You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Haziran Sayısı
Bir Altın Kalp
2021
Süpriz Röportajlar
İmtiyaz Sahibi:
Şenay DAĞLI
Genel Yayın Yönetmeni &Genel Koordinator
Moda Editörü
Bu Ayın Yazıları
Ayşe KARABULUT
Güler BAYSAL
Neslihan ÖZTÜTK AKTEPE
Pırıl BİLİCİ
Ayşe ASİLTÜRK
Mahasti SEMS
Hande Lal ŞENOKUR
Güler BAYSAL
Eylül ÖZMEN
Merhaba,
“Moda-Magazin&İş Dünyası” okurları. Altın Kalpler
Yardım Derneği Kurucu Başkanı ve ayrıca dergimizin
imtiyaz sahibi sayın Şenay Dağlı öncülüğünde
ilk sayımızla sizlere merhaba demenin sevincini
yaşıyoruz.
Dergimizin isminden de anlaşılacağı gibi oldukça geniş kapsamlı konularla sizlerle
olmayı planlıyoruz. Maalesef pandemi kısıtlamalarının olduğu bir dönemdeyiz
ve nerdeyse hiçbir etkinliğin yapılamadığı ve işyerlerinin çoğunun kapalı olduğu
bir zamandan geçiyoruz. Bu yüzden bu sayımızda daha çok iş dünyasının çeşitli
alanlarından, kendi alanlarında başarılı olmuş değerli iş insanlarımızla yaptığımız
röportajlara ağırlık verdik. İçlerinden bazıları ise her sayımızda kendi alanlarında
hazırladıkları içeriklerle bizlerle olacaklar.
Avukatımız sayın Zeynep Aydın Tarakçı, her sayımızda sizlerden gelen sorular
doğrultusunda hukuki konularda bizlerin sorularını yanıtlayacak. Yemek bloger’ımız
sayın Pırıl Bilici, birbirinden lezzetli ve farklı tariflerle, tarif listemizi zenginleştirecek.
Astrolog, Hande Şenokur astrolojik yorumları ve öngörülerini bizlerle paylaşascak.
Spor hocası Evgeniya Alpaslan evde kendi kendimize yapabileceğimiz
uygulamalar ile her an nasıl fit kalabileceğimiz konusunda bizleri bilgilendirecek.
Ayrıca her sayımızda kendi alanlarının en önemli isimlerinden, Estetik, Plastik ve
Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Elvan Bayraktar, diyetisyen Neslihan Öztürk
Aktepe, Doç. Dr. Ozan Luay Abbas, Uzman Psikolog Psikoterapist, Mahasti Sems
bizlere eşlik edecekler. Ve her sayımızda sürpriz konu ve röportajlarla, moda ve
magazin dünyasının ritmine beraber eşlik edeceğiz.
Heyecanla ve özenle çıktığımız bu yolda sizlerin beğeni ve desteği ile büyüyerek
ilerlemeyi ümit ediyoruz.
Genel Yayın Yönetmeni& Genel Koordinatör Ayşe Karabulut.
İÇİNDEKİLER
6
2021 OSCAR
ÖDÜL TÖRENİ
92
2021 YAZ TRENDLERİ
142 PIRIL BİLİCİ KREMALI
PORTAKAL ÇİÇEĞİ ÇANAKLARI
146 HAZİRAN AYINDA
BİZLERİ NELER BEKLİYOR
ROPORTAJLAR
Avukat ZeynepAydın Tarakçı
Op. Dr. Elvan Bayraktar
Altın Kalpler Yardım Derneği Kurucu Başkanı Şenay Dağlı
Diyetisyen Neslihan Öztürk Aktepe
Avukat Ayşegül Aldemir
Diş Hekimi Yelda Kıran
Kişisel Gelişim Uzmanı Ayşe Asiltürk
Modacı Zuhal Keskin
Modacı Güler Baysal
Güzellik Salonu Sahibi Oxana Öztürk
Doç. Dr. Ozan Luay ABBAS’
Spor Hocası Evgeniya Alpaslan
Uzman Psikolog Psikoterapist Mahasti Sems
Ekonomi yazarı Çetin Ünsal
ThetaHealing Practitioner-Neoklasik Astrolog Eylül Özmen
2021 OSCAR
ÖDÜL TÖRENİ
93.AKADEMİ ÖDÜLLERİ
SAHİPLERİNİ BULDU
ABD’NİN LOS ANGELES KENTİNDEKİ DOLBY TİYATROSU’NDA
DÜZENLENEN TÖRENLE BU YIL 93’ÜNCÜSÜ VERİLEN AKADEMİ
ÖDÜLLERİNDE EN İYİ FİLM ÖDÜLÜNÜ “NOMADLAND” KAZANDI.
93. OSCAR ÖDÜLLERİNDE NOMADLAND FİLMİ
3 DALDA OSCAR ALARAK TÖRENE DAMGA VURDU
Nomadland filmi, evsiz kalan ve memleketi Nevada’dan
ayrılan bir kadının karavanıyla yaptığı yolculuğu konu alıyor.
60’lı yaşlarında olan Fern (Frances McDormand), Nevada
kırsalında yaşamaktadır. Şehirdeki ekonomik çöküşten etkilenen
Fern, neredeyse tüm malını kaybeder. Bu durumun
ardından Fern, minibüsünü bir karavan haline getirip, modern
bir göçebe olarak yola koyulur.
93. Oscar ödül töreninde Nomadland filmi 3 dalda Oscar
aldı. “Nomadland” en iyi film seçilirken, yönetmeni Chloé
Zhao en iyi yönetmen ödülünü aldı. Ayrıca “Nomadland”
filmi ile “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü Frances McDormand
kazandı.
O S C A R 2 0 2 1
En iyi film dalında “Mank,” “Promising Young Woman,”
“Nomadland,” “Judas and the Black Messiah,” “Sound of
Metal,” “Minari,” “The Father” ve “The Trial of the Chicago
7” filmleri aday gösterilmişti.
CHLOE ZHAO EN İYİ YÖNETMEN ÖDÜLÜNÜ ALAN İKİNCİ KADIN OLDU
En İyi Yönetmen dalında Oscar ödülünü kazanan ikinci kadın olan 39 yaşındaki
Zhao, son yılların en yetenekli ve özgün yönetmeni olarak kabul görmüş oldu. 11 yıl
önce “Hurt Locker” (Ölümcül Tuzak) filmiyle Kathryn Bigelow bu ödülü kazanan
ilk kadın yönetmen olmuştu.
Zhao Çin’in başkenti Pekin’de doğdu. Babası, bir çelik şirketinin yöneticisi, üvey
annesi Song Dandan ise ünlü bir komedi oyuncusu.Ödül törenindeki konuşmasında
Zhao şu ifadeleri kullandı:“Son zamanlarda, sorunlarla karşılaştığımda nasıl baş
ettiğimi düşünüyorum hep. Sanırım çocukluğumdaöğrendiğim bir şeye dayanıyor
bu.“Çin’de büyürken, babam ve ben bir oyun oynardık. Klasik Çin şiirlerini ve
metinlerini ezberler, birlikte onları tekrarlar, birbirimizin cümlelerini tamamlardık.
“Üç Karakterli Klasikler’i hala hatırlıyorum. ‘İnsanlar doğduğunda özü itibarıyla
iyidirler.’ Bu sözler çocukken beni çok etkilemişti ve bugün hala buna inanıyorum.
“Bazen sanki tersi doğruymuş gibi görünse de, nerede olursa olsun karşılaştığım
insanlarda hep iyi bir şey buldum.
8
9
ANTHONY HOPKİNS, "FATHER" FİLMİNDEKİ ROLÜYLE "EN İYİ ERKEK OYUNCU" ÖDÜLÜNÜ KAZANDI
Baba, yaşlılığı ile başa çıkmaya çalışan bir adamın
hikayesini konu ediyor. Yaşlılığın etkilerini gün geçtikçe
daha çok hisseden bir adam, bu süreçte yanında
olmaya çalışan kızının tüm yardımlarını reddeder.
En İyi Erkek Oyuncu Oscar’ını The Father’daki performansıyla Anthony
Hopkins aldı. En İyi Uyarlama Senaryo Ödülü’nü de”The Father” kazandı.
83 yaşındaki Anthony Hopkins, bu ödülü alan en yaşlı kişi olarak
kayda geçti.
Ödül törenine katılamayan Hopkins, “Bu ödülü almayı beklemiyordum”
dedi.Hopkins, ilk Oscar’ını “Kuzuların Sessizliği” filmindeki rolüyle 29 yıl
önce almıştı. Hopkins, filmde canlandırdığı ‘’ Hannibal Lecter’’ karakteriyle
hafızalara kazınmıştı.
Pazartesi günü Instagram hesabından görüntülü bir mesaj paylaşan
Hopkins, “83 yaşında bu ödülü almayı beklemiyordum, gerçekten
beklemiyordum. Akademi’ye minnettarım ve teşekkür ederim” dedi.
10
DİĞER ÖDÜLLERİ KAZANANLARIN TAM LİSTESİ
• En İyi Film: Nomadland
• En İyi Kadın Oyuncu: Frances McDormand (Nomadland)
• En İyi Erkek Oyuncu: Anthony Hopkins (The Father)
• En İyi Yönetmen: Chloé Zhao (Nomadland)
• En İyi Uyarlama Senaryo: The Father
• En İyi Özgün Senaryo: Promising Young Woman filmiyle
Emerald Fennell kazandı.
• En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Daniel Kaluuya (Judas and the Black
Messiah)
• En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Youn Yuh-jung (Minari)
• En İyi Özgün Şarkı: ‘Fight For You’ ile Judas and the Black
Messiah
• En İyi Özgün Müzik: Soul
• En İyi Yapım Tasarımı: Mank
• En İyi Film Kurgusu: Sound of Metal
• En İyi Sinematografi: Mank
• En İyi Belgesel: My Octopus Teacher
• En İyi Kısa Film: Two Distant Strangers
• En İyi Uluslararası Film: Another Round
• En İyi Kısa Belgesel: Colette
• En İyi Görsel Efekt: Tenet
• En İyi Animasyon: Soul
• En İyi Ses Kurgusu: Sound of Metal
• En İyi Kostüm Tasarımı: Ann Roth
• En İyi Saç ve Makyaj Tasarımı: Sergio Lopez-Rivera, Mia
Neal ve Jamika Wilson
2021 OSCAR ÖDÜL TÖRENİ
RENGARENK KIRMIZI HALI ŞIKLIĞI
Maria Bakalova
ÜNLÜLERİN OSCAR’DAKİ KIYAFET TERCİHLERİ
2021 Oscar Ödülleri töreninde sinemanın en iyileri açıklanmadan
önce sinema, müzik ve moda dünyasının ünlüleri birbirinden
şık kıyafetleriyle kırmızı halıda yürüdü. İşte ünlülerin
Oscar’daki kıyafet tercihleri ve 2021 Oscar Ödülleri kırmızı
halı görünümleri... Bu seneki törende göze çarpan bir nokta
ise,bayanların renkli kıyafetlerinin yanısıra, törene katılan
erkeklerinde renkli kiyafetleri tercih etmeleri dikkat cekti.
11
Laura Dern
12
Tiara Thomas
Laura Pausini
Nina Pedrad
Amanda Seyfried
Reese Witherspoon
Angela Bassett
Andra Day
Emerald Fennell
Vanessa Kirby
Regina King
Margot Robbie
H.E.R
Halle Berry
Zendaya
Daniel Kaluuya
Colman Domingo
Leslie Odom Jr.
Riz Ahmed
Sacha Baron Cohen
Isla Fisher
Brad Pitt
AVUKAT
ZEYNEP AYDIN TARAKÇI
ZEYNEP HANIM ÖNCELİKLE SİZİ TANIYABILİR MİYİZ?
1983 Şanlıurfa doğumluyum. Tüm okul hayatım Ankara’da geçti.
2006 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olunca,
avukatlık stajımı Yapı Kredi Sigorta Şirketi nezdinde tamamladım.
2007 yılından bu yana serbest avukatlık yapıyorum. İki kardeşiz.
Evliyim ve bir çocuğum var.
AVUKATLIK MESLEĞİNİ TERCİH ETMENİZİN SEBEBİ NEYDİ?
Aslında lisedeyken, aklımdan farklı bölümler geçiyordu. Anne ve babamın
isteği üzerine hukuk fakültesini yazdım ancak o dönemki asi
ruh halim ile tek tercih yapmış ve ailemi hayli endişelendirmiştim.
Sonra fakülte hayatı başlayınca ve özellikle de mezun olunca, “iyi ki
hukuk tercih etmişim” dedim.
32
AİLENİZDE BAŞKA HUKUKÇULAR VAR MI?
Evet. Babam Yargıtay 1. Hukuk
Dairesi Başkanlığı’ndan emekli
oldu. Devlette 44 senelik hakimlik
hizmeti bulunmaktadır. Babamın
emekli olması sonrasında ofisimizde
onunla haftada bir gün bile
olsa beraber olmak, onun birikim
ve tecrübelerinden yararlanmak
gerçekten çok değerli. Abim ise,
İstanbul’da hukuk eğitimini tamamladıktan
sonra İngiltere’de
Uluslararası Ticaret Hukuku alanındaki
yüksek lisans programını
başarıyla tamamlamış olup;halen
İstanbul’da serbest avukatlık
yapmaktadır. Değerli eşi de yine
meslektaştır. Kardeşim dediğim
çocukluk arkadaşım ve ortağım
Fidan Özkurt Canbolat ile çok
sevdiğim kuzenim Elif Durmaz da
ailemizdeki hukukçulardandır.
33
İLK ALDIĞINIZ DAVA NEYDI?
SİZİN İÇİN ÖNEM ARZEDEN DEĞİŞİK
DAVALARINIZ DA ELBETTE OLUYORDUR. KISACA BAHSEDEBİLİR MİSİNİZ?
Stajımı bitirdikten sonra ortağım Fidan ile
Kızılay’da ilk büromuzu açtığımızda gelen ilk
iş eser sözleşmesinden kaynaklı bir alacak
davasıydı. Bu ilk iş uğurlu geldi, sonrasında
staj konum ile alakalı olmasından dolayı
yıllarca çeşitli sigorta şirketlerinin vekilliğini
yaptım. 2013 yılına dek hukuk alanında çeşitli
davalara ve icra takiplerine baktım. 2013’ten
sonra ise yaklaşık 8 senedir işlerimizin çok
büyük bir kısmını taşınmaz davaları oluşturdu.
Gelen her iş önemlidir. 14 sene içinde
çok üzücü, yürek burkan yaşamlara rastladığımız
gibi; çok ilginç ve keyif veren pek
çok konu ile de meşgul olduk diyebilirim.
İnsanları tanıdıkça , hayatta insanın başına
herşeyin gelebileceğini kanıksayarak işimize
dört elle sarıldık. Pek çok kişiye imkansız
dedirten bazı işlerin başarılması ise, herşeyin
mümkün olabileceğini öğretti. Örneğin
emsali 1940’larda görülmüş bir sözlü vasiyet
dosyasının hikayesini sizinle daha geniş bir
vakitte paylaşabilirim.
34
PEKİ SOSYAL YÖNÜNÜZ VE AİLE HAYATINIZ İLE DE BİLGİ ALSAK?
DERGİMIİZ HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?
Hayatım boyunca hep çalıştım ama hiçbir sosyal
aktiviteden de eksik kalmadım diyebilirim.
İnsanlarla iletişim kurmak işimin bir parçası ise
de; bunun dışında sosyal etkinlikler ve arkadaşlarla
geçirilen zaman da benim için hep ön plandadır.
Sosyal sorumluluk amaçlı çalışan ve şehit
ailelerinin çocukları ile yardıma muhtaç çocuklara
eğitim bursu veren , yönetiminde bulunduğum
Altın Kalpler Yardım Derneği’nin çalışmalarına
büyük bir zevkle ve istekle devam etmekteyim.
Çalışan bir anne ve eş olarak, çocuğumla
daha fazla zaman geçirmek ve ailemle olmak
konusunda elimden geldiğince çaba harcarım.
Çocuğumla iletişimimde ise, kendi anneme
çok şey borçlu olduğumu hep düşünmüşümdür.
Annemin ,biz küçükken abim ve benle olan
sevgi dolu, neşeli ve özverili karakterine olan
hayranlığım, kendi çocuğuma da benzer şekilde
davranmamı sağlamıştır.
Bu derginin yayımlanmasında öncülük eden,
çok sevdiğim ve saydığım büyüğüm Şenay
Dağlı hanımefendinin çalışma ve katkılarını
çok takdir ediyor ve her ay yayımlanacak dergilerde,
çoğunluğu kadınlardan oluşan okurların
hukukla ilgili sorularını cevaplayacağım
için de memnuniyet duyuyorum. Sizlere de
yayın hayatınızda başarılar diliyorum.
35
“ESTETİK ALANINDA YAPTIĞI BAŞARILI OPERASYONLAR İLE
TÜRK HEKİMLİĞİNİ DÜNYAYA TANITTI”
DR.ELVAN BAYRAKTAR&ASEL ERENSOY
36
Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Elvan Bayraktar
sözleşmeli olduğu lüks hastanelerde ameliyatlı, kliniğinde ise ameliyatsız
estetik işlemleri başarıyla gerçekleştirirken bir yandan da sağlık turizmi
alanında yeni projeler geliştiriyor. Ödüllü Cerrah Elvan Bayraktar, kliniğinin
sorumluluğunu üstlenen kızı Asel Erensoy ile hastalarını hem sağlığına
hem de hayallerini kurdukları bir görünüme kavuşturuyor.
LÜKS HASTANELERDE AMELİYATLI,
KLİNİĞİNDE İSE AMELİYATSIZ ESTETİK İŞLEMLERİ
BAŞARIYLA GERÇEKLEŞTİRİYOR
Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi
Uzmanı Op. Dr. Elvan Bayraktar sözleşmeli
olduğu lüks hastanelerde ameliyatlı,
kliniğinde ise ameliyatsız estetik işlemleri
başarıyla gerçekleştirirken bir yandan
da sağlık turizmi alanında yeni projeler
geliştiriyor. Ödüllü Cerrah Elvan Bayraktar,
kliniğinin sorumluluğunu üstlenen kızı Asel
Erensoy ile hastalarını hem sağlığına hem
de hayallerini kurdukları bir görünüme kavuşturuyor.
“Geçmişte yurt dışı bağlantılı çalışmalar
gerçekleştiren ve bu alanda önemli bir bilgi
ve deneyime sahip olan başarılı doktor,
anti-aging uygulamaları ile ilgili tüm gelişmeleri
ve yeni teknolojileri yakından takip
ederek klinik bünyesine kazandırmak adına
yurt dışı fuar gezileri düzenliyor.”
“Çeşitli vakıf üyelikleri de bulunan Op. Dr.
Elvan Bayraktar, estetik alanında aldığı
eğitimlerle kendisini sürekli geliştiren kızı
Asel Erensoy ile kliniklerini Türkiye’nin yurt
dışına açılan, vitrin markası haline getirme
yolunda emin adımlarla ilerliyor.”
37
ÇALIŞMALARIYLA DÜNYAYA AÇILMAYI HEDEFLİYOR
Karadeniz Teknik Üniversitesi
TıpFakültesi mezunu olan Op.
Dr. Elvan Bayraktar Nişantaşı’ndaki
kliniğinde kızı Asel
Erensoy ile bütüncül bir sağlık
ve güzellik hizmeti sunuyor.
Bunun yanı sıra Türkiye’ye
dünyanın dört bir yanından
hasta akışını sağlayacak yeni
bir sağlık turizmi projesi üzerinde
çalışan ünlü doktor ilerleyen
süreçte bütün dünya
ülkelerinde PR ve reklam
çalışmaları yaparak verdiği
hizmeti tanıtacak.
Öncelikle Körfez ülkelerine
ardından da tüm dünyaya
açılmayı hedefleyen Op.Dr.
Elvan Bayraktar, Türk hekimlerinin
sahip olduğu üstün
cerrahi yeteneği ve donanımı
bütün dünyaya göstermeyi
amaçlıyor. Geçmişte de yurt
dışı bağlantılı projelerde yer
alan ve bu alanda önemli bir
bilgi ve deneyime sahip olan
başarılı doktor,anti-aging uygulamaları
ile ilgili tüm
gelişmelerive yeni teknolojileri
yakından takip ederek
klinik bünyesine kazandırmak
adına yurt dışı fuar gezileri
düzenliyor. Özellikle obezite
cerrahisi sonrası vücut şekillendirme
operasyonları konusunda
başarılı olan Dr. Elvan
Bayraktar, Körfez ülkelerinden
büyük bir talebin ol-duğu
meme küçültme, karın germe,
vaser lazer liposaction ile vücut
şekillendirme, yağ aldırma
ve Brezilya poposu gibi
kombine işlemlerle hastalarını
ideal vücut ölçülerine
kavuşturuyor.
38
ANNESİNİN SAĞ KOLU
Kliniğin sorumluluğunu
üstlenenerek annesine
destek oluyor.
SANATSAL VE SOSYAL YÖNÜYLE DE DİKKAT ÇEKİYOR
Altın Zirve ve Kariyer Ödülleri’nde “Yılın
En İyi Kadın Cerrahı” ödülünü alarak
ismini duyuran Op. Dr. Elvan Bayraktar,
sanatsal ve sosyal yönüyle de ön plana
çıkıyor. Türk sanat müziği vokalistliği
yapan ödüllü doktor geliri sivil toplum
kuruluşlarına bağışlanan “Hekimler
Söylüyor” adlı albüm çalışmasında da
yer aldı. Çeşitli vakıf üyelikleri de bulunan
Op. Dr. Elvan Bayraktar, estetik
alanında aldığı eğitimlerle kendisini
sürekli geliştiren kızı Asel Erensoy
ile kliniklerini Türkiye’nin yurt dışına
açılan, vitrin markası haline getirme
yolunda emin adımlarla ilerliyor.
@dr.elvanbayraktar
39
40
Şenay Dağlı
Altın Kalpler Yardım Derneği Kurucu Başkanı
İlk sayımızda “Altın Kalpler
Yardım Derneği” kurucu başkanı
ve dergimizin imtiyaz sahibi
sayın Şenay Dağlı hanımefendinin
evine konuk olduk.Sayın
Dağlı; Altın Kalpler Derneği ve
dergimizin kuruluş hikâyelerini
bizimle paylaştı.
41
Derneğinizin kuruluş hikayesinden bahseder misiniz?
Gönüllü olarak çıkmış olduğumuz bu yolda koşar adımlarla
çok önemli yardım aktiviteleri yaptık ve devamlı
büyüyerek önce halktan, medyadan aldığımız kabul ile
dernek unvanını hak ettik. Küçük bir ekiple başladığımız
yardım organizasyonlarına şu an kocaman bir aile olarak
devam ediyoruz. Ankara’dan başladık ardından İstanbul
daha sonra Mardin Adana Osmaniye ve daha birçok ilde
yardım organizasyonları yaptık.
44
“Altın Kalpler Derneği” sizin için ne ifade ediyor?
Altın kalpler yardım derneği İstanbul Adana İstanbul
Ankara başta olmak üzere benim kocaman hepsi birbirinden
değerli bir yardım hırsıyla çarpan ailemdir. Bir
de Yardımlaştığımız insanları sayarsak Türkiye’nin en
büyük hayallerimden bir tanesiyiz.
45
Ünlü markala
Yerine gö
ama her
da gerek
sahsına
kendi ta
Bu be-n
senin mo
tavsiye e
nin stili
insanın k
Sizin için moda nedir?
Aslına bakarsanız çocukluğumdan
beri modaya ilgim vardı. İlgiden
de ziyade,benim için moda bir hayal,
bir tutkuydu diyebilirim.Bence
moda sürekli sektör için yenileneni
değil de kendi kişiliğimizi ortaya
çıkartarak, kendimize yakışanı
bulmak ve tasarlayabilmektir. Bu
yüzden ben modaya uymam, modayı
kendime uydururum.
46
rı tercih etmiyor musunuz ?
re tercih eder ve severim
şeyimin marka olması
miyor.Ben bu konuda
muhasır bir kadınım ve
rzımı kendim yaratırım.
im zevkim. Ben kimdanın
esiri olmamasını
derim. Çünkü bir kişizamanla
gelişiyor, tıpkı
endi kişiliği gibi.
47
Bir moda dergisi çıkarmak nerden ak
Modayla bu kadar iç içe yasayan biri o
moda dergisi çıkarmak her zaman
di benim. Ama şimdiye kadar hayatın
daki başka aktivitelerimin yoğunlu
dolayı bir türlü fırsat bulup da yapama
Altın Kalpler Yardım Derneği olarak
lar için düzenlediğimiz etkinliklerim
zaman çok yoğun oluyoruz. Şimdi pand
dolayı hepimizin evlerimize kapa
bir dönemdeyiz ve dolayısıyla hiçbi
lik düzenleyemiyoruz. Bu yüzden be
boşluğu fırsat bilerek her zaman hayalin
yoğunluktan gerçekleştiremediğim bu
gerçekleştirmek için harekete geçtim.
48
lınıza geldi?
larak bir
hayalimakışınğundan
dım. Biz
yardımizle
her
emiden
ndığımız
r etkinnde
bu
i kurup,
hayalimi
49
50
51
52
Derginin içeriğinden ve hitap edeceği kesim hakkında
biraz bilgi verir misiniz?
Dergimizin adı “Moda-Magazin-İş Dünyası”
isminden de anlaşılacağı gibi, içeriği çok
zengin. Her kesimden insanların kendisine
hitap eden bir şeyler bulacağı, eğlenceli,
keyifli ve bir o kadarda faydalı bilgilerle
dolu bir dergi olacak. Biz hazırlarken çok
keyif aldık. Umarım keyifle başladığımız
bu yolculukta okuyucularımızla etkileşim
içinde olarak sürekli kendimizi ve içeriğimizi
geliştirerek yol alırız.
53
ALTIN KALPLER YARDIM DERNEĞİ YARDIM BALOSU 2019 ANKARA MEYRA PALACE OTEL
ALTIN KALPLER YARDIM DERNEĞİ
Eski Orman ve Devlet Bakanı Sayın Halit
Dağlının esi Şenay Dağlının gönüllü bir
oluşum olarak başlattığı, ancak yaptıkları
başarılı yardım çalışmalarından dolayı
dernek olma unvanını kazanan Altın Kalpler
Yardım Derneği, kurulduğu günden bu yana
yaptıkları yardım etkinlikleri ve bağışlarla
adlarından sık sık söz ettiriyor.
54
ALTIN KALPLER YARDIM DERNEĞİ ŞEHİT VE GAZİ AİLELERİ ZİYARETİ
“Altın Kalpler Yardım Derneği”
özellikle yardıma muhtaç
öğrencilere verdikleri burslar
ve şehit ailelerine yaptıkları
yardımlarla tanınıyor.
55
56
ALTIN KALPLER
YARDIM DERNEĞİ
ELAZIĞ DEPREMİ 2020
Bununla birlikte Elazığ depreminde
de, derneğin kurucu başkanı
Şenay Dağlı Elâzığ’a giderek, kendi
imkanlarıyla tedarik ettikleri
yardımları bizzat kendi elleriyle
depremzedelere dağıtarak zor
günlerinde depremzedeleri yalnız
bırakmadı.
57
B
g
d
s
n
ö
ALTIN KALPLER YARDIM DERNEĞİ 2020 “ALTIN ZİRVE VE KARİYER ÖDÜLLERİ” TÖRENİNDE
“YILIN EN BAŞARILI MARKA VAKFI” SEÇİLDİ.
58
irçok ünlü isminde ödül aldığı
ecede Genel Başkan Şenay Dağlı
a “Yılın En Başarılı Marka Vakfı”
ecilen Altin Kalpler Yardim Deregi
adina Altin Zirve ve Kariyer
dülünü aldı.
59
60
Şenay Dağlı; “bütün dünya ülkeleri
ile aynı kaderi paylaştığımız bu pandemi
döneminde bizde herkes gibi
evlerimize kapandık ve bu yüzden
yardım etkinlikleri düzenleyemiyoruz.
Derneğimiz gelirini düzenlediğimiz
bu etkinliklerden elde
ediyor ve bu elde ettiğimiz gelirin
tamamı burslu öğrencilerimize ve
yardıma muhtaç şehit ailelerine
gidiyor. Umut ediyoruz ki; ülkemiz
ve bütün dünya ülkeleri bu dönemi
geride bırakır ve bizde yeni etkinlikler
ile yardımlarımıza devam
ederiz.
Ama pandemiye rağmen gönlümüz hiçbir şey
yapmadan durmaya da elvermiyor. Bu yüzden
elimizden geldiğince dernek üyelerimizle kendi
aramızda bir şeyler yapmaya devam ediyoruz.
Bu ramazanda kendi aramızda hazırladığımız
ramazan kolilerini yardıma muhtaç ailelere
ulaştırdık. Buda bizim içimizi bir nebzede olsa
ferahlattı. Ama yine de evde otururken de boş
durmuyor, yeni projeler üretmeye devam ediyoruz.
Pandemiden sonra inşallah yardım etkinliklerimize
daha büyük bir heyecanla ve aşkla
kaldığımız yerden devam edeceğiz.” dedi.
61
DİYETİSYEN
Neslihan Öztürk Aktepe
MERHABALAR.
BİZE BİRAZ KENDİNİZDEN BAHSEDEBİLİR MİSİNİZ?
Merhabalar,
ben Diyetisyen Neslihan ÖZTÜRK AKTEPE.
Hacettepe Üniversitesi mezunuyum ve mezuniyet
tezimi “Tip-1 diyabetli çocuklarda sosyo-ekonomik
seviyenin beslenmeye etkisi” üzerine yaptım. Mezuniyetinden
sonra ise satış ve pazarlama alanında dünya
devi şirketlerde çalıştım.
Sağlıklı bireylere kilo verme programları uyguladığım
gibi, diyabet, insülin direnci, tansiyon, obesite, troid,
kalp-damar hastalıkları, metabolik sendrom, hamilelik
öncesi-hamilelik ve doğum sonrası beslenme,
menopoz, osteoporoz, adolesan beslenmesi vs.
konularında da hizmet vermekteyim. Korona’ya bağlı
olarak azalan hareketler ve değişen beslenme alışkanlıkları
sonrasında, tüm dünyada ve ülkemizde gittikçe
artan obezite ve diyabet pandemisine dur diyebilmek
için yeni geliştirdiğim VIP ve VIP PLUS programlarını
danışanlarıma uygulamaktayım.
62
BİLİYORUZ Kİ BİRÇOK OKURUMUZ SİZİ TANIYORLAR. NEREDEN TANIDIKLARI HAKKINDA DA BIRAZ BİLGİ ALABİLİRMİYİZ?
Evet. Yazdığım yazılar daha önce birçok gazete ve dergide yayınlandı. Ayrıca birçok TV programına
da konuk olarak katıldım ve birçok yerde de davetli olarak konuşmalarda yaptım.
Bununla birlikte, merak edilen tüm sorulara cevap oluşturulan yaklaşık 200 profesyonel videom
bulunmaktadır.
BİLDİĞİMİZ KADARIYLA CEVAPLA TV DE EN ÇOK İZLENEN İLK 3 UZMANDAN BİRİSİNİZ.
SİZİN AYNI ZAMAN BİR KİTABINIZ OLDUĞUNU DA BİLİYORUZ. BİZE BİRAZDA ONDAN BAHSEDEBİLİR MİSİNİZ?
İlk kitabım “Aşk Tadında Diyet” 31 Aralık 2019 da çıkmıştı. Çıktığı andan itibaren birçok TV
programında yer aldığı gibi Hürriyet Gazetesi’nin 1.sayfasında da gerçek yaşam hikayesi
olarak haber olmuştu. Yine kitabım “Aşk Tadında Diyet”, 22 Şubat 2021 tarihinde FOX TV
“Çalar Saat “programında İsmail Küçükkaya ve 07 Mart 2021 tarihinde ise “Benden Söylemesi”
programında Merve Yıldırım kitabımı tüm Türkiye’ye tanıtmışlar ve övgü ile bahsetmişlerdi.
Bununla birlikte İkinci kitabım ise yazım aşamasındadır.
SİZE BU GÜZEL SÖYLEŞİ İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUZ VE OKUYUCULARIMIZA SİZİN HER AY BİZLERLE OLACAĞINIZIN VE SAĞLIKLI
BESLENME HAKKINDAKİ YAZILARINIZLA OKUYUCULARIMIZI BİLGİLENDİRECEĞİNİZİN MÜJDESİNİ VERMEK İSTİYORUZ.
PEKİ BU AYKİ YAZINIZIN KONUSU NEDİR?
İlk ay herkese faydalı olacağını düşündüğüm, “vücut tipine göre beslenme” hakkında bir yazı
hazırladım.
63
VUCUT TİPİNİZE GÖRE BESLENİN
Doğduğunuz andan itibaren
beslenme şekliniz ve obez olma
ihtimaliniz size genetik olarak
kodlanmış durumdadır. Vücut
şeklinizin yaklaşık % 45’i genetik
mirastır ve nesiller boyu da
bu böyle devam edecektir. Ancak
genetiğiniz kaderiniz değildir! ve
asla da olmamalıdır! Ailenizin tek
kilolu olmayan kişisi siz olabilirsiniz!
Sağlıklı, dengeli ve yeterli
beslenmeyi yaşam biçimi yapmanız,
egzersizi hayatınızın
tam orta noktasına almanız
kilonuzu kontrol altına almanızı
sağlayacaktır. Diyeti
vücut tipinize göre yapmanız
ise kilo kontrolün de işinizi
fazlası ile kolaylaştırır.
1-ELMA TİPİ
2-ARMUT TİPİ
3-TERS PİRAMİT TİPİ
4-KUM SAATİ TİPİ
64
1-ELMA TİPİ
Vücudun karın ve bel bölgesinde kilo
artışı olur. Sağlık açısından en tehlikeli
olanıdır. Nedeni ise; elma tipi yağlanmada
yağ hücrelerinin büyük ve içorganara
yakın olmasıdır. Bu nedenle kalpdamar,
diyabet, insülin direnci, safra kesesi, karaciğer
yağlanması vb. hastalıklara karşı
risk artar.Elma tipi yağlanma da belirli
aralıklar ile kan değerlerinize baktırmanız
ve diyetisyeniniz tarafından bel çevrenizi
ölçtürmeniz gerekmektedir. Kadınlarda
bel çevresi 80 cm, erkekler de 92 cm ideal
ölçü iken, kadınlar da 88 cm, erkeklerde
ise 102 cm ve üzerin de olması ciddi derecede
risk olduğunun göstergesidir.
ELMA TİPİ YAĞLANMASI OLANLAR NE YEMELİDİR?
Düşük glisemik indeksli dediğimiz kan
şekerini yavaş yükselten gıdaların tüketimi
arttırılmalıdır. Bol miktarda sebze
meyve tüketimi, yağsız portein grupları
ve kaliteli yağlar bu grup da yer almalıdır.
Alkol tüketimine dikkat etmeleri
gerekmektedir. Egzersiz olarak: yüzme,
bisiklet ve kardiyo doğru seçimler olacaktır.
ARMUT TİPİ NE YEMELİ?
2-ARMUT TİPİ ( JİNOİD )
-
İncecik bir bel ve buna karşılık
kalçada yağlanma fazladır. Türk
kadın tipini simgeler. Elma tipi
yağlanmaya göre sağlık açısından
riskli değildir. Kadınlarda
oluşturduğu en büyük sorun
dolaşım bozuklukları ve selülittir.
Armut tipi olan kadınlarda
genellikle östrojen
fazladır.
Yüksek lif ve posa içeren sebze-meyveler,
düşük yağ içeren
süt ve ürünleri, tamamen yağsız
etler, yulaf, müsli beslenmede yer
almalıdır. Yüksek östrojen içeren
soya, keten tohumu, adaçayı,
maydanoz, yağ ve şeker kullanımı
olabildiğince kısıtlanmalıdır.
Egzersiz olarak; koşmak doğru
seçim olurken, çok fazla bisiklete
binmek ve spinning yapmak vücudun
alt kısımlarında kas yapacağı
için kaçınmak gereklidir.
65
TERS PİRAMİT TİPİ NE YEMELİ?
3-TERS PİRAMİT VÜCUT TİPİ
İnce bir bel ve kalçaya karşılık
geniş omuz ve kollar vardır. Bu tip
yağlanması olanlarda genellikle
kortizol dediğimiz stres hormonu
yüksektir. Kortizol ise insülin hormonunun
artmasına,zincirleme
olarak da yağlanmanın artışı ve
şekerin hücre içinde depolanamamasına
neden olmaktadır. İnsülin
artışına bağlı olarak uyku
sorunları, sabah yataktan keyifsiz
kalkmak, asabiyet, yorgunluk ve
halsizlik görülmektedir.
En geç 3 saat aralıklar ile beslenmelidir.
Bol su tüketmelidir. Özellikle Serotonin
salgılatan bitter kakao, fındık, badem,
yağsız süt, muz, çilek, orman meyveleri,
somon, hindi, keten tohumu, yumurta,
tam tahıl ürünleri, kabak çekirdeği ve
zeytinyağı tüketilmelidir.
Egzersiz olarak; ağırlık çalışmak dışında
vücudunu fit gösterecek tüm sporları
yapabilir.
4-KUM SAATİ TİPİ
KUM SAATİ TİPİ NE YEMELİ?
Omuz ve kalça birbirine yakın genişliklerdedir
ve ince bir beliniz vardır.
Hem fit hem de kum saati tipiniz var
ise çok şanslısınız.
Çiğ sebze ve meyveler, balık,
avokado, kepekli gıdalar, yağsız
süt ve ürünleri yiyebilirsiniz. Kötü
beslenen kum saati tipinde ödem
sıkça rastlandığı için her çay/kahveden
önce su içmelidir.
Egzersiz olarak; Yürümek ve koşmak
iyi gelirken, haftada en az bir
gün masaj yaptırmalıdır.
66
Şikayetçi olduğunuz vücut tipiniz ne olursa olsun, başarılı bir beslenme
programı, egzersiz, yeterli su içmek, yeterli ve kaliteli uyku ile mucizevi
sonuçlara ulaşabilirsiniz.
Sağlıklı ve fit kalın
Diyetisyen Neslihan Öztürk Aktepe
Diyetisyen Neslihan Öztürk Aktepe
Diyetisyen Neslihan Aktepe Beslenme ve Diyet Danışmanlığı
Söğütözü Via Flat İş Merkezi Kat:3 No:87
info@neslihanaktepe.com.tr
www.neslihanaktepe.com.tr
67
AVUKAT
AYŞEGÜL ALDEMİR
68
Avukat, kişisel gelişim uzmanı, yazar,
Business Channel Türk program
yapımcısı ve sunucusu, Ayşegül
Aldemir Kendisine ait Kişisel Gelişim
Merkezi “Ayşegül’ün Atölyesi” hakkında
açıklamalarda bulundu. Son
yıllarda vatandaşlar, kendilerini daha
iyi ifade etmek amacıyla kişisel eğitim
programlarına yönelmekte. Kendini
anlama ve etkili iletişim kurmak
amacıyla; Nöro-Linguistik Programlama
(NLP) eğitimi almakta. Ayşegül
Aldemir, NLP programı ve kişisel
gelişim programları hakkında bilgi
verdi.Bunun yanı sıra atölyesinde,
birçok eğitim programın yer aldığını
belirten Aldemir, “Kişisel eğitim
programları eğitimi aldıkça insanları
daha çok seviyorsunuz” diye
konuştu.
“HATA YOKTUR, DENEYİM VARDIR”
Hayatı hakkında bilgi veren Ayşegül Aldemir, “Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum.
Vakıflar Bankasında 10 yıl boyunca hem avukat hem de hukuk müşavirliği yaptım. Daha sonra
görevimden istifa edip, kendi hukuk büromu açtım. Ankara Dünya Ticaret Merkezinde, hukuk
bürosunda avukatlığa hala devam ediyorum.” dedi.
“KİŞİSEL GELİŞIM ALANLARINA YÖNELDİM”
Kişisel gelişim alanlarına nasıl yöneldiğini anlatan ve kişisel gelişim alanlarında hangi eğitimleri
aldığını dile getiren Aldemir, “Umre ziyaretimle başlayan içsel yolculuğum sonucunda kişisel
gelişim alanlarına yöneldim. Öncelikle yoga eğitimiyle başladığım kişisel yolculuğum birçok
alanda devam etti. Profesyonel Yaşam Koçluğu, NLP, Theta Healing Eğitimi, Access Bars, Hipnoz
ve birçok kişisel gelişim alanında eğitim aldım. Aldığım eğitim programlarının aynı zamanda
eğiticisi de oldum.” şeklinde konuştu.
“HAYAT, BİTMEYEN BİR YOL”
Hayattaki yolculuğumuzu daha iyi bir hale getirmek için Ayşegül Aldemir, “Hayatı, bitemeyen bir
yola benzetiyorum. Bütün insanlar olarak yoldayız ama yolun sonu da yok. Ölümün gerçekleşmesiyle
de başka bir boyuta geçeceğiz. Mademki yoldayız, bu yolculuğu güzel bir hale getirmeliyiz.
Hem ruh, hem beden, hem de zihinsel olarak bu yolculuğu güzel şekilde ilerlemeliyiz. İçsel yolculuğumda
‘Nasıl daha iyi olabilirim’ düşüncesiyle hareket ediyorsunuz.” diye belirtti.
“YOLCULUĞUMUZDA, HERKES BİRER ÖĞRETMENDİR”
Kişisel eğitimleri programları aldıkça daha çok eksik taraflarınınız ortaya çıktığını ifade eden ve
arınma sürecine nasıl bir süreçten geçildiğini, 15 yıldır bu eğitimleri aldığını anlatan Aldemir,
sözlerine şu şekilde devam etti: “Her aldığınız kişisel gelişim eğitimi, farklı bir eğitime sizi yönlendiriyor.
Sürekli eksik bir tarafınız ortaya çıkıyor. Zaten ruh, öyle tamamlanıyor ve tekâmül ediyor.
İlk başlarda ruh biraz acı çekmeli ki tekâmül etmeli. Derin acılar yaşamasa da ruh, aşk acısı
bile acıdır. Dolayısıyla kendini ve karşındaki insanları fark etme durumu ortaya çıkmaya başlar.
İnsanların, sana acı yaşatabilecek olma durumunu öğrenirsiniz. Bu yaşanan süreçler olması gerektiği
için oluyordur. Bu süreçten sonra kabul etmeye başlıyorsunuz. Yolculuğumuzda, herkes
birer öğretmendir. Ama yolculuğumuzun daha iyi olmasını ve karşımıza daha iyi insanların çıkmasını
istediğimiz zaman arınma çalışmaları yapıyoruz. Arındıkça, karşımıza daha iyi kişiler gelecektir.”
69
70
“NLP, NEFES EĞİTİMİ, YOGA EĞİTİMİ…”
Aldemir, içindeki Yaradan Aşkı ve bundan kaynaklı insan sevgisi ile bu atölyeyi kurduğunu
dile getirdi. Ayşegül’ün Atölyesinde eğitim verilen programları da anlatan Aldemir, “Profesyonel
Yaşam Koçluğu”, “Nöro-Linguistik Programlama (NLP Practitoner ve Master)”, “EFT”,
“Kuantum Teknikleri ile Dönüşüm”, “Oto Hipnoz”, “EneSrji Şifası”, “REIKI 1 ve 2 seviye”, “Yoga
Eğitimi”, “Farkındalık Yaşam Eğitimi”, “Astrolojik Basit Analiz”, “Zen Eğitimi”, “Theta Healling
Eğitimi”, “İlahi Dişi Bilgeliği”, “Medyumluk Kanalı ile Şifa Eğitimi”, “Acsess Bars Eğitimi”, “Örgü
Atölyesi ile Stresle Baş Edebilme”, “Regrosyon”, “Nefes Teknikleri”. “Orjinal Yoga Sistemi ile
Yoga Felsefesi ve Yoga Başlangıç Dersleri”, “Nefes Teknikleri Eğitimi ve Eğitimcinin Eğitimi”
eğitimlerini atölyemizde vermekteyiz.” açıklamasında bulundu.
NEFES EĞİTİMİ; BİREYİN BİRÇOK BAĞIMLIKLARDAN KURTULMASINA YARDIMCI OLUR”
Aldemir, bireylerin nefes eğitimi alarak alkol, sigara ve uyuşturucu gibi bağımlılıklardan kurtulmasına
yardımcı olduğunu dile getirdi. Nefes eğitimleriyle bireylerin hayatlarında neleri
değiştirebileceklerini dile getiren Aldemir sözlerine şu şekilde devam etti: “Bireylerin,
bağışıklık sistemini güçlendirir ve hastalıklardan korunmasına yardımcı olmaktadır. Çünkü;
tüm hücrelere giden oksijen miktarı arttığı için hücre yenilenmesini hızlandırır, gençleştirir.
Solunum kapasitemiz artığı için kondisyonumuz gelişir. Odaklanma ve uyku problemleri
çözülür. Ama en önemlisi bireylerin hayattan zevk, neşe, mutluluk almamıza engel olan,
tüm tıkanıkları temizler. Bireylerin, bilinçaltındaki birçok olumsuz duygulardan (öfke, korku,
nefret, suçluluk, affetmeme, kızgınlık, bastırılmış duygular vs.) temizler. Evrensel bütünlüğü
hissederek yaşamdan keyif almayı, yaşam amacımızı ve yaşam misyonumuzu dair netlikler
kazandırır.”
“NLP, BİLİNÇALTI ÇALIŞMALARIDIR”
NLP eğitimi; zihin ve dili en etkili şekilde kullanma sanatıdır. Amaç; iletişim becerileri kazanırken,
etkili bir iletişim kurarak sürekli gelişmektir. Bireylerin bilinç altındaki problemleri
kısa bir süre içinde dönüşümün gerçekleştiğini vurgulayan Aldemir, NLP eğitimde bireyler
kendilerini anlama, tanıma ve olaylara farklı pencerelerden bakmasını sağlamasında
yardımcı olduğunu ifade etti. Aldemir, “NLP, bilinçaltı çalışmalarıdır. Bireylerin, bilinçaltlarında
halledemedikleri problem ve sorunları (hobi, korku, depresyon, sıkıntılar vs.” NLP çözüm
teknikleriyle sorunları ortadan kaldırmaya yardımcı oluyor. Bu eğitimlerle bilinçaltına yeni
duygular ve alışkanlıklar kodlanıyor. NLP, eğitimleriyle çok hızlı bir dönüşüm gerçekleşiyor.”
sözlerini kaydetti.
71
“SİHİR ÖTESI EĞİTİMİ”
Ayşegül’ün Atölyesi olarak “Sihir Ötesi” adı altında yeni bir eğitim oluşturduk. Bu eğitimde piyasadaki
tüm kişisel gelişim eğitimlerini içerik olarak veriyoruz. Sihir Ötesi Eğitimi Sonucunda bireyler
9 adet uluslararası akreditasyonlu sertifika almaya hak kazanıyor ve kendilerinde bu eğitimin eğiticisi
olabiliyor. İşin en keyifli ve cazip kısmı da bu. Amacımız eğitimlerimizin daha çok kişi tarafından öğrenilmesi
ve bu öğrendiklerini önce kendilerine, ailelerine ve neticede kendi öğrencilerine uygulayarak,
suya atılan bir taşın oluşturduğu dalganın yayılması gibi farkındalık- bilinç yükselmesinin topluma
yayılmasının sağlanmasıdır. Tıpkı 100. Maymun Fenomeni gibi. Bu nedenle tüm seminerler ücretsiz
olarak verilmiş olup, düsturumuz her zaman topluma hizmet olmuştur.
“ÜCRETSİZ AFFETME SEMİNERLERİ”
Aldemir, şimdiye kadar Türkiye’nin birçok şehrini gezerek, 100’un üzerinde ücretsiz affetme seminerleri
verdiğini, pandemi nedeniyle şimdilik affetme seminerlerine ara verdiğini, ama ara sıra öğrencileri
ve “Ayşegül’ün Atölyesi” takipçileri için bu seminerleri online olarak da yaptığını ve inşallah
pandemiden sonra tekrar daha önce gitmediği yerlere giderek, bu seminerlerle daha çok insana
ulaşmayı hedeflediğini aktardı. Aldemir insanların bazılarının kolay affedemediğini, bu affedememe
duygusunun aslında insanların kendi üzerlerinde taşıdıkları bir yük olduğunu bilmediklerini ve affettikten
sonra nasıl hafiflediklerini, eğer kendileri istemezse bunu affettikleri kişilere söylemek zorunda
olmadıklarını anlattı.
@aysegulunatolyesı26
74
DİŞ HEKİMİ
Yelda KIRAN
MERHABALAR YELDA HANIM. ÖNCELİKLE BİZE BİRAZ KENDİNİZDEN
BAHSEDEBİLİR MİSİNİZ?
1973 yılında Şanlıurfa’da inşaat ve müteahhitlikle ilgilenen bir ailede doğdum ve büyüdüm.
İlk orta ve lise eğitimini Şanlıurfa’da tamamladım. 1991 yılında Gazi Üniversitesi Diş Hekimliği
Fakültesine girdim. Fakat üçüncü sınıftan sonra İstanbul Üniversitesi Çapa Diş Hekimliği
Fakültesi’ne yatay geçiş yapıp, oradan mezun oldum. İstanbul’da özel klinik ve özel hastanelerde
çalıştıktan sonra, Şanlıurfa’da özel muayenehanecilik yaptım. Bu arada evlendim ve eşimin tarım
ve müteahhitlik şirketleri ile ilgilendim. “Şanlıurfa Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği” kurucuları
arasında yer aldım ve çalıştım. Yaklaşık iki yıl önce özel muayenehaneciliği de noktaladım. Şu an
hayatım Şanlıurfa, Ankara, İstanbul arasında geçiyor diyebilirim.
PEKİ ŞU AN AKTİF OLARAK HANGİ İŞLE MEŞGULSÜNÜZ?
Şu an eşimin kurduğu şirketi, AK Teknik Gıda Tarım A.Ş. de yönetici olarak çalışıyorum. Ayrıca
bu yıl içeresinde, daha önce faaliyet gösteren Siverek’teki pirinç ve çeltik fabrikasını satın almış
bulunmaktayız. Kendi arazilerimize yetiştirdiğimiz organik ürünleri, kendi markamızla da piyasaya
sunduk. Dünyanın en meşhur pirinci olan Karacadağ pirincinin de üreticisi ve işleticisiyiz.
BU YOĞUN İŞ TEMPOSUNDA KENDİNİZE AYIRACAK ZAMAN BULABİLİYOR MUSUNUZ?
HOBİLERİNİZ VAR MI?
Öncelikli hobilerim arasında tenis oynamak var. Ayrıca resim sanatı ile de ilgileniyorum ve ufak
bir resim koleksiyonum var. Türk ressamların eserlerini koleksiyonuma katmaya çalışıyorum.
Bununla birlikte, pandemi ile birlikte tekrar kitap okumaya başladım. Öğrencilik yıllarından sonra
bırakmıştım. Pandeminin bana böyle bir yararı oldu diyebilirim. Ayrıca modaya da ilgim var ve
moda dünyasındaki gelişmeleri takip ediyorum.
SİYASETLE ARANIZ NASIL?
SİYASETLE İLGİLENİYOR MUSUNUZ?
Ben milliyetçi ve merkez sağ görüşlü bir insanım. Hayatım hep bu çizgide ilerledi. Cumhur ittifakını
da gönülden destekliyorum ve ülkemizin geleceğini Cumhur İttifakında görüyorum. Özellikle
Emine Erdoğan hanımefendinin, “Sıfır Atık” projesinin dünyaya örnek bir proje olduğunu
düşünüyorum. Yıllar önce “Tema Vakfı” gönüllüsü olarak çalıştığım zamanlarda ısrarla hayata
geçirmek istediğimiz, fakat bir türlü sesimizi duyuramadığımız projelerin, bugün gerçekleştirildiğini
görmek beni çok mutlu ediyor. Doğaya nasıl saygılı yaşayacağımız konusunda “Sıfır Atık”
projesi bize bir rehber oldu. Bu projenin yalnız Türkiye ekonomisi için değil, dünyanın sürdürülebilirliği
içinde önemli bir proje olduğunu düşünüyorum.
75
BU YOĞUN İŞ TEMPOSUNDA KENDİNİZE AYIRACAK
ZAMAN BULABİLİYOR MUSUNUZ? HOBİLERİNİZ VAR MI?
76
PEKİ ŞU AN AKTİF OLARAK HANGİ İŞLE MEŞGULSÜNÜZ?
Şu an eşimin kurduğu şirketi, AK Teknik Gıda
Tarım A.Ş. de yönetici olarak çalışıyorum.
Ayrıca bu yıl içeresinde, daha önce faaliyet
gösteren Siverek’teki pirinç ve çeltik fabrikasını
satın almış bulunmaktayız. Kendi arazilerimize
yetiştirdiğimiz organik ürünleri,
kendi markamızla da piyasaya sunduk.
Dünyanın en meşhur pirinci olan Karacadağ
pirincinin de üreticisi ve işleticisiyiz.
Öncelikli hobilerim arasında tenis oynamak
var. Ayrıca resim sanatı ile de ilgileniyorum
ve ufak bir resim koleksiyonum var.
Türk ressamların eserlerini koleksiyonuma
katmaya çalışıyorum. Bununla birlikte,
pandemi ile birlikte tekrar kitap okumaya
başladım. Öğrencilik yıllarından sonra
bırakmıştım. Pandeminin bana böyle bir
yararı oldu diyebilirim. Ayrıca modaya da
ilgim var ve moda dünyasındaki gelişmeleri
takip ediyorum.
SİYASETLE ARANIZ NASIL? SIYASETLE İLGİLENİYOR MUSUNUZ?
Ben milliyetçi ve merkez sağ görüşlü bir insanım. Hayatım hep bu çizgide ilerledi. Cumhur ittifakını
da gönülden destekliyorum ve ülkemizin geleceğini Cumhur İttifakında görüyorum. Özellikle Emine
Erdoğan hanımefendinin, “Sıfır Atık” projesinin dünyaya örnek bir proje olduğunu düşünüyorum. Yıllar
önce “Tema Vakfı” gönüllüsü olarak çalıştığım zamanlarda ısrarla hayata geçirmek istediğimiz,
fakat bir türlü sesimizi duyuramadığımız projelerin, bugün gerçekleştirildiğini görmek beni çok mutlu
ediyor. Doğaya nasıl saygılı yaşayacağımız konusunda “Sıfır Atık” projesi bize bir rehber oldu. Bu projenin
yalnız Türkiye ekonomisi için değil, dünyanın sürdürülebilirliği içinde önemli bir proje olduğunu
düşünüyorum.
BİRAZ ÖNCE, DAHA ÖNCE TEMA VAKFINDA GÖNÜLLÜ OLARAK YER ALDIĞINIZDAN BAHSETTİNİZ.BAŞKA HANGİ SOSYAL SORUMLU-
LUK PROJELERINDE BULUNDUNUZ VE ŞU ANDA AKTİF OLARAK HERHANGİ BIR SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ İÇERİSİNDE FAALİYET
GÖSTERİYOR MUSUNUZ?
Daha önce de bahsettiğim gibi, öncelikle Tema Vakfında gönüllü olarak çalıştım. Daha sonra “Şanlıurfa
Üniversiteli Kadınlar Derneği” kurucuları arasında yer aldım. Şu anda ise, Altın Kalpler Yardımlaşma
Derneğinde, icra kurulu üyesiyim. Derneğimizde önceliğimiz, şehit ailelerimizin çocuklarına burs vermek.
Fakat başkanımız Şenay Dağlı hanımefendiye gelen yoğun talepler doğrultusunda, zor durumda
olan kadınlarımıza da maddi ve manevi olarak el uzatıyoruz.
ZOR DURUMDAKI KADINLARDAN BAHSETMİŞKEN, MAALESEF SON GÜNLERDE GÜNDEMDEN DÜŞMEYEN KADIN CİNAYETLERI HAKKINDA
NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?
Maalesef bu cinayetler, beni ve tüm toplumumuzu ilgilendiren ve üzen, hatta isyan ettiren bir konu.
Bizim Türk milleti olarak, gelenek ve göreneklerimize kadına şiddet yoktur. Biz kadınlarımıza “hanım”
diye hitap ederiz. Neden? Hanım kelimesi “han” ve “ım” hecelerinin birleşmesinden gelir. “Hanım”.
Yani, “kraliçem” demektir. Biz özümüzde kadınlarımıza bu kadar değer veren bir toplumuz. 1926 yılında
Türk Medeni Kanunu’nu kabul etmişiz ve içselleştirmişiz. Çünkü biz Türk toplumu olarak, hayatı
hep kadın ve erkek eşit olarak sırtlamışız. Buna kurtuluş savaşı da dahildir. Gelinen bu noktada,
toplumun yarısını oluşturan kadın nüfusunu baskılamak, psikolojik şiddet uygulamak, hatta öldürmek,
birkaç katil ruha ait bir davranış biçimidir. Bunlara müsamaha göstermemeliyiz. Normalleşmesine
izin vermemeliyiz. Bu cinayetleri işleyip, kendilerine çeşitli payeler çıkaran erkeklerin, bunu kendini
ispatlama veya ünlü olma vesilesi olarak kullanmalarına izin vermemeliyiz. En ağır kanunları uygulamalıyız.
Toplum olarak baskı altına almalı ve dışlamalıyız.
YELDA HANIM, BU GÜZEL ŞÖYLESİ İÇİN SİZE ÇOK TEŞEKKÜR EDİYOR VE BAŞARILARINIZIN DEVAMINI DİLİYORUZ.
77
0 312 438 38 08 -
www.karacadagk
0534 858 44 07
ejanpirinci.com
KİŞİSEL GELİŞİM UZMANI
Ayşe Asiltürk
SİZİ BİRAZ TANIYABİLİR MİYİZ?
Ben Ayşe Asiltürk. Aile danışmanı, kişisel gelişim
uzmanı ve eğitmeniyim. Anadolu
Üniversitesi Sosyal Hizmetler Mezunuyum.
Ayrıca kişisel gelişim alanında sayısız eğitim
aldım ve aynı zamanda aldığım eğitimlerin
birçoğunun da uygulayıcısı ve eğiticisiyim.
2010 yılından bu yana bu alanın içerisindeyim.
Bu işin içerisine bir kere girdiğiniz zaman
sürekli daha ileri götürmek istiyorsunuz. Bu
yüzden bende aldığım bu eğitimlerle yetinmeyip,
daha ileri bir seviyeye çıkarmak ve insanlara
daha faydalı olabilmek için psikoloji
eğitimi almaya karar verdim ve şu anda çift
anadal olarak “Psikoloji” bölümüne devam
etmekteyim.
80
KİŞİSEL GELİŞİM UZMANIYIM DEDİNİZ.
İÇERİĞİNDEN BİRAZ BAHSEDER MİSİNİZ?
BİR KİŞİSEL EĞİTİM UZMANI OLARAK NELER YAPIYORSUNUZ?
Kişisel gelişim alanında sayısız
eğitim aldım. Aldığım bu eğitimlerin
bazılarını da yurtdışında
bu eğitimlerin kurucularının
kendisinden aldım. Bunlardan
birisi, NLP’yi dünyaya tanıtan
ve NLP’nin kurucularından olan
Dr. Wyatt Woodsmall’un öğrecisiyim.
Aldığım bu eğitimleri gerektiği
zamanlarda seanslarımda
da kullanıyorum. Bu eğitimleri
bir alet çantası gibi düşünebilirsiniz.
Gerektiği yerde
uygun aletti kullanıyorsunuz.
En önemlilerinden bahsetmek
gerekirse, “Aile Danışmanlığı,
Profesyonel Yaşam Koçluğu,
İlişki ve Öğrenci Koçluğu. NLP,
Bilinçaltı Programlama, Regresyon,
Hipnoz ve Access Bars
seansları”. Bunlarla birlikte, aldığım
bu eğitimlerin bazılarında
eğitmeniyim. “NLP Master
Trainer, Access Consciousness
ve Yaşam Koçluğu” eğitmeniyim.
Bu alanlarda eğitimler
veriyorum. Yetiştirdiğim ve bu
alanda hizmet veren birçok
öğrencim var. Ayrıca öğrenci
koçluklarını yaptığım sayısız
danışanım, üniversite sınavında
istedikleri bölümleri kazandılar.
Bu çok gurur verici bir şey.
Emeklerimin boşa gitmediğini
görmek beni çok mutlu ediyor.
Seanslarımıza gelecek olursak,
tekniklerimizle, kişilerin
bilinçaltlarına inerek, kendi
bilinçaltlarının gücünü de kullanarak
birçok psikolojik ve fizyolojik
hastalıkları tedavi etmekteyiz.
Sayısız danışanım bu şekilde
iyileştiler ve normal hayatlarına
döndüler.
81
AYŞE HANIM, SİZİN SEMİNERLER VERDİĞİNİZİDE BİLİYORUZ. BİZE
BİRAZ DA BU SEMİNERLERİNİZDEN BAHSEDEBİLİR MİSİNİZ?
Birçok okulda öğrencilere yönelik, “sınav kaygısı,
motivasyon, hedef belirleme, başarıya
giden yol” vb. seminerleri, öğrencilerin velilerine
yönelik, “sınava hazırlanan gençlere nasıl
destek olmalı” konusunda seminerler, Ankara’nın
20’ye yakın lokalinde “farkındalık, aile
içi iletişim, iletişim, affetme ,kendini keşfet”
,gibi seminerler, Eskişehir’de ailelere yönelik,
“sağlıklı mutlu aile nasıl olunur” semineri,
Amerikan kültür kolejin de “öğretmenlere
iletişim” semineri, Kastamonu, Tosya’da
“farkındalık ve iletişim” semineri, Aybüke Fizik
Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezinde ailelere
yönelik seminer ve Antalyada’ki bir şirkette
“satış pazarlama da bilinçaltının gücü” semineri
verdim. Seminerlerin dışında ise birçok
radyo ve TV programına da konuk olarak
katıldım.
GENEL OLARAK KİŞİSEL GELİŞIM KONUSUNA VE SİZİN
DANIŞANLARINIZA UYGULADIĞINIZ TEKNİKLERE BAKARSAK,
BİZLERE BU KONUDA NELER SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?
İletişim deyince nedense aklımıza ilk eşimizle,
çocuklarımızla, partnerlerimizle, anne babamızla
ve çalışma ortamımızla iletişim biçimleri
gibi iletişimler geliyor. Fakat kendimizle
olan iletişimimizi hiç düşünmüyoruz. Bizim
yaptığımız çalışmalarda ilk olarak kendimizle
iletişime geçmeyi öğrenmekle başlıyoruz.
Bu yüzden, İlişki koçluğu çalışmamızda karşı
tarafla değil kendimizle olan iletişim sorunları
çözülünce, otomatik olarak diğer iletişim sorunlarımızda
ortadan kalkıyor.
82
“SEN DEĞİŞİRSEN DÜNYA DEĞİŞİR.”
Kişisel gelişim yolculuğu kendini bulma yoludur. Bu yolculuk bana çok şey öğretti. Mesela bir şeylerin
değişmesini istiyorsak, önce kendimizden başlamak gerekir. Danışanlarımızın bazıları bizlere geldiğinde,
eşinin veya ailesinin davranışlarından şikâyet ederek, nasıl onların davranışlarını değiştirebileceklerini
soruyorlar. Nedense değişime kendimizden başlamak zor geliyor. Aslında çoğumuz
birilerinin değişmesini istiyorsak, değişime neden öncelikle kendimizden başlamamız gerektiğinin
farkında değiliz.
“BİLİNÇALTI İLE KİLO VERME (DUYGUSAL AÇLIK).”
Vücudumuz da tutuğumuz bırakamadığımız o kadar çok yükler var ki; bunların çoğu da vücudumuzda
kilo olarak kalır. Spor yaparız. Uzman desteği alırız. Fakat vücut kilo vermeye direnç gösterir.
Bilinçaltının neden kilo vermeye direnç gösterdiğini bulduğumuz zaman ise, fazla kilolarda kendiliğinden
gitmeye başlıyor. Aslında bu kadar da kolay. Bu konuda yaptığımız çalışmalar, birkaç seansta
hemen etkisini görmeye başlıyor.
“ÖĞRENCİLERLE BAŞARI YOLCULUĞU”
Öğrenci koçluğunda ise öğrencilerle yaptığım bireysel çalışmalar ile, bir öğrencinin neden başarısız
olduğu, geçmişte hangi sorunlarda takılıp kaldığı, motivasyon eksikliği ve neden ders çalışamadığı
gibi birçok konuda onlara destek veriyorum. Sınava kadar öğrencilerin yol arkadaşı oluyorum. Koçluk
yaptığım yüzlerce öğrencim oldu. Şu anda bazıları Türkiye’nin dört bir yanında üniversite eğitimlerine
devam ederken, bazıları ise hayalindeki mesleği icra ediyor. Hepsiyle gurur duyuyorum. İnsanın isteyip
de başaramayacağı hiçbir şey yoktur. Yeter ki istesin. Ben onlara sadece yol gösteriyorum. Yollarındaki
engelleri ise beraber temizliyoruz.
Sonuç ise muhteşem oluyor.
SON OLARAK BİZE MP3 SUBLİMİNAL MEDİTASYONLARDAN BAHSEDEBİLİR MİSİNİZ?
Bilinçaltını programlama çalışmalarımızda kullandığımız bir tekniktir.
Seanslarımızda kullandığımız, kişinin çekirdek inancına göre hazırladığımız, kişiye özel çalışmadır.
SİZE BU GÜZEL SÖYLEŞİ İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDİYOR BAŞARILARINIZIN DEVAMINI DİLİYORUZ .
83
DÜŞÜNCELERİNİZİ NE KADAR KONTROL EDİYORSUNUZ.?
DÜŞÜNCELERİNİZLE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİZİ GÜÇLENDİRİN!
BİRAZ BEYNİMİZI TANIYALIM.
İnsan beyni, sinirler ve omurilik
sayesinde merkezî sinir
sistemini kontrol eder, çevresel
sinir sistemini yönetir ve
hemen hemen insanın tüm
işlevlerini düzenler. Kalp atımı,
soluk alma ve sindirim gibi
istemsiz eylemler, otonom
sinir sistemi yoluyla farkına
varmadan; düşünce, mantık
ve soyutlama gibi daha karmaşık
zihinsel eylemler ise
bilinçli olarak beyin tarafından
yönetilir.Düşüncelerimizin ne
kadar etkili olduğunu anlatan,
gerçek yaşanmış bir hikâye ile
anlatmaya çalışacağım.
Bu öykü Nick adında bir
demiryolu isçisinin öyküsü.
Nick güçlü, sağlıklı bir işçi.
Manevra sahasında çalışıyor.
Arkadaşlarıyla ilişkisi iyi ve işini
iyi yapan güvenilir bir insan.
Ne var ki, kötümser biri, her
şeyin kötüsünü bekler ve başına
kötü şeyler geleceğinden
korkar.Bir yaz günü, tren isçileri,
ustabaşının doğum günü
nedeniyle bir saat önceden
serbest bırakılırlar. Tamir için
gelmiş olan ve manevra alanında
bulunan bir soğutucu vagonun
içine giren Nick, yanlışlıkla
kapıyı içerden kapatır, kendini
soğutucu vagona kilitler. Diğer
işçiler Nick‘in kendilerinden
önce çıktığını düşünürler.Nick
kapıyı tekmeler, bağırır, ama
kimse duymaz, duyanlar da
bu tür seslerin sürekli geldiği
bir ortamda olduğu için pek
kulak vermezler. Nick burada
donarak öleceğinden korkmaya
başlar. Eğer buradan
çıkmazsam, burada kaskatı
donacağım, diye düşünmeye
başlar. İçerde yarısı yırtılmış bir
karton kutunun içine girer. Titremeye
başlar. Eline geçirdiği
bir kâğıda karısına ve ailesine
son düşündüklerini yazar: Çok
soğuk, bedenim hissizleşmeye
başladı. Bir uyuya bilsem! Bunlar
benim son sözlerim olabilir.
Ertesi günü soğutucu vagonun
kapısını açan işiler, Nick‘in
donmuş bedenini bulurlar.
Üzerinde yapılan otopsi, onun
donarak öldüğünü göstermektedir.
Fakat bu olayı olağanüstü
yapan soğutucu vagonun
soğutma motorunun bozuk ve
çalışmıyor olmasıydı. Vagonun
içindeki ısı 18°C idi ve vagonda
bol hava vardı. Nick‘in korkusu,
kendini gerçekleştiren bir
kehanet oluşturmuştu.
Hikâyede de anlatıldığı gibi
düşüncelerimiz bizim vücudumuzun
fizyolojisini de etkiliyor.
Beynimizin içinde gün içinde
binlerce düşünce dolaşmaktadır.
Bilim adamlarına göre bir
günde 50.000 düşünce zihnimizde
gezinti yapıyor. Acaba
bu düşüncelerden ne kadarını
kendimiz yönetiyoruz?
Sizlere şaşırtıcı gelebilir ama
bu düşüncelerden büyük çoğunluğunu
kendimiz yönetmiyoruz.
Düşüncelerimiz maalesef
bizleri yönetiyor.
Yani kafamızdaki programlar
bizi yönetiyor.Bu da şunu
gösteriyor, farkında olmadan
düşüncelerimizle vücudumuza
korku enerjisini çok rahat
gönderiyoruz. Ya hasta olursam
ya corana olursam ya
ölürsem ya bağışıklık sistemim
zayıflarsa vs. bunun gibi birçok
aklımızdan geçen düşünceler
var saymakla bitmez …
BAĞIŞIKLIK sistemimizi, sinir
sistemimizin etkilediğini biliyoruz.
Dolayısıyla bağışıklık
sistemimizi güçlendirmek
için besinlerimize, vitaminlerimize
dikkat ediyoruz. Peki
düşüncelerimize dikkat ediyor
muyuz acaba? Düşüncelerimiz
bu kadar etkili ise biz neden
göz ardı ediyoruz? Hijyen
kurallarına gösterdiğimiz önemi
aslında düşünce ve sinir
sistemimize de göstermemiz
gerekir ben buna düşünce detoksu
diyorum. Bizim çalışmalarımızın
temelinde düşünce
detoksu vardır. Düşüncelerimizi
değiştirmeden hayatımızı
değiştiremiyoruz maalesef.
84
Bizim yaptığımız çalışmalardan “NLP”, “Regresyon”, “Hipnoz”, “Koçluk”, “Access Bars”, “Theta Healing”,
“Reiki”, “Kuantum”, “Bilinçaltı Dili” gibi birçok çalışmalarımız, bilinçaltı temizliği ve düşünce
detoksu içindir. Sahada olanlardan çok, evde korku için de oturanların daha çok corana olduğu
gözlemlenmiştir.
Seanslarımızda; anksiyete, panikatak, depresyon, okb, fobi, bağımlılıklar, affedememe, geçmiş,
aile içi iletişim, özgüven eksikliği, sosyal fobi, özsaygı, fazla kilo, hayır diyememek, mutsuzluk, yapamam
korkusu, öfke kontrolü, kanser vb., psikosomatik rahatsızlıklar, stres ve strese bağlı birçok
rahatsızlıkları, yaptığımız çalışmalarla ile çok kolayca çözüyoruz.
Yaşayacak tek hayatımız var. Onu da daha bilinçli kaliteli farkında olarak yaşamak en doğal hakkımız
...
Hayatınızı değiştirmek istiyorsanız önce düşüncelerinizi değiştirmekle başlayabilirsiniz.
Sen değişirsen Dünya değişir ...
Ayşe ASİLTÜRK
Kişisel Gelişim Uzmanı-NLP Master Trainer
Aile Danışmanı-Yaşam Koçu
@ayseasiltrk-www.ayseasilturk.com-0 532 458 1239
Next Level - A Bok-E-Ofis-Kat 16-No:102
ANKARA’DA BİR MODA DEVİ
ZUHAL KESKİN
ADIM ADIM ZİRVEYE
Ankaralı, başarılı bir modacı olan
“Zuhal Keskin” ile yaptığımız
söyleşide Zuhal Hanım; daha önce
uzun yıllar güzellik merkezi, moda
evi, spor salonu ve kafeterya işletmeciliği
yaptığını, aynı zamanda
da sayısız eğitimlere ve sertifika
programlarına katıldığını anlattı.
Aldığı bu eğitimlerin akabinde de
kendi markasını çıkarabilmek için,
“Ankara Özel Güzel Sanatlar Moda
Tasarım ve Stilistlik Okulunun açtığı
2 yıllık eğitimi başarılı bir şekilde
tamamladığını belirten Zuhal
Hanım, 2014’de kendi markası olan
“ZStyling By Zuhal Keskin”i çıkarttığını
belirtti.
86
Aynı zamanda, “Moda ve Güzellik
Koçu” olarak stil danışmanlığı da yapan
Zuhal Hanım, güçlü atölye kadrosu
ile, gelinlik, abiye ve kişiye özel
çalışmalar yaparak Ankara Yaşam
Kent’teki atölyesinde hizmetlerine
devam ediyor. “ZStyling” Houte
coture çalışmalarıyla, bu alanda
aranılan markalar içinde yerini alıyor.
Gelinlik, abiye nişan, kına gibi tüm
özel günlerin mimarı olarak, çalışmalarında
müşterilerine stil danışmanlığı
ve düğün koçluğu hizmetlerini de
sağlayan Zuhal Keskin, çıktığı bu yolda
güçlü bir marka olmayı başarmış,
başarılı, girişimci iş kadınlarımızdan
birisi olarak dikkat çekiyor. Bununla
birlikte, başarılı iş hayatının yansıra
Zuhal Keskin iki çocuk sahibi bir
anne.
87
88
2021 ilkbahar yaz modası hakkında
da bilgiler veren Zuhal Keskin, ayrıca
kendi koleksiyonunun bu sezon nasıl
çıktığı hakkında da bizleri bilgilendirdi.
“2021 ilkbahar-yaz kartalasında bu dönem
ruh halinizi yükseltecek doğadan
pek çok renkle karşılaşmak mümkün
olacak. Zamansız diyebileceğimiz
çöl ve kum renkleri, krema tonları ile,
doğadan alınan ilhamla birlikte canlı
güneş ve portakal renklerini de sıkça
göreceğimiz aşikâr.
Maalesef ki moda dünyası son iki sezondur
pandeminin gölgesinde kaldı.
Giyinme alışkanlıkların değiştiği bu
dönemde, online platformlar, sanal
fuarlar, döneme damgasını vurdu. Bir
yandan korunaklı ve rahat giysiler tercih
edilirken, maskesiz kıyafetleri hemen
hemen hiçbir platformda göremedik.
Normalleşmeye başladığımız 2021
ilkbahar-yaz koleksiyonlarında ise ince
trikolar, boyfriend ceketler, uzun hırkalar,
abartısız, minimalist tasarımlar,
sakince gövde gösterecek.
89
By Zuhal Keskin 2021 ilkbahar-yaz
koleksiyonuna gelecek
olursak, klasik tasarımları biz de
rafa kaldırdığımız, enerjisini yüksek
tutacağımız bir tavır sergiledik.
İyimser bir tablo çizmeye
çalıştık. Özel gün ve gecelerin
büyük ölçüde bittiği şu dönemde,
giyinme alışkanlığını unuttuğumuz
pencereyi araladık. Yaşamı
ve giyinmeyi sevenler için tül ve
organzeler ile dantelleri, rahatlığın
dokuları ile dırapeli, uçuşlu,
eksantrik, ama bir o kadarda
neşeli formlar hazırladık.
Gelinlikte ise, biraz sofistike, biraz
vintage, doğada koşan hem
sade hem biraz elegant vurgular
yansıttık. Dantel ve kupürlerle
gündelik şıklığı harmanlayarak,
gerek abiye ,gerekse gelinlik
modellerimizde, hem korunaklı,
hem de ekolojik olmaya gayret
ederek sürdürülebilir moda anlayışıyla
bizde bu sezona imzamızı
attık.”dedi.
Buotuque Houtecoture Atelier
0 312 241 83 82
0 532 160 19 69
@z_styling ~
www.zstyling.com
Triko Takım: Zara
Çok küçük yaşlardan itibaren modaya ve giysi tasarımına
gönül vermiş biriyim. Bugün geldiğim noktaya baktığımda,
‘’ iyi ki yüreğimin emrettiğini yapmışım’’ diyorum. Ben sadece
bir moda tasarımcısı ya da ‘’ Haute Couture &Couture
moda tasarımcısı’’ değilim. Ben aynı zamanda içinden geleni
aklından geçenle birleştiren, benzersiz tasarımlar ortaya
çıkaran; hayata geçirdiği modeller sadece mankenlerin
üzerindeyken değil, askıda giyilmeyi beklerken bile farklı
olduklarını fısıldayan çizimlerin, renklerin, kumaşların sihirbazıyım.
Moda ile profesyonel bir ilişkim var. Bunun için Bilkent Üniversitesi’nde aldığım Grafik Tasarım ve
Güzel Sanatlar eğitimlerimin ardından, Istituto di Moda Burgo’da Moda Tasarımı bölümünü bitirdim.
İlk başarılarımdan biri Milano Burgo Fashion Show’a katılmak oldu. Mesleğimde daima aldığım sanat
ve moda eğitimlerimi birleştirdim. Güler Baysal olarak, zaman içinde kendimi en iyi şekilde “Haute
Couture&Couture” tasarımlarla ifade edebileceğimi gördüm. Pandemi Sürecinin başlangıcına kadar
birçok Fashion Week’e katılım sağladım. Dubai, Azerbaycan, Beyrut, Moskova ve Türkiye’nin birçok
ilinde defileler gerçekleştirdim. 17. Azerbaijan Beauty Contest’te katılım sağlayan tüm yarışmacıların
mayolarını tasarladım. Birçok markaya koleksiyon danışmanlığı verdim.
Güler Baysal Haute Couture&Couture markası; incelikler, özen ve ayrıcalıklar demek benim için.
Tasarladığım giysilerin çoğuna “üstün dikiş tekniği” hâkim. Gerek kadınlara yönelik hazırlanan göz
alıcı, cezbedici ve benzersiz giysilerde, gerek erkekler için ortaya çıkarılan şık, elit ve kusursuz çizgilerde
“üstün dikiş tekniğinin” kullanılmasına büyük bir özen gösteriliyor. Bugüne dek couture abiyeleri,
gelinlikleri ve erkek koleksiyonları ile tanınmış bir isimken, Pandemi sürecinde Theta Healing ile
tanıştım. Ve asıl macera, asıl yükseliş de o noktada başladı. Fark ettim ki; önce ruhu giydirmek lazım.
Haute Couture’de üstün dikiş tekniği ile kişiye özel tasarım
demek… İnsanların ruhunu ve hayatını üstün dik
iş tekniği ile aynı özen ile tasarlamalarına ışık
olmak bu yolculuğumun en güzel tarafı…
Kişi kendini bilir, kendini tanır ve kolaylıkla
kendini ve hayatını stilize eder ise, eskilerin
deyimi ile “Bir insanın kumaşı iyi
ise” her şeyi tam ve bütün olur. Profesyonel
yaşantıma Theta Healing
danışmanlığını da dahil ederek,
yolculuğuma devam etmekteyim.
Herkes özel ve güzeldir. Herkesin
istediği şeye ulaşması mümkün ve
hakkıdır. Bu her zaman dile getirdiğim
bir cümledir. “Biz tasarımcılar
kişilerin en özel günlerini en güzel
ve mutlu hissedecekleri hallerine
çevirmek içi hizmet veriyoruz.”
Tasarımdaki incelikler gösterilen özenle
birleşince, ortaya çıkan da hiç kuşkusuz ayrıcalıklı,
nicelikli giysiler ve yaşamlar oluyor.
Ve sen kendini ayrıcalıklı hissetmeye layıksın…
Güler Baysal
HIDIRELLEZ DUASI
Bu yeni zamanda sevdiğim kim varsa,
kendim de dahil,
sevebileceğim herkes de dahil…
Bu duayı okusun.
Kendi sesiyle duysun.
Duası gerçek olsun.
Her kelimesine şükretsin.
Sevdikleriyle bir arada olsun.
Nesi varsa, bölüşecek biri olsun;
nesi yoksa, bulup getirecek biri olsun.
Kendini mutlu etsin, durduk yere neşelenmek nedir bilsin.
Neşesi bol olsun.
Sağlığı iyi olsun.
Yapmaktan bıkıp usanmayacağı bir işi olsun.
Başarının gerçek adının bu olduğunu unutmasın.
Değiştirmek istedikleri değişsin.
İçte ve dışta, iyi günde ve kötü günde tadilat yapsın.
Eskilerini atsın, ruhunu havalandırsın.
Kapıda hep kamyonu dursun.
Dilediği yere taşınsın.
Kendinden taşınmak isterse,
içindeki güç, dışındaki sevgi ona yardımcı olsun.
Bir şey ona sürpriz olsun.
Öyle tahmini mümkün olmayan bir şey olsun ki bu,
hayatın zekasını anlatsın.
Hayalleri gerçek olsun.
Hayalini kendinden saklamasın.
Bir çizgi filmde olduğunu,
her şeyin mümkün olduğunu unutmasın.
DOĞRU DUA
5 Mayıs’ta inanan, inanmayan farklı
dilden, dinden, mezhep ve ırktan
birçoğumuz farklı ritüellerle, dualarla, geleneklerle
bir araya gelir; Hıdırellez’i baharın
gelişini kutlarız şenlik havasında…
Gül ağacının altına dileklerimizi gömeriz,
ateşlerimizi yakarız hatta bu sene yakamayanlarımız
evlerimizde ocaklarımızda
dileklerimizi yaktık. Ve o gece dualar
edilir, kendimiz ve birbirimiz için bolluk,
bereket dileriz. Evrene güzel bir enerji
yayılır, doğanın elementleriyle bir olduğumuz
bir gündür Hıdırellez. Yaradan’ın
bize karşılıksız sunduğu nimetler; hava,
ateş, su ve toprak. Duanın dili ve dini
olmadığını hatırladığımız, deneyimlediğimiz
bir gündür.
Son zamanlarda çokça işittiğimiz; doğru
dua, yanlış dua, enerjiler, meditasyonlar
vs. Hayallerimize kavuşmak adına başvurduğumuz
tüm bu yöntemlerin özünde
nasıl bir teknik yatıyor? Nasıl oluyor da kiminin
duası anında gerçekleşirken, kimimizin
ki gerçekleşmiyor. Kimimiz yanlış
dua ediyor da ondan mı gerçekleşmiyor
dileklerimiz? Peki dua; niyetlerimizi bildiren
sözlerimiz değil midir?
Dünya olarak zor zamanlardan geçiyoruz.
Hayatlarımız resmen altüst oldu;
sevdiklerimizi kaybettik, kimilerimiz çok
sevdiği işlerini kaybetti, ailelerimiz ile
görüşemedik, sevdiklerimizden uzak
kaldık. Birçoğumuz maddi, manevi hayatta
kalma mücadelesi veriyor…
Halbuki ne kadar çok yorulduğumuzun
ve dünyayı da o kadar yorduğumuzun;
aynı zamanda kendi özümüzü, ruhumuzu
ne kadar çok unuttuğumuzun; güzel
sandığımız ya da şu an özlem duyduğumuz
o keyifli, heyecanlı ama bir o kadar
stresli günlerimizi, sıradanlaştırarak ve
değersizleştirerek yaşamakta olduğumuzun
farkında mıydık? Ya da mutsuzluklarımızın,
gerçek biz olarak istediklerimizin,
hayal kırıklıklarımızın üstünü
kapatıp, hayatın koşuşturmasında sorgulamadan
devam mı ediyorduk. Pandemi
öncesi süreçte de zengin varlığına varlık
katarken, fakir yine hayatta kalma mücadelesi
veriyordu. Biz sadece bu denli
farkında mıydık etrafımızda olup bitenlerin
diye sorgulamaya davet ediyorum
bizi…
Hala ısrarla devam eden toplumsal
dayatmalar, öğretilmişlikler, sorgulamadan
kabul ettiğimiz, doğru saydığımız ve
uyguladığımız yöntemler
Birçoğumuz; yürüdüğümüz yola o kadar
odaklanmıştık ki, başka yollar olabileceğini
düşünmemiştik bile. 133
İnsanoğlu olarak varoluştan beri suçu başkasına
atmaya hatta Yaradan’a atmaya pek meyilliyizdir.
Âdem bile Yaradan ona sorduğunda
“Âdem yoksa yasak meyveyi mi yedin?” “Yanıma
koyduğun bu kadın yedirdi…” :))) Bazılarımızı
şanslı olarak görürüz ve gerçekten de
bazılarımız şanslıdır. Aman o ne isterse olur.
Tılsımlı mıdır nedir. Yaradan’dan torpilli mi?
Şimdi hepimizin şanslı olduğunu, Yaradan’ın
enerjisinin bir parçası, her birimizin O’nun
biricik, eşsiz, benzersiz evlatları olduğumuzu
ve O’nun kıvılcımları olduğumuzu, Cevapları
zaten bildiğimizi sadece nasıl istendiğini hatırlamamız
gerektiğini söylesem ne dersiniz?
Bu yazıyı okurken her birimizin 2 saniye gözünü
kapatıp hayal etmesini istiyorum. 2 çocuğunuz
var ve ikizler. Birinin ruhu çok karanlık, adam
öldürebilecek kadar gözü kara ve bu sizin
çocuğunuz olamaz denilebilecek kadar çılgın.
Diğeri ise her şeyi bilgece halledebiliyor, kimseyi
kırmıyor ve hep iyi şeyler yapıyor. Tam hayallerinizdeki
gibi. Peki siz sevginizi ikisine de
eşit bir şekilde bölüştürebilirsiniz dimi. Aranızdaki
güven, değer, bağ dan bahsetmiyorum, sadece
ikisi de sizin özünüzden bir parça taşıyor.
Sizden oluştu. Sizin DNA’larınızı taşıyor. Sizin
hücre ve kromozomlarınızdan birer parça var
her ikisinde de. Sevgi’nizde bir ayrım olur muydu?
İşte Koşulsuz Sevgi budur. Yaradan’ın bizi
sevme şekli…
Bizlerde içimizde ikiz çocuklar taşıyoruz. Madem
her birimiz Yaradan’ın bir parçayız, ondan
bir parça taşıdığımıza inanıyoruz o zaman
dualarımızın, hayallerimizin gerçek olabilmesi
için öncelikle kendimizi Yaradan’ın bizi sevdiği
gibi, narsisçe yada egoistçe değil, koşulsuz bir
şekilde severek, tüm olumsuz, karanlık taraflarımızı
kabullenerek ve kucaklayarak, sonrasında
yaratılmış olan her canlıya Yaradan’ın
koşulsuz sevgi sini sunarak işe başlayabiliriz.
Unutulmamalı ki; hayatımızdaki her yaratım
yani istek ve hayallerimizi dile getirdiğimiz
her an ve sahip olduğumuz her zorluk bize
ruhlarımızın büyümesi için bir şey öğretmektedir.
Her canlının temel yaşam amacı Hayatta kalmaktır
Tüm mücadelesini Hayatta kalabilmek
adına verir ve her bir canlı her zaman bir üst
versiyonu olmak ister. Bilinçaltımız da canlı bir
varlık olduğu için aynı mücadeleyi vermekte.
Dolayısıyla olumlu, olumsuz ayrımı yapmadan
kendini konfor alanında tutar ve sürekli bizi
alışkın olduğumuz ve güvende hissettiğimiz alanlarda
kalmaya zorlar. Çoğunlukla bu güvenli
alanlarımız; korku, endişe, kaygı, acı, öfke, intikam
gibi olumsuz duygu ve hislerden beslenir.
Ama sonucunda aslında bize bir şey kazandırır.
Bir şey öğretir.
Çocukluğumuza döndüğümüzde; ne güzeldi
dimi hayat, hayaller, istekler ya da belki travmalarla
doluydu. İşte o günlerde oluşan tüm o
travmaları bedenimiz, ruhumuz ve zihnimiz ile
bugünlere taşıdık.
Küçüklüğünde terlik yemeyenimiz yoktur. Ya da minikte
olsa uyarı niteliğinde küçük bir tokat. Canımızı yakacak
bir söz işitmişizdir ebeveynlerimizden ya da yakın
çevremizden. En güvendiğimiz, koşulsuz sevdiğimiz
ebeveynlerimiz, bildikleri en iyi yöntem doğrultusunda
“seni sevdiğim için”, “seni korumak için”, “ileride
canın yanmasın diye” canımızı yakmışlardır, bunu
yaptıklarını bilmeden ve istemeden. Önce vurmuş
ya da yaralamış sonra seni seviyorum demişlerdir.
Bilinçaltımız bunu Sevgi acıdır diye kodlamıştır bile
o sırada. Korunmak için, güvende hissetmek için bir
şekilde bu tarz ilişkiler ve iletişimlere çekiliriz. Çünkü
o sırada DNA’larımız aktive olmuş ve işbaşındalardır.
Reseptörlerimiz acı sinyali veriyor ve hayatımıza bunu
çekmeye başlamışızdır. Bilinçli zihinlerimiz (%10)
kendince kusursuz ilişkileri ararken ve bu yönde dua
ederken, bilinçaltlarımız (%90) sevmek ve sevilmek
için acı çekmemiz gerektiğine inanmaktadır. Ve hayatlarımız
bumerang gibi benzer olaylar ve deneyimler
içerisinde döner durur. Motivasyonumuz acı oldu.
Yaradan bizi nasıl seviyor, bizim ise Gerçek Sevgi anlayışımız
nerede? Gerçek Sevgi acı olabilir mi?
VE BU ŞEKİLDE BU YAŞLARIMIZA KADAR
BİRÇOK OLUMSUZ DÜŞÜNCE ÜRETEREK
DENEYİMLEDİK YAŞAMLARIMIZI…
Ve dua ettik bazen kabul oldu, bazen olmadı. Gerçek
sevginin acı olmadığını fark ettiğimize göre olumsuz
düşünce üretmemizin hayatlarımızda yaratacağı
olumsuzlukların farkında olarak dua etmeliyiz.
Özellikle bir başkası için dua ederken bu çocuğumuz
bile olsa; biliyoruz ki onun için en yüce ve en iyisini
istiyoruz ama Yaradan bize nasıl yaklaşıyor ise;
“Evladım hangi yolu seçersen seç; ben seni seviyorum
ve seveceğim.” O zaman olumsuz düşünerek ya da olmaz
ama ben yine de hadi bir deneyeyim diye edilen
hiçbir niyet gerçekleşmez. Kendimi olumsuza hazırla
yayımda ben, olursa sevinirim. Bu süreçte olumsuzu
yarattık bile. İsteğini yaratmadın ki. Allah niyetimizi
biliyor evet ama bilinçaltlarımızın mantığı yoktur. Bilgisayar
gibidir. Niyet’i algılayamaz. Olumsuz düşünce
üretmek bu yüzden dualarımızın önünde bir engel
teşkil ediyor. Canı gönülden, hiçbir olumsuzluk öğesi
içermeyen, negatif duygular barındırmadan istenen ve
tabi ki içerisinde başka bir canlının hayatına müdahale
etmeyecek şekilde bildirilen niyetler, yapılan ritüeller,
edilen dualar tezahür eder.
Son Zamanlarda; sürekli bu konuda farkındalık
yaratılmaya çalışılıyor. Tüm üstadlar, masterlar, kişisel
gelişim uzmanları, psikolog ve psikiyatristler bas bas
bağırmaktalar; “Olumsuz Düşünce Yaratmayın”
Tamamda bunca öğretiyle ve alışılmışlıkla bunu nasıl
yapacağız? Durmuyor zihnimiz. Evet durmuyor, Haklıyız…
Farkında olalım, olumsuzluklarımızı kabullenelim,
utanmayalım, pişmanlıklarımızı fark edelim, önce
kendimizi affedelim, kendimizi, ruhumuzu tanıyalım,
ruhlarımız ne istiyor? Diğer yaşayanlarında bir
zamanlar çocuk olduklarını hatırlatalım kendimize.
Birbirimize çocuklarımız bile olsa kendi doğrularımızı
dayatmayalım, kendimize kızmayalım, Unutmayalım
ki; her reddediş içinizdeki Yaradan’ı reddedişimiz,
her kızgınlık içimizdeki Yaradan’a olan kızgınlığımız,
arınıp güzelce niyetlerimizi Yaradan’a sunalım ve
şimdi, şu anda olmuş gibi yapalım. Geçmişe takılı
kalarak ya da geleceği planlayarak şu an deneyimlediğimiz
güzellikleri kaçırmayalım. Nasıl ve ne zaman
olacağını Yaradan’a bırakarak niyetlerimizi bildirelim.
Ve o dileği orda bırakalım çünkü takılı kaldıkça
şu an yaşanan güzel anlarımızı, deneyimlerimizi
kaçırdığımızın farkında olalım. Şu anda hayatımızda
var olanlar için her gün şükredelim. Şükredelim ki;
güzellikler çoğalsın.
Tabi ki acı yaşamayacak mıyız? Üzülmeyecek miyiz?
Öfkelenmeyecek miyiz? Elbette yaşayacağız. Yoksa
hayat çok sıkıcı olurdu ama farkında olalım. “Bu olay
bana ne öğretmeye çalışıyor? Ne gösteriyor? Benzer bir
şey daha önce yaşadım mı? Diye kendimize soralım.
Daha önceden benzer bir deneyimimiz var ise sonunda
ne oldu. Hırslanıp çalışıp çok mu başarılı oldum ya
da bir öfkeyle evden çıktım. Özgürlüğümü, bağımsızlığımı
mı ilan ettim ve kendi ayaklarımın üstünde
nasıl duracağımı mı öğrendim. Yoksa dualarım gerçek
mi oldu? Ağzımdan öfkeyle çıkan bir söz gerçek mi
oldu? Bak Yaradan aslında dualarını, niyetlerini sana
veriyor demek ki. Hastalandım ve ailem benimle ilgilendi
mi, eşimi eve mi döndürdüm bu hastalıkla.
Herkesin bir deneyimi var. Her başarısızlık aslında
koca bir başarı hikayesidir. Her olumsuzluktan aslında
olumlu bir kazancımız vardır.
135
Sevdiğimiz birisi yola çıkarken “Allah kazasız belasız ulaşmanı
sağlasın” demek yerine “Allah sağlıkla ve selametle ulaşmanı sağlasın”
demeye çalışalım.
Evlenen birine niyet bildirirken “Allah ayırmasın” yerine “Allah beraberliğinizi
daim etsin” diyelim. “Nazar değmesin” yerine “Allah
nazardan korusun” diye dua edelim.
Zihinlerimizdeki olumsuz düşüncelerimiz, hayatlarımızı etkiliyor. Kolay
olmadığını biliyorum ama Mahatma Gandhi’ninde dediği gibi
SÖYLEDİKLERİNİZE DİKKAT EDİN DÜŞÜNCELERE;
DÜŞÜNCELERİNİZE DİKKAT EDİN DUYGULARINIZA;
DUYGULARINIZA DİKKAT EDİN DAVRANIŞLARINIZA;
DAVRANIŞLARINIZA DİKKAT EDİN ALIŞKANLIKLARINIZA;
ALIŞKANLIKLARINIZA DİKKAT EDİN DEĞERLERİNİZE;
DEĞERLERİNİZE DİKKAT EDİN KARAKTERİNİZE,
KARAKTERİNİZE DİKKAT EDİN KADERİNİZE DÖNÜŞÜR.
Her yaşadığımız olayı Yaradan’ın gözüyle değerlendirebilirsek; farkındalığımız
arttırabiliriz ve kendimizi olumlu düşünceler üreten zihinlere
dönüştürebiliriz.
Yazının başında bahsettiğim; o tılsımlı, sihirli, Yaradan’dan torpilli
olanlardan olduğumuzu, her birimizin değerli, eşsiz, özel ve güzel olduğunu
ve her şeyin mümkün olduğunu ve hepimizin her şeye layık
olduğunu,
BİRŞEYLERİ DEĞİŞTİREBİLECEK GÜCÜN İÇİMİZDE SAKLI OLDUĞUNU HATIRLAYALIM.
HAYATLARIMIZ İÇİN ŞÜKREDELİM. YERİNE GELMİŞ HER ARZU İÇİN, GELMEMİŞ OLANLAR İÇİN
İSE ÖĞRENDİKLERİMİZ İÇİN, BİZE SUNULAN OLANAKLAR İÇİN, YENİDEN DİYEBİLME OLA-
NAKLARI İÇİN. RUHUMUZUN (BİLİNÇALTI) KAPTANI VE KADERİMİZİN HAKİMİ BİZİZ. KENDİ
DÜŞÜNCELERİMİZİ KENDİMİZ SEÇEBİLİR VE KENDİ KARARLARIMIZI KENDİMİZ VEREBİLİR-
İZ.YAŞAMAYI SEÇELİM, SEVGİYİ, SAĞLIĞI, MUTLULUĞU VE NEŞEYİ, İHTİŞAMI SEÇELİM. DUA
EDERKEN; ZİHNİNİZİ AÇIN, RUHUNUZU AÇIN, KALBİNİZİ AÇIN. “MUTLU OLDUĞUNUZ ZAMAN-
LARDA BÜTÜN DÜNYANIN ÇOK DAHA GÜZEL GÖRÜNDÜĞÜNÜ HİÇ HİSSETTİNİZ Mİ?”
(Judi James)
136
Güler Baysal
Moda Tasarımcı
Thetahealing Practitioner
@gulerbaysal_official
@gulerbysl
137
. .
Oxana Ozcan
Evli ve iki çocuk annesi, mesleğinde başarı basamaklarını bir bir tamamlanmış,özgüveni
tam, yaşamayı seven,hem özel hayati hem de iş hayatını
başarılı bir şekilde dengelenmiş, Ankara ve Türkiye genelinde kendi alanında
gündemde olan, “Oxana Özcan Beauty Studio” guzellik merkezinin
isletmeciligini yapan bir iş kadını.
138
Türkiye ye ne zaman geldiniz ve
Mesleğinize nasıl başladınız?
Türkiye ye 17 yıl önce geldim. Çok
güzel bir ülke Türkiye. Burada yaşayabileceğini
ve mutlu olabileceğimi
hissettim ve neler yapabileceğimi
araştırmaya başladım. Ekonomi ve
işletme mezunuyum. Başlarda hobi
olarak yaptığım protez tırnak uygulamasının
Türkiye de çok yeni olduğunu
ve bir kaç kişi dışında yapan
kimse olmadığını fark ettim ve
yolculuğum başladı.
139
MERKEZİNİZI BİRAZ ANLATIRMISINIZ?
Aslında birkaç tane ortaklık denemesinden sonra, kendime ait salonumu 5yıl önce açtım.
Salonum Kalıcı makyaj, protez tırnak ve ipek kirpik uygulamaları üzerine hizmet vermektedir.
Kaliteyi ön planda tutan bir hizmet anlayışıyla hareket etmekteyiz. Bu anlayışın artık çok
fazla olan salonlar arasında bizi farklı bir noktaya taşıdığını inanıyorum.
SİZİ DİĞER UZMANLARDAN AYIRAN ÖZELLİĞİNİZİN NE OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORSUNUZ?
Öncelikle 17 yıllık tecrübeme güveniyorum fakat işimi aşk ile severek yapmam, dediğim gibi
kaliteden, hijyenden asla vazgeçmemem olduğunu düşünüyorum...
İŞ VE AİLE HAYATINIZI NASIL DENGELEYEBİLDİNİZ?
Tabiki eşimin desteği bu konuda çok büyük.Sevgi ve saygı kaybetmediğiniz sürece başarının
elde edilebileceğini düşünüyorum.
140
@oxana_ozcan
Pırıl Bilici
Yemek Bloggerı
Herkese Merhabalar,
Ben Pırıl Bilici; yemek bloggerı, turizmci, İngilizce Öğretmeni, Slow Food Adana
Birliği Temsilcisiyim. İnstagramda @lezzetlisanatlar he- sabımda yayın yapmaktayım.
“Moda&Magazin& İş Dünyası” E-Dergi’de birbirinden özel tariflerimle sizlerle birlikte
olacağım için çok mutluyum. Bu ay sizlerle mis kokulu bir tarif paylaşacağım.
Neden mis kokulu biliyor musunuz? Adanamızda portakal çiçekleri açtı ve sokaklar
mis gibi portakal çiçeği kokularıyla bizleri mest etmekte. Biliyorsunuz Adana’da her
yıl Portakal Çiçeği Karnavalı kutlanmakta. Ben de bu yıl 9. su kutlanacak karnavaldan
etkilenerek portakalları ve portakal çiçSeklerini kullanarak size unutulmaz bir
tatlı hazırladım. Şimdi bana ‘’portakal çiçeklerini nasıl bulacağız?’’ dediğinizi duyar
gibiyim. Merak etmeyin portakal çiçeği yerine bir parça portakal reçelinden kullanabilirsiniz.
Burada asıl amaç portakalın kabuğunu kullanıp tüketmek, kabukları
değerlendirmek.
Soracaklarınız olursa lezzetlisanatlar instagram hesabımdan bana her zaman
ulaşabilirsiniz.
Sağlıkla ve sevgiyle kalın.
Bir sonraki sayıda görüşmek üzere…
142
143
KREMALI PORTAKAL ÇİÇEĞİ ÇANAKLARI
MALZEMELER
PORTAKAL ÇANAKLARI:
•5-6 adet orta boy portakal
(Yafa veya Valensiya)
Şerbet:
•500 gr. şeker
•1 litre su
•1 çay kaşığı limon tuzu
KREMA:
•700 gr. süt
•½ su bardağı şeker
•3 yemek kaşığı un
•1 yemek kaşığı nişasta
•100 gr. tereyağ
•1 paket vanilya
144
YAPILIŞI
PORTAKAL ÇANAKLARI:
1.Portakalların kabuğunu çok az rendeleyin. İkiye kesin. Portakal içini kaşık ile dikkatli
temizleyin. Çanakları suda 1-2 taşım haşlayın. Suyu süzün. Haşlama işlemini bir kez
daha tekrarladıktan sonra soğuk suda bekletin. Yani toplam iki kez haşlayacaksınız.
2.Şeker ve suyu 1-2 taşım ocakta kaynatın. Kabukları içine atın. Portakal kabukları yumuşayıp
suyu kıvam alıncaya kadar pişirin. Pişen kabukları şerbetinden alın ve çanakların
açık tarafı aşağıya gelecek şekilde soğumaya bırakın.
KREMA:
1.Vanilya ve tereyağ dışındaki malzemeleri sürekli karıştırarak pişirin. Sıcak kremayı
mikserde 10-15 dk. çırparken önce tereyağını ekleyin. Eriyip karıştığında vanilyayı da
ekleyin.
2.Çanakların içine ılık kremayı doldurun. Üzerini portakal çiçekleri ve yaprakları ile
süsleyip servis yapın.
@lezzetlisanatlar
ASTROLOG
Hande Lal Şenokur
@astrologhandesenokur
Haziran Ayıinda Bizleri Neler Bekliyor?
Haziran ayı ile yaza merhaba diyoruz. Haziran ayına Venüs Betelguse sabit yıldızında
başlıyoruz. Bu yıldız şans veren bir yıldız olarak bilinir ve haziran ayında bizlere aşk ilişkilerine
de şans getirebilir. Bu sebeple bu yaz evliliklerde artış yaşanabilir. Bu arada
Venüs, Neptün arasındaki kare açı yaşanacak. Bu açı bize ilişkilerde aldanma ve bazı
konularda yanılma olabileceği haberini veriyor. Bu yüzden her zamankinden biraz daha
dikkatli olmamız gerekebilir. Kişilere ve olaylara tarafsız bir gözle değerlendirme yapmamızda
fayda var.
Haziran ayına genel olarak baktığımızda, 5 Haziran ekstra dikkatli olmamız gereken
bir gün. 5 Haziran’da Mars, Plüton karşıtlığı yaşanacak. Bu demek oluyor ki; cinayet ya
da patlama haberleri alabiliriz. Göksel koruyucumuz Jüpiter ise balıkta seyrine devam
ederken, 22 hazirana kadar koruyuculuğuna davam ediyor. 22 haziranda Jüpiter retro
hareketine geçerek koruyuculuk etkisi azaltıyor.
Haziran ayının en önemli görsel olayı ise 10 Haziranda gerçekleş ecek olan halkalı güneş
tutulması. Türkiye’den izlenemeyecek olan halkalı güneş tutulmasının etkilerine kısaca
değinecek olursak; tutulma ikizler, yay hattında gerçekleşiyor. Güneş 19 derece ikizler
de Bellatrix sabit yıldızında. Bu yıldızın özelliği kazalar ve iki yüzlülükle ilgilidir. Aynı
zaman da bu yıldız, göç veren bir yıldızdır. Bu yaz döneminde şehir değişikliği veya ülke
değişiklileri yaşanabilir.
146
Mars 29 derecede ve Yengeç’te Plüton
karşıtlığı var. Bu açılar bizi yangınlara dikkat
etmemiz konusunda uyarıyor. Çünkü genelde,
Mars Yengeç’te olduğunda yangın olayların
da artış gözlemleniyor. Plüton karşıtlığı
ise bu etkiyi artırıyor. İkizler deki tutulma ise
genelde akciğerlerle ilgilidir. Bu tutulmayı
Kovid 19 hastalığı için olumlu gelişmelerin,
ilaç ve tedavi yöntemlerinin başlayacağı
sürecin habercisi olarak yorumlayabiliriz.
Önümüzdeki aylarda bu konuda bizleri
umutlandıran olaylar yaşanabilir. Yine bu
dönemde tutulma etkisi ile beraber bizleri
şoke edecek medyatik, skandal diyebileceğimiz
olaylar yaşanacak.
Yine bu dönemde inanç ve dini konulada
fanatik düşünce ve davranışlarda dünya
genelinde artış gözlemlenecek.
Ekonomi ile ilgili konulara bakacak olursak,
haziran ayında da bizi zorlayan sıkıntılı
dönemden geçmeye devam ediyoruz.
Maalesef Turizm sektörünün yüzü bu haziran
ayında ve hatta önümüzdeki yaz
aylarında da pek gülmeyecek. Tutulma etkilerine
bütün dünyayı kapsayacak şekilde
bakacak olursak, ABD ile ilgi bizleri sarsacak,
dünyada şok etkisi yapacak haberler
alma olasılığımız var. Bu konuda Haziran ve
önümüzdeki yaz ayları sürprizlere gebe.
Astrolojik olarak, haziran ayı güzel gelişmelerin
yanısıra, sıkıntılı olayları da yaşayacağımız
bir dönem gibi görünüyor. Bize
düşen ise, bu dönemin bütün olumlu ve
olumsuz etkilerine hazırlıklı olarak, kendimizi
dengede tutabilmek. Bu sıkıntılı
dönemleri kolayca atlatabilmek için, kendi
merkezimizde kalmaya özen göstererek, iç
dengemize odaklanmalıyız.
Sevgi ve saygılarımla,
Hande Lal Şenokur
147
HAZİRAN AYI BURÇ YORUMLARI
KOÇ BURCU:
Sevgili koçlar, bu ay kariyerinizde yeni yapılanmalara giriyorsunuz
ve yeni iş fırsatları karşınıza çıkıyor. Bu dönemde
parasal konularda dikkatli olmalısınız. Para kayıplarına ve
dolandırıcılara dikkat etmelisiniz. Arkadaş çevrenizde sizi
mutlu edecek insanlar olacak. Yeni arkadaş gurupları içine
dahil olabilir ve keyifli zamanlar geçirebilirsiniz.
BOĞA BURCU:
Sevgili Boğalar, bu ay kariyer alanında şansınız artıyor. Yeni
iş fırsatları ile para akışınızın da artacağı şanslı bir döneme
giriyorsunuz. Arkadaşlarınızla ilişkilerinizde küçük anlaşmazlıklar
yaşayabilirsiniz. Kendi kendinize kalmak ve kendinizi
dinlemek isteyebilirsiniz. 20-26 Haziran yeni aşklar ve yeni
başlangıçlar için iyi bir dönem.
İKİZLER BURCU:
Sevgili İkizler, haziran ayı sizin için arkadaşlıkların ön planda
olacağı bir ay olacak. Haziran ayı sizin için önemli bir ay. Hayatınızı
değiştirecek önemli olayları bu ay için de yaşa
yabilirsiniz. Bekar ikizler evlilik teklifi alabilir, bazı evli ikizler
yürümeyen evliklerini sonlandırabilirler. Yeni iş fırsatları ve
projeler sizi bekliyor olacak. Tutulma etkileri ile ikizlerin hayatlarında
olumlu gelişmeler olacak.
148
YENGEÇ BURCU:
Sevgili yengeçler, haziran ayı sizin için iş hayatınızın ön planda
olacağı, iş arkadaşlarınız veya ortaklarınızla iyi anlaştığınız bir
dönem olacak. Yine de bu dönemde imzaladığınız sözleşmeler
ve anlaşmalarda dikkatli olmanızda fayda var. Evli yengeçler
için evlilikle ilgili kangren olan konuları çözmek için iyi bir dönem.
Bekar yengeçler için ise, yeni aşklara yelken açmak için
gökyüzü sizi destekliyor. Sevgili yengeçler çok çalışmak sizin
sağlığınız olumsuz yönde etkileyebilir. Dinlenmek içinde kendinize
biraz zaman ayırmalısınız.
ASLAN BURCU:
Sevgili aslanlar, haziran ayı sizin kendinize ve hobilerinize
zaman ayırmak için güzel bir dönem. Parasal konularda ise, aile
için de sorunlar çıkabilir. Bununla birlikte, hobilerinizden para
kazanabilirsiniz, yeni iş fırsatları çıkabilir. Para kazanç akışınızı
düzenleyebilirsiniz.
Sevgili başaklar, haziran ayı hayatınıza değişik fırsatlar
sunuyor. Hayatınızda köklü değişiklikler olabilir. Yeni bir
ev ya da araba satın alabilirsiniz. Bu ay biraz hasta aile
büyüklerinizle ilgilenebilirsiniz. Bazı başaklar ameliyat
olabilir. Mars’ın olumsuz etkileri sizi zorlayacak. Ama bu
durumdan kendi cabalarınızla çıkacaksınız. Haziran ayı
ilişkilerinizde ise daha paylaşımcı olacağınız bir dönem.
Maddi konularda ise, aile büyüklerinizden yardım alabilirsiniz.
149
TERAZİ BURCU :
Sevgili teraziler, yakın çevrenizle ilgili konularda sorunlar
yaşıyorsanız bu ay çözebilirsiniz. Bazı terazilerin maddi kazançları
ile ilgili konularda sorunlar çıkabilir ve bu konuların
çözümlerini bu ay içeresinde bulmaya çalışıyor olacaklar. Bazı
teraziler ise sağlıkları ile ilgili konuları çözmeye çalışacaklar.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen, bu ay İlişkilerinizde keyifli
zamanlar geçirebilirsiniz.
AKREP BURCU:
Sevgili akrepler, bu ay elinize ekstra para geçebilir. Bu ekstra
para aile içi maddi sorunlarınızı çözmenize yardımcı olabilir.
Bu ay ortaklıklarınıza ve çalışma arkalarınıza iletişiminizde
dikkatli olmanız gerekebilir. Sivri sözler, öfke patlamaları tatsız
durumlara yol açabilir. Sevgili akrepler Mars’ın olumsuz etkileri
sizi de etkiliyor. Üst üste gelen olumsuzluklar sağlınızı etkiliye
bilir dikkatli olmakta fayda var.
YAY BURCU:
Sevgili yaylar, haziran ayı size yeni şanslar fırsatlar sunuyor.
Arkadaşlarınızla, ailenizle keyifli zamanlar geçireceksiniz. Eğitim,
hobi gibi eğlenceli kurslar, aktiviteler sizi baya oyalayacak.
Bekar yaylar ani tanışmalarla yeni gelişen aşklara yelken
açabilirler. Sevgili yaylar tutulma etkileri sizin de hayatınız da
olumlu etkiler yaratıyor. Görünüşe göre bu ay sizin için keyifli
geçecek. Tadını çıkartın.
150
OĞLAK BURCU:
Sevgili oğlaklar, aşk hayatınızda sizi mutlu edecek gelişmeler
yaşayacaksınız. Evli oğlaklar eşleriyle aşk tazeleyecekler.
İş hayatlarında da eşlerinden yaradım görebilirler. Bu ay bazı
oğlaklar evlerini dekorasyon işleriyle ilgilenecekler ve aileleriyle
keyifli zaman geçiriyor olacaklar. Sevgili oğlaklar bu ay Maddi
kazançlarınızda da artma olabilir.
KOVA BURCU:
Sevgili kovalar, aile içi ilişkilerinizde zor bir dönemden geçeceksiniz.
Çocuğu olan kovaların onlarla yoğun ilgilenecekleri bir
zaman dilimi olacak. Bu ay maddi konularda zorlanacağınız bir
dönem sizi bekliyor. Harcamalarınıza dikkat edin. Sevgili yaylar,
bu ay trafikte iken biraz daha fazla dikkatli olun. Beklenmeyen
kazalara açıksınız.
BALIK BURCU:
Sevgili balıklar, haziran ayında sizi yeni kazanç kapıları, yeni iş
fırsatları, parasal konularda şanslar ve yeni fırsatlar bekliyor.
Eğitimini sürdüren balıklar ise yüksek öğretime başvurabilir
veya ilgi alanlarındaki konularda yeni eğitimler alma fırsatları
ile karşılaşabilirler. Unutmayın bu ay gökyüzü sizi parasal kazançlarınızı
artırmak için destekliyor. Yeni umutlar ve fırsatlar
sizinle.
151
Doç. Dr. Ozan Luay ABBAS
WW.OZANLUAY.COM
KARIN GERME AMELİYATI
Memorial Ankara Hastanesi Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Bölümünden Doç.
Dr. Ozan Luay ABBAS’tan sizler için son günlerde çok tercih edilen “karın germe” ameliyatı
hakkında bilgiler aldık.
Karın germe ameliyatının amaçları nelerdir?
Karın germe ameliyatında temel olarak 3 farklı işlem yapılmakta;
1-Fazla olan karın derisinin uzaklaştırılması: böylece göbek altı çatlaklarından kurtulmak da
mümkündür.
2-Fazla olan karın yağlarının uzaklaştırılması: çıkartılan deri ile önemli bir miktarda yağ dokusundan
kurtulmuş oluyorsunuz. Ayrıca karın germe ameliyatlarında rutin olarak liposuction
yöntemini kullanmaktayım. Böylece özellikle yanlardaki yağ birikmelerinden kurtulmuş olup
güzel bir bel oyuntusuna sahip oluyorsunuz.
3- Karın kaslarının sıkılaştırılması: Böylece daha sıkı bir karın duvarı elde edilir.
152
Karın germe ameliyatını daha çok kimler tercih ediyor?
Karın germe kilo verme ameliyatı değil, şekil verme ameliyatıdır. Bu ameliyata uygun bir aday
olmak için karın bölgesinde fazla cilt sarkması, fazla yağ dokusu olması ve karın kaslarında
gevşeklik olması gereklidir. Özellikle sık kilo alıp veren kişilerde ve hamilelik sonrasında bu
ihtiyaç ortaya çıkar.
Fazla Kilolu kişiler içinde bu ameliyatı uyguluyor musunuz?
Karın germe ameliyatı planlanan bir kişinin kilolu ise zayıflaması ve ideal kilosuna yaklaşması
önerilir. Kilolu hastalarda karın derisi kalınlığı fazla olduğundan istenen miktarda
germe mümkün olmayacak ve istenen düzeyde sonuçlar elde edilemeyecektir. Ayrıca kilolu
hastalarda yara iyileşmesi problemleri daha sıktır.
Karın ameliyatı olacak hastaların ameliyattan önce sigarayı bırakmaları gerekir mi?
Karın germe ameliyatlarında yara iyileşmesini olumsuz etkileyen faktörlerden biri de sigara
kullanımıdır. Hastaların tercihen ameliyattan 3 hafta önce sigarayı bırakmaları önerilmektedir.
153
Peki bu ameliyatın süresi ne kadardır ve hastaneden kaç günde taburcu olunur?
Ameliyat süresi 2-3 saattir. Hasta, ameliyat sonrası hastanede 1 veya 2 günlük yatıştan sonra
taburcu edilir.
Karın ameliyatı olan hastaların Ameliyat sonra korse giymesi gerekiyor mu?
Ameliyattan sonra, hastalarımıza özel bir korse giymelerini öneriyoruz. Bu korsenin amacı
kanda kan ve sıvı birikmesini engellemek ve onarılan karın kaslarına destek olmaktır. Daha iyi
sonuç alabilmek için, hastalarımıza bu korseyi en az 3 hafta kullanmalarını tavsiye ediyoruz.
Okuyucularımızın bu ameliyat hakkında en çok merak ettiği bir başka konu ise ameliyat sonrasında çok
ağrı olur mu ve ne kadar süre sonra işbaşı yapabilirler?
Ameliyat sırasında uygulanan anestezinin etkisinin geçmesiyle kişinin hafif- orta derecede
ağrılara sahip olması olasıdır. Bu ağrılar hasta, hastanede yattığı süre boyunca verilecek ağrı
kesiciler ile kontrol altına alınacaktır. Eve çıkarlarken de ağrı kesici verilecektir. İşe dönme
suresi ise kişiye göre yaklaşık 10-14 günü bulabilmektedir.
154
Son olarak, karın germe ameliyatının riskleri
var mıdır ve ameliyattan Sonra iz kalır mı?
Ameliyat sonrası dikiş hattından bir miktar
erimiş yağ ve vücut sıvılarının akması
küçük alanlarda dikiş açılmaları normal
kabul edilmektedir. Bu durum günlük
pansumanla kendiliğinden iyileşecektir.
Karın germe, estetik ameliyatlarında en
sık emboli görülme ihtimali olan cerrahi
işlemdir. Bu riski azaltmak adına hastalar
ameliyata özel çoraplar ile girerler
ve ameliyat esnasında bacaklarına özel
aygıtlar ile sürekli olarak masaj uygulanır.
Ameliyat sonrası ise özel ilaç uygulanır
ve en kısa zamanda ayağa kalkarlar.
Sezaryen kesisinin her iki yana doğru 4’er
cm uzadığını düşünün. Ancak tamamen
iç çamaşırının içinde gizli olacaktır. Bu
yara izi özellikle ilk aylarda daha kırmızı
ve belirgindir. 8 ay 1 yıl gibi bir sürede iz
solar ve deri rengine yaklaşır.
Verdiğiniz bu faydalı bilgiler için okuyucularımız
adına size çok teşekkür ediyoruz.
155
KİLO VERDİREN
BİTKİSEL BAĞIRSAK TEMİZLE KÜRÜ
MALZEMELER
•1 adet elma
•1 çorba kaşığı bal
•1 yemek kaşığı chia tohumu
•1 çorba kaşığı keten tohumu
•1 su bardağı kadar da içme suyu
HAZIRLANIŞI
1 adet elmayı küçük parçalar halinde
kesin. Arzu ederseniz rendeleye de
bilirsiniz. Elmaları, 1 çorba kaşığı bal,
1 çorba kaşığı keten tohumu ile beraber
bir kaba alın. Üzerine 1 bardak su
ekleyin. Malzemelerin yumuşaması
için 10 dakika bekletin. Üzerine chia
tohumunu da ekleyin ve 5 dakika kadar
karıştırın.
156
KULLANILIŞI: Bu karışımı sabahları aç karnına için ve 3 hafta kadar devam edin. Daha iyi
sonuç almak için bol sıvı tüketin(yaklaşık 2 litre) ve bağırsakları boşaltmaya teşvik edin.
3 haftanın sonunda bağırsaklarınız toksinlerden arınmış ve 10 kilo zayıflamış olacaksınız.
Bağırsaklarınızda biriken toksinlerin neden olduğu şikâyetlerden de kurtulmuş olarak hayatınıza
daha kaliteli olarak devam edeceksiniz.
İYİ BİR EGZERSİZ YAPIN!
Dolaşımınızı iyileştiren ve kan akışını artıran tempolu yürüyüş, kolonunuzun daha fazla oksijen
almasını sağlar. Bu basit strateji, kolon kanserini ve diğer hastalıkları önlemeye yardımcı olabilir.
Ayrıca esneme gibi hafif egzersizler de yapabilirsiniz.
Diyetin ötesinde Kolon sağlığını iyileştirmeye yardımcı olmak için meyve, sebze ve tahıl dışında
bir ürün istiyorsanız, uzmanlar Aloe vera jeli, zencefil Kökü, Cayenne meyvesi ve rezene
gibi tüm organik bitkilerden oluşan formüller önermektedir. Bu yiyecekler, dışkının bağırsaklarınızdan
geçmesi için gereken süreyi azaltabilir.
157
158
SPOR HOCASI
Evgeniya Alpaslan
MERHABA JENYA HOCA SİZİ BİRAZ TANIYABILIR MİYİZ?
1981 Moskova doğumluyum. Sovyet milli takımı atletizm
sporcusu olan babam ve yine atletizmle uğraşan
annemin etkisiyle küçük yaşta spora başladım. Voleybola
CSKA Moskova Spor Kulübü'nde,11 yaşında
başladım. İlk profesyonel maçıma Rusya Süper
Liginde, CSKA forması atında çıktım. 25 yıl süren voleybol
kariyerimde hem kulüp takımları hem de Rusya
milli takımı forması altında pek çok başarıya imza attım.
Kariyerimin erken döneminde Türkiye'ye transfer
olarak, birçok Süper Lig ve 1. Lig kulüplerinde
oynadım. Voleybol kariyerimin sonlarına doğru ilgilenmeye
başladığım, pilates ve fitness ile son 10 yıldır
aktif olarak uğraşıyorum. Bunu resmi hale getirmek
için de Türkiye Jimnastik Federasyonu'nda Pilates Antrenörlüğü
Programı'nı bitirdim. Son 8 yıldır gerek sınıf
olarak gerekse özel olarak pilates ve fitness eğitmenliğine
devam ediyorum.
159
ÖĞRENCİLERİNİZ SİZE NE TÜR PROBLEMLER İLE GELİYORLAR?
Benim için en önemlisi, öğrencim her ne problemle gelmiş olursa olsun, öncelikle ona
spor bilincini aşılayıp, sağlıklı bir yaşam için antrenman programı hazırlamak. Bu nedenle
başlangıçta özel olarak denge ve core strength çalışmaları yaptırıyorum. Bu konuda gerekli
seviyeye gelindiğini gördükten sonra öğrencinin özel istekle-rine göre; yağ yakımı, vücut
geliştirme, duruş (posture) düzeltme, gibi konulara özel olarak eğilebiliyoruz. Ama sorunuza
doğrudan cevap vermek gerekirse, genel şikâyetler pandeminin etkisiyle daha çok fazla
kilolar üzerine oluyor.
PANDEMİ DÖNEMİNDE, SPOR SALONLARI KAPALIYKEN, YER VE ZAMAN KISITLAMASI VARKEN ÖĞRENCİLERINİZLE
NASIL ÇALIŞIYORSUNUZ?
Şu anda her öğrencimin pandemiden en az şekilde etkilenmesi ve düzenli spor yapabilmesi
adına farklı alternatifler yöntemler bulmaya çalışıyorum.
160
EĞİTİM DURUMUNUZ NEDİR?
Rus Devlet, spor ve Turizm Üniversitesi, antrenörlük ve beden eğitimi mezunuyum. Ayrıca
Türkiye de almış olduğum birçok çalıştırma sertifikam mevcut.
TÜRKÇENİZ ÇOK İYİ, KAÇ YILDIR TÜRKİYE’DE SİNİZ? VE AKTİF OLARAK KAÇ DİL BİLİYORSUNUZ ?
Yaklaşık 16 yıldır Türkiye’deyim. Türkçe, Rusça ve İngilizce biliyorum.
BU GÜZEL SOYLESİ İÇİN SİZE ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUZ. SON OLARAK OKUYUCULARIMIZA NE SÖYLEMEK İSTERDİNİZ.
Ben teşekkür ederim. Bilinçli olarak spor yapmak isteyen, sağlıklı yaşama adım
atmak isteyen herkes bana ullaşabilirler.
Evgeniya Alpaslan ~ Spor Hocası
@ jenya_coach_~ evgeniya0677@gmail.com 161
EVDE YAPILABİLECEK BASİT AMA ETKİLİ HAREKETLER
Jenya hoca bize pandemi
suresince evde formda kalmamızı
sağlayacak basit
ama etkili birkaç hareket
önerisinde bulundu.
162
Resimde görmüş olduğunuz çalışma,
elinize denge sağlayabileceginiz herhangi
bir ağırlık alıp yapabileceğiniz
bir antrenman şeklidir. Bu fotoğrafta
görmüş olduğunuz çalışma dolu bir
deterjan kutusuyla yapılmaktadır.
Bu antrenman, omuzları ve kolları
çalıştırır.
Resimde görmüş olduğunuz çalışma, herhangibirsey
kullanmadan kendi vücut
ağırlığıniz ile yapabileceğiniz bir antrenman
şeklidir Bu antrenman; kalça ,arka
bacak ve sırt çalışmaları için çok faydalıdır.
163
Resimde görmüş olduğunuz çalışma, bir sandalye
yardımı ile yapabileceğiniz antrenman
seklidir. Bu antrenman; bacak güçlendirme
çalışmaları için çok faydalıdır.
164
Resimde görmüş olduğunuz çalışma,
denge sağlamak için kullanabileceğiniz
herhangibir obje ile destek
alabileceğiniz antrenman şeklidir Bu
antrenman; omuz ve kol çalışmaları için
çok faydalıdır.
165
Uzman Psikolog Psikoterapist
Mahasti Sems
HOLOGRAM TERAPİ
İLİŞKİLERDE EMPATİ
Hologram Terapi İlişkilerde Empati Kişiler
arası ilişkilerin olumlu olması için gerekli
koşullardan birisi de empatidir. Empati, psikiyatri
ve psikolojide adı sıklıkla geçen bir
kavramdır. Psikiyatri ve psikolojinin çeşitli
dallarında empati ile ilgili çeşitli araştırmalar
yapılmış ve bir bilgi birikimi sağlanmıştır.
Araştırma, özellikle klinik ve sosyal psikoloji,
gelişim, danışma, okul ve iletişim psikolojisi
alanlarında yapılmıştır. Kişiler arası ilişkilerin
olumlu olması için gerekli koşullardan
birisi de empatidir. Empati, psikiyatri ve psikolojide
adı sıklıkla geçen bir kavramdır.
Psikiyatri ve psikolojinin çeşitli dallarında
empati ile ilgili çeşitli araştırmalar yapılmış
ve bir bilgi birikimi sağlanmıştır.
166
Araştırma, özellikle klinik ve sosyal psikoloji,
gelişim, danışma, okul ve iletişim psikolojisi
alanlarında yapılmıştır. Empatinin tarihçesine
baktığımızda bu kavramın Almancadaki “einfühlung”
ve Eski Yunancadaki “empathera”
terimlerinden geldiğini görürüz. Einfühlung
kavramını ilk kullananlar dan birisi Alman Psikologlardan
Theodor Lipps olmuştur.
1987 yılında Lipps, einfühlung’u şöyle tanımlamıştır:
“Bir insanın kendisini karşısındaki bir
nesneye, örneğin bir sanat eserine yansıtması,
kendini onun içinde hissetmesi ve bu yolla o
nesneyi kendi içine olarak (özümseyerek) anlaması
sürecine einfühlung adı verilir.” 1909 yılında,
Titchener, eninfühlung terimini, Eski Yunancadaki
“empatheia” teriminden yararlanarak
İngilizceye “empathy” olarak tercüme etmiştir.
Yunancada “em” içine “patheia” ise algılama
anlamı taşımaktadır. Böylece empati kavramı
psikoloji ve psikiyatride yerini almıştır.
Günümüzde empati kavramını en iyi şekilde
açıklayan Carl Rogers’dır. Rogers, kişiler arasında
önemli yeri olan empati kavramı üzerinde çok
araştırma yapmış ve bu kavramı farklı zamanlarda
farklı şekillerde tanımlamış,1970 yılında
ise empatiyi son şekli ile tanımlayarak diğer
araştırmacıların da bu tanım üzerinde mutabık
kalmasını sağlamıştır. Rogers’a göre: “empati,
bir kişinin kendisini karşısındaki kişinin yerine
koyarak, o kişinin duygularını ve düşüncelerini
doğru olarak anlaması, hissetmesi ve bu durumu
ona iletmesi sürecidir”. Carl Rogers’ın yapmış
olduğu bu tanımı, Üstün Dökmen üç öğeye
ayırarak açıklamıştır.
Birinci öğe olarak; empati kuracak kişi, kendisini
karşısındakinin yerine koymalı, olaylara onun
bakış açısıyla bakmalıdır. Karşımızdaki kişiyi
anlamak için dünyaya onun penceresinden
bakmalı, olayları onun gibi algılayıp yaşamaya
çalışmalıyız. Bunun için de karşımızdaki insanın
rolüne geçmemiz gereklidir. Bunu yapmazsak
empati kuramayız.
İkinci öğe olarak; empati kurmuş sayılmamız için,
karşımızdaki kişinin duygularını ve düşüncelerini
doğru olarak algılamamız gereklidir. Empati
kurarken karşımızdaki kişinin düşünceleri , empatinin
bilişsel nitelik yönünü oluşturur. Böylece
empatinin iki bileşeni ortaya çıkmaktadır. Fakat
Hoffman’a (1978) göre ise empatinin bilişsel,
duyuşsal ve güdüsel (motivasyon) olmak üzere
üç bileşeni vardır. Bu nedenle araştırmacılar
arasında görüş farklılıkları vardır.
Empati tanımındaki üçüncü ve son öğe ise, empati
kuran kişinin zihninde oluşan empatik anlayışın
karşıdaki kişiye iletilmesi davranışıdır.
Karşımızdaki kişinin duygularını tam olarak anlasak
bile, eğer anladığımızı ona ifade edemezsek
empati kurma sürecini tamamlamış sayılmayız.
Örneğin; bir ar-kadaşımız derslerinin yoğunluğu
nedeniyle bunalmış ve sıkıntı duymaktadır.
Bu sıkıntısını gelip size anlatırsa ve sizde onun
duyduğu bu sıkıntıyı anladığınız ve hissettiğiniz
halde ona bunu “evet seni anlıyorum, derslerinin
yoğunluğu seni bunaltmış ve bu nedenle sıkıntı
duyuyorsun” şeklinde değil de tam zıt duygularla
“boş ver aldırma” şeklinde yansıtırsak empati
kurmuş olmayız. Ve hatta arkadaşımız bizim
hakkımızda “en iyi arkadaşıma sıkıntılarımı anlattığım
halde o bile beni anlamadı, artık beni
hiç başkası anlamaz” şeklinde yanlış düşünce
ve yargıya varılabilir.
Empati kurmak, karşımızdaki kişinin söylediği
duygu ve düşüncelerin aynısını ona tekrar etmek
değildir. Hammond ve arkadaşları (1977)
buna “papağan gibi tepki vermek” demiştir. Ve
bunun olumsuz empati kurmak olduğunu belirtmiştir.
167
Empati kurarken ifade edilen duygunun şiddetine
dikkat etmek ve karşımızdaki kişiye
onu yansıtırken duygunun şiddetine uygun
tepki vermek gerekir. Yine empati kurarken
kişinin sadece sözel tepkilerine değil, ses
tonuna konuşma temposuna, jest ve mimiklerine
hatta duruşuna bile dikkat etmek gerekir.
Empati kurarken nesnelliği kaybetmemek,
karşımızdaki kişinin korku, kaygı, neşe ve öfke
gibi duygularıyla bunalmamak gerekir. Yani
karşımızdaki kişiyle özdeşim kurma malı ya
da sempati duymamalıyız. Sempati duymak,
empatiyi kurmayı engeller. Günlük kullanımda
da bu iki kavram birbiriyle karıştırılmaktadır.
İkisinin arasında farklılık vardır. Bir insana
sempati duymak demek, o insanın sahip olduğu
duygu ve düşüncelerin aynısına sahip
olmak demektir. Karşımızdaki kişiye sempati
duyuyorsak, onunla birlikte acı çekeriz ya da
onunla birlikte seviniriz. Kısaca sempati; “Bir
başkası için olumlu duygular besleme anlamına
gelir”.
Empati kurmada, karşımızdaki kişiye yardım
etme davranışı vardır. Kendisini sıkıntıda
hisse-den bir kişi arkadaşına sıkıntısını anlatırsa
ve arkadaşı da o kişinin sıkıntısını empatik
bir şekilde dinleyip onu geri yansıtırsa,
o kişinin sıkıntısı biraz hafiflemiş olur ve
böylece empati kurularak sıkıntılı olan kişiye
yardım edilmiş olunur.
Empatik anlayış insanları birbirlerine yaklaştırma,
iletişimi kolaylaştırma özelliğine sahiptir.
İnsanlar, kendileriyle empati kurulduğunda
başkaları tarafından anlaşıldıklarını ve kendilerine
önem verildiğini hissederler. Bu da insanları
rahatlatır. Empatik beceri ve eğilimleri
yüksek olan kişilerin çevreleriyle olan iletişimi
yüksek düzeydedir. Çevreleri tarafından sevilen
kişilerdir. Çünkü çevrelerindeki kişilere
empatik şekilde davranarak onlara yardım
etmektedirler. Empatinin kişiler arası iletişimi
kolaylaştırıcı özelliği bilindiği için empatik
becerilerini arttırmak amacıyla çeşitli meslek
mensuplarına empati eğitimi verilmektedir.
Örneğin; hekim ve hekim adaylarına , hemşirelere
, ticaretle uğraşanlara, satış elemanlarına,
öğretmenlere , sosyal çalışmacılara,psikiyatristlerin,psikologlara,danışmanlara
empati
kurma becerilerini artırmak amacıyla eğitim
verilmektedir.
168
Yapılan bazı araştırmalar göstermektedir ki ;
kişilerin uğraştıkları ya da ilgi duydukları alanlar
empatik becerilerini geliştirmektedir.
Örneğin, müzik ile uğraşan veya evinde evcil
hayvanı olan kişilerin empatik anlayış ve becerileri
gelişir. Başka bir araştırmaya göre empatik
bir şekilde davranan ailelerin çocukları
büyüdüklerinde, onlar da anne-babaları gibi
empatik anlayışa sahip olmaktadırlar. Yapılan
başka bir araştırmada; kaygı, depresyon,
çocukları ihmal etme ve saldırganlık ile empati
kurma arasında olumsuz ve zıt bir ilişki olduğu
belirlenmiştir. Chlogon ve arkadaşlarının yapmış
olduğu bir çalışmada (1985) suç işlemiş
kişilerin empatik ilgi ve becerilerinin, suç işlememiş
olanlara göre daha düşük olduğu belirtilmiştir.
Yapılan başka bir araştırmada da ;
diğer insanlara kişisel duygu ve düşüncelerini
iyi ifade edebilen ,topluma uyumlu ve sosyal
duyarlılığı yüksek olan kişiler, aynı zamanda
empati kurma becerilerine de sahiptirler.
Empati, sadece insanlar arasındaki iletişimi
kolaylaştırmak için kullanılmaz.İnsanların,üzerinde
yaşadığı tabiat içinde empati kurması
gereklidir.
Geçmişten günümüze kadar tarihi süreç içinde
yoğrularak gelen kültür ve sanat eserlerimiz
de bu tabiat içeresinde yerini almıştır. Ve bunların
gelecek nesillere de ulaştırılması gereklidir.
Eğer gelecek nesillere ulaştıramıyorsak
suç bizimdir. Eski eserlere baktığımızda insanların
doğayla empati kurduğunu görebiliriz.
Yapılarda kuşların barınmaları için yuvalar
yapmışlardır. Ve hatta bazı eserlerde tabiat
sevgisini o şekilde işlemişler ki; doğadaki suyu
caminin içine kadar getirerek havuz yapmışlar
ve içeride bir ferahlık olmasını sağlamışlardır.
Bugünkü yapılan eserlere baktığımızda bunlardan
mahrum bırakıldığını görmekteyiz.
Empatinin kurulmadığı yerler sadece yapılar
değildir. Yanlış avlanmalar, tarla açmak için
yakılan ormanlar, düzensiz kentleşme ve fabrikaların
yanlış yerlere önlem alınmadan kurulması
tabiattaki dengeyi bozmaktadır. Tabiatla
empati kuran bir kişi bu şekilde yanlış
sonuçlar doğuracak işlerden kaçınır. Örneğin;
tarla açmak için ya da yerleşim yapmak için
yakılan ve kesilen ormanı ve burada yaşayan
canlıları düşünür, onları göz önüne getirerek
bir an kendini onların yerine koyar. İşte bu
şekilde empati kurarak davranan insanlar tabiatın
dengesini değiştirerek diğer canlılara
zarar vermez.
Bilindiği gibi insanların sevdikleri için yapamapamayacağı
şey yoktur. Ama bunu yaparken
de tabiata ve insanlara zarar vermeden
yapılmalıdır. Örneğin; sevdiğiyle gezerken
orada gördüğü güzel bir çiçeği sevgilisi için
koparmasına gerek yoktur. Sevdiği kişiye o
Wçiçekleri koparmadan da hediye edebilir.
Ve bu da hediyenin en güzelidir. Çünkü
hiçbir şeye zarar verilmemiş, tabiat kendi
doğal güzelliğiyle bırakılmıştır. Ve bu güzel
çiçekleri başkalarının da görmeye hakkı olduğu
düşünülmüştür.
Empatinin kişiler arası iletişimi kolaylaştırdığı
ve insanlar arasındaki saygınlığı arttırdığını
bilen birisi, tabiatın da insanlar için gerekli olduğunu
düşünerek onunla da empati kurmaya
çalışacaktır.
Uzman Psikolog Psikoterapist Mahasti Sems
@mahasti_sems
169
İzleyen de izlemeyen de bilir; Damdaki Kemancı
müzikalinin en efsane parçasının, en çok akılda
kalan sözüdür: Ah bir zengin olsam… İçeri
dönersek Lüküs Hayat müzikalinin anlattığı bundan
çok mu farklıdır?
AH BİR ZENGİN OLSAM
Çetin ÜNSAL
Son günlerin popüler kripto para gündemi de
bundan öte bir anlam taşımıyor. Gerek medyanın
bu konuyu işleyiş biçimi, gerekse de insanların
ele alma tarzı çok geniş kitlelerin, meseleyi tam
anlamadan hedef haline gelmesine neden oluyor.
Her ikisi de herkesin aklında kalır; çünkü bu, insanın
doğasında nefsini gıdıklayan en tehlikeli
duygudur. Zenginlik kötü bir şey değil, ama hayatın
amacı haline geldiyse, bu sizi hedefi olan
biri olmaktan çok, kısa yoldan zengin olanların
hedefi yapar.
Şu bir gerçek ki, ekonomik bir devrimden ya da
kırılmadan bahsettiğimiz bu günlerde hızla dijitalleşiyoruz.
Üretim metotlarımızdan, tüketim
biçimlerimize kadar, biraz da pandemi koşullarının
beslediği ortam içinde hızla yeni ekonomiye
adapte oluyoruz
170
Üretimden tüketime her şeyin dijitalleştiği bu ortamda,
dijital ödeme sistemleri de bizi koşar adım
dijital bir paraya doğru götürüyor. Gelecekte hayatımızda
belki de fiziki para, ekonominin yapısı
gereği olmayacak. Onun yerine alacaklarımızı ya
da vereceklerimizi dijital bir para sistemi üzerinden
gerçekleştireceğiz.
Fakat o dijital paralar, bugün peşinde koşulan kripto
paralar mı; emin değilim. Özgür ve bağımsız
söylemleriyle cazip gelen, çok ciddi kazanımlar getiren;
ama bir gecede her şeyini kaybeden insanların
da olduğu çok konuşulmayan kripto paraları, gelecekteki
dijital paradan ayırmanız gerekir.
Dünyada, bizimki de dahil tüm merkez bankaları dijital
bir ödeme aracı üzerinde çalışıyor. Fakat bugün
ortadaki para birimlerinden kaçı geleceğe taşınacak
bilemezsiniz. Öncelikle bunların kontrolsüz olduğu
kanaatinde değilim.
Küresel ekonomi içinde bilişimi, teknolojiyi ve
parayı yönetenler aynı kişilerse, tüketicinin hangi
AVM’de hangi mağazaya gittiğini bilenlerin, bu
kripto paraların sahiplerini, merkezlerini bilmiyor
olma ihtimali yok.
Muhtemel vurgun dünya ölçeğinde yapıldıktan sonra,
muhtemelen yine aynı kesimler tarafından bu
paraların regüle edilmesi gereği, daha yüksek perdeden
konuşulur ve sistem bir ya da birkaç merkez
bankasına bağlanır hale gelecektir.
Peki ne yapmalı? Bu gerçek ortadayken sistemden
uzak mı kalmalı? İşte bu da ikinci büyük hata olur.
Öncelikle blok zincir teknolojisinin kripto paralardan
ibaret olmadığını, gelecekteki sistemin önemli
bir altyapısı olduğunu bilmemiz gerekir.
Akabinde, bizim için yıkım olmayacak; yani yolda
düşürseniz hayatınızı etkilemeyecek rakamlarla
sisteme girip, sistemin nasıl işlediğini öğrenmek
gerekiyor. Bu süreç içinde para kazanabilirsiniz de
kaybedebilirsiniz de…
Önemli olan sistemin nasıl işlediği anlayıp, bu
konudaki okur yazarlığınızı geliştirmek. Meseleyi
bu çerçevede görüyorsanız sıkıntı yok. Ama tüm
bunlara rağmen halen ‘ah bir zengin olsam’ şarkısı
eşliğinde tüyo arıyorsanız; üzgünüm ama canınız
çok yanar.
Bu nedenle ben kripto paralar üzerinden sistematik
ve büyük soygunların yapılacağını ve hedefin
de ekonomik okur yazarlığı olmayan, ama ‘ah
bir zengin olsam’ diye ortada gezenlerin olacağını
düşünüyorum.
cetinunsalan@yahoo.com
171
BİR ANNELİK HİKAYESİ
172
Hepimizin, tüm kadınların hatta ve hatta
erkeklerin, çocukların anneler günü kutlu
olsun. Evet hepimizin. Çünkü bir şekilde,
hepimiz, içimizdeki çocuğu büyütmeye
çalışıyoruz. Yaşadığımız olumlu tüm deneyimleri
geliştirmek, olumsuz deneyimleri ise dönüştürmek
adına kendi içimize, ruhumuza, kendi
çocukluğumuza bir anne gibi yaklaşıyoruz.
Ne zaman ki bir çocuk sahibi oldum, o zaman
kendi çocukluğumu yetişkin gözlerimle görmeye
başladım. Bir çocuk zihni ile neler yapmış
olabileceğim, annemin babamın bunlara
nasıl tepkiler verdiği ve o tepkilerin beni nasıl
bugünkü insan haline dönüştürdüğünü izledim.
Bu sayede kendimde eksik gördüğüm, kusur
gördüğüm yanlarım, oğlum sayesinde bana
yansıyarak, benim dönüşümüm, tekamülüm
için bir araç olmaya başladı. Bir bebeğin hayata
gözlerini ilk açtığı andan itibaren, belki
iki üç yaşına kadar anne ve babasının güvenli
kollarına ihtiyacı olduğunu gördüm. Bunun
dışında bir şeyin önemi yoktu. "Seni yatağına
koyardım, ağlar ağlar sonra uyurdun, sabaha
kadar hiç uyanmadan uyurdun" denilen ben,
kaygılı bağlanma ve öğrenilmiş çaresizlik ile
hayatımı sürdürdüğümü gördüm. Her ne kadar
2000’li yılların başından beri birçok kişisel
gelişim yöntemi ile ilgilenmiş, okunmadık spiritüel
ve psikoloji kitabı bırakmamış olsam da
bu kısmı, bu devasa kısmı, bilinçaltım benden
harikulade bir şekilde saklamıştı. Oğlum
doğduktan sonra sadece kendimle yüzleşmek
yeterli de değildi. Harekete geçmem gerekiyordu
ki, bu halledemediğim olumsuzluklar
çocuğuma aktarılmasın.
Hepimiz bu hayata geldiğimiz zaman, ruhumuzun
gelişmesi için öğrenmesi gerekenler
ile, aşağı yukarı tasarlanmış bir hayat planı ile
doğarız. İnsan olarak en temel görevimiz, erdemler
kazanmaktır ve yaşadığımız her olay da
bizi bu kazanca götürür. Aşağı yukarı 16 yaşına
gelene kadar ise, atalarımızdan aktarılan,
ebeveynlerimizden aktarılan karmadan muaf
olarak hayatımızı yaşarız. Biz 16 yaşına gelene
kadar anne ve babamız bu aktarımı ne kadar
hafifletirse, kendilerinde ne denli farkındalık
kazanırsa, biz de sadece ruhumuzun seçmiş
olduğu yolda ilerleyerek, seçimlerimizle
karşılaşırız. Fakat ebeveynlerimizin farkındalık
kazanmadığı her konu, bizim DNA’mızda saklı
bir halde tetiklenmeyi bekler. Dört kuşaktır
gayet varlıklı bir şekilde yaşayan bir ailede, son
doğan çocukta önceki kuşaklardan aktarılan
kıtlık bilinci ortaya çıkabilir. O zamana kadar
DNA’da uyur halde beklemiş ve sadece çok
hareketli olduğu için yaramaz olarak nitelendiren
çocuğa tatlı yasağı konması ile, bu kıtlık
bilincini aktive edebilir.
Tüm bu bilgileri öğrendikten sonra hem kendi
gelişimim hem de oğlumun sadece ve sadece
kendi hayatını yaşaması adına elimden geleni
yapmaya niyet ettim. Zaten doğduğundan
beri, benim için tam bir ebeveynlik modeli olan
“attachment parenting” felsefesinden ilerliyoyordum.
Hem doğal ebeveynliği hem de
güvenli bağlanmayı destekleyen bir felsefe
olduğundan, benim karakterime ve yaşam
stilime tam olarak oturmuştu. Bu yaklaşımın
şu an 3.5 yaşında olan oğlumda birçok faydasını
gördüm, keza kendimde de.
Yine de bir yerden sonra yeterli gelmedi. Hayatı
algılama biçimim değiştikçe daha fazla
şeyi çözümlemek, daha pozitif bir yaşam üzerine
adımlar atma isteğinde buldum kendimi.
Bu arayış beni önce astrolojiye, sonrasında ise
hayat amacım dediğim Theta Healing’e yönlendirdi.
Aslında kendimi bildim bileli astroloji
ile iç içeydim fakat detaylara girmek, neyin
neden ve nasıl olduğu konuları ile, üstüne
üstlük kendi bilinçaltımın derinlikleri ile yüzleşmek
beni hem zorladı hem de oldukça heyecanlandırdı.
Astroloji aslında binlerce yıldır insanlar
tarafından kullanılan bir ilim. Hatta öyle ki,
Mısır medeniyeti döneminde bu ilim sadece
firavunlara, din ve devlet adamlarına ait olarak
kullanılırmış. Halkın bu ilimle beslenmesi, içli
dışlı olması yasaklanmış. Çünkü neler olabileceği,
kimin firavun olacağı, kimin din adamı
olacağı astroloji ile belirlenirmiş. Zaman
içerisinde çok sayıda kişi bu ilmi geliştirmek
için uğraşmış. Fakat gel zaman git zaman, bu
ilim negatif yönde kullanılmaya başlanınca,
daha da yaygınlaştırılarak saygınlığı azaltılmış.
Aslında tamamen bir frekans bilimi olarak
astrolojiyi incelediğimiz zaman, bize muazzam
veriler verdiğini görüyoruz. Çünkü var
olan her şeyin yaydığı bir frekans var ve bizler
dünyaya geldiğimiz zaman, aldığımız ilk nefes
ile, etrafta yayılı olan frekans ne ise, nefesimiz
bu frekans ile uyumlanıyor. Bu da bizim, gezegenlerin
günlük hareketlerinden etkilenmemize
sebep oluyor.
173
Bir çocuk dünyaya geldiği zamanki frekansa
uyumlu şekilde hayatını yaşıyor. Sahip olduğu
ve olmadığı bazı durumlarla karşılaşıyor. Mesela
benim oğlumun sadece doğum haritasına
göre, onu takım oyunları oynanan sporlara
değil, bireysel sporlara yönlendirmem gerekiyor.
Eğer ki ben bu bilgiyi bilmesem ve oğlumu
basketbola yönlendirsem, zaten doğuştan
sahip olduğu hırs, onu çok yüksek hırsa sahip,
sürekli kazanma arzusunda, diğer arkadaşlarını
ezme arzusunda olan bireye dönüştürebilir. Ya
da istediği bir şeyi, sadece ona para kavramını
öğretmek için istediği zamanda (tabii ki kendi
imkanlarımız doğrultusunda) almamam, maddi
konularda aşırı hırslanmasına ve yetişkinlik
dönemimde dinlenme, durma nedir bilmeyen
bir bireye dönüşmesine sebep olabilir. Halbuki
pedagojik içeriklere ne kadar ters bir yaklaşım
değil mi? İşte astroloji bize böyle bir kaynak
sağlıyor. Her birey aynı değil. Hepimiz biricik
ve tekiz. Hepimiz kendimize özeliz. Pedagoji,
psikoloji bazen bizi buralarda anlayamayabiliyor.
Theta Healing yaklaşımı ise, benim hayatıma ve
çocuğuma, bu hırsın nereden geldiği sorusunu
yönlendirdi. Neden çocuğum böyle bir günde
ve saatte doğmayı tercih etmişti? Çünkü nasıl
ki hepimiz anne babamızın bir yansımasıyız,
çocuğum da benim bir yansımam olarak bana
kendi kaçtığım, en derinlerine sakladığım
duyguları, en basit hali ile yansıtıyordu. Ve fark
ettim ki, bunları dahi değiştirebilme gücü bizim
elimizde. Hırs kötü bir özellik mi? Hayır.
Fakat olumlu kullanılmadığı zaman yıkıcı olabilecek
bir özellik. Tıpkı tüm sahip olduğumuz
duygular gibi. Aşırı olan her şey bir yerde, bir
gün bize bir şekilde zarar verebilir. Bizim birilerine
zarar vermemize sebep olabilir. Bu şekilde
ilerleyerek, doğum haritalarımızdan kendimi
görmediğim, kendimi gizlediğim, sakladığım
duygu ve davranışları bularak, bunları Theta
Healing ile dönüştürme yolunu seçtim.
Evet, hepsinden önce, kendi çocuğumun annesi
olduğum için değil, kendi içimdeki çocuğu
anlamaya çalıştığım için, her gün onu duymaya,
onu görmeye bir adım daha yaklaştığım
için kendi anneler günümü kutluyorum. Hepimizin
yolculuğu tek ve biricik. 35 yaşında bu
yola tam olarak, cesaretimi toplayarak adım
attığım için “acaba geç mi kaldım?” diye
düşünürken, 77 yaşındaki anneannemin, o
kadar yaşanmışlığın üzerine, korku ve endişe
üzerine kendisini değiştirmek için seans aldığını
gördüğümde anladım ki, değişimin yaşı
yok, zamanı yok. Her şey bir günde, bir anda,
bir adımla başlar ve evet, her şey mümkün.
Eylül Özmen
ThetaHealing Practitioner
Neoklasik Astrolog
EFT Practitioner
@animusspiritueldanismanlik
174
175
KOKOŞ PATİLER
Bir çoğumuzun evinde hayatımızı güzelleştiren sevimli pati
dostlarımız var. Onlar doğal halleriyle zaten çok güzeller
ve sevimliler. Ama bazen onlar için özel olarak hazırlanmış
kıyafetlerle çok daha sevimli görünebiliyorlar. Aslına bakacak
olursak, bu giysiler onları daha da sevimli yapsa da onlar
için zararlı da olabiliyor. Giydirilen bu kıyafetler genelde
onların hareketlerini kısıtladığı ya da zorlaştırdığı için sevimli
dostlarımız bundan rahatsız olabilirler. Özellikle de kendilerini
temizlemek istediklerinde. Aslında bu şık kıyafetle aksesuarlar
onlar için pek bir şey ifade etmese de bizleri tebessüm
ettiriyor. Pati dostlarımızın kalplerimizi eritecek bazı
fotoğrafları sizler için derledik.
TÜLLERİN
ZERAFETİ
HAVALI
GÖZLÜKLER
SPOR
ŞIKLIĞI
ZARİF
BAYANLAR
ŞIK
BEYLER
PJAMALILAR
BAHAR ÇEKİMİ
Fotoğraf : Ayşe Karabulut
Modeller : Damla Yıldız - Demirka ailesi