21.06.2015 Views

UNESCO Türkiye Milli Komisyonu İnsan Hakları İhtisas Komitesi

UNESCO Türkiye Milli Komisyonu İnsan Hakları İhtisas Komitesi

UNESCO Türkiye Milli Komisyonu İnsan Hakları İhtisas Komitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Ankara, 25 Ocak 2012<br />

<strong>UNESCO</strong> TÜRKİYE MİLLİ KOMİSYONU<br />

İNSAN HAKLARI İHTİSAS KOMİTESİ’NİN<br />

TÜRKİYE İNSAN HAKLARI KURUMU KURULMASI KONUSUNDAKİ<br />

GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİ<br />

I. GİRİŞ<br />

<strong>İnsan</strong> haklarının korunması ve geliştirilmesi için ulusal insan hakları kurumları<br />

kurulması fikri Birleşmiş Milletler'in (BM) ilk kurulduğu yıllara kadar götürülebilirse de,<br />

kavramın popüler hale gelerek yoğunlaşması Soğuk Savaş sonrasında gerçekleşmiştir. 1<br />

1991 yılında Birleşmiş Milletler tarafından örgütlenen, önce BM <strong>İnsan</strong> <strong>Hakları</strong> <strong>Komisyonu</strong><br />

ve daha sonra 1993 yılında BM Genel Kurulu tarafından da kabul edilen Paris İlkeleri, 2 tam<br />

da bu dönüm noktasına tekabül etmektedir. Nitekim geçtiğimiz yirmi yıl içerisinde, ulusal<br />

kurumlar hem nicelik hem de nitelik açısından büyük bir dönüşüm geçirmiştir. 1990’ların<br />

başında uluslararası ölçütlere uygun ulusal kurum sayısı sadece sekiz iken, Ağustos 2011<br />

itibarıyla yüzü aşkın ulusal kurumun yetmişi Ulusal Kurumlar Uluslararası Koordinasyon<br />

<strong>Komitesi</strong> 3 (UKK) tarafından Paris İlkeleri'ne uygun bulunarak akredite edilmiştir. 4<br />

<strong>Türkiye</strong>'de insan hakları kurumu tartışmaları ise, 90’lı yılların sonlarına kadar geri<br />

götürülebilir. Bu dönemde, insan hakları bürokrasisi yenilenmiş, insan hakları ile ilgili çok<br />

sayıda idari birim faaliyet göstermeye başlamıştır. 5 İdari teşkilatta farklı birimlerde<br />

konumlanmış olan bu kuruluşlar tartışmalara konu olmakla birlikte, özellikle <strong>İnsan</strong> <strong>Hakları</strong><br />

Danışma Kurulu, insan hakları çevrelerinde ilgi görmüştür. Ancak, uluslararası ölçütlere<br />

uygun olarak kurulmamış olan bu yapılar, <strong>İnsan</strong> <strong>Hakları</strong> Danışma Kurulu'nun da fiilen<br />

dağıtılmasından sonra beklentileri karşılamaktan uzak kalmıştır.<br />

2000’lerin ortasından itibaren, daha çok uluslararası ihtiyaçlara cevap olması amacıyla,<br />

insan hakları kurumsallaşmasında yeni adımlar atılması gerektiği dillendirilmeye<br />

başlanmıştır. Bu kapsamda olmak üzere; 2004 tarihli <strong>İnsan</strong> <strong>Hakları</strong> Ulusal Üst Kurumu<br />

Kanun Tasarısı Taslağı (2004 Taslağı), dönemin <strong>İnsan</strong> <strong>Hakları</strong> Başkanı tarafından<br />

1 UN Centre for Human Rights (1995), National Human Rights Institutions, A Handbook on the<br />

Establishment and Strengthening of National Institutions for the Promotion and Protection of Human<br />

Rights, (New York: United Nations), s. 4-6.<br />

2 20.12.1993 tarih ve 48/134 sayılı Genel Kurul kararı. İlkelerin resmi olmayan Türkçe çevirisi için bkz. <strong>İnsan</strong><br />

<strong>Hakları</strong>nın Geliştirilmesi ve Korunması için Ulusal Kurumlar (çev. Kerem Altıparmak, Hasan S. Vural),<br />

http://ihm.politics.ankara.edu.tr/konferans/images/paris_ilkeleri.pdf.<br />

3 UKK, ulusal kurumlarla BM insan hakları sistemi arasındaki ilişkiyi koordine eden ve Paris İlkeleri'ne uyum<br />

düzeyine göre ulusal kurumları sınıflandıran BM dışı bir komitedir. UKK tarafından "A" sınıfında<br />

değerlendirilen ulusal kurumlar BM Sözleşme organları ve diğer BM organlarında temsil hakkına<br />

kavuşurlar.<br />

4<br />

Ulusal Kurumların statüsünü gösterir tabloya şu adresten ulaşmak mümkündür:<br />

http://www.ohchr.org/Documents/Countries/NHRI/Chart_Status_NIs.pdf<br />

5<br />

Bu kurumların bir listesi için bkz. Kerem Altıparmak (2007), “<strong>Türkiye</strong>’de <strong>İnsan</strong> <strong>Hakları</strong>nda<br />

Kurumsallaş(ama)ma”, Bürokrasi ve <strong>İnsan</strong> <strong>Hakları</strong>, (Ankara: TBB Yayınları), s. 54, 111.


hazırlatılmıştır. Ancak, insan hakları alanında çalışan hükümet dışı örgütlerin Taslağın<br />

katılımcı bir şekilde hazırlanmadığını belirterek tepki göstermeleri üzerine, Taslak fazla<br />

tartışılma imkânı bulamadan gündemden düşmüştür. İzleyen dönemde ise uzunca bir<br />

süre, bu alanda herhangi bir girişim söz konusu olmamıştır.<br />

2004 Taslağından 5 yıl sonra, dönemin Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü<br />

Cemil Çiçek, 18 Mayıs 2009 günü, <strong>Türkiye</strong> <strong>İnsan</strong> <strong>Hakları</strong> Kurumu'nun kurulmasına ilişkin<br />

kanun tasarısını Bakanlar Kurulu'nda kabul ettiklerini açıklamıştır. 6 Ne var ki bu tasarı da,<br />

uzunca bir süre kamuoyu ile paylaşılmamıştır. Nihayet, 28 Ocak 2010 tarihinde, <strong>Türkiye</strong><br />

<strong>İnsan</strong> <strong>Hakları</strong> Kurumu Kanun Tasarısı (Tasarı) TBMM’ye sunulmuştur. 7 Uzunca bir süre<br />

Anayasa <strong>Komisyonu</strong>’nda kurulan Alt Komisyon'da bekletilen Tasarı, Aralık ayında Alt<br />

Komisyon'dan, 2011 yılının Şubat ayında da Anayasa <strong>Komisyonu</strong>'ndan geçmiş, 8 ancak<br />

yasalaşamadan kadük olmuştur. Bu tasarı, başta insan hakları örgütleri olmak üzere geniş<br />

kesimlerin beklentilerini karşılamaktan uzak olduğu için ciddi eleştirilerin hedefi olmuştur.<br />

2011 seçimleri sonrasında ve yeni Anayasa çalışmaları meyanında konunun tekrar<br />

gündeme gelmesi kaçınılmaz görülmektedir. Yukarıda açıklandığı gibi mevcut idari yapılar,<br />

insan hakları alanında atılması gerekli çok sayıda adımın gerçekleştirilmesini sağlayacak<br />

hukuki ve maddi alt yapıya sahip değildir. Aşağıda aktarılmaya çalışılacağı üzere, ulusal<br />

kurumlar çok farklı görevlerle donatılabilmektedirler. Bu görevlerin hangilerinin kurulacak<br />

yeni kuruma ne şekilde verileceği bilinmemekle birlikte, yapılacak düzenlemenin<br />

<strong>Türkiye</strong>'nin özgün insan hakları sorunlarını bir bütün olarak dikkate alması gerektiği<br />

açıktır. Bu nedenle “nasıl bir insan hakları kurumu oluşturulmalıdır?” sorusunun cevabı,<br />

aslında “hangi sorunlara yönelik çözüm aranmalıdır?” sorusunun cevabıyla örtüşecektir.<br />

Öte yandan, ulusal kurumlar, aynı zamanda önemli uluslararası rol oynadıkları için,<br />

başta BM ve Avrupa Konseyi olmak üzere uluslararası örgütler tarafından gerekliliği ısrarla<br />

vurgulanan kuruluşlar haline gelmiştir. Kaldı ki, yeni uluslararası sözleşmeler, ulusal<br />

kurumların kurulmasını aynı zamanda hukuki bir yükümlülük haline getirmektedir. Örneğin,<br />

<strong>Türkiye</strong>'nin yakın zamanda taraf olduğu 9 Birleşmiş Milletler İşkence ve Diğer Zalimane,<br />

<strong>İnsan</strong>lık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezaya Karşı Sözleşmesi'ne Ek Seçmeli<br />

Protokol (Seçmeli Protokol) 10 gereği, taraf devletler, taraf olduklarından itibaren bir yıl<br />

içinde ulusal bir önleme mekanizması kurmak yükümlülüğü altındadır.<br />

II. PARİS İLKELERİ VE DİĞER KOŞULLAR<br />

Bu açıdan, uluslararası bağlayıcı bir belge olmamasına rağmen, ulusal kurumlarla ilgili<br />

en önemli referans belgesi haline gelmiş olan Paris İlkeleri, hem önemli bir çıkış noktası,<br />

hem de evrensel bir çerçevedir. Hükümet tarafından konuyla ilgili yapılan açıklamalar da,<br />

bu konudaki farkındalığı ortaya koymaktadır. Örneğin, 3. Ulusal Programda “T.C.<br />

Başbakanlık <strong>İnsan</strong> <strong>Hakları</strong> Başkanlığı’nın, Paris İlkeleri çerçevesinde yeniden<br />

6<br />

“Hükümetten <strong>İnsan</strong> <strong>Hakları</strong> Müjdesi”, 18 Mayıs 2009,<br />

http://www.haberaktuel.com/news_detail.php?id=196678<br />

7 T.C. Başbakanlık, Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü, 28.01.2010, Sayı: B.02.0.KKG.0.10/101-<br />

1712/370<br />

8 <strong>Türkiye</strong> <strong>İnsan</strong> <strong>Hakları</strong> Kurumu Kanunu Tasarısı ve Anayasa <strong>Komisyonu</strong> Raporu (1/804), Dönem: 23,<br />

Yasama Yılı: 5, S. Sayısı: 611<br />

9 İşkenceye ve Diğer Zalimane, Gayriinsanî veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler<br />

Sözleşmesi’ne Ek İhtiyari Protokol”ün onaylanmasına ilişkin karar, S. 2011/1962. Resmi Gazete,<br />

5.7.2011, Sayı: 27985 (Mükerrer).<br />

10 Birleşmiş Milletler İşkence ve Diğer Zalimane, <strong>İnsan</strong>lık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezaya Karşı<br />

Sözleşmesi'ne Ek Seçmeli Protokol. A/RES/57/199, 42 I.L.M. 26 (2003)]. Protokol 22 Haziran 2006’da<br />

yürürlüğe girmiştir.<br />

2


yapılandırılması çalışmaları sonuçlandırılacaktır”, 11 ifadelerine yer verilmiştir. 2011 yılında<br />

Anayasa <strong>Komisyonu</strong>'ndan geçen Tasarı'nın genel gerekçesinde de, Paris İlkeleri'ne<br />

uyumun amaçlandığı belirtilmiştir. Aynı şekilde 4643 sayılı ve 12.4.2001 tarihli halen<br />

yürürlükte bulunan Kanun'un gerekçesinde, BM Genel Kurulu'nun 20.12.1993 tarihli ve<br />

48/134 sayılı kararına (diğerleri arasında) açıkça referansta bulunulmaktadır.<br />

Ancak Paris İlkelerine uyum konusuna pratikte yeterli özen gösterilmediği gibi, Paris<br />

İlkelerinin asgari güvenceleri gösteren, genel ve soyut ilkeler koyan bir metin olduğu<br />

gözden kaçırılmıştır. Bu hususun birkaç açıdan ayrıntılandırılması gerekmektedir.<br />

Paris İlkelerine uygun bir ulusal kurumun oluşturulması, <strong>İnsan</strong> <strong>Hakları</strong> Ulusal Kurumu<br />

kurulması sürecinin başından itibaren, açık ve şeffaf bir tartışma çerçevesinde<br />

yürütülmesi önkoşuluna bağlıdır. İsviçre’de bulunan İşkenceyi Önleme Derneği'nin de ifade<br />

ettiği gibi, "çalışmalarının etkili olabilmesi için, Ulusal Önleme Mekanizması (UÖM)<br />

hükümet yetkilileri ve sivil toplum tarafından itibar görmelidir; bunun olması için de, UÖM<br />

kuruluş sürecinin kendisi dâhil edici ve saydam olmalıdır. Bu nedenle, başta sürecin tüm<br />

aşamalarında rolü olması gereken sivil toplum kuruluşları dâhil olmak üzere, olası en geniş<br />

yelpazedeki ilgili aktörlerin bu tartışmalara katılmaları gerekmektedir." 12 Bu açıdan, Paris<br />

İlkelerinde temsili öngörülen farklı kişi ve kurumlar, 13 ulusal kurumun oluşturulması<br />

sürecinde de mutlaka rol almalıdır.<br />

İkinci olarak, Paris İlkeleri her ne kadar asgari bir ölçüt sunmaktaysa da, 1993 Viyana<br />

Bildirgesi ve Eylem Planında da belirtildiği gibi, “her devlet(in) kendi ihtiyaçlarına en<br />

uygun yapıyı seçme hakkına” 14 sahip olduğunu kabul etmek gerekir. Nitekim UKK de<br />

insan hakları komisyonu, danışma konseyi, insan hakları ombudsmanı, kamu savunmanı<br />

gibi farklı isimler alan, görev ve yetkileri değişik çok sayıda ulusal kurumu akredite etmiştir.<br />

Bununla birlikte, Viyana Bildirgesinde dile getirilen bu ifadeyi, hükümetlerin sınırsız bir<br />

takdir hakkına sahip olduğu şeklinde anlamak mümkün değildir. Buradan anlaşılması<br />

gereken, kurulacak ulusal kurumun ülkenin özgül koşullarına cevap olabilecek nitelikte<br />

olmasıdır. Bir başka deyişle, ulusal kurumun etkili olması, bir yandan uluslararası ölçütlere<br />

uyumuna, öte yandan ise ulusal ihtiyaçlara verdiği cevabın tatmin ediciliğine bağlıdır.<br />

Üçüncü olarak, bilindiği gibi Paris İlkeleri, çok genel nitelikli kurallar getirmektedir. Bu<br />

ilkelere genel olarak nasıl uyulduğunun belirtilmesi yeterli değildir. Hangi yöntem ve<br />

araçların, bu ilkelere nasıl uyum sağlayacağının açık bir şekilde tartışılması gereklidir.<br />

Somut yöntemlerle açıklığa kavuşturulmadığı sürece, gerekçede yalnızca Paris İlkelerine<br />

uyumdan söz etmenin bir anlamı olmayacaktır.<br />

11 Bkz. Resmi Gazete, 31 Aralık 2008, Sayı: 27097- 5 (Mükerrer). 2008/14481 sayılı, Avrupa Birliği<br />

Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin <strong>Türkiye</strong> Ulusal Programı ile Avrupa Birliği Müktesebatının<br />

Üstlenilmesine İlişkin <strong>Türkiye</strong> Ulusal Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar<br />

12 APT (2009), İşkenceye Karşı Sözleşme’nin Seçmeli Protokolü kapsamında Sivil Toplum ve Ulusal Önleme<br />

Mekanizmaları. Türkçe tam metne şu adresten ulaşılabilir:<br />

http://ihm.politics.ankara.edu.tr/userfiles/file/SivilToplumveUlusalIzlemeMekanizmalarC4B1.pdf<br />

13 Paris İlkeleri, 4. madde.<br />

14 Viyana Deklarasyonu, Bölüm I, para. 36. Daha yakın tarihte bu ifade <strong>İnsan</strong> <strong>Hakları</strong> <strong>Komisyonu</strong> tarafından<br />

da tekrar edilmiştir. Bkz. <strong>Komisyonu</strong>n 2002/83 sayılı kararı.<br />

3


III. YENİ ULUSAL İNSAN HAKLARI KURUMU KURULUŞ ÇALIŞMALARINDA<br />

DİKKATE ALINMASI GEREKLİ HUSUSLAR<br />

<strong>İhtisas</strong> Komitemiz, bu genel değerlendirmeden yola çıkarak, aşağıdaki hususların<br />

ulusal kurum kuruluş çalışmalarında, sürecin başından itibaren mutlaka dikkate alınması<br />

gerektiğini düşünmektedir.<br />

1. <strong>İnsan</strong> hakları ulusal kurumu tartışmaları, Anayasa’nın yenilenmesine ilişkin<br />

tartışmalar ışığında değerlendirilmelidir. İşlev ve niteliği dikkate alındığında, ulusal insan<br />

hakları kurumunun Anayasa’da yer alması, kurumun etkinliği ve kuruma sağlanacak<br />

güvencelerin gücü açısından önemli bir katkı sunacaktır.<br />

2. Ulusal kurum yasası hazırlık çalışmaları, daha önceki tasarılar üzerinden<br />

yürütülmemeli; mevcut <strong>İnsan</strong> <strong>Hakları</strong> Başkanlığını <strong>İnsan</strong> <strong>Hakları</strong> Ulusal Kurumu’na<br />

dönüştürmeye yönelik olmamalıdır. Çünkü daha önce kaleme alınan tasarılar, içerik olarak<br />

uluslararası ölçütlere aykırı bulundukları gibi, yöntem olarak da katılımcı ve şeffaf bir süreç<br />

sonucunda ortaya çıkmamıştır. Katılımcılık ve şeffaflık ilkeleri, sürecin başından itibaren<br />

hayata geçirilmelidir.<br />

3. Yeni dönem çalışmalarının, daha önceki eleştiri ve önerileri de dikkate alarak,<br />

mümkün olan en geniş katılımla sürdürülmesi gerekmektedir. Bu amaçla, insan hakları<br />

örgütleri yanında, konuyla ilgili yetkin ve deneyimli akademisyen ve uzmanların görüş ve<br />

önerilerinin dikkate alınmasının önemli olduğu açıktır. Bu bağlamda, yeniden başlatılacak<br />

yasa çalışmalarında, belirli bir modelin başlangıç noktası olarak alınması yerine, farklı<br />

modellerin başka ülkelerdeki işleyişine ve <strong>Türkiye</strong>'nin kendine özgü ihtiyaçlarına ne kadar<br />

cevap verebileceğine bakarak karar verilmesi doğru olacaktır. Bir model belirleyerek<br />

çerçeveyi çizme yaklaşımının benimsenmesi durumunda, insan hakları alanında rol alan<br />

farklı bileşenlerin kuruluş çalışmalarına anlamlı bir katkı yapması, dolayısıyla da<br />

katılımcılığın sağlanması mümkün görülmemektedir.<br />

4. Halihazırda, insan hakları ulusal kurumu dışında, başka ulusal mekanizmaların<br />

kurulması ihtimali de gündemdedir. Hem görev çakışma ve çatışmalarından kaçınmak,<br />

hem de daha etkin bir insan hakları koruma mekanizması oluşturabilmek amacıyla, bu<br />

farklı alternatiflerin birlikte değerlendirilmesi ve koordineli bir şekilde oluşturulması doğru<br />

olacaktır. Bu husus, insan hakları kurumunun kuruluşunda, sadece sivil toplumla<br />

işbirliğinin yeterli olmadığını, farklı devlet birimlerinin işbirliğini sağlamanın da zorunlu<br />

olduğunu göstermektedir. Örneğin, insan hakları kurumunun uluslararası yükümlülükler<br />

açısından rolünün ne olacağının açıklığa kavuşturulması gereklidir.<br />

5. Birleşmiş Milletler İşkence ve Diğer Zalimane, <strong>İnsan</strong>lık Dışı ya da Onur Kırıcı<br />

Muamele ya da Cezaya Karşı Sözleşmesi'ne Ek Seçmeli Protokol (Seçmeli Protokol)<br />

uyarınca kurulacak ulusal önleme mekanizmasının, ulusal kurumun bir parçası olarak<br />

kurulması durumunda, kurum içinde ayrı bir bütçe ve personele sahip olması gerektiği<br />

dikkate alınmalıdır.<br />

6. Hazırlık çalışmaları sırasında, Paris İlkelerine uyum sağlanacağının genel bir dille<br />

belirtilmesi yeterli değildir. Her bir hükmün, hangi gerekçeyle, Paris İlkelerinin hangi<br />

gereğini yerine getirmek amacıyla ve hangi güvencesini sağlamak için konulduğu açıklıkla<br />

ifade edilmelidir.<br />

7. Hangi model tercih edilirse edilsin, aşağıdaki hususlar mutlaka dikkate alınmalıdır.<br />

4


IV. YASAL DAYANAK VE OLUŞUM<br />

a. Kurulacak ulusal kurumun görev ve yetkileri, yasada açık bir şekilde düzenlenmelidir.<br />

Kurumun, hem mevcut, hem de daha sonra kurulabilecek insan haklarına ilişkin diğer idari<br />

birimlerle ilişkisi de yasada belirtilmelidir.<br />

b. Kurum, idari ve mali yönlerden bağımsız ve özerk olmalıdır. Diğer kurallar gibi, bu<br />

hususun da sadece bir ilke olarak zikredilmesi yeterli değildir. <strong>İnsan</strong> hakları alanında<br />

çalışacak kurum doğrudan hükümetin muhatabı olacağı için, bağımsızlık ve özerklik<br />

konusunda sağlanacak güvenceler, kurumun “ölü doğmaması”nın ve başarısının<br />

önkoşuludur.<br />

c. İdari bağımsızlık ve özerkliğin gerçekten sağlanmasında, kurum üyelerinin<br />

belirlenmesi ve seçimi hususu, özel önem taşımaktadır. Üyelerin Paris İlkelerinde<br />

öngörüldüğü şekilde temsil kapasitesini taşıyabilmesi için, atanacak kişilerin özelliklerinin<br />

hem yetkinlik, uzmanlık, birikim ve deneyim yönlerinden daha somut bir şekilde<br />

tanımlanması –özellikle de bu adayların entelektüel ve etik bakımdan bağımsız olan kişiler<br />

olması-, hem de aday gösterme süreçlerinin çoğulculuk ilkesini gerçekleştirecek şekilde<br />

düzenlenmesi gerekir. Bu açıdan, son atama kararı siyasi bir makam tarafından alınacak<br />

olsa bile, aday belirleme süreçlerinin siyasi etkiden tamamen uzak bir şekilde yürütülmesi<br />

gerekir. Örneğin seçimler nitelikleri önceden belirlenmiş insan hakları kuruluşlarının<br />

saptadığı adaylar arasından yapılmalıdır.<br />

Ayrıca hangi nitelikleri taşıyan insan hakları örgütlerinin temsil niteliği taşıdığının<br />

belirlenmesi özel bir önem taşımaktadır. Bu konunun yasada somut bir şekilde ortaya<br />

konulması gerekmektedir.<br />

d. Kurumun mali özerkliğini sağlayacak temel unsurlardan biri, bütçesinin ve sair<br />

kaynaklarının ne şekilde tahsis edileceği, yapılandırılacağı ve kullanılacağıdır. Ulusal<br />

kurum, niteliği itibarıyla merkezi idarenin bazı faaliyetlerini denetlemek ve eleştirmek<br />

durumundadır. Bu nedenle, kurumun mali kaynaklarının en azından bir kısmının, üzerinde<br />

tasarrufta bulunulamayacak kalemlere bağlanması (örn. RTÜK gelirlerinin bir bölümü gibi)<br />

uygun olur. Bir diğer seçenek, her yıl merkezi bütçenin belirli bir yüzdesinin Kuruma<br />

otomatik olarak tahsisi olarak da düşünülebilir.<br />

e. Kurumun asli görevlerini, üyeler dışında, kurumun daimi personeli yerine getirecektir.<br />

Kurum çalışanlarının, kurumun üstlendiği görev ve yetkilerin gerektirdiği bilgi, deneyim ve<br />

uzmanlığı bulunan kişilerden oluşması gerekir. Buna göre, kurum personelinin diğer kamu<br />

kurumlarından farklı olarak insan hakları konularında uzmanlaşmış olan kişilerden<br />

oluşması ve çok disiplinli bir yaklaşımla yapılandırılması gerekir.<br />

f. Gerek kurum üyelerinin ve gerekse kurum çalışanlarının, görevleri nedeniyle siyasi<br />

baskı altında kalmaması için, kurum üye ve çalışanlarına sağlanacak dokunulmazlık ve<br />

ayrıcalıklar, ayrıntılı bir şekilde düzenlenmelidir. Bağımsızlık ve özerklik açısından zorunlu<br />

olan bu güvenceler, hem üye ve çalışanların keyfi soruşturmalara uğramasının önüne<br />

geçilmesini, hem de yürütecekleri hizmetin verimli olmasını sağlamalıdır. Örneğin, kuruma<br />

ziyaret yetkisinin verilmesi halinde diğer mevzuatta gerekli değişiklik yapılmalı, kurumun<br />

dilediği birimi yasada öngörülen koşullarda izleyebilmesi için çalışanlara geniş yetkiler<br />

verilmelidir.<br />

g. Kurum üyeleri ile sürekli çalışanlarının belirlenmesinde, cinsiyetler arası denge ve<br />

eşitlik ilkesinin gözetilmesine özen gösterilmelidir.<br />

5


V. İŞLEVLER<br />

a. <strong>İnsan</strong> hakları kurumları, ulusal ve uluslararası mevzuatı (yazılı belgeleri, denetim<br />

organlarının karar ve raporlarını) izleme, tavsiye ve görüş bildirme, yayın, eğitim, ihlal<br />

iddialarını inceleme, kişilerin özgürlüklerinden mahrum bırakıldıkları yerleri ziyaret etme<br />

gibi bir dizi farklı işlevi yerine getirebilirler. Bu işlevlerin tamamı bir kuruma verilebileceği<br />

gibi, yetkiler ve sorumluluklar farklı kurumlar arasında da paylaştırılabilir. Bu nedenle, yeni<br />

kurulacak kurumun mevcut kurumların, özellikle TBMM <strong>İnsan</strong> <strong>Hakları</strong>nı İnceleme<br />

<strong>Komisyonu</strong> ile kurulması öngörülen yeni kurumların, örneğin Kamu Denetçiliği<br />

Kurumu’nun, görev alanlarından farklı bir alanda çalışması ya da bu kurumların birbirlerinin<br />

çalışmalarını uyum içinde tamamlaması gerekir. Bu nedenle, yapılacak yeni yasa<br />

çalışması, diğer yasa çalışmalarıyla koordineli bir şekilde yürütülmelidir.<br />

b. Özellikle ihlal iddialarını inceleme ve sonuçlandırma konusu, olumlu ve olumsuz bazı<br />

unsurların dikkate alınmasını gerektirmektedir. “Şikayet alma yetkisi”, kurumun ülkede<br />

insan haklarının genel durum ve görünümünün saptamasını kolaylaştıracaktır. Bununla<br />

birlikte, bu tür şikayetler yeni birçok mekanizmalar tarafından alındığından, kurumun<br />

başvurucu ile devlet kurumları arasında bir tür “postacı görevi” yerine getirmesi riski vardır.<br />

Öte yandan, çok sayıda başvurunun alınması, kurumunn başka çalışmalar yapmasını<br />

güçleştireceğinden, bu birimin kurulması halinde yeterli personelin istihdam edilmesi bir<br />

zorunluluktur.<br />

c. Benzer bir durum, “ziyaret yetkisi” için de geçerlidir. Yukarıda açıklandığı üzere,<br />

<strong>Türkiye</strong> BM İşkenceye Karşı Sözleşme'nin Seçmeli Protokolü'ne taraf olmuştur. Bu<br />

Protokol'e göre, bir yıl içerisinde bir ulusal önleme mekanizması kurulması zorunluluğu<br />

vardır. Ulusal Kurum Tasarısı'nda, Kurum'un bu görevi de yerine getirmesi öngörülmüş,<br />

ancak bu yetkinin gereği gibi yerine getirilmesi için gerekli personel ve koşullar<br />

oluşturulmamıştır. Hazırlanacak yeni tasarıda, bu konunun da incelenmesi gerekmektedir.<br />

Kuruma bu yetkinin verilmesi durumunda, oluşturulacak yapının mutlaka Seçmeli<br />

Protokol’de öngörülen asgari koşulları yerine getirmesi gereklidir.<br />

d. Mevcut tasarıda hiç dikkate alınmayan bazı konuların, hazırlık sürecinde işlevler<br />

bağlamında düşünülmesi gerekmektedir. Örneğin, ayrı bir taslak olarak hazırlanan eşitlik<br />

ve ayrımcılık komisyonu/kurumu konusu ile ulusal bir mekanizma öngören BM Engelli<br />

<strong>Hakları</strong> Sözleşmesi, bu kapsamda değerlendirilmesi gereken başlıklardan bazılarıdır.<br />

e. Benzer bir şekilde, kurumun <strong>Türkiye</strong>’nin uluslararası insan hakları yükümlülükleri<br />

açısından ne tür bir rol oynayacağı açıklığa kavuşturulmalıdır. Kurumların, ülkelerin insan<br />

hakları raporlarını hazırlamaları, bağımsızlığı tehlikeye düşürdüğü için genelde tavsiye<br />

edilmemektedir. Bununla birlikte kurum, insan hakları alanında alternatif raporlama yapma<br />

yetkisine sahip olabileceği gibi, uluslararası organlar tarafından verilen karar ve<br />

yayımlanan raporların yerine getirilmesini izleme açısından kritik bir rol oynama<br />

potansiyeline sahiptir. Kurumun yeterli yetkilerle donatılması için, bu fonksiyonun dikkate<br />

alınmasında yarar vardır.<br />

6

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!