milli mücadelede hilâl-i ahmer - Türk Kızılayı
milli mücadelede hilâl-i ahmer - Türk Kızılayı
milli mücadelede hilâl-i ahmer - Türk Kızılayı
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
���������������������<br />
Ancak Mondros Mütarekesi’nin ortaya koyduğu şartların hemen<br />
akabinde oluşan hareket Abdülbârî, Dr. Ensarî, Hekim Ecmel Han,<br />
Ebü’l Kelam Azâd, Hasret Mohanî, Seth Çotanî, Ömer Subhanî,<br />
Müşir Hüseyin Kıdvâî, Seyyid Zâhir Ahmed ve Ali kardeşlerin<br />
öncülüğünde başladı.” 6<br />
Hepsi de tanınmış İslam Birliği taraftarları olan bu kişilerin görüşleri,‘nihai<br />
barış şartları belirmeden <strong>Türk</strong>lerin desteklenmesi gerekliliği’ düşüncesinde<br />
birleşiyordu. Daha önce kurulan Hindistan Müslüman Birliği’nin 1918 yılının<br />
sonunda yaptığı toplantıda da bu görüş büyük kabul gördü ve 14 Kasım 1919’da<br />
Merkez Hilafet Komitesi kuruldu. Başkanlığına da Seth Çotanî getirildi.<br />
Komite büyük bir heyecanla çalışmalara başladı ve kısa zamanda teşkilatlandı.<br />
Hindistan’ın hemen her yerinde mahalli Hilafet komiteleri vücuda getirildi<br />
ve Hinduların da yoğun desteğini sağladı. Meşhur Mahatma Gandi de bu<br />
destekte başı çekerek Merkez Hilafet Komitesi’nin bir toplantısına başkanlık<br />
yaptı. Hilafet Hareketi Hindistan’da büyük bir halk hareketine dönüştü ve<br />
<strong>Türk</strong>iye lehine çok ciddi bir kamuoyu oluşturuldu. Komite yayınladığı bildiride<br />
isteklerini; ‘İstanbul <strong>Türk</strong>lerde kalmalı, düzenlenecek barış konferansına<br />
Hindistan delegeleri de katılmalı ve hilafetin siyasi ve dini haklarına halel<br />
gelmemeli’ şeklinde sıraladı ve mahpustan yeni çıkmış olan Muhammed Ali<br />
başkanlığında bir heyetin Londra’ya gönderilmesini kararlaştırdı.<br />
Özcan, Hindistan’da lehimize meydana gelen bu gelişmeleri Hindistan<br />
hükûmetinin resmi tarihçisi Sir �eodore Morison’un kaleminden şöyle<br />
aktarıyor:<br />
“<strong>Türk</strong>iye lehine çok ciddî bir kamuoyu oluştu. Peşaver’den Argot’a kadar<br />
bütün Müslümanlar bu konu üzerine yoğunlaşmışlar. Evlerine kapanmış<br />
kadınlar bunun için göz yaşı döküyorlar… Daha önce bu tür meselelere<br />
hiç ilgi duymayanlar bile dilekçeler, toplantılar ve gösterilerle duygularını<br />
dile getiriyorlar. Artık bu konu burada her şeyin önüne geçti. Başka hiçbir<br />
şey konuşulmuyor ve düşünülmüyor.” 7<br />
� ����� ������� ������������� �� �������� �������� ���������� ������������� ��� ���������� ������������<br />
��������������������������������������������������������������������������<br />
� ���������������������������<br />
19