Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
DINLEMEYI UNUTTUK<br />
Sesil Pir<br />
Dinlemeyi unuttuk. Dinlemek, eylem ve anlam<br />
olarak işitmek için kulak vermeyi gerektiriyor<br />
ya, biz resmen dinlemiyoruz artık.<br />
Kendimizi dinlemiyoruz. Kalbimizi, ruhumuzu<br />
dinlemiyoruz. Bir karar vermek istediğimizde<br />
aklımıza ağırlık veriyoruz; gönlümüz<br />
ne diyor, dinlemiyoruz.<br />
Vücudumuzu dinlemiyoruz; midemizi, örneğin.<br />
Saati geldi, ikram geldi, yemek yiyoruz;<br />
aç mıyız tok muyuz düşünmeden. Vücudumuza<br />
iyi gelmediğini bile bile bir sürü<br />
yiyecek ve içeceği tüketiyoruz.<br />
Rüzgârı dinlemiyoruz sabahları. Uzmanlar<br />
aynı zamanda nefes egzersizi olarak, “sabah<br />
uyandığınızda – yaz, kış fark etmez – ilk iş<br />
camınızı açın ve beş ilâ onbeş dakika daha<br />
uzanın, uyumayın, rüzgârın sesini dinleyin”<br />
diyorlar. Oysa biz ya yataktan fırlayarak ya<br />
uykumuzu alamamış ya da uyandırıldığımız<br />
için kızgın uyanıyoruz. Gözümüzü açar açmaz<br />
negatif duygular yükleniyoruz.<br />
Denizi dinlemiyoruz. Sükûnet içinde oturup<br />
nem ve tuz kokusunu içimize çekmiyoruz.<br />
Bir haftadır tatildeyiz. Etrafıma bakıyorum,<br />
plajda herkesin elinde cep telefonu. Biz, denizsiz<br />
yerlerde yaşayarak terbiye edildiğimiz<br />
için, çok şükür, denize çoğu zaman yanımıza<br />
kitap bile almadan bile gidiyoruz, doymak istiyoruz<br />
mavisine. Denize gelmenin asıl amacının<br />
dinlenmek olduğunu unutuyoruz.<br />
Hayvanları dinlemiyoruz. Kuşlar bize ne anlatıyor,<br />
yan evin bahçesinde minik köpek<br />
niye ağlıyor, cırcır böcekleri kimin ismini sayıklıyor,<br />
fark etmiyoruz.<br />
Büyüklerimizin sözleri, üstü tozlanmış kitaplar<br />
gibi raflarda bekletilmekte… Söz dinlemiyoruz.<br />
Ve belki de en kötüsü, bizimle iletişime geçmeyi<br />
tercih etmiş kimseleri, eşimizi, dostlarımızı,<br />
komşularımızı dinlemiyoruz. Oysa birinin<br />
bizimle iletişime geçmeyi tercih olması<br />
ne büyük bir lûtuf, değil mi? İlişki kurmak için<br />
bizi seçmiş olmaları ne güzel… Birileri bize<br />
herhangi birşey söyleyince, söyleneni anlamak<br />
için kulak vermiyoruz. Dinlemiş gibi görülmek<br />
için duyuyor gibi yapıyoruz. Dinlerken<br />
duyduğumuza değil, aklımızdan geçene<br />
odaklanıyoruz ve sözü söyleyen ile nasıl ilişki<br />
kuracağımıza odaklanmak yerine, kendimizi<br />
nasıl ifade edeceğimize konsantre oluyoruz.<br />
Konuşma eylemini de, işittiğimize yanıt vermek<br />
için değil, kendimizi ispatlamak için kullanıyoruz<br />
maalesef.