bülten 81 (pdf) - Bilim ve Sanat Vakfı
bülten 81 (pdf) - Bilim ve Sanat Vakfı
bülten 81 (pdf) - Bilim ve Sanat Vakfı
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
38<br />
Medeniyet<br />
Araştırmaları<br />
Merkezi<br />
MAM<br />
birlikte, bugün çocukluk dediğimiz olgu<br />
aslında modernitenin çocukluk düşünümünü<br />
ifade etmektedir; yani çocukluğun müstakil<br />
bir kavranımla siyasal bir sosyalliğe dâhil<br />
edilmesi, uzun geçmişli değil, modern bir<br />
tutumdur. Minyatür yetişkinler olarak algılanan<br />
çocuklardan bağımsız bir özne tasavvuruna<br />
doğru dönüşüm, son üç yüz <strong>ve</strong> dört yüz yılda <strong>ve</strong><br />
büyük oranda devlet eliyle gerçekleşmiştir.<br />
Öztan’a göre bu dönüşümün en önemli<br />
kırılma evresi Fransız devrimidir. Devrimler,<br />
büyük kopuşlar, yeni bir jenerasyon yaratma<br />
projeksiyonunun ete kemiğe büründüğü<br />
noktalardır. Devrim, öncesinin pek<br />
bilinmemesini, hatırlanmamasını arzular <strong>ve</strong><br />
bu yüzden çocuklar, her dönem devrimlerin<br />
gözde aktörleri olagelmişlerdir. Devrim süreci<br />
yeniden biçimlendirilen, her şeyini o kırılmaya<br />
borçlu hisseden bir nesil yetiştirme, oradan<br />
da siyasal bağlılığı <strong>ve</strong> otorite ile kurulan ilişkiyi<br />
tekrar tanımlama maksadını taşımaktadır.<br />
Ulus-devlet, standardizasyon ile çocukları,<br />
ancak çocuklardan önce onların muhatap<br />
oldukları özneleri tektipleştirme eğiliminde<br />
olmuştur. Bu noktada karşımıza öğretmenlerin,<br />
okulun standartlaştırılması, öğretmenaile<br />
arasında eşgüdüm kurulması gayreti<br />
çıkmaktadır. 18. yüzyıl sonu 19. yüzyıl başı<br />
Avrupa’sında bir yanıyla çocuklar üzerinden<br />
yetişkinleri dönüştürme diğer yanıyla da<br />
toplumun her üyesinin birer öğrenci kılınması<br />
süreci işlemektedir. Öztan’a göre sözkonusu<br />
dönem için, rüştünü ispat edinceye kadar<br />
müşahede altında tutulması müstahak görülen<br />
öznelerden bahsetmekteyiz.<br />
Türkiye özelinde ise çocukluğun özneleşmesi<br />
<strong>ve</strong> bunun üzerinden modern devletin<br />
kurumsallaşması, II. Abdülhamid dönemine<br />
denk gelmektedir. Standartlaştırma eğilimi<br />
ile resmi görüşün anlatılması üzerine devlet<br />
eliyle üretilen tektipleştirici müfredat mevcut<br />
olduğu gibi, çocuk edebiyatı gibi popüler kültür<br />
üzerinden de çocukluk algısının izi sürülebilir.<br />
Zira Osmanlı son dönemi <strong>ve</strong> erken Cumhuriyet<br />
devrinde, popüler neşriyat ile resmi görüş<br />
üretimi meta arasında pek çok açıdan iç içe<br />
geçmiştir. Bunların nerelerde <strong>ve</strong> hangi ölçülerde<br />
birbirlerinden farklılaştığı, modernite projesinin<br />
iç çelişkilerini gösteriyor olmak bakımından<br />
anlamlıdır. Bu sebeplerle, Öztan, iki yönlü<br />
okuma yapmaya çalıştığını vurgulayarak<br />
birtakım süreklilik <strong>ve</strong> kopuşlara işaret etti.<br />
Büyük ailelerden çekirdek ailelere dönüş <strong>ve</strong> bu<br />
süreçte de çocuğun ailenin geleceği için önemli,<br />
miras alıcı bir özne olarak tanımlanması<br />
ile, ülkenin, vatanın geleceğini üzerinden<br />
kurabileceğiniz bir yurttaşlık tasavvurunun<br />
imge düzeyinde oluşturulması arasında ciddi<br />
paralellikler bulunmaktadır. Öztan için konu<br />
çocukluk olduğunda, hepimizin yetişkinliği<br />
de yeniden keşfedilmektedir. Yetişkinin<br />
çocuk üzerindeki didaktik rolü, ulus-devlet<br />
seçkinlerinin de zihniyeti olmuştur. Yetişkinçocuk<br />
arası itaat ilişkisi, aslında itaat ilişkisi<br />
kalıbının bizzat kurulduğu yerdir. Yani<br />
yetişkin ile çocuk arası itaat ilişki biçiminin<br />
tanımı, toplum bireylerinin kurallar ile<br />
kural koyucu otorite sahipleriyle kurduğu<br />
ilişkilerin deşifre edilmesinin bir adımı<br />
mahiyetindedir. Çocukluğun politik<br />
bir özne olarak ortaya çıkışının tarihi,<br />
sultana <strong>ve</strong> Tanrı’ya sadakat biçiminde<br />
kurulmuş sıkı bağa dayanmaktadır.<br />
Bu bakımdan II. Abdülhamid’in<br />
şefkatli bir baba-hükümdar olarak<br />
anlatılıyor olması <strong>ve</strong> bilinmesi,<br />
modern politik tasavvurun