demek daha<br />
10 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
doğru geliyor bana), atalarına vefa<br />
borcunu ödüyor adeta. Ne var<br />
ki, ‘Açlık’ (Hunger) ve ‘Utanç’<br />
(Shame) ile genç, çağdaş ustalar<br />
arasında yerini sağlamlaştırmış olan<br />
McQueen, ‘12 Yıllık Esaret’i daha<br />
kitlesel hale getirmek isterken, o<br />
şahane minimal sinemasından ödün<br />
vermek zorunda kalıyor.<br />
Gerçekte 1808-1863 yılları<br />
arasında yaşayan Solomon<br />
Northup’ın kaçırılıp köleleştirilmesi<br />
aşamasına hızlıca geçerken,<br />
müzisyen ve aile babası olması<br />
dışında onunla ilgili başka<br />
detay öğrenemiyoruz. Perdede<br />
gördüklerimiz ise, karakterlerin<br />
haletiruhiyesinden ziyade şiddet<br />
üzerinden aktarılan feci bir zulüm.<br />
Amerika’nın kısa tarihinin en<br />
büyük kara lekelerinden olan<br />
kölelik mevzusunu zaten ‘Kökler’<br />
başta olmak üzere pek çok dizi<br />
ve filmden biliyoruz. Buna<br />
karşın film hakkında söylenmesi<br />
muhtemel ‘ajite edici’ laflarına da<br />
kulak asmamakta fayda var. Her<br />
şeyden çok çabuk sıkılan, anında<br />
tüketmeye bayılan bir millet<br />
olarak, genç kuşakların da bu<br />
filmler sayesinde tarihten haberdar<br />
olabileceklerini unutmamalı.<br />
Yönetmen, ilk iki filmde olduğu<br />
gibi yine fetiş oyuncusu Michael<br />
BÖYLESİ BİR ÖYKÜDEN DE HEMEN HERKESİN<br />
BİR PAY ÇIKARTMASI MÜMKÜN TABİİ. HELE<br />
Kİ GÜNÜMÜZ TÜRKİYESİ’NDE YAŞANANLARA<br />
DÖNÜP BAKARSAK; “İŞTE BEN DE ONLARDAN<br />
BİRİYİM, BANA KİMSE DOKUNMAZ, SAKİN SAKİN<br />
YAŞAR GİDERİM” DEMENİN NE KADAR YANILTICI<br />
OLABİLECEĞİNİ GÖRÜYORUZ.<br />
Fassbender’le çalışıyor. Bu defa<br />
yardımcı erkek oyuncu olarak yer<br />
verip, daha az bir rol biçse de,<br />
Fassbender perdede gözüktüğü<br />
anlarda tüyleri diken diken eden<br />
enfes oyunculuğunu konuşturuyor.<br />
Bilhassa dini kullanarak, İncil’den<br />
pasajlar okuyarak köleleri zapturapt<br />
altına almaya çalıştığı bölümler,<br />
seyircinin de adrenalinini<br />
yükseltecek kadar sinir bozucu. Ve<br />
elbette ‘din’i kullanarak insanları<br />
köleleştirip susturma, pasifize<br />
etme durumu da yine günümüzle<br />
paralellik kurdurtabiliyor seyirciye.<br />
Chiwetel Ejiofor’un en güçlü<br />
Oscar adaylarından olduğu, geçen<br />
yılki ‘Düşler Diyarı’ (Beasts of the<br />
Southern Wild) filminin Cimcime’si<br />
Quvenzhané Wallis’in büyümüş<br />
haliyle şaşırttığı, Paul Giamatti,<br />
Alfre Woodard ve kısacık rolüyle<br />
Brad Pitt’in de önem kattığı ‘12<br />
Yıllık Esaret’, Hans Zimmer’in enfes<br />
müzikleri, Sean Bobbitt’in görüntü<br />
çalışmasıyla çıtayı yükseltiyor.<br />
‘Açlık’ta bedenin ölüm orucuna<br />
yatırılması, ‘Utanç’ta seks<br />
üzerinden bedenin tüketim aracına<br />
dönüştürülüp metalaşması üzerine<br />
kafa yoran McQueen, bu defa zenci<br />
bedenlerinin insani olan her şeyden<br />
arındırılıp, ruhsuz iş makinelerine<br />
dönüştürülmesini sergiliyor, en<br />
acıtıcı şekilde. Buna dayanamayan<br />
Solomon da, çevresinde kendisine<br />
akıl verip, olan bitene ses<br />
çıkarmamasını söyleyenlere cevabı<br />
yapıştırıyor: “Ben hayatta kalmak<br />
değil, yaşamak istiyorum!”.<br />
11 www.mybilet.com
BABA ROLLERİN<br />
ADAMI<br />
Oscarlı<br />
Kevin Costner<br />
SİNEMA<br />
yıldız Kevin Costner, about.com’a<br />
verdiği röportajda, son filmi ‘Jack Ryan: Gölge<br />
Ajan’da çalıştığı İngiliz oyuncuların çok disiplinli<br />
olduğunu söylüyor. Çeviri: Belgin Elçioğlu<br />
Daha önce Rus ajan<br />
filmlerinde oynamıştınız.<br />
Bu türde o dönemden bu<br />
yana neler değişti<br />
Nelerin değiştiğini tam olarak<br />
bilemiyorum, ama umarım<br />
filmlerimiz daha gerçekçi hale<br />
gelmiştir. Bizim işimiz insanları<br />
eğlendirmek ve bunun için doğru<br />
ritimleri bulmak. Bugünün dilini<br />
yakalamalı ve tekerleği yeniden icat<br />
etmeye çalışmamalıyız.<br />
Yıllar önce Jack Ryan rolü için<br />
teklif almıştınız.<br />
Evet, almıştım. İlki ‘Hunt for<br />
Red October’ içindi sanırım. O<br />
sırada ‘Kurtlarda Dans’ı zaten bir<br />
yıl ertelemiş durumdaydım ve bu<br />
projede yer almadım. Geçen yıl<br />
Superman’in babasını oynadım. 25<br />
yıl önce de ‘Superman’ rolü için<br />
teklif alabilirdim; gerçi o zaman<br />
almadım, ama aradan o kadar<br />
yıl geçtikten sonra ancak onun<br />
babasını oynamam teklif edildi. Bu<br />
filmde ise Jack Ryan’ı Chris (Pine)<br />
canlandırıyor, ben ise onun ‘akıl<br />
12 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
hocasıyım’. Kenneth (Branagh)<br />
“Bu karaktere senin yeteneklerini<br />
daha fazla yansıtalım” dedi, böylece<br />
kolları sıvayıp fiziksel olarak da<br />
varlık gösteren ve gerektiğinde<br />
Jack Ryan ile bir ekip oluşturan bir<br />
karaktere büründüm.<br />
Kendi yönettiğiniz filmlerde<br />
oynamanız, Kenneth Branagh<br />
ile ortak noktanız. Branagh<br />
bundan genellikle uzak dursa da<br />
zaman zaman kendi filmlerinde<br />
oynuyor. Şimdiye kadar onunla<br />
çalışmış mıydınız<br />
Tanıştığımızda ikimiz de çok<br />
gençtik. Emma Thompson<br />
ile birlikte büyük bir başarı<br />
yakalamıştı. Onu Los Angeles’ta<br />
evimde konuk ettim, çok iyi<br />
anlaştık ama sonra telefonla falan<br />
hiç konuşmadık. İki ya da üç yıl<br />
sonra bana bir teklifte bulunmuştu<br />
ama olmadı, o projede Andy Garcia<br />
yer almıştı.<br />
İngiliz oyuncularla çalışmak ile<br />
Amerikalı oyuncularla çalışmak<br />
arasında fark var mı sizce<br />
İngiliz oyuncularda dikkat çeken<br />
ilk şey aksan oluyor. Herkesle aynı<br />
metni okudukları halde aksanları<br />
insanı adeta hipnotize ediyor.<br />
Onları dinlemek muhteşem.<br />
Birlikte çalıştığım tüm İngiliz<br />
oyuncular çok disiplinli. ‘Prova<br />
yapma’nın anlamını çok iyi<br />
kavramışlar ve bunu Amerikalılara<br />
göre daha iyi kullanıyorlar.<br />
Sanırım bu durum eğitimlerinden<br />
kaynaklanıyor.<br />
13 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
ESKİ MODA HOLLYWOOD<br />
AKSİYONLARINDAN<br />
Filmde CIA Ajanı Jack Ryan’ın olaylardan habersiz olan nişanlısı Cathy’yi<br />
canlandıran İngiliz oyuncu Keira Knightley MTV’ye verdiği röportajda, gerçek<br />
hayatta hoşlanmayacağı karakterleri canlandırmayı sevdiğini söylüyor.<br />
Keira<br />
Knightley<br />
Filmde canlandırdığınız<br />
karakterden bahseder<br />
misiniz<br />
Jack’in nişanlısıyım<br />
ama onun CIA ile çalıştığını<br />
bilmiyorum. Çocuk göz<br />
doktoruyum.<br />
‘Karayip Korsanları’ serisi gişe<br />
rekorları kırmıştı. O seri sona<br />
erdikten sonra farklı türlere<br />
yönelmeyi tercih ettiniz...<br />
Her zaman farklı şeyler<br />
yapmak istiyorum. Anlamadığım<br />
karakterleri canlandırmayı ve onları<br />
anlamaya çalışmayı seviyorum.<br />
Bunlara<br />
gişesi<br />
çok yüksek<br />
olan filmlerde<br />
genellikle rastlanmaz. En zor, en<br />
tuhaf bulduğum ve gerçek hayatta<br />
karşılaşsam hiç hoşlanmayacağım<br />
karakterleri arıyorum. ‘Anna<br />
Karenina’yı tamamladıktan sonra<br />
kendi kendime, “Biraz da eğlenceli<br />
bir şeyler yapmam gerekiyor”<br />
dedim. ‘Jack Ryan’ da böyle bir<br />
film. Evet, filmin türü aksiyon,<br />
ama eski moda Hollywood<br />
aksiyonlarının iyi örneklerinden.<br />
Chris Pine ve Kenneth Branagh<br />
ile çalışmak nasıldı<br />
Bu projeye dahil olmak<br />
istememin esas nedeni<br />
Ken. Hem filmi<br />
yönetiyor, hem<br />
de kötü adamı<br />
oynuyor. İnsanın<br />
rol arkadaşının aynı<br />
zamanda yönetmen<br />
olması enteresan<br />
bir deneyim. Sürekli<br />
birinden öbürüne<br />
geçiyor. Çok iyi bir<br />
aksiyon yönetmeni, görsel<br />
olarak da olağanüstü şeyler ortaya<br />
koyuyor. Ayrıca çok da titiz.<br />
Ondan çok şey öğrendim.<br />
14 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
GECE HAYATINI BIRAKTI<br />
Şöhretin yüklediği ağır sorumluluk ve sorunlu aile yaşantısı nedeniyle gündemden<br />
düşmeyen skandallar kraliçesi Lindsay Lohan, 90 günlük tedavinin ardından<br />
hayatında yeni bir sayfa açtı. Yeni ilişkisiyle sakin bir hayatı seçen güzel yıldız,<br />
Amerikalı porno yıldızı James Deen’le rol aldığı ‘Şöhret Tepesi’ adlı filmdeki<br />
cüretkar sahneleriyle dikkat çekiyor. Çeviri: Begüm Yılmaz<br />
Portre<br />
Lindsay<br />
Lohan<br />
Kariyerine ‘çocuk model’<br />
olarak başlayan 27 yaşındaki<br />
Lindsay Lohan’ı çekici<br />
ve farklı kılan en büyük<br />
özelliği çilleri ve kızıl saçlarıydı.<br />
2 Temmuz 1986’da doğan güzel<br />
yıldız kariyerine 1989 yılında<br />
başladı. Daha üç yaşındayken<br />
yer aldığı reklam filmleri ona<br />
2006 yılına kadar severek rol<br />
aldığı Disney filmlerinin kapısını<br />
araladı. 12 yaşındayken oynadığı<br />
ilk filmi ‘Komik Tuzak’ (The<br />
Parent Trap) ise gişe başarısı<br />
yakalamış ve Lohan’ın sinema<br />
eleştirmenleri tarafından fark<br />
edilmesini sağlamıştı… İkinci ismi<br />
olan ‘Dee’yi şimdilerde severek<br />
kullandığı sahne adı ‘Morgan’<br />
olarak değiştiren güzel yıldız,<br />
2003 yılına kadar başrollerinde yer<br />
aldığı çeşitli filmlerle adından söz<br />
ettirdi. Aynı yıl dönemin popüler<br />
genç ikonlarından Hilary Duff’ın<br />
müzisyen sevgilisi Aaron Carter’ı<br />
elinden alarak şimdilerde hiç<br />
gündeminden düşmediği magazin<br />
basınına sansasyonel bir giriş<br />
yaptı. Lohan daha sonra ‘biseksüel’<br />
15 www.mybilet.com
Lindsay Lohan, Forbes dergisinin 2007<br />
yılında ilk kez gerçekleştirdiği ‘20 Yaş Altı<br />
Yıllık Kazançları En Yüksek Hollywood<br />
Ünlüleri’ listesinde 6 milyon dolarlık<br />
servetiyle üçüncü sırada yer aldı.<br />
olduğunu itiraf ederek dikkatleri<br />
üzerine çekti. 2008-2009 yılları<br />
arasında İngiliz söz yazarı ve DJ<br />
Samantha Ronson’la birlikte olan<br />
güzel yıldız, ayrıldıkları dönemde<br />
Daily Mail’e verdiği röportajda,<br />
“Bir kadınla ilişki yaşamanın<br />
farklı bir yanı var. Daha önce<br />
Samantha dışındaki kadınlarla da<br />
birlikte oldum. Sanırım farklı bir<br />
arayış içerisindeydim. Şimdiyse<br />
bir erkekle birlikte olmayı tercih<br />
ederim” diyordu.<br />
SİNEMA<br />
İNTERNET<br />
GİŞESİ<br />
SİTEYE<br />
GIT<br />
‘Playboy’a soyundu!<br />
Oyunculuk alanında Jodie Foster’a<br />
olan hayranlığını her fırsatta<br />
dile getiren Lohan, fiziki açıdan<br />
Britney Spears’ı çok beğeniyor<br />
ve “Biriyle vücudumu değiştirme<br />
imkanı olsa, bu kişi kesinlikle<br />
Britney olurdu” diyordu. 2005’te<br />
annesiyle babasının boşanmasının<br />
ardından ‘blumia’ hastalığına<br />
yakalanan güzel yıldız, Vanity<br />
Fair dergisine verdiği röportajda<br />
kısa bir dönem uyuşturucu<br />
kullandığından bahsetmişti. 2007<br />
yılına gelindiğinde ise, katıldığı<br />
partilerde artık sadece uyuşturucu<br />
kullanmakla kalmıyor, kokain ve<br />
aşırı derecede alkol de tüketiyordu.<br />
ÖNEMLİ ÖDÜLLERİ<br />
Hollywood’un en ünlü ‘parti<br />
kızı’ unvanını elinde bulunduran<br />
Lohan, o dönemde Lost dizisinin<br />
ünlü yıldızı ve aynı zamanda<br />
Meltem Cumbul’un da eski<br />
sevgilisi Marc Senter’la rol aldığı<br />
‘Katilimi Tanıyorum’da (I Know<br />
Who Killed Me) striptiz yaptığı<br />
sahnelerle uzun süre konuşuldu.<br />
Hatta bazı iddialara göre evlilik<br />
hazırlığı yapan ikilinin arasına<br />
2008 Razzie (Altın Ahududu) Ödülleri- En Kötü Kadın Oyuncu, ‘Katilimi Tanıyorum’ (I Know Who Killed Me)<br />
2006 Hollywood Film Festivali Ödülleri- Olağanüstü Kadın Oyuncu Ödülü, Bobby<br />
2006 Çocukların Seçimi Ödülleri, En Sevilen Kadın Oyuncu, ‘Herbie Tam Gaz’ (Herbie: Fully Loaded)<br />
2005 MTV Film Ödülleri- En İyi Kadın Oyuncu, ‘Kötü Kızlar’ (Mean Girls)<br />
1999 Genç Artist Ödülleri- Gösterime Girecek En iyi Film (Genç Kadın Oyuncu), ‘Komik Tuzak’ (The Parent Trap)<br />
Lohan girmiş ve Meltem Cumbul,<br />
Los Angeles’ta sürdürmeye<br />
karar verdiği kariyerini yeniden<br />
İstanbul’a taşımıştı...<br />
İntiharı denedi<br />
2010 yılında hakkındaki bir<br />
uyuşturucu davası sürerken,<br />
alkollü araç kullanmaktan göz<br />
altına alınmış ve rehabilitasyon<br />
merkezinde tedavi görmesi<br />
gerektiğine karar verilmişti. Burada<br />
bulunmak istemediğini ve geceleri<br />
tek başına uyumayı sevmediğini<br />
söyleyen genç yıldız bu süreçte<br />
babasından gördüğü desteğe<br />
rağmen yüksek dozda uyuşturucu<br />
alarak bıçakla kendine zarar<br />
vermeye çalışmıştı. Tutulduğu göz<br />
hapsi süresince yükümlülüklerini<br />
16 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
yerine getirmeyen Lohan, 20<br />
Temmuz 2011’de 90 gün<br />
hapis cezası aldı. Cezasının<br />
kesinleşmesinden hemen önce 1<br />
milyon dolar karşılığında ‘Playboy’<br />
dergisine soyunan Lohan, yedi<br />
yıl önce gelen çekim teklifini,<br />
“Benim genç bir hayran kitlem<br />
var. Hayatımın şu aşamasında bu<br />
tarz bir teklifle ilgilenmiyorum”<br />
diyerek reddetmişti. Cezası<br />
13 güne düşürülen güzel<br />
yıldızın geri kalan günlerini<br />
rehabilitasyon merkezinde<br />
geçirmesi gündemdeyken kanında<br />
uyuşturucu tespit edilmesiyle<br />
tekrar hapis cezasına çarptırılmış ve<br />
30 bin dolar ödeyerek özgürlüğüne<br />
kavuşmuştu.<br />
Yeni sevgili yeni başlangıç<br />
Hayatında yeni bir sayfa açmaya<br />
karar veren Lohan, hızlı bir<br />
toparlanma sürecine girerek<br />
tutkunu olduğu oyunculuğa<br />
‘Liz&Dick’ ve ‘Şöhret Tepesi’<br />
(The Canyons) adlı filmlerle<br />
geri döndü. Bu zamana kadar<br />
her şeyi denediğini fakat hiçbir<br />
şeyden pişman olmadığını belirten<br />
Lohan, “Yetişkin bir kadın gibi<br />
davranmaktansa küçük bir kız gibi<br />
davrandım… İnsanların bana ne<br />
yapmam gerektiğini söylemelerine<br />
tahammül edemiyordum. Artık<br />
gece kulüplerine gitmektense açık<br />
alanlara gitmeyi tercih ediyor,<br />
spor yapmaktan hoşlanıyorum.<br />
Özellikle beni bu hallerde<br />
görmek zorunda kalan genç<br />
hayranlarımdan özür diliyorum.<br />
Beni örnek alan bir kız kardeşim<br />
var. Hakkımda yapılan olumsuz<br />
eleştiriler onu incitecektir”<br />
diyerek adeta günah çıkardı. Bu<br />
hafta vizyona girecek ‘Şöhret<br />
Tepesi’ isimli filmi için Oprah<br />
Winfrey’ye konuk olan Lohan,<br />
bir yıldır Amerikalı televizyon<br />
yıldızı Matt Nordgren’le birlikte!<br />
Lohan’ın geçirdiği değişim<br />
sürecinden oldukça memnun<br />
olduğunu belirten Nordgren:<br />
“Şu anda doğru insanlarla doğru<br />
projelerde çalışıyor. Hareketleri de<br />
gayet ölçülü” diyor. Nordgren’in<br />
görüşlerine katılan Winfrey ise<br />
skandallar kraliçesi için: “Onu<br />
şimdiye kadar hiç bu kadar iyi<br />
görmemiştim” diyerek şaşkınlığını<br />
gizleyemiyor.<br />
17 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
Sevim Gözay<br />
sevim.gozay@mybilet.com<br />
Begüm Kütük Yaşaroğlu’yla ‘Gloria’ seansı:<br />
“HER KADININ RÜYASI BRAD<br />
PITT’LE BİR FİLM ÇEKMEK İSTERDİM”<br />
Haftanın röp-seans konuğu, şu sıra Çalıkuşu dizisindeki Neriman karakteriyle<br />
adından söz ettiren oyuncu Begüm Kütük Yaşaroğlu. Birlikte izleyeceğimiz film<br />
konusunda ısrarda bulunmadı, çünkü yoğun set hayatından dolayı gidemediği<br />
filmlerin sayısı pek az değildi. Başka Sinema bünyesinde vizyona giren Gloria’ya<br />
alıyorum biletleri. Öğle seansı olmasına rağmen epey dolu bir salonda izliyoruz<br />
filmi. Çıkışta biraz yürüyüp kahve eşliğinde sohbet edebileceğimiz rahat ve sıcak bir<br />
cafe’ye geçiyoruz ve kayıt başlıyor…<br />
Nasıl buldunuz Gloria’yı<br />
Çok güzel bir filmdi, bir<br />
kere samimiyetini sevdim.<br />
Başroldeki Paulina Garcia<br />
(Gloria) muhteşem oynamış, çok<br />
beğendim oyunculuğunu. Biraz da<br />
hüzünlendim açıkçası. Kadın her<br />
yaşta kadın ve istekleri beklentileri<br />
hiçbir şekilde bitmiyor. İstediği<br />
kadar anneanne-babaanne olsun,<br />
içindeki o kadınlık hiç bitmediği<br />
için beklentileri, arayışları var.<br />
Sonra Şili’de geçiyor film ve Şili<br />
bize çok benziyor. Onların da<br />
bir darbe geçmişleri var, onlar da<br />
kendi yaralarını sarıyorlar. Onların<br />
da gündeminde protestolar,<br />
yolsuzluklar, bir sürü sıkıntı var.<br />
Ama tabii kadın orada daha birey<br />
ve daha özgür olabildiğinden,<br />
Begüm Kütük<br />
Yaşaroğlu<br />
19 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
isteklerini daha kolay dile<br />
getirebiliyor. Ama o yaşta da aşk<br />
acısı en çok koyan şey galiba insana,<br />
hı<br />
Bilmem, kendimizi yerine<br />
koyalım; siz 58 yaşında yeniden<br />
bekar olsanız mesela<br />
Ya işte, hayat devam ediyor!<br />
Beden değil ama ruh belki 20<br />
yaşında. Ve o yaşta da cinsellik<br />
olabildiğini, çok tutkulu aşk<br />
olabildiğini, hayatın devam ettiğini<br />
görüyoruz yani…<br />
Umut mu verdi Gloria<br />
Vermez mi, büyük umut verdi.<br />
Yani açıkçası kendi anneme<br />
bile ne kadar haksızlık ettiğimi<br />
düşündüm. İçinde müthiş bir enerji<br />
var, dostlarıyla seyahatler onlar<br />
bunlar. “Sen bu enerjiyi nereden<br />
buluyorsun, sen annesin…” derdim<br />
hep. O yüzden çok etkilendim<br />
filmden. Erkek de, kadın da<br />
20’sinde ne ise 70’inde de o,<br />
anasını satayım! Bayıldım ama<br />
kadının yaptığı eyleme, sonsuz<br />
destekliyorum. İdolümüz Gloria!<br />
Beğendiğinize çok sevindim.<br />
Peki, hayatınızda gittiğiniz ilk<br />
film<br />
Benim ilk bir film travmam var<br />
asıl onu söyleyeyim. Yaklaşık on beş<br />
senedir korku filmi izleyemiyorumki<br />
mesleğim bu, biliyorum o<br />
kamera arkasında neler döndüğünü.<br />
Ama ben 80 doğumluyum, bizim<br />
zamanımızda kaset furyası vardı<br />
ve pazarları bizim film izleme<br />
seremonimiz olurdu. Bir pazar<br />
kahvaltı ederken annemle babam<br />
yanlışlıkla bize ‘Hayvan Mezarlığı’<br />
filmini koydular. Ama yazık, hiç<br />
farkında değiller. Ve biz ablamla<br />
paralize olup o filmi izlemiştik.<br />
Çok korkmuştum. Uzun bir zaman<br />
dolap içlerine bakamadım, yatak<br />
altlarına bakamadım, aynalardan<br />
korktum. Bayağı bir travma oldu.<br />
Çok fenaymış! Ya ilk sinema<br />
maceranız<br />
‘Jurassic Park’a götürmüştü<br />
annem, çok heyecanlanmıştım. Hiç<br />
unutamadığım bir sahne vardır –<br />
mutfak sahnesiydi – çocuklar bir<br />
yere saklanıyordu… Bir dinozor<br />
koşuyor koşuyor, çocukları yemek<br />
için bir hamle yapıyordu ve<br />
meğer o, çocukların mutfaktaki<br />
metalik aksamdaki yansımasıymış!<br />
Çığlıklar atıp paniğe kapıldığımı<br />
hatırlıyorum…<br />
Nerede izlemiştiniz<br />
İzmir, İzmirliyim ben. Alsancak’ta<br />
İzmir Sineması olabilir…<br />
Gelelim bugüne, ideal sinema<br />
partneriniz kimdir<br />
Erdil (Yaşaroğlu, eşi) bunun<br />
için çok iyi bir partner. Biz her<br />
pazar sinemaya gidiyoruz. Ama<br />
20 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
şöyle bir şey var, ben Amerikan<br />
sinemasından başka Avrupa ve İran<br />
sinemasına da çok ilgi duyuyorum.<br />
Ağır yönetmen filmlerinden<br />
de hoşlandığımdan, Erdil’le<br />
uzlaşamadığımız filmler de oluyor.<br />
O yüzden tek başıma gitmeyi de<br />
tercih edebiliyorum.<br />
Favori gün, seans takıntılarınız<br />
var mı<br />
Var, sabah çok afyonum patlamaz<br />
açıkçası. Altıdan sonrası candır<br />
benim için.<br />
Şimdiye kadar izlediğiniz en<br />
güzel üç film<br />
Lars von Trier’in ‘Melankoli’sini<br />
çok sevmiştim. ‘Bir Ayrılık’ (Yön:<br />
Ashgar Farhadi) en sevdiğim<br />
filmlerden biri. Üçüncü filmim de,<br />
biraz ağır olacak gerçi ama Terrence<br />
Malick’indi galiba, ‘Hayat Ağacı’.<br />
“Onun bir filminde olsam<br />
daha ne isterim!” dediğiniz<br />
yönetmenler<br />
Tim Burton! Karısı Helena<br />
Bonham Carter’ı öyle kıskanıyorum<br />
ki... Gittim o yüzden karikatüriste<br />
vardım! (Gülüyor) Çok isterdim<br />
onun bir filminde rol almayı,<br />
bayılıyorum. Onun bir filminde<br />
Johnny Depp’le partner olmak<br />
mesela, ne kadar güzel olurdu…<br />
Ve sıradaki soru da tam da<br />
bu, “Mutlaka birlikte oynamak<br />
isterdim” dediğiniz aktörler<br />
Johnny Depp yani. Çok<br />
isterdim, çok arzu ederdim. Her<br />
kadının rüyasıdır elbette, Brad<br />
Pitt’le bir film çekmek isterdim.<br />
Ama mümkünse romantik<br />
komedi olsaydı, böyle birbirimize<br />
sarılsaydık, birbirimizin gözünün<br />
içine baksaydık… Robert Downey<br />
Jr.’ı da çok beğeniyorum, o koca<br />
gözleri çok hoşuma gidiyor. Başka<br />
bir sürü var; Sean Penn, Al Pacino!<br />
Godfather zamanları özellikle, o<br />
güzel zamanları…<br />
Yerli isimler de alalım<br />
Fırat Tanış’ı çok yetenekli<br />
buluyorum, Türkiye’deki erkek<br />
oyuncular arasında çok beğendiğim<br />
isimlerden biri. Onun dışında,<br />
Kartal Tibet’e aşıktım ben<br />
küçükken. “Büyüyünce onunla<br />
evleneceğim” derdim. Aradan yıllar<br />
geçti, ben büyüdüm ve Kartal Tibet<br />
benim yönetmenim oldu ‘Hayat<br />
Güzeldir’de! Daha tanıştığımız ilk<br />
gün dedim, “Size ne kadar aşıktım<br />
biliyor musunuz”… İnsan ne<br />
kadar yaşlansa da gözler değişmez<br />
ya hani, o sette bazen baktığımda o<br />
adamı görüyordum karşımda. Çok<br />
acayipti…<br />
“Benim kadınım” dediğiniz<br />
aktrisler kimler<br />
Meryl Streep, idolüm! Gençliğine<br />
göre biraz daha yaşlı görünüyor<br />
sadece. Estetiğini kim yapıyorsa<br />
çok güzel yapıyor bence. Ve çok<br />
güzel yaşlanıyor. Hâlâ onu ekranda<br />
ve perdede görmekten sonsuz<br />
keyif alıyorum. Sadece o değil,<br />
Julianne Moore’u çok beğenirim,<br />
Michelle Pfeiffer, Nicole Kidman,<br />
hepimizin canıdır. Reader’daki<br />
Kate Winslet… Hayattaki en<br />
kıskandığım insan diyebilirim.<br />
Türk sinemasının güncel<br />
durumunu nasıl görüyorsunuz<br />
Eskiden daha çok yaz döneminde<br />
çekilirdi filmler, çünkü oyuncuların<br />
daha uygun ve boş olduğu<br />
zamanlardır. Işıktan daha fazla<br />
faydalanabilirsin, mevsimsel<br />
olarak daha kolaydır çalışmak.<br />
Ama şimdi artık dört mevsim<br />
film çekiliyor ve çok fazla proje<br />
21 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
var. Böyle olduğu için yüksek<br />
görüyorum oyuncuların<br />
şansını. Daha fazla teklif<br />
oluyor, vaktin oldukça daha<br />
fazla değerlendirebiliyorsun.<br />
Sektörde olan her işe çok saygı<br />
duyuyuyorum.<br />
Yapımcı ya da yönetmen<br />
olsanız, kendinize nasıl bir<br />
rol verirdiniz<br />
Çok hastalıklı belki ama<br />
Melankoli’deki Kirsten Dunst’ın<br />
rolü çok güzeldi. Çok isterdim öyle<br />
bir rolde oynamayı...<br />
Filmleri yarıda bırakıp<br />
çıkanlardan mısınızdır<br />
Asla! Sabırlıyımdır, beklerim, ne<br />
anlatacak o film bana… O dünyaya<br />
giriyorum ve o dünyayı yaşamak<br />
çok keyif veriyor. O iki saat çok<br />
kıymetli.<br />
Son soru, bugüne kadar<br />
sinemada başınıza gelen en<br />
acayip şey<br />
Çok tatlı bir tecrübem var. Bir<br />
buçuk sene önce ‘Şirinler’ ilk<br />
geldiğinde, ablam dedi ki, “Mert’i<br />
sinemaya götüreceğim hadi<br />
gel”… Yeğenim Mert o zaman<br />
dört yaşında falandı ve ilk sinema<br />
tecrübesi olacakmış, fakat ben<br />
bilmiyorum. Gittik, ışıklar<br />
kapanınca Mert bir korktu,<br />
bir anda bir sesler falan<br />
derken kendini filme öyle bir<br />
kaptırdı ki… Gargamel’den<br />
nefret etti, perdenin önüne<br />
gelip “Gargamel! Şirinleri<br />
rahat bırak, rahat bırak!” diye<br />
kendini yerden yere atmaya<br />
başladı. Bir çocuğun en saf<br />
duygularıyla nasıl izlediğini<br />
gördüm ve iki saat boyunca onu<br />
izledim. O kadar etkisinde kaldı<br />
ki, acaba biz de mi öyle izlemeliyiz<br />
filmleri<br />
Bu haftaki röp-seansımız böylece<br />
son buluyor, sevgili MyBilet<br />
takipçileri. Gelecek sayıda yeni bir<br />
konukla yeni bir film ve bambaşka<br />
sinema tecrübeleriyle buluşmak<br />
üzere… Herkese iyi seyirler.<br />
22 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
GEL GÖR BENİ<br />
AŞK NEYLEDİ<br />
Yılın ilk epik- tarihi filmi ‘Yunus Emre Aşkın Sesi’, hümanizmin öncülerinden halk<br />
şairi Yunus Emre’nin ilahi aşkı arama yolunda kendini keşfetme öyküsünü anlatıyor.<br />
Filmin başrol oyuncusu Devrim Evin ve sanat yönetmeni Tunç Bilge ile dört<br />
mevsimi kapsayan çekim süreci ve film üzerine konuştuk. Röportaj: Begüm Yılmaz<br />
24 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
Sizi beyazperdede ilk kez<br />
Fatih Sultan Mehmet rolüyle<br />
tanıdık. Şimdiyse Yunus<br />
Emre’yi canlandırıyorsunuz.<br />
Tarihsel derinliği olan<br />
karakterleri canlandırmak size<br />
neler hissettiriyor<br />
Bu tarz projeler büyük<br />
sorumluluk gerektiriyor. Çünkü<br />
Türkiye’de sinema filmlerine<br />
gereken özen gösterilmiyor.<br />
Oyuncular genellikle dizilerden arta<br />
kalan zamanda ki bu 1.5 ay gibi<br />
kısa bir süreye denk geliyor, sinema<br />
filmi çekebiliyor. Bütün zamanınızı<br />
bir filme ayırmak ne yazık ki para<br />
kazandırmadığı için; sinemaya<br />
gereken değerin verilmemesine<br />
sebep oluyor. Dolayısıyla Yunus<br />
Emre, Fatih Sultan Mehmet gibi<br />
uzun soluklu projeler çok zor<br />
koşullarda çekiliyor. Bense bu<br />
konuda biraz seçici davranıyorum.<br />
Yer aldığım projelerin nitelikli<br />
olması benim için önemli. Parayla<br />
da sınırlı bir bağlantım olduğu ve<br />
çok önemsemediğim için bu tarz<br />
tarihi önem taşıyan projelere değer<br />
veriyorum.<br />
‘Fetih 1453’ten sonra sinema<br />
alanında “Çıtayı yükseltmek<br />
zorundayım” gibi bir düşünceniz<br />
oldu mu<br />
Fatih, benim çok geç yaşımda<br />
oynadığım bir roldü. Fakat bu<br />
benim doğru proje için bekliyor<br />
HANGİ OYUNCU HANGİ ROLDE<br />
Devrim Evin Yunus Emre<br />
Bülent Emin Yarar Tapduk Emre<br />
Ahmet Mekin Hacı Bektaş-ı Veli<br />
Altan Erkekli Mevlana Celâleddin-i Rumî<br />
Burak Sergen Barak Baba<br />
Altan Gördüm Sarı Saltuk<br />
Suna Selen<br />
Yaşlı Ana<br />
Tamer Levent Hallac-ı Mansur<br />
İNTERNET<br />
GİŞESİ<br />
SİTEYE<br />
GIT<br />
Devrim<br />
Evin<br />
25 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
BAŞTAN AYAĞA YAREYİM<br />
Gönlüm düştü bu sevdaya<br />
Gel gör beni aşk neyledi<br />
Başımı verdim kavgaya<br />
Gel gör beni aşk neyledi<br />
Ben yürürüm yane yane<br />
Aşk boyadı beni kane<br />
Ne akilim ne divane<br />
Gel gör beni aşk neyledi<br />
Mecnun oluben yürürüm<br />
Dostu düşümde görürüm<br />
Uyanır melul olurum<br />
Gel gör beni aşk neyledi<br />
Aşkın beni mest eyledi<br />
Aldı gönlüm hasteyledi<br />
Öldürmeğe kast eyledi<br />
Gel gör beni aşk neyledi<br />
Gah eserim yeller gibi<br />
Gah tozarım yollar gibi<br />
Gah akarım seller gibi<br />
Gel gör beni aşk neyledi<br />
Akan sulayın çağlarım<br />
Dertli yüreğim dağlarım<br />
Yarim için ben ağlarım<br />
Gel gör be ni aşk neyledi<br />
Benzim sarı, gözlerim yaş<br />
Bağrım pare, ciğerim baş<br />
Halden bilen dertli kardaş<br />
Gel gör beni aşk neyledi<br />
Miskin Yunus biçareyim<br />
Baştan ayağa yareyim<br />
Dost elinden avareyim<br />
Gel gör beni aşk neyledi<br />
olmamdan kaynaklanıyor.<br />
Seyirciden aldığım geri dönüşler<br />
benim için önemli. Yorumlar<br />
olumlu yönde olunca seyircinin<br />
karşısına onun kadar önemli başka<br />
bir karakterle çıkmam ve bunun<br />
için biraz beklemem gerekiyordu.<br />
Yunus Emre’nin de bu anlamda iyi<br />
bir seçim olduğunu düşünüyorum;<br />
zaten şimdiden aldığım yorumlar<br />
da o yönde.<br />
Tarihi karakterleri<br />
canlandırmak genellikle<br />
risklidir. Performans konusunda<br />
başarısızlığa uğramamak için ne<br />
tarz önlemler alıyorsunuz<br />
İnsanların eleştirilerine göre<br />
sanatımı icra eden biri değilim.<br />
Oynadığım rollere ciddiyetle<br />
hazırlanıyorum. Akademik bir<br />
disiplinden geldiğim için rolümü<br />
özümseyip, onunla özdeşleşmeye<br />
çalışıyorum. Bir karakteri var eden<br />
şey yaşadığı ortamdır. Öncelikle<br />
yaşadığı ortamı, o dönemin<br />
getirdiği çevresel koşulları,<br />
toplumun siyasi ve kültürel yapısını<br />
araştırmanız gerekiyor. Örneğin<br />
Yunus Emre’nin yazdığı ‘Risaletü’n<br />
Nushiyye’ adında öğütler kitabını<br />
ve şiirlerini okudum. Karakterin<br />
ruhuna inmeye çalıştım. “Neden<br />
bu düşünce içerisinde”, “Onu<br />
bunları yazmaya iten neydi”<br />
gibi çözümlemeler yaptıktan<br />
sonra kendinizi o rolün akışına<br />
bırakıyorsunuz.<br />
Filmde Yunus Emre’nin aşkı<br />
arayışı bir nevi insanın kendini<br />
26 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
keşfetme öyküsü aslında. Bu rol<br />
sizi de içsel bir yolculuğa çıkardı<br />
mı<br />
Ben zaten hayatımda belli<br />
sorgulamalar yapan, kendi<br />
yolculuğumu devam ettiren bir<br />
insanım. Konservatuvarı bitirdim<br />
ama gerek yurtiçinde gerek<br />
yurtdışında çeşitli master class’lara<br />
(ustalık sınıfı) katıldım. Öğrenme<br />
sürecinin asla bitmeyeceğine inanan<br />
biriyim. Varoluş amacım açısından<br />
bir benzerlik taşıyor. Öte yandan<br />
Yunus’un ilahi aşk yolculuğu, kendi<br />
içindeki sorulara cevap arayışı,<br />
aslında her insanın akşam başını<br />
yastığa koyduğunda kendisine<br />
sorduğu sorularla eşdeğer… İnsan<br />
herkese yalan söyleyebilir ama<br />
kendine söyleyemez. Yunus’u<br />
tıpkı Nietzsche’nin ‘Böyle<br />
Buyurdu Zerdüşt’ kitabındaki<br />
gibi bir ‘zerdüşt’ olarak da<br />
değerlendirebiliriz aslında... Kendi<br />
varoluşunu arayan, zaaflarından<br />
sıyrılmak için nefsini terbiye etmeye<br />
çalışan…<br />
Bülent Emin Yarar, Altan<br />
Erkekli, Ahmet Mekin, Suna<br />
Selen gibi pek çok değerli<br />
sanatçının bir araya geldiği<br />
oyuncu kadrosuyla çalışmak<br />
nasıldı<br />
Set ortamı benim için yorucu<br />
geçti. Dört mevsimi ve tüm<br />
Anadolu coğrafyasını kapsayan bir<br />
yolculuk hikayesine dönüştü…<br />
Ciddi bir konsantrasyon süreci<br />
ve fiziki açıdan devamlılık<br />
gerektiriyordu. Bu proje için sadece<br />
oyuncu olarak değil, ideolojik<br />
27 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
ve sanatsal anlamda da<br />
toplumsal olaylara karşı belli<br />
bir duruşu olan, duyarlılık<br />
sahibi insanlar bir araya<br />
geldi. Böyle bir kadroyu<br />
kolay kolay bir araya<br />
getiremezsiniz. Bu anlamda<br />
onlarla beraber olmak ve<br />
kalıcı bir eser bırakmak<br />
benim için önemliydi.<br />
Adana Devlet Tiyatrosu<br />
sanatçısı<br />
Sinemanın yanı sıra<br />
tiyatroyu da ihmal<br />
etmiyorsunuz. Sizi bu<br />
sezon Adana Devlet<br />
Tiyatrosu’nda tek kişilik<br />
oyun ‘Bir İnsan, Bir Ağaç, Bir<br />
Köpek’te izleyeceğiz. Oyunun<br />
içeriğinden bahseder misiniz<br />
Yordan Radiçkov’un 1963 yılında<br />
yazdığı orijinal adı ‘Lazaritsa’<br />
BANA SENİ GEREK SENİ<br />
Aşkın aldı benden beni, bana seni gerek seni<br />
Ben yanarım dün ü günü, bana seni gerek seni<br />
Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim<br />
Aşkın ile avunurum, bana seni gerek seni<br />
Aşkın aşıkları öldürür, aşk denizine daldırır<br />
Tecelli ile doldurur, bana seni gerek seni<br />
Aşkın şarabından içem, Mecnun olup dağa düşem<br />
Sensin dün ü gün endişem, bana seni gerek seni<br />
Sufilere sohbet gerek, Ahilere Ahret gerek<br />
Mecnunlara Leyli gerek, bana seni gerek seni<br />
Eğer beni öldüreler, külüm göğe savuralar<br />
Toprağım anda çağıra, bana seni gerek seni<br />
Cennet Cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri<br />
İsteyene ver sen anı, bana seni gerek seni<br />
Yunus'dürür benim adım, gün geçtikçe artar odum<br />
İki cihanda maksudum, bana seni gerek seni<br />
olan bu oyun, dünyada bilinen<br />
bir eser. Oyun, doğa karşısında<br />
aciz olan insanın kendini efendi<br />
olarak görmesi ve her şeyi yok<br />
etme gücünü anlatıyor. Bugün<br />
Türkiye’de ve dünyada<br />
yaşananlara örnek olabilecek<br />
bir sanat eseri. Bu proje<br />
için çok önemli sanatçılar<br />
bir araya geldi. Oyunun<br />
dekor tasarımını Ali Cem<br />
Köroğlu yapıyor. Müziklerini<br />
dünyanın en önemli dört<br />
kontrtenorundan birisi olan<br />
Harun Ateş, rejisörlüğünü<br />
ise Umut Toprak üstleniyor.<br />
Dünyanın birçok yerinde<br />
oynayacak olan önemli bir<br />
performans oyunu.<br />
Oyun turne kapsamında<br />
temsil verecek mi<br />
Türkiye’de İstanbul,<br />
Ankara, İzmir ve daha<br />
birçok şehre turne kapsamında<br />
gideceğiz. Ayrıca yurtdışında da<br />
Varna, Moldova, Kişinev, hatta<br />
belki Amerika’da düzenlenen<br />
tiyatro festivallerinde oyunumuzu<br />
28 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
sahneleyeceğiz.<br />
Tiyatro alanında Türkiye’de<br />
olduğu kadar yurtdışında da<br />
birbirinden güzel projelere<br />
imza atıyorsunuz. Kimlerle<br />
çalışıyorsunuz<br />
Ben Eugenio Barba ile çalışıyorum.<br />
Barba, sahne sanatları alanında<br />
Peter Brook, Tadashi Suzuki,<br />
Anatoly Vasiliev gibi dünyanın<br />
sayılı yönetmenlerden biridir. Aynı<br />
zamanda merkezi Danimarka,<br />
Holstebro’da bulunan Odin<br />
Tiyatrosu’nun da sanat yönetmenidir.<br />
Bizim bildiğimiz anlamda klasik<br />
tiyatro eğitiminin dışında deneysel,<br />
fiziksel ve kültürler arası tiyatro<br />
çalışmaları yapar. Uluslararası<br />
oyuncularla çalışır. Ben 2008 yılında<br />
kendisinin ilk projesi olan ‘The<br />
Marriage of Medea’ ve 2009’da<br />
‘Hamlet’ adlı oyununda rol aldım.<br />
Eugenio Barba ile yollarınız nasıl<br />
kesişti<br />
2008 yılında Adana Tiyatro<br />
Festivali’ne gelmiş ve bütün oyuncu<br />
kadrosuyla oynadığı ‘Ode To<br />
Progress’oyununu sahnelemişti.<br />
Onunla çalışmak istediğimi belirten<br />
bir mektup yazdım. O da kabul etti.<br />
Onunla sürdürdüğüm çalışmalar<br />
Türkiye’de klasik metin tiyatrosu<br />
dediğimiz eğitimin çok daha dışında,<br />
evrensel dile hitap eden çalışmalar.<br />
Yabancı oyuncularla aranızda<br />
nasıl bir etkileşim oluyor<br />
Bu tarz yapımlarda dil asla<br />
ön planda değil. Oynanan<br />
eserlerde birçok farklı dil ve şarkı<br />
kullanılabiliyor. Kültürler arası<br />
bir çalışma yaptığınız ve sahne<br />
sanatının temeli de insan olduğu<br />
için hâlâ süregelen çok önemli<br />
dostluklarımız var. Hatta bu yıl Odin<br />
Tiyatrosu’nun 50’nci yılı kutlanacak.<br />
Barba’yla çalışan diğer ülkelerden<br />
arkadaşlarımızla Haziran ayında<br />
Danimarka’ya gideceğiz ve beraber<br />
kutlayacağız.<br />
29 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
Tunç Bilge<br />
Her Şey Orta Asya Kokuyor<br />
Dönem filmlerinde mekanın<br />
tarihi dokuyu verebilmesi<br />
çok önemli. Çekimler<br />
boyunca yönetmenin<br />
kafasında tasarladığı dünyayı<br />
yaratmakta zorlandığınız oldu<br />
mu<br />
Hayır. Çünkü ‘Yunus Emre’yi bir<br />
dönem filmi olarak ele aldığınızda<br />
hangi yüzyılda yaşadığını<br />
bildiğiniz ve araştırmalarınızı o<br />
yönde yaptığınız için başarısızlığa<br />
uğramıyorsunuz. O tarihte Anadolu<br />
Selçuklu Devleti’nin dağılma<br />
dönemi ve o döneme hakim<br />
olan kaos ortamı göze çarpıyor.<br />
Mimariden kostümlere kadar<br />
sergilenen tüm motiflerde Anadolu<br />
Selçuklu kültürünün hakim<br />
olduğunu görebiliyoruz.<br />
Senaryoyu okuduğunuz ilk<br />
anda tasarım ve üretim süreciniz<br />
nasıl şekillendi<br />
O dönemde oluşan tarikatlar,<br />
dergah niteliği taşıyan gruplar,<br />
Ahmet Yesevi’nin açmış olduğu<br />
yolda yürüyen insanlar olduğunu<br />
görüyorsunuz. Kıyafetlerde;<br />
takkelerden tutun da kumaşlara,<br />
motiflere kadar her şey Orta Asya<br />
kokuyor. Türkmen üslubu oldukça<br />
etkin bir şekilde kullanılmış. Sanat<br />
ekibi olarak neyi nerede aramamız<br />
gerektiğini bildiğimiz için iyi bir iş<br />
çıkardığımıza inanıyorum.<br />
Sinemada bu tarz epik bir<br />
hikaye işlendiğinde normal<br />
tasarımlardan ne farkı oluyor<br />
Hangi unsurlara daha fazla<br />
dikkat etmek gerekiyor<br />
Benim epik hikayelerde<br />
zorlandığım konu, dönem içi<br />
dönem problemidir. Mesela<br />
Selçuklu Devleti… Büyük Selçuklu<br />
ve Anadolu Selçuklu… Her ikisi de<br />
Türk olmasına rağmen aralarında<br />
farklılıklar var. Yine aynı şekilde<br />
Moğol İmparatorluğu… Cengiz<br />
Han Moğolu, Hülagû Moğolu…<br />
Aralarında bir İran geçişi var. Bu<br />
geçişte yaşanan farklılıkları tahayyül<br />
etmek güç... Yaşanan dönemi<br />
doğru yansıtabilmek adına onlarca<br />
kitap, antika kalıntıların yer aldığı<br />
30 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
İNTERNET<br />
GİŞESİ<br />
SİTEYE<br />
GIT<br />
TUNÇ BİLGE KİMDİR<br />
Kadir Has Üniversitesi Radyo-<br />
Televizyon ve Sinema Bölümü<br />
mezunu olan Tunç Bilge, sanat<br />
yönetmenliğinin yanı sıra dekor<br />
tasarımından plastik makyaja<br />
kadar sahne sanatları alanında<br />
uzmanlaşma çalışmalarını devam<br />
ettiriyor. ‘Cebehane’ adını verdiği<br />
atölyesinde kostüm tasarımı da yapan<br />
Bilge, ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisi başta olmak<br />
üzere daha pek çok projeye görsel açıdan<br />
destek sağlıyor.<br />
müzayede fotoğrafları, arşivlenmiş<br />
nadide eserler, kabartmaların yer<br />
aldığı yerli ve yabancı kaynaklar,<br />
illüstrasyon çizimleri gibi pek<br />
çok dayanağı temel alarak filme<br />
uyarlamaya çalıştık. Mesela el<br />
dokuması olmayan hiçbir kumaşın<br />
bu projede yer almasını istemedik.<br />
Çekimler 15 farklı ilde oldu<br />
Hallac-ı Mansur, Sarı Saltuk<br />
gibi yan karakterler filmde<br />
zamanı aşarak bir araya geliyor.<br />
Kostüm seçimi yaparken hangi<br />
özellikleri kıstas aldınız<br />
Tarihe baktığınız zaman<br />
belli dönemlerde kullanılan<br />
bazı figürlerin oldukça benzer<br />
olduğuna şahit oluyorsunuz.<br />
Bunları yakalamak da eğer<br />
dönemin özelliklerini iyi tespit<br />
edebildiyseniz çok da zor olmuyor.<br />
Mesela Hallac-ı Mansur ile Yunus<br />
Emre’nin yaşadığı dönemlerin<br />
farklı olması, onların aynı elbiseleri<br />
giymesine engel değil. Kültürel<br />
farklılıkları tabii ki olabilir. Mesela,<br />
Hallac-ı Mansur Arap coğrafyasına<br />
daha yakınken, Yunus Emre<br />
Anadolu-Türk coğrafyasına daha<br />
yakın. Ama yine de dokumalarda ve<br />
motiflerde belli başlı kök boyalar,<br />
renkler kullanıldığı için ayırmak<br />
çok da zor olmuyor. Tasavvuf<br />
kültürü de bir açıdan sentez<br />
yarattığı için işimiz kolaylaşıyor.<br />
Eserlerde göçebe bir kültür aramak<br />
yerine yüzünü daha Ortadoğu’ya<br />
dönmüş bir kültür arıyoruz.<br />
Çekimler15 farklı ilde, dört<br />
mevsimde gerçekleştirilmiş.<br />
Yunus Emre’nin Anadolu’da<br />
gezdiği duraklar mı ön planda<br />
tutuldu<br />
Tabii ki. Çünkü hem hissiyat<br />
hem de gerçeklik açısından bunu<br />
yapmamız gerekiyordu. Ama biz<br />
filmde daha çok Yunus Emre’nin<br />
Anadolu coğrafyasında gezmiş<br />
olduğu en güzel yerleri seyirciye<br />
sunmaya çalıştık. Mesela Ankara’da<br />
Nallıhan… Yunus Emre belki<br />
oraya gitmedi; ama sonuçta<br />
İç Anadolu’yu gezdi. O rotayı<br />
izlerken çekimler boyunca oralarda<br />
yaşayan insanların hissiyatını<br />
görmek de çalışmamıza farklı bir<br />
boyut kattı. Mesela Hacı Bektaş-ı<br />
Veli dergahında Yunus Emre<br />
heykelinin altında ağlayan bir dede<br />
gördük. Bu beni çok etkilemişti.<br />
Nallıhan dışında kar çekimlerini<br />
Kartepe’nin zirvesinde, İç Anadolu<br />
çekimlerimizi Kapadokya,<br />
Nevşehir, Kayseri, Erciyes Dağı,<br />
Aksaray’daki meralar ve düzlüklerde<br />
gerçekleştirdik. Van, Ulupamir<br />
köyünde bir oba kurduk. Yunus<br />
Emre’nin uyanışını sağlayan, o<br />
yokluk dönemine sebebiyet veren<br />
Moğol baskınını orada çektik ve<br />
sinematografik açıdan istediğimiz<br />
görüntülere ulaşabildik.<br />
31 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
Tuna Kiremitçi<br />
tuna.kiremitci@mybilet.com<br />
Tek kişilik kaybedenler kulübü<br />
Sinema eleştirmeni Murat<br />
Özer, ‘Bu İşte Bir Yalnızlık<br />
Var’ın film uyarlaması<br />
hakkındaki yazısının sonunda<br />
“Eğer müzisyen yalnızlığına dair<br />
çok daha iyi bir film izlemek<br />
isterseniz, Coen’lerin ‘Sen<br />
Şarkılarını Söyle’ filmine gidin”<br />
diyordu.<br />
Murat Özer dostumuzun hem<br />
sinema hem de müzik zevkine<br />
güvenimiz tam. Haliyle, güneşli bir<br />
kış günü kalktık gittik söz konusu<br />
Coen flmine.<br />
İtiraf edeyim, film hakkında<br />
yazılanları okuyunca (bir<br />
de oyuncular arasında John<br />
Goodman’ı görünce tabii),<br />
beklentim bir çeşit ‘Barton Fink’<br />
idi. Başarısız senaristin yerini bu<br />
sefer başarısız müzisyen mi almıştı<br />
yoksa<br />
Ama hiç de öyle çıkmadı. ‘Sen<br />
Şarkılarını Söyle’ daha gerçekçi, çok<br />
daha buruk ve mizah dozu değişik<br />
bir film. ‘Barton Fink’i çekmiş çifte<br />
dehanın süzülmüş, kemale ermiş<br />
33 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
ÇİLEKEŞ FOLK ŞARKICISININ BİZDEKİ KARŞILIĞI İSE<br />
HERHALDE NEŞET ERTAŞ YA DA FERDİ TAYFUR GİBİ<br />
EFSANELERİN GENÇLİK HALLERİ OLABİLİR. GÜZEL<br />
OLUR BÖYLE BİR FİLM.<br />
hali belki de.<br />
Film, baş karakterin sahnede<br />
söylediği folk şarkısıyla açılıyor.<br />
Küçük ve izbe bir kulüp burası.<br />
Hayalci müzisyenler, parlayana<br />
ya da kendilerini köprüden atana<br />
kadar burada sahneye çıkıyorlar.<br />
Adamımız Llewyn, şarkısında<br />
durumu mükemmelen özetliyor.<br />
Coen kardeşler sanatlarının<br />
olgunluk dönemine varmış. Ya<br />
da bu seferlik öyle sürprizlerle<br />
şaşırtmak, absürt esprilerle<br />
güldürmek, çılgın öykülerle<br />
başımızı döndürmek istememiş<br />
canları. Bir folk şarkısı gibi sakin<br />
ve derinden nüfuz edecek bir şey<br />
amaçlamışlar. Aldığı övgülere ve<br />
ödüllere bakılırsa bunu başarmışlar<br />
da.<br />
Öte yandan, o alıştığımız<br />
bağımsız Amerikan filmlerine de<br />
çok benzemiyor. Belki “Avrupa<br />
kafasıyla çekilmiş bir Amerikan<br />
filmi” diyebiliriz buna. Cannes<br />
jürisinin seveceği türden.<br />
Film orijinal adını, baş karakter<br />
Llewyn Davis’in çıkardığı ilk ve tek<br />
solo albüm olan ‘Llewyn Davis’in<br />
İçdünyası’ndan alıyor. Bu başarısız<br />
albüm ismi, Coen’lerin elinde<br />
başarılı ve esprili bir film adına<br />
dönüşmüş.<br />
Sahiden de Llewyn arkadaşımızın<br />
film boyunca yaptığı tek şey<br />
kendisini anlayacak birini aramak<br />
zaten. Anlayacak ve yaptığı müziğin<br />
hakkını verecek. Ona yatacak<br />
bir yer gösterecek. Rahmetli<br />
Müslüm Gürses gibi “Hayatta üç<br />
ana maddeyi seveceksin” diyecek.<br />
“Ananı, babanı, bir de seni<br />
anlayanı.”<br />
Beraber çaldığı ortağı<br />
intihar ettiğinden beri kendini<br />
toplayamamış bir müzisyenin<br />
hikayesi bu. Ne dünyayla ne<br />
de insanlarla gerekli iletişimi<br />
kurabiliyor. Sırtında paltosu,<br />
cebinde parası, önünde geleceği<br />
olmayan, kar yağarken titreyen bir<br />
kaybedenin, tek kişilik kulübünde<br />
geçiyor bütün hikaye.<br />
Zaman zaman bir eski sevgili,<br />
umursamaz menajer, birkaç vefalı<br />
dost ya da nevrotik abla dahil<br />
oluyor öyküye ama kulüp tek kişilik<br />
34 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
kalmaya devam ediyor. Bu kulübün<br />
çalışanı da, yöneticisi de, hayranı<br />
da aynı. Bu kadar yükü taşıyamıyor<br />
haliyle, hikaye ilerledikçe düşüyor<br />
da düşüyor Llewyn’in omuzları.<br />
Köprüden atlayıp intihar eden eski<br />
ortağını daha sık yadediyor.<br />
Türküler gibi sade, süssüz, hatta<br />
zaman zaman tekdüzelik içinde<br />
sürüp gidiyor hikaye. Adamımız<br />
John Goodman olaya girdikten<br />
sonra bile istifini bozmuyor. Çünkü<br />
her şey orijinal isimdeki gibi,<br />
Llewyn Davis’in içinde geçiyor<br />
aslında. Dünyaya değil de, onun iç<br />
dünyasına bakar gibiyiz.<br />
Coen’ler kara mizahlarını<br />
dozunda kullanarak filmin akıp<br />
gitmesini sağlamışlar. Hele tam<br />
yerinde yaptıkları bir Bob Dylan<br />
esprisi var ki, acı acı gülümsetiyor<br />
insanı.<br />
Başroldeki Latin kökenli Oscar Isaac<br />
aynı zamanda şarkıcıymış. Bir müzisyeni<br />
canlandırırken yakaladığı doğallığın sırrı<br />
biraz da burada olsa gerek. Bizler de<br />
müzisyeni canlandıran bir oyuncunun<br />
gerçekten müzisyen olmasının önemini<br />
bir kez daha anlıyoruz. Oscar Isaac<br />
sadece oyunculuğuyla değil, gitarıyla<br />
olan bütün o aşk-nefret ilişkisinde<br />
veriyor, ‘çalgıcı’ olmanın gerçekliğini.<br />
Ayrıca, yorumculuğu da Amerikan<br />
folkunu sevenler için hiç fena değil.<br />
Çilekeş folk şarkıcısının bizdeki<br />
karşılığı ise herhalde Neşet Ertaş ya da<br />
Ferdi Tayfur gibi efsanelerin gençlik<br />
halleri olabilir. Güzel olur böyle bir<br />
film.<br />
İlginç olan şu ki, folklorik temaları<br />
işleyip Cannes’da ödül almak aslında<br />
şarklı sinemacıların işidir. Zaten<br />
Avrupa’nın doğuyu nasıl gördüğünü<br />
de onların filmleri sayesinde anlarız.<br />
Sonuçta ‘yerli’ bir bakış değildir bu.<br />
Her zaman az-çok turistiktir. Coen’ler<br />
bu işi tersten yaparak aslında ilginç bir<br />
şey denemişler: Amerikan kültürüne<br />
Avrupalıların gözüyle, Cannes kafasıyla<br />
bakmayı. ‘Sen Şarkılarını Söyle’ sırf bu<br />
deneye tanık olmak adına bile izlemeye<br />
değer.<br />
COEN KARDEŞLER SANATLARININ OLGUNLUK<br />
DÖNEMİNE VARMIŞ. YA DA BU SEFERLİK ÖYLE<br />
SÜRPRİZLERLE ŞAŞIRTMAK, ABSÜRT ESPRİLERLE<br />
GÜLDÜRMEK, ÇILGIN ÖYKÜLERLE BAŞIMIZI<br />
DÖNDÜRMEK İSTEMEMİŞ CANLARI. ALDIĞI<br />
ÖVGÜLERE VE ÖDÜLLERE BAKILIRSA BUNU<br />
BAŞARMIŞLAR DA.<br />
35 www.mybilet.com
TİYATRO<br />
Tiyatro’nun Yaşam Savaşı-I<br />
SESSİZCE İZLEYİCİSİNİ<br />
BEKLİYOR<br />
Yüzyıllardır ‘insanı insana, insanla, insanca’ anlatan tiyatro, güldürüyor, ağlatıyor,<br />
düşündürüyor, kuşkulandırıyor, arayışa yönlendiriyor. Türkiye’de tiyatronun içinde<br />
bulunduğu zorlu koşullara dikkat çeken ‘Tiyatro’nun Yaşam Savaşı’ dosyamızın ilk<br />
bölümünde, gelişimi kısaca ele alıyoruz... Belgin Elçioğlu<br />
Eski Yunanca’da ‘görme yeri’<br />
anlamına gelen ‘théatron’dan<br />
türemiş ‘tiyatro’ sözcüğü. İlk<br />
tiyatro şenliğinin milattan<br />
önce 534 yılında Atina’da<br />
yapıldığı söyleniyor. Bağbozumu<br />
ve şarap tanrısı Dionysos için<br />
yapılan dini törenler, dekor ya da<br />
kostüm olmadan gerçekleştirilir,<br />
oyuncuların ellerinde tuttukları ve<br />
yeri geldikçe yüzlerine koydukları<br />
maskelerle verilirmiş. Bugün<br />
tiyatronun simgesi haline gelen<br />
‘gülen’ ve ‘ağlayan’ maskeler işte<br />
bunu simgeliyor. O dönemde<br />
‘tiyatro’ yalnızca trajedi ve<br />
komediden oluşurken, yüzyıllar<br />
içinde gelişen, tarihinden<br />
Aristophanes’in, onun ardından<br />
Shakespeare’in, Çehov’un, ‘metod<br />
oyunculuğu’ sistemini getiren<br />
Stanislavski’nin ve daha pek çok<br />
yazarın ve oyuncunun geçtiği<br />
tiyatro, günümüzde pek çok alt<br />
türden oluşan görkemli bir gösteri<br />
sanatı.<br />
37 www.mybilet.com
TİYATRO<br />
Gelenekselden moderne<br />
Ülkemizde ise tiyatro, batılı<br />
anlamda gelişmeye başladığı<br />
19’uncu yüzyıla kadar, genellikle<br />
meddah, Karagöz-Hacivat,<br />
ortaoyunu gibi gösteri türlerinin<br />
yer aldığı geleneksel çizgide var<br />
oldu. 19’uncu yüzyıldan bu<br />
yana ise, Batı ülkelerinin ünlü<br />
topluluklarının İstanbul’da<br />
verdikleri temsillerle bu tiyatro<br />
tarzını tanıyan tiyatromuz, modern<br />
çizgideki ilk ürünlerini Ermeni<br />
topluluklarının etkinlikleriyle<br />
verdi. Türk oyuncuların katılımı,<br />
yeni toplulukların kurulması,<br />
tiyatro binalarının yapılması, en<br />
önemlisi, yerli oyun yazarlarının<br />
yetişmesiyle gelişimini sürdürdü.<br />
İlk Türk oyunu olarak tarihe<br />
geçen Şinasi’nin ‘Şair Evlenmesi’<br />
başta olmak üzere, Tanzimat<br />
İLK TÜRK AKTRİS<br />
Sahneye çıkan Türk ve müslüman ilk kadın<br />
Afife Jale’dir. 1902 doğumlu sanatçı, 1919’da<br />
Hüseyin Suat’ın ‘Yamalar’ adlı oyununda,<br />
Emel rolüyle ilk kez sahneye çıktı. Babası<br />
tiyatrocu olmasına karşıydı ve oyunculuğu<br />
‘hafiflik’ olarak görmekteydi. Artan baskılar<br />
nedeniyle Dârülbedayi’den çıkarıldı. Maddi<br />
ve manevi sıkıntılar yaşadığı bu dönemde<br />
doktoru baş ağrılarını morfinle tedavi<br />
etme yoluna gitmişti. 1923’te Atatürk’ün<br />
emriyle Türk kadınları sahneye çıkabilmeye<br />
başladıysa da, Afife Jale çok sevdiği<br />
tiyatroyu bir süre sonra bırakmak zorunda<br />
kaldı.<br />
döneminde ve Meşrutiyet<br />
döneminde ünlü yazarlarımızın<br />
yazdıkları oyunlarla zengin bir<br />
birikime kavuşan tiyatromuz siyasal<br />
olaylara koşut olarak, özellikle<br />
İstanbul’da, toplumun özlemlerini,<br />
heyecanlarını, umutlarını, düş<br />
kırıklıklarını yansıtan hareketli<br />
bir sahne ortamı yarattı, tiyatro<br />
topluluklarının turne temsilleriyle<br />
bir ölçüde Anadolu halkına da<br />
38 www.mybilet.com
TİYATRO<br />
tanıtıldı. 1914’te önce tiyatro<br />
okulu olarak tasarlanan, daha<br />
sonra belediyeden ödenekli bir<br />
tiyatro topluluğuna dönüşen<br />
Dârülbedayi’nin kurulması,<br />
Cumhuriyet öncesinde tiyatro<br />
sanatı adına gerçekleştirilen önemli<br />
bir adım oldu.<br />
Cumhuriyet dönemi<br />
Cumhuriyet döneminde ise,<br />
devletin tiyatroya ilgi gösterdiğini<br />
ve destek sağladığını, ödenekli ve<br />
özel tiyatroların sayısının arttığını,<br />
Anadolu’da da yaygınlaştığı<br />
görüyoruz. Atatürk’ün tiyatro<br />
sanatına önem vermesi, tiyatro<br />
sanatçılarına saygıyla yaklaşması,<br />
özellikle de, müslüman Türk<br />
kadınının oyuncu olarak<br />
sahneye çıkmasını sağlaması<br />
Türk tiyatrosunun gelişmesinde<br />
büyük rol oynamıştı. Zaman<br />
içerisinde, çok büyük oyuncular,<br />
çok büyük yazarlar yetişti. Türk<br />
seyircisinin tiyatroya olan ilgisi<br />
de zaman zaman inişli-çıkışlı<br />
bir grafik izledi. Bu konu çok<br />
kapsamlı olduğundan, Türkiye’de<br />
tiyatronun durumunu, özellikle<br />
bağımsız tiyatro topluluklarının<br />
yaşadıkları güçlükleri, tarafların<br />
beklentilerini, yapılması<br />
gerekenleri ve yapılabilecekleri<br />
gelecek sayımızda mercek altına<br />
alacağız.<br />
PERDE!<br />
Türk tiyatrosunun en önemli<br />
yazarlarından biri olan Haldun<br />
Taner’in yazdığı, esas olarak Türk<br />
Tiyatrosunun kendi kimliğini<br />
arayış serüvenini anlatan<br />
‘Sersem Kocanın Kurnaz Karısı’<br />
oyununda, 1843-1903 yılları<br />
arasında yaşamış, yönetmenoyuncu<br />
Tomas Fasulyeciyan<br />
rolündeki usta Münir Özkul<br />
ile özdeşleşmiş unutulmaz<br />
tirad şöyle der: “Zaten aktör<br />
dediğin nedir ki Oynarken<br />
varızdır, yok olunca da sesimiz<br />
bu boş kubbede bir hoş seda<br />
olarak kalır. Bir zaman sonra da<br />
unutulur gider. Olsa olsa eski<br />
program dergilerinde soluk birer<br />
hayal olur kalırız. Göroorum,<br />
hepiniz gardoroba koşmaya<br />
hazırlanıorsunuz. Birazdan<br />
teatro bomboş kalacak. Ama<br />
teatro işte o zaman yaşamaya<br />
başlar. Çünkü Satenik’in bir<br />
şarkısı şu perdelere takılı<br />
kalmıştır. Benim bir repliğim<br />
şu pervaza sinmiştir. Hıranuş’la<br />
Virginia’nın bir diyaloğu eski<br />
kostümlerden birinin yırtığına<br />
sığınmıştır. İşte bu hatıralar o<br />
sessizlikte saklandıkları yerden<br />
çıkar, bir fısıltı halinde sahneye<br />
dökülürler. Artık kendimiz yoğuz.<br />
Seyircilerimiz de kalmadı. Ama<br />
repliklerimiz fısıldaşır dururlar<br />
sabaha kadar. Gün ağarır,<br />
temizleyiciler gelir, replikler<br />
yerlerine kaçışır… Perde!”<br />
39 www.mybilet.com
MÜZİK<br />
Barış Akpolat<br />
baris.akpolat@mybilet.com<br />
Bu listeler hiç bitmez<br />
Bu yıl çok güzel isimler yeni albümlerini yayınlacak. Hepsini merakla bekliyoruz,<br />
çıktığı zaman da hemen tüketip yenilerini bekleyeceğiz. Metallica, U2, Lana Del<br />
Rey, Johnny Cash gibi efsanelerin yeni albümleri vesilesiyle bir liste yaptım. Takipte<br />
kalalım, neler çıkacakmış haberdar olalım.<br />
2014’un en kurak zamanını<br />
geçiriyoruz. Hayır, iklimden<br />
bahsetmiyorum. Albüm<br />
çıkmıyor. Her yıl olduğu gibi<br />
yılın ilk ayları, müzik dünyasında<br />
dedikoduların döndüğü, albümlerin<br />
paketlendiği dönemdir. Radyoda<br />
çalacak yeni şarkı bulamadığım,<br />
kritiğini yapacak yeni albüm<br />
olmadığı bu dönemde ‘en merakla<br />
beklenen albümler’ listeleri<br />
yapılmaya başlanır. Müzik<br />
dünyasında listeler asla bitmez,<br />
bitemez… Yıl sonu, yıl başı, en iyi,<br />
en kötü, en hayal kırıklığı yaratan<br />
vb… derken ortalık listelerle<br />
dolup taşar. 2014’te de inanılmaz<br />
albümlerle karşılaşacağız. Altı<br />
yıldır, arada üç boyutlu konser<br />
filmi ve Antarktika’da konser gibi<br />
ilginç işlere imza atsa da albüm<br />
çıkartmayan Metallica, 2012’de<br />
büyük patlama yaratan Lykke Li,<br />
‘Wasting Light’ gibi efsane bir<br />
albüm yapan Foo Fighters, Yeni<br />
Çıkanlar kategorisinde parlayan<br />
Alabama Shakes, uzun süredir<br />
merakla beklenen U2 ve geçen<br />
yıl ortalığı kasıp kavuran Lana<br />
Del Rey gibi isimler bu yıl yeni<br />
albümleriyle karşımıza çıkıyor.<br />
Belki de en merakla beklediğim<br />
isim Johnny Cash; çünkü oğlunun<br />
bulduğu, daha önce hiç gün yüzü<br />
görmemiş şarkıları bu yıl albüm<br />
halinde sunulacak. Her grubu uzata<br />
uzata ağdalı ağdalı anlatabilirdim,<br />
41 www.mybilet.com
MÜZİK<br />
ama şimdi yerimiz bol diye lafı<br />
uzatıp canınızı sıkmayacağım.<br />
Ansiklopedik bilgi vermeyeyim,<br />
albümler yayınlandıkça tek tek<br />
inceler anlatırım. Aşağıda bir liste<br />
göreceksiniz. Her hafta olduğu<br />
gibi bu hafta da bir liste yaptım<br />
ve 2014’te merakla beklediğim<br />
grupların en sevdiğim eski<br />
şarkılarını dahil ettim. Listeyi<br />
bu haftanın konsepti gereği 15<br />
şarkıya genişlettim ve tür ayrımı<br />
yapmadım. Hani okuyunca “Bu<br />
adamın kafası da amma karışık”<br />
demeyin diye... Bu isimlerin<br />
albümlerini merakla bekliyorum.<br />
PLAYLIST<br />
2014’e damga vuracak isimler...<br />
1- Foo Fighters - Rope<br />
2- Metallica - The Outlaw Torn<br />
3- Down - Learn From This<br />
Mistake<br />
4- Alabama Shakes - Hold On<br />
5- U2 - Vertigo<br />
6- Halestorm - Love Bites (So Do I)<br />
7- Lykke Li - I Follow Rivers (The<br />
Magician Remix)<br />
8- Johnny Cash - Hurt<br />
9- Drive-By Tuckers - Pauline<br />
Hawkins<br />
10- Lana Del Rey - Born To Die<br />
11- Sixx A.M. - This Is Gonna Hurt<br />
12- Frank Ocean - Pyramids<br />
13- Tom Petty & The<br />
Heartbreakers – Runnin' Down A<br />
Dream<br />
14- Rihanna - Diamonds<br />
15- Jack White - Sixteen Saltines ❏<br />
HAFTANIN ALBÜMÜ<br />
Murat İlkan - Fanus / Sony Music<br />
Pentagram’dan bilirsiniz adını. Aslında<br />
kökleri daha eskilere gidiyor. Pentagram<br />
onun albümlendiği gruptu, sesini<br />
Anatolia’yla duyduk pek çoğumuz, ama<br />
öncesi de var İlkan’ın. Sawdust grubuyla<br />
progresif rock/metal zaten yapıyordu.<br />
Onbeş yıl Pentagram’da vokalleri üstlendi.<br />
Daha sonra, kurtulması zor bir hastalığa<br />
yakalanarak sahnelerden uzaklaştı,<br />
Pentagram’dan da ayrılmak zorunda<br />
kaldı. Fakat solo projesine ve tedavisine<br />
odaklanıp hastalığı yendi. Sonunda dört<br />
yıldır üstünde çalıştığı ilk solo albümü<br />
‘Fanus’u yayınladı. Ülkemizde albümlerine<br />
pek sık rastlamadığımız progresif metal<br />
albümlerinden biri piyasaya çıkmış oldu<br />
böylelikle. Albümde biri İngilizce (Mirror<br />
Mirror) olmak üzere yedi şarkı var. Benim<br />
favorilerim Yaramaz Çocuk, Fanus, Mirror<br />
Mirror, Dil ve Yalan. Memlekette böyle<br />
albümlere cidden ihtiyacımız var. Klibi<br />
izleyip tweet atmak, stream servislerinden<br />
dinlemek yetmez. O CD alınmalı!<br />
Twitter’dan iyi dilek servisimiz başlamıştır<br />
Geçen hafta, Nejat İşler’in<br />
hastalığına fazlasıyla canımız<br />
sıkıldı. Septik şok ve<br />
enfeksiyon tanısıyla hastaneye<br />
kaldırıldığını gecenin bir vakti<br />
öğrendiğimiz oyuncu hakkında<br />
öyle tweet’ler atıldı ki, sanırsınız<br />
adam hayatını kaybetti. Halbuki<br />
yoğun bakımdaydı. Twitter’da çok<br />
garip bir kitle var. 140 karakterde<br />
birkaç retweet için öyle bir duygu<br />
sömürüsü yapılıyor ki aklım<br />
duruyor. Sanki Nejat İşler’in<br />
kankası, arkadaşı, anası, babasıyız.<br />
‘Evladım’ ‘Koçum’ ‘Aslanım’lar<br />
havada uçuşuyor. Burada inanılmaz<br />
bir ikiyüzlülük var. Buna ister<br />
‘ölüm pornosu’, isterseniz ‘ünlü<br />
hayatı pornosu’ diyelim; aşağı<br />
yukarı aynı şey. Adam İstanbul<br />
gece hayatına çıkıp bir bar<br />
kapısında sarhoş<br />
görüldüğü zaman<br />
“İyi de bize ne, sana<br />
ne” demeyip elinde<br />
çekirdeğiyle izleyenler<br />
şimdi Twitter gibi<br />
sosyal mecralardan<br />
onun hakkını korur<br />
hale geldi. Emin olun sizin attığınız<br />
tweet sayesinde kimse iyileşmiyor.<br />
Siz yine atın, ama en azından<br />
duygu sömürüsü yapmayın.<br />
Öncelikle belirtelim Nejat İşler’in<br />
durumu aldığımız bilgilere göre<br />
iyiye gidiyor. Fakat vücudunda<br />
enfeksiyon olduğu için<br />
tam anlamıyla iyileşme<br />
süreci elbette biraz<br />
uzun sürecek. Umarım<br />
iyileşir ve Rock’n Roll<br />
sahalarına geri döner.<br />
Onun gibi hazır sunulanı<br />
kabul etmeyen, piyasadan çok<br />
farklı bir yerde duran, çıkıntı ve<br />
uyumsuz şahsiyetlere ihtiyacımız<br />
var. Uyumsuzlar çoğaldıkça<br />
toplumlar nefes alır.<br />
42 www.mybilet.com
TİYATRO<br />
BU YAZARA DİKKAT!<br />
‘Ne İstediniz’ isimli oyunla Şişli’de Gönül Ülkü-Gazanfer Özcan Sahnesi’nde<br />
izleyicisiyle buluşan Paso Tiyatro’nun kurucularından Apo Kaya, yeni nesil yazarlar<br />
arasında yer alıyor. Sürpriz finalle sona eren oyun, bir şizofrenin verdiği savaşı ve<br />
hayata tutunma çabasını anlatıyor.<br />
Aynı anda iki farklı gerçekliğe<br />
inanmak... Şizofreni’nin basit<br />
tanımı bu şekilde yapılıyor.<br />
Genel anlamda bakıldığında,<br />
sanatta da ‘sanal’ bir dünya<br />
yaratıldığı düşünülürse, sanat için<br />
verimli bir konu olabiliyor aynı<br />
zamanda.<br />
‘Ne İstediniz’, bir şizofrenin<br />
verdiği savaşı ve hayata tutunma<br />
çabasını anlatıyor. Daha sahnenin<br />
perdeleri açılmamışken bile çalıp<br />
duran telefon, gazeteci Suzan’ın<br />
komşusu Ercan’ın telefonu. Beş<br />
gündür durmadan duyduğu telefon<br />
sesinden artık iyice rahatsızlık<br />
duyan Suzan, evde kimsenin<br />
olmadığını anlayınca apartman<br />
görevlisi Kemal ile birlikte içeri<br />
girmeye karar veriyor. Sonunda<br />
telefonu açıp cevaplıyorlar ve<br />
tehlike başlıyor.<br />
Belgin Elçioğlu<br />
belgin.elcioglu@mybilet.com<br />
44 www.mybilet.com
TİYATRO<br />
Hafızada isimlere yer yok<br />
Suzan, Kemal dışında hiç<br />
kimsenin ismini hatırlayamıyor.<br />
Peki neden Oyunun seyri sırasında<br />
bunu da öğreniyoruz, ancak şunu<br />
da belirtmek gerek ki, oyunun<br />
yazarı ve yönetmeni Apo Kaya bir<br />
röportajında oyunun Diyarbakır’da<br />
geçen çocukluğundan izler taşıdığını,<br />
kendisinin de Suzan gibi isimleri<br />
hiç hatırlayamadığını söylemiş.<br />
Sonra, Ercan’ı aramaya gelen<br />
Mesut ve Ece ile karşılaştıklarında<br />
ortaya çıkan gerilimli durumda,<br />
Suzan’ın isimleri hatırlayamaması<br />
önemli bir rol oynuyor. Oyunun<br />
komik ve gerilimli kısmı burası.<br />
Tam “Tamam, anlaşıldı” derken,<br />
eve sonradan gelen Gökay’ın<br />
anlattıklarıyla kafamız karışıveriyor.<br />
Gelişen olaylar, hikayenin hiç de<br />
başta zannettiğimiz gibi olmadığını<br />
gösteriyor.<br />
Oyunun konusu ve seyri ile ilgili<br />
olarak çok fazla bir şey anlatmak<br />
mümkün değil; zira belli bir<br />
noktadan sonrası ‘ipucu verme’<br />
sınıfına giriyor. Suzan rolündeki<br />
Didem Balçın’ın performansı çok<br />
etkileyici. Utangaç ve çekingen<br />
APO KAYA KİMDİR<br />
1977, Diyarbakır doğumlu olan Apo Kaya,<br />
ilk, orta, lise öğrenimini Diyarbakır’da<br />
tamamladı. 1989’da Diyarbakır Şehir<br />
Tiyatrosu Çocuk Kulübüne girdi ve çocuk<br />
oyunlarında oynadı. 1996’da girdiği Müjdat<br />
Gezen Sanat Merkezi’nden 2000 yılında<br />
mezun oldu. 2004 yılında Müjdat Gezen<br />
Sanat Merkezi’nde eğitmenlik yapmaya<br />
başladı ve halen aynı kurumda eğitmenlik<br />
yapıyor. İlk oyunu ‘Dur Bi Dakka!’ 2011-<br />
2012 sezonunda Paso Tiyatro tarafından<br />
sahnelendi.<br />
NE İSTEDİNİZ<br />
YAZAN – YÖNETEN: APO KAYA<br />
GENEL KOORDİNATÖR:<br />
HÜLYA DEMİRTAŞ<br />
REJİ ASİSTANI: SİMGE ATAY<br />
IŞIK TASARIM: İSMAİL OĞUZ<br />
EFEKT UYGULAMA:<br />
BAŞAK KALKAN<br />
IŞIK UYGULAMA:<br />
UMUT AKBIYIK<br />
SAHNE AMİRİ: MURAT ARDA<br />
MÜZİK DİREKTÖRÜ:<br />
SEÇİL AKIN<br />
DEKOR KOSTÜM: GAMZE KUŞ<br />
AFİŞ FOTOĞRAF:<br />
FETHİ KARADUMAN<br />
AFİŞ TASARIM:<br />
BERKCAN OKAR<br />
45 www.mybilet.com
TİYATRO<br />
apartman görevlisi Kemal,<br />
‘femme fatale’ Ece, onun sevgilisi<br />
komik mafya Mesut ve ilerleyen<br />
dakikalarda oyuna dahil olan Gökay<br />
şahane karakterler.<br />
Bu arada, oyunun bir yerinde<br />
yan odada da olsa bir silah patlıyor,<br />
irkilmemek için ‘tetikte’ olmakta<br />
fayda var. Oyunun sonundaki<br />
barkovizyonda da ayrı bir sürpriz<br />
olarak ünlü ve tecrübeli oyuncu<br />
Mustafa Alabora yer alıyor.<br />
Oyunun broşüründe ismi yer aldığı<br />
için sürpriz değil gibi görünse<br />
de, her şeyin ortaya çıktığı anda<br />
Didem Balçın’ın tiradının ardından<br />
bir de bu derinlikli performans<br />
gerçekten sarsıcı bir etki bırakıyor.<br />
Yalnız bir eleştirim var ki, o da,<br />
barkovizyon gösterilirken ekrandaki<br />
görüntülerin bir kısmının dekor<br />
parçalarının üzerine taşması. Ama<br />
bu durum, gördüklerimizin etkisini<br />
kaybettirmiyor yine de. Bunda<br />
önemli bir rol üstlenen, sözleri Apo<br />
Kaya’ya, bestesi Seçil Akın’a ait ‘Ne<br />
İstediniz’ şarkısını da unutmamak<br />
gerek.<br />
Hani Türk tiyatrosunun<br />
gelişebilmesi için Türk yazarların<br />
yazdıkları oyunlara ihtiyaç olduğu<br />
konusunda pek çok uzman hemfikir<br />
ya, burada da bir kez daha ortaya<br />
çıkıyor ki, Apo Kaya gibi pek çok<br />
yazar daha çok oyun yazmalı, biz de<br />
daha çok seyretmeliyiz.<br />
OYUNCULAR<br />
SUZAN: DİDEM BALÇIN<br />
KEMAL: OLGUN TOKER<br />
ECE: LİLA GÜRMEN<br />
MESUT: GÜRSU GÜR<br />
GÖKAY: SÜLEYMAN FELEK<br />
BARKOVİZYON<br />
OYUNCULAR: MUSTAFA<br />
ALABORA, LARA YALÇIN,<br />
FURKAN YÜCEL<br />
DIŞ SES: NECİP MEMİLİ<br />
BARKOVİZYON YÖNETMENİ:<br />
VOLKAN GÜNSÜR<br />
BARKOVİZYON<br />
GÖRÜNTÜ YÖN.:<br />
MEHMET ALİ DAMLAR<br />
46 www.mybilet.com
TİYATRO<br />
Haldun<br />
Dormen<br />
Begüm Yılmaz<br />
begum.yilmaz@mybilet.com<br />
TÜRK TİYATROSUNUN İLK<br />
MÜZİKALİ YENİDEN SAHNEDE<br />
Masalsı serüvenini bu kez İstanbul, Tarlabaşı’nda sürdüren ‘Sokak Kızı İrma’,<br />
güncellenmiş versiyonuyla tiyatroseverlerin karşısında! Türk İrma’nın yaratıcısı<br />
tiyatronun duayen ismi Haldun Dormen MyBilet e-dergi’ye konuştu. Komedi ve<br />
müzikallerden büyük keyif aldığını belirten Dormen: “Şu karmakarışık günlerde<br />
insanları keyiflendirmek ve dünyanın bütün o ağırlığı içinde kahkaha attıklarını<br />
görmek çok hoşuma gidiyor” diyor. Röportaj: Begüm Yılmaz<br />
Kızı İrma’ ilk<br />
sahnelendiği tarihten<br />
‘Sokak<br />
55 yıl sonra tekrar sizin<br />
rejisörlüğünüzde seyircisiyle<br />
buluştu. Oyunu yeniden sahneye<br />
koyma fikri nasıl gelişti<br />
İrma, 1961’de sahnelendiği<br />
zaman olağanüstü bir ses getirdi.<br />
İnanamadım… O zamanlar 2500<br />
kişilik Atlas Sineması hiç aklımızda<br />
yokken tıklım tıklım doldu. Tabii<br />
bu da bizi çok mutlu etti. Gülriz’i<br />
(Sururi) büyük bir star yaptı. Gülriz<br />
sonrasında İrma’yı iki kere daha<br />
oynamak istedi. Hepsini de ben<br />
sahneye koydum. Fakat hiçbiri ilki<br />
kadar başarılı olmadı. Bu sefer de<br />
aklıma “Acaba İrma’yı Türkiye’ye<br />
getirip, İstanbul’a yerleştirsem<br />
nasıl olur” diye bir fikir geldi.<br />
Bakırköy Belediye Tiyatroları’ndaki<br />
(BBT) imkanları da bu doğrultuda<br />
kullanmak istedim. Fikrim herkese<br />
parlak geldi ve böylelikle oyunu<br />
baştan yazdım. Bence bu hali<br />
Türkiye’ye çok iyi oturdu. İrma’nın<br />
isminin neden İrma olduğu bile<br />
47 www.mybilet.com
TİYATRO<br />
oyunda anlatılıyor. Ben çok<br />
memnunum. Gayet keyifli bir şey<br />
yaptığımıza inanıyorum.<br />
Bu sezon sahnelediğiniz başka<br />
oyunlar da var mı<br />
Aslında bu sene üç oyun iç içe<br />
sahnelenmiş oldu. İrma’nın yanı<br />
sıra eş zamanlı olarak Aziz Nesin’in<br />
‘Hadi Öldürsene Canikom’unu ve<br />
Mersin Devlet Opera ve Balesi’nde<br />
‘Lüküs Hayat’ı da sahneye koydum.<br />
Onları da görmenizi çok isterim.<br />
Çünkü gerçekten çok komik<br />
oldular. İlk defa Aziz Nesin’in bir<br />
oyununu sahneliyor olmak da beni<br />
ayrıca mutlu etti. Lüküs Hayat’ı<br />
da İrma gibi baştan yazdım. Üç<br />
SİNEMAYA UYARLANDI<br />
Alexander Breffort’un ‘Les Harengs Terribles’<br />
adlı oyunundan uyarlanan ünlü Fransız<br />
müzikali ‘Irma la Douce’ Türkçe’ye ‘Sokak<br />
Kızı İrma’ adıyla kazandırıldı. 1963’te Billy<br />
Wilder tarafından sinemaya uyarlanan<br />
yapıtın başrollerini Jack Lemmon ve Shirley<br />
MacLaine paylaştı.<br />
perdeyi iki perdeye indirdim.<br />
Dekor sayısını azalttım. Pek çok şey<br />
değiştirdim.<br />
Oyunları güncellemek<br />
gerekiyor mu<br />
Tabii, yoksa seyirci kabul<br />
etmiyor. O kadar çabuk değişiyor<br />
ki her şey… Üç genç asistanım<br />
olduğu ve öğrencilerimle<br />
çok yakın olduğum için ayak<br />
uydurabiliyorum. Yoksa “Eskiden<br />
böyle değildi!” diyerek arayı<br />
kapatamazsınız. ‘Lüküs Hayat’ı<br />
ikinci kez 1985’te sahneye<br />
koyduğum zaman; eski Türkçe<br />
kelimeleri Cemal Reşit Rey ve<br />
Ekrem Reşit Rey’in yazdıkları<br />
şekilde bırakmak ve 1933’te geçen<br />
bir olay olarak sahnelemek istedim.<br />
Ama artık bazı şeyler anlaşılmıyor.<br />
Bu yüzden oyunları yeni Türkçe<br />
kullanarak günümüze uyarladık.<br />
Bunları Cemal Reşit ve Ekrem<br />
Reşit’in nüvesine sadık kalarak<br />
yaptık tabii… Cemal Reşit’in<br />
müzikleri harika. Oyuncuların<br />
performansıyla da birleşince çok<br />
güzel bir operete dönüştü. Yapmış<br />
olduğum üç oyun da başarılı oldu.<br />
Bakalım bundan sonrakiler ne<br />
getirecek..<br />
Cumhuriyet döneminin ünlü<br />
bestecisi Cemal Reşit Rey’den<br />
bahsetmişken; İrma’nın müzikleri<br />
Edith Piaf’la çalışmış Fransız<br />
besteci Marguerite Monnot<br />
imzası taşıyor. Güncellenmiş<br />
versiyonunda müzikler aslını<br />
koruyor mu<br />
48 www.mybilet.com
TİYATRO<br />
İlk başta değiştirmeyi düşündüm<br />
doğrusu. Saz veya ud koyarak biraz<br />
alaturkalaştırmak istedim. Ama<br />
Marguerite Monnot’nun müziği<br />
o kadar güzel ki; seyirci duyduğu<br />
anda benimsiyor. Bu yüzden<br />
vazgeçtim. Arabeske kaçar diye<br />
korktum. Müzik direktörü Tolga<br />
Bey de (Çebi) vazgeçişimi haklı<br />
buldu. Olduğu gibi kullanılıyor<br />
şimdi.<br />
İrma’nın serüveni bu kez<br />
Paris’in arka sokaklarında<br />
değil de İstanbul, Tarlabaşı’nda<br />
geçiyor. Bu yer değişiminin<br />
sebebi nedir<br />
Bizden bir şey olmasını istedim…<br />
Paris’in arka sokakları insanlara bir<br />
yere kadar enteresan geliyor; ama<br />
İstanbul’un arka sokakları bize daha<br />
yakın.<br />
İstanbul enteresan bir hal aldı!<br />
Yeni uyarlama için İstanbul size<br />
nasıl bir ilham verdi<br />
İstanbul büyük bir metropole<br />
dönüştü. Belki de dünyanın üç<br />
büyük şehrinden biri artık. Paris<br />
de çok hoş bir şehir; ama İstanbul<br />
daha enteresan bir hal aldı. Daha<br />
hareketli, iyisiyle kötüsüyle daha<br />
çok şey vaat edebilen bir şehre<br />
dönüştü. Londra’yı çoktan geçti.<br />
Belki oradaki kadar iyi tiyatrolar<br />
yok; ama daha başka birçok şey var.<br />
Peki, yer değişimi olunca<br />
kurguda da değişiklik yaptınız<br />
mı Oyuna yeni karakterler<br />
eklendi mi<br />
Evet, ‘Pırılcı Kadın’ ve ‘Titrek<br />
Saboş’ (travesti) adında iki yeni<br />
karakter ekledim. Çünkü travestiler<br />
de artık sokakların vazgeçilmez bir<br />
figürü...<br />
İrma’yı, Gülriz Sururi’den<br />
sonra bu kez Füruzan Aydın<br />
yorumuyla izliyoruz. Oyuncu<br />
seçiminde neleri göz önünde<br />
bulunduruyorsunuz<br />
Bakırköy Belediye<br />
Tiyatroları’ndaki oyuncuları çok<br />
fazla tanımadığım için seçimi<br />
onlar yaptı. Ama bence Füruzan,<br />
İrma için çok uygun bir seçim<br />
oldu. Gülriz’den daha değişik bir<br />
yorum getirdi. Gülriz, İrma’yla<br />
daha ilahi ve erişilmez bir kadın<br />
imajı çizerken, Füruzan bize çok<br />
daha yakın bir İrma oldu. İkisinin<br />
performansı da oldukça başarılıydı.<br />
Füruzan şarkıları da çok güzel<br />
SOKAK KIZI İRMA<br />
Yazan - Yöneten: Haldun Dormen<br />
Dekor: Osman Şengezer<br />
Kostüm: Sadık Kızılağaç<br />
Uyarlayan- Müzik Direktörü: Tolga<br />
Çebi<br />
Müzik: Marguerite Monnot<br />
Koreografi: Pınar Ataer<br />
Işık: Yakup Çartık<br />
Reji Asistanları: Emel Turan,<br />
Onur Durmaz, Volkan Yılmaz,<br />
Pervin Bağdat, Gülru Pekdemir<br />
Oyuncular: Füruzan Aydın,<br />
Ragıp Savaş, Emrah Eren,<br />
Faruk Üstün, Emre Koç, Bulut<br />
Akkale, Caner Tör, M. Batıkan<br />
Avcı, Çetin Etili, Doğacan<br />
Taşpınar, Görkem Gönülşen,<br />
Kadir Hasman, Burç Ara, Emre<br />
Koç, Serkan Öz, Ufukhan Demir<br />
söyledi.<br />
Peki, Ragıp Savaş’ın<br />
oyunculuğunu nasıl buldunuz<br />
Ben Ragıp Savaş’ı çok beğenirim.<br />
Kendisini uzaktan tanıyordum.<br />
Çalışması çok kolay, disiplinli,<br />
saygılı ve çok şeker bir insan. İyi ki<br />
Ragıp Savaş oyunda vardı…<br />
Oyunun tanıtım broşüründe<br />
yer verdiğiniz bir anınız<br />
dikkatimi çekti. İrma’yı<br />
Atlas Sineması’nda sahneye<br />
koyduğunuz zaman: “Kadrom<br />
Gülriz Sururi ve İzzet Günay<br />
49 www.mybilet.com
TİYATRO<br />
HALDUN DORMEN’İN ÖNEMLİ<br />
ÖDÜLLERİ<br />
2013<br />
18’inci Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu<br />
Ödülleri, Onur Ödülü<br />
2012<br />
17’nci Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali,<br />
Onur Ödülü<br />
2012<br />
14’üncü Devlet Tiyatroları Sabancı<br />
Uluslararası Adana Tiyatro Festivali, Sakıp<br />
Sabancı Yaşam Boyu Başarı Ödülü<br />
2006<br />
İKSV 15’inci Uluslararası İstanbul Tiyatro<br />
Festivali ve 4’üncü Uluslararası Tiyatro<br />
Olimpiyatları, Onur Ödülü<br />
1998<br />
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Devlet Sanatçısı<br />
Unvanı<br />
1986<br />
Hacettepe Üniversitesi, Onursal Bilim<br />
Doktoru Unvanı<br />
1967<br />
4’üncü Antalya Altın Portakal Film Festivali-<br />
En İyi Komedi Filmi, ‘Güzel Bir Gün İçin’<br />
1966<br />
3’üncü Antalya Altın Portakal Film Festivali-<br />
En İyi Film Ödülü, Bozuk Düzen<br />
1966<br />
3’üncü Antalya Altın Portakal Film Festivali-<br />
En İyi Senaryo Ödülü, Bozuk Düzen<br />
dışında müzikal görmek şöyle<br />
dursun, tüm yaşamlarında bir<br />
şarkıyı baştan sona söylememiş<br />
olan oyunculardan oluşuyordu”<br />
diyorsunuz. Bu açıdan<br />
değerlendirdiğinizde BBT’deki<br />
sanatçılar yönünden kendinizi<br />
daha mı şanslı sayıyorsunuz<br />
Tabii ki. Ragıp Bey’in rolünü<br />
Metin Serezli oynuyordu.<br />
Neredeyse hiç şarkı söylemedi<br />
diyebilirim. Hatta şarkılardan<br />
birini ben söylüyordum. İrma’yla<br />
birlikte olan bölümlerde de Gülriz<br />
idare ediyordu. Metin de arada<br />
katılıyordu. Buradaki oyuncuların<br />
sesleri çok iyi, o bakımdan<br />
şanslıyım.<br />
Bir konuşmanızda da İrma için,<br />
“Kuşkusuz meslek hayatımın<br />
en önemli aşamalarından<br />
biri olmuştur” diyorsunuz.<br />
Türkiye’de bir ilke imza atmış<br />
olmak mıdır size bunları<br />
hissettiren<br />
Evet. Bir de “Yapamazsın!,<br />
Olmaz!, Başını belaya sokuyorsun!”<br />
gibi çok laflar ettiler. Bu müzikalin<br />
başarılı olmasında kendi başıma<br />
aldığım kararların büyük etkisi<br />
oldu. Ama sonrasında İrma’dan<br />
yola çıkarak yaptığım müzikal<br />
‘Pasifik Şarkısı’ ise tam bir fiyasko<br />
oldu. Bu durum “Ben her şeyi<br />
yaparım”a geldi ki; bu çok yanlış<br />
bir tutum… Hemen arkasından<br />
İrma’yı yeniden sahneye koyduk.<br />
İrma, gerçekten bizi kurtaran bir<br />
oyun oldu.<br />
Bu oyunun geleneksel Türk<br />
Tiyatrosu’na nasıl bir hareket<br />
getireceğini düşünüyorsunuz<br />
İrma’nın ardından ‘Keşanlı Ali<br />
Destanı’, ‘Ayak Bacak Fabrikası’<br />
gibi tüm Türk müzikalleri<br />
sahnelenmeye başladı. Bu anlamda<br />
müzikal temsillerin önünü açtığını<br />
söyleyebilirim. Mesela ben de<br />
‘Hisseli Harikalar Kumpanyası’nı<br />
İrma’dan cesaret alarak yazdım.<br />
Sizi ilerleyen dönemlerde hangi<br />
projelerde göreceğiz<br />
‘Tapılacak Kadın’ adında yazmış<br />
olduğum bir müzikalim var.<br />
Onu sahnelemek istiyorum. Bir<br />
Amerikan oyununun adaptasyonu,<br />
ama Türkiye’de geçiyor. Şu<br />
karmakarışık günlerde insanları<br />
keyiflendirmek ve dünyanın<br />
bütün o ağırlığı içerisinde kahkaha<br />
attıklarını görmek çok hoşuma<br />
gidiyor. Bu yüzden de komedi<br />
ve müzikalleri seviyorum ve hep<br />
yapmak istiyorum.<br />
50 www.mybilet.com
MAGAZİN<br />
Kırmızı Gözlüklü Kız<br />
belgin.elcioglu@mybilet.com<br />
GÖRÜNTÜ AYARLARIYLA<br />
OYNAMAYIN<br />
Bu yıl ‘Düzenbaz’ filmiyle ikinci kez Oscar<br />
adayı olan yakışıklı oyuncu Bradley<br />
Cooper, Broadway sahnelerine geri dönüyor.<br />
Entertainment Weekly’nin haberine göre, ‘Fil<br />
Adam’ (The Elephant Man) oyununda vücudu<br />
ve yüzü nadir görülen bir hastalık yüzünden<br />
deforme olan Joseph Merrick’i canlandıracak.<br />
Bu karar, 2011 yılında People dergisinin<br />
‘Yaşayan En Seksi Erkek’ seçtiği Cooper’ı<br />
yakışıklı haliyle görmek isteyenleri oldukça<br />
üzüyor.<br />
SÜPER İKİLİ AYNI DİZİDE<br />
Geçen sayımızda röp-seans’ta Sevim<br />
Gözay’ın konuğu olan SİYAD Başkanı Alin<br />
Tasçıyan’ın da “Adaylığı hiç sürpriz olmaz”<br />
dediği Kıvanç Tatlıtuğ, ‘Kelebeğin Rüyası’<br />
filmindeki performansıyla 46’ncı SİYAD<br />
Ödüllerinde ‘En İyi Erkek Oyuncu’ dalında<br />
aday gösterildi ve bu ödülü aldı. Aynı filmdeki<br />
rolüyle ‘En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’ ödülü<br />
Farah Zeynep Abdullah’ın<br />
oldu. İkili, kısa bir süre<br />
sonra ‘Kurt Seyt & Shura’<br />
dizisinin başrollerinde<br />
televizyon seyircisinin<br />
karşısında olacak.<br />
İNTERNET<br />
GİŞESİ<br />
SİTEYE<br />
GIT<br />
52 www.mybilet.com
MAGAZİN<br />
HEM HAMİLE HEM GÜZEL<br />
Geçtiğimiz günlerde yapılan<br />
Altın Küre ödül töreninde güzel<br />
yıldızlar yine kırmızı halıda göz<br />
doldurdu. ‘Dancing On The Edges’<br />
dizisiyle ödül alan bir zamanların<br />
güzel yıldızı 69 yaşındaki Jacqueline<br />
Bisset, elbisesiyle hâlâ güzel görünse<br />
de duraklayarak yaptığı ve ‘ağzını<br />
bozduğu’ küfürlü konuşmasıyla<br />
herkesi şaşırttı. ‘Scandal’ dizisiyle<br />
ödüle aday gösterilen ancak<br />
kazanamayan Kerry Washington ve<br />
sunucu olarak görev yapan Olivia<br />
Wilde, hem hamile, hem de çok<br />
güzeldiler.<br />
FERGIE’NİN YOKO ONO’SU<br />
Ünlü oyuncu Josh Duhamel,<br />
eşi şarkıcı Fergie’nin birlikte çalıştığı<br />
Black Eyed Peas grubuyla arasını iyice<br />
açmaya çalıştığı yolundaki suçlanıyor.<br />
RadarOnline’a konuşan bir kaynak,<br />
Duhamel’in Fergie için “Solo<br />
kariyerine dönse<br />
kendini yeniden<br />
bulacak. Verdiği<br />
her yaratıcı karar<br />
prodüktörü<br />
will.i.am’in<br />
gölgesinde<br />
kalıyor” dediğini<br />
iddia etmişti.<br />
PARASIZ BAĞIŞ İÇİN TEK TIK<br />
Artık tek bir ‘tıklama’ ile büyük işler<br />
başarabiliyoruz! www.greatergood.com adresinden<br />
GreaterGood web sitesine girip Açlık, Meme<br />
Kanseri, Otizm, Yağmur Ormanları gibi konuları<br />
seçip tıklıyoruz. Her gün siteye girmemizi<br />
hatırlatmalarını istiyorsak yandaki kutuya e-mail<br />
adresimizi yazıyoruz. Sonra yapmamız gereken tek<br />
şey, her gün siteye girip ilgili yeri tıklamak. Bir tık<br />
artırıp siteye reklam çekerek bağış yapmış oluyoruz.<br />
53 www.mybilet.com
AJANDA<br />
29 OCAK<br />
Konser<br />
Cemal Reşit Rey Konser Salonu, Şirin Pancaroğlu<br />
ve Hasan Uçarsu'nun ‘Bir Besteci Bir Yorumcu’<br />
konserine ev sahipliği yapıyor. İkilinin on üç yıldır<br />
süregelen işbirliğine bir bakış sunan konserin<br />
başlama saati 20.00. Telefon: 0212 232 98 30<br />
22 OCAK – 22 ŞUBAT<br />
Sergi<br />
Sainte Pulchérie Fransız Lisesi, Bubi’nin ‘5<br />
Dönem’ adlı sergisine ev sahipliği yapıyor.<br />
Od'A-Ouvroir d'Art’ta sunulan sergi, sanatçının<br />
farklı dönemlerini bir araya getirerek<br />
çalışmalarının gelişimini gösteriyor.<br />
Telefon: 0212 244 25 36<br />
6 ARALIK – 25 MAYIS<br />
Sergi<br />
Vehbi Koç Vakfı ‘Kadim Çağlardan<br />
İzler, Sadberk Hanım Müzesi<br />
Koleksiyonu’ adlı sergiyi<br />
sanatseverlerle buluşturuyor. 150<br />
adet eserin yer aldığı sergi, müzenin<br />
Arkeoloji Bölümü koleksiyonunun<br />
kronolojik bütünlüğünü gözler önüne<br />
seriyor. Telefon: 0212 242 38 13<br />
2 KASIM – 29 MART<br />
Tiyatro<br />
Yüreği iyilikle dolu Alaaddin, güzeller güzeli<br />
Prenses Yasemin, kötü kalpli vezir ve sihirli<br />
lambanın cini… Hepsi Mecidiyeköy’deki Profilo<br />
Alışveriş Merkezi’nde yeni bir maceraya yelken<br />
açıyor. Hakan Yavaş’ın yönettiği oyun ‘Alaaddin’in<br />
Sihirli Lambası’ her Cumartesi-pazar günü saat<br />
11.15’te. Telefon: 0212 216 43 69<br />
22 ŞUBAT – 6 ARALIK<br />
Etkinlik<br />
İstanbul Modern, ‘Garanti Gençlik Atölyeleri’ ile<br />
gençlerin kendilerini sanatla ifade etmelerine<br />
aracı oluyor. Heykel, müzik, tasarım ve<br />
animasyon olmak üzere dört farklı atölye<br />
programı içeren etkinlik her ay belirlenen<br />
tarihlerde 12.00-17.00 saatleri arasında<br />
gerçekleştiriliyor. Telefon: 0212 334 73 41<br />
55 www.mybilet.com
KÜLTÜR - SANAT<br />
KOMŞU<br />
KOMŞUNUN<br />
SANATIYLA<br />
BESLENIR<br />
İstanbul Modern,<br />
kuruluşunun 10’uncu yılı<br />
kapsamında ‘Komşular’<br />
isimli sergiyi sanatseverlerle<br />
buluşturuyor. Türkiye ve<br />
komşu ülkelerdeki güncel<br />
sanat çalışmalarından yola<br />
çıkılarak hazırlanan sergi,<br />
bölgelerin görsel kültürüne<br />
dair ortak yaklaşımları<br />
araştırıyor. ‘Komşular’,<br />
performans ve gösterinin<br />
yanı sıra bölgedeki karikatür<br />
ve halk sanatı uzantısına da<br />
yer veriyor. 17 ülkeden 35<br />
sanatçının çalışmalarının<br />
bulunduğu sergi 8 Mayıs’a<br />
kadar açık kalacak.<br />
İNTERNETTE BİR AKADEMİ<br />
Kişisel gelişim ve başarıya ulaşma<br />
sırları, ülkemizde de uzun yıllardır<br />
büyük ilgi çeken konular. http://<br />
www.turkcell.com.tr/akademi<br />
adresinden ulaşılabilen Turkcell<br />
Akademi’de, teknoloji ve iş dünyası<br />
gibi konular içerisinde kişisel gelişim<br />
ve başarı konusunda yararlanılabilen<br />
videolar da sunuluyor. Bunun yanı<br />
sıra, isteyen herkesin, istediği an,<br />
istediği yerde dünya standartlarında ve<br />
ücretsiz eğitim alabilmesini sağlamayı<br />
hedefleyen Khan Academy’nin Sanat<br />
Tarihi dahil olmak üzere çeşitli<br />
konulardaki derslerini de Türkçe<br />
olarak buradan takip etmek mümkün.<br />
57 www.mybilet.com
KÜLTÜR - SANAT<br />
CİCİKO KEDİLER<br />
İSTANBUL'DA<br />
Broadway’in en uzun soluklu<br />
müzikallerinden, pek çok ödül sahibi<br />
‘Cats’ İstanbul’da. T.S. Eliot’ın ‘Old<br />
Possum’s Book of Practical Cats’ adlı eserine<br />
ve Andrew Lloyd Webber'in rekorlar kıran<br />
uyarlamasına dayanan müzikal Türkiye’ye<br />
ilk kez geliyor. Bu yıl yeniden turneye<br />
başlayan ‘kediler’ 21 Ocak – 9 Şubat<br />
tarihleri arasında Zorlu Center PSM’de<br />
toplam 16 kez sahnede olacak.<br />
İKSV'DEN DANS<br />
TİYATROSU ATÖLYESİ<br />
Baltık Dans Tiyatrosu’nun solist dansçısı<br />
Radoslaw Palutkiewicz, iki günlük bir<br />
atölye çalışması gerçekleştirmek üzere<br />
İstanbul’a geliyor. Etkinlik, 2014 yılında<br />
Polonya ile Türkiye arasındaki diplomatik<br />
ilişkilerin kuruluşunun 600’üncü yıldönümü<br />
kutlamaları için düzenleniyor. Ücretsiz olarak<br />
gerçekleştirilecek Radoslaw Palutkiewicz<br />
Dans Tiyatrosu Atölyesi, 4 Şubat ve 5<br />
Şubat günlerinde saat 11.00-13.00 ile<br />
15.00-18.00’de ENKA İbrahim Betil<br />
Oditoryumu'nda.<br />
ANKARA CAZ FESTİVALİ BU<br />
YIL BAHARLA GELECEK<br />
1996 yılında ODTÜ Caz Günleri adıyla başlayan<br />
ve 2002 yılından itibaren bugünkü adını<br />
alarak ve diğer üniversitelere yayılarak devam<br />
eden Uluslararası Ankara Caz Festivali’nin bu<br />
yıl 17’ncisi düzenleniyor. 10.000’in üzerinde<br />
izleyiciyle önemli etkinlikler arasına giren festivalin<br />
bünyesinde yer alacak olan sanatçılar her yıl gelen<br />
başvurular arasından değerlendirilerek seçiliyor.<br />
58 www.mybilet.com
VİZYONDAKİLER<br />
24 OCAK<br />
KIRIK ÇEMBER<br />
(THE BROKEN CIRCLE BREAKDOWN)<br />
Elise ve Didier farklı karakterlere sahip<br />
olmalarına rağmen ilk görüşte birbirlerine<br />
aşık olur ve evlenirler. Biri sürekli konuşur,<br />
diğeri ise dinler. Didier romantik bir ateist,<br />
Elise ise hakikati tercih eden bir dindardır. Fikir<br />
ayrılıklarına rağmen mutlu bir aile yaşantıları<br />
vardır. Ta ki küçük kızları ciddi bir hastalığın<br />
pençesine düşüne kadar… Şimdi, aşkları ve<br />
ilişkileri de büyük bir sınavdan geçecektir.<br />
Türü: Dram<br />
Süre: 109 dakika<br />
Yönetmen: Felix Van Groeningen<br />
Oyuncular: Johan Heldenbergh, Veerle<br />
Baetens, Geert Van Rampelberg<br />
FRANKENSTEIN: ÖLÜMSÜZLERİN SAVAŞI<br />
(I, FRANKENSTEIN)<br />
Dr. Victor Frankenstein’ın kendi elleriyle yarattığı Adam, yaklaşık<br />
200 yıldır amaçsız bir şekilde hayatını devam ettirirken kendini<br />
Gargoyle ve İblisler arasındaki savaşın tam içinde bulur. Her iki<br />
taraf da Adam’ın ölümsüzlük sırrını elde etmeye çalışmaktadır.<br />
Adam ise insanoğlunun sonunu getirmekte olan bu savaşı<br />
durdurabilecek güce sahip tek varlıktır.<br />
Türü: Korku, Gerilim<br />
Süre: 93 dakika<br />
Yönetmen: Stuart Beattie<br />
Oyuncular: Aaron Eckhart, Bill Nighy, Yvonne Strahovski<br />
60 www.mybilet.com
VİZYONDAKİLER<br />
24 OCAK<br />
ŞÖHRET TEPESİ<br />
(THE CANYONS)<br />
Christian genç bir fon yöneticisidir. Tara ile uzun zamandır süren<br />
bir ilişkisi vardır. Tara umut vaat eden bir model ve oyuncuyken,<br />
Christian’ın zenginliğinden etkilenmiş ve onun yanına yerleşmiştir. Gina<br />
ise Christian’ın asistanıdır. Tara ile filmin oyuncu kadrosunu kurmaya<br />
çalışır. Gina’nın planı erkek arkadaşı Ryan’ın başrolü almasıdır. Christian<br />
ve Gina’nın hiç bilmedikleri detay ise, Ryan ve Tara’nın üç sene önce<br />
sevgili olduğudur.<br />
Türü: Gerilim<br />
Süre: 100 dakika<br />
Yönetmen: Paul Schrader<br />
Oyuncular: Lindsay Lohan, James Deen, Nolan Gerard Funk<br />
ŞEYTANIN GÜNÜ<br />
(DEVIL’S DUE)<br />
Birbirlerini çok severek evlenen Zach ve Samantha, gittikleri balayı<br />
tatilinde garip bir gece geçirir. Eve döndükten bir süre sonra Samantha,<br />
hiç beklemediği halde hamile kaldığını fark eder. Gerçekten bir aile<br />
olmaya başladıklarını hisseden çift, yeni bebekleri için çok heyecanlıdır.<br />
Fakat Samantha’nın hamileliği zaman geçtikçe sıra dışı bir hal alır. Hem<br />
bedeninde hem psikolojisinde gariplikler vardır…<br />
Türü: Korku<br />
Süre: 89 dakika<br />
Yönetmenler: Tyler Gillett, Matt Bettinelli-Olpin<br />
Oyuncular: Zach Gilford, Allison Miller, Sam Anderson<br />
12 YILLIK ESARET (12 YEARS A SLAVE)<br />
1841’de New York’ta yaşayan Solomon Northup, kendisini müziğe adamış<br />
siyahi bir adamdır. Ailesiyle birlikte yaşayan Solomon, mutlu ve özgür bir<br />
hayata sahiptir. Bir gün tanıştığı iki adamla, bir müzik işi için Washington’a<br />
gider. Fakat her şey altüst olur. Çünkü kendisini kaçırıp Güney’de bir<br />
çiftlikte köle olarak çalışması için satarlar. Özgürlüğünü korumak için<br />
verdiği tüm emekler yerle bir olmuş, hayatı kabusa dönmüştür.<br />
Türü: Dram<br />
Süre: 134 dakika<br />
Yönetmen: Steve McQueen (II)<br />
Oyuncular: Chiwetel Ejiofor, Michael Fassbender,<br />
Benedict Cumberbatch<br />
61 www.mybilet.com
VİZYONDAKİLER<br />
24 OCAK<br />
KÖFTE YAĞMURU 2<br />
(CLOUDY WITH A CHANCE OF MEATBALLS 2)<br />
İlk filmde, Flint’in yegane arzusu insanları mutlu etmekken işler bir<br />
anda kontrolden çıkmıştı ve Flint sevgili makinesini imha etmek<br />
zorunda kalmıştı. Devam filmindeyse Flint, icadının bir işlev bozukluğu<br />
nedeniyle çalışmadığını fark eder. Üstelik bu durum evrimsel bir hataya<br />
neden olmuştur! Flint ve arkadaşları bu sefer, dünyayı makinesinin ortaya<br />
çıkarttığı yiyecek-hayvan karışımı, mutant yaratıklardan kurtarmak<br />
zorundadır.<br />
Türü: Çizgi Film, 3 Boyutlu<br />
Süre: 95 dakika<br />
Yönetmen: Cody Cameron, Kris Pearn<br />
Seslendirenler: Arda Aydın, Aysun Topar<br />
JACK RYAN: GÖLGE AJAN<br />
(JACK RYAN: SHADOW RECRUIT)<br />
Bir Rus milyarder için mali danışmanlık yapan Jack Ryan, kendisini<br />
bir anda teröristlerin hazırladığı bir planın içinde bulur. Şimdi<br />
yapması gereken, ülkesinin ekonomisini çökertecek olan bu komployu<br />
durdurmaktır.<br />
Türü: Aksiyon<br />
Süre: 105 dakika<br />
Yönetmen: Kenneth Branagh<br />
Oyuncular: Chris Pine, Kevin Costner, Keira Knightley<br />
UZAK ÇIĞLIK (FAR CRY)<br />
Jack Carer, eski özel kuvvetler görevlisidir. Güzel bir ilişki yaşadığı<br />
Valerie ise başarılı ve hırslı bir gazetecidir. Pasifik’te bir adada bulunan<br />
çok gizli bir askeri bilgiyle ilgili araştırma yapmaktadır. Tam yola çıkmak<br />
üzerelerken, Dr. Krieger tarafından verilen bir emir doğrultusunda ciddi<br />
bir saldırıya uğrarlar. Birlikte, kontrolden çıkan askerlerden kaçarak<br />
hayatta kalma mücadelesi verirler.<br />
Türü: Bilimkurgu, Aksiyon<br />
Süre: 95 dakika<br />
Yönetmen: Uwe Boll<br />
Oyuncular: Til Schweiger, Emmanuelle Vaugier, Udo Kier<br />
62 www.mybilet.com
VİZYONDAKİLER<br />
31 OCAK<br />
MEDDAH<br />
Eski bir tiyatrocu olan Aziz, dostlarının yardımlarıyla hayatını<br />
sürdürmeye çalışmaktadır. Durumu bilen ve ona yardım eli<br />
uzatan organizatör Veli, Aziz için bir gösteri ayarlar. Böylece, Aziz<br />
meddahlık yaparak geçimini sağlamaya çalışır. Bu yoğun iş temposunda<br />
iyice yaşlandığını fark eden Aziz, ölümü çok yakınında hisseder ve<br />
günahlarından arınmak ister. Veli’nin ekiple çıkacağı turneye katılmak<br />
için ona yalvarır. Bu, geçmişiyle yüzleşmek için çıkacağı son yolculuk<br />
olacaktır.<br />
Türü: Dram<br />
Süre: 98 dakika<br />
Yönetmen: Batur Emin Akyel<br />
Oyuncular: Münir Canar, Tuğçe Kumral, Evren Bingöl<br />
GEÇMİŞ (THE PAST)<br />
Ahmad, dört yıllık ayrılıktan sonra karısı Marie’nin çağırması üzerine<br />
Paris’e geri döner. Geliş amacı boşanma davasıyla ilgili belgeleri<br />
tamamlamaktır. Kısa süreliğine yaptığı bu ziyaret esnasında eski eşi<br />
Marie’nin, kızı Lucie ile arasının kötü olduğunu fark eder. Bu duruma el<br />
koyarak düzeltmek için çaba harcamaya karar veren Ahmad’in uğraşları,<br />
eski ve kuytuda kalmış bir sırrın ortaya çıkmasıyla sonuçlanacaktır.<br />
Türü: Dram<br />
Süre: 130 dakika<br />
Yönetmen: Asghar Farhadi<br />
Oyuncular: Bérénice Bejo, Tahar Rahim, Ali Mosaffa<br />
EYYVAH EYVAH 3<br />
Hüseyin Badem, babasını bulduktan sonra hayatının aşkı Müjgan’la da<br />
nihayet evlenmiştir. Mutlulukları Müjgan’ın hamilelik haberiyle bir<br />
kat daha artmıştır. Bu sırada Hüseyin’i hiç yalnız bırakmayan arkadaşı<br />
Firuzan, artık ünlü bir şarkıcı olmuş, şöhret basamaklarını çıkmaya<br />
başlamıştır. Bol kahkaha vaat eden filmle, bu kez Firuzan’ın şöhret<br />
yolculuğuna ve Hüseyin Badem’in çocuklu aile yaşamına şahit oluyoruz.<br />
Türü: Komedi<br />
Süre: 105 dakika<br />
Yönetmen: Hakan Algül<br />
Oyuncular: Ata Demirer, Demet Akbağ, Özge Borak<br />
63 www.mybilet.com