24.06.2022 Views

Yeşil İnci Sayı 8 - Çocuk Çevre Dergisi

Marmaris Orhaniye İnci Narin Yerlici Ortaokulu öğrencileri tarafından Eko Okullar Projesi kapsamında hazırlanmıştır. Tüm yazılar öğrenciler aittir.

Marmaris Orhaniye İnci Narin Yerlici Ortaokulu öğrencileri tarafından Eko Okullar Projesi kapsamında hazırlanmıştır. Tüm yazılar öğrenciler aittir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

YEŞİL İNCİ

Türkiye’de yeşilinci

Orhaniye İnci Narin Yerlici İlkokulu - Ortaokulu Çevre Dergisi Sayı 8

Okulumuza Güneş

Enerjisi Santrali

Kuruluyor!

Sakız Ağacı

Ekşi Maya Ekmek

Yapalım

Sulak Alanlar Doğamızı Koruyor

Orman Yangıları Neden Oluyor?

Tarım Zehirleri - Pestisitler

İklim Değişikliği Konferansı


Dergimizin basımında sağladığı destekten dolayı sayın Dolunay

KIŞLALI’ya ve Akdeniz Koruma Derneği’ ne teşekkür ederiz.


Y eşil İ n c i S a yı 8

S a y fa 3

2022

YEŞİL İNCİ

Konular

Sf

Türkiye’de yeşilinci

Güne Sporla Başlamak

Çevrecimri : Yürümek

Doğanın Güzellikleri: İğnelik Otu 5

Enerji Kaynakları: Pirina

Toprak Bakımı Nasıl Yapılır?

Hayvan Barınağı Ziyareti 7

Doğanın Güzellikleri: Yılan Burçağı 8

Yemeklerin Olmazsa Olmazı: Salça 9

Sağlıklı Beslenme: Meyve-Sebze Kurusu 10

İnek Sütü ve Bakımı 11

Doğanın Güzellikleri: Bıldırıcın

Ağaçlarımız: Sakız

Akdeniz Foku 13

Ekşi Maya Ekmek Yapalım 14

Nedir Şu Veganlık?

Geri Dönüşüm: İlaçlar

Geri Dönüşüm Mühendisleri: Hurdacılar 16

Sanal Su Ne Demek? 17

Mutfakta Enerji Tasarrufu Nasıl Yapılır?

Doğanın Güzellikleri: Orkinos

Turşu Nasıl Yapılır? 19

Okuyan Çevreci: Zehirsiz Ev 20

Sulak Alanlar Doğamızı Koruyor 21

Orman Yangıları Neden Oluyor? 22

Turgut Köyü Bisiklet Turu

Salça Yapalım

Okuyan Çevreci:Neden Dünyayı Önemsemeliyiz?

Doğanın Güzellikleri : Mısır İnciri

Doğanın Güzellikleri : Kara Yılan 25

Doğanın Güzellikleri : Marmaris Semenderi

Şifa Kaynağı: Çiriş

4

6

12

15

18

23

24

26

Merhaba arkadaşlar,

Bu yıl dergimizin 8.sayısıyla karşınızdayız. Bu sene

dergimizin ana konusu “İklim Değişikliği”. Geçen yıl yaşanan

orman yangınların en büyük sebebi küresel ısınma

ve iklim değişikliği olduğu için bu yıl ana konumuzu

böyle seçtik. Dergimizde iklim değişikliği, orman yangınları,

enerji tasarrufu konularının yanı sıra her zamanki

gibi bölgemizdeki ağaçlar, çalılar, kuşlar, balıklar ve

çiçeklerle ilgili birçok yazı var.

Dergimiz pandemi nedeniyle uzun zamandır yayınlanamıyordu.

Her yıl ne kadar uğraşsak da sadece bir

dergi çıkarabiliyoruz. Bunun sebebi tüm yazıların internetten

değil büyüklerimizden öğrenerek yazılması ve

derslerimizin çok yoğun olması. Bu yıl size verebileceğimiz

en güzel haber okulumuza 10 kilovatlık güneş

enerjisi kurlumu yapılacağı ve artık okulumuz enerjisini

güneş enerjisiyle sağlayacak olması.

Umarız dergimizin 36 sayfaya ulaşan bu sayısını keyifle

okur ve beğenirsiniz. Bir sonraki sayıda

görüşmek üzere, yeşil kalın, doğada

kalın,

Sena Sarı

HOŞÇA KALIN!

Ceylin Şahin

Bu dergideki yazılarda “Eco Font” yazı tipi kullanılarak %25

toner tasarrufu sağlanmıştır.

İmtiyaz Sahibi

Orhaniye İnci Narin Yerlici Ortaokulu

Müdür: Fatma Tuba UYSAL

Baskı Yeri: Bi Reklam Atölyesi, Marmaris

www.incinarinyerliciortaokulu.meb.k12.tr

Şifa Kaynağı: Tilkişen 27

Pestisitler (Tarım Zehirleri) 28

Kıyı Temizlik Günü 29

Ağaçlarımız: Limon

Çevreci Dernekler: Buğday Derneği

İklim Değişikliği ve Orman Yangınları Konferansı 31

Nezahet Gökyiğit Botanik Bahçesi 32

Yeşil İnci Magazin 33

Sizden Gelenler 34

30

Hazırlayan, Kapak ve İç Tasarım : Cihan Şen

Düzeltme: Sibel Demirel – Mehtap Duran

İletişim Bilgileri:

Adres : Orhaniye Mah. / Marmaris - Muğla

E-posta : 714441@meb.k12.tr.com

Tel : (0252) 4871342

Lütfen görüşlerinizi e-posta adresimize bildirin.


S a yfa 4 Y eşil İ n c i S a y ı 8

Güne Sporla Başlamak!

Ahsen Tiğre

Haftada üç gün beden eğitimi

öğretmenimizin eşliğinde

müzikle spor yapıyoruz

Biliyorsunuz ki güne

uykulu başlıyoruz. Bazen

ailemiz bizi kaldırmakta

zorlanıyor. Mesela

benim ablam

okula yürüyerek

gidip geliyor

ve okulda

arkadaşlarından

daha zinde

olduğunu söylüyor.

Sabahları işe

ya da okula bisikletle

ya da

yürüyerek gelip

gidersek neredeyse günlük

sporumuzu yapmış

olur ve zamandan tasarruf

ederiz.

Biz de okulumuzda her

sabah müzik eşliğiyle

spor yapıyoruz. Turgay

öğretmenimiz bize hareketleri

gösteriyor, biz de

hareketleri enerjik ve

mutlu şekilde yapıyoruz.

Çevrecimri : Yürümek

Bu hareketler ders başlamadan

önce 10-15 dakika

sürüyor ve herkesin

sabahki o

uykulu halleri

yok oluyor.

Spor

yaparken

Turgay öğretmenimiz

güzel şarkılar

açtığı

için spor

yapma istediğimiz

artıyor.

Bence bu etkinlikler

her okulda yapılmalı.

Sporla kalın sağlıklı kalın.

Berinay Yaşar

Okulumuzdaki Dünya Yürüyüş

Günü etkinliğinden

Yürümek güzel şeydir.

Ben yürümeyi seven bir

insanım. Tüm insanlarında

yürümeyi sevmelerini,

yürümekten hoşlanmalarını,

yürümekten keyif

almalarının çok isterim.

Ben yürürken kendimi

hep hayaller içinde, düşler

içinde çok mutlu hissediyorum.

Yürümek insana

huzur veriyor. Mutluluk

veriyor. Yürürken

gökyüzüne bakıp bulutları

bir şeylere benzetmek,

çiçeklerin kokusunu almak,

böceklerin sesini

duymak, benim için çok

güzel bir şey. Yürürken

doğanın güzelliklerini

keşfetmek çok güzel bir

şey. Yürümek aynı zamanda

öğretiyor ve bilgilendiriyor.

Yürürken hayvanlarla

dost olmak, insanlara

yardım etmek,

denizi izlemek, yarını

düşünmek muhteşem bir

şey. Yürümek eğlenceli

ve güzel bir aktivitedir.

Yürürken sevgiyle, saygıyla

yürürsün. Yürürken

hep düşünürsün. Düşününce

mutlu olursun.

Mesele yürürken düşündüklerimle,

otururken

düşündüklerim, yani duygu

ve düşüncelerim aynı

değil. Yürürken daha bir

hoş oluyor.

Yürürken kin ve öfkeyle

yürürsen pek faydası

olmaz. Yürürken sevgiyle,

mutlulukla, sevinçle,

yürüyeceksin ki yürümenin

bir anlamı olsun. Yürümek

sporun en güzel

halidir. Düşünsenize her

gün oturup, yatmak bence

hiç güzel bir şey olmaz.

Hiç eğlencesi olmayan

bir şeyden nasıl keyif

alırsın ki?

Doğanın her halinde

yürümek ayrı bir keyiftir.

Yağmurda, karda, son

baharda… Evde otururken

sohbet etmeyen insanlar

yürürken sürekli

konuşur, dertleşir…

Yürümek çok da çevrecidir.

Yakın mesafelere

araçla gitmek yerine yürüsek

boşuna yakıt harcamamış

oluruz. Böylece

küresel ısınmaya da se-


Y eşil İ n c i S a yı 8

S a y fa 5

bep olmayız.

Yürümek aynı zamanda

sağlığımız içinde

önemlidir. Sağlıklı

olmak için bol

bol spor yapmalı

ve yürümeliyiz.

Her yere arabada

oturup gitmek hiç

güzel değil. Yürümek

daha güzel.

Koşmak, dağa

tırmanmak ta çok

güzel bir spor

ama bazen eklemlerimize

zarar

verebiliriz. Yürümek

ise böyle bir zarar

vermez. Birçok insanın

yemekten sonra uykusu

gelir. Bunun yerine küçük

bir yürüyüş

hem bedenimizi

rahatlatır hem de

uykumuzu açar. O

yüzden siz de yürüyün,

siz de mutlu,

huzurlu olun.

Yürürken, düşünürken

ben hep

acaba yarın okulda

ne yaparım

diye planlarım.

Düşüne düşüne

yürürüm ve bu

benim için bir

zevk olur.

Her yıl yürüyüş günü

düzenleyerek öğrencilerimizle

etrafımıza örnek oluyoruz.

Doğanın Güzellikleri: İğnelik Otu

Bir gün halamla tarlaya

gitmiştim. Tarlada bir

tane bitki gördüm. O bitkinin

ne olduğunu bilmiyordum.

1-2 gün sonra

Cihan hocam araştırma

ödevi verdi.

İğnelikle ilgiliydi.

Ben tabi iğneliğin ne

olduğunu bilmediğim

için Cihan hocam

bana iğneliğin

fotoğrafını gösterdi.

Bende o zaman anladım

ki benim tarlada

gördüğüm bitki

iğnelik otuymuş.

İğnelik otunun rengi

yeşildir, uçları

sivridir. Isırgan otuyla,

maydanoz karışımına

benzer. İğnelik

otunu güneşe tuttuğumuz

zaman açar,

bir diğer adı peygamber

saati olarak geçer. Böyle

denmesinin sebebi iğnelik

otunun dikene benzeyen

sivri dallarının ucu

açıldığında kendiliğinden

saat gibi dönmesiymiş.

Bana çok ilginç geldi

ama daha önce yapıldığını

hiç görmedim.

İğnelik Yemeği:

Otları sirkeli suda bekletip

iyice yıkayıp orta

büyüklükte doğrayacağız.

Sotelenen soğanların

üzerine otu ekleyip 5-

10 dakika kadar kavurup

üzerine pirinçleri ekleyeceğiz.

Yaklaşık 1,5

su bardağı kadar

sıcak su ekleyip

pişirmeye bırakacağız.

İsterseniz iğnelik

otuyla başka otları

karıştırıp kavurmasını

yapabilirsiniz.

Üzerine köy yumurtası

da kırarsanız

çok lezzetli olur.

Köyümüzde doğal

olarak yetişen bu ot

çok faydalıdır. Burada

yaşamama

rağmen yeni öğrendiğim

için şaşırdım.

Umarım siz de bir

gün bu otu tanır ve yemeğini

yersiniz.

Esin Aytekin

İğnelik otuna ismini veren

kısımları


S a yfa 6 Y eşil İ n c i S a y ı 8

Enerji Kaynakları: Pirina

Esmanur Şahin

Mehmet Selçuk Çınar

Pirina da güneş, rüzgar gibi

yenilenebilir bir enerji

kaynağıdır

Herkesin evinde türlü

türlü ısınma aletleri vardır.

Bunlar soba, kalorifer,

elektrikli soba ve daha

niceleri. Biz evimizde

kalorifer kullanıyoruz. Biz

kaloriferimizi yakmak için

pirina yani zeytin çekirdeği

küspesi

kullanıyoruz.

Pirina

kullanmamızın

nedeni

çevreye

zararı

daha

az olmasıdır.

Kömür,

doğal gaz gibi yakıtlar

çevreci olmadıkları

için bizim tercihimiz pirinadır.

Bu yakıtlara fosil

yakıt denir ve kullanılması

durumunda küresel

ısınmaya sebep olur.

Pirinayı yaktığımızda

burnumuza kötü bir koku

gelir. Aslında pirina zeytin

sıkıldıktan sonra içerisine

bir miktar yağ ve su

katılmasıyla oluşan küspedir.

Pirina yağı, önceki

zamanlarda sadece sabun

olarak kullanılmaktaydı.

Teknolojik gelişmeler

sayesinde pirina

kalorifer yakıtı olarak da

kullanılabiliyor.

Evimizde hangi ısıtma

yöntemini kullanırsak

kullanalım mutlaka tasarruflu

kullanmalıyız. Odamızın

içini aşırı ısıtmak,

havalandırma haricinde

kapı ve pencereleri açık

tutmak, yazın serin günlerde

bile klima açmak

israfa yol açar. Kaloriferler

tüm odaları ısıttığı

için tek bir odayı ısıtan

odun sobası,

klima, elektrikli

sobası

gibi araçlara

göre daha

çok enerji

tüketir. O

yüzden kalorifer

kullanırken

gerekmiyorsa

diğer

odaları ısıtmamalıyız.

Umarım herkes hem

ısınır hem de serinlerken

çevreci yakıtları ve araçları

tercih eder ve küresel

ısınma hızlanmaz.

Toprak Bakımı Nasıl Yapılır?

Doğan Acar

Bakımsız topraklar verimsiz olur

Okulumuzda Eko

Okullar Projesi’nde organik

tarım konusunda çalışmalar

yaptığımız için

bahçemize ekim alanı

oluşturmaya karar verdik.

Sizlere sebze bahçesi

nasıl hazırlanır anlatmak

istiyorum.

Önce fide ya da tohumları

dikmek için toprağımızı

çapayla kazdık

ve bir iki gün üstünü havalandırdık.

Aynı işlemi

birkaç kez tekrarlayarak

toprağımızın kum gibi

olmasını sağladık. Böylece

toprağımızı suladığımızda

daha çok su

tutabilir.

Toprağımız dikim kıvamına

geldiğinde en az

bir yıl beklemiş hayvan

gübresi ekleyip tırmıkla

karıştırırız. Eğer taze

gübre kullanırsanız bitkileriniz

yanar. Çünkü taze

hayvan gübresi çok kuvvetlidir.

İsterseniz solucan

gübresi de kullanılabilirsiniz.

Artık toprağımız

dikime hazır.

Tarlamızı daha kolay

sulamak için uzunca çukurlar

açarak arıklar

oluşturabiliriz. Arıkların

içine 10-15 cm derinliğinde

çukur kazıp fideleri

dikiyoruz. Fidelerin arasında

dikeceğimiz ürüne

göre aralık bırakırız. Mesela

domates büyüdüğünde

yayıldığı için çok

sık sık dikilmez ama biber

çok yayılmadığı için


Y eşil İ n c i S a yı 8

S a y fa 7

dikilebilir.

Bitkilerimizi türüne

göre bazen günlük bazen

de birkaç günde bir

suluyoruz. Sabah erken

veya akşam saatlerinde

sularsak bitkiler

suyu daha fazla kullanırlar.

Bitkileri korumak

amaçlı etrafını telle çeviririz.

Eğer telle çevirmezsek

tavuklar, kaplumbağalar

ektiğimiz

şeyleri yiyebilir ya da

üstüne basılabilir.

Bahçemizdeki fidelerin

besinlerini kullanarak,

onların büyümesini yavaşlatan

yabani otları

temizlememiz gerekir.

Bunu bu otlar çıktıkça

tekrar yapmalıyız. Ayrıca

Hayvan Barınağı Ziyareti

Merhaba, hayvanları

koruma günü nedeniyle

okulumuzda yürüttüğümüz

Eko Okullar Projesi’ndeki

arkadaşlarımızla

hayvan barınağına gideceğiz.

Gitmeden önce

barınaktaki köpekler

için aramızda

para toplayalım

dedik. Barınakta

yaş mama olmadığı

için Marmaris’ten

konserve

mamalar aldık. Yanımıza

atıştırmak için

sağlıklı yiyecekler ve su

aldık. Barınağa geldiğimizde

bizi kapının önünde

öğretmenimiz karşıladı

ve içeriye girdik. Orası

gerçekten çok güzeldi,

bizi çok iyi bir şekilde

karşıladılar ve ilgilendiler.

Orada bizimle ve

sokak hayvanlarıyla daha

yakın ilgilenen ayrı bir

ablamız vardı. Barınakta

gönüllü olarak çalışıyormuş.

Barınakta köpekleri

ayırıyorlardı, yeni gelen

köpekleri bir bölüme alıp

onlarla ilgileniyorlar ve

sonra onları kısırlaştırıp

başka bir bölüme alıyorlarmış.

Sevgi bölümü

diye bir yer vardı. Orası

ise daha çok ilgilenilmesi

gereken hayvanların

(yavru, hasta vb.) olduğu

bir yerdi. İçerileri gezerken

yarı açık bir kapı

vardı ve orada yerde yatan

bir köpek gördük.

Burası muayene odasıymış

ve oradaki köpek 2

gün önce gelip bakımı

3-4 haftada bir diktiğimiz

fidelerin yanlarını güzelce

çapalarız. Böylece

toprağımızın hava

almasını sağlarız.

Gerekirse sonra hayvan

gübresi ilave

ederiz.

Her şeyde olduğu gibi

toprağımıza da iyi

bakarsak sonucunda

da iyi ürünlerimiz olur.

Umarım toprağımıza

güzel bakarsınız. İyi

ve verimli bitkiler yetiştirirsiniz.

yapılıyormuş. Hayvanların

tedavi edilebilmesine

çok sevindik. Barınağı

biraz daha gezdik, köpeklerle

ilgilendik ve yavru

köpekleri kucağımızda

sevdik, çok tatlılardı. Nisa

arkadaşımız ise

geçen yıl barınağa

verdiği köpeğini

görünce çok üzüldü

ve ağladı. Gönüllü

olarak çalışan ablayla

konuştular ve

ailesiyle konuşup

tekrar geri alacağını

söyledi.

Marmaris’te çok fazla

sokak hayvanı olduğu

için bu barınakta sadece

köpekler vardı. Kediler

için ayrı bir barınak varmış.

Her şeyin sonu olduğu

gibi bunun da bir sonu

oldu. Tatlış köpeklerle

vedalaştık. Bizle ilgilenenlere

teşekkür edip

okula geri döndük.

Gerekirse toprak analizi

yaptırarak toprağınızın hangi

bitkilerin ekimine uygun

olduğunu anlayabilirsiniz.

Berensu Sevim

Sevgi Evi

Barınak ziyaretine 13 kişi gittik


S a yfa 8 Y eşil İ n c i S a y ı 8

Doğanın Güzellikleri: Yılan Burçağı

Bora Uyar

Okan Savaş

Yılan Burçağı tohumu şifa

kaynağı olarak da kullanılıyor

Bir gün Cihan hoca,

Abdullah hoca ve arkadaşlarımızla

birlikte bisiklet

turuna çıkmıştık.

Bu turu köyü biraz gezmek

ve spor yapmak

için planlamıştık. Gezide

Abdullah hoca bizi yol

kenarında durdurarak

bir bitki gösterdi.

Bu bitkinin adı

yılan burçağıymış.

Bitkinin içini açarak

bize ayrıntılı bir

şekilde anlattı. Bu

bitki böcek yiyen

bir bitkiymiş ve toprağın

kurak olan

bölgelerinde bulunurmuş.

İsterseniz

size bitkinin avını

nasıl yakaladığını

anlatayım:

Bitkinin alt kısmında

böcekleri

çeken bir leş kokusu

vardır. Bu koku böcekleri

ve küçük sinekleri

kendine çeker, bu bitkinin

en üst kısmında bulunan

yapraklar kaygan

olduğu için böcekler bitkinin

iç kısmına düşer.

Bitkinin iç kısmında bulunan

yapışkan madde

sayesinde böcekler kaçamaz

ve orada öğütülür.

Yılan burçağının boyu

75 ve 90cm arasındadır.

Kenarlarında bulunan

uzun parçalı yaprakları

vardır. Ayrıca çiçek

açtığında çok güzel

bir görüntüsü de vardır.

Bitkinin sapı pırasa bitkisinin

sapına benzer.

Bitkinin zehirli ve kötü

bir kokusu olmasından

dolayı hayvanlar bu bitkiden

uzak durur. Bitkiyi

taze bir şekilde yemek,

bulantı, kusma, ishal ve

kalpte ritim bozukluğu

yaratarak ölüme yol

açabilecek zehirlenmelere

neden olabilirmiş.

Tabi kötü yönleri kadar

iyi yönleri de vardır. Mesela

bazı hastalıklara

çözüm kaynağıdır. Terletici

ve balgam söktürücü

özelliği bulunmaktadır,

kremi hazırlanarak

deriye uygulanabilir

ve bu

krem yaralara

ve mantar hastalığına

iyi gelir.

Bronşit, astım,

nezle, bağırsak

gazları ve romatizma

rahatsızlıklara

da iyi gelir.

gibi

Doğada bulunan

her bitki

zehirli olsun

olmasın ya da

yensin yenmesin

bütün bitkileri korumalı

ve boş yere koparıp

israf etmemeliyiz.

Abdullah öğretmenimizin

anlatımı bitince bisiklet

binmeye devam ettik.

Bir molada hiç bildiğimiz

çok ilginç bir bitki öğrenmiştik.

Yeşil Haber : Güneş Enerjisi Santrali

Yeşilinci okul olma

hayaliyle çevre eğitimine

büyük önem veren okulumuz

bu anlamda çok

büyük bir adım attı.

2022 yılı içerisinde okulumuza

10KW’lık bir güneş

enerjisi santrali

(GES) kurulacak. Böylece

okulumuz hemen hemen

harcadığı elektriğin

tamamını güneşten elde

etmiş olacak. Bu sayede

okulumuzun karbon

ayak izini ciddi oranda

düşürmüş olacağız. Ülkemizdeki

devlet okulları

arasında güneş enerjisi

santraline sahip ilk ortaokul

olma unvanı da bizim

olacak. Güneş enerjisi

santrali yapımına

destek veren bağışçılarımıza

teşekkür ederiz.


Y eşil İ n c i S a yı 8

S a y fa 9

Yemeklerin Olmazsa Olmazı: Salça

Bir yaz gününde annem

bahçemizde kızaran

domatesleri topluyordu.

Ben de yanına

gittim ve yardım ettim.

Fakat domates fidanlarının

arasından geçtikçe

kaşınıyordum. O zaman

domateslerin kaşındırdığını

anladım.

Bahçede çok fazla domates

kalmamıştı. Anneme

bu kadar domatesle

ne yapacağını

sorduğumda

‘Salça’

dedi. Açıkçası

ev işi salça nasıl

olur merak

ediyordum.

Marketlerden

aldığımız salçayla

aynı tat

olur muydu? O

gün annemle birlikte salça

yapmaya başladık.

Sizlere yaptığımız salça

tarifini anlatayım:

İyice kızarmış domatesleri

dalından toplayın.

Topladıktan sonra birkaç

gün daha dışarda bekletin.

Domatesleri dilimleyerek

ağzı kapalı bidonlara

(turşu bidonu) koymadan

önce kalın kaya

tuzu atın. Cam bidon

kullanırsanız daha sağlıklı

olur. Bir hafta kadar

bekletin, fakat ağzını hiç

açmayın. Bir hafta sonunda

bidondaki domatesleri

elinizde hafif bir

baskı uygulandığında

etli kısmı kabuğundan

ayrılıyorsa sıkma işlemine

geçin. Bahçenizde

bir yere kendiniz için bu

işi yapmaya uygun bir

yer bulun ve sonra geniş

bir leğen alın, içine tencere

koyun. Ne sık, ne

geniş gözenekli bir süzgeç

alın. Süzgeci tencerenin

üzerine koyun.

Süzgecin içinde domatesleri

bastırarak, kabukları

haricindeki etli ve

sulu kısmın tencereye

akmasını sağlayın. Posasını

atın. Geri kalan

kısmını suyu ile birlikte

büyük bir bez torbaya

koyun. Ağzını bağlayın.

Fazla olan su torbadan

akıp gidecektir. Bize lazım

olan kısım bez torbanın

içinde kalacaktır.

Suyu iyice süzüldükten

sonra bez torbanın içindeki

domates pürelerini

(ezilmiş domates) geniş

tepsilere boşaltın. Daha

sonra miktarına göre

kalın kaya tuzu atın. Tuz

ayarını tutturamazsanız,

salçanın üzeri beyaz küf

haline gelir.

Artık kurutma aşamasına

geçebiliriz. Tepsilerin

üstünü salçanın içine

kaçabilecek börtü – böcek

ya da toza karşı temiz

bir tülbentle örtün.

Gün içinde bir veya iki

defa karıştırın. Dışarıda

balkonda bir yerde güneş

alacak şekilde bir

hafta on gün bekletin.

Bu süreçte karıştırmak

dışında üstünü hiç açmayın.

Buradaki amaç

salçaya toz, toprak

vb. girmesini

engellemek. Tepsideki

salçaları

koyu bir kıvam

alınca cam kavanozlara

koyun.

Üstünde kalacak

şekilde ister zeytinyağı

ister çiçek

yağı koyun. Fakat

karıştırmayın. Bunun

amacı ise salçanın küflenmemesidir.

Salçaya

attığımız tuz da erken

bozulmasını engeller. İki

üç gün kadar daha güneşte

beklettikten sonra

salçamız kuru fasulye,

nohut, barbunya vb. yemeklerde

kullanılmak

için hazır duruma geliyor.

Hatta sevenler ekmeğe

sürüp de yiyebilir.

Hayatımızdaki lezzetli

yemeklerin sultanı salça

bu kadar kolay ve leziz

bir şekilde hazırlanıyor.

Elimizde doğalı varken

marketlere koşmayın.

Sağlıklı günler.

Dilek Yüksel

Salça sadece domatesten değil

kırmızı biberden de yapılabilir

Ülkemizde bir çok yemek

salça ve soğanla başlar


S a yfa 10 Y eşil İ n c i S a y ı 8

Sağlıklı Beslenme: Meyve-Sebze Kurusu

Nazlı Bilgiç

Meyveleri bir yere serip

kurutabildiğimiz gibi, seraların

içinde de kurutabiliriz.

Yaz aylarında sebze

ve meyvelerimizi taze

taze dalından koparıp

tüketebiliyoruz. Üstelik

mevsiminde gıda tükettiğimiz

için çok sağlıklı

oluyor. Ancak bunu kışın

yapamıyoruz. Kışın alacağımız

domates, biber,

patlıcan gibi sebzeler

seralarda ve genellikle

hormon ve ilaç kullanılarak

yetiştirildiği için çok

sağlıklı olmuyor.

Bu yüzden, kışın ihtiyaçlarımızı

karşılamak

için yazın yetişen sebze

ve meyvelerimizi kurutur,

kışa hazırlık yaparız.

Kuruttuğumuz bu sebze

ve meyvelerimiz hem

mevsiminde hem de çok

lezzetli olur. Kuruttuğumuz

sebzelerden bazıları

şunlardır: domates,

biber, patlıcan. Domatesi

kurutmak için yuvarlak

halkalar halinde keser,

temiz bez üzerine sereriz.

Güneşte kurumasını

bekleriz. Kuruttuğumuz

domatesleri kutularda

kavanozlarda vb. yerlerde

muhafaza ederiz.

Biber ve patlıcanı iplere

dizip uygun bir yere asarız.

Kuruttuktan sonra

güneş görmeyen ve

nem olmayacak depolarda

saklarız. Kışın yemeklerimizde

kullanırız.

Kuruttuğumuz meyvelerimiz

ise; incir, kayısı,

üzüm, hurma ve vişne

gibi meyvelerdir. Dalından

koparılan meyvelerin

temizliğine dikkat

edilmeli ve çok olgunlaşmamış

olmalıdır. Sağlamları

ayrılmalı, darbeli,

çürük olmamalıdır. Kurutulacak

meyveler temiz

bez üzerinde çatılarda

veya hayvanların ulaşamayacağı

yerlerde

olmalıdır. Kuruduktan

sonra kapalı kaplara koyup

çerez ya da komposto

olarak tüketiriz.

Meyve ve sebze kurularını

yemeden önce toz

olabileceği için yıkamak

gerekir. Kuruttuğumuz

yazlık sebzelerden kışın

çok kolay ve lezzetli yiyecekler

hazırlayabiliriz.

Herkese afiyet olsun.

Yeşil Haber : Bisiklet Eğitimi

Eğitim sırasında ihtiyaca göre

bisiklet seçimi de anlatıldı.

Eko Okullar Projesi’nde

“ulaşım” konusunda

çalışmalar yapan öğrencilerimiz

Marmaris

Bisiklet Derneği’nden

eğitim aldı. Eğitim boyunca

bisiklet kullanımının

insan sağlığına, iklim

değişikliğine ve trafik

sıkışıklığına etkisinden

bahsedildi. Ayrıca doğru

bisiklet kullanımı, ekipman

seçimi, güvenli sürüş

gibi konulara değinildi.


Y eşil İ n c i S a yı 8

S a y fa 11

İnek Sütü ve Bakımı

Süt denince aklımıza

birçok süt türü gelir. İnek

sütü, keçi sütü, koyun

sütü, eşek sütü… Ben

size inek sütünden bahsedeceğim.

İnek sütü, inekler doğum

yaptıktan sonra

yavrularını beslemek

için gelen beyaz sıvıdır.

Bu sıvı vitamin, protein,

yağ ve kalsiyum bakımından

çok zengindir.

Yani inek sütünü düzenli

şekilde tükettiğinizde

kemiklerinizi

ve dişlerinizi

güçlendirir.

Ama çok

güçlü olmak

için fazla

içmeyin

çünkü her

şeyin fazlası

zarar. Ayrıca

içinde

bulundurduğu

yağ çok

tüketildiği

zaman vücuda

kilo olarak geri döner.

İneğin süt vermesi

türüne göre değişir. Mesela

Simental cinsi Montofon

cinsine göre daha

çok süt verir. Bizim köyümüzde

pek fazla yok

ama Söğüt-Taşlıca taraflarında

yurdumuzun

ineği olan Kara Sığır

türü var. İnek doğum

yaptıktan 9-10 ay sonrasına

kadar sütü alınabilir

tabi yavrusuna da bırakmak

şartıyla.

Gelelim sütten neler

yapılabileceğine. Kaynatılmış

ve soğumaya bırakılmış

ılık bir süte yoğurt

mayası çalarak 4-5 saat

sıcak bir ortama bırakıldığında

yoğurt olur. O

yoğurdu bir miktar su ve

tuz ile karıştırıldığında

ayran olur. Ayran yaparken

çıkan yağlı köpüğü

alıp tereyağı yapabiliriz.

Ayranı kaynatıp suyunu

süzüp kalan kısmı peynir

olarak tüketebiliriz.

Bizim buralarda süt satılırken

içine küçük de

olsa yeşillik atılır. Bunu

atınca ineğin sütüne,

nazar değmeyeceğine

inanılır.

İneğe bakmak çok zor

ve zahmetli bir iştir. Yani

kendi deneyimlerim sonucu

ben böyle düşünüyorum.

Annemler kardeşimi

Ankara`ya hastaneye

götürdükleri zaman

ineğimize ben bakmaya

çalışıyorum. Bu iş zor ve

zahmetli olduğu kadar

sıkıcı da bir iş. Açıkçası

ben çocuk olduğum için

biraz sıkılıyorum. Ama

sağlıklı beslenmek için

de süt gerekiyor. Annem

bu işten zevk alıyor ve

ineğe bakmadığı zaman

kendini çok boş hissediyor.

Biraz da alerjisinden

bahsedeyim. Genellikle

anne sütü alan bebeklerde

görülür ve bir zaman

boyunca inek sütü

ve inek sütünden yapılan

ürünleri tüketemez.

Fakat bu

kalıcı bir

şey değildir.

Bazı insanlarda

ise

sütün içinde

bulunan bir

maddeye

karşı sürekli

alerji de

olabiliyor.

Bu yüzden

hiç süt tüketemiyorlar.

Son olarak eklemek

istediğim ise inekleri bir

süt makinesi olarak görmemeliyiz,

yani ahıra

kapatıp sadece yemini

suyunu verip, sütünü

almamalıyız. Onları otlak

alanlara çıkarıp gezdirmeliyiz

çünkü onlarda

bir can taşıyor ve bize

nefis süt veriyor. Her

şeyin fazlası zarar sütün

bile. Bu yüzden her şeyin

azını ama özünü yani

doğalını, organiğini

tüketin. Sağlıklı günlere…

Sedef Sena Yavuz

Süt sağımı ve ahır temizliği

inek bakımının en zor işleridir.


S a yfa 12 Y eşil İ n c i S a y ı 8

Doğanın Güzellikleri : Bıldırcın

Efe Yüksel

Bıldırcın yumurtası çok

sağlıklı bir besindir

Bir gün amcamla Taşlıca’ya

giderken ovadan

bir kuşun geçtiğini gördüm,

hemen amcama

adını sordum. Amcam

kuşun bıldırcın olduğunu

söyledi. Daha önceden

görmediğim için

çok merak ettim. Eve

gelince hemen internetten

araştırdım.

Bıldırcın yaklaşık

15-20 cm büyüklüğündedir

ve göç

eden bir kuştur. Yaşadıkları

bölgelerde

bulunan buğday, arpa,

yulaf gibi tahıllarla, tohumlarla

ve böcek gibi

küçük canlılarla beslenir.

Bıldırcının gövdesinin

keklik ve tavuğa benzeyen

bir tipi vardır. Gagası

kahverengi-siyah,

alt bölgesi gri, kuyruğu

ise çok kısadır. Tüylerindeki

beyaz desenler dikkat

çeker.

Bıldırcın avcılar tarafından

sevilen bir kuştur.

Gündüzleri pek gözükmezler.

İlkbaharda ülkemize

gelen bıldırcınlar

yüksek yerlerdeki çayırlıklarda

ve tarlalarda yuva

yaparlar. Tavuk yumurtasına

göre çok küçüktür

fakat çok daha

besleyicidir. Küçük siyah

beneklerinden hemen

tanınan bıldırcın yumurtası

çoğunlukla çocuklara

yedirilir.

Bıldırcın yumurtası

aynı tavuk yumurtası

gibi pazarlarda rahatlıkla

bulunabilir.

Bıldırcınlar kümeste

de beslendiği gibi,

doğada da serbest

olarak bulunabilir.

Doğadaki hayvanların

neslinin tükenmemesi

için bıldırcınların

az avlanması gerekir.

Kimse bu kuşun değerini

bilmese de ben böyle

güzel bir kuşu çok

seviyorum.

Ağaçlarımız: Sakız

Gökhan Yılmaz

Sakız ağacını gövdesi

sarımsı sonbaharda bir renk

alır

Bahçemizde zeytin

ağaçlarımızın yanında

onlardan büyük

bir ağaç vardı.

Ben ağaca tırmanmayı

çok

sevdiğim için sık

sık ona tırmandım.

Köyümüz

civarında bir kaç

tane bulunur. Çiçek

açtığı zaman

çok fazla arı çeker.

Size bu ağacı tanıtma

istiyorum.

Sakız ağacı dut ağacı

büyüklüğünde, ince

uzun yapraklı Antep fıstığı

ağacı ile aynı tür bir

ağaçtır. Uzaktan bakıldığında

çınar ağacı ile karıştırılabilir.

Kışın yapraklarını

döken bu ağaç

bu mevsimde kızılımsı

bir renk alır. Yapraklarının

görünüşü zakkuma

da benzer. Nisan mayıs

aylarında çiçek açar.

Çiçekleri küçük kırmızı

renktedir. Bazen

bölgemizde bolca

yetişen çitlembik

bitkisiyle karıştırılır.

Sakız ağacının kabukları

kesildiğinde

bir süre sonra bir

reçine salgılar. İşte

buna sakız denir. Bu

sakız çok değerlidir.

İlaç, gübre gerekmeden

yetiştirildiği için doğaldır

ve masrafsızdır.

Akan reçine damla sakızı,

dondurma, kurabiye,

kahve ve sütlü tatlılar

gibi birçok yerde kullanı-


Y eşil İ n c i S a yı 8

S a y fa 13

lır. Aroması çok keskindir,

bu yüzden çok az

kullanılır. Çiğneme sakızı

olarak kullanıldığında

hazmı kolaylaştırır.

Marmaris civarında doğal

olarak yetişmesine

rağmen Türkiye’de çok

fazla değerlendirilmediğini

öğrendim. Bunun için

çok fazla dikilmelidir. Daha

çok dikilirse daha iyi

yararlanılabilir. Ülkemize

çok yakın ve Yunanistan’a

ait olan Sakız Adası

adında bir ada var. Bu

adada çok fazla sakız

ağacı var ve bu ağaçlardan

sakız elde edilerek

satılıyormuş. Bu yazıyı

yazarken araştırma yaptığımda

Muğla Belediye’sinin

de sakız ağacı

dikmeye başladığını duyunca

çok sevindim.

Umarım bölgemizde doğal

olarak yetişen bu

ağacın değeri bilinir.

Sakız tanecikleri

Doğanın Güzellikleri: Akdeniz Foku

Bir gün kuzenimle gezerken

bir amcaya rastladık.

Amca sabah Badem

adlı bir fok geldiğini

söyledi. Badem eskiden

buralarda dolaşan

ve insanlara

çok alışık olan

bir fok. Ondan

sonra görülen

her foka Badem

denilmeye başlanmıştır.

Burada

Süleyman

amcanın kayığına

binmiş. Badem

çok ünlü bir

fok ve Mustafa

Koç onun bakımını

üstüne almıştır. Badem’e

adını Mustafa Koç vermiş.

Badem bir Akdeniz

fokudur. Akdeniz fokunun

boyu 2-3 metre,

ağırlığı ise 200-300 kiloya

ulaşabilir. Akdeniz

fokları buralara geldiğinde

balıkçıların ağlarındaki

balıkları yiyip kaçar, bu

sırada ağlara da zarar

vermiş olurlar. Balıkçılar

bu yüzden fokları pek

Monachus monachus

sevmez. Eskiden fokları

zıpkınla başlarına vurup

öldürürlermiş. Ondan

sonra kalın yağ tabakaları

aydınlanmak için kullanılırmış.

Dişi Akdeniz

foku 10-11 aylık hamilelik

döneminden sonra,

her sene ya da 2 senede

bir tek yavru doğurur.

Akdeniz foku etobur bir

canlıdır. Besininin büyük

bir çoğunluğunu dalarak

sualtında yakaladığı

balıklar, ahtapot

ve ıstakoz

gibi canlılar oluşturur.

Avını yakaladığında

bazen

su üstüne çıkarır.

Avını öldürmek

ve parçalayarak

yiyebilmek

amacıyla başını

hızla sağa sola

sallar. Çok sevimli

bir hayvan olan Akdeniz

foklarının nesli tehlike

altındadır. Bu yüzden

ağları yırtsa da kesinlikle

öldürülmemelidir.

Sonuçta karnı aç olduğu

için oda yemek yemek

istiyor. Bu yüzden bu

konuda bilinçli olmalıyız.

Efe Yüksel

Akdeniz Koruma Derneği deniz

foklarının korunması için

çalışmalar yapmaktadır

Yeşil Haber : Karbon Ayak İzi Ölçümü

Green Act E-twinning

projesi kapsamında Karbon

ayak izi ölçüm masası

kurarak ziyarete

gelen öğrenci, öğretmen

ve velilerimizin karbon

ayak izini ölçtük. Ölçüm

sırasında küresel ısınma

ve iklim değişikliği hakkında

bilgide verildi.

Çevrimiçi bir siteden faydalanılarak

yapılan ölçüm

sonucuna göre kaç

ağaç dikmeleri gerektiği

katılımcılara söylendi.


S a yfa 14 Y eşil İ n c i S a y ı 4

Ekşi Maya Ekmek Yapalım

Kemal Tuncel

Bir velimiz öğrencilere ekşi

mayadan ekmek yapımını

öğretti

Öğrencilerimiz ekmek yapımını

öğrendikten sonra evde

deneme yaptılar

Ekmek çok sevilen ve

yenilen yiyecek türüdür.

Ülkemizde en çok beğenilen

ekmek genelde

köy ekmekleridir. Çünkü

köy ekmekleri diğer

ekmeklere

göre daha büyük

ve lezzetlidir. Köy

ekmeklerinin birden

çok çeşidi

olur: Bazlama,

somun, lavaş ekmeği

gibi. Bizim

köyümüzde genellikle

yuvarlak

bazlama ekmeğine

rastlanır. Ben

size bugün ekşi mayalı

bazlama ekmeğinin yapımından

bahsedeceğim.

Annem haftada bir

bu ekmekten yapar ve

tüm ailece severek yeriz.

Ekşi maya

tamamen doğal

olarak yapabileceğiniz

bir ekmektir.

Ekşi mayalı

ekmek un,

tuz ve sudan

elde edebileceğiniz

faydalı ve

sağlıklı bir yiyecektir.

Ekşi maya hazırlanışı

:

1. Gün: 1 su bardağı

doğal (kepekli, tam buğday)

buğday unu, 1 çay

bardağı içme suyu ve bir

tutam kaya tuzunu cam

kasenin içinde elinizle

veya tahta kaşıkla karıştırın.

Üstünü örtü ile örtüp

2 gün oda sıcaklığında

bekletin.

2. Gün: Hamurdan hafif

ekşi bir koku gelmeye

başlar. Hamurun üstü

çatlar. Çanağın tabanına

bakıldığında küçük

hava kabarcıkları oluştuğu

görülür.

Bu hamurun üzerine 1

su bardağı un ve 1 çay

bardağı su eklenerek

tekrar yoğrulur (veya

kaşıkla karıştırılır). Üstü

örtülerek 1 gün dinlendirilir.

4. Gün: Hamurun kokusu

biraz daha ekşidir.

Hamur kabarmış olur.

Hava kabarcıkları çok

belirgindir.

Bu hamurun üzerine 2

su bardağı un ve 2 çay

bardağı su eklenerek

tekrar yoğrulur (veya

kaşıkla karıştırılır). Üstü

örtülerek 1 gün

dinlendirilir.

5. Gün: Ekşi mayanız

hazır! Bayağı

kabarmış olur, bir

sürü kocaman hava

kabarcığı görülür,

çok hoş bir ekşi

kokusu vardır.

Bununla dilediğiniz

ekmeği veya hamur

işini hazırlayabilirsiniz.

Mayanın en az

1 çay bardağını daha

sonraki hamur işleriniz

için ayırmayı unutmayın.

İsterseniz buzluğa da

atabilirsiniz.

Bu kadar çok yediğimiz

bir yiyeceğin

mutlaka

sağlıklı bir şekilde

yapılması lazım.

Marketlerden

hazır aldığımız

ekmeklerde

birçok katkı maddesi

bulunur ve

bunların bize zararı

olabilir. O

yüzden mümkün

olduğunca ekmeği

evde ekşi mayadan

yapmalı ve beyaz un

yerine organik un kullanmalıyız.

Ben sizlere ekşi

maya yapımını anlattım,

sizlerden bu mayayla

ekmek yapmanızı bekliyorum.


Y eşil İ n c i S a yı 4

S a y fa 15

Nedir Şu Veganlık?

Merhaba, sizlere veganlık

hakkında bilgi

vereceğim. Önce veganların

vejetaryenlerden

farkını söyleyeyim. Vejetaryenler

et yemezken

veganlar

hiçbir hayvansal

ürün yemez. Yani

veganlar bal, süt,

yoğurt gibi ürünleri

de yememeyi

tercih ederler.

Hatta sadece yemek

değil diğer şeylerde

de buna dikkat ederler.

Deri kıyafetler giymezler,

kuş tüyü ürünler kullanmazlar.

Ben kendimi veganların

yerine koydum ve ne

kadar zorlanacağımı

düşündüm. Sabah kahvaltımı

yaparken bal,

peynir, gibi şeyleri yiyeceğim

için zorlanacağımı

düşünüyorum. Onlar

benim kahvaltıda en

sevdiğim yiyecekler.

Geri Dönüşüm: İlaçlar

Kendimi hayvanların

yerine koyduğumda ise

biraz canım acıyor, mesela

hayvanlar kesiliyor.

Onlardan et, kıyma, köfte

gibi şeyler yapılıyor.

Benim de

kuzularım, keçilerim,

tavuklarım ve

bir tane de kedim

var. Onların kesilmesini

hiç istemem.

Veganlar

böyle düşünüyor

olmalılar. Vegan olmasam

da hayvanların neler

çektiğini öğrendim.

Umarım bu dünya tüm

hayvanları korur.

Mina Su Ergezer

Bu logoyu gördüğünüz

yiyecekler vegan

beslenenlerin yemesine

uygundur

Bir gün annemi anneannemin

ilaçlarını çöpe

atarken yakalamıştım.

Anneme sordum,

“Neden ilaç geri

dönüşümü yok?”

Annem tabi bilmiyordu,

“Bilmiyorum.” dedi.

Ben de odama çekilip

düşündüm.

Bir gün annem

beni anneannemin

ilaçlarını almam

için eczaneye gönderdi.

Orda hiç dikkatimi

çekmeyen

bir kutu olduğunu fark

ettim. Üzerinde ilaç geri

dönüşümü yazıyordu.

Eczacı Metin abiye sordum:

“Atık ilaç geri dönüşümü

nedir?” Metin

abi açıkladı. ”İlaçların

içinde bazı kimyasal

maddeler var. Bu maddeler

suya ya da toprağa

karışırsa canlılara

zarar verebilir. Atık ilaçları

bize getirip bu kutuya

atarsanız hayvanların

zehirlenmesini önlemiş

oluruz.” Metin abinin anlattıklarından

sonra

bütün atık ilaçları

eczanelerdeki

atık ilaç kutusuna

atmaya başladık.

Tabi son kullanma

tarihi geçmiş

olanları. Sonra

ilaç geri dönüşüm

firmaları onları

alıp hayvanlara

ve insanlara zara

vermeyecek hale

getiriyorlar. Umarım siz

de atık ilaçlarınızı ilaç

geri dönüşüm kutusuna

atarsınız.

Ahsen Alkan

Atık ilaçla imha edilerek suya

ve toprağa karışmaları önlenir


S a y fa 16 Y eşil İ n c i S a y ı 4

Geri Dönüşüm Mühendisleri: Hurdacılar

Arda Gökgöz

Kağıt toplayıcılığı da bir geri

dönüşüm mesleği

Hepimiz gündelik hayatta

bazı plastik, elektronik

vb. eşyalar kullanıyoruz.

Bir zaman sonra

bu eşyalar bozuluyor ya

da eskiyor ve haliyle yenileme

gereği duyuluyor.

Bu eskiyen, yenileme

gereği duyulan atık malzemeler

doğaya bırakıldığında

çok uzun zaman

sonra kayboluyorlar.

Ayrıca içerisinde

bulunan

kimyasal

atıkların

toprağa

ve suya

karıştığı

zaman çok

kötü zararları

var.

Aslında bu

atıkları

toplayan çok önemli bir

meslek var: Hurdacılık

Halk arasında hurdacılık

olarak adlandırılan bu

mesleğe artık geri dönüşümcülük

deniyor. Biz

babamla bu işi yapıyoruz

ve bu işten çok

memnunuz. Çünkü hem

doğa yararı açısından

hem de ekonomik açıdan

iyi bir şey yapıyoruz.

Ayrıca biz bu atıkları

alırken atık sahibine

bir miktar para veriyoruz.

Böylece hem insanların

atıkları evlerine

kadar gelip toplanmış

oluyor hem de her iki

taraf para kazanıyor.

Evlerden alınan atıklar

ne yapılıyor size onu

anlatacağım:

Önce biz bu atıkları

kendi depomuzda biriktiriyoruz.

Bu atıkları ayrı

ayrı biriktiriyoruz çünkü

her birinin fiyatı ayrıdır.

Sonra bir kamyon dolacak

şekilde aynı atıktan

biriktiği zaman, bu atıkları

fabrikaya götürecek

olan daha büyük hurdacılara

satıyoruz. Bizim

atıkları attığımız hurdacılar

bu atıkları tekrar

kamyonlara yükleyip

fabrikaya götürüyorlar.

Fabrikada tekrar elden

geçiyor. Plastik, elektronik

vb. atıklar çeşitli fiziksel

ve kimyasal işlemlerden

geçirilerek yeni

bir hammaddeye veya

ürüne dönüştürebilirler.

Günümüzde

kullandığımız

birçok

plastik ve

metal ürün

atıklardan

elde edilen

hammaddelerden

yapılır.

Bu atıklar

bir takım işlemlerden

geçirildikten

sonra ikinci

bir üretim

sürecine girip ürüne dönüşmesine

geri dönüşüm

denir.

Eskiden insanların küçük

bulduğu hurdacılık

mesleği aslında doğaya

çok saygılı bir meslektir.

Siz de evinizde eskiyen

bozulan atık malzemeler

varsa hurdacılara vererek

doğaya katkı sağlayabilirsiniz…

Yeşil Haber : Tarım Takvimi

Eko Okullar Proje öğrencilerimiz organik tarım konusunu çalışırken Marmaris’e

ait bir tarım takvimi oluşturdular. Marmaris’te yetiştirilen gıdaların hangi

aylarda dikilebileceği ve hangi aylarda hasat edilebileceğini gösteren takvim

aynı zamanda mevsiminde gıdayla beslenme için bir rehber durumunda. Marmaris

İlçe Tarım Orman Müdürlüğü’yle ortak hazırlanan takvim ücretsiz olarak

dağıtıldı.


Y eşil İ n c i S a yı 4

S a y fa 17

Sanal Su Ne demek?

Size 1 hamburgeri yediğinizde

2500 Litre su

harcandığını söylesem

bana inanır mısınız?

Gelin günlük hayatta

ortalama ne kadar su

kullandığımıza kabataslak

bir göz atalım ve ilk

sorduğum sorunun cevabını

bulmaya çalışalım:

Öncelikle günde ortalama

3 Litre kadar su içiyoruz.

Her gün duş alırsak

ortalama 50 litre de

tüketimimiz olur. Bulaşık

için ortalama 8 litre su

gitmektedir. Temizlik için

yaklaşık 15 Litre su giderse,

toplamda hemen

hemen 80 Litre su gitmektedir.

Peki, günlük

hayatta bu kadar şey

yaptığımızda harcadığımız

su 80 litreyken nasıl

oluyor da bir hamburger

yerken 2500 litre su harcıyoruz?

işte size bu

yazıda bunu anlatacağım.

Öncelikle bir hamburgerin

yapımında neler

var onlara bakalım: Soğan,

marul, ekmek, patates,

domates, turşu ve

et. İşte bunların hepsinde

ne kadar su kullanılmaktadır

bir hayal edelim.

Ayrıca et olarak bakarsak

hem hayvanın

kesilmeden önce kendi

içtiği hem de yediklerinin

içindekileri hesap etmeliyiz.

İşte bunların hepsiyle

yaklaşık bir hamburger

2500 litre suya

denk gelmektedir. Bu

ayrıntılı hesaplama sonucu

çıkan su miktarına

da “sanal su” denmektedir.

Peki, günlük hayatta

kullandığımız başka eşyaların

yapılırken kullanılan

sanal su miktarı ne

kadardır acaba? Örneğin

bir çift deri ayakkabıya

ne kadar su kullanılmıştır?

Merak edenler

için diğer maddelerde

de ne kadar su kullanıldığına

gelin göz atalım.

1 Bardak Süt İçin 225

Litre

1 Sayfa A4

Kâğıt İçin 10

Litre

1 Paket Patates

Cipsi İçin

185 Litre

1 Adet Pamuklu

Tişört

İçin 4100 Litre

Ne kadar fazla

değil mi?

İsmi sanal su

olarak geçse

de aslında

harcanan su

miktarı gerçektir.

Burada

sanal denmesinin

sebebi

görünmeyen

anlamındadır. Yani elbette

tabağımıza hamburger

gelirken 2500

litre su harcanmıyor

ama o hamburgerin tabağımıza

gelebilmesi

için tüm su tüketimi hesap

edildiğinde 2500

litre su harcanmış oluyor.

Bu yüzden yerel

gıdalarla beslenmek çok

daha çevrecidir.

Metin Özkan

Bazı ürünlerin hazırlanması

sırasında ortaya çıkan sanal su

miktarları.


S a y fa 18 Y eşil İ n c i S a y ı 8

Mutfakta Enerji Tasarrufu Nasıl Yapılır?

Sudenaz Akbaş

Yeni bir mutfak aleti

aldığımızda en tasarruflu olanı

seçmeliyiz

Günlük hayatta mutfağı

çok kullanırız. Yemek

yaparız, bulaşık yıkarız

hatta bazı aileler birleşik

mutfaklı salonlarda oturur.

Bu kadar vakit harcadığımız

mutfakta epey

enerji harcarız.

Peki, mutfağı tasarruflu

kullanıyor muyuz? Hemen

örnek veriyorum.

Kahve yapacaksınız.

Biliyoruz ki kahve yaparken

1 kişiye 1 bardak su

koyarız. Ama siz su ısıtıcının

hepsini doldurursanız

bu tasarruflu olmaz.

Bir sürü elektrik harcanır.

Su ile bulaşıklarınızı

yıkıyorsunuz ve tam köpükleme

kısmı gelince

suyu açık bırakıyorsunuz.

Bu da olmaz, bu

sefer de suyu israf etmiş

olduk.

İşte sizlerin dikkatini bu

konuya çekmek için arkadaşlarımla

birlikte bir

poster hazırladım. Sizde

isterseniz öneriler ekleyebilirsiniz.

11………………………………….

12………………………………….

12………………………………….

13…………………………………..

13…………………………………..

14………………………………….

14………………………………….

Doğanın Güzellikleri : Orkinos

Ceyhun Ersoy

Orkinos balığının eti

Bir gün babam eve

değişik bir balıkla geldi

annem balığın yemeğini

yaptı. Balığın lezzeti

çok güzeldi. Sonra balığın

isminin orkinos olduğunu

öğrendim.

Orkinos büyük bir balıktır.

Etleri kat kattır.

Vücudu palamut balığına

benzer. Üst kısmı

siyahımsı gri, alt kısmı

parlak gridir. Bu balık

Marmara ve Ege bölgesinde

yaşar. Marketlerde

satılan ton balıkları

orkinos balığıdır. Boyu

4 metreyi geçen orkinoslar

vardır. Kilosu ise

500 kiloyu bile geçebiliyormuş.

Bizim denizlerimizde

olduğu gibi başka ülkelerin

denizlerinde de

yaşarlar. Babamın bize

getirdiği ise birkaç dilimdi.

Orkinoslar çok

hızlı yüzebilirler. Küçük

balıklarla beslenirler.

İnsanların verdiği zarar

ise bilinçsiz avlanmadır.

Orkinosun belli bir

avlanma zamanı vardır.

Bu zamana uyarsak

nesli tükenmez. Korumak

için küçük boyda

olanları vurmamalı, avlamamalıyız.

Yemeği için fileto şeklinde

kesilir ya da dilim

yapılarak kekikle birlikte

ızgarada pişirilir. Bu

tarifi balıkçı olan eniştemden

öğrendim.

Denizleri kirletmeyip


Y eşil İ n c i S a yı 8

S a y fa 19

aşırı avcılık yapmazsak

hem orkinoslar hem de

diğer balıklar nesli tehlikeye

girmeden yaşamlarını

sürdürebilir. Eğer

bu balığın nesli tükenme

tehlikesi altına girerse

bu balığı korumak

için imza toplayabiliriz

veya bir dernek kurabiliriz.

Tüm canlılara olduğu

gibi balıklara da

şefkatli davranmalıyız.

Orkinosun avlanabilmesi için

en az 30 kg olması gerekiyor

Turşu Nasıl Yapılır?

Arkadaşlar, hepinizin

de bildiği gibi ‘’turşu’’

çok faydalıdır. Turşuyu

biz neden yaparız? Kendi

bahçemizde çok fazla

olan biber, patlıcan, lahana

gibi şeyler ziyan

olmasın diye değerlendiririz.

Aynı

konserve yapmak,

kurutma yapmak

salça yapmak gibi…

İçindeki malzemelerden

bazıları mikropları

öldürür, bağırsaklarımıza

faydalıdır

ve birçok

şeye çok iyi gelir.

Turşuyu tamamen

kendi elinizin lezzetiyle

tatmak istiyorsanız

yazımı çok dikkatli bir

şekilde okuyunuz. Şimdi

ben size %100 ev yapımı

ve sağlıklı olan turşu

tarifini vereceğim, hazırsanız

başlıyorum.

Malzemeler: Biber, 2

bardak tuzlu su, 2 bardak

sirke, isterseniz 1

demet maydanoz, patlıcan,

lahana, salatalık,

sarımsak ve yağ koyarız.

Aslında malzemeler

kişiden kişiye değişir, bu

bizim yaptığımız tarif.

Mevsimine göre domates,

havuç gibi şeyler de

çok yakışır.

Temiz bir kavanoza

yıkadığımız sebzeleri

dilediğimiz büyüklükte

kesip karışık bir şekilde

koyuyoruz. İki parmak

kalınlığında sebze koyup

sarımsakları koyuyoruz.

Bu şekilde bir sıra

sebze bir sıra sarımsak

atıp kavanozu sıkı bir

şekilde dolduruyoruz.

Sebzeler bitince sirke ve

tuzlu suyu ekliyoruz. En

üste de maydanozlarımızı

koyuyoruz.

Son olarak

kapakları

sıkıca kapatıp

10-15

gün karanlık

bir yerde

bekletiyoruz.

Öğretmenimizden

yumurtadan

turşunun

bile yapıldığını

öğrendim

ve çok şaşırdım.

Ben bunları önceden

bilmiyordum.

Turşumuz olduğunda

yemeklerin yanında, tostun

içinde yiyebilir, istersek

sadece suyunu bile

içebiliriz

Afiyet olsun…

Elif Azra Ölmez

İsterseniz turşu kavanozlarını

süsleyip hediye olarak

götürebilirsiniz.


S a yfa 20 Y eşil İ n c i S a y ı 8

Okuyan Çevreci: Zehirsiz Ev

Gizem Şen

Modus Kitap, 140 sayfa

Sevgili Arkadaşlar,

Bu yazımda size okuduğum

'Zehirsiz Ev” adlı

kitabı tanıtmak istiyorum.

Kitap 135 sayfa ve ilk

olarak 2016'da

basılmıştır. Kitabın

yazarı

Mercan Yurdakuler'dir.

Yazar

bu kitabı yazmadan

önce bir

internet sitesinde

bizler için

evimizde kullandığımız

temizleyicilerin

aksine daha

doğal ve sağlıklı olanlarla

ilgili tarifler paylaşmıştır.

Sonrasında da bu

kitabı yazmıştır. Öncelikle

zehirsiz ev

nedir? Zehirsiz

ev, kimyasallardan

olabildiğince

uzak bir şekilde,

evimizde

kullandığımız

klorak ve beyazlatıcılar

yerine

daha zararsız

malzemelerin

kullanıldığı

evdir. Kimyasal olarak

adlandırdığımız bu maddeler

sağlık için zararlı

olmakla beraber bizleri

kanser de yapabilir. Bu

nedenle kimyasallardan

uzak durmak ve onları

kullanmamak daha mantıklıdır.

Kimyasallara birkaç

örnek verecek olursak:

klorak, çamaşır suyu,

yağ çözücüler ve tuz

ruhu diyebiliriz. Bu maddeler

bize olduğu kadar

doğaya da zararlıdır. Sonuçta

deterjanlar toprağa

ve suya karışıyor. Bu

kimyasal içerikli maddeler

yerine yıllar öncesinde

büyüklerimizin kullandığı

arap sabunu, odun

külü, karbonat ve bitkisel

yağlar kullanabiliriz.

İşte

anne babalarımızın

unuttuğu

bu gibi

maddelerle

daha sağlıklı

ve doğal tarifleri

nasıl yapacağınızı

bu

kitapta bulacaksınız.

Size çok küçük

bir örnek verecek

olursak, annelerimizin

evde kullandığı yumuşatıcının

yerine elma sirkesi

kullanarak

kimyasallardan

uzak

durma yolunda

ilk

adımı atabiliriz.

Böyle

pratik ve

sağlıklı tarifler

için yapmanız

gereken

şey bu

kitabı okumak. Sizlere

zehirsiz evinizde mutlu

ve sağlıklı günler. İyi

okumalar.

Yeşil Haber : Sağlıklı Kahvaltı

Öğrencilerimize sağlıklı beslenme ve kahvaltı yapma alışkanlığı kazandırmak

için bütün okulun katılımıyla kahvaltı düzenledik. Kurduğumuz sofraya

velilerimiz de katıldı. Eko Okullar proje öğrencileri sınıfları gezerek sağlıklı

kahvaltıda neler bulunabilir, neler olmamalı bunları anlatıp kahvaltıya davet

ettiler.


Y eşil İ n c i S a yı 8

S a y fa 21

Sulak Alanlar Doğamızı Koruyor

Bora Uyar

Altı metreden sığ olan

yerlere sulak alan denir.

Mesela dereler, göller,

bataklıklar hatta denizin

sığ yerleri bile sulak alan

sayılabilir.

Köyümüzdeki muhtarlığın

yanındaki dere, Koca

Mağra denilen su gözü,

Kız Kumu’nun sonundaki

azmak, Turgut Şelalesi

ve Kız Kumu’ndan sahile

kadar olan sığ deniz bölgemizdeki

sulak alanlardır.

Kışın Kız Kumu sığ

olduğu için bir sürü balıkçıl,

martı gibi kuşlar gelir.

Derelerimiz de leylek, su

kaplumbağası, çulluk

(leköşe kuşu) gibi canlıların

yaşam alanıdır.

Köylüler oraya zaman

zaman gelir ve balık tutarlar,

serpme ağı atarlar.

Yazın ise bir sürü

turist gelir ve gezer.

Sulak alanlarda yaşayan

bitki ve hayvanlar

çok özeldir. Mesela size

bir ağaç türünden bahsedeyim:

Sığla Ağacı bir

sulak alan ağacıdır. Sadece

Muğla çevresinde

yetiştiği için önemlidir.

Sulak alanlarda sığla gibi

doğada çok fazla olmayan

birçok bitki ve hayvan

vardır. Ayrıca sulak

alanlar selleri engeller,

sulak alanda yetişen bitkiler

pis suyu arındırır.

Birçok canlının yaşadığı,

insanlara sayısız faydası

olan bu alanları korumak

için buralara bina

yapmamalı, sulak alanlara

pis su akıtmamalıyız,

fosseptik çukurlarını dolduğu

gibi çektirmeliyiz.

Öğrencilerimiz bir sulak alan

ağacı olan Sığla’nın yaşadığı

ortamda su kalitesi testi yapıyor

Yeşil Haber : Ağaç Dikimi

Orman haftasında 5.ve 6. sınıf öğrencilerimizle Hisarönü Mahallesi’ne 250

fidan diktik. Fidanlar yola yakın bir alana dikildiği için yangına dayanıklı türler

olan Servi, Zakkum seçildi. Marmaris Oman İşletme Müdürlüğü’nün desteği

ile dikilen fidanlar umarız birer ağaca dönüşür.

Yeşil Haber : İsraf Avcıları

Muğla İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından başlatılan Mavi Yeşil Okullar Projesi

kapsamında okulumuzda İsraf Avcıları ekibi oluşturduk. Öğrencilerimiz

sınıfları ve ortak alanları gezerek israfa yönelik notlar tutuyorlar.


S a yfa 22 Y eşil İ n c i S a y ı 8

Orman Yangınları Neden Oluyor?

Ceylin Şahin

Orman yangınlarından sonra

ağaçlarla dolu dağlar bomboş

ve simsiyah oldu

Köyümüze gelen gönüllüler

yangınların bitmesine çok sevindi

27 Temmuz 2021 yılında

Marmaris İçmeler ormanında

yangın çıktı. O

gün çok kötüydü, çünkü

hayvanlar ve bizim yeşil

ormanlarımız yok olacaktı.

Bütün itfaiye çalışanları

yangını

kontrol altına

almaya çalıştı.

Maalesef yangın

kontrol altına

alınamadı

ve gittikçe yayılmaya

başladı.

Artık yangın

bizim yaşadığımız

yere, yani

Turgut köyüne

geldi. Evimiz yanacak

diye çok korktuk. Türkiye’nin

her yerinden gelen

gönüllü abiler, ablalar,

itfaiye çalışanları

yangını kontrol altına

almaya çalıştı. Uzun bir

süre devam eden yangın

kontrol altına alındı. Fakat

Marmaris’in çok büyük

bir bölümü yanmıştı.

Yangın bittikten sonra

yangının çıkma sebebini

merak ederek bir araştırma

yaptım ve araştırma

sonucunda yangının çıkma

sebeplerinin çoğunun

biz insanlar olduğunu

öğrendim. Doğaya

attığımız cam atıklar,

sigara izmariti, mangal

ateşi ve en kötüsü de

kasten yakma sonucu

yangınlar çıkıyor. Ormanlık

alanlarda güvenlik

önlemi alınmadan

ateş yakılması da yangınlara

sebep oluyor.

Bence ormanlık alana

yakın yerlerde ateş yakılması

yasaklanmalı.

Bunların haricinde küresel

ısınmanın da orman

yangınlarına sebep

olabileceğimi öğrendiğimde

çok şaşırdım. Küresel

ısınma insanların

enerji tüketimin artmasıyla

meydana gelir.

Yani biz kaynakları

bilinçsiz bir şekilde

tüketip küresel ısınmanın

artmasına

sebep oluyoruz. Küresel

ısınma artınca

kuraklık başlıyor ve

ormanlardaki ağaçlar,

çalılar da hem

kuruyor hem de kolay

tutuşuyor. Bu

yüzden insanların doğrudan

sebep olduğu yangınlar

kadar küresel ısınmanın

da orman yangınlarına

etkisi var.

Geçirdiğimiz kötü günleri

düşününce insanların

daha az enerji tüketmesini

ve ormanlık alanlarda

çok dikkatli olmalarını

tavsiye ederim.

Yeşil Haber : E-twinning Projesi - Green Act

Türkiye’den ve Avrupa’dan

toplam 12 okulun

katıldığı ve “İklim Değişikli

ve Orman Yangınları”

konusunda çalışmalar

yapılan e-twinning projemiz

başarıyla tamamlandı.

Proje kapsamında

öğrencilerimiz iklim değişikliğinin

sebepleri, nasıl

önlenebileceği ve neler

yapılabileceğiyle dijital

içerikler oluşturdular,

eylemler ve yaygınlaştırma

etkinlikleri yaptılar.

Projeye 322 öğrenci 15

öğretmen katıldı.

Yeşil Haber : Geri Dönüşüm Kütüphanesi

Eski kovanlar, sandalyeler, kasalar, deterjan kutuları, makaralardan okulumuz

koridorunda bir kütüphane oluşturduk. Sıfır Atık projesi kapsamında hazırlanan

kütüphaneyi öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz birlikte tasarladı.


Y eşil İ n c i S a yı 8

S a y fa 23

Turgut Köyü Bisiklet Turu

Bir çarşamba günü bisiklet

turuna çıktık. Bisiklet

turunu yapmamızın

amacı toplu bir biçimde

bisiklet sürmeyi tadımlamak.

Bisiklet turuna Sena,

Esin, Ceylin, Oğuzhan,

Hasan Ali

ve Mehmet Selçuk

arkadaşlarımız

katıldı. Turdan

önce öğretmenimiz

güvenli

bisiklet binmek

hakkında bilgiler

verdi. Size bunları

anlatayım:

Düştüğümüzde yaralanmamak

için kask ve

eldiven takmalıyız. Sineklere

karşı da gözlük

takmalıyız. Bisiklet sürerken

fazla hız yapmamalı,

birbirimizi geçerken sesli

bir şekilde “sağından

geçiyorum ya da solundan

geçiyorum” demeliyiz.

Çukur ve tümsek

görürsek el işaretleriyle

arkamızdakileri uyarmalıyız.

Virajlarda tek sıra

halinde yolun sağında

kalmalıyız. Bisikletle arkayı

kaydırma, önünü

kaldırma gibi hareketler

yapmamalıyız. Eğer bir

yere döneceksek elimizle

dönme işareti vermeliyiz.

Bilgileri aldıktan sonra

önce arkadaşlarımızla

sahile kadar bisiklet binip

plajda piknik yaptık. Herkes

getirdiği yiyecekleri

birbiriyle paylaştı. Etrafımızda

çöp bırakmadan

sahilden

ayrılıp şelale ayrımına

kadar bisiklet

binmeye

devam ettik. Bisiklet

sürerken

öğrendiğimiz kuralları

uyguladık.

Şelale ayrımında

öğretmenimizden ayrılıp

köye döndük. Yolda bizi

köpekler kovaladı, çok

korktuk. Tur bittiğinde

hepimiz çok yorulmuştuk.

Hasan Ali Samut

Oğuzhan Acar

Bisiklet turunda trafiğin az

olduğu yolları tercih ettik.

Domates Salçası Yapalım?

Öğrencimiz domates salçası yapımını çizerek anlatıyor...

Melis Akbaş


S a yfa 24 Y eşil İ n c i S a y ı 8

Utku Özdemir

İkra Özdemir

Her yıl 22 Nisan’da

Dünya Günü kutlanır

Okuyan Çevreci: Neden Dünyayı Önemsemeliyiz?

Bu kitap TÜBİTAK Po-

püler Bilim Kitapları’nın

yayınladığı, yedi

yaş ve üstü kişilerin

okuyabileceği

bir kitaptır.

Kırk yedi sayfadan

oluşan, içinde

kısa ve anlamlı

paragrafların

bulunduğu

bir kitaptır. Bu

kitap dünyamızın

şuanda nasıl

sorunlarla karşı

karşıya olduğu

ve bu sorunların

etkilerini nasıl

en aza indirebileceğimiz

hakkında bize

bilgi vermektedir.

Küresel ısınma, iklim

değişikliği, su kıtlığı, hava

kirliliği, atıklar, karbon

ayak izi ve buna benzer

çevre sorunlarının nedenleri,

sonuçları ve bireysel

ya da grup olarak

neler yapabileceğimizle

ilgili önemli bilgiler içermektedir.

Bu kitabı çevre

sorunlarından endişe

duyan ve bununla ilgili

bilgi edinmek isteyen

herkese tavsiye ediyorum.

Doğanın Güzellikleri: Mısır İnciri

Mısır İnciri Meyvesi

İrem Kılıç

Köyümüzde severek

yediğimiz bir meyve

var. Bilmeyen insanlara

gösterdiğimizde

meyvesinin yenmesine

çok şaşırılan

bu meyvenin

adı mısır inciridir.

Bitkisi kaktüse

benzer. Mısır inciri

Akdeniz ve Ege’de

doğal olarak yetişir.

Sarı, kırmızı

ve turuncu renklerde

olan dikenli

bir meyvedir. Dikenli

olduğundan maşa

ya da eldivenle toplanır.

Toplandıktan sonra

mısır incirinin iki yanından

kesip ortasından

çizik atarız. Maşayla

çizik attığımız kısmından

dikenli kısmını ayırarak

yiyebiliriz. Dikenlerine

dikkat etmemiz

gerekir. Çünkü bazı

dikenleri çok küçüktür,

gözükmez. Mısır incirinin

içinde büyük ve sert

çekirdekleri vardır. Çocuklara

bol bol vitamin

kazandıran sulu ve şeker

tadında güzel bir

meyvedir. Doğal olarak

yetiştiği için Marmaris

içinde her yerde görebiliriz.

Dikenli olduğundan

hayvanlar

yiyemez. Mısır

inciri Mayıs

aylarında çiçeklenmeye

başlar, yaz

mevsiminde

daha çok yenmeye

hazır

olur.

Mısır incirinin

birçok faydası

vardır. Sindirime iyi gelir

ve bol C vitamini bulunur.

Bu lezzetli ve

doğal meyvenin toplanması

ve yenmesi çok

zahmetli olabilir ama

vitaminli bir meyve olduğundan

herkesin yemesini

tavsiye ederim.


Y eşil İ n c i S a yı 8

S a y fa 25

Doğanın Güzellikleri : Kara Yılan

Eski insanlar daha önce

tarla işinde, dağ işinde

çalıştıkları için sık sık

yılanla karşılaşırlarmış.

Yılan sokma olayı sıklıkla

gerçekleşirmiş. Sağlık

ocakları olmadığı için

kendi yöntemleriyle tedavi

uygularlarmış. Yılanın

soktuğu yeri sıkıca bağlayıp,

zehri vücuda yaymadan,

soktuğu yeri jilet

yardımı ile

kesip vücuttaki

zehirli kanı

emerek

tükürürlermiş.

Kara

Yılan’la

ilgili köyümüzde

anlatılan

bir hikâye

vardı: Bir

amca tarlada

çalışırken Kara Yılan

görür. Amca onu öldürmeye

çalışır, ama

başaramaz. Yılan kendisini

savunmak için onu

bir ip gibi sararak etkisiz

hale getirir. Amcayı baygın

görenler onu hemen

sağlık ocağına götürürler.

Neyse ki amca ölmez.

Eski insanlara göre

kara yılan kuyruğuna

basmadıkça zarar vermez

derler. Ama yine de

yılanın dostu olmaz derler

tabi

Kara Yılan daha çok

Ege ve Akdeniz bölgesinde

yaşayan sürüngen

bir hayvandır. Kara Yılan’ın

boyu 1m ile 1,5m

arasındadır. Bu yüzden

insanlar büyüklüğünden

dolayı ondan korkarlar.

İnsanları diliyle sokmaz,

kuyruğuyla döver. Genellikle

taş aralarına girer.

Vücudu koyu kahverengi-siyahtır.

Zehirli

değildir ve kış uykusuna

yatar. Bilimsel adı

“Dolichophis jugularis”

dir. Genellikle ilkbaharın

son ayında ortaya çıkar.

Dere kenarlarında yaşar.

Leşle ve küçük hayvanlarla

beslenir.

Yılanlar doğada çok

önemli bir yere sahiptir.

Bu yüzden yılanların bize

zararı yokken onları

öldürmeyelim.

Hatta

bununla

ilgili bir

atasözü

vardır.

“Bana

dokunmayan

yılan bin

yaşasın.”

Yazımı

köyümüzde

söylenen bir tekerlemeyle

bitireceğim.

“Kara yılan vurdu beni,

her yerimden vurdu beni,

anama söyleyin gelsin,

her yanımdan sarsın beni.“

Mehmet Can Macit

Karayılan,

Dolichophis jugularis

Yeşil Haber : İklim Evi

E-twinning projesi öğrencilerimizle hazırladığımız iklim evinde ziyaretçileri

iklim değişikliğinde zaman yolculuğuna davet ediyoruz. Tamamlandığında

“İklilimi ne değiştirir?”, “İklim değişirse ne olur?, “Biz ne yapmalıyız” başlıklarında

bilgilendirme afişlerinin olacağı kulübede öğrencilerimiz sözlü olarak

küresel ısınma ve iklim değişikliği hakkında bilgi verecek ve anket düzenleyecek.

Tüm bu çalışmaların ilçe merkezinde yapılarak daha fazla kişiye ulaşılması

hedefleniyor.


S a yfa 26 Y eşil İ n c i S a y ı 8

Doğanın Güzellikleri : Marmaris Semenderi

Metin Özkan

Marmaris Semenderi

Lyciasalamandra flavimembris

Ben aslında semenderle

ilgili hiçbir şey bilmiyordum

ama semenderle

ilgili bir proje başlattık ve

yavaş yavaş bilgi edinmeye

başladım. Projemiz

haftada bir gün öğle

araları oluyordu. Bu projede

her iki yılda bir nesli

tehlike altında bir

canlı türüyle ilgili çalışmalar

yapıyoruz.

Daha önceden Sığla

Ağacı ve Caretta Caretta

deniz kaplumbağası

hakkında okulumuzda

çalışmalar yapıldı.

Marmaris Semenderi

benekleri olan, kuyruğu

olan ve kertenkeleye

benzeyen bir kurbağa

türüdür. Sadece Marmaris

civarında yaşar, yani

Marmaris’e endemiktir.

Buralarda “Soğuk Musa”

denir. Bu semender çok

az bilinmektedir. Gündüzleri

taşların altlarında

geçirir, daha çok akşamları

ortaya çıkar ve nesli

tehlike altında olan bir

hayvandır. Gündüzleri

taşların altlarında yani

serin yerlerde saklanmalarının

sebebi ciltlerinin

nemli olmasıdır. Semenderlerin

parmaklarında

tırnak bulunmaz. Önayaklarında

dört, arka

ayaklarında ise beş parmak

bulunur. Boyları

5cm’den 10cm’ye kadar

olabilir.

Yetişkinleri ise 15cm’ye

kadar ulaşabilir. Erkekler

dişilere göre daha fazla

Şifa Kaynağı: Çiriş Otu

sayıda ve çeşitte renklere

sahiptir. Vücutları boyuna

uzun, başları öne

doğru eğik ve kısa boylu

dört ayaklıdırlar. Solucan

ve böcekle beslenir ve

yumurtlayarak çoğalırlar.

Başta dediğim gibi

Marmaris semenderi

nesli tehlike altında

olduğu için semender

veya semender

olduğunu düşündüğünüz

canlıları görmezden

gelmek

yerine Milli Parklar

ve hayvan dernekleri

gibi kurumları

ve kuruluşları arayın.

Marmaris semenderlerinin

olabileceği bölgelere

ev, apart iş yeri vs. yapılmasına

izin vermemeliyiz.

Adında bile Marmaris

geçen bu güzel hayvanın

neslinin devam

etmesini dilerim.

Sümeyye Bilgiç

Çirişotu - Asphodelus aestivus

Bir keresinde ablamla

dağa yürüyüşe gitmiştik.

Henüz çiçekleri açmamış

bir bitki vardı. Ben de

pırasa sanıp yemiştim ve

tadı çok acıydı. Her hatırladığımızda

ailecek

güleriz. Meğer bu bitkinin

adı çirişmiş. Çirişin beyaz

renkli, kahverengi

çizgili ve polenleri olan

bir çiçeği vardır. Soğanlı

bir bitkidir. Mart –Nisan

aylarında çiçek açar. Kırsal

kesimlerde, dağ eteklerinde,

harman dövülen

yerlerde yetişir. Biraz

pırasaya benziyor, çiçeği

ise zambak çiçeğine

benziyor ama birden çok

çiçeği var. Yemeği bizim

köyümüzde yapılmaz

ama ilaç olarak kullanılır.

Soğanları ezilip yakı olarak

kullanılır. İnternetten

baktığımda başka yerlerde

yemeğinin yapıldığını

gördüm. Ama hiç yemedim.

Annemler küçükken

kurusundan yel değirmeni

yapıp oynarmış.

Köyümüzde her yerde

görebileceğiniz bu bitkiyi

artık siz de tanıyabilirsiniz.


Y eşil İ n c i S a yı 8

S a y fa 27

Şifa Kaynağı : Tilkişen

Biz kardeşimle tilkişeni

hep hayvan olan tilkiden

zannediyorduk. Annem

bize onun bir ot olduğunu

söylediğinde çok şaşırdık.

Bir gün anneme

tilkişen toplamaya gidelim

dedim ama ben o

zamanlar hiç şeklini bilmiyordum.

Gittik ormana,

annem hemen bir

tane buldu şeklini gösterdi.

Sonra bulmak için

çalıların aralarına

bak dedi. 2-3

dakika sonra

ben de buldum

ve çok mutlu

oldum. Akşam

eve gidince annem

bize kavurmasını

yaptı.

Ocak aylarında

çıkmaya

başlayan tilkişenin

diğer adı kuşkonmazdır.

Fakat farklı şehirlere

göre de adının

değiştiği olur. Mesela

İzmir`de acıot, bicik veya

kedirgen otu olarak da

bilinir.

Tilkişen genellikle Ege

Bölgesi’nde olur. Uzun

bir yapısı ve yeşilimsi

kahverengi tonlarda rengi

vardır. Dikene benzer,

koparılmadığı zaman

boyu 1-2 metreye kadar

uzayıp dikene dönüşür.

Koparırken etli kısmının

yumuşak olduğu yerden

koparılır. Bulunması kolay

bir bitkidir ama köyümüzde

herkes bildiği için

çabucak toplanıp biter.

Genellikle ormanlarda

olur. . Ağaçların yanlarında

çalıların arasında

ve evlerin yakınlarında

da çıkar. Yani doğada

yürüyüş yaparken bir

yandan da akşam yemeğinizi

çıkarabilirsiniz. Dereotuna

da benzeyen

açık yeşil bir diken gördüğünüzde

hemen yanında

tilkişen bulabilirsiniz.

Tabi daha önce koparılmadıysa.

Tilkişen birçok hastalığa

iyi gelir. Mesela iyi bir

idrar sökücüdür. Ayrıca

ilaç, gübre atılmadığı için

sağlıklı bir gıdadır. Çoğu

zaman pazarlarda demet

halinde satarlar ve herkes

tarafından sevilen,

bilinen bir bitkidir

Yemek olarak da en

çok tavada yumurtalı

kavurması yaygındır.

Size hemen bir tarifini

vereyim:

Malzemeleri: 2 demet

tilkişen otu, 1 adet soğan,

2 diş sarımsak, dereotu,

tuz, karabiber,

pulbiber vb. baharatlar, 2

adet yumurta

ve zeytinyağı.

Tarifi: Tilkişenleri

doğrayıp

yıkıyoruz.

Çelik tavaya

zeytinyağını

döküp kızdırıyoruz.

Soğanları

biraz

kavurup doğradığımız

tilkişenleri

ilave ediyoruz.

Baharatları da ekleyip

son olarak yumurtaları

koyup karıştırdığımızda

yemeğimiz hazır. Afiyet

olsun! Tilkişenin çorbasının

da yapıldığını unutmayın.

.

Doğanın bize verdiği

bu güzel yiyeceği zevk

için toplamamalıyız. Sadece

tilkişen değil doğada

kendiliğinden yetişen

diğer ot ve meyveleri de

tanımanın değerini bilmeliyiz.

Sıla Çetin

Tilkişenin en güzel yemeği

yumurtalı kavurmasıdır

Yeşil Haber : Sürdürülebilir Ulaşım Sunumu

Prof. Dr. Koray Haktanır hocamız okulumuzda Eko Tim öğrencilerine sürdürülebilir

ulaşım ve iklim değişikliği konusunda bilgi verdi. Çok eğlenceli ve

bilgi dolu geçen sunumdan sonra soru cevap etkinliği yaptık.


S a yfa 28 Y eşil İ n c i S a y ı 8

Pestisitler: Tarım Zehirleri

Rumeysa Evcan

Böcek öldürücüler bizlere de

zararı olduğu için maskeyle

kullanılır

İsteseniz bu kitaptan

faydalanarak zararsız tarım

ilaçları yapabilirsiniz

Benim yaşadığım köyde

hemen hemen herkesin

bir bahçesi var. Sebzeler,

meyveler yetiştiriyorlar.

Bu ne kadar güzel

bir şey olsa da yetiştiricilerin

de karşılaştığı

bazı sorunlar var ve maalesef

ki genellikle bu

sorunları aşmak için

kimyasal maddeler kullanıyorlar.

Bugün de sizlere

aynı amaçla kullanılan

bir maddeden

bahsedeceğim:

Pestisit

Pestisiter

böceklerin,

bazı bakterilerin

düşmanı

diyebiliriz.

Pestisitler

sebze ve

meyvelerin

zarar görmeden

yetişmesi

açısından iyi gibi görünse

de aslında hem insan

hem de çevre sağlığına

pek de katkıları bulunmuyor.

Çünkü içinde

zehirli maddeler bulunuyor.

Bazı böcekler, sinekler

yetiştirdiğimiz

sebze meyvelerin büyümesini

engeller, onları

hasta eder. Nasıl ki biz

hasta olduğumuzda ilaç

kullanıyorsak yetiştirdiğimiz

ürünler hasta olunca

da ilaç kullanmak gerekiyor.

Fakat kullandığımız

ilaçların bize bir zararı

olmaması gerekli.

Pestisitler genellikle

sprey şeklinde püskürtülerek

kullanılır. Bu zehirler

sebzelerin üzerine

yapışıyor ve bizler bunu

çıkaramıyoruz. Dolayısıyla

biz meyveleri yediğimizde

o zehirler bize

geçiyor. İçindeki kimyasalları

sindiremiyoruz.

Ayrıca bu tür ilaçları soluduğumuzda

bile kendimizi

tehlikeye atmış oluyoruz.

Yani pestisitler

birçok hastalığa sebep

olabiliyor. Hatta örnek

vermek gerekirse büyük

bir tarım ilacı şirketine,

kanser yaptığı gerekçesiyle

milyon dolarlık tazminat

cezası verilirdi.

Aynı zamanda o ilaç

Türkiye’de hala satışta.

Bu ilaçlar gerçekten ciddi

sorunlara sebebiyet

verebiliyor. Ayrıca içinde

bulunan maddeler doğada

çözülemiyor ve o

kimyasallar toprağa karışıyor.

Tabii birde bu pestisitler

fabrikadan bize

gelinceye kadar birçok

aşamadan geçiyor. Açıkçası

sürekli fabrikadan

çıkma, içinde ne olduğunu

bile bilmediğimiz

ürünleri kullanmak gördüğünüz

üzere hem bize

hem de çevreye çok zararlı.

O böcekleri öldürmek

besin zincirini de

bozar. O yüzden daha

doğal yöntemlerle yetiştiricilik

yapmalıyız. Mesela

evde kendiniz hazırlayabileceğiniz

bitkisel

çözümler var.

Arap sabunu

acı biber ve

sarımsağı kaynatıp

ev yapımı

ilaç elde edebiliriz.

Ayrıca Isırgan

suyu kullanarak

gayet

temiz bir şekilde

meyvelerinizi

ve sebzelerinizi

zararlı böceklerden

uzak

tutarak yetiştirebilirsiniz.

Zaten bu konu hakkında

ufak bir araştırma

yaparsanız birçok farklı

tariflerle, hiç kimyasal

olmadan çok lezzetli ve

sağlıklı mahsullere sahip

olabilirsiniz. Unutmayın

doğayla barışık olmalıyız.

Size çok beğendiğim

bir sözle veda ediyorum:

‘’Doğayla savaş halindeyiz.

Eğer kazanırsak

kaybedeceğiz.’’

Hubert Reeves


Y eşil İ n c i S a yı 8

S a y fa 29

Kıyı Temizliği Günü

Bugün çok güzel bir

gündü çünkü Turgut’a

gidecektik. Orada çöp

toplayacaktık. Çünkü

bugün Dünya Kıyı Temizlik

günü. O yüzden

çok mutluydum. Sonra

bizim Cihan hocamız bizi

sırayla minibüslere aldı.

Biz minibüslere binmiştik.

Şoför bizi

tembihledi ve

minibüs kalktı.

Turgut’a

vardığımızda

minibüs durdu

ve sırayla

inmeye başladık.

Sonra

orada birkaç

dakika bekledik,

çünkü

orda iki kişilik

eş olmuştuk. Ben arkadaşım

Elif Azra ile eş

olmuştum. Sonra Cihan

hocamız bize eldiven,

Gizem hocamız ise çöpleri

toplamak için çöp

poşeti verdi. Bizim bunu

yapma nedenimiz doğamızın

daha temiz olmasına

katkı sağlamaktı.

Sonra bulunduğumuz

yerden başladık ve sahile

doğru devam ettik.

Maalesef etrafta çok fazla

çöp vardı. Arkadaşlarımız

ilginç şeyler de buldu.

Mesela Kerem abim

yengeç kıskacı bulmuş.

Cihan hocamız bizi sonra

evlerin olduğu yere

doğru yöneltti. Çalıların

arasına, yol kenarlarındaki

çukurlara varana

kadar arkadaşlarımızla

herkesin kullandığı ortak

yerleri temizlemeye devam

ettik. Oradan teknelerin

olduğu yere geldik.

Orada bir arkadaşım temizlerken

50 TL buldu.

Sonra öğretmenimiz geri

dönüyoruz dedi. Yola

çıktığımızda bazı gölge

olan yerlerde dinlendik

ama geri dönerken de

çöp olan yerleri topladık.

Sonra biz bir baktık ki

Elif Azra’yla 9 poşet çöp

toplamışız. En çok da

cam atık topladık. Sonra

hep beraber çöp toplamayı

bıraktık çünkü Angel’s

Marmaris Otel’e

gittik. Biz orada oyunlar

oynadık. Sonra orda çalışan

kişiler bize ikramlar

hazırlamışlar, onları yedik.

Hepsi çok lezzetliydi.

Yemeklerimizi yerken

6A sınıfı öğrencileri trene

binmiş

gidiyorlardı.

Bizde

yemeğimizi

bitirip

trene

bindik.

Ondan

sonra

öğretmenlerimizi

“ gidiyoruz.”

dedi. Herkes toplandı ve

minibüslere bindi. Okula

vardığımızda herkes bize

bakıyordu. Sonra zil

çaldı ve herkes sınıfa

girdi. Böylece hem doğaya

faydalı bir gün geçirip

başkalarına örnek

olduk hem de otelin parkında

çok eğlendik.

Siz siz olun sakın doğamızı

kirletmeyin, çünkü

doğamız bizim için

çok önemlidir.

Esmanur Bilgiç

Temizlik sırasında onlarca poşet

çöp toplandı

Yeşil Haber : Pil Ölçümü

Okulumuzda uzun yıllardır yürüttüğümüz atık pil toplama kampanyasını çok

güzel bir dokunuşla doğa için daha faydalı hale getirdik. Her sınıfa koyduğumuz

pil ölçüm aleti ile öğrenciler getirdikleri pillerin dolu olup olmadığını kontrol

edebiliyor. Böylece bitmemiş pillerin atılmasını engellemiş oluyoruz.


S a yfa 30 Y eşil İ n c i S a y ı 8

Ağaçlarımız: Limon

Eren Durmuş

Limon ağaçları bölgemizde çok

verimlidir

Bir gün bize İstanbul’dan

ablam gelmişti

ve annem de yemek

yapıyordu annem dedi

ki: “Evde limon bitmiş

karşı komşudan git al.”

Ablam benle gelmişti.

Komşumuzdan izin

aldıktan sonra ben

ağaca çıktım her yerime

diken battı. Bir iki

gün acıdı ama ben

yine de o limonu aldım.

Annem de yemeğe

kattı.

Limon ağacına uzaktan

bakınca yaprakları

yemyeşildir, limon ağacının

yaprakları limon

kokusuyla kaplıdır, limonun

kendisi sarıdır.

Limon ağacının en

önemli özelliği tüm yıl

boyunca hem çiçek açması

hem de meyve

vermesidir. Limon iklim

bitkisi olduğu için güneş

sıcaklığının ilk belirgin

olduğu mevsim

olan ilkbaharda çiçeklenmeye

başlar. Marmaris’te

doğal olarak

yetişen limonun yediveren,

misket, mayer gibi

değişik türleri vardır.

Limon yemeklerde, içeceklerde

ve koku verici

olarak çok fazla kullanım

alanına sahiptir.

Kolonya, sabun, oda

parfümü gibi temizlik

ve kozmetik ürünlerde

kullanıldığı gibi limonata,

kek gibi yiyecek ve

içeceklerde de kullanılır.

Çok yüksek C vitamini

içerir ve tadı çok

ekşidir.

Limon ağaçları çiçek

açtığında çok güzel

kokar. Umarım böyle

bir mevsimde siz de

denk gelirsiniz.

Çevreci Dernekler: Buğday Derneği

İkra Özdemir

12 Ağustos 2002 yılında,

Victor Ananias

tarafından İstanbul’da

kuruldu. Bu dernek tamamen

gönüllülerden

oluşuyor ve onların

verdiği desteklerle

faaliyetlerini

sürdürüyor.

Bu derneğin

amacı, çevre ve

insan sağlığına zarar

vermeyen tarım yönetimlerinin

çoğalması,

insanları doğal tarıma

yönlendirmek, doğa ile

uyumlu yaşamayı desteklemektir.

Bu dernek, insanlara

yaptıkları ve yapacakları

çalışmaları anlatmak

için söyleşi ve dergiler

hazırlıyor. Organik

tarım ürünleri üretip

ekolojik pazarlarda sunuyor.

Bu derneğin faaliyetlerini

sosyal ağ üzerinden

öğrenebilir,

araştırabilir, bu derneğe

gönüllü olarak

bağış yaparak destek

olabilir, siz de

yaşamınızın sağlıklı

olması için bir adım

atabilirsiniz.

Yeşil Haber : Kaptan June’a Vefa

SOS projesi öğrencilerimizle deniz kaplumbağaları konusunu çalışırken birkaç

kez ziyaretine gittiğimiz Kaptan June’a vefamızı göstermek için öğrencilerimizle

kartpostal yolladık. Maalesef kartpostallar ulaştıktan birkaç ay sonra

Kaptan June vefat etti. Sevenlerine sabır diliyoruz.


Y eşil İ n c i S a yı 8

S a y fa 31

İklim Değişikliği ve Orman Yangınları Konferansı

Bugün günlerden

02.12.2021 Perşembe.

E-twinning projesinde

iklim değişikliği ve orman

yangınları konusunda

çalışmalar yapıyoruz.

İklim değişikliğiyle ilgili

bilgi edinmek için bu

konferansa gittik. Konferansa

Orhaniye,

Hisarönü,

Beldibi,

Aksaz

ve Marmaris

merkezden

toplam

yedi

okul

katıldı.

Konferansta Gelengül ve

Koray Haktanır öğretmenlerimizle

tanıştık.

Bizi iklim değişikliği hakkında

bilgiler verdiler.

Bize iklim değişikliğinin

hayvanlara verdiği zararı,

iklim değişikliğinin sebeplerini

ve bizim neler

yapabileceğimizi anlattılar.

İklim bu şekilde hızlı

değişirse birçok hayvanın

nesli tükenebilir.

Eğer siz hayvanların yerinde

olsaydınız iklimin

bu kadar hızlı değişmesinden

hoşlanır mıydınız?

Gelengül Hanım

bize ilginç bilgiler verdiler.

Bizden biri dalından

çiçek koparıp almak isterse

şöyle dememizi

önerdi:

“Birine çiçek hediye

vermek istediğimde dünyadaki

tüm çiçekler senin

olsun.” derim.

“Param yok demeyin

ihtiyaç yok deyin”

“Bir kişi çok kişidir.”

Bu sözler çok hoşuma

gitti

Aslında iklim değişikliği

normal bir şeymiş ama

insan etkisiyle normalden

daha hızlı değiştiği

için canlılar ve doğa bu

değişikliğe uyum sağlayamıyorlar.

Bu yüzden

orman yangınları ve seller

artıyor ve dediğim

gibi hayvanlar ölüyor ya

da göç etmek zorunda

kalıyorlar.

Biz iklim değişikliğini

nasıl önleriz?

Ağaç dikerek,

çöpleri

doğaya

atmayarak,

kaloriferde

kömür

kullanmayarak,

enerji

tüketen

tüm araçları

tasarruflu

kullanarak,

bisikletle ulaşım

yaparak iklim değişikliğine

daha az sebep oluruz.

Ben bu konferansa katıldığım

için çok mutluyum

çok güzel bilgiler

öğrendim. Böyle konferansların

yapılmasını ve

tüm öğrencilerin katılmasını

isterim. Gelengül ve

Koray öğretmenlerimize

çok teşekkür ediyorum.

Meryem Yüksel

Nisa Erol

Konferansa yaklaşık 200

öğrenci katıldı.

Konferansa öncesinde bilgi

masası kurduk.

Yeşil Haber : Dikey Bahçe

Okulumuzda bulunan taş binanın duvarında E-twinning proje öğrencilerimizle

beraber dikey bahçe oluşturduk. Saksılarını plastik şu şişelerini keserek

yaptığımız dikey bahçeye öğrencilerimiz çiçek dikti. Çiçeklerin sulama sorumluğunu

da üstlenen öğrencilerimiz dikey bahçede kullanılan saksıları boyamayı

da ihmal etmediler.


S a yfa 32 Y eşil İ n c i S a y ı 8

Nezahet Gökyiğit Botanik Bahçesi

Sena Sarı

NGBB’de yer alan keşif bahçesi

Nezahet Gökyiğit Botanik

Bahçesi (NGBB)

1995 yılında Ali Nihat

Gökyiğit tarafından eşi

Nezahet Gökyiğit adına

hatıra parkı oluşturmak

amacıyla kurulmuştur.

Bu bahçeye yaklaşık

50.000 ağaç ve çalı dikilmiş.

Daha sonra bir botanik

bahçesi olma yolunda

çalışmalar yapılmıştır.

Botanik bahçesi olabildiğince

her cins ağacın

ve bitkinin bulunduğu,

özel olarak düzenlenmiş

bitki bahçesi demektir.

Nezahet Gökyiğit Botanik

Bahçesi 2002 yılında

halkın ziyaretine açılmıştır.

İstanbul’un Ataşehir

İlçesi’nde yer almaktadır.

NGBB, çok büyük bir

yeşil alan sağlamasıyla

İstanbullar için bir nefes

alma yeridir. Ayrıca bu

bahçe araştırma, eğitim

ve öğretim merkezidir.

Yeşil Haber : Bahçe Yapımı

İçerisinde çocuklar için

oyun alanları, hayvanlar

(Tavus Kuşu, tavuk, ördek,

kurbağa, kaplumbağa

vb.) ve göller bulunmaktadır.

Mesiri alanları,

konferans salonları gibi

birçok eğlenceli alanlar

vardır. Öğretmen ve öğrenciler

için eğitimler,

rehbersiz öğrenme alanlarında

keşif bahçesi gibi

kendi başınıza gezebileceğiz

yerler, yaşam boyu

öğrenme için kurslar

ve atölyeler, aile ve çocuklar

için hafta sonu

etkinlikleri ve uzaktan

eğitimler verilmektedir.

Burası sizin eğlenmenize,

bilgi sahibi olmanıza

ve güzel vakit geçirmenize

yardımcı olur.

Ben internetten fotoğraflarına

baktığımda çok

beğendim ve bir gün İstanbul’a

gidersem ziyaret

etmek isterim. Sizlere

de tavsiye ederim

Proje öğrencilerimizle yaptığımız sebze ve yeşillik bahçesinin yanı sıra daha

önceden dikilmiş meyve ağaçlarının bakımını da yaptık. Dipleri çapalanıp

gübre atılan ağaçlar bahar öncesinde canlandı. Ağaçlardan elde edilen meyveleri

öğrencilerimiz kendileri bakıyorlar. Böylece hem dikiyor, hem bakımını

yapıyor hem de ürünü hasat ediyorlar.


Y eşil İ n c i S a yı 8

S a y fa 33

Yeşil İnci Magazin

Eko Okullar Projesi’nde Ulaşım

konusunu çalışan öğrencilerimiz

Marmaris Trafik Eğitim parkında

eğitim almak istedi. Şarjlı arabalar

çalışmayınca öğrencilerimiz otobüs

gibi davranıp kuralları öğrendi

İklim Evini oluşturmak için kız

öğrencilerimiz ustalığa soyundu.

Metreyle ölçtü, testereyle kesti...

Ulaşımda trafik sıkışıklığının çevre

sorunlarına yol açtığını öğrenen

proje öğrencilerimiz kaydırakta

trafik sıkışıklığı yaşadı.


S a yfa 30 Y eşil İ n c i S a y ı 8

Öğrencilerimiz kendi yazdıkları şarkı sözü ve şiirle sizlerle

Ey orman, güzel orman!

Yuvası kuşların,

Örtüsü toprağın,

Nefesi çocukların…

Ey Orman Şarkısı

Nasıl kesersin ağaçları?

Onların da var bizim gibi canı

Yapma, dur yapma!

Ağacımı kesme,

Yeşilimi kesme,

Geleceğe bir fidan sen de diksene

Müzik öğretmenimiz Dilruba Manyaz ve öğrencilerimizle birlikte

hazırlanan bu şarkı Orman Haftası kapsamında yapılan

yarışmada il ikincisi olmuştur.

Şarkıyı dinlemek için:

https://youtu.be/exP74lA6xC8

Zeytin Ağacına Şiir

Ege Bölgesinde yetişirsin,

Bir güzel hasat edilirsin,

Sonra fabrikaya gidip,

Evlerimize gelirsin.

Seni yeriz kahvaltıda,

Türlü türlü çeşitlerinle,

Hepsinin bir lezzeti,

Hepsinin ayrı özelliğiyle.

Senin sabunun olur,

Ellerimiz mis gibi kokar,

Bir de yağın olur,

Yemeklerimize lezzet katar.

Esmanur

Şahin

Sürdürülebilir Ulaşım Aracı

Oğuzhan Acar

Kağıttan yaptığı

tasarımlarla bilinen

öğrencimiz bu sefer

sürdürülebilir bir ulaşım

aracı tasarladı



Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!