milli mücadelede hilâl-i ahmer - Türk Kızılayı
milli mücadelede hilâl-i ahmer - Türk Kızılayı
milli mücadelede hilâl-i ahmer - Türk Kızılayı
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
74<br />
������������������������������<br />
Onun için bu davete icâbet etmekle vazîfemizi ihmâl etmiş<br />
olamayacağımızı hissettik.<br />
Her köyde istediğimizi görmekte ve istediğimizle görüşmekte<br />
tamamıyla serbest bırakıldık. İçimizden biri <strong>Türk</strong>iye’de doğmuş<br />
olduğu için lisanı iyi biliyordu. O doğrudan doğruya eşhâs ile temas<br />
etti. Sokaktan rast gele birini intihâb ederek görüşüyor, diğer biriyle<br />
evine gidiyor, ve köyü terk etmeden evvel ya muhtar ile yahûd mektep<br />
hocası ile görüşmeye gayret ediyordu.<br />
Pek çok kişi <strong>Türk</strong> köylüsünün nâmûs-kârlığını ve sadeliğini<br />
ikrar eder, bizim de nazar-ı dikkatimizi şiddetle celp eden bu oldu.<br />
Hikâyelerini mübâlağâsızca, sade bir sûrette anlattılar. Meselâ:<br />
Oğlakçı Köyü’nde bahsettikleri “Avrupa ismindeki adam” ve bir başka<br />
ihtiyar kadının da o eşyalarından bahsederken gördüğümüz sadeliğini<br />
(dilliğini) (?) hatırlıyoruz: Bir çokları bizim dilimizi konuşuyorlardı.<br />
Birincisine:‘Oğlum! Oğlum! bunu bana ne için yapıyorsun?’, dedim. (47)<br />
O da bir şey yapmadan çekildi. Fakat başkaları geldi ve her şeyi aldılar”<br />
dedi.“Demek ki bazıları merhametli idi” dedik.“Evet ne yalan söyleyelim,<br />
bazıları merhametli idi” cevâbını verdi.<br />
Birimiz köylülerle konuşurken ötekiler harabelerin içinde<br />
istedikleri gibi dolaşıyor ve fotoğrafları alıyorlardı. Göze gözüken<br />
şeylerin tercümana ihtiyâcı yoktu. Hele o gözler, Fransa’nın harabeye<br />
çevrilmiş vilâyetlerine alışık olursa! Evlerin damları ve dâhili<br />
tamamıyla yakılmış, taş duvarlar kısmen veya tamamen yakılmıştı.<br />
Tarlalarda uzun siyah hatlı yanan buğdayların yerlerini gösteriyordu.<br />
Yumru yumru olmuş ve yanmış bakır kaplarda hem ateş, hem süngü<br />
nişâneleri görülüyordu. Köylüler kurtarabildikleri birkaç avuç yanmış<br />
buğday tanelerini gösterdiler. Bunları suda ıslatarak yiyorlardı. Çünkü<br />
bütün değirmenler muntazaman ihrâk edilmişti. Ale-l-umûm bütün<br />
köyü on günden üç hafta idâre edebilecek bir şey kurtarabilmişlerdi.<br />
Bundan sonra yiyecekleri yoktu.�