You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
VİRAL HEPATİT DERGİSİ<br />
Cilt: 6 Sayı: 3 Yıl: <strong>2000</strong>
Editör:<br />
Prof. Dr. Emin TEKELİ<br />
Yayın Kurulu:<br />
Prof. Dr. İsmail BALIK<br />
Prof. Dr. İftihar KÖKSAL<br />
Prof. Dr. Hakan LEBLEBİCİOĞLU<br />
Prof. Dr. Reşit MISTIK<br />
Doç. Dr. Necla TÜLEK<br />
Prof. Dr. Gaye USLUER<br />
Yayın Sekreteryası:<br />
Dr. M. Aydın ÇEVİK<br />
Yrd: Doç. Dr. Serhat BİRENGEL<br />
Arzu ALTINYOLLAR<br />
Yazı İnceleme Kurulu :<br />
Ayhan AKBULUT Halil DEĞERTEKİN Şadi YENEN<br />
Ulus AKARCA Abdülkadir DÖKMECİ Hasan ÇOLAK<br />
Filiz AKŞİT İlyas DÖKMETAŞ Hasan ÖZKAN<br />
Mustafa ALTINDİŞ İsmail Hakkı DÜNDAR Alaattin PAHSA<br />
Bilgehan AYGEN Can Polat EYİGÜN Ömer POYRAZ<br />
Selim BADUR Murat GÜNAYDIN Fatma SIRMATEL<br />
Yücel BATUR Faruk MEMİK Mehmet TAŞYARAN<br />
İbrahim BAYDAR Ayhan Gazi KALAYCI Nurdan TÖZÜN<br />
Bülent BAYSAL Sabahattin KAYMAKOĞLU Rüçhan TÜRKYILMAZ<br />
Altınay BİLGİÇ Atilla ÖKTEN Sercan ULUSOY<br />
Vedat BULUT Necati ÖRMECİ Şemsettin USTAÇELEBİ<br />
A.Tevfik CENGİZ Hatice ÖZENCİ Özden UZUNALİMOĞLU<br />
Yılmaz ÇAKALOĞLU<br />
Yusuf ÖZBAL<br />
Yazışma Adresi:<br />
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbni Sina Hastanesi Klinik Bakteriyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları<br />
Anabilim Dalı<br />
Tel: (0 312) 312 30 25 • Fax: (0 312) 324 03 28 • E.mail: vhsd@vhsd.org<br />
Yapım :<br />
Kuantum P.A.P (0212) 292 92 27 (3H)<br />
Baskı :<br />
Lebib Yalkın - Nisan 2001<br />
Hesap Numarası:<br />
Türkiye İş Bankası, Samanpazarı Şubesi / ANKARA • <strong>VHSD</strong> - 785627<br />
<strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> <strong>Dergisi</strong> <strong>VHSD</strong> tarafından ücretsiz dağıtılmaktadır.<br />
Bu derginin basımı ve dağıtımındaki katkılarından dolayı<br />
Roche Müstahzarları Sanayi Anonim Şirketine teşekkür ederiz.
VİRAL HEPATİT DERGİSİ YAZI KURALLARI<br />
1. ”<strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong>” <strong>Dergisi</strong>, <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong>le Savaşım Derneği (<strong>VHSD</strong>)’nin süreli bilimsel yayın organı<br />
olarak yılda üç sayı olarak yayınlanır. Derginin amacı, viral hepatitler konularında yapılan<br />
klinik ve deneysel araştırmalar, ilginç olgu bildirimleri, derlemeler türünden yazılar ile okuyucu<br />
arası bilgi alışverişini sağlamak; özellikle <strong>VHSD</strong>’nin kuruluş amacı olan konularda ülkemizin<br />
bilimsel gelişimine katkıda bulunmaktadır. Dergide basılan çalışmalarla ilgili görüşler ve<br />
bunlara yayın sahibinin cevaplarına “Editöre Mektup” bölümünde yer verilir.<br />
2. Derginin yayın dili Türkçe’dir. Yazıların Türk Dil Kurumu’nun Türkçe sözlüğüne ve yeni yazım<br />
kılavuzuna uygun olması gerekir.<br />
3. Yayın Kurulu yayın koşullarına uymayan bilimsel yazıları yayımlamak, gerektiğinde düzeltmek<br />
üzere yazarına geri vermek, biçimce düzeltmek, yazarın iznini alarak kısaltmak yetkisine<br />
sahiptir. Yazılar teslim tarihi göz önüne alınarak Yayın Kurulu’nun belirlediği sıraya göre<br />
yayımlanır. Gönderilen yazılar, isimleri gizli tutulan konuyla ilgili üç inceleme kurulu üyesi<br />
tarafından değerlendirildikten sonra en az iki olumlu görüş karşılığında yayınlanmaya hak<br />
kazanır.<br />
4. Yazılar A4 büyüklüğünde beyaz kağıda solda 3, sağda 2 cm boşluk bırakılarak ve 2 satır<br />
aralıklı olarak, bilgisayarda, imla ve yazım hataları olmayacak şekilde yazılmalı ve bilgisayar<br />
disketi ile birlikte 3 nüsha halinde gönderilmelidir.<br />
5. Fotoğrafları parlak kontrast kağıda basılmış ve arkaları numaralandırılmış olmalıdır. Grafikler<br />
siyah çini mürekkebi ile aydınger kağıda veya beyaz kağıda şablonla çizilmelidir. Şekil, grafik<br />
ve fotoğraflar “Şekil 1, 2, 3 vb.” olarak sıralanmalı ve bu sıraya göre metinde belirtilmelidir.<br />
Her şeklin altına numarası ve açıklayıcı bir cümle yazılmalıdır. Tablolar için, tablonun sol üst<br />
tarafına numarası “Tablo 1, 2, 3” vb. olarak verilmeli, yanında açıklayıcı kısa bir başlık<br />
bulunmalıdır.<br />
6. Yazılar, Türkçe başlık, İngilizce başlık, Yazar isim ve soyadları, Özet (50-100 kelime), Anahtar<br />
kelimeler, Summary (İngilizce başlık ve İngilizce özet) (50-100 kelime), Giriş, Gereç ve<br />
Yöntem, Bulgular, Tartışma, Kaynaklar kısımlarını içermelidir. Kaynaklar için örnek:<br />
• Badur S, Ağaçfidan A, Dedeoğlu F ve ark (6 isimden fazla olanlar için): HCV infeksiyonunun<br />
serolojik tanısında çeşitli ELISA ve RIBA tekniklerinin değeri ve PCR yöntemi ile HCV-RNA’sı<br />
araştırılması. Klinik Derg, 1992, 5: 70-73.<br />
• Yenen OŞ: <strong>Hepatit</strong> C virüsü (HCV) molekül özellikleri ve serolojik tanı, “K Kılıçturgay (ed),<br />
<strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> ‘94, 1.Baskı” Kitabında s 133, 1994, <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong>le Savaşım Derneği, İstanbul.<br />
• Sykes G: Disinfection and Application, 2. baskı, S. 136, 1967, FN Spon Co, London.<br />
Kaynaklar, metinde geçiş sırasına göre sıralanmalı; metinde kaynak verilirken yazar adı<br />
kullanılıyor ise kaynak numarası yazar adının yanına yazılmalıdır. Dergi isimleri Index<br />
Medicus’daki kısaltmalar ile yazılmalıdır.<br />
7. Daha önce sunulmuş bildiriler, yer ve tarih belirtmek koşuluyla yayımlanabilir. Bu durum ilk<br />
sayfa altında belirtilmelidir.<br />
8. Yayınlanan yazıların bilimsel ve hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir. Yazarlara telif ücreti<br />
ödenmemektedir. Gönderilen yazılar iade edilmez.
Editör’den<br />
<strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong>le Savaşım Derneği yeni Yönetim Kurulu, 10 Kasım <strong>2000</strong> tarihinde yapılan <strong>VHSD</strong><br />
Genel Kurulu’nda seçilerek göreve başlamıştır. Derneğimizin bilimsel yayın organı olan <strong>Viral</strong><br />
<strong>Hepatit</strong> <strong>Dergisi</strong>’nin basımı ve üyelerimizin eline ulaşmasında yaşanan ve yaşanabilecek olası<br />
sorunlar, yeni yönetim kurulu tarafından üzerinde hassasiyetle durularak çözülmeye çalışılacaktır.<br />
Yönetim Kurulumuz, derneğimizin multidisipliner yapısını korumaya olduğu kadar, dergimizin<br />
bilimsel anlamda doyurucu ve özgün içerikli bir şekilde, daha çok sayıda yayımlanması konusuna<br />
önem vermektedir. Bu amaçla derginin 2001 yılından itibaren yılda 3 sayı olarak yayımlanması<br />
planlanmıştır.<br />
Toplum sağlığına hizmet veren dernekler içerisinde en saygın ve en fazla üyeye sahip<br />
derneklerden birisi olan <strong>VHSD</strong>’nin bugünlere gelmesinde uzun yıllar yönetim kurulu başkanlığını<br />
özveriyle yapan Sayın Prof. Dr. Kaya KILIÇTURGAY başta olmak üzere emeği geçen tüm yönetim<br />
kurulu üyeleri ve derneğe katkısı olan herkese şükranlarımı ifade etmek isterim.<br />
Değerli yazarların ve üyelerimizin, değerli çalışmalarını bizlerle paylaşması dergimizin saygınlığını<br />
korumada ve kalitesini artırmada temel oluşturacaktır. Bu bağlamda derneğimiz çalışmalarına aktif<br />
katılımın yansıması olarak, dergimize göndereceğiniz bilimsel çalışmalarınızı bekler, mutlu ve<br />
sağlıklı günler dilerim.<br />
Saygılarımla<br />
Prof. Dr. Emin TEKELİ
21. YÜZYILDA KRONİK VİRAL HEPATİT<br />
Erol AVŞAR*, Nurdan TÖZÜN*<br />
* Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı<br />
Üçüncü bin yılda bilim adamları atılan tüm olumlu adımlara rağmen hepatit virüslerine karşı<br />
mücadelede yenilmeye doymayan pehlivanın öyküsünü yazmaya devam edecek gibi<br />
gözükmektedir.<br />
<strong>Viral</strong> hepatitler tüm dünyada kendiliğinden düzelen, dahası bazen farkedilmeyen akut hepatitten<br />
ölümcül karaciğer kanserine kadar değişen kılıklarda gündeme gelmekte ve masum bir<br />
misafirlikten ileri evre siroza kadar insan yaşamını etkileyen senaryolara imza atmaktadır.<br />
Dünya nüfusunun en az 350-450 milyonu hepatit virüsü ile enfektedir. Bunların önemli bir kısmı<br />
kronikleşmekte, bir kısmında da hepatoselüler kanser gelişmektedir. Akut hepatit-kronik hepatitsiroz<br />
ile başlayan bu serüven kanser ya da ölümle sonuçlanan bir çıkmaz sokağa ulaşmaktadır.<br />
Son on yılda viral hepatit alanında önemli kilometre taşları alınmıştır.<br />
• <strong>Hepatit</strong> virüslerinin antijenik ve yapısal özellikleri belirlenmiş.<br />
DNA/RNA’ları tanımlanmış, dizi analizleri yapılabilmiştir.<br />
• Bilim adamlarının hepatit virüsünü en ince ayrıntılarına,<br />
moleküllerine, DNA’sına dahası aminoasit dizilerine kadar<br />
bölme sevdasının gerisinde Roma çağından beri geçerli olan<br />
“Divide et Imperia” (böl ve yönet) arzusu yatmakta, yani<br />
virüsü en ince ayrıntılarına kadar tanıma tutkusu onu giderek<br />
fragmante etmeye gerekçe kazandırmaktadır.<br />
• Virüslerin hasar mekanizması ve kalıcı hasara götüren biyolojik<br />
olayların üzerindeki esrar perdesi kısmen kalkmış, sitokinler,<br />
viral replikasyon, apoptoz, hücre içi sinyalleşme ve gen<br />
ekspresyonu gibi konular daha iyi anlaşılmıştır.<br />
• Hastalığın doğal seyri az çok bilinmektedir.<br />
• Antiviral tedavilerde yüzyılın “liste başı” ilacı olan Interferon’un<br />
yanısıra yeni denenen antiviraller -özellikle nükleozid analoglarıtek<br />
başına ya da kombine tedavide umut verici olmuştur.<br />
1. On yıldır en fazla deneyim kazanılan ve en etkili gözüken ilaç<br />
tüm eksiklikleri ve olumsuzluklarına rağman interferondur.<br />
2. Diğer antiviraller, özellikle nükleozid analogları tek başına ya<br />
da kombine olarak kullanıldığında kalıcı cevap oranını<br />
arttırmada oldukça etkili gözükmekte ve 21. yüzyılın gündemini<br />
hayli meşgul edeceğe benzemektedir.<br />
3. Karaciğerin özel yapısı, ilaçların first pass yeri olması, gen<br />
tedavisi için kullanılan virüslerin hepatotropik olması,<br />
karaciğer hücre membran reseptörlerinin özelliği bu sıradışı<br />
organı birçok hedef tedaviye elverişli kılmaktadır. Bu nedenle<br />
gen tedavisi ve DNA-RNA’ya yönelik tedaviler önümüzdeki<br />
yıllarda daha ön plana geçecek gibi gözükmektedir.<br />
21. yüzyılda viral hepatit alanında en büyük beklenti hastalığın kökünün kazınmasıyla<br />
sonuçlanacak aşı ve benzeri ajanların tüm hepatit virüsleri için geliştirilmiş ve yaygınlaştırılmış<br />
olmasıdır. HBV aşısının tüm dünyada yaygın olarak her yeni doğana uygulanması ile yakın bir<br />
gelecekte HBV’ye bağlı karaciğer hastalıkları, tıpkı bir zamanların çiçek hastalığı gibi tıp tarihi<br />
kitaplarına gömülecek; ancak son derece değişken, inatçı, her saldırıda kılık değiştirerek kaçmayı<br />
başaran HCV için aşı geliştirilmesi biraz zaman alacaktır.
HBV ile birlikte işbirlikçisi delta virüsü de yok olurken, <strong>Hepatit</strong> G virüsündeki gelişmeler de HCV’yi<br />
izleyecektir. Karaciğerden çok diğer organlara ilgi duyan ve karaciğerde “masum izleyici” rolü<br />
oynayan HGV virüsü ise bugün için sadece yelpazede bir kanat olarak dikkati çekse de<br />
beklenmeyen hastalıklara yol açtığının anlaşılması hiç de şaşırtıcı olmayacaktır.<br />
HEPATİT B VİRÜSÜ<br />
QUO VADIS?<br />
Dünya nüfusunun yaklaşık %5’i HBV ile enfektedir. Bunların %25-40’ında siroz ve/veya HCC<br />
gelişmekte ve başlıca ölüm nedeni olmaktadır. Blumberg’ın Avustralya yerlilerinin kanında<br />
HbsAg’yi bulmasından sonra HBV’nin moleküler yapısı ile ilgili sırlar çözülmüş s,c,x,p genlerinin<br />
yapıları ve işlevleri tanımlanmış, mutasyonları, çoğalma mekanizmaları gün ışığına çıkarılmış, HBV<br />
aşısının geliştirilmesi ve universal aşılama programının yaygınlaştırılmasıyla birlikte bilim<br />
adamlarının heyacanı ve ilgisi HBV’den HCV ve diğer virüslere yönelmiştir. Bu konuda ümit verici<br />
çalışmalar HBV taşıyıcılığının %30’u bulduğu uzakdoğuda, yaygın aşılama programından sonra<br />
HCC insidansının azalmaya yüz tutmasıyla doruğa ulaşmıştır.<br />
Kronik HBV’de son on yılda önem kazanmış, önümüzdeki yıllarda da hepatit tutkunlarını<br />
heyecanlandıracak konular: Mutant virüsler sorunu, moleküler tanı yöntemleri ve yeni<br />
antivirallerdir.<br />
A. Mutant virüsler<br />
HBV’nin son yıllarda epidemiyolojisi ve seyri değişim göstermiştir. Endemik bölgelerde HBV’nin<br />
vertikal ve horizontal veya parenteral - seksüel yolla geçtiği bilinmektedir.<br />
Aşılama programının yaygınlaşmasıyla birlikte yenidoğan çağında alınan, erken yaşlarda<br />
mutasyona uğrayan, düşük DNA titreli ve dolayısıyla da tedaviye iyi cevap veren HBV türleri<br />
tabloya hakim olmaya başlamıştır. Virüsün immün saldırıdan kurtulmak için geliştirdiği kaçış yolları<br />
olan precore, core, core promoter mutasyonları hastalığı, tedavi ve prognozu önemli ölçüde<br />
etkilemektedir. HBV virüsü DNA virüsü olmasına rağmen reverstranskriptaz aktivitesini kullanarak<br />
pregenomik bir mRNA yolu ile çoğalır. Ancak kopyalamayı sağlayan bu enzimin nükleotid dizisinin<br />
doğruluğu okuma (proofreading) aktivitesi olmadığından çoğalma ve transkripsiyon aşamasında<br />
HBV DNA’da çok sayıda mutasyon olma eğilimi vardır. Mutasyonlar virüsün biyolojik davranışını<br />
değiştirirler. Örneğin; precore bölgesinde 1896 pozisyonun da tek bir nükleotid değişikliği<br />
nedeniyle oluşan stop codon mutasyonu HBe Ag sentezine engel olur. HBe minus mutant adı<br />
verilen bu tip değişik yapıdaki virüslerin daha ağır hastalığa yol açtığı, fulminant seyir<br />
gösterebildiği, IFN tedavisine direnç kazandırdığı ileri sürülmüşse de daha sonra IFN’a<br />
cevapsızlığın daha çok hastanın yaşı ve lezyonun ağırlığı ile ilgili olduğu, hatta Türkiye gibi HBe (-)<br />
mutantların hakim olduğu ülkelerde bu hastaların tedaviye daha iyi cevap verdiği, ancak tedavi<br />
sonrası nükslerin sık olduğu anlaşılmıştır.<br />
Core mutasyonlarının daha geç ortaya çıkıp ilerleyici karaciğer hasarına yol açabileceği bilinmekte;<br />
ancak tedaviye cevabı ne ölçüde etkilediği bilinmemektedir. HBV de iyi bilinen bir diğer mutant da<br />
HBV aşısı ve / veya HBIG yapılan bebeklerde ortaya çıkan S gen mutasyonlarıdır. HBV’ye karşı<br />
bağışıklığın geliştirilmesinde, transplant öncesi ve sonrası grefin reenfeksiyonunun önlenmesinde<br />
ve HVB’nin toplumdan eradikasyonunda önemli bir handikap olan S mutantlar ancak poliklonal<br />
HBIG kullanılması ile önlenebilecek gibi gözükmektedir. <strong>Hepatit</strong> virüsü gibi immün saldırıyı<br />
püskürten bir virüs için bu mutasyonlar ne ilk ne de sondur. Örneğin p geni mutasyonları yeni bir<br />
umut gibi gözüken 2’ 3’ dideoxy 3’thiocytidin (3TC) (lamivudine) ile tedavi sırasında viral revers<br />
transkiptazın YMDD motifinde ortaya çıkmakta ve Lamivudine direnç geliştirerek tedavinin<br />
geleceğini karartmaktadır.<br />
X geni mutasyonlarının ise anlamı daha da az bilinmektedir. Bunların viral replikasyonu azaltarak<br />
yararlı mı olduğu yoksa temelde transaktivasyonda rolü olan x geninin karsinogenezi mi<br />
hızlandırdığı zaman içindeki çalışmalarda ortaya çıkacaktır. Her ne şekilde olursa olsun viral<br />
mutantların ortaya çıkması replikasyonun durması ya da hastalığın reaktivasyonu, tedaviye cevap
ya da direnç oluşması veya nötralizan antikor oluşması açısından bir dönüm noktasıdır. Mutant<br />
virüslerle nasıl başedileceği geleceğin sorunlarının başında gelmektedir.<br />
B. Tanı Yöntemleri<br />
Günümüzde ortaya çıkan ve aşılması gereken ikinci bir sorun da laboratuvar testlerinin bizlere ne<br />
ölçüde yardımcı olduğudur. Seçenekler arttıkça ve daha duyarlı olduğu ileri sürülen testler<br />
uygulamaya girdikçe kaos ve yanlış kullanım artmaktadır.<br />
• HBV DNA’nın moleküler biyolojik yöntemler veya PCR ile<br />
saptanması virüs replikasyonunun mutlak göstergesi midir?<br />
• HBV DNA’nın hibridizasyon ile saptanması viral partiküllerin<br />
ml’de 10 kopyanın üzerinde olduğunu gösterir ki bu da<br />
tedaviye alınma ya da izleme için yeterlidir. Nükleik asit<br />
amplifikasyon testleri ancak varyantların, escape mutantların<br />
ya da diğer mutantların saptanmasının ya da dizi analizinin<br />
gerekli olduğu özel durumlarda yarar sağlar. Tanı yöntemlerinde<br />
sadeleşmeye gitmek masrafı da azaltacaktır.<br />
C. Tedavide beklentiler<br />
HBV’de tedavinin amacı virüsün temizlenmesi, semptomların kontrolü, inflamasyonun azalması ve<br />
uzun vadede siroz ve HCC’nin önlenmesidir.<br />
Bugün için etkinliği en iyi bilinen ajan olan interferon alfa yine de ideal ilaç olmaktan uzaktır.<br />
Eldeki verilere göre ALT’si yüksek, HBV DNA’sı “hibridizasyon” yöntemi ile düşük titrede (
sonuçlardaki başarı ne yazık ki iki önemli handikapla gölgelenmektedir. Tedavi bitiminde ALT ve<br />
HBV DNA yükselmekte ve zaman içinde P geni ile S geninin örtüştüğü yerde ortaya çıkan<br />
mutasyonlar (YMDD) lamivudine direnç yaratmaktadır (%12). Farklı etki mekanizmaları nedeniyle<br />
lamivudin’in IFN ile kompine edilmesi mantıklı gelmekteyse de Shalm ve ark.’nın geniş<br />
çalışmasında IFN+Lamuvidine kombinasyonu monoterapiye üstün bulunmamıştır. Daha sonra<br />
yapılan çalışmalar ise kombine tedavideki cevabın daha iyi olduğu yönünde mesaj vermektedir.<br />
Diğer taraftan lamivudine tedavisi ile ortaya çıkan YMDD mutasyonlarının önemi iyi bilinmektedir.<br />
Kronik hepatit B enfeksiyonunda lamivudinin ilk tercih edilmesi gereken iki özel durum.<br />
Dekompanse siroz ve transplant hastalarıdır. Dekompanse sirozlu hastalarda interferon çok<br />
tehlikelidir ve kullanılmamalıdır. Bu hastalarda lamivudine ile klinik evrelerde gerileme ve<br />
laboratuvar testlerde iyileşme rapor edilmiştir. Bunun yanında böbrek ve karaciğer nakli sonrası<br />
gelişen reenfeksiyon veya de novo enfeksiyonların tedavisinde de lamivudine oldukça etkili<br />
bulunmuş ve rejeksiyona neden olmadığı gösterilmiştir.<br />
Lamivudinin oral kullanılması, biyoyararlılığının yüksek olması, HBV-DNA’yı kısa sürede<br />
baskılaması, teratojenik olmaması diğer antivirallerle kombine edilebilmesi ilacın avantajlarıdır.<br />
Ama aynı lamivudinin iki dezavantajı mevcuttur. Bunlardan biri tedavi süresidir. Halen lamivudine<br />
tedavisinin süresi konusunda tam bir görüş birliğine varılamamıştır. Wild tip hastalarda bu süre<br />
HBe/AntiHBe serokonversiyonuna kadar olabilir. Ama prekor mutantlı hastalarda tedavi süresi tam<br />
olarak belirlenememiştir. Literatürde halen 4 yıldır tedavi olan hastalar vardır. Lamivudine’nin<br />
uzun süre belki de hayat boyu kullanılmasının daha doğru olacağı düşünülmektedir. Lamivudinin<br />
2. dezavantajı ise tedavinin 7-8. aylarında ortaya çıkan dirençli suş gelişimi sorunudur. Bu<br />
hastalarda tedavi süresinin uzunluğu ile dirençli suşların ortaya çıkması koreledir. Dirençli suşların<br />
önemi ve bu hastalarda tedavinin devam edip etmeyeceği halen muamma olmaya devam<br />
etmektedir. Ama genel eğilim tedavinin devamı yönündedir.<br />
Siklik guanidin türevi famsiklovir pensiklovirin oral formu olup, özellikle transplant hastalarında<br />
reenfeksiyonu önleme amacıyla kullanılmıştır.<br />
333 kronik HBV’si olan hastada yapılan bir çalışmada 500 mg famsiklovir, onaltı hafta süreyle<br />
kullanılmış ve HBV DNA tedavinin bitiminden sekiz ay sonraki takiplerde bile düşük bulunmuştur.<br />
Famsiklovirin etkisi lamivudinden zayıf, kemik iliğine yan etkisi daha fazladır. Yeni nükleozid<br />
analoglarından lobucavir, BNS 200 475 ve Adefovir Dipivoxil ile Faz III çalışmaları devam<br />
etmektedir.<br />
Famsiklovir ile yapısal benzerlik gösteren bir diğer nükleozid analoğu gansiklovir’dir. Kronik<br />
hepatit B tedavisinde oral gansiklovirin kullanıldığı bir çalışmada oldukça iyi sonuçlar elde<br />
edilmiştir. Aynı çalışmada ilaca ait ciddi yan etkilerin görülmediği ve diğer antivirallerle kombine<br />
edilebileceği bildirilmiştir. Gansiklovirin bir diğer endikasyonu da aynen famsiklovirde olduğu gibi<br />
transplant sonrası enfeksiyonlardır.<br />
Nükleozid analogları ile diğer bir şok lobucavir de yaşanmıştır. Hayvan çalışmalarında çok etkili<br />
bulunan lobucavir ile ilgili insan çalışmalarına başlanıldığı sırada uzun süre tedavi alan<br />
hayvanlarda HCC ve vaginal tümör gelişimi bildirilmiş ve insan çalışmaları durdurulmuştur.<br />
Nükleozid analogları içinde en yeni ve etkili olanı adefovir dipivoxil’dir. Adefovir dipivoxil hem<br />
invitro hem de invivo koşullarda HBV-DNA’yı baskılamaktadır. Adefovir dipivoxil, özellikle<br />
lamivudine tedavisi sırasında ortaya çıkan dirençli suşların tedavisinde umut verici görünmektedir.<br />
21. yüzyılda geliştirilecek olan nükleozid analoglarından beklenen özellikler şunlar olmalıdır:<br />
1. <strong>Viral</strong> DNA veya RNA’yı inhibe ederken mitokondrial hasara yol açmamalı.<br />
2. Supercoiled ccc DNA’yı etkili olmalı.<br />
3. İlaç kesildiğinde nüks olmamalı.<br />
4. Uzun dönem kullanıldığında viral mutant olmamalı.<br />
5. Yan etkileri minimal veya hiç olmamalı.<br />
D. Diğer Tedaviler<br />
a. Kombine tedaviler: Eldeki silahların gücünün kısıtlı olması, bazen de geri tepmesi, bilim<br />
adamlarını yeni arayışlara yöneltmiştir. Kombine tedaviler arasında en popüler olanı
Lamivudine+IFN’dan söz edilmiştir. Diğerleri arasında kortikosteroid uygulama/kesme + IFN alfa<br />
ve gama, IFN alfa ve beta, asiklovir+IFN, indometasin+IFN, ursodeoxycholic acid+IFN, ancak<br />
marjinal iyileşmelere yol açan, bazıları potansiyel tehlike taşıyan tedavi yöntemleridir. Bu<br />
tedavilerin maddi ve yan etkileri oldukça yüksektir.<br />
b. İmmün sistemi hedefleyen tedaviler: Umut bağlanan tedaviler arasında HBV aşısı,<br />
hematopoietik büyüme faktörleri ve immün sistemin manipülasyonuna yönelik tedavilerdir.<br />
GM-CSF ve G-CSF tek başına ya da IFN ile birlikte HBV ve HCV de ümit verici sonuçlara<br />
ulaştırmıştır. GM-CSF hem IFN’nin antiviral etkisini de arttırmakta hem de hematopoiezi uyararak<br />
IFN’nin olumsuz etkisini gidermektedir. Gelecekteki çalışmaların bir kısmını bu konu oluşturacaktır.<br />
Thymosine alfa ile yapılan ilk çalışmalar istenilen sonuçları vermediyse de IFN ile kombine olarak<br />
yapılan tedaviler gelecek yıllarda güncelleşeceğe benzemektedir. HBV’nin immün klirensinin<br />
mekanizmalarının daha iyi anlaşılmasından sonra gözler immün sistemin manipülasyonuna<br />
odaklanmıştır. Geleceğin tedavileri arasında antisense oligonükleotidler, genetik olarak<br />
hazırlanmış ribozimler ve aşılar çekici gözükmektedir. Bu ajanların amacı HBV’nin replikasyonu<br />
sırasındaki ara ürünleri yok etmektir.<br />
Recombinant HbsAg aşısı ile yapılmış olan az sayıdaki pilot çalışmanın cesaret vermesinden sonra<br />
HBcAg’ye özgü spesifik antijenik epitoplar kullanılarak geliştirilen aşılar olumlu sonuçlar vermiştir.<br />
Antijenik peptitler veya aşı kullanılarak HBV DNA’nın eliminasyonu sağlanabilmektedir. HBV<br />
transgenik sıçanlarda oniki aylık HBV aşısı tedavisi HBsAg klirensini %83, HBeAg klirensini %89<br />
oranında sağlamıştır.<br />
Aşı hem sitolitik mekanizmaları uyararak hem de HBV proteinlerine non sitolitlik bir inaktivasyon<br />
yaparak IL-2 ve gama IFN ile birlikte HBV yüzey transkriptini suprese etmektedir. Bu konuda daha<br />
da ilgi uyandıran, HBV klirensinde daha önemli rolü olan CTL cevabını uyaran core aşılarıdır. Diğer<br />
taraftan DNA immünizasyonu CTL cevabını fazla uyararak viral klirensi kolaylaştırmaktadır.<br />
Prizmanın bir başka yüzünde bağışıklığın edinsel yolla geçirilmesi (adoptif transfer) yöntemi yer<br />
alır.<br />
Kemik iliği nakli yapılacak kişilere HBV’ye karşı bağışıklığı olan donörden alınan iliğin nakli alıcıda<br />
HBV’nin eliminasyonunu sağlayınca HBV’ye bağışık donörlerden alınan periferik kan lenfosit<br />
enjeksiyonlarının da benzer etkisi olduğu görülmüştür. Gelecekte HBV’nin kemik iliği nakli ile<br />
tedavisi pahalı ve riskli gibi gözükmekte ise de uygulanabilir olduğu saptanmıştır.<br />
Ribozimler: RNA’yı parçalayabilen küçük RNA molekülleri olup doğrudan doğruya RNA’nın<br />
transkripsiyonuna engel olurlar. Bir ribozim birçok hedef RNA’yı parçalayabilir. Böylece ribozimler<br />
gen ekspresyonu ve viral replikasyonu inhibe ederler. Ancak bunların in-vivo ve in-vitro etkinlikleri<br />
farklıdır. Ribozimlere bugün için yarı otomatik saldırı silahı gözüyle bakılmaktadır.<br />
Antisenseoligonükleotidler ise RNA’ya özel olarak bağlanarak RNA-DNA (antisens DNA) veya RNA-<br />
RNA hibridleri oluşturan ve RNA replikasyonu, ters transkripsiyon ve messenger RNA<br />
translasyonunu durduran nükleik asitlerdir. Hücre içi RNA ase’lar bunların antisense etkisini artırır.<br />
Antisense oligonükleotidlerin ayrıca non antisens etkileri yani hücre içinde normalde latent olan<br />
endonükleazların aktivasyonu, otofosforilasyon protein kinaz aktivasyonu gibi etkileri vardır.<br />
Antisens teknoloji tarımda fevkalade başarılı sonuçlara ulaştırmakta, örneğin; domatesin<br />
yumuşamasına yol açan poligalaktozaminaz geni bloke edilince kaliteli domates elde<br />
edilebilmekte; ancak istenmeyen non antisens etkileri tıp alanındaki kullanımını kısıtlamaktadır.<br />
Bu yöntemlere yine de sihirli mermi gözüyle bakılmaktadır.<br />
İleride hücrenin spesifik RNA yapılarına yüksek affinite gösteren, küçük moleküllerin hedef RNA’yı<br />
parçalayacakları yöntemler ağırlık kazanacak gibi durmaktadır.<br />
DNA mutantları ve viral peptid değiştiriciler<br />
Bu hücre içi immünizasyon yöntemi hücre içindeki normal yapılara karşı hareket eden peptid veya<br />
proteinlerin intrasellular olarak sentezlenmesine dayalı bir yöntemdir. Çeşitli uzunluktaki değişik<br />
polipeptitler viral core’un carboxy terminal bölgesi ile füzyon yaparlar ve DNA mutantları meydana<br />
gelir.<br />
Bu tedaviler, peptitlerin bağlanma özellikleri; istenmeyen etkileri, direnç ya da uygulama<br />
vektörleri gibi sorunlar aşılınca IFN ya da nükleozid analogları gibi mevcut tedavilere ek olarak<br />
yarar sağlayabileceklerdir.
Bütün bu uygulamalarda, deney ortamından canlı ortama geçişte farklılıklar yaşanmasına karşılık<br />
önümüzdeki yıllar bu konuda ilerlediğimizi mi yoksa kendi etrafımızda mı döndüğümüzü ortaya<br />
koyacaktır.<br />
HBV’DE ÇÖZÜM BEKLEYEN SORUNLAR<br />
• Transaminazları normal histolojik aktivitesi hafif, HBV DNA ve<br />
HBeAg negatif olan hastalar, dekompanse sirozu olanlar,<br />
tedaviye cevapsız vakalar, ekstrahepatik manifestasyonlar<br />
(PAN, Glomerulonefrit) kemoterapi sonrası rebound olanlar,<br />
dual veya üçlü enfeksiyonu olanlar, organ nakli ve immün<br />
yetmezliği olanlar ile karaciğer nakli olanlar nüks konusu, bu<br />
hastalarda uzun vadede antiviral tedavi indikasyonu süresi ve<br />
etkinliğini belirleme açısından yeni deneyimleri zorunlu<br />
kılmaktadır.<br />
• Karaciğer nakli olmadan önce yapılan HBIG’in ve nükleozid<br />
analogların kullanılmasının HBV reenfeksiyonunu önlemede<br />
yararlı olabileceği; ancak transplant sonrası uzun süreli belki<br />
de ömür boyu kullanılması gereken Lamuvidine veya<br />
Famsiklovir gibi ilaçlar ile rezistans gelişebileceği HBIG ile de<br />
S mutantlarının oluşabileceği bilindiğinden gelecekte bu<br />
sorunların da aşılması gerektiği ortadadır.<br />
HBV’DEN KORUNMA<br />
Taşıyıcılıktan kansere kadar uzanan tehlikeli serüvende en akılcı yol virüsün sınır kapılarından<br />
defedilmesidir. Ne yazık ki dünyada birçok hastalıkta olduğu gibi viral hetapitte de kalıcı hasarların<br />
tedavisine daha fazla yatırım yapılmış, ucuz ve güvenilir aşıların üretilip yaygınlaştırılması uzun<br />
yıllar almıştır. Bugün dünyada 80’in üzerinde ülkede tüm yenidoğanlara HBV aşısı<br />
uygulanmaktadır, ya da uygulanması için ilke kararı alınmıştır. Dahası bu aşılar A, B ve diğerlerini<br />
içeren karma aşılar haline getirilmeye çalışılmaktadır. Rekombinan yöntemlerle geliştirilen aşıların<br />
immünojenitesi yüksek, yan etkileri azdır. Annenin viral yükünün fazla olduğu durumlarda HBs<br />
gen mutasyonları gelişerek bebeklerin taşıyıcı olabileceği, özellikle HBIG ile bağışıklama<br />
güçlendirildiğinde bu olasılığın yüksek olduğu nitekim transplant hastalarında da HBIG<br />
uygulamasından sonra S mutantlarının görüldüğü bilinmektedir. Bunlar ya in-utero enfeksiyonla<br />
geçen ya da aşı/HBIG baskısıyla sonradan oluşan HBV variantlarıdır.<br />
HBV aşısının yaygınlaşmasıyla dünyada aşıyla önlenebilen yegâne kanser türü olan HCC’nin de<br />
sıklığının azaldığını bildiren yayınlar yüreklere umut serpmiştir.<br />
<strong>2000</strong>’li yıllarda geliştirilecek 3. jenerasyon aşılardan beklenen %100 etkin olmaları, PreS1 ve<br />
PreS2 epitoplarını da içermeleri böylece kaçak mutant sorununu tümüyle ortadan kalkmasıdır.<br />
KRONİK DELTA HEPATİTİ<br />
Defektif bir virüs olan ve ancak HBsAg’nin varlığında replike olan HDV ilk tanımlandığı yıllarda<br />
büyük ilgiyi çekmiş, ancak daha sonraları adından daha az bahsedilir olmuştur. Delta hepatiti<br />
azalmakta mıdır? Efektif HBV aşılama kampanyalarının bu virüsü de eradike edeceği ne kadar<br />
doğruysa IV ilaç bağımlılarında dispozabl enjektörlerin yaygınlaşmasının HDV enfeksiyonunu<br />
önlediği de o denli gerçektir.<br />
HDV’nin superenfeksiyonunun kronikleştiği, her ne kadar HDV replikasyonunun HBV’yi suprese<br />
ettiği bilinse de özellikle endemik bölgelerdeki kronik Hdv enfeksiyonunun daha acımasız tablolara<br />
yol açtığı, vakaların %70’inin 3-4 yıl içinde siroza dönüştüğü bilinmektedir. Bugün için HDV’nin en<br />
az 3 genotipi olduğu, HDV’nin patojenitesinde genetik faktörlerin önemli olduğu kabul<br />
edilmektedir. HDV’nin tedavisinde 1 yıl süre ile haftada 3 gün 9-10 milyon ünite ile %36 oranında
emisyon sağlandığı ancak 3-4 yıl içinde nükslerin görüldüğü bildirilmiştir. Kronik Delta hepatiti<br />
tedavisinde interferon dışında ribavirin levamisol ve lamivudine de denenmiştir. Ancak bu<br />
tedavilerin hiçbiri interferon ile elde edilen sonuçlara ulaşmamıştır. Sonuç olarak giderek sıklığı<br />
azalsa da kronik delta hepatiti için umut veren bir tedavi seçeneği henüz yoktur.<br />
HDV gelecekte HBV gibi tarihin karanlıklarına gömülmeye aday bir virüs olarak kalacaktır.<br />
KRONİK HCV HEPATİTİ<br />
Kronik hepatite yol açan HBV, HDV ve HCV şeytan üçgeninin en güçlü ayağı olan HCV virüsü<br />
post-transfüzyon hepatitlerinin en önemli nedenidir. 1989 yılından beri aşina olduğumuz ve<br />
kendisinden çok yaptığı kalıcı komplikasyonlarla tanınan HCV virüsü, non-A non-B hepatiti adı<br />
altında bir sepete koyduğumuz viral hepatitlerin yalnızca isim babası olmakta kalmamış aynı<br />
zamanda eskiden anonim olan bu hastaların kaderini değiştirmiştir. HCV ile ilgili aşamaların<br />
başlıcalarını 3 başlık altında toplamak mümkündür:<br />
1. Virüsün yapısı elektron mikroskobu ile henüz tanımlanmamıştır.<br />
Ancak genomik yapısı, gen ürünleri ve işlevleri genotip ve<br />
quasispeciesleri tanımlanmış, özellikle non strüktürel NS5A<br />
bölgesinin kodlandığı proteinlerin virüsünün enfektivitesindeki<br />
rolleri daha iyi anlaşılmıştır. Ayrıca in vivo viral kinetik de<br />
daha iyi belirlenmiştir.<br />
2. <strong>Viral</strong> hasarın mekanizması, viral persisitansa yol açan faktörler<br />
ve interferon tedavisine yanıtı belirleyen göstergeler daha elle<br />
tutulur biçimde ortaya konabilmiştir.<br />
3. Yaklaşık %80’i kronikleşen HCV enfeksiyonunun tedavisinde<br />
yerleşik tedavi biçimi olan interferon’un vakaların ancak<br />
%25’inde uzun dönemde etkili olduğunun anlaşılması ile yeni<br />
geliştirilen antivirallerle kombine tedavi seçenekleri gündeme<br />
gelmiştir.<br />
Kronik HCV hepatiti ile istenmeden yaşanan birliktelik zaman içinde olumlu ve olumsuz birtakım<br />
sonuçlara götürebilir. HCV ile dual enfeksiyonu olan hastalarda HBV replikasyonu azalıyor gibi<br />
gözükmektedir. Diğer taraftan HCV’nin amansız seyri yani vakaların %80’inin kronikleşip bunların<br />
%30’unun siroza ilerlemesi bu hata affetmeyen hastalığa karşı hekimleri daha duyarlı olmaya<br />
zorlamıştır.<br />
Hastalığın ALT’si normal vireminin pozitif olduğu sinsi seyirli formu (HCV taşıyıcılığı) ile, viremi ile<br />
ALT yüksekliğinin paralel gittiği formunun uzun dönemdeki seyirleri arasında bir fark olup<br />
olmadığı iyi bilinmemektedir. Dahası HCV ile enfekte olmuş kişilerin uzun dönemdeki mortaliteleri<br />
de bilinmemektedir. Bu konuda en uzun süreli takibe sahip olan bir çalışma 1993 yılında Alter M<br />
ve ark. tarafından yayınlandığında yüreklere biraz su serpilmiştir. Posttransfüzyon hepatiti geçiren<br />
hastalar ile transfüze olmuş ancak hepatit geçirmemiş kontrol grubunun 18 yıllık izleniminin<br />
yapıldığı bu çalışmada her iki grupta mortalitenin aynı olduğu, karaciğer hastalığına bağlı<br />
ölümlerin seyrek olduğu ancak hepatit geçiren grupta karaciğer hastalığına bağlı ölümlerin daha<br />
sık olduğu bildirilmiştir. O sıralarda HCV’nin nispeten selim seyirli olduğunu düşündüren bu<br />
çalışma daha sonra retrospektif olduğu ve çeşitli defektler taşıdığı gerekçesiyle eleştirilmiştir. Bu<br />
bilgiler ışığında ALT’si normal ama viremisi olan hastaların tedavi edilmeme gerekçesi ileride<br />
sorgulanacak gibi gözükmektedir.<br />
HCV DE PATOGENEZ VE KLİNİK ÖZELLİKLER<br />
HCV enfeksiyonunun patagonezi iyi bilinmemektedir. Ancak akut enfeksiyonda CD4-CD8 kaynaklı<br />
poliklonal ve mültispesifik cevap alınması hücresel bağışıklık mekanizmasının ön planda rol<br />
oynadığı izlenimini vermektedir. Ayrıca akut enfeksiyonda Th1 kronik enfeksiyonda Th2 sitokin<br />
cevabının ön planda görülmesi virüs eradikasyonunda hücresel bağışıklığın rolünü destekler
ulgulardır. Bu kadar güçlü bir hücresel bağışıklığa rağmen virüsün elimine edilememesinin<br />
nedenleri açık değildir.<br />
Son zamanlardaki düşünce HCV persista
REKOMBİNANT HEPATİT B AŞISINA BAĞLI BİR<br />
KONVÜLZİYON OLGUSU VE BU AŞILARIN YAN<br />
ETKİLERİ<br />
Sedat KAYGUSUZ*, İftihar KÖKSAL*<br />
* Karadeniz Teknik Üniversitesi, Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik<br />
Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Trabzon.<br />
Özet<br />
<strong>Hepatit</strong> B aşılaması hepatit B infeksiyonunun prevalansını azaltacak önemli bir uygulamadır. Bu<br />
aşılar en güvenli aşılar arasında yer almasına rağmen, birçok yan etki ile ilişkili bulunmuştur. Lokal<br />
reaksiyonların yanında nörolojik, oftalmolojik, dermatolojik, hematolojik, romatolojik ve sistemik<br />
birçok yan etkileri bildirilmiştir.<br />
Bu çalışmada, hepatit B aşıları ile ilgili yan etkiler gözden geçirilmiş ve rekombinant hepatit B<br />
aşısına bağlı bir konvülziyon olgumuz tartışılmıştır.<br />
Anahtar Kelimeler: <strong>Hepatit</strong> B aşısı, yan etki, konvülziyon<br />
Summary<br />
A CONVULSION EVENT DEPENDENT ON RECOMBINANT HEPATITIS B VACCINATION AND<br />
ADVERSE EFFECTS OF THESE VACCINATIONS<br />
<strong>Hepatit</strong>is B vaccination is an important application to decrease the prevalence of hepatitis B<br />
infection. Although these vaccinations are one of the most reliable inoculations, there are<br />
connections found with many adverse effects. There are neurological, ophthalmologic,<br />
dermatological, hematological and systemic adverse effects found apart from local reactions. In<br />
this study, the adverse effects of hepatitis B are dealed and a convulsion event dependent on<br />
hepatitis B vaccination is argued.<br />
Key words: <strong>Hepatit</strong>is B, side-effect, convulsion<br />
Giriş<br />
<strong>Hepatit</strong> B virüs (HBV) infeksiyonu tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli bir halk sağlığı<br />
sorunu olmayı sürdürmektedir. Türkiye’deki prevalansı %3.9-12.5 arasında değişmekte olup, bu<br />
oran 2.5-6 milyon (ortalama 4 milyon) kişinin HBV taşıyıcısı olduğunu yansıtmaktadır (1, 2). Tüm<br />
dünyada 300 milyon HBV taşıyıcısı olduğu ve bunların da %25-30’unun siroz ya da hepatosellüler<br />
karsinom nedeniyle kaybedildiği kabul edilmektedir (2-4). <strong>Hepatit</strong> B aşısının uygulamaya<br />
girmesiyle beraber HBV infeksiyonlarının insidansında belirgin düşüşler gözlenmiştir.<br />
Toplumda bu kadar yaygın olan bu infeksiyon hastalığının aşı ile önlenmesi mümkündür. Bu<br />
nedenle öncelikle risk altında bulunan kişilerde olacak şekilde toplumun tüm bireyleri<br />
aşılanmalıdır.<br />
HBV’ye karşı aşılama ilk kez 1971 yılında Krugman ve arkadaşları tarafından başlatılmış olup, 1981<br />
yılında plazma kökenli bir aşıya The Food and Drug Administration (FDA) tarafından lisans<br />
verilmiş ve 1982 yılında kullanıma girmiştir. Daha sonra rekombinant DNA teknolojisindeki<br />
ilerlemelere paralel olarak maya mantarı (Saccharomyces cerevisiae) genine HBsAg geni
yerleştirilerek ilk rekombinant aşı elde edilmiş ve bu aşı 1986’da FDA lisansı almıştır. Daha sonra<br />
rekombinant DNA teknolojisi ile memeli hücrelerinden yeni bir rekombinant aşı elde edilmiştir (5,<br />
6). Plazma kökenli aşılar ise günümüzde kullanılmamaktadır.<br />
ABD’de lisans almış en güvenilir aşılar arasında yer alan hepatit B aşılarının klinik kullanımının<br />
getirdiği toplumsal yararların yanında bazı yan etkileri de gözlemlenmiştir. Plazma kökenli aşılarda<br />
gözlemlenen yan etkilere, daha sonra rekombinant DNA teknolojisiyle üretilen aşılarda da<br />
rastlanmıştır. Bu yan etkilerin birçoğu kesin olarak aşıya bağlanamamış olmakla birlikte, aşı<br />
önemli bir etken olarak suçlanmış ve tetiği çeken unsur olarak düşünülmüştür. (7-10)<br />
Bu çalışmada, kliniğimizde memeli hücre kökenli bir rekombinant hepatit B aşısından (GenHevac<br />
B) sonra gözlemlediğimiz bir konvülziyon olgusu sunulmuş ve hepatit B aşılarının yan etkileri<br />
tartışılmıştır.<br />
Olgu<br />
19 yaşında hemşirelik okulunda eğitim gören bir bayan öğrenci, hepatit B aşısı yaptırmak için<br />
başvurduğu sağlık kuruluşunda tetkik edilmiş, HBsAg ve anti-HBs antikorunun negatif olması<br />
nedeniyle aşı programına alınmış. Deltoid kasından rekombinant hepatit B aşısı (GenHevac B) ilk<br />
dozunu 20 mg olarak saat 12:00 civarında yaptırmış. Herhangi bir şikayeti olmayan hasta, aşıdan<br />
sonra normal işlerine devam etmiş. Saat 20:00 civarında yatan hasta 23:00 sularında uyanıp<br />
yatağından kalkmış ve daha önceki hayatında hiç olmayan, annesinin gözlemlediği generalize<br />
tonik-klonik tarzda tarif edilen kasılmaları olmuş. Bu sırada hastanın gözleri bir noktaya<br />
bakıyormuş ve ağzından köpük geliyormuş. Yaklaşık iki dakika kadar devam eden bu olaydan<br />
sonra 5 dakika daha baygınlığı süren hastanın bilinci açılmış. Götürüldüğü acil klinikte<br />
değerlendirilip semptomatik tedavi verilmiş. Evine gönderilen hastanın şikayetleri giderek azalmış.<br />
Bir sonraki gün kliniğimize başvuran hastanın değerlendirilmesinde herhangi bir semptom ya da<br />
bulgu olmadığı görüldü. Özgeçmişinde konvülziyon, travma ya da geçirilmiş bir hastalık öyküsü<br />
yoktu. Hastanın EEG’sinde herhangi bir biyoelektriki aktivite bozukluğuna rastlanılmadı ve diğer<br />
biyokimyasal testleri normal olarak değerlendirildi.<br />
Daha önce konvülziyon anamnezi olmayan ve EEG’sinde bir patoloji izlenmeyen hastada<br />
rekombinant hepatit B aşısı uygulamasından 11 saat sonra gözlenen ve başka bir nedenle izah<br />
edilemeyen bu konvülziyon tablosunun, literatürde de benzer vakaların yayınlandığı dikkate<br />
alındığında, aşı ile ilişkili bir komplikasyon olabileceği düşünüldü.<br />
Tartışma<br />
Rekombinant teknikle maya veya memeli hücrelerinde HBsAg geninin klonlanması ve<br />
ekspresyonuyla HBV’ye karşı hazırlanan hepatit B aşıları ruhsat almasından beri kullanılabilen en<br />
güvenli aşılar arasında yer almakta ve iyi tolere edilmektedirler. Bu aşılara karşı yan etkiler<br />
öncelikle lokal reaksiyonlar şeklinde görülmektedir (% 15-17). Bunlar kolda acıma, ağrı, selim<br />
tabiatlı ve geçici endürasyon, şişlik, kaşıntı, ekimoz, nodül oluşumu, halsizlik, yorgunluk, geçici<br />
ateş, baş ağrısı, baş dönmesi, bulantı, kusma gibi hafif genel semptomlardır. Bu yan etkiler<br />
genellikle 1-2 gün içerisinde kaybolmakta ve tekrarlanan dozlarda daha az görülmektedir (7, 11,<br />
12). Rekombinant hepatit B aşılarının ciddi yan etkilerinin çoğu nörolojik olarak gözlemlenirken,<br />
aşının indüklediği oftalmolojik, dermatolojik, hematolojik, romatolojik veya sistemik<br />
komplikasyonlar da bildirilmiştir (13).<br />
<strong>Hepatit</strong> B aşısından sonra ortaya çıkan yan etkilerin çoğu immünkomplekslerle ilgilidir.<br />
Kompleman aktivasyonu, immünkompleks oluşması ve depolanması ile belli klinik tablolar<br />
meydana gelmektedir. Oluşan bu klinik tablolar, tesadüfen meydana gelebileceği gibi, aşıdan<br />
sonra ortaya çıkan gerçek bir hastalık ya da hastalığa karşı daha önceden varolan eğilimin<br />
aşılamayla tetiğinin çekilmesi ile görülmektedirler (7-10).<br />
Plazma kökenli hepatit B aşıları ile ilişkili olarak, konvülziyon, Bell’s palsy, Guillaine-Barre<br />
sendromu, radikülopati, optik nörit, myelit en sık rapor edilen yan etkilerdir (8). Daha sonra<br />
kullanıma giren rekombinant hepatit B aşılarında da aynı yan etkiler bildirilmiştir. Nörolojik olarak<br />
ensefalit, myelit, meningeal reaksiyon, menenjit, papillit, serebellar ataksi ve demyelinizasyon en
sık görülen komplikasyonlardır (8, 13-30). Multipl skleroz (MS) olduğu bilinen hastalarda bazı<br />
nörolojik yan etkiler bildirilmesinin yanında MS’nin relapsı da meydana gelmiştir (31-36). Aşının<br />
MS’ye yol açtığı iddiası ise hâlâ tartışmalıdır (13). Aşılamayla santral sinir sistemi demyelinizan<br />
hastalıkları arasında kesin bir ilişki gösterilememiştir. Yapılan araştırmalarda 1.4 ile 1.7 arasında<br />
relatif bir risk olduğu gösterilmiş olup, daha önceden var olan ve asemptomatik bir hastalığın<br />
tetiğini çekebilme ihtimalini düşündürmektedir (32). Guillaine-Barre (GB) sendromu plazma<br />
kökenli aşılarla 9 vaka olarak bildirilmiştir. Aşı ile bu yan etki arasındaki ilişki net olmasa da GB<br />
sendromu veya GB benzeri ciddi reaksiyonlar beklenenden daha fazladır (8, 37-39).<br />
Plazma aşılarıyla bildirilen 5 konvülziyon olgusuna karşılık, bizim olgumuz meme hücresi kökenli<br />
rekombinant hepatit B aşısından sonra meydana gelmiştir (8). Konvülziyonu başka bir nedene<br />
bağlanamayan bu olgular gibi bizim olgumuzda da aşı dışında bir neden tespit edilemedi.<br />
Oftalmik komplikasyonlar sık bildirilen yan etkilerden birini oluşturmaktadır. Görme kaybı, optik<br />
nörit, papil ödem, santral ven oklüzyonu başlıcalarını oluşturmaktadır (8, 37, 40-47). Retinal ven<br />
oklüzyonu yapacak bir neden yokken rekombinant hepatit B aşısı sonrasında 4 olguda bu durum<br />
gözlenmiştir. Aşıdan başka izahı yapılamayan bu olgularda immünkompleksler, antijenik çapraz<br />
reaksiyonlar, hızlı hipersensitivite ve patojenik bir lenfosit grubunun simulasyonu şeklindeki 4<br />
hipotez öne sürülmüştür (42). Baglivo ve arkadaşları 23 yaşındaki bir bayan hastada rekombinant<br />
hepatit B aşısıyla booster doz sonrası sol gözde progressif görme kaybı ve bilateral fotopsi ile<br />
seyreden "Multiple Evanescent White Dot Sendromu (MEWDS)" bildirmişlerdir (48). MPE<br />
(multifokal plaoid epiteliopati) maya kökenli aşıyla 2, memeli hücre kökenli aşıyla 1 olguda<br />
gösterilmiştir (49, 50).<br />
<strong>Hepatit</strong> B aşısı kullananlar arasında dermatolojik olarak eritema multiforme, pitriyazis rosea,<br />
eritema nodozum, ekzematöz reaksiyon, anetoderma, sklerotik plak gibi komplikasyonlar<br />
bildirilmiştir (51-57). Thiomerasole karşı allerjik reaksiyonlar görülebilir. Bu maddeyi içeren aşılarla<br />
lokal injeksiyon sonrası geç tip hipersensitivite reaksiyonuyla beraber generalize döküntü veya<br />
sistemik reaksiyonlar bildirilmiştir (58-60). Ancak sebep-etki konusundaki ilişkisi tartışmalıdır.<br />
Nitekim Hudson ve arkadaşlarının bildirdiği bir vakada thiomerasolün sensitize eden bir ajan<br />
olarak bildirilmediği ve içeriğinde bu maddenin olmadığı bir aşıya karşı reaksiyon görülmüştür<br />
(11). Ancak civa içerikli olan bu maddenin, özellikle daha yüksek dozlarda, gelişmekte olan fetüs<br />
ya da yenidoğan döneminde beyin hasarı, zeka geriliği, koordinasyon güçlüğü, körlük, felç,<br />
konuşma güçlüğü yapma potansiyeli mevcuttur. FDA (The Food and Drug Administration) civa<br />
içeren gıda ve ilaçların üretiminin yapılmamasını önermiştir (61).<br />
Liken planus en fazla bildirilen yan etkilerden birini oluşturmaktadır (62-72). Bazen HBV<br />
infeksiyonunun doğal seyrinde de görülebilen bu klinik tabloda keratinositik hücrelere karşı oluşan<br />
likenoid inflamasyon sorumlu tutulmakta ve HBV immünizasyonu, sitotoksik T lenfosit ilişkili<br />
mekanizmayla, bu tetiği çektiği düşünülmektedir. Lezyonlar tedaviyle düzelmiştir (73). Ayrıca<br />
aşının indüklediği gövdede, ekstremitelerde folliküler keratoz, yama tarzında saçlı deride alopesi<br />
ile karakterize Graham Little-Piccardi-Lasseur sendromu (GLPLS) bildirilmiştir (74).<br />
Bunlardan başka, hayatının ilk gününde rekombinant aşı uygulanan bir yenidoğanda bir yıl sonra<br />
literatürde ilk kez yayınlanan bir soliter mastositom olgusu bildirilmiştir (75). Diğer dermatolojik<br />
yan etkiler arasında ekzematöz reaksiyon, nodüller, sitolizis, bukkal aft, granülom ve döküntü,<br />
kaşıntı, ürtiker, anjiyödem, ödem, dispne gibi alerjik hipersensitivite reaksiyonları bildirilmiştir (23,<br />
76-87).<br />
42 yaşındaki bir doktor hastanın ilk kez yapıldığı aşı sonrasında geçici kulak çınlaması olmuş, 1 ay<br />
sonrasındaki 2. aşıdan birkaç dakika sonra ise çınlamayla birlikte fluktuasyon gösteren bir<br />
sensorinöral işitme kaybı tespit edilmiş, 6 ay sonra bu şikayetleri geçmiştir (88). Benzer bir klinik<br />
tabloyu Biacebe ve arkadaşları da gözlemlemiştir (89). Birden çok mekanizmanın aşı sonrası<br />
işitme kaybıyla ilişkili olabileceği düşünülmüştür (88-91).<br />
<strong>Hepatit</strong> B aşısından sonra aşıyla ilgili olarak artrit, artralji, myalji, Reiter sendromu, Still hastalığı<br />
gibi romatizmal şikayetler bildirilmiştir (23, 53, 85, 92-108). Bildirilen artrit tabloları çoğunlukla<br />
reaktif artrit ve poliartrit (eroziv ya da noneroziv) şeklinde seyrederken, birçok vakada da aşıyla<br />
romatoid artritin tetiğinin çekildiği düşünülmüştür. Spesifik ya da nonspesifik immün sistem<br />
stimülasyonu ile lupus eritematozusun tetiğinin çekilmesi veya alevlenmesi sık görülen aşı yan
etkilerinden bir tanesini oluşturmaktadır (23, 81, 109-114). Yine plazma kökenli bir aşıyla<br />
meydana gelen ve bağ dokusuna ait olarak vaskülit (hipersensitivite, nekrotizan, kutanöz,<br />
pulmoner), Takayasu arteriti ve PAN olguları da yayınlanmıştır (115-123).<br />
Anaflaksi, nadir olmakla birlikte, görülebilir ve epinefrin kullanımı gerekebilir. Birkaç çalışmada<br />
anaflaksi ile olan ilişki yayınlanmıştır (23, 124-126).<br />
Aşıyla ilişkili olarak görülen bir başka komplikasyon hematolojik komplikasyonlardır. Ewans<br />
sendromunun da içinde bulunduğu trombositopenik purpura ve hemorajik bulgular, hemolitik<br />
anemi, kriyoglubulinemi, eozinofili gibi immün sistem aracılıklı reaksiyonlar bildirilmiştir. Bu tip<br />
vakaların çoğunluğunu pediatrik yaş grubundaki hastalar oluşturmuştur (40, 47, 109, 127-134).<br />
Aşıyla ilgili olarak bildirilen birçok sistemik yan etkiler de mevcuttur. Dispne, bronşiyal spazm,<br />
astma alevlenmesi, ARDS gibi respiratuar komplikasyonlar, nefrotik sendrom, glomerulonefrit gibi<br />
renal komplikasyonlar, senkop, çarpıntı, hipotansif taka, taşikardi gibi kardiyak komplikasyonlar<br />
bildirilmiştir (23, 84, 135-138). HBV aşısından sonra yalancı pozitif HBs antijenemi bildirildiği gibi<br />
özellikle çocukluk yaş grubunda geçici HBs antijenemi ve akut hepatit B infeksiyonu da<br />
yayınlanmıştır (139-155). Aşı, kronik yorgunluk sendromu etyolojisinde de suçlanmış, ancak ilişki<br />
doğrulanmamıştır (156-158). Diyabetle ilişki araştırılıp ispat edilemeyen diğer bir konudur (159,<br />
160). Aşılarla ilişkili olarak bildilen yan etkiler Tablo 1’de gösterilmiştir.<br />
<strong>Hepatit</strong> B aşılarının, gerek plazma kökenli ve gerekse rekombinant kökenli olsun, birçok yan<br />
etkileri söz konusudur. Bu yan etkilerin bir kısmı direkt aşıdan sonra görülmekte ve başka bir<br />
sebeple açıklanamamakta olup, bir kısım yan etki de aşının immün tetiği çekmesiyle ortaya çıkan<br />
eksezerbasyonlar olarak görülmektedir. Bu reaksiyonların hepatit B infeksiyonu sırasında da<br />
gözlenebilmesi, olayın immünkomplekslere bağlı immünolojik bir mekanizmayla gerçekleştiğini<br />
düşündürmektedir. Nadir rastlanan bu yan etkilerin birçoğu kendiliğinden ya da tedavi ile düzelse<br />
de aşıdan sonra beklenmeyen bir etkinin ortaya çıkması durumunda diğer nedenlerin araştırılması<br />
ile beraber aşıyla olabilecek ilişkinin de düşünülmesi ve araştırılması gerekmekte, zeminde<br />
özellikle otoimmün bir hastalık durumu olanlarda dikkatli olunmalıdır. Birçoğu ile ilişkisi tam<br />
saptanamayan bu nadir yan etkiler, aşılamanın önünde bir engel olmamalıdır.<br />
KAYNAKLAR<br />
1. Çakaloğlu Y, Ökten A, Yalçın Ş: Türkiye'de hepatit B virüsü infeksiyonu<br />
seroepidemiyolojisi. Gastroenteroloji <strong>Dergisi</strong>, 1990, 1 (1): 49-53.<br />
2. Taşyaran MA: HBV infeksiyonu epidemiyolojisi. "K Kılıçturgay (ed), <strong>Viral</strong><br />
<strong>Hepatit</strong>' 98, 1.baskı" Kitabında s 94-100, <strong>2000</strong>, <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong>le Savaşım<br />
Derneği, İstanbul.<br />
3. Kurt H: HBV infeksiyonunun klinik bulguları. "K Kılıçturgay (ed), <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong>'<br />
98, 1.baskı" Kitabında s 101-106, <strong>2000</strong>, <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong>le Savaşım Derneği,<br />
İstanbul.<br />
4. Robinson WS. <strong>Hepatit</strong> B virus and hepatit D virus. "GL Mandell, JE Bennett, R<br />
Dolin (eds), Priciples and Practice of Infectious Diseases, 5th edition" Kitabında<br />
s. 1652-1684, <strong>2000</strong>, Churchill Livindgstone, New York.<br />
5. Krugman S, Giles JP, Hammond J: <strong>Viral</strong> hepatitis B (MS-2 strain): studies on<br />
active immunization. JAMA, 1971, 217: 42-45.<br />
6. Recommendations of Immunization Practices Advisory Committee. Update on<br />
hepatitis B prevention. Ann Int Med, 1987, 107: 353-57.<br />
7. McMahon BJ, Helminiak C, Wainwright RB, Bulkow L, Trimble BA,<br />
Wainwright K: Frequency of adverse reactions to hepatitis B vaccine in 43,618<br />
persons. Am J Med, 1992, 92 (3): 254-6.<br />
8. Shaw FE, Graham DJ, Guess HA, et al: Postmarketing surveillance for<br />
neurologic adverse events reported after hepatitis B vaccination. Experience of<br />
the first three years. Am J Epidemiol, 1988, 127: 337-52.<br />
9. Shoenfeld Y, Aron Maor A: Vaccination and autoimmunity-'vaccinosis': a<br />
dangerous liaison? J Autoimmun, <strong>2000</strong>, 14 (1): 1-10.
10. Cohen AD, Shoenfeld Y: Vaccine-induced autoimmunity. J Autoimmun, 1996,<br />
9: 699-703.<br />
11. Hudson TJ, Newkirk M, Gervais F, Shuster J: Adverse reaction to the<br />
recombinant hepatitis B vaccine. J Allergy Clin Immunol, 1991, 88 (5): 821-23.<br />
12. Wiederman G, Ambrosch F, Kremsner P, et al: reactogenicity and immunogenicity<br />
of different lots of a yeast-derived hepatitis B vaccine. Postgrad Med, 1987, 63<br />
(suppl 2): 109-12.<br />
13. Herroelen D, De Keyser J, Ebinger G: Central-nervous-system demyelination<br />
after immunisation with recombinant hepatitis B vaccine. Lancet, 1991, 338:<br />
1174-75.<br />
14. Sriram S, Steinman L: Postinfectious and postvaccinal encephalomyelitis.<br />
Neurol Clin, 1984, 2: 341-53.<br />
15. Manna R, De Santis A, Oliviero A, et al: Leukoencephalitis after recombinant<br />
hepatitis B vaccine. J Hepatol, 1996, 24 (6): 764-5.<br />
16. Senejoux A, Roulot D, Belin C, Tsakiris L, Rautureau J, Coste T: Acute myelitis<br />
after immunization against hepatitis B with recombinant vaccine. Gastroenterol<br />
Clin Biol, 1996, 20 (4): 401-2.<br />
17. Marsaudon E, Barrault MF: Meningeal reaction after vaccination against<br />
hepatitis B. Presse Med, 1996, 25 (32):1561-2.<br />
18. Heinzlef O, Moguilewski A, Roullet E: Acute aseptic meningitis after hepatitis<br />
B vaccination. Presse Med, 1997, 26 (7): 328.<br />
19. Berkman N, Benzarti T, Dhaoui R, Mouly P: Bilateral neuro-papillitis after<br />
hepatitis B vaccination. Presse Med, 1996, 25 (28): 1301.<br />
20. Pirmohamed M, Winstanley P: <strong>Hepatit</strong>is B vaccine and neurotoxicity. Postgrad<br />
Med J, 1997, 73 (861): 462-3.<br />
21. Trevisani F, Gattinara GC, Caraceni P, et al: Transverse myelitis following<br />
hepatitis B vaccination. J Hepatol, 1993, 19 (2): 317-8.<br />
22. Kaplanski G, Retornaz F, Durand J, Soubeyrand J: Central nervous system<br />
demyelination after vaccination against hepatitis B and HLA haplotype. J<br />
Neurol Neurosurg Psychiatry, 1995, 58 (6): 758-9.<br />
23. Grotto I, Mandel Y, Ephros M, Ashkenazi I, Shemer J: Major adverse reactions<br />
to yeast-derived hepatitis B vaccines--a review. Vaccine, 1998, 16 (4): 329-34.<br />
24. Reutens DC, Dunne JW, Leather H: Neuralgic amyotrophy following recombinant<br />
DNA hepatitis B vaccination. Muscle Nerve, 1990, 13 (5): 461.<br />
25. Deisenhammer F, Pohl P, Bösch S, Schmidauer C: Acute cerebellar ataxia<br />
after immunisation with recombinant hepatitis B vaccine. Acta Neurol Scand,<br />
1994, 89 (6): 462-3.<br />
26. Halsey NA, Duclos P, Van Damme P, Margolis H: <strong>Hepatit</strong>is B vaccine and<br />
central nervous system demyelinating diseases. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong>is Prevention<br />
Board. Pediatr Infect Dis J, 1999, 18 (1): 23-4.<br />
27. Renard JL, Guillamo JS, Ramirez JM, Taillia H, Felten D, Buisson Y: Acute<br />
transverse cervical myelitis following hepatitis B vaccination. Evolution of<br />
anti-HBs antibodies. Presse Med, 1999, 28 (24): 1290-2.<br />
28. Song HK, Kim HC, Yun YH: Acute myelitis after hepatitis B vaccination. J<br />
Korean Med Sci, 1997, 12 (3): 249-51.<br />
29. Mahassin F, Algayres JP, Valmary J, Bili H, Coutant G, Bequet D, Daly JP: Acute<br />
myelitis after vaccination against hepatitis B. Presse Med, 1993, 22 (40): 1997-8.<br />
30. Tartaglino LM, Heiman-Patterson T, Friedman DP, Flanders AE: MR imaging in<br />
a case of postvaccination myelitis. Am J Neuroradiol, 1995, 16 (3): 581-2.<br />
31. Nadler JP: Multiple sclerosis and hepatitis B vaccination. Clin Infect Dis, 1993,<br />
17 (5): 928-9.<br />
32. Expanded programmed on immunization (EPI). Lack of evidence that hepatitis<br />
B vaccine causes multiple sclerosis. Wkly Epidemiol Rec, 1997, 72 (21): 149-
52.<br />
33. Diego Nunez MA, Gonzalez Menendez AE: Vaccination against hepatitis B<br />
and multiple sclerosis. An Esp Pediatr, 1999, 50 (1): 97.<br />
34. Campins Marti M, Moraga Lop FA: <strong>Hepatit</strong>is B vaccine and multiple sclerosis.<br />
An Esp Pediatr, 1998, 49 (6): 555-7.<br />
35. Lacour JP: <strong>Hepatit</strong>is, the vaccine, multiple sclerosis and lichen: the story and<br />
its morale. Ann Dermatol Venereol, 1998, l25 (6-7): 395-7.<br />
36. Hall A, Kane M, Roure C, Meheus A: Multiple sclerosis and hepatitis B vaccine.<br />
Vaccine, 1999, 17 (20-21): 2473-5.<br />
37. Anonymous. <strong>Hepatit</strong>is B vaccines: reported reactions. WHO Drug Information,<br />
1990, 4: 129.<br />
38. Tuohy PG: Guillain-Barre syndrome following immunisation with synthetic<br />
hepatitis B vaccine. N Z Med J, 1989, 102 (863): 114-5.<br />
39. Christian MA: Influenza and hepatitis B vaccine acceptance: A survey of health<br />
care workers. Am J Infect Control, 1991, 19 (4): 177-84.<br />
40. Brezin A, Lautier-Frau M, Hamedani M, Rogeaux O, Hoang PL: Visual loss and<br />
eosinophilia after recombinant hepatitis B vaccine. Lancet, 1993, 28 (342):<br />
563-4.<br />
41. Devin F, Roques G, Disdier P, Rodor F, Weiller PJ: Occlusion of central retinal<br />
vein after hepatitis B vaccination. Lancet, 1996, 8 (347): 1626.<br />
42. Granel B, Disdier P, Devin F, et al: Occlusion of the central retinal vein after<br />
vaccination against viral hepatitis B with recombinant vaccines. 4 cases.<br />
Presse Med, 1997, 26 (2): 62-5.<br />
43. Arya SC: Ophthalmic complications of vaccines against hepatitis B virus. Int<br />
Ophthalmol, 1997, 21 (3): 177-8.<br />
44. Berkman N: A case of segmentary unilateral occlusion of the central retinal<br />
vein following hepatitis B vaccination. Presse Med, 1997, 26 (14): 670.<br />
45. Albitar S, Bourgeon B, Genin R, et al: Bilateral retrobulbar optic neuritis with<br />
hepatitis B vaccination. Nephrol Dial Transplant, 1997, 12 (10): 2169-70.<br />
46. Fledelius HC: Unilateral papilloedema after hepatitis B vaccination in a<br />
migraine patient. A case report including forensic aspects. Acta Ophthalmol<br />
Scan d, 1999, 77 (6): 722-4 .<br />
47. Nagafuchi S, Tokiyama K, Kashiwagi S, Yayashi S, Imayama S, Niho Y:<br />
Eosinophilia after intradermal hepatitis B vaccination. Lancet, 1993, 16 (342):<br />
998.<br />
48. Baglivo E, Safran AB, Borruat FX: Multiple evanescent white dot syndrome<br />
after hepatitis B vaccine. Am J Ophthalmol, 1996, 122 (3): 431-2.<br />
49. Bourges JL, Pisella PJ, Laurens C, Limon S: Multifocal placoid epitheliopathy<br />
and anti-hepatitis B vaccination. J Fr Ophtalmol, 1998, 21 (9): 696-700.<br />
50. Brézin AP, Massin KP, Boudin M, Gaudric A, LeHoang P: Acute posterior<br />
multifocal placoid pigment epitheliopathy after hepatitis B vaccine. Arch<br />
Ophthalmol, 1995, 113 (3): 297-300.<br />
51. Noble JP, de Gennes C, Bousquet O: Skin diseases related to hepatitis B vaccine.<br />
Gastroenterol Clin Biol, 1997, 21 (1): 87.<br />
52. Di Lernia V, Lo Scocco G, Bisighini G: Erythema multiforme following hepatitis<br />
B vaccine. Pediatr Dermatol, 1994, 11 (4): 363-4.<br />
53. Maillefert JF, Sibilia J, Toussirot E, et al: Rheumatic disorders developed after<br />
hepatitis B vaccination. Rheumatology, 1999, 38 (10): 978-83.<br />
54. Goolsby PL: Erythema nodosum after Recombivax HB hepatitis B vaccine. N<br />
Engl J Med, 1989, 321 (17): 1198-9.<br />
55. Di Giusto CA, Bernhard JD: Erythema nodosum provoked by hepatitis B<br />
vaccine. Lancet, 1986, 2 (8514): 1042.<br />
56. Gout O, Lyon-Caen O: Sclerotic plaques and vaccination against hepatitis B.
Rev Neurol, 1998, 154 (3): 205-7.<br />
57. Daoud MS, Dicken CH: Anetoderma after hepatitis B immunization in two<br />
siblings. J Am Acad Dermatol, 1997, 36 (5): 779-80.<br />
58. Rees S, Gibson J, Forsyth A, Wray D: Thiomersal sensitivity in health care<br />
workers. Br Dent J, 1997, 183 (11-12): 395.<br />
59. Noel I, Galloway A, Ive FA: Hypersensitivity to thiomerosal in hepatitis B<br />
vaccine. Lancet, 1991, 338: 705.<br />
60. Cox NH, Forsyth A: Thiomersal allergy and vaccination reactions. Contact<br />
Dermatitis, 1988, 18: 229-33.<br />
61. A joint Statement of the American Academy of Pediatrics and the Public Health<br />
Service: Thiomerosal in vaccines. MMWR Weekly, 1999, 48 (26): 563-565.<br />
62. Trevisan G, Stinco G: Lichen ruber planus following HBV vaccination. Acta<br />
Derm Venereol, 1993, 73 (1): 73.<br />
63. Lefort A, Dachary D, Vergier B, Boiron G: Lichen planus and vaccination<br />
against hepatitis B. Ann Dermatol Venereol, 1995, 122 (10): 701-3.<br />
64. Rebora A, Rongioletti F, Drago F, Parodi: Lichen planus as a side effect of HBV<br />
vaccination. Dermatology, 1999, 198 (1): 1-2.<br />
65. Ferrando MF. Doutre MS, Beylot-Barry M, Durand I, Beylot C: Lichen planus<br />
following hepatitis B vaccination. Br J Dermatol, 1998, 139 (2): 350.<br />
66. Saywell CA, Wittâl RA, Kossard S: Lichenoid reaction to hepatitis B vaccination.<br />
Australas J Dermatol, 1997, 38 (3): 152-4.<br />
67. Gisserot O, Carsuzaa F, Marlier S, Morand JJ, Marrot E: Lichen planus after<br />
hepatitis B vaccination. 3 new cases. Presse Med, 1997, 26 (16): 760.<br />
68. Schupp P, Vente C: Lichen planus following hepatitis B vaccination. Int J<br />
Dermatol, 1999, 38 (10): 799-800.<br />
69. Rybojad M, Moraillon I, Laglenne S, et al: Lichen planus in children: 12 cases.<br />
Ann Dermatol Venereol, 1998, 125 (10): 679-81.<br />
70. Mérigou D, Léauté Labrèze C, Louvet S, Bioulac Sage P, Taïeb A: Lichen<br />
planus in children: role of the campaign for hepatitis B vaccination. Ann<br />
Dermatol Venereol, 1998, 125 (6-7): 399-403.<br />
71. Aubin F, Angonin R, Humbert P, Agache P: Lichen planus following hepatitis B<br />
vaccination. Arch Dermatol, 1994, 130 (10): 1329-30.<br />
72. Ciaccio M, Rebora A: Lichen planus following HBV vaccination: a coincidence?<br />
Br J Dermatol, 1990, 122 (3): 424.<br />
73. Pope JE, Stevens A Howson W, Bell DA: The development of rheumatoid<br />
arthritis after recombinant hepatitis B vaccination. J Rheumatol, 1998, 25 (9):<br />
1687-93.<br />
74. Bardazzi F, Landi C, Orlandi C, Neri I, Varotti C: Graham Little-Piccardi-Lasseur<br />
syndrome following HBV vaccination. Acta Derm Venereol, 1999, 79 (1): 93.<br />
75. Poulton JK, Kauffinan CL, Lutz LL, Sina B: Solitary mastocytoma arising at a<br />
hepatitis B vaccination site. Cutis, 1999, 63 (1): 37-40.<br />
76. Lasheras CMD, Palacios DM, Gonzalez DP, Martin SMA, Cano RA, Asensio<br />
VA: A case of intense cytolysis following the administration of a hepatitis B<br />
vaccine. Rev Clin Esp, 1999, 199 (1): 49-50.<br />
77. McKenna KE: Eczematous reaction to hepatitis B vaccine. Contact Dermatitis,<br />
1999, 40 (3): 158-9.<br />
78. Barbaud A, Trechot P, Reichert-Penetrat S, Weber M, Schmutz JL: Allergic<br />
mechanisms and urticaria/angioedema after hepatitis B immunization. Br J<br />
Dermatol, 1998, l39 (5): 925-6.<br />
79. Skowron F, Grezard P, Berard F, Balme B, Perrot H. Persistent nodules at sites<br />
of hepatitis B vaccination due to aluminum sensitization. Contact Dermatitis,<br />
1998, 39 (3): 135-6.<br />
80. Germanaud J, Causse X, Trinh DH, Pfau-Fandard B, Trepo C: A case of severe
cytolysis after hepatitis B vaccination. Am J Med, 1995, 98 (6): 595-6.<br />
81. Grézard P, Chefaï M, Philippot V, Perrot H, Faisant M: Cutaneous lupus<br />
erythematosus and buccal aphthosis after hepatitis B vaccination in a 6-year-old<br />
child. Ann Dermatol Venereol, 1996, 123 (10): 657-9.<br />
82. Cosnes A, Flechet ML, Revuz J: Inflammatory nodular reactions after hepatitis<br />
B vaccination due to aluminum sensitization. Contact Dermatitis, 1990, 23 (2):<br />
65-7.<br />
83. Wahl M, Hermodsson S; Intradermal, subcutaneous or intramuscular<br />
administration of hepatitis B vaccine: Side effects and antibody response.<br />
Scand J Infect Dis, 1987, 19 (6): 617-21.<br />
84. Lohiya G: Asthma and urticaria after hepatitis B vaccination. West J Med,<br />
1987, 147 (3): 341.<br />
85. Wolf F, Grezard P, Berard F, Clavel G, Perrot H: Generalized granuloma<br />
annulare and hepatitis B vaccination. Eur J Dermatol, 1998, 8 (6): 435-6.<br />
86. Ajithkumar K, Anand U, Pulimood S, et al: Vaccine-induced necrobiotic<br />
granuloma. Clin Exp Dermatol, 1998, 23 (5): 222-4.<br />
87. Hütteroth TH, Quast U: Aluminum hydroxide granuloma following hepatitis B<br />
vaccination. Dtsch Med Wochenschr, 1990, 115 (12): 476.<br />
88. Bonfils P, Biacabe B, Potard G, Aidan D: Fluctuant perception hearing loss<br />
after hepatitis B vaccine. Ann Otolaryngol Chir Cervicofac, 1996, 113 (6):<br />
359-61.<br />
89. Biacabe B, Erminy M, Bonfls P: A case report of fluctuant sensorineural<br />
hearing loss after hepatitis B vaccination. Auris Nasus Laryn, 1997, 24 (4): 357-<br />
60.<br />
90. Orlando MP, Masieri S, Pascarella MA, Ciofalo A, Filiaci F: Sudden hearing<br />
loss in childhood consequent to hepatitis B vaccination: a case report. Ann N<br />
Y Acad Sci, 1997, 830: 319-21.<br />
91. Wise RP, Kiminyo KP, Salive ME: Hair loss after routine immunizations. JAMA,<br />
1997, 278 (14): 1176-8.<br />
92. Soubrier M, Dubost JJ, Bielsa C, Ristori JM, Bussiere JL: Erosive polyarthritis<br />
triggered by vaccination against hepatitis B. Presse Med, 1997, 26 (2): 75.<br />
93. Grasland A, Le Maitre F, Pouchot J, Hazera P, Bazin C, Vinceneux: Adult-onset<br />
Still's disease after hepatitis A and B vaccination? Rev Med Interne, 1998, 19<br />
(2): 134-6.<br />
94. Maillefert JF, Farge P, Gazet-Maillefert MP, Tavernier C: Mental nerve<br />
neuropathy as a result of hepatitis B vaccination. Oral Surg Oral Med Oral<br />
Pathol Oral Radiol Endod, 1997, 83 (6): 663-4.<br />
95. Treves R, Lacoste L, Bontoux D, Pitrou E, Bertin P, Bonnet C: Erosive nodular<br />
rheumatoid arthritis triggered by hepatitis B vaccination. Presse Med, 1997, 26<br />
(14): 670.<br />
96. Bracci M, Zoppini A: Polyarthritis associated with hepatitis B vaccination. Br J<br />
Rheumatol, 1997, 36 (2): 300-1.<br />
97. Gross K, Combe C, Kruger K, Schattenkirchner M: Arthritis after hepatitis B<br />
vaccination. Report of three cases. Scand J Rheumatol, 1995, 24 (1): 50-2.<br />
98. Birley HD, Arya OP: <strong>Hepatit</strong>is B immunisation and reactive arthritis. BMJ,<br />
1994, 309 (6967): 1514.<br />
99. Fraser PA, Wilson JD: Reiter's syndrome attributed to hepatitis B immunisation.<br />
BMJ, 1994, 309 (6967): 1513.<br />
100. Rogerson SJ, Nye FJ: <strong>Hepatit</strong>is B vaccine associated with erythema nodosum<br />
and polyarthritis. BMJ, 1990, 301 (6747): 345.<br />
101. Hachulla E, Houvenagel E, Mingui A, Vincent G, Laine A: Reactive arthritis<br />
after hepatitis B vaccination. J Rheumatol, 1990, 17
VİRAL HEPATİTLERDE EKSTRAHEPATİK<br />
SENDROMLAR<br />
Özden UZUNALİMOĞLU<br />
Değişik tipte çeşitli virüsler karaciğerde nekroinflamasyonla karakterize “hepatit” yaparlar. Bu<br />
virüsleri klasik olarak hepatotropik ve non-hepatotropik olarak ikiye ayırırız. Non-hepatotropik<br />
virüsler, örnek olarak Epstein-Barr Virüsü (EBV), cytomegalovirüs (CMV) genellikle diğer organları<br />
da tutarak çeşitli hastalıklar yaparlar. <strong>Viral</strong> hepatit virüsleri diye adlandırılan A, B, C, D, E..... G<br />
gibi hepatotropik virüslerin de farklı mekanizmalar ile ekstrahepatik semptom ve lezyonlara sebep<br />
olduğu son 30 yıldan beri bildirilmektedir. Bu virüslerin ekstrahepatik lezyonlarının patogenezi,<br />
“immun mediated” mekanizmalar aracılığı ile indirekt veya sitopatik etkisi ile direkt kabul edilir.<br />
Genel olarak virüslerin bazı sebebi bilinmeyen hastalıklara ve tümörlere immünolojik<br />
mekanizmaları bozarak sebep olabildiği moleküler düzeyde yapılan çalışmalarda bildirilmektedir.<br />
<strong>Hepatit</strong> virüslerinin de hepatitle birlikte çeşitli hastalıklarla beraber olabileceği gösterilmiştir. Bu<br />
hastalıkların etkenleri çoğu zaman birden fazla olduğu için kavram olarak hepatit virüslerinin<br />
sebep olduğu karaciğer dışı lezyonları “viral hepatitlerde ekstrahepatik sendromlar” başlığı altında<br />
toplamayı uygun görmekteyiz.<br />
Bu virüslerin akut döneminde ortaya çıkan ekstrahepatik değişiklikler genellikle kronikleşmez ve<br />
kendi kendini sınırlar. Halbuki B, B+D ve C virüslerinin kronik infeksiyonlarında oluşan<br />
ekstrahepatik sendromlar kronik, tedavisi güç ve kalıcıdır.<br />
A <strong>Hepatit</strong>inde Ekstrahepatik Sendromlar<br />
Uzayan HAV infeksiyonlarında daha çok görülür. En sık görülen ekstrahepatik bulgular<br />
hematolojiktir: Kemik iliği hipoplazisi, bazen de aplazisi oldukça sık görülür. Bu durumda<br />
pansitopeni olabileceği gibi bir veya iki hücre serisi tutulabilir. Mekanizması immünolojiktir.<br />
Trombositopenide antitrombosit antikorlar gösterilmiştir, ayrıca otoimmün hemolitik anemi de<br />
tarif edilmiştir.<br />
Deri tutulumu: Eritamatöz, ürtikere benzer deri lezyonları olabilir. Histopatolojik olarak<br />
lökositoklastik vaskülittir. Ayrıca damar duvarında anti HAV IgM antikoru bulunan immün<br />
kompleksler gösterilmiştir.<br />
Sindirim sisteminde HAV enfeksiyonunda ince barsak mukozasında tunika propriada lenfosit artımı<br />
ile karakterize değişiklikler görülür. Asemptomatiktir.<br />
Safra kesesi duvarı kalındır, ödemlidir. Kolesistit bildirilmiştir. Bu kolesistitte histopatolojik olarak<br />
yoğun lenfosit infiltrasyonu mevcuttur. Ayrıca akut pankreatit görülebilir.<br />
A hepatitinde renal tutulum, eklem tutulumu, kriyoglobulinemi nadirdir, fakat birlikte olabilir. Çok<br />
nadir olarak nörolojik tutulum olabilir (1). Guillain-Barre sendromu, transvers myelit, optik nörit<br />
birlikteliği uzamış hepatit A olgularında gösterilmiştir.<br />
Özetle HAV infeksiyonunda muhtemelen immünolojik mekanizma ile, kendi kendini sınırlayan<br />
ekstrahepatik sendromlar görülebilir.<br />
B <strong>Hepatit</strong>inde Ekstrahepatik Sendromlar<br />
<strong>Hepatit</strong> B’ye bağlı kronik karaciğer hastalığı Türkiye’de bölgelere göre değişmek üzere ortalama<br />
%40-60 arasındadır.<br />
Kesinlikle “hepatotropik” olduğu düşünülen HBV’nin son on yıldır ekstrahepatik hücrelerde de<br />
bulunabileceği gösterilmiştir. Ekstrahepatik dokularda bulunan HBV’nin karaciğer hastalığının<br />
reaktivasyonunda ve HBV-sirozlarda yapılan karaciğer transplantasyonu sonrası allograftta tekrar<br />
HBV enfeksiyonu gelişiminde rol oynadığı kabul edimektedir.<br />
1. Akut B hepatitinde Ekstrahepatik Sendromlar:
a. Serum Hastalığına Benzer Prodrom: Ateş, deri döküntüsü ve/veya ürtiker, artralji ile<br />
karaterizedir. Preikterik dönemde çoğu kez 2-7 gün sürer, kronikleşmez.<br />
b. Popüller Akrodermatitis (Gianotti-Crosti Sendromu): Akut B enfeksiyonunda çocuklarda görülür.<br />
Cilt lezyonları liken planus ve Henoch-schönlein ile karışabilir. 2-3 ay sürerse de kronikleşme<br />
nadirdir.<br />
c. Akut B hepatitinde böbreklerde immün komplekslere bağlı lezyonlar olabilir ve geçicidir.<br />
2. Kronik B <strong>Hepatit</strong>inde HBV ile İlişkili Sendromlar:<br />
a. Polyarteritis Nodosa (PAN):<br />
Çeşitli sistemleri tutan nekrotizan bir vaskülit olan PAN’da enfeksiyon oranı %30-70’dir (2,3).<br />
HBV’ye bağlı PAN’da karaciğer lezyonları genellikle siliktir. Ayrıca PAN’ın şiddeti ile karaciğer<br />
lezyonlarının şiddeti orantılı değildir. PAN’da hastalığın ciddiyeti genellikle hastada nekrotizan<br />
vaskülütin tutulma yerlerine bağlıdır. Santral sinir sistemi, böbrek ve gastrointestinal sistem<br />
tutulumunda mortalite yüksektir (4).<br />
HBV ile oluşan PAN patogenezisi, HBsAg içeren immün komplekslere bağlanmaktadır. Vaskülitli<br />
damarlardan biyopside HBsAg IgM, IgG ve C3 depolanması varlığı gösterilmiştir. Geniş serilerde<br />
HBV pozitif PAN ile HBV işaretleri negatif PAN’ın prognozunda fark görülmemiştir.<br />
HBV’ye bağlı PAN görülme oranı ülkeden ülkeye değişiktir. Avrupa’da ve Amerika’da daha yüksek<br />
iken, HBV enfeksiyonunun epidemik olduğu Uzakdoğu’da çok düşüktür. Türkiye’de PAN’da HBV<br />
enfeksiyon markerlarının %40-60 olduğu bildirilmektedir.<br />
b. HBV’ye Bağlı Glomerulonefrit:<br />
HBV’ye bağlı glomerulonefrit görülebilir. HBV’ye bağlı glomerulonefrit çocuklarda ve gençlerde<br />
membranöz glomerulonefrit (MGN) tipindedir ve MGN HBV’nin renal tutlumunda en sık görülen<br />
tiptir. Özellikle erkek çocuklarda ve gençlerde görülür. Glomerül kapillerlerinde HBV<br />
antijenlerinden en çok HBeAg depolanması ile birliktedir. Bu olgularda karaciğer lezyonları ikinci<br />
plandadır. Hastaların serumlarında HBsAg, HBeAg pozitiftir. C3, C4 düzeyleri düşüktür.<br />
Çocuklarda MGN hemen daima 6 ay ile 2 yıl arasında düzelir. Erişkinlerde çocuklarda olduğu<br />
kadar benign değildir. Geniş serilerde MGN 5 yıl içinde %95 spontan remisyona girer. Düzelme<br />
HBeAg serokonversiyonu ile birliktedir.<br />
Membranoproliferatif glomerulonefrit (MPGN) daha çok erişkinlerde olur. HBsAg kapiller<br />
duvarlarında ve mezengiumda depolanır. Daha uzun sürer. Tedaviye dirençlidir.<br />
c. HBV’ye Bağlı Esansiyel Mikst Kriyoglobulinemi (EMK):<br />
HCV’ye bağlı olanlara göre nadirdir.<br />
HBV’de EMK, immün kompleks vasküliti ya da membranoproliferatif glomerulonefrit ile birlikte<br />
görülen nadir bir komplikasyondur. Levo ve arkadaşları EMK ve HBV’yi hastaların serum ve<br />
kriyopresipitatlarında HBsAg ve anti HBc antikorlarını tespit ederek raporlamışlardır (5).<br />
HBV’ye bağlı diğer sendromlar: Guillain-Barre sendromu tarif edilmiştir ve bu olgularda serumda<br />
ve serebrospinal sıvıda HBsAg içeren immün kompleksler gösterilmiştir.<br />
HCV’ye Bağlı Ekstrahepatik Sendromlar<br />
Kronik HCV enfeksiyonu, kronik karaciğer hastalığının %18-22’sinin sebebidir. Bu oran Türkiye’de<br />
yapılan invaziv girişimlerle, ameliyatlarla, kan ve kan ürünlerinin verilmesine bağlı olarak da<br />
artmaktadır. HCV enfeksiyonu %70 oranında kronikleşir. Karaciğer lezyonunda, HCV’nin sitopatik<br />
etkisi, HCV’nin genotipleri ev heterojenitesi, ayrıca hostun immün sistemi etkili görülmektedir.<br />
Kronik HCV enfeksiyonu çeşitli ekstrahepatik durumlarla kesin beraberliği gösterilmiştir. Bu<br />
nedenle HCV yaygın bir enfeksiyon yapmakta ve karaciğer hastalığından başka birçok<br />
sendromlara da neden olmaktadır. Son yapılan çalışmalarla bir çok hücre membranında bulunan<br />
CD81 ile HCV’nin yüzey proteini E2 bağlandığı gösterilmiştir. CD81 karaciğer hücreleri dışında
irçok hücre membranında da bulunmaktadır. Diğer taraftan C virüsü ile ilişkili ekstrahepatik<br />
sendromların kliniğinde ve laboratuar bulgularında immün sistem ile ilişkili olduğu belirgindir. HCV<br />
B lenfositleri, monositler ve polinuklear lökositlerle ilişkilidir ve bu hücreleri enfekte etmektedir.<br />
Fakat T lenfositlerini enfekte etmez.<br />
Ekstrahepatik sendromlar; HCV’nin kesin bağlantısı olduğu durumlar kriyoglobulinemi, bazı<br />
glomerulonefrit ve vaskülit olgularıdır.<br />
Ayrıca sebebi belli olmayan hastalıklardan PAN, porphyria cutanea tarda, Sjögren sendromu,<br />
lichen planus, idiyopatik pulmoner fibrozis, Mooren tip korneal ülser, otoimmün tiroidit, tip II<br />
diabetes mellitus ve Behçet hastalığında olası bir bağlantı yapılan çalışmalarla gösterilmiştir.<br />
a. HCV’ye Bağlı Esansiyel Mikst Kriyoglobulinemi (EMK)<br />
Kriyoglobulinler soğukta presipite olan immün globulinler olup, klonal yapılarına göre 3 gruba<br />
ayrılırlar: Tip I kriyoglobulinler: Monoklonal IgM tipi soğuk protein aglütinasyonu olup, neoplastik<br />
hastalıklarda görülür. Tip II kriyoglobulinler mikst tip homojen immünglobulinler ile heterojen<br />
poliklonal IgG tipi serum protein aglutinasyonudur. Tip III kriyoglobulinler ise poliklonal IgG ve RF<br />
tipi protein aglutinasyonudur. Tip II ve III kriyoglobulinler esansiyel olabileceği gibi, sekonder<br />
olarak enfeksiyon hastalıkları, otoimmün hastalıklar ve lenfoproliferatif hastalıklarda görülebilir.<br />
Esansiyel mikst kriyoglobulinemi antijenik stimulus ile immün olayın tetiklenmesi sonucunda,<br />
dolaşımda immün komplekslerin artması ve bu immün komplekslerin küçük ve orta çaplı damar<br />
duvarlarında depolanması ile karakterizedir. Halsizlik-güçsüzlük, artralji, purpura, sistemik<br />
vaskülit, periferik nöropati, Raynaud sendromu, glomerulonefrit ve karaciğer hasarı gibi semptom<br />
ve klinik durumlara sebep olan bir hastalıktır (7,8). Hepatotropik virüslerin, özellikle HCV’nin<br />
hastalığın patogenezinden sorumlu olabileceğinden bahsedilmektedir. EMK’li hastalarda HCV<br />
enfeksiyon prevalansı %71-86 olarak bulunmuştur. HCV enfeksiyonunda kriyoglobulinemi<br />
prevalansı ise %13-54’tür (9). HCV enfeksiyonunda bu yüksek kriyoglobulinemi prevalansına<br />
rağmen hastaların ancak %10’u semptomatiktir. İdilman ve ark. Türk ve Amerikan hastalarda<br />
HCV ve kriyoglobulinemi birlikteliğini araştırmışlardır. Türkiye’de %23 iken Amerika’da bu oranı<br />
%34.2 bulmuşlardır. İki toplum arasında istatistiki farklılık saptamamışlardır (10).<br />
b. Membranöz ve Membranoproliferatif Glomerulonefrit<br />
Dolaşan otoantikorlar HCV enfeksiyonlu hastalarda HBV enfeksiyonlulardan daha sıktır.<br />
Glomerulonefrit HCV enfeksiyonunun ilk belirtisi olabilir. Glomeruler lezyonlar HCV<br />
enfeksiyonunda EMK ile birlikte olabilir ya da olmayabilir. HCV ile birlikte olan renal lezyonlar 3<br />
tiptir: Kriyoglobulinemik MPGN, non kriyoglobulinemik MPGN ve MGN.<br />
c. Polyarteritis Nodosa (PAN)<br />
PAN HCV enfeksiyonunda HBV’ye oranla daha az sıklıkta ortaya çıkan PAN’lı hastaların yalnızca<br />
%20’si HCV için seropozitif bulunmuştur ve bunların %5’inde HCV RNA PCR ile pozitiftir (11).<br />
d. Porphyria Cutanea Tarda (PCT)<br />
PCT uroporfirinojen dekarboksilazın azalmış aktivitesi ile karakterizedir. Porfirianın en sık görülen<br />
formudur. Deri bulguları ve hepatik fonksiyon bozukluğu mevcuttur. Karaciğerde histolojik<br />
değişiklikler kronik persistant hepatit, kronik aktif hepatit, siroz ve siderozis gibi çeşitlilik gösterir.<br />
PCR ile HBV ve HCV prevalansı %40 ve %91’dir (12).<br />
e. Sjögren Sendromu
Sjögren sendromu tükrük ve gözyaşı bezlerinin kronik lenfositik infiltrasyonu ve serumda<br />
otoantikorların varlığı ile karakterize, klinik olarak kserostomi ve kseroftalmi ile kendini gösteren<br />
otoimmün bir hastalıktır. HCV’de Sjögren sendromu prevalansı %14 olarak bildirilmiştir.<br />
f. Lichen Planus<br />
Hercai menekşe renginde, tepesi düz, kaşıntılı papüllerle karakterli bir hastalıktır. Lichen planuslu<br />
hastalarda %35 oranında kronik karaciğer hastalığına rastlandığı bildirilmektedir. HCV’nin bundan<br />
sorumlu olabileceği düşünülmektedir. Fakat yapılan çalışmalar çelişkilidir. Yurdaydın ve ark. 41<br />
lichen planus hastasında HCV-RNA oranını %4.8 bulmuşlardır. Bu oran normal popülasyona göre<br />
anlamlı yüksek değildir (13).<br />
g. İdiyopatik Pulmoner Fibroz<br />
HCV’nin immünolojik yolla akciğerde interstisyel dokuda, lenfosit subpopülasyonunu etkileyerek<br />
fibroza yol açtığı iddia edilmektedir.<br />
h. Mooren Tip Korneal Ülser<br />
Periferik korneayı tutarak görme kaybına yol açan kronik ve ağrılı bir hastalıktır. HCV ile ilişkili<br />
olduğu ileri sürülmektedir.<br />
i. Otoimmün Tiroidit<br />
Kronik HCV enfeksiyonunda tiroid antikorları sıklığı rölatif olarak artmıştır. Tiroiditis olguları<br />
bildirilmiştir özellikle HCV enfeksiyonunun IFN tedavisinden sonra tiroiditis olma oranı artmaktadır.<br />
i. Tip II Diabetes Mellitus<br />
HCV’nin ekstrahepatik manifestasyonları arasında Tip II diabetes mellitusun da yer aldığı<br />
bildirilmiştir (14).<br />
J. Behçet Hastalığı<br />
Behçet hastalığında HCV sıklığı (%8.4-12.6), normal popülasyondan (%1) daha yüksek<br />
bulunmuştur (15,16). Behçet hastalarında anti HCV prevalansının yüksek bulunması HCV virüs<br />
enfeksiyonu ile Behçet hastalığının ilişkili olduğunu düşündürmektedir.<br />
Hematolojik sendromlardan idiopatik trombositopenili hastalarda da anti HCV prevalansı yüksek<br />
olarak tespit edilmiştir ve aralarında bir ilişki olması muhtemeldir.<br />
Lenfotropik bir virüs olan HCV low-grade B hücre NHL’nin gelişiminde direkt bir rol oynayabilir.<br />
Ayrıca geniş bir spektrumda lenfoproliferatif hastalıklarda HCV enfeksiyonu birlikteliği<br />
gösterilmiştir.<br />
Hepatotropik Virüsler ve Otoimmünite<br />
<strong>Hepatit</strong> C ve hepatit D virüsleri gibi hepatotropik virüsler idiopatik otoimmün hepatitlere benzer<br />
otoimmün fenomenlere sebep olabilir. <strong>Hepatit</strong> C de LKM-I, hepatit D de LKM-3 antikorları tanısal<br />
problemlere neden olabilir. <strong>Hepatit</strong> C de LKM-I antikorları ya sitokrom P450 proteinlerine ya da<br />
henüz identifiye edilememiş mikrozamal antijenlere yönelmiştir. <strong>Hepatit</strong> D’deki LKM-3 antikorları<br />
ise UDP glukronil transferaza karşıdır. <strong>Hepatit</strong> D virüs enfeksiyonunda başka otoantikorlar da<br />
görülebilir (17).<br />
KAYNAKLAR
1. Babacan F. over U Ahepatit, In. Kılıçturgay K (Ed). <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> 94 Nobel Tıp<br />
Kitabevleri, İstanbul, 1994.39-63.<br />
2. Heyward WI., Templin DW, et al <strong>Hepatit</strong>is B associated polyarteritis nodosa in<br />
Alaska eskimos. Chlinical and epidomilogie features and longterm follow no.<br />
Hepatology 1989, 9.97-101.<br />
3. Mc Mahon BJ, Alberts SR, Wainwright RB, et al <strong>Hepatit</strong>is B, related Sequalae.<br />
Prospective study in 1400 hepatitis B surface antigen positive Alaska native<br />
carriers. Arch Intern Med 1990; 150-1052-1054.<br />
4. Fuillevin L., Jarrousse B, Lok C, et al. Long term follow up after treatment of<br />
polyarteritis nodosa an Chug Strauss angitis with comparison of steroids,<br />
plasma exchange and cyclophosplamide to steroid and plasma exchange.<br />
J. Rheumatol 1991, 18. 5677-5684.<br />
5. Levo Y. Gorevic PD, Kassab HJ, et al. Association between hepatitis B virus and<br />
essential mixed cryoglobulinemia. N Engl J. Med 1977; 296-1501-1504.<br />
6. Bozkaya H, et al. Remission of severe aplastic anemia associated with<br />
hepatitis B virus infection after viral clearance by Lamivudine treatment.<br />
UEGW <strong>2000</strong> Abstract.<br />
7. Wilson RA. Extrahepatic manifestations of Chronic hepatitis. Am J<br />
Gastroenterol 1996; 94:2-16.<br />
8. Pawlotsky JM, Thoraval FR, Simmonds P, Mellor J. et al. Extrahepatic<br />
immunological manifestations in chronic hepatitis C and HCV serotypes. Ann<br />
Intern Med 1995; 122-169-173.<br />
9. Cacoub P, Luned F, Musset L, et al. <strong>Hepatit</strong>is C virus and cryoglobulinemia. N.<br />
Engl J. Med 1993, 2. 1121.<br />
10. Idilman R, Uzunalimoğlu Ö ve ark. iki toplum arasında kriyoglobulin sıklığının<br />
karşılaştırılması. XIII. Ulusal Gastroenteroloji Kongresi Özet Kitabı.<br />
11. Cansas CW, Conn DR, Cjaza AJ, et al. Frequency and significance of<br />
antibodies to HCV in polyarteritis nodosa. J Rheumatol 1993; 20:304-309.<br />
12. Navas S, Bosch O, Castillo I, et al. Porphyria cutenea tarda and hepatitis C and<br />
B viruses infection: A retrospective study. Hepatology 1995; 21:279-282.<br />
13. Uzunalimoğlu Ö, Yurdaydın C et al. <strong>Hepatit</strong>is C virus, Lichen planus and<br />
Behçet Disease. Hepatology 1996 vol 24, 593 Abstract.<br />
14. Uzunalimoğlu Ö, Çetinkaya H, Dökmeci A, Bozkaya H, Bozdayı AM,<br />
Karayalçın S, Yurdaydın C. Diabetes Mellitus: Another extrahepatic<br />
manifestation of hepatitis C infection. XIII. Ulusal Gastroenteroloji Kongresi<br />
Özet Kitabı.<br />
15. Uzunalimoğlu Ö, Bozkaya H, Çetinkaya H, Bozdayı AM, Yurdaydın C, Erdi H,<br />
Gürler A, Çagsin S, Karayalçın S. Behçet hastalığı ve hepatit C virüsü arasında<br />
bir ilişki var mı? Turkish J Gastroenterology 1998; 9:10-13.<br />
16. Karabulut Y, Dolar E, Sancaoğlu H ve ark. Behçet hastalarında HCV sıklığı ve<br />
hastalığın seyrine etkileri. II. Ulusal Hepatoloji Kongresi Özet Kitabı, 1997:16.<br />
17. Manns MP. Hepatotropic viruses and autoimmunity J <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong>is 1997; 4<br />
(Suppl. 1): 7-10.
KRONİK HEPATİT C ENFEKSİYONU OLAN<br />
HASTALARDA HEPATİT C VİRÜS<br />
(HCV) GENOTİPLERİNİN DAĞILIMI<br />
Fügen YARKIN*, Ali HAFTA **<br />
* Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Viroloji Bilim Dalı, Adana<br />
** Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi, Gastroenteroloji Bölümü, Mersin<br />
Özet<br />
Kronik hepatit C hastalarında hepatit C virüs (HCV) genotiplerinin dağılımını belirlemek amacıyla<br />
kronik HCV enfeksiyonu olan 72 hasta çalışmaya dahil edildi. HCV genotipleri I/1a, II/1b, III/2a<br />
ve IV/2b’nin tespiti için Okamoto’nun önerdiği tip spesifik primerlerle yapılan nested reverse<br />
transcriptase- polimerase chain reaction (RT-PCR) testi kullanıldı. Anti-HCV antikorları pozitif 74<br />
hastanın 62(83.7)’sinde HCV RNA bulundu. HCV RNA pozitif 62 hastada HCV genotiplerinin<br />
prevalansı genotip 1b %82.2, genotip 1a %14.5 ve genotip 2a %3.3 olarak tespit edildi. Sonuç<br />
olarak, bölgemizde kronik hepatit C hastalarında HCV genotip II/1b’nin % 82.2 oranla en yaygın<br />
genotip olduğu görüldü.<br />
Anahtar kelimeler: <strong>Hepatit</strong> C virüs (HCV) genotipleri, kronik hepatit C<br />
Summary<br />
THE DISTRIBUTION OF HEPATITIS C VIRUS (HCV) GENOTYPES IN PATIENTS WITH CHRONIC<br />
HEPATITIS C INFECTION<br />
To investigate the distribution of HCV genotypes among patients with chronic hepatitis C, 72<br />
patients with chronic HCV infection were included in this study. HCV genotypes I/1a, II/1b, III/2a<br />
and IV/2b were determined by nested reverse transcriptase-polymerase chain reaction (RT-PCR)<br />
with genotype specific primers described by Okamoto. Of 72 patients positive for anti-HCV<br />
antibody, 62(%83.7) were found to have HCV RNA. Among HCV RNA positive 62 patients, the<br />
prevalence of HCV genotypes were detected as 82.2% for genotype 1b, %14.5 for genotype 1a<br />
and %3.3 for 2a. In conclusion, genotype II/1b with a rate of 88.2% was identified the most<br />
common genotype among patients with chronic hepatitis C in our area.<br />
Key words: <strong>Hepatit</strong>is C virus (HCV) genotypes, chronic hepatitis C<br />
Giriş<br />
<strong>Hepatit</strong> C virüs (HCV) bütün dünyada hepatit, siroz ve hepatosellüler karaciğer karsinomanın en<br />
önemli etkenidir (1,2). HCV, zarflı, tek iplikli, pozitif RNA virüsü olup Flaviviridae ailesinde yer alır.<br />
HCV genomu 9400 baz uzunluğundadır, 5’ ve 3’ uçlarında çok iyi korunan non-coding region’lar<br />
(NCR) bulunur. HCV, diğer RNA virüsleri gibi çok kolay genomik değişikliğe uğrar. En yüksek<br />
mutasyon oranı HCV genomunun E2 bölgesinin amino-terminal ucundaki hypervariable region 1<br />
(HVR1)’de gözlenmiştir. Nükleik asit dizi analizine göre HCV’un altı majör genotipi ve 100’den<br />
fazla subtipi tanınmıştır. Farklı genotipler arasında yaklaşık %35 varyasyon bulunur (3,4). Genotip<br />
tayininde Okamoto ve Simmonds’un önerdiği sınıflandırmalar yaygın olarak kullanılmaktadır.<br />
Okamoto sınıflandırması HCV’un core bölgesine göre yapılmış olup genotip I-V olmak üzere beş<br />
genotip tanımlanmıştır. Bu genotipler HCV’un NS5 bölgesine göre yapılan Simmonds<br />
sınıflandırmasındaki sırasıyla 1a, 1b, 2a, 2b ve 3a genotiplerine karşılık gelmektedir (5,6,7,8). HCV
genotiplerinin tanısı için HCV’un subgenomik bölgelerinin (5’ NCR, core, E1, NS5) polimeraz zincir<br />
reaksiyonu (PCR) ile amplifikasyonu ve dizi analizi, restriction fragment length polymorfism<br />
(RFLP), reverse hibridizasyon line prob assay (LIPA), genotip spesifik primerlerle yapılan PCR ve<br />
serolojik genotipleme gibi birçok testler kullanılmaktadır (7,9,10,11). HCV’nin genotiplerinin<br />
coğrafi bölgelere göre dağılımında belirgin farklılıklar vardır. Avrupa, Amerika ve Japonya’da<br />
genotip 1 ve tip 2 en yaygın tiplerdir. Genotip 3 Güneydoğu Asya’da, tip 4 Ortadoğu, Mısır ve Orta<br />
Afrika’da, tip 5 Güney Afrika ve tip 6 Asya’da en sık rastlanan genotiplerdir. Akdeniz ülkelerinde<br />
en prevalan genotip 1b olarak bildirilmektedir (4, 8,12,13). Bazı araştırıcılar HCV genotip 1b ile<br />
enfekte hastalarda siroz ve hepatosellüler karsinoma gelişme riskinin yüksek olduğunu ileri<br />
sürmektedir. Ayrıca, birçok çalışmada HCV genotip 1b diğer genotiplerle kıyaslandığında antiviral<br />
tedaviye daha dirençli bulunmuştur (14,15,16,17).<br />
Bu çalışma bölgemizde kronik hepatit C hastalarında HCV genotiplerinin dağılımını belirlemek<br />
amacıyla planlanmıştır.<br />
Gereç ve Yöntem<br />
Bu çalışmada histolojik olarak kronik hepatit tanısı konmuş toplam 74 hastaya ait serum<br />
örneklerinde anti-HCV antikorları ELISA kiti (Murex) ile, HCV RNA varlığı ise nested reverse<br />
transcriptase-polimerarase chain reaction (RT-PCR) testi ile araştırıldı. HCV genotipleri I/1a, II/1b,<br />
III/2a ve IV/2b’nin tespiti için Okamoto’nun önerdiği genotip spesifik primerler kullanıldı (18,19).<br />
Serum örneklerinden RNA’nın ekstraksiyonu için 400µl lizis tamponu (4M guanidinium<br />
isothiocyanate, 25Mm Na-Citrate, %0.5 sarcosyl ve 0.1 M mercaptoethanol) 100µl hasta serumu<br />
ile karıştırılıp 60°C’de 1 saat ve bir gece 370C’de inkübe edildi. Bu karışıma 500µl phenol:<br />
chloroform (1:1) ilave edilip vortekslendikten sonra 13.000 g’de 15 dakika santrifüj edildi. Phenol:<br />
chloroform ile ekstraksiyon işlemi bir kez daha tekrarlandı. RNA’nın presipitasyonu için yeni tüpe<br />
aktarılan üst faza eşit miktarda soğuk izopropil alkol ilave edildi ve 14.000 g’de 15 dakika santrifüj<br />
edildi. Çökelti 1 ml %70’lik soğuk etanolde süspanse edildi ve 13.000 g’de 10 dakika santrifüj<br />
edildi. Daha sonra çökelti 50µl TE buffer ile çözüldü.<br />
<strong>Viral</strong> RNA’nın cDNA’ya transkripsiyonu için 5µl RNA örneği, 200µM dNTP, 50pm primer 256, 20U<br />
reverse transcriptase (Promega), 20U ribonükleaz inhibitör (Promega) ve 1xRT buffer<br />
(Promega)’dan oluşan 20µl reaksiyon karışımı hazırlandı ve 43°C’de 1 saat inkübe edildi. Daha<br />
sonra karışımdaki reverse transcriptase enziminin inaktivasyonu için örnekler 99°C’de 5 dakika<br />
inkübe edildi ve sonra +4°C’ye soğutuldu. cDNA’nın amplifikasyonu için nested PCR yapıldı. Birinci<br />
PCR için cDNA ürünü üzerine 2.5U Taq polymerase, 50pm primer 186, 10mM Tris-HCI pH 8.3,<br />
50mM KCI ve 1.5 mM MgCI2 ilave edilerek son volüm 50µl olacak şekilde hazırlandı. Reaksiyon<br />
karışımı, M.J. Research PTC-150 tipi bir thermal cycler’da 40 siklus; her siklus 94°C’de 1 dakika<br />
denatürasyon, 55°C’de 1 dakika annealing ve 72°C’de 1 dakika elongasyon olmak üzere inkübe<br />
edildi. Daha sonra 72°C de 8 dk. son elongasyona tabi tutuldu. İkinci PCR için 5µl amplifikasyon<br />
ürünü, 200µM dNTP, 2.5U Taq polymerase, 50pm sense primer 104, her genotip spesifik<br />
primer’den 50pm, 10mM Tris-HCI pH 8.3, 50mM KCI ve 1.5 mM MgCI2’dan oluşan toplam 50µl’lik<br />
karışım 35 siklus, her siklus 94°C’de 1 dakika , 60°C’de 1 dakika ve 72°C de 1.5 dakika olmak<br />
üzere amplifiye edilidi ve daha sonra 72°C de 8 dk’da. son elongasyon yapıldı. Amplifikasyon<br />
ürünleri %2’lik agaroz jelinde yapılan elektroforez ile analiz edildi.<br />
Sonuçlarla ilgili istatistik işlemleri SPSS for Windows paket programında yapıldı. Veriler student-t<br />
testi ile karşılaştırıldı. P değerinin 0.05’ten küçük değerleri anlamlı olarak kabul edildi.<br />
Bulgular<br />
Çalışmaya dahil edilen toplam 74 kronik hepatit C hastasının 53 (%72)’ü erkek ve 21’i (%28)<br />
kadın idi. Anti-HCV antikorları pozitif olan 74 hastanın 62 (%83.7)’sinde HCV RNA varlığı tespit<br />
edildi. HCV RNA pozitif bulunan 62 hastanın 51’inde (%82.2) HCV genotip 1b, 9’unda (%14.5)<br />
genotip 1a ve 2’sinde (%3.3) genotip 2a tespit edildi (Tablo 1).<br />
HCV genotip 1b ile enfekte olan ve olmayan vakaların yaş ortalaması, cinsiyet dağılımı, ALT ve<br />
AST ortalamaları arasında fark bulunmadı (p < 0.05).
Tartışma<br />
HCV, viral hepatitin majör sebebidir. HCV enfeksiyonlarının çoğu asemptomatik seyreder, ancak<br />
vakaların yaklaşık %85’inde kronik hepatit gelişir ve bu hastaların da yaklaşık %20’sinde siroz<br />
görülür. Sirozlu hastalarda hepatosellüler karsinoma gelişme riski her yıl için %1.5 olarak<br />
bildirilmektedir (1,2,20). HCV ile enfekte hastalarda kronik enfeksiyon gelişmesinde rol alan konak<br />
ve viral faktörler olarak hastanın yaşı, hastalığın süresi, alkol kullanımı, karaciğerin histolojik<br />
özelliği, diğer hepatit virüsleri ile ko-enfeksiyon, virüsün bulaşma yolu ve viral yük yanı sıra<br />
HCV’un genetik değişkenliği de hastalığın progresyonunu etkiler gözükmektedir (21,22). HCV’un<br />
hümoral ve sellüler immün cevaba yönelik proteinleri kodlayan gen bölgelerinin mutasyona<br />
uğraması immün sistemden kaçmasına sebep olabilir (2). Buna karşılık HCV genotiplerinin klinik<br />
önemi halen tartışmalıdır (23,24). Diğer taraftan, HCV genotipi interferon tedavisine cevabın<br />
bağımsız prediktörü olarak kabul edilmektedir (25,26). İnterferon ile interferon ve ribavirin<br />
kombinasyon tedavisinin farklı HCV genotipleri ile ilişkisini araştıran çalışmalar HCV genotip 1b<br />
ile enfekte hastalarda diğer genotiplerle enfekte olanlara göre anti-viral tedaviye kalıcı cevap<br />
oranının daha düşük olduğunu göstermiştir (26,27,28). Genotip 1b enfeksiyonu olan hastalarda<br />
uzun süreli (12 ay) ve yüksek dozda uygulanan tedavi ile daha yüksek oranda kalıcı cevap elde<br />
edilmektedir (28,29). Ayrıca kombinasyon tedavisinde kalıcı cevap oranı tek başına interferon<br />
tedavisine göre daha yüksektir (26). Bu sebeple HCV genotip tayini tedaviye cevabın<br />
değerlendirilmesinde ve tedavi rejimini belirlemede faydalı olabilir (26,27,30,31,32). Ülkemizde<br />
HCV genotiplerinin prevalansı ile ilgili çalışmalardan Ankara’dan Tuncer ve ark. (33) HCV<br />
enfeksiyonu olan toplam 58 hastanın %72’sinin genotip 1b, %21’inin tip 1a, %5’inin tip 2 ve<br />
%2’sinin tip 4 ile enfekte olduğunu bildirirken, Uzunalimoğlu ve ark. (34) ise 39 hastanın<br />
%87’sinde genotip 1b, %5’inde tip 1a ve %8’inde tip 4 bulmuşlardır. Yine Ankara’dan Hızel ve<br />
ark. (35) HCV ile enfekte 24 hastada HCV genotiplerinin dağılımını hastaların %70.5’inde genotip<br />
1b, %8.4’ünde tip 1a, %8’inde 4c/4d, %4.3’ünde 1b/4a, %4.3’ünde 1b/4c/4d ve %4.3’ünde tip<br />
3a olarak tespit etmişlerdir. İstanbul’dan Türkoğlu ve ark.(36)’nın çalışmasında toplam 239<br />
hepatit C hastasında genotip 1b %70, tip 1a %5.8, tip 2a %3.7, tip 3a %4, tip 4 %2.5 ve karışık<br />
enfeksiyon %5 oranlarında tespit edilirken hastaların %9’unda HCV genotipi sınıflandırılamamıştır.<br />
İzmir’den Abacıoğlu ve ark. (37) yaptıkları çalışmada 26 hepatit C hastasının %85’inde tip 1b,<br />
%12’sinde tip 1a ve %3’ünde tip 4 olduğunu bildirmişlerdir. Diyarbakır’dan Yalçın ve ark. (38)<br />
toplam 50 kronik hepatit C hastasının 28’inde HCV RNA pozitif bulmuşlar ve bu hastaların da<br />
tamamının (%100) HCV genotip 1b ile enfekte olduğu bildirmişlerdir. Bu bulgular ülkemizde çeşitli<br />
bölgelerdeki hepatit C hastalarında görülen baskın HCV genotipinin 1b olduğunu göstermektedir.<br />
Çalışmamızda kronik HCV enfeksiyonu olan toplam 62 hastanın 51 (%82.2)’inde HCV genotip 1b,<br />
9(%14.5)’unda genotip 1a ve 2 (%3.3)’sinde genotip 2a pozitifliği bulundu. Bu bulgu ülkemizdeki<br />
diğer araştırmacıların sonuçları ile uyumludur. Avrupa’da yapılan benzer çalışmalardan<br />
Almanya’dan Ross ve ark. (39) toplam 395 kronik hepatit C hastasının %44.5’inin genotip 1b ve<br />
%36.2’sinin genotip 1a ile enfekte olduğunu, İtalya’dan Giannini ve ark. (40) ise hepatit C<br />
enfeksiyonu olan 213 hastada en çok görülen genotipin %54 oranla tip 1b olduğunu<br />
bildirmektedir.<br />
Çalışmamızda hastaların yaş, cinsiyet, serum ALT ve AST düzeyleri HCV genotip 1b ve diğer<br />
genotiplerle enfekte olan gruplar arasında karşılaştırıldığında önemli bir farklılık göstermediği<br />
tespit edildi (Tablo 1).<br />
Sonuç olarak bölgemizde hepatit C hastalarında HCV genotip II/1b’nin %82.2 oranla en yaygın<br />
genotip olduğu bulunmuştur.<br />
KAYNAKLAR<br />
1. Cheney C, Chopra S, Graham C: <strong>Hepatit</strong>is C. Infect Dis Clin North Am,<br />
<strong>2000</strong>, 14:633-667.<br />
2. Boyer N, Marcellin P: Pathogenesis, diagnosis and management of hepatitis
C. J Hepatol ,<strong>2000</strong>, 32:98-112.<br />
3. Davis GL: <strong>Hepatit</strong>is C virus genotypes and quasispecies. Am J Med, 1999,<br />
107:21-26.<br />
4. Forns X, Bukh J: The molecular biology of hepatitis C virus, genotypes and<br />
quasispecies. Clinics in Liver Disease,1999, 3:693-716.<br />
5. Simmonds P: <strong>Viral</strong> heterogeneity of the hepatitis C virus. J Hepatol, 1999, 31<br />
Suppl 1:54-60.<br />
6. Okamoto H, Tokita H, Sakamoto M et al: Characterization of the genomic<br />
sequence of type V (or 3a) hepatitis C virus isolates and PCR primers for<br />
specific detection. J Gen Virol, 1993, 74: 2385-2390.<br />
7. Okamoto H, Kobata S, Tokita H, et al: A second-generation method of<br />
genotyping hepatitis C virus by the polymerase chain reaction with sense and<br />
anti-sense primers deduced from the core gene. J Virol Methods, 1996,<br />
57:31-45.<br />
8. Fang JWS, Chow V, Lau JYN: Virology of hepatitis C virus. Clinics in Liver<br />
Disease, 1997, 1:493-514.<br />
9. Pawlotsky JM: Diagnostic tests for hepatitis C.J Hepatol,1999, 31 Suppl 1:71-79.<br />
10. Ohno T, Mizokami M, Wu RR, et al: New hepatitis C virus genotyping system<br />
that allows for identification of HCV genotypes 1a, 1b, 2a, 2b, 3a, 3b, 4, 5a<br />
and 6a. J Clin Microbiol, 1997, 35:201-207.<br />
11. Schroter M, Feucht HH, Schafer P et al: Serological determination of hepatitis<br />
C virus subtypes 1a, 1b, 2a, 2b, 3a, and 4a by a recombinant immunoblot<br />
assay. J Clin Microbiol, 1999, 37:2576-2580.<br />
12. Naoumov NV: <strong>Hepatit</strong>is C virus infection in Eastern Europe. J Hepatol, 1999,<br />
31 Suppl 1:84-87.<br />
13. Trepo C, Pradat P: <strong>Hepatit</strong>is C virus infection in Western Europe. J Hepatol,<br />
1999, 31 Suppl 1:80-83.<br />
14. Zein NN, Persing DH. <strong>Hepatit</strong>is C genotypes: Current trends and future<br />
implications. Mayo Clin Proc, 1996, 71:458-462.<br />
15. Hino K, Sainokami S, Shimoda K et al: Genotypes and titers of hepatitis C<br />
virus for predicting response to interferon in patients with chronic hepatitis C.<br />
J Med Virol, 1994, 42:299-305.<br />
16. Zein NN, Rakela J, Krawitt EL et al: <strong>Hepatit</strong>is C virus genotypes in the United<br />
States: Epidemiology, pathogenicity, and response to interferon therapy.<br />
Collaborative Study Group. Ann Intern Med, 1996, 125:634-639.<br />
17. Pistello M, Maggi F, Vatteroni L et al: Prevalence of hepatitis C virus genotypes<br />
in Italy. J Clin Microbiol, 1994, 32:232-234.<br />
18. Ichimura H, Tamura I, Kurimura O et al: <strong>Hepatit</strong>is C virus genotypes,<br />
reactivity to recombinant immunoblot assay 2 antigens and liver disease. J<br />
Med Virol, 1994, 43:212-215.<br />
19. Okamoto H, Mishiro S: Genetic heterogeneity of hepatitis C virus. Intervirology<br />
1994, 37:68-76.<br />
20. Reid AE, Koziel MJ, Aiza I et al: <strong>Hepatit</strong>is C virus genotypes and viremia and<br />
hepatocellular carcinoma in the United States. Am J Gastroenterol, 1999,<br />
94:1619-1626.<br />
21. Hollinger FB: Factors contributing to the evolution and outcome of cirrhosis<br />
in hepatitis C. Clinics in Liver Disease, 1999, 3:741-755.<br />
22. Ramalho F, Costa A, Pires A et al: Correlation of genotypes and route of<br />
transmission with histologic activity and disease stage in chronic hepatitis C.<br />
Dig Dis Sci <strong>2000</strong>,45:182-187.<br />
23. Zeuzem S, Franke A, Lee JH et al: Phylogenetic analysis of hepatitis C virus<br />
isolates and their correlation to viremia, liver function tests, and histology.<br />
Hepatology, 1996, 24:1003-1009.
24. Yamada M, Kakumu S, Yoshioka K et al: <strong>Hepatit</strong>is C virus genotypes are not<br />
responsible for development of serious liver disease. Dig Dis Sci, 1994,<br />
39:234-239.<br />
25. Trepo C: Genotype and viral load as prognostic indicators in the treatment of<br />
hepatitis C. J <strong>Viral</strong> Hepat, <strong>2000</strong>, 7:250-257.<br />
26. Barnes E, Webster G, Whalley S: Predictors of a favorable response to alpha<br />
interferon therapy for hepatitis C. Clinics in Liver Disease,1999, 3:775-791.<br />
27. Fried MW: Clinical application of hepatitis C virus genotyping and quantitation.<br />
Clinics in Liver disease, 1997, 1:631-646.<br />
28. McHutchison JG, Gordon SC, Schiff ER, et al: Interferon alfa-2b alone or in<br />
combination with ribavirin as initial treatment for chronic hepatitis C. <strong>Hepatit</strong>is<br />
Interventional Therapy Group. N Engl J Med, 1998, 339:1485-1492.<br />
29. Ideo G, Bellobuono A, Mondazzi L, et al: Alpha interferon treatment in chronic<br />
hepatitis C. Clin Exp Rheumatol, 1995, 13 (Suppl13P):167-173.<br />
30. Morishima C, Gretch DR: Clinical use of hepatitis C virus tests for diagnosis<br />
and monitoring during therapy. Clinics in Liver Disease, 1999, 3:717-740.<br />
31. Mondelli MU, Silini E: Clinical significance of hepatitis C virus genotypes. J<br />
Hepatol, 1999, 31 Suppl 1:65-70.<br />
32. Zein NN, Persing DH: <strong>Hepatit</strong>is C genotypes: Current trends and future<br />
implications. Mayo Clin Proc, 1996, 71:458-462.<br />
33. Tuncer S, Özkuyumcu C, Arıkan S ve ark: PCR ve hepatit C virüs genotipi ile<br />
serolojik reaktivite arasındaki ilişkinini değerlendirilmesi. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> Derg,<br />
1996, 1:10-18.<br />
34. Uzunalimoğlu Ö, Mayumi M, Çetinkaya H ve ark: Türkiye’de hepatit C virüs<br />
genotipleri. I. Ulusal Hepatoloji Kongresi Kitabı, s 7, 1995, İstanbul.<br />
35. Hızel N, Boyacıoğlu S, Tunçbilek S ve ark: Hemodiyaliz hastaları ve diğer<br />
hastalarda hepatit C virüs genotipleri. II. Ulusal Hepatoloji Kongresi Kitabı,<br />
s 6, 1997, İstanbul.<br />
36. Türkoğlu S, Bozacı M, Çakaloğlu Y ve ark: İkinci kuşak “core genotiplemesi”<br />
ile hepatit C virüsü genotiplerinin araştırılması. III. Ulusal Hepatoloji Kongresi<br />
kitabı, s 41, 1999, İstanbul.<br />
37. Abacıoğlu H, Akbaylar H, Tankurt E ve ark: <strong>Hepatit</strong> C virüs genotipleri. I.<br />
Ulusal Hepatoloji Kongresi Kitabı, s 8, 1995, İstanbul.<br />
38. Yalçın K, Değertekin, Akkiz H: Güneydoğu Anadolu’da HCV’ye bağlı kronik<br />
hepatitlerde HCV genotipleri. Turk J Gastroenterol , 1999, 10:249-252.<br />
39. Ross RS, Viazov S, Renzing-Kohler K et al: Changes in the epidemiology of<br />
hepatitis C infection in Germany: Shift in the predominance of hepatitis C<br />
subtypes. J Med Virol, <strong>2000</strong>, 60:122-125.<br />
40. Giannini C, Giannelli F, Monti M et al: Prevalence of mixed infection by<br />
different hepatitis C virus genotypes in patients with hepatitis C virus-related<br />
chronic liver disease. J Lab Clin Med, 1999, 134:68-73.
KRONİK VİRAL HEPATİT TEDAVİSİNDE<br />
İNTERFERONUN HEMATOLOJİK<br />
PARAMETRELERE ETKİSİ<br />
Dinç DİNÇER, Kadir DEMİR, Sabahattin KAYMAKOĞLU, Yılmaz ÇAKALOĞLU, Fatih<br />
BEŞIŞIK, Ziyaettin DURAKOĞLU, Salih TÜRKOĞLU*, Selim BADUR* ve Atilla ÖKTEN<br />
* İstanbul Tıp Fakültesi Gastroenterohepatoloji BD, Mikrobiyoloji* ABD<br />
Bu çalışma 16. Ulusal Gastroenteroloji Haftasında (10-15 Ekim 1999 Antalya)<br />
Sunulmuştur<br />
Özet<br />
Günümüzde kronik viral hepatit tedavisinde interferon standart tedavidir. İnterferonun birçok yan<br />
etkilerinden biri de kemik iliği supresyonudur. Çalışmamızda kronik viral hepatit tedavisinde<br />
uygulanan interferon tedavisinin hematolojik yan etkileri ve bu yan etkilerin uygulanan doz ile<br />
ilişkisi araştırılmıştır. İnterferon tedavisi sırasında meydana gelen kemik iliği supresyonu derecesi<br />
ile hasta yaşının, cinsinin ilişkili olmadığı, interferon dozunun ise korale olduğu bulunmuştur.<br />
Periferik kan hücreleri en düşük seviyelere tedavinin 2. ve 3. ayları arasında ulaşılmıştır. Sadece<br />
iki hastada lökopeni nedeni ile doz azaltılmıştır. Sonuç olarak; kronik viral hepatit tedavisinde<br />
interferonun yol açtığı hematolojik yan etkiler tedavinin devamına engel değildir, ancak bazı<br />
hastalarda doz azaltımı gerekebilir.<br />
Anahtar kelimeler: <strong>Viral</strong> hepatit, interferon, yan etkiler<br />
Summary<br />
Nowadays interferon is the standard therapy for chronic viral hepatitis. There are a lot of side<br />
effects of interferon, as the bone marrow suppression is one of them. We aimed to investigate<br />
haemotological side effects of interferon in viral hepatitis and relationship between side effects<br />
and dosage of interferon. Age and sex did no influence the bone marrow suppression rate.<br />
Dosage of interferon was directly correlated with bone marrow suppression rate. The lowest<br />
peripheral blood cells counts were observed between the 2nd and 3rd month of therapy. Only in<br />
two patients dosage was reduced, because of leucopenia. As a result; in therapy of chronic viral<br />
hepatitis with interferon, haemotological side effect is not a handicap for continuation of the<br />
therapy. Dosage reducing can be needed.<br />
Key words: <strong>Viral</strong> hepatitis, interferon, side effects<br />
Giriş<br />
Günümüzde kronik viral hepatitlerin standartlaşmış ve tüm dünyada kabul görmüş tedavi şekli<br />
interferondur. İnterferonlar vücudumuzda doğal olarak oluşan endojen glikoproteinlerdir. Virüs<br />
infeksiyonlarına yanıt olarak hücrelerde üretilirler. a, b, g olmak üzere üç tipi vardır. <strong>Viral</strong><br />
hepatitlerin tedavisinde kullanılan interferon-a‘dır. İnterferon RNA ve DNA hepatit virüslerinin<br />
replikasyonunu engeller. Bu etkisini; virüsün hücreye yapışmasını, kılıfını bırakmasını inhibe<br />
ederek ve anti-viral ürünleri hücrelere taşıyan ribonükleaz ve proteinleri indükleyerek gösterir (1).<br />
İnterferon genellikle iyi tolere edilmekle birlikte bir takım yan etkileri de mevcuttur. En sık olarak<br />
tedavinin başlangıç döneminde gelişen "Flu-Like Syndrome" olarak bilinen grip benzeri<br />
şikayetlerdir. Uzun dönemde ciddi yan etkiler % 3-10’ dur. Bu yan etkiler alopesi, depresyon,<br />
diare, kilo kaybı, hipo-hipertiroidi, otoimmün reaksiyonlar ve kemik iliği supresyonudur (2-4).
Çalışmamızda kronik viral hepatitin tek başına interferon ile tedavisi sırasında meydana gelen<br />
hemogram değişiklikleri ve bu yan etkinin tedavinin devamına etkisi araştırılmıştır.<br />
Gereç ve Yöntem:<br />
Bu amaçla; kronik viral hepatit nedeni ile interferon uygulanmış ve tedavileri tamamlanmış olan<br />
135 hasta çalışmaya alındı. Hastalarda, HBsAg, HBsAg (+) olanlarda anti-delta total ELISA<br />
(Enzyme Linked Immunosorbent Assay) ile, anti-HCV II. jenerasyon ELISA ile, HCV-RNA “reverse<br />
transcriptase nested” PCR, HBV DNA hibridizasyon yöntemi ile araştırıldı. Hastaların tedavi öncesi,<br />
tedavinin birinci, ikinci, üçüncü, altıncı ve tedavi bittikten sonraki birinci ayda hematokrit, lökosit,<br />
nötrofil ve trombosit değerlerine bakıldı. Bu değerlerdeki değişimlerle interferon dozu arasındaki<br />
ilişki araştırıldı. Takipler sırasında, lökosit sayısı 2500/mm3’ün, nötrofil sayısı 1500mm3’ün,<br />
trombosit 60.000’mm3ün, hemotokrit değeri ise % 30’un altına indiğinde doz azaltımına gidildi.<br />
Bulgular:<br />
Yüz otuzbeş hastanın 97’si (%72) kronik B hepatiti, 26’sı (%19) kronik C hepatiti, 12’si (%9)<br />
kronik delta hepatiti idi. Hastaların yaş ortalaması 35.2±10.8 yıl, 43’ü (%32) kadın, 92’si (%68)<br />
erkek idi. Tedavi öncesinde hastaların %2.2’sinde anemi, %5.2’sinde lökopeni, %20’sinde<br />
trombositopeni vardı. Anemik hastaların % 66’sında tedavi sırasında anemi, lökopenisi olanların<br />
%5.2’sinde lökopeni, trombositopenisi olanların %20’sinde trombositopeni belirginleşti. Tedavi<br />
öncesi hemogramları normal olanların tedavi sırasında %16.6’sında anemi, %57’sinde lökopeni,<br />
%24’ünde trombositopeni gelişti. Hastalarımızın hiçbirinde interferon kesilmesine gerek duyulacak<br />
hemotolojik yan etki olmadı. Sadece iki hastada lökopeni nedeni ile doz yarıya inildi. Tedavi<br />
öncesi değerler ile karşılaştırdığımızda hemotokrit, nötrofil ve trombosit sayılarındaki en fazla<br />
düşme tedavinin ikinci ayında, lökosit değerlerinde ise üçüncü ayda gözlendi (Tablo 1). Tedavi<br />
bitiminden bir ay sonraki değerler tedavi öncesi değerler ile karşılaştırıldığında sadece lökosit<br />
değerlerinde anlamlı düşme mevcuttu (p
dördüncü ayı arasında meydana gelmiş. Yaş, cins, etyoloji ve interferon tedavisinin süresi ile<br />
lökosit ve trombosit değerlerindeki düşme oranı arasında bir ilişki saptanamamış, interferon dozu<br />
ile lökosit ve trombosit değerlerindeki düşme oranı arasında anlamlı ilişki saptanmış (8).<br />
Çalışmamızda da yaş ve cins ile kemik iliği supresyonu düzeyi arasında anlamlı bir fark<br />
bulunmamış (p>0.05), periferik kan hücrelerinde azalma en belirgin olarak tedavinin ikinci ve<br />
üçüncü aylarında görülmüş, interferon dozu ile ikinci aydaki lökosit ve trombosit değerlerindeki<br />
düşme arasında korelasyon bulunmuş (her iki parametre için p
HBV-DNA PCR SONUÇLARININ, HBV<br />
SEROLOJİK GÖSTERGELERİYLE<br />
KARŞILAŞTIRILMASI<br />
Tercan US*, Yurdanur AKGÜN*, Birsen KANAN*<br />
Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Eskişehir<br />
Özet<br />
Polimeraz Zincir Reaksiyonu (Polymerase Chain Reaction, PCR) gibi moleküler tanı yöntemlerinin<br />
kullanıma girmesi ile, hepatit B infeksiyonlarının tanı ve takibinde kriter olarak kabul edilen<br />
serolojik göstergelerin yorumlanmasında bazı değişiklikler olmuştur. Bu çalışmada, hasta<br />
serumunda PCR yöntemi ile çalışılan HBV-DNA sonuçları ile, Enzyme Immunoassay (EIA) yöntemi<br />
ile elde edilen HBV serolojik göstergeleri (HBs Ag, HBe Ag, Anti-HBe) arasındaki ilişki<br />
araştırılmıştır.<br />
PCR ile HBV-DNA, 231 hastanın 63‘ünde (%27,3) pozitif olarak bulunmuştur. HBs Ag (+) 140<br />
serum örneğinde (%83,5), HBV-DNA negatif iken 62’sinde (%98,4) HBV-DNA pozitif olarak<br />
saptanmıştır. Sırasıyla HBe Ag (+) 43 (%62,3), HBe Ag (-) 20 (%12,3) ile Anti-HBe (+) 23<br />
(%13,6), anti-HBe(-) 40 (%64,5) serum örneğinde HBV-DNA pozitifliği gösterilmiştir. Buna<br />
karşılık HBe Ag (+) 26 örnekte (%37,7), HBV-DNA (-) bulunmuştur.<br />
Sonuç olarak, HBV infeksiyonlarının izlenmesinde ve kronik hepatit B tedavisinde kriter olarak<br />
kabul edilen serolojik göstergelerin yanısıra, mutlaka HBV-DNA’nın da bakılmasının daha doğru<br />
olacağı görülmüştür.<br />
Anahtar Kelimeler: HBV-DNA, PCR, Serolojik markırlar<br />
Summary<br />
COMPARISON OF HEPATITIS B VIRUS (HBV)-DNA BY PCR WITH SEROLOGICAL PARAMETERS OF<br />
HBV.<br />
With the introduction of molecular biological techniques such as Polymerase Chain Reaction<br />
(PCR) into the routine applications, importance and relevance of serological assays in following<br />
the prognosis and treatment regimens of <strong>Hepatit</strong>is B virus infections started to be changed. In<br />
this study, the results of PCR analysis performed to test the presence of HBV viral DNA compared<br />
with serological markers of HBV tested via micro enzyme immunoassay. HBV-DNA was found<br />
positive in 63 (27,3%) patients of 231 with PCR. HBs Ag (+) 140 (83,5%) samples did not<br />
contain viral DNA whereas HBV-DNA positive 62 (98,4%) samples had HBsAg, lt was showed<br />
HBV-DNA pozitivity respectively in HBe Ag(+) 43 (62,3%), HBe Ag (-) 20 (12,3%), Anti-HBe (+)<br />
23 (13,6%) and Anti HBe (-) 40 (64,5%) serum samples. But HBe Ag (+) 26 (37,7%) samples<br />
did not have HBV-DNA.<br />
In conclusion, to obtain a detailed information about the prognosis and affect of the treatment<br />
regimen in HBV infections PCR analysis of viral DNA along with serological markers should be<br />
advised .<br />
Key Words: HBV-DNA, PCR, Serological markers<br />
Giriş
<strong>Hepatit</strong> B enfeksiyonu tüm dünyada ve özellikle yurdumuzda önemli bir halk sağlığı sorunudur.<br />
Dünyada 400-500 milyon, ülkemizde ise 4 milyon civarında taşıyıcısı bulunan hepatit B virüs<br />
(HBV) enfeksiyonların da kronikleşme oranı %5-10’dur (1,2). Taşıyıcılarda enfeksiyon<br />
asemptomatik kalabildiği gibi %20-40 oranında siroz, primer hepatosellüler karsinoma ve kronik<br />
karaciğer hastalığı ortaya çıkabilmektedir (3,4). Kronik HBV enfeksiyonları sağaltım giderleri ve iş<br />
kaybı nedeniyle büyük ekonomik kayıplara yol açmaktadır. Bu nedenle HBV enfeksiyonlarında<br />
kronik hepatit tanısının konulması ve özellikle viral replikasyon olup olmadığının belirlenmesi son<br />
derece önemlidir. HBV’nin aktif replikasyonunu doğrudan gösteren en duyarlı ve güvenilir<br />
belirleyicinin HBV DNA olduğu bilinmektedir. Bu amaçla uygulanan moleküler tanı yöntemlerinden<br />
biri olan PCR, 1983’de düşünülen ancak 1990’lı yıllarda kullanıma giren, nükleik asitlerin<br />
çoğaltılması esasına dayanan diagnostik bir testtir. PRC, düşük titrede viremi olsa bile, onu ortaya<br />
çıkarabilecek kadar duyarlı bir yöntemdir (5,6).<br />
Bu çalışmada, hem bölgemizde PCR yöntemi ile HBV-DNA araştırılmasının rutin olarak<br />
laboratuvarımızda çalışılmasını sağlamak, hem de HBV-DNA sonuçları ile EIA yöntemiyle elde<br />
edilen HBV serolojik göstergeleri arasındaki ilişkiyi belirlemek hedeflenmiştir.<br />
Gereç ve Yöntem<br />
Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı PCR laboratuvarına başvuran HBV<br />
enfeksiyonu ön tanılı 231 hastanın serum örneği çalışma kapsamına alınmıştır.<br />
EİA testi: HBV serolojik göstergeleri (HBsAg, HBeAg, Anti-HBe) mikro-enzim immünassay<br />
yöntemiyle (Organon Technika , Hollanda) araştırılmıştır.<br />
PRC yöntemi: HBV-DNA’sı, hasta serum örneklerinden proteinaz K/Fenol ekstraksiyonu yöntemi<br />
ile saflaştırılmıştır (7).<br />
1.Serumdan HBV-DNA ekstraksiyonu:<br />
1.5ml lik mikrosantrifüj tüplerinin içine, 100 ml serum, 300 ml TE tamponu (tris EDTA SDS<br />
tamponu), 25 ml Proteinaz K (20mg/ml) konularak karıştırıldı ve iki saat 45oC’de bekletildi.<br />
İnkübasyon süresi sonunda tüpler 5-10 sn santrifüjde çevrilerek, kenarlarda ve kapakta oluşmuş<br />
damlacıkların düşmesi sağlandı. Doymuş fenol çözeltisinden (+4oC’de) tüplere 400 ml konulup,<br />
vortekslendikten sonra, mikrosantrifüjde (12.000xg) 5 dakika santrifüj edildi. Üstteki sıvı faz<br />
alınarak, üzerine 1/1oranında fenol-kloroform karışımından sıvı faz ile eşit miktarda konularak<br />
vortekslendikten sonra, 12.000 xg de 5 dakika santrifuj edildi. Üsteki berrak faz başka bir tüpe<br />
alınarak, yapılan bu işlem bir kez de kloroform/ izoamil alkol karışımı (9/1) ile tekrarlandı. Son<br />
olarak elde edilen berrak fazın üzerine 50 ml 3 M sodyum asetat ve 600 ml %70’ lik etil alkol (-<br />
20oC) eklenerek, 30sn vortekslendikten sonra, bir gece -20 oC de bekletildi. Daha sonra 15<br />
dakika mikrosantrifuj (16.000 xg) yapıldıktan sonra üstteki sıvı dökülerek elde edilen çökelti<br />
kendiliğinden kurumaya bırakıldı. Daha sonra nükleik asit çökeltisi 50 ml distile suda eritildi.<br />
2. PCR çoğaltma işlemi:<br />
0,5 ml’lik mikrosantrifüj tüpü içine sırasıyla 10 x PCR tamponu 5 ml, 2.5m dNTP (10mM) 1ml<br />
MgCl2 , 0.5ml primer I (25 pM), 0.5ml primer 2 (25pM), 31.25 ml bidistile H2O, 0.25ml Taq<br />
polimeraz (1.25 ü), 10ml DNA ekstraksiyon ürünü konuldu. Kullanılan primer setleri, HBV<br />
genomunun S, P bölgelerini kodlayan primer çifti (Biometra) olup, primer 1:5’-TTA-GGG-TTT-<br />
AAA-TGT-ATA-CCC-3 ve Primer 2: 5’-CAT-CTT-CTT-GTT-GGT-TCT-TCT-G-3’ baz sırasına sahiptir.<br />
Amplifikasyon için kullanılan solüsyonlar Boehringer M. firmasından sağlanmıştır. Çoğaltma işlemi<br />
için kullanılan otomatik Thermal-cycler (Perkin-Elmer Cetus 9700) içine yerleştirilen mikrosantrifuj<br />
tüpleri 95oC’de 1 dk (denatürasyon) 55oC’de 1dk (bağlanma) ve 72oC’de 1 dk (uzama) olmak<br />
üzere 30 siklusa tamamlanacak şekilde inkübe edildi.<br />
3. PRC ürününün saptanma aşaması:<br />
397 baz çifti büyüklüğündeki amplifikasyon ürününün saptanması, yatay agaroz-jel elektroforez<br />
işlemi ile gerçekleştirildi. Her numuneden 10 ml alınıp üzerine 3 ml yükleme tamponu eklenerek,
0.5 gr/ml etidyum bromid içeren %1.5 agaroz jelde 150 V’da 30 dakika süreyle elektroforez işlemi<br />
tatbik edildi. Etidyum bromid ile boyanan DNA bandı, hasta örnekleriyle beraber elektroforeze<br />
konan moleküler ağırlık markırı (fX 174, Hae III ile kesilmiş) ile karşılaştırılarak pozitif ve negatif<br />
kontrollerle birlikte değerlendirildi. Değerlendirme U.V translüminatörde yapıldı. 397 baz çiflik<br />
DNA bandının saptanması pozitif PCR sonucu olarak alındı ve UV monitör ile görüntülendi (Resim<br />
1).<br />
Bulgular<br />
Çalışma kapsamına alınan 231 hastanın, 63’ünde (%27.3) HBV-DNA pozitif bulunmuştur (Tablo<br />
1).<br />
HBs Ag pozitifliği ile HBV-DNA pozitifliği arasındaki ilişki (Tablo 2) incelendiğinde, HBV-DNA (+)<br />
bir hastada (%1.6) HBs Ag’nin negatif, HBs Ag(+) 140 hastada (%83.5) HBV-DNA nın negatif<br />
olduğu görülmüştür.<br />
HBV-DNA ile HBe Ag, Anti-HBe işaretleri arasındaki ilişki tablo 3. de yer almaktadır. Buna göre,<br />
HBe Ag (+) 26 (%37.7) hastada HBV-DNA negatif iken, HBe Ag (-) 20 (%12.3) hastada HBV-DNA<br />
pozitif bulunmuştur. Anti HBe (+) 146 (% 86.4) hastada DNA negatif iken, 23 (%13.6) hastada<br />
HBV-DNA pozitif olarak saptanmıştır.<br />
Tartışma<br />
<strong>Hepatit</strong> B virüs tanısında yaygın olarak kullanılan serolojik belirliyicilerden olan HBs Ag, HBe Ag ve<br />
anti-HBe, değerlendirilmelerinde son yıllarda bazı değişiklikler olmuştur. İnfeksiyonun göstergesi<br />
olan HBs Ag nin varlığı her zaman viral replikasyonun bir kanıtı değildir. HBe Ag pozitifliği, hem<br />
kronik ve fulminant hepatite dönüşme riski açısından hastanın kendisi, hem de bulaştırıcı olması<br />
nedeniyle çevresi için önemli sayılmış ve aktif replikasyonun belirleyicisi olarak ele alınmıştır. Anti-<br />
HBe (+)’liği hastalarının gerek klinik, laboratuvar ve histolojik değerlendirilmeleri, gerekse PCR ile<br />
HBV-DNA’nın bu hastalarda saptanabilmesi, bu antikor varlığının yorumunda yeni görüşlerini ön<br />
plana çıkmasına neden olmuştur (8).<br />
Bu çalışmada, 231 hastanın (202’si HBs Ag(+), 29’u Hbs Ag(-) 63’ünde (%27.3) HBV-DNA, PCR<br />
yöntemiyle pozitif saptanmıştır. Elazığ’da yapılan bir çalışmada (9) %42.5 oranında HBV-DNA (+)<br />
liği, İzmir’de (10) yapılan bir çalışmada ise %45.7 lik pozitiflik gösterilmiştir. Canyılmaz ve ark.<br />
(11) ise 322 HBs Ag (+) hastanın 72’sinde (%22.56), Pekbay ve ark. (12) %39.8 HBV-DNA<br />
pozitifliği saptamışlardır. HBs Ag bilindiği gibi, küresel, tübüler ve/veya kor bölgesi içerir. Bu<br />
çalışmada HBV-DNA saptanamayan HBs Ag (+) serumların kor bölgesi içermeyen antijenik<br />
yapılardan oluştuğu düşünülmektedir.<br />
Bu çalışmada HBV-DNA (+) hastaların birinde (%1.6), HBs Ag (-) olarak bulunmuştur. Thiers ve<br />
Ark. (13) benzer şekilde HBsAg (-) üç olguda, Wang ve Ark (14) transaminazları normal, HBs Ag<br />
(-) donörlerin % 4’ünde Pao ve Ark. (15) ise %11’inde HBV-DNA varlığı göstermişlerdir. Bu<br />
araştırmalar, tüm serolojik göstergeleri negatif kişilerin de HBV taşıyabileceklerini ve bulaştırıcı<br />
olabileceklerini akla getirmektedir. Bu bulgu, özellikle HBs Ag negatif kanların uygulanmasından<br />
sonra alıcılarda ortaya çıkan post-transfüzyonel HBV infeksiyonlarının izahında önemlidir.<br />
Hindistan’da yapılan bir çalışmada HBe Ag (+) serumların tümünde, Anti-HBe (+) serumların<br />
%60.9’unda, HBe (-) ve Anti-HBe (-) serum örneklerinin %52’sinde HBV-DNA pozitif bulunmuştur<br />
(16). Garcia ve Ark (17) çalışmasında ise HBe Ag (+) olguların %74.1’inde, Anti HBe (+) lerin ise<br />
%42 sinde HBV-DNA tespit etmişlerdir (17).<br />
Bu çalışmada, HBe Ag (+) serumların %62.3’ünde, HBe Ag (-) lerin %12.3’ünde, Anti-HBe (+)<br />
lerin %13.6’sında ve Anti-HBe (-) serumların %64.5’inde HBV-DNA varlığı gösterilmiştir. Erensoy<br />
ve ark. (10) yaptıkları çalışmada, HBeAg (+) hastaların %90.6 sında, Anti-Hbe (+) lerin<br />
%20’sinde, HBV-DNA’yı pozitif saptamışlardır. Bizim çalışmalarımızda HBV-DNA pozitifliğinin daha<br />
düşük, diğer bulgularının ise benzer olduğu görülmektedir.<br />
Japonya’da yapılan bir çalışmada, HBe Ag (-), Anti HBe (+) hastaların tümünde HBV-DNA PCR ve<br />
hibridizasyon yöntemiyle gösterilmiştir. Bu hastaların tamamında prekor mutasyonu, %87.3’ünde
ise X gen bölgesinde mutasyon tesbit edilmiştir. Aynı çalışmada prekor mutasyonun virüs için<br />
kurtuluş mutasyonu olduğu, X-gen mutasyonlarının ise replikasyonu azalttığı belirtilmiştir (18).<br />
Sonuç olarak günümüzde gittikçe yaygınlaşan PCR gibi moleküler tanı yöntemlerinin, serolojik<br />
testlerin yetersiz kaldığı durumlarda tanıya gidilmesinin yanısıra, antiviral tedavinin izlenmesi gibi<br />
rutin işlemlerde, ayrıca çeşitli mutasyanların gösterilmesindeki gerekliliği ortadadır. Bu nedenle<br />
diğer laboratuvar göstergelerin yanında mutlaka HBV-DNA‘sının da araştırılmasının daha doğru<br />
olacağı görülmüştür.<br />
KAYNAKLAR<br />
1. Moradpour D, Wads JR: Understanding <strong>Hepatit</strong>is B virus infection. N Eng J Med<br />
1995, 332:1092-1093.<br />
2. Taşyaran MA: HBV Enfeksiyonu Epidemiyolojisi, <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> 98 Kılıçturgay K<br />
(Ed),1998,794.<br />
3. Rubini SJ: <strong>Hepatit</strong>is Viruses. Howard BJ (Ed) Clinical and Pathogenic Microbiology,<br />
1987: 817-828.<br />
4. Robinson WS: <strong>Hepatit</strong>is B virus and <strong>Hepatit</strong>is D virus. Mandell GL, Bennett<br />
JE, Dolin R (Eds) Principles and Practdice of Infections Diseases, 4 th edition,<br />
New York, Churcill Livingstone, 1995:1406-1439.<br />
5. Brehot C: Polymerase chain reaction for diagnosis of hepatitis B and C viral<br />
hepatitis. J Hepatol 1993;17 (Supp 13): 35-41.<br />
6. Türkoğlu S, Badur S: İnfeksiyon hastalıkları tanısında PCR Türk Mikrobiyol<br />
Cem Derg. Yayını No: 22.1995, Nobel Tıp Kitabevleri, İstanbul, S.II.<br />
7. Yakusuka O, Taguwam Omata M: PCR delection hepatitis B virus. Persing DH,<br />
Smith TF, Tenoven FC, White TS (eds), Diagnostic Molecular Microbiology,<br />
Principles and Applications kitabında, 1993,332, ASM Washington DC.<br />
8. Badur S: <strong>Viral</strong> hepatitlerinin tanısında moleküler biyoloji yöntemleri, Kılıçturgay<br />
K (Ed), <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> 98; 359-371.<br />
9. Aşçı ve Ark: Serumda HBV-DNA’sının PCR yöntemi ile taranması ve HBV<br />
serolojik göstergeleriyle karşılaştırılması. <strong>Viral</strong> Hep Derg 1996: 2(1):6-9.<br />
10. Erensoy S, Özacar T, Zeytinoğlu A, Anda B, Bilgiç A: Serumda HBV-DNA’sının,<br />
hepatit B seroloji göstergeleriyle karşılaştırılması infeksiyon Derg. 1995:<br />
9 (1-2): 157-160.<br />
11. Canyılmaz D, Çubukçu K ve ark: 8. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon<br />
Hastalıkları Kongresi Özet Kitabı 6-10 Ekim, 1997; S: 446.<br />
12. Pekbay A, Günaydın M ve Ark: 8. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon<br />
Hastalıkları Kongresi Özet Kitabı 6-10 Ekim, 1997, S: 437.<br />
13. Thiers V, Nakajima E, Krem Dorj D et al: Transmission of hepatitis B from<br />
hepatitis B seronegative subjects, Lancet, 1988, 2: 127-1275.<br />
14. Wang JT, Wang TH, Seu C et al: Delection of HBV-DNA by PCR in plasma of<br />
volunteer bloods negative for hepatitis B surface antigen. J Infect Dis 1991:<br />
163: 397-402.<br />
15. Pao CC, Yao DS, Lin C et al: Serum HBV-DNA in HBV seropositive and<br />
seronegative patients with normal liver function. Am J Clin Pathol. 1991,95:<br />
591-596.<br />
16. Gupta BP, Jayasuryan N, Jamee LS: Direct delection of HBV from dried<br />
blood spots by PCR. J Clin Microbiol, 1992 30(8): 13-16.<br />
17. Garcia F Jr, Garcia F, Berna L MC et al: Evaluation of enzyme immunoassay for<br />
HBV-DNA based on anti-double-stranded DNA. J Clin Microbiol, 1995,<br />
February, 1995, 33(2):413-415.<br />
18. Fukuda R, Thanh NX, Ishimura N et al : X gene and precore region mutations<br />
in the <strong>Hepatit</strong>is B virus genome in persons positive for antibody to HBe Ag.J<br />
Infect Dis,1995; 172; 1191-1197.
TİP 2 DİABETES MELLİTUSLU OLGULARDA<br />
HEPATİT B VE C VİRÜS İNFEKSİYONU<br />
PREVALANSI<br />
Vahap OKAN*, Mustafa ARAZ*, Fikret DEMİRCİ*, Tekin KARSLIGİL**, Ahmet<br />
SEZER*, Hasan MİCOZKADIOĞLU*, Şebnem AKTARAN*, Yalçın KEPEKÇİ*<br />
Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları* ve Mikrobiyoloji** Anabilim<br />
Dalları, GAZİANTEP<br />
Özet<br />
Çalışmamızda Gaziantep yöresindeki Tip 2 diabetli olgularda <strong>Hepatit</strong> B ve C infeksiyonu sıklığının<br />
araştırılması; yeni ve eski diabetik hastaların sonuçlarının karşılaştırılması amaçlandı. Çalışmaya<br />
237 (149 kadın, 88 erkek) tip 2 diabetes mellituslu olgu alındı. Yeni tanı konanlar veya diabet<br />
süresi 12 aydan kısa olanlar yeni diabetik grup (n=55, %23); daha eski diabet tanısı almış olanlar<br />
eski diabetik grup (n=182, %77) olarak sınıflandırıldı. ELİSA yöntemi ile HBsAg, Anti-HBs, HBeAg,<br />
Anti-HBe, Anti-HBc Total, Anti-HBc IgM ve Anti-HCV markırları araştırıldı. Tüm olgular içerisinde<br />
HBsAg 14(%5.9), anti-HCV 17(%7.1) olguda ve her ikisi birlikte 1(%0.4) olguda pozitif bulundu.<br />
HBsAg yeni diabetik grupta 5(%9.1), eski diabetik grupta ise 9(%4.9) olguda pozitifti (p>0.05).<br />
Anti-HCV pozitifliği ise yeni diabetik grupta 1(%1.8) olguda saptanırken, eski diabetiklerde<br />
16(%8.8) olguda pozitifti (p0.05). Anti HCV<br />
was positive in 1(1.8%) patient of the new diabetics and in 16(%8.8) patients of the older<br />
diabetics (p
Giriş<br />
<strong>Hepatit</strong>is B ve C virüs markırları epidemiyolojik olarak birçok hastalıkla birlikte bulunabilir. Ayrıca<br />
immün sistemi baskılayan hastalıklarla birlikteliği sıktır (1,2). Birçok çalışmada hepatitis B ve<br />
hepatitis C infeksiyonun diabetes mellituslu olgularda daha sık olarak saptandığı bildirilmiştir (3-<br />
7). Çalışmamızda Gaziantep yöresinde tip 2 diabetes mellituslu olgularda <strong>Hepatit</strong> B ve C virüs<br />
markırlarının sıklığının araştırılması ve yeni diabetiklerle eski diabetiklerin karşılaştırılması<br />
amaçlandı.<br />
Gereç ve Yöntemler<br />
Çalışmaya Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı polikliniğinde takip<br />
edilen 237 tip 2 diabetes mellituslu olgu alındı. Olguların yaş, cins ve diabet süreleri kaydedildi;<br />
HbA1c, ALT, AST düzeyleri ölçüldü. Yeni tanı konanlar veya diabet süresi 12 aydan kısa olanlar<br />
yeni diabetik; diabet süresi 12 aydan daha uzun olanlar eski diabetik olarak sınıflandırıldı. Alkol<br />
alışkanlığı, kan transfüzyonu ve önceden geçirilmiş operasyon hikayesi olanlar ve hemodiyaliz<br />
tedavisi alanlar çalışma dışı bırakıldı. Tüm olguların HBsAg, Anti-HBs, HbeAg, Anti-HBe, Anti-HBc<br />
IgM, Anti-HBc Total ve Anti-HCV markırları üçüncü jenerasyon ''Enzyme-linked Immunosorbent<br />
Assay''-ELISA yöntemi kullanılarak araştırıldı. <strong>Hepatit</strong> B infeksiyonu için seropozitivite Anti-HBs,<br />
Anti-HBe veya Anti-HBc Total değerlerinden herhangi birisinin pozitif olması olarak kabul edildi.<br />
İstatistiksel değerlendirme iki yüzde arasındaki farkın önemlilik testi ve iki ortalama arasındaki<br />
farkın önemlilik testi ile yapıldı.<br />
Bulgular<br />
Çalışmaya 237 (149 kadın, 88 erkek) tip 2 diabetes mellituslu olgu alındı. Tüm olguların yaş<br />
ortalaması 51.9±9.3 yıl, diabet devam süresi 80.8±212.1 ay, HbA1c düzeyi %8.9±1.9 bulundu.<br />
Yeni diabetik grubun (n=55; 23E, 32K) ortalama yaşı 48.8±8.7 yıl, diabet devam süresi 1.1±1.9<br />
ay, HbA1c düzeyi %8.5±2.0 idi. Eski diabetik grubun (n=182; 65E, 117K) ortalama yaşı 52.8±9.2<br />
yıl, diabet devam süresi 104.7±71.6 ay, HbA1c düzeyi %9.0±2.8 bulundu. Tüm olgular içerisinde<br />
HBsAg pozitifliği 14(%5.9), anti-HCV pozitifliği 17(%7.1) olguda saptanırken, her ikisinin de<br />
pozitif olduğu 1(%0.4) olgu vardı.<br />
Yeni diabetik grupta HBsAg pozitifliği 5(%9.1) olguda, eski diabetik grupta ise 9(%4.9) olguda<br />
saptandı (t=1.68, p>0.05). Tüm olgularda hepatit B için seropozitivite 130(%54.9) olguda<br />
saptanırken, eski diabetik grupta 103(%56.6), yeni diabetik grupta 27(% 49.1) olgu seropozitifti<br />
(t=1.14, p>0.05). Seropozitivite hastanın yaşı, cinsi, diabet süresi ve HbA1c düzeyi ile ilişkili<br />
bulunmadı (p>0.05). Anti-HCV yeni diabetiklerde 1(%1.8) olguda pozitifken, eski diabetiklerde<br />
16(%8.8) olguda pozitif bulundu (t=2.3, p
Ülkemizden Azal ve arkadaşları (4) da çalışmamızdakine benzer şekilde tip 2 diabetik olgularda<br />
HBsAg sıklığını %3.6 bulmuşlar ve sağlıklı kontrol grubuyla fark saptamamışlardır. <strong>Hepatit</strong> B için<br />
seropozitivite çalışmamızda %54.9 olarak bulunurken, Azal ve arkadaşları %46.4 olarak<br />
bildirmişlerdir. Khuri ve arkadaşları (3) kontrol grubunu yüksek riskli grup olan hastane<br />
personelinden seçtikleri çalışmalarında, diabetli olgularda seropozitiviteyi çalışmamıza benzer<br />
şekilde yüksek bulmuşlar (%25’e karşılık %51); seropozitivite ile hastanın yaşı, diabet süresi,<br />
tedavi şekli ve mikrovasküler komplikasyonların varlığı arasında ilişki saptamamışlardır.<br />
Anti-HCV pozitifliği tüm olgularda %7.2 olarak saptanırken, yeni diabetiklerde %1.8, eski<br />
diabetiklerde %8.8 olarak bulundu. Eski ve yeni diabetikler arasındaki fark istatistiksel olarak<br />
anlamlıydı (p
mellitus. Diabetes Care, 1985, 8: 250-253.<br />
4. Azal Ö, Özata M, Bolu E ve ark: Diabetes mellitusta hepatitis B virüs markerları<br />
ve karaciğer fonksiyon testleri. Türk Diabet Yıllığı, 1991-1992, 347-355.<br />
5. Kurt H, Dağcı Ilgın Ş, Çorapçıoğlu D ve ark: Diabetes mellitusta hepatit C virüs<br />
infeksiyonu prevalansı. Türk Diabet Yıllığı, 1997-1998, 12-16.<br />
6. Mason AL, Lau JY, Hoang N, et al: Association of diabetes mellitus and chronic<br />
hepatitis C virus infection. Hepatology, 1999, 29: 328-333.<br />
7. Akalın A, Efe B, Kebapcı F, Gülbaş Z, Erenoğlu E: Prevalence of hepatitis C<br />
virus infection in diabetic patients. Turkish J Endocrinol and Metabolism, 1998,<br />
3: 167-170.<br />
8. Açıkgöz S, Aydın N, Karasakal M ve ark. Tip II diabetik hastalarda hepatit C<br />
prevalansı. 34. Ulusal Diabet Kongresi ve 3. Uluslararası Obezite<br />
Sempozyumu, Ankara 1998, Özet Kitabı 130.<br />
9. Mangia A, Schiavone G, Lezzi G, et al: HCV and diabetes mellitus: Evidence<br />
for a negative association. Am J Gastroenterol, 1998, 93: 2363-2367.<br />
10. Grimbert S, Valensi P, Levy-Marchal C, et al: High prevalence of diabetes<br />
mellitus in patients with chronic hepatitis C. A case-control study.<br />
Gastroenterol Clin Biol, 1996, 20: 544-548.<br />
11. Fraser GM, Harman I, Meller N, Niv Y, Porath A: Diabetes mellitus is<br />
associated with chronic hepatitis C but not chronic hepatitis B infection. Isr J<br />
Med Sci, 1996, 32: 526-530.<br />
12. Allison ME, Wreghitt T, Palmer CR, Alexander GJ: Evidence for a link between<br />
hepatitis C virus infection and diabetes mellitus in a cirrhotic population. J<br />
Hepatol, 1994, 21: 1135-1139.<br />
13. Caronia S, Taylor K, Pagliaro L, et al: Further evidence for an association<br />
between non-insulin-dependent diabetes mellitus and chronic hepatitis C virus<br />
infection. Hepatology, 1999, 30: 1059-1063.<br />
14. El-Zayadi AR, Selim OE, Hamdy H, Dabbous H, Ahdy A, Moniem SA:<br />
Association of chronic hepatitis C infection and diabetes mellitus. Trop<br />
Gastroenterol, 1998, 19: 141-144.
ATIK SULARIN TARIMDA ARITILMADAN<br />
KULLANILDIĞI DİYARBAKIR HEVSEL<br />
BAHÇELERİNDE ÇALIŞANLARDA HEPATİT-E<br />
Uz.Dr.Ali CEYLAN*, Yrd.Doç.Dr.Melikşah ERTEM*, Dr. Tuncer ÖZEKİNCİ**<br />
Prof.Dr.Ersen İLÇİN*<br />
* Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı, Diyarbakır.<br />
** Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı<br />
Özet<br />
Atık suların tarımda arıtılmadan kullanılması toplum sağlığını tehdit eden önemli bir sorundur. Atık<br />
suların arıtılmadan kullanılması hem çalışanların hem de toplumun sağlığını etkiler. Bu çalışmada<br />
atık sularla sulama yapan 179 kişiden 46 kişide <strong>Hepatit</strong> E sıklığı araştırılmıştır. Atık sularda<br />
çalışanlarda bulunan anti-HEV seropozitivite sıklığı kontrol grubuyla karşılaştırılmıştır. Çalışanlarda<br />
anti-HEV seropozitivite %34.8, kontrol grubunda %4.4 bulunmuştur. HEV geçiren bireylerin<br />
çoğunun 20-34 yaş gruplarında olduğu saptanmıştır. Çalışma sonucunda bu tip bir sulamanın<br />
<strong>Hepatit</strong> E için önemli bir risk oluşturduğu sonucuna varılmıştır. Bazı koruyucu önlemler acilen<br />
alınmalıdır. Bu önlemler; atık suların arıtılmadan tarımda kullanılmasının önlenmesi, sulamanın<br />
daha az sağlık riski oluşturduğu pamuk, ayçiçeği gibi alanlara kaydırılması ve daha iyisi atık<br />
suların arıtılması olarak sayılabilir.<br />
Anahtar kelimeler: Atık sular, tarım, <strong>Hepatit</strong> E<br />
Summary<br />
HEPATITIS E AT STAFF WHO WORKS AT HEVSEL FIELDS IN DİYARBAKIR WHERE USING<br />
UNTREATED WASTEWATER IN AGRICULTURE<br />
Untreated wastewater usage in agriculture is an important health threatening issue. Untreated<br />
wastewater usage influence both workers and public health. In this study we researched the<br />
<strong>Hepatit</strong> E in 46 workers of 179 who use untreated wastewater in agriculture. We compared the<br />
results of workers with a control group (45 person with the same age) who were neighbour of<br />
them. In workers anti-HEV sero-positivity percentage was 34.8% while in neighbours it was<br />
4.4%. Most of the cases ages were between 20 and 34 years. This type of irrigation was found<br />
having great risk of HEV infection. Some preventive measures should be taken; like forbidding<br />
irrigation with wastewater or suggest to workers to produce more reliable products like cotton,<br />
sunflower, treating wastewater etc.<br />
Key words: Untreated wastewater, agriculture, <strong>Hepatit</strong> E.<br />
Giriş<br />
Su kaynaklarının kısıtlılığı, atık sularda bulunan verimi arttıran maddelerin bulunması, atık suların<br />
arıtılması tekniklerindeki gelişmeler ve atık sularla sulamanın üreticiler tarafından sosyo-kültürel<br />
olarak kabulü, atık suların tarımda kullanımını arttıran bazı nedenlerdir (1). Bununla birlikte atık<br />
suların tarımda kullanılmasının toplum sağlığına getireceği sağlık riskleri de bulunmaktadır. Atık<br />
suların tarımda arıtılmadan kullanılması özellikle bağırsak parazitlerinde ve diğer oral fekal bulaşan<br />
hastalıklarda artışlara neden olmaktadır. <strong>Hepatit</strong>-E oral fekal bulaşan, kliniği diğer akut viral<br />
hepatitlerinkine benzeyen ve gelişmekte olan ülkelerde sporadik olguların yanı sıra yaygın
epidemiler yapabilen bir akut hepatit şeklidir (2). <strong>Hepatit</strong>-E, oral fekal bulaşması bakımından atık<br />
suların arıtılmadan tarımda kullanılmasıyla yaygınlığı artabilecek bir hastalıktır. <strong>Hepatit</strong> E özellikle<br />
gelişmekte olan ülkelerde yaygın bir sorundur. Çeşitli coğrafi bölgelerde sporadik viral hepatitlerin<br />
%60’ından HEV sorumludur (3). Ülkemizde yapılan çalışmalarda Anti-HEV prevalansı %6 civarında<br />
bulunmuştur (4). Kronik seyredebilen bir hastalık için bu oran oldukça yüksektir. Bu çalışma, atık<br />
suların arıtılmadan tarımda kullanılmasının neden olabileceği sağlık risklerini ortaya koymak<br />
amacıyla planlanmıştır. Bu amaçla Diyarbakır‘da atık suların arıtılmadan kullanıldığı Hevsel<br />
bahçelerinde çalışan bireylerde anti-HEV sıklığı, bir kontrol gurubu kullanılarak araştırılmıştır.<br />
Gereç ve Yöntem<br />
Bu çalışma, kanalizasyon sularının (evsel atık suların) arıtılmadan tarımda kullanıldığı Diyarbakır<br />
Hevsel bahçelerinde yapılmıştır. Hevsel bahçelerinde 2369 dekar alan atık sularla sulanmakta ve<br />
çoğunlukla mevsimine göre çiğ yenen sebzeler ağırlıkta olmak üzere sebze üretimi yapılmaktadır.<br />
Bu bahçelerde üretilen sebzeler Diyarbakır’da semt pazarlarında ya da seyyar satıcılarda tüketime<br />
sunulmaktadır.<br />
Çalışma kesitsel tipte bir araştırma olup Hevsel bahçelerinde atık sularla sulama yapan 60 aileden<br />
kan vermeyi kabul eden ve bahçede çalışan 46 kişide (179 kişiden) anti-HEV antikorlarına<br />
bakılmıştır. Bu bireylere kontrol grubu olarak aynı bahçelerde çalışmayan ama bu ailelere komşu<br />
olan 60 aileden 45 kişi (181 kişiden) seçilmiştir. Atık sularla sulama yapan gruba "çalışan"<br />
diğerlerine "kontrol" grubu denilmiştir. Kontrol değişkeni olarak yaş, cinsiyet, eğitim ve aynı yerde<br />
oturma gibi özellikler alınmıştır. Bireylere araştırmanın amacı anlatılmış ve kan vermeyi kabul<br />
eden bireylerden 5cc venöz kan toplanmıştır. Alınan kanların serumları ayrılarak anti-HEV IgG<br />
düzeylerine Mikro-ELISA (Biyoser G:D 6280 SrI Milano kiti ile) tekniği ile bakılmıştır. 320 nm’ nin<br />
üzeri değerler (+) kabul edilmiştir.<br />
Çalışma grubu ile kontrol grubu arasındaki anti-HEV (+) frekans farkları x2 testi ile analiz<br />
edilmiştir. Analizler Epi-info versiyon 6.0 bilgisayar programı ile yapılmıştır.<br />
Bulgular<br />
Tablo 1’de gösterildiği gibi çalışan grupla kontrol grubunun yaş, cinisyet, eğitim düzeyleri<br />
birbirlerine benzer alınmıştır. Her iki grupta da incelenen erkek ve kadın sayıları eşit alınmıştır.<br />
Yine çalışan ve kontrol grubunun okur yazarlık yüzdesi birbirine benzer çıkmıştır (p>0.05).<br />
Tablo 2’de çalışan grupla kontrol arasında anti-HEV(+) sıklığı bakımından önemli farklılık olduğu<br />
gösterilmiştir (p:0.0002). Kontrol grubunda anti-HEV sıklığı %4.4 ( 2 kişi) iken çalışma grubunda<br />
%34.8 (16 kişi) bulunmuştur.<br />
Grafik 1’de anti-HEV(+) bulunan ve çalışan grupta olan 16 kişinin yaş gruplarına göre dağılımına<br />
bakıldığında 30-34 yaş grubunda 5 kişi, 25-29 yaşta 3, ve 20-24 yaşta 3 vaka saptanmıştır.<br />
Tartışma<br />
Atık suların tarımda arıtılmadan kullanılması özellikle oral fekal bulaşan hastalıklar bakımından<br />
sağlık risklerini doğurmaktadır. Tarımda çalışan bireyler ve aileleri bu konuda özel risk gruplarıdır.<br />
Nitekim tarımda çalışan bireyler ve ailelerinde enteroviral hastalıklarda artış olduğu<br />
belirtilmektedir (5). Bununla birlikte atık suların arıtılarak kullanıldığı yerlerde <strong>Hepatit</strong> A sıklığının<br />
artmadığı gösterilmiştir (6). Yine atık suların arıtılarak kullanıldığı yerlerde enterik hastalıklarda<br />
artış olmadığı belirtilmiştir (7). Ancak atık suların arıtılmadığı durumlarda atık sularla sulama<br />
yapılan bölgede yaşayanların gönüllülerle karşılaştırılması yapılmış ve gönüllülerde Cox, ECHO gibi<br />
virüsler daha az sıklıkta saptanmıştır (8). Bir başka çalışmada arıtılmamış atık sularda hepatit E<br />
miktarına bakılmış ve önemli miktarda HEV bulunmuştur (9). Literatürde tarımda atık suların<br />
kullanılması ile anti-HEV sıklığı arasındaki ilişkiyi gösteren çalışmaya rastlanmamıştır.
Çalışmamızda da çalışan grupta kontrol grubuna göre anti-HEV sıklığı çok daha yüksek çıkmıştır.<br />
Araştırmanın yapıldığı yerde atık sular arıtılmadan kullanılmakta, atık sular kanalizasyon<br />
şebekesinden direkt olarak bahçelere verilmektedir.<br />
Çalışan gruptaki anti-HEV sıklığı ülkemizde yapılmış birçok çalışmada gösterilen oranın üzerinde<br />
bulunmuştur. Anti-HEV sıklığı; İstanbul’da %6, Trabzon’da %3, Erzurum’da %6.1, Diyarbakır’da<br />
%7.7 ile 34 arasında olduğu belirtilmektedir (10). Araştırmanın yürütüldüğü Diyarbakır’da çeşitli<br />
zamanlarda ve değişik araştırmacılarca yapılan çalışmalarda Anti-HEV sıklığı Tablo 3’te gösterildiği<br />
gibi çok farklı çıkmıştır. Örneğin kan donörlerinde %7 bulunan Anti-HEV sıklığı sağlık ocağına<br />
başvuranlarda %23 bulunmuştur (11). Buna benzer şekilde saha çalışmalarında daha düşük<br />
sıklıkta bulunduğu gözlenmektedir. Diğer su ve besinlerle bulaşan hastalıklarda olduğu gibi Anti-<br />
HEV seropozitifliği Türkiye’nin diğer illerine göre yüksek çıkmıştır. Bu araştırmalar ışığında,<br />
Diyarbakır <strong>Hepatit</strong> E hastalığının yüksek endemik olduğu bir il olarak kabul edilebilir. Bu durumda<br />
atık sularla çalışan işçilerin HEV enfeksiyonuna yakalanma riski artmaktadır. Nitekim araştırma<br />
kapsamına giren 45 işçinin 16’sında (%34.8) anti-HEV pozitifliği kontrol grubuna göre yüksektir.<br />
Bu tip çalışmalarda kit bulma sıkıntısı örneklem büyüklüğüne etki eden önemli bir sorundur. Bu<br />
nedenle çalışma 91 kişiyle sınırlı kalmıştır. Ancak çalışma özel bir risk grubunda yürütüldüğünden<br />
çıkan sonuç bu özel risk grubunu tanımlamak için yeterli kabul edilebilir.<br />
Anti-HEV pozitifliği yaş ilerledikçe artması beklenen bir sonuçtur. Nitekim çalışmamızda da yaş<br />
ilerledikçe anti-HEV sıklığında artış gözlenmiştir. İleri yaş gruplarındaki düşüş örnek hacminin<br />
azlığından çıkmış tesadüfi bir sonuç olarak değerlendirilmiştir.<br />
Atık suların arıtılmadan tarımda kullanılması toplum sağlığını da önemli ölçüde etkilemektedir.<br />
Özellikle çiğ yenen sebzelerin üretilmesi çiftçilikle uğraşanların yanında toplum sağlını da tehdit<br />
etmektedir. Toplum ve çalışanların sağlığını etkilememesi için atık suların arıtılarak kullanılması<br />
gerekmektedir. Ağaçların sulanması, pamuk gibi endüstri bitkilerinin sulanması toplum sağlığına<br />
zararlı etki yapmadığı belirtilmektedir (16). Çalışma bölgesinde çiğ yenen sebzeler de üretilmekte<br />
ve hem çalışanların hem de toplumun sağlığı kötü yönde etkilenmektedir. Diyarbakır Hevsel<br />
bahçelerinde uygulanan bu sulama önemli bir toplum sağlığı sorunu olarak kabul edilmelidir.<br />
Sonuç olarak; anti-HEV seropozitifliği atık suları tarımda sulama amacıyla kullanan bireylerde<br />
karşılaştırma grubuna göre yüksek bulunmuştur. Bir başka deyişle atık suların arıtılmadan tarımda<br />
kullanılması çalışanların sağlığını önemli ölçüde risk altına sokmaktadır. Öncelikle bu gruba yönelik<br />
koruyucu önlemlerin alınması gerekmektedir. Kısa vadede atık sularla sulama yasaklanmalı,<br />
engellenmelidir. Atık suların arıtılması çalışmalarına başlanmalı ve bir an önce sonuçlanmalıdır.<br />
Bunlar da yapılamıyorsa bireylere pamuk, ayçiçeği gibi endüstri bitkileri üretmeleri öğretilmeli ve<br />
sağlanmalıdır.<br />
KAYNAKLAR<br />
1. Mara D, Cairncross S. Human Wastes as a Resource. In: Guidlines for the safe<br />
of wastewater and excreta in agriculture and aquaculture. WHO Geneva<br />
1989, 23-35.<br />
2. Kılıçturgay K. E Virüs <strong>Hepatit</strong>i. In: <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong>’94 (edit:Kılıçturgay K.) <strong>Viral</strong><br />
<strong>Hepatit</strong> Savaşım Derneği yayını. Nobel Tıp Kitabevi İstanbul 1994, 249-55.<br />
3. Yüce A, Koçak N <strong>Hepatit</strong> E. Katkı Pediatri <strong>Dergisi</strong> 1998; 19(6): 632-35<br />
4. Thomas DL, Mahley RW, Badur S, Palaoğlu KE, Quin TC. Epidemiology of<br />
<strong>Hepatit</strong>is E virus infections in Turkey. Lancet 1993; 341: 1562.<br />
5. Fattal B, Margalith M, Shuval HI, Wax Y, Morag A. <strong>Viral</strong> antibodies<br />
agricultural populations exposed to aerosols from wastewater irrigation during<br />
viral disease outbreak. Am J Epidemiol 1987; 125: 899-906.<br />
6. Trout D, Mueller C, Venczel L, Krake A. Evaluation of occupational transmission<br />
of <strong>Hepatit</strong>is A virus among wastewater workers. J Occup Environ <strong>2000</strong>;<br />
42(1):83-7.<br />
7. Shuval HI, Wax Y, Fattal B. Transmission of enteric diseases associated with<br />
wastewater irrigation: A prospective epidemiological study. Am J Public Health<br />
1989; 79(7):850-52.
8. Margalith M, Fattal B, Shuval HI, Morag A Prevalence of antibodies to<br />
enteroviruses and varicella-zoster virus among residents and overseas<br />
volunteers at agricultural settlements in Israil. J Med Virol 1986; 20(2): 189-<br />
97.<br />
9. Jothikumar N, Aparna K, Kamatchiammal S, Paulmurugan R, Saravanadevi S,<br />
Khanna P. Detection of hepatitis E virus in raw and treated wastewater with the<br />
polymerase chain reaction. Appl Environ Microbiol 1993 Aug;59(8):2558-62 .<br />
10. Öztürk R. E Tipi Virüs <strong>Hepatit</strong>i Klinik Gelişim <strong>Dergisi</strong> (<strong>Viral</strong> hepatitler özel<br />
sayısı). 1999; 12(11-12): 1059-1066.<br />
11. Yükselen AV, Değertekin H, Badur S. Diyarbakır il merkezinde <strong>Hepatit</strong> E. <strong>Viral</strong><br />
<strong>Hepatit</strong> <strong>Dergisi</strong> 1997; 3(1): 76-78.<br />
12. Aydın K, Köksal İ, Çaylan R, Ayaz C, Usta T, Günel A. <strong>Hepatit</strong> E Seropozitifliğinin<br />
İki Bölgede Karşılaştırılması. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> <strong>Dergisi</strong> 1996; 1:35-37.<br />
13. Çümen B. Diyarbakır ili 5 Nisan Mahallesindeki 15-44 Yaş Grubu Kadınlarda<br />
Anti-HEV Seropozitifliği. Yayınlanmamış Uzmanlık Tezi Diyarbakır 1995.<br />
14. Hoşoğlu S, Ayaz C, Kökoğlu ÖF, Geyik MF, Demirel M. Endemik bölgede<br />
yaşayan erişkinlerde Anti-HEV prevalansının etkileyen faktörler. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong><br />
<strong>Dergisi</strong> 1997; 3(1): 79-82.<br />
15. Merdan S. Diyarbakır ili İki Semtinde 7-17 Yaş Grubu Çocuklarda Anti-HEV<br />
Pozitifliğinin Karşılaştırılması. Yayınlanmamış Uzmanlık Tezi Diyarbakır<br />
1996.<br />
16. Rachel MA, Mara DD. Analysis of wastewater for use in agriculture WHO pub.<br />
Geneva, 1996; pp.2-4.
HEMŞİRELERİN VİRAL HEPATİT ETKENLERİNE<br />
İLİŞKİN BİLGİ VE<br />
UYGULAMALARININ ARAŞTIRILMASI<br />
Yrd.Doç.Dr. Nedime KÖŞGEROĞLU * Doç.Dr. Demet KAYA ** Arş.Gör.Elif FIÇICI*<br />
* Osmangazi Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, ESKİŞEHİR<br />
** Abant İzzet Baysal Üniversitesi Düzce Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik<br />
Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, DÜZCE<br />
Bu çalışma 1.Congress of the FOHNEU, Brussels, 10 – 12 September 1997’de<br />
Sunulmuştur.<br />
Özet<br />
Günümüzün en önemli sağlık sorunlarından olan viral hepatitler açısından risk grubunda olan<br />
hemşirelerin bu infeksiyonlara yol açan etkenler, bulaşma yolları ve korunma ilkeleri ile ilgili<br />
bilgilerini irdelemeyi amaçlayan bu çalışmada; hemşirelerin bilgi eksiklikleri olduğu ve bunun da<br />
uygulamaya yansıdığı veya yansıyabileceği saptandı. Bunun önlenebilmesi için hizmet içi eğitimin<br />
gerekliliği vurgulandı.<br />
Anahtar Kelimeler: <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong>, Hemşire<br />
Summary<br />
KNOWLEDGE AND PRACTICES OF NURSES ABAUT THE AGENTS OF VIRAL HEPATITIS<br />
<strong>Viral</strong> hepatitis is one of the serious health problems, especially effecting the risk groups including<br />
the nurses. In this study the knowledge of nurses about the agents of viral hepatitis,<br />
transmission routes and preventive measures are not found satisfactory and this problem is<br />
thought to effect their practices. To avoid this; education programmes are recommmended.<br />
Key Words: <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong>is; Nurse<br />
Giriş<br />
<strong>Viral</strong> hepatitler, Hipokrat’tan beri tıbbi kayıtlarda söz edilen, halen tüm dünyada önemini koruyan<br />
infeksiyonlardır. Bugün A, B, C, D, E tipi hepatit virüslerine F, G, GB gibi yenileri eklenmekte ve<br />
alfabe ilerlemektedir. A ve E hepatitleri; özellikle sanitasyon koşullarının bozuk olduğu toplu<br />
yaşanan yerlerde fekal-oral bulaşma sonucu ortaya çıkabilirken; B, C, D hepatitlerinde bulaşma,<br />
özellikle parenteral, vertikal veya cinsel ilişki ile olmaktadır (1,2).<br />
HAV gelişmekte olan ülkelerde, altyapı sorunu çözümlenmemiş bölgelerde endemilere neden<br />
olabilmektedir. Ülkemizde HAV infeksiyonu çocukluk döneminde geçirilen bir hastalık olarak kabul<br />
edilmekte ve üniversite çağına gelmiş öğrencilerin %90’ında Anti-HAV pozitifliği tesbit<br />
edilmektedir. Ortadoğuda %85-97’ye varan Anti-HAV prevalansının, Norveç gibi gelişmiş ülkelerde<br />
%5 olduğu belirtilmektedir (1-3).<br />
HBV infeksiyonu dünyanın bütün ülkeleri için en önemli sağlık sorunlarından biri olmaktadır.<br />
Hastalığın kronikleşme eğilimi, kronik karaciğer hastalıklarına, siroza ve hepatoselüler<br />
karsinomaya neden oluşu dolayısıyla önem kazanmaktadır. HCV de HBV’ye benzer özellikleri<br />
taşıyan diğer bir viral hepatit etkenidir (4-6).<br />
<strong>Viral</strong> hepatitlerin özellikle belli risk grubu altında olan kişileri tehdit ettiği ve bu risk grupları içinde<br />
hekim, hemşire gibi, hastalarla direkt ve yoğun ilişki içinde olan sağlık çalışanlarının yer aldığı
ilinmektedir. Çalışmamız, hepatit açısından risk grubu oluşturan hemşirelerin viral hepatitlere<br />
ilişkin bilgi ve uygulamalarını belirlemek amacıyla Osmangazi Üniversitesi Eğitim, Araştırma ve<br />
Uygulama Hastanesi’nde yapılmıştır.<br />
Gereç ve Yöntem<br />
Araştırma, Osmangazi Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Uygulama Hastanesi’nde yapılmış olup,<br />
üniversite hastanesinde çalışan 375 hemşire araştırmanın evrenini oluşturmuştur. Tesadüfi<br />
örnekleme yöntemi ile seçilen 100 hemşire araştırmanın örneklemini oluşturmuştur.<br />
Çalışma grubunu oluşturan hemşire gruplarına yaş, eğitim, çalışma süresi ve çalıştığı klinikler gibi<br />
bağımsız değişkenleri içeren soruların yanında konuya yönelik literatür bilgisinden yararlanarak<br />
hazırlanan soruları kapsayan anket formu teke tek görüşülerek uygulanmıştır. Hemşirelerin bilgi<br />
ve uygulamalarına yönelik sorulara ayrı ayrı puan verilmiştir. Bilgi puanlarını içeren toplam 12<br />
soru 12 puan üzerinden değerlendirilirken, uygulama sorularından alınan 5 soru 10 puan<br />
üzerinden değerlendirilmiş ve her hemşirenin ayrı ayrı uygulama ve bilgi puanları toplanarak<br />
aritmetik ortalamaları alınmıştır. Elde edilen verilerin değerlendirilmesinde ki-kare ve yüzdelik<br />
testleri kullanılmıştır.<br />
Bulgular<br />
Tablo 1’de araştırmaya katılan hemşirelerin sosyo-demografik özelliklerinin dağılımı verilmiştir.<br />
Buna göre hemşirelerin 59 (% 59)’unun 18-23 yaş arasında olduğu, 46 (%46)’sının ön lisans<br />
mezunu olduğu, 61 (% 61)’inin cerrahi servislerinde görev yaptığı, 51 (% 51)’inin 0-3 yıl arasında<br />
çalıştığı görülmektedir.<br />
Araştırmaya katılan hemşirelerin, "<strong>Viral</strong> hepatit etkenlerinin kaç tipi olduğu"na yönelik sorulan bilgi<br />
sorusuna 44 (% 44)’ünün doğru yanıt verdiği, 66 (% 66)’sının ise eksik veya yanlış cevap verdiği<br />
görülmüştür.<br />
Tablo 2’de, hemşirelerin "<strong>Viral</strong> hepatit etkenlerinin bulaşma yollarının neler olduğu"na yönelik<br />
sorulan bilgi sorularına verdikleri yanıtlarının dağılımı verilmiştir. Buna göre hemşirelerin 84 (%<br />
84)’ü <strong>Hepatit</strong> A virüsünün fekal-oral yolla, 84 (%84)’ü <strong>Hepatit</strong> B virüsünün parenteral yolla, 59<br />
(%59 )’u ise <strong>Hepatit</strong> C virüsünün parenteral yolla sıklıkla bulaştığını belirtmiştir.<br />
<strong>Viral</strong> hepatit etkenlerinin bulaşması konusunda; hemşirelerin 95 (% 95)’i HBV açısından<br />
kendilerini risk altında gördüklerini belirtirken, 68 (%68)’i HCV, 65 (%65)’i ise HAV infeksiyonu<br />
açısından risk altında olduklarını belirtmişlerdir.<br />
Araştırmaya katılan hemşirelerden 36 (%36)’sı hepatitli olduğunu bildikleri bir hasta ile temas<br />
edip etmediklerini sorgulayan soruya olumlu yanıt vermişler, 64 (%64)’ü ise böyle bir hasta ile<br />
karşılaşmadıklarını belirtmişlerdir. 100 hemşireden 45’i HBV’ne ait viral göstergelerini bildiğini<br />
belirtmişler ve bunların 2 (%4.4)’sinde Hbs Ag pozitifliği, 21 (%46.7)’inde Anti HBs pozitifliği<br />
saptanmıştır. Diğer 22 hemşirenin ise tüm göstergeleri negatif bulunmuştur.<br />
Tablo 4’de hemşirelerin aşılanma durumlarını ve aşı tiplerini bilme durumlarının dağılımı<br />
verilmiştir. Buna göre hemşirelerin aşılanma durumlarına bakıldığında 21 (%21.0) kişinin<br />
aşılanmış olduğunu, 79 kişinin (%79. 0) ise aşılanmamış olduğu saptanmıştır. Aşı tiplerini ise<br />
hemşirelerin %80’nin bildiği görülmektedir.<br />
Tablo 5’de hemşirelerin viral hepatitlerden korunmaya yönelik verdikleri bilgilerin dağılımı<br />
verilmiştir. Buna göre hemşirelerin 32 (%40)’si aşılanma, 9 (%11)’u immünglobulin ile<br />
bağışlanma, 23 (%28.8)’ü eldiven giyme, 16 (%20)’sı antiseptik solüsyon kullanma ve el<br />
yıkamanın korunmada önemli olduğunu belirtmişlerdir.
Tablo 6’da hemşirelerin viral hepatitlere ilişkin bilgi ve uygulamalarının dağılımı verilmiştir. Buna<br />
göre hemşirelerin 17 (%42.5)’sinin bilgi ve uygulama puanları yüksek çıkarken, 53 (%88.4)’ünün<br />
hem bilgi hem uygulama puanları düşük çıkmıştır. Aradaki fark istatiksel açıdan da önemli<br />
bulunmuştur. (x_= 10.88, SD=1, P
36’sı hepatitli olduğunu bildikleri hasta ile temastan söz ederken, çoğunun HBV göstergelerini<br />
tespit için serolojik test yaptırmadıkları, dolayısıyla risk altında olmalarına ve bunu bilmelerine<br />
karşın immünite durumları hakkında bilgileri olmadığı görülmektedir.<br />
Çalışmamızda, hemşirelerin aşılanma durumları ile aşı tiplerini bilme durumlarının incelendiğinde<br />
% 21’inin aşılanmış olduğunu, % 79’unun ise aşılanmamış olduğu dikkat çekmektedir. Köksal ve<br />
arkadaşları(5) sağlık çalışanlarının viral hepatite karşı aşılanmaya ilişkin bilgi ve tutumlarını<br />
belirlemeye yönelik yaptıkları çalışmada, sağlık çalışanlarının % 21. 8’inin hepatit aşısı<br />
yaptırmasına karşın, %78.2’sinin aşı olmadıklarını belirlemişlerdir. Bu bulgu bizim araştırmamızın<br />
sonuçlarını destekler niteliktedir.<br />
Köksal ve ark (5) aynı çalışmasında, hepatit aşısı olup olmama durumlarının meslek gruplarına<br />
göre dağılımlarını incelediğinde hekimlerin % 35, hemşire ve ebelerin %22.5, laborantların %10<br />
ve Tıp Fakültesi öğrencilerinin ise % 6 oranında aşılandığı gösterilmiştir.<br />
Çalışmamızda, viral hepatitlerden korunmaya yönelik verdikleri bilgilerin dağılımı incelendiğinde<br />
hemşirelerin 32 (% 40)’si aşılanma, 9 (% 11)’u immünglobulin ile bağışıklanma, 23 (%28.8)’ü<br />
eldiven giyme, 16 (% 20)’sı antiseptik solüsyon kullanma ve el yıkamanın korunmada önemli<br />
olduğunu belirtmişlerdir.<br />
<strong>Viral</strong> hepatitlerden korunmada aşı ve/veya immünglobulin uygulanması yapılabilmektedir. <strong>Hepatit</strong><br />
A virüsüne maruz kalma öncesinde ya da inkübasyon sürecinde immünglobulin verildiğinde<br />
koruyuculuk sağlandığı kanıtlanmıştır. 1991’den beri Avrupa’da ruhsatlandırılarak kullanıma uygun<br />
hale getirilen <strong>Hepatit</strong> A aşısının son yıllarda ülkemizde kullanımı yaygınlaşmıştır. Aşı, 2 yaşın<br />
üzerindeki çocuklara 1 ay ara ile 2 doz ve 6 –12 ay sonra rapel doz yapılırsa 20 yıla kadar süren<br />
bir bağışıklanma sağlayabilmektedir. Endemi riski yüksek yerleşim birimlerinde hastalanmamış<br />
bağışık olmayan çocuklar için 0.20-0.06 ml./kg. şeklinde immünglobulinin uygulanması<br />
önerilmektedir. (2,12).<br />
<strong>Hepatit</strong> B aşısının %95 oranında koruyucu olduğu bilinmekte olup, bu koruyuculuğun en az 5 yıl<br />
devam ettiği belirtilmektedir. HBV aşısı yaklaşık 10 yıldan beri yaygın olarak kullanılmakta ise de<br />
son yıllarda tüm dünyada bebeklerin aşılanması ile HBV infeksiyonunun kontrol altına alınabileceği<br />
düşünüldüğünden günümüzde çocukluk çağı aşıları içinde yer alma eğilimi göstermektedir. Aşının,<br />
doğumu izleyen 1. ay içinde ilk doz birer ay ara ile 2. doz ve 6. ayda 3 doz şeklinde uygulanması<br />
ve 2-4 yıl sonra rapel yapılması önerilmektedir. <strong>Hepatit</strong> D virüsüne karşı özel bir aşı<br />
bulunmamakta; <strong>Hepatit</strong> B’ye karşı aşılanma kişiyi delta hepatitine karşı da korumaktadır(1,2,6).<br />
HCV infeksiyonunun önlenmesinde immünglobulinin etkinliği net olarak gösterilmemiş, hatta bazı<br />
immünglobulin ürünleri ile HCV geçişi olduğu gösterilmiştir. HEV’na karşı geliştirilmiş bir aşı<br />
preparatı da bulunmamaktadır. (2,12).<br />
HAV’nun, 400C de aylarca , 500C de 60 dakika ve PH 3’de dayanıklı olup, 1: 4000 formulinde 72<br />
saatte 1 mg klor etkisinde 30 dakikada 1000C kaynatmayla 5-20 dakikada inaktive olduğu<br />
bilinmektedir. Virüsün bu özelliklerinden yararlanarak risk gruplarının ve sağlık çalışanlarının<br />
kendilerini koruyabilmesi mümkündür. HAV ve HEV gibi virüslere karşı için en etkin korunma<br />
kişilerin hijyen ve asepsi ilkelerine uyması ve el yıkama alışkanlığının kazanılması ile olacaktır(1-3).<br />
<strong>Hepatit</strong> B virüsünün, 200C’de 20 yıldan fazla dayanıklı olduğu, bu nedenle dondurma çözme<br />
plazma fraksinasyon gibi işlemlerde dayanıklı olduğu bilinmektedir. 600C nin üzerinde ısıya<br />
dayanıklı olmayan HBV’nun 1000C 10 dakikalık işlemlerle infektivitesinin bozulduğu; ancak<br />
antijenitesinin etkilenmediği belirtilmektedir. HBV asit pH 2.4 ortamlarda 6 saat stabil<br />
kalabilmektedir. HBV taşıyıcılarının kullandıkları aletler yarım saat %0.5’lik çamaşır suyunda<br />
bırakılırsa ya da 1000C de 10 dakika kaynatılırsa ya da sodyumloril sülfatlı deterjanla muamele<br />
edilirse virüsün yok edilmesi mümkün olacaktır. HBV taşıyıcılarının kanı ve diğer vücut sıvıları ile<br />
bulaşmış yüzeylerin %10 çamaşır suyu silinmesi korumada önemlidir. <strong>Hepatit</strong> B virüsünden<br />
korunma için geçerli tüm koşullar diğer parenteral yolla bulaşan hepatit etkenleri için de<br />
geçerlidir. Ayrıca hepatitli hastaların kan ve vücut sıvıları ile temas durumunda sağlık<br />
çalışanlarının mutlaka eldiven giymesi ve el yıkama davranışı geliştirmeleri önerilmektedir (1-3 ).<br />
Araştırmamızda elde edilen sonuçlarımıza göre, hemşirelerin bilgi ve uygulamalarının dağılımı<br />
incelendiğinde hemşirelerin 17 (%42.5)’sinin bilgi ve uygulama puanlarının yüksek olduğu, 53<br />
(%88.4)’ünün hem bilgi hem uygulama puanları düşük olduğu belirlenmiştir. Aradaki fark
istatiksel açıdan da önemli bulunmuştur. (x2= 10.88, SD=1, P
FARKLI HEPATİT B AŞILARININ<br />
SEROKONVERSİYON ORANLARININ<br />
KARŞILAŞTIRILMASI<br />
Yunus GÜRBÜZ*, Ediz TÜTÜNCÜ*, Güven ÇELEBİ*, Rüçhan TÜRKYILMAZ*<br />
SSK Ankara Eğitim Hastanesi<br />
Özet<br />
Bu çalışmada farklı ticari markaların ve aynı kişide farklı aşı kullanımının serokonversiyon<br />
oranlarına etkisi araştırılmıştır. HBsAg(+) kişilerin aile bireyleri, sağlık personeli, taşıyıcı anneden<br />
doğan bebekler gibi risk grubuna giren ve hepatit B’ye karşı aşı programına dahil edilen 666<br />
kişinin immün yanıtı retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Bu grubun %89,2’sinde klasik aşılama<br />
programıyla koruyucu antikor titresi elde edilirken; serolojik yanıt kadınlarda ve kırk yaşın altında<br />
daha iyi bulundu. Kullanılan üç farklı marka aşı ile de benzer serokonversiyon oranları elde edildi.<br />
Aşılama programında farklı markaların birbirlerinin yerine kullanımının yanıtı olumsuz yönde<br />
etkilemediği saptandı.<br />
Anahtar Kelimeler: <strong>Hepatit</strong> B, Aşı, Serolojik Yanıt, Engerix B, GenHevac B, Hepavax B.<br />
Summary<br />
COMPARISON OF SEROCONVERTATION RATES OF DIFFERENT HBV VACCINES<br />
In this study, seroconvertion rates of three different HBV vaccines were compared. 666 vaccinees<br />
were consisted of the relatives of HBV carriers, healthcare workers and newborns delivered from<br />
carrier mothers. Seroconvertion of antiHBs in this high risk group were 89,2 % after 3 doses of<br />
HBV vaccine. Serologic response was higher in women and under 40 years of age.<br />
Seroconvertion rates of different brand names of HBV vaccine were found to be similar. Also it is<br />
found that different brand names of vaccines could be used one after the other in the same<br />
vaccination schedule.<br />
Key Words : <strong>Hepatit</strong>is B, Vaccine, Serologicresponse, Engerix B, GenHevac B, Hepavax B.<br />
Giriş<br />
Kronik hepatit, siroz ve hepatosellüler karsinomaya yol açabilen hepatit B virüs (HBV) enfeksiyonu<br />
bütün dünyada önemli bir sağlık problemidir (1). Ülkemizde yapılan değişik çalışmalarda % 3,4-<br />
% 23 oranları arasında HBV taşıyıcılığı bildirilmiş olup, taşıyıcılık havuzundaki olguların % 45-<br />
78’inden perinatal bulaş sorumludur (2-4). Yaşamın erken döneminde alınan enfeksiyonun, erişkin<br />
yaştakilerden daha çok kronikleştiği gösterilmiştir (5). <strong>Hepatit</strong> B’ye karşı uygulanan aşı yeni<br />
enfeksiyonların çıkmasına ve enfeksiyon komplikasyonlarına engel olur. Ülkemizde halen<br />
rekombinan teknikle üretilen farklı ticari markalı aşılar ithal edilip kullanılmaktadır. Sosyal<br />
Sigortalar Kurumunun ucuz ilaç satın alma politikası nedeniyle zaman içinde farklı aşılar satın<br />
alınmakta, bazı durumlarda aynı kişiye farklı aşı kullanımı söz konusu olmaktadır. Kliniğimizde<br />
yaptığımız bu çalışmada farklı ticari markaların ve aynı kişide farklı aşı kullanımının<br />
serokonversiyon oranlarına etkisini araştırdık.<br />
Gereç ve Yöntem
Bu çalışmada SSK Ankara Eğitim Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniğine<br />
başvuran, HBsAg(+) kişilerin aile bireyleri, sağlık personeli, taşıyıcı anneden doğan bebekler gibi<br />
risk grubuna giren ve hepatit B’ye karşı aşı programına dahil edilen 666 kişinin immün yanıtı<br />
retrospektif olarak değerlendirildi. Diabetes mellitus, kronik böbrek yetmezliği, malignite gibi<br />
immün sistemi baskılanmış kişiler risk grubu olarak aşılandı ancak değerlendirmeye alınmadı.<br />
Ayrıca gebelerde aşının güvenilirliği tam bilinmediğinden gebelere aşı uygulanmadı. Çalışmaya<br />
alınan kişilerin 244’ü erkek, 422’si kadın ve ortalama yaş 21,06 ± 13,45 idi. Aşılananların HBsAg<br />
ve AntiHBs’leri negatif olup daha önce HBV aşısı uygulanmamıştı. Aşı programlarında üç farklı aşı<br />
kullanıldı; Engerix B (SmithKline Beecham), GenHevac B (Pasteur Merieux) ve Hepavax B ( Green<br />
Cross-Onco). Aşı 0., 1. ve 6. aylarda 20 mg’lık dozlar halinde deltoid kas içine uygulandı. Her bir<br />
vizitte aşılanan tüm kişilerin aşı olmasına engel bir rahatsızlığı olup olmadığı ve HBV ile temas<br />
durumu araştırıldı. Aşı şemasında sapma olanlar çalışmaya alınmadı. Aşı şeması tamamlandıktan 1<br />
ay sonra AntiHBs’ye bakıldı. AntiHBs tayininde standart ELİSA (Wellcozyme antiHBs, Murex)<br />
yöntemi kullanıldı. Koruyucu titre olarak 10 mIU/ml ölçü alındı. İstatistiksel değerlendirme SPSS<br />
for Windows paket programı kullanılarak yapıldı.<br />
Bulgular<br />
Toplam 666 kişiye üç doz aşı uygulandı. Aşı iyi tolere edildi ve ciddi yan etkiye rastlanmadı. Üç<br />
doz aşı alan infant, çocuk ve erişkinlerin % 60-95’inde koruyucu düzeyde AntiHBs pozitifliği ortaya<br />
çıktı. İmmün sistemi sağlam bu kişilerin yaklaşık % 10,8’inde klasik hepatit B aşılama programıyla<br />
koruyucu antikor titresi elde edilemedi. Serolojik yanıt kadınlarda (% 91,2) , erkeklerden (%<br />
85,7) daha iyi idi ve istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p0,05) (Tablo 4).<br />
Tartışma<br />
Bu çalışmada saptanan serokonversiyon oranları, daha önce rekombinan aşılarla yapılan<br />
çalışmalara benzer bulundu (6,8). Kadınlarda serokonversiyon oranı anlamlı bir şekilde yüksekti<br />
(p0,05). Daha önce belirtildiği gibi ülkemiz HBV enfeksiyonu yönünden orta derecede endemi<br />
göstermektedir. Ülkemizde bugün için uygulanan korunma stratejisi tüm yenidoğanların<br />
aşılanması ve erişkin yaşta risk gruplarının aşılanması şeklindedir. Fakat biz bu iki grubun yanısıra<br />
okul çağındaki genç erişkinlerin rutin aşılama programına alınmasının, HBV prevalansını aşağı<br />
çekmede gerekli olduğu kanısındayız. Bu çalışmamızda aşılama programına alınanların %10,8’inde<br />
antiHBs serokonversiyonu gelişmediği görülmüştür. Pre S, pre S1 ve Pre S2 içeren aşıların<br />
kullanımıyla bu serokonversiyon oranlarını artırmak mümkün olabilir.<br />
KAYNAKLAR<br />
1. Progress in the control of viral hepatitis. Memarandum from a Who Meeting.<br />
Bull.WHO 1998, 66; 443.<br />
2. Özgüven Ö, Sebik F, Bayat AH: Ege bölgesinde sağlıklı erişkin popülasyonunda<br />
hepatitis B yüzey antijeni (HBsAg) sıklığı. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
<strong>Dergisi</strong> 1984,23;169..<br />
3. Arıoğul S: Kan donörlerinde HBsAg prevalansı. Infek Derg, 1987,1;289-290<br />
4. Ertuğrul N, Apaydın N, Çağatay M, Gürbüz Y, Türkyılmaz R. <strong>Hepatit</strong> B
virüsünün aile içi yayılımı. İkinci Ulusal <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> Sempozyumu, Ankara,<br />
Türkiye. 4-3 Kasım 1994, Abs. No: B14<br />
5. Chang MH, Chen DS, Hsu HC, Hsu HY, Lee CY. Maternal transmission of<br />
hepatitis B virus in childhood hepatocelluler carcinoma. Cancer 1989, 64;<br />
2377-80.<br />
6. Zimmerman R.K, M.D, MPH; Ruben F.L, M.D; Ahwesh E.L, M.A. <strong>Hepatit</strong>is B<br />
virus infection, hepatitis B vaccine, and hepatitis B immune globulin. The<br />
Journal of Family Practice, vol. 45, no.4 (oct), 1997, 295-315.<br />
7. Gellin BG, Greenberg RN, Hart RH, et al. Immunogenecity of two doses of<br />
yeast recombinant hepatitis B vaccine in healty older adults. The Journal of<br />
Infectious Disease, 1997, 175;1494-7.<br />
8. Dienstag JL, Werner BG , Polk BF, et al. <strong>Hepatit</strong>is B vaccine in healthcare<br />
personnel : Safety, immunogenecity, and indicators of efficacy . Ann Intern<br />
Med, 1984, 101;34-40.<br />
9. Yerushalmi B., Raz R., Blondheim et al. Safety and immunogenicity of a noval<br />
mammalian cell-derived recombinant hepatitis B vaccine containing Pre-S1<br />
and Pre-S2 antigens in neonates. Pediatr Infect Dis J, 1997, 16; 587-92
SAMSUN İL MERKEZİNDE HEPATİT B<br />
İNFEKSİYONU SEROPREVALANSI<br />
Yrd.Doç.Dr.Cihad DÜNDAR*, Uz.Dr.Hasan HAMZAÇEBİ**, Dr.Murat TOPBAŞ*,<br />
Dr.Hakan GÜNDÜZ**, Prof.Dr.Yıldız PEKŞEN*<br />
* Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı<br />
** Samsun Bölge Hıfzısıhha Enstitüsü Müdürlüğü<br />
VI. Ulusal Halk Sağlığı Günleri’nde (6-9 Ekim 1999-MALATYA) bildiri olarak<br />
sunulmuştur.<br />
Özet<br />
Dünyanın tüm ülkeleri için en önemli sağlık problemlerinden biri olan viral hepatitlerden<br />
kronikleşme özelliği olan iki virüsten <strong>Hepatit</strong> B’nin 450 milyon, <strong>Hepatit</strong> C’nin 100 milyon kadar<br />
taşıyıcısı olduğu tahmin edilmektedir. Diğer virüslerin de eklenmesiyle akut ve kronik hepatitler ve<br />
onların sekelleri nedeniyle viral hepatitler topluma dev ekonomik maliyetler getirmekte ve sağlık<br />
yönetimleri için çözümlenmesi en güç sorunlardan biri olarak ortaya çıkmaktadırlar.<br />
Kesitsel nitelikteki bu araştırma, Samsun ili merkez ilçesinde ikamet eden 15 yaş üzeri nüfustan,<br />
30 küme örneklem yöntemi ile belirlenen 420 erişkin birey üzerinde yapılmıştır. Kişilerin<br />
epidemiyolojik bilgileri, yüz yüze uygulanan anket formları ile toplanmış; alınan kan örneklerinde<br />
ELISA yöntemi ile HBsAg, Anti HBs, Anti HBc Total araştırılmıştır.<br />
Çalışma grubundan elde edilen seropozitiflik oranları HBsAg için % 3.1, Anti HBs için % 23.6 ve<br />
Anti HBc için % 35.7’dir. Nüfusun % 17.6’sının infeksiyonu geçirmek suretiyle bağışık olduğu, %<br />
6.0’nın aşı ile bağışık olduğu, % 15.0’inin izole anti HBc pozitifliği bulunduğu; yaş gruplarına göre<br />
HBV ile karşılaşma durumları değerlendirildiğinde, yaş arttıkça karşılaşmanın azaldığı, taşıyıcı ve<br />
kronikleşmenin orta yaş grubunda fazla olduğu saptanmıştır. Cinsiyete göre HBV ile karşılaşma<br />
durumu istatistiksel farklılık göstermezken, yaş grupları arasında anlamlı fark bulunmuştur<br />
(X2=14.95, p
Key Words: <strong>Hepatit</strong>is B, Seroprevalance<br />
Giriş<br />
<strong>Viral</strong> hepatitler, özelleşmiş klinik, biyokimyasal, immünoserolojik ve histomorfolojik bulgularının<br />
başlıca kaynağını karaciğer hücre nekrozu ile inflamasyonunun ve etken virüsün niteliklerinin<br />
oluşturduğu sistemik virüs infeksiyonlarıdır. <strong>Viral</strong> hepatit tablosundan sorumlu 6 adet (A, B, C, D,<br />
E, G) etken tanımlanmıştır. Dünyanın tüm ülkeleri için en önemli sağlık problemlerinden biri olan<br />
viral hepatitlerden kronikleşme özelliği olan iki virüsten <strong>Hepatit</strong> B’nin 450 milyon, <strong>Hepatit</strong> C’nin<br />
100 milyon kadar taşıyıcısı olduğu tahmin edilmektedir. Yine bu iki virüsün dünyada ölüm<br />
nedenlerinin ilk 10’u içerisine giren hepatosellüler karsinoma ile ilişkili oldukları bilinmektedir.<br />
Diğer virüslerin de eklenmesiyle akut ve kronik hepatitler ve onların sekelleri nedeniyle viral<br />
hepatitler topluma dev ekonomik maliyetler getirmekte ve sağlık yönetimleri için çözümlenmesi en<br />
güç sorunlardan biri olarak ortaya çıkmaktadırlar (1).<br />
Tek önemli rezervuarı insan olan <strong>Hepatit</strong> B virüsü (HBV)’nün yayılmasında taşıyıcılık kavramı<br />
oldukça önemlidir. 4 ana bulaşma paterni vardır: İnfekte kan ya da vücut salgıları ile parenteral<br />
temas (perkutan), cinsel temas, infekte anneden yeni doğana bulaşma (perinatal-vertikal), infekte<br />
kişilerle cinsellik içermeyen yakın temas (horizontal) (2).<br />
Türkiye <strong>Hepatit</strong> B prevalansı yönünden orta endemisite grubuna girmektedir ve normal toplumda<br />
toplam seropozitiflik oranı (HBsAg + Anti-HBs) % 26.2-68.8’dir. Bu verilere bakıldığında<br />
ülkemizde en azından her üç kişiden birinin HBV ile infekte olduğu görülmektedir (3).<br />
HBV infeksiyonu geçirenlerin yaklaşık % 5-12’si asemptomatik taşıyıcı durumuna gelmektedir.<br />
Asemptomatik taşıyıcılar kuşkusuz toplum sağlığı için çok önemli olduğundan, bunların erken<br />
devrede saptanması, izlenmesi, temas edenlere aşı ve immünglobülin uygulanmasına karar verme<br />
gibi durumlar için serolojik göstergelerin araştırılmasına gereksinim vardır (4).<br />
Bu çalışmada Samsun ili merkez ilçe populasyonunda hepatit B seroprevalansının saptanması<br />
amaçlanmıştır.<br />
Gereç ve Yöntem<br />
Kesitsel nitelikteki bu araştırma, 15.2.1999-20.3.1999 tarihleri arasında Samsun ili merkez<br />
ilçesinde ikamet eden 15 yaş üzeri nüfustan, sağlık evleri baz alınarak 30 küme örneklem yöntemi<br />
ile belirlenen 420 erişkin birey üzerinde yapılmıştır. 15-19, 20-29, 30-39, 40-49, 50-59, 60-69 ve<br />
70 yaş üzeri olmak üzere yedi adet yaş bandı belirlenmiş ve her bir kümede, her yaş bandından<br />
eşit sayıda kadın ve erkeğin örneğe alınması sağlanmıştır. Kişilerin epidemiyolojik bilgileri, yüz<br />
yüze uygulanan anket formları ile toplanmış; gerek anketlerin uygulanması, gerekse kan<br />
örneklerinin alınması intern hekimlerce gerçekleştirilmiştir.<br />
HBV infeksiyonu ile karşılaşıp, karşılaşmadıklarının belirlenmesi amacıyla çalışmaya katılan<br />
bireylerin tümünden alınan kan örnekleri, serumları ayrıldıktan sonra çalışma gününe dek -70°C’<br />
de saklanmış, saha çalışması bitiminde ELISA yöntemi ile HBsAg, Anti HBs, Anti HBc Total<br />
araştırılmıştır. Laboratuvar testlerinin tamamı Samsun Bölge Hıfzısıhha Enstitüsü Mikrobiyoloji<br />
laboratuvarında yapılmış ve tüm HBV göstergeleri için General Biologicals Corp.® Marka kitler ve<br />
C040040 model TKA otomatik ELISA analizörü® kullanılmıştır.<br />
HBV göstergeleri yorumlanırken, Tablo 1’ de sunulan kombinasyonlara göre değerlendirme<br />
yapılmıştır (5).<br />
Bulgular<br />
Araştırma kapsamına alınan 210 (% 50)’u kadın, 210 (% 50)’u erkek toplam 420 bireyin yaş<br />
ortalaması kadınlarda 43.7±1.3 yıl erkeklerde ise 44.2±1.4 yıldır. Cinse göre yaş ortalamaları<br />
arasında istatistiksel bir fark bulunmamaktadır (t=0.27, p>0.05). Çalışma grubundan elde edilen
seropozitiflik oranları HBsAg için % 3.1, Anti HBs için % 23.6 ve Anti HBc için % 35.7 olup, Tablo<br />
2’ de sunulmuştur.<br />
Çalışma grubunun yukarıda belirtilen dört parametreye göre Tablo 1’de belirtilen yorumlama<br />
esasları doğrultusunda HBV ile karşılaşma durumları değerlendirildiğinde; populasyonun %<br />
58.3’ünün etkenle hiç karşılaşmadığı, % 3.1’nin taşıyıcı/kronik olduğu, % 17.6’sının infeksiyonu<br />
geçirmek suretiyle bağışık olduğu, % 6.0’sının aşı ile bağışık olduğu, % 15.0’inin izole anti HBc<br />
pozitifliği bulunduğu tespit edilmiştir. Serum HBV göstergelerine göre çalışma grubunun dağılımı<br />
Tablo 3’ de sunulmuştur.<br />
Yaş gruplarına göre HBV ile karşılaşma durumları değerlendirildiğinde; yaş arttıkça karşılaşmanın<br />
azaldığı, taşıyıcı ve kronikleşmenin orta yaş grubunda fazla olduğu, infeksiyon geçirerek elde<br />
edilen bağışıklığın ilerleyen yaşlarda daha az olduğu, aşılı birey oranının her yaş grubunda düşük<br />
olduğu ve izole anti HBc pozitifliğinin orta yaşlarda yüksek olduğu gözlenmiştir (Tablo 4). Yaş<br />
gruplarına göre HBV ile hiç karşılaşmama durumu istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermiştir<br />
(X2=14.95, p0.05).<br />
Tartışma<br />
Samsun il merkezini temsil eden araştırma grubunda seropozitiflik oranları HBsAg için % 3.1, Anti<br />
HBs için % 23.6 olmak üzere toplam seropozitiflik % 26.7 olarak tespit edilmiştir. Mıstık R. Ve<br />
Balık İ.’ nin (6) yaptığı bir meta analiz çalışmasında; Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde yapılan değişik<br />
çalışmalarda elde edilen HBsAg ve Anti HBs seropozitiflik oranları ortalama olarak sırasıyla % 6.1<br />
ve % 34.6 olarak verilmiştir. Toplam seropozitiflik oranı ise Türkiye ortalamasının alt sınırına denk<br />
düşmektedir (3). Samsun ili verilerinin Türkiye ortalamasından daha aşağıda oluşu, genellikle HBV<br />
seropozitifliği araştırmalarının hastane personeli, hastaneye başvuranlar, askerler ve kan donörleri<br />
üzerinde yapılmış olmasıyla açıklanabilir. Bu bireyler HBV infeksiyonları için risk grubu içinde yer<br />
almakta ve ortalamayı yükseltmektedirler. Ayrıca kullanılan laboratuvar yönteminin farklılığı da<br />
araştırma sonuçlarını etkilemektedir. Anti HBc seropozitifliği oranı ise % 35.7 olup, Elazığ ilinde<br />
yapılmış bir saha araştırmasında elde edilen % 34.3’lük ve Türkiye’nin değişik yörelerinde yapılmış<br />
hastane çalışanları üzerindeki araştırmalardan elde edilen % 23.1-% 53.8 arasında değişen<br />
oranlarla uyumluluk göstermektedir (7,8).<br />
HBV ile karşılaşma durumları değerlendirildiğinde; populasyonun % 58.3’ünün etkenle hiç<br />
karşılaşmadığı saptanmıştır. Ülkemizde yapılmış değişik çalışmalarda HBV ile karşılaşmamışların<br />
oranının % 26.0-% 51.8 arasında değiştiği göz önüne alınırsa, Samsun ili bu oran ile HBV<br />
infeksiyonu açısından göreceli olarak iyi bir noktadadır (9).<br />
Anti HBs ve Anti HBc pozitifliği bulunan 74 kişi (% 17.6) infeksiyonu geçirmek suretiyle bağışıklık<br />
kazanmıştır. Hastane personelleri üzerinde yapılan araştırmalarda bu oran % 19.4 - % 22.3<br />
olarak belirtilmektedir ve çalışmamız verileri ile uyum göstermektedir (10,11).<br />
Araştırmaya alınanlardan 25 (% 6.0)’inin aşılı olduğu görülmekle birlikte, ülke genelinde bu oranı<br />
kıyaslayacak veri bulunamamıştır.<br />
İzole anti HBc pozitifliği olan 63 (% 15.0) olgu saptanmıştır. Çeşitli araştırmalarda %2 ile % 12<br />
arasında ve orta-yüksek endemisiteye sahip bölgelerde daha sık görüldüğü tespit edilen izole Anti<br />
HBc pozitifliğinin; yanlış pozitiflik, düşük düzeyde taşıyıcılık, anti HBs oluşmaması veya zamanla<br />
kaybolması, pasif transfer, pencere dönemi ve immün yanıt bozukluğu gibi çeşitli sebepleri vardır<br />
(12). Epidemiyolojik açıdan önemi ise bu bireylerin bir kısmının taşıyıcı olma riski bulunmasıdır. Bu<br />
nedenle HBV aşısı yaparak ya da Anti HBcIgM, Aminotransferaz ve HBV-DNA ölçümleri yaparak<br />
diğer pozitiflik sebeplerinin ekarte edilmesi gerekmektedir (13).<br />
HBV ile karşılaşma durumu yaş gruplarına göre değerlendirildiğinde; 30 yaştan sonra<br />
taşıyıcı/kronik olma ve izole anti HBc pozitifliğinin arttığı, 70 yaştan sonra ise azaldığı<br />
görülmektedir. 70 yaş üzeri gruba ait değerler göz ardı edildiğinde, yaş grupları arasında HBV ile<br />
karşılaşma oranları arasında istatistiksel fark kalmamaktadır (X2=6.8, p>0.05). Bu yaş grubunda
HBV karşılaşan oranı % 25’lere düşmüş durumdadır. Ancak yaş ilerledikçe HBV infeksiyonu ve<br />
diğer sebepler sonrasında gelişen patolojiler nedeniyle doğal seleksiyona uğrayan ileri yaş<br />
grubunun, rölatif olarak HBV ile karşılaşmamış görüntüsü verebileceği hatırlanmalıdır. Ülkemizde<br />
yaş ile HBV karşılaşma durumunu inceleyen bir saha çalışmasında HBsAg seropozitifliğinin yaşla<br />
birlikte arttığı; değişik yaş gruplarında yalnızca HBsAg pozitifliğinin araştırıldığı bir çalışmada ise<br />
çocuk ve gençlerde ortalama % 3.6 seropozitiflik oranına karşılık, 30 yaş civarında % 11.5’e, 70<br />
yaş civarında % 15.2’ye yükseldiği saptanmıştır (7,14).<br />
Cinsler arasında HBV ile karşılaşma durumlarına bakıldığında; her iki cinste de birbirine çok yakın<br />
oranların bulunduğu ve aralarında istatistiksel bir farklılık bulunmadığı saptanmıştır. Ülkemizde<br />
çocuk ve erişkinlerde yapılan HBV seropozitiflik araştırmalarında da cinsiyete göre farklılık<br />
olmadığı belirtilmiştir (4, 7, 15).<br />
Sonuç<br />
Samsun il merkezi popülasyonunda saptanan % 3.1’lik taşıyıcı/kronik prevalansı ülkemizde<br />
yapılan birçok araştırmadan düşük bulunmuştur. Orta endemisite gösteren bir ülkede bu<br />
prevalans, Samsun ili için olumlu bir bulgu olmasına karşılık, Türkiye’de donör ve belirli meslek<br />
gruplarında yapılan çalışmalardan çok, saha araştırmalarına ihtiyaç olduğu açıktır.<br />
Aşılanmış birey oranı tüm araştırma evreninin ancak % 6’sıdır. Ülkenin en az yarı nüfusunun HBV<br />
ile karşılaştığı göz önüne alındığında, aşılanmanın ne denli gerekli olduğu bir kez daha<br />
vurgulanmış olmaktadır. Bu nedenle Sağlık Bakanlığı’nın HBV aşısını bebeklik dönemi aşı<br />
programına almış olması sevindiricidir, ancak erişkin popülasyonun da bu konuda bilinçlendirilmesi<br />
ve özendirilmesi gerekmektedir.<br />
İzole Anti-HBc Total pozitifliğinin HBsAg pozitifliğine oranla beş kat yüksek olması, viral hepatitin<br />
serolojik tanısında tek başına HBsAg bakılarak yapılan değerlendirmelerin ne denli yanıltıcı<br />
olduğunu göstermektedir. Unutulmaması gereken nokta, izole Anti HBc Total pozitif olguların<br />
içinde HBV DNA’sı pozitif olan ve bulaştırıcı olma olasılığı taşıyan kişilerin bulunma riski olduğudur.<br />
KAYNAKLAR<br />
1- Yenen OŞ. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong>ler. Topçu AW, Söyletir G, Doğanay M (eds.) İnfeksiyon<br />
Hastalıkları. 1. Baskı, s.641-700, 1996, Nobel Tıp Kitabevleri, İstanbul.<br />
2- Taşyaran MA. Epidemiyoloji. Kılıçturgay K. (ed.) <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong>’98. 1. Baskı, s.<br />
94-100, 1998, <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong>le Savaşım Derneği, İstanbul.<br />
3- Badur S. Ülkemizde viral hepatitlerin durumu. Kılıçturgay K. (ed.) <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong>’94.<br />
1. Baskı, s. 15-37, 1994, <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong>le Savaşım Derneği, İstanbul.<br />
4- Taşyaran MA, Akdağ R, Akyüz M ve ark. Erzurum bölgesi çocuklarında<br />
parenteral bulaşan hepatit virüslerinin seroprevalansı. Klimik <strong>Dergisi</strong>, 1994,<br />
76-78.<br />
5- Benenson AS. Control of Communicable Disease Manual. 16th edition.<br />
Washinton DC, Apha Publishing Company. 1995;221-227.<br />
6- Mıstık R, Balık İ: Türkiye’de <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong>lerin Epidemiyolojisi, K Kılıçturgay<br />
(ed), <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong>’98, 1. Baskı, s.10-39, 1998, <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong>le Savaşım<br />
Derneği, İstanbul.<br />
7- Akbulut A, Kılıç SS, Felek S ve ark. Elazığ İli ve Yöresinde <strong>Hepatit</strong> B<br />
Prevalansının Araştırılması. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> <strong>Dergisi</strong>, 1995;1:29-33.<br />
8- Otkun M, Akata F, Uzun C ve ark. Trakya Üniversitesi Eğitim Araştırma<br />
Hastanesi çalışanlarında <strong>Hepatit</strong> B virüsü infeksiyonu prevalansı. Klimik<br />
<strong>Dergisi</strong>, 1994; 76-78.<br />
9- Berktaş M, Dalkılıç AE, Yavuz MT ve ark. Y.Y.Ü. Tıp Fakültesi Araştırma<br />
Hastanesi personelinde <strong>Hepatit</strong> B seroprevalansı. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> <strong>Dergisi</strong>,<br />
1995;2:87-89.<br />
10- Uysal Ü, Ellidokuz H, Bengü N ve ark. Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi<br />
hemşirelerinin <strong>Hepatit</strong> B yönünden incelenmesi. Tekeli E, Willke A. (eds). Türk
Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Kongre Özet Kitabı, 395, 1997.<br />
11- Sünbül M, Saniç A, Eroğlu C ve ark. Sağlık personelinde <strong>Hepatit</strong> B göstergelerinin<br />
seroprevalansı. Tekeli E, Willke A. (eds). 8. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve<br />
İnfeksiyon Hastalıkları Kongre Özet Kitabı, 427, 1997.<br />
12- Bilgiç A, Erensoy S. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong>lerde alışılagelmişin dışında serolojik profiller.<br />
<strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> <strong>Dergisi</strong>, 1998; 63-70.<br />
13- Sünbül M, Eroğlu C, Barut Ş ve ark. HBsAg ve Anti HBs Negatif, Anti HBc<br />
pozitif olgularda <strong>Hepatit</strong> B aşısına yanıt. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> <strong>Dergisi</strong>, 1999;1:34-36.<br />
14- Turgut H, Kaleli İ, Yalçın AN ve ark. Değişik gruplarda HBsAg olumluluğunun<br />
araştırılması. Tekeli E, Willke A. (eds). 8. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve<br />
İnfeksiyon Hastalıkları Kongre Özet Kitabı, 428, 1997.<br />
15- Pamukçu M, Mutlu G, Yeğin O. Hastane personelinde <strong>Hepatit</strong> B virüs<br />
markerleri prevalansı. İnfeksiyon <strong>Dergisi</strong>, 1990; 4: 149.
ISPARTA’DA DEĞİŞİK YAŞ GRUPLARINDA<br />
HEPATİT B BELİRLEYİCİLERİNİN<br />
SEROPREVALANSI<br />
Mustafa DEMİRCİ*, Buket Cicioğlu ARIDOĞAN*, Pınar TAŞKIN*, Mustafa ARDA*<br />
* Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi, Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji<br />
Anabilim Dalı, ISPARTA<br />
Özet<br />
Isparta yöresinde hepatit B virüs (HBV) belirleyicilerinin seroprevalansını belirlemek amacıyla bu<br />
çalışma planlandı. Hastanemize başvuran ve hepatit ön tanısı almayan hastalarda HBsAg, anti-<br />
HBs, anti-HBc total, anti-HBc IgM, HBeAg ve anti-HBe değerleri belirlendi. HBV markerleri EIA<br />
(Abbott-axsym) yöntemi ile saptandı. HBsAg, anti-HBs, anti-HBc total, anti-HBc IgM, HBeAg ve<br />
anti-HBe pozitifliği sırasıyla 38/1092 (%3.5), 152/1092 (%13.9), 11/1092 (%1.0) ve 2/1092<br />
(%0.2) saptandı. HBsAg pozitif olanlarda %23.7 HBeAg, %76.3 anti-HBe pozitif bulundu.<br />
Anahtar Kelimeler: HBV, seroprevalans<br />
Summary<br />
SEROPREVALANCE OF HEPATITIS B MARKERS IN DIFFERENT AGE GROUPS IN ISPARTA<br />
Our aim was to determine the seroprevalance of hepatitis B virus (HBV) markers in living in<br />
Isparta HBsAg, anti-HBs, Anti-HBc total, anti-HBc IgM, HBeAg and Anti-HBe values were<br />
determined, attending to our hospital and didn’t taken prediagnose of hepatitis with patients.<br />
HBV markers were asayed through EIA (Abbott-axsym) method. HBsAg, anti-HBs, Anti-HBc total,<br />
anti-HBc IgM, were positive in, 38/1092 (3.5%), 152/1092 (13.9%), 11/1092 (1.0%) and 2/1092<br />
(0.2%) study group, respectively. Positive of HBeAg and Anti-HBe 23.7% and 76.3% were found<br />
with HBsAg positive group.<br />
Key words: HBV, seroprevalance<br />
Giriş<br />
<strong>Hepatit</strong> B virüs (HBV) enfeksiyonu, dünyada önemini koruyan sağlık sorunlarından birisidir.<br />
Hastalığın akut formu önemli mortalite ve işgücü kaybına neden olduğu gibi kronik dönemde;<br />
kronik taşıyıcılık, kronik hepatit, siroz ve hepatoselüler karsinoma gibi önemli komplikasyonlara<br />
yol açmaktadır (1-2).<br />
Ülkemizde <strong>Hepatit</strong> B orta derecede endemik (%2-7) olarak bulunmaktadır. Çocukluk döneminde<br />
hastalığa yakalananların %20-90 kronikleşirken, erişkin dönemdekilerin %10-15<br />
kronikleşmektedir. <strong>Hepatit</strong> B perkütan, horizontal, perinatal ve seksüel yollardan<br />
bulaşabilmektedir. Akut hepatitin en önemli bulaşma kaynağı, sağlam görünen HBsAg taşıyıcıları<br />
ile akut <strong>Hepatit</strong> B geçiren hastalardır. Bundan dolayı toplumda, riskli olmayan gruplarda da<br />
seroepidemiyolojik durumun araştırılması gerekmektedir (3-5).<br />
Bölgemizde, HBV belirleyicileri üzerine yeterli çalışma yoktur. Bu çalışmada, Isparta ilinde değişik<br />
yaş gruplarındaki kişilerde HBV belirleyicilerinin, seroprevalansının araştırması amaçlandı.<br />
Gereç ve Yöntem
Araştırmaya 4-78 yaş grubunda 605 kadın ve 487 erkek olmak üzere toplam 1092 kişi alındı.<br />
Isparta ve çevresinde oturan ve hastaneye sarılık dışı nedenlerle başvuran bu kişilerden alınan<br />
kan örneklerinin serumu ayrıldı ve çalışılıncaya kadar 200C saklandı. Alınan kan örneklerinde<br />
mikro-ELISA (Abbott-axsym) yöntemiyle önce HBsAg, anti-HBs, anti-HBc total çalışıldı daha sonra<br />
HBsAg pozitif saptananlarda HBeAg ve anti-HBe, anti-HBc total pozitif sapnananlarda anti-HBc<br />
IgM’den oluşan <strong>Hepatit</strong> B belirleyicileri çalışıldı. Bu belirleyicilerden herhangi birinin pozitifliği<br />
seropozitiflik olarak değerlendirildi. Değerlendirme aşamasında istatistiksel yöntem olarak c2 testi<br />
kullanıldı.<br />
Bulgular<br />
Çalışmaya alınan kişiler arasında, hepatit B serokonversiyon oranı %18.6 olarak saptandı. Bu<br />
oranın yaşla artışı anlamlı değildi (p>0.05). HBsAg pozitiflik oranı %3.5 olarak saptandı. Oran<br />
yaşla artmakla birlikte bu artış da anlamlı değildi (p>0.05). Çalışmada pencere dönemi, eksik<br />
serokonversiyon veya hatalı ölçüm olarak karşımıza çıkan izole anti-HBc total pozitifliği %1.0<br />
olarak saptandı. Anti-HBc IgM pozitifliği sadece iki kişide %0.2 görüldü. Düşük düzeyde bulaştırıcı<br />
olarak kabul edilen, HBsAg pozitiflerde anti-HBe pozitifliği %76.3 olarak saptandı. Yalnız Anti-HBs<br />
pozitifliği 24 kişide, %45.8’i aşılı olmak üzere %2.2 olarak bulundu.<br />
Yaş gruplarına göre <strong>Hepatit</strong> B belirleyicilerinin oranları Tablo 1’de verilmiştir.<br />
Cinsiyete göre seropozitiflik değerlendiriliğinde 605 kadından 106’sında (%17.5), 487 erkekten<br />
97’sinde (%19.9) seropozitiflik saptandı. HBsAg seropozitivitesi erkeklerde % 4.3 iken, kadınlarda<br />
%2.9 olarak saptanmıştır. <strong>Hepatit</strong> B seropozitifliği ve HBsAg pozitifliğinin erkeklerdeki yüksekliği<br />
istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p>0.05).<br />
Tartışma<br />
<strong>Hepatit</strong> B infeksiyonları bütün dünyada yaygın olarak bulunmaktadır. Hastalık kronikleşerek<br />
primer hepatosellüler kanser ve siroz’a neden olabilmektedir. Hastalığın bulaşmasında dört farklı<br />
yol bilinmesine karşın, gelişmekte olan ülkelerde ve ülkemizde infekte kan, tükürük ve seröz<br />
sıvıların defektli cilde bulaşması şeklinde gerçekleşen horizontal bulaşın en önemli bulaş yolu<br />
olduğu sanılmaktadır (3-5).<br />
Yapılan değişik çalışmalar göstermektedir ki, ülkemizde toplumun %20-60 kadarı <strong>Hepatit</strong> B virüsü<br />
ile karşılaşmaktadır (3,4). Yapılan çalışmada, çalışma grubunun %18.6’sında seropozitiflik<br />
saptanmıştır. Bu oran ülkemiz için bildirilen değerlerin altında olmasına karşın 20 yaş ve üstündeki<br />
saptanan serokonversiyon oranları ülkemiz değerlerine yakın olarak saptanmıştır. Bu oran<br />
kadınlarda %17.5 olarak bulunurken erkeklerde %19.9 değerlerinde görülmüştür. Aralarında<br />
istatistiksel bir farkın olmaması da hastalığın cinsiyet farkı gözetmediğini vurgulamaktadır.<br />
Ülkemizde değişik yaş grupları, meslekler ve bölgelerde yapılan çalışmalarda %1.7-19.2<br />
oranlarında HBsAg pozitifliği belirtilmektedir. HBsAg pozitifliği en çok Karadeniz, Doğu ve<br />
Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde görülmektedir (3,6-8,11,12). Çalışmada saptanan oran düşük<br />
olmakla birlikte ülkemiz değerleri ve bölgemizde yapılan çalışmalarla uyumludur. Isparta’da Sözen<br />
ve ark. (13) tarafından kan donörlerinde yapılan bir çalışmada HBsAg pozitifliği %3.7 olarak<br />
saptanmış. Özeren G. (14) ise okul çocuklarında %2.3 oranında pozitiflik saptamıştır. Erişkin ve<br />
çocukları ayrı ayrı araştıran bu iki çalışmada saptanan oranların farklılığı istatistiksel olarak anlamlı<br />
bulunmadı (p>0.05). Bu değerlerde ülkemiz değerleri içinde olmakla birlikte, düşük düzeylerdedir.<br />
Bölgemizde taşıyıcılık oranlarının düşük çıkması kapalı bir toplum olmasından ve sosyoekonomik<br />
düzeyin iyi olmasından kaynaklanabilir. HBsAg seropozitifliği erkeklerde (%4.3) kadınlardan<br />
(%2.9) yüksek saptanmakla birlikte aralarındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır<br />
(p>0.05).<br />
Taşıyıcılarda bulaştırıcılığın düzeyini saptamada klasik belirleyici olan HBeAg ve anti-HBe değerleri<br />
çalışmada araştırılmış, bu değerler, HBsAg pozitiflerde %23.7 HBeAg ve %76.3 anti-HBe pozitifliği<br />
şeklinde bulunmuştur. Anti-HBe’nin yüksek oranda saptanması bölgemizde taşıyıcıların
ulaştırıcılığının düşük düzeylerde olduğunu göstermektedir. Ancak HBsAg pozitif olanlarda viral<br />
replikasyonun bir göstergesi olan HBV DNA bu çalışmada araştırılamamıştır.<br />
Alışılmışın dışında serolojik göstergeler arasında en fazla saptanan izole anti-HBc pozitifliği<br />
çalışmada %1.0 oranlarında saptanmıştır. İzole anti-HBc pozitifliği yapılan çalışmalarda %3 ile<br />
%11.9 arasında değişmektedir. İzole anti-HBc pozitifliği değişik nedenlerden<br />
kaynaklanabilmektedir. Sıklıkla yalancı pozitiflik, akut <strong>Hepatit</strong> B infeksiyonlarında pencere<br />
döneminde, genetik olarak HBV’nin diğer antijenlerine karşı antikor oluşumunun yetersizliği, Anti-<br />
HBs’nin zaman içinde kaybolması, immünsüprese hastaların azalmış immün yanıtı ve HBcAg ile<br />
benzer antijenik özellik taşıyan virüslerin (<strong>Hepatit</strong> C virüsü gibi) infeksiyonunda saptanabilir (15).<br />
Anti-HBc pozitifliğinin bu grupta etiyolojisini araştırdığımızda, 4 kişide sarılık geçirme öyküsü, 2<br />
kişide pencere dönemi, 1 kişide kronik renal yetmezlik saptanmıştır. 4 olguda özellik<br />
saptanamamıştır.<br />
Aşılama kampanyaları ile dünyada olduğu gibi ülkemizde de anti-HBs pozitifliğinin yükseleceği<br />
bilinmektedir. Çalışmada saptanan oran henüz bölgemizde aşı yaptırma bilinçlenmesinin istenen<br />
düzeyde olmadığını göstermektedir. Dünya Sağlık Örgütü tüm ülkelere 1997 yılına kadar hepatit B<br />
aşısını ulusal aşılama programlarına dahil etmeleri çağrısında bulunmuş ve ülkemizde Sağlık<br />
Bakanlığı 1998 sonbaharından itibaren yeni doğan dönemini aşılamaya başlamıştır (8,9). Bu<br />
çalışmalar özenle yürütülür ise yararları en kısa sürede görülecektir. Yaklaşık 3 000 000 HBV<br />
taşıyıcısı bulunan ülkemizde, taşıyıcıların saptanması ve bunların aile bireylerinin aşılanması<br />
yanısıra, diğer risk altındaki grupların da aşılanması gereklidir. Bu enfeksiyon hastalığının<br />
yayılmasını, önemli düzeyde engelleyecek olan aşılama politikalarının özenle yürütülmesi<br />
gerekmektedir.<br />
KAYNAKLAR<br />
Hsu. HH, Feinstome SM, Hoofnagle JH. Acute <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong>is. In: Mandel GL, Bennet JE, Dolin R,<br />
eds. Principles and Practice of infectious diseases. p: 1136-1153, 1995. Churchill Livingstone,<br />
New York.<br />
Krawıtt EL. Chronic <strong>Hepatit</strong>is. In: Mandel GL, Bennet JE, Dolin R, eds. Principles and practice of<br />
infectious diseases. p: 1153-1159, 1995. Churchill Livingstone, New York.<br />
Badur S: Ülkemizdeki viral hepatitlerin durumu. Kılıçturgay K (ed), “ <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> 94”. s:15-37,<br />
1994. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> Savaşım Derneği, İstanbul.<br />
Balık İ. <strong>Hepatit</strong> B epidemiyolojisi. Kılıçturgay K (ed), ‘<strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> 94’. s: 91-101, 1994. <strong>Viral</strong><br />
<strong>Hepatit</strong> Savaşım Derneği, İstanbul.<br />
Yenen OŞ: C <strong>Hepatit</strong> virüsü, moleküler özellikleri ve serolojik tanı. Kılıçturgay K (ed), ‘<strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong><br />
94’, s: 133-162, 1994. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> Savaşım Derneği, İstanbul.<br />
Özgüven ŞV, Hacıbektaşoğlu A, Barut A, Haznedaroğlu T: Değişik yaş ve risk gruplarında <strong>Hepatit</strong><br />
B virüs infeksiyonu sıklığı. Nefroloji ve Hipertansiyon Derg. 1991; 1(1-2):37-44.<br />
Çakaloğlu Y, Ökten A, Yalçın S: <strong>Hepatit</strong> B virüsü infeksiyonu seroepidemiyolojisi, Türkiye Klinikleri<br />
Gastroenterohepatoloji <strong>Dergisi</strong>, 1990; 1:49-53.<br />
Poyraz Ö, Sümer H, Öztop Y, Saygı G, Sümer Z: Sivas yöresinde genel toplumda hepatit A, B ve C<br />
virüs belirleyicilerinin araştırılması, İnfeksiyon <strong>Dergisi</strong>, 1995; 9(1-2): 175-178.<br />
Simons F, Van Damme P: Prevention and control of hepatitis B in central and eastern Europe and<br />
the Newly Independent States, Siofok, Hungary. Vaccine, 1997;15:1595-1597<br />
Garuz R, Torrea JL, Arnal JM, Forcen T, Trinxet C, Anton F, Antonanzas F, Vaccination against<br />
hepatitis B virus in Spain: a cost-effectiveness analysis, Vaccine, 1997;15:1652-1660.<br />
Doğanay M, Patıroğlu T, Utaş C, Özbakır Ö, Ünal A, Utap S, Aygen B, Yücesoy M: Değişik<br />
gruplarda HBsAg, anti-HCV ve anti-HDV pozitifliğinin karşılaştırılması, Mikrobiyoloji Bülteni,<br />
1993;27:107-112.<br />
Mıstık R, Töre O, Kılıçturgay K: Bursa yöresindeki hepatit B yüzey antijen pozitifliğinin dağılım<br />
özellikleri, Mikrobiyoloji Bülteni, 1991;25:167-172.<br />
Sözen H, Kılıç S, Yaylı G. Isparta yöresinde kan donörlerinde HBV ve HIV prevalansı (abs). Laleli<br />
Y. ed. 3. Türkiye AIDS kongresi kitabı’nda. s:63,1997. AIDS Savaşım Derneği, Ankara.
Özeren G. Okul çağı çocuklarda <strong>Hepatit</strong> B seroprevalansı. Tıpta uzmanlık tezi, 1999. Isparta.<br />
Mert A, Şentürk H, Süve İ, Tabak F, Akdoğan M, Kurtoğlu E, Öztürk R, Aktuğlu Y. HBsAg ve Anti-<br />
HBs negatif, Anti-HBc pozitif olguların çeşitli yönlerden incelenmesi. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> Derg.<br />
1996;2:92-95
KIRIKKALE İLİNDE DEVLET HASTANESİ VE<br />
KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ<br />
HASTANESİ POLİKLİNİKLERİNE<br />
BAŞVURANLARDA HEPATİT B<br />
SEROPREVALANSI<br />
Teoman Z. APAN*, R.Cenap YILDIRIM**, Akın YILDIZ***, Binnur BEGON****<br />
* Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji<br />
A.D., Yard.Doç.Dr.<br />
** Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı A. D., Yard.Doç.Dr.<br />
*** Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları A. D., Prof.Dr.<br />
**** Kırıkkale Devlet Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji<br />
Uzmanı<br />
Özet<br />
Bu çalışmanın amacı, Kırıkkale ilinde Devlet Hastanesi ve Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Hastanesi Polikliniğine herhangi bir nedenle başvuran hastalarda HBsAg ve Anti-HBs<br />
seroprevalansını saptamaktır.<br />
Araştırmaya, Devlet Hastanesi (2237 kişi) ve Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Polikliniklerine<br />
(1285) baş vuran 1-70 yaş arasında, toplam 3522 kişi dahil edilmiştir. Araştırma Haziran 1998-<br />
Eylül 1999 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Her iki kurumda araştırmaya dahil edilenlerin<br />
cinsiyet oranı benzerdir. Başvuran kişilerden alınan kan örneklerinde HBsAg ve Anti-HBs düzeyleri,<br />
mikro ELISA yöntemi ile saptanmıştır. Elde edilen veriler, EPI INFO 6.0 istatistik paket programına<br />
girilmiştir ve istatistiksel analizler aynı programda yapılmıştır.<br />
Bu iki kuruma başvuranlarda HBsAg seroprevalansı %1.3 ve Anti-HBs seroprevalansı %10.1<br />
bulunmuştur. HBsAg seroprevalansı Devlet Hastanesi (%1.2) ve Kırıkkale Üniversitesi Tıp<br />
Fakültesine (%1.3) başvuranlarda yaklaşık değerlerdir. Anti-HBs seroprevalansı Kırıkkale<br />
Üniversitesi Tıp Fakültesine başvuranlarda %8.9 iken, Devlet Hastanesine başvuranlarda ise<br />
%10.8’dir. Erkeklerde HBsAg seroprevalansı %1.1, Anti-HBs seroprevalansı %10.6 iken,<br />
kadınlarda bu değerler erkeklerde saptanan değerlere yakın olup sırasıyla %1.4 ve %9.7’dir. 1-5<br />
yaş grubunda %0.6 olan HBsAg seroprevalansı 15-49 yaş grubunda %2.4’e, 1-5 yaş grubunda<br />
%1.6 olan Anti-HBs seroprevalansı 15-49 yaş grubunda 19.8’e yükselmektedir.<br />
Çalışmamızda tespit edilen HBsAg seroprevalansı, Türkiye geneline ve gelişmekte olan ülkeler<br />
seviyesine göre düşük bulunurken, Anti-HBs seroprevalansı Türkiye geneli ile benzerlik<br />
göstermektedir.<br />
Anahtar Kelimeler : <strong>Hepatit</strong> B, Seroprevalans, Yaş, Cinsiyet.<br />
Summary<br />
THE HBsAg AND ANTI-HBs SEROPREVALANCE OF THE PATIENTS WHO HAVE APPLIED, THE<br />
POLICLINICS OF KIRIKKALE GOVERNMENT HOSPITAL AND KIRIKKALE UNIVERSITY MEDICAL<br />
FACULTY<br />
The aim of our study is to determine the HBsAg and Anti-HBs seroprevalance of the patients who<br />
have applied, for any reason, the policlinics of Kırıkkale Government Hospital and Kırıkkale<br />
University Medical Faculty.
The research included totally 3.522 people were between the age of 1 and 70 who have applied<br />
to Kırıkkale Government Hospital (2.237 people) and the Kırıkkale University Medical Faculty<br />
(1.285 people). This research was carried out between June 1998 and September 1999. HBsAg<br />
and Anti-HBs levels in the blood samples, which were obtained from the applicants, were<br />
determined by using Micro ELISA Method. The data obtained with this method have been input<br />
the EPI INFO 6.0 Statistical Packet Program and Statistical Analysis have been arranged by using<br />
the same method.<br />
Of the patients who applied to these two institutions, HBsAg seroprevalance has been found out<br />
as 1.3% and Anti-HBs seroprevalance has been found out as 10.1%. While HBsAg<br />
seroprevalance is 1.1% for men and Anti-HBs seroprevalance is 10.6% for women the same<br />
values are close to the ones obtained for men, and they are 1.4% and 9.7% in sequence. The<br />
rate of HBsAg seroprevalance, which is 0.6% in 1-5 age group, has risen to 2.4% in 15-49 age<br />
group. On the other hand, the rate of Anti-HBs seroprevalance, which is 1.6% ,n 1-5 age group,<br />
has risen to 19.8% in 15-49 age group.<br />
Where as HBsAg seroprevalance which was obtained by means of this study has been regarded<br />
low nationwide and according to the level of developing countries.Anti-HBs seroprevalance has<br />
shown similarity if we consider it nationwide.<br />
Key Words : <strong>Hepatit</strong>is B, Seroprevalance, Age, Sexulity.<br />
Giriş<br />
<strong>Hepatit</strong> B virüsü (HBV), tüm dünyada önemli bir halk sağlığı problemi olarak karşımıza çıkmakta<br />
ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) raporlarında en önemli viral hastalıkların başında gelmektedir.<br />
Günümüzde her yaş grubundan 500 milyon insan bu virüsün pençesi altında bulunmakta ve bu<br />
sayı gerekli önlemlerin alınamaması nedeni ile her geçen gün daha da büyümektedir (1,2).<br />
HBV’nin en önemli ve tek rezervuarı insandır. <strong>Hepatit</strong> B’nin yayılmasında en büyük etken<br />
taşıyıcılardır. Parenteral, perinatal, horizontal ve cinsel temas olmak üzere HBV’nin dört ana<br />
bulaşma yolu vardır (2,3,4). HBV enfeksiyonun bulaşması, genelde çocuk ve yaşlılarda kan<br />
transfüzyonu ile olmakta iken, gençlerde ise uyuşturucu madde kullanılması enfeksiyonun<br />
yayılımında ön plana geçmektedir(5).<br />
HBV dünyada en fazla ölüm sebeplerinden ikinci sırayı alan hepatosellüler kanserlerin birincil<br />
sebebi olup, HBsAg pozitif olan şahıslarda bu riskin negatif olanlara göre 200 kat fazla gözlendiği<br />
yapılan çalışmalarla gösterilmiştir (6,7). Tüm dünyada 300 milyondan fazla kronik HBsAg taşıyıcısı<br />
bulunduğu ve bunların %25’inde hepatosellüler kanser veya siroz geliştiği hesaplanmaktadır (8-<br />
10).<br />
<strong>Hepatit</strong> B virüs ile temas eden kişilerin ortalama %20’sinde akut viral hepatit gelişmekte,<br />
%80’inde ise hastalık belirtisiz seyretmektedir. Belirtisiz olgular genellikle taramalar sırasında<br />
tespit edilmektedir (11,12). Serolojik olarak hepatit B virüsünün belirlenmesi ancak 20. yüzyılın<br />
ikinci yarısında gerçekleştirilmiş ve HBV’nin oluşturduğu hastalığın diğer ikterik hastalıklardan ayırt<br />
edilmesi mümkün olmuştur.<br />
Türkiye’de görülen enfeksiyon hastalıkları arasında viral hepatitler önemli bir yer tutmaktadır.<br />
Türkiye’de bölgeden bölgeye değişmekle birlikte HBsAg prevalansı %4-10, Anti-HBs prevalansı<br />
%20.6-52.3 arasında değişen oranlarda bulunmuştur. Bu verilere göre Türkiye orta endemisite<br />
bölgesinde yer almaktadır (2,4).<br />
Amaç<br />
Bu çalışma, Kırıkkale ilinde Devlet Hastanesi ve Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi<br />
Polikliniğine herhangi bir nedenle başvuran hastalarda HBsAg ve Anti-HBs seroprevalansını<br />
belirlemek amacı ile planlanmıştır.<br />
Gereç ve Yöntem
Araştırmaya, Devlet Hastanesi (2237 kişi) ve Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi<br />
Polikliniklerine (1285) herhangi bir nedenle başvuran 1-70 yaş arasında toplam 3522 kişi dahil<br />
edilmiştir. Araştırma Haziran 1998-Eylül 1999 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Kişilerden<br />
alınan kan numuneleri iki saat içerisinde santrifüj edilerek serumları ayrılmıştır. Bu serumlar analiz<br />
edilecekleri zamana kadar -20 santigrad derecede derin dondurucuda saklanmıştır. Alınan kan<br />
numunelerinden elde edilen serum örneklerinde HBsAg ve Anti-HBs düzeyleri mikro ELISA<br />
yöntemi ile Organon hazır kitleri kullanılarak çalışılmıştır.<br />
Toplam 3522 serum örneğinde HBsAg ve Anti-HBs sonuçları her iki kurum için 3 farklı grup<br />
altında toplanmıştır. Bu grupların tanımladığı özellikler aşağıda sunulmuştur:<br />
1. HBsAg (+), Anti-HBs (-)<br />
2. Anti-HBs (+), HBsAg (-)<br />
3. HBsAg (-) ve Anti-HBs (-)<br />
Çalışma sonucu elde edilen veriler, EPI INFO 6.0 istatistik paket programına girilmiştir ve<br />
istatistiksel analizler aynı programda yapılmıştır.<br />
Bulgular<br />
İnceleme kapsamına alınan kişilerin yaş ve cinsiyete göre dağılımı Tablo 1’de sunulmuştur.<br />
İncelenenlerin %43.2’si erkek, %56.8’i kadındır. İncelenen kişilerin yaş gruplarına göre dağılımı<br />
ele alındığında, incelenenlerin %33.1’i 1-5 yaş grubu, %25.5’i 6-14 yaş grubu, %22.7’si 15-49 yaş<br />
grubu ve %18.7’si 50 ve üzeri yaş grubundadır.<br />
Araştırmaya alınan kişilerin kurumlara göre yaş ve cinsiyet dağılımları Tablo 2’de sunulmuştur.<br />
İncelenenlerin cinsiyete göre dağılımı incelendiğinde, Kırıkkale Devlet Hastanesine başvuranların<br />
%43.8’i erkek iken, %56.2’si kadındır. Tıp Fakültesi Hastanesi Polikliniklerine başvuranların<br />
%42.2’si erkek iken, %57.8’i kadındır. Her iki kurumdan inceleme kapsamına alınan kişilerin<br />
erkek/kadın oranları birbirine yakındır.<br />
Araştırma kapsamına alınanların laboratuar sonuçlarına göre dağılımı Tablo 3’te sunulmuştur.<br />
İncelenenlerin laboratuvar sonuçları değerlendirildiğinde, Kırıkkale Devlet Hastanesi ve Kırıkkale<br />
Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Polikliniğine başvuranların %88.6’sında HBsAg ve Anti-HBs<br />
markerları negatif bulunmuştur. Bu iki kuruma başvuranlarda HBsAg seroprevalansı %1.3 ve Anti-<br />
HBs seroprevalansı %10.1 bulunmuştur. Laboratuar sonucu her iki kurum için ayrı ele alındığında<br />
HBsAg seroprevalansı Devlet Hastanesi (%1.2) ve Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesine (%1.3)<br />
başvuranlarda yaklaşık değerlerdir. Anti-HBs seroprevalansı Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesine<br />
başvuranlarda %8.9 iken, Devlet Hastanesine başvuranlarda ise %10.8’dir.<br />
İncelenenlerin HBsAg ve Anti-HBs seroprevalans durumunun cinsiyete göre dağılımı Tablo 4’de<br />
sunulmuştur.<br />
İncelenenlerin cinsiyete göre laboratuvar sonuçları ele alındığında, erkeklerde HBsAg<br />
seroprevalansı %1.1, Anti-HBS seroprevalansı %10.6 iken, kadınlarda bu değerler erkeklerde<br />
saptanan değerlere yakın olup sırasıyla %1.4 ve %9.7’dir. HBsAg seroprevalansı ve Anti-HBs<br />
seroprevalansı açısından cinsiyetler arasında fark yoktur (p>0.05).<br />
Her iki kuruma başvuranlar ayrı incelendiğinde, Devlet Hastanesine başvuranlarda HBsAg her iki<br />
cinste benzer iken (sırasıyla %1.2 ve %1.3), Anti-HBs seroprevalansı erkeklerde (%11.6) oran<br />
kadınlara (%10.1) göre yüksektir. Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Polikliniklerine<br />
başvuranlarda Anti-HBs seroprevalansı cinsiyete göre yaklaşık değerler (erkek: %8.8, kadın<br />
%9.0) iken, HBsAg seroprevalansı erkeklerde (%1.6) kadınlara (%0.9) göre daha yüksek<br />
bulunmuştur.<br />
İncelenenlerin yaş gruplarına göre HBsAg ve Anti-HBs seroprevalas durumu Tablo 5’de<br />
sunulmuştur.<br />
İncelenenlerin yaş gruplarına göre HBsAg ve Anti-HBs seroprevalansı incelendiğinde, her iki<br />
marker için seropozitiflik oranı yaş ile artmakta ve 15-49 yaş grubunda en yüksek seviyeye<br />
çıkmaktadır. 1-5 yaş grubunda %0.6 olan HBsAg seroprevalansı 15-49 yaş grubunda %2.4’e, 1-5
yaş grubunda %1.6 olan Anti-HBs seroprevalansı 15-49 yaş grubunda 19.8’e yükselmektedir. Yaş<br />
gruplarına göre HBsAg seroprevalansı farklı bulunmuştur (p
seroprevalansı %15.9 bulunmuştur. Bu araştırmada HBsAg seroprevalansı %3.2 ve Anti-HBs<br />
seroprevalansı %20.0 ile diğer araştırmaya göre yüksek bulunmuştur (23).<br />
Araşırmada HBsAg ve Anti-HBs seroprevalansı 15-49 yaş grubunda yüksek bulunmuştur. Bu yaş<br />
grubunda HBsAg nin yüksek görülme sebepleri olarak;<br />
a. Subklinik veya latent akut enfeksiyon sonucunda serokonversiyon gelişmesi ,<br />
b. HBsAg’nin zamanla tesbit edilecek düzeyin altına inmesi,<br />
c. HBsAg taşıyıcılarının, taşıyıcı olmayanlara göre karaciğer kanseri veya karaciğer sirozu riskinin<br />
yüksek olmasından dolayı ileri yaşlara ulaşamamaları sayılabilir.<br />
Sonuçların cinsiyete göre değerlendirmesi yapıldığında bu araştırmada iki cins arasında fark<br />
gözlenmemiştir. Pamukçu ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada da HBsAg seroprevalansında her<br />
iki cinsiyet arasında fark olmadığını bildirmiştir(10).<br />
Her iki kuruma başvuran kişilerin incelemesi yapılırken meslek grupları hakkında bilgi toplanması<br />
enfeksiyonun mesleklere göre dağılımını ortaya koymak ve risk altındaki meslek gruplarını<br />
belirlemek için yararlı olacaktır.<br />
Sonuç<br />
<strong>Hepatit</strong> B enfeksiyonundan korunmak amacıyla risk altındaki grupları belirlemek öncelik<br />
taşımaktadır. Bu amaçla toplumu temsil edebilecek, geniş katılımlı saha araştırmaları yapılmalıdır.<br />
Bununla birlikte risk gruplarının aşılanması, tedavi ve hastalık kontrol stratejilerinin geliştirilmesi<br />
ve <strong>Hepatit</strong> B’ye karşı koruyucu önlemlerin (prezervatif kullanım vb) alınması ile birlikte toplumdaki<br />
<strong>Hepatit</strong> B prevalansı düşme eğiliminde olacaktır.<br />
KAYNAKLAR<br />
1. Mandell Williams S. Robinson: <strong>Hepatit</strong>is B Virus and <strong>Hepatit</strong>is D Virus.<br />
Mandell, Douglas, Bennett’s Principles and Practice of İnfectious Diseases<br />
(fourth edition) Churchill Livingstone New York 1995, p. 1406-38.<br />
2. Şenol E. <strong>Hepatit</strong> B. Galenos.1998: 12:12-5.<br />
3. Balık İ: <strong>Hepatit</strong> B Epidemiyolojisi "K Kılıçturgay (ed). <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> 94. 1. Baskı"<br />
Kitabında s. 91, 1994, <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong>le Savaşım Derneği, İstanbul.<br />
4. Özalp İ., Tuncer M., Kanra G., Cengiz A.B. <strong>Hepatit</strong> B virüs Enfeksiyonu. Katkı<br />
Pediatri <strong>Dergisi</strong>. 1998: 19(6): 594-6. Takav marbaacılık. Ankara.<br />
5. Akan E. <strong>Hepatit</strong> virüsler "<strong>Hepatit</strong> B Virüsü" Tıbbi Viroloji Saray Yayıncılık 3.<br />
Baskı İzmir 1996; sayfa: 513-538.<br />
6. Robinson WS: Hepadnaviruses and Hepatocelluler Carcinoma, Cancer<br />
Detection and Prevention, 1989; 14 (2): 245.<br />
7. Robinson WS, Kolfe l, Aoki N: Hepadnaviruses in Cirrhotic Liver and<br />
Hepatocellular Carcinoma, J Med Virol, 1990; 31: 18.<br />
8. Coşkun Ş, Keskin M, Önal O. Normal ve Riskli Gruplarda <strong>Hepatit</strong> B İnfeksiyon<br />
Prevalansı. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> Derg, 1996; (2): 84-88.<br />
9. Yoffe B, Noonan CA; <strong>Hepatit</strong>is B Virus, New and Evolving Issues, Digestive<br />
Diseases and Scienses, 1992; 37 (1): 1.<br />
10. Ghendom Y: Perinatal transmission of <strong>Hepatit</strong>is B Virus in High Insidance<br />
Countries. J Virol. Methods, 1987; 17:69.<br />
11. Robinson WS: <strong>Hepatit</strong>is B and <strong>Hepatit</strong>is Deltavirus p 107-1017. In Mandell<br />
GL, Douglas RG, Benett JE (eds), ‘Principles and practice of infectious diseases’<br />
1990, Wiley Medical Puplications. New York.<br />
12. Ökten A: B Tipi <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> ( klinik gidiş ve tedavi). P 107-119. In Kılıçturgay<br />
K (ed). " <strong>Viral</strong> hepatit 94" 1994. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> Savaşım Derneği; İstanbul.<br />
13. Pamukçu M, Mutlu G, Yeğin O: Hastane Personelinde HBV Marker’ları<br />
Prevalansı, İnfeks Derg, 1991, 5(4):275.<br />
14. Berktaş M, Dalkılç A.E, Yavuz M.T ve ark: Y.Y.Ü Tıp Fakültesi Araştırma<br />
Hastanesi Personelinde <strong>Hepatit</strong> B Seroprevalansı. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> Derg. 1995 (2),
87- 89.<br />
15. Murray PR, Kobayashi GS, Pfaller MA, Rosenthal KS: Medical Microbiology, 2.<br />
Baskı, Mosby-Year Book Inc. London. 1994; s. 711.<br />
16. Otkun M, Akata F ve ark: Genelev Çalışanlarında <strong>Hepatit</strong> B Seroprevalansını<br />
Etkileyen Risk Faktörleri. İnfeksiyon Derg, 1997, 11(2): 127-130.<br />
17. Mıstık R, Töre O, Kılıçturgay K: Bursa Yöresindeki <strong>Hepatit</strong> B Yüzey Antijen<br />
Pozitifliğinin Dağılım Özellikleri. Mikrobiyol Bült. 1991,25(2): 167-171.<br />
18. Kuru Ü., Şenli S., Türel L. ve ark. <strong>Hepatit</strong> B Virüs Enfeksiyonunun Yaşa Spesifik<br />
Seroprevalansı. 16. Pediatrik Gastroenteroloji ve Hepatoloji Kongresi, 26-28<br />
Nisan 1994. Özet Kitabı. İstanbul. 1994: 109.<br />
19. Sönmez E., Kutlu N.O., Yakıncı C. ve ark. Malatya İl Merkezinde 0-6 Yaş<br />
Grubu Çocuklarda <strong>Hepatit</strong> B, C ve D Virüs Seroprevalansı. 43. Milli Pediatri<br />
Kongresi. 20-23 Eylül 1999. Ankara. 70.<br />
20. 0-5 Yaş Grubu Çocuklarda <strong>Hepatit</strong> B Seroprevalansı. Gazi Üniversitesi Tıp<br />
Fakültesi Halk Sağlığı AD Başkanlığının Yayınlanmamış Verileri.<br />
21. Atabek M.E., Ural H., Çoban H. ve ark. Konya Yöresindeki Çocuklarda <strong>Hepatit</strong><br />
B ve <strong>Hepatit</strong> C Seroprevalansı. 43. Milli Pediatri Kongresi. 20-23 Eylül<br />
1999. Ankara. 90.<br />
22. Özkan S., Yıldırım A., Aycan S., Öztürk G. Gazi Hastanesi Merkezine Başvuran<br />
Kan Donörlerinin HBV ve HCV Yönünden Serolojik Değerlendirmeleri. VI.<br />
Ulusal Halk Sağlığı Günleri. 6-9 Ekim 1999. Malatya 68.<br />
23. Maral I., Özkan S., Yıldırım U. ve ark. Gölbaşı Bölgesi Gökçehöyük Köyünde<br />
Yaşayan 15-49 Yaş Kadınlarda <strong>Hepatit</strong> B Seroprevalansı. VI. Ulusal Halk<br />
Sağlığı Günleri. 69. 6-9 Ekim 1999. Malatya.
SEROPOZİTİF VE SERONEGATİF KİŞİLERDE<br />
HEPATİT B VİRÜS DNA’SININ<br />
POLİMERAZ ZİNCİR REAKSİYONU İLE<br />
ARAŞTIRILMASI<br />
Ayşen BAYRAM*, İclal BALCI*<br />
* Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim<br />
Dalı, Gaziantep<br />
Özet<br />
Bu çalışmada laboratuarımıza hepatit B öntanısı ile başvuran hastalarda hepatit B virüsü (HBV)<br />
göstergelerinin yanı sıra, HBV DNA’nın araştırılması ve çeşitli serolojik profilleri saptanan<br />
hastalarda HBV DNA’nın varlığının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. İlk aşamada ELISA yöntemi ile<br />
serolojik profilleri belirlenen serum örnekleri çeşitli gruplara ayrılmıştır. Daha sonra proteinaz K /<br />
fenol yöntemi ile DNA ekstraksiyonu yapılan örneklere PCR tekniği uygulanmıştır.<br />
Birinci grupta bulunan HBsAg’i ve HBeAg’i pozitif, anti-HBe’si negatif 72 serum örneğinin 55’inde<br />
(% 76.38), ikinci grupta bulunan HBsAg’i ve anti-HBe’si pozitif, HBeAg’i negatif 108 örnekten<br />
37’sinde (% 34.26), üçüncü grubu oluşturan antiHBc anti-HBc IgG dışındaki bütün serolojik<br />
göstergeleri negatif olan 36 örneğin 11’inde (% 30.55) HBV DNA tespit edilmiştir. Kontrol grubu<br />
olarak çalışmaya alınan ve bütün serolojik göstergeleri negatif bulunan 30 örneğin ise hiçbirinde<br />
HBV DNA saptanmamıştır.<br />
Anahtar kelimeler: <strong>Hepatit</strong> B, HBV serolojisi, HBV DNA, polimeraz zincir reaksiyonu<br />
Summary<br />
THE INVESTIGATION OF HEPATITIS B VIRUS DNA IN SEROPOSITIVE AND SERONEGATIVE<br />
PATIENTS WITH POLYMERASE CHAIN REACTION<br />
The aim of this study was to search for HBV DNA along with hepatitis B virus (HBV) markers and<br />
to estimate its presence in patients with various serologic profiles referred to our laboratory with<br />
suspicion of hepatitis B infection. First the sera were classified into groups regarding to their<br />
serological profiles, which were carried out with ELISA technique. Following the extraction of DNA<br />
with proteinase K/ phenol method, PCR technique was applied to the specimen.<br />
HBV DNA was detected in 55 (76.38 %) out of 72 in the first group of patients with serological<br />
markers positive for HBsAg and HBeAg and negative for anti-HBe. In the second group, positive<br />
for HBsAg and anti-HBe and negative for HBeAg, 37 (34.26%) out of 108 were found to be<br />
positive for HBV DNA. In the third group, composed of sera only positive for antiHBc IgG, HBV<br />
DNA was detected in 11 (30.55 %) of 36 cases. HBV DNA could not<br />
be demonstrated in any of the control group composed of 30 seronegative patients.<br />
Key words: <strong>Hepatit</strong>is B, HBV markers, HBV DNA, polymerase chain reaction<br />
Giriş<br />
<strong>Hepatit</strong> B son yıllarda başta Dünya Sağlık Örgütü olmak üzere tüm dünyanın en az AIDS kadar<br />
önemsediği ve yakın gelecekte yeryüzünden eradike edilmesi planlanan hastalıkların başında
gelmektedir. Bütün dünyada olduğu gibi, ülkemizin de önemli sağlık sorunlarının başında gelen<br />
hepatit B enfeksiyonları ile ilgili yoğun çalışmalar uzun yıllardan beri süregelmektedir.<br />
Günümüzde HBV ile ilgili laboratuvar çalışmalarında moleküler biyolojik teknikler kullanılarak HBV<br />
DNA’nın araştırılması gittikçe yaygınlaşmaktadır. Özellikle herhangi bir serolojik gösterge<br />
saptanamayan (seronegatif) kişilerden bulaşan posttransfüzyonel hepatit B olgularında ve HBV<br />
mutantları ile meydana gelen hepatit enfeksiyonlarında enfeksiyonun tek göstergesinin HBV DNA<br />
olduğunun kanıtlanması bu çalışmaların hız kazanmasına yol açmıştır.<br />
Çalışmamızın amacı, laboratuvarımıza hepatit B öntanısıyla başvuran hastalarda HBV’ye ait<br />
serolojik profillerin yanı sıra HBV DNA’yı araştırarak, çeşitli serolojik göstergelerin pozitif ya da<br />
negatif bulunduğu durumlarda HBV DNA’nın varlığının önemini değerlendirmektir. HBV DNA’nın<br />
tespit edilmesiyle serolojik testlerin yetersiz kaldığı durumlarda tanıya gidilmesinin yanı sıra,<br />
hastalığın prognozunun ve antiviral tedavinin etkinliğinin izlenmesi gibi hayati önemi olan işlemler<br />
de gerçekleştirilebilecektir.<br />
Gereç ve Yöntem<br />
Bu çalışmaya Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim<br />
Dalı Laboratuarına 1998-1999 yılları arasında hepatit B öntanısı ya da taraması amacıyla başvuran<br />
hastaların serumları dahil edilmiştir. Serum örneklerinde HBsAg, HBeAg, anti-HBs, anti-HBe ve<br />
anti-HBc IgG göstergeleri mikro ELISA ve EIA yöntemleri ile ticari kitler (Bioelisa, Biokit S.A.,<br />
Spain ve IMX System, Abbott Diagnostics, USA) kullanılarak, üretici firmaların önerdiği<br />
yöntemlerle araştırılmıştır.<br />
Hastalar belirlenen serolojik profillerine göre çeşitli gruplara ayrılmışlar, tüm serolojik göstergeleri<br />
negatif bulunan örnekler ise kontrol grubu olarak ele alınmışlardır. Serum örneklerinde HBV DNA<br />
polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) ile araştırılmıştır. PCR uygulaması öncesinde örneklerden<br />
proteinaz K-fenol yöntemi ile ekstraksiyon yapılmıştır. Elde edilen ürünler çoğaltma karışımı<br />
konmuş tüplere aktarıldıktan sonra "thermal cycler" cihazında (Personal Cycler 20, Biometra,<br />
U.S.A.) amplifikasyon gerçekleştirilmiştir. Amplifikasyonda HBV S genine ait primerler (5’-<br />
TTAGGGTTTAAATGTATACCC-3’ ve 5’-CATCTTCTTGTTGTTTTCTTCTG-3’) kullanılmıştır.<br />
Çoğaltma işlemi sonrası elde edilen PCR ürünleri etidyum bromid içeren agaroz jele aplike<br />
edilerek yatay elektroforezde 120-130 V akım verilerek 20-30 dakika yürütülmüştür. Oluşan<br />
bantlar jelin transillüminatörde (Vilber Lourmat, Torcy, France) ultraviyole (UV) ışığı altında<br />
izlenmesiyle ortaya çıkmıştır. Bu bantlarının beklenen boyda olduğuna moleküler ağırlık<br />
markörünün (FX174 DNA, HaeIII Digest, Boehringer Mannheim) bantları ile karşılaştırılarak karar<br />
verilmiştir.<br />
Bulgular<br />
Hastaların 216’sında B tipi hepatit enfeksiyonunu düşündüren çeşitli serolojik profiller mevcut<br />
olup, bu hastalar serolojik profillerine göre üç gruba ayrılarak çalışmaya alınmıştır. Buna göre;<br />
HBsAg’i, HBeAg’i ve anti-HBcIgG’si (antiHBc total) pozitif bulunan hastalar birinci grup, HBsAg’i,<br />
anti-HBe’si ve anti-HBc IgG’si pozitif olanlar ikinci grup olarak belirlenmiştir. Anti-HBc IgG’si<br />
pozitif, bunun dışındaki diğer serolojik göstergeleri negatif bulunan hastalar ise üçüncü grup<br />
olarak ele alınmışlardır. Bütün serolojik göstergeleri negatif bulunan 30 serum örneği ise kontrol<br />
grubu olarak çalışmaya dahil edilmiştir (Tablo 1).<br />
Birinci grupta bulunan HBsAg (+), HBeAg (+), antiHBe (-), antiHBcIgG (+) 72 olgunun 55’inde<br />
(% 76.38), HBV DNA pozitif bulunmuştur. İkinci grupta yer alan HBsAg (+), HBeAg (-), anti-HBe<br />
(+), anti-HBc IgG (+)108 hastanın 37’sinde (% 34.26) HBV DNA’nın varlığı tespit edilmiştir. Anti-<br />
HBc IgG dışındaki tüm serolojik göstergeleri negatif bulunan 36 "izole anti-HBc" olgunun 11’inde<br />
(% 30.55), HBV DNA pozitif olarak tespit edilmiştir. Kontrol grubunu oluşturan ve tüm serolojik<br />
belirleyicileri negatif bulunan 30 serum örneğinin hiçbirinde HBV DNA varlığı tespit edilmemiştir<br />
(Tablo 2).
Çalışmada elde edilen sonuçlar chi square (x2) istatistiksel analizi ile değerlendirildi. Çalışılan<br />
hasta grupları içersinde birinci grup HBV DNA’nın tespit edilme sıklığı açısından ikinci ve üçüncü<br />
gruplara oranla istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p< 0.01). İkinci ve üçüncü gruplarda bulunan<br />
hastalar arasında HBV DNA’nın tespiti açısından istatistiksel bir fark bulunamadı (p> 0.05).<br />
Tartışma<br />
Ülkemizde 1972 yılından beri donörler, normal popülasyon ve risk grupları arasında yapılan çok<br />
sayıda çalışmanın sonuçlarına göre HBsAg seroprevalansı bölgeden bölgeye değişmek üzere %<br />
3.9 - 12.5 olarak belirlenmiştir. Bu sonuçlar yurdumuzda 4 milyon civarında taşıyıcı bulunduğunu<br />
göstermektedir ki bu rakam gelişmiş ülkelere oranla oldukça yüksektir (1).<br />
HBsAg ile birlikte serumda HBeAg’nin saptanması aktif replikasyonun ve enfektivitenin kanıtı<br />
olarak ele alınmakta ve bu tip örneklerde genelde HBV DNA varlığına rastlanmaktadır. Kronik<br />
hepatit B veya asemptomatik taşıyıcı gibi HBsAg pozitif vakalarda serumun enfeksiyözitesini<br />
saptamada, antiviral tedavi endikasyonu koymada ve tedaviyi takip ederek hastalığın prognozunu<br />
değerlendirmede HBV DNA tespiti en uygun yol olarak gözükmektedir.<br />
Çalışmamızda HBsAg’i ve HBeAg’i birlikte pozitif bulunan 72 hastanın 55’inde (% 76.38) PCR<br />
yöntemi ile HBV DNA tespit ettik. Elde ettiğimiz bu sonuç HBeAg pozitifliği ile HBV DNA pozitifliği<br />
arasında paralellik olduğunu göstermektedir ve literatürdeki diğer çalışmaların sonuçları ile<br />
uyumludur (2 - 4).<br />
HBeAg-anti-HBe serokonversiyonunu takiben olguların büyük bölümünde virüs replikasyonunun<br />
bittiği kabul edilmektedir. Anti-HBe’nin nispeten düşük enfektivitenin ve hastalığın tamamen<br />
iyileşeceğinin bir göstergesi olarak kabul edilmesine rağmen, özellikle bazı çalışmalarda duyarlı<br />
PCR tekniği ile antiHBe ve HBV DNA’nın birlikte pozitif bulunduğu gösterilmiştir (5). Pawlotsky ve<br />
arkadaşları (6) inceledikleri olguların %82’sinde, Heper ve arkadaşları (7) olguların %32’sinde<br />
anti-HBe ve HBV DNA’yı birlikte pozitif bulmuşlardır. Bu durum anti-HBe pozitif olgularda<br />
serokonversiyondan sonra da replikasyonun devam ettiğini düşündürmektedir.<br />
Çalışmamızda incelediğimiz HBeAg’i negatif, HBsAg’i ve anti-HBe’si pozitif olan 108 hasta<br />
serumundan 37’sinde (%34.26) HBV DNA pozitif bulunmuştur. Bu sonuç HBsAg’i ve antiHBe’si<br />
pozitif olan hastalarda HBV DNA’ya bakılmasının hastalığın prognozunu değerlendirmede önemli<br />
bir kriter olduğunu göstermektedir.<br />
Anti-HBc IgG HBsAg taşıyıcılarında yüksek titrede bulunur, yıllarca hatta hayat boyu pozitif<br />
kalabilir. <strong>Hepatit</strong> B enfeksiyonunun tanısında serumda anti-HBc IgG’ye (anti-HBc) tek başına<br />
rastlanılması "olağan dışı serolojik profil" olarak adlandırılmasına rağmen, çok ender görülen bir<br />
olay değildir. Badur (8) İstanbul’da incelediği 760 kan donörünün %11.6’sında, Akbak (9)<br />
Ankara’da incelediği sağlıklı çocukların %2.5’inde tek başına anti-HBc varlığı saptamışlardır.<br />
HBsAg’nin saptanamayacak düzeyde var olduğu kronik enfeksiyonlar, HBV antijenlerine karşı<br />
hümoral immün yanıtta bir bozukluk ya da diyabetliler ve kronik böbrek hastalarında sık görülen<br />
bir durum olan anti-HBs oluşturamama söz konusu olduğunda serumda sadece anti-HBc oluşur<br />
(10, 11).<br />
Çalışmamızda anti-HBc dışındaki tüm serolojik göstergeleri negatif bulunan 36 serum örneği HBV<br />
DNA yönünden incelenmiştir. Tek başına anti-HBc’si pozitif olan 36 vakanın 11’inde (% 30.55)<br />
HBV DNA PCR yöntemiyle pozitif bulunmuştur. Elde ettiğimiz sonuç Neifer ve arkadaşları (12) ile<br />
Joller ve arkadaşlarının (13) bu tür olgularda yapmış oldukları çalışmaların sonuçlarına (sırasıyla<br />
% 36 ve % 39) göre bir miktar düşüktür. Bu durumun çalışmamızda ele aldığımız tek başına anti-<br />
HBc olumlu vakaların, yalancı pozitifliklerin elimine edilmesi amacıyla tekrarlanan ya da indirgeyici<br />
testlere tabi tutulmamış olmasından kaynaklandığını düşünmekteyiz.<br />
Çalışmamızda kontrol grubu olarak değerlendirdiğimiz ve HBV’ye ait bütün serolojik göstergeleri<br />
negatif bulunan 30 serum örneğinden hiçbirisinde HBV DNA tespit edilmemiştir.<br />
Sonuç olarak zaman içinde gittikçe geliştirilen ve duyarlılıkları her gün daha da artan laboratuar<br />
yöntemleri enfeksiyon hastalıklarının tanısında karanlıkta kalan kısımları aydınlatmaktadır. PCR<br />
tekniği kullanılarak gerçekleştirilen çalışmalar HBV enfeksiyonlarının tanı kriterlerinin 1990’lı yıllara<br />
dek kabul edilenden çok daha farklı seyredebileceğini kanıtlamıştır. Bu duyarlı yöntemlerin
geliştirilmesi ile HBeAg’nin replikasyon kriteri olarak görülmesi ve anti-HBs’nin belirmesiyle birlikte<br />
replikasyonun sonlanması gibi klasik birtakım bilgilerin zaman içinde değişebileceği görülmektedir.<br />
KAYNAKLAR<br />
1. Yenen OŞ: <strong>Hepatit</strong> B, "A Willke Topçu, G Söyletir, M Doğanay (eds), İnfeksiyon<br />
Hastalıkları, 1.Baskı" Kitabında s 664-692, 1996, Nobel Tıp Kitabevleri, İstanbul.<br />
2. Badur S: İnfeksiyon Hastalıklarının Tanısında PCR, "A Willke, S Ünal, M<br />
Doğanay (eds), 7.Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Kongresi,<br />
Ürgüp, 11-15 Eylül 1994" Kitabında s 49-61, 1994, Kent Matbaacılık, Ankara.<br />
3. Ljunggren KK, Nordenfelt E, Kidd A: Correlation of HBeAg/Anti-HBe, ALT<br />
levels and HBV DNA PCR results in HBsAg positive patients. J Med Virol,<br />
1993, 39:297-302.<br />
4. Tansuğ Ş, Ünal Z, Düzgünsıvacı E, Güvel H: HBsAg pozitif olgular ve bu<br />
olgularda HBV DNA düzeylerinin değerlendirilmesi, "IV. Ulusal <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong><br />
Simpozyumu" Program ve Kongre Kitabında s 147, 1998, Ankara.<br />
5. Kurt H: HBV enfeksiyonu; klinik bulgular, "Kılıçturgay K (ed), <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong>’98<br />
1.Baskı" Kitabında s101-106, <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong>le Savaşım Derneği, İstanbul.<br />
6. Pawlotsky JM, Bastie A, Lonjon I, et al.:What techique should be used for<br />
routine detection and quantification of HBV DNA in clinical samples? J Virol<br />
Meth, 1997, 65:245-253.<br />
7. Heper S, Mıstık R, Özakın C, Töre O: <strong>Hepatit</strong> B virüs (HBV) markerleri ile<br />
HBV DNA ilişkisi: Bursa bölgesi sonuçları. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> Derg,1999, 5: 137-139.<br />
8. Badur S: Posttransfüzyon hepatit sorunu. Türk Mikrobiol Cem Derg, 1991,<br />
21:234.<br />
9. Akbak M: Çocukluk yaş grubunda hepatit B seroprevalansı, risk faktörleri,<br />
bulaşma yolları ve HBV seropozitif çocuklarda aile taraması. Ankara Üniversitesi<br />
Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Uzmanlık Tezi, 1996,<br />
Ankara.<br />
10. Badur S: <strong>Hepatit</strong> B virüsü (HBV) moleküler viroloji ve serolojik tanı, "K.<br />
Kılıçturgay (ed), <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> ’94, 1. Baskı" Kitabında s 65-90, 1994, Nobel Tıp<br />
Kitabevleri, İstanbul.<br />
11. Bilgiç A, Erensoy S: <strong>Viral</strong> hepatitlerde alışılagelmişin dışında serolojik profiller.<br />
III. Ulusal <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> Sempozyumu (7-9 Kasım 1996, Ankara)’nda Atölye<br />
Çalışması. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> Derg, 1998, 4(1):63-79.<br />
12. Neifer S, Molz B, Sucker U, Kreuzpaintner E, Weinberger K, Jilg W: High<br />
percentage of isolated Anti - HBc - positive persons among prisoners.<br />
Gesundheitswesen, 1997, 59(6):409-412.<br />
13. Joller Jemelka HI, Wicki AN, Grob PJ: Detection of HBs antigen in "Anti-HBc<br />
alone" positive sera. J Hepatol, 1994, 21(2):269-272.
DÜZENLİ HEMODİYALİZ GÖREN VE AKUT<br />
HEPATİT TANISI ALMIŞ İKİ FARKLI GRUPTA<br />
ANTİ-HEV SEROPREVALANSI VE TOPLUMDA<br />
ÇOCUK-ERİŞKİN YAŞ GRUPLARI ARASINDA<br />
ANTİ-HEV VE ANTİ-HAV SEROPREVALANS<br />
KARŞILAŞTIRILMASI<br />
Sibel G. GÜNDEŞ*, Nail ÖZGÜNEŞ**<br />
* SSK Göztepe Eğitim Hastanesi<br />
** Klinik Bakteriyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Bölümü<br />
Özet<br />
Bu çalışma, bulaşma yollarının Türkiye’de yaygın olarak bulunan hepatit A infeksiyonlarına<br />
benzerliği nedeni ile, aynı sıklıkta bulmayı umduğumuz hepatit E infeksiyonlarının çokluk ve<br />
yetişkin dönem yaş gruplarındaki dağılımlarını karşılaştırmayı amaçlamıştır. Çalışmaya, aynı<br />
hastanenin çocuk hastalıkları bölümüne başvurup sağlıklı olduğu saptanan 8-14 yaş arası 94<br />
çocuk, Kan Bankası’na başvurmuş bulunan 100 sağlıklı donör, 40 hepatit tanısı ile takip edilmekte<br />
olan hasta ve kronik böbrek yetmezlikli 40 dializ hastası kabul edildi. Donör grubunda anti-HAV<br />
serepozitiflik oranı %90, anti-HEV seropozitiflik oranı %6 iken, çocukluk yaş grubunda bu oranlar<br />
%90 ve %0 olarak bulunmuştur. Sonuç olarak, elde edilen bulgular, benzer geçiş yollarına sahip<br />
olmakla birlikte, ülkemizde E hepatitinin, A hepatiti kadar yaygın olmadığını göstermektedir.<br />
Anahtar Kelimeler : <strong>Hepatit</strong> A virüsü, <strong>Hepatit</strong> E virüsü, seroprevalans<br />
Summary<br />
SEROPREVALENCE OF HEPATITIS E AND HEPATITIS A ANTIBODIES IN HEALTHY ADULT AND 8-<br />
14 AGE GROUPS<br />
The aim of this study was to assess the prevalence of seropositivity to hepatitis E virus (HEV) and<br />
hepatitis A virus (HAV) among two different age group, mainly adult and childhood. Studies were<br />
done in Department of Clinical Bacteriology and Infectious Diseases of Göztepe Education<br />
Hospital . Healthy adults were choosen between blood donors (100), whereas children between<br />
8-14 ages were from outpatient clinics (94). The seroprevalence of anti-HEV and anti-HAV<br />
antibodies were studied also in a group of hepatitis (40) and hemodialysis (40) patients. Data<br />
suggest that there is 6 % anti-HEV,and 90 % anti-HAV positivity rate among blood donors. This<br />
ratios are 0 % for anti-HEV and 90 % for anti-HAV in childhood age group. Although both<br />
thought to be transmitted enterically, our records showed that HAV infection is much more<br />
prevalent than HEV infection.<br />
Key Words: <strong>Hepatit</strong>is E virus, hepatitis A virus, prevalence<br />
Giriş ve Amaç<br />
<strong>Viral</strong> hepatitler, tüm dünyada en önemli sağlık sorunlarından birini oluşturmaktadır. Ülkemizde de<br />
yıllık viral hepatit sayısının 300 000'in üzerinde seyrettiği kabul edilmektedir (1). E hepatiti, fekal-
oral yoldan bulaşan, hepatit E virüsü (HEV) isimli hepatotrop bir virüsün oluşturduğu, kliniği diğer<br />
akut viral hepatitlerinkine benzeyen ve gelişmekte olan ülkelerde sporadik olguların yanısıra<br />
yaygın epidemiler yapabilen bir akut viral hepatit formudur (2). Genç erişkinlerde seroprevalansın<br />
yüksek olması, özellikle üçüncü trimesterdeki hamilelerde %20 oranında mortal seyretmesi<br />
hastalığın en önemli özelliklerindendir (3).<br />
Ülkemizde E hepatiti konusunda çalışmalar 1994 senesinde başlamış olmakla birlikte yaygınlığı ve<br />
önemi konusunda halen yeterli verilerimiz yoktur. Dünyada da sporadik ne A ne B hepatiti<br />
(NANBH) olgularının bir kısmından sorumlu tutulan HEV antikorlarının incelenmesi amacı ile çeşitli<br />
çalışmalar başlatılmış olmakla birlikte henüz evrensel bir standardizasyon sağlanamamıştır.<br />
Subklinik olguların yüksek olduğu tahmini, endemik olmayan bölgelerden bildirilen sporadik<br />
vakalar, hedef yaş grubunun 17-40 olması, fekal-oral geçişin yanısıra parenteral geçişinde<br />
olabileceğini düşündürtmekte ve mortalite oranı %1 ile hepatit A 'nın 10 katına ulaşmaktadır (4).<br />
Bu çalışma HEV infeksiyonları konusunda yapılmış olan sınırlı sayıdaki örneklere yeni veriler<br />
eklemek; en az üç sene hemodiyalize girmiş bulunan hastalar ve hepatitli hasta gruplarında anti-<br />
HEV seroprevalansını saptamak ve sağlıklı normal popülasyonda anti-HEV ile anti-HAV antikor<br />
oranlarını karşılaştırma amacını taşımaktadır.<br />
Materyal ve Metod<br />
Çalışma amacı ile beş ana grup seçilmiştir. Yüz kişilik ilk grup, 1994 Mart-Ağustos ayları arasında<br />
Göztepe SSK Eğitim Hastanesi Kan Bankası bölümüne kan vermek için başvurmuş bulunan<br />
sağlıklı, normal yetişkinlerden seçilmiştir. Bu 100 kişi 18-45 yaş arası olup, ayrıca tarama amacı ile<br />
yapılan serum HBs antijeni, HBc IgM ve HIV antikorları negatif bulunan olgular idi. % 53'ü erkek,<br />
%47'si kadın olan bu grup için anti-HEV IgG ile birlikte karşılaştırma yapmak amacı ile, anti-HAV<br />
IgG antikorları da çalışıldı. İkinci grup olarak aynı hastanede en az üç sene süresince diyalize<br />
girmiş bulunan ve bu bölüm tarafından takip edilmekte olan 40 hasta seçildi. Bu grup, anti-HAV<br />
IgM, anti-HBc IgM, anti-HCV ve anti-Delta IgM antikorları çalışılarak negatif bulunan hastalardan<br />
seçildi. Bu grupta sadece anti-HEV antikorları çalışıldı. Yetişkinlerin son grubu ise akut viral<br />
hepatit geçirmekte olan hastalar arasından seçildi. Bu grubu oluşturan 40 kişinin 25 tanesi anti-<br />
HBc IgM, 10 tanesi HCV RNA, beş taneside anti-HAV-IgM pozitif idi. Bu grupta da anti-HEV<br />
antikorları çalışıldı. Son grubu oluşturmak üzere aynı hastanenin çocuk polikliniğine başvurmuş<br />
olup, yapılan tahliller sonucunda sağlıklı bulunan 8-14 yaş arası 94 çocuk seçildi. Bu grupta total<br />
anti-HEV ve anti-HAV IgG antikorları mikro-Eliza yöntemi ile çalışıldı. Tüm serum örnekleri çalışma<br />
öncesinde -20oC'de saklandı. Anti-HEV ve anti-HAV çalışma kitleri Abbott laboratuarlarından<br />
temin edildi. Cut-off değerinin altındaki absorbans değerleri negatif kabul edilirken, bu değerde ya<br />
da daha yüksek olanlar pozitif kabul edildiler. Pozitif örnekler, absorbans değerleri cut-off<br />
değerinin +/- %10 arasında bulunanlar ile birlikte iki defa çalışıldı. Böylece gri zon dediğimiz<br />
bölgedeki sonuçların sağlaması yapıldı.<br />
Bulgular<br />
Çalışmamızın sonunda 100 sağlıklı, normal kişiye ait serum örneklerinin 6'sında (%6), 40 dializ<br />
hastasının ikisinde (%5), ve serolojik yöntemlerle A, B, C hepatiti tanısı konmuş 40 hasta<br />
serumunun 3'ünde (%6.1) anti-HEV antikorlarının varlığı saptanmıştır. Her üç grup arasında da<br />
sonuçlar açısından anlamlı bir farklılık yoktur. Çalışmaya alınan 7-14 yaş arasındaki sağlıklı çocuk<br />
olgularda ise anti-HEV pozitifliğine rastlanmamıştır. Anti-HAV-Ig G pozitifliği 100 erişkinin 90'ında<br />
(%90), 94 çocuk olgusunun 85'inde (%90.4) gösterilebilmiştir. Elde edilen bulgular tablo. 1'de<br />
sunulmuştur.<br />
Tartışma ve Sonuç<br />
Bu çalışma, geçiş yollarının benzer olduğunu kabul ettiğimiz HEV ve HAV infeksiyonlarının,<br />
ülkemizde farklı yaş ve hasta gruplarında karşılaştırarak prevalanslarını öğrenmeye yönelik olarak<br />
planlandı. Bu amaçla 100 sağlıklı erişkin, hemodiyalize girmekte olan 40 erişkin kronik böbrek<br />
hastası, hepatit tanısı ile takibi devam etmekte olan 40 yetişkin ve 94 sağlıklı çocuk seçildi. Birinci
ve dördüncü gruplar tamamen toplumun küçük bir kopyası olarak kabul edildiler, çünkü çalışmaya<br />
alınan bireylerin hiçbirisinin bir risk grubunda olmamasına dikkat edildi (homoseksüalite, ilaç ve<br />
uyuşturucu bağımlılığı, profesyönel donör, hemofili, dializ hastası, ağır yetmezlik tabloları ve akut<br />
hastalıklar gibi…) NANBH olgularının seçilerek, dört hafta ara ile anti-HEV titrelerinin varlığı ya da<br />
direkt titre artışının çalışılması daha akla yatkın görünse de bu gruptaki hasta sayısının azlığı ve<br />
çalışmayı takip eden iki sene süresince yeterli sayıda vakaya ulaşamamamız sebebi ile bu grubu<br />
çalışmadan çıkarmak zorunda kaldık. Bu grup yerine, diğer hepatotrop virüslerle karşılaşmış olan<br />
kişilerin HEV ile de karşılaşma olasılığının yüksek olabileceği savıyla akut A, B, C hepatitli olgular<br />
çalışmaya dahil edildi.<br />
Gönüllü kan donörleri bilinen bazı virüslere karşı tarandıkları için bizim verilerimizin genel<br />
popülasyonun seroprevalansının altında olduğu düşünülebilir. Gene de, çocukluk ve erişkin yaş<br />
grupları arasında anti-HAV pozitifliği açısından anlamlı bir farklılık yok iken, anti-HEV pozitifliğinin<br />
çocukluk yaş grubuna göre (%0) erişkinde daha yüksek çıkması (%6), bu virüs ile daha ileri<br />
yaşlarda, geç karşılaşıldığını göstermektedir. Her iki grupta da anti-HAV pozitifliği, anti-HEV<br />
pozitifliğine göre anlamlı derecede yüksektir (p
normal popülasyon içerisinde HAV'na göre daha düşük pozitiflik oranının elde edilmesinin bir<br />
sebebi olabilir.<br />
KAYNAKLAR<br />
1. Balık İ. Dünyada ve Türkiye'de hepatit B epidemiyolojisi,"K. Kılıçturgay (ed),<br />
<strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> 92, 1. Baskı" kitabından. 62, 1992, <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong>le Savaşım<br />
Derneği, İstanbul.<br />
2. Editorial. The A to F of <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong>is. Lancet 1990;336:1158-59.<br />
3. Khuroo MS, Kamli S, Dar MY, et al. Vertical transmission of hepatitis E virus.<br />
Lancet 1995;345:1025-6.<br />
4. Purcell RH. <strong>Hepatit</strong>is E virus, ''Fields BN, Knipe DM (eds), Fields virology, 3 rd<br />
Edition'' kitabında s 2831-43, 1996, Philedelphia.<br />
5. Thomas DL, Mahley RW, Badur S, Paloğlu KE, Quinn TC. Epidemiology of<br />
hepatitis E virus infection in Turkey. The Lancet 1993;341:1561-62.<br />
6. Merdan S. Diyarbakır ili iki ayrı semtinde 7-17 yaş grubu okul çağı çocuklarında<br />
anti-HEV pozitifliğinin karşılaştırılması, uzmanlık tezi 1995, Dicle Üniversitesi<br />
Tıp Fakültesi, Diyarbakır.<br />
7. Taşyaran MA, Aktağ R, Akyüz M, Kaya A, Ceviz N, Yılmaz Ş. Erzurum bölgesi<br />
çocuklarında fekal-oral bulaşan hepatit virüslerinin seroprevalansı. Klimik derg<br />
1994;2:74-75.<br />
8. Arankalle VA, Chadha MS, Mehendale SM, Banerjee K. Outbreak of enterically<br />
transmitted non-A, non-B hepatitis among children. Lancet 1988;ii:1199-1200.<br />
9. Skidmore SJ, Yarbough PO, Gabor KA, Reyes GR. <strong>Hepatit</strong>is E virus: The cause<br />
of a water borne hepatitis outbreak. J Med Virol 1990;30:36.<br />
10. Loc ASF, Kwan WK, Moeckli R, Chan RT, Reyes GR, Lou CL, Chung HT.<br />
Seroepidemiological survey of hepatitis E in Hong Kong by recombinant-based<br />
enzyme immunassays. Lancet 1992;340:1205-8.<br />
11. Babacan F, Söyletir A, Eskitürk A. Age and seasonal distribution of acute<br />
hepatitis A infection and of anti-HAV IgG prevelance. J Turk Microbiol Soc<br />
1990;20:131.<br />
12. Doğancı L, Hacıbektaşoğlu A, Yenen OŞ, Gün H, Çifter B, Koç Ö, Kocabalkan<br />
F: Ankara Güvercinlik bölgesinde saptanan su kaynaklı bir non-A, non-B<br />
hepatit epidemisi. GATA bülteni 1989;31:141.<br />
13. Sırmatel F, Badur S, Baydar İ. ve ark. İki sporadik E hepatiti vakası. T Klin<br />
Gastroenteroloji 1994;5:273.<br />
14. Badur S, Thomas D, Dedeoğlu F, Yenen Ş, Yüksel D, Işık NH, Kaymakoğlu S.<br />
Anti-hepatitis E virus antibodies in normal populations and acute NANBH<br />
cases in Turkey. Turk Journal of Infect 1994;8:1-4.<br />
15. Tabor E. The three viruses of non-A, non-B hepatitis. Lancet 1985; 743-45.
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ<br />
FAKÜLTESİ ÇALIŞANLARINDA ANTİ HAV VE<br />
ANTİ HEV SEROPREVALANSI<br />
Ayşe. E. AKTAŞ*, Nimet YİĞİT*, Ahmet AYYILDIZ*, Nedim YILMAZ*<br />
* Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji ABD.<br />
9.Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Kongresi’nde (3-8 Ekim 1999<br />
Antalya) poster olarak sunulmuştur.<br />
Özet<br />
Bu çalışmada Diş Hekimliği Fakültesi’nde görevli 49 diş hekimi, 9 hemşire ve 30 personelden<br />
oluşan 87 kişinin serumlarında mikro ELISA yöntemi ile anti-HAV ve anti-HEV araştırılmıştır.<br />
Çalışmamız sonucunda 85 kişide anti-HAV IgG (%97,7), 26 kişide anti-HEV (%29,9) olumlu<br />
bulunmuştur.<br />
Anahtar kelimeler: HAV, HEV, sağlık çalışanları, seroprevalans<br />
Summary<br />
ANTI HAV AND ANTI HEV SEROPREVALANCE IN THE STAFF OF DENTISTRY FACULTY ATATÜRK<br />
UNIVERSITY<br />
In this study, anti-HAV and anti-HEV were studied with micro-ELISA method in the sera of 87<br />
staff; 49 dentists, 9 nurses and 30 health-care workers, working in the Faculty of Dentistry,<br />
Atatürk University. The findings revealed that anti-HAV IgG was found to be positive in 85<br />
subjects (97,7%), and anti-HEV in 26 subjects (29.9%).<br />
Key words: HAV, HEV, health-care workers, seroprevalance<br />
Giriş<br />
<strong>Hepatit</strong> A virüsü tüm dünyada yaygın olup, gelişmekte olan ülkelerde diğer enterik virüslerde<br />
olduğu gibi, çocukluk çağının tipik bir hastalığı olan viral hepatitin etkenidir. Ülkemizde de<br />
çocuklarda akut viral hepatite en sık neden olan etkendir. Genel olarak dört geçiş yolu tespit<br />
edilmiştir. 1- kişiden kişiye, 2- besinler ve su ile, 3- ender de olsa parenteral, 4- perinatal (1).<br />
Yapılan çalışmalarda anti-HAV prevalansının gelişmekte olan ülkelerde erken yaşlarda; gelişmiş<br />
ülkelerde ise daha geç yaşlarda arttığı görülmektedir (2).<br />
Anti-HAV IgM antikorları klinik bulgularla birlikte yükselmeye başlamakta ve 3-6 ay devam<br />
etmektedir. Hayat boyu bağışıklığı sağlayan anti-HAV IgG antikorları da semptomların<br />
başlamasından sonra yükselmekte ve muhtemelen hayat boyu kalmaktadır (1-3).<br />
<strong>Hepatit</strong> E virüsü (HEV) gelişmekte olan ülkelerde başta gelen hepatit etkenlerinden biridir. Bu<br />
enfeksiyon için esas olarak dışkı ile kontamine olmuş içme suları önemli bir kaynaktır (5). HEV’in<br />
ana bulaş yolunun fekal oral olduğunun bilinmesine rağmen son yıllarda yapılan çalışmalarda<br />
transplesantal ve transfüzyonal bulaşın olabileceğine dair yayınlar mevcuttur (4-6).<br />
HEV daha çok genç ve orta yaşlarda hastalığa neden olup, çocuk ve ileri yaştakilerde daha az<br />
görülmektedir. Hastalığın serolojik göstergelerinden anti-HEV IgM nekahat dönemi içinde<br />
kaybolur. Anti-HEV IgG antikorlarının ise ne kadar süre pozitif kaldığı konusunda çelişkili bulgular<br />
vardır. Kısa süreli olduğunu söyleyenler olduğu gibi uzun süreli pozitif kaldığını bildirenler de<br />
vardır (7-8).
Bulaşma yolları klinik bulgular ve enfeksiyon seyri <strong>Hepatit</strong> A ve <strong>Hepatit</strong> E de büyük benzerlik<br />
göstermektedir.<br />
Çalışmamızda hemen hemen tüm hepatit tiplerinde risk grubu olan sağlık personelinde <strong>Hepatit</strong> A<br />
ve <strong>Hepatit</strong> E seroprevalansını saptamayı amaçladık.<br />
Gereç ve Yöntem<br />
Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde çalışan 48 doktor, 9 hemşire, 30 yardımcı personel<br />
(memur, hizmetli vb.) toplam 87 sağlık personeli çalışmaya dahil edildi. Bu kişilerden uygun<br />
şekilde 5 ml kan alınıp serumları ayrıldı ve hemen çalışıldı. <strong>Hepatit</strong> A ve <strong>Hepatit</strong> E antikorları ELISA<br />
yöntemi ile (ORGANON TECNICA kitleri kullanılarak) araştırıldı.<br />
Bulgular<br />
Çalışma kapsamına aldığımız 87 kişiden hiç birinde anti-HAV IgM pozitif değildi. Anti-HAV IgG ise<br />
48 doktorun 47’sinde (%97,9), 9 hemşirenin 9’unda (%100), 30 personelin 29’unda (%96,7),<br />
toplam 87 kişinin 85’inde (%97,7) pozitif bulundu.<br />
Anti-HEV 48 doktorun 12’sinde (%25), 9 hemşirenin 4’ünde (%44,4), 30 personelin 10’unda<br />
(%33,3), toplam 87 kişinin 26’sında (%29,9) pozitif bulundu. Bulgularımız toplu olarak Tablo 1’de<br />
görülmektedir.<br />
Tartışma<br />
<strong>Hepatit</strong> A hâlâ bütün dünyada yaygın bir hastalık olup özellikle gelişmekte olan ülkelerde ve<br />
hijyen koşullarına uyulmayan toplumlarda daha sıktır (1-2). HAV infeksiyonunun çocukluk çağında<br />
çoğunlukla asemptomatik geçirilmesi, ayrıca her viral hepatit olgusunun serolojik olarak<br />
değerlendirilememesi nedeni ile ülkemizde <strong>Hepatit</strong> A insidansının kesin olarak belirlenmesi güçtür<br />
(9). Son yıllarda yapılan epidemiyolojik çalışmalarda değişik gruplarda anti-HAV prevalansı<br />
bildirilmektedir. Kurt ve ark. (10). Ankara’da 193 sağlık personeli üzerinde yaptıkları<br />
araştırmalarında anti-HAV’ı %89,5 oranında, yine Başaran ve ark. (11). İstanbul Cerrahpaşa Tıp<br />
Fakültesi Hastanesi’nde 115 sağlık personeli üzerinde yaptıkları taramada 104 kişide (%90,4)<br />
pozitif bulmuşlardır. Çeşitli bölgelerden bildirilen sonuçlar toplu halde Tablo 2’de görülmektedir.<br />
Biz de toplam 87 kişiden 85’inde (%97,7) anti-HAV totali pozitif bulduk.<br />
Epidemiyolojik olarak hepatit A enfeksiyonuna benzeyen fakat serolojik olarak farklı olan <strong>Hepatit</strong><br />
E virüs (HEV) enfeksiyonu ile ilgili olarak ülkemizde 1990 yılların başlarından itibaren çeşitli<br />
çalışmalar bildirilmeye başlanmıştır. Sonuçlar arasında oldukça büyük farklar göze çarpmaktadır.<br />
Çocuklarda genellikle daha düşük olan oranlar yaşla birlikte artmaktadır (Tablo 3). Hoşoğlu ve<br />
ark. (12) Diyarbakır’da yaptıkları araştırmada 102 kişiden 20’sinde (%19,6) anti-HEV pozitifliği<br />
tesbit ederken, Gültekin ve ark. (13) 77 sağlık personelinden 9’unda (%11,7) anti-HEV pozitifliği<br />
saptamışlardır.<br />
Bizim çalışmamızda toplam 87 kişinin 26’sında (%29,9) anti-HEV pozitif bulunmuştur. Bu da<br />
oldukça büyük bir orandır.<br />
Bulaşma yolunun özelliğinden dolayı HEV, HAV ile koenfeksiyon yapabilir (14). Bölgemizdeki Diş<br />
Hekimliği çalışanlarında anti-HAV ve anti-HEV oldukça yüksek oranlarda bulunmuştur. Her iki<br />
hepatit türünün de altyapı problemlerinin halledilmesi, suların fekal kontaminasyondan korunması<br />
gibi toplumsal ve hijyene dikkat edilmesi gibi bireysel önlemler ile azaltılabileceği inancındayız.<br />
KAYNAKLAR<br />
1. Akbulut A. HAV İnfeksiyonu.”K.Kılıçturgay (ed), <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> 98, 1. baskı”<br />
kitabında s 41, 1998, <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> ile Savaşım Derneği, İstanbul.<br />
2. Hollinger FB, Glambichi AP. <strong>Hepatit</strong>is A Virus. In Mandell GL, Douglas RG,<br />
Bennet SE (ed). Principles and Practice of Infectious Diseases, 1990, p:1383,<br />
Churchill Livingstone Inc, London.
3. Swenson PD. <strong>Hepatit</strong>is Viruses. Balows A (ed). Manual of Clinical<br />
Microbiology, 5th edition p:959, 1991, ASM Washington DC.<br />
4. Aydın K. HEV İnfeksiyonu. Epidemiyoloji. K. Kılıçturgay (ed). <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> 98,<br />
1. baskı kitabında , s:193-198, 1998. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> ile Savaşım Derneği, İstanbul.<br />
5. Zuckerman AS. <strong>Hepatit</strong>is E Virus. The Main Cause of Enterically Transmitted<br />
Non-A, Non-B <strong>Hepatit</strong>is. BMS, 1990, p:1475-1476.<br />
6. Bradley DW. <strong>Hepatit</strong>is E; Epidemiology, Etiology and Molecular Biology. Med.<br />
<strong>Viral</strong> 1992, 2:19-28.<br />
7. Kılıçturgay K. E Virüs <strong>Hepatit</strong>i. “Kılıçturgay K. (ed), <strong>Viral</strong> Hapatit 94” kitabında<br />
s:249-255, 1994 <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> Savaşım Derneği, İstanbul.<br />
8. Arıbaş ET, Altındiş M. E <strong>Hepatit</strong>i: İç Anadolu Tıp <strong>Dergisi</strong>, 1996, Cilt:6, Sayı:1,<br />
s:46-48.<br />
9. Palandüz A, Salman N. Çocukluk Çağında A <strong>Hepatit</strong>inden Korunma. <strong>Viral</strong><br />
<strong>Hepatit</strong> <strong>Dergisi</strong>. 1996 (2), s: 62-65.<br />
10. Kurt H, Türçapar N, Battal İ, Tekeli ME, Meço O. Yüksek Risk Grubunda olan<br />
Sağlık Çalışanlarında <strong>Viral</strong> hepatit (A,B,C,D) Enfeksiyon Sıklığı. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong><br />
<strong>Dergisi</strong>, 1997, 2:56-59.<br />
11. Başaran G, Büyükbeşe MA, Öztürk R. Hastane Personelinde <strong>Hepatit</strong> A<br />
İnfeksiyonunun Risk Fakörlerinin Araştırılması. XXVIII. Türk Mikrobiyoloji<br />
Kongresi, 1998 Kongre Özet Kitabı, s:4-78.<br />
12. Hoşoğlu S, Ayaz C, Özen A, Çüme B, Geyik MF, Demirel M, Kökoğlu ÖF.<br />
Endemik Bölgelerde Laboratuvar Çalışanlarında anti-HEV prevalansı. <strong>Viral</strong><br />
<strong>Hepatit</strong> Derg., 1998, 2:137-139.<br />
13. Gültekin M, Öğünç D, Çolak D, Dündar L. Sağlık Personelinde <strong>Hepatit</strong> E<br />
Virüs Antikor Prevalansı. Mikrobiyol. Bült., 1996, 30:73-77.<br />
14. Aydın K, Köksal İ, Çaylan R ve ark. <strong>Hepatit</strong> E Seropozitifliğinin İki Bölgede<br />
Karşılaştırılması. s:151. II. Ulusal <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> Sempozyumu Kitabı, 1994,<br />
Ankara.
AKUT VİRAL HEPATİT A VE B OLGULARINDA<br />
FERRİTİN VE DEMİR DÜZEYLERİ, DEMİR<br />
BAĞLAMA KAPASİTESİ<br />
Ayçin ÖZDEMİR*, Nur EFE İRİS*, Taner YILDIRMAK*,<br />
Elvin DİNÇ*, Funda ŞİMŞEK*<br />
* SSK Okmeydanı Eğitim Hastanesi<br />
Özet<br />
Bu çalışma akut viral hepatitli olgularda demir metabolizmasındaki değişimleri değerlendirmek için<br />
planlandı. Akut <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> A veya B tanısı almış 53 hasta ve 20 kişiden oluşan kontrol<br />
grubunda serum ferritin, demir düzeyleri, total demir bağlama kapasitesi (TDBK), karaciğer<br />
enzimleri prospektif kesitsel olarak araştırıldı. Hastalardan hastaneye yatışta ve iyileşme<br />
döneminde iki kez kan örneği alındı. Ferritin ölçümleri Spectria Irma test ile RIA prensipleriyle<br />
çalışıldı. Serum demir ve TDBK düzeyleri Olympus otoanalizörde DMA yöntemi ile tayin edildi.<br />
Bizim çalışmamızda hastaneye yatışta; 25 HAV infeksiyonlu hastanın 15 (%60) tanesinde, 28 HBV<br />
infeksiyonlu hastanın 19 (%67.8) tanesinde ferritin düzeyleri kontrol grubuna göre yüksek<br />
bulundu. Tedavi öncesi demir ve TDBK ile hematokrit düzeyleri ve yaş ortalaması bakımından<br />
gruplar arasında anlamlı bir farklılık bulunamadı.<br />
Bu çalışmanın sonuçları; akut viral hepatitli hastalarda yüksek serum ferritin düzeylerinin hepatik<br />
nekrozu yansıttığını ve bu hastalarda ferritin düzeylerinin izlenmesinin hastalığın takibinde yararlı<br />
olabileceğini göstermektedir.<br />
Anahtar kelimeler: <strong>Hepatit</strong>, serum ferritin<br />
Summary<br />
THE LEVELS OF SERUM FERRITIN, IRON AND TOTAL IRON BINDING CAPACITY OF ACUTE<br />
VIRAL HEPATITIS A<br />
AND B CASES<br />
This study has been planned to evaluate if there is any changes in iron metabolism during acute<br />
viral hepatitis. The levels of serum ferritin, iron, total iron binding capacity (TDBK) and liver<br />
enzymes have been detected in 53 hospitalized patients with the diagnosis of acute viral hepatitis<br />
A or B and in the control group consist of 20 people. Two blood samples were taken from the<br />
patients, one is at the begining of the illness and the other one is during the recovery period.<br />
Ferritin measurements were held with the Spectria Irma Test based on immunoradiometric assay<br />
principles. The levels of TDBK and serum iron were determined by the DMA Iron Procedure at<br />
Olympus auto-analyzer.<br />
In our study; 15 (60%) cases of 25 HAV infected group and 19 (67.8%) cases of 28 HBV<br />
infected group had high ferritin levels. There could not be found a significant difference between<br />
the groups before the treatment, when we consider iron, TDBK, the levels of hematocrit and<br />
the average age.<br />
The results of this research suggests that the high serum ferritin levels of the patients with acute<br />
viral hepatitis reflect the hepatic necrosis, and the observation of the ferritin levels of these<br />
patients can be very valuable during follow up.<br />
Key words: <strong>Hepatit</strong>is, serum ferritin
Giriş<br />
Vücudun en fazla demir depolayan organı olan ve demir metabolizmasında primer rol oynayan<br />
karaciğerin hastalıklarında serum demir ve ferritin düzeylerinde değişiklikler olmaktadır. Akut<br />
karaciğer hastalıklarında serum demir düzeyleri ikterik dönemde genellikle çok yüksek seviyelere<br />
ulaşır. Buna karşılık serum transferrin ve “total demir bağlama kapasitesi” düşer (1).<br />
Serum ferritin seviyeleri akut viral hepatitlerde ve akut hepatosellüler nekrozun diğer formlarında<br />
yükselir (1). Saptanan demir ve ferritin seviyelerindeki bu anormallikler nekahat döneminde hızla<br />
düzelir. Ferritindeki bu yüksekliğin hasarlanmış hepatositlerden ferritin salınmasına bağlı olduğunu<br />
destekleyen çalışmalar son yıllarda değer kazanmıştır (1,2,3). Diğer yandan, HBV’nün replike<br />
olduğu hücrelerde ferritin sentezini arttırdığı yönünde görüş bildirenler de vardır (4).<br />
Demir birçok mikroorganizmanın üremesi için gerekli bir faktördür. Virüsler demire gerek<br />
duymamalarına karşın, infeksiyonlu konak hücreler viral partikülleri sentezlemek için demire<br />
ihtiyaç duyarlar. Buna bağlı olarak da demir tutucu savunma sistemi virüslerin saldırısına uğramış<br />
konağı korunmak için harekete geçer (5).<br />
Son 35 yıldır yüzlerce çalışma infeksiyonların oluşmasında ve ilerlemesinde demirin rolünü<br />
araştırmaktadır (6,7). Biz de çalışmamızda; SSK Okmeydanı Eğitim Hastanesi Enfeksiyon<br />
Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği’nde yatarak takip edilen Akut <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> tanısı almış<br />
hastalarda, demir, demir bağlama kapasitesi ve ferritin düzeylerinde meydana gelen değişiklikleri<br />
araştırdık.<br />
Amacımız; akut viral hepatitlerde serum ferritin ve demir düzeyleri ile serum demir bağlama<br />
kapasitesini değerlendirmek, serum ferritin ve serum demir düzeylerinde saptanan değişikliklerin<br />
transaminazlarla ve diğer karaciğer enzimleriyle ilişkisini araştırmaktır.<br />
Materyal - Metod<br />
Çalışmamızda SSK Okmeydanı Eğitim Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji<br />
Kliniğinde Aralık 1999 ve Mart <strong>2000</strong> tarihleri arasında yatarak takip edilen Akut <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> A<br />
veya B tanısı almış hastalarda; demir, demir bağlama kapasitesi (TDBK) ve ferritin düzeylerinde<br />
meydana gelen değişiklikler değerlendirildi.<br />
Hasta ve kontrol gruplarında karaciğer enzimleri, hepatit markerları, hemogram, serum ferritini,<br />
serum demiri ve serum demir bağlama kapasitesi ölçümleri sabah yemek öncesi alınan kan<br />
örneklerinde çalışıldı. Hastaneye yatışta ve iyileşme döneminde iki kan örneği alındı.<br />
Ferritin düzeylerinde yükselmeye yol açan; Hodgkin hastalığı, lösemi, meme kanseri, gastrik<br />
malignite gibi ek hastalığı olan ya da sık kan transfüzyonu yapılan olgular çalışmaya alınmadı.<br />
Standart laboratuvar testleri; SSK Okmeydanı Eğitim Hastanesi Biyokimya Laboratuvarı ve<br />
Hematoloji Laboratuvarında bilinen yöntemlerle ölçüldü. Serum demir ve total demir bağlama<br />
kapasitesi Olympus otoanalizörde DMA yöntemi ile tayin edildi. Ferritin ölçümleri Spectria Irma<br />
test ile IRA prensipleriyle yapıldı. <strong>Hepatit</strong> markerları 3. Kuşak ELISA ile hastanemiz merkez<br />
laboratuvarında çalışıldı. Çalışmamızda elde edilen sonuçların istatistiksel analizleri Ki – Kare testi<br />
(c2) ve Student-t testi kullanılarak yapıldı.<br />
Bulgular<br />
Çalışmamıza aldığımız akut viral hepatitli olguların; hastalığın başlangıcında ve nekahat<br />
döneminde, serum AST, ALT, g-GT, ALP, total ve direkt bilirubin ve ferritin düzeyleri yüksek<br />
olarak bulunmuştur. Ayrıca nekahat döneminde serum demir ve TDBK düzeyleri kontrol grubunun<br />
değerlerinden anlamlı olarak daha yüksek bulunmuştur.<br />
HAV infeksiyonlu 12’si kadın 13’ü erkek 25 hastanın yaş ortalaması 21.8 ± 7.07 (15-35), HBV<br />
infeksiyonlu 12’si kadın 16’sı erkek 28 hastanın yaş ortalaması 37.8 ± 12.86 (18-70) olarak tespit<br />
edildi.<br />
25 HAV infeksiyonlu hastanın 15 (%60) tanesinde, 28 HBV infeksiyonlu hastanın 19 (%67.8)<br />
tanesinde ferritin düzeyleri tedavi öncesi kontrol grubuna göre yüksek bulundu.
Tedavi öncesi demir ve TDBK ile hematokrit (Htc) düzeyleri ve yaş ortalaması bakımından gruplar<br />
arasında anlamlı bir farklılık bulunmadı (p>0.05).<br />
<strong>Hepatit</strong>li olgularda AST, ALT, g-GT, ALP, total ve direkt bilirubin düzeyleri ile ferritin düzeyleri<br />
nekahat döneminde hastalığın başlangıç değerlerine göre anlamlı derecede düşük, demir ve TBDK<br />
ise anlamlı derecede artmış olarak bulundu.<br />
<strong>Hepatit</strong> A ve B gruplarının hastaneye yatışta ve nekahat döneminde AST, ALT, g-GT, ALP, total ve<br />
direkt bilirubin düzeyleri ve ferritin düzeyleri, ayrıca nekahat döneminde demir ve TDBK değerleri<br />
kontrol grubunun değerlerinden anlamlı olarak daha yüksektir (Tablo 1).<br />
Tartışma ve Sonuç<br />
Akut ve kronik karaciğer hastalıklarında serum ferritin düzeyleri yüksek bulunmaktadır. Bizim<br />
çalışmamızda da; 25 HAV infeksiyonlu hastanın 15 (%60) tanesinde, 28 HBV infeksiyonlu<br />
hastanın 19 (%67.8) tanesinde ferritin düzeyleri tedavi öncesi kontrol grubuna göre yüksek<br />
bulundu.<br />
İnflamatuar olaylarda, aktive RES hücrelerinde ferritin sentezi artar, dokulardan demir salınımı<br />
azalır. Ferritinin demir bağlama kapasitesini arttırmasındaki mekanizmanın RES hücrelerinden<br />
demir atılımını azaltmasına bağlı olduğu düşüncesi kabul görmektedir (8). İnflamasyon sırasında<br />
ferritin sentezindeki artış, turpentine enjeksiyonu yapılan farelerde araştırılmış; 6. ve 24. saatlerde<br />
ferritin sentezinde iki pik şeklinde artış olduğu gözlenmiştir (9).<br />
Akut ve kronik karaciğer hastalıklarında serum ferritini sıklıkla vücut demir depolarıyla uyumsuzluk<br />
gösterir ve yüksektir. Ayrıca yapılan çalışmalarda akut ve kronik karaciğer hastalıklarında serum<br />
ferritin düzeyleri ile transaminazlar arasında pozitif korelasyon olduğu görülmüştür (1,2,3). Bazı<br />
araştırmacılar, serum ferritin yüksekliğinin karaciğer hücre nekrozu ile hücre içindeki ferritinin<br />
seruma geçmesi sonucu oluştuğunu, bu düşünceyi destekleyen bulgunun da serum ferritininin bu<br />
hastalarda serum transaminazları ile paralel biçimde yükselmesi olduğunu ileri sürmüşlerdir. Akut<br />
hepatitli hastalarda serum ferritininin, serum demiri ile birlikte diğer hepatik hücre nekrozu<br />
ve/veya disfonksiyonunu gösteren testlerle benzerlik gösterdiği tespit edilmiştir.<br />
Bazı çalışmalarda ise, HBV’nin replike olduğu hücrelerde ferritin sentezini arttırdığı, serum ferritin<br />
düzeylerinin, serum transaminazlarından bağımsız olarak yükseldiği, HBsAg’nin pozitif olduğu<br />
karaciğer hücrelerinde demir miktarının da fazla olduğu, dolayısıyla serum ferritinindeki<br />
yükselmenin, konağın HBV infeksiyonuna karşı cevabının bir göstergesi olduğu ileri sürülmüştür<br />
(10).<br />
N. Milman ve N. Graudal yaptıkları çalışmada akut viral hepatitli 6 hastada serum ferritin ve<br />
biyokimyasal karaciğer testlerini (serum bilirubin, AST, ALT, g-GTP ve ALP) hastalığın<br />
başlangıcından iyileşmeye kadar belli aralarla izlemişler; bu dönemde ferritin, bilirubin ve<br />
transaminaz seviyelerinde birlikte bir düşüş olurken, g-GTP ve ALP seviyelerindeki düşüşün daha<br />
uzun sürede olduğunu tespit etmişlerdir. Ferritindeki bu yükselmeyi karaciğer hücre hasarına<br />
bağlamışlardır (11).<br />
Hengevelt P. ve arkadaşları, akut viral hepatitli hastalarda yüksek serum ferritin ve demir<br />
seviyeleri tespit etmişlerdir. Serum ferritin konsantrasyonunun normale dönmesinin serum g-GTP<br />
ile paralellik gösterdiği, bununla birlikte serum demir seviyelerinin uzun zaman yüksek kaldığını<br />
gözlemişlerdir. Karaciğer dokusundan yapılan kimyasal analizlerde, hastalığın ilk iki haftasında,<br />
karaciğerde depo demir konsantrasyonunu düşük bulmuşlardır. Bunu da, yüksek demir<br />
seviyelerinin, parçalanmış hepatositlerden demirin ayrılması nedeniyle olduğu şeklinde<br />
açıklamışlardır (12). Abaylı ve arkadaşları; yaptıkları çalışmada akut B tipi viral hepatitli hastalarda<br />
ferritin düzeylerini anlamlı olarak yüksek bulmuşlardır. Serum ferritin seviyelerindeki bu artışın<br />
hücre nekrozuna bağlı olabileceği gibi, HBV’nin özel etkisiyle de olabileceği görüşündedirler (13).<br />
Lustbader ve arkadaşları; hemodiyaliz hastalarında ferritin seviyelerini çalışmışlar, HBV varlığında<br />
yüksek serum ferritin seviyelerinin infeksiyonun persistan seyredeceğinin göstergesi olabileceğini<br />
savunmuşlardır. Yine ferritin düzeyindeki yükselmenin HBV’nin karaciğer hücrelerindeki<br />
replikasyonuna bağlı olduğu yönünde görüş bildirmişlerdir. Virüs kendisi siklik pozitif feedback
mekanizmasıyla ferritin sentezini stimüle edebilmekte ve bunun sonucunda intrasellüler ferritin ve<br />
demir konsantrasyonunu arttırabilmektedir (10).<br />
Yaptığımız çalışmada, yukarıda adı geçen araştırmaları da göz önüne alarak, akut viral hepatitli<br />
hastalarda, serum ferritin ve demir düzeylerini, demir bağlama kapasitesini ve bunların diğer<br />
karaciğer enzimleri ile ilişkisini araştırdık.<br />
Akut viral hepatit A ve B infeksiyonlarında; hastaneye yatışta ve nekahat döneminde AST, ALT, g-<br />
GT, ALP, total bilirubin ve ferritin düzeyleri kontrol grubunun değerlerinden anlamlı olarak yüksek<br />
bulundu. Nekahat döneminde demir ve demir bağlama kapasitesi, kontrol grubuyla<br />
karşılaştırıldığında anlamlı olarak yüksek bulundu. Hastaneye yatışta; demir, TDBK ve yaş<br />
ortalaması bakımından kontrol grubuyla anlamlı bir farklılık bulunamadı. İyileşme döneminde AST,<br />
ALT, g-GT, ALP, total ve direkt bilirubin ve ferritin düzeyleri, anlamlı derecede düştü, TDBK ise<br />
anlamlı derecede arttı.<br />
Cohen ve arkadaşları HBV taşıyıcılarında yaptıkları çalışmada; serum ferritin ve demir seviyelerini<br />
yüksek bulmuşlar, bunu virüsün hepatositlerde ferritin sentezini stimüle etmesine bağlamışlardır<br />
(14). Bizim çalışmamızda ise hem HBV infeksiyonlu grupta, hem de HAV infeksiyonlu grupta<br />
ferritin düzeyleri yüksek olarak bulundu. Bu da ferritindeki yükselmenin; HBV’nün özel etkisinden<br />
çok hücre nekrozuna bağlı olabileceği yönündeki görüşü desteklemektedir.<br />
Akut ve kronik karaciğer hastalıklarında serum demir düzeylerinde yükselmelerin olduğunu<br />
gösteren çalışmalar vardır (12, 13, 15). Biz çalışmamızda, hastalığın akut döneminde demir<br />
düzeylerinde yükselme gözlemledik. Ancak iyileşme döneminde demir ve TDBK’inde kontrol<br />
grubuna göre anlamlı olarak yükselme tespit ettik.<br />
Çalışmamızda her iki hepatit grubunda da ferritin düzeyi ile g-GT arasında orta derecede, AST ve<br />
ALT arasında zayıf pozitif, total ve direkt bilirubin düzeyleri arasında orta düzeyde pozitif<br />
korelasyon bulunmuştur. Bu da Hengeveld ve arkadaşlarının yaptıkları çalışma ile uyum<br />
göstermektedir (12).<br />
Akut viral hepatitli hastalarda serum ferritin, serum demir ve TDBK düzeylerinin bilinmesinin bu<br />
hastalıkların tanısında, iyileşme ve kronikleşmesinin takibinde, transaminazlar gibi yararlı testler<br />
olarak kullanılabileceği görüşündeyiz.<br />
Akut viral hepatitlerde ferritin düzeylerindeki artışın, HBV’nin hücre içi replikasyonu sonucu<br />
olduğunu savunan pekçok çalışma vardır. Bizim çalışmamızda HAV infeksiyonu geçiren grupta da<br />
ferritin düzeyleri yüksek olarak bulunmuştur. Bu nedenle biz akut viral hepatitlerde ferritin<br />
düzeylerindeki artışın karaciğer hücre nekrozu sonucu olduğu yönündeki görüşü<br />
desteklemekteyiz.<br />
Akut ve kronik karaciğer hastalıklarında serum ferritin ve serum demir düzeylerindeki yükselmenin<br />
oluşum mekanizması ve taşıdığı anlam konusunda yapılacak başka çalışmalara ihtiyaç vardır.<br />
KAYNAKLAR<br />
1. Prieto J, Barry M, Sherlock S: Serum ferritin in patients with iron overload<br />
and with acut and chronic liver diseases. Gastroenterology, 1975, 68:525-33.<br />
2. Chapman RW, Bassedine MF, Laulicht M, Gorman A, Thomas HC, Sherlock S,<br />
Hofobrand AV: Serum Ferritin and Binding of Serum Ferritin to Concanavalin<br />
A as Tumor Marker in Patients with Primary Liver Cell Cancer and Chronic<br />
Liver Disease. Digestive Disease and Sciences, 1982, 27: 111-116.<br />
3. Milman N, Gradual N: Serum Ferritin in Acut <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong>is. Scand. J.<br />
Gastroenterology,1984, 19:38-40.<br />
4. Felton C, Lustbader ED, Merten C, Blomberg BS: Serum Iron Levels and<br />
Response to <strong>Hepatit</strong>is B Virus. Proc. Natl. Acad. Sci, 1979, 76: 2438-2441.<br />
5. Weinberg ED: The role of iron in infections. Current Opinion in Infectious<br />
Diseases 1995, 8:164-169.<br />
6. Mietzner TA, Morse SA: The role of iron-binding proteins in the survival of<br />
pathogenic bacteria. Ann Rev Nutr, 1994, 14:471-493.<br />
7. Weinberg ED: The development of awarenees of iron-withholding defense.
Perspect Biol Med, 1993, 36:215-221.<br />
8. Jurado RL. Iron, Infection, and Anemia of Inflammation. Clinical Infectious<br />
Diseases 1997; 25 888-95.<br />
9. Konijn AM, Carmel N, Levy R, Hershko C. Ferritin Synthesis in Inflammation.<br />
British Journal of Haematology, 1981:49, 361-370.<br />
10. Lustbader ED, Hann HWL, Blumberg BS: Serum Ferritin as a Predictor of Host<br />
Response to <strong>Hepatit</strong>is Virus Infection. Science 1983, 220: 423-425.<br />
11. Milman N, Graudal N: Serum ferritin in acute viral hepatitis. Scand J<br />
Gastroenterol, 1984, 19,38-40.<br />
15. Olubuyide IO, Festing MF, Chapman C, Higginson J, Whicher JT: Discriminant<br />
analysis of biochemical parameters in liver disease. Trop Gastroenterol, 1997<br />
Jan, 18:1, 15-9.<br />
12. Hengeveld P, Zuyderhoudt FM, Jöbsis AC, van Gool J: Some aspects of iron<br />
meabolism during acute viral hepatitis. Hepatogastroenterology, 1982 Aug,<br />
29:4, 138-41.<br />
13. Abaylı H, Erikçi S, Baykal Y ve ark: Akut, kronik hepatitli ve sirozlu hastalarda<br />
serum ferritin, serum demir düzeyleri. GATA Bülteni, 1994, 36: 33-39.<br />
14. Cohen C, Berson SD, Shulman G, Budgeon LR: Liver iron stores and hepatitis<br />
B antigen status. Cancer, 1985 Nov1, 56:9, 2201-4.<br />
15. Olubuyide IO, Festing MF, Chapman C, Higginson J, Whicher JT: Discriminant<br />
analysis of biochemical parameters in liver disease. Trop Gastroenterol, 1997<br />
Jan, 18:1, 15-9.
KIRIKKALE İLİNDEKİ BERBERLERDE HEPATİT<br />
B VE HEPATİT C<br />
SEROPREVALANSININ SAPTANMASI<br />
Teoman Z. APAN*, R. Cenap YILDIRIM**, Dilek KILIÇ***<br />
* Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fak. Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji AD.<br />
** Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fak. Halk Sağlığı AD.<br />
*** Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fak. Enfeksiyon AD.<br />
Özet<br />
Bu çalışma Kırıkkale ilindeki 93 erkek berberde <strong>Hepatit</strong> B ve <strong>Hepatit</strong> C virüs infeksiyonunun<br />
prevalansını tespit etmek ve risk altında olanları belirlemek amacıyla yapıldı.<br />
Çalışmaya alınanların HBs Ag, Anti HBc IgG, Anti HBs, Anti HCV düzeyleri ELISA (Murex-Abbot)<br />
yöntemiyle belirlendi. Uygulanan anket formu ile cinsel davranışları, daha önce cerrahi müdahale<br />
uygulanıp uygulanmadığı, kan transfüzyonu akupunktur veya dövme yaptırıp yaptırmadığı,<br />
uyuşturucu madde kullanıp kullanmadığı, sakal tıraşını nerede olduğu, sarılıklı kimselerle teması<br />
olup olmadığı soruldu.<br />
HBs Ag pozitiflik oranı %7.5, Anti HBc IgG oranı %25.8, HBV prevalansı %50.5 ve Anti HCV oranı<br />
%2.2 olarak bulundu. HBs Ag ve HBV prevalansının yaşla birlikte arttığı tespit edildi. Hayat<br />
kadınlarıyla birlikte olma ile HBs Ag pozitifliği ve daha önce diş tedavisi olma ile HBV prevalansı<br />
arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulundu.<br />
Sonuç olarak çalışma grubuna katılan berberlerin sayısı az olmakla birlikte bu meslek grubunda<br />
HBV ve HCV infeksiyonu için mesleki bir riskin söz konusu olabileceği, ancak riskli davranışların da<br />
bulaştan sorumlu olabileceği düşünüldü.<br />
Anahtar kelimeler: <strong>Hepatit</strong> B virüs, <strong>Hepatit</strong> C virüs<br />
Summary<br />
DETERMINATING THE HEPATITIS B AND HEPATITIS C SEROPREVALANCE OF THE BARBERS IN<br />
KIRIKKALE CITY<br />
This study was conducted to determine the risk and the prevalance of hepatitis B and hepatitis C<br />
virus in 93 male barber in Kırıkkale.<br />
For this purpose, HBs Ag, Anti HBc IgG, Anti HBs, Anti HCV levels were determined with ELISA<br />
(Murex-Abbot). The questionaire was applied to definite the sexuel habitide, whether they had<br />
been previous surgical procedures, blood transfusion, acupuncture or tatoo, intravenous drug<br />
abuse, place where hair and bear cut was done, contact with icteric patients.<br />
The rate HBs Ag positiviness was found as 7.5%, Anti HBc IgG rate was 25.8%, HBV prevalence<br />
was 50.5% and Anti HCV positiviness was 2.2%. The HBs Ag positiviness and HBV prevalence<br />
were found to be correlated with age. The sexuel intercourse with protitutes and previous dental<br />
procedures with hepatitis B prevalence was significantly correlated.<br />
In conslusion; barbers may have increased risk for hepatitis B and C infection, although their<br />
behavier and surgical procedures that were carried out before may responsible for their infection<br />
rate.<br />
Key words: <strong>Hepatit</strong>is B virus, <strong>Hepatit</strong>is C virus<br />
Giriş
HBV infeksiyonu, kronikleşen en yaygın viral infeksiyonlardan biridir (1). <strong>Hepatit</strong> B virüsü (HBV),<br />
kan ya da vücut sıvılarıyla parenteral temas, perinatal bulaş, horizontal bulaş (infekte kişilerle<br />
temas) ve cinsel temas yoluyla olmak üzere 4 ana yolla bulaşmaktadır. Buna bağlı olarak, belirli<br />
risk gruplarında, toplumun diğer kesimlerine göre daha sık infeksiyona neden olmaktadır. Sağlık<br />
personeli, hemodiyaliz hastaları, hayat kadınları, intravenöz ilaç bağımlıları ve infekte annelerden<br />
doğan bebekler bu risk gruplarını oluşturmaktadır (2,3,4).<br />
İnfeksiyonun bilinen tek kaynağının insan olması, HBs Ag taşıyıcılığını ve HBV infeksiyonunun<br />
prevalansını önemli kılmaktadır (1). Toplumda HBs Ag olumluluğunun araştırılması, infeksiyonun<br />
yaygınlaşmasında rol oynayan bu kişilerin belirlenmesini ve gerekli koruyucu önlemlerin alınmasını<br />
sağlayacaktır (5,6). HBs Ag pozitiflik oranı, dünyada farklı coğrafi alanlarda ve aynı ülkede farklı<br />
popülasyonlarda %0.1-20 arasında değişen belirgin farklılıklar göstermektedir (3). Tüm dünyada<br />
350 milyondan fazla, ülkemizde ise 4.5 milyon taşıyıcı olduğu sanılmaktadır (5).<br />
Genellikle parenteral yolla bulaşan <strong>Hepatit</strong> C virüsü (HCV) için de bulaşma yolları HBV ile aynıdır<br />
(7,4,8-10). Kan ve kan ürünleri transfüzyonu veya bunlarla temasın olması, intravenöz ilaç<br />
bağımlılığı, çok eşlilik, sosyoekonomik düzeyin düşük olması ve toplu kurumlarda yaşanması HBV<br />
için olduğu gibi HCV için de risk faktörleridir (7,3,11-15).<br />
Tüm dünyada yaygın olarak görülen HCV infeksiyonu, görülme sıklığı yönünden ülkeler arasında,<br />
hatta aynı ülkede bölgeler arasında farklılıklar göstermekle birlikte, sağlıklı kişiler veya kan<br />
donörleri arasında yapılan çalışmalarda %0.2-6 arasında değişen seropozitiflik bildirilmektedir<br />
(16,17).<br />
Bu araştırma; Kırıkkale ilindeki berberlerde <strong>Hepatit</strong> B ve <strong>Hepatit</strong> C seroprevalansını tesbit etmek<br />
ve anket form ile hepatit potansiyeli açısından risk altında olanları belirlemek amacıyla yapılmıştır.<br />
Gereç ve Yöntem:<br />
Bu araştırma, 1 Nisan-30 Haziran <strong>2000</strong> tarihleri arasında, iki aşamalı olarak gerçekleştirildi ve<br />
Kırıkkale ilindeki 93 berber araştırma kapsamına dahil edildi. Uygulanan anket formu ile kişilerin<br />
cinsel davranışları (hayat kadınları ile birlikte olma, homoseksüel davranış), cerrahi bir müdahale<br />
uygulanıp uygulanmadığı (diş çekimi, ameliyat olma), kan transfüzyonu, akupunktur veya dövme<br />
yaptırıp yaptırmadığı, uyuşturucu madde kullanıp kullanmadığı, sakal tıraşını nerede ve nasıl<br />
olduğu, sarılık geçiren veya geçirmekte olan biri ile teması olup olmadığına ilişkin sorular<br />
sorularak bilgi edinildi.<br />
Çalışmanın ikinci kısmında, hepatit markerlarına bakmak için deneklerden kan örneği alındı.<br />
Serumlar analiz edilecekleri zamana kadar -20°C derecede derin dondurucuda saklandı. Alınan<br />
kan numunelerinden elde edilen serum örneklerinde HBs Ag, Anti-HBs, AntiHBc IgG ve Anti-HCV<br />
düzeyleri mikro ELISA yöntemi (Murex-Abbott) ile çalışıldı. Anti HCV belirlenmesi için kullanılan<br />
testler ikinci kuşak ELISA kitleriydi.<br />
Çalışma sonucu elde edilen veriler, SPSS for Windows 8.0 istatistik paket programına girildi ve<br />
istatistiksel analizler aynı programda yapıldı. Gerekli verilere ki-kare testi uygulandı.<br />
Bulgular:<br />
Çalışma grubuna alınanların yaşları 18-72 arasında (yaş ortalaması 33.3±11.5) tespit edildi.<br />
Berberlerin 89’u (%95.7) kendi işyerinde sakal tıraşı olduğunu, 68’i (%73.1) hayatının bir<br />
döneminde diş çekimi yaptırdığını, 21’i (%22.6) herhangi bir nedenle ameliyat geçirdiğini ifade<br />
etti.<br />
Kişilerin cinsel davranışları ile ilgili sorgulandığında; 26’sının (%28) hayat kadınları ile cinsel<br />
ilişkide bulunduğu tespit edilirken, hiçbirinde homoseksüel davranış özelliği tespit edilmedi.<br />
Anket sorgulamasında başka riskli bir özellik saptanmadı.<br />
Berberlerin serolojik marker sonuçları Tablo 1’de sunulmuştur.<br />
Araştırma kapsamına alınan kişilerde HBs Ag ve HBV seroprevalansının yaş gruplarına göre<br />
dağılımı Tablo 2’de sunulmuştur.
Yaş grupları ile HBs Ag (X2:9.167, p0.05) prevalansı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir<br />
fark bulunmadı.<br />
HCV (+) tespit edilen sadece iki kişi mevcut olup ikisi de 28-37 yaş grubundaydı. Bu kişilerin HBV<br />
serolojik markerları negatif olarak bulundu. Her ikisinde de diş tedavisi ve operasyon öyküsü<br />
tespit edildi. Ancak hayat kadınlarıyla beraber olma öyküsü hiçbirinde saptanmadı. Anti HCV<br />
pozitifliği ile operasyon öyküsü arasındaki ilişki istatistiksel olarak anlamlı iken (X2:7.008,<br />
p0.05).<br />
Tartışma<br />
HBs Ag taşıyıcılık oranı pek çok batı Avrupa ülkesinde %0.1-0.5, Akdeniz ülkelerinde %1-5, Afrika,<br />
Güney Asya ve İsrail hariç Orta Doğu ülkelerinde ise %25’in üstünde tespit edilmiştir (3,18,19).<br />
Türkiye’de, normal popülasyonda HBs Ag pozitifliği için %4.4-12.5 arasında değişmektedir ve<br />
Türkiye HBs Ag ve HBV prevalans oranlarıyla orta endemisite bölgesindedir (2,4,18,20).<br />
Ülkemizde HBs Ag taşıyıcılık oranları doğudan batıya doğru azalmaktadır (6,20-22). Türkiye’de<br />
çeşitli bölgelerde yapılan çalışmalarda bulunan HBs Ag pozitiflik ve HBV prevalans oranları Tablo<br />
3’de gösterimiştir.<br />
Bizim çalışmamızda berberlerde HBs Ag pozitiflik oranı %7.5, HBV seroprevalansı ise %50.5<br />
olarak bulundu. HBs Ag pozitifliğinin ve HBV ile karşılaşma oranının yaşla birlikte arttığını tespit<br />
ettik. Yaşla birlikte bu oranların arttığı başka çalışmalarda da gösterilmiştir (1,5).<br />
Tansuğ ve arkadaşları HBs Ag pozitifliğinin 21-25 yaşta, Turgut ve arkadaşları 20-30 yaşta,<br />
Kalkan ve arkadaşları ise 30-40 yaşta en yüksek düzeye ulaştığını tespit etmişlerdir (1,5). Bizim<br />
çalışmamızda HBs Ag pozitifliğinin 4. ve 5. dekatta pik yaptığı tespit edildi.<br />
Kırıkkale bölgesinde daha önce yapılan bir çalışmada Boyunağa ve arkadaşları normal erkek<br />
popülasyonda HBs Ag pozitiflik oranını %3.6, HBV prevalansını ise %10.5 olarak tespit etmiştir<br />
(24). Bizim sonuçlarımız bu rakamlara göre oldukça yüksektir. Bunun nedeninin bu meslek<br />
grubunda kanla ve daha önce başka insanlar için kullanılmış jilet, makas, havlu gibi kesici aletlerle<br />
sık temas olabileceği düşünülmüştür. Hayat kadınlarıyla cinsel ilişki öyküsü de bu HBs Ag oranını<br />
artırmış olabilir. Bununla birlikte tespit oranlarımız Türkiye ortalaması içindedir (4,7,22,38).<br />
İzole Anti HBc pozitifliği bizim çalışmamızda %25.8 olarak bulundu. Ağırbaşlı ve arkadaşlarının<br />
donörlerde yaptıkları bir araştırmada izole Anti HBc IgG pozitifliği %34, Badur ve arkadaşlarının<br />
yine donör kanlarında yaptıkları bir araştırmada bu oran %11.6, Kalkan ve arkadaşlarının<br />
psikiyatri hastalarında yaptıkları bir çalışmada ise %12.6 olarak tespit edilmiştir (7,20). Rutin HBs<br />
Ag taramalarından sonra dahi, transfüzyon sonrasında gelişen hepatitlerin %0.3-10’undan HBV<br />
sorumlu bulunmuştur. Bu nedenle özellikle donörlerde Anti HBc IgG bakılması gerektiği
ildirilmektedir (20,39). Bu antikor, infeksiyozitenin geç dönemini veya tespit edilemeyecek kadar<br />
düşük Anti HBs titreleri ile birlikte bağışıklığı yansıtabilir (3).<br />
Duyarlı testlerin geliştirilmesinden sonra, HCV infeksiyonunun tüm dünyada yaygın olduğu<br />
bulunmuştur. Ancak dağılım homojen değildir. Zaire ve Suudi Arabistan’da %6, Japonya ve<br />
Mısır’da %15, Almanya’da %0.43, Fransa’da %0.68, Amerika Birleşik Devletleri’nde %0.5-1.4 gibi<br />
oranlar bildirilmiştir (17,20,21). Ülkemizde yapılan çeşitli çalışmalarda sağlıklı kişiler veya kan<br />
donörleri arasında anti HCV sıklığı %0.3-1.8 arasında değişmektedir (Tablo-4). Ancak risk<br />
gruplarında, bu oran çok daha yüksek değerlere çıkabilmektedir (11). Transplantasyon yapılan<br />
hastalarda Anti HCV pozitifliği %28-48, hemodiyaliz hastalarında %2.4-47.2, ağız cerrahisi<br />
bölümünde çalışan diş hekimlerinde %9.3 olarak bildirilmiştir (7,8,11,41). Bu risk grupları kan ve<br />
kan ürünleriyle sık temas eden, cerrahi müdahale sık yapan veya yapılan gruplardır.<br />
Çalışmamızda Anti HCV prevalansı %2.2 olarak tespit edildi. Bu değer normal popülasyon ve<br />
donör kanlarında elde edilen değerlerine göre daha yüksektir. Bunun nedeni kan, jilet, havlu,<br />
makasla temas sonucu infeksiyon riskinin artmış olmasından veya çalışma grubunun küçük<br />
olmasından kaynaklanabilir. Ayrıca Anti HCV pozitif olarak tespit edilenlerin her ikisinin de diş<br />
tedavisi ve operasyon öyküsünün olması bu pozitifliği açıklayabilir.<br />
Sonuç olarak berberlerde yaptığımız HBV ve HCV taramasında; HBV için bu ilde daha önce yapılan<br />
çalışmaya göre daha yüksek prevalans saptanması ve Anti HCV için bulunan değerinin Türkiye’de<br />
tespit edilen değerlerin daha üzerinde olması, mesleki riski açıklayabilir. Ancak özellikle HCV için<br />
elde edilen orandan, daha önceki operasyonlar, HBV prevalansından ise yine aynı öykünün yanı<br />
sıra hayat kadınlarıyla beraber olma sorumlu olabilir. Ayrıca daha fazla sayıdan oluşan gruplarda<br />
çalışmanın yapılması daha sağlıklı veriler sağlayabilir.<br />
KAYNAKLAR<br />
1. Tansuğ Ş, Düzgünsıvacı E, Ünal Z, Güvel H. <strong>Hepatit</strong> B virüs infeksiyonunun<br />
seroepidemiyolojik araştırılması-İzmir. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> Derg 1999, 2: 96-109.<br />
2. <strong>Hepatit</strong>is B epidemiyolojisi. Kılıçturgay K (ed) <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> 94 1.Baskı 1994,<br />
s 91-101 <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong>le Savaşım Derneği, İstanbul.<br />
3. Kawai H, Feinstone SM. Acute viral hepatitis. In: Mandell GL, Bennett JE,<br />
Dolin R eds. Principles and Practice of Infectious Diseases. Philedelphia:<br />
Churchill Livingstone; <strong>2000</strong>: 1279-1296.<br />
4. Yenen OŞ. <strong>Viral</strong> hepatitler. Topçu AW, Söyletir G, Doğanay M (ed) İnfeksiyon<br />
Hastalıkları Nobel Kitapevi 1996, 641-691.<br />
5. Turgut H, Kaleli İ, Yalçın AN, Çetin BÇ, Çelik A, Akşit F. Değişik gruplarda HBs<br />
Ag olumluluğunun araştırılması. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> Derg 1999, 2: 140-141.<br />
6. Özgüneş N, Gündeş SG, Ceyhan T. Donör kanlarında <strong>Hepatit</strong> B prevalansı.<br />
<strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> Derg 1999, 1: 40-41.<br />
7. Kalkan A, Kuloğlu M, Bahçecioğlu İH, Namlı M, Felek S. Psikiyatri hastalarında<br />
<strong>Hepatit</strong> B ve <strong>Hepatit</strong> C seroprevalansı. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> Derg 1999, 1: 46-50.<br />
8. Yakıncı G, Rota S, Aylı D, Çırak M, Sultan N. Hemodiyaliz hastalarında Anti<br />
HCV pozitiflik nedenlerinin araştırılması. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> Derg 1998, 2: 131-133.<br />
9. Durmaz R, Tecimer C, Durmaz B, Günal S, Temel İ, Kızılkaya N. Anti HCV<br />
pozitivity among different risk groups in Malatya, Turkey. İnfeks Derg 1992,<br />
6: 247-249.<br />
10. Özyılkan E, Tatar G, Köseoğlu T, Özkuyumcu C, Kayhan B, Telatar H. Virüslere<br />
bağlı kronik karaciğer hastalıklarında hepatit B virüs üzey antijeni, anti HDV,<br />
anti HCV sıklığı Mikrobiyol Bült 1993, 27: 308-313.<br />
11. Berktaş M, Bozkurt H, Yavuz MT, Türkdoğan KM, Andiç Ş, Dalkılıç AE. <strong>Hepatit</strong><br />
kliniği gösteren hastalar ve kan donörlerinde <strong>Hepatit</strong> C virüs antikor<br />
seroprevalansı. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> Derg. 1999, 1: 56-58.<br />
12. Çakaloğlu Y. <strong>Hepatit</strong> C virüs infeksiyonu (C hepatiti) Epidemiyoloji-patogenezklinik-tedavi,<br />
Kılıçturgay K (ed) <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> 94 1. Baskı 1994, s 191 <strong>Viral</strong><br />
<strong>Hepatit</strong>le Savaşım Derneği, İstanbul.
13. Pereira BJG, Milford EL, Kirkman RL, Levey AS. Transmission of hepatitis C<br />
virus by organ transplantation. N Eng J Med, 1991, 325: 454-460.<br />
14. Esteban JI, Gonzales A, Hernandez JM, et al. Evaluation of antibodies to<br />
hepatitis C virus in a study of transmission associated hepatitis. N Eng J Med<br />
1990, 323: 1107-1112.<br />
15. Klein RS, Freeman K, Taylor PE, Stenes CE. Occupational risk for hepatitis C<br />
virus infection among New York City dentists. Lancet 1991, 338: 1539-1542.<br />
16. Badur S. <strong>Hepatit</strong> C virüsü infeksiyonunun serolojik tanısı. Klinik Derg 1990,<br />
3: 58-62.<br />
17. Bayat N, Dinç E, Akdik İ, Ağaç E, Çetmeli G, Şimşek F, Özdemir A. Kan<br />
donörlerinde anti HCV pozitifliği. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> Derg 1999, 1: 54-55.<br />
18. The Europian Regional Study Group. Epidemiology and eradication strategy or<br />
hepatitis in Europe. Vaccine 1990, 8: 113-116.<br />
19. Franks AL, Berg CJ, Kane MA, Browne BB, Sikes K, Elsea WR, et al. <strong>Hepatit</strong>is<br />
B virus infection among children born in the United States to Southeast Asian<br />
refuges. N Engl J Med 1989, 321: 1301-1305.<br />
20. Ağırbaşlı H, Yalman N, Devecioğlu Ö, Anak S, Bilgen H, Gedikoğlu G.<br />
Hematolojionkoloji hastalarının donörlerinde <strong>Hepatit</strong> B, <strong>Hepatit</strong> C, HIV ve<br />
VDRL taraması. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> Derg 1998, 2: 145-148.<br />
21. Özbakkaloğlu B, Arısoy AS, Tosun YS, Esen A, Akçalı S, Kurutepe S. Kronik<br />
şizofreni tanılı hastalarda <strong>Hepatit</strong> B ve <strong>Hepatit</strong> C infeksiyon prevalansı. <strong>Viral</strong><br />
<strong>Hepatit</strong> Derg 1999, 2: 88-90.<br />
22. Tosun YS, Özbakkaloğlu B, Benzergil S. Hastane personelinde hepatit B<br />
seroprevalansı. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> Derg 1998, 2: 115-117.<br />
23. Uçar B, Akgün Y, Akgün N ve ark. Eskişehir ilinde yaşayan okul çocuklarında<br />
hepatit B seroepidemiyolojisi. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> Derg 1997, 1: 60-65.<br />
24. Boyunağa H, Apan T, Güliter S. Kırıkkale dahilinde hepatit B seroprevalansının<br />
araştırılması. XXVIII. Türk Mikrobiyoloji Kongresi Özet Kitabı, 1998, poster<br />
no: 04-85.<br />
25. Abacı IM, Düşünsel R, Patıroğlu T, Çetin N, Kılıç H. Gebelerde ve<br />
bebeklerinde hepatit B virüs belirleyicileri ve doku antijenleri ile ilişkisi.<br />
Mikrobiyol Bült 1995, 29: 170-178.<br />
26. Kurt H, Türkçapar N, Battal İ. Yüksek risk gruplarında olan sağlık<br />
çalışanlarında viral hepatit (A,B,C,D) sıklığı. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> Derg 1997,<br />
20: 56-59.<br />
27. Sünbül M, Saniç A, Eroğlu C, Akçam Z, Hökelek M. Sağlık personelinde<br />
<strong>Hepatit</strong> B göstergelerinin seroprevalansı. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> Derg 1998, 1: 22-25.<br />
28. Göz M, Cengiz AT, Kıyan M, Dolapçı Gİ, Mısırlıgil A, Özyedek Z, Özdöl Ç.<br />
Berber ve kuaför serumlarında ELISA ile HBs Ag’nin araştırılması. XXVI. Türk<br />
Mikrobiyoloji Kongresi Özet Kitapçığı, 11-15 Nisan 1994, Antalya, s:239.<br />
29. Dökmetaş İ, Yalçın AN, Bakır M, Poyraz Ö, Elaldı N, Yalman N. Sağlık<br />
personelinde hepatit B ve hepatit C seroprevalansı. Mikrobiyol Bült 1995,<br />
29: 278-283.<br />
30. Coşkun Ş, Keskin M, Önal O. Normal ve risk gruplarında hepatit B infeksiyon<br />
prevalansı. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> Derg 1996, 2: 84-88.<br />
31. Kuru U, Turan O, Sağlam Z, Ceylan Y. Prevalence of hepatitis B virus infection<br />
in pregnant Turkish women and their families. Eur J Clin Microbiol Infect Dis<br />
1996, 15: 248-251.<br />
32. Kaleli İ, Kaleli B, Özen N, Akşit F. Gebelerde HBs Ag ve Anti HBs pozitifliği.<br />
XXVII. Türk Mikrobiyoloji Kongresi, Kongre Özet Kitabı, Antalya 1996, 175.<br />
33. Kuru U, Senli S, Kuru N, Başkent A, Uluocaklı O. Age specific seroprevalence<br />
of hepatitis B virus infection. Turk J Pediatr 1995, 37: 331-338.<br />
34. Aydın N, Eyigör M, İrcan A, Gürel M. Aydın bölgesinde hepatit
elirleyicilerinin seroprevalansı. IV. Ulusal <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> Sempozyumu, Kongre<br />
Özet Kitabı 1998, 127.<br />
35. Akbulut A, Kılıç SS, Felek S, Kalkan A, Papila Ç. Elazığ ili ve yöresinde hepatit<br />
B prevalansının araştırılması. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> Derg 1995, 1: 29-33.<br />
36. Özbilge H, Seyrek A, Ulukanlıgil M, Aslan G. Değişik gruplarda hepatit B<br />
seroprevalansının araştırılması. XXVIII. Türk Mikrobiyoloji Kongresi, Kongre<br />
Özet Kitabı, poster no (04-85).<br />
37. Murt F, Ayaz C. Hastane personelinde viral hepatit B ve C sıklığı. İnfeksiyon<br />
Derg 1995, 9: 309-311.<br />
38. Türk M, Mandıracıoğlu A, Doğan F, Kırca Ü. İzmir Konak Doğumevi<br />
polikliniğinde izlenen gebelerde HBs Ag pozitifliği araştırılması. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong><br />
Derg 1998, 2: 123-126.<br />
39. Devecioğlu C, Dikici B, Yıldırım İ, Boşnak M. Kan ve kan ürünleri verilen<br />
hastalarda <strong>Hepatit</strong> A, B, C ve E seropozitifliği. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> Derg 1999,<br />
2: 65-68.<br />
40. Gürbüz AK, Doğalp K, Gülşen M ve ark. <strong>Hepatit</strong> C virüs infeksiyonunda aile<br />
içi geçiş. Gastroenterol 1993, 4: 405-408.<br />
41. Ertem S, Özütemiz Ö, Aydın A ve ark. İzmir’de genel kadınlarda Anti HCV<br />
prevalansı. Gastroenterol 1993, 4: 591-593.<br />
42. Balık İ, Onul M, Kandilci S, Tekeli E, Tunçbilek S. Çeşitli gruplarda hepatit C<br />
virüs antikorlarının prevalansı. T. Klin Gastrohepatol 1990, 1: 55-58.<br />
43. Yenice N, Çolakoğlu E, Gül K, Canoruç F. Diyarbakır’da kan donörlerinde<br />
hepatit C virüs antikor prevalansı. Gastroenterol 1993, 4: 41-42.<br />
44. Uzunalimoğlu Ö, Dönderici Ö, Çetinkaya H, Karayalçın S, Sipahi N. Kronik<br />
karaciğer hastalığında HCV antikor prevalansı. Gastroenterol 1990, 1: 15.<br />
45. Yenen OŞ, Badur S. Prevalence of antibodies to hepatitis C virus in blood<br />
donors and risk groups in İstanbul, Turkey. Eur J Clin Microbiol Infect Dis 1991,<br />
10: 93.<br />
46. Sakarya S. Ülkemizde çeşitli risk gruplarında C hepatit sıklığı. GATA-<br />
Haydarpaşa, Uzmanlık tezi, İstanbul, 1993.<br />
47. Doğanay M, Patıroğlu T, Utaş C ve ark. Değişik gruplarda HBs Ag, Anti HCV<br />
ve Anti HDV pozitifliğinin karşılaştırılması. Mikrobiyol Bült 1993, 27: 107.<br />
48. Arslan H, Tunçbilek S, Hızel N, Boyacıoğlu S, Özdemir N, Haberal M.<br />
Hemodiyaliz ve hemodiyaliz dışı hastalarda hepatit C virüs genotipinin<br />
dağılımı. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> Derg 1998, 2: 127-130.
ADANA BAYINDIRLIK VE İSKAN MÜDÜRLÜĞÜ<br />
ÇALIŞANLARININ VE AİLELERİNİN HEPATİT B<br />
TAŞIYICILIĞI VE TAKİBİ İLE HEPATİT B<br />
AŞILARINA KARŞI İMMÜN CEVABIN<br />
PROSPEKTİF OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ.<br />
Dr. Atiye FEDAKAR*, Op. Dr. Ali FEDAKAR**<br />
* Kocaeli Üniversitesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı<br />
** Kocaeli SSK Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi<br />
Özet<br />
<strong>Hepatit</strong> B virüs enfeksiyonu dünyada ve ülkemizde oldukça yaygın enfeksiyon hastalıklarından<br />
biridir. Akut, kronik hepatit, siroz ve hepatosellüler kanserin en önemli sebebidir. Bu çalışmada<br />
Adana Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü çalışanları, eş ve çocukları olmak üzere toplam 153 kişinin<br />
hepatit B virüs taşıyıcılığı ve takibi ile hepatit B virüs aşılarına karşı immün cevabın prospektif<br />
olarak değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmaya katılan 153 kişiden antiHBs(-) olan 124 kişi<br />
aşılama programına alındı. 3.doz aşılama sonunda %96’sında yeterli antikor cevabı oluştu.<br />
Çalışmaya katılan toplam 49 ailenin 14’ünde aile içi bulaş saptandı. Bunlardan 6 olgu HbsAg<br />
taşıyıcısıydı. Taşıyıcıların takibinde 1 hasta fulminan hepatit nedeniyle ex oldu. Bir hastada kronik<br />
aktif hepatit, 2 hastada ise kronik persistant hepatit gelişti.<br />
Anahtar kelimeler: <strong>Hepatit</strong> B taşıyıcılığı, Aşı, İmmün cevap.<br />
Summary<br />
<strong>Hepatit</strong>is B virus (HBV) infection is one of the most common contagious disease in our country<br />
and all over the world. Acute and chronic hepatitis are significant causes of cirrhosis and<br />
hepatocellülar carcinoma. İn this study , totally 153 people working in Ministry of public work in<br />
Adana, also their partners and children were tested for HBV markers , they are followed up and<br />
their immunologic response to hepatitis vaccines are investigated prospectively. The serum<br />
samples of 124 people were determined as AntiHBs negative, i.e; they were planned to<br />
vaccinate. As three vaccination dose programme completed, %96 of people were immunized.<br />
Fourteen of 49 family tested in this study were infected from other family members and six of<br />
them were HBs Ag (+) carrier. One of the carriers died because of fulminant hepatitis. Chonic<br />
active hepatitis and chronic persistent hepatitis developed in one patient and two patient ,<br />
respectively.<br />
Key words: HBsAg carriage , Vaccine , İmmun response<br />
Giriş<br />
Tüm dünyada akut ve kronik hepatit, siroz ve hepatosellüler karsinomun en önemli nedeni hepatit<br />
B virüs enfeksiyonudur. Ülkemizde bölgelere göre değişmekle birlikte HBsAg prevalansı % 4-10,<br />
AntiHBs prevalansı %20.6-%52.3 arasında bildirilmektedir. Ülkemizde nüfusun %4-10’u (3-5<br />
milyon) hepatit B virüs taşıyıcısıdır (1,2). Dünyada ise hepatit B virüs taşıyıcılarının 350 milyon<br />
civarında olduğu kabul edilmektedir (1). HBV dünyadaki primer hepatosellüler karsinom (PHC)<br />
olgularının %80’inden sorumlu olup HBV taşıyıcılarında rastlanma sıklığının 200-400 kat daha
fazla olduğu gösterilmiştir (3). Erişkin dönemde geçirilen HBV enfeksiyonlarının %5-10’u<br />
kronikleşebilmekte, kronikleşen olguların %15-20’sinde siroz, bunların bir bölümünde de PHC<br />
gelişme riski vardır. HBV ile infekte olguların %1 inde ise fulminan hepatit gelişebilmektedir<br />
(4,5,6,).<br />
HBV’nin bulaşma yolları parenteral, perinatal, horizontal , seksüel, olmak üzere dört ana grupta<br />
toplanır (7). <strong>Hepatit</strong> B bulaşımında en büyük etken HBV taşıyıcılarıdır. <strong>Hepatit</strong> B infeksiyonlarından<br />
korunmada en etkin yol aşılamadır. Sadece risk gruplarını aşılamanın HBV infeksiyonunun genel<br />
insidansı üzerine olumlu bir etkisi gösterilememiştir. Yine, erişkinlerin aşılanma programlarının da<br />
belirgin bir etkisi olmadığı düşünülmektedir. Bu nedenlerle Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)<br />
prevalansın %8 üzerinde olduğu ülkelerde 1994’den itibaren, geri kalan ülkelerde de 1997’den<br />
itibaren bütün yenidoğanların aşılanmasını önermektedir (22). Ülkemizdede hepatit B aşısı 1998<br />
Haziran ayından itibaren rutin aşılar arasına girmiştir. Ülkemizde yenidoğana uygulanan aşı<br />
şeması 0,1 ve 6. aylardadır (25). Risk grupları başta olmak üzere toplumun her kesimi hastalığın<br />
kontrolü açısında aşılanmalıdır (23).<br />
Bu çalışmada Adana Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü Kurum Tabipliğine başvuran toplam 153<br />
kişinin HBsAg yönünden taranması ve HBV taşıyıcılarınında prospektif olarak değerlendirilmesi<br />
planlanmıştır.<br />
Gereç Yöntem:<br />
Adana Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü çalışanlarının eş ve çocuklarında HBsAg ve antiHBs Ab’ları<br />
Biyomerieux ticari kitleri kullanılarak ELİSA yöntemi ile Adana Hıfzısıhha Laboratuvarında<br />
araştırıldı. Çalışma 1997 Kasım 1998 Ağustos arasında yapıldı.Seronegatif olguların aşılanması<br />
amacıyla 20mg hepatit aşısı (Engerix, Hepavax gibi) 0,1,6 aylarda deltoid kas içine uygulandı.<br />
Aşılamadan bir ay sonra antiHBs titrelerine bakılarak koruyuculuğun oluşup oluşmadığı araştırıldı.<br />
<strong>Hepatit</strong> B taşıyıcılarının ayrıca PCR yöntemi ile HBV DNA düzeylerine ve karaciğer fonksiyon<br />
testlerine bakıldı. Hastaların PCR tetkikleri, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji<br />
Laboratuvarında yapıldı. Taşıyıcı olup karaciğer fonksiyonları yüksek olan 4 hastaya karaciğer<br />
biyopsisi uygulandı.<br />
Bulgular:<br />
Çalışmaya katılan hastaların 41’i kadın, 51’i erkek ,61’i çocuk olmak üzere 49 aileden toplam 153<br />
kişi olup, yaşları 2-50 arasında değişmekteydi (ort.25.9±12.81). Hastaların hepatit markerlerinin<br />
cinsiyete göre dağılımı Tablo 1 ve Grafik 1’de gösterilmiştir. Bunlardan HBsAg ve antiHBs (-) olan<br />
toplam 124 kişiye 0,1,6 aşı şeması uygulandı. Üç doz aşılama sonucu 4 hastada yeterli antikor<br />
titreleri oluşmadı (
<strong>Hepatit</strong> B son yıllarda başta DSÖ olmak üzere tüm dünyanın en az AIDS kadar önemsediği ve<br />
yakın gelecekte dünyadan eradike edilmesi planlanan hastalıkların başında gelmektedir. <strong>Hepatit</strong> B<br />
maalesef uzun yıllar çok fazla önemsenmemiş, aşısı piyasaya çıkalı (1982) uzun süre geçmesine<br />
rağmen aktif profilaksi ve diğer mücadele metodları dünya çapında ele alınmamıştır (24). Ülkemiz<br />
<strong>Hepatit</strong> B virüs taşıyıcılık oranı ile orta endemik bölgeler arasında yer almaktadır. Akdeniz<br />
çevresindeki ülkelerde taşıyıcı annelerde bir hepatit markeri olan HBeAg pozitifliğinin düşük olması<br />
nedeniyle anneden bebeğe geçiş nadirdir. Türkiye de bu ülkeler içinde yer almaktadır. Hastalıktan<br />
en etkin korunma aşılamayla gerçekleşmektedir (25). Maliyeti yüksek olmakla birlikte HBV<br />
komplikasyonlarının tedavi masrafları hesaplandığında aşılamanın daha üstün olduğu<br />
görülmektedir (23).<br />
Bu çalışmada %96 serokonversiyon oranı hepatit B aşılarının oldukça yüksek düzeyde immünojen<br />
olduğunu göstermektedir. Bu çalışmamızdaki sonuçlar ülkemizde yapılan diğer çalışmalarla<br />
benzerlik göstermektedir. Leblebicioğlu ve ark (8) 0,1,2 ve 12 aylarda aşı uygulamasıyla %90.9<br />
oranda serokonversiyon sağlandığını bildirmektedir. Turunç ve ark (9) tarafından yapılan<br />
çalışmada 0,1 ve 6 aylarda aşı uygulanımı ile serokonversiyon oranı %98.7 olarak bulmuşlardır.<br />
<strong>Hepatit</strong> B aşısı olanların %5-10’unda koruyucu antikor oluşmamaktadır (10). Aşıya yanıt<br />
vermeyen normal erişkinlerin bir bölümünde, özellikle endemik bölgelerde, düşük düzeyde HBV<br />
infeksiyonu (immünolojik olarak gösterilemez) sorumludur (22). Normal bireyler arasında<br />
yanıtsızlıktan sorumlu öteki faktörler ise sigara içme, ileri yaş, şişmanlık, erkek cinsiyet HIV<br />
taşıyıcılığı, hemodiyaliz hastası olma gibi immün süpresyona neden olan durumlar ve aşının<br />
uygunsuz yere (deltoid dışı bir kasa) yapılması olarak bildirilmiştir. Yine birçok araştırma genetik<br />
yapının da antikor cevapsızlığında etkili olduğunu göstermektedir (11-12). HLA DR3 ve HLA-B 8<br />
antijenine sahip olanlarda aşıya yanıt yeterli olmamaktadır (13,14).<br />
Çalışmamızda 0,1,6 aylarda üç doz aşı uygulanmıştır. Dört hastada %3.2 oranında<br />
serokonversiyon gelişmemiştir. Bu hastalardan üçünde dördüncü dozdan sonra (%2.4) bir<br />
hastada (%0.8) beşinci doz aşı rapelinden sonra yeterli serokonversiyon cevabı oluşmuştur.<br />
Bizim çalışmamızda aşı sonrası antikor yanıtı oluşmayan 4 hastanın 3’ü erkek olup bunlardan 2’si<br />
ileri yaştaydı. (ort.44)<br />
Çalışmamızda HBsAg pozitifliğinin çocukluk döneminde %0.65 oranında toplum ortalamasından<br />
daha düşük olarak bulundu. Kadınlarda erkek hastalara göre daha az HBsAg pozitifliği saptandı<br />
(sırasıyla %1.96, %7.19). Bağışıklık oluşturma bakımından kıyaslarsak kadınlarda (%5.23)<br />
erkeklerden (%3.27) daha etkin şekilde oluştu. Salih Hoşoğlu ve ark (26) yaptığı bir çalışmada<br />
kadınlarda aşılama sonucu gelişen geometrik ortalamasının antikor titresi (GOAT) 296 IU/I,<br />
erkeklerde 215 IU/I olarak bulunup aralarında istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu<br />
gösterilmiştir. Benzer bazı çalışmalarda kadınlarda antikor cevabının daha iyi olduğunu<br />
gösterilmiştir (15).<br />
HBV’nin aile içinde bulaşması yetersiz sağlık koşulları, yakın temas, kalabalık ortamda yaşama,<br />
eğitim düzeyinde düşüklük, aynı tıraş bıçağını veya diş fırçasının kullanımı gibi birçok faktörle<br />
gerçekleşmektedir (16,17,18,19). Genellikle kabul edilen görüş horizontal geçişin seksüel ve<br />
parenteral geçişe göre daha zor olduğu ve daha uzun bir temas gerekmesine rağmen (16,21)<br />
ülkemizde HBV’nin bulaşmasında daha çok horizontal geçişin önemli olduğu gösterilmiştir (4).<br />
Bizim çalışmamızda 49 aileden 14’ünde aile içi bulaş saptandı. Bu 14 aileden 6 olgu HBsAg<br />
taşıyıcısıydı. Çalışmamızda vakaların eşleri ile diğer aile bireyleri arasında fark saptanmaması<br />
seksüel bulaşmanın etkin olmadığını göstermiştir.<br />
Sadece risk gruplarını aşılamanın HBV infeksiyonunun genel insidansı üzerine olumlu bir etkisi<br />
gösterilememiştir. Yine erişkinlerin aşılanma programlarının da belirgin bir etkisi olmamaktadır. Bu<br />
nedenlerle DSÖ prevalansın %8 üzerinde olduğu ülkelerde 1994’den itibaren, geri kalan ülkelerde<br />
de 1997’den itibaren bütün yeni doğanların aşılanmasını önermektedir (22). Ülkemizde ise<br />
yaklaşık 2 yıldır hepatit B aşısı rutin aşılar arasında uygulanmaktadır (25).<br />
Sonuç olarak toplumun her kesimi aşılanmalıdır. Aşılama programına başlamadan önce HBsAg,<br />
AntiHBs’ ye bakılarak taşıyıcı ve bağışık hastalar tespit edilmeli. Hasta antiHBs pozitif ise gereksiz<br />
aşı yapılmamalı, HBs Ag(+) ise yakın takibe alınmalı kendisi ve ailesi geniş bir şekilde<br />
bilgilendirilmelidir. Taşıyıcıların aile bireylerinin hepatit markerlerinin bakılması ve gerekiyorsa
mutlaka aşılama programına alınması gerekir. Aşılama programı biten hastanın 1 ay sonra<br />
AntiHBs titresine bakılarak yeterli serokonversiyon oluşturup oluşturmadığı araştırılmalıdır.<br />
KAYNAKLAR<br />
1. Balık İ.<strong>Hepatit</strong> B epidemiyolojisi –<strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> 94 kitabı(Kılıçturgay K ed)s.<br />
91-101,1994,<strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong>le Savaşım Derneği,İstanbul.<br />
2. Neyzi O.Cinsel yolla bulaşan hastalıklar .İstanbul 1997, s.103-108.<br />
3. Alter MJ, Mast EE.The epidemiyology of viral hepatitis in the United States.<br />
Gastroenterol Clin .Nort Am,1994,23:437-457.<br />
4. Yenen OŞ:<strong>Hepatit</strong> B,’’AW Topçu, G Söyletir,M Doğanay(editörler 20)), infeksiyon<br />
hastalıkları’’kitabında s.664, 1996 Nobel Tıp kitabevleri LTd Şti. İstanbul.<br />
5. Ökten A.B tip viral hepatit (Klinik gidiş ve tedavi) <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> 94 kitabı<br />
(Kılıçturgay K ed) s.107-118,1994,<strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong>le Savaşım Derneği,İstanbul.<br />
6. Sherlock S.Diseases of liver and biliary system .6 th ed. Oxford:Blackweel Sci<br />
Publ 1981;244-264.<br />
7. Balık İ:Dünyada ve Türkiye’de hepatit B epidemiyolojisi ‘’K Kılıçturgay (ed)<br />
<strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> 94’’kitabında, s 91-101,1994, <strong>Viral</strong> hepatit savaşım Derneği,<br />
İstanbul.<br />
8. Leblebicioğlu H, Günaydın M, Furtun F, Saniç A, Nas Y, Emirler N: Tıp Fakültesi<br />
öğrencilerinde hepatit B aşılaması. Mikrobiyol. Bült, 1995,29:284-289.<br />
9. Turunç M, Çavuşlu Ş. Keskin ve ark: Rekombinant <strong>Hepatit</strong> B aşı uygulamasına<br />
yanıtların prospektif değerlendirilmesi. Klinik dergi. 1994,7:89-92.<br />
10. Hess G.Hingst V, Cseke J ,Bock H,Clemens R: Influence of vaccination<br />
schedules and host factors on antibody response following hepatitis B<br />
vaccination.Eur J Clin Microbiol İnfect Dis 1992,11:334-340.<br />
11. Del Canho R, De Vries RRP, Schalm SW, Human leucocyte antigens (HLA) in<br />
neonates with inadequate response to hepatitis B vaccination. Vaccine,<br />
1993,11:983.<br />
12. Oates BC, Sidebottom AJ, Maxwvell SRJ: Efficacy of hepatitis B vaccination:<br />
knowledge among clinical medical stedents.Brit Med J, 1993,307:301.<br />
13. Turunç M, Çavuşlu Ş, Keskin K ve ark: Rekombinant <strong>Hepatit</strong> Başı uygulamasına<br />
yanıtların prospektif değerlendirilmesi. Klinik derg, 1994, 7:89-92.<br />
14. Delconto R, De Vries RRP, Scholm SW: Human leucocyte antijen (HLA) in<br />
neonates with in adequate response for to hepatitis B vaccination. Vaccine,<br />
1993: 983-988.<br />
15. Catteral AP, Murray–Lyon IM: Strategies for hepatitis B immunisation. Gut,<br />
1992, 33:576-579.<br />
16. Palabıyıkoğlu İ, Kocagül A, Öztürk Durmaz N, Acar N, Erbaş O: <strong>Hepatit</strong> B<br />
virüsünün aile içi geçişi. Gastroenteroloji, 1994, 5(4): 603-606.<br />
17. Çakaloğlu Y, Ökten A, Yalçın S ,Bodur S, Çetin ET: HBs Ag taşıyıcılarının aile<br />
üyelerinde hepatit B virüsü infeksiyonunun sıklığı.: VIII. Türk Gastroentoroloji<br />
Kongresi.s:.95.24-28 Ekim 1989. Samsun.<br />
18. İşler M, Akın D, Ertem S, Tekeşin O, Bodur Y: <strong>Hepatit</strong> B virüs infeksiyonunun<br />
aile içi geçişinin araştırılması. Türk Gastroenterolojis <strong>Dergisi</strong> (Türk j<br />
Gastroenterol) 1995, 6:9-12.<br />
19. Özkan M, Yıldız I, Çorbacıoğlu D: Bir çocuk yuvasında hepatit B göstergeleri<br />
sıklığı .Haydarpaşa Numune Hast. Tıp Derg.1994,34:15-7.<br />
21. Davis LG, Weber DJ, Stanley ML: Horizontal trassmission of hepatitis B virus.<br />
Lancet, 1989.22:889-93.<br />
22. AW Topçu, G Söyletir, M Doğanay (editörler), İnfeksiyon hastalıkları kitabında<br />
s.688,1995 Nobel Tıp kitabevleri LTd Şti. İstanbul.<br />
23. Efferson T, Demicheli V. Is vaccination against hepatitis B efficient? A review
of world literature. Health Econ 1994,3:25-37.<br />
24. Balık İ.www.İnfeksiyon org.<strong>Hepatit</strong> B ve medya.<br />
25. T.C.Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü <strong>Hepatit</strong> B<br />
Hk.4.06.98 tarih B 100TSH011000S sayılı yazısı.<br />
26. Hoşoğlu S, Ayaz C, Özen A, Kökoğlu ÖF, Geyik MF: <strong>Hepatit</strong> B aşısında antikor<br />
cevabını etkileyen faktörler. <strong>Viral</strong> <strong>Hepatit</strong> Derg 1997(1):38-41.