Erişmek İstedikleri Bir Hedefi Olmayanlar ,Çalışmaktan Zevk Almazlar (Emile Raux) 7/G İSTANBUL-BEYLİKDÜZÜ YAKUPLU GALİP BALKAR ORTAOKULU 56
Gideceğiniz Yeri Bilmiyorsanız, Vardığınız Yerin Önemi Yoktur. (Peter F.Drucker) Anlamak İstiyorum Hayat nedir? diye sorguluyorum uzun bir süredir. Ve ben kimim? Nasıl bir hayat istiyorum? Bizlere yaşam hakkında bilgi verilirken genellikle bugünün ve yarının zorluklarından bahsedilir. “ Aman gençler iyi çalışın. İş sahibi olmak artık çok zor. Ekmek aslanın ağzında değil midesinde!” Evet bunlar bizim ne kadar çok çalışmamızı anlamamız için söylenmiş sözler. Hatta öyle çok çalışmalıyız ki sınavlardan çok yüksek notlar almalıyız. Fakat bütün bu sınavlar bizi hayatın gerçeklerine hazırlamaya yetiyor mu? İlla bir şeyleri kazanmak için çocukluğumuzdan, oyunlarımızdan, mutluluğumuzdan ödünler mi vermeliyiz? Niyetim sınav sistemini eleştirmek mi? Hayır. İnsanların hayatı hoyratça harcamalarının yanlışlığını göstermek mi? Hiç değil! Dedim ya ben yalnızca hayatı anlamak istiyorum. Sorguluyorum çünkü kendi kimliğimi bulmaya çalışıyorum. Kim olduğumu bilirsem, amaçlarımı hedeflerimi, daha mutlu ve başarılı bir hayatı yaşayacağıma inanıyorum. Yani mutlu ve başarılı bir hayatın anahtarı; az gülmek, az oynamak, az sevmek olmamalı. Evet, bir disiplin olması şart. Bunu biliyorum. Düzen ve disiplin başarının anahtarı… Ama en büyük anahtar, bence umutlu olmak. Bir umudu olmazsa insan gayret göstermez ki. Bizi gayrete getirmek için konuşurken bile büyüklerimizin bizi karamsarlığa sürüklediklerini fark etmelerini istiyorum. Ben umut dolu bir dünyaya yelken açmak istiyorum. Karamsarlık dolu karanlıklara değil. Sadece sevmesini bilen insan umutlu olabilir ve umudu aşılayabilir. Ben de sevmek istiyorum ağacı, çiçeği, denizleri, insanları… Bana sevmeyi nasıl öğreneceğimi öğretin. Bir kuşun kanat çırpışındaki heyecanı iliklerimde hissetmek istiyorum. Ya da azimli bir dalganın kayaları parçalarken ki gücünün hazzını duymak… Dedim ya ben hayatı anlamak istiyorum. Başarılı ve onurlu bir hayatın yolunu bulmak istiyorum. Ama kırmadan, başkalarını ezmeden, adilce ve sevginin kanatlarına sarılarak… Beyza ULUKAYA 7/B 1269 Annem Sıcacık gözlerinde sevgiyi buldum anne, Her gülüşünde umudu ektin içime, Masmavi okyanuslar gibi derindi sözlerin, Adım adım hayatı aşılarken gönlüme… Anne, sensiz meyve veren ağaç olamam, Sarmaşıklar sarar ruhumu budayamam, Doğduğumda nasıl sımsıkı tutmuşsan ellerimi, Sakın bırakma, korkarım, yaşayamam… Rümeysa Yenen 7/B 37 Sevgi Sevmeli insanlar küçüklerini, büyüklerini, Bu güzel vatanın her köşesini. Cıvıl cıvıl kuşları, uçsuz bucaksız denizleri, Sevmeli tüm insanlar gökyüzünün saf maviliğini. Herkes severse kayıtsız şartsız birbirini, Ardınca barış, huzur, beraberlik gelir. Her şeyin anahtarı sevgidir. Çünkü her şey sevgi demektir. Gülşah Gülten BAŞKAYA 7/B 773 Yıldızlara Gitsem Keşke Yıldızlara gitsem keşke. Ay Dedeyi görsem neşeyle. Sakalını bıyığını çeksem. Olmadı sırtına binsem . Sonra kuyruklu yıldızları. Takip etsem bir bir Satürn’ e binip yeni dostlar edinsem. Gezegenlerin birinden diğerine atlayıp, Mutsuz çocukları sobelesem, oyuna katsam. Ezgi KARAGÖZ 7/A Yolculuk Yaşlı adam, yılların izlerini taşıyan gözlerini yavaşça yumdu .Kalbindeki baskı günden güne artıyor, azalan hayat sevinci ufka doğru uzanan çizgi gibi silikleşiyordu.. Gençliğini geçirdiği eşi, birkaç ay önce onu bir başına bırakmıştı. Artık tamamen yalnızdı. Ne bir çocuğu, ne de bir akrabası kalmıştı. Tam anlamıyla yalnızdı hem de, ruhu, beyni, benliği bile onu terk etmişti. Üç gün önce kirada oturduğu tek gözlü evden yaka paça dışarı atılmıştı. Bir saat önce sokakta gördüğü dört-beş çocuğun kötü sözlerine maruz kalmıştı. Ruhunun etrafındaki demirden parmaklıklar git gide üstüne üstüne geliyor, onu daraltıyordu. Düşünceleri içten içe kendini avutmaya çalışmaktan başka bir işe yaramıyordu. Yağmurun ıslattığı banklardan birine yaklaştı. Üstünden ıslanmış olan ceketini çıkarttı ve bankın üzerini sildi. Ardından tekrar üzerine giydi ve git gide daha da zayıflamakta olan bedenine o daracık banka sığdırdı. Yırtık ayakkabıları banktan biraz taşmıştı. Belki az da olsa üşümüştü. Sol gözünden bir damla yaş süzüldü. Titreyen, damarlı elleriyle yavaşça gözyaşını sildi ve titreyerek kollarını birbirine doladı. Kalbi kırıktı. Eşiyle birbirlerine yemin etmemişler miydi, iyi günde; kötü günde birlikte olmaya… Peki ya şimdi? İşe kötü gündü bu, acı gündü, karanlık, zifiri gündü… Hava artık kararmaya başlamıştı. Yağmur şiddetlenmişti. Bulutlar bile onun acısına ağlıyordu sanki… Gökyüzüne baktı, kararan kendi gök kubbesi miydi sadece yoksa dünyanınki mi? Burnunu çekti ve biraz daha sokuldu banka. Dişleri istemsizce birbirine çarptı. Onca yılı heba olup gitmişti. Dolu dolu yaşamış mıydı hayatı, belki…belki de içinde kalan onca duygu şimdi bir tokat gibi yüzüne vuruyordu.. Eşine, dostuna daha çok vakit ayırsaydı şimdi burada böyle yalnız başına ölümümü bekliyor olmazdı. Gözleri kararmaya başlamıştı. Vücudunun alt bölümünü artık hissetmiyordu. Isınmış mıydı? Yağmur durmuş muydu? Güneş açmış mıydı? Hissedemiyordu. Gözünün önüne eşi gelir gibi oldu. Beyaz saçlarına al bir yazma dolamıştı. Üstünde, ölmeden birkaç gün önce severek aldığı pembe gecelik vardı. Yüzünün solukluğu gitmiş, az da olsa renk gelmişti. Kırışıklıkları azalmıştı. Mavi gözleri canlılıkla parlıyordu. Yüzünde buruk bir gülümseme oluştu yaşlı adamın, şimdi kainat onu izliyormuş gibiydi. Gözleri daha da karardı. Delicesine sevdiği kadının ışığından körleşiyordu. Güzel bir körlüktü. Acılar hafiflemiş, kalbindeki baskı azalmıştı. Eşi, ona elini uzattı. Konuşmadı, gözleri her şeyi anlatıyordu. Adam, canlanmış gibi hissetti. Güldü, az da olsa güldü. Hava aydınlandı, şimdi her şey daha berrak ve masumdu. Adam, bir yandan eşinin elini tutarken, bir yandan da geride bıraktığı cansız bedenine bakıyordu. Şimdi yeni bir yolculuk başlıyordu onun için… Emine Şule SEZER 7/ A 57
- Page 1 and 2:
YANSIMALAR Yakuplu Galip Balkar Ort
- Page 3 and 4:
DİLEK AKSOY / YAKUPLU GALİP BALKA
- Page 5 and 6: “Gerçek Kurtuluş Ancak Cehaleti
- Page 7 and 8: “Bizim Akıl, Mantık Ve Zeka İl
- Page 9 and 10: “İlim Ve Fennin Yaşadığımız
- Page 11 and 12: “Etraflıca Çalış, Doğru Bir
- Page 13 and 14: “Bilginin Elde Edilmesi Bizi İyi
- Page 15 and 16: “Eğitimin Yapamayacağı Hiçbir
- Page 17 and 18: “Bilgi Ruhun Gıdasıdır.” Sok
- Page 19 and 20: “Hiç Bilenlerle Bilmeyenler Bir
- Page 21 and 22: “Yeryüzündeki Alimler, Gökteki
- Page 23 and 24: “Mutluluk Bilgi İle Kazanılır.
- Page 25 and 26: “Gerçek Mutluluk Mal Ve Mülke S
- Page 27 and 28: “Hiçbir Acı Cehaletten Daha Faz
- Page 29 and 30: ”Akıllı İnsan Düşündüğü
- Page 31 and 32: ”Geçmişini İyi Bil Ki, Gelece
- Page 33 and 34: ”Birisi Güzel Bir Söz Söylüyo
- Page 35 and 36: Hakiki Öğrenci, Bilinenin İçind
- Page 37 and 38: Okuma Zevkini Kazanmayanın Öğren
- Page 39 and 40: Hayal Gücü Derin, Fakat Bilgisi O
- Page 41 and 42: Önce Doğruyu Bilmek Gerekir , Do
- Page 43 and 44: Bilgi Bir Işık Gibidir. Onu Kulla
- Page 45 and 46: Duyabileceğimiz En Güzel Duygu, B
- Page 47 and 48: İyiliğin Bilgisine Sahip Olmayana
- Page 49 and 50: BAKIN KİTAPSEVERLER NE DİYOR ? Ki
- Page 51 and 52: En Verimli Yağmur , Alın Teridir.
- Page 53 and 54: Damlayan Su Mermeri, Yürüyen Gayr
- Page 55: Başarı Gün Boyu Tekrar Edilen Uf
- Page 59 and 60: Güneş Olamazsan Yıldız Ol, Ama
- Page 61 and 62: Okumadan Geçen Üç Günden Sonra
- Page 63 and 64: Düşünmeden Öğrenmek Faydasızd
- Page 65 and 66: Zamanın Değerini Yapacak İşi Ol