You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
evcilleşmek “evde yaşamaya başlamak” anlamından<br />
türediği için, kimin evde yaşamaya<br />
başladığını sorarsak cevabı buğdaydan ziyade<br />
insan olacaktır.<br />
Bu analiz, bana 2008’de İstanbul’da yapılan<br />
İbni Arabî Sempozyumu’nda William Chittick’<br />
in sunduğu tebliği hatırlattı. Chittick, İbni<br />
Arabî’nin hayvanların insan taslağı olan beşerden<br />
daha üstün olduğunu söylediğini hatırlatmıştı<br />
bizlere. Allah’a kullukta beşerden<br />
çok daha mutî, ihtiyaç konusunda da yine<br />
beşerden çok daha özgür olduklarını şöyle<br />
isbat etmişti: Eğer evcil hayvanlar olmasa<br />
insanoğlunun yaşantısı büyük sıkıntıya girer,<br />
fakat hayvanların insanoğluna ihtiyacı yoktur.<br />
Hatta onları bağlayıp ahırlara kapatmasanız,<br />
kaçıp giderler.<br />
Harari kitabın bu bölümlerinde en azından<br />
biyoloji açısından önemli bir soruyu da dillendirmeye<br />
başlıyor: Bir canlı türü için başarı<br />
ne? Ya da mutlak amacı ne? Sayıca diğer<br />
türlere üstünlük sağlamak, daha uzun süre<br />
hayatta kalabilmek mi, yoksa daha saadetli<br />
bir yaşantı sürmek mi? Biyolojik açıdan “saadet”i<br />
tanımlayabilir miyiz? Burada çarpıcı bir<br />
örnek olarak büyükbaş hayvanları gösteriyor.<br />
Et endüstrisi için yetiştirilen bir hayvan,<br />
doğumunun akabinde anasından ayrılıp küçük<br />
bir çitin içine yerleştiriliyor. Burada yemi<br />
ve suyu eksik edilmiyor, doğru... Fakat kasları<br />
sertleşmesin diye hareket etmesine de müsaade<br />
edilmiyor. Diğer buzağılarla oynayamıyor.<br />
Doğduktan yaklaşık dört ay sonra ilk<br />
kez yürümesine izin veriliyor. Fakat ilk yürüdüğü<br />
yol mezbahanın yolu. Evrim açısından,<br />
yeryüzündeki sayılarına bakarsak ineklerin<br />
en başarılı türlerden biri olduğunu söylemek<br />
mümkün. Fakat gerçekten öyle mi?<br />
İneklere “vah vah” derken aklıma bizim türümüz<br />
geldi. Evet, çok şükür dört aydan fazla<br />
yaşıyoruz. Hayatımızın sonunda da bizleri<br />
mezbahaya göndermiyorlar ama yaşam tarzı<br />
olarak zavallı inekçiklerden çok da farklılaşmadığımız<br />
yönlerimiz yok mu?<br />
İnsan büyük gruplar halinde ticaretini geliştirirken<br />
parayı, yaşamını kolaylaştırsın diye sanayiyi<br />
inkişâf ettiriyor. Harari birçok Batılıgibi<br />
bilimsel devrimin Batılı bilim adamları tarafından<br />
gerçekleştirilğini düşünüyor. Konumuz<br />
bu değil ama belki Fuat Sezgin’i biraz okusa<br />
fikri değişebilir. Yine de sonuç olarak bilim,<br />
insanın günlük hayatını hızla değiştirmeye<br />
başlıyor. İnsan gücünün yapamadıklarını<br />
önce buharlı makineler, sonra ise elektrikli,<br />
içten yanmalı, türbinli, hatta nükleer enerjili<br />
makineler yapmaya başlıyor. Hafızamızda<br />
tutmakta zorlandığımız sayısız veriyi bilgisayarlar<br />
saklıyor ve bu bilgileri kimi zaman insan<br />
beyninden daha hızlı şekilde işliyor.<br />
Bu kısa yazıda tüm ayrıntılara değinebilmenin<br />
mümkün olmadığı mâlûm, fakat binlerce<br />
yıllık tarih sonunda günümüze geliyoruz.<br />
Bunca keşif, bunca buluş, bunca katliam ve<br />
bunca olaydan sonra geldiğimiz noktada<br />
insanoğlunun hayatı daha iyi hâle geldi diyebiliyor<br />
muyuz? Yazar için bu muamma.<br />
Bunu kendi verdiği iki örnekle açıklayalım.<br />
İngiltere Kraliçesi Eleanor (1241 - 1290) tam<br />
16 doğum yapmış. Çocuklarının çoğu bebeklik<br />
devresini dahi atlatamadan vefat etmiş.<br />
Sadece bir oğlu yetişkinliğe erebilmiş, o<br />
da II. Edward olarak taç giymiş. Zamanının