Güzel Yazı Defteri, sayı 3
Güzel Yazı Defteri, Tekirdağ Çorlu Mimar Sinan Anadolu Lisesinin resimli edebiyat dergisidir. Yazılar ve resimler özgündür.
Güzel Yazı Defteri, Tekirdağ Çorlu Mimar Sinan Anadolu Lisesinin resimli edebiyat dergisidir. Yazılar ve resimler özgündür.
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Çorlu Mimar Sinan Anadolu Lisesi Resimli Edebiyat Dergisi Mayıs 2020 N o 3
“NEREDEN GELİRSE GELSİN DAĞLARDAN,
KUŞLARDAN, DENİZDEN, İNSANDAN,
OTTAN, BÖCEKTEN, ÇİÇEKTEN. GELSİN
DE NEREDEN GELİRSE GELSİN! BİR HİŞT
SESİ GELMEDİ Mİ FENA. GELDİKTEN
SONRA YAŞASIN ÇİÇEKLER, BÖCEKLER,
İNSANOĞULLARI.
HİŞT HİŞT!”
SAİT FAİK ABASIYANIK
Çorlu Mimar Sinan Anadolu Lisesi Resimli Edebiyat Dergisi Mayıs 2020 N o 3
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ EDEBİYAT DERGİSİ / MAYIS 2020 / SAYI 3
Okul Adına Sahibi
AHMET ÇİFTÇİ / Okul Müdürü
ISSN:130B-996X
Genel Yayın Yönetmeni ve Yazı İşleri
DENİZ GÖNÜLLÜ / Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
Editör
EGENUR DEMİRCAN / 11. sınf
Yayın Kurulu
ALEYNA BURAN / 11. sınf
BUSE DEMİR / 9. sınf
DİLRUBA YAREN ÇEKİM / 11. sınf EMİNE AKBAŞ / 11. sınf
Resim Atölyesi Öğretmeni
MİNE ÇİÇEK GÖNÜLLÜ / Görsel Sanatlar Öğretmeni
Kapak Resimleri
Ön Kapak: ENES GÜLER / 12. sınıf
Arka Kapak: ATILAY SARGIN / Mezun
Dizgi: RAHİM CAN AYAZ / mezun
Düzelti: FUNDA ÖZTÜRK / GÜLÇİN YAZICIOĞLU
Grafik Tasarım: DENİZ GÖNÜLLÜ / denizgonullu@gmail.com
Kapaktaki cümle, Albert Camus’un “Veba” adlı romanından alınmıştır.
Yönetim ve Yazışma
defterdeki@gmail.com
Çorlu Mimar Sinan Anadolu Lisesi Zafer Mahallesi, 59850 Çorlu/Tekirdağ
Telefon ve Belgegeçer: 0282 692 29 02 / 0282 692 29 04
web: www.corlumimarsinan.meb.k12.tr
>Gönderilen yazılar yayımlansın yayımlanmasın iade edilmez. >Yayımlanan yazıların sorumluluğu eser sahiplerine aittir.
>Dergimiz, Şubat 2005 tarih ve 2569 sayılı Tebliğler Dergisinde yayımlanan “İlköğretim ve Ortaöğretim Sosyal Etkinlikler
Yönetmeliğine (Madde 24)” uygun hazırlanmıştır. 13.01.2005 tarih ve 25699 sayılı R.G.)
GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
Liseli gençliğin resimli edebiyat dergisinden yeniden merhaba.
Dünya durdu, insan eve kaçtı. Korku ve kötümserlik kol gezdi sokaklarda.
Döndük içimize, kendimizle başbaşa kaldık çıkmaz sokaklarımızda.
Sonra edebiyat geldi, elimizden tuttu, bizi bir bahçeye çıkardı: İyileştik. Çünkü
edebiyat onaran bir şeydi. Çünkü edebiyat felaket zamanlarının yol arkadaşıydı.
Dışarıdaki karmaşaya inat biz liseliler, içimizde olup biteni konuşmak istedik.
Dergideki yazıların ve resimlerin bizim özgün çalışmamız olduğunu özellikle
belirtmek isteriz.
Biliyoruz ki insanı en iyi yazmak anlar.
Evlerimizde kaldığımız bu karanlık günlerde sanatla, sevgiyle, birbirini görmeksizin
tutuşan ellerimizle bir pencere açtık. Yazdık, çizdik, biriktirdik, içimizi/içinizi nice
ışık ve çiçekle doldurduk.
Gençliğin en güzel, arkadaşlığın en büyülü günlerinde yaramazlıklar, o büyülü
kahkahalar... Hepsini ve akıp giden her şeyi çok özledik.
Bildiğimiz başka bir şey: Virüs bulaştırır, sanat buluşturur.
Buluştuk işte!
Dirseklerimize kadar boya, dilimizde yepyeni sözcükler:
Güzel Yazı Defteri, üçüncü kez doğdu. Güzel de oldu.
Genç cümlelerimizle evinize konuk olduk, kabul eder misiniz?
Şimdi gülümseme zamanı!
İyi yolculuklar!
HAZAL SILA GÖKTAŞ GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
11. sınıf
09
ŞİİR
ALİCAN BAYRAKTAR / ARİFE BERRAK YERLİKAYA / AYSU KARAGÖZ / AYŞE HİLAL CİHAN
BUSE VATANSEVER / BÜŞRA EROĞLU / CANBERK ÖZKUL / CEREN GÖKDUMAN / CEREN İŞTEAL
ÇİSEM BEKAR / DİLAN DİLBER / DİLARA TEZGEZ / ECEM AKTAŞ / EDA DURUCAN / EDA DURUCAN
ELİF FİLİZ / EMEL KELEŞ / EMİNCAN SALAVATOĞLU / EMİNE AKBAŞ / EMİRHAN YAMAN
ERCAN KABASAKAL / EZGİ BATAK / FATMA NUR OKUR / FIRAT YILDIRIM / FİRDEVS GAMZE DAĞLI
GİZEM MERMER / GÜVEN SARIGÜL / HAZAL KOÇAK / İNCİ YAVUZ / KEVSER KANBİR
MAHSUN AKTEKİN / MELEK ÖZEN / MERTCAN ÇOBAN / NİLSU AVCI / NİSANUR TELLİ
OĞULCAN DOST / ÖZNİL DURAL / PELİN POLAT / POLAT ARSLAN / SERCAN ELMAS
SEZİN AYDINYURT / SILA GÜNGÖR / SİNEM GENÇ / SİNEM MUTLU / SİNEM SUNGUR
SUDE DEMİREL / TANER ŞAHİN / TUANA SAVAŞ / UĞURCAN HAKAN TEKİN
YASİN BERKTUĞ ERGENE / ZEYNEP ENGİN
49
DOSYA
BUSE DEMİR / CEREN GÖKDUMAN
DALİ’NİN KEDİSİ / DAMLA İLERİ
DİLRUBA YAREN ÇEKİM
EGENUR DEMİRCAN / GAYE LİSE
GİZEM MERMER / GİZEM YILDIRAN
GÜVEN SARIGÜL / İREM ZEREN
ŞÜHEDA GÜNERİ / ŞÜHEDA GÜNERİ
UĞURCAN HAKAN TEKİN
57
TANITIM
Dünya küçük, insan
büyüktü. Yalnızdık,
susuzduk, gölgesizdik.
Sanat bize yol gösterdi.
Elimizden tuttu,bizi bir
kapı önüne çıkardı. Bir
bahçeye girdik. Sanata
sığındık, iyileştik.
84
ÖYKÜ
RE-
SİM
AYNUR GENÇER / AYŞE HİLAL CİHAN AYŞE SÜSOY / AYTAÇ EYÜBOĞLU
BETÜL BOSTANCI / BUSE DEMİR / BÜŞRA DOĞRU / CANSU ÖZGÜR
CEREN NUR GÖKDUMAN / ÇAĞRI OKUMUŞ / DAMLA İLERİ / DİLAN DİLBER
DİLRUBA YAREN ÇEKİM / EDANUR DEMİR / ELİF VATANSEVER / EMEL KELEŞ
FATMA NUR OKUR FIRAT YILDIRIM GİZEM MERMER / İLAYDA COŞKUN
İNCİ YAVUZ / İSMAİL BARAN KADER ÇAVUŞMELİS ASLAN / NİLSU AVCI
NİSANUR TELLİ / OĞUZALP SUBAŞILI / SİNEM GENÇ / SİNEM MUTLU
TUANA SAVAŞ / UĞURCAN HAKAN TEKİN / UMUT ŞENTÜRK / VEDAT AYDIN
ALEYNA GÜNDÜZ / ARMAĞAN BAŞIDİNÇ / AZRA DİNÇER / ATILAY SARGIN
BİRGÜL KAHRAMAN / BURÇİN KAHRAMAN / BUSE NUR ÖZKAN
CEREN GÖKDUMAN / CEREN KARASALİH / DİLRUBA YAREN ÇEKİM
EDA DURUCAN / EGENUR DEMİRCAN / ELİF ÖZDEMİR / ENES GÜLER
FATMANUR OKUR / GÜLŞEN ÇOLAK / HAZAL SILA GÖKTAŞ / İLDEM ÇAKIR
KÜBRA ARSLAN / MİNEL BAHTİYAR / SELİNAY ÇAVDAR / SİMAY BATIR
TARIK TAN / UMUTCAN DEMİRKIRAN / YİĞİT YILDIRIM
GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
ALİCAN BAYRAKTAR ARİFE BERRAK YERLİKAYA
AYSU KARAGÖZ AYŞE HİLAL CİHAN
BUSE VATANSEVER BÜŞRA EROĞLU CANBERK ÖZKUL
CEREN GÖKDUMAN CEREN İŞTEAL ÇİSEM BEKAR
DİLAN DİLBER DİLARA TEZGEZ ECEM AKTAŞ
EDA DURUCAN EDA DURUCAN ELİF FİLİZ
EMEL KELEŞ EMİNCAN SALAVATOĞLU EMİNE AKBAŞ
EMİRHAN YAMAN ERCAN KABASAKAL EZGİ BATAK
FATMA NUR OKUR FIRAT YILDIRIM
FİRDEVS GAMZE DAĞLI GİZEM MERMER
GÜVEN SARIGÜL HAZAL KOÇAK
İNCİ YAVUZ KEVSER KANBİR MAHSUN AKTEKİN
MELEK ÖZEN MERTCAN ÇOBAN NİLSU AVCI
NİSANUR TELLİ OĞULCAN DOST ÖZNİL DURAL
PELİN POLAT POLAT ARSLAN SERCAN ELMAS
SEZİN AYDINYURT SILA GÜNGÖR SİNEM GENÇ
SİNEM MUTLU SİNEM SUNGUR SUDE DEMİREL
TANER ŞAHİN TUANA SAVAŞ UĞURCAN HAKAN TEKİN
YASİN BERKTUĞ ERGENE ZEYNEP ENGİN
SEN
GİDİNCE
Beyaz gölgelerim peşinde,
Issız olduğu gün sokaklar.
Kim olsa tükenir yerimde,
Biçare yüreğim seni yasaklar.
Yokluğunda yaşıyorum seni,
Serüvendeyim, sonu meçhul.
Üşütür mü hiç sevgi yeli,
Aşkı kaybedendir bil ki yoksul.
Sen gidince seni tanıdım,
Koşan atların bıraktığı rüzgâr içimde.
Esasında çok bilerken yanıldım,
Bir coşuyorum, bir de durgun; kendi kendime.
Ufukta bir küçük âşık kalır,
Bir daha anımsamaz hatıralar.
Denizde minik bir kayık,
Onu da yutar bir gün asi dalgalar.
Emirhan
Yaman
12. sınıf
10 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
ELLERİM KÂĞIT
Dillerim bir türlü seni anlatamıyor,
Sende gizlenmiş: kâinat, hava, su, gök, yer…
Bütün güzellikler sende vuku buluyor,
Onlar nefret etsin benden, sen sevsen yeter.
Yine sen hariç beni herkes okuyor,
Çabam boşa gitse de senin için değer.
Yüzün gözümün önüne gelip duruyor.
Burada olmana gerek yok hayalin yeter.
Değer vermeyenler sevilmeyi biliyor,
Kıymet verenlerse sevilmekten bihaber.
Ellerim kağıtta senin için yazıyor,
Başkalarına gerek yok, sen duysan yeter.
ELBET BAHAR
Yürüyorum yolda, uzun binalar arasında
Baharı gelir çiçeklenir elbet betonlar da
Geçmez zannederiz ama zaman sürekli akar
Çiçek açar belki dallarımız, elbet bir bahar
Güven Sarıgül
12. Sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
11
AŞK GAZELİ
Mevla’m seni ne güzel yaratmış,
Bu gönül sadece sana akarmış.
Bu cana canan lazım,
Bu yara başka türlü kapanmazmış.
Dert nedir ki elbet çekilir,
Senden başka deva bulunmazmış.
Derdimin dermanı sende,
Başka türlü bu deli gönül uslanmazmış.
Kavuşmaktan öte yol yok,
Bu yolun sonu senden başkasına varmazmış.
Yüce Mevla’m güldü yüzüme,
Bu ömür sensiz yaşanmazmış.
Hazal Koçak
10. sınıf
AŞK YOK
Bizimkisi bir aşk hikâyesi değildi,
Yaşadık biz aşkın ta kendisini.
Canımız bedenimizden çıkarcasına,
Yüreğimize ilmek ilmek işlercesine.
Şimdi ruhum erdi semaya,
Bitap düştü bu bedenim senin aşkınla
Susuyorum artık, ne desem nafile ki.
Gidiyorum, aşk yok artık, sensin katili.
Sercan Elmas
12. sınuf
12 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
AŞKIN YÜKÜ
Yükün ağır gelecek bedenime,
Aşkın yük indirecek gemilere.
Kalbin hep ona atacak,
O seni itecek hep elinin tersiyle.
Kuş olsa da uçuversin ağzında şiirler,
O kabul etmeye tenezzül etmez bile.
Kalbin onu kabul etmeye hazır bir silah,
Ama o gidecektir kim bilir hangi ele.
Kalp su dolu bardak gibidir,
Son damlasına kadar sevecektir yine.
ALİCAN BAYRAKTAR
10. sınıf
AŞKA GAZEL
Gittin, gelmedin bir daha,
Bıraktın beni bir başıma.
Düşünüp dururken ben seni,
Sen hiç getirmedin bile aklına.
Şimdi kimlerle nasıl bilmem fakat
Nefret dolusun bilirim bana.
Hiç saygın yok mu senin?
Öylece kalan anılara.
Ama ben bekliyorum hâlâ seni,
Bir gün dönersin belki bana.
ARİFE BERRAK YERLİKAYA
10. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
13
14 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
YİĞİT YILDIRIM
11. sınıf
MAŞUKA SİTEM
Vuslat bize bir fayda eylemez,
Seneler günah etmiş, bu yürek aşk eylemez.
Evvelden beri kesilmişim lal-ü ebkem,
Bu ömür ikimize bir felek daha eylemez.
Tüm ruhumla etsem de perestiş,
Senin merdümgirizliğin bu aşkı eylemez.
Âlem gördü mü böyle bir dildar,
Tanrı bize vasl nasip eylemez.
Efsunkar varlığın bana bir bergüzar,
Tutsan da ellerimi artık bu meyus kabul eylemez.
BÜŞRA EROĞLU
10. sınıf
DOĞMAMIŞ
Her gün güneş mi doğuyor yoksa çile mi?
Peki doğan güneş aydınlatır mı bu günleri?
Küçücük gelin olup gitmiş bilir mi sevinci?
Neler yaşadığını bir o bilmeli.
Durup düşünür, bu yaşadığım hayat mı?
Herkese tatlı da bana acı mı?
Yalvarır, son nefesine kadar seneler boyu,
Tanrım, bana da bir gün güneş doğar mı?
CEREN GÖKDUMAN
12. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
15
UMUT GAZELİ
Bir gece yarısı aklımdaydın yine,
Seviyordum seni sessizce.
Haberin yoktu belki,
Yaşıyordum nedensizce.
Yıldızlar şahitlik eder,
Özlemle beklediğim gecelerde.
Bekle yarını dört gözle canım,
Doğacaktır en parlak güneş yine.
Olsun varsın, geçsin zaman,
Yarın kavuşacaksan gene.
Ceren İşteal
10. sınıf
URA ALBASTRA*
bir çingenenin umudu yeşerdi
derinde
çaldıklarından çok sen günahı oldun
ya çingeneliğinden vazgeçecekti
ya günahlarından
o günahlarını seçti
senin günahlarını çalabilmek için
çingene kaldı.
umudun yeşerdiği derinler
artık mavi bir mezarlık
çingene mavi bir günah
sen mavinin en çirkin nefreti
Canberk Özkul
12. sınıf
*mavi nefret(Rumence)
16 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
SON DİLEK
Birisi vardı, Yaman adında.
Çok güçlüydü aslında.
Zekası ve kurnazlığıyla bilinen bu kişi,
Bilgisiyle çözüyordu her işi.
Bir dev vardı adında Aysanrı,
Eğitim alıyordu yenmek için bu canavarı.
Geceleri ortaya çıkar,
Onun evidir mağaralar.
Yiyecek aramak için gezer,
İnip onların hayvanlarını ve ekinlerini yer.
Hızlıca hareket eden genç görmez tuzağı,
Elinde kolyeyle takılır tuzağa ayağı.
Her ikisi de kalır orada,
Kimse duymaz gencin sesini o anda.
Kurtulamaz Yaman,
Aynı kaderi paylaşır devle, kurtulamaz oradan.
Çisem Bekar
10. sınıf
Bu genç hazırdır artık yüzleşmeye,
Başlar her yeri tuzak tarlasına çevirmeye.
Akşam olur elbet,
Tuzakların her bir yanına koyar et.
Çıkar mağaradan başlar köye inmeye,
Herke saklanır tabii evine.
Fark eder tuzakları Aysanrı,
Sanıldığı kadar iyi saklamamış tuzakları.
Takip eder her tuzağı,
Başlar yavaş yavaş inmeye aşağı.
En son tuzağın gelir yanına,
Görünürde bir şey yoktur aslında.
Bilmiyordu ki görünmesi için yapmıştı tuzakları,
En büyük tuzağa yakalanır Aysanrı.
Karşısına çıkıverir bir anda Yaman,
Aysanrı tuzakta sıkışmış, her yeri ip ve saman.
Genç son dileğini sorar,
Dev, kolyesinin düştüğünü ve istediğini söyler.
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
17
İN-
SAN
Hayatım prangalanmış vicdanın sesinde,
Kanlanıyor ellerim her düşümde,
Göğüm karışmış sonsuz denizine,
Yüzüm hala gökyüzünde.
Yürümeyi öğrenmeden koşmak senin neyine?
Zincirlerinden kurtulmadan nereye?
Olmuyorsa başarana dek dene,
Bir kere değil, kim bilir, belki de on sene.
Sevgi demişler iki gülen yüze,
Alışmış insanoğlu buz gibi kalplere.
Emek vermediğin insanın kalbinde,
Huzur aramak senin neyine?
Dilan
Dilber
12. snıf
18
GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
ATILAY SARGIN
mezun
19
AYAK
İZLERİ
unut
unut insanları
unut bu şehrin girdabını
doğduğun evi
sokaktaki lambayı
simsiyah gecenin
aydınlık yıldızlarını
hiç korkmadım toprak olmaktan
hiç korkmadım bıçak yarasından
tek korkum unutulmaktan
çürümekten yok olmaktan
adım adım rengimi kaybediyorum
ama sen korkma
biletimizi aşkımız keser
uzaklarda
unut ayak izlerimi
unut bedenimi
şu zehir zemberek dünyada
sesim kalsın isterim kulaklarında
Ayşe Hilal
YALNIZLIĞIM
İSTANBUL
Bugün İstanbul’ u uzaktan izliyorum,
İnsanları inceliyorum,
Pembeli Kadın’ ı izliyorum.
Narkoz yemiş balık gibi başıboş sokaklarda.
İstanbul’ u uzaktan izliyorum,
Yürüyorum, düşünüyorum, anımsıyorum.
Şehrin içindeyim ama uzağım
Biraz kırgınım, belki biraz küs.
İstanbul’ u uzaktan izliyorum,
Sonra bir tepeye çıkıyorum.
Boğazın kokusunu ciğerlerime çekerek
Sonrası, sonrası İstanbul işte!
Buse
Vatansever
12. sınıf
Cihan
12. Sınıf
20 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
Rafta Kalmış
Hayatlar
Her satırına narince işlenmiş
tüm o kelimeler.
Uğruna heba edilmiş
birçok ağaç bir cahile mi değer?
Okuduğumuz her bir sayfa aslında bütün
bir hayata bedel,
Farkına varmalı insanoğlu,
rafta kalmamalı bu uzun ömürler.
Solmuş ümitler,
kırılmış duygular yaşarken insanlar,
İlaç gibi gelir
tüm bu yaralara kitaplar.
Değerini bilmiyor ki
evrendeki varlıklar.
Çok ağır olacak bedeli,
iyileşmeyecek yaralar.
Masumiyet
Bir çocuk,
Uçsuz bucaksız gökyüzünü izleyen,
Uçan kuşlara baktıkça kaybolan,
Masum bir çocuk.
Umutlu bir çocuk,
Hayallerinin gerçekleşmesini bekleyen,
Beklerken elindeki balonu gökyüzüne
yâr eden,
Üzgün bir çocuk.
Çaresiz bir çocuk,
Özgürce uçuşan kelebekleri izleyen,
İzlerken hayretlere düşen,
Kapana kısılmış bir çocuk.
Sevgisiz bir çocuk,
Sevginin ne kadar önemli olduğunu
bilen,
Bir o kadar da muhtaç olan,
Kederli bir çocuk.
Duymak istemeyen bir çocuk,
Bomba sesleriyle uykuya dalan,
Tatlı rüyalar yerine kabuslara uyanan,
Gülmeye hasret bi çocuk.
Özleyen bir çocuk,
Savaşların bitmesini bekleyen,
Her yerde barış isteyen,
Melekler kadar masum bir çocuk.
Fotoğraf: Fatmanur Okur
9. sınıf
ECEM AKTAŞ
9. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
21
RUHUN
ÜMİDİ
Güneş ısıtırken teni,
Yaşlı ruh canlanır gibi.
Yüzün bahardan kalmış ki,
Umut ve hüzün doluydu.
Yeşil gözlerin yaşlanmış.
Üzülme, darılma, korkma.
Yeni günlere umutla,
Açtık mı gözlerimizi?
Emel Keleş
12. sınıf
AH!
Ah insan,
Bir çözüm bulsan.
Lanet getirdiklerine,
Bir de onlar gözünden bak dünyaya.
Görsen geçen ömrünün ziyanını,
Böyle takılı kalır mısın?
Kimsenin dilinden düşmeyen yalanlara.
Dilara Tezgez
12. sınıf
22
GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
EDA DURUCAN
12. sınıf
S I R A D A K i
öyle sıradan olma
renklerle boğuş
kaybol
tekrarı yok hiçbir şeyin
senden yok bir tane daha
bırak fırça yönetsin
notalarda kaybol
ruhunu kitapla besle
öyle sıradan olma
çağ çekmesin seni içine
sen çağı içine çek
öyle sıradan olma
renklerle kaybol
Eda Durucan
12. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
23
TAHMİS
Dava dediğin zamandan sıyrılan bir sanı
Yüzler değişti ama sırttaki zelber aynı.
Nasırlar kurudu ama parmaklarda anı.
Bir baykuş konuşuyor her sözünde bir tını
Diyor ki her cümlede bir tek Allah’ı tanı.
SICAKTAN
SOĞUĞA
kısacıktı günlerim
gölgeler dolardı güneşin içine
ben hep dolanırdım, soru işaretlerimin önünde
doğururdu şiir başlangıcın önüne sonu
biri yola koyulacak gibi soğuğu
hep bir dileğin ateşi yanardı
devrilen devlerin yerinde
inanmazsın yüz kere
binlercesi ayrılık dizilse de kapında
bir yenisi gelsin
kaldırır şiirler başı da sonu da!
Ege Demircan
11. sınıf
24 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
UNUTMAYI ÖĞRETİR MİSİN?
Yalnızlığı en iyi ben bilirim,
Sensiz, kimsesiz kalmış geceleri de.
Umutla köşe kapmaca halinde geçen,
Yılları ben bilirim.
Her yağmurda yüreğimle ağlamayı da.
Acıyı ben bilirim,
Tükenmeyi de diri diri ölmeyi de.
Sabrı en iyi ben bilirim,
Soğuk bir kış günü seni beklemeyi de.
Sevmeyi en iyi ben bilirim,
Sevilmeyi beklemeden karşılıksızca.
Öğrenemediğim bir tek şey var: Unutmak!
Bana unutmayı öğretir misin?
Emincan Salavatoğlu
12. sınıf
GELDİM
gözlerinde derin okyanus karanlığı,
hasret sığ denizlere.
bakışlar ışıktan siyah
siyahlar kör geçmişte ezbere.
geldim.
ellerimde dikenler büyütüp
geldim.
bir çembere teğet geçtim.
hep mi yalnızdım,
hep sesim tek başına?
Zeynep Engin
12. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
25
26 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
NEHİR ZÜLLAM
9. sınıf
SEVDALI GAZEL
Selvi boylu sevgilim, bahçemden gelir geçer,
Çiçeklerimden güllerimi, lalelerimi seçer.
Gönül dipsiz bir kuyu, siyah ve beyaz suyu,
Sevdiğim kirpiğiyle kara sevdayı çeker.
Ben kapında köleyim rakip ise köpeğin,
Gerçek âşık dururken gider rakibi sever.
Sevdiğim, can yoldaşım canım yoluna feda,
Pervane şem uğruna canın vermeyi ister.
Ezgi sen aşk yolda Leyla mısın yoksa Şirin mi?
Ne Ferhat’ ı ne Mecnun’ u, gönül hep aşkı seçer.
Ezgi Batak
10. sınıf
ÂŞIK GAZELİ
Gülüş gibi özeldi, eşsizdi,
Dalgalar kadar yoğun ve eşsizdi.
Yürüyüşün gibi iz verdi her şey,
Gülüşün gibi o da özeldi.
Tutulmuştu dünyam, bir güneş gibiydi,
Gelgit gibi o da geldi gitti artık.
Artık uçmak istiyorum bir uçurtma gibi,
Senin güzelliklerini yıldızlardan görmek için.
Artık gitmek istiyorum yıldızlardan,
Ne yörüngen ne yıldızın ne de uçurtman olmadan.
Elif Filiz
10. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
27
Güzel ile Çoban Mesnevisi
Dağlarda yaşarmış çobanın biri,
Ovalar bahçesiymiş ormanlar evi.
Özgürce dolaşırmış sürüsüyle,
Hayvanları güdermiş hep sevgiyle.
Ülkenin kralı kötü kalpliymiş,
İnsanlar kraldan hep çekinirmiş.
Güzeller güzeli bir kızı varmış,
Onu gözünden bile kıskanırmış.
Güzeller güzeli dağlara çıkmış,
Bir bahar sabahı çiçek toplamış.
Dinlemiş mest olup kaval sesini,
Çobanın ruhundan kopan besteyi.
Kavalın sesini takip edince
Gönlü coşmuş birden çobanı görünce.
Birbirini görüp sevince gençler,
Ayrılmamak için yemin etmişler.
Hiçbir hekim çare olamamış kıza,
Kavuşmalı bu kız çoban aşkına.
Dağlarda dolaşan çobanın sesi
Birden bire canlandırmış prensesi.
Bunu gören kral çok pişman olmuş,
Çobanı bulana ödül koydurmuş.
Çobanı bulanlar anlatmış bir bir,
Sarayda seni bekleyen sevgilindir.
Çoban çıkmış kralın huzuruna,
El öperek sevdiğini almaya.
Güzeller güzeli kalkmış yataktan,
Gözleri patlamış çoban aşkından.
Kırk gün kırk gece çalınmış davullar,
Birbirine kavuşmuş gerçek aşıklar.
Ezgi Batak
10. sınıf
Bu haberi duyan kral çok kızmış,
Çobanı kızına layık bulmamış.
Kızını kapatmış yüksek kaleye,
Çobanı ise kovmuş başka bir ülkeye.
Güzeller güzeli yasak aşkıyla
Yataklara düşmüş gönül yasıyla.
Kızına üzülen kral kahrolmuş,
Sarayını hekimlerle doldurmuş.
28 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
YAŞAMA SEVİNCİ
Fırından ekmek almışım,
Yoldaki kuşları besliyorum.
Yaşıyorum, yaşatıyorum.
Güneş doğmak üzere;
Aylardan nisan,
Neşeyle doluyor insan,
Şu ilkbahar havasında.
Kahvaltımı yapıyorum,
Çayımı yudumluyorum.
Yaşamak güzel şey doğrusu,
Huzurum yerinde,
Kalbimin dibinde.
Dolaşmaya çıkıyorum neşeyle
Beslediğim kuşlar cıvıldıyor.
Onları dinliyorum bankta,
Çiçekler açıyor rengarenk,
Gönlümün ilkbahar havasında.
Ercan Kabasakal
12. sınıf
UMUT
Canım sıkılıyor yine
Daraldı ruhum.
Dışarıda yağmurun sesi,
İçeride gecenin soğuk nefesi.
Yalnızlık…
Kolay değil.
Gözlerimde bir koyu bulut,
Bir tokat asılmış yüzümde.
İçimde bir bekleyiş,
Dönülmez akşamın ufkundayız yine.
Fırat Yıldırım
12. sınıf
DUYUL(MA)MAK
Duyun, lütfen beni duyun.
Kulaklarınızı mı tıkadınız?
Duymamak için beni.
Koskoca dünyada,
Tek ben mi sağır değilim yoksa?
İş birliği mi yaptınız,
Anlaşılmayayım diye...
Ah, ne yazık ki bana
Vazgeçmemiş,
Açmış iki elimi,
Dayamış ağzımın kenarına
“Beni duyun” diye bağırıyorum.
Fatma Nur Okur
9. sınıf
İLMEKLERLE HÜZNÜN
bitmişse dün
bitmişse bu havalar
güzel günler
gitmişse
yakındır dersin
uzak olduğunu bilmeden
güneşse koştuğun
ulaşmak için
düştüğün
dizlerin kanarken
içini ısıtışını düşündüğün
kalbinse yara almış
çoğu kişiden
sapasağlam kalmış
acıyı yok sayarken
düğümler atılmış
her yanında varmış
ilmeklerle hüznün.
Firdevs Gamze Dağlı
10. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
29
30 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
ELİF ÖZDEMİR
12. sınıf
HER HECE
HER GECE
Asılı bir perde gibi,
Öylece durdum günlerce.
Sanki çok mutluymuşum gibi,
Mutluluk dağıttım herkese.
Canım acıdı günlerce,
Kalbim seninle birlikte,
Mutluluk senin sesinde,
Elveda, der her gece.
İnci Yavuz
12. sınıf
AYNADAKİ
DÜNYA
Seni gördüğümden beri
Ayrı bir mutluyum ben
Aynamda sen, yanımda sen
Sel akacak gölgelerimizden
Her şey bir yana, sen bir yana
Doyamadım solgun resmine bakmaya
Hele bir göz kırpsan
Neler olacak bu küçük dünyamda.
İlayda Coşkun
12. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
31
ELDE VAR GÖKYÜZÜ
Bazen kırık bir gökyüzü gibi,
Nasıl kırıldığımı hatırlamıyorum.
Her defasında gerçekler yüzüme çarpıyor,
Nefes alamıyorum.
Korkularım ele geçiriyor beni,
Sanki ben, ben değilim.
Duvarlarımı yıkmamı söylüyor,
Kalbimi yıkamıyorum.
Yaptığım şey,
Düğümlerimi suyla çözmekten farksız.
Eskici hayallerim sokakta,
Avaz avaz bağırıyor.
Bakma öyle olduğuma,
Her zaman böyle karamsar değilim.
Ellerinde, o masmavi ellerinde,
Gökyüzünü görüyorum.
GECENİN BAHÇESİNDE
Bu gece,
Sönmüş bir yıldızım gökyüzünde.
Güneş doğana kadar beklemişim,
Ama bir kere kafanı kaldırıp bakmamışsın.
Bu gece,
Denizde bir balığım.
Sabaha kadar yosunlarla dans etmişim,
Sense uzağımdan yürüyüp gitmişsin.
Bu gece,
Solmuş bir çiçeğim bahçende.
Öğlenleri bile güneşin görmediği bir köşedeyim
Bu gece dalımdaki kırıkları göreceksin.
Pelin Polat
12. sınıf
Kevser Kanbir
12. sınıf
32 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
ÂŞKIMIN CEFASI
Bu aşkımın cefası beni bitirir de seni bitirmez mi?
Bu özlemin cefası beni yitirir de seni yitirmez mi?
Bekle kalbim bekle, bu sevgiden kuruyana kadar bekle,
Bu aşkımın cefası beni bitirir de seni bitirmez mi?
Ben aşkından kurumadan önce kalbine al beni,
Kalbinin suyu seni yaşatır da beni yaşatmaz mı?
Anladım haram bana sensiz aldığım nefes,
Bu aşkın nefesi beni öldürür de seni öldürmez mi?
Olsun seni uzaktan sevmek de güzel ey benim ay ışığım,
Bu aşkımın gecesi beni bitirir de seni bitirmez mi?
Melek Özen
10. sınıf
IŞIKLAR HAYALETİ
Dolaşıyor odada ışıklar hayaleti,
Elindeki yıldız koruyacak seni.
Sadece pozitif kalabilirsen
Maviden kaçabilirsin belki.
Ayna kırdığımı hatırlamıyorum.
Belki kendi kendini kırmıştır
Kontrol edemem her şeyi,
Seni, onu ve hayaleti.
En mavi kasetleri getirdi bana,
İstemiyor kaçmak belli ki.
Başarısızdın demeyeceğim ama
İki hayalet de fazla sana.
Gizem Mermer
12. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
33
BENİM
SESİM
ölü ağaçlarla dolu orman
karanlık hava
yer ıssız, gök ıssız
bir çığlık sesi
koştum nefes nefese
çığlığa
uzak hâlâ
bir ses daha
bu aynı ses
ben koştukça uzaklaşan
sürüsüyle gelen yalvarış
bu ses birinin sesi
boğulma sesi
bu ses
ben olmalıyım.
Mahsun Aktekin
12. sınıf
SABAH
SABAH
Saat 6.
Kalktım yataktan,
Banyoya gittim.
Karşımda biri,
Kafasında çalı çırpı dolu.
Somurtkan bir ifade,
Pek de çirkin.
Kısa süreli görüşme sonrası,
Kahve yaptım.
Sofrada üç zeytin,
Bir parça peynir.
Yumurta da haşladım,
Kendimi şımartayım,
Değil mi?
Işığı bilerek açmadım.
Sonra başım ağrır diye.
Hem fark ettim ki,
Odam da geleceğimden aydınlıktı.
Ağlanacak halime güldüm.
Mahsun Aktekin
12. sınıf
34 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
CEREN KARASALİH
9. sınıf
35
aydınlık ve karanlık karışır
iyi ve kötü karışır
ben, biz, siz karışır
dünya karışır
özgürlük ve kelepçeler karışır
soru ve cevaplar karışır
karışıklık karışır
bir güler bir ağlarız
yere düşer, vahlarız
ayağa kalkar, çağlarız
biz, bizi dağlarız
biz dağlarız
düşen güler mi
sevinen ağlar mı
ne garip bir dünyadır
çözemedim bu dünyayı
çözemedik karanlıkta ayı
karanlık, karanlık mı
aydınlık, aydınlık mı
hangimiz fakiriz
hangimiz zengin
hanginiz fakirsiniz
hanginiz zengin
dilenin anca
konuşun anca
yalan hanginiz
gerçek hanginiz
söylemeyin anca
36 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
YİĞİT YILDIRIM
11. sınıf
37
K E S TA N E
Hava buz gibi
Gökyüzü kar beyaz.
Ellerim üşüyor,
Belki de fotoğrafını tutmaktan.
Kestaneli bir sobam bile yok.
Belki bir kar tanesi olsaydım,
Güzel ellerin bana dokunurdu.
Sonuçta İstanbul burası,
Tramvaylara da kar yağıyor.
Senden nefret ediyorum
Ama bu sevmeme engel değil.
Lütfen çimlere otur,
Kestaneler fazla sıcak.
MAVİ ATEŞ DAİRESİ
Her zamanki gibi korku yüzümde,
Elini uzatıp geri çektin,
Hikâyenin tamamını merak ediyorum.
Hâlâ ıslak ıslak ağlıyorum.
Dünya benden de bitik.
Yorgun bir güneş ışığı gözümde.
Televizyonum açık ama
Boş gözlere görüntü ne mana.
Diktiğin fidana hiç dokunmadım,
Gelirsin diye hiç yeşermiyor.
Zaten evim de soğuk,
Alt sokaktan alınmış mumlar kadar.
Bu sebepten her şey eskisi gibi,
Kırık camlar bile hâlâ yerde.
Şimdi soruyorum aynaya,
Daha kaç mum gerek yalnızlığa?
FEYZA KAPKAÇ
12. sınıf
38 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
HAYAT
jan janlı hayatlar
sahte parıltılar
süslü paketlerin içinde
çürük tatlar
boyalı maskelerin altında
asık suratlar
renkli yüzlerin altındaki
kara hayatlar
eğlenceli çığlıklar
daha şöhretli paralar
ışıklar, gürültü ve kameralar
elimizin üstüne
başımızın tacı
onlar
biz sadece izliyoruz
ağzımız açık
işte karşınızda:
Mertcan Çoban
12. sınıf
ÇIKMAZ ŞEHİR
Bilmediğim bir yerdeyim,
Kaldırımda yabancı kediler.
Vakti geldi gitmenin,
Bu sessiz şehirden.
İstiyorum da
Gidemiyorum.
Çünkü bütün sokaklar,
Önce kendime çıkıyor.
Sezin Aydınyurt
12. sınıf
YOLCUYUZ
O günlerden birini hatırlıyorum,
Kuşlar uçuşuyor etrafımızda.
Kırgınız birbirimize anlıyorum,
Ayrılık kokusu var içimizde.
Denizin yanından yürüyoruz,
Ölüm sessizliği var ikimizde.
Sokaklardan geçiyoruz istasyona doğru,
Belli ki bineceğiz giden trene.
Nisanur Telli
12. sınıf
UNUTMA BENİ
Uykusuz bir kar küresi
O da yolunu gözlemiş gibi
Seni görünce kokuyordu dağ çiçekleri
Ömründe böyle güzellik görmemiş gibi.
Sokaklar karanlık ve denizli,
En derinde benim sevgim gizli.
Elinde tuttuğun unutma beni,
Anlatıyor aklımdaki düşünceleri.
Sınırsız bir bulut tutuyor elimi,
Leyleklerin acelesi niçindi?
Solumdaki boşluk gibi,
Özler misin bir daha beni?
Tuana Savaş
12. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
39
hissizliğin
hissi
ne çok
isterdim
ne çok isterdim
bozuk bir plak gibi beni sevdiğin
o günlerde takılı kalmayı
yaşam, senin ellerinde filizlenen
bir tomurcukmuş oysaki
şimdi ne yapmam gerekiyor
sessizliğindeki enkazı bulamıyorum
yürüyen çalılar görüyorum etrafta
kimsecikler yerinden memnun değil
anlaşılan o ki
artık herkes özü olduğu
yerlerde de yabancılaşmış
aklına gelişlerim
dünyanın kendisi kadar eski
pişmanlığım içinde yitip giden
bülbülü canlandırmayacak biliyorum
yokuşun sonuna gelmişim
kafesin kapağını, açmış bekleyen sen
şimdi hangimiz özgür
hangimiz tutsak
hep böyle olmaz mıydı
yapmış olduğun her şeyin
asıl yabancısı sensindir
bugün hava yalnız değil,
sönmek bilmeyen ateşlerde
usulca geziniyor
umutsuzluğunda
gölgesini indiriyor pencerene
bir kuş konuyor yanı başına
susuzluğunu
suskunluğunu
yalnızlığını ötüyor
karıştırıyor göz yaşlarını kendine
beyaz bir sayfa açtırıyor sabahlarına
yeni bir güne uyanıyorsun
birbirine karışmış yaprak yığıntılarıyla
sevgiyi getirmiş bırakmış ayacıklarına
bugün hava yalnız değil
gülümsüyor tepede
açtırıyor çimleri
bugün hava pek bir sitemli
gün görmemiş çocuklar kadar ümitsiz
derdini anlayan kuşları göremiyor artık
bir rüzgar esiyor
estikçe esen bir rüzgar
sonrası hissizliğin hissi
40 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
SİMAY BATIR
11. sınıf
41
BULUTLARIN
ÜZERİNDE
Güneş tam tepemizde,
Ay’ı selamlayan günler.
Ne kadar esirlikten uzak,
Kalabalık hafifliği var üzerimizde.
Bu kadar gümüşservi geçen zaman,
Birden bıçak gibi saplandı.
Kovaladı ne kadar kuş varsa dalında,
Bir mum söndü o gece.
Sabaha kadar bekledim,
Gün ağarırken ışık olup gelirsin diye.
Gece karanlığı izledim,
Bir yıldızda seni görebilmek için.
Konuşmak istedim,
Dizildi bütün papatyalar boğazıma.
Kustum hepsini toprağın üstüne,
Son kez sana sarılmak umuduyla.
DEPRESİF
MEVSİMLER
ölü doğduğum mevsim
adımla beraber göm beni
boynumdaki yılan, bileklerimdeki yalan
kaçıncı kapı bu ömrüme aralanan
labirentimde kaybettim sonraları
kafamda ucuz bir sarhoşluk
hep daha çok unuttum
depresif rüzgârın tavrını bürüdüm ruhuma
öfkemde yağmaladım
kanıma kattım nefretimi
sonra yatıştım
her şeyi yer çekiminin kollarına bıraktım
tüm bildiklerimi söküp atıp
yerine gözlerini koydum
Sude Demirel
12. sınıf
Oğulcan Dost
12. sınıf
42
GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
SEVDA GAZELİ
Onu düşünerek çaresizce yürümek midir acı veren insana,
Olmayacağını bildiği hayallerde yaşatmak mı yoksa?
Aşk, yalnızlığa esir kalmak mı,
Sonunu bile bile adım atmak mı başlangıca?
Ondan başka hiçbir şeyi görmemesi mi gözlerin,
Gördüklerinin fayda etmemesi mi onsuzluğa?
İmkânsızlığı dahi sevebiliyorken ve buna alışmışken
İsmini yine de haykırmak mı her yıldız kaydığında?
Aşk, usulca saklanamaz mı kalplerde,
Taşıyamaz mı ölüler bile onu göz kapaklarında?
MAHKUM KALAN HAYATLAR
İnsan öğrenirmiş zamanla
Yalnızlığı da yalnızlığın sonsuzluğunu da.
Acıya alışırmış herkes,
Acısını ikiye katlasa bile aldığı her nefes.
Sessiz çığlıklarında saklıymış hayatı,
İçinden akıtmış bütün gözyaşlarını.
Bir hazan vakti vazgeçebilirmiş birçok şeyden,
Yaşadığı onca güzel anılara rağmen.
Tek bir keşke, silebilirmiş bütün ‘’iyi ki’’leri,
Çünkü görememiş, koparılmamış bir çiçekteki güzelliği.
Kararmış kalp, kararmış vicdan,
Siyaha mahkum kalmış insan.
Öznil Dural
10. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
43
44 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
TARIK TAN
11. sınıf
AŞK GAZELİ
Senin kalbinde solmuş bir gül,
Bende ise kırılmış bir gönül.
Benden sana kalan bir umut iken
Sen de terk edip gittin beni ey bülbül!
Sen sevgiyi başkalarında aradın,
Sevgim teselli etmedi mi, al kalbimi böl.
Şu kötü dünyada sen de üzdün beni,
Saç teline kıyamazken dedin bana öl.
Yar sen nelere kadirsin böyle,
Bu yalan dünyada tek gerçeğim ateş ve kül.
POLAT ARSLAN
10. sınıf
UMUTSUZLUK GAZELİ
Artık aramaz oldu ayakların,
Ben ise seni hep arar oldum.
Gece gündüzü kovaladı,
Bense o günlerde aşkımızı kovalar oldum.
Ne seni ne de sensizliğimi
Artık o gecelerde bulamaz oldum.
Aynı kalbimde gökkuşağısın,
Anlamadım ama sana bağlanır oldum.
Artık aramaz oldu kalbin beni,
Bense geceler boyu hep seni yaşar oldum.
SILA GÜNGÖR
10. sınıf
45
MUTLULUK MESNEVİSİ
Kapı çaldı bir anda,
Koştum baktım kapıya.
Geldi yine Yeliz,
Konuşmasını beklemekteyiz.
Evlenemem, dedi seninle,
“Neden evlenemezsin?” dedim
Olmaz, dedi babam kızar,
Sana kızar, bana kızar, kaza yapar.
Evlenmezsen benimle,
Var git babanın evine.
Kızdı bana Yeliz,
Gitmesini beklemekteyiz.
Çekti gitti bir anda,
Kalakaldım o anda.
Dur, dedim beni dinle,
Diyeceklerim var yüzüne.
Durdu, dinledi beni,
Merak etti diyeceklerimi.
Aşk, kalbimi yakan bir volkan gibidir,
En sevdiğim tatlı kazandibidir.
Yeliz sev beni, sokma müşküle,
Seninle kaşık atalım iki tabak keşküle.
Bu söylediklerime çok güldü,
Sanki açan bir güldü.
Dedi ki: “İkna etmeye gidelim.”
Tamam, dedim. Gidelim.
Vardık babasının evine,
İkna ettik evliliğe.
Mutlu olduk biz de,
Mutlu olma sırası sizde.
Yazdık böyle bir şeyler,
Okuyup mutlu olsun diye ssizler.
KELEBEĞİN GAZELİ
Kelebeğin ömrü bir gün,
Yine de âşık olur her gün.
Yavaş yavaş ölür kelebek,
Hiç sesini çıkarmadan.
Aslında mutludur.
Onun için ömür gibidir bir gün.
Sizce biliyor mudur öleceğini,
Uçacağını bu dünyadan?
Bir gün için mi geldi peki dünyaya?
Toprak olup gitmek için.
Uçar sabahtan akşama,
Çünkü ömrü bir gün.
Yeter bu kadar üzüldüğümüz,
Kelebeğin ömrü değil ki bir gün.
Sinem der ki kelebeğin ömrü,
Yaşadığımız her gün.
10. sınıf
46 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
KÜBRA ARSLAN
12. sınıf
47
48 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
DÜN
Renksizlikler içindeyiz,
Sen biraz kırmızı, biraz mavisin.
Benim için çiçek ve deniz oluyorsun,
Kumu unutuyor, gülüyoruz.
Akşam oluyor,
Biraz durgunlaşıyorsun.
Çiçek soluyor, deniz sessizleşiyor.
Karşıya bakıyor, bakıyoruz.
Saat geceyi çoktan bulmuş,
Kalkma vakti geliyor.
Bana gülümsüyor,
Sevgiyi alıp götürüyorsun.
Önümde uzun bir yol var;
Kırmamın beklendiği duvarlar,
Gülümsemem gereken aynalar.
Ama neden yerimde sayıyorum?
Karşımda güzel bir defter var,
Hayatıma iyi şeyler çizmek,
En iyi şekilde resmetmek için.
Ama neden yapamıyorum?
Her yerde insanlar var,
Düşmemi bekleyen
Dizlerimin kanamasını isteyen.
Ama hâlâ neden onlara inanıyorum?
Mutlu ve güçlü olmak istedim
Ama neden gittikçe güçsüzleşiyorum?
Önümde yol olduğunu bildiğim halde,
Neden gözlerimi kapatıyorum?
Gündüzler çoktan bitti,
Kurudu gözlerimin nehirleri.
Yaktı hasretin,
Bu yorgun yüreğimi.
Esiyor rüzgârları sevdamın,
Özlem dolu sokaklarında hatıralarının.
Yakıyor güneş misali saçların,
İyileşiyorum, bir kere duyayım sesini.
Adeta ışık tutuyor varlığın,
En ücra köşelerinde ruhumun.
Yeşertiyor çölleri,
Gözlerimden akan yaşlar.
Gezerken hatıralarının boş sokaklarında,
Vuruyor hançeri kalbime yokluğun.
Taner Şahin
12. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
49
50 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
İLDEM ÇAKIR
11. sınıf
BUSE DEMİR CEREN GÖKDUMAN
DALİ’NİN KEDİSİ DAMLA İLERİ
DİLRUBA YAREN ÇEKİM
EGENUR DEMİRCAN GAYE LİSE
GİZEM MERMER GİZEM YILDIRAN
GÜVEN SARIGÜL İREM ZEREN
ŞÜHEDA GÜNERİ ŞÜHEDA GÜNERİ
UĞURCAN HAKAN TEKİN
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
51
BEN
Karantina Gün
lerinde
Bu yazıyı yazdığım gün sanırım
karantina başlayalı bir buçuk ay
oldu. Karantina sürecinde ne
yaptığımı, vaktimi nasıl geçirdiğimi pek
bilmiyorum. Bunun bir film senaryosu
olmadığına inanmak kolay değil. Gerçi
bu günler bir film olsaydı o filmi de çok
izleyeceğimi sanmam. “Bu kadar şey de
üst üste gelmez. Gerçekçiliği yok.” diye.
Sonuç olarak; senaryo olsa abes kaçacak
günleri yaşamak zorunda olmak zor ama
umudum var yine de. Şansımız varsa dokuz,
on aya normale döneriz.
Şansımız varsa.
Güven Sarıgül
12. sınıf
Yaşadığımız şu dönemde, dışarısı
cıvıl cıvıl. Güneş her sabah tekrar
yükselerek ısıtırken günlerimizi,
evde kalmak sıkıcı ve bunaltıcı olabiliyor.
Sonuçta dışarıda yapılabilecek onca
şey varken evde kalmak bazılarımız için
teknolojiden ibaret bir hayata dönüşüyor.
Sorulsa herkes dışarı çıkmak isteyecek
ancak içinde bulunduğumuz durum
nedeniyle hepimiz evde kalmamız gerektiğinin
bilincindeyiz. Bu yüzden “Evde
canım sıkılıyor.” demek yerine, “Evde ne
yapabilirim?” demeliyiz kendimize. Ben
resim yapmayı çok seviyorum. Karantina
günleri için kendime bir tuval aldım
ve içimden geldiğince düşüncelerimi
yansıttım. Renklendirdim her dalı,
gökyüzünü, dağları. Lavanta bahçesini
süslerken en sevdiğim şarkıyı açtım.
Resimim bitti. Hiç bilmediğim bir tatlı
yaptım aileme. Uzun zamandır okumak
istediğim kitapları bitirdim, şarkı listemi
yeniledim. İnternet üzerinden çeşitli aktivitelere
katıldım. Hatta gaza gelip saz
çalmayı bile denedim. Hepsinden önemlisi
bunları yaparken eğlendim. Çünkü
mükemmel olmasalar bile denemek haz
verdi bana. Demem o ki, evde yapılacak
çok şey var. Yeterki kendinizi geliştirmek
isteyin. Yeni şeyler deneyin. Yeteneğim
var yok demeden resim yapın, şiir yazın.
İçinizden ne geliyorsa onu yapın özgürce.
Ne de olsa içinizde uyandırılmayı bekleyen
yeni fikirler, evdeyse hayat var!
Buse Demir
9. sınıf
52 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
53
Karantina Günlükleri, gün otuz
yedi.
Uyku düzenimin bozuldu. Bu
iyi mi? Galiba değil. Güne başlarken,
beni her gün yapmaya üşendiren klasik
kişisel temizlikten sonra masamın başına
oturuyorum. Not alıp, üstüne düşünüp
araştırma yapmaktan bir türlü bitiremediğim
kitaplarımı okumaya başlıyorum.
En zevk aldığım şey tarihle alakalı bir şeyler
yapmak. Sonra verilen ödevleri kontrol
ediyorum. Sabrım tükenene ve dikkatim
dağılana kadar ödevleri yapmaya
çalışıyorum. Ya bitiyor ya bitmiyor ama
bittiğine emin olduğum tek şey sabrım.
Bu zamanlarda kahve yapıyorum. Yanına
abur cubur alıyorum. Ne yani cidden
sağlıklı beslenebilen var mı şu anda? Spor
yapmaya çalıştığım zamanlarsa, ayağa
kalkıp oturuyorum. Bence kahve koymak
için mutfağa gittiğim adımlar spordan
sayılmalı. Bazen müzik dinlerken kendimi
kaybedip dans ediyorum. Film izliyorum.
Yeteneklerimi bulmaya çalışıyorum.
Denemekten zarar gelmez. Sürekli hayatlarının
zaten karantina olduğunu söyleyen
insanlar görüyorum ama yanılıyorlar.
En azından ben hayatımın karantina
olduğunu düşünmüyorum, evde kalmayı
çok seviyorum. Genelde evde takılırım
ama kimse bana dışarı çıkma yasağı koymuyordu.
Umarım size de hiç kimse bu
yasağı koymamıştır. Lütfen bu dönemi
kendimize yatırım yaparak geçirelim.
Evde kalalım. Empati kuralım.
Gizem Yıldıran
12. sınıf
Karantina günlerinde ben çokça
kendime vakit ayırdım. Kendimle
tartıştığım da oldu, sonrasında
barışığım da. Çok da düşündüm.
Dışarıda özgürce uçan kuşları görünce
daha da düşündüm ve sordum kendime
güzel günler görecek miyiz, güneşli günler?
Ceren Gökduman
12. sınıf
Korona Mı Günlerinde Ben?
Yeni, karmaşık, çözülmesi gereken?
Yardıma ihtiyacı olan?
Sanmıyorum.
Masal gibi geliyor demeyeceğim, olanların
farkındayım. Hayır demeyi öğrendikten
sonra kendime öğretebildiğim için
en mutlu olduğum ikinci şey, bir şeye on
dakikadan fazla üzülmemek.
Ruh halimi isteğime göre değiştirebiliyor
olmamdan dolayı psikopatlık testi bana
iki vermişti. Evet, bu tarz testler çözmeye
bayılıyorum.
Size karantina günlerinde zaman kaybı
olarak görülebilecek şeylerden bahsedeyim.
Üç saat ders çalışamıyorum ama altı
saat boyunca internet üzerinde One Direction
konserine katılabiliyorum. Altı
saat, aralıksız. Michael Jackson’ın aynı
şarkısını otuz altı dakika boyunca dinleyebiliyorum.
Otuz altı dakika, aralıksız.
Sadece hoşuma gittiğinden sarı duvarıma
bakabiliyorum.
İpin ucuna geldiğinde ipe bir düğüm at
ve tutun demiş Thomas Jefferson. İpin
ucundayım, şimdilik. Etti 3 paragraf. Asi
miyim ne?
Gizem Mermer
12. sınıf
54 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
En başta, özgürlüğümüzün perdenin
işlemelerinden geriye kalan
bölüme serpişmesi sinirimi bozuyor
ve beni herkes gibi amacım olan sınavdan
uzaklaştırıyordu; çok geçmeden
bunu kendi yararıma çevirebileceğimin
farkına vardım. Toplumdaki özgürlük
anlayışını sorguladığımda gerçek karşıma
çıktı. Koskoca evrende, dünya gibi
küçük bir gezegene sıkışmamış mıydık?
Bu koskoca dünyada evimize sığınmak
ile aynı değil miydi? Bunun neresi tuhaftı?
Milyarlarca yıldır zaten kendi evinde,
dünyada gelişen insanoğlu ev kavramını
biraz daha özelleştirerek üretmeye devam
edemez miydi? Özgürlük her yere
gidebilmek miydi, yoksa düşüncelerimiz
miydi bizi özgür yapan? Öyleyse neden
bize tanınan bu sıkıntılı sürede özgürlüğü
kendi evrenimize anlatmıyoruz? Neden
binlerce insan tarafından yanlış bilinen
bu kavramı bugünlerin boşluğu ile
aydınlatmıyoruz? Karantina günlerinde
ben özgürlüğü tanımladım, ya siz?
Dilara Tezgez
12. sınıf
Merhaba sevgili okuyucumuz,
Ben evde kalmayı sevmeyen,
pek dışarı çıkmayan biriydim.
Evet, biraz tuhaf bir cümle oldu. Karantina
günlerinde aileme, arkadaşlıklarıma,
spora çok önem vermediğimi fark ettim.
Bunu evde kaldığım süreçte daha iyi anladım.
Karantina sanıyorum ki hepimizi
biraz olsun değiştirdi. En azından beni.
Bazı gereksiz alışkanlıklarımı değiştirebileceğimi
gördüm. Günlerimi şu an
elimden geldiği kadar verimli geçirmeye
çalışıyorum. Umarım bu süreçten en az
hasarla ayrılırız.
Şüheda Güneri
9.sınıf
Karantina günlerinde arkadaşlarımla
birlikte olmanın beni
öncesinde aslında ne kadar
mutlu ettiğini, okulda öğretmenlerimle
geçen zamanın ne kadar değerli
olduğunun farkına vardım. Çöp atmamak
için anneme türlü türlü bahaneler
uydurduğum zamanlar ile şu an
çöp atmaya giderkenki mutluluğum
arasında oldukça büyük fark var.
Bunun gibi şeyler ve sevdiklerime olan
özlemim başlarda beni zorlasa da kendimle
ilgilenmem ve sevdiğim şeylere
daha fazla vakit ayırmam için belki de
bundan daha güzel bir fırsat yakalayamazdım.
Resim yapmak, kitap okumak,
ders çalısmak ve ailemle dolu dolu vakit
geçirmek gibi güzel şeyler karantinanın
olumsuzluklarını tamamiyle
yok etmese de bu günleri daha mutlu
bir sekilde geçirmeme yardımcı oluyor.
Bu süreçte aslında babamın çok iyi hayvan
resimleri çizebildiğini, abimle gitar
çalmanın beni çok eğlendirdiğini ve
annemin harika origami yaptığını fark
ettim. Karantina günlerinde ben, akıp giden
her dakikanın ne kadar değerli olduğunu
ve uzun zamandır ailemle bir araya
gelip böylesine eğlenmediğimin farkına
vardım. Kötü gibi görünen her şeyde güzel
detaylar yakalamayı öğrendim.
Damla İleri
12. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
55
56 SAYI 03
GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
Bilmezdim önceleri bir kuş cıvıltısının
insanın içini huzurla kapladığını.
Oysa ne de güzelmiş her
şey. Yağmur altında kaldığımızda sinirlenip
kızmamız boşunaymış meğer. Saatlerce
yürümemiz gerektiğinde yollarda şikayet
etmemiz boşunaymış. İçimize işleyen
o soğuk hava bile ne kadar değerliymiş.
Karşılaştığımız her insanın ayrı bir değeri
varmış. İnsan başına gelmeyince hiçbir
şeyin farkına varamıyor. Sürekli şikayet
ediyoruz her şeyden. Peki ya şimdi? Şimdi
neyimiz kaldı şikayet edecek? Sevdiklerimize
hasret yaşıyoruz artık. İki gün
görmediğimizde burnumuzda tüten sevdiklerimizden
haftalardır ayrıyız. Şimdi
istemez miydik arkadaşlarımızla doyasıya
dolaşmayı? Böylesine güzel bir dünyamız
varken ve sevdiklerimiz yanımızdayken
dünyanın en büyük zenginliklerine sahip
olduğumuzu anlamıyoruz.. Yalnız kaldığımızda,
bütün bunları düşünecek vaktimiz
olduğunda her şey bir film şeridi gibi
geçiyor gözümüzün önünden ve gerçeklerle
o zaman yüzleşiyoruz.
Gaye Lise
12. sınıf
Her günümüz aynı geçiyor
demek başımıza bir dert
haline geldi. Aynı saatte
uyanmak, okul, iş ortamına gitmek,
görüp de konuşmadığımız insanlar...
Hiç değilse bazen bu rutinden çıkıp
yakınlarımızla buluşabiliyorduk.
Hobilerimizle uğraşıyorduk. Sevdiğimiz
alanla ilgilenmek bize huzur verirdi.
Çin›de çıkan bir virüs tüm dünyaya
yayıldı. Kendimizi evlere kapattık. Peki
hobilerimiz bize yetiyor mu? Gündelik
yaşamda sevdiğimiz alanlar evdeyken
aynı tadı vermiyor. Çok sıkıldık çünkü
rutin ortadan kalktı. Evde kişisel gelişim
için bir fırsat mı yakaladık, yoksa iletişimin
kesildiği bir felaketi mi? Başta fırsat
olarak görmüşken anladım ki kalabalıkken
aldığım zevki almıyorum. Hiç değilse
zihnimiz özgür. Unutmayın geçmişte
insanoğlu bunun gibi salgın veya benzer
birçok felaketi atlattı en kısa zamanda
bunun da geçeceğini umuyoruz.
Dali’nin Kedisi
11. sınıf
Karantina günlerinde ben fazlasıyla
sıkıldım. Daha önce hiç bu
kadar uzun bir süreyi evde geçirmemiştim
ama evde kalmanın güzel yanlarını
keşfettim. Kendimle başbaşa kaldığım
uzun bir süre var. Bu süreyi güzel
bir şekilde geçirebilirim. Sevdiğim işlere
ve kişilere ayıracak çok zamanım var.
Aynı zamanda yeni hobiler ediniyorum.
Daha önce vakit ayıramadığım, evde
yapabileceğim her şeye vakit ayırıyorum.
Önceden değerini bilmediğim çok şey
varmış, fark ettim.
Dilruba Yaren Çekim
11. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
57
Karantinanın beni mutlu eden
manyak bir yanı var. Korkup
da durmadan kaçtığım fırçaları
hareket ettirmek o kadar da zor değilmiş.
Aldığım kiloları taşımak da bir o kadar
zor tabii. Sevdiğim şiirlere yeniden dokunmak
ve biraz da nostaljiye dalmak...
Bana kalırsa bir paket hediyemiz var. Her
şeyin bir bedeli olduğu gibi burada da
bize düşen önlem almak. Bir bardak suyu
içerken bardağı kırmamak gibi.
Egenur Demircan
11. sınıf
Ben yanlız değilim. Kitaplar dostumdur
benim. Kitaplarım ile
paylaşırım sessizliğimi. Soğuk
olsa da dünya, içimi ısıtır kitaplarım. Sıcak
olsa da dünya, içimi ferahlatır kitaplarım.
Yazın denize girmem ben, kitaplara
dalarım. Çiçekleri değil kitaplarımı
koklarım. Ben çıkarım ben olmaktan,
ben çıkarım dört duvar arasından. Dışarıda
duymam kuşları, göremem çiçekleri.
Açarsam kitaplarımı görürüm çiçekleri.
Soğukta sıcakta hep benim yanımdadır
kitaplarım. Koşarım, gidemem bir yere
ama onlar götürür beni her yere. Güneşten
daha parlaktır kitaplarım.
Uğurcan Hakan Tekin
12. sınıf
Aylardır rafta duran ve paketini
açmaya korktuğum bir yapboz
kutusunu açıp bir hevesle yapmaya
başladım. Bin parçalık yapbozu
bir günde bitirince aslında o kadar da
korkulacak bir şey olmadığını gördüm.
Daha sonra normal zamanlarda “bu
imkânsız yapamam” dediğim yemekleri
yapmaya çalıştım. Osmanlı mutfağının
o zor ve şaşaalı yemeklerini yapmak ne
kadar güç olmuş olsa da sonuçtan elde
ettiğim başarı oldukça tatmin etmişti
beni. Hatta bir aralar aşçı olacağım diye
dolanmaya bile başladım.
Tabii ki bu söyleyişlerde ciddi olmasam
da bu alanda ne kadar eğlendiğimi ve
mutfakta zaman geçirmenin bana haz
ve mutluluk verdiğini fark ettim. Yıllar
boyunca kitaplara aşık hatta onlar
için gözlerini bozmuş biri olarak kitap
okumaya fazla fazla vakit harcadım. Bir
süre sonra kendime hayali arkadaşlar
edindim, tartışmalar yaşadım onlarla
rüyalarımda. Gerçek hayat bazen uzaklaşsa
da acı veren yüzüyle gülümsüyordu
bana. Ailemi kaybetme korkum ve gelecek
kaygım çok büyük stresler yaşattı
aslında. İlerde sınavda neler yapacağımı
planlamaya koyuldum. Belki de bu bize
verilen bir şanstır diye değerlendirmeye
çalıştım. Olduğunca çabaladım. Aynı
yapboz yapmanın ne kadar zor olduğunu
düşünüp bitirince kolay olduğunu
fark ettiysem, bu sınav sürecininde öyle
olacağını düşündüm. Bize ne kadar korkutucu
ve zor görünse de bitince o kadar
58 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
AZRA DİNÇER
9. sınıf
da strese değer olmayacağını fark ettim.
Bu yüzden o yapboz kutusunu açmakta
tereddüt etmeyi bırakıp bunun için kendimi
motive ettim. Ayrıca bu karantina
sürecinde sevdiğim insanlardan ayrıldım.
Onlarla eğlenemiyor veya üzülemiyor
olmak da çok etkiledi. Özlediğim
insanlarla bir arada olamamak bana bazı
dersler verdi aslında. Hiç tatmadığım bi
duyguyu keşfetme fırsatı buldum. Arkadaşlarımla
parka gidemiyor, doğum
günlerini kutlayamıyor, duygularımı
paylaşamıyor olsam da onların bana kattığı
değerli şeylerin farkına vardım. Belki
de üniversiteye gittiğimde ve ailemden
ayrılmak zorunda olduğumda başa
çıkmak çok daha kolay olacak benim
için. Bir de tüm bunları düşünürken bir
çok şeye bardağın dolu kısmından bakmayı
öğrendim. Can sıkan bir çok engel
çıksa da önümüze pes etmeden olumlu
düşünerek başarı elde edebilirmişiz.
Kısaca evde geçirdiğim bu süreçte büyük
bir aydınlanma geçirdim. Aslında
zannettiğimden daha büyük olaylarla
başa çıkabileceğimi öğrendim. Belki de
bu karantina dönemi bizim için iyi gelmiştir.
Belki de hayatın bize “Dersini
al!” demesinin bir yoludur.
İrem Zeren
11. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
59
60 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
UMUTCAN DEMİRKIRAN
11. sınıf
AYNUR GENÇER AYŞE HİLAL CİHAN AYŞE SÜSOY
AYTAÇ EYÜBOĞLU BETÜL BOSTANCI BUSE DEMİR
BÜŞRA DOĞRU CANSU ÖZGÜR CEREN NUR
GÖKDUMAN ÇAĞRI OKUMUŞ DAMLA İLERİ
DİLAN DİLBER DİLRUBA YAREN ÇEKİM
EDANUR DEMİR ELİF VATANSEVER EMEL KELEŞ
FATMA NUR OKUR FIRAT YILDIRIM
GİZEM MERMER İLAYDA COŞKUN İNCİ YAVUZ
İSMAİL BARAN KADER ÇAVUŞ MELİS ASLAN
NİLSU AVCI NİSANUR TELLİ OĞUZALP SUBAŞILI
SİNEM GENÇ SİNEM MUTLU TUANA SAVAŞ
UĞURCAN HAKAN TEKİN UMUT ŞENTÜRK
VEDAT AYDIN
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
61
GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
BİRGÜL KAHRAMAN
11. sınıf
dokuzuncu sınıf
KARANTİNA
Hastanedeki en sevilen hasta yüzlerdeki yarım
gülümseme ve gözyaşı ile taburcu edildi. Artık
kurtulmuştu.
Dilruba Yaren Çekim
11. sınıf
ÇİÇEK
Hayata bağlayabilmek için ona sürekli çiçek
getiriyordu.
Ama çiçekleri hayattan kopardığını bilmiyordu.
İlayda Coşkun
12. sınıf
SONBAHAR
Hava kararıyor. Bazı insanların ruhu gibi her
yer karanlık. Hafif rüzgar esiyor. İnce bir dala
tutunamayan yaprak, süzülerek toprağa düşüyor.
FOTOĞRAF
Geçen sene adamın biri, “Kardeşim, askerim ben.
Telefonum annemde, memlekette. Rica etsem
fotoğrafımı çekip anneme gönderir misin?” dedi.
Gönderdim. Çok bekledi telefonun başında. Sonra
gitti.
Bir yıl oldu, hâlâ tek tik.
Nisanur Telli
12. sınıf
GURBET
“Kimse yok mu? Ben döndüm.” dedi kadın
bavulunu kapı eşiğine bırakırken. Sesi duymadı
adam. Tanıdık kokuyu duydu ama. Olduğu yerde
kalakaldı.
İnci Yavuz
12. sınıf
Sinem Genç
12. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ
63
ÇINLAMA
Kafamı başka yöne çevirdim.
Bir kadın, “Çocukların nerede biliyor musun?”
dedi.
“Bu insanlar başkalarının ebeveynliğini
eleştirecek cüreti nereden buluyorlar?” dedim
kendi kendime.
Kulaklarım çınladı.
Artık bilmiyorum!
Cennet mi?
Gizem Mermer
12. sınıf
KAHVALTI
Bir pazar günü bütün aile toplanmıştı, kahvaltı
ediyorduk.
Herkes mutlu, yüzler gülüyordu ama bir gariplik
vardı.
Sanki hiç kimse buradan ayrılmamıştı.
Zaten günlerden de pazar değildi.
Ceren Nur Gökduman
12. sınıf
AYLAK İNSAN
“Yoksa hayat otobüsün sol camından etrafı
izlerken sağ camından kaçırdıklarımızdan mı
ibaretti?” Bir yerde okumuştu bunu ve birden
hatırladı.
Kulağını kaşıdı, içinden geçirdi:
“Zaten Güler yerine Burcu’nun peşinden gitseydi
hikâyemiz de burada bitmiş olmayacak mıydı?”
KİR
Uzaklardan bir Sezen yankılanıyor. Sevme
zamanında delice bir aşkın peşinden koşuyoruz
kirli sokaklarda. Arkadaşım eşekle sokaklarda
oynuyoruz. Bazen de bir ceviz ağacı, Gülhane’de.
Dar sokaklarda şiirler okuyoruz bazen. Küçük
bir kutudan türlü türlü sesler. Siyah beyaz
renkler yavaş yavaş zemin hazırlıyor kirliliğe.
Kirli sokaklarda koşturmak, dar sokaklarda
saklanmak, sabahtan akşama kadar mutlu
olmak… Geçip gidiyor bizden yaşamak. Zaman
koşuyor sonsuzluğa.
Her şey değişiyor.
Her yer kirleniyor.
Nereye baksam kir.
Yerler temiz, üzerindekiler kirli.
Çocukluğuma sesleniyorum.
Ayşe Hilal Cihan
12. sınıf
YOL
Yolun karşısına geçtiğinde dönüp kaza yerine
baktı. “Mutlaka birileri yardım ediyordur.” diye
düşünerek yürümeye devam etti. Telefonun
alarmı çalınca annesine ilaç saatini hatırlatması
gerektiği geldi aklına. Numarayı hızlıca aradı.
Telefonu henüz kulağına götürmüştü ki tanıdık bir
zil sesi duydu.
Tuana Savaş
12. sınıf
Umut Şentürk
12. sınıf
64 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
KAPIDAKİ PAPATYA
ZAMAN
Vakit gözlerimin önünden akıp geçiyor. Doğum
ve ölüm aynı dille konuşuyor. İnsan aklının
en dayanıksız basamağında duruyorum. Zorla
itildiğim bu yurtsuzlukta herkes unutmuş olmalı
beni.
Benim de şahsi bir hikâyem olmalı. Yaşadığıma
dair küçük bir not bırakmalıyım zamana. Ağaç
çürüse de hatıralarım çürümez, iyi biliyorum.
Vakit gözlerimin önünden akıp geçmiş.
Fırat Yıldırım
12. sınıf
HAYALİ
Gözlerimin önünden geçti. Sağ elimi kaldırıp avuç
içimle yüzünü okşadım hatta.
Elif Vatansever
Mezun
Birinci ay dolmuştu.
Tam bir aydır çıkmıyordu o evden.
Nedenini ondan başka kimse bilmiyordu,
bilemezdi.
Eğer bir başkası bilirse o zaman rahat rahat
çekemezdi acısını.
Çekse bile ona acıyla bakan gözler dolardı
etrafına.
Katlanamazdı buna, belki de öyle sanıyordu.
Günler hatta haftalar sonra ilk defa çaldı o
ürkütücü zil.
Gelen bir demet papatya; kim, neden bıraktı
bilmiyordu.
İki günde bir sürekli bırakılıyordu o papatyalar.
Ama bırakan da bilmiyordu ki o papatyayı
koklayamaz, sevemez, evinde bir vazo içinde
tutamaz. Onun papatya alerjisini bilemezdi.
Aynur Gençer
12. Sınıf
BEN BİR SAKSIYIM
Çiçekleri hiç sevmeyen bir adamın evinde
yaşıyorum. Daha önce hiçbir barındırmadım
içimde. Ev sahibinin kafasına düştüm. Çok kızdı,
çok sinirlendi.Çok korktum, parçalara ayrıldım.
Parçalarımı yapıştırdı. Şaşırdım. Beni sevmiyor
sanırdım. Tıpkı çiçekleri sevmediği gibi. Ivır
zıvırlarını bıraktığı yere bıraktı beni. Terk etti
beni. Gıkım çıkmadı. Buraya uğramıyor. Uğrasa
bile beni fark etmiyor. Dipteyim, en dipte. Burada
korkuyorum. Çok karanlık. Birazcık ışık vurmasını
isterdim.
Fatma Nur Okur
9. Sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
65
66 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
CEREN GÖKDUMAN
12. sınıf
SINAV SENESİ
Yeşil kırlar, renkli çiçekler, masmavi gökyüzü…
Gözümü açtığımda önümde test kitapları.
Betül Bostancı
Mezun
TABELA
Sokak tabelasında kendi adı yazılı olduğu şehre
yeni girmişti. Her adımında bir bina yıkılmaya
başladı.
Büşra Doğru
Mezun
GİTTİĞİM YOL
Arabaya atladım. Canım çok sıkılmıştı. Kendimi
bu şehre ait hissetmiyordum. Arabayı çalıştırdım.
Kaçmak istiyordum. Ana yola çıktım. Farların
aydınlattığı levhalarda kilometreyi belirten
rakamlar sürekli büyüyordu. Varacağım şehrin
değil ayrıldığım şehrin uzaklığıydı yazılı olan.
Aytaç Eyüboğlu
Mezun
GÖREV BİLİNCİ
Çöp kamyonunun şoförü, sigarasını yaktıktan
sonra camı açtı. Paketi yolun ortasına attı.
Oğuzalp Subaşılı
Mezun
KIZ ÇOÇUĞU
Küçük bir kız gördüm. Herkes koşup eğlenirken
onları izliyordu. “Sen de oynasana.” dedim.
Ayağına doğru baktı. “Keşke oynayabilsem.” dedi.
Kader Çavuş
Mezun
SOKAKTA
Beş altı yaşlarında bir çocuk yara bandı satıyor.
Baktım, yaralı dizlerinden kan damlıyor.
Melis Aslan
Mezun
ŞAVK
Yağmurlu bir akşamdı. Şavkı izleyip kendinden
geçiyordu emekli general. Hava durulup
güneş doğuncaya kadar gökyüzünü izledi. Bir
dahaki yağmurlu geceye kadar kimse onu
göremeyecekti.
İsmail Baran
Mezun
GÖKYÜZÜ
Hayat kısaydı, uçmak zordu.
Vedat Aydın
Mezun
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
67
BİSİKLET
Bütün gözler üzerindeydi. İnsanlar, hayran hayran
arabayı izliyordu. Onu ise umurunda değildi. Dalıp
gitmişti. Düşündüğü tek şey dün akşam bisiklet
istediğini söyleyen çocuğuna nasıl bir yalan
söyleyeceğiydi. Düşüncelerinden ayıran o sesi
duydu: “Hızlı sür, toplantıya yetişmem lazım.”
Cansu Özgür
Mezun
ESKİ GÖREV
Yıllar sonra karşılaştık. Elimde bir poşet, içinde iki
ekmek, bir kutuda da yoğurt.
Kıyın kıyın süzdü beni. “Hiç değişmemişsin.” dedi.
Şaşırmıştım.
“Ben mi? Ama ben ekmekle yoğurt almazdım. O,
babamın göreviydi.”
GÖZLERİM BULUT
Diğerleri göz yaşlarına şemşiye açarken
bulutların, o sanki bu anı bekler gibiydi. Zafer
kazanmışçasına gülümsedi. Artık kendini tutması
gerekmiyordu. Usulca bulutlara eşlik etti.
Buse Demir
9. sınıf
ÖNDE GİDEN
Hastaneye eşinden önce varmıştı. Trafikte ısrarla
önüne geçmeye çalıştığı ambulansın içinde eşinin
olduğunu bilmiyordu.
Damla İleri
12. sınıf
Edanur Demir
Mezun
ŞEHİT
Yatağına yatmıştı. Yine ıslanmaya başlamıştı
yastığı. Günlerdir bir an olsun aklından
çıkmamıştı o sözcükler, hep yankılanıyordu
kulağında:
-Başınız sağ olsun.
Ayşe Süsoy
Mezun
68 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
ARMAĞAN BAŞIDİNÇ
11. sınıf
69
yeni bir
başlangıç
EMEL KELEŞ
Dün gece, büyük bir hevesle
kurduğum alarmla uyandım.
Normalde sıradan
sıkıcı bir günün habercisi
olan bu ses, bugün daha farklı anlamlar
çağrıştırıyordu. Bugün büyük gündü.
Beyaz, üzerinde mavi çiçekler olan yorganımı
itip kalktım. Sarı ve kahverengi
karışımı yelesi olan aslanlı panduflarımı
ayağıma geçirip klasik rutinlerden sonra
mutfağa geçtim. Telefonumdan müzik
açıp dans ederek kahvaltıyı hazırlamaya
başladım. Arada tahta kaşığı mikrofon
gibi kullanıyor, yaptığım omletin yanmamasına
özen gösteriyordum. Müziği
kapatma gereği duymadan kahvaltımı etmeye
başladım. Kahvaltımı bitirdiğimde
yine dans ederek bulaşıkları toplamaya
başladım.
Odama geçip üç gün öncesinden hazırladığım
siyah ama üstündeki ülke veya
sevdiğim ünlülerin olduğu çıkartmalardan,
rengi belli olmayan valizime bir
bakış attım. Kapağında işaretlerle dolu
dünya haritası olan dolabımın kapısını
açtım. Artık klasikleşmiş kombinim olan
siyah kazağımı ve siyah pantolonumu
çıkardım. Müziği hâlâ kapatmamıştım.
Dans ederek –zor olsa da- kıyafetlerimi
giyindim. Yatağımın yanındaki ahşap
komodinin üstünden pasaportumu ve
kimliğimi aldım. Bütün gereçleri lacivert
çantama koydum. Unutmadan, küçük
kar küremi eskimiş gazeteye sarıp dikkatlice
çantama yerleştirdim. Yarım topuklu
siyah botlarımı da giydikten sonra, aynadan
son kez kendime baktım. Kısa omzuma
gelen kahverengi saçlarımın arasındaki
maviliklerle, ben her zamankinden
güzeldim. Güzeldim. Ayıcıklı anahtarlığımı
alıp evden çıktım. İkişer üçer indiğim
merdivenler bitmek bilmiyordu.
Apartmandan ayrıldığımda son kez arkama
baktım. Bir süre yürüyüp yola çıktım.
Elimi kaldırıp gelen taksiyi durdurdum.
Şoförün yardımıyla valizimi bagaja koydum.
Ön koltuğa oturup kemerimi bağladım
ve şoföre nereye gideceğimi söyledim.
Beyaz, birbirine girmiş kulaklığımı
ayırmaya çalışıyordum. Kulaklığı kula-
70 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
ğıma takıp müziği açtım. Aynı zamanda
dışarıyı izlemeye koyuldum. Taksinin
durmasıyla dışarıya baktım. Gerçekten
havaalanındaydım.
Kapıyı açıp hızlıca taksiden indim. Yine
şoförün yardımıyla valizimi aldım. Valizimi
çekiştirerek havaalanına ilerledim.
Uçağın kalkmasına son otuz dakika. Ben
bugün uçacaktım. Her zaman videolarını
izlediğim o insanlardan biri olmaya
gidecektim. Bu sadece otuz dakika
sonra olacaktı. Kapıdan içeri girerken
lacivert üniformalı güvenliğe gülümsedim.
Gülümsememden dolayı düşen sol
kulaklığımı takarken görevlinin yanına
gelmiştim. Müziğin sesini biraz kıstım.
Bana sorduğu soruları cevaplarken çok
heyecanlıydım.
Ben bugün ilk defa uçacaktım. Görevli
pasaportumu geri uzattığında gülümseyip
teşekkür ettim. Uçağa doğru yol aldım.
Beyaz uçağın yanındayken kalbim
çok hızlı atıyordu. Teker teker basamakları
çıktım. Bir, iki, üç… Cam kenarındaki
koltuğuma oturdum. Benden hemen
sonra altı yedi yaşlarında, kızıl saçlarını
iki yandan toplamış, yeşil gözleri ve çilleriyle
çok tatlı bir kız oturdu. Yanında küçük
kızın aynısı –yalnız saçları boyaydıbir
kadın oturdu. Onlara gülümsedim.
Konuşmalarını dinlerken küçük kızında
ilk uçuşu olduğunu duydum. İkimizin de
aynı heyecanı ve endişeyi taşıması beni
biraz rahatlattı. Sonra kaptanın konuşmasını
duyduk. Hostesler geldi. Yolcuları
uçak hakkında bilgilendirdikten sonra
tekrar kaptan konuştu. Kalkıyorduk. Üç,
iki, bir ve havalandık!
Ben uçuyordum! Beyaz bulutların üstüne
yükseldiğimizde dışarı baktım. Birinin
koluma dokunmasıyla kafamı çevirdim.
Bana dokunan küçük kızdı. Elindeki
peçeteyi görünce anlamsızca ona
baktım. Ağladığımı söyleyince şaşırdım.
Çünkü küçük kız söyleyene kadar ağladığımın
farkında değildim. Peçeteyi alıp
teşekkür ettim.
Pencereden, gökyüzüne dolan mutluluğumu
izlemeye koyuldum.
12. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
71
günlerden
bir gün
ÇAĞRI OKUMUŞ
Öyle güzel bir gün değildi.
Halbuki hava ilk başlarda
hafif yağmurlu, ortalık
karanlıktı. Ruhumun
derinliklerine düşen zihnim, ufak bir
sarsılmayla zaman akışına tekrar ayak
uydurmuştu. Yanımda birlikte yürüdüğüm
Mehmet, sırtında sürüklediği naylon
arabasını çıkarmış, elleri ile soğuktan
hissizleşmeye başlayan kolumu var gücü
ile sıkıyordu.
“Ne oldu Mehmet?” dedim. Sıkça kesik
kesik nefes alıp veriyor, ciğerleri bedeninden
çıkarcasına öksürüyordu.
“Çok yoruldum Kerim. Allah aşkına durup
dinlenelim, yoksa bayılacağım.”
Mehmet, küçük elleri ile zayıf bedenime
tutunmaya çalışıyordu. Mehmet’i yol
kenarına oturttum. Ardından naylon
arabamızı kaldırıma çekip Mehmet’in
yanına yıkılıverdim. Düşüncelerim tekrardan
saçıldı zamana fakat uzun sürmedi.
İçinde bulunduğum zaman yine
içine çekti beni. Mehmet’e baktım nefesi
düzene girmişti, az önceki halinden daha
iyi görünüyordu. Fakat kara kara düşü-
nüyordu yine.
“Ne düşünüyorsun yine? Gözlerini dikmişsin
yollara.”
“Öylesine gözüm dalmış, yoksa düşündüğüm
bir şey yoktu.”
Her gün zihnimi, zihnimizi gezintiye
çıkaran birkaç düşünceyi dile getirmek
artık eskisi kadar kolay olmuyordu.
Yıllarca birbirimize sorduğumuz nedenli
cümleler cevapların bulunmadığı bir
noktada takılı kalmıştı.
“Ama ben ne düşünüyorum biliyor musun?
Kemiklerimizi titreten soğukluk
gitmiş. Güneş tepede ışıl ışıl parlıyor.
Yağmur sonrası çıkan o alaimisema, tüm
renkleriyle gökyüzünü renklendiriyor.”
Mehmet’in mosmor dudaklarını kıvırtan
hayallerdi bunlar. Benim gözümde
bile canlandıramadığım imkânsız bir hayaldi
bu.
Ta ki güneş birden kara bulutların arasından
çıkıp içimizi eriten bir sıcaklık
verene kadar.
12. sınıf
72 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
ALEYNA GÜNDÜZ
11. sınıf
73
kâğıt uçak
SİNEM MUTLU
Göğsü sıkıştığı için ciğerlerine
hapsolmuş ve dışarı çıkmakta
zorlanan havayı hissettiği
an gözleri fal taşı gibi açıldı
ve saniyeler içinde bedeni soğuk parke ile
buluştu. Ellerinden destek alarak pencereye
kadar ulaştı. Duvara tutunarak sıkışan göğsünün
el verdiği kadarıyla ayağa kalktı ve
pencereyi açtı. Şu anda hiç olmadığı kadar
nefes almaya ihtiyacı vardı. Yüzüne çarpan
soğuk hava önce ipeksi kül rengi saçlarının
uçuşmasını sağladı, ardından ağzından içeri
doğru yol alıp ciğerlerine doldu. Ardı ardına
derin nefesler aldığında kavuştuğu özgürlük
sayesinde dudaklarına bir tebessüm
kondu.
Pencereyi kapatmadan yatağına oturdu.
Tekrar uyuyamayacağını biliyordu. Kafasını
yatak başlığına verdi ve tavandaki simsi
şeylere uzunca baktı, bir an parlaklığa doğru
daldı. Kendisine gelmesini sağlayan ise
çöp kutularını karıştıran kedilerin birbirlerine
sarf ettikleri tehditkâr cırlamalardı.
Başını iki yana sallayıp saçlarını arkaya
sürükledi.
Silkelenmem gerek, diye düşündü. Yatağından
neredeyse bir roket gibi fırladı.
Seri hareketlerle –sanki arkasından
kovalayan varmış gibi- ocağa su koyup
kaynamasını bekledi. Suyun fokurdadığını
fark ettiğinde hızla masadan atlayıp
ocağın önünde belirdi yeniden. Dolaptan
aldığı bir fincanın içine boşalttı
suyu. Ardından parmaklarının ucunda
hafiften yükselip üst raflardan yeşil
renkli hazır çay kutusunu alıp tezgâha
bıraktı. İçinden tek kullanımlık paketlerden
birini aldı ve sıcak suyun içine
atarak sarı renge bürünmesini izledi.
Demlenmiş çayı alarak balkona yöneldi.
Çayını mermere koyup yeşil sandalyeye
oturdu. Belini açıkta bırakmış tişörtünü
çekiştirdi ve tişörtünün eteği ile oynamaya
başladı. Dikkati çabuk dağılırdı.
Çoğu vakit kendini herhangi bir şeye
dalmış, parmaklarını dolamış veya ayak-
74 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
larını durduramazken bulurdu. Bundan
şikâyetçi değildi.
Çayından koca bir yudum aldığı sırada
karşı binanın balkonunda oturana takıldı
gözleri. Karanlıkta seçebildiği kadarıyla
kestane rengi saçları vardı ve o
da tıpkı kendisi gibi, bir fincan dumanı
tüten içeceğe sahipti. Kestane saçlı, kendisini
fark etti ve gözleri buluştu birkaç
saniyeliğine. Kül rengi utançla bakışlarını
kaçırıp fincanındaki dalgalanmaları
izledi uslu bir çocuk gibi.
Kestane saçlı gülümsedi, karşı balkondakinin
utanmasını sevimli bulmuştu.
Dizindeki romanı kapattı ve ayakucuna
bıraktı. İki elini yanaklarına, dirseklerini
de mermere koyarak kül saçlıyı izlemeye
başladı.
İki binanın arasında pek fazla mesafe
yoktu. Bunu bir avantaj bilen kestane
saçlı odasına girip kâğıt ve kalemle geri
döndü. Karşısındakinin içeri geçtiğini
düşünen kül saçlı gözleri usulca kapadı.
Kestane saçlı yazmayı bitirdiği kâğıdı
katladı ve uçak haline getirdi. Derin bir
nefes verip elindeki kâğıttan uçağın hafif
rüzgâr ile karşı balkona düşmesini izledi.
Kül saçlı dizlerine düşen kâğıda şaşırarak
baktı. Daha önce hiç görmediği bir insandan
gelen kâğıttan uçakta ne gibi bir
not bulunduğunu merak ediyordu. Uçağın
katlarını açıp içindeki notu okudu:
“Kül rengi saçlarına bayıldım. Tıpkı birazdan
yere yağmur gönderecek bulutları
andırıyor. Bu çok huzur verici.”
Gözlerinin içi parlarken, başını kaldırıp
karlı balkondakini aradı gözleri. Ancak
bulamadı onu, fincanını alıp uyumaya
gitmiş olmalıydı. “Teşekkürler…” diye
mırıldandı karşı balkona doğru. “Hayatımda
aldığım en güzel iltifattı.”
12. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
75
NİLSU AVCI
Soğuktan uyuşmuş ellerini birbirine
sürttü ve oturduğu yerde
daha da çok yayıldı genç kız. Ne
zaman daraldığını ve sıkıldığını
hissetse teknelerin tam karşısındaki
banklardan birine otururdu. Havanın
nasıl olduğunu umursamazdı. Sadece
yavru kedilerden birinin kucağına oturmasını
bekler, biraz sevildikten sonra da
dertleriyle beraber uzaklaşmasını izlerdi.
Her zaman yanında taşıdığı defterini
çıkardı ve rastgele bir şeyler karalamaya
başladı. Defteri birçok anıya tanıklık
etmişti. İçinde birkaç satır şiir de bulunurdu.
Kahve içerken, film izlerken, çiçeklerini
sularken aklına bir şeyler gelirse
vakit kaybetmeden defterine geçirirdi.
Karşısındaki denize uzunca bir süre baktı
durdu. Birbirine amansızca çarpan
dalgaları izledi. Kendi içinden insanlara
benzetti hırçın dalgaları. İnsanlar da
böyle değiller miydi? Önce sinirle kalkınıp
sonra sakinler, pişman olurlardı.
Hava, yavaş yavaş kararmaya ve serinlemeye
başlarken kaptanlar teknelerinin
içine gömülüyorlardı. Sahilde kalan tek
tük insanlar soğuğun etkisiyle ısınabilecek
yerler arıyorlardı. Genç kız, önüne
gelen saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı
ve günün en eşsiz saatlerinde kulağına
dolan güzel melodiyi dinlemeye başladı.
Yüzündeki tebessümle çaprazında
gitar çalan adamı izlerken işittiği cümleleri
defterine yazmaya çalışıyordu.
Titreyen elleri yüzünden kopuk sayfayı
elinden kaçırdığında defterini bir hışımla
oturduğu yere bırakıp etrafına bakınmaya
başladı. Beyaz kağıdın bankların diğer
tarafına doğru süzüldüğünü fark ettiğinde,
neredeyse buz tutacak olan bacaklarına
aldırmadan ayaklandı ve gözleriyle
kağıdı takip etmeye çalıştı. Çok uzakta
değildi, yakalayabilirdi. En azından gözden
kaybedene kadar öyle düşünüyordu.
Kağıdı bulamayacağını anladığında
adımlarını oturduğu yere doğru çeviri.
76 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
EGENUR DEMİRCAN
11. sınıf
77
Kulaklarını çalan şarkıyı tekrar duymak
ümidiyle kabarttığında huzur bulmak
onun için değildi. Sessizlikle başını eğdi.
Evine gitse iyi olacaktı ancak defterini
almak için banka ilerlediğinde, gördüğü
boş oturak ona derin mi derin bir nefes
aldırmıştı. Bugün yaşadığı aksilikleri sayamamıştı.
Boğazına oturan yumru ağlayacağının
sinyallerini veriyordu.
Hem soğuktan hem de ağladığından
üşüyen burnunu çekti, ellerini cebine
sokarak yürümeye başladı. Omzunda
hissettiği dokunuş duraklamasına sebep
olurken ağır ağır arkasını döndü. Gözlerinin
doluluğundan olsa gerek görüşü
bulanıktı fakat karşısındakinin bir erkek
olduğu anlaşılıyordu. Genç adam, usulca
gülümseyerek elindeki deri defteri kıza
uzattı. Yırtık olan sayfa da içinden sarkıyordu.
Kız, deftere bakarken oğlanın
bakışlarını üzerinde hissetti ve başını
kaldırdı. “Denizin güzelliğinden bahsetmişsin
bu sayfada.” Genç adamın eli
aynı zamanda kopuk sayfaya değerken
konuştu. “Kendi güzelliğinden haberin
yok sanırsam.”
Kız, duyduklarının verdiği utançla geri
çekilirken çocuğun parmakları arasındaki
defteri aldı. Ufak bir baş selamı
verdikten sonra, arkasından gülümseyen
çocuğu umursamadan ters istikamete yürümeye
başladı. Heyecandan hızlı atan
kalbini göz ardı ederek defterin arasındaki
kağıdı çıkardı ve arkasını çevirdi.
Kalemini hızla oynatarak bir cümle daha
ekledi kağıda. Yazdığı cümle içini titretirken
bir kez daha gülümsedi, cümleyi
duymak istercesine sesli okudu. “En az
deniz kadar güzel, kalbimdeki çırpınışlar.”
12. sınıf
78 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
DİLAN DİLBER
Kar, bu sene
de ülkeyi
kucaklamıştı.
Lola, kendini adeta kar
küresinin içinde hissediyordu.
Bu mevsime
bayılırdı, gökyüzünden
kalbine konan minik
kar taneleri, huzura
kavuşmasına yetmişti.
Çay demlenirken dizi
başlamıştı bile, şu an
kimse ondan iyi hissedemezdi
kendini.
Eşi çok geç bir vakitte, yalpalayarak girmişti
eve. Karın kelebeklendirdiği kalbi
hızla buza dönmüş, içindeki nefret bulutları
gün yüzüne çıkmıştı. Hızla kalktı
ve yemek hazırladı çünkü o bir kadındı.
Tüm mutsuzluğuna rağmen daima
gülümsemeli, ait olmadığı yeri cennet
bahçesi gibi anlatmalı, mutlu aile tablosunun
altına imzasını atmalıydı. Bir katil,
sapık veya aşk adı altında saklanmış
bir psikopatı olmadığı için yaşayabildiği
hayatını dört duvar arasında geçiriyordu.
“Neden?” sorusunu henüz sormamıştı
kendine. İşlerini hallettiğinde koşar
adım odaya girdi, gözyaşları ona ihanet
etmişti. Onlardan da nefret ediyordu.
Güçsüzlüğü karşısında ne yapacağını
bilemedi. Nasıl güçlü duracağını ezberlemiş
bu kadın, ağlamayı nasıl olur da
bilmezdi?
Henüz bunu öğrenecek kadar büyümemişti
Lola ama büyüyecekti. Sorularına
tek tek cevap bulacaktı. Ailenin huzur
dolu bir yuva olduğunu, o yuvanın insanın
kalbini nasıl sıcacık hissettirdiğini,
mutsuz hissettiğinde “mutsuzum” diye
bağırabilmeyi, gerektiğinde uzaklaşmayı,
kişinin kendi mutluluğu kendi yaratması
gerektiğini ve kendine bahşedilmiş hayatın
sadece ona ait olduğunu...
En önemlisi, ağlamayı öğrenecekti güzel
kadın. Prangalardan kurtulmak kolay
olmayacaktı elbet ama her kuş gibi o da
terk edecekti bir gün kafesini.
12. Sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
79
UĞURCAN HAKAN
TEKİN
I. Bölüm
Saat 12. Mert yine uyuyor. Güneş tam
tepede. İri göbeği tişörtünden çıkmış,
salyaları yastığının üzerine akmış, dışarıda
kuşlar ötüyor ama Mert, yine uyuyor,
yine uyuyor!
Bakkal Mehmet, müşterisi ile ilgileniyor
ama Mert 1 saat sonra olacağı gibi uyuyor.
Fabrikada işçiler ayakkabı yapıyor,
Mert ise uyuyor.
Işık, oğullarını okula gönderecek fakat
grip olmuş. Titreyen ayakları ve sulanan
gözleri ile oğullarına kahvaltı hazırlıyor.
Sefer Bey, ilerleyen yaşına rağmen ağrıyan
beli ile balya taşıyor. Simitçi Serdar,
fabrikaya giden işçilere simit satıyor.
Kuşlar, uykularından uyanıyor. Vedat
bey ise elindeki sopa ile huzur evindeki
yaşlıları döverek uyandırıyor!
II. Bölüm
...Saat 12. Küçük Ayşe’yi tutan iri yarı, siyah
giyimli adam, Küçük Ayşe’yi arabaya
koyup hızla oradan uzaklaştı.
...Küçük Ayşe, her gün olduğu gibi “Ayşem
gitti çayıra , ben giderim bayıra…”
diye şarkı söyleyerek Sefer dayısının yanına
gidiyordu. Yarım saat kadar yürüdü.
Nefes nefese kalan Küçük Ayşe, yol kenarındaki
taşa oturdu ve tarladaki tavşanları
seyre daldı. On dakika kadar oturduktan
sonra yanına hızla gelen siyah
arabayı görünce ayağa kalktı. Arabadan
inen korkunç adamlar, Ayşe’ye “Şeker
ister misiniz küçük hanım?” diye sordu.
Ayşe’nin aklına annesinin sözleri geldi.
80 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
Ayşe korkarak “Hayır, istemem!” diye
karşılık verdi. Adamlardan biri “Öyle ise
bizimle geliyorsun küçük hanım.” diye
bağırıp Ayşe’nin kolundan tutup sürüklemeye
başladı. Ayşe, adamın kolunu ısırıp
koştu. “Gel buraya seni küçük fare!”
diye bağırıp arkasından koşmaya başladı.
Ayşe, titreyen incecik bacakları ve eski
terlikleri ile tüm gücüyle koşuyordu.
Tüm gücüyle koşarken terliği koptu ve
Küçük Ayşe yere düştü. Kafası taşa vuran
Küçük Ayşe’nin, küçücük gözleri sıcak
öğle güneşine bakarken kapandı.
...Küçük Ayşe, içinde biraz su, bir parça
ekmek, iki dilim karpuz, bir parça zeytin
ve peynir bulunan çantasını aldı. Eski ve
yırtık terliklerini giyip Annesini öpüp
evden çıktı. Yolda eve kış için kömür
taşıyan yaşlı kadını gördü. Yaşlı kadının
elinden, içinde birkaç tane kömür bulunan
çuvalı aldı ve kendi sırtına yüklendi.
Yaşlı kadının evine kadar taşıdı. Yaşlı
kadın Ayşe’nin yanına geldi ve “Kızım
çok teşekkür ederim. Allah senden razı
olsun!” dedi. Ayşe yüzünde ufak bir tebessüm
ve ter ile oradan ayrılıp yola koyuldu.
...Ayşe, yorgun bir şekilde eve geldi. Üstünü
değiştirip peynir, zeytin ve karpuz
yedi. Daha sonra kırk dakika kadar uyudu.
Kalkıp çantasına atıştırmalık bir şeyler
koydu.
...Sonunda annesi ve Ayşe’nin çıkma
vakti gelmişti. Tam kapıdan çıkacakken
Hanım Ağa “Durun!” diye bağırdı. “Nereye
gidiyorsunuz! Daha kapının önünü
temizlemediniz.” dedi. Ayşe’nin annesi
“Hemen temizliyoruz hanımefendi.”
dedi ve temizlemeye başladılar. Ayşe’nin
üstü iyice ıslanmıştı, incecik kemikleri
titriyordu. Annesi kısılmış sesi ile “Tamam
kızım, sen eve git.” dedi. Ayşe “Hayır
anne! Gitmeyeceğim!” Bunun üzerine
annesi Ayşe’nin kolunu sıkıp “Sana
git diyorum!” diye azarladı Küçük Ayşe
ağlayan gözler ile evin yolunu tuttu.
...Ayşe ve annesi, konağı süpürüyordu.
Annesi, Hanım Ağa’nın çamaşırlarını
elleri ile yıkarken Ayşe ise yerleri paspaslıyordu.
Üstü başı ıslanmıştı Küçük
Ayşe’nin ve küçücük kolları titriyordu.
Annesine sürekli bağırıp çağıran Hanım
Ağa, Ayşe’nin yanına geldi, daha az önce
yıkadığı yere tükürdü, gülmeye başladı.
“Çok kötü silmişsin velet! Şimdi tekrar
sil.” dedi. Zavallı Ayşe gözlerinden damlayan
yaşlar ile tekrar siliyordu yeri. Hanım
Ağa ise ona bakıp gülüyordu.
...Küçük Ayşe’nin annesi her gün olduğu
gibi un çorbası pişiriyordu. Çorba pişmişti,
çorbayı aldı, yere bir gazete yaydı
ve çorbayı üstüne koydu. Kitap okuyan
Ayşe’yi yemeğe çağırdı. Ayşe yemek yiyordu,
annesi ise Ayşe’ye bakıp gülümsüyordu.
Ayşe “Anneciğim bir şey yemeyecek
misin?” diye sordu. Annesi “Canım
kızım, ben aç değilim, sen otur da yemeğini
ye.” dedi. Ayşe yemek yedikten sonra
yola çıktılar. Uzun bir yoldan sonra Hanım
Ağa’nın konağına vardılar.
...Ayşe eve geldi. Eline eski bir kitap alıp
okumaya başladı. Bu sırada annesi uyan-
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
81
dı ve mutfağa gitti. Dolapta biraz un kalmıştı,
bir tabak çorba kadar. Unu aldı ve
çorbayı yapmaya başladı.
...Küçük Ayşe rüyasında ölmüş babasını
gördü. Babası, Ayşe uyan diye ona sesleniyordu.
Yataktan hızla kalkıp üstünü
değiştirdi. Elini yüzünü yıkadı. Sonra eskimiş
ayakkabılarını ve eskimiş montunu
giyip dışarı çıktı. Yan evdeki dayısının
tavuklarını kümesten çıkartıp besledi.
Daha sonra ise dayısını uyandırdı. Sonra
Fatma teyzesine yardıma gitti. Fatma
teyzesinin ineklerini besleyip eve döndü.
III. Bölüm
...Saat 12. Zengin ve şımarık bir çocuk
olan Harun, babasına yeni ayakkabıları
beğenmediğini söyleyip babasının yüzüne
attı. Babası ayakkabıların yeni ve pahalı
olduğunu söyledi fakat Harun dinlemedi.
Babası çok üzüldü.
...Harun, okula gitmek için çantasını hizmetçiye
hazırlattı. Lüks kahvaltısını yaptı.
Kahvaltı yaparken, yeni peynire eski
dedi ve çöpe attı. Lüks tuvalete gitti. Pahalı
okul kıyafetlerini hizmetçi giydirdi.
...Harun, bilgisayar oynuyordu. Bilgisayar
oynarken cips yiyordu. Artık bilgisayar
oynamaktan gözleri şişmişti. Oyunda
kaybetti diye çok üzüldü ve sinirlendi.
Masaya sertçe vurdu ve hizmetçiyi çağırdı.
Hizmetçiye bağırmaya başladı. Klavyesini
hizmetçinin kafasına attı. Hizmetçi
kanayan başı ile ağlayarak odadan
çıktı.
…Harun, her zamanki gibi huysuz ve
mutsuz bir şekilde uyandı. Uyuyan annesinin
yanına gitti ve “Anne! Facebook’da
arkadaşlarım fotoğraf atmış! Onların
ayakkabıları ‘Kedi’ markasından, benimki
niye değil!?” diye bağırmaya başladı.
Annesi “Tamam çocuğum, sana da alırız.”
dedi. Daha sonra Harun gidip bilgisayar
oynamaya başladı.
…Harun yine uyuyo . Rüyasında sevgilisi
Yasemini görüyor.
…Harun uyuyor.
…Harun yine uyuyor. Kuşlar bile uyandı
ama Harun, uyuyor.
IV. Bölüm
...Saat 12. Patron Kadir Bey, şirketine
yetişmek için lüks arabasını hız sınırına
bile bakmadan son sürat kullanıyordu.
Yola birden yaşlı bir adam çıktı ve adama
çarptı!
...Arkasını dönüp bakmadı bile! Yine
tam gaz yoluna devam etti. Kadir Bey’in
düşünceleri ise “Amaaan! Adam zahten
bunaktı! Ölüp gidecekti.”
…Burak dedenin artık açlıktan kemikleri
gözüküyor, ayakları tutmuyordu. İnsanlara
bir parça ekmek için yalvarıyor
ama nafile! Ekmek vermek şöyle dursun,
kimse deli diye yüzüne bile bakmıyordu.
Ağacın kenarında kedi için konulan bir
tas bozuk süt gördü. Hemen sütü içti. Bir
parça kendine gelmişti. Yolda karşıdan
karşıya geçerken gözleri kararmaya, başı
dönmeye ve midesi bulanmaya başladı.
82 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
83
Karşıdan hızla gelen arabayı gördü fakat
olan oldu. Burak dede kanlar içinde yerde
yatıyordu.
…Burak dede çöpten ekmek aradı ama
bulamadı. Yarım saat kadar çöpleri karıştırdı
ama bir türlü yiyecek bir şeyler
bulamıyordu Bazen insanlardan istiyor
ama insanlar sadece yanına yaklaşınca
bile kaçıyorlardı.
…Burak dede günlerdir gelini tarafından
işkence görüyordu. Her tarafı yara içinde
kalmıştı. Bunu oğluna anlatıyordu
ama ona inanmayıp üstüne deli diyorlardı.
Bu da yetmezmiş gibi yemek bile
vermiyordu. Sonunda Burak dede evden
kaçtı. Kendini sokaklara atmıştı. Artık
dayanacak gücü kalmamıştı. Herkes ona
deli gözü ile bakıyordu. Açlıktan ve gelininin
verdiği ilaçlardan iyice kendini
kaybetmişti.
V. Bölüm
…Titreyen kemiklerim durdu. İçimdeki
soğuk ısındı. Gecem gündüz oldu. Uykum
geliyor, gözlerim kapanıyor beyaz
karlar beni içine çekiyor. Beyaz sakallarım
karın beyazlığında kayboluyor.
Uyku yavaş yavaş beni esir alıyor. Artık
soğuktan üşüyen ellerimi hissetmiyorum.
Karlardan gelen bir beyaz ışık beni
benden alıyor. Saat, gece 12.
…Boş beyaz sokaklarda son gücüm ile
yürüyorum. Karnım aç. Yazdan kalma
terliklerim kara saplanıyor. Ayaklarıma
dolan soğuğu artık hissetmiyorum.
...Arık gücüm kalmadı. Göz kapaklarım
dondu, kapatamıyorum. Sesim kısıldı
bağıramıyorum. Sakallarım artık beni
soğuktan korumuyor. İncecik yazlık elbisem
kışın ve ayazın bütün soğuğunu
içime alıyor. Artık adım atacak gücüm
kalmadı. Soğuktan donmuş bir duvara
yaslanıyorum. Artık gidecek hiçbir yerim
yok.
…“Bırakın beni! Acıyın şu yaşlı adama.
Nereye giderim ben bu soğuk gecede, nereye
giderim söyleyin, nereye? Siz atıyorsunuz
beni bu hastaneden ey güvenlik!
Ama ben bu yaşlı bacaklarımla nereye
giderim? Ne olurdu bir gece daha burada
dursaydım? Bari acıyıp en azından bir giyecek
verin şu yaşlı adama. Bırakın beni!
Nereye atıyorsunuz?”
VI. Bölüm
...Saat 12. Bir anne, kucağında soğuk
bir ceset, ağlıyor. “Yardım edin!” diyor
ama yüzüne kimse bakmıyor, bakamıyor.
Dünya, o annenin ak yüzüne bakamıyor.
84 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
… Afrikalı, beyaz kalpli bir çocuk, başında
annesi. Çocuk bir deri bir kemik
kalmış, annesinin ise gözünden yaş bile
akamıyor. O göz yaşları ona lazım olacak
çünkü! Oğlunun susuzluğunu gidermek
için.
…Bir zamanlar bir çocuk varmış. Annesi
ona çorba pişirirmiş. Her gün aynı yabani
otlardan, aynı acı çorbayı pişirirmiş.
Annesi oğluna bu acı ot çorbasının onu
çok güçlü yapacağını, kuşların ona kanat
getireceğini söylermiş. Çocuk her gün
evinin çürük tahtalarının arasından dışarı
bakıp kuşları beklermiş. Ne masal ama!
I. Bölüm
Saat 12. Mert yataktan aniden fırladı.
Rüyasında küçük bir kız, şımarık bir çocuk,
trafik kazası, yaşlı bir adam ve Afrikalı
bir çocuk görmüştü. Bu şimdiye
kadar gördüğü en gerçekçi rüyaydı. Evde
sanki duvarlar üstüne geliyordu. Çok
üzgündü, ağlıyordu. İçinde bir huzursuzluk
vardı. Dışarıda onca dertli insan
varken ben nasıl evimde rahat otururum,
diye düşünmeye başladı. Yanına bolca
para aldı ve dışarı çıktı. Dışarıda kapının
yanında ona bakıp ağlayan zayıf düşmüş
bir köpek
gördü. Bu köpeği daha öncede görmüştü
lakin bakmadan geçmişti. Köpeğin yanına
oturdu ve biraz sevdi. Sonra ne yapabilirim
diye düşünmeye başladı. Sonra
markete gitti ve biraz et aldı ve köpeğe
verdi. Köpeği besledikten sonra parka
gitti. Parkta kalan evsizlere yemek alıp
dağıttı. Sonra yetimhaneye gidip yetimleri
sevindirdi.
Yolda, eve gelirken su satan çocuğa araba
çarpacakken kurtardı. Suları yere düşen
çocuk çok üzülmüştü. Bütün suları aldı
ve 300 tl verdi. Biraz ilerledi ve 300 tl’nin
az olduğunu düşündü, üzüldü. Sonra,
huzur evine gitti. Yaşlıların elinden
öptü. Yoldan geçen fakir bir çocuk gördü
ve önce çikolata alıp para verdi. Saat
gece 10 olmuştu. Ayakları çok acıyordu.
Kendi kendine “Benim derdim dert mi?”
dedi yüzünde ufak ama tatlı bir gülümseme
vardı. Eve geldi Babası onu azarladı.
Mert iyilik yapmak için evden çıktığını
anlattı. Babası Mert’e “Sen rahatsan sorun
yok! Niye başkalarını düşünüp kendini
yoruyorsun! Paran, malın, ailen her
şeyin var başkalarını düşünme artık!”
diye bağırdı. Mert ise “Dünyada onca
dert varken asıl ben rahat uyuyorsam
sorun var!” diye karşılık verdi. Babası
‘’Dünya’yı sen mi değiştireceksin!” diye
bağırdı. “Evet, ben değiştireceğim, biz
değiştireceğiz. Biz gençler olarak bu toplumu
değiştireceğiz, toplum da dünyayı
değiştirecek! Biz, Atatürk’ün güvendiği
gençliğiz. Atatürk bize güveniyor!” diyerek
karşılık verdi. Sonra odasına geçti
ve düşünmeye başladı. Ayakları çok ağrıyordu
ama mutluydu. Yaptıklarını düşünerek
mutlu oluyor ve kendi dertlerine
üzülmüyordu. Mutluluk göz yaşları akan
gözlerini yavaşça kapadı ve bir sonraki
gün yapacağı iyilikleri düşünmeye başladı.
Gece saat 12’de.
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
85
86 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
BURÇİN KAHRAMAN
11. sınıf
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
87
88 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
ÇORLU MİMAR SİNAN ANADOLU LİSESİ / MAYIS 2020
89
90 GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03
corlumimarsinan.meb.k12.tr
@corlumsal
@sanatinbahcesi
@neresimsiznekedisiz
Sanat Bahçesi
Kodu okut
hemen paylaş
GÜZEL YAZI DEFTERİ / SAYI 03