You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
CİNSELLİĞİN ETİĞİ
1. Seks, amaç mı yoksa araç mı?
Eskiden, evrimin mekaniklerini henüz anlamadığım, (basit gibi görünür ama aslında o
kadar basit bir konu değildir evrim, muhtemelen siz de henüz anlamamış ama bunun farkına
varmamış olabilirsiniz.) sevişmenin veya çiftleşmenin amacının üremek olduğunu
düşündüğüm dönemlerde, eşcinsel ilişkilerin bir amaca hizmet etmediğini düşündüğüm için,
eşcinsel ilişkilere sıcak bakmazdım. Dikkatinizi çekmek isterim, eşcinsellere demedim. Halbuki
evrimsel bakış açısıyla bakarsak, bence, canlılar üremek için sevişmezler, zevk aldıkları için
sevişirler, aynı hayatta kalmak için yemedikleri, fakat sırf zevk aldıkları için yedikleri gibi.
Canlılar zevk aldıkları şeyleri yaparlar. Eğer genlerimizi sonraki nesle aktarmak için gerekli bir
davranış varsa, vücudumuzun bunu yapmaktan haz alacak şekilde evrimleşmesi kaçınılmazdır.
Ve bu sadece doğal seçilimin bir sonucu olarak böyledir. Sonuç olarak, canlılar genlerini
aktarmak için değil zevk aldıkları için sevişirler ve genleri aktarmaya yaradığı için doğal seçilim
tarafından desteklenir. Sevişmek; hazzın doğrudan, üremenin ise dolaylı yoldan aracıdır.
Sevişmenin amacı ise haz almaktan ibarettir. Bu doğa ananın, yavrusuna, ilacını bir kaşık
Nutella’nın içine karıştırarak vermesi gibidir.
Bu yazıda cinsellik etiği üstüne benim kafamdakileri sizinle paylaşarak beyin fırtınası
yapmayı hedefliyorum, umarım kimse bazı şeyleri yanlış anlamaz. En baştan belirtmek isterim
ki lgbt bireylerine, özgürlüklerine veya haklarına herhangi bir saldırı yapma gibi bir amacım
kesinlikle yoktur. Tetiklenir veya yanlışımı fark ederseniz sizinle tartışıp, fikir ve bilgilerinizi
almak bana zevk verecektir.
2. Doğada da var argümanı
Eşcinselliğin bir hastalık olmadığını veya doğuştan gelen bir duygu olduğunu
kanıtlamak için doğadaki hayvanların eşcinsel davranışlarını örneklemek, yaygındır. Aslında
doğuştan gelip gelmediğinin pek de bir önemi yoktur, sonradan bile gelse, ara ara gelip gitse
bile isteyen istediğini yapabilir. Eşcinsellerin bu arzuları isteseler bile yok edemedikleri gayet
nettir. Fakat çocuk sevicilik (pedofili), hayvan sevicilik (zoofili, türler arası olarak), ölü sevicilik
(necrofili) hatta nesne sevicilik de doğada bulunan cinsel davranışlar arasındadır. Bu
duygulara sahip olan insanlar da bu duyguları gerçekten yaşıyorlar. Ellerinde olmadan bu
olgulara cinsel çekilim gösteren insanların, bu davranışları hayata geçirmese bile, sırf duygu
ve arzuları yüzünden kötü adam olarak gösterilmelerinin sebebi nedir?
-ÇOCUK SEVİCİLİK
Çocuk seviciliğin veya 18 yaşından önce bir kızla (veya erkekle-ama arkadan, bu
durumun heteroseksüel erkek ergen çocukları için geçerli olmadığını herkes bilir) ilişkiye
girmenin yasak olmasının ve etik olarak yanlış karşılanmasının pek çok mantıklı ve doğru
sebebi elbette ki vardır. Bu kısımlara girmeden geçiyorum. Ergenlik dönemini atlatmış bir kız
çocuğu, biyolojik olarak üremeye hazır olduğu döneme girdiği andan itibaren tüm erkeklerin
ilgisini çekmeye başlar. Bu doğanın kanunudur. Biz insanlar 18 yaş sınırını kendimiz belirledik.
İyi ki de belirledik. Fakat bu ayrımı yapabilmek pedofiliyi tanımlarken önemlidir. Pedofil olmak
için koşul, 18 yaş altı veya kendinden yaşça çok küçük bireylere ilgi duymak değildir. Ya nedir?
Doğada ‘‘yaygın’’ olmayan şekliyle, henüz cinsel olgunluğa erişmemiş bireylere karşı duyulan
arzudur. Peki bu insanları hasta veya kötü kalpli olarak tanımlamak için geçerli bir sebep var
mı? Eğer davranışını gerçekleştirip, cinsel olarak gelişmemiş bir çocukla birlikte olursa, bu
pedofil yüzünden değil, o yaştaki birinin cinsel isteği olmasının mümkün olamamasından
dolayı, tecavüz sayılması sebebiyle yanlıştır. Peki eğer rızası varsa 18 yaşından küçük, ama
cinsel olgunluğa erişmiş biriyle birlikte olmak neden suç? Sebebini bilmediğim bir şekilde, eğer
çocuk olan erkek, yetişkin olan kadın ise muhtemelen bunu kimse önemsemezdi,
onaylamazdınız, fakat kimse de dava açmazdı, ama iki taraf da bundan zevk alsa bile, çocuk
olan kız ise, gazeteler biraz para kazanacak demektir. Bunun sebebi nedir? Bu çifte standartın
sebebini bilmiyorum. Fakat çocukların yasalarla korunması şu yüzden önemlidir, ilk olarak o
yaştaki bir insan kendini idare edemez, o yüzden yetişkinin kendini kontrol etmesi lazım.
Kendini bir yetişkinin kucağına vermek yerine, derslerine bakması, arkadaşlarıyla sosyal ağlar
kurması vs. uzun vadede onu çok daha mutlu edecektir, bir yetişkinin cinsel veya sosyal
beklenti ve arzularını karşılamak 15 yaşındaki biri için ‘‘ömür’’ tüketir. Çok uzatmama gerek
yok, demek istediğimi anlatabildiğimi umuyorum. Doğal, fakat yanlış.
3. Alan memnun satan memnun argümanı.
Lgbt bireylerinin davranışlarının savunmasında sıkça kullanılan bir başka argüman ise
alan memnun satan memnun, sana ne argümanıdır. Bence çok doğrudur. Mesela benim cinsel
çekilimim kadın vücutlarınadır, bu her önüme gelen kadına tecavüz edeceğim anlamına
gelmiyorsa, gay birisinin de sırf gay olduğu için, ben istemediğin sürece bana bir şey
yapmayacağını bekleyebilirim. Kısacası 2 kişi arasındaki bir olay 3. kişiyi ilgilendirmez. Fakat
bu argümanın bizi çok ilginç bir noktaya getirir. Üstünde uzun bir süre kafa yorduğum fakat
etik olarak doğru olup olmadığına bir türlü karar veremediğim, hayvan sevicilik. Bu argümanı
temel alırsak hayvan sevicilik kesinlikle yanlışlanamaz.
-HAYVAN SEVİCİLİK
Hayvanlarla ilişkiye girdiğinizi kafanızda canlandırdın. Veya bir çocukla. Çok mu
iğrendiniz? Şimdi bunları komşunuzun yaptığını düşünün. Çok mu sinirlendiniz? Tebrikler, az
önce bir homofobikle empati yaptınız. Burada kimin haklı olduğundan bahsetmiyorum.
Sadece hissettiklerini hissettiniz. Eğer hayvan sevicilerin aşağılık insanlar olduklarını
düşünüyorsanız ve bu düşüncenin arkasındaki sebebiniz, hayvanlarla ilişkiye girilmez, sadece
tecavüz edilir gibi bir yaklaşımsa, aynı fikirde değiliz. Hayvanların bu ilişkilerden zevk
almadıklarını, ‘‘sahipleri’’ tarafından acımasızca ve duygusuzca kullanıldıklarını
düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz. Nerden mi biliyorum? Birazdan cevaplayacağım. Ama
önce şunu söylemeliyim. Eğer iki taraf da memnunsa, bizi ilgilendiren bir şey yoksa, hayvanın
geleceği ve mutluluğu etkilenmiyorsa, hayvan seviciliğin neden yanlış olduğuna dair ikna edici
bir açıklamaya ihtiyacım var. Aklıma gelen mantıklı bir önerme, hayvan eğer ‘‘istekli’’ değilse,
ki her zaman istekli olamayacağı net, tecavüzcüsünü polise şikayet edemez, o yüzden temiz
ve köklü bir çözümle tüm hayvan ilişkilerini yasaklamak en mantıklı hareket olabilir. Fakat bu
yasak, Romeo ile Juliet’in ‘yasaklı’ aşklarını etik olarak yanlış mı yapar?
Geleyim ben bunu nerden biliyorum sorusuna. Bu soruya verebilecek 2 tane cevabım
var. Birincisi; katırları leylekler getirmiyor. Hayvanların türler arası ilişki yaşaması doğada çok
sık rastlanan bir olaydır. Kediler köpeklerle, atlar eşeklerle pek çok kere çiftleşir. Eğer ‘‘e ama
onlar yakın türlerdir, çekilim olması normaldir’’ derseniz, genlerimizin %98 inin şempanzelerle
aynı olduğunu hatırlatmak isterim, nereye geleceğimi anlayın. İkinci cevabım ise, ben meraklı
bir insanım arkadaşlarım, açtım Chrome gizli sekmeyi. Anladığım kadarıyla en popüler hayvan
türü köpekler, sonra da atlardır. İnsan figürü ister erkek ister kadın olsun, hayvanların bu
durumdan pek şikayetleri varmış gibi durmuyor. Eğer bu durum sadece dişi köpekler için
geçerli olsaydı, hayvana sakinleştirici vermiş olma ihtimallerini çok ciddi bir şekilde
düşünürdüm. Gerçi hale daha vermiş olabilirler o ayrı bir konu. Fakat erkek köpeklerin insan
dişilerine karşı olan istekleri akıl alır gibi değil. Buradan, eğer erkek köpekler zevk alıyorsa (belli
yani), dişi köpekler neden alamasın sonucuna gidiyorum. Eğer hem insan hem hayvan bu işten
zevk alıyorsa, bize ne demeli miyiz? İçten içe eğer erkek olan köpek ise, bunu o kadar da büyük
bir sorun yapmayacağınızı, sadece ‘‘namussuz pis kadın’’ diyeceğinizi biliyorum, ispat
edemem ama biliyorum. Ama eğer köpek bir dişiyse, bu muhtemelen hayvan hakları ihlali,
tecavüz vs. gibi değerlendirilecek, hatta ‘‘idam edilsin’’ deyenler bile olacak.
4. Kategori mi, Spektrum mu yoksa Oran mı?
Konu cinsel tercihler olunca insanlar kendilerini lezbiyen, heteroseksüel veya çocuk sevici
gibi tanımlama eğilimindedir. İnsanlar olarak hem kendimizi hem de karşımızdakini hemen
hemen hayattaki her konuda sınıflara ve kategorilere ayırıyoruz. Üniversiteye, psikoloji
bölümüne yazıldığım ilk sene bize daha farklı bir görüş sundular, spektrum önerisi, teoriyi ‘‘her
insan eşcinsellikle heteroseksüellik arasındaki aralıkta bir yerdedir’’ gibi düşünebilirsiniz.
Dürüst olmam gerekirse bu iki fikir de beni tatmin etmiyor. Benim kafama yatan fikir,
bazılarının daha aklına gelmiş olması çok yüksek bir ihtimal olan (fakat internette aratmayın
çünkü ben uyduruyorum), oran teorisidir. Her insan her şeye karşı farklı oranlarda cinsel çekim
duyar, erkeklere az, kadınlara çok, ölülere orta, dişi köpeklere azın biraz üstü, erkek atlara hiç,
tüylü şeftaliye az, tüysüz karpuza çoktan biraz daha az... Eğer insanlar sosyal baskı
hissetmeseydi, cinsel dünyaları çok daha farklı olurdu diye tahmin ediyorum.
Yazımı şöyle sonlandırmak istiyorum. İnsanları iyi veya kötü yapan şey, ne hissettikleri ne
de yaptıklarıdır. Nedir? Hissettiklerine rağmen, neyi yapmayı veya yapmamayı tercih
ettikleridir. Siz yoldan geçen teyzeye bile yardım ederken, bunu sırf vicdanınız öyle söylediği
için yapıyorsanız siz teyzeye değil, kendinize yardım etmiş olursunuz. Eğer içinizden hiç
gelmediği halde bile, hiçbir zorlama olmadan, sadece doğru olanın bu olduğu için yardım
ediyorsanız, bu sizi iyi biri yapar. İçinize düşen duygularınızın sorumluluğu sizde değildir. Ama
aklını kullanmak her insan evladının görevidir. Hayatta küçük veya büyük kararlar alırken her
zaman aklınızı dinleyin. O sizi hep doğruya götürür.
Bu kadar okuduysanız küçük bir tavsiyemi kabul edin: Mutluluğa ulaşmak istiyorsanız:
duygularınızın gösterdiği yere, aklınızın gösterdiği yoldan!