18.09.2020 Views

AKTARMA SOZLUGU

Diğer Türk dillerinden Anadolu Türkçesi'ne

Diğer Türk dillerinden Anadolu Türkçesi'ne

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

aslına uygun olarak seslendirebilmektedir? (Cümlenin içindeki “acaba” kelimesini “aceba” diye mi yazıp

okumalıydık?) “Müstakil” sözcüğünün söylenişini bir Arap’tan dinlemek, durumu anlamak için yeterlidir.

Dilimize böyle yerleşmiş diyerek kestirme bir çözümle kurtulmak ne derece doğrudur? Muvaza mı, Muvaaza

mı, Muvazaa mı yoksa Muvaazaa mı? Yüzlerce yıldır dilimizde ve Türk hukuk terminolojisi içinde yer alan bu

kelimeyi ilk duyduğu anda, hatta yıllardır billdiği halde doğru yazabilecek üniversite mezunu kaç kişi vardır?

Buna karşın ilk kez bu sözlükte “Muvazaa” karşılığı olarak önerilen ve daha önce Türkçe sözlüklerde yer

almayan “Eldeşme” sözcüğünü daha ilk seferde duyar duymaz sadece ilkokul düzeyindeki yazım bilgisi ile

yanlış yazabilecek insan bulabilir miyiz acaba? Dilimizde belki de 200 yıldan fazla bir süredir kullanıldığı

bilinen “bâzen/bazen/bazan/bâzan” sözcüğünün nasıl okunup yazılacağına bu kadar uzun bir zaman

geçmesine karşın yine de karar verilebilmiş değildir. Üstelik bu Latin alfabesi kaynaklı bir sorun olmayıp

daha Osmanlı döneminde bu sözcük dilimize misafir olarak geldiği ilk andan başlayarak kimse net bir cevap

verememiştir bu sorunun yanıtına. Bu da yetmezmiş gibi kesme işareti sorunu daha içler acısıdır. Kıt’a mı

yoksa Kıta mı yazacağız, hadi yazdık nasıl okuyacağız? Benzeri sorunlar İngilizce’den gelen kelimelerde de

başka biçimlerde belirginleşir, örneğin çift harfle yazılan seslerde ayrı karmaşalar, yan yana gelen sessiz

harflerde başka türlü karışıklıklar ortaya çıkar. Hele de İngilizce’nin yazıldığı gibi okunmayan bir dil olduğu

dikkate alınırsa iş içinden çıkılmaz bir hal alır. Örneğin “Şov” diye seslendirdiğimiz kelimeyi “Show” diye mi

yazacağız? Prezentabıl (İngilizce “Presentable”) kelimesini nasıl yazıp nasıl seslendireceğiz? Türkçe “Yo!”

denildi mi karşısındakini tuhaf bir aşağılama ile “ne kadar kaba konuşuyor” diye suçlayanlar aynı derecede

eski, aynı düzeyde basit ve ilkel olan İngilizce “No!” kelimesini her yerde seslendirmeyi marifet

zannedebilmektedirler. (No! sözcüğü modern çağlarda ortaya çıkmamış olup, belki de İngilizce’nin en eski

kelimelerinden birisidir ve taş devrindeki insanın çıkardığı basit bir sesten kaynaklanır, tıpkı Türkçe Yo!

sesinde olduğu gibi.) Yo! yerine No! diyerek mi kibar olunmaktadır? Yoksa bu sözcük modernitenin

vazgeçilmez belirleyicisi mi olmuştur? Bunlar değil midir asıl gülünç olan? (Ya da acınası olan…) Dalga

geçilecek olan Türkçeleştirme girişimlerindeki bazı başarısızlıklar mıdır, yoksa yabancılaştırma özentisindeki

sınır tanımazlığın ortaya çıkardığı acayiplikler midir? Çözüm, Türkçe’nin olanaklarını doğru kullanarak kulağa

ve söyleyişe uygun kelimeleri dile yerleştirmektir. “Kur’a mı, yoksa Kura mı, Kurr’a mı ya da Kurra mı?” diye

düşünmek yerine “Çekiliş” denildi mi sorun kalmaz ortada. “Çekiliş” kelimesini düzgün yazıp

söyleyemeyecek kimse herhalde yok gibidir. Ama neredeyse Türkçe zannedilecek kadar Türkçeleşmiş olan

Farsça kökenli “Rastlamak” fiili bile “Raslamak” olarak yazılıp söylenmektedir pek çok insan tarafından.

Örnekler sınırsız olarak artırılabilir ve yabancı dillerden alınan kelimelerde bu sorunlar her zaman

mevcuttur.

Özleştirmeye şiddetli tepkiler verilirken öte yandan kulağa, dile, söyleyişe uymayan hele bir de

anlaşılmaz tuhaflıklarla telaffuz edilen yabancı kelimelerin umarsızca ve pervasızca dilin kullanım alanı içine

sokulmasına bahsi geçen bu tepkilerin neredeyse hiç gösterilmiyor oluşu ise içler acısı, trajikomik bir

durumdur. Bu nedenle şöyle bir yaklaşımın işe yarayıp yaramayacağı ciddiyetle tartışılmalıdır: Özleştirme

yapmaya gerek yoktur, hem de hiç. Onun yerine nasıl ki son 50 yılda Türkçe’ye on binlerce İngilizce, binlerce

Fransızca ve hatta öyle olduklarını zannederek Latince kelime sokulup hiçbir tepki görmüyor ise acımasızca

eleştirilere, yergilere maruz kalan özleştirme veya dilde arındırma çalışmaları yapmaya çalışmak yerine yeni

yabancı kelimeler almaya devam etmek daha mantıklıdır; tek şartla ki bu yabancı kelimelerin ille de İngilizce

olması gerekmeden. Örneğin beş binin üzerinde Azerice, birkaç bin tane Tatarca, bir o kadar Kırgızca ve

Kazakça, beşyüz kadar Türkmence ve Özbekçe, yüzer tane Başkurtça, Hakasça ve Balkarca hatta beşer onar

tane de Yakutça, Çuvaşça, Tuvaca “yabancı kelimeyi” Türkçe’ye yerleştirmekte hiçbir mahzur olmayacaktır.

Madem ki yabancı kelimeler kullanmaya bu kadar heveslenilmektedir, bu eserde de resmi Türkçe

sözlüklerde kesinlikle yer almayan 25.000 yabancı kelime bulunmaktadır.

7

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!