10.07.2015 Views

markaj-dergi-4-sayi-rev

markaj-dergi-4-sayi-rev

markaj-dergi-4-sayi-rev

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Artists and the Natural World – UrbanWildlifeOctober 17, 2000, 3:00 p.mModerator: Peter Spooner0. Tweed Museum of ArtSpeakers: Karen Mueller0. Institutional Support Program Associate, Minnesota State ArtsBoardBarnaby Evans0. installation and public artistSeitu Jones0. sculptor, designer, public artist, and gardenerDeborah Karasov0. public artistGodfrey: Hi, I am Marian Godfrey. I am on the board ofGrantmakers in the Arts and I am here to welcome you, and topresent Karen Mueller.Mueller: Thanks, Marian. I have had the pleasure to be a part of aplanning committee on topics that focus on the work of artists duringthis conference. I just wanted to say a couple of things and to alsointroduce our panel moderator. This is part two of a topic area oftheconference that began this weekend. I had the pleasure of goingwith fifteen of your colleagues to three different locations in greaterMinnesota for a session that was called "Arts inthe Natural World:Art Making and the Environment."


MARKAJ GERİGELDİ!Merhabalar,Uzun bir aradan sonra siz değerliokuyucularımıza merhaba diyebilmenin keyfiniyaşıyoruz. Bazı sebeplerden dolayı yayınhayatımıza ara vermek zorunda kaldık; ancaksizlere daha güçlü, daha profesyonel birşekilde geri dönmeyi başardık.Bu sayımızda her yönüyle Copa Americâdeğerlendirmesi, Fenerbahçe’nin çiçeğiburnundaki teknik direktörü Vitor Pereira’nıngeniş analizi, sezona sancılı başlayan;ancak sezon sonunu üç kupayla tamamlayanFC Barcelona’nın sezon değerlendirmesi;geçmişten günümüze Ruhr ismiyle anılanBorussia Dortmund-Schalke04 rekabetinintarihsel geçmişi ve AS Roma’nın efsanevi kaptanıFrancesco Totti’nin bilinmeyen yönleri yer alacak.Ayrıca futbolun pek bilinmeyen ilginç rekorları veolayları siz okuyucularımızın beğenisine sunulurken;Borussia Dortmund için çok şey ifade eden JürgenKlopp ile Liverpool’un 2005’teki mucizevi Şampiyonlar LigiŞampiyonluğu’nu konu edinen ‘One Night In Istanbul’ filmininraporu da sizlerle olacak. Konuk yazarımız Emre Özcan’a da,yine bu sayımızda sizlerle buluşacak olan; yıldızı Palermo’daparlayıp Juventus’a transfer olan Paulo Dybala’yı kaleme aldığıiçin teşekkür ediyoruz.Saygılarımla,Samet Çayırwww.<strong>markaj</strong><strong>dergi</strong>.comfacebook.com/<strong>markaj</strong><strong>dergi</strong>twitter.com/<strong>markaj</strong><strong>dergi</strong><strong>markaj</strong><strong>dergi</strong>@gmail.com


Yayın KoordinatörüHayrettin SANCAREditörSamet ÇAYIRYazarlarBatuhan YÖNDEMCeyda ARABACIGİLHayrettin SANCARSamet ÇAYIRSezer YILDIZKonuk YazarEmre ÖZCANGrafik TasarımNesligül Şenelnesligulsenel@gmail.comİÇİNDEKİLER• Copa Amerikâ Chile2015• Fener’in YeniMourinho’su: VítorPereira• Kupa Beyi Barcelona• Çünkü Ayrılık DaSevdaya Dahil: JürgenKlopp• “No Totti No Party”• Paulo Dybala• Büyük ’Ruh’r Debisi• İhaneti Sende Gördüm:Sol Campbell•Bir Yerlerde İlginçŞeyler Oluyor• 2005 Şampiyonlar LigiFinaliwww.<strong>markaj</strong><strong>dergi</strong>.comfacebook.com/<strong>markaj</strong><strong>dergi</strong>twitter.com/<strong>markaj</strong><strong>dergi</strong><strong>markaj</strong><strong>dergi</strong>@gmail.com


COPA AMERICÂ 2015 CHILECopa Americâ, Şampiyonlar Ligi Finali ile biten2014-15 futbol sezonunda, biz futbolseverleradına futbola olan sevgimizin özlemedönüşmemesini sağlayan bir şampiyonaoldu. Messi, Neymar, Alexis Sanchez, Cavani,James Rodriguez, Falcao ve Higuain gibi dünyayıldızlarının gözlerimizin pasını sildiği turnuvada;Muslera, Ospina ve Bravo gibi eldivenler ise busilahları susturmakla gö<strong>rev</strong>liydiler. Buyrun, doludolu bir Copa Americâ dosyası sizleri bekliyor 13 Haziran – 4 Temmuz tarihleri arasında Şili’dedüzenlenen Copa Americâ’ya 12 ülke katıldı. Ev sahibiŞili’nin haricinde 9 Güney Amerika takımının yanı sıra,davetli olarak ise Jamaika ve Meksika turnuvada boygösteren takımlar oldu. Turnuva başlamadan önce kuşkusuz en büyük favorilerArjantin ve Brezilya’ydı. Bu ikiliyi zorlayacak takımlarolarak ise Uruguay ve Kolombiya ile birlikte ev sahibiolmanın da vermiş olduğu avantajla Şili gösteriliyordu.Nitekim öyle de oldu! Bu beş favori takımdan Arjantin,Brezilya ve Şili gruplarını lider olarak bitirip bir üst turaçıkarken; Uruguay ve Kolombiya ise ‘en iyi üçüncü’kontenjanından yararlanıp çeyrek finalin yolunu tuttu.Turnuvanın sürprizini ise Mauricio Soria yönetimindekiBolivya yaptı! Kendinden kalite olarak çok daha üstdüzey ekipler olan Şili, Meksika ve Ekvador’un yer aldığıA Grubu’nu 2. Olarak bitiren Güney Amerika’nın enyüksek rakımına sahip ülkesi Bolivya, tarihinde ilk kezCopa Americâ’da çeyrek finale çıkma başarısı gösterdi.Üstelik bunu üç maç sonunda -4 averaj ile başardılar! Davetli olarak katılan ekiplerden biri olan Jamaika,turnuvayı gol atamadan 0 puanla kapatırken; sonfinalist Paraguay başarılı çizgisini devam ettirerekArjantin’in ardından grubu ikinci olarak tamamladıve yarı finale kadar çıkma başarısı gösterdi. TıpkıJamaika gibi turnuvaya davetli olarak katılan,son iki Dünya Kupası’nda oynadığı akıcı futbol ilehafızalarımıza kazınan Miguel Herrera yönetimindekiMeksika ise nispeten kendinden daha zayıf olanEkvador ve Bolivya’nın arkasında kalarak A Grubu’nudördüncü olarak tamamladı ve turnuvaya erken havluattı. Tabii bunları söylerken, Herrera’nın kendileriiçin daha önemli bir şampiyona olan CONCACAF GoldCup’ düşünerek Ochoa, Dos Santos kardeşler, CarlosVela ve Xavier Hernandez gibi yıldızları kadroyaalmadığını belirtmekte fayda var. Ricardo Garecayönetimindeki Peru ise Paolo Guerrero’nun müthişperformansı ve sürekli koşan bir takım olmanın verdiğidinamizm ile 2015 Copa Americâ’yı üçüncü olaraktamamladı. Skor olarak üretken bir grafik çıkaramayanClaudio Pizarro’nun takımına yaptığı abilik de en azGuerrero’nun performansı kadar kazanılan büyükbaşarıda kilit rol oynadı.yazar: HAYRETTİN SANCAR @5hayrettinsancr


KOLOMBİYA2011 yılında Jose Pekerman’ın takımın başına gelmesiyle skor ve oyun anlamında devamlı olarak bir yükselişgrafiği çizen Kolombiya, Copa Americâ 2015’te beklenen performanstan uzak bir görüntü sergiledi. Özelliklegeçen yaz Brezilya’da düzenlenen 2014 Dünya Kupası’nda James Rodriguez önderliğinde büyük işler başaran,oynadığı futbol ile herkesin sempatisini kazanan Kolombiya’nın bu turnuvada başarısız olmasının temel nedeniolarak, Jose Pekerman’ın oynattığı korkak futbol felsefesi gösterilebilir. Radamel Falcao, Carlos Bacca, James Rodriguez, Jackson Martinez, Cuadrado ve Víctor İbarbo’lu hücum hattıylakağıt üzerinde turnuvanın en etkili gol silahlarına sahip takımlarından biri olmasına rağmen, turnuvayı sadecebir gol atarak tamamlayabildiler! O gol de Brezilya maçında galibiyetti getiren takımın stoperi Fabian Murillo’dangeldi. 2014-15 sezonunda toplam 53 gol atan Bacca(21 gol) ve Jackson Martinez’e (32 gol) yalnızca birer maçtailk on birde şans veren Pekerman, aynı sezonu toplam 10 gol ile tamamlayan Gutierrez (6 gol) ve Falcao’ya (4gol) ise üçer maçta ilk on birde şans verdi. İstatiksel olarak ölü bir sezonu geride bırakan Falcao ve Gutierrezikilisine, Chelsea transferi sonrası eski formundan uzak kalan Cuadrado ile bütün yılı sakatlıklarla boğuşarakgeçiren İbarbo da eklenince Kolombiya için kaçınılmaz son kapıda belirmişti. Tüm bu olumsuzluklara rağmen Arjantin maçında harikalar yaratan Ospina sayesinde yarı finalin kapısına kadargelen Kolombiya, seri penaltı atışlarında da gol atma sorunu yaşayınca turnuvaya havlu atmak zorunda kaldılar.Kolombiya Futbol Federasyonu’nun Pekerman ile devam edip etmeyeceği, devam edildiği takdirde Arjantinliteknik adamın oyun düzeninde ne gibi değişiklikler yapacağı bundan sonrası için merak konusu.yazar: HAYRETTİN SANCAR @5hayrettinsancr


URUGUAY2006 yılında Oscar Tabarez’in teknik patron olmasıylabirlikte o günden bu yana hem oyun kalitesi hem debaşarı olarak inanılmaz bir ivme yakalayan Uruguayiçin aynı olumlu tablodan bahsetmek bu turnuva içinolanaksızdı. 2010 Dünya Kupası’nda elde edilen üçüncülükte ve2011 yılında Arjantin’de düzenlenen Copa Americâ’daulaşılan şampiyonlukta en büyük rolü oynayan Forlan-Cavani-Suarez üçlüsünden yalnızca Cavani’nin oynadığıbu turnuvada, takımın skor tabelasını ne derecededeğiştireceği merak konusuydu. Yaşı ilerlediği içinMilli takımdan emekli olan Forlan’ın yanı sıra ‘vampiradam’ olarak tabir edilen Suarez’in de cezası nedeniyleoynamadığı Copa Americâ 2015’te, Uruguay turnuvayıyalnızca iki gol atarak tamamlayabildi. Bu gollerden birtanesini Cristian Rodriguez atarken diğerini ise 2013yılında ülkemizde düzenlenen U-20 Dünya Kupası’ndada boy gösteren ve oynadığı iyi futbolla dikkatleriüzerine çeken genç stoper Jose Jimenez kaydetti. Hücum bölgesinde yaşanılan bu sıkıntılara rağmenJamaika gibi güçsüz bir ülkeyle aynı grupta yer almanınverdiği avantajla çeyrek finale çıkma başarısınıgösteren Tabarez’in öğrencileri, 9 kişi tamamladıklarıolaylı Şili maçından 1-0 mağlup ayrılarak turnuvanındışında kaldılar.Turnuva başlamadan önce “Bu turnuva, kendimizigöstermek ve 2018’de Rusya’da düzenlenecek DünyaKupası’na katılabilmek için oynayacağımız elememaçları öncesinde büyük önem teşkil ediyor.” diyenOscar Tabarez ve Uruguay halkının hayal kırıklığınauğradığı aşikâr. Uruguay’ın bu turnuvadan sonraolumlu bir reaksiyon verip, bir kaç yıl önceki başarılısürece geri dönmesi tüm halkın en büyük temennisi.Bakalım Tabarez ve öğrencileri bunu başarabilecekmi? Bekleyip, göreceğiz.yazar: HAYRETTİN SANCAR @5hayrettinsancr


BREZİLYA2011 yılında düzenlenen CopaAmericâ Şampiyonası’ndan sonraScolari yönetiminde “2000’li yıllara”dönüş sinyali veren Brezilya, 2013Konfederasyonlar Kupası’nı daşampiyonlukla tamamlayınca artıkfutbolcuların ve ülke insanlarınıntakıma olan güveni yerine gelmişti.Nitekim 2014 yılında kendiülkelerinde düzenlenen DünyaKupası’nda yarı finale gelenekadar da her şey yolundaydı; kâkinAlmanya karşısında alınan 7-1’liktarihi hezimet adeta ülkede şoketkisi yaratıyor, turnuvanın ardındanFelipe Scolari ile yollar ayrılıyordu. Scolari’nin yerine gö<strong>rev</strong>e getirilenDunga yönetimindeki Sambacılar,aralarında Fransa, Arjantinve Şili gibi güçlü rakiplerindebulunduğu 8 hazırlık maçınıntamamını kazanınca, bir andaCopa Americâ’nın en büyükfavorisi haline geldiler. Turnuvaya2-1’lik Peru galibiyetiyle BaşlayanBrezilya, ikinci maçta Kolombiya’ya1-0 mağlup olmaktan kurtulamadı.Ancak alınan bu mağlubiyettençok 90. dakikada gördüğü kırmızıkart nedeniyle 4 maç ceza verilenNeymar’ın turnuvayı kapatmasıSambacılar cephesini alt-üst etmişti.Neymar’ın yokluğuna rağmen grububirinci sırada tamamlayıp çeyrekfinale çıkan Brezilya, favori olarakçıktığı karşılaşmada penaltılarsonuncunda Paraguay’a yenilerekturnuvadan elendi. Hazırlık maçlarında 4-4-1-1’i ve azda olsa 4-3-1-2’yi kullanan Dunga,takımı ve sistemi Neymar’ın üzerineinşa etmişti. Hal böyle olunca daNeymar cezalı duruma düştüktensonra lider oyuncu rolündealternatifsiz bir Brezilya karşımızaçıktı. 2002 Dünya Kupası’ndaRonaldo, Ronaldinho, Rivaldo;2006’da Ronaldinho, Ronaldo,Adriano; 2010 Dünya Kupası’ndaise Kaka’,Robinho, Ronaldinhogibi maçın gidişatını her andeğiştirebilecek her zaman en az 3süperstara sahip olan Sambacılar,son üç yıldır sadece Neymar’a belbağlamış durumda. 2018 DünyaKupası için önlerinde üç yıl bulunanSambacılar’da, Coutinho, Firminove Fred ülkenin umut bağladığıgenç yetenekler. Dunga ya da olasıgö<strong>rev</strong> değişikliğinde yerine gelecekolan teknik direktörün Neymar-Coutinho-Firmino-Fred sentezinien iyi şekilde takım sistemineadapte edip; Willian, Fernandinhove Hernanes gibi tecrübeli isimlerinoyun bilgisi ve tecrübesiylebirleştirerek rakiplerin canını yakanbir Brezilya’nın ortaya çıkması gayetmuhtemel. Aksi takdirde 2006,2010 ve 2014 Dünya Kupalarındansonra 2018 Dünya Kupası daSambacılar için hayal kırıklığındanöteye geçemeyecektir.yazar: HAYRETTİN SANCAR @5hayrettinsancr


ARJANTİNHayal kırıklıklarıyla geçen 2002-2006 ve 2010 dünya şampiyonalarından sonra, 2014’te komşusu ve ezelirakibi olan Sambacılar’ın topraklarında finale kadar yükselen ancak Higuain’ın kaçırdığı %100’lük gol pozisyonusonrası kupayı elleriyle Almanlar’a teslim eden Tangocular, bu turnuvada da aynı senaryonun kurbanı oldu.Messi, Agüero, Di Maria, Lavezzi ve Higuain... Belkide günümüz futbolunda en iyi hücum oyuncularının birarada olduğu tek takım olan Arjantin, bu turnuvada da son Dünya Kupası’ndaki başarılı çizgisini devam ettirdi.Turnuvaya 2-0 öne geçip sonrasında kalelerinde gördükleri 2 gol sonucunda 2-2’lik Paraguay beraberliğiylebaşlayan ve ikinci maçta zor da olsa Uruguay’ı tek golle geçen Tangocular için herkesin kafasında “acaba?”soruları başlamıştı ki Messi ve Di Maria ikilisinin sazı eline almaya başlamasıyla fırtına gibi esen bir Arjantinkarşımıza çıktı. Grubun üçüncü maçında Jamaika’yı etkili oynamasına rağmen 1-0 yenebilen; çeyrek finaldeise “Çanakkale geçilmez!” rolüne bürünen Ospina’yı geçemeyen Tangocular, Kolombiyalı futbolcuların penaltıatışlarındaki beceriksizliklerinin sonucunda yarı finale çıkmayı başardı. Yarı finalde ise adeta devir-teslimtörenine tanık olduk. Jamaika ve Kolombiya maçlarında kaçan golleri Paraguay maçına devretmiş bir Arjantinkarşımızdaydı. Rakibini 6-1 ile geçerek finale çıkan Tangocular, turnuva boyunca oynadıkları güzel futbolunmeyvesini de almış oluyorlardı. Finale geldiğimizde ise rakip turnuvanın ev sahibi ve en etkili takımı olarak karşımıza çıkan Şili’ydi! Kağıt üzerindeArjantin favori olarak gözükse de turnuvayı takip eden herkes denk güçlerin mücadelesi olduğunun farkındaydı.Nitekim öyle de oldu. Normal süresi ve uzatma bölümleri 0-0 biten karşılaşmada, rakibine penaltılarla 1-4kaybeden Arjantin, 2014 Dünya Kupası’ndan sonra 2015 Copa Americâ’yı da finalde kaybetti. Önünde oynayan forvet oyuncularının final maçlarındaki beceriksizliğinin bedelini iki kupayı finalde kaybedereködeyen Messi, hâlâ kariyerinde Milli takım formasıyla kupa sevinci yaşayamamış durumda. “Bu jenerasyon,ulusal nöbetini kupasız tamamlamayacak!” diyen Tata Martino’nun öğrencileri bir şampiyonayı daha kupasızkapattı. 2018 Dünya Kupası’nda ne mi yapar Arjantin? Messi sempatizanlarının dûalarını da alırlarsa belki bukez şeytanın bacağını kırabilirler!yazar: HAYRETTİN SANCAR @5hayrettinsancr


ŞİLİBizim dilimizde bir söz vardır “Bir şeyin olacağı varsa,olur.” diye. Tam da bu yıl kendi ülkesinde düzenlenenCopa Americâ’da şampiyon olan Şili takımını anlatıyorbu söz. Nedenini öğrenci ise bir hayli şaşıracaksınız! Güney Amerika Futbol Federasyonu (CONMEBOL), 2007yılında aldığı bir kararla Copa Americâ’nın dört yılda birdüzenlenmesine ve 2011’den başlayarak turnuvalardaev sahibi olacak ülkenin alfabetik sırayla belli olmasınakarar verir. Böylelikle 2011 yılında düzenlenenturnuvaya ev sahipliği yapan Arjantin’in ardından,2015’teki Copa Americâ için ev sahipliği sırası Brezilyagelir. Ancak Brezilya hükümeti, iki yıl içerisinde üçbüyük turnuvaya (2014 Dünya Kupası, 2015 CopaAmericâ ve 2016 Rio Olimpiyatları) ev sahipliğiyapamayacaklarını belirterek, 2015 Copa Americâ’nınbaşka bir ülkede yapılmasını CONMEBOL’dan isterler.Fakat CONMEBOL turnuvanın düzenleneceği ülkenindeğiştirilmesinin sadece kendilerine bağlı olmadığını,bunun için turnuvayı düzenlemek isteyen bir ülkeyede ihtiyaçları olduğunu belirtirler. İşte bu sıradaŞili hükümeti devreye girer ve 2015 Copa AmericâŞampiyonası’nın kendi ülkelerinde yapılabileceğinibelirtip, ev sahipliğini Brezilya’dan alırlar.Turnuvaya ev sahibi olarak girecek Şili’nin kuraçekiminde de şansı yaver gider ve Meksika, Ekvadorve Bolivya gibi kendinden daha güçsüz olan rakiplerleeşleşirler. Marcelo Bielsa’nın 3-5-2 sistemini aynendevam ettiren teknik direktör Jorge Sempaoli, 2014Dünya Kupası’nda Hollanda ve İspanya’nın aralarındabulunduğu ölüm grubundan takımını bir üst turaçıkarmayı başarmıştı. Bu turnuvada da kendinegüvenleri tam olan Şilili futbolcular, ilk maçtanitibaren rakiplerine sahaya dar eden bir futbol anlayışıortaya koyarlar. Grubunu çok rahat bir şekilde lidertamamlayan ev sahibi, çeyrek finalde Uruguay’ı, yarıfinalde ise Peru’yu geçerek finale yükselir. Finalde48.665 kapasiteli Nacional Stadı’nı tıklım tıklımdolduran seyircisi önünde Arjantin’i penaltılarla geçenAlexis Sanchez ve arkadaşları, ülkelerine tarihlerindekiilk Copa Americâ şampiyonluğunu getirirler!Genelde ülke hükümetlerinin futbola yaptıları olumsuzetkileri duyar, okuruz. Nadir de olsa siyasi hükümetlerin,ülkelerine futbolda da başarı kazandırabileceklerine,en azından o zemini hazırlayabileceklerine 2015Copa Americâ’da şahit olduk. Tebrikler Şili hükümeti,tebrikler Şili Milli Takımı!yazar: HAYRETTİN SANCAR @5hayrettinsancr


TURNUVANIN ALTIN 11’İOspina(Kolombiya)Piris(Paraguay)Gimenez(Uruguay)Otamendi(Arjantin)Isla(Şili)Valdivia(Şili)Messi(Arjantin)Vidal(Şili)Vargas(Şili)Guerrero(Peru)Alexis(Şili)


Jamaika'nınturnuvadatopladığı puanve attığı golsayısıArjantin’in soniki yılda finaldekaybettiğibüyük turnuvasayısıTurnuvadapenaltılaragidenkarşılaşmasayısıŞili kalecisiBravo’nun buyıl kazandığıkupa sayısı13460234Şili’ninkazandığıCopaAmericâsayısıCopaAmericâ’da boygösteren SüperLig’deki futbolcusayısı (Muslera,Vargas, Pedriel)Turnuvayı golkralı olaraktamamlayanGuerrero veVargas’ın golsayısıTurnuvadagösterilenkırmızı kartsayısıSAYILARIN DİLİYLECOPA AMERİCÂ2015 ŞİLİŞili’nin evsahipliğindedüzenlenenCopa AmericâsayısıTurnuvadamaçlarınoynandığıstadyumsayısıArjantin’inCopaAmericâ’daoynadığı finalsayısıTurnuvadagösterilensarı kartsayısı815577927125CopaAmericâ’damaçlara evsahipliği yapanşehir sayısıCopaAmericâ’yıen çokkazananülke:UruguayCopaAmericâ2015’teatılan golsayısıyazar: HAYRETTİN SANCAR @5hayrettinsancr


FENER’İN YENİ MOURİNHO’SU: Vítor PereiraSon beş sezondur Türk teknik direktörlerin gö<strong>rev</strong> verildiğiFenerbahçe’de 2015-2016 sezonu öncesi tam anlamıyla bir<strong>rev</strong>izyona gidildi. Sportif direktör Giuliano Terraneo’nun gö<strong>rev</strong>ebaşlamasının ardından Portekizli teknik direktör Vítor Pereira ileanlaşma sağlayan sarı-lacivertlileri nasıl bir sezonun beklediğimerak konusuyken; biz de herkesin büyük bir şaşkınlıklakarşıladığı Fenerbahçe’nin çiçeği burnundaki teknik adamıVitor Pereira’yı her yönüyle mercek altına aldık.KLİŞE: KİMDİR?26 Temmuz 1968’de Portekiz’in Espinho kentinde dünyaya gelen Vítor Pereira,1981’de Espinho alt yapısında amatör olarak futbol hayatına başladı. 1986 yılındaAvanca takımında profesyonel olan Pereira, pek de parlak olmayan profesyonelfutbolculuk kariyerini 1996 yılında sonlandırdı. 2004-2005 sezonunda teknikdirektörlük kariyerine başlayan Portekizli; sırasıyla Sanjoanense, Espinho, SantaClara, Porto, Al-Ahli ve Olympiakos takımlarını çalıştırdı ve 11 Haziran 2015’teFenerbahçe ile 2 yıllık sözleşme imzaladı.TAM BİR WİNNERSarı-lacivertlilerin Portekizli teknik direktörü Vítor Pereira; hırslı, tutkulu bir antrenörolmasının yanısıra kazanma alışkanlığıyla da ön plana çıkıyor. Teknik direktörlükkariyerine 2004-2005 sezonunda Sanjoanense takımında başlayan Pereira, ikisezon da Espinho’yu çalıştırdıktan sonra 2008’de Portekiz 2. Lig takımlarındanSanta Clara’nın başına geçti. Genç teknik adam, 2010’a kadar Azores temsilcisininbaşında çıktığı 69 maçta 31 galibiyet, 21 beraberlik, 17 mağlubiyet aldı. 2010-2011yılları arasında Porto’ya ilk adımını atan Portekizli çalıştırıcı, bir sene Villas-Boas’ınyardımcılığını yaptıktan sonra ondan boşalan teknik direktörlük koltuğuna oturarakkariyerinin belki de dönüm noktası olan bu fırsatı iyi değerlendirmek istiyordu.Nitekim öyle de oldu. 2011-2013 yılları arasında Porto’nun başında olan Pereira, ikiseneye dört kupa sığdırarak Villas-Boas’ı aratmadı. İki Portekiz Ligi şampiyonluğuve iki Portekiz Süper Kupa şampiyonluğu ile mükemmele yakın bir performanssergileyen 46 yaşındaki teknik adam, Porto’nun başında çıktığı 89 maçtan 62galibiyet çıkararak dikkatleri üzerine çekmeyi başardı.PREMİER LİG’İNKAPISINDAN DÖNDÜPorto’da yakaladığı başarıyla adı artıkdaha sık duyulan Vítor Pereira’ya,Porto’dan ayrıldıktan sonra İngilterePremier Lig ekiplerinden Everton talipoldu. Yemyeşil bir zemin, GoodisonPark’ın masmavi tribünleri, birçokoyuncunun ve teknik direktörünhayali olan dünyanın en prestijli ligionu beklerken Portekizli çalıştırıcıherkesi şoke ederek, Portekizbasınına göre ‘tamamen duygusal’bir sebepten dolayı Katar’ın Al-Ahlitakımının başına geçti. Katar’dakısa bir dönem antrenörlük yapanPereira, bu süreçte çıktığı 20maçta 9 galibiyet, 7 beraberlik ve 4mağlubiyet aldı. Zaten bu galibiyetoranından pek memnun kalmayanKatarlı yöneticiler, Vitor Pereira’nın;yazımızın devamında bahsedeceğimizmeşhur olaylı basın toplantısındansonra kendisiyle yollarını ayırdı. Kısasüren Katar macerasından sonrabelki de Everton’a gitmemesininverdiği pişmanlıkla günlerini geçirenPereira’ya şans bir kez daha güldüve Yunan devi Olympiakos’tan teklifaldı. Michel ile yollarını ayıran Yunantemsilcisi, yarım sezonluğuna VitorPereira’yı takımın başına getirdi.Portekizli teknik adam, YunanistanLigi’nin ikinci yarısında Olympiakos’unbaşında çıktığı 27 maçta 18 galibiyet,6 beraberlik ve 3 mağlubiyetalarak ligi şampiyon tamamladı vekariyerine bir de Yunanistan Ligişampiyonluğu ekleyerek ‘winner’olma özelliğini gözler önüne serdi.Peki Vítor Pereira’nın 2,5 sezonda5 kupa kaldırması sizce başarı mı,yoksa abartılmaması gereken olağanbir durum mu?2 Portekiz Ligi, 2 PortekizSüper Kupası, 1 Yunanistan Ligişampiyonluğu. Kulağa çok hoş geliyorYazar: SAMET ÇAYIR @Sametcayir


değil mi? Okuyucularımız bu soruyu muhtemelen‘Evet’ diyerek cevaplarken ben de bu sırada Porto veOlympiakos’un son yıllardaki şampiyonluk sayılarınadeğinmek istiyorum. Evet, Olympiakos son 19 yılın17’sinde; Porto ise son 15 yılın 13’ünde kendi ligindeşampiyon olmuş. Bu harikulade durumu Vitor Pereiraüzerinden değerlendirecek olursak; bu başarılarınınküçümsenmemesi için Fenerbahçe’yi de şampiyonyapması, onun bir zorunluluğu gibi gözüküyor.BİR DEVİR BİTTİ KABUL EDELİMMuhabir, ‘’Hayatınızda hiç profesyonel futbolculukyapmamış olmanıza rağmen nasıl başarılı bir teknikdirektör oldunuz?’’ Diye sorar; efsanevi İtalyan teknikdirektör Arrigo Sacchi de şu cevabı verir: ‘’İyi bir jokeyolmak için önce at olmak gerekmez...’’ Bu örneğin son10 yıldaki en büyük kanıtı, Portekizli teknik direktörJose Mourinho oldu. O geldikten sonra bir devir sonaerdi. Gri paltolu adamdan sonra artık bu tartışmalarrafa kaldırıldı ve önceden eksi olarak görülen, teknikadamların düşük profilli futbolculuk kariyerleri artıkdezavantaj olmaktan çıktı. Dolayısıyla Fenerbahçe’ninyeni teknik direktörü Vítor Pereira’nın futbol hayatınısorgulayacak olanlar, boşuna yol kat etmiş olacaklar.Eğer Pereira’nın gerçekten eksi yönlerini, daha doğrusuFenerbahçe ile uyuşmayacağı, ters düşebileceği yönlerinigörmek istersek, onun kişiliğinden bahsetmek kaçınılmazolacaktır.İŞİNE KARIŞILMASINI SEVMEZ‘’Ben, sahada gördüğüm şey hakkında konuşurum, seninduymanı istediklerini değil...’’ Bu sözler, Vítor Pereira’ya ait.Al-Ahli’yi çalıştırdığı dönemde maçtan sonra basın toplantısısırasında rakip futbolcunun art niyetli olarak oyuncularınısakatlamak istediğini dile getiren Vítor Pereira, bir Ah-Ahliyöneticisinin uyarısıyla karşı karşıya kalır. Al-Ahli yöneticisi,Pereira’ya sadece teknik konular hakkında konuşmasını,bireysel performanslara değinmemesi gerektiğini söyler. Buuyarı karşısında deliye dönen Portekizli, ‘’Meslek hayatımdailk defa biri bana ne konuşacağımı söylüyor; ancak ben neistersem onu konuşurum’’ diyerek basın toplantısını terkeder. Bu olay, Portekizlinin ne kadar bağımsızlığına düşkünolduğunu gösteriyor. İşine karışılmasını asla istemiyor veumarım bu durum; bir gün aynı odada tam Aziz Yıldırımonu gö<strong>rev</strong>den aldığını söyleyecekken, onun da aynı andaistifa dilekçesini başkana iletiyor olmasına sebep olmaz.Konu eksilerinden açılmışken, biraz da saha içine dönelim.Portekizli teknik adamın, saha içinde Fenerbahçe ileyaşayacağı en büyük sorunu kadro seçimi olabilir; ziraPortekizli teknik adam tam bir mükemmeliyetçi.Oynayacak oyuncunun sahaya her şeyinivermesini, bunun için de fizikolarak güçlü olmasınıistiyor. Evet,Yazar: SAMET ÇAYIR @Sametcayir


onun felsefesinde eğer bir futbolcu %100 hazır değilse,bu isim James Rodriguez bile olsa formayı alamaz.46 yaşındaki çalıştırıcı, Porto’nun başındayken 2012-2013 sezonunda Şampiyonlar Ligi 2. turunda Malagaile oynadıkları iki maçta da James Rodriguez’i fizik gücüyetersiz olduğu için kulübede bıraktı. Malaga’ya elenenPorto’da fatura bu sebepten ötürü Vitor Pereira’ya kesildi.Düşünsenize, dönemin Alex De Souza’sı, bir ŞampiyonlarLigi 2. tur maçında antrenman eksiği var diye yedekoturtuluyor ve Fenerbahçe eleniyor! İnanın, hocanınuçak bileti bile hazırlanmış olurdu. Yine de Pereira,bildiği doğrudan asla şaşmadı. Bu tespiti destekleyecekbir başka örnek arayacak olursak; Vitor Pereira’nınOlympiakos’unun, geçtiğimiz sezon 18 lig maçındasadece bir kez; önceki haftanın ilk 11’iyle sahaya çıktığınıgösterebiliriz. Bu durum her ne kadar Pereira’nın rotasyondelisi olduğu anlamına gelse de, Portekizlinin mesajınet: %100’ünü veremezsen, oynayamazsın. Peki budurum Fenerbahçe’ye nasıl yansır diye soracak olursanız,geçtiğimiz sezona bakarsak, pek olumlu yansımayacağıkesin; zira Fenerbahçe geçen sezon istikrar anlamındabazı sıkıntılar yaşadı. Gökhan Gönül, Caner Erkin, MehmetTopal ve Dirk Kuyt dışında kimse %100’ünü veremedi. Budurumda yaş ortalaması da yüksek olan sarı-lacivertlilerin,birçok transfer yapmak zorunda kalması kaçınılmaz gibigözüküyor. Dolayısıyla Vítor Pereira’nın bu kırmızı çizgisi,sezon içinde bazı problemleri ortaya çıkarabilir.Hocanın bu eksi yönlerini bir kenara bırakıp biraz daartılarından bahsetmek gerekirse Portekizli çalıştırıcınınen büyük avantajı Yunanistan Ligi’nde başarılı olmasıolarak göze çarpıyor. İspanya ya da Hollanda’da başarılıolan bir teknik direktör, Türkiye’ye uyum sağlayamayabilir.Nitekim bunun geçmişte, hem de Fenerbahçe üzerindenörnekleri elimizde mevcut. İspanya’yı 2008 Avrupaşampiyonu yapan Luis Aragones’in Fenerbahçe’de nasıltel tel döküldüğü; PSV’yi dört kez Hollanda şampiyonuyapan; bununla da yetinmeyip Hollanda’yı 1988’de Avrupaşampiyonluğuna taşıyan Gus Hiddink’in, Fenerbahçe’denasıl hayal kırıklığı yarattığı tüm gerçekliğiyle karşımızdaduruyor. Patron bu kez yakından geliyor ve bu gergin,stresli ortamları çok seviyor. Dünyanın en hırçın taraftargruplarından biri olan Gate 13’ün (Panathinaikos) önünegidip hareket çeken, ardından da tüm taraftarların sahayainip olay çıkarmasına sebep olan bir adamdan da sakinlikbeklemek saçmalık olurdu zaten. Türkiye’de takımotobüsü kurşunlanırken, Yunanistan’da da stadyumdançıktığınız anda benzer şeylerle karşılaşabiliyorsunuz.İki ülkenin futbolunu kıyasladığımızda ise gerek oyuntemposu, gerekse sertlik anlamında Yunanistan ve TürkiyeLigi arasında birçok benzerlik baş gösteriyor. Buna ilaveolarak Portekizlinin bir diğer avantajı olarak da müslümanbir ülke olan Katar’da gö<strong>rev</strong> alıp bu kültürü, tecrübeyiyaşadıktan sonra Türkiye’ye gelmesini gösterebiliriz. Hâlböyleyken, genlerimize bu kadar yakın bir yerden gelenVítor Pereira’nın, Türkiye’de uyum sorunu yaşayacağınıdüşünmek biraz mantık dışı olabilir.Peki Pereira’nın takımları nasıl ncuyu sahada görüp isyaneden Fenerbahçeliler, artık o istediği futbolu sahadagörebilecek mi? Pereira’nın daha önce çalıştığı takımlardaoynattığı futbola ve Fenerbahçe’ye imza attıktan sonraoyun stili hakkında yaptığı açıklamalara bakarsak, sarılacivertlitaraftarlar bu sezon oynanacak oyundan zevkalacak gibi görünüyor. Vitor Pereira’nın, Fenerbahçeekolüne uygun bir oyun stilini tercih ediyor olması budurumu açıklayan en büyük kanıt. Evet, Zico’nun oynattığıfutbolu özleyen, tadı damağında kalan Fenerbahçelilerşimdiden kombinelerini almaya başlayabilir; çünkü VitorPereira, ısıran, yüksek tempolu futbolu benimsiyor;ancak bunu yaparken de savunmadaki güvenliği eldenbırakmıyor.PORTEKİZLİLERİN SIRRIFenerbahçe, 2015-2016 sezonuna bir Portekizli teknikadam ile başlayacak. Başta herkese, ‘’Eee, ne olmuş yani?’’Dedirten bu özelliği, geçtiğimiz sezonun istatistikleriylebirleştirdiğimizde bu durumun gerçekten önemli biravantaj olduğunu kanıtlayabiliriz. 2014-2015 sezonundaAvrupa’nın en iyi 15 liginde 10 şampiyon takımın hocasıyerli olurken; geriye kalan yabancı 5 hocadan İspanyolPep Guardiola’yı çıkarırsak, diğer dört teknik adamınPortekizli olması oldukça üzerinde durulması gerekenbir istatistik olarak göze çarpıyor. İngiltere’de JoseMourinho’nun Chelsea’si, Rusya’da Andre Villas-Boas’ınZenit’i şampiyon olurken; İsviçre’de Paulo Sosa’nınBasel’i, Yunanistan’da ise Vitor Pereira’nın Olympiakos’uipi göğüsleyen takımlar arasında yer aldılar. Bu başarılarınbirinci sebebi olarak Jose Mourinho ile başlayanPortekizli hoca akımını gösterebiliriz. Mou’nun Porto veChelsea’deki başarılarından sonra her kulübün kendiMourinho’sunu aramaya başlaması, Portekizlilerin önünüaçan ilk ve en büyük sebep oldu. Portekizli hocaların bukadar başarılı olmasının ikinci sebebini de, konuştuklarıdil olarak gösterebiliriz. Avrupa’da oynayan 1000 üzerindefutbolcunun Brezilyalı olup Portekizce konuşmaları elbetteki başarı için önemli bir faktör olarak göze çarpıyor.BAŞARILI OLUR MU?Her başkan, getirdiği teknik adamın kulübüne başarıkazandırmasını ister. Yukarıdaki bilgileri, değerlendirmeleribir araya topladığımızda Vitor Pereira’nın Fenerbahçeiçin doğru bir tercih olduğu ortaya çıkıyor; ancak buradaasıl sorgulanması gereken konu, Vitor Pereira’nın hangiFenerbahçe’yi çalıştıracağı olacaktır. Portekizli çalıştırıcı;Aziz Yıldırım’ın geçtiğimiz sezon başında, ‘’Teknik direktörçok önemli değil, kim olsa yapar’’ dediği Fenerbahçe’yimi çalıştıracak; yoksa oluşturulacak kadronun, sahaylailgili her konunun tamamen sportif direktör GiulianoTerraneo’ya bırakıldığı, kadroya ve sahaya dışarıdan birmüdahalenin olmadığı bir Fenerbahçe’yi mi çalıştıracak?Eğer Fenerbahçe hâlâ birinci öncüldeki Fenerbahçe’yse,Vitor Pereira son derece yanlış bir tercih; ancak ikinciöncüldeki Fenerbahçe’yi çalıştıracaksa, bundan daha iyibir teknik direktör tercihi olamaz. Nitekim şu zamanakadar yapılan transferlere, gönderilen oyuncularabakıldığında Fenerbahçe’nin ikinci öncüle daha yakınolduğu gözle görülür bir biçimde ortada. O hâlde bumodernleşme, profesyonelleşme devam ederse bu senesahne Portekizlinin olacaktır.Yazar: SAMET ÇAYIR @Sametcayir


KUPABEYİBARCELONAGeçtiğimiz sezonŞampiyonlar Ligi’nden eliboş dönen, lig şampiyonluğunuevinde başkent takımı AtleticoMadrid’e, Kral Kupası’nı ise ezelirakibi Real Madrid’e kaptıran,yeni sezona yepyeni, hırslı,istikrarlı, kaybettikleri şeylerinacısını çıkarmaya yemin etmişLuisEnrique ve onun Katalanöğrencilerinin hikayesi…2013-2014 sezonu İspanya şampiyonuolan Atletico Madrid’in, Barcelona’nınelinden CampNou’da şampiyonluğunasıl aldığından Markaj’ın ilk sayısındabahsetmiştim. Bu sefer roller değişti;şampiyon Barcelona, yer VicenteCalderon!İspanya’da geçen sezon Barcelonabeklenen verimi verememiş, eleştirilerinodağı olmuş, adeta ‘ölü’ olarakadlandırılıyordu; ama Katalanlar ölülerininbile ligde şampiyonluk mücadelesivereceğini herkese kanıtlamış, AtleticoMadrid ile şampiyonluk maçınaçıkmışlardı. Elleri boş dönse de Barçavazgeçmeyecek başkentlilerden rövanşıalacak ve sahasında şampiyonluk turuatacak, Madrid’i renklerine boyayacak,ligin bitimine bir hafta kala en yakınrakibi Real Madrid’in 4puan önünde giripşampiyon olacaktı. Lig şampiyonluğuderken Kral Kupası’nı kazanacak, KralKupası derken de Şampiyonlar Ligişampiyonu olup kupaya doyacaktı.KatalanlarınmücadelesindesakatolanLuisSuarez’in yerinePedro gö<strong>rev</strong> aldı. Karşılaşmanıntek golü Barcelona’nın kilit oyuncusuLionelMessi’den geldi. 65. dakikadaPedro ile verkaç yapan Arjantinli yıldızsert bir şutla şampiyonluğu getirenaltın değerinde golü kaydetti. BöyleceKatalan ekibi, son on sezonda yedincişampiyonluğuna ulaşmış oldu. Barcelonatoplamda ise 23. kez La Liga şampiyonuoldu.Barça, son hafta sahasında, ligde kalmamücadelesi veren Deportivo ile karşılaştı.Barcelona, 5. ve 59. dakikalardaLionelMessi’nin golleri ile 2-0 önegeçerken, 67. dakikada LucasPerez ilefarkı 1’e indiren Deportivo, 76. dakikadaSalomao ile beraberliği yakalayarakson dakikalarda ligde kalmayı başardı.Barcelona bu sezon ilk defa NouCampStadı’nda beraber kaldı. Maç sonu ikitaraftada mutluluk rüzgarlarıesiyordu. Katalanlarşampiyonluğun,El Turco ise ligdekalmanın haklı sevinciniyaşıyordu.HOŞÇA KAL EL MAESTRO!Barcelona’da 17 sezondur formagiyen, kalan Kral Kupası finali veŞampiyonlar Ligi finalinden sonraayrılacağını açıklayan 35 yaşındakiXaviHernandez için CampNou’da büyükbir uğurlama düzenlendi. Maç öncesitribünlerde taraftarların yaptığı mozaikte“Teşekkürler Xavi” yazılı dev bir pankartaçılırken, karşılaşması sonrası İspanyaFutbol Federasyonu Başkanı Angel MariaVillar’ın verdiği lig şampiyonluğu kupasınıda kaptan olarak Xavi kaldırdı. Barcelonalıtaraftarlar uzun süre Xavi için tezahüratyaptı.Karşılaşmada ikinci yarıda oyunagiren Xavi, “Devler Ligi”nde 151. kezforma giyerek turnuva tarihinde en çokforma giyen oyuncu unvanını paylaştığıReal Madrid kalecisi IkerCasillas’ınyeniden önüne geçti.İKİNCİ KUPA, KRALKUPASI GELİYOR!İçinde her ne kadar ‘kral’ olsa da, Barçabu kupayı da almayı çok istiyordu.İspanya’nın ayrılıkçı iki özerk bölgesiBask ve Katalonya’nın takımlarını karşıkarşıya getiren finalde yüzü gülen taraf3-1 ile Katalan ekibi oldu. Barcelona’nınNouCamp Stadı’nda oynanan maçtatribünler her iki takımın taraftarlarınaeşit şekilde bölüştürülürken, Barcelonataraftarları “Tarih yazın”, AthleticBilbao’nun taraftarları da “Athletic” yazılımozaiklerle maç öncesinde göze hoşgelen görüntüler oluşturdu.Maça çok hızlı başlayan taraf Katalanlaroldu. Daha 10. dakikada Messi’ninortasında Neymar, güzel şutuyla topuYazar: CEYDA ARABACIGİL @CeydaArabacigil


ağlara gönderse de ağlarla buluşan tophakemin ofsayt gerekçesiyle geçersizsayıldı. 20. dakikada Barcelona’nınsağ kanattan geliştirdiği atakta, artarda Athleticli 4 futbolcuyu çalımlayanArjantinli yıldız LionelMessi, güzelvuruşunda topu kalecinin solundan ağlaragöndererek, takımını 1-0 öne geçirdi. Kilitaçılmıştı bir kere, Barcelona’nın durmayaniyeti yoktu. Golden sonra ataklarınıdevam ettiren Barcelona, 36. dakikadayine Arjantinli futbolcusu ile rakip kaledetehlikeli bir atak başlattı. Messi’dentopu alan LuisSuarez, ceza sahasınagirdikten sonra kalecinin çıktığını görerektopu boşta olan Neymar ile buluşturdu.Brezilyalı futbolcu topu rahat bir şekildeAthletic Bilbao ağlarına göndererek,skoru 2-0’a taşıdı.Messi’nin güzel futboluile öne çıktığı ilk yarı 2-0 Barcelona’nınüstünlüğü ile sona erdi.İkinci yarı Barcelona skoru korumayayönelik bir oyun ile defansına dahaağırlık verse de Messi-LuisSuarez-Neymarölümcül üçlüsü ile hücumdakiüstünlüğünü de korudu.74. dakikadaBarcelona’nın geliştirdiği atakta Neymarile duvar pası yapan Alves’in ortasındarakip ceza sahasında topla buluşanMessi, penaltı noktasından vuruşundatopu ağlara gönderdi. Skor Barcelonalehineydi. İpler artık kopmuş LuisEnriqueve öğrencileri yavaş yavaş kupayauzanıyorlardı..Maçta Barcelona’nınüstünlüğünün tamamen hissedildiğibir anda, 79. dakikada Bilbao’nun solkanattan geliştirdiği atakta gelenortaya ceza sahası içinde sırtıkaleye dönük bir şekildeters bir kafa vuruşuyapan Willams, Basktakımının golünüatıp, skoru3-1 yaptı.Athletic,golün ardındanataklarını sıklaştırsa da bu, sonucudeğiştirmeye yetmeyecekti. Karşılaşma3-1 Barcelona lehine sonuçlandı ve ekip,bu sezonda göz kamaştıran futboluyla2.kupasını kazanmıştı.Bu sonuçla İspanya Kral Kupası’nı en çokkazanan kulüp olan Barcelona, 27. kezbu kupayı müzesine götürme başarısınıelde etti. En sonuncusu 31 yıl önce olmaküzere 23 kez ile kupayı en fazla kazananikinci kulüp olan Athletic Bilbao ise 2009ve 2012 yıllarındansonra 3. kez KralKupası’nda finalde Barcelona’ya yenildi.Bu sezon La Liga şampiyonluğundansonra Kral Kupası’nı da kazananBarcelona için sıradaki hedef6 Haziran’daBerlin’de oynanacak UEFA ŞampiyonlarLigi finalinde kupayı İtalyan temsilcisiJuventus’un elinden almaktı.Yazar: CEYDA ARABACIGİL @CeydaArabacigilŞAMPİYONLARLİGİ’NE DE AMBARGO!Bir tarafta İspanya La Liga ev Kral Kupasışampiyonu Barcelona, diğer taraftaİtalya Serie A ve İtalya Kupası şampiyonuJuventus. İki takımın da ortak bir arzusuvar; Şampiyonlar Ligi şampiyonu olup3.kupayı müzesine götürebilmek.Her kulvarda iddiasını sürdüren,İspanya’daki başarısını Avrupa arenasınada taşıyan Barcelona, grup aşamasındankatıldığı Şampiyonlar Ligi’ndePSG, Ajaxve Apoel ile aynı grupta yer aldı. 5 maçınıkazanarak 15 puanla F Grubu’nu lidertamamlayan Barça, son 16 turunda iseManchester City’yi 2-1 ve 1-0’lık skorlarla2 maçta da yenerek eledi ve finalde diğerİspanya temsilcisi Real Madrid’i eleyenJuventus ile eşleşti.Karşılaşmaya iki taraf da tempolu başladı.Juventus ilk dakikada Tevez ile yakaladığıpozisyonu kullanamazken, Barcelonaise ilk atağında Rakitic ile henüz 4.dakikada öne geçti. Devreninkalan kısmında Juventus,Vidal ve Morataile tehlike


yaratırken; oyuna ağırlığını koyanBarcelona; Neymar ve Messi ile yakaladığıfırsatları gole çeviremedi.Barcelona, ilk yarının kalan bölümündekısa paslarla oyunun kontrolüne elealdı.Juventus ise Katalan temsilcisininsavunmada yaptığı pas hataları vekontra ataklarla tehlike yaratmayaçalıştı. Barcelona’nın geliştirdiği tehlikeliataklarda Juventus kalecisi Buffon, farkınaçılmasına izin vermedi ve ilk yarı İspanyatemsilcisinin 1-0 üstünlüğüyle sonuçlandı.MESSİ, SUAREZ, NEYMAR(MSN) DURDURULAMIYOR!Barcelona’nın bu sezonki üstünperformansında Messi, Neymar veUruguaylı forvetLuisSuarez’in önemlipayı bulunuyor. Performansıyla gözdolduran Messi, bu sezon Katalantemsilcisiyle çıktığı 53 maçta 53 gol ve30 asistle takımının başarısında başrolüüstlendi. Şampiyonlar Ligi’nde 10 kezfileleri havalandırarak ilk sırayı CristianoRonaldo ile paylaşan Arjantinli yıldız, aynızamanda 77 golle turnuva tarihinin engolcü futbolcusu konumunda bulunuyor.Takımın diğer yıldızları Brezilyalı Neymar,37 gol ve 10 asist; cezası nedeniylesezonun ilk yarısında birçok karşılaşmadaforma giyemeyen LuisSuarez ise 24 golve 23 asistle Messi’ye eşlik etti. Rakiptakımların kabusuhaline gelen bu üçfutbolcu, daha sezon bitmeden toplamda114 gole ulaşarak formununzirvesindeolduklarını gösterdiler.Şampiyonlar Ligi’nin en deneyimlitakımları arasında yer alan Barcelona,turnuvada daha önce dört kez mutlu sonaulaşırken, üç kez ise finalde kaybetti.Katalan temsilcisi, UEFA ŞampiyonlarLigi’ndeki 2. zaferini ise 2006’da eldeetti. Arsenal’i 2-1 mağlup ederek kupayauzanan bordo-lacivertliler, sonraki ikikupa finalini ise Manchester United ileoynadı. Kırmızı Şeytanlar’ı2009’dakifinalde 2-0, 2011’dekinde ise 3-1 mağlupeden Barcelona, Juventus’u da 3-1yenerek 5.kez mutlu sona ulaştı.3 GOL KRALLI TURNUVAJuventus karşısında fileleri sarsanNeymar’ın yanı sıra LionelMessi ve RealMadridli Cristiano Ronaldo, toplamda 10golle turnuvanın gol kralı oldu. BöyleceArjantinli yıldız; 2009, 2010, 2011 ve2012’nin ardından 5. kez “Devler Ligi”ndegol krallığıunvanını elde etti.‘’MES QUE UN CLUB!’’Şampiyonlar Ligi kupasını Juventus’u3-1 yenerek kazanan Barcelona, kupasevincini taraftarlarıyla birlikte yaşadı.Barcelonakafilesi, final maçının oynandığıBerlin’den uçakla Barcelona kentinegelirken, Şampiyonlar Ligi kupasınıtakım kaptanları XaviHernandezve Andresİniesta uçaktan indirdi.Avrupa’daki futbol kulüpleri arasında birilki gerçekleştirerek kulüp tarihinde ikincikez sezondaki 3 kupayı birden kazananKatalanlar; Şampiyonlar Ligi, La Liga veKral kupalarını yan yana koyarak üstüaçık otobüsle kent sokaklarını dolaştı.Barcelonalı futbolcular ve teknik heyetyaklaşık 4,5 saat süren şehir turunda,sokaklarda kendilerini bekleyen kalabalıktaraftarlarla buluşup, tezahüratlarınarasında Barcelona kulüp marşını söyledi.Otobüsle NouCamp’aulaşan Barcelonakafilesini ise burada yaklaşık 70 bintaraftar karşıladı. Saha ortasına kurulansahneye tek tek çağrılan futbolcular veteknik kadroyu alkışlayan Barcelonalıtaraftarlar, üç kupanın kazanılmasıylageçen tarihi sezonu coşkuyla kutladı.Görsel bir şölenin yaşandığı NouCampStadı’nda en çok alkışı, kariyeri boyuncaformasını giydiği ancak Katar’ın ElSadd takımından gelen teklifi kabulederek ayrılacak olan emektar futbolcuXaviHernandez aldı. Xavi taraftarlara,“Artık 3 kupaya birden sahibiz. Buradaolduğunuz için hepinize çok teşekkürler.Sokakta bizimle birlikte olanlara daçok teşekkürler. Bana bu sezonu hediyeettiğiniz için hepinize teşekkürler. Sizleriçok özleyeceğim. Yaşasın Barça, yaşasınKatalonya!” diye seslendi. BarcelonaTeknik Direktörü LuisEnrique de yaptığıkonuşmada, “Söyleyecek sözü olan birtakıma sahibiz. Bu futbolcuların arzusuve tutkusunun sınırı yok. Sizler ve bizlerhiç kimsenin bilemeyeceği kadar bunoktaya gelmenin kolay olmadığınıbiliyorduk. Sizlerle daha güçlüyüz.Tarih yazmaya devam edeceğiz. Takımıdesteklemeye devam edin” dedi. Öteyandan Barcelona’nın ikinci kaptanıİniesta, “Bu takımın bir parçası olmaktançok gurur duyuyorum”, 4. takım kaptanıLionelMessi de “Zor bir yıldan sonraolağanüstü bir sezon geçirdik. Burayageri dönmek gerçekten inanılmaz birşey. Aynı şekilde devam edeceğiz; çünkübu takımın bir şeyler kazanmak için çokbüyük arzusu var. Üç kupayı istiyordunuz.İşte üç kupa” şeklinde konuştu.PIQUE’DEN RONALDO’YAGÖNDERMEUEFA Şampiyonlar Ligi finalindeJuventus’u mağlup ederek, sezonuüç kupayla kapatan Barcelona ekibi,başarısını görkemli bir törenle kutlandı.NouCamp’ta yapılan kutlamalara defansoyuncusu GerardPique’nin, Ronaldo’yayaptığı gönderme damga vurdu.Barcelona’nın defans oyuncusu Pique,takımının bu sezon yaşadığı başarıdaReal Madrid’in yıldızı Ronaldo’nun dapayı olduğunu ima etti. Kutlamalarsırasında mikrofonu eline alan Pique,Real Madrid’in şubat ayında AtleticoMadrid’e karşı deplasmanda aldığı 4-0’lıkmağlubiyetin ardından yaş günü partisidüzenleyen Ronaldo’ya mesaj gönderdi.Portekizli yıldızın yaş günü partisinekatılarak Ronaldo ile birlikte düet yapanKolombiyalı şarkıcı KevinRoldan’ateşekkür eden Pique, “Dünyanın en iyitakımıyız. KevinRoldan sana da teşekkürediyorum. Her şey seninle başladı” dedi.Yazar: CEYDA ARABACIGİL @CeydaArabacigil


“NO TOTTİ NOPARTY”Küçük Romalılar hayattaen çok ileride ya Romaformasını giymek yada ileride bir Romaultrası olmakarasında Milan’ın scoutları da vardı. Scoutlar, Totti’ninMilan altyapısına kazandırılması için her şey hazırdı.Eğitim masrafları, kalacak yer ve Milan formasını giymeşansı; ancak annesi buna karşı çıktı. Onu bu kadar erkenyaşta yanından ayırmak istemiyordu. Roma kulüplerininonu fark etmesi de uzun sürmedi. Önünde ikiseçenek vardı; Lazio ya da Roma.Francesco için tek bir seçenekvardı. Francesco,dahaister;ama hem oformayı giydi hemde sahada bir Romataraftarı gibi savaşıyorduFrancesco, Francesco TottiYağmurlu bir akşam, Roma’nın yoksulluk kokansokaklarının birinde, yağmurun kaldırdığı toz ve onungetirdiği güzel koku, bacası tüten birkaç ev, dikişleripatlamış bir top ve her yeri çamur olmuş birkaç çocuk...Her zamanki Roma akşamı işte; ama bu sefer bir şehrin,birülkenin kaderi değişecekti. Aniden pencereye çıkan birkadın ve, ‘’Francesco, artık eve gel!’’Ama kimseden çıtyok. Francesco da duymazlıktan geliyor. Arkadaşlarıonun ismini’’Giuseppe’’olarak biliyordu; çünkü Roma’nınefsane ismi Giuseppe Giannini gibi olmak istiyorduFrancesco. Pencereye çıkan annesi, son bir kez dahasesleniyordu ona:’’Gelirsen seni takıma yazdıracağım.’’Francesco’nun annesi sözünü tuttu .Annesi bir eliyleFrancesco’yu,diğer eliyle Francesco’nun ağabeyiRiccardo’yu tutarak semtin takımı olan Fortituda’yayazdırdı. Ağabeyi ile birlikte antrenmanlara ve maçlaragiden Francesco’nun keyfine diyecek yoktu. Francesco,her şey yolunda gittiği için çok şaşırıyordu; çünkü hayatıhep aksiliklerle geçiyordu, sekiz yaşında olmasınarağmen yoksullukla cebelleşiyordu. Her şey bu kadargüzel giderken Francesco’nun ağabeyi Riccardo, ayağınıüç yerden kırdı ve futbol hayatı bitti. Gözünün önündegerçekleşen bu olay Francesco’yu korkutmadı aksinehırslandırdı. Semt takımında kendini kısa sürede gösterenFrancesco, iki yıl Smit Trastevere, üç yıl da Lodigiani gibimütevazı takımlarda forma giydi. Harikalar yarattığıantrenmanlardan biriydi; ama bu defa onu izleyenlersonra o günlerişu sözlerle anlatacaktı. “Annemve babam Roma ya da Lazio’dan birine gidebileceğimisöyledi. Ardından annem tuttuğum takım olan Roma’yıseçti. Eğer Lazio’yu seçseydi onu asla affetmezdim!”1989 yılında, hayallerine kavuştu ve Roma’nın gençtakımına transfer oldu. Orta sahanın ortası, forvet arkasıve İtalyanların “trequartista” dediği gole dönük 10 numarapozisyonlarında şans buldu Francesco, Francesco Totti.16 yaşına kadar minik takımda oynayan Totti’ninartık bir üst kademeye çıkması gerektiğini düşünenantrenörler onu genç takıma yükseltti. 1993 yılındadaha 17 yaşındayken takımın teknik direktörü Sırpisim Vujodin Buskov, Totti’yi A takıma aldı. Soğuk birbahar günü kulakları tırmalayan rüzgarın sesi ve kalkantabela, arkasında “Totti” yazan vişneye kaçmış kırmızıbir forma Totti’nin ilk kez Roma formasını terleteceğinisimgeliyordu. 16 yaşında hayatının baharında takımı 2-0öndeyken tecrübe kazansın diye Brescia maçında 87.Dakikada oyuna giriyordu.1994 yılında ise çocukluğundakendisini idol olarak seçtiği ve kendisine koyduğu isminsahibi Giuseppe Giannini, Totti için şöyle diyordu: “Obenim veliahtım!”Carlo Mazzone’nin takımın başına gelmesiyle daha çokmaça çıkacaktı Totti. 4 Eylül 1994’te daha 18’ine bilegirmemiş küçük gladyatör, takımın ilk 11’inde yer buldu.yazar: BATUHAN YÖNDEM @BatuhanYondem


Foggia ile oynanan sezonun açılış maçında, altıpas çizgisinin oradan kendisine gelen topu sol ayağıylafilelerle buluşturuyordu. Kariyerinin ilk golünden sonra genç bir futbolcunun yapabileceğien güzel şeyi yaptı:Yumruğunu sıkıp ne yapacağını bilmedenkulübeye koşmak!Bu yeteneklerinin farkına varan sadecekulüp yetkilileri değildi. Milli takımın U-18yaş kategorisi teknik direktörü CesareMaldini, Roma altyapısına girdiğigünden bu yana giydiği İtalyaformasını terletmesi içinonu 1995’teki Avrupa18 Yaş Altı GençlerŞampiyonası’nagötürdü. Totti, çok başarılıişler yaptı; ama finaldeki golü yetmedive İspanya’ya 4-1 kaybettiler. Kaybeden takımdan daolsa maçın adamı seçilmesini bildi. Bir sene sonra iseMilli takımla U-21 Avrupa Şampiyonasına gitti. Fransakarşısında attığı golle takımını finale taşıyan Totti’ninrakibi yine aynıydı: İspanya. Finalde attığı golle maçıpenaltılara taşıyıp orada da kupayı kazanan İtalyanlardaTotti,y i n et a k ı m ı n ısırtlayan oyuncuydu.Kariyerinin ilk kupa sevincini deyaşamış oluyordu.Totti’nin kariyerinin en önemli dönüm noktalarındanbiri de Roma’nın başına 1997 yılında Zdenak Zeman’ıngelmesiydi.Ofansif bir kurguyla oynatmaya başlayacağıtakımda en güvendiği isimlerden birinin Totti olduğunusöylüyordu Zeman. Totti, Zeman’ın Roma’sında ikisezonda 30 gol attı ve bir dahaki sezon genç yaştakaptan oldu.EROS’UN OKLARIRoma tribünlerinin Totti’ye olan saygısı her geçen gün daha daçok büyüyordu. Sahada canla başla top oynayan bir futbolcuvardı; ama o sıradan bir futbolcu değildi. Hem yetenekleri ilehem de karakteri ile Roma taraftarını büyülüyordu. Romayazar: BATUHAN YÖNDEM @BatuhanYondem


DYBALA JUVE’DE NE YAPAR?İtalya Serie A’da sezonun en flaş oyuncularından Paulo Dybala’nın Juventus’a transferi resmileşti.Palermo’nun nev-i şahsına münhasır başkanı Maurizio Zamparini’nin sezon boyunca sürekli bonservisfiyatı söyleyerek pazarladığı Dybala için elbette bahsedilen 40 milyon avrolar pek mümkün olmadı. Zatenmuhtemelen bunu Zamparini de oldukça iyi biliyordu. Zira 2016 yazındakontratı bitecek olan Arjantinli yıldızın önünde sadece 1 sezon kalmıştı veböyle bir ortamda direkt 40 milyon avroyu herhangi bir takımın vermesimümkün değildi. Zamparini elindeki kozları iyi oynadı ve Dybala da 13 gol,10 asistlik sezon performansıyla (İki istatistikte de çift hanelere çıkan başkabir oyuncu ligde mevcut değil) iyi katkı yaptı ve Juventus, Milano ekipleriarasından sıyrılarak Arjantinliyi bünyesine katan takım oldu.SERİE A’DA DEVAM ÖNEMLİPaulo Dybala’nın Juventus’a gidişinin çeşitli etkileri var ve bunların birincisiligin en potansiyelli iki genç yıldızından birinin Serie A’da kalması ki lig içinen iyi sonuçlardan biri muhtemelen bu olacak. Juventus’un zaten güçlü olankadrosunun iyice zirve yapacak olması diğer takımları korkutabilir ama bukonuda rakiplerin farklı düşünmesi gerekiyor. Juve’nin en tepede kalacakolmasından çekinmekten çok yukarı giden rakibi takibi sürdürüp kendiseviyelerini geliştirmeleri gerekiyor. Bunun için son dönemde yeterli ekonomikrefaha kavuşmaya başladılar ve birçoğunun tek eksiği stat. Dolayısıyla statlargelene kadar altyapıyı oluşturmak için önümüzdeki sezon mantıklı bir başlangıçtarihi olabilir.DYBALA - MORATA MÜCADELESİPeki Paulo Dybala, Juventus’ta ne yapar? Bunu şimdiden kestirmek çok kolaydeğil ve işinin de zor olacağı açık. Şu anda önünde hem oyuncu, hem de rololarak ligin muhtemelen en iyi forvet oyuncusu olan Carlos Tevez var ve ilkaşamada tecrübeli oyuncu tarafından kesilecektir. Alvaro Morata’nın bu sezonyaptığı çıkış onu da ana rotasyonun önemli parçalarından biri haline getirdive Dybala’nın asıl rakibi Morata olacak. Ama Juventus’un var olan sisteminianlaması, takım arkadaşlarını tanıması için zamana ihtiyacı olacağı kesin veMassimiliano Allegri onu takıma ısındırırken fazla acele etmeyecektir.KISA AMA GÜÇLÜPaulo Dybala gerçekten çok büyük bir yetenek. En başta harika bir bitiricive bunu sezon içinde birçok kez gösterdi. Tekniği oldukça üst düzey ve pasoyununa da yatkın. En büyük dezavantajı gibi görünen 1.75’lik boyu ve çokyapılı olmayan vücuduna kıyasla gerçekten güçlü bir oyuncu. Yere çok sağlambasıyor ve topla rakibi arasında kendisini koyduğu zaman savunmaların işiniçok zorlaştırıyor. Vücut sağlamlığının getirdiği top saklama kabiliyetiyle sırtıkaleye dönük oyuna da yatkınlığı var ve hem bu yönü, hem de kenarlaradeplase olmasıyla 10 asist yapması zaten bu yapısını destekliyor.TEVEZ’DEN ÖNCE VE TEVEZ’DENSONRADybala’nın Carlos Tevez’in önünde oynadığı bir hücum hattı gerçekten oldukçabüyük bir heyecan vadediyor. Ama Dybala transferinin arkasında CarlosTevez’in takımdan ayrılma durumunun olduğunu anlamak için iki oyuncuyubirer kez izlemek yeterli. Önümüzdeki sezon Tevez’in Juventus’taki sonsezonu olabilir ve bu durumun gerçekleşme durumunda Dybala, Tevez rolüyle önüne yapılacak transfersonrasında orta saha-hücum bağlantısını oluşturan oyuncu olacak. Onun çok yönlülüğü ve hücum hattınınhemen her yerinde oynayabilecek futbol özellikleri Dybala transferini Juventus için daha değerli kılıyor.Siyah-beyazlılar Dybala ve muhtemel Khedira transferiyle önümüzdeki sezona çok daha kuvvetli girecek.Şampiyonlar Ligi finalinden bağımsız bir şekilde yapılan bu hamleler Serie A’nın gelişimi ve diğer takımlarımotive edici etkisiyle de çok kritik olacak gibi görünüyor.Yazar: EMRE ÖZCAN @parmamaniac


BÜYÜK ’RUH’R DEBİSİKazmayı vurulan yerden kömürün çıktığıbu bölgenin iki güzide takımı Schalke04 ve Borussia Dortmund rekabetinintemelleri atıldığında 1900’lü yıllarınbaşıydı. İkinci Dünya Savaşı’nın henüzanlamı olmadığı 3 Mayıs 1925’te yapıldıilk derbi. Schalke’nin 4-2kazandığı bu maç, tümAlmanya’yı ve dünyadakifutbol sevdalılarınıdönüşü olmayan bir yolasoktu: Ruhr Derbisi…Almanlar desin Kohlenpottbiz diyelim Ruhr derbisi. RuhrHavzası’nda bulunan Dortmundve Gelsenkirchen şehirlerininen büyük takımları BorussiaDortmund ve Schalke04arasındaki, Almanya’nın enbüyük derbisi. Dortmund veGelsenkirchen şehirleri sanayi dalıbaşta olmak üzere günümüzdedahi çekişme içerisindedirler. Heriki takım da İkinci Dünya Savaşıyıllarında Nazi diktatörlüğüne başkaldırmakla tanınırlar; fakat ikişehir halkı da birbirinden nefreteder. Birbirlerinin isimlerini dahiağızlarına almazlar. Boca-Rivergibi zengin-fakir veya Celtic-Rangers gibi mezhep çatışmasıolan derbiler değil; ikisi de işçisınıfının ve zamanında Nazihükümetine posta koymuştakımların derbisi. Bir düşünelim,Bundesliga hakkında biraz bilgisiolanın bu derbinin güzelliğini,önemini bilmesi muhtemel; amabu iki takım aynı dönemlerdebaşarılı olabilseydi, adından çokçok daha fazla söz ettirseydigeçmişinde, bugün El Clasico’nunyerini almaması işten bile değildi.İki takımın da köklerine indiğimizzaman, kömür, işçi, maden gibiemeği çağrıştıran kavramlarla karşı karşıya kalırız.Bu sözcükler Schalke 04 için bir nebze daha anlamtaşır. Nihayetinde kulübün en çok bilinen lakabı‘Madenciler’dir. Tanıl Bora’nın “Kömürün karası,biranın sarısı” olarak adlandırdığı Borussia Dortmundda en az Schalkeliler kadar işçi takımıdır; çünkübölgenin ruhu madendir, emektir.ALMANYA’NIN EN BÜYÜKDERBİSİPeki neden Almanya’nın en büyük derbisi Ruhr?Ruhr Havzası, Almanya’da kömür madenlerininbulunduğu bir bölge. E hal böyleyse halkının da emekçiişçilerden oluştuğunu söylemeye gerek bile yok. Ruhr;emeğin, sevginin ruhunu yansıtan bir mücadeledir.Günümüze kadar bu iki takım, taraftarının desteğindenhiçbir zaman mahrum kalmamıştır. Bu dünyada,Schalke’yi yenmiş bir Dortmundlu, Dortmund’uyenmiş bir Schalkeli taraftar kadar mutlu olan yoktur.Bu derbiyi kaybetmenin bahanesi, telafisi olmaz.Kanazacaksın, kazanmak zorundasın! Eğer yenilirsen,burada sözü eski BVB menajeri Meire’e veriyoruz:‘’Ola ki yenildin bu derbide, bir yıl boyunca köpek gibiyaşamaya mahkumsun.’’Yazar: CEYDA ARABACIGİL @CeydaArabacigil


Ruhr rekabeti 1925 yılında Schalke’nin 4-2’lik aldığıgalibiyetle başlar. Almanya’da hitler döneminin en iyitakımlarından biri olan mavililer, BVB karşısında çokiyi skorlar elde etmiştir, bu dönemde aralarındakirekabetten bahsetmek bile söz konusu olamaz. Pekibu ezeli rekabet nasıl başladı diye soracak olursak,yine Schalke’nin farklı galibiyetleriyle adım atıyoruzbu bitmeyecek rekabete. Hitler dönemi sonrası yeniAlmanya’da, bu rekabet yeni bir hal almış ve iyicealevlenmiştir. Dortmund kendini geliştirmeye başlamışve bunu 1955/1956-1956/1957 şampiyonluklarıylaherkese kanıtlamıştır. İki takım arasındaki nefret deoldukça büyüktür. 1933 yılında oynanacak olan BVB-Juventus UEFA Kupası finalinde Juventus’u sadeceİtalyanlar değil, mavililer de desteklemiş, Juve’ningalibiyetini beraber kutlamışlar. Dortmund taraftarıise bu olayı unutmamış, karşılığını vereceği günü ipleçekmiş. Dortmund’da oynanan Milli maçta Almanyaforması giyen Schalke 04 oyuncularını uzun süreıslıklamış, küfür etmişler.Biri 1904 (Schalke), diğeri 1909 (BorussiaDortmund)’da kurulan iki takımın ezeli rakip olduklarınıve günümüze kadar sadece yedi ve sekiz kez şampiyonolduklarını futbolla çok az bir ilgisi olan birine söylesekbu durumu gülünç bulabilir; çünkü biz ‘ezeli’, ‘rekabet’ve ‘derbi’ kelimelerin yanını direkt olarak olarak‘şampiyon’ sözcüğü ile tamamlarız. Ülkemizde en çokşampiyonluk sayısına ulaşan iki ezeli rakip var; 19şampiyonluğu olan Fenerbahçe ve 20.şampiyonluğunubu sene kazanmış olan Galatasaray. Ezeli rekabetteşampiyonluk sayılarına bukadar önem veren bir futbolkültürü içindeyiz; ama gelgelelim dünyada bu İstanbulderbisinin adı ne kadarduyuluyor, kaç kişi bu derbiyiizlemek için can atıyor? 7şampiyonluğu olan Schalke04 ve 8 şampiyonluğu olanBVB derbisi kadar sesiniduyuramadığımız ise aşikar.1963’te Bundesliga’nınbaşlamasından sonratarafların şampiyonluğutatması için tam 31 senegeçmiş. Andreas Möller,Matthias Sammer, MichaelZorc ve Stephane ChapuisatlıBorussia, Ottmar Hitzfeldyönetiminde 1995 ve1996 yıllarında şampiyonoldu. Şampiyonlar Ligişampiyonluğuyla da o güzelgünler taçlandırılmış oldu.O yıllarda Schalke yarıştahep geride kalmıştı. 2000’liyılların başında Sammerbu kez teknik adam olarakbaşındaydı Dortmund’unve takımını bir kez dahaşampiyon yaptı. Mavilerve Sarılar arasındakişampiyonluk farkı bireinmişti. O şampiyonluğunardından mali kriz baş veriyor,2003-2004 sezonunda zararı65, borcu 118 milyon euroolan bu kulüp taraftarlarınında her zamanki gibi verdiğidestek ve öz kaynakdüzenine geri dönüşlebelini doğrultuyor. 2006-07sezonunda ise Schalke 04 hedefe çok yaklaşmışkenezeli rakibinden ligin sondan bir önceki haftasındayediği çalım şampiyonluk umutlarını yarınlarabırakıyor. 2010’a kadar ligde Bayern Münih rüzgârıvarken, Jürgen Klopp’un Dortmund’u 2011’de tarihyazarak bu hegemonyaya son veriyor.Yazar: CEYDA ARABACIGİL @CeydaArabacigil


“NE! KURANYİGİTMİŞ Mİ?!”Schalke’nin de Dortmund’un da taraftarları rakiplerinikızdırmakta oldukça başarılılar ve çok da akıllıca yöntemlergeliştirmişler. Bir de işin içine teknoloji girdi mi taraflarınbirbirine yaptıkları tadından yenmiyor. Günlerden bir gün birDortmund taraftarıSchalke04’ün resmisitesini hacklemiş,o dönemmavililerinformasınıg i y e nKuranyi’nin takımla olan sözleşmesinin feshedildiğini anasayfada ilan etmiş. Bu haber öyle yayılmış ki Almanlarınünlü gazetesi Bild bile haberi resmi sitesine girmiş.Dortmundluların bu hareketini gören ve arttıran Schalketaraftarı ise Dortmund’u kendi silahıyla vurmuş. Bu sefermavililer Luca Toni’nin popüleritesinin çok fazla olduğudönemde BVB resmi sitesini hackleyip ‘Toni ile anlaşıldı’haberini girerek almış intikamını. O dönemin de sportifdirektörü M.Zorc bu olay üzerine ödün vermemeye çalışarakkonuya esprili bir şekilde yaklaşmış ve “Toni’nin masraflarınıkarşılayabilmek için banka soymalıyız” demişti. 2008yılında da BVB taraftarı Schalke’nin şampiyon olamayışının50. Yılını şehirlerinde büyük bir coşkuyla kutladılar.Hemen hemen her maçta Signal Iduna Park ve VeltinsArena’da taraflar birbirlerine gönderme yapmaya devamediyor. Aynı zamanda Ruhr derbilerinde her 90 dakikadaheyecan,a ş k ,destek,coşku,ve emekolmayadevam edeceğindenhiçkimseninşüphesiyok.


Çok daha fazla geriye gitmeden biraz da yakın tarihebakacak olursak, S04 iyi sponsorluk anlaşmalarıyla, BVBise doğru yönetim politikası izleyerek ve taraftar desteğiylezirveye yürüyor. Bir nokta var ki Schalke adına sportif olaraküstünlük kurabilecekleri büyük bir fırsat: 1997 UEFA Kupası.Avrupa’nın ikinci kupasının en büyüğü olmuşlardı fakatbuna gölge düşürecek bir takım vardı; Borussia Dortmund.O sene Dortmund, Şampiyonlar Ligi şampiyonu olaraktarihe de en önemli imzasını atıyordu. BVB cephesinde karabulutlar gelmeden son güzel bir olay daha vardı ki 2001yılı Bundesliga şampiyonluğu. Bu yılda gelen şampiyonlukile yine zirveye çıkmış; fakat çok geçmeden yanlış yönetimpolitikası yüzünden kaosa sürüklenmiş ve stadlarınıellerinden kaybedip iflas etmişler. Kısacası BVB dibi görmüş.Eskiden geriye kalan şey ise tahmin edebileceğimiz üzereBorussia Dortmund’a aşkları bitmek bilmeyecek taraftarlarolmuş. BVB yapılanmaya giderken bu yıllarda iyi sponsorlukanlaşmaları yapan, maddi açıdan iyi durumda olan S04 içinşampiyonluk çanları çalsa da ne yazık ki ligi 2.bitirdiler. Kötügünleri geride bırakan Dortmund, 2011 ve 2012 Bundesligaşampiyonluğu ile yine rekabetin bi nebze güçlü olan tarafıdiyebiliriz.ARALARINDAKİ MAÇLARBundesliga’da Borussia Dortmund-Schalke04 arasındaoynanan 85 maçta iki takımın da 30’ar galibiyeti bulunuyor.25 karşılaşma ise berabere bitmiş.Schalke 04 deplasmanda rakibine karşı oynadığı 42 maçtan11’ini kazanmış, Dortmund ise sahasından 18 kez galipayrılmış. 13 karşılaşmada ise taraflar birbirlerine üstünlükkuramamışlar. Bundesliga’da ise aralarında oynanan ilkmaç 3-1’lik Shalke 04 üstünlüğüyle sona ermiş.Yazar: CEYDA ARABACIGİL @CeydaArabacigil


İHANETİ SENDE GÖRDÜM: SOL CAMPBELLGüç, kuvvet, hırs bir stoper için aranılan her şey; ama kimilerine göre en büyük hatası ezeli rakibinegitmek, kimilerine göre ise o bir profesyoneldi ve de en doğrusunu yapmıştı.Bizim tabirimizle onuniçin vefa bir semt adıydı.Tam ismi Sulzeer Jeremiah Campbell olan Sol Campbell, alt yapı kariyerini Londra ekibi Tottenham’dan alıp profesyonelliğeilk adımını bu kulüpte atmıştır. Dokuz sene boyunca formasını terlettiği Londra ekibinde 250’nin üzerinde maça çıktı. Kariyeriboyunca İngiltere Lig Kupası (Tottenham) Premier Lig şampiyonluğu, FA Kupası, Comunity Shield Kupası (Arsenal), FA Kupası,(Porstmouth) başarıları elde etmiş. Kariyerindeki belki de en önemli attığı gol diyebileceğimiz 2005-2006 sezonunda Paris’tegerçekleşen Şampiyonlar Ligi finalinde gol sevinci yaşamış; ancak Messili, Ronaldinholu Eto’olu Barcelona’ya boyun eğmişlerdir.Milli takım kariyeri de oldukça parlak olan Campbell, Milli formayı 73 kez sırtına geçirmiş ve 1 gole imza atmıştır. 98 DünyaKupası’nda genç yaşına rağmen Glenn Hoddle’ın güvendiği isimlerden biri olmayı başarmış; ancak son 16’da Arjantin’epenaltılarda kaybetmişlerdir. 2000 Avrupa Şampiyonası’nda gruptan çıkamayan İngiltere kadrosunda da yer aldı, 2002 DünyaKupası Ferdinand’la iyi bir uyum yakalayan Campbell grup maçlarında İsveç’e karşı bir de gol kaydetmiştir. Çeyrek finaldekupanın sahibi olacak Brezilya karşısına çaresiz kalmışlardır. 2002 Dünya Kupası turnuva takımına seçilmiştir, 2004 AvrupaŞampiyonası’nda Terry ile tandemi oluşturan Campbell’i İngiltere bir kez daha penaltılarda Portekiz’e kaybederek turnuvayaveda etti. Campbell turnuva takımına seçildi. 2006 Dünya Kupası’nda ise tarih tekerrür ediyor.yazar: BATUHAN YÖNDEM @BatuhanYondem


2004’te Avrupa Şampiyonası’nda penaltılarda kaybettiği Portekiz’e bu sefer ayni şekilde 2006 Dünya Kupası’ndaeleniyorlardı. 98/99, 2002/2003, 2003/2004 sezonları içerisinde Premier Lig’de yılın takımına seçilmiştir. İlginç bir noktaolarak Tottenham’dan Arsenal’e, Porstmouth, Notts County, Newcastle kulüplerine olan transferlerinde bonservis ücretiödenmeden transfer olmuştur. Premier Lig’de 500 maç barajı aşan Campbell 20 de gole imza atmıştır. Boy olarak fazla uzundiyemeyeceğimiz (1.88) Campbell’ın en önemli özelliklerinden biri olan fiziği ve hava hakimiyeti oldukça göze çarpmaktadır.Milenyum çağının başlarında ezeli rakibe transfer olma furyasını başlatan oyunculardan biri olan Campbell 2001 sezonunda altyapısından çıktığı, Kaptanlığa kadar yükseldiği Londra ekibi Totthennam’dan bir başka ezeli rakip olan Londra ekibi Arsenal’etransfer olarak White Hart Lane’de oldukça sert protestolara maruz kalmıştır.1 Şubat 2006 günü Highbury’de oynanan West Ham maçında kötü performansı nedeniyle Arsene Wenger tarafından 2. yarıyaçıkarılmayan Campbell stadyumu terk etmiş ve üç gün boyunca kendisinden haber alınamamıştır Bir zamanlar Fenerbahçe’yleadi geçen Campbell 32 yaşında olmasına rağmen istenen bonservis bedeli ve yıllık ücretinin yüksek olması nedeniyle, bu transfergerçekleşmemiştir. Arsenal kariyerinde Wenger’in gözdelerinden biri olan Campbell namağlup kazanılan şampiyonluktaönemli bir paya sahiptir. Arsenal’den sonra Porstmouth’un yolunu tutan Campbell, burada 100’e yakın maça çıkar ve 1 aylıkNotts County macerasından sonra 2010’da tekrar Arsenal yolu gözükür son olarak Newcastle profesyonel kariyerine son verir.Premier Lig’de 500’den fazla maça çıkan Campbell adını Giggs, David James, Garry Speed’in yanına yazdırmayı başarır buparlak kariyere son olarak Milli takımdan arkadaşı David Beckham’ın sözleriyle veda ediyoruz, “Bir rugby oyuncusu kadar güçlübir savunmacı.”yazar: BATUHAN YÖNDEM @BatuhanYondem


BİR YERLERDE İLGİNÇ ŞEYLEROLUYORHepimizin ilgi odağı, çoğumuzun vazgeçilmezi olanfutbolda, iş bazen çığrından çıkabiliyor. Biz de ufakbir araştırmayla bu güzel oyundaki bazı şaşkınlıkyaratan öyküleri, okunduğunda “Yok artık!” dedirtenolayları; aralara pek bilinmeyen bilgileri ve rekorları daserpiştirerek sizler için derledikDOKUZ SANİYEDE İKİ GOLİngiltere 2. Lig’inde Wycombe Wanderers ile PeterboroughUnited arasında, 23 Eylül 2000’de oynanan maçın sonanlarında Wycombe takımı bir serbest vuruş kazanır.Jamie Bates bu serbest atışı gole çevirir çevirmez ilkyarının son düdüğü gelir ve oyuncular soyunma odasınagirer. İkinci devrenin başlama vuruşundan yalnızca dokuzsaniye sonra Wycombe adına bu kez Jermaine McSporrantopu ağlara gönderir ve durum 2-0 olur. Futbol tarihine,sadece dokuz saniye arayla ve rakibin iki gol arası topadokunamadığı goller olarak geçen bu durum, kuşkusuztarihin en ilginç ve tekrarının bir daha pek olası olmadığıgolleri olarak hatırlanacak.SABAHA KADAR PENALTI28 Kasım 1996’da oynanan Türkiye Kupası çeyrek finalindeGalatasaray ile Gençlerbirliği karşı karşıya geldi. 0-0 sürenmücadelenin uzatmalarında da skor bozulmayınca maçpenaltı atışlarına gitti. Penaltılarda gerek Galatasaraykalecisi Hayrettin, gerekse Gençlerbirliği kalecisi Kubilay,atılan şutları pek kurtarma niyetinde değillerdi ve atılanpenaltıların %97,1’i gol oldu. Penaltıları 17-16 kazananGençlerbirliği, Galatasaray’ı kupanın dışına itmeyi başardı.BU KADAR DA ERTELENMEZ Kİ!Erteleme maçlarıyla ilgili en ilginç olaylardan biri 1962-1963 sezonunda İngiltere’de gerçekleşti. 5 Ocak 1963’tebaşlayan Lincoln City-Coventry City maçı yoğun kar yağışınedeniyle hakem tarafından ertelendi. İlerleyen günlerdetam 15 kez daha başlayan ve tekrar ertelenen maçınkalan kısmı, maçın başlama vuruşundan tam 66 günsonra, 6 Mart’ta oynandı ve belki de futbol tarihinin enuzun süren maçını Coventry City 6-1 kazandı.149 GOLLÜMAÇMadagaskar Ligi’nde31 Ekim 2002’deoynanan, AS Aeroportde Mafagascar’ın,Olympique deI’Emyrne’yi (SOE) 149-0 yendiği maç, büyükolasılıkla futbol tarihininüst liglerde elde edilmişen farklı skoru oldu.Yazar: SAMET ÇAYIR @SametcayirBir önceki yılın şampiyonu SOE, Afrika ŞampiyonKulüpler Kupası’nda büyük başarı elde ederek son16’ya kalmasına karşın Madagascar, Play Off’un sonmaçı öncesinde lig şampiyonluğunu garantilemişti.SOE’nin teknik direktörü Ratsarazaka, maçtan öncehakemleri şiddetli bir biçimde eleştirerek elde edilensonuçlarda hakemlerin büyük payının olduğunu veşampiyonluğu bu nedenle kaybettiklerini iddia etti.Adeta bir protesto gösterisi haline gelen maçınhemen başında SOE kaptanı Mamisoa ilebaşlayan ve maçın sonuna dek sürenSOE’nin kendi kalesine attığı gollerlemaç 149-0 sonuçlandı. 36 saniyedebir gol atılan bu maç, tarihe geçti.DUYAN GELMİŞ24 Nisan 1937 tarihindeCeltic ile Aberden arasındaGlasgow Hampden Park’taoynanan İskoçya Kupası finalmaçını tam 149 bin 415 kişiizledi. Bu rakam, bugüne kadarAvrupa’da en fazla seyircininizlediği futbol karşılaşması olarak tarihegeçti.KENDİ KALESİNE GOLATMA SANATI- 20 Mart 1976’da oynanan ve 2-2sonuçlanan Aston Villa-Leicester Citymaçında Aston Villa oyuncusu Chris Nicholl,maçın dört golünü de atmayı başararaktarihe geçti.- 21 Haziran 1978’de Hollanda-İtalyaarasında oynanan Dünya Kupasımaçında Hollandalı Ernie Brandts,Dünya Kupası’nda iki takım adınada gol atan tek oyuncu oldu.Hollanda maçı 2-1kazanırken Portakalların diğergolünü Arie Haan kaydetti.- 1995’te oynanan maçtaAnderlecht, GerminalEkeren’i 3-2 yenerken;Anderlecht’in üç golünü deGerminal Ekeren’den Stan VandenBuys, kendi kalesine kaydetti.FOWLER BİRAZABARTTI28 Ağustos 1994’te AnfieldRoad’da Liverpool ile Arsenal karşıkarşıya geldi. Yaklaşık 30 bintaraftarın izlediği maç karşılıklı


ataklarla başlarken Liverpool, Robbie Fowler’ın 26.Dakikadaki golüyle 1-0 öne geçti. Ardından iki dakikasonra Fowler, takımının ve kendisinin ikinci golünüatarak farkı ikiye çıkardı. Bu golden yalnızca iki dakikasonra Fowler yine sahneye çıktı ve skoru 3-0’a getirdi.Böylelikle 4 dakika 33 saniyede hat-trick yapan Fowler,Premier Lig’in en hızlı hat-trick yapan oyuncusu oldu.ADAM OLACAK ÇOCUK…Brezilya’nın yetiştirdiği en ünlü futbolculardanbiri olan Ronaldinho, henüz 13 yaşındaG r e m i oaltyapısındaoynarken,takımının 23-0kazandığı maçtatüm golleriatmayı başardı vegelecekte nasıl birfutbolcu olacağınınilk sinyallerinivermiş oldu.TRANSFER PORTO’DANSORULURPortekiz kulübü FC Porto, 2001-2002sezonundan günümüze kadar gelinensüreçte yapmış olduğu transferlerdentam 496 milyon eurokâr ederek ulaşılmasıgüç bir rekora imzaatmayı başardı.FİNALOYNARIMAMA…Arsenal’in teknikdirektörü ArseneWenger bugünekadar Avrupa’nınüç kupasında dafinale çıkmayıbaşaran; ancaküçünde de kupaya uzanamayan tekteknik direktör olarak tarihe adınıyazdırmayı başardı.BİR TAKIM YOK OLDUEkim 1998’de futbol tarihinin en trajik kazalarından biriDemokratik Kongo Cumhuriyeti’nde gerçekleşti. BenaTshadi ile Basanga arasında oynanan maç sırasındasahaya düşen yıldırımda Bena Tshadi takımınınoyuncularının tamamı hayatlarını kaybederken konuktakım oyuncularına hiçbir şey olmadı.EL CLASİCO ONUN İŞİ1994 yılında FC Barcelonaforması giyen MichaelLaudrup, 8 Ocak 1994’tekazanılan efsanevi 5-0’lıkReal Madrid galibiyetindetakımın bir parçasıydı. Sezonsonunda Real Madrid’etransfer olan Laudrup,transferinden kısa bir süresonra bu kez Real Madridformasıyla Barcelona’yakarşı kazanılan 5-0’lıkzafere ortak olmayabaşarıyordu.KELEPÇELİFUTBOLCU2005 yılında İngiliz futbolcu Jermaine Pennat, futboltarihinin elektronik kelepçe ile sahaya çıkan ilk sporcusuoldu. Alkollü araç kullanmak suçuyla tutuklanan Pennat,daha sonra şartlı tahliye edildi ve takımı TottenhamHotspur’un Birmingham City ile oynadığı maça ayağındaelektronik kelepçe ile çıktı.SİYAHGİYENYANDI!Amerikalıiki psikologMark Frankve ThomasGilovich’in1988 yılındayaptıkları biraraştırmahakemlerinf a v o r irenklerininolduğunuortaya koydu. Binin üzerinde maçı inceleyen iki psikolog,hakemlerin siyah formayla oynayan takımlar aleyhinedaha fazla faul düdüğü çaldıklarını ortaya koydu.Yazar: SAMET ÇAYIR @Sametcayir


2005 ŞAMP“Ey İstanbul senin iki yüzün var,Bir yüzün gülüyorken, diğerinde hüzün var!”Tam da 2005’te İstanbul’da oynananŞampiyonlar Ligi finalini anlatmaktaydı budizeler. Unutulmaz Milan-Liverpool maçınıve o karşılaşmayı konu edinen “One Night InIstanbul” filmini, siz değerli okurlarımız içinekaleme aldık.Türkiye, tarihinde ilk kez Şampiyonlar Ligi finaline ev sahipliğiyaparken, adres İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadı’ydı.Dönemin en güçlü takımlarından biri olan -kimilerine göre engüçlüsü- İtalya’nın devi Milan ile İngiliz’lerin son yıllarda yerelligde olmasa da uluslararası arenadaki en önemli kulübüLiverpool, Avrupa’nın en büyüğü olabilmek için kozlarınıpaylaşıyorlardı.


iYONLAR LİGİ FİNALİTakvim yaprakları 25 Mayıs 2005’i gösterdiğinde, Manuel Mejuto Gonzales henüz başlama vuruşu düdüğünü yeni çalmıştıki, ilk dakika dolmadan ‘yaşayan efsane’ Maldini’nin volesiyle Milan 1-0 öne geçiyordu. Devam eden dakikalarda 38 ve44’te sahneye çıkan Crespo, ‘kırmızıların’ ağlarına bıraktığı iki golle Liverpoollu taraftarların dönüş bileti arayışlarına startıvermişti bile: 3-0!Devre arasında bazı Liverpool taraftarları stattan ayrılırken, Milanlılar ise bir an evvel kupayı kaldırmanın planlarınıyapıyorlardı; lakin evdeki hesap çarşıya uymayacaktı! Dünya futbol tarihinin en görkemli geri dönüşlerinden birine imzaatan Liverpool, 5 dakika 55 saniye içerisinde Gerrard, Smicer ve Xabi Alonso’nun ayağından bulduğu gollerle durumu 3-3’egetirip; seri penaltı atışları sonrasında tarihi maçı kazanarak kupayı müzesine götüren taraf oluyordu.yazar: HAYRETTİN SANCAR @5hayrettinsancr


“One Night In Istanbul(İstanbul’da Bir Gece)”bu karşılaşmayı konu edinen bir film. SenaryosunuNicky Allty’nin yazdığı, yönetmenliğini ise James Marquand’ın yaptığı filmde başrolleri; StevenWaddington ile Paul Barber paylaşmakta. Lucien Laviscount, Marc Hughes, Marc Womack veSamantha Womack gibi oyuncuların yanı sıra Gamze Şeber, Sedat Mert ve Ayhan Eroğlu gibiTürk sinemasının tanıdık yüzlerine de filmde rastlamaktayız.İstanbul’da oynanacak finale gitmek isteyen iki Liverpoollu dostTommy (Steven Waddington) ile Gerry (Paul Barber) tefeciden borçpara ister. Ancak tefeci, ikiliye daha önceki borçlarını ödemedenpara vermeyeceğini belirterek ikiliyi eli boş gönderir. Bunun üzerineTommy, Gerry’nin Münih’teki bir müzeden çaldığı Hitler’in 300.000dolar değerindeki kol düğmelerini iki bilet karşılığında tefeciye satar.İstediklerini elde eden iki dost, oğullarıyla birlikte İstanbul’un yolunututarlar. Taksim’de kaldıkları bir otelde tesadüfen buldukları içi Eurove Amerikan Doları dolu çantayı alan iki kafadarın başı İstanbullubir çete ile belaya girer. Devamında tehlikeli ve eğlenceli dakikalarınyaşandığı filmde; kebap, İstanbul Boğazı, camiler ve Türk Hamamı gibiülkemize ait silüetler de izleyicilerin karşısına çıkmakta.yazar: HAYRETTİN SANCAR @5hayrettinsancr


facebook.com/<strong>markaj</strong><strong>dergi</strong>twitter.com/<strong>markaj</strong><strong>dergi</strong><strong>markaj</strong><strong>dergi</strong>@gmail.comwww.<strong>markaj</strong><strong>dergi</strong>.com


www.<strong>markaj</strong><strong>dergi</strong>.comfacebook.com/<strong>markaj</strong><strong>dergi</strong>twitter.com/<strong>markaj</strong><strong>dergi</strong><strong>markaj</strong><strong>dergi</strong>@gmail.com

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!