11.05.2023 Views

25-TurizmİşletmeYatırım-Mayıs

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

OTELLER

RÖPORTAJ

bir talep var. Sosyal medyada oldukça güçlüyüz.

İnsanların ilgisini çeken bir destinasyondayız.

Tabii biz bölgede Erikli'nin bilinirliğinden de

faydalanıyoruz. Erikli; temiz ve berrak deniziyle

ve uygun tatil destinasyonu olmasıyla tanına

bir bölge. O bölgede de yine kamp alanları ve

oteller insanları yıllardır ağırlıyor. Biz Erikli'ye

40 dakika mesafedeyiz. Bu 40 dakika da çok

uzun bir mesafe gibi gelebilir ama dağ yolları

kullanıldığı için böyle bir mesafe oluşuyor.

Aslında üç koy yanımızda Erikli konumlanıyor.

Bölgenin en temel destinasyonu Erikli’dir,

bu yadsınamaz bir gerçek. Öte yanda zaten

Yunanistan sınırında olduğumuz için Dedeağaç

gibi bir turistik destinasyon daha var. Aslında

bölge, turizm hareketliliği açısından gelişmeye

oldukça açık. Hemen karşı kıyımız Gelibolu

Yarımadası. Hem tarihi bir öneme sahip hem

de son zamanlarda özellikle butik otelcilik

noktasında oldukça gelişen bir destinasyon.

Biz her tarafa yakınız şu an itibariyle.

“Turizmde iş gücünü kaybediyoruz”

Peki siz Türkiye'de turizm sektörünün

durumunu ve geleceğini nasıl

görüyorsunuz?

Yeni yatırımlarla birlikte turizm gelişiyor

fakat bana göre iki tür gelişim var aslında.

Birincisi, büyüleyerek büyüme, ikincisi de

şişerek büyüme şeklinde nitelendiriyorum.

Biz ne yazık ki şişerek büyüyen bir sektörüz.

Türkiye'de devlet destekleriyle birlikte

geçtiğimiz 10 yılda turizm yatırımları yüksek

oranda ivmelendi. Bu kalkınma açısından

bakıldığı zaman oldukça verimli ama hizmet

ve kalite tarafında değerlendirdiğimizde bu

durum ne yazık ki bilinçsiz büyüyen bir sektör

yaratıyor. Şunu da eklemeliyim ki, çok güzel

destinasyonlarımız var, Antalya, Muğla gibi

turizmde çok başarılı bölgelerimiz var. Ancak

son 10 yılda turizmi Ege ve Akdeniz'den

alıp bütün Türkiye'ye yaydık. Buna karşılık

örneğin Bolu’da, Trabzon’da turizm sektörü ne

durumda, bilemiyoruz. Fuarlarda da görüyoruz

ki yepyeni destinasyonlarda birçok yeni turizm

yatırımı var. Bungalov, glamping, tiny house

gibi çeşitli turizm yatırımları yapılıyor fakat

halen bu turizm altyapısını kaldırabilecek bir iş

gücümüz bulunmuyor. Bununla birlikte elbette

ülkemize ekonomik katkı büyüyerek artmaya

devam edecektir. Akademik açıdan da bunu

destekleyip biraz daha sektöre iş gücü atılımı

da yapabilirsek Türkiye turizmde çok başarılı

yerlere gelecektir diye düşünüyorum. Yine

geçtiğimiz ay ITB Berlin Fuarı vardı. Orada

da görülen şu; Ukrayna'dan Almanya'ya

gerçekleşen göçler sonucu Türkiye’de Almanya

birinci pazar olma yolunda ilerliyor. Ben bu

açıdan iyi gittiğimizi düşünüyorum. Ancak

altyapısal olarak kesinlikle desteğe ihtiyacımız

var.

Sektörün önemli sorunlarından

biri, herkesin dile getirdiği yetişmiş personel

sorunu. Siz personel sorununu nasıl

çözüyorsunuz? Eğitim mi

veriyorsunuz yoksa yetişmiş

personel mi transfer ediyorsunuz?

Marisstone olarak, son zamanlarda ortaya

çıkan bir kavramla; hibrit çözüyoruz. Ülke

genelinden bahsedersek, turizmde iş gücünü

kaybediyoruz. Bugün motorlu kurye olmak

turizm sektöründe, hizmet sektöründe

çalışmaktan çok daha mantıklı bir genç için.

Kendi parasını kazanıyor, özgürce çalışıyor,

ekstra bir çaba sarf etmesine gerek yok. Benzer

mesai saatlerinde çalışıyor ama bugün asgari

ücretin iki katı para kazanıyor. Dolayısıyla biz

aslında hem turizmi büyütüyoruz bir yandan

doğru ama ülkenin ekonomik gelişmeleri,

dünyanın ekonomik gelişmeleri karşısında

ne yazık ki turizm sektörü, çalışan bazında

gerekli aksiyonu alamıyor. O maaşları

vermek şu an için çok mümkün değil. 12 aya

yayılmış bir turizmimiz yok. Sezon içerisinde

bir şekilde yüksek cirolar elde edip kışı

geçirmeye çalışıyoruz. Dolayısıyla iş gücü

problemi ortaya çıkıyor. Marisstone Otel’de

ise şöyle bir çözümümüz var; kalkınmada

da yerelleşmeye inanıyorum yani sürekli

insanları bir yerlerden bir yerlere çalışmak

için göç ettirmeye zorlamanın çok doğru

olduğunu düşünmüyorum. Bu anlamda biz

Keşan'da güzel bir network kurduk. Kış sezonu

boyunca, düşük sezon boyunca çalışmaya

devam ettiğimiz bir yerelden personel

kitlemiz var ve biz bu çalışanlarımızın eğitimini

üstleniyoruz. Bu şekilde daha tecrübeli, daha

eğitimli personellerle çalışma fırsatımız oluyor.

Güzel protokollerimiz var, üniversiteyle de

bir iş birliği protokolü imzaladık. Keşan'da

turizm meslek lisesiyle de iş birliği protokolü

imzaladık. Oralara hem mutfaklar hem

bizim odalarımızı betimleyen odalar yaparak

gençlerin eğitimlerini orada tamamlamalarını

umuyoruz. Hibrit olarak kastettiğim nokta da

şu; deneyimli ve eğitebilir olan personelleri

ana destinasyonlarımızdan, Antalya'dan,

Ege'den, Akdeniz'den transfer edip alt kadroda

mavi yakalılarımızı da onlara ve onların

tecrübelerine emanet ederek ilerlemeye

çalışıyoruz.

Turizmin personel sorununun çözümünde

turizmin on iki aya yayılması yatıyor gibi

görünüyor. Turizmi on iki aya yaymak,

çeşitlendirmek için ne yapmak gerekiyor?

Turizmi bence en başta ülkenin ana

gündemi haline getirmek lazım ki bu sorunu

çözebilelim. Çünkü bu tek ayaklı bir çözüm

değil. Ne yatırımcı bunu tek başına çözebilir ne

tek bir destinasyon bunu çözebilir ne de yalnız

başına Kültür ve Turizm Bakanlığı çözebilir.

Bunun içerisinde sosyolojik araştırmaların

da olması lazım. Ekonomik bir araştırmanın,

bir altyapının da oluşması lazım ki ülke bunu

bir ana gündem haline getirip topyekûn

çözüme kavuşturabilsin. Tabii turizmde farklı

deneyimler mümkün. Doğayı biraz daha

gün yüzüne çıkararak, aktiviteleri biraz daha

çeşitlendirerek turizmi 12 aya yaymaya çalışan

tesislerimiz, destinasyonlarımız var ama benim

gördüğüm kadarıyla bunlar birer çabadan

öteye gitmiyor. Pazarlama faaliyetlerimizi

biraz daha değiştirmeliyiz, dedik. Bu anlamda

TGA bünyesinde yurt dışında bütün fuarlarda

temsil ediliyoruz. Yine de turizmi 12 aya

yayabilmiş değiliz. Bizim destinasyonumuzda,

Edirne'de şu an inanılmaz bir yoğunluk var.

12 aya yayılmış denebilir ama bu da geçici.

Yani Türkiye ekonomik durumdan dolayı

inanılmaz bir bavul ticaretine yönelmiş

durumda. Alışverişe gelenler, ucuz tatil

yapmak isteyenler buraya geliyor yurt

dışından fakat ekonomimiz iyileştikçe bunu da

kaybedeceğiz. Biz tesis olarak da bir politika

geliştirmeye çalışıyoruz. “Nasıl olur da 12 ay

tatil destinasyonu olabiliriz?” sorusu hep var

ama henüz çözümünü bulmuş değiliz.

31

Turizm İşletme & Yatırım Dergisi ǀ 05’2023

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!