You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
TEŞEKKÜRLER DANİMARKA<br />
Danimarka’daki 60 bin<br />
Türkiyeli’ye ulaşmak<br />
için yola çıktık...<br />
10 bin gazete<br />
bastık...<br />
10.000<br />
TİRAJ<br />
Bedava dağıttık... Kopenhag’dan<br />
Aalborg’a, Odense’den<br />
Aarhus’a her sokağa girdik...<br />
www.kuzey.dk<br />
facebook.com/kuzey.dk<br />
twitter.com/<strong>Kuzey</strong>Gazete<br />
Siz okuyucularımız da internet<br />
sitemiz ‘<strong>Kuzey</strong>.dk’yı 1 ay gibi<br />
kısa bir süre içinde en çok okunan<br />
Türkçe haber sitesi yaptınız. <strong>Kuzey</strong>’e<br />
kucak açtığınız için teşekkür ederiz.<br />
AYLIK HABER GAZETESi/DANSK-TYRKISK MANEDSAVIS<br />
www.kuzey.dk<br />
KUZEY<br />
<strong>Kuzey</strong> Avrupa’nın Türkçe gazetesi SAYI / UDGAVE:2 YIL / ÅRGANG:1 EKiM / OKTOBER <strong>2015</strong><br />
Müveddet GÜLER<br />
Türkiye için<br />
Danimarkalı<br />
haydi sandığa<br />
TÜRKIYE 5 ayda<br />
ikinci kez seçime<br />
gidiyor. Peki 4<br />
parti Danimarkalı<br />
Türkiyelilere<br />
olsa<br />
ne vaad etti? AK<br />
Parti “THY uçuşlarıyla<br />
dövizli askerlikte indirim yapacağız”<br />
derken, CHP ‘yurtdışı milletvekilliği’<br />
sözü verdi. MHP “Çözüm süreci<br />
bitecek” derken, HDP kadın eksenli<br />
anayasa vaat etti. Türkiye için hayırlı<br />
Emre<br />
bir seçim olsun. wsayfa 14<br />
Konya, bu<br />
boş sokak<br />
tabelasıyla<br />
hangi<br />
Danimarkalı’ya<br />
ölmezdi<br />
ayıp etti?<br />
Cevabı 4’te<br />
‘Sonraki durak<br />
İsveç olacak’<br />
KUZEY Gazetesi Sosyal Medya<br />
Direktörü Değirmenci, kuzey.dk’yı<br />
anlattı: “60 bin Türkiyeli’nin internetteki<br />
sesiyiz. 1 aylık bir internet<br />
haber sitesiyiz. Yükselişteyiz. Herkese<br />
teşekkürler. Bir sonraki adımımız İsveç<br />
olacak. Sitenin yapımı için 3 ay çalıştık.”<br />
wsayfa 5<br />
SERDAR ALİ<br />
ÇELİKLER:<br />
‘Anadolulu<br />
futbolcu diye<br />
bir şey yok’<br />
ÜNLÜ<br />
spor yorumcusu<br />
Serdar<br />
Ali Çelikler,<br />
Danimarkalı<br />
Türkiyelilerin sorularını<br />
cevaplıyor.<br />
wRöportajı 20-21<br />
GRATIS<br />
wsayfa 24<br />
Aksaraylı Demir Ailesi’nin down sendromlu<br />
oğlu Emre Demir, Danimarkalı yetkililerin<br />
korkunç ihmaller zinciri sonunda 15’inde<br />
öldü. KUZEY’e konuşan ailesi tepkili:<br />
“Türk ve engelli olmasa oğlumuz ölmezdi.<br />
Danimarkalı olsa hastane ona bakardı.”<br />
AILE adına konuşan amca<br />
Kanber Demir, Emre’yi ilaç<br />
verip eve gönderen Köge<br />
Hastanesi’ne dava açacaklarını<br />
belirtti: “Emre, Türkiyeli<br />
değil de Danimarkalı<br />
olsaydı... Veya engelli<br />
olmasaydı, hastane baştan<br />
savma davranmazdı. Tüm<br />
tahlil ve testleri yapılırdı.<br />
İntikam peşinde değiliz ancak<br />
engelli ve göçmen diye<br />
bu ilgisizliği yaşadık.”<br />
wSadi TEKELİOĞLU / 12-13<br />
AMCA Demir, hastane<br />
yetkililerinin TV aracılığıyla<br />
özür dilemesine de<br />
ateş püskürdü: “Üzgün<br />
olduklarını belirtmişler.<br />
Onların özürleri bizim çocuğumuzu<br />
geri getirmez.<br />
Üstelik kamerayı karşılarında<br />
görünce muhabir<br />
üzerinden özür dilemişler.<br />
Şimdi size soruyorum:<br />
Bundan daha büyük bir<br />
hakaret olur mu?”<br />
İKİ ÖNEMLİ İSİM<br />
DAHA KUZEY<br />
AİLESİNE<br />
KATILDI<br />
Büyükelçi Dönmez:<br />
Bisikletle geziyorum<br />
Hayko<br />
Cepkin’den<br />
olay<br />
yaratacak<br />
bir kelime<br />
bir cevap<br />
wsayfa 2-3<br />
Çağdaş SAĞLICAK<br />
wsayfa 6-7<br />
Sedat<br />
Suna’nın<br />
objektif inden<br />
Kobani<br />
wsayfa 10-11<br />
Glostruplu Oğuz Han<br />
wsayfa 14<br />
hikâyesini <strong>Kuzey</strong>’e anlattı<br />
Yıldız AKDOGAN Sadi TEKELIOGLU Peter BRIXTOFTE<br />
Irfan KURTULMUS<br />
Aslı BORA<br />
Den store<br />
175 bin mülteci<br />
Visioner for en<br />
Türk<br />
Mutluluk<br />
forskel mellem<br />
Danimarka’ya<br />
bedre verden<br />
futbolunun<br />
kenti:<br />
kræver handlinger<br />
rød og blå<br />
gelseydi<br />
hastalığı..<br />
Sinop<br />
wsayfa 22-23<br />
wsayfa 12 wsayfa 13 wsayfa 8 wsayfa 22 wsayfa 19
2 MAGAZİN / MAGASIN<br />
KUZEY<br />
<strong>Ekim</strong> / OKTOBER <strong>2015</strong><br />
Üçü bir arada<br />
KUZEY’İN KEDİSİ<br />
YAZMAK gerçekten<br />
çok zormuş arkadaşlar!<br />
Neresinden tutayım<br />
da, Danimarka’daki<br />
Türkler’e bir şeyler<br />
diyeyim bilemedim.<br />
Şimdi sebep sonuç<br />
ilişkisine bakmadan da<br />
ahkâm kesmek olmaz.<br />
Sizinle üç araştırma<br />
sonucu paylaşmak ve<br />
onların Türkiye’deki<br />
yansımalarından söz<br />
etmek istiyorum.<br />
Birincisi; Alman araştırmacı Heiner<br />
Rindermann, Avrupa ülkelerinin IQ<br />
ortalamasını çıkarmış. Listeye göre,<br />
Avrupa’nın IQ ortalaması en yüksek ülkesi<br />
103 IQ ile Finlandiya. Finlandiya’yı 102 IQ ile<br />
Ümit OLCAY<br />
umıtolcay@kuzey.dk<br />
İngiltere ve Hollanda izliyor. İzlanda, İtalya, İsviçre<br />
ve Avusturya ise 101 IQ ile listenin üst sıralarında<br />
yer alıyor. Türkiye ise 83 IQ ortalamalı<br />
Arnavutluk ve 84 ortalamalı Bosna Hersek’in<br />
önünde 88 IQ ortalamasıyla Makedonya ile<br />
birlikte listenin en alt sırasında!<br />
İkincisi; gelir dağılımı adaletsizliği, tüm dünya<br />
ülkeleri için en çirkin dertlerden biri. Türkiye’de<br />
en zengin yüzde 10’luk kesim ile en yoksul yüzde<br />
10 arasındaki gelir uçurumu tam 12.6 kat. Yani<br />
Türkiye uluslararası ekonomi örgütüne üye 34<br />
OECD ülkesi arasında beşinci, Avrupa’nın ise<br />
en kötüsü olarak birinci! En iyisi ve adaletlisi,<br />
tabi ki Danimarka!<br />
Üçüncüsü; New York merkezli uluslararası<br />
Gazetecileri Koruma Komitesi’nin (CPJ) 2014<br />
özel basın raporunda Türkiye, dünyada en çok<br />
gazetecinin hapiste olduğu ülkeler arasında<br />
10’uncu sırada yer aldı. Çin’in ilk sırada<br />
bulunduğu listede, Türkiye ile birlikte adı geçen<br />
diğer ülkeler de şöyle: İran, Etiyopya, Vietnam,<br />
Suriye, Mısır, Burma, Azerbaycan.<br />
İşte bunların üçü birarada kullanılmaya<br />
başladığında ve idaresi kötü insanların eline<br />
geçtiğinde, inanın çok fazla şey olur!<br />
n Türkiye, 165 ülkede 325 üye kuruluşu ve<br />
176 milyon üyesi bulunan Uluslararası Sendikalar<br />
Konfederasyonu’nun (ITUC) işçi hakları için<br />
hazırladığı Küresel Haklar Endeksi’nde dünyanın<br />
en kötü ülkeleri arasında yerini alır!<br />
n Dünya Ekonomik Forumu’nun (DEF)<br />
Küresel Cinsiyet Eşitsizliği (World Gender Gap)<br />
raporunda Türkiye kız çocuklarına en kötü<br />
davranan 6’ncı ülke olur ve 136 ülke arasında<br />
toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle ilgili genel<br />
sıralamada ise 120’nci sırada yer alır.<br />
n Avrupa’nın en az sinemaya giden izleyici<br />
ortalamasına sahip olur!<br />
n En çok kullandığımız ‘uyuşturucu’ olan<br />
futbolumuz bile, seyirci sayısında Avrupa’nın<br />
en kötüsü olur. Onurlu bir hakem gördüklerinde<br />
onunla alay edip, hakarette bulunacak eski<br />
hakem bozuntuları ise hâlâ televizyonlarda<br />
yorumcu olarak durur!<br />
Ve bunun gibi daha daha daha … Bizse hep<br />
sızlanır dururuz.<br />
Yazımın en başına dönersek, konuşmak<br />
yazmaktan çok daha iyi, ben size söyleyeyim!<br />
Hakikaten. Mesela şimdi karşımda olsanız, size<br />
öyle güzel hikâyeler anlatır, bir sürü konulara<br />
girer, nerelerden çıkardım. Tatlı sınıfının<br />
hafif derecesinde küfürbaz; G..e g.. diyecek<br />
kadar açık olurdum. Ama olmuyor işte!<br />
Ben gazeteci değilim. İdealleri ve iddiaları olan<br />
bir habercinin gazetesinde, hasbelkader köşe<br />
yazma şansını elde etmiş, mesleği televizyon<br />
ve sinema olan biriyim.<br />
Ama bu ülkede işi yazmak olanların, oldum<br />
olası çok zor olmuştur hayatları! Şairinden<br />
gazetecisine, yazarından senaristine…<br />
* Her cuma yeni yazısı www.kuzey.dk’da yayınlanacak.<br />
YAŞAMIN RİTMİNİ TUTTURMUŞ BİR MÜZİK<br />
Selçuk iyi yönetilmemiş<br />
Nevi şahsına<br />
münhasır<br />
müzik adamı<br />
Hayko<br />
Cepkin, İzmir<br />
Şirince'de<br />
Varil<br />
Camping<br />
diye bir<br />
kamp alanı<br />
açar da... biz<br />
de sormaz<br />
mıyız “Ne<br />
işiniz vardı?”<br />
diye... Bir<br />
baktık ki,<br />
Cepkin'in<br />
hedefi daha<br />
büyük:<br />
Belediye<br />
başkanlığı...<br />
Pınar SÜER<br />
pinarsuer@kuzey.dk<br />
Hayko Cepkin, “Oğlum”<br />
dediği Midas’la...<br />
Müzikseverler ya da diğerleri...<br />
Bunların arasında onu<br />
tanımayan veya daha<br />
yakından tanımak istemeyen tek<br />
bir kişi yoktur diye düşünüyorum.<br />
Çok yönlü, tabiri caizse nevi şahsına<br />
münhasır ve üretken bir müzik<br />
adamı o. 1997’de profesyonel<br />
müzik yaşamına klavyeci olarak<br />
başlayan, 2005’te ilk albümü ‘Sakin<br />
Olmam Lazım’ ile aradığımız<br />
müzikal farklılığı ve farkındalığı<br />
bizlere hissettiren Hayko Cepkin ne<br />
mutlu ki 19 yıldır müzik dünyasının<br />
sıradışı isimlerinden biri olarak<br />
hayatımızda...<br />
Pek çok sanatçıdan farklı olarak<br />
hayata dair ‘pek çok’ mühim şeyi<br />
mevzu edinen, bu mevzuları da<br />
sahnede devleşerek bizlere inandığı<br />
şekilde anlatmayı başarabilen biri o.<br />
Sahne onun için bir meydan. Kendi<br />
devrimini bir şovdan daha ötesine<br />
ihtiyacı olan seyirciyi de içine alarak<br />
gerçekleştirir her sahnesinde. Fakat<br />
ben onun, üzerinde bulunduğu<br />
yeryüzünün her bir metrekaresinde<br />
de değer yaratmak gayesiyle var<br />
olduğuna inanan biriyim. Dilerseniz<br />
bu inancımına neyin sebep<br />
olduğunu, doğaya uzanan müzikal<br />
bir yolculuğun esas adamı Hayko<br />
Cepkin’den detaylıca dinleyelim:<br />
n İçinde toprak kokusu, oksijen,<br />
huzur ve mutluluk barındıran, yüzleri<br />
gülümseten, sizin tabirinizle adeta bir<br />
‘Yaşam & Terapi Merkezi’ olarak<br />
görebileceğimiz bu ‘Şirince’ proje nasıl<br />
hayata geçti? Ekstrem sporlara ve<br />
dolayısıyla doğaya olan düşkünlüğünüz<br />
bu projenin şekillenmesinde<br />
etkili oldu mu?<br />
Tüm fikir bu tip kamplarda<br />
konakladıkça oluştu. Eksikleri<br />
ve yapılabilecekleri hayal etmeye<br />
başladığım gün aslında projenin<br />
temelini atmıştım. Konu tamamen<br />
rahat hissetme odaklı.<br />
n Varil & Barrel Camping<br />
projesinin başından sonuna<br />
kadar işleri bizzat<br />
takip ettiniz mi? Bu<br />
süreçte sizi zorlayan,<br />
umudunuzu kıran<br />
bir olumsuzluk<br />
yaşadınız mı?<br />
Her şeyi<br />
bizzat takip<br />
ederim, kontrol<br />
etme sorunu olan<br />
biriyim. Bu sebeple<br />
en başından beri alanda<br />
bizzat bulundum. Yine de<br />
umudumu hiç yitirmem, muhakkak<br />
başka bir çıkış yolu arar bulurum.<br />
ÇEVREMİ VE HAYVANLARI<br />
DÜŞÜNDÜM BU PROJEDE<br />
n Selçuk'a belediye başkan adayı<br />
olmanızı şahsen ben canı gönülden<br />
dilerim. Bu yaz ziyaret ettiğim Selçuk’un<br />
sizin gibi doğa bilincine sahip duyarlı<br />
bir belediye başkanına ihtiyacı var...<br />
Bence de var. Selçuk yaşattığı,<br />
içinde barındırdığı tarihe yakışır<br />
şekilde maalesef yönetilememiş ve<br />
halen de yönetilemiyor.<br />
n Hiç masa başında 9-6 çalışan<br />
bir beyaz yakalı olarak hayal ettiniz<br />
mi kendinizi? Müzisyen olmasaydınız,<br />
içinde insan sermayesinin bolca<br />
“HER<br />
ŞEYI BIZZAT TAKIP<br />
EDERIM. KONTROL<br />
ETME SORUNU<br />
OLAN BIRIYIM<br />
bulunduğu turizm<br />
sektöründe bir kariyer<br />
sizin için nasıl bir<br />
alternatif olurdu?<br />
Çok hayal<br />
ettiğim için<br />
masa başında<br />
olmadım zaten<br />
: ) Çok banal<br />
ve sıkıcı bir<br />
zaman öldürme<br />
yöntemi olarak<br />
görüyorum. İçinde<br />
hayal kurabileceğim<br />
her şeyden kendime<br />
kariyer yaratabilirdim diye<br />
düşünüyorum.<br />
n Sunduğunuz içeriğin zenginliğiyle<br />
sahip olduğunuz ün, projeniz için karar<br />
alma sürecinizi hızlandırdı mı?<br />
Ünümden ziyade çevremi ve<br />
hayvanları düşünerek bu projeyi<br />
hayata geçirdim.<br />
BEN<br />
”<br />
'PLAZA İNSANLARI' HİÇ<br />
DÜŞÜNMESİN, KAÇSIN<br />
n 'Plaza insanı'nın diline pelesenk<br />
olan ‘işi gücü bırakıp kendini doğanın<br />
kollarına teslim etme’yi düşünen biri<br />
olarak bu konuda hayalden öteye geçmek<br />
isteyenlere neler önerirsiniz?<br />
İş kolunu az çok çözebilirlerse,<br />
durmasınlar bence, denemeye değer.
SAYI / UDGAVE: 2 KUZEY MAGAZİN / MAGASIN 3<br />
ADAMININ DOĞAYA UZANAN SERÜVENİ<br />
ve halen yönetilmiyor<br />
'MEMLEKET KAOSU BİTİNCE<br />
DİNGİNLİK ORTAYA ÇIKAR'<br />
n Varil & Barrel Camping ile Selçuk’un kaderini<br />
pozitif anlamda etkileyeceğinize inanıyorum. Başka<br />
ilçeleri de kabuğundan çıkarmak adına buna<br />
benzer projeler yapılması fikrini destekliyor<br />
musunuz? Kampların sayısını arttırmak gelecek<br />
planlarınızda yer alıyor mu?<br />
Mevcut yerimde zaten pek çok festival,<br />
buluşma ve kutlamaya yer vereceğim.<br />
Benim için şimdilik kafi konumda ve<br />
durumdadır. Çoğu zaman büyümek,<br />
kurulu güzelliklere ve düzene zarar<br />
verebiliyor.<br />
n Peki ya İstanbul?<br />
İstanbul’a sadece iş sebebiyle gidiyorum.<br />
n Kamping alanına bir kayıt stüdyosu kurmayı<br />
planlıyorsunuz. <strong>Ekim</strong> ya da kasım ayında piyasaya<br />
çıkaracağınız albümünüzdeki şarkıların söz ve<br />
müziklerinde doğanın dinginliğini ve romantizmini<br />
hissedebilecek miyiz?<br />
Maalesef. O, memleket kaosu bitince, belki<br />
hepimizde yeşerecek sözler olarak meydana<br />
çıkabilir. Ama şimdilik değil.<br />
'BEN ZATEN DEVRİMİ<br />
MÜZİĞİMLE YAPTIM<br />
n Hayko Cepkin’in hayatında bir devrim midir<br />
Varil & Barrel Camping?<br />
Sadece başarılı planlanmış bir konaklama,<br />
huzur alanıdır kampımız. Ben devrimi zaten<br />
müziğim ile yaptım ve yapmaya da devam<br />
edeceğim.<br />
n Varil & Barrel Camping’in varoluş felsefesini<br />
nasıl tanımlarsınız?<br />
Tam tersi, iyi yönde dönüştürülmüş faydalı bir<br />
varil bizimkisi.<br />
n İş için veya turist olarak Danimarka’ya gittiğiniz<br />
mi? Oradadaki hayranlarınıza bu konuyla ilgili nasıl<br />
bir mesaj iletmek istersiniz?<br />
Gitmedim. Gitmek isterdim. Konser olarak<br />
gelmesem de bireysel olarak görmek isteyeceğim<br />
net bir yer.<br />
n Danimarka’nın Woodstock’ı olarak ün salmış<br />
Roskilde Festivali’ni duymuş olmalısınız.<br />
Uzaktan hayranlık bizimkisi.<br />
DENİZ, KUM, PLAJ...<br />
GELENLER ŞAŞIRACAK<br />
n Roskilde Festivali’nde kamp tecrübesi<br />
yaşayan bir Danimarkalıya sizin kampınıza<br />
geldiklerinde akıllarından çıkmayacağını<br />
düşündüğünüz sürprizleriniz var mı?<br />
Sanırım ormanda deniz kumundan<br />
bir plaj ile karşılaşınca şaşıracaktır.<br />
Hele müzisyen ise ormanda kayıt<br />
yapabileceği için şaşıracaktır. Eğer<br />
hayvanların serbest ortalıkta dolaştığı bir<br />
yere gitmedi ise eşeğimiz Midas'ı karşısında<br />
görünce de şaşıracaktır.<br />
Çağımızın<br />
vebası: DIN<br />
Son olarak sizinle birkaç kelime<br />
paylaşacağım. Bu kelimelerin sizde<br />
yarattığı çağrışım nedir:<br />
4AŞK: Herkese gerekli delilik hali.<br />
4LEGO: Çok oynadım.<br />
4BEŞIKTAŞ: Hastalık.<br />
4NAMAZ: Bir ibadet hali.<br />
4MIDAS: Oğlum.<br />
4 İKEA: Tek tipçilik.<br />
4ÇAĞIMIZIN VEBASI: Din.<br />
4JASON NEWSTED: Gençliğim.<br />
4KOPENHAG: Tarih.<br />
n Hayranlarınıza<br />
yaşamlarını daha<br />
anlamlı kılmaya dair<br />
ne gibi öğütler vermek<br />
istersiniz?<br />
Süresi olduğunu<br />
bildiği bir hayat<br />
... Ve seçimlere<br />
bağlı bir gidişat .<br />
Her şey bizlerin<br />
elinde. Başkası için<br />
değil kendileri için<br />
seçimler yapsınlar.<br />
'Dogma95' akımının<br />
üzerinden 20 yıl geçti<br />
DOGMA 95, 1995’te<br />
Danimarkalı yönetmenler<br />
Lars von Trier, Thomas<br />
Vinterberg, Kristian<br />
Levring ve Søren Kragh-<br />
Jacobsen tarafından<br />
başlatılmıış avangart film<br />
yapım akımıdır.<br />
Bu akım bazen Dogme<br />
95 Collective veya the<br />
Dogme Brethren olarak da<br />
Thomas<br />
Vinterberg<br />
Søren Kragh-<br />
Jacobsen<br />
1. Çekimler stüdyo<br />
dışında yapılmalıdır.<br />
Sahne donanımı ve setler<br />
içeri taşınmamalıdır.<br />
(Hikaye özel bir sahne<br />
donanımı gerektiriyorsa,<br />
stüdyo dışında bu<br />
donanıma uygun bir<br />
mekân seçilmelidir.)<br />
2. Ses, kesinlikle<br />
görüntülerden ayrı<br />
olarak üretilmemelidir<br />
ya da tersi. (Sahne içinde<br />
üretiliyor olmadığı sürece<br />
müzik kullanılmamalıdır.)<br />
3. Kamera, elde<br />
taşınıyor olmalıdır. Elde<br />
taşınan kamera ile elde<br />
edilecek hareketlilik<br />
ya da hareketsizlikler<br />
serbesttir. (Film,<br />
kameranın durduğu yerde<br />
çekilmemeli; kamera<br />
filmin olduğu yerde<br />
olmalıdır.)<br />
DÜNYA<br />
SINEMASINI<br />
DEĞIŞTIREN<br />
4 DANIMARKALI<br />
Kristian<br />
Levring<br />
bilinir.<br />
Hollywood’un o dönem<br />
pompaladığı ünlü filmlere<br />
alternatif olarak düşünülen<br />
Dogma 95’in üzerinden<br />
tam 20 yıl geçti.<br />
‘Focus Denmark’<br />
dergisi de dünya<br />
sinemasını değiştiren dört<br />
Danimarkalı yönetmenle<br />
ilgili bir dosya hazırladı.<br />
Lars von<br />
Trier<br />
10 DOGMA FILM<br />
1) The Celebration (1998)<br />
2) Thomas Vinterberg<br />
3) The Idiots (1998)<br />
4) Lars von Trier<br />
5) Mifune (1999)<br />
6) Søren Kragh-Jacobsen<br />
7) The King is Alive (2000)<br />
8) Kristian Levring<br />
9) Italian For Beginners (2000)<br />
10) Lone Scherfig<br />
11) Truly Human (2001)<br />
12) Ake Sandgren<br />
13) Kira's Reason (2001)<br />
14) Ole Christian Madsen<br />
15) Open Hearts (2002)<br />
16 Susanne Bier<br />
17) Old, New, Borrowed and Blue (2003)<br />
18) Natasha Arthy<br />
19) In Your Hands (2004)<br />
20) Annette T. Olesen<br />
Dogma 95 tarafından<br />
belirlenen kurallar:<br />
4. Film, renkli olmalıdır.<br />
Özel ışıklandırma<br />
kullanılamaz. (Eğer<br />
çekilecek olan sahnede<br />
filmin pozlandırması<br />
için çok az bir ışık söz<br />
konusuysa, sahne kesilmeli<br />
ya da tek bir lamba<br />
kameraya iliştirilmelidir.)<br />
5. Optik numaralar ve<br />
filtreler kesinlikle yasaktır.<br />
6. Film, gelişigüzel<br />
aksiyon içermemelidir.<br />
(Öldürme, silahlar, vs.<br />
bulunmamalıdır.)<br />
7. Zamansal ve coğrafi<br />
yabancılaştırmalar yasaktır.<br />
(Kısaca film, şimdi ve<br />
burada geçmelidir.)<br />
8. Tür filmleri kabul<br />
edilemez.<br />
9. Film formatı 35 mm<br />
olmalıdır.<br />
10. Yönetmen, jenerikte<br />
belirtilmemelidir.
4 OLAY / DET SKER<br />
Hayat fena halde<br />
matematik<br />
LİSEDE<br />
matematik<br />
öğretmenim<br />
Remzi hoca,<br />
‘hayatın<br />
matematikten<br />
ibaret<br />
olduğu’nu<br />
söylediğinde<br />
fena halde<br />
dalga<br />
geçmiştik aklımız sıra.<br />
Oysa ‘hayat<br />
gerçekten fena halde<br />
matematik’miş…<br />
“1923 Türkiye’sinde;<br />
Nüfus 13 milyon<br />
civarıydı, 11 milyon kişi<br />
köyde yaşıyordu.<br />
40 bin köy vardı, 38<br />
bininde okul yoktu.<br />
Traktör sıfırdı, tarlada<br />
sadece karasaban<br />
kullanılırdı.<br />
5 bin köyde sığır vebası<br />
vardı. Hayvanlar kırılıyor,<br />
insanlar kırılıyordu.<br />
2 milyon kişi sıtma,<br />
1 milyon kişi frengiydi,<br />
verem, tifüs, tifo salgını<br />
vardı. 3 milyon kişi<br />
trahomluydu.<br />
Bebek ölüm oranı<br />
yüzde 48’di, memlekette<br />
sadece 337 doktor vardı.<br />
Sadece 60 eczacı<br />
vardı, bunların sadece 8’i<br />
Türk’tü.<br />
Diş hekimi 0’dı. 4<br />
hemşire vardı. 40 bin köy,<br />
sadece 136 ebe vardı.<br />
Ortalama ömür 40<br />
yaştı.<br />
Yanmış bina sayısı 115<br />
bin, hasarlı bina sayısı 12<br />
bin. Limanlar, madenler,<br />
demiryolları yabancıya<br />
aitti.<br />
Toplam sermayenin<br />
sadece yüzde 15’i Türk’tü.<br />
Osmanlı’dan<br />
Cumhuriyet’e miras kalan<br />
sadece 4 fabrika vardı:<br />
Hereke ipek, Feshane<br />
yün, Bakırköy bez, Beykoz<br />
deri…<br />
Elektrik sadece<br />
İstanbul, İzmir ve Tarsus’ta<br />
vardı.<br />
Otomobil sayısı<br />
1490’dı. Sadece 4 şehirde<br />
özel otomobil vardı.<br />
Tiyatro yok, müzik yok,<br />
resim yok, heykel yok,<br />
spor yoktu.<br />
Arkeolojik eserler,<br />
öyle gizli saklı değil,<br />
padişahların hediyesi<br />
olarak, trenlerle<br />
götürülmüştü yurtdışına.<br />
Kimisi alaturka saat’i<br />
kullanıyor, güneşin battığı<br />
anı 12:00 kabul ediyordu.<br />
Kimisi zevali saat’i<br />
kullanıyor, güneşin en<br />
tepede olduğu anı 12:00<br />
kabul ediyordu. Kimisi<br />
güneş batarken grubi<br />
saat’i esas alıyordu. Kimisi<br />
güneşin tamamen battığı<br />
BRÜKSEL’DEN<br />
Fikret AYDEMiR<br />
fikretaydemir@kuzey.dk<br />
ezani saat’i esas alıyordu.<br />
“Saat kaç birader?”<br />
diye sorduğunda, her<br />
kafadan ayrı bir ses<br />
çıkıyordu.<br />
Kimisi hicri takvim<br />
kullanıyordu, kimisi Rumi<br />
takvim kullanıyordu.<br />
Kimisinin Şubat’ı kimisinin<br />
Aralık’ına denk geliyordu.<br />
Herkes aynı zaman<br />
dilimindeydi, ama farklı<br />
aylarda yaşıyordu!<br />
Dirhem, okka, çeki<br />
vardı. Arşın, kulaç, fersah<br />
vardı. Ne ağırlığımız<br />
dünyaya ayak uydurabiliyordu,<br />
ne uzunluğumuz…<br />
Ölçülerimiz ‘Ortaçağ’dı.<br />
Erkeklerin sadece<br />
yüzde 7’si, kadınların<br />
sadece binde 4’ü okuma<br />
yazma biliyordu.<br />
Okur-yazar erkeklerin<br />
çoğunluğu, subay veya<br />
gayrimüslimdi. Okul yaşı<br />
gelen her dört çocuktan<br />
üçü okula gitmiyordu.<br />
Toplam 4894 ilkokul,<br />
sadece 72 ortaokul,<br />
sadece 23 lise vardı.<br />
Türkiye’nin tüm<br />
liselerinde sadece 230 kız<br />
öğrenci kayıtlıydı.<br />
Öğretmenlerin üçte<br />
birinin, öğretmenlik eğitimi<br />
yoktu.<br />
Tek üniversite vardı,<br />
darülfünun, medreseden<br />
halliceydi.<br />
İbrahim Müteferrika’dan<br />
itibaren 150 sene boyunca<br />
basılan kitap sayısı<br />
sadece 417’ydi. Bunların<br />
da çoğu gayrimüslimlerin<br />
matbaasından çıkmıştı.<br />
Ki zaten, Müteteferrika da<br />
devşirmeydi, Macar’dı.<br />
Bu topraklara kitap<br />
gelene kadar, Avrupa’da<br />
2.5 milyon farklı kitap<br />
basılmış, 5 milyar adet<br />
satılmıştı.”<br />
Onur Öztarhan’ın<br />
alıntıladığı bu yazıyı<br />
sosyal medyada okuyunca<br />
bir kez daha hayatın fena<br />
halde matematik olduğunu<br />
düşündüm.<br />
Şimdilerde elimizin altında<br />
1001 olanak varken<br />
ve 1100 odalı sarayımızda<br />
otururken bütün sorunların<br />
kaynağı olarak ‘tek<br />
parti dönemi’ni sorumlu<br />
tutuyoruz.<br />
Oysa, hayatı<br />
anlamanın da fena halde<br />
matematikten geçtiğini<br />
unutuyoruz.<br />
KUZEY <strong>Ekim</strong> / OKTOBER <strong>2015</strong><br />
Konya'da Peter ayıbı<br />
<strong>Kuzey</strong> yazarı Peter Brixtofte'nin adı Konya'nın iki köyündeki<br />
sokaklara verilmişti. Ancak tabelalar sessiz sedasız değiştirildi.<br />
Üstelik Türkiye dostu olan Brixtofte'ye haber bile verilmedi<br />
KUZEY Yazıişleri için<br />
her şey, yazarımız Peter<br />
Brixtofte'nin Genel Yayın<br />
Yönetmenimiz Sadi Tekelioğlu'yla<br />
yaptığı bir sohbetle başladı. Sohbet<br />
sohbeti açtığında Brixtofte yıllar<br />
önce Konya'nın iki beldesindeki<br />
iki sokağa kendi isminin verildiğini<br />
belirtmişti. Sohbet bittikten<br />
sonraki ilk yazıişleri toplantısında<br />
Tekelioğlu, Brixtofte'ye <strong>Kuzey</strong>'in<br />
ekim ayı sayısında bir sürpriz<br />
yapmak istediğini belirtti. Ve<br />
7 BIN 950<br />
KRON<br />
ÇALINDI<br />
muhabirler, “Peter Brixtofte”<br />
yazılı tabelaları çekmek için Konya<br />
Cihanbeyli'nin Kuşça ve Yeniceoba<br />
beldelerine doğru yola çıktı.<br />
HİÇBİR ŞEY GİZLİ KALMIYOR<br />
Ancak gelen haberler, güzel<br />
bir sürprizin acı bir sürprize<br />
dönüşmesine neden oldu. Çünkü<br />
muhabirlerimiz Kuşça ve Yeniceoba<br />
beldelerindeki bazı sokaklara<br />
verilen 'PETER BRİXTOFTE'<br />
isminin ve yazılı olduğu tabelaların<br />
KOPENHAG'dan<br />
üzücü haber...<br />
Danimarka'nın ilk Türk<br />
camisi olarak 1985<br />
yılında açılan Kocatepe<br />
Camii'ne gece hırsız<br />
girdi. Sosyal faaliyet<br />
salonunun kapısını<br />
kırarak içeri giren<br />
hırsız ya da hırsızlar,<br />
kadın kollarına ait 7<br />
bin 950 kron parayı<br />
çalarak kaçtı.<br />
Hırsız ya da<br />
hırsızların tuğla<br />
fırlatarak camı<br />
kırdıkları öğrenildi.<br />
Kopenhag polisi,<br />
binanın güvenlik<br />
kameralarını<br />
incelemeye alarak<br />
soruşturma başlattı.<br />
Fotoğrafta görülen kişi Faik<br />
Canbaz... Kopenhag Kocatepe<br />
2 yıl önce kaldırıldığını öğrendi.<br />
Mahalli idareler yasasının<br />
yürürlüğe girmesi ile birlikte bu<br />
sokaklara eski isimlerin verildiği,<br />
kardeş şehir anlaşmasının<br />
bitmesiyle de tabelaların kaldırıldığı<br />
bildirildi. Üstelik Türkiye ve Konya<br />
dostu Peter Brixtofte'ye bir haber<br />
dahi verilmemişti.<br />
Hiçbir şeyin gizli kalmadığını<br />
hatırlatır, Peter Brixtofte'ye<br />
yapılan ayıbın bir an önce sona<br />
erdirilmesini ümit ederiz.<br />
Kopenhag Kocatepe<br />
Camii'ne hırsız girdi<br />
Bu çocuk suda mı<br />
yoksa dışarda mı?<br />
HAYDI bakalım yeni internet<br />
tartışmasına buyurun... 'Bu kıyafet<br />
mavi mi, sarı mı' tartışmasından<br />
sonra sanal alemde 'Bu çocuk suyun<br />
içinde mi, dışında mı?' tartışması<br />
başladı. Bir internet sitesinde<br />
yayınlandıktan sonra 1 milyon kişiye<br />
ulaşan fotoğrafta suda oynayan<br />
bir çocuk görünüyor. Kimi 'Suyun<br />
içinde olan birinin saçları öyle kuru<br />
görünmez, dışarda' derken, kiminin<br />
yorumu 'Kabarcıklar ve kızın<br />
yüzüne bakılırsa, suyun içinde' oldu.<br />
Siz ne dersiniz?<br />
Camii Dernek Başkanı olan<br />
Canbaz, hırsızlık olayını<br />
sabah saatinde farkettiklerini<br />
söyledi.
GÜNCEL / AKTUELT 5<br />
SAYI / UDGAVE: 2 KUZEY<br />
FACEBOOK’TA ‘LIKE’ ET, KUZEY HABERLERİ ÖNÜNE DÜŞSÜN<br />
Facebook.com/kuzey.dk adresine girin.<br />
1<br />
Haberleri mobil telefon,<br />
bilgisayar ve tabletten<br />
dakika dakika<br />
takip edin.<br />
Ortadaki ‘beğen’ tuşuna basın.<br />
<strong>Kuzey</strong> Gazetesi’nin<br />
haberleri, gün<br />
içindeki tüm<br />
gelişmeler<br />
anında<br />
Facebook<br />
sayfanıza<br />
düşsün.<br />
2 3<br />
Cannes'da<br />
Kösem şov<br />
'60 bin Türkiyelinin<br />
internetteki sesiyiz'<br />
<strong>Kuzey</strong><br />
Gazetesi<br />
Sosyal<br />
Medya<br />
Direktörü<br />
Tamer<br />
Değirmenci,<br />
'kuzey.dk'nın<br />
kuruluşu ve<br />
Danimarka'daki<br />
haber siteleri<br />
arasındaki<br />
yükselişini<br />
anlattı<br />
Pınar SÜER<br />
n İşin en başına dönelim. '<strong>Kuzey</strong>.<br />
dk'nın kuruluş günlerine... Nasıl<br />
hazırlandınız?<br />
Bu röportajı internette ya da yazılı<br />
olarak okuyorsanız, 'kuzey.dk'nın<br />
yayın tarihini biliyorsunuzdur: 2<br />
Eylül <strong>2015</strong>... <strong>Kuzey</strong>'in fikir babası,<br />
Danimarka'da etnik medyaya<br />
yönelen Mergen Grubu'dur. Yazın<br />
başında kendileriyle biraraya geldik.<br />
Projeyi çok sevdim. Danimarka hiç<br />
bilmediğim bir ülke. Ancak proje<br />
beni çok heyecanlandırdı. Kolları<br />
sıvadık. 3 ay çalıştık. Ve 2 Eylül'de<br />
yayına başladık.<br />
n Neden 2 Eylül?<br />
Bunu bana değil, Mergen Grubu<br />
yöneticilerine sormanız gerekli.<br />
Anladığım kadarıyla kendileri için<br />
özel bir anlamı vardı bu tarihin.<br />
n Sitenin dinamizmi herkesin çok<br />
hoşuna gitti.<br />
Evet. Üzerine 3 ay kafa<br />
yorduğumuz bir format oldu. 250<br />
küsür format incelendi, tarandı,<br />
en son bu canlı formatta karar<br />
kılındı. '<strong>Kuzey</strong>.dk'nın en büyük<br />
özelliklerinden biri, aradığınız şeyi<br />
çok kolay buluyor olmanız. Spor<br />
mu, magazin mi, Danimarka haberi<br />
mi... Ne arıyorsunuz, yeri belli.<br />
Yazara mı ulaşacaksınız? Yerini zaten<br />
biliyorsunuz...<br />
n Peki ya reytingler?<br />
Başta Danimarka'dakiler olmak<br />
<strong>Kuzey</strong> daha<br />
ilk ayında<br />
onlinenewspapers.<br />
com'da.<br />
üzere, İsveç, Almanya, Belçika,<br />
Fransa ve Amerika'daki Türkiyelilere<br />
teşekkür etmek isterim. Biz daha<br />
1 aylık bir internet haber sitesiyiz.<br />
Ancak Danimarka'daki haber<br />
siteleri arasında yükselişe geçmemizi<br />
sağladınız. Binlerce kişinin sağlık<br />
haberinden yazarlarımıza kadar<br />
sitenin her yerini didik didik etmesi<br />
bizi çok mutlu etti. Danimarka'da<br />
60 bin Türkiyeli'nin olduğunu<br />
düşünürsek, rakamlarımız<br />
çok çok iyi.<br />
n Bunda Facebook'un da çok önemi<br />
var sanırız...<br />
Kesinlikle. Sitenin çıkışından<br />
önce yaptığımız araştırmalar<br />
bize Danimarkalıların en çok<br />
kullandığı sosyal medya ağının<br />
Facebook olduğunu gösterdi.<br />
Biz de tanıtım yatırımımızı<br />
ve emeğimizi Facebook'a<br />
ayırdık. İnanmayacaksınız ama<br />
Türkiye'de 'her şey' olan Twitter'ın<br />
Danimarka'da yok denecek kadar az<br />
kullanılması bizi epeyce şaşırtmıştı.<br />
<strong>Kuzey</strong>.dk'nın yapım<br />
aşaması... Tarih: 29<br />
Ağustos <strong>2015</strong>... Tamer<br />
Değirmenci, ekibiyle<br />
İstanbul Beşiktaş'ta<br />
Boğaz’a karşı son<br />
çalışmaları yaparken<br />
görülüyor.<br />
Bu röportajı okuyanlara ne diyoruz?<br />
Facebook'a girin facebook.com/<br />
kuzey.dk’yı ‘Like'layın, <strong>Kuzey</strong>'in<br />
haberleri önünüze düşsün. Tabi<br />
belirtmekte yarar var. Bize tüm sosyal<br />
medya ağlarından ulaşabilirsiniz.<br />
n HDP'nin mitingini canlı<br />
yayınlamanızın etkisi ne oldu?<br />
Gazete politikası hakkında<br />
konuşmak bana düşmez.<br />
Genel Yayın Yönetmenimiz var,<br />
patronumuz var. Onlar bilirler. Ben<br />
işin sosyal reytingine bakarım. Canlı<br />
yayın sayesinde bugüne kadarki en<br />
yüksek reytingi aldık, onlarca yeni<br />
okurumuz oldu, “Nerede haber,<br />
orada <strong>Kuzey</strong>” sloganıyla da yeni canlı<br />
yayınların haberini vermiş olduk.<br />
n Peki hedef sadece Danimarka mı?<br />
Mergen Grubu yöneticileri<br />
'Danimarka'daki 60 bin<br />
Türkiyelilerin sesi olacağız. <strong>Kuzey</strong>in<br />
<strong>Kuzey</strong>'i olacağız' demişlerdi. Bu<br />
yüzden gazete 10 bin basıyor. Bu<br />
yüzden yazı işleri geceli gündüzlü<br />
çalışıyor. Kendi adıma diyebilirim<br />
ki, 60 bin Türkiyelinin internetteki<br />
sesiyiz. Bir sonraki adımımız<br />
İsveç olacak. Size ancak bunu<br />
söyleyebilirim.<br />
n İnşallah <strong>Kuzey</strong>'i uluslararası bir<br />
marka olarak görürüz...<br />
Daha ilk haftamızda dünyanın<br />
en büyük gazete arşivi olan<br />
onlinenewspapers.com'a girdiğimizi<br />
belirteyim...<br />
n Teşekkürler, ellerinize sağlık.<br />
İrfan KURTULMUŞ/CANNES<br />
TÜRK dizileri, dünya<br />
filmlerinin kalbinin<br />
attığı Fransa'nın ünlü<br />
Cannes kentinin<br />
sokaklarını süslüyor.<br />
Cannes'in palmiye<br />
ağaçlarıyla süslü yüksek<br />
sosyetenin tercih ettiği<br />
ana caddesi Boulevard<br />
Croisette'de lüks<br />
binalar ve otellerin<br />
duvarlarında, 'Kösem<br />
<strong>Kuzey</strong> Gazetesi ile<br />
Türkiye'nin önde<br />
gelen müzik şirketi<br />
Kalan'dan dev birliktelik...<br />
10 CD<br />
çekilişine katıl<br />
KUZEY’LE FOTOĞRAFINI ÇEK<br />
SOSYAL MEDYADA YAYINLA<br />
10CD<br />
1KİŞİYE<br />
Sultan' başta olmak<br />
üzere ünlü Türk<br />
dizilerin reklamları yer<br />
alıyor.<br />
Ay Yapım'ın<br />
"Ay Yapım Drama"<br />
başlığıyla, Türk<br />
dizlerinin 10'uncu<br />
yılında 150 ülkede<br />
milyonlarca izleyiciyle<br />
tarihi anlatarak<br />
dünyayı birleştirdikleri<br />
panolarını görmek de<br />
mümkün.<br />
ETNIK müziğin<br />
adresi Kalan Müzik'ten<br />
çıkan son CD'ler artık<br />
Danimarka ve İsveç'te<br />
çekilişle <strong>Kuzey</strong> okurlarına<br />
ulaşacak. Yapmanız<br />
gereken çok basit...<br />
Basılı <strong>Kuzey</strong> gazetesiyle<br />
çekilmiş bir fotoğrafınızı<br />
kuzey.dk adresinde<br />
yer alan sosyal medya<br />
hesaplarında yayınlıyorsunuz.<br />
Otomatik olarak<br />
çekilişe katılıyorsunuz.<br />
Genel Yayın Yönetmenimiz<br />
Sadi Tekelioğlu'nun<br />
koordinasyonunda<br />
yapılacak çekilişle 1<br />
kişiye 10 CD verilecek.<br />
Teslimat fotoğrafları bir<br />
sonraki sayıda yayınlanacak...<br />
Çekiliş için size<br />
bir <strong>Kuzey</strong> yeter...<br />
(KUZEY)
6 RÖPORTAJ / INTERVIEW<br />
KUZEY<br />
<strong>Ekim</strong> / OKTOBER <strong>2015</strong><br />
TÜRKİYE CUMHURİYETİ KOPENHAG BÜYÜKELÇİSİ MEHMET<br />
‘Vatandaşımızın profilini<br />
Büyükelçi Dönmez, siyasi,<br />
diplomatik, kültürel çalışmalarının<br />
yanı sıra özel hayatı ve boş<br />
zaman uğraşları ile ilgili çarpıcı<br />
açıklamalarda bulundu<br />
<strong>Kuzey</strong> Gazetesi Genel Yayın<br />
Yönetmeni Sadi Tekelioğlu ve<br />
<strong>Kuzey</strong> Gazetesi Danimarka Haber<br />
Şefi İrfan Kurtulmuş’u makamında<br />
kabul eden Büyükelçi Mehmet Dönmez<br />
<strong>Kuzey</strong>’in ilk sayısını da bizlerle birlikte<br />
inceledi ve gazetemize övgüler yağdırdı.<br />
n Efendim göreve başlayalı iki yıl oldu.<br />
Bu iki yıl nasıl geçti?<br />
Öncelikle bu iki yılın ülkemiz<br />
açısından ve ülkemizin Danimarka ile<br />
olan ilişkileri açısından çok verimli<br />
geçtiğini söyleyebilirim. Ama daha her iki<br />
ülke olarak kat etmemiz gereken uzun bir<br />
yol var önümüzde. Ticari ilişkilerimizin<br />
var olan potansiyel oranında tatmin edici<br />
düzeyde olduğunu söyleyemem. Buradaki<br />
görev süremin geri kalan kısmında iki<br />
ülke arasındaki ticari ilişkileri daha da<br />
ileri düzeye götürmek istiyorum. Enerji,<br />
sağlık ve tarım alanlarında müthiş bir<br />
işbirliği potansiyelimiz var ve bu alanlarda<br />
yeterince faydalanamıyor iki ülke<br />
birbirinden.<br />
n Danimarka’da yaşayan<br />
vatandaşlarımızla ilgili izleniminiz nedir?<br />
Öncelikle Danimarka’da yaşayan<br />
Türklerin profilini yükseltmemiz<br />
gerekiyor. Danimarka’da önemli yerlere<br />
gelmiş çok genç Türk olduğunu gördüm,<br />
açıkçası bu beni çok şaşırttı. Üniversite<br />
ve liselerde okuyan Türk öğrenciler,<br />
akademisyenler ve hatta doktora yapmış<br />
birçok genç Türk var. Ama bunlar<br />
yeterli değil. Aileler çocuklarının eğitimi<br />
konusunda isteksizlik sergiliyorlar. Burada<br />
doğup büyüyen son kuşağın Türkçe ile<br />
olan ilişkisi de beni endişelendiriyor. Bu<br />
konuda hem ailelerde hem de gençlerde<br />
bir umursamazlık seziyorum, ama el<br />
birliği içinde bu konuda da gelişme<br />
göstereceğimizi sanıyorum.<br />
n Danimarkalı siyasilerin burada<br />
yaşayan Türklerle ilgili düşüncelerini<br />
öğrenebildiniz mi?<br />
Evet, bu sorunuza çok sevindim.<br />
Zira gururla söyleyebilirim ki bu<br />
ülkede yaşayan 60 binin üzerindeki<br />
vatandaşımızı Danimarka devleti çok<br />
seviyor. Göçmenlerin yaşadıkları ve<br />
yaşattıkları sorunlardan ayrı tutuyorlar<br />
vatandaşlarımızı. Bunu Danimarka<br />
Başbakanı, Dışişleri Bakanı ve bazı<br />
bakanlar, ikili görüşmelerimde dile<br />
getirdi. Bunların yanı sıra konuştuğumuz<br />
birçok bürokrat da Danimarka’da yaşayan<br />
Türkleri iyi uyum sağlamış olarak kabul<br />
ediyorlar. Bu beni çok mutlu etti.<br />
Daha önce İngiltere ve Almanya’da da<br />
görev yaptım. Vatandaşlarımızla<br />
ilgili oralarda almadığım övgüyü<br />
burada aldım.<br />
<strong>Kuzey</strong><br />
Gazetesi’ni<br />
Büyükelçilik<br />
binasında<br />
ağırlayan<br />
Dönmez, Sadi<br />
Tekelioğlu’yla<br />
kameraya<br />
gülümsedi.<br />
İşte elçimizin<br />
kamerasından<br />
Kopenhag ve<br />
İstanbul<br />
Büyükelçi Mehmet Dönmez, ricamız üzerine, çektiği<br />
fotoğrafları da siz <strong>Kuzey</strong> okurlarının beğenisine sundu.<br />
n İki ülke arasında son<br />
on beş yılda çok önemli<br />
siyasi krizler yaşandı.<br />
Son durum nedir siyasi<br />
ve diplomatik ilişkiler<br />
açısından?<br />
Türkiye ile Danimarka arasındaki buzlar<br />
tamamen eridi. İki ülke ilişkileri, uluslararası<br />
konularda görüş ve fikir birliği içindeyiz. Bunlardan<br />
iki örnek verecek olursam; PKK ile mücadele ve<br />
IŞİD ile mücadele konusunda tamamen görüş birliği<br />
içindeyiz. Danimarka, PKK ile mücadelemizde<br />
bizim yanımızda. Uluslararası platformlarda çeşitli<br />
mevkilerde aday destekleme uygulamamız var.<br />
Birbirimizin adaylarını destekliyoruz.
KUZEY<br />
SAYI / UDGAVE: 2 RÖPORTAJ / INTERVIEW 7<br />
DÖNMEZ, KUZEY’E KONUŞTU<br />
yükseltelim’<br />
‘ÇOK FARKLI<br />
BIR GAZETE<br />
OLMUŞ’<br />
BÜYÜKELÇI, <strong>Kuzey</strong> Gazetesi'yle ilgili fikirlerini<br />
Tekelioğlu ve Kurtulmuş'a şöyle değerlendirdi:<br />
“Siz gelmeden önce de gazetenizi görme ve<br />
inceleme olanağım oldu. Avrupa’da yayımlanan<br />
benzerlerinden oldukça farklı. Cıvıl cıvıl, içeriği<br />
zengin ve konsept olarak da yenilikçi bir gazete olmuş.<br />
Umarım uzun ömürlü olur.”<br />
Hvad synes du om<br />
Danmarks holdning til<br />
flygtningekrisen. Synes du<br />
Danmark handlede korrekt?<br />
Danmark i regerings- og<br />
politisk regi er jeg utroligt skuffet<br />
over. Siden Inger Støjberg har<br />
fået posten som Udlændinge-,<br />
integrations- og boligminister, har<br />
hun endnu ikke handlet i et integrations-øjemed<br />
en eneste gang.<br />
Hun og regeringen har tværtimod<br />
haft travlt med at gøre det mindre<br />
attraktivt at søge asyl i Danmark,<br />
Peter<br />
Kreutzmann,<br />
23 år<br />
Sygeplejerske<br />
stud., UCSJ<br />
Roskilde<br />
Gizem SAHiNOGLU<br />
spørger Danmark svarer<br />
forsøgt<br />
at<br />
gøre<br />
det<br />
langt<br />
sværere<br />
at blive statsborger og sidst<br />
men ikke mindst, at gøre det<br />
sværere at blive familiesammenført<br />
her i landet. Jeg mener, at<br />
vores regering, i fællesskab med<br />
resten af EU-landende, fra start af<br />
burde have forsøgt at hjælpe alle<br />
disse mennesker sammen i stedet<br />
for en politik, som er designet<br />
til at afskrække folk fra at komme<br />
hertil. Hvilken del af nødlidende<br />
mennesker på flugt er det, de<br />
ikke forstår?<br />
gizemsahinoglu@kuzey.dk<br />
Hvad synes du om Danmarks<br />
holdning til flygtningekrisen.<br />
Synes du Danmark handlede<br />
korrekt?<br />
Det er et svært spørgsmål at<br />
svare på, man kan jo altid se tingene<br />
fra flere<br />
vinkler. Jeg<br />
tænker, at<br />
regeringen<br />
i Danmark<br />
havde gode<br />
hensigter<br />
da de tog<br />
deres beslutning,<br />
men<br />
jeg synes<br />
Anne<br />
Kathrine<br />
Hartvig,<br />
16 år<br />
Gymnasie<br />
elev,<br />
Roskilde<br />
Katedralskole<br />
alligevel at de skulle have reageret<br />
anderledes. Jeg har set mange<br />
billeder og citater fra folk, hvor de<br />
udtrykker sig negativt om flygtninge,<br />
men så ser jeg så mange flere<br />
der kommenterer de her negative<br />
synspunkter og prøver at være<br />
optimistiske omkring det hele.<br />
Vi har meget blandede meninger<br />
her i landet, og det kan egentlig<br />
ikke undgås, men jeg synes, at<br />
det er ærgerligt at verden kun<br />
ser den negative synspunkt på<br />
krisen, når nu så mange gerne vil<br />
hjælpe flygtningene, der kommer til<br />
Danmark.<br />
n Büyükelçiliğimizin Danimarka’da yaşayan vatandaşlarımıza<br />
verdiği hizmetler konusunda neler söyleyeceksiniz?<br />
Benden önce görev yapan birçok<br />
büyükelçinin de gündeme getirdiği ancak<br />
hâlâ gerçekleşememiş bir Türk Kültür<br />
Evi (Yunus Emre Kültür Merkezi) projesi<br />
var. Şu an için bu konuda herhangi<br />
girişim yok ama ileride olabilir. Şimdilik<br />
vatandaşlarımıza yönelik olarak genellikle<br />
cami dernekleri aracılığı ile bazı kültürel<br />
çalışma ve aktivitelerimiz oluyor.<br />
Bunun yanısıra sonbahar ve kış<br />
aylarında klasik müzik konserleri, piyano<br />
Büyükelçimiz,<br />
<strong>Kuzey</strong> Gazetesi<br />
Danimarka<br />
Haber<br />
Şefi İrfan<br />
Kurtulmuş’la...<br />
'Danimarkalılar bireysel<br />
düşünüyor'<br />
Büyükelçi: “Ben bu ülkeyi ve bu ülke insanını çok<br />
sevdim. Burada müthiş bir sükunet ve bu ülke insanlarının<br />
göze çarpan bir kalenderliği ve alçak gönüllülüğü<br />
var. Ülke olarak bireyin gelişimine önem veren<br />
bir eğitim ve kültür politikası var. Çok bireysel düşünen<br />
insanlar Danimarkalılar. Ama tabii burada dikkat<br />
edilmesi gereken şu: Bireyselliği geliştirip uygularken<br />
bencillik tuzağına düşmemek gerekiyor.”<br />
resitalleri ve Türk sanat müziği konserleri<br />
planlıyoruz. Ama vatandaşlarımıza<br />
verdiğimiz hizmet kalitesini arttırmak<br />
için yaptığımız önemli bir girişim daha<br />
var. O da çok geçmeden daha merkezi<br />
bir yerde, hem büyükelçilik hem de<br />
konsolosluk hizmetlerinin verileceği<br />
daha büyük bir binaya taşınmak. Bu<br />
konuda çalışmalarımız sürüyor. Sizin<br />
aracılığınızla bu müjdeyi de vermek<br />
istedim vatandaşlarımıza.<br />
'Bisikletle<br />
geziyorum,<br />
belediye otobüsüne<br />
biniyorum’<br />
BÜYÜKELÇI Mehmet<br />
Dönmez boş zamanları<br />
hakkında da çok çarpıcı<br />
açıklamalarda bulundu.<br />
Fotoğraf meraklısı olduğunu<br />
söyleyen büyükelçimiz, boş<br />
zamanlarında bisikletle Kopenhag’ı<br />
dolaştığını, omzuna<br />
fotoğraf makinesini asıp<br />
parklarda fotoğraf çektiğini<br />
belirtti. İskandinav stili politikacılar<br />
gibi toplu ulaşım<br />
araçlarından yararlandığını<br />
belirten Dönmez, “Sıradan<br />
Danimarkalılar gibi belediye<br />
otobüsüne biniyorum. Bazen<br />
gittiğim yerlerde şoförümü<br />
yalnız gönderip belediye<br />
otobüsüyle büyükelçiliğe<br />
dönüyorum” diye ekliyor.<br />
Hvad s ynes<br />
du om Danmarks<br />
holdning til<br />
flygtningekrisen.<br />
Synes du Danmark<br />
handlede korrekt?<br />
Jeg synes, at<br />
Danmark har plads<br />
og de helt rigtige<br />
ressourcer til at<br />
Seda Sadol Durak, 23 år<br />
Kontor med specialer<br />
har muligheden<br />
og pladsen til det.<br />
Jeg synes ikke det<br />
er problematisk,<br />
at tage i mod flere<br />
flygtninge.<br />
De kan ikke få et<br />
permanent ophold<br />
i Danmark men en<br />
opholdstilladelse<br />
hjælpe mere til. Der sker tragiske<br />
ting for dem som flygter fra krigen.<br />
Vi kan ikke bare lukke vores øjne<br />
og øre.<br />
Vi skal, og må hjælpe, da vi<br />
på kun et år. Og på et år kan de,<br />
hverken finde et job eller genopbygge<br />
deres liv. Så jeg syntes helt<br />
klart, at Danmark handler forkert<br />
på det punkt.<br />
Hvad synes du om Danmarks<br />
holdning til flygtningekrisen.<br />
Synes du Danmark handlede<br />
korrekt?<br />
I forhold til håndteringen af de<br />
syriske flygtninge, så synes jeg at<br />
Danmark har chokeret mig. Der<br />
har selvfølgelig altid<br />
været de mennesker,<br />
som har været imod<br />
indvandrere, og<br />
flygtninge. Men jeg<br />
har altid set ud over<br />
det, og har altid følt<br />
at Danmark var et frit<br />
land, som altid stod klar<br />
til at hjælpe.<br />
Præcis derfor ramte<br />
det hårdt da jeg første<br />
gang fandt ud af at<br />
lige netop Danmark, det land, som<br />
jeg altid har følt er der for alle er nu<br />
kendt i hele verden, som landet, der<br />
afviser de svageste allerede inden<br />
de har bedt om hjælp.<br />
Jeg er skræmt over hvor<br />
Sohail Nasseri, 21 år<br />
Biomedicin Stud. På SDU<br />
dømmende en del af befolkningen<br />
er blevet. Halvdelen af dem tror<br />
jo at disse mennesker kommer<br />
bare for at leve det ”fede liv” med<br />
bistandshjælp og ikke røre en<br />
finger.<br />
Folk glemmer ofte at de mennesker<br />
der kommer hertil,<br />
ofte har haft et liv som<br />
minder om vores her<br />
i Danmark. Mange af<br />
de flygtninge vi ser har<br />
måske været læger,<br />
sygeplejersker eller<br />
forskere. Men når de<br />
kommer her er de intet.<br />
Livet starter forfra, uden<br />
helt at blive det samme<br />
igen. Men når det så<br />
er sagt, så glæder det<br />
mig at se at størstedelen stadig gør<br />
hvad de kan for at hjælpe flygtningene.<br />
Jeg er stolt over at kunne bo i<br />
et land hvor en stor del af befolkningen,<br />
vælger at gå imod loven for at<br />
hjælpe andre mennesker.
8 GÜNCEL / AKTUELT<br />
KUZEY <strong>Ekim</strong> / OKTOBER <strong>2015</strong><br />
İki Türk, belediyeleri<br />
Peter<br />
BRIXTOFTE<br />
Visioner for en<br />
bedre verden<br />
kræver handlinger<br />
For tiden er EUs politiske ledere ved at<br />
falde omkuld, fordi der er nogle hundrede<br />
tusinder flygtninge på vej, herunder fra<br />
krigshærgede Syrien og Irak. Der bor 500<br />
millioner mennesker i EU - og for eks. 1<br />
million flygtninge svarer kun til 0,2 pct. af<br />
EU’s befolkning. Til sammenligning kan<br />
nævnes, at alene i Istanbul er de 14 mio.<br />
mennesker nu suppleret med 300.000<br />
syriske flygtninge - svarende til mere end<br />
2 pct. af Istanbuls befolkning.<br />
I Tyrkiet som helhed er der omkring 2<br />
mio. flygtninge i dag og i de små bitte lande<br />
Jordan og Libanon 1- 2 mio. flygtninge i. På<br />
denne baggrund kan de politiske ledere i EU<br />
ikke være bekendt at pive. De burde i stedet<br />
skele til tidligere tiders store politiske ledere<br />
i Vesten, som for eks. Englands Churchill og<br />
USAs præsident Trumann.<br />
Efter anden verdenskrigs afslutning i<br />
1945 lå Europa og andre dele af verden<br />
i ruiner, og Tyskland og Japan havde<br />
tabt krigen. Sejrherrerne med Chuchill<br />
og Trumann i spidsen besluttede sig<br />
for en genopbygning af såvel vinderne<br />
som taberne. USA stillede et kæmpe<br />
milliardbeløb til rådighed - herunder<br />
Marshall - hjælpen - for bl.a. Vesteuropa<br />
og Japan. Og samtidig indledte tabere<br />
og vindere i Europa et stærkt Europæisk<br />
samarbejde , det der i dag er blevet til EU.<br />
Når der har været fred i det meste af<br />
verden, herunder Europa, skyldes det<br />
visionerne og handlingerne hos vestens<br />
politiske leder efter anden verdenskrig. Det<br />
er vi mange, der i dag kan glæde sig over.<br />
Krigene i især Mellemøsten og den store<br />
flygtningestrøm er vor tids store udfordring.<br />
Nu kræves der visioner af vor tids ledere<br />
med Obama og Merkel i spidsen. I stedet<br />
for at pive over flygtningestrømmen, burde<br />
lederne sikre et kæmpe milliardbeløb til<br />
investeringer i bl.a. Mellemøsten og Afrika.<br />
Der skal selvfølgelig investeres i anstændige<br />
flygtningelejre. Men derudover ikke mindst<br />
i uddannelse, uddannelse og uddannelse.<br />
Veluddannede mennesker er vejen frem for<br />
Afrika og Mellemøsten.<br />
De beløb som der i dag tales om til<br />
“nærområderne” er desværre småpenge i<br />
forhold til behovet. Det bør nutidens ledere<br />
erkende så hurtigt som muligt. Desværre<br />
duer FN nok ikke til noget. Men EU og USA<br />
bør gå i spidsen.<br />
Og så skal de tvinge de rige oliestater<br />
som Saudiarabien, Kuwait, Emiraterne og<br />
Qatar til at bidrage med store økonomiske<br />
beløb til det øvrige Mellemøsten og<br />
Afrika. Det er meget stærkt provokerende<br />
at se, hvordan olie- og gaspengene i dag<br />
bruges til overflødigt luksus, men millioner<br />
af mennesker lige i nærheden lider af sult<br />
og fattigdom. I dag kan vi nyde frugterne af<br />
den visionære politiske ledelse efter anden<br />
verdenskrig. Lad os håbe at nutiden politiske<br />
ledere tager sig sammen, så fremtiden bliver<br />
lysere for alle i denne verden. Det kræver<br />
visioner og handlinger.<br />
'emekli'ye ayırdı!<br />
Emekli vatandaşlarımız uzun süre Türkiye'de kalabiliyordu. Danimarkalı belediyeler kaşla göz<br />
arasında bu süreyi 'kısalttı.' Ancak iki Türk bunu fark etti. Emeklilere yeniden 6 aylık şans tanındı<br />
ÇOK değil, bundan<br />
iki yıl önce<br />
sitelerinde uy-<br />
Danmark web<br />
Danimarka’dan<br />
gulamanın 6 aya İŞTE O YASA METNI:<br />
emeklilik hakkı almış<br />
çıkarıldığı bilgisi GEÇICI sürelerle yurtdışında<br />
olan vatandaşlarımızın<br />
yer almadı. kalırsanız bu size ödenene emekli<br />
3-4 aydan fazla Türkiye’de<br />
Son yapılan maaşını etkilemez. Yurtdışında<br />
kalmalarına izin verilmiyordu.<br />
Albertslund Beledi-<br />
birinci yedek yapılacak bireysel değerlendirme<br />
seçimlerde kalışın geçici olarak adlandırılması<br />
ye Meclisi Üyesi Doğan Mustafa Kellegöz Doğan Polat olarak kalan sonunda belirlenir. 12 aylık bir süre<br />
Polat’ın vatandaşlarımızın<br />
Mustafa<br />
içinde toplam olarak 6 ay yurtdışında<br />
kalma hakkınız bulunmaktadır.<br />
yasal haklarına dikkat çekmesiyle bu Kellegöz, Hanne baek Olsen adlı<br />
süre 6 aya çıkarıldı. Ancak bu değişikliğe<br />
rağmen bazı belediyeler ve emek-<br />
politikadan çekilmesi üzerine yeniden etmeniz ve Danimarka ile olan ika-<br />
belediye meclisi üyesinin aktif<br />
Danimarka ikamet kaydını muhafaza<br />
lilerin maaşlarını ödeyen 'Udbetaling Belediye Meclisi'ne girdi. İlk iş olarak met bağınızı koparmamış olmanız<br />
Danmark' hiçbir yerde duyuru bile da emekli vatandaşlarımızın bu<br />
gerekmektedir. Emekli olduktan<br />
yapmadan sessiz sedasız eski uygulamaya<br />
geri döndü.<br />
Belediye Başkanı'nı da harekete 12 aya kadar yurtdışında kalma hak-<br />
sorununu ele aldı. Kellegöz, Silkeborg sonra ilk kez yurtdışına çıkıyorsanız<br />
Ancak bunu iki belediye meclisi geçirerek, Doğan Polat ile birlikte 6 kınız bulunmaktadır. Eğer yurtdışında<br />
geçirdiğiniz sürenin size ödenen<br />
üyesi Mustafa Kellegöz (Silkeborg) ve ay yurtdışında kalma hakkını yeniden<br />
Doğan Polat fark etti ve yeniden girişimlerde<br />
bulundu. Kellegöz ve Polat üyelerinin girişimleri sonunda yasa, ceği konusunda şüpheye düşerseniz<br />
sağladı. Dikkatli belediye meclisi emekli aylığını etkileyip etkilemeye-<br />
gerekli mercilere telefonla müracaat vatandaşlarımıza Türkiye’de uzun Udbetaling Danmark’ı arayarak bilgi<br />
etti. Sözlü olarak haklı oldukları bilgisi süre kalma hakkı verilecek şekilde alabilirsiniz.<br />
verildi ancak borger.dk ve Udbetaling yeniden düzenlendi.<br />
Savaş çocuğu, nereye?<br />
Vuggevise<br />
Lille krigsbarn, hvor går du hen?<br />
Mod øst eller vest?<br />
Hvor i verden tror du<br />
Du finder en ven?<br />
h<br />
Lille krigsbarn, hvad passer dig<br />
bedst:<br />
Et hullet tæppe?<br />
En krydsfinerkiste?<br />
En redningsvest?<br />
h<br />
Lille krigsbarn, hvor vil du dø:<br />
Hvor bomberne falder<br />
Eller i åben sø?<br />
h<br />
Lille krigsbarn, hvor vil du hen?<br />
Vælg selv. Bare vi aldrig<br />
Skal se dig igen.<br />
HENRIK NORDBRANDT<br />
Danimarkalı<br />
ünlü şair,<br />
Suriyeli<br />
dramını<br />
<strong>Kuzey</strong>'le<br />
paylaştığı<br />
'Vuggevise'<br />
adlı<br />
şiirinde<br />
dile getirdi<br />
Ninni<br />
Savaş çocuğu, nereye gidiyorsun?<br />
Doğuya mı, batıya mı?<br />
Nerede bir arkadaş<br />
bulacaksın kendine?<br />
h<br />
Savaş çocuğu, sana en çok ne<br />
yakışır:<br />
Yırtık pırtık bir battaniye?<br />
Suntadan bir tabut?<br />
Can yeleği mi yoksa?<br />
h<br />
Savaş çocuğu, nerede ölmek istersin:<br />
Bombaların düştüğü yerde mi?<br />
Yoksa açık denizlerde mi?<br />
h<br />
Savaş çocuğu, Nereye gidiyorsun?<br />
İstediğin yere git. Yeter ki biz asla<br />
Seni görmeyelim bir daha.<br />
HENRIK NORDBRANDT<br />
Çeviri: Sadi Tekelioğlu
I'm<br />
TURKISH.<br />
Don't<br />
Panic<br />
I'm<br />
DANISH.<br />
Don't<br />
Panic<br />
I'm<br />
FAROESE.<br />
Don't<br />
Panic<br />
I'm<br />
ARAB.<br />
Don't<br />
Panic<br />
I'm<br />
MUSLIM.<br />
Don't<br />
Panic<br />
I'm<br />
KURDISH.<br />
Don't<br />
Panic<br />
I'm<br />
CHRISTIAN.<br />
Don't<br />
Panic<br />
I'm<br />
JEW.<br />
Don't<br />
Panic<br />
I'm<br />
ATHEIST.<br />
Don't<br />
Panic<br />
I'm<br />
WHITE.<br />
Don't<br />
Panic<br />
I'm<br />
BLACK.<br />
Don't<br />
I'm<br />
STRAIGHT.<br />
Don't<br />
Panic<br />
I'm<br />
GAY.<br />
Don't<br />
Panic<br />
Panic<br />
Don’t Panic. We are One.<br />
We are Denmark.<br />
WE ARE MERGEN.<br />
www.<br />
mergen.<br />
dk
10 DERİN HABER / UDDYBNING<br />
KUZEY <strong>Ekim</strong> / OKTOBER <strong>2015</strong><br />
ÖL YA DA<br />
Kobani'deki savaşa tanıklık<br />
etti. İlk göçmenden IŞİD'in<br />
çekilmesine kadar binlerce<br />
kare fotoğraf çekti. İşte ünlü<br />
fotoğrafçı Sedat Suna'nın<br />
deklanşöründen Kobani...<br />
“2014 Ağustos ayının sonlarında<br />
başlayan ve yaklaşık<br />
2 ay süren Kobani'deki<br />
çatışmaları yakından izleme<br />
şansım oldu. Çatışmaların<br />
Türkiye sınırına ilk yansıması,<br />
yüzlerce kilometre<br />
yol yürüyüp IŞİD'den kaçan<br />
Suriyeli Kürtlerin Türkiye<br />
sınırına gelmesiyle başladı.<br />
Son yılların en büyük mülteci<br />
dalgası Suruç-Kobani<br />
arasında olurken, gün geçtikçe<br />
çatışmalar sınıra kadar<br />
yaklaştı ve 1'inci aydan<br />
donra çıplak gözle savaş<br />
görülebiliyordu. Binlerce<br />
kişinin hayatını kaybettiği<br />
savaş, kısa sürede dünya<br />
gündemine oturdu ve uluslararası<br />
kamuoyunda yakıcı<br />
bir sorun haline geldi.<br />
Foto muhabiri olarak orada<br />
bulunduğum süre içinde<br />
yüzlerce insanın acısına,<br />
iki ülke arasında yaşanan<br />
sorun nedeniyle tel örgüler<br />
arkasında hayatta kalma<br />
mücadelesine tanık oldum.<br />
IŞİD, Kobani'den çekildikten<br />
sonra şehre girdim ve<br />
gerçek yıkımın büyüklüğünü<br />
görebildim. Adeta enkaz<br />
haline gelen bir şehir<br />
ve geride kalan insanların<br />
hayat mücadelesini fotoğrafladım.<br />
Daha sonra defalarca kez<br />
gittiğim Kobani'de insanların<br />
şehirlerine yapılan<br />
bu saldırıya karşı durmanın<br />
verdiği gururu ve aynı<br />
zamanda bir daha hiçbir şekilde<br />
aynı olmayacak hayatlarını<br />
düzene sokma çabasına<br />
şahitlik ettim. Kobani,<br />
Tel Abyad ve çevresindeki<br />
yerleşim yerlerine gittiğimde<br />
ise manzara aynıydı. Yok<br />
olmuş hayatlar ve mezarlığa<br />
dönen bir ülke... Şu anda<br />
yine orada sadece ve sadece<br />
iki seçenek var: Öl ya da<br />
savaşarak yaşa...”
SAYI / UDGAVE: 2 KUZEY<br />
DERİN HABER / UDDYBNING 11<br />
SAVAŞARAK YAŞA
12 GÖBEK / MIDTEROPSLAG<br />
KUZEY <strong>Ekim</strong> / OKTOBER <strong>2015</strong><br />
DOWN SENDROMLU EMRE DEMİR, DANİMARKALI<br />
YETKİLİLERİN KORKUNÇ İHMALLER ZİNCİRİ SONUNDA<br />
HAYATINI KAYBETTİ. AİLESİ ŞU İDDİAYI ORTAYA ATTI:<br />
Yıldız<br />
AKDOGAN<br />
Den store forskel<br />
mellem rød og blå<br />
Under folketingsvalgkampen i senforåret mødte<br />
jeg en hel del nydanske borgere, der gav udtryk<br />
for at det var underordnet, hvem de stemte på –<br />
“Der er jo reelt ikke forskel på jer”, sagde de.<br />
Men med de udmeldinger, der er kommet siden<br />
valget, og ikke mindst det nylige finanslovsudspil<br />
fra mindretalsregeringen, Venstre, viser om<br />
nogen, at der er markante forskelle både i ord og<br />
i handlinger mellem en rød og blå-regering. Det<br />
gælder ikke blot i forhold til klassiske velfærdsområder<br />
som uddannelse, men også i høj grad på<br />
udlændingeområdet.<br />
Med ‘Stramme rammer – Klare prioriteter’,<br />
som regeringen kalder sin finanslov til næste år,<br />
skal der spares 6,7 mia. kr. Besparelserne sker<br />
bl.a. på ulandsbistanden, forskningen, boligydelser<br />
til ældre, og på uddannelses -og børneområdet,<br />
hvilket blandt andet betyder færre pædagoger.<br />
Til gengæld finder regeringen penge til en<br />
såkaldt vækstpakke til erhvervslivet, til landbruget<br />
og til at sikre ‘gode rammevilkår for familieejede<br />
virksomheder’.<br />
Regeringen ønsker også at prioritere penge<br />
til politiet, sundhed og ældre. De sidstnævnte<br />
områder kan man ikke være uenig i, men hvordan<br />
pengene specifikt skal fordeles vil vi først se,<br />
når regeringen indleder forhandlinger med de<br />
forskellige partier.<br />
Det der gør regeringens finanslovsudspil usympatisk<br />
er ikke alene besparelserne på kernevelfærden,<br />
men også selve retorikken - eksempelvis<br />
når finansministeren begrunder prioritering af<br />
ældre til fordel for udviklingspolitikken:<br />
“Når udviklingsbistanden bliver lidt lavere,<br />
er det altså for at frigøre penge til for eksempel<br />
at kunne hjælpe demente og ældre. Tingene<br />
må naturligvis ses i en sammenhæng”, skriver<br />
finansministeren på finansministeriets hjemmeside.<br />
Regeringen har allerede skærpet nogle<br />
udlændingepolitiske krav ved bl.a. at indføre en<br />
ny integrationsydelse på SU-niveau, ligesom der<br />
er et ønske om at skærpe kravene yderligere for<br />
opnåelse af dansk statsborgerskab.<br />
Som bekendt forsøgte integrationsministeren<br />
at ændre reglerne for statsborgerskab for de ca.<br />
2500 borgere, hvis sag var i gang og manglede<br />
sidste behandling i Folketinget. Indtil videre tyder<br />
det på at der ikke er flertal for denne handling,<br />
men det bliver altså sværere fremadrettet.<br />
I det nye finanslovsudspil lyder det bl.a.: “Regeringen<br />
(vil) gennemføre yderligere stramninger,<br />
herunder skærpe reglerne for familiesammenføring<br />
og tidsubegrænset ophold. Ifølge en undersøgelse<br />
foretaget af Migrant Integration Policy<br />
Index anslås det, at Danmark ligger nederst på<br />
listen over i alt 38 lande når det drejer sig om familiesammenføringer.<br />
Reglerne er altså ret stramme<br />
og hvordan de vil skærpe dem yderligere, må<br />
tiden vise, men at det er en gestus til støttepartiet,<br />
Dansk Folkeparti er der ingen tvivl om. Det parti<br />
der har fået lov til at sige mest og påvirke mest<br />
uden at tage ansvaret for noget som helst.<br />
Det bliver et på alle mulige måder spændende<br />
folketingsår, men forhåbentlig mener<br />
dem jeg talte med under valgkampen ikke<br />
længere, at der ikke er forskel på rød og blå –<br />
det er der og vi har indtil videre kun set toppen<br />
af isbjerget.<br />
Af Yildiz Akdogan, MF, Socialdemokraterne<br />
'TÜRK VE ENGELLI<br />
OLMASA ÖLMEZDI'<br />
Aksaraylı Demir Ailesi'nin<br />
down sendromlu oğlu Emre<br />
Demir'in ölümü, “Bir refah<br />
sistemi rezaleti daha…”<br />
dedirtti. <strong>Kuzey</strong> Gazetesi<br />
olayın peşini bırakmadı,<br />
taraflarla görüştü<br />
Sadi TEKELİOĞLU / KOPENHAG<br />
BAŞKENT Kopenhag<br />
yakınlarındaki Greve<br />
Belediyesi sınırları içinde<br />
bulunan ve down sendromlu<br />
öğrencilerin devam ettiği özel eğitim<br />
okuluna giden 15 yaşındaki Emre<br />
Demir geçtiğimiz 11 Mayıs günü<br />
okulun bahçesindeki salıncağın<br />
zincir kelepçelerinden birinin<br />
kopması sonucu salıncaktan düştü.<br />
1 GRAM AĞRI KESİCİ!<br />
Salıncağın altında yüzükoyun<br />
yerde yatar durumda bir okul<br />
çalışanı tarafından bulunan Emre,<br />
okulun çağırdığı bir ambulansla<br />
Köge Hastanesi'ne götürüldü.<br />
Burada röntgen filmi çekilen<br />
Emre’nin bir şeyi olmadığı<br />
belirtilerek aileye 1 gramlık ağrı<br />
kesici Panodil hapı verilerek evine<br />
gönderildi.<br />
'DOSYA KAPANDI'<br />
Hastane yetkilileri “Durumunda<br />
kötüye gidiş olursa bizi arayın”<br />
dedi demesine... Ancak Emre’nin<br />
durumu ertesi gün kötüleşmesine<br />
rağmen, “Tedavi dosyası kapatıldı”<br />
diyerek Emre’yi hastaneye kabul<br />
etmedi.<br />
2 AY YOĞUN BAKIM<br />
Ertesi günü yatağında hareketsiz<br />
yatan, kollarını ve bacaklarını<br />
oynatamayan Emre ne bir şey yiyor<br />
ne de bir şey içebiliyordu. Küçük<br />
çocuk, aile ve öğretmenlerinin<br />
ısrarları sonucu gönderilen<br />
ambulansla Roskilde Hastanesi'ne<br />
kaldırıldı. Emre’ye burada CT<br />
taraması yapıldı ve salıncaktan<br />
düşmesi sonucunda boynunda iki<br />
omurun kırılmış olduğu görüldü.<br />
Yoğun bakımda iki ay tedavi gören<br />
Emre Demir, 11 Temmuz günü<br />
hayata gözlerini yumdu.<br />
TV2'YE KONU OLDU<br />
Danimarka yarı resmi televizyon<br />
kanalı TV2’de yayınlanan ve sağlık<br />
sistemi, hastaneler ve doktorları<br />
konu alan tema dizisi içinde hikayesi<br />
anlatılan Emre Demir’in ölümünde<br />
okuldan başlayarak hastanelere<br />
kadar uzanan bir dizi korkunç<br />
ihmalin rol oynadığı belirtiliyor.<br />
ANNESI:<br />
'O bizim<br />
prensimizdi,<br />
çok<br />
özlüyorum.'<br />
Anne Fatma Demir:<br />
Oğlumuzu herkes çok<br />
severdi. Hem ailemiz hem<br />
de arkadaşları. O bizim<br />
prensimizdi. Onu çok<br />
özlüyorum,” dedi.
SAYI / UDGAVE: 2 KUZEY<br />
GÖBEK / MIDTEROPSLAG 13<br />
'DANIMARKALI OLSA<br />
TESTLERİ YAPILIRDI'<br />
DANIMARKA'da hayata<br />
gözlerini yuman 15<br />
yaşındaki Emre Demir,<br />
Aksaray’da toprağa verildi. Babası<br />
Hasan Demir, oğlunun ölümünden<br />
sonra bayram nedeniyle Türkiye’de<br />
kaldı. O yüzden aile adına medyaya<br />
Emre’nin amcası Kanber Demir<br />
konuştu. <strong>Kuzey</strong>’in sorularını<br />
yanıtlayan amca Demir, “Emre,<br />
Türkiyeli değil de Danimarkalı<br />
olsaydı veya engelli olmasaydı<br />
hastanenin baştan savma<br />
muamelesine maruz kalmaz, tüm<br />
tahlil ve testleri yapılır, filmleri<br />
çekilir, CT taraması yapılırdı” dedi.<br />
AILE DAVA<br />
AÇACAK<br />
DOWN<br />
sendromu<br />
nedeniyle konuşma<br />
yetisi de<br />
oldukça sınırlı<br />
olan Emre’nin<br />
ailesi bir<br />
avukat tutarak<br />
yasal girişimlerde<br />
bulundu.<br />
Amca Kanber<br />
Demir, “Bizim<br />
başımıza gelen<br />
Amca<br />
Kanber Demir<br />
başkalarının başına gelmesin diye<br />
dava açacağız. İntikam peşinde<br />
değiliz, ama engelli ve göçmen olması<br />
nedeniyle böyle bir ilgisizliğe<br />
maruz kaldı” diye konuştu.<br />
Özür dilemekten<br />
başka yapılacak<br />
bir şey yokmuş!<br />
Köge Hastanesi İdare<br />
Müdürü Henrik Villadsen,<br />
hatalarını kabul etti. İlk<br />
getirildiğinde Emre'ye CT<br />
taraması yapmamalarının<br />
bir hata olduğunu söyleyen<br />
Villadsen “Çok trajik ve<br />
mutsuz bir süreç. Hastane<br />
adına özür dilemekten başka<br />
yapabileceğim bir şey yok”<br />
dedi. Villadsen hastanenin<br />
bu tür durumlarda uygulanan<br />
prosedürü değiştirdiğini ve<br />
bundan böyle en küçük bir<br />
şüphede CT taraması yapma<br />
talimatı verdiklerini söyledi.<br />
Baba Hasan<br />
Demir, Emre’nin<br />
doğumgününü<br />
kutlarken<br />
görülüyor.<br />
'Muhabir aracılığıyla özür iletmişler<br />
böyle bir hakaret olur mu'<br />
AMCA Kanber Demir hastane<br />
yetkililerini şöyle eleştirdi: “Televizyoncular<br />
kapılarını çalınca üzgün<br />
olduklarını söyleyip kamuoyu<br />
önünde özür dilemişler. Onların özür<br />
UZMAN:<br />
'Kırığı acil<br />
tespit hayati<br />
önem taşır'<br />
DANIMARKA’nın<br />
önde gelen nöroşiruji<br />
uzmanlarından<br />
Christian Hedemann<br />
Sörensen, “Boyun<br />
omurlarındaki bir kırık<br />
omuriliğe kadar uzanır.<br />
Omurilik vücudumuzun<br />
ana kablo hattıdır ve omurilik<br />
iç organlarımızın yanı<br />
sıra kol ve bacaklarımızın<br />
hareketlerini de yönetir.<br />
Kırık kafatasına ne kadar<br />
yakınsa o oranda solunum<br />
yetmezliğine de neden<br />
olabilir. Bu yüzden bu tür<br />
kırıkların acilen tespitinin<br />
hayati önemi vardır” dedi.<br />
dilemesi bizim çocuğumuzu geri getirmez.<br />
Üstelik televizyon muhabiri<br />
aracılığıyla bize özürlerini iletmişler.<br />
Bundan daha büyük bir hakaret<br />
olabilir mi?” şeklinde konuştu.<br />
Teneffüste<br />
nöbetçi<br />
öğretmen yoktu<br />
EMRE Demir’in<br />
amcası Kanber Demir,<br />
okul yönetimi ve<br />
öğretmenlerin de bu<br />
trajik olayda kusuru<br />
bulunduğunu söyledi:<br />
“İki salıncağın zincirleri de hasarlıymış.<br />
Ertesi gün okula gittiğimde iki<br />
salıncağın da sökülmüş olduğunu<br />
gördüm. Ayrıca teneffüse bırakılan<br />
çocukların mutlaka bir öğretmen<br />
tarafından gözlem altında tutulması<br />
gerekiyordu. Bu her okulda böyledir.<br />
Teneffüslerde nöbetçi öğretmenler<br />
bulunur. Emre salıncaktan düştükten<br />
sonra orada ne kadar yattığını<br />
kimse bilmiyor. Hemen düştüğü<br />
anda müdahale edilebilseydi Emre<br />
belki bugün yaşıyor olacaktı” dedi.<br />
Sadi<br />
TEKELiOGLU<br />
saditekelioglu@kuzey.dk<br />
175 bin mülteci<br />
Danimarka’ya<br />
gelseydi<br />
BAŞLIKTAKİ 175 bin rakamını açıklayayım<br />
önce. Bu rakam, Türkiye ile kıyaslandığında<br />
Danimarka’ya ‘gelmiş’ olan yüzdesel mülteci<br />
sayısını açıklamaktadır.<br />
Türkiye’de 2 milyon civarında Suriyeli mülteci<br />
olduğundan yola çıkarsak, bu rakam Türkiye<br />
nüfusunun yüzde 3.5’i oranına karşı gelmektedir.<br />
Danimarka nüfusu ise 5 milyondan biraz fazladır.<br />
Bu da yüzde 3.5’i alındığında yaklaşık 175 bin<br />
mülteci eder.<br />
Gerek yazılı ve görsel medyada, gerek sosyal<br />
medyada olsun, Danimarka’da mültecilere<br />
karşı, hükümetin mülteci politikasına karşı ve<br />
mültecilerin durumunu anlayışla karşılayan ve<br />
onlara yardımcı olmak isteyenlere karşı müthiş<br />
bir çamur atma kampanyası var.<br />
Mülteci karşıtlarının yazdıklarını okuyup<br />
söylediklerini duyunca, sanki mülteciler kendi<br />
evlerini kendileri yerle bir etmiş de, buralara<br />
Danimarkalılar’ın sırtından geçinmeye gelmiş gibi<br />
bir durum ortaya çıkıyor.<br />
Türkiye ile Danimarka’yı karşılaştıracak<br />
olursak, bu dünyanın en zengin ilk beş ülkesi<br />
arasında bulunan güzel ülke insanının aslında<br />
haline şükretmesi gerektiğini açıkça görürüz.<br />
Evet, Danimarkalılar’ın haline şükretmesi<br />
gerekiyor.<br />
Danimarkalılar’ın şükretmesi gerekiyor,<br />
çünkü onların ülkelerine nüfuslarının yüzde 3.5’i<br />
oranında mülteci gelmedi.<br />
Danimarkalılar’ın şükretmesi gerekiyor, çünkü<br />
onların sınırlarındaki tel örgülerin üzerinden<br />
çocuklarını sınırın bu tarafına ‘atan’ dehşet içinde<br />
anne babalar yok.<br />
Danimarkalılar’ın şükretmesi gerekiyor, çünkü<br />
sınırın öte tarafından ellerinde kalaşnikoflarıyla<br />
sırıtan uzun sakallı, cübbeli, gözü dönmüş caniler<br />
yok.<br />
Danimarkalılar’ın şükretmeleri gerekiyor,<br />
çünkü onların ülkesine 1 ay içinde sınırdan 175<br />
bin insan girmedi.<br />
Danimarkalılar’ın şükretmeleri gerekiyor,<br />
çünkü onların hükümeti mülteciler için milyarlarca<br />
kron harcamadı.<br />
Danimarkalılar’ın şükretmeleri gerekiyor,<br />
çünkü arabalarıyla kırmızı ışıkta beklerken<br />
arabaya yaklaşıp dilenen mülteci çocukları<br />
görmüyorlar.<br />
Danimarkalılar’ın şükretmeleri gerekiyor,<br />
çünkü restoranların çöp konteynerlerinde yiyecek<br />
arayan Suriyeli mülteci çocuklar görmüyorlar.<br />
Danimarkalılar’ın şükretmeleri gerekiyor,<br />
çünkü sınırlarından içeri girmeye çalışan eli<br />
silahlı teröristler yok.<br />
Sınırlardan gire gire 15 bin kişi girdi. Onların<br />
da çok az bir kısmı bu ülkede kalmayı tercih etti.<br />
Avrupa sınırlarına dayanan 250 bin mülteciyi<br />
sanki Türkiye gönderiyormuş, sınırlarının<br />
güvenliğini sağlamıyormuş, Türkiye’den<br />
Avrupa’ya mülteci akını durdurulmalıymış gibi<br />
saçmalıklar aldı gidiyor bu günlerde.<br />
<strong>Sayı</strong>n Danimarkalılar... Avrupa’ya gelen çok<br />
sayıda mültecinin sorumlusu Türkiye değildir.<br />
Sizin vergilerinizle alınan F-16’larınızın<br />
bombalamasının sonucu evlerinden<br />
yurtlarından olan insanlardır Avrupa<br />
kapılarına dayanan.<br />
Eğer mülteci sorununun sorumlusunu<br />
arıyorsanız aynaya bakın.
14 HABER / NYHEDER<br />
KUZEY <strong>Ekim</strong> / OKTOBER <strong>2015</strong><br />
Haydi Türkiyeliler sandığa<br />
Çagdas<br />
SAGLICAK<br />
Aleviler oruç<br />
tutar mı?<br />
DEĞERLİ KUZEY okuyucuları. Bundan<br />
böyle ben de sizlerle düşüncelerimi,<br />
görüşlerimi paylaşacağım. Yazılarım, sonu<br />
gelmesin istediğiniz romanlar gibi olmaz belki,<br />
fakat mutlaka arkadaş muhabbetine dahil<br />
edebileceğiniz ‘Alevice’ konular olacaktır<br />
içerisinde.<br />
İlk olarak, her yıl Ramazan ayında<br />
gündeme gelen ve bir türlü aydınlığa<br />
kavuşmayan bir konuyu özet olarak kaleme<br />
alıyorum: Aleviler oruç tutar mı?<br />
Yaşadığımız çağda, internet aracılığıyla<br />
bilgi elde etmek kolaylaşırken, bildiğiniz gibi<br />
yaşadığımız ülkede eğitimin bilgisayar ve<br />
zaman zaman internet üzerinden verildiği günleri<br />
yaşıyoruz. Bu durumda insanların bireysel<br />
ihtiyaçlarını karşılamaları kolaylaşırken, feodal<br />
ilişkilerin zayıflaması da kaçınılmaz oluyor.<br />
Bilgisayar veya televizyon ekranına bakarken<br />
edindiği bilgileri, eğitimden ve hayattan<br />
öğrendiklerinden daha değerli bulan orta yaşlı<br />
bir nesil ve sürekli Google’a danışan bir gençlik<br />
ile daha göreceğimiz ve öğreneceğimiz<br />
birçok şeyin vâr olduğu kuşkusuz.<br />
Günümüzde, inançların ‘olmazsa olmaz’ı<br />
dışında kalan tüm konuları, insanlar artık<br />
kendi görüşleri ve günlük yaşamlarına göre<br />
değerlendiriyor.<br />
Aleviler arasında da bu farklı değil. Burada<br />
Aleviliğin temel kurumu, ibadetinin Cem<br />
olmasıdır. Alevilikte esas olan samimiyettir.<br />
Alevilerin ortak bir ütopyasıdır, Rıza Şehri.<br />
Burada herkesin bir görevi vardır ve herkesin<br />
birbirinden razı olması gerekir. Emeğin<br />
karşılığında yiyecek, içecek ücretsizdir,<br />
ki zaten burada para da geçersizdir. Rıza<br />
Şehri’nde yaşayabilmek için insanın<br />
kendisiyle, toplumla barışık olması ve daha da<br />
önemlisi samimi olması gerekmektedir. Rıza<br />
Şehri’nde bir kırgınlık dargınlık varsa, çare<br />
ululardadır, erenlerdedir. Buradan çıkan<br />
sonuca da toplum razı olmak zorundadır.<br />
Alevi dedeleri Rıza Şehri’ni sık sık anlatır,<br />
çocuklara, gençlere buradan öğütler verirler.<br />
Cem ibadetinin bazı bölümleri buraya<br />
paralel bir şekilde kıyaslanabilir, fakat en<br />
önemlisi buradaki her şeyin ‘bâtin’ anlamda<br />
algılanması ve sorgulanmasıdır.<br />
Oruç, elle-belle-dille tutulur.<br />
Muharrem orucu Kerbelâ katliamı ve 12<br />
İmamlar’ı anmak için Alevilerin tuttuğu matem<br />
orucudur. 12 günlük Muharrem mateminde<br />
isteğe bağlı ve geleneğe uygun bir şekilde<br />
oruç tutulur. Burada önemli olan oruç tutan<br />
canların niyeti ve manasıdır. Kurallar ve<br />
ayrıntılara değer verilmezken, sade bir sofra<br />
ve ancak ihtiyaç kadar yiyecek yeterlidir. Alevi<br />
yaşamı “İnsanı kâmil” olmaya ve nefsini<br />
terbiyelemeye, egosunu yok etmeye yöneliktir.<br />
Bu yolda canların eline, beline, diline hakim<br />
olması şarttır. Ve açın halinden anlamanın,<br />
yaşam felsefesinin içerisinde yer almasıyla<br />
birlikte; Muharrem orucu anma amaçlı tutulur.<br />
Muharrem orucu bu nedenle “farz” değildir<br />
ve başka oruçlarla kıyaslanması sadece<br />
yanıltıcı olur.<br />
Çağdaş Sağlıcak, Danimarka Alevi<br />
Birlikleri Federasyonu Yönetim Kurulu<br />
Başkanı’dır.<br />
Danimarka <strong>2015</strong> Genel Seçim Sonuçları<br />
7 Haziran seçimlerinde<br />
Danimarka'da 48 sandık kuruldu.<br />
Ancak 32 bin seçmenin sadece<br />
yüzde 29.52'si oy kullandı. Yeni<br />
genel seçim için <strong>Kuzey</strong> olarak<br />
herkese vatandaşlık görevini yerine<br />
getirmesi çağrısı yapıyoruz: Haydi<br />
Danimarkalı Türkiyeliler, oy verin...<br />
Toplam Sandık <strong>Sayı</strong>sı: 48<br />
Açılan Sandık <strong>Sayı</strong>sı: 48<br />
Toplam Seçmen <strong>Sayı</strong>sı: 32.381<br />
Kullanılan Oy <strong>Sayı</strong>sı: 9.560<br />
Katılım Oranı: % 29,52<br />
1 KASIM SEÇİMİ ÖNCESİ PARTİLER, DANİMARKALI SEÇMENE NE VAAD ETTİ?<br />
'THY uçuşları ve<br />
dövizli askerlikte<br />
indirim olur’<br />
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun<br />
açıkladığı AK Parti beyannamesinde<br />
yurtdışında yaşayan Türklerle<br />
ilgili önemli vaatler yer aldı.<br />
Bunların başını dövizli askerlik<br />
ve THY indirimi çekiyor. AK<br />
Parti beyannamesinde dış<br />
politika vaatleri arasında<br />
şunlar yer alıyor:<br />
EMEKLİLERİN<br />
ARAÇLARINA 2 YIL<br />
n Vatan hasreti çeken<br />
Ahmet Davutoğlu<br />
yurttaşlara, aileleriyle<br />
birlikte Türkiye'ye gelmek istediğinde THY uçuşlarında<br />
1 Kasım'dan sonra yüzde 20 indirim sağlanacak.<br />
n Dövizli askerlik bedeli 6.000 Euro'dan 1000<br />
Euro'ya düşürmek için, pasaport harçlarını da<br />
yetişkinler için 100 Euro'ya düşürülmesi için çalışmalara<br />
başlandı.<br />
n Emekli vatandaşlar için Türkiye'ye getirdikleri<br />
araçlarının kalış süresi 2 yıla çıkacak.<br />
n Yurtdışında yaşayan vatandaşlara seçilme hakkı<br />
sağlanacak.<br />
En güvendiği<br />
isimleri AB’ye<br />
gönderiyor<br />
MHP Genel Başkanı<br />
Devlet Bahçeli,<br />
1 Kasım seçim gezileri<br />
kapsamında yurtdışı ziyaretler<br />
yapmayacak. Onun<br />
yerine en güvendiği isimlerden<br />
oluşan bir ekibi, 3 hafta<br />
sonunu kapsayacak üç tur halinde<br />
6 Avrupa ülkesine gönderecek. 2-3-4<br />
<strong>Ekim</strong>, 9-10-11 <strong>Ekim</strong> ve 16-17-18 <strong>Ekim</strong><br />
günlerinde Genel Başkan Yardımcılarından<br />
Semih Yalçın Hollanda ve Devlet Bahçeli<br />
İsviçre’ye, Oktay Öztürk Avusturya’ya,<br />
bakanlık teklifi alınca görevini bırakan Kenan Tanrıkulu<br />
Belçika’ya, Grup Başkanvekili Oktay Vural Almanya’ya, TBMM<br />
Başkanvekili Koray Aydın da Fransa’ya gidecek.<br />
EKONOMİK VAATLER REVİZE<br />
MHP beyannamesinde büyük değişiklik yapılmadı.<br />
MHP’nin, koalisyonun kurulmasını engelleyen taraf olarak<br />
gösterilmesine karşı, koalisyonun Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın<br />
tutumu nedeniyle kurulamadığı tezi savunulacak.<br />
‘Yurtdışından<br />
Meclis’te 10 vekil<br />
olacak’<br />
Kemal Kılıçdaroğlu<br />
CHP Genel Başkanı<br />
Kemal Kılıçdaroğlu,<br />
1 Kasım seçim<br />
kampanyasını Avrupa’dan<br />
başlattı. Kılıçdaroğlu,<br />
Avrupa turunda<br />
5 günde, 6 ülke ve 10<br />
kenti ziyaret etti: Bern,<br />
Strasbourg, Brüksel,<br />
Amsterdam, Köln,<br />
Mannheim, Stuttgart,<br />
Münih ve Viyana’da<br />
gurbetçilerle<br />
buluştu. Kılıçdaroğlu<br />
gurbetçilere, sorunlarının TBMM’ye daha etkin biçimde<br />
taşınması için yurt dışı seçim bölgeleri oluşturulması sözü<br />
verdi. CHP’nin bu konudaki çalışması, her 300 bin seçmene<br />
bir milletvekili düşecek biçimde yurt dışındaki Türklerin<br />
TBMM’de 10 milletvekiliyle temsil edilmesini öngörüyor.<br />
“Önce Türkiye” sloganıyla alanlara inmeye karar veren<br />
CHP’nin ilk reklam filmi de yayınlanmaya başladı. Cahit Sıtkı<br />
Tarancı’nın ‘Memleket İsterim’ şiirini Kemal Kılıçdaroğlu’nun<br />
seslendirdiği reklam filmi, “Önce İnsan, Önce Birlik,<br />
Önce Türkiye” sloganıyla kamuoyuna sunuldu.<br />
‘Oy verme<br />
yaşını 16’ya<br />
indireceğiz’<br />
Selahattin<br />
Demirtaş<br />
7 HAZİRAN:<br />
HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş<br />
ve Figen Yüksekdağ, seçim bildirgesini<br />
birlikte tanıttı. HDP’nin vaatleri ‘Türkiye’<br />
içerikli kaldı:<br />
n Kadın eksenli yeni anayasa<br />
yapılacak, Dünya Kadınlar<br />
Günü kadınlara resmi tatil<br />
ilan edilecek.<br />
n Silahların iki taraflı<br />
susturulması ve müzakere<br />
masasına dönülmesi<br />
sağlanacak.<br />
‘ROJOVA İRADESİ TANINACAK’<br />
n Özerk ve demokratik yerinden yönetim modeli olan<br />
özyönetim benimsenecek.<br />
n Eş cumhurbaşkanlığı, eş başbakanlık, eş muhtarlık<br />
sistemi hayata geçirilecek.<br />
n Siyasi tutsaklara genel af getirilecek. Oy verme yaşı 16,<br />
seçilme yaşı 18 olacak.<br />
n Sığınmacılara ve mültecilere dönük düzenlemeler yapılacak.<br />
Göçmenler için güvenli ulaşım yolları oluşturulacak.
SAYI / UDGAVE: 2 KUZEY<br />
HABER / NYHEDER 15<br />
'Tasvip etmiyoruz'<br />
Ankara, zırhlı aracın<br />
arkasında sürüklenen<br />
Birlik'le ilgili soruşturma<br />
başlattı. İçişleri Bakanı<br />
“2 polis müfettişini<br />
Şırnak'a gönderdik” dedi<br />
TÜRKIYE İçişleri<br />
Bakanı Selami Altınok<br />
gündemle ilgili çarpıcı<br />
açıklamalar yaptı. İnternete<br />
yansıyan haberlere göre<br />
Altınok, sosyal medyada<br />
paylaşılan zırhlı aracın<br />
arkasında sürüklenen Hacı<br />
Lokman Birlik'in fotoğrafıyla<br />
ilgili soruşturma olduğuna<br />
dikkat çekti:<br />
"Türkiye Cumhuriyeti devleti,<br />
bir hukuk devleti. Terörle<br />
mücadeleyi hukuk sınırları<br />
içinde, hukuk devleti ilkeleri<br />
çerçevesinde yapacağız. Bu<br />
konuyla alakalı, sosyal medyada<br />
yansıdıktan sonra talimat<br />
verdim, 2 polis müfettişimizi<br />
bugün itibarıyla Şırnak'a<br />
gönderdik. Olay eğer gerçekse<br />
tasvip edilebilmesi mümkün<br />
değil. Tasvip etmiyoruz ancak<br />
bu olayın da kahramanca<br />
mücadele eden silahlı<br />
kuvvetler mensuplarımızı,<br />
emniyet mensuplarımızı,<br />
jandarma mensuplarımızın<br />
da terörle mücadeledeki<br />
moralini bozmasına müsaade<br />
EKİM / OKTOBER <strong>2015</strong><br />
KUZEY Yıl/Årgang:1 <strong>Sayı</strong>/Udgave: 2<br />
Sahibi / Udgives af<br />
Mergen Group ApS<br />
Genel Yayın Yönetmeni/<br />
Ansvarshavende Chefredaktør:<br />
Sadi TEKELİOĞLU<br />
Haber Merkezi / Nyhedsredaktion:<br />
Pınar SÜER<br />
Görsel Yönetmen / Billedredaktør:<br />
Jade IŞIK<br />
Sosyal Medya Direktörü / Sociale Medier:<br />
Tamer DEĞİRMENCİ<br />
Marka-Pazarlama Genel Müdürü /<br />
Branding -og marketings direktør:<br />
Atacan TİRNOVA<br />
Sorumlu Müdür / Juridisk konsulent:<br />
Nima NABIPOUR<br />
Adresse: c/o Vadbro 74 1 TH 2860<br />
Søborg<br />
Basıldığı yer / tryk: Dansk Avistryk A/S<br />
Udgives månedligt / Yayın Türü: Aylık<br />
<strong>Kuzey</strong> Gazetesi’nde yayınlanan tüm<br />
haber, yazı, fotoğrafların hakları Mergen<br />
Group ApS'ye ait olup, izin alınmaksızın<br />
kısmen veya tamamen kaynak<br />
gösterilerek dahi iktibas edilemez.<br />
Al redaktionel og visuel materiale der er<br />
trykt i <strong>Kuzey</strong> tilhører Mergen ApS. Der<br />
er ikke tilladt at citere eller viderebringe<br />
materiale uden tilladelse.<br />
etmeyeceğiz. Hukuk devleti<br />
çerçevesinde gereken neyse<br />
yapacağız."<br />
'PKK OKULLARA<br />
BOMBA KOYDU'<br />
22 Temmuz'dan bu yana<br />
teröre karşı yurt içinde ve yurt<br />
dışında 4 bin 328 operasyon<br />
yapıldığını belirten Altınok,<br />
PKK'nın yaptığı okullarda<br />
boykot çağrısına hiçbir<br />
vatandaşın uymadığını, çağrıya<br />
uyulmayınca da okullara bomba<br />
konulduğunu kaydetti. PKK'nın<br />
bombasıyla 7 tane çocuğun<br />
yaralandığını söyledi.<br />
Danimarkalı'ya göre Türkiye 2'nci durak<br />
TÜRKIYE, Avrupalı turistler için en<br />
gözde ikinci durak oldu. Avrupa Birliği<br />
(AB) ülkesi vatandaşların AB dışında<br />
yaptıkları seyahatlerde en çok gittiği ülkelerin<br />
başında ABD’nin ardından Türkiye<br />
geliyor. Eurostat (Avrupa İstatistik Ofisi),<br />
AB ülkelerindeki turizm alışkanlıklarını<br />
ortaya koyan verileri yayımladı. Buna<br />
TÜRKIYE'nin<br />
dünyaca ünlü pop<br />
starı Tarkan, 30 <strong>Ekim</strong><br />
akşamı Monaco'da<br />
Cumhuriyet konseri<br />
verecek. Konserin<br />
afişleri, Monte Carlo<br />
caddelerinde boy<br />
gösteriyor. Dünyaca<br />
ünlü Monte Carlo Casino'sunun<br />
bulunduğu<br />
meydanın ortasındaki<br />
dev panoda Tarkan'ın<br />
fotoğrafı ve konser<br />
tarihi yer alıyor. Afiş<br />
yerli-yabancı turistlerin<br />
ilgisini çekiyor.<br />
Casino'nun girişinde<br />
ise altın çerçeve<br />
içinde ayrı bir afiş<br />
sergileniyor. Afişte<br />
Tarkan'ın bir sahne<br />
fotoğrafının üstünde<br />
"Tarkan 30 <strong>Ekim</strong> <strong>2015</strong><br />
Sporting Monte Carlo"<br />
Demirtaş: Biz<br />
unutmayacağız<br />
24 yaşındaki Hacı Lokman Birlik,<br />
Şırnak'ın Dicle Mahallesi'nde özel harekat<br />
polislerince yapılan operasyonda öldürüldü.<br />
Birlik'in Akrep tipi zırhlı aracın arkasına<br />
bağlanarak sürüklenme fotoğrafı, bölgedeki<br />
çatışmalardan fotoğraf ve görüntüler<br />
paylaşan @J_I_T_E_M adlı Twitter<br />
hesabından "Ben Askerime, Polisime leş<br />
taşıtmam..." ibaresiyle paylaşıldı. HDP Eş<br />
Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, HDP<br />
Şırnak Milletvekili Leyla Birlik’in kayınbiraderi<br />
olan Hacı Lokman Birlik’in görüntüsü<br />
için “Bu fotoğrafa iyi bakın. Kimse unutmasın,<br />
biz unutmayacağız çünkü” dedi.<br />
göre, AB vatandaşlarının AB dışında gitmeyi<br />
en sevdiği ülke yüzde 14.1 ile ABD.<br />
Türkiye yüzde 11.6 ikinci, İsviçre yüzde<br />
4.9 ile üçüncü sırada yer alıyor.<br />
Turizm alışkanlıkları bakımından,<br />
tatillerinde Türkiye’yi birinci durak olarak<br />
gören AB vatandaşlarının arasında<br />
Belçika, Bulgaristan, Almanya, Hollanda,<br />
Avusturya, Polonya’dan gelenler<br />
yer alıyor. Tatillerinde Türkiye’ye ikinci<br />
durak olarak gören AB vatandaşları ise<br />
Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Letonya,<br />
Macaristan’dan gelenler bulunuyor.<br />
Türkiye’yi üçüncü durak olarak görenler<br />
arasında Yunanistan, Litvanya, Slovenya,<br />
Finlandiya ve İsveçli turistler yer alıyor.<br />
Monte Carlo'da<br />
Cumhuriyet konseri<br />
yazıyor. Monaco caddelerinde<br />
de benzeri<br />
Tarkan panoları yer<br />
alırken, Monaco'lular<br />
Türk pop starı büyük<br />
bir heyecan içinde beklediklerini<br />
belirtiyorlar.<br />
Tarkan, daha önce<br />
Celine Dion, Julio İglesias,<br />
Rihanna ve Elton<br />
John gibi dünyaca<br />
ünlü isimlerin sahne<br />
aldığı Monte Carlo<br />
Yıldızlar Salonu'nda<br />
30 <strong>Ekim</strong> cuma akşamı<br />
konser verecek.<br />
n İrfan KURTULMUŞ/<br />
MONTE CARLO<br />
&<br />
FAMILIE<br />
SAMFUND<br />
Ahmet DEMiR<br />
ahmetdemir@kuzey.dk<br />
Flygtninge HAR<br />
ret til menneskelig<br />
behandling<br />
Flygtninge er mennesker i nød. De må forlade<br />
deres fædrelande, de har ikke lyst til at føde<br />
deres børn på motorveje eller stationer, men de er<br />
mennesker uden land.<br />
Ingen mennesker ønsker at hive deres små<br />
og store børn, gravide koner og handicappede<br />
familiemedlemmer ud af deres hjem for at rejse over<br />
bjerge og gå på alverdens landeveje for at søge<br />
tryghed.<br />
Magthavere<br />
Politikere, religiøse magthavere og andre spiller<br />
en rolle i for eksempel, krigshærgede lande som<br />
Syrien. De går efter politisk, økonomisk og religiøs<br />
magt, og det har ingen væsentlig betydning for dem,<br />
om det koster uskyldige mennesker livet. De uskyldige<br />
betaler en stor pris for magthavernes interesser.<br />
Har uskyldige mennesker ikke ret til tryghed?<br />
De har helt klart og betingelsesløst brug for<br />
tryghed ligesom os i vores trygge verden her mod<br />
nord. For nogle uger siden så vi flygtningedramaer<br />
udspille sig ved Rødby station, hvor flygtninge ville<br />
ind i landet eller videre til Sverige. Et par måneder<br />
tidligere oplevede vi, at flygtninge blev ofre for menneskesmugleres<br />
brutale handlinger, som kostede<br />
utallige flygtninges død i havet.<br />
Den danske befolkning viser medmenneskelighed<br />
Danskerne og de etniske minoriteter i Danmark<br />
har uden skelen til social- og aldersgrupper tydeligt<br />
vist medmenneskelighed over for de flygtninge, der<br />
ville ind i landet eller til Sverige for at blive forenet<br />
med deres familie. Jeg håber, at landets politikere<br />
ser, at den almindelige befolkning tydeligt viser medmenneskelighed<br />
over for flygtninge i nød.<br />
Mennesker med ressourcer<br />
I den offentlige debat savner jeg noget om, hvad<br />
vi har lært af indvandrernes og flygtningenes historie<br />
og deres inklusion i samfundet, som kunne hjælpe<br />
kommende flygtninge. I mit arbejde som familiebehandler<br />
møder jeg en del nyankomne flygtninge<br />
fra Syrien, og det er mennesker med uddannelse.<br />
Mange af dem vil være en del af fællesskabet og er<br />
ikke interesseret i at blive forsørget af staten.<br />
For at gøre disse flygtninge til en del af vores<br />
samfund er mine bud bl.a.<br />
⁃ At vi skal skabe de nødvendige vilkår økonomisk,<br />
boligmæssigt og sprogligt.<br />
⁃ At vi hurtigt muligt skal få deres børn i vores<br />
institutioner.<br />
⁃ At vi via deres første kontakt med myndighederne<br />
præciserer rettigheder og pligter samt vejleder<br />
dem i, hvordan de kommer i gang med sprogundervisning<br />
og supplerende uddannelsesmuligheder for<br />
dem, der har en uddannelse fra hjemlandet.<br />
⁃ At forældrene skal tilegne sig nødvendige<br />
forudsætninger/kompetencer, så de kan hjælpe og<br />
støtte deres børn.<br />
⁃ At vi skal kombinere sprog, arbejde og praktik,<br />
så de kan lære det elementære, som er nødvendigt<br />
for at klare sig på længere sigt.<br />
Jeg er overbevist om, at et samarbejde mellem<br />
myndigheder, virksomheder samt frivillige og<br />
humanitære organisationer skaber bedre vilkår<br />
for nyankomne flygtninge og deres inklusion. Ikke<br />
mindst kan det bygge bro mellem de nyankomne<br />
og den danske befolkning til glæde for et harmonisk<br />
samfund med ret og plads til forskellighed i et multikulturelt<br />
samfund.
16 KUZEY’DEN / FRA KUZEY<br />
KUZEY <strong>Ekim</strong> / OKTOBER <strong>2015</strong><br />
'Yeni sayıları<br />
bekliyoruz'<br />
<strong>Kuzey</strong>'in ilk sayısını inceleyen THY Danimarka Genel Müdürü Pınar Ayvaz,<br />
gazeteyi çok beğendiğini <strong>Kuzey</strong> Danimarka Haber Şefi İrfan Kurtulmuş'a anlattı.<br />
<strong>Kuzey</strong>, Danimarkalı<br />
Türkiyelilerle nihayet<br />
buluştu. Biz de<br />
Kopenhag sokaklarına<br />
çıkıp okurlarla<br />
görüştük. Herkesin<br />
dileği ortak: “Yeni<br />
sayıları sabırsızlıkla<br />
bekleyeceğiz.”<br />
EYLÜL ayı başında,<br />
2 Eylül'de<br />
Danimarka’da<br />
okurlarıyla buluşan gazeteniz<br />
<strong>Kuzey</strong>, okurlardan tam not<br />
aldı, büyük beğeni topladı.<br />
Gazetemizin dağıtımının<br />
yapılmasının ardından<br />
gazete ile buluşan<br />
vatandaşlarımızla yaptığımız<br />
sohbet ve değerlendirmede,<br />
gazeteniz <strong>Kuzey</strong>, “Dinamik”,<br />
“Rengârenk” ve “Cıvıl cıvıl”<br />
gibi tanımlarla dile getirildi.<br />
Cami derneklerinde,<br />
restoran ve kafeteryalarda,<br />
alışveriş merkezlerinde<br />
gazetemize ulaşan<br />
okurlarımızın genel tepkisi<br />
şöyle: “Bugüne kadar sadece<br />
Danimarka haberlerine yer<br />
veren gazeteler okuyorduk<br />
ancak <strong>Kuzey</strong>, Türkiye’den<br />
bizleri de ilgilendirecek<br />
içeriği sahip. Bunu sunması<br />
bizleri çok şaşırttı. Üstelik<br />
<strong>Kuzey</strong>, Türkiye’den bize hitap<br />
eden yazarları ile siyasetçilerin<br />
bize göstermediği ilgiyi<br />
gösterdi. Bundan sonraki<br />
sayıları da sabırsızlıkla<br />
bekleyeceğiz.”<br />
İÇERİK TAM İSABET<br />
Birçok vatandaşımız<br />
gazetemizin uzun ömürlü<br />
olmasını dilediklerini de<br />
söyledi. “Özellikle gençlerin<br />
ilgisini çekecek yazıların<br />
olması daha da sevindirici.<br />
Zira gençlerimiz Türkçe’den<br />
çok uzaklaştılar. En kısa<br />
zamanda bu konuda bir şey<br />
yapılmazsa onları tamamen<br />
kaybedeceğiz” diyen<br />
okurlarımız, gençlere ve ev<br />
kadınlara yönelik içeriği “Tam<br />
isabet” olarak nitelendirdiler.<br />
Biz söylemeden <strong>Kuzey</strong>’in<br />
birçok sürprizle yayın<br />
hayatına devam edeceğini<br />
beklediklerini söyleyen<br />
okurlarımıza teşekkür<br />
ederiz. <strong>Kuzey</strong>’in web<br />
sayfası www.kuzey.dk da<br />
vatandaşlarımızdan övgü<br />
alırken, web’deki dinamik<br />
habercilik de gözlerden<br />
kaçmadı. n Sadi TEKELİOĞLU-<br />
İrfan KURTULMUŞ
SAYI / UDGAVE: 2<br />
EKIM NASIL GEÇECEK?<br />
KOÇ<br />
(21 Mart-21 Nisan)<br />
Şaşırtacak derecede pozitif bir ay geçireceksiniz.<br />
Nedeni Satürn. İş hayatınızda hedeflediğiniz<br />
noktaya ilerleyeceksiniz. Bunun için çok<br />
çalışmanız gerekecek. Mars sayesinde enerjiniz<br />
yüksek olacak. Aşk hayatınız da heyecanlı<br />
olacak. Ayın ilk gününden bunu hissetmeye başlayacaksınız.<br />
BOĞA<br />
(22 Nisan-21 Mayıs)<br />
Pozitif enerji yayacağınız bir ay... İş ve finans<br />
dünyasında yıldızlar size çeşitli imkanlar<br />
sunacak. Öncelikli olarak elinizdeki işleri bitirmeye<br />
yönelin. Yakınlarınızdan işle ilgili yardım<br />
teklifi gelirse ‘Hayır’ demeyin. Aşk hayatınızda<br />
bir ışıltı görülmüyor. Ama yine de siz eve kapanmayın.<br />
İKİZLER<br />
(22 Mayıs-22 Haziran)<br />
Önemli ve uzun soluklu projeleri kabul etmeyin<br />
bu ay. Çünkü iş hayatınızda ‘karar ayı’ yaşayacaksınız.<br />
İlk 10 gün içinde yeni bir iş ya da<br />
terfi teklifi alabilirsiniz. Son karar için iki kez<br />
düşünün. Aşk hayatınız pek iyi sinyaller vermiyor.<br />
Sevdiğinizi dinleyip anlamaya çalışarak geçirin.<br />
YENGEÇ<br />
(22 Haziran--22 Temmuz)<br />
Gelecekte mutluluğa ulaşmak için bu ay çok<br />
çalışacaksınız. Merak etmeyin, kolları sıvayacağınız<br />
her iş için yeterli gücünüz olacak. Yine<br />
de kendi işinizi kurmak ya da iş değiştirmek<br />
için doğru ay değil. İç dünyanızı en yakınınıza<br />
bile anlatmayın. İşlerinize karışmak isteyecekler.<br />
ASLAN<br />
(23 Temmuz-23 Ağustos)<br />
İş hayatınızda bugüne kadar bulunmadığınız<br />
ortamlara gireceksiniz. Sürprizler sizi bekliyor.<br />
Bu yüzden en yakınlarınızdan gelecek yardımlara<br />
‘hayır’ demeyin. Aşkta özgüvenlisiniz. Ama<br />
bu yetmeyecek. İlk günden itibaren sevdiğinizle<br />
ilişkinizi güçlendirmek için uğraşacaksınız.<br />
BAŞAK<br />
(24 Ağustos-23 Eylül)<br />
Sakin bir ay sizi bekliyor. Özellikle iş hayatınızda<br />
yeni planlar, projeler peşindeyseniz bu<br />
ayı unutun. En iyisi erteleyin! Özellikle eski<br />
dostlarınıza dikkat edin. Aralarından biri sizi<br />
kazıklayabilir. Yıldızlar ikili ilişkileriniz için çok<br />
da olumlu konuşmuyor. Bu ay ‘karşınızdakini dinleme’ ayı...<br />
TERAZİ<br />
(24 Eylül-23 <strong>Ekim</strong>)<br />
İş hayatınızda ‘kavga gürültü’ var, dikkat!<br />
Size muhalif/karşı olanlar kolları sıvadı, size<br />
karşı atağa geçiyor. Gücünüzü toplamaz ya<br />
da dikkate almazsanız yenilirsiniz. Ama işte<br />
kaybeden aşkta kazanır. Bu ay aşk hayatınız iyi<br />
görünüyor. Sevdiği olmayanları yeni bir ilişki bekliyor.<br />
AKREP<br />
(24 <strong>Ekim</strong>--22 Kasım)<br />
İş fırsatları hiç beklemediğiniz bir anda gelecek.<br />
Hatta öyle ki, hayatınız bile değişebilir. Kendi işi<br />
olanlara “işi büyütmek” ya da “yeni işyeri açmayı”<br />
hayal etmeyi teklif edebiliriz. Aşk meleği<br />
Eros da gülümsüyor size. Ayın 13’ünden önce<br />
yıldızlar sizi aşkta hataya zorlayacak, dikkat edin.<br />
YAY<br />
(23 Kasım-22 Aralık)<br />
Sürprizler ve fırsatlar sizi bekliyor... İş hayatınızda<br />
büyük planlar yapmanıza gerek yok. Yıldızlar<br />
sizin yanınızda. Rakiplerinize karşı ‘savaşa’<br />
girebilirsiniz. Kendi işiniz yok ve kurmak için<br />
adım atıyorsanız, kimseyi dinlemeyin. Çünkü<br />
büyük resmi göremediklerinden sizi yanlış yönlendirebilirler.<br />
OĞLAK<br />
(23 Aralık-20 Ocak)<br />
Ayın ilk 10 gününde iş yerine kişisel sorunlarınızla<br />
ilgilenin. Bu, iş hayatınızda da üretiminizi<br />
artıracak. 10’undan sonra ‘ev-aile’ sizi bekliyor.<br />
Bunu bir ‘ev hapsi’ olarak görmeyin. Aksine<br />
sevdiklerinizle çok iyi vakit geçireceksiniz. Çok<br />
büyük sürprizler beklemeyin. <strong>Ekim</strong> sizin için sakin bir ay...<br />
KOVA<br />
(21 Ocak-19 Şubat)<br />
İşte güvenmediğiniz insanlarla yolu ayırma<br />
vakti gelmedi mi? Sadece kendinize güvenin.<br />
Aşk meleği Eros, ayın başı için ‘Dinamik<br />
geçecek’ diyor. Ayrılıklar olabilir. En azından<br />
ayrılmayı ciddi ciddi düşünebilirsiniz. 10’undan<br />
sonra hayatınızı etkileyebilecek yeni kişilerle tanışabilirsiniz.<br />
BALIK<br />
(20 Şubat-21 Mart)<br />
Ofiste çok güçleneceğiniz günler yaşayacaksınız.<br />
Sorumluluklardan kaçmayın. O sayede<br />
büyüyeceksiniz. Ayın ilk günlerinde sevdiklerinizin<br />
sorunlarıyla ilgileneceksiniz. Sevdiklerinizle<br />
daha çok vakit geçirin. Venüs sizin yanınızda.<br />
Ve size güç verecek. Güzel bir ay sizi bekliyor.<br />
KUZEY SAĞLIK / SUNDHED 17<br />
Meme kanserinde doğru<br />
bildiğimiz yanlışlar nelerdir?<br />
3“Ailemde meme kanseri yok,<br />
bende de çıkmaz...” En büyük<br />
hatalı bilgidir, çünkü meme<br />
kanserlerinin sadece %10’u aileseldir.<br />
Büyük kısmı ailesel özellik göstermez<br />
3<br />
“Mememde kitle var, ancak 5 yıl<br />
önce doktor bir şey yok demişti,<br />
bugün de doktora gitmeme gerek<br />
yok...” Meme kanserlerinin geneli çok<br />
yavaş seyirlidir. Kabaca bir meme kanseri<br />
ele gelir halde olması için 8-10 yıl geçmesi<br />
gerekir. Bu nedenle, her ele gelen kitle<br />
kanser değildir ancak mutlaka düzenli<br />
meme cerrahı ve meme radyologu takibi<br />
gerektirir.<br />
3<br />
“Çocuk sahibi olmak istemiyorum,<br />
kendim eczaneden doğum<br />
kontrol ilacı alıyorum. Yıllardır da<br />
güvenle kullanıyorum...” Meme kanseri<br />
konusunda çok tartışmalı olan bir konu,<br />
hormon kullanımıdır. Ancak doktor<br />
kontrolü altında verilen ve kullanım süresi<br />
doktorlar tarafından takip edilen hormon<br />
kullanımında sorun yoktur. Kadınlarımızın<br />
kendi ihtiyaçları için kontrolsüz kullanımı<br />
tehlike yaratmaktadır.<br />
3<br />
“Ben meme kanseriyim, benim<br />
kızım da meme kanseri mi<br />
olacak?” Meme kanserinde ailesel<br />
geçiş yüzdesi yüksek değildir. Siz meme<br />
kanseri olduğunuz için, kızınızda risk bir<br />
miktar artar, ancak mutlaka meme kanseri<br />
olacağı anlamını taşımaz.<br />
3<br />
“Yıllardır sağlıklı besleniyorum,<br />
bende meme kanseri olmaz...”<br />
Meme kanseri ve beslenme<br />
arasında bir ilişki olduğu doğrudur<br />
ancak sadece sağlıklı beslenerek veya<br />
spor yaparak meme kanseri riskinizi<br />
sıfırlayamazsınız. Meme kanseri hakkında<br />
daha bilmediğimiz çok şey var. Siz<br />
sağlıklı beslenmeye devam edin ama<br />
kontrollerinizi ihmal etmeyin.<br />
İhtiyar kimse<br />
Resimdeki ▼<br />
Danimarka<br />
eski teknik<br />
direktörü<br />
P A Beddua ▼<br />
Utanma<br />
anlatım<br />
duygusu A Dolaylı<br />
▼<br />
▼<br />
Bir tür el<br />
matkabı<br />
▼<br />
İ<br />
Eskişehir<br />
ilçesi ▼<br />
Doğrama A<br />
boyası<br />
R İ C H A R D M O L L E R<br />
▼<br />
Matematikte<br />
sabit<br />
sayı<br />
Tiyatro sahnesinde<br />
en<br />
ön yer<br />
Eski tarihi<br />
anlatır<br />
R<br />
R A M P<br />
Yapı<br />
S O L O Tanımlana-<br />
U F O<br />
Hadise<br />
▼<br />
▼<br />
Bomba<br />
Kırmızı,<br />
Papua Yeni<br />
tuzağı<br />
P İ F İ<br />
Telli balıkçıl<br />
B U B İ<br />
acı biber<br />
İ S O T<br />
Gine para<br />
Bir ilimiz birimi<br />
Y<br />
esinti D Selenyum simgesi<br />
İstanköy<br />
adasının<br />
S T Moğollarda<br />
imparator<br />
N Almanya<br />
Vurmalı bir<br />
Hafif yel,<br />
plakası<br />
▼<br />
çalgı<br />
▼<br />
▼ Romanya<br />
İpekli<br />
plakası<br />
peştemal<br />
eski adı<br />
▼ Ölünün sarıldığı<br />
bez<br />
Karşılıklı<br />
lanet<br />
▼<br />
K E<br />
▼<br />
F E<br />
▼<br />
N<br />
okuma<br />
▼<br />
Tek kişilik<br />
mayan gök<br />
şarkı<br />
cismi<br />
▼<br />
Tuzsuz<br />
Yok etme<br />
Bir tür<br />
Fas plakası<br />
taze peynir<br />
reçine<br />
F<br />
İlgi eki<br />
L O R Bayındır,<br />
mamur<br />
İ M H A Güreşte bir L A K A<br />
olun<br />
M A K Hükümdar,<br />
▼<br />
▼<br />
Eski<br />
hakan<br />
K A A N<br />
papağan dilde<br />
Masal kuşu<br />
Ahali A N K A Mağara<br />
Küçük<br />
çayır bitkisi<br />
İ N<br />
Hazreti Muhammedʼin<br />
yaşamını<br />
anlatan N<br />
Seryum<br />
simgesi<br />
C Verme,<br />
▼<br />
ödeme<br />
Yabancı<br />
Radyum İ T A<br />
Parlak Şans<br />
▼<br />
bir<br />
B A H T Fransaʼda<br />
▼<br />
kent<br />
▼<br />
kitap<br />
simgesi<br />
element<br />
Hindistan L Y O N Hırvatistanʼda<br />
prensi<br />
liman kenti<br />
▼<br />
▼ Ölü külü<br />
▼<br />
saklanan<br />
vazo<br />
S İ Y E R<br />
İlaç püskürtme<br />
aracı<br />
boncuğu<br />
U R N A İsviçreʼde<br />
▼<br />
▼<br />
nehir<br />
<strong>Sayı</strong> A A R E çalgısı Azeri<br />
T A R<br />
▼<br />
Geçici<br />
Müzikli<br />
yenilik<br />
tiyatro<br />
eseri<br />
A Pamukçuk<br />
Koordinat A F T Avrupaʼda<br />
▼<br />
bir ülke<br />
Notada<br />
Parlatılmış İ T A L Y A duraklama A<br />
sığır derisi<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
Atın eşkin<br />
M O D A yürüyüşü L İ N K Berkelyum<br />
simgesi<br />
Eğitici kısa B K endüstri Sanayi,<br />
C E S<br />
hikaye<br />
Süs için<br />
Kısaca<br />
▼<br />
Bir şeyin<br />
yapılan<br />
Avrupa Futbol<br />
Birliği<br />
giysi kıvrımı<br />
aksi, karşıtı P<br />
Kuranʼda<br />
P L İ<br />
Açık su<br />
U E F A Ukrayna ▼<br />
plakası<br />
U A<br />
İtici güç<br />
A<br />
Dinsiz<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
13. sure<br />
▼<br />
T E R S<br />
Merhametli<br />
Resimdeki<br />
Başkası adına<br />
satıcılık<br />
yapan<br />
Fermiyum<br />
simgesi<br />
▼<br />
oluğu<br />
▼<br />
▼<br />
T A B L A K A R simgesi Azot<br />
İ<br />
Yabancı<br />
R U Yakıt<br />
cetveli T E<br />
R A İ F Rutenyum<br />
olarak kullanılan<br />
bir<br />
gaz<br />
B Ü T A N simgesi Kükürt<br />
S Mühendis<br />
simgesi<br />
M A D S M İ K K E L S E N Çirkin,<br />
kaba S A K İ L<br />
▼<br />
▼<br />
EYLÜL AYI BULMACA ÇÖZÜMLERI<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18<br />
1 <br />
2 <br />
3 <br />
4 <br />
5 <br />
6 <br />
7 <br />
8 <br />
9 <br />
10 <br />
11 <br />
12 <br />
SOLDAN SAĞA<br />
YUKARIDAN AŞAĞIYA<br />
1. Boğa güreşçisi - Saydam - Üç ya da daha çok 1. Resimdeki Türk asıllı Odense Danimarka doğumlu<br />
sesin bir arada tınlaması. 2. Azotlu besinlerin vücutta moda tasarımcısı, sunucu, oyuncu, yazar ve<br />
yanmasıyla oluşan, erimiş bir durumda idrarla dışarı manken. 2. İki büyüklük arasındaki bağıntı - Notada<br />
atılan azotlu madde - Dağ kırlangıcı, keçisağan - Osmanlı<br />
Imparatorluğuʼnda toplum güvenliğini sağlatinin<br />
simgesi - Ayrılış - Utanma duygusu. 4. Kurʼân-ı<br />
duraklama zamanı - Namlı, ünlü. 3. Renyum elemenmakla<br />
görevli askeri polis kuruluşu. 3. Lantanın kerîmin yüz on dördüncü ve son sûresi - Japonyaʼda<br />
simgesi - Nijeryaʼnın para birimi - Barındırma - Tahta bir kent. 5. İçinde nükleer enerji üreten madde bulunan<br />
cihaz - İnleme, inilti. 6. Asyaʼda bir ırmak - Ermiş<br />
cilası. 4. Nafaka verip bir kimsenin geçimini sağlama<br />
- Samsun ilçesi - Çalışan, gayret eden. 5. Halı, kilim - Avrupaʼda bir nehir. 7. Dağ servisi - Hendek, tuzak.<br />
dokunan tezgah - Güreşte bir oyun. 6. Kötülük - Bir 8. Bayındır, mamur - Kaz dağının mitolojideki adı. 9.<br />
şeyin en kuvvetli veya kıvamlı bölümü, hülasa - Eski Silisyum simgesi - Madagaskarʼın plaka işareti. 10.<br />
dilde papağan - Tantalʼın simgesi. 7. Bağırsak solucanı<br />
- İyilik ederek gönül alma. 8. Beyaz - Zirkon-<br />
zamiri - Su yosunu. 12. Gurur - En kalın erkek sesi.<br />
Dağ keçisi - Eski Japon uzunluk ölçüsü. 11. Işaret<br />
yumʼun simgesi - Brezilyaʼnın plaka işareti - Iranʼın 13. Lezzet - Su samuru - Yemin. 14. İspanyaʼnın eski<br />
plaka işareti. 9. Mikrop - Mermer. 10. Sodyum simgesi<br />
- Altı düz, üçgen biçiminde yelkenli iki kişilik gir - Benzenden türeyen ve boya sanayinde kullanı-<br />
para birimi - Kulak iltihabı. 15. Bir binek hayvanı, bey-<br />
tekne - Gözlem - İlgi eki. 11. Sularını bir denize veya lan zehirli bir madde - Kısaca numara. 16. Bir ilimiz -<br />
göle gönderen bölge, aklan - Bir tür el matkabı - Örülerek dokunan bir cins yün kumaş. 17. İnce dantel<br />
- Anadoluʼda kurulmuş eski bir uygarlık - Yeni Ze-<br />
Irakʼta Musul yakınında eski Asur başkenti. 12. Tarikatı<br />
kuran kişiye verilen ad - Son, işin sonu - Bir yerleşim<br />
bölgesinin, aynı şehirden gelen insanların döndürme, geri çevirme - Gümüşbalığının küçüğü -<br />
landaʼda yaşayan bir kuş. 18. Eski dilde geri<br />
yerleştiği bölümü - Eğirmen, kirmen.<br />
Tuzak.<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
BUNLARI<br />
SUDOKU<br />
Sol dan sa ğa her sa tı rı, yu ka rı dan aşa ğı ya her sü tu nu ve her<br />
3x3'lük ku tu yu, 1'den 9'a ka dar ra kam la rı bi rer kez kul la na rak<br />
dol du ru nuz<br />
BİLİYOR MUSUNUZ<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
Dağıʼnın ▼<br />
Meleke<br />
▼<br />
simgesi<br />
K M Kaz<br />
▼ Eski dilde su ▼<br />
eski adı<br />
İ<br />
Dünyaʼnın uydusu A<br />
Karadenizʼ<br />
▼<br />
de liman<br />
A ▼<br />
Baryum<br />
simgesi<br />
▼<br />
şarkıcı<br />
▼<br />
Kuru soğuk<br />
Resimdeki A<br />
tovyum<br />
Kurça-<br />
Sarp geçit<br />
dileme<br />
Beyaz A Özür<br />
Dünyaʼnın<br />
Uluslararası<br />
▼<br />
uydusu<br />
İ İran<br />
▼ A Edirne<br />
ilçesi<br />
Boks Birliği<br />
plakası<br />
▼<br />
▼ ▼ ▼<br />
A Y N U R A Y D I N Erzurumʼda<br />
ünlü bir<br />
Y A K U T İ Y E<br />
▼<br />
Gerekenden<br />
eksik<br />
▼<br />
Bir suçu<br />
bağışlama<br />
A<br />
Arap Emirlikleri<br />
plakası<br />
Köpek<br />
E A<br />
Birinin inanmasını<br />
sağlama<br />
Olumsuz,<br />
menfi<br />
Eski dilde su<br />
Duyarga Erzincan<br />
ilçesi<br />
K A B İ R A B Mezar<br />
▼<br />
▼<br />
Çok beyaz<br />
Damızlık<br />
erkek koyun<br />
A P A K Uzun Temel<br />
konçlu<br />
▼<br />
▼<br />
ayakkabı<br />
A Z İ T B A Z Demir<br />
artı işareti<br />
simgesi<br />
F E<br />
Matematikte<br />
▼<br />
İ K N A hemşiresi Doğum<br />
yemeği<br />
Akşam A Z İ Z<br />
E B E Ermiş<br />
Ordu ilçesi<br />
▼<br />
▼<br />
A F A<br />
Küçük çayır<br />
bitkisi<br />
Halk dilinde<br />
Giysi kenarındaki<br />
süslü şerit<br />
▼<br />
O T Uluslararası Meteoroloji<br />
Birliği<br />
Anadoluʼda<br />
W M O Doğu<br />
duvar ırmak<br />
Pamukçuk<br />
A R A S Eskişehir<br />
ilçesi<br />
üslubu<br />
▼<br />
Boyun<br />
örtüsü A Endonezya<br />
plakası<br />
kılığında<br />
R Kadın<br />
▼<br />
oynayan K Ö Ç E K Samaryum<br />
Tutturgaç<br />
Kireç taşı erkek simgesi<br />
A T A Ş İ T İ<br />
İtici güç<br />
▼<br />
Stronsiyum<br />
Eski dilde<br />
▼<br />
A T K I<br />
simgesi<br />
öğüt<br />
Atla çekilen<br />
S R<br />
Şaman<br />
Çok N U S H<br />
ulaşım aracı<br />
F A Y T O N<br />
bağışlayan<br />
Dinsiz<br />
Bir nota<br />
Akdenizʼda<br />
S İ Ukraynaʼnın ▼<br />
▼<br />
başkenti<br />
ada ülkesi<br />
Argoda elverişsiz<br />
durum<br />
K İ E V Fermiyum<br />
▼<br />
simgesi<br />
F M Beygir<br />
İki tarla<br />
Bir bağlaç<br />
Çin kirazı A T<br />
arasında<br />
sınır<br />
Ö<br />
▼<br />
▼<br />
Evcil bir<br />
Litvanya ▼<br />
200<br />
M A L T A<br />
hayvan<br />
plakası<br />
K E D İ<br />
Sicim<br />
Radon L T Fransaʼda kent A N<br />
simgesi<br />
▼<br />
Notada İşiten, işitme<br />
Helyum<br />
duraklama Kayak S E M İ<br />
simgesi<br />
H E Kamboçya ▼<br />
12x ▼<br />
1-<br />
para birimi<br />
Zehirsiz iri<br />
Dingil<br />
Bir peygamber<br />
R İ E L bir yılan Ü<br />
▼<br />
Eğik kesilmiş<br />
kenar<br />
İngiliz uzun-<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
E S R Yabancı Avrupa P A H<br />
luk ölçüsü<br />
İ N Ç plakası Somali<br />
2<br />
Y B Lihtenştayn plakası<br />
Bir nota<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
2 TEMMUZ 2010 CUMA<br />
▼<br />
▼<br />
Birliği<br />
kısaltması<br />
▼<br />
▼ ▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
aktör kısaltması<br />
Küçük para<br />
torbası<br />
Resimdeki K E S E Bir ilimiz K A R S İstanbul<br />
Sanayi<br />
Odası<br />
ilçesi O F<br />
İ<br />
12+<br />
S O duygusu Utanma<br />
A Trabzon 6+<br />
P İ L O U A S B E A K Fahri O N<br />
6U R S A L<br />
201<br />
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18<br />
KenKen<br />
1 <br />
3-<br />
2-<br />
3<br />
2 <br />
12x<br />
4 1 3 2<br />
1-<br />
3 <br />
2<br />
6+<br />
2<br />
4 1 4 2 3<br />
5 <br />
3<br />
12x<br />
6+<br />
6 <br />
12+<br />
2 3 4 1<br />
7 <br />
2<br />
6<br />
8 3 2 1 4<br />
9 <br />
10 <br />
11 <br />
2 3 1 4<br />
3-<br />
2-<br />
3<br />
12 <br />
2<br />
6+<br />
SOLDAN SAĞA: 1. Genellikle ölçü aygıtlarında gösterge çizelgesi - Mercek - Dalgalı, kıvrımlı. 2. Gaziantep ilçesi<br />
- Dünyalar, alemler - Asker, nefer. 3. Yapılan iş, edim, fiil - Mekke-i Mükerreme yolu üzerinde hacıların ihrama<br />
girdikleri yer - Nijeryaʼnın para birimi. 4. Asyaʼda bir ırmak - Şırnak iline bağlı bir ilçe - Birleşmiş Milletler<br />
Gıda ve Tarım Örgütünün kısaltması - Yeni Zelanda plakası. 5. Yiyecek, içecek, özellikle ekmek - Beyaz - Motorlu<br />
hava taşıtı. 6. Kazakistanʼın plaka işareti - Uzay - Eski dilde gece - Sodyum simgesi. 7. Köpek - Genişlik -<br />
Eski dilde çok konuşan, geveze. 8. Ailesine bakan - Kripton elementinin simgesi - Pamuk ya da keten ipliğinden<br />
yapılan dokuma - İstanbul Sanayi Odası kısaltması. 9. Gece ve gündüzün eşitliği - Yazı veya müzik dersi.<br />
10. Gemilerde mizana direğinin gerisindeki yelken - Van ilçesi - Üzerine yazı yazılan tabaklanmış ceylan derisi<br />
- Jüpiterʼin uydusu. 11. Kuzu sesi - Gürcistanʼın para birimi - Kızıldeniz ile Umman denizi arasındaki körfezin<br />
adı - Güney Afrika Cumhuriyetiʼnin para birimi. 12. Yüzey ölçü birimi - Avrupaʼda bir nehir - Etli lahana yemeği.<br />
YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1. Resimdeki Fenerbahçeʼnin Danimarkalı stoperi. 2. Kırgızistanʼın plaka işareti -<br />
İnce sivri uçlu bir çuvaldız türü - Yerine koyma, yerine kullanma. 3. Eski dilde, işaretler, deliller - Felsefede araz.<br />
4. Dar, çok ince metal parça - Elektronik para transferi - Neodim elementinin simgesi. 5. Ağır, yavaş - Keseli<br />
ayı. 6. Asyaʼda bir ırmak - Enjeksiyon - Utanma duygusu. 7. Dünyaʼnın uydusu - Karşılıklı lanet okuma - İngiliz<br />
soyluluk unvanı. 8. Tanıtım gösterisi - Alt, aşağı. 9. Sicim. 10. Su veren, su dağıtan - Lanetlenmiş, istenmeyen.<br />
11. Bir göz rengi - Paladyumun simgesi. 12. Çocuklar - Beyaz Rusyaʼnın plaka işareti - İlave. 13. Kemik ucu -<br />
Öküz yemliği - Ribonükleik asit kısaltması. 14. Büyük Okyanus açıklarında akıntı - Desenli başörtüsü. 15. Deoksiribo<br />
nükleik asit kısaltması - Muğla ilçesi - Krem rengine yakın beyaz. 16. Bir İngiliz uzunluk ölçüsü birimi -<br />
Sarımsak tanesi - Bir kürk hayvanı, kakım. 17. Titrek, titreyen - Çöl bölgelerinde yaşayan bir sürüngen türü. 18.<br />
Eski dilde otlar - Kürekle yürütülen dar, uzun,hafif tekne - Yeniçeri kışlası.<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
?<br />
3 Meme kanseri erken teşhis edildiğinde ölümcül olma ihtimali en düşük<br />
olan kanserdir.<br />
3 Doğru teşhis ve tedavi uygulandığında hızla ve uygun vakalarda<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
12x<br />
▼<br />
2 TEMMUZ 2010 CUMA<br />
kemoterapi verilmeden tedavi edilebilen bir hastalıktır.<br />
3 Meme kanseri erken teşhis edildiğinde ve doğru teknolojiler kullanıldığında<br />
ameliyat süresi 25 dakikadır.<br />
3 Ameliyat sırasında ışın tedavisi her ne kadar topluma yeni ve üstün bir<br />
gelişme olarak sunulsa da, her hasta için uygun olmayan bir yöntemdir.<br />
Halen pek çok ülkede sadece deneysel olarak kullanımına izin verilmektedir.<br />
Elimizde sadece 5 yıllık sonuçları olduğundan, karar verirken hastanın da<br />
doktorun da dikkatli olması gereken bir tedavi aracıdır.<br />
3 Meme Onkoplastik cerrahisinde ışın alacak olgular dikkatle seçilmeli ve<br />
hastanın ışın alması kesinse onkoplastik cerrahi ertelenmelidir.<br />
EKIM AYI BULMACA ÇÖZÜMLERI<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
4 1 2 3<br />
1 4 3 2<br />
2<br />
3 2 4 1<br />
Ken Ken Bulmaca ma te ma ti ği ni zi ge liş ti ren, son de re ce<br />
eğ len ce li ve alış kan lık ka zan dı ra cak ka dar da et ki li bir<br />
bul ma ca.<br />
Ku ral la rı ga yet ba sit. Ken Ke nʼ de 4 çar pı 4 şek lin de<br />
ka re ler kul la nı lır. Su do ku bul ma ca da ol du ğu gi bi yu ka rıdan<br />
aşa ğı ya ve sol dan sa ğa her ra ka mı bir kez kul la na bi -<br />
lir si niz. Amaç ku ral la ra uy gun ola rak ku tu la rı 1ʼden 4ʼe<br />
ka dar dol dur mak tır. Ko yu renk le be lir til miş olan ku tu lar ka -<br />
fes an la mın da dır. Her ka fe sin üst sol ke na rın da bir ra kam<br />
bu lun mak ta dır. Ko yu çiz gi ler le çev ri len ka fes tek bir ka re<br />
ise sol üstte ki ra ka mın ye ri o ka re dir. Ba zen de ek si, ar tı,<br />
böl me ve çarp ma işa ret le ri ni gö re cek si niz. Bu nun an la mı<br />
da o ka fes içe ri sin de ki ra kam la rın ma te ma tik sel iş lem<br />
so nu cu dur. (Ör ne ğin 7+ ʻ3+4ʼ gi bi)<br />
3<br />
N<br />
▼<br />
▼
Kuru soğuk<br />
Resimdeki<br />
şarkıcı<br />
▼<br />
Gerekenden<br />
eksik<br />
▼<br />
Bir suçu<br />
bağışlama<br />
▼<br />
Boyun<br />
örtüsü<br />
▼<br />
Bir nota<br />
Akdenizʼda<br />
ada ülkesi<br />
▼<br />
Notada<br />
duraklama<br />
▼<br />
Küçük para<br />
torbası<br />
Resimdeki<br />
aktör<br />
▼<br />
▼<br />
Ordu ilçesi<br />
İşiten, işitme<br />
Kayak<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
Kurçatovyum<br />
simgesi<br />
Endonezya<br />
plakası<br />
Kireç taşı<br />
▼<br />
Yabancı<br />
▼<br />
▼<br />
Ukraynaʼnın<br />
başkenti<br />
Argoda elverişsiz<br />
durum<br />
▼<br />
Eski dilde su<br />
▼<br />
Kadın<br />
kılığında<br />
oynayan<br />
erkek<br />
Stronsiyum<br />
simgesi<br />
Şaman<br />
▼<br />
▼<br />
Eğik kesilmiş<br />
kenar<br />
Avrupa<br />
Birliği<br />
kısaltması<br />
▼<br />
Arap Emirlikleri<br />
plakası<br />
Köpek<br />
Birinin inanmasını<br />
sağlama<br />
Olumsuz,<br />
menfi<br />
▼ ▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
Evcil bir<br />
hayvan<br />
Sicim<br />
▼<br />
Bir ilimiz<br />
▼<br />
▼<br />
Kaz<br />
Dağıʼnın<br />
eski adı<br />
Meleke<br />
▼<br />
Küçük çayır<br />
bitkisi<br />
Halk dilinde<br />
duvar<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
Helyum<br />
simgesi<br />
Dingil<br />
▼<br />
▼<br />
Çok beyaz<br />
Damızlık<br />
erkek koyun<br />
▼<br />
▼<br />
Eski dilde<br />
öğüt<br />
Çok<br />
bağışlayan<br />
▼<br />
▼<br />
Karadenizʼ<br />
de liman<br />
kenti<br />
Eski dilde su<br />
Duyarga<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
Fermiyum<br />
simgesi<br />
Bir bağlaç<br />
▼<br />
İngiliz uzunluk<br />
ölçüsü<br />
Bir nota<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
Uluslararası<br />
Meteoroloji<br />
Birliği<br />
Arapça yazı<br />
üslubu<br />
▼<br />
▼<br />
Kamboçya<br />
para birimi<br />
Bir peygamber<br />
▼<br />
▼<br />
Dünyaʼnın<br />
uydusu<br />
Erzurumʼda<br />
ünlü bir<br />
medrese<br />
Baryum<br />
simgesi<br />
▼<br />
▼<br />
Doğum<br />
hemşiresi<br />
Tutturgaç<br />
Samaryum<br />
simgesi<br />
▼<br />
▼<br />
Litvanya<br />
plakası<br />
Radon<br />
simgesi<br />
▼<br />
İstanbul<br />
Sanayi<br />
Odası<br />
kısaltması<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
Mezar<br />
Erzincan<br />
ilçesi<br />
▼<br />
Beygir<br />
Çin kirazı<br />
▼<br />
▼<br />
Sarp geçit<br />
Beyaz<br />
▼<br />
Temel<br />
Uzun konçlu<br />
ayakkabı<br />
▼<br />
Atla çekilen<br />
ulaşım aracı<br />
Dinsiz<br />
▼<br />
▼<br />
Somali<br />
plakası<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
Doğu<br />
Anadoluʼda<br />
ırmak<br />
Pamukçuk<br />
▼<br />
▼<br />
Fransaʼda<br />
kent<br />
▼<br />
Özür<br />
dileme<br />
Uluslararası<br />
▼<br />
Boks Birliği<br />
▼<br />
Ermiş<br />
Akşam<br />
yemeği<br />
Utanma<br />
duygusu<br />
İtici güç<br />
Dünyaʼnın<br />
uydusu<br />
İran<br />
plakası<br />
Demir<br />
simgesi<br />
Matematikte<br />
artı işareti<br />
Trabzon<br />
ilçesi<br />
Giysi kenarındaki<br />
süslü şerit<br />
İki tarla<br />
arasında<br />
sınır<br />
Zehirsiz iri<br />
bir yılan<br />
▼<br />
Edirne<br />
ilçesi<br />
▼ ▼ ▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
▼<br />
Eskişehir<br />
ilçesi<br />
▼<br />
Lihtenştayn<br />
plakası<br />
▼<br />
▼<br />
Fahri<br />
▼<br />
1<br />
2<br />
3<br />
4<br />
5<br />
6<br />
7<br />
8<br />
9<br />
10<br />
11<br />
12<br />
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18<br />
SOLDAN SAĞA: 1. Genellikle ölçü aygıtlarında gösterge çizelgesi - Mercek - Dalgalı, kıvrımlı. 2. Gaziantep ilçesi<br />
- Dünyalar, alemler - Asker, nefer. 3. Yapılan iş, edim, fiil - Mekke-i Mükerreme yolu üzerinde hacıların ihrama<br />
girdikleri yer - Nijeryaʼnın para birimi. 4. Asyaʼda bir ırmak - Şırnak iline bağlı bir ilçe - Birleşmiş Milletler<br />
Gıda ve Tarım Örgütünün kısaltması - Yeni Zelanda plakası. 5. Yiyecek, içecek, özellikle ekmek - Beyaz - Motorlu<br />
hava taşıtı. 6. Kazakistanʼın plaka işareti - Uzay - Eski dilde gece - Sodyum simgesi. 7. Köpek - Genişlik -<br />
Eski dilde çok konuşan, geveze. 8. Ailesine bakan - Kripton elementinin simgesi - Pamuk ya da keten ipliğinden<br />
yapılan dokuma - İstanbul Sanayi Odası kısaltması. 9. Gece ve gündüzün eşitliği - Yazı veya müzik dersi.<br />
10. Gemilerde mizana direğinin gerisindeki yelken - Van ilçesi - Üzerine yazı yazılan tabaklanmış ceylan derisi<br />
- Jüpiterʼin uydusu. 11. Kuzu sesi - Gürcistanʼın para birimi - Kızıldeniz ile Umman denizi arasındaki körfezin<br />
adı - Güney Afrika Cumhuriyetiʼnin para birimi. 12. Yüzey ölçü birimi - Avrupaʼda bir nehir - Etli lahana yemeği.<br />
YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1. Resimdeki Fenerbahçeʼnin Danimarkalı stoperi. 2. Kırgızistanʼın plaka işareti -<br />
İnce sivri uçlu bir çuvaldız türü - Yerine koyma, yerine kullanma. 3. Eski dilde, işaretler, deliller - Felsefede araz.<br />
4. Dar, çok ince metal parça - Elektronik para transferi - Neodim elementinin simgesi. 5. Ağır, yavaş - Keseli<br />
ayı. 6. Asyaʼda bir ırmak - Enjeksiyon - Utanma duygusu. 7. Dünyaʼnın uydusu - Karşılıklı lanet okuma - İngiliz<br />
soyluluk unvanı. 8. Tanıtım gösterisi - Alt, aşağı. 9. Sicim. 10. Su veren, su dağıtan - Lanetlenmiş, istenmeyen.<br />
11. Bir göz rengi - Paladyumun simgesi. 12. Çocuklar - Beyaz Rusyaʼnın plaka işareti - İlave. 13. Kemik ucu -<br />
Öküz yemliği - Ribonükleik asit kısaltması. 14. Büyük Okyanus açıklarında akıntı - Desenli başörtüsü. 15. Deoksiribo<br />
nükleik asit kısaltması - Muğla ilçesi - Krem rengine yakın beyaz. 16. Bir İngiliz uzunluk ölçüsü birimi -<br />
Sarımsak tanesi - Bir kürk hayvanı, kakım. 17. Titrek, titreyen - Çöl bölgelerinde yaşayan bir sürüngen türü. 18.<br />
Eski dilde otlar - Kürekle yürütülen dar, uzun,hafif tekne - Yeniçeri kışlası.<br />
KenKen<br />
12x<br />
1-<br />
2<br />
12+<br />
6+<br />
6<br />
12x<br />
12x<br />
12+<br />
4 1 3 2<br />
2<br />
1 4 2 3<br />
6+<br />
2 3 4 1<br />
6<br />
200<br />
2-<br />
3<br />
3-<br />
2<br />
2<br />
201<br />
3 2 1 4<br />
Ken Ken Bulmaca ma te ma ti ği ni zi ge liş ti ren, son de re ce<br />
eğ 2-len ce li ve alış 3kan lık ka zan dı 3-ra cak ka dar da et ki li bir<br />
3<br />
1-<br />
6+<br />
bul ma ca.<br />
2 3 1 4<br />
Ku ral la rı ga yet ba sit. Ken Ke nʼ de 4 çar pı 4 şek lin de<br />
ka re ler kul la nı lır. Su do ku bul ma ca da ol du ğu gi bi yu ka rı-<br />
2<br />
6+<br />
dan aşa ğı ya ve sol dan sa ğa her ra ka mı bir kez kul la na bi -<br />
4 1 2 3<br />
lir si niz. Amaç ku ral la ra uy gun ola rak ku tu la rı 1ʼden 4ʼe<br />
ka dar dol dur mak tır. Ko yu renk le be lir til miş olan ku tu lar ka -<br />
fes an la mın da dır. Her ka fe sin üst sol ke na rın da bir ra kam<br />
bu<br />
12x<br />
lun mak ta dır. Ko yu çiz gi ler le çev<br />
3<br />
ri len ka fes tek bir ka re<br />
1 4 3 2<br />
ise sol üstte ki ra ka mın ye ri o ka re dir. Ba zen de ek si, ar tı,<br />
böl me ve çarp ma işa ret le ri ni gö re cek si niz. Bu nun an la mı<br />
da o ka fes içe ri sin de ki ra kam la rın ma te ma tik sel iş lem<br />
2<br />
so nu cu dur. (Ör ne ğin 7+ ʻ3+4ʼ gi bi)<br />
3 2 4 1<br />
Hazırlayan: Burhan TURAL
SAYI / UDGAVE: 2<br />
KUZEY GEZİ / REJSER 19<br />
Sinop<br />
DÜNYAYA<br />
efsanelerin<br />
hükmettiği<br />
zamanlarda<br />
Zeus<br />
gönlünü kaptırır ırmak<br />
tanrısının kızı Sinope’ye.<br />
Bu güzel kızın kalbini kazanmak<br />
için her dileğini<br />
yerine getirmeyi vadeder.<br />
Ne var ki genç kız sonsuza<br />
kadar el değmemiş kalmayı<br />
diler. Zeus sözüne sadık<br />
kalarak genç kızı Karadeniz<br />
kıyılarında serbest<br />
bırakır. İşte günümüz<br />
Sinop’u da adını bastığı<br />
yere bereket getiren bu<br />
efsanevi kişilikten alır.<br />
Güneşin ufukta gülümsediği,<br />
yelkenlilerin rüzgara<br />
şarkı söylediği, mutluluğu<br />
tescilli insanların yaşadığı<br />
bu harikulade şehir olsa<br />
olsa bir efsanenin parçası<br />
olabilir zaten…<br />
Şiirlerin, şarkıların,<br />
romanların ilham kaynağı<br />
bir şehir. Sinop’un güzelliklerine<br />
erişmek üzere<br />
yola düşmüşseniz ilk durağınız<br />
şehir merkezindeki<br />
Sinop Kalesi olmalı. Sinop<br />
Kalesi şehrin tarihinin<br />
bütün izlerini taşıyan bir<br />
yapı. Binlerce yılda her<br />
Uzun çarsı-baharatçılar çarşısı<br />
mutluluk kenti<br />
Aslı<br />
BORA<br />
Türkiye’yi<br />
geziyor<br />
uygarlık bu kaleye kendinden<br />
bir parça eklemiş.<br />
Ayrıca onlarca merdiveni<br />
çıkmayı başaran gezginlere<br />
harika bir liman ve<br />
şehir manzarası sunan bir<br />
yer olduğunu da belirtmekte<br />
yarar var. Kalenin<br />
burçlarında şehri izledikten<br />
sonra yine kalenin bir<br />
parçası üzerine kurulan<br />
Tarihi Sinop Cezaevi’ne<br />
geçebilirsiniz. Günümüzde<br />
müze olan cezaevi,<br />
bir dönem Sabahattin<br />
Ali’den Ruhi Su’ya, Burhan<br />
Felek’ten Refik Halid<br />
Karay’a kadar birçok şair,<br />
yazar ve düşün insanının<br />
özgürlüğüne set çeken yer<br />
olarak tanınıyor. Sinop<br />
Tarihi Cezaevi, Sinop seyahatinin<br />
en duygulu ve en<br />
vazgeçilmez durağı olarak<br />
öne çıkıyor. Burada buruk<br />
anıların sonsuz resmigeçit<br />
yaptığı, sürgün, esaret<br />
ve darağacıyla örülü bir<br />
müze deneyimine hazırlıklı<br />
olmalısınız.<br />
Hamsilos, Karadeniz’in rüya gibi bir köşesi<br />
Sinop’ta şehir merkezinde birçok<br />
noktaya yürüyerek ulaşmak mümkün.<br />
2. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar<br />
aktif biçimde kullanılan ve zamanımızda<br />
kazı çalışmaları devam eden<br />
Balatlar Kilisesi, Selçuklu mimarlığının<br />
özgün ve karakteristik çizgilerini<br />
yansıtan Pervane Medresesi ve<br />
Alaaddin Camii, modern sergileme<br />
anlayışı ve koleksiyonuyla göz<br />
dolduran Arkeoloji Müzesi, şehrin<br />
gündelik yaşamının tarihini aktaran<br />
Etnografya Müzesi şehir merkezinde<br />
kısa yürüyüşlerle ulaşılabilecek<br />
mekanlar arasında. Üstelik bu yürüyüşler<br />
sırasında yıllara yenilmemiş,<br />
yerel mimarinin bütün zarafetiyle<br />
yansıtıldığı, tarihi Sinop evleriyle de<br />
karşılaşabilirsiniz.<br />
Sinop’a kadar gelmişken en ünlü<br />
Sinoplu’ya da uğramadan olmaz<br />
elbette. Kinik felsefenin kurucusu,<br />
Büyük İskender’e bile kafa tutmuş,<br />
gündüz vakti elinde fener ile Atina<br />
sokaklarında “adam” arayan Diyojen,<br />
Sinop’ta doğmuş bir filozof.<br />
Günümüzde kendisi adına dikilen<br />
heykel Sinop’un en önemli simgelerinden<br />
biri. Şehre yolu düşen<br />
herkesin Diyojen’li bir fotoğrafı<br />
olması adeta bir gelenek.<br />
Karadeniz’in bütün hoyratlığının<br />
mağrur bir dinginliğe dönüştüğü bu<br />
limanda doğanın çarpıcı güzelliğine<br />
kapılmamak olanaksız. Bu durumda<br />
öncelikle Türkiye’nin en kuzey ucu<br />
olan İnceburun’a uzanmak gerek.<br />
İnceburun Feneri’nin bu eşsiz yeryüzü<br />
parçasıyla yarattığı uyuma hayran<br />
olacaksınız. Sinop’ta objektifinize<br />
takılacak en özel noktalardan biri<br />
de Akliman-Hamsilos bölgesi. Şehir<br />
merkezine 10 km kadar uzaklıkta<br />
bulunan Akliman, Hamsilos Tabiat<br />
Parkı’nı da kapsayan bir alan. Burada<br />
yalnızca kıyıda oturup atmosferin<br />
tadını çıkarabilir, denize girebilir,<br />
tekne ya da jeep safari turuna<br />
katılabilir, deniz bisikleti kiralayıp<br />
eğlenebilirsiniz. Hamsilos, Karadeniz’in<br />
rüya gibi bir köşesi. Özellikle<br />
tabiatın illüzyonuyla bir göl gibi<br />
görünen Hamsilos Koyu, güzelliği<br />
kelimelere sığamayacak kadar özel<br />
bir yer. Hamsilos Koyu o kadar sıradışı<br />
bir görüntüye sahip ki buraya<br />
yıllarca “Türkiye’nin tek fiyordu”<br />
gibi bir yakıştırma bile yapılmış.<br />
Sinop denizle bütünleşmiş bir<br />
şehir. Dolayısıyla hiç ummadığınız<br />
noktalarda karşınıza güneşin kavurduğu,<br />
ışıltılı kumsallar çıkabilir.<br />
Karakum Plajı şehrin sahillerinin<br />
Batıayaz<br />
Samandağ<br />
yolu<br />
Antakya Ortodoks Kilisesi<br />
Habibi<br />
Neccar<br />
camisi<br />
Serpantin<br />
taşı biblo<br />
en ilginç olanı. Volkanik hadiseler<br />
nedeniyle adı gibi simsiyah kumlara<br />
sahip Karakum bildik plajlardan<br />
daha sıcak oluyor ve bu sebepten<br />
kumları şifalı kabul ediliyor.<br />
Yemyeşil doğanın sürprizler sunduğu<br />
Sinop’ta keyifli anlar yaşamayı<br />
garanti eden yerlerden biri Erfelek<br />
Takım Şelaleleri. Burada irili ufaklı<br />
28 şelale, yeşillerden turkuazlara<br />
uzanan bir paletle renklenmiş.<br />
Erfelek Şelaleleri tırmanma ve<br />
yürüyüş parkuru olarak da harika<br />
bir seyahat alternatifi olarak<br />
öne çıkıyor. Son olarak küçük bir<br />
hatırlatma: Otel rezervasyonunuzu<br />
mutlaka erkenden yaptırmalısınız.<br />
Yüksek sezonda ve resmi tatillerde<br />
Sinop yerli-yabancı birçok gezginin<br />
akınına uğruyor. Bu da istediğiniz<br />
otelde yer bulma konusunda ciddi<br />
sıkıntı yaratabiliyor.
20 SPOR / SPORT<br />
KUZEY <strong>Ekim</strong> / OKTOBER <strong>2015</strong><br />
DANİMARKA SORUYOR, ÜNLÜ SPOR YAZARI SERDAR ALİ ÇELİKLER CEVAPLIYOR<br />
Lazar, Bruma’dan<br />
daha çok ‘olmuş’ biri<br />
GURBETÇİ<br />
FUTBOLCU<br />
YOKTUR. İYİ<br />
KÖTÜ FUTBOLCU<br />
VARDIR<br />
Herkes F.Bahçeli Lazar Markoviç’in Beşiktaş maçında attığı 75 metrelik deparı konuşuyor.<br />
Biz de sorduk: ‘Lazar fırtınası bu yıla damgasını vurur mu? Yoksa Bruma gibi söner mi?’<br />
n G.Saray'da bir başıboşluk<br />
mu başladı? Örneğin Burak'ın<br />
“F.Bahçe maçına yetişmek için<br />
özel çaba harcamayacağım” yönündeki<br />
açıklaması profesyonel<br />
bir bakış açısı mı yoksa<br />
“Ben mi kurtaracağım<br />
G.Saray'ı” hareketi mi?<br />
İkisi de değil. Sakatlıktan<br />
erken dönmek bir<br />
daha sakatlanmaya yol<br />
açıyor. Bu hataya bir<br />
daha düşmeyeceğim<br />
demek o açıklama.<br />
Fener maçına<br />
yetişir<br />
bence.<br />
İrfan KURTULMUŞ/KOPENHAG<br />
n Geçen sayıdaki iddianızla<br />
başlayalım... Danimarkalı Simon<br />
Kjaer'e Çin malı demişsiniz. Sonra<br />
TV'de “Kesinlikle büyük takım<br />
oyuncusu değilmiş” dediniz. Uyum<br />
sağladığında daha iyi performans<br />
göstereceğine inanıyor musunuz?<br />
Kjaer yıllardır tanıdığımız<br />
bir oyuncu. Agger-Kjaer<br />
ikilisi Danimarka’nın marka<br />
tandemi olmuştu. İyi bir<br />
oyuncu olduğu gerçek. Ama<br />
iddialarımı açıklamakta<br />
fayda var. 'Çin malı' derken<br />
şunu demek istedim:<br />
'Sanki bizim tanıdığımız<br />
Kjaer değil bu gelen.<br />
Çin’de yeni bir kopyasını<br />
üretmişler de o gelmiş gibi..'<br />
diyerek performansına<br />
inanamadığımızı<br />
belirtmiştim. Ve evet, büyük<br />
takım oyuncusu değil gibi<br />
görünüyor. İsmail Kartal ya<br />
da Aykut Kocaman gibi oyun<br />
merkezini daha geride kuran<br />
hocalar zamanında takıma<br />
katılsa çok başarılı olurdu. Açık<br />
alanda çok hata yapıyor, daha<br />
da kötüsü takım savunmadayken<br />
de çok hata yapıyor. Performansı<br />
artar mı? Umarım..<br />
n F.Bahçe'den devam edelim...<br />
Beşiktaş maçında sakatlandığı<br />
ana kadar Türkiye medyasında bir<br />
'Lazar Markoviç' rüzgarı esti. Son<br />
75 m.'lik koşusunu da hatırlatırsak...<br />
Bruma'da da benzer rüzgar<br />
görmüştük. Lazar da Bruma gibi<br />
rüzgardan 'hafif meltem esintisi'<br />
olur mu?<br />
Bruma olmamış bir oyuncuydu.<br />
Olması bekleniyordu. Lazar,<br />
Partizan’dan Benfica’ya 10 milyon<br />
Euro’ya, oradan Liverpool’a 25<br />
milyon Euro’ya gitti. Bruma’dan<br />
çok daha ‘olmuş’ bir oyuncu.<br />
Fener de onun için bir şans. Ama<br />
Markoviç skorer bir isim değil.<br />
Gol ve asist sayısı yeterli değil.<br />
Burada bu özelliğini geliştirirse<br />
Liverpool’da da vazgeçilmez olur.<br />
n Bruma demişken...<br />
Bruma ve Alex Telles gibi<br />
genç isimler neden fazla<br />
barınamadan gönderiliyor?<br />
Gönderilmiyor.<br />
Satılıyorlar. Demek<br />
ki alıcıları var. Öyle<br />
değerlendirmek lazım.<br />
n Lorant-Ortega, Aykut<br />
Kocaman-Alex... Şimdi de Van<br />
Persie-Pereira... Gerilim sürer<br />
mi? Kim galip gelir?<br />
Çok net. Gerilim<br />
sürmez.. Sürmemeli. Biraz<br />
daha devam ederse Başkan<br />
el koyar, gerilim falan<br />
kalmaz.<br />
n Çok F.Bahçe konuştuk...<br />
G.Saray'a dönelim... Astana<br />
karşısında hiç tanımadığımız bir<br />
Cimbom vardı...<br />
Avrupa’da tel tel dökülüyoruz.<br />
Sadece G.Saray değil, tüm<br />
takımlarımız. Çünkü hâlâ<br />
‘havalarda’ geziyoruz.<br />
Takımlarının Atletico Madrid’i<br />
rahat yenebileceğini düşünen<br />
G.Saray medyası var misal.<br />
Atletico’yu kim rahat yenmiş ki<br />
sen yeneceksin? Tam tersine hiç<br />
saygı duymuyoruz. Avrupa’yı<br />
takip etmiyoruz. Atletico’ya<br />
da Astana’ya da Molde’ye de<br />
Celtic’e de saygı duymuyor,<br />
analiz etmiyor, “Biz şuyuz.. Biz<br />
buyuz..” deyip kendimizi gaza<br />
getirip acı gerçeklere çarpıyoruz.<br />
Dünyada artık her takım şu 2 şeyi<br />
yapıyor: 1- Top rakipteyken rakip<br />
oyuncuları hiç boş bırakmıyor.<br />
2- Topu aldıklarında bir plan<br />
doğrultusunda bir<br />
şeyler yapmaya<br />
çalışıyor...<br />
İyi yapan bizi<br />
rahat yeniyor.<br />
Astana-Celtic gibi<br />
daha zayıf kadrolar<br />
yapabildikleri kadar<br />
yapıyor ve yine puan<br />
alıyor. Artık gerçekleri<br />
kabul edelim. Açın<br />
Astana maçını,<br />
Sporting Lizbon-<br />
Beşiktaş maçını,<br />
Fener-Molde maçını<br />
bir daha izleyin. Hiç<br />
boş bırakılan bir<br />
tane oyuncumuz<br />
var mı? Topu aldıklarında bir<br />
tane planları var ve rahat rahat<br />
o planları uygulayabilmişler mi?<br />
Boş, kof böbürlenmeyi bırakmaz,<br />
kendimizi küçümsemeden ama<br />
rakibe saygı duyup oyunda tam<br />
konsantrasyon sağlamadan hiçbir<br />
Avrupa başarısı gelmez. Genel<br />
bir bakış oldu ama G.Saray’da da<br />
durum bu.<br />
F.Bahçeli<br />
Kjaer<br />
büyük<br />
takım<br />
oyuncusu<br />
değil gibi<br />
duruyor.
SAYI / UDGAVE: 2 KUZEY<br />
SPOR / SPORT 21<br />
burada, polisle işin olsa çözerler,<br />
askerlikle işin olsa çözerler, niye<br />
gitsin Avrupa’ya? Ama şimdi<br />
gidecekler. 14 yabancı kuralı ile<br />
deniz bitti. O paralar kalmayacak.<br />
Tıpış tıpış gidecekler.<br />
n Derbiler dışında statlar neden<br />
dolmuyor Türkiye’de?<br />
Bence birinci sebebi genel<br />
mutsuzluk hali. 2’nci sebebi kötü<br />
futbol. 3’üncü sebebi Passolig.<br />
4’üncü sebebi özellikle büyük<br />
şehirlerde artık haftasonu<br />
yapılacak çok fazla aktivite imkânı<br />
olması. Futbol dünyası gösteri<br />
sanatlarının; çocuk eğlence<br />
parklarının; aile ile gidilebilecek<br />
kaliteli alanlardaki eğlencelerin<br />
de kendi rakibi olduğunu<br />
anlayamadı.<br />
n Aya damgasını vuran<br />
olay, Kasımpaşa-Rize<br />
maçı sonrası hakemin<br />
TV ekranları önünde<br />
günah çıkarması ve sonra<br />
bırakmasıydı. Bu olay sportif<br />
olarak yeni bir başlangıç olur<br />
mu?<br />
Olmaz. Deniz Çoban’ı<br />
tebrik ederim. Erdemli bir<br />
davranış gösterdi. Benim<br />
tezim belli: Bugünkü<br />
hakemlerin tümünü,<br />
belki Cüneyt Çakır hariç,<br />
tümünü elimine etmek ve<br />
2 yıllığına yabancı hakem<br />
getirmek. 2 yıl boyunca<br />
da yepyeni hakemler yetiştirmek.<br />
Başka çare yok.<br />
n İlk ayki röportajımızda hakem<br />
transferlerinden bahsediyordunuz.<br />
Sonraki dönemde Habertürk TV’de<br />
de buna dikkat çektiniz... Sizce bu ne<br />
zaman başlar, başlamalı?<br />
En geç 5 yıla dünyada<br />
başlayacak.<br />
kriz için ne dersiniz? Taraftarın<br />
Ertuğrul Sağlam’ı ağlatması...<br />
Hocanın taraftara vefayı<br />
hatırlatması... Teksas’ın sert cevabı...<br />
Ne diyeyim? Taraftar gruplarına<br />
hep mesafeli oldum. Bu gruplar<br />
meslek halini aldı. Taraftar grubu<br />
varsa, ben yokum. Bursa’da en<br />
pahalı tribünde ya da Teksas’a ait<br />
olmayan tribünlerde de Ertuğrul<br />
Hoca’ya tepki varsa, o zaman<br />
başka.. Yok.. O zaman bende hep<br />
bir şüphe var. Teksas ya da başka<br />
bir grup beni niye öptü diye.<br />
n Türkiye medyası gurbetçi<br />
futbolcuları özümsemekte yeterli<br />
mi? Örneğin Oğuz Han Aynaoğlu...<br />
<strong>Kuzey</strong>’e verdiği röportajda Şenol<br />
Güneş’in Bursa’da<br />
kendisini denemeden<br />
gönderdiğini söyledi.<br />
Şampiyonlar Ligi’nden<br />
taa Karabükspor’a gitti.<br />
Neden Avrupa’da daha<br />
başarılı olan gurbetçi<br />
futbolcular Türkiye’de<br />
başarı sağlayamıyor?<br />
Bahsettiğiniz<br />
futbolcuyu<br />
tanımıyorum. Şenol<br />
Güneş’i tanıyorum.<br />
Bu konuda Şenol<br />
Hoca ne der<br />
bilemiyorum. Kişisel<br />
olarak bu soruya yanıt<br />
veremem. Gurbetçi<br />
futbolcular daha<br />
ne kadar özümsenecek ki? Milli<br />
takımın yarısı gurbetçi. Gurbetçi,<br />
Anadolulu diye bir şey yok. İyi<br />
futbolcu var, kötü futbolcu var.<br />
n Peki tersten bir soru gelsin...<br />
Türkiye’de yetişen bir futbolcu<br />
Avrupa’ya çıkamıyor?<br />
Para burada, şöhret burada,<br />
gece hayatı, gündüz hayatı<br />
n Hamza Hoca? Mayıslar<br />
G.Saray’ın olur mu?<br />
Vallahi ben şunu gördüm<br />
bunca yıllık tecrübemde. G.Saray<br />
nisan sonu, mayıs başı liderse,<br />
G.Saray şampiyon olur. Nisan<br />
sonu, mayıs başı G.Saray az<br />
farkla 2’nci ise yine G.Saray<br />
şampiyon olabilir. G.Saray’ın<br />
şampiyonluktan koptuğunu<br />
söylemek için ya nisan başı<br />
uzaklaşmanız lazım ya da G.Saray<br />
2’nci ise, liderin puan farkını<br />
en az 5-6 puanda tutması lazım.<br />
Hamza Hoca diyorsunuz. Bu<br />
röportaj yapıldığında G.Saray’ın<br />
da Fener’in de Avrupa’da 1 puanı<br />
vardı. G.Saray’ın ligde 14 puanı<br />
vardı. Hadi siz okuduğunuzda<br />
Fener’in ve Beşiktaş’ın 16 puanı<br />
olsun. Konya-Trabzon-Başakşehir<br />
gibi 3 zor deplasmandan 9 puan<br />
alınmış. Elini vicdanınıza koyup<br />
sorun. İlk hafta Sivas’ta, 2’nci<br />
hafta Osmanlı maçında Muslera<br />
2 krtitik hata yapmasa, bugün<br />
G.Saray en az 17 puanda olurdu.<br />
O zaman siz ne derdiniz?<br />
Muslera iki<br />
kritik hata<br />
yapmasa<br />
G.Saray'ın<br />
en az 17<br />
puanı<br />
vardı<br />
n Beşiktaş’a dönersek... İyi<br />
başladılar... F.Bahçe derbisini<br />
de aldılar... Ufukta kupa<br />
görüyor musunuz?<br />
2 soru öncesinin<br />
cevabını<br />
hatırlatayım.<br />
Böbürlenmeye<br />
girdin mi<br />
kaybedersin.<br />
Özgüven iyidir<br />
ve gereklidir,<br />
böbürlenme<br />
oldu mu bittin.<br />
Ufukta kupa için<br />
çoooook erken..<br />
n Bursaspor’daki<br />
Düşünsene<br />
Konya'da<br />
samba<br />
yapıyor!<br />
n Türkiye'ye neden bir Avrupa<br />
ya da Dünya Futbol Şampiyonası<br />
verilmiyor?<br />
Sen olsan verir misin? Nerede<br />
maç yaptıracaksın? İstanbul-Ankara-<br />
İzmir-Antalya... Biraz Bursa? Konya-<br />
Kayseri diye direttiğin müddetçe<br />
olmaz. Danimarka’daki genç<br />
Konyalılar memlekete gittiklerinde<br />
yapacak bir şey bulabiliyorlar mı?<br />
Sosyal hayatın zayıf olduğu kentlerde<br />
güzel stadyumlar olması yetmez.<br />
Danimarkalı geldi, Kayseri’de nerede<br />
eğlenecek? Nerede içecek? Nerede<br />
sokaklarda bağırıp tezahürat yapacak?<br />
Adam kalkıp memleketinden gelip<br />
bir tek maç seyretmeyecek ki, biraz<br />
da o şehirde yaşayacak. Şehirlerin<br />
sosyal yapısı böyle ise oralara yabancı<br />
taraftar getiremezsin. Sen hayal<br />
edebiliyor musun Brezilyalı kadın<br />
taraftarın Konya’da samba yaptığını?<br />
Hatta Bursa’da? Haa İstanbul’da<br />
samba yapar da orada da trafikten<br />
maça yetişemez. Ankara’da otobüs<br />
durağındayken ölmeyeceğinin<br />
garantisi var mı? İzmir’de de stat yok.<br />
Dolayısıyla niye versinler kardeşim?<br />
n Şimdi size 10<br />
kelime veya isim<br />
söyleyeceğim. Size<br />
neyi hatırlatıyorsa,<br />
lütfen kısaca<br />
cevaplar mısınız?<br />
ŞÜKRÜ SARACOĞLU:<br />
Stat. Dönemin<br />
başbakanı..<br />
SABRI SARIOĞLU:<br />
Reis..<br />
MAÇ ÖNCESI SEKS:<br />
1 gün önce bir şey olmaz,<br />
sonrasında daha riskli.<br />
ŞENER:<br />
Şen.<br />
t t<br />
t t<br />
t<br />
STATTA BIRA:<br />
Olmazsa Avrupa<br />
şampiyonası alamazsın.<br />
DANIMARKA:<br />
Laudrup kardeşler.<br />
t t<br />
GÖKHAN TÖRE:<br />
Biraz daha skorer olursa<br />
dünya çapında.<br />
ALEX:<br />
Kimse bir Alex değil.<br />
PASCAL NOUMA:<br />
Disko..<br />
LAUDRUP:<br />
Michael.<br />
t t t
22 SPOR / SPORT<br />
Irfan<br />
KURTULMUS<br />
irfankurtulmus@kuzey.dk<br />
Türk futbolunun<br />
hastalığı..<br />
Türk futbolunda gerek milli takımlar gerekse<br />
kulüpler bazında yıllardır giderilemeyen rakibi<br />
küçümseme hastalığı var.<br />
Maalesef bu hastalıktan, 21’inci yüzyılda da<br />
hala kurtulamadık.<br />
En canlı örneği ilk önce Türk Milli Takımı’ndan<br />
verelim...<br />
2016 Avrupa Futbol Şampiyonası grup elemelerinde,<br />
Konya’da kendi sahamızda muhakkak<br />
yenmemiz gereken Letonya gibi minik futbol<br />
ülkesine karşı oynadığımız karşılaşmaya “rakibi<br />
küçümsediğimiz ve garanti yeneriz” olgusuyla<br />
çıktığımız için 1-1 berabere kaldık.<br />
Letonya’ya moral ve motivasyon depoladık.<br />
Ama, 3 gün sonra Hollanda gibi bir futbol<br />
devini çok kötü zamanında yakaladığımız için 3-0<br />
net skorla yenerek herkesi şaşırttık.<br />
Kulüp bazında en canlı örnek ise<br />
Fenerbahçe’nin kendi sahası ve taraftarı önünde<br />
Norveç’in en kuzey ucuna yakın ülkenin orta halli<br />
takımlarından Molde’ye 3-1 gibi şok bir skorla<br />
yenilmesi.<br />
Şimdi önce medyamızdan başlayalım...<br />
<strong>Kuzey</strong> ülkelerin futbolunun bize ters geldiğini<br />
birçok medya bildiği halde sırf F.Bahçe’yi şişirmek<br />
için, ‘Fener’in değeri gruptaki Ajax, Celtic ve<br />
Molde’den daha yüksek’ yayınlarını günlerce<br />
yaptılar. Bu rakipleri taraftarın gözünde küçük<br />
düşürme ve zayıf gösterme sonunda, milyon<br />
Euro’luk ayaklar Molde’den 3 tokat yeyince<br />
herkes şok yaşadı.<br />
Şunu rahatlıklar söyleyebilirim, Molde gibi<br />
bir takım deplasmanda F.Bahçe çapında bir<br />
futbol devini hiç hesap etmediği ve ummadığı<br />
bir skorla yendiği zaman muhteşem bir moral<br />
motivasyonuna giriyor ve grupta can sıkan bir<br />
takım haline geliveriyor.<br />
F.Bahçe, Molde ile 10 defa karşılaşsa<br />
10’unu da kazanacak güçte.<br />
Bizler Akdeniz ve Güney ülkeleri insanları<br />
çabuk dolduruşa gelen, rakibi ciddiye almama<br />
gibi duygusal bulguları yüksek toplumlarız.<br />
Avrupalı futbolcu ise duygusallıktan ziyade<br />
amatör ruhla ama profesyonelce yapıyor.<br />
Spor medyamız acaba, Ajax ve Celtic’in<br />
tarihini iyi analiz etti mi?<br />
Tekrar milli takıma dönersek, Hollanda’nın<br />
geçen ay sahasında İzlanda’ya 1-0, ardından<br />
deplasmanda Türkiye’ye 3-0 yenilmesi bize<br />
grupta 3’lük için büyük bir avantaj sağladı.<br />
Şimdi önümüzde, önce zorlu bir Çek Cumhuriyeti<br />
deplasman maçı ardından yine Konya’da<br />
sahamızda 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası’na<br />
tarihinde ilk kez katılmayı garantilemiş rahat bir<br />
İzlanda karşılaşmaları var.<br />
İzlanda bize ters gelen bir rakip. Bu karşılaşmada,<br />
rakibini zayıf bir minik futbol ülkesi ve<br />
hafife alma olgusundan arınmış bir Milli Takım<br />
çıkıp çıkmadığı karşılaşma sonunda belli olacak.<br />
Türkiye’nin 2016 hayallerinin devam etmesi<br />
için, 10 <strong>Ekim</strong>’de Çek Cumhuriyeti ve 13 <strong>Ekim</strong>’de<br />
İzlanda karşılaşmalarından galip ayrılarak grupta<br />
bulunduğumuz 3’üncü sırada kalmaktan geçiyor.<br />
Kaldı ki burada yazdıklarımız hasbelkader 3’üncü<br />
sıraya yerleşirsek, ardından karşılaşacağımız<br />
play off rakibi için geçerli de olmayacak. Zira o<br />
rakip, küçümsemeye bile fırsatımız olmayacak<br />
bir rakip olacak.<br />
Yani, kendi kaderimizi kendimiz belirleyecek,<br />
kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz.<br />
Bol şanslar...<br />
n Hikayene<br />
Danimarka'dan başlayalım...<br />
Danimarka'da büyüdüm.<br />
Glostrup'da. Aslında doğduğum<br />
yer orası değil. 1 yaşındayken<br />
oraya taşındık. Futbola da orada<br />
2-3 yaşlarında başladım. Herkesi<br />
babası getirirdi, önümüze topları<br />
koyarlardı, koştururduk.<br />
n Geçtiğimiz sezon başında<br />
Bursaspor'a transfer oldun. Sonra<br />
Adana Demirspor'a kiralandın,<br />
bu sene de Karabükspor'dasın.<br />
Danimarka ile Türkiye'deki<br />
altyapı sistemini kıyaslayabilir<br />
misin?<br />
Çok detaylı bilgim yok<br />
açıkçası. Ama benim<br />
gördüğüm kadarıyla<br />
Türkiye'de biraz daha zor.<br />
n Neler daha zor?<br />
Danimarka'da şöyle bir şey<br />
var. Sen altyapıda oynuyorsan,<br />
evine yakın bir yerde oynarsın.<br />
Ulaşım maliyeti ve evinde kalabilme<br />
açısından Danimarka<br />
avantajlı. Türkiye'de ise<br />
altyapıdaki oyuncular çok<br />
zorluk çekiyorlar. Ana<br />
babadan uzaklar, kalacak<br />
yerlerin konforu da iyi<br />
olamayabiliyor bazen.<br />
n Altyapılardaki eğitim<br />
sistemi hakkında ne dersin?<br />
Bence sadece<br />
Danimarka'da değil,<br />
tüm Avrupa’da altyapı<br />
daha iyidir. Ama<br />
Türkiye'de de altyapı<br />
önemsenmiyor diyemem. Fakat<br />
Türkiye'de hep A takım ön planda.<br />
Yetiştirmekten ziyade yarıştırmacılık<br />
önemseniyor. Hep A takım, hep A<br />
takım. Danimarka'da ise altyapıyı<br />
çok önemsiyorlar. Daha iyi para<br />
kazanıyorlar mesela. Türkiye'de<br />
altyapıda para kazanılmıyor.<br />
İSTERDİM Kİ, ŞENOL<br />
GÜNEŞ BENİ BİR GÖRSÜN<br />
n Nasıl geçti geçen sezon?<br />
Bursa'da 6 ay kaldım. Hoca yeni<br />
gelmişti. Ben de zaten yeniydim,<br />
kimse tanımıyor. Sonra kiralama<br />
olayı çıktı.<br />
n Şenol Güneş kiralanmanı istedi<br />
değil mi?<br />
Aynen öyle. Tanımadığı için ‘Bu<br />
çocuğu kiralık verelim’ dedi. Ben istedim<br />
ki bir görsün. Ama fırsat olmadı.<br />
n Hâlbuki<br />
Şenol Hoca genç<br />
oyuncuların<br />
üzerine ayrıca düşer.<br />
Doğru. Daha sonra<br />
şans eseri Bursaspor<br />
ile aynı kamp yerine<br />
gittik. Bana orada çok iyi davrandı.<br />
Daha sonra da beni izlemeye devam<br />
etmiş. Hatta “Göndermeyebilirdik”<br />
dediğini de ilettiler bana.<br />
n Hangi mevkide oynuyorsun?<br />
En çok sol açık oynuyorum.<br />
Forvet arkası da oynayabiliyorum.<br />
Zaman zaman sağ açıkta da<br />
oynuyorum.<br />
<strong>Ekim</strong> / OKTOBER <strong>2015</strong><br />
O, DANIMARKALI TÜRKIYELILER’IN GURURU... OĞUZ HAN AYNAOĞLU... 23 YAŞINDAKI GENÇ<br />
FUTBOLCU, NORDSJÆLLAND’DAN KARABÜKSPOR’A OLAN MACERASINI KUZEY’E ANLATTI:<br />
‘PTT 1. Lig’de<br />
Danimarka’dan<br />
Mert EZİCİ<br />
mertezici@kuzey.dk<br />
'DANİMARKA'DA<br />
ARTIK BEN ÇOK<br />
ZOR YAŞARIM'<br />
çok kazanıyorum’<br />
En büyük<br />
hayalim<br />
A Milli<br />
Takımı'nda<br />
oynamak<br />
Futbol<br />
oynamasam<br />
bile<br />
Türkiye'de<br />
yaşarım.<br />
Bursaspor<br />
günleri...<br />
Ozan Tufan’la<br />
antremanda...<br />
n Bu sezon Karabük'te şans<br />
bulabiliyor musun?<br />
Ben Karabük'e geç katıldım.<br />
Takıma alışmam lazım. Benim<br />
onları, onların beni tanıması<br />
lazım. Ama çok şükür hoca da<br />
tutuyor. Zaten hoca istedi benim<br />
transferimi.<br />
n Futbolcu olarak en beğendiğin<br />
özelliğin nedir?<br />
Topla hızlı kat edebiliyorum.<br />
Bire bir yakalarsam giderim. Adam<br />
eksiltme özelliğim var.<br />
n Geliştirmen gereken yönün?<br />
Sol ayağım olabilir. Bir de kafa<br />
vuruşlarımı geliştirmem gerekiyor.<br />
n Peki, Bursa'ya transfer sürecini<br />
anlatır mısın?<br />
Ben Nordsjælland'da<br />
oynuyordum. Bir ara hoca beni üst<br />
üste birkaç maç oynattı. Ben de iyi<br />
oynuyordum. Sonra Şampiyonlar<br />
Ligi'nde forma giydim. Tabii o<br />
zaman 'Kimdir bu?' diye merak<br />
ettiler. Sonraki maçlarda<br />
beni izlemek için scoutlar<br />
geldi. İçerde oynadığımız<br />
benim de çok iyi oynayıp<br />
bir de gol attığım maça<br />
denk geldi. Bu işler biraz<br />
da şans, kısmet. Transferim<br />
çok ani oldu. İzleyen<br />
ekiplerden biri de Daum'un<br />
scout ekibiymiş. Hoca'ya<br />
anlatmışlar 'Böyle bir oyuncu<br />
var, ne dersin?' diye. Daum<br />
Hoca da kayıtları izlemiş ve<br />
almaya karar vermiş. Beni<br />
o sırada sürekli menajerler<br />
arıyordu ama açıkçası pek ciddiye<br />
almıyordum. Bursa'yı duyunca,<br />
dedim ki 'Bursa büyük takım. Bursa<br />
ne yapsın?' gibisinden düşündüm.<br />
Yine de 'Babamı arayın' dedim. Ben<br />
arkadaşlarla dışardaydım, babam<br />
aradı. 'Gel konuşalım oğlum' dedi.<br />
Vardım eve. Babam bana tekliflerin<br />
ciddi olduğunu söyledi.
SPOR / SPORT 23<br />
SAYI / UDGAVE: 2 KUZEY<br />
‘Ağabeyimle çok farklı<br />
ilişkimiz var’<br />
n Biraz ailenin öyküsünü<br />
dinleyelim. Kaçıncı kuşaksın sen<br />
Danimarka'da?<br />
Dedem göç etmiş ilk olarak.<br />
Daha sonra babamı yanına<br />
getirmiş. Babam Danimarka<br />
doğumlu değil, Denizli Sarayköy'de<br />
doğmuş. Biz geleli 40-45<br />
sene olmuştur. Babam Danimarka'da<br />
yaşarken Türkiye'ye<br />
gelip gidiyormuş. Bu gelişlerden<br />
birinde annemle tanışmış.<br />
Sonra annemi getirmiş. O dönem<br />
bir takım sıkıntılar olmuş<br />
ama sonra Danimarka'da bir<br />
hayat kurmuşlar. Çok zor günlerden<br />
geçmişler. Çok çalıştılar,<br />
hep ekstra çalıştılar, onların<br />
emeğini hakkını abimle ben<br />
ne yapsak ödeyemeyiz. Annem<br />
büyük bir hastalık geçirdi, sonra<br />
babam büyük bir kaza yaptı,<br />
ondan iki sene sonra ağabeyim<br />
büyük bir kaza geçirdi. Ama<br />
n Ağabeyin halen profesyonel<br />
futbol oynuyor mu?<br />
Hayır. Dediğim gibi 3-4 sene<br />
evvel Türkiye'de büyük bir kaza<br />
geçirdi ve futbolu bırakmak<br />
zorunda kaldı. Çok şükür şu<br />
anda iyi. Şu an hep beni destekliyor.<br />
Benim iyi olmam için her<br />
şeyi yapıyor. Glostrup’da yaşıyor.<br />
Oturduğumuz daire aynı. Hiçbir<br />
zaman değiştirmedik. Hiçbir zaman<br />
da değiştirmek istemiyorum.<br />
Orada benim arkadaşlarım var,<br />
onlar da benim için çok önemli.<br />
Ben arkadaşları çok seviyorum.<br />
Hem iyi günde hem kötü günde<br />
arkamda oldular. Sosyal medyada<br />
ortak gruplarımız var, onlarla<br />
her konuda haberleşiyorum. Hiç<br />
kopmadık. Arkadaşlarım arasında<br />
özel bir arkadaşım var, adı Kerim.<br />
Beni çok sever, nereye gitsem ona<br />
formamı gönderiyorum. O da<br />
formayı çıkarmaz, hep o formayla<br />
gezer. Benim için özel birisi.<br />
zor günleri birbirimize<br />
tutunarak aştık.<br />
n Kaç kardeşsiniz?<br />
İki kardeşiz. Bir<br />
ağabeyim var 91'li.<br />
Ben de 92'liyim. O<br />
da futbol oynuyordu,<br />
o hep benden<br />
daha iyiydi. Birbirimizle<br />
yarışıyorduk.<br />
Ben ondan<br />
iyi, o benden iyi<br />
olmak istiyordu.<br />
Rekabet vardı<br />
ama birbirimize<br />
aşırı derecede<br />
düşkünüz. Şimdi<br />
mesela ağabeyim<br />
Danimarka'da yaşıyor,<br />
ben burada. Ama her<br />
gün telefonla konuşuyoruz.<br />
Bunu özellikle<br />
yazabilirsiniz ağabeyimle çok<br />
farklı bir ilişkimiz var.<br />
‘Kerim’e nereye gitsem<br />
formamı gönderirim’<br />
Danimarka’da<br />
istediğin gibi<br />
hareket edemezsin<br />
n Kültürel olarak, insan ilişkileri olarak, toplumsal olarak Danimarka<br />
ile Türkiye’yi karşılaştırabilir misin? Gözlemlerin neler?<br />
İlk geldiğimde açıkçası zorluk yaşadım, çünkü Türkiye’yi hiç bilmiyordum.<br />
Ama şu an sorsan ‘Nerede yaşamak istersin?’ diye, kesinlikle Türkiye’yi<br />
isterim. Futbol oynamasam bile Türkiye’de yaşamak isterim. Danimarka’da<br />
artık ben çok zor yaşarım.<br />
n Sebebi ne? Neler cazip geldi?<br />
Buradaki insanlar çok sıcak. Ayrıca ben kendimi Türk olarak görüyorum. Buradaki<br />
oyuncular Avrupa’ya çok gitmek istiyorlar. Ne var ki farklı Avrupa’da? Türkiye’de<br />
her şey var. Ne istersen var. Sen mesela gezip tozmayı mı seviyorsun? O<br />
da var. Sen camiye mi gitmek istiyorsun? O da var. Sen nasıl yaşamak istiyorsan<br />
öyle yaşarsın burada. Danimarka’da istediğin gibi hareket edemiyorsun.<br />
n Ne gibi kısıtlamalar var?<br />
Türkiye’de tek başıma çıkıp gezmeyi seviyorum. Ben mesela camiyi de<br />
çok seviyorum. Camiye gitmeyi namaz kılmayı seviyorum. Danimarka’da<br />
mesela namaz kılmak istiyorsun, cami yok. Türkiye’de mesela sağına<br />
soluna bakıyorsun, hemen cami görüyorsun, girip namazını<br />
kılıyorsun. Bu benim için çok önemli. Türkiye’ye geldikten<br />
sonra benim yaşamım değişti. Biraz daha sakin,<br />
futboluma odaklı yaşamaya başladım. Bende gece<br />
hayatı ve içki zaten<br />
hiç yoktur.<br />
Yine<br />
Bursasporlu<br />
günlerden...<br />
Ailesiyle...<br />
Engelli<br />
hayranı<br />
ile...<br />
‘Adana sauna gibiydi nefes alamıyordum’<br />
n Biraz Adana Demirspor günlerini anlatır<br />
mısın?<br />
Adana günleri benim için çok çok değerli.<br />
Çok güzel bir senem geçti. Ben ilk Adana'ya<br />
transfer olduğumda kendime diyordum, 'Ya<br />
Oğuz Han sen nereye gidiyorsun ya, sen napıyorsun<br />
ya!' diye... Yani Adana ile ilgili hiçbir<br />
şey bilmiyordum. Önce kampa katıldım, iki ay<br />
Adana'da oynadım ama daha Adana'yı görmemiştim.<br />
Takımdaki arkadaşlar hep Adana'yı<br />
anlatıyordu. Adana çok güzeldir diye. Ben artık<br />
Adana'ya gitmek istiyordum. Sonra Ağustos<br />
ayında bir gece 3'te şehre vardık, ben otobüsten<br />
indim. Dedim ya ben nereye geldim. Sauna<br />
gibiydi ya dışarısı! İnanılmaz sıcaktı. Ben böyle<br />
dışarda hava arıyordum, nefes alamıyordum<br />
doğru düzgün.<br />
n Türkiye'de ve Danimarka'da futbolcuların<br />
aldıkları parayı karşılaştırdığında ne görüyorsun?<br />
Danimarka ile Türkiye arasında hatta PTT<br />
1. Lig ile Danimarka Süper lig arasında dağlar<br />
kadar fark var. Böyle bir şey olamaz yani.<br />
Türkiye'de çok daha fazla para kazanıyorsun.<br />
İnanılmaz paralar dönüyor. PTT 1. Lig'de dahi<br />
kadroda ol, çok iyi paralar kazanırsın.<br />
n Nordsjælland'da Şampiyonlar Ligi'nde maça<br />
4<br />
TÜRKIYE LIGINDE EN<br />
BEĞENDIĞIN YERLI<br />
OYUNCU KIM?<br />
Bursa'da Volkan Abi vardı.<br />
Şimdi Fenerbahçe'de. Volkan<br />
Şen. Ben onu inanılmaz çok<br />
beğeniyorum. Onu bıraksalar,<br />
tek başına neler yapar. Ben<br />
idmanlarda kendi gözlerimle<br />
gördüm neler yaptığını. Onu<br />
izleyerek çok şey öğrendim.<br />
Bazen Fenerbahçe'nin maçlarını<br />
izliyorum, yedek görünce,<br />
bu adam nasıl oynamaz diye<br />
düşünüyorum. Benim gözümde<br />
1 numara. Oynaması lazım.<br />
4<br />
F.BAHÇE'NIN<br />
DANIMARKALI STOPERI<br />
KJAER HAKKINDA NE<br />
DÜŞÜNÜYORSUN?<br />
Bence buraya gelmeden<br />
evvel bu kadarını beklemiyordur.<br />
Ve ben buraya niye daha erken<br />
gelmedim diye düşünüyordur.<br />
Gerçekten Türkiye'de oynamak<br />
çok farklı Hele de büyük<br />
takımlarda oynamak. Türk<br />
futbolunu taraftarın ilgisi özel<br />
yapıyor.<br />
4<br />
FUTBOLA DAIR EN<br />
BÜYÜK HAYALIN NEDIR?<br />
A Milli takımda oynamak.<br />
Ağabeyiyle<br />
İstanbul<br />
hatırası...<br />
çıktığın o güne göre bugün PTT'de daha fazla mı<br />
kazanıyorsun.<br />
Kesinlikle kat kat daha fazla. Ama sonuçta<br />
benim için para önemli değil yani ben yeter<br />
ki oynayayım. Ama geleceğimi de düşünmem<br />
lazım. Çünkü biz futbolcular 35'de bırakırız<br />
futbolu.<br />
Adana'ya döneyim tekrar. Ben en son Adana<br />
Demirspor'dan ağlayarak ayrıldım. Ciddi söylüyorum<br />
Adana benim için çok farklı bir yerde.<br />
n Adana Demirspor'un neyi hoşuna gitti? Farklı<br />
kılan ne?<br />
Her şey. Taraftardan başlayayım mesela. İnanılmaz.<br />
Ben hayatımda böyle bir taraftar görmedim.<br />
O kadar seviyorlar ki oyuncuları. Her<br />
maça geliyorlar, 90 dakika bağırıyorlar, maçtan<br />
sonra çağırıyorlar. Kendini tam bir futbolcu gibi<br />
hissediyorsun. Şehirde gezerken tanınıyorsun,<br />
insanlar fotoğraf çektirmek istiyor.<br />
n Özlüyor musun Karabük'te Adana kebabını?<br />
Özlüyorum abi ya çok özlüyorum. Adana'nın<br />
her şeyini özlüyorum abi. Bazen oturup ağlayasım<br />
geliyor. Çok isterim yine Adana'da oynamayı.<br />
Taraftar en içten seviyor. Orada oynamak<br />
herkese nasip olmaz. Gitmek istemez kimse<br />
oradan. Gitsen bile gidemiyorsun, özlüyorsun.
Müveddet Güler yazdı<br />
3KRON<br />
SONBAHARIN<br />
RENKLERI<br />
YEŞIL, KAHVE, KIRMIZI,<br />
HARDAL, TURUNCU, MAVI<br />
Merhaba.<br />
8 yaşımdayken<br />
annemin yurtdışından<br />
getirdiği<br />
moda dergilerinin<br />
büyüsüne kapılıp, 'Anne,<br />
ben büyüyünce modacı olacağım'<br />
demiştim. 'O zaman hadi gel<br />
Barbie bebeklerine elbise dikelim'<br />
deyip beni cesaretlendiren<br />
annem, modayla aramdaki aşkı<br />
başlatmış oldu. 2000 yılında Copenhagen<br />
Academy of Fashion<br />
& Design'dan mezun olup, kendi<br />
markamı kurup çeşitli tecrübeler<br />
edindim.<br />
Bu ilk yazımda <strong>2015</strong>-2016 Sonbahar/Kış<br />
modasında neler varmış<br />
bir bakalım.<br />
PANÇOLARDAN<br />
MUTLAKA BİR TANE<br />
BULUNDURUN<br />
Sonbaharın bu ilk<br />
günlerinde dolabımızın<br />
olmazsa olmazı<br />
pançolardan mutlaka<br />
bir tane bulundurun.<br />
Boğazlı kazakları sıfır<br />
kol elbiselerin içine<br />
giyip, spor, şık bir<br />
hava yakalayabilirsiniz.<br />
Triko elbiselerin<br />
üzerine kalın kemer<br />
takarsanız beliniz<br />
daha ince görünür.<br />
Ben her zaman insanın kendisine<br />
yakışanın moda olduğunu<br />
savunan biri olarak bu sezon<br />
işimizin daha kolay olduğunu<br />
düşünüyorum. 60'lı, 70'li, 80'li ve<br />
90'lı yılların modası bu yıl tüm<br />
koleksiyonlarda mevcut.<br />
Balıkçı yakalar, ekoseler, kadifeler,<br />
trikolar, kürkler (tabii<br />
ki imitasyon olanlardan), deri<br />
kıyafetler, şapkalar, pileli midi/<br />
maksi etekler, yüksek belli bol<br />
paça/ispanyol paça pantolonlar,<br />
etek pantolonlar, çizgili/çiçekli<br />
desenler, bohem tarzı danteller,<br />
abiyede pullu, brokar kumaşlar,<br />
sonbaharın renkleri yeşil, kahve,<br />
kırmızı, hardal, turuncu ve mavi<br />
tonlarıyla mağazalarda yerini aldı.<br />
ESKİLERLE YENİLERİ<br />
BİRLEŞTİRİN, HAVA ATIN<br />
Modası geçti diye eski kıyafetlerinizi kaldırmayın, yeni<br />
aldıklarınızla kombine edip farklı bir hava yaratın.<br />
Bir dahaki yazıda görüşmek üzere.<br />
Sevgiyle ve modayla kalın.<br />
KISA BOYLU<br />
HANIMLARA<br />
TAVSİYEM<br />
KALEM<br />
ETEK<br />
Bol paça pantolon<br />
ve maksi etekleri<br />
uzun boylu<br />
hanımlara tavsiye<br />
ediyorum. Kısa<br />
boylu hanımlar<br />
yüksek belli<br />
pantolon ve<br />
kalem etek tercih<br />
etmeli.<br />
Müveddet<br />
Güler<br />
artık her<br />
ay moda<br />
yazılarıyla<br />
<strong>Kuzey</strong>’de<br />
olacak.<br />
Güler ilk<br />
ay size<br />
sonbahar<br />
tüyoları<br />
veriyor<br />
BABET VE<br />
DÜZ BOTLARLA<br />
RAHATLIĞI YAKALAYIN<br />
Bohem tarzı dantelli bluzlerin üzerine<br />
kadife ceket giyip, babet ve düz botlarla<br />
günlük koşuşturmanın içinde hem şık<br />
hem de rahat olunabilir.<br />
1<br />
KELİME<br />
GAYRIMENKUL<br />
ARSA<br />
ELEMAN<br />
İlanlarınız için<br />
doğru adres<br />
KUZEY<br />
reklam@kuzey.dk