Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
sun, yüzyıllar boyunca Beatrice'le<br />
anılacağı eserleri o aşkla yazar.<br />
İlahi Komedya'yla dünyaya yayılan<br />
bu ölümsüz trajedya, Floransa'da<br />
şairin ismiyle anılan Dante<br />
Kilisesi'nin bahçesindeki sepeti<br />
bile anlamlı kılar. Şairin mezarının<br />
başucundaki o sepet, asırlardır,<br />
karşılıksız kalmış aşkların anlatıldığı<br />
mektuplarla dolup taşan bir<br />
dert küpüne dönüşür.<br />
"Ayrılık, sevda için rüzgar<br />
gibidir; küçük aşkları söndürür,<br />
büyük aşkları daha bir alevlendirir"<br />
sözünü haklı çıkaran bir başka<br />
öykü de doğudan gelir.<br />
Hindistan'da, Yemuna nehrinin<br />
kenarında yükselen ve şehrin her<br />
tarafından görülebilen Taç Mahal,<br />
efsane bir aşkın kadını olan<br />
Mümtaz Mahal'i yaşatmaktadır.<br />
Babür hükümdarı Şah Cihan,<br />
nikahtan önce gönülden<br />
bağlandığı, yanıbaşındayken bile<br />
çok özlediği sevgili eşini, doğum<br />
sonrası devam eden kanama<br />
yüzünden kaybeder. Mümtaz<br />
Mahal'in ölümü, Şah Cihan'ı bu<br />
dünyaya küstürür. O'nun adını<br />
ebedileştirecek Taç Mahal'in<br />
inşasına götürür. Mümtaz Mahal'in<br />
güzelliğiyle yakılan aşk ateşi, çeşitli<br />
efsanelerle çoğalan bu eserle<br />
ölümsüzleşir.<br />
Fatih'in, "aklımı, imanımı nasıl<br />
koruyayım; o hristiyan kızını gören<br />
kâfir olur" beytini, Fuzulî'nin<br />
"inanma ki, şair sözü elbette ki<br />
yalandır" mısraıyla tekzip etmek<br />
mümkündür. Ancak İngiliz Kralı<br />
8.Henry'nin, aşkı uğruna yeni bir<br />
mezhep ve yeni bir kilise kurmasını<br />
yorumla kitaba sığdırmak mümkün<br />
değildir. Olay kısaca şöyle gelişir:<br />
Henry, bir başka kadınla evliyken<br />
Anne Boleyn'e aşık olur. Boleyn'le<br />
evlenebilmek için ilk eşinden<br />
boşanmak ister. Ancak, Vatikan<br />
Kilisesi, katolik nikahının<br />
bozulamayacağını öne sürerek<br />
boşanmaya izin vermez. Henry,<br />
Anne Boleyn'le evlenebilmek için<br />
Vatikan'ın afarozuna aldırmadan<br />
katolik mezhebinin kurallarını<br />
reddeder. Aşkı uğruna, kendisine<br />
boşanma izni verecek olan<br />
Anglikan Kilisesini kurup,<br />
hristiyanlıkta yeni bir mezhebin<br />
doğmasına yol açar. Anglikan<br />
kilisesinden aldığı fetvayla mevcut<br />
eşini boşar ve İngiltere'de kraliyet<br />
soyunun değişmesine yol açacak<br />
olan Anne Boleyn'le evlenir.<br />
Amansız bir aşkın doğurduğu bu<br />
öykü, Henry'den yola çıkarak<br />
Anne'yi değil, Anne'den yolan<br />
çıkarak Henry'i tanımamızı sağlar.<br />
Yalnız sıradan insanları değil,<br />
ünlü siyaset bilimci Montesqıeu'yu<br />
da derinden etkileyen, hatta onun<br />
Fransa'da tanınmasına yol açan<br />
"Acem mektupları" adlı eserinin<br />
ilham kaynağı olan "binbir gece<br />
masalları" da şarkta yaşanan bir<br />
aşk öyküsüne dayanır. Eşi tarafından<br />
aldatıldığı için bütün kadınlara<br />
düşman kesinlen İran Şahı<br />
Şehriyar, aldatıldığını öğrendikten<br />
sonra, saray nedimeleri tarafından<br />
kendisine sunulan kadınlarla gecelik<br />
ilişkiler yaşamaya başlar ve<br />
şafak söktüğünde geceyi birlikte<br />
geçirdiği kadını idam ettirir. Her<br />
gece bir kadının kurban edildiği bu<br />
süreçte, nihayet bir gün sıra<br />
Şehrazat adlı bir kıza gelir. Şairin<br />
"şehrazat at at şehrazat" dediği kız<br />
bu mudur, bilmiyoruz ama o gece<br />
şahın odasına giren kız çok akıllıca<br />
bir şey yapar; gecenin ilerleyen<br />
saatlerinde bir masal anlatmaya<br />
başlar. Şah, şafak sökerken bitmeyen<br />
masalın sonunu dinleyebilmek<br />
için, Şehrazat'ın idamını bir sonraki<br />
güne erteler. Şehrazat, sonraki<br />
gece yarım kalan masalı tamamlar<br />
ama sonunu getirmeyeceği yeni bir<br />
masala başlar. Bu şekilde her gece<br />
devam eden ve fakat sonu getirilmeyen<br />
masallar, Şehriyar'ı kıza<br />
aşık eder. Şahın bir süre sonra<br />
"anlatma sonunu kıyamam sana"<br />
deme noktasına geldiği bu masallar<br />
dünya edebiyat tarihine muhteşem<br />
bir masal külliyatı<br />
kazandırmakla kalmaz, masalsı bir<br />
aşkın da hikayesi olur.<br />
Kuşkusuz, aşk yangınlarının<br />
ölümsüzleştirdiği kadınların sayısı<br />
üçle beşle sınırlı değil. Şarkılardan,<br />
şiirlerden ya da başka eserlerden<br />
yola çıkarak dilediğiniz kadar örnek<br />
bulmakta; bu çarpıcı örneklerden<br />
hareketle oluşturulan yargıya,<br />
"bütün genellemeler yanlıştır, bu<br />
da dahil" sözüyle karşı çıkmakta<br />
mümkündür. Ama insanlık tarihindeki<br />
ilk cinayetin "İklima" adındaki<br />
bir kız uğruna işlendiği ve son peygamber<br />
Hz. Muhammed'e, bu dünyada<br />
sevdirilen üç şeyden birinin<br />
kadın olduğu hatırlanırsa, Cengiz<br />
Han'ın pabucunu dama atanın kim<br />
olduğu kolayca anlaşılır.<br />
Ne dersiniz? Sizce de öyle değil<br />
mi?<br />
www.yasamdergim.com<br />
<strong>51</strong>