KÜLTÜRLER ARASI 2021 EKİM
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
KÜLTÜRLER
ARASI
K Ü L T Ü R E L P S İ K O L O J İ Y E D A İ R H E R Ş E Y
N O . 1 E K İ M 2 0 2 1
KÜLTÜR&ZİHİN
Düşünme şeklimiz kültüre
bağımlıdır
COĞRAFYA
KADERDİR
Toplum kültürünü ona göre
şekillendirir
KÜLTÜR İNSANLARA
MI ÖZGÜ?
Değişir
BEDİZ SENA EKE
MELİKE DİLŞAT CEYLAN
Ü L T Ü R L E R A R A S I
K
S İ K O L O J İ
P
H A K K I N D A
Psikoloji kelimesinin kökeni Yunancadır, “psyche” ve
“ logos” kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuştur. “Psyche”
ruh, nefes ve hayat; “logos” da bilgi demektir. Bu da
psikolojinin tam tanımı yapmış olur: ruh bilimi, davranışı ve
zihni inceleyen bilim dalı (Lahey,2012). Psikolojinin
temelinde adından da anlaşılacağı gibi “insan” vardır.
Psikoloji, konusu insan olan her şeyi sistematik bir şekilde
araştırır.
Kültürün birden fazla tanımı vardır ve bu
antropologlar, sosyologlar ve psikologlar için farklılık
gösterir. Antropologlar için kültür bir sosyal grubun
kendisini sürdürmesine izin veren paylaşılan değerler,
fikirler, kavramlar ve davranış kurallarıdır. Sosyologlar için
kültür sosyal grupların üyeleri tarafından geliştirilen diller,
gelenekler, inançlar, kurallar, sanatlar, bilgiler ve kolektif
kimlikler ve anılardır. Psikologlara için kültür bir bireyin
davranışını etkileyebilecek sosyal öğrenme yoluyla bir türün
diğer üyelerinden elde edilen her türlü bilgidir (Heine,2016).
Kültürün üç tanımının da üzerinde düşünüldüğü
zaman üçünün de birbirinden farklı olduğunu görürüz ama
yine de bu üç tanımda da ortak olan bir şey vardır: sosyal
olma durumunu içermesi. Sosyallik, insanı diğer canlılardan
ayıran en temel özelliklerden birisidir. Sosyallik olmadan
insan düşünülemez, aynı kültür gibi. Sosyallik olmadan
kültür de düşünülemez, aynı insan gibi.
Psikoloji de temellerinden birisi sosyallik olan bir bilim
dalıdır. Bu yüzden psikolojide de sosyallik çok önemlidir,
tıpkı kültürde ve insanda olduğu gibi. Bu durumda insan,
kültür ve psikoloji ayrılmaz bir üçlüdür. Çünkü kültür insanı
etkiler, psikoloji de insanı inceler. Bu da psikolojinin bir
dalını ortaya çıkartmıştır: Kültürel Psikoloji.
Bizim bu dergideki amacımız, kültürün insan
psikolojisi üzerindeki ilginç etkisini anlatmak. Umarım
okuyanlar olarak bundan keyif alırsınız.
Bediz Sena Eke | 1
Whiten ve ekibi toplam yüz dokuz
maymundan oluşan, dört maymun
grubuyla çalıştı. Ekip, her gruba mısırla
doldurulmuş iki plastik tepsi verdi;
mısırlar bir tepside maviye, diğer tepside
de pembeye boyanmıştı. Mısırlardan
bazıları acı aloe-vera yapraklarına
batırılarak maymunların sevmeyeceği
hale getirildi. Gruplardan iki tanesinde
acı hale getirilen mısırlar pembe, geri
kalan iki tanesinde de maviydi. Üç ay gibi
bir sürede bütün maymun grupları hangi
renk mısırların acı olduğunu öğrendi ve
seçimlerini ona göre yaptı. Dört ay sonra
da yirmi yedi tane yeni maymun doğdu ve
katı yiyecekler yiyebilecek yaşa geldikten
sonra, maymunlara bu sefer acı bir tada
sahip olmayan, tekrar pembe ve mavi
mısır verildi. Sonraki iki ay boyunca hem
yetişkinler hem de bebek maymunlar, her
iki tepsi de artık yenilebilir olmasına
rağmen, öncekiyle aynı rengi tercih etti.
Nitekim yirmi yedi bebekten yirmi altısı
diğer tepsiyi görmezden gelerek sadece
annelerinin tercih ettiği mısırı yedi.
Az önce bahsedildiği üzere kültür,
sadece insanlara ait olmasa bile insan
kültürünü hayvan kültüründen ayıran bazı
şeyler vardır. Bunlardan birincisi insanların
diğer hayvanlara nazaran daha hızlı
öğrenmesidir. Bunda dilin, insanlar
arasındaki iletişimin ve sosyalliğin etkisi
büyüktür. İkincisi, insanların taklit
etmesidir. İnsanlar bir topluluktaki prestijli
kişileri seçip onları taklit etme eğilimine
sahiptirler, buna da prestij yanlılığı adı
verilir (Heine,2016). Taklit etmek, bir
kültürün kalıcı olmasını sağlar ve
yayılmasını hızlandırır. Son olarak da insan
kültürü kümülatif bir şekilde evrimleşebilir.
Bu demek oluyor ki birisi ortaya bir fikir
atar, o fikir diğer insanlar tarafından
geliştirilir ve daya iyi hale getirilir.
Resim: İnsan
kültürünün
kümülatif olarak
evrimleşebildiğini
n bir örneği; Çekiç
İ N S A N I N B U
G Ü N K Ü B İ L G İ
B İ R İ K İ M İ N E S A H İ P
O L M A S I N I N V E
G Ü N Ü M Ü Z
T E K N O L O J İ S İ N E
U L A Ş M A S I N I N
T E M E L L E R İ N D E N
B İ R İ S İ İ N S A N
K Ü L T Ü R Ü N Ü N
K Ü M Ü L A T İ F B İ R
Ş E K İ L D E
E V R İ M L E Ş M E S İ D İ R .
3
ZİHNİMİZ VE
DÜŞÜNME ŞEKLİMİZ
KÜLTÜRE
BAĞIMLIDIR
B E D İ Z S E N A E K E
Aslına baktığımız zaman beyin, bütün insanlarda aynıdır.
Kenya’da, bunaltıcı sıcaklarda yaşayan bir insanın da,
Rusya’da dondurucu soğukta yaşayan bir insanında beyninin
geçirdiği biyolojik süreçler aynıdır denilebilir. Her ne kadar
bu biyolojik süreçler evrensel olsa da insanların düşünme
şekilleri farklılık gösterir. Özdeş eylemlerin anlamları,
kişilerin çevrelerine, yaşadıkları olaylara ve içinde
bulundukları durumlara göre farklılık gösterebilir. Mesela
“kahve içmek için dışarıya çıkmak”, ertesi gün sınavı olan bir
öğrenci için zaman kaybı olarak görülürken, dışarıya çıktığı
kişiye bağlı olarak başka birisi için romantik bir fırsat olarak
görülebilir.
Hal böyle olunca insanların içinde büyüdüğü kültür de
insanların zihnini, düşünme şekillerini ve şemalarını etkiler.
Kolektivist kültür ve bireyci kültür kavramları da insanların
zihnini şaşılacak derecede etkiler. Nasıl etkilediğini
anlamamız için önce bu kavramları anlamamız lazım.
Kolektivist kültüre sahip olan toplumlarda bireyler büyük
aileler içerisinde doğarlar, büyürler ve birbirlerini koruma
eğilimi içerisinde hayatlarını sürdürürler. Özetle kolektivizm,
bir grup içerisindeki kişinin kendini birey biçiminde mi yoksa
grup üyesi biçiminde mi
tanımladığını ve bunu davranışlarına nasıl yansıttığını
gösterir. (Erciş, Kurnuç, Bahar,2016).
Bireyci toplum ise kolektivist toplumun tam tersidir.
Bireyci kültürde, birey, kendi duygularına, kendisini farklı
kılan özelliklere, kişisel ihtiyaçlarına ve haklarına odaklanır
(Sakal, Aytekin,2014). Kolektivist kültür genelde Japonya,
Türkiye gibi doğu ülkelerinde daha yoğunken, bireysel
kültür daha çok Almanya, İsviçre gibi batı ülkelerinde
yaygındır.
Kolektivist kültürde büyümüş olan insanlar bütünsel
düşünürler. Genel bağlama, olayların ve resimlerin arka
planına, nesneler ve insanların arasındaki ilişkiye
odaklanırlar. Bireyci kültürde büyümüş olan insanlarsa
analitik düşünürler. Genel bağlama odaklanmadan,
parçalara, bireylere ve nesnelere
odaklanırlar(Aranson,Wilson,Akert,Sommers,2016). Yani bir
yapboza baktıkları zaman yapbozun tamamına odaklanan
kişi kolektivist kültürde yetişen kişidir, parçalara odaklanan
kişi de bireyci kültürde yetişen kişidir.
4
Bu bilgi Türkiye’de büyüyen Ali’nin analitik
düşünemediği ya da Almanya’da büyüyen
Hans’ın bütünsel düşünemediği anlamına
gelmez, düşünebilirler ancak Ali bütünsel
düşünmeye yatkın olduğu için analitik
düşünmesi uzun sürebilir ve Hans da analitik
düşünmeye yatkın olduğu için bütüncül
düşünmesi uzun sürebilir. Zaten bu yüzden
Harvard mezunu Masako Owada, Japonya'nın
Veliaht Prensi Naruhito ile evlenmek için
kariyerinden vazgeçip kendisinden beklenen
geleneksel rolleri üstlendiğinde, birçok Batılı
kadın onun kararını sorguladı.
İnsanların yetiştiği kültürün onların
düşünme şekillerini etkilemesi her ne kadar
bazen insanların birbirlerini anlamasını
zorlaştırsa da bazı durumlarda yararlı olabilir.
Eğer insanların hepsi aynı şekilde düşünseydi
insanlık bu kadar hızlı ilerleyemezdi.
5
KÜLTÜR&
EVRİM
İLİŞKİSİ
Melike Dilşat Ceylan
Evrim, bir canlı türünün genetiğinin mutasyonlar ve doğal seçilim yoluyla zamanla
değişmesidir. Evrim teorisine göre hayvanlar, bitkiler ve dünyadaki diğer tüm canlıların kökleri
kendilerinden önce yaşamış olan türlere dayanır ve bu türler ayırt edilebilir farklılıklarla bugüne
ulaşmıştır.
Biyolojik evrim, devamlı bir değişim ve
yeniliklerle ilerleyen evrim sürecinde üç önemli
unsura dayanır. Bunlar sırasıyla mutasyon, genetik
çeşitlilik ve doğal seçilimdir. Evrim sürecindeki bu
üç unsur ardışık bir şekilde ilerler. Mutasyon
olmadan genetik çeşitlilik ortaya çıkmaz, genetik
çeşitlilik olmadan da doğal seçilim süreci sürmez.
Mutasyon, canlıdaki hücrelerde çeşitli nedenlerden
dolayı tamamen rastlantısal olarak ortaya çıkan
değişmelerdir. Bu değişim sonucunda genetik bir
yenilik ortaya çıkar. Fakat mutasyonlar tek
başlarına yeni türlerin ortaya çıkmasına sebep
olmazlar, önceden var olan türler içindeki genetik
çeşitliliği arttırırlar. Mutasyonun sebep olduğu
genetik çeşitliliğin yanı sıra doğal seçilim belli bir
mantığa dayanır; otomatik olarak iyi mutasyonları
seçer, zararlı olanları ise büyük ölçüde eler.
Ancak evrim sürecinde ortama en iyi uyum
sağlama ve hayatta kalma koşulu sadece fiziksel
evrimleşmeyle açıklanamaz; aynı zamanda
bulunduğu koşulları kendi temel ihtiyaçları için en
iyi şekilde kullanan canlıların hayatta kalması
ilkesine dayanır.
İnsan türü, var olduğu günden bu yana
sadece biyolojik değil kültürel anlamda da
evrimleşmiştir. İnsanların yaşama, üretme ve
tüketme biçimleri zamanla değişikliklere
uğramış toplumların yapısını değiştirmiştir.
İnsanları diğer türlerden ayıran en önemli
unsurlardan biri üretim yapabilmesidir ve bu
nedenle insanların kültürel evrimi üretim ve
tüketim biçimlerine dayanır. Dik yürüyüş ve
ellerin kullanılması insanların gelişimini ve
üretimini büyük oranda etkilemiştir. Aynı
zamanda dilin gelişmesi de kültürel evrim
açısından önemli olan başka bir gelişmedir. Dil,
insanların birlikte yaşayıp çalışması ile ortaya
çıkmış ve bunun devamlılığını sağlamıştır.
Bunun yanında, ilkel toplumlarda insanlar
uzun süre avcılık-toplayıcıkla uğraşmış, büyük
hayvanlara karşı kendilerini savunmak ve
onları avlayabilmek için bir arada yaşamışlardır
dolayısıyla doğaya karşı doğayı kullanarak
ateşi bulup kullanmayı öğrenmek ve öğretmek
gibi ürettikleri birçok aleti de nesilden nesile
aktarıp geliştirmişlerdir.
9
Zamanla teknolojinin gelişmesi ve araç gerekçelerin de artmasıyla insanların bir kısmı üretim yapmaktan kopmuş
ve vakitlerini düşünmeye harcamışlardır. Düşünmeye ayrılan bu uzun vakitler bilim, felsefe ve sanatsal faaliyetleri ortaya
çıkartır. Bu durum insanlığın gelişmesi için gerekli olan kültürü ortaya çıkartır ve kültür de evrimleşip nesilden nesle
aktarılıp gelişerek kafa emeği ile kol emeğinin ayrılmasına da sebep olur.
Biyolojik evrimle düşünme yetisi kazandırılmış bir beyinde, sanat, bilim, felsefe vb. hiçbir yetenek, onların hiçbir
bilgisi hazır bulunmamaktadır. İnsan, David Hume (1711-1776) tarafından benzetildiği gibi, ‘’boş bir sayfa’’ görünümünde
bir beyinle doğmaktadır. Dolayısıyla İnsan sadece biyolojik evrimleşmeyle değil kültürel evrimleşme yoluyla da varlığını
geliştirerek sürdürür.
1 0
REFRERANSLAR
“Kültürel Psikoloji” Hakkında
Lahey, B.B.,(2012),Introduction to psychology,Psychology an Introduction,2.
Heine, S.J.,(2016),What is Cultural Psychology?,Cultural Psychology,5.
Kültür Yalnızca İnsanlara mı Özgü?
Heine, S.J.,(2016),Culture&Human Nature,Cultural Psychology,35
Whiten, A. (2021). The burgeoning reach of animal culture. Science, 372(6537). https://doi.org/10.1126/science.abe6514
Zihnimiz ve Düşünme Şeklimiz Kültüre Bağımlıdır
Erinç,A.,Kurnuç,M.,Türk,B.,(2016),KOLEKTİVİST KÜLTÜR, YEŞİL TUTUM VE DAVRANIŞIN YEŞİL ÜRÜNLERE DAHA FAZLA ÖDEME
İSTEĞİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ, Dumlupınar University Journal of Social Sciences Afro-Avrasya Özel Sayısı
SAKAL, Ö., AYTEKİN, İ. (2014). “Bireycilik-Toplulukçuluk Değerlerinin Başarı Amaç Yönelimlerine Etkisi Üzerine Karşılaştırmalı Bir
Araştırma”. KAU IIBF Dergisi, 5(8), 45-66
Aranson,E.,Wilson,T.,D.,Akert,R.,M.,Sommers,S.,R.,(2016),Social Perception:How We Come To Understand Other People,Social
Psychology,84
1 1