nisan 2009 - Sahil Güvenlik KomutanlıÄı - Türk Silahlı Kuvvetleri
nisan 2009 - Sahil Güvenlik KomutanlıÄı - Türk Silahlı Kuvvetleri
nisan 2009 - Sahil Güvenlik KomutanlıÄı - Türk Silahlı Kuvvetleri
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
durumuna geçer. İstilacı durumuna geçebilmesi<br />
için; türün ekolojik toleransının yüksek olması,<br />
geldiği ortamın biyolojik çeşitliliğinin sınırlı olması<br />
gibi bazı özelliklerin de olması gerekir. Bu anlamda<br />
Karadeniz ve Marmara Denizi hamsi ve midye<br />
popülasyonlarının oldukça yoğun olması sebebiyle<br />
egzotik türler için uygundur. Yakın bir geçmişte<br />
sularımıza gelip yerleşen türlerin başında deniz<br />
salyangozu ‘‘Rapana thomasiana’’ ve çan denizanası<br />
‘‘Mnemiopsis leidyi’’ gelmektedir.<br />
Asya sularından Japon Denizi’nin yerli türü olan<br />
deniz salyangozu Karadeniz’de ilk kez 1946’da<br />
Novorosisk Körfezi’nde rapor edilmiştir. Sonrasında<br />
tüm Karadeniz ve Azak Denizi’ne, 1984’te Ege ve<br />
Akdeniz’e yayılmıştır. (3) Karadeniz’deki midye<br />
popülasyonunun yoğun oluşu ve düşmanlarının<br />
ortamda olmayışı sebebiyle aşırı üreyerek midye<br />
popülasyonlarını tehdit eder hale gelmiştir. Bazı<br />
ülkelerde tüketilen bu türün su ürünleri avcılığını<br />
düzenleyen tebliğle avcılığına ilişkin düzenlemeler<br />
getirilerek bir ihraç ürünü haline gelmiştir.<br />
Ancak ekonomik öneme sahip olmayan türlerin<br />
sayısı da oldukça fazladır. Taraklı bir deniz anası<br />
türü olan Mnemiopsis leidyi 1982’de Amerikan<br />
araştırma gemisiyle Karadeniz’e geldiği tahmin<br />
edilmektedir. Plankton ve balık yumurtaları ile<br />
beslenen bu tür özellikle hamsi yumurtalarını ve<br />
hamsi larvalarının beslendiği kopepod türlerini<br />
tüketerek Karadeniz’de 1988 yılından sonra hamsi<br />
avcılığında ani düşüş yaşanmasına neden olmuştur.<br />
Resmi istatistiklere göre Türkiye’nin Karadeniz’de<br />
avladığı hamsi miktarı 1988’de ki 295 bin ton<br />
değerinden 1989’da 97 bin tona ve 1990’da 66 bin<br />
tona düşmüştür. (4) Bu ani düşüş bilim adamlarını<br />
oldukça endişelendirmiştir. Mnemiopsis leidyi’nin<br />
aşırı çoğalmasını engellemenin tek yolunun bu<br />
türün doğal düşmanının Karadeniz’e getirilmesinin<br />
olduğu düşünülse de daha önce hiç denenmemiş<br />
olan bu durumun etkileri tahmin edilemediğinden<br />
vazgeçilmiştir. Planlanan ancak gerçekleştirilemeyen<br />
bu olay Mnemiopsis leidyi Karadeniz’e getiren<br />
yollardan onun doğal düşmanını da getirmiştir.<br />
Muhtemelen kuzeybatı Atlantik kaynaklı olduğuna<br />
inanılan ‘‘Beroa ovata’’ adı verilen bir başka ktenofor<br />
türü Mnemiopsis üzerinden beslenerek Mnemiopsis<br />
türünün Karadeniz’deki hakimiyetine son verirken,<br />
ekosistemin eski haline dönmesine büyük katkı<br />
sağlamıştır.<br />
İstilacı olarak dağılım gösteren bir başka tür ise<br />
katil yosun olarak bilinen Caulerpa taxifolia’dır.<br />
Akvaryum için güzel ve kolay yaşatılabilir bir tür<br />
olan tropik yosun 1984’te Monaco’da bulunan bir<br />
deniz akvaryumunun deşarj suyuyla Akdeniz’e<br />
giriş yapmıştır. İlk tespit edildiğinde sadece<br />
1 m 2 ’lik bir alanı kaplayan ve o tarihe kadar yayılımcı<br />
özellik göstermeyen tür için herhangi bir önlem<br />
51<br />
<strong>Sahil</strong> Güvenlik Dergisi ° Nisan <strong>2009</strong><br />
Mnemiopsis leidyi<br />
Caulerpa taxifolia