12.01.2015 Views

Yeni Türkiye Sineması - Mithat Alam Film Merkezi

Yeni Türkiye Sineması - Mithat Alam Film Merkezi

Yeni Türkiye Sineması - Mithat Alam Film Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

370 <strong>Mithat</strong> <strong>Alam</strong> <strong>Film</strong> <strong>Merkezi</strong> Söyleşi ve Panel Yıllığı 2011<br />

Artık benden kalan çok az şey var. Senaryoda olup da oyuncuya<br />

yakışmayan, sırıtan kısımlar atılmıştır, senaryodaki hiçbir şey<br />

dayatılmamıştır. Hatta başlarda, aslında onlardan aldığım cümleleri<br />

söylemek bile çok zor geliyordu annemle babama. Kendilerini<br />

unutup tekrar kendileri gibi olmaları için, kamera önünde<br />

izleniyor olma hislerinin kırılmasını bekledik. Bunu egzersizlerle,<br />

doğaçlamalarla, giderek kameranın, ekibin varlığına alışarak<br />

sağladılar. Vahide bu ortama zamanla uyum sağlayan biri oldu,<br />

ben onu hiç aile dışından gibi görmedim. Onu ilk kez televizyon<br />

ekranında gördüğümde çarpılmamın nedeni zaten annemin<br />

gençliğine olağanüstü benzemesiydi. Takip ettikçe, oyunculuk<br />

gücüne defalarca hayran kaldıktan sonra, karakteri onun için<br />

yazdım zaten. Sette annemle babamı ona emanet ettim; annem<br />

ve babam, Vahide’nin annesi ve babası oldu.<br />

Çoğunluk’la Gişe Memuru arasında uzaktan bir akrabalık<br />

da var, ikisi de baba-oğul hikâyeleri anlatıyor. Çoğunluk<br />

bir gencin babasını takip ederek topluma nasıl katıldığıyla,<br />

Gişe Memuru ise topluma katıldıktan sonra, aklını kaybetmesiyle<br />

ilgili. Bu hikâyeler ne kadar otobiyografik, ne kadar<br />

kişisel deneyimler üzerine inşa edilmiş Hikâyeniz, çok<br />

fazla örneğini gördüğümüz baba-oğul hikâyelerinden nasıl<br />

ayrılıyor sizce<br />

Seren Yüce: Benim daha önce yazdığım senaryolar da var, onlarda<br />

da milliyetçiliği kurcalama çabası vardı. Bunu bir babaoğul<br />

hikâyesi üzerinden anlatmanın, meselenin köküne inmek<br />

açısında doğru olacağını düşündüm. Bir Mertkan karakteri kafamda<br />

vardı hep. Bu herifin nasıl bu hale geldiğini anlatmak<br />

istiyordum, bir zanlı gerekiyordu. Bunu yapan babası oldu, mesele<br />

oradan çıktı. Nihayetinde birçok ilk filmde olduğu gibi, sen<br />

de muhakkak yaşanmışlıklardan güç alıyorsun, kendi algıladığın<br />

dünyayı anlatıyorsun. “Meselesi olan film” diyoruz ya, sen<br />

ne kadar mesele edinebilmişsen, o kadar doğru, o kadar gerçek<br />

çıkıyor sonuç.<br />

Belma’nın da dediği gibi, otobiyografik gözüken birçok film<br />

aslında otobiyografik değil. Ama birçok şeyi kendi hayatından<br />

çekip alıyorsun. Ben konu aldığım insanların üslubunu, davranış<br />

biçimini, birbirleriyle ilişkilerini ön planda tutmaya çalıştım.<br />

Bir de her şeyin sade olmasına çok özen gösterdim. Bu<br />

benim hayatıma paralel giden bir şey, ben de mümkün mertebe<br />

suya sabuna dokunmadan, çok fazla yargılamadan, bir sadelik<br />

arayışı içinde bakma yanlısıyım hayata, bunu da filmime

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!