23.12.2017 Views

Filibeli Gazetesi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Bozköy Belediye Başkanı Yalçın Tekeli ile okulumuz öğrencileri<br />

"Eğitim ve Bozköy" konulu röportaj gerçekleştirdiler. Öğrencilerimizi<br />

makamında kabul eden sayın Tekeli bütün sorulara içtenlikle cevap<br />

verdi. Geçmişte eğitim hayatıyla ilgili bir pişmanlığını da anlatan<br />

sayın başkan eğitime ve okullara olan inancını, güvenini dile getirdi.<br />

Eğitimle alakalı her projeyi destekleyeceğini vurguladı.Röportajda<br />

öğrencilerimize öğretmenimiz Salih Öncel ve Bozköy İlkokulu müdürü<br />

Barış Yıldırım eşlik ettiler. Sayfa/2<br />

Bozköy Kasabasını tanıyalım... Bozköy, Niğde ilinin Çiftlik ilçesine<br />

bağlı bir beldedir. 4.777 nüfusu ile ilçenin en büyük yerleşim yeridir. 1999<br />

yılında belde olan Bozköy’ün geçmişiyle ilgili pek bilgi bulunmasa da ilk<br />

isminin Gelemiş olduğu bilinmektedir. Gelemiş, kayabaşı ismiyle anılan<br />

tepenin yamacında kurulmuştur. Bozköy de ise daha çok düz ve geniş<br />

alanda yerleşim vardır. Bugün eski Bozköy’de yani Gelemiş’te birkaç ev<br />

dışında neredeyse bütün evler terk edilmiştir.Bozköy'ün yetiştirdiği en<br />

önemli ozanlardan Adem Koçak "BOZKÖY" için yazdı. Sayfa/2<br />

Biz Kimiz? Ahmet Nazmi <strong>Filibeli</strong> İlkokulu adını, hayırsever eczacı<br />

Necla <strong>Filibeli</strong>'nin babasının isminden almaktadır. 2006 yılında eğitim<br />

öğretime başlayan <strong>Filibeli</strong>'de 2017 itibariyle 10 öğretmen ve 196 öğrenci<br />

bulunmaktadır. Okulumuz kısa sürede hem kasabanın hem de ilçenin<br />

başarılı okullarından biri olmayı hedef haline getirmiş ve bu yönde<br />

çalışmalarını büyük bir azimle sürdürmektedir. Okulumuzun klibine ve<br />

görsellerine aşağıdaki karekodlardan ulaşabilirsiniz.Sayfa/3<br />

Karekod(QR kodu) Nedir? Akıllı telefonların<br />

kameralarından okutulabilen özel barkod<br />

türüdür. Kod beyaz veya açık renk fon<br />

üzerinde kare içinde siyah motiflerden oluşur.<br />

Kaydedilen görsel çözümlenerek barkod içeriği<br />

kullanıcıyı internet adresine, e-mail adresine yönlendirebilir.<br />

Gazetemizin içeriğinde karekodlar paylaştık. Telefonunuza<br />

android marketten indirebileceğiniz herhangi bir karekod<br />

okuyucu programıyla karekodları okuttuğunuzda ilgili<br />

haberlere, görsellere ya da videolara ulaşabilirsiniz.<br />

"Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan<br />

sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz."<br />

•<br />

10Kasımların Atatürk’ün 57 yıllık hayatını, mücadelesini, milletimize kazandırdıkları ve kazandırmak istediklerini doğru<br />

anlama bakımından önemi büyüktür. Mustafa Kemal Atatürk, savaşlardaki başarılarıyla büyük asker, yönetimiyle<br />

büyük bir devlet adamı; görüşlerindeki sağlamlık, doğruluk, geçerlilik, uluslararası ilişkilerde güvenirlik, barış ve<br />

insan severlik değerleri ile de evrensel bir kişidir. Bağımsızlık Savaşı’nın kazanılmasının ardından, tarihimizin en büyük<br />

aydınlanma ve çağdaşlaşma hareketini başlatan Atatürk, askeri zaferini kurduğu Cumhuriyet ve yaşama geçirdiği devrimlerle<br />

taçlandırılmıştır. Atatürk, yalnız bir asker, ileri görüşlü bir devlet adamı değil, aynı zamanda büyük bir devrimci ve düşünce<br />

adamıdır. Bozköy Ahmet Nazmi Flibeli İlkokulu ailesi olarak bu duygu ve düşüncelerle, aramızdan ayrılışının 79. yılında, yalnızca<br />

Türk Ulusu değil dünya ulusları tarafından da sevgi ve saygı gören Büyük Önder Atatürk’ü bir kez daha sevgi ve saygıyla and<br />

ık.<br />

• Öğretmenlerimizin hazırlamış olduğu program saat 09.05 de Atatürk'ün aziz hatırası için saygı duruşunda bulunularak başladı.<br />

Ardından İstiklal Marşı okundu, bayrağımız günün anlam ve önemine binaen yarıya indirildi. Öğrencilerimiz tarafından "Atatürk"<br />

temalı yazı ve şiirler okundu, oratoryo seslendirildi.<br />

Muhammed AKGÜN<br />

Okul müdürü<br />

BAŞLARKEN...<br />

Eğitim-öğretim sadece okullara tevdi edilecek<br />

bir süreç değildir. İnsanın yetişmesinde aile, okul ve çevre<br />

faktörleri önemli rol oynamaktadır. Evvela bu ülkenin<br />

milli ve manevi değerlerini özümsemiş; kendisine,<br />

ailesine ve vatanına yararlı olmayı temel ilke olarak<br />

benimsemiş nesiller yetiştirmek lazımdır. Bu istikamette<br />

kendi sorumluluklarını bilen bir okul olarak bütün<br />

gayretimiz sorumluluk sahibi, bilinçli, üretken nesiller<br />

kazandırmaktır. Çıktığımız bu yolda attığımız küçük<br />

adımlardan biri de bu gazetemizdir. Bu anlamda, Bozköy<br />

Ahmet Nazmi <strong>Filibeli</strong> ilkokulu ailesi olarak, çıkartmış<br />

olduğumuz gazetemizin ilk sayısıyla eğitim camiamıza<br />

“merhaba” demekten büyük mutluluk duyuyoruz. Büyük<br />

bir heyecan ve binbir emekle başladığımız bu yolculukta<br />

esas amacımız okulumuzu ve kasabamızı tanıtmakt ır. Ay nı<br />

zamanda öğrencilerimizde gazete kültürünü oluşturmak,<br />

okumayı teşvik etmek, çeşitlendirmek, renklendirmek,<br />

öğrencilerimizin öğrenirken üretmelerini sağlamak ve<br />

bu süreçten keyif almalarına olanak hazırlamak başlıca<br />

amaçlarımızdan olmuştur. Gazetenin hazırlanmasında<br />

büyük bir özveriyle çalışan öğretmenlerimizi ve emek<br />

veren bütün öğrencilerimizi kutluyor, okul gazetemizin<br />

okulumuza ve kasabamıza hayırlı olmasını diliyorum.<br />

Televizyon izlemenin çocuklar üzerindeki etkisi ve bu konuda<br />

ailelere önerilerde bulunan öğretmenimiz Erman ARICAN<br />

yazdı. "Çocuk ve Televizyon" Sayfa/4<br />

Okulumuzla ilgili fotoğraflara<br />

bu karekodu telefonunuzun<br />

Kasaba genelinde patates hasatı sona erdi. Bozköy çiftçisinin<br />

verim ve fiyatla ilgili görüşleri gazetemizde. Sayfa/3<br />

"Tutum Yatırım ve Türk Malları" haftası kapsamında<br />

okulumuzda 'Yerli Malı' etkinliği gerçekleştirildi. Sayfa/8<br />

Öğrencilerimizin kitap okumaya olan ilgilerini artırmak için<br />

'kitap okuma odası' oluşturduk. Sayfa/8<br />

kamerasına okutarak<br />

ulaşabilirsiniz.


BOZKÖY FİLİBELİ<br />

Yerel Haber<br />

2<br />

HABER<br />

TEKELİ: "Okullar bizim okullarımız, çocuklar bizim çocuklarımız...<br />

Sizlere gereken desteği vermeye her zaman hazırım."<br />

1-) Sayın başkanım sizi daha iyi tanımak için kendinizi<br />

biraz tanıtır mısınız?<br />

Ben 2014 Mart ayında halkımın desteği ile seçilen ve şu anda Bozköy<br />

Belediyesi’nde başkanlık yapan Yalçın TEKELİ. Evliyim ve 9 tane<br />

çocuğum var. Sizler gibi çocukluk yıllarım Bozköy Kasabasında geçti.<br />

2-) Sayın başkanım, geçmişte öğrencilik yıllarınız nasıl<br />

geçti? Geçmişte okul yıllarınız ile ilgili ‘Keşke Şöyle<br />

Yapsaydım’ dediğiniz pişmanlığınız var mı?<br />

Tabii ki pişman olduğum şeyler vardır. Bunlar içinde en önemli<br />

pişmanlığım okuyamadığımdır. Bizim zamanlarda imkânlar kısıtlıydı.<br />

Sizlerin imkânı gibi bol değildi. En azından ortaokul okumak için ilçeye<br />

ya da Niğde’ye gitmek gerekiyordu. Niğde’ye ya da ilçeye gitsek bile<br />

maddi olarak da kalacak yer önemli bir sorundu. En önemli pişmanlığım<br />

ilkokul diplomam ile kalmamdır. Keşke bizim zamanımızda siz değerli<br />

öğrencilerimizin imkânları gibi imkânlar olsaydı diyorum. Ya da sizlerin<br />

yaşlarında olsaydım diyorum. Zamanı geriye döndürme imkânım olsaydı<br />

okuyamadığım pişmanlığımı ortadan kaldırmaya çalışırdım.<br />

3-) Sayın başkanım, öğrencilik yıllarınızda hayalini<br />

kurduğunuz meslek var mıydı? Hayalini kurduğunuz bu<br />

meslekle ilgili neler düşünürdünüz?<br />

Öğrencilik yıllarımda çokça hayalini kurduğum bir meslek yoktu. Fakat<br />

subaylığa karşı ilgim vardı. Kendi fikirlerim askerlik ile örtüştüğünden<br />

dolayı subay olmak isterdim. Asker olmak istemem de çevremdeki<br />

askeri komutanlar da etkili oldu. Kasabamızdan Hasan Astsubay ve<br />

akrabalarımızdan rahmetli havacı astsubay Gürdal Tekeli’nin de astsubay<br />

olmaları beni etkiledi ve bende iyi bir asker olurum diye düşüncelerim<br />

olurdu. Askerde bile bir görev alıp kalmayı düşünmüştüm ama nasip<br />

olmadı.<br />

4-) Sayın başkanım, bu görevi seçmede sizin kendi isteğiniz<br />

mi, yoksa çevrenizdekilerin isteği mi daha ağır geldi? Biraz<br />

açıklar mısınız?<br />

Belediye başkanlığına aday olmamda çevremin isteği daha ağır geldi.<br />

Kendime ait böyle bir fikir yoktu. Çevremdeki büyüklerim aday olacaksın<br />

dediler. Sağ olsun bende onların isteği ile aday oldum ve seçildim.<br />

Bana desteklerinden ve bu görevi bana layık gördüklerinden dolayı<br />

büyüklerime, komşularıma ve beni destekleyenlere çok teşekkür ederim.<br />

Bu göreve geldiğimden dolayı pişman da değilim ve mutluyum.<br />

5-) Sayın başkanım, Bozköy Kasabası ile yaptığınız ve ilerde<br />

de yapmayı düşündüğünüz çalışmalar hakkında kısaca<br />

bilgi verir misiniz?<br />

2014 Mart ayında geldiğim seçimlerden beri yaptığımız işlerde güzel<br />

emeklerimiz olduğunu düşünüyorum. Yeni seçim dönemine yaklaşık<br />

1,5 yıl gibi bir zaman kaldı. Bu zaman diliminde de kasabam için en<br />

verimli bir şekilde çalışıp iyi bir şekilde tamamlayacağımı düşünüyorum.<br />

Kimseye ayrımcılık yapmadan ve herkese eşit bir şekilde davranmaya<br />

çalıştım. İstemeden de olsa kalbini kırdığım vatandaşlarımız varsa özür<br />

diliyorum.<br />

6-) Sayın başkanım, kasabamızda okullarımız ile ilgili bir<br />

projede yer alsaydınız neler yapardınız? Kısaca açıklar<br />

mısınız?<br />

Tabi biz okullardan hiç kopmadık. Okullar bizim okullarımız. Çocuklar<br />

bizim çocuklarımızdır. Belediyenin bütün imkânları okullar içindir.<br />

Eğitimi seviyorum, siz çocukları seviyorum. Sizlere gereken desteği<br />

vermeye her zaman hazırım. Önemli projeler olduğunda her zaman<br />

idareci ve öğretmenlerimizi bekleriz. Kapımız her zaman açıktır. Bunu da<br />

sizler aracılığı ile tekrar idareci ve öğretmenlerimize bildirmek isterim.<br />

7-) Sayın başkanım kitaplarla aranız nasıl? Kitap okuma<br />

konusunda bizlere tavsiyeniz nelerdir?<br />

Kitap okuma konusunda iyiyim diyemem. Fakat hiç okumuyor<br />

da değilim. Ama sizlere de kesinlikle kitap okuyarak kendinizi her<br />

bakımdan geliştirmenizi tavsiye ederim. Her akşam en azından 5-10 sayfa<br />

okumanızı isterim. Nasıl bir kitap olursa olsun günlük olarak okuyun ve<br />

kendinize okuma alışkanlığı oluşturun. Bizim okul yıllarımızda okuyacak<br />

kitap bulamazdık. Olan kitaplarda çok azdı ve yıpranmış idi. İğne ile<br />

dikmekle ayakta tutardık o kitapları. Her gittiğim yerden kitap almaya<br />

çalışırım. Bende kendimce bir kütüphane oluşturmaya çalışıyorum.<br />

Okuyanlardan da çok mutlu oluyorum. Kendi kasabamda falanın oğlu<br />

ya da falanın kızı çok başarılıymış dediklerinde aileleri de mutlu oluyor,<br />

bizlerde mutlu oluyoruz. Okumayı arttıralım, mutluluklarımız artsın.<br />

8-) Sayın başkanım, Bozköy Ahmet Nazmi <strong>Filibeli</strong> İlkokulu<br />

hakkındaki, okulumuzla ilgili düşünceleriniz nelerdir?<br />

Biraz açıklar mısınız?<br />

<strong>Filibeli</strong>’yi çok beğeniyorum, çok temiz bir okulumuz. Öğrencisi,<br />

öğretmeni ve idarecilerinin disiplinli çalışmalarından dolayı çok<br />

beğendiğim okullardan bir tanesidir. Hepsine emeklerinden dolayı çok<br />

teşekkür ediyorum. Daha dikkatli olup, daha fazla çalışmanız gerekiyor.<br />

9-) Sayın başkanım en çok sevdiğiniz 3 güzel davranış<br />

ile hiç sevmediğiniz 3 olumsuz davranış nedir? Sıralar<br />

mısınız?<br />

Kendimi bir yoklayıp, ben en çok neyi seviyorum dediğim de aklıma<br />

gelen üç şey; iyi giyinmek, iyi yemek ve iyi gezmektir. Hiç hoşuma<br />

gitmeyen ve kimsede olmasını istemediğim olumsuz davranışlar ise yalan<br />

söylemek, gıybet etmek ve kötü alışkanlıklara sahip olmaktır.<br />

10-) Sayın başkanım, son olarak bir yetişkin ve tecrübeli<br />

olarak biz çocuklara vermek istediğiniz mesajlar nelerdir?<br />

Büyüklerinize saygılı olun. Öğretmenlerinizi asla üzmeyin ve<br />

derslerinize iyi bir şekilde çalışın. Çocukluk her yetişkinin özlem<br />

duyduğu ve hiç unutamadığı bir zaman dilimidir. Mesela siz çocuklar<br />

benim zamanına geleceksiniz; fakat ben artık sizin zamanınıza istesem de<br />

gelemem. Bu yüzden zamanın kıymetini bilmenizi ve her açıdan kendinizi<br />

geliştirmenizi isterim. Vatana ve millete faydalı bir meslekte ilerlemenizi<br />

isterim..<br />

Salih Öncel: “Sayın kıymetli başkanım, kasabamın bir<br />

vatandaşı ve aynı zamanda kendi kasabamda bir öğretmen olarak<br />

kasabamızdaki tüm okullara gösterdiğiniz hassasiyeti biliyorum.<br />

Okullarımıza sürekli gelip biz öğretmenleri ve öğrencilerimizi<br />

ziyaretlerinizden dolayı ve de eğitime gösterdiğiniz hassasiyetten<br />

dolayı, tüm öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz ve idarecilerimiz adına<br />

çok teşekkür ediyoruz…”<br />

Röportaj: Sudenaz Kanel, Elif Akyüz, Fatma Doğruer, Ümmügülsüm Kılıç, Ufuk Demirci<br />

BOZKÖY KASABASI<br />

Bozköy, Niğde ilinin Çiftlik ilçesine bağlı bir beldedir. 4.777 nüfusu ile ilçenin en büyük yerleşim yeridir. 1999 yılında belde olan<br />

Bozköy’ün ilk belediye başkanı Ferit Tekeli’dir. Bugünkü belediye başkanı ise 31 Mart 2014 seçimleriyle Hüseyin Aslan’ın yerine<br />

gelen Yalçın Tekeli’dir.Kasabanın geçmişiyle ilgili pek bilgi bulunmasa da ilk isminin Gelemiş olduğu bilinmektedir. Gelemiş, kayabaşı<br />

ismiyle anılan tepenin yamacında kurulmuştur. Bozköy de ise daha çok düz ve geniş alanda yerleşim vardır. Bugün eski Bozköy’de<br />

yani Gelemiş’te birkaç ev dışında neredeyse bütün<br />

evler terk edilmiştir. Kasabada 3 cami, 3 okul, 1 aile<br />

hekimliği ve 2012 yılında yapılan bir kültür merkezi<br />

bulunmaktadır. Ayrıca ikisi belediyeye birisi özel<br />

olmak üzere 3 düğün salonu bulunmaktadır.Bozköy<br />

üç mahalleden oluşmaktadır. Bunlar; Hayrat ismiyle<br />

bilinen Yeşilyurt Mahallesi, Gelemiş’ide içine alan<br />

Yenice Mahallesi ve Yenikent Mahallesidir. Kasaba<br />

Çiftlik ilçesinin 7 km kuzeyindedir. Güney batısında<br />

Divarlı Kasabası yer almaktadır. Kuzeye ve<br />

doğuya doğru 15 km boyunca yerleşim yeri yoktur.<br />

Melendiz ovasının en yüksek yerini oluşturan Bozköy , Niğde merkeze 60 km uzaklıktadır. Kasabadan, Niğde’ye ulaşım olduğu gibi ilçe<br />

üzerinden de gidilmektedir.Kasabanın göze çarpan yeryüzü oluşumları; Kayabaşı Tepesi, Bozköy ve Azatlı arasında bulunan ve Dağ<br />

ucu, Güney yamacında kayısı ve elma ağaçlarını bulunduran Gücük Burnu, Hayrat’ta bulunan ve oldukça bitki örtüsünden yoksun olan<br />

Yalın Burnu, Cehennem Deresi, Havut Kaya ve Kalkan Kayadır. Ayrıca kasabalının isimlendirdiği bazı bölge adları da vardır; Havut<br />

Kaya’nın kuzeydoğusunda bulunan İşmeler Düzlüğü, Bozköy’ün Kuzey çıkışındaki meşe ağaçlarından oluşan Ağaçağılı, Uluney, Koru,<br />

Yallı, Mantarlık, Bağlar, Yazılar, Koyak ve Kötü Yayla bunlardan bazılarıdır.<br />

BİR BAŞKADIR BOZKÖY’ÜM<br />

Yeşerdi Kayabaşı, yağmur geliyor Göllüden,<br />

Çiçekler hep açtı, sümbüller Kızıl Kiliseden,<br />

Hıdrellezde hava güzel olacak mı, sahiden?<br />

Başkadır Bozköy’üm baharda başkadır.<br />

Ot toplanır dağlardan, tepelerden,<br />

Ne güzel olur yufkayla sarıp da yesem.<br />

Mantar sezonu açılmıştır köyümde,<br />

Acaba bugün hangi tarafa gitsem.<br />

Göçmen kuşlar gelir akın akın,<br />

Tarlalara aktarıldı, ekime hazır bakın.<br />

Çiftçi ümidini yine seneye bıraksın.<br />

Başkadır köyümde bahar başkadır.<br />

Patatesler çapaya geldi haydi,<br />

Harmanlar kalkacak değil mi şimdi?<br />

Kaysılar oldu bağlarda değil mi?<br />

Başkadır Bozköy’üm yazda başkadır.<br />

Ekmekler yapılır , dizilir kayı kayı,<br />

Bir börek de bana yap, peynirli yumurtalı,<br />

İşçi bulabildin mi sökülecek patates, dayı?<br />

Başkadır Bozköy’üm güzde başkadır.<br />

Telaş bırakır yerini, tatlı bir ümide.<br />

Patates para etmeyecek mi yine bu sene?<br />

Kalmasın düğün, borçlar seneye,<br />

Başkadır Bozköy’üm kışta başkadır.<br />

Kar yağdı kürülecek damlar,<br />

Başlar peş peşe düğünler nişanlar,<br />

Düğünün tadını çıkarır bayanlar,<br />

Başkadır Bozköy’üm kışta başkadır.<br />

Tezek dumanları tüter bacalarından,<br />

Alışveriş yapılır Salı pazarından,<br />

Hurdacı , tesisatçı gelir çalışmadan,<br />

Başkadır Bozköy’üm her mevsim başka.<br />

ADEM KOÇAK<br />

Sınıf Öğretmeni


Eğitim<br />

3<br />

BOZKÖY FİLİBELİ<br />

HABER<br />

Bozköy Ahmet Nazmi <strong>Filibeli</strong><br />

İlkokulunu Tanıyalım...<br />

Okulumuz Ahmet Nazmi <strong>Filibeli</strong> ismini, kızı olan Necla <strong>Filibeli</strong>'nin<br />

babası adına okul yaptırmak istemesiyle almıştır. Aslen İzmirli<br />

olan Necla <strong>Filibeli</strong> 40 yılı aşkın süre eczacılıkla uğraştıktan sonra,<br />

Niğde'nin çeşitli yerlerinde okul yaptırmaya kendini adamıştır. Niğde<br />

belediyesi hayırsever Necla <strong>Filibeli</strong>'yi yaptırdığı okullardan dolayı<br />

fahri hemşeri ilan etmiştir. ilk olarak 2004 yılında kendi adını verdiği<br />

okulu Fesleğen köyüne yaptırmıştır. İkinci okulu da babasının adına<br />

2005 yılında Bozköy kasabamıza yaptırmıştır. Çiftlik ilçemizde ayrıca<br />

2008 yılında Ovalıbağ kasabasına da bir okul yaptırmıştır. Toplamda<br />

Niğde'de 5 okul yaptıran Necla <strong>Filibeli</strong> kendisini artık Niğdeli olarak<br />

gördüğünü belirtmiştir.<br />

Bozköy Ahmet Nazmi <strong>Filibeli</strong> İlkokulu eğitim-öğretim hayatına 8<br />

yıllık örgün eğitim kurumu olarak devam ederken, 2012 yılındaki<br />

değişiklikle sadece ilkokul bünyesinde eğitim-öğretime devam<br />

etmektedir.<br />

Okulumuzda anasınıfı mevcuduyla birlikte toplamda 196 öğrenci ve<br />

10 öğretmen bulunmaktadır. Bütün sınıflarında teknolojik donanım<br />

mevcut olup, sınıf mevcudu ortalaması 20'dir.<br />

Okulumuzdan mezun olan 4.sınıf öğrencilerimiz kasabamızda<br />

bulunan ortaokullara gitmektedirler.<br />

İl merkezine 65 km, ilçeye ise 7 km uzaklıkta bulunan okulumuzda<br />

herhangi bir ulaşım sorunu yaşanmamaktadır.<br />

ÇİFTLİK HABER<br />

ÇİFTLİK İLÇESİ BİR İLKE EV SAHİPLİĞİ YAPTI<br />

Çiftlik Anadolu İmam Hatip Lisesi öncülüğünde Niğde ilimizin tüm<br />

imam hatip liseleri arasında gerçekleştirilen “Kur’an-ı Kerim’i Güzel<br />

Okuma, Hafızlık ve Genç Bilaller Ezan Okuma Yarışmaları” için<br />

ilçe düğün salonunda program yapıldı.<br />

Programa protokol üyeleri ve çok sayıda<br />

davetli katıldı. Çiftlik merkez ve köylerden<br />

de çok sayıda kişi programa katılım<br />

gösterdi. Salonun hınca hınç dolduğu<br />

programa olan ilgi gözlerden kaçmadı.<br />

Program sonunda dereceye giren<br />

öğrencilere ödülleri takdim edildi.<br />

Gerek çocuklar gerekse yetişkinler için kitle iletişim<br />

araçlarının en önemlisi olan televizyon, çocukları bir çok yönden<br />

etkilemektedir. Televizyonda yer alan bütün programları çocuklar<br />

için zararlı olarak değerlendirmek yanlış olacaktır.<br />

Televizyonda çocukların sosyalleşmesine, yardımlaşma becerisi<br />

gibi çeşitli becerileri de kazanmasına yönelik programlar da yer<br />

almaktadır; ancak bütün bu olumlu etkiler televizyon izleme süresi<br />

ile ilgilidir. Televizyonda izlenen programın niteliği kadar, izleme<br />

süresi de çocuğu olumlu ya da olumsuz etkileyebilmektedir.<br />

Her aile televizyonu kendine özgü biçimde kullanır; bu nedenle<br />

televizyon izleme kurallarını koyan aile olmalıdır. Çocuklar<br />

açısından televizyonun aile fertleriyle beraber izlenmesi önemlidir.<br />

Ailelerin kitle iletişim araçları üzerindeki denetimi ortadan<br />

kalktığında sorunlar başlayabilmektedir.Çok fazla televizyon<br />

izleme çocuğun aile içi iletişimine zarar verebilmektedir. Bunun<br />

yanı sıra, çocukların uyku saatleri, yemek düzenleri, ders çalışma<br />

saatleri ve sürelerinin televizyondan etkileniyor olması da<br />

çatışmaya neden olabilmektedir.<br />

REKLAMLAR VE ÇOCUK<br />

Çocuklar, reklamlara her şeyden önce eğlenme isteği ile<br />

yaklaşırlar ve reklamlar, hareketli oldukları için çocukları pek<br />

çok programdan daha çok cezbeder. Çocuklar, dakikalarca<br />

gözlerini ayırmadan reklamları izleyebilirler. Reklamlarda yer<br />

alan sloganlarda ve mesajlarda tüketimi artırmak ve çocukları<br />

satın almaya yönlendirmek amacıyla genelde mutlu hayatlar<br />

vaat edilmekte ve bu hayata ulaşmanın tek yolunun o ürüne<br />

sahip olmaktan geçtiği ifade edilmektedir. Çoğu kez yetişkin<br />

bireyleri bile etkileyen bu mesajlar, henüz toplumsallaşma ve<br />

yetişkin birey olma yolundaki çocuğu daha fazla etkilemektedir.<br />

Dolayısıyla çocuk, çalışmak, başarılı olmak, erdemli olmak gibi<br />

insani boyuttaki pek çok değer yargısının yerine sadece aşırı<br />

tüketerek mutlu olunacağı yolundaki düşünceye inandırılmaktadır.<br />

Ayrıca, televizyon seyredilirken, programların reklamlarla sık<br />

sık kesilmesi, dikkatin sürekliliğinin yitirilmesine ve yoğunlaşma<br />

kapasitelerinin bozulmasına, neden olabilmektedir.,<br />

ÇİZGİ FİLMLER VE ŞİDDET<br />

Televizyonda çocuklar tarafından en çok izlenen programlar<br />

çizgi filmlerdir. Günümüzde çocuklara yönelik olarak sunulan<br />

televizyon programları özellikle de çizgi filmler diğer programlara<br />

göre daha fazla şiddet içermektedir.<br />

Çizgi filmlerde temel karakterler, çoğu zaman haksızlığa<br />

uğradığında şiddete başvurmakta, şiddet tek alternatif gibi<br />

gösterilmektedir. Karakterler onca şiddetten sonra ayağa<br />

kalkmakta, filmi izleyen çocukta uygulanan şiddetin zarar<br />

vermediği gibi bir algılama da söz konusu olabilmektedir. Diğer<br />

algılanan bir mesaj da herhangi bir anlaşmazlık olduğunda mutlaka<br />

kazanan ve kaybeden bir tarafın olduğu yanılgısıdır. Çocuklara ya<br />

kazanacaksın ya da kaybedeceksin mesajı verilmektedir.<br />

Erkek çocuklara yönelik çizgi filmlerde kahramanın kullandığı<br />

araç ve gereçlerin metallerle donanımlı silahlar olduğu dikkat<br />

çekmektedir. Kız çocuklarına yönelik çizgi filmlerde moda,<br />

pop, müzik ve gösteriş ön plana çıkmaktadır; ancak kızların da<br />

gücünü sergilediği<br />

çizgi filmler mevcuttur.<br />

Bunların yanı<br />

sıra, sabah<br />

erken saatlerden<br />

akşama kadar çizgi<br />

film yayınlayan<br />

kanallar çocukların<br />

televizyon bağımlısı<br />

olmalarına neden<br />

olabilmektedir.<br />

Televizyondaki şiddet içerikli görüntü ve haberlere maruz<br />

kalan çocuklarda, saldırgan davranışlarda artış, şiddete<br />

duyarsızlaşma, saldırganı model alma bulgularının yanı sıra,<br />

uyku bozuklukları, gece kabusları, kendisine ve yakınlarına zarar<br />

geleceği korkuları gelişebilmektedir.<br />

TV’ DE YER ALAN ŞİDDETİN ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ<br />

Yapılan çalışmalar, televizyonda yer alan şiddetin çocukları şu<br />

açılawrdan etkilediğini ortaya koymaktadır. .<br />

- Çocuklar birbirlerine şiddet uygulayabilmekte ve daha da agresif<br />

davranabilmektedirler.<br />

- Kendisinden küçük çocuklara şiddet uygulayabilmektedirler.<br />

- Oyun oynarken daha tahrip edici ve yıkıcı davranışlarda<br />

bulunabilmektedirler.<br />

- Şiddet öğesinin yer aldığı programları izleyen çocuklar,<br />

yetişkinlikte şiddet içeren davranışlar gösterebilmektedir.<br />

- Şiddet, çocuklar tarafından problem çözmenin bir yolu olarak<br />

görülmeye başlanmaktadır.<br />

- Çocuklar televizyonda gördükleri şiddeti taklit edebilmektedirler.<br />

- Çocuklar zamanlarının çoğunu televizyon karşısında geçirdikleri<br />

için kendi kendilerine öğrenme yetenekleri düşebilir, akranları<br />

ile daha az ilişki kurabilir, problem çözme becerileri daha az<br />

gelişebilir.<br />

- Agresif çocuklarda, şiddet öğesi içeren programları izleme<br />

eğilimi görülebilmektedir.<br />

AİLELERE ÖNERİLER<br />

- Çocuklarınıza gösterdiğiniz ilgi, sevgi sürekli ve tutarlı olsun.<br />

- Çocuklara iyi bir televizyon izleyicisi olma konusunda model<br />

olun.<br />

- Çocuklarınızın ders ve okul saatlerini göz önüne alarak, TV<br />

izleme saatlerini günde 1 ya da 2 saat olarak sınırlandırın.<br />

- Çocuğunuz şiddet içeren bir program izlediyse, izlerken<br />

hissettiklerini sorun. Bu tür davranışların gerçek hayatta ne kadar acı<br />

verici olduklarını ve ciddi sorunlara yol açabileceklerini anlamalarını<br />

sağlayın. Programdaki karakterin şiddet kullanmasına neden olan<br />

olayı ve karakterin başka nasıl davranabileceğini tartışarak şiddete<br />

başvurmadan da sorunların çözülebileceğini<br />

çocuğunuza gösterin.<br />

- Televizyon izlemeyi çocuklarınız için bir ödül olarak kullanmayın.<br />

- Televizyonu kapatma konusunda tereddüt etmeyin.<br />

- Çocuğunuzun odasına televizyon koymaktan kaçının; çünkü<br />

beraberken ne izlediklerini kontrol etmek ve onlar için uygun<br />

programlar seçmek daha kolaydır. Aynı zamanda bir arada zaman<br />

geçirmek açısından da yararlı olacaktır.<br />

- Çocuğunuzun izlediği TV programlarını takip edin ve beraber izleyin.<br />

Böylelikle çocuğunuzun ne izlediğini, nasıl etkilendiğini ve bunları<br />

davranışlarına nasıl yansıttığını bilme imkanını yakalayabilirsiniz.<br />

- Çocuğunuzun algılama seviyesine uygun ve olumlu karakterlerin<br />

işlendiği programları seçin ve bunları izlemesini teşvik edin.<br />

- Çocuğunuzun kelime hazinesini geliştirmek için görüntüleri<br />

kelimelerle ifade etmesini, öğretebilir, böylelikle TV›de verilen<br />

mesajları çözümlemesini yardımcı olabilirsiniz.<br />

- Televizyonda yapay bir dünya inşa edilmektedir. Özellikle sihir,<br />

büyü gibi hayal ürünü olan durumların sıkça kullanıldığı diziler,<br />

filmler çocukların aklını karıştırmaktadır. Bunu çocuklarınıza anlatın<br />

ve gerçek dünyanın olduğu gibi aktarılmadığını hatırlatın.<br />

- Çocuğunuz için zararlı bulduğunuz programları tamamen<br />

yasaklamak yerine, izleme sürelerini sınırlandırın ve çocuğunuzu<br />

eğitici, yardım ve işbirliğini öğretici programlara yönlendirin.<br />

- Çocuğunuza televizyonun yerine koyabileceği başka alternatifler<br />

sunun. Onu, spor ve sanatsal faaliyetlere, okumaya, uğraş gerektiren<br />

hobilere ve arkadaşlarıyla oyun oynamaya yönlendirin.<br />

* Aşağıdaki görselin üst tarafında bulunan resimler, günde 1 saatten<br />

az televizyon izleyen çocuklar; alt tarafında bulunan resimler günde<br />

3-4 saatten fazla televizyon izleyen çocuklar tarafından yapılmıştır.<br />

Çocuk Ne Yaşıyorsa Onu Öğrenir...<br />

Eğer, bir çocuk sürekli eleştirilmişse;<br />

Kınamayı ve ayıplamayı öğrenir.<br />

Eğer, bir çocuk kin ortamında büyümüşse;<br />

Kavga etmeyi öğrenir.<br />

Eğer, bir çocuk alay edilip aşağılanmışsa;<br />

Sıkılıp, utanmayı öğrenir.<br />

Eğer, bir çocuk sürekli utanç duygusuyla eğitilmişse;<br />

Kendini suçlamayı öğrenir.<br />

Eğer, bir çocuk hoşgörüyle yetiştirilmişse;<br />

Sabırlı olmayı öğrenir.<br />

Eğer, bir çocuk desteklenip, yüreklendirilmişse;<br />

Kendine güven duymayı öğrenir.<br />

Eğer, bir çocuk övülmüş ve beğenilmişse;<br />

Takdir etmeyi öğrenir.<br />

Eğer, bir çocuk hakkına saygı gösterilerek büyütülmüşse;<br />

Adil olmayı öğrenir.<br />

Eğer, bir çocuk güven ortamı içinde yetişmişse;<br />

İnançlı olmayı öğrenir.<br />

Eğer, bir çocuk kabul ve onay görmüşse;<br />

Kendini sevmeyi öğrenir.<br />

Eğer, bir çocuk aile içinde dostluk ve arkadaşlık görmüşse;<br />

Bu dünyada mutlu olmayı öğrenir.<br />

Hayat<br />

KISSADAN HİSSE<br />

Hintli bir yaşlı usta, çırağının sürekli her şeyden şikayet etmesinden<br />

bıkmıştı.Bir gün çırağını tuz almaya gönderdi. Hayatındaki her<br />

şeyden mutsuz olan çırak döndüğünde, yaşlı usta ona, bir avuç tuzu,<br />

bir bardak suya atıp içmesini söyledi.Çırak, yaşlı adamın söylediğini<br />

yaptı ama içer içmez ağzındakileri tükürmeye başladı."Tadı nasıl?"<br />

diye soran yaşlı adama öfkeyle "acı" diye cevap verdi.Usta tebessüm<br />

ederek, çırağını kolundan tuttu ve dışarı çıkardı. Az ilerdeki gölün<br />

kıyısına götürdü ve çırağına bu kez de bir avuç tuzu göle atıp, gölden<br />

su içmesini söyledi.Söyleneni yapan çırak, ağzının kenarlarından<br />

akan suyu koluyla silerken aynı soruyu sordu:<br />

"Tadı nasıl?"<br />

"Ferahlatıcı" diye cevap verdi genç çırak.<br />

"Tuzun tadını aldın mı?" diye sordu yaşlı adam,<br />

"Hayır" diye cevapladı çırağı.<br />

Bunun üzerine yaşlı adam, suyun yanına diz çökmüş olan çırağının<br />

yanına oturdu ve şöyle dedi:<br />

"Yaşamdaki ıstıraplar tuz gibidir, ne azdır, ne de çok. Istırabın miktarı<br />

hep aynıdır. Ancak bu ıstırabın acılığı, neyin içine konulduğuna<br />

bağlıdır. Istırabın olduğunda yapman gereken tek şey, ıstırap veren<br />

şeyle ilgili hislerini genişletmektir. Onun için sen de artık bardak<br />

olmayı bırak, göl olmaya çalış."<br />

Deniz Yıldızının Öyküsü<br />

Bir adam okyanus sahilinde yürüyüş yaparken,denize telaşla<br />

bir şeyler atan birine rastlar.<br />

Biraz daha yaklaşınca bu Kişinin, sahile vurmuş deniz<br />

yıldızlarını denize attığını fark eder ve<br />

"Niçin bu deniz yıldızlarını denize atıyorsun ?" diye sorar.<br />

Topladıklarını hızla denize<br />

atmaya devam eden kişi, "Yaşamaları İçin" yanıtını verince,<br />

adama şaşkınlıkla:<br />

"İyi ama burada binlerce deniz yıldızı var.Hepsini atmanıza<br />

imkan yok. Sizin bunları denize atmanız neyi değiştirecek<br />

ki ?" der.<br />

Yerden bir deniz yıldızı daha alıp denize atan kişi,<br />

"Bak Onun İçin Çok Şey Değişti," karşılığını verir.


BOZKÖY FİLİBELİ<br />

Eğitim<br />

4<br />

HABER<br />

DEĞERLER EĞİTİMİ<br />

(HOŞGÖRÜ)<br />

“İki ömrüm olsun<br />

isterdim; biri yaşamak,<br />

diğeri okumak için” der<br />

şair. Aslında kısacık ömre<br />

ikisini de sığdırabilmekti<br />

mesele…<br />

İlk emri “oku” olan bir medeniyetin mensuplarıyız. Bu, teorik<br />

olarak çok kitap okuyan, araştıran ve inceleyen bir toplum olma<br />

sorumluluğunu beraberinde getiriyor. Mevcut durum gerçekten öyle<br />

mi? Kitap okumanın gerekliliği, önemi herkesin malumu. Ancak hayat<br />

ilerlerken söylemden eyleme uzanan yaşam serüveninde kitap okuma işi,<br />

kendi hayatımızda ne kadar yer ediniyor?<br />

Var mı okuyan?<br />

Türkiye’de kitap okuma alışkanlığı olmadığından şikâyet etmeyi<br />

alışkanlık haline getirenlerin sayısı, okuma alışkanlığına sahip olanlardan<br />

çok daha fazla. Sanırım sokakta yüz kişiyle röportaj yapılsa hepsi de<br />

kitap okumayla ilgili güzellemeler yapacak, konuyla alakalı özlü sözler<br />

döktürecektir. Peki, gerçekte durum nedir? TÜİK verilerine bakmalı...<br />

TÜİK verileri, Türk insanının kitap okumaya günde sadece 1 dakika<br />

ayırdığını gösteriyor. Buna karşılık TV izlemeye ortalama 6 saat,<br />

internete bağlanmaya 3 saat ayırıyor. İhtiyaç listesinde kitap okumak 235.<br />

sırada yer alıyor. Çocuklara kitap hediye edilmesi sıralamasında Türkiye<br />

180 ülke içerisinde 140. sırada. Aslında bu istatistikler de teknoloji<br />

lehine sürekli değişmektedir. 3 saat 5 saat değil günün her saatinde âdeta<br />

yaşamın temel vakitlerinden de çalarak teknolojiyle olan bağımızı hiç<br />

koparmıyoruz. Sürekli olarak kendi rekorlarımızı kırıyoruz. İstatistikte<br />

değişmeyen tek sıra ise okumanın yeri oluyor. Kitap fuarlarına bakıyoruz,<br />

muazzam bir kalabalık! TÜİK yanılıyor olabilir mi? İnsanımız akın akın<br />

fuarda. Kitap fuarının da bir istatistiğini çıkarmışlar elbette. Memlekette<br />

insanımızın kitap fuarına gitme oranı yüzde 70’lerde. İnanılmaz bir oran!<br />

Fuara gidenlerin kitap alma oranı yüzde 30. Kitap alanların aldığı kitabı<br />

okuma oranı yüzde 10. Gelelim can alıcı noktaya… Kitap alanların<br />

aldığı kitabı kahveyle sosyal medyada paylaşma oranı yüzde 95. Bir de<br />

yazarına imzalatılmış bir kitap varsa bu oran en tepe noktaya çıkıp, “like”<br />

hazinesinde en kıymetli bir parça olarak yerini alıyor.<br />

Aşağıda bir haberin görselini görüyorsunuz. Haberin içeriği<br />

aynen şöyle : “Bu yıl 36. kez kapılarını açan TÜYAP Kitap Fuarı,<br />

dün tarihinin en kalabalık günlerinden birini yaşadı. Vatandaşlar,<br />

metrobüs üst geçitte izdihama neden oldu. Kitapseverler, izdiham<br />

nedeniyle kırdıkları bariyerleri aşarak, E-5 karayolunda yolun<br />

karşısına geçti. Trafik kısa süreli de olsa durdu.”<br />

Neyse sonradan<br />

anlaşılıyor ki bu “kalabalık<br />

yığın” kitapsever değil,<br />

sanatçısever olarak<br />

orada bulunmakta. Kitap<br />

fuarına gelen ünlü birisi<br />

için bu çaba! Zira sadece<br />

kitapseverler olsaydı ne<br />

izdiham olurdu ne de<br />

bariyer kırılırdı…<br />

İstatistik işin teknik<br />

boyutuyla ilgili tabikide. İçinde bulunulan durumun gerçek hayattaki<br />

karşılığı çok daha yıkıcı vaziyette. Kitap okuyan insana garip gözlerle<br />

bakıyoruz. Sürekli kitap okuyan insana ‘kitap delisi’ diyoruz. Ya da<br />

birine ceza verilecekse kitap okuma cezası veriyoruz. Artık kitap okumak<br />

asosyalliğin bir belirtisi, modern dünyaya ayak uyduramamanın bir<br />

göstergesi olarak algılanmaya başlandı. “Bu çağda kitap okumak mı<br />

Hoşgörü Hikâyesi<br />

Bir adamcağız kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır. Neden<br />

sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için bunu<br />

Hacı Bektaş Veli’nin dergâhına kurban olarak bağışlamak ister. O zamanlar dergâhlar<br />

aynı zamanda aşevi işlevi görüyordu. Durumu Hacı Bektaş Veli’ye<br />

anlatır ve Hacı Bektaş Veli helal değildir diye bu kurbanı geri çevirir. Bunun üzerine<br />

adam Mevlevi dergâhına gider ve aynı durumu Mevlana’ya anlatır. Mevlana ise bu<br />

hediyeyi kabul eder. Adam aynı şeyi Hacı Bektaş Veli’ye de anlattığını ama onun<br />

bunu kabul etmediğini söyler<br />

ve Mevlana’ya bunun sebebini sorar.<br />

Mevlana şöyle der:<br />

Biz bir karga isek Hacı Bektaş Veli bir şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz. O yüzden<br />

senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir der.<br />

Adam üşenmez kalkar Hacı Bektaş<br />

dergâhına gider ve Hacı Bektaş Veli’ye, Mevlana’nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip<br />

bunun sebebini bir de Hacı Bektaş Veli’ye sorar<br />

.<br />

Hacı Bektaş da şöyle der:<br />

-Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlana’nın gönlü okyanus gibidir. Bu yüzden,<br />

bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez. Bu<br />

sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir der...<br />

kaldı?” diyenlerin oranı da kayda değer..Toplum olarak kitabın değerine,<br />

okumanın gücüne inanmıyoruz. Vakit kaybı görüyor, bilgiye en hızlı<br />

yoldan ulaşmanın bizlere artı değer kattığını düşünüyoruz. Bildiğimiz<br />

bir şey daha var ama ‘haydan gelen huya’ gidiyor. Emeksiz ulaştığımız<br />

her bilgi zihinlerimizde atıktan öteye gitmiyor; fikrimize, düşüncemize<br />

ve gönlümüze işlemiyor. Bilmem fark ettiniz mi? Artık çağımızda ‘bilge’<br />

insanlar çıkmıyor; onun yerine fast food tarzı insanları vitrine çıkartıp<br />

tüketip çöpe atıyoruz.<br />

“Teknoloji hayatın belli bir yerindedir, ama her şeyi değildir.”<br />

Evet, artık kırk deve yükü kitapların sığdığı flash diskleri anahtarlığımıza<br />

takıp parmağımızda çeviriyoruz. Katrilyonlarca sayfalık bilgilere,<br />

binlerce yıllık video kaydına ulaştığımız aleti cebimizde taşıyoruz.<br />

Teknolojik okuma yapıyoruz sözde. Her şeyimiz teknolojik! Bunun neresi<br />

kötü olabilir ki?! Artık sohbetlerimizi buradan yapıyor, ibadetlerimizi<br />

ve dualarımızı buradan yolluyor, buradan alışveriş yapıp buradan hayırlı<br />

olsunlar diliyor, taziye mesajlarımızı gönderiyoruz. Nefret ettiklerimiz<br />

varsa buradan tivit atıp linç zincirine ekleniyoruz. Buradan rahmet dileyip<br />

buradan lanet okuyoruz. Teknolojinin adeta canına ‘okuyoruz’.. Aslında<br />

biz insanlar televizyonu, interneti büyük bir iştahla okuyup; kitapları<br />

seyrediyoruz. Sanaldan aldıklarımızı gerçeğe aktaramıyor, zihinlerimizi<br />

çöp yığınlarıyla dolduruyoruz. Bu da zihinlerimizi daha da kabalaştırıyor,<br />

düşüncelerimizin daha sert ve sivri olmasına neden oluyor. Daha öfkeli,<br />

tahammülsüz oluyor, agresifleşiyoruz. Kelimelerimiz yetmediğinde<br />

sesimiz daha çok çıkıyor. Ama sesimizi değil sözlerimizi yükseltmemiz<br />

gerektiğini; okumanın zihinleri kibarlaştırdığını, düşünceleri<br />

ziyadeleştirdiğini unutuyoruz.<br />

Kitabın tek değeri okunmasındadır. Bir değil birçok defalar<br />

okunmasında, çizilmesinde, tanınmasında. Fiziksel olarak hiçbir değeri<br />

yoktur aslında. Kapı önüne koysanız hırsız bile çalmaz kitabı. Fikirleri<br />

önemsemeyenler için değersizdir kitaplar. Bir de toplumda kültürsüzlük,<br />

eğitimsizlik, bayağılık baş tacı ediliyorsa zordur kitap okumak. Hele de<br />

her şeyi hızla tüketmeye odaklanmışsa zihinler, o zihinlerde kitaba yer<br />

bulmak daha da zordur.<br />

Gelelim asıl meseleye.. Eğitim camiasının içerisinden sürekli<br />

yankılanan sese... “ Bu çocuklar kitap okumuyor, okuyanlar okuduklarını<br />

anlamıyor, anlamayanlar anlamadıklarını da anlamıyorlar!” Bu<br />

şikâyetlerin olmadığı sanırım hiçbir okulumuz yoktur. Fakat burada<br />

bir kısır döngü gözümüze çarpıyor. Yukarıda özetlediğimiz ekosistem<br />

içerisinde büyüyen çocuklardan, öğrencilerimizden büyük bir aşkla<br />

kitap okumalarını bekliyoruz. Okuduklarını anlamamalarından şikâyetçi<br />

oluyoruz. Hatayı gömleğin son düğmesinde arıyoruz. Onları o hale<br />

bizlerin getirdiğimizin farkında olmayacak mıyız?<br />

Artık yeni nesil öğrencilerimiz, okula başlamadan önceki 5<br />

yıllık süreç boyunca, zihinlerini teknolojik aletlere öylesine hapsetmiş<br />

oluyorlar ki ders dinleme, derse odaklanma,<br />

okuma ve yazma süreçlerinde can çekişir<br />

vaziyette buluyoruz onları. Sadece<br />

çocuklarda değil biz yetişkinlerde bile<br />

artık ciddi manada odaklanma, dikkatini<br />

toplama, konsantrasyon becerilerinde<br />

sıkıntılar baş göstermekte. Eminim bu<br />

yazıyı bile okurken dikkatiniz birkaç defa<br />

dağıldı. Ya da başka bir metin okurken<br />

aralıksız kaç dakika okuyabildiğimiz<br />

belirsiz. İnsanın “dikkat”i ekonomik<br />

kullanılması gereken bir şeydir. Sınırlıdır.<br />

Aynı anda iki şeyi yapabildiğini söylese<br />

de aslında ikisini de tam yapamaz. Modern dünyanın gereçleri azar azar<br />

tüketir insanın dikkatini. Dikkat tükendiğinde de insan ne kendine ne de<br />

yakın çevresine vakit ayıramaz. Hayatın asli durumlarına kayıtsız kalır.<br />

İşte kitap böyle durumlar için zihin ve dikkat toparlayıcı bir görev de<br />

üstlenir. Biz yetişkinler olarak bunca elektronik uyarıcının içerisinde<br />

zorlanırken çocukları bundan korumak elbette daha da zor olacaktır.<br />

HAYALLER<br />

Öğrencilerimize sorduk "Okulumuzla ilgili hayaliniz nedir?".<br />

İşte cevaplar...<br />

Okulda her gün meyve suyu ve kek dağıtılsın.<br />

Okulumuzun yemekhanesi , kantini olsun.<br />

Okulumuz şekerden olsun.<br />

Okulumuzun uçmasını isterdim.<br />

Okulumuzun servisinin olmasını ve bizi evimizden almasını<br />

isterdim.<br />

Okulumuz bizimle konuşsun.<br />

Okuldaki öğrencilerin yaramazlıklarının bitmesi.<br />

Deney odası ve akıllı tahta olsun.<br />

Her hafta film izlemek isterdim.<br />

Yürüyen merdiven , bahçede oturma parkı olsun.<br />

Akıllı musluk, musluklardan çikolata aksın.<br />

Bulutlarda ders yapmak,aşağıya kayarak inmek.<br />

Araba üstünde gezebilen okul.<br />

Asansör olsun. Güvenlikçi olsun.<br />

Çimli, çiçekli bahçe. Bahçemiz çatılı olsun.<br />

Okulla uzaya yolculuk, müze gezisi<br />

Laboratuvar ve spor odaları.<br />

Halı saha, oyun oynama odası<br />

Toparlayacak olursak; bu ekosistem içerisinde büyümüş<br />

öğrencilerimize kitap sevdirmek bir tarafa, okuma yapmaları için<br />

kitaplıklar oluşturuyor, çizelgeler tutuyoruz. En çok kitap okuyana<br />

ödül vermeye çalışıyoruz. Kimi zaman bunu sınıf çapında kimi<br />

zaman okul çapında ya da daha da büyüterek ilçe, il bazında okuma<br />

yarışmaları ve kampanyaları olarak sürdürüyoruz. Günübirlik, aylık ya<br />

da yıllık çalışmalar şeklinde bu “kitap okutma” projeleri bütün hızıyla<br />

devam ediyor. Bunların hepsi de elbette ki iyi niyetli çalışmalar. Fakat<br />

sürdürülebilirlik kısmı iyi işlemiyor. Öyle olunca bu çalışmalardan<br />

sonra geriye ne kalıyor? Elde kalan “hiç”ten 1 fazla sadece. Öğretmeni<br />

okumayan, ailesi okumayan, arkadaşları okumayan, çevresi okumayan,<br />

mahallesi okumayan, ülkesi okumayan bir çocuğa okumayı sevdirmek<br />

proje hedefinden öteye geçmiyor. Kitap okumanın bir ‘zorunluluk’<br />

olmaktan kurtarılıp bir ‘ihtiyaç’a dönüştürüldüğü gün, sanırım<br />

ihtiyaçlarımız için bu kampanyaları da yapmaya gerek kalmayacaktır.<br />

Projeksiyonu önce kendimize tutmak, en büyüğümüzden başlayıp sonra<br />

en küçükte çözümü aramak, sorunun çözümü için ilk adım olacaktır. O<br />

halde önce kendimizden başlayarak arada elektronik perhizler yapmalı,<br />

kendimizin ve çocuklarımızın fişini bir süre prizden çekerek bu adımı<br />

atmalıyız.<br />

A'dan Z'ye Çocuk Eğitimi<br />

Çocuğunuza;<br />

A-Akıl vermeyin<br />

B-Başkalarına benzemesini<br />

beklemeyin<br />

C-Ciddiye alın<br />

D-Çimlere basmasını<br />

sağlayın<br />

E-Empati kurun<br />

F-Fikrini sorun<br />

G-Gurur duyduğunuzu<br />

söyleyin<br />

H-Hayallerini sorun<br />

I- Israrcı olmayın<br />

İ- İnatlaşmayın<br />

J- Jest yapın<br />

K- Kucaklayın<br />

L- ‘Lütfen’li konuşun<br />

M- Model olun<br />

N- Ne istediğini sorun<br />

O- Oyun oynayın<br />

Ö- Özür dileyin<br />

P- Paylaşın<br />

R- Rica edin<br />

S- Sorumluluk verin<br />

Ş- Şans verin<br />

T- Tutarlı olun<br />

U- Utandırmayın<br />

Ü- Üzüntülerini paylaşın<br />

V- Vakit ayırın<br />

Y- Yüreklendirin<br />

Z- Zevklerini öğrenin


BOZKÖY FİLİBELİ<br />

GENEL KÜLTÜR<br />

5<br />

HABER<br />

KARIKATURLERLE<br />

DEYIMLER<br />

Meraklısına<br />

Veciz Sözler<br />

üzerinde kara<br />

bulutlar dolasmak<br />

Lafı agzına tıkamak lokmasını saymak sürüden ayrılmak<br />

• “Anlamak masraflı iştir; emek, gayret, samimiyet ister.<br />

Yanlış anlamak kolaydır oysa; biraz kötü niyet biraz cehalet<br />

kafidir.”(Sezai Karakoç)<br />

• İnsanlar kıyafetleriyle karşılanır, ilmiyle ağırlanır, ahlakıyla<br />

uğurlanır.(Mevlana)<br />

• Dua, insanın kendi kendine yetemediğinin itirafıdır...<br />

• “Hüzün bize hayatın kırılganlığını, dünyanın faniliğini,<br />

şeylerin gelip geçiciliğini öğreten görkemli bir misafirdir”<br />

(Kemal Sayar)<br />

• Yalanlarla istediğiniz yere gidebilirsiniz ama asla geri<br />

dönemezsiniz.<br />

tencere yuvarlanmıs<br />

kapagını bulmus<br />

saman altından<br />

su yürütmek<br />

gözünden uyku<br />

akmak<br />

allayıp pullamak<br />

• Nereye gidersen git, bulacağın aydınlık kendi kafanın<br />

aydınlığı kadardır.( Cemil Meriç)<br />

• Az yeter çok yetmez.<br />

• “Geride bıraktıklarımızı özlüyor, elimizin altındakinden<br />

sıkılıyor, ulaşamadıklarımıza tutuluyoruz.” (Robin Sharma)<br />

• “ Yalnızlığın en kötüsü, anlamayanların arasında kalmaktır”.<br />

(Mevlana)<br />

• Düşün; Her sey üstüne üstüne geliyorsa eğer, belki de sen<br />

ters gidiyorsundur. (Dostoyevski)<br />

• Başkalarının günahı bizi aziz kılmaz.<br />

• Bir yerde herkes aynı fikirde ise orda yeterince düşünen<br />

yoktur.(Mevlana)<br />

• Alimin aklında cahilin zenginin malında fakirin hakkı vardır.<br />

• İyilik yapan karşılığında mükafat bekliyorsa tefecidir.(Cemil<br />

Meriç)<br />

ölçüyü kaçırmak<br />

yer yarılıp içine<br />

girmek<br />

vidaları gevsemek<br />

uçan kustan<br />

medet ummak<br />

• Aynalar türlü türlüdür. Yüzünü görmek isteyen cam’a bakar,<br />

özünü görmek isteyen can’a bakar.( Mevlana)<br />

• Zihin fukara olunca fikir ukala olur. (Namık Kemal)<br />

• Ahmak odur ki yakar kendi mumunu, eder sabaha dek elin<br />

malını hesap.<br />

• Hayat bu, bir bakarsın her şey bir anda son bulur.<br />

Hayat bu, son dediğin an her şey yeniden can bulur.( Şems-i<br />

Tebrizi)<br />

• Ey can, kimseyi kırma. Sözden ağırı yoktur. Beden çok yükü<br />

kaldırır ama gönül her sözü kaldıramaz. (Mevlâna)<br />

• Hak’la irtibat halinde olmak için halkla irtibatı keselim, cep<br />

telefonumuzu kapatalım.(cami imamı)<br />

• Alışverişini süpermarketten yaparsın ama, cenazene mahalle<br />

bakkalı gelir.(mahalle bakkalı)<br />

TELEFONUN iCADI<br />

Alexander Graham Bell telefonun mucidi olarak ün kazanmayı başardı ama aslında o, ticari olarak<br />

kullanışlı ilk telefonu icat etmiş olan kişidir. Bell’den önce, Johann Philipp Reis, Antonio Meucci<br />

ve başkaları işlevsel telefonları yapmışlardır. İnsanoğlu yüzyıllar boyunca uzaktaki akrabaları,<br />

arkadaşları ya da tanıdıkları ile haberleşmenin kolay yolunu aradılar. Dağlarda birbirlerine duman<br />

yoluyla haber gönderenlerden, ıslık ile mesajlaşmaya kadar haberleşmenin en hızlı yolunu bulmaya<br />

çalıştılar. Günümüzde cep telefonları ve bilgisayar ile gönderdiğimiz elektronik mesajlarla<br />

saniyelerle ölçülen haberleşmenin geçmişi, 1793 yılında Fransız Claude Chappe’ın “uzaktan<br />

yazan” anlamına gelen telgrafı keşfi ile başladı. Sonraki 40 yıl<br />

içinde elektrikli telgraf geliştirildi ve 1876 yılında Alexsander<br />

Graham Bell sağırlarla ilgili bir çalışması sırasından telefonu keşfetti.<br />

İlk telefonların, günümüzde evimizde kullandığımız telefonlardan<br />

bile oldukça farklı olduğunu unutmamak gerekir. İlk telefon görüşmelerinde telefonla numara<br />

çevirmek yerine, ahizeyi kaldırdığınızda bir santral memuru ile karşılaşır ve istediğiniz numarayı<br />

memura belirterek telefonun bağlanmasını beklerdiniz.Telefon makineleri de günümüzdeki gibi<br />

küçük değillerdi. Eski telefonlar borazanı andıran ağızlıklar, şamdan biçimli makineler ya da<br />

duvara asılı modelleriyle günümüzdeki telefonlardan tamamen farklıydılar. Zaman içinde otomatik<br />

santrale geçilmesi ile birlikte telefon modelleri de giderek küçülerek cebimize giren boyutlara kadar<br />

ulaşmıştır.<br />

Neden “ALO” deriz?<br />

Bir rivayete göre “Alo” sözcüğü telefonu keşfeden Alexsander Graham Bell’in karısı olan Allessandra Lotwia Oswaldo’un isminin baş<br />

harflerinin kısaltmasıdır. Graham Bell telefonu icat ettikten sonra ilk konuşmalarını karısıyla yapmaya başladı. . Atölyesinde telefon<br />

çalınca arayanın Allessandra Lotwia Oswaldo’dan başkası olmayacağını bildiğinden, telefonu açar açmaz “Allessandra Lotwia<br />

Oswaldo” diyordu. Bell, zamanla karısına adını kısaltarak hitap etmeye başladı. Artık telefonu “Ale Lowos” diye açar olmuştu.<br />

Uzun süren iş mesaileri Graham Bell’i daha hızlı konuşmaya itiyordu<br />

ve eşinin adını daha da kısalttı. Artık iki heceli bir ad kullanıyordu. Bu<br />

kısa ad “Alo” idi. Bir zaman sonra Bell’i arayanlar da ona “Alo” demeye<br />

başladılar. Bugün dünyada herkesin kullandığı “Alo” sözcüğü işte o<br />

günlere dayanmaktadır.<br />

TÜRKİYE’DE İLK TELEFON<br />

Türkiye’de ilk telefon 1908 senesinde kullanılmaya başlandı. Kadıköy ve<br />

Beyoğlu santralleri 1911 senesinde hizmete açıldı. İlk otomatik telefon<br />

santralı 1926 senesinde Ankara’da kuruldu. Ardından diğer il merkezlerinde<br />

de telefon santralleri kurulmaya başlandı. Kısa bir süre sonra kurulan<br />

santraller aracılığıyla bütüwn iller arası telefon haberleşmesi başlamış oldu.<br />

Islak Kek<br />

TARiF KÖŞESi<br />

Malzemeler:<br />

• 4 yumurta<br />

• 1 su bardağı tozşeker<br />

• 1 su bardağı süt<br />

• 3/4 su bardağı sıvıyağ<br />

• 2 su bardağı un<br />

• 1 kabartma tozu<br />

• 1 vanilya<br />

• 3 yemek kaşığı kakao<br />

• Sosu için:<br />

• yarım su bardağı sıvıyağ<br />

• 1 su bardağı süt<br />

• 3/4 su bardağı tozşeker<br />

• 1 yemek kaşığı dolusu kakao<br />

Yapılışı:<br />

1. Oda ısısındaki yumurta ve şekeri<br />

iyice kabarana kadar çırpın.<br />

2. Sıvıyağ ve sütü ilave edip biraz daha karıştırın.<br />

3. Unu kuru malzemelerle eleyip karışıma ilave edin ve<br />

karışana kadar çırpın.<br />

4. Isıtılmış 165C fırında kabarıp içi pişene kadar pişirin.<br />

5. Sos malzemelerini orta boy bir tencerede karıştırıp şeker<br />

eriyene kadar ocakta ısıtın.<br />

6. Fırında çıkan keke 3-4 dakika sonra döküp soğuduktan<br />

sonra hindistan cevizi ve arzuya göre fıstıkla süsleyip servis<br />

yapın.<br />

SAĞLIK KÖŞESİ<br />

Derste, iş yerinde, otobüste, okulda<br />

ya da yemek hazırlarken, kısacası<br />

hayatın her anında hapşırmak zorunda<br />

kalabilirsiniz. Çoğu insan yalnızken<br />

rahat rahat hapşırırken kalabalık bir<br />

ortamda hapşırmaktan çekinir ve<br />

hapşırığını tutar, başka bir deyişle “içine<br />

doğru hapşırır”.Peki hapşırığı tutmak<br />

insana ciddi zarar verir mi?<br />

Düşük bir ihtimal olsa da cevap evet!<br />

Hapşırık esnasında akciğerlerden gelen<br />

basınç ile hava yaklaşık saatte 161<br />

kilometre hızla hava kanallarına doğru<br />

yönelir (ağız ve burun kanalları). Eğer<br />

bu esnada ağzınızı ya da burnunuzu<br />

hava çıkışını engelleyecek şekilde<br />

kapatırsanız bütün hava kulaklarınıza<br />

doğru yönelir. Bu basınçlı hava<br />

kulakların östaki borularına ve orta<br />

kulağın içerisine doğru giderek kulak<br />

zarında hasarlara yol açabilir. Ayrıca<br />

bu basınç, duyma kaybı ya da uzun<br />

süreli baş dönmesine sebep olabilir.<br />

Hapşırığı tutmak kulaklarınıza vereceği<br />

zarardan çok daha fazlasına da neden<br />

olabilir. Mesela, gözlerinizdeki kan<br />

damarlarına ve diyaframa zarar<br />

verebilir. Ayrıca, kan basıncının aniden<br />

yükselmesine sebep olur çünkü<br />

engellenmiş hapşırık beyindeki kan<br />

damarlarını zorlar. Özellikle,<br />

hapsedilmiş güçlü bir hapşırık da boyun<br />

sakatlanmalarına sebep olabilir. Bunun<br />

yanı sıra sinüs ameliyatı geçirmiş<br />

bireylerde hava gözlerin yakınındaki<br />

boşluğa dolarak gözleri yerinden<br />

fırlatacak kadar basınç uygulamasa<br />

da hasara neden olabilir. En sıradışı<br />

durumlarda da hapşırık tutmak, kalp<br />

krizine neden olup ölüme yol açabilir.<br />

Hapşırığın doğal bir vücut tepkisi<br />

olduğunu düşünüp rahat rahat<br />

hapşırmak sağlığınız için en doğru<br />

seçim olacaktır.


BOZKÖY FİLİBELİ<br />

Genel Kültür&Eglence 6<br />

HABER<br />

BunlarI Biliyor musunuz?<br />

Gülmek Serbest<br />

TERS YÖN<br />

Temel otoyolda ters yöne girer. Bunu gören trafik polisi, sürücüleri<br />

uyarmak için radyodan anons yaptırır. Bu arada ters yolda ilerleyen<br />

Temel de radyo dinlemektedir.<br />

Polis radyodan:<br />

“Lütfen dikkat, ters yönde ilerleyen bir araç var!”<br />

Temel bağırır, ne bir tanesi hepisuu hepisuu….<br />

ÇUKUR<br />

Köyün birinde bir çukur varmış ve herkes bu<br />

çukura düşerek yaralanıyormuş. Köyün ileri gelenlerinden Temel’ inde<br />

aralarında olduğu 3 kişi toplanmış. Birincisi:<br />

-Çukurun yanında bir ambulans beklesin hastaneye çabuk yetiştiririz.<br />

Demiş. İkincisi:<br />

-Öyle şey mi olur? Çukurun yanına bir hastane yaptıralım düşenlerin<br />

hastaneye yetişmesi zaman almaz demiş. Sıra Temele gelmiş:<br />

-Ula uşaklar sizde de hiç akıl yok. Bu çukuru kapatalım hastanenin<br />

yanına bir çukur açalım. Demiş.<br />

ŞAKAYI SEVMEM<br />

Nasreddin Hoca çarşamba pazarında gezintiye çıkmış. Dolaşırken<br />

birden ensesinde bir tokat hissetmiş ve kendini yerde bulmuş. Hemen<br />

kalkmış arkasına bakmış, bide ne görsün iri yarı, cüsseli bir adam.<br />

Nasreddin Hoca:<br />

-Bana sen mi vurdun? Adam:<br />

-Evet ben vurdum. Nasreddin Hoca:<br />

-Şakamı yaptın yoksa gerçek mi vurdun? Adam:<br />

-Gerçek vurdum ne olacaaaak..? Nasreddin Hoca:<br />

-Haaaa… İyi öyleyse, ben şakadan hiç hoşlanmam da..!<br />

ATEŞ DÜŞTÜĞÜ ZAMAN<br />

Nasreddin Hoca’nın evine tüccar arkadaşı misafir olmuş. Hoca ona<br />

mantı pişirip getirmiş. Arkadaşı acele edip mantıyı hemen ağzına<br />

atınca boğazı yanmış. Boğazının yandığını belli etmemek için başını<br />

tavana doğru dikmiş ve yanmanın etkisi gidince de başını tavandan<br />

indirmeyip sormuş :<br />

-Hocam bu tavanı ne zaman yaptınız.<br />

Hoca hemen :<br />

-Boğazıma ateş düştüğü zaman, demiş.<br />

Mini mini birler<br />

Minik minik elleri var,<br />

Durmadan hep ağlar,<br />

Gözleri annesini arar,<br />

Birinci sınıf çocuklar.<br />

Yazamaz karnı ağrır,<br />

Burnunda sümük ağarır,<br />

Öğretmeni yorar bırakır,<br />

Birinci sınıf çocuklar.<br />

Ana sınıfı böyle değildi,<br />

Ela, Lale kimdi neydi?<br />

Öğretmen aferin dedi,<br />

Birinci sınıf çocuklar.<br />

Ayakkabıları ters giyer,<br />

Durmadan tuvalete gider,<br />

Ağlar eve gitmek ister,<br />

Birinci sınıf çocuklar.<br />

Dünya umurunda değil,<br />

Oynayıp hoplayıp zıplasın,<br />

Her zorluğuyla benimdir,<br />

Birinci sınıf çocuklar.<br />

Bozköy’lü Şair<br />

BİLMECELER<br />

01- Ateş olmayan yerde ne olmaz?<br />

02- Hangi yolda trafik kazası olmaz?<br />

03- Hiç kar yağmayan hava<br />

hangisidir?<br />

04- Horoz nerede öter?<br />

05- Hangi top zıplamaz?<br />

06- Hangi bağda üzüm yetişmez?<br />

07- En güzel kokan fil hangisidir?<br />

08- İlk Türk bayrağını kim dikmiştir?<br />

09- Gözlemeyi en çok kim sever?<br />

10- Hangi macunla diş fırçalanmaz?<br />

11- Kim evini kiraya vermez?<br />

12- Denizler niçin tuzludur?<br />

13- Hangi istasyonda tren durmaz?<br />

CEVAPLAR<br />

01- İtfaiye<br />

02- Samanyolu'nda<br />

03- Oyun havası<br />

04- Kendi çöplüğünde<br />

05- Kartopu<br />

06- Ayakkabı bağında<br />

07- Karanfil<br />

08- Terzi<br />

09- Nöbetçi<br />

10- Lahmacunla<br />

11- Kaplumbağa<br />

12- Balıklar kokmasın diye<br />

13- Benzin istasyonunda<br />

ÖDÜLLÜ SORU<br />

Hazırlayan : Erman Arıcan<br />

Sorunun cevabını okulumuzun web sitesinden, "ödüllü soru cevabı"<br />

bölümünden gönderebilirsiniz.Herkesin katılımına açıktır. 10 Ocağa kadar<br />

cevaplar kabul edilecektir. 11 Ocak perşembe günü doğru cevap gönderenler<br />

arasından öğretmenler huzurunda çekilecek kura ile hediyeyi kazanan<br />

kişi belirlenecektir. Aynı gün okul web sitesinden kazanan kişinin ismi<br />

yayınlanacaktır. Ödülümüz "kahve makinesi"dir.<br />

Okulumuz web adresi: http://banfilibeli.meb.k12.tr/


BOZKÖY FİLİBELİ<br />

HABER<br />

BELiRLi GÜN VE HAFTALAR<br />

7<br />

Memleketimizi siz kurtardınız.<br />

Ulusumuzu yükseklere taşıdınız.<br />

Saflarda en önde yer aldınız.<br />

Türk milleti olarak size minnettarız.<br />

Atam hep kalbimdesin hiç unutulmadınız.<br />

Fırtına gibi esip düşmanları yurttan çıkardınız.<br />

Ayaktaydınız hiç yıkılmadınız.<br />

Korkunuz yoktu düşmanlardan<br />

Ellerinizde silah yoktu siper aldık kalkanlardan<br />

Milletçe yürüdük düşmanlara kalbimizde iman<br />

Atatürk hep önde mavi gözlü o adam<br />

Layık isek değerlerine, asla yıkılmaz bu vatan.<br />

Arkanda nice ana kuzuları<br />

Ta yürekte millet arzuları<br />

Anaların gözü pek vatansever çocukları<br />

Türkün sevdası yalnızca o güzel vatandı<br />

Ülkemiz her zaman ayakta kalmalı<br />

Rahat yat kabrinde Atam<br />

Kimse yıkamaz bu cennet vatanı.<br />

On Kasım ATATÜRK'Ü Anma<br />

CANIM ATAM<br />

Adını ve şanını,<br />

Bütün dünya biliyor,<br />

Masum olan milletler,<br />

Hep izinden gidiyor.<br />

Sen Türk için her zaman,<br />

En büyük kahramansın,<br />

Damarlarımızda akan,<br />

Asil kandan haberdarsın.<br />

ATAMA<br />

Bu şiirim sana yüce gönüllü insana,<br />

Cumhuriyeti kuran ulu önder Atama.<br />

Kovdun düşmanları sadıktın yurduna,<br />

Güvenimiz sonsuzdu Türk kahramanına.<br />

Hediye etti nice bayramları bizlere,<br />

Önder oldu her zaman milletimize,<br />

Düşmanları döktü birer birer denize,<br />

Yaşayacaksın her zaman kalbimizde.<br />

Adın hep yaşatılacak,<br />

Zaferlerin dilden dile anlatılacak,<br />

Türk milletinin simgesi bu bayrak,<br />

Göklerde hep ama hep dalgalanacak.<br />

Şehit kanlarıyla kuruldu bu vatan,<br />

Mustafa Kemal Atatürk baş komutan,<br />

Tek istediği biz çocuklardan,<br />

Cennet vatanımızı korumak düşmanlardan.<br />

Engelliler Haftası<br />

ENGELLİLER<br />

Engellidir deyip geçme.<br />

Onların da hayalleri vardır.<br />

Tıpkı bizim gibi<br />

Onlar da insandır.<br />

Yakup Dağ 4/A<br />

ATATÜRK KAHRAMAN<br />

Cumhuriyeti kurdu,<br />

Yurdu kurtardı,<br />

O büyük bir kahramandı,<br />

Benim canım Atatürk’üm.<br />

Atam her 10 Kasımda,<br />

Bu millet seni anar,<br />

Saat dokuzu beş geçe,<br />

Her Türk sana ağlar.<br />

Yurdunu çok severdi,<br />

Çünkü o bir kahramandı,<br />

Bize hediye etti bu vatanı<br />

Benim canım Atatürk’üm.<br />

Seni anıyoruz hepimiz,<br />

Çünkü sen büyük bir<br />

kahramansın,<br />

Bu yurdu bize sen hediye<br />

ettin,<br />

Benim canım Atatürk’üm.<br />

Seni seviyor her Türk,<br />

Çünkü sen çok değerlisin,<br />

Düşmanları yurttan kovdun,<br />

Benim canım Atatürk’üm.<br />

TUĞBA DALGIÇ 3/A<br />

ON KASIM<br />

10 Kasım 1938<br />

Günlerden Perşembe.<br />

Atatürk’üm ölmüş,<br />

Saat dokuzu beş geçe.<br />

Çökmüş bir matem havası<br />

Milletimin üstüne<br />

Gözyaşları sel olmuş.<br />

Akmış Marmara denizine.<br />

Herkes akın akın<br />

Dolmabahçe’ye koşmuş.<br />

Büyük kurtarıcı artık.<br />

Aramızdan ayrılmış.<br />

Atatürksüz yaşamak<br />

Çok zor gelse de millete<br />

Kalplerde yaşatılmış.<br />

O veciz sözleriyle.<br />

Emanet etmiş bizlere<br />

Kurduğu cumhuriyeti.<br />

Var oldukça bu dünya<br />

Bilmeliyiz kıymetini.<br />

Yasin KANEL 4/A<br />

Hamza Gülsoy 3/B<br />

MUSTAFA KEMAL<br />

Milletçe hayranız sana,<br />

Umutla bakıyoruz yarınlara,<br />

Sonsuz saygılar olsun atama,<br />

Tek gayem bırakma vatanımı alçaklara.<br />

İzinde yürüyeceğim, hep yaşadıkça.<br />

Fırsat verme asla düşmanlara,<br />

Asla kimse dokunamaz bayrağıma.<br />

Kimse yıkamaz Türk ordusunu,<br />

Emanet ettin bizlere bu güzel yurdu,<br />

Mustafa Kemal’im sen rahat uyu,<br />

Askerimiz bozdu bu hain pusuyu,<br />

Layıkıyla başardık koruduk ulusumuzu.<br />

Büşra DAĞ 2/B<br />

Özge Dağ 2-A<br />

ATATÜRK<br />

Aydınlattın milleti<br />

Tarihe ışık tuttun<br />

Azminle emeğinle<br />

Türk devletini kurdun.<br />

Ülkümüz senin ülkün<br />

Rehberisin sen türkün<br />

Kurtaracaksın vatanı kahraman Atatürk’üm<br />

Âdem KANEL 4/A<br />

Onları küçümseme.<br />

Onlar bizim dostumuzdur.<br />

Bu çevre onlarında hakkıdır.<br />

Kendini bu kadar üstün tutma.<br />

Onun kalbini kırma<br />

Acıyarak bakma<br />

Çünkü o hisseder bunu<br />

Sen ona hissettirme ne olur<br />

Onlara güzel yaşam verelim.<br />

Onları sevelim<br />

Onların bir gün yerinde olun.<br />

O zaman anlarsın engellileri.<br />

Fatma DOĞRUER 4/A<br />

ONLARDA BİZDEN<br />

Kimimiz işitmez,kimimiz görmez,<br />

Bizler engelliyiz,kusurlu değil.<br />

Korkmayın bizlerden hiç kimse zarar görmez,<br />

Bizler engelliyiz,kusurlu değil.<br />

Bak onun kulağı duymuyor,benim gözüm görmez,<br />

Ama hepimiz nota bilir,şarkılar söyleriz.<br />

Bize acıdınız mı kırılır kalbimiz,<br />

Bizler engelliyiz,kusurlu değil.<br />

Ayşe Nur Gün 3/B<br />

Öğretmenler Günü<br />

ÖĞRETMENLER GÜNÜ<br />

Öğretmenler günü çok özel bir gündür. Eğer öğretmenler olmasaydı, okuma yazma, toplama,<br />

çıkarma gibi önemli işleri yapamazdık. Öğretmenler yokmuş gibi düşünün. Eğitim görmeyen<br />

insan yarım insandır. Yarım insan demek, cahil insan demektir. Zamanında eğitim görmeyen<br />

insanlar, şimdi bazı işleri beceremiyor. Yeni bir şeyler çıktığında kullanamıyorlar. Hem<br />

kullanamıyorlar hem de kötü insanlara kanıyorlar. İşte o insanlar cahil insandır. Onlar da<br />

okumuş olsalar bile okumuş cahillerdir. Dünyada yarım kalmak çok kötüdür. Biz yaşlı<br />

eğitimsiz insanlara yardım etmeliyiz. Edersek tıpkı bir öğretmen gibi oluruz. Eğer öyle<br />

yaparsak, onlar çok mutlu olur. Öğretmenler çok özeldir. Çünkü öğretmenler, biz öğrencileri<br />

eğitirler öğretirler. Onlar bunun için doğmuşlardır. İyi ki öğretmenler var.<br />

Sude Naz KANEL 4/A<br />

ANA GİBİ BABA GİBİ<br />

Öğretmenim bilir misin?<br />

Seni nasıl sevdiğimi.<br />

Sorsan bana nerede yerim?<br />

Gösteririm ben kalbimi.<br />

Ana değil ana gibi,<br />

Baba değil, baba gibi,<br />

Öğretmenim bende sevgin,<br />

Can içinde bir can gibi…<br />

Ekin Tekeli 3/A<br />

Bozköy Ahmet Nazmi <strong>Filibeli</strong> İlkokulu Adına<br />

GAZETE IMTIYAZ SAHIBI<br />

Muhammed AKGÜN<br />

(Okul müdürü)<br />

YAYIN KURULU<br />

Adem KOÇAK, Erman ARICAN, Fadimeana GÜRSOY<br />

Mustafa DEMİR, Salih ÖNCEL, Şeyma ERDAL<br />

TASARIM<br />

Kutlay AVCI<br />

İLETİŞİM<br />

Yenikent Mah. Niğde Cad. Bozköy Kasabası Çiftlik/<br />

NİĞDE<br />

03884155182<br />

Web<br />

http://banfilibeli.meb.k12.tr<br />

Bozköy Haber<br />

Bozköy genelinde patates hasatının bitmesinin<br />

ardından çiftçiyi ürününü pazarlama telaşı sardı.<br />

Konuyla ilgili mikrofonlarımıza konuşan Mehmet<br />

Binici, Bozköy'de bu sene gerçekleşen patates<br />

veriminin iyi seviyede olduğunu, çiftçinin bu<br />

anlamda yüzünün güldüğünü söyledi. Pazarlama<br />

konusunda da bilgi veren Mehmet Binici, piyasaların<br />

durgun olduğunu, patates fiyatlarının kalitesine<br />

bağlı olarak kilosunun 50 ile 80 kuruş arasında<br />

seyrettiğini sözlerine ekledi. Bu seneki satışlardan<br />

umutlu olduklarını, Bozköy kasabasını güzel günlerin<br />

beklediğini de söylemeden geçemedi.<br />

* Patatesler İstanbul yolcusu...<br />

Salih ÖNCEL<br />

Sınıf Öğretmeni<br />

PATATES<br />

Ekmesi kolaydır, satması zordur,<br />

Eğer para ederse bozdur ha bozdur,<br />

Bir de para etmezse tüccara kozdur,<br />

Yazdır bakkala yazdır ha yazdır.<br />

Haziran ayı gelince patatesler yeşerir,<br />

Yağmurlama boruları, siprikler döşenir,<br />

Eşten dosttan borç para istenir,<br />

Borçsuz bir senen olmaz, patates.<br />

Çiftçinin beli ağustosta bükülür,<br />

Elektriğin faturası ellere dökülür,<br />

Ahırda inek, dana kalmaz satılır,<br />

Bu sene de borçsuz ol diye, patates.<br />

Ekim ayıdır en büyük sorun,<br />

Cepte para kalmadı, bankaya varın,<br />

Bankada çiftçiyi soyun ha, soyun,<br />

Belki bu yıl para eder, patates.<br />

Yılbaşı gelince hesaplar yapılır,<br />

Elde kalan son patatesler satılır,<br />

Acemi olan çiftçim tüccara kaptırır,<br />

Yine umutları tükettin be patates.<br />

Benden sana tavsiyedir, unutma!<br />

Boğazından geçmesin haram lokma,<br />

yutma,<br />

İktisatlı ol, sakın hesapsız iş tutma,<br />

Çiftçinin ahı yerde kalmaz, unutma.<br />

İYİ DÜŞÜN, İYİ DAVRAN BE TÜCCAR.


Okulumuzdan Haberler<br />

BAŞARIMIZ<br />

İlçe geneli<br />

"Atatürk" konulu<br />

bilgi yarışmasında<br />

okulumuzu<br />

temsil eden<br />

öğrencilerimiz<br />

Elif Akyüz<br />

ve Sudenaz<br />

Kanel önemli<br />

bir başarıya<br />

imza atarak<br />

ikinci oldular.<br />

Okulumuzu en<br />

iyi şekilde temsil<br />

eden ve bizleri<br />

gururlandıran<br />

öğrencilerimizi<br />

tebrik ediyoruz.<br />

"SEÇİM VAR"<br />

Okulumuzda öğrenci meclisleri seçimi<br />

yapıldı. Başkan adayı olarak sınıflarından<br />

aday gösterilen Elif Gülsoy, Buket Beşer<br />

ve Sudenaz Kanel okul meclis başkanı<br />

olabilmek için kıyasıya bir rekabetin içine<br />

girdiler.Vaatlerin havada uçuştuğu seçim<br />

sürecinde başkan adayları<br />

öğrencilerden oy talebinde<br />

bulundular. Oy sandığının<br />

açılmasıya öğrencilerin heyecanı<br />

daha da yükseldi. Kesin olan<br />

sandık sonuçlarına göre okul<br />

meclis başkanı 65 oyla seçilen<br />

Sudenaz Kanel oldu.<br />

OKUMA ODASI<br />

Okulumuz öğrencilerinin<br />

kitaplarla olan bağını artırmak<br />

ve daha rahat ortamda kitap<br />

okumalarına destek olmak<br />

amacıyla boş bir sınıfımızı "kitap<br />

okuma odası"na çevirdik. Duvar<br />

süslemelerini öğretmenlerizin<br />

yaptığı odadaki diğer<br />

ihtiyaçlarımız öğrenci velilerimiz<br />

tarafından karşılandı. Bu süreçte<br />

önceki dönemlerde okulumuzda<br />

çalışan "Çiğdem, Serap ve Tülay"<br />

öğretmenlerimizin de emeklerini<br />

unutmuş değiliz. Bütün<br />

sınıflarımızın yararlandığı okuma<br />

odası öğrencilerimizin koşarak<br />

gittikleri bir sınıf oldu.<br />

Yerli Malı Yurdun Malı<br />

Tutum,<br />

yatırım ve<br />

Türk malları<br />

haftası<br />

kapsamında<br />

bütün<br />

sınıflarımızda<br />

yerli<br />

malı<br />

coşkusu<br />

yaşandı.<br />

Kendilerini<br />

yiyeceklerin<br />

büyüsüne<br />

kaptıran<br />

öğrencilerimizin<br />

"keşke<br />

hergün<br />

yerli malı<br />

olsa" sözü<br />

velilerimizde<br />

endişe<br />

yarattı.<br />

Bozköy Ahmet Nazmi <strong>Filibeli</strong> İlkokulu<br />

dersi kapsamında masa tenisi, kışın uzun<br />

sürdüğü kasabamızda öğrencilerimizin<br />

zevkle oynadıkları bir etkinlik haline<br />

gelmektedir.<br />

SPORTİF<br />

ETKİNLİKLER<br />

Öğrencilerimizin<br />

sportif gelişimlerine<br />

katkıda bulunmak<br />

üzere okulumuzun<br />

zemin katına<br />

kurduğumuz<br />

satranç sınıfı<br />

birçok ihtiyaca<br />

cevap vermektedir.<br />

Öğrencilerimizi<br />

analitik düşünmeye<br />

teşvik eden<br />

etkinlikte<br />

öğretmenlerimiz<br />

satranç eğitim<br />

tahtası üzerinden<br />

oyunun kurallarını<br />

etkin bir şekilde<br />

anlatmaktadırlar.<br />

Aynı zamanda oyun<br />

ve fiziki etkinlikler<br />

K<br />

A<br />

R<br />

Beklenen kar yağışının gelmesiyle okulumuz öğrencileri doyasıya<br />

eğlendi. Kısa sürede bahçede kar bırakmayan öğrencilerimiz bir sonraki<br />

kar yağışını beklemeye başladılar.<br />

Ögrencilerimizden<br />

ATATÜRK<br />

Annemin ninnisinde<br />

Duydum yüce adını.<br />

Öğretmenin sesinde<br />

Buldum nice tadını<br />

Sevdim o günden beri.<br />

Seveceğim daha da ….<br />

Kalbimdir onun yeri.<br />

Yaşayacak orada<br />

Yüreğim her vurdukça<br />

Atatürk’ü anarım.<br />

O orada durdukça<br />

Her gün saygı sunarım.<br />

Burak Erten 4/A<br />

Engelli olsa da en iyi arkadaşım.<br />

Nazikliği ile çok,<br />

Güzel arkadaşım.<br />

Emekler verdi hep,<br />

Lale gibi koktu hep<br />

Lalelere benzerdi<br />

İyilik dolu arkadaşım<br />

Gelenler<br />

Severdi insanları her zaman,<br />

Elleri yumuşacıktı,sıcacıktı<br />

Verirdi her şeyini,<br />

Güzel mi güzel bir insandı,<br />

İnsanları çok severdi,<br />

Sevgi dolu bir insandı,<br />

İyiliklere doyamazdı benim güzel<br />

arkadaşım. ELİF GÜLSOY 3/A<br />

karikatürce

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!