18.01.2021 Views

THAİLH TEST

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

SESLİ HIKAYE ÇALIŞMASI

Sesli hikaye için tıklayınız

KARANLIKTAKİ MUCİZE

İnsanlar bir çok şeye alışabiliyordu. Sol eliyle yazmaya, bakmadan piyano çalmaya,

formüller olmadan soru çözmeye ve daha fazlasına kolayca alışabiliyordu. Ama ben

hiçbir zaman alışamamıştım. Beni içine hapseden o karanlığa, asla alışamamıştım.

Zamanla daha çok canım yanıyordu. Karanlık dünyamda sadece ufacık bir umut

ışığım vardı. O ışığamuhtaçtım. Yoksa kendi karanlığımda, tek başıma boğulacaktım.

Hayatın acımasızgerçekleriyle daha 12 yaşımda tanışmıştım. O zamanlar,

çevremdeki herkestenkorkuyordum. Bana acıdıklarını ve sürekli baktıklarını

hissedebiliyordum.

O gün kuşların cıvıltılarıyla, buruk bir şekilde gülümseyerek gözlerimi açmıştım. Ben diğer

insanlar gibi sabah uyandığımda, gözümü kamaştıran güneş ışıklarıyla veya aydınlık bir

sabaha uyanmıyordum. Tam tersi karanlık ve simsiyah bir sabaha uyanıyordum.Yavaşça

yatağımdan doğrularak hemen yan tarafımda duran kalın, uzun sopamı aldım.Elimi, yüzümü

yıkadıktan sonra elimde tuttuğum sopayla birlikte dikkatli adımlarla mutfağadoğru yürüdüm.

Babamın durmayan kahkahaları, annemin heyecanla anlattığı hikayeleriylemutlu bir

sabahtı.Ama ben mutlu değildim. 2 yıl önceki gibi tüm renkleri barındıran küçük dünyamda,

artık siyahtan başka hiçbir renk yoktu. Renkli dünyam o kısacık saniyede paramparça

olmuştu.Bende mutlu olmak istiyordum ama karanlık gün geçtikçe beni kara deliğine daha

çokçekiyordu.

Haziran ayının bunaltıcı günlerinden birisiydi. Annemle beraber dışarı çıkmıştık. İlk başta

korkmuştum, ne de olsa insanların bana ucubeymişim gibi baktıklarını hissedebiliyordum.

Annemle bir bank’a oturduk. O an gözlerimi kapatarak etrafımdaki sesleri dinledim.

Arabaların kornaları, gülüşen çocukların neşesini ve hayvanların o rahatlatıcı, muazzam

seslerini dinleyerek tekrardan gözümü açmıştım ama yeniden o karanlık dünyamla

karşılaşmam pek te uzun sürmemişti. Bazen düşünürdüm insanların sevmediği hatta nefret

ettiği bu simsiyah, karanlık ve hiç olduğum bu dünyada kaybolmayı. İnsanlar için ne kadar

korkutucu bir şey oysaki. Ben bunları düşünürken annem su almak için yanımdan kalkmış ve

hemen döneceğini söyleyerek gitmişti. Aslında gitmesini istemiyordum çünkü yalnız

kalmaktan korkuyordum.

“Pardon! Şu kağıtta yazan yeri tarif edebilir misiniz? “ İliklerime kadar hissettiğim o cümle,

bana olduğum durumu tekrar ve tekrar hatırlatmıştı. Elime tutuşturulan kağıda

bakıyordumama verecek bir cevabım yoktu. Tahminimce bir grup genç kızdı.

Aralarından biri yeniden konuşunca çaresiz bir şekilde, hayatın gerçekleriyle yüzleşerek

karşımdaki kızlara doğru, o iki cümlenin dudaklarımdan dökülmesine izin verdim.

26

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!