You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
çalışanı uzaktan çalışmaya başladı. Bunun insanların çalışma şekli için bir dönüm
noktası olabileceği, bu tür çalışma şekillerinin artabileceği
düşünülüyor. Fraunhofer Enstitüsü İşbirliği ve Liderlik Başkanı Josephine
Hofmann’a göre, normal şartlarda insanların ciddi oranda karbon salımına sebep
olan uçak seyahatleri yaparak katılacağı pek çok büyük toplantının çevrimiçi
olarak başarılı bir şekilde gerçekleştirilebileceği ve böylesinin hem zaman hem de
enerji bakımından çok daha verimli olduğu görüldü. İngiltere’de ise yakın
zamanda duruşmaların online olarak gerçekleştirileceği duyuruldu. Eğer sistem
başarılı bir şekilde işlerse yaygınlık kazanma ihtimali yüksek ve bu çevresel
etkilerimizin azalması bakımından büyük öneme sahip.
Tıbbi atıklar doğru yönetilemezse büyük risk teşkil ediyor
Salgının çevre üzerinde yarattığı olumsuz etkilerden biri de oluşan tıbbı atıklar.
Çin’de bulunan ve Covid-19’un ilk görüldüğü şehir olarak kabul edilen Wuhan’da,
salgının zirve yaptığı dönemde hastanelerde günde 240 ton tıbbi atık üretildiği ve
normal şartlar altında bu miktarın 40 ton olduğu belirtiliyor. Hong Kong’da
yaşayan 7.4 milyon insanın çok büyük bir kısmının haftaladır her gün kullan-at
yüz maskesi taktığı açıklandı ve dünyada pek çok yer için aynı durum geçerli.
Hong Kong'daki “Plastiksiz Denizler” adlı sivil toplum kuruluşunun kurucusu
Tracey Read, maskelerin bir tür plastik olan polipropilenden yapıldığını ve
doğada çözünmesinin çok uzun zaman alacağını söyledi. Tüm bunlar gösteriyor
ki, oluşan bu tıbbi atıkların yönetimi doğru yapılamazsa hem salgının gidişatını
hem de çevreyi ciddi bir tehdit bekliyor.
Salgın olası bir “iklim göçü” krizi için test oldu
Fakat ne yazık ki dünya bu testten geçemedi. İklim değişikliğinin bir sonucu olarak
ilerleyen dönemlerde pek çok kitlesel göçle karşılaşacağımızı biliyoruz. Covid-19
salgınıysa, dünyanın buna hazır olup olmadığını gösteren bir test oldu. İtalya’da
vakaların kuzeyde yoğunlaştığının açıklanmasının ardından insanların tren
istasyonlarına akın ederek güneye göçmesi, Hindistan’da 21 günlük evden çıkma
yasağı ilan edilirken hükümetin başka şehirlerdeki göçmen işçilere ne olacağıyla
ilgili hiçbir öngörüde bulunmaması ve işçilerin memleketine yürüyerek dönmeye
çalışırken hayatını kaybetmesi gibi olaylar, aslında devletlerin olası bir iklim
göçüne hazır olmadığını ve bununla ilgili planlama yapmaları gerektiğini gösterdi.