17.02.2022 Views

TARZ EDEBİYAT DERGİSİ SAYI 6

Tarz Edebiyat Dergisi bir TEKSDER (Tarz Edebiyat Kültür ve Sanat Derneği) yayınıdır.

Tarz Edebiyat Dergisi bir TEKSDER (Tarz Edebiyat Kültür ve Sanat Derneği) yayınıdır.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Boş değil söylediklerim. Satürn’den sonra

da diğer yıldızlar gelir. Tam 1022 tanesinin

adını yazdım bile. Bence çok daha fazlalar

ama kalanını da siz bulun artık. Fani ömrüm

bu kadarına yetti.

Kutsal Roma Kilisesi bile kabul etti

yazdıklarımı. Çok da kolay oldu ayrıca. Hem

neden itiraz etsinler ki? Onlar da biliyordu

Dünya’nın kutsallığını ve tüm evrenin insanlık

için yaratıldığını.Dedim ya gaipten haber

alıyorum ben. 1300 yıl sonra, Kopernik denen

bir zır deli Aristarkosçu gelecekmiş. Kepler

ve Galile gibi daha aptalları da gelecekmiş

sonra. Aristarkos delisinin saçmalıklarına

sığınacaklarmış. Güneş’i tekrar merkeze

koyacak, kutsal Dünya’mızı onun uydusu

yapacak kadar çıldırmış bu insanlar.Ama

çok şükür, kutsal kiliseyi kandıramayacaklar.

Onu da gördüm.İkinci kitabımın adı

“Coğrafya.”Evet, bildiğiniz coğrafya.

O bilimi de ben kurdum. Dünya’nın haritasını

çizdim. Büyük İskender Efendimizin

sahip olduğu bütün toprakları gösterdim.

Zaten ondan sonrasında da bir şey yok,

büyük denizden başka. Başka topraklar

olsaydı bile, onun ömrü vefa etmedi belki

ama mirasçıları mutlaka fethederdi. Zaten,

Hindistan’a kadar gitti Efendimiz, fethedecek

başka toprak kalmadığını görünce de

geri dönmüştü hatırlarsınız.

Ve sizin bildiğiniz üçüncü kitabım: “Tetrabiblos”,

yani “Dört Kitap”. Biblos’u bilirsiniz,

kitabın Yunancası. Siz onu daha çok Bible,

yani “İncil” olarak tanırsınız. İşte benim dört

İncilim, Tetrabiblos’um.Astrolojinin kutsal

kitabını da ben yazdım, öğünmek gibi olmasın.

Bu konuda gereksiz tevazu göstermeyeceğim.

Onu da okutmuşlar Avrupa'da.

Bilmeyene diploma vermemişler uzun süre.

Az iş mi bu?

Güneş’le, Ay’la, gezegenlerle, yıldızlarla,

takımyıldızlarla, hâsılı gökteki tüm varlıklarla

konuştum, dilleriniçözdüm. Bu bir fizik kitabı

değil. Fizik ötesi, yani ruhlarla ilgili. Zannediyor

musunuz ki Tanrı sizi yarattı ve kendi

halinize bıraktı? Nasıl konuşur sizinle, nasıl

etkiler sizi, kaderinizi nasıl belirler,bilir misiniz?

Hayır, bilmezsiniz. İşte bunları anlattım.

Gezegenlerin, yıldızların, burçların her hareketinin

gizemini; her doğuşun, her batışın ve

her kesişimin anlamını anlattım. Görünenlerin

ne kadar küçük, görünmeyenlerin ise

ne kadar büyük olduğunu. Ruhlar âlemini

anlattım.

Hepsini ben mi uydurdum? Hayır!.. Kocaman

bir hayır hem de. Benden önce kadim

Yunan’ın, Mısır’ın ve dahi Hindistan’ın en

büyük âlimleri bunlar için kafa yormadı mı

zannediyorsunuz? Hiçbir şey yazmamış, anlatmamış

olabileceklerine inanıyor musunuz

cidden? Tanrıyla, onun yarattığı görünmez

ruhlarla konuşmak, onun sırlarına biraz

olsun vakıf olmak, bu fiziksel evrende sıkışıp

kaldığınızda mümkün olabilir mi sizce?

Gezegenler, yıldızlar sadece basit birer ışık

mıdır gökyüzünde? Onların sizlere görünmeyen

ışıklarını da görmek, duyulmayan

seslerini de duymak, Tanrısal güce ortak

olmak değilse, başka nedir? En yüce bilginin,

kaderin, kutsal yaratıcının bize göstermek

istediği her şeyin orada, gökyüzünde

yazılı olduğunu gösterdim ben. Tıpkı benden

öncekilerin yaptığı gibi. Ama her şeyin

bedeli var şüphesiz. Çizdiğim evreni kabul

eden Kutsal Kilise, kehanet gücümü kabul

etmemiş meğer. Büyücülükle suçlamışlar

takipçilerimi. Onları katletmişler, kovmuşlar

ülkelerinden.Tanrısal olan her şey onların

tekelindeymiş gibi. Kâhinliğimi kıskanmışlar

belli ki ve görünmeyeni görme gücümü.

Gaipten bildiriyorlar ya bana yıldızlar, alıyorum

haberlerinizi, merak etmeyin. Bin dokuz

yüz yıl sonrasını gördüm ki inanılır gibi

değil! Ne çok takipçim varmış meğer?

Beni takip ediyorlar ama ismimi bile bilmiyorlar.

Vay canına!. Oysa yaşarken beni

tanıyan gerçekte ne kadar azdı, bir bilseniz.

Yazdıklarımı okuyabilenlerin sayısı belki

birkaç yüzdü, ama anlayabilenlerin sayısı

bir elin on parmağını geçmezdi. Onlar da en

yakın öğrencilerimdi zaten.

Bin dokuz yüz yıl sonra ne çok benzerim

çıkmış meğer. Kiliseden korkan da pek

kalmamış zaten. Benim gizemlerimi herkes

anlamasın diye matematiğin ve geometrinin

en üstün yöntemleriyle, türlü sembolleriyle

anlattıklarımı peynir ekmek gibi tüketir

olmuşlar. Adımı anmıyorlar, eserlerimi bilmiyorlar.

Beni hiç tanımıyorlar ama benim sırlarıma

vakıf olduklarını zannediyorlar. Benim

yöntemlerimden elde avuçta kalan birkaç

kırıntıyla fallar açıp, sözüm ona burçlarla,

yıldızlarla konuşan, ruhlar âleminden

haberler veren, kerameti kendinden menkul

kâhinler türemiş. Üzülmeli miyim, sevinmeli

miyim, bilemedim henüz.Eh ne yapayım,

her şeyi de bilecek değilim.

Batlamyus' um ben, kral olan değil ama

fani Batlamyus. Siz beni öyle bilin...

10 11

Tarz Edebiyat Aylık Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi Tarz Edebiyat Aylık Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi Tarz Edebiyat Aylık Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi Tarz Edebiyat Aylık Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!