Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Çarşamba Şeykin’le nişanını yaptık. Sen niçin gelmedin?<br />
Makas şıkırtıları şıp diye kesiliyor. Makar’ın elleri<br />
aşağı düşüyor. Korku okunan bir sesle;<br />
-Kim? Kimi nişanladınız? diye soruyor.<br />
-Bizim Anna’yı, canım!<br />
-Nasıl olur? Kiminle?<br />
-Şeykin’le, Petroviç Şeykin’le. Teyzesi, zengin bir<br />
ailenin vekilharçlığını yapıyor. İyi bir kadındır.<br />
Şükürler olsun, hepimizi sevindiren bir iş kıvırdık.<br />
Bir hafta sonra da nikahı var. Sen de gel, eğleniriz.<br />
Şaşkınlıktan yüzü sararan Makar Kuzmiç omuzlarını<br />
silkiyor.<br />
-Nasıl olur, Erast İvanoviç? Bunu nasıl yaparsınız?<br />
Olamaz! Anna ile ben. Ben ona karşı iyi duygular<br />
besliyordum. Niyetim onunla. Bu nasıl şey, bilmem<br />
ki! Makar Kuzmuç’in yüzünde ter damlaları<br />
tomurcuklanıyor. Makası masanın üstüne bıraktıktan<br />
sonra yumruğuyla burnunu ovuşturmaya<br />
başlıyor.<br />
-Benim ona karşı temiz niyetlerim vardı. Olacak<br />
şey değil, Erast İvanoviç! Ben onu sevdim, en saf<br />
duygularımı sundum. Karınız hanım teyze de söz<br />
vermişti. Size karşı hep öz babam gibi saygı gösterdim.<br />
Her zaman bedava tıraş ediyorum. Benden<br />
iyilikten başka ne gördünüz? Babam öldüğü<br />
zaman evdeki kanepeyle on rublemi aldınız. Sonra<br />
geri vermediniz. Anımsıyorsunuz, değil mi?<br />
-Anımsamaz olur muyum? Hatırımdadır hep.<br />
Ama gözümün nuru, sen iyi bir güvey olabilir misin,<br />
Makarcığım? Söyle, iyi bir güvey olabilir misin?<br />
Ne paran var, ne mevkiin, ne de işe yarar bir<br />
mesleğin!<br />
-Peki, Şeykin zengin mi?<br />
-Taşeronluk yapıyor. Tam bin beş yüz ruble pey<br />
akçesi yatırmış bu işe. Yetmez mi, iki gözüm? Her<br />
neyse, olan oldu bir kere, geri dönemeyiz, Makarcığım,<br />
sen kendine başka bir kız ara. Elini sallasan<br />
ellisi gelir sana. E, ne duruyorsun? Hadi tıraş<br />
etsene.<br />
Makar Kuzmiç konuşmadan dikiliyor, sonra cebinden<br />
mendilini çıkararak ağlamaya başlıyor.<br />
Erast İvanoviç onu yatıştırmaya çalışıyor.<br />
-Aman canım, böyle şeylere de ağlanır mı? Hadi,<br />
sus bakalım. Kadınlar gibisin vallahi! Önce saçımı<br />
kes, sonra ne yaparsan yap. Hadi, makası al eline!<br />
Makar Kuzmiç makası alıyor, ona bir dakika şaşkın<br />
şaşkın baktıktan sonra yine masaya bırakıyor.<br />
Eli titremektedir.<br />
-Yapamayacağım, kalsın şimdi, elimin gücü kesildi.<br />
Ah, ne talihsiz insanmışım ben? O da çok mutsuz<br />
şimdi. Birbirimizi seviyorduk, söz vermiştik.<br />
Kötü insanlar acımadan ayırdılar bizi. Dükkânımdan<br />
gidin, Erast İvanoviç! Sizi gördükçe tuhaf oluyorum.<br />
-Öyleyse yarın gelirim, Makarcığım. Tıraşı yarın<br />
bitirirsin.<br />
-Peki, nasıl isterseniz.<br />
Erast İvanoviç saçlarının yarısı kökünden kesilmiş<br />
başıyla tıpkı bir kürek mahkûmuna benziyor. Böyle<br />
bir başla ortalıkta dolaşmak pek de hoş değil<br />
ama başka ne yapabilir? Başına şalı yeniden sarıyor,<br />
berber dükkânından çıkıyor Makar yalnız<br />
kalınca bir sandalyeye oturuyor, sessiz sessiz ağlamasını<br />
sürdürüyor.<br />
Ertesi sabah Erast İvanoviç erkenden dükkândadır.<br />
Makar Kuzmiç soğuk bir sesle:<br />
-Bir şey mi var, ne istiyorsunuz? diye soruyor.<br />
-Tıraşı bitir Makarcığım. Bak, yarısı duruyor<br />
-Parası peşin, lütfen. Bedava tıraş etmem!<br />
Erast İvanoviç tek söz söylemeden kalktığı gibi<br />
dükkândan dışarı fırlıyor. O günden beri başının<br />
yarısında saçları uzun, öbür yarısında ise kısacık.<br />
Parayla tıraş olmayı lüks saydığından başının yarısındaki<br />
saçların kendiliğinden büyümesini bekliyor.<br />
Kızının düğününde bile ortalıkta böyle dolaştı.<br />
Anton ÇEHOV<br />
37