30.01.2013 Views

Sahibi Sorumju Yazı İşleri Müdürü

Sahibi Sorumju Yazı İşleri Müdürü

Sahibi Sorumju Yazı İşleri Müdürü

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

gecikmiş bir yazı<br />

Radikal Gazetesindeki 31 Mart<br />

tarihli yazısında Nuray Mert, İslam<br />

ve diğer İbrahimi dinlerin<br />

kadın ve erkeğin mutlak eşitliğine (burada<br />

eşitlik varmış ama birileri mutlağının<br />

peşindeymiş gibi bir anlam çıkıyor)<br />

inanmadığını, bunun kadınlara<br />

ikinci sınıf insan muamelesi yapmak<br />

anlamına gelmediğini, ancak farkın<br />

teslimiyetinin bizi son derece lüzumsuz<br />

mutlak eşitlik (yine mutlak) iddiasından<br />

alıkoyduğunu yazıp, münasip<br />

bir dille inanmıyorsanız inananlara<br />

bulaşmayın demiş. Herhalde inananlar<br />

arasında da sivriler eksik değil ki, modernleşme<br />

tartışmaları Nuray Mert uygun<br />

bulmasa da zaman zaman Emine<br />

VVadud (kadın imam tartışmasını açmıştı)<br />

veya başkaları tarafından gündeme<br />

taşınıyor. Mutlak eşitlikten kasıt<br />

ne? Mesela kadının kendi bedeni, eğitimi,<br />

iş veya eş'seçimi, sosyal hayatı<br />

ile ilgili kararları ailedeki erkeklerin<br />

dayatmaları ile değil, özgür iradesi ile<br />

alması, kazancını kocasının emrine<br />

vermemesi, ev ve çocukla ilgili sorumluluk<br />

ve yükümlülükleri paylaşma<br />

talebi, hatta bunlardan daha temel ve<br />

dile getirilmesi bile acayip kaçan şiddetsiz<br />

yaşama veya hayatta kalma<br />

hakkı mutlak eşitlik sınırlarına dahil<br />

mi? Mutlak eşitliğin dışında kalan eşitlik<br />

ne? Erkeğin kontrolü altındaki kutsal<br />

aile içinde ev işi, çocuk-yaşlı bakımı<br />

ve gelir-gider idaresi konularında<br />

eşitlik ne zaman söz konusuydu? Kız<br />

çocuklar erkek kardeşlerine hizmet etmekten<br />

kurtuldu, bekâret kontrolünü<br />

reddetme hakkına kavuştu da haberimiz<br />

mi olmadı? Fark üzerine temelle-<br />

1 2 Pazartesi Eylül 2005<br />

ve bir sürü soru<br />

Nuray Mert eşitsizliğin ön<br />

kabulünün kadınların<br />

değersizliği anlamına<br />

gelmediği kararına hangi<br />

örneğe bakarak varmış?<br />

Kadınların maruz bırakıldıkları<br />

her tür şiddetin failleri de bu<br />

eşitsizlik ön kabulünden yola<br />

çıkıyor ve anaların, bacıların<br />

"baş tacı" olduğunu savunuyor.<br />

nen bir ilişkide eşitlik şartı aranmadığında<br />

ölçü nedir? Farklı insanlar arasında<br />

eşitlik aranmayan ilişkilerde, iktidara<br />

sahip tarafın diğer tarafa ikinci<br />

sınıf muamelesi yapmayacağının garantisi,<br />

muktedirin paşa gönlünden<br />

başka ne olabilir? Nuray Mert eşitsizliğin<br />

ön kabulünün kadınların değersizliği<br />

anlamına gelmediği kararına hangi<br />

örneğe bakarak varmış? Kadınların<br />

maruz bırakıldıkları her tür şiddetin<br />

failleri de bu eşitsizlik ön kabulünden<br />

yola çıkıyor ve anaların, bacıların<br />

"baş tacı" olduğunu savunuyor. Farklı<br />

ama "değersiz olmayan" kadınların<br />

hayat kalitesi hiç de övünülecek bir<br />

seviyede değilse, bu söylem kimi<br />

inandırıyor, kimleri ikna ediyor? Devlet<br />

şiddet gören kadınları koruyacak<br />

sığınma evlerini gereksiz buluyor, yuvalar(!)<br />

dağılmasın diye kadın kaçtığı<br />

eve geri gönderiliyor. Tecavüze uğrayan<br />

kadınların eğer öldürülmezse tecavüzcüsüyle<br />

evlenme şansı var, bu<br />

arada hamile kalmışsa Diyanet çocuğu<br />

tecavüzün bir hatırası olarak görüp<br />

kürtajı uygun bulmuyor. Bu topraklarda<br />

devlet evdeki, sokaktaki maçoyu<br />

seviyor, koruyor. Herkesin görüp yaşadığı<br />

bir durum bu. Kadınların nelerle<br />

baş etmek zorunda kalabileceklerine<br />

son bir örnek: Kadın programına (Serap<br />

Ezgü TGRT'de iken) telefonla bağlanan<br />

bir psikiyatr, erkek kardeşinin<br />

tacizine uğradığını söyleyen kadına<br />

Nuray Mert<br />

uygun<br />

bulmasa da<br />

kadın erkek<br />

eşitliği<br />

zaman zaman<br />

gündeme<br />

taşınıyor.<br />

"Zevk aldın mı?" diye soracak kadar<br />

fütursuz olabiliyor. Yoksul, eğitimsiz<br />

ve muhafazakâr toplumlarda kadınların<br />

devlet ve gelenek işbirliğiyle katlanmak<br />

zorunda bırakıldıkları hayat<br />

tarzının ağırlığını görememek, erkeklere<br />

ve konumları dolayısıyla kendi sınıflarından<br />

olmayan kadınlarla iletişime<br />

geçmeyen, geçse de empati kuramayan<br />

kadınlara has bir "ön kabul"<br />

olmalı. Hakları için yürüyen kadınları<br />

"gelenek ve göreneklere" sığdıramayan<br />

muhafazakar demokratların izlediği<br />

yol, farklılığı eşitsizliğin temeline<br />

yerleştirip ve doğa kanunu diye yorumlayıp<br />

(bu farkı dileyenler zenginyoksul,<br />

siyah-beyaz, Alevi-Sünni, heteroseksüel-eşcinsel<br />

vb diye okuyabilir),<br />

normalleştirip yutulur hale getirmek.<br />

İnsanların kendilerini içinde buldukları,<br />

dolayısıyla içsefleştirdikleri ve<br />

eleştirmeyip eleştirenleri de dışladıkları<br />

bu düzen, başarısını herkese yetki<br />

alanı dahilinde iktidar kurup aşağılayacağı<br />

bir kurban bulmaya borçlu...<br />

İnsanlar farktan doğan eşitsizlikle mücadeleye<br />

girişmeselerdi; devletten vergilerinin,<br />

patrondan emeklerinin karşılığını<br />

istemeselerdi; yaşadıkları toplumlarda<br />

renkleri, cinsleri, dinleri ayrı<br />

diye uğradıkları zulmü dillendirmeselerdi;<br />

kadınlar erkek iktidarının basında,<br />

devlette, din kurumunda, ailede<br />

var olan "kaba" ve "ince" yüzünü deşifre<br />

etmeselerdi, özetle farktan doğan<br />

eşitsizliği peşinen kabullenselerdi, ne<br />

"dayatma" ne de "ayrımcılık"tan söz<br />

ediyor olacaktık, herhalde habire<br />

"savrulacak"tık. Farklılık eşitsizliği<br />

getirmez; aslında şöyle demeli: Farklılığın<br />

eşitsizlikle ne alakası var!<br />

\

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!