Marvelous Correspondences, Subtle Resemblances e-katalog
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
olağanüstü
denklikler
ince
benzerlikler
marvelous
correspondences
subtle
resemblances
Sanatçılar Artists
Alp İşmen
Yüksel Dal
Küratör Curator
Nergis Abıyeva
olağanüstü denklikler
ince benzerlikler
marvelous correspondences
subtle resemblances
Sanatçılar Artists
Alp İşmen, Yüksel Dal
Küratör Curator
Nergis Abıyeva
16 Şubat February - 3 Nisan April 2021
Hamit Hamutcu
hamit.hamutcu@mixerarts.com
KURUCU I FOUNDER
Bengü Gün
bengu.gun@mixerarts.com
DİREKTÖR I DIRECTOR
Sevda Süzer
sevda.suzer@mixerarts.com
SANATÇI VE KOLEKSİYONER İLİŞKİLERİ YÖNETİCİSİ
I ARTIST AND COLLECTOR RELATIONS MANAGER
Emrah Çoban
emrah.coban@mixerarts.com
PROJE KOORDİNATÖRÜ | PROJECT COORDINATOR
Zeynep Bolat
zeynep.bolat@mixerarts.com
İLETİŞİM VE PROJE YÖNETİCİSİ
| COMMUNICATION AND PROJECT MANAGER
Gökmen Soylu
gokmen.soylu@mixerarts.com
GÖRSEL TASARIMCI | VISUAL DESİGNER
Nergis Abıyeva
KÜRATÖR | CURATOR
Fatma Çiftçi
GRAFİK TASARIM | GRAPHIC DESIGN
Nergis Abıyeva, Uras Kızıl
SERGİ KATALOG METNİ | EXHIBITION CATALOGUE TEXT
Bu katalog, Alp İşmen ve Yüksel Dal’in ‘’olağanüstü denklikler, ince benzerlikler’’ sergisinin tanıtımı amacıyla
250 adet basılmıştır. Tüm yayın hakları saklıdır. İzin almadan çoğaltılamaz, yayınlanamaz, dağıtılamaz.
İçeriğindeki görsellerin tüm kullanım hakları Mixer ve sanatçılara ve metin yazarına aittir.
This catalogue has been produced at a limited amount of 250 copies for the promotional purposes of Alp İşmen &
Yüksel Dal’s exhibition, “marvelous correspondences, subtle resemblances”. All rights reserved. This item cannot
be copied, published or distributed without permission. Rights of use of all images here in belong to Mixer, artist
and writer.
Mumhane Sokak Street
No:46-50, Kat Floor: -1
Karaköy, Beyoğlu, İstanbul
www.mixerarts.com
katkılarıyla
Teşekkürler Thanks
Ali Değermenci, Ceyda Korkmaz, Hacı Göğremiş, Mehmet Can Gürel,
Nevin Ulutaş, Nur Hostetler, Olcay Orun, Selin Söl, Serdar Köseoğlu,
Taner Ceylan, Uras Kızıl Uğurcan Esen, Yüksel İşmen
olağanüstü denklikler
ince benzerlikler
“O dönemde dünya olağanüstü
denklikler, ince benzerliklerle
doluydu; bunların içine işlemenin
-onların da bizim içimize
işlemesinin- biricik yolu, düşler,
kehanetler ve büyüydü. Bunlar
bize, doğayı, doğanın güçlerini,
benzerin karşısına benzeri koyarak
etkileme olanağı verir. Bilgi kaçıcı,
uçucu bir şeydir, ölçüye sığmaz.” 1
Alp İşmen ve Yüksel Dal,
pratiğini genellikle kalem kağıtla
gerçekleştirmeyi yeğleyen ve
mürekkebin kağıt üzerindeki olanaklarını
araştıran iki sanatçı. Olağanüstü
denklikler, ince benzerlikler sergisini,
birbirinin eşiti olmayan, ancak birbirine
denk düşen görsel ve jestüel ilişkilerin
izini sürerek kurguladık. Alp İşmen,
neredeyse bir “boşluk korkusuyla”
kağıtları doldururken, Yüksel Dal kağıt
üzerinde boşluk yaratmanın peşine
düşüyor. Her iki sanatçı da mürekkebi
marvelous correspondences
subtle resemblances
“The world was full of marvelous
correspondences, subtle
resemblances; the only way
to penetrate them-and to be
penetrated by them-was through
dreams, oracles, and magic which
allow us to act on nature and
her forces, moving like with like.
Knowledge is elusive and volatile;
it escapes measurement.” 1
Alp İşmen and Yüksel Dal both prefer
to practice with pencil and paper,
researching the possibilities of ink on
paper. As the viewer will immediately
grasp, the “line” stands out in the
works in the exhibition. We curated the
exhibition of Marvelous correspondences,
subtle resemblances by tracing not
equal but equivalent visual and gestural
relations that correspond to one
another. While Alp İşmen fills papers
with almost a “horror vacui” (fear of
emptiness), Yüksel Dal attempts to
MIXER
7
olağanüstü denklikler, ince benzerlikler
MIXER
8
Alp İşmen, Yüksel Dal
sıradan bir malzeme olarak değil, bir
deneyim alanı olarak ele alıyor.
Grafik tasarım eğitimi alan ve 30
yılı aşkın bir süre grafik tasarım
alanında çalışan Alp İşmen, son
yıllarda, öğrenciliğinden itibaren hiç
durmadan ürettiği işlerini gün yüzüne
çıkarmaya, yakın çevresi dışındaki
izleyicilerle paylaşmaya başladı. İşmen,
yaşamsal birikimlerinden süzerek
oluşturduğu bu çalışmalarında çizginin
olanaklarını kullanarak, bilinç akışı
yöntemiyle zihninden geçenleri kağıda
aktarıyor. Bilinçdışının uzantısı olarak,
çalışmalarının gerçeküstü bir tarafı var.
İşmen’in çizimlerinde sanat tarihsel
referanslar bulmak şaşırtıcı değil. Üretim
esnasında sanat tarihinden beslenmek
gerektiğine inanan sanatçı bu durumu
şöyle açıklıyor: “Bu sadece bana ait, ben
buldum, ben yaptım’ diye bir şey yok.
Sanat tarihinde, kenarından köşesinden
var olmak istiyorsan, ayakların yere
sağlam basmalı. Nasıl Umberto Eco’nun
muhteşem bir kütüphanesi vardı. Binlerce
kitabın hepsini okumuyordu elbette ama;
bir filozof ve tarihçi olarak onlardan
besleniyordu. Biz de sanatçı olarak
geçmişteki üstatlarımızdan besleneceğiz.
Onları öldürmek adına bile olsa…” 2
İşmen’in çizimleri, beyânlarıyla paralel
bir şekilde, 20. yüzyılın en etkili
sürrealist sanatçılarından Salvador
Dali’nin resimleriyle temas halinde.
İlk kez Daire Sanat’ın açık atölye
programı kapsamında çalışmalarını
görüp inceleme fırsatı bulduğum
İşmen’in çizimlerinde, Dali’nin ortaya
attığı “paranoyak eleştirel yöntemi”
akla getirecek bir görsellik söz konusu.
Salvador Dalí tarafından 1930’ların
create space on the paper surface.
Both artists treat ink not as an ordinary
material, but as a field of experience.
Having worked in the field of graphic
design for more than 30 years, Alp
İşmen has started to share the works he
continuously produced since his student
life with an audience outside his close
circle. İşmen uses the possibilities of
the line in his works, which he creates
by filtering his vital accumulations and
conveying what passes through his mind
on paper with the method of “stream of
consciousness.” As an extension of the
unconscious, his works have a surreal
side.
It is not surprising to find art historical
references in İşmen’s drawings, as he
believes that the artists should be
inspired by art history: “There is no such
a thing as ‘this is just mine, I found it, I
did it.’ If you want to exist in art history,
your feet should stand firmly on the
ground. Umberto Eco had a magnificent
library. Of course, he didn’t read all of the
thousands of books, but as a philosopher
and historian, he was inspired by them. We,
as artists, should be influenced by our past
masters. Even if to kill them…” 2
İşmen’s drawings, in parallel with his
statements, are in contact with the
paintings of Salvador Dali, one of the
most influential surrealist artists of
the 20th century. In Işmen’s drawings,
which I had the opportunity to see and
examine during Daire Sanat’s open
artist program, there is a visuality
that will bring to mind the “paranoid
critical method” introduced by Dali. The
“paranoid critical method,” a surrealist
technique developed by Salvador Dalí in
başında, Sigmund Freud’un psikanaliz
üzerine düşüncelerinden etkilenerek
geliştirilen sürrealist bir teknik olan
paranoyak eleştirel yöntem, düşünceyle
imgenin bilinçdışı bir coşkuda bir araya
gelmesini içeriyordu. Bu yöntem, Dali’nin
optik illüzyonların ve çoklu görüntülerin
eklektik bir aradalığını içeren kendine
özgü resimsel diliydi. Aynı zamanda
sanat tarihsel bir miras olan paranoyak
eleştirel yöntem, Alp İşmen’in kendine
özgü çizgisinde karşımıza çıkıyor.
Sanatçının çalışma hayatını bırakıp
özellikle resim çalışmalarına başladığı
2011 yılından günümüze gelen on yıllık
süreçte gerçekleştirdiği çizimlerdeki
çalışma hızı ve kağıt yüzeyini yer yer
taşırırcasına doldurma istenci, akla
horror vacui (boşluk korkusu) kavramını
getiriyor: Görsel sanatlarda bir sanat
eserinin tüm yüzeyini ayrıntılarla
doldurmak anlamına gelen bu kavram,
literatürde Viktoryan Dönemi’nde
üretilen işleri ve özellikle İslam
estetiğini tarif etmek için kullanılmıştır.
İşmen’deki boşluk korkusu annesini
2019’un Ağustos ayında kaybettikten
sonra zirveye ulaşır. Sanatçının bir
kaybı doldurma istencinin dışavurumu
olarak, meditatif bir sürece girdiği
anlaşılmaktadır.
Çocukluğundan beri mürekkep ve kağıtla
haşır neşir olan İşmen, mürekkebin
şeffaflığını, renklerin birbirine
karışırken dağılmalarını, mürekkebin
suyla birlikteliğini çok sevdiğini, bu
yüzden bazı işlerini ıslattığını ve renk
değişimlerini izlemekten haz duyduğunu
ifade ediyor. Bir yandan mürekkebin
sürprizlere gebe olduğunu, sıradan
gözüktüğünü ancak riskli bir malzeme
olduğunu da ekliyor. 3
the early 1930s, influenced by Sigmund
Freud’s thoughts on psychoanalysis,
involved the togetherness of
thought and image in an unconscious
enthusiasm. This method was Dali’s
distinctive visual language that included
an eclectic mix of optical illusions and
multiple images. The “paranoid critical
method” and its art-historical legacy
appear in Alp İşmen’s unique line.
The willingness of the artist to fill the
surface of the paper and the speed with
which he has done it in the decade since
2011, when he left his working life and
started focusing on artistic production,
particularly bring to mind the concept of
horror vacui (fear of emptiness), which
in visual arts means to fill the entire
surface of an artwork with details. This
concept has been used to describe
works produced in the Victorian Era and
Islamic aesthetics. Fear of emptiness in
İşmen’s works reached its peak after he
lost his mother in August 2019. It seems
like İşmen entered a meditative process
to fill the emptiness created by loss.
İşmen, who has been familiar with ink
and paper since his childhood, expresses
how much he loves the transparency of
ink, the dispersion of colors as they mix,
and the interaction of ink with water,
so he wet some of his works and enjoy
watching the color changes. He adds
that ink might seem ordinary, but it’s a
risky material full of surprises. 3
İşmen produces most of his drawings
using the automatism technique 4 , in
which the relationship between the
mind and the hand is severed. The
automatism technique first appeared
in literature in the early 20th century;
MIXER
9
olağanüstü denklikler, ince benzerlikler
MIXER
10
Alp İşmen, Yüksel Dal
İşmen, çizimlerinin büyük bir kısmını
zihinle el arasındaki ilişkinin koparıldığı
otomatizm tekniğini 4 kullanarak
gerçekleştiriyor. Otomatizm tekniği 20.
yüzyılda önce edebiyatta başlamış; daha
sonra otomatik yazı resme uygulanarak
otomatik resim/desen ortaya çıkmıştır.
Otomatik resimlerde ressam, bilincini
serbest bırakır; beyin ile el arasındaki
ilişki koparılır. Resmin konusu, sanatçının
iç dünyası haline gelir. İç dünyanın
mantık süzgecinden geçmesi otomatizm
tekniğiyle engellenir. Otomatizm,
Dadacıların ve Sürrealistlerin pratiğinin
özünü oluşturan bir yöntemdir.
Alp İşmen, çizimleriyle, bilgisine
hâkim olduğu bir estetiğe katkıda
bulunmaktadır.
İşmen’in sergideki çizimlerini, Bengü
Gün ve Sevda Süzer’le birlikte sanatçının
dosya dosya, defter defter doldurduğu
yüzlerce çizimi arasından seçtik. Sergide,
ağırlıklı olarak İşmen’in 2016 yılından
itibaren yaptığı Agape, Eros ve Philia adlı
serilerinden çizimler yer alıyor.
Yüksel Dal’ın ikinci sergisinde, giderek
temsilden uzaklaşma gayreti söz
konusu. Küratöryel sürecine katkıda
bulunduğum, yine Mixer’de gerçekleşen
ilk solo sergisinde yer alan ilkel ya da
çağdaş figürler, insanlar, tanrılar, cadılar,
büyücüler, krallar, kölelerden oluşan,
hiyeroglifleri anımsatan hayali imgelem
bu sergide yerini duyumun uyandırdığı
bir gerçekliğe bırakıyor. Kendi
gerçekliğini yine çizgide bulan Dal’ın
çizgiyle sorunsalı, hareket, hız, zaman ve
mekân gibi kavramların kendi zihininden
hareketle açığa çıkarılmasına dayanır.
Sanatçının çizgiyle kurduğu kavramsal
bağ, kendi deneyimlerinin bir uzantısıdır.
Dal’ın sergide yer alan ilk serisinin ismi
then, automatic writing was applied
to the painting to create automatic
painting/design. In automatic paintings,
the artist lets his consciousness wander;
the subject of the painting becomes
the artist’s inner world. Automatism
prevents the unconscious from being
filtered by reason. It is a method that
forms the core of the practice of
Dadaist and Surrealist artists. Alp İşmen
contributes to an aesthetics that he is
familiar with.
Together with Bengü Gün and Sevda
Süzer, we chose İşmen’s exhibited
drawings from among hundreds of
drawings that fill the artist’s files and
notebooks. The exhibition mainly
includes drawings from İşmen’s Agape,
Eros and Philia series that he has been
drawing since 2016.
In Yüksel Dal’s second exhibition at
Mixer, there is an effort to gradually
move away from representation. The
primitive or contemporary figures,
humans, gods, witches, kings, slaves,
and fantastic images reminiscent
of hieroglyphs that were present in
Dal’s first solo exhibition at Mixer, the
curatorial process of which I contributed
to, are replaced by a reality evoked by
sensation. Once again finding his own
reality on the line, Dal’s artistic pursuit
of the line is based on his expression of
concepts like movement, speed, time,
and place. The conceptual bond that
the artist establishes with the line is
an extension of his own experiences.
Hemeroscopium, the name of Dal’s first
series in the exhibition, is revealed by
the interpretation of this concept in the
sight of the artist. 5
olan Hemeroscopium, kavramın sanatçı
nazarında yorumlanmasıyla açığa çıkar. 5
Kelime anlamı güneşin battığı yer olan
Hemeroscopium, Antik Yunan’da yalnızca
zihinlerde var olan ışıkla tanımlanan,
ışıkla yaratılmış mekânlar; insan
zihninde ve duyularında var olurken,
aynı zamanda mutlak bir değişim ve
gerçekliğe sahiptir. Gerçek bir mekâna
göndermede bulunan Hemeroscopium,
ışık ve zaman gibi fiziksel sınırlarla
belirlenir. Hemeroscopium’un, Dal’ın
zihnindeki karşılığı bir tür duyu-verisi
olarak açığa çıkar ve çizginin deneyimine
kendini bırakır. Deneyimlerinin
toplamının bir izdüşümü olarak kağıt
üzerine yansıtılan çizgiler, Dal’ın kendi
duyu-verilerinden ilhamla yaptığı
nesnel görünümlerdir. Dış dünyaya
kavrayış geliştirmenin bir aracı olarak
kullanılan çizgiler, sanatçının olana
yönelik yaklaşımının ipuçlarını barındırır.
Dal’ın bu serisi, varoluşu algılamayla
bir tutan gerçekliğin subjektif yapısıyla
da ilişkilidir. Kuşkusuz bu durum; “Eğer
ormanda bir ağaç devrilse ve etrafta
bunu duyabilecek hiç kimse yoksa, ağaç
ses çıkarmış olur mu?” diye soran George
Berkeley’in, gerçekliğin çevreyle ilişkimiz
neticesindeki değişimine dayandırdığı
ağaç metaforunu akla getirir. Dal’ın işleri
de kendi duyumlarından yola çıkar ve
çevreyle kurduğu ilişkinin bir tezahürü
olarak kendini açar.
Duyu-verilerine dayalı bir çıkarsamayla
kurgulanan çizgiler dış dünyanın bilinen
nesnelerinden ayrılır. Dışsal olan fizik
ortamıyla zihin ortamı arasındaki maddi
nesnelerin varlığı ve algılanımı, ışıkla
tanımlanan mekân olan Hemeroscopium
ile zihinlerde, duyularda ve algıda
birleşir. Dal, dış dünyaya direkt bir
Hemeroscopium, which means “the
place where the sun sets,” is defined in
Ancient Greece as the light that exists
only in the mind and spaces created by
light that exist in the human mind and
senses, but also possess an absolute
shift and reality. Hemeroscopium,
referring to a real space, is identified by
physical limits such as light and time. In
Dal’s mind, Hemeroscopium’s equivalent
is revealed as a kind of sense-data that
leaves itself to the experience of the
line. The lines that are reflected on
paper as a projection of the sum of Dal’s
experiences are objective appearances
inspired by Dal’s own sense-data. Lines
that are used as a means of developing
an understanding of the external world
contain clues concerning the artist’s
approach to those which exist. This
series by Dal is also related to the
subjective structure of reality that
considers existence and perception to
be equal. Undoubtedly, this situation
brings to mind the tree metaphor that
George Berkeley poses, in which he
bases reality on our relationship with
the environment: “If a tree falls in a
forest and no one is around to hear
it, does it make a sound?” Dal’s works
begin with his own sensations and open
up as a manifestation of his relationship
with the environment.
Lines, established by an inference based
on sense-data, are separated from the
known objects of the external world.
Through the space defined by light,
Hemeroscopium, the existence and
perception of material objects between
the external physical environment and
the mental environment come together
in minds, emotions, and perception.
Through lines that do not have a direct
MIXER
11
olağanüstü denklikler, ince benzerlikler
MIXER
12
Alp İşmen, Yüksel Dal
göndermesi bulunmayan bu çizgilerle
ışık, maddi nesneler ve boşluk gibi
kavramlarla tanımlanan dört boyutlu bir
mekânın iki boyutlu düzlemdeki ifadesini
görünür kılar. Çizginin sanatçıdaki
tezahürü, duyumsama ve kavrayış olarak
kendini açar ve görüngüler dünyasının
bir izdüşümü şeklinde kağıda yansır.
Olduğu Gibi Olan!, Yüksel Dal’ın sergideki
ikinci serisidir. Hemeroscopium’dan
izler taşır ve yer yer onunla belli
uğraklarda kesişir. Varlığa ve varoluşa
dair önermelerde bulunmaz ve şeyleri
verili olarak olduğu gibi kabul eder.
Wittgeinstein’ın Logico Tractatus
Philosophicus kitabında sözünü ettiği
“Dünya olduğu gibi olan her şeydir. Dünya
olguların toplamıdır, şeylerin değil” 6
önermesine göndermede bulunur.
Her şey olgular aracılığıyla kavranır ve
duyumsanır. Rastlantısallığa yer yoktur.
Böylelikle her bir çizgi kendi içerisinde
tutarlı ve bir diğeriyle mekânsal ölçekte
ilişkilidir. Dal, kağıt üzerine yerleştirdiği
çizgilerini sonsuza doğru genişletir.
Maurice Merleau Ponty’nin tabiriyle
çizgiye özgürlük kazandırır. Çizgi
görünürü taklit etmenin ötesine geçerek
bizatihi olguları görünür kılmaya başlar. 7
Böylelikle, bitimsiz çizgiler aracılığıyla
görünürü yeniden kurar.
Yüksel Dal’ın işlerinde minimalist
bir tavırdan söz edebiliriz. Çizgideki
minimalizm, adeta zamanın yavaşlatılmış
anlarını imler ve ışığın yüzeydeki
kırılmalarını betimler. Uzamda ve
zamanda görüşün yavaşlatılmış hâlleri,
gerçekliğe yeni bir boyutsallık katar.
Dal, bu çalışmaları gerçekleştirirken,
tükenmez kalemi hem orijinal haliyle,
hem de mürekkebin çıktığı ucu değişken
çaplarda törpüleyerek kullanmıştır.
reference to the outside world, Dal
makes visible the two-dimensional
expression of a four-dimensional
space that is defined by concepts like
light, material objects, and emptiness.
Lines are manifested in the artist as
sensation and comprehension, and are
reflected on paper as a projection of the
phenomenal world.
As It Is! is Yüksel Dal’s second series
in the exhibition. It bears traces of
the Hemeroscopium and intersects
it at various points. It does not offer
proposals concerning the being and
existence, and accepts things as they
are. It references Wittgeinstein’s
proposal in his book, Logico Tractatus
Philosophicus: “The world is all that is the
case. The world is the totality of facts, not
of things.” 6 Everything is grasped and
perceived through facts. There is no
room for randomness. Thus, each line is
consistent within itself and is related to
another on a spatial scale. Dal expands
the lines he puts on paper to infinity.
In Maurice Merleau Ponty’s phrase, he
gives freedom to the line. The line goes
beyond imitating the visible world and
begins to make intrinsic facts visible. 7 As
such, he re-establishes visibility through
nonfinite lines.
We can speak of a minimalist attitude
in Yüksel Dal’s works. Minimalism in
the line implies the slowed moments
of time and portrays the refractions of
light on surface. The slowed state of
viewing in space and time adds a new
dimensionality to reality. As he carried
out these studies, Dal used the ballpoint
pen both in its original form and by
rasping the tip of the pen in varying
diameters. In order to diversify the use
Sanatçı, kalemin kullanım formunu
çeşitlendirmek, ondan etkin şekilde
yararlanmak, farklı çizgi kalınlıkları elde
etmek için, mürekkebin bulunduğu
plastik haznenin ucunu kesmiş, bazen
de kalemin içindeki mürekkebi bir yerde
toplayarak, fırçayla, pamuklu kağıtla ya
da kağıt peçeteyle yüzeyde birtakım
müdahaleler gerçekleştirmiştir.
Yüksel Dal, geçmiş dönem işlerinde
üzerinde durduğu hayal gücü etkisini bir
kenara bırakır; bu kez hesaplı ve uzun
uzadıya tasarlanmış mekânsal süreçler,
hayali ve düşsel evren tahayyülünün
yerini alır. Bu açıdan bakıldığında, Dal’in
çalışmaları, İşmen’nin çalışmalarıyla bir
tür diyalektik ilişki kurar. İşmen’in işleri
bilinçdışı faaliyetlerin açığa çıkmasıyla,
rastlantısallık ve otomatizm tekniğiyle
görselleşirken; Dal bu türden bir
rastlantısallığa yer bırakmaz.
Olağanüstü denklikler, ince benzerlikler
sergisi, İşmen ve Dal’ın çizgileri arasında
analojik bir benzerliği vurgulamak
yerine, jestlerde ve tavırlarda yer alan
bir yakınlığı işaret etmek amacıyla
kurgulandı. Umuyoruz ki; iki sanatçının
çalışmalarını birlikte alımlamak,
izleyiciye de haz verecek ve “benzerliği”
yalnızca görsellikte değil; jestlerde,
deneysel tavırlarda, malzemeyle kurulan
ilişkide aramak için bir ilham kaynağı
olacaktır.
Not: Bu metin deneysel ve işbirliğiyle
şekillenen bir küratöryel metin olarak Uras
Kızıl ile birlikte hazırlanmıştır.
1 Umberto Eco, Foucault Sarkacı, Can Yayınları,
s. 259.
2 Alp İşmen’in Osman Erden’le Base İstanbul
of the pen, effectively benefit from it,
and obtain lines of varying thickness,
the artist cut the tip of the plastic
reservoir containing the ink, and at
times, collected the ink in a single place
to interfere with the surface using a
brush, cotton paper, or napkin.
Yüksel Dal puts aside the imagination
effect that he had emphasized in his
previous work; this time, the imaginary
universe is replaced by calculated
and thoughtfully designed spatial
processes. From this point of view, Dal’s
works establish a kind of dialectical
relationship with İşmen’s works. While
İşmen’s works are visualized by the
revelation of unconscious activities
through a technique of randomness and
automatism, there is no room for such
randomness in Dal’s works.
Note: This text was prepared with Uras
Kızıl as an experimental and collaborative
curatorial text.
1 Umberto Eco, Foucault’s Pendulum, 1989,
Harcourt Brace Jovanovich, San Diego
Publications, p. 194.
2 From the talk of Alp İşmen with Osman
Erden within the scope of Base Istanbul titled
Being ‘Young’ in Art, https://www.youtube.
com/results?search_query=alp+işmen, Access
date: 12.01.2020.
3 From the interview with Alp İşmen in July
2020, on the occasion of this exhibition.
4 Automatism is a term borrowed from
physiology, where it describes bodily
movements that are not consciously
controlled like breathing or sleepwalking
5 Dal’s acquaintance with the concept
of Hemeroscopium is through the Casa
Hemeroscopium house designed by Anton
Garcia Abril in the documentary “The World’s
MIXER
13
olağanüstü denklikler, ince benzerlikler
kapsamında gerçekleştirdiği Sanatta ‘Genç’
Olmak başlıklı konuşmasından, https://
www.youtube.com/results?search_
query=alp+işmen, Erişim tarihi: 12.01.2020.
3 Alp İşmen’le yapılan görüşmeden, Temmuz
2020.
4 Otomatizm bir terim olarak fizyolojiden
Most Extraordinary Homes.”
6 Ludwig Wittgenstein, Logico Tractatus
Philosophicus, trans. D. F. Pears & B. F.
McGuinness, Taylor & Francis e-library, 2002,
p. 5
7 Maurice Merleau Ponty, Göz ve Tin, trans.
Ahmet Soysal, Metis Publications, İstanbul,
2019, p. 65
ödünç alınmıştır, burada nefes almak veya
uyurgezerlik gibi bilinçli olarak kontrol
edilmeyen vücut hareketleri tanımlanmaktadır.
5 Dal’ın, Hemeroscopium kavramıyla tanışması
“Dünyanın En Sıradışı Evleri” belgeselinde
Anton Garcia Abril tarafindan tasarlanan Casa
Hemeroscopium evi aracılığıyla olur.
6 Ludwig Wittgenstein, Logico Tractatus
MIXER
Philosophicus, Çev. Oruç Aruoba, Metis
Yayınları, İstanbul, 2013, s. 15
14
7 Maurice Merleau Ponty, Göz ve Tin, Çev.
Alp İşmen, Yüksel Dal
Ahmet Soysal, Metis Yayınları, İstanbul, 2019,
s. 65
MIXER
15
olağanüstü denklikler, ince benzerlikler
MIXER
16
Alp İşmen, Yüksel Dal
MIXER
17
olağanüstü denklikler, ince benzerlikler
MIXER
18
Alp İşmen, Yüksel Dal
Alp İşmen
kutsal defter holy book
farklı boyutlarda defterlere karışık teknik
mixed media on different dimensions
books
2005-2016
MIXER
19
olağanüstü denklikler, ince benzerlikler
MIXER
20
Alp İşmen, Yüksel Dal
Yüksel Dal
olduğu gibi olan serisi series of as it is
kağıt üzerine mürekkep ink on paper
29.7x21cm
2020
MIXER
21
olağanüstü denklikler, ince benzerlikler
Alp İşmen
İsimsiz Untitled
kağıt üzerine mürekkep ink on paper
29,7x21 cm
2018
MIXER
22
Alp İşmen, Yüksel Dal
Yüksel Dal
olduğu gibi olan serisi series of as it is
kağıt üzerine mürekkep ink on paper
21x29.7cm
2020
MIXER
23
olağanüstü denklikler, ince benzerlikler
Alp İşmen
İsimsiz Untitled
kağıt üzerine mürekkep ink on paper
29,7x21 cm
2018
MIXER
24
Alp İşmen, Yüksel Dal
Yüksel Dal
Hemeroscopium serisi Hemeroscopium series
kağıt üzerine mürekkep ink on paper
73x56 cm
2020
MIXER
25
olağanüstü denklikler, ince benzerlikler
Alp İşmen
Philia serisi 1 series of Philia 1
kağıt üzerine mürekkep ink on paper
75x55 cm
2020
MIXER
26
Alp İşmen, Yüksel Dal
MIXER
27
olağanüstü denklikler, ince benzerlikler
Yüksel Dal
olduğu gibi olan serisi series of as it is
kağıt üzerine mürekkep ink on paper
21x29.7cm
2020
MIXER
28
Alp İşmen, Yüksel Dal
Yüksel Dal
Hemeroscopium serisi Hemeroscopium series
kağıt üzerine mürekkep ink on paper
29.7x21cm
2020
MIXER
29
olağanüstü denklikler, ince benzerlikler
Alp İşmen
Agape serisi 2 series of Agape 2
kağıt üzerine mürekkep ink on paper
29,7x21 cm
2018
MIXER
30
Alp İşmen, Yüksel Dal
Yüksel Dal
olduğu gibi olan serisi series of as it is
kağıt üzerine mürekkep ink on paper
29.7x21cm
2020
MIXER
31
olağanüstü denklikler, ince benzerlikler
Alp İşmen
Agape serisi 1 series of Agape 1
kağıt üzerine mürekkep ink on paper
75x75 cm
2020
MIXER
32
Alp İşmen, Yüksel Dal
Yüksel Dal
Hemeroscopium serisi Hemeroscopium series
kağıt üzerine mürekkep ink on paper
21x29.7cm
2020
MIXER
33
olağanüstü denklikler, ince benzerlikler
Alp İşmen
İsimsiz Untitled
kağıt üzerine mürekkep ink on paper
29,7x21 cm
2018
MIXER
34
Alp İşmen, Yüksel Dal
Yüksel Dal
olduğu gibi olan serisi series of as it is
kağıt üzerine mürekkep ink on paper
29.7x21cm
2020
MIXER
35
olağanüstü denklikler, ince benzerlikler
Alp İşmen
Philia serisi 2 series of Philia 2
kağıt üzerine mürekkep ink on paper
75x75 cm
2020
MIXER
36
Alp İşmen, Yüksel Dal
Yüksel Dal
olduğu gibi olan serisi series of as it is
kağıt üzerine mürekkep ink on paper
29.7x21cm
2020
MIXER
37
olağanüstü denklikler, ince benzerlikler
Alp İşmen
Eros serisi 1 series of Eros 1
kağıt üzerine mürekkep ink on paper
42x29.7 cm
2019
MIXER
38
Alp İşmen, Yüksel Dal
Yüksel Dal
olduğu gibi olan serisi series of as it is
kağıt üzerine mürekkep ink on paper
29.7x21cm
2020
MIXER
39
olağanüstü denklikler, ince benzerlikler
Alp İşmen
Agape serisi 3 series of Agape 3
kağıt üzerine mürekkep ink on paper
29,7x21 cm
2017
MIXER
40
Alp İşmen, Yüksel Dal
Yüksel Dal
olduğu gibi olan serisi series of as it is
kağıt üzerine mürekkep ink on paper
29.7x21cm
2020
Biyografiler / Biographys
Alp İşmen (1962, İstanbul) 1980’de
başladığı Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek
Okulu’nu 1984’te Marmara Üniversitesi
mezunu olarak tamamladı. Aynı yıl, bir
gravürü Günümüz Sanatçıları 5. İstanbul
sergisinde gösterilmeye değer bulundu.
Baskı resim eğitimi almasına rağmen
hayatını grafik tasarım alanında çalışarak
sürdürdü. 2003 yılında Karşı Sanat’ta
düzenlenen Bu Sergi Aileye Mahsustur
karma sergisinde konuk sanatçı olarak
yer aldı. İşmen’in çalışmaları 2017 yılında
Contemporary Istanbul Sanat Fuarı’nda,
2019 yılında Pilevneli Project’te
düzenlenen Kâğıt sergisinde yer aldı.
Yapıtları pek çok koleksiyonda yer alan
sanatçı, 2019 yılında Daire Sanat’ın Açık
Atölye Programı’na katıldı.
Yüksel Dal (1992, Denizli) 2015’te
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesi resim bölümünden mezun
oldu. Aynı üniversitenin yüksek lisans
programında öğrenim gördü. İlk solo
sergisi “Sonsuz Küçük, Sonsuz Büyük”
2019 yılında Mixer’de gerçekleşti.
Çalışmalarının sergilendiği yerler
arasında; İstanbul Kültür Üniversitesi
Sanat Galerisi [16. İstanbul Bienali
Kapsamında], Artweeks Akaretler, Step
İstanbul Contemporary, Border_Less
Art Book Days, O’Art Sanat Yarışması,
İstanbul Rotary Sanat Yarışması, Genç
Etkinlik 7, Cumhuriyet Müzesi, Yok Yer
[The Marmara Otel Pera] bulunmaktadır.
Alp İşmen (1962, Istanbul) studied at
Tatbiki Fine Arts School (Marmara Fine
Arts University) between 1980-1984.
In the same year, one of his engravings
was found worthy to be exhibited in the
5th Contemporary Artists exhibition.
Although he studied printmaking, he
continued his life working in the field of
graphic design. In 2003, he took place
as a guest artist in the group exhibition
Aileye Mahsustur at Karşı Sanat. He
participated in the Contemporary
Istanbul Art Fair in 2017 and the Paper
exhibition held at the Pilevneli Project
in 2019. He participated Daire Artist
Program in 2019. His works now are
held in private collections.
Yüksel Dal (1992, Denizli) graduated
from Marmara University, Faculty of
Fine Arts, Department of Painting
in 2015. He studied at the graduate
program of the same university. His
first solo exhibition “Infinitely Small
Infinitely Large” was held at Mixer
in 2019. Among the places where
his works are exhibited are Istanbul
Kültür University Art Gallery [16th
Istanbul Biennial parallel Event
Program], Artweeks Akaretler, Step
Istanbul Contemporary, Border_Less
Art Book Days, O’Art Art Competition,
Istanbul Rotary Art Competition,
Youth Action 7, Cumhuriyet Museum,
Marmara University of Fine Arts Faculty
Graduation Project - Exhibition Hall,
Marmara University of Fine Arts Faculty
Corridor Exhibitions, No Place [The
Marmara OtelPera].
MIXER
41
olağanüstü denklikler, ince benzerlikler
Mumhane Sokak Street No:46-50
Kat Floor: -1
Karaköy, Beyoğlu, İstanbul
+90 212 243 54 43 www.mixerarts.com info@mixerarts.com