Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Sayı:1
Bozova Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi
Edebiyat Köşemiz
Ölü Atlar
Karışık bir iç deniz bunalımı
Zafersiz bir kalyonda
Ölümün her anki hatırasından uzak
İnsanı her halinden tanıyan
Sakat bir ölü atlar alıcısı
“Bir yerde çok titiz bir insanım, bir bakıma da hiç
titiz değilim. Görünüşte bir düzensizlik
içindeyim; ama her şey zihnimde benim de
şaştığım bir disiplin ve düzen içindedir. Şu
masanın halini görüyorsun. Çekmeceler de
öyle; ama söyleyin bir şey, onu gözüm kapalı
çıkarayım. Hayatım da öyle, bir telaş içinde
parçalanmış gibiyim. Ama saati saatine
programlanmışımdır. Şiiri de ne zaman
yazacağımı bilmiyorum. Memur gibi, durum
öyle gerektiriyor.” diye anlatır kendini.
Busat
Artist milletizdir.
Bizde defaten ölünür
Ve kalkılır ki sofralardan
Hamdü senalarla, palalarla
El yıkanmadan
Ağız misvaklanmadan
Zinhar vurulmaz ha
Ne dosta ne düşmana
1986 yılında son şiir kitabı olan “Korku ve
Yakarış” yayınlanır. Böylelikle hayatın bütün
inceliklerini kuşanmış bir zarif insan, bir şiirsel
yürek olarak Menziller´den sonra korku ve
yakarışın şiirini yazar. Yaşamakla ölüm arasında,
korku ve ümidi bir yay gibi geren, gerdikçe daha
bir zarieşen, şiirleşen ve gizemli bir dünyanın
fotoğrafını çekmeyi başaran Zarifoğlu, 1987 yılı
başında hastalanır ve 7 Haziran 1987´de
hayatını kaybeder.
Anılar Defterinde
Gül Yaprağı
Anılar defterinde gül yaprağı gibi
Unutuldum, kurudum
Başıma düşmüş sevda ağı
Bir başıma tenhalarda kahroldum
Sen kim bilir
Rüzgarlı eteklerinle
Kim bilir hangi iklimdesin
Kendisine özgü şiiriyle tanınan Zarifoğlu'nda şairlik bir mizaçtır sanki. Şiiri dıştan çok içe dönük bir
anlatıma yönelir. İç ürperişleriyle, hayretle başlayan şiiri, metazik ürpertiyle bilgeliğe ulaşır. Hikâye,
roman ve günlük türünde yazdığı kitaplarında da şair duyarlığı egemendir. Çocuklar için yazdığı
kitaplarda fantezi ve olağanüstü gerçekler dünyası ile hayaller dünyası iç içedir.
Eşi Berat Zarifoğlu anlatıyor: “Bir gün Cahit Bey'e bana hiç şiir yazmadığını söyledim. O da kâğıdı
kalemi eline alıp yazmaya başladı. Söyledikten sonra bir anlamı yok dedim, bana baktı oturdu ve o
şiiri yazdı. Onu her okuduğumda farklı duygulara kapılırım, zaman geçtikçe ona olan özlemim
artıyor. Öyle mükemmel, adı gibi öyle zarif bir insandı ki ondan sonra insan algım değişti. Yerini de
kimse alamadı zaten.”
8