16.11.2012 Views

Yargı Mensuplarının Lojman Derdi Bitiyor - ATGV

Yargı Mensuplarının Lojman Derdi Bitiyor - ATGV

Yargı Mensuplarının Lojman Derdi Bitiyor - ATGV

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ADALET TEŞKİLATINI GÜÇLENDİRME VAKFI DERGİSİ Yıl: 1 Sayı: 2 Temmuz 2007 • İki ayda bir yayımlanır. Ücretsizdir.<br />

ISSN 1307-4989<br />

Cemil Çiçek’ten<br />

Veda<br />

Adalet Bakanlığında<br />

Devir Teslim<br />

Adalet Bakanlığı Gazi Ek Binası ve Ana Bina<br />

<strong>ATGV</strong> Tarafından Yenilendi<br />

Afşin Adalet Sarayı<br />

Hizmete Girdi<br />

<strong>ATGV</strong>,<br />

Adalet Bakanlığı<br />

Merkez Binasını<br />

Yeniledi<br />

Yargı<br />

Mensuplarının<br />

<strong>Lojman</strong> <strong>Derdi</strong><br />

<strong>Bitiyor</strong>


ADALET TEŞKİLATINI<br />

GÜÇLENDİRME VAKFI (<strong>ATGV</strong>) Dergisi<br />

ISSN: 1307-4989<br />

Temmuz 2007<br />

İki ayda bir ücretsiz olarak yayınlanır.<br />

<strong>ATGV</strong> Adına Sahibi<br />

Osman Bölükbaşı<br />

<strong>ATGV</strong> Yön. Kur. Bşk.<br />

(Adalet Bakanlığı Müsteşar V.)<br />

Genel Yayın Koordinatörü<br />

Enver Kaya<br />

<strong>ATGV</strong> Yön. Kur. Üyesi<br />

(İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanı)<br />

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü<br />

Nusret Oray Özkurt<br />

Editör<br />

Arzu Öztürk<br />

Yayın Kurulu<br />

Seyfullah Çakmak<br />

(CİGM Tetkik Hakimi)<br />

Hatice Kara<br />

(HİGM Tetkik Hakimi)<br />

Ahmet Taşkın<br />

(CTE Tetkik Hakimi)<br />

Dr. Uğur Yiğit<br />

(SGB Tetkik Hakimi)<br />

Neslihan Ekinci<br />

(PGM Daire Başkanı)<br />

Altan Fatih Mehan<br />

(PGM Tetkik Hakimi)<br />

Tahsin Mutlu<br />

(İMİD Tetkik Hakimi)<br />

Cengiz Tanrıkulu<br />

(BİDB Tetkik Hakimi)<br />

Adres<br />

Tavuskuşu Sk. No: 18 Dikmen - Ankara<br />

Tel : (312) 479 40 62<br />

Faks : (312) 479 40 65<br />

www. atgv.org.tr<br />

Dergide yayınlanan yazıların her hakkı saklıdır.<br />

Kaynak gösterilerek yayımlanabilir.<br />

Yazılan yazıların sorumluluğu yazarına aittir.<br />

Yayımlanmayan yazılar iade edilmez.<br />

Bu dergi basın meslek ilkelerine uyar.<br />

Grafik Tasarım / Uygulama<br />

Melih Okbay<br />

0535 890 32 12<br />

melihokbay@gmail.com<br />

Baskı<br />

Nokta Ofset Basım Sanayi ve Tic. Ltd. Şti.<br />

Anadolu Bulvarı No: 27/28 06370<br />

Gimathan - Macunköy - Ankara<br />

Tel: (312) 397 08 57 - 397 07 58<br />

Fax: (312) 397 18 34<br />

e-mail: noktaofsetltd@ttnet.net.tr<br />

İÇİNDEKİLER<br />

Haber / Cemil Çiçek’ten Veda<br />

Sayfa 7<br />

Haber / Adalet Bakanlığında<br />

Devir Teslim<br />

Sayfa 10<br />

Haber / Afşin Adalet Sarayı<br />

Hizmete Girdi<br />

Sayfa 12<br />

Gündem / Adalet Bakanlığına<br />

Yeni Çehre<br />

Sayfa 16<br />

Gündem / <strong>ATGV</strong>, Adalet Bakanlığı<br />

Merkez Binasını Yeniledi<br />

Sayfa 20<br />

Yönetim / <strong>ATGV</strong>’de Nöbet Değişimi<br />

Sayfa 29<br />

Haber / İlk Kadın Başkanın<br />

Görev Süresi Doldu<br />

Sayfa 31<br />

Haber / Danıştay’da Adalet Şehidini<br />

Anma Günü<br />

Sayfa 33


BAYRAK<br />

Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü<br />

Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü.<br />

Işık ışık, dalga dalga bayrağım,<br />

Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.<br />

Sana benim gözümle bakmayanın<br />

Mezarını kazacağım.<br />

Seni selamlamadan uçan kuşun<br />

Yuvasını bozacağım.<br />

Dalgalandığın yerde ne korku ne keder...<br />

Gölgende bana da, bana da yer ver!<br />

Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar!<br />

Yurda, ay-yıldızının ışığı yeter.<br />

Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün<br />

Kızıllığında ısındık;<br />

Dağlardan çöllere düşürdüğü gün<br />

Gölgene sığındık.<br />

Ey şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalı;<br />

Barışın güvercini, savaşın kartalı...<br />

Yüksek yerlerde açan çiçeğim;<br />

Senin altında doğdum,<br />

Senin dibinde öleceğim.<br />

Tarihim, şerefim, şiirim, herşeyim;<br />

Yer yüzünde yer beğen:<br />

Nereye dikilmek istersen<br />

Söyle seni oraya dikeyim<br />

Arif Nihat ASYA


ADALET TEŞKİLATINI GÜÇLENDİRME VAKFI<br />

Fahri KASIRGA<br />

Adalet Bakanı<br />

Önsöz<br />

Meslektaşlarımız arasında giderek güçlenmekte olan iletişimin daha güçlü hale<br />

gelmesi için bir dergi çıkarılmasını ve bu dergi sayesinde sizlerin katkılarıyla<br />

oluşturulacak olan bilgi birikiminden istifade etmeyi amaçladığımızı daha<br />

önce çeşitli vesilelerle sizlerle paylaşmıştık.<br />

Dergimiz sayesinde sizlerin, Bakanlığımızın ve vakfımızın çalışmaları hakkında<br />

bilgi sahibi olmasını amaçlıyor ve aynı zamanda bu vesileyle değerli görüş ve<br />

önerilerinizi de bizlerle paylaşmanızı ümit ediyoruz.<br />

Adalet Bakanlığı Müsteşarlığı görevine geldiğim günden bugüne kadarki<br />

süreci de kapsayan dönemde Sayın Bakan Cemil Çiçek’in önderliğinde Türk<br />

yargısı adına reform sayılabilecek birçok değişim ve yeniliklere imza atıldı.<br />

Bu yeniliklerin en başında; temel ceza yasalarının yenilenmesi, Denetimli<br />

Serbestlik ve Yardım Merkezleri İle Koruma Kurulları Kanununun çıkarılarak<br />

infaz sisteminde reform yapılması ve çoğunluğu işlevini yitirmiş, hatta<br />

bir kısmına ulaşılması dahi mümkün olmayan genelgelerin tamamının<br />

yürürlükten kaldırılarak yerlerine yenilerinin konması ayrıca hakim ve<br />

Cumhuriyet savcılarının özlük haklarında kanuni temellere dayandırılan<br />

iyileştirmeler yapılması gibi konular sayılabilir. Birkaç cümle ile ifade edilen<br />

bu değişiklikler için ne kadar emek ve mesai sarf edildiğini ayrıca izah etmeye<br />

gerek görmüyorum.<br />

Bütün bu temel değişikliklerin yanında, yargı teşkilatının en temel sorunu<br />

olan yardımcı personel konusunda yapılan çalışmalarda teşkilatımıza yaklaşık<br />

20 bin yeni memur alınarak bu sorun büyük ölçüde çözülmüştür.<br />

137 küçük adliye ve 3 ağır ceza merkezi kapatılarak 116 milyon YTL’lik<br />

tasarruf sağlanmıştır.<br />

Ülkenin her köşesinde adaletin ve yargının şanına yakışır tarzda yeni<br />

adalet sarayları inşa edilerek yargı, hükümet konaklarından bağımsız hale<br />

getirilmiştir. Bu dönemde, İstanbul’un en büyük adalet sarayı olan Bakırköy<br />

Adalet Sarayı başta olmak üzere, 50 adalet sarayının açılışı yapılmıştır. 27<br />

adalet sarayının ise inşaatı bitmiş ve açılışa hazır vaziyette bulunurken, 34<br />

adalet sarayı da inşaat halindedir.<br />

<strong>Lojman</strong> sorununa öncelik verilerek, 1493 adet lojman alınmış ve ihtiyaç<br />

görülen yerlerde de lojman alımına devam edilmektedir.


6<br />

Önsöz Fahri Kasırga - Adalet Bakanı<br />

İnşa edilen adliye binaları ve lojmanların projelendirilmeleri de<br />

vakfın imkanlarıyla yapılmaktadır.<br />

Adalet Bakanlığı’nın merkez binası restore edilmiş ayrıca<br />

devasa büyüklükte yeni bir ek hizmet binası alınarak hizmete<br />

sokulmuştur.<br />

Teşkilatımızdaki araçların yüzde 99’u yenilenerek birçok<br />

adliyemize araç tahsisi yapılmıştır.<br />

Eğitime verilen önemin tecellisi olarak, yıllardır hayal edilen<br />

Türkiye Adalet Akademisi kurulmuş ve eğitim hayatına<br />

başlamıştır. Ayrıca gerek ceza adalet sistemi ile ilgili yoğun<br />

eğitim faaliyetleri gerekse yabancı dil eğitimi konusunda özel<br />

üniversitelerle yapılan protokoller büyük ilgi görmüştür.<br />

Bu kapsamda, görevi başında olup da yabancı dil kurslarından<br />

faydalandırılan meslektaşlarımızın haricinde, 104 kişi yurt<br />

içinde, 35 kişi de yurt dışında birer yıl görevlerinden izinli<br />

sayılarak yabancı dil eğitimine tabi tutulmuştur. Bu eğitimlere<br />

devam etme kararlılığındayız.<br />

Teşkilatımıza verilen önemin hissettirilmesi ve teşkilatın<br />

sorunlarının yerinde tespit edilebilmesi amacıyla Müsteşar<br />

Yardımcıları ve Bakanlık bürokratları belli bir plan dahilinde<br />

yurt gezilerine gönderilerek, taşranın havasının yerinde<br />

teneffüs edilmesi imkanı sağlanmış, tespit edilen sorunlar<br />

hakkında gerekli tedbirlerin alınması için Bakanlıkta çalışmalar<br />

başlatılmıştır.<br />

İstanbul Çengelköy’de bulunan Abdullah Ağa Konağı, değerli<br />

meslektaşlarımızın istirahatı için Bakanlımıza tahsis ettirilmiş<br />

olup restorasyon çalışmaları devam etmektedir.<br />

Bursa Kültürpark’ta bulunan tarihi bir mekan, Hakimevi olarak<br />

hizmete açılmıştır.<br />

Kızılcahamam’da o bölgenin en lüks termal dinlenme<br />

tesislerinden biri olan yeni bir Hakimevi yapılmış ve hizmete<br />

açılmıştır.<br />

Yine Beypazarı’ndaki tarihi konaklardan biri, Hakimevi olarak<br />

tahsis edilmiştir.<br />

Ankara’ya gelmek durumunda kalan meslektaşlarımızın her<br />

türlü ihtiyacını karşılayabileceği, destek arandığında yardımcı<br />

olacak bir sosyal büro kurulmuş ayrıca Bakanlık ana binada,<br />

dışarıdan gelen Cumhuriyet başsavcıları, komisyon başkanları<br />

ve bölge idare mahkemesi başkanları için bir irtibat odası<br />

ayrılmıştır.<br />

İşte bu saydığımız ve saymaya fırsat bulamayacağımız daha<br />

nice hizmetlerin çok önemli bir bölümü <strong>ATGV</strong>’nin imkan ve<br />

katkılarıyla gerçekleştirilmiştir.<br />

Ayrıca, cezaevleri artık modern infaz kurumları haline gelmiştir.<br />

Bu konuda en büyük devrim, Ulucanlar Cezaevinin kapatılması<br />

ve Ankara’daki cezaevlerinin Sincan’daki dev kampüste<br />

toplanmış olmasıdır.<br />

Yakında Bayrampaşa cezaevi de kapatılarak bölge kampüsüne<br />

taşınacaktır. Yine yurdumuzun birçok bölgesinde de modern<br />

cezaevi inşaatlarına devam edilmektedir. Bu çalışmaları dile<br />

getirirken, dünyadaki benzerlerine göre çok ileri seviyeye<br />

getirilmiş olan İşyurtları Kurumunun da teşkilatımız için önemli<br />

bir ayrıcalık olduğunu ifade etmekte fayda görüyor ve bu<br />

kurumumuzun faaliyetlerini de takdirle anıyorum.<br />

Sözün burasında, görevde bulunduğu dönem içerisinde yargının<br />

hak ettiği yere gelmesi için geceli gündüzlü büyük gayret<br />

sarf eden Sayın Bakan Cemil Çiçek’e en içten teşekkürlerimi<br />

sunmayı onurlu bir borç telakki ediyorum. Sayın Bakanımızın<br />

yargı adına yaptıkları asla unutulmayacaktır.<br />

Bütün bu güzelliklerin yanında yargı adına canımızı sıkan bir<br />

takım sorunlarımızın olduğunun da bilincindeyiz. Hep birlikte<br />

çözüm bulabilmek adına bu sorunlara değinmekte fayda<br />

görüyorum. Yargı hala yavaş işliyor. Bazı kararlarımız hala<br />

toplumu tatmin etmiyor. Yargı hala tartışılıyor ve haklı veya<br />

haksız olan bu tartışmalar yargıya olan güveni kaybettiriyor.<br />

Her sorunun çözümü yargıdan bekleniyor. Yargı hala hak ettiği<br />

yerde değil ve tüm bunlardan öncelikle biz yargı mensupları<br />

rahatsız olmaya devam ediyoruz.<br />

Ancak bu olumsuzluklara rağmen, görevimizi daha büyük<br />

bir özveri ile yapmaya devam etmeli, yargıyı bir adım daha<br />

ileriye götürmenin çabası içinde olmalıyız. Kendimizi sürekli<br />

sorgulamalı, hatalarımızı gidermek için çaba göstermeliyiz.<br />

Yasaların lafzından kaynaklanan hataları, yasaların ruhunu<br />

ön plana çıkararak ve amaca yönelik yorum yaparak tolere<br />

etmeliyiz.<br />

Yargı mensupları olarak birlik ve beraberlik içerisinde olmalı,<br />

yargıyı; taşra-merkez, adli-idari gibi ayrımlara tabi tutmamalıyız.<br />

İnanıyorum ki birlik ve beraberlik içinde olursak, daima karşılıklı<br />

anlayış ve hoşgörüyü esas kabul edersek ve durmaksızın<br />

çalışırsak yargı adına aşılamayacak sorun kalmayacaktır.<br />

Bu duygu ve düşüncelerle, birçok güzelliklere vesile olacağını<br />

düşündüğüm dergimizin yayın hayatında başarılı olmasını,<br />

meslektaşlarımıza hep güzel ve müjdeli haberler duyurmasını<br />

temenni ediyor, sizlere selam ve sevgilerimi sunuyor, daha<br />

güzel günlerde buluşmak ümidiyle esenlikler diliyorum.<br />

Fahri KASIRGA<br />

Adalet Bakanı


ADALET TEŞKİLATINI GÜÇLENDİRME VAKFI<br />

Osman BÖLÜKBAŞI<br />

<strong>ATGV</strong> Yönetim Kurulu Başkanı /<br />

Adalet Bakanlığı Müsteşar Vekili<br />

<strong>ATGV</strong>’nin kuruluşundan bu yana geçen yirmi altı yıllık süre zarfında, herhangi<br />

bir yazılı bültenin ya da dökümanın çıkarılmamış olması çok büyük bir<br />

eksiklikti. Çünkü geleceğe güvenle bakabilmek için geçmişten ilham almak<br />

gerekmektedir.<br />

Dergiyi çıkarmaktaki gayemiz bugün yapılan çalışmaların, ortaya atılan<br />

görüşlerin, hem bugün hem de gelecekteki yargı mensuplarının yararlanabileceği<br />

bir kaynak haline gelmesine vesile olmaktır. <strong>ATGV</strong> olarak yaptığımız çalışmaları,<br />

dergimiz vasıtasıyla hem siz yargı mensuplarına duyurmak, hem de ortak bir<br />

tartışma ve düşünce platformu oluşturmak arzusundayız.<br />

Bir şeyi ilk kez yapmanın çok büyük zorlukları olduğu gibi ilk olmanın da tarif<br />

edilmez mutlulukları vardır. Derginin ilk sayısını çıkarırken çok büyük zorluklar ve<br />

sıkıntılar yaşadık, çünkü daha önce rehber alabileceğimiz bize örnek olabilecek<br />

bir döküman ya da bülten yoktu. Fakat dergi çıktıktan sonra insan hakikaten bir<br />

iş başarmanın ve ortaya eser koymanın mutluluğunu doya doya yaşıyor.<br />

İkinci sayımızda da, ilk sayımızda olduğu gibi, zengin bir içerikle siz değerli yargı<br />

mensuplarının karşısındayız. Bu arada Adalet Bakanlığımızda görev değişiklikleri<br />

yaşandı. Beş yıldan bu yana beraber çalıştığımız Bakanımız Cemil Çiçek, anayasa<br />

gereği görevinden ayrılırken yerine mesai arkadaşımız ve Vakfımızın Yönetim<br />

Kurulu Başkanı Fahri Kasırga Bakan olarak getirildi.<br />

Bakanlık görevine Fahri Kasırga’nın atanması sebebiyle boşalan göreve naçizane<br />

ben vekalet etmekteyim. Aynı zamanda <strong>ATGV</strong> Yönetim Kurulu Başkanlığına<br />

da Vakıf Senedi hükmünce gelmiş bulunmaktayım. Bu iki görevin ağırlığının<br />

ve mesuliyetinin bilincindeyim. Vakfımızın geçmişine ve siz adalet teşkilatının<br />

mensuplarına yaraşır bir hizmet vermek amacındayım.<br />

Bu vesile ile Adalet ve Vakıf kelimeleriyle taçlandırılmış Adalet Teşkilatını<br />

Güçlendirme Vakfı’nı geçmişte olduğu gibi bugün de en iyi şekilde ben ve<br />

yönetim kurulu üyesi arkadaşlarımla temsil etmek arzusundayız.<br />

Geleceğe yönelik ve yargı mensuplarının hak ettiği şekilde adaleti temsil görevini<br />

bi hakkın yapmaları için yeni projeler hazırlıyoruz.<br />

Yeni Yönetim Kurulu olarak daha önceki ekipten devraldığımız bütün projeleri<br />

ve çalışmaları daha büyük bir hızla ve gayretle yerine getirmeye çalışacağız.<br />

Dergimiz bundan böyle sizlerin de görüş ve önerileriyle daha iyi ve güzel çıkmaya<br />

devam edecektir.<br />

Nice sayılarda buluşmak ümidiyle…<br />

Sunuş<br />

Uzun ve yoğun bir emek harcanarak çıkarılan ilk<br />

sayının ardından ikinci sayıyla yeniden karşınızdayız.<br />

Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı (<strong>ATGV</strong>)<br />

olarak dergi çıkarmaya karar verdiğimiz günden<br />

bu yana yapılan yoğun çalışmaların ve emeklerin<br />

karşılığını ilk sayımızda aldığımızı düşünüyoruz.<br />

7


Adliyemizin güvendiğimiz yüksek gücü<br />

sayesindedir ki cumhuriyet, kaçınılmaz<br />

gelişimi izleyebilecek ve türlü şekil ve<br />

kılıktaki saldırılara karşı vatandaşın<br />

hukukunu ve memleketin düzenini<br />

korunmuş tutabilecektir.


Adalet Bakanı ve Hükümet<br />

Sözcüsü Cemil Çiçek Mesai<br />

Arkadaşlarına ve Yargı<br />

Mensuplarına Veda Etti<br />

Bakan ÇİÇEK: “ Yargı<br />

reformununu gerçekleştirdik,<br />

Hakim ve Cumhuriyet<br />

Savcılarının özlük haklarını<br />

düzenledik.”<br />

Cemil Çiçek’ten Veda<br />

Haber<br />

Seçim kararının alınmasından sonra anayasa gereği üç<br />

bakanın görevinden ayrılması gerekiyor. Adalet Bakanı Cemil<br />

Çiçek de bu bakanlar arasında yer alıyor. Bakan Çiçek,<br />

anayasa gereği görevini bırakırken Adalet Bakanlığı internet<br />

sayfasında yayınladığı veda mesajında mesai arkadaşları ile<br />

yargı mensuplarına veda etti.<br />

Adalet Bakanı Çiçek yayınladığı veda mesajında, 19 Kasım<br />

2002 tarihinden beri 58. ve 59. hükümet dönemlerinde<br />

Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü olarak görev yaptığını<br />

ifade etti.<br />

9


10<br />

Haber<br />

Cemil Çiçek’ten Veda<br />

Bakan ÇİÇEK:<br />

“Büyük bir gayret ve kararlılıkla<br />

gerçekleştirilen çalışmalar sonucu<br />

dört buçuk yıl gibi kısa bir sürede,<br />

sorunların çözümlenmesi yolunda<br />

büyük mesafeler alınmış, yargı artık<br />

sadece sorunlarıyla değil, uluslararası<br />

standartlara uygun kaliteli ve başarılı<br />

hizmetleriyle de anılır hale gelmiştir.<br />

Bu çalışmalar, hakim ve Cumhuriyet<br />

savcılarımız ile adalet personelimizin<br />

sürekli olarak yanımızda hissettiğimiz<br />

desteği ve başta Müsteşarım olmak<br />

üzere Bakanlığımızın bütün yönetici<br />

ve görevlilerinin yoğun emek ve<br />

mesaisi ile gerçekleştirilmiştir.<br />

Şüphesiz yapılan bu işlerin ileride<br />

de devam ettirilmesi, yargının<br />

hak ettiği yeri alması ve adalet<br />

sistemimizin kusursuz bir duruma<br />

gelmesi açısından büyük önem<br />

taşımaktadır.’’<br />

Çiçek, parlamenter demokrasilerin üç temel erkinden biri olan<br />

ve yıllardan beri ihmal edildiğini söylediği yargı erkinin hak ettiği<br />

konuma getirilebilmesi için bakanlığı döneminde önemli atılımlar<br />

gerçekleştirildiğini şimdiye kadar yapılmayan uygulamalara imza<br />

attıklarını ifade etti. Çiçek, bu çerçevede adalet sarayları ve<br />

cezaevlerinin önemine uygun fiziki ortamlara kavuşturulduğunu,<br />

yargı mensuplarının özlük haklarının iyileştirilmesi konusunda<br />

önemli adımlar atıldığını, yetersiz hale gelen yasaların günün<br />

ihtiyaçlarına ve çağdaş demokrasilerin gereklerine uygun bir<br />

şekle getirilmesi için yoğun çalışmalar yürütüldüğünü vurguladı.<br />

Türkiye’de şimdiye kadar adli yapıda olmayan uygulamaları kendi<br />

bakanlığı döneminde gerçekleştirdiklerini ifade eden Çiçek, ‘’Bu<br />

dönem yargı reformunun başarıyla gerçekleştirildiği bir dönem<br />

olmuştur. Türk hukuk sisteminde reform niteliğinde köklü<br />

değişiklikler yapılmıştır’’ dedi.<br />

Çiçek, hakim ve Cumhuriyet savcılarının mali haklarının, kendi<br />

özel kanunları olan Hakimler ve Savcılar Kanunu içerisinde<br />

yeniden düzenlenerek, Cumhuriyet tarihinde ilk kez devlet<br />

memurlarından ayrı ve özel bir rejime tabi kılındığını, böylece


anayasada belirtilen konumlarına uygun hale getirildiğini<br />

söylediği mesajında, yargının en önemli sorunlarından birisi<br />

olan hakim, Cumhuriyet savcısı ve diğer adalet personeli<br />

kadrolarındaki eksikliğin giderilmesi ve sayılarının artırılması<br />

konusunda da ciddi mesafeler kaydedildiğini ifade etti.<br />

Bakan Cemil Çiçek yayımladığı yazılı mesajda dört buçuk yıl<br />

içersinde büyük bir özveri ile çalıştıklarını ve adalet teşkilatı için<br />

ellerinden ne geldiyse yaptıklarını belirterek şu görüşlere yer<br />

verdi:<br />

‘’Büyük bir gayret ve kararlılıkla gerçekleştirilen çalışmalar<br />

sonucu dört buçuk yıl gibi kısa bir sürede, sorunların<br />

çözümlenmesi yolunda büyük mesafeler alınmış, yargı artık<br />

sadece sorunlarıyla değil, uluslararası standartlara uygun,<br />

kaliteli ve başarılı hizmetleriyle de anılır hale gelmiştir. Bu<br />

çalışmalar, hakim ve Cumhuriyet savcılarımız ile adalet<br />

personelimizin sürekli olarak yanımızda hissettiğimiz desteği ve<br />

başta Müsteşarım olmak üzere Bakanlığımızın bütün yönetici<br />

ve görevlilerinin yoğun emek ve mesaisi ile gerçekleştirilmiştir.<br />

Şüphesiz yapılan bu işlerin ileride de devam ettirilmesi, yargının<br />

hak ettiği yeri alması ve adalet sistemimizin kusursuz bir duruma<br />

gelmesi açısından büyük önem taşımaktadır.’’<br />

Cemil Çiçek’ten Veda<br />

Haber<br />

11


12<br />

Haber<br />

Adalet Bakanlığında Devir Teslim<br />

Adalet Bakanı Cemil Çiçek<br />

Bakanlık Görevini Fahri<br />

Kasırga’ya Devretti<br />

Adalet Bakanı Cemil Çiçek dört<br />

buçuk yıldır sürdürdüğü Adalet<br />

Bakanlığı görevini anayasa<br />

gereği bıraktı.<br />

Bakan Çiçek, Adalet Bakanlığı<br />

görevini mesai arkadaşı Adalet<br />

Bakanlığı Müsteşarı Fahri<br />

Kasırga’ya devretti.<br />

Adalet Bakanı Cemil Çiçek’i, Adalet Bakanlığı Merkez Bina’da<br />

görevini devretmeye geldiği sırada Bakanlık Müsteşarı Fahri<br />

Kasırga ve Adalet Bakanlığı personeli bakanlık giriş kapısında<br />

karşıladı.<br />

Bakanlık makamındaki devir teslim töreninde konuşan Bakan<br />

Çiçek, Anayasa’nın 114. maddesi gereği 4.5 yıldır yürüttüğü<br />

Adalet Bakanlığı görevini bıraktığını ve bu göreve Bakanlık<br />

Müsteşarı Fahri Kasırga’nın atandığını ifade etti.<br />

Uzun süredir Bakan ve Müsteşar olarak birlikte çalıştıklarını<br />

ve geçen bu süre zarfında “Türk Yargısı” na hizmet verdiklerini<br />

anlatan Bakan Çiçek, Fahri Kasırga’nın bakanlık görevine<br />

atanmasından dolayı memnuniyet duyduğunu söyledi.<br />

Bakan Çiçek, kendisinin yerine bakanlık görevine atanan<br />

Kasırga’nın Türk yargısına Başsavcı ve Müsteşar olarak önemli<br />

hizmetler yaptığını, yargının sorunlarını yakından tanıyan bir<br />

isim olduğunu söyleyerek, atamanın Türk Yargısı için bir kazanç<br />

olduğunu dile getirdi. Bundan sonra kendisine bir görev düşmesi<br />

halinde memnuniyetle yerine getirebileceğini belirten Çiçek,<br />

Kasırga’ya bakanlık döneminde başarılar diledi.


Bakan ÇİÇEK:<br />

“Fahri Kasırga’nın Adalet<br />

Bakanlığına atanmasından büyük<br />

memnuniyet duyuyorum.”<br />

Adalet Bakanlığı görevine atanan Bakanlık Müsteşarı Fahri<br />

Kasırga da Cemil Çiçek’in bakanlık görevi sırasında yargıya<br />

büyük hizmetler yaptığını, büyük projelere imza attığını söyledi.<br />

Bugüne kadar yapılamayan, başarılamayan işlerin Cemil Çiçek<br />

döneminde yapıldığı kaydeden Kasırga, “Sayın Bakanımız, bana<br />

bugüne kadarki en ağır görevi yüklüyor’’ dedi.<br />

Kasırga, Cemil Çiçek’ten sonra bakanlık yapmanın zorluğunun<br />

bilincinde olduğunu, ama bu görevi layıkıyla yapmaya gayret<br />

edeceğini de söyledi.<br />

Bakanlık görevinden ayrılan Çiçek’in, yargıyı çok iyi noktalara<br />

taşıdığını, yargının bağımsızlığı ve saygınlığı konusunda çok<br />

büyük hassasiyet gösterdiğini anlatan Kasırga, Çiçek’in yargı<br />

camiasının gönlünde taht kurduğunu dile getirdi.<br />

Bakan Kasırga, Çiçek’in bıraktığı noktada aynı ilkelerle Türk<br />

yargısını daha ileri noktalara taşımak için çalışacağını kaydetti.<br />

Kasırga, Cemil Çiçek’ten bakanlık görevini devralmasıyla<br />

hayatındaki en müstesna günü yaşadığını söyledi.<br />

Konuşmaların ardından birbirlerini kutlayan halef-selef bakanlar<br />

Çiçek ve Kasırga birbirlerine çiçek sundular. Çiçek, Kasırga<br />

kendisine çiçek sunarken, ‘’Benim soyadım Çiçek, ama bu çiçek<br />

benden daha canlı’’ diye espri yaptı.<br />

Adalet Bakanlığında Devir Teslim<br />

Bakan KASIRGA:<br />

“Bakan Cemil Çiçek yargıya<br />

büyük hizmetler verdi.”<br />

Haber<br />

Törenin ardından Çiçek ve Kasırga bir süre baş başa görüştü.<br />

Daha sonra Adalet Bakanı Fahri Kasırga ve bakanlık personeli,<br />

Cemil Çiçek’i Bakanlık Merkez Binası’ndan alkışlarla uğurladı.<br />

13


14<br />

Haber<br />

Afşin Adalet Sarayı Hizmete girdi<br />

Türkiye adalet sarayları ile donatılmaya devam ediyor.<br />

Afşin Adalet Sarayı Adalet<br />

Bakanı Fahri Kasırga’nın<br />

Katılımıyla Hizmete Girdi<br />

Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı (<strong>ATGV</strong>)’nin katkılarıyla<br />

yapılan ve yaklaşık bir yıl gibi kısa bir sürede bitirilen Afşin<br />

Adalet Sarayı yapılan törenle hizmete girdi.<br />

Osmanlı ve Selçuklu mimari motiflerinden esinlenilerek yapılan<br />

Afşin Adalet Sarayı 1 milyon 500 bin YTL (1 trilyon 500 milyar<br />

lira) mal oldu.<br />

Adalet Sarayının açılışına Adalet Bakanı Fahri Kasırga,<br />

Müsteşar yardımcısı Sadi Güven, Kanunlar Genel Müdürü<br />

Niyazi Güney, İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanı Enver Kaya,<br />

Teknik İşler Dairesi Başkanı Erdoğan Böcek, İdari ve Mali İşler<br />

Dairesi Başkanlığı Tetkik Hakimleri Muharrem Akkaya ve Mikail<br />

Özdemir’in yanı sıra Kahramanmaraş Valisi Niyazi Tanılır,<br />

Kahramanmaraş Başsavcısı, Kahramanmaraş Adli Yargı Adalet<br />

Komisyonu Başkanı, Elbistan Başsavcısı, Ağır Ceza Mahkemesi<br />

Başkanları, ilçe kaymakamları, ilçe hakim, Cumhuriyet Savcıları,<br />

komşu ilçelerin hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile çok sayıda<br />

vatandaş katıldı.<br />

Törenin açılış konuşmasını Afşin Cumhuriyet Başsavcısı Hikmet<br />

Şentürk yaptı. Başsavcı Şentürk adli teşkilatın kuruluşundan


Adalet Bakanı Fahri Kasırga, K. Maraş Valisi M. Niyazi Tanılır ve Afşin Başsavcısı Hikmet Şentürk<br />

Afşin Adalet Sarayı’nın açılışını yaptılar.<br />

itibaren Afşin ilçesinde de yargı hizmetlerinin müstakil ve<br />

amacına uygun olmayan binalarda verildiğini anlatarak, “Hukuk<br />

devleti olma yolunda özellikle son dönemlerde ülkemizin<br />

gösterdiği değişim ve gelişim çerçevesinde, yargı bağımsızlığı<br />

ve hukukun üstünlüğüne saygının bir göstergesi olarak adli<br />

hizmetlerin, niteliğe uygun binalarda olması gerekiyor” dedi.<br />

Adalet dairesini tek çatı altında toplayan ve kısa sürede inşaatı<br />

tamamlanan binanın, toplam 1394 metrekare kapalı alana sahip<br />

olduğunu söyleyen Başsavcı Şentürk konuşmasında şunları dile<br />

getirdi:<br />

“Adalet Sarayımız modern teknolojiyle donatıldı ve bütün<br />

hizmetleri yapabilecek hale getirildi. Mimarisinde kültürel<br />

birikimimizin de izlerini taşıyan, geçmişten geleceğe kurulan<br />

güzel bir köprü görünümündeki hizmet binamız ile, biz<br />

hakim ve Cumhuriyet savcıları ile adalet çalışanlarımız da<br />

devletimizin yargısal alanındaki işlevine uygun olarak, halkımızın<br />

mağduriyetini gidermede dünden daha istekli olacağız.<br />

Böylesine nezih bir ortamın hazırlanması bizlerin olduğu kadar<br />

vatandaşımızın da devletimizin yargı erkine olan güvenlerini de<br />

arttıracaktır”.<br />

Afşin Başsavcısı Hikmet Şentürk, Afşin Adalet Sarayı’nın<br />

yapımında kuşkusuz birçok kişinin emeğinin bulunduğunu<br />

belirterek, başta Adalet Bakanı Fahri Kasırga olmak üzere emeği<br />

geçen herkese ayrı ayrı teşekkürlerini bildirdi.<br />

Afşin Adalet Sarayı’nın hizmete girmesi vesilesiyle bir konuşma<br />

yapan Adalet Bakanı Fahri Kasırga, son yıllarda gelişen teknolojik<br />

Afşin Adalet Sarayı Hizmete girdi<br />

Haber<br />

Bakan KASIRGA:<br />

“Son dört yılda ülkemizde yaşanan<br />

gelişme ve değişmelere paralel olarak<br />

yargı alanında da büyük değişme ve<br />

gelişmeler yaşanmıştır.<br />

Başta hukuk reformu olmak üzere,<br />

personelimizin nitelik ve nicelik olarak<br />

iyileştirilmesi, hakim ve Cumhuriyet<br />

savcılarının özlük haklarında yapılan<br />

düzenlemeler, Adalet akademisi<br />

projesi, uluslararası standartlarda<br />

ceza infaz sisteminin oluşturulması,<br />

istinaf mahkemeleri projesi ve adalet<br />

teşkilatının fiziki altyapı sorunlarının<br />

çözülmesi alanında olağanüstü<br />

çalışmalar yapılmıştır”.<br />

çalışmalardan adalet personelinin de yararlanması için çok büyük<br />

ilerlemeler kaydedildiğini söyledi ve yapılan çalışmalar hakkında<br />

bilgi verdi.<br />

Adaletin dağıtılmasının, devletin en önemli görevleri arasında<br />

yer aldığını belirten Bakan Kasırga, adalet hizmetlerinin çağdaş<br />

bir ortamda yerine getirilmesi ve kaliteli bir yargı hizmeti<br />

sunulabilmesi için gerekli her türlü önlemi almak devletin temel<br />

amaçları arasındadır dedi.<br />

Bakan Kasırga, son yıllara kadar yargının mevzuat, personel,<br />

araç ve gereç yetersizliğinden tutun da fiziki alt yapı yetersizliğine<br />

1


16<br />

Haber<br />

Afşin Adalet Sarayı Hizmete girdi<br />

Bakan KASIRGA:<br />

“Bakanlığımız tarafından çeşitli tarihlerde<br />

çıkarılan dört binin üzerinde genelge<br />

yürürlükten kaldırılarak 1 Ocak 2006<br />

tarihinden itibaren bunların yerine140<br />

civarında yeni genelge yürürlüğe girdi.<br />

Bütün bu yeni yasaların hazırlanması<br />

sırasında Adalet Bakanlığına önemli<br />

görevler düştü. Meslek eğitimi ve yabancı<br />

dil eğitimine büyük önem verildi. Bakanlık<br />

bilgisayar ağıyla donatıldı. Tüm bu<br />

yeniliklerden 35 bin yargı mensubuyla 40<br />

bin avukat istifade etmektedir”.<br />

kadar pek çok konuda sıkıntısı olduğuna değindiği konuşmasında<br />

şunları söyledi:<br />

“Toplumda yargının bu sorunları düzeltemeyeceği yönünde bir<br />

kanaat yerleşmiştir. Takdir edileceği gibi son dört yılda ülkemizde<br />

yaşanan gelişme ve değişmelere paralel olarak yargı alanında da<br />

büyük değişme ve gelişmeler yaşanmıştır.<br />

Başta hukuk reformu olmak üzere, personelimizin nitelik ve<br />

nicelik olarak iyileştirilmesi, hakim ve Cumhuriyet savcılarının<br />

özlük haklarında yapılan düzenlemeler, Adalet akademisi projesi,<br />

uluslararası standartlarda ceza infaz sisteminin oluşturulması,<br />

istinaf mahkemeleri projesi ve adalet teşkilatının fiziki altyapı<br />

sorunlarının çözülmesi alanında olağanüstü çalışmalar<br />

yapılmıştır”.<br />

Avrupa Birliğine üyelik müzakereleri sürecinde mevzuat<br />

yetersizliğini aşmak için önemli adımlar attıklarını vurgulayan<br />

Bakan Kasırga, konuşmasının sonunda şu görüşlere yer verdi:<br />

“Bakanlığımız tarafından çeşitli tarihlerde çıkarılan dört binin<br />

üzerinde genelge yürürlükten kaldırılarak 1 Ocak 2006<br />

tarihinden itibaren bunların yerine 140 civarında yeni genelge<br />

yürürlüğe girdi.


Bütün bu yeni yasaların hazırlanması sırasında Adalet<br />

Bakanlığına önemli görevler düştü. Meslek eğitimi ve yabancı<br />

dil eğitimine büyük önem verildi. Bakanlık bilgisayar ağıyla<br />

donatıldı. Tüm buyeniliklerden 35 bin yargı mensubuyla 40 bin<br />

avukat yararlanmaktadır.”.<br />

Bakan Kasırga, Türkiye genelindeki adalet sarayları hakkında<br />

bilgi verdikten sonra, Afşin Adalet Sarayı’nı hizmete açtı.<br />

Afşin Adalet Sarayı Hizmete girdi<br />

Haber<br />

17


18<br />

Gündem<br />

Adalet Bakanlığı’na Yeni Çehre<br />

Adalet Bakanlığı’na<br />

Yeni Çehre<br />

Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı projelerine devam ediyor. Vakıf,<br />

Türkiye Gübre Sanayi Anonim Şirketi (TÜGSAŞ)’ın Beşevler’deki<br />

binasını yenileyerek adalet teşkilatının hizmetine sundu.<br />

Yıllarca TÜGSAŞ Genel Müdürlüğü olarak kullanılan binayı alarak,<br />

adalet teşkilatının hizmetine sokma görevini <strong>ATGV</strong>’nin üstlendiğini<br />

anlatan <strong>ATGV</strong> Yönetim Kurulu Başkanı ve Adalet Bakanlığı<br />

Müsteşar Vekili Osman Bölükbaşı, “Adalet Bakanlığı olarak adalet<br />

teşkilatına ve yargı mensuplarına yakışan bir bina yapılması<br />

yönünde karar aldık.<br />

Çünkü Bakanlıklar semtindeki merkez binamızın bize yeterli<br />

gelmiyordu. Personele yer bulunması ve fiziki mekan yönünden<br />

büyük sıkıntı yaşıyorduk” dedi. Ankara’da ana binaya yakın bir<br />

yerde bina yapma ya da alma şanslarının olmadığını bu yüzden<br />

TÜGSAŞ’ın binasını devraldıklarını ifade eden Müsteşar Vekili<br />

Bölükbaşı, yapım süreciyle ilgili şunları söyledi:<br />

”Adalet Bakanlığı’nın merkez binası artık hizmetlerimizi<br />

karşılamaya yetmiyordu. Bu sebeple yeni bir binaya ihtiyaç doğdu<br />

ve TÜGSAŞ’ın Genel Müdürlük binası devralındı.


Müsteşar V. BÖLÜKBAŞI:<br />

“Çağın ve günümüzün gereklerine uygun,<br />

yargıya yakışır şekilde hizmet verecek bir<br />

binaya kavuştuk. Adalet teşkilatı adına,<br />

Bakanlığımızı ihtiyaçlarına uygun yapıya<br />

kavuşturma hedefine önderlik eden Sayın<br />

Bakanımız Cemil ÇİÇEK ve yıllarca<br />

Sayın Bakanımızla birlikte müsteşar<br />

olarak görev yaptıktan sonra kendisinden<br />

bayrağı devralan Sayın Bakanımız<br />

Fahri KASIRGA başta olmak üzere,<br />

böylesine çağdaş ve modern bir binayı<br />

Bakanlığımıza kazandırmada emeği geçen<br />

herkese teşekkürlerimizi sunar, yeni hizmet<br />

binamızın Adalet camiasına ve tüm yargı<br />

mensuplarına hayırlı ve uğurlu olmasını<br />

dilerim.”<br />

Adalet Bakanlığı’na Yeni Çehre<br />

Gündem<br />

19


20<br />

Gündem<br />

Adalet Bakanlığı’na Yeni Çehre<br />

TÜGSAŞ’tan devralındığında<br />

binanın girişinde yer alan ve<br />

1994 yılında vefat eden ünlü<br />

seramik sanatçısı “Attila<br />

GALATALI” tarafından<br />

1982 yılında yapılan rölyef,<br />

tadilat çalışmaları sırasında<br />

zarar görmemesi için titizlikle<br />

korunmuştur.<br />

Yapılan çalışmalar sonucunda<br />

bu önemli eser, bakanlığımız<br />

Gazi Ek Binasına gelen<br />

misafirlerimizi tüm ihtişamıyla<br />

karşılamaktadır.<br />

TÜGSAŞ Binasının Yenilenmesiyle İlgili Bilgi Veren Bölükbaşı<br />

Şunları Söyledi:<br />

Bakanlığı döneminde yargıya yakışır şekilde hizmet verilecek<br />

fiziksel ortamın gerekliliğine olan inancı ve bu inanç paralelinde<br />

yapmış olduğu hizmetler ile her zaman hatırlanacak olan<br />

Adalet Eski Bakanı Sayın Cemil ÇİÇEK’in gayretleri ile TÜGSAŞ<br />

Genel Müdürlük binası bakanlığımız bünyesine katılmıştır.<br />

Ancak devralındığında son derece yıpranmış ve kullanılamaz<br />

halde bulunan binanın bu şekli ile hizmet vermesi mümkün<br />

gözükmüyordu. Binanın bütünüyle yenilenmesi ve çevre<br />

düzenlemesinin yapılması gerekmekteydi.<br />

O dönemde Adalet Bakanlığı Müsteşarlığı görevini yürüten<br />

ve <strong>ATGV</strong> yönetim kurulu başkanı olan Bakanımız Sayın Fahri<br />

KASIRGA’nın yoğun çabaları sonucunda binanın tadilat ve<br />

yenileme çalışmaları <strong>ATGV</strong> tarafından üstlenilmiş ve bu işin<br />

yapılabilmesi için vakıf tarafından 10.393.741 YTL’lık kaynak<br />

aktarılmıştır.<br />

İlk Önce Binanın İç Düzenlemesi Yapıldı<br />

Adalet Bakanlığı ek hizmet binasının yapımıyla ilgili detaylı bilgi<br />

veren Müsteşar V. Osman Bölükbaşı, eski TÜGSAŞ binasının<br />

Adalet Bakanlığı ek binasına dönüştürülmesi inşaatı işi için ilk<br />

önce ihale açıldığını ve ihale bedelinin 5 milyon 546 bin YTL (5<br />

trilyon 546 milyar TL) olduğunu söyledi.<br />

Yapılan bu ilk ihaleyle binanın iç düzenlemesinin yapıldığını<br />

belirten Müsteşar Vekili Bölükbaşı, ihaleyi alan firmanın eski<br />

TÜGSAŞ binasının Adalet Bakanlığı ek binasına dönüştürülmesi<br />

inşaatıyla ilgili olarak yaptığı işleri şu şekilde özetledi:


Müsteşar V. BÖLÜKBAŞI:<br />

“Binanın mevcut perde<br />

duvarlarında mekanik aksamlı<br />

olarak granit (blueporl) taş<br />

uygulaması yapıldı. Önceden<br />

cam mozaik olarak yapılmış<br />

olan kısımların üzerine kompozit<br />

levhalarla kaplama uygulandı.<br />

Ayrıca binada aydınlatma<br />

olarak kullanılan merdiven<br />

aydınlatma kısımlarında tuvalet<br />

pencerelerinde ve doğu cephesi<br />

kısmında ise slikon cephe<br />

uygulamasına gidildi”.<br />

Adalet Bakanlığı’na Yeni Çehre<br />

• Binanın eski ısı yalıtımsız tüm alüminyum doğramaları,iç<br />

kısımdaki tüm doğramalar (ahşap kapı vb.) döşeme duvar<br />

kaplamaları sökülerek yenilendi.<br />

Gündem<br />

• Bina içersindeki tüm elektrik ve tesisat hatları eskileri sökülmek<br />

kaydıyla tamamen yenilendi. Binanın tüm alüminyum doğramaları<br />

ısı yalıtımlı olarak yenilendi.<br />

• Bina içerisindeki tüm duvarlar alçıyla sıvandı. Ayrıca duvar ve<br />

tavanların tüm plastik boyaları da yapıldı.<br />

• Binanın tamamında döşeme kaplamaları granit seramik,granit,<br />

pvc yer kaplaması; makam odalarına ahşap parke uygulandı.<br />

• Tüm alüminyum kapıları, oda ahşap kapıları ve makam odaları<br />

kök kaplamalı kapıları yenilendi (kapı kolu kilit madeni aksam<br />

dahil).<br />

• Katlara ulaşımı sağlayan üç adet asansör tamamen yenilendi.<br />

• Yemekhane ile mutfak arasında malzeme nakli amacıyla bir adet<br />

yük asansörü monte edildi.<br />

• Koridor kısımlarına taş yünü asma tavan uygulandı. Birinci ve<br />

ikinci katlarda ise metal asma tavan uygulaması ve merkezi sistem<br />

ısıtma ve havalandırma yapıldı.<br />

• Islak mekanlarda duvar ve döşeme seramikleri tamamen<br />

yenilendi, buralara yeniden hilton lavabo ve vitrifiyeler yapıldı.<br />

• Binanın belirli yerlerinde güvenlik amaçlı kamera sistemi<br />

yerleştirildi. Güvenlik kontrol, kamera monitör odaları, X- ray,<br />

duyarlı kapı, telefon santrali yeniden düzenlendi.<br />

21


22<br />

Gündem<br />

• Çatının tamamı cam yünü olarak değiştirildi.<br />

Adalet Bakanlığı’na Yeni Çehre<br />

• Binanın çatısında ve konferans salonu ışıklıklarında çatı tadilatı<br />

yaptırıldı.<br />

• Tüm katlardaki asansör duvar (mekanik) ve döşeme granitleri<br />

yenilendi.<br />

Eski TÜGSAŞ Binasından Eser Kalmadı<br />

Binanın dış cephesinin yenilenmesi ile ilgili olarak 1 milyon 651<br />

bin 960 YTL (1 trilyon 651 milyar 960 milyon TL)’ye ikinci<br />

ihale’nin yapıldığı belirten <strong>ATGV</strong> Yönetim Kurulu Başkanı Osman<br />

Bölükbaşı, yüklenici firmanın bu çerçevede yaptıklarıyla ilgili<br />

olarak da şu bilgileri verdi:<br />

“Binanın mevcut perde duvarlarında mekanik aksamlı olarak granit<br />

(blueporl) taş uygulaması yapıldı. Önceden cam mozaik olarak<br />

yapılmış olan kısımların üzerine kompozit levhalarla kaplama<br />

uygulandı. Ayrıca binada aydınlatma olarak kullanılan merdiven<br />

aydınlatma kısımlarında tuvalet pencerelerinde ve doğu cephesi<br />

kısmında ise slikon cephe uygulamasına gidildi”.<br />

Adalet Bakanlığı’nın yeni hizmet binası için yapılan son<br />

büyük ihale’nin, binanın kalorifer tesisatı, jeneratör montajı ve<br />

benzerleriyle ilgili olduğunu hatırlatan Osman Bölükbaşı, “ Bu<br />

ihalenin bedeli toplam 2 milyon 858 bin 230 YTL (2 trilyon 858<br />

milyar 230 milyon TL) oldu” dedi. Müsteşar V. Bölükbaşı, ihalenin<br />

alınmasından sonra işi alan firmanın yaptıklarıyla ilgili olarak<br />

şunları söyledi: Bina için 2 adet 550 Kva jeneratör seti, bina<br />

dışında ise bir adet trafo merkezi yapıldı. Ayrıca bina içerisinde<br />

klima santralleri, bina dışına bir adet yangın suyu su deposu<br />

monte edilirken, bina mutfak tesisat ve ekipmanları imal edildi”.<br />

Eski TÜGSAŞ binası ile yeni Adalet Bakanlığı ek binası arasında<br />

mukayese kabul etmez değişiklikler olduğunu vurgulayan<br />

Müsteşar Vekili Bölükbaşı, <strong>ATGV</strong> Dergisi’ne konuyla ilgili şu<br />

değerlendirmede bulundu:<br />

“Çağın ve günümüzün gereklerine uygun, yargıya yakışır<br />

şekilde hizmet verecek bir binaya kavuştuk. Adalet teşkilatı<br />

adına, Bakanlığımızı ihtiyaçlarına uygun yapıya kavuşturma<br />

hedefine önderlik eden Sayın Bakanımız Cemil ÇİÇEK ve yıllarca<br />

Sayın Bakanımızla birlikte müsteşar olarak görev yaptıktan<br />

sonra kendisinden bayrağı devralan Sayın Bakanımız Fahri<br />

KASIRGA başta olmak üzere, böylesine çağdaş ve modern<br />

bir binayı Bakanlığımıza kazandırmada emeği geçen herkese<br />

teşekkürlerimizi sunar, yeni hizmet binamızın Adalet camiasına ve<br />

tüm yargı mensuplarına hayırlı ve uğurlu olmasını dilerim.”


<strong>ATGV</strong>, Adalet Bakanlığı<br />

Gündem<br />

Merkez Binasını Yeniledi<br />

Adalet Bakanlığı Merkez Binası’nda uzun süredir devam eden yenileme çalışmaları<br />

sona erdi. Bakanlık Merkez binanın bodrum katlar hariç tümü yenilendi.<br />

<strong>ATGV</strong> Yönetim Kurulu Üyesi Kaya:<br />

“<strong>ATGV</strong> olarak böylesine bir projeyi daha<br />

bitirmenin haklı gururunu yaşıyoruz.<br />

Yenilenen binamızda hem rahat hem de<br />

huzur içinde bir ortamda, adaletin yerine<br />

gelmesi için daha büyük bir özveriyle<br />

çalışacağız”.<br />

<strong>ATGV</strong>, Adalet Bakanlığı Merkez Binasını Yeniledi<br />

Adalet Bakanlığının Merkez Binası olarak kullanılan Bakanlıklar<br />

semtindeki binanın, 1926 yılında yapıldığına işaret eden <strong>ATGV</strong><br />

Yönetim Kurulu Üyesi ve Adalet Bakanlığı İdari ve Mali İşler<br />

Dairesi Başkanı Enver Kaya , Merkez binanın o günden bu yana<br />

hizmette olduğunu vurguladı.<br />

Merkez binada kargir ve karkas sistemlerinin birlikte kullanıldığını<br />

ifade eden Başkan Enver Kaya “ Adalet Bakanlığı Merkez<br />

binamız yetmiş yıldan bu yana kullanılmaktadır. 1926 yılında<br />

hizmete giren merkez binamız iki adet bodrum kat, zemin kat ,<br />

birinci ve ikinci katlardan oluşmaktadır. Binanın toplam inşaat<br />

alanı 8 bin 600 metrekare civarındadır. Zaman içinde muhtelif<br />

tadilat ve tamiratlar yapıldı, fakat haliyle eski bir bina olduğu için<br />

yeniden tamir ve tadilat görmesi gerekti” dedi.<br />

23


24<br />

Gündem<br />

<strong>ATGV</strong>, Adalet Bakanlığı Merkez Binasını Yeniledi<br />

<strong>ATGV</strong> Yönetim Kurulu Üyesi<br />

Kaya: “Bu iş için yapılması<br />

gerekli olan projeler Adalet<br />

Bakanlığı Teknik İşler Dairesi<br />

Başkanlığı’nca hazırlandı.<br />

Proje aşamasında binanın<br />

dış görünümü ve mimari<br />

özelliklerinin korunmasına<br />

azami ölçüde gayret gösterildi.<br />

İçteki tanzim ve tefrişatlar da<br />

ilgili birim amirlerinin talimatları<br />

doğrultusunda oluşturuldu.”


<strong>ATGV</strong>, Adalet Bakanlığı Merkez Binasını Yeniledi<br />

Enver Kaya:<br />

Gündem<br />

“Çok güzel ve modern bir<br />

binaya kavuştuk. Yapılan bütün<br />

çalışmalar yargı mensupları ve<br />

adalet teşkilatının günümüz<br />

koşullarına uygun bir ortamda<br />

çalışabilmelerine yönelik olarak<br />

planlandı”.<br />

BİNANIN MİMARİ ÖZELLİKLERİ KORUNDU<br />

Binanın son zamanlarda oldukça yıprandığı ve hizmet veremez<br />

hale geldiğini bunun için kapsamlı bir restorasyon yapılmasına<br />

karar verildiğini anlatan Başkan Kaya “ Bu iş için yapılması<br />

gerekli olan projeler Adalet Bakanlığı Teknik İşler Dairesi<br />

Başkanlığı’nca hazırlandı. Proje aşamasında binanın dış<br />

görünümü ve mimari özelliklerin korunmasına azami ölçüde özen<br />

gösterildi. İçteki tanzim ve tefrişatlar da ilgili birim amirlerinin<br />

talimatları doğrultusunda oluşturuldu” diye konuştu.<br />

Yapılan proje çerçevesinde binanın tadilatı ve tefrişatı ile ilgili<br />

olarak ihalelerin yapıldığını söyleyen Kaya, bodrum kat haricinde<br />

tüm binanın tadilat ve tefrişatının bitirildiğini söyledi.<br />

2


26<br />

Gündem<br />

MERKEZ BİNA YENİ ÇEHRESİYLE HİZMETİNİZDE<br />

<strong>ATGV</strong>, Adalet Bakanlığı Merkez Binasını Yeniledi<br />

Binanın güçlendirilmesi, ısıtılması,aydınlatması,havalandırılması<br />

ve altyapının modernizasyonu ile fonksiyonel ve güncel hale<br />

gelmesi gibi konularda hedeflenen tüm gayelere ulaşıldığını<br />

açıklayan <strong>ATGV</strong> Yönetim Kurulu Üyesi Kaya şunları söyledi:<br />

“<strong>ATGV</strong> olarak böylesine büyük bir projeyi daha bitirmenin haklı<br />

gururunu yaşıyoruz. Yenilenen binamızda hem rahat hem de<br />

huzur içinde bir ortamda adaletin yerine gelmesi için daha büyük<br />

bir gayretle çalışacağız”. Yapılan çalışmalar sonunda, güncel<br />

ve teknolojik unsurlar ile donatılmış, sağlıklı çalışma ortamları<br />

olan modern ve şık görünümlü, en az otuz yıl süreyle tamirat<br />

veya tadilat ihtiyacı olmayacak bir bina elde edildiğini ifade<br />

eden Başkan Kaya, “Çok güzel ve modern bir binaya kavuştuk.<br />

Yapılan bütün çalışmalar yargı mensupları ve adalet teşkilatının<br />

günümüz koşullarına uygun bir ortamda çalışabilmelerine yönelik<br />

olarak planlandı” diye konuştu.<br />

Makam odaları sapelli ahşap<br />

lamine, diğer ofis alanları<br />

40x40cm parlak granit seramik,<br />

koridor ve merdivenler ise “Roza<br />

Porino ve Balmoral Red “olarak<br />

adlandırılan doğal granit ile<br />

kaplandı.


<strong>ATGV</strong> tarafından tadilatı ve tefrişatı yaptırılan Adalet Bakanlığı<br />

Merkez Binası’nda şunlar yapıldı:<br />

• Makam odaları sapelli ahşap lamine, diğer ofis alanları<br />

40x40cm parlak granit seramik, koridor ve merdivenler ise “Roza<br />

Porino ve Balmoral Red “olarak adlandırılan doğal granit ile<br />

kaplandı.<br />

• Ara bölmeler, mahalleri kullanacak personel sayısına göre<br />

yeniden düzenlendi. Yeni duvarlar 12,5 cm kalınlıklı hafif gaz<br />

beton ile imal edilerek alçı panel ile kaplandı.Islak mahaller<br />

haricindeki duvarların tamamında sıva yenilenip üzeri su bazlı<br />

mat boya yapıldı.<br />

• Odaların tamamında alçıpan , koridorlarda ise 60x60 cm<br />

ebadında perfore alüminyum elemanlarla asma tavan imalatı<br />

yapılıp alçı olanlar yine su bazlı mat boya ile boyandı. Asma<br />

tavan araları; tamamı yenilenen Elektrik ve Mekanik tesisatı<br />

ile data sisteminin dağıtımı için kullanıldı. Makam odalarında<br />

“Fan-Coil” sistemine geçilirken aydınlatma armatür ve aksesuarı<br />

tamamen yenilendi.<br />

• Gerekli su yalıtımları yapılarak duvar ve döşemeler birinci<br />

sınıf seramikle kaplandı.Kabin kapıları kompakt laminat ile imal<br />

edildi. Tavanlarda 30x30 cm perfore alüminyum elemanlar<br />

ile asma sistem uygulanırken, su ve elektrik israfını önlemek<br />

amacıyla, aydınlatma armatürleri otomatik sensörlü, batarya ve<br />

bas aparatları da fotoselli olarak yapıldı.<br />

• Kanat, kasa ve pervazların tamamı masif olarak ve sapelli<br />

ahşaptan imal edilip, koyu renk ve mat cila ile sonlandı.<br />

• Kayıt ölçü ve görünümleri orijinallerine uygun olarak ve yine<br />

sapelli ahşaptan söveli olarak imal edilip yerine takılmış, ısı<br />

kontrollü çift cam kullanıldı. Ayrıca pencere denizlikleri beyaz<br />

mermerden yapıldı.<br />

• Tamirat öncesinde teftiş kurulu birimi tarafından kullanılmakta<br />

olan bölüm yeniden planlanarak gerekli takviyeler de yapılmak<br />

kaydıyla yenilendi. Binanın otopark yönündeki eski ana girişi<br />

düzenlenerek yeniden aktif hale getirildi. Katlarda koridor<br />

sonlarına konulmuş olan sekreterlik mahalleri kaldırılarak,<br />

koridorların ışık ve hava sirkülasyonları orijinal hallerine<br />

döndürüldü.<br />

<strong>ATGV</strong>, Adalet Bakanlığı Merkez Binasını Yeniledi<br />

Gündem<br />

27


28<br />

Faaliyetler<br />

Yargı Mensuplarının <strong>Lojman</strong> <strong>Derdi</strong> <strong>Bitiyor</strong>…<br />

Yargı Mensuplarının<br />

<strong>Lojman</strong> <strong>Derdi</strong> <strong>Bitiyor</strong>…<br />

Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı (<strong>ATGV</strong>) lojman alımlarını<br />

aralıksız şekilde sürdürüyor. 2007 yılının ilk altı aylık döneminde<br />

geçen yılın aynı dönemine göre neredeyse iki buçuk kat daha fazla<br />

lojman alımı yapıldı.<br />

İzmir <strong>Lojman</strong>ları<br />

Türkiye genelinde geçen yılın ilk altı aylık döneminde <strong>ATGV</strong><br />

tarafından alınan lojman adeti 84 iken, 2007 yılında bu rakam<br />

234 adet oldu. <strong>Lojman</strong> alımları bu yılın ilk döneminde özellikle<br />

Ağustos 1999 depreminden etkilenen il ve ilçelerden yapıldı.<br />

2007 yılında aldıkları lojmanlarla ilgili olarak <strong>ATGV</strong> Yönetim<br />

Kurulu Üyesi ve Adalet Bakanlığı İdari ve Mali İşler Dairesi<br />

Başkanı Enver Kaya, lojman alımlarına göreve geldikleri günden<br />

bu yana büyük önem verdiklerini söyledi. 2006 yılının ilk altı<br />

ayında 84 lojman alınmışken bu yıl bu rakamı aynı dönemde iki<br />

buçuk kat arttırdıklarını vurgulayan Kaya şunları söyledi:<br />

“Geçen yıl Türkiye genelinde <strong>ATGV</strong> olarak toplam 722 dairelik<br />

lojmanı yargı mensuplarının hizmetine sunduk. Geçen yıl<br />

bünyemize kattığımız 722 dairelik lojmandan 84 adedini yılın ilk<br />

yarısında almışken, geriye kalan 638 adet lojmanı ise yılın ikinci<br />

yarısında satın aldık”.<br />

Bu yıl lojman alımları konusunda kendilerine büyük hedefler<br />

koyduklarını anlatan Başkan Kaya, öncelik sırasına göre lojman<br />

alımı yaptıklarını söyledi. İçinde bulunduğumuz yılın ilk yarısında<br />

196 dairelik lojman alımını bitirdiklerini belirten Kaya, “ 2007’de<br />

lojman alımlarında, geçen yılki rakamları aşmayı hedefliyoruz.<br />

Geçen yıl toplam 722 dairelik lojman almışken bu yıl 2006’daki<br />

2007’nin ilk yarısında <strong>ATGV</strong> tarafından alınan lojmanlar listesi<br />

SATIN ALINAN YER ALINIŞ TARİHİ DAİRE ADEDİ<br />

KÖRFEZ - KOCAELİ 28.03.2007 16<br />

GÖLCÜK - KOCAELİ 28.03.2007 12<br />

KARASU - SAKARYA 28.03.2007 10<br />

FERİZLİ - SAKARYA 28.03.2007 6<br />

PAMUKOVA - SAKARYA 28.03.2007 8<br />

GEREDE - BOLU 28.03.2007 8<br />

SİVAS - MERKEZ 28.03.2007 33<br />

TURGUTLU - MANİSA 28.03.2007 16<br />

BORNOVA - İZMİR 28.03.2007 62<br />

SÖKE - AYDIN 04.04.2007 25<br />

TOPLAM 196


Yapımı devam eden Sivas löjmanı<br />

rakamı aşacak çalışmaları yürütüyoruz. Hemen hemen her hafta<br />

lojman alımı yapmak üzere çeşitli il ve ilçelere seyahat yapıyoruz.<br />

En uygun şart ve fiyatta lojman almaya ya da yaptırmaya<br />

çalışıyoruz”dedi.<br />

LOJMAN SORUN OLMAKTAN ÇIKACAK<br />

Başkan Enver Kaya, yargı mensuplarının bundan böyle lojman<br />

sorunu ile karşı karşıya kalmayacağını ifade ettikten sonra,<br />

gerekli çalışmaların <strong>ATGV</strong> tarafından yürütüldüğünü belirtti.<br />

Başkan Kaya, lojmanlarla ilgili şu görüşlere yer verdi: “Yargı<br />

mensupları, özellikle hakim ve Cumhuriyet savcılarının<br />

lojman diye bir sorunu kalmayacak. Bu konuya Vakıf olarak<br />

büyük önem veriyoruz. Elimizdeki imkanlar ölçüsünde her<br />

türlü kaynağı öncelikli olarak lojman alımlarına veriyoruz.<br />

Hakim ve Cumhuriyet savcılarının adaleti tesis ederken<br />

hayat standartlarının alt seviyelerde olmaması gerektiğinin<br />

bilincindeyiz”.<br />

<strong>ATGV</strong> olarak 7 Temmuz 2006’da alımı gerçekleştirilen<br />

Kadıköy’deki arsa üzerine, 144 adet dairenin yapımının<br />

sürdüğünü açıklayan Başkan Kaya, “Bunun yanı sıra<br />

08.11.2006’da Aydın’da alınan arsa üzerine 57 dairelik lojman<br />

inşaatı da bu yıl başladı” diye konuştu. <strong>ATGV</strong> Dergisi’ne<br />

lojmanların son durumu ve yapılan çalışmalar hakkında konuşan<br />

Başkan Enver Kaya, arsa alımları ve inşaatlarla ilgili şu bilgileri<br />

verdi: “Bu yılın başında Nevşehir’de aldığımız arsa üzerine<br />

24 adetlik bir lojman inşaatına başlayacağız. Firmalardan<br />

bu konuyla ilgili olarak tekliflerini almakta ve değerlendirme<br />

aşamasındayız. Ayrıca yine bu yıl Yozgat’ın Sorgun İlçesi’nde<br />

aldığımız arsaya da 16 adetlik daire yapılmasına karar verdik.<br />

İnşaat halen devam ediyor. İlaveten <strong>ATGV</strong> olarak Ağrı’nın<br />

Doğubeyazıt ve Mardin’in Dargeçit İlçeleri’nde bu yılın ilk<br />

döneminde arsa satın aldık”.<br />

İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanı Enver Kaya başkanlığındaki heyet Sakarya - Ferizli<br />

lojmanlarında incelemelerde bulundu.<br />

Yargı Mensuplarının <strong>Lojman</strong> <strong>Derdi</strong> <strong>Bitiyor</strong>…<br />

Ferizli <strong>Lojman</strong>ları<br />

Pamukova <strong>Lojman</strong>ları<br />

Gerede <strong>Lojman</strong>ları<br />

Faaliyetler<br />

29


30<br />

Faaliyetler<br />

<strong>ATGV</strong> Yeni Kararlara<br />

İmza Attı<br />

<strong>ATGV</strong> Yeni Kararlara İmza Attı<br />

Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı<br />

(<strong>ATGV</strong>) yeni yönetim kurulu ile<br />

yaptığı toplantıda önemli kararlara<br />

imza attı. Müsteşar Vekili Osman<br />

Bölükbaşı’nın başkanlığında yapılan<br />

Yönetim Kurulu Toplantısı’na<br />

Müsteşar Yardımcısı ve <strong>ATGV</strong><br />

Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı<br />

Maksut Mete’nin yanı sıra Yönetim<br />

Kurulu Üyeleri Kenan İpek (Ceza ve<br />

Tevkifveleri Genel Müdürü), Ayhan<br />

Tosun (Hukuk İşleri Genel Müdürü),<br />

Enver Kaya (İdari ve Mali İşler<br />

Dairesi Başkanı) katıldı.<br />

Her haftanın Çarşamba günü toplanan Yönetim Kurulu ayda<br />

dört kez bir araya geliyor. Yoğun gündem maddeleriyle toplanan<br />

yönetim kurulu, çalışmaları sırasında önemli kararlara imza<br />

atıyor.<br />

Toplantı sırasında alınacak kararlarla ilgili yetkili kişi ya da<br />

kurumların da görüşlerine başvurduklarını belirten <strong>ATGV</strong><br />

Yönetim Kurulu Üyesi Enver Kaya, “Yönetim Kurulu olarak<br />

herhangi bir konuyla ilgili olarak karar alırken, çok titiz ve hassas<br />

davranıyoruz. Kurumumuza ve kendimize söz getirecek ya da<br />

yanlış anlamaya ihtimal verebilecek en ufak bir konuyu dahi göz<br />

ardı etmemiz söz konusu dahi olamaz“ dedi.<br />

Yönetim kurulu toplantılarında Vakıf olarak birçok karar aldıklarını<br />

hatırlatan Başkan Enver Kaya, şunları söyledi: “ Yönetim Kurulu<br />

olarak çok yoğun bir çalışma ortamı içersindeyiz. Bakanlık ve<br />

Vakıfa yeni hizmet araçlarının yanı sıra, hakim ve savcılarımız<br />

için yeni bazı konutların alımını yaptık. Her yaptığımız iş ve<br />

aldığımız karar yargı mensuplarının ve adalet teşkilatının daha<br />

iyiye ve daha güzele ulaşması içindir”.<br />

Enver Kaya, <strong>ATGV</strong>’nin aldığı kararlar ve yaptığı işlerle ilgili olarak<br />

şu bilgileri verdi:<br />

İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanlığının talebi üzerine; icra ve<br />

keşif aracı olarak kullanılmak üzere Otokoç Otomotiv Tic. Ve<br />

San. A.Ş. den toplam 753.250 YTL bedelle satın alınmasına<br />

karar verilen 23 adet Ford Transit 330 S Kombi Önden Üflemeli


Enver Kaya: “ Yönetim Kurulu<br />

olarak çok yoğun bir çalışma<br />

ortamı içersindeyiz<br />

Bakanlık ve Vakıfa yeni hizmet<br />

araçlarının yanı sıra, hakim<br />

ve savcılarımız için yeni bazı<br />

konutların alımını yaptık. Her<br />

yaptığımız iş ve aldığımız karar<br />

yargı mensuplarının ve adalet<br />

teşkilatının daha iyiye ve daha<br />

güzele ulaşması içindir<br />

Klimalı EFI araç, firmanın verdiği son teklif üzerine toplam<br />

747.500 YTL bedelle satın alınmasına karar verildi.<br />

Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’nün talebi<br />

üzerine; Merkezi Romanya Bükreş’te bulunan Güneydoğu<br />

Avrupa Savcılar Danışma Gurubu (SEEPAG)’nun dönem<br />

başkanlık sırası 2007 yılı itibariyle Ülkemize geldiğinden, 14-15<br />

Haziran 2007 tarihleri arasında SEEPAG tarafından Ülkemizde<br />

düzenlenecek olan “Terörizm Finansmanı”konulu toplantıya<br />

katılacak konukların karşılanması, resepsiyonu ve akşam yemeği<br />

ile sosyal etkinlik kapsamındaki gezi masraflarının Vakfımızca<br />

karşılanmasına karar verildi.<br />

Nevşehir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi üzerine; Vakfımıza<br />

ait Nevşehir’deki arsa üzerine 115 m2, tek blok halinde 12<br />

katlı, 24 daireden ibaret lojman dairesi yapılabilmesini teminen,<br />

uygulama projesinin Vakfımızca çizdirilmesi, proje çiziminden<br />

sonra firmalardan tekrar teklif alınmasına karar verilmiştir.<br />

Ankara Hakimevi İşletme Müdürlüğü’nün talebi üzerine; Tesiste<br />

bulunan sondaj suyunun arıtılması için firmalardan alınan<br />

teklifler üzerine, söz konusu işin 24.950 YTL bedelle Termak<br />

GPM Arıtma Sistemleri Ltd. Şirketine yaptırılması kararlaştırıldı.<br />

Bakanlık ana bina tadilat ve onarımı işi sırasında proje<br />

kapsamında olmayan odaların tavanlarına da alçıpan asma<br />

tavan imalatı yapıldığından, bu işin bedeli olarak 1.971,18 YTL<br />

aktarılması kararlaştırıldı.<br />

İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanlığının talebi üzerine ;<br />

Bakanlık hizmetlerinde kullanılmak üzere 20 adet Megane 1.6<br />

16v Expression aracın, Renault Mais Motorlu Araçlar Ankara<br />

Şubesinden toplam 570.000 YTL bedelle satın alınması, faturası<br />

Adalet Bakanlığı adına düzenlenecek olan 20 adet aracın<br />

ihtiyaç duyulan yerlerde kullanılmak üzere bağış suretiyle Adalet<br />

Bakanlığı’na devredilmesi kararlaştırıldı.<br />

Karasu Adalet Sarayı Projesi, AYT Proje Mimarlık Müh. Ltd.<br />

Şirketine 67.900 YTL + KDV bedelle Vakıfça hazırlatılacaktır.<br />

İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanlığının talebi üzerine; hakim<br />

<strong>ATGV</strong> Yeni Kararlara İmza Attı<br />

Faaliyetler<br />

ve Cumhuriyet savcılarına ait kimlik kartlarının deri kılıfları ile<br />

birlikte bir kereye mahsus ilgililere gönderildiği, ancak yenileme<br />

talebinde bulunanlar için tekrar deri kılıf yaptırılmasının külfetli<br />

olacağından, yenilenmesi talep edildiği takdirde kılıfların 15 YTL<br />

bedelle satışının yapılması, elde edilecek gelirin Vakıf hesabına<br />

yatırılması uygun görülmüştür.<br />

Personel Genel Müdürlüğünün talebi üzerine; Bakanlık<br />

Merkez Teşkilatına bağlı memurlar için yeni personel kartı<br />

düzenlenmesinde kullanılmak üzere ödenek gönderilecektir.<br />

<strong>ATGV</strong> Yönetim ve Çalışma Esaslarını Gösterir Yönetmeliğin<br />

6. Maddesine dayanılarak hazırlanan “Adalet Teşkilatını<br />

Güçlendirme Vakfı Genel Müdürlük ve İktisadi İşletmelerde<br />

Çalışanların Görev Yetki ve Sorumlulukları Talimatnamesi” kabul<br />

edilmiştir ve tüm personele tebliği için tesislere iletilmiştir.<br />

Danıştay Hizmetlerini Güçlendirme Vakfı Başkanlığının talebi<br />

üzerine; bina bakım onarımı ve demirbaş alımı ve bilgi işlem<br />

biriminde planlanan işler için, Vakfımızca 150.000 YTL bağış<br />

yapılması uygun görülmüştür.<br />

Gölbaşı (Adıyaman) Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine;<br />

yeni yapılan hizmet binası bahçesinin düzenlenmesi için gereken<br />

18.000 YTL Vakıf tarafından karşılanacaktır.<br />

Beypazarı Belediyesi tarafından 25 yıllığına intifa hakkı<br />

Vakfımıza devredilen ve restorasyonu Vakfımızca yaptırılan<br />

Abbaszade Konağında ihtiyaç duyulan halıların İşyurtları<br />

Kurumundan alınması ve bedelinin Vakfımızca karşılanması<br />

uygun görülmüştür.<br />

Konağın içindeki demirbaşların Vakfımızca sigortası yaptırılacak<br />

olup; konağın mülkiyetinin Vakfımıza devredilmesi konusunda<br />

Beypazarı Belediye Başkanlığı’na yazı yazılacaktır.<br />

Vakfımızca lojman olarak satın alınmasına karar verilen<br />

Urankent’teki 192 daire için, müteahhit ortak girişim ile Vakfımız<br />

arasında yapılan protokol onaylandı.<br />

İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanlığının talebi üzerine; TBMM<br />

Milletvekili seçimlerinde oy kullanacaklar Antalya Tesislerinde<br />

kampa katılmadıkları 18. dönemde 2 gün, 19. dönemde 1 gün<br />

mazeretli sayılacaklardır.<br />

Konya İli Çumra İlçesinde görev yapan Hakim ve Cumhuriyet<br />

savcılarının lojman ihtiyacında kullanılmak üzere TOKİ tarafından<br />

satışa sunulan C2-1 Bloktaki toplam 8 adet dairenin peşin olarak<br />

toplam 567.478 YTL bedelle satın alınmasına karar verilmiştir.<br />

Antalya Eğitim ve Sosyal Tesisleri Güvenlik ve Koruma<br />

Hizmetlerini yürütmek üzere, teklif veren firmalardan en uygun<br />

teklifi verdiği anlaşılan Sarsan Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şirketi ile<br />

1 yıl 6 ay süreli sözleşme yapmak üzere tesis müdürlüğüne yetki<br />

verilmiştir.<br />

Vakfımızca lojman olarak kullanılmak üzere satın alınmasına<br />

karar verilen yapımı halen devam eden 192 dairenin Yapı<br />

denetimi işinin alınan teklifler içerisinde en uygun teklifi verdiği<br />

görülen ADEN Yapı Denetim Ltd. Şirketi ile Yapı Denetim<br />

Sözleşmesi yapılması uygun görülmüştür.<br />

31


32<br />

Ziyaret<br />

<strong>ATGV</strong> Yönetim Kurulu Üyesi<br />

Enver Kaya:<br />

“Acınız Acımızdır”<br />

Adalet Teşkilatını Güçlendirme<br />

Vakfı (<strong>ATGV</strong>) Yönetim Kurulu<br />

Üyesi ve İdari Mali İşler Dairesi<br />

Başkanı Enver Kaya, vakıf olarak<br />

sosyal yardımlara büyük önem<br />

verdikleri, bundan böyle daha<br />

kapsamlı hizmetler vereceklerini<br />

söyledi.<br />

Kestel Hakimliği görevini sürdürürken, geçirdiği kalp krizi sonucu<br />

vefat eden Hakim Aytekin Baysal’ın eşini ziyaret eden İdari ve<br />

Mali İşler Dairesi Başkanı Enver Kaya, Hakim Aytekin Baysal’ın<br />

eşi ve kederli ailesine taziyede bulundu.<br />

Ziyaret sırasında oldukça üzgün gözüken Hakim Aytekin<br />

Baysal’ın eşi ve ailesine Enver Kaya, hakim ve Cumhuriyet<br />

savcılarının her türlü problemi ve sorunlarıyla ilgilendiklerini fakat<br />

ölüm için ellerinden bir şey gelmediğini ifade ederek “Her nefis<br />

er veya geç ölümü tadacak. Tabi ki insanların uzun ve mutlu bir<br />

hayat sürmeleri herkesin arzusudur. Fakat hayata kısa ve erken<br />

veda etmek de var. Herkes alınyazısındaki süre kadar yaşıyor.<br />

Bunu kimse değiştiremez. Allah’ın takdiri böyle imiş” dedi.<br />

KAYA: “BİR NEBZE OLSUN KATKI YAPMAK İSTİYORUZ”<br />

Ölen arkadaşları için çok büyük bir üzüntü duyduklarını, bunu<br />

kelimelerle anlatmanın imkansız olduğunu vurgulayan Başkan<br />

Kaya, geride kalanlara <strong>ATGV</strong> olarak ellerinden gelen her türlü<br />

yardımı yapacaklarını belirterek, şunları söyledi:<br />

“Mensuplarımızın iyi günlerinde olduğu gibi kötü günlerinde de<br />

yanında olacağız. Onların her türlü zorlukları aşmasında bizim de<br />

yardımımız olsun istiyoruz. Hakim arkadaşımızın vefatıyla geride<br />

kalan eşi, çocuğu ve kederli ailesine bir nebze katkı sağlamak<br />

istiyoruz. Hiç olmazsa kederli ailesinin acılarını biraz olsun<br />

azaltmayı diliyoruz. Sizin acınız bizim de acımızdır “.<br />

Hakim Aytekin Baysal’ın eşi de <strong>ATGV</strong>’nin ve mesai arkadaşlarının<br />

yaptığı taziye ziyaretinden son derece memnun kaldığını,<br />

kendisinin böyle bir günde eşinin mesai arkadaşları tarafından<br />

desteklemesinin son derece gurur verici olduğunu söyledi. Hakim<br />

Baysal’ın eşi, kocasının vefatının kendisini çok sarstığını ama<br />

dostlar sayesinde ayakta kalmaya çalıştığını, mesai arkadaşları<br />

ve <strong>ATGV</strong>’nin yaptığı katkıları ömür boyu hayırla yadedeceğini<br />

ifade etti.<br />

HAKİM AYTEKİN BAYSAL<br />

Hakim Aytekin Baysal 26 Şubat 1972 yılında Kayseri’nin Talas<br />

İlçesi’ne bağlı Çatadere Köyü’nde doğdu.<br />

Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 12.11.1996 yılında<br />

mezun olan Hakim Baysal, sırasıyla 09.07.1997 tarihinde<br />

Kadıköy Adli Yargı Hakim Adaylığı, 18.08.1997’de Ankara<br />

Adli Yargı Hakim Adaylığı, 26.07.1999’da Çine Hakimliği,<br />

30.10.2003 Uludere Hakimliği görevlerinde bulundu.<br />

01.08.2005 yılında Kestel Hakimliği görevini yürütürken ani bir<br />

kalp krizi sonucu hayata veda eden Hakim Baysal, evli bir çocuk<br />

babasıydı.


İlk Kadın Başkanın Görev<br />

Süresi Doldu<br />

Anayasa Mahkemesi’nin 46 yıllık<br />

tarihinde ilk kadın başkan olan<br />

Tülay Tuğcu yaş haddinden emekliye<br />

ayrıldı. Başkan Tuğcu için Yüksek<br />

Mahkeme’de eşi Şener Tuğcu ve kızı<br />

Ayşe Tuğcu’nun da katıldığı bir tören<br />

düzenlendi.<br />

Tuğcu daha sonra alkışlar eşliğinde<br />

kendi adını ve soyadının taşıyan 06<br />

TT 033 plakalı Honda Civic marka<br />

arabasının şoför koltuğuna geçerek<br />

mahkemeden ayrıldı.<br />

Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu, Yüksek Mahkeme’den<br />

ayrılırken gazetecilere kısa bir açıklama yaparak, bundan sonraki<br />

hayatında domates yetiştireceğini ve torunlarına bakacağını<br />

söyledi.<br />

Uğurlama töreninin ardından bir açıklama yapan Anayasa<br />

Mahkemesi Başkan Vekili Haşim Kılıç, Tuğcu’nun 22 aylık görev<br />

süresi boyunca çok yoğun tempoda çalıştığını, bu süre içerisinde<br />

üyelerin ve raportörlerden tam desteğini aldığını söyledi.<br />

Kılıç, “Bundan sonraki hayatında sağlık, mutluluk ve esenlikler<br />

dileyerek yolcu ettik” dedi.<br />

Yüksek Yargıdan Haberler<br />

H. TÜLAY TUĞCU<br />

Haber<br />

H. Tülay Tuğcu, 1942 yılında Ankara’da doğdu. Tuğcu, ilk ve<br />

orta öğrenimini TED Ankara Koleji’nde tamamladı. Ankara Hukuk<br />

Fakültesi’nden 1965 yılında mezun olan Tuğcu, bir süre serbest<br />

avukatlık yaptı.<br />

1969 yılında Danıştay sınavlarını kazanarak Danıştay Yardımcısı<br />

olarak göreve başlayan Tuğcu, 1974 yılında Amme İdaresi<br />

Enstitüsü’nü bitirdi. 1982 yılında Danıştay Birinci Dairesi Kıdemli<br />

Tetkik Hakimliği’ne getirilen Tuğcu, 1992 yılına kadar bu görevi<br />

yürüttü.<br />

1992 yılında Danıştay üyeliğine seçilerek Altıncı Daire’de göreve<br />

başlayan Tuğcu, 3 yıl burada çalıştıktan sonra Danıştay Onuncu<br />

Dairesi’ne geçerek Anayasa Mahkemesi Üyeliği’ne seçilinceye<br />

kadar burada görev yaptı. Tuğcu, Danıştay Genel Kurulu’nca<br />

belirlenen üç aday arasından Cumhurbaşkanı tarafından<br />

22.12.1999 tarihinde Anayasa Mahkemesi Üyeliği’ne seçildi.<br />

25 Temmuz 2005’te Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na seçilen<br />

Tülay Tuğcu, Yüce Mahkeme’nin ilk kadın başkanı oldu.<br />

“Suçluların İadesi” ve “İdarenin Takdir Hakkının Yüksek<br />

Yöneticilerde Kullanılması” konulu tezleri ve “Verimlilik” konulu<br />

çevirisi bulunan Tuğcu, evli ve iki çocuk annesidir.<br />

33


34<br />

Haber<br />

Yargıtay Cumhuriyet<br />

Başsavcılığında Görev<br />

Değişimi<br />

Yüksek Yargıdan Haberler<br />

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nda görev<br />

değişikliği yaşandı. Cumhurbaşkanı Ahmet<br />

Necdet Sezer tarafından Yargıtay Cumhuriyet<br />

Başsavcılığı’na atanan Abdurrahman Yalçınkaya,<br />

görevi Nuri Ok’tan devraldı. Yargıtay Cumhuriyet<br />

Başsavcılığı’nda Cumhuriyet savcıları ve idari<br />

personelin de katılımıyla devir teslim töreni<br />

düzenlendi.<br />

Tören sırasında bir konuşma yapan Nuri Ok, görev yaptığı dört yıl<br />

boyunca hukukun öne çıkması için gayret gösterdiğini belirterek<br />

“Her şeyin hukuk olduğu çağımızda Yargıtay Cumhuriyet<br />

Başsavcılığı ve yargının önemi ortadadır” dedi. Başsacı Ok,<br />

bundan sonra da Türkiye’de hukuk devleti ilkesi ve demokratik<br />

ortamın daha da yerleşeceğine inandığını ifade etti.<br />

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Ok, kendisinden görevi devralan<br />

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’ya,<br />

Yargıtay Cumhuriyet savcılarına ve idare personele bundan<br />

sonraki görevlerinde başarılar diledi.<br />

Yeni göreve başlayan Başsavcı Yalçınkaya da devir teslim<br />

sırasında yaptığı konuşmada, Ok’un görevde bulunduğu dört<br />

yıllık süre boyunca sergilediği üstün meziyetleri unutmalarının<br />

mümkün olmadığını, meslek aşkı ve dürüstlüğünün kendilerine<br />

her zaman örnek olacağını vurguladı.<br />

Başsavcı OK: “Hukukun öne<br />

çıkması için gayret gösterdim”<br />

Görev süresi dolan ve görevini devreden Nuri Ok, yaş haddinden<br />

emekliliğine yaklaşık altı ay bulunmasına rağmen, erkenden<br />

emekliye ayrıldı. Nuri Ok, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer<br />

tarafından bundan dört yıl önce Yargıtay 11. Ceza Dairesi<br />

Başkanı iken Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı görevine atandı.<br />

Abdurrahman Yalçınkaya, Yargıtay Genel Kurulu’nca gösterilen<br />

beş aday arasından Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer<br />

tarafından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na atandı.<br />

Yalçınkaya, dört yıl süreyle bu görevi yürütecek.<br />

ABDURRAHMAN YALÇINKAYA<br />

10 Mart 1950 tarihinde Şanlıurfa’da doğdu. Ankara Yıldırım<br />

Beyazıt Lisesi’ni bitirdi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden<br />

1973 yılında mezun olduktan sonra, askerliğini Tuzla’da kısa<br />

dönem olarak yaptı.<br />

Ankara hakim adayı olarak mesleğe başlayan Yalçınkaya,<br />

sırasıyla Acıpayam, Bulanık Hakimliği, Gürün Ağır Ceza<br />

Mahkemesi Başkanlığı, Gürün Adli Yargı Adalet Komisyonu<br />

Başkanlığı, Silifke Hakimliği ve Yargıtay Tetkik Hakimliği<br />

görevlerinde bulundu.<br />

14.4.1998 tarihinde Yargıtay Üyeliğine seçilen Abdurrahman<br />

YALÇINKAYA, Yargıtay Yedinci Ceza Dairesi Üyesi iken<br />

Yargıtay Büyük Genel Kurulunca gösterilen adaylar arasından<br />

21.06.2004 tarihinde Cumhurbaşkanı tarafından Yargıtay<br />

Cumhuriyet Başsavcı vekilliği görevine getirildi. Nuri Ok’tan<br />

Yargıtay Başsavcılığı görevini devraldı.<br />

Yalçınkaya, evli ve iki çocuk babasıdır. İngilizce bilmektedir.


Danıştay’da Adalet<br />

Şehidini Anma Günü<br />

Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu:<br />

“SALDIRININ AMACI TÜRKİYE<br />

CUMHURİYETİ VE TÜRK<br />

ULUSUDUR”<br />

Bir yıl önce menfur bir saldırı sonucu<br />

öldürülen Danıştay Üyesi Mustafa Yücel<br />

Özbilgin yapılan törenle anıldı.<br />

Danıştay’a yapılan saldırının yıldönümü ve<br />

yargı şehidi Mustafa Yücel Özbilgin’i “Anma<br />

Günü” dolayısıyla Danıştay’da düzenlenen<br />

törene, Mustafa Yücel Özbilgin’in eşi Sema<br />

Özbilgin, oğulları Gökhan ve Serkan Özbilgin<br />

ile Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu, Danıştay Başkanı<br />

Sumru Çörtoğlu, Sayıştay Başkanı Mehmet Damar, Yargıtay<br />

Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, Yargıtay Birinci Başkan Vekili<br />

Osman Şirin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Vekili Abdurrahman<br />

Yalçınkaya, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok,<br />

Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay üyeleri ile Danıştay mensupları<br />

katıldı.<br />

Yüksek Yargıdan Haberler<br />

Haber<br />

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Danıştay saldırısının<br />

Cumhuriyet tarihine kara bir leke olarak geçtiğini ifade ettiği<br />

açıklamasında şu görüşlere yer verdi:<br />

“Cumhuriyet’in temel değerlerini, Atatürk ilke ve devrimlerini,<br />

hukukun üstünlüğünü ve çağdaşlığı içine sindiremeyenlere karşı<br />

Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları, kurum ve kuruluşlarıyla dimdik<br />

ayakta duracaktır”.<br />

KASIRGA: “KARANLIK GÜÇLER HEDEFLERİNE<br />

ULAŞAMAYACAK”<br />

Adalet Bakanı Fahri Kasırga, Danıştay saldırısının yıldönümünde<br />

yayımladığı mesajda yargıya yapılan bu tür saldırıların hiçbir<br />

zaman unutulmayacağına vurgu yaparak şu görüşlere yer verdi:<br />

“Yargıya ve yargıca yapılan her türlü saldırı, Türkiye Cumhuriyeti<br />

ve ulusumuza yöneliktir. Görevini anayasaya, vicdani kanaatlere<br />

ve yasaya uygun yerine getiren yargı mensuplarına yönelik bu<br />

gibi saldırılar, Atatürk Türkiye’sinin hedeflerinde asla değişikliğe<br />

yol açamaz. Cumhuriyetimizin varlığına kasteden bu karanlık<br />

güçler, hiçbir zaman hedeflerine ulaşamayacak, aksine<br />

kararlılığımızı güçlendirecektir”.<br />

YARGITAY BAŞKANI ARSLAN: “İNSANLIK DIŞI BİR SALDIRI”<br />

Yargıtay Başkanı Osman Arslan konuyla ilgili olarak yaptığı yazılı<br />

açıklamada,yargı mensuplarının, yargılama görevi yaptıkları<br />

sırada canlarına kastedilmesinin hiç bir gerekçeyle mazur<br />

3


36<br />

Haber<br />

Yüksek Yargıdan Haberler<br />

Danıştay Başkanı Sumru<br />

Çörtoğlu, tören sırasında<br />

yaptığı konuşmada yapılan bu<br />

olayın Cumhuriyetle barışık<br />

olmayan, Hukuk devlet düzenini<br />

özümsemeyen ve ülkemizin temel<br />

kurum ve kuruluşlarını hedef<br />

alan zihniyete karşı her zaman<br />

dikkatli olunması gerektiğini en acı<br />

şekilde hatırlattığını belirterek, bu<br />

saldırının Cumhuriyet tarihinde<br />

yüksek bir mahkemeye bu düzeyde<br />

yapılan ilk saldırı olma niteliği<br />

taşıdığına işaret etti.<br />

gösterilemeyeceğini belirterek, ‘’Bu insanlık dışı saldırı tarihte<br />

kara bir leke olarak kalacaktır’’ dedi.<br />

Terörün, hukuk ve insanlık dışı bir eylem olmanın ötesinde hiç<br />

bir amaç ve anlamı olmadığını yazılı açıklamasında ifade eden<br />

Arslan, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye<br />

Cumhuriyeti’nde, yargının kaynağını hukuktan ve yüce milletin<br />

vicdanından aldığını söyledi. Arslan, açıklamasında şunları<br />

ifade etti: ”Adil ve yansız yargının karşısında hiç bir yasa dışı<br />

eylem etkili olamayacak, aksine yargının hukukun üstünlüğünü,<br />

hak ve adaleti sağlama yönündeki kararlılığını ve idaresini<br />

güçlendirecektir. Merhum Özbilgin, onurlu, hukukçu kimliği,<br />

müstesna kişiliği ve görevi başında katledilerek ulaştığı “Yargı<br />

Şehidi” mertebesiyle daima hatırlanacaktır. Bir hakimin verdiği<br />

karar nedeniyle uğradığı saldırı yüzünden yaşamını yitirmesi<br />

insanlık suçudur, üstelik toplumun her katmanında sorgulanması<br />

ve telin edilmesi gereken bir hadisedir. Yüce Türk milletinin<br />

gösterdiği duyarlılık tek tesellimiz olmuştur. Yargı şehidimizin aziz<br />

hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz” dedi.<br />

Yargıya yönelik her türlü saldırının kamu düzeninin bütününe<br />

yönelik olduğunu hatırlatmasında bulunan Çörtoğlu’nun<br />

konuşmanın tam metni aşağıda yer almaktadır.<br />

“Sayın Başkanlar, Değerli Konuklar, Sevgili Meslektaşlarım;<br />

Bugün, Danıştay’a ve onun şahsında demokratik, laik<br />

cumhuriyete karşı yapılan menfur saldırının yıldönümü; yargı<br />

şehidimiz Danıştay Üyesi merhum Mustafa Yücel ÖZBİLGİN’i<br />

anma töreni için toplanmış bulunuyoruz.<br />

Menfur saldırıda kaybettiğimiz çok değerli meslektaşımız Mustafa<br />

Yücel ÖZBİLGİN’in aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyor,<br />

saldırıya uğrayan İkinci Dairemizin Başkanı Mustafa BİRDEN,<br />

Üyeleri Kamuran ERBUĞA, Ayfer ÖZDEMİR ve Ayla GÜNENÇ<br />

ile Tetkik Hakimi Ahmet ÇOBANOĞLU’na huzurlarınızda bir kez<br />

daha geçmiş olsun dileklerimizi yineliyorum.<br />

Bu anlamlı Törende bizlerle birlikte olan Mustafa Yücel<br />

ÖZBİLGİN’in eşi sayın Sema Hanımefendiye ve çocuklarına<br />

Danıştayımızın tüm mensupları adına sevgilerimi sunuyor, sabırlı<br />

ve metin olmalarından onur duyduğumuzu özellikle belirtmek<br />

istiyorum.


20 Haziran 1942 tarihinde dünyaya gelen ve Tokat, Zile<br />

nüfusuna kayıtlı olan Mustafa Yücel ÖZBİLGİN, 1965 yılında<br />

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olduktan sonra<br />

devlet hizmetinde çalışmaya başlamış ve onu kaybettiğimiz ana<br />

kadar da Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Ulusumuza hizmet<br />

etmeyi sürdürmüştür.<br />

Çalışma yaşamına Kaymakam vekili olarak başlayan, ardından<br />

uzun yıllar Kaymakam olarak görev yapan ÖZBİLGİN, bir süre<br />

Mülkiye Müfettişliği de yaptıktan sonra, Adıyaman ve merkez<br />

valiliklerinde bulunmuştur.<br />

30 Eylül 1999 tarihinde Cumhurbaşkanı tarafından Danıştay<br />

üyeliğine seçilen ÖZBİLGİN, iki yıl süreyle Danıştay Genel<br />

Sekreterliği görevini de yerine getirmiştir. Danıştay üyesi olarak<br />

aramıza katıldığı andan itibaren, uzun yıllar boyunca edindiği<br />

yöneticilik tecrübelerini yargıçlık mesleği ile en iyi şekilde<br />

birleştirerek ve kaybettiğimiz ana kadar hukuka bağlı bir<br />

yüksek yargıç olarak, “Türk Milleti Adına” karar veren ve üstün<br />

sorumluluk duygusu içerisinde Yüce Türk adaletine hizmet eden<br />

değerli arkadaşımızı, bizim ve Yüce Türk Ulusunun unutması<br />

mümkün değildir.<br />

Anayasadan aldığı yetki ile Türk Milleti adına yargılama görevini<br />

yerine getirdiği sırada Danıştay İkinci Dairesine yapılan bu<br />

saldırı, Cumhuriyet tarihinde yüksek bir mahkemeye, bu düzeyde<br />

yapılan ilk saldırı olma niteliğini taşımaktadır.<br />

Yargıya yönelik her türlü saldırı, kamu düzeninin bütününe<br />

yöneliktir. Bu nedenle Danıştay’a yapılan menfur saldırının<br />

hedefi, Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Ulusu’dur.<br />

Bu olay, Cumhuriyetle barışık olmayan, laik devlet düzenini<br />

özümsemeyen ve Ülkemizin temel kurum ve kuruluşlarını hedef<br />

alan zihniyete karşı her zaman dikkatli olunması gerektiğini en<br />

acı bir şekilde bize hatırlatmıştır.<br />

Laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye<br />

Cumhuriyeti, varlığına kast edenlere hiçbir zaman boyun<br />

eğmemiştir. Hukukun üstünlüğünü devlet hayatının her alanında<br />

hakim kılmayı hedefleyen Danıştay da 17 Mayıs 2006 tarihinde<br />

mensubu Danıştay Üyesi Mustafa Yücel ÖZBİLGİN’i, bu uğurda<br />

şehit vermiştir.<br />

Laik Cumhuriyeti tüm kazanımlarıyla yaşatmayı, hukuku,<br />

yaşamın her alanında üstün kılmayı amaç edinen Danıştay için<br />

17 Mayıs, asla unutulmayacak bir gündür.<br />

Yargı, Türk Milleti adına karar veren, bağımsız, tarafsız ve<br />

Anayasal bir kurum olarak Türkiye Cumhuriyetinin en önemli<br />

temellerinden biridir.<br />

Adalet dağıtma görevini, Anayasaya, yasaya, hukuka ve vicdani<br />

kanaatlerine göre yerine getiren mensuplarımıza yönelik<br />

bu saldırı, hedef ve irademizde en ufak bir değişikliğe yol<br />

açmamıştır. Bilakis, üstlendikleri görevin önemi ve yüceliğinin<br />

bilincinde olan mensuplarımız, bugün dünden daha kararlı ve<br />

azimli olarak adaletin tesisi için çalışmaktadırlar.<br />

Bu menfur olayı, hukuka saygılı Devlet anlayışını korumayı ilke<br />

edinen milletin, laik cumhuriyete ve onun bağımsız yargısına<br />

sahip çıkma ve tehlikelere karşı her zaman uyanık olma<br />

gerekliliğinin bir işareti olarak görüyoruz.<br />

Böyle eylemler ile karşı karşıya kalınmaması için, daha ciddi<br />

güvenlik tedbirlerinin alınmasının yanı sıra, bu tür olayların her<br />

yönüyle aydınlığa kavuşturulmasının gerektiği de kuşkusuzdur.<br />

Halen Adliye Mahkemesinde devam eden yargılama sürecini<br />

ilgi ile takip edip, duruşmalara izleyici olarak katılan meslek<br />

mensuplarımızın, hakim ve savcılarımızın, ve idari personelimizin<br />

sahiplenme duygusunu Danıştayımız için güven ve kurum bilinci<br />

açısından önemli görüyor, aynı ilginin basın ve yayın kuruluşları<br />

Yüksek Yargıdan Haberler<br />

tarafından da devamlılık arz edecek şekilde gösterilmesini<br />

bekliyoruz.<br />

Haber<br />

Mustafa Yücel ÖZBİLGİN’in cenaze törenine katılarak<br />

üzüntümüzü paylaşan, bizler ile birlikte Anıtkabiri ziyaret ederek<br />

saldırıyı kınayan, başta duyarlı vatandaşlarımız olmak üzere,<br />

sivil toplum örgütlerinin, hukukçuların, akademisyenlerin,<br />

sivil ve askeri devlet erkanının yargıya sahip çıkmalarını ve<br />

toplumsal tepkilerini yasal zeminde açık ve net bir şekilde<br />

ortaya koymalarını önemli bulduğumuzu belirtiyor, bunu yargı<br />

bağımsızlığı ve yargıç güvencesinin teminatı olarak görüyoruz.<br />

17 Mayıs 2006 tarihinde Danıştay’a yapılan bu menfur saldırıda<br />

hayatını kaybeden yargı şehidi, değerli meslektaşımız Mustafa<br />

Yücel ÖZBİLGİN’in anısına, hizmet binamızda bir köşenin<br />

oluşturulması, Danıştay’ın bir birimi veya ünitesine isminin<br />

verilmesi; menfur saldırının yıl dönümünde Danıştay’da tüm<br />

yargı mensuplarının katılımı ile bir tören yapılması ve bu günün<br />

kurumsallaştırılarak sonraki yıllarda da anılması konuları,<br />

Danıştay Başkanlar Kurulumuzun öncelikli gündem maddeleri<br />

arasında yerine almış ve bu konular Kurulumuzun 15.12.2006<br />

tarihinde aldığı 2006/17 sayılı kararla yaşama geçirilmeye<br />

başlanmıştır.<br />

Bu kapsamda, Danıştay’a yapılan saldırının çağdaş ve aydın<br />

Cumhuriyetimizi hedef almış olması gerçeğinden hareketle,<br />

aydınlanmanın, aklın ve bilimin esas alındığı yer olma niteliği göz<br />

önünde bulundurularak, Danıştay Kütüphanesine Mustafa Yücel<br />

ÖZBİLGİN’in ismi verilmiştir.<br />

Yine, hizmet binamızın girişine bir anı köşesi oluşturulmuş,<br />

menfur olayı anlatan ve bununla ilgili değer ve hassasiyetlerimizi<br />

yansıtan bir pano hazırlanmıştır.<br />

Bugün, birincisini düzenlediğimiz 17 Mayıs törenlerinin<br />

kurumsallaştırılması ve devamlılığının sağlanmasına yönelik ilk<br />

adımı atmış bulunuyoruz.<br />

Gelecek yıllarda yapılacak 17 Mayıs törenlerinde, merhum<br />

Mustafa Yücel ÖZBİLGİN’in anısına hukuk devleti, yargı<br />

bağımsızlığı ve yargıç güvencesi konularında ödüllü yarışma<br />

düzenlenmesi, anı kitabı hazırlanması, sempozyum yapılması<br />

ve gerekli koşulların oluşması halinde Uluslararası Atatürk Barış<br />

ödülüne veya diğer organizasyonlara aday gösterilmesi gibi<br />

proje ve girişimlerimizin varlığını sizlerle paylaşıyor, bu konuda<br />

her türlü öneri ve işbirliğine Danıştay olarak hazır olduğumuzu<br />

özellikle belirtmek istiyorum.<br />

Danıştayı ve onun çalışanlarını koruyup yüceltecek en<br />

büyük güç, hak ve hukuka saygılı Türk Milletinin kendisidir.<br />

Cumhuriyetimizin kazanımlarının teminatı olan Danıştay’a ve<br />

yargımıza sahip çıkılarak onun yüceltilmesi herkesin görevi<br />

olmalıdır.<br />

Ortak hedef ve görevi, kutsal adaletin dağıtımının yanı sıra,<br />

Cumhuriyetimizin temel niteliklerini korumak ve hukuk devleti<br />

ilkesini gerçekleştirmek olan bağımsız Türk yargısına karşı<br />

yapılan bu ve benzeri saldırı ve eylemler, bizleri görev ve<br />

sorumluluğumuzu yerine getirmekten asla alıkoyamayacak, Yüce<br />

Önderimiz Atatürk’ün aydınlık yolundan ayıramayacaktır.<br />

Sayın Başkanlar, Değerli Konuklar, Sevgili Meslektaşlarım;<br />

17 Mayıs Törenine katılmak suretiyle bu anlamlı günü bizlerle<br />

paylaştığınız için sizlere en derin saygılarımı sunarım.”<br />

ÖZBİLGİN ADINA DANIŞTAY’DA KÜTÜPHANE<br />

Danıştay Kütüphanesi’ne Mustafa Yücel Özbilgin’in isminin<br />

verildiğini kaydeden Çörtoğlu, Özbilgin anısına başka projelerinde<br />

gündemde olduğunu, Cumhuriyetimizin kazanımlarının teminatı<br />

olan Danıştay’a ve yargıya sahip çıkılarak onun yüceltilmesinin<br />

herkesin görevi olduğunu belirtti.<br />

37


38<br />

Aktivite<br />

Yargı Mensupları İçin<br />

Tatil Fırsatı Devam<br />

Ediyor…<br />

Gökçeada Eğitim ve Dinlenme Tesisleri 2007 Yılı Yaz Sezonunu Açtı<br />

Türkiye’nin en güzel tatil beldelerinden biri olan ve Adalet<br />

Bakanlığı’na ait Gökçeada Eğitim ve Dinlenme Tesisleri 2007 yılı<br />

yaz sezonunu açtı.<br />

Yargı mensupları ile misafirlerinin hizmetine sunulan tesisler, sezon<br />

öncesi bakım ve onarımdan geçirilerek, yaz sezonuna eksiksiz bir<br />

şekilde hazırlandı.


TÜRKİYE’NİN EN GÜZEL YERLERİNDEN GÖKÇEADA’DA<br />

TATİL İMKANI<br />

Gökçeada Tesisleri’nden öncelikli olarak Adalet Bakanlığı<br />

personeli ile emeklileri, imkanlar ölçüsünde de Bakanlık<br />

ve Merkez Yönetim Kurulu tarafından uygun görülen diğer<br />

kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlarla misafirleri<br />

yararlanabilmektedir. Personel ve emeklinin eşi, altsoyu ve<br />

üstsoyu personel gibi, kamu kurum ve kuruluşlarının personeline<br />

ve emeklilerine aynı yakınlığı bulunan kişiler de kamu kurum ve<br />

kuruluşunun personeli gibi ücrete tabi tutulmakta ve bunların<br />

dışında kalan kişiler ise misafir statüsünde değerlendirilmektedir.<br />

Alınan karar gereği tesisten yararlanma süresi on gün olarak<br />

belirlendi. 2007 yılına ait yaz kampının başlangıç ve bitiş<br />

dönemleri şu şekilde ayarlandı.<br />

1. Dönem 18.06.2007 - 28.06.2007<br />

2. Dönem 29.06.2007 - 09.07.2007<br />

3. Dönem 10.07.2007 - 20.07.2007<br />

4. Dönem 21.07.2007 - 31.07.2007<br />

5. Dönem 01.08.2007 - 11.08.2007<br />

6. Dönem 12.08.2007 - 22.08.2007<br />

7. Dönem 23.08.2007 - 02.09.2007<br />

Gökçeada Eğitim ve Dinlenme Tesisleri 2007 Yılı Yaz Sezonunu Açtı<br />

MÜRACAATLAR FAZLA OLURSA PUANLAMA YAPILACAK<br />

Bakanlık, aldığı karar gereği; müracaat sayısının tesisteki daire<br />

adedinden fazla olduğunu tespit ederse, kamp tahsislerini<br />

puanlama esasına göre yapacaktır. Puanlama yargı mensupları<br />

için kamu kuruluşlarında geçen hizmet sürelerinin her yılı için 1<br />

puan, eşleri için 10 puan, bakmakla yükümlü oldukları çocukları<br />

(öğrenci değilse 18 yaşını doldurmayanlar, öğrenci ise 25 yaşını<br />

doldurmayanlar) için 5 puan verilecektir.<br />

Bunun yanı sıra puanlama sırasında diğer bazı kriterler<br />

de göz önünde bulundurulacak ve verilen bu puanların<br />

toplamından; deniz kıyısında görev yapanlardan 5 puan,<br />

2006 yılında tesislerden yararlananlardan 20 puan,<br />

2005 yılında tesislerden yararlananlardan 10 puan,<br />

2004 yılında tesislerden yararlananlardan 5 puan,<br />

2003 yılında tesislerden yararlananlardan 4 puan, 2002<br />

yılında tesislerden yararlananlardan 3 puan, 2001 yılında<br />

tesislerden yararlananlardan 2 puan, 2000 yılında tesislerden<br />

yararlananlardan 1 puan düşülecektir.<br />

Aktivite<br />

Gökçeada tesislerine ulaşım,<br />

Çanakkale ve Eceabat<br />

Kabatepe iskelesinden feribotla<br />

sağlanmaktadır.<br />

Yaz döneminde feribot<br />

seferlerinin kalkış ve dönüş<br />

saatlerinde değişiklik<br />

yapıldığından, seferlere ilişkin<br />

tarifenin kamp dönemlerinden<br />

önce Çanakkale ya da Gökçeada<br />

Cumhuriyet Başsavcılıklarından<br />

öğrenilebilir.<br />

Yapılan bu hesaplamalardan sonra oluşacak puanlar için bir sıra<br />

cetveli hazırlanacak, böylelikle Gökçeada Tesisleri’nden kimin<br />

öncelikli olarak yararlandırılacağı belirlenecektir. Hazırlanacak<br />

sıra cetvelinde puanların eşit çıkması halinde ise 5, 4, 3, 2, 1<br />

inci bölgelerde hizmet yapanlara bu sıraya göre öncelik hakkı<br />

tanınacaktır.<br />

YARGI MENSUPLARI İÇİN ÖZEL FİYAT BELİRLENDİ<br />

Alınan karar gereği Gökçeada Eğitim ve Dinlenme Tesisleri’nde<br />

bir günlük konaklama ücreti mensuplar için birinci ve yedinci<br />

dönemlerde kişi başına KDV dahil 14,50 YTL (yatak 4,50 YTL,<br />

yemek 10,00 YTL) tespit edilirken ; ikinci, üçüncü, dördüncü,<br />

beşinci ve altıncı dönemlerde ise 19,00 YTL. (yatak 5,50 YTL ,<br />

yemek 13,50 YTL) olarak belirlendi.<br />

Tüm dönemlerde kalacak olanlardan konut başına buzdolabı<br />

bulunanlardan günlük 1.25 YTL, televizyon bulunanlardan<br />

39


40<br />

Aktivite<br />

günlük 1.55 YTL, kliması bulunanlardan günlük 2.25 YTL<br />

ilave ücret alınacak, kamu kurum ve kuruluşunun personeli ile<br />

emeklilerine Bakanlığımız personeline belirlenen ücretin % 25’i,<br />

misafirlere ise % 50 fazlası uygulanacaktır.<br />

Tesisten yararlanacakların yedi yaşını doldurmamış (2000 yılı<br />

ve sonrası doğumlular) çocukları için, ayrı yatak tahsis edilmesi<br />

halinde tam konaklama bedeli alınacak, ayrı yatak tahsis<br />

edilmemesi halinde ise konaklama bedeli alınmayacaktır. Bu<br />

çocuklar için yemek istenilmesi halinde ise, yemek bedeli tam<br />

olarak alınacaktır. Küçüklerin yaşlarını geçerli kimlik belgesiyle<br />

ispatlamaları zorunludur.<br />

Bakanlık, Çanakkale Başsavcılığı veya tedarik gibi tesisin<br />

işletilmesiyle doğrudan ilişkili olarak yapılan resmi görüşmeler<br />

ve haberleşmeler dışında, tesiste kalanların yararlandıkları<br />

telefon, faks ve internet gibi hizmetlerin ücretleri yararlananlar<br />

tarafından tesisten ayrılmadan önce ödemeleri gerekmektedir. Bu<br />

hizmetlerin hiçbiri ücretsiz olarak verilmeyecektir.<br />

BEŞ KİŞİDEN FAZLA MÜRACAATLAR DİKKATE<br />

ALINMAYACAK<br />

Bakanlık bu sene aldığı kararlar gereği kamptan yararlanmak<br />

isteyenlerin uyması gerekli bazı kuralları şu şekilde belirledi:<br />

• Odalar dört yatak kapasiteli olup, ilave olarak ancak bir yatak<br />

daha verilebileceğinden beş kişiden fazla olan müracaatlar<br />

dikkate alınmayacaktır.<br />

• Kamptan, tahsis belgesinde isimleri yazılı olanların yerine<br />

başkası faydalandırılmayacaktır.<br />

• Tesise katılmaları uygun görülenler; eğitim ve dinlenme tesisleri<br />

kamp yönergesinde yer alan kurallar ile tesis müdürlüğünce<br />

hazırlanacak günlük programa uyacaklardır.<br />

• Gökçeada tesislerine ulaşım, Çanakkale ve Eceabat Kabatepe<br />

iskelesinden, feribotla sağlanmaktadır. Yaz döneminde feribot<br />

Gökçeada Eğitim ve Dinlenme Tesisleri 2007 Yılı Yaz Sezonunu Açtı


Gökçeada Eğitim ve Dinlenme Tesisleri 2007 Yılı Yaz Sezonunu Açtı<br />

Aktivite<br />

seferlerinin kalkış ve dönüş saatlerinde değişiklik yapıldığından,<br />

seferlere ilişkin tarifenin kamp dönemlerinden önce Çanakkale ya<br />

da Gökçeada Cumhuriyet Başsavcılıklarından öğrenilebilir.<br />

• Kamp dönemlerinin giriş ve çıkış saatleri 11.00 olup, kamp<br />

dönemleri sonunda tesislerde sayım, onarım ve temizlik işleri<br />

yapıldığından, kampın başlangıç tarih ve saatinden önce gelenler<br />

tesislere kabul edilmeyecek, dönemler sonunda kamptan ayrılış<br />

saatine de titizlikle uyulacaktır.<br />

• Ayrıca Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılan kamu sosyal<br />

tesislerine ilişkin tebliğ hükümlerine uyulacaktır.<br />

KAMPTAN YARARLANMAK İSTEYENLER NE YAPMALI?<br />

Kamptan yararlanmak isteyenlerin önce; kamp dönemleri için<br />

tespit edilen tarifenin % 20’sini müracaat sırasında avans<br />

olarak Adalet Bakanlığı Eğitim ve Dinlenme Tesisleri’nin Ziraat<br />

Bankası Çanakkale - Kordon Şubesi’ndeki 304001-131204<br />

nolu hesabına yatırmaları gerekmektedir. Kalan bölüm ile klima,<br />

televizyon ve buzdolabı ücretleri kamp devresinin başlangıç<br />

tarihinde tesis müdürlüğüne ödenecektir.<br />

Kamp tahsis edilemeyenler ile kamp döneminin başlamasından<br />

bir hafta öncesine kadar vazgeçenlere avansları aynen iade<br />

edilecektir. Geçerli bir mazereti olmaksızın bu süreden sonra<br />

vazgeçtiklerini bildirenlere her gün için avansın % 5’i oranında<br />

kesinti yapılmak suretiyle avansları iade edilecek, kamp<br />

döneminin başlamasına kadar vazgeçtiklerini bildirmeyenlerin ise<br />

avansları iade edilmeyerek gelir olarak kaydedilecektir.<br />

41


42<br />

Aktivite<br />

<strong>ATGV</strong>’den Termal Turizm İmkanı<br />

<strong>ATGV</strong>’den Termal Turizm<br />

İmkanı<br />

Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı<br />

(<strong>ATGV</strong>) turizm sezonunda yargı<br />

mensuplarına ve adalet teşkilatına,<br />

alternatif turizm imkanları sunmayı<br />

sürdürüyor.<br />

Ankara’ya bir saatlik mesafede bulunan<br />

<strong>ATGV</strong> Kızılcahamam Hakimevi, tüm yaz<br />

boyunca tatil yapmak isteyenlerin uğrak<br />

yeri oluyor.<br />

Ankara’nın havasının temizliği ve kaynak sularının zenginliği ile<br />

tanınan ilçesi Kızılcahamam’da Akçay Mahallesi Gençlik Caddesi<br />

No: 13’te bulunan Kızılcahamam Hakimevi, yaz boyunca tüm<br />

yargı mensupları ile adalet teşkilatının hizmetinde olacaktır.<br />

Yargı mensupları Kızılcahamam Hakimevine 03127366153<br />

numaralı telefondan ulaşıp rezervasyon yaptırabileceklerdir.<br />

Yaz sıcağından kaçmak, sağlıklı bir ortamda dinlenmek<br />

ve özellikle de termal imkanlardan yararlanmak isteyen<br />

mensuplarımız için <strong>ATGV</strong>, hem piyasa fiyatlarından daha ucuz<br />

hem de beş yıldızlı otel konforunda hizmetler sunmaya devam<br />

ediyor.<br />

KIZILCAHAMAM TESİSLERİNDE YOK YOK<br />

Kızılcahamam Hakimevi termal havuzları, türk hamamı, baybayan<br />

jakuzi, sauna, fitness center, restaurant, ruff restaurant,<br />

konferans salonu, suit odalar, lobi, televizyon salonu, oyun


<strong>ATGV</strong> Kızılcahamam<br />

Hakimevi’nin en önemli özelliği<br />

içinde çok güzel termal havuzlar<br />

barındıyor olmasıdır.<br />

Türkiye’de çok az tesiste bulunan<br />

termal havuzlar mensuplarımızın<br />

sağlık sorunlarını giderdiği<br />

gibi, onlara şifa kaynağı da<br />

olmaktadır. Özellikle kireçlenme,<br />

bel ağrısı ve fiziki rahatsızlık<br />

çekenler doktor tavsiyesiyle<br />

termal havuzlardan rahatlıkla<br />

faydalanabilmektedir.<br />

<strong>ATGV</strong>’den Termal Turizm İmkanı<br />

Aktivite<br />

salonuyla hizmet veriyor. Ayrıca çamaşırhane, teknik servis ve<br />

mutfak da tesis de bulunmaktadır.<br />

Kızılcahamam Hakimevi’nde 150 kişilik Restaurant ve 70 kişilik<br />

Ruff Restaurant bulunuyor. Tesislerde kalanlar için sabah<br />

kahvaltısı açık büfe, öğle ve akşam yemeğinde Tabldot ve Alakart<br />

usulü uygulanıyor.<br />

Konferans salonundan yararlanmak isteyenler için her türlü<br />

imkan sunuluyor.Tesisin birinci katında bulunan konferans salonu<br />

124 kişi kapasiteli olup, bunun yanı sıra sinevizyon cihazı ile ses<br />

sistemi de bulunmaktadır.<br />

Tesiste üç ön büro görevlisi ve iki bellboy ile reception hizmeti<br />

veriyor. Bunun yanısıra lobide oturup internet vasıtasıyla işlerini<br />

görmek isteyen mensuplarımız için wireless Bağlantı hizmetini de<br />

sağlıyoruz.<br />

ODALARIN BEŞ YILDIZLI OTELDEN FARKI YOK<br />

<strong>ATGV</strong> bünyesinde hizmet veren Kızılcahamam Hakimevi özellikle<br />

sağladığı konfor ile beş yıldızlı otelleri aratmıyor. Hakimevi’nde<br />

toplam 33 adet oda bulunuyor.<br />

Bu odaların tümünde jeotermal su, elektrik kartlı kapı sistemi,<br />

saç kurutma makinesi, televizyon, müzik, direk hatlı telefon,<br />

minibar, sensörlü aydınlatma sistemi bulunuyor.<br />

Odaların sağladığı hizmet kalitesi yönünden beş yıldızlı otellerden<br />

farklı olmayan Kızılcahamam Hakimevi, yargı mensupları ve<br />

adalet teşkilatının taleplerini karşılamayı bekliyor.<br />

43


44<br />

Aktivite<br />

<strong>ATGV</strong>’den Termal Turizm İmkanı<br />

24 saat hizmet veren termal<br />

tesisimizde termal su ile birlikte,<br />

bay ve bayan ayrı olmak üzere,<br />

umumi havuz, türk hamamı,<br />

Jakuzi yer alıyor. Bunların yanı<br />

sıra üç adet özel aile termal<br />

havuz, bir adet Sauna ile bir adet<br />

dinlenme salonuyla hizmet veren<br />

Hakimevi’nde bay ve bayan ayrı<br />

masaj salonları da bulunuyor.


<strong>ATGV</strong>’den Termal Turizm İmkanı<br />

Aktivite<br />

<strong>ATGV</strong> Kızılcahamam Hakimevi’nin en önemli özelliği içinde<br />

çok güzel termal havuzlar barındıyor olmasıdır. Türkiye’de çok<br />

az tesiste bulunan termal havuzlar, mensuplarımızın sağlık<br />

sorunlarını giderdiği gibi onlara şifa kaynağı da olmaktadır.<br />

Özellikle kireçlenme, bel ağrısı ve fiziki rahatsızlık çekenler doktor<br />

tavsiyesiyle termal havuzlardan rahatlıkla faydalanabiliyor.<br />

24 saat hizmet veren termal tesisimizde termal su ile birlikte bay<br />

ve bayan ayrı olmak üzere umumi havuz, Türk hamamı ve Jakuzi<br />

yer alıyor. Bunların yanı sıra üç adet özel aile termal havuz,<br />

bir adet Sauna ile bir adet dinlenme salonuyla hizmet veren<br />

Hakimevi’nde, bay ve bayan ayrı masaj salonları da bulunuyor.<br />

Tüm bunlara ilaveten tesiste spor yapmak isteyenler de<br />

unutulmamış. Tesis bünyesinde bay-bayan olmak üzere ayrı<br />

düzenlenmiş ve çeşitli kondisyon aletleri ile donatılmış spor<br />

merkezleri bulunmaktadır. Ayrıca televizyon salonu, oyun salonu<br />

ve dinlenme salonuyla <strong>ATGV</strong> Kızılcahamam tesisleri her türlü<br />

konforu sunmaktadır.<br />

Hem Ankara’ya olan yakınlığı hem de sunduğu imkanlarla tatil<br />

yapmak ve dinlenmek için ideal bir yer olan <strong>ATGV</strong> Kızılcahamam<br />

tesisleri’nden yılın her döneminde faydalanmak mümkün. Tesis<br />

personeli yılın her döneminde yargı mensupları ve adalet teşkilatı<br />

personeline ve yakınlarına hizmet vermeyi sürdürüyor.<br />

4


46<br />

Makale<br />

İnternette Yeni Bir Dönem<br />

Başlıyor<br />

İnternette Yeni Bir Dönem Başlıyor<br />

“İnternet Ortamında İşlenen Suçlarla Mücadele Kanun Tasarısı”ndan<br />

“İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar<br />

Yolu ile İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun”<br />

(5651 Sayılı Kanun, Yürürlük Tarihi 04-05-2007)<br />

Cengiz TANRIKULU / Adalet Bakanlığı BİDB Tetkik Hakimi<br />

Kamuoyunda yakın geçmişte yoğun şekilde<br />

çocuk pornografisi üzerinde durulmuş<br />

ve çeşitli yetkililer tarafından çocuk<br />

pornografisi üzerinde yasal düzenlemeler<br />

yapılacağı konusunda açıklamalar<br />

yapılmıştır. Bu açıklamalardan hareketle<br />

oluşan kamuoyunun da etkisi ile Ulaştırma<br />

Bakanlığı İnternet ortamındaki suçlarla,<br />

suç oluşmadan önceki aşama bağlamında,<br />

önleme amacıyla bir düzenleme yapılmasını<br />

kaçınılmaz görerek harekete geçmiş ve<br />

“İnternet Ortamında İşlenen Suçlarla<br />

Mücadele Kanun Tasarısı”nı hazırlamıştır. 1<br />

1- Vatan Gazetesi, “İnternet’te Çocuk Pornosu ve Kumara Önlem<br />

Geliyor!” (10.02.2007)<br />

Adı geçen tasarı daha sonra “Elektronik Ortamda İşlenen<br />

Suçların Önlenmesi Kanunu Tasarısı” adıyla TBMM’de kabul<br />

edilerek yasalaşmış ve 04 Mayıs 2007 tarihi itibarıyla, bazı<br />

maddeleri ise 4 ay sonra olmak üzere, yürürlüğe girmiştir 2 .<br />

Bu haberler kamuoyunda bir hayli yer bulmuş ve kamuoyunda<br />

çocuk pornografisinin cezalandırılmadığı, bu konuda yasal<br />

düzenlemenin bulunmadığı şeklinde fikir ve yayınlara da<br />

rastlanmıştır. Öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki, çocuk<br />

pornografisi ile ilgili olarak Türk Ceza Kanunun 226.<br />

maddesinde düzenleme mevcut olup bu maddeye göre çocuk<br />

pornografisi ile ilgili suç işleyen kişilere on yıla kadar hapis<br />

cezası verilebilmektedir 3 .<br />

Diğer yandan yine Türk Ceza Kanunu 103. maddesinde<br />

çocukların cinsel istismarı ile ilgili fiilleri işleyenlere 20 yıla<br />

varan hapis cezaları öngörülmüştür. Doç. Dr. Adem Sözüer’in de<br />

belirttiği gibi mevcut durum bu iken bu konuda yasal düzenleme<br />

bulunmamaktadır şeklinde iddialarda bulunmak hatalı bir tutum<br />

olarak değerlendirilmelidir 4 . Kaldı ki sırf cezaların arttırılması<br />

suçun işlenmesinde tek başına engel olmayacaktır. Nasıl ki idam<br />

cezası olan ülkelerde suçların artış hızları ABD’de olduğu gibi<br />

önemli oranda düşmüyorsa, İnternet’le ilgili çocuk pornografisi<br />

gibi suçların engellenmesi için sadece yüksek cezalar yeterli<br />

olmayacaktır.<br />

Bu tür suçların engellenebilmesi için ülkemizde bilişim suçları ile<br />

ilgili delillerin ne şekilde tespit edileceği konusunda bir an önce<br />

temel ilkeler belirlenmeli ve bu konuda daha kapsamlı yasal<br />

düzenlemeler yapılmalı, uygulayıcılar bu konuda eğitilmeli ve<br />

yeterli teknik donanımla teçhiz edilmelidirler. Nitekim İstanbul<br />

Emniyet Müdürlüğü’nün kurmuş olduğu bilişim suçları bürosu<br />

faaliyete geçtikten sonra basına da yansıyan önemli oranda<br />

suçun tespitine yönelik çalışmalar yapılmış ve failler hakkında<br />

yasal işlemler başlatılmıştır.<br />

Ulaştırma Bakanlığı tarafından hazırlanan “İnternet Ortamında<br />

İşlenen Suçlarla Mücadele Kanun Tasarısı” adı Komisyon<br />

çalışmaları sırasında, ‘’İnternet Ortamında Yapılan Yayınların<br />

Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla<br />

Mücadele Kanunu Tasarısı’’ olarak değiştirilmiş ve sadece<br />

erişimin engellenmesi değil, bunun yanı sıra tasarının kapsamı<br />

genişletilerek Adalet Bakanlığının hazırlamış olduğu İnternet<br />

Servis Sağlayıcılarla ilgili bazı hükümlerin Ulaştırma Bakanlığı<br />

Tasarısına alındığı ve daha sonra yasalaştırıldığı anlaşılmaktadır .<br />

Bu bağlamda Ulaştırma Bakanlığı’nın hazırlamış olduğu Yasa<br />

Tasarısının içerik sağlayıcı, yer sağlayıcı, erişim sağlayıcı ve<br />

toplu kullanım sağlayıcıların yükümlülük ve sorumlulukları ile


İnternet ortamında işlenen belirli suçlarla içerik, yer ve erişim<br />

sağlayıcıları üzerinden mücadeleye ilişkin esas ve usulleri de<br />

kapsayacak şekilde yasalaştırılmıştır 6 .<br />

Adalet Bakanlığı Tasarısında olduğu gibi bu Yasa da<br />

İnternet ortamında kullanıcılara sunulan her türlü bilgi<br />

veya veriyi üreten içerik sağlayıcıların, İnternet<br />

ortamında<br />

yayınladıkları<br />

her türlü<br />

yayından sorumlu olacaklarını düzenlemektedir.<br />

İçerik sağlayıcı, bir başkasına ait İnternet sitesinden sağladığı<br />

içerikten, kural olarak sorumlu tutulmayacaktır. Ancak bağlantı<br />

sağladığı, içeriği benimsediği ve kullanıcının ulaşmasını<br />

amaçladığının anlaşılması halinde, aynı içerikten dolayı sorumlu<br />

tutulacaktır. Bağlantı sağlanan içeriğin suç oluşturması halinde,<br />

bu içeriğe bağlantı sağlayan içerik sağlayıcısı, işlenen suça<br />

katılmaktan dolayı sorumlu tutulacaktır.<br />

Yine kabul edilen Yasa’ya göre İnternet ortamında hizmet<br />

ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten yer<br />

sağlayıcıları, yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka<br />

aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla<br />

yükümlü tutulmayacaklardır. Yer sağlayıcı, hukuka aykırı içerikte<br />

suç unsuru bulunduğundan haberdar edilmesi ve engelleme<br />

yeteneği bulunması durumunda, hukuka aykırı içeriği yayından<br />

kaldırmakla yükümlü olacaktır.<br />

Yeni düzenlemeyle, erişimi engellenecek suçlara ilişkin katalogda<br />

da değişiklik yapılmıştır. Katalogdan çocukların cinsel istismarı<br />

ve sağlık için tehlikeli madde temini suçları, erişimi engellenecek<br />

suçlar arasından çıkarılmış, suçu ve suçluyu övmenin eklendiği<br />

katalog, müstehcenlik, fuhuş, intihara yönlendirme, kumar<br />

oynanması için yer ve imkân sağlama suçlarından oluşturulacak<br />

şekilde yeniden düzenlenmiştir.<br />

Yasaya sonradan eklenen yeni bir maddeye göre ise İnternet<br />

erişim sağlayıcılarına ekstra yükümlülük getirilmiştir. Buna<br />

göre; erişim sağlayıcısı, herhangi bir kullanıcısının yayınladığı<br />

hukuka aykırı içerikten haberdar edilmesi halinde erişimi<br />

engelleyecektir. Ancak bu noktada hangi yayının hukuka aykırı<br />

olduğunun tespiti sorun teşkil edecektir. Bu da hak kayıplarına<br />

veya aslen hukukçu olmayan Internet Servis Sağlayıcıların (ISS)<br />

mağduriyetine sebep olabilecek gibi gözükmektedir.<br />

Özellikle günümüzde erişimin engellemesi konusunda açıkça bir<br />

hüküm bulunmamasına rağmen mahkemeler tarafından değişik<br />

iş kararları olarak erişimin engellenmesi kararları verilmekte<br />

İnternette Yeni Bir Dönem Başlıyor<br />

Makale<br />

ve değişik iş kararları birçok kez duruşma yapılmaksızın<br />

evrak üzerinden inceleme yapılması nedeniyle seri bir şekilde<br />

çıkmaktadır. Bu noktada bile birçok eleştiri mevcut iken erişimin<br />

engellenmesi kararının idari makamlara verilmesi, ülke<br />

olarak sadece iç kamuoyunda değil, dünya<br />

kamuoyunda da çok eleştiri almamıza<br />

neden olacak gibi gözükmektedir.<br />

Bu durum nazara alındığında, tüm<br />

erişimin engellenmesi kararlarının<br />

acele hallerde Cumhuriyet savcısı,<br />

diğer zamanlarda ise hâkimler<br />

tarafından alınması daha<br />

baştan temel hak ve<br />

özgürlükler bağlamında<br />

birçok mağduriyeti<br />

engelleyecektir.<br />

Yine 5651 Sayılı<br />

Kanun erişim<br />

sağlayıcısını,<br />

sağladığı hizmetlere ilişkin<br />

her türlü bilgi, veri tabanı ve<br />

ulaşım kayıtlarını 6 aydan 2 yıla kadar<br />

saklamakla, bu bilgilerin doğruluğunu, bütünlüğünü<br />

ve gizliliğini sağlamakla yükümlü tutmaktadır. İnternet<br />

kafeler veya tasarıda geçen hali ile ticari amaçlı toplu kullanım<br />

sağlayıcıların, yani oteller, üniversiteler vs., bundan sonra bu<br />

hizmeti verebilmek için mahalli mülki amirden izin belgesi<br />

alması gerekmektedir. İzne ilişkin bilgi ve belgelerin yetkili<br />

makama ilgili hizmet verilmeden 30 gün içinde bildirilmesi<br />

gerekmektedir.<br />

Ticari amaçla olup olmadığına bakılmaksızın bütün toplu<br />

kullanım sağlayıcıları Yasaya göre ayrıca, konusu suç oluşturan<br />

içeriklere erişimi önleyici tedbirleri almakla yükümlü olacaktır.<br />

Bu koşulları yerine getirmeyenlere 10 bin YTL’den 50 bin YTL’ye<br />

kadar idari para cezası verilmesi öngörülmektedir.<br />

Asıl Yasanın en çok eleştirilen kısmı ise içerik veya yer<br />

sağlayıcısının yurtdışında bulunması halinde, erişimin<br />

engellenmesi kararının, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı<br />

tarafından verilecek olmasıdır. Bu karar, erişim sağlayıcısına<br />

bildirilerek, gereğinin yerine getirilmesi istenecektir. Erişimin<br />

engellenmesi kararının gereği, derhal ve en geç kararın<br />

bildirilmesi anından itibaren 24 saat içinde yerine getirilecek.<br />

İdari tedbir olarak verilen erişimin engellenmesi kararının yerine<br />

getirilmemesi halinde erişim sağlayıcılarına 10 bin YTL’den 100<br />

bin YTL’ye kadar idari para cezası verilecektir.<br />

Mahkemeler veya acil hallerde C. Savcısı tarafından Koruma<br />

tedbiri olarak verilen erişimin engellenmesi kararının gereğini<br />

yerine getirmeyen yer veya erişim sağlayıcılarının sorumlularının,<br />

fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı<br />

takdirde, 6 aydan 2 yıla kadar hapisle cezalandırılması<br />

öngörülmektedir 7 .<br />

Bu bölümde 04.05.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5651 Sayılı<br />

“İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu<br />

Yayınlar Yolu ile İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında<br />

Kanun”un önemli bazı maddeleri üzerinde durulacaktır.<br />

KAVRAMLAR<br />

İnternet servis sağlayıcılar ile ilgili olarak 5651 Sayılı<br />

Kanun’da yeni kavramlar ortaya konmuş ve önemli bazı kurallar<br />

47


48<br />

Makale<br />

getirilmiştir.<br />

Kavramlar<br />

Madde 2’de<br />

tanımlanmıştır buna göre;<br />

•Erişim Sağlayıcı<br />

İnternette Yeni Bir Dönem Başlıyor<br />

Kullanıcılarına internet ortamına erişim olanağı<br />

sağlayan her türlü gerçek veya tüzel kişiyi, (Örneğin;<br />

Adalet Bakanlığı UYAP üzerinde çalışan tüm<br />

kullanıcılara İnternet ortamına erişim hizmeti sağlamakla<br />

bir erişim [Access Provider] sağlayıcısıdır.)<br />

• İçerik Sağlayıcı; İnternet ortamı üzerinden kullanıcılara<br />

sunulan her türlü bilgi veriyi üreten, değiştiren ve sağlayan<br />

gerçek veya tüzel kişileri, (Örneğin; Adalet Bakanlığı,Adalet<br />

Bakanlığına ait web sayfasını ve alt sayfalarının içeriğini<br />

hazırlamakla aynı zamanda bir içerik [Content Provider]<br />

sağlayıcısıdır.)<br />

• Yer Sağlayıcı; Hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri<br />

sağlayan veya işleten gerçek veya tüzel kişileri, (Örneğin; Adalet<br />

Bakanlığı 200 den fazla adli ve idari yargı birimleri ile ceza infaz<br />

kurumlarının internet sayfalarını kendi web sunucuları üzerinde<br />

tutması ve yayınlama hizmetlerine aracılık etmesi nedeniyle yer<br />

[Hosting Provider] sağlayıcısıdır.)<br />

• Toplu Kullanım Sağlayıcı; Kişilere belli bir yerde ve belli<br />

bir süre internet ortamı kullanımı sağlayanı, ifade etmektedir.<br />

(Örneğin; İnternet kafeler, müşterilerine wireless İnternet erişimi<br />

sağlayan oteller, öğrencilerine İnternet hizmeti veren okullar gibi<br />

işletme, kurum ve kuruluşlar toplu kullanım sağlayıcılarıdır.)<br />

• İzleme; İnternet ortamındaki verilere etki etmeksizin bilgi ve<br />

verilerin takip edilmesini,<br />

• Trafik Bilgisi; İnternet ortamında gerçekleştirilen her türlü<br />

erişime ilişkin olarak taraflar zaman süre, yararlanılan hizmetin<br />

türü, aktarılan veri miktarı ve bağlantı noktaları gibi değerleri,<br />

• Yayın; İnternet ortamında yapılan yayını, ifade eder.<br />

BİLGİLENDİRME YÜKÜMLÜLÜĞÜ<br />

5651 Sayılı Kanunun 3.maddesi erişim ve içerik sağlayıcılarına<br />

bilgilendirme yükümlülüğü getirmektedir. Buna göre;<br />

• Erişim ve içerik sağlayıcılar tanıtıcı bilgilerini web sayfalarına<br />

koymak ve güncel bulundurmak zorundadırlar. Aksi takdirde<br />

web sayfalarına tanıtıcı bilgilerini koymayan servis sağlayıcılara<br />

2.000-10.000 YTL arası idari para cezası uygulanacaktır.<br />

Bu madde ile özellikle internet ortamında yayın yapan<br />

kişi veya kurumların belirlenebilir ve ulaşılabilir olması<br />

amaçlanmıştır. Geçmişte bu konuda büyük sıkıntılar<br />

yaşanmakta yayını yapana ulaşmak kimi zaman<br />

mümkün olmamaktaydı.<br />

Bu durumda özellikle e-ticaret aracılığı ile mal<br />

ve hizmet alımı yapan kişi ve kurumları mağdur<br />

etmekte idi. Uygulamanın daha da netleşmesi için<br />

04.05.2007’e kadar bir yönetmelik çıkarılması da<br />

5651 Sayılı Kanun ile öngörülmüştür.<br />

İÇERİK SAĞLAYICININ SORUMLULUĞU<br />

• İçerik sağlayıcı hazırladığı tüm içerikten<br />

genel hükümlere göre tam sorumlu. Bu<br />

düzenleme 2000/31 sayılı AB Direktifine de<br />

uygun bir düzenleme olarak Yasa’da yerini almış<br />

bulunmaktadır.<br />

• İçerik sağlayıcı bundan başka bağlantı sağladığından<br />

içeriğini benimsediği ve söz konusu içeriğe ulaşılmasını<br />

amaçlıyorsa bu bağlantıdaki içerikten de sorumlu olacaktır.<br />

YER SAĞLAYICININ SORUMLULUĞU<br />

Yer sağlayıcı kural olarak yayınlanan içerikten sorumlu değildir.<br />

Ancak hukuka aykırı içeriği 8. ve 9. maddeye göre haber<br />

verildiğinde ortadan kaldırmak zorundadır. Aksi takdirde yer<br />

sağlayıcı cezalandırılması söz konusu olacaktır.<br />

ERİŞİM SAĞLAYICININ SORUMLULUĞU<br />

• Erişim sağlayıcı kural olarak yayınlanan içerikten<br />

sorumlu değildir.<br />

• Hukuka aykırı içerikten haberdar olduğunda, teknik imkan<br />

varsa bu içeriği yayından kaldırmakla yükümlüdür.<br />

• Erişim sağlayıcı ayrıca trafik bilgilerini 8 yönetmelikte<br />

gösterildiği kadar tutmakla (en az 6 ay, en fazla iki yıla kadar)<br />

da yükümlü olacaktır.<br />

• Faaliyete son vereceğini ve elinde bulunan ve yasa gereği<br />

tutmakla yükümlü olduğu trafik kayıtlarını en az üç ay önce<br />

Kuruma vermekle sorumludur 9 .<br />

TOPLU ERİŞİM SAĞLAYICI<br />

• İnternet kafeler gibi toplu erişim sağlayıcılarına mülki amirden<br />

izin şartı getirilmiştir.<br />

•Konusu suç olan içeriklere erişimi engelleyen tedbirleri<br />

almakla sorumlu olacaklardır. (Biraz geniş yorumlanmaya uygun<br />

olması yönüyle eleştirilmektedir)<br />

•İzin alınmadan faaliyette bulunan toplu erişim sağlayıcılara<br />

3.000.- YTL ile 15.000.-YTL arası İdari Para Cezası<br />

öngörülmüştür.<br />

ERİŞİMİN ENGELLENMESİ<br />

• 8. Maddede hangi suçlar bakımından erişimin engellenmesi<br />

kararı verilebileceği açıklanmış ve bir katalog suç listesi<br />

verilmiştir.<br />

Bu suçlar; intihara yönlendirme (madde 84), Çocukların cinsel<br />

istismarı (madde 103, birinci fıkra), Uyuşturucu veya uyarıcı<br />

madde kullanılmasını kolaylaştırma (madde 190), Sağlık için<br />

tehlikeli madde temini (madde 194), Müstehcenlik (madde<br />

226), Fuhuş (madde 227), Kumar oynanması için yer ve imkân


sağlama (madde 228), 25.7.1951 tarihli ve 5816 sayılı Atatürk<br />

Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanunda yer alan suçlardır.<br />

• Düzenlemenin tersinden yorumlandığında uygulamada Fikri<br />

ve Sınai Haklar Kanunun ek 4. Maddesinden başka erişimin<br />

engellenmesine mahkemeler karar vermeyecek mi diye tereddüt<br />

oluşmuştur.<br />

• Kanunda geçen “Yeterli şüphe sebebi” nin ne anlama geldiği<br />

belli değildir.<br />

• Kanunun 8. maddesi 4. fıkrasına göre çocukların cinsel<br />

istismarı (103) ve Müstehcenlik (226) söz konusu olduğunda<br />

de kurulacak Dairenin Başkanı direk idari olarak erişimin<br />

engellenmesine karar verebilecek olması da Kanuna karşı<br />

yapılan diğer bir temel eleştiri noktalarından birisidir.<br />

• İçerik ve yer sağlayıcı yurt dışında ise de Dairenin Başkanı<br />

direk idari olarak erişimin engellenmesine karar verebilecek.<br />

• Erişimin engelleme kararını yerine getirmeyenlere ceza; 5651<br />

Sayılı Kanunun 8. maddesi 10. fıkrasına göre koruma tedbiri<br />

olarak mahkemeler ve savcılıklar tarafından verilenleri yerine<br />

getirmeyen yer ve erişim sağlayıcılara 6 aydan 2 yıla kadar<br />

hapis, ayrıca kanunun 8. maddesi 11. fıkrasına göre idare<br />

tarafından idari tedbir olarak verilenleri yerine getirmeyenler<br />

ise 10.000.- YTL den, 100.000.-YTL ye idari para cezası<br />

öngörmektedir.Bu cezalara karşı itiraz idari yargıya yapılacaktır.<br />

E-TEKZİP DÖNEMİ BAŞLADI<br />

• Kanunun 9. Maddesine göre; internet ortamında hakları<br />

ihlal edilenler içerik sağlayıcıya ulaşamadığında yer sağlayıcıya<br />

haklarını ihlal eden içeriğin yayından kaldırılmasını ve hazırladığı<br />

cevabı bir hafta süre ile internet ortamında yayınlanmasını<br />

isteyebileceklerdir.<br />

• İçerik veya yer sağlayıcı bu talepleri iki gün içinde yerine<br />

getirecektir.<br />

• Ret veya ret sayılan hallerde sulh ceza hakimine itiraz<br />

hakkı bulunmakta olup Sulh ceza hakiminin kararını<br />

yerine getirmeyenlere 6 aydan iki yıla kadar hapis cezası<br />

öngörülmüştür.<br />

İNTERNET KURULU<br />

• Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Çocuktan ve Aileden<br />

Sorumlu Devlet Bakanlığından temsilciler ve ihtiyaç duyulan<br />

diğer Bakanlıklardan üyelerle, 1 adet üye İnternet Servis<br />

Sağlayıcılar ve sivil toplum kuruluşları arasından seçilecek bir<br />

üyeden oluşacak.<br />

• Kurul İzleme filtreleme ve engelleme yapılacak içeriğin tespiti<br />

İnternette Yeni Bir Dönem Başlıyor<br />

Makale<br />

bakımından belirleyici ilkeleri tespit edecek ve benzeri konularda<br />

yapılacak öneriler konusunda karar verecek.<br />

ELEŞTİRİLER<br />

• Erişim engellenmesi kararları hakim tarafından verilmeli veya<br />

acil durumlarda C. Savcısı verebilmelidir. Bunun dışında idari<br />

merciin engelleme kararı vermesi uygulamada bazı sıkıntılara<br />

neden olabilecektir.<br />

• Erişimin engellenmesi konusu usul hükümlerini<br />

ilgilendirdiğinden CMK ve HUMK’ da düzenlenmesi<br />

gerekmektedir.<br />

• Televizyon kanallarında uygulanmakta olduğu gibi kısmen<br />

yayından kaldırma veya erişimin engellenmesi müeyyidesi<br />

düzenlenerek tüm site içeriğinin erişiminin engellenmesi veya<br />

yayından kaldırılması bazı sıkıntılara ve haksızlıklara neden<br />

olabilir.<br />

• Kaldı ki erişimin engellenmesi teknik olarak % 100 yerine<br />

getirilebilir bir uygulama değildir. Türkiye’deki ISS tarafından<br />

erişimin engellenmesine karar verilse bile dünyada bulunan<br />

diğer sunucular üzerinden yasaklı siteye erişmek mümkündür.<br />

O nedenle bazı ek yasal tedbirlere ihtiyaç vardır. Örneğin Siber<br />

Suç Sözleşmesi’nde yer alan 7/24 hizmeti sunan uluslararası bir<br />

çağrı merkezi kurularak bu konuda uluslararası yardımlaşmanın<br />

önü açılabilir.<br />

• Uygulamada sorun olacak bir başka konuda Müstehcenlik<br />

suçlarında erişimin engellenmesi kararların ne şekilde<br />

uygulanacağı ile ilgilidir. Bu konuda idareye yetki verilmiştir.<br />

idarenin bu maddeyi amacı dışında geniş yorumlaması ve<br />

uygulaması halinde uluslararası boyutta ülkemizin zor durumda<br />

kalması olasıdır.<br />

2- “İnternet yayıncılarının …. Yasa, Meclisten Geçti ”<br />

http://www.nethaber.com/NewsDetails.aspx?id=20579 (07.05.2007)<br />

3- Milliyet Gazetesi,“Çocuk Pornosuna 4 Yıl Hapis” (26.01.2007)<br />

“Çocuk pornocusuna dört yıl hapis cezası”<br />

http://www.sabah.com.tr/2007/01/26/gun107.html (15.04.2007)<br />

“Kanadalı öğretmene çocuk pornosundan 1,5 yıl hapis”<br />

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/5752846.asp?sd=2 (15.04.2007)<br />

4- Sözüer, Doç. Dr. Adem, “TCK, CMK ve Kabahatler Kanunundaki son<br />

değişiklikler ne getiriyor.” HPD Aralık 2006, Sayı:9<br />

- Bilişim Suçları ile ilgili Adalet Bakanlığı tarafından “Bilişim Ağı<br />

Hizmetlerinin Düzenlenmesi ve Bilişim Suçları Hakkında Kanun Tasarısı”<br />

yaklaşık bir buçuk yıllık bir komisyon çalışması sonrasında hazırlanmış ve<br />

28.12.2006 tarihinde Başbakanlığa sevk edilmiştir.<br />

Bu Tasarı ile özellikle 5237 sayılı TCK da yer almayan bilişim suçlarını<br />

mevzuatımıza dahil etmek ve mevcut olan ve ancak yetersiz olduğu ileri<br />

sürülen çocuk pornografisi gibi suçların daha etraflı bir şekilde düzenlenmesi<br />

ve cezalarının artırılması amaçlanmıştır.<br />

http://www.kgm.adalet.gov.tr/bilisimkanunu.htm (14.04.2007)<br />

6- Sabah Gazetesi, (27.03.2007);<br />

http://www.sabah.com.tr/tek100-20070327.html (06.07.2007)<br />

http://www.sabah.com.tr/haber,0C6FA86207934AC2B0B8935B22919611.<br />

html (13.04.2007)<br />

7- http://www.sabah.com.tr/tek100-20070327.html (06.07.2007)<br />

http://www.sabah.com.tr/haber,0C6FA86207934AC2B0B8935B22919611.<br />

html (13.04.2007), Bugün Gazetesi, (14.04.2007), Cumhuriyet Dergi,<br />

(15.04.2007)<br />

8- Trafik verileri; Erişime ilişkin taraflar, Zaman, Süre, Hizmetin türü,<br />

Aktarılan veri miktarı, Bağlantı noktaları, yönetmelikte belirtilecek diğer kayıt<br />

konularından oluşmaktadır. (5651 Sayılı Kanun, Madde 2)<br />

9- Trafik bilgilerini tutmayana 5651 sayılı kanunun trafik bilgilerini<br />

tutmayan ve kapanacağını ve kayıtlarını üç ay önceden kuruma bildirmeyen<br />

erişim sağlayıcılarına 10.000YTL- 50.000.-YTL arası idari para cezası<br />

öngörülmüştür.<br />

49


0<br />

Derleme<br />

“Bye-Bye” Türkçe<br />

“BYE-BYE” TÜRKÇE<br />

Osmanlıca, Öztürkçe Derken…<br />

İngiliz Atını Alan Üsküdar’ı Geçti<br />

Derleyen: Enver KAYA / <strong>ATGV</strong> Dergisi Genel Koordinatörü<br />

(İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanı)<br />

Herhalde bizim kadar çabuk ve sık, ıstakozun kabuk değiştirmesi<br />

gibi dil değiştiren bir millet olmamıştır. Neredeyse bir nesil<br />

içinde Osmanlıca’dan Öztürkçe’ye, oradan “Anglomanca” diye<br />

tabir edeceğim yeni garip dile geçtik. Bu sonuncusu inanılmaz<br />

bir hızla gerçekleşti. Aslında pek de şaşılacak bir hızla değil.<br />

Kendiliğinden sâfiyâne olmuş bir şey değil. Birazdan aşağıda<br />

belirteceğim gibi yakın tarihte başka bir iki misali de var. Gayet<br />

iyi tasarlanmış, uygulamaya geçilmiş bir planın sonucu bu. Ama<br />

iş daha tam bitmedi. Devamı var.<br />

Muamma gibi konuşur oldum. Açıklayayım.<br />

Osmanlıca Hakkında<br />

Türkler sekizinci yüzyıldan sonra İslâm<br />

medeniyetine büyük, köklü bir Asya<br />

kültürü katkısını beraberlerinde<br />

getirerek girdiler. Okumuş, yazmış üst<br />

tabakanın diline bol miktarda, Arapça,<br />

Farsça bilmesi birkaç yüz yıl sürdü.<br />

İbn-i Sina, Farabi gibi bilginler bilim dili<br />

olarak Arapça’yı kullandılar.<br />

Bunda şaşılacak bir<br />

şey yok. Unutmayalım<br />

ki, Avrupa milletleri 18.<br />

Yüzyıla kadar Latince’yi bilim<br />

dili olarak kullanmaya devam<br />

etmişlerdir. Rönesansla birlikte<br />

İtalyanların 13’üncü yüzyılda edebiyat dili<br />

olarak Latince yerine İtalyanca’yı kullanmaya<br />

başlamalarına rağmen gerçi Arapçalı, Farsçalı<br />

Türkçe’ye sonradan “Osmanlıca” denmiş, ama<br />

bunda da bir tuhaflık var. Şimdi dil bilimci ve<br />

tarihçi uzmanlarımıza soruyorum.<br />

Bu “Osmanlıca” lafı ne zaman ve nerede<br />

çıkmıştır? Yoksa 19’uncu yüzyılda mı? Neden<br />

derseniz, Anadolu Selçuklu Devleti adeta resmi<br />

dilini bile Farsça etmişti. Bu Fars merakı o kadar ileri<br />

gitmişti ki, Anadolu Selçuklu Sultanları İslamiyet’ten değil Fars<br />

efsanelerinden isimlerini alıyorlardı. Keykubat, Keykâvus gibi.<br />

Anadolu beylikleri zamanında Karaman oğlu Mehmet Bey’in<br />

Türkçe için yaptıkları iyi bilinir ve Osmanlıların ilk dönemlerinde<br />

Türkçe yeniden devletin dili olmuştur.<br />

Okur, yazar takımının dilinde Arapça, Farsça kökenli sözcük<br />

yoğunluğunun artışı 20. yüzyılın başlarına kadar sürmüştür.<br />

Sonuna doğru Türk aydınları yeni kavramlar için gereken yeni<br />

terimleri Arapça, Farsça dil kurallarına göre dillerdeki köklerden<br />

kendileri türetmişlerdir. O kadar ki o, özellikle bilimsel ve teknik<br />

terimlerin bir kısmı bugün Arapça’da, Farsça’da yoktur, bir<br />

kısmını ise, Araplar öğrenmiş kullanmaktadırlar.<br />

Bu konunun inceliklerini uzmanlarımıza bırakalım, bizden sadece<br />

hatırlatması. Burada ilginç bir nokta aklımıza geliyor. Şimdi<br />

bizimkilerin türettiği bu Arapça, Farsça kökenli bilimsel terimlere<br />

acaba “uydurmaca” diyecekler çıkar mı?<br />

Yeni bilimsel ve teknik kavramlara karşılık terimleri kimler ve<br />

nasıl türetir?<br />

Her dilde bilimin ve tekniğin gelişen ihtiyaçlarını karşılamak<br />

için yeni terimler türetmek icap eder. Bu türetmeyi, genellikle<br />

dilciler değil, o bilimsel ya da teknik konuyu icat eden bilim<br />

adamı yapar. Neden mi? Elbet buluşunu ilk kez yazar veya<br />

anlatırken, yeni kavramların adını kendisi koyması gerekir de<br />

ondan. O konu başka bir dilde icat edilmişse de, yeni konuyu<br />

ilk kez ülkesine getiren tanıtan, uygulayan, daha da geliştiren<br />

bilim adamına, bu getirdiği yeni kavramların adını kendi dilinde<br />

koymak sorumluluğu düşer. Onun için bilimin ön<br />

saflarında buluşan, Dünya bilim meydanında<br />

güreş tutması gereken bilim adamının,<br />

gereken yabancı dil veya diller kadar kendi<br />

dilinin yapısını, sözcük, terim türetme<br />

kurallarını çok iyi bilmesi icap eder. Bu kendini<br />

bilen epeyce ilerlemiş her ülkede böyledir.<br />

Ha, ya o bilimci kendi dilini bilmez, ülkesinin<br />

dilini sevmez ve hatta, bazı eski veya yeni usûl<br />

sömürgelerde görülen sömürgeleşmiş, aşağılık<br />

duygusuna kapılmış kafayla, kendi dilini, kültürünü<br />

küçümser ise, işte o zaman, bir bilim + gönül<br />

adamında olması gereken<br />

sorumluluğu hissetmez,<br />

hatta adeta düşmanca<br />

bir tavırla yabancı<br />

kelimeleri kullanmakla<br />

övünür, büyüklük taslar, halkının<br />

dilini parçam-parça ederken hiç yüreği<br />

sızlamaz. Şimdi, izin verirseniz, başka bazı<br />

dillerde bilimsel ve teknik terimleri bilimci ve<br />

araştırmacılar nasıl türetiyor, ona bakalım.<br />

Latin dillerine karşı Almanca ve Roma’nın<br />

Keltlerle mücadelesi<br />

Fransızca, İtalyanca, Portekizce, İspanyolca, Latince kökenlidir,<br />

bunlara “Latin Dilleri” de denir. Dolayısıyla bu dillerde terimler<br />

genellikle Latince kurallarına göre, bazen de eski Yunan<br />

(Grek) köklerinden türetilir. Latince’de kelime türetme yeteneği<br />

mevcuttur. Almanca konuşan ülkelerin dili, o da Latin gibi bir<br />

“Hint-Avrupa” ana öbeğinde olmakla beraber çok farklılaşmış<br />

bir alt-öbek, “Cermen” türündendir. Almanca’da da yeni terim<br />

sözcük türetme yetenekleri kalmıştır.<br />

Almanlar tarafından icat edilmiş olsun olmasın, terimleri<br />

genellikle Latin dillerininkilere hiç benzemez. Latin kökenli dilleri<br />

olan ülkeler Roma İmparatorluğu’nun en geniş döneminde<br />

o sınırlar içine fütühatla dahil edilmiş Gaul, İberia, vb. gibi


ülkelerdir. Oraların dili<br />

Roma egemenliğinden<br />

önce Latince gibi değildi.<br />

Çoğu, Kelt kavimlerinin<br />

Seltik, Keltik, Gaul,<br />

Gaelik, Galata şeklinde<br />

telaffuz edilmiş olan çok<br />

yakın akraba kavimlerin<br />

dilini konuşuyordu.<br />

Gerçi sonradan Avrupa<br />

kendini Roma ve Yunan<br />

medeniyetinin devamı<br />

gibi görmek istemiş ve<br />

kendini 19’uncu yüzyılda<br />

sömürgelerine öyle<br />

tanışmışsa da, Avrupa’nın<br />

kökenini ve hatta<br />

bugünkü davranışlarının<br />

temelini oluşturan bu<br />

Kelt kavimleridir. Bugün<br />

hala, birçok tanınmış Avrupa kentinin ismi Keltceden gelmiştir.<br />

Örneğin: Leibzig, Lieg, Lion, Kelt tanrısı, Lug’tan geliyormuş.<br />

Milano bile İtalyanca’dan değil, Keltce milanumas’tan geliyor.<br />

Julius Sezar’a kadar Keltler Romalılara çok çektirmişler. Bu<br />

yabani kavimler, yüzlerine mor boyalar sürülü, sarı saçları kireç<br />

sürülerek havaya dikleştirilmiş halde, vahşi çığlıklarla saldırır,<br />

başlangıçta Romalıları çok ürkütürlermiş. Roma daha küçükken<br />

Romalılar bunlarla uğraşa uğraşa bilenmişler, askeri yöntemler<br />

geliştirmişler. Gene de birkaç yüzyıl sonra Sezar’a gelindiğinde<br />

Keltlerle devamlı uğraşmaları gerekiyormuş. Bunun üzerine ne<br />

yapsak da bu dertten uzun vadeli bir şekilde kurtulup rahat<br />

etsek, diye düşünmüşler. Üç şıkkı tartışmışlar:<br />

1) Bunların hepsini katliamdan geçirsek; buna kolumuzun<br />

kuvveti yetmez (o zaman atom bombası yok ya!)<br />

2) Tüm ülkelerini istila etsek, devamlı askeri baskı altında tutsak,<br />

buna da ne askerimiz ne paramız yetişir. O halde?<br />

3) Bunları Latinleştirelim, yani kültürlerini, törelerini, bunun<br />

içinde dillerini unutturalım.<br />

Ve böyle yapmışlar. İş bitmiş. Roma İmparatorluğu’nun büyümesi<br />

tabi sınırına ulaşması Cermen kavimlerini içine alamadı. Onun<br />

için Almanca Latinleşmeden Cermen dili olarak kaldı. Sonunda<br />

o Cermen kavimleri Batı Roma İmparatorluğu’nun 416 yılında<br />

defterini dürdüler. (İşlerini biliyorsunuz uzak atalarımızdan Hunlar<br />

kolaylaştırdı, ama o da ayrı bir hikaye.)<br />

İngilizce neyin nesidir?<br />

İngilizce ve Amerikanca’da terim türetme<br />

Gelelim İngilizce sonra Amerikanca da nasıl bilimsel terim<br />

türetildiğine. Şimdi, bu aslan İngilizce bir kere çok yeni dildir.<br />

Mazisi 500 seneyi pek geçmez. Halbuki mesela Türkçe’nin,<br />

Çince’nin en az birer 10.000 senesi var. Bu on bini nereden<br />

çıkardım çok merak eden olursa söylerim.<br />

1066’da İngiltere, Fransa’dan gelen Normların istilasına<br />

uğradığında, Anglo-Sakson yerliler ormanlarda sırık ve<br />

otlardan yapılmış kulübelerde oturuyorlardı. Kendi nehirlerinin<br />

bir kıyısından öbür kıyısına dosdoğru geçecek kadar bile<br />

denizcilikleri yoktu.<br />

Kasaba ve köyleri arasındaki başlıca yolları hala 100 sene<br />

önce Romalıların yaptığı yollardı. Yerli ahalinin kökeni Keltlerle<br />

Viking (Nors, Nordig) ve Cermen soyundan Engel ve Sakson<br />

karışımı idi. Tabi bu İngiltere dediğimiz bölge Britanya adasının<br />

güney doğusunda onun küçük bir kısmı oluşturuyordu.<br />

Bölgenin kuzeyinde, batısında ve de yandaki Erin adasında,<br />

“Bye-Bye” Türkçe<br />

Derleme<br />

Romalılardan kaçtıkları<br />

için Latinleşmemiş,<br />

Keltce dillerini korumuş<br />

son Keltler, yani İskoçlar,<br />

Velşler, İrlandalılar<br />

bulunuyordu. Britanya’nın<br />

bu durumu bu güne kadar<br />

sürmüştür. O son Keltlere<br />

sorarsanız, İngilizlerle<br />

hesapları daha bitmemiştir.<br />

Her biri bugün, İngilizlerin<br />

süregelen çeşitli baskı ve<br />

oyunlarına rağmen dillerini,<br />

kimliklerini korumaya<br />

çalışmaktadırlar.<br />

Roma’nın eyaleti<br />

oldukları birkaç yüzyıl<br />

içinde İngilizler tam<br />

Latinleşmemiş ama<br />

dillerine büyük ölçüde<br />

Latince karışmıştı. Norman istilasından az önce üst tabaka<br />

Fransızca konuşmaya merak sarmış, bazı krallarını Normanlar<br />

tayin eder olmuştu. Norman istilasından sonra yapı iyice değişti.<br />

Dil bu seferde Fransızca ile karıştı. Bu günün İngiliz üst tabaka<br />

ve asilzadeleri bence daha çok Norman, hala yabaniliğini<br />

sürdüren alt tabaka Koknen takımı da eski yerlilerin devamıdır.<br />

Sınıf farkı sürmektedir. Amerika’ya da başka kılıflar altında<br />

yansımıştır.<br />

Sonuç olarak, bugünkü haline 4-5 yüzyıl önce gelmeye başlayan<br />

İngilizce beş kadar dilin rastgele ve kuralsız karışımından<br />

oluşmuş, bu dillerin hiç biri dilin ana kurallar iskeleti<br />

diyebileceğimiz temel yapısını sağlar konumda kalamamıştır.<br />

Dolayısıyla, İngilizce’de belli kurallara göre yeni terim türetme<br />

yeteneği hemen hemen yoktur.<br />

Buna karşılık, Türkçe binlerce yıldır matematiksel yapısını,<br />

sözcük türetme yetenek ve kurallarını aynen korumuştur.<br />

Türkçe’nin bu olağanüstü yapısı Osmanlıca’daki Arapça, Farsça<br />

alıntılara rağmen hakim yapı olarak kalmış, onun içindir ki yirmi<br />

yıl içinde tekrar öz ve halk Türkçe’sine dönmek mümkün ve kolay<br />

olmuştur.<br />

Türkçe’ye Arapça, Farsça karışması İslâm’ı bir bütün olarak<br />

görme gereğinden ve Türklerin kendi hevesleriyle oluşmuştur.<br />

Bu seferki İngilizce etkisi ise kendiliğinden olmamış 40 yıl<br />

önce- daha da belirgini 1953’de – Türk Milli Eğitimine İngiliz<br />

ve Amerikan gizli teşkilatlarının el atması ve Türk okullarında<br />

eğitim dilinin İngilizce yapılması, yani birçok derslerin Türk hoca<br />

tarafından Türk öğrencisine İngilizce olarak anlatılmasının zorunlu<br />

kılınması hainliği ve garabeti ile meydana gelmiştir.<br />

Bu en büyük, en sinsi ve en tehlikeli sömürgeleştirme oyunu<br />

halen son sürat ve hızlanarak devam etmektedir. İngilizce ve<br />

onun sulandırılmışı olan Amerikanca’da niye yeni terim türetmek<br />

yeteneğinin kalmamış olduğunu az önce belirttik. Peki o halde,<br />

son yüzyılda birçok yeni bilim ve teknik kavram yaratmış olan bu<br />

milletler, bulduklarına nasıl “İngilizce” karşılıklar buldular?<br />

İngiltere’nin Roma eyaleti oldukları devirde, İngilizce’ye bol<br />

miktarda Latince karıştığını söylemiştir. Buna İngilizleri<br />

sömürgecilik döneminde, bir de kendilerini Roma-Yunan<br />

medeniyetinin varisi gibi görme hüsn-ü kuruntusunu ekleyin. İşte<br />

o zaman, 18-19 yüzyıl bilimcilerinin hele daha pek netleşmemiş<br />

kavramlara Latince (ve Eski Yunanca’dan) türetilmiş adlar<br />

takarak bir allame-yi cihanlık taslamak eğilimi de olunca büyük<br />

Latince, eski Yunan lafları etmenin nedeni daha da iyi anlaşılır<br />

sanırım. Ama gene de önemli bir etken İngilizce’de yeni terim<br />

1


2<br />

Derleme<br />

“Bye-Bye” Türkçe<br />

türetme yeteneğinin bulunmayışıdır. İngiliz bilim adamları<br />

Latince-Eski Yunanca’dan yeni terim türetebiliyorlardı. Çünkü<br />

daha liselerinde Latince ve eski yunanca zorunlu dersler olarak<br />

herkese öğretiliyordu. Amerikan okullarında da önceleri bu böyle<br />

idi. Gelgelelim 1960’lardan sonra, Amerika, önce yavaştan,<br />

şimdi ise hızlı hızlı çökme yoluna girdikçe okullarından mecburen<br />

Latince ve yunanca dersleri kaldırıldı. Mecburen diyoruz; çünkü,<br />

bugün ABD’de, orta ve lise düzeyi eğitiminde büyük bir bunalım<br />

yaşanmaktadır. Değil Latince, yüzde doksan halk okullarında<br />

dosdoğru İngilizce yazmak ve okumak bile öğretilememiştir. Bir<br />

iki yıl önceki “New-York Times” gazetesi araştırma makalesine<br />

göre Amerikan liselerini bitiren Amerikalı gençlerin %60’ı<br />

dosdoğru okuma yazma bilmemektedirler!.. Öğretmenler, “Ne<br />

eğitimi? Biz bir saatlik derste öğrencilerin birbirlerini tabanca ile<br />

vurmasını önleyebilirsek,<br />

başarılı addediliyoruz”<br />

diyorlar.<br />

Şimdi bu durumda<br />

Latincesiz olarak eğitim<br />

bitirip, bilim-teknik<br />

adamı olan Amerikalı’da<br />

İngiliz’deki yeni terim ve<br />

ad koyma yöntemi de yok;<br />

o zaman ne oldu? Birkaç<br />

kelimelik uzun bir laf edip<br />

her kelimenin baş harflerini<br />

birleştirerek yeni sözcük<br />

icat etmeğe başladılar.<br />

Mesela, bilgisayarlarda<br />

biliyorsunuz, “ana-bellek”e<br />

RAM diyorlar. Bunu<br />

türetmek için “Random<br />

Access Memory” lafından<br />

baş harfleri almışlar.<br />

Şimdi şu işe bakın: Hiç<br />

bilmeyen gariban bir<br />

Türk’e “bellek” deseniz,<br />

bellemekle hafızayla ilgili<br />

bir laf ettiğinizi en azından<br />

tahmin eder. Halbuki<br />

kara cahil bir Amerikalı ve<br />

İngiliz’e “RAM” deseniz<br />

koyunun erkeğinden<br />

bahsediyorsunuz sanır.<br />

Dilbilimciler böyle baş<br />

harflerden yapılmış<br />

(İşte hakiki uydurukça)<br />

sözcüklere “Akronim”<br />

(Acronym) diyorlar. Gene<br />

bu batılı bilginlere göre,<br />

bir dilde bunların başlamasını o dilin tam yozlaşıp gücünün<br />

kalmadığına yoruyorlar. Üst sınıfla halk arasında bir uçurumun<br />

gitgide büyümesine katkısı da caba. Çok şükür ki (bu ifade<br />

bilimsel değil ama, bilimcinin bizce gerekli bilim+gönül adamı<br />

tanımına uygun, değil mi?)<br />

Türkçe, bu yozlaşmaya gereği olmayan, türetme yeteneği<br />

matematikçilere parmak ısırtacak düzeyde, bilimcisini de halkını<br />

da kafaca ve gönülce birleştirebilecek nitelikte nadir bir dildir.<br />

Yeter ki, kırk sene önce başlamış olan haçlı kafalı, batılı misyoner<br />

sömürgecilerin büyük oyununa kurban gitmesin.<br />

Türkçe’de yeni kavramlara karşılıklar, dilinin özelliklerini iyi<br />

öğrenmişlerse kolayca bulunur. Tabii dilini bilimiyle, fenniyle,<br />

edebiyatıyla iyi öğrenmek, onu iyice bilmek, onun eşsiz yetenek<br />

ve inceliklerine aşık olmak bahtiyarlığına ermek içinse her<br />

konuda eğitimini Türkçe olarak görmüş olmak gerekir. En az<br />

bir başka dili öğrenmenin de hem bilim için, hem karşılaştırma<br />

sonucu kendi dilini de daha iyi idrak etmek açısından faydası<br />

vardır. Her düzgün ülkede olduğu gibi yabancı dil, mesleğine<br />

yardımcı olacak kadar, ayrıca yabancı dil dersinde öğrenilir.<br />

Yok eğer, bizdeki gibi batılı sessiz oyunlar sonucu, eğitim dili<br />

resmi dil veya anadilden olmazsa, o kişi değil Türkçe terimler<br />

türetmek, konuşurken, yazarken aklına mevcut Türkçe sözcükler<br />

bile gelmez, hala tam iyice anlamadığı yarım yamalak İngilizce<br />

laflar söyleyiverir. Hele bir de öyle bir garip eğitim düzeni ile<br />

içine sokulan aşağılık duygusunu önceleyememişse telafi<br />

kabilinden bu çirkin İngilizce bozması lafları kullanmakla da<br />

böbürlenir. İşte bu yabancı tuzağının sonunda bir nesil içinde<br />

Anglomanlıca dediğim,<br />

yani İngilizlerin güvercin<br />

ingilizcesi dediği ingilizce,<br />

yani iki yüzelli kelimelik<br />

Tarzanca dil ortaya çıkar.<br />

Ama iş bununla da<br />

bitmemiştir. Romalıların<br />

Keltleri nasıl yok ettiklerini<br />

hatırlayalım: Milli kimlik,<br />

Amerika’nın son yıllarda<br />

bize yutturmaya çalıştığı<br />

gibi bir ırk meselesi<br />

katiyyen değildir, bir<br />

gelenek-görenek, kültürtöre<br />

ve özellikle bir gönül<br />

ve onu, gemiyi yüzdüren<br />

su gibi batmadan üstünde<br />

tutan dil meselesidir.<br />

Dilini unutan kavimlerin<br />

tarihten adları bile silinir<br />

gider. Anadolu, böyle yok<br />

olmuş kavimlerin birlerce<br />

yıl sonra kazılarda bulunan<br />

çanak çömlek kırıntıları ile<br />

doludur.<br />

İngilizlerin İrlandalılara<br />

yaptığı<br />

İngiltere’nin batısındaki<br />

Erin adasına sığınıp<br />

yaşamını kimlikleri içinde<br />

sürdürebilen son Keltler<br />

İrlandalılar olmuştu. (Bir<br />

de kuzeyde İskoçlar, yanda<br />

Velşler.) Roma bittikten<br />

sonra Erin Keltleri 500<br />

yıllarından itibaren 1000<br />

yıl kadar büyük bir medeniyet kurdular. İrlanda’nın batısındaki<br />

Atlas ummanı ile devamlı çarpışan sarp kayalıklar üzerinde<br />

kurdukları manastırlarda Erin keşişleri yazdılar, çizdiler, eski el<br />

yazması kitapları yenileyerek Roma öncesi bilgileri de yaşattılar.<br />

Bu ara Roma sonrası Avrupa tam bir karanlığa, Orta Çağ’ın<br />

vebalı, kara cadılı hurafelerine bürünmüştü. Erin keşişleri Latince<br />

bildikleri gibi, toplumda büyük itibarla önemli bir yer tutan Erin<br />

şairleriyle birlikte ana dilleri Gaelik’i (Keltçe) geliştiriyorlardı.<br />

Toplumdaki eğitimden, çeşitli okullardan Şair sınıfı sorumluydu<br />

(Bkz. İrlanda Dilinin Başına Gelenler (1. Daiel Corkery, “The<br />

Fortunes of the Irish Language” Mercier Pres, Cork 1954-1968,<br />

2- Birgit Bramsba (Ed.) “Homage to Ireland-Aspects of Culture<br />

an Language”, Uppsala, 1990) Tüm okullarındaki eğitim dili


Gaelik idi. Keşişler zaman zaman kıta Avrupa’sına geçiyor,<br />

oradaki manastırlara biraz medeniyet aktarmağa çalışıyorlardı<br />

(500-800 yılları.)<br />

15. yüzyıldan itibaren İngilizler defalarca Erin’e tecavüz ettiler.<br />

Sonunda İrlanda’yı kendi eyaletleri yaptılar. İlk işlerinden biri<br />

şair sınıfını toplayıp katletmek oldu. Daha sonra bütün coğrafi<br />

isimleri Gealik dilinden İngilizce’ye çevirdiler. (Bkz: Brian Friel,<br />

“Tercümeler” Translations adlı sahne oyunu…)<br />

Bütün bu uğraşlarına rağmen İngilizler, 1890’a gelindiğinde<br />

İrlandalıları bir türlü kendi kimliklerinden, kültürlerinden,<br />

bağımsızlık özlemlerinden vazgeçirememişlerdi; isyanlar gırla<br />

gidiyordu. Onun üzerine İngilizler Romalılar gibi düşündüler.<br />

Bunların Gaelik dillerini unutturalım o zaman iş biter dediler.<br />

Derhal bir “Milli(!) Eğitim Kurulu” oluşturdular. Kurulda İngiliz<br />

sömürge-eyalet yöneticileri, bir de onların İrlandalı yardakçıları<br />

vardı.<br />

Kurul bir karar aldı: Yarından tezi yok ilk, orta, lise, evrenkent<br />

(Üniversite), tüm okullarda (ki hepsinde dersler Gaelik dilinde<br />

olmakta idi) eğitim dili bundan böyle İngilizce olacaktır dediler,<br />

öyle de oldu, Bir nesil sonra, o zamana dek İrlanda halkının<br />

%90’dan fazlası Gaelik konuşurken, Gaelik bilenlerin sayısı<br />

%30’a düştü. Bu 30’da dağdaki çobanlar, kentteki hamallar.<br />

Fakat iş bitmeyecekti. Çünkü ciğeri yananlar, dillerine, şiirlerine,<br />

töresine aşık olmuşlar, haysiyetli kişiler tükenmemişti. İşte öyle<br />

bir takım eğitimciler, doktorlar, yazar çizerler bir araya geldiler,<br />

Gealik Birliği (Konrath na Gaelge) diye bir dernek kurdular.<br />

Şehri çeşitli semtlerinde yetişkinlere ana dilleri Gaelik’i yeniden<br />

öğretmek için dershaneler açtılar. Millet yorgun argın işinden<br />

çıkıp bu kurslara gidip dilini öğrenmeye başladı. Bu etkinliklerin<br />

oluşturduğu bilinçlenme ile bugün bile bitmemiş çatışmalardan<br />

sonra bağımsız İrlanda Cumhuriyeti kuruldu. Yeni devletin resmi<br />

dile Gaelik oldu.<br />

Avrupa Birliği’ndeki sessiz dil kavgası<br />

Bugün Avrupa’da, Avrupa Birliğinde dil egemenliği kavgası, pek<br />

göze batmamaya çalışarak, özellikle İngilizce, Fransızca, Almanca<br />

arasında sürmektedir.<br />

İki Dünya Harbi sonrası baş gösteren İngiliz, sonra Amerikan<br />

etkisi, bu ülkeler zayıfladıkça azalmakta, irili ufaklı bir çok<br />

dilin önemi artmakta, herkes kendi diline verdiği önemi<br />

yükseltmektedir. Yabancı dil öğrenme yöntemlerinin gelişmiş<br />

olması, dilden dile çevirilerin bilgisayarlarca yapılmaya<br />

başlanması, insanlığın rengarenk zenginliği olan çeşitli dilerin<br />

yaşayıp serpilmelerini kolaylaştırmaktadır.<br />

Bu, kendi dilini bırakıp da yabancı dilde dersleri vermek<br />

şeklindeki “yabancı dil öğrenmek yöntemi (!)” birkaç sömürgeden<br />

başka hiçbir ülkede yoktur. Öyleyse diyoruz, ya biz dünyanın en<br />

akıllı milletiyiz de böyle dehşet bir yabancı dil öğrenme yöntemi<br />

keşfettik, ya da resmen sömürge de olmadığımıza göre, dünyanın<br />

en aldatılmış milletiyiz. Hüküm sizden.<br />

Şimdi bilim, teknik, dil konusunda Japonlar ne yapmış ona<br />

bakıp, bu önemli misalden sonra ana konumuz Osmanlıca,<br />

Öztürkçe, Anglomanlıca karmaşasına döneceğiz.<br />

Japonlar o çetrefil yazılarıyla ne yaptı?<br />

Japon Meici Tanzimatı bizimkinden 30 yıl sonra, 1868’de<br />

başladı. Biz nereye vardık, onlar nereye, işte meydanda. Japonlar<br />

daha başında “Batı tekniği, Japon Ruhu” sözünü kendilerine<br />

düstur edindiler (gerçi bizde de Ziya Gökalp, sonra Atatürk “Türk<br />

harsı içinde çağdaşlaşmak” dediler, ama kendilerinden önce ve<br />

sonra böyle bir uygulama hemen hemen olmadı).<br />

1868’den itibaren bütün eğitim Japonca olarak büyük bir<br />

“Bye-Bye” Türkçe<br />

Derleme<br />

hassasiyetle tutuldu. Bilim ve teknik terimleri hep Japonca’dan<br />

türetildi. Bugün Japonca’dan “atom”, “molekül”, “elektrik” gibi<br />

terimler bile tam Japonca’dır.<br />

Japonca’nın bir Ural-Altay Dili olduğu, dolayısıyla Türkçe ile<br />

akrabalığı ayrıntılı bir şekilde 1975’te ispatlanmış, ondan<br />

sonra bu akrabalık Japonya’da ve Türkiye’de de bilinmiştir.<br />

800 yılından sonra Çin’den Uygur tarzı Burhaniliğin (Budizm)<br />

Japonya’ya gelmesiyle birlikte Japonca’ya bol miktarda Çin’ce<br />

sözcük girmiş, ama Japonca’nın Türkçe’ye benzer yapısı hakim<br />

kalmıştır. Japonca’nın dünya üzerindeki önemi artmaktadır.<br />

Bugün batı ülkelerinde birçok uluslararası ortamda, İngilizce,<br />

Fransızca, Almanca, bazen İspanyolca veya İtalyanca ile birlikte<br />

Japonca’ya sık sık rastlanmaktadır.<br />

Peki biz ne yaptık?<br />

Peki biz ne yaptık? Osmanlı dönemi aydınlarının nasıl bilimsel<br />

ve teknik terimler türettiğinden yukarıda bahsetmiştik. Türkçülük<br />

akımlarından sonra doğan Cumhuriyet’te dildeki Arapça, Farsça<br />

sözcükler fazlalığı temizlendi. Batıdan yeni gelen kavramlara<br />

gerekli karşılıkların Türkçe’den türetilmeleri doğaldı. Zaten yazının<br />

değişmesi, Arapça ve Farsça’nın öğretilmemesi, İslam aleminden<br />

sıyrılıp Atatürk’ten sonra çağdaşlaşma emelinin Avrupalı olma<br />

özentisine dönüşmesi ile, eski Türkçe (“Osmanlıca” yerine böyle<br />

dedim) bilen de pek az kalmıştı.<br />

Atatürk bilim dilinin Türkçe, tüm derslerinin her düzey okulda<br />

Türkçe olmasına büyük özen göstermiş, o kadar ki 1934’te<br />

oturup bir “Geometri” kitabı yazmış, bugün kullandığımız “üçgen”<br />

gibi terimleri kendi türetmişti.<br />

Yabancı dili misyoner okullarına özenilmesin diye de Türk Eğitim<br />

Derneği’ni, onun özel okulu TED Yenişehir Lisesi’ni kurmuştu.<br />

Ben bu okulda yetiştim. Yabancı dil öğretilmesine önem veriliyor,<br />

ama bu, her akıllı ülkede olduğu gibi takviyeli yabancı dil<br />

derslerinde yapılıyordu. Bütün fen, edebiyat, felsefe, vb. dersler<br />

tam Türkçe idi. İşte bu gaye ile kurulan böyle ve başarılı bir<br />

okula İngiliz-Amerikan çengeli 1953’te atılıp dersler İngilizce’ye<br />

çevrildi. Okula “Ankara Koleji” dendi. O zamana dek yurtta<br />

böyle bir misyoner tipi Türk okulu yoktu. “Kolej” (Robert Kolej<br />

gibi) misyoner okulu demekti. Sonra açılan bu İngiliz deliğinden<br />

kova gibi su girdi. “Anadolu Liseleri” vb. aldı yürüdü. Millete de<br />

yabancı dil öğretmenin yolu buymuş gibi yutturuldu.<br />

Geleceğimizin teminatı olan Türkçe kalemizde bu gediği açmayı<br />

başaran Oxford’lu Mr. Browning’e de 20 yıl sonra İngiltere<br />

Kraliçesi madalya verdi. Törene katılanlar, sanırım, “ufak bir<br />

okulda İngilizce dersi veren bir garip öğretmene koskoca Kraliçe<br />

niye madalya verir?” diye sormadılar. Arkasından geldi “Orta<br />

Doğu Teknik Üniversitesi”… Toptan Amerikanca. O zamanlar<br />

hala bahane gerekiyordu.<br />

Dediler ki: Efendim buraya Orta Doğu’dan yabancı öğrenciler<br />

gelecek.. Yani biz birkaç öğrenci için kendi dilimizi feda<br />

edeceğiz. Halbuki her ülkede yabancı öğrencilere eğitim verme<br />

fedakarlığı sağlanıyorsa onların o ülkenin dilini öğrenmeleri şart<br />

koşulur, o ülkenin kültürünü seven taraftarlar yetiştirilir. Tabii<br />

denilen sadece kademeli fetihte kullanılan geçici bir bahane,<br />

bir alıştırmaydı. Nitekim sonra peşpeşe gelen Boğaziçi (yani<br />

Bosphorus)”, derken Bilkent (adı güzel ama!), şimdi de, Koç, vb.<br />

için bahaneye artık lüzum görülmüyor. Çünkü kamuoyu artık<br />

yeterince uyuşturulmuştur. Bunun sonu, çok değil bir iki nesil<br />

sonra Türkçe’ye “bye bye” demek olacaktır.<br />

Bu Türkçe’ye Türk tarihine, Türk egemenliğine, Türk Dünyasına,<br />

Müslüman ülkeler önderliği emellerine, Türk’ün dünya üzerindeki<br />

haysiyetine “bye-bye” demektir. Beyler! Havai’den ibret alalım.<br />

Türkçe’yi, dolayısıyla Türk’ün geleceğini satanlar torunlarının<br />

3


4<br />

Derleme<br />

“Bye-Bye” Türkçe<br />

mirasyedi olarak refah içinde yaşayacaklarını zannedip<br />

sevinmesinler.<br />

Havai milletini Amerikan misyonerlerine satan yerli asilzade,<br />

hatta prenseslerin torunları bugün Havai’de hamallık yapıyor.<br />

Gidip görünüz. Batılıda –hele Amerikalı ve İngiliz’de emlak<br />

merakı çoktur. Bir fırsat buldu mu, kimseye bırakmaz.<br />

İngiliz atını alan Üsküdar’ı geçti…<br />

1055 yıllık İslami dönemde bazı Arapça, Farsça kökenli sözcüler<br />

veya bunların Türkçe’ye uyarlanmış şekillerinin Türkçe halk diline<br />

kadar geçmiş ve Türkçe’ye mal olmuş olması olağandır. Ayrıca<br />

böyle birtakım sözcükler geniş bir Avrasya alanına yayılmış<br />

diğer Türk boylarının da dillerine malolmuştur. Böyle ortak<br />

sözcükleri Kazak, Azeri, Tatar, Başkır, Özbek, Karaçay, Çeçen,<br />

Uygur Türkleri de kullanıyor. “Kelime”, “laf”, “tabiat”, “sohbet”,<br />

“rahmet” de Türkçe’dir; “sözcük”, “söz”, “doğa”, “söyleşi” de<br />

Türkçe. Üstelik unutmayalım ki, İbn-i Sina, Gazali gibi büyük<br />

ve batıya bilimi öğretmiş olan gerçek alimlere göre gerçek bilim<br />

adamı, fenci ise, hekim ise, yalnız bu dış dünya bilimlerinde<br />

değil, aynı oranda iç aleminin, gönlün de bilimlerinde yetişmiş<br />

olmalıdır. Batılı bu konuda geri kalmıştır. Gönül gibi kelimelerin<br />

batı dillerinde karşılığı yoktur. Çünkü batıda böyle kavramlar hala<br />

yoktur. Derin, eski kültürleri olan Asya milletlerinde vardır. Batı<br />

bu eksikliğin acısını bugün bol bol çekiyor. Sanayide ilerlemiş,<br />

madden zenginleşmiş olmalarına rağmen batının insanları ve<br />

toplumları huzursuzluk, mutsuzluk içindedirler. Sözün kısası,<br />

“Osmanlıca”dır, diye “hikmet”, “rahmet” gibi sözcükleri atmak<br />

çok şey kaybetmemize yol açar. Halbuki biz kendi insanlık<br />

hasletlerimizi korumakla kalmayıp bu zavallı batıya da onları<br />

öğretmeliyiz. Hele Türk dilinin unutturulup, ulusumuzun<br />

Anglolaştırılması oyununa kurban gidersek, gençlerimiz yabancı<br />

dilde, misyoner tipi okullarda yetişmeğe devam ederse gönül gibi<br />

sözcüklerle birlikte gönlümüz de gider.<br />

Öte yandan; Türkçe’nin kurallarına uygun olarak dikkatle<br />

türetilen güzel, yeni terimlere Türkçe yerine Öztürkçe diyerek<br />

bir ayrım yapmak, hele hele bu terimlere “uydurmaca” demek<br />

büyük bir hatadır. Kaldı ki, diğer Türk budunları ile dil birliğimizi<br />

bozuyor diye, Türkçe terimlere karşı çıkanlar herhalde çoğu kez<br />

yanılmışlardır. O “yeni” terimlerin bir çoğuna ya da benzerine<br />

Kazak, Özbek gibi Türk lehçelerinde rastladım.<br />

30, 40 yıldır dil ve edebiyat üstatlarımız, dil ve edebiyat<br />

dergilerinde “kelime” mi “sözcük” mü gibi çatışmaları<br />

sürdürdüler. Halbuki Türkçe’nin karşısındaki asıl tehlike İngilizce<br />

ile eğitimin gitgide hızlandırdığı İngilizce istilası idi. 1970’lerde<br />

Türk Dil Kurumu’nu bu konuda uyardım. Rahmetli ağabeyim,<br />

dilci Samim Sinanoğlu ile birlikte bilim ve teknik terimlere Türkçe<br />

karşılıklar türetme işine ağırlık verilmesini önerdik. Bu konuda<br />

rahmetli Prof. Abdullah Kızılırmak ve Dr. Aydın Köksal gibi bilim<br />

ve Türk dili kahramanlarını şükranla analım.<br />

1960’larda Abdullah Bey Ege’de Avrupa çapındaki rasathanesi<br />

ve öğrencileri ile gökbilim yaparken bir yandan da Türkçe fen<br />

dergisini çıkarıyordu. TDK ile “Gökbilim Terimleri Sözlüğü”nü<br />

yayınladı. Aydın Bey ise, Türkiye’de ilk Bilgi İşlem Merkezleri<br />

kurulurken, arkadaşları ile “yazılım” “bilişim” gibi güzel terimleri<br />

dilimize kazandırdı. Halen “Bilgisayar” terimi yerleşmişken,<br />

yabancı dille gördükleri eğitimin yarattığı bilinçsizlik ve<br />

sevgisizlikle “komputer” diye yazanları ayıplamak gerekir. Haydi<br />

ayıplamayalım da, kendilerini ikaz edelim.<br />

1978’de 5 yıllık bir çalışma ile hazırladığım “Fiziksel Kimya<br />

Terimleri Sözlüğü” Türk Dil Kurumu’nca basıldı. Tabii önce<br />

TDK’nın dilbilimcileri tarafından da incelenmişti. O yıl<br />

sözlük hakkında çeşitli bilim ve teknik meslek kuruluşlarının<br />

toplantılar düzenlediğini, sözlük hakkında methiyeler yazıldığını<br />

sevinmemeye çalışarak öğrendim. Fakat kısa süre sonra kitap<br />

piyasadan garip bir şekilde kayboldu. Dileriz şimdiki Türk Dil<br />

Kurumu da bilim ve teknikte terimlerin Türkçe’nin ana kuralları ile<br />

türetilmesi gereği üzerinde durur, Osmanlıca’nın da, Öztürkçe’nin<br />

de Türkçe olduğu ve uğraşılarak ana davanın Anglomanlıca’yı<br />

bertaraf etmek olduğu hakkında birleştirici bir tutum alır.<br />

Düpedüz İngilizce istilası<br />

1930’lardan 1980’e kadar dilin sadeleştirilmesi, devletin,<br />

aydın kesimin dilinin halk diliyle daha da bütünleşmesi<br />

hareketi yaygınlaşmıştı. Ama son 5-10 yılda halk diline kadar<br />

geçmiş, iyice yerleşmeğe başlamış Türkçe terimlerin yerine,<br />

garip “Anglomanlıca” sözlerin kullanılması adet oluveriyor. Şu<br />

örneklerde olduğu gibi:<br />

vekiller heyeti ¨ bakanlar kurulu ¨kabine<br />

mebus ¨millet vekili ¨parlamenter<br />

matbuat ¨basın-yayın ¨media<br />

muhaberat ¨iletişim ¨komünikasyon<br />

içtima ¨toplumsal ¨sosyal<br />

kanuni ¨hukuki ¨yasal ¨legal…<br />

meclis-i mebusan ¨millet meclisi<br />

meclis ¨parlamento<br />

mesele ¨sorun ¨problem<br />

usul ¨yöntem ¨metod<br />

asgari ¨en az ¨minimum<br />

azami ¨en çok ¨maksimum<br />

seçenek ¨alternatif<br />

faaliyet ¨etkinlik ¨aktivite<br />

karmaşa ¨kaos<br />

müstemleke ¨sömürge ¨koloni<br />

mutabakat ¨konsensus,consensus<br />

eşgüdüm ¨koordinasyon<br />

encümen ¨kurul ¨yar<br />

kurul ¨komite ¨komisyon<br />

kurultay ¨kongre<br />

müdür ¨yönetmen ¨direktör<br />

teşkilat ¨örgüt ¨organizasyon<br />

Bazı ”Anglomanlıca” dediğim laflara da şaşıp kalıyorum: Ne<br />

İngilizce’ye anlamı tam benzer, ne Fransızca’ya. Şimdi bir<br />

de düpedüz İngilizce laflar moda oldu. Az evvel hiç olmazsa<br />

imlalarını, söylenişlerini Türkçe’ye uyarlıyorduk. Şimdi aynen<br />

İngilizce yazılış ve telaffuzu kullanmakla kendilerine böbürlenme<br />

fırsatı çıkaranların sayısı artıyor. İşte bizim yabancı dille eğitim<br />

bu işe yarar, başka bir şeye değil. Bu gidişle bir iki nesile kalmaz<br />

resmi dil (zaten fiilen İngilizce ve Türkçe olmuşa benziyor)<br />

İngiliz sömürgelerindeki gibi İngilizce oluverir. Tabii uyanır engel<br />

olmazsak. Kuvvetle inanıyorum ki bu İngiliz oyunu mutlaka<br />

bozulacaktır. Çünkü Türkçe son birkaç bin yılda birkaç kez<br />

böyle saldırılara maruz kalmış, ama kendini kurtarabilmiştir.<br />

Şimdi de Türkiye Türkçe’si İngiliz; Kazak, Kırgız, Tatar Türkçe’leri<br />

Rus; Güney Azerbaycan Türkçe’si İran dil kültür soykırımı<br />

taarruzundan kendini kurtaracaktır.<br />

Yeniden kurtuluş savaşı: Nereden başlayalım?<br />

Dilimize olan son saldırının altında yabancı dille eğitim temel<br />

silah olarak yatar. Yapılacak şey çok var. Hemen yapılabilecekler:<br />

1) Kamuoyu yabancı dil yalnız böyle öğrenilir diye aldatılmıştır.


Konunun vehametini<br />

kavrayanlar<br />

çevrelerindeki<br />

herkese, velilere,<br />

eğitimcilere, halka<br />

gerçeği anlatsınlar.<br />

Hazırlık sınıfı diye bir<br />

uygulamanın başka<br />

ülkelerde olmadığını,<br />

bunun büyük bir<br />

israf olduğunu<br />

duyursunlar.<br />

2) Hangi yabancı<br />

dillerin hangi<br />

mesleklerde faydalı<br />

olduğu, ne tarz<br />

öğrenilmesi gerektiği<br />

tespit edilsin. Mesela, gezim (“Turizm”) rehberliği, konukevi<br />

(“Otel”) yöneticiliği yapacak kişilerin İngilizce fizik, matematik<br />

terimleri bilmeleri gerekmediği gibi, bilimcinin de sokak<br />

İngilizce’sini bülbül gibi bilmesi değil, kendi mesleğini takip<br />

edecek kadar yabancı bilim dilini bilmesi yeterlidir. Asıl bilmesi<br />

gereken matematiktir.<br />

3) İnsanlar, yeni seçilen bakanlar, vb. yalnız yabancı dil<br />

bilmeleriyle methedilmemeli, matematik, bilgisayar yazılım<br />

dilleri, iktisat, felsefe, Türk lehçeleri, mühendislik, vb. bilgi ve<br />

yetenekleri için övülmeli.<br />

4) Hukukçularımız yabancı dille eğitimin Anayasaya aykırı olduğu<br />

açısından (eğitim resmi dilden olur) gereken mercileri uyarmalı,<br />

hatta toplu davalar açmalıdırlar.<br />

5) Orta ve Yüksek öğretimin tümünde yabancı dille eğitim devlet<br />

tarafından yasaklanmalıdır. Hatta yabancı misyoner okullarında<br />

bile (Robert Kolej, Sen Joseph vb.) Eğitim dili tümüyle Türkçe<br />

olmalı, yabancılar bu okullarında ayrı yabancı dil dersinde<br />

takviyeli, yeni ve hızlı yabancı dil öğrenme yöntemleri ile faydalı<br />

olmalıdırlar. Eğer bu değişikliğe yanaşmazlarsa gerçek gayeleri<br />

daha da açığa çıkacaktır. Özel veya devletin tüm okullarında<br />

yabancı diller ayrıca yeni verimli yöntemlerle öğretilmeli, yaz<br />

kursları açılmalı, kamuoyu düzeltilmeli, hazırlık sınıfı uygulaması<br />

kesinlikle kaldırılmalıdır. Eğer devletin fazladan bir iki yıl eğitim<br />

yapmak gibi imkanı bolsa (!) ve illa da her ülkeden bir iki yıl<br />

daha çok okunacak deniyorsa, hazırlık yılında, her öğrenci,<br />

seçeceği meslek ne olursa olsun, matematik, bilgisayar kullanım<br />

ve yazılımını öğrenmelidir. İşte o zaman her ülkenin gerisinde<br />

değil önünde oluruz. Çünkü öğretilen İngilizce sadece-züppelik,<br />

“rock and roll”culuk dilidir. Gerçek bilim dili matematiktir.<br />

6) Partisinin sağ veya sol edebiyatı ne olursa olsun iktidardakiler<br />

ve hükümetleri gerçekten Türkiye, Türk Dünyası ve Türk<br />

halkının beka ve çıkarını en ön plana almalıdır. Bu anlamda milli<br />

olmalıdır. Peki öyle oldukları nereden belli olacak? Anlamanın<br />

kolayı var. Türkiye ve Türk Dünyası’nın baş sorunu eğitim ve<br />

eğitim dili sorunudur. Bu konuya eğilmeğe, kesin önlemler<br />

almağa yanaşmayan bir iktidar milli olamaz; lafları ve giysileri ne<br />

olursa olsun.<br />

7) Konuşurken İngilizce laflar katmak övünülecek bir şey değil,<br />

ayıplanacak bir şey olmalıdır. Bu durum muhataba kibarca<br />

hissettirilmelidir.<br />

8) Belediyeler, sorumlu kuruluşlar, işyeri yada dükkanları<br />

güzel Türkçe isimler koymaya teşvik etmeli, yarışmalar açmalı,<br />

törenlerle ödüller dağıtmalıdırlar. Buna rağmen aşağılık<br />

duygusu hastalığından veya Türk diline gizli düşmanlıktan<br />

kurtulamayanların ruhsatları verilmemeli veya yenilenmemeli,<br />

“Bye-Bye” Türkçe<br />

keseceklerini belirtmelidirler.<br />

Derleme<br />

yabancı dilden adlarla manen<br />

her gün yara bere içinde<br />

bırakılmamız önlenmelidir.<br />

9) Keza milli iktidarın yetkili<br />

mercileri basın-yayında dergi,<br />

gazete, TV, radyo isimlerinin<br />

Türkçe olmasını Madde 8’deki<br />

gibi önlemlerle sağlamalıdır.<br />

10) Dergilere abone olanlar<br />

yayımcılara toplu, çok imzalı<br />

mektuplar yazmalı, isim<br />

Türkçeleşmediği takdirde abone<br />

olmayacaklarını bildirmelidirler.<br />

Keza, ilan verenler de TV<br />

olsun, gazete olsun önce<br />

ricada bulunmalı, olmazsa ilan<br />

yoluyla olan parasal kaynağı<br />

11) Anglolaştırma yolunda dış kaynakların 1970’lerde<br />

başlattığı masum görünüşlü, sessiz fakat son derece etkili bir<br />

yöntem de “T-shirt” dedikleri mintan seferberliğidir. Gençlerin<br />

üzerindeki üstleri İngilizce yazılı çoğu da açık-saçık anlamlı<br />

(hatta Amerikan bayraklı!) bu gömlekler önemli birer beyin<br />

yıkama aracıdırlar. Şimdi bu silahı tersine çevirmeliyiz. Esnaf,<br />

küçük imalatçı kuruluşlar bu konuda toplantılar yapmalı, önce<br />

bu yazı ve resimlerin kimlerce sokuşturulduğu saptanmalıdır.<br />

İngilizce bile bilmeyen bazı imalatçı ve esnafa bu yazıları kim<br />

veriyor? Dış ülkelerde aynılarına rastlamıyorum. Şimdi yetenekli<br />

çizimcilerimize esnaf güzel Türkçe yazılı resimler çizdirsinler,<br />

bunlarda başarıyla, milli kültüre, Türk okul ve evrenketlerine<br />

(üniversite) özendirecek sunuşlar olsun. Para kazanılırken milli<br />

bilince, dile zararı değil, faydası dokunsun.<br />

12) Türk Dünyası’nın bekasını isteyen, Türk dilini seven<br />

herkes, diğer siyasi, ülküsel görüşleri ne olursa olsun,<br />

dilimizin, eğitimimizin kurtarılmasını en önemli, birinci milli<br />

dava olarak görmeli, önce bu davayı hep birlikte halletmek<br />

için birleşmelidirler. Bu arada, şimdiki Türk Dil Kurumunun<br />

“Osmanlıca”yı unutulmaktan kurtarmış olan değerli dil ve<br />

edebiyat şahsiyetleri, yıllarca uzak Türk lehçelerinin sözcüklerini<br />

hazırlamış, Türk bilim ve teknik diline gerçek Türkçe’den<br />

güzel terimler türetmiş, bu sefer de “sağcı” veya “solcu” ya<br />

kızıp “Anglomanlıca”yı körüklememiş eski Türk Dil Kurumu<br />

uzmanlarıyla barışmalı, hep birlikte gerçek Türkçe bilim dilinin<br />

geliştirilmesi ve de Türk Dünyası’nın ortak yazı dilinin, ortak<br />

Türkçe bilim dilinin bir an önce sağlanması için çalışmalıdırlar.<br />

Yoksa Türk dili, lehçeleriyle beraber, Anglo-Sakson, Rus ve<br />

İran’ın “böl ve fethet” siyasetine kurban gidebilir.<br />

Osmanlıca – Öz Türkçe diye anlamsız kavgalar, aslında gene<br />

anlamsız “sağ-sol” dış kaynaklı kavgaları ile dilseverlerimiz<br />

bölünürken, İngiliz atını alan sessizce Üsküdar’ı geçiyordu. Ama<br />

şimdi, halkımız dahi bu, gece yarısı ilerleyen düşman atlısını ay<br />

ışığında gördü, fark etti. Onun için, on bin yıldır nice badireler<br />

atlatmış olan Türk Dili ailesi gene muhakkak kurtarılacaktır.<br />

Bu en büyük ve en şerefli kurtuluş savaşı Türk Dünyası’nın her<br />

köşesinden başlamıştır. Türk dili yalnız kurtulmayacak, o nadir<br />

matematiksel yapısıyla dünyanın da bilim dili olacaktır.<br />

Kaynak:<br />

Bir Nev-York Rüyası / “Bye - Bye Türkçe” / Oktay Sinanoğlu<br />

(Birinci bölüm, makaleler) / Otopsi Yayınları / Nisan 2004


6<br />

Bulmaca<br />

KARE BULMACA<br />

1<br />

2<br />

3<br />

4<br />

6<br />

7<br />

8<br />

9<br />

10<br />

11<br />

12<br />

13<br />

14<br />

1<br />

1 2 3 4 6 7 8 9 10 11 12 13 14 1<br />

SUDOKU<br />

3 4 7 9<br />

3<br />

2 6 4 8 9<br />

1 3 8<br />

4 6 7 9 3<br />

6 1 2 8<br />

3<br />

Elimizde 1’den 9’a kadar sayılar var ve bu sayıların dokuz<br />

tane 3x3’lük bloklardan oluşan toplamda 81 karelik tabloya<br />

yerleştirilmesi gerekiyor.<br />

Kural ise her satırda, her sütunda ve her blokta dokuz farklı<br />

rakam kullanılması.<br />

Soldan Sağa<br />

1) Bir hususu temin etmek için depozite yatırmak suretiyle kefil<br />

olma<br />

2) Büyükler - Tersi, bir ilçemiz<br />

3) Bir felsefeci - Duyularımızdan birisiyle hissedilen - Bir ay adı<br />

4) Tufeyli - Tersi, port adresinin kısa yazılışı, translation<br />

5) Tersi kazılmaktan emir kipi - Af dilemek - Anadolu Ajansının<br />

kısa yazılışı<br />

6) Bir meyve adı - Tersi, eski bir devlet ismi - Tersi Uluslararası<br />

Arşiv Birliğinin kısa adı<br />

7) Kusmak, Yere akmak - Bir nota - İş görmek<br />

8) Kasapta satılır - Maestro - Latif<br />

9) Kuzu sesi - Tersi, eski dilde mektup - Tersi, evlerin<br />

pencerelerine eşya<br />

10) Uymaktan emir kipi - Uçurum - Bir haber ajansının kısa<br />

yazılışı - Kan pıhtısı, uyuşuk kan<br />

11) Şık giyinen için kullanılır - Ced - Paralı oyun<br />

12) Tersi, mililitrenin kısa yazılışı - Bir nota - Tersi boyun bağı -<br />

Eski dilde çocuk<br />

13) Asyanın İngilizce yazılışı - Yerine getirme - Bir ünlem.<br />

14) Bir balık türü - Bitki<br />

15) Kiracısı tarafından üzerine bina yapılmak veya ağaç dikilmek<br />

üzere senelik ücret karşılığında kiraya verilen arazi<br />

Yukarıdan Aşağıya<br />

1) Bir kayıt ile bağlı olmayan kefalet<br />

2) Kisralar - Tersi, bir kadın ismi<br />

3) Sav - Yapmak<br />

4) Tersi Ankara’da bir semt adı - Acizlik durumu<br />

5) Tersi, Afganistanın başkenti - Bir alet - Tersi vilayet<br />

6) Ekşimsi bir meyve - Bir peynir türü<br />

7) İşaret zamiri - Genişlik - Tersi Uluslararası Motor Sporları<br />

Federasyonu kısa yazılışı<br />

8) İstanbul Belediyesinin kısa yazılışı - Türkiye Futbol<br />

Federasyonunun kısa yazılışı - Tersi yakında olmayan<br />

9) Tersi göz-Karışık renkli - Zaman gösterici<br />

10) Aidiyet - Memura ödenir - Bir element<br />

11) Tersi dakikanın kısa yazılışı - Böbürlenmek, hava atmak<br />

- Tersi yemeklerde kullanılır<br />

12) İs - Tersi bağlaç - Tersi yavaş<br />

13) Uluslararası Asfalt Birliğinin kısa adı - İstanbul da bir dere adı -<br />

Bir nota<br />

14) Tersi oy - Uzak Doğu’da bir yer adı - Hazreti. Muhammed ‘in<br />

anlaşma yaptığı yerin adı<br />

15) Ticaret malları<br />

Geçen Sayının Çözümleri<br />

Soldan Sağa:<br />

1) Müddeiumumi, 2) Üte - Salas, 3) Düstur - Ha, 4) To - Tapsi<br />

5) Etamin - As ,6) Nafile - Sn, 7) Ak - Rasat - Oa,<br />

8) Az - At - Tna 9) Emsal - İsa, 10) Fesat, 11) Hukuki Esasi<br />

Yukarıdan Aşağıya:<br />

1) Müddeialeyh, 2) Ütü, 3) Destan - Asak, 4) Tomarza,<br />

5) Etu - İfa - Lek, 6) Nisa, 7) Us - Latife, 8) Maharet - Ses<br />

9) Ulap - Tasa, 10) Ma - Sason - As, 11) İstisna Akti


ADALET TEŞKİLATINI GÜÇLENDİRME VAKFI<br />

ADALET TEŞKİLATINI GÜÇLENDİRME VAKFI<br />

AİLESİ OLARAK EMEKLİYE AYRILAN HAKİM<br />

VE CUMHURİYET SAVCILARIMIZA BUNDAN<br />

SONRAKİ YAŞAMLARINDA MUTLULUK,<br />

BAŞARI VE SAĞLIK, VEFAT EDEN, ŞEHİT OLAN<br />

HAKİM VE CUMHURİYET SAVCILARIMIZA DA<br />

ALLAHTAN RAHMET, KEDERLİ AİLELERİNE<br />

BAŞSAĞLIĞI DİLİYORUZ...<br />

01.04.2007 - 28.06.2007 TARİHLERİ ARASINDA KENDİ İSTEĞİ İLE EMEKLİYE<br />

AYRILAN HAKİM VE SAVCILARIMIZ<br />

SİCİL NO ADI VE SOYADI GÖREV YERİ ONAY TARİHİ<br />

28119 Ümit BAYRAKTAR Bakırköy Hakimi 09.04.2007<br />

28131 Cengiz İDİZ Kartal Savcısı 12.04.2007<br />

28401 Hüseyin ULUS Ankara Hakimi 20.04.2007<br />

29332 Nejla AKGÜN Bakırköy Hakimi 26.04.2007<br />

27381 Mehmet ÖZKAN Samsun BİM Başkanı 09.05.2007<br />

22002 Ali ÖZTÜRK Konya ACM Başkanı 08.05.2007<br />

24563 Hacı Osman GENÇ Bakanlık Yüksek Müşaviri (Ankara Savcısı) 08.05.2007<br />

28431 Mustafa GÖKŞEN Mersin Hakimi 10.05.2007<br />

23641 Mehmet Selim KAYA Ankara Hakimi 15.05.2007<br />

26024 Hasan AKSOY Antalya Hakimi 01.06.2007<br />

20651 Mehmet TUCUK Ankara Hakimi (Açıkta iken) 08.06.2007<br />

30201 Figen (ECE) DİRİM Sultanbeyli Hakimi 11.06.2007<br />

29966 Ali SARISOY Bakırköy Savcısı 14.06.2007<br />

24298 Oğuz KOVUKÇU Sultanbeyli Hakimi 18.06.2007<br />

26021 Mehmet Ali UĞUR Kırıkkale Hakimi 22.06.2007<br />

7


8<br />

01.04.2007 - 28.06.2007 TARİHLERİ ARASINDA YAŞ HADDİNDEN EMEKLİYE AYRILAN<br />

HAKİM VE SAVCILARIMIZ<br />

SİCİL NO ADI VE SOYADI GÖREV YERİ AYRILIŞ TARİHİ<br />

19388 Tevfik KÖKSAL Ceza İşleri Genel Müdür Yardımcısı 17.04.2007<br />

24244 Erbil İLTER Babaeski Hakimi 17.04.2007<br />

17937 Nihat ERGÜN Şişli Savcısı 02.05.2007<br />

18252 İrfan HACIEVLİYAGİL Şişli Hakimi 19.05.2007<br />

26607 Mehmet Metin ALP İstanbul Vergi Mahkemesi Başkanı 25.05.2007<br />

26497 Refik NAKİPOĞLU Bursa Hakimi 25.05.2007<br />

18295 Eren GÖNEN Kadıköy Cumhuriyet Savcısı 30.05.2007<br />

26605 Mesrur BAYKARA İzmir VM Başkanı 01.06.2007<br />

19413 Mehmet UYANIK İzmir Cumhuriyet Savcısı 01.06.2007<br />

22.07.2007 TARİHİNDE YAPILACAK GENEL SEÇİMLERDE MİLLETVEKİLİ ADAY ADAYI OLACAĞINDAN;<br />

2839 SAYILI KANUNUN 19. MADDESİ GEREGİNCE İSTİFA TALEBİNDE BULUNANLARIN İSİM LİSTESİ<br />

SİCİL NO ADI VE SOYADI GÖREV YERİ AYRILIŞ TARİHİ<br />

34290 İbrahim GÜRLER Giresun Hakimi 08.05.2007<br />

35100 Gündüz GÜNEŞ Erzurum Hakimi 08.05.2007<br />

27971 Feridun BAHŞİ Ankara Hakimi 08.05.2007<br />

30024 Kerim YILMAZ Ankara Hakimi 08.05.2007<br />

19211 M. Ünal ARIK Beyoğlu Cumhuriyet Savcısı 08.05.2007<br />

30951 İbrahim DEMİRCİOĞLU Giresun Cumhuriyet Savcısı 10.05.2007<br />

35287 Bedia ARIKAN Dörtyol Hakimi 15.05.2007<br />

38675 Nermin SOMAN SATIR Çerkezköy Hakimi 05.05.2007<br />

ADALET TEŞKİLATINI GÜÇLENDİRME VAKFI<br />

Tüm meslekdaşlarımıza teşekkür ederiz...<br />

Mayıs2007’de yayın hayatına başlayan dergimize göstermiş olduğunuz yoğun ilgiden dolayı siz<br />

meslekdaşlarımıza teşekkür ediyoruz. İlk sayımızda belirttiğimiz gibi, sizlerden gelecek eleştiri ve<br />

önerilerle daha kapsamlı, daha güzel bir dergimiz olacağına olan inancımız tamdır.<br />

Yayınlanmasını istediğiniz makale, haber, etkinlik vb. konuları ve fotografları “Adalet Bakanlığı<br />

İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanlığı”na posta veya internet aracılığıyla gönderebilirsiniz.<br />

Tüm meslekdaşlarımıza sağlıklı, mutlu ve başarılı günler diliyoruz...


<strong>ATGV</strong> ailesi olarak 2007 yaz kararnamesi ile<br />

görev yerlerinde değişiklik olan tüm hakim ve savcı<br />

meslekdaşlarımıza yeni görevlerinde başarılar dileriz.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!