16.11.2012 Views

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın - Kızıl Bayrak

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın - Kızıl Bayrak

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın - Kızıl Bayrak

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

18 * Sosyalizm Yolunda Kızıl <strong>Bayrak</strong> Ortadoğu<br />

Sayı: 2011/08* 25 Şubat 2011<br />

Amerikancı despotik Bahreyn<br />

Krallığı’nın sonu yaklaşıyor<br />

Arap dünyasındaki halk ayaklanmaları,<br />

beklenenden daha erken bir zamanda Körfez ülkesi<br />

Bahreyn’e de sıçradı. Onuncu gününü geride bırakan<br />

eylemler, 1783 yılından bu yana iktidarda olan el<br />

Halife ailesinin saltanatını yıkabilecek düzeye<br />

ulaşmış görünüyor.<br />

Mısır’dan sonra Bahreyn’e de sıçrayan isyan,<br />

Washington’daki savaş baronlarıyla Körfez’deki<br />

işbirlikçilerini diken üstünde bıraktı. Aşırı<br />

zenginliğin, şatafatın, küstahlığın sembolü olan el<br />

Halife despotluğu, ABD emperyalizminin Basra<br />

körfezindeki savaş üssüdür aynı zamanda. Amerikan<br />

savaş aygıtına bağlı 5. Filo’ya ev sahipliği yapan<br />

Bahreyn rejimi, ortaçağ kalıntısı Suudi Arabistan<br />

rejimi açısından özel bir önem taşıyor. Zira el Halife<br />

despotunun tepetaklak olması, Suudi Arabistan’daki<br />

kokuşmuş şeriatçı krallığın da sonunu hazırlayacak<br />

süreci tetikleyebilir. Nitekim bundan korkan Suudi<br />

Kralı, henüz başlayan bir hareket yokken gençlere ve<br />

işsizlere vaatlerde bulunmaya başladı.<br />

Gelişmelerin bu yönde olması, ABD’nin<br />

uygulamaya çalıştığı İran’ı kuşatma planını da boşa<br />

düşürecektir.<br />

Gösterileri sınıfsal ve<br />

mezhepsel baskı tetikledi<br />

1 milyor 234 bin nüfuslu (tahminen 650 bini<br />

yabancılardan oluşuyor) petrol zengini, finans ve<br />

turizm “cenneti” olan, kişi başına yıllık ortalama<br />

gelirin ise 24.500 ABD doları olduğu Bahreyn’de bu<br />

düzeyde gösterilerin yaşanması şaşırtıcı görünebilir.<br />

Oysa durum hiç de öyle değil. Kapitalizmin<br />

servet/sefalet kutuplaşmasını derinleştirdiği göz<br />

önüne alındığında, Bahreyn’de bir isyanın patlak<br />

vermesinin kaçınılmaz olduğu anlaşılır.<br />

Elbette Arap dünyasındaki halk ayaklanmaları<br />

Bahreyn’deki isyanının ilham kaynağı olmuş, yol<br />

gösterici bir rol oynamıştır. Ama isyanın dinamikleri<br />

önceden mevcuttu.<br />

El Halife despotluğu ile etrafında öbeklenen<br />

Bahreyn burjuvazisinin Sünni elitlerden oluşması,<br />

nüfusun üçte ikisini oluşturan Şiiler’in mezhepsel,<br />

sosyal, siyasal ve ekonomik baskı altında olması,<br />

isyanı tetiklemiştir. Zira zenginlik ve şatafatta sınır<br />

tanımayan Amerikancı rejim, mezhepsel baskı<br />

uyguladığı Şiileri bu zenginlikten yoksun bırakmakla<br />

kalmıyor, devlet kurumlarında çalışmalarını<br />

engelliyor (örneğin kolluk kuvvetlerinin çoğu<br />

yabancı ülkelerden devşirilmiş Sünni kökenli<br />

kişilerden oluşturulmuştur), baskıya karşı çıkan, hak<br />

arama mücadelesini yükseltenler ise, dizginsiz devlet<br />

terörüne maruz kalıyor.<br />

Halen mezhep ayrımına başvuran krallık rejimi,<br />

ülke dışından Sünni işçiler getirtiyor. Ancak Şii<br />

gençler iş bulamıyor, bulursa da daha düşük bir<br />

ücrete çalışmak zorunda kalıyorlar<br />

Yani mezhepsel baskı altında tutulan Şiilerin çoğu<br />

aynı zamanda sınıfsal baskıya da maruz kalıyor.<br />

İsyanın dinamikleri bu iki baskı biçiminin kesiştiği<br />

noktada birikmiştir.<br />

Bahreyn’de muhalefet yeni olmamakla birlikte,<br />

İnci Meydanı’ndaki isyanı başlatanlar, çifte baskıya<br />

maruz kalan genç kuşaklarla emekçiler olmuştur.<br />

Ancak isyana karşı sergilenen vahşi devlet terörü,<br />

krallığın Bahreyn toplumu nezdindeki saygınlığını<br />

ciddi bir şekilde sarsmıştır. İnci Meydanı’ndaki<br />

direniş kararlılığı ise, kral ve onun etrafındaki<br />

kokuşmuş elitler dışında, Bahreyn toplumunu<br />

sarsmıştır.<br />

Nitekim 22 Şubat’ta İnci Meydanı’nda<br />

gerçekleşen Bahreyn tarihinin en kitlesel eylemine<br />

yüzbinlerce kişinin katıldığı bildirildi. <strong>Bu</strong> küçük ada<br />

ülkesi için yüzbinlerin alanlara inmesi, muazzam bir<br />

halk seferberliğine işaret ediyor.<br />

İsyanın sarsıcı etkisi…<br />

22 Şubat eylemi, Bahreyn açısından bir dönüm<br />

noktası sayılıyor. Zira alanlara inenler artık sadece<br />

çifte baskıya maruz gençlerle emekçiler değil, hem<br />

Şiiler’in hem Sünniler’in önemli bir kesimidir.<br />

“Halk rejimin yıkılmasını istiyor!” şiarını<br />

yükselten yüzbinlere, Bahreyn işçi sendikaları grev<br />

ilan ederek destek verirken, öğretmenler, doktorlar,<br />

avukatlar, büyük şirketlerin çalışanları, gazeteciler,<br />

hatta bazı polisler de katıldılar.<br />

İlk günlerde polis ve orduyu halkın üzerine<br />

salarak katliam gerçekleştiren el Halife despotluğu,<br />

birkaç günde acze düştü. Zira zorbalıktan başka şey<br />

bilmeyen rejimin bu kirli silahı, genç kuşaklarla<br />

emekçilerin kararlılığı karşısında kısa sürede etkisini<br />

yitirmiştir.<br />

İlk günden beri Washington’daki efendilerin<br />

yönlendirmesiyle hareket ettiği anlaşılan rejim, taktik<br />

değiştirerek beşinci günde İnci Meydanı’ndan<br />

tetikçilerini çekti. Ardından muhalefete görüşme<br />

çağrısında bulunan el Halife, son olarak da bazı siyasi<br />

tutukluları serbest bıraktı. Ancak görünen o ki, bu<br />

oyalama taktikleri artık bir işe yaramamaktadır.<br />

Çünkü “halk rejimin yıkılmasını istiyor!” şiarı alanda<br />

baskın hale gelmiştir.<br />

Köşeye sıkışan Kral, Suudi Arabistan’a giderek,<br />

Riyad’daki despot ağabeyi ile içine yuvarlandığı<br />

kapandan çıkış yolu arıyor. Oysa olayların seyri, bu<br />

çabaların beyhude kalmaya mahkum olduğunu<br />

gösteriyor.<br />

2011 /Bahreyn<br />

Amerikancı despotun sonu yaklaşıyor<br />

On gün önce başlayan, son beş gündür İnci<br />

Meydanı’nı özgürleştiren Bahreynli genç kuşaklarla<br />

isyana katılan halk, krallık ailesinin ülke üzerindeki<br />

egemenliğine son vermeden alanları terk<br />

etmeyeceklerini ilan etmiş bulunuyorlar. Gerçi<br />

burjuva muhaliflerin bir kısmı kralın görüşme<br />

davetine karşılık vermek gerektiğini savunuyor. <strong>Bu</strong><br />

arada ABD ile Suudi Arabistan da bazı tavizler<br />

karşılığında despotu kurtarma planına destek<br />

veriyorlar. Ancak isyanı bitirmeyi amaçlayan bu<br />

uğrusuz yaklaşım arkadaşlarını kaybeden genç<br />

kuşaklarla emekçiler tarafından kesin olarak<br />

reddedilmektedir.<br />

Amerikancı despot rejim, ülkenin zenginliklerini<br />

kralın ailesi ve “azınlığın azınlığı” olan Sünni<br />

kökenli burjuvaziye peşkeş çekmiş; bunun sonucunda<br />

Bahreyn’de iki farklı dünya oluşmuştur; bir tarafta<br />

zenginlik, şatafat ve küstahlık, öte tarafta ise işsizlik,<br />

geleceksizlik ve bu musibetleri tamamlayan ırkçı<br />

devlet terörü…<br />

Şatafatlı gökdelenlerin gölgesi ile örtülmek<br />

istenen emekçilerin dünyası, artık başkent El<br />

Manama’nın merkezine inmiş bulunuyor.<br />

Onuncu gününü geride bırakan isyanda yüz<br />

binlerin “halk rejimin yıkılmasını istiyor!” şiarı<br />

etrafında toplanması, Amerikancı despot rejim için<br />

ölüm çanlarının çalmaya başladığına işaret ediyor.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!